european journals

Transkript

european journals
EUROPEAN
JOURNALS
by Derbent Ortaokulu
These journals are products of
Foreign Mirrors Comenius School Partnership Project
2012-2014
Visit us at: www.foreignmirrors.wordpress.com
The aim of the project is to make students observe the human impact on environment of a foreign country and
make evaluations on good and bad examples of what people of that country have done to their environment.
Students gained an understanding of how to protect their natural, cultural, and industrial heritage and how to
prevent industrial harm by having observed good examples in other European countries. Moreover, they
learned to find out solutions for bad cases and practice sustainable development.
In international meetings, the hosting countries organized educational tours to heritage sites, museums,
nature, towns, cities, industrial areas, dams, farming etc. Students discussed with the authorities to learn more
about how things work and made environmental friendly.
Visits in each country standed out with a specific environmental topic: Turkey-Industrial effect on nature,
Germany-Geothermal Energy, Portugal-Wind Energy, Finland-Importance of Forests, Poland-Natural Life and
Biodiversity, Greece-Preserving monuments and statues, Spain-Solar Energy.
Students met mayors of each partner’s city to discuss these topics, how they manage to protect cultural and
natural heritage, and use renewable energy instead of fossil fuels.
When students returned home, they wrote journals to reveal these environmental topics and inform other
students in their school to learn about how they are performed in each country.
To make things more concrete and visual especially for younger learners, students and art teachers prepared
scale models of famous cultural and natural monuments. Besides, each partner prepared a video on a cultural
or environmental topic to attract attention of other students on these issues.
Derbent Ortaokulu – Kartepe, Kocaeli, TURKEY
St. Emmeram Realschule Staatliche – Aschheim, GERMANY
Agrupamento de Escolas Antonio Correia de Oliveira – Esposende, PORTUGAL
Anna Tapion koulu – Aitoo, FINLAND
Zespół Szkoł w Tuchowiczu – Tuchowicz, POLAND
1o Junior High School Galatsi – Athens, GREECE
FEDAC L’Anunciata Dominiques Lleida – Lleida, Catalonia, SPAIN
St. Emmeralm Realshule
St. Emmeralm Realshule
Münih şehir merkezine 20 km mesafede bulunan
Realshule kurulduğu 2006 yılından beri hizmet
vermektedir.
Eğitim
sisteminin
ikinci
basamağında bulunan Realshule, 4 yıllık
ilkokuldan mezun olan öğrencilere 6 yıl eğitim
sunmaktadır. 15 yaşında mezun olan öğrenciler
ya 2 yıl boyunca bir şirkette staj görmekte, ya da
2 yıl daha eğitim alarak üniversiteye girmek için
çalışmaktadırlar.
Situated 20 km away from Munich City Center,
St. Emmeralm Realchule provides education
since it was founded in 2006. It gives 6 years of
secondary education. Students graduate at the
age of 15 and either have 2 years intership in
companies or further 2 years education in order
to goto university.
Okulun maddi kaynaklarının büyük bir kısmı
mahalli
halk
ve
belediye
tarafından
karşılanmaktadır. 530 öğrenciye ev sahipliği
yapan okula kalitesi ve cazibesinden dolayı
Münih şehir merkezinden dahi öğrenciler
gelmektedir. Ön ve arka taraftan daralan
yapısıyla okul binası gemi şeklini almıştır. 3 katlı
binasında engelli asansörü, çok sayıda derslik ve
laboratuarlar bulunmaktadır.
Local communities and municipality finances
most of the schools expences. It provides
education to 530 students and some of them
everydayt come from Munich City Center. The
school building is constructed in the form of a
ship. It has an elevator for disabled students,
many classrooms and labaratories.
Çevre koruma ile ilgili her türlü proje ve
faaliyetlere büyük önem verilmektedir. Okulda
çevre koruma ile ilgili birçok öğrenci grubu
bulunmaktadır. Her katta kağıt, cam ve metal
geri dönüşüm kutuları bulunmaktadır.
School gives importance to every kinds of
environmental projects. There are many groups
of students who work for environmental issues.
Each floor has got recycle bins for paper, glass,
and metal.
Okul eğitim sisteminde en çok dikkatimizi çeken
şey, öğrencileri gerçek hayata hazırlamak için
yemek pişirme, marangozluk gibi dersler
sunmaları ve bu derslere uygun mutfak ve
atölyeye sahip olmalarıdır. Bölgede eğitim için
hiçbir masraftan kaçılmamış, okul için gerekli
küçük büyük her türlü araç-gereç ve donanım
alınmıştır ve sürekli kullanılmaktadır.
In terms of education system, we are attracted
to see that they provide lessons which will help
students in their everyday lives such as cooking
and carpentry. The school is proud to have every
tool necessary for education, no matter it is
small or big, and provide their students
everything they need in their future lives.
Doğaya zarar vermeyen
Jeotermal Enerji
enerji
kaynağı:
% 100 environment-friendly energy source:
Geotermal Energy
Ziyaret ettiğimiz okulun bulunduğu belde yerin
altından geçen oldukça büyük miktardaki sıcak
su kaynağını ısınma ve diğer temel sıcak su
ihtiyaçlarını karşılamak için kullanıyor.
Aschheim Town has a Geothermal Energy Center
which uses the huge amount of water flowing
under the surface to provide hot water for the
local communities.
Bizlere Jeotermal Enerji Santralini gezdiren
yetkili yerin altındaki 85 santigrat derece
sıcaklıkta bulunan sıcak su kaynağına ulaşmak
için 2 km derinlikte sondaj yaptıklarını açıkladı.
Sondaj ve sıcak suyun dağıtımının toplam
maliyetinin 80 milyon avrodan daha fazla
olduğunu, bu paranın büyük kısmını devletten
kredi alarak finanse ettiklerini, kalan kısmını ise
suyu kullanan abonelerden karşıladıklarını
belirtti. Isınmak için kullanılan doğalgaz ve
kömür gibi yakıtların aksine, jeotermal sıcak
suyun
karbondioksit
emisyonu
bulunmamaktadır. Tamamen çevredostudur.
Sıcak su ısınma için kullanıldığında 45 santigrat
dereceye kadar soğumakta ve soğuyan su yerin
altına geri gönderilmektedir.
Ülkemizde de çok miktarda jeotermal kaynak
bulunmaktadır. Ne var ki, ısınma amacıyla bu
kadar büyük boyutta kullanılmamaktadır. Bizim
hükümetimiz de bu tür enerji kaynaklarının
kullanımını yaygınlaştırmalıdır.
The Authorized person explained that they had
to drill the earth 2 km down to reach the hot
water at 85 degrees celcius. The total amount of
money including drill and distribution of water in
neigbourhoods was more than 80 million euros.
The majority of this amount is credited by the
state and some amount is paid by communities
using this water. Unlike coal and natural gas,
using geothermal water for heating has no
carbondioksit emmision. It is % 100
environment-friendly. After the water is
distributed and used for heating, it is pumped
down to earth back which is in this case 45
degrees celcius.
Countries which have this kind of geothermal
water resources should promote consruction of
geothermal heating systems.
Kendi enerjisini kendi üreten çiftlik
The farm producing its own electricity
Öğle yemeği için gittiğimiz restoranda büyük bir
sürprizle karşılaştık. Meğer yemek yediğimiz yer
sadece bir restoran değilmiş. Birçok hayvana ev
sahipliği yapan büyük bir çiftlikmiş. Yemekten
sonra çiftlik sahibi bizlere etrafı gezdirdiğinde
dikkatimizi çeken ilk şey bütün çatılardaki güneş
enerjisi bataryaları oldu. Çiftlik sahibi bizlere
kullandıkları elektriğin tamamını kendilerinin
ürettiğini, hatta üretim fazlası elektriği devlete
sattıklarını açıkladı.
The restaurant that we went for lunch had a big
surprise for us. It was not only a restaurant, but
also a big farm of various animals. The owner of
the farm showed us around after the lunch. The
first thing we reaized was the sun energy
batteries on the roofs of all buildings. This
batteries produce all the electricity that farm
needs. The owner expained that they produce
electricity more that they need and sell the extra
electicity to the state.
Bu çiftlik aynı zamanda dünyanın en iyi gösteri
atlarına ev sahipliği yapıyor. Geçen sene gösteri
alanında şampiyon olan at ile bizzat tanışma
fırsatı bulduk. Çiftlik her yaştan insanların ziyaret
ettiği bir çekim merkezi haline gelmiş.
Okullardan öğrenci grupları da çiftliği ziyaret
ederek hem hayvan türleri hakkında bilgi
ediniyorlar, hem de tarım ve çiftçiliğin nasıl
yapıldığını ve güneş enerjisi ile kendi elektriğinin
üretilmesinin en güzel örneğini görerek
öğreniyorlar.
This farm hosts the world’s most famous show
horses. We even met the champion horse of the
last year in show horse world tournament. This
farm is frequently visited by people of various
ages. Groups of students visit this farm to learn
about farming, different types of animals and a
good example of producing sun energy.
Alman otomotiv devi: BMW
Leading Germany Automotive Company: BMW
Münih gezimizde dünyaca ünlü alman otomobil
üreticisi BMW’nin Münih’teki merkez galeri ve
müzesini ziyaret etme fırsatını bulduk. Göz
kamaştıran yüzlerce otomobil ve motosiklet
modellerine binmekten kendimizi alıkoyamadık.
Keşke bunlardan birine ben de sahip olsam diye
iç geçirdik. Bütün BMW araçlarında performans,
şıklık, konfor ve en önemlisi sürücü güvenliği yer
almaktadır.
We had opportunity to visit the worldwide
famous automobile producer BMW Center while
we were in Munich. We were attracted by
hundres of cars and motorbikes and couldn’t
resist sitting on driver’s seats. We all desired to
have one of those BMW vehicles. All BMW
vehicles included high performance, elegance,
comforts and the most important of all,
passenger safety.
Almanların trafik emniyetine verdikleri önem
sadece ürettikleri araçlarda bulunmamaktadır.
Yollar, kavşaklar, kaldırımlar ve yaya geçitleri
yapılırken can güvenliği en yüksek seviyede
olacak şekilde planlanmaktadır. Yayalar ve
sürücüler trafik kurallarına uymaktadırlar.
Yoldan karşıdan karşıya geçerken sabırla
kendileri
için
yeşil
ışığın
yanmasını
beklemektedirler. Aslında evrensel olan ve ne
yazık ki ülkemizde bilinçsiz sürücüler sebebiyle
uygulayamadığımız bir trafik kuralı ise yaya
geçitlerinde önceliğin yayalarda olması ve
sürücülerin yaya geçitlerine yaklaştıklarında
mutlaka yavaşlamaları ve varsa yayalara yol
vermeleridir.
Almanları
insan
hayatına
gösterdikleri önemden dolayı tebrik ediyoruz.
German government and people give great
importance to traffic safety. Roads, pavements
and crossovers are planned to have the highest
level of safety. All drivers and pedestrians strictly
obey the traffic rules. Everybody patiently wait
for the green traffic light to go. We appreciate
that German people give great value to humans
and life safety in traffic.
Münih: İkinci Dünya Savaşından sonra yeniden
yaratılan şehir
Munich: The city reborn after the World War II
İkinci Dünya Savaşı sonrası, Avrupa’nın pek çok
savaş mağduru şehirlerinde olduğu gibi Münih
de hava ve kara saldırılarından büyük
boyutlarda etkilenmiş. Ortaçağ, Gotik ve
Rönesans mimarilerinin bütün örneklerine sahip
olan şehir binalarının neredeyse yüzde sekseni
zarar görmüş. Bu binaların yeniden yapımı ve
restorasyonu 1970’li yıllara kadar sürmüş. Savaş
sonrası zarar gören bina molozlarının büyük bir
kısmı Olimpiyat Arenaya taşınmış ve buradaki
tepe ve tümseklerin yapımında kullanılmış.
After the World War II, like many European cities
which suffered fights, Munich was destructed by
bomb attacts of tanks and planes. The city has
examples of Medieval, Gothic and Renaissance
architecture and % 80 of these buildings were
desctructed. Restoration of these buildings
lasted until 1970s. Most of the debris were
moved to the Olimpic Area to form hills.
Günümüzde savaştan hiçbir eser kalmayan bu
şehri ve eşsiz tarihi yapılarını her yıl milyonlarca
turist ziyaret etmektedir.
Today one cannot see any clue of war in Munich.
This beautiful city is visited by millions of tourists
every year.
Antonio Correia de Oliveira Okulları
Agrupamento de Escolas Antonio Correia de
Oliveira
Proje ortağımız olan “Agrupamento de Escolas
Antonio Correia de Oliveira” okulu bünyesinde
ana okulu ve 3 aşamalı 9 yıllık ilköğretim okulu
bulundurmaktadır. Okulda öğretmen ve
öğrencilerin hepsi eğitim-öğretim faaliyetlerini
hem oldukça ciddiye alıyorlar, hem de
öğrenirken eğleniyorlar.
“Agrupamento de Escolas Antonio Correia de
Oliveira”, our Comenius partner school, consist
of a kindergarten and an elementary school of
three phases each having three years of
education. All teachers and students take their
school work very seriously. However, it is not all
work and no play. Their motto is “learn and have
fun”.
Büyük bir kütüphane bulunan okulda kütüphane
sadece kitap okunan bir yer olarak
kullanılmamaktadır. Gösteri, toplantı gibi
etkinlikler kütüphanede yapılmaktadır. Ayrıca
görsel sanatlar derslerinde yapılan çalışmalar
kütüphanede sergilenmektedir. Birçok etkinliğe
evsahipliği yapan kütüphane canlı bir yaşam
alanı oluşturmaktadır.
They have a big library where not only you can
find books, but also organize meetings,
activities, dramas and so on. It is also a place
where students artistic works are displayed. The
library is a living place hosting many activities
and visitors.
ESPOSENDE
ESPOSENDE
35 bin nüfüsa sahip bu kasaba, Portekiz’in
kuzeyinde
Atlas
Okyanusu
kıyısında
bulunmaktadır. Hem doğal, hem de kültürel
miras açısından oldukça zengin bir yerleşim
yeridir. Cavado nehri bu kasabanın içinden
geçerek okyanusa dökülmektedir. Nehir havzası
birçok balık ve kuş türü için yaşam alanı
oluşturmaktadır. Kasaba halkı ve yönetimi, bu
hayvan türlerinin ve çeşitliliğinin devam etmesi
için gereken her türlü önlemleri almaktadır.
Nehir ile okyanus arasında kalan yarımadada
günümüzde imar yasağı bulunmaktadır. Ne var
ki, daha önceden yapılan evler ve apartmanların
varlığı devam etmektedir.
This town is located on the Atlantic coast and
has a population of 35.000 people. It is rich in
terms of both natural and cultural heritage.
River Cavado runs through the city and reaches
the ocean. River banks provide home to many
fish and bird species. Town administrators and
people take precautions to maintain the
existence of these species. Today it is prohibited
to build in the peninsula between the river and
the ocean. Nevertheless, the buildings which
were built before the prohibition remain.
Bahsettiğimiz bu yarımadada Portekiz deniz
kıyısı yaşamının önemli bir unsuru olan tarihi yel
değirmenleri bulunmaktadır. Günümüzde bu yel
değirmenlerinin yerini elektrik üreten modern
rüzgar gülleri almıştır. Portekiz yenilenebilir ve
doğaya zarar vermeyen rüzgar enerjisini en
verimli şekilde kullanan ülkelerden biridir.
Ülkenin elektirik ihtiyacının yüzde beşi rüzgar
enerjisinden karşılanmaktadır. Çoğu Portekiz
şehirlerinde hem sahil kıyılarında, hem yüksek
yerlerde bu rüzgar gülleri sıklıkla görülmektedir.
On the peninsula, you can see the historical
windmills which depict the Portuguese coastal
life. Today, these windmills are replaced by
modern windmills which produce electricity.
Portugal is one the countries which use the
environment friendly wind power efficiently. 5
percent of Portugal’s electric energy is produced
by wind power. These windmills can be found on
many coastal areas and highlands in Portugal.
Çevre Eğitim Merkezi
Environment Education Center
Esposende’de bulunan Çevre Eğitim Merkezi,
bölge halkının tabiatın, hayvan ve bitki türlerinin
korunmasına ne kadar büyük bir önem
verdiklerini bizlere göstermiştir. Merkezde çok
küçük yaşlardaki çocukların bile doğayı koruma
ve geridönüşüm bilinci kazanmaları için ilgili
maskotlar, oyuncaklar, bilgisayar oyunları
bulunmaktadır.
Bilgisayar
oyunları
ve
animasyonlar
tamamen
Esposende
ve
çevresinde bulunan yerleri konu almaktadır.
Büyük bir bahçeye sahip alanda Portekiz
ikliminde yetişen pekçok bitki ve ağaç türleri
bulunmaktadır. Bizler de buraya yaptığımız
ziyaretin anısına bahçeye ağaç dikerek doğaya
bizim de bir katkımız olsun dedik.
Environment Education Center in Esposende
shows how much local people care about
protecting nature animal and plant species. This
center aims at giving environmental education
at very early ages with the use of puppets, toys,
computer games and more. Computer games,
videos and animations are all related to
Esposende. It has got a big garden containing
various types of trees and plants that can be
found in Mediterranean and other local
climates. At the end of our tour, we planted a
three in order to contribute the nature and
commemorate our visit in this center.
Saõ Lorenço Tarihi Yerleşim Yeri
Saõ Lorenço
Romalılar Portekiz bölgesini milattan önce 219
yılında işgal etmeye başlamadan önce,
Esposende yakınlarında deniz seviyesinden
oldukça yüksekte bulunan bu yerleşim yerinde
insanlar topluluk halinde yaşarlardı. Bu yer,
Romalılardan sonra Saõ Lorenço adını almıştır.
Burada aynı ismi taşıyan bir kilisenin de
bulunmaktadır.
Before Roman empire invaded iberian peninsula
in 219 B.C., people lived in this area situated
high above the sea level. It is named Saõ
Lorenço after the Romans. Here remains a
church with the same name.
Bu yerin hemen girişinde “Interpretation Center
S. Lourenço” isimli bir eğitim müzesi yapılmıştır.
Bu müzede tarihin başlangıcından günümüze
kadar insanların nasıl yaşadıkları ve hangi
aletleri kullandıkları, hayvan ve bitki türlerinin
varlıklarını nasıl devam ettirdikleri, nesli tükenen
hayvan ve bitki türleri, dünyanın ve bölgenin
jeolojik yapısı gibi pek çok konu hakkında bilgi ve
eğitim verilmektedir.
A museum named “Interpretation Center S.
Lourenço” is situated next to this site. This
museum illustrates how people lived and which
tools they used throughout the history, fauna
and flora, extinct animals and plants, geological
structure of the earth and the area.
Denizcilik Müzesi
Maritime Museum
Tarih boyunca Portekizliler denildiğinde onlarla
ilgili akla ilk gelen şey denizcilik özellikleridir.
Hindistan deniz yolunu ve Amerika kıtasını ilk kez
Portekizli kaşifler keşfetmişlerdir. Atlas okyanusu
kıyısında bulunan yerleşim yerlerinde denizcilik
ve balıkçılık halkın ekonomik ve kültürel
yapısının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.
Müzede denizcilikte kullanılan aletler, bölge
insanlarının hayat biçimleri ile ilgili eşyalar ve
videolar sergilenmektedir.
The first thing that comes to our mind about
Portuguese people is that they are great sailors.
The first sailors exploring the seaway to India
and America were Portuguese. Maritime and
fishing constitutes the major part of economic
and cultural life of people living in the coastal
areas. The museum exhibits fishing tools, sailors’
belongings and objects of maritime life.
Porto Tarihi Şehir Merkezi – UNESCO Mirası
Historic Center of Oporto - UNESCO Heritage
Porto şehri Portekiz'in kuzeyinde Rio Douro
nehrinin
ağzında
bulunmaktadır.
2005
sayımlarında 327.539 nüfusuyla (Büyükşehir
Porto'nun toplam nüfusu 1.610.539'dur) ülkenin
en önemli endüstri noktası ve aynı isimli vilayetin
başkentidir. Rio Doura nehrinin kuzey yakasında
bulunan şehir merkezi 1996 yılında Unesco
tarafından Dünya mirası listesine alınmıştır.
Şehrin yerleşimi Roma İmparatorluğu'nun bir
karakolu olduğu yüzyıllar öncesine dayanıyor.
Adının (Portugal) kaynağının latince adı Portus
Cale, olduğu bilinir. Porto'nun en bilinen ihraç
malı Porto şarabı'dır. Bu özel şarap için
yetiştirilen üzüm çeşitleri, Rio Doura nehri
boyunca
yetiştirilen
üzüm
bağlarını
kapsamaktadır. 1756'da çıkarılan bir yasayla
Porto şarabın üretiminde kullanılan üzüm çeşidi
ve şarabın tarifi korunmaktadır.
The city of Oporto, built along the hillsides
overlooking the mouth of the Douro river, is an
outstanding urban landscape with a 2,000-year
history. Its continuous growth, linked to the sea
(the Romans gave it the name Portus, or port),
can be seen in the many and varied monuments,
from the cathedral with its Romanesque choir,
to the neoclassical Stock Exchange and the
typically Portuguese Manueline-style Church of
Santa Clara.
Anna Tapio Okulu
Anna Tapio Koulu
Anna Tapio Okulu 5 milyon nüfuslu
Finlandiya’daki tek yatılı ortaokuldur. Uzak yakın
demeden Finlandiya’nın dört bir yanından
öğrenciler bu okula Pazartesi günü gelirler ve
Cuma günü evlerine geri dönerler. Sahip olduğu
arazi, binalar ve park alanları ile bir yaz kampını
andırmaktadır. Nitekim yaz tatilinde eğitim
öğretime ara verilmesi ile burası yaz kampı
olarak kullanılmaktadır. İlgimizi en çok çeken
Anna Tapio School is the only boarding middle
school in Finland. Students all over the Finland
come to Anna Tapio School on Monday and
leave for home on Friday every week. With its
buildings, gardens, parks and facilities, the
school looks like a summer camp. In fact, during
summer vacation, the school serves as a summer
camp for students coming from all over the
nation. It is surprising to see that the school
şey, okul arazisi sınırlarını belirleyen herhangi bir
çit, duvar gibi bir yapının bulunmamasıdır.
Finlandiya’daki çoğu şahıs, kurum ve kamu
arazilerinde durum böyledir. Böylelikle okulun
sınırları uçsuz bucaksız şeklinde algılanmaktadır.
doesn’t have any borders made of wall or fence.
This is the same for most of private, public and
institutional lands, they don’t usually borders. It
makes you feel that the school land vasts as far
as you can see.
Türk toplumunda nasıl evlere ayakkabı
çıkartılarak girilir, Finlandiya’da da okullara bu
şekilde girilmektedir. Böylece hem okulun içi
temiz kalmakta, hem de okulda bir ev ortamı
oluşturulmaktadır. Okulda öğrenciler sadece
akademik bilgiler değil, gerçek hayatta
karşılaşacakları
yemek
yapma,
tarım
uygulamaları gibi becerileri de uygulayarak
öğrenmektedirler. Okulda yediğimiz ilk akşam
Students have to take off their shoes before they
enter any building in the school area. This way it
is very easy to keep the rooms and coridors
clean. It also makes you feel like you are at
home. Students are offered not only academic
knowledge, but also skills like cooking or
farming of which they will neen in their future
lives. The first dinner we had in the school was
prepared by students leaded by a chef teacher.
yemeği öğretmen şeflinde bir grup öğrenci
tarafından hazırlanmıştı ve menüdeki yemekler
çok lezzetliydi. Eğitime toplum olarak büyük
değer verilmesi ve öğrencilerin öğrenmeye,
okula ve derslere olan yüksek motivasyonları
sayesinde Finlandiya eğitim kalitesi bakımından
dünya sıralamasında listenin en başlarında yer
almaktadır. Okulun öğrenciler ve öğretmenleri
çok sevecen ve sıcakkanlıydılar. Bu çalışkan,
sevecen, saygılı ve hoşgörülü Finli öğretmenler
ve öğrenciler ile birlikte geçirdiğimiz süre
All the food in the menu were so delicious.
Finland remains in the first place according to
PISA rankings due to fact that Finnish society
gives much importance to education and Finnish
students have high motivation in learning,
school subjects and school life. All teachers and
students were hardworking, friendly, hospitable
and kind and offered us every possible
opportunity to feel like at home, and we felt like
being Finnish in Finland. Especially, we were
delighted to be invited to houses of Mrs. Leena,
boyunca kendimizi bir Finli gibi hissetmemiz için
bizlere her türlü hizmet ve imkanı sundular.
Özelliklere Müdür Yardımcısı Leena ve İngilizce
Öğretmeni Marina ve Sanna’nın bizleri kendi
evlerine davet etmelerinden çok memnun kaldık.
Mrs. Marina and Mrs. Sanna.
Finlandiya: Ormanlar, Göller ve Sauna
Finland: Forests, Lakes and Sauna
Ormanlar, göller ve sauna… Bu üç kelime
Finlandiya denildiğinde insanların aklına ilk
gelenler. Ve tabii ki doğru bu: % 70’i ormanlarla
kaplı ülkenin. İki yüz bine yakın gölü var. Hatta
bazen ülkenin sudan ibaret olduğunu, göllerin
arasındaki küçük kara parçalarının bir işe
yaramayacağını bile düşünüyorsunuz. Ve her
Forests, lakes and sauna… These are the three
words that comes to our mind when we mention
Finland. %70 of Finland is covered by forests and
there are almosty 200.000 lakes in Finland. It is
common to find sauna in private houses,
apartments and even public saunas.
otelde ya da evde bir sauna olması yetmiyormuş
gibi kamuya açık saunalar da ülkenin dört
yanında hizmet veriyor.
Ormanlar ülkenin en önemli doğal mirası. 23 bin
hektar orman arazisi ile Finlandiya Avrupa’nın
orman yoğunluğu en fazla olan ülkesidir. Bu
ormanlar
Avrupa’nın
ciğerleri
olarak
adlandırılmaktadır. Orman ürünleri yapı
malzemesi, mobilya ve kağıt gibi ürünlerin
yapımında hammadde kaynağı olarak sıklıkla
kullanılmakta ve ihraç edilmektedir. Soğuk
Finlandiya kışlarında hayatta kalmak için her
evin deposunda mutlaka yeterince yakacak odun
bulunmaktadır. Bu yüzden ormanlara çok değer
verilmektedir.
Forests are the most valuable natural heritage
of the country. Having 23.000 hectares of forest,
Finland has the highest density of forests in
Europe. These forests are named to be the lungs
of Europe. Forests provide raw material for
construction material, furniture and paper and it
is exported both as raw material and as
manifactured material. To survive in freezing
winters, each house keeps sufficient, even more
wood for heating. That’s why people value
forests so much in Finland.
Eski Rauma Şehri – UNESCO Dünya Mirası
Old Rauma City – UNESCO World Heritage
Rauma Finlandiya’nın batısında bulunan önemli
bir liman şehridir. Eski Rauma’da binaların
neredeyse hepsi ahşaptan yapılmıştır. 14.
Yüzyılda kurulan şehirde 1640 yılında büyük bir
yangın çıkmış ve binaların tamamı harap
olmuştur. Yangından sonra yeniden inşa edilen
şehir günümüzde çok iyi bir şekilde
korunmaktadır. Rauma şehri ahşap mimarisi ve
Rauma city is situated in the west of Finland and
has a major port. Old Rauma consists of
buildings most of which are made of wood. The
city was founded in the 14th century and a big
fire damaged almost the whole city which
started in 1640. The city was reconstructed
after the fire and is preserved in a very good
condition now. Rauma is famous for wood
oldukça kaliteli dantel işçiliği bakımından
önemlidir. Günümüzde pek çok ressam,
heykeltraş, karikatürist gibi sanatçılar ve dantel,
takı tasarımı yapan zanaatçılar bu şehirde
yaşamaktadırlar.
architecture and laces. Many artists, sculptors,
caricaturists, jewelry designers and lace
craftsmen live and has their own workshops in
the old city now.
Tampere: Finlandiya’nın endüstriyel mirası
Tampere: Finland’s industrial heritage
Finlandiya’nın Helsinki Bölgesi dışında bulunan
en büyük şehri ve aynı zamanda ülkenin sanayi
merkezidir. Dünyanın en büyük mobil iletişim
üreticisi Nokia, bu şehrin aynı adlı köyünde
bulunmaktadır. Şehirde başta kerestecilik
sanayi, bilişim, havacılık gibi ülkenin ana sanayi
dalları yer almaktadır.
Tampere is the biggest industrial city and and
the largest city after Helsinki-Vantaa-Espoo
region. One of the biggest mobile phone
companies, Nokia, originated in one of the
villages of Tampere having the same name. The
city has many industries such as lumber,
informatics, aviation etc.
Finlandiya’da
sanayiciliğin
Tampere’de
başlamasının sebebi o yıllarda hareket enerjisi ve
buhar gücü için gerekli akarsu ve göl sularının
civarda bulunmasıdır. Günümüzde fabrikaların
çoğu sanayi amacıyla kullanılmaya devam
etmekte, bazıları ise müze, restoran, alışveriş
merkezi gibi farklı amaçlarda kullanılmaktadır.
Ziyaret ettiğimiz “Vapriikki” müzesinde şehirde
sanayinin başladığı yıllardan günümüze kadar
kullanılmakta olan makineler, tezgahlar, aletler,
The reason why industry started Tampere first in
Finland is that its approximatity to rivers and
lakes which were used to produce the mecanic
and steam energy. Nowadays some of the
factories still maintain industry, while others are
used for different purposes such as museums,
restaurants, shopping malls. We visited
“Vapriikki”
museum
where
machines,
workbenches, industrial products etc. from the
sanayi ürünleri vb. sergilenmektedir.
beginning of the industry until now are
displayed.
Helsinki: Baltık denizinin kızı
Helsinki: Daughter of the Baltic Sea
Avrupa’da Helsinki’den daha fazla doğaya ve
denize yakın olan kent bulunmamaktadır.
Helsinki doğa, deniz ve tarihin meydana getirdiği
bir şehirdir. Nüfusu yaklaşık 600.000’dir. 686
km2‘lik yüzölçümünün 501 km2‘si denizden
oluşan başkentin bütün merkezi bölgeleri sahil
kenarındadır.
Helsinki owns more nature and coasts than any
other European city. It is composed of nature,
sea and history. Its population is nearly 600.000.
It has more than 300 islands, numerous coasts,
3800 hectares of forests, 1800 hectares of parks,
different examples of architecture, bazaars and
many museums.
Suomenlinna Adası – UNESCO Dünya Mirası
Suomenlinna – UNESCO World Heritage
Altı ada üzerinde inşa edilen Suomenlinna,
yerleşim alanı olarak kullanılan bir deniz
hisarıdır. UNESCO Dünya Miraslarından biri olan
hisar, bünyesinde barındırdığı lokalleri, doğal
atmosferi ve piknik alanlarıyla Helsinki’nin
görülmesi gereken başlıca yerlerindendir.
1991’de UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne
girmiş. Finlandiya’yı egemenliği altına alan İsveç,
Suomenlinna is a fortress composed of six
islands connected to each others. It is one of the
main tourist attractions that has many
restourants, cafes, hotels, museums, picnic
areas, parks, beaches and more. It entered
Unesco World Heritage list in 1991. Sweden,
once the ruler of the territory, started building
the fortress in 1748, hoping to finish itin four
kalenin yapımına 1748’de başlamış. Dört yılda
bitmesi düşünülürken, 40 yıldan uzun sürmüş.
years. Eventuall, it took more than 40 years to
finish it.
Tuchowicz Okulu
Tuchowicz School
1927 yılından beri aynı binada hizmet veren
Tuchowicz Okulu köklü bir geçmişe sahip. Bina
eski olsa da samimi ve modern bir eğitim
sunmaktadır. 2012 yılında yeni okul binası
yapılmıştır. Şimdilik anaokulu yeni binada eğitim
görmektedir. Önümüzdeki yıllarda okulun bütün
bölümleri yeni binaya taşınacaktır.
Tuchowicz School is a very old school which was
founded in 1927. Although the school building
seems very old, it provides a sincere and modern
education. A new building was constructed in
2012 and all the school facilities will be
transfered in the new building very soon. We
received a warm welcome by the Head Teacher
Bożena Stępniewska-Szewczak, teachers and
students. As a tradition, they offered us salty
home-made bread. They performed folk dances
and traditional songs in the hall of the new
building. In the dinner, we were presented lots
of delicious Polish meal. We sang Polish songs
together and danced. As Turkish group, we also
presented them our folk dances and songs. We
had so much fun in the evening, building strong
friendship with Polish teachers and students.
Okul müdürü Sayın Bożena StępniewskaSzewczak, öğretmenleri ve öğrencileri bizleri
güler yüz ve samimiyetle karşıladılar. Geleneksel
olarak bizlere tuzlu ekmek ikram ettiler. Okulun
salonunda halkoyunları ve halk şarkıları ile
bizlere kültürlerini sundular. Akşam yemeğinde
Polonya mutfağına ait onlarca çeşit yemek ve
meze ikram ettiler. Beraber Lehçe şarkılar
söyledik ve dans ettik. Ayrıca kendi kültürümüze
ait şarkı söyledik ve halkoyunu oynadık. O akşam
hem çok eğlendik, hem de okul öğretmen ve
öğrencileriyle kaynaşarak samimiyet kurduk.
Białowieża Milli Parkı ve Doğa Müzesi
Białowieża Natural Park and Museum
Avrupa’nın en önemli doğal miraslarından biri
olan Białowieża ormanı Polonya ve Belarus
topraklarında yer almaktadır. Bu ormandaki tür
çeşitliliği eskiden Avrupa ovasının hemen hemen
her yerinde bulunmakta iken günümüzde
Białowieża bölgesinde sadece yaklaşık 150 km2
alanda bulunmaktadır. Bu bölgedeki orman ve
türlerin günümüze kadar korunabilmesinin
başlıca sebebi gelmiş geçmiş kralların bu alanı
özel ormanları olarak ilan etmeleri ve ağaç
kesimini, avlanmayı yasaklamalarıdır. Buradaki
en özel tür Avrupa bizonudur. Ne var ki, 1923
yılında yapılan araştırmada Avrupa’da sadece 54
bizon yaşadığı, Polonya’da ise hiçbir bizonun
yaşamadığı görülmüştür. Bu tarihten itibaren
devlet tarafından bölgeye bizon türleri getirilmiş
ve koruma altına alınmıştır. Günümüzde bölgede
800 civarında Avrupa bizonu yaşamaktadır.
Bölge 1992 tarihinde UNESCO Miras listesine
alınmıştır.
Białowieża forest is the most important natural
heritage of Europe, which is situated both in
Poland and Belarus. It is a unique example of the
former European plain which expanded all over
the Europe. It is the only forest now which
homes the biodiversity of the older European
plain in this 150 km forest area. The main reason
of the succesful preservation of the forest is that
former kings acknowledged this forest to be
royal property forbidding hunting and cutting
down the trees. The most special species is
European Bison. Nevertheless, there were only
54 bisons in the forest in 1923. Since that time,
the area was preserved and bison species were
protected. Now there lives around 800 European
bisons. The forest was acknowledged UNESCO
Heritage in 1992.
Białowieża doğa müzesinde bölgedeki bütün
canlı türleri ile ilgili görseller ve bilgiler
bulunmaktadır. Hemen hemen bütün hayvan
türlerinin bedenleri kurutularak muhafaza
edilmekte ve sergilenmektedir. Bu bakımdan
müze Avrupa’nın tek örneğidir.
In the Nature Museum of Białowieża, you can
see taxidermy bodies of all animal species and
information about them, which is the only
museum in Europe with these theme.
Białowieża hayvan koruma alanı ziyaretimizde
bizon, geyik, ren geyiği, kurt, links (vahşi kedi),
könik atı türlerini canlı olarak görme fırsatı
bulduk.
In the animal reserve area, we could see living
bisons, deers, rain deers, linxs, konik horse.
Açık hava köy yaşamı müzesi
Open Air Village Life Museum
Lublin şehrinde bulunan açık hava köy yaşamı
müzesi otuz yılı aşkın süredir ziyaretçilere hizmet
vermektedir. Geleneksel saman çatılı kerpiç
evler, ahşap evler gibi mimari yapılar
sergilenmektedir. Geleneksel evlerin en önemli
özelliği taş fırınların evlerin içinde bulunmasıdır.
Böylece fırın hem ekmek ve yemek pişirmek için,
hem de ısınmak için kullanılmaktadır. Gezi
esnasında öğrencilerimiz ayçiçeği gibi bitkilerden
nasıl yağ çıkarıldığı, ev içerisindeki fırınlarda
nasıl ekmek yapıldığı, evlerin bitişiğindeki
ahırlarda ve kümeslerde hayvancılığın nasıl
yapıldığı, eskiden köylerde ve köy evlerinde ne
şartlarda yaşandığını, hangi enstrümanlar
kullanılarak nasıl müzik yapıldığını; dokumacılık,
sepetçilik, demirciliğin nasıl yapıldığını görerek,
yaparak ve yaşayarak öğrendiler. Ayrıca nüfusun
yüzde onunu oluşturan Yahudilerin geçmişteki
yaşam biçimlerini ve farklılıklarını temsili bir
Yahudi evinde görerek öğrendiler.
Open Air Village Life Museumis located in Lublin
for 30 years. It exhibits traditional mud-bricked
houses and wooden houses with straw roofs.
The most important feature of these houses is
that the tandoor oven is situated inside the
house, which also functions as a stove to heat
the house. During the tour, students learned the
traditional method to get oil from the sunflower,
to bake breads in tandoors, to grow chickens
and cow in barns, to play music with old
instruments, to weave, to make baskets, to
ironwork by performing themselves. They also
experiences the lifestyles of Jews living in those
times in a typical Jewish house.
Ünlü Yazar Henryk Skienkiewicz Müzesi
Henryk Skienkiewicz 1846 doğumlu tarihi
romanları ile ünlü Polonyalı gazeteci ve yazardır.
Roma
İmparatorluğu'nda
Hristiyanların
karşılaştıkları baskıları tasvir ettiği "Quo Vadis –
Nereye gidiyorsun?” isimli kitabıyla tanınır.
“Ateş ve Kılıç” isimli eserinde ise 17'nci yüzyılda
Kırım Tatarları ile Zaporojya Kazaklarının
Polonyalılarla giriştiği savaşı bir Polonyalı
subayın etrafındaki olaylar çerçevesinde aktarır.
1905 yılında edebiyat dalında Nobel ödülüne
layık görülmüştür. Dünyanın pek çok ülkesine
seyahat etmiştir. Eserleri pek çok dile
çevrilmiştir. Eserlerinden bazıları sinema
perdesine aktarılmıştır. Mezarının bulunduğu
anıt tepe okurları ve sevenleri tarafından
seyahat ettiği ülkelerden getirilen topraklardan
oluşturulmuştur. Doğduğu ve çocukluk dönemini
geçirdi ev müze olarak sergilenmektedir.
The Famous Writer “Henryk Skienkiewicz”
Museum
Henryk Skienkiewicz is the world famous Polish
writer and journalist born in 1846. His most
famous novel is "Quo Vadis – Where are you
going?” describing the difficulties that the
Christians suffered in Roman Empire. “Fire and
Sword” depicts the war against Crimean Tatars
and Zaporjya Kazaks through the pointview of
an officer. He was nominated for Nobel Prize in
Literature in 1905. He travelled to many places
in the world. His works are translated in many
langugages. Some of his novels were reproduced
as movies. The little mount of his mauseleum is
consisted of earths from different countries he
visited, brought by his fans. The house he was
born serves to be a museum.
Wola Gułowska Müzesi
Wola Gułowska Museum
Müzenin bulunduğu bina itfaiye, kütüphane,
konser salonu, kafe-restoran gibi farklı amaçlar
için kullanılan pek çok bölümden oluşmaktadır.
Bunların yanı sıra ahşap heykeltıraş atölyesi ve
müzesine ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca
Kleeberg askeri müze bölümü 2. Dünya savaşının
Polonya topraklarındaki en son muhaberesinin
bu bölgede yapılması sebebiyle oluşturulmuş.
Silahlar, askeri teçhizatlar, kıyafetler, haritalar
ve belgeler gösterilmektedir. Bir bakşa bölümde
ise geleneksel köy evleri, tarım aletleri, dokuma
tezgahları ve yerel sanatlar sergilenmektedir.
The building consist of not only a museum, but
also a firebrigade, a library, a concert hall, a
cafe-restraurant. There is also a wood statue
workshop. Kleeberg Military Museum is situated
here as the last battle of the Second World War
took place in this place. Weapons, military tools,
clothes, maps and documents are exhibited. In
another section of the museum, village houses,
agricultural tools, textile tools and locals arts are
presented.
Polonya
Poland
Ülke 312.679 km²'lik yüzölçümüyle Avrupa'nın
dokuzuncu, dünyanın altmış dokuzuncu büyük
ülkesidir. Yaklaşık 38 milyonluk nüfusuyla dünya
sıralamasında en kalabalık 33. ülkedir. Dili
Lehçedir. Avrupa Birliği üyesidir. 2. Dünya savaşı
sırasında ülke topraklarının çoğu Almanya,
Rusya ve Avusturya tarafından işgal edilmiştir.
Savaştan sonra 1945 yılında komünist rejim ilan
edildi. 1889 yılında cumhuriyet ilan edildi.
Poland is the ninth largest country in Europe and
69th in the world with 312.679 km² area. The
polulation is 38 millions. Language is Polish. It is
a member of the European Union. Most parts of
Poland was invaded by Germany, Russia and
Austrich during the Second World War. After the
war, Communism was declared in 1945. Poland
was declared to be a republic in 1989.
Galatsi Junior High School
Galatsi Junior High School
Yunan ortak okulumuz ilkokul, ortaokul ve birkaç
lisenin bulunduğu bir kampüsün içinde
bulunmaktadır. Okulda bizleri geleneksel şarkılar
ve halk oyunları ile karşıladılar. Türk
muftağından çok da farklı olmayan yöresel
yemekler ikram ettiler. Baklava, kadayıf, künefe,
sarma, musakka, cacık gibi yemekler aynı isimler
ile Yunan mutfağında da bulunmaktadır.
Our partner school is situated in a campus
where also you can find a primary, middle and
several high schools. We were welcomed by
tradional Greek folk dances and songs. We were
offered traditional Greek food which didn’t seem
so much different from Turkish food. Turkish and
Greek cuisine shares baklava, kadayıf, künefe,
sarma, musakka, cacık etc. with same names.
Yunanistan
Greece
Türkiye’nin batısında bulunan komşu ülke ile 203
km kara sınırı, 931 km deniz sınırımız
bulunmaktadır. Yaklaşık üç bin adadan
oluşmaktadır. Ülke 1821 yılında bağımsızlığını
ilan edene kadar Osmanlı İmparatorluğuna
bağlıydı. 1923 Lozan Antlaşması gereği Türkiye
ile Yunanistan arasında nüfus mübadelesi
yapılmıştır. Türkiye’de yaşayan Yunanlar
Yunanistan’a, Yunanistan’da yaşayan Türkler
Türkiye’ye göç etmişlerdir. Ülkede Yunanca
konuşulmaktadır.
Greece is the neigbour country of Turkey in the
west sharind 203 km land and 931 sea border. It
consists of nearly three thousand islands. Greece
was a part of the Ottoman Empire until declared
to be independent in 1821. In accordance with
the Treaty of Lousanne in 1923 The Greek and
The Turkish populations in both countries were
exchanged. The language is Greek.
Atina
Athens
Atina, Yunanistan'ın başkenti ve yaklaşık 4
milyon kişilik nüfusuyla en büyük şehridir. Eski
Yunan medeniyetinin de merkeziydi. Etrafı
tepelerle çevrilidir ve yalnız batı kısmı açıktır.
Pire Limanına 7 kilometre uzaklıktadır.
It is the capital and the largest city of Greece
with 4 million population. It was the center of
the Ancient Greece. The city is covered by hills
and only the west part is open. Port Pirineus is
seven kilometres away from the center.
Kozmopolit ve modern bir şehir olan Atina, antik
çağlarda da önemli bir ticaret ve kültür
merkeziydi. İsmi, koruyucusu olan savaş tanrıçası
Athena'dan gelmektedir. 1896’da yapılan ilk
Olimpiyat
Oyunlarına ve 2004
Yaz
Olimpiyatlarına ev sahipliği yapmıştır.
Athens used to be a center of trade and culture.
Name of the city comes from the god of war,
Athena. The city hosted the first modern olimpic
games in 1896 and 2004 Summer Olimpics.
Akropolis
Acropolis
Akropolis yukarıda bulunan şehir anlamına
gelmektedir. Ülkemizde yüksekte bulunan Yunan
antik şehirleri aynı isimle anılmaktadır. Atinanın
merkezinde bulunan tepe şehrin her yerinden
görünmektedir. Dünyaca ünlü Partenon tapınağı
burada bulunmaktadır. Antik Yunan'dan
günümüze kalan yapılar arasında en iyi
bilinenidir ve Yunan mimarisinin en büyük eseri
olarak kabul edilir. Dış cephesinde kullanılan
heykeltıraşlığın Yunan
sanatının en
yüksek
noktası olduğu düşünülür. Dünyanın en büyük
kültürel abidelerinden biri olarak Partenon, Antik
Yunan`ın
ve Atina
demokrasisinin de
sembolüdür.
Literally, Acropolis means the higher city. Similar
Ancient Greek cities in Turkey are also called
Acropolis. The Acropolis can be seen all around
the city. The world famous Parthenon Temple is
here, which is considered to be the best example
of the Greek Architecture. The sculptures used
on the outer part of the temple are nominated
to be the best works of Greek Art. It is also the
symbol of the Ancient Greece and Greek
democracy.
Tapınağın duvarının üst bölümlerini süsleyen
oyma heykeller 2008’de açılan Akropolis
müzesinde sergilenmektedir. Müze inşa edilirken
sütünlar Partenon Tapınağına paralel olarak
konumlandırılmış, tapınaktan getirilen oyma
heykel blokları da orijinal yerleri esas alınarak
yerleştirilmiştir. Ne var ki ,bu eserlerin büyük bir
bölümünün ülke dışına kaçırılmasına engel
olunamamıştır. Kaçırılan eserlerin büyük bir
çoğunluğu İngilterede’ki British Museum’da
sergilenmektedir.
The statues of the upper colomns are preserved
in the Acropolis museum which was opened in
2008. The museum is designed to be identical to
the original temple and statues are put exactly
the same places they used to be in the original
temple. Nevertheless, most of the statues were
smuggled. You can see some of these statues in
British Museum.
Marathon
Marathon
Maraton, atletizmde uzun mesafeli, sert tabanlı
yollarda yapılan mukavemet koşusudur. Adı
eski Yunanistan'daki Marathon
Savaşı'ndan
gelir. MÖ 490 yılında Perslere karşı zafer
kazanan Yunan ordusu zafer haberini Atina’ya
iletmek için Philippides isimli asker Maraton’dan
Atina’ya hiç durmadan 42,195 metre mesafeyi
koşmuş, “kazandık” haberini verir vermez
ölmüştür. İlk kez 1896'da düzenlenen Atina
olimpiyat oyunları'nda koşuldu, 1924 yılında
42.195 m olması benimsendi.
Marathon is the name of the endurance run
competition in olimpic games on hard surface.
The name is derived from the Marathon War
took place in 490 BC in Greece. A soldier named
Philippides ran 42,195 km from Marathon town
to the center of Athens to inform that the Greek
Arm had victory agains the Persians. Just after
he said “We won”, he died. The first Marathon
Competition was held in 1896 Olimpics in
Athens. In 1924, the distance of the Marathon
was acknowledged to be 42,195 km.
Maraton parkurları aynı nitelikte olmadığı
için dünya rekoru kaydı tutulmaz, sadece en iyi
derece vardır. Türkiye'de maraton, ilk kez
1937'de resmi yarışmalarda yer aldı. 1970'lerde
bayanlar da resmen yarışmalarda yer almaya
başladı. Uluslararası popüler yarışma olarak
Türkiye'de 1979'dan beri yapılmakta olan AsyaAvrupa (Avrasya) maratonu gösterilebilir.
There is no world record for Marathon races as
none of the Marathon racecourses are identical.
The first Marathon in Turkey was organized
within official competitions in 1937. Euro-Asia
Marathon can be an example of one of the
popular international races.
Olimpiyat Oyunları
Olimpic Games
Olimpiyat Oyunları dört yılda bir yapılan geniş
kapsamlı bir spor organizasyonudur. Dünya
çapında sporcu, gazeteci, televizyoncu, spor
adamı ve seyircilerin katılımı ile gerçekleştirilen
olimpiyatlar insanlar ve ülkeler arası barışın
sağlanabilmesini amaçlamaktadır.
Olimpic games is a big sports event organized
every four year. It gathers sportsmen and
sportswomen, journalists, tv reporters, sports
critics and viewers from all around the world to
establish international peace.
İlk modern olimpiyatlar Uluslararası Olimpiyat
Komitesi himayesinde Atina'da
1896'da
gerçekleştirildi. Bu olimpiyatlara 14 ülkeden 241
sporcu katıldı ve 43 yarışta mücadele
ettiler. Antik Olimpiyat Stadyumu oyunlar için
restore edildi.
The first Olimpics was organized by The
International Olimpics Commitee in Athens in
1896. 241 sportsmen and sportswomen
participated these games from 14 countries and
competed in 43 games.
Olimpiyat Oyunları'nın yaz sporlarını içeren ve
daha iyi bilineni olan Yaz Olimpiyatları, 1896'dan
beri Dünya Savaşları istisnaları hariç her dört
yılda bir yapılagelmiştir. Kış Oyunları ise 1924'te
yapılmaya başlanmıştır ve 1994'ten beri Yaz
Oyunlarının yapıldığı yıllardan iki sene sonra
yapılmaktadır.
Antik olimpiyat oyunlarının ilk olarak nerede ve
ne zaman başladığına ilişkin kesin bir bilgi
yoktur, fakat bu oyunların Antik Yunan
tanrılarını hoşnut etmek için yapıldığı
düşünülmektedir.
Summer Olimpics are better known Olimpics
with summer sports and have been organized
every four year since 1896, excluding the times
when World Wars happened. Winter Olimpics
started to be organized in 1924 and organized
every two years after the Summer Olimpics since
1994.
It is not definitly known when and where started
the ancient olimpic games. However, we know
that these games are organized to pleasure the
Ancient Greek Gods.
Delphi
Delphi
Unesco Dünya Mirası listesine alınan antik kent,
Yunanistan' da
Parnasos Dağı´ nın
güneybatısında bulunan arkeolojik bir alan ve
modern bir kasabadır. Antik çağlarda Yunan
halkları için önemli bir dinî merkezdi. Yunan
tanrıları Apollo ve Athena´ya ibadet edilen bir
alandı. Tapınakları süsleyen heykeller antik
kentin yakınında kurulan müzede koruma altına
alınmıştır ve sergilenmektedir. Ne var ki, yazılı
kaynaklarda Delfi’de bulunduğu kayıtlı olan pek
çok eser ülke dışına kaçırılmıştır.
Ancient city of Delphi is located in the southwest of Parnasos Mountain, which is an
archeological site and a modern town
acknowledged to be a UNESCO Heritage. It was
a religious center in the ancient times where
Greek people worshipped for Apollo and Athena.
The statues of the temple are preserved in the
museum nearby the archelogical site.
Nevertheless, most of the art works mentioned
in the written records are smuggled out of the
country.
FEDAC L’Anunciata Dominiques Lleida
FEDAC L’Anunciata Dominiques Lleida
FEDAC L’Anunciata Dominiques Lleida, Pare Coll
FEDAC vakfına bağlı Katalonya’da bulunan 22
okuldan biridir. Katolik bir okuldur ve okulda
rahibeler hizmet vermektedirler. Okulda küçük
bir kilise de bulunmaktadır. Rahibeler önceleri
eğitimde etkin bir rol alırken, günümüzde okulda
daha modern bir eğitim anlayışı uygulanmakta,
rahibeler ise temsili olarak bulunmaktadırlar.
FEDAC L’Anunciata Dominiques Lleida is one of
the 22 schools in Catalonia owned by the Pare
Coll FEDAC foundation. It is a catholic school
with a chapel where nuns are in charge. Nuns
used to be more in charge, however they are less
active now and the school has a modern
curriculum.
4 katlı binada anasınıfından liseye kadar
öğrenciler öğrenim görmektedirler. Zemin katta
anasınıfı, 1. katta ilkokul, 2. katta ortaokul, 3.
Katta lise öğrencileri bulunmaktadır. Her bir
bölüm için farklı ders giriş-çıkış saatleri vardır.
Öğretmenlerin özel çalıştıkları bir koridor
bulunmaktadır ve buraya öğrencilerin girmesi
yasaktır. Öğrenciler herhangi bir öğretmenle
görüşmek istediklerinde koridorun kapısında
bulunan zile basarak görevli öğretmenin
gelmesini beklerler.
Kindergarden, primary, middle and high school
students attend lessons in the same building.
Ground floor is for kindergarden, 1st floor for
primary, 2nd floor for middle, 3rd floor for high
school. Each department has different start
hours for lessons. There is a saloon for teachers
where students are not allowed to enter. When
a students wants to see a teacher, s/he rings a
doorbell and waits for somebody in charge.
Katalonya
Catalonia
Katalonya, İspanya'nın kuzey doğusunda
bulunan özerk bir bölgesidir. Akdeniz boyunca
580 km sahili vardır. Bölgenin 3 resmî dili vardır:
İspanyolca, Katalanca ve Aranca. Nüfusu
yaklaşık 7 milyondur ve bu nüfusun yaklaşık %
13'ünü yabancı göçmenler oluşturur. Başlıca
şehirleri Barselona, Lleida, Girona ve
Tarragona’dır.
Catalonia is a autonomous region in the
northen-east of Spain. It has 580 km coast in the
Mediterranean. There are 3 official languages in
the region: Spanish, Catalan and Aragonese.
Population is nearly 7 millions. %13 of the
population are immigrants.
Barselona
Barcelona
Barselona, İspanya'da Katalonya
Özerk
Topluluğu ve Barselona
ilinin merkezi
ve
İspanya'nın
ikinci
büyük
kentidir.
İspanya'nın Akdeniz kıyısındaki en önemli limanı
ve ticaret merkezidir. Kendine özgü kültürü ve
güzelliğiyle ün yapan Barselona'nın, Gaudi'nin
başını çektiği modernizm akımıyla planlanmış,
1900'lerden kalma ızgara planlı modern bölümü
ilgi çekmektedir. Yaygın dil Katalancadır.
1992
Yaz
Olimpiyatları'na
evsahipliği
yapmıştır. Avrupa Birliği sınırları içindeki altıncı
büyük metropoliten alandır.
Barcelona is the capital of Catalonia and the
second largest city of Spain. It has the most
important port of Spain in the Mediterranean
coast being the center of the national trade. The
beautiful and unique city is established by
modernism and Gaudi was the major architect
who granted the emblematic monuments of the
city. The attactive part of the city has a grid
plan. It is the 6th metropolitan city of Europe.
Lleida
Lleida
Bölgedeki ilk yerleşik hayat milattan önce bronz
çağına kadar uzanmaktadır. Tarım bölgenin en
önemli geçim kaynağıdır. Özellikle meyve
bahçeleri bulunmakdadır. Raimat kasabasında
üzüm bağcılığı yapılmakta ve çok kaliteli
şaraplar üretilmektedir.
The first civilization in the city began in bronze
age. Agriculture is the most important economic
feature of the region. Mainly there are orchards.
There are vineyards in Raimat where high
quality vines are produced.
Seu Vella
Seu Vella
Seu Vella Katedrali şehrin en görkemli ve tarihi
eseridir. Hristiyanlığın ilk dönemlerinde inşa
edilen Katedral, 832 yılında Müslümanların
bölgeyi
ele
geçirmesi
ile
Camiye
dönüştürülmüştür. Müslümanların bölgedeki
egemenliğinin sona ermesi ile tekrar Katedrale
dönüştürülmüştür.
Romanesk
ve
Gotik
mimarinin izlerini taşımaktadır. Günümüzde
herhangi bir İslamı eklentisi bulunmamaktadır.
Seu Vella Cathedral is the most emblemic
monument of the city. The Cathedral was built in
the early years of Christianity. It was
transformed into a Mosque when Muslims took
over the city in 832. When the Muslim sovereign
is over, it was converted to be a cathedral again.
It depicts the Romanesque and Gothic styles.
There isn’t any islamic style in the cathedral at
present.
Güneş Enerjisi
Solar Energy
İspanya’da enerji üretiminde yenilenebilir enerji
kaynaklarının kullanımı oldukça fazladır. Güneş
enerjisi kullanımında dünya öncüsüdür. Ülkede
üretilen toplam elektriğin % 12’si güneş
enerjisinden karşılanmaktadır. Doğaya hiçbir
olumsuz etkisi bulunmamaktadır, % 100
çevrecidir. Bol olması, bedava olması, işletme
maliyetinin düşük olması ve çevre kirliliğine yol
açmaması gibi birçok iyi nedenden dolayı
yatırımcıların dikkatini çekmektedir.
Use of renewable energy sources take major
part in energy production of Spain. It is the
leading country in using solar energy. %12 of the
total energy used in Spain comes from solar
energy. It is %100 environment-friendly as
doesn’t make any harm to nature. It is a good
investment as it is free and the sunlight is plenty
in the mediterranean countries.
Bir evin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek güneş
enerjisi sisteminin kurulum maliyeti yaklaşık
30.000 TL dir. Bu maliyet kendi masrafını elektrik
üreterek yaklaşık 10 yılda karşılamaktadır.
Firmalar genellikle bu sistemlere 20 yıl garanti
vermektedirler. Özetle, yatırım gücü olan
kullanıcılar için hem çevreci, hem ucuz bir enerji
kaynağıdır.
The cost of installing a solar energy in a house to
provide all the necessary electricity and heating
is nearly 30.000 TL. It is the same amount of
money that a you pay all the bills for 10 years.
Firms usually garantee solar systems for 20
years. In short, it is a cheap and environmental
way of energy investment.
Lleida’da güneş enerjisinden faydalanmak amacı
ile şehir futbol stadyumunun tribün çatısına 400
güneş enerjisi paneli yerleştirilmiştir. Bu projeyi
ortak okulumuz İngilizce Öğretmeni Carlota’nın
nişanlısı Gerard gerçekleştirmiştir. Konu ile ilgili
sunumu kendisi bizzat yerinde, tribünde ve
çatıda yapmıştır.
400 solar panels are installed on the roof of the
Lleida’s football stadium by the firm for which
Gerard, the fiancee of Carlota, works and was in
charge of the installment of the solar system.
Gerard made the presentation about the solar
energy on the roof showing the solar panels.
Aigüestortes Milli Parkı
Aigüestortes National Park
Katalonya bölgesinin tek milli parkıdır.
İspanya’nın
kuzeyinde
Fransa
sınırında
bulunmaktadır. 1600-3000 metre arasındaki
yüksekliklerde bulunan parktaki onlarda vadide
pek çok ekosistem (canlı türleri) bulunmaktadır.
Parkta kamp yapmak, piknik yapmak, göllerde
ve nehirlerde yüzmek, ateş yakmak, avlanmak,
belirli güzergahlar dışına çıkmak yasaktır. Bu
önlemler bölgedeki doğal hayatın tamamen
korunması için alınmıştır.
It is the only national park in Catalonia. It is
located in the north of Spain near the border of
France. The altitude range is 1600-3000 metres.
It homes tens of valleys and ecosystems.
Camping, picnic, swimming, making a fire,
hunting, walking out of tracks are prohibited.
These precautions are taken to protect the
natural life in the park.
Boi Vadisi ve Romanesk Kiliseler
Boi Valley and Romanesque Churches
Vadi 2000 yılında Unesco Dünya Mirası listesine
alınmıştır.
Bölgede
kayak
merkezi
bulunmaktadır. Vadide 9 adet Romanesk Kilise
bulunmaktadır. Bunlardan en büyüğü ve en iyi
korunanı
“Sant
Climent de Taüll”dür.
1123 yılında inşa edilmiştir. Hz. İsa ve 12
havarileri temsil eden duvar resimleri özel bir
teknikle bu kiliseden alınarak Barselona’daki
Katalonya
Ulusal
Sanat
Müzesi’ne
gönderilmiştir. Kilisede daha önceden resmin
bulunduğu duvara projeksiyon sistemi ile resmin
günümüze kadar kalan son hali ve geçmişteki ilk
hali
duvara
yansıtılarak
ziyaretçilere
sergilenmektedir. Bu teknik iç mekanda dünyada
ilk kez kullanılmıştır ve 30 dakikalık projeksiyon
gösterisi izleyenleri hayran bırakmaktadır.
The valley acknowledged to be a UNESCO
Heritage in 2000. You can find a ski resort up the
valley. There are nine Romanesque Churches in
the valley. The biggest and best preserved of
them is “Sant Climent de Taüll”. It was build in
1123. The wall picture representing Christ and
12 disciples was transferred to Catalonia
National Arts Museum in Barcelona using a very
special techique. Instead of the picture, you can
see a projection of the latest version of the wall
picture as well as the projection of the original
picture. This is the first place where such an
indoor projection is used in the world. 30
minutes projection show is fascinating.
SHORT FILMS
Each partner created a short film about culture and environment.
To watch them, visit “Foreign Mirrors” YOUTUBE Channel.
SCALE MODELS
We created scale models of cultural and natural heritage monuments of partner
countries.
To see them, visit www.foreignmirrors.wordpress.com
JOURNALS
After each international visit, participating students wrote journal articles about
their experiences and remarks of the country they visited.
To read them, visit www.foreignmirrors.wordpress.com
EUROPEAN CULTURAL HERITAGE MASTER TEST
To take the test, go to this link.
http://www.classmarker.com/online-test/start/?quiz=cqx50ed5a7d693fb
Bu proje T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı, AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığınca (Ulusal
Ajans http://www.ua.gov.tr) yürütülen Hayatboyu Öğrenme Programı (LLP) kapsamında ve Avrupa
Komisyonu'ndan sağlanan hibeyle gerçekleştirilmiştir. Ancak burada yer alan görüşlerden Ulusal Ajans
veya Avrupa Komisyonu sorumlu tutulamaz.
This project was made possible by EU funds which is provided under Lifelong Learning Programme
(LLP) by Turkish Republic European Union Ministry, The Head of EU Education and Youth Programmes
(National Agency http://www.ua.gov.tr). However, the opinions contained herein is not responsible
for the National Agency or the European Commission.
Foreign Mirrors
for a domestic Europe

Benzer belgeler