ATAG8 Sunum/Poster Özleri kitapçığı için tıklayınız

Transkript

ATAG8 Sunum/Poster Özleri kitapçığı için tıklayınız
Düzenleme Kurulu, Aktif Tektonik Araştırma Grubu Sekizinci (ATAG-8)
Toplantısı’nın
gerçekleştirilmesindeki
katkılarından
dolayı
belirtilen kurum ve kuruluşlara içtenlikle teşekkür eder.
Fırat Üniversitesi Rektörlüğü
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)
Elazığ Belediye Başkanlığı
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası ve Elazığ İl Temsilciliği
AGS Mühendislik ve Sondaj
aşağıda
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
ÖNSÖZ
Ülkemizdeki deprem kaynaklarından en önemli ikisi, birer kıta içi transform fay
karakterinde olup Kuzey Anadolu Fay Sistemi (KAFS) ve Doğu Anadolu Fay Sistemi
(DAFS) olarak adlandırılır. Yaklaşık 3 milyon yıldan beri yüksek sismik etkinlik
sergileyen ve Anadolu mikro levhasının batı-güneybatıya doğru hareketini sağlayan her
iki fay sisteminin de yıkıcı depremler üretme potansiyeline sahip olduğu tarihsel ve
aletsel dönem kayıtlarından bilinmektedir.
Kuzey Anadolu Fay Sistemi’nde 1999 yılında Marmara Bölgesi’nde meydana gelen
iki yıkıcı depremin ardından, 2003 yılında her iki fay sisteminde kısa aralıklarla
yaşanılan Pülümür, Bingöl ve Pütürge depremleri ile son olarak 11 Ağustos 2004
tarihinde DAFS üzerinde Sivrice’de (Elazığ) meydana gelen deprem, ülkemizdeki aktif
tektonik çalışmalarına ne denli önem verilmesi gerektiğinin adeta birer göstergesidir. Bu
çalışmaları yürüten yerbilimcilerin bir araya geldiği Aktif Tektonik Araştırma Grubu
(ATAG), Merhum Prof. Dr. Aykut BARKA’nın önderliğinde oluşturulmuş ve ilk toplantısını
1997 yılında gerçekleştirmiştir. Her yıl düzenli olarak yapıla gelen bu toplantılardan
sekizincisi (ATAG-8), 22-24 Eylül 2004 tarihleri arasında Fırat Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nde yapılmıştır.
Son yüzyıl içinde Kuzey Anadolu Fay Sistemi’nden, büyüklüğü 6.5 ve üzerinde 13
tane yıkıcı deprem kaynaklanmış; bu depremler çok sayıda can ve büyük maddi kayıba
yol açmıştır. Bunlardan en son yaşanılan 17 Ağustos 1999 Gölcük-Arifiye ve 12 Kasım
1999 Düzce depremleri, toplumda onarılması oldukça güç maddi ve manevi yaralar
açmıştır. Bu kayıpların en aza indirilebilmesi için ülkemizin aktif faylarının özelliklerinin
iyi bilinmesi zorunluluğu vardır. Kuzey Anadolu Fay Sistemi’nden (KAFS) kaynaklanacak
deprem tehlikesini önceden belirlemek ve yaşanacak olası kayıpları en aza indirmek
amacı ile KAFS üzerindeki çalışmalara özellikle son beş yıllık süre içinde hız verilmiştir.
Ancak, Türkiye ve yakın çevresinin yıkıcı depremlere kaynaklık eden bir diğer önemli
yapısı da Doğu Anadolu Fay Sistemidir (DAFS). Tarihsel dönemlerde bir seri yıkıcı
depreme sahne olmuş bu fay sisteminden kaynaklanan en son yıkıcı deprem 1874
Gölcük (Sivrice-Elazığ) depremi olup, bu fay sistemi yaklaşık 130 yıldır suskunluğunu
sürdürmektedir, başka bir deyişle, DAFS in yakın gelecekte bir seri yıkıcı depreme sahne
olma olasılığı oldukça yüksektir. Üzerinde çok sayıda yerleşim birimi ve mühendislik
yapısı ile tarihi yeri bulunduran bu fay sisteminin yeterince çalışıldığını söylemek ne
yazık ki mümkün değildir. ATAG-8’e ev sahipliği yapan Fırat Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü elemanlarınca sürdürülen çalışmalar, bu
konudaki bilgi birikimine önemli katkılar sağlayacak olmakla birlikte, istenilen düzeye
ulaşılabilmesi için ulusal ve uluslar arası projelerin gerçekleştirilmesine ihtiyaç vardır.
Ülkemizin çeşitli üniversitelerinden ve yerbilimleriyle ilgili değişik kuruluşlarından
gelerek ATAG-8 toplantısının gerçekleştirilmesine bilimsel destek sağlayan bütün
katılımcıları Elazığ’da görmekten büyük bir mutluluk duyduğumuzu belirtirken,
teşekkürü de bir borç biliriz.
Düzenleme Kurulu
ii
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
ONURSAL BAŞKAN
Prof. Dr. M. Hamdi MUZ
Fırat Üniversitesi Rektörü
DÜZENLEME KURULU
Erkan TANYOLU
Ercan AKSOY
İbrahim TÜRKMEN
Murat İNCEÖZ (Sekreter)
Meral KAYA
Calibe KOÇ
Zümra İÇ
Mahmut PALUTOĞLU
BİLİMSEL KURUL
Serdar AKYÜZ
İstanbul Teknik Üniversitesi
Erhan ALTUNEL
Osmangazi Üniversitesi
Ömer EMRE
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
Semih ERGİNTAV
TÜBİTAK Maramara Araştırma Merkezi
Ergun GÖKTEN
Ankara Üniversitesi
Halil GÜRSOY
Cumhuriyet Üniversitesi
Ali KOÇYİĞİT
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
İsmail KUŞÇU
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
Ali PINAR
İstanbul Üniversitesi
Fuat ŞAROĞLU
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
Orhan TATAR
Cumhuriyet Üniversitesi
iii
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
İÇİNDEKİLER
Sözlü Bildiriler
Eskişehir Havzası Civarında Eskişehir Fay Zonunun Morfometrisi
Sanem Açıkalın, Faruk Ocakoğlu ve Salih Akan
2
26 Aralık 2003 Bam Depremi Kosismik Deformasyonlarının SAR İnterferometrisi ile
İncelenmesi
Ahmet M. Akoğlu, Ziyadin Çakır, Semih Ergintav , Serdar Akyüz
3
Doğu Anadolu Fay Sisteminde Radon Ölçüm Çalışmalarının Ön Bulguları: Sivrice,
Elazığ
A. Feyzi Bingöl, Ercan Aksoy, Mahmut Doğru, Murat İnceöz, Oktay Baykara, Fatih
Külahçı, Cumhur Canbazoğlu ve Sultan Şahin
4
Jeodezik Yöntemlerle Marmara Bölgesi’nde Deprem
Döngüsünün İzlenmesi
Rahşan Çakmak, Semih Ergintav, Robert E.Reilinger, Simon McClusky, Uğur Doğan,
Elizabeth Hearn, Brendan Meade, Onur Lenk, Haluk Özener
5
Sivrice Fay Zonunun Palu-Hazar Gölü (Elazığ) Arasındaki Bölümünde Yeni Atım Bulgusu
Hasan ÇELİK ve Ercan AKSOY
6
Savaştepe-Sarıbeyler (Balıkesir) Civarının Tektono-Stratigrafik Özellikleri.
Ahmet ÇONA ve H. Haluk SELİM
7
Sapanca-Akyazı Segmenti Üzerinde Paleosismoloji Çalışmaları
Aynur DIKBAŞ, Serdar AKYÜZ, Gürsel SUNAL, Matthieu FERRY ve Çağlar YALÇINER
8
Tarihsel Kayıtlarda Amasya Depremleri
M. Korhan ERTURAÇ ve Burak BARUTÇU
9
Sungurlu Fayının Ezinepazarı-Geldigen Ovası Arasındaki Özellikleri
M. Korhan ERTURAÇ ve Okan TÜYSÜZ
10
Sismik Aktivite Öncesi Kabuktaki Radon Gazı Hareketi: İlişkiyi Kontrol Eden
Parametreler ve Ölçüm Tekniği Geliştirme Çalışmaları
Sedat İNAN, Cemil SEYİS, Salih AKAR, Rahşan ÇAKMAK, Reşad KAFAROV, Semih
ERGİNTAV, Ruhi SAATÇILAR, Levent KURT, Hakan YAKAN, Gülümser ADALI, Mehtap
ÇELEMEN, Ebru TAN, Suna ÇETİN, Süleyman CANAN, Alpay BELGEN, Mahmut BAŞ,
Kemal DURAN, Hikmet KARAOĞLU, Hüseyin KARABULUT ve Salim GÜMÜŞ
11
11 Ağustos 2004 Sivrice (Elazığ) Depremi (Mw: 5.5)
Murat İnceöz ve Ercan Zengin
12
Ölü Deniz Fay Zonu Tarafından Ötelenmiş Doğal ve Kültürel Yapılar
Volkan KARABACAK, Erhan ALTUNEL, H. Serdar AKYÜZ ve C. Çağlar YALÇINER
13
Seismical Outline of Ankara Region: A Case Study on the 2000.08.22 Uruş and the
2003.02.27 Çamlıdere Earthquakes, Ankara-Turkey
Ali KOÇYİĞİT and Tülin KAPLAN
14
iv
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
18 Mart 1953 Yenice-Gönen Depremi (Mw: 7,2) Yüzey Kırığının Geometrik Özellikleri
ve Paleosismolojik Ön Çalışma Sonuçları
Akın Kürçer ve Salih Zeki Tutkun
15
Sıcak Çermik, Delikkaya ve Sarıkaya (Sivas) Travertenlerinin Oluşum Yaşları ve Aktif
Tektonikle İlişkisi
B. Levent MESCİ ve Halil GÜRSOY
16
Karacasu Çapraz Grabeni’nin (Menderes Masifi) Pliyo-Kuvaterner Evrimine İlişkin Ön
Bulgular
Faruk Ocakoğlu, Sanem Açıkalın ve Salih Akan
17
20 Şubat 1956 Eskişehir Depreminin Kaynak Fayı Üzerine Bir Değerlendirme
Faruk Ocakoğlu, Salih Akan ve Sanem Açıkalın
18
Elazığ İl Merkezi Yerleşim Alanının Depremselliği
Mahmut Palutoğlu ve Erkan Tanyolu
19
Çelikhan Erkenek Arasında Doğu AnadoluFayı’nın Özellikleri
Oktay PARLAK ve Serdar AKYÜZ
20
Ulaş (Sivas) Batısında Deliler Fayı’nın Yaşı, Geometrisi ve Kinematiği
Ayhan SAĞIROĞLU ve Haluk TEMİZ
21
Güney Marmara Bölgesi’nde Çek-Ayır Havzaların Oluşumu ve Tektonik Modeli
H.Haluk SELİM ve Okan TÜYSÜZ
22
İzmir Fayı’nın Jeolojik ve Jeomorfolojik Parametreleri, Batı Anadolu
Hasan SÖZBİLİR, Ökmen SÜMER, Bora UZEL, Aykut SAYGILI, İrfan RAMAZANOĞU ve Esra
ÇİÇEK
23
Urla Havzası’nın Kuvaterner Jeolojisi ve Havzayı Sınırlayan Doğrultu Atımlı Fayların Batı
Anadolu’nun Aktif Tektoniğindeki Önemi
Ökmen SÜMER, Hasan SÖZBİLİR ve Uğur İNCİ
24
22 Mayıs 1971 ve 1 Mayıs 2003 Bingöl (Türkiye) Depremlerinin Statik Coulomb Gerilme
Değişim Modeli
Uğur TEMİZ ve Ergun GÖKTEN
25
Arkeosismoloji Çalışmalarında GPR Yönteminin Kullanımı
C. Çağlar YALÇINER, Erhan ALTUNEL, Volkan KARABACAK, H. Serdar AKYÜZ
26
Batı Anadolu Miyosen-Güncel Tektonik Evrimi'ne Yeni Bir Bakış: Trakya Eskişehir Fayı
Problemi
Cenk YALTIRAK
27
Ege ve Batı Anadolu'da Gerilme Tektoniği'nin Zamanlaması: Kazdağ Masifi ve Edremit
Körfezi'nin Jeodinamik Evrimi
Cenk YALTIRAK
28
Tarihsel Depremlerin Saptanmasında Arazi Verileri ve Tarihsel Verileri İlişkilendirmeye
Bir Örnek; Ganos Fayı Depremleri
Cenk YALTIRAK, Bedri ALPAR, Yıldız ALTINOK ve Korhan ERTURAÇ
29
Uludağ Nasıl Yükseliyor?
Cenk YALTIRAK, Cem GAZİOĞLU, Haluk SELİM ve Zeki Y. YÜCEL
30
v
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Gediz Grabeni İçinde Yer Alan Turgutlu (Manisa) Civarının Tektonik Özellikleri
Gürsel YANIK ve H. Haluk SELİM
31
Kuzey Anadolu Fayı'nın Orta Anadolu Bölümünün GPS Ölçmeleri ile Güncel Tektonik
Özelliklerinin Belirlenmesi
Hakan YAVAŞOĞLU, Gürsel RÜZGAR, Orhan BAYKAL, Serdar BİLGİ, Rahşan ÇAKMAK,
Turan ERDEN, Semih ERGİNTAV, Cankut D. İNCE, Himmet KARAMAN, Ergin TARI, Ufuk
TARI ve Okan TÜYSÜZ
32
Poster Bildiriler
Aktif Faylar Üzerindeki Radon Anomalilerine Bir Örnek: Doğu Anadolu Fay Sistemi
Oktay Baykara, Murat İnceöz, Ercan Aksoy ve Mahmut Doğru
34
VLF-EM Yönteminin Aktif Fay Çalışmalarında Kullanılması: Eskişehir Fay Zonu
Üzerinde Örnek Bir Çalışma
C.Çağlar Yalçıner, Erhan Altunel ve Volkan Karabacak
35
vi
SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ
(Birinci yazarın soyadı esas alınarak sıralanmıştır)
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Eskişehir Havzası Civarında Eskişehir Fay Zonunun Morfometrisi
Sanem Açıkalın, Faruk Ocakoğlu ve Salih Akan
Osmangazi Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Eskişehir
_________________________________________________________________________________________________
Batıda Bozüyük ile doğuda Alpu arasında Eskişehir Fay Zonu (EFZ)’nun kabaca DB uzanımlı 20 kadar segmenti ile biçimlendirilen Eskişehir Havzası ve civarının
morfometrik özellikleri incelenerek aktif fayların etkinlik ölçüleri değerlendirilmeye
çalışılmıştır.
Çalışmalar 1/25000 ölçekli topoğrafik haritalardan itibaren üretilmiş sayısal
yükseklik verileri kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bu veriler üzerinde, daha önce
haritalanan her bir EFZ segmentinin aşınmış fay sarplıkları belirlenerek, bunlar üzerinde
eğim, bakışım (İng. aspect), drenaj yoğunluğu ve dağ cephesi büklümlülük (İng.
Mountain front sinuosity) endeksleri hesaplanmıştır. Bunlara ek olarak havza içindeki ve
civarındaki bazı akarsu kollarında drenaj asimetri endeksleri ile büklümlülük endeksleri
de belirlenmiştir.
Yapılan sayısal değerlendirmeler fay sarplığı ortalama eğimlerinin 3° ile 15°
arasında değiştiğini ve en yüksek sarplık açılarının havzayı kuzeyden sınırlayan faylarda
söz konusu olduğunu göstermektedir. Güney fayları içinde 25 km civarında bir uzunluğa
sahip İnönü Fayı 12° kadarlık yüksek bir sarplığa sahiptir. Aşınmış fay sarplıklarının
bakış yönü genel olarak fayın doğrultusuna dik olarak gelişmiştir. Sarplık üzerine
kurulan drenajın yoğunluğuna bağlı olarak bakış yönünün standart sapması önemli
ölçüde değişmektedir. Fay sarplıkları üzerindeki drenaj yoğunluğu sarplıktan sarplığa
önemli farklılıklar göstermektedir (0,12x10-4 – 16x10-4 km-1 ). Bu durum sarplığın
ortalama eğimi ve litoloji ile ilişkili gözükmektedir. İncelenen fay sarplıklarının dağ
cephesi büklümlülüğü 0,41 ile 0,95 değerleri arasında yer alır. Yüksek büklümlülük
endeksleri fay sarplığı eğimlerine benzer sekilde çoğunlukla kuzey kenar faylarında
izlenmektedir.
İnceleme alanında drenaj asimetrisi Eskişehir Havzası içinde iki ve havzayı
güneyden sınırlayan yükseltilerin de güneyinde iki olmak üzere toplam 4 alanda
incelenmiştir. Graben içinde asimetri endeksi düşükken (0,72 ve 1,69), havza güneyinde
oldukça yüksek değerler (4,66 ve 5,22) elde edilmiştir.
İnceleme alanındaki Porsuk Nehri ve Sarısu Çayı’nın büklümlülük oranları da
çalışılmıştır. Porsuk Nehri’nin güneyden grabene girmeden önceki kesiminin
büklümlülüğü oldukça yüksektir (1,65) ve bunun nedeni nehrin Miyo-Pliyosen zemine
gömülmüş bir menderesli vadi içinde akması olarak düşünülmüştür. Havza içinde
graben doğrultusuna paralel uzanan menderes kuşakları daha düşük büklümlülük
sunarken (1,12 – 1,48) havza gidişiyle belirgin açı yapan kuşaklar çok daha yüksek
büklümlülüğe sahiptir (1,52 – 1,90). Havzanın batı kesiminde yer alan eksenel Sarısu
Çayı’nda ise büklümlülük oldukça düşüktür (1,12).
Yapılan morfometrik değerlendirmeler Eskişehir Havzası kuzeyini sınırlayan fayların
güneydekilerle karşılaştırıldığında yüksek etkinliği yansıtan morfometrik endekslere
sahip olduklarını göstermiştir. Havza dışında ve güneyindeki drenajların yüksek
asimetrisi bu kesimde güneye doğru bir eğimlenmenin işareti olarak düşünülmüştür.
Son olarak Porsuk Nehri’nin havza içinde farklı yönlerde sistematik büklümlülükler
sergilemesi havzayı her iki kenardan da sınırlayan faylar yüzünden havza tabanında
ortaya çıkan hassas eğim değişimleri ile açıklanabilir.
2
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
26 Aralık 2003 Bam Depremi Kosismik Deformasyonlarının SAR
İnterferometrisi ile İncelenmesi
Ahmet M.Akoğlu1, Ziyadin Çakır2, Semih Ergintav3 ve Serdar Akyüz4
İstanbul Teknik Üniversitesi, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü,Ayazağa, İstanbul
2 EOST, Institut de Physique du Globe, Strasbourg, Fransa
3 TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma Enstitüsü, Gebze, Kocaeli,
4 İstanbul Teknik Üniversitesi, Jeoloji Bölümü, Ayazağa, İstanbul
1
_________________________________________________________________________
26 Aralık 2003 günü meydana gelen ve moment manyetüdü 6.6 olarak hesaplanan
Bam Depremi sonucunda ismini aldığı İran’ın Kerman eyaletine bağlı ve 90,000 kişilik
nüfusa sahip Bam şehrinde 25,000’den fazla insan hayatını kaybetmiştir. Deprem
sırasında yıkılan tarihi Bam Kalesi’nin en az 2000 yaşında olması ve şehrin tarihi
kayıtları, bölgede yakın geçmişte büyük bir sismik aktivite yaşanmadığını göstermektedir.
Bu çalışmada Bam Depremi’nin Avrupa Uzay Ajansı’nın 2002 Mart ayında uzaya
gönderdiği ENVISAT uydusunda yer alan ASAR enstrümanı tarafından toplanmış deprem
öncesi ve deprem sonrası radar verileri kullanılarak meydana gelen kosismik
deformasyon
haritalanmaya
çalışılmıştır.
Çalışmada
interferometri
verilerinin
modellenmesi için 3 boyutlu sınır elemanlar yöntemi kullanılmıştır. Deprem yüzeyde
sürekli ve ciddi bir deformasyon oluşturmadığı için deprem kaynak parametrelerinin ve
kinematiğinin belirlenmesinde sentetik açıklık radar interferometrisinin önemi daha da
artmaktadır.
3
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Doğu Anadolu Fay Sisteminde Radon Ölçüm Çalışmalarının Ön
Bulguları: Sivrice, Elazığ
A. Feyzi Bingöl1, Ercan Aksoy1, Mahmut Doğru2, Murat İnceöz1, Oktay Baykara2,
Fatih Külahcı2, Cumhur Canbazoğlu2 ve Sultan Şahin2
1Fırat
Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Elazığ
2Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü, Elazığ
_______________________________________________________________________________________
Depremlerin neden olduğu can ve maddi kayıpları en aza indirebilmek amacıyla
depremlerin önceden tahmin edilmesine yönelik çeşitli yöntemler geliştirilmeye
çalışılmaktadır. Bu yöntemlerden birisi de, yer kabuğundaki hareketler sırasında yüzeye
çıkma yeteneğindeki yükselmeye bağlı olarak, aktif faylar üzerinde kurulan istasyonlar
aracılığıyla radon gazı çıkışının sürekli izlenmesidir.
Bu amaçla Doğu Anadolu Fay Sistemi’nin Sivrice Fay Zonu üzerinde, Sivrice İlçesi
yakınında, 22 Haziran 2004 tarihinde radon çıkışını sürekli izleme istasyonu
kurulmuştur. Deprem tahmininin sadece bu tür istasyonlardan ölçülen değerler
yardımıyla yapılması sağlıklı değildir. Aynı zamanda, istasyonun kurulduğu alandaki
radon çıkışının ortalama değerinin belirlenmesi için de belirli bir süre geçmesinin yararlı
olduğu bilinmektedir. İstasyonun kuruluşu yeni olmakla birlikte, Sivrice Fay Zonu’nda
yoğunlaşan sismik hareketlilik ile istasyonda ölçülen değerler ilişkilendirilmeye
çalışılmıştır.
Yapılan ölçümlerin değerlendirilmesi sonucunda ortalama radon aktivite değeri 11
kBq; standart sapma () değeri ise 2 kBq olarak belirlenmiştir. Sivrice Fay Zonu’nda
meydana gelen depremler öncesinde, radon aktivite değerinde, ortalama değerden
yaklaşık 4 lık bir artış, deprem meydana geldikten itibaren de yaklaşık 2 lık bir düşüş
gözlenmiştir. Özellikle 11 Ağustos 2004 Çarşamba günü yerel saatle 18.48’de meydana
gelen deprem (Mw= 5.5) sırasındaki değerler oldukça belirgindir. Belirgin olan bir diğer
sonuç da, meydana gelecek depremin büyüklüğü arttıkça, öncesindeki değer artışları da
yüksek olmaktadır. Radon çıkışındaki artışın, birbirini izleyen depremlerde, iki deprem
arasındaki süreyle doğru orantılı olduğu belirlenmiştir.
Yukarıda verilen ön bulguların, depremin önceden tahmininde kullanılan diğer
yöntemlerden elde edilecek verilerle de desteklenmesi ve radon ölçüm istasyonu sayısının
arttırılmasıyla daha da anlamlı hale geleceği açıktır.
Anahtar Kelimeler: Doğu Anadolu Fay Sistemi, Sivrice, radon
4
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Jeodezik Yöntemlerle Marmara Bölgesi’nde Deprem
Döngüsünün İzlenmesi
Rahşan Çakmak1, Semih Ergintav1, Robert E.Reilinger2, Simon McClusky2, Uğur
Doğan3, Elizabeth Hearn4, Brendan Meade2, Onur Lenk5 ve Haluk Özener6
1TÜBİTAK,
Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma Enstitüsü, Gebze, Kocaeli
Department of Earth, Atmospheric, and Planetary Sciences, Massachusetts Institute of Technology,
E 34, 42 Carleton Street, Cambridge, MA 02142, USA
3 Yıldız Teknik Üniversitesi, Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü, Beşiktaş, İstanbul
4 Department of Earth and Ocean Sciences, The University of British Columbia, Vancouver, V6T 1Z4,
Canada
5 Harita Genel Komutanlığı, Cebeci, Ankara
6 Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul.
2
_________________________________________________________________________
Marmara bölgesinde, MAGNET (Marmara Bölgesi Sürekli GPS Gözlem Ağı) ve
kampanya GPS verileri yardımıyla, 1999 İzmit ve Düzce depremleri sonrasında oluşan
deformasyonlar sürekli gözlenmekte ve elde edilen bilgiler diğer jeolojik ve jeofizksel
veriler ile ilişkilendirilmektedir. Elde edilen bilgiler, bölgedeki harekete en uygun zaman
bağımlı davranışın logaritmik bir fonksiyonla tanımlanabildiğini göstermektedir. Gerek
logaritmik fonksiyon, gerekse deprem sonrası gözlenen deformasyon değerleri ile kabuk
ölçeğinde
deprem döngüsünün deprem sonrası evresinin devam etmekte olduğu
görülmektedir. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda Ana Marmara Fayının (27.5°-28.3°E)
batı kısmında bir gerilme birikiminin olmadığını ya da yüzeyde meydana gelen kriplerle
boşaldığı düşünülmektedir. Bu tanım, mikrosismik aktivitelerle de uyuşmaktadır. Ana
Marmara Fayının İstanbul’un güneyindeki kısmı ise (28.3°-29.4°E) sismik açıdan sessiz
görülmektedir. Fakat, bölgedeki kitlenme derinliği, yeterli ve uygun veri setinin olmaması
sebebi ile belirlenememektedir. Bununla birlikte, bu eksikliği giderecek ek çalışmalar
başlatılmıştır. Yapılan çalışmalar ve yorumlar ışığında, İzmit depreminin batıdaki
ucundan 28.3° boylamına kadar uzanan yaklaşık 85 km. lik bir alanda sismik boşluktan
söz etmek mümkündür. Bu varsayım, bölgede meydana gelecek depremlerin M<7.2
olması sonucunu doğurmaktadır.
5
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Sivrice Fay Zonunun Palu-Hazar Gölü (Elazığ) Arasındaki
Bölümünde Yeni Atım Bulgusu
Hasan Çelik1 ve Ercan Aksoy2
1Erciyes
Üniversitesi Yozgat Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü,Yozgat
2Firat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
_________________________________________________________________________
Doğu Anadolu Fay Sistemi’nin (DAFS) değişik bölümlerinde incelemeler yapan
birçok araştırmacı, incelemelerinden elde ettikleri verileri esas alarak 9-30 km arasında
değişen atım değerleri önermişlerdir.
Bu çalışmada, Doğu Anadolu Fay Sistemi’nin bir bölümünü oluşturan Sivrice Fay
Zonu’nun atımıyla ilgili olarak, 1/25 000 ölçekli jeoloji haritası yapılmış olan Palu-Hazar
Gölü arasındaki bölümünden yeni veriler elde edilmiştir. Ayrıntılı jeolojik haritalama
sonucunda, Orta Eosen yaşlı Maden Grubu’na ait olistostromal nitelikli Melafan
Formasyonu’nun Sivrice Fay Zonu’nun her iki blokunda yüzeylemelere sahip olduğu
ortaya çıkmıştır. Bu formasyon ana fayın kuzey blokunda Hazar Gölü’nün KD kıyısından
başlayarak doğuya, Mastar Tepe’ye doğru genişler ve Yeşilova, Küçükova, Değirmenönü
ve Genefik köylerinin bulunduğu alanda yüzeyler. Aynı formasyonun güney blokdaki
yüzeylemeleri ise Palu İlçesi güneyinde, Karasalkım Köyü güneyi ile Kuşhane Köyü
doğusunda izlenmektedir. Fayın iki blokunda ortaya çıkan bu yüzeylemeler arasında
yapılan ölçümler, Sivrice Fay Zonu’nun, Palu-Hazar Gölü arasında yaklaşık 30 km’lik bir
sol yanal atıma sahip olduğunu göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Doğu Anadolu Fay Sistemi, Sivrice Fay Zonu, atım
6
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Savaştepe-Sarıbeyler (Balıkesir) Civarının
Tektono-Stratigrafik Özellikleri.
Ahmet Çona¹ ve H. Haluk Selim²
¹ Balıkesir Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Balıkesir
² İstanbul Teknik Üniversitesi, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, Ayazağa, İstanbul
_________________________________________________________________________
Batı Pontid orojenik kuşağı içerisinde yer alan inceleme alanı Savaştepe ve
Sarıbeyler (Balıkesir) yerleşim alanlarını ve çevresini kapsamaktadır. Bölgenin temelinde
Alt Triyas yaşlı ve yeşil şist fasiyesinde metamorfizmaya uğramış Sevişler Karmaşığı
bulunur. Sevişler Karmaşığı birbirleriyle yanal ve düşey geçişli metaçökel, metavolkanit
ve bunların içinde yer yer kristalize kireçtaşı, mermer ve radyolarit bloklarından oluşur.
Üst Triyas yaşlı kireçtaşından oluşan Turgutalp formasyonu, Sevişler Karmaşığı üzerinde
uyumsuz olarak bulunur. Neojen yaşlı birimler ise Alt Miyosen yaşlı kireçtaşı ve marndan
oluşan Soma formasyonu ile başlar. Soma formasyonu temel birimleri üzerine uyumsuz
olarak gelir. Soma formasyonu üzerine sırasıyla Üst Miyosen yaşlı kırıntılılar ve
volkanitlerden oluşan Dualar formasyonu, üste doğru uyumsuz olarak marn-kiltaşı-tüfit
ardalanması ve silisifiye kireçtaşından oluşan Pliyosen yaşlı Akçaavlu formasyonu yer
alır. İnceleme alanında Neojen birimleri üzerinde uyumsuz olarak çakıltaşı-kiltaşı-marntüfit ardalanmalı Pleyistosen yaşlı Savaştepe formasyonu bulunur. Alüvyon ve yamaç
molozu en genç birimleri oluşturur. İnceleme alanında linyit içeren kayaçların çökeldiği
havzayı denetleyen KD-GB doğrultulu faylar ile Batı Anadolu’daki grabenlerin
oluşumunu sağlayan KB-GD ve yaklaşık D-B doğrultulu faylar görülmektedir.
Günümüzde bu fayların etkisiyle bölgede sismik aktivite devam etmektedir.
7
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Sapanca-Akyazı Segmenti Üzerinde Paleosismoloji Çalışmaları
Aynur Dikbaş1, Serdar Akyüz1, Gürsel Sunal1, Matthieu Ferry2 ve Çağlar Yalçıner3
1İstanbul
Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Ayazağa,İstanbul
2IPG Strasbourg, Fransa
3 Osmangazi Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Eskişehir
1999 İzmit Depremi'nde kırılan beş ana segmentten biri olan Sapanca-Akyazı
segmenti Sapanca gölünün doğusu ile Akyazı arasında yaklaşık D-B/K75B konumlu
olarak uzanır. Segmentin karadaki uzunluğu 25 km dir ve depremde meydana gelen
maksimum yer değiştirme 5.2 metre ile bu segment üzerinde meydana gelmiştir. Bu
segment üzerinde meydana gelmiş olan eski depremleri ve bu depremlerde oluşmuş
kayma miktarlarını belirlemek amacıyla Sakarya nehrinin batı ve doğu teraslarında
hendek çalışmaları yapılmıştır. Nehrin batısında asfalt bir yolda ve doğusunda yer alan
kavaklıkta ölçülen ötelenmeler sırasıyla 3.10 ve 3.30 m dir. Her iki lokalitede de açılan
hendekler taşkın ovası çökelleri ile temsil edilir. Doğu kenarda açılan hendek nehrin en
genç terasında yer alır ve gözlenen seviyeler hendek tabanında kaba kum ile başlayıp kil
ardalanmalı kum-silt seviyeleri ile devam eder. Bu lokalitede 1999 kırığı, 3 m ve 2 m
genişlikte deformasyon zonlarında izlenen iki ayrı kol halinde gözlenmiştir. Hendek
çalışması sonucunda 1999 depremine ve bir önceki depreme ait veriler elde edilmiştir.
Nehrin batı kenarında, hendek diğerinden daha yaşlı bir teras üzerinde açılmıştır ve
gözlenen seviyeler tabanda kaba kumlu çakıl ile başlayıp birbiriyle ardalanan kaba kumkum-silt ve kil seviyeleri ile temsil edilir. 8 m.lik bir deformasyon zonu içerisinde
gözlenen olay sayısı 4 tür. Her iki hendekten alınan karbon numunelerinin yaş tayini
sonucu eski depremlerin yaşlandırılması mümkün olacaktır.
8
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Tarihsel Kayıtlarda Amasya Depremleri
M. Korhan Erturaç1 ve Burak Barutçu2
1İstanbul
Teknik Üniversitesi, Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü, Ayazağa, İstanbul
2İstanbul Teknik Üniversitesi, Enerji Enstitüsü
_________________________________________________________________________
Amasya ili ve çevresi Kuzey Anadolu Fayı ve onun yan kolları olan Sungurlu ve
Taşova-Çorum Fay hatları etkisinde kalmaktadır. Bölgenin Pliyo-Kuvaterner morfolojik
evrimi büyük oranda bu hatlar tarafından denetlenmiştir. Bu evrim sonucu bölgede tipik
genç tektonik morfolojisi -yüksek dağlar arasında verimli ovalar (Ezinepazarı, Geldigen ve
Suluova)- oluşmuştur. Amasya ili ve çevresi çok uzun bir yerleşim tarihine sahiptir.
Bölgede ilk yerleşimler Neolotik çağ ile başlamış ve günümüze kadar kesintisiz olarak
sürmüştür. Amasya ili, Pontus devletinin başkenti, Roma-Bizans, Selçuk ve Osmanlı
devletlerinde ise önemli bir merkez olmuştur.
Amasya, Kuzey Anadolu Fay hattı üzerinde aletsel dönemde gerçekleşen büyük
depremler içinde, en çok yüzey kırığı Sungurlu Fayı üzerinde 90 km ilerleyen 1939
Erzincan depreminden (Ms:7.8) etkilenmiştir, devamında gerçekleşen 1942 Niksar (Ms:
7.1) ve özellikle de 1943 Ladik (Ms: 7.3) depremlerinin de şehir üzerinde etkisi büyük
olmuştur. Tarihsel olarak Anadolu’da tanımlanan en büyük deprem olan 1668 depremi
ise şehir içerisindeki anıtsal binaların çoğuna büyük hasar vermiş ve can kaybına yol
açmıştır.
Bu çalışmada Amasya bölgesi için korunabilmiş tarihsel kayıtlarda (Osmanlıca el
yazmaları, tamir kitabeleri) tarihsel depremlerin izi aranmıştır. Çalışma, fay kazıları ile
birlikte yürütülmekte ve bölge için ayrıntılı bir deprem kataloğu hazırlanması
amaçlanmaktadır. Bu bildiride ön sonuçlar sunulacaktır.
9
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Sungurlu Fayının Ezinepazarı-Geldigen Ovası Arasındaki Özellikleri
M. Korhan Erturaç ve Okan Tüysüz
İstanbul Teknik Üniversitesi, Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü, Ayazağa, İstanbul
_________________________________________________________________________
Sungurlu Fayı, Kuzey Anadolu Fayı’nın içbükey kollarının en uzunlarından
birisidir. Bu kol Niksar çek-ayır havzası girişinde KAF’dan ayrılır. Sungurlu Fayı, 250 km
uzunluğunda bir hat boyunca morfolojik ve sismik aktivitesi ile belirgindir ve etki
alanında Amasya, Çorum ve Kırıkkale gibi içanadolunun büyük merkezleri
bulunmaktadır. 26 Aralık 1939 Erzincan (7.8 Ms) depremini oluşturan fay
segmentlerinden biri olan bu hat üzerinde 1.75-2.5 m. sağ-yanal ötelenme ile 90 km
yüzey kırığı oluşmuştur. Bu bildiride Sungurlu fayının Ezinepazarı ve Geldigen ovaları
arasındaki kesiminin morfolojik ve jeolojik özellikleri tanıtılacaktır.
Sungurlu Fayı Ezinepazarı ve Geldigen ovaları arasında D-B doğrultulu çizgisel bir
morfoloji gösterir. Ezinepazarı ovasında güney blok önünde gelişmiş alüvyal yelpazeler ile
aşınım düzlükleri güney kesimin yükseldiğini ifade eder. Ova içerisinde doğu batı
yönünde akan Deliçay ise kuzeye doğru göçmektedir. Geldigen ovasının güneyinde ise
Yeşilırmak’ın Pleyistosen taraçaları günümüz seviyesinden ortalama 30-40 m yukarıda
bulunmaktadır. Geldigen ovası olasılıkla bu fay sistemi kontrolünde açılmış ve içerisi
Pliyo-Kuvaterner çökeller ile dolu bir çek-ayır havza niteliğindedir. Güneyden Yeşilırmak,
batıdan Çekerek ve Çorum çayları ile doğuda Deliçay’la beslenen ovanın çıkışında güneye
doğru kavislenen fay yine çizgisel bir morfoloji izleyerek rotasına devam eder.
Sungurlu fayı, Kuzey Anadolu Fayının bir yan kolu olarak aletsel ve tarihsel
dönemde büyük depremler üretmiştir. Fay üzerinde paleosismolojik çalışmalar
henüzbaşlangıç aşamasındadır.
10
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Sismik Aktivite Öncesi Kabuktaki Radon Gazı Hareketi: İlişkiyi
Kontrol Eden Parametreler ve Ölçüm Tekniği Geliştirme Çalışmaları
Sedat İnan1, Cemil Seyis1, Salih Akar1, Rahşan Çakmak1, Reşad Kafarov1, Semih
Ergintav1, Ruhi Saatçılar1, Levent Kurt1, Hakan Yakan1, Gülümser Yakupoğlu1,
Mehtap Çelemen1, Ebru Tan1, Suna Çetin1, Süleyman Canan1, Alpay Belgen1,
Mahmut Baş2, Kemal Duran2, Hikmet Karaoğlu2, Hüseyin Karabulut2 ve Salim
Gümüş2
1TÜBİTAK,
Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma Enstitüsü, Gebze, Kocaeli
Büyükşehir Belediyesi Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğü, Laleli, İstanbul
2İstanbul
_________________________________________________________________________
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi
(İBB) işbirliği ile 2001 yılında başlatılan ve Marmara Bölgesinde deprem öncesi güvenilir
ve sistematik jeokimyasal anomalilerin saptanması yolunda metot geliştirmeyi amaçlayan
proje kapsamında, bölgedeki soğuk/sıcak su kaynakları ile fay zonlarında radon gazı
hareketi sürekli ve çoğunlukla on-line izlenmeye başlanmıştır. Sayıları gereksinimler
doğrultusunda ve zaman içerisinde değişmekle beraber günümüzde Düzce’den
Çanakkale’ye kadar uzanan gözlem alanında toplam 10 kaynak suyu ve 13 adet radon
gözlem istasyonunda sürekli ölçümler alınmakta ve sismik aktivite ışığında
değerlendirilmektedir. Üç yıllık gözlemlerden ortaya çıkan ilk sonuçlar su gözlem
parametreleri ile sismik aktivite arasında sistematik ve güvenilir bir ilişkinin henüz tespit
edilemediği yönündedir. Bunun bir nedeni bölgede kaya-su etkileşimini hızlandıracak
düzeyde kabuk deformasyonunun gözlem süresince gerçekleşmemesi olabilir. Nitekim bu
dönemde bölgede meydana gelen en büyük deprem 4.8 büyüklüğünde (28 Şubat 2002) ve
Marmara Denizinde gerçekleşmiştir.
Radon gazı hareketinde ise gözlem istasyonlarının çoğunda özellikle 4’ten büyük
depremler öncesi anomali tespit edilmiştir. Anomalinin miktarı (gaz miktarındaki artış) ve
süresi depremin büyüklüğüne ve gözlem istasyonunun deprem merkez üssüne olan
uzaklığına bağlı olarak değişmekte ve deprem büyüklüğü sabit kalmak şartı ile gözlem
istasyonunun merkez üssüne olan uzaklığı ile radon anomali süresi arasında ters bir
ilişki gözlenmektedir.
Radon gazı hareketini sismik aktivite öncesi denetleyen faktörlerin başında 1) temel
kayanın cinsi, 2) toprak cinsi, 3) derin su dolaşımı (jeotermal aktivite), ve 4) yapısal
özellikler (kabukta sıkışma veya açılma rejimi) gelmektedir. Bu faktörler deprem hazırlığı
içerisinde bulunan kabuktaki radon gazı hareketini olumlu yada olumsuz yönde
etkilemektedir. Bu nedenle sismik aktivite ile ilişkilendirme amacı/umudu ile sürekli
gözlem yapmak üzere konuşlandırılacak radon gazı gözlem istasyonu için yer seçimi
büyük önem taşımaktadır ve yer seçimi uygun yapıldığı takdirde deprem öncesi radon
gazı hareketinde sistematik ve güvenilir anomaliler tespit etmek mümkün olabilmektedir.
Sağ yanal atımlı ancak değişken karakterde (yanal atım, sıkışmalı yanal atım, yada
açılmalı yanal atım) fay kırıkları ile temsil edilen Kuzey Anadolu Fay Sistemini (KAFS)
barındıran Marmara Bölgesi’nde, sürekli gözlem için uygun yerler, ölçüm yolu ile ve
zaman içerisinde meydana gelen depremler ışığında tespit edilebilmiştir. Bu anlamda,
özetle bölgede (ve büyük olasılıkla başka bölgelerde de) diri fayın sıkışmalı olduğu (yanal
atımlı ve sıkışma bileşeni baskın), veya açılma tektoniğinin baskın olduğu ancak derin su
dolaşımının olduğu bölgeler sürekli radon gözlem çalışmaları için uygun bölgelerdir.
Sıcak su dolaşımının olmadığı ve yanal atım ile birlikte açılmanın baskın olduğu
bölgelerde radon gazı gözlem ile sismik aktivite arasında sistematik bir ilişki
gözlenememiştir. Toprak yapısının kil miktarı yüksek ve geçirimsiz yada az geçirimli
olması atmosferik koşullardan etkileşimi asgariye indirdiğinden radon gazı hareketinin
derin kaynaklı olmasını ve sismik aktivite ile daha kolay ilişkilendirilebilecek bir
karakterde olmasını sağlamaktadır.
11
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
11 Ağustos 2004 Sivrice (Elazığ) Depremi (Mw: 5.5)
Murat İnceöz ve Ercan Zengin
Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
_______________________________________________________________________________________
11 Ağustos 2004 Çarşamba günü yerel saatle 18.48’de Elazığ’a 30 km uzaklıkta ve
Richter ölçeğine göre 5.5 (Mw) büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir. Bu deprem
Elazığ ve Malatya şehir merkezleri ile Sivrice-Palu-Doğanyol ve Pütürge ilçelerinde de
etkili bir şekilde hissedilmiştir. Deprem, 12 kişinin yaralanmasına ve çoğunluğu kırsal
tarzda inşa edilmiş toplam 1347 yapının hasar görmesine neden olmuştur. Çoğunlukla
hasar Doğu Anadolu Fay Sistemi’nin (DAFS) ana kolu olan Sivrice segmenti üzerinde
yoğunlaşmıştır. Gerek sismolojik veriler ve gerekse makrosismik verilere göre depremin
episantırı Kürk Köyü’nün 2 km GB’sıdır. Depremin episantırı Doğu Anadolu Fay
Sistemi’nin (DAFS) ana kolları olan sol yanal Sivrice ve Kürk segmentleri ile aynı sistem
içerisinde bulunan sağ yanal Kavallı fayının kesiştiği noktada yer almaktadır.
Odak derinliğinin sığ olması (5.0 km) Sivrice segmenti üzerinde aralıklarla
izlenebilen açık çatlaklar ve yüzey deformasyonlarının oluşmasına neden olmuştur.
Ayrıca segment üzerinde karakteristik yüzey deformasyonlarından olan yanal yayılmalar,
heyelanlar ve kaya düşmeleri yaygın olarak izlenmektedir. Bu deprem DAFS’nin ana
kırığı olan Sivrice segmentinin yaklaşık 25 km’lik bir bölümünün aktif hale geçmesinden
kaynaklanmıştır.
Artçı şoklar genelde düzensiz bir dağılım sunmakta ve kuzeydeki Anadolu levhası
içerisinde
yoğunlaşmaktadır.
Bu
durum
depremin
Anadolu
levhasının
iç
deformasyonundan kaynaklandığını ve ana şoktan sonra Anadolu levhası içerisindeki
farklı doğrultu ve uzunluktaki fay parçalarının harekete geçtiğini göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Doğu Anadolu Fay Sistemi, Sivrice depremi
12
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Ölü Deniz Fay Zonu Tarafından Ötelenmiş Doğal ve Kültürel Yapılar
Volkan Karabacak1, Erhan Altunel1, H. Serdar Akyüz2 ve C. Çağlar Yalçıner1
1Osmangazi
2İstanbul
Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Eskişehir
Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Ayazağa,İstanbul
_________________________________________________________________________
Sol yönlü doğrultu atımlı Ölü Deniz Fay Zonu (ÖDFZ) dünyadaki önemli aktif fay
zonlarından biridir. Afrika ile Arap plakaları arasındaki sınırı oluşturan ÖDFZ, güneyde
Kızıl Deniz’den başlayıp kuzeye uzanarak Antakya’nın doğusundan Türkiye sınırlarına
girer ve en kuzeyde Doğu Anadolu Fay Zonu ile birleşir.
ÖDFZ’nun kuzey kesiminin Holosen aktivitesi, doğal yapılarda morfolojik izler
bırakmış, kültürel yapılarda ise ötelenmelere neden olmuştur. Tarihsel dönemlerde
meydana gelen büyük depremler, doğal (dere yatağı, ötelenmiş sırtlar vb.) ve insan yapımı
(yol, duvar, höyük vb.) yapılarda farklı miktarlarda ötelenmeler meydana getirmiştir.
Amik Ovası ve Suriye sınırı arasında gözlenen bu yapılarda ötelenme miktarlarının
hassas ölçümlerini yapmak amacıyla “total station” kullanılmıştır. Asi Vadisi’nin batı
yamaçlarında gelişen dere yatağı ve sırtlarda 14 ile 76 m arasında değişen ötelenmeler
ölçülmüştür. Ayrıca, Amik Ovası’nda yer alan Sıçantarla Höyüğü’nün yaklaşık 40 m,
antik dönemlerde kullanılan bir yolun ise yaklaşık 25 m ÖDFZ tarafından ötelendiği
belirlenmiştir.
13
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Seismical Outline of Ankara Region: A Case Study on the 2000.08.22
Uruş and the 2003.02.27 Çamlıdere Earthquakes, Ankara-Turkey
Ali Koçyiğit and Tülin Kaplan
Middle East Technical University, Engineering Faculty, Department of Geological Engineering, Ankara
_________________________________________________________________________
The Ankara region is located in the 3rd and 4th order zones of seismic zonation map
of Turkey. It is characterized by small to intermediate (M<6) and shallow-focus (< 40 km)
earthquakes sourced from mostly oblique-slip faults of dissimilar nature and trend.
In general, the Ankara region is divided into a series of long and narrow highlands
and depressions of Plio-Quaternary age. The well-identified of these depressions (mostly
grabens) are the Cihanbeyli, Yeniceoba, Ilıcaözü, Kesikköprü, Balaban, Gölbaşı, Pelitçik,
Çeltikçi, Kazan, Çubuk and Mogan (Gölbaşı) depressions. They are bounded by active
faults, fault sets and fault zones trending mostly NE, NW, WNW, ENE and NNE. The
distribution pattern of these faults is very similar to those in the SW Turkey Extensional
Neotectonic Domain. Faults vary in length from a few hundred meters to 25 km. Most of
them are active, but rate of slip on them is very slow (0.02-2.5 mm / year).
From time to time, master faults, which determine margins of young depressions,
reactivate and result in a small cluster of earthquakes up to 5 to 10 in number. Two of
them are the 2000.08.22 Uruş and the 2003.02.27 Çamlıdere earthquake clusters made
up of 7 and 8 small-magnitude (4.9 > M > 2.7) earthquakes, respectively. They have been
sourced from activation of the master fault of the Uruş Fault Set included in the Çeltikçi
Fault Zone and the eastern part of the Bayındır Fault comprising the master fault of the
Pelitçik Fault Set. The 2000.08.22 Uruş earthquake caused severe damage to not only
the Hımış type of houses but also the concrete buildings.
The fault plane solutions of main shocks of both seismic clusters have revealed that
these earthquakes had been sourced from left lateral strike-slip faulting with reverse
component, the reverse faulting with considerable strike-slip component, and the
oblique-slip normal faulting with left lateral strike-slip component, respectively. Thus, the
activeness and nature (type and mechanisms of faulting) of the master faults of two fault
sets in Ankara region have been proved for the first time by both the tectonomorphologic
and seismic data. Based on nature and distribution pattern of faults, the Ankara region
forms a transition zone of deformation between the SW Turkey Extensional Neotectonic
Domain in the south and the North Anatolian Strike-slip Neotectonic Domain in the
north.
Eventhough, the city center of Ankara and its nearby major settlements (counties)
are located within the 3rd and 4th order zones of seismic zonation map of Turkey, they are
still open to serious risk of both small to intermediate earthquakes to be originated from
oblique-slip faults nearby Ankara, and to big devastative earthquakes to be sourced from
the North Anatolian Fault System located 110 km away from the city center of Ankara
owing to the densely populated ground material beneath Ankara and its external effects
on the earthquake parameters.
Key Words:
Ankara, Uruş and Çamlıdere earthquakes, Uruş Fault Set, Bayındır
Fault
14
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
18 Mart 1953 Yenice-Gönen Depremi (Mw: 7,2) Yüzey Kırığının
Geometrik Özellikleri ve Paleosismolojik Ön Çalışma Sonuçları
Akın Kürçer ve Salih Zeki Tutkun
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Çanakkale
_________________________________________________________________________
Karlıova’dan başlayarak yaklaşık 1200 km lik çizgisel bir zon şeklinde Adapazarı
doğusuna ulaşan Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ), buradan itibaren bir at kuyruğu
yapısı (hortsetail structure) sunarak kuzey, orta ve güney kol olmak üzere üç kola
ayrılmaktadır. Kuzey kol Sapanca Gölü güneydoğusundan başlayıp, İzmit Körfezi
güneyinden geçerek, Marmara Denizi içerisinden Saros Körfezi’ne, oradan da Kuzey
Ege’ye uzanır. Biga Yarımadası’ndaki KD-GB gidişli, düşey atım bileşenli, sağ-yanal
doğrultu atımlı faylar, KAFZ’ nun orta ve güney kollarını temsil eder. Orta kol, Sapanca
Gölü güneydoğusundan başlayarak Geyve, Pamukova, İznik Gölü güneyini takip ederek
Marmara Denizi güney kıyı şeridinden Kapıdağ Yarımadası’na kadar uzanır. Buradan
itibaren Kapıdağ Yarımadası’nı GB yönünde keserek, KD-GB gidişli birkaç en-echelon
fay ile Biga Yarımadası’nı kat eder. Bu faylar, kuzeyden güneye doğru sırasıyla Edincik
Fayı, Biga-Çan Fay Zonu, Sarıköy-İnova Fayı ve Etili Faylarıdır. Güney kol ise Bursa,
Uluabat, Manyas-Mustafa Kemalpaşa ve Yenice-Gönen segmentlerinden oluşur.
18 Mart 1953’ de, KAFZ’ nun güney koluna ait segmentlerden Yenice-Gönen Fayı
(YGF) üzerinde, deprem dış merkezi Yenice’ nin 12 km doğusu olan, Mw:7,2
büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir. Gönen doğusu ile Yenice güneybatısı
arasında 70 km lik yüzey kırığının oluştuğu deprem sonucunda 263 kişi yaşamını
kaybetmiştir.
Bu çalışmada, 1953 Yenice-Gönen depremi sonucunda oluşan yüzey kırığı
haritalanmış ve bölgenin 1/25 000 ölçekli jeoloji haritası yapılmıştır. Paleosismoloji
çalışmaları için 3 trench lokasyonu belirlenmiş, belirlenen trench lokasyonlarının 1/20
ölçekli topografik harita ve kesitleri hazırlanmıştır.
YGF, uzunlukları 2-22 km arasında değişen 9 segmente ayrılmıştır. Gönen
doğusunda yer alan segmentlerin doğrultuları K 85 B dır. Bu segmentlerin sola doğru
basamak (restraining step over) yaptığı alanlarda bindirme bileşeni hakimdir. Gönen ile
Yenice arasında kalan segmentler, düşey atım bileşenleri olan, sağ-yanal doğrultu atımlı
faylanma karakterindedir. Yenice ovasının güneyinde fayın düşey atım bileşeni artmakta
ve verev atımlı normal fay karakterine dönüşmektedir.
Çalışma alanında, belirlenen 3 trench lokasyonunda, yapılan paleosismolojik ön
çalışmalar kapsamında, fay sarplığı morfolojisinin 1/20 ölçekli topografik profillerde
değerlendirilmesi sonucu, tekrarlı yüzey faylanmaları ile fay sarplıklarının gerilemiş
olabileceği düşünülmektedir. YGF üzerinde, açılacak olan trench’ler ile paleosismoloji
çalışmalarına devam edilecektir.
15
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Sıcak Çermik, Delikkaya ve Sarıkaya (Sivas)
Travertenlerinin Oluşum Yaşları ve Aktif Tektonikle İlişkisi
B. Levent Mesci ve Halil Gürsoy
Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü
(E-posta: [email protected] ve [email protected])
_________________________________________________________________________
Sıcak Çermik, Delikkaya ve Sarıkaya Sivas’ın yaklaşık 30 km batısında yer alan
önemli sıcak su çıkış merkezleri ve traverten oluşum alanlarıdır. Uranyum serisi yaş
sonuçları bölgede traverten çökeliminin 400.000 yıldan daha önce başladığını
göstermektedir.
Çalışma alanlarında yüzeyleyen travertenlerin büyük bir kısmını morfolojik sınıflamaya
göre çatlak sırtı tipi travertenler, az oranda aşınmış traverten tabakaları ve birkaç
lokasyonda küçük yüzlekler biçiminde teras tipi ve kanal tipi travertenler
oluşturmaktadır.
Travertenler için temel kaya niteliğindeki Üst Miyosen-Pliyosen yaşlı İncesu
Formasyonu ile sırt tipi travertenler içerisinde gelişmiş çatlak, fay gibi yapısal unsurların
birlikte değerlendirilmesi sonucunda sırt tipi travertenlerin KB-GD doğrultulu sıkışma
KD-GB yönlü açılma tektoniğinin denetiminde geliştiği anlaşılmaktadır.
Uranyum serisi yaş analizleri sonucunda inceleme alanlarında yer alan pasif sırt tipi
travertenlerin yaşlarının 11.4(±0.5)
ile 364 (+201/-76) bin yıl arasında değiştiği
belirlenmiştir. Sırt tipi travertenlerin yaş sonuçlarından yola çıkarak çatlak eksenlerinde
ortalama 0.0287 mm/yıllık bir açılma hızı belirlenmiştir.
Sırt tipi travertenlerin açılmaya başlama ve pasifleşme zamanları incelenerek
56.000 yıllık periyotlu bir gruplaşma gözlenmektedir. Bölgedeki açılma hızı ve bu
periyotları dikkate alan bir yaklaşım kullanılarak Sivas havzası ve/veya yakın çevresinde
yer alan fayların 56.000 yıllık periyotlarla en fazla 7.1 büyüklüğünde depremler üretmiş
olabileceğini göstermektedir.
Anahtar Kelimeler:
Aktif Tektonik, Traverten Tektoniği, Uranyum
yaşlandırma, Sivas Havzası, Sıcak Çermik
16
serisi
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Karacasu Çapraz Grabeni’nin (Menderes Masifi) Pliyo-Kuvaterner
Evrimine İlişkin Ön Bulgular
Faruk Ocakoğlu, Sanem Açıkalın ve Salih Akan
Osmangazi Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Eskişehir
_______________________________________________________________________________________
Karacasu grabeni, D-B gidişli Büyük Menderes Grabeni’nin güneyinde yer alan ve
ona GD’dan yüksek açıyla bağlanan bir dizi çöküntü alanının en doğuda yer alanıdır.
Batıda Bozdoğan grabeniyle fiziksel bağlantısı mevcutken, doğuda yer alan Denizli
Grabeni’nden önemli bir aktif tetkonik hatla ayrılmıştır.
Karacasu Grabeni’nin, bir uyumsuzlukla ayrılmış iki istiften ibaret yalın bir
stratigrafisi vardır. Alttaki istif yaygın olarak grabenin merkezi ve doğu kesiminde
yüzeyler ve sistematik olarak B/GB’ya 8-10° eğimlidir. İki litostratigrafi biriminden
oluşan bu istifin stratigrafik olarak alt kesiminde kızıl renkli, çoğunlukla moloz akışı ve
yer yer akarsu ürünü kaba kırıntılardan ibaret bir birim bulunur. Haritalama çalışmaları
grabenin D-KD bölümü boyunca bu birimin paleovadileri doldurduğunu göstermektedir.
Birimden alınan ölçülü kesitlerdeki çakıl imbrikasyonları bu eski vadilerin şaşırtıcı
şekilde güneyden kuzeye (bugün havzayı Denizli çöküntüsünden ayıran Babadağ
hostuna) doğru yönelmiş akıntılarla dolduğuna işaret etmektedir. Bu karasal birim
dereceli olarak çamurtaşı, marn ve kireçtaşından ibaret yer yer fosilli bir gölsel istife
geçer. Bazı marnlı seviyelerde kükürt ve silis yumruları ile özşekilli jips kristalleri
yaygındır. Özetlenen birimler üzerine uyumsuz olarak yukarı doğru kabalaşan bir başka
kırıntılı istif gelir. Sarımsı gri renkli kumtaşı, çakıltaşı ve yaygın kaliçili çamurtaşlarından
oluşan bu istifin alt kesiminde henüz determinasyonu yapılmamış bir memeli fosiline
rastlanmıştır. Birimin üst seviyelerine doğru kızıllık giderek artar ve özellikle batıda
Karıncalıdağ horstuna yerleşmiş drenajlar önünde yelpaze geometrileri belirginlik
kazanır.
Morfotektonik açıdan Karacasu Çapraz Grabeni kuzeyde Büyük Menderes Nehrine
bağlanan eksenel Dandalas Çayı tarafından güneye doğru geriye derince kazınan bir
çukurluktur. Bu yarı graben gelişimine alttaki karasal/gölsel istifin oluşumundan sonra
ortaya çıkan ve grabeni batıdan sınırlayan Karacasu Fayı’nın denetiminde başlamıştır.
Grabenin GD ucuna doğru her iki kenarda da D-B gidişli daha az belirgin havza kenar
fayları da oluşmuştur.
Grabene tipik görünümünü veren Karacasu Fayı önünde bir zamanlar oluşmuş
yelpazeler (Karacasu yelpaze sistemi) derin bir şekilde deşilmişler; Büyük Menderes
Grabeni’ne yakın olanlar ise neredeyse tamamen aşındırılarak daha düşük kotlarda yeni
yelpazeler oluşturmuşlardır.
Karacasu Fayının kinematik özellikleri kesif bitki örtüsü yüzünden çok sınırlı alanlarda
gözlenebilmiştir. Metamorfik temel ile oldukça çizgisel ve dik açılı (80°) dokanak boyunca
Karacasu yelpazelerinin yer yer gevşek kızıl çakıl ve çamurları örselenmiş, çakıllar
yeniden yönlenmiştir. Gözlenebilen çok az lokalitede Karıncalıdağ cephesine paralel (K
10-45 B) uzanan fay aynaları üzerindeki kayma çizikleri saf bir eğim atımı
göstermektedir. Fay boyunca, yükselen blok üzerindeki devasa boyutlu üçgen façetalarla
yelpazeler üzerindeki sondaj verileri birlikte değerlendirildiğinde fay üzerinde en az 450
m’lik bir düşey atımın varlığından sözedilebilir.
17
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
20 Şubat 1956 Eskişehir Depreminin Kaynak Fayı Üzerine Bir
Değerlendirme
Faruk Ocakoğlu, Salih Akan ve Sanem Açıkalın
Osmangazi Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Eskişehir
_______________________________________________________________________________________
20 Şubat 1956 Eskişehir depremi (M=6,4) Eskişehir Fay Zonu (EFZ) üzerinde yıkım
yaratan ve olasılıkla yüzey kırığı oluşturan önemli aletsel dönem olaylarından biridir.
Olayı izleyen arazi çalışmalarının olmaması yüzünden bu güne değin bu depremin
kaynak fayı ve yüzey kırığı yaratıp yaratmadığı konuları belirsiz kalmıştır. Halbuki
kaynak fayın bilinmesi değişik EFZ segmentlerinin tehdidi altındaki Eskişehir kentinin
deprem riskinin belirlenmesi açısından önem taşımaktadır.
20 Şubat 1956 Eskişehir depreminin ana şok ve artçı şoklarının depremüstü
konumu üç gözlem evi (USGS, Kandilli ve Deprem Araştırma Enstitüsü) verilerine
dayanılarak incelenmiş; bunlardan yalnızca Kandilli verilerinin, Eskişehir grabeni içine
düştüklerinden, daha gerçekçi oldukları düşünülmüştür. Bu verilere göre ana ve artçı
şok deprem üstleri Eskişehir kentinin 10 km kadar kuzeyinde Bozkaya köyü civarına
noktalanmaktadır. McKenzie (1972) tarafından yapılan odak mekanizması çözümü bu
depremin küçük bir sağ yanal atıma sahip bir normal fay olduğuna işaret etmektedir.
Depremin oluşturduğu hasar belirleme çalışmaları (Öcal, 1959), en büyük yıkımın PliyoKuvaterner yaşlı gevşek sedimanlar üzerinde kurulmuş Çukurhisar köyü civarında
yoğunlaştığını, ancak deprem üstü civarında şistler üzerine kurulmuş bazı köylerin de
ağır hasar yüzünden terk edildiğini göstermektedir.
20 Şubat 1956 Eskişehir depreminin kaynağı olarak İnönü fayı mercek altına
alınmıştır. Bu fay 25 km’lik uzanımı boyunca çok belirgin fay sarplıkları, asılı vadiler,
oldukça hacimli kütle akmaları ve özellikle İnönü civarındaki kolüvyonlarla aktifliği
gösteren morfotektonik emaraler sunar. Mermerler üzerinde gelişmiş görkemli fay
aynaları eğim atımla birlikte çok küçük bir sağ yanal atıma işaret eder .Kolüvyonların el
değmemiş kesimlerinde bir yüzey kırığının yarattığı profil kırıklığı gözlenmemiştir. 1970’li
yıllardan itibaren demiryolu inşasına çakıl sağlamak için 25-30 m kadar derine kazılmış
kolüvyonlar birer derin doğal hendek olarak değerlendirilmiştir. İncelemelerimizi
yapığımız İnönü içindeki bir doğal hendekte kolüvyon tepe noktasından yaklaşık 20 m
derine kadar köşeli iri parçalardan ibaret kolüvyonlarla mermerler arasında eski fay
aynası boyunca bir paleosismik olayın herhangi bir izine (kolüvyal çakıllarda yönlenme,
çizik oluşumu, kırık ve çatlaklar vs) rastlanmamıştır. Ancak daha altta (kolüvyon tepe
noktasından 25 m kadar altta) hem ana fayla temas eden çakıllı çamurlar etkin olarak
makaslanmış hem de kolüvyal çakıllar içinde çakılların bir doğrultu boyunca dikilmesiyle
belirginleşen bir antitetik fay gözlenmiştir. Antitetik fay üzerindeki atım 50 cm
mertebesindedir. İnönü batısında belediye yüzme havuzu arkasındaki fay sarplığında
çakıl almak amacıyla daha önce açılmış 6 m’lik doğal hendeğe ek olarak daha derine
doğru açtığımız 3 m’lik hendekte tane destekli köşeli kolüvyal çakıllarda ve fay aynasıyla
olan dokanaklarında bir paleosismik olayın kanıtlarına rastlanamamıştır. Bu veriler, 20
Şubat 1956 depreminin İnönü segmenti üzersinde gerçekleşmediğini; üstelik İnönü
segmentinin, fay sarplığında 25 m kadarlık kaya düşmesi kökenli kolüvyon birikimine
olanak verecek uzunca (?) bir zamandan beri kırılmadığına işaret etmektedir.
Öte yandan 20 Şubat 1956 Eskişehir depremi ana ve artçı şoklarına ait
deprem üstlerinin konumlandığı Bozkaya köyü civarında morfolojik verilere göre üzerinde
250 m civarında atım bulunan toplam uzunlukları 17 km civarında iki segmentin varlığı
anlaşılmaktadır. Bu fay sarplıkları boyunca belirgin yapısal taraçalar da mevcuttur. Yerel
halkla yapılan görüşmeler, deprem sırasında bunlardan Kavacık fayının fay sarplığı
üzerinde açılma çatlaklarının geliştiğini göstermektedir. Yüzey kırığından bağımsız kosismik bir kütle hareketiyle ilişkili olabilirse de bu kırıkların henüz belirlenmemiş olan
asıl yüzey kırığı ile olan ilişkisi üzerinde önemle durulmalıdır.
18
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Elazığ İl Merkezi Yerleşim Alanının Depremselliği
Mahmut Palutoğlu ve Erkan Tanyolu
Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
_________________________________________________________________________
Yaklaşık 300 000 kişinin yaşadığı Elazığ İl Merkezi Yerleşim Alanında, depremsellik
ile ilgili önemli bir çalışma yapılmamış olduğundan, araştırma konusu olarak seçilmiştir.
Elazığ İl Merkezi Yerleşim Alanı, 1/25.000 ölçekli Elazığ K 42 d 2 ve Elazığ K 42c 1
paftaları içinde yer almakta ve yaklaşık 120 km2’lik bir alan kapsamaktadır. Bu
çalışmada önce bölgenin 1 / 5.000’lik jeoloji ve tektonik haritası yapılmış, sonra sondaj
ve jeofizik verilerden de yararlanarak jeolojik kesitler hazırlanmış, sismik risk analizleri
hesaplanmıştır.
İnceleme alanında yüzeyleyen en yaşlı birim Keban Metamorfitleri (Permo–Triyas )
olup, kristalize kireçtaşlarından meydana gelir. Bu birim bindirmeyle Elazığ
Mağmatitlerinin üzerine gelmiştir. Elazığ Mağmatitleri ( Senoniyen ) bazalt, andezit ve
bunları kesen dasit daykları ile çamurtaşlarından oluşur. Üzerinde uyumsuz olarak
Maastrihtiyen yaşlı kireçtaşlarından oluşan Harami Formasyonu bulunur. Daha genç
olan Kırkgeçit Formasyonu Lütesiyen–Üst Eosen yaşlıdır ve çakıltaşı–kumtaşı, kumtaşıkiltaşı ve kiltaşlarından meydana gelir. Üst Miyosen–Pliyosen yaşlı Karabakır
Formasyonu; volkanitler, çakıltaşı –kumtaşı, killi kireçtaşı –kiltaşı litolojisinden oluşur ve
uyumsuz olarak Kırkgeçit Formasyonunu üzerine gelir. En üstte kum- çakıl, kumlu
çakıllı kil ve siltli kil litolojisinden oluşan alüvyonlar bulunur.
Bölge DAF kuşağı içerisinde yer almakta ancak, KAF tektonizmasından da fazla
uzak olmadığından zaman zaman etkilenmektedir. Bu nedenle bölgenin deprem riski
daha da artmaktadır.
Sismik risk analizlerinde Gutenber-Richter ve Gumbel yöntemlerine göre cisim
dalgaları manyetüdü, zaman manyetüdü, lokal manyetüdler, yüzey dalgaları
manyetüdleri kullanılarak deprem olasılıkları istatistiksel belirlenmiş ve olabilecek en
büyük deprem manyetüdü hesaplanmıştır.
19
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Çelikhan Erkenek Arasında Doğu Anadolu
Fayı’nın Özellikleri
Oktay Parlak1 ve Serdar Akyüz2
1Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Jeoloji Dairesi, Doğal Afetler Koordinatörlüğü,
Ankara
2İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Ayazağa,
İstanbul
_________________________________________________________________________
Bu çalışmada Doğu Anadolu Fayı’nın daha önce detaylı olarak incelenmemiş olan
Çelikhan-Erkenek segmenti 1/25.000 ölçeğinde haritalanmış, bölgenin yapısal, jeolojik
ve jeomorfolojik özellikleri incelenmiştir.
İnceleme kapsamında fay zonu boyunca yaklaşık 360 km2’lik bir alanın 1/25.000
ölçekli jeoloji haritası hazırlanmış, bölgede yer alan litolojik birimler tanımlanmıştır.
Buna göre inceleme alanındaki en yaşlı birimi oluşturan Paleozoyik yaşlı Pütürge
Metamorfitleri, genellikle şistlerden oluşmaktadır. Permo-Karbonifer yaşlı Malatya
Metamorfitleri ise çoğunlukla şist, mermer ve rekristalize kireçtaşlarından ibaret olup,
bölgede en yaygın olarak görülen birimdir. Koçali Karmaşığı, çalışma alanında
serpantinit, bazalt, diyabaz, gabro, spilit, diyorit, kireçtaşı ve radyolarit ile temsil
edilmektedir. İnceleme alanının KD’sunda yüzeylenen Orta Eosen yaşlı Maden Karmaşığı
spilit, diyabaz, kumtaşı, kireçtaşı ve monzonitten oluşmaktadır. Bölgede genellikle
yüksek topoğrafya oluşturan Eosen yaşlı Midyat Formasyonu ise bol fosilli kireçtaşları ve
ince tabakalı killi kireçtaşlarından meydana gelmektedir.
İnceleme alanının KD sınırını oluşturan Göv Mahallesi ile Erkenek arasındaki
kesimde fayın doğrultusu K75ºD-K60ºD arasında değişmektedir. Çelikhan ile Göv
Mahallesi arasında morfolojik olarak çok belirgin olan fay zonu boyunca küçük basınç
sırtları, faya paralel uzamış sırtlar, breş zonları ve sol yanal ötelenmiş dereler
görülmektedir. Bu kesimde Pütürge ve Malatya Metamorfitleri fay tarafından karşı
karşıya getirilmiştir. Çelikhan GB’sında K60ºD doğrultusunda uzanan fayın kuzey kolu
Çelikhan Ovası’nı geçtikten sonra yaklaşık D-B doğrultusunda ilerleyerek bölgedeki
önemli tektonik unsurlardan biri olan Sürgü Fayı’nı oluşturur. Çelikhan Ovası ile
Göltarla Mahallesi arasında belirgin olarak izlenemeyen fay, buradan itibaren tekrar
belirginleşerek GB’ya doğru devam eder. Fay zonu boyunca ötelenmiş dereleri, sag-pond
benzeri yapıları, uzamış sırtları, fay vadilerini, ezik zonları, büyük heyelanları ve karşı
karşıya gelen farklı litolojileri görmek mümkündür.
Anahtar Kelimeler: Doğu Anadolu Fayı, Çelikhan, Erkenek
20
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Ulaş (Sivas) Batısında Deliler Fayı’nın Yaşı, Geometrisi ve Kinematiği
Ayhan Sağıroğlu ve Haluk Temiz
Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Sivas
_________________________________________________________________________
Deliler Fayı, Kayseri kuzeydoğusundan Tecer Dağlarına doğru KD-GB
doğrultusunda uzanan ve Sivas Tersiyer Havzasının güney kenarı boyunca yer alan
önemli fay zonlarından birisidir. Ulaş (Sivas) batısında fay zonu boyunca temeli ErkenOrta Eosen yaşlı epiklastik kayaçlar ve olistrostromal seviyeler içeren Kaleköy ve Bozbel
formasyonları oluşturmaktadır. Bu birimler, Oligosen-Erken Miyosen yaşlı karasal
kırıntılı kayaçlardan oluşan Altınyayla formasyonu üzerinde tektonik dokunaklı olarak
yer alırlar. Neotektonik döneme ait kaya birimleri tabanda Geç Miyosen-Erken Pliyosen
yaşlı akarsu ortamında depolanmış Kurtoğlu Formasyonu çakıltaşları ve göl ortamında
çökelmiş Uzunyayla formasyonu karbonat çimentolu çakıltaşları ve kireçtaşları ile
başlamaktadır. Bu birimler üzerinde iyi pekişmemiş akarsu çökellerinden oluşan
Kuvaterner yaşlı Örenlice formasyonu ve alüvyonlar uyumsuzlukla yer almaktadırlar.
Önceki çalışmalarda Deliler Fayı olarak tanımlanan bölge boyunca yapılan
çalışmalar, fayın tek bir fay değil, birbirine paralel dört bindirme fayından oluştuğunu
ortaya koymuştur. Bu faylar kuzeyden güneye Boğazdere, Kaletepe, Alaca ve Kazanpınar
bindirmesi olarak tanımlanmıştır.
Deliler Fay zonu boyunca Kurtlukaya köyü dolayında Uzunyayla formasyonunun
eğim kazanması ve Alaca kuzeydoğusunda kıvrımlanması, fayın bu bölümünün
Pliyosen’de yeniden hareketlendiğini göstermektedir. Deliler fayının tavan blok
kayalarında yapılan kinematik amaçlı çalışmalar KKB-GGD doğrultulu sıkışma yönünü
göstermektedir. Bu çalışmada elde edilen veriler, Ulaş (Sivas) batısında Deliler Fayı’nın
sol yanal doğrultu atımlı faydan daha çok kuzeyden güneye doğru gelişen bindirme
faylarından oluşan bir kuzeye eğimli bindirme yelpazesi olduğunu göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Deliler Fayı, Neotektonik, Sivas havzası
21
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Güney Marmara Bölgesi’nde Çek-Ayır Havzaların
Oluşumu ve Tektonik Modeli
H.Haluk Selim ve Okan Tüysüz
İstanbul Teknik Üniversitesi, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, Ayazağa, İstanbul
_________________________________________________________________________
Neo-Tektonik dönemde Kuzey Anadolu Fayı ve kolları, inceleme alanı ve Marmara
Bölgesi’nde en etkin tektonik yapıyı oluşturmaktadırlar. Buna bağlı olarak bu dönemde
alçalım alanları, havzalar ve yükselim alanları meydana gelmiştir. KAF Marmara
Bölgesi’nde kuzey ve güney olmak üzere iki kola ayrılır. Bunlardan Marmara Denizi’nin
kuzeyinden geçen kol kuzey kol, güneyinden ve inceleme alanından geçen kol ise güney
koldur. İnceleme alanının kuzeyinde Bandırma-Mudanya yükselimi, güneyinde Uludağ
yükselimi yer alır. Bu iki yükselim alanının ortasında doğu-batı uzanımlı bir çöküntü
(depresyon) alanı gelişmiştir. Bu yükselim alanları ve çöküntü alanı, Neo-Tektonik
dönemde Kuzey Anadolu Fayı’nın güney kolunun etkinliği ve kontrolü ile meydana
gelmişlerdir. Doğu-batı uzanımlı çöküntü (depresyon) alanı içerisinde yer alan ManyasKaracabey havzasını kuzeyde Güney Marmara fayı, güneyde ise ManyasMustafakemalpaşa fayı sınırlar. Bu iki fay arasındaki havza alüvyon çökelleri ile
örtülüdür ve bir çöküntü alanıdır. Havzanın kuzeyinde yer alan Güney Marmara fayı
normal fay, güneyinde yer alan Manyas-M.Kemalpaşa fayı ise sağ yanal atımlıdır.
Havzanın güneybatısında ise Yenice-Gönen fayının güney kolu yer alır. Bu fay normal
bileşenli sağ yanal atımlı (oblik) faydır ve havzanın genişlemesine sebep olur. Kuzeyi
normal, güneyi ise doğrultu atımlı faylarla sınırlı olan bu havza, Plio-Kuvaterner’de
açılmış ve çek-ayır (pull-apart) biçiminde oluşmuştur. Güney Marmara Bölgesi’nde bu
havzalar Plio-Kuvaterner’de meydana gelmiştir. Burada KD-GB doğrultulu gerilme rejimi
egemendir.
İnceleme alanında faylar KKD-GGB doğrultulu olan sağ yanal atımlı faylar olarak
Çifteçeşmeler-Edincik, Sarıköy, Yenice-Gönen, Uluabat ve Misiköy faylarıdır. Normal
faylar ise Güney Marmara fayı, oblik Karaçalılık fayı ve Bursa fayıdır. Bölgede bu normal
faylara bağlı olarak çek-ayır havzalar ve doğu-batı uzanımlı çöküntü alanı meydana
gelmiştir. Kuzey Anadolu Fayı’nın güney kolu, inceleme alanında yanal atımlı fayları
transfer fay niteliğinde kullanarak ilerlemiş, aynı zon içerisinde normal fayların hareketi
ile de Plio-Kuvaterner’de çek-ayır havzaların açılmasına neden olmuştur.
22
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
İzmir Fayı’nın Jeolojik ve Jeomorfolojik Parametreleri, Batı Anadolu
Hasan Sözbilir, Ökmen Sümer, Bora Uzel, Aykut Saygılı, İrfan Ramazanoğu ve
Esra Çiçek
Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Bornova, İzmir
_________________________________________________________________________
İzmir Fayı, Batı Anadolu genişleme bölgesinin batı ucunda yer alan İzmir Körfezi’ni
güneyden sınırlar. İzmir Fayı yaklaşık 40 km uzunlukta, 500 m genişlikte, baskın olarak
D-B uzanımlı, az miktarda doğrultu atım bileşeni olan normal bir faydır. Balçova
jeotermal sistemi bu fay zonu üzerinde yeralır. Fay zonu içerisinde yer alan en güneydeki
segment, ana fayı oluşturur. Bu ana fayın önündeki düşen blokta, yanal yönde devamsız
antitetik ve sintetik faylar haritalanmıştır.
Fayın yükselen bloğunda Üst Kretase – Paleosen yaşlı Bornova Karmaşığı, düşen
bloğunda ise Kuvaterner yaşlı alüvyonel, flüviyal ve denizel girdilerin gözlendiği çökeller
ile Bornova Karmaşığı’na ait kumtaşı-şeyl yüzlekleri gözlenir. Bornova Karmaşığı’nın,
fayın tavan bloğunda yüzeylemesi İzmir Fayı’nın tavan bloğundaki antitetik ve sintetik
faylardan kaynaklanmaktadır.
Fayın yükselen bloğunda, KD-GB ve KB-GD gidişli faylar gözlenmiştir. Bu fay
takımlarından KD doğrultulu olanlar, yüksek eğimlere ve düşük rake açılarına sahiptir.
KB uzanımlı hatlar ise, 20-300’lik rake açıları ile verev atımlı fay karakterindedir. Taban
bloğunda kalan yapısal süreksizliklerin hepsi İzmir Fayı tarafından kesilir.
Çalışma alanında gözlenen jeomorfolojik indisler; dağ önü çizgisellikleri, alüvyal
yelpazeler, ütü altı yapıları ve karakteristik drenaj ağlarıdır. Sözkonusu jeomorfolojik
parametreler fayın türünün saptanmasında kullanılmıştır. Ayrıca ütü altı yapıları
üzerinde, İzmir Fayı’na ait korunmuş fay yüzeylerinde kinematik analiz çalışmaları
yapılmıştır. Elde edilen tüm verilerden, İzmir Fayının kimliği ortaya çıkarılmış ve bu
veriler yardımıyla, fayın deprem üretme potansiyeli tartışılmıştır.
23
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Urla Havzası’nın Kuvaterner Jeolojisi ve Havzayı Sınırlayan Doğrultu
Atımlı Fayların Batı Anadolu’nun Aktif Tektoniğindeki Önemi
Ökmen Sümer, Hasan Sözbilir ve Uğur İnci
Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Bornova, İzmir
_________________________________________________________________________
Batı Anadolu’da Miyosen-Kuvaterner istiflerinin içinde bulunduğu Gediz ve Büyük
Menderes grabenleri gibi D-B doğrultulu çöküntülerde ayrıntılı stratigrafik/ yapısal ve
sismolojik çalışmalar olmasına karşın, K-G duğrultulu havzalarda
benzer jeolojik
araştırmalar yok denecek kadar azdır. Oysa yapılan son araştırmalar, yaklaşık K-G
uzanımlı Urla ve Kemalpaşa- Torbalı havzalarının, Batı Anadolunun tektonik çatısına
aykırı olarak doğrultu atımlı fay zonları ile kontrol edildiğini ortaya çıkarır. Son yıllardaki
1992 Doğanbey ve 2003 Urla depremi bu tip doğrultu atımlı fay zonları üzerinde
gerçekleşmiştir. Gerek arazi gözlemleri gerekse depremler sonrası elde edilen bilgiler
ışığındaki ters çözümlemeler, bu depremlerin KD-GB gidişli doğrultu atımlı yapısal
hatlarlardan kaynaklandığını göstermektedir. Bu çalışmada, Batı Anadolu’nun en batı
ucundaki Urla Havza’sının doğu sınırını oluşturan fay zonuna ait fay segmentleri
haritalanmış ve bu zon üzerindeki kinematik veriler özetlenerek bu verilere ait bazı
sonuçlar değerlendirilmiştir.
Urla Havzası’ndaki Miyosen-Kuvaterner istifi, batıda Karaburun yükseltisi, doğuda
ise Seferihisar yükseltisi arasında kalan yaklaşık 250km2’lik bir alanda, K-G gidişli bir
yapısal çöküntü içinde yüzlek verir.
Havza içindeki deprem üreten/üretebilecek diri fay zonları; Seferihisar-Yelki fay
zonu, Demirci-Yağcılar fay zonu, Azmak-Bademler fay zonu, Ovacık-Kocadağ fay zonu,
Kuşçular-Urla fay zonudur. Arazinin doğu sınırını oluşturan Yelki-Seferihisar arasında
uzanan fay zonu, ortalama K20D gidişli, yaklaşık 2-3 km genişlikte ve 23 km
uzunluğundadır. Bu fay zonu içinde, uzunlukları 1 ile 12 km arasında değişen çok sayıda
doğrultu/verev atımlı fay segmenti haritalanmıştır. Faylar çoğunlukla yüksek eğime,
düşük rake açılarına sahip ve yatay bileşeni düşey bileşenine göre daha baskın olan
faylardır. Bu zon boyunca, (1) Kuvaterner çökellerini kesen yüksek eğimli fay yüzeyleri
üzerinde yataya yakın fay çizikleri, (2) yanal yönde atılmış dereler ve (3) fay doğrultusu
boyunca ötelenmiş alüvyon yelpazeleri gözlenir. Bu fay zonu Bornova Karmaşığı ile eski
alüvyon birimlerinden alüvyonal yelpaze fasiyesinde çökelmiş birimleri birbirinden ayırır.
Arazi çalışmaları sırasında, fayların genellikle Holosen yaşlı birimlere ait dokanaklarda
gözlenmesi, hatta bu zon içerisindeki Kuvaterner yaşlı alüvyonel birimleri kesmesi, bu
zona ait fayların deprem üreten/üretebilecek diri faylar olabileceğini göstermektedir. 10
Nisan 2003 tarihinde meydana gelen Urla depremi, Seferihisar-Yelki Fay Zonunda kayıt
edilen aletsel döneme ait tek deprem olarak göze çarpmaktadır.
Bu veriler, Batı Anadolu’daki klasik graben faylarının aktivitesinin yanı sıra K-G
uzanımlı havzalardaki fayların da deprem üreten/üretebilecek diri faylar olabileceğinin
bir göstergesidir. Bu yapısal hatlar eğim atımlı normal fay niteliğinde olmayıp, genel
anlamda yatay bileşeni düşey bileşenine göre daha baskın olan oblik, hatta rake açısı
sıfıra yaklaşan doğrultu atımlı faylardır. Bu çalışma, Urla Havzası’nı şekillendiren ve
şekillendirmeye devam eden yapısal hatların, Batı Anadolu’nun bilinen aktif tektonik
çatısına yeni bir bakış açısı kazandıracaktır.
24
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
22 Mayıs 1971 ve 1 Mayıs 2003 Bingöl (Türkiye) Depremlerinin Statik
Coulomb Gerilme Değişim Modeli
Uğur Temiz1 ve Ergun Gökten2
1Erciyes
Üniversitesi Yozgat Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü,Yozgat
Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Tandoğan, Ankara
2Ankara
_________________________________________________________________________
Bu çalışmanın amacı, Bingöl ilinde 22 Mayıs 1971 yılında, aletsel episantırı 38° 80
N-40° 50 E olan ve 6.7 (Ms) büyüklüğünde meydana gelen depreme bağlı olarak oluşan
statik coulomb gerilme değişimi ile 1 Mayıs 2003 yılında meydana gelen aletsel episantırı
39° 01 N-40° 47 E ve büyüklüğü 6.4 (Md) olan deprem arasındaki ilişkilinin coulomb
gerilme değişimi ile modellenmesidir. Bu çalışmada, 22 Mayıs 1971 yılında meydana
gelen deprem ile 1 Mayıs 2003 yılında meydana gelen depreme bağlı artçıl depremlerin
geometrik dağılımları ve kırılma parametreleri kullanılarak Bingöl ili ve çevresi için
coulomb gerilme transferi çalışılmış ve coulomb gerilme modelleri geliştirilmiştir. Bu
coulomb gerilme modelleri ile 22 Mayıs 1971 yılında meydana gelen depreme bağlı olarak
gelişen gerilme artışının olduğu bölgede 1 Mayıs 2003 yılında yeni bir deprem ve bu
depreme bağlı artçıların meydana geldiği belirlenmiştir. Sonuç olarak ise 1 Mayıs 2003
depreminin, 22 Mayıs 1971’de meydana gelen depremin tetiklemesi ile oluştuğu ve bu iki
depreme bağlı olarak gelişen, gerilme artışının olduğu muhtemel deprem potansiyeli olan
bölgeler saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Bingöl, Coulomb gerilme değişimi, artçıl depremler
25
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Arkeosismoloji Çalışmalarında GPR Yönteminin Kullanımı
C.Çağlar Yalçıner1, Erhan Altunel1, Volkan Karabacak1 ve H. Serdar Akyüz2
1Osmangazi
2İstanbul
Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık. Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Eskişehir
Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Ayazağa,İstanbul
_________________________________________________________________________
Aktif fay zonları üzerinde yer alan veya bu zonlara yakın eski yerleşim yerlerinde
görülen hasarlar ve bulgular aktif tektonik çalışmalarda oldukça yararlı olmaktadır. Eski
yerleşim yerlerinin depremle olan ilişkisinin araştırılmasında arkeolojik, jeolojik ve
jeofizik araştırmalar birlikte kullanılmaktadır. Bu tür çalışmalarda kullanılan en etkili
yöntemlerden biri de GPR (Ground Penetrating Radar – Yer altı Radarı) dır. GPR yöntemi,
yatay doğrultuda elektrik alan vektörü olan bir verici anten aracılığı ile yer içine
gönderilen çok yüksek frekanslı elektromanyetik dalgalarının (radyo dalgaları) ara
yüzeylerden yansımasının gözlemlenmesi ilkesine dayanmaktadır. GPR, tıp biliminde
yıllardır kullanılan ve “ultrasonografi”
olarak bilinen insan vücudunun içinin
görüntülenmesini sağlayan cihazların yer bilimleri dünyasında da kullanılmasıdır. Tıp
çalışmalarında kullanılan antenler (tıp dilinde proplar) 1–25 GHz iken yer bilimlerinde
kullanılan antenler 12,5–1800 MHz mertebelerindedir. Sonuçta tıp dünyasında birkaç on
santim, yer bilimlerinde ise birkaç on metreler araştırılmaktadır. GPR yönteminin
kullanım alanları yer araştırmaları, tünel araştırmaları, yapı araştırmaları, arkeojeofizik
araştırmaları, endüstriyel atık, sızıntı ve çevre kirlenmesinin araştırılması, eski veya
kaydı bulunmayan şehir altyapılarının araştırılması, adli tıp araştırmaları, yeryüzü ve
galerilerde maden araştırmaları olarak sıralanabilir.
GPR yöntemi son yıllarda aktif tektonik çalışmalarda da kullanılmaktadır.
Ülkemizde de kullanılmaya başlanan bu yöntem ile çok yüksek çözünürlükte görüntüler
elde edilebilmektedir. Örtülü aktif fayların araştırılmasında olduğu gibi, gömülü antik
kentlerdeki hasarların belirlenmesinde de etkili olmaktadır. Ölü Deniz Fay Zonu üzerinde
sürdürülmekte olan çalışmalarda GPR yöntemi ile hem örtülü aktif fay izi hem de bölgede
bulunan höyüklerde ve antik yapılarda (yol, duvar vb.) meydana gelen ötelenmeler
araştırılmış ve çalışılan bölgelerde fayın lokasyonu ve ötelenme miktarları hakkında
önemli bilgiler elde edilmiştir.
26
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Batı Anadolu Miyosen-Güncel Tektonik Evrimi'ne Yeni Bir Bakış:
Trakya Eskişehir Fayı Problemi
Cenk YALTIRAK
İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Ayazağa, İstanbul
_________________________________________________________________________
Ege ve Batı Anadolu’da gerilme tektoniği zamanlaması kadar tartışılan diğer bir
konu bu tektoniğin doğrultusudur. Bir çok araştırıcı gerilme tektoniğinin geç Oligosen’de
başladığı konusunda hem fikirdir. Bir kısmı bunun halen devam ettiğini öne sürmekte,
bir kısmı ise benzer doğrultulu fakat farklı sebeplere dayanan iki ayrı gerilme rejiminden
söz etmektedir. Örneğin günümüzden başlayarak Orta ve Kuzey Ege’de kuzey-güney bir
gerilme sadece lokal olarak bazı transfer faylarının arasında gözlenmektedir. Ege’deki fay
paterni genç tektonik olaylarda KAF kollarının yön değiştirmesine bağlı oblik
rotasyonlarını göstermektedir. Bu rotasyon, Anadolu bloğunda KAF’la birlikte en fazla 30
saat tersi yönünde, Yunan anakarasında da 1-20 saat yönündedir. Bu duruma ters
düşen en önemli veri grubu ise Yunanistan anakarasında saat yönünde 120, Anadolu ve
Doğu Trakya’da ortalama 37-450 arasındaki saatin tersi yönünde dönme gösteren
paleomanyetik verilerdir. Ayrıca çekirdek komplekslerini yaratan gerilme Yunan
karasında DKD-BGB, Türk karasında ise K-G doğrultusunda. Paleomanyetik veriler 21-4
milyon yıl arasında KAF ve güncel Ege rejimi öncesinde bölgede rotasyonel bir rejim
olduğunu ortaya koymaktadır. Bu rejimin oluşturucusu olabilecek biricik yapı TrakyaEskişehir Fayı’dır. Trakya Eskişehir Fayı ve ondan ayrılan fay saçakları bir balık kılçığı
yapısı olarak Anadolu-Trakya bloğunu KAF öncesi saatin tersine döndürmüştür. Bu
dönemde Ege’nin ana çatısı olan asimetrik fay dirsekleri oluşmuştur. Bu fayların
üzerinden paleomanyetik rotasyonları palinspastik modellediğimizde karşımıza çıkan
durum kısaca şudur; Bugün, Ege ve çevresindeki çekirdek kompleksler farklı
doğrultudayken erken Miyosen sonuna doğru Türk ve Yunan anakaralarında bulunan
tüm gerilme vektörleri KD-GB yönüne gelmektedir. Anadolu’da bulunan erken-orta
Miyosen döneminde oluştuğu bilinen KD-GB yönlü havzalar D-B doğrultusuna
dönmektedir. Türk ve Yunan anakaralarında bulunan birbirine neredeyse 700 açı yapan
paleotektonik hatlar aynı doğrultuya gelmektedir. Bugün var olan KD-GB doğrultulu
faylar ve Ege uzantıları KAF öncesi yapılar olarak oluşmuşken KAF’ın TEF i kesmesiyle
bu rejim superimpoze olarak sürmektedir. D-B Genç grabenler bu rejimi kesen bir
doğrultuda olmasına rağmen Anadolu’nun rotasyonunun yarattığı bir uyum içinde
beraber gelişmektedir. Trakya Eskişehir Fayı Batı Anadolu’da KAF öncesi doğrultu atımlı
bir fay olarak bu rejimi yaratmıştır. KAF tarafından kesildikten sonra KD-GB yönlü bir
gerilme rejimi ile karakter değiştirmiş normal fay zonu olarak reaktive olmuştur.
27
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Ege ve Batı Anadolu'da Gerilme Tektoniği'nin Zamanlaması: Kazdağ
Masifi ve Edremit Körfezi'nin Jeodinamik Evrimi
Cenk Yaltırak
İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Ayazağa, İstanbul
_________________________________________________________________________
Edremit Körfezi ve Kazdağ Masifi’nin jeodinamik evrimi Ege ve Batı Anadolu’da
tartışılan evrimsel tarihçeyi açıklayacak önemli verileri içerir. Kazdağ Masifi’nin, çevresini
saran tüm birimlerle dokanağını Kazdağ Sıyrılma Fayı oluşturur. Kazdağ Sıyrılma
Fayı’nın taban bloğunda sıyrılma fayına bağlı gelişen tüm yapılar kuzey-güney bir gerilme
ürünüdür. Kazdağ Sıyrılma Fayı, tavan bloğu üzerinde görülen diğer bir birim anateksi
granodiyoridlerden oluşan Edremit Granodiyorid Grubudur (EGG).
EGG, Kazdağ
Sıyrılma Fayı’na yakın kesimlerde deforme olmuştur. EGG, üzerinde Kızılkıran
Formasyonu’na ait riyolitler yer alır. Kızılkıran Formasyonu düşey ve yanal olarak
Kızılyar Formasyonu’na geçer. Kızılyar Formasyonu’nun üzerinde türbiditik karakterli
Küçükuyu Formasyonu yer alır. Küçükuyu Formasyonu içindeki sedimantasyona eş yaşlı
faylar ve slumplar kuzey-güney bir gerilmeyi işaret etmektedir.
Küçükuyu
Formasyonu’nun içinde EGG ait bloklardan oluşan bir seviye arakatkı olarak bulunur.
Küçükuyu Formasyonu’nun üzerinde volkanojenik kumtaşları ve gölsel tüf ve
karbonatlardan oluşan Büyükçetmi Formasyonu ile geç Oligosen-erken Miyosen
olaylarını temsil eden istif sona erer. Edremit Körfezi içinde ve kara alanlarında
Kızılkıran ve Büyükçetmi Formasyonu üzerinde uyumsuz olarak bulunan Üst Miyosen
yaşlı İnönü Formasyonu bulunur. Karasal kumtaşları ile başlayan istif, üste doğru kum
kil marn ardalanması ile devam eder. Bu birim dağlar arasında çok düşük enerjili bir
ortamda, KD-GB doğrultulu sağ yanal bir makaslama deformasyonundan etkilenerek
çökelmiştir. Çalışma sahasında Oligo-Miyosen ve geç Miyosen birimlerini kara ve deniz
alanında açısal uyumsuz olarak diğer birim örter. Bu birim Pliyo-kuvaterner döneminde
çökelmiş Hasanboğuldu Formasyonu’dur. Hasanboğuldu Formasyonu’nun çökelmesinde
etkin olan faylar iki ana doğrultudadır. Bunlar KB-GD ve DKD-BGB doğrultulu oblik
karakterli normal faylardır. Bu faylar Edremit Bloğu’nu sınırlayan iki fay sistemi
arasında oluşan sağ yanal oblik rotasyon sonucu ortaya çıkmıştır. Ege’de metamorfik
çekirdek komplekslerinin gerilme dönemi sadece Oligo-Miyosen’le sınırlıdır. Genç gerilme
ise tamamen oblik rotasyona bağlı olarak gelişmiş ve KAF rejimi ile ilişkilidir. Ara dönem
ise bu iki paketten farklı, düşük sedimantasyon hızına sahip çok zayıf bir sağ yanal
deformasyon izi gösteren farklı bir rejime aittir.
28
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Tarihsel Depremlerin Saptanmasında Arazi Verileri ve Tarihsel
Verileri İlişkilendirmeye Bir Örnek: Ganos Fayı Depremleri
Cenk Yaltırak1, Bedri Alpar2, Yıldız Altınok3 ve Korhan Erturaç4
İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Ayazağa, İstanbul
Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, Deniz ve Çevre ABD, Vefa, İstanbul
3İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü, Avcılar, İstanbul
4 İstanbul Teknik Üniversitesi, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, Katıyer ABD, Ayazağa, İstanbul
1
2İstanbul
_________________________________________________________________________
Tarihsel depremlerin saptanmasında başlıca çalışmalar hendek araştırmalarına
dayanmaktadır. Bir çok tarihsel kayıt, sadece depremin bir bölgede hissedildiği veya
etkilediği yerleşimlere göre bir depremin merkez üssünü vermektedir. Bir çok tarihsel
depremin yeri de genellikle fayların kinematik özellikleri ve/veya geçmişte yaptığı
atımlara dikkate alınarak yapılmaya çalışılmaktadır. Ganos Fayı bu tür çalışmaların
yoğun olduğu Kuzey Anadolu Fayı’nın Saroz Körfezi ile Marmara Denizi arasındaki bir
kesimidir.
Ganos Fayı üzerinde yapılan araştırmalarda 1912 depreminin maksimum
atımının 4.5±0.5 m civarında saptanmıştır. Bunun dışında çeşitli araştırmalarda
gerçekleşen maksimum atımlar ± 0.5-1 metre civarında hatalar ile 10, 15, 20 gibi katları
izlemektedir. Altınok vd. 2003, buldukları atımlara göre tarihsel depremleri, kayıtlar ile
karşılaştırarak yılları GPS hızları ile kalibre etmiş ve hata sınırları içinde 1912
depreminden bir önceki depremin 1622-1677 yılları arasında bir zaman denk gelmesi
gerektiğini önermişlerdir. Bu tarihler arasında bölgede sadece Barbaros yerleşimini yıkan
bir deprem bulunmaktadır. Bu depremin neden Şarköy, Mürefte ve Gelibolu’da kayıt
altına alınmadığı en önemli nedeni Köprülü sadrazamlığında fütuhatın tekrar başlaması
ile Türk unsuları bölgede bulunamaması, Bizans artığı toplulukların ise sadece
Barbaros’ta yaşaması, Gelibolu gibi halkın yaşamadığı savaşlar nedeniyle boş sayılan
askeri gözlem noktalarında kayıt olmamasıdır. Bu depremin öncesinde yine elde bulunan
1912 atımıyla birlikte 9-10 metrelik toplam atımlara uygun tarihler 1395-1336 yılları
arasına denk gelen 1354 depremi kaydına uygundur. Yunan araştırıcıların yayınladığı
kayıtlara göre bu deprem, sadece Gelibolu’da değil Trakya’da etkindir. 1912, 1659 ve
1354 depremleri birbirinin ardılıdır. Bazı araştırmalar bölgede 1343 ve 1766
depremlerinin varlığını öne sürmektedir. Eğer 1912 ile 1766 arasında gecen 146 yılda 5
metre atım birikebiliyorsa KAF’ın hızının 30 mm/yıl kadar olması gerekir. Eğer bundan
bir önceki deprem 1343 ise 1776 ile arasında 423 yılda 12.6 metre atım birikmesi
gerekir. Eğer fay bu donemde 17 mm hızla çalışmış ise bu sefer 7.91 metre atım
gerekmektedir. Bu tarihlerin bu durumda Ganos Fayı üzerinde tüm çalışanlar tarafından
gözlemlenen atımlarla ilişkisi yoktur. Özetle 1776 ve 1343 depremleri öne sürüldüğü gibi
Ganos Fayı üzerinde olabilecek depremler değildir.
29
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Uludağ Nasıl Yükseliyor?
Cenk Yaltırak1, Cem Gazioğlu2, Haluk Selim3 ve Zeki Y. Yücel2
İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü Ayazağa, İstanbul
Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, Deniz ve Çevre ABD Vefa, İstanbul
3 İstanbul Teknik Üniversitesi, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, Katıyer ABD, Ayazağa, İstanbul
1
2İstanbul
_________________________________________________________________________
Kuzey Anadolu Fayı’nın Batı Anadolu’da bulunan kollarından biri olan güney kolun
sınırladığı en önemli morfotektonik yapı, 2543 m yüksekliği ile Uludağ’dır. Uludağ
Yükselimi KB-GD doğrultusunda yaklaşık 40 km uzunluğunda 20 km genişliğindedir.
Dağın yüksek paltosu, güney batıya doğru 30-350 arası eğimlidir. Uludağ Yükselimini
kuzeyden normal bileşenli 40-430 arası eğime sahip D-B doğrultulu Bursa Fayı sınırlar.
Uludağ Yükselimini KD cephesinden sınırlayan diğer bir normal fay 340 eğimli KB-GD
doğrultulu Deliçay-Cerrah Fayı’dır . Bu fayların dışında diğer bir fay yay şeklinde Uludağ
zirve çizgisinin güney batısında yer alan 25-450 civarında değişen eğimlere sahip
Soğukpınar Fayı’dır. Bu üç fayın dışında Deliçay-Cerrah Fayı’nın güneybatısında Uludağ
Yükseliminin kuzey doğu cephesinin yüzeyini oluşturan aktif olmayan diğer bir fay yer
alır. Bu fay kuzeyde Bursa Fayı tarafından biçilir. Bu fay yaklaşık 400 eğimli sağ yanal
karakterlidir ve Uludağ Masifi ile Karakaya Karmaşığı arasındaki dokanağı oluşturur.
Fayın KD bloğu aşınarak ortadan kalkmıştır. Bu fayın güneydoğuya Eskişehir’e doğru
devamında benzer şekilde aynı doğrultuda sağ yanal faylar aynı doğrultudaki genç faylar
tarafından kesilmiştir. Bu sağ yanal fay zonu (Trakya Eskişehir Fay Zonu), normal
faylardan yaşlıdır ve güneybatı bloğunun normal faylar tarafından yükseltilmesi ile
yüzeylemiştir. Son bir yılda Soğukpınar Fayı’nın güney batısında sismik aktivite iyice
belirgin bir biçimde faya paralel olarak 4-9 km arasında yığılmıştır. Aynı şekilde bu
aktiviteye koşut olarak Deliçay-Cerrah fayının kuzeyinde sismik aktivite yoğunlaşmıştır.
Uludağ’ın yükselmesi söz konusu ettiğimiz üç fayın denetimindedir. Burada en önemli
nokta KB-GD doğrultulu iki ana fayın KAF güney koluna yaklaşık 450 açı yapmasıdır. Bu
da sağ yanal makaslamanın gerilme bileşenine uygun bir konumdur. Uludağ kuzeyi ve
kuzeydoğusu daha dik yamaçlardan oluşur. Bu kesimleri normal faylarla sınırlanır. Bu
fayların oluşumu ile kuzey ve kuzeydoğu cephesi yükselirken Soğukpınar Fayı, Uludağ
Masifi ile Karakaya birimlerinin arasında bulunan bir dokanağın normal fay olarak
sıyrılması ile aktive olmuş olabilir. Bu durumda Uludağ, Bursa Fayı ve Deliçay-Cerrah
Fayı’nın kuzey cephesini yükseltmesiyle oluşan tiltlenme ile yaklaşık 10-150 güney batıya
eğimlenerek yükselmektedir. Bu da KAF rejiminin sağ yanal hareketine bağlı olarak
gelişmektedir. Bu yükselme yaklaşık 500 m civarındadır.
30
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Gediz Grabeni İçinde Yer Alan Turgutlu (Manisa)
Civarının Tektonik Özellikleri
Gürsel Yanık¹ ve H. Haluk Selim²
¹ İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, İstanbul
² İstanbul Teknik Üniversitesi, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, Ayazağa, İstanbul
_________________________________________________________________________
Batı Anadolu güncel morfo-tektonik yapısı ile genellikle simetrik yapı özelliği
gösteren, yaklaşık doğu-batı uzanımlı graben sistemleri ile şekillenmiştir. Çalışmaya
konu olan Turgutlu (Manisa) bölgesi ve yakın çevresi, yaklaşık 200 km uzunluğa ulaşan
Ege graben sisteminin asimetrik yapısı ile bilinen önemli çöküntü havzalarından biri olan
Gediz grabeni içerisinde yer almaktadır. Çalışma alanındaki Neojen istif kuzey bölümde;
alttan üste doğru Pliyosen yaşlı fluviyal kaba kırıntılılardan oluşan Kuşaklıtepe
formasyonu ve onun üzerine uyumlu bir şekilde gelen ince kırıntılılardan oluşan
Pliyosen-Pleyistosen yaşlı Kanlıtepe formasyonu çökelmiştir. Çalışma alanının güney
bölümündeki Neojen istif ise Üst Miyosen-Pliyosen yaşlı fluviyal kaba kırıntılılardan
oluşan Sarıçalı formasyonu ile başlar. Bu birimin üzerine uyumlu olarak gölsel fasiyese
ait Turgutlu formasyonu gelir. Daha sonra Turgutlu formasyonu üzerinde ince
kırıntılılardan oluşan fluviyal özellikli Pliyosen-Pleyistosen yaşlı Halilbeyli formasyonu
uyumsuz olarak bulunur. İstif son olarak fluviyal kaba kırıntılılardan oluşan PliyosenPleyistosen yaşlı Kupyartepe formasyonu ve alüvyondan oluşur.
Batı Anadolu’da kuzey-güney yönde gerilme tektoniği neticesinde doğu-batı
uzanımlı havzalar ve bunları sınırlayan yaklaşık doğu-batı gidişli normal faylar
gelişmiştir. Bu graben yapısını oluşturan normal faylar KB-GD gidişli antitetik faylar ile
kesilmektedir. Çalışma alanının güney ve kuzeyini sınırlayan bu normal faylar, Gediz
graben sistemini oluşturan ve bölgenin sismik aktivitesini sağlayan genç faylardır.
31
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Kuzey Anadolu Fayı'nın Orta Anadolu Bölümünün GPS Ölçmeleri ile
Güncel Tektonik Özelliklerinin Belirlenmesi
Hakan Yavaşoğlu1, Gürsel Rüzgar1, Orhan Baykal1, Serdar Bilgi1, Rahşan Çakmak2,
Turan Erden1, Semih Ergintav2, Cankut D. İnce1, Himmet Karaman1, Ergin Tarı1,
Ufuk Tarı3 ve Okan Tüysüz3
İstanbul Teknik Üniversitesi, İnşaat Fakültesi, Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü,
Ayazağa, İstanbul
2 TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma Enstitüsü, Gebze, Kocaeli
3 İstanbul Teknik Üniversitesi, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, Ayazağa, İstanbul
1
_________________________________________________________________________
Kuzey Anadolu Fayı (KAF), ürettiği depremlerin sebep olduğu can ve mal kayıpları
nedeniyle ülkemizin en önemli faylarından birisidir. KAF üzerinde yapılmış ve yapılmakta
olan çok sayıda sismik, jeodezik, jeolojik ve jeofiziksel araştırmalar bulunmaktadır.
Ladik-Ilgaz arasındaki bölgede KAF, güneye doğru uzanan içbükey kollar içerir ve bu
kollar genellikle sağ yanal atılımlıdır. Bu kollardan en bilinenleri ve önemli olanları;
Niksar'dan başlayıp Çankırı Havzasına kadar devam eden Sungurlu Fayı ve Merzifon ,
Laçin faylarıdır. İTÜ Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü, TÜBİTAK-Marmara
Araştırma Merkezi-Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü ve İTÜ Avrasya Yer Bilimleri
Enstitüsünce, TÜBİTAK ve İTÜ Araştırma Fonu tarafından desteklenen KAF 'ın LadikIlgaz arasındaki kollarının kinematiğinin GPS ölçmeleri ile belirlenmesi amacını taşıyan
projenin dördüncü GPS kampanyası 2004 yılı ağustos ayında tamamlanmıştır. Proje
2001 yılı ağustos ayında GPS ağının dizaynı ile başlamıştır. Yine 2001 yılı ağustos ayı
içinde 1. periyot, 2002 ağustos ayı içinde 2. periyot ve 2003 yılı ağustos ayı içinde de 3.
periyot ölçmleri ve değerlendirmeleri tamamlanmıştır. 2004 yılı içinde yapılan dördüncü
periyot değerlendirme işlemleri devam etmektedir. Bu bildiride, ORTA-KAF GPS ağı
tanıtıldıktan sonra 3. kampanyanın ardından elde edilen sonuçlar ile KAF'nın orta
kısmında yer alan faylarla sınırlı blokların kinematiklerine ait bilgiler sunulacaktır.
Ayrıca değerlendirmelerin tamamlanması halinde 4. kampanyaya ait ilk sonuçlarda
sunumda verilecektir.
32
POSTER BİLDİRİ ÖZETLERİ
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
Aktif Faylar Üzerindeki Radon Anomalilerine Bir Örnek:
Doğu Anadolu Fay Sistemi
Oktay Baykara1, Murat İnceöz2, Ercan Aksoy2 ve Mahmut Doğru1
Fırat Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, Elazığ
Fırat Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği, Elazığ
_____________________________________________________________________________________________
1
2
Aktif faylar ile radon gazı hareketi arasında yakın bir ilişkinin olduğu öteden beri
bilinmektedir. Ülkemizin iki aktif fay sisteminden birisi olan Doğu Anadolu Fay Sistemi
(DAFS), KD’da Karlıova ilçesi ile GB’da Karataş-Samandağ ilçeleri arasında yer alan,
yaklaşık 700 km uzunlukta ve 30 km genişlikte sol yanal bir doğrultu atımlı fay
sistemidir. DAFS üzerinde fay segmentleri ile radon hareketi arasındaki ilişkiyi ortaya
koyan herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Bu çalışma ile Hazar Gölü’nün KD’da
DAFS’nin ana zonlarından olan Sivrice Fay Zonu üzerinde, CR-39 katıhal nükleer iz
detektörleri kullanılarak 4 adet profil atılmıştır. İz detektörleri, fay segmentlerine dik olan
profiller boyunca 0.5 ile 1 metre arayla toprağın yaklaşık 40-50 cm altına
yerleştirilmiştir. Elde edilen ön bulgular sonucunda, profil boyunca fay segmentlerine
yakın detektörlerde radon konsantrasyonlarının yüksek çıktığı saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Doğu Anadolu Fay Sistemi, aktif fay, radon
34
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
VLF-EM Yönteminin Aktif Fay Çalışmalarında Kullanılması:
Eskişehir Fay Zonu Üzerinde Örnek Bir Çalışma
C.Çağlar Yalçıner, Erhan Altunel ve Volkan Karabacak
Osmangazi Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık. Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Eskişehir
_________________________________________________________________________
Genel doğrultusu BKB – DGD olan Eskişehir fay zonu sağ yönlü doğrultu atım
bileşeni olan aktif bir normal fay zonudur. Eskişehir fay zonunun Eskişehir’in şehir
merkezinin bulunduğu bölgeden geçen segmenti gerek şehrin gelişmesi gerekse alüvyon
dolgu ile örtülü olması nedeniyle yüzeyde net olarak takip edilememektedir. Eskişehir fay
zonu üzerinde yapılan birçok jeolojik ve jeomorfolojik çalışma ile fay zonunun Eskişehir
ve yakın çevresinde nerelerden geçtiği ortaya konulmaya çalışılmış ancak fay zonunun
yüzey izinin net olarak belirlenmesinde bu yüzey verileri yetersiz kalmıştır.
Aktif tektonikte yeni bir yöntem olan Very Low Frequency Electromagnetik (VLFEM) yöntemi örtülü aktif fayların yerlerini belirlemede oldukça başarılı olmaktadır. Bu
nedenle VLF-EM yöntemi Eskişehir fay zonunun belirli bir kısmında kullanılarak fayın
yüzey izi belirlenmeye çalışılmıştır. Bulunan anomaliler incelenerek süreksizlik zonlarının
yerleri tespit edilmiş ve haritalarda gösterilmiştir. Elde edilen sonuçlar daha önce jeolojik
ve jeomorfolojik veriler kullanılarak oluşturulmuş diri fay haritalarıyla karşılaştırıldığında
sonuçların uyumlu olduğu görülmüştür.
Anahtar kelimeler: Aktif fay, yüzey izi, Eskişehir fay zonu, VLF-EM.
35
YAZAR ADRESLERİ
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
AÇIKALIN, Sanem- Osmangazi Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık. Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği
Bölümü, Eskişehir
AKAN, Salih - Osmangazi Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık. Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği
Bölümü, Eskişehir
AKAR, Salih - TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma Enstitüsü,
Gebze, Kocaeli
AKOĞLU, Ahmet M. - İstanbul Teknik Üniversitesi, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü,Ayazağa,
İstanbul ([email protected])
AKSOY, Ercan - Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
([email protected])
AKYÜZ, H. Serdar - İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü,
Ayazağa, İstanbul
ALPAR, Bedri - TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma Enstitüsü,
Gebze, Kocaeli
ALTINOK, Yıldız - İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü,
Avcılar, İstanbul
ALTUNEL, Erhan - Osmangazi Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık. Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği
Bölümü, Eskişehir
BARUTÇU, Burak - İstanbul Teknik Üniversitesi, Enerji Enstitüsü
BAŞ, Mahmut - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğü (ZEDİM),
Laleli, İstanbul
BAYKAL, Orhan - İstanbul Teknik Üniversitesi, İnşaat Fakültesi, Jeodezi ve Fotogrametri
Mühendisliği Bölümü, Ayazağa, İstanbul
BAYKARA
Oktay - Fırat Üniversitesi
([email protected])
Fen-Edebiyat
Fakültesi
Fizik
Bölümü,
Elazığ
BELGEN, Alpay - TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma
Enstitüsü, Gebze, Kocaeli
BİLGİ, Serdar - İstanbul Teknik Üniversitesi, İnşaat Fakültesi, Jeodezi ve Fotogrametri
Mühendisliği Bölümü, Ayazağa, İstanbul
BİNGÖL, A. Feyzi - Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
CANAN, Süleyman - TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma
Enstitüsü, Gebze, Kocaeli
CANBAZOĞLU, Cumhur - Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü, Elazığ
ÇAKIR, Ziyadin - EOST, Institut de Physique du Globe, Strasbourg, Fransa
ÇAKMAK, Rahşan - TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma
Enstitüsü, Gebze, Kocaeli
ÇELEMEN, Mehtap - TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma
Enstitüsü, Gebze, Kocaeli
ÇELİK, Hasan - Erciyes Üniversitesi Yozgat Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği
Bölümü,Yozgat
ÇETİN, Suna - TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma Enstitüsü,
Gebze, Kocaeli
37
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
ÇİÇEK, Esra - Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü,
Bornova, İzmir
ÇONA, Ahmet - Balıkesir Üniversitesi, Mühendislik
Bölümü, Balıkesir
Mimarlık Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği
DİKBAŞ, Aynur - İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü,
Ayazağa, İstanbul
DOĞAN, Uğur - Yıldız Teknik Üniversitesi, Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü, Beşiktaş,
İstanbul
DOĞRU
Mahmut- Fırat Üniversitesi
([email protected])
Fen-Edebiyat
Fakültesi
Fizik
Bölümü,
Elazığ
DURAN, Kemal - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğü (ZEDİM),
Laleli, İstanbul
ERDEN, Turan - İstanbul Teknik Üniversitesi, İnşaat Fakültesi, Jeodezi ve Fotogrametri
Mühendisliği Bölümü, Ayazağa, İstanbul
ERGİNTAV, Semih - TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma
Enstitüsü, Gebze, Kocaeli
ERTURAÇ, M. Korhan - İstanbul Teknik Üniversitesi, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, Ayazağa,
İstanbul
FERRY, Matthieu – IPG Strasbourg, Fransa
GAZİOĞLU, Cem - İstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, Deniz ve Çevre
ABD Vefa, İstanbul
GÖKTEN, Ergun - Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü,
Tandoğan, Ankara
GÜMÜŞ, Salim - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğü (ZEDİM),
Laleli, İstanbul
GÜRSOY, Halil - Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü
([email protected])
HEARN, Elizabeth - Department of Earth and Ocean Sciences, The University of British Columbia,
Vancouver, V6T 1Z4, Canada
İNAN, Sedat - TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma Enstitüsü,
Gebze, Kocaeli ([email protected])
İNCE, Cankut D. - İstanbul Teknik Üniversitesi, İnşaat Fakültesi, Jeodezi ve Fotogrametri
Mühendisliği Bölümü, Ayazağa, İstanbul
İNCEÖZ Murat - Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
([email protected])
İNCİ, Uğur- Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Bornova,
İzmir
KAFAROV, Reşad - TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma
Enstitüsü, Gebze, Kocaeli
KAPLAN, Tülin - Middle East Technical University, Engineering Faculty, Department of Geological
Engineering.
KARABACAK, Volkan - Osmangazi Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık. Fakültesi, Jeoloji
Mühendisliği Bölümü, Eskişehir
38
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
KARABULUT, Hüseyin - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğü
(ZEDİM), Laleli, İstanbul
KARAMAN, Himmet - İstanbul Teknik Üniversitesi, İnşaat Fakültesi, Jeodezi ve Fotogrametri
Mühendisliği Bölümü, Ayazağa, İstanbul
KARAOĞLU, Hikmet - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğü
(ZEDİM), Laleli, İstanbul
KOÇYİĞİT Ali - Middle East Technical University, Engineering Faculty, Department of Geological
Engineering. ([email protected])
KURT, Levent - TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma Enstitüsü,
Gebze, Kocaeli
KÜLAHCI, Fatih - Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü, Elazığ
KÜRÇER Akın - Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Çanakkale,
([email protected])
LENK, Onur - Harita Genel Komutanlığı, Cebeci, Ankara
McCLUSKY, Simon - Department of Earth, Atmospheric, and Planetary Sciences, Massachusetts
Institute of Technology,E 34, 42 Carleton Street, Cambridge, MA 02142, USA
MEADE, Brendan - Department of Earth, Atmospheric, and Planetary Sciences, Massachusetts
Institute of Technology, E 34, 42 Carleton Street, Cambridge, MA 02142, USA
MESCİ, B. Levent - Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü(Eposta: [email protected])
OCAKOĞLU, Faruk- Osmangazi Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık. Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği
Bölümü, Eskişehir
ÖZENER, Haluk - Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü,
İstanbul
PALUTOĞLU, Mahmut- Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü,
Elazığ ([email protected])
PARLAK, Oktay - Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Jeoloji Dairesi, Doğal Afetler
Koordinatörlüğü, Ankara
RAMAZANOĞU, İrfan - Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği
Bölümü, Bornova, İzmir
REILINGER, Robert E. - Department of Earth, Atmospheric, and Planetary Sciences,
Massachusetts Institute of Technology,E 34, 42 Carleton Street, Cambridge, MA
02142, USA
RÜZGAR, Gürsel - İstanbul Teknik Üniversitesi, İnşaat Fakültesi, Jeodezi ve Fotogrametri
Mühendisliği Bölümü, Ayazağa, İstanbul
SAATÇILAR, Ruhi - TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma
Enstitüsü, Gebze, Kocaeli
SAĞIROĞLU, Ayhan - Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü,
Sivas
SAYGILI, Aykut - Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü,
Bornova, İzmir
SELİM, H. Haluk - İstanbul Teknik Üniversitesi, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, Ayazağa, İstanbul
SEYİS, Cemil - TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma Enstitüsü,
Gebze, Kocaeli
39
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 8. Toplantısı (ATAG-8)
22-24 Eylül 2004, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
SÖZBİLİR, Hasan - Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü,
Bornova, İzmir
SUNAL, Gürsel - İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü,
Ayazağa, İstanbul
SÜMER, Ökmen - Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü,
Bornova, İzmir (e-posta : [email protected])
ŞAHİN, Sultan - Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü, Elazığ
TAN, Ebru - TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma Enstitüsü,
Gebze, Kocaeli
TANYOLU, Erkan- Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
([email protected])
TARI, Ergin - İstanbul Teknik Üniversitesi, İnşaat Fakültesi, Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği
Bölümü, Ayazağa, İstanbul
TARI, Ufuk - İstanbul Teknik Üniversitesi, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, Ayazağa, İstanbul
TATAR Orhan - Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Sivas
TEMİZ, Haluk - Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Sivas
TEMİZ, Uğur - Erciyes Üniversitesi Yozgat Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği
Bölümü,Yozgat
TUTKUN Salih Zeki- Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü,
Çanakkale, ([email protected])
TÜYSÜZ, Okan - İstanbul Teknik Üniversitesi, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, Ayazağa, İstanbul
UZEL, Bora - Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü,
Bornova, İzmir (e-mail: [email protected])
YAKAN, Hakan - TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma
Enstitüsü, Gebze, Kocaeli
YAKUPOĞLU, Gülümser - TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma
Enstitüsü, Gebze, Kocaeli
YALÇINER, C. Çağlar - Osmangazi Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık. Fakültesi, Jeoloji
Mühendisliği Bölümü, Eskişehir
YALTIRAK, Cenk - İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü,
Ayazağa, İstanbul
YANIK, Gürsel - İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği
Ayazağa, İstanbul
Bölümü,
YAVAŞOĞLU, Hakan - İstanbul Teknik Üniversitesi, İnşaat Fakültesi, Jeodezi ve Fotogrametri
Mühendisliği Bölümü, Ayazağa, İstanbul
YÜCEL, Zeki Y. - İstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, Deniz ve Çevre
ABD Vefa, İstanbul
ZENGİN, Ercan - Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazığ
40

Benzer belgeler