krizlere yakalanmadan gelişmeyi sürdürmek

Transkript

krizlere yakalanmadan gelişmeyi sürdürmek
B Ý L Ý M S E L
Y A Y I N
O R G A N I
TMSF
yýl:5 sayý:24 Ekim - Kasým - Aralýk 2010
TASARRUF
MEVDUATI SÝGORTA
FONU
KRÝZLERE YAKALANMADAN GELÝÞMEYÝ SÜRDÜRMEK
Þakir Ercan GÜL, Sayfa 3’te
HUKUKÝ YÖNÜYLE
MEVDUAT
ÝLM-Ý TEDBÝR-Ý
MENZÝL
Çaðdaþ EKÝCÝ
Erol ORTABAÐ
Sayfa 14’te
Sayfa 22’de
SORUNLU HALE GELEN
BANKALARA UYGULANAN
ÇÖZÜMLEME YÖNTEMLERÝ
Heval GÖKDEMÝR
Sayfa 35’te
TEMEL PARAMETRELER
SÝGORTA VE RÝSK ÝZLEME DAÝRE BAÞKANLIÐI
Eylül 2009
1,485
2,168
2,416
*Serbest Piyasa
FAÝZ ORANLARI (%)
30.09.2010
31.12.2009
30.09.2009
Gecelik
6,25
6,5
7,25
Mevduat Faizleri*
8,19 **
8,29
8,84
TRLIBOR (O/N)
6,68
6,5
7,25 Kaynak:
TCMB / TBB *Sektör Ortalamasý/1 aylýk **31.07.2010
BORSA ENDEKSÝ
ÝMKB
Sýnai
Mali
Kaynak: ÝMKB
Eylül 2010
65.774
48.926
102.174
Aralýk 2009
52.825
37.899
79.763
YATIRIM ARAÇLARININ GETÝRÝLERÝ
Son Deðer
1 ay öncesine
(12.10.2010)
göre (%)
ÝMKB
Dolar
Altýn (TL/gr)61,81
Altýn (Usd/Ons)
DÝBS Endeksi
(3 aylýk)*
DÝBS Endeksi
(12 aylýk)*
Kaynak: ÝMKB,Reuters
Eylül 2009
47.910
35.238
72.436
1 yýl öncesine
göre (%)
69.675
1,419
3,0
1.348
1.232,25
11,9
-0,5
24,9
8,4
0,5
49,6
-0,5
34,4
8,0
1.329,01
0,6
9,1
*ÝMKB DIBS performans endeksi
GSYÝH
2010 (2.çeyrek) 2009 (2.çeyrek) 2009 (yýllýk)
GSYÝH (milyon TL)
268.495
229.326
952.635
GSYIH (Büyüme)*
%10,3
-%7.6
-%4,7
Kaynak: TÜÝK
*Büyüme oranlarý sabit fiyatlarla ve çeyrek dönemlere aittir.
Avrupa Hesaplamalar Sistemi’ne (ESA95) göre hazýrlanan yeni seri
ÝÞGÜCÜ VERÝLERÝ(%)
Haziran2010
Aralýk 2009
Haziran 2009
Ýstihdam Oraný*
44,7
41,2
42,5
Ýþsizlik Oraný
10,5
14
13
Kaynak: TÜÝK
*Ýstihdam/15 ve daha yukarý yaþtaki nüfus
ÖDEMELER DENGESÝ ÖZET (BÝRÝKÝMLÝ)
(milyon USD)
Aðustos 2010 Aralýk 2009 Aðustos 2009
Cari Ýþlemler Hesabý
-33.645
-14.042
-15.663
Dýþ Ticaret Dengesi
-42.192
-24.856
-26.136
Toplam Ýhracat
117.530
109.646
112.128
Toplam Ýthalat
-159.722
-134.491
-138.264
Ýhracat/Ýthalat
%73,58
%81,5
%81,1
Kaynak: TCMB (Veriler bir sonraki ayýn 2 inci haftasý açýklanmaktadýr.)
MERKEZÝ YÖNETÝM BORÇ VERÝLERÝ
(milyar USD)
Aðustos 2010 Aralýk 2009 Aðustos 2009
Ýç Borç Stoku
229,2
219,2
211,7
Dýþ Borç Stoku
76,3
74,1
73,4
Toplam
305,5
293,3
285,1
Kaynak: Hazine Müsteþarlýðý
Temmuz 2009
215.458
268.219
52.761
440
BANKACILIK SEKTÖRÜ VERÝLERÝ
ÞUBE ve PERSONEL SAYILARI (Aðustos 2010)
Mevduat
Katýlým
Kalkýnma ve
Bank.
Bank.
Yatýrým Bank.
Banka sayýsý
32
4
Yurtiçi Þube
9.167
592
41
Yurtdýþý Þube
61
2
1
Yurtiçi Personel
170.695 12.387
5.390
Yurtdýþý Personel
593
7
2
BÝLANÇO BÜYÜKLÜKLERÝ (Aðustos 2010)
Mevduat
Katýlým
Kalkýnma ve
milyon YTL
Bank.
Bank.
Yatýrým Bank.
Toplam Aktifler
Toplam Krediler
Konut Kredileri
Kredi Kartlarý
Takipteki Alacaklar
Menkul Kýymet
Mevduat/Kat.Fon
Özkaynak
Toplam Bilanço
Dýþý Ýþlemler
-Gayrinakdi Kredi
ve Yükümlülükler
-Taahhütler
YPNGP*
Toplam
13
9.800
64
188.472
602
Toplam
838.737
422.462
51.016
41.298
2.929
266.847
537.229
104.831
732.741
38.611
26.968
2.913
838
359
1.474
29.275
5.169
126.190
28.341
14.481
57
66
3.806
13.237
21.506
905.739
436.911
53.986
42.136
3.454
272.128
566.503
123.237
880.137
122.802
20.346
8.221
151.369
609.939
2.121
105.844
66
13.285
60
728.768
2.247
MEVDUAT VE KATILIM FONU
milyon TL
Aðustos 2010
MEVDUAT HESABI
537.229
Dth oraný
%31
29.275
KATILIM FONU
%36,5
Dth oraný
566.503
TOPLAM
%31,4
Dth oraný
milyon TL
49
Temmuz 2007 Aralýk 2009
487.907
539.570
%33,5
%30
26.711
28.710
%37
%35
514.618
568.279
%33,7
%36
Aðustos
2010
Temmuz
2010
Aralýk
2009
Sigorta kapsamýndaki mevduat
136.290 135.717 129.002
Dth oraný
%22,64 %22,48 %24,49
9.366
Sigorta kapsamýndaki katýlým fonu
10.411 10.329
Dth oraný
%23,36 %22,70 %23,64
TOPLAM
146.701 146.223 138.388
Dth oraný
%22,69 %22,49 %24,43
*Mudiler her bir bankada ayrý ayrý sayýlmýþtýr.
BANKACILIK SEKTÖRÜ SERMAYE YETERLÝLÝK ORANI (%)
%
Aðustos 2010 Temmuz 2010 Aralýk 2009
18,07
18,05
Mevduat Bankalarý
19,12
14,48
15,38
Katýlým Bankalarý
15,34
61,31
60,20
Kalk. ve Yat.Ban.
60,31
19,33
19,34
Bankacýlýk Sektörü
20,47
Kaynak: BDDK
SÝGORTA PRÝM TAHSÝLATLARI
Milyon TL
Haziran 2010
Mevduat Bankalarý
172.892
Katýlým Bankalarý
16.606
TOPLAM
189.498
2009
693.829
46.117
739.936
Haziran 2009
170.889
12.350
183.249
TMSF - Büyükdere Cad. No:143 Esentepe Ýstanbul Tel: (212) 340 22 00 Faks: (212) 288 53 35 www.tmsf.org.tr
Bilgi ve Önerileriniz için: Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi e-mail:[email protected] Tel: (212) 340 10 57
Kurum içinde baþvuru kaynaðý olarak kullanýlmak üzere derlenmiþ bilgilerden oluþur. Resmi baðlayýcýlýðý yoktur.
NOTLAR
Bankacýlýk sektörü aktif büyüklüðü Nisan 2008 tarihi itibariyle 629,9 milyar YTL seviyesindedir.
Toplam aktiflerin %51,6’sýný krediler, %28,3’ünü menkul deðerler cüzdaný oluþturmaktadýr.
Toplam mevduat / katýlým fonu büyüklüðü 395,4 milyar YTL seviyesindedir. Mevduat / katýlým fonunun %35,7’si YP, %64,3’si TP mevduat / katýlým fonlarýndan oluþmaktadýr.
Aralýk 2009
1,497
2,148
2,428
Aralýk 2009
215.060
267.275
-52.215
986
Kaynak: BDDK
DÖVÝZ KURU GELÝÞMELERÝ*
Eylül 2010
USD
1,447
EURO
1,975
GBP
2,316
Kaynak: REUTERS
KONSOLÝDE BÜTÇE (BÝRÝKÝMLÝ)
(milyon TL)
Temmuz 2010
Gelirler
236.794
Harcamalar
286.981
Bütçe Dengesi
50.187
Faiz Dýþý Denge
2.578
Kaynak: Maliye Bakanlýðý
*Yabancý Para Net Genel Pozisyonu-
FÝYATLAR GENEL DÜZEYÝNDEKÝ GELÝÞMELER (%) (Eylül)
Aylýk 12 aylýk ortalama* Önceki yýlýn ayný ayýna göre
ÜFE
0,51
6,89
8,91
TÜFE
1,23
8,16
9,24
Kaynak: TÜÝK (Veriler bir sonraki ayýn ilk haftasý açýklanmaktadýr.)
(*Cari ay dahil 12 ay ortalamasýnýn, bir önceki 12 aya oraný)
Kaynak: BDDK
milyon USD
GENEL EKONOMÝK VERÝLER
ÝÇÝNDEKÝLER
B Ý L Ý M S E L
Y A Y I N
O R G A N I
TMSF
yýl:5 sayý:24 Ekim - Kasým - Aralýk 2010
TASARRUF
MEVDUATI SÝGORTA
FONU
KRÝZLERE YAKALANMADAN GELÝÞMEYÝ SÜRDÜRMEK
2. EDÝTÖR’DEN
Dr. Yusuf ADIGÜZEL
3. KRÝZLERE YAKALANMADAN GELÝÞMEYÝ SÜRDÜRMEK
Þakir Ercan GÜL
Þakir Ercan GÜL, Sayfa 3’te
5. BANKA ÇÖZÜMLEME SÜRECÝNDE AÇIK BANKA YARDIMI UYGULAMALARI
Çiðdem AKDAÐ
10. BANKA BÝRLEÞME ve DEVRALMA ÝÞLEMLERÝ
Yasemin ÞENOL
14. HUKUKÝ YÖNÜYLE MEVDUAT
Çaðdaþ EKÝCÝ
HUKUKÝ YÖNÜYLE
MEVDUAT
ÝLM-Ý TEDBÝR-Ý
MENZÝL
Çaðdaþ EKÝCÝ
Erol ORTABAÐ
Sayfa 14’te
Sayfa 22’de
SORUNLU HALE GELEN
BANKALARA UYGULANAN
ÇÖZÜMLEME YÖNTEMLERÝ
Heval GÖKDEMÝR
Sayfa 35’te
20. IADI 8. YILLIK TOPLANTISI ve ETKÝN MEVDUAT SÝGORTACILIÐI SÝSTEMLERÝ ÝÇÝN
TEMEL PRENSÝPLER KONULU KONFERANSI
Elif ARIPINAR
22. ÝLM-Ý TEDBÝR-Ý MENZÝL
Erol ORTABAÐ
27. AMERÝKA’NIN BATI EYALETLERÝNDE BANKA MEVDUATLARININ SÝGORTALANMASI
Fatih DENÝZ
32. AVRUPA BÝRLÝÐݒNDE MEVDUAT SÝGORTACILIÐINA ÝLÝÞKÝN GELÝÞMELER
Anýl ERTANOÐLU
35. SORUNLU HALE GELEN BANKALARA UYGULANAN ÇÖZÜMLEME YÖNTEMLERÝ
Heval GÖKDEMÝR
39. SÝSTEMÝK RÝSK KONUSUNDA AVRUPA BÝRLÝÐݒNDEKÝ GELÝÞMELER:
Larosière Planý Çerçevesinde ESRB’nin Kuruluþu
Evrim APAN CEYLAN
43. Türk Ceza Kanunu Açýsýndan Kamu Görevlisi Kavramý ve Bu Kavram Çerçevesinde
TMSF PERSONELÝNÝN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ
Cemal KARAMUSTAFA
48. DÜNYADAN HABERLER
Fatih Deniz
: H. Bayram Babacan
: Dr. Yusuf Adýgüzel
Sorumlu Yazýiþleri Müdürü
: Kamil Oðuz
Danýþma Kurulu
: Doç. Dr. Cüneyt Koyuncu - Dumlupýnar Üniversitesi, Doç. Dr. Fuat ErdaL - Adnan Menderes Üniversitesi,
Y A Y I N
Yayýn Yönetmeni
Prof. Dr. Halil Seyidoðlu - Doðuþ Üniversitesi, Doç.Dr. Muhsin Kar - Kahramanmaraþ Sütçü Ýmam Üniversitesi, Doç. Dr. Rahmi
B Ý L Ý M S E L
O R G A N I
TMSF Adýna Sahibi
Doç. Dr. Yusuf Bayraktutan - Kocaeli Üniversitesi, Prof. Dr. Zekai Özdemir - Ýstanbul Üniversitesi, Dr. A. Kadir Tuna - Ýstanbul
Deniz Özbay - Marmara Üniversitesi, Doç. Dr. Rasim Yýlmaz - Trakya Üniversitesi, Prof. Dr. Recep Tarý - Kocaeli Üniversitesi, Dr. Ýlyas
Karabýyýk - Selçuk Üniversitesi, Prof. Dr. Sabri Orman - Ýstanbul Ticaret Üniversitesi, Doç. Dr. Selahattin Bekmez - Muðla Üniversitesi,
Üniversitesi, Dr. Bekir Gövdere – Süleyman Demirel Üniversitesi
Yayýn Kurulu
: Dr. Rýdvan Çabukel, Zülfükar Kamberoðlu, Turan Korkmaz, Haluk Ersoy, Ahmet Yýlmaz, Ali Göçer, Ýsmail Güler
Yayýn Türü
: Yerel Süreli
Yayýn Periodu
: 3 Aylýk - Ekim - Kasým - Aralýk 2010
Görsel Tasarým
: 1111 Adam Yapým &Tanýtým
Adres
: Büyükdere C. No:143 34394 Esentepe/ istanbul
E-posta
: [email protected]
Tel
: 0 212 340 16 11
Faks
: 0 212 288 53 35
Baský
: Yöm Basým
Baský Tel
: 0 212 671 16 17
TMSF Çatý Basýn ve Halkla iliþkiler Müdürlüðü tarafýndan hazýrlanmaktadýr. Telif haklarý TMSF'ye aittir. Yazýlarýn sorumluluðu yazarlarýna aittir.
TMSF
EDÝTÖR’DEN
Merhaba
TMSF’nin baþarý yolculuðu aslýnda
Türkiye’nin baþarý yolculuðudur. TMSF’nin
baþarý hanesine koyulan her artý Türkiye’nin
sýrtýndan kaldýrýlan bir yüktür. Bu yükün
kalkmasý ülkenin enerjisini ve kaynaklarýný
daha verimli kullanmasýna katký
saðlamaktadýr. Örneðin Saba Fakes
tarafýndan Türkiye Cumhuriyeti aleyhine
açýlan 19 milyar dolarlýk tazminat davasýnýn
TMSF ve dolayýsýyla Türkiye lehine
sonuçlanmasý neticesinde, bu rakamýn
ülke ekonomisinde sahip olduðu pay göz
önünde bulundurulduðunda TMSF’nin
önemi daha iyi anlaþýlmaktadýr.
Baþkanýmýz Sayýn Þakir Ercan Gül’ün
küresel kriz baðlamýnda ABD ve AB
uygulamalarý ile Türkiye’nin uygulamalarýný
karþýlaþtýrdýðý Stratejik Düþünce
Enstitüsü’nde yaptýðý konuþmada ortaya
koyduðu örnekler TMSF’nin Türkiye
ekonomisine ve diðer ülkelere örneklik
teþkil etmesi açýsýndan dolaylý olarak dünya
ekonomisine saðladýðý katkýyý gözler önüne
sermiþtir. Baþkanýmýzýn bu konuþmasýna
esas teþkil eden metni bu sayýmýzýn kapak
konusu olarak sizlerin dikkatine sunuyoruz.
Ayrýca bu sayýmýzda yine küresel kriz
kapsamýnda gerçekleþtirilen Açýk Banka
Yardýmý uygulamasýný konu alan “Banka
Çözümleme Sürecinde Açýk Banka Yardýmý
Uygulamalarý” baþlýklý makaleyi Çiðdem
Akdað kaleme aldý. “Banka Birleþme ve
Devralma Ýþlemleri”ni Yasemin Þenol
inceledi.
Dr. Yusuf Adýgüzel
Yayýn Yönetmeni
TMSF Basýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürü
2
Çaðdaþ Ekici mevduatý hukuki yönüyle ele
aldý. IADI’nin 8. Yýlýnda gerçekleþtirdiði
“Etkin Mevduat Sigortacýlýðý Sistemleri Ýçin
Temel Prensipler” konulu konferansý Elif
Arýpýnar deðerlendirdi. Erol Ortabað henüz
pek ele alýnmamýþ bir konu olan “Ýlm-i
Tedbir-i Menzil” hakkýnda bir araþtýrma
kaleme aldý.
Fatih Deniz “Amerika’nýn Batý Eyaletlerinde
Banka Mevduatlarýnýn Sigortalanmasý”ný
incelerken, Anýl Ertanoðlu ise “Avrupa
Birliði’nde Mevduat Sigortaclýðýna Ýliþkin
Güncel Geliþmeler”i aktardý. Heval
Gökdemir “Sorunlu Hale Gelen Bankalara
Uygulanan Çözümleme Yöntemleri”ni,
Cemal Karamustafa ise “TCK Açýsýndan
TMSF Personelinin Deðerlendirilmesi”ni
kaleme aldý.
Dergimizin dolu dolu hazýrlanmasýna
katkýda bulunan tüm akademisyen ve
araþtýrmacý arkadaþlara teþekkür ediyor,
önümüzdeki sayýlarda da katkýlarýný
bekliyoruz.
Gelecek sayýmýzda buluþmak üzere...
TMSF
KRÝZLERE YAKALANMADAN
GELÝÞMEYÝ SÜRDÜRMEK*
Dünya ekonomisinin globalleþen yapýsý, krizin etkilerinin en az birkaç yýl daha sürebileceðini
öngörmektedir. Son yayýmlanan istatistiki bilgiler, ülkelerin krizden deðiþen oranlarda
etkilendiðini ve etkilenmeye devam edeceðini teyit etmektedir.
2008 Sonbaharýyla birlikte patlak veren küresel
krizin olumsuz etkileri halen tüm dünyada
hissedilmektedir. A.B.D.’de ekonomik durgunluk
ve iþsizlik alýnmakta olan önlemlere raðmen
aþýlamamýþtýr. Dünya ekonomisinin globalleþen
yapýsý, krizin etkilerinin en az birkaç yýl daha
sürebileceðini öngörmektedir. Son yayýmlanan
istatistiki bilgiler, ülkelerin krizden deðiþen oranlarda
etkilendiðini ve etkilenmeye devam edeceðini teyit
etmektedir.
Ancak doðaldýr ki bu dönem, dünya ekonomilerinin
pek çoðu için yüzyýlýn en derin ekonomik sorunlarýyla
boðuþmak yanýnda liberalleþme ve globalleþme
gibi temel kavramlarýn da tartýþýldýðý bir dönem
olmuþtur. Liberal ekonomik anlayýþýn ve özel
teþebbüsün asýl olarak algýlandýðý ABD ve
Ýngiltere’de, devlet yardýmlarý nedeniyle bankalar
ve sanayi kuruluþlarýnýn önemli bir kýsmý kamunun
kontrolüne geçmiþtir. Aslýnda sorun liberal ekonomik
sistem deðil, sistemdeki piyasa katýlýmcýlarýnýn bunu
kötüye kullanmalarý ile denetleme ve düzenleme
otoritelerinin yeterli yetki ve güce sahip
olmamalarýdýr.
Küresel kriz ve sonrasýnda baþta ABD olmak üzere
pek çok ülke zaman içinde büyüyüp detaylanan
finansal mozaiklerinin taþlarýný bir bir yerinden
oynatýp tekrar incelemeye koyulmuþtur. Benzer
þekilde finansal sistemi intizam içinde tutmasý
gereken düzenlemelerin yeterliliði ve yerindeliði
tartýþýlýr olmuþtur. Globalleþen bir bankacýlýk
sisteminde global otoritelerin önemi daha da iyi
anlaþýlmýþtýr. Global ekonomik sistemin iþlerliðinden
sorumlu G20 mekanizmasý ve buna baðlý olarak
çalýþan Finansal Ýstikrar Kurulu oluþturulmuþtur.
Bu kapsamda, akademik ve resmi tartýþmalarda þu
sorulara cevap aranmýþtýr: Krizin sorumlusu gitgide
karmaþýklaþan enstrüman ve iþlemlerin kendisi mi,
yoksa bu karmaþýk enstrüman ve iþlemlerin
insanoðlunun zafiyetleri nedeniyle kötüye
kullanýlmasý mýydý? Yoksa sorumluluðun büyük
bölümü, hýzla geliþen bu yapýya ayak uyduramayan
düzenleyici otoritelerde ve boþluklarý olan
düzenlemelerde miydi? Hem sofistike piyasalarýn
yarattýðý deðerlerden faydalanmak, hem de hatalarý
veya kötüye kullanýlma olasýlýklarýný minimize etmek
için yapýlmasý gerekenler nelerdi?
Dünya son yýllarda bir yandan bu harmaný
ayýklamakla uðraþmýþ, bir yandan ise krizin etkilerini
tecrübe etmeye devam etmiþtir.
Lehman Brothers’ýn batmasýndan sonra hýzlanan
kriz sürecinde, geliþmiþ ülkeler tarafýndan bankalara
ve finansal kuruluþlara tek veya toplu olarak
uygulanan programlarla destek saðlanmýþtýr. Bu
destekler, bankalara sermaye konulmasý, piyasadan
borçlanmalarýný kolaylaþtýrmak için yükümlülüklerine
açýk garanti verilmesi, bankalarýn risklerinin
azaltýlmasý ve büyük kayýplarýn önlenmesi için deðeri
düþen menkul kýymetlerin satýn alýnmasý veya bunlara
garanti verilmesi þeklinde olmuþtur. Bu
müdahalelerin temel amacý, finansal aracýlýk hizmeti
yapan kuruluþlarýnýn birlikte batmalarýnýn önlenmesi
ve finansal aracýlýk fonksiyonunun devamýný
saðlamaya yöneliktir. Sonuçta uygulanan çeþitli
programlar yoluyla, geliþmiþ ülkeler yaklaþýk 5 trilyon
EUR destek saðlamýþlardýr. Bu tutar, GSYH’larýnýn
yaklaþýk %20’ine tekabül etmektedir1.
Diðer taraftan, ülkelerin büyümeyi sürdürmek ve
ekonomik daralmanýn etkilerini azaltmak için çeþitli
maliye politikalarýný uyguladýklarý görülmektedir.
Bu politikalar alt yapý yatýrýmlarý, KOBݒlerin ve
çiftçilerin desteklenmesi, konut ve inþaat desteði,
stratejik sektörlerin desteklenmesi gibi yöntemlerle
harcamalarýn artýrýlmasýný kapsamaktadýr. Ayrýca,
gelir vergisi, kurumlar vergisi ve KDV gibi dolaylý
vergilerde istisna ve muafiyetlerin sýnýrýnýn geniþletilmesi ve oranlarýn düþürülmesi suretiyle harcamayý
teþvik edici yollara baþvurulmuþtur. 2009 yýlýnda
bu önlemlerin büyüklüðü, G20 ülkelerinde ortalama
GSYH’nýn %1,5’u oranýnda gerçekleþmiþtir 2 .
A.B.D.’de 2009 yýlýnda 140, 2010 yýlýnda ise þimdiye
dek 129 banka batmýþ ve böylece son küresel krizde
batan ve Amerikan Mevduat Sigorta Kurumu olan
FDIC’ye devredilen banka sayýsý 300’e dayanmýþtýr.
Söz konusu bankalarýn FDIC’ye maliyeti yaklaþýk 65
milyar dolar olmuþtur. Ancak maliyetler bununla
sýnýrlý deðildir. Federal hükümet ve Merkez Bankasý
toksik kaðýtlarý almak veya sermaye koyarak finansal
kuruluþlarýn yaþamasýný saðlamak için yaklaþýk 6
trilyon USD maliyete katlanmýþtýr. Washington
Mutual gibi bazý bankalar ise FDIC’nin hazýrlýklý
yapýsý ve deneyimi sayesinde kamuya yüksek maliyet
oluþturmadan tekrar ekonomiye kazandýrýlmýþtýr.
Diðer taraftan bu dönemde daha verimli çalýþan
piyasalar ve etkin bir denetime kavuþabilme yönünde
pek çok düzenlemeye gidilmiþtir. Bu kapsamda,
finansal iþlemlerde þeffaflýðýn artýrýlmasý, müþterilerin
korunmasý, sistemik riskin önlenmesi, sermaye
piyasasý aracý kuruluþlarýnda kaldýraçlarýn
sýnýrlandýrýlmasý gibi hususlarda yasal düzenlemeler
yapýlmýþtýr. Ayrýca, mevduat sigortacýlýðýnda prim
sistemi yenilenmiþ ve mevduat sigorta limiti 100.000
Þakir Ercan GÜL
TMSF Baþkaný
*TMSF Baþkaný Þakir Ercan GÜL’ün
Stratejik Düþünce Enstitüsü’nde
07.10.2010 tarihinde yaptýðý
konuþmaya esas teþkil eden metindir.
3
TMSF
Denilebilir ki Türk finansal
sistemi Küresel krize diðer pek
çok ülkeye nazaran güçlü bir
pozisyonda girmiþ, bu dönemde
de güven vermeyi baþarmýþtýr.
TMSF de dahil olmak üzere
Finansal Güvenlik Aðý üyeleri
2001 krizi ve sonrasýnda yapmýþ
olduðu gibi Küresel kriz
sonrasýnda da yapýsal
deðiþikliklere gitme gereðini
hissetmemiþlerdir. TMSF küresel
kriz döneminde mevduat sigorta
limitini dahi yükseltme gereði
hissetmemiþtir.
dolardan 250.000 dolara yükseltilmiþtir. FDIC’ye
sistemik risk oluþturabilecek banka dýþý finansal
kuruluþlarýn çözümlenmesi yetkisi verilmiþtir.
Benzer þekilde Ýngiltere’de küresel krizin hemen
baþýnda, 2007 yýlýnda batan Northern Rock isimli
bankaya yaklaþýk 55 milyar sterlin tutarýnda kaynak
aktarýlmýþtýr. Küresel kriz sýrasýnda ise söz konusu
ülkede 76 milyar sterlin tutarýndaki kamu kaynaðý,
mali durumlarýný düzeltmek üzere ülkenin en büyük
bankalarý olan Royal Bank of Scotland ve Lloyds’a
sermaye olarak aktarýlmýþtýr. Bunun sonucunda
Ýngiltere Hazinesi söz konusu bankalarýn önemli
oranda hisselerine sahip olmuþtur. Tüm bu
geliþmelerin sonucu olarak ülkede 140 yýldan sonra
ilk defa bankacýlýktan kaçýþ yaþanmýþtýr.
Bu geliþmeler doðrultusunda TMSF’nin de üye olduðu
Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði (IADI) ve
Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Forumu (EFDI)
çalýþmalarýný daha da yoðunlaþtýrmýþtýr. Finansal
Ýstikrar Kurulu (FSB), IMF ve Basel Bankacýlýk Denetim
Komitesinin de iþbirliðiyle Etkin Mevduat Sigortacýlýðý
için Temel Prensipler’i yayýnlamýþtýr. Mevduat
Sigortacýlýðý Direktifleri de büyük ölçüde deðiþime
uðramýþtýr.
Bildiðimiz gibi, tüm bu geliþmeler içinde ülkemiz
ekonomisinin durumu ise diðer pek çok ülke
ekonomisinden daha olumlu seyretmiþtir.
Ülkemizde, bankacýlýk ve finansal kuruluþlar için
geliþmiþ ülkelerde olduðu gibi sermaye konulmasý
veya garanti verilmesi gibi doðrudan bir desteðe
ihtiyaç duyulmamýþtýr. Bütün dünyadaki uygulamalara
paralel ve olumlu ekonomik geliþmelerin sonucu
olarak Merkez Bankasý gösterge faizlerini ve zorunlu
karþýlýk oranlarýný düþürmüþtür. BDDK tarafýndan
kredi karþýlýklarýna iliþkin düzenlemeler esnetilmiþ ve
kredilerin yeniden yapýlandýrýlmasý teþvik edilmiþtir.
KOBݒlerin kredi almalarýný kolaylaþtýrmak için kredi
garanti fonunun etkinliðini artýrmaya ve Eximbank’ýn
kredilendirme imkanlarýný geniþletmeye yönelik
çalýþmalar yapýlmýþtýr. Bakanlar Kurulu mevduata
güvence verme yetkisini 2 yýl süreyle üzerine almýþtýr.
1 An assessment of financial sector rescue
programmes, BIS Papers, No 48, Monetary and
Economic Department
July 2009. Ayrýca, bu konuda çeþitli çalýþmalar
yapýlmýþ ve kullanýlan hesaplama yöntemine göre
farklý rakamlar görülebilmektedir. IMF tarafýndan
yapýlan çalýþmada sadece ABD’de verilen
desteklerin tutarýnýn GSYH’nýn %73,7’sine ulaþtýðý
ifade edilmektedir. INTERNATIONAL MONETARY
FUND, The State of Public Finances: Outlook and
Medium-Term Policies After the 2008 Crisis,
Prepared by the Fiscal Affairs Department s.7.
2 INTERNATIONAL MONETARY FUND, The State
of Public Finances: Outlook and Medium-Term
Policies After the 2008 Crisis, Prepared by the
Fiscal Affairs Department s.16.
4
Bu süreçte, 2002 yýlýndan beri uygulanmakta olan
mali disipline devam edilmiþ ve harcamalarý artýrýcý
politikalara girilmemiþtir. Stratejik sektörlerde istihdamý
sürdürmeye yönelik olarak KDV oranlarý geçici süreyle
düþürülmüþtür. Mali disiplin ve ekonomik istikrarýn
sürdürülmesi piyasalarda güveni artýrmýþ ve faizlerin
düþmesine katký saðlamýþtýr. Kaynak maliyetlerinin
düþmesi ve piyasa katýlýmcýlarýnýn yatýrým
perspektiflerinin daha uzun vadeliye dönmesi
büyümeye destek saðlamýþtýr.
Türk bankacýlýðýnýn yalýn yapýsý, 2001 krizi sonrasýnda
alýnmýþ olan önlemler ve kredilendirme süreçlerinde
gösterilen titizlik, finansal sistemimizin küresel krize
güçlü bir pozisyonda tanýklýk etmesini saðlamýþtýr.
2001 krizi sonrasýnda Türk bankacýlýk sektörü zayýf
bankalardan büyük ölçüde arýnmýþ, faaliyetine devam
eden bankalar ise uygulanan yeni politika ve
düzenlemelerle daha saðlýklý bir yapýya
kavuþturulmuþtur.
2001 krizi öncesi, kriz dönemi ve sonrasýnda TMSF’ye
Türk bankacýlýk sektörünün %20’si büyüklüðünde
banka devri olmuþtur. Bu bankalardan pek çoðunun
batma sebebi ise salt mali zafiyete düþmeleri deðil,
hakim ortaklarý ve yöneticileri tarafýndan istismar
edilmeleridir.
2001 krizi sonrasýnda TMSF sektörden arýndýrýlan
çok sayýda zayýf bankayý devralma, yeniden
yapýlandýrma ve çözümleme rollerini yerine getirmiþtir.
Kendisine intikal eden sorunlu varlýklarýn ekonomiye
kazandýrýlmasý yoluna gitmiþtir. Ve gerçekleþtirilen
tüm bu faaliyetlerde kamuya olan maliyetin
azaltýlmasý hedefi güdülmüþtür.
Krizi takip eden yýllarda BDDK’ca hayata koyulan
çok sayýda düzenleme bankalarýn iç kontrolü,
risklerinin modern yöntemlerle ölçülmesi ve
gerektiðinde önlem alýnmasýna yönelik olmuþtur.
Ayrýca banka kaynaklarýnýn istismarýný önlemeye
yönelik hüküm ve uygulamalar yaþanan acý
tecrübelerin tekrarlanmamasý yönünde atýlan önemli
adýmlardýr.
Bu dönemde TMSF’de de -yetki ve sorumluluklarýnýn
geniþlemesi sayesinde- yeni uygulama ve
düzenlemelere gidilmiþ, finansal istikrara katký
yönünde yeni adýmlar atýlmýþtýr. TMSF yýllardýr riske
dayalý prim sistemi ve uzaktan gözetim sistemleriyle
bankalarýn riskten kaçýnmasýný özendirmekte, finansal
güvenlik aðýnýn diðer üyeleriyle dayanýþma halinde
bulunarak bankalarýn TMSF’ye devredilme olasýlýklarýný
inceleyip etkin çözümleme senaryolarý
oluþturmaktadýr.
Denilebilir ki Türk finansal sistemi Küresel krize diðer
pek çok ülkeye nazaran güçlü bir pozisyonda girmiþ,
bu dönemde de güven vermeyi baþarmýþtýr. TMSF
de dahil olmak üzere Finansal Güvenlik Aðý üyeleri
2001 krizi ve sonrasýnda yapmýþ olduðu gibi küresel
kriz sonrasýnda da yapýsal deðiþikliklere gitme gereðini
hissetmemiþlerdir. TMSF küresel kriz döneminde
mevduat sigorta limitini dahi yükseltme gereði
hissetmemiþtir.
Bugün AB’de bankalarýn sýnýr ötesi iþlemlerinin artmýþ
olmasý ve bankacýlýk sistemine olan güven kaybý
nedeniyle mevduat sigortacýlýðý direktifinde ciddi
deðiþiklikler öngörülmektedir. TMSF bu deðiþiklikleri
ve muhtemel etkilerini çok yakýndan takip etmektedir.
En temel deðiþiklik mevduat sigortasýnýn 100.000
EUR’a yükseltilmesidir. Krizin en önemli kýsmýný
sorunsuz atlatmýþ olmakla birlikte AB müktesebatýna
uyum çalýþmalarý kapsamýnda bu deðiþiklikle ilgili
çalýþmalar yapmaktayýz.
Sonuç olarak, ekonominin devrevi hareketlerinden
kaynaklý ekonomik daralmalar liberal ekonomilerde
doðal karþýlanmaktadýr. Ancak, bankalarýn kredi
mekanizmalarý olan asli unsurlarý yerine spekülatif
iþlemlerde yoðunlaþmasý ve denetim otoritelerinin
görev, yetki ve kapasitelerinin yetersiz kalmalarý
global krizin derinleþmesine neden olmuþtur. Yeni
kurulan G20 ve FSB gibi yapýlarda alýnan düzenleme
kararlarý bu krizin aþýlmasýna ve denetim boþluklarýnýn
giderilmesine katký saðlayacaktýr.
MAKALE
BANKA ÇÖZÜMLEME SÜRECÝNDE
AÇIK BANKA YARDIMI UYGULAMALARI*
Sorunlu hale gelen bankalarýn iflasýnýn önlenerek bankacýlýk sistemi içinde varlýðýnýn
devam ettirilmesini saðlamak amacýyla kullanýlan Açýk Banka Yardýmý uygulamasý, banka
çözümleme teknikleri içerisinde “sigortalý mevduat tutarýnýn ödenmesi ve banka tasfiyesi”
ile “satýn alma ve üstlenme” yöntemlerine kýyasla farklý bir kategoriye sahiptir.
Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði (“IADI”)
tarafýndan yayýmlanan “Etkin Mevduat Sigorta
Sistemleri için Asli Prensipler” çerçevesinde
diðer çözümleme tekniklerine ilave olarak
“Open Bank Financial Assistance/Open Bank
Assistance” adýyla tanýmlanan ABY yöntemine,
özellikle sistemik kriz durumunda finans
sektörünü korumak isteyen ülkeler tarafýndan
normal zamanlardan daha fazla aðýrlýk verildiði
gözlenmektedir.
Bazý ülkelerde sistemik krizin yaþanmadýðý
koþullarda da iflas edemeyecek kadar büyük
ölçekli (Too Big To Fail-TBTF) olarak nitelendirilen
bankalara bu kapsamda devlet desteðinde
bulunularak faaliyetlerine devam etmeleri
saðlanmaktadýr. Normal koþullarda bir bankanýn
açýk banka yardýmý alabilmesi için, finansal
kuruluþun iflas etmesinin ülke ekonomisinde
ciddi etkiler yaratacak ölçekte bir büyüklüðe
sahip olmasý ve mali yapýsýnýn henüz iflas
noktasýna gelecek kadar kötüleþmemiþ olmasý
(geçici likidite veya sermaye ihtiyacý) önemlidir.
Ancak, kriz koþullarýnda çoðu zaman bu
hususlar deðerlendirmede dikkate alýnmayýp,
devlet baþkanlarý seviyesinde ilan edilen geniþ
kapsamlý ekonomik istikrar ve kurtarma
paketleri (Bail-out programs) uygulamaya
konularak, finansal kuruluþlara açýk banka
yardýmýnda bulunulmaktadýr. Diðer taraftan,
kriz ortamýnda bazý ülkelerde finans
sektörünün yanýsýra, reel sektörde faaliyet
ABY uygulamasýnda temel amaç, sorun yaþayan
bankalarýn bankacýlýk faaliyetlerini kesintiye
uðramadan devam ettirmesini saðlayarak, olasý
sistemik risk tehlikesini önlemek ve finans
sistemine olan güveni muhafaza etmektir. ABY
uygulama kriterleri ve uygulama þekli, genel
ekonomik koþullara ve ülkelere göre deðiþiklik
göstermektedir.
ABY Uygulamasý ve Özellikleri
ABY uygulamasý kapsamýnda, Þekil-1’de yer
aldýðý gibi bankalara özkaynak desteði
saðlanmasý ve uzun vadeli kredi verilmesi,
mevduat koyma ve avans verme gibi doðrudan,
veya yurt içi-yurt dýþý yükümlülüklerin garanti
edilmesi, sigortalý mevduat kapsamýnýn
geniþletilmesi, yasal yükümlülüklerde esneklik
saðlanmasý gibi dolaylý bazý uygulamalar
bulunmaktadýr.
Þekil-1: Açýk Banka Yardýmý Uygulama Yöntemleri
DOÐRUDAN
ABY, geçici likidite sýkýntýsý yaþayan veya ilave
sermaye ihtiyacý ortaya çýkan ve batmasý halinde
ekonomide ve finansal piyasalarda sistemik
riskle karþýlaþma olasýlýðý bulunan büyük ölçekli
finansal kuruluþlara sorunlarýný aþmak ve
finansal sistemin güven ve istikrarýný korumak
üzere Hazine ve/veya Merkez Bankasý tarafýndan
saðlanan çeþitli imtiyaz ve finansal yardýmlarý
içeren bir uygulamadýr.
gösteren ve TBTF kategorisinde yer alan zor
durumdaki kuruluþlarý kurtarmaya yönelik
uygulamalar da bulunmaktadýr.
- Özkaynak Desteði
- Uzun vadeli Kredi Desteði
- Mevduat Koyma
- Sorunlu Kredileri(TGA) Devralma
- Ýþtirak ve Gayrimenkulleri Devralma
- Menkul Kýymet Zararlarýný Devralma
- Avans Verme
DOLAYLI
Açýk Banka Yardýmý (ABY)
Taným ve Kapsam
- Yurtdýþý Yükümlülükler ile Bankalararasý
Ýþlemlerde Garantörlük Desteði
- Sigortalý Mevduat Limitini Geniþletme
Garantisi
- Sigorta Primini Düþürme
- Kanuni Yükümlülükleri Erteleme/Kaldýrma
- Doðacak Menkul Kýymet Zararlarýný Garanti
Etme
- Kamu Alacaklarýnýn Ertelenmesi Garantisi
- Doðacak Donuk Alacaklarýn Devralýnmasýný
Garanti Etme
- Kredi Düzenlemelerinde Esneklik Saðlama
Çiðdem AKDAÐ
Fon Uzmaný
Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi
*Bu çalýþmada Açýk Banka Yardýmý
uygulamasýnýn temel özellikleri,
yöntemleri ve 2007 yýlýnda baþlayýp
kýsa zamanda tüm dünyayý etkisi altýna
alan son küresel kriz kapsamýnda
yapýlan uygulamalar ile sonuçlarý,
ülkemiz ve ABD özelinde incelenerek
deðerlendirilmektedir.
5
MAKALE
Mevduat sigorta kurumlarý
veya çözümleme sürecini yürüten
kurumlar bazý ülkelerde özellikle
mali destek saðlama konusunda
güçlendirilmiþ yetkilere sahiptir.
ABY ile bankaya saðlanan mali desteðin
karþýlýðýnda, teminat olarak bankanýn ve/veya
baðlantýlý kuruluþlarýn hisse senetleri devralýnýp,
banka varlýklarý rehnedilebilir, hisse senedine
dönüþtürülebilir tahvil rehni ile bankanýn baðlý
olduðu holdingin veya ülkenin garantörlüðü
alýnabilir. Diðer çözümleme yöntemleri ile
kýyaslandýðýnda ABY uygulamasýnýn aþaðýda
sýralanan hususlarda bazý avantaj ve
dezavantajlarý bulunmaktadýr (Þekil-2):
Þekil-2: ABY Uygulamasýnýn Avantaj ve Dezavantajlarý
Avantajlar
Bankanýn varlýðýný devam ettirmesini saðlar, batma
riskini geçici süreyle önler
Bankacýlýk sistemine olan güveni korur ve sistemik
krizin oluþumunu engeller
Sigortalý mevduatýn yanýsýra sigortasýz mevduat
ve diðer alacaklýlarýn da hak ve çýkarlarý korunur
Çok daha maliyetli ve uzun zaman alan banka
iflas ve banka çözümleme sürecine girilmeden
sorun çözümlenir
Banka hissedarlarýný rahatlatýr
Banka ve müþteriler arasýndaki iletiþimin saðlýklý
bir þekilde devam etmesini saðlar
Bankanýn piyasa deðerini muhafaza etmesini saðlar
Dezavantajlar
Likidite ihtiyacý ve sermaye açýðý için bankaya
verilen kredilerin maliyeti yüksektir Bankanýn
sorununun tamolarak halledilmesi her zaman
mümkün olamayabilir
Eðer saðlanan yardým
bankada iyi
deðerlendirilemezse, bankanýn çözümleme maliyeti
artar
Verilen destek bankanýn sorunlu hale gelmesine
neden olanlarýn korunmasýna sebep olur
Piyasa disiplinini azaltýcý etkisi vardýr
Yardým alan banka ile yardým almayan
bankalararasýnda haksýz rekabet doðurur
Yardým alýnmasý kimi zaman banka açýsýndan
negatif tanýtým etkisi yaratabilir
Bu uygulama ile saðlanan finansal yardým
karþýlýðýnda çoðu ülkede mevduat sigorta
kurumu veya devlet tarafýndan yeniden
yapýlandýrýlan kuruluþun ortaklýk haklarý elinde
bulundurulmaktadýr. Bazý durumlarda dýþ
yatýrýmcýlardan ilave sermaye desteði
saðlanmasý ve yönetim kademelerinde deðiþiklik
yapýlmasý da gerekmektedir.
Mevduat sigorta kurumlarý veya çözümleme
sürecini yürüten kurumlar bazý ülkelerde
özellikle mali destek saðlama konusunda
güçlendirilmiþ yetkilere sahiptir. Ancak, açýk
banka yardýmlarý ayný zamanda bir maliyet
unsuru da taþýmaktadýr, zira bazý ülkelerde
çözümleme sürecini yürüten kurumlarýn
saðladýklarý mali yardýmlarýn ancak belirli bir
bölümü geri kazanýlabilmiþtir. Bu nedenle ABY
yönteminin uygulanmasýna karar verilmeden
önce, bankaya yapýlacak finansal yardým
sonrasý, bankanýn sorununun giderilebilecek
konumda olmasý, alternatif çözümleme
yöntemlerinin fayda-maliyet analizinin
yapýlmasý diðer bir ifadeyle ABY uygulamasýnýn
maliyeti ile bankanýn tasfiye edilmesinden
doðacak olasý zararýn karþýlaþtýrýlarak
deðerlendirilmesi gereklidir.
Ayrýca, yardým uygulandýktan sonra da
bankanýn bu kaynaðý nerelerde kullandýðýnýn
yakýndan izlenmesi önemlidir. Bu kapsamda,
bankanýn devletten saðladýðý yardýmla;
- Duran varlýklara yatýrým yapmasýna,
- Banka ortaklarýna ve iþtiraklerine kredi
açýlmasýna,
- Kar payý daðýtmasýna,
- Yeni þube açýlýþý, personel alýmý yapmasýna,
- Yüksek bütçeli yatýrým yapmasýna
izin verilmemeli, bankanýn yeni kredi
kullandýrýmlarý onaya tabi olmalý ve tahsil
imkaný bulunmayan/geri ödemelerinde sorun
yaþanan alacaklarýnýn takip ve tahsil tahsil
süreçleri yakýndan izlenmelidir.
Dünyada ABY Uygulamalarý
OECD tarafýndan 2008 yýlýnda yayýmlanan bir
inceleme raporuna1 göre, geçmiþ yýllarda
yaþanan finansal krizlerde ülkelerin bankacýlýk
sektörünü korumak ve finansal istikrarý yeniden
tesis edebilmek üzere gerek mali, gerekse
operasyonel açýdan çeþitli yöntemler uyguladýðý
görülmektedir. ABY uygulamalarý mali
yapýlandýrma çerçevesinde baþvurulan
yöntemlerden biridir (Bkz. Tablo-1).
Tablo-1: Mali ve Operasyonel
Yöntemleri
1 OECD,“Resolutions of Weak Institutions : Lessons Learned from Previous Crises”, 2008
6
Yapýlandýrma
MAKALE
Mali Yapýlandýrma
Yöntemleri
Ülke
Sayýsý
Borç Erteleme
14
Sermaye Desteði
16
Devlet Devralmalarý
15
Garantiler
13
Yükümlülük Düzenlemeleri
3
Borçlulara Yardým
5
Vergi imtiyazlarý
3
Likidite Desteði
16
Diðer Merkez Bankasý ve
Devlet Yardýmlarý
15
Operasyonel
Yapýlandýrma
Yöntemleri
Birleþme
Ülke
Sayýsý
26
Yerli Birleþmeler
16
Yabanci Ortak Satýnalma
10
Tasfiye
12
Varlýk Çözümleme
26
iyi-Kotü Banka
4
Kredi Hastanesi
4
Varlýk Yönetim Þirketleri
13
Borç Sermave Takasý
5
Kaynak: OECD, 2008
Bu konuda, IADI tarafýndan 2004 yýlýnda
yapýlan bir araþtýrma sonucuna göre2 inceleme
konusu toplam 34 ülkeden 10’unda ABY
yönteminin uygulandýðý tespit edilmiþtir.
Diðer taraftan, ABY uygulamalarýnda Amerika
Birleþik Devleri (ABD) uygulama sýklýðý ve
yöntem çeþitliliði bakýmýndan birinci sýradadýr.
Bu kapsamda ABD Mevduat Sigorta Kurumu
(FDIC) tarafýndan bankacýlýk krizinin yoðun
olarak yaþandýðý 1980-1994 yýllarý arasýnda
sorunlu hale gelen 1.617 bankadan toplam
aktif büyüklüðü 82.5 Milyar USD olan
133’ünün (%8) toplam 5.1 Milyar USD’lýk bir
maliyetle ABY yöntemi ile kurtarýldýðý
görülmektedir3.
FDIC’nin ABY yöntemini uygulama yetkisi ilk
olarak 1950 yýlýnda yürürlüðe giren Federal
Mevduat Sigorta Kanunu (Federal Deposit
Insurance Act) ile düzenlenmiþ olup, 1982’de
yapýlan yasal düzenleme (Garn-St Germain
Depository Institutions Act) ile kapsamlý hale
getirilmiþtir. Bu yasaya göre;
Sistemik risk tehlikesi haricinde FDIC’nin
bir banka ile ilgili ABY uygulama kararý
alabilmesi için, öncelikle asgari maliyet analizi
sonuçlarýna göre ABY’nin diðer banka
çözümleme yöntemleri ile kýyaslandýðýnda
minimum maliyetli çözümleme yöntemi
olduðunu tespit etmesi gerekmektedir. Bu
deðerlendirmede bankanýn mali yapýsýndaki
bozulmanýn geçici süreli bir likidite sýkýntýsý
veya sermaye açýðý olmasý, bankanýn yasa ve
direktiflere uygun çalýþmasý, banka içinde
herhangi bir usulsüzlük, dolandýrýcýlýk ya da
suistimal durumu olmamasý gibi unsurlarý da
dikkate alýnmaktadýr.
FDIC tarafýndan bankacýlýk
krizinin yoðun olarak yaþandýðý
1980-1994 yýllarý arasýnda sorunlu
hale gelen 1.617 bankadan
toplam aktif büyüklüðü 82.5
Milyar USD olan 133’ünün (%8)
toplam 5.1 Milyar USD’lýk bir
maliyetle ABY yöntemi ile
kurtarýldýðý görülmektedir.
Sistemik risk tehlikesinin bulunduðu hallerde
ise, asgari maliyet analizi yapýlmaksýzýn FDIC
ve Amerikan Merkez Bankasý (FED) Üst
Yönetimi tarafýndan oluþturulan Kurulun üçte
ikisinin önerisi ve ABD Baþkaný’nýn görüþü
alýnarak ABD Hazinesi tarafýndan ilgili bankaya
ABY yoluyla müdahale edilmektedir.
FDIC tarafýndan baþlangýçta belirli bir
sýnýflandýrma yapýlmaksýzýn mali bünyesi
zayýflamýþ bankalarýn düzeltilmesine yönelik
olarak uygulanmakta olan ABY yönteminde,
zaman içinde deðiþikliklere gidilerek, bilhassa
bölgesel veya ekonomik problemler nedeniyle
mali sýkýntýya düþen büyük ölçekli bankalarýn
bu kapsamda rehabilitasyonuna öncelik
verilmeye baþlanmýþtýr (Örn: Continental Bank).
Bu durum, ABY yönteminin batýrýlmayacak
kadar büyük (TBTF) kategorisine giren bankalar
için geliþtirilmiþ bir yöntem olarak algýlanmasýna
neden olmuþtur.
Genel olarak FDIC, sistemik kriz yaratma
potansiyeli bulunan bankalarýn baþka banka
çatýsý altýnda birleþtirilmesi veya satýn alýnmasýný
kolaylaþtýrmak, bankanýn batmasý durumunda
karþýlaþýlabilecek olasý çözümleme maliyetini
azaltmak ve kamuoyunun finansal sisteme
olan güvenini korumak amacýyla ABY yöntemini
tercih etmektedir. ABY uygulamasýnda bankaya
aktarýlan kaynaða karþýlýk olarak bankanýn
sahip olduðu varlýklar teminat olarak alýnmakta
ve yönetimi FDIC tarafýndan belirlenmektedir.
Ancak, ABY uygulamalarýnýn büyük ölçekli ve
güçsüz bankalarýn kamu tarafýndan
desteklenmesiyle haksýz rekabet oluþturduðu,
kurtarýlan bankalarýn vergi mükelleflerine ilave
maliyet yüklediði ve sigortasýz mevduat sahipleri
ile banka alacaklýlarýnýn korunmasýnýn finansal
sistemde ahlaki rizikoyu arttýrdýðý yönündeki
iddialar, bu yöntemi kamuoyunda tartýþýlýr hale
getirmiþ ve bir anlamda uygulamanýn bazý
büyük finans kuruluþlarýna saðlanan bir
sübvansiyon iþlemi olarak deðerlendirilmesine
neden olmuþtur. Bunun sonucunda 1992
2 IADI, “General Guidance for the Resolution of Bank Failures”, Research & Guidance Committe, 2005
3 FDIC, “Managing the Crisis: The FDIC and RTC Experience”, 1998
7
MAKALE
Küresel krize iliþkin uygulanan
kurtarma programlarý ile finansal
sistemin sermaye ihtiyacý büyük
ölçüde karþýlanmýþ, mali sorunlar
yaþayan bireylere (mortgage
kredisi yoluyla ev sahibi olanlar)
ve kurumsal (bankalar ve bazý
büyük þirketler) þirketlere farklý
programlar aracýlýðýyla ulaþýlarak
gerekli mali destek saðlanmýþtýr.
yýlýnda getirilen bir yasal düzenleme (Federal
Deposit Insurance Corporation Improvement Act)
ile FDIC’nin sigorta rezervini Banka hissedarlarý
y a r a r ý n a k u l l a n m a s ý y a s a k l a n m ý þ t ý r.
Küresel Kriz ve ABY Uygulamasý
ABD’de 2007 yýlýnýn ikinci yarýsýnda mortgage
kredileri ile ortaya çýkan ve kýsa zamanda
Avrupa ve Asya’ya da sýçrayarak tüm dünyayý
etkisi altýna alan küresel kriz nedeniyle, dünya
finans sektörünün ana oyuncularý
konumundaki büyük bankalarda ciddi sýkýntýlar
yaþanmaya baþlanmýþtýr. Bu bankalarýn
bazýlarýnýn batmasý (Lehman Brothers), bazýlarýnýn
ise batma olasýlýðýnýn yükselmesiyle birlikte
finansal sistemin yeniden istikrara
kavuþturulmasýnda devlet yardýmlarýnýn önemi
ve hükümetlerin etkinliði artmýþ ve ilgili ülke
hükümetleri tarafýndan peþpeþe kurtarma
paketleri açýklanmýþtýr.
Küresel krizinden etkilenen banka ve finansal
kuruluþlarýnýn kurtarýlmasýna yönelik olarak,
baþta ABD olmak üzere dünyanýn bütün
geliþmiþ ve geliþmekte olan ülkeleri tarafýndan
ABY uygulamalarýna aðýrlýk verilmiþtir.
Nitekim, 2009 tarihli Uluslararasý Ödemeler
Bankasý (BIS) kaynaklý çalýþma raporu verilerine
göre4 inceleme konusu 11 ülkede kurtarma
paketlerinin toplam büyüklüðü (taahhüt edilen
toplam tutar) 5 trilyon Euro ile bu ülkelerin
toplam GSYH’nin %18.8’ine ulaþtýðý ve bu
tutarýn yaklaþýk 2 trilyon Euro’luk kýsmýnýn
kullanýldýðý tespit edilmiþtir.
Diðer taraftan, OECD tarafýndan yapýlan son
araþtýrmalara göre, küresel krizin etkilerini
azaltmak ve finansal istikrarý saðlamak amacýyla
dünya genelinde finansal sisteme toplam 11.4
trilyon USD kaynak aktarýmýnda bulunulduðu
belirtilerek, bu tutarýn 6.4 trilyon USD’sinin
ABD hükümeti, 4.27 trilyon USD’sinin ise
Avrupa ülkelerince verilen destek
programlarýndan oluþtuðu ifade edilmektedir.
Avrupa Merkez Bankasý (ECB) tarafýndan
yapýlan bir çalýþmaya göre5, küresel krizde
finans sektörünü kurtamaya yönelik ülkeler
tarafýndan uygulanan ABY yöntemleri Tablo2’de gösterilen þekilde 4 ana bölüm altýnda
sýnýflandýrýlmaktadýr.
Yöntem
Ülke Adedi
Sermaye Desteði
14
Garantili Tahvil Ýhracý
14
Varlýklarýn Korunmasý
Mevduat Sigortasý Sýnýrý
Kaynak: ECB, 2009 Raporu
4
5 (Sýnýrsýz Garanti)
25 (Sigorta Kapsam
-Tutar Deðiþikliði)
Tablo-2: Küresel Krizde Uygulanan ABY Yöntemleri
8
Küresel krizin baþlangýç noktasý olmasý itibariyle
ABD’de bu kapsamda çok sayýda finansal
destek programý uygulamaya konulmuþtur.
Ayrýca, yaþanan kriz sadece finans sektörünü
deðil, reel ekonomideki büyük þirketleri de
kapsayacak þekilde daha geniþ kapsamlý ve
yüksek bütçeli kurtama programlarýnýn
uygulanmasýna neden olmuþtur.
ABD’de Ekim 2008’de yürürlüðe giren yasal
düzenlemeler (Emergency Economic Stabilization
Act) çerçevesinde ABD Hazinesi tarafýndan FED
ve FDIC ile birlikte finansal ve reel sektör
firmalarýnýn desteklenmesi için Targeted Assets
Relief Program (TARP) ve Financial Stability
Plan (FSP) kurtarma programlarý yürürlüðe
konulmuþtur. Bu programlar içerisinde finans
sektörünü ilgilendiren en önemli uygulama,
Sorunlu Varlýklarý Kurtarma Programý olarak
adlandýrýlan TARP programý olup 4 ana
bölümden oluþan geniþ kapsamlý bir mali
destek programýdýr. TARP kapsamýnda zor
durumda olan bankalarýn (Citibank, Bank of
America vb.) yanýsýra diðer finansal kuruluþlarýn
(AIG) ve reel sektörünün önemli otomotiv
firmalarýnýn (GMAC, General Motors ve Chrysler
þ i r k e t l e r i ) iflas etmeleri önlenmiþtir:
Sermaye Satýn Alma (CPP-Capital Purchase
Program)
Sistemik Önemi Haiz Problemli Kuruluþlara
Yönelik Program (Systemically Significant
Failing Institutions Program)
Otomotiv Sanayi Finansman Programý
(Automative Industry Financing Program)
Planlý Yatýrým Programý (Targeted Investment
Program)
Küresel krizin yarattýðý tahribatýn büyüklüðü
nedeniyle TARP uygulamasýnýn yanýsýra ABD
Hazinesi tarafýndan Þubat 2009’da uygulamaya
konulan 2 trilyon USD’lik Mali Ýstikrar Planý
(FSP, Financial Stability Plan) ile yeni bir teþvik planý
yürürlüðe girmiþtir. Bu uygulama kapsamýnda,
bankalarýn ellerindeki toksik varlýklardan ve
TGA’lardan kurtarýlmasý amacýyla devlet özel
sektörle birlikte hareket etmiþtir. (PPIP,
Public–Priviate Investment Program)
Uygulanan programlar ile finansal sistemin
sermaye ihtiyacý büyük ölçüde karþýlanmýþ,
mali sorunlar yaþayan bireylere (mortgage kredisi
yoluyla ev sahibi olanlar) ve kurumsal (bankalar
ve bazý büyük þirketler) þirketlere farklý programlar
4 BIS, “An assessment of financial sector rescue programmes”,
Monetary and Economic Department, BIS Papers No:48, July 2009
5 Ana Petrovic, Ralf Tutsch, “National Rescue Measures in Response
to the Current Financial Crisis”, European Central Bank(ECB) Legal
Working Series No:8, July 2009
MAKALE
aracýlýðýyla ulaþýlarak gerekli mali destek
saðlanmýþtýr6.
Diðer taraftan, büyük bütçeli ve çeþitli hedef
kitlelere yönelik olarak baþlatýlan ABY
uygulamalarý kapsamýnda gerçekleþtirilen
faaliyetlerde þeffaflýk ve hesap verilebilirliðin
saðlanabilmesi için 4’lü gözetim mekanizmasý7
kurularak gerçekleþtirilen faaliyetlere iliþkin
raporlarýn periyodik olarak yayýmlandýðý bir
web sitesi ( w w w. f i n a n c i a l s t a b i l i t y. g o v )
oluþturulmuþtur.
ABY Türkiye Uygulamasý
ABY uygulamalarýnýn ülkemizde aðýrlýklý olarak
mevduat yapma ve sermaye benzeri kredi (SBK)
verme üzerinde yoðunlaþtýðý görülmektedir.
Bu kapsamda bugüne kadar gerçekleþtirilen
ABY uygulamalarý aþaðýdadýr (Tablo-3):
Tablo-3: ABY Türkiye Uygulamasý Örnekleri
A- TMSF’nin Dahil Olduðu Uygulamalar
Yýl
Banka
1987-90
1992
1993-97
1998-99
2
1
3
3
1997-2002
1
2002
1
Dayanak
ABY Uygulamasý
Mevduat Yapma
3182 sayýlý Kanun
Mevduat Yapma
Bakanlar Kurulu Kararý
Mevduat Yapma
3182 sayýlý Kanun
Mevduat Yapma/Rüçhan
3182 sayýlý Kanun
Haklarýn Kullanýlmasý
Rüçhan Haklarýn
Devlet Bakanlýðý Onayý
Kullanýlmasý/SBK Verme
SBK Verme
4743 sayýlý Kanun
B- TCMB Tarafýndan Uygulanan
Yýl
2000
Banka
Dayanak
ABY Uygulamasý
1
1211 sayýlý TCMB Kanunu
API Yoluyla Fonlama
Kaynak: TMSF
Ülkemizde ABY uygulamasý ile ilgili son
düzenlemeye mülga 4389 sayýlý Bankalar
Kanununun 14/3-a8 maddesinde yer verilmiþtir.
Buna göre, eðer bir bankanýn hissedarlarý
taahhütlerini yerine getiremezse, TMSF (Fon)
bu sorunlu bankaya kaynak aktarýmý yapma
ve mali destek saðlamakla yetkilendirilmiþtir.
Ancak bu hüküm, 4491 sayýlý Kanun ile
getirilen yeni düzenleme sonrasýnda, sorunlu
bankanýn gerekli tedbirleri almamasý halinde
ilgili banka hakkýnda faaliyet izninin kaldýrýlmasý
veya Fona devir hükümleri iþletileceði ve baþkaca
bir tedbirin söz konusu olmadýðý açýkça ifade
edilerek yürürlükten kaldýrýlmýþtýr. Böylece
Fonun, bankalara ABY niteliðinde mali yardým
saðlama yetkisi Kanundan çýkarýlmýþtýr.
ABY uygulamalarýnýn
ülkemizde aðýrlýklý olarak mevduat
yapma ve sermaye benzeri kredi
(SBK) verme üzerinde yoðunlaþtýðý
görülmektedir.
Halen yürürlükte olan 5411 sayýlý Bankacýlýk
Kanununda, Fonun ABY uygulama yetkisi
bulunmamaktadýr. Ancak, ayný kanunun 72.
maddesi uyarýnca “Sistemik Risk’in” ortaya
çýkmasýný önlemek amacýyla Bakanlar Kurulu
gerekli her türlü tedbiri almaya yetkili
bulunmaktadýr.
Ülkemizde 2001 krizi sonrasýnda 4743 sayýlý
Kanunda, sermaye yeterlilik seviyesi %8’in
altýna düþen bankalara sermaye benzeri kredi
verilmesine yönelik bir düzenleme getirilmiþ,
bu kapsamda bir bankaya Fon aracýlýðýyla ABY
saðlanmýþtýr.
Sonuç
Bankacýlýk sektörümüzün “mali”, “idari” ve
“operasyonel” yönden iyileþtirilmesine iliþkin
olarak 2000-2001 krizleri sonrasýnda yürürlüðe
konulan çeþitli düzenleme ve uygulamalar,
sektörün mali yapýsýnýn güçlenmesini ve
yaþanmakta olan küresel krizde ülkemiz finans
sektörüne duyulan güvenin devamýný
saðlamýþtýr.
Halen 5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu uyarýnca
Fona tanýnan görevler ve yetkiler kapsamýnda,
faaliyette bulunan bir kredi kuruluþuna (banka)
Fon tarafýndan ABY uygulamasý kapsamýnda
mali destek saðlama imkaný bulunmamakla
birlikte, sistemik kriz yaþamasýhalinde 5411
sayýlý Kanun kapsamýnda Fonun da içinde yer
aldýðý finansal güvenlik aðýný meydana getiren
kurumlarýn ortaklaþa hareket ederek gerekli
müdahalelerde bulunabileceði hususu
tanýmlanmýþtýr.
6 www.financialstability.gov sitesinde 4 Aðustos 2010 tarihi itibarýyla yayýmlanan “TARP Transaction Report” sonuçlarýna göre;
Sermaye Satýn Alma(CPP) programýna 738 banka katýlmýþtýr. Toplam tutar 204.9 Milyar ABD Dolarý olup, bunun 147.3 Milyar ABD Dolarý tahsil
edilmiþtir. Sistematik Olarak Önemli Batýk Kuruluþlar Programýndan AIG Firmasý 69.8 Milyar ABD Dolarý kullanmýþtýr.
Otomotiv Endüstrisinin Finansmaný Programýndan GMAC, General Motors ve Chrysler þirketleri faydalanmýþtýr. Toplam tutar 81.3 Milyar ABD
Dolarý olup, bunun 10.7 Milyar ABD Dolarý tahsil edilmiþtir. Planlý Yatýrým Programýndan Citigroup ve Bank of America yararlanmýþtýr. Toplam
tutar 40 Milyar ABD Dolarý olup bu tutar iki bankadan da tahsil edilmiþtir. Citigroup tarafýndan ayrýca Asset Guarantee Program’ý kapsamýnda
kullanýlan 5 Milyar ABD Dolar da geri ödenmiþtir. Ayrýca, PPIP Programý kapsamýnda toplam 22.4 Milyar ABD Dolarý tutarýnda iþlem yapýlmýþ ve bu
tutarýn 368.2 Milyon ABD Dolarý tahsil edilmiþtir.
7 Bu süreçte görev alan gözetim merciileri sýrasýyla, The Special Inspector General of the TARP (SIGTARP),The Government Accountability Office
(GAO), The Congressional Oversight Panel (COP) ve The Financial Stability Oversight Board (FINSOB)’dan oluþmaktadýr.
8 Bir bankanýn gelir-gider dengesinin bozulduðunun ve bu durumun süreklilik kazandýðýnýn tespiti halinde Kurum, uygun bir süre vererek bankadan
durumun düzeltilmesi için sermayenin arttýrýlmasý da dahil olmak üzere gider azaltýcý ve gelir artýrýcý tedbirlerin alýnmasýný ister.....................................
Sermayenin artýrýlmasýna Kurul tarafýndan re'sen karar verilmesi halinde 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayýlý Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanmaz.
Re'sen artýrýlan sermayenin verilen süre içinde hissedarlar veya bunlarýn rüçhan haklarýný devrettikleri Kurulca uygun görülecek kiþiler tarafýndan
taahhüt edilmemesi halinde, Kurul;
a) Artýrýlan sermayenin Fon tarafýndan taahhüt edilerek ödenmesi,
b) Ýsteklisi bulunduðu takdirde, bankanýn gerektiðinde Fondan da mali destek saðlamak suretiyle bir baþka bankayla birleþtirilmesi veya bu bankaya
devredilmesi,
dahil olmak üzere, mali bünyenin güçlendirilmesi ve bankanýn yeniden yapýlandýrýlmasý ile ilgili her türlü önlemi almaya ve uygulanmasýný istemeye
yetkilidir.” hükmündedir.
Kaynaklar
- OECD,“Resolutions of Weak
Institutions : Lessons Learned
from Previous Crises”, 2008
- IADI, “General Guidance for the
Resolution of Bank Failures”,
Research & Guidance Committe,
2005
- FDIC, “Managing the Crisis: The
FDIC and RTC Experience”, 1998
- BIS, “An assessment of financial
sector rescue programmes”,
Monetary and Economic
Department, BIS Papers No:48,
July 2009
- Petrovic A., Tutsch R., “National
Rescue Measures in Response to
the Current Financial Crisis”,
European Central Bank (ECB)
Legal Working Series No:8, July
2009
- U.S.Treasury Department Office
of Financial Stability,“TARPTransaction Report as of August
4 , 2 0 1 0 ” , h t t p : / / w w w.
financialstability.gov/latest/repo
rtsanddocs.html
9
ÝNCELEME
BANKA BÝRLEÞME
ve DEVRALMA ÝÞLEMLERÝ
Bankacýlýk sektöründeki aþýrý kapasiteyi azaltýp verimliliði ve etkinliði artýrmayý hedefleyen
konsolidasyon süreci ABD ve Avrupa Birliði (AB) gibi geliþmiþ ekonomilerde genellikle
piyasa mekanizmasý aracýlýðýyla gönüllü birleþme ve devralmalarla gerçekleþirken, Türkiye’nin
de içinde olduðu birçok geliþmekte olan ülkede finansal krizlerden sonra kamu otoritesi
tarafýndan zorunlu olarak da gerçekleþtirilmiþtir.
1. Giriþ:
1980’li yýllardan itibaren yaþanan teknolojik
geliþmeler, serbestleþme ve küreselleþme
bankacýlýk sektöründe rekabet düzeyinin
artmasýna neden olmuþtur. Bu geliþmelerin
etkisiyle kâr marjlarýnýn düþmesi, yabancý banka
giriþleri, sýnýrsýz mevduat güvencesinin kalkmasý,
kamu mali baskýnlýðýnýn azalmasý, bankalarý
yeni müþteri ve pazar bulmaya, bilgi teknolojisi
yatýrýmlarýndan en üst seviyede yararlanmaya
ve sabit maliyetlerini düþürmeye zorlamýþtýr.
Bu ihtiyaç, belli bir ölçeði yakalayarak etkinliðe
ulaþmanýn bir aracý olarak birleþme ve devralma
seçeneklerini cazip hale getirmiþtir.
Bankacýlýk sektöründe baþlayan konsolidasyon
eðilimi, baþlangýçta yurt içindeki küçük
bankalarýn birleþmesi veya büyük bankalarýn
küçük bankalarý satýn almasý þeklinde iken, son
dönemlerde büyük bankalarýn kendi aralarýnda
ve/veya sýnýr ötesi bankalarla yurt içi bankalarýn
birleþmesini de içeren bir iþlem haline gelmiþtir.
Piyasalarýn küreselleþmesi sýnýr ötesi birleþme
ve devralmalara ve finansal hizmet firmalarýnýn
küreselleþmesine katkýda bulunmuþtur.
Bankacýlýk sektöründeki aþýrý kapasiteyi azaltýp
verimliliði ve etkinliði artýrmayý hedefleyen
konsolidasyon süreci ABD ve Avrupa Birliði
(AB) gibi geliþmiþ ekonomilerde genellikle
piyasa mekanizmasý aracýlýðýyla gönüllü
birleþme ve devralmalarla gerçekleþirken,
Türkiye’nin de içinde olduðu birçok geliþmekte
olan ülkede finansal krizlerden sonra kamu
otoritesi tarafýndan zorunlu olarak da
gerçekleþtirilmiþtir.
gelmekte ve tek bir varlýk üzerinde kontrol
uygulanabilmektedir. Genelde isteðe baðlýdýr
ve birbirine yakýn büyüklükte iki þirket arasýnda
gerçekleþir.
Devralma(Acquisition): Bir firmanýn ona eþit
olmayan genelde daha küçük diðer bir firmanýn
kontrol kademesini satýn alarak hukuki niteliðini
sürdürmesi, devralýnan firmanýn ise hukuki
varlýðýnýn sona ermesi iþlemi olarak
tanýmlanmaktadýr. Dolayýsýyla birleþme, yeni
firmada eþit paylara sahip iki firmayý içeren bir
iþlem iken; devralma bir tarafýn diðer tarafýn
kontrolünü açýk bir þekilde elde etmesidir.
Konsolidasyon: Finansal sistem içinde yer alan
kuruluþlarýn veya gruplarýn sektör içi veya sektör
dýþý birleþmeler ve devralmalar sonucunda
sayýsýnýn düþürülmesidir.
3. Bankacýlýk Sektöründe Devir ve
Birleþmelerin Nedenleri
Teknolojik geliþmeler, küreselleþme ve
serbestleþme banka birleþme ve devralmalarýnýn
makro ekonomik nedenlerini oluþturmaktadýr.
Ayrýca, ulusal otoriteler dünya ölçeðinde
rekabet edebilen büyük firmalar oluþturmak
amacýyla konsolidasyonu teþvik edebilmektedir.
Yaþanan finansal krizler ve bankacýlýk
sektörünün yeniden yapýlandýrýlmasý da
birleþme ve devralma nedenlerinden birini
oluþturmuþtur.
Düzenlemeler Küreselleþme Teknolojik Ekonomik Diðer dýþ
þartlar faktörler
Geliþme
Dýþ Faktörler
2. Birleþme ve Devralma Kavramý (M&A)
Birleþme (Merger): Bir ekonomik varlýðýn diðer
bir varlýkla kendi baðýmsýz varlýðýný ortadan
kaldýrarak yeni bir tüzel kiþilik yaratmasý iþlemi
olarak tanýmlanmaktadýr. Birleþme sonucu iki
firma arasýnda tam bir bütünleþme meydana
Yasemin ÞENOL
Uzman Yardýmcýsý
Varlýk Yönetimi Daire Baþkanlýðý
10
Ekonomik Güdü
Yönetim Güdüsü
Prestij Güdüsü
Firma Düzeyindeki Güdüler
Devir ve Birleþme Kararý
ÝNCELEME
4. Banka Birleþmelerinin Olasý Etkileri
Bankacýlýk sektöründe birleþme ve
devralmalarýn, yüksek sektörel standartlarýn
oluþturulmasý, daha kaliteli denetim ve
düzenleme, risk yönetim kültürü, uluslararasý
normlarda bankacýlýk faaliyetinin saðlanmasý
gibi olumlu etkilerinin yanýnda yoðunlaþma
sonucu tekelci güç elde etme riski, küçük kredi
müþterilerine finansman saðlamada isteksizliðin
artmasý, yabancý bankalarla birleþme
durumunda ev sahibi ülkede toplanan fonlarýn
dýþ piyasalarda kullanýlmasý gibi riskleri de
mevcuttur.
yönlendirme ve teþviklerle birleþtirilmesi yoluna
da gidebilmektedir.
Kriz dönemlerinde düzenleyici ve denetleyici
otoriteler sorunlu bankalarý zorunlu birleþme
ve devralma operasyonlarýna da tabi
tutabilmektedir. Ekonomik koþullar nedeniyle
doðrudan satýþý gerçekleþtirilemeyen bankalar,
finans sistemine duyulan güvenin muhafaza
edilmesi ve bankanýn kamuya olan sosyal ve
ekonomik maliyetinin en aza indirilmesi için
doðrudan bir kamu bankasýna devir, mali
bünyesi rehabilite edilerek devir veya birleþtirme
yoluyla çözümlenebilmektedir.
Bankalarýn konsolidasyon sonrasý gerek fazla
þubelerini kapatmalarý gerekse ayný iþi yapan
eleman sayýsýný azaltmak amacýyla bazýlarýný
baþka alanlara kaydýrmasý veya kadro sayýsýný
azaltmasý maliyetlerde önemli iyileþme
saðlamaktadýr. Diðer önemli maliyet avantajý,
bankalar için öncelikli bir öneme sahip olan
bilgi sistemleri baþta olmak üzere teknolojiye
yapýlacak yatýrýmlarda yatýrým tekrarýndan
kaynaklanan maliyetlerin önlenmesidir. 1
Birleþme ve devralma iþleminin baþarýlý olmasý
için banka aktifleri tamamen donuklaþmadan,
banka pozitif net deðere sahipken yapýlmalýdýr.
Bu arada bankayý devralacak yatýrýmcýlarýn da
bankanýn kaybolmuþ sermayesini yeniden
koyabilecek mali güce ve bankayý rehabilite
edip yeniden yapýlandýrabilecek bir yönetim
kapasitesine sahip olmalarý gerekmektedir.2
Diðer taraftan, birleþme ve devralmalarla
bankacýlýk sektöründe büyük bankalarýn
oranýnýn artmasý, büyüklük etkisi yoluyla
potansiyel sistemik riski yükseltebilmektedir.
Büyük bankalarýn iflasý küçük bankalara göre
hem daha geniþ hem de daha derin bir etkiye
sebep olduðundan kamu otoritesince iflas
etmeyecek kadar büyük (too big to fail) bir
kurum olarak deðerlendirilebilmekte ve sistemik
riski artýrabilmektedir.
1980’li yýllarýn sonlarý ve 1990’lý yýllarda
Türkiye’de kamu borçlanma gereðinin
yüksekliði ve sýnýrsýz mevduat güvencesi gibi
rekabeti bozucu engellerden kaynaklanan kar
marjý yüksekliði ve banka lisansý almanýn
kolaylýðý, banka sahipliðini özendirmiþ ve banka
sayýsý önemli bir artýþ göstermiþtir.3 Nitekim,
1980’de 33 olan banka sayýsý 2000 yýlýna
gelindiðinde 81’e ulaþmýþtýr.
6. Türk Bankacýlýk Sektöründe Birleþme
ve Devralmalar
5. Çözümleme Yöntemi Olarak Birleþme
ve Devralmalar
100
Bankalar, sermaye yetersizliði, likidite
problemleri, yükümlülüklerini yerine
getirememe gibi nedenlerle mali bünyesinin
bozulmasý ve/veya banka kaynaðýnýn istismar
edilmesi nedeniyle sorunlu hale gelebilmektedir.
IADI asli prensiplerine göre sorunlu hale gelen
bankanýn çözümlenmesinde sigortalý
mevduatýn ödenmesi, satýn alma ve üstlenme
ve açýk banka yardýmý olmak üzere üç temel
yöntem uygulanmaktadýr.
60
Banka çözümlemelerinde öncelikle bankanýn
kýsmen veya tamamen sisteme geri
kazandýrýlmasý amaçlanmaktadýr. Bu nedenle
bir bankanýn sorunlu hale geldiði tespit
edildiðinde, otoriteler bankanýn sektördeki
diðer bir bankayla gönüllü olarak veya
Ekonomik koþullar nedeniyle
doðrudan satýþý
gerçekleþtirilemeyen bankalar,
finans sistemine duyulan güvenin
muhafaza edilmesi ve bankanýn
kamuya olan sosyal ve ekonomik
maliyetinin en aza indirilmesi için
doðrudan bir kamu bankasýna
devir, mali bünyesi rehabilite
edilerek devir veya birleþtirme
yoluyla çözümlenebilmektedir.
80
40
20
0
1980
1990
2000
2010
2000 yýlýna gelindiðinde aþýrý kapasiteyle
çalýþan, etkinlikten uzak küçük ve parçalý bir
yapýya sahip bir bankacýlýk sektörü oluþmuþtur.
Yaþanan krizler risk esaslý çalýþmayan, yeterli
özkaynaða ve saðlam bir mali bünyeye sahip
olmayan bankacýlýk sektörünün kamu otoritesi
tarafýndan yürütülen bir konsolidasyon sürecine
girmesine neden olmuþtur. Piyasada faaliyet
gösteren bankalarýn Fon bünyesinde bulunan
bankalarý satýn almasýna ilave olarak birçok
devir ve birleþme iþlemi görülmüþtür. Bankalar
1 Ahmet Dinçer, Bankacýlýk Sektöründe Konsolidasyon, Ülke Deneyimleri ve Türkiye için Öneriler, DPT Uzmanlýk Tezi, 2006, Ankara,s 36
2 Bumin, a.g.e.,s 21
3 Bankacýlýk Sektöründe Konsolidasyon, Ülke Örnekleri ve Türkiye Ýçin Öneriler- Ahmet DÝNÇER- Uzmanlýk Tezi - DPT
11
ÝNCELEME
Fona devredilen bankalar
çözümlenirken ilk olarak bu
bankalarýn büyük kýsmý satýþa
çýkarýlmýþlardýr. Ancak, dönemin
ekonomik koþullarý nedeniyle bu
bankalarýn satýþ sürecine yerli ve
yabancý yatýrýmcýlar yeterli ilgiyi
göstermemiþtir. Bunun üzerine,
satýþa çýkarýlan ancak teklif
gelmeyen veya gelen teklifler
yeterli bulunmayan bankalar diðer
Fon bankalarý bünyesinde devir
ve birleþtirme yöntemiyle
çözümlenmiþtir.
krizin etkisiyle düþen banka fiyatlarýný
deðerlendirmek, teþviklerden yararlanmak,
sektörde büyümek amacýyla birleþme ve
devralma iþlemlerine yönelmiþlerdir. Sonuçta,
gerek Fon bünyesinde gerekse özel bankalarýn
kendi aralarýnda yaptýklarý birleþme ve
devralmalar sonucu, banka sayýsý 2010 yýlý
itibarýyla 45’e gerilemiþtir.
6 . 1 . Ka m u Ta r a f ý n d a n Z o r u n l u
Ko n s o l i d a s y o n , T M S F D e n e y i m i
Fona devredilen bankalar çözümlenirken ilk
olarak bu bankalarýn büyük kýsmý satýþa
çýkarýlmýþlardýr. Ancak, dönemin ekonomik
koþullarý nedeniyle bu bankalarýn satýþ sürecine
yerli ve yabancý yatýrýmcýlar yeterli ilgiyi
göstermemiþtir. Bunun üzerine, satýþa çýkarýlan
ancak teklif gelmeyen veya gelen teklifler yeterli
bulunmayan bankalar diðer Fon bankalarý
bünyesinde devir ve birleþtirme yöntemiyle
çözümlenmiþtir. Fonda devir ve birleþme
iþlemleri üç fon bankasýnýn çatýsý altýnda
gerçekleþmiþ, daha sonra bütün varlýk ve
yükümlülükler bir banka altýnda toplanmýþtýr.
Ýlk toplu birleþtirme operasyonu, isim
deðerinden faydalanarak satýþýnýn cazip hale
getirilmesi amacýyla Sümerbank bünyesinde
gerçekleþtirilmiþtir. Egebank, Yurtbank,
Yaþarbank, Ulusalbank ve Bank Kapital tüm
aktif ve pasifleriyle Sümerbank çatýsý altýnda
devren birleþtirilmiþtir. Ýkinci grup banka
birleþmesi ise, Ýnterbank ve Esbank’ýn bankacýlýk
lisansýnýn kaldýrýlarak tüm aktif ve pasifleriyle
Etibank bünyesinde birleþtirilmesi ile
gerçekleþtirilmiþtir.
Böylece her bir bankanýn faaliyetlerini
sürdürmesi ve çözümlenmesinde ayrý ayrý
operasyonel maliyet ve zaman kaybý oluþmasý
önlenmek istenmiþtir. Ayrýca bir kamu kurumu
olarak Fon kendisine devredilen tüm bankalara
objektif yaklaþým saðlamak, yönetsel ve stratejik
uygulamalarda paralellik saðlamak, þube aðý,
müþteri portföyü, hedef kitle ve bankacýlýk
ürünlerine iliþkin olarak birbirlerine görece
üstün olan ya da benzer yapýlanmalarýn
birleþmeyle birbirini tamamlamasýný saðlamak
istemiþtir.
Devir ve birleþme operasyonunda son süreç,
Bayýndýrbank bünyesinde olmuþtur. EGS Bank,
Ýktisat Bankasý, Kentbank, Etibank ve
Toprakbank Bayýndýrbank bünyesinde devren
birleþtirilmiþtir. Fon bünyesinde faaliyetine
devam eden Bayýndýrbank’ýn ismi 07.12.2005
tarihinden itibaren Birleþik Fon Bankasý olarak
deðiþtirilmiþtir.
Sektördeki yerinin önemli olmasý ve tasfiyesinin
sistemik krize yol açma ihtimalinin bulunmasý
nedeniyle Pamukbank bir kamu bankasý olan
Halk Bankasý’na devir yoluyla çözümlenmiþtir.
Böylece yükümlülüklerin kýsa sürede tasfiye
edilmesinin gerektireceði acil likidite
ihtiyacýndan kaynaklanacak kamusal maliyetin,
banka þubelerinin kapatýlmasý ve personelin
iþ akitlerinin feshedilmesi sonucunda ortaya
çýkacak sosyal maliyetin minimize edilmesi
amaçlanmýþtýr.
6.2. Piyasa Tarafýndan Gönüllü Birleþme
ve Devralmalar
Bankalarýn uluslararasý ölçekte rekabet edilebilir
ölçeðe ulaþmalarý ve saðlýklý bir bankacýlýk
sistemine geçiþi saðlamak üzere birleþme ve
devirlerin özendirilmesi yoluna gidilmiþ, bu
kapsamda vergi teþvikleri, muafiyet ve indirimler
s a ð l a y a n d ü z e n l e m e l e r y a p ý l m ý þ t ý r.
Mevduat Prim Teþviki; Bankalarýn birleþme ve
devirlerini teþvik amacýyla öngörülen, Bankalarýn
Birleþme ve Devirleri Hakkýnda Yönetmelik 18b hükmüne göre (birleþen, devredilen ve
devralan bankalarýn tamamýnýn mevduat kabul
etme yetkisi bulunmasý kaydýyla), birleþme ve
devre izin verildiðine dair Kurul kararýnýn Resmi
Gazetede yayýmlandýðý tarihten itibaren 2 yýl
süreyle, sigorta primlerine iliþkin yasal oranlarýn
yarýsý kadar uygulanacaðý hükme baðlanmýþtýr.4
Bu uygulama 01.11.2006 tarihi itibariyle
kaldýrýlmýþtýr.
Sisteme Giriþ Payý; Bir veya birkaç bankanýn
birleþmesi suretiyle yeni bir banka kurulmasý
durumunda, kurucular sisteme giriþ payý
ödemekten muaftýrlar.5
Piyasada faaliyet gösteren bankalarýn Fon
bünyesinde bulunan bankalarý satýn almasýna
ilave olarak, krizin etkisiyle düþen banka
fiyatlarýný deðerlendirmek, teþviklerden
yararlanmak veya sektörde büyümek amacýyla
birçok devir ve birleþme iþlemi görülmüþtür.
Ayný grup altýnda bulunan Osmanlý Bankasý
ve Birleþik Körfez Bankasý’nýn tek bir banka
olmasý ve sonraki süreçte yeni bankanýn Garanti
Bankasý ile, Finansbank’ýn grubun diðer bir
bankasý olan Fibabank’la, Türkiye Ýþ Bankasýnýn
hakim ortak olduðu iki ayrý yatýrým bankasý
olan Türkiye Sýnai Kalkýnma Bankasýnýn Sýnai
ve Yatýrým Bankasý ile birleþmesi, sektördeki
grup bankalarýnýn konsolide olmasýna yönelik
4 Alýþkan, Murat, Türk Banka Hukukunda Mevduat Sigortasý, Eylül 2004, Ýstanbul, s 303
5 Alýþkan,a.g.e.,s 323
12
ÝNCELEME
örneklerdir.6 Yurt içi bankalarýn birleþme ve
devralma iþlemleri yanýnda, aþaðýdaki tabloda
görüldüðü üzere, sektöre yoðun bir yabancý
sermaye giriþi de olmuþtur.
Devralan
Yabancý Banka
Yerli Banka
Devir
Oraný
Uni Credito Bank
Koç Finansal Hizmetler AÞ
%50
Fortis Bank
Dýþ Bank
%89,3
BNP Paribas
TEB
%42,12
BNP Paribas
Garanti Bankasý AÞ
%25,5
National Bank Of Greece
Finansbank
%46
Dexia
Denizbank
%75
Bank Turan Alem
Þekerbank
%34
Citigroup
Akbank
%20
Eurobank EFG
Tekfenbank
%70
The National Commercial Bank
Türkiye Finans Katýlým Bank. %60
ING
Oyakbank
National Bank of Kuwait
Turkish Bank
Alpha Bank
Alternatif Bank
%100
%40
%94,04
7. Sonuç
Bilgi teknolojisi ve telekomünikasyon alanýnda
yaþanan geliþmeler, küreselleþme ve
serbestleþme, bankacýlýk sektöründe rekabetin
artmasýna ve faiz oranlarýnýn düþmesine neden
olmuþtur. Bankalar, düþen kâr marjlarýný telafi
etmek amacýyla optimal ölçeði yakalamak,
sabit maliyetleri düþürmek, daha fazla
müþteriye hizmet vermek gibi stratejileri
uygulamak için bankalarla veya banka dýþý mali
kuruluþlarla konsolidasyona gitmiþlerdir.
Küreselleþmenin bir sonucu olarak geliþmiþ
ülkelerin büyük bankalarýnýn diðer ülkelerde
birleþme ve devralma yoluyla sýnýr ötesi faaliyet
göstermesi yaygýnlýk kazanmýþtýr. Ülkemizde
bankalarýn kar marjlarý düþmeye baþlamýþ
olmakla birlikte diðer ülkelere göre hala yüksek
oranda seyretmektedir ve bankacýlýk
hizmetlerinde özellikle kredilerde doymamýþ
bir pazara sahiptir. Bu durum ülkemizi yabancý
bankalar açýsýndan cazip bir yatýrým seçeneði
haline getirmektedir.
Küreselleþmenin bir sonucu
olarak geliþmiþ ülkelerin büyük
bankalarýnýn diðer ülkelerde
birleþme ve devralma yoluyla sýnýr
ötesi faaliyet göstermesi yaygýnlýk
kazanmýþtýr.
Geliþmiþ ülkelerde baþlayan ve geliþmekte olan
ülkeleri de etkileyen global finansal krizin
etkisiyle dünyada bankacýlýk sektöründe ikinci
bir konsolidasyon dalgasý yaþanmaktadýr.
Bununla birlikte, Türk bankacýlýk sektöründe
aktiflerin %85’inin yaklaþýk 7 banka tarafýndan
kontrol edilmesi, karlýlýk düzeyinin sürdürülebilir
olmayýþý nedeniyle önümüzdeki dönemlerde
ülkemizde de orta ölçekli ve küçük bankalar
arasýnda birleþme ve devralmalarla potansiyel
bir konsolidasyon sürecinin yaþanmasý
beklenmektedir.
6 Dinçer,a.g.e., s 105
Kaynaklar
Alýþkan, Murat, Türk Banka Hukukunda Mevduat Sigortasý, Eylül 2004, Ýstanbul
Rosita P, Chang, CFA ve Keith M. Moore, CFA, Mergers and Acquisitions, 2008
Dinçer, Ahmet, Bankacýlýk Sektöründe Konsolidasyon, Ülke Deneyimleri ve Türkiye için Öneriler, DPT Uzmanlýk
Tezi, 2006, Ankara
Bumin, Mete, Sorunlu Bankalarýn Çözümlenmesinde Türkiye Deneyimi, 2006, Ýstanbul
BDDK, Bankalarýn Birleþme, Devir, Bölünme ve Hisse deðiþimi ile Ýlgili Yönetmelik
Bankacýlýk Sektörü Yeniden Yapýlandýrma Programý Geliþme Raporu, BDDK, 2002
Banka Birleþmeleri ve Satýnalmalar,Seminer,2006,Ýstanbul
Wikipedia, The Free Encyclopedia,Mergers and Acquisitions
Krizden Ýstikrara Türkiye Tecrübesi, BDDK, TMSF, HM ve TCMB’nin iþtirakiyle oluþturulan çalýþma grubu, 2009
Shih, Michael S. H., Banking Sector Crisis and Mergers as Solution, National University of Singapore and
University of Toronto
http:// www.financialservicesfacts.org/financial2/today/consodilation
Ayadi, RYM, Assesing The Performance of Banking M&A’s In Europe, A New Conceptual Approach,
2007,Brussel
Bank M&As Motives and Evidence http://www.worldscibooks.com/etextbook/5955/5955_chap1.
13
MAKALE
HUKUKÝ YÖNÜYLE MEVDUAT
Mevduat temel olarak kiþilerin banka ile yapmýþ olduðu sözleþme çerçevesinde istenildiði
zaman veya belirli bir vade sonunda çekilmek üzere ivazsýz veya bir ivaz karþýlýðýnda
bankaya para yatýrýlmasý iþlemidir. Mevduat, temel fonksiyonu vadesel uyumlaþtýrma
yaparak saðladýðý fonlarý kredilere dönüþtürmek olan bankalarýn en önemli fon kaynaðýdýr.
Baþka bir deyiþle mevduatlar, ekonomik büyümenin itici gücü olan yatýrýmlarýn dolayýsýyla
ekonominin de en önemli finansman kaynaklarýdýr. Mevduat iliþkisinde banka ile muhatap
olan tasarruf sahiplerinin bankaya nazaran güçsüz konumda olduðu açýktýr. Bu doðrultuda
kanun koyucu, tasarruf sahiplerini güçsüz kabul ederek eþitlik ilkesinden ayrýlmýþ ve
mudileri koruyucu yönde düzenlemeler yapmýþtýr. Bu duruþta, geçmiþteki düzenleme
boþluðu nedeniyle ortaya çýkan, baþta banker skandallarý olmak üzere olumsuz deneyimlerin
de etkisi büyüktür.
GÝRÝÞ
Bankalar diðer iþletmelerden farklý olarak
pasifinde yabancý kaynaklarýn çok daha fazla
yer tuttuðu iþletmelerdir. Önemli bir kýsmý
mevduat olan kýsa vadeli yabancý kaynaklarla
çalýþan bankalar 1 , bu fonlarý vade
uyumlaþtýrmasý da yaparak, fon talep edenlere
aktaran kuruluþlardýr. Anlaþýlacaðý üzere
fonlama kaynaðý olarak mevduat toplama, en
temel bankacýlýk faaliyetlerinden birisidir.
Bankalarýn ekonomik büyüme ve dinamizmin
en temel faktörlerinden birisi oluþuyla beraber
mevduatlarýn da bankacýlýk faaliyetleri açýsýndan
önemi düþünüldüðünde, çok süjeli bir iliþki
olarak mevduat ve mevduat iliþkilerinin detaylý
biçimde düzenlenmesinin gerekliliði ortaya
çýkmaktadýr. Zaten, baþta eski bankacýlýk
kanunlarý olmak üzere eski düzenlemeler
incelendiðinde, banka ile tasarruf sahipleri
arasýndaki mevduat iliþkisine devletin de yaptýðý
düzenlemelerle büyük ölçüde müdahil olduðu
görülmektedir.
1. MEVDUAT KAVRAMI
Artan rekabet ve müþteri odaklýlýk düzeylerine
paralel olarak, bankalarýn müþterilerine
sunduklarý finansal hizmetlerin ve
enstrümanlarýn yelpazesi giderek
geniþlemektedir. Söz konusu geniþleme,
sunulan finansal hizmetlerin ve enstrümanlarýn
tanýmlanmasý ile birbirlerinden net biçimde
ayrýlmalarýný zorlaþtýrmaktadýr. Bu nedenle hem
bankacýlýk iþlemlerindeki yerinin tespiti hem
de hangi tip banka – müþteri iliþkisinin
mevduat iliþkisi kapsamýna gireceðinin
belirlenmesi açýsýndan mevduatýn
tanýmlanmasý oldukça önemlidir.
“5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanunu”nda
(3.madde) “yazýlý ya da sözlü olarak veya
herhangi bir þekilde halka duyurulmak suretiyle
ivazsýz veya bir ivaz karþýlýðýnda, istendiðinde
ya da belli bir vadede geri ödenmek üzere
kabul edilen para” olarak tanýmlanan mevduatý
“kiþilerin bankayla yapmýþ olduðu sözleþme
çerçevesinde istenildiðinde veya belirli bir vade
sonunda çekilmek üzere ivazsýz veya ivaz
karþýlýðý bankaya para yatýrýlmasý iþlemi” olarak
tanýmlayabiliriz. Bu kapsamda bankayla
müþteri arasýnda yapýlan sözleþmeye “mevduat
sözleþmesi”, bu sözleþmeye dayalý olarak açýlan
hesaba “mevduat hesabý”, taraflar arasýnda
kurulan iliþkiye de “mevduat iliþkisi” adý
verilmektedir2.
1.1. Mevduat Sözleþmesinde Þekil
Mevduat iliþkisi nihayetinde mevduat
sözleþmesine dayanan bir hukuki iliþkidir.
Mevduat sözleþmesinde temel olarak þekil
serbestisi geçerlidir. Mevduat sözleþmesi,
mevduat sahibi ile bankanýn, sözleþmenin
esaslý unsurlarý üzerinde yazýlý ve sözlü beyanlarý
sonucu anlaþmaya varmalarýyla meydana
gelmektedir.
1 30 Mayýs 2010 tarihi itibariyle Türk Bankacýlýk Sektörü’nün toplam yükümlülüklerinin %62’si mevduatlardan oluþmaktadýr. (Kaynak: BDDK Türk
Bankacýlýk Sektörü Ýnteraktif Aylýk Bülten – 05.08.2010)
2 ÇEKER, Mustafa. Hukuki Yönüyle Banka Mevduatý, Karahan Kitabevi, S.17.
Çaðdaþ EKÝCÝ
Varlýk Yönetimi Dairesi
14
MAKALE
1.2. Mevduat Sözleþmesinin Hukuki
Niteliði
Banka ile müþteri arasýnda yapýlan mevduat
sözleþmesinin hukuki niteliði kanunda açýk bir
þekilde belirtilmediði gibi, konuya iliþkin Yargýtay
kararlarýnda ve doktrinde de farklý yaklaþýmlar
mevcuttur. Söz konusu Yargýtay kararlarýný ve
doktrini göz önüne aldýðýmýzda, mevduat
sözleþmelerinin hukuki niteliðine iliþkin dört
farklý bakýþ açýsýyla karþýlaþmaktayýz:
1.2.1. Karz Niteliði
Karz sözleþmesi kapsamýnda ödünç veren, para
veya bir misli þeyin mülkiyetini belli süre için
karþý tarafa geçirmeyi, ödünç alan ise ayný
miktarda parayý veya misli þeyi geri vermeyi
taahhüt etmektedir. Bu unsurlar göz önünde
bulundurularak, bazý kiþilerce mevduat
sözleþmesinin karz niteliði taþýdýðý
savunulmuþtur. Yargýtay’ýn da eski kararlarýnda
bu yönde bir içtihat geliþtirmiþ olduðu
görülmektedir.
1.2.2. Usulsüz Tevdi Niteliði
Usulsüz tevdi, mudi tarafýndan verilen bir
miktar paranýn, misli eþyanýn veya kýymetli
evrakýn emin bir yerde saklanmasý ve belirli bir
süre sonra veya istenildiðinde mislen geri
verilmesi borcunu doðuran bir sözleþmedir3.
Literatürde, mevduat amaçlý yatýrýlan paranýn
iþletilmesinden daha çok korunmasý gereken
bir para olduðunu belirterek, mevduatýn
usulsüz tevdi niteliði taþýdýðýný savunan görüþler
bulunmaktadýr. Bununla birlikte, vadesiz
mevduatlar için hiç faiz verilmemesi ya da
düþük faiz verilmesi, uygulamada belli miktarda
faiz gelirinden vazgeçilmesi koþuluyla
mevduatýn vade veya ihbar süresi beklenmeden
çekilebilmesi, mevduatýn usulsüz tevdi niteliðini
taþýdýðý görüþlerini destekler niteliktedir.
1 . 2 . 3 . Ka r m a S ö z l e þ m e N i t e l i ð i
Karma sözleþme, kanunun çeþitli sözleþme
tipleri için kabul ettiði unsurlarýn kanunun
öngörmediði bir tarzda bir araya gelmeleri
sonucunda oluþan sözleþmedir. Banka mevduatý
açýsýndan bakýldýðýnda, mevduat sözleþmesinin
karz ve usulsüz tevdi sözleþmelerinin çeþitli
unsurlarýný taþýyan karma nitelikli sözleþme
olduðunu ileri süren görüþler de bulunmaktadýr.
1.2.4. Kendine Özgü Sözleþme Niteliði
Son yýllarda giderek daha fazla popülarite
kazanan ve Yargýtay tarafýndan da benimsenen
görüþe göre; mevduat sözleþmesi çeþitli
benzerlikler taþýmakla birlikte kanunda
öngörülen sözleþme tiplerinden hiçbirisinin
unsurlarýný tam olarak içermemesi nedeniyle
kendine özgü sözleþme niteliði taþýmaktadýr.
1.3. Mevduat Ýliþkisinde Taraflar
Devlet çeþitli nedenlerle hem
mevduat iliþkisini detaylý biçimde
düzenlemiþ, hem de mevduat
sahiplerini iliþkinin zayýf tarafý
görerek -eþitlik ilkesinden ayrýlarakbu doðrultuda düzenlemeler
yapmýþtýr.
Mevduat iliþkisinde banka ve mudiler olmak
üzere iki temel aktör bulunmaktadýr. Ancak
devletin, bu iliþkide zayýf taraf olarak kabul
ettiði mudileri gözetme hedefi baþta olmak
üzere, çeþitli amaçlarla mevduat iliþkisi sürecine
müdahil olduðu görülmektedir.
1.3.1. Banka
Banka mevduat kabul eden, amacý bu
mevduatý (kaynaðý) en verimli þekilde çeþitli
kredi iþlemlerine kanalize etmek olan
kuruluþtur. Bankalarýn faaliyetlerini
yürütebilmesi için gerekli olan fon kaynaklarýnýn
en önemlilerinden birisi de mevduattýr. Bu
amaçla bankalar, genellikle daha önceden ilan
etmiþ olduðu mevduat faizleri üzerinden faiz
karþýlýðýnda vadeli olarak veya vadesiz olarak
tasarruf fazlasý olan iktisadi aktörlerin (bireyler,
þirketler, bankalar, devlet) tasarruf fazlalarýný
kendilerine çekmeye çalýþmaktadýrlar.
1.3.2. Mudi
Sahip olduklarý tasarruf fazlasýný ivazlý veya
ivazsýz olarak gelir elde etme ve paranýn güvenli
biçimde saklanmasý4 amacýyla bankaya yatýran
gerçek veya tüzel kiþilere “mudi” denilmektedir.
1.3.3. Devlet
Ekonomik hayatta borç iliþkisine giren,
sözleþme yapan herkes kural olarak bu iliþki
ve sözleþmeyi kendi iradesi ile kurmuþ veya
yapmýþ kabul edilmektedir. Bu bakýmdan
taraflar kanun önünde birbirine eþit sayýlmýþtýr.
Ancak, hukukun bazý alanlarýnda bu ilkeden
çeþitli nedenlerle uzaklaþýldýðý görülmektedir.
Devlet çeþitli nedenlerle hem mevduat iliþkisini
detaylý biçimde düzenlemiþ, hem de mevduat
sahiplerini iliþkinin zayýf tarafý görerek -eþitlik
ilkesinden ayrýlarak- bu doðrultuda
düzenlemeler yapmýþtýr. Sosyal devlet anlayýþý5
doðrultusunda þekillenmiþ olan Bankacýlýk
Kanunu’nun temel amacý da, þu þekilde ortaya
konulmuþtur: “… finansal piyasalarda güven
ve istikrarýn saðlanmasý; kredi sisteminin etkin
bir þekilde çalýþmasýna, tasarruf sahiplerinin
3 Çeker, age, S.26.
4 GÜNEY Alptekin, Banka Ýþlemleri, Beta Yayýncýlýk, S.33.
5 Anayasa Mahkemesi sosyal devleti, “güçsüzleri güçlüler karþýsýnda koruyarak gerçek eþitliði yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi saðlamakla
yükümlü devlet” olarak tanýmlamýþtýr. (Anayasa Mahkemesi, 26 Ekim 1988 Tarih ve E.1988/19, K.1988/33 Sayýlý Karar, Anayasa Mahkemesi Kararlar
Dergisi, Sayý 24, s.451-452).
15
MAKALE
Tasarruflarýn bankalara
aktarýlmasý en baþta güven temelli
bir iþlem olup ekonomik büyüme
ve istikrar için mevduatlara iyi bir
koruma ve güven verilmesi
mecburidir.
hak ve menfaatlerinin korunmasýna iliþkin usul
ve esaslarý düzenlemek.”
Tasarruflarýn bankalara aktarýlmasý en baþta
güven temelli bir iþlem olup ekonomik büyüme
ve istikrar için mevduatlara iyi bir koruma ve
güven verilmesi mecburidir. Bununla birlikte
mudilerin büyük çoðunluðunun kendilerini
yeteri kadar koruyacak bilgisi, tecrübesi ve
olanaðý bulunmamaktadýr. Bu noktada bankalar
ve mudiler arasýndaki çýkar çatýþmalarýnda
banka mudilerinin korunmasý sosyal devlet
ilkesi açýsýndan önem kazanmaktadýr.
2. MEVDUAT TÜRLERÝ
Literatüre ve düzenlemelere bakýldýðýnda
mevduatýn farklý kriterlere göre farklý þekillerde
sýnýflandýrýldýðý görülmektedir.
2.1. Vadesine Göre Mevduat Türleri
Mevduatýn vadelerini belirleme yetkisi, 1211
Sayýlý Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasý
(TCMB) Kanunu’nun 4. maddesinin (I) numaralý
fýkrasýnýn (ý) bendi ile 40. maddesinin (III)
numaralý fýkrasýnýn (b) bendi ve 5411 Sayýlý
Bankacýlýk Kanununun 60. maddesinin 7. fýkrasý
gereðince, TCMB’ye býrakýlmýþtýr. Bu kapsamda,
TCMB tarafýndan 3 Þubat 2007 tarih ve 26423
Sayýlý Resmi Gazete’de “Mevduatýn Vade ve
Türleri ile Katýlma Hesaplarýnýn Vadeleri
Hakkýnda Teblið” yayýmlanmýþ ve vadelerine
göre mevduat türleri 4 gruba ayrýlmýþtýr.
2.1.4. Birikimli Mevduat
Asgari 5 yýl vade ile açýlan, sözleþme ile
belirlenen aylýk veya üç aylýk sürelerle hesaba
para yatýrmaya imkân veren mevduattýr7.
2.2. 2007/1 Sayýlý Teblið Kapsamýnda
Mevduat Türleri
TCMB’nin Mevduatýn Vade ve Türleri ile Katýlma
Hesaplarýnýn Vadeleri Hakkýnda Teblið ile,
mevduat sahibinin kimliði esas alýnarak
mevduat türleri 5 gruba ayrýlmýþtýr.
2.2.1. Tasarruf Mevduatý
Teblið’de tasarruf mevduatý, mevduat bankalarý
nezdinde açtýrýlan, gerçek kiþilere ait ve
münhasýran çek keþide edilmesi dýþýnda ticari
iþlemlere konu olmayan mevduat olarak
tanýmlanmýþtýr. Bankalar Kanunu da tasarruf
sahiplerinin korunmasýný amaçlayarak tasarruf
mevduatýný özel olarak tanýmlamýþ, bu
mevduatýn da “Tasarruf Mevduatý Sigorta
Fonu” güvencesi altýnda olduðunu belirtmiþtir.
2.2.2. Resmi Kuruluþlar Mevduatý
TCMB’nin 2007/I Sayýlý Tebliði’nin 8.
maddesinde sýralanmýþ olan hesaplar (genel
bütçe kapsamýndaki kamu idarelerine,
düzenleyici ve denetleyici kurumlara, sosyal
güvenlik kurumlarýna, yerel yönetimlere vb.
ait hesaplar) “Resmi Kuruluþlar” baþlýðý altýnda
sýnýflandýrýlýr.
2.1.1. Vadesiz Mevduat
2.2.3. Ticari Kuruluþlar Mevduatý
Ýlgili tebliðin 3. maddesine göre vadesiz
mevduat, bankanýn izni aranmaksýzýn hesap
sahibince istenildiðinde kýsmen veya tamamen
çekilebilen, herhangi bir ihbar veya vade koþulu
taþýmayan, faiz tahakkuklarý yýl sonunda veya
hesabýn kapatýlmasýnda yapýlan mevduattýr.
Temel olarak ticari iþlemlerde bulunmak
amacýyla, bu yöndeki beyan sonucunda açýlan
hesaplardýr. TCMB’nin 2007/I Sayýlý Tebliði’nin
9. maddesinde de "Ticari Kuruluþlar" hesabý
olarak kabul edilecek olan hesaplar belirtilmiþtir.
2.1.2. Vadeli Mevduat
2.2.4. Bankalararasý Mevduat
Temel olarak bankaya yatýrýldýktan belli bir süre
sonra çekilmek kaydýyla yatýrýlan paralara vadeli
mevduat denilmektedir.
Bankalar, özel finans kurumlarý ve özel
kanunlarýna göre mevduat kabulüne yetkili
bulunan kuruluþlara ait mevduat,
“bankalararasý mevduat” olarak
deðerlendirilmektedir.
2.1.3. Ýhbarlý Mevduat
Taraflar arasýndaki sözleþmede, bankaya
yatýrýlan mevduatýn geri çekilebilmesi için
önceden bildirimde bulunulmasý þartýnýn
öngörüldüðü mevduat þekline ihbarlý mevduat
adý verilir6. TCMB’nin ilgili tebliðinde, ihbar
süresi, “paranýn çekileceði tarihten 7 gün
öncesi” olarak tespit edilmiþtir.
2.2.5. Diðer Kuruluþlar Mevduatý
TCMB’nin 2007/I Sayýlý Tebliðinin 11.
maddesinde ismi belirtilen yapýlanmalara (vakýf,
dernek, sendika vb. hesaplarý) ait olan hesaplar
"Diðer Kuruluþlar" baþlýðý altýnda
gruplandýrýlmýþtýr.
6 Çeker, age, S.54.
7 “Mevduat ve Kredi Faiz Oranlarý ve Katýlma Hesaplarý Kâr ve Zarara Katýlma Oranlarý ile Özel Cari Hesaplar Dahil Bu Ýþlemlerde Saðlanacak Diðer
Menfaatler Hakkýnda Karar”, Madde 7.
16
MAKALE
2.3. Tasarruf Yetkisine Göre Mevduat
Türleri
Bazý durumlarda birden fazla kiþi mevduat
hesabý açtýrabilmektedir. Bu durumlarda
tasarruf yetkisine göre mevduat, bireysel ve
müþterek mevduat olarak ikiye ayrýlmaktadýr.
2.3.1. Bireysel Mevduat
Bireysel mevduatta kural olarak hesap üzerinde
tasarruf yetkisi hesap sahibine ait olup, bazý
durumlarda hesap sahibi üçüncü bir kiþiyi
yetkilendirdiði takdirde tasarruf yetkisi üçüncü
kiþiye geçebilmektedir.
2.3.2. Birlikte Mevduat
Birlikte mevduat, birden fazla kiþinin bankada
ortak olarak sahip olduklarý mevduat türüdür.
Bu hesaplarda birden fazla kiþinin sahipliði
nedeniyle, birlikte mevduat iliþkisinde hesap
üzerinde kimin/kimlerin tasarruf edeceði sorusu
önem kazanmaktadýr. Bu noktada da “iþtirak
halinde mevduat” ve “müþterek mevduat”
olarak karþýmýza iki alternatif çýkmaktadýr:
2.3.2.1. Ýþtirak Halinde Mevduat
Ýþtirak halinde mevduat, mevduat sahibi kiþilerin
bankadaki mevduat üzerinde ancak tümünün
imzasýyla tasarruf edebildikleri birlikte mevduat
türüdür. Ýþtirak halinde mevduat iliþkisi taraflarýn
iradesiyle doðabileceði gibi, hukuki nedenlerden
de kaynaklanabilmektedir.
2.3.2.2. Müþterek Mevduat
Hesap sahiplerinden her birinin tek baþýna
hesap üzerinde her türlü tasarrufta
bulunabildiði (tek imzanýn yeterli olduðu)
mevduat türüdür. Kural olarak, hesap
sahiplerinin hesap üzerinde hangi oranda pay
sahibi olduklarý belirlenmelidir. Taraflardan
birinin kendi payýndan fazlasýný çekmesi halinde
diðer ortaklarýn fazla para çeken ortaða rücu
etme haklarý vardýr.
mevduat türleriyle ayný olan, ancak isim veya
bazý temel uygulamalar açýsýndan
farklýlaþtýrmaya gittiði mevduat türlerinin sayýsý
da (elma, çatý, çocuk, kumbara vb. vadesiz ve
vadeli mevduat hesaplarý) her geçen gün
yükselmektedir.
3. MEVDUATIN KABULÜ
Özellikle 1980’li yýllarýn baþlarýnda ortaya çýkan
bankercilik skandallarý dolayýsýyla 3182 Sayýlý
Bankacýlýk Kanununun 13. maddesinde
mevduat kabulü kavramý detaylý biçimde
tanýmlanmýþ ve mevduat kabulü olarak
sayýlacak iþlemler sýralanmýþtýr. 4389 Sayýlý
Bankacýlýk Kanununda mevduat kabulü kavramý
mülga 3182 Sayýlý Bankacýlýk Kanunu
doðrultusunda tanýmlanýrken, dolaylý da olsa
bir mevduat tanýmýna ulaþýlabileceði
görülmektedir8. 5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanunu
ise mevduatý tanýmlamýþ ve mevduatýn kabulü
hususuna iliþkin bazý istisnalara yer vermiþtir.
5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanununun 4. maddesi
mevduatýn kabulünü bankalarýn
gerçekleþtirebileceði iþlemlerden birisi kabul
etmiþtir.
Bankacýlýk Düzenleme ve Denetleme Kurumu
(BDDK) 1 Kasým 2006 tarihinde “Mevduat ve
Katýlým Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve
Zamanaþýmýna Uðrayan Mevduat, Katýlým
Fonu, Emanet ve Alacaklara Ýliþkin Usul ve
Esaslar Hakkýnda Yönetmelik”i yayýmlamýþtýr.
Yönetmeliðin en temel amaçlarýndan birisi de
bankalardaki mevduatýn kabulü ile çekilmesinin
düzenlenmesidir. Bu doðrultuda, yönetmelik
ile bankalara mevduat iliþkisi kapsamýnda çeþitli
asgari uygulama standartlarý getirilmiþtir.
Farklý kriterler baz alýndýðýnda yukarýda
bahsedilenlerin dýþýnda da mevduat
sýnýflandýrmalarý bulunmaktadýr. Örneðin; hesap
sahibine göre (gerçek kiþi ve tüzel kiþi
mevduatý), para cinsine göre (TL ve YP
mevduat).
Kanununun ilgili maddelerinden, mevduat
toplama yetkisine sahip olan bankalar
haricindeki kiþi ya da kuruluþlarýn, direkt ya
da dolaylý olarak mevduat toplamalarýnýn
yasaklanmýþ olduðu görülmektedir. 5411 Sayýlý
Bankacýlýk Kanununun 60. ve 76. maddeleri
ile “Mevduat ve Katýlým Fonunun Kabulüne,
Çekilmesine ve Zamanaþýmýna Uðrayan
Mevduat, Katýlým Fonu, Emanet ve Alacaklara
Ýliþkin Usul ve Esaslar Hakkýnda Yönetmelik”in
4. maddesi aracýlýðýyla mevduatýn çekilmesine
iliþkin hususlar kapsamlý biçimde
düzenlenmiþtir.
Bankacýlýk sektöründe artan rekabetin, deðiþen
müþteri ihtiyaçlarý ve beklentilerinin etkisiyle
bankalarýn müþterilerine sunduklarý mevduat
hesabý türlerinin çeþitliliði de artmýþtýr. Bununla
birlikte bankalarýn, iþleyiþi yukarýda belirtilen
Sonuç olarak, mevduatlarýn ekonomik ve
toplumsal önemi göz önüne alýnarak 5411
Sayýlý Kanun ile kanun koyucu, bankalar
dýþýndaki kiþi ya da kuruluþlarýn mevduat
toplamalarýný yasaklamýþ ve söz konusu
2.4. Diðer
Bankacýlýk sektöründe artan
rekabetin, deðiþen müþteri
ihtiyaçlarý ve beklentilerinin etkisiyle
bankalarýn müþterilerine
sunduklarý mevduat hesabý
türlerinin çeþitliliði de artmýþtýr.
8 Alýþkan, age, S.37.
17
MAKALE
Geçmiþ yýllarda Türk finans
piyasalarýnda yaþanan mali
skandallarýn da etkisiyle 5411
Sayýlý Bankacýlýk Kanunu, “izinsiz
faaliyette bulunma”yý, suçlar
bölümünün en baþýna yerleþtirmiþ
ve 150. maddede yer alan aðýr
yaptýrýmlarla (hapis, adli para,
kapatma gibi) desteklemiþtir.
bankacýlýk faaliyetini de detaylý biçimde
düzenlemiþtir.
4.3. Belgelerin Saklanmasý ve Bu
Yükümlülüðe Aykýrýlýk
3.1. Ýzinsiz Faaliyette Bulunma
“Alýnan yazýlar ve faaliyetler ile ilgili belgelerin
asýllarý veya bunun mümkün olmadýðý hâllerde
sýhhatlerinden þüpheye mahal vermeyecek
kopyalarý ve yazýlan yazýlarýn makine ile alýnmýþ,
tarih ve numara sýrasý verilerek düzenlenecek
suretleri, usulleri çerçevesinde ilgili banka
nezdinde on yýl süreyle saklanýr12.” Kanun
koyucu bu düzenlemeye aykýrýlýklarý da 42.
maddedeki hapis ve adli para cezalarýyla
cezalandýrmýþtýr.
Geçmiþ yýllarda Türk finans piyasalarýnda
yaþanan mali skandallarýn da etkisiyle 5411
Sayýlý Bankacýlýk Kanunu, “izinsiz faaliyette
bulunma”yý, suçlar bölümünün en baþýna
yerleþtirmiþ ve 150. maddede yer alan aðýr
yaptýrýmlarla (hapis, adli para, kapatma gibi)
desteklemiþtir.
4. MEVDUAT ÝLÝÞKÝSÝNDE
YÜKÜMLÜLÜKLER
Bankalara mevduat yatýrýlmasýndaki en önemli
etkenlerden birisi bankalara duyulan güvendir.
Bu güven kapsamýna öncelikle, mevduat
hesabýndaki paranýn baþkalarý tarafýndan
bilinmemesi ve iþlemlerin sýr olarak kalmasý
hususlarý girmektedir. Bir banka ile iliþki kurarak
çalýþmak isteyen kiþiler, banka ile yaptýklarý
iþlemin sýr olarak kalacaðýný bankacýlýk gelenek
ve göreneklerinin bunu gerektirdiðini, ayrýca
bu hususlarýn kanunlarýn himayesinde
olduklarýný bilmektedirler.
Bankada mevduat hesabý açtýrmýþ olan gerçek
veya tüzel kiþiler bankanýn müþterisi olup
yaptýklarý iþlemler müþteri sýrrý niteliðindedir9.
Ýlgili düzenlemeler gerekli güven iliþkisinin tesisi
amacýyla özellikle bankalara bir takým
yükümlülükler getirirken, mevduat sahibini de
korumayý hedeflemiþtir.
4.1. Sýrlarýn Saklanmasý ve Açýklanmasý
“Bankalarýn ortaklarý, yönetim kurulu üyeleri,
mensuplarý, bunlar adýna hareket eden kiþiler
ile görevlileri, sýfat ve görevleri dolayýsýyla
öðrendikleri bankalara veya müþterilerine ait
sýrlarý, bu konuda kanunen açýkça yetkili kýlýnan
mercilerden baþkasýna açýklayamazlar10.” Banka
iþlemlerinde gerekli olan güven müessesinin
saðlanmasý adýna Kanun, 73. maddeye iliþkin
düzenlemeyi 159. maddedeki yaptýrýmlarla
desteklemiþtir.
4.2. Müþteri Haklarý
“Bankalar, müþterilerinin, verilen hizmetlerden
kaynaklanan her türlü sorularýna cevap verecek
bir sistem kurmakla ve bu hizmetle ilgili bilgiyi
müþterilerine bildirmekle yükümlüdür. Bankalar,
kredi sözleþmelerinin onaylý bir örneðini
müþterilerine vermek zorundadýr. Talepleri
hâlinde müþteri ile yapýlan diðer iþlemlere iliþkin
her türlü belgenin bir örneði de müþterilere
verilir11.”
18
5. MEVDUATIN ÇEKÝLMESÝ
Kanun koyucu, mevduatlarýn kabulünü olduðu
gibi mevduatlarýn çekilmesi hususunu da 5411
Sayýlý Bankacýlýk Kanunu (61.madde) ile
Mevduat ve Katýlým Fonunun Kabulüne,
Çekilmesine ve Zamanaþýmýna Uðrayan
Mevduat, Katýlým Fonu, Emanet ve Alacaklara
Ýliþkin Usul ve Esaslar Hakkýnda Yönetmelik
(madde 5) vasýtasýyla düzenlemiþtir. 5411 Sayýlý
Bankacýlýk Kanununun 61 maddesine göre;
“4721 sayýlý Türk Medeni Kanununun rehinlere
ve hapis hakkýna, 818 sayýlý Borçlar Kanununun
alacaðýn devir ve temlikine, takasa dair
hükümleri ile diðer kanunlarýn verdiði yetkiler
ve koyduðu yükümlülükler saklý kalmak þartýyla,
mevduat ve katýlým fonu sahiplerine ödenmesi
gereken tutarlarý geri alma haklarý hiçbir suretle
sýnýrlandýrýlamaz. Mevduat veya katýlma hesabý
sahipleri ile kredi kuruluþlarý arasýnda vade ve
ihbar süresi hakkýnda kararlaþtýrýlan þartlar
saklýdýr.”
Bununla birlikte mevduatýn çekilmesi konusu
61. maddeye ek olarak, 5411 Sayýlý Bankacýlýk
Kanunun 151. maddesi ile desteklenmiþtir.
Uygulamada ise, mevduat hesaplarýnýn hesap
sahibinin isteðiyle, hesap sahibinin haczi veya
iflasýyla, hesap sahibinin ölümüyle, zamanaþýmý
gibi nedenlerle mevduat hesaplarýnýn
kapanabildiði görülmektedir.
6. ZAMANAÞIMI
Mevduatlarda zamanaþýmý konusu, 5411 Sayýlý
Bankacýlýk Kanununun 62. maddesi ile
“Mevduat ve Katýlým Fonunun Kabulüne,
Çekilmesine ve Zamanaþýmýna Uðrayan
Mevduat, Katýlým Fonu, Emanet ve Alacaklara
Ýliþkin Usul ve Esaslar Hakkýnda Yönetmelik”
tarafýndan düzenlenmiþtir.
9 Güney, age, S.38.
10 5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanunu, Madde 73.
11 5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanunu, Madde 76.
12 5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanunu, Madde 42.
MAKALE
Yukarýda sözü edilen düzenlemelere göre, her
türlü mevduat hak sahibinin en son talebi,
iþlemi, herhangi bir yazýlý talimatý tarihinden
itibaren baþlayarak on yýl içinde aranmadýðý
takdirde zamanaþýmýna uðramaktadýr.
Bankalarýn gerekli uyarýlarý, ilanlarý ve bildirimleri
yapmasý sonrasýnda hak sahibi veya mirasçýlarý
tarafýndan aranmayan zamanaþýmýna uðramýþ
mevduatlar TMSF’ye devredilir.
Hesaptan para çekilmesi, hesaba para
yatýrýlmasý, hesap cüzdanýna faizin
kaydettirilmesi, adres deðiþikliðinin bildirilmesi
gibi iþlemler son iþlem tarihi olarak kabul
edilebilmektedir. Ayrýca, küçükler adýna ve
yalnýzca bunlara ödeme yapýlmak kaydýyla
açtýrýlan hesaplarda, zamanaþýmý süresi
küçüðün reþit olduðu tarihte iþlemeye baþlar13.
SONUÇ
Mevduat, temel olarak kiþilerin banka ile yapmýþ
olduðu sözleþme çerçevesinde istenildiði zaman
veya belirli bir vade sonunda çekilmek üzere
ivazsýz veya bir ivaz karþýlýðýnda bankaya para
yatýrýlmasý iþlemidir. Mevduat, temel fonksiyonu
vadesel uyumlaþtýrma yaparak saðladýðý fonlarý
kredilere dönüþtürmek olan bankalarýn en
önemli fon kaynaðýdýr. Baþka bir deyiþle
mevduatlar, ekonomik büyümenin itici gücü
olan yatýrýmlarýn dolayýsýyla ekonominin de en
önemli finansman kaynaklarýdýr.
Mevduat iliþkisinde bankayla muhatap olan
tasarruf sahiplerinin bankaya nazaran güçsüz
konumda olduðu açýktýr. Bu doðrultuda kanun
koyucu, tasarruf sahiplerini güçsüz kabul
ederek eþitlik ilkesinden ayrýlmýþ ve mudileri
koruyucu yönde düzenlemeler yapmýþtýr. Bu
duruþta geçmiþteki düzenleme boþluðu
nedeniyle ortaya çýkan, baþta banker faciasý
olmak üzere, olumsuz deneyimlerin de etkisi
büyüktür.
Mevduatýn ekonomik,
toplumsal önemi ve mevduat
iliþkisinin kendisine has yapýsý
nedeniyle devlet hem bu alaný
detaylý biçimde düzenlemiþ, hem
de mevduat sahiplerini iliþkinin
zayýf tarafý görerek bu doðrultuda
gerekli düzenlemeleri yapmýþtýr.
Mevduatýn ekonomik, toplumsal önemi ve
mevduat iliþkisinin kendisine has yapýsý
nedeniyle devlet hem bu alaný detaylý biçimde
düzenlemiþ, hem de mevduat sahiplerini
iliþkinin zayýf tarafý görerek bu doðrultuda
gerekli düzenlemeleri yapmýþtýr.
13 Güney, age, S.43.
Kaynaklar
• Alýþkan, Murat,“Türk Banka Hukukunda Mevduat Sigortasý”, Beta Yayýncýlýk, Ýstanbul, 2004.
• Çeker, Mustafa, “Hukuki Yönüyle Banka Mevduatý”, Karahan Kitabevi, Ankara, 2004.
• Güney, Alptekin, “Banka Ýþlemleri”, 2.Baský, Beta Yayýncýlýk, Ýstanbul, 2008.
• Sabuncu, Yavuz, “Anayasaya Giriþ”, 10. Basý, Ýmaj Yayýnevi, Ankara, 2004.
• Yýldýrým, Mesut, “Banka Muhasebesi”, Türkiye Bankalar Birliði Yayýnlarý, Ýstanbul, 2008.
• Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, Sayý 24, S.451 – 452, 1989.
• Mevduat ve Katýlým Fonlarýnýn Vadeleri ve Türleri Hakkýnda Teblið, (Sayý:2007/1 - 3 Þubat 2007 tarih ve
26423 sayýlý Resmi Gazete’de yayýmlanmýþtýr)
• Mevduat ve Katýlým Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaþýmýna Uðrayan Mevduat, Katýlým Fonu,
Emanet ve Alacaklara Ýliþkin Usul ve Esaslar Hakkýnda Yönetmelik (01.11.2006 tarih ve 26333 sayýlý Resmi
Gazete’de yayýmlanmýþtýr)
• Mevduat ve Kredi Faiz Oranlarý ve Katýlma Hesaplarý Kâr ve Zarara Katýlma Oranlarý ile Özel Cari Hesaplar
Dahil Bu Ýþlemlerde Saðlanacak Diðer Menfaatler Hakkýnda Karar (Karar Sayýsý: 2006/11188 - 22 Kasým 2006
tarih ve 26354 sayýlý Resmi Gazete’de yayýmlanmýþtýr)
• Sigortaya Tabi Mevduat ve Katýlým Fonlarý ile Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere
Dair Yönetmelik (05.05.2008 tarih ve 26867 sayýlý Resmi Gazete’de yayýmlanan yönetmelikle deðiþtirilmiþ
halidir)
• Türkiye Cumhuriyeti Anayasasý
• 5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanunu
Elektronik Kaynaklar
• www.bddk.org.tr
• www.tcmb.gov.tr
• www.tdk.gov.tr
• www.tmsf.org.tr
19
KONFERANS
IADI 8. YILLIK TOPLANTISI
ve ETKÝN MEVDUAT SÝGORTACILIÐI SÝSTEMLERÝ ÝÇÝN
TEMEL PRENSÝPLER KONULU KONFERANSI*
Ýsviçre’nin Basel kentinde, Eylül 2009’da gerçekleþen konferans, IADI, FSI ve BCBS’in
ortak hazýrladýklarý Etkin Mevduat Sigortacýlýðý için Temel Prensipler çalýþmasýnýn uluslararasý
alanda tartýþýlmasý ve tanýtýlmasýna önemli katkýda bulundu ve bunu takiben yapýlacaklar
için bir baþlangýç oldu.
Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý
Birliði/International Association of Deposit
Insurers/ IADI’ýn, Etkin Mevduat Sigortacýlýðý
Sistemleri için Temel Prensipler konulu
Konferansý, IADI’ýn 8. Yýllýk Toplantýsý’ný takiben,
23-24 Eylül 2009 tarihlerinde Ýsviçre’nin Basel
kentinde IADI’ýn merkezinin de yeraldýðý Bank
for International Settlements’ýn (BIS) ev
sahipliðinde gerçekleþti.
Konferans, Financial Stability Institute’un (FSI)
Baþkaný Josef Tosovsky ve IADI’ýn Baþkaný Martin
Gruenberg’in açýlýþ konuþmalarý ile baþladý.
Baþlangýç konuþmasýný Basel Committee of
Banking Supervision’ýn (BCBS) Baþkaný Nout
Wellink gerçekleþtirdi. Bilindiði üzere, FSI ve
BCBS’in merkezleri de Ýsviçre Basel’de BIS
içerisinde yer alýyor ve BCBS, Uluslararasý
Düzenleme ve Denetleme Kuruluþlarý Birliði
olarak görev yapýyor. FSI ise uluslararasý finansal
istikrarýn saðlanmasý amaçlý görev yapan bir
kuruluþ. Wellink konuþmasýnda, bu her üç
kuruluþun Etkin Mevduat Sigortacýlýðý Sistemleri
için Temel Prensipler çalýþmasýný birlikte
gerçekleþtirdiðini ve bu çalýþmanýn tanýtýmý,
uygulamaya konulmasý ve geliþtirilmesi
amacýyla, bu konferansý birlikte düzenlediklerini
belirtti. Wellink kýsaca, global finansal kriz
sonucunda bankacýlýk düzenleme ve denetleme
alanlarýnda ve mevduat sigortacýlýðýnda
gerçekleþen geliþmelerden bahsetti ve Etkin
Mevduat Sigortacýlýðý için Temel Prensipler’in
Uluslararasý Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasý
tarafýndan finansal sektör deðerleme
programýnda kullanýlacaðýný da belirtti.
Financial Stability Board’dan Eva Hüpkes,
finansal istikrarýn korunmasýnda temel
prensiplerin rolünden söz etti. Temel Prensipler
çalýþmasýnýn baþlangýcýnýn ve nasýl
yürütüldüðünün anlatýldýðý ve kýsaca tanýtýldýðý
takip eden oturumda, ilgili çalýþma grubundan
Elif ARIPINAR
Fon Uzmaný
Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi
David Walker ve Michael Krimminger söz aldý.
Ýlk tartýþma panelinde ilk 7 temel prensip
tartýþýldý, paneli Japonya Mevduat Sigortasý
Kurumu’ndan Mutsuo Hatano yönetti. Kanada
Mevduat Sigortasý Kurumu’ndan Guy SaintPierre Kamu Politikasý Hedefleri ve Ahlaki Riski
Azaltma konulu ilk iki prensibi tartýþtý. Tayvan
Mevduat Sigortasý Kurumu’ndan Yvonne YiTaun Fan, Sorumluluklar ve Yetkiler konulu 3.
ve 4. prensipler ile ilgili bir sunum yaptý ve
sorumuluklar ve yetkilerin birbirleriyle uyumlu
olmalarýnýn önemini belirtti. Zimbabe Mevduat
Sigortasý Kurumu’ndan John Chikura, Yönetiþim
konulu 5. prensibi anlattý ve operasyonel
baðýmsýzlýk, hesap verebilirlik, þeffaflýk ve
doðruluðun önemini vurguladý. Amerika
Mevduat Sigortasý Kurumu’ndan (FDIC) Barbara
Ryan Finansal Güvenlik Aðýnýn Diðer Katýlýmcýlarý
ile Ýliþkiler ve Sýnýr Ötesi Hususlar konulu 6. ve
7. temel prensipleri tartýþtý ve doðru zamanda,
ilgili ve doðru bilginin paylaþýlmasýndan söz
etti.
Ýkinci tartýþma panelinde, takip eden 7 temel
prensip tartýþýldý ve paneli Macaristan Mevduat
Sigortasý Kurumu’ndan Andras Fekete-Györ
yönetti. Ürdün Mevduat Sigortasý Kurumu’ndan
Mohammed Al-Ja’fari, Zorunlu Üyelik, Kapsam
ve Tam Garantiden Sýnýrlý Mevduat Sigorta
Sistemine Geçiþ konulu 8., 9. ve 10. prensipleri
sundu ve yüksek oranda mevduat sahibini
korumanýn ve yüksek tutarda mevduatý
korumamanýn, hem finansal istikrarý saðlamaya,
hem de ahlaki riski azaltmaya yardýmcý
olduðunu belirtti. Rusya Mevduat Sigortasý
Kurumu’ndan Andrey Pekhterev, Fonlama
konulu 11. prensibi anlattý ve mevduat sigorta
fonunun yeterliliðinin hesaplanmasýný tartýþtý.
Malezya Mevduat Sigortasý Kurumu’dan Wai
Ken Lai, Kamuoyu Farkýndalýðý konulu 12.
prensibi sundu ve bu konuda yapýlan
9 IADI, FSI ve BCBS’in ortak hazýrladýklarý Etkin Mevduat Sigortacýlýðý için Temel Prensipler çalýþmasý
20
KONFERANS
çalýþmalarýn Mevduat Sigorta Kurumlarý’na
deðer kattýðýný belirtti.
Meksika Mevduat Sigortasý Kurumu’ndan Jorge
Chavez-Presa, Yasal Koruma ve Banka Ýflasýnda
Kusurlu Olanlara Karþý Muamele konulu 13.
ve 14. prensipleri tartýþtý ve bu konularýn kanun
ile belirlenmesinin önemini belirtti. Konferansýn
ilk günü böylece kapandý.
Konferansýn ikinci günü , üçüncü tartýþma
paneli ile baþladý ve bu panelde takip eden 4
temel prensip tartýþýldý. FDIC’den Fred Carns
paneli yönetti ve ayný zamanda Erken Tespit
ve Zamanýnda Müdahale ve Çözümleme konulu
15. prensibi sundu. Carns, Amerika’nýn
tecrübelerinden söz etti ve FDIC’nin ve diðer
ilgili kuruluþlarýn çalýþmalarýný anlattý. Fon
Baþkan Yardýmcýmýz Rýdvan Çabukel, Etkin
Çözümleme Süreçleri konulu 16. prensibi
tartýþtý. Çabukel, Etkin Çözümleme Süreçlerinin
Finansal Güvenlik Aðý’nýn tüm üyelerinin ortak
sorumluluðu olduðunu belirtti. Ýngiltere
Mevduat Sigortasý Kurumu’ndan Loretta
Minghella, Mudilere Ödeme Yapýlmasý ve Geri
Kazanýmlar konulu 17. ve 18. Prensipleri sundu
ve Ýngiltere’de finansal kriz nedeni ile mudilere
yapýlan ödemelerle ilgili tecrübelerini iletti.
Takip eden oturumda, Temel Prensipler ile ilgili
bundan sonra yapýlacak çalýþmalar tartýþýldý.
Oturumu FDIC’den Barbara Ryan yönetti.
I M F ’ d e n D a v i d H o e l s c h e r, A v r u p a
Komisyonu’nundan (EC) Konrad Szelag ve
Ekonomik Ýþbirliði ve Kalkýnma Teþkilatý’ndan
(OECD) Bill White konuyu tartýþtýlar. Hoelscher,
Mevduat Sigorta Kurumlarýnýn Temel Prensipler
açýsýndan deðerlendirilmesini saðlayacak þekilde
metedoloji geliþtirilmesi ve bu metedolojinin
çoðunluk tarafýndan kabul görerek
uygulanmasý aþamasýnýn bundan sonraki
önemli aþama olduðunu belirtti. Slezag yeni
kabul edilen 2009/14/EC Mevduat Sigorta
Sistemleri Avrupa Birliði Direktifini anlattý ve
Temel Prensipleri Avrupa Birliði bakýþ açýsýna
göre deðerlendirdi. White, sistemik krizler ve
önlenmesi konusu vurguladý.
Baþkan Yardýmcýmýz Rýdvan
Çabukel, Etkin Çözümleme
Süreçleri konulu 16. prensibi
tartýþtý. Çabukel, Etkin Çözümleme
Süreçlerinin Finansal Güvenlik
Aðý’nýn tüm üyelerinin ortak
sorumluluðu olduðunu belirtti.
Konferans FDIC’den Martin Gruenberg ve
FSI’dan Josef Tosovsky’nin kapanýþ konuþmalarý
ile kapandý.
Konferans, Etkin Mevduat Sigortacýlýðý için
Temel Prensipler konusunun uluslararasý alanda
tartýþýlmasý ve tanýtýlmasýna önemli katkýda
bulundu ve bunu takiben yapýlacaklar için bir
baþlangýç oldu.
21
ARAÞTIRMA
ÝLM-Ý TEDBÝR-Ý MENZÝL
Ýlm-i Tedbir-i Menzil veya Ýlmu Tedbîri’l-Menzil veyahut Ýlm-i Tedbîrü’l-Menzil Sabri
Orman’a göre “Ev Yönetimi Bilgisi” veya “Ev Yönetimbilimi” olarak günümüz Türkçesine
aktarýlabilir. Yalnýz buradaki “ev” , kan baðlarýyla birbirine baðlý bir aileden çok, birer
yetki alanýný belirtmektedir.
GÝRÝÞ
Bu yazýnýn temel amacý, Osmanlý Devleti’nde
çeþitli kanallar aracýlýðý ile aktarýlan “iktisat
düþüncesi”nde gösterilen bir ilk çabayý çýkýþ
noktasý alarak, Ýlm-i Tedbir-i Menzil’in Osmanlý
düþüncesinden öncesi ve sonrasýný oldukça
kýsa bir biçimde gözden geçirerek bazý
saptamalar yapmak olacaktýr.
Yunan Felsefesi’nde “iktisat”
Peki Ýlm-i Tedbir-i Menzil bizim anladýðýmýz
anlamda “iktisat”ý kapsamakta mýdýr? Ýlm-i
Tedbir-i Menzil veya Ýlmu Tedbîri’l-Menzil1
veyahut Ýlm-i Tedbîrü’l-Menzil2 Sabri Orman’a
göre “Ev Yönetimi Bilgisi” veya “Ev
Yönetimbilimi” olarak günümüz Türkçesine
aktarýlabilir. Yalnýz buradaki “ev” 3 , kan
baðlarýyla birbirine baðlý bir aileden çok, birer
yetki alanýný belirtmektedir. Öyle ki,
Aristoteles’in 4 Politika’sýnda sadece aile
yönetimini deðil devlet yönetimini de
düþündüðünü de ileri sürmektedir. Gerçekten
de “ekonomi (iktisat)”, Yunanca da iki
kelimeden meydana gelmiþ bileþik bir
sözcüktür:5 oikos ve nomos. Oikos, büyük bir
ailenin oluþturduðu ev anlamýndadýr. Nomos,
ise bir yandan yönetme, düzenleme anlamýna
gelirken diðer yandan örf, adet, yasa anlamýný
da taþýr. Sonuçta, oikonomia, “büyük bir ailenin
oluþturduðu evin kurallara, yasalara” göre
yönetilmesi demektir. Okios’un ailesinde üç
tür iktidar gücü vardýr: çocuklar, torunlar ve
köleler üzerindeki iktidar gücü, eþi ve oðullarýnýn
eþleri üzerindeki iktidarý, mal ve ürünler
üzerindeki mülkiyet ve kullaným hakký.
Dolayýsýyla oikonomia, bu üç iktidar ögelerinin
arasýndaki iliþkileri düzenleyen bilgi topluluðuna
denmektedir. Ýktisadý M.Ö. 4’üncü yüzyýlda iki
bölümde yazan Xenophon, Sokrates ve
Critobule’yi eserinde konuþturmakta ve
“iktisat”ý “ev idaresi sanatý” olarak
tanýmlamaktadýr6. Böylelikle Xenophon, çiftliði
idare eden, yöneten kiþinin ekonomik, kiþisel
veya sosyal davranýþlarý arasýnda fark
gözetmeden emri altýnda çalýþanlarý , mal ve
mülkünü denetlediði bir çiflik evindeki durumu
göz önüne almaktadýr7.
Xenophon’un eseri günümüze kadar gelebilen
en eski Yunan metinleri arasýndadýr. Diyalog
tarzýnda olan eserde, aristokrat bir çiftçi ve
askerin, ev ve çiftlik yönetimi üzerine olan
düþüncelerini aþaðýda verildiði gibi görebiliriz8:
“Sokrates – Söyle bakayým Critobule!
Ýktisat, týp, demircilik veya marangozluk
ilimleri gibi bir ilmin ismi midir?
Critobule – Evet öyle.
Sokrates – Bütün bu zanaatlardan her
birinin mevzuunun ne olduðunu
söyleyebiliriz. Ýktisadýn mevzuunun neden
ibaret olduðunu söyleyebilir miyiz?
Critobule – Evet. Bana öyle geliyor ki iyi
bir “iktisatçý” evini iyi yöneten kimsedir9.”
Bu noktada Xenophon, ev içinde ve dýþýnda
hane halkýnýn tasarruf ettiði her þeyin idaresini
tanýmlamaktadýr 10 . Ayný zamanda evin
1 Sabri Orman, Ýktisat, Tarih ve Toplum, Küre Yayýnlarý, Birinci Basým, Ýstanbul, Kasým 2001, s.301.
2 Kýnalýzâde Ali Çelebi, Ahlâk-ý Alâî, Haz. Mustafa Koç, Klasik Yayýnlarý, Birinci Basým, Ýstanbul,2007, s.323.
3 Ayþe Buðra, Ýktisatçýlar ve Ýnsanlar, Remzi Kitabevi, Ýstanbul, 1989, s.21.
4 Aristoteles, Politika, Remzi Kitabevi, Ýstanbul, Ýkinci Basým, 1983, s.10.
5 Ragýp EGE, turcologie.u-strasbg.fr/dets/images/travaux/ekonomi.pdf, Ocak 2007.
6 Z.F.Fýndýkoðlu, Türkiyede Ýktisat Tedrisatý Tarihçesi ve Ýktisat Fakültesi Teþkilatý, Ýstanbul,1946, s.131-132.
7 M.I.Finley, Antik Çað Ekonomisi, Çev.: Hatice Palaz ERDEMÝR, Arkeoloji ve Sanat Yayýnlarý, Ýstanbul, 2007, s.3.
8 Orman, a.g.e, s.310.
Erol ORTABAÐ
Fon Uzmaný
Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi
9 Fýndýkoðlu, a.g.e., s.134.
9 Fýndýkoðlu, a.g.e., s.131.
22
ARAÞTIRMA
hanýmýnýn önemine de iþaret eder. Xenophon,
“iktisat”ýn temelini tarým olduðunu
düþünmektedir. Xenophon’un Oikonomikos’u
arazi sahibi olan asilzadeler için kýlavuz bir
kitaptýr11. Xenophon’dan sonra
“Oikonomikos’un kamu yönetimine buradan
da kamu gelirlerinin harcanmasýnda
uygulandýðý ve iktisadi konularýn baðýmsýz
olarak ele alýnmadýðý görülmektedir12. Aristo
ise Politika adlý eserinde hane halkýnýn zorunlu
ihtiyaçlarýnýn doða tarafýndan sunulan
malzemelerin alýnýp kullanýlmasýyla çözülmesini
tartýþmaktadýr. Aristo’da zorunlu ihtiyaçlarýn
giderilmesi için yapýlan mübadale gerekli ve
doðal iken, sýnýrsýz mal/servet kazanmayý
hedefleyen ticaret ise gereksiz olup doðaya da
aykýrýdýr13. Aristo, genel anlamda kazanç elde
etme faaliyetinin pratik yönlerinin ayrýntýlý bir
þekilde ele alýnmasýný düþünmekle birlikte bu
konular üzerinde fazla durmamýþtýr 14 .
Yunan felsefesinde “iktisat” konusunu çok kýsa
gözden geçirdikten sonra Tanzimat öncesi
dönemde “iktisat” konusunu inceleyebiliriz.
Tanzimat Öncesinde “Ýlm-i Tedbir-i Menzil”
Ýlm-i Tedbir-i Menzil, Ýslam düþüncesinde de
iþlenmiþ bir konudur. Ýbn Sina, Nasiruddin Tusi,
Harizmi, Taþköprüzade, Kýnalýzâde Ali Çelebi
ve Katip Çelebi eserlerinde Ýlm-i Tedbir-i Menzil
konusunu iþlemiþlerdir15. Özellikle Ýbn Sina
kendisinden sonraki Ýlm-i Tedbir-i Menzil
konusunda baþlýca kaynaðý teþkil etmektedir16.
Tusi, Ýbn Sina’yý kýsmen geliþtirip kýsmen
tekrarlarken Kýnalýzade ise genel olarak Tusi’yi
takip eder17.
Ýbn Sina’ya göre insanýn hayatýný devam
ettirebilmesi için gýdaya ihtiyacý vardýr. Bu
sebeple ihtiyacý olduðunca kullanabileceði
gýdayý saklayabileceði bir yere ihtiyaç gösterir.
Bu sebeple de insanýn “menzil ve mesken
tutma” ihtiyacý ortaya çýkar. Buradan hareketle
Ýbn Sina, eþ, çocuk ve diðer yardýmcýlar
konusunu iþler18. Tusi ve Kýnalýzade de temelde
benzer düþünceler olmakla birlikte bazý farklý
düþünceler de vardýr19. Tusi’ye göre “menzil”,
taþ topraktan yapýlmýþ olan evi deðil, eþler ve
çocuklarý, efendi ile hizmetkar ve mal sahibi
ile mal arasýnda oluþan birliði iþaret eder.
Kýnalýzade’ye göre ise “menzil”, anne, baba,
çocuk, hizmetçi ve azýktan oluþan “menzil
erkaný”nýn tamamýný içeren yerdir. Böylelikle
“menzil”in iki unsurdan oluþtuðu görülür:
a) Beþeri unsur
b) Fiziki unsur.
Menzil baþkanlýðý bir sanattýr ve düþünürlerimiz
bu sanatýn genel ve özel ilkelerini geliþtirmeye
çalýþýrlar. Söz konusu ilkelerin bir araya
getirilmesiyle oluþan bilgi dalýna da “Ýlm-i
Menzil-i Tedbir” adýný vermiþlerdir20. Ýlm-i
Tedbir-i Menzil ile “iktisat” arasýnda iliþki
kurulmakla birlikte Ýlm-i Tedbir-i Menzil’in ev
ekonomisi açýsýndan ele alýndýðýnda, iktisat
kuramýndan daha geniþ olduðu ancak ev
ekonomisi dýþýndaki konularda ise tam tersi
bir durumun var olduðu söylenebilir. Tanzimat
öncesi dönemde hiç kuþkusuz düþünce
kaynaðýnýn en önemli unsuru medreselerdir.
Ancak medreselerde “iktisat” ders konusu
olarak yer almýyordu 21 . Bununla birlikte
Aristo’nun yaptýðý bilim tasnifini aynen devam
ettiren Ýslam düþünürlerinin “Ýlm-i Tedbir-i
Menzil”e önem vermediklerini söyleyemeyiz.
Gerek Ýbn Sina gerekse Tusi ve Kýnalýzade’nin
konu hakkýndaki görüþlerine çok kýsa olsa da
yukarýda deðinme fýrsatý bulmuþtuk. Her þeye
raðmen medrese herhangi bir manada
anlaþýlabilecek þekilde bir “iktisat” düþüncesine
oldukça yabancýydý. Ýþte bu sebeple Tanzimat,
tarihimizin her safhasýnda olduðu gibi iktisadi
bilgiler ve iktisadi düþünce bakýmýndan da bir
dönüm noktasýdýr22.
Türkçeye çevrilen ilk iktisat
kitabý J.B.Say’in “Catéchisme
d’Economie Politique” (1815)
kitabýdýr. Söz konusu kitap Sehak
(Sahak) Abru (Ebru) tarafýndan
1852 yýlýnda çevrilmiþtir.
Tanzimat Döneminde “Ýlm-i Tedbir-i
Menzil”
Türkçeye çevrilen ilk iktisat kitabý J.B.Say’in
“Catéchisme d’Economie Politique” (1815)
kitabýdýr. Söz konusu kitap Sehak (Sahak) Abru
(Ebru) tarafýndan 1852 yýlýnda çevrilmiþtir.
Sahak Abru’nun bu kitaptan birkaç sene önce
“Zübde-i Ýlm-i Tedbir” adlý bir risale yazdýðý
söylense de Okay23 göre gerçekte böyle bir
risale olmadýðýný çünkü söz konusu risalenin
J.B.Say tarafýndan yayýmlandýðýný söylemektedir.
Sehak Abru, “Catéchisme d’Economie
Politique”’nin Türkçe karþýlýðý olarak “Ýlm-i
Tedbir-i Menzil”i kullanmýþtýr. Say’in kitabýnýn
11 Finley, a.g.e, s.1.
12 Buðra,a.g.e , s.22.
13 Orman, a.g.e, s.322.
14 Orman, a.g.e, s.324.
15 Orman, a.g.e, s.359.
16 Orman, a.g.e, s.327.
17 Orman, a.g.e, s.342.
18 Orman, a.g.e, s.330.
19 Orman, a.g.e, s.332.
20 Orman, a.g.e, s.337.
21 Fýndýkoðlu, a.g.e., s.9.
22 Fýndýkoðlu, a.g.e., s.17.
23 Orhan Okay, Ýktisatta Milli Düþünceye Doðru ve Ahmed Midhat’ýn
Çalýþmalarý, Sanat ve Edebiyat Yazýlarý, Dergah Yayýnlarý, Ýstanbul,
Ýkinci Baský, Kasým 1998, 1 nolu dipnot, s.116.
23
ARAÞTIRMA
Ekonomi politik, ilk kez 1615
yýlýnda Fransa’da Antoine de
Montchrétien’in “Traité de
léconomie politique” eserinde
kullanýlmýþtýr. 19. Yüzyýlýn sonlarýna
doðru ise artýk bu terim yerine
“iktisat”ýn (economics)
kullanýlmaya baþlandýðý
görülmektedir. ‘Economics’in
yaygýn kullanýmý 19. Yüzyýl
sonlarýna doðru, 1890’da Alfred
Marshall’ýn “Principles of
Economics” kitabýnýn
yayýmlanmasýndan sonra olacaktýr.
Ýngilizce’ye ise “Catechism of Political
Economy”24 olarak çevrildiðini görmekteyiz.
“Catechism” Hristiyanlýkta ilmihal anlamýna
gelmektedir. Yani yazar, eserinde soru sormakta
ve hemen arkasýndan da sorunun cevabýný
vermektedir. Türkçe’de de bu tür çalýþmalara
rastlamak mümkündür. Öyleyse 25 bölümden
oluþan kitabýn amacý “ekonomi politik”
hakkýnda okuyucuya bilgi aktarmaktýr. Ekonomi
politik (politik ekonomi) ise 18. Yüzyýlda
devletlerin ekonomik faaliyetlerini anlatmak
üzere, üretim, ticaret ve bunlarýn yasalarla olan
iliþkisini anlatmak üzere geliþtirilen bir terimdir.
Ekonomi politik, ilk kez 1615 yýlýnda Fransa’da
Antoine de Montchrétien’in 25 “Traité de
léconomie politique” eserinde kullanýlmýþtýr.
19. Yüzyýlýn sonlarýna doðru ise artýk bu terim
yerine “iktisat”ýn (economics) kullanýlmaya
baþlandýðý görülmektedir26. ‘Economics’in
yaygýn kullanýmý 19. Yüzyýl sonlarýna doðru,
1890’da Alfred Marshall’ýn “Principles of
Economics” kitabýnýn yayýmlanmasýndan sonra
olacaktýr27.
1852 yýlýnda çevrilen J.B.Say’in kitabýnýn baþlýðý
için Hilmi Ziya Ülken doðrudan doðruya
“Ýktisat” kelimesini kullanmýþtýr 28 . Þerif
Mardin’de konu hakkýnda þöyle demektedir:
“ … Türkçeye tercüme edilen ilk iktisat
kitabý Jean Baptiste Say’in Catéchisme
d’Economie Politique’i oldu ve bu eser
uzun zaman Türk iktisadi düþüncesinin
temelini teþkil etti…29”
Ýlber Ortaylý ise, Viyana’da, Avusturya Milli
Kütüphanesi Þark Yazmalarý bölümünde
bulunan bir yazma küçük risalenin Osmanlý
toplumunun Avrupa iktisadi düþüncesiyle ve
iktisat ilmiyle tanýþtýðý zaman olarak kabul
edilmesi gerektiðini ileri sürmektedir30. Ayrýca
Ortaylý, yazarýn, yazmanýn baþlýðýnda bulunan
“menzil” yerine “tedbir-i ümran-ý mülki”yi
‘economie politique’ karþýlýðýnda kullandýðýný
belirtir31. Yazmanýn tam ismi ise þöyledir:
Risale-i tedbir-i ümran-ý mülki. Yine Say’in
kitabýna dönersek; söz konusu kitabýn
çevirisinin Ahmed Güner Sayar32 soru cevaplý
olan yapýsýnýn terk edilerek düz yazý halinde
çevrildiðini söylemektedir. Gerçekten de kitabýn
çevirisinin kelimesi kelimesine çevrilmediðini
Sehak Abru’nun kendiside ifade etmektedir33.
Tanzimat öncesi terminolojisi olan “Ýlm-i
Tedbir-i Menzil”, Tanzimat sonrasý ortaya çýkan
“ekonomi politik” ile ayný þey deðildi 34 .
“Ýlm-i Tedbir-i Menzil” hak ettiði karþýlýðý
II.Abdülhamid devrinde “Kýz Sanayi
Mektepleri”nde 1884 yýlýndan okutulmaya
baþlanan “ev ekonomisi” þeklinde buldu.
“Ekonomi politik” için çeþitli karþýlýklar ileri
sürülüyordu: “Tasarrufat-ý Mülkiye”, “Ýdar-i
Mülkiye”, “Ýlm-i Tedbir-i, Servet”, “Ýlm-i
Servet-i Milel” gibi. Nihayet “ekonomi politik”
kavram kargaþasý Süleyman Sudi Efendi ile
birlikte son buluyor ve Süleyman Sudi Efendi
ilk defa “iktisat” kelimesini kullanýyordu35.
Sehak Abru kadar diðer önemli sayýlabilecek
kiþilerden birisi de hiç kuþkusuz Ohannes
Paþa’dýr. Sayar,
“ayný çatý altýnda benzer düþüncenin bir
ilmi an’aneye dönüþecek þekilde
harmanlanmasýna Sehak Abru Efendi ile
(Sakýzlý) Ohannes Paþa arasýnda baþladýðýna
hükmedebiliriz.36”
demektedir. Gerçekten de ilk sistemli çalýþma
olan “Mebadi-yi Ýlm-i Servet-i Milel”i (*) 1881
yýlýnda Ohannes Paþa yazmýþtýr37. Ohannes
Paþanýn anlattýðý “iktisat” serbest piyasa
ekonomisiydi. Bununla birlikte 19. Yüzyýla
kadar Türk toplumunun Batý kültürüne
yabancýlýðý özellikle kendisini tarih, toplumbilim
ve iktisatta hissettirecektir38. Batý kültürüne
olan bu yabancýlýðý bir tarafa koyup, söz konusu
kültüre yakýnlaþma çabalarý ciddi ölçüde
24 http://mises.org/story/2981
25 http://en.wikipedia.org/wiki/Political_economy
26 Joseph A. Schumpeter, History of Economic Analysis, Oxford University Press, New York, 1954, s.21.
27 Finley, a.g.e., s.5.
28 Hilmi Ziya Ülken, Türkiye’de Çaðdaþ Düþünce Tarihi, Ülken Yayýnlarý, Üçüncü Baský, Ýstanbul, 1992, s.51.
29 Þerif Mardin, Türkiye’de Ýktisadi Düþüncenin Geliþimi, Bütün Eserleri 7 (içinde), Siyasal ve Sosyal Bilimler, Makaleler 2, Ýletiþim Yayýnlarý, 9.
Baský, Ýstanbul,2007, s.74
30 Ýlber Ortaylý, Osmanlýlarda Ýlk Telif Ýktisat Elyazmasý, Batýlýlaþma Yolunda(içinde), Merkez Kitapçýlýk Yayýný, Ýstanbul, 2007, s.93.
31 Ýlber Ortaylý, a.g.e., dipnot 3, s.94.
32 Ahmed Güner Sayar, Osmanlý Ýktisat Düþüncesinin Çaðdaþlaþmasý, Ötüken Neþriyat, 2. Basým, Ýstanbul, 2006, s.48.
33 Sayar, a.g.e., s.48.
34 Sayar, a.g.e., s.291.
35 Sayar, a.g.e., s.292.
36 Sayar, a.g.e, s.357.
37 Ülken, a.g.e, s.119.
(*) Ülken, “Mebadi-i Ýlm-i Servet” olarak belirmektedir. Karþýlaþtýrma için bkz. Coþkun Çakýr, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Osmanlý Ýktisat Düþüncesi,
Osmanlý Medeniyeti (içinde). ,Klasik Yayýnlarý, Ýkinci Basým, Ýstanbul, 2006, s.99.
38 Ýlber Ortaylý, Ýmparatorluðun En Uzun Yüzyýlý, Alkým Yayýnlarý, 25. Baský, Ýstanbul, Ocak 2006, s.255.
24
ARAÞTIRMA
2. Baþta yurt dýþýnda görev yapanlar olmak
üzere Osmanlý bürokratlarýnýn görüþleri
Abru’nun J.B.Say’den çevirdiði kitap Encümeni Daniþ kurumunun faaliyetleri arasýndadýr44.
Kurumun tam olarak sona erdiði tarih tespit
edilememekle birlikte 1863 yýlýnda ilk
denemelerini halka açýk konferanslar verme
þeklinde yapan Cemiyet-i Ýlmiye-i Osmaniye
kurumu Encüme-i Daniþ’in önüne geçecektir45.
Encümenin kaldýrýlmasýna dair bir belge
olmamakla birlikte “Maarif-i Umumiye”
meclisinin 1863 yýlýnda kurulmasý ve bir daha
encümenden söz edilmemesi onun kaldýrýlmýþ
olduðunu düþündürtmektedir46.
3. Gazete ve mecmualar
Sonuç ve Tartýþma
4. Tercüme ve telif kitaplar
Konu, öncelikli olarak bilgi ve daha sonra
zaman kýsýtý sebebiyle bizi epeyce aþmaktadýr.
Bununla birlikte bazý saptamalar yapmak
elimizdeki bilgi stoku ile mümkündür. Bilindiði
üzere Osmanlý mali sistemi üç unsur üzerine
kurulmuþtur47: merkezi hazine, timar alanlarý
ve padiþah hazinesi. Timar alanlarý konumuz
açýsýndan önemlidir. Yine çok iyi bilinmektedir
ki Fizyokratlar iktisat politikasýnda uzun süreler
ihmal edilmiþ olan tarýmý ön plana
çýkarmýþlardýr 48 . Ülken, Ohannes Paþanýn
yazdýðý “Mebadi-yi Ýlm-i Servet-i Milel” kitabýn
önsözünde þöyle dediðini belirtir 4 9 :
19. Yüzyýlda artacaktýr. Gösterilen bu çabalarda
aktarým kanallarý özel bir öneme sahiptirler.
Özellikle iktisat bilgisinin aktarým kanallarý
konumuz açýsýndan önemlidir ve biraz daha
yakýndan incelenmesinde fayda vardýr. Söz
konusu aktarým kanallarýný beþ baþlýk altýnda
toplamak mümkündür39:
1. Osmanlý Devleti’nde görevli olarak gelen
diplomatlar, yabancýlarý yaptýklarý çalýþmalar
5. Okullar.
Bu beþ unsurdan “tercüme” konumuz
açýsýndan ayrý bir önem taþýmaktadýr. Yazýmýzýn
en baþýnda da belirtildiði üzere ilk iktisat kitabý
bir çeviri (kýsmi?) kitaptýr. Bu baðlamda
“Tercüme odasý”na da kýsaca deðinmek yararlý
olabilir. Bab-ý Ali’de dýþ iþleriyle iliþkili olarak
kurulan ve 1821 yýlýndan sonra etkinliðini
giderek artýran Tercüme Odasý, geleceðin ilk
Avrupa dilini öðrenmiþ aydýnlarýný yetiþtirmiþ,
burada öðrenilen Fransýzca ile Fransýz düþünce
dünyasý ile tanýþýlmýþ, Divan edebiyatýndan
Tanzimat edebiyatýna geçiþi saðlamýþ ve
Tanzimat döneminin tanýnmýþ birçok kiþileri
burada yetiþmiþtir40. Ohannes Paþada Tercüme
odasýnda çalýþmýþtýr41.
Tercüme odasýnýn faaliyetleri ve idari yapýsý
Ýmparatorluðun yýkýlýþýna kadar devam
etmiþtir 42 . Bu arada Encümen-i Daniþ
kurumundan da bahsetmek gerekli sanýrým.
Encüman-i Daniþ bir ulema olan Cevdet Efendi
tarafýndan 1851 yýlýnda kurulmasý istenmiþ
olup, söz konusu kurum fikir tartýþmalarýný
geliþtirmek, bilimsel araþtýrmalarý teþvik etmek,
bu konuda gerekli önerilerde bulunmak
amacýyla örgütlenmiþ bir kurum olarak
planlanmýþtý43. Özellikle dil, edebiyat ve tarih
alanlarýna önem verilecekti. Öyle ki Sehak
Tercüme Odasý, geleceðin ilk
Avrupa dilini öðrenmiþ aydýnlarýný
yetiþtirmiþ, burada öðrenilen
Fransýzca ile Fransýz düþünce
dünyasý ile tanýþýlmýþ, Divan
edebiyatýndan Tanzimat
edebiyatýna geçiþi saðlamýþ ve
Tanzimat döneminin tanýnmýþ
birçok kiþileri burada yetiþmiþtir.
“Bundan 120 yýl önce Ýlm-i Servet’in hibir
eseri yoktu. O vakitler Fransa’da Quesnay’ýn
(Türkçe okunuþu “Kene”) açtýðý okulda
physiocrate diye tanýnan siyaset adamlarý,
sonra Fransýz vekillerden Turgot, iktisat
ilminin esaslarýný kurdular. O zaman bu
ilim économie politique adýný aldý ve
siyasi ilimlerle karýþýk bir halde idi…”.
Demek ki Ohannes Paþa Quesnay’ý bilmektedir.
Hatta Ahmet Mithat Quesnay’dan etraflýca
bahseder50. O zaman fizyokratlarýn görüþleri
ile var olan toprak sorunlarý arasýnda acaba
neden bir iliþki kurulmamýþ, doðrudan doðruya
Say’ci yorum aðýr basmýþtýr? Sayar, bu konuda
olmasa bile neden Say’ci yorumun hakim görüþ
olduðu konusunda görüþü vardýr 5 1 .
39 Coþkun Çakýr, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Osmanlý Ýktisat Düþüncesi, Osmanlý Medeniyeti (içinde). ,Klasik Yayýnlarý, Ýkinci Basým, Ýstanbul, 2006,
s.92.
40 Niyazi Berkes, Türkiye’de Çaðdaþlaþma, Yapý ve Kredi Yayýnlarý, Onüçüncü Baský, Ýstanbul, Kasým 2008, s.199,234.
41 Sayar, a.g.e., s.357.
42 Sezai Balcý, Osmanlý Devleti’nde Tercümanlýk ve Bab-ý Ali Tercüme Odasý, A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara, 2006, s.155.
43 Berkes, a.g.e., s.235.
44 Sayar, a.g.e., s.264.
45 Berkes, a.g.e., s.236.
46 Ülken, a.g.e., s.55.
47 Yavuz Cezar, Osmanlý Maliyesinde Bunalým ve Deðiþim Dönemi, Alan Yayýncýlýk, Birinci Baský, Mayýs 1986, s.28.
48 Aydýn Yalçýn, Ýktisadi Doktrinler ve Sistemler Tarihi, Ekonomik ve Sosyal Yayýnlar, Ankara, 1976, s.162.
49 Ülken, a.g.e.., s.119.
50 Ülken, a.g.e.., s.122.
51 Sayar, a.g.e., s.270-271
25
ARAÞTIRMA
“Ýlm-i Tedbir-i Menzil”, henüz
pek ele alýnmamýþ bir saha olarak
araþtýrmacýlar için son derece
cazip bir malzeme olarak
durmaktadýr.
Yunan düþüncesinden aldýklarý fikirleri kendi
düþünceleriyle þekillendiren Ýslam
düþünürlerinin etkisi kendisini uzun bir dönem
boyunca hissettirmiþtir. Fýndýkoðlu’na52 göre,
örneðin, Kýnalýzade’nin kitabý bütün bu devrin
iktisat ideolojisini oluþturmuþtur. Bu sebeple
diyebiliriz ki Say’in kitabýnýn “Ýlm-i Tedbir-i
Menzil” olarak çevrilmesi pek de yanlýþ sayýlmaz.
Hiç kuþkusuz gerek Çakýr53 gerekse Ortaylý’nýn54
belirttiði üzere bu tür çalýþmalar yaparak bir
yerlere, bir sonuca ulaþmak gerçekten zordur.
Bu kýsa yazýda temel olarak hedeflenen amaç
bu konulara deðinmek olup, Orman’ýnda
belirttiði gibi55 “Ýlm-i Tedbir-i Menzil”, henüz
pek ele alýnmamýþ bir saha olarak araþtýrmacýlar
için son derece cazip bir malzeme olarak
durmaktadýr.
52 Fýndýkoðlu, a.g.e., s.12.
53 Çakýr, a.g.e., s.86.
54 Ortaylý, Osmanlýlarda Ýlk Telif Ýktisat Elyazmasý, Batýlýlaþma Yolunda(içinde), Merkez Kitapçýlýk Yayýný, Ýstanbul, 2007, s.94.
55 Orman, a.g.e., s.359-360.
Kaynaklar
1. Ahmed Güner Sayar, Osmanlý Ýktisat Düþüncesinin Çaðdaþlaþmasý, Ötüken Neþriyat, Ýkinci Basým, Ýstanbul,
2006.
2. Aristoteles, Politika, Çev.:Mete Tunçay, Remzi Kitabevi, Ýstanbul, Ýkinci Basým, 1983.
3. Aydýn Yalçýn, Ýktisadi Doktrinler ve Sistemler Tarihi, Ekonomik ve Sosyal Yayýnlar, Ankara, 1976.
4. Ayþe Buðra, Ýktisatçýlar ve Ýnsanlar, Remzi Kitabevi, Ýstanbul, 1989.
5. Coþkun Çakýr, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Osmanlý Ýktisat Düþüncesi, Osmanlý Medeniyeti (içinde). ,Klasik
Yayýnlarý, Ýkinci Basým, Ýstanbul, 2006.
6. Hilmi Ziya Ülken, Türkiye’de Çaðdaþ Düþünce Tarihi, Ülken Yayýnlarý, Üçüncü Baský, Ýstanbul, 1992.
7. http://en.wikipedia.org/wiki/Political_economy
8. http://mises.org/story/2981
9. Ýlber Ortaylý, Ýmparatorluðun En Uzun Yüzyýlý, Alkým Yayýnlarý, Yirmibeþinci Baský, Ýstanbul, Ocak 2006.
10. Ýlber Ortaylý, Osmanlýlarda Ýlk Telif Ýktisat Elyazmasý, Batýlýlaþma Yolunda (içinde), Merkez Kitapçýlýk Yayýný,
Ýstanbul, 2007.
11. Joseph A. Schumpeter, History of Economic Analysis, Oxford University Press, New York, 1954.
12. Kýnalýzâde Ali Çelebi, Ahlâk-ý Alâî, Haz. Mustafa Koç, Klasik Yayýnlarý, Birinci Basým, Ýstanbul, 2007.
13. M.I.Finley, Antik Çað Ekonomisi, Çev.: Hatice Palaz Erdemir, Arkeoloji ve Sanat Yayýnlarý, Ýstanbul, 2007.
14. Niyazi Berkes, Türkiye’de Çaðdaþlaþma, Yapý ve Kredi Yayýnlarý, Onüçüncü Baský, Ýstanbul, Kasým 2008.
15. Orhan Okay, Ýktisatta Milli Düþünceye Doðru ve Ahmed Midhat’ýn Çalýþmalarý, Sanat ve Edebiyat Yazýlarý,
Dergah Yayýnlarý, Ýstanbul, Ýkinci Baský, Kasým 1998.
16. Ragýp EGE, turcologie.u-strasbg.fr/dets/images/travaux/ekonomi.pdf, Ocak 2007.
17. Sabri Orman, Ýktisat, Tarih ve Toplum, Küre Yayýnlarý, Birinci Basým, Ýstanbul, Kasým 2001.
18. Sezai Balcý, Osmanlý Devleti’nde Tercümanlýk ve Bab-ý Ali Tercüme Odasý, A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Doktora Tezi, Ankara, 2006.
19. Þerif Mardin, Bütün Eserleri 7, Siyasal ve Sosyal Bilimler, Makaleler 2, Ýletiþim Yayýnlarý, Dokuzuncu Baský,
Ýstanbul, 2007.
20. Yavuz Cezar, Osmanlý Maliyesinde Bunalým ve Deðiþim Dönemi, Alan Yayýncýlýk, Birinci Baský, Mayýs 1986.
21. Z.F.Fýndýkoðlu, Türkiyede Ýktisat Tedrisatý Tarihçesi ve Ýktisat Fakültesi Teþkilatý, Ýstanbul,1946.
26
ÝNCELEME
AMERÝKA’NIN BATI EYALETLERÝNDE
BANKA MEVDUATLARININ SÝGORTALANMASI
1909 yýlýnýn Eylül ayýnda Oklahoma’daki en büyük eyalet bankasý olan ve garanti fonunu
da bünyesinde barýndýran Columbia Bankasý ve Tröst Þirketinin batýþý diðer pek çok bankayý
da zor duruma düþüren ve garanti sistemini temelinden sarsan bir olay olur. Bununla birlikte,
panik ve bankaya hücum yaþanmaz. Garanti fonu bankanýn yükümlülüklerini karþýlamaya
yeterli deðildir ve acil durum katkýlarý toplandýðýnda bile büyük bir fon yetersizliði söz
konusudur. Küçük mudilere daha önce ödeme yapýlmasý politikasý benimsenir ve iki ay
içinde tüm bireysel mudilere ya nakit ile ya da mevduat sertifikalarý ile ödeme yapýlýr.
GÝRÝÞ
1920’lerin sonlarýnda Amerika’da yaþanan
Büyük Buhran’da binlerce banka batýnca, 1933
yýlýnda Federal Mevduat Sigorta Þirketi FDIC
Amerika’nýn ulusal ölçekte ilk mevduat sigorta
kurumu olarak ortaya çýkmýþtýr. FDIC mevduat
sigortacýlarý arasýnda genellikle dünyadaki ilk
örnek olarak bilinir. Bu yazýda 1909 ve 1910
tarihlerinde Thornton Cooke tarafýndan yazýlmýþ
olan iki makale inceleme konusu yapýlacaktýr.
Bu yazýlarý incelemeye deðer bulmamýzýn sebebi
FDIC kurulmadan daha 23–24 sene önce Cooke
tarafýndan Oklahoma, Kansas, Nebraska, Güney
Dakota ve Teksas’ta kurulan mevduat sigorta
sistemlerinin incelenmesi ve ulusal ölçekte bir
mevduat sigortacýsýnýn kurulmasýnýn gerekli
olduðunun yazýlmasýdýr.
KISA TARÝHÇE
Aslýnda bu iþin tarihi araþtýrýlýnca “Bank of
England”ýn Ýngiltere’de daha 1694 yýlýnda
kurulduðu, 1809’da Amerika’da “Farmers Bank
of Gloucester, Rhode Island”ýn batýþý ile ilk
banka iflasýnýn yaþandýðý, 1829’da New York’da
Joshua Forman tarafýndan banka
yükümlülüklerinin sigortalanmasý için ilk defa
bir program geliþtirildiði, 1829’dan 1866’ya
kadar bankalarý sigortalayan altý ayrý sistemin
var olduðu, 1866’ya gelindiðinde tüm bu
sigorta programlarýnýn yoðun iflaslar ve krizler
sonucu sona erdiði, 1900’lerin baþlarýna kadar
Amerika’da bankalarýn sigortalanmasýnýn bir
daha telaffuz edilmediði, 1907-1917 arasýnda
sekiz eyalette mevduat garanti fonlarýnýn
kurulduðu, 1. Dünya harbini takiben ortaya
çýkan tarýmsal kriz sebebiyle pek çok bankanýn
zor duruma düþtüðü, bu durumun garanti
fonlarýný zora soktuðu, 1930 yýlýna gelindiðinde
iþleyen hiçbir garanti fonunun kalmadýðý ve
1886-1933 arasýnda bankalardaki mevduatlarýn
sigortalanmasý için Amerikan Kongresine
yaklaþýk 150 kadar teklif götürüldüðü
görülebilir * . Cooke tarafýndan yazýlmýþ
makaleler bu konudaki en eski yazýlar deðildir
ama günümüzden tam yüz yýl önce Amerika’da
eyalet düzeyinde de olsa kurulmuþ bulunan
mevduat sigorta fonlarýný ele almaktadýr.
GELÝÞMELER
1907 yýlýndan itibaren çeþitli Batý eyaletlerinde
bankalarda bulunan mevduatlarý garantilemek
ya da sigortalamak için yasalar çýkarýlýr.
Oklahoma eyaleti 1907 yýlýnda, batma ihtimali
olan bankalardaki mevduatlarý ödemek için
bir fon kurmak amacýyla, sistemdeki her
bankanýn sahip olduðu ortalama mevduatlarýn
yüzde birini vermesini öngören bir garanti
yasasýný kabul eder. Yasada, Fondaki paralar
müflis bankalar için yapýlacak ödemelerden
dolayý biterse, bu durumla sýnýrlý olarak üye
bankalardan tekrar katký toplanmasýna olanak
veren bir özel hüküm de bulunmaktadýr. Yasa
ile eyaletteki tüm bankalarýn sisteme üye
olmalarý öngörülmüþtür ama Para Denetçisi
(Comptroller of the Currency) ulusal bankalarýn
Fona üye olamayacaklarýna karar verir. Sonuçta
eyalet bankalarý hem sayý hem de mevduat
bakýmýndan önemli ölçüde büyürken ulusal
bankalarýn yerlerinde saydýklarý gözlemlenir.
Yasanýn ilk hali tüm banka mevduatlarýnýn
kesin bir þekilde garantilenmesi için çýkarýlmýþtýr
ama 1909 yýlýnda yapýlan bir deðiþiklikle sistem
garantiden ziyade sigorta niteliðine bürünür.
Yeni yasa ile bankalardaki toplam mevduatýn
yüzde beþine denk bir fon oluþturuluncaya
kadar tüm eyalet bankalarýnýn, mevduatlarýnýn
yüzde birinin dörtte birini her yýl katký olarak
fona vermeleri hükmü getirilir. Acil bir durumda
toplanacak olan katkýlar herhangi bir bankanýn
Fatih DENÝZ
Strateji Geliþtirme Dairesi
Fon Uzmaný
* http://www.ehow.com/about_533
2448_history-bank-deposit-insuran
ce.html
27
ÝNCELEME
Garanti yasasý kabul edildikten
sonra pek çok ulusal banka kendi
kuruluþ statülerini býrakýp eyalet
statülerini kabul ederler. Daha
sonra, garanti fonunu oluþturmak
için bankalardan istenen katkýlar
hepsine aðýr gelir ve bu bankalarýn
pek çoðu tekrar ulusal sisteme
geri dönerler.
bir yýl içinde topladýðý mevduatlarýn yüzde
ikisini aþamayacaktýr. Deðiþtirilen yasa ile
bankanýn toplayabileceði mevduat miktarý,
diðer bankalarýn mevduatlarý hariç olmak üzere,
sermayesinin on katý ile sýnýrlandýrýlýr.
Oluþturulacak fonun yüzde yetmiþ beþi devlet
tahvillerine yatýrýlacaktýr. Ýflas eden bir bankanýn
mudilerine paralarýnýn tamamý banka
kapandýktan hemen sonra ödenecektir. Garanti
fonu mudilerin tüm taleplerini karþýlamakta
yetersiz kalýrsa, mudiler alacaklarýnýn yüzde
altýsý kadar bir miktar için kýsa vadeli devlet
bonosu alacak ve bu kâðýtlar daha sonra tasfiye
iþlemlerinden ya da diðer bankalarýn
katkýlarýndan gelen para ile nakde tahvil
edilecektir.
1909 yýlýnýn Eylül ayýnda Oklahoma’daki en
büyük eyalet bankasý olan ve garanti fonunu
da bünyesinde barýndýran Columbia Bankasý
ve Tröst Þirketinin batýþý diðer pek çok bankayý
da zor duruma düþüren ve garanti sistemini
temelinden sarsan bir olay olur. Bununla birlikte,
panik ve bankaya hücum yaþanmaz. Garanti
fonu bankanýn yükümlülüklerini karþýlamaya
yeterli deðildir ve acil durum katkýlarý
toplandýðýnda bile büyük bir fon yetersizliði
söz konusudur. Küçük mudilere daha önce
ödeme yapýlmasý politikasý benimsenir ve iki
ay içinde tüm bireysel mudilere ya nakit ile ya
da mevduat sertifikalarý ile ödeme yapýlýr.
Garanti yasasý 1911 ve 1913’de çeþitli
deðiþikliklere uðrar. 1911’de tröst þirketleri
yasa kapsamýndan çýkarýlýr. 1913’de ise
bankalarýn fona yaptýðý düzenli katkýlarýn
mevduatlarýn yüzde birinin beþte birini
aþamayacaðý ama 1914–16 arasý yýllarýn buna
istisna teþkil ettiði ve bu yýllar arasýnda katkýlarýn
mevduatlarýn yüzde birinin beþte ikisine
ulaþabileceði, fakat yine de ihtiyaç olmazsa
bunun toplanmayacaðý hükmü getirilir.
Oluþturulmasý hedeflenen garanti payýnýn
büyüklüðü ise yüzde beþten yüzde ikiye
düþürülür.
Garanti yasasý kabul edildikten sonra pek çok
ulusal banka kendi kuruluþ statülerini býrakýp
eyalet statülerini kabul ederler. Daha sonra,
garanti fonunu oluþturmak için bankalardan
istenen katkýlar hepsine aðýr gelir ve bu
bankalarýn pek çoðu tekrar ulusal sisteme geri
dönerler. Sistemin kuruluþundan itibaren yirmi
yedi eyalet bankasý batar ya da garanti fonunun
yardýmýyla tasfiye edilir. Oysa ayný dönemde
yalnýzca üç ulusal banka batmýþtýr. Garanti
sisteminin savunucularý eyalet bankalarýnýn
aðýr kayýplarýnýn o dönemde artan iþ hacimleri
tarafýndan karþýlandýðýný öne sürerler.
28
Teksas, Kansas, Nebraska ve Güney Dakota
gibi diðer Batý eyaletleri de mevduat garanti
yasalarý kabul ederler. Nebraska’da sisteme
üyelik tüm eyalet bankalarý için mecburi iken,
Kansas ve Güney Dakota’da isteðe baðlýdýr.
Teksas’ta ise bankalar garanti sistemine
girebilecekleri gibi, buna üye olmaksýzýn
mudilere uygun baþka bir çeþit garanti
sunabilirlerdi. Bu eyaletlerin üçünde
mahkemeler garanti yasalarýnýn anayasaya
uygun olduðuna karar verirler. Teksas’ta
neredeyse tüm eyalet bankalarýnýn katýldýðý
sistem iyi iþler görünmektedir. Ayný þey
Nebraska için de söylenebilir. Güney Dakota’da
garanti yasasý gönüllülük esasýna dayalýdýr ve
hiçbir banka organize bir sistem kurmamýþtýr.
Yine gönüllülüðün temel olduðu Kansas’ta
bankalarýn yarýsý garanti fonu çatýsý altýna
girmiþlerdir. Kansas’taki ulusal bankalar ise bu
sisteme muhaliftirler ve kendi bünyelerindeki
mevduatý sigortalamak için 1909 yýlýnda bir
kurum oluþturmuþlardýr. Garanti yasalarý kabul
edildikten sonra eyalet yasalarý hem sayýca
hem de mevduat bakýmýndan büyümüþlerdir
ama ulusal bankalardaki büyüme de eyalet
bankalarýndan geri kalmaz.
Beþ eyaletteki durumu karþýlaþtýrmalý olarak
özetlemek gerekirse:
OKLAHOMA
Katýlým: Zorunlu.
Ýlk Katký: Mevduatlarýn yüzde biri.
Sonraki Yýllýk Katkýlar: Toplam mevduatlarýn
yüzde beþi kadar bir fon birikene kadar
mevduatlarýn yüzde birinin dörtte biri.
Yeni Bankalarýn Katkýsý: Sermayenin yüzde
üçü.
Tröst Þirketleri: Katýlacaklar.
Ulusal Bankalar: 1907 Kanununa göre
katýlabilir. 1909 versiyonunda hüküm yok.
Sistemden Çýkýþ: Çýkýþ yok.
Sigortalanan Mevduat Tipi: Tamamý.
Geri Ödeme Zamaný: Banka kapandýðý
andan itibaren tamamý.
Mevduat Sýnýrlamasý: Sermayenin on katýna
kadar.
Faiz Sýnýrlamasý: Altý aydan kýsa vadeler için
yüzde üç. Altý aydan uzun vadeler için
yüzde dört. Eyalet Bankacýlýk Yetkili üst sýnýr
koyabilir.
Fon Yönetimi: Fonun yüzde yetmiþbeþi
devlet tahvillerine yatýrýlmalý.
ÝNCELEME
Ýzin Verilen Reklam Tipi: “Mevduatlar
Oklahoma Eyaleti Mudi Garanti Fonu
tarafýndan korunmaktadýr” denebilir.
Mevduatlarý Oklahoma Eyaleti korumaktadýr
gibi bir ifade olursa ceza uygulanacak.
KANSAS
Katýlým: Ýsteðe baðlý.
Ýlk Katký: Garantilenebilir mevduatlarýn yüzde
birinin yüzde yirmisi. Ayrýca, her yüzbin
dolarlýk mevduat için beþyüz dolarlýk bono
veya nakit.
Sonraki Yýllýk Katkýlar: Fon beþyüzbin dolara
ulaþýncaya kadar mevduatlarýn yüzde birinin
yüzde yirmisi.
Yeni Bankalarýn Katkýsý: Kayýplar çýkarýldýktan
sonra, yaklaþýk olarak garanti fonundaki
hissesine denk bir miktar.
katkýlar bir yýl içinde yüzde biri aþamaz.
Yeni Bankalarýn Katkýsý: Mevduatlarýn en
azýndan yüzde biri.
Tröst Þirketleri: Bankacýlýk iþi yapan tüm
kuruluþlar katýlacaklar.
Ulusal Bankalar: Hüküm yok.
Sistemden Çýkýþ: Çýkýþ yok.
Sigortalanan Mevduat Tipi: Tamamý.
Geri Ödeme Zamaný: Bankanýn nakit
yetersizliði olduðunun belirlendiði andan
itibaren tamamý. Fonun yetesiz olmasý
haliyle ilgili bir hüküm yok.
Mevduat Sýnýrlamasý: Yatýrýmlar sermayenin
sekiz katýný aþmamalý.
Faiz Sýnýrlamasý: Yok.
Ulusal Bankalar: Katýlabilirler.
Fon Yönetimi: Her bankanýn ödeyeceði
katký, talep edilmesi durumunda Eyalet
Bankacýlýk Kuruluna ödenmeye hazýr halde
yine kendi bünyesinde tutulacak.
Sistemden Çýkýþ: Altý ay önceden haber
vererek çýkabilir ama bu süre içinde batan
banka olursa tüm katkýlarýný ödemeli.
Ýzin Verilen Reklam Tipi: “Mudiler Nebraska
Eyaleti Mudi Garanti Fonu tarafýndan
korunmaktadýr” denebilir.
Sigortalanan Mevduat Tipi: Faiz taþýmayan
mevduatlar, altý aydan önce ödenmeyecek
olan sertifikalar, yüz dolarý aþmayan tasarruf
mevduatlarý. Baþka þekillerde korunan
mevduatlar sigortalanmaz.
GÜNEY DAKOTA
Tröst Þirketleri: Katýlabilmek için eyalet
bankasý þeklinde yeniden yapýlanmalý.
Geri Ödeme Zamaný: Banka kapanýnca
mudiler mevduatlarýnýn yüzde altýsýný
sertifika olarak alýrlar. Kalaný garanti
fonundan ödenir. Fondaki para yetmezse
her bir mudiye parasý bir sonraki katký
döneminde garameten ödenir.
Mevduat Sýnýrlamasý: Sermayenin on katýna
kadar.
Faiz Sýnýrlamasý: Yüzde üçe kadar.
Fon Yönetimi: Bankalarda teminat tipi
mevduat olarak bulundurulacak.
Ýzin Verilen Reklam Tipi: “Mevduatlar Kansas
Eyaleti Banka Mudileri Garanti Fonu
tarafýndan korunmaktadýr” denebilir. Kansas
Eyaletinin mevduatlarý garantilediði ima
edilirse ceza uygulanacak.
NEBRASKA
Katýlým: Zorunlu.
Ýlk Katký: Ýki yýla yayýlmýþ bir þekilde
mevduatlarýn yüzde biri.
Sonraki Yýllýk Katkýlar: mevduatlarýn yüzde
birinin onda biri. Özel durumlardaki ilave
Kansas’ta banka kapanýnca
mudiler mevduatlarýnýn yüzde
altýsýný sertifika olarak alýrlar.
Kalaný garanti fonundan ödenir.
Fondaki para yetmezse her bir
mudiye parasý bir sonraki katký
döneminde garameten ödenir.
Katýlým: Ýsteðe baðlý. Yüz veya daha fazla
sayýda banka toplam sermayeleri yüz milyon
dolardan az olmamak kaydýyla Eyalet
Bankalar Birliðini kurabilir ve buraya üye
olabilirler.
Ýlk Katký: Ortalama mevduatlarýn yüzde
birinin onda biri ve sermayeye göre yüz ile
yüz yetmiþ dolar arasýnda üyelik ücreti.
Sonraki Yýllýk Katkýlar: Mevduatlarýn yüzde
birinin onda biri. Katkýlar herhangi bir yýlda
mevduatlarýn yüzde birinin onda dördünü
geçemez.
Yeni Bankalarýn Katkýsý: Diðer bankalarla
ayný. Üye olabilmek için banka en üç aydýr
faaliyette olmalý.
Tröst Þirketleri: Bankacýlýk iþi yapan kuruluþlar
katýlacaklar.
Ulusal Bankalar: Katýlabilirler.
Sistemden Çýkýþ: Hüküm yok.
Sigortalanan Mevduat Tipi: Tamamý.
Geri Ödeme Zamaný: Bankanýn varlýklarýnýn
mevduatlarý ödemekte yetersiz kalmasýndan
itibaren tüm mudilere ödeme yapýlýr.
Fondaki para yetersiz kalýrsa bir yýl içinde
birikecek olan para her mudiye mevduatý
oranýnda daðýtýlýr. Bir yýlda biriken para da
29
ÝNCELEME
Mevduat sigortasý finansal
darlýðýn olduðu bir zamanda
mudilerin mevduatlarýný
bankalardan çekme eðilimlerini
azaltýr ve mudileri fonlarýnýn
güvende olduðu yönünde ikna
ederek finansal paniklerin ortaya
çýkmasýný engeller.
yeterli olmazsa mevduatlarýn tamamý
ödenememiþ olur.
Mevduat Sýnýrlamasý: Baþka bir yasa ile
mevduatlar sermayenin onbeþ katý ile
sýnýrlandýrýlmýþtýr.
Faiz Sýnýrlamasý: Yüzde beþ.
Fon Yönetimi: Eyalet Hazinecisi tarafýndan
yönetilir. Yasada belirtilmesi durumunda
fon devlet tahvillerine yatýrýlabilir.
Ýzin Verilen Reklam Tipi: Bankalar fona üyelik
sertifikasý alýrlar. Reklamla ilgili hüküm yok.
TEKSAS
Katýlým: Bankacýlýk yasasýna göre faaliyette
bulunan tüm bankalar mevduatlarýný ya
garanti fonu aracýlýðýyla ya da bir garanti
bonosu ihraç ederek koruyacaklardýr.
Ýlk Katký: Mevduatlarýn yüzde biri.
Sonraki Yýllýk Katkýlar: Fon iki milyon dolara
ulaþýncaya kadar mevduatlarýn dörtte biri.
Fondaki paranýn tükenmesi ya da acil
durumlarda alýnacak olan katkýlar bir yýlda
mevduatlarýn yüzde ikisini aþamaz.
Yeni Bankalarýn Katkýsý: Sermayenin yüzde
üçü.
Tröst Þirketleri: Eðer bankacýlýk kanununa
göre çalýþýyorlarsa katýlacaklar. Özel
hükümlere göre çalýþan þirketler gönüllü
olarak bankacýlýk kanunu hükümlerine tâbi
olabilirler.
Ulusal Bankalar: Katýlabilirler.
Sistemden Çýkýþ: Fonun nispi bir kýsmý isteðe
baðlý olarak tasfiyeye giden bankaya geri
ödenir.
TARTIÞMALAR ve SONUÇLAR
Cooke’un yazýsýnda mevduat sigortasý lehine
öne sürülen düþünceler þu þekilde özetlenebilir:
? Mevduat sigortasý ilk olarak, bir banka
battýðýnda mudilerin buna eþlik eden kiþisel
streslerini engeller.
? Ýkinci olarak, mevduat sigortasý bankalarýn
kapanýþýnýn ardýndan zora düþen diðer iþ
kollarýnda iflaslar yaþanmasýný engeller.
? Üçüncü olarak, mevduat sigortasý finansal
darlýðýn olduðu bir zamanda mudilerin
mevduatlarýný bankalardan çekme eðilimlerini
azaltýr ve mudileri fonlarýnýn güvende olduðu
yönünde ikna ederek finansal paniklerin ortaya
çýkmasýný engeller.
? Dördüncü olarak, mevduat sigortasý saðlam
bankalarýn panik ve bankaya hücum sonucu
kapanmalarýný engeller.
? Beþinci olarak, mevduat sigortasý baþarýlý
olduðu takdirde ilave bankalarýn kurulmasýný
kârlý hale getirecektir.
? Son olarak, mevduat sigortasý bankalara
güvenmekten imtina eden insanlarýn yastýk
altýnda tutacaklarý paralarý bankalara çekerek
mevduat hacminin büyümesini saðlar.
Mevduat sigortasý aleyhine öne sürülen
düþünceler ise þunlardýr:
Sigortalanan Mevduat Tipi: Faiz taþýmayan
mevduatlar.
? Mevduat sigortasýna karþý öne sürülen baþlýca
argüman bunun gereksiz olduðu ve zaten bu
yönde çok küçük bir talep olduðudur.
Geri Ödeme Zamaný: Banka kapandýðý
andan itibaren tamamý bir kerede.
? Ýkinci itiraz mevduat sigortasýnýn finansal
panikleri engelleyemeyeceði yönündedir.
Mevduat Sýnýrlamasý: Eðer ortalama
mevduatlar sermayenin belli bir oranýný
aþýyorsa sermaye yüzde yirmibeþ kadar
artýrýlmalý.
? Mevduat sigortasýna karþý çýkanlara göre
güçlü ve iyi yönetilen bankalarý kötü yönetilen
bankalarýn mudilerini garantilemeye zorlamak
adil deðildir ve böylesi bir sistem kayýplarý ve
özensiz bankacýlýk yöntemlerini teþvik edecektir.
Faiz Sýnýrlamasý: Sýnýrlama yok ama faiz
taþýyan mevduatlar garanti fonunca
korunmamakta.
Fon Yönetimi: Fonun dörtte birini Eyalet
Hazinecisi yönetir. Kalan dörtte üçünü ise
Eyalet Bankacýlýk Kurulu çeþitli bankalara
yatýrýr.
Ýzin Verilen Reklam Tipi: “Bu bankanýn faiz
içermeyen ve korunmayan mevduatlarý
30
Teksas Eyaleti Mudi Garanti Fonu tarafýndan
korunmaktadýr” denebileceði gibi, “Bu
bankanýn mevduatlarý Eyalet yasalarý
uyarýnca garanti bonosu ile korunmaktadýr”
denebilir. Teksas Eyaletinin mevduatlarý
garantilediði ifade edilirse ceza uygulanýr.
? Bankanýn nasýl yönetildiðine bakýlmaksýzýn
tüm bankalardaki mudiler eþit derecede
korunacak olursa, bankalarýn ana saiki
kredilerde ve faiz oranlarýnda istedikleri gibi
hareket etmek olacak ve ortaya çýkacak olan
þey büyük bir kayýptan ibaret olacaktýr.
? Eyalet bazlý mevduat sigorta sisteminin
baþlýca güçlüklerinden biri, sigorta fonunda
ÝNCELEME
henüz önemli miktarda para birikmeden önce
eyaletteki büyük bir bankanýn batmasý
durumunda diðer bankalarýn katlanmak
zorunda kalacaklarý çok aðýr yük olacaktýr.
Eyalet yönetiminin bankalarýn alacaklarý
riskin büyüklüðünü mevduat sigortasý vasýtasýyla
kontrol etmeleri ve sermaye büyüklüðüne göre
mevduat kabul þartýnýn getirilmesi de baþka
bir itiraz konusu olmuþtur.
Bununla birlikte, Kansas, Nebraska ve
Teksas’taki deneyimler bu itirazlarý
desteklememektedir. Kansas ve Oklahoma
yasalarý bankalarýn mudilere verdikleri faizi
pervasýzca artýrmalarýný önlemek için Eyalet
Bankacýlýk Yetkilisine, mevduatlara verilecek
olan faiz tavanýný belirleme yetkisi verir.
Bankacýlar çok muhafazakar kiþilerdir ve iyi
durumda olduðuna inandýklarý bankalarýndaki
mudileri sigortalamak zorunda kalýrlarsa
kendilerini aþaðýlanmýþ hissedeceklerdir. Özel
sektör kurumlarýnýn mevduat sigortasý yapmasý
halinde sorun devam edecektir. Binlerce
bankayý içine alacak ulusal bir sigorta sisteminin
kurulmasý halinde ise bu sýkýntý önemli ölçüde
hafifleyecektir. Cooke son olarak banka
mevduatlarýnýn sigortalanmasýnýn yavaþ yavaþ
bir teamül haline geleceðine inandýðýný
belirterek yazýsýný bitirir.
Mevduat sigortasýna karþý
çýkanlara göre güçlü ve iyi yönetilen
bankalarý kötü yönetilen
bankalarýn mudilerini
garantilemeye zorlamak adil
deðildir ve böylesi bir sistem
kayýplarý ve özensiz bankacýlýk
yöntemlerini teþvik edecektir.
31
GÜNCEL
AVRUPA BÝRLÝÐݒNDE MEVDUAT
SÝGORTACILIÐINA ÝLÝÞKÝN GELÝÞMELER*
Bilindiði üzere Avrupa Birliði’nde (AB) mevduat sigortacýlýðýna iliþkin ilk düzenleme
“Mevduat Garantisi Programlarý Ýle Ýlgili 30 Mayýs 1994 Tarih, 94/19/EC Sayýlý Direktif”le
gerçekleþtirilmiþtir. Ýlgili direktifte mevduatýn tanýmý yapýlmýþ, mevduat sigortasý kapsamýna
ve limitine, bir mevduat sigorta kuruluþunun sorumluluk alanlarýna, yetkilerine, görevlerine
ve mevduatýn geri ödenmesine iliþkin hususlar hüküm altýna alýnmýþtýr.
Avrupa Birliði’nde (AB) mevduat
sigortacýlýðýna iliþkin ilk düzenleme “Mevduat
Garantisi Programlarý Ýle Ýlgili 30 Mayýs 1994
Ta r i h , 9 4 / 1 9 / E C S a y ý l ý D i r e k t i f ” l e
gerçekleþtirilmiþtir. Ýlgili direktifte mevduatýn
tanýmý yapýlmýþ, mevduat sigortasý kapsamýna
ve limitine, bir mevduat sigorta kuruluþunun
sorumluluk alanlarýna, yetkilerine, görevlerine
ve mevduatýn geri ödenmesine iliþkin hususlar
hüküm altýna alýnmýþtýr1.
Giriþ
Ancak küresel mali kriz finansal alandaki birçok
konuda olduðu gibi, mevduat sigortacýlýðý
alanýnda da bazý düzenleme ve uygulama
deðiþikliklerini gündeme getirmiþtir. Bu
kapsamda özellikle Lehman Brothers’ýn
iflasýndan sonra tüm dünyada olduðu gibi
birçok Avrupa ülkesinde de sigorta limitleri
Anýl ERTANOÐLU
Fon Uzmaný
Sigorta ve Risk Ýzleme Daire Baþkanlýðý
*Temmuz 2010’da Avrupa
Komisyonu tarafýndan hazýrlanan “Etki
Çalýþmasý” ve 94/19/EC sayýlý direktifin
deðiþtirilmesine yönelik teklife dayanak
teþkil eden “Danýþma Anketi” esas
alýnarak oluþturulmuþ bir makaledir.
32
Ýtalya
Fransa
Türkiye
Çek Cumh.
Ýngiltere
Hollanda
Ýsveç
Finlandiya
Bulgaristan
Polonya
Ýspanya
Romanya
Malta
Lüksemburg
Litvanya
Letonya
Estonya
KRKesimi
Belçika
Ýsviçre
Ýzlanda
Portekiz
Danimarka
Macaristan
Slovenya
Slovakya
Ýrlanda
Yunanistan
Almanya
Avusturya
Eski Limit €
Yeni Limit €
artýrýlmýþ, hatta bazýlarýnda tam garanti
sistemine geçilmiþtir (Tablo 1).
Küresel mali krize karþý AB’nin mevduat
sigortacýlýðýna yönelik kurumsal tepkisi ise,
“94/19/EC Sayýlý Direktif’te Sigorta Limiti ve
Geri Ödeme Süresi Konularý Açýsýndan Deðiþiklik
Yapan 11 Mart 2009 Tarih, 2009/14/EC Sayýlý
Direktif”le 3 gelmiþtir. 2009/14/EC Sayýlý
Direktif’le özetle, mevduat sigorta limiti en az
50.000 €’ya yükseltilmiþ4; yetkili otoritelerin,
mevduat sahibine ödenecek tutarý, kredi
kuruluþunun kesin ve muaccel mevduatlarýný
ödeyemeyeceðinin net bir biçimde
anlaþýlmasýndan sonraki en geç 5 iþgünü içinde
belirlemesi gerektiði ifade edilmiþ, mevduat
sahiplerine yapýlacak ödemelerin azami süresi
20 iþgününe indirilmiþ5 ve birlikte sigorta (coinsurance) kaldýrýlmýþtýr.
Diðer taraftan, Avrupa Komisyonu ilgili
uygulama deðiþikliklerini yeterli görmemiþ,
94/19/EC Sayýlý Direktif’in geniþ kapsamlý
gözden geçirilmesine yönelik bir Danýþma
Anketi6 hazýrlamýþ ve AB üyesi tüm ülkelerle
bu anketi paylaþmýþtýr. Bahse konu ankette de
yer verilen, AB’de son dönemde sýkça tartýþýlan
ve ileriki dönemde gerçekleþtirilebilecek
kapsamlý deðiþikliklerin temelini oluþturabilecek
önemli konular ile bu konulara iliþkin ön planda
bulunan görüþler þunlardýr:7
1 Ayrýntýlý bilgi için bkz. http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.
0
50.000
100.000
150.000
200.000
Tam
Garanti
Tablo-1: Mevduat Sigorta Limitleri (AB 27 ve Ýsviçre,
Ýzlanda, Türkiye), 07.11.20092
do?uri=CELEX:31994L0019:EN:HTML
2 Kaynak: Exit From Extraordinary Financial Sector Support Measures,
Financial Stability Board.
3 Ayrýntýlý bilgi için bkz. http://ec.europa.eu/internal_market/bank/docs/
guarantee/200914_en.pdf
4 Mevduat sigorta limitinin 31 Aralýk 2010 tarihinden itibaren 100.000€
olacaðý belirlenmiþtir.
5 Tamamen istisnaî durumlarda mevduat sigorta kuruluþu 10 iþgününü
aþmayacak ek süre talebiyle yetkili otoritelere baþvurabilecektir.
6 Ayrýntýlý bilgi için bkz. “European Commission Internal Market &
Services DG, Consultation Document, Review Of Directive 94/19/EC on
Deposit Guarantee Schemes, July 2009.”
7 Ayrýntýlý bilgi için bkz. “European Commission Internal Market &
Services DG, Consultation Document, Review Of Directive 94/19/EC on
Deposit Guarantee Schemes, Summary Of The Results Of The Public
Consultation In Spring/Summer 2009). 27.08.2009”
GÜNCEL
Mevduat Sigortasýnýn Kapsamý:
Mevduatýn tipik özelliklerini taþýyan tüm
ürünlerin kapsama dahil olmasý ve açýk olarak
tanýmlanmasý ile söz konusu hususlarýn AB
üyesi tüm ülkeler için uyumlu hale getirilmesi;
isimsiz hesaplarýn, mali ve resmi kuruluþlar
mevduatýnýn ve borç sertifikalarýnýn kapsama
dahil olmamasý; küçük ve orta ölçekli
iþletmelerin mevduatý ile AB üyesi olmayan
ülkelerin para birimlerinin kapsam dahilinde
bulunmasý gerektiði düþünceleri ciddi anlamda
destek bulmaktadýr.
Mevduat sigorta limitinin uyumlu hale
getirilmesine yönelik çabalara sekte vurabileceði
ve mevduat sahipleri için anlaþýlmasý zor
olabileceði görüþlerinden hareketle, mevduat
sigortasýnýn kapsamýna iliþkin bir takým
muafiyetler olmamasý gerektiði de
düþünülmektedir.
Mevduat Sigorta Sistemlerinin Yapýsý
ve Yetkileri: AB’de birleþik bir mevduat
sigorta sisteminin oluþturulmasý hususu son
dönemde sýkça gündeme gelmektedir. Her ne
kadar böyle bir sistem kurmanýn þu andaki
yapýdan daha etkin olacaðý, tüketicinin sisteme
duyduðu güveni artýracaðý, üye ülkeler arasýnda
uyumluluðu saðlayýp tek bir pazar oluþturacaðý,
rekabetsel bozulmalarý ortadan kaldýracaðý ve
idari masraflarý azaltacaðý düþünülse de, konu
üzerinde fikir birliðine varýlamadýðý
görülmektedir. Ayrýca böyle bir oluþumun
yaþama geçirilmesi durumunda, rekabetin
sekteye uðramamasý veya ulusal sistemlerin
istikrarýnýn bozulmamasý amacýyla, tüm
bankalarýn bu sisteme dahil olmasý gerektiði
görüþü, hakim görüþ olarak ortaya çýkmaktadýr.
Diðer taraftan, mevduat sigorta sisteminin
yetkilerinin, banka çözümleme faaliyetlerini
de içine alacak þekilde geniþletilmesi
istenmekte ancak, (AB üyesi tüm ülkelerin farklý
kriz yönetimi düzenlemelerine sahip
olmasýndan hareketle) bu yönde alýnacak
kararlarýn üye ülkelerin takdirine býrakýlmasý
gerektiði düþünülmektedir.
Mevduat Sahibinin Bilgilendirilmesi:
AB içerisindeki mevduat sahiplerinin
tamamýnýn, ayný veya benzer bilgilere sahip
olmasýný saðlamak baðlamýnda, mevduat
sigorta sistemine iliþkin standart bilgileri içeren
bir “þablon” oluþturulmasý gerektiði üzerinde
fikir birliði saðlanmaktadýr. Bir bankanýn batmasý
durumunda ise mevduat sahiplerinin ne zaman
ve nasýl bilgilendirileceði hususu ile
bilgilendirilmenin ev sahibi ülke tarafýndan
mý yoksa bankanýn kurulduðu merkez ülke
tarafýndan mý yapýlacaðý hususu üzerinde
farklý görüþler mevcuttur. Ancak bilgilendirme
hangi ülke tarafýndan yapýlýrsa yapýlsýn, ev
sahibi ülke ile merkez ülke mevduat sigorta
sistemleri arasýnda konuya iliþkin sözleþmelerin
imzalanmasý gerektiði açýktýr.
Mevduat Sahiplerine Geri Ödeme
Süreci ve Usülleri: Genel olarak geri ödeme
süresinin daha fazla kýsaltýlmamasý istense
de, bazý taraflarca bahse konu sürenin bir
haftaya indirilmesi gerektiði ileri sürülmektedir.
Geri ödeme süresi ne olursa olsun, sürecin
süratli iþlemesi mevduat sigorta sisteminin
ilgili banka verisine ulaþabilmesine, verinin
güncelliðine ve doðruluðuna da baðlý
bulunmaktadýr.
AB içerisindeki mevduat
sahiplerinin tamamýnýn, ayný veya
benzer bilgilere sahip olmasýný
saðlamak baðlamýnda, mevduat
sigorta sistemine iliþkin standart
bilgileri içeren bir “þablon”
oluþturulmasý gerektiði üzerinde
fikir birliði saðlanmaktadýr.
Konuya iliþkin baþka bir tartýþma, geri ödeme
sürecinde yaþanabilecek gecikmeleri azaltmayý
amaçlayan alternatif çözüm yollarýnýn 8
kullanýlýp kullanýlmamasý gerektiði noktasýnda
yaþanmaktadýr. Alternatif çözüm yollarýndan
birinin kullanýlmasý (örneðin mevduat sigortasý
kapsamýndaki tüm mevduat sahiplerine kýsa
sürede “acil” bir ödeme yapýlmasý) sýkýntýlarý
ve geri ödeme süresinin daha da kýsaltýlmasý
yönündeki istekleri azaltabilecek ancak, tüm
geri ödeme sürecinde karþýlaþýlabilecek iþ
yüküne benzer bir iþ yükü ortaya çýkarabilecek
ve idari maliyetleri artýrabilecektir.
Geri ödemede kullanýlacak para birimi ile
mahsuplaþma hususlarý, üzerinde farklý
görüþlerin bulunduðu diðer konulardýr.
Mahsuplaþmaya iliþkin olarak; mahsuplaþmanýn
tamamen kaldýrýlmasý veya sýnýrlanmasý
durumunda geri ödeme sürecinin daha hýzlý
iþleyebileceði ve mevduat sahiplerinin
kafalarýnýn karýþmasýnýn engellenebileceði ileri
sürülmektedir. Ayrýca, bir mevduat sahibinin
bankaya olan borçlarýnýn, bankadan
alacaklarýndan fazla olmasý durumunda
mahsuplaþma, mevduat sahibinin mevduatýna,
dolayýsýyla günlük hayatýný devam ettirmesini
saðlayacak fonlara ulaþamamasýna neden
olacaktýr. Bu durum, sisteme duyulan güveninin
azalmasýna ve bankalara hücum (bank run)
riskinin artmasýna neden olabilecektir.
Yine geri ödemeyi gerektirecek bir durum
ortaya çýkmasý durumunda, mevduat sigorta
sisteminin daha erken safhalarda konuya
dahil olmasý gerektiði savunulmaktadýr. Bu
çerçevede biliþim masraflarýný artýrabilecek olsa
da, mevduat sigorta kuruluþu ile bankalar
arasýnda sýnýrlý ve güvenilir olmak þartýyla, hýzlý
8 Mevduatýn baþka bir bankaya transfer edilmesi veya mevduat sahiplerine kýsa süre içerisinde “acil” bir ödeme yapýlmasý (Örneðin mevduat sigortasý
kapsamýndaki tüm mevduat sahiplerine 3 gün içerisinde 10.000€ ödenmesi).
33
GÜNCEL
Mevduat sigortasýnýn kapsamý,
birleþik bir AB mevduat sigorta
sistemi oluþturulmasý, mevduat
sahiplerinin bilgilendirilmesi,
mevduatýn geri ödenmesi ve
mevduat sigorta sisteminin
finansmaný konularýnýn,
üzerlerinde daha fazla
durulmasýna ihtiyaç duyulan
konular olduðu görülmektedir.
ve uygun bilgi akýþýnýn saðlanmasý amacýyla
bir bilgi iþlem aðý oluþturulmasý gerekecektir.
Küresel mali krizle birlikte sýkça gündeme gelen
hususlardan bir tanesi de stres testleridir.
Mevduat sigorta sistemlerinin geri ödeme
süreçlerini daha etkin þekilde gerçekleþtirmesini
saðlamak amacýyla, AB içerisinde stres
testlerinin yapýlmasýný içeren mevcut
uygulamanýn devam ettirilmesi
planlanmaktadýr.
Sýnýr Ötesi Ýþbirliði: Son dönemde
“üzerine ekleme” (topping-up) uygulamasý
yeterince destek bulamamaktadýr. Karmaþýklýðý
nedeniyle uygulanmasýnýn zor olmasý, geri
ödemenin hýzýný yavaþlatmasý, mevduat sigorta
sistemleri arasýnda uzun görüþmeler ve detaylý
anlaþmalar yapýlmasýný gerektirmesi, bahse
konu uygulamanýn fazla destek bulamama
nedenleri olarak sayýlabilecektir.
Mevduat Sigorta Sisteminin
Finansmaný: Sistemin ex-ante olmasý ve hedef
bir fon rasyosunun bulunmasý gerektiði
düþünceleri yaygýnlaþmaktadýr.
Bankalarýn daha ihtiyatlý davranmasýný ve risk
yönetimlerinin geliþmesini saðlayacak, ahlaki
riski (moral hazard) azaltacak, riskli bankalarýn
risksiz bankalarca mali açýdan desteklenmesini
engelleyebilecek olmasý dolayýsýyla, bankalarca
mevduat sigorta sistemine yapýlacak katkýlarýn
risk esaslý olmasý gerektiði görüþü, genel olarak
kabul görmektedir. Diðer taraftan, risk esaslý
sistemin zorunlu olup olmamasý ile AB üyesi
tüm ülkeler için uyumlu hale getirilmesi
hususlarý, konuya iliþkin önemli tartýþma
alanlarýný oluþturmaktadýr. Üzerinde fikir
birliðine varýlan diðer bir husus ise, risk esaslý
katkýlarýn (üye devletlerdeki farklýlýklarý hesaba
katacak þekilde) basit ve esnek olmasý
gerektiðidir.
Ayrýca ihtiyaç duyulmasý durumunda mevduat
sigorta sisteminin ek finansman
kaynaklarýndan9 yararlanmasýnýn saðlanmasý
gerektiði görüþü ciddi anlamda destek
bulmaktadýr.
SONUÇ:
AB, küresel mali krize karþý mevduat
sigortacýlýðýna yönelik ilk kurumsal adýmý
94/19/EC Sayýlý Direktif’te deðiþiklikler yaparak
atmýþtýr. Buna ek olarak AB içerisinde ilgili
taraflarýn, önem taþýyan konulara iliþkin
görüþlerinin öðrenilmesi amacýyla çalýþmalar
yapýlmaktadýr. Bu çalýþmalar sonucunda,
mevduat sigortasýnýn kapsamý, birleþik bir
AB mevduat sigorta sistemi oluþturulmasý,
mevduat sahiplerinin bilgilendirilmesi,
mevduatýn geri ödenmesi ve mevduat
sigorta sisteminin finansmaný konularýnýn,
üzerlerinde daha fazla durulmasýna ihtiyaç
duyulan konular olduðu görülmektedir. Tüm
bu çalýþmalar ve elde edilen bilgiler, ilerleyen
dönemde gerçekleþtirilebilecek daha ayrýntýlý
düzenlemelere kaynak olmalarý bakýmýndan
büyük önem taþýmaktadýr.
Diðer taraftan mevduat sigortacýlýðýna iliþkin
olarak Avrupa ve dünyadaki tüm geliþmeler
Kurumumuz tarafýndan da yakýndan takip
e d i l m e k t e d i r. B u k a p s a m d a , A B ’ d e
gerçekleþtirilen düzenlemeler paralelinde
mevzuatýmýzýn AB mevzuatýna uyumlu hale
getirilmesine yönelik çalýþmalar devam
etmektedir.
9 Ek finansman kaynaklarý krediler, (devlet bütçesinden, merkez bankasýndan veya büyük mevduat bankalarýndan aktarýlan) geri ödemeli mali destekler,
hükümet garantileri, bonolar olabilecektir.
34
MAKALE
SORUNLU HALE GELEN BANKALARA UYGULANAN
ÇÖZÜMLEME YÖNTEMLERÝ
Dünyada bankacýlýk sektöründe yaþanan geliþmeler, ülkelerin erken uyarý sistemlerinin
ve finans sistemine özellikle de bankacýlýk sistemine iliþkin düzenleme ve denetimlerinin
yetersiz olduðunu ya da etkin olmadýðýný göstermiþtir. Bu durum, tüm ülkelerin mevcut yasal
düzenlemelerini gözden geçirmeleri ve bankacýlýk sektöründeki geliþmeler ile uyumlu
düzenlemelerin yürürlüðe konulmasý ihtiyacýný ortaya çýkarmýþtýr.
1.Giriþ
Son yýllarda dünyada, özellikle bankacýlýk
sektöründe yaþanan krizler, büyük ölçekli
bankalarý ve ülke ekonomilerini derinden
etkilemiþtir. Finansal sistemin yapý taþlarý olan
bankalarýn iflaslarýnýn ekonomi üzerinde
yaratacaðý olumsuz etkileri göz önünde
bulunduran otoriteler, bankalara krizden
kurtulmalarý amacýyla mali destekte
bulunmuþlardýr. Olaðan dönemlerde sorunlu
hale gelen bankalara uygulanan çözümleme
yöntemleri; hisselerinin satýþý, baþka bir bankayla
birleþtirme, varlýk ve yükümlülüklerinin kýsmen
veya tamamen satýþý, sigortalý mevduatýnýn
ödenerek tasfiyesinin yürütülmesi iken, sistemik
kriz dönemlerinde, özellikle büyük ölçekli
bankalara sermaye ve likidite desteði
saðlanmasý, yükümlülüklerine garanti verilmesi,
sisteme yönelik olarak ise mevduat garantisinin
limitsiz hale getirilmesi gibi yöntemler
uygulanmýþtýr.
Bankacýlýk sektöründe yaþanan geliþmeler,
ülkelerin erken uyarý sistemlerinin ve finans
sistemine özellikle de bankacýlýk sistemine iliþkin
düzenleme ve denetimlerinin yetersiz olduðunu
ya da etkin olmadýðýný göstermiþtir. Bu durum,
tüm ülkelerin mevcut yasal düzenlemelerini
gözden geçirmeleri ve bankacýlýk sektöründeki
geliþmeler ile uyumlu düzenlemelerin yürürlüðe
konulmasý ihtiyacýný ortaya çýkarmýþtýr. Fonun
da üyesi olduðu Uluslararasý Mevduat
Sigortacýlarý Birliði (International Association
of Deposit Insurers - IADI) tarafýndan
yayýnlanan, uluslararasý standartlarda mevduat
sigortacýlýðý için bir rehber niteliðindeki
dokümanda yer alan, etkin banka çözümleme
konularýna iliþkin prensiplere ve bu kapsamdaki
bazý ülke uygulamalarýna aþaðýda yer
verilmektedir.
2. Etkin Çözümleme Süreçleri Ve Örnek
Uygulamalar
IADI tarafýndan oluþturulan ve yayýnlanan asli
prensiplerden “Etkin Çözümleme Süreçleri”ne
iliþkin 16. asli prensipte, sorunlu banka
çözümlemesinde; i) Mevduat Sahiplerinin
Alacaklarýnýn Ödenmesi ve Tasfiye, ii) Satýn
Alma ve Üstlenme, iii) Açýk Banka Desteði,
olmak üzere üç temel süreç olduðu ve kanun
koyucularýn, bankalarýn çözümlenmesi için
hangi süreçlerin daha uygun olduðunu
tanýmladýðý ifade edilmektedir.
Banka çözümlemede ülkelerin ortak hedefi,
sorunlu hale gelen bankayý öncelikle sisteme
geri kazandýrmaya çalýþmaktýr. Ancak bankanýn
bütün olarak sisteme geri kazandýrýlmasýnýn
mümkün olamadýðý durumlarda, bankanýn
varlýk ve yükümlülüklerinin kýsmen sisteme geri
kazandýrýlmasý önemli hale gelmektedir. Burada
önemli olan husus, banka çözümleme
iþlemlerini en az maliyetle, banka varlýklarýnýn
geri kazanýmýný en yüksek seviyede
gerçekleþtirmek ve finansal sistemin istikrarýnýn
devamýný saðlamaktýr. Sigortalý mevduatýn
ödenerek bankanýn tasfiyesine gidilmesi ise
çok fazla tercih edilmeyen bir yöntemdir.
2.1. Mevduat Sahiplerinin Alacaklarýnýn
Ödenmesi ve Tasfiye
Bu yöntemde, sorunlu hale gelen bankanýn
bankacýlýk lisansý iptal edilerek banka, tasfiye
sürecine tabi tutulmakta ve bu kapsamda ilk
olarak mudilere sigortalý mevduat tutarlarý
ödenmektedir. Tasfiye süreci çoðu ülkede
mevduat sigortasý kurumu tarafýndan
yürütülmektedir. Sigortalý mevduat tutarlarýnýn
mudilere ödenmesi iþlemleri, mevduat sigortasý
kurumu tarafýndan veya mevduat hesaplarýnýn
bir diðer finans kuruluþuna devredilmesi yoluyla
gerçekleþtirilmektedir.
Heval GÖKDEMÝR
Fon Uzmaný
35
MAKALE
ABD’de, 2008 yýlýnda FDIC
tarafýndan devralýnan 25 adet
bankanýn tamamýna, 2009 yýlýnda
ise 140 bankadan, 132 adedine
Satýn Alma ve Üstlenme yöntemini
uygulamýþ, 8 adet bankanýn ise
doðrudan sigortalý mevduatlarý
ödenerek tasfiye yoluyla
çözümlemeleri gerçekleþtirilmiþtir.
Banka tasfiye iþlemleri, bilhassa piyasa deðeri
düþük olan ve satýþ imkaný bulunmayan,
saðlanacak finansal yardýmlarla kurtarýlmasý
mümkün olmayan bankalarda, sigortalý
mevduat tutarý ödemelerinin diðer çözümleme
yöntemlerine kýyasla daha az maliyetli olduðu
durumlarda uygulanan bir yöntemdir.
Sigortalý mevduat tutarlarýnýn mudilere geri
ödeme süresi ülkeden ülkeye deðiþiklik
göstermekle birlikte, IADI ve Avrupa Birliði
tarafýndan mevduat ödeme sürecinin
kýsaltýlmasýna yönelik çalýþmalar
yürütülmektedir. Bu kapsamda, Avrupa Birliði
üye ülkeleri için halihazýrda 20+10 gün olarak
belirlenen mevduat ödeme süresinin, 3 ila 7
güne düþürülmesi hedeflenmektedir.
2.2. Satýn Alma ve Üstlenme
Satýn Alma ve Üstlenme yönteminde,
çözümleme sürecine alýnan bankanýn varlýk ve
yükümlülükleri kýsmen veya tamamen,
sistemdeki diðer faal bir banka, varlýk yönetim
þirketi ya da benzeri finans kuruluþlarýna
devredilmektedir. Varlýk ve yükümlülüklerin
kalan kýsmý ise tasfiye edilir. Sorunlu hale gelen
bankanýn aktif ve pasif kalemleri farklý
kombinasyonlar (varlýk ve yükümlülük havuzlarý)
altýnda satýþa sunulabilmektedir. Satýþý
kolaylaþtýrmak amacýyla yatýrýmcýlara, satýþ
sonrasý belirli bir dönem içinde satýn alýnan
varlýklarý iade imkaný (put option) verilmesi
veya zarar paylaþým anlaþmasý (loss sharing)
yapýlmasý gibi opsiyonlar tanýnabilmektedir.
Bu yöntem, özellikle bankanýn ya da varlýk ile
yükümlülüklerinin bir deðer ihtiva ettiði, bu
yöntemin sigortalý mevduat ödeme yöntemine
göre daha az maliyetli olduðu durumlarda
uygulanmakta ve böylece piyasa yapýsýndaki
bozulma minimuma indirilmektedir.
Satýn Alma ve Üstlenme yöntemi altýnda yer
alan Ýyi Banka-Kötü Banka uygulamasýnda ise,
çözümleme sürecine alýnan banka, iyi
aktiflerinin toplandýðý “Ýyi Banka” ve kalitesiz
aktiflerin toplandýðý “Kötü Banka” olmak üzere
ikiye ayrýlmaktadýr. Kaliteli aktifleri elinde
bulunduran ve kamulaþtýrýlan “Ýyi Banka”nýn
sektörde faaliyetlerine devam etmesi
saðlanmakta, kötü aktifler “Kötü Banka” olarak
adlandýrýlan varlýk yönetim þirketlerine
devredilerek çözümlenmektedir.
Satýn Alma ve Üstlenme yöntemi altýnda yer
alan diðer bir uygulama da Köprü Banka
uygulamasýdýr. Bu uygulamada, çözümleme
süreci tamamlanana kadar sorunlu bankanýn
36
kritik bankacýlýk fonksiyonlarýnýn devamý
amacýyla geçici süreli yeni bir banka kurulur
ve sorunlu bankanýn seçilen varlýklarý ve
yükümlülükleri yeni bankaya devredilerek, yeni
banka satýþa çýkarýlýr, diðer banka ise tasfiye
edilir. Bu uygulama ile çözümleme için zaman
kazanýlmasý, piyasa disiplinini saðlamak suretiyle
sistemik riskin önlemesine yardýmcý olunmasý,
sorunlu bankanýn satýþa çýkarýlmasýna kadar
geçen sürede deðerini yitirmeksizin bankacýlýk
faaliyetlerini kesintisiz sürdürmesi, birden fazla
problemli bankanýn tek bir banka çatýsý altýnda
çözümlenmesi, banka hissedarlarýnýn payýný
sorunlu bankada býrakarak doðabilecek hukuki
yükümlülüklerinin önlenmesi saðlanmaktadýr.
Köprü Banka, çözümleme otoriteleri tarafýndan
yönetilir.
ABD’de, 2008 yýlýnda FDIC tarafýndan
devralýnan 25 adet bankanýn tamamýna, 2009
yýlýnda ise 140 bankadan, 132 adedine Satýn
Alma ve Üstlenme yöntemini uygulamýþ, 8
adet bankanýn ise doðrudan sigortalý
mevduatlarý ödenerek tasfiye yoluyla
ç ö z ü m l e m e l e r i g e r ç e k l e þ t i r i l m i þ t i r.
2.3. Açýk Banka Desteði
Batmasý halinde ekonomiye ve finansal sistemin
istikrarýna ciddi tehdit oluþturabilecek
bankalara, finansal güvenlik aðý kuruluþlarý
tarafýndan Açýk Banka Desteði kapsamýnda,
özkaynak desteði saðlanmasý ve uzun vadeli
kredi verilmesi, sorunlu aktiflerinin devralýnmasý
gibi doðrudan ya da yurt içi ve yurt dýþý
yükümlülüklerinin garanti edilmesi, sigortalý
mevduat kapsamýnýn geniþletilmesi gibi dolaylý
uygulamalarda bulunulmaktadýr. Böylece
bankanýn faaliyetlerini kesintiye uðramadan
devam ettirmesi saðlanarak, olasý sistemik risk
tehlikesi önlenmekte ve finans sistemine
duyulan güven ve bankanýn deðeri muhafaza
edilmektedir. Bu yöntemin uygulanmasýnýn
avantajlarý yanýnda bazý dezavantajlarý da
bulunmaktadýr. Açýk Banka Desteðinde
bulunulan banka ile ilgili negatif tanýtým riskinin
oluþmasý, piyasa disiplininin azalmasý, haksýz
rekabetin oluþmasý ve ahlaki riske neden
olabilmesi bu yöntemin dezavantajlarýdýr.
Yakýn zamanda yaþanan global finansal krizde
Açýk Banka Desteði, yerel bankacýlýk
sistemlerinde uygulanmasýna ek olarak,
uluslararasý alanda faaliyet gösteren bazý
bankalar için de uygulanmýþtýr. Örneðin ABD’de
3 Ekim 2008 tarihinde, 850 Milyar USD
tutarýnda, TARP uygulamasý adý ile sorunlu
varlýklarý kurtarma programý yürürlüðe
MAKALE
konmuþtur. Bu kapsamda, 30 Ekim 2008
tarihinde ABD Hazinesi tarafýndan, Citigroup,
JP Morgan Chase, Wells Fargo'ya 25'er Milyar
USD, Bank of America'ya 15 Milyar USD, Merrill
Lynch'e 10 Milyar USD, Bank of New York
Mellon'a 3 Milyar USD, State Street Corp.’a 2
Milyar USD, Goldman Sachs ve Morgan
Stanley’e de 10'ar Milyar USD ödeme
yapýlmýþtýr. Yine 3 Ekim 2008’de Amerika
Mevduat Sigorta Kuruluþu (Federal Deposit
Insurance Corporation – FDIC) tarafýndan, 31
Aralýk 2013 tarihine kadar mevduat sigortasý
tutarý 100 Bin USD’den 250 Bin USD’ye
çýkarýlmýþtýr.
3. Çözümlemede Süre ve Maliyet Etkinliði
Banka çözümleme sürecinde zaman ve maliyet
faktörleri en kritik unsurlardýr. Çözümlemenin
maliyetini belirleyen en önemli hususlar, sorunlu
bankaya uygulanacak yöntemin belirlenme
süresi, uygulanacak yöntem ve yöntemin
uygulanmasýna iliþkin iþlemlerin tamamlanma
süresidir. IADI tarafýndan 2005 yýlýnda
düzenlenen ankette, üye ülkelerde uygulanan
çözümleme yöntemlerinin ortalama sürelerine
bakýldýðýnda; Köprü Banka uygulamasýnýn 48
ay ile en uzun süre alan yöntem, Satýn Alma
ve Üstlenme yönteminin ise 14 ay ile en kýsa
süren yöntem olduðu görülmektedir.
Çözümleme maliyetine iliþkin olarak ise;
dünyadaki tüm çözümleme otoritelerinin
maliyetin minimuma indirilmesini hedefledikleri
açýktýr. Bu nedenle, mevduat sigorta
kuruluþlarýnca uygulanacak çözümleme
yöntemini seçmek amacýyla Asgari Maliyet
Testi yapýlmaktadýr. Asgari Maliyet Testi,
minimum maliyetli çözümleme yöntemini
seçmek amacýyla yapýlan ve çözümleme
yöntemlerinin karþýlaþtýrýldýðý bir analiz
modelidir. Asgari Maliyet Testinde, alýcý
açýsýndan varlýklarýn kalitesi ve mevduat
hesaplarýnýn deðeri ile tasfiye maliyeti dikkate
alýnarak banka deðeri tahmini yapýlmaktadýr.
Çözümleme maliyetinin minimize edilmesinin
yaný sýra, finansal sistemin istikrarýnýn
devamlýlýðýnýn da saðlanmasý gerekmektedir.
Çözümleme sürecinde sadece maliyetin düþük
tutulmasýna odaklanýlmasý, finansal istikrarýn
korunmasý üzerinde olumsuz bir etki yaratýp,
sistemik riske ya da piyasanýn bozulmasýna
sebep olabilir. Bu nedenle, bazý ülkelerde Asgari
Maliyet Testi yapýlmaksýzýn özel çözümleme
istisnalarý uygulanmaktadýr. ABD, Kanada ve
Japonya gibi ülkeler özel çözümleme
istisnalarýnýn uygulanacaðý durumlarý
tanýmlayan yasal düzenlemelere sahiptir ve bu
istisnalar yakýn zamanda tüm dünyayý etkisi
altýna alan global kriz sýrasýnda da bazý ülkeler
tarafýndan uygulanmýþlardýr. Örneðin,
Ýngiltere’de hükümet için oldukça maliyetli
olmasýna raðmen Northern Rock’ýn
kamulaþtýrýlmasý ve ABD’de Geçici Likidite
Garanti Programýnýn uygulamaya konulmasý,
özel çözümleme istisnalarý kapsamýnda
düþünülebilir.
IADI tarafýndan 2005 yýlýnda yayýnlanan
çözümleme uygulamalarýna iliþkin ankette, 19
ülkenin verdiði cevaplara göre minimum
çözümleme maliyetinin 709 Bin USD,
maksimum maliyetin 162 Milyar USD, ortalama
maliyetin ise 20 Milyar USD olduðu
görülmüþtür. Son dönemde yaþanan global
finansal krizden en çok etkilenen ülke olan
ABD’de, 2009 yýlýnda bankacýlýk sektöründe
yaþanan krizin kamuya maliyeti oldukça yüksek
olmakla beraber, banka çözümlemelerinin
FDIC’ye tahmini maliyeti yaklaþýk 37 Milyar
USD olarak açýklanmýþtýr.
Banka çözümleme sürecinde
zaman ve maliyet faktörleri en
kritik unsurlardýr. Çözümlemenin
maliyetini belirleyen en önemli
hususlar, sorunlu bankaya
uygulanacak yöntemin belirlenme
süresi, uygulanacak yöntem ve
yöntemin uygulanmasýna iliþkin
iþlemlerin tamamlanma süresidir.
Çözümleme maliyetine iliþkin
olarak ise; dünyadaki tüm
çözümleme otoritelerinin maliyetin
minimuma indirilmesini
hedefledikleri açýktýr. Çözümleme
maliyetinin minimize edilmesinin
yaný sýra, finansal sistemin
istikrarýnýn devamlýlýðýnýn da
saðlanmasý gerekmektedir.
4. Etkin Geri Kazaným Süreçleri
Çözümleme sürecinin etkin olabilmesi için,
banka çözümlemesinin mümkün olan en kýsa
sürede ve minimum maliyetle gerçekleþtirilmesi
gerekmektedir. Çözümleme maliyetinin
düþürülmesinde ise, geri kazanýmýn maksimum
düzeyde saðlanmasý hususu önemli
olduðundan, mevduat sigortacýsýnýn bu alanda
etkin idari ve hukuki geri kazaným yetkileri
bulunmalýdýr. Çözümlemecinin geri kazaným
baþarýsý temelde, varlýklarýn deðerini muhafaza
etmek ve varlýklarý mümkün olduðunca kýsa
sürede en iyi fiyattan elden çýkaracak þekilde
yönetmeye baðlýdýr. Ancak hedefler arasýndaki
dengeyi kurmak oldukça güçtür.
Varlýk yönetim þirketleri, varlýk geri kazaným
sürecinin daha etkin hale getirilmesi amacýyla,
konusunda uzmanlaþmýþ ve sadece bu amaca
yönelik olarak çalýþan özel kurumlardýr. Finansal
krizlerin yaþandýðý dönemlerde sorunlu hale
gelen bankalarýn sorunlu varlýklarýnýn mevduat
sigortacýsý bünyesinde çözümlenmesi yerine,
söz konusu uzman kuruluþlar vasýtasýyla
çözümlenmesinin daha verimli sonuçlar
doðurduðu görülmüþtür. Bu konuda baþta
ABD olmak üzere, Güney Kore, Malezya,
Endonezya, Japonya ve Türkiye’de çeþitli
uygulamalar gerçekleþtirilmiþtir.
Banka varlýklarýnýn geri kazanýmýnýn maksimum
düzeyde gerçekleþtirilmesi yanýnda, bir baþka
37
MAKALE
Son dönemde yaþanan global
finansal krizde, özellikle
uluslararasý alanda faaliyet
gösteren büyük ölçekli bankalarýn
sorunlu hale gelmesiyle birlikte,
bu bankalarýn finansal sistemin
istikrarýný bozmadan sistemden
çýkarýlmasýnýn mümkün olmadýðý
görülmüþtür. Bu nedenle kamuya
maliyeti yüksek olmasýna raðmen
Açýk Banka Desteði kapsamýnda
bankalara yardým programlarý
uygulanmýþ, hatta bazý ülkelerde
bu bankalarýn bir kýsmý
kamulaþtýrýlmýþtýr.
geri kazaným yolu da, banka kaynaklarýný
istismar eden hakim ortaklardan olan banka
alacaklarýnýn tahsilidir. Bunun saðlamak için
de, mevduat sigortacýsýnýn etkin hukuki yaptýrým
gücüne sahip olmasý gerekmektedir.
5. Sonuç
Son dönemde yaþanan global finansal krizde,
özellikle uluslararasý alanda faaliyet gösteren
büyük ölçekli bankalarýn sorunlu hale gelmesiyle
birlikte, bu bankalarýn finansal sistemin
istikrarýný bozmadan sistemden çýkarýlmasýnýn
mümkün olmadýðý görülmüþtü. Bu nedenle
kamuya maliyeti yüksek olmasýna raðmen Açýk
Banka Desteði kapsamýnda bankalara yardým
programlarý uygulanmýþ, hatta bazý ülkelerde
bu bankalarýn bir kýsmý kamulaþtýrýlmýþtýr.
Yapýlan bu uygulamalar ve büyük ölçekli
bankalarýn (too big to fail) sistemden
çýkarýlamamasý tartýþmalara konu olmuþtur.
Sigortalý mevduatýn ödenerek tasfiyesine karar
verilen bankalara yönelik olarak özellikle
Avrupa’da tasfiyenin yürütülmesine iliþkin özel
tasfiye rejimlerinin geliþtirilmesi tartýþýlmýþ ve
bu konuda yasal çerçeve oluþturulmasý için
çalýþmalara baþlanmýþtýr. Sýnýr ötesi faaliyetlerde
bulunan sorunlu finansal kuruluþlarýn
çözümlenmesi için ise, uluslararasý otoriteler
tarafýndan çalýþma gruplarý oluþturularak
ülkelerin hukuki düzenlemelerinin birbirleriyle
uyumunun saðlanmasý konusunda harekete
geçilmiþtir.
Kaynaklar
1. BOLZÝCO, Javier, MASCARO, Yira, Bank Resolution Conceptual Issues, Overwiew Of Financial Sector Issues
And Analysis Workshop, Washington, April 28-May 2, 2008
2. CIHAK, Martin, NIER, Erlend, The Need For Special Resolution Regimes For Financial Institutions, The Case
Of The European Union, IMF Working Paper, September 2009
3. IADI, BCBS, The Core Principles For Effective Deposit Insurance Systems, June 2009
4. IADI, General Guidance For The Resolution Of Bank Failure, December 2005
5. JONUNG, Lars, The Swedish Model For Resolving The Banking Crises Of 1991-1993, Seven Reasons Why
It Was Succesful, DG ECFIN, European Commission, Brussels,February 2009
6. www.fdic.gov
38
ÝNCELEME
SÝSTEMÝK RÝSK KONUSUNDA
AVRUPA BÝRLÝÐݒNDEKÝ GELÝÞMELER:
Larosière Planý Çerçevesinde ESRB’nin Kuruluþu
Uluslararasý ölçekte yaþanýlan son finansal kriz, Avrupa gibi bütünleþmiþ ekonomilerde
dahi finansal sistemin düzenleme ve denetiminde, supra-nasyonel (uluslar-üstü) yaklaþýmýn
eksikliðini ortaya çýkartmýþ ve Birlik içerisinde her ülkenin kendisi tarafýndan yürütülen
denetim iþlemlerinin Birliðin tek Pazar hedefine gölge düþürdüðü öne sürülmüþtür. Bu
nedenle, daha etkin, entegre ve istikrarlý bir Avrupa Birliði için Birlik içerisindeki denetim
uygulamalarýnýn Fransa Merkez Bankasý eski baþkaný Jacques de Larosière baþkanlýðýnda
toplanan bir grup üst düzey uzman tarafýndan gözden geçirilerek iyileþtirilmesi istenmiþtir.
Larosière Planý çerçevesinde, Birlik içerisinde makroekonomik ve finansal geliþmelerden
kaynaklanabilecek potansiyel risklerin tespit edilebilmesi, izlenmesi ve bunlar hakkýnda
deðerlendirmelerde bulunulabilmesi amacýyla Avrupa Sistemik Risk Kurulu kurulmuþtur.
Avrupa Sistemik Risk Kurulu hakkýnda haklý birtakým eleþtiriler bulunmakla birlikte, söz
konusu Kurulun oluþturulmasý Birliðin makro denetim uygulamalarý için önemli bir geliþme
olarak deðerlendirilmektedir.
Global finansal krizin ardýndan uluslararasý
kuruluþlar ve hükümetler gerek kriz sonrasý
piyasalarda toparlanmanýn yaþanmasý, gerekse
gelecekte benzer krizlere mahal verilmemesi
için yeniden bir finansal mimari oluþturulmasý
yönünde bir dizi çalýþma baþlatmýþlardýr.
Sistemik risk, mevcut krizle olan baðlantýlarý
nedeniyle söz konusu çalýþmalarda yoðun
olarak irdelenen konulardan biri haline gelmiþtir.
Bu makalede, sistemik risk ve krizle baðlantýsý
incelenerek, konu hakkýnda Avrupa Birliðinde
meydana gelen geliþmelere yer verilecektir.
Sistemik Risk Nedir?
Sistemik risk, banka batýþý veya piyasalarda
ortaya çýkan dengesizlik gibi tetikleyici bir
hareketin o ana kadar finansal sýkýntý içerisinde
olmayan bankalarý veya piyasalarý da
etkileyebilecek þekilde finansal sistemde yaygýn
bir çöküntü yaratma ihtimalidir (TumpelGugerell, 2009). Trichet (2009a) sistemik riski,
toplumsal hayattan bir örnek vererek
açýklamaktadýr: Kendi çýkarlarýný gözeten pekçok
insan bireysel hareketleri sonucunda çevreyi
kirletirler ancak neticede, eko-sistemin
bozulmasý sadece çevreyi kirletenleri deðil,
herkesi etkileyebilecek sistemik bir tehlike
oluþturur. Benzer þekilde, finansal sistemde
meydana gelen olaylar da finansal sistemin
tümüne veya reel ekonomiye ciddi zararlar
verebilecek tehlike arz edebilirler. Söz konusu
olaylar, büyük ölçekli ve birbiriyle baðlantýlý
finansal kuruluþlardan ve finansal sistem
içerisindeki bazý dengesizliklerden
kaynaklanabileceði gibi, hiç beklenmedik bir
þekilde ortaya çýkabilen dýþsal etkenlerden de
kaynaklanabilmektedir (Trichet, 2009a).
Aracýlar, piyasalar, ödeme, takas ve ticaret
mekanizmalarýndan oluþan, aracýlarýn ve
finansal piyasalarýn gerek birbirleriyle, gerekse
diðer taraflarla iliþkili olduklarý karmaþýk
baðlantýlara sahip geniþ bir að olan finansal
sistem; hanehalký, finans dýþýnda faaliyet
gösteren sektörler ve devletlerin fazla fonlarýný
fon talep edenlere yeniden daðýtým görevini
yürüttüðünden; geniþ anlamýyla sistemik risk
sadece finansal sistem içerisindeki dengeleri
deðil, tüm ekonominin geliþimini ve refahýný
olumsuz olarak etkileyebilecek tehlike
içermektedir (Trichet, 2009a). Bu nedenle,
finansal piyasalar ve özellikle bankacýlýk sektörü,
bulaþma kanallarý nedeniyle sistemik riske diðer
sektörlere nazaran daha açýk konumdadýrlar
(Schüler, 2003).
Son Finansal Krizin Nedenleri Nedir?
Kriz öncesi yýllarda özellikle 2002’den itibaren
gözlemlenen istikrarlý ve artan büyüme oranlarý,
göreceli olarak ýlýmlý enflasyon, düþük reel faiz
oranlarý, artan hisse senedi fiyatlarý ve kredi
geniþlemesi ýlýmlý bir global finansal ortam
oluþturmuþtur (Aslan, 2009). Düþük faiz
oranlarý ile konut finansmanýnýn kolaylaþmasý
talep patlamasýna yol açmýþ, bu da konut
fiyatlarýný hýzla yükselterek yatýrýmcýlarca yüksek
getiri arayýþý içerisinde olunmasýna yol açmýþtýr
Evrim APAN CEYLAN
Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi
39
ÝNCELEME
Balkestein(2002) tarafýndan
kriz öncesi yýllarda yapýlan
çalýþmada, Avrupa Birliði’nde
sistemik risk tehlikesinin arttýðýna
dikkat çekmektedir.
(Aslan, 2009). Yüksek getiri arayýþlarý ise
bankalarýn yasal sermaye yükümlülüklerini
yerine getirmede avantaj saðlamasý ve yeni
kredilerin ilave risk üstlenilmeden finanse
edilebilmesi nedenleriyle özellikle sub-prime
mortgage’a (kredibilitesi düþük geri ödeme
riski fazla olanlara prime mortgage’a nazaran
daha yüksek faizle verilen konut kredisi) dayalý
menkul kýymet çýkarýlmasýný artýrmýþ, böylelikle
kredi riskinin sigorta fonlarý, sigorta þirketleri,
yatýrým fonlarý, hedge fonlar ve bireysel
yatýrýmcýlara devredildiði “originate and
distribute” bankacýlýk modelini ortaya
çýkartmýþtýr (Aslan, 2009).
Söz konusu “originate and distribute”
bankacýlýk modelinin finansal sistemde yoðun
olarak kullanýlmasý, riski üstlenenin asýl borçluyu
tanýmadýðý karmaþýk finansal ürünler çýkartýlarak
kredi risklerinin ev fiyatlarý gibi dalgalý yapýya
sahip bir varlýða baðlanmasýna yol açmýþ ve
sistemik risk tehlikesi gözardý edilmiþtir (Aslan,
2009). Ancak bu sistem, asimetrik bilgi ve
kredi derecelendirme kuruluþlarýnýn riski çok
iyi ölçememeleri nedenleriyle, konut fiyatlarýnýn
düþmeye baþlamasýndan itibaren ortaya çýkan
likidite krizini baþlatmýþtýr (Aslan, 2009). Subprime mortgage’a dayalý varlýklarýn
seküritizasyon amacýyla özellikle geliþmiþ ülkeler
tarafýndan uluslararasý boyutta yoðun olarak
kullanýlmasý ise ABD’nin konut sektöründe
baþlayan likidite krizinin tüm sektörlere
yayýlmasýna yol açmýþtýr (Aslan, 2009).
Finansal Kriz Sistemik Risk Unsurlarý
Taþýmakta mýdýr?
Trichet (2009b)’e göre, krizin ortaya çýkýþ
nedenleri ile sistemik risk unsurlarý arasýnda
pek çok benzerlik bulunduðu dikkat
çekmektedir: Þöyle ki öncelikle finansal kriz,
geliþmiþ ülkelerdeki büyük ölçekli ve sistemik
önem haiz eden finansal kuruluþlarýn
batmasýndan kaynaklanacak potansiyel
tehlikeleri ortaya çýkartmýþtýr. Bu özellik, sistemik
riskin bulaþýcý etkisidir. Ayrýca mevcut kriz,
finansal sistemin kuruluþlara, piyasalara ve
mekanizmalara sirayet edebilen kýrýlganlýðýný
göstermiþtir. Bu da herhangi bir noktada
baþlayan sýkýntýnýn sistemik riskin etkisiyle
finansal dengesizlikler yaratabilme gücünü
göstermektedir. Son olarak da kriz, finansal
sistem ile reel ekonomi arasýndaki karþýlýklý
etkileþim kanallarýnýn gücünü ortaya çýkartmýþtýr
ki bu da sistemik riskin reel ekonomideki
sonuçlarýnýn önemini vurgulamaktadýr (Trichet,
2009b).
40
Finansal Kriz Öncesi Yýllarda Avrupa
Birliði için Sistemik Risk Tehlikesi
Yaratabilecek Hangi Faktörlere Dikkat
Çekilmektedir?
Avrupa Birliði’nin geçtiðimiz son 10 yýldaki
hýzlý entegrasyon sürecine bakýldýðýnda,
Euro’nun Avrupa Birliði’nin ortak para birimi
olarak ortaya çýkýþýnýn yanýsýra, bölgedeki hýzlý
entegrasyonun finansal kuruluþlarýn içsel
baðýmlýlýklarýný, dolayýsýyla sistemik risk
potansiyelini arttýrdýðý düþünülmektedir
(Schüler, 2003). Nitekim, Schröder ve Schüler
(2003) 13 Avrupa ülkesi bankalarýnýn borsa
endekslerindeki aþýrý getirilerinin birbirleriyle
olan iliþkisini inceledikleri amprik araþtýrma
sonucunda, Avrupa Birliði Ýkinci Bankacýlýk
Direktifinin 1994 yýlýnda yayýmlanmasýnýn ve
Euro’nun 1999 yýlýnda ortaya çýkýþýnýn
ardýndan, Avrupa Birliðindeki bankalar
arasýndaki getirilerin birbiriyle olan baðlantýsýnýn
önemli ölçüde arttýðýný, bu nedenle Avrupa
ölçeði için gözardý edilemeyecek boyutta bir
sistemik risk tehlikesinin varolduðunu ifade
etmiþlerdir.
Özetle, son finansal kriz öncesi yýllarda dahi
Bolkestein (2002) tarafýndan Avrupa Birliði’nde
sistemik risk tehlikesi oluþturan þu faktörlere
dikkat çekildiði görülmektedir:
1-Yoðunlaþma Riski: Finansal entegrasyon
neticesinde artan rekabetten ötürü daha fazla
kuruluþun birleþme ve satýn almalarla büyüyerek
daha güçlü konuma gelmek istemeleri, sistemik
öneme haiz büyük finansal kuruluþlar ortaya
çýkartmýþ ve dolayýsýyla piyasalarda yoðunlaþma
artmýþtýr.
2-Bulaþma Riski: Finansal entegrasyon
sonucunda aktarým/geçiþ mekanizmalarý da
bölgede daha kuvvetli hale gelmiþtir. Bu
nedenle, herhangi bir etkenden
kaynaklanabilecek negatif etkilerin tüm sisteme
yayýlma ve sistemik ölçekte tehlike yaratma
potansiyeli de büyümüþtür.
3-Geniþleme Riski: Birliðe katýlan Doðu
Avrupa ve Balkan ülkeleri, bölge içindeki
finansal dengesizliklere yol açarak geniþlemiþ,
Avrupa Birliði’nde istikrar riski ve sistemik risk
artmýþtýr.
4-Uluslarüstü Denetim Riski: Avrupa
Birliði’ndeki tek pazar politikasý sýnýr ötesi
iþlemleri ve sýnýr ötesi kuruluþlarý arttýrmýþ olup
söz konusu sýnýr ötesi kuruluþlardan birçoðu
yoðunlaþma etkisi nedeniyle sistemik öneme
sahip konuma gelmiþlerdir. Bu kuruluþlarýn
ulusal ölçekte denetlenmesi ve denetimlerinde
ÝNCELEME
uluslarüstü yetkiye sahip etkin bir denetim
mekanizmasýnýn yoksunluðu, bölünmüþ
denetime yol açarak sistemik öneme sahip
kuruluþlarýn etkin bir þekilde ve bir bütün halinde
denetlenmesini engellemiþtir. Asimetrik bilgi
problemi nedeniyle, söz konusu kuruluþlar
hakkýnda ev sahibi ve merkez ülkelerin denetim
otoritelerinin eþit bilgiye sahip
olamayabileceðinden de endiþe edilerek, Avrupa
Birliði’nde denetimin ulusal ölçekte
yapýlmasýnýn, politik ve diðer subjektif unsurlarýn
göz önüne alýnma ihtimalini güçlendireceði
bildirilmiþtir.
Avrupa Birliði’nde Sistemik Riske Ýliþkin
Nasýl Bir Düzenleme Öngörülmektedir?1
Finansal kriz deneyimi, Avrupa Birliði gibi
bütünleþmiþ ekonomilerde dahi finansal
sistemin denetlenmesinde önemli eksiklikler
olduðunu göstermiþtir. Bu nedenle, daha etkin,
daha entegre ve istikrarlý bir Avrupa Birliði için
Birlik içerisindeki denetim uygulamalarýnýn
Fransa Merkez Bankasý eski baþkaný Jacques
de Larosière baþkanlýðýnda toplanan bir grup
yüksek seviyedeki uzman tarafýndan gözden
geçirilerek iyileþtirilmesi istenmiþtir. 2010 yýlýnda
faaliyete geçirilmesi öngörülen Larosière Planý,
Avrupa Birliði’nde oluþturulacak yeni finansal
sistem için aþaðýda deðinilen hususlarý
içermektedir:
- Sistemik risklerden korunulabilmesi veya
etkilerinin hafifletilebilmesi, geniþ ölçekli
finansal buhranlardan kaçýnýlabilmesi, iç
piyasanýn aksamadan çalýþmasýna katkýda
bulunulabilmesi ile finansal sektörün istikrarlý
bir þekilde geliþiminin saðlanabilmesi
amacýyla, Bölge içerisinde finansal sistemin
makro ölçekte basiretli denetiminden
sorumlu olacak Avrupa Sistemik Risk
Kurulu’nun (European Systemic Risk
Board/ESRB) kurulmasý;
-Avrupa Birliði’nde mevcut olan denetim
komitelerinin Avrupa Bankacýlýk Otoritesi
(European Banking Authority/EBA), Avrupa
Sigorta ve Mesleki Emeklilik Otoritesi
(European Insurance and Occupational
Pensions Authority/EIOPA) ve Avrupa Menkul
Kýymetler ve Piyasalar Otoritesi’ne (European
Securities and Markets Authority/ESMA)
dönüþtürülerek oluþturulacak yeni Avrupa
Denetim Otoriteleri (European Supervisory
Authorities/ESAs) ile ulusal finansal
denetçilerin birlikte çalýþacaðý bir denetim
aðýndan oluþan Avrupa Finansal Denetim
Sistemi’nin (European System of Financial
Supervisors/ESFS) kurulmasý önerilmiþtir.
Bugüne kadar Avrupa Birliði’nde denetçiler,
genellikle makro ölçekte denetim yerine
finansal kuruluþlarýn diðer kuruluþlarla veya
ilgili paydaþlarla iliþkilerinin gözardý edildiði ve
kuruluþlarýn bilançolarýnýn bölünmüþ bir þekilde
incelendiði mikro ölçekte denetim yapmýþlardýr.
Söz konusu Plan, Birlik içerisinde makro ölçekte
denetim yapan denetçilerin sorumluluðunda
olacak, bu denetçiler sektörel bazda veya
finansal sistemin bütününden
kaynaklanabilecek potansiyel finansal istikrar
risklerini deðerlendirerek takip edeceklerdir.
Zamanýnda ve tutarlý politika aksiyonlarý
alýnabilmesi için gerekli olan entegre denetim,
ESRB’nin kurulmasýyla saðlanabilecek, böylelikle
Birlik içerisinde farklý yaklaþýmlar uygulanmasýna
son verilerek piyasalarýn entesrasyonu
saðlanacaktýr.
Larosière Planý ile bölge
içerisinde finansal sistemin makro
ölçekli basiretli denetiminden
sorumlu olacak ESRB kurulmuþtur.
ESRB’nin yasal dayanaðý (EC Treaty Article 95),
tüm finansal sektörü istisnasýz kapsamasýna,
ESFS ile birlikte denetim için yeni bir çerçeve
oluþturulmasýna ve sorumluluklarýnýn diðer
kuruluþlarla çatýþmayacak þekilde belirlenmesine
imkan vermiþtir. Avrupa Merkez Bankasý
(European Central Bank, ECB) ESRB’nin
sekreterya iþlerini yürütecek olup yönetim,
lojistik, istatistik ve analitik konularda destek
verecektir.
ESRB’nin bütçesi ECB tarafýndan karþýlanacak,
Birlik bütçesine doðrudan bir etkisi
olmayacaktýr. ESRB’nin bütçesi, sekreteryasýnýn
yürütülebilmesi için ECB’nin mevcut
görevlilerinden ve kaynaklarýndan ne ölçüde
harcanacaðýna iliþkin olacaktýr.
Konsey mevzuatý ESRB’nin, Avrupa Birliði’nin
yeni kuruluþu olarak mevcut diðer
kuruluþlardan baðýmsýz bir þekilde kurulmasýný
öngörmüþtür. ESRB, Birlik içerisindeki makro
ölçekte basiretli denetimden sorumlu olacaktýr,
bu nedenle görevleri þu þekilde belirlenmiþtir:
Ulusal bazda yapýlan bölünmüþ risk analizi
problemlerine son verecek bir Avrupa makro
ölçekli basiretli denetim perspektifi
oluþturulmasý, mikro ve makro ölçekteki
denetimin birleþtirilerek etkin erken uyarý
mekanizmalarý saðlanmasý, ilgili otoritelerin
risk deðerlemeleri hakkýnda aksiyon almalarýnýn
saðlanmasý.
ESRB’nin geniþ görev alanýna raðmen tüzel
kiþiliði bulunmadýðýndan, hükümlerinin üye
ülkeler için yasal baðlayýcýlýðý da
bulunmamaktadýr. Bu nedenle ESRB, yaptýrým
gücünü baðýmsýz bir otorite olarak Birlik
içerisindeki kredibilitesinden, yüksek kalitedeki
analizlerinden ve açýk eylem planlarýndan
41
ÝNCELEME
Referanslar
Aslan, Hadiye (2009). Ýpotekli Konut
Finansman Sisteminde Kriz. BDDK 8.
Kuruluþ Yýldönümü Konferansý Sunumu.
Houston Üniversitesi.
Bolkestein, Frits (2002). Systemic Risk
and Prudential Policy. Public Service
Review:European Union-Autumn 2002.
Buiter, Willem (2009). The Proposed
European Systemic Risk Board is
Overweight Central Bankers.
28.10.2009, Financial Times.
Commission of the European
Communities (2009). Proposal for a
Regulation of the European Parliament
and of the Council on Community macro
prudential oversight of the financial
system and establishing a European
Systemic Risk Board.
23.09.2009,Brussels.
http://www.ecb.eu/ecb/legal/pdf/draft
_law_con_2009_88_com499.pdf
Schröder, Micheal ve Schüler, Martin
(2003). Systemic Risk in European
Banking-Evidence From Bivariate GARCH
Models. Discussion Paper No:03-11.
Centre for European Economic Research.
Schüler, Martin (2003). How Do
Supervisors Deal with Europe-wide
Systemic Risks. Discussion Paper No:0303. Centre for European Economic
Research.
Trichet, Jean-Claude (2009a). Systemic
Risk. Claire Distinguished Lecture in
Economics and Public Policy by JeanClaude Trichet, President of the ECB,
organised by the University of
Cambridge, 10 December 2009.
Trichet, Jean-Claude (2009b). Macroprudential Supervision in Europe. Speech
by Jean-Claude Trichet, President of the
ECB, the Economist’s 2nd City Lecture
in London, 11 December 2009.
Tumpel-Gugerell (2009). Recent
Advances in Modelling Systemic Risk
Using Network Analysis. ECB Workshop,
5 October 2009.
42
alacaktýr. Ayrýca ESRB’nin yürütme organý olan
Genel Kurulunun ulusal merkez bankalarýnýn
yetkililerinden oluþturularak, gerek onlarýn
deneyimlerinden faydalanmak, gerekse
ESRB’nin üye ülkeler arasýndaki gücünün
arttýrýlmasý hedeflenmektedir.
ESRB’ye Getirilen Eleþtiriler Nelerdir?
Buiter (2009), ulusal merkez bankalarýnýn
ESRB’de gereðinden fazla temsil edildiðini
ifade ederek Larosière Planý’ný eleþtirmektedir.
Buiter’e göre, ABD gibi Avrupa merkez
bankalarý da son finansal krizi tahmin
edememiþ, sistemik riskin boyutlarýný
ölçemeyerek etkin bir denetim
gerçekleþtirememiþlerdir. Nitekim Buiter (2009)
merkez bankalarýnýn kredi büyümesini kontrol
altýna alamamalarý, bankalarýn aþýrý
borçlanmalarýna müdahale edememeleri, vade
ile likidite uyumunu kuramamalarý, bilanço
dýþý iþlemleri önceden kontrol altýna
alamamalarý nedeniyle krizin patlak verdiðini
ileri sürerek, bu nedenle, geçmiþte iþini iyi
yapmayan merkez bankalarýnýn kriz sonrasý
yeni kurulacak finansal mimaride görev
almalarýnýn sakýnca doðurabileceðini ifade
eder. Ayrýca, Buiter (2009) ulusal merkez
bankalarý kontrolündeki ESRB’nin araçlarýný
etkin kullanamayacaðýný ve özellikle kýsa vadeli
faiz oranlarýnýn belirlenmesinde çýkar çatýþmasý
yaþayacaðýný düþünmektedir. Buiter’e (2009)
göre makro ölçekli basiretli bir düzenleme ve
denetleme, sistemik öneme haiz kuruluþlarýn
faaliyetlerinin devam ettirilip ettirilmeyeceðine
iliþkin politik kararlar da gerektireceðinden bu
durum, ESRB’nin sekreterya görevini yürüten
ECB’nin baðýmsýzlýðýna gölge düþürebilecektir.
Diðer önemli bir husus da, önerilen planýn
finansal istikrarýn mali boyutunu gözardý etmiþ
olmasýdýr ki, son yaþanýlan kriz, sistemik krizlerin
fiyat istikrarý amacýndan vazgeçilerek vergi
mükelleflerince büyük maliyetlere katlanýlmasý
gerektiðini göstermiþtir Buiter (2009). Ayrýca
Buiter (2009), makro ölçekte bir denetim
mekanizmasýnýn oluþturulmasýnda merkez
bankalarý, düzenleyiciler ve denetleyiciler ile
maliye bakanlýklarý yanýnda endüstri
temsilcilerinin, bankalarýn, hedge fonlarýn,
kýsacasý ilgili tüm paydaþlarýn dahil
edilmemesini de eleþtirmektedir. Son olarak
da, ESRB’nin akademi dünyasýný ve araþtýrma
kuruluþlarýný gözardý etmesini eleþtirerek, bu
durumda ESRB’deki karar alma
mekanizmalarýnýn, bilim dünyasýnýn bilgi ve
tecrübesinden mahrum býrakýldýðýný
belirtmektedir (Buiter ,2009).
Sonuç olarak, son yaþanýlan finansal kriz
sistemik riskin gerek finansal gerekse reel
piyasalara nasýl hýzla yayýlarak yýkýcý bir tahribata
yol açabileceðini göstermiþtir. Ayrýca Avrupa
Birliði’nde, Birliðin finansal piyasalarýnýn
denetim entegrasyonu finansal piyasalarýnýn
entegrasyon hýzýndan çok geri kalmýþ, sonuçta
ortaya çýkan ulusal ölçekli bölünmüþ denetimler
diðer faktörlerin de etkisiyle baþarýsýz olarak
Birliðin tek pazar hedefine gölge düþürmüþtür.
Gelinen noktada, boyutu ve bulaþýcý etkileri
nedeniyle sistemik riskle baþa çýkmada ulusal
çaplý ve mikro ölçekli denetim politikasýnýn
kullanýlmasýnýn özellikle Avrupa Birliði gibi
entegre olmuþ finansal piyasalar için yetersiz
kalacaðý anlaþýlmaktadýr. Bu nedenle
oluþturulan yeni finansal mimari çerçevesinde
ESRB’nin kuruluþu, sistemik riski önleme
açýsýndan Avrupa Birliðince atýlan somut ve
heyecan verici bir adým olarak ortaya çýkmakla
birlikte ESRB’nin etkin olabilmesi için yukarýdaki
eleþtirilerin dikkate alýnmasý gerektiði
düþünülmektedir.
1http://www.ecb.eu/ecb/legal/pdf/draft_law_con_2009_88_com499.pdf
ARAÞTIRMA
Türk Ceza Kanunu Açýsýndan
Kamu Görevlisi Kavramý ve Bu Kavram Çerçevesinde
TMSF PERSONELÝNÝN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ
Kamu görevlileri, Anayasa ve kanunlarla belirlenmiþ olan kamusal faaliyetleri, kamu
adýna yürütülmesinden sorumlu kiþilerdir. Mülga 765 sayýlý Türk Ceza Kanunu (TCK),
memuru “kamu görevi yapan kiþi olarak tanýmlarken”, 5237 sayýlý TCK kamu görevlisini
“kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette
sürekli, süreli veya geçici olarak katýlan kiþi” olarak tanýmlamýþtýr.
1. Giriþ
Soyut bir kavram olan Devletin geçmiþten
günümüze genel geçer bir tanýmý
yapýlamamýþtýr. Ancak yine de bir taným vermek
gerekirse devlet; toprak bütünlüðüne baðlý
olarak siyasal bakýmdan örgütlenmiþ millet
veya milletler topluluðunun oluþturduðu tüzel
varlýk olarak tanýmlanabilir1. Birleþtirici bir
kurum olan Devlet, toplumsal düzen ve barýþý
saðlar, sosyal refahý arttýrmak amacýyla
giriþimlerde bulunur ve insanlarýn bireysel
olarak gerçekleþtiremeyeceði faaliyetleri yerine
getirir. Devletin bu somut faaliyetleri, organlarý
marifetiyle yerine getirilmektedir. Devlet adýna
idari faaliyette bulunan bu organlar ise “kamu
idaresi” olarak adlandýrýlmaktadýr.
Kamu idareleri iþlevlerini yerine getirebilmek
amacýyla kamu görevlilerine ihtiyaç
duymaktadýrlar. Kamu görevlileri ise, Anayasa
ve kanunlarla belirlenmiþ olan kamusal
faaliyetleri, kamu adýna yürütülmesinden
sorumlu kiþilerdir. Mülga 765 sayýlý Türk Ceza
Kanunu (TCK), memuru “kamu görevi yapan
kiþi olarak tanýmlarken”, 5237 sayýlý TCK kamu
görevlisini “kamusal faaliyetin yürütülmesine
atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir
surette sürekli, süreli veya geçici olarak katýlan
kiþi” olarak tanýmlamýþtýr. Burada kiþinin kamu
görevlisi sayýlabilmesi ve kamu görevlisi
tarafýndan iþlenebilen suçlarý iþleyebilmesi için
yapmýþ olduðu faaliyetin “kamusal faaliyet”
olmasý gerekli ve yeterlidir. Diðer bir ifade ile,
kiþinin devlet veya diðer kamu kurumlarýyla
istihdam iliþkisi içinde olup olmadýðýnýn,
istihdam iliþkisi var ise þeklinin ya da görevinin
sürekli, süreli veya geçici olmasýnýn bir önemi
bulunmamaktadýr.
Kamusal faaliyetleri yürütmekte olan kamu
görevlileri, bu görevlerini ifa ederken kamu
idaresinin güvenirliðine ve iþleyiþine karþý
birtakým suçlar iþleyebilecekleri gibi, bu
görevlerini yerine getirirken haksýz, hiçbir
gerçekliðe dayanmayan ve memuru gereksiz
yere yargý önüne çýkaran iddia ve suçlamalarla
da karþý karþýya kalabilecektirler. Kamu
görevlisinin yapmýþ olduðu faaliyetin çoðu kez
uzmanlýk gerektirmesi ve bu iþlerin yasalarla
belirlenmesi, eylemin suç niteliði taþýyýp
taþýmadýðýnýn öncelikle yöneticilerce
saptanmasýný gerektirmektedir. Diðer taraftan,
görevi gereði riski yüksek iþlerde görev yapan
kamu personelinin, bu risk karþýsýnda kamu
görevinde bulunmayan vatandaþa göre daha
fazla korunmasý gerekmektedir.
Yapýlan bu çalýþmada öncelikle mülga Ceza
Kanunu ile yeni Ceza Kanunu’nun kamu
görevlisi kavramýna bakýþ açýsýndaki farklýlýk
analiz edilecek, daha sonra kamu görevlisi
kavramý çerçevesinde TMSF personelinin
durumu irdelenecek ve nihai tahlilde TMSF
personelinin soruþturma ve kovuþturma
yönünden özel durumu üzerinde durulacaktýr.
2. Türk Ceza Hukukunda Kamu Görevlisi
Kavramý
2.1. Mülga 765 Sayýlý Türk Ceza
Kanunu’nda Kamu Görevlisi Kavramý
Mülga 765 sayýlý TCK kamu personelini; kamu
görevi ve kamu hizmeti yapanlar ayrýmý ile
deðerlendirmiþtir. 765 sayýlý TCK’nýn 279’uncu
maddesine göre kamu görevi yapanlar
“memur” olarak kabul edilmiþ, kamu hizmeti
yapanlar ise memur sayýlmamýþtýr. Mülga 765
sayýlý Kanun bu suretle memur ve kamu
hizmetlisi kavramlarýný birbirinden ayýrarak,
ilkinde kamu görevinin, ikincisinde kamu
hizmetinin yerine getirilmesini esas almýþtýr2.
1 Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlük, http://tdkterim.gov.tr/bts/?kategori=verilst&kelime=devlet&ayn=tam (28 Aralýk 2009).
2 Ahmet TAÞKIN, Kamu Görevlileri Disiplin Hukuku, Seçkin Yayýnlarý, Ankara, 2006, s.28-29.
Cemal KARAMUSTAFA
Fon Denetçi Yardýmcýsý
43
ARAÞTIRMA
5237 sayýlý TCK’nýn
01.06.2005 tarihinde yürürlüðe
girmesi ile birlikte “kamu görevi”
ve “kamu hizmeti” þeklindeki ikili
ayrým son bulmuþtur. 5237 sayýlý
TCK’nýn 6’ncý maddesinin 1’inci
fýkrasýnýn “c” bendiyle de kamu
görevlisinin tanýmý yapýlmýþtýr.
Anýlan maddede kamu görevlisi;
“kamusal faaliyetin yürütülmesine
atama veya seçilme yoluyla ya da
herhangi bir surette sürekli, süreli
veya geçici olarak katýlan kiþi”
olarak tanýmlamýþtýr.
Mülga 765 sayýlý TCK’nýn 279’uncu maddesi
kimlerin memur sayýlabileceði konusunda açýklýk
getirmeye çalýþmýþ ve bu meyanda kiþinin yer
aldýðý kamusal faaliyete baðlý olarak çalýþmasýný
deðil, faaliyet içerisinde fiilen yaptýðý görevin
niteliðini (kamu görevi-kamu hizmeti) esas
almýþtýr. Baþka bir anlatýmla, kamu adýna
yürütülen faaliyete baðlý çalýþma (objektif unsur)
deðil, faaliyet içinde ifa edilen görevin
mahiyetine (subjektif unsur) göre memuriyet
belirlenmiþtir3.
Mülga Kanunun yürürlükte olduðu dönemde
yürütülen faaliyetin niteliði memurun
belirlenmesi açýsýndan önemli olduðundan,
öncelikle faaliyetin kamu görevi mi yoksa kamu
hizmeti mi olduðu açýklýða kavuþturulmuþ eðer
faaliyet kamu hizmeti ise, o faaliyete katýlan
herkes kamu hizmetlisi olarak deðerlendirilmiþ
ve memur sayýlmamýþtýr. Fakat, bir faaliyet
kamu görevi niteliðinde örgütlenmiþ olsa bile,
bu faaliyetin yürütülmesi için gerekli olan
yardýmcý personelin üstlendiði görev ancak
kamu hizmeti olarak nitelendirilebilmiþtir. Bu
sebeple, kamu görevi niteliðindeki bir faaliyete
baðlý olarak görev yapan kamu personeli,
örgütlenme içerisinde üstlendiði fonksiyon
itibariyle kamu görevlisi veya kamu hizmetlisi
sayýlmýþtýr. Örneðin bir Devlet idaresinde
yönetim ve idari kadrolarda görev yapanlar
“memur”, þoför, hizmetli gibi yardýmcý
kadrolarda görev yapanlar ise “kamu hizmetlisi”
kabul edilmiþtir4.
Ancak söz konusu düzenleme uygulamada
duraksamalara sebebiyet vermiþtir. 765 sayýlý
TCK’ya göre kamu görevi yapan ve dolayýsýyla
“memur” sayýlanlar örneðin bir rüþvet suçunun
faili olabilecek iken, kamu hizmeti yapanlar
memur sayýlmadýklarýndan bu suçun faili
olamamaktaydýlar. 5237 sayýlý TCK getirdiði
yeni hükümlerle uygulamada yaþanan bu
duraksamalara son vermiþ ve mülga Kanunun
yer verdiði bu ikili ayrýmý kaldýrmýþtýr.
2.2. 5237 Sayýlý Türk Ceza Kanunu’nda
Kamu Görevlisi Kavramý
5237 sayýlý TCK’nýn 01.06.2005 tarihinde
yürürlüðe girmesi ile birlikte “kamu görevi” ve
“kamu hizmeti” þeklindeki ikili ayrým son
bulmuþtur. 5237 sayýlý TCK’nýn 6’ncý
maddesinin 1’inci fýkrasýnýn “c” bendiyle de
kamu görevlisinin tanýmý yapýlmýþtýr. Anýlan
maddede kamu görevlisi; “kamusal faaliyetin
yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya
da herhangi bir surette sürekli, süreli veya
geçici olarak katýlan kiþi” olarak tanýmlamýþtýr.
Söz konusu maddenin gerekçesinde de
vurgulandýðý üzere; 765 sayýlý TCK’daki
“memur” tanýmýnýn doðurduðu sakýncalarý
gidermek amacýyla memur kavramýný da
kapsayan “kamu görevlisi” tanýmýna yer
verilmiþtir. Diðer bir ifade ile, kamu görevlisi
memur kavramýný da içeren bir üst kavram
niteliðinde karþýmýza çýkmýþtýr. Yapýlan bu
tanýma göre, kiþinin kamu görevlisi sayýlmasý
için aranacak yegane ölçüt, gördüðü iþin
kamusal bir faaliyet olmasýdýr. Ýstihdam
iliþkisinin mevcut olup olmadýðýnýn ya da
þeklinin bir önemi yoktur. Önemli olan kiþinin
kamusal faaliyetin yürütülmesine katýlmasýdýr5.
Kamusal faaliyet ise madde gerekçesinde;
“Anayasa ve kanunlarda belirlenmiþ olan
usullere göre verilmiþ olan bir siyasal kararla,
bir hizmetin kamu adýna yürütülmesi” þeklinde
tanýmlanmýþtýr.
Ancak Ceza Kanunu uygulamasýndaki “kamu
görevlisi” kavramý ile idare hukukundaki memur
ve kamu görevlisi kavramlarýnýn birbirlerinden
farklý olduðu, aralarýnda herhangi bir benzerlik
ve baðlantýnýn olmadýðý unutulmamalýdýr. Ýdare
hukukundaki memur kavramý, alan ve kapsam
bakýmýndan Ceza uygulamasýndaki memur
kavramýndan çok daha geniþ anlam ve
niteliktedir. Nitekim, bütün devlet görevlilerini
Ceza Kanunu alanýnda memur olarak kabul
etmek, Ceza Kanunu’nun güttüðü hedef ve
taþýdýðý mahiyete aykýrý olur. Bu nedenle 5237
sayýlý TCK’nýn 6’ncý maddesinin 1’inci fýkrasýnýn
“c” bendinde “kamusal faaliyetin yürütülmesine
atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir
surette sürekli, süreli veya geçici olarak katýlan
kiþi” þeklindeki kamu görevlisi tanýmýnda yer
alan “katýlan kiþi” ibaresinden hareketle, bir
kimsenin Ceza Kanunu uygulamasýnda “kamu
görevlisi” ve yapýlan faaliyetinde “kamusal
faaliyet” sayýlabilmesi için, onun kamu ile olan
subjektif iliþkisine bakýlmaz. Kanun açýsýndan
önemli olan, kiþinin yaptýðý görevin objektif
olarak kamusal faaliyete iliþkin bir görev olmasý
veya faaliyetin kamuya ait güç ve yetkilerin
kullanýlmasý suretiyle gerçekleþtirilmesidir. Bu
itibarla, kamuya ait yetki ve gücü kullanabilecek
organlarýn bu kamusal faaliyetine genel idare
esaslarýna göre katýlan ve yardým edenlerinde
3 Hasan Tahsin GÖKCAN, Görevi Kötüye Kullanma, Zimmet, Banka Zimmeti, Ýrtikap, Rüþvet Suçlarý ve Kamu Ýdaresine Karþý Ýþlenen Suçlar, Seçkin
Yayýnlarý, Ankara, 2008, s.29-30.
4 Hasan Tahsin GÖKCAN-Mustafa ARTUÇ, Ceza ve Usul Hukukunda Kamu Görevlisi Kavramý ve Özel Soruþturma Usulleri, Seçkin Yayýnlarý, Ankara,
2007, s.26.
5 Nevzat TOROSLU, Ceza Hukuku Özel Kýsým, Savaþ Yayýnevi, Ankara, Ekim 2005, s.273.
44
ARAÞTIRMA
“kamu görevi” yaptýklarýnýn kabulü
gerekmektedir6.
3. Kamu Görevlisi Kavramý Yönünden Fon
Personelinin Deðerlendirilmesi ile Fon
Personelinin Soruþturma ve Kovuþturma
Usulü
3.1. 5237 Sayýlý TCK Açýsýndan Fon
Personelinin Kamu Görevlisi Statüsü
5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu ve ilgili diðer
mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf
sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunmasý
amacýyla, mevduatýn ve katýlým fonlarýnýn
sigorta edilmesi, Fon bankalarýnýn yönetilmesi,
mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden
yapýlandýrýlmasý, devri, birleþtirilmesi, satýþý,
tasfiyesi, Fon alacaklarýnýn takip ve tahsili
iþlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandýrýlmasý,
Fon varlýk ve kaynaklarýnýn idare edilmesi ve
Kanunla verilen diðer görevlerin ifasý için kamu
tüzel kiþiliðine haiz, idari ve mali özerkliðe
sahip bir kurum olan Tasarruf Mevduatý Sigorta
Fonu (TMSF)’na iliþkin düzenlemelere, 5411
sayýlý Kanun’un 111 vd. maddelerinde yer
verilmiþtir.
4389 sayýlý Bankacýlýk Kanunu’nun 3’üncü
maddesinin 8’inci fýkrasý “Kurul üyeleri ve
Kurum personeli görevleri esnasýnda veya
görevleri nedeniyle iþledikleri ve kendilerine
karþý iþlenen suçlar bakýmýndan Devlet memuru
sayýlýrlar” hükmüne amirdi. Fakat 5411 sayýlý
Kanun, Fon Kurulu Baþkaný ve üyeleri ile Fon
personelinin, görevleri sebebiyle kamu görevlisi
sayýlýp sayýlmayacaklarý konusunda herhangi
bir hüküm içermemektedir. Ancak Kanun’un
111’inci maddesi “Fonun mallarý Devlet malý
hükmündedir, Fonun mal, hak ve alacaklarý
haczedilemez ve rehnedilemez” hükmünü
içermektedir. Fonun kuruluþu, faaliyet alaný,
iþleyiþ düzeni gibi hususlar gözetildiðinde
kamusal faaliyet üstlendiði ve yürüttüðü de
aþikardýr. Diðer taraftan 5411 sayýlý Kanun’un
121’inci maddesine göre Baþkan yardýmcýlarý,
daire baþkanlarý, müdürler, baþkanlýk müþavirleri
ve meslek personeli kadro karþýlýðý sözleþmeli
statüde istihdam edilir. Kadro karþýlýðý sözleþmeli
çalýþan Fon personeli ücret, malî ve sosyal
haklar dýþýnda her türlü hak ve yükümlülükleri
yönünden 657 sayýlý Devlet Memurlarý Kanunu
(DMK)’na tabidir.
5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu 5237 sayýlý TCK’yý
göz önüne alarak 4389 sayýlý Kanunun 3’üncü
maddesindeki gibi bir düzenlemeye gitmemiþtir.
Nitekim, 5237 sayýlý yasanýn 6’ncý maddesi bu
hususu çok açýk þekilde düzenlemektedir.
Madde hükmüne göre kamusal faaliyetin
yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya
da herhangi bir surette sürekli, süreli veya
geçici olarak katýlan kiþi kamu görevlisi
sayýlmaktadýr. Bu durumda Kanunlarýn verdiði
yetkiye dayanarak, kamusal bir faaliyet yürüten
ve kamu gücünü kullanan Fon’un Kurul Baþkaný
ve üyeleri ile personeli 5237 sayýlý TCK’nýn 6’ncý
maddesi çerçevesinde kamu görevlisi
sayýlmalýdýr7.
Burada üzerinde durulmasý gereken diðer bir
hususta 5411 sayýlý Kanun’un 121’inci
maddesinde yer verilen ve kadro karþýlýðý
sözleþmeli statüde çalýþan personel haricinde
Fon’un istihdam ettiði idari personelin TCK
çerçevesindeki durumudur. TMSF Ýnsan
Kaynaklarý Yönetmeliði’nin 3/a maddesine göre
Fon’da idari hizmet sözleþmesine istinaden
istihdam edilen idari personel de
bulunmaktadýr. Ýlgili Yönetmelikte idari personel
“Fon’da idari hizmet sözleþmesi ile çalýþan
emeklilik ve sosyal güvenlik yönünden 506
sayýlý Kanuna tabi ve iþçi sayýlmayan idari ve
destek personeli” þeklinde tanýmlanmaktadýr.
Her ne kadar Fon’un istihdam ettiði idari
personel 657 sayýlý DMK’ya tabi olmasa da,
5237 sayýlý TCK’nýn 6’ncý maddesi kapsamýnda
“kamu görevlisi” sayýlmaktadýr. Çünkü, 5237
sayýlý Kanun’da esas olan kiþinin kamusal
faaliyete katýlmasýdýr. Atama veya seçilme
yoluyla gelmesinin ya da geçici veya sürekli
çalýþmasýnýn bir önemi bulunmamaktadýr.
5411 sayýlý Kanun, Fon Kurulu
Baþkaný ve üyeleri ile Fon
personelinin, görevleri sebebiyle
kamu görevlisi sayýlýp
sayýlmayacaklarý konusunda
herhangi bir hüküm
içermemektedir. Ancak Kanun’un
111’inci maddesi “Fonun mallarý
Devlet malý hükmündedir, Fonun
mal, hak ve alacaklarý
haczedilemez ve rehnedilemez”
hükmünü içermektedir.
3.2. 5237 Sayýlý TCK Açýsýndan Kamu
Görevlisi Sayýlan Fon Personelinin
Soruþturma ve Kovuþturma Usulü
5237 sayýlý TCK kapsamýnda kamu görevlisi
sayýlan Fon Kurulu Baþkan ve üyeleri ile Fon
personelinin soruþturulmasýnýn nasýl yapýlacaðý
5411 sayýlý Kanun’un 127’nci maddesindeki
özel hükümle düzenlenmiþtir. Kanunun 127’nci
maddesi;
“Fon Kurulu Baþkaný ve üyeleri ile Fon
personelinin, görevleriyle baðlantýlý olarak
iþledikleri iddia edilen suçlara iliþkin
soruþturmalar, Fon Kurulu üyeleri için iliþkili
Bakanýn, Fon personeli için ise Fon Kurulu
Baþkanýnýn izin vermesi kaydýyla genel
hükümlere göre yapýlýr. Fon Kurulu üyeleri
ile Fon personelinin iþtirak hâlinde iþledikleri
iddia edilen suçlara iliþkin soruþturmalarda
6 Ýhsan AKÇÝN, Kamu Ýdaresinin Güvenirliðine ve Ýþleyiþine Karþý Suçlar, Seçkin Yayýnlarý, Ankara, 2007, s. 16-17.
7 Seza REÝSOÐLU, Bankacýlýk Kanunu Þerhi, Yaklaþým Yayýnlarý, Ankara, 2007, s.1446.
45
ARAÞTIRMA
Fon Kurulu üyeleri ve Fon
personeli hakkýnda görevleriyle
baðlantýlý olarak iþledikleri iddia
edilen suçlardan dolayý soruþturma
izni verilmesi için, bu kiþilerin
kendilerine veya üçüncü kiþilere
çýkar saðlamak veya Fona ya da
üçüncü kiþilere zarar vermek
kastýyla hareket ederek bu iþlemler
sonucunda kendilerine veya
üçüncü kiþilere çýkar saðlamýþ
olmalarý hususunda açýk ve yeterli
emarelerin olmasý gerekir.
Fon personeli hakkýnda soruþturma izni verme
yetkisi iliþkili Bakana aittir.
Fon Kurulu üyeleri ve Fon personeli hakkýnda
görevleriyle baðlantýlý olarak iþledikleri iddia
edilen suçlardan dolayý soruþturma izni
verilmesi için, bu kiþilerin kendilerine veya
üçüncü kiþilere çýkar saðlamak veya Fona ya
da üçüncü kiþilere zarar vermek kastýyla
hareket ederek bu iþlemler sonucunda
kendilerine veya üçüncü kiþilere çýkar saðlamýþ
olmalarý hususunda açýk ve yeterli emarelerin
olmasý gerekir. Soruþturma izni verilmesi
hâlinde bu durum ilgililere teblið olunur.
Soruþturmaya izin verilmesine ya da
verilmemesine dair kararlar aleyhine, teblið
tarihinden itibaren on beþ gün içerisinde
Danýþtay nezdinde itiraz yoluna baþvurulabilir.
Ýzin verilmiþ olsa dahi, itiraz süresi geçene
kadar veya Danýþtaya yapýlan itiraz sonucunda
hüküm tesis olunana kadar soruþturma
baþlatýlamaz...” hükmünü içermektedir.
Madde hükmünde de görüldüðü üzere, ceza
soruþturmasý ve kovuþturmasý “izin” koþuluna
baðlanmýþtýr. Fon Kurulu Baþkan ve üyeleri için
iliþkili Bakanýn, Fon personeli için ise Fon
Baþkaný’nýn izin vermesi gerekmektedir. Fon
Kurulu üyeleri ile Fon personelinin iþtirak halinde
iþledikleri iddia edilen suçlara iliþkin
soruþturmalarda Fon personeli hakkýnda
soruþturma izni verme yetkisinin ise iliþkili
Bakana ait olduðu belirtilmiþ, Fon Kurulu üyeleri
ve Fon personeli hakkýnda soruþturma izni
verilmesi için bu kiþilerin kendilerine veya
üçüncü kiþilere çýkar saðlamak veya zarar
vermek kastýyla hareket ederek bu iþlemler
sonucunda kendilerine veya üçüncü kiþilere
çýkar saðlamýþ olmalarý hususunda açýk ve
yeterli emarelerin olmasý gerektiði belirtilmiþtir8.
Diðer taraftan soruþturma izni verilmesi ya da
verilmemesine iliþkin kararlar aleyhine idari
yargý yoluna baþvurulabileceði de
öngörülmüþtür. Madde hükmünde; soruþturma
izni verilmesi halinde bu durumun ilgililere
teblið edileceði, soruþturmaya izin verilmesine
karar verilmesi halinde söz konusu kararlar
aleyhine teblið tarihinden itibaren 15 gün
içerisinde Danýþtay nezdinde itiraz yoluna
baþvurulabileceði, izin verilmiþ olsa dahi, itiraz
süreci geçene kadar soruþturma
baþlatýlamayacaðý öngörülmüþtür. 5411 sayýlý
Bankacýlýk Kanunu’nun 127’nci maddesinin
gerekçesine göre bu hükümle Fon Kurulu
üyeleri ile Fon personelinin Fon alacaðýný tahsil
ve takip görevlerini yerine getirirken kasýtlý
suçlama ve yýpratmalara karþý gerekli hukuki
güvenceye sahip olmalarý amaçlanmaktadýr.
Burada üzerinde durulacak son bir hususta
Fon personelinin 4483 sayýlý Memurlar ve Diðer
Kamu Görevlilerinin Yargýlanmasý Hakkýnda
Kanun hükümlerine tabi olmamasýdýr. 4483
sayýlý Kanunun 1’inci maddesi amacýný;
“Memurlar ve diðer kamu görevlilerinin
görevleri sebebiyle iþledikleri suçlardan dolayý
yargýlanabilmeleri için izin vermeye yetkili
mercileri belirtmek ve izlenecek usulü
düzenlemek” þeklinde ifade etmiþtir. Ancak
Kanunun 2’inci maddesi “Bu kanun, devletin
ve diðer kamu tüzel kiþilerinin genel idare
esaslarýna göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin
gerektirdiði asli ve sürekli görevleri ifa eden
kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle iþledikleri
suçlar hakkýnda uygulanýr. Görevleri ve sýfatlarý
sebebiyle özel soruþturma ve kovuþturma
usullerine tabi olanlara iliþkin kanun hükümleri
ile suçun niteliði yönünden kanunlarda
gösterilen soruþturma ve kovuþturma usullerine
iliþkin hükümler saklýdýr” hükmüne amirdir.
Kanun metninden de anlaþýlacaðý üzere
görevleri ve sýfatlarý sebebiyle özel soruþturma
ve kovuþturma usullerine tabi olanlara iliþkin
hükümler saklýdýr. Fon Kurulu Baþkan ve üyeleri
ile Fon personeline iliþkin 5411 sayýlý Kanun’un
127’nci maddesinde özel soruþturma ve
kovuþturma usulüne yer verildiðinden, 4483
sayýlý Kanun hükümlerinin Fon Kurulu Baþkan
ve üyeleri ile Fon personeline uygulanmamasý
gerekmektedir. Ýþledikleri iddia edilen suçlarla
ilgili olarak soruþturmalar, Kanunda öngörülen
gerekli izinler alýndýktan sonra CMK uyarýnca
genel hükümlere göre yapýlmalýdýr 9 .
4. Sonuç
765 sayýlý TCK “memur” kavramýný esas almýþ
ve kamu görevi ile kamu hizmeti þeklinde ikili
ayrýma gitmiþken, 5237 sayýlý Kanun “kamu
görevlisi” kavramýný esas almýþ ve kamu görevi
ile kamu hizmeti þeklindeki ikili ayrýma son
vererek, kamu görevlisi sayýlabilmek için yapýlan
iþin kamusal faaliyet olmasý þeklinde tek bir
þart belirlemiþtir.
Fon personelinin durumuna bakýldýðýnda ise,
5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu’na göre Fon
Baþkan yardýmcýlarý, daire baþkanlarý, müdürler,
baþkanlýk müþavirleri ve meslek personeli kadro
karþýlýðý sözleþmeli statüde istihdam
8 Hasan Tahsin GÖKCAN-Mustafa ARTUÇ, a.g.e., s.180.
9 Fatma KARAKAÞ, Memur Yargýlama Hukuku ve Uygulamasý, Legal Yayýncýlýk, Ýstanbul, 2002, s.76.
46
ARAÞTIRMA
edilmektedir. Kadro karþýlýðý sözleþmeli çalýþan
Fon personeli ücret, mali ve sosyal haklar
dýþýnda her türlü hak ve yükümlülükleri
yönünden 657 sayýlý Devlet Memurlarý
Kanunu’na tabidir. Diðer taraftan Fon’da idari
hizmet sözleþmesine istinaden istihdam edilen
idari personel de bulunmaktadýr. Ýdari hizmet
sözleþmesi ile çalýþan, emeklilik ve sosyal
güvenlik yönünden 506 sayýlý Kanuna tabi ve
iþçi sayýlmayan idari ve destek personeli 657
sayýlý DMK’ya tabi deðildir.
Kamu görevlisi kavramý çerçevesinde
bakýldýðýnda ise, 5411 sayýlý Bankacýlýk
Kanunu’nun Fon Kurulu Baþkaný ve üyeleri ile
Fon personelinin, görevleri sebebiyle kamu
görevlisi sayýlýp sayýlmayacaklarý hususunda
herhangi bir hüküm içermediðini görmekteyiz.
Ancak Kanunlarýn verdiði yetki ve görevlerle
kamusal bir faaliyette bulunan ve kamu görevi
yapan Fon personelinin (idari hizmet sözleþmesi
ile çalýþan idari ve destek personeli dahil) 5237
sayýlý TCK çerçevesinde kamu görevlisi olduðu
aþikardýr.
Son olarak þunu belirtmek gerekir ki; 5237
sayýlý TCK kapsamýnda kamu görevlisi sayýlan
TMSF Baþkaný ve Kurul üyeleri ile diðer Fon
personeli hakkýnda 5411 sayýlý Kanun özel
soruþturma usulü benimsediðinden, 4483
sayýlý Memurlar ve Diðer Kamu Görevlilerinin
Yargýlanmasý Hakkýnda Kanun hükümleri
uygulanmamaktadýr. Kanunen gereken Makam
izni alýndýktan sonra, soruþturma CMK uyarýnca
genel hükümlere göre yapýlmaktadýr.
Kamu görevlisi kavramý
çerçevesinde bakýldýðýnda ise,
5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu’nun
Fon Kurulu Baþkaný ve üyeleri ile
Fon personelinin, görevleri
sebebiyle kamu görevlisi sayýlýp
sayýlmayacaklarý hususunda
herhangi bir hüküm içermediðini
görmekteyiz.
Kaynaklar
1) AKÇÝN, Ýhsan, Kamu Ýdaresinin Güvenirliðine ve Ýþleyiþine Karþý Suçlar, Seçkin Yayýnlarý, Ankara, 2007.
2) GÖKCAN, Hasan Tahsin ve Mustafa ARTUÇ, Ceza ve Usul Hukukunda Kamu Görevlisi Kavramý ve Özel
Soruþturma Usulleri, Seçkin Yayýnlarý, Ankara, 2007.
3) GÖKCAN, Hasan Tahsin, Görevi Kötüye Kullanma, Zimmet, Banka Zimmeti, Ýrtikap, Rüþvet Suçlarý ve Kamu
Ýdaresine Karþý Ýþlenen Suçlar, Seçkin Yayýnlarý, Ankara, 2008.
4) KARAKAÞ, Fatma, Memur Yargýlama Hukuku ve Uygulamasý, Legal Yayýncýlýk, Ýstanbul, 2002.
5) REÝSOÐLU, Seza, Bankacýlýk Kanunu Þerhi, Yaklaþým Yayýnlarý, Ankara, 2007.
6) TAÞKIN, Ahmet, Kamu Görevlileri Disiplin Hukuku, Seçkin Yayýnlarý, Ankara, 2006.
7) TOROSLU, Nevzat, Ceza Hukuku Özel Kýsým, Savaþ Yayýnevi, Ankara, 2005.
8) Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlük, http://tdkterim.gov.tr/bts/?kategori=verilst&kelime=devlet&ayn=tam
(28.12.2009).
9) 4389 sayýlý Bankalar Kanunu.
10) 5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu.
11) 657 sayýlý Devlet Memurlarý Kanunu.
12) 4483 sayýlý Memurlar ve Diðer Kamu Görevlilerinin Yargýlanmasý Hakkýnda Kanun.
13) 765 sayýlý Türk Ceza Kanunu.
14) 5237 sayýlý Türk Ceza Kanunu.
15) Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu Ýnsan Kaynaklarý Yönetmeliði.
47
DÜNYADAN HABERLER
• 18-20 Ocak 2010 tarihlerinde Hindistan
Mevduat Sigorta ve Kredi Garanti Kurumu
evsahipliðinde, Hindistan’ýn Goa kentinde “IADI
Asya Bölgesel Komitesi 8. Yýllýk Toplantýsý” ile
“Mevduat Sigorta Sistemlerinin Fonlanmasý”
konulu bir uluslararasý konferans düzenlendi.
Konferansta mevduat sigorta fonlarýnýn yönetimi
ve etkin mevduat sigorta sistemleri için kýlavuzlar
geliþtirilmesi gibi konular ele alýndý.
• 28-29 Ocak 2010 tarihlerinde Çek
Cumhuriyeti Mevduat Sigorta Fonu evsahipliðinde,
Çek Cumhuriyeti’nin Prag kentinde IADI Avrupa
Bölgesel Komitesi tarafýndan “Geri Ödeme
Sistemleri: Hýzlý Geri Ödemenin Önündeki
Engellerle Yüzleþmek” konulu bir seminer
düzenlendi. Seminerde büyük bankalar için
geliþmiþ bilgi iþlem çözümleri, simülasyonlar ve
acil eylem planlarý ile geri ödemenin yirmi günde
tamamlanmasý için gereken teknik hazýrlýklar gibi
konular ele alýndý.
• 9-10 Þubat 2010 tarihlerinde IADI ve Finansal
Ýstikrar Enstitüsü (FSI) tarafýndan Ýsviçre’nin Basel
kentinde “Banka Çözümlenmesinde Sýnýr Aþan
Sorunlar” konulu bir seminer düzenlendi.
Seminerde Finansal Ýstikrar Kurulu çalýþmalarý,
Basel Komitesinin konuyla ilgili önerileri, IADI
bünyesindeki çalýþmalar, Ýzlanda bankalarý örneði,
Dexia ve Fortis örneklerinden alýnan dersler, AB
Komisyonunun konuya bakýþý, Ýngiltere’de büyük
bankalarla ilgili sýkýntýlar ve mevduat sigortacýlarýna
düþen roller gibi konular ele alýndý.
ile finansal sistemde mevduat sigortasýnýn rolü
gibi konular ele alýndý.
• 21 Mayýs 2010 tarihinde Polonya Banka
Garanti Fonu BGF evsahipliðinde Fonun
kuruluþunun 15. Yýldönümü münasebeti ile
Polonya’nýn Varþova kentinde “Küresel Finansal
Kriz: Finansal Sektörün Ýstikrarý Ýçin Dersler” konulu
bir uluslararasý konferans düzenlendi.
• 7-11 Haziran 2010 tarihlerinde Meksika
Banka Mevduatlarýný Koruma Enstitüsü IPAB
evsahipliðinde Meksika’nýn Mexico City kentinde
IADI 30. Ýcra Kurulu Toplantýsý ile IADI Daimi ve
Bölgesel Komite Toplantýlarý gerçekleþtirildi.
• Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Forumu (EFDI)
tarafýndan 31 Aðustos - 2 Eylül 2010 tarihleri
arasýnda Fransa’nýn Paris kentinde düzenlenen
EFDI Yönetim Kurulu (EFDI Board) toplantýsý Fon
temsilcilerinin de katýlýmýyla gerçekleþtirildi.
• Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Forumu (EFDI)
tarafýndan 28 Eylül - 1 Ekim 2010 tarihlerinde
Ýtalya’nýn Roma kentinde düzenlenen EFDI Yýllýk
Genel Kurul Toplantýsý ile IADI – EFDI tarafýndan
ortaklaþa düzenlenen “Finansal Ýstikrarýn
Güçlendirilmesi: Mevduat Sigortasýnýn Katkýlarý”
konulu bir uluslararasý konferans Fon temsilcilerinin
de katýlýmýyla gerçekleþtirildi.
• 24-26 Mart 2010 tarihlerinde Jamaika
Mevduat Sigorta Kurumu (JDIC) ve Karayipler
Bölgesel Teknik Yardým Merkezi (CARTAC)
tarafýndan Jamaika’nýn Montego Bay kentinde
“Karayipler Hukukunda Banka Tasfiyesi ve En Ýyi
Uygulamalar” konulu bir konferans düzenlendi.
Konferansta bankacýlýk krizlerinin tespit edilmesi
ve yönetilmesi, 2007-2009 küresel finans krizinin
deðerlendirilmesi, risk, yayýlma ve finansal istikrar,
uluslararasý hukuki çerçeve ve sýnýr aþan sorunlar
Fatih DENÝZ
Strateji Geliþtirme Dairesi
Fon Uzmaný
48
• Dünya Mevduat Sigortacýlarý Birliði (IADI)
tarafýndan 24 - 29 Ekim 2010 tarihlerinde
Japonya Mevduat Sigorta Þirketi DICJ ev
sahipliðinde, Japonya’nýn Tokyo kentinde IADI
31. Ýcra Kurulu Toplantýsý, Daimi ve Bölgesel
Komite Toplantýlarý ile “Finansal Güvenlik Aðlarý”
konulu bir uluslararasý konferans Fon
temsilcilerinin de katýlýmýyla gerçekleþtirildi.
• Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu ile Ukrayna
Mevduat Garanti Fonu DGF arasýndaki iþbirliði ve
iletiþimin artýrýlmasý amacýyla iki kurum arasýnda
Kasým 2010’da bir Mutabakat Zaptý imzalanmasý
için baþlanan çalýþmalara devam ediliyor.
TÜRKÝYE’DEKÝ TASARRUF MEVDUATI HESAPLARININ SÝGORTALANMASINA ÝLÝÞKÝN
SORULAR ve CEVAPLAR
Tasarruf Mevduatý ve Katýlým Fonu sigortasý
nedir?
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonu sigortasý, mevduat
ve katýlým fonu toplamaya yetkili mevduat ve katýlým
bankalarýnýn (kredi kuruluþlarýnýn) Bankacýlýk Düzenleme
ve Denetleme Kurumu tarafýndan faaliyet izinlerinin
kaldýrýlmasý durumunda, mevduat ve katýlým fonu hak
sahiplerinin maruz kalacaðý kayýplarýn devlet veya bu
amaçla kurulmuþ özel bir kurum tarafýndan kýsmen ya
da tamamen ödenmesinin garanti edilmesidir.
Türkiye'de mevduatýn ve katýlým fonlarýnýn
sigortalanmasý yetki ve görevi kamu tüzel kiþiliðini haiz
Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu'na (TMSF) aittir.
Türkiye'de hangi bankalar mevduat ve
katýlým fonu sigorta sistemine dahildir?
Türkiye'de faaliyet gösteren, mevduat ve katýlým fonu
kabulüne yetkili yerli ve yabancý tüm kredi kuruluþlarý
ile merkezi yurt dýþýnda bulunan kredi kuruluþlarýnýn
Türkiye'deki þubelerinde bulunan mevduat ve katýlým
fonlarý sigorta sistemine dahildir.
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonuna iliþkin
sigorta primleri kim tarafýndan ödenir?
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonuna iliþkin sigorta
primleri ilgili kredi kuruluþu tarafýndan TMSF'ye ödenir.
Türkiye'de tüm mevduatlar ve katýlým fonlarý
sigorta kapsamýnda mýdýr?
Türkiye'de faaliyet gösteren bir kredi kuruluþunun yurt
içi þubelerinde gerçek kiþiler adýna açýlmýþ olan ve
münhasýran çek keþide edilmesi dýþýnda ticari iþlemlere
konu olmayan Yeni Türk Lirasý, döviz ve kýymetli maden
cinsinden;
a) Tasarruf mevduatý hesaplarýnýn anaparalarý ile bu
hesaplara iliþkin faiz reeskontlarý toplamýnýn,
b) Katýlma hesaplarý birim hesap deðerleri ve özel cari
hesaplarýn,
50 bin YTL'ye (ellibin YTL) kadar olan kýsmý sigorta
kapsamýndadýr.
Yurt dýþýnda yaþayan kiþilerin mevduatlarý
veya katýlým fonlarý sigorta kapsamýnda mýdýr?
Yurt dýþýnda yaþayan yerli ya da yabancý gerçek kiþilere
ait yurt içi þubelerde bulunan tasarruf mevduatý
hesaplarýnýn anaparalarý ile bu hesaplara iliþkin faiz
reeskontlarý toplamý, katýlma hesaplarý birim hesap
deðerleri ve özel cari hesaplarý sigorta kapsamýndadýr.
Türkiye'de faaliyet gösteren kredi
kuruluþlarýnýn yurt dýþý þubelerinde açýlan
mevduat, katýlma ya da özel cari hesaplarý
sigorta kapsamýna dahil midir?
Bir gerçek kiþinin birden fazla bankada hesabý
bulunmakta ise, her bir bankadaki hesap veya
hesaplarýnýn, belirtilen limite kadar olan kýsýmlarý (limitler
her bir banka için ayrý ayrý geçerli olmak üzere) garanti
kapsamýndadýr.
Ticari hesaplar sigorta kapsamýnda mýdýr?
Gerçek veya tüzel kiþiler adýna açýlan ticari iþlemlere
konu olan hesaplar (münhasýran çek keþide edilmesi
hariç) sigorta kapsamýnda deðildir.
Kýyý Bankacýlýðý (Off-Shore) faaliyetinde
bulunan kredi kuruluþlarýnda açýlan hesaplar
sigortaya tabi midir?
Kýyý Bankacýlýðý (Off-Shore) faaliyetinde bulunan kredi
kuruluþlarýnda açýlan hesaplar sigorta kapsamýnda
deðildir.
Türkiye'de faaliyet gösteren mevduat ve
katýlým fonu kabulüne yetkili bulunan kredi
kuruluþlarý, yurt dýþýnda kurulu ortaklýklarý,
baþka banka veya finansal kuruluþlar adýna
Türkiye'de ikamet eden kiþilerden mevduat
veya katýlým fonu kabul edebilirler mi?
Türkiye'de faaliyet gösteren mevduat ve katýlým fonu
kabulüne yetkili bulunan kredi kuruluþlarý yurt dýþýnda
kurulu ortaklýklarý, baþka banka veya finansal kuruluþlar
adýna Türkiye'de ikamet eden kiþilerden mevduat veya
katýlým fonu kabul etmeleri, evrak ya da cüzdan
bulundurmalarý, personel istihdam etmeleri, bu
kuruluþlarýn reklamýný yaptýrmak suretiyle müþterilerini
anýlan kuruluþlara yönlendirmeleri, bu ve benzeri
yöntemler kullanarak yurt dýþýnda kurulu kuruluþlar
adýna mevduat ve katýlým fonu kabul etmeleri yasaktýr..
Mevduat ve katýlým fonu sigortasýna tabi
olmayan diðer hesaplar hangileridir?
5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu'nun 63 üncü maddesinin
üçüncü fýkrasý uyarýnca, 07.11.2006 tarihli ve 26339
sayýlý Resmi Gazete'de yayýnlanan “Sigortaya Tabi
Mevduat ve Katýlým Fonlarý ile Tasarruf Mevduatý
Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair
Yönetmeliðin” 5 inci maddesi uyarýnca;
a) Kredi kuruluþunun hakim ortaklarý ile bunlarýn ana,
baba, eþ ve velayet altýndaki çocuklarýna ait mevduat
ve katýlým fonu ile diðer hesaplar,
b) Kredi kuruluþunun yönetim veya müdürler kurulu
baþkan ve üyeleri, genel müdür ve yardýmcýlarý ile
bunlarýn ana, baba, eþ ve velayet altýndaki çocuklarýna
ait mevduat ve katýlým fonu ile diðer hesaplar,
c) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayýlý Türk Ceza
Kanunu'nun 282 nci maddesindeki suçtan kaynaklanan
malvarlýðý deðerleri kapsamýna giren mevduat ve
katýlým fonu ile diðer hesaplar sigortaya tabi deðildir.
Kredi kuruluþlarý tarafýndan satýþýna aracýlýk
edilen devlet tahvili, hazine bonosu, yatýrým
fonu gibi yatýrým araçlarý sigorta
kapsamýnda mýdýr?
Kredi kuruluþlarý tarafýndan satýþýna aracýlýk edilen
devlet tahvili, hazine bonosu, yatýrým fonu gibi yatýrým
araçlarý TMSF'nin sigorta kapsamýnda deðildir.
Serbest bölgelerde kurulu kredi
kuruluþlarýnda bulunan mevduat, katýlým
ya da özel cari hesaplar sigorta kapsamýnda
mýdýr?
Serbest bölgelerdeki bankacýlýk faaliyetlerinin 5411
sayýlý Bankacýlýk Kanunu kapsamýnda bulunmasýndan
hareketle, kredi kuruluþlarýnýn serbest bölgelerdeki
þubeleri nezdindeki hesaplarý da sigorta kapsamýndadýr.
TMSF tarafýndan bankacýlýk faaliyetine
devam etmekte olan bir kredi
kuruluþundaki mevduat/katýlým fonu ile
ilgili olarak sigorta kapsamýnda ödeme
yapýlýr mý?
TMSF, 5411 sayýlý Kanunun 63 üncü maddesinin
altýncý fýkrasý uyarýnca yalnýzca faaliyet izni kaldýrýlan
kredi kuruluþlarý nezdinde bulunan ve doðruluðu
hiçbir þüpheye yer vermeyecek þekilde kanýtlanan
mevduat ve katýlým fonunun sigorta kapsamýndaki
kýsmýný öder.

Benzer belgeler

krizin çözümü anlamaktan geçiyor

krizin çözümü anlamaktan geçiyor Prof. Dr. Rýdvan Karluk - Anadolu Üniversitesi, Prof. Dr. Sabri Orman - Ýstanbul Ticaret Üniversitesi, Doç. Dr. Selahattin BEKMEZ Tuna - Ýstanbul Üniversitesi, Dr. Bekir GÖVDERE – Süleyman Demirel ...

Detaylı

KATILIM BANKACILIĞINDA MEVDUAT SİGORTA SİSTEMİ ve

KATILIM BANKACILIĞINDA MEVDUAT SİGORTA SİSTEMİ ve DÖVÝZ KURU GELÝÞMELERÝ* Eylül 2010 USD

Detaylı