Adalet Bakanı Ergin, ceza infaz kurumu personeli ile iftar yemeğinde

Transkript

Adalet Bakanı Ergin, ceza infaz kurumu personeli ile iftar yemeğinde
Seslenis
Millet sevgisi
kadar büyük
mükâfat
yoktur
15 Eylül 2011 Perşembe • Ücretsizdir • Ayda bir çıkar • Yıl: 10 • Sayı:114
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Yayınıdır
Adalet Bakanı Ergin, ceza infaz kurumu
personeli ile iftar yemeğinde buluştu
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Ankara Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünün düzenlediği iftar yemeğinde
ceza infaz kurumları personeli ile bir araya geldi.
BAKAN Ergin, yemekte yaptığı konuşmada; ceza infaz kurumları personelinin özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik çalışma içerisinde
olduklarını ifade etti. Yemekte, Bakan
Ergin’e ceza infaz kurumları personelinin sorunlarını içerin bilgi notu
sunuldu.
25 Ağustos 2011 tarihinde Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Şaşmaz
Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen
yemeğe; Adalet Bakanı Sadullah Er-
Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin, Ankara
Personel Eğitim Merkezini ziyaret etti
ADALET Bakanı Sadullah Ergin beraberindeki Müsteşar Yardımcısı Kenan Özdemir, Ceza
ve Tevkifevleri Genel Müdürü
Sefa Mermerci, Kanunlar Genel Müdürü Yüksel Hız, Strateji
Geliştirme Başkanı Akın Çakın,
Teknik İşler Dairesi Başkanı Erdoğan Böcek ile bu birimlerde
görevli olan genel müdür yardımcıları, daire başkanları ve tetkik hâkimleri ile Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli
Ankara Eğitim Merkezini ziyaret
etti. Eğitim Merkezinde incelemelerde bulunan Bakan Ergin,
Bakanlık üst düzey yöneticileriyle
bir toplantı yaptı. 8’de
Ankara Çocuk Eğitimevinde,
başlatılan ‘mavi kapak’ kampanyası sonucunda temin edilen üç
tekerlekli sandalye törenle engelli
vatandaşlara teslim edildi. 16’da
Ceza infaz kurumlarından
Somali’ye yardım eli
Afrika’da yaşanan kuraklığın sebep olduğu açlık felaketiyle karşı karşıya kalan Somali’ye Türkiye duyarsız
kalmadı. Ülke genelinde başlatılan
yardım kampanyasına Türk Milleti
büyük destek verdi. Kampanya kapsamında toplanan paranın miktarı
gittikçe artarken, ceza infaz kurumu
personeli ve hükümlü-tutuklular da
Somali’ye yardım elini uzattı. 7’de
Aba Güreşleri
Dünya Şampiyonasına
Hatay Adaletspor damgası
Bu yıl ikincisi düzenlenen “Uluslararası Aba Güreşi Dünya Şampiyonası” 23-24 Temmuz tarihlerinde
Hatay’da gerçekleştirildi. Hatay Adaletspor, lisanslı sporcularıyla katıldğı
şampiyonada iki altın ve bir gümüş
olmak üzere toplam üç madalya kazandı. 10’da
Silivri 6 No’lu L Tipi’nde
futbol tenisi heyecanı
Çocuklardan engellilere
tekerlekli sandalya desteği
gin, Kanunlar Genel Müdürü Yüksel
Hız, Avrupa Birliği Genel Müdürü
Ali Bilen, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Sefa Mermerci ile Genel
Müdür yardımcıları, daire başkanları,
tetkik hâkimleri ve Kontrolörler Kurulu başkanı, Ankara ve Sincan Cumhuriyet başsavcıları, Adlî Yargı Adalet
Komisyonu başkanları ve Cumhuriyet
başsavcı vekilleri, Ankara’da bulunan
ceza infaz kurumlarının müdür ve
personeli katıldı. 9’da
Silivri 6 No’lu L Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumu’nda, Futbol Tenisi
Türkiye Platformu, İlçe Gençlik ve
Spor Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu İstanbul İl Başkanlığı ve
İ.B.B Spor A.Ş’nin katkılarıyla düzenlenen Futbol Tenisi Turnuvası
06.07.2011 tarihinde yapılan final
karşılaşması ile sona erdi. 7’de
Bergama M Tipi’nde ‘engelsiz
gelişim’ için el ele verildi
Bergama M Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumunda, Türkiye Görme Özürlüler Derneği iş birliğiyle "Engelli Dayanışması ile
Engelsiz Gelişim Projesi" hayata
geçiyor. Projeye Sabancı Vakfı
maddî, Kültür Bakanlığ İzmir
Devlet Tiyatrosu da eğitim yönünden destek veriyor.
Proje sonunda, Türk ve Dünya klasikleri ile kişisel gelişim
konulu 50 kitap tutuklu çocuklar tarafından okunup, bilgisayar
ortamına kaydedildikten sonra
12-18 yaş arası görme engelli çocukların istifadesine sunulacak.
Proje kapsamında Kurumda
okuma kabini ve kayıt stüdyosu
oluşturulurken, İzmir Devlet
Tiyatrosu sanatçılarınca tutuklu
çocuklara akıcı okuma ve diksiyon eğitimleri verildi. 10’da
Seslenis
Sayfa 2
Gördün mü?
Yaşanmamış sayamazsın geçen günleri;
Anılardan kaçılmıyor, kaçan gördün mü?
Özlemeden bilemezsin dertli günleri,
Yalnız kalıp ele gülüş saçan gördün mü?
Kırdın kalbimi tamiri zor aylar geçse de,
Koymaz artık acı yıllar beni seçse de,
Solar yine bu gönülde güller açsa da,
Bir gül olup da çöllerde açan gördün mü?
Bel bağladım bu sevdaya ömrümü verdim,
Yeri geldi gururumu yerlere serdim.
Seninle yaşamaktı benim tek derdim,
Aşk zehrini elleriyle içen gördün mü?
İçin dışın yalan dolan razıyım ama,
Yırtık kalbe dikilmiyor olsa da yama.
Seni yazdım seni çizdim buğulu cama,
Aşk kanadı olmayıp da uçan gördün mü?
Ferhat Daniş
Sinop E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Yaşamak Bir Umuttur
Her insanın vardır sevdası
Her insanın olmalı umudu.
Umut mahkûm olanın da sabrı,
Çimende gezenin de sabrı.
Her insanın yüreğinde
Sönmek bilmeyen
Bir umut ışığı illaki olmalı.
Hep umutla yaşıyor;
Bir yanı buruk,
Bir yanı mahsun,
Bir yanı zehir zemberek.
Sol yanı yaralı,
Bir beyin oğlu.
Umutla büyütüyorum
İçimdeki afacan çocuğu.
Umutla yeşertiyorum
Hayatımdaki siyahları.
Düşlerimde korkunç
Gerçeklerim elbet var.
Sönmek bilmeyen
Bir de umut ışığım var.
Yine yazıyorum usanmadan
Bıkmadan yazıyorum.
İyi ki varsın umut,
Hep var olacaksın umut,
Seni seviyorum umut.
Öyle diyor çünkü;
Sol yarımın reisi,
Yaşamak bir umuttur.
Alihan Düveli
Gümüşhane E Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumu
Kızım
Sesini duyamıyorum,
Sana sarılıp uyuyamıyorum.
Senin kokunu özlüyorum,
Ben kızımı istiyorum…
İkinci yaşında yanında olamıyorum,
İkinci yaşında da sana sarılamıyorum,
İyi ki doğdun diyemiyorum,
Ben kızımı istiyorum…
Umutlarımı kaybediyorum,
Cezamı bitiremiyorum,
Duvarları aşamıyorum,
Ben kızımı istiyorum…
Mutlu olmak istiyorum olamıyorum,
Gülmek istiyorum gülemiyorum,
Kızımın yanında olmak istiyorum olamıyorum,
Ben kızımı istiyorum…
Duvarlar üzerime geliyor,
Adımlarım ilerlemiyor,
Parmaklıklar izin vermiyor,
Ben kızımı istiyorum…
(Kızım Azrasu’ya itafen yazılmıştır.)
Burcu Köse
Sinop E tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Yok Olmayacağım
Hayatın tüm renklerini yaşadım;
Bazen kırmızı, bazen beyaz
Bazen yeşil, bazen de siyah.
Her gördüğüm renkte
Yeni bir şey öğrendim.
Hayata ve yaşamaya dair
Sevginin en sıcağını taşıdım yüreğimde.
Dostluğun en sıkısını
Aşkların en ateşlisiyle yandım.
Ama her ne olursa olsun
Hep son demlerinde kaldım.
Acılar da yaşadım
Belki acı denilen zulmün en ağırlarını.
Ama asla düştüm demedim
Asla pes etmedim bu yolda;
Ayağım takılsa da dert deryalarına
Daha hızlı yürüdüm.
Düştükçe, koşmak istedim son hızımla
Şimdi yaşama sevinciyle
Hayata olan bağımlılığımla dolu yüreğimle
Açılmak istiyorum yeni heyecanlara.
Hiçbir zaman kaybolmadım
Hiçbir zaman da yok olmayacağım bu dünyada.
Köksal Akçam
Elmadağ Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
15 Eylül 2011
KADIN VE MELEK
Bir melek gibi, sevgi vermek için
gönderilmiş dünyaya.
Karşılık beklemeden sevmenin,
fedakârlık yapmanın, şefkatin ne demek olduğunu öğretmek için. Bıkmadan anlatmak üzere, sabretmek,
her türlü kabalığa, aşağılanmaya,
alay edilmeye, yalanlara, ikiyüzlülüğe
dayanmak üzere gönderilmiş. Dayanıklığı, ne kadar anlayışlı olduğu ve
kararlılığı test edilsin diye dünyada
“Kadın”.
Bu melek, aşkın kılığına bürünüp
gelmişse kapınıza, dünyada sizden
daha şanslı bir erkek olamaz. Ama
görmeniz gerekiyor, anlamanız gerekiyor. Kapıya gelen her hangi biri
gibi davrandığınız an meleği küstüreceğinizi ve onun bir başka kapıya
doğru yola çıkacağını bilmeniz gerekiyor. O melek, aşkı sunmaya bu
kadar hazırken siz burun kıvırırsanız, bir başka meleğin de kapınıza
uğrama olasılığını yok edecek kadar
azaltırsınız. Kapınıza gelen o kadını
hayatınızın sonuna kadar bir melek
olarak yaşatmayı başarırsanız ne
mutlu size.
Ama bu hiç de kolay değil. Kırılgan alıngan, ilgisizliğe tahammül
edemeyen dünyanın merkezi olmak
isteyen, sevgiye her daim aç, zaman
zaman yırtıcı bir kaplan gibi saldırgan olduğunu unutmamalısınız. O
size her şeyini vermeye hazır; sizden de aynı şeyi bekleyecektir. Bir
erkeğin bunu yapabileceğini de bilir.
Yapamayacağınız şeyi istemez zaten
ama yapabilecekken yapmamanız
halinde er ya da geç size bunu ödetecektir. Hayır, klasik bir intikamdan
söz etmiyorum. Bir kadının hesap
sorma yöntemi ya öc alma yöntemi
erkeklerinki gibi dümdüz bir şey
değildir. Onların her şeyi ince ince
hesaplayan, planlayan beyinleri öyle
kusursuz bir kurgu yapar ki siz bir
şeylerin değiştiğini anladığınızda ne
yazık ki çok geç olur. Kadının isteyip de elde edemeyeceği hiçbir şey
yoktur dünyada. Hayatınızı isterse,
onu da ele geçirir. Direnemezsiniz
bile. Bir melek kötülük yapmaz bilirsiniz. Kadının yaptığı da kötülük
değildir aslında. Ama nasıl ki kendisi
dünyada çok şey için sınava giriyor,
sizden de beklediği onun için bazı
sınavlar vermeniz ve o sınavlardan
da başarıyla çıkmanızdır. Bir kadının koşulsuz desteğini alan erkeğin
sırtının yere gelmesi mümkün değil.
Emin olun, hayatınız hep iyi yönde
değişecektir. Onun zengin ruhu,
yaratıcılığı, hayal gücü size tahmin
edemeyeceğiniz dünyaların kapısını
açacaktır. Bir melek varsa hayatınızda onu melek olarak yaşatmak için
çaba gösterin. Unutmayın onlar bir
melektir; annedir, bacıdır, sevgilidir. Eştir kısacası. Hayatımıza anlam
katmak için gönderilen bir melektir.
Değerini bilelim.
Turan Satan
Kahramanmaraş E Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumu
Cezaevi Seni
Düşünüyorum da cezaevi seni
Hiçbir yaşıma yakıştıramıyorum.
Geçecekse ömrümün baharı burada
Ben böyle hayata yaşamak mı derim?
Kader kurbanıyız der buluruz teselli
Cezayı aldık buralı olduk besbelli.
Pazarda satar olmuşlar duyduk seni
Ben böyle adaletsizliğe adalet mi derim?
Yılları bahane edip unutmuşsa seni
Ne bir selam ne bir teli
Bayramdan bayrama olsun görüşe gelmeyeni
Ben böylesine eş mi derim dost mu derim?
Devlet baba tıkmış bizi içeri,
Hazırdan yiyoruz yok bir alın teri.
Aşkımın da yok elimde ne yırtık ne soluk resmi
Ben bu mahpusluğa ölümden beter derim.
H. İbrahim Bodur
Kocaeli 2 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Doyur Ruhumu
Ellerini uzat bana
Sımsıkı bağla kendine
Gözlerimden ak kalbime.
Sevdiğini sessizken bile söyle
Yüreğimin en derin köşesine
Koy yüreğini ellerinle.
Bulutların kapandığı gökyüzü
Üstümüze çökse de
Güneş gibi doğ yine
Bedenimin en derinlerine.
Susuz kaldığımda da
Aç kaldığımda da
Öyle bir gülümse ki
Tüm acılarımı dindir;
Doyur ruhumu her bir saniye.
Bekir Ötgün
Elmadağ Kapalı Ceza
İnfaz Kurumu
Seslenis
15 Eylül 2011
Ey İnsan
Mahkûm
Çağıl çağıl akan berrak çayları,
Ummanları vadileri yüce dağları,
Gündüzleri geceleri günler ayları,
Kim yarattı, düşündün mü ey insan?
Mahkûmu kazı
Altından insan çıkar.
Kaderini Allah yazar,
Yürekleri özgürlüğe akar.
Akıl fikirle düşünüp idrak etmeyi,
Türlü türde team’ı, rızk için ekmeği,
Doğmayı yaşamayı sonra ölüp gitmeyi,
Kim yarattı düşündün mü ey insan?
Renk renk çiçekleri ağaçları yaprağı,
Zelzelede dipsiz derin çatlağı,
Ahirinde seni bağrına basacak toprağı,
Zaman zaman düşündün mü ey insan?
İyiyi kötüyü münafığı huzur bozanı,
Sağında solunda amelini yazanı,
Mevsimlerde baharı yazı hazanı,
Kim var etti düşündün mü ey insan?
Semada güneşi yıldızı ayı,
Bilenimiz var mı yaratılanlarda belli misayı,
Bir müddet misafir olacağımız fani dünyayı,
Kim yarattı düşündün mü ey insan?
Dört kitapla gösterilen yolunu,
Hz. Kur’an ile nokta konan sonunu,
Hak Muhammed Peygamber’le kulunu,
Hak yol İslam’a davetini düşündün mü ey insan?
Hak hakikat haksal, maberi sada
Ezanı Muhammed değil mi çağrı da nida?
Bize beş vakit namazı, farz kılmışsa hüda,
Gaflet niçin ihmal niye ey insan?
Tebliğ etmedi mi bize o mahbubu celil?
Dört büyük melek değil mi?
Mikail, İsrafil, Azrail, Cebrail;
İnkar edenlerin yaşamı, olmadı mı zelil?
Yüce yaratanın kudretini düşündün mü ey insan?
Beş vakit Namaz da, istikamet alınan,
Niyet edip hak mabede huzuruna durulan,
O mübarek mabedi görmeye hayal kurulan,
Kabe-i Muazzama’yı var edeni, düşündün mü ey insan?
Şükr ile karşıladığın başa gelen zulümü,
Doğumunu yaşamını ecel vaki ölümü,
Alemlerin yaratan Hak’ka şirk koşan kulunu,
Savurup helak edilen kavimleri, düşündün mü ey insan?
Haydi bir mizan kur vakit çok geç olmadan
Tevbe edip affı mağrifet dile zaman dolmadan
Rızk için çalışırken zikret, Azrail canın almadan
Bu dünyada misafir olduğunu, sakın unutma ey insan
Ali Rıza Çağlar
Kartal H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
İŞARET
FIKRA
Temel ile Dursun can sıkıntısından bir kayık kiralayarak, balık avlamaya çıkarlar... Bir zaman kürek
çekerek açılırlar.
Derken hazırlıklar biter, oltaları denize atarlar...
Atar atmaz balıklar da oltaya takılmaya başlar.
Temel ile Dursun’un keyifleri yerindedir...
Temel Dursun’a:
- Ula Dursun haburiya bi işaret koyalum; yarun
burayi bulmamuz kolay olur...
Derken sahile dönerler, kayıktan inerken Temel
Dursun’a gene sorar:
- Ula Dursun işaret koymayi unutmadun değil
mi?
Dursun:
- Ula hiç unutur miyum, işaret tamam...
- Nasi işaret koydun?
Dursun:
- Bağa soracağuna kayuğun ucina bak... Çarpi
koydum.
Temel sinirlenir:
-Ula o işareti denize yapacağidun kayuğa değil...
- Ayni kayuğu başkasi kiralarsa gitti baluklar...
Güzel Söz
Alim unutmuş, kalem unutmamış. Atatürk
Kitap dünyanın her yerini gösteren bir ayna gibidir. Victor Hugo
Kitapsız ev, cansız beden gibidir. Marcus Cicero
KARİKATÜR
Mahkûm umutla yaşar,
Mektup, dilekçeye umut bağlar.
Mahkûm sözcüğüne aldanmayın
Vardır sebebi mahkum olmanın, kınamayın.
Sağlığı hastalar iyi bilir,
Gençliğin kıymetini
Yaşlılar iyi bilir.
Huzuru ise belalılar iyi bilir,
Özgürlüğü ise mahkumlar iyi bilir.
Hüseyin Boyraz
Çerkeş K1 Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
İfade
Öyle biri olmalısın ki,
Çok şey ifade edebilmelisin.
Nasıl mı? Niçin mi? Neden mi?
İşte içimdekini bulan cümle
Diye düşünmeli karşındaki.
Anlatabilmelisin derinliği;
Öyle konuşmadan olmamalı.
Öyle anlam ifade etmelisin ki,
Anlamalı seni karşındaki.
Kullanmalısın dilini en güzel şekilde;
Vurucu etkileyici sesini de katarak hani.
İçinden geldiği gibi değil,
Getirecek içindekileri tüm gücünle.
Dünü bu günü yarını bıraktık;
Yarını haftalara, haftaları aylara
Ayları mevsimlere, mevsimleri yıllara
Erteledik umutları, erteledik umutları.
İçimizdeki yalnızlığa öyle bir gömüldük ki,
Bu gardan kalkan son treni de kaçırdık.
Yıldırım Yılmaz
Ümraniye E Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumu
Haksızlıktır
Sahilde yürürken müzik dinlemek
Dalgaların sesine haksızlıktır.
Yağmur altında şemsiye açmak
Yağmura haksızlıktır.
Bulutlar bizim için şekillenirken
Onları es geçmek haksızlıktır.
Güneş bizim için doğarken
Gölgeye kaçmak güneşe haksızlıktır.
Ay bize ışık tutarken
Lambaları açmak haksızlıktır.
Rüzgâr getirirken sevgililerin kokusunu
Pencereleri kapatmak haksızlıktır.
Âşıkları el ele görürken
Ayıplamak haksızlıktır.
İçeri gireceğini bilerek suç işlemek
Bütün özgürlüklere haksızlıktır.
Seni bensiz bırakmak
Sevdama haksızlıktır.
Zeki Yüzügülen
Samsun Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Yeter Artık
Çevirir bedenimi bir sızı inceden ince,
Aşk mı, azap mı büyük bir bilmece?
Nedir yüreğimi yakan bu işkence?
Yeter artık ver cevabını bence.
Uyku tutmaz oldu gündüz gece,
Geleceksen gel artık yetmez mi sence?
Ne istiyorsan yap dürüstçe,
Yeter artık ver cevabını bence.
Yaralarım sızlar oldu tüm bedence,
Yıllar oldu bitmeyen bu işkence.
Kim katlanır bu kadar mertçe?
Yeter artık ver cevabını bence.
Git desen gitmez miyim hemen bu gece?
Kal desen kalmaz mıyım senelerce?
Öl desen ölmez miyim erkekçe?
Yeter artık ver cevabını bence.
Hasan Doğan
Sungurlu A3 Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Emrah Doğan / Sinop E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
BULMACA
SOLDAN SAĞA
1) Şeker karıştırılarak pişirilen meyve ezmesi – Boy, pos. 2) Su ile çevrili kara
parçası – Çay demlemekte kullanılan bir alet
– Çıplak resim. 3) Tahılın tarlaya atılıp harman olana kadar aldığı durum (tersi) – Lamba siperi – Arının yaptığı. 4) Bir nehrimiz –
İridyumun simgesi – Aletler bütünü. 5) Öğe
– Bir gezegen – Kışın yağar (tersi). 6) Kuzu
sesi – Özgü, mahsus – Bir hayvan – Kaygı.
7) Bir denizimiz – Tavlada atılan araç – Bir
kan grubu – Bir mevsim. 8) Anma, söyleme –
Bir kuş (tersi). 9) Bir yanardağ – Söylediğini
söylemedim demek – Amerikyumun simgesi
(tersi). 10) İrade dışı hareket – Beyaz – Bir
tatlı çeşidi. 11) Trabzon’un ilçesi – Tarihte
çok eski tarihte – Bir ülke. 12) Aman anlamında – Tasdik – Bir hayvan (tersi) 13) Bir
yanardağ – Bir göz rengi (tersi) – Bir haber
ajansı. 14) Soğutularak yapılan bir tür tatlı
– Bir şeyi elle tutmak. 15) Karışık renkli –
İlavesi – Rus Kazakların başbuğlarına verilen
unvan. 16) İskambilde birli (tersi) – Araba
lambası – Cet – Çekip çevirme.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1) Ölçülü yazılmış eser – Yün örgüden
yapılmış uzun omuz atkısı – Metallerin üzerinde oluşan madde. 2) Sıradan – Pozitif karşıtı – İçinden çıkılması güç durum. 3) Sık sık
kazalar yapan (tersi) – Kan’ın sessizleri (tersi) – Bir nota. 4) Siirt’in bir ilçesi – Yetersiz
(tersi) – Doğanın sebep olduğu yıkım. 5)
Notada duraklama – Yeryüzü parçası – Edebi bir eserde işlenen düşünce, görüş. 6) Bir
uzvumuz (tersi) – Bir müzik aleti. 7) Fakat
– İridyumun simgesi (tersi) – Düşünüleni
dolaylı anlatan söz. 8) Anlatım, ifade – İrin’in
ilk iki harfi (tersi) – Büyük kardeş, ağabey.
9) Yazılı kağıt – Nikelin simgesi – Yakılan
madde, yakacak. 10) Bir renk – Kışın giyilir
(tersi) – Bir nota. 11) Sembol, simge – Bir şekerleme.
12) Sormaktan emir (tersi) – Arkadaş, dost – Gelecek.
13) Nikelin simgesi – Hamam aleti – Motor güç birimi, saniyede bir Jullük iş yapan – Dansta kavalyenin eşi
(tersi). 14) Kısa bir süre için – Bir çay adı – Lakin. 15)
Sıcak ülkelerde yetişen, kokusu çok beğenilen bir bitki
– Hatırlamak için yapılan tören (tersi) – Kiraya verilerek
gelir getiren. 16) Buluşma, görüşme – Eşeğin çıkardığı
ses – Beyaz (tersi) – Neonun simgesi.
Oğuz Alıcı -Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Geçen Sayıdaki
Bulmacanın Çözümü
Kâinatı arzı arşı onca âlemi,
Uğruna kan dökülen petrolü madeni
Çeşit çeşit canlıyı, beni… Âdem’i,
Kim yarattı düşündün mü ey insan?
Sayfa 3
Seslenis
Sayfa 4
USTALARDAN SEÇMELER
CAN YÜCEL
SEVDİĞİN KADAR
SEVİLİRSİN
Her şey sende gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakini gördüğüdür rengin
Yaşadıklarını kar sayma
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa
Sevdiğin kadardır ömrün
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi;
Sevdiğin kadar sevileceksin
Ay ışındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü his ettiğin kadar güçlü
Kendini güzel hissettiğin kadar güzel
İşte budur hayat, işte budur yaşamak
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün;
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin
Bunu da öğren.
Can YÜCEL (1926-12.08.1999)
HAYATI
1926’da İstanbul’da doğdu. Milli Eğitim eski bakanlarından Hasan Ali
Yücel’in oğlu. Ankara Üniversitesi Dil
Tarih ve Coğrafya Fakültesinde LatinceYunanca okudu. Öğrenimine İngiltere’de
Cambridge Üniversitesi’nde devam etti.
şair, çevirmen ve radyo görevlisi olarak
tanındı. Çesitli elçiliklerde çevirmenlik,
Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde
spikerlik yaptı.
Askerliğini Kore’de yaptı. 1958’de
Türkiye’ye döndükten sonra bir süre
Bodrum ve Marmaris’te turist rehberi
olarak çalıştı. Ardından bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul’da
sürdürdü. 1956 yılında Güler Yücel ile
evlendi. Bu evlilikten iki kızı (Güzel ve
Su) ve bir oğlu (Hasan) oldu.
Çevirileriyle de tanınan Can Yücel, şiir alanında ilk kitabı YAZINA’dan
(1950) sonra uzun bir süre biçim arayışlarıyla oyalandı. Çesitli edebiyat, kültür
ve siyasi dergilerde şiirleri, edebiyat ve
tiyatro çevirileri ile siyasal konularda yazıları yayınlandı. 12 Mart döneminde, çeviri kitapları nedeniyle 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1974 affıyla özgürlüğüne
kavuştu. 12 Eylül sonrasında müstehcen
olduğu iddiasıyla “Rengahenk” adlı kitabı toplatıldı.
Son yıllarında Eski Datça’ya yerleşti.
12 Ağustos 1999’da vefat etti ve çok sevdiği Datça’da toprağa verildi.
15 Eylül 2011
yordu. Bacım yanaştı, abi askerlik kâğıdın
Biz iki kuru dal idik, eğilmezdik ve nefret
geldi dedi. Gittik askere, o jandarma, bennedir bilmezdik. Birbirimize canımızı verirdik,
se tankçı oldum. Ankara Etimesgut’ta eğiseversek, ölümüne severdik. Beş yıl aynı sıralara
ONUN ADI
tim çavuşuydum, görev aşkıyla doluydum.
sırt verdik. Zayıfımız olmadı hiç; hep pekiyiyle geADNAN
Bir gün anons ettiler, adımı okudular gitçerdik. Bir şeyi hiç sevemedik; şiir ezberlemeyi.
tim. Hayatımın en anlamlı günlerinden
Tahtaya çıkar, hep dayak yerdik cetvelle. Küçücük
biriydi. Taburun en başarılı eğitim çavuşu
yüreğimizle, onurumuz incinirdi, gizli gizli ağlardık. Oysa şimdi, şiir yazmadığım gün uzuvlarımdan birini kaybet- seçilmişim. Ertesi gün tümen içtima alanındaydık. Herkesin gözü
miş gibiyim. Her nefretin sonu büyük bir aşkla biter ya, benimki benim üstümdeydi. Koskoca tümen komutanı Tümgeneral Akay
Şakman bana plaket verdi. Beni tebrik etti. Bundan daha gurur vede o hesap.
Tek farkımız vardı; o anasızdı, bense babasız... O ağa çocuğuy- rici başka bir şey olamazdı.
O, bir süre tarla takımla uğraştı. Babadan kalma tarlaları vardı,
du, bense eskici dükkânı gibiydim. Yenilerim de hiç olmadı zaten.
sevemedi
tarla işini, gözü hep yurtdışındaydı. Gitti de. Ablasının
O, beş kâğıtla gelirdi okula, bense elli kuruşla, onu da harcamazdım. Okul çıkışı bol acılı şalgam beklerdi bizi; havucu şalgama ban- yanına Avusturya’ya gitti. Kısa sürede evlendi, oturum aldı, Çifte
dırır bandırır yerdik aç karnına. Tek oyuncağım çelik çomaktı. O vatandaş oldu ve dünyalar tatlısı iki kızı oldu peş peşe.
Bense bırakamadım tarla işini, kısa zamanda sevkiyat işine soda bedavaydı. İki dal kırdın mı tamamdı. Naylon topum bile olmadı
hiç, zaten top oynayacak postalım da olmamıştı. Çimento torbası yundum. Adeta âşıktım işime, her yıl biraz daha büyüttüm işimi,
artık varsa yoksa işti benim için, hırsım her şeyin önüne geçmişti,
toplardım inşaatlardan, kese kâğıdı yapar, pazarcılara satardım.
Bir gün hiç unutmam, kazandığım parayla, yandan çıtçıtlı tutabilene aşk olsun.
Evlenme yaşı geldi, hatta geçmek üzere. Hep imrenirdim arnaylon sandalet almıştım. Yürürken ayaklarıma bakar dururdum,
ne bileyim, işte çocuk aklı ya. Küçük bir taşa vurdum sandaleti- kadaşlarıma, hepsinin boy boy çocukları olmuştu, gel gör ki, içemi, annem görmüş uzaktan. Eve geldiğimde, neden vurdun diye rimde evlenmek adına zerre kadar kıpırtı yoktu. Taki bir Temmuz
bir ton dayak yemiştim hortumla. Hordum da annemin, olmazsa sabahına kadar. Her yıl tatil yaptığımız yer, artık hayatımı yüzseksen derece değiştirecekti. Hayatımda bu kadar heyecanlandığımı
olmazıydı.
Sonra ortaokullu olduk. O Cumhuriyet’e yazıldı, ben se hatırlamıyordum. Kalbimde acayip bir tireme oldu, artık ben de
Kasımekenler’e yazıldım. O çekmişti takımları, öyle baka kalmış- aşık olmuştum. Lakin, nereden bilebilirdim ki, hayatımın en son
tım; imrenmemek elde değildi. Bense, dayımın oğullarının son hatasını yaptığımı? Evlendim. Bir imza attım ki atmaz olaydım.
kerteye gelmiş eskilerini giymiştim. Hepsi ayrı telden çalıyordu. Hayatımı bitirdim; neyim var neyim yok, onurum dahil her şeyiAnnem hep şükretmemi isterdi. Neye şükrederdik, bir türlü an- mi kaybettim. Aklıma gelen başıma gelmişti ve en sonunda cinayet
lamazdım. İple çekerdim şeker bayramlarını, el öpmeye giderdim bile işletti bu evlilik bana. Yirmiyedi buçuk seneye bağlandım. Artık
zorlu günler başlamıştı; tam tamına on sekiz sene yatacaktım dört
gizliden. Annem duysa, vallahi kırardı kemiklerimi, çok gururluydu
duvar arasında. En zoru da çocuklarımdan uzaktım artık. Zaten bu
istemezdi kapı kapı gezmemi. Hele kurban bayramında et dolardı
evliliğin bana vermiş olduğu tek nimetti onlar. Onları görebilmek,
evimiz. Dolabımız yoktu ya, komşuların dolabında saklardık etlerionları doyasıya koklayabilmek artık hayal gibiydi sanki.
mizi. Birkaç gün yemeklerimiz hep etli olurdu.
İşte bu çok zorlu süreçte, o hiçbir zaman yalnız bırakmadı
Bir de televizyon seyretmeye giderdik, abone olmuştuk komşubeni. Maddi-manevi her daim yanımda olduğunu, iliklerime kadar
lara. Koskoca mahallede, sadece iki evde vardı televizyon denen şey,
hissettirdi bana.
TRT’den başka da kanal yoktu. Uzay Yolu’nu seyretmeye Kaptan
Onun adı Adnan. Hayatımda tanıdığım en dürüst, en faziletli,
Körk ve Mıstır Spak’a bayılırdık, ne kadar mutlu olurduk. Bir de
her şeyden önemlisi en vefalı ve ölümüne sevdiğim, tek ama tek
avluya atmışlardı televizyonu ki, bizden başka komşularda olurdu,
dostum.
adeta yazlık sinema gibiydi. Evin beyi Ali amca hadi hanım yatağı
Dedim ya! Biz iki kuru dal idik, eğilmezdik, nefret nedir bilser artık dedi mi, anlardık gitme vaktimizin geldiğini, üzülürdük,
mezdik. Birbirimize canımızı verirdik; seversek, ölümüne severdik.
hiç kalkmak istemezdik.
Ne bileyim dostlar, anlatmakla olmuyor yaşamak lazım.
Liseyi de bitirdik, üniversiteyi kazanamadık. Zaten kazansam
Sadık Demirkıran / Silifke M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
da, kim okutacaktı ki beni. Neyse! Bir gün eve geldim, annem ağlı-
GÜZEL ANAM
BENİ UNUTMA
Seni bekliyorum demir kapılarda,
Günler geçmiyor ne yapsam da.
Geleceğim bir gün yanına,
Sakın beni unutma.
Dört duvar arasında,
Senin resmin karşımda,
Geceleri rüyalarımda,
Sakın beni unutma.
Nereye baksam sensin karşımda,
Dayanamaz oldum yokluğuna.
Bir gün açılacak kapılar bana da,
Sakın beni unutma.
Hasret bıraktılar sana,
Engel koydular yollarıma,
Kelepçe taktılar kollarıma,
Sakın beni unutma.
Meral Erdoğan
Bergama M Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumu
HAYALLERİM VAR
Mum kokulu sevdalarım vardı benim,
Rengarenk ipekten yorganlarım,
Doğan güneşlerim,
Erguvan ağaçlarım,
Yeşil koruluklarım vardı;
Şimdi dört duvarda hayallerim var…
Köpük köpük denizlerim vardı benim,
Notalarla öten kanaryam,
Salına salına yüzen Japon balıklarım,
Sahilime esen imbat rüzgârlarım,
Binbir rengi barındıran dağlarım vardı;
Şimdi dört duvarda hayallerim var…
Geceleri gökyüzünde mehtabım vardı benim,
Ilgıt ılgıt esen seher yellerim,
Renk cümbüşü kelebeklerim,
Sonbaharda geçen turnalarım vardı;
Şimdi dört duvarda hayallerim var…
Şırıl şırıl akan nehirlerim vardı benim,
Aheste aheste uçan kuşlarım,
Toprakta filizlenen tomurcuklarım,
Gökten şarkılarla inen karlarım,
Başımın üstünde özgür gökyüzüm vardı;
Şimdi dört duvarda hayallerim var…
Çocukluk hayallerim vardı benim,
Gençlik heyecanlarım,
Platonik aşklarım,
Ağarmamış saçlarım,
Tellere takılmaya uçurtmalarım vardı;
Şimdi dört duvarda hayallerim var…
Hayalde olsa güzeldir yaşamak,
Yaşamak için bir sürü hayalim var…
Fatih Erdem
Niğde E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Duyunca haberi yıkıldın birden,
Ellerin dizlerine düştü be anam.
Ak saçlarına elini geçirdin birden,
Yoldun saçların telini anam.
Hastayım deyince kapandı gözün,
Kalmadı benzinde o tatlı hüzün.
Yıkıldın birden can iki gözüm,
Yıkılıp da ağlama be güzel anam.
Güneşte kalmışsın benzin kararmış,
Beni düşündükçe yüzün de solmuş,
Ağlama anacım bak olan olmuş,
Yıkılıp da kalmışsın be güzel anam.
Başını yasladın sen omzuma,
Sözlerin tıkadı bak boğazımı,
Başkası çekemez bunca nazımı,
Dinlemedim yıkıldım be güzel anam.
Uzaktan geldin yorgun birisin,
Sırtımı dayadım sen dağ gibisin,
Bana nasihat olsun sözlerin hepsi
Daha da sözünden çıkmam be anam.
Salih Akgül
İnfaz ve Koruma
Başmemuru
Mersin E Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumu
BİR SEN
Yüreğimde kapılar var;
Belki gelirsin diye
Odalar açıyorum her birine.
Yüreğimde çaresizlik var;
Sensizliğe attığım her adım
Biraz daha gem vurur ömrüme.
Yüreğimde bir sen var;
Olmadığın kalabalıklar içinde
Yüreğinde aşkına sefil bir ben.
Yoksan mutluluk ne çare...
Nesrin Öztürk
Ankara Kadın Kapalı Ceza İnfaz
Kurumu
Seslenis
15 Eylül 2011
“En uzak mesafe ne Afrikadır, ne Çin, ne seyyareler,
ne de yıldızlar geceleri ışıldayan… En uzak mesafe iki
kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan…”
Amato’ya ait olan bu dizeler bir öğüt gibidir aslında.
Mesafelerin değil bakış açılarının insanı yalnızlaştırdığını haykırmasının yanında, mesafelerin nasıl aşılacağının, birlikteliğin nasıl sağlanacağının ilhamını da sunar
okura.
En büyük yalnızlık insanın kendine karşı yalnızlığıdır. Ruhunun, hayal edebilme ve sevebilme potansiyelinin farkına varamayan herkes, yalnızlıkların en büyüğüne gark olmuştur. Rüyasından henüz uyanan bir
çocuğun, içine doğduğu anı anlamlandırma çabasına
dikkat kesilmeli misal. Ya da gerçekten uyanmaya ilk
adımı atmış, soluğu kesilmiş bir bedenin ruhunu ötelere teslim etmesine, bir ‘öteli’nin doğuşuna şahitlik
etmeli. Onlar, gidenler birlikteler ve biz yalnızız, bir başımıza sınanmaktayız. Tanıyabileceğimiz, dostluğuna
güvenebileceğimiz ve ihtiyaç duyduğumuz tek gerçek,
kendi varlığımızdır esasında. Çünkü ötekiler düşündüklerimize ya da hissettiklerimize vakıf değildirler,
olmamışlardır, olamayacaklardır. Her bilinç kendi evreninde doğar, büyür ve ölür bu yüzden. Ötekilerden
bağımsızdır yani ve sırf bu bağımsızlıktan korktuğu için
insan, ötekileştirmeye çalışır gücünün ve hayalinin yettiği herkesi ya da ya da rıza gösterir ötekileşmeye. Sürüyü güden de yalnızdır, güdülen sürünün paydasında
buluşan her bir pay da.
Carl Gustav Jung şunları söyler: “Yalnızlık, insanın
çevresinde insan olmaması demek değildir. İnsan kendisinin önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramadığı ya
da başkalarının olanaksız bulduğu bazı görüşlere sahip
olduğu zaman kendisini yalnız hisseder.”
Yalnızlığa galip gelen tek çıkar yol sevgidir. Sevebilme yeteneği ne kadar güçlü ise, insanın ve ötekine
olan inancını – öteki olmasına rağmen büyük bir teslimiyet ile – bütün çıkarlardan soyutlayıp son raddeye
vardırabiliyorsa; yalnızlığı yenebilmiştir. Kendinizi kendinizden çıkardığınızda sıfır kalmıyorsa geriye, sizi en
az sizin onu sevdiğiniz kadar seven biri var demektir;
yalnız değilsinizdir yani, soluduğunuz hava aynı bedende iki yüreğe yetecek kadar sahicidir. Nişanlısı Adel’e
yazdığı mektuplarda bu yeteneğe Victor Hugo şu sözler
Sayfa 5
EN UZAK
MESAFE
YALNIZLIK
ile değinir:
“Ruhumda büyük bir yetenek gizli, sevme yeteneği
bu ve tamamen sana adanmış; çünkü senin için hissettiklerimin yanında, dostlarıma, aileme, takdire layık ve
zavallı anneciğime hissettiğim sevgi hiç kalır. Onları
dostların, ailenin, annenin sevilmesi gerekenden daha
az sevdiğimden değil bu; ama seni, yeryüzünde hiçbir
kadının sevilmediği kadar sevmemden ve bu sevgiye senin kadar kimsenin layık olmamasından…”
Aldous Huxley şöyle der: “Vücut bulmuş her ruh
yalnızlığa mahkumdur.” Peki, kaçınılmaz olan yalnızlık
hayatlarımıza nasıl etki eder ve biz yalnızlığı nasıl ehlileştirebiliriz? Arthur Schopenheaur bu soruya şöyle
yanıt verir: “Zeki bir insan yalnızlıkta, düşünceleri ve
hayal gücüyle mükemmel bir eğlenceye sahiptir.”
Orhan Pamuk, bu duygunun hayatındaki yerine şu
sözlerle dikkat çeker: “Yalnız kalmak için yazıyorum;
yalnız kalmaktan korktuğum için de tabii.” Bir tanımlama getirmekten uzak duruyorum, çünkü yapılan tüm
tanımlamalar, kişinin idraki ile sınırlı kalacaktır. Yalnızlığı hiç birimiz aynı şekilde hissetmiyoruz yani ve paylaştığımız ortak noktalar dışında, hiç birimiz aynı şekilde etkilenmiyoruz ondan.
İngilizce’de, Türkçe’deki “yalnızlık” kelimesine karşılık gelen iki farklı kelime var; “loneliness” ve
“solitude”. İlk kelime genel olarak kullanılanı… Ancak
“solitude” biraz daha farklı bir tanıma sahip; sözlükler,
“yalnız olma durumu, özellikle, bunu memnuniyet verici olarak bulduğunuz zaman” olarak tanımlıyor. Edebiyatta kaynak olan, olanak tanıyan yalnızlık, İngilizce’deki
karşılığı ile “solitude”… Bu kavrama güzellemeler yapanlarda var, tehlikeli olarak görenler de. Birkaç örnek
vermek gerekirse: “Yalnızlıktan (solitude) zevk alan
kişi, ya bir canavardır ya da bir aziz” (Sir Francis Bacon), “Yalnızlık bağımsızlıktır.” (Hermann Hesse),
“Taşrada yalnızlık içinde yaşadım ve sessiz bir hayatın
monotonluğunun yaratıcı zekayı nasıl harekete geçirdiğini fark ettim.” (Albert Einstein)
Yalnızlığı bir üretmen için ihtiyaç olarak gördüler
kimi insanlar ve onların yalnızlıkları sonrasında sahip
oldukları insanlığın ortak birikimine. Geliştirdiğimiz
kolektif bilinçdışı yalnızlıklarımızın eseri… Tüm bunların yanında; bir ihtiyaçtan öte, bir zorunluluk olarak
karşımızda olduğunda yalnızlık ve bizi kendisine mahkum kıldığında zaman aleyhimize işler. “En korkunç
fakirlik yalnızlıktır.” der Kalkütalı Rahibe Teresa. Artık
siz ona değil yalnızlık size sahiptir yani. Ve ne acı ki,
farkındasındır bu acının. Tıpkı Meksikalı Şair Octavio
Paz’ın dediği gibi “İnsan yalnız olduğunun farkında
olan tek canlıdır.”
Sinan Akyüz’ün ‘İki Kişilik Yalnızlık’ adlı eseri böyle bir acının hikayesini anlatır: sözleri bitmiş bir çift…
‘ilk yıllar ne güzeldi!’ diye düşünen mutsuz bir kadın…,
‘yalvarırım beni dinle!’ diyen bir adam… Karı kocanın
arasına giren kara bir gölge… Birbirine yabancılaşan,
karanlığın dehlizlerinde birbirini kaybeden iki insan…
Ve yavaş yavaş çöken iki kişilik yalnızlık… Paylaşılan bir
yalnızlığın hikayesidir bu. Hayatlarını birleştiren iki insanın, hayatlarına doğan bu duygunun nedenleri ve niçinleri sorgulanır.
Özdemir Asaf, “Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz.” der ama artık hiç şüphesiz paylaştığımız
bir yalnızlık var insanlık olarak. Kayıtsız kalınan, görmezden gelinen modern savaşlar, boyun eğilen sömürgeleştirilmeler, günahlar ve dahası…
Hayatının yirmi yılını bütün aidiyetlerinden, kimliklerinden ötede, parmaklıklar ardında geçiren biri de
yalnızlığı yenebilir. Her gün yüzlerce insana hitap eden
bir devlet başkanı da yalnız kalabilir. Yaşadığımızı fark
etmenin tek yolu yalnız yaratıldığımızın farkında olmamızdır her an. Ve biz hayatlarımızı, ancak, severek anlamlandırabilir, yalnızlıktan kurtarabiliriz. Yalnızlığın
bir kefesinde sevgi ötekisinde farkındalık biriktirebiliriz. Böylece aşabiliriz belki de en uzak mesafeleri.
Özgür Şahin
Şanlıurfa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
ÇİLELİM ÇİLEMGÂHIM
Gece gündüz demedim çalıştım yordum bedenimi
Çoluk çocuk nafakasıdır dedim avuttum kendimi
Gerek yokmuş bunca hırsa yedim bitirdim ömrümü
Ah çekerek yine sardı dert beni…
Özlüyorum çocuklarımı, canım seni.
Gideyim diyorum Silivri kapıları açmıyor ki sana geleyim
Garip bir yerdeyim yol vermiyor dört duvar neyleyim
Sen gönül bahçemin tek gülü geçse de burada yaşamım ömrüm
Hayalinle yaşıyor…
Çocuklarınla hayat buluyor ruhum bedenim.
Sensiz her şey boş.
Koşup gelemedim yanına, kaderin elindeyim kaldım buralarda.
Silivri ne yapsın bunca akılsızlığa, hatalara?
Akıllandırıyor beni hazırlıyor yeni hayata sanki sütten çıkmış ak kaşığa
Hazırım gideyim artık. Sevdiklerim, çocuklarım, canımın gözleri yolda.
Günler haftaları, haftalar ayları, istemem kovalasın yılları.
Canım, dostlarım beni bekler kırılmasın hayalleri umutları
Sevenler için ne kadar acıymış bunca uzun ayrılıklar
Sevginizle yaşıyor hayalinle avunuyorum, tesellimsiniz burada.
Eksilmiyor gözümden yaş, kalbimde hicran; uğradık nazara
Az kaldı kavuşmaya çilelim belki de ilk bahara
Hasretim elinden bir yudum suya bir lokma aşa
Ne yapayım ben kader utansın kavuşmamız kaldı Allah’a, dualara
Ayhan Aydın
Silivri 1 No’lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Güzel Söz
Kaligrafi:
Uğur Cansever
Bundan iki yıl önce bir gazetede bir köşe yazarı köşesinde Işıl Özgentürk’ün
“Küçük Sevinçler Bulmalıyım” adlı kitabından
bahsediyordu. Ailemden
kitabı bulmalarını istedim.
Ama baskısı tükendiği için
kitabı bulmaları mümkün olmuyordu. Ancak kafama takmıştım
bir kere ısrarla bulmalarını istiyordum. Nitekim ısrarım sonuç verdi ve kitabı bulmayı başarmışlardı.
Daha kitabın kapağını açmadan sevinç kaplamıştı içimi.
Şimdi diyeceksiniz ki bana bir kitap sevindirir mi insanı? Neden sevindirmesin ki?
Yazar Işıl Özgentürk o kitapta büyük hedeflerin
büyük mutlulukların peşinden koşanların aslında her
zaman mutsuzluğa mahkûm olduğunu anlatıyordu. Bir
zamanlar ben de sadece önüme koyduğum hedefe doğru ilerler hayatımdaki esas mutluluk veren ayrıntıları
hep ıskalardım, istediğim hedefe ulaşmadığım zaman
mutsuz olurdum. Çünkü bir hedefe ulaşmak öyle kolay bir şey değildi. Cezaevinde hayatın onlardan ibaret
olduğunu anlamaya başladım. İçinde bulunduğum sıkıntılı günlerden her gün yavaş yavaş kurtulmaya başladım. Sabah sayıma katıldığım zaman bahçeye dolan
temiz hava, güneş bazen yağmurla birlikte gelen toprak
kokusu en kötü günümde bile beni mutlu etmeye yetti.
Hepimiz cezaevinin sıkıcı ve bunaltıcı olduğundan yakınırız. Başımıza gelenlerden dolayı da birilerini suçlar
dururuz. Bence başınıza neler geldiğinden çok bizim
içimizde neler olduğu daha önemli. Burada kendimize
ayırabileceğimiz zaman çok. Kimisi her gün aynı şeyi
yapıyorum. Sıkıldım buradan artık çıkmak istiyorum.
Dayanamıyorum gibi sözler söyler durur.
Aslında hiçbir gün bir önceki günün aynısı değildir.
Her yeni gün yeni umutlarla gelir. Yeni mucizelerle ge-
lir. Bunları görmek için sadece
bakmak yetmiyor ki. Kalbinizin de ruhunuzun da
açık olması lazım. Bunlar
kimisinde açıktır. Kimisinde kapalıdır. Bu satırları okurken çevrenize bir
bakın yüzleri asık mutsuz
görünen insanları çok rahatlıkla
ayırt edebilirsiniz. Çünkü bu arkadaşların kalpleri de ruhları da mutluluğa, sevinçlere
kapalıdır. Küçük şeyler mutlu etmez onları. Hemen
her şeye kızarlar. Her şeye mazeret bulurlar. Hiçbir şey
beğenmezler; hayatı, cezaevini kendilerine zehir ederler. Aşk da sevgi de uğramaz, çünkü aşkı da sevgiyi de
hissetmek gerekir. Ama hissetmek kalbi ruhu kapalı
olanlara göre bir şey değildir. Aslında hayatımızı mutlu
kılıp kılmamak bizim elimizde. Bu zor şartlarda koğuşunuzdaki birçok şey cezaevindeki bizler için yapılan
her şey mutluluk kaynağımız olabilir. Tamam, elbette
üzüleceğiniz zamanlar da olacak. Öfkeleneceksiniz de.
Bunlar insanca şeyler; benim anlatmak istediğim üzüntüyü, öfkeyi, abartmaktan söz ediyorum. Hepimiz hayata
bir kere geliyoruz. Bu hayatı mutlu bir şekilde yaşamak
varken, neden başka bir yolu tercih edesiniz ki? Şunu da
belirtmeden geçemeyeceğim; yazmak sadece bildiklerinizi aktarmanızı sağlamaz. Kafanızda uçuşan fikirleri
indirirsiniz ve kendiniz de çokça öğrenirsiniz.
Umarım siz de bugünden sonra benim yaptığım gibi
hayata daha fazla dokunursunuz. Ve sizin sevinçlerinizi,
mutluluklarınızı bu sayfadan okuma fırsatı bulurum.
Ben en azından denedim. Sizler de deneyebilirsiniz.
Hayata hiç isyan etmeden sağlıcakla kalın.
BENİM
HİKÂYEM
Bora Şahin
Karaman M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Sayfa 6
Seslenis
15 Eylül 2011
Malatya E Tipi’nde hükümlülere yardım
Çorum L Tipi’nde
‘kanser’ ve ‘stres’
konulu konferans
Çorum L Tipi Kapalı ve Açık
Ceza İnfaz Kurumunda, 19.08.2011
tarihinde Psikolog Ayşe Demirdöven
“Stres ve Stresi Önleme”konulu,
24.08.2011 tarihinde ise Devlet Hastahanesi
Genel Cerrahı
Uzmanı Opr. Dr. Suat Hayrı Kağızman “Kanserle Mücadele” konulu
konferans verdiler.
Psikolog Ayşe Demirdöven, kadın hükümlü ve tutuklular için gerçekleştirdiği “Stres ve Stresi Önleme” konulu konferansında ceza
infaz kurumunda yaşanan strese değinerek, stresle başa çıkmanın yöntemlerinden bahsetti.
‘Kanser’ konulu konferans
Opr. Dr. Kağızman’ın 24.08.2011
tarihinde, görsel sunu eşliğinde,
sohbet havasında gerçekleştirdiği
konferansına hükümlü ve tutuklular
büyük ilgi gösterdi.
Konuyla ilgili soruları da cevaplandıran Kağızman, ayrıca Kurumun
Açık Bölümündeki hükümlüler için
ayrı bir konferans gerçekleştirdi.
Konferansı Cumhuriyet Savcısı
Hasan Dönmez ve Kurum Müdürü
Mehmet Aydın da izledi.
Maltepe 2 No’lu
L Tipi’nde
belge dağıtımı
Maltepe 2 No’lu L Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda sürdürülen
eğitim ve iyileştirme faaliyetleri kapsamında açılan 1. ve 2. Kademe Okuma Yazma Kursu ile Erkek Berberliği
ve Bilgisayar İşletmenliği gibi iş ve
meslek kurslarına katılarak başarılı
olan hükümlü ve tutuklulara belgeleri
törenle verildi.
Programa; Kurum Müdürü Günay Başar, Kurum İkinci Müdürleri
Fevzi Bulut ve Nihat Türk, Kurum
öğretmenleri ile infaz koruma başmemur ve memurları katıldı.
Törende bir konuşma yapan Kurum Müdürü Günay Başar, Kurumda yürütülen eğitim ve öğretim ile iş
ve meslek faaliyetlerini önemsediklerini ve bu faaliyetlerle salıverilme
sonrasında hükümlü ve tutukluların
toplumsal ve ekonomik hayata daha
kolay bir şekilde uyum sağlamalarını
amaçladıklarını ifade etti.
Belge dağıtım töreni Türk Halk
Müziği konserinin ardından sona
erdi.
Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumuna, Milletvekili Öznur Çalık ve
Ak Parti İl Yönetim Kurulunca ziyaret
gerçekleştirildi. 24.08.2011 tarihindeki
ziyarette Cumhuriyet Başsavcı Vekili
Şeyhmus Şat, Kurum Müdürü Şerafettin Güngör, ikinci müdürler, sosyal
çalışmacı ve öğretmenler, Psiko-Sosyal
Servis ve Eğitim Birimi çalışanları, infaz ve koruma başmemur ve memurları
ile 210 hükümlü ve tutuklu hazır bulundu.
Kurum Müdürü Şerafettin Güngör, yaptığı konuşmada; Kurumda
yapılan eğitim-öğretim faaliyetleri,
sosyal-kültürel çalışmalar ve açılan iş
meslek kursları hakkında ayrıntılı bilgiler vererek, çalışmalarda sürekli iş
birliği halinde oldukları Milli Eğitim
Müdürlüğüne, İşkur İl Müdürlüğüne,
Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğüne, İl
Gençlik ve Spor Müdürlüğüne ve sponsorlukta büyük katkıları olan Esenlik
Şirketler grubuna, kurs usta öğreticilerine, kurum personeline teşekkür etti.
Ziyarette; Malatya Milletvekili Öz-
nur Çalık, ihtiyaç sahibi hükümlü ve
tutuklulara 210 çift ayakkabı yardımında bulundu. Çalık, yapmış olduğu
konuşmada, hükümlü ve tutukluların
ve personelin Ramazan Bayramlarını
kutlayarak gelecek bayramları aileleri
ile birlikte geçirmeleri temennisinde
bulundu.
Çalık, daha sonra hükümlü ve tu-
tukluların sorunlarını dinledi. Hükümlü ve tutuklular, Malatya İlinde açık
ceza infaz kurumunun bulunmadığını,
bu nedenle de açık ceza infaz kurumunu hak eden hükümlülerin uzak illere
gitmek zorunda kaldıklarını, bunun da
kendilerini ve ailelerini mağdur ettiğini ileterek Çalık’tan bu konuda yardım
talebinde bulundular.
MALTEPE 1 NO’LU
L TİPİ’NDE HUKUK
KLİNİĞİ PROJESİ
Bolu’da futbol turnuvası
Amatör Spor Kulüpleri Derneği
tarafından 31.05.2011-05.07.2011 tarihleri arasında Bolu’da düzenlenen 6.
Veteranlar Mehmet Erdoğan Futbol
Turnuvasına, Bolu Kapalı ve Açık Ceza
İnfaz Kurumu da katıldı. Kurum personeli ve hükümlülerden oluşan Ceza İnfaz Kurumu futbol takımı 05.07.2011 tarihinde gerçekleştirilen ödül töreninde
turnuvanın en centilmen takımı seçildi
ve “centilmenlik” ödülüne layık görüldü.
Takım oyuncularından hükümlü
Alişan Hanoğlu’na da turnuvanın en
centilmen sporcusu ödülü verildi. Ödülünü Dernek yöneticilerinin elinden
alan hükümlü Alişan Hanoğlu, uzun
süredir ceza infaz kurumunda bulunduğunu ve şimdiye kadar hiçbir şeyin
kendisini bu kadar mutlu etmediğini belirterek, kendisini bu ödüle layık gören
Amatör Spor Kulüpleri Derneği yöneticilerine ve Ceza İnfaz Kurumu idaresine
teşekkür etti.
Törende hazır bulunan Bolu Kapalı
ve Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdür Vekili Abdulllah Özgen de, centilmenlik
ödülüne layık görülen Kurum futbol
takımı oyuncularını ve turnuvanın en
centilmen sporcusu seçilen hükümlüyü
kutlayarak, oyunculara teşekkür etti.
Maltepe 1 No’lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, Şubat
- Haziran 2011 tarihleri arasında
İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim
Üyesi İdil Elveriş liderliğinde hukuk
öğrencileri tarafından “Hukuk Kliniği Projesi” kapsamında hükümlü
ve tutuklulara hukuk dersleri verildi.
Projeyle kadın ve erkek tutuklu
ve hükümlülere, anayasa ve temel
haklar gibi konularda hukuki bilgiler
verilirek, onların hukîki yönden güçlendirmesi amaçlanıyor.
Söz konusu proje, Hukuk Fakültesi üç ve dördüncü sınıf öğrencilerinin aldığı bir ders olup, hocalarının
denetiminde şimdiye değin İstanbul
Beyoğlu ilçesinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı beş ilköğretim okulunun sekizinci sınıflarında ve Deniz
Feneri Derneği çağrı merkezi personeliyle gerçekleştirildi. Yurtdışındaki örneklerine bakıldığında özellikle
ABD’de söz konusu projenin hapishane ve tutukevlerinde de başarıyla
uygulandığı görülüyor.
Türkiye’de daha önce Bakırköy
Kadın ve Çocuk Tutukevi, Ümraniye E Tipi ve Ümraniye T Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumlarında da uygulananan proje, Maltepe 1 No’lu L Tipi
Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda ise
ilk defa gerçekleştirildi.
Proje kapsamında; Hukukta Temel Kavramlar, Hukuk-Adalet, Anayasa ve Temel Haklar, Eşitlik, Suç ve
Ceza, Sosyal Devlet, İnsan Haklarının Korunması, Mahkemeler ve Hukukçular, Günlük Yaşamda Hukuk,
Kira Hukuku, Aile Hukuku, Kadına
Karşı Şiddet, Nüfus-Veraset, Tüketici Hukuku, İş Hukuku, Engellilik,
Yeşilkart, Sosyal Güvenlik gibi dersler verilirken, projenin son gününde
farazi bir mahkeme hazırlanıp, projeye katılan hükümlü ve tutuklulara
katılım sertifikaları verildi.
Seslenis
15 Eylül 2011
Sayfa 7
Ceza infaz kurumlarından Somali’ye yardım eli
Afrika’da yaşanan kuraklığın sebep olduğu açlık felaketiyle karşı karşıya kalan Somali’ye Türkiye duyarsız
kalmadı. Ülke genelinde başlatılan
yardım kampanyasına Türk Milleti
büyük destek verdi.
Kampanya kapsamında toplanan
paranın miktarı gittikçe artarken,
ceza infaz kurumu personeli ve hükümlü-tutuklular da Somali’ye yardım elini uzattı.
Ceza infaz kurumlarında hüküm-
lü ve tutuklular harçlıklarını bağışlayarak kampanyaya destek olurken,
toplumun tüm kesiminin ortaya koyduğu yardım çabaları takdirle karşılanıyor.
Ceza infaz kurumları personeli de Somali için bağışta bulunuyor.
Kurumlardaki kampanyaya katılan
kurum personeli, zor durumdaki
Somali’ye yardım elini uzatmanın bir
insanlık görevi olduğunu belirterek,
harekete geçtiklerini ifade etti.
İşte kampanya destek veren bazı ceza infaz kurumları ve toplanan yardım miktarı:
- Ünye M Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu
2388 TL
- Nevşehir E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
1330 TL
- Sivas E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
2700 TL
- Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
1410 TL
- Muğla E Tipi Kapalı-Açık Ceza İnfaz Kurumu
1460 TL
- Isparta E Tipi Kapalı-Açık Ceza İnfaz Kurumu
3461 TL
Kızılcahamam’da konser coşkusu
Kızılcahamam Belediyesi, Kızılcahamam Cumhuriyet Başsavcılığı ve
Kızılcahamam Kapalı Ceza İnfaz Ku-
rumu iş birliği ile Kızılcahamam Kültür Sanat ve Su Festivali günlerinde
hükümlü ve tutuklular için moral konseri düzenlendi.
Festivalin üçüncü günü Ceza İnfaz Kurumunda gerçekleştirilen konsere Kızılcahamam İlçe Kaymakamı
Mustafa Çit, Belediye Başkanı Coşkun Ünal, Cumhuriyet Başsavcı Vekili
Müslüm Canpolat, Garnizon Komutan Vekili Mustafa Hazırbulan, Milli
Eğitim Müdürü Ekrem Demirtaş, infaz ve koruma memurları ile hükümlü
ve tutuklular katıldı.
Moral konserine Murat Yeni (maceracı) sunucu olarak katılırken, Sanatçı Gülşen Kutlu, Nazlı Kanaat ve
Türk Tasavvuf Musiki üstadlarından
Fazlı Çoban birbirinden güzel şarkılar, türküler ve ezgilerle muhteşem bir
konser verdiler.
Konser sırasında Sunucu Maceracı tarafından hükümlüler ve tutuklular arasında ses yarışmaları ve değişik
eğlenceler düzenlendi. Konsere katkılarından dolayı sanatçılara hediyeler
verildi.
Silivri 6 No’lu L Tipi’nde futbol tenisi heyecanı
Silivri 6 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, Futbol Tenisi Türkiye Platformu, İlçe
Gençlik ve Spor Müdürlüğü, Türkiye Futbol
Federasyonu İstanbul İl Başkanlığı ve İ.B.B Spor
A.Ş’nin katkılarıyla organize edilen Futbol Tenisi
Turnuvası 06.07.2011 tarihinde yapılan final karşılaşması ile sona erdi.
Ceza İnfaz Kurumu Kapalı Spor Salonunda
gerçekleşen turnuvanın final karşılaşmasını; Silivri Kaymakamı Ahmet Mesut Demirkol, Silivri
Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Usta, Silivri Belediye Başkan Yardımcısı Yılmaz Kandemir, Silivri
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Kurt, Silivri Emniyet Müdürü Ender Sevim, Büyükşehir Spor A.Ş.
Genel Müdür Yardımcısı Serhat Karadağ, Türkiye Futbol Federasyonu İl Başkan Yardımcısı
ve Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu (ASKF)
Yönetim Kurulu Üyesi Yetkin Karakaş, TFF İl
Başkan Yardımcısı Ufuk Tatar, Türkiye Futbol
Tenisi Platformu Başkanı Orhan İçin, Türkiye
Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve
İstanbul Amatör Spor Kulüpleri Başkanı Ali Düşmez, Futbol Tenisi Genç Milli Takım Anterönürü Halil Birsin, Silivri Gençlik ve
Spor İlçe Müdürü Fikret Özdemir, ASKF Yönetim Kurulu Üyeleri Muharrem Eren, Tamer Cambaz ve Nursal Bilir, çok sayıda
protokol üyesi, futbol tenisçileri, Silivri 6 Nolu L Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumu Müdürü Necati Uyanık, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünde yer alan kurumları müdürleri, ikinci müdürleri, uzman personel, Kurum personeli ile birlikte müsabakalarda
mücadele eden 54 takımdan toplam 275 oyuncu izledi.
Eğitim ve iyileştirme faaliyetleri kapsamıda düzenlenen “Futbol Tenisi Turnuvasında” hükümlü ve tutuklular, hünerlerini
gösterdi. Final karşılaşması protokolden büyük alkış aldı.
Silivri Kaymakamı Ahmet Mesut Demirkol açılış konuşmasında “Yarınlarımızı emanet edeceğimiz geçlerimize, bu müsabaka, hepimize iyi bir örnek oldu. Özellikle Federasyon Başkanına
bu ilgiyi gösterdiği için teşekkür etmek istiyorum. Kamu adına yapılan insan odaklı bu etkinliğin dalga dalga ileriye yayılmasını arzu
ediyorum. Etkinliğimizin hayırlı olmasını diliyor ve emeği geçen
herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Usta ise turnuvanın
amacı ile ilgili bilgi vererek, “Tutuklu ve hükümlülerin özgüvenlerini kazanmış, kendisine ve çevresine duyarlı, sosyal ve manevi
yönden toplumla uyumlu bireyler olmalarına yardımcı olmak, suç
ortamından ve suç işlemeyi doğuran nedenlerden uzaklaşmış olarak topluma yeniden kazandırmak günümüz ceza infaz kurumlarının ortak misyonudur.” dedi. Usta, konuşmasına şu şekilde
devam etti: “Spor faaliyetleri kapsamında ise; kurumumuzda voleybol, basketbol, futbol, masa tenisi, badminton eğitimleri verilip,
turnuvalar organize edildi. Yaklaşık 80 yıldır Türkiye’de oynanan
futbol tenisi oynanıyor. Futbol Tenisi Platformunun desteği ile
ceza infaz kurumlarında uygulamaya konulan bu sportif etkinliğe tutuklu ve hükümlüler içinden yoğun talep olmuş, 450 kişiye
eğitim verilmiş, bunların içinden 270 sporcunun katılımı ile 54
takım üzerinden eleme usulü turnava düzenlenmiştir. Bu amaçla
ilerleyen günlerde başka etkinlikler için işbirliği
isteğimizi vurgular, Futbol Tenisi Platformuna
ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor A.Ş yetkililerine bize sundukları destek için teşekkür ediyoruz.” dedi.
Konuşmaların ardından hükümlülerden oluşan futbol tenisi takımlarının yaptıkları maçlar
izleyenlerin nefeslerini kesti. Performanslarıyla
protokolden ve izleyicilerden büyük alkış alan
sporcular turnuva sonunda madalyalarını protokolün elinden aldı.
Turnuvada 54 takımla 275 kişi mücadele
etti
Kurumdaki hükümlü ve tutuklulardan oluşan
54 takımın yaklaşık bir ay süren karşılaşmaları sonucu da yarı finale A-9, B-2, C-6 ve E- 4 takımları
kaldı. Yarı finalde rakiplerini yenen C-6 ile B-2 takımları finale uzandı.
Finalde karşı karşıya gelen C-6 ile B-2 karşılaşmasında ilk seti C-6 üstün bir oyun sonucu
11-7 kazandı. İkinci set büyük bir çekişme içinde geçti. Her iki
takım son sayıya kadar başa baş mücadele etti. İkinci seti 11-9 kazanan taraf B-2 olunca karşılaşma 3. sete uzadı. Üçüncü set de
çok çekişmeli ve zevkli geçti. Bu seti 11-8 kazanan C-6 mutlu sona
ulaşarak 1 ay süren ve 54 takımla 275 kişinin mücadele ettiği turnuvada şampiyonluğunu ilan etti. Şampiyon takım kupasını Silivri
Kaymakamı A. Mesut Demirkol’un elinden aldı.
Karşılaşma sonrasında yapılan törende turnuvanın düzenlenmesine katkıda bulunan kurum ve kuruluşlar ile kişilere plâket
takdim edildi.
Final karşılaşması sonrası Futbol Tenisi Milli Takım oyuncuları ile turnuva şampiyonu C-6 takımı bir gösteri maçı yaptı.
Karşılaşmanın başlama vuruşunu ise Silivri Kaymakamı Ahmet
Mesut Demirkol ile Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Usta yaptı.
İlgi ile izlenen gösteri maçı sonrası turnuvada mücadele eden
54 takımdaki 275 oyuncuya protokol tarafından madalya verildi.
Sayfa 8
Seslenis
15 Eylül 2011
Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin, Ankara
Personel Eğitim Merkezini ziyaret etti
A
dalet Bakanı Sadullah Ergin beraberindeki Müsteşar Yardımcısı
Kenan Özdemir, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Sefa
Mermerci, Kanunlar Genel
Müdürü Yüksel Hız, Strateji
Geliştirme Başkanı Akın Çakın, Teknik İşler Dairesi Başkanı Erdoğan Böcek ile bu
birimlerde görevli olan genel
müdür yardımcıları, daire başkanları ve tetkik hâkimleri ile
Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Ankara Eğitim Merkezini ziyaret etti.
Eğitim Merkezini gezerek,
eğitim çalışmaları hakkında
bilgi alan Bakan Ergin, daha
sonra beraberindeki üst düzey
Bakanlık yöneticileriyle bir
toplantı yaptı.
UNICEF heyeti’nce Ankara Çocuk
Eğitimevine ziyaret gerçekleştirildi
14/09/2011 tarihinde Unicef Bölge Ofisi Çocuk Koruma Baş Danışmanı Jean Claude LEGRAND Ankara Çocuk Eğitimevini ziyaret etti.
Ziyarette Daire Başkan Vehbi Kadri
Kamer, Unicef Türkiye Temsilciliği
Çocuk Koruma Programı Görevlisi
Göktan Koçyıldırım hazır bulundu.
UNICEF heyeti, illk olarak Çocuk
Eğitiminin çeşitli bölümlerinde incelemelerde bulundu.
Ziyaret sırasında Çocuk Eğitimevinde yapılan çalışmalar hakkında
bilgi alan Legrand, kurumda uygulanan eğitim ve iyileştirme çalışmalarının son derece etkin bir şekilde
devam ettiğini, ayrıca BİSİS olarak
ifade edilen Bireyselleştirilmiş İyi-
leştirme Sisteminin çocukların rehabilitasyonunda önemli bir yere
sahip olduğunu ve iyi bir uygulama
örneğinin olduğunu ifade ederek, bu
tip uygulamaların başka ülkelerle de
paylaşılabileceğini söyledi.
Daire Başkanı Kamer, hükümlü
çocuklar ile ilgili çalışmaların BİSİS kapsamında eğitim ve iyileştirme alanları ile sürdürüldüğü, bu iki
çalışmanın birlikte yapıldığını, bu
çalışmaların sosyal ve kültürel etkinlikler, sosyal sorumluluk projeleri ile
desteklendiğini, amacın çocukların
tekrar suç işlemelerinin önlenmesi, sorumluluk sahibi bireyler olarak
topluma kazandırılmaları olduğunu
ifade etti.
15 Eylül 2011
Seslenis
Sayfa 9
Adalet Bakanı Ergin, ceza infaz kurumu
personeli ile iftar yemeğinde buluştu
A
dalet Bakanı Sadullah Ergin, Ankara Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünün düzenlediği iftar yemeğinde ceza infaz kurumları personeli ile
bir araya geldi. Bakan Ergin, yemekte
yaptığı konuşmada; ceza infaz kurumları
personelinin özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik çalışma içerisinde olduklarını ifade etti. Yemekte, ceza infaz kurumları personelinin sorunlarını içeren
bilgi notu Bakan Ergin’e takdim edildi.
25 Ağustos 2011 tarihinde Ankara
Açık Ceza İnfaz Kurumu Şaşmaz Sosyal
Tesislerinde gerçekleştirilen yemeğe;
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Ceza ve
Tevkifevleri Genel Müdürü Sefa Mermerci, AB Genel Müdürü Ali Bilen, Ceza
ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünden
Genel Müdür Yardımcıları Cengiz Güler ve Rasim İsa Bilgen, Daire Başkanları
Vehbi Kadri Kamer, Burhanettin Eser
ve Remzi Gemici, Kontrolörler Kurulu
Başkanı Yusuf Kenan Çağlar, Tetkik Hakimleri Hakan Umut, Yılmaz Çiftçi, Faruk Sağlam, Adem Bayrak ve Fatih Güngör, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Ethem
Kuriş, Sincan Cumhuriyet Başsavcısı Murat Gökçe,
Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilleri Ahmet Berke,
Nuri Yiğit ve Harun Kodalak, Ankara Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünde yer alan kurumların birinci müdür ve ikinci müdürleri ile çok sayıda personel katıldı.
Genel Müdür Sefa Mermerci, yemekte yaptığı konuşmada; toplumun en sorunlu insanlarının kaldığı
ceza infaz kurumlarında çalışmanın zorluklarına değinerek, personelin zor şartlar altında çalıştığını, ancak buna karşın özlük haklarının yetersiz olduğundan
bahsetti. Genel Müdür Mermerci, Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin’in desteğiyle önümüzdeki dönemde yapılacak çalışmalarla bu sorunların çözüleceğini
ümit ettiğini söyledi.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, personele hitaben
konuşmasında; ceza infaz kurumları personelin özlük haklarının iyileştirilmesini yönelik çalışmalarının
devam ettiğini belirterek, bu konudaki düzenlemeleri
içeren Dış Güvenlik Yasa Tasarının TBMM’de, önümüzdeki dönemde ele alınarak yasalaşması için gayret gösterdiklerini vurguladı.
Bakan Ergin, şunları söyledi: “Bu akşam sizlerle
olmaktan derin bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum. Genel Müdürümüz ifade ettiler; toplumdaki huzurun temini konusunda güvenlik güçlerimiz ne kadar önemli faaliyetler icra ediyor ise sosyal
barışın devam ettirilmesi noktasında görünmez kahramanların başında infaz koruma memuru ve cezaevi
çalışanlarımız geliyor.
Dış Güvenlik Yasa Tasarısını yeniden hazırladık. Meclis açıldığında
inşallah bu tasarıyla hem dış korumanın kademeli bir süreçle devri
sağlanacak hem de infaz koruma
memurlarının tümünün sorunlarını
bu tasarı içerisinde kısmen de olsa
düzeltecek, durumlarınızı daha iyi
noktaya taşıyacak bir gayret içerisinde olacağız.
Şu anki konumunuzdan daha
iyi noktalara geleceksiniz inşallah.
Bu yasama döneminde çıkacak olan
yasa içerisinde sizlerin de daha rahat nefes alabileceği, huzur içerisinde çalışabileceği bir atmosfer
oluşması için Genel Müdürlüğümüz yeni bir takım çalışmalar içerisinde. Kılık kıyafetle ilgili yeni bir
çalışmaları var. Bununla beraber
cezaevi idareleri ile yaptıkları çalışmaların sonucunda idari açıdan
alınması gereken faklı önlemler konusunda gayret ediyorlar.
Cezaevlerinin fiziki şartların iyileştirilmesi, hükümlü ve tutukluların uygun ortamlarda barındırılması ve ıslahına dönük, topluma kazandırılmasına dönük faaliyetlerin yanında burada hizmet
veren yönetici arkadaşlarımızın, görev yapan infaz
koruma memuru personelimizin de çalışma şartlarının, özlük haklarının daha iyi noktaya taşınması için
önümüzdeki dönem inşallah bizleri, sizleri memnun
edecek bir dönem olur diye temenni ediyorum.”
İftar yemeğinde Ayaş Açık Ceza İnfaz Kurumu
Müdürü Sabahattin Sevinç, ceza infaz kurumları personeli adına bir konuşma yaparak, personelin dilek ve
temennilerini dile getirdi. Ankara-Sincan Açık Ceza
İnfaz Kurumu Müdürü İsmail Olcar da ceza infaz kurumları personelinin sorunlarını içerin bilgi notunu
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e sundu.
Seslenis
Sayfa 10
15 Eylül 2011
Uluslararası Aba Güreşlerine
Hatay Adaletspor damga vurdu
Hatay’ın Anavatan’a katılışının 72.yıldönümü münasebetiyle her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen Antakya Festivali kapsamında bu yıl ikincisi düzenlenen
“Uluslararası Aba Güreşi Dünya Şampiyonası”na güreşseverlerin ilgisi yoğun oldu.
23-24 Temmuz 2011 tarihlerinde Atatürk Stadyumunda düzenlenen turnuvaya Türkiye, Azerbeycan, Bulgaristan, Özbekistan, Rusya Dağıstan Cumhuriyeti, Afganistan, Türkmenistan ve Gürcistan’dan olmak üzere 8
ülkenin sporcuları ve Türkiye’nin Gaziantep, Osmaniye,
Hatay, Kahramanmaraş ve Ankara gibi çeşitli illerinden
sporcular katıldı. Şampiyonaya Hatay Adaletspor da lisanslı sporcularıyla katıldı.
Şampiyonayı Protokol üyeleri, davetliler ve çok sayıda
güreşsever izledi. Turnuva boyunca Antakya Belediyesi
Mehter Takımı gösteriler sundu. Şampiyonada ayrıca
kortej yürüyüşü ve protokol üyelerinin katılım gösterdiği
halkı selâmlama yürüyüşü gerçekleştirildi. Turnuvanın
güreş ağalığını işadamı Ali Aba üstlendi. Şampiyonada
dereceye girenlere 74 adet altın ve çeşitli ödüller dağıtıldı.
Şampiyonaya Hatay Adaletspor damgası
Hatay Adaletspor, lisanslı sporcularıyla şampiyonada
fırtına gibi esti. İki altın ve bir gümüş olmak üzere toplam üç madalya alan Adaletspor bu başarısıyla şampiyonaya damgasını vurdu. Şampiyonada 90 kğ’de Selahattin
Karaca ve 80 kğ’de Özgür Kılıç Dünya 1’incisi olurken,
Ağırda Aydın Bilgin Dünya 2’nciliğini elde etti.
Adaletspor’un başarısı, Kulüp yöneticileri başta olmak üzere bütün adalet mensupları, sporcular ve yöneticileri mutlu etti.
Bergama M Tipi’nde ‘engelsiz
gelişim’ için el ele verildi
Muş E Tipi’nde
Kur’an-ı Kerim Okuma
Kursu belgeri törenle verildi
Muş E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, hükümlü ve tutuklulara yönelik olarak,
Muş İl Müftülüğü ile ortaklaşa düzenlenen
Kur’an-ı Kerimi Tecvitli Okuma Kursunu
başarı ile tamamlayan hükümlü ve tutuklular için tören düzenlendi.
Törende kursiyerler tarafından Kur’an-ı
Kerim’i tecvitli okuma dinletisi yapıldı.
Program sonunda kursu başarı ile tamamlayan kursiyerlere belgeleri Vaiz Abdulhak Akpolat tarafından verildi.
Malatya E Tipi’nde sigarayı
bırakma programı
Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, hükümlüler, tutuklular ve personele yönelik
olarak Sigarayı Bırakma Tedavisi Destek Programı kapsamında bir konferans gerçekleştirdi.
19.07.2011 tarihindeki konferansta konuşan
İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Fakültesi
Araştırma ve Uygulama Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Süleyman Savaş
Hacıevliyaoğlu, sigaranın vücudumuza verdiği
tahribatları anlatırken, başta kanser olmak üzere, gastrit, ülser, reflü, mide ve yemek borusu,
beyin ve kalp damar tıkanıklığı, kalp krizi ve
tansiyon hastalıklarına neden olduğuna dikkat
çekerek, sigarayı bırakmak isteyenlere İnönü
Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde yardımcı olunacağını dile getirdi.
Bergama M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlü ve
tutuklu çocukların topluma yeniden
kazandırılması, kurumda kaldıkları
süreyi en iyi şekilde değerlendirerek
yapıcı, üretken ve sorumluluk sahibi
bireyler olarak yetişmelerine yönelik olarak Türkiye Görme Özürlüler
Derneği ile oluşturulan "Engelli Dayanışması ile Engelsiz Gelişim Projesi" Sabancı Vakfı toplumsal gelişim
hibe programı çerçevesinde 179 proje
arasında ilk 9'a girerek desteklenmeye
hak kazandı.
Görme engelli çocuklarla tutuklu
çocuklardan oluşan iki engelli grubu
bir araya getirecek olan projeye Kültür Bakanlığı İzmir Devlet Tiyatrosu
da destek verdi.
Sabancı Vakfı’nın maddi desteğiyle Kurumda okuma kabini ve kayıt stüdyosu oluşturulurken, İzmir
Devlet Tiyatrosu sanatçıları da seçilen tutuklu çocuklara akıcı okuma ve
diksiyon eğitimi verdi. Kayıt işlemini
gerçekleştirmek üzere personel ve
çocuk tutuklulara teknik bilgiler öğretildi.
Dernek yöneticileri ve Kurum
yetkilileri tarafından ortak çalışma
ile belirlenen Türk ve Dünya klasikleri ile kişisel gelişim konulu 50 kitap belli aralıklarla okutulup cd'lere
kaydedildikten sonra 12-18 yaş arası
görme engelli çocukların hizmetine
sunulacak.
Projeyle Ceza İnfaz Kurumundaki
gönüllü gençlerin görme özürlülerin
yaşamına renk vermeleri, bu sayede
hem görme özürlü gençlerin okuyabilecekleri kitap sayısının artması, hem
de tutuklu çocukların okuma alışkanlığı kazanarak yaşama olumlu bakmaları hedefleniyor.
Silivri 3 No’lu L Tipi’nde
‘Mavi Kapak Kampanyası’
Silivri 3 Numaralı L Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda personel, hükümlüler ve tutuklular
Silivri Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü ile Silivri Kent Konseyi Gençlik Meclisinin fiziksel engelli bireylerin tekerlekli sandalye
ihtiyacını karşılanması ve doğanın korunmasına
yönelik olarak başlatılan “Mavi Kapak” kampanyasına destek verdi. Doğada 1000 yıl süre ile çözünemeyen mavi kapakların geri dönüşümünü
hedefleyen bu proje kapsamında, Kurumda İnfaz
ve Koruma Memuru Haydar Bıyık’in öncülüğün-
de, hükümlü ve tutukluların duyarlılığı ile yaklaşık
2.000 adet (250 kg) kapak toplanarak, karşılığında
Silivri Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğünden bir adet tekerlekli sandelye teslim
alındı.
Bu faaliyet kapsamında hükümlü ve tutukluların sosyal sorumluluk projelerine olan ilgisi ve desteğiyle özveriyle yapılan çalışma sonucunda kısa
sürede kampanya tamamlandı. Alınan tekerlekli
sandalye Kurum bünyesinde barındırılan özürlü
hükümlü ve tutukluların hizmetine sunuldu.
Seslenis
15 Eylül 2011
Sayfa 11
Nazilli’de öğrencilere ‘Sporla Yaşa’m desteği
Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığı ile
Nazilli Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünün “Sporla Yaşa” başlığı ile yürüttüğü proje kapsamındaki çalışmaları
devam ediyor.
Nazilli Cumhuriyet Başsavcısı Doğan
Kaya koordinatörlüğünde Nazilli Denetimli Serbestlik Şube Müdürü Özgür Bozat, Adnan Menderes Üniversitesi BESYO Bölüm Başkanı Dç. Dr. Reşat Kartal
ve Nazilli Halk Eğitim Merkezi Müdürü
Muhlis Sönmez’in yürütücülüğünü üstlendiği proje kapsamında 64’ü kız öğrenci olmak üzere Nazilli ilçesinde bulunan
okullardan rehber öğretmenler vasıtası
ile tespit edilen toplam 294 öğrenci değişik spor dallarında eğitim görüyorlar.
Proje kapsamında spor eğitimlerinin
yanı sıra bu çocukların sosyal gelişimlerine katkı sağlanması hedeflenmekte
ve çocukların topluma entegre olmasına
yardımcı olacak alternatif ortam hazırlanarak psikolojik, sosyal, kültürel ve kişisel
gelişimleri açısından ihtiyaç duydukları
alanlarda resmi kurumlar ve sivil toplum
kuruluşları ile birlikte eğitici ve öğretici
faaliyetler düzenlenmektedir.
Yine projede dikkat çeken diğer un-
sur ise aile izinleri alınan ve sağlık kontrolleri yapılarak projeye dahil edilen her
bir kursiyer çocuğun kişisel özellikleri,
aile ortamları, öğrenme ihtiyaçları belirlenerek bireysel gelişimlerinin esas alınması ve toplum içinde yaşama, kurallara
uyma, işbirliğine dayalı öğrenme, probleme dayalı öğrenme, gurup çalışmaları
gibi stratejilere yer verilmesidir.
24 Temmuz 2011 tarihinde ilk periyodu tamamlanan proje kapsamında kursa
katılan çocuklardan aileleri tarafından
Bursa İşkur İl Müdürlüğüyle iş
birliği protokolü imzalandı
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı Koruma Kurulu
Başkanlığı’nın Mart ayı toplantısında aldığı karar gereğince,
Bursa Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Mü-
Çorum’da ‘bilgisayar işletmenliği’ sertifikaları verildi
Çorum Cumhuriyet Başsavcılığı Koruma Kurulunun
onayı ile Çorum İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Çorum İşKur İl Müdürlüğü işbirliğinde Çorum Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğünce eski hükümlülere ve mahkemelerce haklarında denetimli serbestlik
hükmü verilenler için bilgisayar işletmenliği eğitimi gerçekleştirilmesi amacıyla oluşturulan bilgisayar sınıfısında
açılan kursu başarıyla tamamlayan 7 kursiyere belgeleri
verildi.
İşkur’un desteğiyle Çorum Denetimli Serbestlik ve
Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan bilgisayar sınıfındaki kursa toplam 10 kursiyer katıldı.
06.06.2011-19/07/2011 tarihleri arasında düzenlenen toplam 160 saatlik bilgisayar işletmenliği kursunda başarılı
olan 7 kursiyere İl Milli Eğitim Müdürlüğünce onaylı bilgisayar işletmenliği sertifikaları Çorum Koruma Kurulunun
13.09.2011 tarihli toplantısında dağıtıldı. Ayrıca kurs öğretmenine de katkılarından dolayı Çorum Koruma Kurulu
Başkanı Cumhuriyet Savcısı Osman İsmailoğulları tarafından teşekkür belgesi verildi.
dürlüğü, Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı, Bursa
İş-Kur Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğinde
12 eski hükümlünün meslek edinmelerini sağlamak amacıyla
kaynakçılık kursu açılması için proje oluşturuldu.
İş Kurumu Genel Müdürlüğü’nce onaylanan proje kapsamında 3 Ekim 2011 tarihinde başlayacak olan kaynakçılık
kursu için 23.08.2011 tarihinde Bursa Cumhuriyet Başsavcı
Vekili ve Koruma Kurulu Başkanı Cihad Koçak ile Bursa İşKur Müdürü Kasım Tilki arasında İşbirliği Protokolü imzalandı.
Protokolü imzalayan Koruma Kurulu Başkanı Cihad Koçak 23.421.12 TL maliyetli 210 saatlik ( 35 iş günü devam
edecek) kurs ile eski hükümlülerin iş bulma olanakları sağlanacağı ve böylelikle Koruma Kurulunun belirlediği hedeflere
ulaşılması konusunda önemli bir adım atıldığını ifade etti.
Bursa İş-Kur Müdürü Kasım Tilki ise bu tür projelere her
zaman destek vermeyi görev edindiklerini dile getirdi.
izin verilen 50 kursiyer, sosyal gelişimlerine katkı sağlamak amacıyla Eceabat
Kaymakamlığının ev sahipliği yapacağı
2 günlük Çanakkale gezisine gönderildi.
Nazilli Halk Eğitim Merkezinin
bahçesinde toplanan öğrenciler Nazilli Cumhuriyet Başsavcısı Doğan Kaya,
Nazilli Denetimli Serbestlik ve Yardım
Merkezi Şube Müdürü Özgür Bozat, Adnan Menderes Üniversitesi BESYO Bölüm Başkanı Reşat Kartal, Nazilli Halk
Eğitim Merkezi Müdürü Muhlis Sönmez, Nazilli Emniyet Müdürü Atıf Şahin
ve çocukların aileleri tarafından uğurlandı. Uğurlama sırasında çocukların ve
ailelerin mutluluğu gözlerden kaçmadı.
Proje kapsamında Nazilli Kaymakamlığı, Nazilli Belediye Başkanlığı, Nazilli Ticaret Odası Başkanlığı ve birçok
kamu kurumu ile sivil toplum kuruluşu
bir arada çalışması, kurumlar arası işbirliği konusunda örnek oldu.
Hem içeriği, hem uygulanışı, hem de
kurumlar arası iletişim ve iş birliği yönüyle dikkat çeken proje çalışmalarının
ikinci periyodunun en az iki kat fazla öğrenciyle devam etmesi yönünde çalışmalar devam ediyor.
Trabzon’da
eski hükümlüye
‘hayvan besiciliği’ desteği
Yomra ilçesinde ikamet eden eski
hükümlü H.A. besi hayvancılığı yapmak üzere kendi imkanlarıyla çalışma içerisinde bulunmuş ve amacına
ulaşmak için Trabzon Koruma Kurulu
Başkanlığına projesine katkı sağlanması için başvuruda bulundu.. Eski hükümlünün talebine istinaden gerekli
girişimlerde bulunarak Yomra Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığından 2.000 TL ödenek tahsil
edildi. Ayrıca hükümlüye tutar miktarı bir adet besi hayvanı alındı. Yine
kurul başkanlğı tarafından hayvanların
barınakların yapımında kullanılmak
üzere Aşkale Çimento Sanayii T.A.Ş
Trabzon şubesiyle işbirliğine gidilerek
bedelsiz 50 torba çimento alımı sağlandı. Alınan çimentolar Trabzon belediyesinden tahsis edilen hizmet aracıyla eski hükümlünün ikametgahında
hükümlüye teslim edildi.
İhtiyaç sahibi öğrencilere
SODES kapsamında destek
Siverek Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi ile
Koruma Kurulu Başkanlığı tarafından
dezavantajlı çocuklar veya gençler olarak tabir edilen risk altındaki çocuklar,
suç mağduru çocuklar, suça sürüklenen
çocuklar, eski hükümlü ve kenar mahallelerde oturan yoksul aile çocuklarına
SODES Projesi kapsamında eğitim desteğinde bulunuldu.
Devlet Planlama Teşkilatı tarafından
2010 yılı Sosyal Destek Programları çerçevesinde onaylanan “Üniversiteli Olmaya Aday Yoksul Gençler“ isimli proje
kapsamında YGS-LYS’den 75, SBS’den
25 öğrencinin ücretsiz olarak dershaneye gitmesi
sağlandı.
Bu kapsamda YGS-LYS sonucunda 22 öğ-
renci fakülteyi, 7 öğrenci Meslek Yüksek Okulunu, SBS sonucunda ise 3 öğrenci fen lisesini,
5 öğrenci öğretmen lisesini, 10 öğrenci Anadolu
lisesini, 5 öğrenci sağlık meslek lisesini kazandı.
Seslenis
Sayfa 12
İŞYURDU FAALİYETLERİNDE ESAS ALINAN
MEVZUAT HÜKÜMLERİ (2)
İŞYURTLARININ İHALE KANUNLARI KARŞISINDAKİ DURUMU NEDİR ?
İşyurtları kurumu ve işyurtlarının
ihale işlemleriyle ilgili açıklamada bulunurken 01/01/2003 tarihinin öncesi
ve sonrasının mutlaka bilinmesi gerekir.
01/01/2003 tarihi öncesi uygulama
09/08/1997 tarih ve 23075 sayılı
Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 4301 sayılı Ceza İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları
Kurumunun Kuruluş ve İdaresine
İlişkin Kanun’un 10 uncu maddesinde “İşyurtları Kurumu, … 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa … tabi
değildir.” hükmü yer almaktadır.
Ayrıca;
Aynı Kanun’un 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde
belirtildiği üzere, muhasebe ve ihaleye dair usul ve esasların, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6
ay içinde çıkarılacak yönetmeliklerde
gösterileceği ifade edilmiştir.
Nitekim;
4301 sayılı Kanun’un yürürlüğe
girmesinden sonra, 2886 sayılı Devlet
İhale Kanunu’na tabi olmayan işyurtlarının, ihale işlemlerine ait usul ve
esaslarının belirlenmesi için Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu ve İşyurtlarının İdare,
Muhasebe ve İhale Yönetmeliği hazırlanmış, 27/03/1998 tarih ve 23299
sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir.
Bu tarihten itibaren 01/01/2003 tarihine kadar her türlü ihale işlemleri
bu Yönetmelik hükümlerine göre yerine getirilmiştir.
Ancak;
22 Ocak 2002 tarih ve 24648 sayılı Resmi gazete’de yayınlanan 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 69
uncu maddesinde belirtilen “Bu
Kanun’un 53 üncü maddesi ile
geçici 1 ve geçici 5 inci maddeleri
yayımı tarihinde, diğer maddeleri 1.1.2003 tarihinde yürürlüğe
girer.” hükmü uyarınca, 4734 sayılı
Kanun’un 01/01/2003 tarihi itibariyle
yürürlüğe girmesi üzerine işyurtlarında yeni bir dönem olan ve aşağıda
açıklanan 01/01/2003 sonrası dönem
başlamıştır.
01/01/2003 tarihi sonrası uygulama
4734
sayılı
Kamu
İhale
Kanunu’nun “Kapsam” başlıklı 2 nci
maddesinin birinci fıkrasında, “Aşağıda belirtilen idarelerin kullanımında bulunan her türlü kaynaktan karşılanan mal veya hizmet
alımları ile yapım işlerinin ihaleleri bu Kanun hükümlerine göre
yürütülür:” hükmüne yer verilerek;
mal alımlarının, hizmet alımlarının ve
yapım işlerinin 4734 sayılı Kanun kapsamında olduğunu belirtmiştir.
Ayrıca;
Aynı Kanun’un “Uygulanmayacak
hükümler” başlıklı 68 inci maddesinin (a) ve (b) fıkralarında;
“a) Bu Kanun kapsamında yer
alan işlerin ihalelerinde 8.9.1983
tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri uygulanmaz.”
b) Diğer kanunların 8.9.1983
tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale
Kanunundan muafiyet tanıyan
hükümleri ile bu Kanuna uymayan hükümleri uygulanmaz.” .
Hükmüne yer verildiği görülmektedir.
Bu düzenlemelerden anlaşılması
gerekenin, mal ve hizmet alımları ile
yapım işlerinin ihalelerinin 4734 sayılı kanun hükümlerine tabi olduğu
ve diğer kanunlarda muafiyet tanıyan
hükümlerin uygulanamayacağının bilinmesidir.
Buna göre;
4734 sayılı Kanun ile birlikte, işyurtları da ihale mevzuatında değişikliğe gitmiş ve 27/03/1998 tarih ve
23299 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu ve İşyurtlarının İdare, Muhasebe ve İhale
Yönetmeliği’ni de yürürlükten kaldıran, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu ve İşyurtlarının İdare ve İhale Yönetmeliği’ni
27/12/2005 tarih ve 26036 sayılı Resmi
Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Sonuç olarak, mevcut uygulamayı
ortaya koyacak olursak;
Mal ve hizmet alımları ile yapım işlerine ait ihalelerin, 4734 sayılı Kamu
İhale Kanunu hükümlerine göre,
Satım, kiraya verme, trampa ve
gelir sağlayıcı nitelikteki işlere ait
ihalelerin, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu ve İşyurtlarının İdare ve İhale
Yönetmeliği’nin 44 üncü maddesinin
(b) fıkrası uyarınca, Döner Sermayeli
Kuruluşlar İhale Yönetmeliği hükümlerine göre,
Yerine getirildiğini görmekteyiz.
İŞYURTLARINDA SİGORTA
UYGULAMALARI NASIL YAPILMAKTADIR ?
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun
5 inci maddesinin birinci fıkrasının (
a ) bendinde; “Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte, ceza infaz
kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve
benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular hakkında, iş
kazası ve meslek hastalığı ile analık sigortası uygulanır ve bunlar, 4
üncü maddenin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıdaki bentte geçen, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve
tutuklular ifadesinde yer alan, “bünyesinde” sözcüğü, sadece kapalı bir
mekân içinde sürdürülen faaliyetleri
değil, bir kurum yapısı içindeki faaliyetleri vurgulamaktadır. Bu kurumun
çalışma yerleri, cezaevi içerisinde bulunacağı gibi, yine bu kurum bünyesinde yer almak şartıyla, cezaevi dışındaki çalışma yerlerini de kapsayacağı
unutulmamalıdır.
Buna göre;
İşyurtları bünyesinde çalıştırılan hükümlü ve tutukluların, aynı
Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen;
“Hizmet akdi ile bir veya birden
fazla işveren tarafından çalıştırılanlar” kapsamında kabul edilerek
sigortalı sayılacağı belirtilmektedir.
Aynı Kanun’un 12 nci maddesinin beşinci fıkrasında ise; işveren ile
işveren vekilinin kimler olduğu ifade
edilmiştir.
“Ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan
tesis, atölye ve benzeri ünitelerde
15 Eylül 2011
Yusuf Kenan
ÇAĞLAR
Kontrolörler
Kurulu Başkanı
çalıştırılan hükümlü ve tutukluların işvereni, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, işveren vekilleri ise Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İş Yurtları Kurumunun sorumlu
müdür ve amirleridir.”.
Burada bir hususun önemle vurgulamasında fayda görülmektedir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Genel sağlık sigortalısı sayılanlar” başlıklı 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinin 1 numaralı alt bendinde;
4 üncü maddenin birinci fıkrasının,
(a) ve (c) bentleri gereğince sigortalı
sayılan kişilerin genel sağlık sigortalısı sayılacağı belirtilmiştir.
Bu nedenle;
İşyurtları bünyesinde çalıştırılan
hükümlü ve tutukluların da 5510 sayılı Kanunu’nun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca bu
kapsamda bulunması nedeniyle genel
sağlık sigortalısı sayılması Kanun gereğidir.
Ancak;
Aynı madde olan 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasında; “…ceza
infaz kurumları ile tutukevleri
bünyesinde bulunan hükümlü ve
tutuklular … genel sağlık sigortalısı ve genel sağlık sigortalısının
bakmakla yükümlü olduğu kişi
sayılmazlar.” hükmüne yer verildiği
görülmektedir.
Bu durum, aynı maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinin 1 numaralı alt
bendi ile üçüncü fıkrası arasında bir
çelişki gibi algılanmakta ise de her
hangi bir çelişki söz konusu olmayıp,
birinci fıkradaki düzenleme işyurtlarında çalışan hükümlü ve tutuklularla
ilgiliyken, üçüncü fıkradaki düzenleme ceza infaz kurumlarında kalmakta
olan ve işyurtlarında çalıştırılmayan
hükümlü ve tutuklularla ilgili olmasından kaynaklanmaktadır.
Kanun’da yer alan bu düzenlemenin yorumlanması sırasında bu farklılığın mutlaka dikkate alınması ve buna
göre işlem yapılmasında, hükümlü ve
tutuklular bakımından yarar bulunmaktadır.
Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumunda
‘etkili iletişim’ semineri verildi
A
nkara Açık Ceza İnfaz Kurumunda, İlköğretim Haftası ve
2011-2012 Eğitim Öğretim Yılının açılışı münasebetiyle program gerçekleştirildi.
Program kapsamında Yükseliş Kişisel Gelişim Merkezinden Kişisel Gelişim Uzmanı Adem Karafilik tarafından
“Etkili İletişim Becerileri” konulu konferans verildi.
08 Eylül 2011 tarihinde Kurumun
Çok Amaçlı Kültür Salonunda gerçekleştirilen konferansta Kişisel Gelişim
Uzmanı Adem Karafilik, eğitimin önemine değinerek konuşmasına başladı.
Eğitimin her engeli aşacağını anlatan
Adem Karafilik, “Bir şeyi gerçekten
yapmak isteyen mutlaka bir yol bulur,
yapmak istemeyense mazeret bulur.”
dedi.
Karafilik, etkin okuma, anlama ve
kavrama, okuma hızını artırma, dikkat
ve konsantrasyon gelişimi konularında
bilgiler vererek, başarının çok çalışmayla değil, etkili çalışmayla elde edileceğine dikkat çekti.
Seslenis
15 Eylül 2011
Ali Suat ERTOSUN
Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu Üyesi
ADINI UMUT KOYDUM
Yıl 1970’di. Olaylı yıllardı. Türkiye sağ ve sol
diye ikiye bölünmüştü. Devamlı öğrenci olayları oluyor, okullar ve yurtlar basılıyor, birçok kişi
gözaltına alınıyor ve bazıları tutuklanıyordu.
Üniversiteye o yıl başlayan Cihat, Ankara’da
Siyasal Bilgiler Fakültesinde okuyor; olaylara
karışmamaya, küçük bir kentten geldiğinden
büyük şehre alışmaya ve burayı tanımaya çalışıyordu.
O yıllarda Kızılay, Ankara’nın en önemli yerlerinden biriydi. En çok dikkatini çeken
büyük mağazalardan birindeki yürüyen merdivenlerdi. Ne zaman Kızılay’a gitse, o mağazaya
gidiyor ve merdivenlere biniyordu.
Acemi eğitimini tamamladıktan sonra iznini kullanan ve Kars’taki birliğine katılmak için
Manisa’dan gelen, altı-yedi saatlik zamanı olan
bir akrabasını gezdiriyordu. Onu da o mağazaya
ve yürüyen merdivenlere götürmüş, çocuklar
gibi binip inerek, orada zaman geçirmişlerdi. O
gün mağazada çalışan bir bayan dikkatini çekmişti. Kendi hâlinde, hüzünlü bakışları olan,
minyon tipli birisiydi ve çok güzeldi.
Yakınını uğurladıktan sonra yine o mağazaya gelmiş ve bayanı tekrar görmüştü.
Sonraki günlerde de fırsat buldukça mağazaya uğramış, uzaktan da olsa bayana bakmıştı.
Bayan, sanki onu çekiyordu. Tanışmak istiyor,
ancak utangaçlığını yenemediğinden yanına
yaklaşamıyordu.
O bayan, düşüncelerini kemirir, zamanının
tamamını alır olmuştu. Aklından atmak istiyor,
atamıyor, hiç tanımadığı hâlde onunla ilgili geleceğe yönelik tasarımlar kuruyordu.
Aylarca süren geliş gidişleri sırasında adının İnci olduğunu öğrenmiş, İnci de onu fark
etmişti. İnci’nin beraber çalıştığı bir arkadaşı da
anlamlı bakışlarıyla her şeyin farkında olduğunu
ima eder gibiydi.
Bir gün cesaretini toplamış, mağazanın
kapanış saatine kadar beklemiş, işten çıkan
İnci’yi takip ederek evini öğrenmişti. Mamak’ta
küçük bir gecekonduda oturuyordu. Bir hafta
sonra yine bir iş çıkışı yanına yaklaşmış, yaptığı
arkadaşlık teklifini İnci duymazlıktan gelmişti.
Başarısız üç denemesinden sonra, geliş gidişleri sırasında arkadaş olduğu aynı yerde çalışan Yunus’un yardımı ile tanışmaya muvaffak
olmuş, arkadaşlığını sürdürerek ilerletmişti.
Aslında İnci de ona ilgisiz değildi. Kısa zaman
içerisinde birbirlerine ısınmışlar ve kaynaşmışlardı.
İnci, liseden terkti. Annesinin ölümünden
sonra okulunu bırakmış, babasının yeniden evlenmesi üzerine, analığı ile geçinemediğinden,
önüne ilk çıkanla evlenip kısa süre içerisinde
boşanmış, bir yıl sonra yaptığı ikinci evliliği
de başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Çocuğu yoktu. Tek başına yaşıyor, onunla sadece evli olan
ablası ilgileniyordu. İşi devamlı değildi. Sık sık
işten çıkarılıyor, iş bulduğunda çalışıyordu.
İnci, Cihat’tan altı yaş büyüktü. Cihat, ne
zaman duygularından bahsedecek olsa; İnci,
sözünü keser “Biz arkadaşız” der ve konuyu
kapatırdı.
*
*
*
1971 yılında 12 Mart darbesi olmuş, sıkıyönetim ilan edilmişti. Üniversiteler ve yurtlar
basılıyor, aslı olan ya da olmayan ihbarlarla öğrenciler göz altına alınıyor, bazıları da tutuklanıyordu. Bu arada kaldığı yurt kapatıldığından,
barınacak yer buluncaya kadar Cihat, İnci’nin
evinde kalmış, bu süreç içerisinde birbirlerinden hoşlanmaya başlamışlardı. Okulda sağ ve
sol gruplar arasında çıkan kavgadan sonra imzasız bir ihbar mektubu üzerine göz altına alınıp,
bilahare tutuklu kaldığı kırk günlük sürede de
İnci, Cihat’ın kurtulması için yardımcı olmuş,
elinden geleni yapmıştı. Birbirlerini seviyorlar, beraberlikleri bitsin istemiyorlardı. Cihat,
hiçbir şey düşünmüyor, ilk aşkı İnci’yi deli gibi
seviyor; İnci ise, birlikteliklerinin bir rüya olduğunu, bunun er geç biteceğini düşünüyordu.
Cihat’ın “Okulum bitince evleniriz” şeklindeki
sözlerine, “Bizim bir araya gelmemiz imkânsız,
ben senden yaşça büyüğüm, geçmişimde iki evlilik var, senin geleceğini karartmak istemem”
diye karşı çıkıyordu.
Okulunu bitiren Cihat’ın yaptığı evlenme
teklifini, “Bu evlilik yürümez” diye ret etmiş,
bunun üzerine ayrılmışlardı. Daha sonra Cihat,
defalarca İnci’yi aramış, geçmişte birlikte çalıştığı Yunus’a sormuş, ancak izini bulamamıştı.
*
*
*
Aradan 10 yıl geçmişti.
Kaymakam olan Cihat’ın iki kızı olmuştu.
Mutlu bir evliliği vardı.
Geçmişte İnci ile olan arkadaşlığı, arada sırada anımsadığı, burnunu sızlatan hoş bir anı
olarak kalmıştı.
*
*
*
Cihat, o gün makamına yarım saat geç git-
mişti. Odasına girdiğinde postanın geldiğini ve
masasının üzerine konulduğunu görmüştü. Bir
mektup şahsına gelmişti. Üzerinde gönderen
olarak Necla Pala Kaşıkçı ismi vardı. Aklına
birden İnci geldi. İnci’nin ablasının adı Necla,
baba soyadları da Kaşıkçı idi. O mektubu ayırdı.
Gelen resmî postayı açıp havale ettikten sonra
ayırdığı zarfı açtı. Zarfın içinde bir mektup ve
başka bir zarf daha vardı. Mektup düşündüğü
gibi İnci’nin ablası Necla’dan geliyordu. Mektupta, İnci’nin öldüğünü, son isteğine uyarak
yazdığı mektubun zarfta olduğunu ve gönderdiğini yazıyordu.
Cihat’ın gözleri yaşarmıştı. Bir ara kendinden geçmiş, odasına giren hizmetlinin
“Efendim, içecek bir şey ister misiniz?” sözleri
üzerine kendine gelmişti. İstemediğini, içeriye
kimseyi almamalarını söyleyip, ikinci zarfı açmıştı. Mektup “Sevgili Cihat” diye başlıyor ve
devamında da;
“Bu mektubu sana yazıp yazmamayı
uzun süre düşündüm. Sonunda hem sana
hem de oğlumuza haksızlık olmasın diye
yazmaya karar verdim.
Senden ayrıldıktan sonra önce evimi
ve işyerimi değiştirdim. Beni aradığında
bulmanı istemiyordum. Bu arada hamile olduğumu öğrenmiştim. Önce çocuğu aldırmak istedim. Ancak bilahare bu
kararımdan vazgeçtim. Bu çocuk benim
son şansımdı. Beni yaşama bağlayacaktı.
Ablam da beni destekleyince doğurdum.
Çocuğumuz erkekti. Sen hep gelecek güzel günlerden bahsederdin. Bu yüzden
adını ‘Umut’ koydum. Kendi hanemde
nüfusa kayıt ettirirken de babası olarak
senin adını yazdırdım. Şu anda ilkokul
üçüncü sınıfa gidiyor. Çok iyi ve akıllı bir
çocuk.
Ablam, eşini trafik kazasında kaybedince bizimle oturmaya başladı. Çocuğu
olmamıştı. Ben çalıştım. Ablam Umut’u
büyüttü. İkisi çok iyi anlaşıyorlar.
Seni hep sevdim. Senden ayrılmak
istememin nedeni, senin yolunu kesmemekti. Senin kariyerinde kendimi bir
engel olarak gördüm. Yaptığım, sevgimi
denetim altında tutmaktı. Aslında denetim
altına alınması gereken nefret, kızgınlık
ve şiddet iken; ben sevgimi dizginlemiştim. Pişman mıyım? Değilim.
Sen benim son erkeğimdin. İki kötü
evlilikten sonra mutluluğu sende bulmuştum. Biliyorum ki ben, senin ilk aşkındım.
İlk cinselliğini, belli etmek istemesen de
benimle yaşamıştın. Seninle tanışmamdaki o mahcup hâlini hiç unutmadım. O
Sayfa 13
kadar temiz ve saftın ki. Sen benim delikanlım ve kahramanımdın.
Gözaltına alınmana ve sonra da tutuklanmana çok üzülmüştüm. Ancak senin dik ve vakur duruşun aklımdan hiç
çıkmadı. Gözün karaydı. Ülkeni çok seviyordun. Tutukluluğunun kısa sürmesine
ve sonunda da beraat etmene çok sevinmiştim. Geleceğini etkilemeyecekti.
Ben de boş durmadım. Önce akşam
lisesini, sonra da Açık Öğretim Fakültesi
İktisat Bölümünü bitirdim.
Devamlı bir işim olmasa da sigortada
on yılı doldurdum. Umut’a yetim maaşı
bağlanacak. Ablamın da eşinden kalan
dul maaşı var. İdare edebileceklerini düşünüyorum.
Seni izlemeye çalıştım. Kaymakam
olduğunu ve evlendiğini öğrendim. Başarılarınla öğündüm.
Altı ay önce pankreas kanseri olduğumu öğrendim. Umutsuz olsam da tedavimi sürdürdüm. Doktorlarım yaşayacağımı söyleseler de ömrümün sonuna
geldiğimi hissediyorum. Ne yapalım buraya kadarmış!
Tek düşüncem, oğlumuz Umut. Ona
sahip çıkacağını biliyorum. Hastalığım
olmasaydı, bu durumu sana ve oğlumuza
daha sonra açıklamayı düşünüyordum.
Umut, şu anda babasının kim olduğunu
bilmiyor. Bilen, sadece ablam. Geleceğini
ve aileni etkileyecekse, oğlumuzu tanımayabilirsin.
Dört yıla yakın süren beraberliğimiz,
benim en güzel günlerim oldu. İsteyerek
olmasa da bana bir çocuk verdin ve yaşama bağladın.
Şen kal, esen kal, mutlu ol. Oğlumuzu
unutma.” diye yazıyordu.
Cihat, mektubu bir daha okuduktan sonra,
toplayıp cebine koydu. Düşünmeden kararını
verdi. Durumu eşine anlatacak, tepkisi ne olursa olsun oğluna sahip çıkacaktı. Telefon açıp il
valisinden Ankara’ya gitmek için izin istedi.
GÜZEL SÖZLER
İnsan yüzlü pek çok şeytan var, her ele el
vermemek gerek. Mevlânâ
En insani davranış, bir insanın utanılacak
duruma düşmesini önlemektir. Nietzsche
İnsanlar diliyle değil, yaptığı işlerle konuşmalıdır. Stehr
İnsanlar başaklara benzerler. İçleri boşken
başları havadadır, doldukça eğilirler. Montaigne
Şanlıurfa’da öykü yarışması ödülleri verildi
Seslenis
Yıl: 10
Sayı: 114
15 Eylül 2011
YAYIN KURULU
Cengiz GÜLER
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı
(Yayın Kurulu Başkanı)
V. Kadri KAMER
Eğitimden Sorumlu
Daire Başkanı
Fahrettin KIRBIYIK
Tetkik Hâkimi
Tülay ÇELEBİ
Şube Md. (Psikolog)
Habil KANOĞLU
Şube Md. (Psikolog)
Özlem ŞAHİNKOL
Şube Md. (Sos. Hiz. Uzm.)
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Yayın Koordinatörü
Recai YILDIZ
Naci BİLMEZ
Öğretmen
Öğretmen
Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Adına
Sahibi
Ali Turan KARADAĞ
Kurum Müdürü
Dizgi: Hasan KORKMAZ - İsa KİBAROĞLU
Baskı: Şeref KARAAĞAÇ - İsmail NERGİZ
Montaj: Zafer KARAKAYA
İdare Yeri: Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu
İstanbul Yolu 15. Km Hava Müzesi Karşısı Şaşmaz
Ankara Tel: (0312) 278 76 10 Faks: 278 25 68
Baskı: Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Matbaası
Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın
Basım Tarihi: 15 Eylül 2011
www.cte-seslenis.adalet.gov.tr
Şanlıurfa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda, hükümlü tutuklara kitap
okuma alışkanlığı kazandırmak, daha
çok kitap okumaya teşvik etmek amacıyla
ödüllü öykü yarışması düzenlendi. 9 hükümlü ve tutuklunun katıldığı yarışmada
dereceye girenlere ödülleri törenle verildi.
Yarışmaya katılan 9 öykünün tamamının çok etkileyici ve güzel olması nedeniyle derecelendirmede zorlanan jüri
üyeleri bir öyküde duygulu anlar yaşadılar. O öykü hükümlü M.Y.ye ait idi. M.Y.
Ceza İnfaz Kurumuna geldiğinde okuryar değildi. M.Y. Kurumda 1. ve 2. Kademe Okuma Yazma Kursu devam ederek,
Okuryazarlık Belgesini aldıktan sonra
öykü yarışması için ilk öyküsünü yazdı.
Törene Kurum Müdürü Akif Bakal,
Kurum İkinci Müdürü Ahmet Demir, Ali
Özceviz, Kurum Sosyal Hizmet Uzmanı Aşir Kayabaşı, Kurum Öğretmenleri
Hikmet Demir, Habib Toprakcı, Kurum
Psikologu Oğuzhan Gökçe, Kurum personeli ile ödül alan hükümlü ve tutuklular katıldı.
Törende bir konuşma yapan Kurum
Müdürü Akif Bakal, böyle bir yarışmayı
özellikle kitap sevgisini artırmak ve ki-
tap okuma alışkanlığı edindirmek, öykü
yazmayı özendirmek ve teşvik etmek için
düzenlediklerini, bu kapsamda yarışmaya
katılan öykülerin kalitesi ile bu amaçlarına yaklaştıklarını belirterek, ceza infaz
kurumlarının kitap okumak için çok elverişli yerler olduğunu, bunun için hükümlü ve tutukluların teşvik edilerek, kitap
okuma alışkanlığının oluşturulması ge-
rektiğini ifade etti. Kurum Müdürü Bakal, yarışmada dereceye giren hükümlü
ve tutukluları tebrik etti.
Yarışmada bir ayda 16 kitap okuyan
L.Y. 1’inci, 12 kitap okuyan M.T. 2’nci, 6
kitap okuyan S.K. 3’üncü oldu. Dereceye
giren hükümlü ve tutukluların her birine Kurum Eğitim Birimi tarafından ödül
olarak birer gömlek hediye edildi.
Seslenis
Sayfa 14
İNGİLTERE DENETİMLİ SERBESTLİK VE CEZA
İNFAZ KURUMLARININ İSTATİSTİKLERİ
I. Giriş
İngiltere İnfaz Sisteminde; Cezaevleri Genel Müdürlüğü tarafından
idare edilen 125, özel sektör tarafından
idare edilen 11 ceza infaz kurumu ile
42 denetimli serbestlik yardım merkezi şube müdürlüğü bulunmaktadır.
Bunun dışında çocuklar ile ilgili 157
genç suçlu ekibi bu sistem içinde yer
almaktadır.
Bu ayki yazımda; İngiltere’de yetişkin ve çocuk tutuklu ve hükümlü sayı-
15 Eylül 2011
Vehbi Kadri
KAMER
Daire Başkanı
sını, bu sayının hapis cezasının süresine göre dağılımını, suçlara göre hapis
cezalarının durumunu açıklayacağım.
III. İngiltere’deki Ceza İnfaz Kurumlarına Ait İstatistikler
a. Yetişkin ve Çocuk Hükümlü ve Tutuklulara Ait İstatistikler
c. Çocuk Hükümlü ve Tutuklulara Ait İstatistikler
b. Yetişkin Hükümlü ve Tutuklulara Ait İstatistikler
d. Hükümlü ve Tutukluların Ceza Sürelerine Ait İstatistikler
III. Değerlendirme
1. 2009 yılında Avrupa Birliğine üye ülkelerin yüz bin nüfusa düşen hükümlü ve
tutuklu sayısı; en yüksek Latviya’da ( 304), en düşük Slovakya’da (66) gerçekleşmiştir.
2. 2008-2009 yılları arasında Avrupa Birliğine üye olan ülkelerin altısının ceza infaz
kurumlarının mevcudu azalmış ( %2 - %8 arasında) diğerlerinin ceza infaz kurumlarının mevcudu artmıştır (%1- %17 arasında).
3. 2009 yılında Avrupa Birliği ülkeleri dışında yüz bin nüfusa düşen hükümlü ve
tutuklu sayısı Amerika Birleşik Devletlerinde 748, Rusya’da 626 ve Güney Afrika
Cumhuriyetinde 365 olarak gerçekleşmiştir.
4. 2010 yılı itibari ile İngiltere’de ceza infaz kurumlarında bulunan;
a. Yetişkin ve çocukların % 15,3 tutuklu, geri kalanı hükümlü ,
b. Yetişkin çocuk ve hükümlülerin %9,2’si kısa süreli hapis cezasına hükümlü,
geri kalanı uzun süreli hapis cezasına hükümlü,
c. Çocukların %28,4’ü tutuklu geri kalan hükümlü,
d. Çocuk hükümlülerin %34’ü kısa süreli hapis cezasına hükümlü, geri kalanı
uzun süreli hapis cezasına hükümlüdür.
Seslenis
15 Eylül 2011
Sayfa 15
El emeği göz nuru sergisi
Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü ve tutukluların
yapmış oldukları resim ve el işi çalışmaları sergilendi.
İl Kültür Müdürlüğü Sergi Solununda gerçekleştirilen serginin açılış kurdelesini Diyarbakır Vali Yardımcısı Ahmet Dalkıran ile Diyarbakır D Tipi Kapalı
Cezaevi Müdürü Abdurrahman Çoban birlikte kesti.
Kayapınar Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü işbirliğiyle Kurumda hükümlü ve tutuklulara yönelik
düzenlenen “yağlı boya kursu” süresince birbirinden
güzel tablolara imza atıldı. 6 ay süren kursta, resim
öğretmenlerinin yardımıyla 40 tutuklu 120’ye yakın
yağlı boya çalışması yaptı.
Serginin açılışında konuşan Kurum Müdürü Abdurrahman Çoban, cezaevindeki bu tür faaliyetlerin
en etkili iyileştirme yöntemi olduğunu belirterek, bu
eserlerin hükümlü ve tutukluların kendilerini ifade
etmede önemli bir role sahip olduğunu ifade etti. Davetliler ve ziyaretçiler, sergiyi gezerken, tabloları beğeniyle incelediler.
Kızılcahamam Belediyesi tarafından düzenlenen Kültür Sanat ve Su Festivali kapsamında, Kızılcahamam Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan
hükümlü ve tutukluların el emekleri de sergilenerek
satışa sunuldu. 12-17 Temmuz 2011tarihleri arasında
düzenlenen ve çeşitli etkinliklerin gerçekleştirildiği
festivalde, hükümlülerin el emeği göz nuru ürünleri
büyük ilgi gördü.
Malatya’da 06-10 Temmuz 2011 tarihleri arasında 19’ncusu düzenlenen geleneksel Kayısı Festivalinde, Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
hükümlü ve tutukluların el emeği göz nuru ürünleri
Malatya Belediyesince tahsis edilen stantta sergilendi.
Malatya’nın sembolü olan kayısının ve şehrin sosKızılcahamam
Kapalı Ceza
İnfaz Kurumu
Sergisi
Malatya E Tipi
Kapalı Ceza İnfaz
Kurumu Sergi
yal kültürel zenginliklerinin tanıtıldığı festival kapsamında, Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunca hükümlü ve tutukluların tahliyelerinden sonra
topluma kazandırılmaları amacı ile Eğitim Birimi ve
Psiko-Sosyal Servisi tarafından yürütülen iyileştirme
çalışmaları kapsamında yıl boyunca devam eden Trikotaj, Ahşap Boyama, Güzel Sanatlar Resim, Ebru, Ağ
Örme gibi meslekî kurslarda kursiyerlerin yapmış olDiyarbakır D Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Serginin açılış merasimi.
dukları el ürünleri ile erkek hükümlü ve tutukluların
hobi odalarında yapmış oldukları maket gemi, boncuk
işleme, ayna ve diğer el işi çalışmalarının yer aldığı
stantta Malatya halkının ve gelen davetlilerin yoğun
ilgisi ile karşılaşıldı.
Ceza İnfaz Kurumu standının açılışına Ceza İnfaz
Kurumu Müdürü Şerafettin Güngör’ün daveti üzerine Malatya Valisi Doç. Dr. Ulvi Saran, Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Cumhuriyet Başsavcısı Muzaffer
Sayın, İl Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, Cumhuriyet Savcısı Erdinç Hakan Özdabakoğlu, Kurum
ikinci müdürleri ve personel katıldı.
Ceza İnfaz Kurumu standını Sivas Valisi Ali Polat
da ziyaret etti. Malatya Belediye Başkanı Ahmet Çakır
hükümlü ve tutukluların el emeği göz nuruyla yapmış
oldukları yağlı boya çalışmasını satın alarak, Sivas Valisi Ali Polat’a hediye etti.
Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun
halka olumlu yönde tanıtılması, hükümlü ve tutukluların kurumda bulundukları süre içerisinde ne tür
faaliyetler ve meslek kurslarına tabi tutulduklarının
daha iyi anlaşılması açısından serginin yararlı olduğu
ifade edildi.
Fethiye Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda belge dağıtım töreni
Fethiye Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, Fethiye Halk Eğitim Merkezi iş birliği ile açılan Yağlı Boya Resim, Saç Sakal
Kesimi, İngilizce Kurslarında ve Fethiye Halk Eğitim Merkezi
ile Muğla İş - Kur İl Müdürlüğü işbirliğinde açılan Ofis Programları Kullanımı Kursunda başarılı olan 42 hükümlü-tutukluya sertifikaları, Açık İlköğretim Okulundan mezun olan 1
tutukluya İlköğretim diploması, 1 kişiye 1. Kademe başarı belgesi olmak üzere, toplam 44 hükümlü tutukluya, 19.08.2011
tarihinde düzenlenen tören ile verildi.
Kurumun görüş yerinde yapılan belge törenine; Kurum 2.
Müdürü Hakan Turan, İdare Memuru M. Nuri Geriş, Kurum
Öğretmeni Yücel Savaş, Sosyal Çalışmacı Aynur Batu, İnfaz
ve Koruma Başmemuru Necmettin Çoğal, İnfaz ve Koruma
Başmemuru Güven Duman, Kurum çalışanları ve çok sayıda
hükümlü ve tutuklu katıldı.
Kurum 2 Müdürü Hakan Turan törende yaptığı konuşmada; "Bu belgeleri almaya hak kazanan hükümlü tutukluları
tebrik ediyorum. Burada katıldığınız faaliyetler ve kurslardan
aldığınız belgeler size bundan sonraki yapacağınız işlerde ve
alacağınız kararlarda faydalı olabileceğini umuyor ve belgelerin hepinize hayırlı olmasını diliyorum." dedi.
SAYFA 16
Seslenis
Kızıltepe Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda voleybol turnuvası
Kızıltepe Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü ve
tutuklular arasında 01-08 Ağustos 2011 tarihleri arasında
voleybol turnuvası gerçekleştirildi. Hükümlü ve tutukluların büyük ilgi gösterdiği turnuvada kıyasıya bir mücadele
yaşandı.
Centilmence geçen maçların sonunda birinci olan takıma kupa takdim edildi. Birincilik kupası Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Esen tarafından verildi.
KURUMLARDA ‘VEDA YEMEĞİ’
Dinar Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 2.Müdürü Hamdi
Kayar’ın Alanya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna, Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube müdürü Nuh Yılmaz’ın
12/07/2011 tarihli kararname ile Elbistan Denetimli Serbestlik
ve Yardım Mermezi Şube Müdürlüğüne atanması münasebetiyle bir veda yemeği düzenlendi. Dinar Öğretmenevinde düzenlenen yemeğe; Cumhuriyet Başsavcısı Miktat Başaran, Adli Yargı
İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanı Abdullah
Öztürk, Cumhuriyet Savcıları Ümit Ünal, Mehmet Şekerci ve
Hasan Karaman ile Kurum Müdürü Halil Güneş, Adliye ve Ceza
İnfaz Kurumu personeli katıldı.
Yemekte Cumhuriyet Başsavcısı tarafından 2.Müdür Hamdi
Kayar ve Şube Müdürü Nuh Yılmaz’a çeşitli hediyeler ve plaket
verildi. Yapmış oldukları hizmetlerden dolayı teşekkür edilerek,
yeni görev yerlerine uğurlandılar.
Yalvaç B Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda İnfaz ve
Koruma Başmemuru olarak görev yapan Veli Özel’in Denizli
D Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna ataması nedeniyle Sultan
Sofrasında veda yemeği düzenlendi.
02.08.2011 akşamı Sultan Sofrasında düzenlenen iftar yemeğine; Kurum Müdürü Mustafa Şen, Kurum İkinci Müdürü
Mustafa Yeşiltaş, Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube
Müdürü Mehmet Aksu, İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı Cezaevi Karakol Komutan Vekili J. Ast. Bçvş Erdal Cansaran ve Kurum personeli katıldı.
Tayini çıkan personele, Kurum Müdürü Mustafa Şen tarafından plâket verildi. İftar yemeğinde kısa bir konuşma yapan
Kurum Müdürü Şen, “Tayin dolayısıyla aramızdan ayrılan arkadaşımıza Kurumumuzda başarılı hizmetlerinden dolayı teşekkür ederek, yeni görev yerinde başarılarının devamını diliyorum”
dedi.
Sivas E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 3 yıldır
kurum ikinci müdürü olarak görev yapan Uzay Kırılmaz, Gümüşhane E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna kurum müdürü
olarak atandı.
Kurumda bulunduğu süre içerisinde çalışkanlığı, dürüstlüğü ve hoşgörüsü ile gönüllerde taht kuran Kırılmaz için Kurum
personeli 19.08.2011 tarihinde veda yemeği düzenledi.
Yemeğe Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman, Kurum Müdürü Mustafa Canatan, Kurum ikinci müdürleri, Kurum öğretmenleri, Kurum saymanı ile çok sayıda personel katıldı. Yemek
sonrasında Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman yaptığı konuşmada; Uzay Kınlmaz’a yeni görev yerinde başarı ve mutluluk
dileğinde bulunarak, birlikteliğin ne kadar önemli olduğunu
vurguladı ve Kuruma yaptığı hizmetlerden ötürü plaket verdi.
Kurum Müdürü Mustafa Canatan Uzay Kırılmaz’ın son derece
başarılı bir personel olduğunu, her zaman iyi niyetli çalıştığını,
çalışkanlığı ve dürüstlüğü ile her kese örnek teşkil eden birisi
olduğunu, Kurumda herkes tarafından sevilen ve sayılan biri olduğunu belirterek yeni görevinde başarı temennisinde bulundu.
Bolu Kapalı ve Ceza İnfaz Kurumunda emekli olan ve başka bir ceza
infaz kurumuna tayin olan personel için veda programı gerçekleştirildi.
Uzay Kırılmaz ise yemeğe katılan herkese teşekkür etti.
Bolu Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumunda emekli
olan Mustafa Kalaycı, Fatma Arabacı, İbrahim Civelek ile başka bir ceza infaz kurumuna tayin olan Kurum İkinci Müdürü
Abdullah Özgen için 31 Temmuz 2011 tarihinde piknik tertip
edildi.
Bolu Gölcük Mesire Alanında gerçekleştirilen pikniğe; Kurum Müdürü Mehmet Sürgün, Kurum ikinci müdürleri
ve Kurum personeli katıldı. Pikniğin ardından Kurumda
emekli olan ve tayini çıkan personele Kurum Müdürü
Mehmet Sürgün, Kurum ikinci müdürleri ve Ceza İnfaz
Kurumu Karakol Komutanı tarafından Kuruma yapmış
oldukları hizmetlerinden dolayı birer plaket ve teşekkür
belgesi takdim edildi. Plaket takdiminde kısa bir konuşma yapan Kurum Müdürü Mehmet Sürgün, “Yıllarca çalışarak Kurum işlerinin aksamadan yürütülmesine katkı
sağladıktan sonra emekli olarak Kurumdan ayrılan personele hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor, bundan sonraki hayatlarında sağlık ve mutluluklar diliyorum. Tayin
nedeniyle aramızdan ayrılan Kurum İkinci Müdürümüz
Abdullah Özgen’e de aynı şekilde hizmetleri için teşekkür
ediyor ve yeni görev yerinde başarılarının devamını diliyorum.” dedi.
Yalvaç B Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumu İnfaz ve Koruma Başmeru Veli Özel için veda yemeği
düzenlendi.
Çocuklardan engelli vatandaşlara destek
“1000 Kapak 1 Tekerlekli Sandalye” sloganıyla devam eden plastik kapak toplama
kampanyasına Ankara Çocuk Eğitimevi, personel ve hükümlü çocukların topladığı kapaklarla destek verdi. Toplanan kapaklarla temin
edilen üç tekerlekli sandalye engelli vatandaşlara törenle dağıtıldı.
Kurum bahçesinde, düzenlenen törene
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünden
Daire Başkanı Vehbi Kadri Kamer, Tetkik
Hâkimi Fahrettin Kırbıyık, Ankara Personel
Eğitim Merkezi Müdürü Talat Akbaş, Kurum Müdürü Naci Tel, Dernek Başkanı Nedim Kılıç, Kurum personeli, hükümlü çocuklar ile engelli vatandaşlar ve aileleri katıldı.
Dünya Engelliler ve Dostları Gelişim
Derneğinin aracılığıyla toplanan kapakların
karşılığı olan 3 tekerlikli sandalye engelli vatandaşlarımıza teslim edildi.
Dernek Başkanı Nedim Kılıç yaptığı ko-
nuşmada çoğu insanın görmezden geldiği,
bir yakınınızın olmadığı sürece gözlerin çevrilmediği bir durumda hükümlü çocukların
gösterdiği çabalar için teşekkür etti.
Daire Başkanı Vehbi Kadri Kamer de
yaptığı konuşmada; çocuklar ve personelin
sosyal sorumluluk adına örnek bir davranışta
bulunduklarını belirterek, “Personelimiz ve
hükümlü çocuklarımızın, böylesine anlamlı
bir kampanyaya destek vererek, üç engelli vatandaşımızın tekerlekli sandalye sahibi olmaları memnuniyet vericidir. Engelli vatandaşlarımıza sahip çıkılmasında hepimize sosyal
sorumluluk düşmektedir. Bugün burada
bunun en güzel örneği ortaya konulmuştur.
Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”
dedi.
Tören sonunda hükümlü çocuklar engelli
vatandaşlara tekerlekli sandalyeleri teslim ettiler.

Benzer belgeler

ceza infaz kurumları ile tutukevleri işyurtları kurumu stratejik plan

ceza infaz kurumları ile tutukevleri işyurtları kurumu stratejik plan BAKAN Ergin, yemekte yaptığı konuşmada; ceza infaz kurumları personelinin özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik çalışma içerisinde olduklarını ifade etti. Yemekte, Bakan Ergin’e ceza infaz kur...

Detaylı

İşyurtları Uygulamaları

İşyurtları Uygulamaları görevli olan genel müdür yardımcıları, daire başkanları ve tetkik hâkimleri ile Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Ankara Eğitim Merkezini ziyaret etti. Eğitim Merkezinde incelemelerde b...

Detaylı

Şubat-Sayı:131 - Sesleniş

Şubat-Sayı:131 - Sesleniş görevli olan genel müdür yardımcıları, daire başkanları ve tetkik hâkimleri ile Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Ankara Eğitim Merkezini ziyaret etti. Eğitim Merkezinde incelemelerde b...

Detaylı