Adalet Bakanı Ergin, ceza infaz kurumu personeli ile iftar yemeğinde
Transkript
Adalet Bakanı Ergin, ceza infaz kurumu personeli ile iftar yemeğinde
Seslenis Millet sevgisi kadar büyük mükâfat yoktur 15 Eylül 2011 Perşembe • Ücretsizdir • Ayda bir çıkar • Yıl: 10 • Sayı:114 Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Yayınıdır Adalet Bakanı Ergin, ceza infaz kurumu personeli ile iftar yemeğinde buluştu Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Ankara Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünün düzenlediği iftar yemeğinde ceza infaz kurumları personeli ile bir araya geldi. BAKAN Ergin, yemekte yaptığı konuşmada; ceza infaz kurumları personelinin özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik çalışma içerisinde olduklarını ifade etti. Yemekte, Bakan Ergin’e ceza infaz kurumları personelinin sorunlarını içerin bilgi notu sunuldu. 25 Ağustos 2011 tarihinde Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Şaşmaz Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen yemeğe; Adalet Bakanı Sadullah Er- Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin, Ankara Personel Eğitim Merkezini ziyaret etti ADALET Bakanı Sadullah Ergin beraberindeki Müsteşar Yardımcısı Kenan Özdemir, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Sefa Mermerci, Kanunlar Genel Müdürü Yüksel Hız, Strateji Geliştirme Başkanı Akın Çakın, Teknik İşler Dairesi Başkanı Erdoğan Böcek ile bu birimlerde görevli olan genel müdür yardımcıları, daire başkanları ve tetkik hâkimleri ile Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Ankara Eğitim Merkezini ziyaret etti. Eğitim Merkezinde incelemelerde bulunan Bakan Ergin, Bakanlık üst düzey yöneticileriyle bir toplantı yaptı. 8’de Ankara Çocuk Eğitimevinde, başlatılan ‘mavi kapak’ kampanyası sonucunda temin edilen üç tekerlekli sandalye törenle engelli vatandaşlara teslim edildi. 16’da Ceza infaz kurumlarından Somali’ye yardım eli Afrika’da yaşanan kuraklığın sebep olduğu açlık felaketiyle karşı karşıya kalan Somali’ye Türkiye duyarsız kalmadı. Ülke genelinde başlatılan yardım kampanyasına Türk Milleti büyük destek verdi. Kampanya kapsamında toplanan paranın miktarı gittikçe artarken, ceza infaz kurumu personeli ve hükümlü-tutuklular da Somali’ye yardım elini uzattı. 7’de Aba Güreşleri Dünya Şampiyonasına Hatay Adaletspor damgası Bu yıl ikincisi düzenlenen “Uluslararası Aba Güreşi Dünya Şampiyonası” 23-24 Temmuz tarihlerinde Hatay’da gerçekleştirildi. Hatay Adaletspor, lisanslı sporcularıyla katıldğı şampiyonada iki altın ve bir gümüş olmak üzere toplam üç madalya kazandı. 10’da Silivri 6 No’lu L Tipi’nde futbol tenisi heyecanı Çocuklardan engellilere tekerlekli sandalya desteği gin, Kanunlar Genel Müdürü Yüksel Hız, Avrupa Birliği Genel Müdürü Ali Bilen, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Sefa Mermerci ile Genel Müdür yardımcıları, daire başkanları, tetkik hâkimleri ve Kontrolörler Kurulu başkanı, Ankara ve Sincan Cumhuriyet başsavcıları, Adlî Yargı Adalet Komisyonu başkanları ve Cumhuriyet başsavcı vekilleri, Ankara’da bulunan ceza infaz kurumlarının müdür ve personeli katıldı. 9’da Silivri 6 No’lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda, Futbol Tenisi Türkiye Platformu, İlçe Gençlik ve Spor Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu İstanbul İl Başkanlığı ve İ.B.B Spor A.Ş’nin katkılarıyla düzenlenen Futbol Tenisi Turnuvası 06.07.2011 tarihinde yapılan final karşılaşması ile sona erdi. 7’de Bergama M Tipi’nde ‘engelsiz gelişim’ için el ele verildi Bergama M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, Türkiye Görme Özürlüler Derneği iş birliğiyle "Engelli Dayanışması ile Engelsiz Gelişim Projesi" hayata geçiyor. Projeye Sabancı Vakfı maddî, Kültür Bakanlığ İzmir Devlet Tiyatrosu da eğitim yönünden destek veriyor. Proje sonunda, Türk ve Dünya klasikleri ile kişisel gelişim konulu 50 kitap tutuklu çocuklar tarafından okunup, bilgisayar ortamına kaydedildikten sonra 12-18 yaş arası görme engelli çocukların istifadesine sunulacak. Proje kapsamında Kurumda okuma kabini ve kayıt stüdyosu oluşturulurken, İzmir Devlet Tiyatrosu sanatçılarınca tutuklu çocuklara akıcı okuma ve diksiyon eğitimleri verildi. 10’da Seslenis Sayfa 2 Gördün mü? Yaşanmamış sayamazsın geçen günleri; Anılardan kaçılmıyor, kaçan gördün mü? Özlemeden bilemezsin dertli günleri, Yalnız kalıp ele gülüş saçan gördün mü? Kırdın kalbimi tamiri zor aylar geçse de, Koymaz artık acı yıllar beni seçse de, Solar yine bu gönülde güller açsa da, Bir gül olup da çöllerde açan gördün mü? Bel bağladım bu sevdaya ömrümü verdim, Yeri geldi gururumu yerlere serdim. Seninle yaşamaktı benim tek derdim, Aşk zehrini elleriyle içen gördün mü? İçin dışın yalan dolan razıyım ama, Yırtık kalbe dikilmiyor olsa da yama. Seni yazdım seni çizdim buğulu cama, Aşk kanadı olmayıp da uçan gördün mü? Ferhat Daniş Sinop E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Yaşamak Bir Umuttur Her insanın vardır sevdası Her insanın olmalı umudu. Umut mahkûm olanın da sabrı, Çimende gezenin de sabrı. Her insanın yüreğinde Sönmek bilmeyen Bir umut ışığı illaki olmalı. Hep umutla yaşıyor; Bir yanı buruk, Bir yanı mahsun, Bir yanı zehir zemberek. Sol yanı yaralı, Bir beyin oğlu. Umutla büyütüyorum İçimdeki afacan çocuğu. Umutla yeşertiyorum Hayatımdaki siyahları. Düşlerimde korkunç Gerçeklerim elbet var. Sönmek bilmeyen Bir de umut ışığım var. Yine yazıyorum usanmadan Bıkmadan yazıyorum. İyi ki varsın umut, Hep var olacaksın umut, Seni seviyorum umut. Öyle diyor çünkü; Sol yarımın reisi, Yaşamak bir umuttur. Alihan Düveli Gümüşhane E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Kızım Sesini duyamıyorum, Sana sarılıp uyuyamıyorum. Senin kokunu özlüyorum, Ben kızımı istiyorum… İkinci yaşında yanında olamıyorum, İkinci yaşında da sana sarılamıyorum, İyi ki doğdun diyemiyorum, Ben kızımı istiyorum… Umutlarımı kaybediyorum, Cezamı bitiremiyorum, Duvarları aşamıyorum, Ben kızımı istiyorum… Mutlu olmak istiyorum olamıyorum, Gülmek istiyorum gülemiyorum, Kızımın yanında olmak istiyorum olamıyorum, Ben kızımı istiyorum… Duvarlar üzerime geliyor, Adımlarım ilerlemiyor, Parmaklıklar izin vermiyor, Ben kızımı istiyorum… (Kızım Azrasu’ya itafen yazılmıştır.) Burcu Köse Sinop E tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Yok Olmayacağım Hayatın tüm renklerini yaşadım; Bazen kırmızı, bazen beyaz Bazen yeşil, bazen de siyah. Her gördüğüm renkte Yeni bir şey öğrendim. Hayata ve yaşamaya dair Sevginin en sıcağını taşıdım yüreğimde. Dostluğun en sıkısını Aşkların en ateşlisiyle yandım. Ama her ne olursa olsun Hep son demlerinde kaldım. Acılar da yaşadım Belki acı denilen zulmün en ağırlarını. Ama asla düştüm demedim Asla pes etmedim bu yolda; Ayağım takılsa da dert deryalarına Daha hızlı yürüdüm. Düştükçe, koşmak istedim son hızımla Şimdi yaşama sevinciyle Hayata olan bağımlılığımla dolu yüreğimle Açılmak istiyorum yeni heyecanlara. Hiçbir zaman kaybolmadım Hiçbir zaman da yok olmayacağım bu dünyada. Köksal Akçam Elmadağ Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 15 Eylül 2011 KADIN VE MELEK Bir melek gibi, sevgi vermek için gönderilmiş dünyaya. Karşılık beklemeden sevmenin, fedakârlık yapmanın, şefkatin ne demek olduğunu öğretmek için. Bıkmadan anlatmak üzere, sabretmek, her türlü kabalığa, aşağılanmaya, alay edilmeye, yalanlara, ikiyüzlülüğe dayanmak üzere gönderilmiş. Dayanıklığı, ne kadar anlayışlı olduğu ve kararlılığı test edilsin diye dünyada “Kadın”. Bu melek, aşkın kılığına bürünüp gelmişse kapınıza, dünyada sizden daha şanslı bir erkek olamaz. Ama görmeniz gerekiyor, anlamanız gerekiyor. Kapıya gelen her hangi biri gibi davrandığınız an meleği küstüreceğinizi ve onun bir başka kapıya doğru yola çıkacağını bilmeniz gerekiyor. O melek, aşkı sunmaya bu kadar hazırken siz burun kıvırırsanız, bir başka meleğin de kapınıza uğrama olasılığını yok edecek kadar azaltırsınız. Kapınıza gelen o kadını hayatınızın sonuna kadar bir melek olarak yaşatmayı başarırsanız ne mutlu size. Ama bu hiç de kolay değil. Kırılgan alıngan, ilgisizliğe tahammül edemeyen dünyanın merkezi olmak isteyen, sevgiye her daim aç, zaman zaman yırtıcı bir kaplan gibi saldırgan olduğunu unutmamalısınız. O size her şeyini vermeye hazır; sizden de aynı şeyi bekleyecektir. Bir erkeğin bunu yapabileceğini de bilir. Yapamayacağınız şeyi istemez zaten ama yapabilecekken yapmamanız halinde er ya da geç size bunu ödetecektir. Hayır, klasik bir intikamdan söz etmiyorum. Bir kadının hesap sorma yöntemi ya öc alma yöntemi erkeklerinki gibi dümdüz bir şey değildir. Onların her şeyi ince ince hesaplayan, planlayan beyinleri öyle kusursuz bir kurgu yapar ki siz bir şeylerin değiştiğini anladığınızda ne yazık ki çok geç olur. Kadının isteyip de elde edemeyeceği hiçbir şey yoktur dünyada. Hayatınızı isterse, onu da ele geçirir. Direnemezsiniz bile. Bir melek kötülük yapmaz bilirsiniz. Kadının yaptığı da kötülük değildir aslında. Ama nasıl ki kendisi dünyada çok şey için sınava giriyor, sizden de beklediği onun için bazı sınavlar vermeniz ve o sınavlardan da başarıyla çıkmanızdır. Bir kadının koşulsuz desteğini alan erkeğin sırtının yere gelmesi mümkün değil. Emin olun, hayatınız hep iyi yönde değişecektir. Onun zengin ruhu, yaratıcılığı, hayal gücü size tahmin edemeyeceğiniz dünyaların kapısını açacaktır. Bir melek varsa hayatınızda onu melek olarak yaşatmak için çaba gösterin. Unutmayın onlar bir melektir; annedir, bacıdır, sevgilidir. Eştir kısacası. Hayatımıza anlam katmak için gönderilen bir melektir. Değerini bilelim. Turan Satan Kahramanmaraş E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Cezaevi Seni Düşünüyorum da cezaevi seni Hiçbir yaşıma yakıştıramıyorum. Geçecekse ömrümün baharı burada Ben böyle hayata yaşamak mı derim? Kader kurbanıyız der buluruz teselli Cezayı aldık buralı olduk besbelli. Pazarda satar olmuşlar duyduk seni Ben böyle adaletsizliğe adalet mi derim? Yılları bahane edip unutmuşsa seni Ne bir selam ne bir teli Bayramdan bayrama olsun görüşe gelmeyeni Ben böylesine eş mi derim dost mu derim? Devlet baba tıkmış bizi içeri, Hazırdan yiyoruz yok bir alın teri. Aşkımın da yok elimde ne yırtık ne soluk resmi Ben bu mahpusluğa ölümden beter derim. H. İbrahim Bodur Kocaeli 2 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Doyur Ruhumu Ellerini uzat bana Sımsıkı bağla kendine Gözlerimden ak kalbime. Sevdiğini sessizken bile söyle Yüreğimin en derin köşesine Koy yüreğini ellerinle. Bulutların kapandığı gökyüzü Üstümüze çökse de Güneş gibi doğ yine Bedenimin en derinlerine. Susuz kaldığımda da Aç kaldığımda da Öyle bir gülümse ki Tüm acılarımı dindir; Doyur ruhumu her bir saniye. Bekir Ötgün Elmadağ Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Seslenis 15 Eylül 2011 Ey İnsan Mahkûm Çağıl çağıl akan berrak çayları, Ummanları vadileri yüce dağları, Gündüzleri geceleri günler ayları, Kim yarattı, düşündün mü ey insan? Mahkûmu kazı Altından insan çıkar. Kaderini Allah yazar, Yürekleri özgürlüğe akar. Akıl fikirle düşünüp idrak etmeyi, Türlü türde team’ı, rızk için ekmeği, Doğmayı yaşamayı sonra ölüp gitmeyi, Kim yarattı düşündün mü ey insan? Renk renk çiçekleri ağaçları yaprağı, Zelzelede dipsiz derin çatlağı, Ahirinde seni bağrına basacak toprağı, Zaman zaman düşündün mü ey insan? İyiyi kötüyü münafığı huzur bozanı, Sağında solunda amelini yazanı, Mevsimlerde baharı yazı hazanı, Kim var etti düşündün mü ey insan? Semada güneşi yıldızı ayı, Bilenimiz var mı yaratılanlarda belli misayı, Bir müddet misafir olacağımız fani dünyayı, Kim yarattı düşündün mü ey insan? Dört kitapla gösterilen yolunu, Hz. Kur’an ile nokta konan sonunu, Hak Muhammed Peygamber’le kulunu, Hak yol İslam’a davetini düşündün mü ey insan? Hak hakikat haksal, maberi sada Ezanı Muhammed değil mi çağrı da nida? Bize beş vakit namazı, farz kılmışsa hüda, Gaflet niçin ihmal niye ey insan? Tebliğ etmedi mi bize o mahbubu celil? Dört büyük melek değil mi? Mikail, İsrafil, Azrail, Cebrail; İnkar edenlerin yaşamı, olmadı mı zelil? Yüce yaratanın kudretini düşündün mü ey insan? Beş vakit Namaz da, istikamet alınan, Niyet edip hak mabede huzuruna durulan, O mübarek mabedi görmeye hayal kurulan, Kabe-i Muazzama’yı var edeni, düşündün mü ey insan? Şükr ile karşıladığın başa gelen zulümü, Doğumunu yaşamını ecel vaki ölümü, Alemlerin yaratan Hak’ka şirk koşan kulunu, Savurup helak edilen kavimleri, düşündün mü ey insan? Haydi bir mizan kur vakit çok geç olmadan Tevbe edip affı mağrifet dile zaman dolmadan Rızk için çalışırken zikret, Azrail canın almadan Bu dünyada misafir olduğunu, sakın unutma ey insan Ali Rıza Çağlar Kartal H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İŞARET FIKRA Temel ile Dursun can sıkıntısından bir kayık kiralayarak, balık avlamaya çıkarlar... Bir zaman kürek çekerek açılırlar. Derken hazırlıklar biter, oltaları denize atarlar... Atar atmaz balıklar da oltaya takılmaya başlar. Temel ile Dursun’un keyifleri yerindedir... Temel Dursun’a: - Ula Dursun haburiya bi işaret koyalum; yarun burayi bulmamuz kolay olur... Derken sahile dönerler, kayıktan inerken Temel Dursun’a gene sorar: - Ula Dursun işaret koymayi unutmadun değil mi? Dursun: - Ula hiç unutur miyum, işaret tamam... - Nasi işaret koydun? Dursun: - Bağa soracağuna kayuğun ucina bak... Çarpi koydum. Temel sinirlenir: -Ula o işareti denize yapacağidun kayuğa değil... - Ayni kayuğu başkasi kiralarsa gitti baluklar... Güzel Söz Alim unutmuş, kalem unutmamış. Atatürk Kitap dünyanın her yerini gösteren bir ayna gibidir. Victor Hugo Kitapsız ev, cansız beden gibidir. Marcus Cicero KARİKATÜR Mahkûm umutla yaşar, Mektup, dilekçeye umut bağlar. Mahkûm sözcüğüne aldanmayın Vardır sebebi mahkum olmanın, kınamayın. Sağlığı hastalar iyi bilir, Gençliğin kıymetini Yaşlılar iyi bilir. Huzuru ise belalılar iyi bilir, Özgürlüğü ise mahkumlar iyi bilir. Hüseyin Boyraz Çerkeş K1 Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İfade Öyle biri olmalısın ki, Çok şey ifade edebilmelisin. Nasıl mı? Niçin mi? Neden mi? İşte içimdekini bulan cümle Diye düşünmeli karşındaki. Anlatabilmelisin derinliği; Öyle konuşmadan olmamalı. Öyle anlam ifade etmelisin ki, Anlamalı seni karşındaki. Kullanmalısın dilini en güzel şekilde; Vurucu etkileyici sesini de katarak hani. İçinden geldiği gibi değil, Getirecek içindekileri tüm gücünle. Dünü bu günü yarını bıraktık; Yarını haftalara, haftaları aylara Ayları mevsimlere, mevsimleri yıllara Erteledik umutları, erteledik umutları. İçimizdeki yalnızlığa öyle bir gömüldük ki, Bu gardan kalkan son treni de kaçırdık. Yıldırım Yılmaz Ümraniye E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Haksızlıktır Sahilde yürürken müzik dinlemek Dalgaların sesine haksızlıktır. Yağmur altında şemsiye açmak Yağmura haksızlıktır. Bulutlar bizim için şekillenirken Onları es geçmek haksızlıktır. Güneş bizim için doğarken Gölgeye kaçmak güneşe haksızlıktır. Ay bize ışık tutarken Lambaları açmak haksızlıktır. Rüzgâr getirirken sevgililerin kokusunu Pencereleri kapatmak haksızlıktır. Âşıkları el ele görürken Ayıplamak haksızlıktır. İçeri gireceğini bilerek suç işlemek Bütün özgürlüklere haksızlıktır. Seni bensiz bırakmak Sevdama haksızlıktır. Zeki Yüzügülen Samsun Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Yeter Artık Çevirir bedenimi bir sızı inceden ince, Aşk mı, azap mı büyük bir bilmece? Nedir yüreğimi yakan bu işkence? Yeter artık ver cevabını bence. Uyku tutmaz oldu gündüz gece, Geleceksen gel artık yetmez mi sence? Ne istiyorsan yap dürüstçe, Yeter artık ver cevabını bence. Yaralarım sızlar oldu tüm bedence, Yıllar oldu bitmeyen bu işkence. Kim katlanır bu kadar mertçe? Yeter artık ver cevabını bence. Git desen gitmez miyim hemen bu gece? Kal desen kalmaz mıyım senelerce? Öl desen ölmez miyim erkekçe? Yeter artık ver cevabını bence. Hasan Doğan Sungurlu A3 Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Emrah Doğan / Sinop E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu BULMACA SOLDAN SAĞA 1) Şeker karıştırılarak pişirilen meyve ezmesi – Boy, pos. 2) Su ile çevrili kara parçası – Çay demlemekte kullanılan bir alet – Çıplak resim. 3) Tahılın tarlaya atılıp harman olana kadar aldığı durum (tersi) – Lamba siperi – Arının yaptığı. 4) Bir nehrimiz – İridyumun simgesi – Aletler bütünü. 5) Öğe – Bir gezegen – Kışın yağar (tersi). 6) Kuzu sesi – Özgü, mahsus – Bir hayvan – Kaygı. 7) Bir denizimiz – Tavlada atılan araç – Bir kan grubu – Bir mevsim. 8) Anma, söyleme – Bir kuş (tersi). 9) Bir yanardağ – Söylediğini söylemedim demek – Amerikyumun simgesi (tersi). 10) İrade dışı hareket – Beyaz – Bir tatlı çeşidi. 11) Trabzon’un ilçesi – Tarihte çok eski tarihte – Bir ülke. 12) Aman anlamında – Tasdik – Bir hayvan (tersi) 13) Bir yanardağ – Bir göz rengi (tersi) – Bir haber ajansı. 14) Soğutularak yapılan bir tür tatlı – Bir şeyi elle tutmak. 15) Karışık renkli – İlavesi – Rus Kazakların başbuğlarına verilen unvan. 16) İskambilde birli (tersi) – Araba lambası – Cet – Çekip çevirme. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1) Ölçülü yazılmış eser – Yün örgüden yapılmış uzun omuz atkısı – Metallerin üzerinde oluşan madde. 2) Sıradan – Pozitif karşıtı – İçinden çıkılması güç durum. 3) Sık sık kazalar yapan (tersi) – Kan’ın sessizleri (tersi) – Bir nota. 4) Siirt’in bir ilçesi – Yetersiz (tersi) – Doğanın sebep olduğu yıkım. 5) Notada duraklama – Yeryüzü parçası – Edebi bir eserde işlenen düşünce, görüş. 6) Bir uzvumuz (tersi) – Bir müzik aleti. 7) Fakat – İridyumun simgesi (tersi) – Düşünüleni dolaylı anlatan söz. 8) Anlatım, ifade – İrin’in ilk iki harfi (tersi) – Büyük kardeş, ağabey. 9) Yazılı kağıt – Nikelin simgesi – Yakılan madde, yakacak. 10) Bir renk – Kışın giyilir (tersi) – Bir nota. 11) Sembol, simge – Bir şekerleme. 12) Sormaktan emir (tersi) – Arkadaş, dost – Gelecek. 13) Nikelin simgesi – Hamam aleti – Motor güç birimi, saniyede bir Jullük iş yapan – Dansta kavalyenin eşi (tersi). 14) Kısa bir süre için – Bir çay adı – Lakin. 15) Sıcak ülkelerde yetişen, kokusu çok beğenilen bir bitki – Hatırlamak için yapılan tören (tersi) – Kiraya verilerek gelir getiren. 16) Buluşma, görüşme – Eşeğin çıkardığı ses – Beyaz (tersi) – Neonun simgesi. Oğuz Alıcı -Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Geçen Sayıdaki Bulmacanın Çözümü Kâinatı arzı arşı onca âlemi, Uğruna kan dökülen petrolü madeni Çeşit çeşit canlıyı, beni… Âdem’i, Kim yarattı düşündün mü ey insan? Sayfa 3 Seslenis Sayfa 4 USTALARDAN SEÇMELER CAN YÜCEL SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN Her şey sende gizli Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakini gördüğüdür rengin Yaşadıklarını kar sayma Yaşadığın kadar yakınsın sonuna Ne kadar yaşarsan yaşa Sevdiğin kadardır ömrün Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi; Sevdiğin kadar sevileceksin Ay ışındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın Ve güçlü his ettiğin kadar güçlü Kendini güzel hissettiğin kadar güzel İşte budur hayat, işte budur yaşamak Bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün; Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin Bunu da öğren. Can YÜCEL (1926-12.08.1999) HAYATI 1926’da İstanbul’da doğdu. Milli Eğitim eski bakanlarından Hasan Ali Yücel’in oğlu. Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesinde LatinceYunanca okudu. Öğrenimine İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde devam etti. şair, çevirmen ve radyo görevlisi olarak tanındı. Çesitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. Askerliğini Kore’de yaptı. 1958’de Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Bodrum ve Marmaris’te turist rehberi olarak çalıştı. Ardından bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul’da sürdürdü. 1956 yılında Güler Yücel ile evlendi. Bu evlilikten iki kızı (Güzel ve Su) ve bir oğlu (Hasan) oldu. Çevirileriyle de tanınan Can Yücel, şiir alanında ilk kitabı YAZINA’dan (1950) sonra uzun bir süre biçim arayışlarıyla oyalandı. Çesitli edebiyat, kültür ve siyasi dergilerde şiirleri, edebiyat ve tiyatro çevirileri ile siyasal konularda yazıları yayınlandı. 12 Mart döneminde, çeviri kitapları nedeniyle 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1974 affıyla özgürlüğüne kavuştu. 12 Eylül sonrasında müstehcen olduğu iddiasıyla “Rengahenk” adlı kitabı toplatıldı. Son yıllarında Eski Datça’ya yerleşti. 12 Ağustos 1999’da vefat etti ve çok sevdiği Datça’da toprağa verildi. 15 Eylül 2011 yordu. Bacım yanaştı, abi askerlik kâğıdın Biz iki kuru dal idik, eğilmezdik ve nefret geldi dedi. Gittik askere, o jandarma, bennedir bilmezdik. Birbirimize canımızı verirdik, se tankçı oldum. Ankara Etimesgut’ta eğiseversek, ölümüne severdik. Beş yıl aynı sıralara ONUN ADI tim çavuşuydum, görev aşkıyla doluydum. sırt verdik. Zayıfımız olmadı hiç; hep pekiyiyle geADNAN Bir gün anons ettiler, adımı okudular gitçerdik. Bir şeyi hiç sevemedik; şiir ezberlemeyi. tim. Hayatımın en anlamlı günlerinden Tahtaya çıkar, hep dayak yerdik cetvelle. Küçücük biriydi. Taburun en başarılı eğitim çavuşu yüreğimizle, onurumuz incinirdi, gizli gizli ağlardık. Oysa şimdi, şiir yazmadığım gün uzuvlarımdan birini kaybet- seçilmişim. Ertesi gün tümen içtima alanındaydık. Herkesin gözü miş gibiyim. Her nefretin sonu büyük bir aşkla biter ya, benimki benim üstümdeydi. Koskoca tümen komutanı Tümgeneral Akay Şakman bana plaket verdi. Beni tebrik etti. Bundan daha gurur vede o hesap. Tek farkımız vardı; o anasızdı, bense babasız... O ağa çocuğuy- rici başka bir şey olamazdı. O, bir süre tarla takımla uğraştı. Babadan kalma tarlaları vardı, du, bense eskici dükkânı gibiydim. Yenilerim de hiç olmadı zaten. sevemedi tarla işini, gözü hep yurtdışındaydı. Gitti de. Ablasının O, beş kâğıtla gelirdi okula, bense elli kuruşla, onu da harcamazdım. Okul çıkışı bol acılı şalgam beklerdi bizi; havucu şalgama ban- yanına Avusturya’ya gitti. Kısa sürede evlendi, oturum aldı, Çifte dırır bandırır yerdik aç karnına. Tek oyuncağım çelik çomaktı. O vatandaş oldu ve dünyalar tatlısı iki kızı oldu peş peşe. Bense bırakamadım tarla işini, kısa zamanda sevkiyat işine soda bedavaydı. İki dal kırdın mı tamamdı. Naylon topum bile olmadı hiç, zaten top oynayacak postalım da olmamıştı. Çimento torbası yundum. Adeta âşıktım işime, her yıl biraz daha büyüttüm işimi, artık varsa yoksa işti benim için, hırsım her şeyin önüne geçmişti, toplardım inşaatlardan, kese kâğıdı yapar, pazarcılara satardım. Bir gün hiç unutmam, kazandığım parayla, yandan çıtçıtlı tutabilene aşk olsun. Evlenme yaşı geldi, hatta geçmek üzere. Hep imrenirdim arnaylon sandalet almıştım. Yürürken ayaklarıma bakar dururdum, ne bileyim, işte çocuk aklı ya. Küçük bir taşa vurdum sandaleti- kadaşlarıma, hepsinin boy boy çocukları olmuştu, gel gör ki, içemi, annem görmüş uzaktan. Eve geldiğimde, neden vurdun diye rimde evlenmek adına zerre kadar kıpırtı yoktu. Taki bir Temmuz bir ton dayak yemiştim hortumla. Hordum da annemin, olmazsa sabahına kadar. Her yıl tatil yaptığımız yer, artık hayatımı yüzseksen derece değiştirecekti. Hayatımda bu kadar heyecanlandığımı olmazıydı. Sonra ortaokullu olduk. O Cumhuriyet’e yazıldı, ben se hatırlamıyordum. Kalbimde acayip bir tireme oldu, artık ben de Kasımekenler’e yazıldım. O çekmişti takımları, öyle baka kalmış- aşık olmuştum. Lakin, nereden bilebilirdim ki, hayatımın en son tım; imrenmemek elde değildi. Bense, dayımın oğullarının son hatasını yaptığımı? Evlendim. Bir imza attım ki atmaz olaydım. kerteye gelmiş eskilerini giymiştim. Hepsi ayrı telden çalıyordu. Hayatımı bitirdim; neyim var neyim yok, onurum dahil her şeyiAnnem hep şükretmemi isterdi. Neye şükrederdik, bir türlü an- mi kaybettim. Aklıma gelen başıma gelmişti ve en sonunda cinayet lamazdım. İple çekerdim şeker bayramlarını, el öpmeye giderdim bile işletti bu evlilik bana. Yirmiyedi buçuk seneye bağlandım. Artık zorlu günler başlamıştı; tam tamına on sekiz sene yatacaktım dört gizliden. Annem duysa, vallahi kırardı kemiklerimi, çok gururluydu duvar arasında. En zoru da çocuklarımdan uzaktım artık. Zaten bu istemezdi kapı kapı gezmemi. Hele kurban bayramında et dolardı evliliğin bana vermiş olduğu tek nimetti onlar. Onları görebilmek, evimiz. Dolabımız yoktu ya, komşuların dolabında saklardık etlerionları doyasıya koklayabilmek artık hayal gibiydi sanki. mizi. Birkaç gün yemeklerimiz hep etli olurdu. İşte bu çok zorlu süreçte, o hiçbir zaman yalnız bırakmadı Bir de televizyon seyretmeye giderdik, abone olmuştuk komşubeni. Maddi-manevi her daim yanımda olduğunu, iliklerime kadar lara. Koskoca mahallede, sadece iki evde vardı televizyon denen şey, hissettirdi bana. TRT’den başka da kanal yoktu. Uzay Yolu’nu seyretmeye Kaptan Onun adı Adnan. Hayatımda tanıdığım en dürüst, en faziletli, Körk ve Mıstır Spak’a bayılırdık, ne kadar mutlu olurduk. Bir de her şeyden önemlisi en vefalı ve ölümüne sevdiğim, tek ama tek avluya atmışlardı televizyonu ki, bizden başka komşularda olurdu, dostum. adeta yazlık sinema gibiydi. Evin beyi Ali amca hadi hanım yatağı Dedim ya! Biz iki kuru dal idik, eğilmezdik, nefret nedir bilser artık dedi mi, anlardık gitme vaktimizin geldiğini, üzülürdük, mezdik. Birbirimize canımızı verirdik; seversek, ölümüne severdik. hiç kalkmak istemezdik. Ne bileyim dostlar, anlatmakla olmuyor yaşamak lazım. Liseyi de bitirdik, üniversiteyi kazanamadık. Zaten kazansam Sadık Demirkıran / Silifke M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu da, kim okutacaktı ki beni. Neyse! Bir gün eve geldim, annem ağlı- GÜZEL ANAM BENİ UNUTMA Seni bekliyorum demir kapılarda, Günler geçmiyor ne yapsam da. Geleceğim bir gün yanına, Sakın beni unutma. Dört duvar arasında, Senin resmin karşımda, Geceleri rüyalarımda, Sakın beni unutma. Nereye baksam sensin karşımda, Dayanamaz oldum yokluğuna. Bir gün açılacak kapılar bana da, Sakın beni unutma. Hasret bıraktılar sana, Engel koydular yollarıma, Kelepçe taktılar kollarıma, Sakın beni unutma. Meral Erdoğan Bergama M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu HAYALLERİM VAR Mum kokulu sevdalarım vardı benim, Rengarenk ipekten yorganlarım, Doğan güneşlerim, Erguvan ağaçlarım, Yeşil koruluklarım vardı; Şimdi dört duvarda hayallerim var… Köpük köpük denizlerim vardı benim, Notalarla öten kanaryam, Salına salına yüzen Japon balıklarım, Sahilime esen imbat rüzgârlarım, Binbir rengi barındıran dağlarım vardı; Şimdi dört duvarda hayallerim var… Geceleri gökyüzünde mehtabım vardı benim, Ilgıt ılgıt esen seher yellerim, Renk cümbüşü kelebeklerim, Sonbaharda geçen turnalarım vardı; Şimdi dört duvarda hayallerim var… Şırıl şırıl akan nehirlerim vardı benim, Aheste aheste uçan kuşlarım, Toprakta filizlenen tomurcuklarım, Gökten şarkılarla inen karlarım, Başımın üstünde özgür gökyüzüm vardı; Şimdi dört duvarda hayallerim var… Çocukluk hayallerim vardı benim, Gençlik heyecanlarım, Platonik aşklarım, Ağarmamış saçlarım, Tellere takılmaya uçurtmalarım vardı; Şimdi dört duvarda hayallerim var… Hayalde olsa güzeldir yaşamak, Yaşamak için bir sürü hayalim var… Fatih Erdem Niğde E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Duyunca haberi yıkıldın birden, Ellerin dizlerine düştü be anam. Ak saçlarına elini geçirdin birden, Yoldun saçların telini anam. Hastayım deyince kapandı gözün, Kalmadı benzinde o tatlı hüzün. Yıkıldın birden can iki gözüm, Yıkılıp da ağlama be güzel anam. Güneşte kalmışsın benzin kararmış, Beni düşündükçe yüzün de solmuş, Ağlama anacım bak olan olmuş, Yıkılıp da kalmışsın be güzel anam. Başını yasladın sen omzuma, Sözlerin tıkadı bak boğazımı, Başkası çekemez bunca nazımı, Dinlemedim yıkıldım be güzel anam. Uzaktan geldin yorgun birisin, Sırtımı dayadım sen dağ gibisin, Bana nasihat olsun sözlerin hepsi Daha da sözünden çıkmam be anam. Salih Akgül İnfaz ve Koruma Başmemuru Mersin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu BİR SEN Yüreğimde kapılar var; Belki gelirsin diye Odalar açıyorum her birine. Yüreğimde çaresizlik var; Sensizliğe attığım her adım Biraz daha gem vurur ömrüme. Yüreğimde bir sen var; Olmadığın kalabalıklar içinde Yüreğinde aşkına sefil bir ben. Yoksan mutluluk ne çare... Nesrin Öztürk Ankara Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Seslenis 15 Eylül 2011 “En uzak mesafe ne Afrikadır, ne Çin, ne seyyareler, ne de yıldızlar geceleri ışıldayan… En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan…” Amato’ya ait olan bu dizeler bir öğüt gibidir aslında. Mesafelerin değil bakış açılarının insanı yalnızlaştırdığını haykırmasının yanında, mesafelerin nasıl aşılacağının, birlikteliğin nasıl sağlanacağının ilhamını da sunar okura. En büyük yalnızlık insanın kendine karşı yalnızlığıdır. Ruhunun, hayal edebilme ve sevebilme potansiyelinin farkına varamayan herkes, yalnızlıkların en büyüğüne gark olmuştur. Rüyasından henüz uyanan bir çocuğun, içine doğduğu anı anlamlandırma çabasına dikkat kesilmeli misal. Ya da gerçekten uyanmaya ilk adımı atmış, soluğu kesilmiş bir bedenin ruhunu ötelere teslim etmesine, bir ‘öteli’nin doğuşuna şahitlik etmeli. Onlar, gidenler birlikteler ve biz yalnızız, bir başımıza sınanmaktayız. Tanıyabileceğimiz, dostluğuna güvenebileceğimiz ve ihtiyaç duyduğumuz tek gerçek, kendi varlığımızdır esasında. Çünkü ötekiler düşündüklerimize ya da hissettiklerimize vakıf değildirler, olmamışlardır, olamayacaklardır. Her bilinç kendi evreninde doğar, büyür ve ölür bu yüzden. Ötekilerden bağımsızdır yani ve sırf bu bağımsızlıktan korktuğu için insan, ötekileştirmeye çalışır gücünün ve hayalinin yettiği herkesi ya da ya da rıza gösterir ötekileşmeye. Sürüyü güden de yalnızdır, güdülen sürünün paydasında buluşan her bir pay da. Carl Gustav Jung şunları söyler: “Yalnızlık, insanın çevresinde insan olmaması demek değildir. İnsan kendisinin önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramadığı ya da başkalarının olanaksız bulduğu bazı görüşlere sahip olduğu zaman kendisini yalnız hisseder.” Yalnızlığa galip gelen tek çıkar yol sevgidir. Sevebilme yeteneği ne kadar güçlü ise, insanın ve ötekine olan inancını – öteki olmasına rağmen büyük bir teslimiyet ile – bütün çıkarlardan soyutlayıp son raddeye vardırabiliyorsa; yalnızlığı yenebilmiştir. Kendinizi kendinizden çıkardığınızda sıfır kalmıyorsa geriye, sizi en az sizin onu sevdiğiniz kadar seven biri var demektir; yalnız değilsinizdir yani, soluduğunuz hava aynı bedende iki yüreğe yetecek kadar sahicidir. Nişanlısı Adel’e yazdığı mektuplarda bu yeteneğe Victor Hugo şu sözler Sayfa 5 EN UZAK MESAFE YALNIZLIK ile değinir: “Ruhumda büyük bir yetenek gizli, sevme yeteneği bu ve tamamen sana adanmış; çünkü senin için hissettiklerimin yanında, dostlarıma, aileme, takdire layık ve zavallı anneciğime hissettiğim sevgi hiç kalır. Onları dostların, ailenin, annenin sevilmesi gerekenden daha az sevdiğimden değil bu; ama seni, yeryüzünde hiçbir kadının sevilmediği kadar sevmemden ve bu sevgiye senin kadar kimsenin layık olmamasından…” Aldous Huxley şöyle der: “Vücut bulmuş her ruh yalnızlığa mahkumdur.” Peki, kaçınılmaz olan yalnızlık hayatlarımıza nasıl etki eder ve biz yalnızlığı nasıl ehlileştirebiliriz? Arthur Schopenheaur bu soruya şöyle yanıt verir: “Zeki bir insan yalnızlıkta, düşünceleri ve hayal gücüyle mükemmel bir eğlenceye sahiptir.” Orhan Pamuk, bu duygunun hayatındaki yerine şu sözlerle dikkat çeker: “Yalnız kalmak için yazıyorum; yalnız kalmaktan korktuğum için de tabii.” Bir tanımlama getirmekten uzak duruyorum, çünkü yapılan tüm tanımlamalar, kişinin idraki ile sınırlı kalacaktır. Yalnızlığı hiç birimiz aynı şekilde hissetmiyoruz yani ve paylaştığımız ortak noktalar dışında, hiç birimiz aynı şekilde etkilenmiyoruz ondan. İngilizce’de, Türkçe’deki “yalnızlık” kelimesine karşılık gelen iki farklı kelime var; “loneliness” ve “solitude”. İlk kelime genel olarak kullanılanı… Ancak “solitude” biraz daha farklı bir tanıma sahip; sözlükler, “yalnız olma durumu, özellikle, bunu memnuniyet verici olarak bulduğunuz zaman” olarak tanımlıyor. Edebiyatta kaynak olan, olanak tanıyan yalnızlık, İngilizce’deki karşılığı ile “solitude”… Bu kavrama güzellemeler yapanlarda var, tehlikeli olarak görenler de. Birkaç örnek vermek gerekirse: “Yalnızlıktan (solitude) zevk alan kişi, ya bir canavardır ya da bir aziz” (Sir Francis Bacon), “Yalnızlık bağımsızlıktır.” (Hermann Hesse), “Taşrada yalnızlık içinde yaşadım ve sessiz bir hayatın monotonluğunun yaratıcı zekayı nasıl harekete geçirdiğini fark ettim.” (Albert Einstein) Yalnızlığı bir üretmen için ihtiyaç olarak gördüler kimi insanlar ve onların yalnızlıkları sonrasında sahip oldukları insanlığın ortak birikimine. Geliştirdiğimiz kolektif bilinçdışı yalnızlıklarımızın eseri… Tüm bunların yanında; bir ihtiyaçtan öte, bir zorunluluk olarak karşımızda olduğunda yalnızlık ve bizi kendisine mahkum kıldığında zaman aleyhimize işler. “En korkunç fakirlik yalnızlıktır.” der Kalkütalı Rahibe Teresa. Artık siz ona değil yalnızlık size sahiptir yani. Ve ne acı ki, farkındasındır bu acının. Tıpkı Meksikalı Şair Octavio Paz’ın dediği gibi “İnsan yalnız olduğunun farkında olan tek canlıdır.” Sinan Akyüz’ün ‘İki Kişilik Yalnızlık’ adlı eseri böyle bir acının hikayesini anlatır: sözleri bitmiş bir çift… ‘ilk yıllar ne güzeldi!’ diye düşünen mutsuz bir kadın…, ‘yalvarırım beni dinle!’ diyen bir adam… Karı kocanın arasına giren kara bir gölge… Birbirine yabancılaşan, karanlığın dehlizlerinde birbirini kaybeden iki insan… Ve yavaş yavaş çöken iki kişilik yalnızlık… Paylaşılan bir yalnızlığın hikayesidir bu. Hayatlarını birleştiren iki insanın, hayatlarına doğan bu duygunun nedenleri ve niçinleri sorgulanır. Özdemir Asaf, “Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz.” der ama artık hiç şüphesiz paylaştığımız bir yalnızlık var insanlık olarak. Kayıtsız kalınan, görmezden gelinen modern savaşlar, boyun eğilen sömürgeleştirilmeler, günahlar ve dahası… Hayatının yirmi yılını bütün aidiyetlerinden, kimliklerinden ötede, parmaklıklar ardında geçiren biri de yalnızlığı yenebilir. Her gün yüzlerce insana hitap eden bir devlet başkanı da yalnız kalabilir. Yaşadığımızı fark etmenin tek yolu yalnız yaratıldığımızın farkında olmamızdır her an. Ve biz hayatlarımızı, ancak, severek anlamlandırabilir, yalnızlıktan kurtarabiliriz. Yalnızlığın bir kefesinde sevgi ötekisinde farkındalık biriktirebiliriz. Böylece aşabiliriz belki de en uzak mesafeleri. Özgür Şahin Şanlıurfa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ÇİLELİM ÇİLEMGÂHIM Gece gündüz demedim çalıştım yordum bedenimi Çoluk çocuk nafakasıdır dedim avuttum kendimi Gerek yokmuş bunca hırsa yedim bitirdim ömrümü Ah çekerek yine sardı dert beni… Özlüyorum çocuklarımı, canım seni. Gideyim diyorum Silivri kapıları açmıyor ki sana geleyim Garip bir yerdeyim yol vermiyor dört duvar neyleyim Sen gönül bahçemin tek gülü geçse de burada yaşamım ömrüm Hayalinle yaşıyor… Çocuklarınla hayat buluyor ruhum bedenim. Sensiz her şey boş. Koşup gelemedim yanına, kaderin elindeyim kaldım buralarda. Silivri ne yapsın bunca akılsızlığa, hatalara? Akıllandırıyor beni hazırlıyor yeni hayata sanki sütten çıkmış ak kaşığa Hazırım gideyim artık. Sevdiklerim, çocuklarım, canımın gözleri yolda. Günler haftaları, haftalar ayları, istemem kovalasın yılları. Canım, dostlarım beni bekler kırılmasın hayalleri umutları Sevenler için ne kadar acıymış bunca uzun ayrılıklar Sevginizle yaşıyor hayalinle avunuyorum, tesellimsiniz burada. Eksilmiyor gözümden yaş, kalbimde hicran; uğradık nazara Az kaldı kavuşmaya çilelim belki de ilk bahara Hasretim elinden bir yudum suya bir lokma aşa Ne yapayım ben kader utansın kavuşmamız kaldı Allah’a, dualara Ayhan Aydın Silivri 1 No’lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Güzel Söz Kaligrafi: Uğur Cansever Bundan iki yıl önce bir gazetede bir köşe yazarı köşesinde Işıl Özgentürk’ün “Küçük Sevinçler Bulmalıyım” adlı kitabından bahsediyordu. Ailemden kitabı bulmalarını istedim. Ama baskısı tükendiği için kitabı bulmaları mümkün olmuyordu. Ancak kafama takmıştım bir kere ısrarla bulmalarını istiyordum. Nitekim ısrarım sonuç verdi ve kitabı bulmayı başarmışlardı. Daha kitabın kapağını açmadan sevinç kaplamıştı içimi. Şimdi diyeceksiniz ki bana bir kitap sevindirir mi insanı? Neden sevindirmesin ki? Yazar Işıl Özgentürk o kitapta büyük hedeflerin büyük mutlulukların peşinden koşanların aslında her zaman mutsuzluğa mahkûm olduğunu anlatıyordu. Bir zamanlar ben de sadece önüme koyduğum hedefe doğru ilerler hayatımdaki esas mutluluk veren ayrıntıları hep ıskalardım, istediğim hedefe ulaşmadığım zaman mutsuz olurdum. Çünkü bir hedefe ulaşmak öyle kolay bir şey değildi. Cezaevinde hayatın onlardan ibaret olduğunu anlamaya başladım. İçinde bulunduğum sıkıntılı günlerden her gün yavaş yavaş kurtulmaya başladım. Sabah sayıma katıldığım zaman bahçeye dolan temiz hava, güneş bazen yağmurla birlikte gelen toprak kokusu en kötü günümde bile beni mutlu etmeye yetti. Hepimiz cezaevinin sıkıcı ve bunaltıcı olduğundan yakınırız. Başımıza gelenlerden dolayı da birilerini suçlar dururuz. Bence başınıza neler geldiğinden çok bizim içimizde neler olduğu daha önemli. Burada kendimize ayırabileceğimiz zaman çok. Kimisi her gün aynı şeyi yapıyorum. Sıkıldım buradan artık çıkmak istiyorum. Dayanamıyorum gibi sözler söyler durur. Aslında hiçbir gün bir önceki günün aynısı değildir. Her yeni gün yeni umutlarla gelir. Yeni mucizelerle ge- lir. Bunları görmek için sadece bakmak yetmiyor ki. Kalbinizin de ruhunuzun da açık olması lazım. Bunlar kimisinde açıktır. Kimisinde kapalıdır. Bu satırları okurken çevrenize bir bakın yüzleri asık mutsuz görünen insanları çok rahatlıkla ayırt edebilirsiniz. Çünkü bu arkadaşların kalpleri de ruhları da mutluluğa, sevinçlere kapalıdır. Küçük şeyler mutlu etmez onları. Hemen her şeye kızarlar. Her şeye mazeret bulurlar. Hiçbir şey beğenmezler; hayatı, cezaevini kendilerine zehir ederler. Aşk da sevgi de uğramaz, çünkü aşkı da sevgiyi de hissetmek gerekir. Ama hissetmek kalbi ruhu kapalı olanlara göre bir şey değildir. Aslında hayatımızı mutlu kılıp kılmamak bizim elimizde. Bu zor şartlarda koğuşunuzdaki birçok şey cezaevindeki bizler için yapılan her şey mutluluk kaynağımız olabilir. Tamam, elbette üzüleceğiniz zamanlar da olacak. Öfkeleneceksiniz de. Bunlar insanca şeyler; benim anlatmak istediğim üzüntüyü, öfkeyi, abartmaktan söz ediyorum. Hepimiz hayata bir kere geliyoruz. Bu hayatı mutlu bir şekilde yaşamak varken, neden başka bir yolu tercih edesiniz ki? Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; yazmak sadece bildiklerinizi aktarmanızı sağlamaz. Kafanızda uçuşan fikirleri indirirsiniz ve kendiniz de çokça öğrenirsiniz. Umarım siz de bugünden sonra benim yaptığım gibi hayata daha fazla dokunursunuz. Ve sizin sevinçlerinizi, mutluluklarınızı bu sayfadan okuma fırsatı bulurum. Ben en azından denedim. Sizler de deneyebilirsiniz. Hayata hiç isyan etmeden sağlıcakla kalın. BENİM HİKÂYEM Bora Şahin Karaman M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Sayfa 6 Seslenis 15 Eylül 2011 Malatya E Tipi’nde hükümlülere yardım Çorum L Tipi’nde ‘kanser’ ve ‘stres’ konulu konferans Çorum L Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumunda, 19.08.2011 tarihinde Psikolog Ayşe Demirdöven “Stres ve Stresi Önleme”konulu, 24.08.2011 tarihinde ise Devlet Hastahanesi Genel Cerrahı Uzmanı Opr. Dr. Suat Hayrı Kağızman “Kanserle Mücadele” konulu konferans verdiler. Psikolog Ayşe Demirdöven, kadın hükümlü ve tutuklular için gerçekleştirdiği “Stres ve Stresi Önleme” konulu konferansında ceza infaz kurumunda yaşanan strese değinerek, stresle başa çıkmanın yöntemlerinden bahsetti. ‘Kanser’ konulu konferans Opr. Dr. Kağızman’ın 24.08.2011 tarihinde, görsel sunu eşliğinde, sohbet havasında gerçekleştirdiği konferansına hükümlü ve tutuklular büyük ilgi gösterdi. Konuyla ilgili soruları da cevaplandıran Kağızman, ayrıca Kurumun Açık Bölümündeki hükümlüler için ayrı bir konferans gerçekleştirdi. Konferansı Cumhuriyet Savcısı Hasan Dönmez ve Kurum Müdürü Mehmet Aydın da izledi. Maltepe 2 No’lu L Tipi’nde belge dağıtımı Maltepe 2 No’lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda sürdürülen eğitim ve iyileştirme faaliyetleri kapsamında açılan 1. ve 2. Kademe Okuma Yazma Kursu ile Erkek Berberliği ve Bilgisayar İşletmenliği gibi iş ve meslek kurslarına katılarak başarılı olan hükümlü ve tutuklulara belgeleri törenle verildi. Programa; Kurum Müdürü Günay Başar, Kurum İkinci Müdürleri Fevzi Bulut ve Nihat Türk, Kurum öğretmenleri ile infaz koruma başmemur ve memurları katıldı. Törende bir konuşma yapan Kurum Müdürü Günay Başar, Kurumda yürütülen eğitim ve öğretim ile iş ve meslek faaliyetlerini önemsediklerini ve bu faaliyetlerle salıverilme sonrasında hükümlü ve tutukluların toplumsal ve ekonomik hayata daha kolay bir şekilde uyum sağlamalarını amaçladıklarını ifade etti. Belge dağıtım töreni Türk Halk Müziği konserinin ardından sona erdi. Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna, Milletvekili Öznur Çalık ve Ak Parti İl Yönetim Kurulunca ziyaret gerçekleştirildi. 24.08.2011 tarihindeki ziyarette Cumhuriyet Başsavcı Vekili Şeyhmus Şat, Kurum Müdürü Şerafettin Güngör, ikinci müdürler, sosyal çalışmacı ve öğretmenler, Psiko-Sosyal Servis ve Eğitim Birimi çalışanları, infaz ve koruma başmemur ve memurları ile 210 hükümlü ve tutuklu hazır bulundu. Kurum Müdürü Şerafettin Güngör, yaptığı konuşmada; Kurumda yapılan eğitim-öğretim faaliyetleri, sosyal-kültürel çalışmalar ve açılan iş meslek kursları hakkında ayrıntılı bilgiler vererek, çalışmalarda sürekli iş birliği halinde oldukları Milli Eğitim Müdürlüğüne, İşkur İl Müdürlüğüne, Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğüne, İl Gençlik ve Spor Müdürlüğüne ve sponsorlukta büyük katkıları olan Esenlik Şirketler grubuna, kurs usta öğreticilerine, kurum personeline teşekkür etti. Ziyarette; Malatya Milletvekili Öz- nur Çalık, ihtiyaç sahibi hükümlü ve tutuklulara 210 çift ayakkabı yardımında bulundu. Çalık, yapmış olduğu konuşmada, hükümlü ve tutukluların ve personelin Ramazan Bayramlarını kutlayarak gelecek bayramları aileleri ile birlikte geçirmeleri temennisinde bulundu. Çalık, daha sonra hükümlü ve tu- tukluların sorunlarını dinledi. Hükümlü ve tutuklular, Malatya İlinde açık ceza infaz kurumunun bulunmadığını, bu nedenle de açık ceza infaz kurumunu hak eden hükümlülerin uzak illere gitmek zorunda kaldıklarını, bunun da kendilerini ve ailelerini mağdur ettiğini ileterek Çalık’tan bu konuda yardım talebinde bulundular. MALTEPE 1 NO’LU L TİPİ’NDE HUKUK KLİNİĞİ PROJESİ Bolu’da futbol turnuvası Amatör Spor Kulüpleri Derneği tarafından 31.05.2011-05.07.2011 tarihleri arasında Bolu’da düzenlenen 6. Veteranlar Mehmet Erdoğan Futbol Turnuvasına, Bolu Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu da katıldı. Kurum personeli ve hükümlülerden oluşan Ceza İnfaz Kurumu futbol takımı 05.07.2011 tarihinde gerçekleştirilen ödül töreninde turnuvanın en centilmen takımı seçildi ve “centilmenlik” ödülüne layık görüldü. Takım oyuncularından hükümlü Alişan Hanoğlu’na da turnuvanın en centilmen sporcusu ödülü verildi. Ödülünü Dernek yöneticilerinin elinden alan hükümlü Alişan Hanoğlu, uzun süredir ceza infaz kurumunda bulunduğunu ve şimdiye kadar hiçbir şeyin kendisini bu kadar mutlu etmediğini belirterek, kendisini bu ödüle layık gören Amatör Spor Kulüpleri Derneği yöneticilerine ve Ceza İnfaz Kurumu idaresine teşekkür etti. Törende hazır bulunan Bolu Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdür Vekili Abdulllah Özgen de, centilmenlik ödülüne layık görülen Kurum futbol takımı oyuncularını ve turnuvanın en centilmen sporcusu seçilen hükümlüyü kutlayarak, oyunculara teşekkür etti. Maltepe 1 No’lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, Şubat - Haziran 2011 tarihleri arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi İdil Elveriş liderliğinde hukuk öğrencileri tarafından “Hukuk Kliniği Projesi” kapsamında hükümlü ve tutuklulara hukuk dersleri verildi. Projeyle kadın ve erkek tutuklu ve hükümlülere, anayasa ve temel haklar gibi konularda hukuki bilgiler verilirek, onların hukîki yönden güçlendirmesi amaçlanıyor. Söz konusu proje, Hukuk Fakültesi üç ve dördüncü sınıf öğrencilerinin aldığı bir ders olup, hocalarının denetiminde şimdiye değin İstanbul Beyoğlu ilçesinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı beş ilköğretim okulunun sekizinci sınıflarında ve Deniz Feneri Derneği çağrı merkezi personeliyle gerçekleştirildi. Yurtdışındaki örneklerine bakıldığında özellikle ABD’de söz konusu projenin hapishane ve tutukevlerinde de başarıyla uygulandığı görülüyor. Türkiye’de daha önce Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi, Ümraniye E Tipi ve Ümraniye T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında da uygulananan proje, Maltepe 1 No’lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda ise ilk defa gerçekleştirildi. Proje kapsamında; Hukukta Temel Kavramlar, Hukuk-Adalet, Anayasa ve Temel Haklar, Eşitlik, Suç ve Ceza, Sosyal Devlet, İnsan Haklarının Korunması, Mahkemeler ve Hukukçular, Günlük Yaşamda Hukuk, Kira Hukuku, Aile Hukuku, Kadına Karşı Şiddet, Nüfus-Veraset, Tüketici Hukuku, İş Hukuku, Engellilik, Yeşilkart, Sosyal Güvenlik gibi dersler verilirken, projenin son gününde farazi bir mahkeme hazırlanıp, projeye katılan hükümlü ve tutuklulara katılım sertifikaları verildi. Seslenis 15 Eylül 2011 Sayfa 7 Ceza infaz kurumlarından Somali’ye yardım eli Afrika’da yaşanan kuraklığın sebep olduğu açlık felaketiyle karşı karşıya kalan Somali’ye Türkiye duyarsız kalmadı. Ülke genelinde başlatılan yardım kampanyasına Türk Milleti büyük destek verdi. Kampanya kapsamında toplanan paranın miktarı gittikçe artarken, ceza infaz kurumu personeli ve hükümlü-tutuklular da Somali’ye yardım elini uzattı. Ceza infaz kurumlarında hüküm- lü ve tutuklular harçlıklarını bağışlayarak kampanyaya destek olurken, toplumun tüm kesiminin ortaya koyduğu yardım çabaları takdirle karşılanıyor. Ceza infaz kurumları personeli de Somali için bağışta bulunuyor. Kurumlardaki kampanyaya katılan kurum personeli, zor durumdaki Somali’ye yardım elini uzatmanın bir insanlık görevi olduğunu belirterek, harekete geçtiklerini ifade etti. İşte kampanya destek veren bazı ceza infaz kurumları ve toplanan yardım miktarı: - Ünye M Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu 2388 TL - Nevşehir E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 1330 TL - Sivas E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 2700 TL - Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 1410 TL - Muğla E Tipi Kapalı-Açık Ceza İnfaz Kurumu 1460 TL - Isparta E Tipi Kapalı-Açık Ceza İnfaz Kurumu 3461 TL Kızılcahamam’da konser coşkusu Kızılcahamam Belediyesi, Kızılcahamam Cumhuriyet Başsavcılığı ve Kızılcahamam Kapalı Ceza İnfaz Ku- rumu iş birliği ile Kızılcahamam Kültür Sanat ve Su Festivali günlerinde hükümlü ve tutuklular için moral konseri düzenlendi. Festivalin üçüncü günü Ceza İnfaz Kurumunda gerçekleştirilen konsere Kızılcahamam İlçe Kaymakamı Mustafa Çit, Belediye Başkanı Coşkun Ünal, Cumhuriyet Başsavcı Vekili Müslüm Canpolat, Garnizon Komutan Vekili Mustafa Hazırbulan, Milli Eğitim Müdürü Ekrem Demirtaş, infaz ve koruma memurları ile hükümlü ve tutuklular katıldı. Moral konserine Murat Yeni (maceracı) sunucu olarak katılırken, Sanatçı Gülşen Kutlu, Nazlı Kanaat ve Türk Tasavvuf Musiki üstadlarından Fazlı Çoban birbirinden güzel şarkılar, türküler ve ezgilerle muhteşem bir konser verdiler. Konser sırasında Sunucu Maceracı tarafından hükümlüler ve tutuklular arasında ses yarışmaları ve değişik eğlenceler düzenlendi. Konsere katkılarından dolayı sanatçılara hediyeler verildi. Silivri 6 No’lu L Tipi’nde futbol tenisi heyecanı Silivri 6 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, Futbol Tenisi Türkiye Platformu, İlçe Gençlik ve Spor Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu İstanbul İl Başkanlığı ve İ.B.B Spor A.Ş’nin katkılarıyla organize edilen Futbol Tenisi Turnuvası 06.07.2011 tarihinde yapılan final karşılaşması ile sona erdi. Ceza İnfaz Kurumu Kapalı Spor Salonunda gerçekleşen turnuvanın final karşılaşmasını; Silivri Kaymakamı Ahmet Mesut Demirkol, Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Usta, Silivri Belediye Başkan Yardımcısı Yılmaz Kandemir, Silivri Cumhuriyet Savcısı Mehmet Kurt, Silivri Emniyet Müdürü Ender Sevim, Büyükşehir Spor A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Serhat Karadağ, Türkiye Futbol Federasyonu İl Başkan Yardımcısı ve Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu (ASKF) Yönetim Kurulu Üyesi Yetkin Karakaş, TFF İl Başkan Yardımcısı Ufuk Tatar, Türkiye Futbol Tenisi Platformu Başkanı Orhan İçin, Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Amatör Spor Kulüpleri Başkanı Ali Düşmez, Futbol Tenisi Genç Milli Takım Anterönürü Halil Birsin, Silivri Gençlik ve Spor İlçe Müdürü Fikret Özdemir, ASKF Yönetim Kurulu Üyeleri Muharrem Eren, Tamer Cambaz ve Nursal Bilir, çok sayıda protokol üyesi, futbol tenisçileri, Silivri 6 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Necati Uyanık, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünde yer alan kurumları müdürleri, ikinci müdürleri, uzman personel, Kurum personeli ile birlikte müsabakalarda mücadele eden 54 takımdan toplam 275 oyuncu izledi. Eğitim ve iyileştirme faaliyetleri kapsamıda düzenlenen “Futbol Tenisi Turnuvasında” hükümlü ve tutuklular, hünerlerini gösterdi. Final karşılaşması protokolden büyük alkış aldı. Silivri Kaymakamı Ahmet Mesut Demirkol açılış konuşmasında “Yarınlarımızı emanet edeceğimiz geçlerimize, bu müsabaka, hepimize iyi bir örnek oldu. Özellikle Federasyon Başkanına bu ilgiyi gösterdiği için teşekkür etmek istiyorum. Kamu adına yapılan insan odaklı bu etkinliğin dalga dalga ileriye yayılmasını arzu ediyorum. Etkinliğimizin hayırlı olmasını diliyor ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Usta ise turnuvanın amacı ile ilgili bilgi vererek, “Tutuklu ve hükümlülerin özgüvenlerini kazanmış, kendisine ve çevresine duyarlı, sosyal ve manevi yönden toplumla uyumlu bireyler olmalarına yardımcı olmak, suç ortamından ve suç işlemeyi doğuran nedenlerden uzaklaşmış olarak topluma yeniden kazandırmak günümüz ceza infaz kurumlarının ortak misyonudur.” dedi. Usta, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Spor faaliyetleri kapsamında ise; kurumumuzda voleybol, basketbol, futbol, masa tenisi, badminton eğitimleri verilip, turnuvalar organize edildi. Yaklaşık 80 yıldır Türkiye’de oynanan futbol tenisi oynanıyor. Futbol Tenisi Platformunun desteği ile ceza infaz kurumlarında uygulamaya konulan bu sportif etkinliğe tutuklu ve hükümlüler içinden yoğun talep olmuş, 450 kişiye eğitim verilmiş, bunların içinden 270 sporcunun katılımı ile 54 takım üzerinden eleme usulü turnava düzenlenmiştir. Bu amaçla ilerleyen günlerde başka etkinlikler için işbirliği isteğimizi vurgular, Futbol Tenisi Platformuna ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor A.Ş yetkililerine bize sundukları destek için teşekkür ediyoruz.” dedi. Konuşmaların ardından hükümlülerden oluşan futbol tenisi takımlarının yaptıkları maçlar izleyenlerin nefeslerini kesti. Performanslarıyla protokolden ve izleyicilerden büyük alkış alan sporcular turnuva sonunda madalyalarını protokolün elinden aldı. Turnuvada 54 takımla 275 kişi mücadele etti Kurumdaki hükümlü ve tutuklulardan oluşan 54 takımın yaklaşık bir ay süren karşılaşmaları sonucu da yarı finale A-9, B-2, C-6 ve E- 4 takımları kaldı. Yarı finalde rakiplerini yenen C-6 ile B-2 takımları finale uzandı. Finalde karşı karşıya gelen C-6 ile B-2 karşılaşmasında ilk seti C-6 üstün bir oyun sonucu 11-7 kazandı. İkinci set büyük bir çekişme içinde geçti. Her iki takım son sayıya kadar başa baş mücadele etti. İkinci seti 11-9 kazanan taraf B-2 olunca karşılaşma 3. sete uzadı. Üçüncü set de çok çekişmeli ve zevkli geçti. Bu seti 11-8 kazanan C-6 mutlu sona ulaşarak 1 ay süren ve 54 takımla 275 kişinin mücadele ettiği turnuvada şampiyonluğunu ilan etti. Şampiyon takım kupasını Silivri Kaymakamı A. Mesut Demirkol’un elinden aldı. Karşılaşma sonrasında yapılan törende turnuvanın düzenlenmesine katkıda bulunan kurum ve kuruluşlar ile kişilere plâket takdim edildi. Final karşılaşması sonrası Futbol Tenisi Milli Takım oyuncuları ile turnuva şampiyonu C-6 takımı bir gösteri maçı yaptı. Karşılaşmanın başlama vuruşunu ise Silivri Kaymakamı Ahmet Mesut Demirkol ile Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Usta yaptı. İlgi ile izlenen gösteri maçı sonrası turnuvada mücadele eden 54 takımdaki 275 oyuncuya protokol tarafından madalya verildi. Sayfa 8 Seslenis 15 Eylül 2011 Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin, Ankara Personel Eğitim Merkezini ziyaret etti A dalet Bakanı Sadullah Ergin beraberindeki Müsteşar Yardımcısı Kenan Özdemir, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Sefa Mermerci, Kanunlar Genel Müdürü Yüksel Hız, Strateji Geliştirme Başkanı Akın Çakın, Teknik İşler Dairesi Başkanı Erdoğan Böcek ile bu birimlerde görevli olan genel müdür yardımcıları, daire başkanları ve tetkik hâkimleri ile Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Ankara Eğitim Merkezini ziyaret etti. Eğitim Merkezini gezerek, eğitim çalışmaları hakkında bilgi alan Bakan Ergin, daha sonra beraberindeki üst düzey Bakanlık yöneticileriyle bir toplantı yaptı. UNICEF heyeti’nce Ankara Çocuk Eğitimevine ziyaret gerçekleştirildi 14/09/2011 tarihinde Unicef Bölge Ofisi Çocuk Koruma Baş Danışmanı Jean Claude LEGRAND Ankara Çocuk Eğitimevini ziyaret etti. Ziyarette Daire Başkan Vehbi Kadri Kamer, Unicef Türkiye Temsilciliği Çocuk Koruma Programı Görevlisi Göktan Koçyıldırım hazır bulundu. UNICEF heyeti, illk olarak Çocuk Eğitiminin çeşitli bölümlerinde incelemelerde bulundu. Ziyaret sırasında Çocuk Eğitimevinde yapılan çalışmalar hakkında bilgi alan Legrand, kurumda uygulanan eğitim ve iyileştirme çalışmalarının son derece etkin bir şekilde devam ettiğini, ayrıca BİSİS olarak ifade edilen Bireyselleştirilmiş İyi- leştirme Sisteminin çocukların rehabilitasyonunda önemli bir yere sahip olduğunu ve iyi bir uygulama örneğinin olduğunu ifade ederek, bu tip uygulamaların başka ülkelerle de paylaşılabileceğini söyledi. Daire Başkanı Kamer, hükümlü çocuklar ile ilgili çalışmaların BİSİS kapsamında eğitim ve iyileştirme alanları ile sürdürüldüğü, bu iki çalışmanın birlikte yapıldığını, bu çalışmaların sosyal ve kültürel etkinlikler, sosyal sorumluluk projeleri ile desteklendiğini, amacın çocukların tekrar suç işlemelerinin önlenmesi, sorumluluk sahibi bireyler olarak topluma kazandırılmaları olduğunu ifade etti. 15 Eylül 2011 Seslenis Sayfa 9 Adalet Bakanı Ergin, ceza infaz kurumu personeli ile iftar yemeğinde buluştu A dalet Bakanı Sadullah Ergin, Ankara Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünün düzenlediği iftar yemeğinde ceza infaz kurumları personeli ile bir araya geldi. Bakan Ergin, yemekte yaptığı konuşmada; ceza infaz kurumları personelinin özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik çalışma içerisinde olduklarını ifade etti. Yemekte, ceza infaz kurumları personelinin sorunlarını içeren bilgi notu Bakan Ergin’e takdim edildi. 25 Ağustos 2011 tarihinde Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Şaşmaz Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen yemeğe; Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Sefa Mermerci, AB Genel Müdürü Ali Bilen, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünden Genel Müdür Yardımcıları Cengiz Güler ve Rasim İsa Bilgen, Daire Başkanları Vehbi Kadri Kamer, Burhanettin Eser ve Remzi Gemici, Kontrolörler Kurulu Başkanı Yusuf Kenan Çağlar, Tetkik Hakimleri Hakan Umut, Yılmaz Çiftçi, Faruk Sağlam, Adem Bayrak ve Fatih Güngör, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Ethem Kuriş, Sincan Cumhuriyet Başsavcısı Murat Gökçe, Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilleri Ahmet Berke, Nuri Yiğit ve Harun Kodalak, Ankara Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünde yer alan kurumların birinci müdür ve ikinci müdürleri ile çok sayıda personel katıldı. Genel Müdür Sefa Mermerci, yemekte yaptığı konuşmada; toplumun en sorunlu insanlarının kaldığı ceza infaz kurumlarında çalışmanın zorluklarına değinerek, personelin zor şartlar altında çalıştığını, ancak buna karşın özlük haklarının yetersiz olduğundan bahsetti. Genel Müdür Mermerci, Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin’in desteğiyle önümüzdeki dönemde yapılacak çalışmalarla bu sorunların çözüleceğini ümit ettiğini söyledi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, personele hitaben konuşmasında; ceza infaz kurumları personelin özlük haklarının iyileştirilmesini yönelik çalışmalarının devam ettiğini belirterek, bu konudaki düzenlemeleri içeren Dış Güvenlik Yasa Tasarının TBMM’de, önümüzdeki dönemde ele alınarak yasalaşması için gayret gösterdiklerini vurguladı. Bakan Ergin, şunları söyledi: “Bu akşam sizlerle olmaktan derin bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum. Genel Müdürümüz ifade ettiler; toplumdaki huzurun temini konusunda güvenlik güçlerimiz ne kadar önemli faaliyetler icra ediyor ise sosyal barışın devam ettirilmesi noktasında görünmez kahramanların başında infaz koruma memuru ve cezaevi çalışanlarımız geliyor. Dış Güvenlik Yasa Tasarısını yeniden hazırladık. Meclis açıldığında inşallah bu tasarıyla hem dış korumanın kademeli bir süreçle devri sağlanacak hem de infaz koruma memurlarının tümünün sorunlarını bu tasarı içerisinde kısmen de olsa düzeltecek, durumlarınızı daha iyi noktaya taşıyacak bir gayret içerisinde olacağız. Şu anki konumunuzdan daha iyi noktalara geleceksiniz inşallah. Bu yasama döneminde çıkacak olan yasa içerisinde sizlerin de daha rahat nefes alabileceği, huzur içerisinde çalışabileceği bir atmosfer oluşması için Genel Müdürlüğümüz yeni bir takım çalışmalar içerisinde. Kılık kıyafetle ilgili yeni bir çalışmaları var. Bununla beraber cezaevi idareleri ile yaptıkları çalışmaların sonucunda idari açıdan alınması gereken faklı önlemler konusunda gayret ediyorlar. Cezaevlerinin fiziki şartların iyileştirilmesi, hükümlü ve tutukluların uygun ortamlarda barındırılması ve ıslahına dönük, topluma kazandırılmasına dönük faaliyetlerin yanında burada hizmet veren yönetici arkadaşlarımızın, görev yapan infaz koruma memuru personelimizin de çalışma şartlarının, özlük haklarının daha iyi noktaya taşınması için önümüzdeki dönem inşallah bizleri, sizleri memnun edecek bir dönem olur diye temenni ediyorum.” İftar yemeğinde Ayaş Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Sabahattin Sevinç, ceza infaz kurumları personeli adına bir konuşma yaparak, personelin dilek ve temennilerini dile getirdi. Ankara-Sincan Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürü İsmail Olcar da ceza infaz kurumları personelinin sorunlarını içerin bilgi notunu Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e sundu. Seslenis Sayfa 10 15 Eylül 2011 Uluslararası Aba Güreşlerine Hatay Adaletspor damga vurdu Hatay’ın Anavatan’a katılışının 72.yıldönümü münasebetiyle her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen Antakya Festivali kapsamında bu yıl ikincisi düzenlenen “Uluslararası Aba Güreşi Dünya Şampiyonası”na güreşseverlerin ilgisi yoğun oldu. 23-24 Temmuz 2011 tarihlerinde Atatürk Stadyumunda düzenlenen turnuvaya Türkiye, Azerbeycan, Bulgaristan, Özbekistan, Rusya Dağıstan Cumhuriyeti, Afganistan, Türkmenistan ve Gürcistan’dan olmak üzere 8 ülkenin sporcuları ve Türkiye’nin Gaziantep, Osmaniye, Hatay, Kahramanmaraş ve Ankara gibi çeşitli illerinden sporcular katıldı. Şampiyonaya Hatay Adaletspor da lisanslı sporcularıyla katıldı. Şampiyonayı Protokol üyeleri, davetliler ve çok sayıda güreşsever izledi. Turnuva boyunca Antakya Belediyesi Mehter Takımı gösteriler sundu. Şampiyonada ayrıca kortej yürüyüşü ve protokol üyelerinin katılım gösterdiği halkı selâmlama yürüyüşü gerçekleştirildi. Turnuvanın güreş ağalığını işadamı Ali Aba üstlendi. Şampiyonada dereceye girenlere 74 adet altın ve çeşitli ödüller dağıtıldı. Şampiyonaya Hatay Adaletspor damgası Hatay Adaletspor, lisanslı sporcularıyla şampiyonada fırtına gibi esti. İki altın ve bir gümüş olmak üzere toplam üç madalya alan Adaletspor bu başarısıyla şampiyonaya damgasını vurdu. Şampiyonada 90 kğ’de Selahattin Karaca ve 80 kğ’de Özgür Kılıç Dünya 1’incisi olurken, Ağırda Aydın Bilgin Dünya 2’nciliğini elde etti. Adaletspor’un başarısı, Kulüp yöneticileri başta olmak üzere bütün adalet mensupları, sporcular ve yöneticileri mutlu etti. Bergama M Tipi’nde ‘engelsiz gelişim’ için el ele verildi Muş E Tipi’nde Kur’an-ı Kerim Okuma Kursu belgeri törenle verildi Muş E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, hükümlü ve tutuklulara yönelik olarak, Muş İl Müftülüğü ile ortaklaşa düzenlenen Kur’an-ı Kerimi Tecvitli Okuma Kursunu başarı ile tamamlayan hükümlü ve tutuklular için tören düzenlendi. Törende kursiyerler tarafından Kur’an-ı Kerim’i tecvitli okuma dinletisi yapıldı. Program sonunda kursu başarı ile tamamlayan kursiyerlere belgeleri Vaiz Abdulhak Akpolat tarafından verildi. Malatya E Tipi’nde sigarayı bırakma programı Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, hükümlüler, tutuklular ve personele yönelik olarak Sigarayı Bırakma Tedavisi Destek Programı kapsamında bir konferans gerçekleştirdi. 19.07.2011 tarihindeki konferansta konuşan İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Süleyman Savaş Hacıevliyaoğlu, sigaranın vücudumuza verdiği tahribatları anlatırken, başta kanser olmak üzere, gastrit, ülser, reflü, mide ve yemek borusu, beyin ve kalp damar tıkanıklığı, kalp krizi ve tansiyon hastalıklarına neden olduğuna dikkat çekerek, sigarayı bırakmak isteyenlere İnönü Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde yardımcı olunacağını dile getirdi. Bergama M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlü ve tutuklu çocukların topluma yeniden kazandırılması, kurumda kaldıkları süreyi en iyi şekilde değerlendirerek yapıcı, üretken ve sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmelerine yönelik olarak Türkiye Görme Özürlüler Derneği ile oluşturulan "Engelli Dayanışması ile Engelsiz Gelişim Projesi" Sabancı Vakfı toplumsal gelişim hibe programı çerçevesinde 179 proje arasında ilk 9'a girerek desteklenmeye hak kazandı. Görme engelli çocuklarla tutuklu çocuklardan oluşan iki engelli grubu bir araya getirecek olan projeye Kültür Bakanlığı İzmir Devlet Tiyatrosu da destek verdi. Sabancı Vakfı’nın maddi desteğiyle Kurumda okuma kabini ve kayıt stüdyosu oluşturulurken, İzmir Devlet Tiyatrosu sanatçıları da seçilen tutuklu çocuklara akıcı okuma ve diksiyon eğitimi verdi. Kayıt işlemini gerçekleştirmek üzere personel ve çocuk tutuklulara teknik bilgiler öğretildi. Dernek yöneticileri ve Kurum yetkilileri tarafından ortak çalışma ile belirlenen Türk ve Dünya klasikleri ile kişisel gelişim konulu 50 kitap belli aralıklarla okutulup cd'lere kaydedildikten sonra 12-18 yaş arası görme engelli çocukların hizmetine sunulacak. Projeyle Ceza İnfaz Kurumundaki gönüllü gençlerin görme özürlülerin yaşamına renk vermeleri, bu sayede hem görme özürlü gençlerin okuyabilecekleri kitap sayısının artması, hem de tutuklu çocukların okuma alışkanlığı kazanarak yaşama olumlu bakmaları hedefleniyor. Silivri 3 No’lu L Tipi’nde ‘Mavi Kapak Kampanyası’ Silivri 3 Numaralı L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda personel, hükümlüler ve tutuklular Silivri Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü ile Silivri Kent Konseyi Gençlik Meclisinin fiziksel engelli bireylerin tekerlekli sandalye ihtiyacını karşılanması ve doğanın korunmasına yönelik olarak başlatılan “Mavi Kapak” kampanyasına destek verdi. Doğada 1000 yıl süre ile çözünemeyen mavi kapakların geri dönüşümünü hedefleyen bu proje kapsamında, Kurumda İnfaz ve Koruma Memuru Haydar Bıyık’in öncülüğün- de, hükümlü ve tutukluların duyarlılığı ile yaklaşık 2.000 adet (250 kg) kapak toplanarak, karşılığında Silivri Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğünden bir adet tekerlekli sandelye teslim alındı. Bu faaliyet kapsamında hükümlü ve tutukluların sosyal sorumluluk projelerine olan ilgisi ve desteğiyle özveriyle yapılan çalışma sonucunda kısa sürede kampanya tamamlandı. Alınan tekerlekli sandalye Kurum bünyesinde barındırılan özürlü hükümlü ve tutukluların hizmetine sunuldu. Seslenis 15 Eylül 2011 Sayfa 11 Nazilli’de öğrencilere ‘Sporla Yaşa’m desteği Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığı ile Nazilli Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünün “Sporla Yaşa” başlığı ile yürüttüğü proje kapsamındaki çalışmaları devam ediyor. Nazilli Cumhuriyet Başsavcısı Doğan Kaya koordinatörlüğünde Nazilli Denetimli Serbestlik Şube Müdürü Özgür Bozat, Adnan Menderes Üniversitesi BESYO Bölüm Başkanı Dç. Dr. Reşat Kartal ve Nazilli Halk Eğitim Merkezi Müdürü Muhlis Sönmez’in yürütücülüğünü üstlendiği proje kapsamında 64’ü kız öğrenci olmak üzere Nazilli ilçesinde bulunan okullardan rehber öğretmenler vasıtası ile tespit edilen toplam 294 öğrenci değişik spor dallarında eğitim görüyorlar. Proje kapsamında spor eğitimlerinin yanı sıra bu çocukların sosyal gelişimlerine katkı sağlanması hedeflenmekte ve çocukların topluma entegre olmasına yardımcı olacak alternatif ortam hazırlanarak psikolojik, sosyal, kültürel ve kişisel gelişimleri açısından ihtiyaç duydukları alanlarda resmi kurumlar ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte eğitici ve öğretici faaliyetler düzenlenmektedir. Yine projede dikkat çeken diğer un- sur ise aile izinleri alınan ve sağlık kontrolleri yapılarak projeye dahil edilen her bir kursiyer çocuğun kişisel özellikleri, aile ortamları, öğrenme ihtiyaçları belirlenerek bireysel gelişimlerinin esas alınması ve toplum içinde yaşama, kurallara uyma, işbirliğine dayalı öğrenme, probleme dayalı öğrenme, gurup çalışmaları gibi stratejilere yer verilmesidir. 24 Temmuz 2011 tarihinde ilk periyodu tamamlanan proje kapsamında kursa katılan çocuklardan aileleri tarafından Bursa İşkur İl Müdürlüğüyle iş birliği protokolü imzalandı Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı Koruma Kurulu Başkanlığı’nın Mart ayı toplantısında aldığı karar gereğince, Bursa Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Mü- Çorum’da ‘bilgisayar işletmenliği’ sertifikaları verildi Çorum Cumhuriyet Başsavcılığı Koruma Kurulunun onayı ile Çorum İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Çorum İşKur İl Müdürlüğü işbirliğinde Çorum Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğünce eski hükümlülere ve mahkemelerce haklarında denetimli serbestlik hükmü verilenler için bilgisayar işletmenliği eğitimi gerçekleştirilmesi amacıyla oluşturulan bilgisayar sınıfısında açılan kursu başarıyla tamamlayan 7 kursiyere belgeleri verildi. İşkur’un desteğiyle Çorum Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan bilgisayar sınıfındaki kursa toplam 10 kursiyer katıldı. 06.06.2011-19/07/2011 tarihleri arasında düzenlenen toplam 160 saatlik bilgisayar işletmenliği kursunda başarılı olan 7 kursiyere İl Milli Eğitim Müdürlüğünce onaylı bilgisayar işletmenliği sertifikaları Çorum Koruma Kurulunun 13.09.2011 tarihli toplantısında dağıtıldı. Ayrıca kurs öğretmenine de katkılarından dolayı Çorum Koruma Kurulu Başkanı Cumhuriyet Savcısı Osman İsmailoğulları tarafından teşekkür belgesi verildi. dürlüğü, Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı, Bursa İş-Kur Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğinde 12 eski hükümlünün meslek edinmelerini sağlamak amacıyla kaynakçılık kursu açılması için proje oluşturuldu. İş Kurumu Genel Müdürlüğü’nce onaylanan proje kapsamında 3 Ekim 2011 tarihinde başlayacak olan kaynakçılık kursu için 23.08.2011 tarihinde Bursa Cumhuriyet Başsavcı Vekili ve Koruma Kurulu Başkanı Cihad Koçak ile Bursa İşKur Müdürü Kasım Tilki arasında İşbirliği Protokolü imzalandı. Protokolü imzalayan Koruma Kurulu Başkanı Cihad Koçak 23.421.12 TL maliyetli 210 saatlik ( 35 iş günü devam edecek) kurs ile eski hükümlülerin iş bulma olanakları sağlanacağı ve böylelikle Koruma Kurulunun belirlediği hedeflere ulaşılması konusunda önemli bir adım atıldığını ifade etti. Bursa İş-Kur Müdürü Kasım Tilki ise bu tür projelere her zaman destek vermeyi görev edindiklerini dile getirdi. izin verilen 50 kursiyer, sosyal gelişimlerine katkı sağlamak amacıyla Eceabat Kaymakamlığının ev sahipliği yapacağı 2 günlük Çanakkale gezisine gönderildi. Nazilli Halk Eğitim Merkezinin bahçesinde toplanan öğrenciler Nazilli Cumhuriyet Başsavcısı Doğan Kaya, Nazilli Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürü Özgür Bozat, Adnan Menderes Üniversitesi BESYO Bölüm Başkanı Reşat Kartal, Nazilli Halk Eğitim Merkezi Müdürü Muhlis Sönmez, Nazilli Emniyet Müdürü Atıf Şahin ve çocukların aileleri tarafından uğurlandı. Uğurlama sırasında çocukların ve ailelerin mutluluğu gözlerden kaçmadı. Proje kapsamında Nazilli Kaymakamlığı, Nazilli Belediye Başkanlığı, Nazilli Ticaret Odası Başkanlığı ve birçok kamu kurumu ile sivil toplum kuruluşu bir arada çalışması, kurumlar arası işbirliği konusunda örnek oldu. Hem içeriği, hem uygulanışı, hem de kurumlar arası iletişim ve iş birliği yönüyle dikkat çeken proje çalışmalarının ikinci periyodunun en az iki kat fazla öğrenciyle devam etmesi yönünde çalışmalar devam ediyor. Trabzon’da eski hükümlüye ‘hayvan besiciliği’ desteği Yomra ilçesinde ikamet eden eski hükümlü H.A. besi hayvancılığı yapmak üzere kendi imkanlarıyla çalışma içerisinde bulunmuş ve amacına ulaşmak için Trabzon Koruma Kurulu Başkanlığına projesine katkı sağlanması için başvuruda bulundu.. Eski hükümlünün talebine istinaden gerekli girişimlerde bulunarak Yomra Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığından 2.000 TL ödenek tahsil edildi. Ayrıca hükümlüye tutar miktarı bir adet besi hayvanı alındı. Yine kurul başkanlğı tarafından hayvanların barınakların yapımında kullanılmak üzere Aşkale Çimento Sanayii T.A.Ş Trabzon şubesiyle işbirliğine gidilerek bedelsiz 50 torba çimento alımı sağlandı. Alınan çimentolar Trabzon belediyesinden tahsis edilen hizmet aracıyla eski hükümlünün ikametgahında hükümlüye teslim edildi. İhtiyaç sahibi öğrencilere SODES kapsamında destek Siverek Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi ile Koruma Kurulu Başkanlığı tarafından dezavantajlı çocuklar veya gençler olarak tabir edilen risk altındaki çocuklar, suç mağduru çocuklar, suça sürüklenen çocuklar, eski hükümlü ve kenar mahallelerde oturan yoksul aile çocuklarına SODES Projesi kapsamında eğitim desteğinde bulunuldu. Devlet Planlama Teşkilatı tarafından 2010 yılı Sosyal Destek Programları çerçevesinde onaylanan “Üniversiteli Olmaya Aday Yoksul Gençler“ isimli proje kapsamında YGS-LYS’den 75, SBS’den 25 öğrencinin ücretsiz olarak dershaneye gitmesi sağlandı. Bu kapsamda YGS-LYS sonucunda 22 öğ- renci fakülteyi, 7 öğrenci Meslek Yüksek Okulunu, SBS sonucunda ise 3 öğrenci fen lisesini, 5 öğrenci öğretmen lisesini, 10 öğrenci Anadolu lisesini, 5 öğrenci sağlık meslek lisesini kazandı. Seslenis Sayfa 12 İŞYURDU FAALİYETLERİNDE ESAS ALINAN MEVZUAT HÜKÜMLERİ (2) İŞYURTLARININ İHALE KANUNLARI KARŞISINDAKİ DURUMU NEDİR ? İşyurtları kurumu ve işyurtlarının ihale işlemleriyle ilgili açıklamada bulunurken 01/01/2003 tarihinin öncesi ve sonrasının mutlaka bilinmesi gerekir. 01/01/2003 tarihi öncesi uygulama 09/08/1997 tarih ve 23075 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 4301 sayılı Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumunun Kuruluş ve İdaresine İlişkin Kanun’un 10 uncu maddesinde “İşyurtları Kurumu, … 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa … tabi değildir.” hükmü yer almaktadır. Ayrıca; Aynı Kanun’un 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtildiği üzere, muhasebe ve ihaleye dair usul ve esasların, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde çıkarılacak yönetmeliklerde gösterileceği ifade edilmiştir. Nitekim; 4301 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na tabi olmayan işyurtlarının, ihale işlemlerine ait usul ve esaslarının belirlenmesi için Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu ve İşyurtlarının İdare, Muhasebe ve İhale Yönetmeliği hazırlanmış, 27/03/1998 tarih ve 23299 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten itibaren 01/01/2003 tarihine kadar her türlü ihale işlemleri bu Yönetmelik hükümlerine göre yerine getirilmiştir. Ancak; 22 Ocak 2002 tarih ve 24648 sayılı Resmi gazete’de yayınlanan 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 69 uncu maddesinde belirtilen “Bu Kanun’un 53 üncü maddesi ile geçici 1 ve geçici 5 inci maddeleri yayımı tarihinde, diğer maddeleri 1.1.2003 tarihinde yürürlüğe girer.” hükmü uyarınca, 4734 sayılı Kanun’un 01/01/2003 tarihi itibariyle yürürlüğe girmesi üzerine işyurtlarında yeni bir dönem olan ve aşağıda açıklanan 01/01/2003 sonrası dönem başlamıştır. 01/01/2003 tarihi sonrası uygulama 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Kapsam” başlıklı 2 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Aşağıda belirtilen idarelerin kullanımında bulunan her türlü kaynaktan karşılanan mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin ihaleleri bu Kanun hükümlerine göre yürütülür:” hükmüne yer verilerek; mal alımlarının, hizmet alımlarının ve yapım işlerinin 4734 sayılı Kanun kapsamında olduğunu belirtmiştir. Ayrıca; Aynı Kanun’un “Uygulanmayacak hükümler” başlıklı 68 inci maddesinin (a) ve (b) fıkralarında; “a) Bu Kanun kapsamında yer alan işlerin ihalelerinde 8.9.1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri uygulanmaz.” b) Diğer kanunların 8.9.1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunundan muafiyet tanıyan hükümleri ile bu Kanuna uymayan hükümleri uygulanmaz.” . Hükmüne yer verildiği görülmektedir. Bu düzenlemelerden anlaşılması gerekenin, mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinin ihalelerinin 4734 sayılı kanun hükümlerine tabi olduğu ve diğer kanunlarda muafiyet tanıyan hükümlerin uygulanamayacağının bilinmesidir. Buna göre; 4734 sayılı Kanun ile birlikte, işyurtları da ihale mevzuatında değişikliğe gitmiş ve 27/03/1998 tarih ve 23299 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu ve İşyurtlarının İdare, Muhasebe ve İhale Yönetmeliği’ni de yürürlükten kaldıran, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu ve İşyurtlarının İdare ve İhale Yönetmeliği’ni 27/12/2005 tarih ve 26036 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Sonuç olarak, mevcut uygulamayı ortaya koyacak olursak; Mal ve hizmet alımları ile yapım işlerine ait ihalelerin, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre, Satım, kiraya verme, trampa ve gelir sağlayıcı nitelikteki işlere ait ihalelerin, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu ve İşyurtlarının İdare ve İhale Yönetmeliği’nin 44 üncü maddesinin (b) fıkrası uyarınca, Döner Sermayeli Kuruluşlar İhale Yönetmeliği hükümlerine göre, Yerine getirildiğini görmekteyiz. İŞYURTLARINDA SİGORTA UYGULAMALARI NASIL YAPILMAKTADIR ? 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının ( a ) bendinde; “Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular hakkında, iş kazası ve meslek hastalığı ile analık sigortası uygulanır ve bunlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar.” hükmü yer almaktadır. Yukarıdaki bentte geçen, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular ifadesinde yer alan, “bünyesinde” sözcüğü, sadece kapalı bir mekân içinde sürdürülen faaliyetleri değil, bir kurum yapısı içindeki faaliyetleri vurgulamaktadır. Bu kurumun çalışma yerleri, cezaevi içerisinde bulunacağı gibi, yine bu kurum bünyesinde yer almak şartıyla, cezaevi dışındaki çalışma yerlerini de kapsayacağı unutulmamalıdır. Buna göre; İşyurtları bünyesinde çalıştırılan hükümlü ve tutukluların, aynı Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen; “Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar” kapsamında kabul edilerek sigortalı sayılacağı belirtilmektedir. Aynı Kanun’un 12 nci maddesinin beşinci fıkrasında ise; işveren ile işveren vekilinin kimler olduğu ifade edilmiştir. “Ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde 15 Eylül 2011 Yusuf Kenan ÇAĞLAR Kontrolörler Kurulu Başkanı çalıştırılan hükümlü ve tutukluların işvereni, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, işveren vekilleri ise Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumunun sorumlu müdür ve amirleridir.”. Burada bir hususun önemle vurgulamasında fayda görülmektedir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Genel sağlık sigortalısı sayılanlar” başlıklı 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin 1 numaralı alt bendinde; 4 üncü maddenin birinci fıkrasının, (a) ve (c) bentleri gereğince sigortalı sayılan kişilerin genel sağlık sigortalısı sayılacağı belirtilmiştir. Bu nedenle; İşyurtları bünyesinde çalıştırılan hükümlü ve tutukluların da 5510 sayılı Kanunu’nun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca bu kapsamda bulunması nedeniyle genel sağlık sigortalısı sayılması Kanun gereğidir. Ancak; Aynı madde olan 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasında; “…ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde bulunan hükümlü ve tutuklular … genel sağlık sigortalısı ve genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayılmazlar.” hükmüne yer verildiği görülmektedir. Bu durum, aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin 1 numaralı alt bendi ile üçüncü fıkrası arasında bir çelişki gibi algılanmakta ise de her hangi bir çelişki söz konusu olmayıp, birinci fıkradaki düzenleme işyurtlarında çalışan hükümlü ve tutuklularla ilgiliyken, üçüncü fıkradaki düzenleme ceza infaz kurumlarında kalmakta olan ve işyurtlarında çalıştırılmayan hükümlü ve tutuklularla ilgili olmasından kaynaklanmaktadır. Kanun’da yer alan bu düzenlemenin yorumlanması sırasında bu farklılığın mutlaka dikkate alınması ve buna göre işlem yapılmasında, hükümlü ve tutuklular bakımından yarar bulunmaktadır. Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumunda ‘etkili iletişim’ semineri verildi A nkara Açık Ceza İnfaz Kurumunda, İlköğretim Haftası ve 2011-2012 Eğitim Öğretim Yılının açılışı münasebetiyle program gerçekleştirildi. Program kapsamında Yükseliş Kişisel Gelişim Merkezinden Kişisel Gelişim Uzmanı Adem Karafilik tarafından “Etkili İletişim Becerileri” konulu konferans verildi. 08 Eylül 2011 tarihinde Kurumun Çok Amaçlı Kültür Salonunda gerçekleştirilen konferansta Kişisel Gelişim Uzmanı Adem Karafilik, eğitimin önemine değinerek konuşmasına başladı. Eğitimin her engeli aşacağını anlatan Adem Karafilik, “Bir şeyi gerçekten yapmak isteyen mutlaka bir yol bulur, yapmak istemeyense mazeret bulur.” dedi. Karafilik, etkin okuma, anlama ve kavrama, okuma hızını artırma, dikkat ve konsantrasyon gelişimi konularında bilgiler vererek, başarının çok çalışmayla değil, etkili çalışmayla elde edileceğine dikkat çekti. Seslenis 15 Eylül 2011 Ali Suat ERTOSUN Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Üyesi ADINI UMUT KOYDUM Yıl 1970’di. Olaylı yıllardı. Türkiye sağ ve sol diye ikiye bölünmüştü. Devamlı öğrenci olayları oluyor, okullar ve yurtlar basılıyor, birçok kişi gözaltına alınıyor ve bazıları tutuklanıyordu. Üniversiteye o yıl başlayan Cihat, Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesinde okuyor; olaylara karışmamaya, küçük bir kentten geldiğinden büyük şehre alışmaya ve burayı tanımaya çalışıyordu. O yıllarda Kızılay, Ankara’nın en önemli yerlerinden biriydi. En çok dikkatini çeken büyük mağazalardan birindeki yürüyen merdivenlerdi. Ne zaman Kızılay’a gitse, o mağazaya gidiyor ve merdivenlere biniyordu. Acemi eğitimini tamamladıktan sonra iznini kullanan ve Kars’taki birliğine katılmak için Manisa’dan gelen, altı-yedi saatlik zamanı olan bir akrabasını gezdiriyordu. Onu da o mağazaya ve yürüyen merdivenlere götürmüş, çocuklar gibi binip inerek, orada zaman geçirmişlerdi. O gün mağazada çalışan bir bayan dikkatini çekmişti. Kendi hâlinde, hüzünlü bakışları olan, minyon tipli birisiydi ve çok güzeldi. Yakınını uğurladıktan sonra yine o mağazaya gelmiş ve bayanı tekrar görmüştü. Sonraki günlerde de fırsat buldukça mağazaya uğramış, uzaktan da olsa bayana bakmıştı. Bayan, sanki onu çekiyordu. Tanışmak istiyor, ancak utangaçlığını yenemediğinden yanına yaklaşamıyordu. O bayan, düşüncelerini kemirir, zamanının tamamını alır olmuştu. Aklından atmak istiyor, atamıyor, hiç tanımadığı hâlde onunla ilgili geleceğe yönelik tasarımlar kuruyordu. Aylarca süren geliş gidişleri sırasında adının İnci olduğunu öğrenmiş, İnci de onu fark etmişti. İnci’nin beraber çalıştığı bir arkadaşı da anlamlı bakışlarıyla her şeyin farkında olduğunu ima eder gibiydi. Bir gün cesaretini toplamış, mağazanın kapanış saatine kadar beklemiş, işten çıkan İnci’yi takip ederek evini öğrenmişti. Mamak’ta küçük bir gecekonduda oturuyordu. Bir hafta sonra yine bir iş çıkışı yanına yaklaşmış, yaptığı arkadaşlık teklifini İnci duymazlıktan gelmişti. Başarısız üç denemesinden sonra, geliş gidişleri sırasında arkadaş olduğu aynı yerde çalışan Yunus’un yardımı ile tanışmaya muvaffak olmuş, arkadaşlığını sürdürerek ilerletmişti. Aslında İnci de ona ilgisiz değildi. Kısa zaman içerisinde birbirlerine ısınmışlar ve kaynaşmışlardı. İnci, liseden terkti. Annesinin ölümünden sonra okulunu bırakmış, babasının yeniden evlenmesi üzerine, analığı ile geçinemediğinden, önüne ilk çıkanla evlenip kısa süre içerisinde boşanmış, bir yıl sonra yaptığı ikinci evliliği de başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Çocuğu yoktu. Tek başına yaşıyor, onunla sadece evli olan ablası ilgileniyordu. İşi devamlı değildi. Sık sık işten çıkarılıyor, iş bulduğunda çalışıyordu. İnci, Cihat’tan altı yaş büyüktü. Cihat, ne zaman duygularından bahsedecek olsa; İnci, sözünü keser “Biz arkadaşız” der ve konuyu kapatırdı. * * * 1971 yılında 12 Mart darbesi olmuş, sıkıyönetim ilan edilmişti. Üniversiteler ve yurtlar basılıyor, aslı olan ya da olmayan ihbarlarla öğrenciler göz altına alınıyor, bazıları da tutuklanıyordu. Bu arada kaldığı yurt kapatıldığından, barınacak yer buluncaya kadar Cihat, İnci’nin evinde kalmış, bu süreç içerisinde birbirlerinden hoşlanmaya başlamışlardı. Okulda sağ ve sol gruplar arasında çıkan kavgadan sonra imzasız bir ihbar mektubu üzerine göz altına alınıp, bilahare tutuklu kaldığı kırk günlük sürede de İnci, Cihat’ın kurtulması için yardımcı olmuş, elinden geleni yapmıştı. Birbirlerini seviyorlar, beraberlikleri bitsin istemiyorlardı. Cihat, hiçbir şey düşünmüyor, ilk aşkı İnci’yi deli gibi seviyor; İnci ise, birlikteliklerinin bir rüya olduğunu, bunun er geç biteceğini düşünüyordu. Cihat’ın “Okulum bitince evleniriz” şeklindeki sözlerine, “Bizim bir araya gelmemiz imkânsız, ben senden yaşça büyüğüm, geçmişimde iki evlilik var, senin geleceğini karartmak istemem” diye karşı çıkıyordu. Okulunu bitiren Cihat’ın yaptığı evlenme teklifini, “Bu evlilik yürümez” diye ret etmiş, bunun üzerine ayrılmışlardı. Daha sonra Cihat, defalarca İnci’yi aramış, geçmişte birlikte çalıştığı Yunus’a sormuş, ancak izini bulamamıştı. * * * Aradan 10 yıl geçmişti. Kaymakam olan Cihat’ın iki kızı olmuştu. Mutlu bir evliliği vardı. Geçmişte İnci ile olan arkadaşlığı, arada sırada anımsadığı, burnunu sızlatan hoş bir anı olarak kalmıştı. * * * Cihat, o gün makamına yarım saat geç git- mişti. Odasına girdiğinde postanın geldiğini ve masasının üzerine konulduğunu görmüştü. Bir mektup şahsına gelmişti. Üzerinde gönderen olarak Necla Pala Kaşıkçı ismi vardı. Aklına birden İnci geldi. İnci’nin ablasının adı Necla, baba soyadları da Kaşıkçı idi. O mektubu ayırdı. Gelen resmî postayı açıp havale ettikten sonra ayırdığı zarfı açtı. Zarfın içinde bir mektup ve başka bir zarf daha vardı. Mektup düşündüğü gibi İnci’nin ablası Necla’dan geliyordu. Mektupta, İnci’nin öldüğünü, son isteğine uyarak yazdığı mektubun zarfta olduğunu ve gönderdiğini yazıyordu. Cihat’ın gözleri yaşarmıştı. Bir ara kendinden geçmiş, odasına giren hizmetlinin “Efendim, içecek bir şey ister misiniz?” sözleri üzerine kendine gelmişti. İstemediğini, içeriye kimseyi almamalarını söyleyip, ikinci zarfı açmıştı. Mektup “Sevgili Cihat” diye başlıyor ve devamında da; “Bu mektubu sana yazıp yazmamayı uzun süre düşündüm. Sonunda hem sana hem de oğlumuza haksızlık olmasın diye yazmaya karar verdim. Senden ayrıldıktan sonra önce evimi ve işyerimi değiştirdim. Beni aradığında bulmanı istemiyordum. Bu arada hamile olduğumu öğrenmiştim. Önce çocuğu aldırmak istedim. Ancak bilahare bu kararımdan vazgeçtim. Bu çocuk benim son şansımdı. Beni yaşama bağlayacaktı. Ablam da beni destekleyince doğurdum. Çocuğumuz erkekti. Sen hep gelecek güzel günlerden bahsederdin. Bu yüzden adını ‘Umut’ koydum. Kendi hanemde nüfusa kayıt ettirirken de babası olarak senin adını yazdırdım. Şu anda ilkokul üçüncü sınıfa gidiyor. Çok iyi ve akıllı bir çocuk. Ablam, eşini trafik kazasında kaybedince bizimle oturmaya başladı. Çocuğu olmamıştı. Ben çalıştım. Ablam Umut’u büyüttü. İkisi çok iyi anlaşıyorlar. Seni hep sevdim. Senden ayrılmak istememin nedeni, senin yolunu kesmemekti. Senin kariyerinde kendimi bir engel olarak gördüm. Yaptığım, sevgimi denetim altında tutmaktı. Aslında denetim altına alınması gereken nefret, kızgınlık ve şiddet iken; ben sevgimi dizginlemiştim. Pişman mıyım? Değilim. Sen benim son erkeğimdin. İki kötü evlilikten sonra mutluluğu sende bulmuştum. Biliyorum ki ben, senin ilk aşkındım. İlk cinselliğini, belli etmek istemesen de benimle yaşamıştın. Seninle tanışmamdaki o mahcup hâlini hiç unutmadım. O Sayfa 13 kadar temiz ve saftın ki. Sen benim delikanlım ve kahramanımdın. Gözaltına alınmana ve sonra da tutuklanmana çok üzülmüştüm. Ancak senin dik ve vakur duruşun aklımdan hiç çıkmadı. Gözün karaydı. Ülkeni çok seviyordun. Tutukluluğunun kısa sürmesine ve sonunda da beraat etmene çok sevinmiştim. Geleceğini etkilemeyecekti. Ben de boş durmadım. Önce akşam lisesini, sonra da Açık Öğretim Fakültesi İktisat Bölümünü bitirdim. Devamlı bir işim olmasa da sigortada on yılı doldurdum. Umut’a yetim maaşı bağlanacak. Ablamın da eşinden kalan dul maaşı var. İdare edebileceklerini düşünüyorum. Seni izlemeye çalıştım. Kaymakam olduğunu ve evlendiğini öğrendim. Başarılarınla öğündüm. Altı ay önce pankreas kanseri olduğumu öğrendim. Umutsuz olsam da tedavimi sürdürdüm. Doktorlarım yaşayacağımı söyleseler de ömrümün sonuna geldiğimi hissediyorum. Ne yapalım buraya kadarmış! Tek düşüncem, oğlumuz Umut. Ona sahip çıkacağını biliyorum. Hastalığım olmasaydı, bu durumu sana ve oğlumuza daha sonra açıklamayı düşünüyordum. Umut, şu anda babasının kim olduğunu bilmiyor. Bilen, sadece ablam. Geleceğini ve aileni etkileyecekse, oğlumuzu tanımayabilirsin. Dört yıla yakın süren beraberliğimiz, benim en güzel günlerim oldu. İsteyerek olmasa da bana bir çocuk verdin ve yaşama bağladın. Şen kal, esen kal, mutlu ol. Oğlumuzu unutma.” diye yazıyordu. Cihat, mektubu bir daha okuduktan sonra, toplayıp cebine koydu. Düşünmeden kararını verdi. Durumu eşine anlatacak, tepkisi ne olursa olsun oğluna sahip çıkacaktı. Telefon açıp il valisinden Ankara’ya gitmek için izin istedi. GÜZEL SÖZLER İnsan yüzlü pek çok şeytan var, her ele el vermemek gerek. Mevlânâ En insani davranış, bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemektir. Nietzsche İnsanlar diliyle değil, yaptığı işlerle konuşmalıdır. Stehr İnsanlar başaklara benzerler. İçleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler. Montaigne Şanlıurfa’da öykü yarışması ödülleri verildi Seslenis Yıl: 10 Sayı: 114 15 Eylül 2011 YAYIN KURULU Cengiz GÜLER Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı (Yayın Kurulu Başkanı) V. Kadri KAMER Eğitimden Sorumlu Daire Başkanı Fahrettin KIRBIYIK Tetkik Hâkimi Tülay ÇELEBİ Şube Md. (Psikolog) Habil KANOĞLU Şube Md. (Psikolog) Özlem ŞAHİNKOL Şube Md. (Sos. Hiz. Uzm.) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Yayın Koordinatörü Recai YILDIZ Naci BİLMEZ Öğretmen Öğretmen Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Adına Sahibi Ali Turan KARADAĞ Kurum Müdürü Dizgi: Hasan KORKMAZ - İsa KİBAROĞLU Baskı: Şeref KARAAĞAÇ - İsmail NERGİZ Montaj: Zafer KARAKAYA İdare Yeri: Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu İstanbul Yolu 15. Km Hava Müzesi Karşısı Şaşmaz Ankara Tel: (0312) 278 76 10 Faks: 278 25 68 Baskı: Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Matbaası Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın Basım Tarihi: 15 Eylül 2011 www.cte-seslenis.adalet.gov.tr Şanlıurfa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, hükümlü tutuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak, daha çok kitap okumaya teşvik etmek amacıyla ödüllü öykü yarışması düzenlendi. 9 hükümlü ve tutuklunun katıldığı yarışmada dereceye girenlere ödülleri törenle verildi. Yarışmaya katılan 9 öykünün tamamının çok etkileyici ve güzel olması nedeniyle derecelendirmede zorlanan jüri üyeleri bir öyküde duygulu anlar yaşadılar. O öykü hükümlü M.Y.ye ait idi. M.Y. Ceza İnfaz Kurumuna geldiğinde okuryar değildi. M.Y. Kurumda 1. ve 2. Kademe Okuma Yazma Kursu devam ederek, Okuryazarlık Belgesini aldıktan sonra öykü yarışması için ilk öyküsünü yazdı. Törene Kurum Müdürü Akif Bakal, Kurum İkinci Müdürü Ahmet Demir, Ali Özceviz, Kurum Sosyal Hizmet Uzmanı Aşir Kayabaşı, Kurum Öğretmenleri Hikmet Demir, Habib Toprakcı, Kurum Psikologu Oğuzhan Gökçe, Kurum personeli ile ödül alan hükümlü ve tutuklular katıldı. Törende bir konuşma yapan Kurum Müdürü Akif Bakal, böyle bir yarışmayı özellikle kitap sevgisini artırmak ve ki- tap okuma alışkanlığı edindirmek, öykü yazmayı özendirmek ve teşvik etmek için düzenlediklerini, bu kapsamda yarışmaya katılan öykülerin kalitesi ile bu amaçlarına yaklaştıklarını belirterek, ceza infaz kurumlarının kitap okumak için çok elverişli yerler olduğunu, bunun için hükümlü ve tutukluların teşvik edilerek, kitap okuma alışkanlığının oluşturulması ge- rektiğini ifade etti. Kurum Müdürü Bakal, yarışmada dereceye giren hükümlü ve tutukluları tebrik etti. Yarışmada bir ayda 16 kitap okuyan L.Y. 1’inci, 12 kitap okuyan M.T. 2’nci, 6 kitap okuyan S.K. 3’üncü oldu. Dereceye giren hükümlü ve tutukluların her birine Kurum Eğitim Birimi tarafından ödül olarak birer gömlek hediye edildi. Seslenis Sayfa 14 İNGİLTERE DENETİMLİ SERBESTLİK VE CEZA İNFAZ KURUMLARININ İSTATİSTİKLERİ I. Giriş İngiltere İnfaz Sisteminde; Cezaevleri Genel Müdürlüğü tarafından idare edilen 125, özel sektör tarafından idare edilen 11 ceza infaz kurumu ile 42 denetimli serbestlik yardım merkezi şube müdürlüğü bulunmaktadır. Bunun dışında çocuklar ile ilgili 157 genç suçlu ekibi bu sistem içinde yer almaktadır. Bu ayki yazımda; İngiltere’de yetişkin ve çocuk tutuklu ve hükümlü sayı- 15 Eylül 2011 Vehbi Kadri KAMER Daire Başkanı sını, bu sayının hapis cezasının süresine göre dağılımını, suçlara göre hapis cezalarının durumunu açıklayacağım. III. İngiltere’deki Ceza İnfaz Kurumlarına Ait İstatistikler a. Yetişkin ve Çocuk Hükümlü ve Tutuklulara Ait İstatistikler c. Çocuk Hükümlü ve Tutuklulara Ait İstatistikler b. Yetişkin Hükümlü ve Tutuklulara Ait İstatistikler d. Hükümlü ve Tutukluların Ceza Sürelerine Ait İstatistikler III. Değerlendirme 1. 2009 yılında Avrupa Birliğine üye ülkelerin yüz bin nüfusa düşen hükümlü ve tutuklu sayısı; en yüksek Latviya’da ( 304), en düşük Slovakya’da (66) gerçekleşmiştir. 2. 2008-2009 yılları arasında Avrupa Birliğine üye olan ülkelerin altısının ceza infaz kurumlarının mevcudu azalmış ( %2 - %8 arasında) diğerlerinin ceza infaz kurumlarının mevcudu artmıştır (%1- %17 arasında). 3. 2009 yılında Avrupa Birliği ülkeleri dışında yüz bin nüfusa düşen hükümlü ve tutuklu sayısı Amerika Birleşik Devletlerinde 748, Rusya’da 626 ve Güney Afrika Cumhuriyetinde 365 olarak gerçekleşmiştir. 4. 2010 yılı itibari ile İngiltere’de ceza infaz kurumlarında bulunan; a. Yetişkin ve çocukların % 15,3 tutuklu, geri kalanı hükümlü , b. Yetişkin çocuk ve hükümlülerin %9,2’si kısa süreli hapis cezasına hükümlü, geri kalanı uzun süreli hapis cezasına hükümlü, c. Çocukların %28,4’ü tutuklu geri kalan hükümlü, d. Çocuk hükümlülerin %34’ü kısa süreli hapis cezasına hükümlü, geri kalanı uzun süreli hapis cezasına hükümlüdür. Seslenis 15 Eylül 2011 Sayfa 15 El emeği göz nuru sergisi Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü ve tutukluların yapmış oldukları resim ve el işi çalışmaları sergilendi. İl Kültür Müdürlüğü Sergi Solununda gerçekleştirilen serginin açılış kurdelesini Diyarbakır Vali Yardımcısı Ahmet Dalkıran ile Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi Müdürü Abdurrahman Çoban birlikte kesti. Kayapınar Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü işbirliğiyle Kurumda hükümlü ve tutuklulara yönelik düzenlenen “yağlı boya kursu” süresince birbirinden güzel tablolara imza atıldı. 6 ay süren kursta, resim öğretmenlerinin yardımıyla 40 tutuklu 120’ye yakın yağlı boya çalışması yaptı. Serginin açılışında konuşan Kurum Müdürü Abdurrahman Çoban, cezaevindeki bu tür faaliyetlerin en etkili iyileştirme yöntemi olduğunu belirterek, bu eserlerin hükümlü ve tutukluların kendilerini ifade etmede önemli bir role sahip olduğunu ifade etti. Davetliler ve ziyaretçiler, sergiyi gezerken, tabloları beğeniyle incelediler. Kızılcahamam Belediyesi tarafından düzenlenen Kültür Sanat ve Su Festivali kapsamında, Kızılcahamam Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlü ve tutukluların el emekleri de sergilenerek satışa sunuldu. 12-17 Temmuz 2011tarihleri arasında düzenlenen ve çeşitli etkinliklerin gerçekleştirildiği festivalde, hükümlülerin el emeği göz nuru ürünleri büyük ilgi gördü. Malatya’da 06-10 Temmuz 2011 tarihleri arasında 19’ncusu düzenlenen geleneksel Kayısı Festivalinde, Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu hükümlü ve tutukluların el emeği göz nuru ürünleri Malatya Belediyesince tahsis edilen stantta sergilendi. Malatya’nın sembolü olan kayısının ve şehrin sosKızılcahamam Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Sergisi Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Sergi yal kültürel zenginliklerinin tanıtıldığı festival kapsamında, Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunca hükümlü ve tutukluların tahliyelerinden sonra topluma kazandırılmaları amacı ile Eğitim Birimi ve Psiko-Sosyal Servisi tarafından yürütülen iyileştirme çalışmaları kapsamında yıl boyunca devam eden Trikotaj, Ahşap Boyama, Güzel Sanatlar Resim, Ebru, Ağ Örme gibi meslekî kurslarda kursiyerlerin yapmış olDiyarbakır D Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Serginin açılış merasimi. dukları el ürünleri ile erkek hükümlü ve tutukluların hobi odalarında yapmış oldukları maket gemi, boncuk işleme, ayna ve diğer el işi çalışmalarının yer aldığı stantta Malatya halkının ve gelen davetlilerin yoğun ilgisi ile karşılaşıldı. Ceza İnfaz Kurumu standının açılışına Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Şerafettin Güngör’ün daveti üzerine Malatya Valisi Doç. Dr. Ulvi Saran, Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Cumhuriyet Başsavcısı Muzaffer Sayın, İl Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, Cumhuriyet Savcısı Erdinç Hakan Özdabakoğlu, Kurum ikinci müdürleri ve personel katıldı. Ceza İnfaz Kurumu standını Sivas Valisi Ali Polat da ziyaret etti. Malatya Belediye Başkanı Ahmet Çakır hükümlü ve tutukluların el emeği göz nuruyla yapmış oldukları yağlı boya çalışmasını satın alarak, Sivas Valisi Ali Polat’a hediye etti. Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun halka olumlu yönde tanıtılması, hükümlü ve tutukluların kurumda bulundukları süre içerisinde ne tür faaliyetler ve meslek kurslarına tabi tutulduklarının daha iyi anlaşılması açısından serginin yararlı olduğu ifade edildi. Fethiye Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda belge dağıtım töreni Fethiye Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, Fethiye Halk Eğitim Merkezi iş birliği ile açılan Yağlı Boya Resim, Saç Sakal Kesimi, İngilizce Kurslarında ve Fethiye Halk Eğitim Merkezi ile Muğla İş - Kur İl Müdürlüğü işbirliğinde açılan Ofis Programları Kullanımı Kursunda başarılı olan 42 hükümlü-tutukluya sertifikaları, Açık İlköğretim Okulundan mezun olan 1 tutukluya İlköğretim diploması, 1 kişiye 1. Kademe başarı belgesi olmak üzere, toplam 44 hükümlü tutukluya, 19.08.2011 tarihinde düzenlenen tören ile verildi. Kurumun görüş yerinde yapılan belge törenine; Kurum 2. Müdürü Hakan Turan, İdare Memuru M. Nuri Geriş, Kurum Öğretmeni Yücel Savaş, Sosyal Çalışmacı Aynur Batu, İnfaz ve Koruma Başmemuru Necmettin Çoğal, İnfaz ve Koruma Başmemuru Güven Duman, Kurum çalışanları ve çok sayıda hükümlü ve tutuklu katıldı. Kurum 2 Müdürü Hakan Turan törende yaptığı konuşmada; "Bu belgeleri almaya hak kazanan hükümlü tutukluları tebrik ediyorum. Burada katıldığınız faaliyetler ve kurslardan aldığınız belgeler size bundan sonraki yapacağınız işlerde ve alacağınız kararlarda faydalı olabileceğini umuyor ve belgelerin hepinize hayırlı olmasını diliyorum." dedi. SAYFA 16 Seslenis Kızıltepe Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda voleybol turnuvası Kızıltepe Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü ve tutuklular arasında 01-08 Ağustos 2011 tarihleri arasında voleybol turnuvası gerçekleştirildi. Hükümlü ve tutukluların büyük ilgi gösterdiği turnuvada kıyasıya bir mücadele yaşandı. Centilmence geçen maçların sonunda birinci olan takıma kupa takdim edildi. Birincilik kupası Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Esen tarafından verildi. KURUMLARDA ‘VEDA YEMEĞİ’ Dinar Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 2.Müdürü Hamdi Kayar’ın Alanya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna, Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube müdürü Nuh Yılmaz’ın 12/07/2011 tarihli kararname ile Elbistan Denetimli Serbestlik ve Yardım Mermezi Şube Müdürlüğüne atanması münasebetiyle bir veda yemeği düzenlendi. Dinar Öğretmenevinde düzenlenen yemeğe; Cumhuriyet Başsavcısı Miktat Başaran, Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanı Abdullah Öztürk, Cumhuriyet Savcıları Ümit Ünal, Mehmet Şekerci ve Hasan Karaman ile Kurum Müdürü Halil Güneş, Adliye ve Ceza İnfaz Kurumu personeli katıldı. Yemekte Cumhuriyet Başsavcısı tarafından 2.Müdür Hamdi Kayar ve Şube Müdürü Nuh Yılmaz’a çeşitli hediyeler ve plaket verildi. Yapmış oldukları hizmetlerden dolayı teşekkür edilerek, yeni görev yerlerine uğurlandılar. Yalvaç B Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda İnfaz ve Koruma Başmemuru olarak görev yapan Veli Özel’in Denizli D Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna ataması nedeniyle Sultan Sofrasında veda yemeği düzenlendi. 02.08.2011 akşamı Sultan Sofrasında düzenlenen iftar yemeğine; Kurum Müdürü Mustafa Şen, Kurum İkinci Müdürü Mustafa Yeşiltaş, Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürü Mehmet Aksu, İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı Cezaevi Karakol Komutan Vekili J. Ast. Bçvş Erdal Cansaran ve Kurum personeli katıldı. Tayini çıkan personele, Kurum Müdürü Mustafa Şen tarafından plâket verildi. İftar yemeğinde kısa bir konuşma yapan Kurum Müdürü Şen, “Tayin dolayısıyla aramızdan ayrılan arkadaşımıza Kurumumuzda başarılı hizmetlerinden dolayı teşekkür ederek, yeni görev yerinde başarılarının devamını diliyorum” dedi. Sivas E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 3 yıldır kurum ikinci müdürü olarak görev yapan Uzay Kırılmaz, Gümüşhane E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna kurum müdürü olarak atandı. Kurumda bulunduğu süre içerisinde çalışkanlığı, dürüstlüğü ve hoşgörüsü ile gönüllerde taht kuran Kırılmaz için Kurum personeli 19.08.2011 tarihinde veda yemeği düzenledi. Yemeğe Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman, Kurum Müdürü Mustafa Canatan, Kurum ikinci müdürleri, Kurum öğretmenleri, Kurum saymanı ile çok sayıda personel katıldı. Yemek sonrasında Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman yaptığı konuşmada; Uzay Kınlmaz’a yeni görev yerinde başarı ve mutluluk dileğinde bulunarak, birlikteliğin ne kadar önemli olduğunu vurguladı ve Kuruma yaptığı hizmetlerden ötürü plaket verdi. Kurum Müdürü Mustafa Canatan Uzay Kırılmaz’ın son derece başarılı bir personel olduğunu, her zaman iyi niyetli çalıştığını, çalışkanlığı ve dürüstlüğü ile her kese örnek teşkil eden birisi olduğunu, Kurumda herkes tarafından sevilen ve sayılan biri olduğunu belirterek yeni görevinde başarı temennisinde bulundu. Bolu Kapalı ve Ceza İnfaz Kurumunda emekli olan ve başka bir ceza infaz kurumuna tayin olan personel için veda programı gerçekleştirildi. Uzay Kırılmaz ise yemeğe katılan herkese teşekkür etti. Bolu Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumunda emekli olan Mustafa Kalaycı, Fatma Arabacı, İbrahim Civelek ile başka bir ceza infaz kurumuna tayin olan Kurum İkinci Müdürü Abdullah Özgen için 31 Temmuz 2011 tarihinde piknik tertip edildi. Bolu Gölcük Mesire Alanında gerçekleştirilen pikniğe; Kurum Müdürü Mehmet Sürgün, Kurum ikinci müdürleri ve Kurum personeli katıldı. Pikniğin ardından Kurumda emekli olan ve tayini çıkan personele Kurum Müdürü Mehmet Sürgün, Kurum ikinci müdürleri ve Ceza İnfaz Kurumu Karakol Komutanı tarafından Kuruma yapmış oldukları hizmetlerinden dolayı birer plaket ve teşekkür belgesi takdim edildi. Plaket takdiminde kısa bir konuşma yapan Kurum Müdürü Mehmet Sürgün, “Yıllarca çalışarak Kurum işlerinin aksamadan yürütülmesine katkı sağladıktan sonra emekli olarak Kurumdan ayrılan personele hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor, bundan sonraki hayatlarında sağlık ve mutluluklar diliyorum. Tayin nedeniyle aramızdan ayrılan Kurum İkinci Müdürümüz Abdullah Özgen’e de aynı şekilde hizmetleri için teşekkür ediyor ve yeni görev yerinde başarılarının devamını diliyorum.” dedi. Yalvaç B Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İnfaz ve Koruma Başmeru Veli Özel için veda yemeği düzenlendi. Çocuklardan engelli vatandaşlara destek “1000 Kapak 1 Tekerlekli Sandalye” sloganıyla devam eden plastik kapak toplama kampanyasına Ankara Çocuk Eğitimevi, personel ve hükümlü çocukların topladığı kapaklarla destek verdi. Toplanan kapaklarla temin edilen üç tekerlekli sandalye engelli vatandaşlara törenle dağıtıldı. Kurum bahçesinde, düzenlenen törene Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünden Daire Başkanı Vehbi Kadri Kamer, Tetkik Hâkimi Fahrettin Kırbıyık, Ankara Personel Eğitim Merkezi Müdürü Talat Akbaş, Kurum Müdürü Naci Tel, Dernek Başkanı Nedim Kılıç, Kurum personeli, hükümlü çocuklar ile engelli vatandaşlar ve aileleri katıldı. Dünya Engelliler ve Dostları Gelişim Derneğinin aracılığıyla toplanan kapakların karşılığı olan 3 tekerlikli sandalye engelli vatandaşlarımıza teslim edildi. Dernek Başkanı Nedim Kılıç yaptığı ko- nuşmada çoğu insanın görmezden geldiği, bir yakınınızın olmadığı sürece gözlerin çevrilmediği bir durumda hükümlü çocukların gösterdiği çabalar için teşekkür etti. Daire Başkanı Vehbi Kadri Kamer de yaptığı konuşmada; çocuklar ve personelin sosyal sorumluluk adına örnek bir davranışta bulunduklarını belirterek, “Personelimiz ve hükümlü çocuklarımızın, böylesine anlamlı bir kampanyaya destek vererek, üç engelli vatandaşımızın tekerlekli sandalye sahibi olmaları memnuniyet vericidir. Engelli vatandaşlarımıza sahip çıkılmasında hepimize sosyal sorumluluk düşmektedir. Bugün burada bunun en güzel örneği ortaya konulmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” dedi. Tören sonunda hükümlü çocuklar engelli vatandaşlara tekerlekli sandalyeleri teslim ettiler.
Benzer belgeler
ceza infaz kurumları ile tutukevleri işyurtları kurumu stratejik plan
BAKAN Ergin, yemekte yaptığı konuşmada; ceza infaz kurumları personelinin özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik çalışma içerisinde olduklarını ifade etti. Yemekte, Bakan Ergin’e ceza infaz kur...
Detaylıİşyurtları Uygulamaları
görevli olan genel müdür yardımcıları, daire başkanları ve tetkik hâkimleri ile Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Ankara Eğitim Merkezini ziyaret etti. Eğitim Merkezinde incelemelerde b...
DetaylıŞubat-Sayı:131 - Sesleniş
görevli olan genel müdür yardımcıları, daire başkanları ve tetkik hâkimleri ile Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Ankara Eğitim Merkezini ziyaret etti. Eğitim Merkezinde incelemelerde b...
Detaylı