Maden İşletmelerinde Olası Riskler ve Risklerin Değerlendirilmeleri

Transkript

Maden İşletmelerinde Olası Riskler ve Risklerin Değerlendirilmeleri
2016
RİSK DEĞERLENDİRME
BÜLTENİ
“Hasar servisi ve underwriterlar için mühendislik
branşı risk ve hasar değerlendirmeleri”
MADEN İŞLETMELERİ
Sayı: 2016/05
Ekol Sigorta Ekspertiz Hizmetleri Limited Şirketi
Haziran 2016 Risk ve Mühendislik Grubu Bülteni
GİRİŞ
Yapılan araştırmalar ülkemizde çalışan sayısı bakımından en fazla ölümlü iş kazasının meydana geldiği
ve kaza oranı bakımından en riskli sektörün madencilik sektörü olduğunu göstermektedir.
Günümüzde iş kazaları ve meslek hastalıklarının değerlendirilmesi ve risk analizi çalışmaları iş kazası
oranlarının azaltılması amacıyla büyük bir ivme kazanmıştır. Buna paralel olarak en yüksek iş kazası oranına
sahip olan madencilik sektöründe de yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Maden ocaklarında risk içeren işlemler
için risk değerlendirmesinin yapılması, hem yasal bir zorunluluk hem de işletmenin sağlıklı olarak hayatını
idame ettirmesi için öncelikli konular arasındadır. Dünyada çok sayıda örneği bulunduğu üzere sigortacılık
sektörü iş sağlığı güvenliği açısından risklerin yönetilmesi konusunda her zaman öncü ve denetleyici
olmaktadır. Bu kapsamda 6 Şubat 2015 tarihinde yayımlanan 29259 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Yer altı
ve yer üstü kömür madenciliği, kömürden gayri yer altı madenciliği faaliyetlerinde bulunan gerçek ve tüzel
kişiler, söz konusu faaliyetlerin icrası esnasında meydana gelebilecek kazalar sonucu tesislerinde istihdam
ettikleri, üretim ve üretim hazırlığı faaliyetinde bulunan personeli için "Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza
Sigortası(MÇZFKS)" yaptırmak zorunlu hale getirilmiştir.
Zorunlu ferdi kaza sigortaları kapsamında yapılacak olan risk incelemeleri de iş kazalarının minimize
edilmesi açısından ciddi bir öneme sahiptir. Özellikle ülkemizde meydana gelen ve çok sayıda işçinin
yaşamını yitirdiği Soma Maden Kazası sonrası madenler kontrol altına alınmak istenmiştir. Bu kapsamda
sorumluluk sigorta şirketleri ile paylaşılarak otokontrol mekanizmasının oluşturulması hedeflenmiştir.
İncelemelerin fayda sağlayabilmesi ancak ve ancak doğru yöntemin tespit edilmesi ile mümkündür Bu bülten
kapsamında da doğru bir risk değerlendirmesinin yapılabilmesi için mevcut risklerin incelenmesi konu
edilmiştir.
Maden Ve Madencilik
Maden ve Madencilik Nedir?
Maden(Cevher), Türk Dil Kurumu’na göre yer kabuğunun bazı bölgelerinde çeşitli iç ve dış
doğal etkenlerle oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan mineral anlamına gelmektedir. Her mineral
cevher değeri taşımaz. Bir mineralin cevher değeri taşıması için piyasa şartları gibi bir takım
ekonomik etkenlerce belirlenen tenör değerlerine sahip olması gerekir. Tenör bir cevherin içerisinde
bulunan miktarını belirtmek amacıyla kullanılan bir terimdir. Maden sözcüğü aynı zamanda "maden
ocağı" anlamında da kullanılır.
Madencilik; Yer altındaki madenlerin araştırılması, çıkarılması ve işletilmesiyle ilgili teknik ve
yöntemlerin bütünü olarak tanımlanmaktadır. Ekonomik önemi bulunan minerallerin rasyonel bir
şekilde endüstriye sağlanması için geliştirilmiş uygulamalı bilim dalıdır. Maden yataklarının
aranması, projelendirilmesi, işletilmesi ve çıkarılan madenin zenginleştirilmesi ile ilgili işlemleri
içerir.
1
Madencilik Sektörünün Dünya ve Türkiye’ deki Yeri ve Önemi
Sektör birçok endüstrinin ilk tedarikçisi
konumunda olması sebebiyle küresel ekonominin
temel taşlarından biridir. Dünya maden
rezervlerinde önemli payları olduğu gibi dünya
maden üretiminde de rol oynayan ülkelerin
başında ABD, Çin, Güney Afrika, Kanada,
Avustralya ve Rusya gelmektedir.
19. yüzyılda en çok maden üretimi
Avrupa’da yapılmış ve dolayısıyla dünyada ilk
sanayileşme Avrupa’da gerçekleştirilmiştir. 20.
yüzyılda ise en çok maden üretimi ABD’de
yapılmıştır. Günümüzde ise maden üretimi ve
tüketiminde başı çeken ülke Çin’dir. Tarihsel
olarak sanayileşme her zaman madencilik
üretimindeki gelişme ile paralel olmuştur.
Madencilik diğer sanayilerle doğrudan ilişkili
katma değer sağlayan lokomotif sektörlerden
biridir.
Çin, dünyada en çok madenin üretildiği ve
tüketildiği ülke konumuna gelmiştir. Ülkesine
çekmeyi başardığı yaklaşık 1,5 trilyon dolarlık
doğrudan yabancı sermaye yatırımları sayesinde
sanayileşme yarışında bugün en önde yer
almaktadır. 2003 yılından itibaren Çin’in ani talep
artışı karşısında dünya maden üretimi Çin’in
maden talebini karşılayamamıştır. Arz-talep
arasındaki boşluktan dolayı dünyada enerji ve
metal fiyatları hızlı bir şekilde artma eğilimine
girmiştir.
Maden ve madenciliğe dayalı sanayilerin
ABD ekonomisi içindeki payı ise %16'dır.
Rusya’nın 318 milyar $'ı bulan toplam
ihracatının yaklaşık %80'i madencilikten
kaynaklanmaktadır. Ülkemizin toplam maden
ihracatı yıllık yaklaşık 3.5 milyar $'dır. Maden
ve
madenciliğe
dayalı
sanayilerimizin
ekonomiye katkısı ise yaklaşık 25-30 milyar
$'dır.
Ülkemiz ise üzerinde bulunduğu jeolojik
yapının bir sonucu olarak dünyada kendi
hammadde gereksiniminin önemli bir bölümünü
karşılayabilen maden çeşitliliğine sahiptir. Bor
madeni, endüstriyel hammaddeler, mermer gibi
bazı madenlerde dünya ölçeğinde rezerve sahip
olmamızın yanı sıra başta krom, manyezit,
feldspat, kil, kömür, altın ve gümüş rezervleri
olmak üzere, sanayi sektörü için gerekli
hammaddeleri
karşılayabilecek
büyüklükte
rezervlere sahip
nadir ülkelerden biri
konumundadır. Doğal kaynakların, insanların
yaşamındaki
önemi
herkes
tarafından
bilinmektedir. Türkiye, Dünyada 132 ülke
arasında yapılmış bir çalışmada toplam maden
üretimi itibariyle 28. üretilen maden çeşitliliği
açısından da 10. sırada yer almıştır.
Madencilik Sektöründe İş Kazalarının İncelenmesi
Madencilik, doğası gereği sayısız risk unsurunu içinde barındıran ve kaza frekansının çok yüksek olduğu
sektörlerin başında gelmektedir.
SGK’ nın resmi web sitesinde yayınlanmış olan son verilerine göre iş kazaları arasında madencilik
sektörünün en ön sırada olduğu görülmektedir. Sektörde çalışan işçi sayısı da göz önüne alındığında iş kazası
oranının en yüksek olarak gerçekleştiği sektörün madencilik sektörü olduğu tespit edilmektedir.
2
Yapılan araştırmalara göre ülkemizde yaşanmış olan maden kazalarının ortalama:
3
Ancak ülkemizde son 30 yılda vuku bulan 5 ve daha fazla ölümlü Kömür Madeni
Kazaları özelinde inceleme yapıldığında ise grizu patlaması sebepli hadiselerin yoğunluklu
olduğu saptanmıştır.
Son yıllarda dünyada yaşanan gelişmelere takip
eden ülkemizde, risk analizi çalışmalarının önemi
artmış olup, yakın zamanda meydana gelen Soma
Maden
Kazası
sonrası
uluslararası
sözleşmeler(ILO)
imzalanmış,
risk
analiz
çalışmalarıyla ilgili detaylar ülkemiz iş sağlığı ve
güvenliği yönetmeliğinde yapılan yenilemeler
sonucunda ulusal yönetmeliklerimizde yerini
almıştır. Yapılan iyileştirme ve yenileme
çalışmaları sayesinde, risk analiz çalışması
madencilik sektöründeki işletmelerde yasal bir
zorunluluk haline gelmiştir.
Takip ve uygulamadaki en büyük sorumluluk riskin
meydana gelmesi halinde en büyük zararı görecek
olan maden işletmecisi ve çalışanlarına ait olup söz
konusu yasal zorunluluğun gereklerini yerine
getirmek işletme yetkilileri tarafından angarya
olarak görülmemeli, risk analiz çalışmasının
sağlayacağı
yararlar
göz
önünde
bulundurulmalıdır. Bu kapsamda bilinç oluşturma
görevi ise denetleme faaliyetlerini yürütecek olan
uzmanlara düşmektedir.
4
Madenlerde Risk Değerlendirmesi
Risk İncelemelerinin Amaçları
Çalışma kapsamında yapılacak olan Risk İncelemesinin amaçları şöyle sıralanabilir;

Madenlerde çalışan işçilerin can güvenliğinin korunması(Ana Amaç),

Maden işletmelerinde mal güvenliğinin korunması,

Maden işletmelerinde iş sürekliliğinin sağlanması,

Milli varlıkların korunması
Risk incelemeleri maden işletmelerinin
çalışma ruhsatı talebi öncesi yaptırılması zorunluluk
olması gereken, talep evrakları ile birlikte ilgili
mercilere sunulması ve işletme dönemi boyunca sık
periyotlarla yenilenmesi gereken çalışmalar
bütünüdür. Madenlerin sürekli değişen yapıları
sebebiyle mevcut riskler de sürekli olarak değişiklik
gösterebilir. Diğer hiçbir sektör ile benzerlik
göstermeyen risk unsurlarını barındırması sebebiyle
inceleme periyotlarının daha sık olması gerekliliği
göz ardı edilmemelidir.
Uzmanlarca analiz edilen risklerin en doğru
ve açık şekilde işletme yetkilileri ile paylaşılması ve
tespit edilen risklerin bertarafı amacıyla doğru ve
gerçekçi(ülke ekonomik durumu, fiziki koşullar
vb.) önerilerde bulunulması sonuç alınması için
hayati öneme sahiptir. Aksi durumda risklerin tespit
edilmiş olması hiç bir anlam ifade etmeyecektir.
Diğer aşama ise paylaşılan önerilerin belirli bir süre
sonunda yapılıp yapılmadığının ve etkinliğinin
denetlenmesidir. Bu çevrimin hiç durmaksızın tüm
işletme dönemi boyunca devam etmesi etkin
sonuçlar alınmasını, iş ve işçi güvenliğini etkin bir
şekilde sağlayabilecektir. Unutulmamalıdır ki her
risk uygun önlemler ile kontrol altında tutulabilir,
işçilerin can güvenliği korunabilir.
5
Madencilik Teknikleri
Uygulanacak olan maden çıkarma metodu cevherin miktarı, şekli,
yer kabuğu içerisindeki dağılımı ve derinliği, yer altı sularının durumuna ve
buna benzer sebeplere göre değişlik göstermektedir. Farklı madencilik
tekniklerinde tehlike ve riskler de farklılık göstermektedir. Bu nedenle
madencilik tekniklerinin açıklanması ihtiyacı doğmaktadır. Madencilik
teknikleri açık ocak madenciliği ve yer altı madenciliği olmak üzere iki ana
grupta incelenir. Teoride her maden açık ocak madenciliği ile
işlenebilmektedir. Ancak birçok nedenle pratikte uygulama değişmektedir.
İş güvenliği açısından her iki işletme türünün de benzer yanları olmasının
yanında kapalı ocak / yeraltı madenciliği daha fazla tehlike barındıran ve iş
güvenliği açısından üzerinde daha fazla durulması gereken bir alandır.
Açıklayıcı olması amacıyla başlıca madencilik teknikleri basitçe aşağıda yer
almaktadır.
Uzman Maden Müh. M.
Bahadır YAŞACAN
6
a) Açık ocak madenciliği
Yer altında bulunduğu saptanmış ya
da mostra ( jeolojide herhangi bir jeolojik birimin,
ana
kaya,
sığ çökeltiler ya
da
değişik
minerallenmelerin, herhangi bir kazı yapmadan
yüzeyde gözlenebilen kısmına verilen isim) vermiş
madenin ekonomik olarak, yer altına inilmeden
üzerindeki örtü tabakasının kaldırılarak kazanılması
işlemini anlatan madencilik yöntemidir.
Maden yatağındaki faydalı mineralin hemen
hemen
tamamı
üretilebilmektedir.
Yeraltı
madenciliğine göre başlıca avantajları;







Randıman yüksektir. (Yüksek kapasiteli
ekipmanlar)
Maliyet yeraltına nazaran daha düşüktür.
(Yüksek kapasiteli ekipmanlar)
Üretim istenilen zamanda artırılabilir veya
azaltılabilir.
Yeraltında karşılaşılan zorluk ve tehlikelerin
büyük bir kısmı ortadan kalkmaktadır.
Havalandırma sorunu yoktur.
İş kazaları yer altı madenciliğine göre daha
azdır.
Ocağın kontrolü kolaylıkla yapılabilir.
Açık işletmenin en belirgin dezavantajı ise
iklimin müsait olmadığı yerlerde veya mevsimlerde
açık işletme faaliyetlerinin aksamasıdır.
Başlıca açık ocak madenciliği yöntemleri;
Açık-oyuk teras madenciliği
Açık-oyuk teras madenciliği maden kütlelerinin
yüzeye çok yakın ve her üç boyutta eşit dağılım
gösterdiği durumlarda tatbik edilir. Bu tür
maden çıkarma ocakları teraslar halinde gittikçe
derinleşen çanak görünümündedirler.
Yüzeydeki kaya ve toprak örtüsü alındıktan
sonra delikler açılır, patlayıcı maddeler yardımı
ile maden parçalanarak daha önce oyulmuş olan
orta kısma toplanır. Madenler buradan dışarı
taşınır.
Taşıma işlemi, küreklerle olabileceği gibi en
alt kısma yerleştirilen tünel römorkları ile
yeraltından da yapılabilir.
Bakır madenlerinin çoğu bu metodla
çıkarılır. Molibden, alüminyum (boksit) ve
uranyum madenleri için de bu metod geçerlidir. Bu
metodun en büyük faydası, emniyetli ve ucuz
üretim sağlamasıdır.
Açık-oyuk şerit madenciliği
Açık-oyuk şerit madencilik metodu, yüzeye
yakın yatay doğrultuda yayılmış maden yatakları
için elverişlidir. Maden çıkarılan sahanın hafif
meyilli olması, işi kolaylaştırır. Maden ocağı, dibi
yassı çanak biçimindedir. Toprak, şerit halinde
açılır. Ters istikametten, bu şeride paralel bir şerit
daha açılır. Bu şeritten çıkan maden diğer şerit
üzerine aktarılarak işlem devam eder. Modern
ekskavatörlerle, şerit açma işlemi ve madenin nakli
çok kolay olur. Bu tür madencilik umumiyetle
kömür işlerinde tatbik edilir. Kömür, yumuşak bir
maden olduğu için kazılması da kolaydır.
b) Yer altı madenciliği
Açık işletme metodu uygulaması ekonomik
olmayan maden yataklarına tavanın göçertilmesi,
açılan boşluğun doldurulması veya topuklar
bırakılması esaslarına göre uygulanan üretim
sistemine yer altı madenciliği denir.
Üretim yöntemi seçimine etki eden
parametreler aşağıda sıralanmıştır;





Cevher yatağının fiziksel ve jeolojik
karakteristiği (geometri, kalınlık, eğim,
derinlik vs)
Cevher zonu ve yan taşların tabaka koşulları
Madencilik ve sermaye maliyetleri
İşe yararlılık ve emek maliyeti
Çevresel düzenleme
Başlıca yer altı madenciliği yöntemleri;
7
Oda topuk yöntemi
Oda topuk yöntemi yeraltı madenciliğinde
kullanılan bir üretim şeklidir. Yatay bir düzlemde
oluşmuş olan cevheri üretmek için seçilebilecek
yöntemlerden biridir. Temel olarak, cevherin
üretimi sırasında, madenin üzerinde oluşan yükü
dengelemek için bırakılan topuklar ve üretimin
gerçekleşmiş olduğu odalardan oluşur.
Genelde kömür, demir ve bakır madenlerinde tercih
edilir. Yöntemde en önemli olan, topukların
boyutlarıdır.
Bırakılan topuklar çok küçük olursa, tavanın
oluşturduğu yükü dengeleyemez ve maden çöker.
Ancak topuklar çok büyük bırakılırsa, üretilmesi
gereken cevher ocak
içinde
bırakılacağından,
maden ekonomik değerini kaybedebilir. Topukların
boyutlarını belirleyen birçok değişken vardır.
Bunlardan bazıları; üretimi yapılan madenin türü,
tavan yüksekliği, tavan taşı ve kayaç durumlarıdır.
Yöntemin en büyük avantajı, uygulamasının
basit ve maliyetinin düşük olmasıdır. En büyük
dezavantajı ise üretilmesi gereken cevherin ocakta
bırakılmasıdır.(Cevher Kaybı % 35-40 kadardır.)
Topuklarından birinin göçmesi durumunda,
diğer topuklar da durumdan etkilenmekte ve büyük
tehlike oluşmaktadır. Bu gibi durumlarda, tüm
madenin çökmesini engellemek için çalışma
alanları panolara ayrılmıştır. Üretimin bittiği
panolarda, tehlike oluşmaması için kontrollü
göçertme uygulanabilmektedir.
Uzunayak madenciliği
Uzunayak madenciliği yeraltı madenciliğinde,
genelde kömür üretiminde kullanılan bir yöntemdir.
Bu üretim yönteminin uygulanabileceği
bölgelerde kömür yeraltında genelde 3-4 km
uzunluğunda ve 250-400 m kalınlığındadır. Üretim
1-2 metrelik dilimler halinde yapılır.
Üretimin
yapıldığı
panonun
başlangıcındaki galeriye tavan yolu, sonundaki
galeriye ise taban yolu adı verilir. Uzun ayaktan
önce açılan bu galerilerin amacı, üretime yardımcı
olmaktadır. Ana galeriden giren temiz hava üretim
panolarında dolaştıktan sonra kömür tozu, karbon
dioksit, metan taşıyan kirli hava haline gelir.
Kirlenen hava, yeryüzündeki fanlarla toplanarak
dışarı atılır.
Kısaayak madenciliği
Oda - topuk ve uzun ayak sistemlerinin
karışımı İle oluşturulan, melez bir sistemdir.
Ara katlı göçertme yöntemi
Ara Katlı Göçertme yöntemi ince damarlar
dışında
hemen
hemen
bütün
yataklara
uygulanabilen ekonomik ve emniyetli bir yeraltı
işletme metodudur. Yöntemin temel özelliği tavan
taşının cevher kazısından sonra göçertilmesidir.
Bu nedenle tavan taşının ve cevherin
göçebilme özellikleri hem fizibilite çalışmaları hem
de işletme sırasında sistemli ve detaylı bir biçimde
araştırılmalıdır
Her maden işleme tekniğine özgü riskler mevcut
olup yöntemin uygulanması için gerekli makine
tesisatın cinsi, personel tecrübe ve kapasite
yeterliliği gerekliliği gibi özel tespitler inceleme
konusu edilmelidir.
8
Maden Ocaklarında Özel Riskler
Bilindiği üzere madencilik yapısı gereği oldukça karmaşık ve sürekli
değişen zemin üzerinde gerçekleştirilen bir faaliyettir. Bu unsurlar
madenciliğin yüksek risk içeren bir sektör olması gerçeğini ortaya
çıkarmaktadır.
Uzman Makine Müh.
Efe EROĞLU, Risk
Müh.
Madencilik sektöründe önde gelen sorunlara bakıldığında grizu
patlamaları, kömür tozu patlamaları, yangınlar gibi toplu ölümlere yol açan
riskler ve bunlar neticesinde ortaya çıkan olumsuz sonuçlarla sıklıkla
karşılaşılmaktadır. Gerek ülkemizde gerekse de dünyada madencilik
sektöründe meydana gelmiş büyük iş kazaları incelendiğinde özellikle bu
unsurların ciddiyetle irdelenmesinin gerektiği tespit edilmiştir. İş sağlığı ve
güvenliğinde hedef önleme ve korunma olduğundan, toplu ölümlere neden olan
bu risklerin bertarafı iş sağlığı ve güvenliği açısından oldukça önemlidir.
Temel olarak yeraltı madenciliğinde risk analizi açısından ele alınması gereken konuları şöyle
sıralanabilir;












İnsan Faktörü, Organizasyon, Dokümantasyon, Eğitim
Maden Gazları(Yanıcı, Boğucu ve Zehirli Gazlar)
Metan Gazı ve Grizu Patlamaları
Kömür Tozu Ve Toz Patlamaları
Yangın
Havalandırma
Tahkimat Ve Maden Göçükleri
Su Baskınları
Elektrifikasyon Ve Mekanizasyon
Patlayıcı Madde Kullanımı
Malzeme Ve İnsan Nakliyesi
Termal Konfor, Toz Ve Tozun Neden Olduğu Hastalıklar, Gürültü, Titreşim, Aydınlatma
Belirtilen tehlikelerin meydana geliş nedenlerinin iyi değerlendirilmesi fayda sağlaması amaçlanan bir risk
analizi çalışması için gerekliliktir. Bu nedenle madenlerde görülen tehlikeler detaylıca inceleme konusu
edilmiştir.
9
İnsan Faktörü, Organizasyon, Dokümantasyon, Eğitim
Risk incelemelerinde insan faktörü her
zaman en yüksek risk unsuru olarak kabul
edilmelidir. Bu nedenle özellikle madencilik gibi
yüksek riskli bir sektör için insan faktörünün
olabildiğince elemine edilmesi gerekmektedir. Bu
da ancak ve ancak doğru bir organizasyon yapısı,
sürekli denetim ve sürekli ve nitelikli eğitim
faaliyetleri ile mümkün kılınabilir. İşçilerin
işverenler tarafından denetlendiği gibi işverenlerin
de
bağımsız
kuruluşlarca
sürekli
olarak
denetlenmesi ve eksikliklerin giderilebilmesi
amacıyla reel değerlendirme sonuçlarının yetkili
kamu kurumları ile paylaşılması veya direkt olarak
ilgili kurumlar tarafından denetlenmeleri önem arz
etmektedir.
Güvenlik organizasyonun oluşturulması için diğer
önemli faktör ise zamanında tutulmuş, düzenli ve
açıklayıcı
dokümantasyon
faaliyetleridir.
İşletmelerden bağımsız denetim uzmanlarının
sürekli olarak rizikolarda bulunması imkansızdır.
Denetimin sağlanması ancak ve ancak
yapılan faaliyetlerin anlık olarak kayıt altına
alınması
ve
bu
kayıtların
istenildiğinde
incelenebilmesi ile mümkün olabilir. Bu nedenle
maden işletmeleri için bazı çalışmaların sürekli
olarak kayıt altına alınması istenmektedir.
Olası bir hadise durumunda işletmeyi
yeterince tanımayan ve can kayıplarını önlemek
amacıyla zamanla yarışan kurtarma ekipleri için de
maden işletmesinin yapısı, içeride kaç kişinin
bulunduğu, ne kadar süredir orada oldukları,
makine tesisatların yerleşkesi ve durumu gibi birçok
soruya cevap aranması düzenli ve açık
dokümanların incelenebilmesi ile kolaylaşacaktır.
Özellikle acil durumlarda doğru tespitler yapılarak
müdahale süresinin önemi açıktır. Bu nedenle veri
kayıtlarının olabildiğince tam zamanlı ve otomatik
olarak yapılması hayati öneme sahip olup söz
konusu
gerekliliklerin
sağlanması
güncel
teknolojinin takibi ile mümkündür.
………………………………………..…………………………………………………………………………………
Maden Gazları
Maden havası, yer altındaki çalışma
alanlarını dolduran, su buharı ve gazların
karışımından oluşan neredeyse her zaman tozlu olan
bir havadır. Yeraltındaki havanın olumsuz yönde
değişimi, genelde oksijen miktarının azalması ve
karbondioksit ve diğer gazların artması olarak
görülür. Bu değişim, maden havasını kirleterek
ortamda yanıcı, boğucu ve zehirli gazların
birikmesine
yol
açar.
Maden
havasının
kirlenmesinin derecesi;
• Cevherin veya kömürün içerdiği gaz miktarına,
• Cevherin veya kömürün oksijen ile birleşme
eğilimine,
• Çalışma alanının boyutlarına,
• Uygulanan maden yöntemine,
• Çalışma alanına gelen havanın miktarına,
• Makineleşme derecesine ve kullanılan makinelerin
türüne bağlıdır.
10
Yanıcı, boğucu ve zehirli gazlar metan,
karbonmonoksit, hidrojen, karbondioksit, nitrojen,
azotun tüm oksitleri, hidrojensülfür, kükürtdioksit
vb. gazlardan oluşmaktadır.
Boğucu ve zehirli gazlarla mücadele için
öncelikle uygun çevresel önlemlerin alınması
gerekmektedir. Bu sayede toksik ve boğuculara
maruziyet engellenebilir. Havalandırma yoluyla
havadaki gazın seyreltilmesi, makinelerin uygun
bakımlarının yapılması, havalandırma ve egzost
sisteminin uygun olması gaz konsantrasyonlarının
sağlığa zararlı etki gösterecek düzeyin altında
tutulmasını sağlayabilecektir.
Madenlere girmeden önce; kolaylıkla erişilebilen,
sahada kullanılabilen, oksijen ve toksik gazları
ölçebilen ekipmanlar kullanılarak hava kalitesinin
ölçülmesi ve bu ölçümlerin iş süresince periyodik
olarak sürdürülmesi
gerekmektedir. Ayrıca
bilgisayar destekli ve sürekli aktif ölçümler yapan
izleme sistemleri ile kontrol altında tutulması ve
acil durumlarda kişisel koruyucu donanımların
kullanılması bu gazlara maruziyetin doğuracağı
kötü sonuçların önüne geçilmesinde etkili olur.
Metan ve Grizu Patlamaları
Kimyasal formülü CH4 olan metan renksiz,
kokusuz ve yanıcı bir gazdır. Metan gazı;
kömürleşme, kömürün kökeni olan ve su altında
havasız kalan bitkilerdeki karbon, hidrojen ve
oksijenin birbirleri ile yaptıkları kimyasal
tepkimelerle oluşur. Kömür madenlerinde metan
gazının bulunması kömürleşme olayının doğal bir
neticesidir.
Özgül ağırlığı 0,55 g/cm3 olduğu için
havaya göre daha hafif bir gaz olan metan aslında
zehirli olmamakla beraber, maden havasında
oksijen oranını %12’nin altına düşürecek kadar
çoğalır ise boğucu özellik göstermektedir.
Grizu, metanla havanın karışımını ifade etmektedir.
Yeraltı ve Yerüstü Maden İşletmelerinde
Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliğine göre
yeraltı çalışmalarında patlayıcı ortam oluşması riski
yaratacak miktarda metan gazı çıkma ihtimalinin
olduğu yerler grizulu kabul edilir. Metan (grizu)
patlaması, maden havasında % 4 – 15 oranında
metan bulunduğu durumlarda ve bir tutuşturucu
kaynağıyla karşılaşıldığında gerçekleşebilir; en
güçlü patlama ise metan oranı %9,5 seviyesinde
bulunduğunda meydana gelir. Patlama limit
değerleri dışında metan yanıcı özellik gösterir.
Tutuşma sıcaklığı 650 ºC’nin üzerinde olan metanın
1 kilogramının yanması neticesinde, 13300 Kcal ısı
açığa çıkmaktadır ki bu oran 1 kg barutta 580
Kcal’dir.
11
Metan, yeraltı maden işletmelerinde üç
şekilde maden havasına karışabilir.



Kazı sırasında ortama metan yayılması,
Metan boşalması (arından ortama metan
yayılımı),
Ani metan çıkışı (degaj).
Metan gazı, kömürün oluşumundan itibaren
kömürün içinde veya çevre kayaçlarda sıkışmış
olarak bulunmaktadır. Metan çıkışı genellikle; kısa
aynalarda, dar alanlarda, jeolojik olarak kalınlığı
sabit olmayan alanlarda, kömür madeninin kuru
alanlarında ve toz çıkışı sırasında görülür. Ayrıca
kömür aynasından, makine tarafından kırılan
kömürden ve konveyörde taşınan kömürden de
metan çıkışı gözlenebilir. Kısacası metan kömür
üretimi sırasında, yeraltındaki çalışma yerlerine
kömürden veya çevre kayaçlardan sızarak tehlikeli
bir ortamın oluşmasına neden olmaktadır.
Metan patlaması yeterli miktarda oksijenin
(%12 den yüksek), patlayıcı gazın CH4 (%4–15) bir
araya gelmesi ve bir tutuşturucu kaynağı ile teması
sonucunda gerçekleşir.
Tutuşturma kaynaklarını şöyle sıralanabilir:






Açık alev
Fazla ısınan yüzeyler
Sürtünme veya elektrik
kıvılcımlar
Patlayıcı madde kullanımı
Yangınlar
Dizel araçların eksoz çıktıları
ile
oluşan
Patlama sırasında ortamın genişliğine göre
sıcaklık 1850–2650 ºC’ye ulaşırken patlama
sonrasında basınçlı hava dalgası ve alev dalgası
etkili olur, alev dalgası ikincil ve üçüncül
patlamalara neden olabilir.
Grizu patlamasının sonucunda kalkan kömür
tozu da patlayabilmekte ve meydana gelen kazanın
sonuçları daha da vahim olabilmektedir.
Grizu patlamasının olabilmesi için üç
unsurun bir araya gelmesi gereklidir. Bu unsurlar;
metan gazı, oksijen ve karışımın patlamasına neden
olan bir kıvılcım veya ısı kaynağıdır. Bunlardan
hava içindeki oksijeni ortamdan yok etmeye olanak
yoktur, çünkü yeraltı madenlerinde en önemli
unsurların başında havalandırma gelmektedir.
Yeraltı çalışmalarında ateşleme kaynağının (bir
kıvılcım veya ısı kaynağı) oluşması, alınan tüm
önlemlere karşın çalışmanın karakteri icabı her
zaman önlenememektedir. O halde, patlamanın
önlenmesi için yapılacak tek işlem metan gazının
ortamdan uzaklaştırılması olmaktadır.
Grizu patlaması
yapılabilir.



ile
mücadele
üç
aşamada
Metan birikiminin önlenmesi,
Biriken
metanın
alev
almasının
engellenmesi,
Patlamanın yayılmasının sınırlandırılması
Yeraltında metan gazının birikmesinin
önlenmesi için;
Yeraltında
çalışılan
madenlerde
havalandırma
düzenlemesinin,
hava
metan
karışımındaki metan oranının %1 in altında tutacak
ve dönüş yollarında metan gazı oranını %1 ‘i
geçirmeyecek şekilde hesaplanması gerekmektedir.
Madende havalandırma hesapları yapılırken, maden
dahilindeki yerlere gereken miktarda temiz havanın
gönderilmesi
hususunda
da
hesaplamalar
yapılmalıdır.
Metan birikiminin önlenmesi için;

Metanın drenaj ile önceden tahliyesi tercih
edilmelidir. Mümkün olduğu ölçüde bütün
çalışma sahasının drene edilmesi faydalı
olacaktır. Bunun dışında çalışılan yüzeyin
metandan drene edilmesi için gereken
önlemler alınmalıdır.

Maden, içerideki havanın dışarıya çıkacağı
şekilde havalandırılmalıdır.
12

Grizulu madenlerde doğal havalandırma
yerine mekanik havalandırma yapılmalı,
emici ve üfleyici fanlar kullanılmalıdır.
Ayrıca bu ocaklar için her fanın mutlaka
yedekleri olmalı ve bir aksaklıkta devreye
girmeleri sağlanmalıdır.

Maden ocaklarının havalandırma planları en
ince ayrıntılarına kadar ve madenin
tamamını
kapsayacak
hassasiyette
yapılmalıdır.

Maden ocağında tasarlanan havalandırma
sistemi basit olmalı, karmaşık havalandırma
şebekelerinden kaçınılmalı fakat yapılan
planlarda gereken havalandırma miktarları
her zaman göz önüne alınmalıdır.


Havalandırma kapıları düzgün ve kuvvetli
şekilde kurulmalı, regülatörler gerekli
yerlere ve standartlara uygun şekilde
yapılmalıdır.

Çalışma yöntemi seçilirken, ayakların
kolayca havalandırmasına olanak verecek ve
öncelikle baş yukarılar olmak üzere kör
bacaları en az içerecek nitelikte yöntemlerin
seçilmesine dikkat edilmelidir.

Sistematik ölçümlerle havalandırma ve gaz
emisyonu takip edilmelidir. Bunu
gerçekleştirmek için;
Havalandırma ve gaz ölçümleri için kayıt
defterleri ve sistematik planlar bulunmalı ve
sürekli güncellenmelidir.
Çalışma alanında havalandırma doğal
havalandırma ile aynı yönde yapılmalı ve
ters havalandırmadan kaçınılmalıdır.
Periyodik hava örnekleri alınmalı ve
analizleri yapılmalıdır.

Aynaların havalandırılmasında aktif (temiz)
hava kullanılmalıdır.
Havalandırma ve gaz detektörlerinin
kalibrasyonu takip edilmelidir.

Aktif (temiz) hava öncelikle en alt
kotlardaki çalışma yerlerine gönderilmeli ve
daha sonra havalandırma sistemiyle maden
içerisine dağıtılmalıdır.
Gaz ölçümü ve havalandırma için özel
nitelikli personel bulunmalıdır.

Ortamdaki metanın tahliyesini sağlamaya
yeterli havanın geçişine imkân verecek
kesitte taban, tavan yolları oluşturulmalıdır.

Tali havalandırma yalnızca hazırlık işlerinde
uygulanmalı, üretim panoları ana
havalandırma sistemine bağlanmalıdır.

Gerektiğinde maden içerisindeki hava
akımını kolaylıkla düzenleyebilecek şekilde
ayarlanabilen havalandırma tertibatları
yapılmalıdır.

Ayak eğimi 5 derece veya daha fazla
olduğunda, hava akımı yönü aşağıdan
yukarıya doğru olmalıdır.

Kaçaklar minimum seviyeye indirilmelidir.
Metan ölçümleri, makine dairesi dâhil bütün
çalışma yerlerinde her vardiyanın başında ve
vardiya içinde, her 1–3 saatte bir tekrar
yapılmalıdır. Çalışma yerinde metan %1 olduğunda
gaz oranını düşürmek için gerekli önlemler
alınmalı, oran yükselmeye başlandığında da grizulu
bölge boşaltılmalıdır.
Biriken metanın alev almasının engellenmesi
için;
Yeraltında yapılan çalışmalarla metan
seviyesi kontrol altında tutuluyor olsa da
istenmeyen durumlardan ve önüne geçilemeyen
sebeplerle metan emisyonu meydana gelebilir. Bu
durum karşısında grizu patlamasının önüne
geçilmesi için; ortamda biriken metanın patlaması
engellenmelidir. Biriken metanın patlamasını
önlemek için alınması gereken önlemler şöyle
sıralanabilir;
13

Yeraltında açık alev kaynakları
kullanılmamalı, kibrit veya sigara kesinlikle
bulundurulmamalıdır,

Kişisel aydınlanma için pilli (bataryalı)
lambalar kullanılmalıdır,

Gaz ölçümleri için özel gaz analiz cihazları
kullanılmalıdır,

Yeraltında kullanılan elektrikli ekipmanlar
alev-sızdırmaz özellikli olmalıdır,

Yüksek ölçüde metan çıkışı olan ocaklarda,
elektrikli ekipmanlar yerine basınçlı hava ile
çalışan (pnomatik) ekipmanlar
kullanılmalıdır,



İlk iki aşamada alınan önlemler ile büyük
ölçüde
grizu
patlamalarının
önüne
geçilebilecek olsa da, olası bir patlama
neticesinde meydana gelecek olumsuz
sonuçların mümkün olan en az düzeyde
tutulabilmesi için, patlamanın etki alanının
küçük tutulması esastır. Grizu patlamaları
ile mücadelede son adım olan patlamanın
etki alanını azaltmak için alınacak önlemleri
şöyle sıralanabiliriz;

Ocaktaki herhangi bir ayaktan çıkan hava
diğer bir ayağa gönderilmemelidir,

Ocaklardaki
bölümlerin
havalandırma
planlanmasında, bölüme hava giriş ve çıkış
yollarının olası bir patlamada kısa devre
yapmayacak şekilde düzenlenmesine dikkat
edilmelidir,

Kullanılan patlayıcılar anti-grizu cinsten
olmalı ve patlatmaları gerçekleştiren
ateşçiler deneyimli ve işi konusunda eğitimli
olmalıdır,
Toz alevlenmesi ve yayılması engellenmeli,
toz patlamasına karşı gerekli tedbirler
alınmalıdır,

Maden ocağı mümkün olan en fazla sayıda
birbirinden
bağımsız
havalandırma
bölümlerine ayrılmalıdır,
Kalıcı ve kolay ulaşılır kurtarma birimi
olmalı, en kısa zamanda olaya müdahale
edilmelidir,

Kurtarma biriminde çalışan elemanlar
deneyimli, bilgili ve her zaman göreve hazır
olacak şekilde eğitilmelidir,

Meydana gelen bir patlamadan en kısa
zamanda haberdar olunmalı ve en kısa
zamanda ocak içerisinde güvenliğin
sağlanması
için
gereken
işlemlere
başlanmalıdır.
Yeraltı ocakların aydınlatmasında kullanılan
elektrik tesisatı ve aydınlatma ekipmanları
grizu patlamasına sebep olmayacak özellikte
ve şekilde seçilmelidir,
Patlamanın Yayılmasının Sınırlandırılması
Grizu patlamalarıyla mücadelenin üçüncü
aşaması olarak, meydana gelen patlamanın
sınırlandırılması için alınması gereken önlemler
sayılabilir.
14
Kömür Tozu ve Toz Patlamaları
Ülkemizde yeraltı maden işletmelerinin
önemli bir kısmının kömür işletmeleri olması
nedeni ile kömür tozuna verilmesi gereken önem de
fazladır. Kömür genellikle parçalanıp ufalanarak toz
oluşturmaya elverişlidir. Kömür tozu, patlamalara
neden olabildiği gibi doğrudan çalışanın sağlığını
olumsuz etkileyerek çeşitli hastalıklara da neden
olmaktadır. Parçalanan kömürün oluşturduğu tozlar
akciğer sıvılarınca parçalanamadıkları için burada
birikerek hastalıklara yol açarlar. Akciğerde kömür
tozu birikimi nedeniyle oluşan hastalık antrakoz
olarak adlandırılır. Ayrıca madende bulunan
kömürün kuvars içermesi çalışanlarda silikoz ve
antrakoz hastalıklarının beraber gelişmesine neden
olabilir. Bu özellikle eski ve fazla kömürleşme olan
ve kuvars içeren taş kömürü madenlerinde görülür.
Genelde kömür tozu nedeniyle hastalığın
gelişmesi yavaş seyretmektedir. Kömür madeninde
çalışan ve gerekli önlemleri uygulamayan
işçilerinin hastalanması, kuvars içeren cevherlerde
çalışan işçilere nazaran daha yavaş olmakta ve
sakıncalı durumlar uzun zamandan sonra meydana
çıkmaktadır.
Kömür tozunun madenlerde yarattığı en
önemli tehlike kömür tozu patlamalarıdır. Kömür
tozu patlaması yeraltı madenlerinde biriken tozun
havaya yayılarak bir etken ile tutuşması sonucunda
patlamasıdır. Genellikle metan patlamasını takiben
havaya karışan kömür tozu da patlayarak ikincil bir
patlama yaratmaktadır. Kömür tozu patlamalarında
kömür
tozunun
büyüklüğü,
bileşimi,
konsantrasyonu, havanın oksijen içeriği, yanmaya
elverişli gaz içeriği, tutuşturma kaynağı, ortamın
nem içeriği ve dağılma koşulları gibi etmenler aktif
rol oynamaktadır.
Kömür tozu patlamaları için gereken ısı
kaynağı grizu patlamalarına nazaran daha fazladır.
Grizuda reaksiyonda bulunan bir gaz karışımı
mevcut olduğu halde, kömür tozu yere çökmüş bir
vaziyette yani patlamaya elverişli olmayan bir halde
bulunur. Ocak havasında mevcut olarak bulunan
süspansiyon halindeki kömür tozu ise çok tozlu
ocaklarda bile patlamayı meydana getirecek
konsantrasyonda değildir. Bu husus ancak yerde
çökmüş olarak bulunan tozun bir şekilde
havalanarak havaya karışması esnasında oluşur.
Bunun için de kuvvetli bir hava darbesi
lazımdır. Kömür tozunun havaya kalkarak
karışmasına neden olacak yüksek enerjinin yanında,
toz bulutunun ateşlenmesi içinde büyük ısı
enerjisine de ihtiyaç vardır ki çoğu zaman bu
yüksek enerji ve ısı meydana gelen bir grizu
patlaması sonucu ortaya çıkmaktadır. Kömür
içerisinde bulunan uçucu maddeler dışarı çıktıktan
sonra, bağımsız toz taneciklerinin etrafında yanarak
bu yüksek ısı enerjisini meydana getirmektedirler.
Yeraltı
işletmelerinde
kömür
tozu
patlamaları için gereken ateş kaynağı olarak ilk
başta, ocakta kullanılan patlayıcı maddeler ve
meydana gelen grizu patlamasının alevi akla
gelmektedir. Ayrıca elektrik kıvılcımları da
patlamayı meydana getirebilir. Küçük miktarda
grizunun kıvılcım veya alev etkisiyle patlaması
neticesinde meydana gelen basınç kömür tozunun
havaya karışmasına ve toz bulutu oluşmasına neden
olabilir. Meydana gelen toz/hava karışımı ortamın
sıcaklığı ve alevin etkisiyle ateş alarak kömür tozu
patlamalarını meydana getirir. Bu durum maden
işletmelerinde en çok karşılaşılan toz patlaması
durumudur.
15
Maden
ekipmanlarından,
elektrik
sisteminden, sert kayaların kesilmesinden veya
hatalı güvenlik lambalarından kaynaklanan
kıvılcımlar, kömür tozu patlamalarını başlatan
başlıca tutuşma sebepleridir.
Madenlerde mevcut metan gazı miktarı da
kömür tozu patlamalarının patlama alt limitini
düşürmesi bakımından önemlidir.
Kömür Tozu Patlamalarıyla Mücadele
Toz patlamalarına karşı alınabilecek
önlemler sırasıyla şu aşamalardan oluşmaktadır;




Tozun oluşmasını, havaya karışmasını ve
birikmesini önlemek
Tozun ateşlenmesini önlemek
Toz patlamasının gelişmesini ve diğer ocak
kısımlarına yayılmasını önlemek
Tozun oluşmasını, havaya karışmasını ve
ocakta birikmesini önlemek
Ocakta
solunabilir
tozla
savaşmak
konusundaki önlemlerin, patlayıcı toz açısından da
büyük değeri vardır. Fisketelerde çeşitli aşamalarda
ıslatma, sulama, arına su emprenyesi gibi çalışmalar
patlayıcı tozları da bağlayacaktır. Islatılmak yoluyla
bağlanmış olan tozun havalanarak bir toz bulutu
oluşturma özelliği büyük ölçüde azalacaktır. Ancak,
ıslatmanın tüm ocak kesimlerinde arada kuru
sahalar bırakmaksızın ve tozun kuruyarak daha da
incelmesine olanak vermeksizin yapılmasının
önemi büyüktür.
Tozun ateşlenmesini önlemek
Grizulu ocaklarda, grizunun birikmesini ve
alev almasını engellemek için yapılacak tüm
çalışmalar toz patlamalarının önlenmesinde de
yararlı olacaktır. Ayrıca tozun alevlenebilme
özelliğini azaltmak üzere ıslatmak ya da koruyucu
taş tozu katmakta düşünülebilir. Özellikle
ateşlemelerin yapıldığı arınlara yakın uzaklıklarda
bu işlemlerin yapılmasında yarar bulunmaktadır.
Ancak en güvenilir yolun uygun patlayıcı madde
olduğu da daima hatırlanmalıdır.
Toz patlamasının gelişmesini önlemek
Yukarıda sözü edilen iki aşamadaki
önlemlerin uygulanmasına karşın toz patlamaları
oluşabilmektedir. Patlamaların gelişimini önlemek
amacıyla su kullanımının uygun bir teknoloji
seçilmiş olması koşuluyla başarılı olabileceği
görülmekle
birlikte
bugünkü
madencilik
uygulamalarında taş tozu uygulamaları daha
yaygındır. Bu uygulamaların temeli, ocakta biriken
tozun yanmaz malzeme içeriğini arttırarak tozun
patlamaz duruma getirilmesidir. Alınan tüm
önlemlere rağmen gelişen toz patlamalarını
durdurmak için taş tozu barajları ve su barajları
(alev
barajları,
durdurucu
barajlar)
uygulanmaktadır.
Pratik olarak görülmese de tozun ocaktan
uzaklaştırılması için tozun süpürülmesi veya
kürekle
temizlenmesi
gibi
yöntemlerde
kullanılabilir. Ocaktaki toz miktarı ne kadar az
olursa önlemlerin uygulanması o denli rahat
olacaktır. Ayrıca az da olsa sağlanacak ekonomik
katkıda göz önünde bulundurulmalıdır.
16
Yangın
Yeraltında meydana gelen maden
yangınlarının nedenleri;







Açık alev
Elektrik
Sürtünme
Bakımsız Makine Tesisat
Patlatma
Patlamalar
Kendiliğinden yanma şeklinde sıralanabilir.
Ülkemizde yeraltı madenciliğinin önemli bir
kısmını bilindiği üzere kömür madenleri
oluşturmaktadır. Kömür gibi kolaylıkla okside
olabilen maddelerin doğal atmosferik şartlarda
otomatik olarak oksidasyona uğrayarak kendi
kendilerine ısınması olarak bilinen kendiliğinden
yanma, ülkemizde yeraltı madenciliği açısından
yangınla ilgili özellikle üzerinde durulması gereken
bir konudur.
Kömür madenlerinde kendiliğinden yanmayı
etkileyen faktörler kömürün yüzey alanı (yüksek
yüzey alanı kendiliğinden yanmayı arttırır), kalori
değeri (yüksek değer kendiliğinden yanmayı
azaltır), içindeki gaz haline gelebilen içerik (yüksek
gaz haline gelebilen içerik kendiliğinden yanmayı
arttırır), oksijen miktarı, nem miktarı (yüksek nem
miktarı kendiliğinden yanmayı arttırır), piritin olup
olmadığı (yüksek pirit muhtevası kendiliğinden
yanmayı artırır), kül miktarı (yüksek kül muhtevası
kendiliğinden yanmayı artırır), sıcaklık, kömürün
metan içeriği gibi sıralanabilir.
Ayrıca maden yatağının kalınlığı, eğimi,
çökertmenin özellikleri, madende bulunan faylar,
cevherin derinliği gibi jeolojik faktörlerde
kendiliğinden yanma açısından önem taşımaktadır.
17
Kendiliğinden
yanmanın
önüne
geçilebilmesi için madencilik işlerinin sistematik
bir biçimde ve de dikkatlice yapılması
gerekmektedir. Meydana gelebilecek olayların
sayısının azaltılabilmesi için doğru ve düzenli bir
gelişme planlanmalı ve kömür kazanım teknikleri
uygulanmalıdır.
Bunun gibi uygulamalar yapıldıktan sonra
havalandırma düzenli olarak kontrol edilmeli ve
yanmanın ilk aşamalarında ortaya çıkacak karbon
monoksit gazı devamlı gözlemlenmelidir.
Kendiliğinden yanma
havalandırma ile ilgili şu
edilmelidir:
değerlendirilirken
kıstaslara dikkat

Bütün aktif olarak çalışılan yeraltı sahaları
yeterli seviyede havalandırılmalıdır.

Havalandırma basıncı, kırılmış topuklardan,
hatalı barajlardan ya da çalışılıp bırakılmış
alanlardan hava sızmasına neden olacak
kadar fazla olmamalıdır.


Havanın istenmeyen kısa devreleri ve de
kontrolsüz dolanmasının önüne geçilmeli,
yüksek risk barındıran yataklarda hava
sızma testleri gerçekleştirilmelidir.
Bütün
taşıma
ve
yaya
yolları
havalandırılmalı, kullanılmayan yollar baraj
ile diğer maden alanlarından ayrılmalıdır.

Kömür madenlerinde açılan galeriler
havanın dağılıp gitmesine neden olacak
kadar yüksek ve geniş olmamalıdır.

Havalandırma
kapıları,
barajları
ve
regülatörleri
doğru
olarak
konumlandırılmalıdır.

Hava
geçişleri
yangına
dayanıklı
malzemeden yapılmalı ve hava sızdırmaz
olmalıdır.
Yeraltı maden havalandırma sistemleri
düzenli
olarak
kontrol
edilmeli
ve
gözlemlenmelidir.
Yeraltı madenlerinde yangınla mücadele
edilebilmesi için personelin doğru bilgilendirilmesi
ve seçilenlerin düzenli eğitimi önemlidir.
Yangınla mücadele konusunda seçilmiş
çalışanlardan oluşan yangınla mücadele takımları
oluşturulmalı, bu takım üyeleri düzenli olarak
eğitilmeli ve bir yangın anında yangına müdahale
etmeleri sağlanmalıdır. Aynı zamanda yangınla
mücadelede kullanılacak malzeme ve ekipman da
doğru yerde ve şekilde konumlandırılmalıdır.
Yangınlara etkili ve zamanında müdahale
edilebilmesi için yangınla mücadele istasyonu
kurmanın
yanında
seyyar
araçların
da
bulundurulması faydalı olacaktır. Eğer mümkünse
madenin tümüne basınçlı su sağlayacak düzenekler
kurulmalıdır.
Bu sayılanların sağlanması için aşağıda
verilen bilgilere dikkat edilmesi gerekmektedir:



Madende bulunan bütün yangınla mücadele
ekipmanları düzenli olarak kontrol edilmeli,
kullanılır
durumda
olduklarından
emin
olunmalıdır.
Acil kaçış planları ve acil eylem planları
önceden hazırlanmalı, bu planlar konusunda
bütün çalışanlar bilgilendirilmeli, yangın anında
ne yapacakları önceden yapılacak tatbikatlar ile
çalışanlara gösterilmelidir.
Yangın anında yapılacaklara ilişkin kısa bilgi
notları hazırlanmalı ve madende çalışanların
görebileceği yerlere asılmalıdır.

Özel emniyet gerektiren yerler bu konularda
eğitilmiş personelce kontrol edilmelidir.
Yangından korunma ve yangın önleme
faaliyetleri için harcanan maddi ve manevi
değerlerin, yangın sonucunda ortaya çıkacaklardan
daima daha az olduğu bilinmeli, bu doğrultuda
yangından korunmak ve yangını önlemek için
aşağıda verilen önlemlere dikkat edilmelidir:

Yeraltında mümkün olduğunca yanmaz özellikli
maddeler kullanılmalıdır.

Jeneratörlerin, yanıcı madde depolarının, benzin
veya mazot depolarının yakınında ahşap
malzeme kullanılmasından kaçınılmalıdır.
Elektrik ekipmanları doğru kullanılmalı, aşırı
yüklemeden, uygunsuz kablo kullanılmasından,
doğru topraklama yapılmamasından, izolasyon
hatalarından ve yanlış voltaj seçiminden
kaçınılmalı,
alev-almaz
malzeme
kullanılmalıdır.

18
Havalandırma
Zayıf, kararsız ve zaman zaman ters yöne
dahi
dönebilecek
bir
yapıdadır.
Doğal
havalandırmanın bir olumsuz özelliği de yeraltı
maden yangınları gibi tehlikeli durumlarda doğal
havalandırmanın kontrol edilememesidir. Sayılan
bu nedenlerden ötürü yeraltı kömür işletmelerinde
genellikle mekanik havalandırma sistemleri
kullanılır.
Yeraltı madenciliğinde havalandırmanın ana
amacı yeraltındaki çalışma alanlarına ve geçiş
yollarına yeterli gelecek miktarlarda hava
sağlanması ve başka yollarla kontrol altına alınması
zor olan kirleticilerin seviyelerinin kabul edilebilir
düzeylere seyreltilmesidir. Ayrıca havalandırmanın
ikinci bir kullanım amacı da yeraltı madenlerinde
soğutmayı ve ısıtmayı düzenlemek de olacaktır.
Havalandırma ile seyreltilerek kontrol altına
alınılan kirleticiler genellikle tozlar ve gazlardır. Bir
madende kirleticiye kabul edilebilir sınırlara
seyreltmek için gereken hava miktarı kirletici
kaynağının gücüne ve tozu bastırmak amaçlı su
barajları veya metan drenaj sistemleri gibi kontrol
önlemlerine bağlıdır. Yeraltı maden işletmesinde
hava akış hızı belirlenirken birden fazla kirletici
mevcut ise bu kirleticilerin birleşmesi ile oluşacak
etkilerde göz önüne alınarak, en yüksek seyreltme
gerektiren kirletici kaynağına göre düzenlemeler
yapılmalıdır. Mekanize çalışan işletmelerde de dizel
araçların açığa çıkaracağı egzoz gazları da düzenli
bir gaz gözlem sistemi mevcut değil ise hava akış
hızı belirlenirken göz önüne alınmalıdır.
Maden işletmelerinde ilk etapta doğal
yollarla yapılan havalandırma gözden geçirilir.
Doğal havalandırma terim olarak basınç
farklarından doğal yollarla oluşan hava akımı
anlamına gelmektedir.
Havalandırma
sistemleri
madenlerdeki
aynalara, galerilere ve geçitlere gereken yeterli
düzeyde temiz ve serin havayı iletebilecek şekilde
ve ortama yayılan kirleticileri kabul edilebilir
düzeylerin altına indirecek şekilde hava akımı
sağlayacak sistemlerdir. Havalandırma sistemleri
tüm yeraltı maden işletmesini kapsayacak şekilde
ana ve yan dallardan oluşacak şekilde
tasarlanmalıdır. Tüm ocakta bulunan yerlerin ne
kadar havaya ihtiyaç duyduğu yapılan ölçümler
neticesinde matematiksel hesaplardan yararlanılarak
bulunur ve alt dallarından üst dallara doğru
toplanarak gereken ana havalandırma akış hızı
bulunur. Temel olarak yeraltı maden havalandırma
sistemlerinde havanın çıkacağı ikincil kuyunun
yerüstü kısmına ana fan veya fanlar yerleştirilir.
Ana fanın madene temiz hava girerken
havalandırılma prensibinde maden içindeki
kirlenmiş, ısınmış ve oksijence zayıf havanın
dışarıya atılmasının esas olması nedeniyle emici
özellikte olması gerekmektedir. Ayrıca hava
basılmasının yaratacağı ısınma etkisi de bertaraf
edilmiş olur. Buna ek olarak ana maden girişleri
genellikle insan, makine ve ekipman sevkiyatı için
ve de çıkarılan madenin taşınması için kullanılıyor
olduğundan fanın yerleştirilmesi için uygun
olmayacaktır.
Havalandırma; yeraltı maden çalışmalarının
iş sağlığı ve güvenliği açısından en önemli
unsurlarından
biridir.
Yeraltında
insan
çalışabilmesinin, maden gaz ve toz patlamalarının
önüne geçilmesinin ve cevherin zarar görmemesinin
temini için yeraltı maden işletmelerinde doğru ve
verimli planlanmış bir havalandırma şarttır.
19
Tahkimat ve Maden Göçükleri
Yeraltı maden işletmelerinde galeri açılması
ya da maden çıkarılması sonucunda oluşan
boşlukların belirli önlemlerle doldurulması ya da
çökmesinin önlenmesi gerekmektedir. İşletme
faaliyetleri sonucu açılan boşlukları, çalışmaların
devam ettiği sürece ayakta tutabilmek için alınan
tedbirlerin tamamına “Tahkimat” denir. Tahkimat
yönteminin seçimi yeraltında bulunan kayaçların
sağlamlık derecesine ve açılmış olan galeri ve
çalışma sahalarının bulunduğu yerdeki basınç
koşullarına bağlıdır. Uygulanacak tahkimat
yöntemi, kullanılacak tahkimatın dayanıklılık
derecesine ve zeminin özelliklerine göre değişiklik
göstermektedir.
Tahkimat yeraltı maden işletmelerinin
tasarlanma aşaması dahil tüm çalışma süresince
birinci dereceden önem verilmesi, kontrol altında
tutulması ve üzerinde durulması gereken
konulardan biridir. Ayrıca yeraltında gerçekleşen
ölümlü kazaların önemli bir bölümünü doğrudan
veya başka etmenler sonucunda oluşan göçükler, taş
– kömür düşmeleri neticesinde olmakta buda
doğrudan doğruya tahkimatın önemini gözler önüne
sermektedir.
Yeraltı ocaklarının ömürlerinin yüksek olması, bu
süreçte güvenlik içinde çalışılması ve ocakların açık
tutulabilmesi için mutlaka tahkim edilmesi
gerekmektedir.
Maden işletmesinin açılmış olduğu kayaç
dayanıklılık bakımından sağlam ise, açılan
boşlukların tahkimatına gerek kalmayabilir. Böyle
durumlarda kaya mekaniği değerlendirmeleri özenle
yapılmalı, gerekli yerlerde topuklar bırakılarak
dayanıklılık arttırılmalıdır. Bu tür tahkimat
gerektirmeyecek sağlamlıkta kayaçlar içine açılmış
madenlerde dikkat edilmesi gereken bir hususta
kayaçlarında kavlaklaşabileceğidir. Gerek tavan
gerekse yan duvarlarda oluşabilecek kavlaklar göz
önüne alınarak seyrek de olsa tahkim uygulanması
ya da kavlakların çalışanlar üzerinde düşmesinin
önlenmesi uygulamalarının yapılmasına ihtiyaç
vardır.
İşletmelerde açılan boşlukların çalışma
süresi boyunca ayakta kalması, güvenli bir şekilde
taşıyıcı sistemlerle tutulmaları, iş güvenliğinin tam
anlamıyla sağlanabilmesi ve üretimin veya
yeraltında gerçekleştirilen diğer faaliyetlerin
devamlı olarak yapılmasının zorunlu olmasından
dolayı önemlidir.
20
Yeraltında açılan boşluklar, üzerlerinde etkili olan
arazi basıncı nedeniyle değişimlere maruz kalırlar.
Açıklıklarda
kullanılacak
tahkimat
sistemlerin öncelikle aşağıda verilenleri kontrol
altında tutacak şekilde olması gerekmektedir:

Sistem, üzerine gelebilecek muhtemel arazi
yükünü emniyetle taşımalıdır.

Üzerine etki eden basınç nedeniyle
açıklıklarda meydana gelecek değişiklikler
kontrol etmeli,

Kullanılacak
sistem,
aynı
zamanda
yapılacak olan tahkimat ekonomik yönden
de basit ve ucuz olmalıdır.

Kısacası tahkimat, yeraltı işletmelerinin
faaliyetlerinde
kurulum
aşamasında
planlama ve kazıdan sonra uygulanmaya
başlayan, yeraltı madenlerinde işyeri
güvenliğinin sağlanmasında en önemli
unsurlardan biridir. Bu bakımdan tahkimat,
yeraltı maden işletmelerinde güvenlik
denildiğinde ele alınılması gereken önemli
konulardan
biri
olarak
kendini
göstermektedir.
Yeraltı maden işletmelerinde uygulanan
madencilik metotlarının çok çeşitli olması, bu
değişik metotların her birine uygun tahkimat
sistemlerinin olması gerektiği gerçeğini ortaya
çıkarmıştır. Aynı zamanda genellikle maden
ocaklarında randıman ve güvenlik kullanılan
tahkimatın tesirli ve uygun olmasına bağlıdır.
Uygun olarak seçilmeyen ve yetersiz olarak
uygulanan tahkimat göçüklere, tavandan veya yan
duvarlardan kayaç parçalarının düşmesine ve tavan
seviyelerinin çatlamasına neden olmaktadır. Bu
durumlar iş güvenliği açısından sürekli tehlikeler
yaratmaktadır. Madende üretim yapılan aynada iyi
bir tahkimatın yapılması ile üretim güvenliği
sağlanmış olur ve ana geçiş yollarında uygulanan
doğru tahkimat ile maden işletmesinin güvenliğini
sürdürmesi sağlanır. Aynada kullanılan tahkimatın
çoğunluğu geçici olup, gereksiz tavan basmasına ve
çatlamasına engel olmak ve işçileri tavan
düşmelerinin yaratacağı kazalara karşı korumak
maksadı ile yapılır. Ana geçit yollarında ve ayna
bağlantılarında uygulanan tahkimat ise kalıcıdır. Bu
yollar, bütün maden işletme ömrü boyunca ayakta
kalacak ve madenin üretim, üretilenin taşınması ve
de gerektiği zaman tahliye ihtiyacını karşılamak
için ana damarları olacaktır.
21
Su Baskınları
Maden
yataklarının
araştırılması
ile
işletmeye geçilmesi arasındaki zaman sürecinde son
derece ayrıntılı jeolojik araştırmalara yer
verilmelidir. Ancak bu yoğun araştırmalarda çoğu
kez ihmal edilen, yeterince önemsenmeyen veya
yetersiz düzeyde kalan önemli bir sorun vardır.
İşletme safhasında çoğu kez beklenmedik bir
zamanda ve yerde karşımıza çıkan bu sorun yeraltı
suyu sorunudur.
Sızıntı suları, maden işletmeciliği sırasında çoğu
kez önemli sorunlar yaratmadan kolaylıkla drene
edilebilmektedir.
Maden ocaklarında yeraltı suyu sorunları
başlıca iki şekilde görülmektedir:
Maden ocaklarında karşılaşılabilecek su
baskınlarının önceden analiz edilerek gerekli
tedbirlerin alınması gerekmektedir. Madenlerde su
baskınlarından korunmak için öncelikle yer altı
hidrolojik çalışmasının yapılması gerekir. Bu
çalışmalar yer altının bütün karmaşık sistemini
ortaya çıkaracak şekilde üç boyutlu olarak
yüzeyden derinlere kadar uzanmalıdır. Uygun
teknikle maden sahasının etrafındaki hidrolojik
aktivitenin tespit edilmesi ve madendeki su
baskınlarının önceden belirlenerek önleyici
tedbirlerin alınması önem arz etmektedir. Ayrıca su
baskınına maruz kalabilecek kısımların drenaj,
mantolama ve tahliye gibi değişik yöntemlerle izole
edilmesi su baskını riskinin bertarafı için gereklidir.
İzole
işleminin
sonucunda
maden
işletmesine mümkün olduğunca kuru bir ortam
sağlanır. Su sızıntısı olsa bile bunun kontrollü ve
kabul edilebilir debide kalması sağlanabilir.

Ani su baskınları,

Sızıntılar.
Ani su baskınları, genellikle karstik
sahalarda oluşan doygun erime boşluklarında,
eklem ve çatlaklarla katedilmiş magmatik
kayaçlarda ve ya gerilme (çekme) kuvvetleri ile
oluşan fay zonlarında görülmektedir İşletmecilikte
son derece önemli olan su baskınları büyük
kayıplara yol açabilmektedir.
Sızıntı şeklinde gelen yeraltı suları,
genellikle kayaçların birincil gözeneklerinde
depolanan suyun, kayaçların geçirimlilik veya
iletkenlik özelliklerine bağlı olarak boşalmasıdır.
İşletmenin ilk safhalarında genellikle fazlaca
su sorunu ile karşılaşılmaz. Yeni galeriler
sürüldükçe ve işletme daha geniş alanlara
yayıldıkça ocağa sızan su miktarında bunlara
paralel bir artış beklenmelidir.
22
Elektrifikasyon ve Mekanizasyon
Bütün işletmelerde olduğu gibi elektrik ve
mekanik ekipman kullanılan yeraltı işletmelerinde
de elektrik ve mekanizasyon ile ilgili hususlara
dikkat edilmelidir.
Diğer işletmelere ek olarak başta kömür
madenleri olmak üzere yeraltı maden işletmelerinde
patlayıcı gaz içeriği ve yanıcı ortam olabileceği için
bu işletmelerde elektrik konusuna daha fazla özen
gösterilmesi
gerekmektedir.
Olabildiğince
uluslararası pazarda kendisini ispatlamış üreticilerin
sertifikalı ürünlerinin kullanılması riskin kontrol
altında tutulması için belirleyicidir.
Patlayıcı gaz içermesi muhtemel yeraltı
işletmelerinde elektrik kaçağı veya atlaması
neticesinde oluşacak kıvılcımlar tutuşma sebebi
olarak patlamayı başlatabilirler. Aynı zamanda
madende birçok yanıcı maddenin bulunması
elektrik nedenli kıvılcımların bu maddeleri de
tutuşturmasına neden olabilir. Bütün bu sorunların
önüne geçilmesi için yeraltı maden işletmelerinde
kurulacak olan elektrik ağının dikkatli bir şekilde
değerlendirilmesi ve oluşabilecek sorunların kısa
zamanda çözülmesi gerekmektedir.
Her işletme için ciddi tehlike unsuru
oluşturan bakım koşullarının özenle incelenmesi
gerekmektedir. Elektrik ve mekanik ekipmanların
bakımlarının düzenli olarak yapılması muhtemel
tehlikelerin önlenmesinde en etkili çözümdür.
Genel olarak elektrik ve mekanik ekipman
kaynaklı risklerin önlenebilmesi için;




Makine Emniyeti Yönetmeliğine uygun
ekipman kullanılması,
Kömür ocaklarında kullanılan elektrikli makine
ve cihazların Muhtemel Patlayıcı Ortamda
Kullanılan Teçhizat ve Koruyucu Sistemler ile
İlgili Yönetmelik (94/9/AT)’te belirtilen I. Grup
Teçhizat
kategorisine
uygunluğunun
sağlanması,
Aydınlatma, topraklama gibi tesisatların
periyodik
olarak
ölçüm
kontrollerinin
yapılması,
Mekanik ve elektrikli ekipmanların İş
Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve
Güvenlik Şartları Yönetmeliğine uygunluğunun
sağlanması
gibi
hususların
incelenmesi
gerekmektedir.
………………………………………………………………………………………………………………..
Patlayıcı Madde Kullanımı
Patlayıcı
maddeler,
kıvılcım,
darbe,
sürtünme veya diğer bir patlayıcı maddenin şok
etkisiyle kimyevi değişikliğe uğrayan ve yüksek
derecede sıcaklık, fazla miktarda gaz meydana
getiren kimyevi madde veya bileşiklerdir. Tehlikeli
maddeler olduklarından kullanım kriterlerinin
standartlaştırılması yüksek öneme sahiptir. Patlayıcı
maddelerin kullanımı ile ilgili olarak;

Patlayıcı
maddelerin
ve
ateşleyicilerin
depolanması, taşınması ve kullanılması, sadece
bu konuda yetkili ve ehil kişiler tarafından
yapılmalıdır.

İşletmelerin yapısına uygun nitelikte patlayıcı
maddeler ve kapsüller kullanılmalıdır.

Yeraltındaki
patlayıcı
madde
depoları,
çalışanların çalıştığı yerlere, yollara ve ana
havalandırma yoluna zarar vermeyecek
uzaklıkta yapılmalıdır.

Patlayıcı madde depoları çatlak ve göçük
yapmayacak, olabildiğince su sızdırmayacak,
alt ve üst kattaki çalışmalara zarar vermeyecek
ve çalışmalardan zarar görmeyecek bir yerde
olur.
23

Depolarının yakınında hiçbir tutuşturucu
kaynakla çalışma yapılmaz. Patlayıcı madde,
deponun son kısmına konulmalıdır.


Yeraltı deposunda izin verilen iklimlendirme
koşullarına uyulmalıdır.
Patlayıcı Madde Kullanma Yasağı Olan Yerler

Bir kişinin taşıyabileceği patlayıcı madde
miktarı sınırlandırılmıştır, uyulmalıdır(10 kg).

Depolarda, patlayıcı madde ve bu maddelerin
tüketim kaydı tutulmalıdır.
Yanıcı ve parlayıcı gazlar bulunan tozların
yanması ve patlaması tehlikesi olan ocaklarda,
fitille ateşleme yapılamaz.
Patlama çalışması yapılacak bölümlerde %
1 veya daha fazla metan gazının varlığının
saptanması, metan gazının bulunma ihtimali olan
yerlerde, tıkalı kömür, bür ve siloların açılmasında,
kapatılan yangın barajlarının açılmasında, yol,
bina, köprü vb. sabit tesislere 70 metre uzaklık
içerisinde patlayıcı madde kullanılmaz.
………………………………………………………………………………………………………………………..
Malzeme ve İnsan Nakliyesi
Kazılan cevher ve taşlar yatay veya düşey
oluşan karmaşık bir nakliyat sistemi ile yeryüzüne
taşınırken, malzeme ise karşıt yön izlenerek
çalışılan ocaklara (yeraltı - yerüstü) taşınır. Yeraltı
madenlerinde; çalışanlarda yerüstünden yeraltına,
yeraltından yerüstüne sürekli nakledilir.
Maden ocaklarında nakliyat;
 Raylı Sistem
 Lokomotif ve Maden Arabaları
 Vinç – Sonsuz Halat
 Vinç – Varagel
 Monoray
 Sonsuz Makaralı Halat
 Bant ve Zincirli Konveyör
 Bant Sonsuz Halat
 Lastik Tekerlekli ve Paletli Taşıyıcılar ile
yapılmaktadır.
Nakliye yapılırken alınması gereken önlemler genel
olarak;
 Kurtarma işleri gibi özel durumlar hariç olmak
üzere çalışanlar sadece insan taşımak için imal
edilmiş araçlarla taşınır.
 Bu taşıtlarda gerekli hız limitleri belirlenerek bu
limitlere uyulması sağlanır ve bu taşıtlar sağlık
ve güvenlik açısından uygun durdurma
tertibatıyla donatılır.

Ocakta kullanılan tüm mobil ekipmanların,
personelin görünürlüğü ve hareket yönünün
ayırt edilmesini sağlayacak gerekli işaret
lambalarıyla / levhalarıyla donatılmalıdır.

Tüm taşıyıcıların tehlikeli kısımları, özellikle
konveyörlerin baş ve kuyruk tamburları, uygun
ve
güvenlikli
bir
koruyucu
altında
bulundurulmalıdır.

Taşıma araçları sürücülerin, kullanıcıların ve
civarda bulunan diğer çalışanların sağlık ve
güvenliği için uygun şekilde kurulur, çalıştırılır
ve bakımı yapılır.

Taşıma yollarındaki hava içinde patlamaya
neden olabilecek miktarda kömür tozu bulunan
veya metan oranı % 0.3’ü geçen kömür
ocaklarıyla kükürt tozu bulunan kükürt
ocaklarında, elektrikli lokomotifler kullanılmaz.

Kömür ve kükürt ocaklarında, benzinli
lokomotiflerin ve benzinle çalışan araçların
kullanılması yasaktır. Dizel lokomotiflerde
egzoz gazlarının tehlikesine karşı, uygun
sistemler kullanılması zorunludur.
24
Diğer (Termal Konfor, Toz ve Tozun Neden Olduğu Hastalıklar, Gürültü,
Titreşim, Ergonomi, Aydınlatma vb. )
Termal konfor, toz denetimi, gürültü, titreşim, ergonomi ve aydınlatma gibi çalışanların kısa ve uzun
vadede iş kazaları ve meslek hastalıklarına maruz kalmalarını önlemek amacıyla optimum koşullarda
tutulmalıdır. Optimum koşullar ilgili yönetmeliklerde belirtilmektedir.
Yer Üstü Ocaklarda Özel Risklerin Değerlendirilmesi
Açık ocak işletmeleri yer altı işletmelerine göre daha güvenli olarak tanımlanabilir.
Her ne kadar iş sağlığı ve güvenliği konusunda yer altı madenciliği daha çok göz önünde
bulundurulsa da, açık işletmelerde de gerekli önlemler alınmadığı takdirde çok ciddi can
kayıplarının yaşanılması kaçınılmazdır. Türkiye’de bu alanda en büyük kaza, açık işletme ile
çalışan Elbistan Çöllolar kömür sahasında 10 Şubat 2011’de 91 milyon m3 malzemenin
kayarak, 10 çalışanın toprak altında kalarak vefat etmesine sebebiyet veren olaydır.
25
Açık Ocaklarda Şev
Açık işletmelerde şev açısı ve basamak
yükseklikleri ile ilgili “Maden İşyerlerinde İş
Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği” kapsamında yer
alan EK-2’de “İşyerinde yapılacak çalışmalar sağlık
ve güvenlik dokümanında belirtilen toprak kayması
veya çökmesi riski ile ilgili hususlar dikkate
alınarak planlanır. Kazı yüzeyleri ve şevlerin eğimi
ve yüksekliği zeminin yapısına ve sağlamlığına ve
uygulanan çalışma yöntemlerine uygun olur.”
demektedir.
Bu
noktadan
sonra
devreye
mühendislik girmekte ve yapılacak çalışmalarda
jeolojik veriler ve matematiksel hesaplamalar önem
kazanmaktadır.
İş sağlığı ve güvenliği yönünden açık
işletme olarak faaliyet gösteren maden işyerlerinde
yürütülen iş sağlığı ve güvenliği teftişlerinde,
üzerinde önemle durulan konuların başında şev
açısı, basamak yüksekliği ve genişliği gelmektedir.
Hatta uygun olmayan şev açısı ve basamak
yükseklikleri tespit edilen işyerinde İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanununun 25. Maddesi gereğinde
işyerinde işin durdurulması işlemi uygulanmaktadır.
Böyle bir durumla karşılaşmamak ve sağlıklı ve
güvenli bir çalışma ortamı yaratmak için açık
işletmelerde şev açıları ve basamak yükseklikleri
konusunda mühendislik çalışmaları yüksek öneme
sahiptir.
Şev düzeni bozulan işletmelerde heyelana
karşı alınması gereken tedbirler;





Şev yüksekliğinin azaltılması, şevin
yatıklaştırılması,
Şev topuğunun önünün tutulması,
Şev açısının düşürülmesi,
Şev drenajı,
Şevin kaya saplamaları ve çelik halatlarla
sağlamlaştırılması
gibi
önlemler
düşünülerek alınmalıdır.
Özetle yer üstü ocaklarında;
İşyerinde yapılacak çalışmalar toprak
kayması veya çökmesi riski dikkate alınarak
planlanmalıdır. Kazı yüzeyleri ve şevlerin eğimi ve
yüksekliği zeminin yapısına ve sağlamlığına ve
uygulanan çalışma yöntemlerine uygun olarak
seçilmelidir. Her çalışma öncesinde, çalışma
mahallinden ve nakliyat yollarından daha üst
seviyelerdeki şevlerde ve kazı yüzeylerinde toprak
ve kaya düşmelerine karşı gerekli kontroller
yapılmalıdır. Kazı yapılan ve lağım atılan kademe
cepheleri, şantiyeler çalışanların geçtiği bunlara
yakın yollar, taşıma yolları, kitle ve blok kayması
ve parça düşmesi olasılığı yönünden sürekli olarak
denetlenir. Bu kapsamda sürekli olarak yapılacak
olan saha denetimleri önemli bir rol oynamaktadır.
Sahada çalışan iş makinelerinin bakım
onarım koşulları ile yükleme boşaltma koşulları
özenle incelenmeli, saha aydınlatmasına özen
gösterilmelidir.
26
Sonuç
Maden işletmelerinde yapılacak olan risk analizi incelemeleri can ve mal güvenliğinin
sağlanması amacıyla hayati önem arz etmektedir. Bu nedenle doğru kişi ve kurumlaca risk
analizi çalışmalarının yürütülmesi, mevcut durumda eksperlerin genellikle kullanmakta
olduğu maden çalışanlarının zorunlu ferdi kaza sigortası kapsamında yapılacak olan risk
analizi inceleme listelerinde, bu güne kadar yapılmış olan risk analizleri ve istatistiki hasar
verileri dikkate alınarak sadeleştirme ve genişletmelere gidilmesi mutlak suretle fayda
sağlayacaktır. Ancak esas olan tespit edilen risklerin bertaraf edilmesi amacıyla uygun
önerilerde bulunulması ve sürekli denetim mekanizmasının işletilmesidir.
Yapılan risk incelemelerinin istenilen faydanın iş kazaları, meslek hastalıkları ve
bunlardan kaynaklı ölüm ve yaralanma oranlarının minimum seviyeye indirilmesi suretiyle
sağlayabilmesi amacıyla otokontrol mekanizmasının oluşturulacağı yöntem tespitine ihtiyaç
duyulmaktadır..
Etkin bir denetim sistemi(Risk Analizini İçeren), işçi ve işverenlerin risk bilinçlerinin
verilen eğitimler ile geliştirilmesi, dünya madencilik sektörü İSG gelişimleri ile güncel
teknolojilerin takibi, geçmiş hasar tecrübelerinden yararlanılması, sektör iş güvenliğine katkı
yaratacak bilimsel çalışmaların teşviki ve sözü edilen tüm çalışmaların doğru uzmanlarca
yapılması ile arzu edilen sıfır iş kazası istatistiklerinin yakalanabileceği kesindir.
27
KAYNAKLAR
(1)Prof. Dr. Şafak G. Özkan, Yrd. Doç. Dr. Tansel Doğan, Maden Mühendisliğine Giriş,
(2)A. Rıza Ergun, Yeraltı Maden İşletmelerinde Gaz Ve Toz Patlamaları Ve Önlemler, İş
Sağlığı Ve Güvenliği Uzmanlık Tezi, 2007
(3)A. Bayraktar, Yeraltı Maden İşletmelerinde Ocak Yangınları, 2013
(4) Prof. Dr. T. Onargan, Türkiye Kömür Madenciliği İşletme Yönetiminde Güvenlik
Denetiminin Doğrudan Rolü, İşlevi Ve Yeni Model Önerisi, Uluslararası Madenlerde İş
Sağlığı Ve Güvenliği Konferansı Sunumu, 2014
(5) Dr. G. Gürtunca, The Us Coal Mınıng Industry-A Succesfull Model Wıth Emphasıs On
Health And Safety And Lessons Learned, Uluslararası Madenlerde İş Sağlığı Ve Güvenliği
Konferansı Sunumu, 2014
(6)M. Tombul, Maden Yük. Müh.-Hukukçu Maden İşleri Genel
Daire Başkanı, Maden Hukukunda İş Sağlığı Ve Güvenliği Sunumu, 2014
Müdürlüğü
(7) M. D. Rossetti, R. R. Hill, B. Johansson, A. Dunkin And R. G. Ingalls, Eds., Usıng
Sımulatıon Analysıs For Mınıng Project Rısk Management, 2009
(8) T. Güyagüler Ve Ö. Erdem (2010), Kömür Ocaklarında Grizu Patlama Risk
Değerlendirmesi. İş Sağlığı Ve Güvenliği Dergisi, Yıl: 10, Sayı:47 (Tem-Ağu-Eyl 2010)
(9) Tmmob Maden Mühendisleri Odası, Madencilik Sektörü Ve Politikaları Raporu, 2011
(10) Ö. Aydan, A. Ersen Yeraltı Suyunu Dondurma Yöntemi Ve Bir Uygulaması
(11) T.C. Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maden İş Yerlerinde İş Sağlığı Ve
Güvenliği Tedbirleri Sunumu
(12) M. Dursen, B. Yasun, Yeraltı Madenlerinde Bulunan Zararlı Gazlar Ve Metan Drenajı,
2012
(13) Matia Cazzaniga, Hans Mahrla,Steven Norcliffe, Christian W. Müller, Brad Dalton,
Erik Pettersson, Utz Groetschel, Mining Industry Engineering Insurance Exposure, 2009
(14) Yeraltı Ve Yerüstü Maden İşletmelerinde Sağlık Ve Güvenlik Şartları Hakkında
Yönetmelik. Ankara: Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
(15) Maden Ve Taş Ocakları İşletmelerinde Ve Tünel Yapımında Alınacak İşçi
Sağlığı Ve İş Güvenliği Önlemlerine İlişkin Tüzük. Ankara: Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı
28
(16) http://www.tki.gov.tr/
(17) http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/tr/kurumsal/istatistikler
(18) http://www.migem.gov.tr/istatistikler/istatistik.html
(19) http://www.tuik.gov.tr/
(20) http://www.csgb.gov.tr/
(21)http://www.sbm.org.tr/tr/Haberler/Sayfalar/maden-calisanlarina-zorunlu-ferdi-kazasigortasi.aspx
EKOL EKSPERTİZ MÜHENDİSLİK GRUBU
Ayşe Nazlıer Efetürk Eksper – Mühendislik / Yangın / Kredi Finans
Ayça Şener
Eksper – Mühendislik / Kimya Yüksek Mühendisi
Hüseyin Kaycı
Eksper – Mühendislik / Tarım Makinaları Mühendisi
Ali Ömer Yıldır
Risk ve Hasar Yönetmeni – Uzman / Otomotiv Öğretmeni
Efe Eroğlu
Risk ve Hasar Yönetmeni – Uzman/Makine Mühendisi
Zühre Tamer
Risk ve Hasar Yönetmeni – Hasar Uzmanı
Erdim Dalkılıç
Risk ve Hasar Yönetmeni – Uzman / Makine Mühendisi
M. Bahadır Yaşacan Risk ve Hasar Yönetmeni – Uzman / Maden Mühendisi
***Bu bülten, konuyla ilgili çeşitli kaynaklardan derlenen bilgiler ile hasar ve risk alanındaki tecrübelerimiz
çerçevesinde hazırlanmış olup, kendi görüşlerimizi içermektedir.
29

Benzer belgeler

13 May?s 2014 Tarihli Soma Eynez Yeralt?

13 May?s 2014 Tarihli Soma Eynez Yeralt? Avrupa’da yapılmış ve dolayısıyla dünyada ilk sanayileşme Avrupa’da gerçekleştirilmiştir. 20. yüzyılda ise en çok maden üretimi ABD’de yapılmıştır. Günümüzde ise maden üretimi ve

Detaylı