PAMUKKALE TURİZM`in yolcularına hediyesidir. Sayı 80 Temmuz

Transkript

PAMUKKALE TURİZM`in yolcularına hediyesidir. Sayı 80 Temmuz
PAMUKKALE TURİZM’in yolcularına hediyesidir.
Sayı 80 Temmuz 2012
İçindekiler
6-8
50 - 51 Teknoloji
72 - 74
2
14 - 20
52 - 53
Müzik
Tasarım
Tarih
26 - 27
Biyografi
22 - 24
Moda
Uygulamalar
Kültür - Sanat
28 - 30
Künye
Pamukkale Turizm Adına
İmtiyaz Sahibi
C.Sadık Bababalım
Genel Yayın Yönetmeni
Müge Bababalım Başkan
54 - 57
Spor
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Ahmet Aksoy
Yayın Danışma Kurulu
Sadık Bababalım
Mustafa Özdalgıç
Av. Uğur Burak Duru
Dr. Jale Akın Denizci
Editör
Alper Şahin
Grafik Tasarım Sorumlusu
Seçkiner Başsorğun
Katkıda Bulunanlar
Mustafa Sönmezay
İbrahim Eyil
Sevgül Kahraman
Yılmaz Parlatan
Hande Çil
Mehmet Adaş
Özge Süvarioğulları
Oyun
58
64
Reklam İletişim
[email protected]
İletişim
[email protected]
Baskı: Umur Basım
ve Kırtasiye A.Ş.
Tel: (+90) 216 - 645 62 00
Faks: (+90) 216 - 420 04 35
Yayın Türü: Ulusal, süreli
Dizi
Otomobil
Baskı Tarihi: Temmuz 2012
60 - 61
Pamukkale Dergi, Pamukkale Turizm’in
lisanslı yayınıdır ve TC yasalarına uygun
olarak yayımlanmaktadır. Pamukkale
Dergi’de yayınlanan yazı, fotoğraf ve
illüstrasyonların her hakkı saklıdır. Dergimizde
yayınlanan yazı ve makaleler kaynak
göstermek kaydıyla kullanılabilir. Dergimizde
yayınlanan ilanların sorumluluğu sahibine aittir.
3
Başyazı
Sadık Bababalım
Pamukkale Turizm Yönetim Kurulu Üyesi
Pamukkale Ailesi olarak en keyif aldığımız ve manevi anlamda en tatmin
olduğumuz işlerimizin başında şüphesiz sosyal sorumluluk ve destek projelerimiz
yer alıyor. Şirketimizin sosyal sorumluluk projelerinden sorumlu ekibi Pamukeller
tarafından, bir buçuk asırdır binlerce kimsesiz çocuğumuza umut olan ve eğitim
almalarını sağlayarak Türkiye’nin en önemli sosyal organizasyonlarından olan
Darüşşafaka ile kol kola yürüme kararı alındı. Projenin içeriği ve detaylarını yakın
zamanda sizlerle paylaşıyor olacağız.
Yazın tam ortasında, sektörümüzün en yoğun günlerini yaşadığı bu dönemlerde
Alanya’dan Marmaris’e, Çeşme’den Akçay’a kadar olan Türkiye’nin tatil
haritasında, hemen her bölgeye düzenlediğimiz seferlerle Pamukkale ailesi olarak
tatilinize güzel bir başlangıç yapabilmeniz için var gücümüzle çalışıyoruz.
Yolcularımızın büyük desteğiyle bu yaz sezonu ulaşımını sağladığımız yolcu
rakamlarında rekora koşuyoruz. Güveninize ve ilginize sonsuz teşekkürler.
Temmuz ayı da yine sürprizlerle dolu bir ay olacak! 50. Yılımıza özel olarak
yılbaşından bu yana aralıksız olarak gerçekleştirdiğimiz kampanyalarımıza,
sektörlerinde lider markalardan olan 4 farklı firmayla işbirliğine giderek sadece
Pamukkale yolcularına özel hediye ve özel fiyatlı avantajlardan oluşan
kampanyalarımızı hayata geçireceğiz. Yakın zamanda facebook ve twitter
hesaplarımızdan kampanyalar hakkında bilgilendirme sağlayacağız.
Ramazan ayının bu yıl Temmuz’da başlaması ile iftar sofraları yaz bereketiyle, yaz
sofraları da ne kadar şanslı ki mübarek Ramazan’ın verdiği manevi coşku ile
dolup taşacak. Bu sofralarda dostluk ve aile bağları güçlenecek, dargınlıklar
sonlanacak, büyüklerle küçükler bir arada güzel vakitler geçirecekler.
Sevdiklerinizle beraber mutlu bir Ramazan ayı geçirmenizi dilerim...
5
Moda
Chiara Ferragni
06
S
osyal medyanın büyümesiyle beraber
başlarda hobi olarak yapılan blogger’lık
şimdilerde bir meslek haline geldi. Sanal
aleme atılan bu adımlar onları birer
fenomene dönüştürdü. Bu fenomenlerin
en popüleri ve en beğenilenlerden biri de
şüphesiz Chiara Ferragni.
Chiara Ferragni nam-ı değer The Blond
Salad dünyanın en popüler ve en çok
kazanan bloggerlarından. Dünyanın dört
bir yanını geziyor, fashion showlara katılıyor,
neredeyse her gün kendi stilinin fotograflarını
paylaşıyor ve işte Chiara’nın muhteşem
hayatının hikayesi ve başarıları.
Chiara henüz 24 yaşında bir İtalyan. Bu kadar
sosyalliğinin yanı sıra bir de Bocconi
Üniversitesinde hukuk öğrencisi. Bloğunu
2009 yılında yayınladı ve aylık 9.000.000
internet kullanıcısına ulaştı. Bir de bloğunun
yanı sıra Facebook, Twitter, Lookbook,
İnstagram ve Flickr hesapları var. Gittiği,
gezdiği, gördüğü, yediği ne varsa paylaşıyor.
2010 yılında kendi tasarladığı ayakkabıları
satışa sundu. Yamamay ve Mango Touch için
kapsül bir koleksiyon hazırladı. Alberta
Ferretti’nin defilesinde mankenlik yaptı ve bir
çok dünyaca ünlü marka ile işbirliği yaptı.
Bu markalardan birkaçı; Guerlain, Dior,
Hugo Boss, Louis Vuitton, Lancome, Furla,
Max Mara, Chanel, Mini, Tommy Hilfiger,
Kenzo, Yamamay, Nikon, Mango, Bulgari,
Benetton.
Moda
C
hiara geçen sene tam da bu zamanlar
arkadaşları ile birlikte Türkiye’ye gezmeye
geldi. Önce İstanbul da Ayasofya Camii’de
başını örttü, Kapalı Çarşı’dan alışveriş yaptı,
Kanlıca’dan yoğurt yedi, Al Jamal’de dans etti,
boğazda tekneyle gezdi, Nişantaşı’nda turladı,
Efes’de,Dolmabahçe’de ve Topkapı’da tarihi
hissetti ve en son da Bodrum’da tekne gezisi yaptı.
08
Yaz Trendleri
2012 Yaz Modası
10
2012 yaz modasında en öne çıkan trendleri
neon renkler ve tribal desenler oluşturuyor.
Bunları takiben kış sezonuna da damgasını
vuran peplum etekler , “crop tops” die tabir
edilen göbeği açıkta bırakan t-shirtler,hayvan
figürlerinin yer aldığı elbiseler ve mayolar,
kurukafa deseni ve asimetrik kesimde elbise ve
etekler yer alıyor. Dünya modasını belirleyen
en önemli tasarımcıların defilelerinde de
bunların etkilerini çok açık görebiliyoruz.
Bu tasarımcıların başlıcaları da Dolce&Gabbana,
Givenchy, Salvatore Ferragamo, Jason Wu ve
Betsey Johnson.
Yaz Trendleri
Bu yazın en favori renkleri ise limon sarısı, portakal
rengi, kırmızı, turkuaz, leylak , siyah-beyaz ve pastel
tonları oldu. Bunların yanı sıra eskiden herkes için
zor olan baştan aşağı bembeyaz giyinmek şimdi çok
moda çok şık olarak değerlendiriliyor. Baştan aşağı
bembeyaz giyinerek hem yazın rengini hem de
sezonun modasını yakalamış oluyorsunuz. Metalik
renkler de artık aksesuarlar dışında kıyafetlerde de
yer almaya başladı. Özellikle de metalik renkte
elbiseler ve etekler çok revaçta. Tabi ki bütün bu
renklerin yanı sıra ilkbahar modasında da
karşılaştığımız neon renkler yine sezona damgasını
vurdu. Şifon eteklerden gömleklere ayakkabıya veya
aksesuara kadar neonun her çeşidini bu sezon
görmek mümkün.
12
06
14
Walk Off The Earth
Müzik
Y
outube’un birçok önemli katkısı var. Bunlardan biri de düşük bütçeye fakat yeteneğe sahip kişilerin kendilerini kolayca
dünyaya tanıtabilmesi. Eğer dikkat çeken ve kaliteli bir iş yaparsanız er ya da geç birileri tarafından değer buluyor.
Walk Off The Earth (WOTE) 2006 yılında Burlington,Ontario'da kurulan bağımsız bir gruptur. WOTE tarzları, orijinal düşük
bütçeli müzik videoları ve yaptığı coverları ile dünya çapında başarı kazanmıştır. Grup, plak şirketlerinden ya da farklı hiçbir
yerden yardım almadan bağımsız olarak kendi fan kitlesini inşa etmiştir. 7 Şubat 2012 tarihinde Columbia Records ile plak
sözleşmesi imzalayan grup nadir görülen müzik aletleri kullanmalarıyla kendilerine özgün tarzlarını oluşturdu ve güçlü bir
taraftar kitlesine erişti.
İlk albümlerini 2007 yılında çıkarmalarına rağmen bundan yaklaşık 5 yıl sonra Rihanna’nın “Man Down” ve Gotye’nin
“Somebody That I Used To Know” şarkısını coverladıktan sonra kısa sürede müthiş bir üne kavuştu. “Somebody That I Used To
Know” coverı ile 2 haftada 35 milyon 4 ayda da 100 milyon izlenme sayısının üzerine çıkarak kendilerini dünyaya kanıtlamış
oldular.
Youtube kanallarındaki videoları toplamda 226
milyon kere izlenmiş olan grubun aynı kanalda
685 bin takipçisi bulunmaktadır.
Geçtiğimiz ay içerisinde Türkiye’ye de konser
vermek için gelen grup Türk hayranları tarafından
büyük ilgiyle karşılandı. Grup Türkiye konserleri
hakkındaki memnuniyetlerini kişisel sosyal medya
hesaplarından tüm Dünya’daki takipçilerine
duyurdu.
15
W
Müzik
alk Off The Earth birbirinden yetenekli 5 kişiden oluşmaktadır. Bu kişilerin müzikten
çok iyi anladıkları su götürmez bir gerçek. Bunun bir kanıtı olarak grup üyelerinin
aklınıza gelebilecek her enstrümanı çalmasını gösterebiliriz. Aslında önceden keşfedilmiş
bir enstrüman olması da gerekmez. Yaptıkları coverlarda kimi zaman bir çift bıçağı kimi
zaman da ellerine geçirdikleri su damacanalarını ustalıkla müzikleri için kullanabiliyorlar.
Grubun üyelerine tek tek göz atacak olursak:
Gianni Luminati Nicassio : Kendisini twitter hesabında “birşeyler yapan birisi” olarak
tanımlayan Gianni çok yetenekli biri. Gitar, elektrogitar, bass gitar, dört telli gitar(Ukulele), banjo, mızıka, piyano, davul,
theremin, ksilofon ve daha birçok çeşit gitarı çalabilen Gianni aynı zamanda vokallik ve beatbox da yapabilmekte. Kendisi
grubun en çılgın, uzun saçlı elemanı olarak tanınmakta.
Ryan Marshall : Grubun duyulmasında büyük önemi olan Rihanna’nın “Man Down” şarkısının cover şarkısında müthiş bir
performans gösteren Marshall, Gianni ile 2007 yılında Walk Off The Earth’ün köklerini atanlar arasındadır. Kendisini
Gerçeği zapt edenler / Gerçek Fatih / Doğrunun Fatihi (y) olarak tanımlamaktadır.
GIANNI LUMINATI NICASSIO
RYAN MARSHALL
SARAH NICOLE BLACKWOORD
MIKE TAYLOR
JOEL CASSADY
Sarah Nicole Blackwood : Gruba Gianni ve Ryan’dan sonra katılmıştır. Ayrıca 2008 yılından beri kendi başına 3 albümü ve
gruptan ayrı 2 single albümü bulunan sanatçı 2005 yılında the Creepshow adında farklı bir grupta gitar çalıp vokallik
yapmıştır. 25’i aşkın ülkeyi gezmiş olan Blackwood’un aynı zamanda kendi hayran kitlesi ve youtube kanalı bulunmaktadır.
Suya ve teknelere bayılan şarkıcının hayali bir gün bir teknede yaşayıp boş vakitlerinde de bu tekneyle yolculuk yapmaktır.
Grubun sarışın güzel kızı olarak tanınan Sarah Blackwood’un Gianni Limunati ile birlikte oluşturduğu “Gianni and Sarah”
isimli takipçi sayısı yüksek olan ayrı bir oluşumları da bulunmaktadır.
Mike Taylor : O kendisini Walk Off The Earth gemisindeki piyanist olarak tanımlasa da takipçileri
onu daha çok “en sağdaki amca, sakallı dayı, Eric Cantona, Chuck Norris, Leonidas ve nereye
baktığı çözülemeyen adam” olarak tanımlıyor. Grubun belki de en sempatik üyesi olan Taylor’ın
izleyicilerinden aldığı pozitif eleştiriler ile bu yönünü her geçen gün daha da öne çıkartıyor. Ryan
Marshall ile tanışıp çalmaya başlayan Taylor sonrasında gruba dahil olmuştur.
Joel Cassady : 19 Ocak 1989 yılında doğan ve grubun en genç üyesi olan Cassady grubun
davulcusu görevini üstlenmiş durumdadır.
16
Müzik
G
rubun sahip olduğu uyum göz önünde. Bunun en büyük kanıtı
üne kavuştukları Gotye’nin şarkısı “Somebody That I Used To
Know” coverında gösterdikleri performans. 5 kişi tek bir gitarı
çalarak işlerinin sadece müzik değil aynı zamanda bir show
olduğunu herkese gösterdiler. Hatta adı geçen şarkının sahibi
Gotye’nin twitterdan yaptığı açıklama ile grubu “eğlenceli ve
dahice” olarak tanımlamıştır.
Bu grubun tek yeteneği bir gitarı birden çok kişi tarafından çalma
özelliği değil tabi ki de. Grubun diğer videolarını izlediğinizde
gerçekten yaptıkları işin hakkını verdiklerine şahit olacaksınız.
Havada uçan gitarlar, sürekli el değiştiren enstrümanlar ve aynı
anda birden çok müzik aletini çalmaları gibi ilginç örnekler
verebiliriz sizlere.
Kısacası henüz bu grubu keşfetmemişler biran önce bu eğlenceli
bir o kadar da kaliteli grubu dinlemeye başlamalı ve müziğin
tadını sonuna kadar çıkarmalıdırlar…
18
Müzik
Diskografi :
Smooth Like Stone On A Beach 1 Ocak 2008
•
Little Sin
•
100 Proof Life
•
Rock Me Away
•
Gotta Go
•
My Mistakes
•
Broke
•
Miss Jeppetto
•
Spiralling Son
•
Stolen
•
People of the Sun
•
Smooth Like Stone On A Beach
•
W.O.T.E
20
My Rock – 7 Temmuz 2009
•
Once In A While
•
Julia
•
Monet Tree
•
Coolin’
•
100 Proof Life
•
Disappointment
•
Broke
•
Silent Prep
•
Luminati
•
Once In A While (Chopped & Screwed)
•
Petey Com Julia
•
Julia (Chopped & Screwed)
•
Petey Com Money Tree
•
Money Tree (Chopped & Secrewed)
•
Petey Com Cooln’
•
Cooln’ (Chopped & Scerewed)
•
Petey Com 100 Proof Life
•
100 Proof Life (Chopped & Screwed)
•
Petey Com Disappointment
•
Disappointment (Chopped & Screwed)
•
Broke (Chopped & Screwed) See All 2
•
Petey Com On Secret Track
•
Corner Of Queen
22
Cüneyt Çakır
Biyografi
2
3 Kasım 1976 tarihinde İstanbul’da doğan Cüneyt Çakır'ın hakem
olması çok şaşırtıcı değildir. Çünkü babası eski hakem ve Merkez Hakem
Kurulu Asbaşkanı Serdar Çakır’dır. O da babasından yolundan gidip
hakemlik mesleğini seçmiştir.
İstanbul bölgesi hakemi olan Cüneyt Çakır, İstanbul Üniversitesi İİBF fakültesi
işletme mezunudur. Hakemliğin yanında sigortacılık da yapan Çakır Süper
ligin en fazla maç yöneten hakemidir.
Cüneyt Çakır'ın ligdeki ilk maçı 29 Eylül 2001 tarihli Malatyaspor-Çaykur
Rizespor maçıdır.
2006 yılında FIFA kokartı takmaya hak kazanan Cüneyt Çakır, gösterdiği
başarıdan dolayı 2007 yılında Avrupa’nın yetenekli hakemlerinin davet edildiği
mentör kursuna davet edilmiş ve buradaki üstün başarısından dolayı UEFA
tarafından üst düzey müsabakalarda görevlendirilmiştir.
2007 yılında Avusturya’da düzenlenen U19 Avrupa Şampiyonası finallerine davet edilen Cüneyt Çakır bu turnuvada
Fransa-Sırbistan ve İspanya-Portekiz arasında oynanan grup müsabakalarını yönetmiştir.
2009 yılında İsveç’te düzenlenen U21 Avrupa Şampiyonasında İngiltere-İsveç arasında oynanan ve normal süresi 3-3
biten ve penaltılarla İngiltere’nin kazandığı yarı final müsabakası dâhil olmak üzere 3 müsabakada görev almıştır.
2009-2010 sezonunda Fulham ile Hamburg arasında oynanan Avrupa Ligi yarı final rövanş maçını yönetmiştir.
2010-2011 sezonunda Şampiyonlar Ligi gurup maçlarında yönettiği Rubin Kazan-Barcelona maçıyla hem 10 yıl aradan
sonra bir Türk hakem Şampiyonlar Ligi'nde görev almış hem de Çakır, bu ligde Doğan Babacan ve Ahmet Çakar'dan
sonra maç yöneten 3. Türk hakemi olmayı başarmıştır. Çakır 16 Haziran 2011'de UEFA tarafından en üst kategori
olan UEFA Elit Hakem Kategorisi'ne yükseltilmiştir.
23
Biyografi
2
011 yılında Kolombiya’da düzenlenen U20 Dünya Kupasında görev alan hakem,
Portekiz-Fransa yarı final müsabakası, 1 çeyrek final, 3 grup müsabakası olmak
üzere toplam 5 müsabakada görev almıştır.
2011-12 sezonunda Barcelona ile Chelsea arasında oynanan Şampiyonlar Ligi yarı
final rövanş mücadelesini yönetmiştir. 2-2 biten karşılaşma sonunda Chelsea
finale çıkmıştır.
29 Temmuz'da Kolombiya'da başlayacak U20 Dünya Şampiyonası'nda görev alacak altı Avrupalı hakem
arasında yer alan Çakır, Avrupa'nın en iyi 28 hakemi arasında yer aldı.
Cüneyt Çakır, Polonya ve Ukrayna'nın ev sahipliğinde düzenlenen Euro 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda
görev alan 12 hakemden biri olmuştur. Grup maçlarında Ukrayna-İsveç,
İtalya-İrlanda maçlarını, çeyrek finalde İngiltere-İtalya müsabakasının 4.hakem görevini yerine getirmiştir.
Yarı finalde ise Portekiz-İspanya mücadelesini yönetmiştir. Sergilediği performansla World Referee isimli
sitede yapılan oylamada birinci sırada yer almıştır.
Bahattin Duran ve Tarık Ongun yardımcı hakem, Bülent Yıldırım ve Hüseyin Göçek ise çizgi hakemi olarak
turnuvada Cüneyt Çakır'a eşlik etmişlerdir.
Final maçında da dördüncü hakemlik yaparak büyük bir başarıya imza atmıştır.
Sezon
2001-2002
2002-2003
2003-2004
2004-2005
2005-2006
2006-2007
2007-2008
2008-2009
2009-2010
2010-2011
2011-2012
Lig
Y.Maç
3
7
12
13
20
15
18
20
16
21
8
Derbi
Sarı
-
16
16
16
16
16
16
16
16
16
16
16
Maç sayısı
Süper Lig:
152
UEFA Şampiyonlar Ligi:
5
Avrupa Futbol Şampiyonası: 3
Millî Maç:
9
Türkiye Kupası Finali:
1
24
Kırmızı
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
Eyfel Kulesi
Tarih
ransa’nın ve Paris’in sembolü haline gelen ve Parisliler tarafından “Demir Bayan” olarak
Fadlandırılan
Eyfel (Eiffel) Kulesi dünyanın en büyük turizm merkezlerinden biridir.
26
Eyfel Kulesi Fransız Devrimi'nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde 1886 yılında düzenlenenbir
yarışma ile Paris fuarının giriş kapısı olarak inşa edilmiştir. 107 proje arasından seçilenkule
Gustave Eiffel'in şirketinin mühendisleri Maurice Koechlin ve Émile Nouguier tarafındanhayal
edilip mimar Stephen Sauvestre tarafından
çizilmiştir. 1887 yılı Ocak ayında yapımına başlanan inşaat 2 yıl, 2 ay 5 gün sürmüştür. Yapımı için 3.000 işçi
18.038 adet demir parçayı 2,5 milyon perçinle bir araya getirmiştir ve ağırlığı yaklaşık 10.000 tondur. İnşaatı
boyunca tek bir ölüm kazası bile yaşanmaması dönem koşullarına göre şaşırtıcı ve sevindirici bir olaydır.
Seine nehrinin güneyinde yer alan Champ de Mars alanında 200.000 metrekarelik bir alana kurulmuş
olan kulenin boyu 300 metredir. Yapıldığı tarihten 1930 yılına kadar dünyanın en uzun kulesi sıfatını taşır.
7 yılda bir, 60 ton boya ile boyanır. Bu çalışmada 25 boyacı görev
yaparken, çalışma 15 ay sürer. Bu işlem sırasında 1.500 fırça, 5.000
zımpara kâğıdı ve 1.500 iş tulumu tüketilir. Ayrıca güvenlik maksadıyla
toplam 50 km güvenlik halatı, 20.000 metrekare koruyucu ağ kullanılır.
Boyama maliyeti yaklaşık 3 milyon avro tutar. Zaman içinde kulenin rengi
kırmızımsı kahveden, sarımsı kahveye, daha sonra kestane kahvesinden
bugünkü bronztonuna dönüşmüştür. Kule 3 renk tonunda boyanır. En açık
renk zirvede kullanılırken, enkoyusu zeminde kullanılır.
Halka açık 3 katı bulunan Eyfel’in ilk katında kulenin tarihinin anlatıldığı
bir sergi yapılmıştır.Ayrıca bu katta Fransa’nın bilim adamları, mühendisleri
ve diğer önemli kişilerinden toplamda72 kişinin ismi yazmaktadır. İlk ve
ikinci katında restoranlar da mevcuttur. Bu restoranların fiyatları biraz tuzlu
olsa da dünyanın en ünlü şeflerinden böyle bir manzarada yemek yemek için birkaç ay öncesinden rezervasyon yaptırmanız
gerekmektedir. 3. katında ise 275 metre yükseklikten Paris’i izleme fırsatını yakalayabilirsiniz.
Bir grup Fransız sanatçı tarafından 14 Şubat 1887’de bir bildirge eşliğinde protesto edilen ve yapımı engellenmeye çalışılan
bina hala kimi Paris âşıkları tarafından bir demir yığınıolarak görülüp, kentin mimarisini öldürdüğü savunulmaktadır. En büyük
protestoculardan biri olan Guy de Mauppasant’ın her gün öğle yemeğini Eyfel Kulesinde yediğini görünce şaşıran kimseler
sevmemesine rağmen neden her gün burada bulunduğunu sorduklarında kendisinden “Paris’ten bu binanın görünmediği tek
yerin burası olduğu” cevabını almışlardır. Kuleyi, Cemal Süreyya korse giyen “A” harfine benzetirken, Nazım Hikmet de “küçük
kafalı çelik bir zürafa” şeklinde yorumlamıştır.
Özellikle gün batımı ve gece ışık şovları ile romantizmin bir simgesi haline gelen Eyfel Kulesi’nde akşamları her saati 45 geçe
parıldayıp sönen bir ışık şovu sergilenmektedir.
Özel günlerde çeşitli renklere ışıklandırılan kulenin cepheleri 6-11 Ekim 2009 tarihlerinde “Türkiye Mevsimi” etkinlikleri
çerçevesinde Türk Bayrağının renkleri ile ışıklandırılmıştır.
27
27
Kültür - Sanat
stanbul dan Madonna Geçti
28
9 yıl aradan sonra Madonna, izleyiciye şovuyla adeta büyüleyen lokumlar tuttu ve 52 bin kişiyi
hareket edemez hale getirerek paralize etti. Tribünde coşku az mıydı, çok muydu? diye
tartışılamaz bile çünkü sahnede aralıksız bir aksiyon filmi çekiliyordu. Bir ara gökyüzünde bir
bando takımı yürüyordu ve arena ağzı açık izliyordu. Sahnenin her tarafında başka bir aksiyon
varken, izleyici 22 dansçı ve Madonna ile nereye bakacağını şaşırmıştı. Konserin açılışında , dev
tütsülük, çan sesleri ve kırmızı pelerinli rahiplerle, kilise atmosferi yaşatan Madonna; bir rahibe gibi
kilisenin kapısı ardındaki cam kulübede dua eder haldeyken; “Ah Tanrım” diyerek; dilindeki döktü:
“Cenneti de yaşadım, cehennemi de; her neyse ben kötü bir kızım; I’m a bad girl anyway! ve
kulübeyi elinde Kalaşnikofla parçalar gibi efektlerle, sahneye çıktığında, rahiplerin pelerinleri düştü
ve yarı çıplak kaldılar. Günaha daveti başlamıştı: Girl Gone Wild. Arka fonda ekranlarda alevler
varken; Madonna’nın ip üzerinde sırat köprüsünde yürür gibi ilerlediği anlar; aslında şov dünyasını
ezip geçiyordu. Konserde en büyük coşku ilk olarak “Papa don’t preach” şarkısının yaylı girişiyle
yaşanırken, “Like a prayer” yeri göğü aşk yaptı ve herkes 1 oldu, binlerce kişi bir dua gibi Like a
prayer”’ı söylüyordu. Madonna aslında konserde en çok bu en büyük gerçekliğin mesajını
veriyordu; elbette anlayana. Hele parlak fütürist Uzakdoğulu imajıyla; sahnede kung fu yapar
gibi dans ederken, ışıklarla koca stadyum dev bir diskoya dönüşmüştü.
1
Kültür - Sanat
Sahnede uzaylı samuraylar dans ediyormuş havasıyla ve olağanüstü yüksek enerjili bir dans
şarkısı olan “I’m Addicted” ile bir ayin yaşanıyordu. Madonna zaten daha konserin başında
3.şarkısı “Gang Bang” ile şov dünyasındaki herkesin işini bitirmiş; cinayet işlemişti. Hatta
Express yourself ve Born This Way Mash Up şovuyla Lady Gaga’yı da bitirdi ve ekledi: She’s
not me. Konser muhteşemdi, organizasyonsa felaket. En önden yerimi aldığım halde az kalsın
bizimkiler beni içeri almayacaklardı ama Madonna’nın ekibindeki bir görevli tatsızlığı görüp
bileğime altın bileziği taktı ve yamacındaydım. Onlar etrafı gözlemleyip binlerce kişinin mutlu
olmasını garantilemek isterken , bizimkiler yine felaketti. Neyse ki konser bir şiir yaşattı;
Madonna bu işi geleceğe taşımıştı ve biz organizasyon becerilerimiz açısından Madonna için
epey gerideydik; kısacası konseri gerçekleştirebildiklerine şükür. Erken girişler yalan oldu; hizmet
bedelleriyle birlikte 1000 lirayı geçen biletler okumadı; kapılarda eziyetler yaşandı, tribünlerde biletix ekranında çizilen
krokilerle izleyicilerin aldıkları yerler arasında kmlerce fark vardı, tartışmalar çıktı. Erken giriş parası ödeyenlerin içeriye son
dakikada alındıkları yetmezmiş gibi; söz verdikleri hediyeler yok oldu. Ama gece boyunca Madonna öyle bir sahne yarattı ki;
hepimize müzikle cenneti yaşattı; tıpkı sahnesindeki Cennet Moteli gibi (Paradise Motel).
Yazı: Cenk Erdem
30
Gezi
Ka Notları
L
32
ikya`nin önemli kentlerinden olan Kaş,
ilçeyi çevreleyen Antik döneme ait kentler
ve tarihsel değerlerle doyumsuz kültür
seyahatleri; Akdeniz`in derinlerde yarattığı
heyecanları doruklarda hissettiren sualtı
dalışları; nehirlerde yapılan macera dolu
`kano turları`, ekolojik uyumun keşfedildiği
`doğa yürüyüşleri`; derin ve karanlık
mağaralara teknik donanımlı mağara
dalışları; yüksek dağlardan turkuaz rengli
suların manzarasına süzülen `yamaç
paraşütü`; Akdeniz`de değerli taşları andıran
adalar ile çevreye yapılacak `Mavi Yolculuk ve
tekne turları; damak tadınıza uygun deniz
ürünleri ve dağlarda yetişen kokulu otlarla
tatlandırılan yöresel yemeklerden oluşan
mönüsü; yüzlerce yılın mirası, el sanatlarının
çeşit ve güzelliği; Kaş`ın bağlı olduğu Antalya
ve ilçelerine ait turizm merkezleri ile tabiat,
tarih ve kültür zenginliğini, alternatif turizm
imkanları ve çevresinde yer alan turizm
merkezlerinden oluşan renkli yelpazesi" ile
düşsel bir mekandır. Kaş, yakın geçmişe kadar
küçük bir balıkçı ve liman kasabası
görünümündeydi. Son yıllarda turizmin
canlanması ile birlikte giderek gelişen sakin
bir dinlence yeri haline gelen ilçenin batısında
uzanan burunda yer alan Helenistik tiyatro, en
önemli antik kalıntı olarak varlığını
sürdürmektedir. İlçe merkezi, Kalkan ve
Gelemiş Köyü`nde son yıllarda turizm, hızlı bir
şekilde gelişmektedir.
Bu nedenle turistik tesislerin sayısı hızla artmaktadır. Kaş özellikle dalgıç turizmi bakımında ülkemizin
önde gelen merkezlerinden biridir. Meis Adası`na en yakın noktayı oluşturan Kaş`ta tarihi eserleri ve doğa
güzellikleriyle önemli turizm potansiyeli vardır. Bir dil gibi denize uzanan Çukurbağ Yarımadası üzerinde
yeni yapılmış modern oteller yarımadayı süslemektedir. Kaş`ın içinde tertemiz sularıyla Büyük Çakıl Plajı,
Küçük Çakıl Plajı ve Akçagerme Plajı gibi plajlar vardır. Ayrıca kayıkla Limanağzı plajı`na da gidilebilir.
33
Gezi
COĞRAFYA
Yüzölçümü 2.231 km²'dir. Batıda Eşen Çayı ile Muğla'nın
Fethiye ilçesinden ayrılır. Doğuda Demre kuzeyde ise
Elmalı ilçelerine komşudur. Akdeniz'de tam karşısında,
1.800 m mesafede Yunanistan'a bağlı Meis Adası
bulunur. Antalya il merkezine 189 km mesafede yer alan
Kaş'ın sahil uzunluğu 70 km civarındadır.
Kaş'ta Akdeniz İklimi hüküm sürer. Yazları sıcak ve kurak,
kışları ılık ve yağışlıdır. Deniz seviyesinden 700 m.
yüksekliğe kadar Akdeniz iklimi etkisi görülür. Yüksek
kesimler ise Karasal İklim etkisindedir. Kaş Kasabası yazın
Akdeniz sahillerimizin gündüzleri en serin yeridir. Ayrıca
yazın nem oranı açısından Akdeniz kıyı şeridinin en düşük
değerlerine sahiptir. Kışın ise hava sıcaklığının 0'ın altına
hiç düşmediği Türkiye'deki tek merkezdir.
EKONOMİ
Kaş halkı geçimini yaz aylarında turizm amaçlı pansiyon,
otel ve motel işletmeciliği yaparak sağlamaktadır. İlçe
halkının çoğunun yayla köylerinde toprakları mevcuttur.
34
Ova ve yaylalarda yurdumuzun önemli yaş sebze,
meyve ve çiçek üretimi yapılmaktadır. Kış aylarında da
üretim seralarda yapılarak içte ve dışta pazarlanmaktadır.
Yine yüksek ve dağlık yerlerde elma üretiminde önemli bir
tarım girdisidir. Aynı zamanda balıkçılık da önde gelen geçim
kaynaklarındandır.
Festival ve Etkinlikler
KAŞ LİKYA KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ:
Kaş Belediye Başkanlığınca her yıl 01 – 04 Eylül
tarihleri arasında Kaş Likya Kültür ve Sanat Festivali
üzenlenmektedir.
KALKAN DENİZCİLİK BAYRAMI ŞENLİĞİ:
Kalkan Belediye Başkanlığınca her yıl 1 Temmuz günü
düzenlenmektedir.
İnşaat yapılabilir ölçekli arsa olmaması nedeniyle KAŞ hep
aynı kalıyor. Bu da insanların onu sevmesinin en güçlü
nedeni...
Bir yıldan diğerine, hep aynı küçük çarşı, hep aynı küçük
meydan; hep ayni House Bar, Noel Baba kahvesi, Derya
Beach, Mavi Bar, DejaVu bar,Echo bar vs. vs.. Bütün
bunların üstüne, bütün Anadolu kasabalarında ve
şehirlerinde görebileceğiniz o olağanüstü insani incelik ve
siz onun hayatına müdahele etmediğiniz sürece size
gösterecekleri sınırsız anlayış.
KÜLTÜREL KURULUŞLAR
İlçe Merkezi ve Kalkan Beldesinde Kültür ve Turizm
Bakanlığı’na bağlı Halk Kütüphaneleribulunmaktadır.
EL SANATLARI
Kaş ve çevresinde el yapımı kilim ve dokumalar
üretilmektedir. Yöreye özgü “Barak Kilimi” ve keçi
tüyünden üretilerek dokunan Kıçlar ünlüdür. Dastar,
tülbent, yemeni üretilerek hediyelik eşya olarak
satılmaktadır. Ayrıca ceviz ağacından süslemeli çeyiz
sandıkları, ağaçtan sehpalar, tahta kaşıklar ve oklavalar
yörenin el sanatlarındandır.
35
Sosyal Medya
F
otoğraf paylaşım ve depolama sitesi olarak
bilinen Flickr, fotoğraf ve internet denilince
akla gelen ilk sitelerden biri. 2004
yılında Ludicorp isimli firma adı altında
Stewart Butterfield ve Caterina Fake çifti
tarafından kurulan Flickr 2005 yılında Yahoo
tarafından alınması sonrası çıkış göstermiş ve
fotoğraf severlerin buluşma noktası haline
gelmiştir.
Flickr
Geçtiğimiz 8 senede kendisini oldukça geliştiren Yahoo’nun
Google’a karşı sahip olduğu ender silahlar arasında
gösterilen Flickr birçok kişi tarafından sadece bir fotoğraf paylaşım sitesi değil bir sosyalleşme ve araştırma
sitesi. Bunun sebebi ise sitenin verdiği özellikler ile istediğiniz gruplarda fotoğrafları bulabilmeniz, nerede
çekildiklerini hatta hangi makina tarafından kayda alındığını bulabilmeniz. Bu sayede insanlar birçok örnek
ile fotoğraf makinalarını karşılaştırıp fikir sahibi olabiliyorlar. Fotoğraf makinası almak gibi bir fikriniz varsa
öncesinde sitede bir gezinip o makina ile çekilen yüzlerce fotoğrafı incelemeniz mümkün. Gerisi sizin
yaratıcılığınıza kalıyor tabi ki de.
Flickr aslında şu anki kullanım amacından
farklı bir amaçla, online oyun sitesi olarak
kurulmuş fakat daha sonrasında fotoğraf
paylaşım sitesi haline gelmiştir.
Flickr sitesi her ne kadar fotoğraf paylaşım
ve depolama hizmeti ile tanınsa da siteye
video yükleme ve paylaşma imkânı da
mevcut.
Ücretli ve ücretsiz olmak üzere iki farklı şekilde hizmet veren sitede ücretsiz üyelere bazı sınırlamalar
getirilmekte.
Ücretsiz üyeler için aylık 300 MB fotoğraf ve 2 video yükleme sınırı mevcut. Ayrıca 200’den fazla fotoğraf
yüklerseniz site en son yüklenen 200 tanesini size gösteriyor. Ama önceki fotoğraflarım silindi diye korkmanıza
gerek yok. Ücretli üyeliğe geçtiğiniz veya yeni yüklediğiniz fotoğrafları sildiğiniz takdirde eski fotoğraflarınıza
tekrar ulaşabiliyorsunuz. Ücretli üyeler için ise herhangi fotoğraf, video veya boyut sınırlandırması
bulunmamakta. Buna ek olarak bu kullanıcılar görüntülenme istatistiklerine ve birçok ek özelliğe
ulaşabiliyorlar. Ücretli üyelik güncel fiyatlarından bahsedecek olursak; 3 aylık 6.95 dolar, 1 yıllık 24.95 dolar ve
2 yıllık 44.95 dolarlık üç farklı seçenek mevcut.
Şu anda Çince, İngilizce, Fransızca, Almanca, Endonezce, İtalyanca, Korece, Portekizce, İspanyolca ve Vietnamca
dillerinde hizmet veren site 2011 yılı Haziran ayı verilerine bakıldığında 51 milyon kayıtlı üyeye ve 80 milyon
ziyaretçiye sahip. Ayrıca aynı yıl Ağustos ayındaki verilere göre sitede toplam 6 milyardan fazla resim
bulunmaktadır.
36
S
Sosyal Medya
itenin ilginç yanlarından
biri de size duygusal bir
şekilde yaklaşması. Bu da
nasıl olacak demeyin. Siteye
giriş yaptığınızda herhangi bir
dilde size isminizle “merhaba”
yazıyor ve devamında “şimdi o
dilde nasıl selamlaşman
gerektiğini öğrendin” diyor.
Veya sitede herhangi bir sorunla karşılaştığınızda
“lütfen tıklamayı bir saniye bekletir misin… Flickr’ı
biraz önce hıçkırık tuttu. Şimdi problemi araştırıyoruz.
” mesajı çıkabiliyor.
2008 yılındaki Pekin Olimpiyatları için ilk kez harita üzerine resim
yapıştırma imkânı oluşturulan Flickr’da, aynı yıl Ekim ayında Bağdat,
Kabil, Sidney ve Tokyo için de harita üzerinden fotoğraf görüntüleme
hizmeti verilmeye başlandı. Şu anda ise bu ağı çok daha geliştirerek bulunduğumuz
yerden ekran başında fotoğraflar ile dünyayı gezerek, birbirinden usta fotoğrafçılar
tarafından çekilen karelerin tadını çıkartmak mümkün.
Flickr 2011 yılında Mirco Wilhelm isimli kullanıcının 4.000’e yakın fotoğrafını
yanlışlıkla silerek büyük bir güven kaybı almış, özür olarak da 4 yıllık Flickr ücretli
hesabı sunmuştur. Uzun uğraşlar sonucu Mirco Wilhelm’in binlerce fotoğrafını
kurtarmayı başaran site çalışanları yaptıkları bu hata sonucu tüm kullanıcılara büyük
bir korku salmış ve markanın değerini sekteye uğratmışlardır.
Bilgisayar ekranlarında tanıştığımız bu siteye internette bulunan uygulamalarını
indirerek iPhone, Android ve Windows Mobile 7 telefonlarınızla da girebilir,
milyarlarca fotoğrafı cebinizde
taşıyabilirsiniz.
38
Birçok kişi tarafından internetin 7 harikası arasında gösterilen Flickr’ın başından
geçenlerden kısaca bahsedelim:
2000 yılı Mart Ayında Yahoo fotoğraf görüntüleme hizmeti sunmaya başlar.
2004 yılı Şubat ayında Stewart Butterfield ve Caterina Fake çifti tarafından
Flickr kurulur.
2005 yılı Mart ayında Yahoo tarafından tam 35 milyon dolara Flickr satın alınır.
2006 yılı Aralık ayında ücretsiz üyelikler için olan kapasitesi 20 MB’dan
100MB’a çıkartılır.
2007 yılı Ocak ayında firmanın Yahoo’dan önceki kullanıcıları için Yahoo üyeliği
kullanma zorunluluğu getirilir.
2008 yılı Nisan ayında sadece ücretli kullanıcılar için video yükleme ve paylaşma
imkânı getirilir.
2009 yılı Mart ayında yine sadece ücretli kullanıcılara özel HD video yükleme ve
paylaşma özelliği açılırken aynı zamanda ücretsiz üyeler için video yükleme ve
paylaşma seçeneği de verilir.
2009 yılı Mayıs ayında Amerika Birleşik Devletleri, Beyaz Saray fotoğrafçısı Pete
Souza’da siteye üye olur ve yüklediği fotoğraflar ile Beyaz Saray’ın kapılarını tüm
dünyaya açar.
2010 yılı Ekim ayında siteye Google hesabıyla giriş yapabilme imkânı tanınır.
2011 yılı Ocak ayında ise siteye Facebook hesabıyla giriş yapabilme imkânı tanınır.
39
Ramazan
Eski Ramazanlar
Ramazan’ ın müjdecisi Yeni Hilal…
G
ünlük hayatın karmaşasında
unutulan değerler Ramazan
ayıyla birlikte hatırlanırken, eski
Ramazanları özlemle hatırlayan çok.
İslam inanışına göre her yıl
Ramazan ayı, ramazan hilalinin
doğuşu başlar. Bu sebeple eski
Ramazanlarda kutsal ayın
yaklaşmasıyla hareketli günler
başlardı. Herkes Ramazan’ın
geldiğinin müjdesini verecek incecik
hilalin gökyüzünde görüneceği anı
yakalamak peşindeydi. Akşam
saatleriyle birlikte “yeni hilali ilk
gören kişi” olmak sevdası,
“Yevmüşşek” yani şüpheli günler
diye adlandırılan Şaban ayının son
günlerinde yoğunlaşırdı. Şer’iye
mahkemelerinde kadılar, müftüler
sabahlara kadar nöbet tutup
Ramazan müjdecisini beklerlerdi.
Sonunda Yeni Ay’ı ilk gören soluğu
kadının huzurunda alır ve “Ay’ı ilk
gördüğüne dair” yemin ederek,
Ramazan’ın ilan edilmesini sağlardı.
Toplar atılır, mübarek ayın geldiği
dört bir yana duyurulurdu.
40
İftar Diş Kirasız Olmaz…
Ramazan’ın gelişiyle evlere
şenlik doğar, bereket yağardı.
Ailenin tüm üyelerinin
toplandığı iftar sofraları birbirinden
leziz özel Ramazan tatlarıyla
donatılırdı. İftar vaktinden evvel
kadınlar gelmeye başlardı.
Bazılarının çocukları da yanlarında
olurdu ve izzet ikram faslından
sonra kahveler, şerbetler içilir; sıra
eğlenmeye gelirdi. Ama önce
masallar anlatılır, yaşlı başlı olanlar
bilmece faslında ortaya çıkarlardı.
Bilmeceyi bilmek ve diğer hünerlerini
adabına göre oturup kalkmak ve
büyüklere hürmette kusur etmemek
dahil gösteren dest-i izdivaç
çağındaki kızlara çaktırmadan not
verilirdi. Ramazan boyunca devletin
önde gelenleri ve varlıklı kişilerin
konaklarında büyük iftar sofraları
kurulurdu. İftarların en görkemlerinin
yaşandığı sarayda sofraya büyük
siniler salonlara dizilir, saraylılar
sofranın çevresine sıralanıp iftar
açarlardı.
Sofranın muazzam görüntüsü nefis
yemek kokularıyla birleşince, insanda
bir imrenme duygusu yaratırdı. Top
atılır atılmaz da yemeklere hücum
edilirdi. İftariyeliklerle başlayan iftar
yemeği hep birlikte kılınan akşam
namazıyla ara verilirdi Namazdan
sonra iftar sofralarında değişmez ilk
yemek; et veya tavuk suyuyla
hazırlanan düğün, mercimek, yoğurt,
pirinç çorbalarıydı. Ramazan’ın
vazgeçilmez yemeği pastırmalı
yumurta ise sahanlar içinde yanında
mutlaka Ramazan pidesiyle sunulurdu.
Daha sonraki yemekler etinden
sebzesine, pilavından böreğine ev
sahibinin gücüne göre yapılan lezzetl
erdi. Kuru meyvelerden yapılan
hoşaflar, 60-70 kat yufkadan oluşan
baklava, kazandibi, kabak tatlısı,
keşkül ve Ramazan’a has bir tatlı
olarak bilinen gül kokulu güllaç ise
iftar sofralarının vazgeçilmez
tatlılarıydı.
Şerbet ve şuruplar, boza ve sahlep de
önemli Ramazan içecekleriydi.
Demirhindi, ağaç kavunu, menekşe,
kızılcık gibi şimdilerde adını bile
duymadığımız içecekler karla
soğutularak sunuluyordu.Nargile,
çubuk veya kahve ile iftar keyfi
tamamlanırdı. Büyük konaklarda tüm
misafirlere aynı anda verilmesi şarttı.
Kahve ibriğinin soğumaması için
gümüş zincirli ateşlikler yakılır ve
misafir sayısı kadar hizmetkar,
kahveci başının etrafına dizilir.
Kahveler kafesli gümüş zarfların
ucundan tutulmak suretiyle misafirlere
ikram edilirdi. İftardan sonra h
aremağaları vasıtasıyla Sultan ve
Kadın Efendilere saygılar iletilir, iltifatla
beraber, derecelere göre “diş kirası”
adı altında armağanlar ya da para
alınırdı.Akraba ve dostlar arasında
ise Ramazan’ın ilk haftasında habersiz
iftara gitmek, bir saygı belirtisi sayılırdı.
Geçmiş Zaman Ramazanları
Tiyatro sanatçısı Tevfik Gelenbe, eski
Ramazanları özlemle anarken,
”Eskiden Ramazan başlı başına bir
olaydı. Bir heyecan başlardı Ramazan
arifesinde. Kilerler dolardı. O zaman
her gün markete gidilmezdi. Hepsi
alınır, kilerde dururdu. Ev temizlenir,
lambalar, gümüşler parlatılırdı” dedi.
Ramazan ayında ilk iftarın çok görkemli olduğunu da anlatan Gelenbe, şunları
söyledi: ”Herkes sofrasında bir misafirin olmasını arzu ederdi. Şimdi herkesin
misafirden kaçtığını düşünürsek, çok farklı bir aile yapısı vardı. Farklı bir anlayış,
hayata değişik bir pencereden bakma… İftardan sonra erkekler teravihe gider.
Direklerarası’ nda çeşitli temaşa sanatları, ortaoyunu karagöz, meddah izlenirdi.
Kadınlar evlerde çeşitli oyunlar oynar, fasıllar geçerdi. Musiki alemleri yapılırdı.
41
Ramazan
Eskiden benim hatırlayabildiğim kadarıyla her evde en az bir kadın ud çalardı. Ud, bir evin hiç değişmeyen aksesuarlarından
biriydi. Duvarda asılı dururdu. Biz de evde fasıllar geçerdik. Çocuklar mutlaka sevindirilirdi. Böylece bayrama ulaşılırdı.”
O zamanlarda olup bugün olmayan şeyin ”sevgi” olduğunu dile getiren Gelenbe, bir mahallede oturan fakirlere de, zenginler
tarafından onuru kırılmadan yardım edildiğini sözlerine ekledi.
Gazeteci-yazar Aydın Boysan ise eski döneme göre kendilerini ”Müslüman” olarak tanımlayanların fazlalaştığına dikkat
çekerek, ”Buna rağmen eski adetler kalktı. Eski Ramazanlar yaşanamıyor, mümkün değil. Yaşama biçimleri değişti” şeklinde
konuştu.Eskiden, Ramazan akşamları herkesin iftar topunun atılmasını heyecanla beklediğini ve top atılır atılmaz evlerine
koşturduğunu anlatan Boysan, eskiden Ramazanlar‘ da yaşama düzeninde kesin değişiklikler yapıldığına değinerek, mesai
saatlerinin iftara göre uyarlanmasını ve
esnafların öğlene kadar dükkan
açmamasını örnek verdi. Ramazanın faydalı
olan tarafının” toplumdaki fertleri birbirine
yaklaştırması” olduğunu kaydeden Boysan,
bugün eski adetlerin uygulanmamasını
”toplumdaki gevşemeye” bağladığını
belirterek, şöyle devam etti:
”Örneğin Ramazan‘ da hali vakti
yerinde olanların sofraları herkese açık
olurdu. İftar saatinde gelip
‘ selamunaleyküm ‘ diyen sofraya otururdu.
Kimse de ona ‘sen kimsin’ diye sormazdı.
42
Ramazan
Aydın Boysan, Ramazanla ilgili
anılarını ise şöyle anlattı:
”İlk defa oruç tuttuğum yıllardı. Yaş
15’ti yanlış hatırlamıyorsam…
Rahmetli annemle pazara gittik,
döndük. Top atılmasına daha yarım
saat var. Ben yanlışlıkla bir avuç
kavrulmuş fındığı ağzıma atmamış
mıyım? Annem çenemin oynadığını
görünce ‘ne yaptın?’ diye bağırdı.
Sonra ağzımı yıkattı. ‘Niyetin kötü
değildi, onun için oruç geçerli’ dediler.
Başka bir anım da, annemin dayısı
Hacı Hüsrev dayıyla ilgili… Bursa’da
Simkeş Sokağı mescidinin fahri imamı
idi. Hüsrev dayının Bursa’daki
lakabı ‘şimendifer hoca’ydı. Çünkü
teravih namazını fevkalade hızlı
kıldırırdı. Onun namaz kıldırdığı
mescitte, cemaat sokaklara taşar,
herkes orada kılardı. Çünkü hoca
çabuk kıldırıyor. Onlar da kahvede
yer buluyorlar.”
44
Tiyatrolarda Ramazan Matineleri
Tiyatro sanatçısı Gazanfer Özcan da,
insanın hep geçmişe özlem
duyduğunu, acı anılar unutulduğu
için geçmişte yaşananların güzel
geldiğini dile getirdi.
”O yüzden geçmişteki Ramazanlar‘ ın
çok daha güzel geçtiğini zannediyoruz,
ama eski Ramazanlar gerçekten çok
renkli gecelerdi” diyen Özcan, şimdi
bütün bunların kaybolmasına
hayıflandıklarını belirterek, şunları
söyledi:
”Ramazanlar’ da tiyatroların bile
özel uygulamaları olurdu.
Ramazanlar’ da özel matineler
konurdu. Oruç tutanlar, yatsı ile iftar
arasında gününü tiyatrolara koşarak
geçirirdi. Şimdi tiyatrolara rağbet
azaldı. Ramazanın çok değişik
tarafları vardı.
Ailelerin çok güzel
donatılmış sofralarda iftar yemeği
yemeleri, dostların bir araya gelmesi
gibi… Zaten özel bir ay bu.
Dileğimiz o gelenekler inşallah sürer.
Ama bizden önceki kuşağın bu işte
hatası var galiba. Yeni kuşaklara o
güzellikler iyi aktarılmadı. Görevimizi
yerine getirmemiz lazım. En azından
çocuklara o güzel anılar anlatılmalı.”
Ramazan da Nasıl Beslenmeliyiz?
Ramazan
R
46
amazan ayında uzun bir açlıktan sonra hazırlanmış zengin iftar sofraları, bu aya özgü
yapılan çeşit çeşit yemekler… ve sonrasında bu dönemde yanlış beslenmeye bağlı kilo
alma, uykusuzluk, hazımsızlık ve diğer sağlık problemleri…
Vücut bio ritmini değiştiren bu dönemde; geleneksel hale gelmiş yoğun kalorili, yağlı, şekerli
ziyafet sofraları, sadece su ile tutulan oruçları, orucu kolaylaştırmak adına günün büyük kısmını
uyku ile geçirenleri ve geçen yıllardan farklı olarak ramazan aylarının artık kısa kış günlerinde
değil uzun yaz günlerine denk geldiğini düşününce; ramazan ayı için vücudumuzdaki
değişikliklerin bilinmesi ve beslenme adına bazı tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Oruç sırasında metabolizmadaki
değişimler şöyle özetlenebilir ;
Tüm bu nedenlerden dolayı Ramazan boyunca sağlıklı
beslenmek elzem hale gelmektedir.
Gün boyunca kan şekeri düşmekte
vücut ısısı azalmaktadır. Bu nedenle
üşüme, halsizlik, baş ağrısı ve işe
karşı bir isteksizlik yaşanmaktadır.
Gün içerisinde nasıl iradenizi koruyabiliyorsanız, iftarla
sahur arasındaki zaman diliminde de sizi kışkırtan,
buzdolabının önünde dolaşmamızı sağlayan yiyeceklere
karşı da iradeli olmalısınız. Ölçülü ve yerinde tüketim ile
hem damak tadınızı hem de sağlığınızı memnun
edebilmeniz mümkündür.
Bu dönemde uzun süren açlık
2. haftada metabolizmanın
adaptasyonu gereği metabolik
hızda düşme meydana
getirmektedir. Metabolik hızın
yavaşlamasına, su ve posa
tüketiminin yeterli olmamasına
bağlı kabızlık oluşabilmektedir.
Gün boyunca su tüketimi
olmayacağı için vücudumuzun
asit- baz dengesi bozulmakta,
Uyku düzeni de değişmektedir.
Ayrıca uzun süreli açlık sonrası
çok hızlı ve fazla besin
tüketildiğinde kan şekerinin hızla
yükselmesi ve ani düşüşü
(hipoglisemi ), ani mide gerginliği,
tansiyon yükselmesi ve nörolojik
hormonların hızlı salgılanması
gibi sağlık problemlerinin
gelişmesinin de muhtemel olduğu
unutmamalıdır.
Öncelikle bilmek gerekir ki , oruç tutmak sağlıklı insanlar
içindir, kilo verme yöntemi değildir. Kilo problemi olanlar
ramazanı fırsat olarak görmemeliler.Kilo vermek için oruç
tutanların kilo vermek yerine tam tersine kilo aldıkları hiç
şaşırtmamaktadır.
Oruç tutarken zayıflama diyeti uygulayanlar da ise, uzun
süre aç kalma, hareket azlığı, metabolizma hızının
yavaşlamasına bağlı olarak; normal beslenme sırasındaki
kadar kilo kaybı ile sonuçlanmayabilmektedir. Zayıflama
diyeti uygulayanlar bu dönemde bir diyetisyenle görüşüp
ramazan dönemi ile uyumlu olacak şekilde beslenme
programlarını güncellemeliler.
Uzun süreli uykular ve hareketlerin kısıtlanması nedeniyle
oruç tutarken fiziksel aktivite azalıyor , bu durum oruç
tutmayı kolaylaştırsa da ramazanı kilo almadan geçirmek
istiyorsak hareketlerinizi kısıtlamayınız.
Ramazanda sağlıklı beslenmek için nelere dikkat edilmelidir:
Mutlaka sahura kalkılmalı ve yemek yemek yerine hafif ve
protein içeriği fazla olan gıdalar (midenin boşalma süresini
uzatarak acıkmayı geciktirirler) yumurta, süt, yoğurt, peynir
gibi gıdalar, Kahvaltı şeklinde bir öğün olarak tüketilmelidir.
Sahurda yenilen hamur işleri, kızartmalar vb. yiyecekler
gece yatmadan önce yenilip yatıldığı için sabah kalkınca
midede ağırlık, ekşime, yanma hissedilmektedir. Bu durumu
engellemek için sahurda hiç yemek yememe yerine sütlü
veya sulu çorbalar, kahvaltı türü yiyecekler tercih edilmelidir.
Yemekleri azar azar, iyice çiğneyerek tüketiniz.
İftar ve sahur arasındaki sürede sık sık ve azar azar
beslenilmelidir (sahur, iftar ve 1 – 2 ara öğün şeklinde).
İftarda orucunuzu hafif bir yemekle açın.. Mümkünse ne
çok sıcak ne de çok soğuk olmayan 1 kase çorba ile
yanında salata
ve tam tahıllı 1–2 dilim ekmek veya 2-4 boğum pide + 1-2
dilim peynir ile başlayarak 10 - 15 dakika kadar yemeğe
ara verilmeli, ardından ana yemeklere devam edilmelidir.
Ana yemek olarak etli veya etsiz sebze yemekleri, haftada
1-2 gün kırmızı et, 3-4 gün beyaz et, 1-2 gün de
kurubaklagil yemekleri tercih ediniz. Menünüz de yoğurt,
cacık,ayran gibi protein ve kalsiyumu yüksek gruba da
yer verilmelidir.
Yemeklerin seçiminde çok yağlı, çok tuzlu ve aşırı tatlı besinlerden kaçınmak gereklidir. Oluşabilecek kabızlığı önlemek
için, lif oranı yüksek gıdalar (kurubaklagiller, kepekli tahıllar, sebze ve meyveler) tercih edilmelidir.
Daha hafif ve sağlıklı olması için yiyecekler kızartma ve kavurma yerine; haşlama, ızgara yapma, buğulama veya
fırında pişirme yöntemleri ile hazırlanmalıdır.
İftar ve Sahur arasında sıvı gereksinimini karşılamak için ortalama 2-2.5 litre su tüketilmelidir. Ayrıca ayran, taze sıkılmış
meyve suyu ve meyveler bal ve pekmezle tatlandırılmış bol meyveli kompostolar da tüketilebilir.
Lokma, tulumba, baklava gibi ağır tatlılar yerine; sütlü, meyveli tatlılar tercih edilmelidir. Hatta bu tatlıların yapımında
enerji alımını azaltmak adına bitkisel yapay tatlandırıcılar da tercih edilebilir.
Sadece su içerek oruç tutmak sakıncalıdır. Bu durumda yorgunluk, dikkatte azalmalar olur. Sahura kalkılmadan oruç
tutulursa aç kalma süresi artacağından metabolik hız düşer ve halsizlik, baş ağrısı görülür.
Şeker hastaları için oruç tutmak son derece sakıncalı olabilir. Kan şekeri kontrolü vücut tarafından sağlanamadığı için
hayati tehlikeler söz konusu olabilmektedir. Örneğin insülin yetersizliği ve şeker kullanımında dengesizlik olduğu için
iftardan sonra hiperglisemi koması olabilir, felç veya ölüme neden olabilir.
06
47
Uygulamalar
B
lippar akıllı telefonlar için üretilmiş; resim, poster, dergi, gazete ve benzeri alanlardaki normal
görüntüleri algılayıp bunları 3 boyutlu deneyimlere dönüştürüp içerik ekleyebildiğiniz çok yeni
bir uygulama. Blippar şirketi 2011 yazında İngiltere’de kurulmuş ve kısa sürede global bir etki
yaratabilmiştir.
Blippar
Firma şimdiden Unilever, Nestle, Heinz, Diageo, Xbox, Samsung, Cadbury, Domino’s gibi dünyanın önde
gelen birçok markası hakkında çalışmalarda bulunup marka takipçilerine farklı bir deneyim yaşatmıştır.
Gün geçtikçe yapılan çalışmaların hacmi büyüyerek “blipp”leme zevkini daha fazla insana ulaştırmıştır.
50
Şuan iPhone ve İPad için ücretsiz hizmet veren uygulama Android
cihazlar için de Beta aşamasında sunulmaktadır. Detaylı bilgi ve bu
ücretsiz uygulama için firmanın resmi sitesi blippar.com ‘u ziyaret
edebilir, ücretsiz indireceğiniz uygulamayı anında test etme imkânı
bulabilirsiniz. Uygulamayı ilk çalıştırdığınızda elinizdeki akıllı telefonla
farklı bir dünyaya girmiş gibi hissedeceksiniz. Bu uygulama ile
önünüzdeki bir çikolatanın üzerinde oyun oynayabilir, bir albüm
kapağından video izleyebilir veya bir afişten ürün web sitesinde
gezinebilirsiniz.
Ayrıca bu uygulama geçtiğimiz ay Londra’da düzenlenen Leweb konferansında yapılan Startup
yarışmasında en iyi uygulama seçilerek birinci olmuş bu sayede daha fazla kişi ve kuruma ulaşma
imkânı yakalamıştır.
Gelecekte belki de QR kodun yerini alabilecek bu uygulama sayesinde markalar ile müşterileri
eğlenceli ve bir o kadar da etkin iletişim sağlayabileceklerdir.
Shazam
Bir cafe ya da mağazada geziyorsunuz veya sevdiğiniz filmin sonunda çok beğendiğiniz ancak
adını bilmediğiniz bir müzik duyuyorsunuz. O müziği müzik arşivinize eklemek istiyorsunuz ancak
adını bilmiyorsunuz. Film sonundaki müziği Google’da arayarak bulabilirsiniz ancak gezerken
kulağınıza takılan bir müziği bulmak neredeyse imkânsız. Neredeyse diyoruz çünkü Shazam ile
imkânsız değil.
Shazam, tek kelimeyle mükemmel bir uygulama. Shazam hakkında bu kadar güzel olan ise 10
saniye boyunca dinlediği bir müziğin size adını söyleyebilmesi. Evet. Doğru okudunuz. Shazam
sayesinde yolda yürürken ya da film sonunda çalan bir müziğin adını mobil cihazınızdan
belirleyebilirsiniz. Yapmanız gereken ise Shazam’i çalıştırıp “Tag Now” butonuna dokunmak, hepsi
bu kadar. İşlem sonunda Shazam size şarkının adını belirleyecektir.
Shazam, dinlediği müziği sunucularına gönderiyor ve müzik örneği bu sunucularda eşleştirilmeye
çalışılıyor. Eğer eşleştirilirse size müziğin adı geri geliyor. Shazam’e müzik dinletirken müziğin nerede
olduğunun hiç bir önemi yok. Shazam, müziğin herhangi bir yerinden müziğin adını anlayabilir.
Yukarıdaki örnekte de belirttiğim gibi Shazam ses açısından kirli ortamlarda da müzikleri
etiketleyebiliyor ancak mobil cihazın mikrofonuna yakın mesafede oluşacak sesler Shazam’in
sonuç bulamamasına neden olabilir. Ayrıca Shazam ile dinlediğiniz şarkının sanatçı bilgilerine,
diskografisine ve konser bilgilerine ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda sosyal ağ mantığıyla programı
kullananlar arasında şarkı paylaşımı yapıp o şarkıları telefonunuza indirebilirsiniz.
51
Tasarım
Yaratıcı Kartvizit Tasarımları
52
Bisküvi şeklinde dizayn edilmiş
kartvizit tasarımı
Kaset görünümlü kartvizit
Bir yönetmenin kartviziti
Jilet şeklinde tasarlanmış kartvizit
Ahşap kaplama firmasının kartviziti
Üzerine not alınabilen kartvizit
Anahtar takımı dizaynlı kartvizit
Çam Ağacı görünümlü kartvizit
Sizi yansıtan daha ön planda olmanızı
sağlayacak yaratıcı kartvizitler günümüzde
farklılığını yakaladı.İş dünyasında önemli bir
yere sahip olan kartvizitlerin yerini şimdilerde
yenilikçi,yaratıcı ve dikkat çekici kartvizitler yer
almakta.Kurumun özelliğini karakterize eden
bu kartvizitler alışılmış kart yığını arasından
farklılığıyla kolayca sıyrılıyor.Kurumsal kimliğe
uygun kartvizit çalışmaları kurumun içeriğini ön
plana tutarak akılda kalıcı olmasını sağlıyor.
06
53
Euro 2012
Spor
H
er 4 yılda bir sadece Avrupa ülkelerinin katıldığını turnayı bu kez Polonya Ukrayna
ortaklığında düzenlenmiştir. Şampiyonanın yapılacağı yer ve tarihi 2007 yılında
belirlendi. O günden beri verilen emeklerin karşılığı su an itibariyle alınmış bulunuyor.
14 üncü kez yapılan şampiyona da birçok ilkler yasandı. Türkiye şampiyonada takım
olarak yarışama Avrupa’da farklı bir temsilcimiz vardı. Hakemimiz Cüneyt Çakır’ın kişisel
başarısı tüm ülke olarak şampiyonada tek mutluluğumuz oldu. Şampiyonayı ise bir önceki gibi
İspanya Milli Takımı kazandı.
Hazırlıklar
Düzenleyen iki ülke 7 yılda toplamda 75 milyar dolara yakın harcama yaptı. Bu rakamlar kulağı şaşırtmasın.
Turnuvadan elde ettikleri kazançları elbette ki onları kara geçirdi. Karayolu, metro, tren yolu, havaalanı
konaklama yerleri ve stat harcamaları bu giderlerin en büyüklerini oluşturdu. Her iki ülkede de 4’er tane
stadyum düzenlenmiştir ki zaten bunlardan 5’i bu şampiyona için özel olarak yapılmıştı. Rakamlara göre
Polonya’ya gelen turist sayısı 820 bin civarında. Ukrayna ise bu konuda daha şanslı çünkü final maçı orada
olacağı için 1 milyona yakın turist bekliyorlar.
Şampiyona Grup Elemeleri
Türkiye’nin play-offlarda Hırvatistan’a elenerek katılma hakkını kaybettiği turnuvaya 9 gruptan 10 takım direk,
play-offlar ile 4 takım ve şampiyonayı düzenleyecek olan 2 takım olmak üzere 16 takım katılma hakkı
kazanmıştır.
Medyada Şampiyona
4 grupta 4er takımın yer aldığı turnuvanın başlangıcı 8 Haziranda verildi. 1 Temmuz daki final maçına kadar
olan süreçte. , 31 maç yapıldı. Ortalama 46 bin civarı seyirciyle oynanan turnuvayı toplamda yaklaşık
1.440.000 kişi stattan takip etmiştir. Statlarda yüzde 98’lik doluluk oranı yaşanmıştır. 20 yayıncı kuruluş, maçı
100 milyon kişiye izletti. 100 yayıncı kuruluştan ise henüz izlenme verileri toplanamadı. Sadece İngiltere - İtalya
maçını televizyon başındaki 10 İngiliz’den 7’si izledi. Rekor ise 10 kişiden 8 kişi izlenme oranı ile Almanya’ya
ait.
54
UEFA, Avrupa Futbol Şampiyonası'nın sosyal medya ayağıyla ilgili verileri de yayınladı. UEFA'nın ''Euro 2012'' adlı
Facebook sayfasını 750 bin ’den fazla kişinin ziyaret ettiği sayfada goller, maç öncesi ve sonrası haberler gibi konuları
takip ettikleri belirtildi.
UEFA'yı Twitter'da da 142 bin 500 kişi takip etti. UEFA'nın açtığı ''#EURO2012'' konu başlığıyla ilgili olarak saniyede 7
tweet atılırken, ''UEFA.com''un paylaşımlarını günde ortalama yaklaşık 1.500 kişi retweet yaptı. 11 Haziran'da ise bu
rakam 1.936 olarak kayıtlara geçti.
Şampiyona Tarihi
Almanya, Avrupa Şampiyonası finallerine en çok katılan ülke
konumunda bulunuyor. Almanya, EURO 2012 dâhil 11. kez
finallerde yer aldı. Ayrıca Avrupa Futbol Şampiyonası tarihinin
en başarılı takımı 3 şampiyonluk 3 ikincilik ile Almanya ve son
şampiyonluğuyla İspanya olmuştur. Avrupa futbol
şampiyonları tarihinde üst üste 2 kez mutlu sona ulaşan takım
olmamıştı. EURO 2008'i kazanan İspanya bu yıl düzenlenen
kupayı da kazanarak tarihe geçerek aynı zamanda toplam 3
şampiyonluk ile bu alanda ilk sırada bulunan Almanya'yı
yakalamış oldu. Avrupa futbol şampiyonları tarihinin en golcü
oyuncusu günümüzde UEFA başkanlığını yapan Michel Platini.
Fransa Milli Takımı forması altında 1984 yılında düzenlenen
kupada 9 gol atan Platini ilk sırada yer alırken, İngiliz Alan
Shearer 7 golle 2. sırada yer alıyor. Daha önce 27 farklı
ülkenin katıldığı Avrupa Futbol Şampiyonası tarihinde Ukrayna ilk kez mücadele edecek. Ev sahiplerinden Ukrayna aynı
zamanda EURO 2012'de ilk kez Avrupa Futbol Şampiyonası'na katılan tek takım olurken diğer ülkeler en az 1 kez kupada
yer almıştı. Alman Berti Vogts hem futbolcu hem de teknik direktör olarak Avrupa şampiyonluğu yaşayan tek spor adamı
olarak turnuva tarihine geçmişti. 1972 yılında oynanan turnuvada futbolcu olarak şampiyon olan Vogts, 1996 yılında
teknik adam olarak bu başarıyı yakalamıştı.
Şampiyonanın Başlangıcı
Açılış maçı en sahibi Polonya ile 2004 şampiyonu Yunanistan arasında gerçekleşti. Üçer maçlık grup maçları sonucunda
çeyrek final maçlarına geçildi. Grup maçlarındaki En şaşırtıcı olay ise Hollanda’nın sıfır çekmesiydi. Turnuvaların golcü
temsilcisi bu kez hüsran yasadı ve puansız evine döndü. Çeyrek finalde İtalya İngiltere’yi penaltılarla, İspanya da Fransa’yı
rahat bir maçla geçti. Yarı finalde Cristiano Ronaldo’lu Portekiz mini Real Madrid olan İspanya’ya karşıydı. Tabii ki bireysel
yetenek, takım oyununa karsı gelemeyerek Portekiz elendi. Diğer maçta favorilerden Almanya İtalya’ya elenerek evine
döndü. Final maçı ise İspanya ile İtalya arasındaydı. Gruplardaki karşılaşmalarında İspanya’ya kafa tutan ancak
beraberlikle biten karşılaşmada İspanya bu kez fazla yumuşak davranmadı. Otoritelerin İspanyayı şanslı gördüğü turnuvada
finalin adı şaşırtıcı olmadı. İspanya bir rekora daha imza atarak arka-arkaya 3 büyük turnuvada (2 Avrupa Şampiyonası,
1 Dünya Kupası) kupayı evine götürmeyi bildi.
55
Öne Çıkanlar Takımlar / Kişiler
Spor
Gol krallarından biri İtalyan Balotelli oldu. Genç yetenek ilk büyük turnuvasında büyük iş
basardı. 28 Haziran 2012 tarihinde oynanan 2012 Avrupa Şampiyonası Yarı Final maçında
attığı iki golle İtalyan futbol tarihine geçti. Balotelli bu maçta attığı iki golle Avrupa
şampiyonalarında bir maçta iki gol atmayı başarabilen 2. oyuncu oldu. Ayrıca İtalya Milli
Takımı bu iki golle Almanya'yı 2-1 yenerek 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası finalinde
İspanya'nın rakibi oldu.
Gol kralı olan 3 oyuncunun adları Mario.(Mario Balotelli , Mario Gomez, Mario Mandzukic)
En fazla golü 12 golle İspanya Milli Takımı attı.
En az golü tek golle İrlanda Milli Takımı attı.
En erken atılan gol Çek Cumhuriyeti-Yunanistan maçında 3.dakikada Çek Cumhuriyeti oyuncusu Petr Jiracek
tarafından kaydedildi.
En gollü maç 4-2 biten Almanya –Yunanistan maçı oldu.
Kendi kalesine tek gol atan isim İngiltere Milli Takımından Glen Johnson oldu.
Öne Çıkan Olaylar
Ukrayna'daki tuhaf hava koşulları, çakan şimşekler, bardaktan boşalırcasına yağan sağanak yağmurlar hafızalarda yer
edindi.Polonya ve Rusya arasındaki maçtan önce iki ülkenin taraftarları arasında çıkan kavga turnuvanın kara yüzü oldu.
Hiçbir maç 0-0 bitmedi.
Irkçılık sahalarda boy gösterdi. Maymun sesleri, sahaya atılan muzlar futbolun utancıydı.
35'lik Shevchenko'nun Ukrayna'yı İsveç karşısında zafere taşıması ise en unutulmaz anlardan biriydi.
Wolfsburg'un oyuncusu olan Mandzukic'in 3 gollük müthiş performansına rağmen Hırvatistan'ın neredeyse son şampiyon
İspanya'yı devre dışı bırakacakken talihsizce elenmesi ise en çok üzüntüye sebep olan olaylardan biri oldu.
Danimarka'nın golcüsü Bendtner'in gol sevinci sırasında üzerinde bir bahis firmasının adı olan iç çamaşırını göstermesi
ve bunun için UEFA'dan 1 maç men ve 100 bin avro ceza alması da ender rastlanabilecek vakalardandı.
Turnuvanın en büyük hayal kırıklığı ise üç maçını da kaybeden Hollanda oldu.
Almanya üç grup maçını da kazanan tek takım oldu.
06
56
iker casillas
Lukasz Piszczek
Mesut Özil
Giorgio Chiellini
Iniesta
Morio Gomez
06
Holger Badstuber
Xavi
Ashley Cole
Cristiano Ronaldo
Fernando Torres
Rüya Takım
57
Otomobil
Ford Mustang Fastback
58
F
ord tarafından Ford Falcon modelinden esinlenerek üretilen otomobil, ilk kez 9 Mart 1964'de
Ford'un Michigan Dearborn'daki tesislerinde üretilmiştir. 17 Nisan 1964 yılındaki New York
Fuarında görücüye çıkan otomobil Mustang ismini ABD’nin batı eyaletlerinde sahipsiz, başıboş
gezen yabanileşmiş atlardan almıştır.
5 nesil üretilen aracın özellikle 1964-1973 yılları arasında üretilen ilk nesil araçları klasik araba
sevenler tarafından çok ilgi görmüş ve günümüzde de klasik Amerikan spor arabası denilince akla
ilk gelenler arasına girmiştir. Piyasaya çıktığı yıl, yarım milyondan fazla satarak da bu iddiasını
kanıtlamıştır. Otomobil tutkunlarına göre bir arabadan daha fazla şeyler ifade eden Mustang
için “Tekerlek Düşmanı, Sol Şeritleri Boşalttıran, Sanat Eseri, Hayalleri Süsleyen Araba” gibi sıfatlar
kullanmaktadırlar.
Pony araba türünün ilk örneği sayılan Mustang özellikle Fastback modeli ile büyük ilgi toplamıştır.
Fastback modeli araç; tavanının arka kısının belli bir açıyla aşağıya kadar inmesidir. Bu özellik ona
aerodinamik açıdan birçok özellik katmıştır. Görünüş açısından da bu özellik araca kimliğini yansıtan
sert bir görüntü eklemiştir.
Önden motorlu arkadan çekişli motor düzenine sahip aracın içyapısı da 2+2 düzenindedir. Mustang
motorları gibi V8 motorlarıdır. Fabrika çıkışı 100 – 300 beygir Mustang’ler bulunabilirken Amerika’da
izin verilen beygir sınırı ise 600 beygirdir.
Tek kötü yanı olarak yaklaşık 20 bin dolara Amerika’da satışı yapılan bu araç için yıllık bir araba
parasından fazla benzin yakmak zorunda kalabilirsiniz.
1964 yılında başrolünde Sean Connery’nin James Bond Altın Parmak (Goldfinger) filminde ve 2008’de
gösterime giren Karaşimşek (Knight Rider) sinema filmlerinde boy göstermiştir.
Dallas Yeniden Ekranlarda
Dizi
D
60
allas, 1978 – 1991 yıllarının yayımlanan en uzun pembe dizisidir. JR karakteri
(Larry Hagman) TV tarihinin en kötü karakterleri
arasında yer almaktadır. Guiness Rekorlar kitabında
en çok izlenen televizyon programı olarak geçmiştir."Who
shot J.R." bölümü ile 83 milyon izleyici toplamıştır.
1984-1985 sezonunda Bobby karakterinin bir araba
çarpması sonucu diziden ayrılması ve yeni sezonda sanki
bir bölüm önce yaşananlar yok sayılıp tekrar hayata
dönmesi dizinin dönüm noktası olup, izlenme sayısı hızla
düşüşe geçmiştir.
DALLAS’TA ARTIK ÇOCUKLARIN SÖZÜ GEÇİYOR !
D
allas'ın planlanan yeni on bölümü, 2012 yazında ekranlarda izlenebilecek. Teksaslı petrol
zengini Ewing ailesinin yaşadığı ünlü 'Southfork Çitliği'nde artık J.R'ın oğlu John Ross'un sözü
geçecek. John Ross'u 29 yaşındaki Josh Henderson, Bobby'nin üvey oğlu Christopher'ı da
'Desperate Housewives'taki bahçıvan rolüyle tanınan 32 yaşındaki Jesse Metcalfe canlandıracak.
Yine dizinin en önemli karakterlerinden biri olan Sue Ellen rolünü bugün 71 yaşında olan Linda
Gray oynamaya devam ediyor…
Evlilik Teklifleri
En Güzel Evlilik Teklifleri
62
E
vlenme teklifi bir ilişkideki en unutulmayacak andır. Mutlu beraberliklerin ,yeni
başlangıçların en özel ve unutulmaz kıldırmanız sizin elinizde. Sevgilinizle sürekli
evlilikten bahsetmeniz teklifin geri kalan kısmının gösteriş olduğunu düşünmeniz başlı
başına bir yanlış olup , her iki tarafta evlenileceğinden emin olsa bile o evlilik teklifinin
atmosferini , duygusunu, heyecanını mutlaka yaşamalı. Sevgilinizi bu tatlı ve hoş bir anıdan
mahrum bırakmayı düşünemezsiniz, öyle değil mi ..
Mutlu bir beraberliğiniz var ve bu beraberliğinizi evlilikle sonuçlandırmanın vaktinin geldiğini
düşünüyorsunuz. Sevdiğiniz insanları en özeliyle mutlu etmeyi düşündüğünüz o en özel günde
kuru kuruya ‘’Benimle Evlenir Misin’’ sözcüğü eksik kaldığı fikrindesiniz. En özel anlarıyla yaşayıp hep
hatırlanacak bir gününüz olması için saatlerce hatta günlerce düşündüğünüzde nasıl ve ne şekilde teklif
yapacağınız hakkında fikriniz yok. Sadece bir söz yetmez bazen ,anılarıyla heyecanıyla yaşanması gerekir.
Öncelikle nasıl ve nerede evlenme teklifi edeceğiniz sizin kişiliğinize ve koşullarınıza bağlı. Masrafa girip büyük
çılgınlıklar için yapacağınız evlilik teklifleriniz ;
Önceliklerimizin ilk sırasında İstanbul’un en gözde ortamlarından biri olan, KIZ KULESİNDE ÖZEL BİR YEMEKTE
evlilik teklifi ,romantik ve büyülü bir ortamda, o atmosferde alacağınız ‘evet’ cevabı için unutulmaz bir anı
olarak kalabilir.
Bir diğeri ise ,çılgın ve farklılıklardan hoşlanıyorsanız, özgürlüğün sınırsız olduğu gökyüzünün mavisinde
‘aşkından uçuyorum’ diyerek HELİKOPTER ile yapacağınız özel yolculukta teklifinizin en heyecan verici
kısmı olabilir.
Eğer dillere destan bir evlilik teklifi düşünüyorsanız , Lale devrinin en önemli simgelerinden biri olan ÇIRAĞAN
SARAYInın tarihi dokusu içerisinde kapılacağınız bir büyüyle teklifinizi gerçekleştirmek için harika bir mekan.
Son olarak hayalini kurduğunuz ,hayatınızın teklifini VIP YAT TURUYLA romantik bir akşam yemeğinde
gerçekleştirebileceğiniz organizasyonlara bakmayı unutmayınız.
Evlilik teklifiniz sizi yansıtan ,özelliklerinizi ve çiftlerin ortak yönlülüğünü ortaya çıkaran bir etkendir. Eğer çılgın
fakat orijinal evlenme tekliflerini düşünüyorsanız , birkaç orijinal evlenme teklifi önerileri ;
Reklam panolarına kız arkadaşınız işten eve dönerken evine en yakın reklam panosu üzerinde evlilik teklifiyle
karşılaştığında ve sonrası sizin karşısına çıkıp yapacağınız ekstra sürprizler…
Kendinizi videoya kaydedin ; kamerayı kurup sanki karşısındaymışsınız gibi ona olan hislerinizi anlatın , bu
sürpriz onu çok duygulandırıp hoşuna gidecektir.
Haftasonu sinemada beraber izlemeye gittiğiniz filmde , film öncesi ekranda belirecek olan evlilik teklifi kız
arkadaşınızı çok şaşırtabilir.
Evlilik teklifiniz için tarihi anfi tiyatroları seçebilirsiniz. Onu sevdiğinizi ve evlenmek istediğinizi dile getirirken
sesiniz yankılanacaktır. Yankıyla sonsuzlaşan sesinizin sevginiz kadar olduğunu söylemeniz
unutulmaz bir an yaşatacaktır.
Ve son zamanların modası olan Düğün Hikayeleri organizasyonlarına göz atmadan tekliflerinizi planlamayınız.
Bu özel günlerinizde çok özel anlarınızı siz ve sevdiklerinizle paylaşmak ve yıllar sonra tekrar aynı hissi
yaşatmak için iyi bir hatıraya dönüştürmeyi unutmayınız. Evlilik teklifinize uygun farklı konseptlerde çekilecek
klipler ve fotoğraf albümleri planınızın yanına çok yakışacak.
Oyun
World of Warcraft Mist of Pandaria
64
W
orld of Warcraft (WoW) oyunun dördüncü eklenti paketi olan Mist of Pandaria (MoP) ekini
21 Ekim 2011’de BlizzCon 2011 konferansında duyurulmuştur. Bu yeni eklenti paketi ile
Blizzard yapımcıları oyunu geniş kitlelere yaymak ve eski oyuncularını geri kazanmayı
hedeflemektedir. Dünya genelinde 12 milyonu aşkın oyuncusu ile “En Popüler MMORPG Oyunu”
olarak Guinness Rekorlar kitabına girmiş olan bu oyunun son eklenti Paketi olan MoP’un bu yıl
sonu satışa çıkması bekleniyor.
Mist of Pandaria eklenti paketi ile oyuna birçok yenilik gelmiş. Kimi oyuncular tarafından panda
karakteri hala benimsenemese de yeni gelen özellikler ile oyun eski oyuncularını geri çekeceğe
benziyor.
Oyuna Gelen Yenilikler
•
90 seviye sınırı
•
Yeni bir sınıf olan Monk sınıfı
•
Pandaren isminde yeni bir ırk
•
Yeni yetenek(talent) sistemi
•
Pandaria isminde yeni bir harita
•
Yarışma modunda zindanlar
•
Pet hayvanlarının savaşabileceği sistem
•
Yeni Pve Senaryoları
Oyuna gelen yenilikler sadece bunlarla sınırlı
değil. Birçok sınıf ve ırkta ufak ama önemli
değişiklikler mevcut. Yeni bir ırk geleceğinin
duyulması ile birlikte birbirine düşman iki birlik
olan Alliance ve Horde birliklerinden hangisine
bu ırkın geçeceği tartışılmaya başlandı. İşte tam
bu kısımda oyunun yapımcıları daha öncesinde
hiç yapmadıkları bir şey yaparak Pandaren ırkını
iki birlik için de oynanabilir hale getirdiler.
Oyuncular 10.seviyeye kadar ortak bir alanda
oynayıp 10.seviyeden sonra hangi birlikte oyuna
devam edeceklerini seçmek zorunda bıraktılar.
Anlaşılan World of Warcraft kardeş oyunu olan
Diablo III’e kaptırdığı oyuncuları geri kazanmak
için elinden geleni yapacak…
Microsoft Surface
Tablet
Teknoloji
M
icrosoft kullanıcılarının uzun bir süredir heyecanla beklediği
“Microsoft Surface” duyuruldu. Microsoft bu modeli Surface ve
Surface pro olarak tanıttı. 2007 yılında aynı isimde dokunmatik
masa çıkarmışlardı. Tabletlerin masa ile hiçbir ilgisi olmadığı
söylendi.
Windows RT'li tablet 676 gram ağırlığında ve 9,3 milimetre
kalınlığında, yani neredeyse iPad 3 ile aynı ölçülere sahip (665 gram
ve 9 mm). Windows 8'li modelin ağırlığı 903 gram, kalınlığı ise 13,5 mm. Ucuz model
Surface, 32 veya 64 GB, Pro ise 64 ya da 128 GB dahili belleğe sahip. Her iki modelde
microSD yuvasıve microHDMI girişi mevcut. Bunların yanında ucuz modelde USB 2.0, Pro
modelinde ise USB 3.0 girişi var.Her iki tablette WLAN bağlantısı ve 10,6 inçlik ekran var. Pro
sürümü Full-HD çözünürlüğe (1.920x 1.080 piksel), RT ise 720p çözünürlüğe sahip. Cihazların kasası
magnezyum alaşımlı ve tabletlere dik durmaları için bir ayak eklenmiş.
Cihazların en ilginç özelliği, bir QWERTY klavyeye sahip olan
manyetik kilitli kılıflar. "Touch Cover" adı verilen model gömülü bir
klavye içeriyor ve sadece 3 mm kalınlığında. "Type Cover" ise
5 mm kalınlığa ve normal bir klavye hissi veren mekanik tuşlara
sahip. Klavye sadece kapak açık olduğu zaman devreye giriyor,
böylece tablet taşınırken yanlışlıkla tuşlara basılması engelleniyor.
Windows 8'li tablet ayrıca manyetik olarak kasaya yapışan bir
kaleme de sahip.
Nikon un D800
Harikası
Nikon meraklılarının uzun bir süredir heyecanla beklediği D800 modeli
nihayet kullanıcıyla buluştu. Piyasaya çıktığı ilk günden merakları
üzerine toplayan D800, 36.3 megapiksele sahip oldukça başarılı
ve yüksek iso performansındaki iddiasıyla raflardaki yerini aldı.
72
Profesyonel kullanıcılar düşünülerek en ince ayrıntısına kadar
kusursuzca tasarlanan D800, RAW formatında 36.3 megapiksel
görüntü kaydedebilirken DX lens kullanımı sırasında bu rakam
15.4 megapiksele düşüyor. Cihazın en göze çarpan özelliği ise ISO
performansı. 100-6.400 arasında olan ISO aralığı, 25.600'a kadar çıkartılabiliyor.
D700 modelinde de görülen 51 netlik noktası bu modelde de aynı. D800’ün LCD ekran üzerinde
yüz tanıma özelliği eklenerek daha gelişmiş bir netleme mekanizmasına sahiptir.
Kaliteli fotoğraf çekmenin yanında oldukça 1080p Ful HD kalitesinde ve saniyede 30 kare çekim hızı
ile video kayıt fonksiyonu da bulunuyor. Cihaz üzerinde ayrıca harici mikrofon ve kulaklık girişleri
de bulunmaktadır.
Nikon D800’ün ABD’de 4,000 dolardan satışa çıktı. D800’ün Türkiye’deki fiyatının ise 8-9 bin TL
civarında olması bekleniyor.
Nokia 808 PureView
Teknoloji
N
74
okia 808 PureView’da 4 inç, 640 x 360
çözünürlüklü Clear Black AMOLED ekran
ve 1.3 GHz tek çekirdekli işlemci yer alıyor.
Tek çekirdekli işlemcinin artan performansı
sayesinde Nokia Belle kullanıcı deneyiminin biraz daha
üst noktaya taşındığını söyleyebiliriz. 802.11b/g/n Wi-Fi,
Bluetooth, DLNA, UPnP, GPS de cihazın kablosuz veri
iletim tarafında dikkat çekici özellikler arasında yer alıyor.
Bu arada HSDPA 14.4 Mbps desteği de olumlu bir
iyileştirme sayılabilir. Ne var ki, Nokia 808 PureView’ın en
çekici özelliği hiç şüphesiz arkasında yer alan 41 megapiksel kamera.
Nokia 808’in arkasında 41 megapiksel sensörlü, Carl Zeiss optikli kamera yer alıyor. Bu kamera
sayesinde DSLR’lara kafa tutacak çözünürlükte, detayları yüksek fotoğraflar çekmek mümkün.
Otomatik odaklı bu kamera yakın çekimde de iyi performans gösteriyor. Kameranın hızlı olduğunu
da söyleyebiliriz. Nokia 808′in ana ekranında kamera uygulamasına bir kısayol yerleştirilmiş.
Kamera uygulamasının düzenli bir görünüme sahip olduğu söylenebilir. Sol kenara kontrol tuşları,
sağ ortaya çekim tuşu yerleştirilmiş. Sol üstte ise fotoğraf ve video çekim modları arasında geçişi
sağlayan bir anahtar iliştirilmiş. Bu arada kamera ekranının tepesinde bir ayar kısayolu yer alıyor.
Bu kısayolu takip ettiğinizde kameranın temel çözünürlük ve sahne modu ayarlarına ulaşıyorsunuz.
Nokia 808 tam çözünürlükte 41 megapiksel
fotoğraf çekebiliyor. Ancak PureView modunu
seçebilir ve maksimum 8 megapiksel çözünürlükte,
bir akıllı telefondan beklenebilecek standartta
fotoğraflar da çekebilirsiniz. Böylelikle yer
konusunda sıkıntı yaşayabilecekler de düşünülmüş.
SuperFine JPEG teknolojisi sayesinde sıkıştırılmış, ancak kalitesini koruyan fotoğraflar elde etmek
mümkün. Nokia 808 PureView’ın dikkat çekici bir özelliği de 1080p HD video kaydı yapması,
üstelik bunu CD kalitesinde sesle birlikte yapıyor.
Nokia 808 PureView’ın Eylül ayında Türkiye’ye gelmesi bekleniyor.
Sizden Gelenler
[email protected]
[email protected]
[email protected]
itüsözlük
eksisözlük
eksisözlük
76
[email protected]
amukk
info@p
.tr
ale.com
[email protected]
77