PAMUKKALE TURİZM`in yolcularına hediyesidir. Sayı 80 Temmuz
Transkript
PAMUKKALE TURİZM`in yolcularına hediyesidir. Sayı 80 Temmuz
PAMUKKALE TURİZM’in yolcularına hediyesidir. Sayı 80 Temmuz 2012 İçindekiler 6-8 50 - 51 Teknoloji 72 - 74 2 14 - 20 52 - 53 Müzik Tasarım Tarih 26 - 27 Biyografi 22 - 24 Moda Uygulamalar Kültür - Sanat 28 - 30 Künye Pamukkale Turizm Adına İmtiyaz Sahibi C.Sadık Bababalım Genel Yayın Yönetmeni Müge Bababalım Başkan 54 - 57 Spor Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ahmet Aksoy Yayın Danışma Kurulu Sadık Bababalım Mustafa Özdalgıç Av. Uğur Burak Duru Dr. Jale Akın Denizci Editör Alper Şahin Grafik Tasarım Sorumlusu Seçkiner Başsorğun Katkıda Bulunanlar Mustafa Sönmezay İbrahim Eyil Sevgül Kahraman Yılmaz Parlatan Hande Çil Mehmet Adaş Özge Süvarioğulları Oyun 58 64 Reklam İletişim [email protected] İletişim [email protected] Baskı: Umur Basım ve Kırtasiye A.Ş. Tel: (+90) 216 - 645 62 00 Faks: (+90) 216 - 420 04 35 Yayın Türü: Ulusal, süreli Dizi Otomobil Baskı Tarihi: Temmuz 2012 60 - 61 Pamukkale Dergi, Pamukkale Turizm’in lisanslı yayınıdır ve TC yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Pamukkale Dergi’de yayınlanan yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her hakkı saklıdır. Dergimizde yayınlanan yazı ve makaleler kaynak göstermek kaydıyla kullanılabilir. Dergimizde yayınlanan ilanların sorumluluğu sahibine aittir. 3 Başyazı Sadık Bababalım Pamukkale Turizm Yönetim Kurulu Üyesi Pamukkale Ailesi olarak en keyif aldığımız ve manevi anlamda en tatmin olduğumuz işlerimizin başında şüphesiz sosyal sorumluluk ve destek projelerimiz yer alıyor. Şirketimizin sosyal sorumluluk projelerinden sorumlu ekibi Pamukeller tarafından, bir buçuk asırdır binlerce kimsesiz çocuğumuza umut olan ve eğitim almalarını sağlayarak Türkiye’nin en önemli sosyal organizasyonlarından olan Darüşşafaka ile kol kola yürüme kararı alındı. Projenin içeriği ve detaylarını yakın zamanda sizlerle paylaşıyor olacağız. Yazın tam ortasında, sektörümüzün en yoğun günlerini yaşadığı bu dönemlerde Alanya’dan Marmaris’e, Çeşme’den Akçay’a kadar olan Türkiye’nin tatil haritasında, hemen her bölgeye düzenlediğimiz seferlerle Pamukkale ailesi olarak tatilinize güzel bir başlangıç yapabilmeniz için var gücümüzle çalışıyoruz. Yolcularımızın büyük desteğiyle bu yaz sezonu ulaşımını sağladığımız yolcu rakamlarında rekora koşuyoruz. Güveninize ve ilginize sonsuz teşekkürler. Temmuz ayı da yine sürprizlerle dolu bir ay olacak! 50. Yılımıza özel olarak yılbaşından bu yana aralıksız olarak gerçekleştirdiğimiz kampanyalarımıza, sektörlerinde lider markalardan olan 4 farklı firmayla işbirliğine giderek sadece Pamukkale yolcularına özel hediye ve özel fiyatlı avantajlardan oluşan kampanyalarımızı hayata geçireceğiz. Yakın zamanda facebook ve twitter hesaplarımızdan kampanyalar hakkında bilgilendirme sağlayacağız. Ramazan ayının bu yıl Temmuz’da başlaması ile iftar sofraları yaz bereketiyle, yaz sofraları da ne kadar şanslı ki mübarek Ramazan’ın verdiği manevi coşku ile dolup taşacak. Bu sofralarda dostluk ve aile bağları güçlenecek, dargınlıklar sonlanacak, büyüklerle küçükler bir arada güzel vakitler geçirecekler. Sevdiklerinizle beraber mutlu bir Ramazan ayı geçirmenizi dilerim... 5 Moda Chiara Ferragni 06 S osyal medyanın büyümesiyle beraber başlarda hobi olarak yapılan blogger’lık şimdilerde bir meslek haline geldi. Sanal aleme atılan bu adımlar onları birer fenomene dönüştürdü. Bu fenomenlerin en popüleri ve en beğenilenlerden biri de şüphesiz Chiara Ferragni. Chiara Ferragni nam-ı değer The Blond Salad dünyanın en popüler ve en çok kazanan bloggerlarından. Dünyanın dört bir yanını geziyor, fashion showlara katılıyor, neredeyse her gün kendi stilinin fotograflarını paylaşıyor ve işte Chiara’nın muhteşem hayatının hikayesi ve başarıları. Chiara henüz 24 yaşında bir İtalyan. Bu kadar sosyalliğinin yanı sıra bir de Bocconi Üniversitesinde hukuk öğrencisi. Bloğunu 2009 yılında yayınladı ve aylık 9.000.000 internet kullanıcısına ulaştı. Bir de bloğunun yanı sıra Facebook, Twitter, Lookbook, İnstagram ve Flickr hesapları var. Gittiği, gezdiği, gördüğü, yediği ne varsa paylaşıyor. 2010 yılında kendi tasarladığı ayakkabıları satışa sundu. Yamamay ve Mango Touch için kapsül bir koleksiyon hazırladı. Alberta Ferretti’nin defilesinde mankenlik yaptı ve bir çok dünyaca ünlü marka ile işbirliği yaptı. Bu markalardan birkaçı; Guerlain, Dior, Hugo Boss, Louis Vuitton, Lancome, Furla, Max Mara, Chanel, Mini, Tommy Hilfiger, Kenzo, Yamamay, Nikon, Mango, Bulgari, Benetton. Moda C hiara geçen sene tam da bu zamanlar arkadaşları ile birlikte Türkiye’ye gezmeye geldi. Önce İstanbul da Ayasofya Camii’de başını örttü, Kapalı Çarşı’dan alışveriş yaptı, Kanlıca’dan yoğurt yedi, Al Jamal’de dans etti, boğazda tekneyle gezdi, Nişantaşı’nda turladı, Efes’de,Dolmabahçe’de ve Topkapı’da tarihi hissetti ve en son da Bodrum’da tekne gezisi yaptı. 08 Yaz Trendleri 2012 Yaz Modası 10 2012 yaz modasında en öne çıkan trendleri neon renkler ve tribal desenler oluşturuyor. Bunları takiben kış sezonuna da damgasını vuran peplum etekler , “crop tops” die tabir edilen göbeği açıkta bırakan t-shirtler,hayvan figürlerinin yer aldığı elbiseler ve mayolar, kurukafa deseni ve asimetrik kesimde elbise ve etekler yer alıyor. Dünya modasını belirleyen en önemli tasarımcıların defilelerinde de bunların etkilerini çok açık görebiliyoruz. Bu tasarımcıların başlıcaları da Dolce&Gabbana, Givenchy, Salvatore Ferragamo, Jason Wu ve Betsey Johnson. Yaz Trendleri Bu yazın en favori renkleri ise limon sarısı, portakal rengi, kırmızı, turkuaz, leylak , siyah-beyaz ve pastel tonları oldu. Bunların yanı sıra eskiden herkes için zor olan baştan aşağı bembeyaz giyinmek şimdi çok moda çok şık olarak değerlendiriliyor. Baştan aşağı bembeyaz giyinerek hem yazın rengini hem de sezonun modasını yakalamış oluyorsunuz. Metalik renkler de artık aksesuarlar dışında kıyafetlerde de yer almaya başladı. Özellikle de metalik renkte elbiseler ve etekler çok revaçta. Tabi ki bütün bu renklerin yanı sıra ilkbahar modasında da karşılaştığımız neon renkler yine sezona damgasını vurdu. Şifon eteklerden gömleklere ayakkabıya veya aksesuara kadar neonun her çeşidini bu sezon görmek mümkün. 12 06 14 Walk Off The Earth Müzik Y outube’un birçok önemli katkısı var. Bunlardan biri de düşük bütçeye fakat yeteneğe sahip kişilerin kendilerini kolayca dünyaya tanıtabilmesi. Eğer dikkat çeken ve kaliteli bir iş yaparsanız er ya da geç birileri tarafından değer buluyor. Walk Off The Earth (WOTE) 2006 yılında Burlington,Ontario'da kurulan bağımsız bir gruptur. WOTE tarzları, orijinal düşük bütçeli müzik videoları ve yaptığı coverları ile dünya çapında başarı kazanmıştır. Grup, plak şirketlerinden ya da farklı hiçbir yerden yardım almadan bağımsız olarak kendi fan kitlesini inşa etmiştir. 7 Şubat 2012 tarihinde Columbia Records ile plak sözleşmesi imzalayan grup nadir görülen müzik aletleri kullanmalarıyla kendilerine özgün tarzlarını oluşturdu ve güçlü bir taraftar kitlesine erişti. İlk albümlerini 2007 yılında çıkarmalarına rağmen bundan yaklaşık 5 yıl sonra Rihanna’nın “Man Down” ve Gotye’nin “Somebody That I Used To Know” şarkısını coverladıktan sonra kısa sürede müthiş bir üne kavuştu. “Somebody That I Used To Know” coverı ile 2 haftada 35 milyon 4 ayda da 100 milyon izlenme sayısının üzerine çıkarak kendilerini dünyaya kanıtlamış oldular. Youtube kanallarındaki videoları toplamda 226 milyon kere izlenmiş olan grubun aynı kanalda 685 bin takipçisi bulunmaktadır. Geçtiğimiz ay içerisinde Türkiye’ye de konser vermek için gelen grup Türk hayranları tarafından büyük ilgiyle karşılandı. Grup Türkiye konserleri hakkındaki memnuniyetlerini kişisel sosyal medya hesaplarından tüm Dünya’daki takipçilerine duyurdu. 15 W Müzik alk Off The Earth birbirinden yetenekli 5 kişiden oluşmaktadır. Bu kişilerin müzikten çok iyi anladıkları su götürmez bir gerçek. Bunun bir kanıtı olarak grup üyelerinin aklınıza gelebilecek her enstrümanı çalmasını gösterebiliriz. Aslında önceden keşfedilmiş bir enstrüman olması da gerekmez. Yaptıkları coverlarda kimi zaman bir çift bıçağı kimi zaman da ellerine geçirdikleri su damacanalarını ustalıkla müzikleri için kullanabiliyorlar. Grubun üyelerine tek tek göz atacak olursak: Gianni Luminati Nicassio : Kendisini twitter hesabında “birşeyler yapan birisi” olarak tanımlayan Gianni çok yetenekli biri. Gitar, elektrogitar, bass gitar, dört telli gitar(Ukulele), banjo, mızıka, piyano, davul, theremin, ksilofon ve daha birçok çeşit gitarı çalabilen Gianni aynı zamanda vokallik ve beatbox da yapabilmekte. Kendisi grubun en çılgın, uzun saçlı elemanı olarak tanınmakta. Ryan Marshall : Grubun duyulmasında büyük önemi olan Rihanna’nın “Man Down” şarkısının cover şarkısında müthiş bir performans gösteren Marshall, Gianni ile 2007 yılında Walk Off The Earth’ün köklerini atanlar arasındadır. Kendisini Gerçeği zapt edenler / Gerçek Fatih / Doğrunun Fatihi (y) olarak tanımlamaktadır. GIANNI LUMINATI NICASSIO RYAN MARSHALL SARAH NICOLE BLACKWOORD MIKE TAYLOR JOEL CASSADY Sarah Nicole Blackwood : Gruba Gianni ve Ryan’dan sonra katılmıştır. Ayrıca 2008 yılından beri kendi başına 3 albümü ve gruptan ayrı 2 single albümü bulunan sanatçı 2005 yılında the Creepshow adında farklı bir grupta gitar çalıp vokallik yapmıştır. 25’i aşkın ülkeyi gezmiş olan Blackwood’un aynı zamanda kendi hayran kitlesi ve youtube kanalı bulunmaktadır. Suya ve teknelere bayılan şarkıcının hayali bir gün bir teknede yaşayıp boş vakitlerinde de bu tekneyle yolculuk yapmaktır. Grubun sarışın güzel kızı olarak tanınan Sarah Blackwood’un Gianni Limunati ile birlikte oluşturduğu “Gianni and Sarah” isimli takipçi sayısı yüksek olan ayrı bir oluşumları da bulunmaktadır. Mike Taylor : O kendisini Walk Off The Earth gemisindeki piyanist olarak tanımlasa da takipçileri onu daha çok “en sağdaki amca, sakallı dayı, Eric Cantona, Chuck Norris, Leonidas ve nereye baktığı çözülemeyen adam” olarak tanımlıyor. Grubun belki de en sempatik üyesi olan Taylor’ın izleyicilerinden aldığı pozitif eleştiriler ile bu yönünü her geçen gün daha da öne çıkartıyor. Ryan Marshall ile tanışıp çalmaya başlayan Taylor sonrasında gruba dahil olmuştur. Joel Cassady : 19 Ocak 1989 yılında doğan ve grubun en genç üyesi olan Cassady grubun davulcusu görevini üstlenmiş durumdadır. 16 Müzik G rubun sahip olduğu uyum göz önünde. Bunun en büyük kanıtı üne kavuştukları Gotye’nin şarkısı “Somebody That I Used To Know” coverında gösterdikleri performans. 5 kişi tek bir gitarı çalarak işlerinin sadece müzik değil aynı zamanda bir show olduğunu herkese gösterdiler. Hatta adı geçen şarkının sahibi Gotye’nin twitterdan yaptığı açıklama ile grubu “eğlenceli ve dahice” olarak tanımlamıştır. Bu grubun tek yeteneği bir gitarı birden çok kişi tarafından çalma özelliği değil tabi ki de. Grubun diğer videolarını izlediğinizde gerçekten yaptıkları işin hakkını verdiklerine şahit olacaksınız. Havada uçan gitarlar, sürekli el değiştiren enstrümanlar ve aynı anda birden çok müzik aletini çalmaları gibi ilginç örnekler verebiliriz sizlere. Kısacası henüz bu grubu keşfetmemişler biran önce bu eğlenceli bir o kadar da kaliteli grubu dinlemeye başlamalı ve müziğin tadını sonuna kadar çıkarmalıdırlar… 18 Müzik Diskografi : Smooth Like Stone On A Beach 1 Ocak 2008 • Little Sin • 100 Proof Life • Rock Me Away • Gotta Go • My Mistakes • Broke • Miss Jeppetto • Spiralling Son • Stolen • People of the Sun • Smooth Like Stone On A Beach • W.O.T.E 20 My Rock – 7 Temmuz 2009 • Once In A While • Julia • Monet Tree • Coolin’ • 100 Proof Life • Disappointment • Broke • Silent Prep • Luminati • Once In A While (Chopped & Screwed) • Petey Com Julia • Julia (Chopped & Screwed) • Petey Com Money Tree • Money Tree (Chopped & Secrewed) • Petey Com Cooln’ • Cooln’ (Chopped & Scerewed) • Petey Com 100 Proof Life • 100 Proof Life (Chopped & Screwed) • Petey Com Disappointment • Disappointment (Chopped & Screwed) • Broke (Chopped & Screwed) See All 2 • Petey Com On Secret Track • Corner Of Queen 22 Cüneyt Çakır Biyografi 2 3 Kasım 1976 tarihinde İstanbul’da doğan Cüneyt Çakır'ın hakem olması çok şaşırtıcı değildir. Çünkü babası eski hakem ve Merkez Hakem Kurulu Asbaşkanı Serdar Çakır’dır. O da babasından yolundan gidip hakemlik mesleğini seçmiştir. İstanbul bölgesi hakemi olan Cüneyt Çakır, İstanbul Üniversitesi İİBF fakültesi işletme mezunudur. Hakemliğin yanında sigortacılık da yapan Çakır Süper ligin en fazla maç yöneten hakemidir. Cüneyt Çakır'ın ligdeki ilk maçı 29 Eylül 2001 tarihli Malatyaspor-Çaykur Rizespor maçıdır. 2006 yılında FIFA kokartı takmaya hak kazanan Cüneyt Çakır, gösterdiği başarıdan dolayı 2007 yılında Avrupa’nın yetenekli hakemlerinin davet edildiği mentör kursuna davet edilmiş ve buradaki üstün başarısından dolayı UEFA tarafından üst düzey müsabakalarda görevlendirilmiştir. 2007 yılında Avusturya’da düzenlenen U19 Avrupa Şampiyonası finallerine davet edilen Cüneyt Çakır bu turnuvada Fransa-Sırbistan ve İspanya-Portekiz arasında oynanan grup müsabakalarını yönetmiştir. 2009 yılında İsveç’te düzenlenen U21 Avrupa Şampiyonasında İngiltere-İsveç arasında oynanan ve normal süresi 3-3 biten ve penaltılarla İngiltere’nin kazandığı yarı final müsabakası dâhil olmak üzere 3 müsabakada görev almıştır. 2009-2010 sezonunda Fulham ile Hamburg arasında oynanan Avrupa Ligi yarı final rövanş maçını yönetmiştir. 2010-2011 sezonunda Şampiyonlar Ligi gurup maçlarında yönettiği Rubin Kazan-Barcelona maçıyla hem 10 yıl aradan sonra bir Türk hakem Şampiyonlar Ligi'nde görev almış hem de Çakır, bu ligde Doğan Babacan ve Ahmet Çakar'dan sonra maç yöneten 3. Türk hakemi olmayı başarmıştır. Çakır 16 Haziran 2011'de UEFA tarafından en üst kategori olan UEFA Elit Hakem Kategorisi'ne yükseltilmiştir. 23 Biyografi 2 011 yılında Kolombiya’da düzenlenen U20 Dünya Kupasında görev alan hakem, Portekiz-Fransa yarı final müsabakası, 1 çeyrek final, 3 grup müsabakası olmak üzere toplam 5 müsabakada görev almıştır. 2011-12 sezonunda Barcelona ile Chelsea arasında oynanan Şampiyonlar Ligi yarı final rövanş mücadelesini yönetmiştir. 2-2 biten karşılaşma sonunda Chelsea finale çıkmıştır. 29 Temmuz'da Kolombiya'da başlayacak U20 Dünya Şampiyonası'nda görev alacak altı Avrupalı hakem arasında yer alan Çakır, Avrupa'nın en iyi 28 hakemi arasında yer aldı. Cüneyt Çakır, Polonya ve Ukrayna'nın ev sahipliğinde düzenlenen Euro 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda görev alan 12 hakemden biri olmuştur. Grup maçlarında Ukrayna-İsveç, İtalya-İrlanda maçlarını, çeyrek finalde İngiltere-İtalya müsabakasının 4.hakem görevini yerine getirmiştir. Yarı finalde ise Portekiz-İspanya mücadelesini yönetmiştir. Sergilediği performansla World Referee isimli sitede yapılan oylamada birinci sırada yer almıştır. Bahattin Duran ve Tarık Ongun yardımcı hakem, Bülent Yıldırım ve Hüseyin Göçek ise çizgi hakemi olarak turnuvada Cüneyt Çakır'a eşlik etmişlerdir. Final maçında da dördüncü hakemlik yaparak büyük bir başarıya imza atmıştır. Sezon 2001-2002 2002-2003 2003-2004 2004-2005 2005-2006 2006-2007 2007-2008 2008-2009 2009-2010 2010-2011 2011-2012 Lig Y.Maç 3 7 12 13 20 15 18 20 16 21 8 Derbi Sarı - 16 16 16 16 16 16 16 16 16 16 16 Maç sayısı Süper Lig: 152 UEFA Şampiyonlar Ligi: 5 Avrupa Futbol Şampiyonası: 3 Millî Maç: 9 Türkiye Kupası Finali: 1 24 Kırmızı 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 Eyfel Kulesi Tarih ransa’nın ve Paris’in sembolü haline gelen ve Parisliler tarafından “Demir Bayan” olarak Fadlandırılan Eyfel (Eiffel) Kulesi dünyanın en büyük turizm merkezlerinden biridir. 26 Eyfel Kulesi Fransız Devrimi'nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde 1886 yılında düzenlenenbir yarışma ile Paris fuarının giriş kapısı olarak inşa edilmiştir. 107 proje arasından seçilenkule Gustave Eiffel'in şirketinin mühendisleri Maurice Koechlin ve Émile Nouguier tarafındanhayal edilip mimar Stephen Sauvestre tarafından çizilmiştir. 1887 yılı Ocak ayında yapımına başlanan inşaat 2 yıl, 2 ay 5 gün sürmüştür. Yapımı için 3.000 işçi 18.038 adet demir parçayı 2,5 milyon perçinle bir araya getirmiştir ve ağırlığı yaklaşık 10.000 tondur. İnşaatı boyunca tek bir ölüm kazası bile yaşanmaması dönem koşullarına göre şaşırtıcı ve sevindirici bir olaydır. Seine nehrinin güneyinde yer alan Champ de Mars alanında 200.000 metrekarelik bir alana kurulmuş olan kulenin boyu 300 metredir. Yapıldığı tarihten 1930 yılına kadar dünyanın en uzun kulesi sıfatını taşır. 7 yılda bir, 60 ton boya ile boyanır. Bu çalışmada 25 boyacı görev yaparken, çalışma 15 ay sürer. Bu işlem sırasında 1.500 fırça, 5.000 zımpara kâğıdı ve 1.500 iş tulumu tüketilir. Ayrıca güvenlik maksadıyla toplam 50 km güvenlik halatı, 20.000 metrekare koruyucu ağ kullanılır. Boyama maliyeti yaklaşık 3 milyon avro tutar. Zaman içinde kulenin rengi kırmızımsı kahveden, sarımsı kahveye, daha sonra kestane kahvesinden bugünkü bronztonuna dönüşmüştür. Kule 3 renk tonunda boyanır. En açık renk zirvede kullanılırken, enkoyusu zeminde kullanılır. Halka açık 3 katı bulunan Eyfel’in ilk katında kulenin tarihinin anlatıldığı bir sergi yapılmıştır.Ayrıca bu katta Fransa’nın bilim adamları, mühendisleri ve diğer önemli kişilerinden toplamda72 kişinin ismi yazmaktadır. İlk ve ikinci katında restoranlar da mevcuttur. Bu restoranların fiyatları biraz tuzlu olsa da dünyanın en ünlü şeflerinden böyle bir manzarada yemek yemek için birkaç ay öncesinden rezervasyon yaptırmanız gerekmektedir. 3. katında ise 275 metre yükseklikten Paris’i izleme fırsatını yakalayabilirsiniz. Bir grup Fransız sanatçı tarafından 14 Şubat 1887’de bir bildirge eşliğinde protesto edilen ve yapımı engellenmeye çalışılan bina hala kimi Paris âşıkları tarafından bir demir yığınıolarak görülüp, kentin mimarisini öldürdüğü savunulmaktadır. En büyük protestoculardan biri olan Guy de Mauppasant’ın her gün öğle yemeğini Eyfel Kulesinde yediğini görünce şaşıran kimseler sevmemesine rağmen neden her gün burada bulunduğunu sorduklarında kendisinden “Paris’ten bu binanın görünmediği tek yerin burası olduğu” cevabını almışlardır. Kuleyi, Cemal Süreyya korse giyen “A” harfine benzetirken, Nazım Hikmet de “küçük kafalı çelik bir zürafa” şeklinde yorumlamıştır. Özellikle gün batımı ve gece ışık şovları ile romantizmin bir simgesi haline gelen Eyfel Kulesi’nde akşamları her saati 45 geçe parıldayıp sönen bir ışık şovu sergilenmektedir. Özel günlerde çeşitli renklere ışıklandırılan kulenin cepheleri 6-11 Ekim 2009 tarihlerinde “Türkiye Mevsimi” etkinlikleri çerçevesinde Türk Bayrağının renkleri ile ışıklandırılmıştır. 27 27 Kültür - Sanat stanbul dan Madonna Geçti 28 9 yıl aradan sonra Madonna, izleyiciye şovuyla adeta büyüleyen lokumlar tuttu ve 52 bin kişiyi hareket edemez hale getirerek paralize etti. Tribünde coşku az mıydı, çok muydu? diye tartışılamaz bile çünkü sahnede aralıksız bir aksiyon filmi çekiliyordu. Bir ara gökyüzünde bir bando takımı yürüyordu ve arena ağzı açık izliyordu. Sahnenin her tarafında başka bir aksiyon varken, izleyici 22 dansçı ve Madonna ile nereye bakacağını şaşırmıştı. Konserin açılışında , dev tütsülük, çan sesleri ve kırmızı pelerinli rahiplerle, kilise atmosferi yaşatan Madonna; bir rahibe gibi kilisenin kapısı ardındaki cam kulübede dua eder haldeyken; “Ah Tanrım” diyerek; dilindeki döktü: “Cenneti de yaşadım, cehennemi de; her neyse ben kötü bir kızım; I’m a bad girl anyway! ve kulübeyi elinde Kalaşnikofla parçalar gibi efektlerle, sahneye çıktığında, rahiplerin pelerinleri düştü ve yarı çıplak kaldılar. Günaha daveti başlamıştı: Girl Gone Wild. Arka fonda ekranlarda alevler varken; Madonna’nın ip üzerinde sırat köprüsünde yürür gibi ilerlediği anlar; aslında şov dünyasını ezip geçiyordu. Konserde en büyük coşku ilk olarak “Papa don’t preach” şarkısının yaylı girişiyle yaşanırken, “Like a prayer” yeri göğü aşk yaptı ve herkes 1 oldu, binlerce kişi bir dua gibi Like a prayer”’ı söylüyordu. Madonna aslında konserde en çok bu en büyük gerçekliğin mesajını veriyordu; elbette anlayana. Hele parlak fütürist Uzakdoğulu imajıyla; sahnede kung fu yapar gibi dans ederken, ışıklarla koca stadyum dev bir diskoya dönüşmüştü. 1 Kültür - Sanat Sahnede uzaylı samuraylar dans ediyormuş havasıyla ve olağanüstü yüksek enerjili bir dans şarkısı olan “I’m Addicted” ile bir ayin yaşanıyordu. Madonna zaten daha konserin başında 3.şarkısı “Gang Bang” ile şov dünyasındaki herkesin işini bitirmiş; cinayet işlemişti. Hatta Express yourself ve Born This Way Mash Up şovuyla Lady Gaga’yı da bitirdi ve ekledi: She’s not me. Konser muhteşemdi, organizasyonsa felaket. En önden yerimi aldığım halde az kalsın bizimkiler beni içeri almayacaklardı ama Madonna’nın ekibindeki bir görevli tatsızlığı görüp bileğime altın bileziği taktı ve yamacındaydım. Onlar etrafı gözlemleyip binlerce kişinin mutlu olmasını garantilemek isterken , bizimkiler yine felaketti. Neyse ki konser bir şiir yaşattı; Madonna bu işi geleceğe taşımıştı ve biz organizasyon becerilerimiz açısından Madonna için epey gerideydik; kısacası konseri gerçekleştirebildiklerine şükür. Erken girişler yalan oldu; hizmet bedelleriyle birlikte 1000 lirayı geçen biletler okumadı; kapılarda eziyetler yaşandı, tribünlerde biletix ekranında çizilen krokilerle izleyicilerin aldıkları yerler arasında kmlerce fark vardı, tartışmalar çıktı. Erken giriş parası ödeyenlerin içeriye son dakikada alındıkları yetmezmiş gibi; söz verdikleri hediyeler yok oldu. Ama gece boyunca Madonna öyle bir sahne yarattı ki; hepimize müzikle cenneti yaşattı; tıpkı sahnesindeki Cennet Moteli gibi (Paradise Motel). Yazı: Cenk Erdem 30 Gezi Ka Notları L 32 ikya`nin önemli kentlerinden olan Kaş, ilçeyi çevreleyen Antik döneme ait kentler ve tarihsel değerlerle doyumsuz kültür seyahatleri; Akdeniz`in derinlerde yarattığı heyecanları doruklarda hissettiren sualtı dalışları; nehirlerde yapılan macera dolu `kano turları`, ekolojik uyumun keşfedildiği `doğa yürüyüşleri`; derin ve karanlık mağaralara teknik donanımlı mağara dalışları; yüksek dağlardan turkuaz rengli suların manzarasına süzülen `yamaç paraşütü`; Akdeniz`de değerli taşları andıran adalar ile çevreye yapılacak `Mavi Yolculuk ve tekne turları; damak tadınıza uygun deniz ürünleri ve dağlarda yetişen kokulu otlarla tatlandırılan yöresel yemeklerden oluşan mönüsü; yüzlerce yılın mirası, el sanatlarının çeşit ve güzelliği; Kaş`ın bağlı olduğu Antalya ve ilçelerine ait turizm merkezleri ile tabiat, tarih ve kültür zenginliğini, alternatif turizm imkanları ve çevresinde yer alan turizm merkezlerinden oluşan renkli yelpazesi" ile düşsel bir mekandır. Kaş, yakın geçmişe kadar küçük bir balıkçı ve liman kasabası görünümündeydi. Son yıllarda turizmin canlanması ile birlikte giderek gelişen sakin bir dinlence yeri haline gelen ilçenin batısında uzanan burunda yer alan Helenistik tiyatro, en önemli antik kalıntı olarak varlığını sürdürmektedir. İlçe merkezi, Kalkan ve Gelemiş Köyü`nde son yıllarda turizm, hızlı bir şekilde gelişmektedir. Bu nedenle turistik tesislerin sayısı hızla artmaktadır. Kaş özellikle dalgıç turizmi bakımında ülkemizin önde gelen merkezlerinden biridir. Meis Adası`na en yakın noktayı oluşturan Kaş`ta tarihi eserleri ve doğa güzellikleriyle önemli turizm potansiyeli vardır. Bir dil gibi denize uzanan Çukurbağ Yarımadası üzerinde yeni yapılmış modern oteller yarımadayı süslemektedir. Kaş`ın içinde tertemiz sularıyla Büyük Çakıl Plajı, Küçük Çakıl Plajı ve Akçagerme Plajı gibi plajlar vardır. Ayrıca kayıkla Limanağzı plajı`na da gidilebilir. 33 Gezi COĞRAFYA Yüzölçümü 2.231 km²'dir. Batıda Eşen Çayı ile Muğla'nın Fethiye ilçesinden ayrılır. Doğuda Demre kuzeyde ise Elmalı ilçelerine komşudur. Akdeniz'de tam karşısında, 1.800 m mesafede Yunanistan'a bağlı Meis Adası bulunur. Antalya il merkezine 189 km mesafede yer alan Kaş'ın sahil uzunluğu 70 km civarındadır. Kaş'ta Akdeniz İklimi hüküm sürer. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır. Deniz seviyesinden 700 m. yüksekliğe kadar Akdeniz iklimi etkisi görülür. Yüksek kesimler ise Karasal İklim etkisindedir. Kaş Kasabası yazın Akdeniz sahillerimizin gündüzleri en serin yeridir. Ayrıca yazın nem oranı açısından Akdeniz kıyı şeridinin en düşük değerlerine sahiptir. Kışın ise hava sıcaklığının 0'ın altına hiç düşmediği Türkiye'deki tek merkezdir. EKONOMİ Kaş halkı geçimini yaz aylarında turizm amaçlı pansiyon, otel ve motel işletmeciliği yaparak sağlamaktadır. İlçe halkının çoğunun yayla köylerinde toprakları mevcuttur. 34 Ova ve yaylalarda yurdumuzun önemli yaş sebze, meyve ve çiçek üretimi yapılmaktadır. Kış aylarında da üretim seralarda yapılarak içte ve dışta pazarlanmaktadır. Yine yüksek ve dağlık yerlerde elma üretiminde önemli bir tarım girdisidir. Aynı zamanda balıkçılık da önde gelen geçim kaynaklarındandır. Festival ve Etkinlikler KAŞ LİKYA KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ: Kaş Belediye Başkanlığınca her yıl 01 – 04 Eylül tarihleri arasında Kaş Likya Kültür ve Sanat Festivali üzenlenmektedir. KALKAN DENİZCİLİK BAYRAMI ŞENLİĞİ: Kalkan Belediye Başkanlığınca her yıl 1 Temmuz günü düzenlenmektedir. İnşaat yapılabilir ölçekli arsa olmaması nedeniyle KAŞ hep aynı kalıyor. Bu da insanların onu sevmesinin en güçlü nedeni... Bir yıldan diğerine, hep aynı küçük çarşı, hep aynı küçük meydan; hep ayni House Bar, Noel Baba kahvesi, Derya Beach, Mavi Bar, DejaVu bar,Echo bar vs. vs.. Bütün bunların üstüne, bütün Anadolu kasabalarında ve şehirlerinde görebileceğiniz o olağanüstü insani incelik ve siz onun hayatına müdahele etmediğiniz sürece size gösterecekleri sınırsız anlayış. KÜLTÜREL KURULUŞLAR İlçe Merkezi ve Kalkan Beldesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Halk Kütüphaneleribulunmaktadır. EL SANATLARI Kaş ve çevresinde el yapımı kilim ve dokumalar üretilmektedir. Yöreye özgü “Barak Kilimi” ve keçi tüyünden üretilerek dokunan Kıçlar ünlüdür. Dastar, tülbent, yemeni üretilerek hediyelik eşya olarak satılmaktadır. Ayrıca ceviz ağacından süslemeli çeyiz sandıkları, ağaçtan sehpalar, tahta kaşıklar ve oklavalar yörenin el sanatlarındandır. 35 Sosyal Medya F otoğraf paylaşım ve depolama sitesi olarak bilinen Flickr, fotoğraf ve internet denilince akla gelen ilk sitelerden biri. 2004 yılında Ludicorp isimli firma adı altında Stewart Butterfield ve Caterina Fake çifti tarafından kurulan Flickr 2005 yılında Yahoo tarafından alınması sonrası çıkış göstermiş ve fotoğraf severlerin buluşma noktası haline gelmiştir. Flickr Geçtiğimiz 8 senede kendisini oldukça geliştiren Yahoo’nun Google’a karşı sahip olduğu ender silahlar arasında gösterilen Flickr birçok kişi tarafından sadece bir fotoğraf paylaşım sitesi değil bir sosyalleşme ve araştırma sitesi. Bunun sebebi ise sitenin verdiği özellikler ile istediğiniz gruplarda fotoğrafları bulabilmeniz, nerede çekildiklerini hatta hangi makina tarafından kayda alındığını bulabilmeniz. Bu sayede insanlar birçok örnek ile fotoğraf makinalarını karşılaştırıp fikir sahibi olabiliyorlar. Fotoğraf makinası almak gibi bir fikriniz varsa öncesinde sitede bir gezinip o makina ile çekilen yüzlerce fotoğrafı incelemeniz mümkün. Gerisi sizin yaratıcılığınıza kalıyor tabi ki de. Flickr aslında şu anki kullanım amacından farklı bir amaçla, online oyun sitesi olarak kurulmuş fakat daha sonrasında fotoğraf paylaşım sitesi haline gelmiştir. Flickr sitesi her ne kadar fotoğraf paylaşım ve depolama hizmeti ile tanınsa da siteye video yükleme ve paylaşma imkânı da mevcut. Ücretli ve ücretsiz olmak üzere iki farklı şekilde hizmet veren sitede ücretsiz üyelere bazı sınırlamalar getirilmekte. Ücretsiz üyeler için aylık 300 MB fotoğraf ve 2 video yükleme sınırı mevcut. Ayrıca 200’den fazla fotoğraf yüklerseniz site en son yüklenen 200 tanesini size gösteriyor. Ama önceki fotoğraflarım silindi diye korkmanıza gerek yok. Ücretli üyeliğe geçtiğiniz veya yeni yüklediğiniz fotoğrafları sildiğiniz takdirde eski fotoğraflarınıza tekrar ulaşabiliyorsunuz. Ücretli üyeler için ise herhangi fotoğraf, video veya boyut sınırlandırması bulunmamakta. Buna ek olarak bu kullanıcılar görüntülenme istatistiklerine ve birçok ek özelliğe ulaşabiliyorlar. Ücretli üyelik güncel fiyatlarından bahsedecek olursak; 3 aylık 6.95 dolar, 1 yıllık 24.95 dolar ve 2 yıllık 44.95 dolarlık üç farklı seçenek mevcut. Şu anda Çince, İngilizce, Fransızca, Almanca, Endonezce, İtalyanca, Korece, Portekizce, İspanyolca ve Vietnamca dillerinde hizmet veren site 2011 yılı Haziran ayı verilerine bakıldığında 51 milyon kayıtlı üyeye ve 80 milyon ziyaretçiye sahip. Ayrıca aynı yıl Ağustos ayındaki verilere göre sitede toplam 6 milyardan fazla resim bulunmaktadır. 36 S Sosyal Medya itenin ilginç yanlarından biri de size duygusal bir şekilde yaklaşması. Bu da nasıl olacak demeyin. Siteye giriş yaptığınızda herhangi bir dilde size isminizle “merhaba” yazıyor ve devamında “şimdi o dilde nasıl selamlaşman gerektiğini öğrendin” diyor. Veya sitede herhangi bir sorunla karşılaştığınızda “lütfen tıklamayı bir saniye bekletir misin… Flickr’ı biraz önce hıçkırık tuttu. Şimdi problemi araştırıyoruz. ” mesajı çıkabiliyor. 2008 yılındaki Pekin Olimpiyatları için ilk kez harita üzerine resim yapıştırma imkânı oluşturulan Flickr’da, aynı yıl Ekim ayında Bağdat, Kabil, Sidney ve Tokyo için de harita üzerinden fotoğraf görüntüleme hizmeti verilmeye başlandı. Şu anda ise bu ağı çok daha geliştirerek bulunduğumuz yerden ekran başında fotoğraflar ile dünyayı gezerek, birbirinden usta fotoğrafçılar tarafından çekilen karelerin tadını çıkartmak mümkün. Flickr 2011 yılında Mirco Wilhelm isimli kullanıcının 4.000’e yakın fotoğrafını yanlışlıkla silerek büyük bir güven kaybı almış, özür olarak da 4 yıllık Flickr ücretli hesabı sunmuştur. Uzun uğraşlar sonucu Mirco Wilhelm’in binlerce fotoğrafını kurtarmayı başaran site çalışanları yaptıkları bu hata sonucu tüm kullanıcılara büyük bir korku salmış ve markanın değerini sekteye uğratmışlardır. Bilgisayar ekranlarında tanıştığımız bu siteye internette bulunan uygulamalarını indirerek iPhone, Android ve Windows Mobile 7 telefonlarınızla da girebilir, milyarlarca fotoğrafı cebinizde taşıyabilirsiniz. 38 Birçok kişi tarafından internetin 7 harikası arasında gösterilen Flickr’ın başından geçenlerden kısaca bahsedelim: 2000 yılı Mart Ayında Yahoo fotoğraf görüntüleme hizmeti sunmaya başlar. 2004 yılı Şubat ayında Stewart Butterfield ve Caterina Fake çifti tarafından Flickr kurulur. 2005 yılı Mart ayında Yahoo tarafından tam 35 milyon dolara Flickr satın alınır. 2006 yılı Aralık ayında ücretsiz üyelikler için olan kapasitesi 20 MB’dan 100MB’a çıkartılır. 2007 yılı Ocak ayında firmanın Yahoo’dan önceki kullanıcıları için Yahoo üyeliği kullanma zorunluluğu getirilir. 2008 yılı Nisan ayında sadece ücretli kullanıcılar için video yükleme ve paylaşma imkânı getirilir. 2009 yılı Mart ayında yine sadece ücretli kullanıcılara özel HD video yükleme ve paylaşma özelliği açılırken aynı zamanda ücretsiz üyeler için video yükleme ve paylaşma seçeneği de verilir. 2009 yılı Mayıs ayında Amerika Birleşik Devletleri, Beyaz Saray fotoğrafçısı Pete Souza’da siteye üye olur ve yüklediği fotoğraflar ile Beyaz Saray’ın kapılarını tüm dünyaya açar. 2010 yılı Ekim ayında siteye Google hesabıyla giriş yapabilme imkânı tanınır. 2011 yılı Ocak ayında ise siteye Facebook hesabıyla giriş yapabilme imkânı tanınır. 39 Ramazan Eski Ramazanlar Ramazan’ ın müjdecisi Yeni Hilal… G ünlük hayatın karmaşasında unutulan değerler Ramazan ayıyla birlikte hatırlanırken, eski Ramazanları özlemle hatırlayan çok. İslam inanışına göre her yıl Ramazan ayı, ramazan hilalinin doğuşu başlar. Bu sebeple eski Ramazanlarda kutsal ayın yaklaşmasıyla hareketli günler başlardı. Herkes Ramazan’ın geldiğinin müjdesini verecek incecik hilalin gökyüzünde görüneceği anı yakalamak peşindeydi. Akşam saatleriyle birlikte “yeni hilali ilk gören kişi” olmak sevdası, “Yevmüşşek” yani şüpheli günler diye adlandırılan Şaban ayının son günlerinde yoğunlaşırdı. Şer’iye mahkemelerinde kadılar, müftüler sabahlara kadar nöbet tutup Ramazan müjdecisini beklerlerdi. Sonunda Yeni Ay’ı ilk gören soluğu kadının huzurunda alır ve “Ay’ı ilk gördüğüne dair” yemin ederek, Ramazan’ın ilan edilmesini sağlardı. Toplar atılır, mübarek ayın geldiği dört bir yana duyurulurdu. 40 İftar Diş Kirasız Olmaz… Ramazan’ın gelişiyle evlere şenlik doğar, bereket yağardı. Ailenin tüm üyelerinin toplandığı iftar sofraları birbirinden leziz özel Ramazan tatlarıyla donatılırdı. İftar vaktinden evvel kadınlar gelmeye başlardı. Bazılarının çocukları da yanlarında olurdu ve izzet ikram faslından sonra kahveler, şerbetler içilir; sıra eğlenmeye gelirdi. Ama önce masallar anlatılır, yaşlı başlı olanlar bilmece faslında ortaya çıkarlardı. Bilmeceyi bilmek ve diğer hünerlerini adabına göre oturup kalkmak ve büyüklere hürmette kusur etmemek dahil gösteren dest-i izdivaç çağındaki kızlara çaktırmadan not verilirdi. Ramazan boyunca devletin önde gelenleri ve varlıklı kişilerin konaklarında büyük iftar sofraları kurulurdu. İftarların en görkemlerinin yaşandığı sarayda sofraya büyük siniler salonlara dizilir, saraylılar sofranın çevresine sıralanıp iftar açarlardı. Sofranın muazzam görüntüsü nefis yemek kokularıyla birleşince, insanda bir imrenme duygusu yaratırdı. Top atılır atılmaz da yemeklere hücum edilirdi. İftariyeliklerle başlayan iftar yemeği hep birlikte kılınan akşam namazıyla ara verilirdi Namazdan sonra iftar sofralarında değişmez ilk yemek; et veya tavuk suyuyla hazırlanan düğün, mercimek, yoğurt, pirinç çorbalarıydı. Ramazan’ın vazgeçilmez yemeği pastırmalı yumurta ise sahanlar içinde yanında mutlaka Ramazan pidesiyle sunulurdu. Daha sonraki yemekler etinden sebzesine, pilavından böreğine ev sahibinin gücüne göre yapılan lezzetl erdi. Kuru meyvelerden yapılan hoşaflar, 60-70 kat yufkadan oluşan baklava, kazandibi, kabak tatlısı, keşkül ve Ramazan’a has bir tatlı olarak bilinen gül kokulu güllaç ise iftar sofralarının vazgeçilmez tatlılarıydı. Şerbet ve şuruplar, boza ve sahlep de önemli Ramazan içecekleriydi. Demirhindi, ağaç kavunu, menekşe, kızılcık gibi şimdilerde adını bile duymadığımız içecekler karla soğutularak sunuluyordu.Nargile, çubuk veya kahve ile iftar keyfi tamamlanırdı. Büyük konaklarda tüm misafirlere aynı anda verilmesi şarttı. Kahve ibriğinin soğumaması için gümüş zincirli ateşlikler yakılır ve misafir sayısı kadar hizmetkar, kahveci başının etrafına dizilir. Kahveler kafesli gümüş zarfların ucundan tutulmak suretiyle misafirlere ikram edilirdi. İftardan sonra h aremağaları vasıtasıyla Sultan ve Kadın Efendilere saygılar iletilir, iltifatla beraber, derecelere göre “diş kirası” adı altında armağanlar ya da para alınırdı.Akraba ve dostlar arasında ise Ramazan’ın ilk haftasında habersiz iftara gitmek, bir saygı belirtisi sayılırdı. Geçmiş Zaman Ramazanları Tiyatro sanatçısı Tevfik Gelenbe, eski Ramazanları özlemle anarken, ”Eskiden Ramazan başlı başına bir olaydı. Bir heyecan başlardı Ramazan arifesinde. Kilerler dolardı. O zaman her gün markete gidilmezdi. Hepsi alınır, kilerde dururdu. Ev temizlenir, lambalar, gümüşler parlatılırdı” dedi. Ramazan ayında ilk iftarın çok görkemli olduğunu da anlatan Gelenbe, şunları söyledi: ”Herkes sofrasında bir misafirin olmasını arzu ederdi. Şimdi herkesin misafirden kaçtığını düşünürsek, çok farklı bir aile yapısı vardı. Farklı bir anlayış, hayata değişik bir pencereden bakma… İftardan sonra erkekler teravihe gider. Direklerarası’ nda çeşitli temaşa sanatları, ortaoyunu karagöz, meddah izlenirdi. Kadınlar evlerde çeşitli oyunlar oynar, fasıllar geçerdi. Musiki alemleri yapılırdı. 41 Ramazan Eskiden benim hatırlayabildiğim kadarıyla her evde en az bir kadın ud çalardı. Ud, bir evin hiç değişmeyen aksesuarlarından biriydi. Duvarda asılı dururdu. Biz de evde fasıllar geçerdik. Çocuklar mutlaka sevindirilirdi. Böylece bayrama ulaşılırdı.” O zamanlarda olup bugün olmayan şeyin ”sevgi” olduğunu dile getiren Gelenbe, bir mahallede oturan fakirlere de, zenginler tarafından onuru kırılmadan yardım edildiğini sözlerine ekledi. Gazeteci-yazar Aydın Boysan ise eski döneme göre kendilerini ”Müslüman” olarak tanımlayanların fazlalaştığına dikkat çekerek, ”Buna rağmen eski adetler kalktı. Eski Ramazanlar yaşanamıyor, mümkün değil. Yaşama biçimleri değişti” şeklinde konuştu.Eskiden, Ramazan akşamları herkesin iftar topunun atılmasını heyecanla beklediğini ve top atılır atılmaz evlerine koşturduğunu anlatan Boysan, eskiden Ramazanlar‘ da yaşama düzeninde kesin değişiklikler yapıldığına değinerek, mesai saatlerinin iftara göre uyarlanmasını ve esnafların öğlene kadar dükkan açmamasını örnek verdi. Ramazanın faydalı olan tarafının” toplumdaki fertleri birbirine yaklaştırması” olduğunu kaydeden Boysan, bugün eski adetlerin uygulanmamasını ”toplumdaki gevşemeye” bağladığını belirterek, şöyle devam etti: ”Örneğin Ramazan‘ da hali vakti yerinde olanların sofraları herkese açık olurdu. İftar saatinde gelip ‘ selamunaleyküm ‘ diyen sofraya otururdu. Kimse de ona ‘sen kimsin’ diye sormazdı. 42 Ramazan Aydın Boysan, Ramazanla ilgili anılarını ise şöyle anlattı: ”İlk defa oruç tuttuğum yıllardı. Yaş 15’ti yanlış hatırlamıyorsam… Rahmetli annemle pazara gittik, döndük. Top atılmasına daha yarım saat var. Ben yanlışlıkla bir avuç kavrulmuş fındığı ağzıma atmamış mıyım? Annem çenemin oynadığını görünce ‘ne yaptın?’ diye bağırdı. Sonra ağzımı yıkattı. ‘Niyetin kötü değildi, onun için oruç geçerli’ dediler. Başka bir anım da, annemin dayısı Hacı Hüsrev dayıyla ilgili… Bursa’da Simkeş Sokağı mescidinin fahri imamı idi. Hüsrev dayının Bursa’daki lakabı ‘şimendifer hoca’ydı. Çünkü teravih namazını fevkalade hızlı kıldırırdı. Onun namaz kıldırdığı mescitte, cemaat sokaklara taşar, herkes orada kılardı. Çünkü hoca çabuk kıldırıyor. Onlar da kahvede yer buluyorlar.” 44 Tiyatrolarda Ramazan Matineleri Tiyatro sanatçısı Gazanfer Özcan da, insanın hep geçmişe özlem duyduğunu, acı anılar unutulduğu için geçmişte yaşananların güzel geldiğini dile getirdi. ”O yüzden geçmişteki Ramazanlar‘ ın çok daha güzel geçtiğini zannediyoruz, ama eski Ramazanlar gerçekten çok renkli gecelerdi” diyen Özcan, şimdi bütün bunların kaybolmasına hayıflandıklarını belirterek, şunları söyledi: ”Ramazanlar’ da tiyatroların bile özel uygulamaları olurdu. Ramazanlar’ da özel matineler konurdu. Oruç tutanlar, yatsı ile iftar arasında gününü tiyatrolara koşarak geçirirdi. Şimdi tiyatrolara rağbet azaldı. Ramazanın çok değişik tarafları vardı. Ailelerin çok güzel donatılmış sofralarda iftar yemeği yemeleri, dostların bir araya gelmesi gibi… Zaten özel bir ay bu. Dileğimiz o gelenekler inşallah sürer. Ama bizden önceki kuşağın bu işte hatası var galiba. Yeni kuşaklara o güzellikler iyi aktarılmadı. Görevimizi yerine getirmemiz lazım. En azından çocuklara o güzel anılar anlatılmalı.” Ramazan da Nasıl Beslenmeliyiz? Ramazan R 46 amazan ayında uzun bir açlıktan sonra hazırlanmış zengin iftar sofraları, bu aya özgü yapılan çeşit çeşit yemekler… ve sonrasında bu dönemde yanlış beslenmeye bağlı kilo alma, uykusuzluk, hazımsızlık ve diğer sağlık problemleri… Vücut bio ritmini değiştiren bu dönemde; geleneksel hale gelmiş yoğun kalorili, yağlı, şekerli ziyafet sofraları, sadece su ile tutulan oruçları, orucu kolaylaştırmak adına günün büyük kısmını uyku ile geçirenleri ve geçen yıllardan farklı olarak ramazan aylarının artık kısa kış günlerinde değil uzun yaz günlerine denk geldiğini düşününce; ramazan ayı için vücudumuzdaki değişikliklerin bilinmesi ve beslenme adına bazı tedbirlerin alınması gerekmektedir. Oruç sırasında metabolizmadaki değişimler şöyle özetlenebilir ; Tüm bu nedenlerden dolayı Ramazan boyunca sağlıklı beslenmek elzem hale gelmektedir. Gün boyunca kan şekeri düşmekte vücut ısısı azalmaktadır. Bu nedenle üşüme, halsizlik, baş ağrısı ve işe karşı bir isteksizlik yaşanmaktadır. Gün içerisinde nasıl iradenizi koruyabiliyorsanız, iftarla sahur arasındaki zaman diliminde de sizi kışkırtan, buzdolabının önünde dolaşmamızı sağlayan yiyeceklere karşı da iradeli olmalısınız. Ölçülü ve yerinde tüketim ile hem damak tadınızı hem de sağlığınızı memnun edebilmeniz mümkündür. Bu dönemde uzun süren açlık 2. haftada metabolizmanın adaptasyonu gereği metabolik hızda düşme meydana getirmektedir. Metabolik hızın yavaşlamasına, su ve posa tüketiminin yeterli olmamasına bağlı kabızlık oluşabilmektedir. Gün boyunca su tüketimi olmayacağı için vücudumuzun asit- baz dengesi bozulmakta, Uyku düzeni de değişmektedir. Ayrıca uzun süreli açlık sonrası çok hızlı ve fazla besin tüketildiğinde kan şekerinin hızla yükselmesi ve ani düşüşü (hipoglisemi ), ani mide gerginliği, tansiyon yükselmesi ve nörolojik hormonların hızlı salgılanması gibi sağlık problemlerinin gelişmesinin de muhtemel olduğu unutmamalıdır. Öncelikle bilmek gerekir ki , oruç tutmak sağlıklı insanlar içindir, kilo verme yöntemi değildir. Kilo problemi olanlar ramazanı fırsat olarak görmemeliler.Kilo vermek için oruç tutanların kilo vermek yerine tam tersine kilo aldıkları hiç şaşırtmamaktadır. Oruç tutarken zayıflama diyeti uygulayanlar da ise, uzun süre aç kalma, hareket azlığı, metabolizma hızının yavaşlamasına bağlı olarak; normal beslenme sırasındaki kadar kilo kaybı ile sonuçlanmayabilmektedir. Zayıflama diyeti uygulayanlar bu dönemde bir diyetisyenle görüşüp ramazan dönemi ile uyumlu olacak şekilde beslenme programlarını güncellemeliler. Uzun süreli uykular ve hareketlerin kısıtlanması nedeniyle oruç tutarken fiziksel aktivite azalıyor , bu durum oruç tutmayı kolaylaştırsa da ramazanı kilo almadan geçirmek istiyorsak hareketlerinizi kısıtlamayınız. Ramazanda sağlıklı beslenmek için nelere dikkat edilmelidir: Mutlaka sahura kalkılmalı ve yemek yemek yerine hafif ve protein içeriği fazla olan gıdalar (midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktirirler) yumurta, süt, yoğurt, peynir gibi gıdalar, Kahvaltı şeklinde bir öğün olarak tüketilmelidir. Sahurda yenilen hamur işleri, kızartmalar vb. yiyecekler gece yatmadan önce yenilip yatıldığı için sabah kalkınca midede ağırlık, ekşime, yanma hissedilmektedir. Bu durumu engellemek için sahurda hiç yemek yememe yerine sütlü veya sulu çorbalar, kahvaltı türü yiyecekler tercih edilmelidir. Yemekleri azar azar, iyice çiğneyerek tüketiniz. İftar ve sahur arasındaki sürede sık sık ve azar azar beslenilmelidir (sahur, iftar ve 1 – 2 ara öğün şeklinde). İftarda orucunuzu hafif bir yemekle açın.. Mümkünse ne çok sıcak ne de çok soğuk olmayan 1 kase çorba ile yanında salata ve tam tahıllı 1–2 dilim ekmek veya 2-4 boğum pide + 1-2 dilim peynir ile başlayarak 10 - 15 dakika kadar yemeğe ara verilmeli, ardından ana yemeklere devam edilmelidir. Ana yemek olarak etli veya etsiz sebze yemekleri, haftada 1-2 gün kırmızı et, 3-4 gün beyaz et, 1-2 gün de kurubaklagil yemekleri tercih ediniz. Menünüz de yoğurt, cacık,ayran gibi protein ve kalsiyumu yüksek gruba da yer verilmelidir. Yemeklerin seçiminde çok yağlı, çok tuzlu ve aşırı tatlı besinlerden kaçınmak gereklidir. Oluşabilecek kabızlığı önlemek için, lif oranı yüksek gıdalar (kurubaklagiller, kepekli tahıllar, sebze ve meyveler) tercih edilmelidir. Daha hafif ve sağlıklı olması için yiyecekler kızartma ve kavurma yerine; haşlama, ızgara yapma, buğulama veya fırında pişirme yöntemleri ile hazırlanmalıdır. İftar ve Sahur arasında sıvı gereksinimini karşılamak için ortalama 2-2.5 litre su tüketilmelidir. Ayrıca ayran, taze sıkılmış meyve suyu ve meyveler bal ve pekmezle tatlandırılmış bol meyveli kompostolar da tüketilebilir. Lokma, tulumba, baklava gibi ağır tatlılar yerine; sütlü, meyveli tatlılar tercih edilmelidir. Hatta bu tatlıların yapımında enerji alımını azaltmak adına bitkisel yapay tatlandırıcılar da tercih edilebilir. Sadece su içerek oruç tutmak sakıncalıdır. Bu durumda yorgunluk, dikkatte azalmalar olur. Sahura kalkılmadan oruç tutulursa aç kalma süresi artacağından metabolik hız düşer ve halsizlik, baş ağrısı görülür. Şeker hastaları için oruç tutmak son derece sakıncalı olabilir. Kan şekeri kontrolü vücut tarafından sağlanamadığı için hayati tehlikeler söz konusu olabilmektedir. Örneğin insülin yetersizliği ve şeker kullanımında dengesizlik olduğu için iftardan sonra hiperglisemi koması olabilir, felç veya ölüme neden olabilir. 06 47 Uygulamalar B lippar akıllı telefonlar için üretilmiş; resim, poster, dergi, gazete ve benzeri alanlardaki normal görüntüleri algılayıp bunları 3 boyutlu deneyimlere dönüştürüp içerik ekleyebildiğiniz çok yeni bir uygulama. Blippar şirketi 2011 yazında İngiltere’de kurulmuş ve kısa sürede global bir etki yaratabilmiştir. Blippar Firma şimdiden Unilever, Nestle, Heinz, Diageo, Xbox, Samsung, Cadbury, Domino’s gibi dünyanın önde gelen birçok markası hakkında çalışmalarda bulunup marka takipçilerine farklı bir deneyim yaşatmıştır. Gün geçtikçe yapılan çalışmaların hacmi büyüyerek “blipp”leme zevkini daha fazla insana ulaştırmıştır. 50 Şuan iPhone ve İPad için ücretsiz hizmet veren uygulama Android cihazlar için de Beta aşamasında sunulmaktadır. Detaylı bilgi ve bu ücretsiz uygulama için firmanın resmi sitesi blippar.com ‘u ziyaret edebilir, ücretsiz indireceğiniz uygulamayı anında test etme imkânı bulabilirsiniz. Uygulamayı ilk çalıştırdığınızda elinizdeki akıllı telefonla farklı bir dünyaya girmiş gibi hissedeceksiniz. Bu uygulama ile önünüzdeki bir çikolatanın üzerinde oyun oynayabilir, bir albüm kapağından video izleyebilir veya bir afişten ürün web sitesinde gezinebilirsiniz. Ayrıca bu uygulama geçtiğimiz ay Londra’da düzenlenen Leweb konferansında yapılan Startup yarışmasında en iyi uygulama seçilerek birinci olmuş bu sayede daha fazla kişi ve kuruma ulaşma imkânı yakalamıştır. Gelecekte belki de QR kodun yerini alabilecek bu uygulama sayesinde markalar ile müşterileri eğlenceli ve bir o kadar da etkin iletişim sağlayabileceklerdir. Shazam Bir cafe ya da mağazada geziyorsunuz veya sevdiğiniz filmin sonunda çok beğendiğiniz ancak adını bilmediğiniz bir müzik duyuyorsunuz. O müziği müzik arşivinize eklemek istiyorsunuz ancak adını bilmiyorsunuz. Film sonundaki müziği Google’da arayarak bulabilirsiniz ancak gezerken kulağınıza takılan bir müziği bulmak neredeyse imkânsız. Neredeyse diyoruz çünkü Shazam ile imkânsız değil. Shazam, tek kelimeyle mükemmel bir uygulama. Shazam hakkında bu kadar güzel olan ise 10 saniye boyunca dinlediği bir müziğin size adını söyleyebilmesi. Evet. Doğru okudunuz. Shazam sayesinde yolda yürürken ya da film sonunda çalan bir müziğin adını mobil cihazınızdan belirleyebilirsiniz. Yapmanız gereken ise Shazam’i çalıştırıp “Tag Now” butonuna dokunmak, hepsi bu kadar. İşlem sonunda Shazam size şarkının adını belirleyecektir. Shazam, dinlediği müziği sunucularına gönderiyor ve müzik örneği bu sunucularda eşleştirilmeye çalışılıyor. Eğer eşleştirilirse size müziğin adı geri geliyor. Shazam’e müzik dinletirken müziğin nerede olduğunun hiç bir önemi yok. Shazam, müziğin herhangi bir yerinden müziğin adını anlayabilir. Yukarıdaki örnekte de belirttiğim gibi Shazam ses açısından kirli ortamlarda da müzikleri etiketleyebiliyor ancak mobil cihazın mikrofonuna yakın mesafede oluşacak sesler Shazam’in sonuç bulamamasına neden olabilir. Ayrıca Shazam ile dinlediğiniz şarkının sanatçı bilgilerine, diskografisine ve konser bilgilerine ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda sosyal ağ mantığıyla programı kullananlar arasında şarkı paylaşımı yapıp o şarkıları telefonunuza indirebilirsiniz. 51 Tasarım Yaratıcı Kartvizit Tasarımları 52 Bisküvi şeklinde dizayn edilmiş kartvizit tasarımı Kaset görünümlü kartvizit Bir yönetmenin kartviziti Jilet şeklinde tasarlanmış kartvizit Ahşap kaplama firmasının kartviziti Üzerine not alınabilen kartvizit Anahtar takımı dizaynlı kartvizit Çam Ağacı görünümlü kartvizit Sizi yansıtan daha ön planda olmanızı sağlayacak yaratıcı kartvizitler günümüzde farklılığını yakaladı.İş dünyasında önemli bir yere sahip olan kartvizitlerin yerini şimdilerde yenilikçi,yaratıcı ve dikkat çekici kartvizitler yer almakta.Kurumun özelliğini karakterize eden bu kartvizitler alışılmış kart yığını arasından farklılığıyla kolayca sıyrılıyor.Kurumsal kimliğe uygun kartvizit çalışmaları kurumun içeriğini ön plana tutarak akılda kalıcı olmasını sağlıyor. 06 53 Euro 2012 Spor H er 4 yılda bir sadece Avrupa ülkelerinin katıldığını turnayı bu kez Polonya Ukrayna ortaklığında düzenlenmiştir. Şampiyonanın yapılacağı yer ve tarihi 2007 yılında belirlendi. O günden beri verilen emeklerin karşılığı su an itibariyle alınmış bulunuyor. 14 üncü kez yapılan şampiyona da birçok ilkler yasandı. Türkiye şampiyonada takım olarak yarışama Avrupa’da farklı bir temsilcimiz vardı. Hakemimiz Cüneyt Çakır’ın kişisel başarısı tüm ülke olarak şampiyonada tek mutluluğumuz oldu. Şampiyonayı ise bir önceki gibi İspanya Milli Takımı kazandı. Hazırlıklar Düzenleyen iki ülke 7 yılda toplamda 75 milyar dolara yakın harcama yaptı. Bu rakamlar kulağı şaşırtmasın. Turnuvadan elde ettikleri kazançları elbette ki onları kara geçirdi. Karayolu, metro, tren yolu, havaalanı konaklama yerleri ve stat harcamaları bu giderlerin en büyüklerini oluşturdu. Her iki ülkede de 4’er tane stadyum düzenlenmiştir ki zaten bunlardan 5’i bu şampiyona için özel olarak yapılmıştı. Rakamlara göre Polonya’ya gelen turist sayısı 820 bin civarında. Ukrayna ise bu konuda daha şanslı çünkü final maçı orada olacağı için 1 milyona yakın turist bekliyorlar. Şampiyona Grup Elemeleri Türkiye’nin play-offlarda Hırvatistan’a elenerek katılma hakkını kaybettiği turnuvaya 9 gruptan 10 takım direk, play-offlar ile 4 takım ve şampiyonayı düzenleyecek olan 2 takım olmak üzere 16 takım katılma hakkı kazanmıştır. Medyada Şampiyona 4 grupta 4er takımın yer aldığı turnuvanın başlangıcı 8 Haziranda verildi. 1 Temmuz daki final maçına kadar olan süreçte. , 31 maç yapıldı. Ortalama 46 bin civarı seyirciyle oynanan turnuvayı toplamda yaklaşık 1.440.000 kişi stattan takip etmiştir. Statlarda yüzde 98’lik doluluk oranı yaşanmıştır. 20 yayıncı kuruluş, maçı 100 milyon kişiye izletti. 100 yayıncı kuruluştan ise henüz izlenme verileri toplanamadı. Sadece İngiltere - İtalya maçını televizyon başındaki 10 İngiliz’den 7’si izledi. Rekor ise 10 kişiden 8 kişi izlenme oranı ile Almanya’ya ait. 54 UEFA, Avrupa Futbol Şampiyonası'nın sosyal medya ayağıyla ilgili verileri de yayınladı. UEFA'nın ''Euro 2012'' adlı Facebook sayfasını 750 bin ’den fazla kişinin ziyaret ettiği sayfada goller, maç öncesi ve sonrası haberler gibi konuları takip ettikleri belirtildi. UEFA'yı Twitter'da da 142 bin 500 kişi takip etti. UEFA'nın açtığı ''#EURO2012'' konu başlığıyla ilgili olarak saniyede 7 tweet atılırken, ''UEFA.com''un paylaşımlarını günde ortalama yaklaşık 1.500 kişi retweet yaptı. 11 Haziran'da ise bu rakam 1.936 olarak kayıtlara geçti. Şampiyona Tarihi Almanya, Avrupa Şampiyonası finallerine en çok katılan ülke konumunda bulunuyor. Almanya, EURO 2012 dâhil 11. kez finallerde yer aldı. Ayrıca Avrupa Futbol Şampiyonası tarihinin en başarılı takımı 3 şampiyonluk 3 ikincilik ile Almanya ve son şampiyonluğuyla İspanya olmuştur. Avrupa futbol şampiyonları tarihinde üst üste 2 kez mutlu sona ulaşan takım olmamıştı. EURO 2008'i kazanan İspanya bu yıl düzenlenen kupayı da kazanarak tarihe geçerek aynı zamanda toplam 3 şampiyonluk ile bu alanda ilk sırada bulunan Almanya'yı yakalamış oldu. Avrupa futbol şampiyonları tarihinin en golcü oyuncusu günümüzde UEFA başkanlığını yapan Michel Platini. Fransa Milli Takımı forması altında 1984 yılında düzenlenen kupada 9 gol atan Platini ilk sırada yer alırken, İngiliz Alan Shearer 7 golle 2. sırada yer alıyor. Daha önce 27 farklı ülkenin katıldığı Avrupa Futbol Şampiyonası tarihinde Ukrayna ilk kez mücadele edecek. Ev sahiplerinden Ukrayna aynı zamanda EURO 2012'de ilk kez Avrupa Futbol Şampiyonası'na katılan tek takım olurken diğer ülkeler en az 1 kez kupada yer almıştı. Alman Berti Vogts hem futbolcu hem de teknik direktör olarak Avrupa şampiyonluğu yaşayan tek spor adamı olarak turnuva tarihine geçmişti. 1972 yılında oynanan turnuvada futbolcu olarak şampiyon olan Vogts, 1996 yılında teknik adam olarak bu başarıyı yakalamıştı. Şampiyonanın Başlangıcı Açılış maçı en sahibi Polonya ile 2004 şampiyonu Yunanistan arasında gerçekleşti. Üçer maçlık grup maçları sonucunda çeyrek final maçlarına geçildi. Grup maçlarındaki En şaşırtıcı olay ise Hollanda’nın sıfır çekmesiydi. Turnuvaların golcü temsilcisi bu kez hüsran yasadı ve puansız evine döndü. Çeyrek finalde İtalya İngiltere’yi penaltılarla, İspanya da Fransa’yı rahat bir maçla geçti. Yarı finalde Cristiano Ronaldo’lu Portekiz mini Real Madrid olan İspanya’ya karşıydı. Tabii ki bireysel yetenek, takım oyununa karsı gelemeyerek Portekiz elendi. Diğer maçta favorilerden Almanya İtalya’ya elenerek evine döndü. Final maçı ise İspanya ile İtalya arasındaydı. Gruplardaki karşılaşmalarında İspanya’ya kafa tutan ancak beraberlikle biten karşılaşmada İspanya bu kez fazla yumuşak davranmadı. Otoritelerin İspanyayı şanslı gördüğü turnuvada finalin adı şaşırtıcı olmadı. İspanya bir rekora daha imza atarak arka-arkaya 3 büyük turnuvada (2 Avrupa Şampiyonası, 1 Dünya Kupası) kupayı evine götürmeyi bildi. 55 Öne Çıkanlar Takımlar / Kişiler Spor Gol krallarından biri İtalyan Balotelli oldu. Genç yetenek ilk büyük turnuvasında büyük iş basardı. 28 Haziran 2012 tarihinde oynanan 2012 Avrupa Şampiyonası Yarı Final maçında attığı iki golle İtalyan futbol tarihine geçti. Balotelli bu maçta attığı iki golle Avrupa şampiyonalarında bir maçta iki gol atmayı başarabilen 2. oyuncu oldu. Ayrıca İtalya Milli Takımı bu iki golle Almanya'yı 2-1 yenerek 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası finalinde İspanya'nın rakibi oldu. Gol kralı olan 3 oyuncunun adları Mario.(Mario Balotelli , Mario Gomez, Mario Mandzukic) En fazla golü 12 golle İspanya Milli Takımı attı. En az golü tek golle İrlanda Milli Takımı attı. En erken atılan gol Çek Cumhuriyeti-Yunanistan maçında 3.dakikada Çek Cumhuriyeti oyuncusu Petr Jiracek tarafından kaydedildi. En gollü maç 4-2 biten Almanya –Yunanistan maçı oldu. Kendi kalesine tek gol atan isim İngiltere Milli Takımından Glen Johnson oldu. Öne Çıkan Olaylar Ukrayna'daki tuhaf hava koşulları, çakan şimşekler, bardaktan boşalırcasına yağan sağanak yağmurlar hafızalarda yer edindi.Polonya ve Rusya arasındaki maçtan önce iki ülkenin taraftarları arasında çıkan kavga turnuvanın kara yüzü oldu. Hiçbir maç 0-0 bitmedi. Irkçılık sahalarda boy gösterdi. Maymun sesleri, sahaya atılan muzlar futbolun utancıydı. 35'lik Shevchenko'nun Ukrayna'yı İsveç karşısında zafere taşıması ise en unutulmaz anlardan biriydi. Wolfsburg'un oyuncusu olan Mandzukic'in 3 gollük müthiş performansına rağmen Hırvatistan'ın neredeyse son şampiyon İspanya'yı devre dışı bırakacakken talihsizce elenmesi ise en çok üzüntüye sebep olan olaylardan biri oldu. Danimarka'nın golcüsü Bendtner'in gol sevinci sırasında üzerinde bir bahis firmasının adı olan iç çamaşırını göstermesi ve bunun için UEFA'dan 1 maç men ve 100 bin avro ceza alması da ender rastlanabilecek vakalardandı. Turnuvanın en büyük hayal kırıklığı ise üç maçını da kaybeden Hollanda oldu. Almanya üç grup maçını da kazanan tek takım oldu. 06 56 iker casillas Lukasz Piszczek Mesut Özil Giorgio Chiellini Iniesta Morio Gomez 06 Holger Badstuber Xavi Ashley Cole Cristiano Ronaldo Fernando Torres Rüya Takım 57 Otomobil Ford Mustang Fastback 58 F ord tarafından Ford Falcon modelinden esinlenerek üretilen otomobil, ilk kez 9 Mart 1964'de Ford'un Michigan Dearborn'daki tesislerinde üretilmiştir. 17 Nisan 1964 yılındaki New York Fuarında görücüye çıkan otomobil Mustang ismini ABD’nin batı eyaletlerinde sahipsiz, başıboş gezen yabanileşmiş atlardan almıştır. 5 nesil üretilen aracın özellikle 1964-1973 yılları arasında üretilen ilk nesil araçları klasik araba sevenler tarafından çok ilgi görmüş ve günümüzde de klasik Amerikan spor arabası denilince akla ilk gelenler arasına girmiştir. Piyasaya çıktığı yıl, yarım milyondan fazla satarak da bu iddiasını kanıtlamıştır. Otomobil tutkunlarına göre bir arabadan daha fazla şeyler ifade eden Mustang için “Tekerlek Düşmanı, Sol Şeritleri Boşalttıran, Sanat Eseri, Hayalleri Süsleyen Araba” gibi sıfatlar kullanmaktadırlar. Pony araba türünün ilk örneği sayılan Mustang özellikle Fastback modeli ile büyük ilgi toplamıştır. Fastback modeli araç; tavanının arka kısının belli bir açıyla aşağıya kadar inmesidir. Bu özellik ona aerodinamik açıdan birçok özellik katmıştır. Görünüş açısından da bu özellik araca kimliğini yansıtan sert bir görüntü eklemiştir. Önden motorlu arkadan çekişli motor düzenine sahip aracın içyapısı da 2+2 düzenindedir. Mustang motorları gibi V8 motorlarıdır. Fabrika çıkışı 100 – 300 beygir Mustang’ler bulunabilirken Amerika’da izin verilen beygir sınırı ise 600 beygirdir. Tek kötü yanı olarak yaklaşık 20 bin dolara Amerika’da satışı yapılan bu araç için yıllık bir araba parasından fazla benzin yakmak zorunda kalabilirsiniz. 1964 yılında başrolünde Sean Connery’nin James Bond Altın Parmak (Goldfinger) filminde ve 2008’de gösterime giren Karaşimşek (Knight Rider) sinema filmlerinde boy göstermiştir. Dallas Yeniden Ekranlarda Dizi D 60 allas, 1978 – 1991 yıllarının yayımlanan en uzun pembe dizisidir. JR karakteri (Larry Hagman) TV tarihinin en kötü karakterleri arasında yer almaktadır. Guiness Rekorlar kitabında en çok izlenen televizyon programı olarak geçmiştir."Who shot J.R." bölümü ile 83 milyon izleyici toplamıştır. 1984-1985 sezonunda Bobby karakterinin bir araba çarpması sonucu diziden ayrılması ve yeni sezonda sanki bir bölüm önce yaşananlar yok sayılıp tekrar hayata dönmesi dizinin dönüm noktası olup, izlenme sayısı hızla düşüşe geçmiştir. DALLAS’TA ARTIK ÇOCUKLARIN SÖZÜ GEÇİYOR ! D allas'ın planlanan yeni on bölümü, 2012 yazında ekranlarda izlenebilecek. Teksaslı petrol zengini Ewing ailesinin yaşadığı ünlü 'Southfork Çitliği'nde artık J.R'ın oğlu John Ross'un sözü geçecek. John Ross'u 29 yaşındaki Josh Henderson, Bobby'nin üvey oğlu Christopher'ı da 'Desperate Housewives'taki bahçıvan rolüyle tanınan 32 yaşındaki Jesse Metcalfe canlandıracak. Yine dizinin en önemli karakterlerinden biri olan Sue Ellen rolünü bugün 71 yaşında olan Linda Gray oynamaya devam ediyor… Evlilik Teklifleri En Güzel Evlilik Teklifleri 62 E vlenme teklifi bir ilişkideki en unutulmayacak andır. Mutlu beraberliklerin ,yeni başlangıçların en özel ve unutulmaz kıldırmanız sizin elinizde. Sevgilinizle sürekli evlilikten bahsetmeniz teklifin geri kalan kısmının gösteriş olduğunu düşünmeniz başlı başına bir yanlış olup , her iki tarafta evlenileceğinden emin olsa bile o evlilik teklifinin atmosferini , duygusunu, heyecanını mutlaka yaşamalı. Sevgilinizi bu tatlı ve hoş bir anıdan mahrum bırakmayı düşünemezsiniz, öyle değil mi .. Mutlu bir beraberliğiniz var ve bu beraberliğinizi evlilikle sonuçlandırmanın vaktinin geldiğini düşünüyorsunuz. Sevdiğiniz insanları en özeliyle mutlu etmeyi düşündüğünüz o en özel günde kuru kuruya ‘’Benimle Evlenir Misin’’ sözcüğü eksik kaldığı fikrindesiniz. En özel anlarıyla yaşayıp hep hatırlanacak bir gününüz olması için saatlerce hatta günlerce düşündüğünüzde nasıl ve ne şekilde teklif yapacağınız hakkında fikriniz yok. Sadece bir söz yetmez bazen ,anılarıyla heyecanıyla yaşanması gerekir. Öncelikle nasıl ve nerede evlenme teklifi edeceğiniz sizin kişiliğinize ve koşullarınıza bağlı. Masrafa girip büyük çılgınlıklar için yapacağınız evlilik teklifleriniz ; Önceliklerimizin ilk sırasında İstanbul’un en gözde ortamlarından biri olan, KIZ KULESİNDE ÖZEL BİR YEMEKTE evlilik teklifi ,romantik ve büyülü bir ortamda, o atmosferde alacağınız ‘evet’ cevabı için unutulmaz bir anı olarak kalabilir. Bir diğeri ise ,çılgın ve farklılıklardan hoşlanıyorsanız, özgürlüğün sınırsız olduğu gökyüzünün mavisinde ‘aşkından uçuyorum’ diyerek HELİKOPTER ile yapacağınız özel yolculukta teklifinizin en heyecan verici kısmı olabilir. Eğer dillere destan bir evlilik teklifi düşünüyorsanız , Lale devrinin en önemli simgelerinden biri olan ÇIRAĞAN SARAYInın tarihi dokusu içerisinde kapılacağınız bir büyüyle teklifinizi gerçekleştirmek için harika bir mekan. Son olarak hayalini kurduğunuz ,hayatınızın teklifini VIP YAT TURUYLA romantik bir akşam yemeğinde gerçekleştirebileceğiniz organizasyonlara bakmayı unutmayınız. Evlilik teklifiniz sizi yansıtan ,özelliklerinizi ve çiftlerin ortak yönlülüğünü ortaya çıkaran bir etkendir. Eğer çılgın fakat orijinal evlenme tekliflerini düşünüyorsanız , birkaç orijinal evlenme teklifi önerileri ; Reklam panolarına kız arkadaşınız işten eve dönerken evine en yakın reklam panosu üzerinde evlilik teklifiyle karşılaştığında ve sonrası sizin karşısına çıkıp yapacağınız ekstra sürprizler… Kendinizi videoya kaydedin ; kamerayı kurup sanki karşısındaymışsınız gibi ona olan hislerinizi anlatın , bu sürpriz onu çok duygulandırıp hoşuna gidecektir. Haftasonu sinemada beraber izlemeye gittiğiniz filmde , film öncesi ekranda belirecek olan evlilik teklifi kız arkadaşınızı çok şaşırtabilir. Evlilik teklifiniz için tarihi anfi tiyatroları seçebilirsiniz. Onu sevdiğinizi ve evlenmek istediğinizi dile getirirken sesiniz yankılanacaktır. Yankıyla sonsuzlaşan sesinizin sevginiz kadar olduğunu söylemeniz unutulmaz bir an yaşatacaktır. Ve son zamanların modası olan Düğün Hikayeleri organizasyonlarına göz atmadan tekliflerinizi planlamayınız. Bu özel günlerinizde çok özel anlarınızı siz ve sevdiklerinizle paylaşmak ve yıllar sonra tekrar aynı hissi yaşatmak için iyi bir hatıraya dönüştürmeyi unutmayınız. Evlilik teklifinize uygun farklı konseptlerde çekilecek klipler ve fotoğraf albümleri planınızın yanına çok yakışacak. Oyun World of Warcraft Mist of Pandaria 64 W orld of Warcraft (WoW) oyunun dördüncü eklenti paketi olan Mist of Pandaria (MoP) ekini 21 Ekim 2011’de BlizzCon 2011 konferansında duyurulmuştur. Bu yeni eklenti paketi ile Blizzard yapımcıları oyunu geniş kitlelere yaymak ve eski oyuncularını geri kazanmayı hedeflemektedir. Dünya genelinde 12 milyonu aşkın oyuncusu ile “En Popüler MMORPG Oyunu” olarak Guinness Rekorlar kitabına girmiş olan bu oyunun son eklenti Paketi olan MoP’un bu yıl sonu satışa çıkması bekleniyor. Mist of Pandaria eklenti paketi ile oyuna birçok yenilik gelmiş. Kimi oyuncular tarafından panda karakteri hala benimsenemese de yeni gelen özellikler ile oyun eski oyuncularını geri çekeceğe benziyor. Oyuna Gelen Yenilikler • 90 seviye sınırı • Yeni bir sınıf olan Monk sınıfı • Pandaren isminde yeni bir ırk • Yeni yetenek(talent) sistemi • Pandaria isminde yeni bir harita • Yarışma modunda zindanlar • Pet hayvanlarının savaşabileceği sistem • Yeni Pve Senaryoları Oyuna gelen yenilikler sadece bunlarla sınırlı değil. Birçok sınıf ve ırkta ufak ama önemli değişiklikler mevcut. Yeni bir ırk geleceğinin duyulması ile birlikte birbirine düşman iki birlik olan Alliance ve Horde birliklerinden hangisine bu ırkın geçeceği tartışılmaya başlandı. İşte tam bu kısımda oyunun yapımcıları daha öncesinde hiç yapmadıkları bir şey yaparak Pandaren ırkını iki birlik için de oynanabilir hale getirdiler. Oyuncular 10.seviyeye kadar ortak bir alanda oynayıp 10.seviyeden sonra hangi birlikte oyuna devam edeceklerini seçmek zorunda bıraktılar. Anlaşılan World of Warcraft kardeş oyunu olan Diablo III’e kaptırdığı oyuncuları geri kazanmak için elinden geleni yapacak… Microsoft Surface Tablet Teknoloji M icrosoft kullanıcılarının uzun bir süredir heyecanla beklediği “Microsoft Surface” duyuruldu. Microsoft bu modeli Surface ve Surface pro olarak tanıttı. 2007 yılında aynı isimde dokunmatik masa çıkarmışlardı. Tabletlerin masa ile hiçbir ilgisi olmadığı söylendi. Windows RT'li tablet 676 gram ağırlığında ve 9,3 milimetre kalınlığında, yani neredeyse iPad 3 ile aynı ölçülere sahip (665 gram ve 9 mm). Windows 8'li modelin ağırlığı 903 gram, kalınlığı ise 13,5 mm. Ucuz model Surface, 32 veya 64 GB, Pro ise 64 ya da 128 GB dahili belleğe sahip. Her iki modelde microSD yuvasıve microHDMI girişi mevcut. Bunların yanında ucuz modelde USB 2.0, Pro modelinde ise USB 3.0 girişi var.Her iki tablette WLAN bağlantısı ve 10,6 inçlik ekran var. Pro sürümü Full-HD çözünürlüğe (1.920x 1.080 piksel), RT ise 720p çözünürlüğe sahip. Cihazların kasası magnezyum alaşımlı ve tabletlere dik durmaları için bir ayak eklenmiş. Cihazların en ilginç özelliği, bir QWERTY klavyeye sahip olan manyetik kilitli kılıflar. "Touch Cover" adı verilen model gömülü bir klavye içeriyor ve sadece 3 mm kalınlığında. "Type Cover" ise 5 mm kalınlığa ve normal bir klavye hissi veren mekanik tuşlara sahip. Klavye sadece kapak açık olduğu zaman devreye giriyor, böylece tablet taşınırken yanlışlıkla tuşlara basılması engelleniyor. Windows 8'li tablet ayrıca manyetik olarak kasaya yapışan bir kaleme de sahip. Nikon un D800 Harikası Nikon meraklılarının uzun bir süredir heyecanla beklediği D800 modeli nihayet kullanıcıyla buluştu. Piyasaya çıktığı ilk günden merakları üzerine toplayan D800, 36.3 megapiksele sahip oldukça başarılı ve yüksek iso performansındaki iddiasıyla raflardaki yerini aldı. 72 Profesyonel kullanıcılar düşünülerek en ince ayrıntısına kadar kusursuzca tasarlanan D800, RAW formatında 36.3 megapiksel görüntü kaydedebilirken DX lens kullanımı sırasında bu rakam 15.4 megapiksele düşüyor. Cihazın en göze çarpan özelliği ise ISO performansı. 100-6.400 arasında olan ISO aralığı, 25.600'a kadar çıkartılabiliyor. D700 modelinde de görülen 51 netlik noktası bu modelde de aynı. D800’ün LCD ekran üzerinde yüz tanıma özelliği eklenerek daha gelişmiş bir netleme mekanizmasına sahiptir. Kaliteli fotoğraf çekmenin yanında oldukça 1080p Ful HD kalitesinde ve saniyede 30 kare çekim hızı ile video kayıt fonksiyonu da bulunuyor. Cihaz üzerinde ayrıca harici mikrofon ve kulaklık girişleri de bulunmaktadır. Nikon D800’ün ABD’de 4,000 dolardan satışa çıktı. D800’ün Türkiye’deki fiyatının ise 8-9 bin TL civarında olması bekleniyor. Nokia 808 PureView Teknoloji N 74 okia 808 PureView’da 4 inç, 640 x 360 çözünürlüklü Clear Black AMOLED ekran ve 1.3 GHz tek çekirdekli işlemci yer alıyor. Tek çekirdekli işlemcinin artan performansı sayesinde Nokia Belle kullanıcı deneyiminin biraz daha üst noktaya taşındığını söyleyebiliriz. 802.11b/g/n Wi-Fi, Bluetooth, DLNA, UPnP, GPS de cihazın kablosuz veri iletim tarafında dikkat çekici özellikler arasında yer alıyor. Bu arada HSDPA 14.4 Mbps desteği de olumlu bir iyileştirme sayılabilir. Ne var ki, Nokia 808 PureView’ın en çekici özelliği hiç şüphesiz arkasında yer alan 41 megapiksel kamera. Nokia 808’in arkasında 41 megapiksel sensörlü, Carl Zeiss optikli kamera yer alıyor. Bu kamera sayesinde DSLR’lara kafa tutacak çözünürlükte, detayları yüksek fotoğraflar çekmek mümkün. Otomatik odaklı bu kamera yakın çekimde de iyi performans gösteriyor. Kameranın hızlı olduğunu da söyleyebiliriz. Nokia 808′in ana ekranında kamera uygulamasına bir kısayol yerleştirilmiş. Kamera uygulamasının düzenli bir görünüme sahip olduğu söylenebilir. Sol kenara kontrol tuşları, sağ ortaya çekim tuşu yerleştirilmiş. Sol üstte ise fotoğraf ve video çekim modları arasında geçişi sağlayan bir anahtar iliştirilmiş. Bu arada kamera ekranının tepesinde bir ayar kısayolu yer alıyor. Bu kısayolu takip ettiğinizde kameranın temel çözünürlük ve sahne modu ayarlarına ulaşıyorsunuz. Nokia 808 tam çözünürlükte 41 megapiksel fotoğraf çekebiliyor. Ancak PureView modunu seçebilir ve maksimum 8 megapiksel çözünürlükte, bir akıllı telefondan beklenebilecek standartta fotoğraflar da çekebilirsiniz. Böylelikle yer konusunda sıkıntı yaşayabilecekler de düşünülmüş. SuperFine JPEG teknolojisi sayesinde sıkıştırılmış, ancak kalitesini koruyan fotoğraflar elde etmek mümkün. Nokia 808 PureView’ın dikkat çekici bir özelliği de 1080p HD video kaydı yapması, üstelik bunu CD kalitesinde sesle birlikte yapıyor. Nokia 808 PureView’ın Eylül ayında Türkiye’ye gelmesi bekleniyor. Sizden Gelenler [email protected] [email protected] [email protected] itüsözlük eksisözlük eksisözlük 76 [email protected] amukk info@p .tr ale.com [email protected] 77