güzellikler ülkesi cezayir…
Transkript
güzellikler ülkesi cezayir…
2 3 4 5 6 7 8 9 İçindekiler Prof. Dr. Tarık YARILGAÇ, “Ordu Üniversitesi, tıpla, tarımla, turizmle, sporla, kültürle, sanatla ve Sayfa 14 -15 yerel sektörle iç içe yürüttüğü çalışmalar neticesinde, adından başarı ile söz ettiren üniversal bir yapı durumundadır. Akademik ve idari personelimizin yanında öğrencilerimizin katılımları ile yürütülen ortak projeler, tarafımızca topluma hizmet olarak addedilebilmektedir. “ÜNİVERSİTE ORDU HALKININ DA ORTAK MUTLULUĞU VE GURURUDUR.” Sayfa 24-25 ORTAK AKIL “Haksız Rekabet” ® Ordu İş Adamları Derneği (ORİŞAD) tarafından organize edilen “ Gıda Sektörü Ortak Akıl” toplantısı gıda sektörü temsilcileri ile gerçekleştirildi. Dernek Başkanı Avni Yılmaz Başkanlığında gerçekleştirilen Toplantıya Katılan Sektör Temsilcileri Sektördeki Avantajlar, Dezavantajlar ve Çözüm önerileri gibi başlık altında önerilerini yazdı. Rekabet, Fiyat İstikrarsızlığı gibi sonuçların çıktığı toplantı’da temsilciler birer birer sorunlarını anlattı. FİLİPİNLER CUMHURİYETİ HEYETİ ORDU’DA Sayfa 30 Karadeniz İşadamları Derneği (KASİAD)’nin daveti üzerine Ordu’ya gelen Filipinler Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Marilyn Alarilla ve Filipinler Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Ernesto Chua Karadeniz İşadamları Derneğini ziyaret ettikten sonra Ordu’ya geldiler. IDI Ğ A TK E L A LU TUV V A IT H Ğ A K TE E Ç PE Sayfa 40 - 47 Başarı Öyküsü İlker KARAMAN “Başarının sırrı “DÜRÜSTLÜK” KARADENİZ'İN MARKASI ORDU'DA ÜRETİLİYOR Sayfa 62 - 64 GÜZELLİKLER ÜLKESİ CEZAYİR… Dergimimizin bu sayısında Güzellikler Ülkesi olan Cezayir’i tanıtıyoruz. Sayı:4 OCAK 2013 İMTİYAZ SAHİBİ Orişad adına Avni YILMAZ EDİTÖR Fatih BAŞ ORİŞAD Dergisi ücretsizdir. GRAFİK TASARIM ADRES Ordu İşadamları Derneği Katre Reklam Ajansı Subaşı Mah. 486 Sk. No:2 Kat:3 ORDU Tel : 0454 223 25 78 Faks: 0454 223 25 79 [email protected] www.orisad.org.tr Düz Mah. S.Felek Cad. No: 4/3 ORDU Tel: 0 532 582 16 44 www.orisad.org.tr BASKI kopuk ® Arkadaş Basım San. Ltd. Şti. Tel: 0312 341 63 10 www.karadenizduru.com 10 11 AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARIYLA ‘BÜYÜKŞEHİR’ OLMAK Avni YILMAZ Ordu İşadamları Derneği Başkanı Ülkemizdeki yerel yönetim kuruluşlarından birisi ve en önemlisi belediyelerdir. Belediyeler il, ilçe, belde vb. yerleşim merkezlerinde temizlik, su, toplu taşıma ve imar faaliyetleri gibi kamu hizmetlerini yerine getiren kamu tüzel kişilikleridir. Ancak son yıllarda dünyadaki gelişmelere paralel olarak, toplumun beklentilerinin artması ve ihtiyaçlarının çeşitlenmesi nedeniyle belediyeler; sportif ve kültürel faaliyetler, eğitim ve öğretim faaliyetleri gibi birçok alanda hizmet vermeye başlamıştır. Belediyelerin yapmış olduğu hizmetlerin bu denli çeşitlenmesi nedeniyle kaynak ihtiyaçları da artmıştır. Önceki yıllarda yaşanan köyden kente göç olgusu nedeniyle, bugün itibariyle Türkiye nüfusunun yaklaşık %80’i belediye teşkilatı bulunan yerleşim yerlerinde ikamet etmektedir. Belediyelerin gelirleri; öz gelirler, devlet yardımları, borçlanmalar, cezalar ve genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylardan oluşmaktadır. Toplam gelirleri içerisinde asıl önemli kalemi genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylar oluşturmakta olup diğer gelirlerin oranı oldukça azdır. Örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2012 yılı bütçesine göre öngörülen tahmini gelir tutarı 6 milyon 600 bin TL olup, bunun 5 milyon 530 bin TL’sinin merkezi idare vergi gelirlerinden alınacak paylardan www.orisad.org.tr oluşacağı öngörülmüştür. Büyükşehir belediyeleri genel bütçe vergi gelirlerinden, il belediyelerine göre daha fazla pay almaktadırlar. Bu nedenle büyükşehir statüsünde bulunmayan il belediyeleri de büyükşehir belediyesi statüsüne geçmek istemektedir. Ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi İçişleri Komisyonu’nda kabul edilen kanun tasarısında Ordu, Aydın, Denizli, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Balıkesir, Van, Manisa, Hatay, Malatya ve Mardin illerinin büyükşehir yapılmasına ilişkin hükümler bulunmaktadır. (Makale yazıldığında henüz olmamışlardı, şimdilerde Büyükşehir oldular) Öteden beri belirtilen iller ve diğer il belediyelerinin birçoğu da büyükşehir statüsüne geçmek için taleplerini dile getirmektedirler. Büyükşehir olma talebinin altında yatan asıl neden, büyükşehir belediyelerinin genel bütçe vergi gelirlerinden aldıkları paya ilaveten büyükşehir belediye sınırları içinde yapılan genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamından %5 pay almasıdır. Söz konusu ilave gelir payı büyükşehir olmayı oldukça cazip kılmaktadır. Nitekim İç İşleri Komisyonu’nda kabul edilen kanun tasarısına göre bu oranın %6 olacağı öngörülmektedir. İl özel idareleri ve belediyelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamı üzerinden ayrılacak paylara ilişkin esas ve usuller 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir. Buna göre genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtından normal il belediyeleri %2.85, büyükşehir belediyeleri %2.50 + büyükşehir belediye sınırları içinde yapılan genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamından %5 pay almaktadırlar. Normal illerin büyükşehir olmak istemelerinin en büyük nedeni de bu % 5’lik payı alabilmektir. 5779 sayılı yeni Yasa öncesinde özel tüketim vergisi ve özel iletişim vergisi genel bütçe vergi gelirleri toplamına dâhil edilmemekteydi. 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun’un 8’inci maddesinin 1-c bendi ile yapılan düzenleme ile Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 8’inci maddesinin 1-d bendi ile yapılan düzenlemede ise özel iletişim vergisinin, genel bütçe vergi gelirleri toplamına dahil edilmesi yönünde düzenleme yapılmıştır. 2013 yılından itibaren, büyükşehir belediyelerinin payı hesaplanırken, özel tüketim vergisinin, genel bütçe vergi gelirleri içerisinde dikkate alınacak olması, büyükşehir belediyelerinin vergi gelirleri tahsilâtından alacağı payı daha da artıracak olması, il belediyelerinin büyükşehir belediyesine dönüşme isteklerini daha da artırmaktadır. Bu durum yeni büyükşehir olacak il belediyelerinin önemini ve sahip olacağı kaynakları daha da artırmaktadır. Çünkü çok küçük olan ve personel maaşlarını bile ödemekte zorlanan belediyelere aktarılan kaynaklar büyükşehir belediyesi bütçesinde toplanacaktır. Tüm il sınırları büyükşehir belediye sınırı kabul edileceğinden, tüm ilde toplanan vergi gelirleri üzerinden %6’lık pay alınacaktır. 2013 yılından itibaren özel tüketim vergisi ve özel iletişim vergisi üzerinden de Büyükşehir belediyelerine %6 pay aktarılacaktır. Peki Ordu ne kazandı… 1- Güçlü bir yerel yönetime kavuşacak 2-İlimizin tamamı hem Büyükşehir hem ilçe belediye hizmet şemsiyesi altına girmiş olacak. Belediyesiz yer kalmayacak. 3- İlimizin yerel yönetiminin geliri ciddi bir şekilde artacak 4- Öncelikle çözümünde zorluklar yaşanan çöp ve su sorunları kolay çözülecek 5- Güçlü ve ilin her yerinden sorumlu tek bir il Meclisi’ne kavuşacak 6- İlin tamamını ilgilendiren projelerin güçlü sahibi olacak. 7- İlin tamamı güçlü bir yerel yönetim tarafından yönetileceği için küçük yarışların yol açtığı kaynak israfının önüne geçilecektir. .. 8- İlimizin tanıtımına büyük katkısı olacak; eğitim ve turizmle ilgili yatırımların yerinde, doğru ve verimli yapılmasına yol açacaktır. 9- Ordu’ya ve ilimizde ve dışarıda yaşayan Ordulu hemşerilerimize iline www.orisad.org.tr sahip çıkma konusunda moral ve motivasyon kaynağı olacaktır. .. 10- Adı ve kendisi büyük olan bir ilden yetişen ilim adamları ve iş adamlarının iline ilgisi artacaktır. Özel yatırımlar artacaktır. .. 11- İl olarak marka değerimiz artacak. Bu da ticari ve sınai gelişmeleri tetikleyecektir. 12Orduluların özgüveninin artmasıyla göçün durmasına ve hatta göç almasına özellikle beyin göçü almasına vesile olacaktır. 12 13 ADVANTAGES AND DİSADVANTAGES WİTH ‘METROPOLİTAN’ TO BE Avni YILMAZ President of the Association of the Army for Business People One of the most important institutions of local government and municipalities in our country. Municipalities, provinces, towns, cities and so on. residential centers, sanitation, water, public transport and public corporate entities performing public services, such as construction activities. However, in recent years, in line with developments in the world, due to the diversification of the needs of society and the increasing expectations of municipalities; sporting and cultural activities, began to serve in many areas, such as education and training activities. Due to the diversification of the services that the resource needs of municipalities has increased so much. In previous years, due to the phenomenon of rural-urban migration, as of today, approximately 80% of Turkey’s population live in settlements in the municipal organization. Revenue of municipalities; total revenues, state grants, loans, penalties, and consists of the shares allocated to general budget tax revenues. Total income share allocated to general budget tax revenues constitute the main important item is the ratio of other income is very low. For example, the Istanbul Metropolitan Municipality and the estimated amount of revenue in 2012 according to the budget of 6 million 600 thousand and 530 thousand TL of which 5 million shares will be formed of central government tax revwww.orisad.org.tr enues projected. General budget tax revenues metropolitan municipalities, county municipalities receive a greater share compared. For this reason, the status of the metropolitan municipality of metropolitan municipalities want to move to provincial status, are not. However, Turkey Grand National Assembly adopted the draft law Military Affairs Commission, Aydın, Denizli, Mugla, Antalya, Trabzon, Ankara, Bursa, Balıkesir, Van, Istanbul, Izmir, Istanbul and Mardin provinces are provisions concerning the metropolitan. (Article written yet never at the, now became Metropolitan) all along the metropolitan status of many of the provinces and municipalities to move to other provinces have voiced demands. The main reason behind the request to the metropolitan, metropolitan municipalities, metropolitan municipalities in addition to the general budget tax revenues within the limits of their share of the general budget is that 5% of the total tax revenues. Makes it a very attractive addition to being the greater share of the income in question. In fact, this ratio by the Internal Affairs Committee adopted the draft law is expected to be 6%. Municipalities, special provincial administrations and the general budget tax revenues to be allocated over the total shares of the principles and procedures for the Special Provincial Administrations and Municipalities No. 5779 General Budget Tax Revenues Law on Issuance of Shares held. According to the general budget tax revenue collection provincial municipalities normally 2.85%, 2.50% + the greater metropolitan municipalities within the municipal boundaries of the general budget, receive 5% of the total tax revenues. The biggest reason for wanting to be normal in the metropolitan cities of this to get an 5% share. Prior to the new Act No. 5779 and the special communication tax excise duty had not been included in the total general budget tax revenues. Special Provincial Administrations and Municipalities No. 5779 General Budget Tax Revenues of Article 8 of the Law on Issuance of Shares 1-c with the arrangements made by sub-paragraph of Article 8 of the Law on Special Consumption Tax with 1-d sub-paragraph embodiment, the special communication tax , arrangements were made to be included in the total general budget tax revenues. Since 2013, the calculation of the share of the metropolitan municipalities, special consumption tax, to be taken into account in the general budget tax revenues, will further increase the share of the metropolitan municipalities will be the collection of tax revenues, increases the demands to turn into provincial municipalities, metropolitan municipality. This will be the new metropolitan provinces and mu- nicipalities will have the resources increases the importance of. Because even paying the salaries of the staff are very small and the resources transferred to municipalities, metropolitan municipalities are forced to meet the budget. Will be accepted by all the borders of the metropolitan municipal boundary, a 6% share of tax revenues will be collected from all provinces. From 2013 through excise duties and special communication tax will be 6% in the metropolitan municipalities. So what did Ordu win? 1 - will have a strong local management All of our city and county and municipal service 2-under the umbrella of the Metropolitan will be entered into. Will not be located in the Municipality. 3 - our city a serious increase local government revenue 4 - First, the difficulties in solving simple problems to be solved in the waste and water 5 - Strong and solely responsible for all over the province will have a provincial Assembly 6 - for the whole of the province will have a strong project. 7 - The entire province is managed by a local government for a strong waste of resources caused by the smaller races will be prevented. .. 8 - the promotion of our city will be a great contribution to education and tourism-related investments in place, www.orisad.org.tr would lead to a correct and efficient. 9 - Army and our province and our citizens who live outside the province of Ordu will be a source of morale and motivation to deal with. .. 10 - Name of the provinces, and he grows larger province of scientists and business leaders will do. Private investment will increase. .. 11 - The City will increase the brand value. This will trigger the commercial and industrial developments. 12 – Ordu Publıc poised to stop the increase of migration and brain drain in particular to take even immigration will be the occasion to take. 14 15 ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER ÇAĞINDA TİCARİ ORTAKLIKLAR Fatih BAŞ Ordu İşadamları Derneği Genel Sekreteri Dünya; ticari, siyasi, kültürel vb. alanlarda, süratle işlerin büyük ölçekli olmanın geçerli olduğu bir döneme doğru kaymaktadır. Böyle bir dönemin arifesinde, gelecekte ticari ve iktisadi hayatta bir natürel seleksiyon (ıstıfa-i tabiî veya tabiî ayıklanma) yaşanacağı, küçüklerin dökülüp biteceğini büyük ölçekli olanların hayatlarını devam ettireceği, dolayısıyla da himmetlerin bir araya getirilerek büyük iş merkezlerinin tesis edilmesinin gerektiği şefaatle dile getirildi. Ne var ki, bu güne kadar istenildiği ve arzu edildiği seviyede bunun gerçekleştirildiği söylenemez. Güvenilir ve piyasayı bilen, kabiliyetli, kapasiteli insanların önderliğinde büyük ortaklıkların tesis edilmesi mutlaka gereklidir. Gümrük Birliği’ne girme, özellikle TUSKON’un girişimleriyle Orta Asya ve Afrika ülkelerine açılma… Gibi yeni gelişmelerle Türkiye’nin ufku açılmakta ve ticari hayatta yeni bir dönem başlamaktadır. Bu gelişmelerin ülke ve insanımız adına geniş imkânlar sağlayacağı kanaatindeyiz. Bütün bu fırsatların yerinde ve zamanında değerlendirilmesi için de, büyük sermaye ortaklıklarının kurulması gerekmektedir. Bu doğrultuda dış dünyaya açılmanın vaktinin gelip-geçtiği düşüncesindeyiz. Bazı müteşebbislerin her ne kadar daha önceden küçük çapta ticari tecrübeleri olsa da, idareye müdahalesi önlenmeli ve iş, tamamen profesyonel bir kadro tarafından yönetilmelidir. Yoksa iştirakim kadar, müdahalem olmalıdır. Düşüncesiyle hareket edilirse, neticenin fiyasko olacağı kaçınılmazdır. Herkes kendi malından, geçinmesine esas teşkil edecek bir miktarını geride bırakmalı ve geri kalanını sermaye olarak vermelidir. Bunun, o teşebbüsün geleceği adına bir takım yararları olacaktır. Çünkü böylesi büyük yatırımlar, hele bir de dışa açılma söz konusu ise, belki 5-10 sene gibi uzun bir dönem kar etmeyecek, etse bile sermayedarlara dağıtılmayacaktır. Bu kadar zaman içinde belli bir gelir olmadan geçinilemeyeceğine göre, bir www.orisad.org.tr kısım sıkıntılara maruz kalınacak ve bir beklenti içine girilecektir. Öyleyse, yapılan ortaklık, adeta bir ek iş konumunda olmalıdır. Ticaret erbabı hırsla zenginleşme ve birden çok kazanma anlayışından uzak durmalıdır. Aksine böyle bir düşünceden mutlaka zarar görebileceği akıldan uzak tutulmamalıdır. Son 6 ayda 5 adet sektör toplantısı gerçekleştirdik ve bu toplantılarımızın en büyük sorunu başta ortak hareket edememek çıkmıştır. Bu doğrultuda ortaklık kültürüne ilişkin bir çok toplantılar düzenledik. Dikkatlerden kaçmamalıdır ki başta yazılı metin olmaması ve ortakların yönetimde bulunma zafiyetleri öncelikli sorun görülmüştür. Bölgemiz de, özellikle Türkiye’mizde kurulacak bu ticari ortaklıkların, yabancılar seviyesinde başarılı olacağına inanıyor ve 2013 yılı ilk yayınımızda siz değerli üyelerimizi selamlıyoruz. Bildiğiniz üzere yeni oluşumu olan ORİŞAD dergimiz, bir yılını doldurarak yayın hayatına devam etmektedir. Bu süreçte yayın gecikmelerinden dolayı siz değerli üyelerimizin anlayışına sığınır, kurumsallaşma yolunda bizlere desteklerinizi esirgememenizi temenni ederiz. www.orisad.org.tr 16 17 “ÜNİVERSİTE ORDU HALKININ DA ORTAK MUTLULUĞU VE GURURUDUR.” Prof. Dr. Tarık YARILGAÇ Ordu üniversitesi Rektörü “Ordu Üniversitesi, tıpla, tarımla, turizmle, sporla, kültürle, sanatla ve yerel sektörle iç içe yürüttüğü çalışmalar neticesinde, adından başarı ile söz ettiren üniversal bir yapı durumundadır. Akademik ve idari personelimizin yanında öğrencilerimizin katılımları ile yürütülen ortak projeler, tarafımızca topluma hizmet olarak addedilebilmektedir. Yedinci kuruluş yıldönümünü henüz kutlayan üniversitemizin evrensel normlarda elde ettiği başarılar şüphesiz sadece bizim değil, Ordu halkının da ortak mutluluğu ve gururudur. Bu gelişime güç ve ivme kazandırıyor olabilmek ise hepimiz için önemli bir sorumluluktur. Bu sorumluluk dâhilinde üniversitemizin dününü ve bugününü değerlendiriyor, mevcut durum analizleri ile gelişim sürecine ilişkin stratejiler belirliyoruz.” Akademik ve Fiziki Gelişmeler; Dört fakülte, bir yüksekokul ve iki meslek yüksekokulu ile 2006 yılında eğitim öğretim faaliyetlerine başlayan Ordu Üniversitesi, 7. yılında on fakülte, üç yüksekokul, on meslek yüksekokulu, üç enstitüsü ile bilişim çağında bilgili, gelişmeye ve yeniliklere açık, teşebbüs ruhu yüksek fertler yetiştirmek amacı ile öncelikle siz öğrencilerimize sonra da yöremiz halkına ait bir kurum olarak çalışmalarını sürdürmektedir. 75’in üzerinde aktif bölümü ile tercih edilen bir üniversite olan Ordu Üniver- sitesi, bölgesel bir üniversite olmanın ötesinde, bugün Türkiye’nin 80 ilinden öğrencisi olan gurur verici bir tabloya sahiptir. Üniversitemizde lisans eğitiminin yanında lisansüstü eğitim de sağlanmakta, 2006 yılında 5547 öğrenci mevcudu bulunan Ordu Üniversitesi, bugün bünyesindeki 12 binden fazla gencine eğitim olanağı sağlamaktadır. Toplamda 14 yabancı öğrencisi bulunan ODÜ’nün, 4 bini aşkın öğrenci kapasitesi ile 31 öğrenci kulübümüz bulunmakta, öğrencilerimize kültürel ve sosyal zenginlikler kazandırmaktadır. Akademik Personel Sayımız; 21’i profesör, 26’sı doçent, 152’si yardımcı doçent, 116’sı öğretim görevlisi, 138’i araştırma görevlisi, 16’sı okutman, 3’ü uzman toplam 472 öğretim elemanımız ile her 35 öğrencimize bir öğretim üyesi, her 25 öğrencimize de bir öğretim elemanı düşmektedir. Uluslararası İlişkiler; Yine öğrencilerimize sunduğumuz Farabi, Erasmus ve Mevlana değişim programları ile onların kariyerlerine yeni ufuklar kazandırılmaktadır. Bu anlamda yaklaşık olarak 80 protokol imzaladığımız üniversite bulunmakta, bu imkânlardan toplamda 72 öğrencimiz Farabi Değişim Programı ile 42 öğrencimiz Erasmus değişim programı ile hayallerine bir adım daha yaklaşmıştır. Mevlana Değişim Programı kapsamında da henüz 2 aylık bir sistem olmasına rağmen 13 farklı yabancı üniversite ile protokollerimiz bulunmaktadır. www.orisad.org.tr Bilimsel Araştırmalar; Üniversitemiz, biri devam eden ikisi sonuçlanan toplamda üç AB Projesi, birisi sonuçlanan, ikisi devam eden toplamda 3 AB Programı, beşi sonuçlanmış, dördü hâlâ yürürlükte olan toplamda dokuz TÜBİTAK projesi ve bir de SANTEZ projesi hazırlamış durumdadır. Toplamda 673.370 Euro, 1.262.341,00 TL Destek; 8 Tanesi sonuçlanmış ve 9 tanesi hala devam etmekte olan TÜBİTAK ve AB kaynaklı projelerimiz için 2012–2013 yılında aldığımız mali destek toplamı; AB kaynaklılar için 673.370 Euro, TÜBİTAK, SAN-TEZ için 1.079.817 TL, Bor Araştırma Enstitüsü kaynaklı projemiz içinse 182.524,00 TL’dir. Yine ODÜBAP ise 2012 yılında toplamda 35 projede 250 bin TL destekle, 2013 yılında toplamda 49 proje başvurusu ve 600 bin TL’lik bütçe ile bölge halkına ve bilime hizmet etmektedir. Bu, sadece üniversitemiz açısından değil, ilimiz açısından da son derece önemli bir konudur. Bilimsel platformda elde edilen tanınırlık, ilimiz için önemli bir ayrıcalıktır. Öğrenciler için; Diğer taraftan gençlerimize okurken iş olanağı sağlanmakta, bu bağlamda üniversitemizin çeşitli birimlerinde kısmi zamanlı olarak 130 öğrencimiz çalışmaktadır. 300 gencimizin yemek bursundan faydalandığı üniversitemiz de 12 yabancı uyruklu öğrencimizde sağlık bursundan faydalanmaktadır. ODÜSEM; ODÜSEM bünyesinde açılan sertifika programları, KOSGEB ve İŞ-KUR ortaklığı ile gerçekleştirdiğimiz projeler ile gençlerimize sektörel ve kültürel anlamda pek çok fırsatlar sunuyoruz. Bütçemiz; Tüm bunların dışında; 2012 yılında 53 milyon 830 bin lira olan bütçemiz, 2013 yılında 61 milyar 484 milyon seviyesine ulaşmış bulunmaktadır. Fiziki Projeler; Ordu Üniversitesi Yapı İşleri Daire Başkanlığı yatırım programında yer alan ve proje ihaleleri gerçekleştirilen Ziraat Fakültesi, Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi ve Diş Hekimliği Fakültesi binalarının proje çalışmaları devam ediyor.Her üç fakülteye ait yapım ihalelerinin bu yıl içerisinde tamamlanarak inşaatına başlanması planlanıyor. Konu ile ilgili görüşlerini aldığımız Rektör Prof. Dr. Tarık YARILGAÇ şu açıklamalarda bulundu: “Sürekli gelişimi ve yeniliği destekleyen bir kurum olarak hedeflerimizi akademisyenlerimizin ve öğrencilerimizin rahat nefes alabilecekleri, teknolojinin ve modern çağın tüm gereksinimleri ile donatılmış üstün ve kaliteli alt yapı koşullarına sahip eğitim alanları ile buluşturma noktasında birleştirdik. Bu bağlamda dünyada yüksek öğrenim hayatında olup biten tüm gelişmeleri yakinen takip ediyor ve bilimsel değişimin ruhunu yakalamak için her türlü değişimi büyük bir gayretle destekliyoruz. Amacımız sadece diploma sahibi standart insanlar yetiştirmek değil, geleceğe yön verecek, evrensel bilime katkılar sunabilecek aydınları şekillendirebilmektir. Bu yönüyle öğrencilerimizin ve akademisyenlerin birincil gereksinimleri olan özgün bilim alanlarının bir an önce üniversitemize kazandırılması en önemli çabamızdır. Bu kapsamda daha önce de çeşitli beyanatlarda bahsettiğimiz gibi yeni eğitim binalarımızın proje ihalelerinin tamamlandığını ifade etmek isterim. Bu vesile ile 2013 yılı içerisinde inşaatına başlanacak olan üç yeni eğitim binamızın akademisyenlerimize ve öğrencilerimize başarılı çalışmalar getirecek kurumlar olmasını temenni ediyorum.” Karayolları tarafından Cumhuriyet Yerleşkesine cep yapılması çalışmaları ve 3. Etap alt yapı çalışmaları titizlikle devam etmektedir; Karayolları tarafından yapılan Say deresinin Ordu-Giresun karayolundan menfezle geçişi çalışması tamamlanarak söz konusu derenin taşkın ve sel durumlarında Cumhuriyet Yerleşkesinde hasar oluşturmasının önüne geçilmesi hedeflenmiştir. 3. etap alt yapı ve çevre düzenleme çalışmalarında iş bitim tarihi olarak 2013 yıl sonunu hedefliyoruz, her yağmur yağması ile yüreklerin ağza geldiği sel baskını olaylarını önleme anlamında büyük önem arz eden menfez çalışmalarında son aşamaya gelmek üzereyiz. Yaklaşık 216 metre boyunca yerleştirilen menfezlerin ODÜ için en değerli yatırımlardan biri olduğuna dikkat çekmek isterim, alt yapı çalışmaları ile öncelikli hedeflerimiz üniversitenin bataklık ve çamur görüntüsünden bir an önce kurtulmasını sağlamaktır. Yağmur suyu çalışmalarının hâlâ devam ediyor, Merkezi Araştırma Laboratuarı çevresinde sürdürülen peyzaj düzenlemelerini de inceleyerek 3. etap alt yapı çalışmaları kapsamında yerleşke alanına 1.500 metre asfalt yol, 500 mewww.orisad.org.tr tre kaplamalı yol, kanalizasyon hatları, yaya yolları, ada peyzaj çalışmaları, sanat yapıları, yol ve çevre aydınlatmaları gibi çalışmaların 2013 yılı içerisinde tamamlanması planlanmaktadır. Sağlık alanındaki gelişmeler; “Diş Hekimliği Fakültemize, 2011 yılında 18 adet ünite yaptırılmış, halen devam eden 13 ihale daha bulunmaktadır. Açıldığı günden bugüne yaklaşık 90.000 tedavi gerçekleştirilmiştir. Bu sayının 200.000’e çıkarılması hedeflenmektedir. Ayrıca, Ordu Kadın ve Doğum Hastanesi’nin üniversitemiz bünyesine kazandırılması ile 148 olan yatak kapasitesi 273’e yükselmiş bulunmaktadır. Yine Ordu Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ortak kullanımdan önce 191.860 hasta tedavi edilmiş, ortak kullanıma açılmasından sonra % 35’lik artış ile 254.491 hasta tedavi edilmiş. Ortak kullanımdan önce 7359 adet ameliyatın gerçekleştiği Araştırma ve Eğitim Hastanesinde % 50’lik artış oranı ile 11.195 ameliyat gerçekleştirilmiştir. Yine hastanemizin cirosu, 9.887.729 TL’den % 100’lük bir artışla 19.123.233 TL’ye yükselmiştir.Tüm bu çalışmaların neticelenmesi ve üniversitemizin bu günlere ulaşması hakikaten zor bir süreç, meşakkatli ve sabır isteyen çalışmalarla gerçekleştirilmiştir.” Eğitime ciddi yatırımlar yapmak gerekli; “Dünyanın en büyük gücü para değil, madenler değil, dünyanın en büyük gücü bilgidir. Bugün güçlü olan ülkelere baktığınız zaman, petrolleri olan, madenleri olan ülkelerden öte bilgi üreten, bilgi sahibi olan ve bilgiye hükmeden ülkeler olduğunu görüyoruz. Türkiye’mizin de bilgiye sahip insanların, bilgiyi üreten üniversitelerin, bilim yuvalarının olduğu güçlü bir ülke olması lazım. Bunu yapabilmek için de eğitime ciddi yatırımlar yapmamız lazım, ciddi destekler vermemiz lazım ki bir nebze daha yol alalım. 18 19 Şimdi herkes İstikbal’i konuşuyor İstikbal’de alışverişler 1000 TL indirimle! Hemen İstikbal’e gelin evinizi indirim fırsatıyla yenileyin. 7.900TL’LİK ALIŞVERİŞ YAPAN HERKESE ANINDA TAM 1.000TL İNDİRİM VAR!* Metehan BAYSAL İstikbal - Baysal Mobilya ORİŞAD’DAN ÜYELERİNE DIŞ TİCARET SEMİNERİ Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Teşvik ve Uygulama Şube Müdürü Ekrem ALTUN Yurtdışında Ofis-Mağaza Açma, İşletme ve Marka Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi, Pazar Araştırması Desteği, Yurtdışında Milli veya Bireysel Düzeyde Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının Desteklenmesi, Çevre Maliyetlerinin Desteklenmesi, Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımları, Dahilde İşleme Rejimi Uygulamaları hakkında Orişad üyelerine seminer verdi. “Ekonomi Bakanlığı İhracatçı Firmalar 500 bin dolara kadar, yüzde 60 ile yüzde 80 arasında değişen oranlarda destek veriyor” Konu Başlıkları: • Yurtdışında Ofis-Mağaza Açma, İşletme ve Marka Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi • Pazar Araştırması Desteği • Yurtdışında Milli veya Bireysel Düzeyde Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının Desteklenmesi • Çevre Maliyetlerinin Desteklenmesi • Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımları • Dahilde İşleme Rejimi Uygulamaları ORİŞAD ÜYELERİNE PROTOKOL VE NEZAKET KURALLARI KOSGEB ve KASİF ortaklığında gerçekleştirilen KOBİ’lerin Rekabet Gücünün ve Dış Ticaret Kapasitelerinin Arttırılması Projesi kapsamında Yönetim Danışmanı Yavuz ATASOY’ UN sunumuyla ORİŞAD da PROTOKOL VE NEZAKET KURALLARI eğitimi düzenlendi. Sosyal davranış ve protokol konularında bilgi sahibi olmak ve bunlara uymak, kişiye itibar kazandıran, başarısını kolaylaştıran unsurlardır diyen ATASOY, Bir kişinin temsil niteliği de en çok protokol kurallarına uymasıyla ortaya çıkmaktadır. Bu eğitimin hedefi bu alan da ki ihtiyaca cevap vermek ve yöneticilerin ve tüm çalışanların saygınlığını en üst seviyeye çıkarmalarına yardımcı olmaktır dedi. Seminerde; Protokolün anlam ve önemi, Protokol kurallarının uygulandığı yerler, Kişisel İmaj, Görgü ve nezaket kuralları, Protokol sırası, Kıyafet protokolü, Yemek protokolü, Hitaplar ve tanışma, Makamda davranış, Yönetimde protokol kuralları, Toplantı protokolü, Araç protokolü, Resmi yazışma protokolü gibi konulara değinildi. www.orisad.org.tr www.orisad.org.tr 20 21 BİNALARDA ENERJİ KİMLİK BELGESİ (EKB)NEDİR? Kadem ADALI Adalı İnşaat “5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu” ve buna bağlı olarak çıkartılan “Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği” ne göre, binalarda enerjinin ve enerji kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasına, enerji israfının önlenmesine ve çevrenin korunmasını sağlamak için, asgari olarak binanın enerji ihtiyacı ve enerji tüketim sınıflandırması, yalıtım özellikleri ve ısıtma ve/veya soğutma sistemlerinin verimi ile ilgili bilgileri içeren belgedir. Enerji Kimlik Belgesi (EKB), Aşağıda belirtilen yapıların dışında tüm binalarda kullanılacaktır. *Sanayi alanlarında üretim faaliyetleri yürütülen binalar, *Planlanan kullanım süresi iki yıldan az olan binalar, *Toplam kullanım alanı 50 m2’nin altında olan binalar, *Seralar, Atölyeler, *Münferit olarak inşa edilen ve ısıtılmasına, soğutulmasına gerek duyulmayan depo, ardiye, ahır, ağıl gibi binalar, *Mücavir alan dışında kalan ve toplam inşaat alanı 1.000 m2’den az olan binalar Enerjiye daha fazla para ödememek için bu belgeyi almakta fayda var.Yeni binalarda zorunlu olan “Enerji Kimlik Belgesi” ni eski binalara almak için 2017’ye kadar zaman var.Uzmanlar, avantajlarından yararlanılması için belgenin bir an önce alınmasını tavsiye ediyor. Enerji Kimlik Belgesi düzenleme tarihinden itibaren 10 yıl süre ile geçerlidir. www.orisad.org.tr Hangi Aşamada Enerji Kimlik Belgesi (EKB) Zorunluluğu Aranmaktadır? -01.01.2011 tarihinden sonra yapı ruhsatı alan binalar (yeni binalar), Enerji Kimlik Belgesi (EKB) olmadan belediyelerden yapı kullanma izin belgesi (oturma ruhsatı) alamayacaklar. Bu sebepten dolayı, enerji projeciliği diye bir yeni bir uzmanlık alanı açılmıştır. Yeni Bina ve Mevcut Bina Tanımına Hangi Binalar Giriyor? -01.01.2011 tarihden önce yapı ruhsatı alınıp yapımı devam eden veya yapımı tamamlanan binaya mevcut bina denir. 01.01.2011 tarihinden sonra yapı ruhsatı için başvuru yapan binalar ise, yeni binalar tanımına girer. Mevcut Binalar İçin Enerji Kimlik Belgesi Alma Zorunluluğu Ne Zamana Kadardır? -02.05.2007 tarih ve 26510 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlülüğe giren Enerji Verimliliği Kanununa göre bu zorunluluk 10 yıl sonra yani 02.05.2017 tarihine kadardır. Yeni Binalar İçin Enerji Kimlik Belgesi Verme Yetkisi (EKB Uzmanı) Nasıl Alınır? -Bayındırlık ve İskan Bakanlığının hazırladığı üç günlük (6 saat teorik ve 12 saat uygulama olmak üzere toplam 18 saatten az olamaz) eğitimlere katılmak gerekiyor. Bu eğitimin sonunda yapılan sınavdan (50 soruluk test sınav, en az 70 puan almak gerekiyor) başarılı olan Mimarlar ve Mühendisler, Enerji Kimlik Belgesini (EKB) vermeye yetkili oluyorlar ve Enerji Kimlik Belgesi (EKB) Uzmanı oluyorlar. Enerji Kimlik Belgesi Maliyeti. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yet- kilisinin verdiği bilgiye göre, Enerji Kimlik Belgesi düzenlenmesi sürecinde, metrekare başına maliyetin 1 lira civarında olması bekleniyor. Enerji Verimlilik Danışmanlık Şirketlerince yürütülecek süreçte fiyatın piyasa koşullarında oluşacağına vurgu yapan yetkililer, “Yurtdışında, metrekare başına 1-2 avro arasında değişen rakamlarda yapıyorlar. Türkiye’de bununla ilgili henüz rayiç belirlenmiş değil. Tahminlere göre, öngörüler 1 liralar civarında olacak. 100 metrekarelik bir daire için 100 liralık bir maliyet, 10 daireli bir apartmanda bu 1.000 lirayı bulur” denilmektedir. Kısaca, hesaplama sonucunda, binanın yıllık ; *Isıtma *Soğutma *Sıcak su *Aydınlatma *Havalandırma Tüketimleri birincil enerji olarak belirlenir. Bu tüketim değerlerine bağlı olarak CO2salımı hesaplanır. Bulunan değerler ilgili yönetmeliğe uygun ise belge düzenlenerek başvuru sahibine verilir.Bulunan değerler ilgili yönetmeliğe uygun değil ise “yapılması gerekenler” başvuru sahibine iletilerek eksikliklerin tamamlanması halinde enerji belgesinin alımı sağlanabilir. A’dan G’ye kadar sınıflandırılan kimlik belgelerinde, A sınıfı enerji tüketimi açısından iyi, G sınıfı da oldukça kötü durumdaki binayı ifade edecek. Belge bireysel ve bina olarak talep edilebiliyor.Binaların bu belgeye sahip olabilmesi için en az “C” seviyesinde olması gerekiyor. www.orisad.org.tr “ENERJİ BELGESİ NİÇİN GEREKLİ” Basit bir örnekle bu konuyu açıklayabiliriz. “Bir araba alıyoruz, araba 100 kilometrede 5 litre yakıyorsa iyi, 10 litre yakıyorsa kötü diyoruz. Üstelik bu araba sürekli değil, kontağı çevirdiğimizde ancak enerji tüketiyor. Yaşadığımız bina ise sürekli enerji tüketiyor ve biz ne kadar enerji tükettiğini bilmiyoruz. Enerji kimlik belgesi buna hizmet edecek. Komşu bina metrekare başına 150 kilovat enerji tüketiyor A veya B sınıfı, bizim bina 250 kilovat tüketiyor, yaklaşık yüzde 70 daha fazla, G sınıfı. Demek ki biz o seviyeye çıkabiliriz, belge bize bunu gösteriyor.” Özellikle mevcut binalarda enerji israfının çok fazla olduğunu kaydeden yetkililer, binalarda yüzde 40-50 iyileştirme sağlanabileceğini ve enerji tüketiminin azalacağını öngördüklerini söylemektedirler. Ülkemiz resmi kaynaklara göre 50 milyar metreküp doğalgaz ile dışa bağımlı yaşamaktadır. Kabaca hesapla 50 milyar TL gibi bir parayı ithalata ayırmak zorunda kalıyoruz. Bugün hep konuştuğumuz cari açık meselesine çok güzel bir örnek ve çözüme yönelik hepimizin destek vermesi gereken bir alandır. Enerji belgesini almaya hak kazanmış bir binanın % 40-50 civarında yapacağı tasarrufla, dışa bağımlılıkta, cari açık konusunda ne kadar bir iyileştirme yapacağımızı bir düşünün…. Bu sürece destek vermek hepimizin vatandaşlık görevidir. Saygılarımla; Kadem BACAKSIZ Ordu Adalı İnşaat 22 23 AİLE İŞLETMELERİNDE KURUMSALLAŞMA” KOSGEB’ in Tematik Proje Destek Programı “KOBİLERİN REKABET GÜCÜNÜN VE DIŞ TİCARET KAPASİTESİNİN ARTTIRILMASI PROJESİ” kapsamında KASİF ve ORİŞAD’ın üyelerine düzenledikleri “AİLE İŞLETMELERİNDE KURUMSALLAŞMA” konulu konferans düzenlendi. Ordu İş Adamları Derneği genel sekreteri Fatih BAŞ’ın sunumunu açılışı yapılan toplantıda kürsüye çıkan ORİŞAD başkanı Avni YILMAZ, gerek dünyada gerekse ülkemizde başarılı olmuş şirketlerin büyük oranda aile şirketleri olduğunu “yalnız bunların %80’i 1. Kuşakta, %16’sı 2 kuşakta ömrünü tamamlıyor. Sadece %4 ‘ü 3. kuşağa geçiyor.”ifade ederek bu eğitim ile işletmelerin yüzde 95’inden fazlasını oluşturan Aile Şirketlerinin, kurumsallaşmasını sağlayarak, ömrünü uzatacak, yönetim ve organizasyon tekniklerinin, gösterilmesi amaçlanmıştır. Aile şirketlerinin faaliyetlerini gelişerek devam ettirebilmeleri bölgemizin ve ülkemizin ekonomik hayatı için büyük önem taşıdığını vurguladı. Daha sonra söz alan dünya gazetesi yazarı Dr. Rüştü Bozkurt 1970’li yılların ortalarından bu yana dünya ekonomisinde yaptığı gözlemleri anlatarak “Bugün iş çevresini oluşturan üreticinin iç örgütlenmesi, endüstridevlet ilişkileri ve devletlerarası ilişkiler tamamen değişiyor. Üretim, ulaşım ve iletişim teknolojileri, yeni kanal ve kurumlar oluşturuyor. Aile, okul, şirketler, dini kurumlar ve devletin görevleri yeniden tanımlanıyor. Bu bağlamda, ekonominin en küçük teknik birimleri olan, %70 aile işletmelerine dayanan yapı da değişiyor. Söz konusu değişmeyi doğru yönlendiremezsek insan ve sermaye kaynaklarını israf eder; zenginlik üretimi ve refahın artırılmasında yakalamak istediğimiz sonuca ulaşılamayız” dedi. KÜLTÜR ÖNEMLİ GİRDİDİR Kültürün, özellikle de aile kültürünün iş yapmasını belirleyen çok önemli bir etken olduğunu anlatan Dr. Bozkurt konuşmasını şöyle sürdürdü: “ Büyük aile çözülüyor; çekirdek aile öne çıkıyor. Geleneksel üretim metotları rekabet gücü yaratmıyor; iş yapma tarzları değişiyor. Aile bağı, kan bağı, yeterli ölçü olmuyor; işinde hüner yaratmak öne çıkıyor. O nedenle aile bireylerine dayalı iş yönetimi, yetenek odaklı iş yönetimi gerektiriyor. Bizim işlerimizi yönetirken böyle bir odaktan bakmamız gerekiyor… Bir “olumsuz kültür örneği” olarak 1980’li yıllarda yaptığı bir çalışmada sapladığı “eltiler kavgasının” işlerin bölünmesi, aile enerjisinin parçalanması ve kaynak israfı yaşamasının bu günde çok önemli olduğunu anlatan Dr. Rüştü BOZKURT, “kurumsallaşma kişiye bağlılığı en aza indiren bir metoda olduğu için eltiler. Kavgasının olumsuz etkilerini de en aza indiriyor” dedi. GİRİŞİMCİLERE TAVSİYELER Aile işletmelerinde kurumsallaşmadan www.orisad.org.tr yararlanmak isteyen girişimcilere tavsiyelerde bulunan Dr. Rüştü Bozkurt şu görüşlere yer verdi: 1)Aile bireyleri arasında, özgür tartışma imkanı yaratarak ne yapmak istediğinizi netleştirin. 2)Bir dış gözlemciden destek alarak “aile kültürünüzün” fırsat ve tehlikelerini saptayın 3) Aile işlerini kan bağı ve aile bağı ölçüsüne göre değil “ yeteneğe göre” yönlendirmek için hangi metotlardan yararlanacağınız üzerinde tartışın, ön bilgiler üretin, bir fikir sahibi olun 4) Kurumsallaşma üzerinde kendini kanıtlamış bir “danışman” ile “aile anayasası” denebilecek yazılı bir kontrat üzerinde çalışın 5) Ortak irade, ortak değerler, ortak yasalar, ortak projeler ve ortak kurumlar üzerinde bir antlaşma zemini yaratın. 6)İşinizin “yapısal ve ekonomik özelliklerini” saptayın 7)Aile işinizi nasıl bir geleceğe taşımak istediğinizin orta ve uzun dönemli hedeflerini netleştirin. 8) Fikri olgunluğa eriştiyseniz bir “pilot alan” belirleyip harekete geçin 9)Düşledikleriniz ile uyguladıklarınızı izleyin, “sapmaları” düzeltin. Göreceksiniz ki işlere hâkimiyetiniz artacak. Bünyeniz sağlamlaşacak, iyi günler arayan gelişmeler hızlanacaktır. KADIN GİRİŞİMCİLİĞİ STRATEJİK ÖNEME SAHİP Ordu İş Adamları Derneği ORİŞAD tarafından düzenlenen ‘Kadın Girimciliğini Geliştirme Semineri’ ORİŞAD toplantı salonunda yapıldı. K aradeniz Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (KASİF) Genel Sekreteri Yaşar Bıyıklının konuşmacı olduğu semineri çok sayıda ORİŞAD üyesi kadın girişimci dinledi. Türkiye’de kadın girişimci sayısının son derece az olduğunu ama bu sayının son yıllarda yapılan çalışmalar ve teşviklerle giderek arttığını belirten KASİF Genel Sekreteri Bıyıklı, bu durumun gelecek açısından ümit verici olduğunu söyledi. Kadınların çalışma hayatına büyük oranda katılması ve daha aktif rol alarak girişimcilik faaliyetlerinde bulunmalarının, gelişen ekonomiler için “stratejik” bir öneme sahip olduğunun altını çizen Bıyıklı, “Çünkü iş dünyasında zenginleşme, kullanılmayan potansiyeli etkin hale getirme ve yeni iş sahaları oluşturmanın yolu; toplumun hem akıl, hem enerji ve hem de insan gücü açısından nüfusun yarısını oluşturan kadınların girişimciliğinin teşvik edilmesi ile olacaktır. www.orisad.org.tr Böylece piyasalardaki dengesizlik ortadan kalkar” şeklinde konuştu. “Karadeniz Kadınlarının karakteristik özellikleri güçlü bir girişimcilik potansiyeli içermektedir” ‘Cesur, dinamik, kendine güvenen, rekabetçi, çalışkan, azimli, dürüst ve lider ruhlu’ kişilik özelliklerine sahip Karadeniz kadınlarının, sosyal ve aile hayatındaki başarısını, girişimcilik potansiyelini ticari hayata da yansıtması gerektiğini vurgulayan Bıyıklı,”Bu güçlü potansiyelden yararlanmanın yolunun kadınların başta ekonomi olmak üzere bütün alanlarda erkeklerin yanında yer almalarını sağlayacak politika ve projelere öncelik verilmesi ile mümkün olacaktır” diyerek sözlerini sonlandırdı. 24 25 MOBİLYA ZİRVESİ SEKTÖRÜ GÜÇLENDİRDİ KARGİD’in düzenlediği KASİF’in organize ettiği, KOSGEB’in desteği ile ‘Mobilya, Ev tekstili ve Dekorasyon Zirvesi’ yapıldı. Karadeniz İşadamları Derneği’nin (KARGİD) düzenlediği, Karadeniz Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu’nun (KASİF) organize ettiği ve KOSGEB’in desteklediği ‘Mobilya, Ev tekstili ve Dekorasyon Zirvesi’yle Mobilyacılar kendi aralarında ticaret köprüsü kurdu. Trabzon’da yapılan ve Amasya’dan Samsun’a, Sinop’tan Rize’ye Karadeniz Bölgesinde bulunan Ev ve ofis mobilyaları, ev tekstili, dekorasyon, dayanıklı tüketim eşyaları ve benzeri sektörler ile bu sektörlere mal ve hizmet üreten TUSKON üyesi firma temsilcileri ikili iş görüşmelerinde bulundu. KARGİD’in yürüttüğü ve KOSGEB tarafından desteklenen ‘KARGİD Üyesi KOBİ’lerin Rekabet Gücünün Arttırılması Projesi’ kapsamında gerçekleştirilen zirveyle firmalar yeni pazarlar ve müşteriler, yeni dağıtım kanalları ve mümessiller, ortaklık, yatırım ve bayilik verme şansı buldu. Karadeniz İşadamları Derneği (KARGİD) Başkanı Ahmet Yaşar Altıntaş zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, Dernek olarak amaçlarının, KASİF ve TUSKON’un önderliğinde gerçekleştirdikleri etkinliklerle, esnafın tüccar, sanayicilerin ise uluslararası piyasalarda top koşturan birer oyunca haline gelmesine katkı sağlamak olduğunu söyley- erek, “KARGİD, KASİF ve TUSKON olarak geniş bir aileyiz. TUSKON yurt dışı programları yaparken diğer taraftan da federasyonlar aracılığıyla yurt içine yönelik etkinlikler düzenliyor ve üyelerimizin birbiriyle ticaret yapmalarını teşvik ediyor. Bugün de bu amaç doğrultusunda bir araya geldik. Yapılan zirve ile bölge illerinde bulunan Mobilya, Ev Tekstili ve Dekorasyon sektörlerinde faaliyet gösteren işadamlarının yeni pazarlar ve müşteriler bulmasına, yeni dağıtım kanalları ve mümessillere ulaşmalarına, ortaklık, yatırım ve bayilik için uygun kişilerle görüşmelerine, komşu illerle olan ticaret hacimlerinin ve birbirleriyle olan ticaretlerinin artmasına katkı sağlanacak” şeklinde konuştu. www.orisad.org.tr ‘Mobilya ve Dekorasyon Zirvesinin’ Açılış konuşmasını yapan KARGİD Başkan yardımcısı ve Dayanıklı Tüketim Mobilya Sektörü Başkanı Cem Çapkınoğlu da KARGİD olarak Karadeniz’de daha önce yapılmayan bir organizasyonu gerçekleştirdiklerini söyleyerek, “Karadeniz’in farklı illerinde mobilya ev tekstili ve dekorasyon alanlarında marka olmuş firmaları bir araya getirerek bölgesel işbirliklerini ve ortaklıklarını arttıracağız. Bölgemizde bulunan firmalar uluslararası arenada işler yaparken komşu ilimizde bulunan firmalarla maalesef istenilen düzeyde işbirlikleri kuramıyorlar. Bu organizasyonla Karadenizli firmaları bir araya getirerek kendi aralarında köprü kurmasını sağladık” dedi. GIDA VE TARIM ÜRÜNLERİ ZİRVESİ, TRABZON’DA YAPILDI Karadeniz İşadamları Derneği’nin (KARGİD) düzenlediği, Karadeniz Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu’nun (KASİF) koordine ettiği ve KOSGEB’in desteklediği ‘Gıda ve Tarım Ürünleri Zirvesi Trabzon’da yapıldı. Karadeniz İşadamları Derneği’nin (KARGİD) düzenlediği, Karadeniz Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu’nun (KASİF) koordine ettiği ve KOSGEB’in desteklediği ‘Gıda ve Tarım Ürünleri Zirvesi Trabzon’da yapıldı. Amasya’dan Samsun’a, Sinop’tan Rize’ye, gıda ve tarım ürünleri, benzeri sektörler ve bu sektörde bulunan işletmelere mal ve hizmet üreten TUSKON üyesi 160 firmanın temsilcisi ikili iş görüşmelerinde bulundu. KASİF Başkanı Osman Reis, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, federasyon olarak amaçlarının, konfederasyonları TUSKON’un önderliğinde gerçekleştirdikleri etkinliklerle, esnafın tüccar, sanayicilerin ise uluslararası piyasalarda top koşturan birer oyunca haline gelmesine katkı sağlamak olduğu söyledi. Osman Reis, “KASİF ve TUSKON olarak geniş bir aileyiz. TUSKON yurt dışı programları yaparken diğer taraftan da federasyonlar aracılığıyla yurt içine yönelik etkinlikler düzenliyor ve üyelerimizin birbiriyle ticaret yapmalarını teşvik ediyor. Yapılan zirve ile bölge illerinde bulunan gıda ve tarım ürünleri sektörlerinde faaliyet gösteren işadamlarının yeni pazar- lar ve müşteriler bulmasına, yeni dağıtım kanalları ve mümessillere ulaşmalarına, ortaklık, yatırım ve bayilik için uygun kişilerle görüşmelerine, komşu illerle olan ticaret hacimlerinin ve birbirleriyle olan ticaretlerinin artmasına katkı sağlanacak.” dedi. Gıda ve Tarım Ürünleri Zirvesi’nde konuşan KARGİD Başkanı Ahmet Yaşar Altıntaş da dernek olarak Trabzon’da daha önce İnşaat ve İnşaat Malzemeleri Zirvesi ile Mobilya Zirvesi’ni gerçekleştirdiklerini belitti. Altıntaş, “Karadeniz’in farklı illerinde www.orisad.org.tr gıda ve tarım ürünleri alanlarında marka olmuş firmaları bir araya getirerek bölgesel işbirliklerini ve ortaklıklarını arttıracağız. Bölgemizde bulunan firmalar uluslar arası arenada işler yaparken komşu ilimizde bulunan firmalarla maalesef istenilen düzeyde işbirlikleri kuramıyorlar. Bu organizasyonla Karadenizli gıda ve tarım ürünleri firmalarını bir araya getirerek kendi aralarında köprü kurmasını sağladık.” şeklinde konuştu. 26 27 Şenol TEMEL Ebru Et Galerisi Yönetim Kurulu Başkanı ORTAK AKIL “Haksız Rekabet” Ordu İş Adamları Derneği (ORİŞAD) tarafından organize edilen “ Gıda Sektörü Ortak Akıl” toplantısı gıda sektörü temsilcileri ile gerçekleştirildi. Dernek Başkanı Avni Yılmaz Başkanlığında gerçekleştirilen Toplantıya Katılan Sektör Temsilcileri Sektördeki Avantajlar, Dezavantajlar ve Çözüm önerileri gibi başlık altında önerilerini yazdı. Rekabet, Fiyat İstikrarsızlığı gibi sonuçların çıktığı toplantı’da temsilciler birer birer sorunlarını anlattı. Yaşar ERTEN Kotiloğlu Yönetim Kurulu Başkanı Haksız Rekabet... Rekabet sektörümüzün gelişmesi açısından olmazsa olmazıdır. Rekabet sektörümüzün gelişmesi açısından olmazsa olmazıdır. Rekabet elbette ki olacak, olması da gerekiyor. Sektörün ilerlemesindeki en büyük sıkıntı haksız rekabet kurallarıdır. Daha doğrusu kurallara uymayanların görevsizlikten gelmesidir. Bunu da ferdi olarak baş etmemiz mümkün değildir. Bunun için kanunen düzenlenmesi gerekmektedir. Örneğin; bakalar arasında gözetilmeli, nüfusa oranla ruhsat verilmeli veya takipçilik yapılmalı. Bizim bu işlerde rekabet nasıl mı oluşuyor? Kişi kafasına göre sektöre girmek için bir işyeri açıyor. Sonra ticaret yapamadığını görünce, ürünün kalitesiyle oynuyor ya da bide fiyat indirimi yapmış gibi görünerek sektörün diğer temsilcilerini zorluyor. Kendi batıyor. Öte yandan da yanında 1-2 sektör temsilcisini de yanında götürebiliyor. Böyle bir durumda da sanki aynı ürünü bizde daha pahalı satıyormuşuz imajı oluşuyor. İşte size haksız rekabette size bir örnek soru? Küçük esnafın bitmesi, bakkalların kapanması sizce nasıl bir durum? Ordu’da toptancılık yapan esnaf için kötü bir durum neden kötü bir durum siz bu kişilere mal satamıyorsunuz. Artık büyük marketler merkezi alım dediğimiz alımlar yapıyorlar İstanbullu bir firma ya da bir üretici kendi malını direk satıyor bu şekilde olduğu zaman Ordu’da hali hazırdaki bir pastadan siz mahrum kalmış oluyorsunuz. ama şöyle bir sistem getirilirse distribütörlük yapanlar için söylüyorum Ordu’da satılan ürünü Ordudaki distribütör firma verse zannediyorum bu konu’da www.orisad.org.tr toptancılarımızın da Organize perakendeye geçiş sürecinde çok fazla sıkıntı olmayacaktır. Cihan COŞAR Cihan Market Yönetim Kurulu Başkanı Küresel marketler artık mahalle aralarına da girdi. Bunlar girdirilmese belki bakkal tarzı işyerlerinin işleri fazla düşmezsi. ama şimdi küresel marketler mahalle aralarına girdikleri için bakkallar da artık bitmek üzere ya 5–6 bakkal birleşip büyük bir mağaza açacak yada belli bir zaman sonra 3–5 yıl sürer ondan sonra kapatmak mecburiyetine geliyor. Ette dışarıdan kesilen hayvanlar ilimize geliyor. Bunun herhangi bir yasal engeli yok daha öncesinde sadece şehrimizde kesilen hayvanlar şehrimizde tüketilebiliyordu dışarıdan gelince üretim merkezlerine daha yakın. Bir Amasya’da, Konya’da, Balıkesir tarafında kesilen hayvanlar oralarda besi yapılan yerlere daha yakın olduğu için adamlar kesip buraya daha uygun şartlarda hayvanlarını getirebiliyorlar. Bu onların avantajları. Kalite olarak belki bizim damak zevkimize uymasa da neticede et ihtiyacımızı karşılıyor. Onlar için bir sıkıntı yok ama bizim gibi küçük esnaflar bundan kötü yaralanıyoruz. Mesela büyük marketler de bunu yapıyor adamların var mezbaha neleri çok uygun şartlarda çok ucuza kestirebilerek mesela bizim burada mezbaha hanemizde hayvan kesim bedeli 75 TL diğer illerde 15–20 TL ye kestirip ilimize getirebiliyorlar. Ayrıca civar ilçelerde hayvan kesimleri var. Bunlar denetlenmiyor onlar 20 hayvan kesseler bile denetlenmiyor ancak biz 20 tane kessek bütün denetimleri yaptırmak zorundayız. Bizim sektörün denetimi çok kolay yapılamıyor. Kasaplar denetleniyor ama dışarıdan gelen etin denetimi yok. bir sürü yapılması gereken şeyler var ama bunların hiçbiri yapılmıyor. Ben 22 yıldır bu sektördeyim bizim büyüme imkanımız yok daha doğrusu ben 22 yıldır başaramadım. Biz kasap arkadaşlar olarak birbirimize güvenme şeklimiz zaten yok kültür ve güven olayımız zayıf diyebilirim. Aziz AKKUŞ Akra A VM GrupYönetim Kurulu Başkanı Marketçilik gıda sektörünün belki de en hareketli noktasıdır. İşsiz insanların az parayla market kurabildiklerini biliyoruz. Sektörün küçük noktalar açısından bir handikabı yani kolay iş yapmak isteyenlerin geçmişte de olduğu gibi bugün aynı şekilde uğraştığı meslek oluyor. Bunun önüne geçmek zor geçilemeyecek gibi. Benim şöyle bir iddiam var Ordu’daki ve Türkiye genelinde de böyledir birçok esnafa buradaki sermaye sizin olsun size 1 milyon para versem işi bırakırmısınız desem hemen bırakacağına inanıyorum. Bizim sektörde olduğu gibi içine girince sıkıntılı olduğunu anlaşılıyor. Sektörün büyük firmalarla rekabeti bizim gibi yani yerel marketlerin çoğalmasını sağlıyor. İlimiz için düşünecek olursa bilinen birçok marka şubeleşerek büyümeye çalışıyor. Bu ulusal marketlerin önünü kestiği gibi ilimiz içerisinde de ciddi darlığa sebep oluyor. Hem ulusalların bir nebze olsa da önünü kesiyor. Ama başka bir çıkış yolu olmadığı için sabırla devam etmekten başka bir şey söyleyemiyoruz. Yine işimizi severek daha planlı, daha programlı, daha araştırarak takip etmek yapmak durumunda olduğumuzu düşünüyorum. Şubeleşmeyi olumlu karşılıyorum Ben kesinlikle şubeleşmeyi olumlu karşılıyorum. Sektörün ana kollarından biri olan toptan gıdayı da destekliyorum. Yani bizim gidip Ankara’dan İstanbul’dan veya başka bir ilden mal alma durumumuz yok ancak yerel firmalardan yerel dispiritörlükten mal almak zorundayız. Bu da o esnafı rahatlatmış önünü açmış oluyor. www.orisad.org.tr Recep Ali ÖZCANLI Özcanlı GıdaYönetim Kurulu Başkanı Aziz Bey’e katılıyorum ancak daha öncelikli sorunlarımız var. Her şeyden önce işlerimiz genellikle plansız programsız. Doğru düzgün bir sermayeyle iş yapma olayı pek yok. Rekabet edememenin bir nedeni de bu. Ulusallar geliyor ürünü nasıl alıyorlar onlarla rekabet etme sorunu yok hepsinin bin ya da 2 bin şubesi var. Bizim marketlerimizin ve toptancılarımızın sermayesi çok güçlü olmadığı için bu noktada da onların da bir eksisi olmuş oluyor. Yerellerin şubeleşmesi noktasında diğerinin önünü kesmiş oluyor çok da fazla kesme şansı yok ama 200 m2 yer bulduklarında yetiyor onlara. Bugün 350–400 m2 den aşağı bir market açamıyorsunuz. Ordu’da bugün iki tane büyük marka var onların da rekabet noktası çok zor. Türkiye’de şu anda bu teşvikten dolayı gerçekten üretim yapamayacak durumda olan kişiler teşvik yüzünden giriyorlar işin içine. İşin içinden daha sonra çıkamıyorlar. Ben kendi sektörümden bahsedecek olursam peynir sektörü devletin teşviği vardı. Adam 300 bin lira teşvik almış 2 milyon liralık yükün altına girmiş işin içinden de çıkamıyor daha sonra haksız rekabet oluşturuyor piyasada. Bu sermaye yapıları kanunlarla sabitlenmiş olsa şu kadar teşvik veriyorum ama şu kadar da sen sermaye koyabileceksen denilmesi lazım. Her önüne gelen devlet teşvik veriyor şu an her ilçede hemen hemen süt üretim tesisi var. Ham madde var mı diye kimse bakmıyor. yöremizde 10 yıl önce 5 adet süt fabrikası vardı şimdi 10 adet oldu. bu durumda bizi ilerde ciddi sıkıntılar bekliyor hem fabrikaları hem de bayileri eğer planlı hareket etmezlerse rekabet devam ederse hiç kimse için iyi olmaz. 28 29 İNŞAATÇILAR KENDİ ARALARINDA TİCARET KÖPRÜSÜ KURDU Karadeniz İşadamları Derneği’nin (KARGİD) düzenlediği, Karadeniz Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu’nun (KASİF) organize ettiği ve KOSGEB’in desteklediği ‘İnşaat ve Yapı Malzemeleri Zirvesi’yle inşaatçılar kendi aralarında ticaret köprüsü kurdu. Trabzon Yıldız Sofrası’nda yapılan ve Amasya’dan Samsun’a, Sinop’tan Rize’ye Karadeniz Bölgesinde bulunan Müteahhitlik Hizmetleri, Kapı, Pencere ve Aksesuarları, Seramik Vitrifiye, Banyo ve Mutfak Donanımı, Bahçe ve Peyzaj, Mermer, Granit Doğal Taş ve benzeri sektörler ve bu işletmelere mal ve hizmet üreten TUSKON üyesi 180 firma temsilcisi ikili iş görüşmelerinde bulundu. KARGİD’in yürüttüğü ve KOSGEB tarafından desteklenen ‘KARGİD Üyesi KOBİ’lerin Rekabet Gücünün Arttırılması Projesi’ kapsamında gerçekleştirilen zirveyle firmalar yeni pazarlar ve müşteriler, yeni dağıtım kanalları ve mümessiller, ortaklık, yatırım ve bayilik verme şansı buldu. KASİF Başkanı Osman Reis zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, federasyon olarak amaçlarının, konfederasyonları TUSKON’un önderliğinde gerçekleştirdikleri et- kinliklerle, esnafın tüccar, sanayicilerin ise uluslar arası piyasalarda top koşturan birer oyunca haline gelmesine katkı sağlamaktır olduğu söyleyerek, “KASİF ve TUSKON olarak geniş bir aileyiz. TUSKON yurt dışı programları yaparken diğer taraftan da federasyonlar aracılığıyla yurt içine yönelik etkinlikler düzenliyor ve üyelerimizin birbiriyle ticaret yapmalarını teşvik ediyor. Bugün de bu amaç doğrultusunda bir araya geldik. Yapılan zirve ile bölge illerinde bulunan inşaat ve yapı malzemeleri sektörlerinde faaliyet gösteren işadamlarının yeni pazarlar ve müşteriler bulmasına, yeni dağıtım kanalları ve mümessillere ulaşmalarına, ortaklık, yatırım ve bayilik için uygun kişilerle görüşmelerine, komşu illerle olan ticaret hacimlerinin ve birbirleriyle olan ticaretlerinin artmasına katkı sağlanacak” şeklinde konuştu ‘İnşaat ve Yapı Malzemeleri Zirvesi’nin açış konuşmasını ya- www.orisad.org.tr pan KARGİD Başkanı Ahmet Yaşar Altıntaş’da KARGİD olarak Karadeniz’de daha önce yapılmayan bir organizasyonu gerçekleştirdiklerini söyleyerek, “Karadeniz’in farklı illerinde inşaat ve yapı malzemeleri alanlarında marka olmuş firmaları bir araya getirerek bölgesel işbirliklerini ve ortaklıklarını arttıracağız. Bölgemizde bulunan firmalar uluslar arası arenada işler yaparken komşu ilimizde bulunan firmalarla maalesef istenilen düzeyde işbirlikleri kuramıyorlar. Bu organizasyonla Karadenizli inşaat firmalarını bir araya getirerek kendi aralarında köprü kurmasını sağladık” dedi. CEMAL ENGİNYURT ORİŞAD’I ZİYARET ETTİ Ordu İş Adamları Derneği (ORİŞAD) tarafından geleneksel hale getirilen Cumartesi kahvaltılarını Konuğu Ordu Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanı Cemal ENGİNYURT oldu. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Ordu İl Başkanı Cemal Enginyurt ve Merkez İlçe Başkanı Halil Kalpaklıoğlu, Ordu İş Adamları Derneği’nin (ORİŞAD) kahvaltısına katıldı. Avni Yılmaz başkanlığında gerçekleştirilen kahvaltılı toplantıya ORİŞAD’a bağlı çok sayıda yönetim kurulu üyeleri ve işadamları katıldı. Başkan Avni Yılmaz’ın açılış konuşmasından sonra söz alan MHP Ordu İl Başkanı Cemal Enginyurt, burada teşvikin ortadan kaldırılmasına dikkat çekerek hükümete sert eleştirilerde bulundu. “İşten çıkarmalar başladı” MHP Ordu İl Başkanı Cemal Enginyurt, Ordu’daki birçok işyeri sahibinin teşvik olmadığı için işçileri işten çıkarmak zorunda kaldığını söyledi. Enginyurt, “Ordu teşvik kapsamında altıncı bölgeydi. Bu teşvikin ortadan kalkmasıyla birlikte Ordu’da ciddi anlamda sıkıntılar doğmaya başladı. Özellikle sigorta primlerinin iki katına çıkmasıyla birlikte Ordu’ya gelen yatırımcılar çok ciddi bir maliyetle karşı karşıya kaldı. Şu anda birçok işyeri işten çıkarmalara başladı. Birçok insanda Ordu’ya gelmemizin ne anlamı kaldı, biz burada maliyetler düşük diye gelmiştik ama görüyoruz ki maliyetler İstanbul’la aynı düzeye çıktı diyerek yatırım yapmaktan dolayı pişmanlığını ifade etmeye başladı” dedi. Acil çözüm bulunsun Acilen bu meseleye bir çözüm üretilmeli diyen Enginyurt, konuşmasına şöyle devam etti, “ORİŞAD’tan tüm Türkiye’ye seslenmek istiyorum; acilen bu meseleye bir çözüm üretilsin. Ordu yeniden teşvik kapsamına mı alınacak, Ordu’da sigorta prim desteği mi sağlanacak, emeklilik vergi muafiyetinde faydalanacak, yeni metotlar mı geliştirilecek ne yapılacaksa bir an önce yapılsın. 51 bin esnafımız icra kapılarında sürünmekte. Başta ORİŞAD olmak üzere ekonomik anlamda Ordu’nun güçlenmesine destek ve yön veren kurumların el birliği yaparak bu konuya çözüm üretmesini, Ordulu işadamları, Ordu esnafı, Ordu sanayicisi açısından faydalı olacağı kanaatindeyiz.” İşletmelere büyük yük düşüyor Büyük işletmelere büyük yükler bindiğine dikkat çeken Enginyurt;“ Görüyoruz ki Ordu büyük şehir www.orisad.org.tr yapılmakla size bu mutluluk yeter denilerek başka hiçbir işimizle ilgilenilmez hale geldi. Ordu, büyükşehir olduktan sonra götürü usulle işyeri çalıştıranların artık bu imkânı kalmadı. Herkes gelir vergisine tabi olacak, defter tutmak zorunda kalacak. Bu da Ordu’nun köylerinde beldelerindeki küçük esnafımızın işyerlerini kapatması, ekmek kapılarını kapatması anlamına gelecek. Zaten bu insanları devlete yılda sekiz dokuz milyon lira vergi ödetmek zorunda bırakırsanız bu insanlarda işyerlerini kapatmak durumunda kalırlar. Özellikle büyük işletmelere de büyük yükler bindi. Yüz kişi çalıştıran bir firma iki yüz milyar sigorta primi öderken bugün itibariyle yaklaşık dört yüz milyar sigorta primi öder hale geldi. Maliyet yüzde yüz arttı. Bunun derhal önüne geçilmesi gerekiyor.” 30 31 ORİŞAD’DAN KARİYER GÜNLERİ İş kur ve Ordu Üniversitesi ortaklığında düzenlenen kariyer günleri programına katılan ORİŞAD başkanı Avni YILMAZ Ordu ilinde istihdam olanaklarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Ordumuzun da içinde bulunduğu TR90 bölgesi (Ordu-Giresun-Trabzon-RizeArtvin-Gümüşhane) toplam nüfusun %2,3 çalıştırmaktadır. İşsizlik oranı bölgemiz için %6.1 dır.Bu oran Ordu ilimiz için %5.99 dır. Bölgemiz ve ilimiz işsizlik oranın Türkiye oranın çok altında gözükmektedir. Yapmış olduğumuz araştırmalar ve TÜİK verileri ele alındığında bölgemizin göç oranı %-4.15 olurken ilimiz de %-5.99 dur. Bu veriler bizi iller arasında nüfus artışı olarak 64. Sırada bulunmaktadır. Yine TÜİK verilerine göre Ordu’nun net göç hızı %-11,5 dır. Göçten dolayı kayıp ettiğimizin nüfus, ilimizde kaldığı düşünülürse, Ordumuz işsizlikte son sıralar da yer alır. Dikkat edilirse bölgemiz içerisinde de en fazla göçü Ordu ilimiz vermeklerdir. Türkiye de fertlerin elde ettiği toplam gelir 162 milyardır. Bunun sadece 6,5 milyarı bölgemizdedir. Devletten maaş gelirse yine bölgemiz için 1.15 milyar lira dır. Bu oranlar olması gereken in yarısı kadar bile değildir. Burada göçün nedenleri araştırıldığında öncelikle ilimize giren ekonomik verilerin azalması buna bağlı olarak iş bulma imkânların azlığı ve sosyal yaşamın kişilere yetersiz geldiği ortaya çıkmıştır. Saatlik kazanç endeksi irdelendiğinde TÜİK verilerine göre 2012 yılın da çalışanların saatlik kazancı %8,3 artmıştır. Burada dikkatini çekeceğimiz husus 2012 yılı 4.çeyreğinde bir önce ki yılın aynı çeyreğine göre en yüksek artış %23,8 ile (mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetlerinde) gerçekleşmiştir. Kazanç yapısı araştırması sonuçların da, en yüksek kazancı yüksek eğitimli kesim elde ettiği göstermektedir. Analizler, çalışanların kazançlarının, genellikle eğitim durumu ile doğru orantı ile yükseldiğini göstermektedir. Ücretli çalışan nüfusun da irdelendiğinde kadınların en yoğun bulundukları eğitim durumu %35,3 ile yüksek okul ve üstü iken erkekler içinse bu grup %27,4 ile ilkokul ve altıdır. Nitelik gerektirmeyen işte çalışanlar en düşük kazancı elde etmektedirler. Anket sonuçları meslek grubu ayrımında incelendiğinde en yükwww.orisad.org.tr sek yıllık ortalama brüt kazancı 1)49.170TL ile yöneticiler 2) 33.974TL ile profesyonel meslek mensupları çalışanların elde ettiği görünmektedir. En düşük ortalama yıllık brüt kazanç ise 13.032 TL nitelikli gerektirmeyen meslekler elde etmektedir. Bu meslek grubunu ise 13.787 TL ile hizmet ve satış elemanları izlemektedir. Bu doğrultu da Ordu ilinin istihdam imkânlarının arttırılmasına yönelik neler olmalıyı 7-8 madde ile özetleyelim. devlet kurum ve kuruluşları ilimizde artırılmalı ilimize giren maaş gelir oranında nispetten dengelenmeli (üniversite birimleri artırılmalı, sosyal tesisler çoğaltılmalı vb) 6-İş gücünün Nitelikli elemana kavuşması için meslek kuran ve kuruluşlarıyla entegreli çalışmalı 7-Gençlerimiz her daim eğitim seviyelerini artırılmalı girişken ve aranılan vasıflara hazır hale kendilerini getirmek. Her şeyi devletten bekleyen millet olmamalıyız. 8-Bütün bu maddelerinin rantebıl yerleşmesi için ilimizin ulaşım koşulları rehabilite edilmeli ve yeni ulaşım kanallarını temini sağlanmalı. İŞTE KARİYER GÜNLERİ Ordu-Giresun-Trabzon-Rize-ArtvinGümüşhane bölgesi olarak Türkiye’nin toplam nüfusun %2,3 ü bölgemizde çalışmakta olup, işsizlik oranı ise bölgemiz için %6,1 olurken Ordu ili için %5,99 gözükmektedir. Bu oranın ülke genelince düşük gözükmesinin ana nedeni ise; bölge olarak %-4,15 oranı ile en fazla göç veren bölgeler arasında 2. Sırada bulunmamızdır. Bu oran ilimiz Ordu’da %-5,99 dur. Nüfus artışı olarak iller arasında 64. Sıra bulunmaktadır.(TÜİK 2010). 1-İş imkânlarının artırılması için öncelikle dış yatırımcının ilimize gelmesi sağlanmalı 2-İmalat sanayinin ilimiz canlandırılmasını sağlamak Göçün nedenleri araştırıldığında öncelikle iş bulma imkânlarının bölgemiz açısından az olduğu ve sosyal yaşamın kişilere yetersiz geldiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Ordu ili olarak 15-25 yaş Aralığında 55.227 si bayan ve 55.783 ü bay olma üzere toplam 111.010 (TÜİK 2010) gencimizin olması ve işsizlik oranları da dikkate alınırsa bunların 6650 si şuan işsiz. Ordu il merkezinde İŞKUR ile meslek kursları düzenlemede ORİŞAD olarak sivil toplum kuruluşlarınca kurs düzenleme ve işe yerleştirme oranlarınca 1. Sırada yer almaktayız. İşe yerleştiremediğimiz kursiyerlerle yapılan görüşmelerde; kursiyerlerin kendilerini iyi ifade edemediği, sosyal ortamlara uyum sağlayamadığı ve öz güven noksanlığı gibi kişisel gelişim problemleri gözlemlenmiştir. Bu doğrultuda kurulacak olan Spor salonu, Masa tenisi ve bilardo salonu, Kütüphane, Bilgisayar sınıfı ve Tv odası hizmetlerinden yararlanarak kendileri ifade edebilmeleri sağlanmış olacağı gibi diğer taraftan rehberlik hizmetleri birimi(kariyer danışmanlığı ofisi) sayesinde bireylere uzman personel (Üniversitelerin Psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümü mezunu) aracılığı ile bireysel danışmanlık ve kariyer danışmanlığı hizmetlerine ihtiyaç vardır. adına 3- İş gücünün dış yatırımcı ve içteki imalat sanayi firmalarına hizmet verile bilmesi için genç istihdam elde tutulmalı( yani göç önlenmeli) 4-Nüfusun il de tutula bilmesi için sosyal ve kültürel tesisler artırılmalı, yani ilimiz bir cazibe merkezi haline getirilip iç ve dış turizm canlandırılmalı 5-Analizlerden de anlaşıldığı üzere www.orisad.org.tr 32 33 FİLİPİNLER CUMHURİYETİ HEYETİ ORDU’DA GÜRSOY: FİYAT VE REKOLTE İÇİN DAHA ERKEN Karadeniz İşadamları Derneği (KASİAD)’nin daveti üzerine Ordu’ya gelen Filipinler Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Marilyn Alarilla ve Filipinler Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Ernesto Chua Karadeniz İşadamları Derneğini ziyaret ettikten sonra Ordu’ya geldiler. Ordu İşadamları Derneğinin geleneksel hale getirdiği hafta sonu kahvaltısının bu hafta ki konuğu Ordu Ticaret Borsası Başkanı Necdet GÜRSOY oldu. Kahvaltı bitiminde ORİŞAD Başkanı Avni YILMAZ’ın dernek olarak çalışmalarını anlatmasının ardından GÜRSOY, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Karadeniz İşadamları Derneği (KASİAD)’nin daveti üzerine Ordu’ya gelen Filipinler Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Marilyn Alarilla ve Filipinler Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Ernesto Chua ve heyeti Ordu’daki firmalarla görüşerek Poyraz fındık fabrikasını gezdi. ORİŞAD Yönetim Kurulu Başkanı Avni YILMAZ ziyarette, Filipinler Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Ernesto Chua, ziyaretin amacının iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek olduğunu söyledi. Chua, “Ordu’da sadece ticari bir çalışma yürütmek ve işadamlarınızı ülkemize davet etmek için değil, aynı zamanda da ülkelerimiz arasında nasıl ilişkilerimizi geliştirebiliriz arayışı için bulunuyoruz. Bizler ticari işbirlikleri değil dostluklar da kuruyoruz. Bu zi- yaretlerimiz elbette ki ilişkilerimizi daha da geliştirecektir” dedi. Chua; “Türkiye’nin kaydettiği gelişme ve ilerlemeyi örnek alıyoruz” Filipinler’in son yıllarda iltimas ve rüşveti bitirdiğini ve özelleştirmeler yaparak önemli bir gelişme içine girdiğini dile getiren Chua, bu alanda Türkiye’nin kaydettiği ilerleme ve gelişmeyi örnek aldıklarını ifade etti. Büyükelçi Marilyn Alarilla ise Filipinler hakkında bilgi verdi. Filipinler’in 100 milyonu aşkın nüfusuyla Asya’nın önemli bir ticaret merkezi olduğunu kaydeden Büyükelçi Alarilla, güçlü bir diasporaları olduğuna dikkat çekti. Büyükelçi Alarilla; “Şimdi Filipinler’de yatırım yapmanın tam zamanı” Filipinler’deki yatırım ve iş kolaylıklarıyla ilgili konuşan Büyükelçi Alarilla, “Türk işadamlarını ülkemize davet ediyoruz. Şimdi Filipinler’de yatırım yapmanın tam zamanı” diye konuştu. Konuşmaların ardından Boztepe’ye çıkan heyet yemek yedikten sonra Ordu’dan ayrıldı. www.orisad.org.tr Fiyat ve rekolte için daha erken Ordu Ticaret Borsası Başkanı Necdet Gürsoy, şu an için fındık fiyatları ve rekolte konusunda konuşmanın erken olacağını söyledi. Gürsoy, “Çotanak sayımı bitmeden rekoltenin az veya çok olduğunu söylemek benim için erken. Şu an için fındıkta fiyat telaffuz etmekte erken. Çünkü fındığın bugün benim için önemli olan tek bir noktası var; fındığın artık mutlaka bir yeşil bant bir de kırmızı bant çizgisi olması lazım. Hem üreticiyi memnun edebilecek hem fındık alıcısını ürkütmeyecek son üç yıl içerisinde istikrarlı bir fiyat olması gerekiyor. Rekolte ortaya çıkmaya başladıktan sonra fındık fiyatları konuşulabilir. Fındık önceden Mart, Nisan aylarında bitiyordu. Fakat şimdi Temmuz ayına kadar fındık sezonu sürebiliyor. Dolaysıyla fındıkla ilgili benim söyleyebileceğim tek şey, üreticinin rahat edebilmesi için kesinlikle bir sistemin oluşması gerekiyor. İlk etapta yapılacak şeyse fındık fiyatı istikrarını sağlamaktır” dedi. Fiskobirliğin, güven verecek gücü olmalı Fiskobirliğin yeniden üreticiden fındık alabilmesi için güven sağlayacak bir güce sahip olması gerektiğinin altını çizen Gürsoy, “Fiskobirlik fındıkta bir markadır. Ama şu durumuyla fındığa, üyesine, ortağına ne kadar faydalı olacak onu tartışmak gerekir. Fiskobirlik kendini yeniden yapılandırmadığı sürece bunları yapması da zor gözüküyor. Bugün fındık fiyatları noktasında fiskobirlik mutlaka olmalı. Ancak bu konumda ki Fiskobirlik değil. Daha güçlü, ortağına güven verebilecek güce sahip bir Fiskobirlik lazım” diye konuştu. Teraslama faydalı olur Teraslamanın fındığa çok fayda sağlayacağını kaydeden Gürsoy, konuşmasını şöyle sürdürdü, “Teraslamanın fındığa fevkalade faydası olur. Fındıkta üretimi artırabilmek için artık bazı şeylerin yapılması şart. Bölgemiz meyilli bir bölge. Dolaysıyla mutlaka bu bölge için kesinlikle bazı teşviklerin çıkartılarak bahçeleri tekrardan genç dallara bindirmekte büyük fayda var. Tabi bu da ileride fındık fiyatlarında önemli rol oynar. Örneğin bugün Düzce’de ki bir üretici bir dönümden on lira alıyor Ordu’da ki üreticide bir dönümden yarısını alıyorsa elbette rekabet etme şansı olmaz. Batıda ki üreticinin fındığını elden çıkardığını ancak bölgemizde ki üretici kendini kurtaramadığından fındığını beklettiğini görüyoruz. Tabi bunları da göz ardı etmemek gerekiyor.” Fiyat düşünce sanayiciden biliniyor Fındık fiyatlarının düşük olmasının sanayicilerden bilindiğini belirten Gürsoy, bu düşüncenin doğru olmadığını dile getirerek konuşmasını şu ifadelwww.orisad.org.tr erle tamamladı, “İşletmelerin bir birini baskı altında tutması gibi bir şey yok. Bunlar tamamen spekülasyondur. Bir sistem olmadığı için bir suçlu arandığında adres direk olarak sanayici oluyor. Fındık fiyatı düştüğü zaman sanayiciden biliniyor. Ama fındık fiyatları çıktığı zaman hiç de sanayici çıkarttı diye de konuşulmuyor. Geçmişe baktığımız zaman fındık fiyatları dört liradan yedi liraya çıktı peki o zaman bu sanayicinin o kadar gücü vardı da neden sanayici fındık fiyatının çıkmasını engelleyemedi. Bunların hepsi bana göre yanlış şeylerdir. Bu sistem Ordu’ya da zarar veriyor. Bu bölgede üç beş tane sanayici kaldı. Bu sanayicilerimizin fındık ihracatına bakıp diğerleriyle karşılaştırırsanız devede kulak kalır. Bir batıda ki fındık ihracatçısının yaptığı fındık ihracatı burada ki ihracatçılarımızın çok daha üzerinde ihracatlardır. Sanayicimiz bu söylemlerden rahatsız. Çünkü kimse fındık fiyatının düşmesini istemez. Ben de fındığın içerisinde olan bir kişiyim. Fındığın fiyatının yükselmesi için ne yapılması gerekiyorsa bize bunu göstersinler biz de o arkadaşlara yardımcı olalım. Bir şey yapılacaksa beraber yapalım. Kimse fındık fiyatının düşmesinden yana değil. Burada üretici güçlü olmadığı zaman hiç kimse güçlü değildir. Üreticinin kuvvetli olması fındık ihracatı yapan için her zaman iyidir.” 34 35 OTSO BAŞKAN ADAYLARI ORİŞAD’I ZİYARET ETTİ Yaklaşan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı Seçim öncesi TURAN SERAMİK Yönetim Kurulu Üyesi Olgun ÇAKMAK ve Ticaret Sanayi Odası Başkanı Servet ŞAHİN ORİŞAD’ı ziyaret etti. Orişad yönetim kurulunun hazır bulunduğu kahvaltıda konuşan Başkan YILMAZ gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Ordunun gündeminde bu dönemlerde bilindiği üzere Ticaret ve Sanayi Odası seçimleri bulunmakta buna ilişkin geçen hafta Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığına aday olan Olgun ÇAMAK’ı ağırlamıştık. Bu hafta ki konuğumuz ise şu anki Başkan ve yeni dönem başkan adayı Servet ŞAHİN oldu. Gecen hafta Sayın Burhan bey’in projelerini, yönetim kurulumuzca dinledik. Bu hafta ise sayın başkanımızı dinliyoruz dedi. Konuşmalarına başlayan Başkan Şahin odanın durumu ile ilgili bilgiler verdi. Bildiğiniz üzere bundan yaklaşık 4 yıl önce Ticaret ve Sanayi Odası yönetimini arkadaşlarımızla birlikte devralmıştık. Elimizden geldiğince odamızı ekonomik verilerle idare etmeye çalıştık.4 yıl önce oda bütçemiz ile şu anki bütçemiz denk. Ekstra olarak bilindiği üzere odamıza Bahçeli evler mahallesinde 3 dönümlük bir arazi kazandırdık. Önümüzde ki dönem ise odamızı buraya taşımayı planladık. Bu doğrultu da çalışmalarımız devam etmektedir. Öte yandan Türkiye Odalar ve Bor- salar Birliği (TOBB ) ile ilişkilerimizi en üst seviyede tuttuk ki bunun da meyvelerini aldık. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği şimdiye kadar Türkiye’ de 25 adet okul yaptırdı. Bunun 26.sının sözünü ordu için almış bulunuyoruz. Bu doğrultu da Ordu Valiliğimiz ile yapmış olduğumuz görüşmeler çerçevesinde organize sanayi bölgesinde 12 dönümlük arazimiz de hazır bulunmaktadır. İnşallah 48 derslikli bir okulumuzu da sanayi bölgemize kazandırmış olcağız dedi. Konuya ilişkin söz alan Başkan YILMAZ bildiğiniz üzere bir önce seçimde ORİŞAD olarak aktif bir www.orisad.org.tr rol almıştık. Bu yıl ise yönetim kurulumuzun almış olduğumuz kararı ile seçimlere müdahil olmayacağımızı, muhakkak ki bize üye arkadaşlar oda seçimlerine iştirak edecek ve çalışmalarda bulunmak isteyeceklerdir. Bunlar tamamen o üyelerimizin tercihidir. Saygı duyarız dedi. ODÜ REKTÖRÜ PROF. DR. TARIK YARILGAÇ ORİŞAD’I ZİYARET ETTİ YARILGAÇ ve beraberindeki öğretim üyeleri, Ordu İş Adamları Derneği (ORİŞAD) Yönetim Kurulu Başkanı Avni YILMAZ’ı ziyaret etti. Ordu Üniversitesi (ODÜ) Rektörü Prof. Dr. Tarık Yarılgaç, “Üniversite, şehrin önünde lokomotifi olarak ve ona önderlik edecek fikirleri, estetiği, akademik camiasıyla bilimselliği yaşatacak bir kurumdur” dedi. ODÜ’nün gelişen, genç, dinamik ve gün geçtikçe de büyüyen bir üniversite olduğunu belirten Yarlıgaç, üniversitenin şehirle birlikte bir yerlere taşınmasının önemli olduğunu söyledi. Üniversite ve şehir bütünleşmesinin sağlanmasının önemli olduğunu belirten Yarılgaç, “Üniversite, şehrin önünde lokomotifi olarak ve ona önderlik edecek fikirleri, estetiği, akademik camiasıyla bilimselliği yaşatacak bir kurumdur. Bu noktada arkadaşlarımızla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sanayicilerimiz, iş adamlarımız, esnafımız ve çalışanlarımız var. Halkla olan diyaloglarımızı sizin vesilenizle sürdürmüş oluyoruz” dedi. Gelecek yıl eğitim ve öğretim döneminde yeni bölümlerin öğrenci alımını gerçekleştireceğini anlatan Yarılgaç, şunları kaydetti: “Eğitim Fakültemiz üç bölümüyle öğrencisini alacak. Bu konuda gerekli izinleri aldık. Bunlar matematik öğretmenliği, ilkokul öğretmenliği ile okul öncesi öğretmenliği. Bu bizim için fevkalade önemli bir gelişme. Çünkü Eğitim Fakülteleri, üniversitelerin lokomotif fakültelerindendir. Bu anlamda çok iyi bir başlangıç yaptık. Aynı zamanda İngiliz dili ve edebiyatı bölümüne öğrenci alıyoruz. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, teknik ve sosyal programlar, İkizce ile Akkuş Meslek Yüksekokulları’na da önümüzdeki yıl öğrenci alınacak. Ayrıca sanat tarihi www.orisad.org.tr bölümüne de alacağız.” ORİŞAD Başkanı Yılmaz ise, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 36 37 İHSAN ŞENER ORİŞAD’DA Ordu Milletvekili İhsan ŞENER Orişad’ı ziyaret etti Milletvekilimiz İhsan ŞENER ve iL Başkanımız Hüseyin AKYOL, ORİŞAD’ı ziyaret etti. iş adamlarına artık Ordu Büyükşehir oldu sayılır sadece resmi prosedürler var, Ordu’nun büyüklüğüne yakışır yatırım yapmaları konusunda daha özverili ve daha çok çalışma AK Parti’nin Türkiye’de ve Ordu’da 11 yıllık iktidarları boyunca ulaşımdan sağlığa, ekonomiden eğitime kadar her alanda çok önemli atılımlar yaptığının altını çizerek, “AK Parti bu ülkede hep ilkleri gerçekleştirdi. Bugün Türkiye, dünyadaki 16 büyük ekonomiden biri haline geldi. AK Parti’nin Türkiye’de ve Ordu’da 11 yıllık iktidarları boyunca ulaşımdan sağlığa, ekonomiden eğitime kadar her alanda çok önemli atılımlar yaptığının altını çizerek, “AK Parti bu ülkede hep ilkleri gerçekleştirdi. Bugün Türkiye, dünyadaki 16 büyük ekonomiden biri haline geldi. ORDU’LU iş adamlarına artık Ordu Büyükşehir oldu sayılır sadece resmi prosedürler var, Ordu’nun büyüklüğüne yakışır yatırım yapmaları konusunda daha özverili ve daha çok çalışmalarını www.orisad.org.tr isteyen Milletvekilimiz İhsan ŞENER, siz planlayın , üretin, pazarlayın, biz yardımcı olalım hep birlikte Ordu’nun önünü açalım diyerek ,AK Parti ayaküstü projelerin, günlük hedeflerin partisi olmamıştır dedi. AK PARTİ ‘nin hedefi büyük, Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılına dair hayallerinin olduğunu belirten İl Başkanımız, “Biz, 2023’te dünyanın en büyük ilk 10 ekonomi arasına girmektir. Bu hedefe ulaşmak için elimizden geleni yapıyoruz. Biz söylediklerimizi yapıyoruz, yapamayacağımızı vaat etmiyoruz.”diye konuştu. www.orisad.org.tr 38 39 Oksijen Konutlarından“ALAN KAZANIR” Kısaca Alanlar İnşaat’tan bahsedebilir misniz ? -Alanlar İnşaat; profesyonel yönetim kadrosuyla, mütebessim çehresinden ve kalitesinden ödün vermeksizin taahhütlerini eksiksiz ve zamanında yerine getiren, müşterilerine yenilikçi ve modern yaşamlar sunan bir firmadır, bu amaçla; Alanlar İnşaat, 2004 yılından beri faaliyet göstermektedir. -Alanlar İnşaat; özellikle Ordu’da eksikliğini hissettiren; sağlam ve modern konut açığını hedef alan projeler üretirken çevreye olan duyarlılığından ve saygısından da hiçbir şey kaybetmemektedir.Ayrrıca firmamız müşterilerini iş ve çözüm ortakları olarak gördüğünden müşterilerinin ihtiyaç ve fikirlerini önemseyerek, bu ihtiyaç ve fikirlerin Alanlar İnşaat’ın büyümesine artı değerler katacağına inanmaktadır. İçinde bulunduğunuz sektörün zorlukları nelerdir ? bunları nasıl aşıyorsunuz ? -İnşaat sektörü; içinde 100’e yakın sektörü bulunduran ve ülke ekonomisi için lokomotif diyebileceğimiz konumu teşkil eden en önemli sektörlerden biridir. İnşaat sektörü, insan gücünün ön planda olduğu www.orisad.org.tr bir sektör olması nedeniyle; ülkemiz ekonomisi için önemli sorunlardan biri olan işsizlik açısından da çok önemli bir istihdam olanağı sağlamaktadır. Konumu itibariyle bu kadar önemli bir yere sahip olan inşaat sektöründe; alanında yeterince deneyimli sektör temsilcileri olarak “inşaat sektörü denen oluşum ve organizasyonda bazı firmaların bu oluşumun içinde olmasına karşın bu oluşumun getirdiği şartlardan ve kurallardan dahi habersiz olması ve hiçbir deneyimi olmayan çok sayıda kişi veya firmanın sektörde yer almasından dolayı standart bir kalite ölçüsü tespit edilemediği için “yüksek kalite” ve “düşük kalite” gibi kavramlar ortaya çıkıyor ve bu kavramlar karşılaştırıldığında ciddi orandaki maliyet farklılıkları da gözden kaçmıyor. Bu mali farklılıksa rekabet şartlarını olumsuz yönde etkiliyor” Tüm bu olumsuzluklara rağmen firmamız kaliteden ödün vermeksizin çalışmalarına devam etmektedir. Sonuç olarak, yapılan işin kalitesinin bilinçli kesimler tarafından fark edilip tercih edilmesi suretiyle bu sorunları aşmaktayız. Yani bu şartlarda dahi sorunları ve olumsuzlukları yenmenin tek yolu kaliteden ödün vermemek. Yeni konut projeleriniz var mı ? -Şahincili Mahallesinde 5200 m2 alana 3 blok olarak inşa edilecek OKSİJEN KONUTLARI projemize tarafımızdan başlanmıştır. Oksijen Konutları projesini anlatır mısınız ? -Ordu Şahincili Mahallesinde 5200 m2 alana inşa edilecek olan Oksijen Konutları projemiz, m2 yönünden 3 farklı daire tipi halinde tasarlanmıştır. Projemiz 11 kata sahip; 3 bloktan oluşmaktadır. 3+1 daire sisteminde, lüks sınıf özelliklerine sahip, beklentileri karşılayabilecek şekilde tasarlanan Oksijen Konutları; mimari özelliklerinin yanı sıra işlevsel konumu ve ulaşım yollarına yakınlığı açısından da ön plana çıkarak deniz ve doğa manzarası ile sakinlerine görsel bir şölen yaşama keyfini sunacak vebölgenin ayrıcalıklı bir projesi olacaktır. Sosyal ve ortak alanlarda neler var ? -Oksijen Konutlarında; site içi 24 saat kamera izleme sistemi, site içi ortak alanları izleme, açık basketbol sahası, futbol alanı, açık otoparklar, sığınak, yürüme parkurları, koşu yolları, bisiklet park alanları, kamelyalar, çocuk oyun alanları, yangın dedektörü, görüntülü diyafon sistemi, her daire için çift hat uydu sistemi bulunmaktadır Gayrimenkul yatırımcılarına önermek istediğiniz neler var ? Konut almak isteyenler önce neye dikkat etsinler ? -Gayrimenkul yatırımcıları inşaatların plan aşamasındakarlı yatırımlarda bulunurlarsa muhakkak daha fazla kazanırlar. Gelişmekte olan veya gelişeceği düşünülen bölgeler her zaman çok daha akıllıca yatırımlardır. Piyasayı iyi takip edip doğru yatırım yapmak lazım. Alanlar İnşaat olarak projelerimi- www.orisad.org.tr zin lokasyonunu belirlerken hem günümüzü hem ilerisini düşünerek hareket ediyoruz ve müşterilerimizi gerek yatırım, gerekse oturum amaçlı en uygun ve en karlı olana yönlendirme çabasındayız Alanlar İnşaatı diğer firmalardan ayıran en önemli özelliği nedir ? -Alanlar İnşaatın en önemli özelliği; insanların güvenle yaşayabileceği yapılar inşa etmek ve bu yapıları sözleşme tarihinden önceki bir tarihte teslimde bulunmaktır. Bizim bugüne kadar yapı olarak büyümemizin ve gelişmememizin de en önemli sebebi budur. Yani sebep; bize güvenen müşterilerimizi asla yarı yolda bırakmamaktır. 40 41 BÜYÜKŞEHİR OLDUK. İNŞALLAH BÜYÜK ŞEHİRDE OLURUZ. Bedrettin ŞİMŞEK Ordu Albarakatürk Müdür Yardımcısı / Yazar Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yerel çerçevede hizmet götüren en önemli kuruluş belediyedir. Belediyeler önceleri su, temizlik, toplu taşıma, imar ve bazı denetim faaliyetleri gibi konularla ilgilenirken dünyada ki ve ülkemizde ki gelişmeler koşut olarak başka alanlarda girmiştir. Bunlar kültürel, sportif sağlık ve eğitim alanları gibi. Bu konuda en iyi örnekler arasında İBB’sinin İSMEK kursları ve sosyal tesisleri hizmeti sayılabilir. Tüm bu gelişmeler neticesinde belediyecilikte 2 kavram öne çıkmıştır. 1- Daha büyük bütçe, 2- Daha iyi bir yönetim için uygun idari yapı İşte bu yeni idari yapı büyükşehirler olarak karşımıza çıkmış ve birçok şehirde büyükşehir olma gayreti içerisine girmiştir. Peki büyükşehir nasıl olunmaktadır? 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunun 4. maddesine göre “.. belediye sınırları içindeki ve bu sınırlara en fazla 10 bin metre uzaklıktaki yerleşim birimlerinin son nüfus sayımına göre toplam nüfusu 750 binden fazla olan il..” büyükşehir olmuştur. Buşartı sağlayan ilimiz 6360 sayılı kanun çerçevesinde 81 il arasında 30 büyükşehir olmuştur. Büyükşehir olması ise Ordumuza şu katkıları sağlayacaktır. - Genel bütçeden daha fazla pay alacak ve bu da yatırımların daha da artmasına sebep olacaktır. - Daha önceleri her ilçe belediyeleri üst ölçekli planları Ankara’ya götürürken şimdi büyükşehir ölçekli planları geçirebilecektir. - Böylece imar işleri daha sistemli yerine getirileceği için daha modern ve yaşanabilir bir yapılaşma sağalacaktır. - Güçlü bir yerel yönetime kavuşulduğu için daha önceleri hizmet alamamış bölgeler bu durumdan kurtulacak ve hizmet almayan nokta kalmayacaktır. Projeler il ölçeğinde değerlendirileceği için aynı ya da benzer yatırımlar olmayacak, tamamlayıcı www.orisad.org.tr yatırımlar kolaylaşacak ve böylece kaynak israfı önlenecektir. - İlçemizin tanıtımına katkısı olacak ve özellikle turizm alanında faaliyet artışı olacaktır. - İlimizin yerel sorunları tek elden ve daha güçlü olarak takip edileceği için daha hızlı ve köklü çözümler bulunacaktır. - Şehre dışarıdan göç alacak ve her türlü ticari faaliyette canlanma meydana getirip yeni projeleri gündeme getirecektir. - Yeni yapılanma ile beraber tahsis edilen kadrolarla istihdamda artış meydana getirecek ve bu da şehir ekonomisine katkı yapacaktır. - Orta ve uzun vadede diğer büyükşehir örneklerinde olduğu gibi şehrin kişi başına düşen geliri 3-4 kat artacak ve bu da refah seviyesini yükseltecektir. -Bankacılık faaliyetleri artan ticari ortam sayesinde dikey ve yatay derinlik kazanacak ve böylece yeni ve mevcut ticari ve bireysel faaliyetlerin finansmanı kolaylaşacaktır. Tüm bu hususlar dikkate alındığın da büyükşehir olmanın getirecekleri açık ve net olarak görülmekte ve diğer bir çok vilayetin büyükşehir olmak için gösterdiği gayretle bu hususu perçinlemektedir. ORDU İL EMNİYET MÜDÜRÜ HAKAN KIRMACI ORİŞAD’DA Ordu İş Adamları Derneği’nin (ORİŞAD) geleneksel hale getirdiği hafta sonu kahvaltısının bu hafta ki konuğu Ordu İl Emniyet Müdürü Hakan KIRMACI oldu. Ordu İş Adamları Derneği (ORİŞAD)’ın geleneksel hale getirdiği hafta sonu kahvaltısının bu hafta ki konuğu Ordu İl Emniyet Müdürü Hakan Kırmacı oldu. ORİŞAD yönetim kurulunun hazır bulunduğu kahvaltıda konuşan Başkan Avni YILMAZ derneğin yapılanması hakkında bilgi verdi. Yılmaz “ Sayın İl Emniyet Müdürüm davetimim kabul edip geldiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Her hafta sonu geleneksel hale getirdiğimiz kahvaltımıza ordu’daki daire müdürlerimiz davet ediyoruz. Derneğimiz tanımanız adına derneğimiz 250 üyesi bulunan Samsun’da federasyonu bulunan KASİF İstanbul’da konfederasyonumuz olan TUSKON Türkiye genelinde 45 bin üyeye sahip en büyük Konfederasyonlardan bir tanesi sivil toplum kuruluşu olarak ilimizde yapılanları yapılmayanları Ordu’daki büyüklerimizle bir araya gelerek ilimizi bilgilendirme adına görev yaptığımıza inanıyorum.” dedi Ordu İl emniyet Müdürü Hakan kırmacı ise Konuşmasına espiri yaparak başlaması herkesi Kahkahaya boğdu. “Benim Ordu’da ki 2 yıllık sürem geçen ay itibari ile aştı. 2 yıldır kaçtığım bir davetti bu kaçmamım sebebi de anlatacağım bir şey olmadığını düşündüğüm bir toplantıydı, ama sonradan aklıma geldi ki gidip nasıl zengin nasıl olunur onu öğreneyim dedim ve geldim” ifadesini kullandı Kırmacı “Her geçen gün sosyal örgütlülük adedi ve yelpazesi arttıkça insanların örgütlü olarak sahaya çıkması arttıkça işin kalitesi de artıyor. Başarıda artıyor. Siz bu yöntemle doğru bir yöntem kullanıyorsunuz. Belli ideallerle belli ilkelerle bir araya gelmiş olan insanların başarı sahibi olmaması mümkün değil ben bu vesile ile hepinize kolay gelsin diyor ve teşekkür ediyorum.” dedi www.orisad.org.tr 42 43 Başarının sırrı “DÜRÜSTLÜK” İLKER KARAMAN KİMDİR? 1973 Ordu doğumluyum. İlkokul, Ortaokul ve Liseyi Ordu da okudum. Samsun Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümünü yaklaşık 8 yılda bitirdiğim bir üniversite hayatım oldu. Üniversitenin 5. yılında ticarete atıldım. Evliyim 3 çocuk babasıyım 2 oğlum 1 kızım var. Yaklaşık 12 yıldır İstanbul’da ikamet ediyorum. 2 erkek ve 1 bayan olmak üzere 3 kardeşiz. Ticarete ne zaman başladınız? 1973 yılında doğan ilk, Orta ve Lise hayatını Ordu’da tamamlayan İlker KARAMAN Samsun’da yaklaşık 8 yılda bitirdiği Üniversite hayatı sonrası Ticarete atılarak büyük bir başarı elde etmiştir. Karaman Fen edebiyat Fakültesi Biyoloji Mezunu olup Evli 3 çocuk babasıdır. 1997 yılı içerisinde Üniversite eğitimime devam ederken devam zorunluluğu bittiği için o süreçte ben de Ordu’ya geldim. Dayım Orhan KAHVECİ ile görüşmemiz üzere böyle bir hazır yemek işine başlayalım dedik. Bu gün ise Kardeşlerim olan Soner KARAMAN ve Hülya CAN ile şirket ortağımız ve Dayım olan Orhan KAHVECİ ile birlikte bu gemiyi yürütmekteyiz.Her birimizin çeşitli görevleri bulunmakta.. Aslında tam bir aile şirketiyiz. İş hayatına 1997 yılında atıldık. 16 senedir de hazır yemek sektöründe faaliyet göstermekteyiz. www.orisad.org.tr Türkiye’de bu işi iyi bilen 3-4 firmadan biriyiz. İlk olarak Ordu Devlet Hastane’sinin yemek işini alarak bu işlere başladık. Ondan sonra işimiz genişleyerek büyüdü ve Trabzon, Rize, Giresun derken Karadeniz’de devletin çeşitli kurumlarında yaptığımız pek çok işlerimiz oldu. Akabinde Türkiye geneline yayılmayı planladık. 2001 yılında Askeriyenin acemi birliklerinde yemekler özelleşmeye başladı. Bu bizim için harika bir yayılma politikası olacaktı ki oradan iki tane proje aldık. O gün bu gündür yaklaşık 12 seneden beri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin acemi birliklerine yemek hizmeti veriyoruz. Bu süreçte bizlerde kendimizi geliştirdik ve hamdolsun, çok uzman bir yapıya kavuştuk. Çok güzel bir sistemimiz var bu işi çok iyi bildiğimize inanıyoruz. Türkiye’de bu işi iyi bilen 3-4 firmadan biriyiz. Ekibimizde 1617 senedir yanımızda çalışan insanlar var. Artık herkes birbirini daha iyi tanıyor, sistemini daha iyi biliyor. Hizmet ettiğimiz noktalarda bir sıkıntımız da yok. Herkes de gayet memnun. Şu an yemek şirketimizde çalışan 1400 kişi bu- lunmakta. Hazır yemek sektöründen önce ne işlerle uğraşıyordunuz? Ben üniversitedeyken Orhan Bey’in sebze ve meyve manavı vardı. Orhan Bey’in beyaz eşya işi de dahil olmak üzere düğün salonları ve restoranları vardı. Ayrıca ORT televizyonunda yönetim kurulu üyeliğini de birlikte yaptık. Sonra Orhan Bey’le ortak aldığımız kararlarla televizyondaki hisselerimizi sattık, restoranları, düğün salonlarını, beyaz eşya ve manavı kapattık. Sadece ana işimiz bu olsun yoğunluğumuzu yemek sektörüne verelim istedik. Çünkü ayrı ayrı sektörlerle ayrı ayrı işlerle uğraşmak büyük bir handikap. Yani bir işinizin üstüne çok uzmanlaşırsanız çok mesai yaparsanız daha az yorulursunuz daha çok para kazanırsınız. Biz böyle öğrendik ticareti. Başarıya giden bu yolu 3 maddeyle özetleyebilir misiniz? Birincisi “EN BÜYÜK HİLE DÜRÜSTLÜKTÜR” der Abdulkadir KONUKOĞLU. Bizim İstanbul’da Kandilli Kulübümüz var. Her ay ünlü bir işadamı gelip konuşma yapar. Türkiye’deki ilk 20, ilk 50 diyebiliriz bunlara. Orada “Bizim bildiğimiz bir tane hile var, o da dürüstlüktür” dedi. Biz bunu şiar edindik. Bizim şirketimizin birinci konusu dürüstlüktür. Bizim bütün çalıştığımız tedarikçilerle, bütün çalıştığımız arkadaşlarla, ürün aldığımız insanlarla, hizmet verdiğimiz yerlerle, kurumlarla önce dürüstlük üzerine kurulu bir ilişkimiz olur. Biz bunu hem karşıdaki insana hissettiririz hem de kendimiz rahat ederiz. Bizim içimizde dürüst olmayan insanlar, zaman içinde ayıklanıp gitmişlerdir. Çark kendi kendine dışarı atmıştır onları, dürüst insanlarda hep kalmıştır. şu an yanımızda 15-17 senelik çalışanımız var. İnanın biz bir aile gibiyiz. Bizim ailemizin içinde de çok şükür öyle yanlış adam yok, kendi içimizde zaten yok. Biz bunun hep faydasını gördük ekonomik www.orisad.org.tr sıkıntı yaşadığımız zamanlar oldu. İnsanlar bizim lafımıza, sözümüze itibar ettiler. Bu dürüstlüğün bu şekilde çok faydalarını gördük ve bu bizde ölene kadar böyle devam edecek. Bizim çocuklarımız da böyle yetişiyor inşallah, onlar da böyle devam edecekler. Birinci konu bu dürüstlük. İkincisi de yapılan işe saygı duymak. Yaptığınız işe çok saygı duymak zorundasınız, biz yaptığımız işe çok saygı duyuyoruz. Devamlı bu işi geliştirmek için, yaptığımız işle ilgili handikapları azaltmak için, memnuniyeti üst seviyeye çıkarmak için, tedarik noktasından başlayan Ürünün mutfağa ya da depolara intikaline kadar olan kısmın her noktasında 17seneden beri her sene düzelttiğimiz konular var. İşin tüm yükünü kabullenmek ve oişi yapmak o işe saygı duymak demektir. İş geliştirme derken ? Resmi bir ARGE birimimiz yok ama kendi içimizde devamlı istişare ederek ARGE’mizi oluşturuyoruz. En güzel ARGE bizim istişaremiz olmuştur. Bunun zaman içinde çok faydasını gördük ve görmekteyiz. İşimizin her aşamasını istişare ederek, her zaman rakiplerimizden hem maliyet hem de kalite olarak yüzde 5 yüzde 10 daha öndeyiz. 44 45 Bu da bizim ihalelerde, rekabet ortamında bir adım önde olmamızı sağlıyor. Yani üçüncüsü İstişaremi diyorsunuz? İstişare çok önemli ama onu işe saygı çerçevesinde değerlendirdik. Haricen üçüncüsü ise; iş yerinde çalışanlarımıza, kardeşimiz de olsa, dayımız da olsa, ailemizden biri de olsa, birbirimize saygımızdır. Personel, müdür, patron, işçi ilişkisi bize hiç yok. Bizim iş yerimizde birincisi patron mütevazıdır, eleman da mütevazı olmak zorundadır. Ve böylece çalışanda mütevazı olacaktır, dürüst olacaktır, samimi olacaktır. Bunların hepsi aslında bir bütün… Mütevazı olan insan samimide olur. Onun için biz çalışanlarımızla hep ağabeykardeş gibiyiz, aramızda bir saygı hiyerarşisi var. Onun ötesinde bir emirdir, talimattır yok. Herkes gelir sıkıntısını bize anlatır, sıkıntısı çözüm bulur. Yok, sen niye şöyle yaptın, niye böyle yaptın, bu böyle olmamalı denilmez. Burada Allah’ın hesabını kimse unutmayacak, yani bizim başımıza bir şey geliyorsa biz oturup beş kere düşünüyoruz. Düşünceyi biraz açarmısınız? Allah’ın hesabını unutmayan insanların, hiçbir zaman hesapları şaşmaz. Sen çok akıllı, çok becerikli ve çok yetenekli olabilirsin. Bizden de çok akıllı insanlar var. Ama durumlarına bakılırsa bizden daha farklı durumdular. Bizim bugün farklı yatırımlarımız var ekonomik sıkıntılarımız var ama diyoruz ki “bu da bize Hz. Allah’ın bir Lütfu” ve toparlanarak gidiyoruz. Hz. Allah’ın bir lütfu olduğunu da her geçen gün görüyoruz. Yani bir yerde bir sıkıntı veriyor, bir gün aşıp geçiyorsunuz, yine aynı sıkıntınız var ilerde aşacağınıza inanıyorsunuz. Hz. Allah’ın hesabını unutmayan insanların, hiçbir zaman hesapları şaşmaz. Önce Allah’ın hesabını unutmayacağız sonra kendi hesabımızı yapacağız. Zaten niyet iyiyse her şey iyi oluyor. Kalbinizin temizliği işinize de yansıyor, ailenize de yansıyor, in- san ilişkilerinize de yansıyor bunlar çok önemli. Benim en arzu ettiğim şey Rabbimizin hiçbir zaman unutulmaması. Ayağınıza bir taş değse, oturup bir düşünün beş dakika, nasıl oldu diye. Bu sıkıntıların hepsi bir kefaret. Allah imanlı, ibadetli bir ticaret yapmayı bize nasip etsin. Ekonomik tarafını; gelir ve gider dengesi olarak özetlediniz, ama şunlara fazla değinmediniz: lezzet, tat, sunum, pazarlama? Bizim işlerimiz ihale şartlarına baktığından bu özelliklerin pek ayrıcalığı oluyor. lezzet, tat ve sunumun askeriyede bir ayrıcalığı yok. Askeriyenin kurallar katı ve net. Şartnamelerinde belli yapılacak işler var. Onları yapmazsanız cezaları var maddi karşılıklarıda. Yapmazsanız zaten o işi seneye bir daha yapamazsınız. İşini iyi yapan, memnuniyet oranı yüksek olan ceza yemiyor. Bu cezalarda öyle bir milyar 2 milyar değil 10 milyar, 20 milyar, 50 milyar, 100 milyara kadar giden cezaları var. Senede dört beş kere ceza yerseniz 400-500 bin lira para tutuyor veya cezanın niteliğine göre 40-50 milyar lira para tutuyor. Onun için işinizi çok iyi yapmak zorundasınız. Kamu hastanelerinde, özel hastanelerde oradaki memnuniyeti zaten iyi tutmak zorundasın olmazsa patron der ki: Bunu değiştirelim, başka bir firma gelsin. O durumda lezzet ve sunum iyi olmak zorunda. Bu konuda biz iddialıyız, bu ana kadar 17 yılda, çalıştığımız her yerden, bütün kurumların hepsinden teşekkür, takdir veya iyi bir referans aldık HES projesi ile ilgilendik. Bunarın 7 tanesinin ihalesini kaybederken 3 tanesini kazandık. 2 tanesinin lisansını aldık işletmeye geçti 1 tanesi de geçmek üzere. HES’ler bizim beklediğimiz gibi çıkmadı. Projeler 5-6 senede kendini amorti eder diye düşünürken yatırım maliyetleri çok yüksek çıktı. 25 milyon dolara bitirilecek olan HES projemiz bize 38,5 milyon dolara mal oldu. Her iki HES projemiz için bir sürü öngörülmeyen problemler çıktı. Türkiye’de. Ankara’da bu işi yapan proje firmaları var, yanında 100’ün üzerinde mühendis çalıştırmaktalar. Bunlar sırf proje çizen ve fizibilitelerini yapan firmalar. Bunlar da bu konuda fazla tecrübeli değiller. Bize projelerimiz ile ilgili yaklaşık maliyetleri bu firmalar çıkardı. Hatta başka firmalara da teyit ettirdik, ama bugün gelinen nokta… Tabi sonra anladık bu işe giren hemen herkes At’tan düşmüş.Yani Türkiye’de HES projesi gerçekleştiren firmaların hemen hepsinde yüzde 50 ile yüzde 150 arasında bir maliyet sapması oluşmuş. 100 projeden 10 tanesi hariç, 90 projede yüzde 50 ile yüzde 150 arasında maliyet sapması var. Bizde de yaklaşık yüzde 50 ye yakın bir sapma oldu. Tabi bu bizim öngörmediğimiz bir maliyetti, bunu finanse etmekte çok zorlandık. Ama şükürler olsun tesisimizi devreye soktuk diyebiliriz. 6 senede amorti edeceğini planladığımız bir iş yaklaşık 10 senede amorti edecek, ama 49 yıllığına işletme hakkı bizde, hatta ondan sonrada da devam eder diye düşünmekteyiz. Tabi iyi bir iş, kötü bir yatırım değil. Fakat yatırım maliyeti yüksek olduğu için bizi finansal sıkıntıya soktu Gurubunuz içerisinde Hidroelektrikten bahsettiniz… İşim gereği çok sık Ankara’ya gitmekteyim. 2006-2007 yılında diğer işlerimizin içinde öğrendik hidroelektrik işini. ve üzerine düştük birkaç yıl içerisinde de 10 tane www.orisad.org.tr ama o da normaldir. İnşallah onları da aşacağız. Bu türlü riskler iş dünyasının içinde var. Bizim bundan edindiğimiz tecrübe şu: Bir işe yatırım yaparken doğru fizibilite, doğru fizibilite… Çünkü rakamlar sizin daha sonra o işi kotaracağınız rakamların boyutunu geçtiği zaman çok yoruluyorsunuz. Yani yaptığınız 15-20 senelik emeklerin hepsi bir anda boşa gidebiliyor. Bütün yatırımları, birikimleri, gayrimenkulleri veya sermayenizi buraya aktarıyorsunuz yine o işi bitiremiyorsunuz, onun için benim 40 yaşında aldığım en büyük tecrübe bu. Bu da Allahı’ın bize bir lütfu, ben buna inanıyorum. Bu yaşta böyle bir tecrübeye sahip olduğum için de çok mutluyum. Çünkü Allah bilir ama görünürde daha önümüzde yapacağımız çok işler var. Biz öyle üçün beşin hesabını yapan insanlar değiliz. Bizim fıtratımızda yok. Ama yapmak gerektiğini burada anladık. Yani bu işin fizibilitesinin üstünde biraz daha dursaydık, bu projelerin belki 28-30 milyon liraya biteceğini de öngörebilirdik. Ama bu da böyle yaşandı yapacak bir şey yok. Yeni girişimci adaylarına, ticarete atılacak olan gençlere işe başlamayla alakalı ne öner- www.orisad.org.tr 46 47 irsiniz? Bir kere ortaklık yapabileceği, güveneceği bir iki arkadaş olmalı. Bu gün tek başına bir girişimcilik çok zor. En başta o şirket kurulumundan imza yetkilerine kadar her şeyin çok düzgün oluşturulabileceği bir şekilde ortaklık yapılmalı. Ortaklıkta görev dağılımları da iyi yapılırsa, çok sıkıntı olmayacağını düşünüyorum. Türkiye’de ortaklık sistemi çok oturmuş bir sistem değil, ama bunu yeni nesil insanların yapması lazım, bir iki tecrübe yaşanması lazım. Ortaklıkta düzgün bir partner bulunca, işlerde görev dağılımı yapılınca çok da yorulmadan yeni projeler yapılabilir. Tabi burada esas olan bir şey var. Kişiler düzgün ve dürüst olmalı. Bu konu çok önemli, Özellikle haram helal işi taraflarca çok iyi bilinmeli. Ortaklar başta haramdan çok korkmalılar. O zaman zaten kişilerin birbirlerine güveni başlamakta. Fizibilitelerini iyi yapsınlar ve yarın o işi devrederken de değeri olan bir iş yapsınlar. İkincisi ise fizibilitelerini iyi yapsınlar ve yarın o işi devrederken de değeri olan bir iş yapsınlar. Yani burada ikinci ayağı çok iyi düşünsünler. İstanbul’da tanıdığım işadamı ve girişimci arkadaşlarla zaman zaman sohbet ediyoruz. Hep işin bu ayağını unutuyorlar, bizim edindiğimiz tecrübe bu. Bir işe başlıyoruz işte başarısız olduk veya bu işi kapatacağız. Ve bu işe 500 milyar para harcadık, satarken 250300 milyara satabiliyor muyuz? Yoksa hiçbir değeri olmayan, Üzerimize yük olan bir şey mi oluyor. Bunları çok iyi irdelemek,işin ikinci üçüncü basamağını düşünmek lazım. Bütün olumsuzlukları net konuşmak ve düşünmek lazım. www.orisad.org.tr Biz bu işte para kazanamadık ne yapacağız demeden önce, işi yapmadan konuşmak lazım. Satabilir miyiz, satamayız, birine devredebilir miyiz, edemeyiz bütün olumsuzlukları bütün kötü yönleriyle olaya bakarlarsa daha başarılı olurlar. Sağlıkla ilgili çalışmalarınızı da özetler misiniz? Yaklaşık 4 sene önce sağlık sektörüne yatırım yapalım istedik. Bununla ilgili devlet hastanelerinin görüntüleme merkezlerinin özelleşeceğini, özel firmalara ihale edileceğini öğrenince de bir girişimde bulunalım fikri netleşti. Bu sektörle alakalı iş bitirmemiz yoktu, öyle olunca da ihalelere giremiyorduk. Ankara’dan iş bitirmesi olan temiz bir firma araştırdık, çeki bile olmayan bir firma bulduk. Radyoloji uzmanı bir doktordan 50 bin lira karşılığında satın aldık o şirketi. 4 seneden beri de İstanbul’da yaklaşık 3 hastanede, Ankara’da 1 hastanede, Balıkesir’de 1 hastanede ve Fatsa’da da 1 hastanede olmak üzere toplam 6 tane görüntüleme merkezimiz bulunmaktadır.Son 4 senede şirketi olağandan hızlı büyüttük.İnşallah daha da hızlı bir yol alacağız. Fizibilitelerimiz önümüzdeki yıllar böyle gös- teriyor. Sağlıkta çalışan Radyoloji uzmanından doktoruna kadar yaklaşık 80 elemanımız var. Bu işi de gayet iyi yapıyoruz, orada da memnuniyet oranımız çok yüksek. Hastanelerdeki yöneticiler bizden gayet memnunlar, bunu görüyoruz. Onun için de o işi de belli ölçekte çok yorulmadan yavaş yavaş büyütmek istiyoruz. Şirkette yöneticilik, kurumsal yapıda yöneticilik dedik peki evde nasıl bir yöneticilik var? Çok sık seyahat ediyorum. Dolayısıyla evdeki yönetici ben gibi görünsem de asıl yönetici hanım oluyor. Ben Ordu’dayken, hanım ise İstanbul’da evde 3 tane çocuk ile ilgilenmekte, yani nasıl yöneticiyim diyebilirim ki? Bize yardım eden bir ablamız var, onunla birlikte yönetiyorlar, bize de çok iş düşmüyor. Allah razı olsun eşim de beni fazla yormadan kendi İşini kendisi görmekte. 17 yıllık bir firmasınız Türkiye kısa süre önce ekonomik krizler atlattı.Bu süre zarfında firmanızın geçiş dönemleri nasıl oldu? Geçmiş dönemlerde Türkiye çok kötü yönetilmiş, tabi biz bunu bugün görüyoruz. Türkiye’nin kötü yönetilmesinin sıkıntılarını bütün Türk halkı, Türk esnafı çekmiş. Tabi o zamanlar Türkiye’nin kötü yönetildiğini anlayamadık. Ancak şimdi doğru yönetilince, Türkiye’nin zenginliğini hissediyorsunuz. Türkiye şuan; çok ciddi vergi toplayan, ihracat kalemleri artan bir ülke oldu. Şimdi eğri oturup doğru konuşmak gerekirse devleti yöneten Ak Parti hükümetinin kabine üyelerinin elinde sihirli bir değneği yoktu. Geldiler bu işin başına geçtiler, nasıl yönetiriz, nasıl yaparız, biraz fazla mesaiyle çalışarak düzgün ve iyi niyetle. Türkiye’yi belli bir noktaya getirdiler. Türkiye şu an yurtdışı seyahatlerinde çok itibarlı bir devlet oldu. Geçmişte Almanya’daki konsolosluklar bize iki- üç gün vize veriyordu. Fransa’ya gittiğinde ise niye geldin diye kapıda soruyordular. Yok, işte para getirdik para harcıyoruz diyerek gümrükte pasaportu onlara gösteriyorduk. Bugün Türkiye çok itibarlı bir hale geldi. Bu ne demek: Bu bizim Türk iş adamlarının Türk vatandaşlarının itibarı demek. Bunu bu noktaya getirenlerin hepsinden Allah razı www.orisad.org.tr olsun. Ekonomik krize gelince o dönem çok düzgün iş yapan çok ahlaklı, yatırımcı, ufku geniş insanlar vardı ama çok batan arkadaşlarımız oldu. Tabi o dönemde çok para kazanan insanlar da oldu. Biz bu süreci doğru yatırım yaparak atlattığımıza inanıyoruz. Krizler bu yüzden bizi etkilemedi ve insanlar arayışlar içindeyken biz anlattığım gibi sektörel yatırımlarımızı arttırdık. Burada değinmeden geçilmeyecek bir husus daha var ki oda bugün görüyoruz tabloda en fazla parayı kazanan bankalar.Bankaların para kazanması demek esnafın ve iş adamlarının fakirleşmesi demek. Yani devlet veya hükümet bu bankaların yeniden ekonomisini gözden geçirip faizleri aşağı çekmesi lazım, bu çok önemli. İş takibini genelde İstanbul’dan yapıyorsunuz. Bu noktada Ordu’ya zaman ayırabiliyor musunuz? Ordu’da iki gün yeterli oluyor. Zaten ben son iki üç yıldan beri her hafta sonu geliyorum Ordu’daki bu enerji yatırımlarımızdan dolayı, şantiyeleri kontrol ediyorum. Burada kardeşim Soner Bey var. O da çok seyahat ediyor, projeleri geziyor yemekle ilgili görevi var. 48 49 Onun için iki gün yeterli oluyor, bazen de dört gün kalıyoruz. İstanbul’un bu işin ayağında ne önemi var? Bir kere bizim merkezimiz İstanbul, İstanbul firması olmasınız önemli, ikincisi bütün büyük firmaların temsilcileri bizim tedarikçilerimiz İstanbul’da. Yani biz burada direkt alımları birinci elden yapıyoruz. Yani fabrikaların müdürleri, satış müdürleri onlarla direkt irtibat kuruyoruz. Mesela biz çok ciddi miktarda bir satın alma yaptık bu dönem o satın almaların hepsi 15 gün sürdü. Benim satın alma müdürümle birlikte oturduk bütün satış müdürlerini çağırdık fabrikalara her birimin beş tane ayrı satıcısı var. Düşünün işte 50 kalem mal aldığınız zaman 150200 tane adamla görüşüyorsunuz. Bunların fiyatlarını birbirine vurduruyorsunuz, indiriyorsunuz. Satış şartları var, ödeme şartları var bunlar çok uzun görüşmeler hacim de yüksek olunca İstanbul’da bunu hemen bir araya gelip görüşüyorsunuz ama Ordu’da bunu yapmanız çok zor. www.orisad.org.tr Vergide de İstanbul’a tabiyiz. Ordu sizin için ne ifade ediyor? Tabi Ordu’da doğduk büyüdük, lise sonuna kadar Ordu’da geçti hayatımız. Karadeniz’in diğer şehirlerine göre hem Ordu insanı hem Ordu şehri biraz daha sanki güzel geliyor bana. Çok güzel bir şehir, güzel insanları var. Hem dili hem aksanı, Karadeniz’e benzemeyen ama herkesin de gelip beğendiği bir şehir. Ordu iline son 12 senede her geldiğimde daha büyüdüğünü ve bu büyümenin de son yıllarda çok hızlandığını görüyorum. Hiç böyle bir şey beklemiyordum. Son 3-4 yıldaki düşüncelerim değişti. Ordu; havaalanı ve çevre yoluyla beraber çok hızlı bir ivme kaydedecek. Bunu hepimiz göreceğiz. 5-10 sene sonra Ordu sanayisi daha iyi bir noktaya gelmiş, işsizlik oranı azalmış, kalkınma oranı yükselmiş, çok medeni güzel bir şehir olacak. Buna yürekten inanıyorum. Daha önce Orduspor’da da görevlerim vardı. o zamanda mecburen geliyordum. Hem işimizi hallediyorduk, hem şantiyeleri geziyorduk hem de Orduspor’a biraz vakit ayırıp gelip gidiyorduk. Ordu deyince aklımıza bir de Orduspor geliyor. İstanbul’da çok Ordulu var, İstanbul’da Orduspor çok konuşulan bir takım. Bu senenin ilk yarısı çok başarılı bir performansımız vardı, geçen senede çok başarılıydı. Tabi biz de Ordulu olduğumuz için bütün futbolu seven arkadaşlarımıza, Orduspor muhabbeti yapıyoruz. Orduspor da, Ordu için önemli bir marka. Orduspor da inşallah bu sene Bank Asya Liginde başarılı bir yıl geçirir tekrar Süper Lige çıkar. Orduspor’la ilişkiniz hangi seviye de? Her şeyden önce ben bir Orduspor taraftarıyım. Orduspor’un içinde çeşitli görevlerde bulundum, daha çocuk yaşlarda Orduspor’un maçlarına giderdim. Futbolu seviyorum. Orduspor’u izlemeyi seviyorum. Orduspor belki Türkiye’deki borcu az olan kulüplerden biriydi. Tabi bu sene biraz daha fazla paralar harcandı. Belki Hector Cuper’in gelişinden dolayı, belki Nedim Bey’in belli bir sürede belirli hedeflere geleyim diye yaptığı şeyler oldu. Tabi bu düşüncelerin bazı noktalarında hayal kırıklığı oldu. Burada benim net bildiğim şeyler var. Hector Cuper’e çok inanıldı. Bu yönetim; Hector Cuper’in gönderdiği bazı futbolcular için yanlış olmasına rağmen hayır diyemedi. Onun için Cuper ilk geldiğinde faydalı gibi görünse de Orduspor’un küme düşmesindeki en büyük etkenlerden biridir. Onun için Orduspor’a ilk geldiğinde Hector Cuper ismi iyi bir isimdi ama ben yabancı antrenörden yabancı teknik direktörden yana değilim hiçbir zaman. Yılda 30 trilyon geliri var Orduspor kulübünün, Süper Lig’de. 30 trilyonluk bütçe yapmak durumundasınız. Şimdi tutup da 52 trilyonluk transfer yaparsanız 22 trilyonu nereden bulacaksınız. Yani bu şehirden para toplamayla olmaz, birilerinden yardım istemeyle de olmaz. Bunlar korkunç paralar, yüksek paralar. Yani böyle 5 milyar 10 milyar 50 milyar 100 milyar istemiyorsunuz ki; onun için benim düşüncem “Ayağını yorganına göre uzat” sözü bizim Orduspor’a çok uyuyor. İnşallah bu sene başarılı olur ben Nedim Bey’in bu işi bu sene başaracağına inanıyorum. 4 sene olmuş o da çok tecrübe kazandı artık. Bu işte tecrübe çok önemli, yani futbolcuyla, menajerle nasıl konuşulacak bunlar bir tecrübe işi. www.orisad.org.tr 50 51 www.orisad.org.tr www.orisad.org.tr 52 53 GÜNEŞ FATSA’DAN DOĞACAK… Fatsa, Türkiye ‘de Orta Karadeniz bölgesinde yer alan, Ordu ilinin bir ilçesidir. Konumu itibarıyla, Ordu il merkezinin 40,2 km batısında, Samsun’un ise 110 km doğusunda bulunmaktadır. Bölge ekonomisine yön veren ticari merkezlerdendir. Fındık üretiminin yaygın olması ile tanınan ilçe, bu özelliği ile Türkiye’nin dünyada en fazla organik üretim alanına sahip 30. ülke olmasına önemli derecede katkıda bulunmuştur. Fatsa coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca idari ve ticari bir merkez olmuştur. Özellikle ekonomisinin tarıma dayalı olması, bu özelliği kazandıran unsurlardan biridir. 2011 TÜİK verilerine göre ilçe nüfusu 69.200’dür. Fatsa Tarihçesi : M.Ö. 400 yılında Fatsa ve Çevresinde KOLHLAR, DRILLER, HALİPLER, MOSSİNOİKLER ve TİBARENLER gibi Yunan asıllı olmayan yerli kabileler yaşamaktadır. O döneme ait önemli buluntuların Yapraklı Mevkisinde Çıngırt Kaya ve çevresinde mevcut olduğu tahmin edilmektedir. Fakat bu tahminlerin ilmi bir dayanağı yoktur. Çıngırt Kaya’da yapılacak bir yüzey ve arkeoloji araştırması, bu dönemlere ait önemli bilgi ve belgelerin çıkmasını sağlayacaktır . M.Ö. 675 lerden itibaren sırası ile KIMMERLER, PERSLER ( M.Ö. 547 ), MAKEDONYALI İSKENDER ( M.Ö. 334 ) ve komutanları ( M.Ö. 312 - 208 Fatsa ve çevresine hakim olmuştur. Fatsa’ da İlk Çağ dönemlerinden en dikkat çekeni ise PONTUS devridir. M.Ö. 280 - M.S. 263 ) Pont hakimiyeti dönemi < Sıde > olarak anılan yörenin daha da güçlenmesine neden olmuştur. Bu devirle ilgili rivayetler de kayda değerdir. Populer amaçlı eserlerde geçen bu bilgilerin hangi kaynağa dayalı olarak yazıldığı bilinmemektedir. PONT hakimiyeti ile ilgili genelde şu bilgiler aktarılmaktadır : Fatsa’ nın tarih sahnesinde önemli bir yer alması miladi 1. yüzyılda başlar. Mitrilat’ın ölümünden sonra II. FARNAK ( M.Ö. 65-42 ) Roma’ya bağlı bir krallık olan PONT Devleti’nin başına geçer. II. FARNAK bu günkü Fatsa’nın bulunduğu yerde hükümdarlığını sürdürürken , Roma ‘nın iç karışıklıklarından faydalanarak www.orisad.org.tr hem istiklalini kazanmak hem de idaresini genişletmek için çalışmış fakat başarılı olamamıştır. II. FARNAK Fatsa’nın eski Hükümet binasının bulunduğu sahada kızı FANİZAN adına bir şato inşa ettirmiştir. Bu şatodan dolayı buraya < FANIZAN > adı verilmiştir. Sonraki yüzyıllarda FANİSE , PHADSANE , PYTANE , FAÇA adları ile anılan kasaba en son Fatsa adını almıştır. PONT Devletinin sınırları dahilinde Fatsa bulunmakla beraber,bazı kaynaklarda geçen başkent olduğu iddiasının bir dayanağı yoktur. Kasaba ŞARL TEKSİYE ‘ de < Fatizan şatosu > vilayet salnamelerinde < Vadisane > olarak adlandırılmaktadır. Popüler kaynakların ifadelerine göre II. FARNAK tan sonra bölgeye ayrı bir süla- leden gelen POLEMEN hükümdarlık yapmıştır. M.S. 63 tarihinde Pont devri, Roma tarafından ortadan kaldırılmış, M.S. 395’ te ise bu topraklar Roma’dan Bizans’a devir olmuştur. M.S. 391 den itibaren Anadolu’ya giren PEÇENEK ve KUMAN Türklerinin akınları ve yerleşmeleri görülmektedir. Türklerin Fatsa yöresine kesin olarak yerleşmelerini Malazgirt ( 1071 ) sonrası Akınlar sağlamıştır. Danışmet Gazi’ nin beylerinden SEVLİ Bey, Ladik taraflarından harekete geçerek az zamanda Samsun, Ünye, Fatsa ve Giresun taraflarını elde edip Trabzon’ a kadar ilerlemeyi başarmıştır. Bu olaylardan sonra yerleşen Oymaklar sayesinde Türkleşme ve İslamlaşma süreci başlamıştır. Bu Oymaklardan en önemlisi ÇEPNİ’ lerdir. Çepniler bu alt yapıyı sağladıktan sonra 1380 lerde Hacı Emir Oğulları adlı bir Türk Beyliğinin hakimiyet dönemi başlamıştır. 1427 / 28 de Yörgüç Paşa’ nın Canik Seferi ile Fatsa Osmanlı topraklarına bağlanmıştır. Hacı Emir Oğulları dönemi Fatsa’ da ki Türk nüfusunun temelini oluşturmuştur. 13 ve 14 yüzyıllarda kıyı kesiminde Ceneviz kolonilerinin etkileri görülmektedir. Sahildeki tabya Cenevizliler tarafından depo olarak kullanılmıştır. Bu dönemde Fatsa Karadeniz’in önemli ticaret merkezlerinden biri olmuştur. Cenevizlilerin Karadeniz hakimiyetleri Fatih döneminde sona erdiği için Fatsa’dan da muhtemelen bu dönemlerde ayrılmışlardır. Fatsa’da Türk hakimiyeti dönemi 1380’lerde Hacı Emir Oğulları ile Osmanlı Dönemi ise 1427 / 28 ‘ de başlamıştır. Osmanlı Dönemi (1427-1922) 1) Fatsa’da İdari Taksimatın Kuruluşu ve Gelişmesi : Fatsa idari olarak Canik Sancağına bağlıdır. Osmanlı kayıtlarında Fatsa yöresinin adı “Satılmış - ı Mezid Bey” veya “Nahiye-i Satılmış-ı Ferid Bey” dir. 15 yy kayıtlarında Nahiye statüsündeki Satılmış, 16 . ve 17 . yy kayıtlarında kaza olarak geçmektedir. Yörede 15 yy da tek bir kaza varken 1642’de altı kaza ortaya çıkmıştır. Tapu defterine göre kazaların adları şunlardır : Satılmış, Cevizderesi, Çöreği, Meydan, Sergis ve Keşdere. Katip Çelebi bunlara Fatsa ve Vonayı’ da eklemiştir. Canik Sancağı, 15 ve 16 yy. ‘ da Eyaleti Rum’a ; 17 yy. ise Sivas Eyaletine bağlıydı. Bu durum 1847 ‘ ye kadar devam etmiştir. 18 yy. ‘ ın ikinci yarısından itibaren Canik ve Trabzon’a aslen Fatsalı olan Caniklizadeler hakim olmuştur. 1846 / 47 yönetsel bölümünde Trabzon Eyaletine bağlı bir sancak olan Canik , 1872 www.orisad.org.tr - 77 ‘ de bağımsız sancak olmuş,tekrar Trabzon ‘ a bağlandıktan sonra 1908 ‘ de yeniden bağımsız sancak olmuştur.1851 ‘ den 1856 ‘ ya kadar kaza statüsünde olan Fatsa Kasabası 1869 ‘ dan 1872 ‘ye kadar Ünye Kazasına bağlı bir nahiyedir. Kasaba 1878 ‘ de yeniden kaza yapılmıştır. B.M.M. ‘ de 30 Kasım 1920 ‘ de başlayan Ordu ve Giresun sancaklarının oluşumu hakkındaki kanun ile ilgili yapılan görüşmeler sonunda 4 Aralık 1920 ‘ de Ordu ve Giresun Sancakları kurulmuştur. Merkezi Ordu olmak üzere Canik Sancağına bağlı Fatsa ve Ünye kazalarının bağlanması ile Ordu Sancağı kurulmuştur. Fatsa ve Ünye halkı bu karara karşı çıkmış ve Ünye Sancağı ‘nın kurulması teklifinde bulunmuşlardır. Ancak bu teklif reddedilmiştir. Böylelikle Fatsa 4 Aralık 1920 ‘ de Ordu ‘ ya bağlı bir Kaza olmuştur. Nüfus 68.917 Yüz Ölçümü 570 Belediye Sayısı 9 Köy Sayısı 58 Kaymakam M. Selman YURDAER Belediye Başkanı Hüseyin Anlayan 54 55 EKONOMİ BAKANLIĞINDAN PAZAR ARAŞTIRMA DESTEĞİ Şekil1 Şekil10 Şekil5 Şekil8 Şekil11 Şekil6 Şekil9 Şekil4 Şekil2 Şekil3 Şekil7 www.orisad.org.tr Şekil12 www.orisad.org.tr 56 57 BÜYÜKŞEHRE YAKIŞMAYAN BÜYÜK HATA Hüsnü YÜCEL Elektrik Mühendisi Ordu Büyükşehir oldu. Son yazım da Ordu’nun Büyükşehir olması ile ilgili idi. Ama bugünkü yazım birazda işin teknik statüsü ile ilgili olacak. Daha ortada Büyükşehir ile ilgili hiçbir çalışma yok iken Ordu Belediye Yönetimi mevcut Belediye Binasını yıkıverdi. Daha doğrusu yıkmak zorunda kaldı. Belediye Meclis üyesi olmamdan dolayı bu konu ile ilgili bütün gelişmeleri sizinle paylaşmak istiyorum. Yazımın başında kullandığım “Büyük Hata” ile ilgili tespitlerime katılıp katılmamakta serbestsiniz. Ben günlük mahalli gazetelerde de yazılar yazıyorum. Gazetelerde yazı yazmak benim için daha kolay. Siyasi kimliğim de olduğundan fikir ve düşüncelerimi ifade ederken fazla zorlanmıyorum. Ama “Ordu’lu İşadamları Derneği” dergisine yazı yazarken siyasete fazla girmememin de gerekliliğine inanıyorum. Ama bu şu manaya da gelmemeli. Ben sadece domatesin faydalarını da yazamam. Okuyucularıma karşı saygı ve sorumluluğumun bilincinde tarafsız bir çizgide kalarak yine Ordu’nun mahalli sorunlarını dile getirmeye çalışıyorum. Ordu’nun gündemini bu günlerde yine en çok meşgul eden Belediye Hizmet Binası Projesi var. Yazımın başında da ifade ettiğim gibi bu proje ile ilgili birkaç kademeli gelişme oldu. Belediye Yönetimi ilk adım olarak mevcut Belediye Hizmet Binasının tadilatı ile yola çıktı. Biz Belediye Meclis Üyeleri bile böyle bir ihalenin yapıldığından haberdar olmadık. İhale oldu bitti ve kendi yaptıkları ihaleyi kendileri iptal etmek zorunda kaldılar. Hani hep deriz ya, astarı yüzünden pahalı oldu diye.İşte bunu doğrulayan bir rakam karşımıza çıktı. Bu ihale iptal edildi. Daha sonra binayı güçlendirme projesi hazırlatıp yeni bir tadilata karar verdiler. Sonra bundan da vazgeçtiler. Bir sabah kalktığımızda hizmet binasının yıkıldığını gördük. Çok da iyi oldu. Yani bazen sizin şer gördüğünüzde bir hayır vardır diye çok kullanılan bir tabir gerçekleşti sanki. Yıkılan alan Ordu’nun çehresini değiştirdi. Ordu’yu seven herkes buraya tekrar bina yapılmaması konusunda bir çaba sarf etmeye başladı. Sivil Toplum Örgütleri,Ordu Kent Konseyi, Mimarlar Odası ve diğer bir çok kurum ve kuruluş buranın tekrar imara açılmaması konusunda kamwww.orisad.org.tr panya başlattılar. Bütün bu tepkilere kulağını tıkayan Belediye Yönetimi bugün benim bu yazıyı yazdığım 29 Nisan Pazartesi günü bu alan Yeni Hizmet Binası yapımı için ihale yapıyor. Halbuki buranın yeşil alan olarak kalması doğrultusunda Yeni Hizmet Binası için bir çok alternatif çözümler önerilmiş idi. Bu önerilen yerlerden en uygun olanı da şu andaki Özel İdarenin bulunduğu yerin olduğu konusunda herkes hemfikir olmasına rağmen yine aynı yönetim bildiğini okumaya devam etti. Ordu’nun Büyükşehir olması ile zaten Özel İdare lağvediliyor ve bu yer en ideal yer olmasına rağmen anlamsız inat sürdürüldü ve tesadüfen Ordu’nun kazandığı bu güzelim yeşil alan gelecek nesillerimize çok görüldü. Bu projenin çok yanlış proje olduğun Belediye Meclis toplantısında da dile getirdim. Bu projenin yanlış olduğu ile ilgili birçok yazılar yazdım. Bu Projenin yanlış olduğu ile ilgili sadece ben değil Ordu Kent Konseyi de çok anlamlı bir direnç gösterdi. Mimarlar Odası da üzerine düşeni yaptı. Ama maalesef Ordu kenti çok önemli bir yeşil alanını kaybetti. Keşke bir inat uğruna Ordu’ya bu Yanlış Proje dayatılmasa idi. Her insanın hayatında “KEŞKE” ler vardır. Yaşayan görecek. Bu yönetimin sorumlu kişileri yıllar sonra Ordu’ya bu kötülüğü KEŞKE yapmamış olsaydık diyeceklerdir. www.orisad.org.tr 58 59 NORMAL YOLLA ÇOCUK SAHİBİ OLAMAYANLAR AŞILAMA TÜP BEBEK YÖNTEMİYLE ÇOCUĞA KAVUŞABİLİR Kısırlık düzenli ve korunmasız olarak, haftada en az 2-3 kere cinsel ilişkiye girilmesine rağmen 1 yıl sonunda gebelik olmamasına denir. Yaklaşık olarak evli çiftlerin yüzde 15’inde kısırlık olup bunların yüzde 30’unda kadın, yüzde 30’unda erkek ve yaklaşık yüzde 40 oranında hem erkek hem kadın kısırlıktan sorumludur. Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Opr. Dr. Yılmaz Şahin, kısırlık hakkında bilgi verirken bu sorunun tedavisi için eşlerin ortak karar vererek Opr. Dr. Yılmaz ŞAHİN Kadın Doğum Uzmanı tıbbi destek almalarını tavsiye etti. Ordu Umut Hastanesi Opr. Dr. Yılmaz Şahin, Özel Ordu Umut Hastanesi kadın doğum kliniği olarak hastalarına yumurtlama tedavisi, aşılama, sperm hazırlanması, tüp bebeğe hazırlık konularında başarı ile hizmet verdiklerini belirtti. Gebeliğin oluşabilmesi için kadından ovulasyon ile yumurta hücresinin batın boşluğuna atılması, bunun sağlam tüpler tarafından yakalanması, tüplerde erkekten gelen sperm ile karşılaşarak döllenmesi ve bu döllenen yumurtanın rahim içine gelerek endometriun dediğimiz rahim iç tabakasına yuvalanması gerekmektedir. Basitçe buradaki olaylardan birinde aksaklık oluşursa gebelik meydana gelmez ve kısırlıktan söz edilir. Bu hastalarda ilk görüşmede bazı noktaların araştırılması yol göstericidir; adet düzensizliği, kıllanma, obezite, geçirilen karın içi veya pelvik operasyonlar, daha önce kemoterapi veya radyoterapi tedavisi alınması, adet sırasında veya ilişki esnasında ağrı ağrı olup olmadığı, daha önce spiral (RIA) ile korunma, memelerden süt gelmesi, sigara içimi, tiroid hormonu ile ilgili bozukluklar ve guatr hastalığı sorgulanır. ANOVULASYON(YUMURTLAMANIN OLMAMASI): Kadın interfilitesinin en yaygın nedeni ovulasyon (yumurtlama) www.orisad.org.tr olmamasıdır. Ovulasyonun olup olmadığını gösteren en önemli işaret adet düzenidir. Birçok faktör kadınlarda yumurtlama bozukluğuna neden olabilir. Çeşitli organlara bağlı çalışabilen hormonal düzensizlikler, PCOS, aşırı egzersiz, düzensiz diyet, stres, sigara, alkol yumurtlamayı etkiliyebilir. TUBA-PERİTENEAL FAKTÖRLER: Geçirilmiş enfeksiyon, operasyon, karın içine kanama veya endometriozis nedeniyle yumurtalıklar ve tüpler içinden hasar görmüş olabilir. ENDOMETRİOSİS: Rahim içi mukozası olan endometriumun rahim dışında yerleşmesi ve fonksiyon göstermesi olan endometriosis- çukulata kisti hastalığı- daha çok yumurtalıklarda yerleşir. Endometriozisin yumurtlama, döllenme ve döllenmiş yumurtanın ekilme aşamasında olumsuz etkileri olabilmektedir. HORMONAL BOZUKLUKLAR: Hormonal bozukluklar yumurtlamayı engelleyerek ve rahim içi tabakasının gelişmesini engelleyerek kısırlığa neden olabilir. PCOS(Polikistik over sendromu), tiroid hastalıkları, hipofiz bezi hastalıkları, böbrek üstü bezi hastalıklarında oluşan hormonal bozukluk fertiliteyi etkiler. RAHİM ANORMALLİKLERİ: Rahimdeki doğumsal yapı ve şekil bozuklukları interfiliteye yol açabilir. Bu yapısal bozukluklarda rahim içi dokusunun (endometrium) kanlanmasında azalma ve gebelikle birlikte rahmin yeterince büyümemesine neden olabilmektedir. DÜŞÜKLER: Daha önceki düşükler veya isteğe bağlı kürtajlar rahim iç tabakası olan endometriumda ve rahim ağzında (serviks) hasarlara neden olabilir. Aynı zamanda döllenmiş yumurtanın uterus içine ekilmesini (implantasyon) bozabilir.Tekrarlayıcı düşükler ve kürtajlar rahim içinde ciddi yapışıklıklar oluşturabilir.Bu yapışıklıklar sonucu adet kanamasının hiç olmaması veya azalması mümkündür. Bu durumda hiç gebelik olamayacağı gibi (rahim içinde gebeliğin tutunması ve beslenmesi için gerekli olan alanın azalması sonucu) tekrarlayan düşüklerde görülebilir. AŞILAMA: Yumurta hücresi ile karşılaşacak sperm sayısını arttırmak amacıyla yapılan bir işlemdir. Bu işlemden önce genellikle yumurta geliştirici ilaçlar veya bazı iğneler verilerek anne aşılama için hazırlanır. Sperm baba adayından alındıktan sonra laboratuarda özel tekniklerle işlemlerden geçirilir. Bu hazırlanan sperm özel ufak bir katater yardımı ile rahmin içerisine verilir. İşlem genellikle ağrısızdır ancak bazen karında krampa neden olabilir. Aşılama işlemi düşük sperm sayısı, spermlerin hareketliliği azaldığı durumlarda (motilitede azalma) ve açıklanamayan kısırlık durumlarında başarılı sonuçlar vemektedir. Aşılama aynı zamanda bozuk post koital test ve servikal faktör nedenli kısırlık tada başarı sağlamaktadır. Aşılama ile başarılı gebelik şansı %20-25 arasındadır. TÜP BEBEK(IVF): Tüp bebek yardımcı üreme teknikleri, kadın vücudunda üretilen yumurta hücrelerinin vücut dışına alınarak erkeğin spermi ile laboratuar ortamında döllenmesi ve elde edilen embriyonun kadın rahmi içine geri verilmesi ilkesine dayanır. Tüp bebek veya mikroenjeksiyon tüplerin tıkalı olması, şiddetli sperm bozuklukları, diğer tedavilerle başarı elde edilmeyen endometriozis hastaları, yumurtlama bozuklukları, hafif sperm bozuklukları ve açıklanamayan kısırlık hastalarında uygulanır. Modern tıp, yardımcı üreme teknikleri, tüp bebek(IVF) ve mikroenjeksiyonu(ICSI) tercih etmektedir. Tüp bebek ve mikroenjeksiyon arasındaki tek fark döllenme şekli olup tüp bebek yönteminde spermler ve yumurtalar bir araya konularak döllenmenin kendiliğinden olması beklenirken mikroenjeksiyon yönteminde her bir yumurtanın içine tek bir sperm mikroskobik kataterler ile enjekte edilir. NASIL UYGULANIR? Öncelikle kadına verilen ilaçlarla yumurtalıklar uyarılır, daha sonra oluşan yumurtalar ultrasonografi eşliğinde bir iğne ile dışarı alınır. Tüp bebek işleminde spermlerle yan yana konarak veya mikroenjeksiyonda direk olarak yumurta içine verilerek döllenme işlemi sağlanır. Daha sonra oluşan embriyolardan 2-3 tanesi yumurta alım işleminden 2-5 gün sonra rahim içerisine yerleştirilir ve 10-14 gün sonra gebelik testi yapılır. ICSI(MİKROENJEKSİYON): Sperm sayısının yada hareketliliğinin yetersiz olduğu durumlarda, sperm şekillerinin bozuk olduğu durumlarda veya diğer tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda ICSI(mikroenjeksiyon) tekniği kullanılır. Tek bir sperm hücresi kadından elde edilen yumurtanın içerisine çok ince bir iğne yardımı ile mikroskop altında enjekte edilmektedir. Bu yolla, laboratuar ortamında döllenme sağlanır. HİÇ SPERMİ OLMAYAN HASTALARA UYGULANABİLİRMİ? Evet. Hiç spermi olmayan hastalar üç grupta incelenebilir. Birincisi hipotalamus hipofizden gelen hormonların eksikliğine bağlı olarak sperm olmayan hastalarda çoğunlukla tıbbi tedavi ile sperm oluşumu sağlanabilir ve bu hastalarda aşılama ile gebelik elde edilebilir. Başarı elde edilmeyen hastalarda ise mikroenjeksiyon uygulanır. Bu hastalarda testisten biyopsi alınmasına genelde gerek duyulmamaktadır. İkincisi sperm yapımı normal olduğu halde kanalların tıkalı olmasına bağlı olarak sperm yapımının olmamasıdır. Bu hastalarda bir iğne ile veya başarısız olunursa testisten küçük bir parçanın alınması ile sperm elde edilebilir. Üçüncüsü testiste sperm yapımının bozuk olduğu gruptur ki hastaların büyük bir bölümünü bu hastalar oluşturmaktadır. Bu hastalarda öncelikle testise iğne ile girilerek ve sperm bulunamazsa biyopsi alınarak sperm aranır. Ortalama olarak hastaların % 50sinde sperm bulunabilmektedir. BAŞARIYI ETKİLEYEN FAKTÖRLER: Başarıyı etkileyen en önemli faktörler kadın yaşı ve elde edilen yumurta sayısıdır. Hiç spermi olmayan azospermik hastalarda başarı oranında hafif bir düşme olabilmektedir. Onun dışındaki hastalarda başarı daha çok kadın yaşı ve yumurta sayısına bağlıdır. www.orisad.org.tr 60 61 GENÇ GİRİŞİMCİLERE MÜJDE SINIR 29 YAŞ… Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Gelir Vergisi Kanun Tasarısına ilişkin yaptığı açıklamada “ilk kez mükellef olacak 29 yaşını aşmamış genç girişimcilerin 3 yıl boyunca vergi ödemeyecektir” dedi. Yeni Gelir Vergisi Kanunu’nun, basit, sade, kolay anlaşılabilir bir yapıda hazırlandığını belirten Maliye Bakanı Mehmet Şimşek: “Daha adil bir gelir vergisini oluşturmak, yatırım üretim ve istihdamı daha da desteklemek ekonominin rekabet gücünü daha da artırmak, mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu teşvik etmek, kayıtlı ekonomiye geçişi hızlandırmak ve vergiyi tabana yaymak prensipleri çerçevesinde hazırlanmış bir kanundur” diye konuştu. Bakan Şimşek, Gelir ve Vergisi Reform Tasarısı ile ilgili düzenlediği basın toplantısında, Maliye Bakanlığı bünyesinde kamunun, özel sektörün, sivil toplum örgütlerinin, akademisyenlerin, uzmanların uzun bir süredir çalışmalarıyla hazırlanan tasarının detaylarının yasama sürecinde daha kesinlik kazanacağını belirtti. OECD ülkelerine bakıldığında 2011 yılında gelir ve kazançlar üzerinden alınan vergilerin gayrisafi yurtiçi hâsılaya oranının ortalama yüzde 11,4, AB ülkelerinde ortalama 10,4 olduğunu ifade eden Şimşek, Türkiye’de gelir vergisi ve kurumlar vergisi toplamının gayri safi yurtiçi hâsılaya oranının yüzde 5,8 olduğunu kaydetti. Şimşek, Türkiye’nin bu anlamda en düşük ülkeler arasında yer aldığını belirterek, “Gelir ve kazançlar üzerinden alınan vergilerde ülkemiz ekonomik kapasitesinin çok altında bir vergi yüküne sahiptir” dedi. Bu kanunun kayıt dışılıkla mücadelede ellerini güçlendirecek bir kanun olduğunun söyleyen Şimşek, gelir vergisi oranlarıyla oynamadan, herhangi bir artışa gitmeden Türkiye’de kayıt dışılığı azaltarak kurum kazançları üzerinden daha fazla kaynak üretmenin önünün açacağını düşündüğünü söyledi. Gelir Vergisi Kanunu’nda yıllar itibarıyla birçok değişiklik yapıldığını belirten Şimşek, yürürlükteki kanunun 1960 yılında kabul edildiğini, bugüne kadar birçok maddesinde 76 kanunla değişiklik yapıldığını bildirdi. Ek geçici ve mükerrer maddelerle birlikte madde sayısının 210’u aşmış durumda olduğunu vurgulayan Şimşek,: “Bir anlamda kanunun sistematiği bozulmuş. Ayrıca gelir unsurlarıyla bu unsurlara ilişkin istisna, indirim ve diğer müesseseler kanunun değişik bölümlerinde bulunmaktadır. Bazı temel müesseseler geçici maddelerle yönlendirilir bir hal almıştır. Anlayacağınız 1960 yılında çıkarılan bu kanun bugün itibarıyla arzuladığımız sistematikten çok uzak. Hakikaten kanunun köklü bir şekilde elden geçirilmesi ihtiyacı son derece açık, getirdiğimiz tasarıyla 53 yıldır yürürlükte olan Gelir Vergisi Kanunu www.orisad.org.tr yürürlükten kaldırıyor, değişen ekonomik ve mali ihtiyaçları göz önünde bulundurarak yeni bir kanunu yürürlüğe koymayı ümit ediyoruz. Yeni Gelir Vergisi Kanunu, basit, sade, kolay anlaşılabilir bir yapıda hazırlanmıştır. Gelir Vergisi Kanunu’nun hazırlanmasında bazı temel ilkeler gözetilmiştir. Bu ilkeler daha adil bir gelir vergisini oluşturmak, yatırım, üretim ve istihdamı daha da desteklemek, ekonominin rekabet gücünü daha da artırmak, mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu teşvik etmek, kayıtlı ekonomiye geçişi hızlandırmak ve vergiyi tabana yaymak prensipleri çerçevesinde hazırlanmış bir kanundur.” www.orisad.org.tr 2012 SBS’de (OYP) 436,00 Puan Ortalaması İle İl Birinciliği 62 63 GÜZELLİKLER ÜLKESİ CEZAYİR… Dergimimizin bu sayısında Güzellikler Ülkesi olan Cezayir’i tanıtıyoruz. Cezayir (Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti), Kuzey Afrika’da bulunan, Afrika’nın coğrafi açıdan en büyük ülkesidir. Cezayir’in komşuları kuzeydoğuda Tunus, doğuda Libya, güneydoğuda Nijer, güneybatıda Moritanya ve Mali, batıda Fas ve Batı Sahra’dır. Etnik açıdan bir İslami, Arap ve Berberi ülkesidir. Ülke ismi Arapçada (El Jazair) adalar anlamındadır. Tarihi Cezayir çok eski tarihlerde bir yerleşim merkeziydi. Bilinen en eski halk Berberilerdir. Cezayir kıyılarına önce Fenikeliler gelmiştir.M.Ö. 814-813 yıllarında Kartacalıların eline geçen ülke, gelişerek bilhassa kıyı ticâretinin önemli bir merkezi olmuştur. Daha sonra Romalılar ve Bizanslılar tarafından işgâl edilmiş olan Cezâyir’de halk, bu zamanlarda Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir. İslamiyeti yaymak için dünyânın her tarafına dağılan Müslümanlar 7. asırda buralara gelmişlerdir. Abdullah bin Ebû Serh tarafından burası fethedilmiştir. Cezâyir halkı İslâmiyeti kabul etmiş, İslam devletinin hâkim olduğu zamanlarda İslâmiyetin sâyesinde ilerlemiş, benimsedikleri İslam kültür, medeniyet ve âdetlerini ve Arapça lisanını günümüze kadar muhâfaza etmişlerdir. On altıncı asırda Oruç Reis ve Hızır Reis (Barbaros Hayrettin Paşa) reisler tarafından fethedilen Cezâyir, Akdeniz’i yağma, talan ve barbarlıklarıyla kan gölü hâline getiren Avrupalı korsanlara karşı mücâdele eden Müslüman leventlerin üssü hâline gelmiştir. Barbaros Hayreddin Paşa daha sonra burayı Osmanlı Devletinin bir beylerbeyliği hâline getirmiştir. Üç asır Osmanlı idaresinde kalan Cezâyir’de o devre âit eserler ve gelenekler canlılığını hâlâ korumaktadır. 1830 senesinde Fransızlar, çok büyük deniz ve kara kuvvetleri ile uzun savaşlardan sonra ülkeyi ele geçirdiler. Bir sömürge idaresi kuran Fransızları halk hiçbir zaman kabul etmedi, devamlı ayaklanma teşebbüsleri içerisinde bulundu (Bkz. Abdülkadir-i Cezayiri). Fransa İkinci Dünyâ Savaşında (1942) Cezayir’i mukavemet merkezi olarak kullandı. Savaş bittikten sonra Cezâyirliler gösterdikleri fedâkârlığa karşılık bağımsızlık veya Fransızlarla aynı haklara sâhib olmak istediler. Bu istek Fransızlar tarafından büyük bir tepki ile karşılandı ve halk katledilmeye başlandı. 1789 Fransız İhtilâli ile her türlü hürriyetlerin yayıldığı ülke olduğu yıllarca söylenen Fransa, Cezayir’deki insanlara bu hürriyeti tanımıyordu. İçindeki Haçlı rûhunu Cezâyirde’de göstermiş, kitle katliamı www.orisad.org.tr yapmıştır. Günümüzde, o zamandan kalma toplu mezarlar çıkmaktadır. 1948’de Fransa buranın sömürge değil, Fransa toprakları olduğunu îlân etti. Dış dünyâya karşı yapılan bu îlâna rağmen burayı bir sömürge olarak idâre etmeye çalışmışlar ve aslâ Cezayir halkına Fransızlarla eşit haklar tanımamışlardır. 1950 senesinden sonra Fransa’ya karşı mücâdelede teşkilâtlanmaya başlayan halk, muntazam bir ordu kurmayı başardı. 1954 senesinde bilfiil başlayan silâhlı mücâdele, 1956 senesinde bağımsızlığa kavuşan Fas ve Tunus’un da desteğini sağladı. Mücâdele 1962’de “Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti” adıyla bağımsızlığını îlân etmesiyle netîcelendi. Fransa’nın îtirâzlarına ramen 10 devlet tarafından bağımsızlığını îlân etmesinin hemen ardından tanınan Cezâyir, 1963 senesinde ilk anayasasını halk oyu ile kabul etmiştir. Bu anayasaya göre beş yıl için halk tarafından seçilen meclis yine beş yıl için Cumhurbaşkanını seçiyordu. Yürütme organı, Cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından meydana gelmektedir. Bu ilk anayasa mûcibince seçilen ilk Cumhurbaşkanı Ahmed bin Bella 16 Haziran 1965’te Albay Huari Bumedyen tarafından bir darbe ile devrildi. Kurulan ihtilal konseyi tarafından 1978’e kadar idâre edilen ülke aynı sene kabul edilen yeni bir anayasa ile idâre edilmeye başlamıştır. 7 Şubat 1979’da Şadli bin Cedid devlet başkanı oldu. 1989’da Sosyalizme ilişkin bütün ifâdelerden temizlenen, siyâsal çoğunluk ilkesini kabul eden ve grev hakkı tanıyan yeni anayasa halk oylamasıyla kabul edildi. 26 Aralık 1991’de yapılan seçimlerin ilk turunda oyların % 85’ini alan İslâmî Selâmet Cephesi 288 milletvekili kazandı. Bunun üzerine seçimler iptal edildi. 16 Ocak 1992’de sürgünden dönen Budiyaf, Yüksek Devlet Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı oldu. 9 Şubat 1992’de 12 ay süreli sıkıyönetim îlân edildi. 4 Mart 1992’de İslâmî Selâmet Cephesi yasa dışı îlân edildi. Siyâsi faaliyetleri yasaklayan ve birçok kişiyi îdâm ettiren Budiyaf 29 Haziran 1992’de bir suikast neticesinde öldürüldü. Cezayir’de iç karışıklıklar hala devam etmektedir (Aralık 1992). Fizikî Yapı Akdeniz’e paralel olan iki sıra hâlindeki Atlas Sıradağları ülkeyi birbirinden farklı üç coğrafi bölgeye ayırır. Büyük ve Küçük Atlaslar ismini alan sıradağlardan kuzeyde olan Küçük Atlaslar, pekçok vâdi ile sık sık parçalandığı için tepe mânâsına gelen “Tell” ismini alırlar. Bu sıradağlar ile Akdeniz kıyıları arasında kalan bölge ülkenin en bereketli topraklarının bulunduğu ovalık bir arâzidir. Kıyı bölgesinde doğudan batıya doğru gidildikçe Chliff (Şelif) Vâdisi yer alır. Bu vâdi diğer kıyı kesimlerine nazaran oldukça kıraç olup, daha sonra tekrar verimli toprakların başladığı “Oran Sahili” ismindeki bölge uzanır. Tell Dağları batıdan doğuya doğru gittikçe yükselmektedir. En yüksek yeri Djurdjura Tepesi olup, yüksekliği 2308 metredir. Güneydeki İkinci Atlas Sıradağları Büyük Atlas Sıradağları ismini alır. Bu dağ silsilesi ülke topraklarının büyük bir kısmını teşkil eden Büyük Sahra Çölü ile kıyı bölgesi arasında set vazîfesi görür. Tabiî Kaynaklar Bitki örtüsü bakımından oldukça fakir bir ülke olan Cezayir’in kıyı bölgesinde Akdeniz bitki örtüsü olan sert yapraklı bodur maki topluluğu görülür. Tell Dağlarına doğru çıktıkça yağışlı bölgelerde meşe, mantar meşesi ve www.orisad.org.tr çam ağaçlarıyla kaplı ormanlık bölge yer alır. Çayırlarla kaplı olan yayladan sonra Sahra Atlaslarının tepelerinden îtibaren başlayan sahrada yer yer çöl bitki örtüsü hakimdir. Sahradaki vahalarda palmiye ağaçları bulunur. Yabanî hayvanlar bakımından da pek önemli bir özelliği olmayan Cezâyir mâden bakımından çok zengindir. Tell bölgesinde demir, Tunus yakınlarında fosfat, magnezyum, volfram, kalay, altın ve elmas mâdenleri önemli miktarlarda olmasına karşılık kömür mâdenleri oldukça azdır. Petrol ve tabiî gaz yeraltı kaynaklarının en mühimleridir. Tabiî gaz rezervinde dünyanın en zengin ülkesidir. Sahra’da çırakılan petrol ve tabiî gaz Hassi Messaoud ve Libya sınırındaki Ejdele bölgelerinde bol bulunmaktadır. Nüfus ve Sosyal Hayat 25.866.000 civârında olan nüfûsu, Berberîler ve Araplar meydana getirmektedir. Fransa sömürgesi olduğu senelerde buraya yerleşmiş bulunan Avrupalıların pekçoğu bağımsızlıktan sonra ülkelerine dönmüşlerse de hâlen önemli miktarda Avrupalı vardır. Ülkenin asıl yerlileri olan Berberîlerin bir kısmı göçebe hayâtı yaşar. Halkının hemen hemen tamâmının Müslüman olmasına ve Arapça konuşmasına rağmen ulaşılması zor olan kuytu yerlerde yaşayan Berberîler çok eski çağlardan beri gelen gelenekleriyle Fenike menşeli bir alfabeye sâhip dillerini devâm ettirmektedir. Konuşulan diğer diller arasında Fransızca Berberîceden sonra gelir. Osmanlı eserleri ve kültürünün hâkim olduğu Cezâyir’de halkın dörtte üçü 64 65 Akdeniz kıyı şeridinde yaşar. Kuzeyde km2ye 470 kişi olan yoğunluk, sahrada 3.5 km2ye bir kişi şeklinde çok büyük bir farklılık gösterir. Nüfus artışının % 32 olduğu ülkede halkın % 52’si şehirlerde geri kalanı ise köylerde, vahalarda ve göçebe olarak yaşar. Okur-yazar oranının % 42 olduğu Cezâyir’de sekiz yıllık ilk öğretim parasız ve mecburidir. Ülkede okul ve öğretmen yetersizliği, bu yönde yapılan çalışmaların hızının nüfus artışına göre düşük olması mecburi öğretimin tatbik edilmesini engellemektedir. Cezâyir, Oran ve Kostantin Üniversiteleri olmak üzere toplam üç üniversitesi vardır. Ülkenin kültür merkezi durumundaki şehri aynı zamanda başşehri olan Cezâyir’dir. Ekonomi Cezâyir’in ekonomisi tarıma ve petrola dayanmaktadır. Bağımsızlığını kazanmasından sonra bir ara ekonomik buhran geçiren ülke, hazırlanan kalkınma plânları çerçevesinde bu sıkıntıları her geçen gün bertaraf et- mektedir. Ülkede tarımın önemi büyüktür. Çalışan nüfûsun % 50’sinin tarımla uğraşmasına rağmen, tarıma müsâit arâzilerin az olması ve tarımın modern usûllerle yapılmaması sebebiyle yetiştirdikleri besin maddeleri ülke ihtiyacını karşılayacak seviyede değildir. Yetiştirdiği ürünlerin başında buğday, üzüm, arpa, hurma ve sebze gelmektedir. Tarım daha ziyade ülkenin kuzeyinde ve Akdeniz kıyılarında yapılır. Akdeniz kıyılarında nârenciye, bilhassa üzüm-zeytin ve tütün üretimi önemlidir. Halkın bir kısmı özelikle göçebe yaşayanlar havancılıkla uğraşır. İlkel usûllerle yapılan hayvancılıkta en çok küçük baş hayvanlar yetiştirilir. Koyun, keçi, sığır, deve ve eşek en çok beslenen hayvanlardır. Ülke, ekonomisinin açığını mâdenleriyle kapatmaya çalışmaktadır. 1956 senesinde bulunan petrol ve tabiî gaz yatakları dünyânın en zengin yatakları arasındadır. Özellikle Doğu Sahra’daki Hassı Messaoud civârında çıkarılan petrol ile Batı Sahra’daki www.orisad.org.tr Hassi-R’Mel yataklarından çıkarılan tabiî gaz ihraç ürünlerinin başında gelir. Demir, fosfat, kurşun, çinko, kükürt, civa ve kömür mâdenlerinin de işletildiği Cezâyir’de petrol, tabiî gaz ve diğer mâdenlerden elde edilen gelir sanâyi ve tarıma sermâye olarak kullanılmaktadır. Petrol sanâyiinin süratle geliştiği Cezâyir’de gübre, plastik ve kimyevî maddeler üretilir. Annaba’daki demir-çelik tesisleri ülke ihtiyâcını karşılayacak seviyededir. Sanayi, gelişmesini bütün sorumluluğu elinde tutmak şartıyla yabancı sermaye yardımıyla sürdürmektedir. Montaj sanâyiinin bulunduğu Cezâyir yavaş yavaş imâlat sanâyiine geçme çabaları içerisindedir. 1974’e kadar ticâretini sadece Fransa’yla yapmaktaydı. 1974-79 seneleri arasında Fransa’nın ticâret tekelinden kurtularak Amerika Birleşik Devletleri ağırlıklı bir ticaret politikası tâkip etmiştir. Genellikle ABD ve Avrupa ülkeleriyle yaptığı ticaretinde petrol, tabiî gaz, naranciye ve hurma ihraç ederken, makina, motorlu vâsıta, besin maddeleri, ilâç, elektronik âletler ithal eder. Limanları her tonajda geminin yanaşabilmesine müsâit olan Cezâyir kendi deniz filosunu yeterli seviyede kuramamıştır. Ulaşım: Cezâyir’de gelişmiş bir kara yolu ağı vardır. Karayollarının uzunluğu 72.091 kilometreden fazladır. Tunus sınırından Fas sınırına kadar uzanan ana demiryolu hattı, ara yollarla limanlara bağlanır. Önemli limanları Cezâyir, Oran, Annaba, Arzev ve Bicâye’dir. Cezâyir Dârü’l-Beyda milletlerarası hava alanıdır. www.orisad.org.tr 66 67 Başbakanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Kırgızistan Heyeti Düzenlendi Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın resmi ziyareti ile eş zamanlı olarak, Türkiye İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) işbirliğiyle 9-10 Nisan 2013 tarihlerinde, Kırgızistan Ticaret ve Müteahhitlik Heyeti programı gerçekleştirdi. Heyete Türkiye’den 100 şirket iştirak etti. İki ülke Ekonomi bakanları ve Başbakanlarının konuşma yaptığı “ Kırgızistan – Türkiye iş forumu ” programına Türk ve Kırgız toplam 400 işadamı katıldı. İş Forumu öncesi Türkiye’den 70 Kırgızistan’dan 250 şirket arasında inşaat, inşaat malzemeleri, tekstil, hazır giyim, Tarım, tarım makineleri, tarım ürünleri, gıda, enerji, telekomünikasyon, bankacılık, hava yolları, maden ve maden işleme sektörlerinde 1100 ikili iş görüşmesi gerçekleştirildi. Ayrıca iş formunda resmi heyet huzurunda TUSKON ve Kırgızistan Ticaret Odası arasında işbirliği anlaşması imzalandı. Kaiserslautern Şehri Belediye Başkanının TUSKON Ziyareti Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Kaiserslautern Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Klaus Weichel ve beraberindeki heyeti 1 Mayıs 2013 Çarşamba günü TUSKON merkez binasında ağırladı. TUSKON Yönetim Kurulu Başkanı Rızanur Meral tarafından heyete TUSKON hakkında bilgiler verilirken Türkiye ile Almanya arasında bugüne kadar gerçekleştirilmiş programlar hakkında bilgiler verildi. Kaiserslautern Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Klaus Weichel ve beraberindeki heyet TUSKON üyelerini özellikle genç girişimcileri Kaiserslautern’a yatırım yapmaya davet ederken TUSKON Yönetim Kurulu Başkanı Rızanur Meral TUSKON üyeleri arasında genç girişimciler olarak ciddi bir potansiyel olduğunu, üyelerimizi Kaiserslautern’e yönlendirme konusunda çalışmalar yapacaklarını ifade etti. Programın sonunda TUSKON Yönetim Kurulu Başkanı Rızanur Meral tarafından Kaiserslautern Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Klaus Weichel’e hediye takdim edildi. www.orisad.org.tr www.orisad.org.tr 68 69 Bebekleri öpücükle hasta ediyoruz ÖPÜCÜK HASTALIĞININ belirtileri; boğaz ağrısı, ateş, boyun lenf bezlerinde büyüme, bademcik kabarması, boğaz kızarıklığı ve bademcikTE yaygın beyaz renkte iltihap. Annesinin kucağından hışımla alınan bebek elden ele dolaşıyor. Öpücükler konduruluyor minik yanaklarına. Kalabalık onu kucaklayarak “Hoşgeldin.” diyor. Ya sonra... Dünyaya gözünü açalı birkaç saat oldu. Ailesi onu kucağına alıp bağrına basmak için sabırsızlanıyor. Ama henüz mümkün değil. Hastaneden çıktığında herkes ona iyi bakabilmek için çırpınacak. En ufak bir kıpırtıda ayağa dikecek herkesi. Olsun, ailenin yeni üyesi her şeyi hak ediyor. O, cennet kokusunu yaysın kâfi. Yorulmaya da hazırız, uykusuz kalmaya da. Aileye mutluluk aşılayan yenidoğan, kucaktan kucağa dolaşıp duruyor. Bir de pamuk ellerinden, yumuşak yanaklarından öpücük alabilirsek ne ala. Aile üstüne titriyor lakin söz geçirmek zor çocuk sevenlere. Cılız bir sesle “Öpmeden sevelim, daha çok küçük…” dese de anne nafile. Aynı seremoni devam ediyor. “Bebek bu, balık değil ki uzaktan sevelim!” diyen sesler ebeveyni bastırmaya yetip de artıyor bile. Hemen her bebeğin başına gelen onun da başına geliyor, hepsi bu (!) Aile biraz korumacı yaklaşsa çevre baskının dozunu artırıyor. “Hepimizin çocuğu oldu sizinki pek kıymetli!”, “Sakınan göze çöp batar.” gibi iğneleyici sözler duymaktansa göz yumuyor olan bitene aile. Fakat Ethem iki yaşına geldiğinde öpücükten bulaşan bir mikropla hastalandığı ortaya çıkar. Ethem’in annesi Meryem Akkaya, boğaz ağrıları ve ateş şikâyetiyle gittiği hastaneden ‘EBVEpstein-Barr Virüs İnfeksiyonu’ teşhisiyle ayırılır. ‘Öpücük hastalığı’ olarak bilinen bu rahatsızlık, çocuğu seven birinden bulaşmıştır. Çocuğuna hastalığın kimden geçtiğini öğrenmekse haberimizin başında anlattığımız manzaradan dolayı imkânsızdır tabii. Anne Akkaya’nın ıstırabı hâlâ sürüyor: “Çocuğunuzu korumak istiyorsunuz ama aile ve çevre sizi despot buluyor. Uyarsanız da kızsanız da bebeğinizi herkes öpüyor.” “Halsizlik, boğaz ağrısı, ateş, boyun lenf bezlerinde büyüme, bademcik kabarması, boğaz kızarıklığı ve hastaların yüzde 30’unda görülen bademcikte yaygın beyaz renkte iltihap.” Dünya tatlısı çocukları sevmek güzel ama onlara bulaştıracağımız hastalığın kesin bir tedavisi yok. Ateşli dönemlerinde ateş düşürücü ilaçlar kullanılsa dahi miniklerin rahatsızlığı hafiflemiyor. Aynı durum yetişkinler için de geçerli. Virüs küçük-büyük demeden herkesi yatağa düşürebiliyor. Çardak’a göre özellikle dalak büyümesi olan hastalarda dalağın yırtılma riski olması nedeniyle www.orisad.org.tr yatak istirahati önem taşıyor. Dalak hassasiyet kazandığı için spor faaliyetleri esnasında kolayca yırtılabilir. Bu sebeple Çardak, tedavi esnasında spora mutlaka ara verilmesini öneriyor. Öpücük hastalığı bulaşıcı olduğu için tanı konan çocukların bir süre arkadaşlarından ayrı kalması lazım. Evin ve aile ortamının da uygun hale getirilmesi tedavinin gereği. Ağrı ve ateşle kıvranan miniğin başka mikroplara daha korumasız olduğunu düşünecek olursak en az on beş gün kalabalık ortamlardan uzak tutulması elzem. İyileştiğinde sevincimizi yine onu öperek gösteremeyeceğimizi de hatırlatmış olalım. Bundan sonra miniğin kişisel eşyalarının temizliği, özellikle yemek malzemelerinin kimseyle paylaşılmaması konusunda annelere büyük sorumluluk düşüyor Tükürükle bulaşan diğer hastalıklar Soğuk algınlığı: 200’e yakın virüs çeşidi tarafından oluşur. Virüsler çocukların yakın teması ile rahatlıkla bulaşabilir. Bunu engellemek için el hijyenine dikkat edilmesi gerekir. Grip (influenza) A Grubu Beta-Hemolitik Streptokok: Kızamık: Kızamıkçık: Kabakulak: Suçiçeği: www.orisad.org.tr 70 71 “Müşteriler sizi terk etmeden siz alışkanlıklarınızı terk edin” Karadeniz Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (KASİF), Kelkit Sanayici ve İşadamları Derneği (KESİAD), Kelkit Ticaret ve Sanayi Odası ve Kelkit Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nın ortaklaşa düzenlediği ‘Müşteri Şikayetleri ve İtirazlarını Fırsata Çevirme Teknikleri ’ konulu konferans Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde düzenlendi. Konferansla ilgili konuşan Kelkit Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Cafer Hırık, Dünya’nın hızla değiştiğini ve Kelkit’te yaşayan esnaf ve işadamlarının da bu değişime ayak uydurmaları gerektiğini söyleyerek, “ Bu tür programlar esnafımızın, işadamımızın ufkunu açmasında, dünyada meydana gelen değişikleri görmesinde son derece yararlı oluyor. Bundan sonra da bu tür konferansların devamını getirmeliyiz” dedi. KASİF Genel Sekreteri Yaşar Bıyıklı da konferansa katılanlara müşteri memnuniyeti, müşterilerle satıcılar arasında olması gereken diyalogların öneminden bahsetti. Müşterilerin eskiden velinimet, sonra kral, şimdi ise işletmelerin kar ortağı konumunda olduğunun altını çizen Bıyıklı, “ Bugün gerek işletmelerin ihtiyaç duyduğu, gerekse müşterilerin muhatap olmak istediği satış temsilcisi, sıradan bir satış temsilcisinden ziyade birer “kârlılık uzmanı” ve “satış danışmanı” niteliğindedir. İşletmelerin mevcut müşterileri elde tutması, ardından da rakiplerin boşalttığı alanı doldurmaya öncelik vermesi gerekiyor. Bu dönemde en önemli işimiz hiç kuşkusuz müşteri potansiyelini korumaktır. Çünkü var olan müşteriyi korumak yenisini kazanmaktan 5 kat daha kârlı. Mevcut müşterilerinizle iletişim halinde olmaya, onların beklentilerine cevap vermeye ve aynı zamanda müşteri portföyünüzü genişletmeye çalışmalısınız” diye konuştu. ŞİKAYETLERİ DİKKATE ALIN Her şikayetin, müşteri tarafından işletme sahibine verilen bir armağan olduğunu ifade eden Bıyıklı sözlerini şöyle sürdürdü: “Şikayet ile müşteri, işletmenizde ne gibi bir sorun olduğunu ve bu sorunu nasıl düzelteceğiniz hakkında, parayla bile atın alamayacağınız bilgileri size sunar. Şikâyetler size, müşteriyi mutlu etme şansı verir. Şikâyetler ağrı gibidir. İşletmenizde bir şeylerin ters ittiğinin haberini verir. Şikâyetler sayesinde mal ve hizmet sisteminiz aksaklıklardan kurtularak kusursuzlaşır ve güçlenir. Bu nedenle akıllı tacirler; müşterilerini daha başka şikâyetlerini söylemeleri için cesaretlendirir. Şikâyet kanallarını sürekli açık tutan işletmeler daima gelişir ve büyür.” Konferansı dinlemeye gelen esnaf ve işadamlarını uyaran Bıyıklı, “Dünya hızlı bir değişimden geçiyor. Hepiniz bu değişime ayak uydurmalısınız. İnsanın en büyük www.orisad.org.tr düşmanı alışkanlıklarıdır. Eski ticari alışkanlılarınızı değiştirmediğiniz zaman müşteriler sizi değiştirecektir. Müşteriler sizi değiştirmeden siz alışkanlıklarınızı terk edin” diye konuştu. HZ. PAYGAMBER’DEN (SAV) TÜCCARLARA MÜJDE “Doğru sözlü, dürüst ve güvenilir tâcir (tüccar), kıyamet günü nebîler, sıddîklar ve şehitlerle beraber haşrolur.” Gençliğinde ticaretle meşgul olan Peygamber Efendimizin (sav) aynı zamanda tüccarların piri, önderi ve lideri olarak kabul edildiğini söyleyen Bıyıklı, peygamberimizin ‘Doğru sözlü, dürüst ve güvenilir tâcir (tüccar), kıyamet günü nebîler, sıddîklar ve şehitlerle beraber haşrolur.’ Hadisi şerifi ile, doğru sözlü, dürüst ve güvenilir Müslüman tüccarlara kıyamet gününde şehitlerle, sıddıklarla beraber olma gibi çok yüksek bir mertebeyi müjdelediğini söyleyerek “Alın Efendimizin bu müjdesini çerçeveleyin işyerinizin, evinizin ama önce kalbinizin en güzel yerine asın” dedi. Konferans sonunda katılımcılara KASİF Genel Sekreteri Yaşar Bıyıklı’nın kaleme aldığı ‘Satış Teknikleri’ adlı kitabı hediye edildi. Mühendis öğrencilerine 60 günlük stajlar iş yaşamında yetersiz kalıyor Karadeniz Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (KASİF) tarafından yürütülen, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 2012 Gençlik Projeleri Destek Programı kapsamında finansa ettiği ‘KASİF Gençlerin Girişimcilik ve Geleceklerini Destekleme Projesi’ çerçevesinde Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde (OMÜ) düzenlenen ‘Geleceğin Gücü Girişimci Gençlere Tavsiyeler’ konulu paneller serisi devam ediyor. İş dünyasının temsilcileri bu kez de OMÜ Mühendislik Fakültesi öğrencileriyle buluştu. Mühendislik Fakültesi’nde KASİF Genel Sekreteri Yaşar Bıyıklı tarafından yönetilen panele Bünyan Yapı Mimarlık İnşat Ltd Şti sahibi Ömer Parlak ve Odak Makine Mühendislik Mimarlık San. Tic. Ltd. Şti. sahibi Mehmet Mutlu konuşmacı olarak katıldı. Mühendislik Fakültesi’nde yapılan panelin açılış konuşmasını yapan Mühendislik Fakültesi Dekan Yardımcısı Yar. Doç. Dr. Emin Maraş, öğrencilerle iş dünyası temsilcilerinin bir araya gelmesinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, ”İş dünyası ve öğrenci birlikteliklerinin öğrencinin iş yaşamını tanıması ve iş adamlarının bilgi ve tecrübelerinden yararlanmaları açısından önemli, bu tür birlikteliklerin daha çok yapılması gerekiyor. KASİF’i bu anlamda yaptığı etkinliklerden dolayı kutluyor ve teşekkür ediyorum” diye konuştu. Panelde konuşan KASİF Genel Sekreteri Yaşar Bıyıklı, KASİF olarak 19 Mayıs Üniversitesi’nde Üniversite öğrencilerine girişimcilik eğitimi verdiklerini, bu eğitimin sonunda da KOSGEB’in girişimcilik sertifikası alanlara 30 bin TL hibe 70 bin TL’de faizsiz kredi desteği sunduğunu belirterek yeni başvuruların devam ettiğini,girişimcilik eğitimi almak isteyenlerin www.kasifgirisimcilikakademisi.com adresinden başvurabileceklerini söyledi. Gelecekle ilgili hedefleriniz olsun Bünyan Yapı Mimarlık İnşat Ltd Şti sahibi Ömer Parlak panelde yaptığı konuşmada gençlere iş yaşamında başarılı olabilmeleri için okul dönmelerinde yaptıkları stajların çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Okul döneminde yaptığınız stajlar gelecekte iş yaşamında sizlere çok büyük avantajlar sağlayacak. Stajlarınızı bu nedenle çok iyi değerlendirin, naylon staj yapmayın. Sizin için 60 günlük staj zamanları gelecekte iş yaşamınızda yetersiz kalacaktır. Onun için her anınızı iyi değerlendirin. Çünkü ilerde iş yaşamız da soramayacağınız birçok staj döneminde ustalara, şeflere sorma şansınız olacaktır” şeklinde konuştu. İş yaşamına atılan gençlerin merdivenleri teker teker çıkması gerektiğini vurgulayan Parlak, “İş yaşamına atıldığınızda ilk başta sermayeniz olmaya bilir. Birkaç arkadaşınızla bir araya gelerek ortaklıklar kurun, www.orisad.org.tr bu ortaklıklar proje odaklı olabilir. Böylelikle yavaş yavaş büyürsünüz. Kesinlikle iş yaşamında yılgınlıklara düşmeyin, sürekli pozitif olmaya çalışın” dedi. Kendi işinizde farkındalık oluşturun Odak Makine Mühendislik Mimarlık San. Tic. Ltd. Şti. sahibi Mehmet Mutlu da panel de yaptığı konuşmada gençlerin kedi iş alanlarında mutlaka bir farkındalık oluşturmaları gerektiğini söyleyerek, ”Ne iş yapıyorsanız yapın ama mutlaka bir farkınız olsun. İşinizi iyi analiz edin ve işinizle ilgili olarak boşluklar bulmaya çalışın. Başkasının yapmadığı alanları bulun ve o alanlarda yenilikler, farklı bir şeyler yapın” diye konuştu. Başarılı bir girişimci olmak için mutlaka bir hayalin olması gerektiğinin altını çizen Mutlu, “Başarılı olmak için mutlaka bir hayaliz olsun ve o hayalinizin peşinde koşun. Hayaliniz yoksa başarılı olma şansınız yok” dedi. 72 73 www.orisad.org.tr www.orisad.org.tr 74 75 www.orisad.org.tr www.orisad.org.tr