güzellikler ülkesi cezayir…

Transkript

güzellikler ülkesi cezayir…
2
3
4
5
6
7
8
9
İçindekiler
Prof. Dr. Tarık YARILGAÇ, “Ordu Üniversitesi, tıpla, tarımla, turizmle, sporla, kültürle, sanatla ve
Sayfa 14 -15
yerel sektörle iç içe yürüttüğü çalışmalar neticesinde, adından başarı ile söz ettiren üniversal bir
yapı durumundadır. Akademik ve idari personelimizin yanında öğrencilerimizin katılımları ile
yürütülen ortak projeler, tarafımızca topluma hizmet olarak addedilebilmektedir.
“ÜNİVERSİTE ORDU HALKININ DA ORTAK
MUTLULUĞU VE GURURUDUR.”
Sayfa 24-25
ORTAK AKIL “Haksız Rekabet”
®
Ordu İş Adamları Derneği (ORİŞAD) tarafından organize edilen “ Gıda Sektörü Ortak Akıl”
toplantısı gıda sektörü temsilcileri ile gerçekleştirildi. Dernek Başkanı Avni Yılmaz Başkanlığında
gerçekleştirilen Toplantıya Katılan Sektör Temsilcileri Sektördeki Avantajlar, Dezavantajlar ve
Çözüm önerileri gibi başlık altında önerilerini yazdı. Rekabet, Fiyat İstikrarsızlığı gibi sonuçların
çıktığı toplantı’da temsilciler birer birer sorunlarını anlattı.
FİLİPİNLER CUMHURİYETİ HEYETİ ORDU’DA
Sayfa 30
Karadeniz İşadamları Derneği (KASİAD)’nin daveti üzerine Ordu’ya gelen Filipinler Cumhuriyeti
Ankara Büyükelçisi Marilyn Alarilla ve Filipinler Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Ernesto Chua
Karadeniz İşadamları Derneğini ziyaret ettikten sonra Ordu’ya geldiler.
IDI
Ğ
A
TK
E
L
A
LU
TUV
V
A
IT H
Ğ
A
K
TE
E
Ç
PE
Sayfa 40 - 47
Başarı Öyküsü İlker KARAMAN
“Başarının sırrı “DÜRÜSTLÜK”
KARADENİZ'İN
MARKASI
ORDU'DA
ÜRETİLİYOR
Sayfa 62 - 64
GÜZELLİKLER ÜLKESİ CEZAYİR…
Dergimimizin bu sayısında Güzellikler Ülkesi olan Cezayir’i tanıtıyoruz.
Sayı:4
OCAK 2013
İMTİYAZ SAHİBİ
Orişad adına Avni YILMAZ
EDİTÖR
Fatih BAŞ
ORİŞAD Dergisi ücretsizdir.
GRAFİK TASARIM
ADRES
Ordu İşadamları Derneği
Katre Reklam Ajansı
Subaşı Mah. 486 Sk.
No:2 Kat:3 ORDU
Tel : 0454 223 25 78
Faks: 0454 223 25 79
[email protected]
www.orisad.org.tr
Düz Mah. S.Felek Cad. No: 4/3 ORDU
Tel: 0 532 582 16 44
www.orisad.org.tr
BASKI
kopuk
®
Arkadaş Basım San. Ltd. Şti.
Tel: 0312 341 63 10
www.karadenizduru.com
10
11
AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARIYLA ‘BÜYÜKŞEHİR’ OLMAK
Avni YILMAZ
Ordu İşadamları Derneği Başkanı
Ülkemizdeki
yerel
yönetim
kuruluşlarından birisi ve en önemlisi
belediyelerdir. Belediyeler il, ilçe, belde vb. yerleşim merkezlerinde temizlik, su, toplu taşıma ve imar faaliyetleri
gibi kamu hizmetlerini yerine getiren
kamu tüzel kişilikleridir. Ancak son
yıllarda dünyadaki gelişmelere paralel olarak, toplumun beklentilerinin
artması ve ihtiyaçlarının çeşitlenmesi
nedeniyle belediyeler; sportif ve kültürel faaliyetler, eğitim ve öğretim
faaliyetleri gibi birçok alanda hizmet
vermeye başlamıştır. Belediyelerin
yapmış olduğu hizmetlerin bu denli çeşitlenmesi nedeniyle kaynak
ihtiyaçları da artmıştır. Önceki yıllarda
yaşanan köyden kente göç olgusu
nedeniyle, bugün itibariyle Türkiye
nüfusunun yaklaşık %80’i belediye
teşkilatı bulunan yerleşim yerlerinde
ikamet etmektedir.
Belediyelerin gelirleri; öz gelirler,
devlet yardımları, borçlanmalar,
cezalar ve genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylardan oluşmaktadır.
Toplam gelirleri içerisinde asıl önemli
kalemi genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylar oluşturmakta
olup diğer gelirlerin oranı oldukça
azdır. Örneğin, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nin 2012 yılı bütçesine
göre öngörülen tahmini gelir tutarı 6
milyon 600 bin TL olup, bunun 5 milyon 530 bin TL’sinin merkezi idare
vergi gelirlerinden alınacak paylardan
www.orisad.org.tr
oluşacağı öngörülmüştür. Büyükşehir
belediyeleri genel bütçe vergi gelirlerinden, il belediyelerine göre daha
fazla pay almaktadırlar. Bu nedenle
büyükşehir statüsünde bulunmayan il
belediyeleri de büyükşehir belediyesi
statüsüne geçmek istemektedir.
Ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçişleri Komisyonu’nda kabul edilen
kanun tasarısında Ordu, Aydın,
Denizli, Muğla, Tekirdağ, Trabzon,
Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Balıkesir,
Van, Manisa, Hatay, Malatya ve Mardin illerinin büyükşehir yapılmasına
ilişkin hükümler bulunmaktadır.
(Makale
yazıldığında
henüz
olmamışlardı, şimdilerde Büyükşehir
oldular) Öteden beri belirtilen iller
ve diğer il belediyelerinin birçoğu da
büyükşehir statüsüne geçmek için taleplerini dile getirmektedirler.
Büyükşehir olma talebinin altında yatan asıl neden, büyükşehir belediyelerinin genel bütçe vergi gelirlerinden
aldıkları paya ilaveten büyükşehir
belediye sınırları içinde yapılan
genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı
toplamından %5 pay almasıdır. Söz
konusu ilave gelir payı büyükşehir
olmayı oldukça cazip kılmaktadır.
Nitekim İç İşleri Komisyonu’nda kabul edilen kanun tasarısına göre bu
oranın %6 olacağı öngörülmektedir.
İl özel idareleri ve belediyelere
genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı
toplamı üzerinden ayrılacak paylara
ilişkin esas ve usuller 5779 sayılı
İl Özel İdarelerine ve Belediyelere
Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden
Pay Verilmesi Hakkında Kanun’da
düzenlenmiştir. Buna göre genel bütçe
vergi gelirleri tahsilâtından normal il
belediyeleri %2.85, büyükşehir belediyeleri %2.50 + büyükşehir belediye
sınırları içinde yapılan genel bütçe
vergi gelirleri tahsilâtı toplamından
%5 pay almaktadırlar. Normal illerin
büyükşehir olmak istemelerinin en
büyük nedeni de bu % 5’lik payı alabilmektir.
5779 sayılı yeni Yasa öncesinde özel
tüketim vergisi ve özel iletişim vergisi
genel bütçe vergi gelirleri toplamına
dâhil edilmemekteydi. 5779 sayılı İl
Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel
Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun’un 8’inci maddesinin 1-c bendi ile yapılan düzenleme
ile Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun
8’inci maddesinin 1-d bendi ile yapılan
düzenlemede ise özel iletişim vergisinin, genel bütçe vergi gelirleri
toplamına dahil edilmesi yönünde
düzenleme yapılmıştır.
2013 yılından itibaren, büyükşehir belediyelerinin payı hesaplanırken, özel
tüketim vergisinin, genel bütçe vergi
gelirleri içerisinde dikkate alınacak
olması, büyükşehir belediyelerinin
vergi gelirleri tahsilâtından alacağı
payı daha da artıracak olması, il
belediyelerinin büyükşehir belediyesine dönüşme isteklerini daha
da artırmaktadır. Bu durum yeni
büyükşehir olacak il belediyelerinin
önemini ve sahip olacağı kaynakları
daha da artırmaktadır. Çünkü çok
küçük olan ve personel maaşlarını
bile ödemekte zorlanan belediyelere
aktarılan kaynaklar büyükşehir belediyesi bütçesinde toplanacaktır. Tüm il
sınırları büyükşehir belediye sınırı kabul edileceğinden, tüm ilde toplanan
vergi gelirleri üzerinden %6’lık pay
alınacaktır. 2013 yılından itibaren özel
tüketim vergisi ve özel iletişim vergisi
üzerinden de Büyükşehir belediyelerine %6 pay aktarılacaktır.
Peki Ordu ne kazandı…
1- Güçlü bir yerel yönetime kavuşacak
2-İlimizin tamamı hem Büyükşehir
hem ilçe belediye hizmet şemsiyesi
altına girmiş olacak. Belediyesiz yer
kalmayacak.
3- İlimizin yerel yönetiminin geliri ciddi bir şekilde artacak
4- Öncelikle çözümünde zorluklar
yaşanan çöp ve su sorunları kolay
çözülecek
5- Güçlü ve ilin her yerinden sorumlu
tek bir il Meclisi’ne kavuşacak
6- İlin tamamını ilgilendiren projelerin
güçlü sahibi olacak.
7- İlin tamamı güçlü bir yerel yönetim
tarafından yönetileceği için küçük
yarışların yol açtığı kaynak israfının
önüne geçilecektir. ..
8- İlimizin tanıtımına büyük katkısı
olacak; eğitim ve turizmle ilgili
yatırımların yerinde, doğru ve verimli
yapılmasına yol açacaktır.
9- Ordu’ya ve ilimizde ve dışarıda
yaşayan Ordulu hemşerilerimize iline
www.orisad.org.tr
sahip çıkma konusunda moral ve motivasyon kaynağı olacaktır. ..
10- Adı ve kendisi büyük olan bir ilden
yetişen ilim adamları ve iş adamlarının
iline ilgisi artacaktır. Özel yatırımlar
artacaktır. ..
11- İl olarak marka değerimiz artacak.
Bu da ticari ve sınai gelişmeleri tetikleyecektir.
12Orduluların
özgüveninin
artmasıyla göçün durmasına ve hatta
göç almasına özellikle beyin göçü
almasına vesile olacaktır.
12
13
ADVANTAGES AND DİSADVANTAGES WİTH ‘METROPOLİTAN’ TO BE
Avni YILMAZ
President of the Association of the
Army for Business People
One of the most important institutions of local government and municipalities in our country. Municipalities,
provinces, towns, cities and so on.
residential centers, sanitation, water,
public transport and public corporate
entities performing public services,
such as construction activities. However, in recent years, in line with developments in the world, due to the
diversification of the needs of society and the increasing expectations of
municipalities; sporting and cultural
activities, began to serve in many areas, such as education and training
activities. Due to the diversification of
the services that the resource needs of
municipalities has increased so much.
In previous years, due to the phenomenon of rural-urban migration, as of
today, approximately 80% of Turkey’s
population live in settlements in the
municipal organization.
Revenue of municipalities; total revenues, state grants, loans, penalties, and
consists of the shares allocated to general budget tax revenues. Total income
share allocated to general budget tax
revenues constitute the main important item is the ratio of other income
is very low. For example, the Istanbul Metropolitan Municipality and
the estimated amount of revenue in
2012 according to the budget of 6 million 600 thousand and 530 thousand
TL of which 5 million shares will be
formed of central government tax revwww.orisad.org.tr
enues projected. General budget tax
revenues metropolitan municipalities,
county municipalities receive a greater
share compared. For this reason, the
status of the metropolitan municipality
of metropolitan municipalities want to
move to provincial status, are not.
However, Turkey Grand National Assembly adopted the draft law Military
Affairs Commission, Aydın, Denizli, Mugla, Antalya, Trabzon, Ankara,
Bursa, Balıkesir, Van, Istanbul, Izmir,
Istanbul and Mardin provinces are
provisions concerning the metropolitan. (Article written yet never at the,
now became Metropolitan) all along
the metropolitan status of many of the
provinces and municipalities to move
to other provinces have voiced demands.
The main reason behind the request
to the metropolitan, metropolitan municipalities, metropolitan municipalities in addition to the general budget
tax revenues within the limits of their
share of the general budget is that 5%
of the total tax revenues. Makes it a
very attractive addition to being the
greater share of the income in question. In fact, this ratio by the Internal
Affairs Committee adopted the draft
law is expected to be 6%.
Municipalities, special provincial administrations and the general budget
tax revenues to be allocated over the
total shares of the principles and procedures for the Special Provincial
Administrations and Municipalities
No. 5779 General Budget Tax Revenues Law on Issuance of Shares held.
According to the general budget tax
revenue collection provincial municipalities normally 2.85%, 2.50% + the
greater metropolitan municipalities
within the municipal boundaries of the
general budget, receive 5% of the total
tax revenues. The biggest reason for
wanting to be normal in the metropolitan cities of this to get an 5% share.
Prior to the new Act No. 5779 and
the special communication tax excise
duty had not been included in the total
general budget tax revenues. Special
Provincial Administrations and Municipalities No. 5779 General Budget
Tax Revenues of Article 8 of the Law
on Issuance of Shares 1-c with the arrangements made by sub-paragraph of
Article 8 of the Law on Special Consumption Tax with 1-d sub-paragraph
embodiment, the special communication tax , arrangements were made to
be included in the total general budget
tax revenues.
Since 2013, the calculation of the share
of the metropolitan municipalities,
special consumption tax, to be taken
into account in the general budget
tax revenues, will further increase the
share of the metropolitan municipalities will be the collection of tax revenues, increases the demands to turn
into provincial municipalities, metropolitan municipality. This will be the
new metropolitan provinces and mu-
nicipalities will have the resources
increases the importance of. Because
even paying the salaries of the staff
are very small and the resources transferred to municipalities, metropolitan
municipalities are forced to meet the
budget. Will be accepted by all the
borders of the metropolitan municipal
boundary, a 6% share of tax revenues
will be collected from all provinces.
From 2013 through excise duties and
special communication tax will be 6%
in the metropolitan municipalities.
So what did Ordu win?
1 - will have a strong local management
All of our city and county and municipal service 2-under the umbrella of the
Metropolitan will be entered into. Will
not be located in the Municipality.
3 - our city a serious increase local
government revenue
4 - First, the difficulties in solving simple problems to be solved in the waste
and water
5 - Strong and solely responsible for
all over the province will have a provincial Assembly
6 - for the whole of the province will
have a strong project.
7 - The entire province is managed by
a local government for a strong waste
of resources caused by the smaller races will be prevented. ..
8 - the promotion of our city will be
a great contribution to education and
tourism-related investments in place,
www.orisad.org.tr
would lead to a correct and efficient.
9 - Army and our province and our
citizens who live outside the province
of Ordu will be a source of morale and
motivation to deal with. ..
10 - Name of the provinces, and he
grows larger province of scientists and
business leaders will do. Private investment will increase. ..
11 - The City will increase the brand
value. This will trigger the commercial
and industrial developments.
12 – Ordu Publıc poised to stop the
increase of migration and brain drain
in particular to take even immigration
will be the occasion to take.
14
15
ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER ÇAĞINDA
TİCARİ ORTAKLIKLAR
Fatih BAŞ
Ordu İşadamları Derneği
Genel Sekreteri
Dünya; ticari, siyasi, kültürel vb. alanlarda, süratle işlerin büyük ölçekli
olmanın geçerli olduğu bir döneme
doğru kaymaktadır. Böyle bir dönemin
arifesinde, gelecekte ticari ve iktisadi
hayatta bir natürel seleksiyon (ıstıfa-i
tabiî veya tabiî ayıklanma) yaşanacağı,
küçüklerin dökülüp biteceğini büyük
ölçekli olanların hayatlarını devam
ettireceği, dolayısıyla da himmetlerin
bir araya getirilerek büyük iş merkezlerinin tesis edilmesinin gerektiği
şefaatle dile getirildi. Ne var ki, bu
güne kadar istenildiği ve arzu edildiği
seviyede bunun gerçekleştirildiği
söylenemez. Güvenilir ve piyasayı
bilen, kabiliyetli, kapasiteli insanların
önderliğinde büyük ortaklıkların tesis
edilmesi mutlaka gereklidir.
Gümrük Birliği’ne girme, özellikle
TUSKON’un girişimleriyle Orta Asya
ve Afrika ülkelerine açılma… Gibi
yeni gelişmelerle Türkiye’nin ufku
açılmakta ve ticari hayatta yeni bir
dönem başlamaktadır. Bu gelişmelerin
ülke ve insanımız adına geniş imkânlar sağlayacağı kanaatindeyiz. Bütün
bu fırsatların yerinde ve zamanında
değerlendirilmesi için de, büyük sermaye ortaklıklarının kurulması gerekmektedir. Bu doğrultuda dış dünyaya açılmanın vaktinin gelip-geçtiği
düşüncesindeyiz.
Bazı müteşebbislerin her ne kadar
daha önceden küçük çapta ticari tecrübeleri olsa da, idareye müdahalesi önlenmeli ve iş, tamamen profesyonel bir
kadro tarafından yönetilmelidir. Yoksa
iştirakim kadar, müdahalem olmalıdır.
Düşüncesiyle hareket edilirse, neticenin fiyasko olacağı kaçınılmazdır.
Herkes kendi malından, geçinmesine
esas teşkil edecek bir miktarını geride
bırakmalı ve geri kalanını sermaye
olarak vermelidir. Bunun, o teşebbüsün
geleceği adına bir takım yararları
olacaktır. Çünkü böylesi büyük
yatırımlar, hele bir de dışa açılma söz
konusu ise, belki 5-10 sene gibi uzun
bir dönem kar etmeyecek, etse bile
sermayedarlara dağıtılmayacaktır. Bu
kadar zaman içinde belli bir gelir olmadan geçinilemeyeceğine göre, bir
www.orisad.org.tr
kısım sıkıntılara maruz kalınacak ve
bir beklenti içine girilecektir. Öyleyse,
yapılan ortaklık, adeta bir ek iş konumunda olmalıdır.
Ticaret erbabı hırsla zenginleşme ve
birden çok kazanma anlayışından
uzak durmalıdır. Aksine böyle bir
düşünceden mutlaka zarar görebileceği
akıldan uzak tutulmamalıdır.
Son 6 ayda 5 adet sektör toplantısı
gerçekleştirdik ve bu toplantılarımızın
en büyük sorunu başta ortak hareket
edememek çıkmıştır. Bu doğrultuda
ortaklık kültürüne ilişkin bir çok
toplantılar düzenledik. Dikkatlerden
kaçmamalıdır ki başta yazılı metin
olmaması ve ortakların yönetimde
bulunma zafiyetleri öncelikli sorun
görülmüştür. Bölgemiz de, özellikle
Türkiye’mizde kurulacak bu ticari
ortaklıkların, yabancılar seviyesinde
başarılı olacağına inanıyor ve 2013
yılı ilk yayınımızda siz değerli üyelerimizi selamlıyoruz.
Bildiğiniz üzere yeni oluşumu olan
ORİŞAD dergimiz, bir yılını doldurarak yayın hayatına devam etmektedir. Bu süreçte yayın gecikmelerinden dolayı siz değerli üyelerimizin
anlayışına sığınır, kurumsallaşma yolunda bizlere desteklerinizi esirgememenizi temenni ederiz.
www.orisad.org.tr
16
17
“ÜNİVERSİTE ORDU HALKININ DA ORTAK
MUTLULUĞU VE GURURUDUR.”
Prof. Dr. Tarık YARILGAÇ
Ordu üniversitesi Rektörü
“Ordu Üniversitesi, tıpla, tarımla, turizmle, sporla, kültürle, sanatla ve yerel
sektörle iç içe yürüttüğü çalışmalar neticesinde, adından başarı ile söz ettiren
üniversal bir yapı durumundadır. Akademik ve idari personelimizin yanında
öğrencilerimizin katılımları ile yürütülen ortak projeler, tarafımızca topluma
hizmet olarak addedilebilmektedir.
Yedinci kuruluş yıldönümünü henüz kutlayan üniversitemizin evrensel normlarda
elde ettiği başarılar şüphesiz sadece bizim
değil, Ordu halkının da ortak mutluluğu
ve gururudur. Bu gelişime güç ve ivme
kazandırıyor olabilmek ise hepimiz için
önemli bir sorumluluktur. Bu sorumluluk dâhilinde üniversitemizin dününü ve
bugününü değerlendiriyor, mevcut durum analizleri ile gelişim sürecine ilişkin
stratejiler belirliyoruz.”
Akademik ve Fiziki Gelişmeler;
Dört fakülte, bir yüksekokul ve iki
meslek yüksekokulu ile 2006 yılında
eğitim öğretim faaliyetlerine başlayan
Ordu Üniversitesi, 7. yılında on fakülte,
üç yüksekokul, on meslek yüksekokulu,
üç enstitüsü ile bilişim çağında bilgili,
gelişmeye ve yeniliklere açık, teşebbüs
ruhu yüksek fertler yetiştirmek amacı
ile öncelikle siz öğrencilerimize sonra
da yöremiz halkına ait bir kurum olarak
çalışmalarını sürdürmektedir.
75’in üzerinde aktif bölümü ile tercih
edilen bir üniversite olan Ordu Üniver-
sitesi, bölgesel bir üniversite olmanın
ötesinde, bugün Türkiye’nin 80 ilinden öğrencisi olan gurur verici bir
tabloya sahiptir. Üniversitemizde lisans
eğitiminin yanında lisansüstü eğitim de
sağlanmakta, 2006 yılında 5547 öğrenci
mevcudu bulunan Ordu Üniversitesi,
bugün bünyesindeki 12 binden fazla gencine eğitim olanağı sağlamaktadır.
Toplamda 14 yabancı öğrencisi bulunan
ODÜ’nün, 4 bini aşkın öğrenci kapasitesi ile 31 öğrenci kulübümüz bulunmakta, öğrencilerimize kültürel ve sosyal
zenginlikler kazandırmaktadır.
Akademik Personel Sayımız;
21’i profesör, 26’sı doçent, 152’si
yardımcı doçent, 116’sı öğretim görevlisi, 138’i araştırma görevlisi, 16’sı okutman, 3’ü uzman toplam 472 öğretim
elemanımız ile her 35 öğrencimize bir
öğretim üyesi, her 25 öğrencimize de bir
öğretim elemanı düşmektedir.
Uluslararası İlişkiler;
Yine
öğrencilerimize
sunduğumuz
Farabi, Erasmus ve Mevlana değişim
programları ile onların kariyerlerine
yeni ufuklar kazandırılmaktadır. Bu
anlamda yaklaşık olarak 80 protokol
imzaladığımız üniversite bulunmakta, bu
imkânlardan toplamda 72 öğrencimiz Farabi Değişim Programı ile 42 öğrencimiz
Erasmus değişim programı ile hayallerine bir adım daha yaklaşmıştır. Mevlana
Değişim Programı kapsamında da henüz
2 aylık bir sistem olmasına rağmen 13
farklı yabancı üniversite ile protokollerimiz bulunmaktadır.
www.orisad.org.tr
Bilimsel Araştırmalar;
Üniversitemiz, biri devam eden ikisi
sonuçlanan toplamda üç AB Projesi, birisi
sonuçlanan, ikisi devam eden toplamda
3 AB Programı, beşi sonuçlanmış, dördü
hâlâ yürürlükte olan toplamda dokuz
TÜBİTAK projesi ve bir de SANTEZ
projesi hazırlamış durumdadır.
Toplamda 673.370 Euro, 1.262.341,00
TL Destek;
8 Tanesi sonuçlanmış ve 9 tanesi hala
devam etmekte olan TÜBİTAK ve AB
kaynaklı projelerimiz için 2012–2013
yılında aldığımız mali destek toplamı;
AB kaynaklılar için 673.370 Euro,
TÜBİTAK, SAN-TEZ için 1.079.817 TL,
Bor Araştırma Enstitüsü kaynaklı projemiz içinse 182.524,00 TL’dir.
Yine ODÜBAP ise 2012 yılında toplamda 35 projede 250 bin TL destekle, 2013
yılında toplamda 49 proje başvurusu ve
600 bin TL’lik bütçe ile bölge halkına ve
bilime hizmet etmektedir.
Bu, sadece üniversitemiz açısından değil,
ilimiz açısından da son derece önemli
bir konudur. Bilimsel platformda elde
edilen tanınırlık, ilimiz için önemli bir
ayrıcalıktır.
Öğrenciler için;
Diğer taraftan gençlerimize okurken
iş olanağı sağlanmakta, bu bağlamda
üniversitemizin
çeşitli
birimlerinde
kısmi zamanlı olarak 130 öğrencimiz
çalışmaktadır. 300 gencimizin yemek bursundan faydalandığı üniversitemiz de 12
yabancı uyruklu öğrencimizde sağlık bursundan faydalanmaktadır.
ODÜSEM;
ODÜSEM bünyesinde açılan sertifika programları, KOSGEB ve İŞ-KUR
ortaklığı ile gerçekleştirdiğimiz projeler
ile gençlerimize sektörel ve kültürel anlamda pek çok fırsatlar sunuyoruz.
Bütçemiz;
Tüm bunların dışında; 2012 yılında 53
milyon 830 bin lira olan bütçemiz, 2013
yılında 61 milyar 484 milyon seviyesine
ulaşmış bulunmaktadır.
Fiziki Projeler;
Ordu Üniversitesi Yapı İşleri Daire
Başkanlığı yatırım programında yer alan
ve proje ihaleleri gerçekleştirilen Ziraat
Fakültesi, Müzik ve Sahne Sanatları
Fakültesi ve Diş Hekimliği Fakültesi
binalarının proje çalışmaları devam ediyor.Her üç fakülteye ait yapım ihalelerinin bu yıl içerisinde tamamlanarak
inşaatına başlanması planlanıyor.
Konu ile ilgili görüşlerini aldığımız
Rektör Prof. Dr. Tarık YARILGAÇ şu
açıklamalarda bulundu:
“Sürekli gelişimi ve yeniliği destekleyen
bir kurum olarak hedeflerimizi akademisyenlerimizin ve öğrencilerimizin
rahat nefes alabilecekleri, teknolojinin ve modern çağın tüm gereksinimleri ile donatılmış üstün ve kaliteli alt
yapı koşullarına sahip eğitim alanları
ile buluşturma noktasında birleştirdik.
Bu bağlamda dünyada yüksek öğrenim
hayatında olup biten tüm gelişmeleri yakinen takip ediyor ve bilimsel değişimin
ruhunu yakalamak için her türlü değişimi
büyük bir gayretle destekliyoruz.
Amacımız sadece diploma sahibi standart
insanlar yetiştirmek değil, geleceğe yön
verecek, evrensel bilime katkılar sunabilecek aydınları şekillendirebilmektir.
Bu yönüyle öğrencilerimizin ve akademisyenlerin birincil gereksinimleri olan
özgün bilim alanlarının bir an önce üniversitemize kazandırılması en önemli
çabamızdır. Bu kapsamda daha önce de
çeşitli beyanatlarda bahsettiğimiz gibi
yeni eğitim binalarımızın proje ihalelerinin tamamlandığını ifade etmek isterim.
Bu vesile ile 2013 yılı içerisinde inşaatına
başlanacak olan üç yeni eğitim binamızın
akademisyenlerimize ve öğrencilerimize
başarılı çalışmalar getirecek kurumlar
olmasını temenni ediyorum.”
Karayolları
tarafından
Cumhuriyet
Yerleşkesine cep yapılması çalışmaları
ve 3. Etap alt yapı çalışmaları titizlikle
devam etmektedir;
Karayolları tarafından yapılan Say deresinin
Ordu-Giresun
karayolundan
menfezle geçişi çalışması tamamlanarak söz konusu derenin taşkın ve sel
durumlarında Cumhuriyet Yerleşkesinde
hasar oluşturmasının önüne geçilmesi
hedeflenmiştir.
3. etap alt yapı ve çevre düzenleme
çalışmalarında iş bitim tarihi olarak
2013 yıl sonunu hedefliyoruz, her
yağmur yağması ile yüreklerin ağza
geldiği sel baskını olaylarını önleme
anlamında büyük önem arz eden menfez
çalışmalarında son aşamaya gelmek üzereyiz.
Yaklaşık 216 metre boyunca yerleştirilen
menfezlerin ODÜ için en değerli
yatırımlardan biri olduğuna dikkat çekmek isterim, alt yapı çalışmaları ile öncelikli hedeflerimiz üniversitenin bataklık
ve çamur görüntüsünden bir an önce
kurtulmasını sağlamaktır.
Yağmur suyu çalışmalarının hâlâ devam
ediyor, Merkezi Araştırma Laboratuarı
çevresinde sürdürülen peyzaj düzenlemelerini de inceleyerek 3. etap alt
yapı çalışmaları kapsamında yerleşke
alanına 1.500 metre asfalt yol, 500 mewww.orisad.org.tr
tre kaplamalı yol, kanalizasyon hatları,
yaya yolları, ada peyzaj çalışmaları, sanat yapıları, yol ve çevre aydınlatmaları
gibi çalışmaların 2013 yılı içerisinde
tamamlanması planlanmaktadır.
Sağlık alanındaki gelişmeler;
“Diş Hekimliği Fakültemize, 2011 yılında
18 adet ünite yaptırılmış, halen devam eden 13 ihale daha bulunmaktadır.
Açıldığı günden bugüne yaklaşık 90.000
tedavi gerçekleştirilmiştir. Bu sayının
200.000’e çıkarılması hedeflenmektedir.
Ayrıca, Ordu Kadın ve Doğum
Hastanesi’nin üniversitemiz bünyesine
kazandırılması ile 148 olan yatak kapasitesi 273’e yükselmiş bulunmaktadır.
Yine Ordu Üniversitesi Eğitim ve
Araştırma
Hastanesi’nde
ortak
kullanımdan önce 191.860 hasta tedavi
edilmiş, ortak kullanıma açılmasından
sonra % 35’lik artış ile 254.491 hasta tedavi edilmiş. Ortak kullanımdan önce 7359
adet ameliyatın gerçekleştiği Araştırma ve
Eğitim Hastanesinde % 50’lik artış oranı
ile 11.195 ameliyat gerçekleştirilmiştir.
Yine hastanemizin cirosu, 9.887.729
TL’den % 100’lük bir artışla 19.123.233
TL’ye yükselmiştir.Tüm bu çalışmaların
neticelenmesi ve üniversitemizin bu günlere ulaşması hakikaten zor bir süreç,
meşakkatli ve sabır isteyen çalışmalarla
gerçekleştirilmiştir.”
Eğitime ciddi yatırımlar yapmak
gerekli;
“Dünyanın en büyük gücü para değil,
madenler değil, dünyanın en büyük
gücü bilgidir. Bugün güçlü olan ülkelere
baktığınız zaman, petrolleri olan, madenleri olan ülkelerden öte bilgi üreten, bilgi
sahibi olan ve bilgiye hükmeden ülkeler
olduğunu görüyoruz. Türkiye’mizin de
bilgiye sahip insanların, bilgiyi üreten
üniversitelerin, bilim yuvalarının olduğu
güçlü bir ülke olması lazım. Bunu yapabilmek için de eğitime ciddi yatırımlar
yapmamız lazım, ciddi destekler vermemiz lazım ki bir nebze daha yol alalım.
18
19
Şimdi herkes İstikbal’i konuşuyor
İstikbal’de alışverişler 1000 TL indirimle!
Hemen İstikbal’e gelin evinizi indirim
fırsatıyla yenileyin.
7.900TL’LİK ALIŞVERİŞ YAPAN
HERKESE ANINDA TAM 1.000TL İNDİRİM VAR!*
Metehan BAYSAL
İstikbal - Baysal Mobilya
ORİŞAD’DAN ÜYELERİNE DIŞ TİCARET SEMİNERİ
Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Teşvik ve Uygulama Şube Müdürü Ekrem ALTUN Yurtdışında
Ofis-Mağaza Açma, İşletme ve Marka Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi, Pazar Araştırması
Desteği, Yurtdışında Milli veya Bireysel Düzeyde Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının Desteklenmesi, Çevre Maliyetlerinin Desteklenmesi, Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımları, Dahilde
İşleme Rejimi Uygulamaları hakkında Orişad üyelerine seminer verdi.
“Ekonomi Bakanlığı İhracatçı Firmalar 500 bin dolara kadar, yüzde 60 ile yüzde 80 arasında değişen oranlarda destek
veriyor”
Konu Başlıkları:
•
Yurtdışında Ofis-Mağaza Açma, İşletme ve Marka Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi
•
Pazar Araştırması Desteği
•
Yurtdışında Milli veya Bireysel Düzeyde Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının Desteklenmesi
•
Çevre Maliyetlerinin Desteklenmesi
•
Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımları
•
Dahilde İşleme Rejimi Uygulamaları
ORİŞAD ÜYELERİNE PROTOKOL VE NEZAKET KURALLARI
KOSGEB ve KASİF ortaklığında gerçekleştirilen KOBİ’lerin Rekabet
Gücünün ve Dış Ticaret Kapasitelerinin Arttırılması Projesi kapsamında
Yönetim Danışmanı Yavuz ATASOY’ UN sunumuyla ORİŞAD da PROTOKOL VE NEZAKET KURALLARI eğitimi düzenlendi.
Sosyal davranış ve protokol konularında bilgi sahibi olmak ve bunlara uymak, kişiye itibar kazandıran, başarısını kolaylaştıran unsurlardır diyen
ATASOY, Bir kişinin temsil niteliği de en çok protokol kurallarına uymasıyla
ortaya çıkmaktadır. Bu eğitimin hedefi bu alan da ki ihtiyaca cevap vermek ve
yöneticilerin ve tüm çalışanların saygınlığını en üst seviyeye çıkarmalarına
yardımcı olmaktır dedi.
Seminerde; Protokolün anlam ve önemi, Protokol kurallarının uygulandığı
yerler, Kişisel İmaj, Görgü ve nezaket kuralları, Protokol sırası, Kıyafet protokolü, Yemek protokolü, Hitaplar ve tanışma, Makamda davranış, Yönetimde protokol kuralları, Toplantı protokolü, Araç protokolü, Resmi yazışma
protokolü gibi konulara değinildi.
www.orisad.org.tr
www.orisad.org.tr
20
21
BİNALARDA ENERJİ KİMLİK
BELGESİ (EKB)NEDİR?
Kadem ADALI
Adalı İnşaat
“5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu”
ve buna bağlı olarak çıkartılan “Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği”
ne göre, binalarda enerjinin ve enerji kaynaklarının etkin ve verimli
kullanılmasına, enerji israfının önlenmesine ve çevrenin korunmasını
sağlamak için, asgari olarak binanın
enerji ihtiyacı ve enerji tüketim
sınıflandırması, yalıtım özellikleri ve
ısıtma ve/veya soğutma sistemlerinin
verimi ile ilgili bilgileri içeren belgedir.
Enerji Kimlik Belgesi (EKB), Aşağıda
belirtilen yapıların dışında tüm binalarda kullanılacaktır.
*Sanayi alanlarında üretim faaliyetleri
yürütülen binalar,
*Planlanan kullanım süresi iki yıldan
az olan binalar,
*Toplam kullanım alanı 50 m2’nin
altında olan binalar,
*Seralar, Atölyeler,
*Münferit olarak inşa edilen ve
ısıtılmasına, soğutulmasına gerek
duyulmayan depo, ardiye, ahır, ağıl
gibi binalar,
*Mücavir alan dışında kalan ve toplam inşaat alanı 1.000 m2’den az
olan binalar
Enerjiye daha fazla para ödememek
için bu belgeyi almakta fayda var.Yeni
binalarda zorunlu olan “Enerji Kimlik
Belgesi” ni eski binalara almak için
2017’ye kadar zaman var.Uzmanlar,
avantajlarından yararlanılması için
belgenin bir an önce alınmasını tavsiye ediyor.
Enerji Kimlik Belgesi düzenleme tarihinden itibaren 10 yıl süre ile geçerlidir.
www.orisad.org.tr
Hangi Aşamada Enerji Kimlik Belgesi
(EKB) Zorunluluğu Aranmaktadır?
-01.01.2011 tarihinden sonra yapı ruhsatı
alan binalar (yeni binalar), Enerji Kimlik Belgesi (EKB) olmadan belediyelerden yapı kullanma izin belgesi (oturma
ruhsatı) alamayacaklar. Bu sebepten
dolayı, enerji projeciliği diye bir yeni bir
uzmanlık alanı açılmıştır.
Yeni Bina ve Mevcut Bina Tanımına
Hangi Binalar Giriyor?
-01.01.2011 tarihden önce yapı ruhsatı
alınıp yapımı devam eden veya yapımı
tamamlanan binaya mevcut bina denir.
01.01.2011 tarihinden sonra yapı ruhsatı
için başvuru yapan binalar ise, yeni binalar tanımına girer.
Mevcut Binalar İçin Enerji Kimlik Belgesi Alma Zorunluluğu Ne Zamana
Kadardır?
-02.05.2007 tarih ve 26510 sayılı Resmi
Gazetede yayınlanarak yürürlülüğe giren
Enerji Verimliliği Kanununa göre bu zorunluluk 10 yıl sonra yani 02.05.2017
tarihine kadardır.
Yeni Binalar İçin Enerji Kimlik Belgesi Verme Yetkisi (EKB Uzmanı) Nasıl
Alınır?
-Bayındırlık ve İskan Bakanlığının
hazırladığı üç günlük (6 saat teorik ve
12 saat uygulama olmak üzere toplam 18
saatten az olamaz) eğitimlere katılmak
gerekiyor. Bu eğitimin sonunda yapılan
sınavdan (50 soruluk test sınav, en az 70
puan almak gerekiyor) başarılı olan Mimarlar ve Mühendisler, Enerji Kimlik
Belgesini (EKB) vermeye yetkili oluyorlar ve Enerji Kimlik Belgesi (EKB)
Uzmanı oluyorlar.
Enerji Kimlik Belgesi Maliyeti.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yet-
kilisinin verdiği bilgiye göre, Enerji Kimlik Belgesi düzenlenmesi sürecinde, metrekare başına maliyetin 1 lira civarında
olması bekleniyor.
Enerji
Verimlilik
Danışmanlık
Şirketlerince yürütülecek süreçte fiyatın
piyasa koşullarında oluşacağına vurgu
yapan yetkililer, “Yurtdışında, metrekare
başına 1-2 avro arasında değişen rakamlarda yapıyorlar. Türkiye’de bununla ilgili
henüz rayiç belirlenmiş değil. Tahminlere
göre, öngörüler 1 liralar civarında olacak.
100 metrekarelik bir daire için 100 liralık
bir maliyet, 10 daireli bir apartmanda bu
1.000 lirayı bulur” denilmektedir.
Kısaca, hesaplama sonucunda, binanın
yıllık ;
*Isıtma
*Soğutma
*Sıcak su
*Aydınlatma
*Havalandırma
Tüketimleri birincil enerji olarak belirlenir. Bu tüketim değerlerine bağlı
olarak CO2salımı hesaplanır. Bulunan
değerler ilgili yönetmeliğe uygun ise
belge düzenlenerek başvuru sahibine verilir.Bulunan değerler ilgili yönetmeliğe
uygun değil ise “yapılması gerekenler”
başvuru sahibine iletilerek eksikliklerin
tamamlanması halinde enerji belgesinin
alımı sağlanabilir.
A’dan G’ye kadar sınıflandırılan kimlik belgelerinde, A sınıfı enerji tüketimi
açısından iyi, G sınıfı da oldukça kötü
durumdaki binayı ifade edecek.
Belge bireysel ve bina olarak talep
edilebiliyor.Binaların bu belgeye sahip
olabilmesi için en az “C” seviyesinde
olması gerekiyor.
www.orisad.org.tr
“ENERJİ BELGESİ NİÇİN GEREKLİ”
Basit bir örnekle bu konuyu açıklayabiliriz.
“Bir araba alıyoruz, araba 100 kilometrede 5 litre yakıyorsa iyi, 10 litre yakıyorsa
kötü diyoruz. Üstelik bu araba sürekli
değil, kontağı çevirdiğimizde ancak enerji tüketiyor. Yaşadığımız bina ise sürekli
enerji tüketiyor ve biz ne kadar enerji
tükettiğini bilmiyoruz. Enerji kimlik belgesi buna hizmet edecek. Komşu bina metrekare başına 150 kilovat enerji tüketiyor
A veya B sınıfı, bizim bina 250 kilovat
tüketiyor, yaklaşık yüzde 70 daha fazla, G
sınıfı. Demek ki biz o seviyeye çıkabiliriz,
belge bize bunu gösteriyor.”
Özellikle mevcut binalarda enerji israfının
çok fazla olduğunu kaydeden yetkililer, binalarda yüzde 40-50 iyileştirme
sağlanabileceğini ve enerji tüketiminin
azalacağını öngördüklerini söylemektedirler.
Ülkemiz resmi kaynaklara göre 50 milyar metreküp doğalgaz ile dışa bağımlı
yaşamaktadır. Kabaca hesapla 50 milyar
TL gibi bir parayı ithalata ayırmak zorunda kalıyoruz.
Bugün hep konuştuğumuz cari açık meselesine çok güzel bir örnek ve çözüme
yönelik hepimizin destek vermesi gereken
bir alandır.
Enerji belgesini almaya hak kazanmış bir
binanın % 40-50 civarında yapacağı tasarrufla, dışa bağımlılıkta, cari açık konusunda ne kadar bir iyileştirme yapacağımızı
bir düşünün….
Bu sürece destek vermek hepimizin
vatandaşlık görevidir.
Saygılarımla;
Kadem BACAKSIZ
Ordu Adalı İnşaat
22
23
AİLE İŞLETMELERİNDE KURUMSALLAŞMA”
KOSGEB’ in Tematik Proje Destek Programı “KOBİLERİN REKABET GÜCÜNÜN VE DIŞ
TİCARET KAPASİTESİNİN ARTTIRILMASI PROJESİ” kapsamında KASİF ve ORİŞAD’ın üyelerine düzenledikleri “AİLE İŞLETMELERİNDE KURUMSALLAŞMA” konulu konferans düzenlendi.
Ordu
İş Adamları Derneği genel
sekreteri Fatih BAŞ’ın sunumunu
açılışı yapılan toplantıda kürsüye çıkan
ORİŞAD başkanı Avni YILMAZ, gerek dünyada gerekse ülkemizde başarılı
olmuş şirketlerin büyük oranda aile
şirketleri olduğunu “yalnız bunların
%80’i 1. Kuşakta, %16’sı 2 kuşakta
ömrünü tamamlıyor. Sadece %4 ‘ü
3. kuşağa geçiyor.”ifade ederek bu
eğitim ile işletmelerin yüzde 95’inden
fazlasını oluşturan Aile Şirketlerinin,
kurumsallaşmasını sağlayarak, ömrünü uzatacak, yönetim ve organizasyon tekniklerinin, gösterilmesi
amaçlanmıştır. Aile şirketlerinin faaliyetlerini gelişerek devam ettirebilmeleri bölgemizin ve ülkemizin ekonomik hayatı için büyük önem taşıdığını
vurguladı.
Daha sonra söz alan dünya gazetesi yazarı Dr. Rüştü Bozkurt 1970’li
yılların ortalarından bu yana dünya
ekonomisinde yaptığı gözlemleri anlatarak “Bugün iş çevresini oluşturan
üreticinin iç örgütlenmesi, endüstridevlet ilişkileri ve devletlerarası
ilişkiler tamamen değişiyor. Üretim,
ulaşım ve iletişim teknolojileri, yeni
kanal ve kurumlar oluşturuyor. Aile,
okul, şirketler, dini kurumlar ve devletin görevleri yeniden tanımlanıyor. Bu
bağlamda, ekonominin en küçük teknik
birimleri olan, %70 aile işletmelerine
dayanan yapı da değişiyor. Söz konusu değişmeyi doğru yönlendiremezsek insan ve sermaye kaynaklarını
israf eder; zenginlik üretimi ve refahın
artırılmasında yakalamak istediğimiz
sonuca ulaşılamayız” dedi.
KÜLTÜR ÖNEMLİ GİRDİDİR
Kültürün, özellikle de aile kültürünün
iş yapmasını belirleyen çok önemli bir
etken olduğunu anlatan Dr. Bozkurt
konuşmasını şöyle sürdürdü: “ Büyük
aile çözülüyor; çekirdek aile öne
çıkıyor. Geleneksel üretim metotları
rekabet gücü yaratmıyor; iş yapma
tarzları değişiyor. Aile bağı, kan bağı,
yeterli ölçü olmuyor; işinde hüner
yaratmak öne çıkıyor. O nedenle aile
bireylerine dayalı iş yönetimi, yetenek
odaklı iş yönetimi gerektiriyor. Bizim
işlerimizi yönetirken böyle bir odaktan bakmamız gerekiyor…
Bir “olumsuz kültür örneği” olarak
1980’li yıllarda yaptığı bir çalışmada
sapladığı
“eltiler
kavgasının”
işlerin bölünmesi, aile enerjisinin
parçalanması ve kaynak israfı
yaşamasının bu günde çok önemli
olduğunu anlatan Dr. Rüştü BOZKURT,
“kurumsallaşma
kişiye
bağlılığı en aza indiren bir metoda
olduğu için eltiler. Kavgasının olumsuz etkilerini de en aza indiriyor” dedi.
GİRİŞİMCİLERE TAVSİYELER
Aile işletmelerinde kurumsallaşmadan
www.orisad.org.tr
yararlanmak isteyen girişimcilere
tavsiyelerde bulunan Dr. Rüştü Bozkurt şu görüşlere yer verdi:
1)Aile bireyleri arasında, özgür
tartışma imkanı yaratarak ne yapmak
istediğinizi netleştirin.
2)Bir dış gözlemciden destek alarak
“aile kültürünüzün” fırsat ve tehlikelerini saptayın
3) Aile işlerini kan bağı ve aile bağı
ölçüsüne göre değil “ yeteneğe göre”
yönlendirmek için hangi metotlardan
yararlanacağınız üzerinde tartışın, ön
bilgiler üretin, bir fikir sahibi olun
4) Kurumsallaşma üzerinde kendini
kanıtlamış bir “danışman” ile “aile
anayasası” denebilecek yazılı bir kontrat üzerinde çalışın
5) Ortak irade, ortak değerler, ortak
yasalar, ortak projeler ve ortak kurumlar üzerinde bir antlaşma zemini
yaratın.
6)İşinizin “yapısal ve ekonomik özelliklerini” saptayın
7)Aile işinizi nasıl bir geleceğe
taşımak istediğinizin orta ve uzun
dönemli hedeflerini netleştirin.
8) Fikri olgunluğa eriştiyseniz bir “pilot alan” belirleyip harekete geçin
9)Düşledikleriniz ile uyguladıklarınızı
izleyin,
“sapmaları”
düzeltin.
Göreceksiniz ki işlere hâkimiyetiniz
artacak. Bünyeniz sağlamlaşacak, iyi
günler arayan gelişmeler hızlanacaktır.
KADIN GİRİŞİMCİLİĞİ STRATEJİK ÖNEME SAHİP
Ordu İş Adamları Derneği ORİŞAD tarafından düzenlenen ‘Kadın
Girimciliğini Geliştirme Semineri’ ORİŞAD toplantı salonunda yapıldı.
K
aradeniz Sanayici ve İşadamları
Dernekleri Federasyonu (KASİF)
Genel Sekreteri Yaşar Bıyıklının
konuşmacı olduğu semineri çok
sayıda ORİŞAD üyesi kadın girişimci
dinledi.
Türkiye’de kadın girişimci sayısının
son derece az olduğunu ama bu
sayının son yıllarda yapılan çalışmalar
ve teşviklerle giderek arttığını belirten
KASİF Genel Sekreteri Bıyıklı, bu durumun gelecek açısından ümit verici
olduğunu söyledi.
Kadınların çalışma hayatına büyük
oranda katılması ve daha aktif rol
alarak girişimcilik faaliyetlerinde
bulunmalarının, gelişen ekonomiler için “stratejik” bir öneme sahip olduğunun altını çizen Bıyıklı,
“Çünkü iş dünyasında zenginleşme,
kullanılmayan
potansiyeli
etkin
hale getirme ve yeni iş sahaları
oluşturmanın yolu; toplumun hem
akıl, hem enerji ve hem de insan gücü
açısından nüfusun yarısını oluşturan
kadınların girişimciliğinin teşvik
edilmesi ile olacaktır.
www.orisad.org.tr
Böylece piyasalardaki dengesizlik ortadan kalkar” şeklinde konuştu.
“Karadeniz Kadınlarının karakteristik
özellikleri güçlü bir girişimcilik potansiyeli içermektedir”
‘Cesur, dinamik, kendine güvenen,
rekabetçi, çalışkan, azimli, dürüst ve
lider ruhlu’ kişilik özelliklerine sahip
Karadeniz kadınlarının, sosyal ve aile
hayatındaki başarısını, girişimcilik potansiyelini ticari hayata da yansıtması
gerektiğini vurgulayan Bıyıklı,”Bu
güçlü potansiyelden yararlanmanın
yolunun kadınların başta ekonomi olmak üzere bütün alanlarda erkeklerin
yanında yer almalarını sağlayacak
politika ve projelere öncelik verilmesi
ile mümkün olacaktır” diyerek sözlerini sonlandırdı.
24
25
MOBİLYA ZİRVESİ SEKTÖRÜ GÜÇLENDİRDİ
KARGİD’in düzenlediği KASİF’in organize ettiği, KOSGEB’in desteği ile ‘Mobilya, Ev tekstili ve
Dekorasyon Zirvesi’ yapıldı.
Karadeniz İşadamları Derneği’nin
(KARGİD) düzenlediği, Karadeniz
Sanayici ve İşadamları Dernekleri
Federasyonu’nun (KASİF) organize ettiği ve KOSGEB’in desteklediği
‘Mobilya, Ev tekstili ve Dekorasyon Zirvesi’yle Mobilyacılar kendi
aralarında ticaret köprüsü kurdu.
Trabzon’da yapılan ve Amasya’dan
Samsun’a, Sinop’tan Rize’ye Karadeniz Bölgesinde bulunan Ev ve ofis
mobilyaları, ev tekstili, dekorasyon,
dayanıklı tüketim eşyaları ve benzeri sektörler ile bu sektörlere mal ve
hizmet üreten TUSKON üyesi firma
temsilcileri ikili iş görüşmelerinde bulundu.
KARGİD’in yürüttüğü ve KOSGEB
tarafından desteklenen ‘KARGİD
Üyesi KOBİ’lerin Rekabet Gücünün
Arttırılması
Projesi’ kapsamında
gerçekleştirilen zirveyle firmalar yeni
pazarlar ve müşteriler, yeni dağıtım
kanalları ve mümessiller, ortaklık,
yatırım ve bayilik verme şansı buldu.
Karadeniz
İşadamları
Derneği
(KARGİD)
Başkanı
Ahmet
Yaşar Altıntaş zirvenin açılışında
yaptığı konuşmada, Dernek olarak
amaçlarının, KASİF ve TUSKON’un
önderliğinde gerçekleştirdikleri etkinliklerle, esnafın tüccar, sanayicilerin ise uluslararası piyasalarda top
koşturan birer oyunca haline gelmesine katkı sağlamak olduğunu söyley-
erek, “KARGİD, KASİF ve TUSKON
olarak geniş bir aileyiz. TUSKON
yurt dışı programları yaparken diğer
taraftan da federasyonlar aracılığıyla
yurt içine yönelik etkinlikler düzenliyor ve üyelerimizin birbiriyle ticaret
yapmalarını teşvik ediyor. Bugün
de bu amaç doğrultusunda bir araya
geldik. Yapılan zirve ile bölge illerinde bulunan Mobilya, Ev Tekstili
ve Dekorasyon sektörlerinde faaliyet
gösteren işadamlarının yeni pazarlar ve müşteriler bulmasına, yeni
dağıtım kanalları ve mümessillere
ulaşmalarına, ortaklık, yatırım ve bayilik için uygun kişilerle görüşmelerine,
komşu illerle olan ticaret hacimlerinin ve birbirleriyle olan ticaretlerinin
artmasına katkı sağlanacak” şeklinde
konuştu.
www.orisad.org.tr
‘Mobilya ve Dekorasyon Zirvesinin’ Açılış konuşmasını yapan
KARGİD Başkan yardımcısı ve
Dayanıklı Tüketim Mobilya Sektörü Başkanı Cem Çapkınoğlu da
KARGİD olarak Karadeniz’de
daha önce yapılmayan bir organizasyonu gerçekleştirdiklerini
söyleyerek, “Karadeniz’in farklı
illerinde mobilya ev tekstili ve dekorasyon alanlarında marka olmuş
firmaları bir araya getirerek bölgesel işbirliklerini ve ortaklıklarını
arttıracağız. Bölgemizde bulunan
firmalar uluslararası arenada işler
yaparken komşu ilimizde bulunan firmalarla maalesef istenilen
düzeyde işbirlikleri kuramıyorlar.
Bu organizasyonla Karadenizli firmaları bir araya getirerek
kendi aralarında köprü kurmasını
sağladık” dedi.
GIDA VE TARIM ÜRÜNLERİ ZİRVESİ, TRABZON’DA YAPILDI
Karadeniz İşadamları Derneği’nin (KARGİD) düzenlediği, Karadeniz Sanayici ve İşadamları
Dernekleri Federasyonu’nun (KASİF) koordine ettiği ve KOSGEB’in desteklediği ‘Gıda ve Tarım
Ürünleri Zirvesi Trabzon’da yapıldı.
Karadeniz İşadamları Derneği’nin
(KARGİD) düzenlediği, Karadeniz
Sanayici ve İşadamları Dernekleri
Federasyonu’nun (KASİF) koordine
ettiği ve KOSGEB’in desteklediği
‘Gıda ve Tarım Ürünleri Zirvesi
Trabzon’da yapıldı. Amasya’dan
Samsun’a, Sinop’tan Rize’ye, gıda
ve tarım ürünleri, benzeri sektörler ve bu sektörde bulunan işletmelere
mal ve hizmet üreten TUSKON
üyesi 160 firmanın temsilcisi ikili iş
görüşmelerinde bulundu.
KASİF Başkanı Osman Reis, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada,
federasyon
olarak
amaçlarının,
konfederasyonları
TUSKON’un
önderliğinde gerçekleştirdikleri etkinliklerle, esnafın tüccar, sanayicilerin ise uluslararası piyasalarda top
koşturan birer oyunca haline gelmesine
katkı sağlamak olduğu söyledi.
Osman Reis, “KASİF ve TUSKON
olarak geniş bir aileyiz. TUSKON
yurt dışı programları yaparken diğer
taraftan da federasyonlar aracılığıyla
yurt içine yönelik etkinlikler düzenliyor ve üyelerimizin birbiriyle ticaret
yapmalarını teşvik ediyor. Yapılan
zirve ile bölge illerinde bulunan gıda
ve tarım ürünleri sektörlerinde faaliyet gösteren işadamlarının yeni pazar-
lar ve müşteriler bulmasına, yeni
dağıtım kanalları ve mümessillere
ulaşmalarına, ortaklık, yatırım ve bayilik için uygun kişilerle görüşmelerine,
komşu illerle olan ticaret hacimlerinin ve birbirleriyle olan ticaretlerinin
artmasına katkı sağlanacak.” dedi.
Gıda ve Tarım Ürünleri Zirvesi’nde
konuşan KARGİD Başkanı Ahmet Yaşar Altıntaş da dernek olarak
Trabzon’da daha önce İnşaat ve İnşaat
Malzemeleri Zirvesi ile Mobilya
Zirvesi’ni gerçekleştirdiklerini belitti.
Altıntaş, “Karadeniz’in farklı illerinde
www.orisad.org.tr
gıda ve tarım ürünleri alanlarında marka olmuş firmaları bir araya getirerek
bölgesel işbirliklerini ve ortaklıklarını
arttıracağız. Bölgemizde bulunan firmalar uluslar arası arenada işler yaparken komşu ilimizde bulunan firmalarla maalesef istenilen düzeyde
işbirlikleri kuramıyorlar. Bu organizasyonla Karadenizli gıda ve tarım
ürünleri firmalarını bir araya getirerek kendi aralarında köprü kurmasını
sağladık.” şeklinde konuştu.
26
27
Şenol TEMEL
Ebru Et Galerisi Yönetim Kurulu Başkanı
ORTAK AKIL “Haksız Rekabet”
Ordu İş Adamları Derneği (ORİŞAD) tarafından organize edilen “ Gıda Sektörü Ortak Akıl”
toplantısı gıda sektörü temsilcileri ile gerçekleştirildi. Dernek Başkanı Avni Yılmaz Başkanlığında
gerçekleştirilen Toplantıya Katılan Sektör Temsilcileri Sektördeki Avantajlar, Dezavantajlar ve
Çözüm önerileri gibi başlık altında önerilerini yazdı. Rekabet, Fiyat İstikrarsızlığı gibi sonuçların
çıktığı toplantı’da temsilciler birer birer sorunlarını anlattı.
Yaşar ERTEN
Kotiloğlu Yönetim Kurulu Başkanı
Haksız Rekabet...
Rekabet sektörümüzün gelişmesi
açısından olmazsa olmazıdır. Rekabet sektörümüzün gelişmesi açısından
olmazsa olmazıdır. Rekabet elbette ki
olacak, olması da gerekiyor. Sektörün
ilerlemesindeki en büyük sıkıntı haksız
rekabet kurallarıdır. Daha doğrusu
kurallara uymayanların görevsizlikten
gelmesidir. Bunu da ferdi olarak baş
etmemiz mümkün değildir. Bunun için
kanunen düzenlenmesi gerekmektedir.
Örneğin; bakalar arasında gözetilmeli,
nüfusa oranla ruhsat verilmeli veya
takipçilik yapılmalı.
Bizim bu işlerde rekabet nasıl mı
oluşuyor? Kişi kafasına göre sektöre
girmek için bir işyeri açıyor. Sonra
ticaret yapamadığını görünce, ürünün
kalitesiyle oynuyor ya da bide fiyat indirimi yapmış gibi görünerek sektörün
diğer temsilcilerini zorluyor. Kendi
batıyor. Öte yandan da yanında 1-2
sektör temsilcisini de yanında götürebiliyor.
Böyle bir durumda da sanki aynı
ürünü bizde daha pahalı satıyormuşuz
imajı oluşuyor. İşte size haksız rekabette size bir örnek soru?
Küçük esnafın bitmesi, bakkalların
kapanması sizce nasıl bir durum?
Ordu’da toptancılık yapan esnaf için
kötü bir durum neden kötü bir durum
siz bu kişilere mal satamıyorsunuz.
Artık büyük marketler merkezi alım
dediğimiz alımlar yapıyorlar İstanbullu
bir firma ya da bir üretici kendi malını
direk satıyor bu şekilde olduğu zaman
Ordu’da hali hazırdaki bir pastadan
siz mahrum kalmış oluyorsunuz. ama
şöyle bir sistem getirilirse distribütörlük yapanlar için söylüyorum Ordu’da
satılan ürünü Ordudaki distribütör
firma verse zannediyorum bu konu’da
www.orisad.org.tr
toptancılarımızın da Organize perakendeye geçiş sürecinde çok fazla
sıkıntı olmayacaktır.
Cihan COŞAR
Cihan Market Yönetim Kurulu Başkanı
Küresel marketler artık mahalle
aralarına da girdi. Bunlar girdirilmese
belki bakkal tarzı işyerlerinin işleri fazla düşmezsi. ama şimdi küresel marketler mahalle aralarına girdikleri için
bakkallar da artık bitmek üzere ya 5–6
bakkal birleşip büyük bir mağaza açacak yada belli bir zaman sonra 3–5 yıl
sürer ondan sonra kapatmak mecburiyetine geliyor.
Ette dışarıdan kesilen hayvanlar ilimize geliyor. Bunun herhangi bir
yasal engeli yok daha öncesinde sadece şehrimizde kesilen hayvanlar
şehrimizde tüketilebiliyordu dışarıdan
gelince üretim merkezlerine daha
yakın. Bir Amasya’da, Konya’da,
Balıkesir tarafında kesilen hayvanlar
oralarda besi yapılan yerlere daha yakın
olduğu için adamlar kesip buraya daha
uygun şartlarda hayvanlarını getirebiliyorlar. Bu onların avantajları. Kalite
olarak belki bizim damak zevkimize
uymasa da neticede et ihtiyacımızı
karşılıyor. Onlar için bir sıkıntı yok
ama bizim gibi küçük esnaflar bundan kötü yaralanıyoruz. Mesela büyük
marketler de bunu yapıyor adamların
var mezbaha neleri çok uygun şartlarda
çok ucuza kestirebilerek mesela bizim
burada mezbaha hanemizde hayvan
kesim bedeli 75 TL diğer illerde 15–20
TL ye kestirip ilimize getirebiliyorlar.
Ayrıca civar ilçelerde hayvan kesimleri var. Bunlar denetlenmiyor onlar
20 hayvan kesseler bile denetlenmiyor ancak biz 20 tane kessek bütün
denetimleri yaptırmak zorundayız.
Bizim sektörün denetimi çok kolay
yapılamıyor. Kasaplar denetleniyor
ama dışarıdan gelen etin denetimi
yok. bir sürü yapılması gereken şeyler
var ama bunların hiçbiri yapılmıyor.
Ben 22 yıldır bu sektördeyim bizim
büyüme imkanımız yok daha doğrusu
ben 22 yıldır başaramadım. Biz kasap
arkadaşlar olarak birbirimize güvenme
şeklimiz zaten yok kültür ve güven
olayımız zayıf diyebilirim.
Aziz AKKUŞ
Akra A VM GrupYönetim Kurulu Başkanı
Marketçilik gıda sektörünün belki de
en hareketli noktasıdır. İşsiz insanların
az parayla market kurabildiklerini
biliyoruz. Sektörün küçük noktalar
açısından bir handikabı yani kolay
iş yapmak isteyenlerin geçmişte
de olduğu gibi bugün aynı şekilde
uğraştığı meslek oluyor. Bunun önüne
geçmek zor geçilemeyecek gibi. Benim şöyle bir iddiam var Ordu’daki
ve Türkiye genelinde de böyledir
birçok esnafa buradaki sermaye sizin olsun size 1 milyon para versem
işi bırakırmısınız desem hemen
bırakacağına inanıyorum. Bizim sektörde olduğu gibi içine girince sıkıntılı
olduğunu anlaşılıyor. Sektörün büyük
firmalarla rekabeti bizim gibi yani yerel marketlerin çoğalmasını sağlıyor.
İlimiz için düşünecek olursa bilinen
birçok marka şubeleşerek büyümeye
çalışıyor. Bu ulusal marketlerin önünü
kestiği gibi ilimiz içerisinde de ciddi
darlığa sebep oluyor. Hem ulusalların
bir nebze olsa da önünü kesiyor. Ama
başka bir çıkış yolu olmadığı için
sabırla devam etmekten başka bir şey
söyleyemiyoruz. Yine işimizi severek
daha planlı, daha programlı, daha
araştırarak takip etmek yapmak durumunda olduğumuzu düşünüyorum.
Şubeleşmeyi olumlu karşılıyorum
Ben kesinlikle şubeleşmeyi olumlu karşılıyorum. Sektörün ana
kollarından biri olan toptan gıdayı
da destekliyorum. Yani bizim gidip
Ankara’dan İstanbul’dan veya başka
bir ilden mal alma durumumuz yok
ancak yerel firmalardan yerel dispiritörlükten mal almak zorundayız. Bu
da o esnafı rahatlatmış önünü açmış
oluyor.
www.orisad.org.tr
Recep Ali ÖZCANLI
Özcanlı GıdaYönetim Kurulu Başkanı
Aziz Bey’e katılıyorum ancak daha
öncelikli sorunlarımız var. Her şeyden
önce işlerimiz genellikle plansız
programsız. Doğru düzgün bir sermayeyle iş yapma olayı pek yok. Rekabet
edememenin bir nedeni de bu. Ulusallar geliyor ürünü nasıl alıyorlar onlarla
rekabet etme sorunu yok hepsinin bin
ya da 2 bin şubesi var. Bizim marketlerimizin ve toptancılarımızın
sermayesi çok güçlü olmadığı için
bu noktada da onların da bir eksisi
olmuş oluyor. Yerellerin şubeleşmesi
noktasında diğerinin önünü kesmiş
oluyor çok da fazla kesme şansı yok
ama 200 m2 yer bulduklarında yetiyor
onlara. Bugün 350–400 m2 den aşağı
bir market açamıyorsunuz. Ordu’da
bugün iki tane büyük marka var onların
da rekabet noktası çok zor. Türkiye’de
şu anda bu teşvikten dolayı gerçekten üretim yapamayacak durumda
olan kişiler teşvik yüzünden giriyorlar işin içine. İşin içinden daha sonra
çıkamıyorlar. Ben kendi sektörümden
bahsedecek olursam peynir sektörü
devletin teşviği vardı. Adam 300 bin
lira teşvik almış 2 milyon liralık yükün
altına girmiş işin içinden de çıkamıyor
daha sonra haksız rekabet oluşturuyor
piyasada. Bu sermaye yapıları kanunlarla sabitlenmiş olsa şu kadar
teşvik veriyorum ama şu kadar da sen
sermaye koyabileceksen denilmesi
lazım. Her önüne gelen devlet teşvik
veriyor şu an her ilçede hemen hemen
süt üretim tesisi var. Ham madde var
mı diye kimse bakmıyor. yöremizde
10 yıl önce 5 adet süt fabrikası vardı
şimdi 10 adet oldu. bu durumda bizi
ilerde ciddi sıkıntılar bekliyor hem
fabrikaları hem de bayileri eğer planlı
hareket etmezlerse rekabet devam ederse hiç kimse için iyi olmaz.
28
29
İNŞAATÇILAR KENDİ ARALARINDA TİCARET
KÖPRÜSÜ KURDU
Karadeniz İşadamları Derneği’nin (KARGİD) düzenlediği, Karadeniz Sanayici ve İşadamları
Dernekleri Federasyonu’nun (KASİF) organize ettiği ve KOSGEB’in desteklediği ‘İnşaat ve Yapı
Malzemeleri Zirvesi’yle inşaatçılar kendi aralarında ticaret köprüsü kurdu.
Trabzon Yıldız Sofrası’nda yapılan
ve Amasya’dan Samsun’a, Sinop’tan
Rize’ye Karadeniz Bölgesinde bulunan Müteahhitlik Hizmetleri, Kapı,
Pencere ve Aksesuarları, Seramik Vitrifiye, Banyo ve Mutfak Donanımı,
Bahçe ve Peyzaj, Mermer, Granit
Doğal Taş ve benzeri sektörler ve
bu işletmelere mal ve hizmet üreten
TUSKON üyesi 180 firma temsilcisi
ikili iş görüşmelerinde bulundu.
KARGİD’in yürüttüğü ve KOSGEB
tarafından desteklenen ‘KARGİD
Üyesi KOBİ’lerin Rekabet Gücünün
Arttırılması Projesi’ kapsamında
gerçekleştirilen zirveyle firmalar yeni
pazarlar ve müşteriler, yeni dağıtım
kanalları ve mümessiller, ortaklık,
yatırım ve bayilik verme şansı buldu.
KASİF Başkanı Osman Reis zirvenin açılışında yaptığı konuşmada,
federasyon
olarak
amaçlarının,
konfederasyonları
TUSKON’un
önderliğinde gerçekleştirdikleri et-
kinliklerle, esnafın tüccar, sanayicilerin ise uluslar arası piyasalarda
top koşturan birer oyunca haline
gelmesine katkı sağlamaktır olduğu
söyleyerek, “KASİF ve TUSKON
olarak geniş bir aileyiz. TUSKON
yurt dışı programları yaparken diğer
taraftan da federasyonlar aracılığıyla
yurt içine yönelik etkinlikler düzenliyor ve üyelerimizin birbiriyle ticaret
yapmalarını teşvik ediyor. Bugün de bu
amaç doğrultusunda bir araya geldik.
Yapılan zirve ile bölge illerinde bulunan inşaat ve yapı malzemeleri sektörlerinde faaliyet gösteren işadamlarının
yeni pazarlar ve müşteriler bulmasına,
yeni dağıtım kanalları ve mümessillere
ulaşmalarına, ortaklık, yatırım ve bayilik için uygun kişilerle görüşmelerine,
komşu illerle olan ticaret hacimlerinin ve birbirleriyle olan ticaretlerinin
artmasına katkı sağlanacak” şeklinde
konuştu
‘İnşaat
ve
Yapı
Malzemeleri
Zirvesi’nin açış konuşmasını ya-
www.orisad.org.tr
pan KARGİD Başkanı Ahmet
Yaşar Altıntaş’da KARGİD olarak
Karadeniz’de daha önce yapılmayan
bir organizasyonu gerçekleştirdiklerini
söyleyerek, “Karadeniz’in farklı illerinde inşaat ve yapı malzemeleri
alanlarında marka olmuş firmaları bir
araya getirerek bölgesel işbirliklerini
ve ortaklıklarını arttıracağız. Bölgemizde bulunan firmalar uluslar arası arenada işler yaparken komşu ilimizde
bulunan firmalarla maalesef istenilen
düzeyde işbirlikleri kuramıyorlar. Bu
organizasyonla Karadenizli inşaat
firmalarını bir araya getirerek kendi
aralarında köprü kurmasını sağladık”
dedi.
CEMAL ENGİNYURT ORİŞAD’I ZİYARET ETTİ
Ordu İş Adamları Derneği (ORİŞAD) tarafından geleneksel hale getirilen Cumartesi kahvaltılarını
Konuğu Ordu Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanı Cemal ENGİNYURT oldu.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Ordu
İl Başkanı Cemal Enginyurt ve Merkez
İlçe Başkanı Halil Kalpaklıoğlu,
Ordu İş Adamları Derneği’nin
(ORİŞAD) kahvaltısına katıldı. Avni
Yılmaz başkanlığında gerçekleştirilen
kahvaltılı toplantıya ORİŞAD’a bağlı
çok sayıda yönetim kurulu üyeleri
ve işadamları katıldı. Başkan Avni
Yılmaz’ın açılış konuşmasından sonra
söz alan MHP Ordu İl Başkanı Cemal Enginyurt, burada teşvikin ortadan kaldırılmasına dikkat çekerek
hükümete sert eleştirilerde bulundu.
“İşten çıkarmalar başladı”
MHP Ordu İl Başkanı Cemal Enginyurt, Ordu’daki birçok işyeri sahibinin teşvik olmadığı için işçileri işten
çıkarmak zorunda kaldığını söyledi.
Enginyurt, “Ordu teşvik kapsamında
altıncı bölgeydi. Bu teşvikin ortadan
kalkmasıyla birlikte Ordu’da ciddi
anlamda sıkıntılar doğmaya başladı.
Özellikle sigorta primlerinin iki katına
çıkmasıyla birlikte Ordu’ya gelen
yatırımcılar çok ciddi bir maliyetle
karşı karşıya kaldı. Şu anda birçok
işyeri işten çıkarmalara başladı. Birçok
insanda Ordu’ya gelmemizin ne anlamı
kaldı, biz burada maliyetler düşük diye
gelmiştik ama görüyoruz ki maliyetler
İstanbul’la aynı düzeye çıktı diyerek
yatırım yapmaktan dolayı pişmanlığını
ifade etmeye başladı” dedi.
Acil çözüm bulunsun
Acilen bu meseleye bir çözüm üretilmeli diyen Enginyurt, konuşmasına
şöyle devam etti, “ORİŞAD’tan tüm
Türkiye’ye seslenmek istiyorum; acilen bu meseleye bir çözüm üretilsin.
Ordu yeniden teşvik kapsamına mı
alınacak, Ordu’da sigorta prim desteği
mi sağlanacak, emeklilik vergi muafiyetinde faydalanacak, yeni metotlar
mı geliştirilecek ne yapılacaksa bir
an önce yapılsın. 51 bin esnafımız
icra kapılarında sürünmekte. Başta
ORİŞAD olmak üzere ekonomik anlamda Ordu’nun güçlenmesine destek
ve yön veren kurumların el birliği yaparak bu konuya çözüm üretmesini,
Ordulu işadamları, Ordu esnafı, Ordu
sanayicisi açısından faydalı olacağı
kanaatindeyiz.”
İşletmelere büyük yük düşüyor
Büyük işletmelere büyük yükler
bindiğine dikkat çeken Enginyurt;“
Görüyoruz ki Ordu büyük şehir
www.orisad.org.tr
yapılmakla size bu mutluluk yeter
denilerek başka hiçbir işimizle ilgilenilmez hale geldi. Ordu, büyükşehir
olduktan sonra götürü usulle işyeri
çalıştıranların artık bu imkânı
kalmadı. Herkes gelir vergisine tabi
olacak, defter tutmak zorunda kalacak.
Bu da Ordu’nun köylerinde beldelerindeki küçük esnafımızın işyerlerini
kapatması, ekmek kapılarını kapatması
anlamına gelecek. Zaten bu insanları
devlete yılda sekiz dokuz milyon lira
vergi ödetmek zorunda bırakırsanız
bu insanlarda işyerlerini kapatmak
durumunda kalırlar. Özellikle büyük
işletmelere de büyük yükler bindi. Yüz
kişi çalıştıran bir firma iki yüz milyar
sigorta primi öderken bugün itibariyle
yaklaşık dört yüz milyar sigorta primi
öder hale geldi. Maliyet yüzde yüz
arttı. Bunun derhal önüne geçilmesi
gerekiyor.”
30
31
ORİŞAD’DAN KARİYER GÜNLERİ
İş kur ve Ordu Üniversitesi ortaklığında düzenlenen kariyer günleri programına katılan ORİŞAD
başkanı Avni YILMAZ Ordu ilinde istihdam olanaklarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ordumuzun da içinde bulunduğu TR90
bölgesi (Ordu-Giresun-Trabzon-RizeArtvin-Gümüşhane) toplam nüfusun
%2,3 çalıştırmaktadır. İşsizlik oranı
bölgemiz için %6.1 dır.Bu oran Ordu
ilimiz için %5.99 dır. Bölgemiz ve ilimiz işsizlik oranın Türkiye oranın çok
altında gözükmektedir.
Yapmış olduğumuz araştırmalar ve
TÜİK verileri ele alındığında bölgemizin göç oranı %-4.15 olurken ilimiz
de %-5.99 dur. Bu veriler bizi iller
arasında nüfus artışı olarak 64. Sırada
bulunmaktadır. Yine TÜİK verilerine
göre Ordu’nun net göç hızı %-11,5 dır.
Göçten dolayı kayıp ettiğimizin nüfus,
ilimizde kaldığı düşünülürse, Ordumuz işsizlikte son sıralar da yer alır.
Dikkat edilirse bölgemiz içerisinde
de en fazla göçü Ordu ilimiz vermeklerdir. Türkiye de fertlerin elde ettiği
toplam gelir 162 milyardır.
Bunun sadece 6,5 milyarı bölgemizdedir. Devletten maaş gelirse yine
bölgemiz için 1.15 milyar lira dır. Bu
oranlar olması gereken in yarısı kadar
bile değildir. Burada göçün nedenleri
araştırıldığında öncelikle ilimize giren
ekonomik verilerin azalması buna
bağlı olarak iş bulma imkânların azlığı
ve sosyal yaşamın kişilere yetersiz
geldiği ortaya çıkmıştır.
Saatlik kazanç endeksi irdelendiğinde
TÜİK verilerine göre 2012 yılın
da çalışanların saatlik kazancı
%8,3 artmıştır. Burada dikkatini çekeceğimiz husus 2012 yılı
4.çeyreğinde bir önce ki yılın aynı
çeyreğine göre en yüksek artış %23,8
ile (mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetlerinde) gerçekleşmiştir. Kazanç
yapısı araştırması sonuçların da, en
yüksek kazancı yüksek eğitimli kesim
elde ettiği göstermektedir. Analizler,
çalışanların kazançlarının, genellikle
eğitim durumu ile doğru orantı ile
yükseldiğini göstermektedir. Ücretli
çalışan nüfusun da irdelendiğinde
kadınların en yoğun bulundukları
eğitim durumu %35,3 ile yüksek okul
ve üstü iken erkekler içinse bu grup
%27,4 ile ilkokul ve altıdır.
Nitelik gerektirmeyen işte çalışanlar
en düşük kazancı elde etmektedirler.
Anket sonuçları meslek grubu
ayrımında incelendiğinde en yükwww.orisad.org.tr
sek yıllık ortalama brüt kazancı
1)49.170TL ile yöneticiler
2) 33.974TL ile profesyonel meslek
mensupları çalışanların elde ettiği
görünmektedir. En düşük ortalama
yıllık brüt kazanç ise 13.032 TL
nitelikli gerektirmeyen meslekler
elde etmektedir. Bu meslek grubunu
ise 13.787 TL ile hizmet ve satış
elemanları izlemektedir.
Bu doğrultu da Ordu ilinin istihdam
imkânlarının arttırılmasına yönelik
neler olmalıyı 7-8 madde ile özetleyelim.
devlet kurum ve kuruluşları ilimizde
artırılmalı ilimize giren maaş gelir
oranında nispetten dengelenmeli (üniversite birimleri artırılmalı, sosyal tesisler çoğaltılmalı vb)
6-İş gücünün Nitelikli elemana
kavuşması için meslek kuran ve
kuruluşlarıyla entegreli çalışmalı
7-Gençlerimiz her daim eğitim seviyelerini artırılmalı girişken ve
aranılan vasıflara hazır hale kendilerini
getirmek. Her şeyi devletten bekleyen
millet olmamalıyız.
8-Bütün bu maddelerinin rantebıl
yerleşmesi için ilimizin ulaşım
koşulları rehabilite edilmeli ve yeni
ulaşım kanallarını temini sağlanmalı.
İŞTE KARİYER GÜNLERİ
Ordu-Giresun-Trabzon-Rize-ArtvinGümüşhane bölgesi olarak Türkiye’nin
toplam nüfusun %2,3 ü bölgemizde
çalışmakta olup, işsizlik oranı ise
bölgemiz için %6,1 olurken Ordu ili
için %5,99 gözükmektedir. Bu oranın
ülke genelince düşük gözükmesinin
ana nedeni ise; bölge olarak %-4,15
oranı ile en fazla göç veren bölgeler
arasında 2. Sırada bulunmamızdır.
Bu oran ilimiz Ordu’da %-5,99 dur.
Nüfus artışı olarak iller arasında 64.
Sıra bulunmaktadır.(TÜİK 2010).
1-İş imkânlarının artırılması için öncelikle dış yatırımcının ilimize gelmesi
sağlanmalı
2-İmalat sanayinin ilimiz
canlandırılmasını sağlamak
Göçün nedenleri araştırıldığında öncelikle iş bulma imkânlarının bölgemiz
açısından az olduğu ve sosyal yaşamın
kişilere yetersiz geldiği sonucu ortaya
çıkmaktadır.
Ayrıca Ordu ili olarak 15-25 yaş
Aralığında 55.227 si bayan ve 55.783
ü bay olma üzere toplam 111.010
(TÜİK 2010) gencimizin olması ve
işsizlik oranları da dikkate alınırsa
bunların 6650 si şuan işsiz.
Ordu il merkezinde İŞKUR ile meslek
kursları düzenlemede ORİŞAD olarak
sivil toplum kuruluşlarınca kurs düzenleme ve işe yerleştirme oranlarınca 1.
Sırada yer almaktayız.
İşe yerleştiremediğimiz kursiyerlerle
yapılan görüşmelerde; kursiyerlerin
kendilerini iyi ifade edemediği, sosyal
ortamlara uyum sağlayamadığı ve öz
güven noksanlığı gibi kişisel gelişim
problemleri gözlemlenmiştir.
Bu doğrultuda kurulacak olan Spor
salonu, Masa tenisi ve bilardo salonu, Kütüphane, Bilgisayar sınıfı
ve Tv odası hizmetlerinden yararlanarak kendileri ifade edebilmeleri
sağlanmış olacağı gibi diğer taraftan
rehberlik hizmetleri birimi(kariyer
danışmanlığı ofisi) sayesinde bireylere uzman personel (Üniversitelerin
Psikolojik danışmanlık ve rehberlik
bölümü mezunu) aracılığı ile bireysel
danışmanlık ve kariyer danışmanlığı
hizmetlerine ihtiyaç vardır.
adına
3- İş gücünün dış yatırımcı ve içteki
imalat sanayi firmalarına hizmet verile bilmesi için genç istihdam elde
tutulmalı( yani göç önlenmeli)
4-Nüfusun il de tutula bilmesi için sosyal ve kültürel tesisler artırılmalı, yani
ilimiz bir cazibe merkezi haline getirilip iç ve dış turizm canlandırılmalı
5-Analizlerden de anlaşıldığı üzere
www.orisad.org.tr
32
33
FİLİPİNLER CUMHURİYETİ HEYETİ ORDU’DA
GÜRSOY: FİYAT VE REKOLTE İÇİN DAHA ERKEN
Karadeniz İşadamları Derneği (KASİAD)’nin daveti üzerine Ordu’ya gelen Filipinler Cumhuriyeti
Ankara Büyükelçisi Marilyn Alarilla ve Filipinler Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Ernesto Chua
Karadeniz İşadamları Derneğini ziyaret ettikten sonra Ordu’ya geldiler.
Ordu İşadamları Derneğinin geleneksel hale getirdiği hafta sonu kahvaltısının bu hafta ki konuğu
Ordu Ticaret Borsası Başkanı Necdet GÜRSOY oldu. Kahvaltı bitiminde ORİŞAD Başkanı Avni
YILMAZ’ın dernek olarak çalışmalarını anlatmasının ardından GÜRSOY, basın mensuplarının
sorularını yanıtladı.
Karadeniz
İşadamları
Derneği
(KASİAD)’nin daveti üzerine Ordu’ya
gelen Filipinler Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Marilyn Alarilla
ve Filipinler Ticaret Odası Başkan
Yardımcısı Ernesto Chua ve heyeti
Ordu’daki firmalarla görüşerek Poyraz
fındık fabrikasını gezdi.
ORİŞAD Yönetim Kurulu Başkanı
Avni YILMAZ ziyarette, Filipinler
Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Ernesto Chua, ziyaretin amacının iki
ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek
olduğunu söyledi.
Chua, “Ordu’da sadece ticari bir
çalışma yürütmek ve işadamlarınızı
ülkemize davet etmek için değil, aynı
zamanda da ülkelerimiz arasında nasıl
ilişkilerimizi geliştirebiliriz arayışı için
bulunuyoruz. Bizler ticari işbirlikleri
değil dostluklar da kuruyoruz. Bu zi-
yaretlerimiz elbette ki ilişkilerimizi
daha da geliştirecektir” dedi.
Chua; “Türkiye’nin kaydettiği gelişme
ve ilerlemeyi örnek alıyoruz”
Filipinler’in son yıllarda iltimas ve
rüşveti bitirdiğini ve özelleştirmeler
yaparak önemli bir gelişme içine
girdiğini dile getiren Chua, bu alanda
Türkiye’nin kaydettiği ilerleme ve
gelişmeyi örnek aldıklarını ifade etti.
Büyükelçi Marilyn Alarilla ise Filipinler hakkında bilgi verdi. Filipinler’in
100 milyonu aşkın nüfusuyla Asya’nın
önemli bir ticaret merkezi olduğunu
kaydeden Büyükelçi Alarilla, güçlü
bir diasporaları olduğuna dikkat çekti.
Büyükelçi
Alarilla;
“Şimdi
Filipinler’de yatırım yapmanın tam
zamanı”
Filipinler’deki
yatırım
ve
iş
kolaylıklarıyla
ilgili
konuşan
Büyükelçi Alarilla, “Türk işadamlarını
ülkemize davet ediyoruz. Şimdi
Filipinler’de yatırım yapmanın tam
zamanı” diye konuştu.
Konuşmaların ardından Boztepe’ye
çıkan heyet yemek yedikten sonra
Ordu’dan ayrıldı.
www.orisad.org.tr
Fiyat ve rekolte için daha erken Ordu
Ticaret Borsası Başkanı Necdet Gürsoy, şu an için fındık fiyatları ve rekolte konusunda konuşmanın erken
olacağını söyledi.
Gürsoy, “Çotanak sayımı bitmeden
rekoltenin az veya çok olduğunu
söylemek benim için erken. Şu an
için fındıkta fiyat telaffuz etmekte
erken. Çünkü fındığın bugün benim
için önemli olan tek bir noktası var;
fındığın artık mutlaka bir yeşil bant bir
de kırmızı bant çizgisi olması lazım.
Hem üreticiyi memnun edebilecek
hem fındık alıcısını ürkütmeyecek
son üç yıl içerisinde istikrarlı bir fiyat olması gerekiyor. Rekolte ortaya
çıkmaya başladıktan sonra fındık
fiyatları konuşulabilir. Fındık önceden
Mart, Nisan aylarında bitiyordu. Fakat
şimdi Temmuz ayına kadar fındık sezonu sürebiliyor. Dolaysıyla fındıkla
ilgili benim söyleyebileceğim tek şey,
üreticinin rahat edebilmesi için kesinlikle bir sistemin oluşması gerekiyor.
İlk etapta yapılacak şeyse fındık fiyatı
istikrarını sağlamaktır” dedi.
Fiskobirliğin, güven verecek gücü
olmalı
Fiskobirliğin yeniden üreticiden fındık
alabilmesi için güven sağlayacak bir
güce sahip olması gerektiğinin altını
çizen Gürsoy, “Fiskobirlik fındıkta bir
markadır. Ama şu durumuyla fındığa,
üyesine, ortağına ne kadar faydalı olacak onu tartışmak gerekir. Fiskobirlik
kendini yeniden yapılandırmadığı
sürece bunları yapması da zor
gözüküyor. Bugün fındık fiyatları
noktasında fiskobirlik mutlaka olmalı.
Ancak bu konumda ki Fiskobirlik
değil. Daha güçlü, ortağına güven
verebilecek güce sahip bir Fiskobirlik
lazım” diye konuştu.
Teraslama faydalı olur
Teraslamanın fındığa çok fayda sağlayacağını kaydeden Gürsoy, konuşmasını şöyle sürdürdü,
“Teraslamanın fındığa fevkalade
faydası olur. Fındıkta üretimi
artırabilmek için artık bazı şeylerin
yapılması şart. Bölgemiz meyilli
bir bölge. Dolaysıyla mutlaka bu
bölge için kesinlikle bazı teşviklerin
çıkartılarak bahçeleri tekrardan genç
dallara bindirmekte büyük fayda var.
Tabi bu da ileride fındık fiyatlarında
önemli rol oynar. Örneğin bugün
Düzce’de ki bir üretici bir dönümden on lira alıyor Ordu’da ki üreticide bir dönümden yarısını alıyorsa
elbette rekabet etme şansı olmaz.
Batıda ki üreticinin fındığını elden
çıkardığını ancak bölgemizde ki üretici kendini kurtaramadığından fındığını
beklettiğini görüyoruz. Tabi bunları da
göz ardı etmemek gerekiyor.”
Fiyat düşünce sanayiciden biliniyor
Fındık fiyatlarının düşük olmasının sanayicilerden bilindiğini belirten Gürsoy, bu düşüncenin doğru olmadığını
dile getirerek konuşmasını şu ifadelwww.orisad.org.tr
erle tamamladı, “İşletmelerin bir
birini baskı altında tutması gibi bir
şey yok. Bunlar tamamen spekülasyondur. Bir sistem olmadığı için bir
suçlu arandığında adres direk olarak
sanayici oluyor. Fındık fiyatı düştüğü
zaman sanayiciden biliniyor. Ama
fındık fiyatları çıktığı zaman hiç de sanayici çıkarttı diye de konuşulmuyor.
Geçmişe baktığımız zaman fındık
fiyatları dört liradan yedi liraya çıktı
peki o zaman bu sanayicinin o kadar
gücü vardı da neden sanayici fındık
fiyatının
çıkmasını
engelleyemedi. Bunların hepsi bana göre yanlış
şeylerdir. Bu sistem Ordu’ya da zarar veriyor. Bu bölgede üç beş tane
sanayici kaldı. Bu sanayicilerimizin
fındık ihracatına bakıp diğerleriyle
karşılaştırırsanız devede kulak kalır.
Bir batıda ki fındık ihracatçısının
yaptığı fındık ihracatı burada ki
ihracatçılarımızın çok daha üzerinde
ihracatlardır. Sanayicimiz bu söylemlerden rahatsız. Çünkü kimse fındık
fiyatının düşmesini istemez. Ben de
fındığın içerisinde olan bir kişiyim.
Fındığın fiyatının yükselmesi için
ne yapılması gerekiyorsa bize bunu
göstersinler biz de o arkadaşlara
yardımcı olalım. Bir şey yapılacaksa
beraber yapalım. Kimse fındık
fiyatının düşmesinden yana değil.
Burada üretici güçlü olmadığı zaman
hiç kimse güçlü değildir. Üreticinin
kuvvetli olması fındık ihracatı yapan
için her zaman iyidir.”
34
35
OTSO BAŞKAN ADAYLARI ORİŞAD’I ZİYARET ETTİ
Yaklaşan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı Seçim öncesi TURAN SERAMİK Yönetim Kurulu Üyesi
Olgun ÇAKMAK ve Ticaret Sanayi Odası Başkanı Servet ŞAHİN ORİŞAD’ı ziyaret etti.
Orişad yönetim kurulunun hazır
bulunduğu
kahvaltıda
konuşan
Başkan YILMAZ gündeme ilişkin
açıklamalarda bulundu.
Ordunun gündeminde bu dönemlerde bilindiği üzere Ticaret ve Sanayi Odası seçimleri bulunmakta buna
ilişkin geçen hafta Ticaret ve Sanayi
Odası Başkanlığına aday olan Olgun
ÇAMAK’ı ağırlamıştık. Bu hafta ki
konuğumuz ise şu anki Başkan ve yeni
dönem başkan adayı Servet ŞAHİN
oldu. Gecen hafta Sayın Burhan bey’in
projelerini, yönetim kurulumuzca dinledik. Bu hafta ise sayın başkanımızı
dinliyoruz dedi.
Konuşmalarına başlayan Başkan Şahin
odanın durumu ile ilgili bilgiler verdi. Bildiğiniz üzere bundan yaklaşık
4 yıl önce Ticaret ve Sanayi Odası
yönetimini arkadaşlarımızla birlikte
devralmıştık. Elimizden geldiğince
odamızı ekonomik verilerle idare etmeye çalıştık.4 yıl önce oda bütçemiz ile
şu anki bütçemiz denk. Ekstra olarak
bilindiği üzere odamıza Bahçeli evler
mahallesinde 3 dönümlük bir arazi
kazandırdık. Önümüzde ki dönem ise
odamızı buraya taşımayı planladık. Bu
doğrultu da çalışmalarımız devam etmektedir.
Öte yandan Türkiye Odalar ve Bor-
salar Birliği (TOBB ) ile ilişkilerimizi
en üst seviyede tuttuk ki bunun da
meyvelerini aldık. Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği şimdiye kadar Türkiye’ de 25 adet okul yaptırdı. Bunun 26.sının sözünü ordu için almış
bulunuyoruz. Bu doğrultu da Ordu
Valiliğimiz ile yapmış olduğumuz
görüşmeler çerçevesinde organize sanayi bölgesinde 12 dönümlük arazimiz de hazır bulunmaktadır. İnşallah
48 derslikli bir okulumuzu da sanayi
bölgemize kazandırmış olcağız dedi.
Konuya ilişkin söz alan Başkan
YILMAZ bildiğiniz üzere bir önce
seçimde ORİŞAD olarak aktif bir
www.orisad.org.tr
rol almıştık. Bu yıl ise yönetim kurulumuzun almış olduğumuz kararı ile
seçimlere müdahil olmayacağımızı,
muhakkak ki bize üye arkadaşlar
oda
seçimlerine
iştirak
edecek ve çalışmalarda bulunmak
isteyeceklerdir. Bunlar tamamen o
üyelerimizin tercihidir. Saygı duyarız
dedi.
ODÜ REKTÖRÜ PROF. DR. TARIK YARILGAÇ
ORİŞAD’I ZİYARET ETTİ
YARILGAÇ ve beraberindeki öğretim üyeleri, Ordu İş Adamları Derneği (ORİŞAD) Yönetim Kurulu
Başkanı Avni YILMAZ’ı ziyaret etti.
Ordu Üniversitesi (ODÜ) Rektörü
Prof. Dr. Tarık Yarılgaç, “Üniversite,
şehrin önünde lokomotifi olarak ve
ona önderlik edecek fikirleri, estetiği,
akademik camiasıyla bilimselliği
yaşatacak bir kurumdur” dedi.
ODÜ’nün gelişen, genç, dinamik ve gün geçtikçe de büyüyen
bir üniversite olduğunu belirten
Yarlıgaç, üniversitenin şehirle
birlikte bir yerlere taşınmasının
önemli olduğunu söyledi.
Üniversite
ve
şehir
bütünleşmesinin sağlanmasının
önemli
olduğunu
belirten
Yarılgaç, “Üniversite, şehrin
önünde lokomotifi olarak ve ona
önderlik edecek fikirleri, estetiği,
akademik camiasıyla bilimselliği
yaşatacak bir kurumdur. Bu
noktada
arkadaşlarımızla
çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Sanayicilerimiz, iş adamlarımız,
esnafımız ve çalışanlarımız var.
Halkla olan diyaloglarımızı sizin
vesilenizle sürdürmüş oluyoruz”
dedi.
Gelecek
yıl
eğitim
ve
öğretim
döneminde
yeni
bölümlerin öğrenci alımını
gerçekleştireceğini
anlatan
Yarılgaç, şunları kaydetti:
“Eğitim
Fakültemiz
üç
bölümüyle öğrencisini alacak.
Bu konuda gerekli izinleri aldık.
Bunlar matematik öğretmenliği,
ilkokul öğretmenliği ile okul
öncesi öğretmenliği. Bu bizim için fevkalade önemli bir
gelişme. Çünkü Eğitim Fakülteleri, üniversitelerin lokomotif
fakültelerindendir. Bu anlamda
çok iyi bir başlangıç yaptık.
Aynı zamanda İngiliz dili ve
edebiyatı bölümüne öğrenci
alıyoruz. Beden Eğitimi ve Spor
Yüksekokulu, teknik ve sosyal
programlar, İkizce ile Akkuş
Meslek
Yüksekokulları’na
da önümüzdeki yıl öğrenci
alınacak. Ayrıca sanat tarihi
www.orisad.org.tr
bölümüne de alacağız.” ORİŞAD
Başkanı Yılmaz ise, ziyaretten
duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
36
37
İHSAN ŞENER ORİŞAD’DA
Ordu Milletvekili İhsan ŞENER Orişad’ı ziyaret etti
Milletvekilimiz İhsan ŞENER ve
iL Başkanımız Hüseyin AKYOL,
ORİŞAD’ı ziyaret etti. iş adamlarına
artık Ordu Büyükşehir oldu sayılır sadece resmi prosedürler var, Ordu’nun
büyüklüğüne yakışır yatırım yapmaları
konusunda daha özverili ve daha çok
çalışma
AK Parti’nin Türkiye’de ve Ordu’da
11 yıllık iktidarları boyunca ulaşımdan
sağlığa, ekonomiden eğitime kadar her
alanda çok önemli atılımlar yaptığının
altını çizerek, “AK Parti bu ülkede hep
ilkleri gerçekleştirdi. Bugün Türkiye,
dünyadaki 16 büyük ekonomiden biri
haline geldi.
AK
Parti’nin
Türkiye’de
ve
Ordu’da 11 yıllık iktidarları boyunca ulaşımdan sağlığa, ekonomiden eğitime kadar her alanda çok
önemli atılımlar yaptığının altını
çizerek, “AK Parti bu ülkede hep
ilkleri gerçekleştirdi. Bugün Türkiye, dünyadaki 16 büyük ekonomiden biri haline geldi. ORDU’LU
iş adamlarına artık Ordu Büyükşehir
oldu sayılır sadece resmi prosedürler
var, Ordu’nun büyüklüğüne yakışır
yatırım yapmaları konusunda daha
özverili ve daha çok çalışmalarını
www.orisad.org.tr
isteyen Milletvekilimiz İhsan ŞENER,
siz planlayın , üretin, pazarlayın, biz
yardımcı olalım hep birlikte Ordu’nun
önünü açalım diyerek ,AK Parti ayaküstü projelerin, günlük hedeflerin
partisi olmamıştır dedi.
AK PARTİ ‘nin hedefi büyük, Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılına
dair hayallerinin olduğunu belirten İl
Başkanımız, “Biz, 2023’te dünyanın en
büyük ilk 10 ekonomi arasına girmektir. Bu hedefe ulaşmak için elimizden
geleni yapıyoruz. Biz söylediklerimizi
yapıyoruz, yapamayacağımızı vaat
etmiyoruz.”diye konuştu.
www.orisad.org.tr
38
39
Oksijen Konutlarından“ALAN KAZANIR”
Kısaca Alanlar İnşaat’tan
bahsedebilir misniz ?
-Alanlar İnşaat; profesyonel
yönetim kadrosuyla, mütebessim çehresinden ve kalitesinden
ödün vermeksizin taahhütlerini
eksiksiz ve zamanında yerine
getiren, müşterilerine yenilikçi
ve modern yaşamlar sunan bir
firmadır, bu amaçla; Alanlar
İnşaat, 2004 yılından beri faaliyet göstermektedir.
-Alanlar İnşaat; özellikle Ordu’da
eksikliğini hissettiren; sağlam
ve modern konut açığını hedef
alan projeler üretirken çevreye olan duyarlılığından ve
saygısından da hiçbir şey kaybetmemektedir.Ayrrıca firmamız
müşterilerini iş ve çözüm
ortakları olarak gördüğünden
müşterilerinin ihtiyaç ve fikirlerini önemseyerek, bu ihtiyaç
ve fikirlerin Alanlar İnşaat’ın
büyümesine
artı
değerler
katacağına inanmaktadır.
İçinde bulunduğunuz sektörün zorlukları nelerdir ?
bunları nasıl aşıyorsunuz ?
-İnşaat sektörü; içinde 100’e
yakın sektörü bulunduran ve
ülke ekonomisi için lokomotif
diyebileceğimiz konumu teşkil
eden en önemli sektörlerden
biridir. İnşaat sektörü, insan
gücünün ön planda olduğu
www.orisad.org.tr
bir sektör olması nedeniyle; ülkemiz ekonomisi için
önemli sorunlardan biri olan
işsizlik açısından da çok
önemli bir istihdam olanağı
sağlamaktadır. Konumu itibariyle bu kadar önemli bir
yere sahip olan inşaat sektöründe; alanında yeterince
deneyimli sektör temsilcileri olarak “inşaat sektörü
denen oluşum ve organizasyonda bazı firmaların bu
oluşumun içinde olmasına
karşın bu oluşumun getirdiği
şartlardan ve kurallardan
dahi habersiz olması ve
hiçbir deneyimi olmayan çok
sayıda kişi veya firmanın
sektörde yer almasından
dolayı standart bir kalite
ölçüsü tespit edilemediği
için “yüksek kalite” ve
“düşük kalite” gibi kavramlar
ortaya çıkıyor ve bu kavramlar
karşılaştırıldığında ciddi orandaki maliyet farklılıkları da gözden
kaçmıyor. Bu mali farklılıksa rekabet şartlarını olumsuz yönde
etkiliyor” Tüm bu olumsuzluklara rağmen firmamız kaliteden
ödün vermeksizin çalışmalarına
devam
etmektedir.
Sonuç
olarak, yapılan işin kalitesinin
bilinçli kesimler tarafından fark
edilip tercih edilmesi suretiyle
bu sorunları aşmaktayız. Yani
bu şartlarda dahi sorunları ve
olumsuzlukları yenmenin tek
yolu kaliteden ödün vermemek.
Yeni konut projeleriniz var
mı ?
-Şahincili Mahallesinde 5200 m2
alana 3 blok olarak inşa edilecek
OKSİJEN KONUTLARI projemize
tarafımızdan başlanmıştır.
Oksijen Konutları projesini
anlatır mısınız ?
-Ordu Şahincili Mahallesinde
5200 m2 alana inşa edilecek
olan Oksijen Konutları projemiz, m2 yönünden 3 farklı
daire tipi halinde tasarlanmıştır.
Projemiz 11 kata sahip; 3 bloktan oluşmaktadır. 3+1 daire
sisteminde, lüks sınıf özelliklerine
sahip,
beklentileri
karşılayabilecek şekilde tasarlanan Oksijen Konutları; mimari
özelliklerinin yanı sıra işlevsel
konumu ve ulaşım yollarına
yakınlığı açısından da ön plana
çıkarak deniz ve doğa manzarası
ile sakinlerine görsel bir şölen
yaşama keyfini sunacak vebölgenin ayrıcalıklı bir projesi
olacaktır.
Sosyal ve ortak alanlarda
neler var ?
-Oksijen Konutlarında; site içi
24 saat kamera izleme sistemi,
site içi ortak alanları izleme, açık
basketbol sahası, futbol alanı,
açık otoparklar, sığınak, yürüme
parkurları, koşu yolları,
bisiklet park alanları, kamelyalar, çocuk oyun alanları, yangın
dedektörü, görüntülü diyafon
sistemi, her daire için çift hat
uydu sistemi bulunmaktadır
Gayrimenkul yatırımcılarına
önermek istediğiniz neler
var ? Konut almak isteyenler önce neye dikkat etsinler ?
-Gayrimenkul
yatırımcıları
inşaatların plan aşamasındakarlı
yatırımlarda bulunurlarsa muhakkak daha fazla kazanırlar.
Gelişmekte olan veya gelişeceği
düşünülen bölgeler her zaman
çok daha akıllıca yatırımlardır.
Piyasayı iyi takip edip doğru
yatırım yapmak lazım. Alanlar İnşaat olarak projelerimi-
www.orisad.org.tr
zin lokasyonunu belirlerken
hem günümüzü hem ilerisini
düşünerek hareket ediyoruz ve
müşterilerimizi gerek yatırım,
gerekse oturum amaçlı en
uygun ve en karlı olana yönlendirme çabasındayız
Alanlar İnşaatı diğer firmalardan ayıran en önemli
özelliği nedir ?
-Alanlar İnşaatın en önemli
özelliği; insanların güvenle
yaşayabileceği yapılar inşa etmek ve bu yapıları sözleşme tarihinden önceki bir tarihte teslimde bulunmaktır. Bizim bugüne
kadar yapı olarak büyümemizin
ve gelişmememizin de en önemli sebebi budur. Yani sebep; bize
güvenen müşterilerimizi asla
yarı yolda bırakmamaktır.
40
41
BÜYÜKŞEHİR OLDUK.
İNŞALLAH BÜYÜK ŞEHİRDE OLURUZ.
Bedrettin ŞİMŞEK
Ordu Albarakatürk
Müdür Yardımcısı / Yazar
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde
de yerel çerçevede hizmet götüren en
önemli kuruluş belediyedir.
Belediyeler önceleri su, temizlik,
toplu taşıma, imar ve bazı denetim
faaliyetleri gibi konularla ilgilenirken
dünyada ki ve ülkemizde ki gelişmeler
koşut olarak başka alanlarda girmiştir.
Bunlar kültürel, sportif sağlık ve eğitim
alanları gibi.
Bu konuda en iyi örnekler arasında
İBB’sinin İSMEK kursları ve sosyal
tesisleri hizmeti sayılabilir.
Tüm bu gelişmeler neticesinde belediyecilikte 2 kavram öne çıkmıştır.
1- Daha büyük bütçe,
2- Daha iyi bir yönetim için uygun
idari yapı
İşte bu yeni idari yapı büyükşehirler
olarak karşımıza çıkmış ve birçok
şehirde büyükşehir olma gayreti içerisine girmiştir.
Peki büyükşehir nasıl olunmaktadır?
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunun 4. maddesine göre “.. belediye
sınırları içindeki ve bu sınırlara en fazla 10 bin metre uzaklıktaki yerleşim
birimlerinin son nüfus sayımına göre
toplam nüfusu 750 binden fazla olan
il..” büyükşehir olmuştur.
Buşartı sağlayan ilimiz 6360 sayılı
kanun çerçevesinde 81 il arasında 30
büyükşehir olmuştur.
Büyükşehir olması ise Ordumuza şu
katkıları sağlayacaktır.
- Genel bütçeden daha fazla pay alacak ve bu da yatırımların daha da
artmasına sebep olacaktır.
- Daha önceleri her ilçe belediyeleri üst
ölçekli planları Ankara’ya götürürken şimdi büyükşehir ölçekli planları
geçirebilecektir.
- Böylece imar işleri daha sistemli yerine getirileceği için daha modern ve
yaşanabilir bir yapılaşma sağalacaktır.
- Güçlü bir yerel yönetime kavuşulduğu
için daha önceleri hizmet alamamış
bölgeler bu durumdan kurtulacak ve
hizmet almayan nokta kalmayacaktır.
Projeler
il
ölçeğinde
değerlendirileceği için aynı ya da benzer yatırımlar olmayacak, tamamlayıcı
www.orisad.org.tr
yatırımlar kolaylaşacak ve böylece
kaynak israfı önlenecektir.
- İlçemizin tanıtımına katkısı olacak
ve özellikle turizm alanında faaliyet
artışı olacaktır.
- İlimizin yerel sorunları tek elden
ve daha güçlü olarak takip edileceği
için daha hızlı ve köklü çözümler
bulunacaktır.
- Şehre dışarıdan göç alacak ve her
türlü ticari faaliyette canlanma meydana getirip yeni projeleri gündeme
getirecektir.
- Yeni yapılanma ile beraber tahsis
edilen kadrolarla istihdamda artış
meydana getirecek ve bu da şehir
ekonomisine katkı yapacaktır.
- Orta ve uzun vadede diğer büyükşehir
örneklerinde olduğu gibi şehrin kişi
başına düşen geliri 3-4 kat artacak ve
bu da refah seviyesini yükseltecektir.
-Bankacılık faaliyetleri artan ticari
ortam sayesinde dikey ve yatay derinlik kazanacak ve böylece yeni ve
mevcut ticari ve bireysel faaliyetlerin
finansmanı kolaylaşacaktır.
Tüm bu hususlar dikkate alındığın da
büyükşehir olmanın getirecekleri açık
ve net olarak görülmekte ve diğer bir
çok vilayetin büyükşehir olmak için
gösterdiği gayretle bu hususu perçinlemektedir.
ORDU İL EMNİYET MÜDÜRÜ HAKAN KIRMACI ORİŞAD’DA
Ordu İş Adamları Derneği’nin (ORİŞAD) geleneksel hale getirdiği hafta sonu kahvaltısının bu
hafta ki konuğu Ordu İl Emniyet Müdürü Hakan KIRMACI oldu.
Ordu
İş
Adamları
Derneği
(ORİŞAD)’ın geleneksel hale getirdiği
hafta sonu kahvaltısının bu hafta ki
konuğu Ordu İl Emniyet Müdürü Hakan Kırmacı oldu.
ORİŞAD yönetim kurulunun hazır
bulunduğu kahvaltıda konuşan Başkan
Avni YILMAZ derneğin yapılanması
hakkında bilgi verdi.
Yılmaz “ Sayın İl Emniyet Müdürüm
davetimim kabul edip geldiğiniz için
çok teşekkür ediyorum. Her hafta
sonu geleneksel hale getirdiğimiz
kahvaltımıza ordu’daki daire müdürlerimiz davet ediyoruz. Derneğimiz
tanımanız adına derneğimiz 250 üyesi
bulunan Samsun’da federasyonu bulunan KASİF İstanbul’da konfederasyonumuz olan TUSKON Türkiye genelinde 45 bin üyeye sahip en
büyük Konfederasyonlardan bir tanesi
sivil toplum kuruluşu olarak ilimizde
yapılanları yapılmayanları Ordu’daki
büyüklerimizle bir araya gelerek ilimizi bilgilendirme adına görev
yaptığımıza inanıyorum.” dedi
Ordu İl emniyet Müdürü Hakan
kırmacı ise Konuşmasına espiri yaparak başlaması herkesi Kahkahaya
boğdu. “Benim Ordu’da ki 2 yıllık
sürem geçen ay itibari ile aştı. 2 yıldır
kaçtığım bir davetti bu kaçmamım sebebi de anlatacağım bir şey olmadığını
düşündüğüm bir toplantıydı, ama
sonradan aklıma geldi ki gidip nasıl
zengin nasıl olunur onu öğreneyim
dedim ve geldim” ifadesini kullandı
Kırmacı “Her geçen gün sosyal
örgütlülük adedi ve yelpazesi arttıkça
insanların örgütlü olarak sahaya
çıkması arttıkça işin kalitesi de artıyor.
Başarıda artıyor. Siz bu yöntemle
doğru bir yöntem kullanıyorsunuz.
Belli ideallerle belli ilkelerle bir araya
gelmiş olan insanların başarı sahibi
olmaması mümkün değil ben bu vesile ile hepinize kolay gelsin diyor ve
teşekkür ediyorum.” dedi
www.orisad.org.tr
42
43
Başarının sırrı “DÜRÜSTLÜK”
İLKER KARAMAN KİMDİR?
1973 Ordu doğumluyum. İlkokul,
Ortaokul ve Liseyi Ordu da okudum. Samsun Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümünü yaklaşık
8 yılda bitirdiğim bir üniversite
hayatım oldu. Üniversitenin 5.
yılında ticarete atıldım. Evliyim 3
çocuk babasıyım 2 oğlum 1 kızım
var. Yaklaşık 12 yıldır İstanbul’da
ikamet ediyorum. 2 erkek ve 1 bayan olmak üzere 3 kardeşiz.
Ticarete ne zaman başladınız?
1973 yılında doğan ilk, Orta ve Lise
hayatını Ordu’da tamamlayan İlker
KARAMAN Samsun’da yaklaşık 8
yılda bitirdiği Üniversite hayatı sonrası
Ticarete atılarak büyük bir başarı elde
etmiştir. Karaman Fen edebiyat Fakültesi Biyoloji Mezunu olup Evli 3 çocuk
babasıdır.
1997 yılı içerisinde Üniversite
eğitimime devam ederken devam
zorunluluğu bittiği için o süreçte
ben de Ordu’ya geldim. Dayım
Orhan KAHVECİ ile görüşmemiz
üzere böyle bir hazır yemek işine
başlayalım dedik.
Bu gün ise Kardeşlerim olan Soner
KARAMAN ve Hülya CAN ile
şirket ortağımız ve Dayım olan
Orhan KAHVECİ ile birlikte bu
gemiyi yürütmekteyiz.Her birimizin çeşitli görevleri bulunmakta..
Aslında tam bir aile şirketiyiz. İş
hayatına 1997 yılında atıldık. 16
senedir de hazır yemek sektöründe
faaliyet göstermekteyiz.
www.orisad.org.tr
Türkiye’de bu işi iyi bilen 3-4 firmadan biriyiz.
İlk olarak Ordu Devlet
Hastane’sinin yemek işini alarak
bu işlere başladık. Ondan sonra
işimiz genişleyerek büyüdü ve
Trabzon, Rize, Giresun derken
Karadeniz’de devletin çeşitli
kurumlarında yaptığımız pek çok
işlerimiz oldu. Akabinde Türkiye
geneline yayılmayı planladık. 2001
yılında Askeriyenin acemi birliklerinde yemekler özelleşmeye
başladı. Bu bizim için harika bir
yayılma politikası olacaktı ki
oradan iki tane proje aldık. O gün
bu gündür yaklaşık 12 seneden beri
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin acemi
birliklerine yemek hizmeti veriyoruz. Bu süreçte bizlerde kendimizi geliştirdik ve hamdolsun,
çok uzman bir yapıya kavuştuk.
Çok güzel bir sistemimiz var bu
işi çok iyi bildiğimize inanıyoruz.
Türkiye’de bu işi iyi bilen 3-4
firmadan biriyiz. Ekibimizde 1617 senedir yanımızda çalışan insanlar var. Artık herkes birbirini
daha iyi tanıyor, sistemini daha iyi
biliyor. Hizmet ettiğimiz noktalarda bir sıkıntımız da yok. Herkes
de gayet memnun. Şu an yemek
şirketimizde çalışan 1400 kişi bu-
lunmakta.
Hazır yemek sektöründen önce ne
işlerle uğraşıyordunuz?
Ben
üniversitedeyken
Orhan
Bey’in sebze ve meyve manavı
vardı. Orhan Bey’in beyaz eşya
işi de dahil olmak üzere düğün
salonları ve restoranları vardı.
Ayrıca
ORT
televizyonunda
yönetim kurulu üyeliğini de birlikte yaptık. Sonra Orhan Bey’le ortak
aldığımız kararlarla televizyondaki
hisselerimizi sattık, restoranları,
düğün salonlarını, beyaz eşya
ve manavı kapattık. Sadece ana
işimiz bu olsun yoğunluğumuzu
yemek sektörüne verelim istedik.
Çünkü ayrı ayrı sektörlerle ayrı
ayrı işlerle uğraşmak büyük bir
handikap. Yani bir işinizin üstüne
çok uzmanlaşırsanız çok mesai
yaparsanız daha az yorulursunuz
daha çok para kazanırsınız. Biz
böyle öğrendik ticareti. Başarıya giden bu yolu 3 maddeyle özetleyebilir misiniz?
Birincisi “EN BÜYÜK HİLE
DÜRÜSTLÜKTÜR” der Abdulkadir KONUKOĞLU. Bizim
İstanbul’da Kandilli Kulübümüz
var. Her ay ünlü bir işadamı gelip
konuşma yapar. Türkiye’deki
ilk 20, ilk 50 diyebiliriz bunlara.
Orada “Bizim bildiğimiz bir
tane hile var, o da dürüstlüktür” dedi. Biz bunu şiar edindik.
Bizim şirketimizin birinci konusu dürüstlüktür. Bizim bütün
çalıştığımız tedarikçilerle, bütün
çalıştığımız arkadaşlarla, ürün
aldığımız
insanlarla,
hizmet
verdiğimiz yerlerle, kurumlarla
önce dürüstlük üzerine kurulu
bir ilişkimiz olur. Biz bunu hem
karşıdaki insana hissettiririz hem
de kendimiz rahat ederiz. Bizim içimizde dürüst olmayan insanlar, zaman içinde ayıklanıp
gitmişlerdir. Çark kendi kendine
dışarı atmıştır onları, dürüst insanlarda hep kalmıştır. şu an yanımızda
15-17 senelik çalışanımız var.
İnanın biz bir aile gibiyiz. Bizim ailemizin içinde de çok şükür
öyle yanlış adam yok, kendi
içimizde zaten yok. Biz bunun
hep faydasını gördük ekonomik
www.orisad.org.tr
sıkıntı yaşadığımız zamanlar oldu.
İnsanlar bizim lafımıza, sözümüze
itibar ettiler. Bu dürüstlüğün bu
şekilde çok faydalarını gördük ve
bu bizde ölene kadar böyle devam edecek. Bizim çocuklarımız
da böyle yetişiyor inşallah, onlar
da böyle devam edecekler. Birinci
konu bu dürüstlük.
İkincisi de yapılan işe saygı duymak. Yaptığınız işe çok saygı duymak zorundasınız, biz yaptığımız
işe çok saygı duyuyoruz. Devamlı
bu işi geliştirmek için, yaptığımız
işle ilgili handikapları azaltmak
için, memnuniyeti üst seviyeye
çıkarmak için, tedarik noktasından
başlayan Ürünün mutfağa ya da
depolara intikaline kadar olan
kısmın her noktasında 17seneden
beri her sene düzelttiğimiz konular
var. İşin tüm yükünü kabullenmek
ve oişi yapmak o işe saygı duymak
demektir.
İş geliştirme derken ?
Resmi bir ARGE birimimiz yok
ama kendi içimizde devamlı istişare
ederek ARGE’mizi oluşturuyoruz.
En güzel ARGE bizim istişaremiz
olmuştur. Bunun zaman içinde çok
faydasını gördük ve görmekteyiz.
İşimizin her aşamasını istişare
ederek, her zaman rakiplerimizden
hem maliyet hem de kalite olarak
yüzde 5 yüzde 10 daha öndeyiz.
44
45
Bu da bizim ihalelerde, rekabet ortamında bir adım önde
olmamızı sağlıyor.
Yani üçüncüsü İstişaremi
diyorsunuz?
İstişare çok önemli ama
onu işe saygı çerçevesinde değerlendirdik. Haricen üçüncüsü ise; iş yerinde
çalışanlarımıza, kardeşimiz
de olsa, dayımız da olsa,
ailemizden biri de olsa,
birbirimize
saygımızdır.
Personel, müdür, patron, işçi
ilişkisi bize hiç yok. Bizim
iş yerimizde birincisi patron mütevazıdır, eleman da
mütevazı olmak zorundadır.
Ve
böylece
çalışanda
mütevazı olacaktır, dürüst
olacaktır, samimi olacaktır.
Bunların hepsi aslında bir
bütün… Mütevazı olan insan
samimide olur. Onun için biz
çalışanlarımızla hep ağabeykardeş gibiyiz, aramızda bir
saygı hiyerarşisi var. Onun
ötesinde bir emirdir, talimattır
yok. Herkes gelir sıkıntısını
bize anlatır, sıkıntısı çözüm
bulur. Yok, sen niye şöyle
yaptın, niye böyle yaptın, bu
böyle olmamalı denilmez. Burada
Allah’ın hesabını kimse unutmayacak, yani bizim başımıza bir şey
geliyorsa biz oturup beş kere
düşünüyoruz.
Düşünceyi biraz açarmısınız?
Allah’ın
hesabını
unutmayan insanların, hiçbir zaman
hesapları şaşmaz.
Sen çok akıllı, çok becerikli ve
çok yetenekli olabilirsin. Bizden de çok akıllı insanlar var.
Ama durumlarına bakılırsa bizden daha farklı durumdular. Bizim bugün farklı yatırımlarımız
var ekonomik sıkıntılarımız var
ama diyoruz ki “bu da bize Hz.
Allah’ın bir Lütfu” ve toparlanarak gidiyoruz. Hz. Allah’ın
bir lütfu olduğunu da her geçen
gün görüyoruz. Yani bir yerde bir
sıkıntı veriyor, bir gün aşıp geçiyorsunuz, yine aynı sıkıntınız var
ilerde aşacağınıza inanıyorsunuz.
Hz. Allah’ın hesabını unutmayan insanların, hiçbir zaman
hesapları şaşmaz. Önce Allah’ın
hesabını unutmayacağız sonra
kendi hesabımızı yapacağız. Zaten niyet iyiyse her şey iyi oluyor.
Kalbinizin temizliği işinize de
yansıyor, ailenize de yansıyor, in-
san ilişkilerinize de yansıyor bunlar çok önemli. Benim en arzu
ettiğim şey Rabbimizin hiçbir zaman unutulmaması. Ayağınıza
bir taş değse, oturup bir düşünün
beş dakika, nasıl oldu diye. Bu
sıkıntıların hepsi bir kefaret. Allah imanlı, ibadetli bir ticaret
yapmayı bize nasip etsin.
Ekonomik tarafını; gelir ve gider
dengesi olarak özetlediniz, ama
şunlara fazla değinmediniz:
lezzet, tat, sunum, pazarlama?
Bizim işlerimiz ihale şartlarına
baktığından
bu
özelliklerin
pek ayrıcalığı oluyor. lezzet,
tat ve sunumun askeriyede bir
ayrıcalığı yok. Askeriyenin kurallar katı ve net. Şartnamelerinde
belli yapılacak işler var. Onları
yapmazsanız cezaları var maddi
karşılıklarıda. Yapmazsanız zaten
o işi seneye bir daha yapamazsınız.
İşini iyi yapan, memnuniyet oranı
yüksek olan ceza yemiyor. Bu
cezalarda öyle bir milyar 2 milyar değil 10 milyar, 20 milyar, 50
milyar, 100 milyara kadar giden
cezaları var. Senede dört beş kere
ceza yerseniz 400-500 bin lira para
tutuyor veya cezanın niteliğine
göre 40-50 milyar lira para tutuyor.
Onun için işinizi çok iyi yapmak
zorundasınız. Kamu hastanelerinde, özel hastanelerde oradaki
memnuniyeti zaten iyi tutmak
zorundasın olmazsa patron der ki:
Bunu değiştirelim, başka bir firma
gelsin. O durumda lezzet ve sunum
iyi olmak zorunda. Bu konuda biz
iddialıyız, bu ana kadar 17 yılda,
çalıştığımız her yerden, bütün
kurumların hepsinden teşekkür,
takdir veya iyi bir referans aldık
HES projesi ile ilgilendik. Bunarın
7 tanesinin ihalesini kaybederken
3 tanesini kazandık. 2 tanesinin
lisansını aldık işletmeye geçti 1
tanesi de geçmek üzere. HES’ler
bizim beklediğimiz gibi çıkmadı.
Projeler 5-6 senede kendini amorti eder diye düşünürken yatırım
maliyetleri çok yüksek çıktı. 25
milyon dolara bitirilecek olan HES
projemiz bize 38,5 milyon dolara
mal oldu. Her iki HES projemiz
için bir sürü öngörülmeyen problemler çıktı. Türkiye’de. Ankara’da
bu işi yapan proje firmaları var,
yanında 100’ün üzerinde mühendis
çalıştırmaktalar. Bunlar sırf proje
çizen ve fizibilitelerini yapan firmalar. Bunlar da bu konuda fazla
tecrübeli değiller. Bize projelerimiz
ile ilgili yaklaşık maliyetleri bu firmalar çıkardı. Hatta başka firmalara da teyit ettirdik, ama bugün
gelinen nokta… Tabi sonra anladık
bu işe giren hemen herkes At’tan
düşmüş.Yani Türkiye’de HES
projesi gerçekleştiren firmaların
hemen hepsinde yüzde 50 ile
yüzde 150 arasında bir maliyet
sapması oluşmuş. 100 projeden
10 tanesi hariç, 90 projede yüzde
50 ile yüzde 150 arasında maliyet
sapması var. Bizde de yaklaşık
yüzde 50 ye yakın bir sapma oldu.
Tabi bu bizim öngörmediğimiz bir
maliyetti, bunu finanse etmekte
çok zorlandık. Ama şükürler olsun
tesisimizi devreye soktuk diyebiliriz. 6 senede amorti edeceğini
planladığımız bir iş yaklaşık 10
senede amorti edecek, ama 49
yıllığına işletme hakkı bizde, hatta ondan sonrada da devam eder
diye düşünmekteyiz. Tabi iyi bir
iş, kötü bir yatırım değil. Fakat
yatırım maliyeti yüksek olduğu
için bizi finansal sıkıntıya soktu
Gurubunuz içerisinde Hidroelektrikten bahsettiniz…
İşim gereği çok sık Ankara’ya gitmekteyim. 2006-2007 yılında diğer
işlerimizin içinde öğrendik hidroelektrik işini. ve üzerine düştük
birkaç yıl içerisinde de 10 tane
www.orisad.org.tr
ama o da normaldir. İnşallah onları
da aşacağız. Bu türlü riskler iş
dünyasının içinde var. Bizim bundan edindiğimiz tecrübe şu: Bir işe
yatırım yaparken doğru fizibilite, doğru fizibilite… Çünkü
rakamlar sizin daha sonra o işi
kotaracağınız rakamların boyutunu
geçtiği zaman çok yoruluyorsunuz.
Yani yaptığınız 15-20 senelik emeklerin hepsi bir anda boşa gidebiliyor. Bütün yatırımları, birikimleri,
gayrimenkulleri veya sermayenizi
buraya aktarıyorsunuz yine o işi
bitiremiyorsunuz, onun için benim 40 yaşında aldığım en büyük
tecrübe bu. Bu da Allahı’ın bize
bir lütfu, ben buna inanıyorum.
Bu yaşta böyle bir tecrübeye sahip
olduğum için de çok mutluyum.
Çünkü Allah bilir ama görünürde
daha önümüzde yapacağımız
çok işler var. Biz öyle üçün beşin
hesabını yapan insanlar değiliz. Bizim fıtratımızda yok. Ama yapmak
gerektiğini burada anladık. Yani
bu işin fizibilitesinin üstünde biraz
daha dursaydık, bu projelerin belki
28-30 milyon liraya biteceğini de
öngörebilirdik. Ama bu da böyle
yaşandı yapacak bir şey yok.
Yeni
girişimci
adaylarına,
ticarete atılacak olan gençlere
işe başlamayla alakalı ne öner-
www.orisad.org.tr
46
47
irsiniz?
Bir kere ortaklık yapabileceği,
güveneceği bir iki arkadaş olmalı.
Bu gün tek başına bir girişimcilik
çok zor. En başta o şirket kurulumundan
imza
yetkilerine
kadar her şeyin çok düzgün
oluşturulabileceği
bir
şekilde
ortaklık yapılmalı. Ortaklıkta görev
dağılımları da iyi yapılırsa, çok
sıkıntı olmayacağını düşünüyorum.
Türkiye’de ortaklık sistemi çok
oturmuş bir sistem değil, ama
bunu yeni nesil insanların yapması
lazım, bir iki tecrübe yaşanması
lazım. Ortaklıkta düzgün bir partner bulunca, işlerde görev dağılımı
yapılınca çok da yorulmadan yeni
projeler yapılabilir. Tabi burada esas
olan bir şey var. Kişiler düzgün ve
dürüst olmalı. Bu konu çok önemli,
Özellikle haram helal işi taraflarca çok iyi bilinmeli. Ortaklar başta
haramdan çok korkmalılar. O zaman zaten kişilerin birbirlerine
güveni başlamakta.
Fizibilitelerini iyi yapsınlar ve
yarın o işi devrederken de değeri
olan bir iş yapsınlar.
İkincisi ise fizibilitelerini iyi
yapsınlar ve yarın o işi devrederken de değeri olan bir iş yapsınlar.
Yani burada ikinci ayağı çok iyi
düşünsünler. İstanbul’da tanıdığım
işadamı ve girişimci arkadaşlarla
zaman zaman sohbet ediyoruz.
Hep işin bu ayağını unutuyorlar, bizim edindiğimiz tecrübe bu. Bir işe
başlıyoruz işte başarısız olduk veya
bu işi kapatacağız. Ve bu işe 500
milyar para harcadık, satarken 250300 milyara satabiliyor muyuz?
Yoksa hiçbir değeri olmayan, Üzerimize yük olan bir şey mi oluyor.
Bunları çok iyi irdelemek,işin ikinci üçüncü basamağını düşünmek
lazım. Bütün olumsuzlukları net
konuşmak ve düşünmek lazım.
www.orisad.org.tr
Biz bu işte para kazanamadık ne
yapacağız demeden önce, işi yapmadan konuşmak lazım. Satabilir
miyiz, satamayız, birine devredebilir miyiz, edemeyiz bütün
olumsuzlukları bütün kötü yönleriyle olaya bakarlarsa daha başarılı
olurlar.
Sağlıkla ilgili çalışmalarınızı da
özetler misiniz?
Yaklaşık 4 sene önce sağlık sektörüne yatırım yapalım istedik.
Bununla ilgili devlet hastanelerinin görüntüleme merkezlerinin
özelleşeceğini, özel firmalara
ihale edileceğini öğrenince de bir
girişimde bulunalım fikri netleşti.
Bu sektörle alakalı iş bitirmemiz
yoktu, öyle olunca da ihalelere
giremiyorduk. Ankara’dan iş
bitirmesi olan temiz bir firma
araştırdık, çeki bile olmayan bir
firma bulduk. Radyoloji uzmanı bir
doktordan 50 bin lira karşılığında
satın aldık o şirketi. 4 seneden
beri de İstanbul’da yaklaşık 3
hastanede, Ankara’da 1 hastanede, Balıkesir’de 1 hastanede
ve Fatsa’da da 1 hastanede olmak
üzere toplam 6 tane görüntüleme
merkezimiz
bulunmaktadır.Son
4 senede şirketi olağandan hızlı
büyüttük.İnşallah daha da hızlı
bir yol alacağız. Fizibilitelerimiz
önümüzdeki yıllar böyle gös-
teriyor. Sağlıkta çalışan Radyoloji uzmanından doktoruna kadar
yaklaşık 80 elemanımız var. Bu işi
de gayet iyi yapıyoruz, orada da
memnuniyet oranımız çok yüksek.
Hastanelerdeki yöneticiler bizden
gayet memnunlar, bunu görüyoruz.
Onun için de o işi de belli ölçekte çok yorulmadan yavaş yavaş
büyütmek istiyoruz.
Şirkette yöneticilik, kurumsal
yapıda yöneticilik dedik peki
evde nasıl bir yöneticilik var?
Çok sık seyahat ediyorum.
Dolayısıyla evdeki yönetici ben
gibi görünsem de asıl yönetici
hanım oluyor. Ben Ordu’dayken,
hanım ise İstanbul’da evde 3 tane
çocuk ile ilgilenmekte, yani nasıl
yöneticiyim diyebilirim ki? Bize
yardım eden bir ablamız var, onunla birlikte yönetiyorlar, bize de çok
iş düşmüyor. Allah razı olsun eşim
de beni fazla yormadan kendi İşini
kendisi görmekte.
17 yıllık bir firmasınız Türkiye
kısa süre önce ekonomik krizler atlattı.Bu süre zarfında
firmanızın geçiş dönemleri nasıl
oldu?
Geçmiş dönemlerde Türkiye çok
kötü yönetilmiş, tabi biz bunu
bugün görüyoruz. Türkiye’nin kötü
yönetilmesinin sıkıntılarını bütün
Türk halkı, Türk esnafı çekmiş.
Tabi o zamanlar Türkiye’nin
kötü yönetildiğini anlayamadık.
Ancak şimdi doğru yönetilince,
Türkiye’nin zenginliğini hissediyorsunuz. Türkiye şuan; çok ciddi
vergi toplayan, ihracat kalemleri artan bir ülke oldu. Şimdi eğri oturup
doğru konuşmak gerekirse devleti
yöneten Ak Parti hükümetinin kabine üyelerinin elinde sihirli bir
değneği yoktu. Geldiler bu işin
başına geçtiler, nasıl yönetiriz,
nasıl yaparız, biraz fazla mesaiyle
çalışarak düzgün ve iyi niyetle.
Türkiye’yi belli bir noktaya getirdiler. Türkiye şu an yurtdışı seyahatlerinde çok itibarlı bir devlet
oldu. Geçmişte Almanya’daki konsolosluklar bize iki- üç gün vize
veriyordu. Fransa’ya gittiğinde ise
niye geldin diye kapıda soruyordular. Yok, işte para getirdik para
harcıyoruz diyerek gümrükte pasaportu onlara gösteriyorduk. Bugün
Türkiye çok itibarlı bir hale geldi.
Bu ne demek: Bu bizim Türk iş
adamlarının Türk vatandaşlarının
itibarı demek. Bunu bu noktaya
getirenlerin hepsinden Allah razı
www.orisad.org.tr
olsun.
Ekonomik krize gelince o dönem
çok düzgün iş yapan çok ahlaklı,
yatırımcı, ufku geniş insanlar vardı
ama çok batan arkadaşlarımız oldu.
Tabi o dönemde çok para kazanan
insanlar da oldu. Biz bu süreci
doğru yatırım yaparak atlattığımıza
inanıyoruz. Krizler bu yüzden bizi
etkilemedi ve insanlar arayışlar
içindeyken biz anlattığım gibi
sektörel yatırımlarımızı arttırdık.
Burada değinmeden geçilmeyecek
bir husus daha var ki oda bugün
görüyoruz tabloda en fazla parayı
kazanan bankalar.Bankaların para
kazanması demek esnafın ve iş
adamlarının fakirleşmesi demek.
Yani devlet veya hükümet bu
bankaların yeniden ekonomisini gözden geçirip faizleri aşağı
çekmesi lazım, bu çok önemli.
İş takibini genelde İstanbul’dan
yapıyorsunuz. Bu noktada Ordu’ya
zaman ayırabiliyor musunuz?
Ordu’da iki gün yeterli oluyor. Zaten ben son iki üç yıldan beri her
hafta sonu geliyorum Ordu’daki
bu enerji yatırımlarımızdan dolayı,
şantiyeleri kontrol ediyorum.
Burada kardeşim Soner Bey var.
O da çok seyahat ediyor, projeleri
geziyor yemekle ilgili görevi var.
48
49
Onun için iki gün yeterli oluyor,
bazen de dört gün kalıyoruz.
İstanbul’un bu işin ayağında ne
önemi var?
Bir kere bizim merkezimiz
İstanbul, İstanbul firması olmasınız
önemli, ikincisi bütün büyük
firmaların temsilcileri bizim tedarikçilerimiz İstanbul’da. Yani
biz burada direkt alımları birinci
elden yapıyoruz. Yani fabrikaların
müdürleri, satış müdürleri onlarla
direkt irtibat kuruyoruz. Mesela biz
çok ciddi miktarda bir satın alma
yaptık bu dönem o satın almaların
hepsi 15 gün sürdü. Benim satın
alma müdürümle birlikte oturduk
bütün satış müdürlerini çağırdık
fabrikalara her birimin beş tane
ayrı satıcısı var. Düşünün işte 50
kalem mal aldığınız zaman 150200 tane adamla görüşüyorsunuz.
Bunların fiyatlarını birbirine
vurduruyorsunuz,
indiriyorsunuz. Satış şartları var, ödeme
şartları var bunlar çok uzun
görüşmeler hacim de yüksek olunca İstanbul’da bunu hemen bir
araya gelip görüşüyorsunuz ama
Ordu’da bunu yapmanız çok zor.
www.orisad.org.tr
Vergide de İstanbul’a tabiyiz.
Ordu sizin için ne ifade ediyor?
Tabi Ordu’da doğduk büyüdük,
lise sonuna kadar Ordu’da geçti
hayatımız. Karadeniz’in diğer
şehirlerine göre hem Ordu insanı
hem Ordu şehri biraz daha sanki
güzel geliyor bana. Çok güzel bir
şehir, güzel insanları var. Hem
dili hem aksanı, Karadeniz’e benzemeyen ama herkesin de gelip
beğendiği bir şehir. Ordu iline son
12 senede her geldiğimde daha
büyüdüğünü ve bu büyümenin
de son yıllarda çok hızlandığını
görüyorum. Hiç böyle bir şey
beklemiyordum. Son 3-4 yıldaki
düşüncelerim
değişti.
Ordu;
havaalanı ve çevre yoluyla beraber çok hızlı bir ivme kaydedecek. Bunu hepimiz göreceğiz. 5-10
sene sonra Ordu sanayisi daha iyi
bir noktaya gelmiş, işsizlik oranı
azalmış, kalkınma oranı yükselmiş,
çok medeni güzel bir şehir olacak. Buna yürekten inanıyorum.
Daha önce Orduspor’da da görevlerim vardı. o zamanda mecburen geliyordum. Hem işimizi
hallediyorduk, hem şantiyeleri
geziyorduk hem de Orduspor’a
biraz vakit ayırıp gelip gidiyorduk. Ordu deyince aklımıza bir
de Orduspor geliyor. İstanbul’da
çok Ordulu var, İstanbul’da Orduspor çok konuşulan bir takım.
Bu senenin ilk yarısı çok başarılı
bir performansımız vardı, geçen
senede çok başarılıydı. Tabi biz
de Ordulu olduğumuz için bütün
futbolu seven arkadaşlarımıza,
Orduspor muhabbeti yapıyoruz.
Orduspor da, Ordu için önemli bir
marka. Orduspor da inşallah bu
sene Bank Asya Liginde başarılı
bir yıl geçirir tekrar Süper Lige
çıkar.
Orduspor’la ilişkiniz hangi seviye de?
Her şeyden önce ben bir Orduspor
taraftarıyım. Orduspor’un içinde
çeşitli görevlerde bulundum,
daha çocuk yaşlarda Orduspor’un
maçlarına giderdim. Futbolu seviyorum. Orduspor’u izlemeyi seviyorum. Orduspor belki Türkiye’deki
borcu az olan kulüplerden biriydi.
Tabi bu sene biraz daha fazla paralar harcandı. Belki Hector Cuper’in
gelişinden dolayı, belki Nedim
Bey’in belli bir sürede belirli hedeflere geleyim diye yaptığı şeyler
oldu. Tabi bu düşüncelerin bazı
noktalarında hayal kırıklığı oldu.
Burada benim net bildiğim şeyler
var. Hector Cuper’e çok inanıldı. Bu
yönetim; Hector Cuper’in gönderdiği
bazı futbolcular için yanlış olmasına
rağmen hayır diyemedi. Onun için
Cuper ilk geldiğinde faydalı gibi
görünse de Orduspor’un küme
düşmesindeki en büyük etkenlerden
biridir. Onun için Orduspor’a ilk
geldiğinde Hector Cuper ismi iyi bir
isimdi ama ben yabancı antrenörden
yabancı teknik direktörden yana
değilim hiçbir zaman.
Yılda 30 trilyon geliri var Orduspor
kulübünün, Süper Lig’de. 30 trilyonluk bütçe yapmak durumundasınız.
Şimdi tutup da 52 trilyonluk transfer yaparsanız 22 trilyonu nereden bulacaksınız. Yani bu şehirden
para toplamayla olmaz, birilerinden
yardım istemeyle de olmaz. Bunlar korkunç paralar, yüksek paralar.
Yani böyle 5 milyar 10 milyar 50
milyar 100 milyar istemiyorsunuz ki;
onun için benim düşüncem “Ayağını
yorganına göre uzat” sözü bizim
Orduspor’a çok uyuyor. İnşallah
bu sene başarılı olur ben Nedim
Bey’in bu işi bu sene başaracağına
inanıyorum. 4 sene olmuş o da çok
tecrübe kazandı artık. Bu işte tecrübe
çok önemli, yani futbolcuyla, menajerle nasıl konuşulacak bunlar bir
tecrübe işi.
www.orisad.org.tr
50
51
www.orisad.org.tr
www.orisad.org.tr
52
53
GÜNEŞ FATSA’DAN DOĞACAK…
Fatsa, Türkiye ‘de Orta Karadeniz
bölgesinde yer alan, Ordu ilinin bir
ilçesidir. Konumu itibarıyla, Ordu
il merkezinin 40,2 km batısında,
Samsun’un ise 110 km doğusunda
bulunmaktadır. Bölge ekonomisine yön
veren ticari merkezlerdendir. Fındık
üretiminin yaygın olması ile tanınan
ilçe, bu özelliği ile Türkiye’nin dünyada en fazla organik üretim alanına sahip 30. ülke olmasına önemli derecede
katkıda bulunmuştur. Fatsa coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca idari ve
ticari bir merkez olmuştur. Özellikle
ekonomisinin tarıma dayalı olması, bu
özelliği kazandıran unsurlardan biridir.
2011 TÜİK verilerine göre ilçe nüfusu
69.200’dür.
Fatsa Tarihçesi :
M.Ö. 400 yılında Fatsa ve Çevresinde
KOLHLAR, DRILLER, HALİPLER,
MOSSİNOİKLER ve TİBARENLER
gibi Yunan asıllı olmayan yerli kabileler yaşamaktadır. O döneme ait önemli
buluntuların Yapraklı Mevkisinde
Çıngırt Kaya ve çevresinde mevcut
olduğu tahmin edilmektedir. Fakat bu
tahminlerin ilmi bir dayanağı yoktur.
Çıngırt Kaya’da yapılacak bir yüzey
ve arkeoloji araştırması, bu dönemlere
ait önemli bilgi ve belgelerin çıkmasını
sağlayacaktır .
M.Ö. 675 lerden itibaren sırası ile KIMMERLER, PERSLER ( M.Ö. 547 ),
MAKEDONYALI İSKENDER ( M.Ö.
334 ) ve komutanları ( M.Ö. 312 - 208
Fatsa ve çevresine hakim olmuştur.
Fatsa’ da İlk Çağ dönemlerinden en
dikkat çekeni ise PONTUS devridir.
M.Ö. 280 - M.S. 263 ) Pont hakimiyeti
dönemi < Sıde > olarak anılan yörenin
daha da güçlenmesine neden olmuştur.
Bu devirle ilgili rivayetler de kayda
değerdir. Populer amaçlı eserlerde
geçen bu bilgilerin hangi kaynağa
dayalı olarak yazıldığı bilinmemektedir. PONT hakimiyeti ile ilgili genelde
şu bilgiler aktarılmaktadır :
Fatsa’ nın tarih sahnesinde önemli bir
yer alması miladi 1. yüzyılda başlar.
Mitrilat’ın ölümünden sonra II. FARNAK ( M.Ö. 65-42 ) Roma’ya bağlı
bir krallık olan PONT Devleti’nin
başına geçer. II. FARNAK bu
günkü Fatsa’nın bulunduğu yerde
hükümdarlığını sürdürürken , Roma
‘nın iç karışıklıklarından faydalanarak
www.orisad.org.tr
hem istiklalini kazanmak hem de idaresini genişletmek için çalışmış fakat
başarılı olamamıştır. II. FARNAK
Fatsa’nın eski Hükümet binasının
bulunduğu sahada kızı FANİZAN
adına bir şato inşa ettirmiştir. Bu
şatodan dolayı buraya < FANIZAN >
adı verilmiştir.
Sonraki yüzyıllarda FANİSE , PHADSANE , PYTANE , FAÇA adları
ile anılan kasaba en son Fatsa adını
almıştır. PONT Devletinin sınırları dahilinde Fatsa bulunmakla beraber,bazı
kaynaklarda geçen başkent olduğu
iddiasının bir dayanağı yoktur. Kasaba
ŞARL TEKSİYE ‘ de < Fatizan şatosu
> vilayet salnamelerinde < Vadisane
> olarak adlandırılmaktadır. Popüler
kaynakların ifadelerine göre II. FARNAK tan sonra bölgeye ayrı bir süla-
leden gelen POLEMEN hükümdarlık
yapmıştır. M.S. 63 tarihinde Pont devri,
Roma tarafından ortadan kaldırılmış,
M.S. 395’ te ise bu topraklar Roma’dan
Bizans’a devir olmuştur. M.S. 391 den
itibaren Anadolu’ya giren PEÇENEK
ve KUMAN Türklerinin akınları ve
yerleşmeleri görülmektedir.
Türklerin Fatsa yöresine kesin olarak
yerleşmelerini Malazgirt ( 1071 )
sonrası Akınlar sağlamıştır. Danışmet
Gazi’ nin beylerinden SEVLİ Bey,
Ladik taraflarından harekete geçerek
az zamanda Samsun, Ünye, Fatsa ve
Giresun taraflarını elde edip Trabzon’
a kadar ilerlemeyi başarmıştır. Bu
olaylardan sonra yerleşen Oymaklar
sayesinde Türkleşme ve İslamlaşma
süreci başlamıştır. Bu Oymaklardan
en önemlisi ÇEPNİ’ lerdir. Çepniler
bu alt yapıyı sağladıktan sonra 1380
lerde Hacı Emir Oğulları adlı bir
Türk Beyliğinin hakimiyet dönemi
başlamıştır. 1427 / 28 de Yörgüç Paşa’
nın Canik Seferi ile Fatsa Osmanlı
topraklarına bağlanmıştır. Hacı Emir
Oğulları dönemi Fatsa’ da ki Türk nüfusunun temelini oluşturmuştur.
13 ve 14 yüzyıllarda kıyı kesiminde
Ceneviz kolonilerinin etkileri görülmektedir. Sahildeki tabya Cenevizliler
tarafından depo olarak kullanılmıştır.
Bu dönemde Fatsa Karadeniz’in önemli ticaret merkezlerinden biri olmuştur.
Cenevizlilerin Karadeniz hakimiyetleri
Fatih döneminde sona erdiği için
Fatsa’dan da muhtemelen bu dönemlerde ayrılmışlardır. Fatsa’da Türk
hakimiyeti dönemi 1380’lerde Hacı
Emir Oğulları ile Osmanlı Dönemi ise
1427 / 28 ‘ de başlamıştır. Osmanlı
Dönemi (1427-1922)
1) Fatsa’da İdari Taksimatın Kuruluşu
ve Gelişmesi :
Fatsa idari olarak Canik Sancağına
bağlıdır. Osmanlı kayıtlarında Fatsa
yöresinin adı “Satılmış - ı Mezid
Bey” veya “Nahiye-i Satılmış-ı Ferid
Bey” dir. 15 yy kayıtlarında Nahiye
statüsündeki Satılmış, 16 . ve 17 . yy
kayıtlarında kaza olarak geçmektedir.
Yörede 15 yy da tek bir kaza varken
1642’de altı kaza ortaya çıkmıştır.
Tapu defterine göre kazaların adları
şunlardır : Satılmış, Cevizderesi,
Çöreği, Meydan, Sergis ve Keşdere.
Katip Çelebi bunlara Fatsa ve Vonayı’
da eklemiştir.
Canik Sancağı, 15 ve 16 yy. ‘ da Eyaleti Rum’a ; 17 yy. ise Sivas Eyaletine bağlıydı. Bu durum 1847 ‘
ye kadar devam etmiştir. 18 yy. ‘ ın
ikinci yarısından itibaren Canik ve
Trabzon’a aslen Fatsalı olan Caniklizadeler hakim olmuştur. 1846 / 47
yönetsel bölümünde Trabzon Eyaletine bağlı bir sancak olan Canik , 1872
www.orisad.org.tr
- 77 ‘ de bağımsız sancak olmuş,tekrar
Trabzon ‘ a bağlandıktan sonra
1908 ‘ de yeniden bağımsız sancak
olmuştur.1851 ‘ den 1856 ‘ ya kadar
kaza statüsünde olan Fatsa Kasabası
1869 ‘ dan 1872 ‘ye kadar Ünye
Kazasına bağlı bir nahiyedir. Kasaba
1878 ‘ de yeniden kaza yapılmıştır.
B.M.M. ‘ de 30 Kasım 1920 ‘
de başlayan Ordu ve Giresun
sancaklarının oluşumu hakkındaki kanun ile ilgili yapılan görüşmeler sonunda 4 Aralık 1920 ‘ de Ordu ve Giresun
Sancakları kurulmuştur. Merkezi Ordu
olmak üzere Canik Sancağına bağlı
Fatsa ve Ünye kazalarının bağlanması
ile Ordu Sancağı kurulmuştur. Fatsa
ve Ünye halkı bu karara karşı çıkmış
ve Ünye Sancağı ‘nın kurulması teklifinde bulunmuşlardır. Ancak bu teklif reddedilmiştir. Böylelikle Fatsa 4
Aralık 1920 ‘ de Ordu ‘ ya bağlı bir
Kaza olmuştur.
Nüfus 68.917 Yüz Ölçümü 570 Belediye Sayısı 9 Köy Sayısı 58
Kaymakam M. Selman YURDAER
Belediye Başkanı Hüseyin Anlayan
54
55
EKONOMİ BAKANLIĞINDAN PAZAR
ARAŞTIRMA DESTEĞİ
Şekil1
Şekil10
Şekil5
Şekil8
Şekil11
Şekil6
Şekil9
Şekil4
Şekil2
Şekil3
Şekil7
www.orisad.org.tr
Şekil12
www.orisad.org.tr
56
57
BÜYÜKŞEHRE YAKIŞMAYAN BÜYÜK HATA
Hüsnü YÜCEL
Elektrik Mühendisi
Ordu Büyükşehir oldu.
Son yazım da Ordu’nun Büyükşehir
olması ile ilgili idi. Ama bugünkü yazım
birazda işin teknik statüsü ile ilgili olacak. Daha ortada Büyükşehir ile ilgili
hiçbir çalışma yok iken Ordu Belediye
Yönetimi mevcut Belediye Binasını
yıkıverdi. Daha doğrusu yıkmak zorunda kaldı. Belediye Meclis üyesi
olmamdan dolayı bu konu ile ilgili
bütün gelişmeleri sizinle paylaşmak istiyorum. Yazımın başında kullandığım
“Büyük Hata” ile ilgili tespitlerime
katılıp katılmamakta serbestsiniz.
Ben günlük mahalli gazetelerde de
yazılar yazıyorum. Gazetelerde yazı
yazmak benim için daha kolay. Siyasi kimliğim de olduğundan fikir
ve düşüncelerimi ifade ederken fazla zorlanmıyorum. Ama “Ordu’lu
İşadamları Derneği” dergisine yazı
yazarken siyasete fazla girmememin
de gerekliliğine inanıyorum. Ama bu
şu manaya da gelmemeli. Ben sadece
domatesin faydalarını da yazamam.
Okuyucularıma karşı saygı ve
sorumluluğumun bilincinde tarafsız
bir çizgide kalarak yine Ordu’nun
mahalli sorunlarını dile getirmeye
çalışıyorum. Ordu’nun gündemini bu
günlerde yine en çok meşgul eden
Belediye Hizmet Binası Projesi var.
Yazımın başında da ifade ettiğim gibi
bu proje ile ilgili birkaç kademeli
gelişme oldu.
Belediye Yönetimi ilk adım olarak
mevcut Belediye Hizmet Binasının
tadilatı ile yola çıktı. Biz Belediye
Meclis Üyeleri bile böyle bir ihalenin
yapıldığından haberdar olmadık. İhale
oldu bitti ve kendi yaptıkları ihaleyi
kendileri iptal etmek zorunda kaldılar.
Hani hep deriz ya, astarı yüzünden
pahalı oldu diye.İşte bunu doğrulayan
bir rakam karşımıza çıktı. Bu ihale
iptal edildi. Daha sonra binayı
güçlendirme projesi hazırlatıp yeni bir
tadilata karar verdiler. Sonra bundan
da vazgeçtiler.
Bir sabah kalktığımızda hizmet
binasının yıkıldığını gördük. Çok
da iyi oldu. Yani bazen sizin şer
gördüğünüzde bir hayır vardır diye
çok kullanılan bir tabir gerçekleşti
sanki. Yıkılan alan Ordu’nun çehresini değiştirdi. Ordu’yu seven herkes
buraya tekrar bina yapılmaması konusunda bir çaba sarf etmeye başladı.
Sivil Toplum Örgütleri,Ordu Kent
Konseyi, Mimarlar Odası ve diğer bir
çok kurum ve kuruluş buranın tekrar
imara açılmaması konusunda kamwww.orisad.org.tr
panya başlattılar. Bütün bu tepkilere
kulağını tıkayan Belediye Yönetimi
bugün benim bu yazıyı yazdığım 29
Nisan Pazartesi günü bu alan Yeni
Hizmet Binası yapımı için ihale
yapıyor. Halbuki buranın yeşil alan
olarak kalması doğrultusunda Yeni
Hizmet Binası için bir çok alternatif
çözümler önerilmiş idi.
Bu önerilen yerlerden en uygun olanı
da şu andaki Özel İdarenin bulunduğu
yerin olduğu konusunda herkes hemfikir olmasına rağmen yine aynı
yönetim bildiğini okumaya devam etti.
Ordu’nun Büyükşehir olması ile zaten
Özel İdare lağvediliyor ve bu yer en
ideal yer olmasına rağmen anlamsız
inat sürdürüldü ve tesadüfen Ordu’nun
kazandığı bu güzelim yeşil alan
gelecek nesillerimize çok görüldü.
Bu projenin çok yanlış proje olduğun
Belediye Meclis toplantısında da dile
getirdim. Bu projenin yanlış olduğu
ile ilgili birçok yazılar yazdım. Bu
Projenin yanlış olduğu ile ilgili sadece
ben değil Ordu Kent Konseyi de çok
anlamlı bir direnç gösterdi.
Mimarlar Odası da üzerine düşeni
yaptı. Ama maalesef Ordu kenti çok
önemli bir yeşil alanını kaybetti.
Keşke bir inat uğruna Ordu’ya bu
Yanlış Proje dayatılmasa idi. Her
insanın hayatında “KEŞKE” ler vardır.
Yaşayan görecek. Bu yönetimin sorumlu kişileri yıllar sonra Ordu’ya bu
kötülüğü KEŞKE yapmamış olsaydık
diyeceklerdir.
www.orisad.org.tr
58
59
NORMAL YOLLA ÇOCUK SAHİBİ OLAMAYANLAR
AŞILAMA TÜP BEBEK YÖNTEMİYLE ÇOCUĞA KAVUŞABİLİR
Kısırlık düzenli ve korunmasız
olarak, haftada en az 2-3 kere cinsel ilişkiye girilmesine rağmen 1 yıl
sonunda gebelik olmamasına denir.
Yaklaşık olarak evli çiftlerin yüzde
15’inde kısırlık olup bunların yüzde
30’unda kadın, yüzde 30’unda erkek
ve yaklaşık yüzde 40 oranında hem
erkek hem kadın kısırlıktan sorumludur. Kadın Hastalıkları ve Doğum
uzmanı Opr. Dr. Yılmaz Şahin, kısırlık
hakkında bilgi verirken bu sorunun tedavisi için eşlerin ortak karar vererek
Opr. Dr. Yılmaz ŞAHİN
Kadın Doğum Uzmanı
tıbbi destek almalarını tavsiye etti.
Ordu Umut Hastanesi
Opr. Dr. Yılmaz Şahin, Özel Ordu
Umut Hastanesi kadın doğum
kliniği olarak hastalarına yumurtlama tedavisi, aşılama, sperm
hazırlanması, tüp bebeğe hazırlık konularında başarı ile hizmet
verdiklerini belirtti.
Gebeliğin oluşabilmesi için kadından ovulasyon ile yumurta hücresinin batın boşluğuna atılması, bunun sağlam tüpler
tarafından yakalanması, tüplerde erkekten gelen sperm ile
karşılaşarak döllenmesi ve bu döllenen yumurtanın rahim içine
gelerek endometriun dediğimiz rahim iç tabakasına yuvalanması
gerekmektedir. Basitçe buradaki olaylardan birinde aksaklık
oluşursa gebelik meydana gelmez ve kısırlıktan söz edilir. Bu
hastalarda ilk görüşmede bazı noktaların araştırılması yol göstericidir; adet düzensizliği, kıllanma, obezite, geçirilen karın içi
veya pelvik operasyonlar, daha önce kemoterapi veya radyoterapi tedavisi alınması, adet sırasında veya ilişki esnasında ağrı ağrı
olup olmadığı, daha önce spiral (RIA) ile korunma, memelerden
süt gelmesi, sigara içimi, tiroid hormonu ile ilgili bozukluklar ve
guatr hastalığı sorgulanır.
ANOVULASYON(YUMURTLAMANIN OLMAMASI):
Kadın interfilitesinin en yaygın nedeni ovulasyon (yumurtlama)
www.orisad.org.tr
olmamasıdır. Ovulasyonun olup olmadığını gösteren en
önemli işaret adet düzenidir. Birçok faktör kadınlarda
yumurtlama bozukluğuna neden olabilir. Çeşitli organlara bağlı çalışabilen hormonal düzensizlikler,
PCOS, aşırı egzersiz, düzensiz diyet, stres, sigara, alkol
yumurtlamayı etkiliyebilir.
TUBA-PERİTENEAL FAKTÖRLER:
Geçirilmiş enfeksiyon, operasyon, karın içine kanama
veya endometriozis nedeniyle yumurtalıklar ve tüpler
içinden hasar görmüş olabilir.
ENDOMETRİOSİS:
Rahim içi mukozası olan endometriumun rahim dışında
yerleşmesi ve fonksiyon göstermesi olan endometriosis- çukulata kisti hastalığı- daha çok yumurtalıklarda
yerleşir. Endometriozisin yumurtlama, döllenme ve
döllenmiş yumurtanın ekilme aşamasında olumsuz etkileri olabilmektedir.
HORMONAL BOZUKLUKLAR:
Hormonal bozukluklar yumurtlamayı engelleyerek ve
rahim içi tabakasının gelişmesini engelleyerek kısırlığa
neden olabilir.
PCOS(Polikistik over sendromu), tiroid hastalıkları,
hipofiz bezi hastalıkları, böbrek üstü bezi hastalıklarında
oluşan hormonal bozukluk fertiliteyi etkiler.
RAHİM ANORMALLİKLERİ:
Rahimdeki doğumsal yapı ve şekil bozuklukları interfiliteye yol açabilir. Bu yapısal bozukluklarda rahim içi
dokusunun (endometrium) kanlanmasında azalma ve gebelikle birlikte rahmin yeterince büyümemesine neden
olabilmektedir.
DÜŞÜKLER:
Daha önceki düşükler veya isteğe bağlı kürtajlar rahim
iç tabakası olan endometriumda ve rahim ağzında (serviks) hasarlara neden olabilir. Aynı zamanda döllenmiş
yumurtanın uterus içine ekilmesini (implantasyon) bozabilir.Tekrarlayıcı düşükler ve kürtajlar rahim içinde
ciddi yapışıklıklar oluşturabilir.Bu yapışıklıklar sonucu adet
kanamasının hiç olmaması veya azalması mümkündür. Bu durumda hiç gebelik olamayacağı gibi (rahim içinde gebeliğin
tutunması ve beslenmesi için gerekli olan alanın azalması sonucu) tekrarlayan düşüklerde görülebilir.
AŞILAMA:
Yumurta hücresi ile karşılaşacak sperm sayısını arttırmak
amacıyla yapılan bir işlemdir. Bu işlemden önce genellikle yumurta geliştirici ilaçlar veya bazı iğneler verilerek anne aşılama
için hazırlanır. Sperm baba adayından alındıktan sonra laboratuarda özel tekniklerle işlemlerden geçirilir. Bu hazırlanan
sperm özel ufak bir katater yardımı ile rahmin içerisine verilir.
İşlem genellikle ağrısızdır ancak bazen karında krampa neden
olabilir.
Aşılama işlemi düşük sperm sayısı, spermlerin hareketliliği
azaldığı durumlarda (motilitede azalma) ve açıklanamayan
kısırlık durumlarında başarılı sonuçlar vemektedir. Aşılama
aynı zamanda bozuk post koital test ve servikal faktör nedenli
kısırlık tada başarı sağlamaktadır. Aşılama ile başarılı gebelik
şansı %20-25 arasındadır.
TÜP BEBEK(IVF):
Tüp bebek yardımcı üreme teknikleri, kadın vücudunda üretilen
yumurta hücrelerinin vücut dışına alınarak erkeğin spermi ile
laboratuar ortamında döllenmesi ve elde edilen embriyonun
kadın rahmi içine geri verilmesi ilkesine dayanır.
Tüp bebek veya mikroenjeksiyon tüplerin tıkalı olması, şiddetli
sperm bozuklukları, diğer tedavilerle başarı elde edilmeyen endometriozis hastaları, yumurtlama bozuklukları, hafif sperm
bozuklukları ve açıklanamayan
kısırlık hastalarında uygulanır.
Modern tıp, yardımcı üreme
teknikleri, tüp bebek(IVF) ve
mikroenjeksiyonu(ICSI) tercih
etmektedir.
Tüp bebek ve mikroenjeksiyon
arasındaki tek fark döllenme
şekli olup tüp bebek yönteminde spermler ve yumurtalar
bir araya konularak döllenmenin kendiliğinden olması
beklenirken mikroenjeksiyon yönteminde her bir yumurtanın
içine tek bir sperm mikroskobik kataterler ile enjekte edilir.
NASIL UYGULANIR?
Öncelikle kadına verilen ilaçlarla yumurtalıklar uyarılır, daha
sonra oluşan yumurtalar ultrasonografi eşliğinde bir iğne ile
dışarı alınır. Tüp bebek işleminde spermlerle yan yana konarak
veya mikroenjeksiyonda direk olarak yumurta içine verilerek
döllenme işlemi sağlanır. Daha sonra oluşan embriyolardan 2-3
tanesi yumurta alım işleminden 2-5 gün sonra rahim içerisine
yerleştirilir ve 10-14 gün sonra gebelik testi yapılır.
ICSI(MİKROENJEKSİYON):
Sperm sayısının yada hareketliliğinin yetersiz olduğu durumlarda, sperm şekillerinin bozuk olduğu durumlarda veya diğer
tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda ICSI(mikroenjeksiyon)
tekniği kullanılır. Tek bir sperm hücresi kadından elde edilen
yumurtanın içerisine çok ince bir iğne yardımı ile mikroskop
altında enjekte edilmektedir. Bu yolla, laboratuar ortamında
döllenme sağlanır.
HİÇ
SPERMİ
OLMAYAN
HASTALARA
UYGULANABİLİRMİ?
Evet. Hiç spermi olmayan hastalar üç grupta incelenebilir.
Birincisi hipotalamus hipofizden gelen hormonların eksikliğine
bağlı olarak sperm olmayan hastalarda çoğunlukla tıbbi tedavi
ile sperm oluşumu sağlanabilir ve bu hastalarda aşılama ile
gebelik elde edilebilir. Başarı elde edilmeyen hastalarda ise
mikroenjeksiyon uygulanır. Bu hastalarda testisten biyopsi
alınmasına genelde gerek duyulmamaktadır. İkincisi sperm
yapımı normal olduğu halde kanalların tıkalı olmasına bağlı
olarak sperm yapımının olmamasıdır. Bu hastalarda bir iğne ile
veya başarısız olunursa testisten küçük bir parçanın alınması ile
sperm elde edilebilir. Üçüncüsü testiste sperm yapımının bozuk
olduğu gruptur ki hastaların büyük bir bölümünü bu hastalar
oluşturmaktadır. Bu hastalarda öncelikle testise iğne ile girilerek ve sperm bulunamazsa biyopsi alınarak sperm aranır. Ortalama olarak hastaların % 50sinde sperm bulunabilmektedir.
BAŞARIYI ETKİLEYEN FAKTÖRLER:
Başarıyı etkileyen en önemli faktörler kadın yaşı ve elde edilen
yumurta sayısıdır. Hiç spermi olmayan azospermik hastalarda
başarı oranında hafif bir düşme olabilmektedir. Onun dışındaki
hastalarda başarı daha çok kadın yaşı ve yumurta sayısına
bağlıdır.
www.orisad.org.tr
60
61
GENÇ GİRİŞİMCİLERE MÜJDE SINIR 29 YAŞ…
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Gelir Vergisi Kanun Tasarısına ilişkin yaptığı açıklamada “ilk kez
mükellef olacak 29 yaşını aşmamış genç girişimcilerin 3 yıl boyunca vergi ödemeyecektir” dedi.
Yeni Gelir Vergisi Kanunu’nun, basit, sade, kolay anlaşılabilir bir yapıda
hazırlandığını belirten Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek: “Daha adil bir gelir
vergisini oluşturmak, yatırım üretim
ve istihdamı daha da desteklemek
ekonominin rekabet gücünü daha
da artırmak, mükelleflerin vergiye
gönüllü uyumunu teşvik etmek, kayıtlı
ekonomiye geçişi hızlandırmak ve
vergiyi tabana yaymak prensipleri çerçevesinde hazırlanmış bir kanundur”
diye konuştu.
Bakan Şimşek, Gelir ve Vergisi Reform Tasarısı ile ilgili düzenlediği
basın toplantısında, Maliye Bakanlığı
bünyesinde kamunun, özel sektörün,
sivil toplum örgütlerinin, akademisyenlerin, uzmanların uzun bir süredir
çalışmalarıyla hazırlanan tasarının
detaylarının yasama sürecinde daha
kesinlik kazanacağını belirtti. OECD
ülkelerine bakıldığında 2011 yılında
gelir ve kazançlar üzerinden alınan
vergilerin gayrisafi yurtiçi hâsılaya
oranının ortalama yüzde 11,4, AB
ülkelerinde ortalama 10,4 olduğunu
ifade eden Şimşek, Türkiye’de gelir
vergisi ve kurumlar vergisi toplamının
gayri safi yurtiçi hâsılaya oranının
yüzde 5,8 olduğunu kaydetti. Şimşek,
Türkiye’nin bu anlamda en düşük ülkeler arasında yer aldığını belirterek,
“Gelir ve kazançlar üzerinden alınan
vergilerde ülkemiz ekonomik kapasitesinin çok altında bir vergi yüküne
sahiptir” dedi.
Bu kanunun kayıt dışılıkla mücadelede
ellerini güçlendirecek bir kanun
olduğunun söyleyen Şimşek, gelir vergisi oranlarıyla oynamadan, herhangi
bir artışa gitmeden Türkiye’de kayıt
dışılığı azaltarak kurum kazançları üzerinden daha fazla kaynak üretmenin
önünün açacağını düşündüğünü söyledi. Gelir Vergisi Kanunu’nda yıllar
itibarıyla birçok değişiklik yapıldığını
belirten Şimşek, yürürlükteki kanunun 1960 yılında kabul edildiğini,
bugüne kadar birçok maddesinde 76
kanunla değişiklik yapıldığını bildirdi.
Ek geçici ve mükerrer maddelerle birlikte madde sayısının 210’u aşmış durumda olduğunu vurgulayan Şimşek,:
“Bir anlamda kanunun sistematiği
bozulmuş. Ayrıca gelir unsurlarıyla
bu unsurlara ilişkin istisna, indirim ve diğer müesseseler kanunun
değişik bölümlerinde bulunmaktadır.
Bazı temel müesseseler geçici
maddelerle yönlendirilir bir hal
almıştır. Anlayacağınız 1960 yılında
çıkarılan bu kanun bugün itibarıyla
arzuladığımız sistematikten çok uzak.
Hakikaten kanunun köklü bir şekilde
elden geçirilmesi ihtiyacı son derece
açık, getirdiğimiz tasarıyla 53 yıldır
yürürlükte olan Gelir Vergisi Kanunu
www.orisad.org.tr
yürürlükten kaldırıyor, değişen ekonomik ve mali ihtiyaçları göz önünde bulundurarak yeni bir kanunu yürürlüğe
koymayı ümit ediyoruz. Yeni Gelir
Vergisi Kanunu, basit, sade, kolay
anlaşılabilir bir yapıda hazırlanmıştır.
Gelir
Vergisi
Kanunu’nun
hazırlanmasında bazı temel ilkeler
gözetilmiştir. Bu ilkeler daha adil bir
gelir vergisini oluşturmak, yatırım,
üretim ve istihdamı daha da desteklemek, ekonominin rekabet gücünü daha
da artırmak, mükelleflerin vergiye
gönüllü uyumunu teşvik etmek, kayıtlı
ekonomiye geçişi hızlandırmak ve
vergiyi tabana yaymak prensipleri çerçevesinde hazırlanmış bir kanundur.”
www.orisad.org.tr
2012 SBS’de (OYP) 436,00
Puan Ortalaması İle İl Birinciliği
62
63
GÜZELLİKLER ÜLKESİ CEZAYİR…
Dergimimizin bu sayısında Güzellikler Ülkesi olan Cezayir’i tanıtıyoruz.
Cezayir (Cezayir Demokratik Halk
Cumhuriyeti), Kuzey Afrika’da bulunan, Afrika’nın coğrafi açıdan en
büyük ülkesidir. Cezayir’in komşuları
kuzeydoğuda Tunus, doğuda Libya,
güneydoğuda Nijer, güneybatıda
Moritanya ve Mali, batıda Fas ve Batı
Sahra’dır. Etnik açıdan bir İslami, Arap
ve Berberi ülkesidir. Ülke ismi Arapçada (El Jazair) adalar anlamındadır.
Tarihi
Cezayir çok eski tarihlerde bir yerleşim
merkeziydi. Bilinen en eski halk Berberilerdir. Cezayir kıyılarına önce
Fenikeliler gelmiştir.M.Ö. 814-813
yıllarında Kartacalıların eline geçen
ülke, gelişerek bilhassa kıyı ticâretinin
önemli bir merkezi olmuştur. Daha sonra Romalılar ve Bizanslılar tarafından
işgâl edilmiş olan Cezâyir’de halk,
bu zamanlarda Hıristiyanlığı kabul
etmişlerdir.
İslamiyeti yaymak için dünyânın
her tarafına dağılan Müslümanlar 7.
asırda buralara gelmişlerdir. Abdullah bin Ebû Serh tarafından burası
fethedilmiştir. Cezâyir halkı İslâmiyeti
kabul etmiş, İslam devletinin hâkim
olduğu zamanlarda İslâmiyetin sâyesinde ilerlemiş, benimsedikleri İslam
kültür, medeniyet ve âdetlerini ve Arapça lisanını günümüze kadar muhâfaza
etmişlerdir.
On altıncı asırda Oruç Reis ve
Hızır Reis (Barbaros Hayrettin
Paşa) reisler tarafından fethedilen
Cezâyir, Akdeniz’i yağma, talan ve
barbarlıklarıyla kan gölü hâline getiren
Avrupalı korsanlara karşı mücâdele
eden Müslüman leventlerin üssü hâline
gelmiştir. Barbaros Hayreddin Paşa
daha sonra burayı Osmanlı Devletinin
bir beylerbeyliği hâline getirmiştir.
Üç asır Osmanlı idaresinde kalan
Cezâyir’de o devre âit eserler ve gelenekler canlılığını hâlâ korumaktadır.
1830 senesinde Fransızlar, çok büyük
deniz ve kara kuvvetleri ile uzun
savaşlardan sonra ülkeyi ele geçirdiler.
Bir sömürge idaresi kuran Fransızları
halk hiçbir zaman kabul etmedi, devamlı
ayaklanma teşebbüsleri içerisinde
bulundu (Bkz. Abdülkadir-i Cezayiri). Fransa İkinci Dünyâ Savaşında
(1942) Cezayir’i mukavemet merkezi
olarak kullandı. Savaş bittikten sonra
Cezâyirliler gösterdikleri fedâkârlığa
karşılık bağımsızlık veya Fransızlarla
aynı haklara sâhib olmak istediler. Bu
istek Fransızlar tarafından büyük bir
tepki ile karşılandı ve halk katledilmeye başlandı. 1789 Fransız İhtilâli
ile her türlü hürriyetlerin yayıldığı
ülke olduğu yıllarca söylenen Fransa,
Cezayir’deki insanlara bu hürriyeti
tanımıyordu. İçindeki Haçlı rûhunu
Cezâyirde’de göstermiş, kitle katliamı
www.orisad.org.tr
yapmıştır. Günümüzde, o zamandan
kalma toplu mezarlar çıkmaktadır.
1948’de Fransa buranın sömürge
değil, Fransa toprakları olduğunu
îlân etti. Dış dünyâya karşı yapılan
bu îlâna rağmen burayı bir sömürge
olarak idâre etmeye çalışmışlar ve
aslâ Cezayir halkına Fransızlarla eşit
haklar tanımamışlardır. 1950 senesinden sonra Fransa’ya karşı mücâdelede
teşkilâtlanmaya başlayan halk, muntazam bir ordu kurmayı başardı.
1954 senesinde bilfiil başlayan
silâhlı mücâdele, 1956 senesinde
bağımsızlığa kavuşan Fas ve Tunus’un
da desteğini sağladı. Mücâdele
1962’de “Cezayir Demokratik Halk
Cumhuriyeti” adıyla bağımsızlığını
îlân etmesiyle netîcelendi.
Fransa’nın îtirâzlarına ramen 10 devlet
tarafından bağımsızlığını îlân etmesinin hemen ardından tanınan Cezâyir,
1963 senesinde ilk anayasasını halk
oyu ile kabul etmiştir. Bu anayasaya
göre beş yıl için halk tarafından
seçilen meclis yine beş yıl için
Cumhurbaşkanını seçiyordu. Yürütme
organı, Cumhurbaşkanı ve bakanlar
kurulu tarafından meydana gelmektedir. Bu ilk anayasa mûcibince
seçilen ilk Cumhurbaşkanı Ahmed
bin Bella 16 Haziran 1965’te Albay
Huari Bumedyen tarafından bir darbe
ile devrildi. Kurulan ihtilal konseyi
tarafından 1978’e kadar idâre edilen
ülke aynı sene kabul edilen yeni bir
anayasa ile idâre edilmeye başlamıştır.
7 Şubat 1979’da Şadli bin Cedid devlet başkanı oldu. 1989’da Sosyalizme
ilişkin bütün ifâdelerden temizlenen,
siyâsal çoğunluk ilkesini kabul eden ve
grev hakkı tanıyan yeni anayasa halk
oylamasıyla kabul edildi. 26 Aralık
1991’de yapılan seçimlerin ilk turunda
oyların % 85’ini alan İslâmî Selâmet
Cephesi 288 milletvekili kazandı. Bunun üzerine seçimler iptal edildi. 16
Ocak 1992’de sürgünden dönen Budiyaf, Yüksek Devlet Konseyi Başkanı
ve Devlet Başkanı oldu. 9 Şubat
1992’de 12 ay süreli sıkıyönetim îlân
edildi. 4 Mart 1992’de İslâmî Selâmet
Cephesi yasa dışı îlân edildi. Siyâsi
faaliyetleri yasaklayan ve birçok
kişiyi îdâm ettiren Budiyaf 29 Haziran 1992’de bir suikast neticesinde
öldürüldü. Cezayir’de iç karışıklıklar
hala devam etmektedir (Aralık 1992).
Fizikî Yapı
Akdeniz’e paralel olan iki sıra
hâlindeki Atlas Sıradağları ülkeyi
birbirinden farklı üç coğrafi bölgeye
ayırır. Büyük ve Küçük Atlaslar ismini alan sıradağlardan kuzeyde olan
Küçük Atlaslar, pekçok vâdi ile sık sık
parçalandığı için tepe mânâsına gelen
“Tell” ismini alırlar. Bu sıradağlar ile
Akdeniz kıyıları arasında kalan bölge
ülkenin en bereketli topraklarının
bulunduğu ovalık bir arâzidir. Kıyı
bölgesinde doğudan batıya doğru gidildikçe Chliff (Şelif) Vâdisi yer alır.
Bu vâdi diğer kıyı kesimlerine nazaran
oldukça kıraç olup, daha sonra tekrar
verimli toprakların başladığı “Oran
Sahili” ismindeki bölge uzanır. Tell
Dağları batıdan doğuya doğru gittikçe yükselmektedir. En yüksek yeri
Djurdjura Tepesi olup, yüksekliği
2308 metredir. Güneydeki İkinci Atlas
Sıradağları Büyük Atlas Sıradağları
ismini alır. Bu dağ silsilesi ülke
topraklarının büyük bir kısmını teşkil
eden Büyük Sahra Çölü ile kıyı bölgesi arasında set vazîfesi görür.
Tabiî Kaynaklar
Bitki örtüsü bakımından oldukça fakir
bir ülke olan Cezayir’in kıyı bölgesinde Akdeniz bitki örtüsü olan sert
yapraklı bodur maki topluluğu görülür.
Tell Dağlarına doğru çıktıkça yağışlı
bölgelerde meşe, mantar meşesi ve
www.orisad.org.tr
çam ağaçlarıyla kaplı ormanlık bölge
yer alır. Çayırlarla kaplı olan yayladan
sonra Sahra Atlaslarının tepelerinden îtibaren başlayan sahrada yer yer
çöl bitki örtüsü hakimdir. Sahradaki
vahalarda palmiye ağaçları bulunur.
Yabanî hayvanlar bakımından da pek
önemli bir özelliği olmayan Cezâyir
mâden bakımından çok zengindir. Tell
bölgesinde demir, Tunus yakınlarında
fosfat, magnezyum, volfram, kalay, altın ve elmas mâdenleri önemli
miktarlarda olmasına karşılık kömür
mâdenleri oldukça azdır. Petrol ve tabiî
gaz yeraltı kaynaklarının en mühimleridir. Tabiî gaz rezervinde dünyanın
en zengin ülkesidir. Sahra’da çırakılan
petrol ve tabiî gaz Hassi Messaoud ve
Libya sınırındaki Ejdele bölgelerinde
bol bulunmaktadır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
25.866.000 civârında olan nüfûsu,
Berberîler ve Araplar meydana getirmektedir. Fransa sömürgesi olduğu
senelerde buraya yerleşmiş bulunan
Avrupalıların pekçoğu bağımsızlıktan
sonra ülkelerine dönmüşlerse de hâlen
önemli miktarda Avrupalı vardır. Ülkenin asıl yerlileri olan Berberîlerin bir kısmı göçebe hayâtı yaşar.
Halkının hemen hemen tamâmının
Müslüman olmasına ve Arapça
konuşmasına rağmen ulaşılması zor
olan kuytu yerlerde yaşayan Berberîler çok eski çağlardan beri gelen
gelenekleriyle Fenike menşeli bir alfabeye sâhip dillerini devâm ettirmektedir. Konuşulan diğer diller arasında
Fransızca Berberîceden sonra gelir.
Osmanlı eserleri ve kültürünün hâkim
olduğu Cezâyir’de halkın dörtte üçü
64
65
Akdeniz kıyı şeridinde yaşar. Kuzeyde km2ye 470 kişi olan yoğunluk,
sahrada 3.5 km2ye bir kişi şeklinde
çok büyük bir farklılık gösterir. Nüfus artışının % 32 olduğu ülkede
halkın % 52’si şehirlerde geri kalanı
ise köylerde, vahalarda ve göçebe
olarak yaşar. Okur-yazar oranının %
42 olduğu Cezâyir’de sekiz yıllık ilk
öğretim parasız ve mecburidir. Ülkede okul ve öğretmen yetersizliği, bu
yönde yapılan çalışmaların hızının nüfus artışına göre düşük olması mecburi
öğretimin tatbik edilmesini engellemektedir. Cezâyir, Oran ve Kostantin
Üniversiteleri olmak üzere toplam
üç üniversitesi vardır. Ülkenin kültür
merkezi durumundaki şehri aynı zamanda başşehri olan Cezâyir’dir.
Ekonomi
Cezâyir’in ekonomisi tarıma ve petrola dayanmaktadır. Bağımsızlığını
kazanmasından sonra bir ara ekonomik buhran geçiren ülke, hazırlanan
kalkınma plânları çerçevesinde bu
sıkıntıları her geçen gün bertaraf et-
mektedir. Ülkede tarımın önemi
büyüktür. Çalışan nüfûsun % 50’sinin
tarımla uğraşmasına rağmen, tarıma
müsâit arâzilerin az olması ve tarımın
modern usûllerle yapılmaması sebebiyle yetiştirdikleri besin maddeleri
ülke ihtiyacını karşılayacak seviyede
değildir. Yetiştirdiği ürünlerin başında
buğday, üzüm, arpa, hurma ve sebze
gelmektedir. Tarım daha ziyade ülkenin kuzeyinde ve Akdeniz kıyılarında
yapılır. Akdeniz kıyılarında nârenciye,
bilhassa üzüm-zeytin ve tütün üretimi
önemlidir. Halkın bir kısmı özelikle
göçebe yaşayanlar havancılıkla uğraşır.
İlkel usûllerle yapılan hayvancılıkta
en çok küçük baş hayvanlar yetiştirilir.
Koyun, keçi, sığır, deve ve eşek en
çok beslenen hayvanlardır. Ülke,
ekonomisinin açığını mâdenleriyle kapatmaya çalışmaktadır. 1956
senesinde bulunan petrol ve tabiî
gaz yatakları dünyânın en zengin
yatakları arasındadır. Özellikle Doğu
Sahra’daki Hassı Messaoud civârında
çıkarılan petrol ile Batı Sahra’daki
www.orisad.org.tr
Hassi-R’Mel yataklarından çıkarılan
tabiî gaz ihraç ürünlerinin başında
gelir. Demir, fosfat, kurşun, çinko,
kükürt, civa ve kömür mâdenlerinin
de işletildiği Cezâyir’de petrol, tabiî
gaz ve diğer mâdenlerden elde edilen
gelir sanâyi ve tarıma sermâye olarak
kullanılmaktadır.
Petrol sanâyiinin süratle geliştiği
Cezâyir’de gübre, plastik ve kimyevî maddeler üretilir. Annaba’daki
demir-çelik tesisleri ülke ihtiyâcını
karşılayacak seviyededir. Sanayi,
gelişmesini bütün sorumluluğu elinde
tutmak şartıyla yabancı sermaye
yardımıyla sürdürmektedir. Montaj
sanâyiinin bulunduğu Cezâyir yavaş
yavaş imâlat sanâyiine geçme çabaları
içerisindedir. 1974’e kadar ticâretini sadece Fransa’yla yapmaktaydı.
1974-79 seneleri arasında Fransa’nın
ticâret tekelinden kurtularak Amerika
Birleşik Devletleri ağırlıklı bir ticaret
politikası tâkip etmiştir. Genellikle
ABD ve Avrupa ülkeleriyle yaptığı
ticaretinde petrol, tabiî gaz, naranciye ve hurma ihraç ederken, makina,
motorlu vâsıta, besin maddeleri, ilâç,
elektronik âletler ithal eder. Limanları
her tonajda geminin yanaşabilmesine
müsâit olan Cezâyir kendi deniz filosunu yeterli seviyede kuramamıştır.
Ulaşım:
Cezâyir’de gelişmiş bir kara yolu
ağı vardır. Karayollarının uzunluğu
72.091 kilometreden fazladır. Tunus
sınırından Fas sınırına kadar uzanan
ana demiryolu hattı, ara yollarla limanlara bağlanır. Önemli limanları
Cezâyir, Oran, Annaba, Arzev ve
Bicâye’dir. Cezâyir Dârü’l-Beyda
milletlerarası hava alanıdır.
www.orisad.org.tr
66
67
Başbakanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla
Kırgızistan Heyeti Düzenlendi
Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın resmi ziyareti
ile eş zamanlı olarak, Türkiye İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)
işbirliğiyle 9-10 Nisan 2013 tarihlerinde, Kırgızistan Ticaret ve
Müteahhitlik Heyeti programı gerçekleştirdi.
Heyete Türkiye’den 100 şirket iştirak etti. İki ülke Ekonomi
bakanları ve Başbakanlarının konuşma yaptığı “ Kırgızistan
– Türkiye iş forumu ” programına Türk ve Kırgız toplam 400
işadamı katıldı.
İş Forumu öncesi Türkiye’den 70 Kırgızistan’dan 250 şirket
arasında inşaat, inşaat malzemeleri, tekstil, hazır giyim, Tarım,
tarım makineleri, tarım ürünleri, gıda, enerji, telekomünikasyon, bankacılık, hava yolları, maden ve maden işleme sektörlerinde 1100 ikili iş görüşmesi gerçekleştirildi. Ayrıca iş formunda
resmi heyet huzurunda TUSKON ve Kırgızistan Ticaret Odası
arasında işbirliği anlaşması imzalandı.
Kaiserslautern Şehri
Belediye Başkanının TUSKON
Ziyareti
Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON)
Kaiserslautern Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Klaus
Weichel ve beraberindeki heyeti 1 Mayıs 2013 Çarşamba günü
TUSKON merkez binasında ağırladı. TUSKON Yönetim Kurulu Başkanı Rızanur Meral tarafından heyete TUSKON hakkında
bilgiler verilirken Türkiye ile Almanya arasında bugüne kadar
gerçekleştirilmiş programlar hakkında bilgiler verildi.
Kaiserslautern Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Klaus Weichel
ve beraberindeki heyet TUSKON üyelerini özellikle genç
girişimcileri Kaiserslautern’a yatırım yapmaya davet ederken
TUSKON Yönetim Kurulu Başkanı Rızanur Meral TUSKON
üyeleri arasında genç girişimciler olarak ciddi bir potansiyel
olduğunu, üyelerimizi Kaiserslautern’e yönlendirme konusunda çalışmalar yapacaklarını ifade etti.
Programın sonunda TUSKON Yönetim Kurulu Başkanı
Rızanur Meral tarafından Kaiserslautern Büyükşehir Belediye
Başkanı Dr. Klaus Weichel’e hediye takdim edildi.
www.orisad.org.tr
www.orisad.org.tr
68
69
Bebekleri öpücükle hasta ediyoruz
ÖPÜCÜK HASTALIĞININ belirtileri; boğaz ağrısı, ateş, boyun lenf bezlerinde büyüme, bademcik
kabarması, boğaz kızarıklığı ve bademcikTE yaygın beyaz renkte iltihap.
Annesinin kucağından hışımla alınan
bebek elden ele dolaşıyor. Öpücükler
konduruluyor minik yanaklarına.
Kalabalık
onu
kucaklayarak
“Hoşgeldin.” diyor. Ya sonra...
Dünyaya gözünü açalı birkaç saat
oldu. Ailesi onu kucağına alıp bağrına
basmak için sabırsızlanıyor. Ama
henüz mümkün değil. Hastaneden
çıktığında herkes ona iyi bakabilmek
için çırpınacak. En ufak bir kıpırtıda
ayağa dikecek herkesi. Olsun, ailenin
yeni üyesi her şeyi hak ediyor. O, cennet kokusunu yaysın kâfi. Yorulmaya
da hazırız, uykusuz kalmaya da.
Aileye mutluluk aşılayan yenidoğan,
kucaktan kucağa dolaşıp duruyor.
Bir de pamuk ellerinden, yumuşak
yanaklarından öpücük alabilirsek
ne ala. Aile üstüne titriyor lakin söz
geçirmek zor çocuk sevenlere. Cılız
bir sesle “Öpmeden sevelim, daha çok
küçük…” dese de anne nafile. Aynı
seremoni devam ediyor. “Bebek bu,
balık değil ki uzaktan sevelim!” diyen
sesler ebeveyni bastırmaya yetip de
artıyor bile. Hemen her bebeğin başına
gelen onun da başına geliyor, hepsi
bu (!) Aile biraz korumacı yaklaşsa
çevre baskının dozunu artırıyor.
“Hepimizin çocuğu oldu sizinki pek
kıymetli!”, “Sakınan göze çöp batar.”
gibi iğneleyici sözler duymaktansa
göz yumuyor olan bitene aile. Fakat
Ethem iki yaşına geldiğinde öpücükten bulaşan bir mikropla hastalandığı
ortaya çıkar. Ethem’in annesi Meryem Akkaya, boğaz ağrıları ve ateş
şikâyetiyle gittiği hastaneden ‘EBVEpstein-Barr
Virüs
İnfeksiyonu’
teşhisiyle ayırılır. ‘Öpücük hastalığı’
olarak bilinen bu rahatsızlık, çocuğu
seven birinden bulaşmıştır.
Çocuğuna hastalığın kimden geçtiğini
öğrenmekse haberimizin başında
anlattığımız
manzaradan
dolayı
imkânsızdır tabii. Anne Akkaya’nın
ıstırabı hâlâ sürüyor: “Çocuğunuzu
korumak istiyorsunuz ama aile ve
çevre sizi despot buluyor. Uyarsanız
da kızsanız da bebeğinizi herkes öpüyor.” “Halsizlik, boğaz ağrısı, ateş, boyun lenf bezlerinde büyüme, bademcik kabarması, boğaz kızarıklığı ve
hastaların yüzde 30’unda görülen
bademcikte yaygın beyaz renkte iltihap.”
Dünya tatlısı çocukları sevmek güzel ama onlara bulaştıracağımız
hastalığın kesin bir tedavisi yok.
Ateşli dönemlerinde ateş düşürücü
ilaçlar kullanılsa dahi miniklerin
rahatsızlığı hafiflemiyor. Aynı durum yetişkinler için de geçerli. Virüs
küçük-büyük demeden herkesi yatağa
düşürebiliyor. Çardak’a göre özellikle dalak büyümesi olan hastalarda
dalağın yırtılma riski olması nedeniyle
www.orisad.org.tr
yatak istirahati önem taşıyor. Dalak
hassasiyet kazandığı için spor faaliyetleri esnasında kolayca yırtılabilir.
Bu sebeple Çardak, tedavi esnasında
spora mutlaka ara verilmesini öneriyor. Öpücük hastalığı bulaşıcı olduğu
için tanı konan çocukların bir süre
arkadaşlarından ayrı kalması lazım.
Evin ve aile ortamının da uygun hale
getirilmesi tedavinin gereği. Ağrı ve
ateşle kıvranan miniğin başka mikroplara daha korumasız olduğunu
düşünecek olursak en az on beş gün
kalabalık ortamlardan uzak tutulması
elzem. İyileştiğinde sevincimizi yine
onu öperek gösteremeyeceğimizi
de hatırlatmış olalım. Bundan sonra
miniğin kişisel eşyalarının temizliği,
özellikle yemek malzemelerinin kimseyle paylaşılmaması konusunda annelere büyük sorumluluk düşüyor
Tükürükle
bulaşan
diğer
hastalıklar
Soğuk algınlığı: 200’e yakın virüs
çeşidi tarafından oluşur. Virüsler
çocukların yakın teması ile rahatlıkla
bulaşabilir. Bunu engellemek için el
hijyenine dikkat edilmesi gerekir.
Grip (influenza)
A Grubu Beta-Hemolitik Streptokok:
Kızamık:
Kızamıkçık:
Kabakulak:
Suçiçeği:
www.orisad.org.tr
70
71
“Müşteriler sizi terk etmeden siz alışkanlıklarınızı terk edin”
Karadeniz Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (KASİF), Kelkit Sanayici ve İşadamları
Derneği (KESİAD), Kelkit Ticaret ve Sanayi Odası ve Kelkit Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nın
ortaklaşa düzenlediği ‘Müşteri Şikayetleri ve İtirazlarını Fırsata Çevirme Teknikleri ’ konulu konferans Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde düzenlendi.
Konferansla ilgili konuşan Kelkit
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Cafer
Hırık, Dünya’nın hızla değiştiğini
ve Kelkit’te yaşayan esnaf ve
işadamlarının da bu değişime ayak
uydurmaları gerektiğini söyleyerek,
“ Bu tür programlar esnafımızın,
işadamımızın ufkunu açmasında,
dünyada meydana gelen değişikleri
görmesinde son derece yararlı oluyor.
Bundan sonra da bu tür konferansların
devamını getirmeliyiz” dedi.
KASİF Genel Sekreteri Yaşar Bıyıklı
da konferansa katılanlara müşteri
memnuniyeti, müşterilerle satıcılar
arasında olması gereken diyalogların
öneminden bahsetti.
Müşterilerin eskiden velinimet, sonra
kral, şimdi ise işletmelerin kar ortağı
konumunda olduğunun altını çizen
Bıyıklı, “ Bugün gerek işletmelerin
ihtiyaç duyduğu, gerekse müşterilerin
muhatap olmak istediği satış temsilcisi, sıradan bir satış temsilcisinden
ziyade birer “kârlılık uzmanı” ve “satış
danışmanı” niteliğindedir. İşletmelerin
mevcut müşterileri elde tutması,
ardından da rakiplerin boşalttığı alanı
doldurmaya öncelik vermesi gerekiyor. Bu dönemde en önemli işimiz
hiç kuşkusuz müşteri potansiyelini
korumaktır. Çünkü var olan müşteriyi
korumak yenisini kazanmaktan 5 kat
daha kârlı. Mevcut müşterilerinizle
iletişim halinde olmaya, onların
beklentilerine cevap vermeye ve
aynı zamanda müşteri portföyünüzü
genişletmeye çalışmalısınız” diye
konuştu.
ŞİKAYETLERİ DİKKATE ALIN
Her şikayetin, müşteri tarafından
işletme sahibine verilen bir armağan
olduğunu ifade eden Bıyıklı sözlerini şöyle sürdürdü: “Şikayet ile
müşteri, işletmenizde ne gibi bir
sorun olduğunu ve bu sorunu nasıl
düzelteceğiniz hakkında, parayla
bile atın alamayacağınız bilgileri
size sunar. Şikâyetler size, müşteriyi
mutlu etme şansı verir. Şikâyetler
ağrı gibidir. İşletmenizde bir
şeylerin ters ittiğinin haberini verir.
Şikâyetler sayesinde mal ve hizmet
sisteminiz aksaklıklardan kurtularak
kusursuzlaşır ve güçlenir. Bu nedenle akıllı tacirler; müşterilerini daha
başka şikâyetlerini söylemeleri için
cesaretlendirir. Şikâyet kanallarını
sürekli açık tutan işletmeler daima
gelişir ve büyür.”
Konferansı dinlemeye gelen esnaf ve işadamlarını uyaran Bıyıklı,
“Dünya hızlı bir değişimden geçiyor. Hepiniz bu değişime ayak
uydurmalısınız. İnsanın en büyük
www.orisad.org.tr
düşmanı alışkanlıklarıdır. Eski ticari
alışkanlılarınızı değiştirmediğiniz zaman müşteriler sizi değiştirecektir.
Müşteriler sizi değiştirmeden siz
alışkanlıklarınızı terk edin” diye
konuştu.
HZ. PAYGAMBER’DEN (SAV)
TÜCCARLARA MÜJDE
“Doğru sözlü, dürüst ve güvenilir
tâcir (tüccar), kıyamet günü nebîler, sıddîklar ve şehitlerle beraber
haşrolur.”
Gençliğinde ticaretle meşgul olan
Peygamber Efendimizin (sav) aynı
zamanda tüccarların piri, önderi ve
lideri olarak kabul edildiğini söyleyen Bıyıklı, peygamberimizin ‘Doğru
sözlü, dürüst ve güvenilir tâcir (tüccar), kıyamet günü nebîler, sıddîklar
ve şehitlerle beraber haşrolur.’ Hadisi
şerifi ile, doğru sözlü, dürüst ve güvenilir Müslüman tüccarlara kıyamet
gününde şehitlerle, sıddıklarla beraber olma gibi çok yüksek bir mertebeyi müjdelediğini söyleyerek “Alın
Efendimizin bu müjdesini çerçeveleyin işyerinizin, evinizin ama önce
kalbinizin en güzel yerine asın” dedi.
Konferans sonunda katılımcılara
KASİF Genel Sekreteri Yaşar
Bıyıklı’nın kaleme aldığı ‘Satış
Teknikleri’ adlı kitabı hediye edildi.
Mühendis öğrencilerine 60 günlük stajlar iş yaşamında yetersiz kalıyor
Karadeniz Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (KASİF) tarafından yürütülen, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 2012 Gençlik Projeleri Destek Programı kapsamında finansa ettiği
‘KASİF Gençlerin Girişimcilik ve Geleceklerini Destekleme Projesi’ çerçevesinde Ondokuz Mayıs
Üniversitesi’nde (OMÜ) düzenlenen ‘Geleceğin Gücü Girişimci Gençlere Tavsiyeler’ konulu
paneller serisi devam ediyor. İş dünyasının temsilcileri bu kez de OMÜ Mühendislik Fakültesi
öğrencileriyle buluştu.
Mühendislik Fakültesi’nde KASİF
Genel
Sekreteri Yaşar
Bıyıklı
tarafından yönetilen panele Bünyan Yapı Mimarlık İnşat Ltd Şti sahibi Ömer Parlak ve Odak Makine
Mühendislik Mimarlık San. Tic. Ltd.
Şti. sahibi Mehmet Mutlu konuşmacı
olarak katıldı.
Mühendislik Fakültesi’nde yapılan
panelin açılış konuşmasını yapan Mühendislik Fakültesi Dekan
Yardımcısı Yar. Doç. Dr. Emin Maraş,
öğrencilerle iş dünyası temsilcilerinin bir araya gelmesinin çok önemli
olduğunu vurgulayarak, ”İş dünyası ve
öğrenci birlikteliklerinin öğrencinin iş
yaşamını tanıması ve iş adamlarının
bilgi ve tecrübelerinden yararlanmaları
açısından önemli, bu tür birlikteliklerin
daha çok yapılması gerekiyor. KASİF’i
bu anlamda yaptığı etkinliklerden
dolayı kutluyor ve teşekkür ediyorum”
diye konuştu.
Panelde konuşan KASİF Genel Sekreteri Yaşar Bıyıklı, KASİF olarak 19
Mayıs Üniversitesi’nde Üniversite
öğrencilerine girişimcilik eğitimi
verdiklerini, bu eğitimin sonunda da
KOSGEB’in girişimcilik sertifikası
alanlara 30 bin TL hibe 70 bin TL’de
faizsiz kredi desteği sunduğunu
belirterek yeni başvuruların devam
ettiğini,girişimcilik
eğitimi
almak isteyenlerin www.kasifgirisimcilikakademisi.com
adresinden
başvurabileceklerini söyledi.
Gelecekle ilgili hedefleriniz olsun
Bünyan Yapı Mimarlık İnşat Ltd Şti
sahibi Ömer Parlak panelde yaptığı
konuşmada gençlere iş yaşamında
başarılı olabilmeleri için okul dönmelerinde yaptıkları stajların çok önemli
olduğunu vurgulayarak, “Okul döneminde yaptığınız stajlar gelecekte iş
yaşamında sizlere çok büyük avantajlar sağlayacak. Stajlarınızı bu nedenle çok iyi değerlendirin, naylon staj
yapmayın. Sizin için 60 günlük staj
zamanları gelecekte iş yaşamınızda
yetersiz kalacaktır. Onun için her
anınızı iyi değerlendirin. Çünkü ilerde
iş yaşamız da soramayacağınız birçok
staj döneminde ustalara, şeflere sorma
şansınız olacaktır” şeklinde konuştu.
İş yaşamına atılan gençlerin merdivenleri teker teker çıkması gerektiğini
vurgulayan Parlak, “İş yaşamına
atıldığınızda ilk başta sermayeniz
olmaya bilir. Birkaç arkadaşınızla
bir araya gelerek ortaklıklar kurun,
www.orisad.org.tr
bu ortaklıklar proje odaklı olabilir.
Böylelikle yavaş yavaş büyürsünüz.
Kesinlikle iş yaşamında yılgınlıklara
düşmeyin, sürekli pozitif olmaya
çalışın” dedi.
Kendi işinizde farkındalık oluşturun
Odak Makine Mühendislik Mimarlık
San. Tic. Ltd. Şti. sahibi Mehmet Mutlu da panel de yaptığı konuşmada gençlerin kedi iş alanlarında mutlaka bir
farkındalık oluşturmaları gerektiğini
söyleyerek, ”Ne iş yapıyorsanız yapın
ama mutlaka bir farkınız olsun. İşinizi
iyi analiz edin ve işinizle ilgili olarak
boşluklar bulmaya çalışın. Başkasının
yapmadığı alanları bulun ve o alanlarda yenilikler, farklı bir şeyler
yapın” diye konuştu.
Başarılı bir girişimci olmak için mutlaka bir hayalin olması gerektiğinin
altını çizen Mutlu, “Başarılı olmak
için mutlaka bir hayaliz olsun ve o
hayalinizin peşinde koşun. Hayaliniz
yoksa başarılı olma şansınız yok”
dedi.
72
73
www.orisad.org.tr
www.orisad.org.tr
74
75
www.orisad.org.tr
www.orisad.org.tr

Benzer belgeler