DÍLLER ve TÜRKÇE

Transkript

DÍLLER ve TÜRKÇE
DĠLLER ve TÜRKÇE
Dil nedir?
Duygu, düşünce ve dileklerimizi anlatmada kullandığımız iletişim işaretlerinin
tümüne dil denir. Bu işaretler ses, resim ve yazıdan oluşmaktadır.
Dillerin doğuĢu
Dillerin şu aşamalardan geçerek geliştiği kabul edilmektedir:




El ve gövde işaretleri
Yüz ve göz işaretleri
Yansımaları taklit eden seslenmeler
Anlamlı sesler
İnsanların, ilk zamanlar iletişimlerini el, yüz ve vücutlarını kullanarak sağladıkları
kabul edilmektedir. Ílk insanlar doğal bir ortamda, yabanıl hayvanlardan kendilerini
koruyarak yaşıyorlardı. Besinlerini, topladıkları meyvelerden ve avladıkları
hayvanlardan sağlıyorlardı. Bir hayvanı anlatmak için, o hayvanın sesini taklit
ediyorlardı. Dereyi, yağmuru, çağlayanı, rüzgârı anlatmak için de öykünmeye baş
vuruyorlardı. Böylece ilk sesler çıkmış oluyordu.
İlk varlık adlarının, el, ayak, göz, burun, saç gibi bedensel organlara verildiği
sanılmaktadır. Ínsanların günlük yaşamında sıkça kullanılan su, yiyecek, taĢ, ağaç,
kovuk … gibi varlık adlarının yada ay, güneĢ, yıldız gibi her gün görülüp karşılaşılan
varlık adlarının da ilk üretilen adlardan olduğu sanılmaktadır.
Yapılan her yeni eşya için ad üreten insan oğlu, on binlerce yıl süren gelişmenin
sonunda dili oluşturmuştur. Günümüzün ilkel koşullarında yaşayan Afrika, Avustralya
ve Amazon yerlilerinin de , yukarda özetlenen aşamalardan geçmekte oluşu, bilimsel
çalışmaların doğruluğunu kanıtlamaktadır.
DĠLĠN ÖNEMĠ
Dille düşünce arasında sıkı bir bağ vardır. Birinin yokluğunda diğerinin gelişmesi
olanaksızdır. Uygarlığın ve düşüncenin gelişmesi dili, dilin gelişmesi de uygarlığın
gelişmesini etkiler. Dünyadaki gelişmiş uygarlıklar, gene gelişmiş dilleri temsil
etmektedirler. Türk, Çin, Alman, Fransız, Íngiliz … uygarlıkları ve dilleri birbirine
paralel olarak gelişmişlerdir. Dille düşünce arasındaki ilgi üzerine çalışanlar, bunlardan
hangisinin diğerine temel oluşturduğunu araştıranlar, dile öncelik tanımakta, dilsiz
düşüncenin olamayacağını savunmaktadırlar. Dil insanca yaşamanın, düşüncenin,
yeteneklerin ve buluşların temel kaynağıdır.
1
ULUSAL DĠL
Dil, milleti millet yapan unsurların en önemlisidir. Ínsanların kaynaşmasını, tasada,
kıvançta birleşmelerini, ortaklaşa bir kültür geliştirmelerini, uygarlık yaratmalarını dil
sağlar. Türkçe de Türk kültürünü yaygınlaştıran ve kültür birliğini oluşturan ilk
etmendir.
Uzunca süre ayrı yaşadığımız, Türkmen, Kazak, Kırgız ve Azerî Türkleriyle dil
birliğimiz kopmamıştır. Bu gün, o kardeşlerimizle anlaşabiliyor ve kültürümüzü
ortaklaşa geliştirme çabaları gösteriyoruz. Birçok atasözümüz, deyimimiz, türkümüz,
şarkımız ortaktır. Íşte dil ve kültür birliği budur. Türkçe, Balkanlar`dan Çin`e değin
olan çok geniş bir coğrafyada, değişik devletler halinde yada değişik devletlerin içinde
yaşayan Türklerin birlik ve bütünlüğünü sağlamaktadır. Bu da bir dilin en önemli
işlevidir.
BAġLICA TÜRK LEHÇELERĠ
Türkler üç kıtada devletler kurmuşlar ve bu nedenle de dilleri komşu milletlerin
dilleriyle karşılıklı etkileşim içinde kalmıştır. Söyleyişe ve yazıma yansıyan bu değişimle
lehçeler oluşmuştur. Türkçe, başlıca üç ayrı lehçeyle yazılıp söylenmektedir:
1) Anadolu Lehçesi: Bugün konuşulan, yazılan lehçedir. Türkçe`nin en gelişmiş ve
en çok yazınsal kimlik kazanmış biçimidir.
2) Azerî Lehçesi: Azerbaycan ve Íran`daki Türklerin kullandığı lehçedir.
3) Çağatay Lehçesi: Asya`daki değişik Türk devletlerinde konuşulan Türkçe`ye
etkili olmuş bir lehçedir.
DĠL GRUPLARI ve TÜRKÇE`MĠZ
Dilbilimciler iki binden fazla dilin yapısını, dilbilgisini, türetme yollarını incelediler.
Diller arasında yakınlıklar ve benzerlikler bulundu. Bu bilgilere göre diller yapı
yönünden üç gruba ayrılıyor:
1) Tek heceli diller: Bu dillerde bütün sözcükler bir heceden oluşur. Sözcükler,
tümce içinde değişikliğe uğramazlar. Bunlar: Çince, Tibetçe, Almanca, Japonca …
2) BitiĢken diller: Bu dillerde sözcüklerin kökleri değişmez. Türeme ve çekim eklerle
olur. Bunlar: Türkçe, Macarca, Fince …
3) Bükünlü diller: Bu dillerde sözcükler türlü değişimlere uğrar. Türeme ve çekim
bu değişmelerle olur. Bunlar: Arapça, Hintçe, Farsça, ve Avrupa dilleri
2
DĠL AĠLELERĠ ve TÜRKÇE`MĠZ
Yeryüzündeki bütün diller, birkaç anadilin ağızlar, lehçeler (diyalektler) ve bağımsız
diller olarak dallanıp ayrılmasından oluşmuştur. Bir anadilden geldikleri anlaşılanlar
soydaĢ diller olarak adlandırılırlar. Bu dillerden birinin diğerinden çıktığını değil;
ortak bir kök ve gövdeden dallanıp geldiklerini düşünmek daha doğru olur. Bu
nedenle, bu dillere kökteĢ diller de denilmektedir. Bu tanıma göre dil aileleri şöyle
sıralanabilirler:
1) Ural – Altay Dilleri:
Ural kolu: Fince, Macarca …
Altay kolu: Türkçe, Moğolca …
2) Hint – Avrupa Dilleri: Hint, Íran… gibi. Asya dilleri ve bütün Avrupa dilleri…
3) Hami – Sami Dilleri: Arapça, Íbranice…
4) Çin – Tibet Dilleri: Çince, Tibetçe…
5) Bantu Dilleri: Afrika yerlilerinin dilleri
TÜRKÇE, yapısına göre bitiĢken diller grubuna; kökenine göre, Ural – Altay dil
ailesinin Altay koluna bağlıdır.
TÜRKÇE`NĠN TARĠHĠ
Türkçe, dünyanın en eski dillerinden biridir. Tarih boyunca değişmelere ve
gelişmelere uğramıştır. Türkçe`nin bugünkü durumunu kavramak için onun tarihini
incelememiz gerekir. Dilimiz Türkçe`nin önemli üç dönemi vardır:
1. Íslamlığa GiriĢten önceki Türkçe: Íslamlıktan önce de dilimizin çok zengin ve
yetkin bir dil olduğu anlaşılmaktadır.
Bilinen en eski Türk alfabesi Göktürk alfabesidir. 38 harfli olan bu alfabe yazılmış
ve günümüze ulaşmış en eski metinler Orhun yazıtlarıdır. Yedinci ve sekizinci
yüzyıllarda dikilmiş olan bu anıtlar, Göktürk hakanı Bilge Kağan`ın ulusuna
seslenişidir:
Türk Oğuz Beyleri, budun, iĢitin (duyun)! Üsten gök basmasa, alttan yer
delinmese, Türk budunu, elini töreni kim bozdu (bozabilir)?
Duygu ve düşünceleri en üstün ve en güçlü dile getiren, anlatış değeri gerçekten
yüksek olan bu duru anlatım, Tanrı sözlerine benzeyen bu eşsiz sesleniş, günümüzden
1200 yıl önce taşa kazılmıştır.
Düşünce, duygu ve inanıştaki ululuk, içtenlik gönülleri büyüleyip ruhu kamaştırıyor.
1200 yıl öncenin dilinde eşsiz bir uyum var. Yedinci ve sekizinci yüzyıllarda,
Türkçe`nin ulaştığı olgunluk,tarihimizin ve kültürümüzün eskiliği hakkında en güzel
3
kanıttır. Türkçe`nin MÖ. 7. yüzyılda bile, olgun ve yetkin bir dil olarak kullanıldığını
gösteren kanıtlar vardır. Bu çok eski metinlerin günümüze ulaşmamış olması büyük
bir kayıptır.
2. Ġslamlığa GiriĢten Sonraki Türkçe: Türklerin İslamlığı kabul etmesinden sonra,
Türkçe`ye Arapça ve Farsça sözcükler girmeye başladı, çünkü Íslam`ın temel kitabı
Kur`an Arapça`dır. Zamanın en üst eğitim kurumu olan medrese`de eğitim
Arapça`dır. Bunun sonucu olarak bilginler, aydınlar Arapça öğrenmişlerdir. Ancak,
öğrendikleri Arapça`yı yavaş yavaş Türkçe`ye karıştırmaları, yüzyıllar içinde
Türkçe`nin zararına olmuştur. Birçok bilgin eserlerini Arapça yayınlamışlardır. Şiirlerini
Arapça ve Farsça yayınlayan şairler de olmuştur.
Türkçe`nin bozulmakta olduğunu, Türkçe sözcüklerin yerini Arapça,
Farsça sözcüklerin aldığını görüp buna engel olmaya çalıĢan bilginler ve
devlet adamları da olmuĢtur.
XI. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut, Türkçe`nin Arapça denli hatta ondan daha zengin
bir dil olduğunu kanıtlamak için, Divan – ı Lügat – it Türk (Türk dilleri sözlüğü) adlı
eserini yazmıştır. Türkçe sözcüklerin anlamlarını açıklarken şiirlerden, Atasözlerinden
örnekler vermiştir. Böylece, gerçekten zengin Türk dili ve görkemli Türk kültürünü,
çağının gençlerine, aydınlarına tanıtmıştır. Yine XI. yüzyılda, Yunus Has Hacip
tarafından yazılan Kutatgu Bilig (Kutlu Öğütler) adlı kitapta, Arapça ve Farsça`nın
etkisi azdır. XV. yüzyılda Ali ġir Nevai, Türkçe`nin Farsça`dan üstün olduğunu
kanıtlayan Muhakeme – ül Lügateyn adlı eserini yazdı.
Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldıktan sonra kurulan beyliklerden Karaman
oğulları`nın beylerinden karaman oğlu Mehmet Bey, bir emir yayınlayarak;
“Bugünden sonra, devlet katında, çarĢıda, pazarda… Türkçe`den baĢka dil
konuĢulmayacaktır”, demiştir. Günümüz Türkiye`sinde, başlı başına bir gün olarak,
26 eylül günü dil bayramı adı altında, bu düşüncenin değeri vurgulanmakta ve
şenliklerle her yıl kutlanmaktadır.
Bütün dünyanın düşüncelerine hayran olduğu Mevlana, 8000 beyitten oluşan,
insan sevgisi dolu, öğüt dolu olan kitabı Mesnevi`yi Farsça yazmıĢtır. (Oysa
Mevlana bir Türk’tür. Konya`da yaşamıştır ve Türk halkı Farsça bilmez!)
Bu çabalar Türkçe`nin, Arapça ve Farsça`nın egemenliğine girmesini önlemeye
yetmemiştir. XV. Yüzyıla değin devlet, Arap alfabesinin yanısıra, az da olsa Uygur
alfabesini de kullanmıştır. XV. Yüzyıldan sonra, özellikle devlet dili ve aydınların dili
olarak Arapça, Farsça, Türkçe`nin karışımı olan ve Osmanlıca denilen yapay bir dil
kullanılmıştır, ki halk bu dili anlamazdı. Halkın içinden çıkan şairler (Köroğlu, Yunus
Emre, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal… gibi) Türkçe`yi kullanmayı sürdürdüler.
Halkın günlük yaşamında da Türkçe egemendi.
XV. yüzyılın ortalarından itibaren, Türk aydınları, halktan ve Türk kültüründen
tamamen kopan yapay dil Osmanlıca`nın zararını iyice sezdiler. Türkçe`deki yabancı
sözcükleri atmak, onların yerine, unutulmuş olan Türkçelerini koymak için çaba
harcadılar. Ne ki bu çabalar yeterli olmadı.
4
1908`den sonra yeni Türkçeciler adını alan kimi aydınlar, dildeki yabancı sözcükleri
atmak konusunda bilinçli çabalar gösterdiler. Ziya Gökalp, ve Ömer Seyfettin
başta olmak üzere birçok şair ve yazar, Arapça ve Farsça sözcükleri iyice azaltarak
eserler verdiler. Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları adlı ünlü eserinde, özellikle
dildeki Türkçülüğün önemini anlattı.
Onun, dille ilgili düşüncelerini anlatan bir şiirini burada okuyup inceleyelim:
LĠSAN
Güzel dil Türkçe bize,
Başka dil gece bize.
Ístanbul konuşması
En saf, en ince bize.
Açık sözle kalmalı,
Fikre ışık salmalı;
Eşanlamlı sözlerden
Türkçe sini almalı.
Lisanda sayılır öz,
Herkesin bildiği söz,
Manası anlaşılan
Lügate atmadan göz.
yeni sözler gerekse
Bunda da uy herkese;
Halkın söz yaratmada
Yollarını benimse.
Ziya Gökalp
Türkçe`nin, Arapça ve Farsça`nın etkisinden tamamen kurtulup kendi öz benliğini
bulması konusunda köklü çözüm çabaları Cumhuriyet döneminde Atatürk`ün
önderliğinde başlatılmıştır. Önce, 1928 yılında Arap alfabesinin yerine Latin alfabesini
esas alan Türk alfabesi kabul edilmiştir. ÍĢçiye, çiftçiye, hamala… yeni Türk
alfabesiyle okuma yazma öğretilmiştir. Bu amaçla Millet Mektepleri açılmış ve
Başöğretmenliğini Atatürk üstlenmiştir.
1932`de, Türkçe`nin özleştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla Türk Dil Kurumu
kurulmuştur. Atatürk, dil bilginleriyle toplantılar ve bilimsel çalışmalar yapmıştır.
Yaşamının son yıllarını dil ve tarihle ilgili çalışmalara adadığı bilinmektedir. Mirasının
bir kısmını Türk Dil Kurumu`na bırakarak bu kurumun bağımsız ve rahat çalışmasını
sağlamıştır.
Atatürk`ün, dilcilere ve Türk ulusuna yol gösteren bir özdeyişi bu konuya aydınlık
getirmektedir.
Ulusal duyguyla dil arasındaki bağ çok güçlüdür, dilin ulusal ve zengin olması ulusal
duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter
ki bu dil, bilinçli işlensin.
Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı diller
boyunduruğundan kurtarmalıdır.
Atatürk
Türkçe`nin özleştirilmesi ve geliştirilmesi çabaları sürüyor ve sürdürülecektir.
Konunun başında belirtilen dilimizin zenginleşme yolları (derleme, tarama, türeme,
birleĢtirme) ile dilimize on binden fazla sözcük kazandırılmıştır. Bir yandan, Arapça,
Farsça sözcüklerin yerine Türkçeleri konulurken, diğer yandan da teknolojik
5
gelişmeyle dilimize giren Íngilizce, Fransızca, Latince sözcüklerin karşılıları
bulunmaktadır.
Dildeki gelişme sürmektedir. Atatürk`ün gösterdiği hedef olan ulusal dil, ulusal
kültür oluşmaktadır. Dil bilginleri, aydınlar, öğretmenler, gençler… Bu konuda son
derece duyarlıdır.
Atatürk`ün 10. Yıl Söylevini dikkatle okuyanlar, on yılda Türkçe`nin ne denli
özleştiğini ve Atatürk`ün buna ne denli önem verdiğini göreceklerdir.
Ziya Gökalp`in:
“Güzel dil Türkçe bize
Başka dil gece bize” mısralarıyla anlattığı Türkçe sevgisini, Fazıl Hüsnü Dağlarca
“Türkçe`m benim ses bayrağım” mısrasıyla ne güzel tanımlamıştır.
Cumhuriyet`in onuncu yıllarında yaygınlaşan bir sözle bitirelim.
Türk`üz, Türkçe konuĢuruz.
BÍR GEMÍ YANAġTI SAMSUN`A
Bir gemi yanaştı Samsun`a sabaha karşı,
Selam durdu kayığı, çaparı, takası
Selam durdu tayfası.
Bir duman tüterdi bu geminin bacasından,
Bir duman,
Duman değil bu!
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.
Samsun Limanı`na bu gemiden atılan
Demir değil!
Sarılan anayurda,
Kemal Paşa`nın kollarıydı.
Selam vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutan,
Karadeniz`in halini bir görmeliydi.
Kalkıp ardısıra baktı dalgalar,
Kalktı takalar,
Ízin verseydi Kemal Paşa,
Ardından gürleyip giderlerdi,
Erzurum`a kadar.
Cahit KÜLEBÍ
6
ÇÖZÜMLEME
1. HAZIRLIK ÇALIġMALARI
AĢağıdaki tümce ile ilgili açıklamaları incele.
Ad
zarf
Cem
_____
yarın
_______
özne
Cem
yarın
okula
gidecek
ad
okula
_______
tümleç
:
:
:
:
eylem
gidecek.
__________
tümleç
yüklem
özel ad, yalın durumda, basit
zarf, basit
cins adı, - e durumunda, basit
eylem, gelecek zaman 3. tekil kişi, basit
A. ÇÖZÜMLEME
Gördüğünüz gibi; bir tümceyi oluşturan tüm sözcükler iki yönden incelenmiştir.
Birincisinde, her sözcüğün türü, yapısı ve aldığı ekler incelenmiştir. Íkincisinde,
her sözcüğün tümcedeki görevi (öğe olarak) belirtilmiştir.
Bir tümceyi oluşturan sözcüklerin hangi sözcük türünden, hangi biçim ve durumda
olduklarını; tümcedeki görevini (özne, tümleç, yüklem görevlerinden hangisinde
bulunduklarını) belirtmeye ÇÖZÜMLEME denir.
B. Çözümleme nasıl yapılmalıdır?
1. Her sözcük, tümce içindeki yerine ve görevine göre değerlendirilir.
AĢağıdaki çözümlemeyi inceleyiniz:
Sıfat
ad
Hızlı
tren
_____________________
özne
zarf
hızlı
______
eylem
gidiyor.
__________
zarf
yüklem
Gördüğünüz gibi, hızlı sözcüğü tümcede iki kez kullanılmıştır:
Hızlı tren tamlamasında, tren adını tamlayan hızlı sözcüğü sıfattır.
Hızlı gidiyor ifadesinde ise, gidiyor eylemini tamamlayan hızlı sözcüğü zarftır.
2. Her sözcüğün türü gösterildikten sonra, yapısı ve aldığı ekler belirtilmelidir:
hızlı
: sıfat, -li eki ile addan türemiş.
7
tren
: ad, basit
gidiyor
: eylem, şimdiki zaman, 3. tekil kişi
UYGULAMA
AĢağıdaki tümceyi çözümleyelim.
Birkaç öğrenci okul bahçesinde koşuyor.
Özne
dolaylı tümleç
yüklem
Tümcenin öğelerini bulduk. Şimdi de, öğeleri oluşturan sözcükleri anlam bakımından
inceleyelim:
koĢuyor: Eylemdir. Haber kiplerinden şimdiki zaman 3. tekil kişi olarak
çekimlenmiştir. Nesnesine göre geçişsiz; öznesine göre etkendir.
okul bahçesinde: Belirtisiz ad tamlamasıdır.
okul: Cins adı, madde adı, tekil addır. Yalın durumdadır. Ad tamlamasının
tamlayanıdır.
bahçesinde: Cins adı, madde adı, tekil addır. Tamlanan eki – i; kaynaştırma harfi s
ve durum eki – de almıştır. Ad tamlamasının tamlananıdır.
birkaç öğrenci: Sıfat tamlamasıdır.
birkaç: Belgisiz sıfattır. Sıfat tamlamasının tamlananıdır.
öğrenci: Cins adı, madde adı, tekil addır. Yalın durumdadır. Sıfat tamlamasının
tamlananıdır.
Bu sözcükleri yapı bakımından da inceleyelim:
koĢuyor: Eylemin mastarı koşmaktır. Basittir.
birkaç: Birleşik sıfattır. Bir ve kaç sıfatlarının birleşmesiyle oluşmuştur. Bitişik yazılır.
okul: Türemiş sözcüktür. Okumak mastarının, oku kökünden l ekiyle türetilmiştir. Bu
ek işlek değildir. (Benzeri örnekler yoktur.)
bahçesinde: Basit sözcüktür. (Yabancı bir dilden dilimize girmiş bir sözcüktür. Bu
nedenle Arapça`da türemiş bir sözcük olsa bile biz basit kabul etmeliyiz.)
8
ALIġTIRMALAR
AĢağıdaki tümceleri, örneğe uygun olarak çözümleyerek yazınız.
1. Babam, tatil sabahları bile erken kalkar.
2. Bahçemize her gün serçeler gelir.
3. Bu pencereyi kim kapattı?
4. Bu kitabı sen mi getirdin?
5. Yağmur sabaha değin yağdı.
6. Bu duraktan otobüs geçmez.
7. Her sabah bakkal gazete getirir.
8. Bunu sonra konuşalım.
9. Dün gece kar yağmış.
10. Onu sen de tanırsın.
11. Biz bahçede bekleyelim.
12. Arkadaşım bugün gelmedi.
13. Bu yıl yağmurlar erken başladı.
14. Okullar geç açılabilir.
15. Üç dört gün boğucu sıcak oldu.
16. Bu yıl da tatil yapamadım.
17. Çıplak ayakla yürümeyi özledim.
18. Umut biterse yaşam biter.
19. Bu derede eskiden balık yaşardı.
20. Karanlık bir gecede yola çıktık.
9
DĠL YETENEĞĠ ve DÍL SEVGĠSĠ
Türkçe dersinin amacı, her öğrencinin okuduğunu anlama ve anlatabilme
yeteneğini kazanmasıdır. Dilbilgisi de aynı amaçla öğretilir. Okuduğunu iyi anlayan
ve iyi anlatan öğrenci yaşamı boyunca bunun yararını görür. Çünkü, öğrenme
aracımız dildir. Dilimiz yeterli değilse hiçbir konuyu gerçek anlamda öğrenemeyiz.
“Dil yeteneğim zayıftır ama matematiği iyi anlıyorum”. diyemeyiz.
“Dil yeteneğim zayıftır ama doğru ve hızlı anlıyorum”. diyemeyiz.
“Dil yeteneğim zayıftır ama doğru ve hızlı düĢünebiliyorum”. diyemeyiz.
Dil, kitaplardan, televizyondan, radyodan, çevreden… aldığımız tüm verilerin
beynimize doğru ulaşmasını sağlar. Bu verilerin beyinde tartışılması (muhakeme
edilmesi) ve sonuçlar çıkarılması dille olur. Bulduğumuz sonuçları yazılı yada sözlü
olarak anlatmak için de dili kullanırız. Kısacası dil olmadan düşünce olmaz.
Matematik başta olmak üzere, birçok konuda doğru ve hızlı düşünebilmek için dil
yeteneğimizin gelişmiş olması gerekir. Okuduğumuz problemle ilgili bütün terimleri
biliyorsak; problem noktalama kurallarına uygun okuyorsak anlarız. Zekamız ve dil
yeteneğimizle orantılı olarak doğru ve hızlı düşünür, sonuçlara ulaşırız.
Özetle, her sınav ve teste başarılı olmak istiyorsak, dil yeteneğimizi en üst düzeyde
geliştirmeliyiz ki öğrendiğimiz diğer dilleri ve dersleri de o oranda en üst düzeye
çıkarabilelim.
Dil yeteneği bölümü iki baĢlıktan oluĢmaktadır:
1. Okuduğunu anlama ve anlatma yeteneği
2. Dili yazılı olarak kullanma yeteneği
OKUDUĞUNU ANLAMA ve ANLATMA YETENEĞĠ
Okuma – anlamayla ilgili olarak, aşağıda örneklerini gördüğünüz soru tipleriyle
karşılaşabilirsiniz.
 Bu metinden (şiirden) aşağıdaki düşüncelerden hangisi çıkarılamaz?
(çıkarılabilir?)
 Bu metindeki (şiirdeki) ana duygu hangi seçenekte anlatılmıştır?
 Yukarıdaki metinde (şiirde) aşağıdaki ayrıntılardan hangisi vardır?
 Bu yazının (şiirin) asıl konusu nedir?
 Bu metnin ana düşüncesi (ana duygusu), hangi seçenekteki düşünceye en
yakındır? (en uzaktır?)
 Aşağıdaki atasözlerinden hangisi, bu metindeki (şiirdeki) ana duyguya karşıttır?
 Aşağıdaki düşüncelerden hangisi, bu metnin (şiirin) ana düşüncesine yakındır?
 Sen yazarın (şairin) düşüncelerine katılıyor musun? Katılmıyorsan nedeni nedir?
10
Bu tip sorularda baĢarınızı artırmak için:
A. Bolca değişik kitaplar okuyunuz. Uzun dönemde bunun çok yararını görürsünüz.
B. Soruları çözerken, yanıtlarken;
1. Önce soruyu ve seçenekleri okuyunuz.
2. Sonra metni okuyunuz.
3. Her seçenek için, metne yeniden dönerek karar veriniz. Metinde ipucu bulmadan
karar vermeyiniz.
Bu yöntem ilk bakışta daha çok zaman alır gibi görünebilir, ancak sabırla ve
dikkatle uygulanırsa olumlu sonuçlar verir, zamanla alışkanlık sonucu zaman da kısalır
ve siz de hem rahatlığa hem de başarıya ulaşırsınız.
C. Soruların yanıtlarını genel bilgi ve kültürünüzle değil, metindeki bilgilerle veriniz.
OKUDUĞUNU ANLAMA SINAVI
DEĞERLENDĠRME
Doğru: ………………
Yanlış: ……………….
Boş: …………………..
Benim can arkadaşım,
Sırdaşım kitap…
Üzülsem teselli, neşe kaynağım,
Yolumu yitirsem ışığım kitap.
1. ġiirde kitaplar hakkında aĢağıdakilerin hangisinden söz edilmemiĢtir?
a) Üzüntüyü giderdiğinden
b) Yol gösterici olduğundan
c) Okuma sevgisini artırdığından
d) Íyi bir dost olduğundan
Acı da olsa güzeldir sılaya hasret… Köyde her ev birini bekler. Uzaklardan her köy
evine bakan gözler vardır. Köy yolları tozdan ve çamurdandır; ama sevgiyle, ıstırapla
doludur.
2. Metinden aĢağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
a) Gurbette bulunmanın üzüntüsü
b) Köye kavuşma isteği
c) Köy hayatının güzel olduğu
d) Köydekilerin yakınlarını umutla beklediği
11
Sönük ocakları yandıran,
Soğuk kucakları ısıtan
Senin güneşin çocuk
Yeşertir ruhumuzun kırlarını,
Eritir içimizin karlarını
Bir gülüşün çocuk.
El atsan yakalarsın Ay`ı,
Yıkar, yaparsın dünyayı,
Ne büyük işin çocuk!
(3. ve 4. soruları Ģiire göre yanıtlayınız.)
3. ġiirde çocukla ilgili aĢağıdakilerin hangisinden söz edilmemiĢtir?
a) Mutluluk getirdiğinden
b) Hayatı sevdirdiğinden
c) Hayal gücünün zenginliğinden
d) Yarınların büyükleri olduğundan
4. ġiirde iĢlenen konu nedir?
a) Çocuk sevgisi
c) Çocukların neşeli olduğu
b) Çocukluk özlemi
d) Çocuğun hayal dünyası
Bende severek çarpan bu yürek var ya,
Gören gözlerim, duyan kulaklarım,
Düşünen başım, tutan ellerim,
Söyleyen bir dilim var ya,
Göreceğim, duyacağım, seveceğim
Öldürseler bile ölmeyeceğim…
5. ġair için, aĢağıdakilerden hangisi söylenemez?
a) kararlı
b) cesur
c) sevgi dolu
d) çalışkan
Bir serçecik varmış
Ufacık
Göğsü kınalı,
Kınayı sanki o yaratmış
Boyalı kanatları
Kaygılara düşermiş
Gök gürlese serçecik
Kaplarsa doğayı
Şimşekli kara sancı.
12
6. ġiirde aĢağıdakilerden hangisi anlatılmak isteniyor?
a) Serçenin güzel bir kuş olduğu
b) Kuşların gök gürlemesinden korktuğu
c) Şimşekli havanın korkutucu olduğu
d) Kınalı serçenin şimşekli havada korktuğu
Bu benim memleketim hür
Göklerde ay-yıldız dalgalanır
Bu benim kardeşim hep iyilik düşünür
Bu benim memleketim büyür.
(7. ve 8. soruları yukarıdaki dörtlüğe göre yanıtlayınız.)
7. Yukarıdaki kıtada Ģair, ülkemizin hür oluĢunu hangi mısraıyla anlatıyor?
a) 1. mısra
b) 1. ve 2. mısra
c) 3. mısra
d) 4. mısra
8. “Bu benim memleketim büyür.” Mısrasıyla anlatılmak istenen nedir?
a) Ülkemizin gelişeceği…
b) Topraklarımızın genişleyeceği…
c) Kültürümüzün gelişeceği
d) Ülkemizin güzelliği
Bir köylü kadın, bir danayı doğar doğmaz kucağına alıp sevmiş, sonra da bunu adet
edinmiş, her gün danayı kucağına alıp taşımış. Sonunda o kadar alışmış ki, dana
büyüyüp koskoca öküz olduğu zaman, onu yine kucağında taşıyabilmiş.
Monteyn
9. Yukarıdaki paragrafta yazarın anlatmak istediği asıl konu nedir?
a) yeteneklerin geliştirilmesi
b) insan gücü
c) kadınların gücü
d) eğitimin önemi
Gelibolu`da çarpışmalar bütün şiddetiyle devem ediyordu. Türk askeri, bir yandan
üstün ateş gücüne sahip düşmanın dinmek bilmeyen bombardımanına, bir yandan
türlü yokluk ve zorluklara hiç aldırış etmeden, kanları, canları pahasına yurdu azimle,
inançla savunuyor, tarihimize yeni şeref sayfaları yazıyordu.
10. Paragraftan aĢağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
a) Tarihimizin zaferlerle dolu olduğu
b) Askerlerimizin yılmadan mücadele ettikleri
c) Savaşın istenmeyen bir yol olduğu
d) Düşmanın silahça üstün olduğu
“Hava karanlıktı, dışarı çıktım. Serin bir esinti yüzümü yaladı, ürperdim. Tan attı,
guguk kuşu kesik kesik öttü. Ortalık ağardıkça kuş cıvıltıları çevreyi sardı.Çeltik
tarlaları dile geldi.”
11. Bu metinde hangi duyguyla ilgili ayrıntı yoktur?
a) görme
b) dokunma
c) işitme
d) koklama
13
12. “Çığlık çığlığa koĢuĢan çocuklar, çiçekleri koparıp yerlere saçarken
yaptıkları iĢin yanlıĢlığının farkında bile değillerdi. “ tümcesinde, hangi
duyumuzla ilgili bir ayrıntıya yer verilmemiştir?
a) görme
b) işitme
c) dokunma
d) koklama
“Karşı taraftaki buzul, güneşin ışınları altında kıvılcımlar saçıyordu. Atmacalar,
arada bir süzülerek üstlerinden uçuyor, dağlardan kopup gelen tatlı, serin bir yayla
rüzgarı çimenleri okşayarak esiyordu.”
13. Paragrafta aĢağıdaki duyularımızdan hangisiyle ilgili bir ayrıntıya yer
verilmiĢtir?
a) dokunma
b) işitme
c) tatma
d) koklama
14. “Ağaçlar arasında değirmenler dönüyor, sular çağlıyor ve insanı
ferahlatan bir havayla birlikte ciğerlerimize çiçek kokuları doluyordu.”
Tümcesinde, hangi duyumuzla ilgili bir ayrıntıya yer verilmemiştir?
a) koklama
b) görme
c) işitme
d) tatma
Evdeki tehlike kaynaklarından biri ecza dolabıdır. Her ilâcın önce etiketine
bakılması, üzerinde etiketi bulunmayan ve kullanılma zamanı geçmiş ilâçların
kullanılmaması gerektiğini bilmeyen yoktur. Kontrolsüz alınması tehlike yaratabilecek
olan ilâçlarla zehirli maddelerin, küçüklerin ulaşamayacağı yerlerde tutulması
gerektiğini de herkes bilir. Ama yine de, her yıl birçok çocuk kontrolsüz ilâç
kullanmanın kurbanı olmaktadır.
15. Bu metnin konusu aĢağıdakilerden hangisidir?
a) Ílâç zehirlenmesinde yapılması gereken işlemler
b) Ílâç israfını önleme yolları
c) Ecza dolabının yol açabileceği tehlikeler
d) Çocuk ölümlerinin başlıca nedenleri
16. Yukarıdaki metinde ilâç kullanımında dikkat edilmesi gereken noktalar
sayılırken aĢağıdakilerin hangisinden söz edilmemiĢtir?
a) Hangi ilâç olduğu belli olmayan ilâçların kullanılmaması
b) Zararlı olabilecek ilâçların çocukların ulaşamayacağı yerlerde tutulması
c) Ílâç üzerindeki son kullanma tarihine dikkat edilmesi
d) Dolapta çocukların ilgisini çekecek ilâç bulundurulmaması
(17. ve 18. soruları aĢağıdaki metne göre yanıtlayınız.)
Okumaya susamış bir genç için artık tekdüzelik, can sıkıntısı kalmaz. Her gün bir
önceki günün üstünde bir basamak olur. Çünkü gençler için okuma, yeni bilgilerin,
yeni düşüncelerin, yeni tutku ve özlemlerin kaynağını oluşturur.”
14
17. Bu metinde aĢağıdaki görüĢlerden hangisi savunulmaktadır?
a) Okumak,insanın kendini geliştirmesinde önemli bir araçtır
b) Pek çok insan okumayı sever
c) Gençler okumaya daha çok düşkündürler
d) Bilgi ancak okumakla kazanılır
18. Yukarıda verilen metinde, aĢağıdakilerden hangisinden söz
edilmemiĢtir?
a) Okumanın hayatı renklendireceğinden
b) Okuma zevkinin seçme kitaplar okuyarak kazanılabileceğinden
c) Okumanın can sıkıntısını azaltacağından
d) Okumanın yeni tutku ve özlemler oluşturacağından
(19. ve 20. soruları aĢağıdaki metne göre yanıtlayınız.)
Ínsanların yararlanabilecekleri ekonomik kaynaklar üç grupta toplanabilir.
Bunlardan biri doğal kaynakları oluşturur. Bir toplumdaki insanlarla bu insanların
becerileri insan kaynakları olarak bilinen ikinci grubu oluşturur. Diğer bir grupsa
yatırım mallarıdır. Bunlar da üretim için gerekli alet ve makinelerden oluşur.”
19. Bu metnin konusu aĢağıdakilerden hangisidir?
a) Ekonomik kalkınma yolları
b) Doğal kaynakların korunması
c) Ekonomik kaynakların gruplandırılması
d) Toplumlar arasındaki ekonomik farklılıklar
20. Bu metne göre aĢağıdakilerden hangisi doğal kaynaklardan biri
değildir?
a) insan gücü
b) madenler
c) su
d) tarım ürünleri
Sınavlardaki başarınızın artması için;
Her dersteki başarınızın artması için;
Daha doğru ve hızlı düşünebilmek için;
Bolca, nitelikli ve çeşitli kitaplar okuyunuz!
Bu iletiyi, aşağıdaki satırlarda kısaca açıklamaya çalış.
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
15

Benzer belgeler