NİN SESİ

Transkript

NİN SESİ
’NİN SESİ
EKİM 2013 SAYI: 374
Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı
UND Başkanı Nuhoğlu:
“Şirketlerinizi Satmayın, Güzel Günler Yakında…”
Eyüp Soner:
Yabancı Talepler
Türk Şirketlerinin
Başarısıdır
Nilgün Keleş:
Yabancıların Taşeronu
Durumuna Düşebiliriz
Osman Küçükertan:
Rekabet Gücümüz Artacak
LOJİSTİK SEKTÖRÜNE TALEP HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
SEKTÖRDE YABANCILARIN ORANI İKİ KAT ARTTI
İçindekiler
Sayı: 374
46
58
19
12 “UND, 23 Ülkenin 49 Ticaret
Müşaviriyle Biraraya Geldi
Toplantıda UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener,
lojistik sektörünün yaşadığı sorunları anlattı.
16 En Hızlı Büyüyen İlk 100 Şirket Belli Oldu
Yarışmada birinciliği Reysaş Teknoloji aldı.
Onu Alco İçecek ve Cici Çikolata takip etti.
19 Kapıkule’de Bulgaristan Eylemi
Bulgaristan nakliyecilere çeşitli bahanelerle ceza kesmeye
başlayınca Türk nakliyeciler isyan bayrağını çekti ve
Kapıkule’yi her iki yönde de TIR geçişine kapattı.
34 BALO ZARAR DA ETSE HİZMETE DEVAM EDECEK
Ekim
2013
BALO, (Büyük Anadolu Lojistik Organizasyonlar) hizmetlerini
İstanbullu nakliyecilere anlatarak onlardan önümüzdeki
dönemde kendilerini desteklemelerini istedi.
36 Zenginiz ancak performansımız yetersiz
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “İslam ülkeleri olarak, engin
zenginliklere sahibiz.
’NİN SESİ
Uluslararası Nakliyeciler Derneği
Taşımacılık Organizasyonu İktisadi
İşletmesi Adına Sahibi
Ömer Çetin Nuhoğlu
Genel Yayın Yönetmeni
Fatih Şener
Yazı İşleri Müdürü
Melike Tümen
Yazı İşleri Sorumlusu
Hatice Hacısalihoğlu
40
36
Yayın Kurulu
Ali Çiçekli, Şerafettin Aras, Nagihan
Soylu, Banu Damla Alışan
Yazı Kurulu
Alper Özel, Evren Bingöl,
Muammer Ünlü, Elif Sevim
Haber Merkezi
Nazlı Karpat, Alpdoğan Kahraman,
Berkalp Kaya, Erman Ereke, Meriç
Katman, İbrahim Çolak, Burak Çığa
Mali İşler Müdürü
Salih Koca
40 Malezya, Singapur ve Tayvan’da
lojistik firmalarının yapacak çok işi var!
DEİK Türk – Malezya, Türk – Singapur ve Türk – Tayvan İş Konseyleri Başkan
Yardımcısı Tarkan Deniz, Türkiye’nin Malezya, Singapur ve Tayvan’da yapacak
çok işinin olduğunu söyledi.
46 Ulusal taşımalara uluslararası standartlar geliyor
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, karayollarında
tehlikeli madde taşımacılığı düzenlemesine ilişkin olarak, 1 Ocak 2014’ten
itibaren piyasaya girecek yeni araçlarda ADR standartları aranacağını söyledi.
48 Volvo Group Trucks Türkiye,
Hadımköy Servis Merkezi’ni Açtı
Renault Trucks ve Volvo Trucks marka araçlara aynı anda
hizmet verecek olan ilk servis merkezi açıldı.
52 Mercedes, Aksaray Kamyon Fabrikası’nda Yeni
Üretim Holüyle Teknolojide Öncü Oluyor
Mercedes-Benz Türk, Aksaray Kamyon Fabrikası’nda
yatırımlarına devam ediyor.
Reklam Sorumlusu
Hatice Hacısalihoğlu
0212 359 26 00 / 208
Yayına Hazırlık
LOCA MEDYA
ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ
Genel Yönetmen
Mutlu Doğan
Editör
Ahmet Doğan
Grafik Tasarım
Erhan Aydın
İletişim
0212 579 92 35
ctp baskı ve cilt
İstanbul Basım Ltd.Şti
0212 603 26 20
Ekim 2013
adres
Cennet Mah. Hürriyet Cad.
No: 1/1 B Blok
Cennet / Küçükçekmece
İSTANBUL - TÜRKİYE
Tel: 0212 579 92 35
Fax: 0212 598 47 62
[email protected]
Yerel ve Süreli Yayın
BAŞYAZI
ÖMER ÇETİN NUHOĞLU
UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Değerli Dostlarım,
Son dönemde özellikle yakın çevremizdeki ülke nakliyecilerinin sürekli olarak sektörümüzün pazarını kendi ülkelerindeki kamu gücünü de kullanarak ele geçirme eğilimleri devam ediyor. Özellikle transit geçmek
zorunda olduğumuz; Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Avusturya, İran ve Yunanistan gibi ülkelerin geçiş ihtiyacımızı bir koz gibi değerlendirip keyfi uygulamalara gitmelerine hep birlikte bir son vereceğiz. Yaptıkları şey; geçiş sayısını kısıtlamak, geçiş maliyetlerini
artırmak ve engel olamadığı bu geçişlerde de yapılan
sıkı kontrollerle yüksek oranda cezalarla bizleri iş yapamaz hale getirerek bu yolla kendi nakliyecilerine avantaj sağlamak… Coğrafi konumlarını bir avantaj gibi
değerlendiren bu ülkelerdeki kamu otoriteleri (bazılarında kendi nakliyecilerinin baskılarıyla) Türk taşımacısına zorluk üretmeyi bir politika haline getirmiş durumda. Sürücülerimizin Bulgaristan’a girmeyi reddedip eylem yaptıkları 7 Ekim denetimleri de bu yaklaşımın bir
sonucu olarak gerçekleştirildi.
Bizzat katıldığım, 28 Ekim tarihli Türk-Bulgar Resmi toplantısında Bulgaristan’ın yapmış olduğu denetimlerin, denetim sıklığı, ayrımcılık ve şeffaflık açılarından AB denetim mevzuatına aykırı olduğunu Bulgar yetkililerine bizzat aktardım ve düzeltilmesi konusundaki taahhütlerini aldık. Türk tarafının haksız rekabeti engelleme konusundaki kontrolleri sürdürme
kararlılığı bu mücadelenin başarıya ulaşacağı konusunda önemli bir gösterge… Bakanlığımıza, özellikle Bakanımız Sayın Binali Yıldırım’a, müsteşar yardımcımız Talat Aydın’a ve genel müdürümüze bizlere
verdikleri destek ve işbirliği için çok teşekkür ederiz.
Bulgaristan ile yaşanan problemler, Romanya, Avusturya, İran ve Macaristan gibi ülkelerle de benzer
problemlerin yaşanabileceğinin işaretlerini oluşturuyor. Bakanlığımızın aynı kararlılıkla müzakere etme-
si büyük önem arz ediyor. Yaşanmakta olan krizler
ve problemler bir dönemin bitişinin habercisi olarak
değerlendirilmelidir. Gelinen noktada 3. ülke belgesi konusunda oturup sağlıklı bir değerlendirme yapmanın zamanıdır. Bu belge ülkemize yük getiren ve
kendi ülkesine dönebilmek için yük bulamayan araçlara bir başka ülkeye mal taşıma izni veren kısıtlı olması gereken bir belgedir. İhracat ile büyüme yolunu seçmiş olan “ülkemizden hiçbir ülke aracı ülkesine dönüş yükü bulma sorunu yaşamazken, bu taşıma komşu ülke nakliyecileri için bir kazanç kapısına
dönüşmüş ve ülkemizden transit geçiş hakkı istiyorsanız bize 3. ülke belgesi vermek zorundasınız” şeklinde tehditlere de konu olmaya başlamıştır.
İki ülke arasındaki ticaret üzerine oturmayan bu taşıma
şekli ve belge talebini biz “ Ahlaksız Teklif” olarak değerlendiriyoruz. Bakanlığımızın da bundan sonra hiçbir ülkeye 3. ülke belgesi verilmemesi yönündeki kararı bu yolun kesinlikle kapandığını göstermektedir. Transit geçtiğimiz ülke otoriteleri önce problem çıkarsalar
da sergilenen bu kararlılık sebebiyle ikna olacaklardır.
İmzalanamayan Romanya KUKK Toplantısı da aynı taleplerin ve tehditlerin gündeme getirilmesi ile geçmiş ve
sonuçlanamamıştır. Bu ülkeler yaptıkları haksızlığı anlayacak transit geçişin bir lütuf değil bir hak olduğunu kabul edeceklerdir. Son yönetim kurulu toplantımızı Mersin’de gerçekleştirdik. Mersin Ticaret Odası’nda
yaptığımız toplantı sonrasında çok kalabalık bir nakliyeci grubu ile bölgenin ve bölge nakliyecilerinin yoğun
olarak kullandığı gümrük kapılarındaki sorunları konuştuk, heyecanlarını paylaştık. Tüm kapılardan çıkışlarımız büyük zorluklar içeriyor, sefer süremizin önemli bir kısmı iç gümrük ve kapılarda geçiyor. 15-16-17
Kasım tarihlerinde gümrük teşkilatının üst düzeyi ile yapacağımız toplantı sonrasında sizlerle iyi haberler paylaşmayı diliyor, hepinize saygılar sunuyorum…
Saygı ve Sevgilerimle...
8
UND’DEN
Suriye Taşımalarında 16 kilometre Kuyruk Oluşunca
Öncüpınar Kapısı’na İhtiyaç Duyuldu
Suriye’de meydana gelen siyasi kriz
ve çatışma ortamı ülkemizi, özelikle bölge ihracatçısı ve taşımacısını
olumsuz etkileyerek ekonomik sıkıntıya sokuyor. Son dönemde Suriye’ye
olan ihracat Türk araçlarının yüklerini Cilvegözü ve Öncüpınar gümrük alanlarındaki tampon bölgelerde Suriyeli kamyonlara aktarmaları
sureti ile yapılıyor. 2012 yılı üçüncü çeyreğinde Suriye’ye olan kapıların kapanması ile durma noktasına gelen taşımalarımız Suriye’ye
yönelik ihracatın artması sebebiyle 2013 yılında tekrar hareketlendi. Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından yapılan aylık ihracat açıklamasında ülkemizin Suriye’ye yönelik
ihracatının eylül ayında yüzde 140
oranında artış olduğunu gösteriyor. Geçtiğimiz aylarda Öncüpınar
Gümrük Kapısı güvenlik kaygılarıyla
aktarma suretiyle yapılan taşımalara son verdi Cilvegözü sınır kapsından tampon bölgeye geçerek malını teslim etmek isteyen TIR kuyruğu 16 km’ye ulaştı. Söz konusu yo-
ğunluğu azaltmak için Cilvegözü Sınır Kapısı karşısında yer alan Bab-el
Hava Sınır Kapısı’ndaki alanların da
etkin kullanımı ile işlemlerin hızlan-
dırılması ve ayrıca Öncüpınar Sınır
Kapımızın da tekrar açılması bölgemiz ve ülkemiz ihracatı için büyük
önem arz ediyor.
UND Heyeti Avusturya Ulaştırma Bakan Yardımcısı ile
Biraraya Geldi ne taşımacılığın desteklenmesi gündeme kabul ederek bir görüşme gerçekleştirEkonomi Bakanlığı ve UND,
Avusturya’nın Krems şehrinde Tuna
Nehri üzerinden iki ülke arasındaki taşımacılığın değerlendirilmesi amacıyla
Avusturya Ulaştırma ve Tuna Nehri yetkilileri ile bir araya geldi. 1-2 Ekim tarihlerindeki toplantıda, ülkemiz ile Balkan ve Avrupa ülkeleri arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesine yönelik çalışmalar kapsamında, Tuna Nehri üzerinden Avrupa içleri-
geldi. Tuna Nehri üzerinde yapılacak taşımaların, kombine taşımacılığın bir parçası olarak Türk ihracatçıları ve taşımacıları tarafından da kullanılmasının, ihracat
maliyetlerinde önemli bir düşüş sağlayacağı ve bölgedeki rekabet gücümüzün
artırılmasına katkıda bulunacağı vurgusu yapıldı. Etkinlikte Avusturya Ulaştırma
Bakan Yardımcısı Ursula Zechner UND
İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener ile İcra
Kurulu Başkan Yardımcısı Alper Özel’i
di. Yapılan görüşmede Ro-La taşımalarında kaynaklanan sorunlar, transit geçişte yaşanan sıkıntılar ele alındı ve Türkiye ekonomisinin Avusturya’nın anlaşılmaz tutumundan dolayı zarar gördüğünü, aslından zararın aynı zamanda
Türkiye’de yatırım yapmış olan Avusturya, Alman, Fransız, Avrupalı şirketleri de
etkilediği dile getirildi. Avusturya üzerinden Türk araçlarının transit geçiş hakkı
talebi tekrar gündeme getirildi.
Konya Bölge Çalışma Grubu Toplantısı Gerçekleştirildi
Konya Bölge Çalışma Grubu Toplantısı 23 Ekim’de Konya Ticaret
Odası Komite salonunda gerçekleştirildi. Uluslararası taşıma sektörü ve bölgesel sorunlar genel olarak değerlendirildi. Sürücü davalaEkim 2013
rı, yabancı araçların gümrüksüz ve
ÖTV’siz motorin alım imkanları, kasko, yeşil ve trafik sigorta maliyetlerinin yüksekliği, sektöre yeni sürücü girişi ve istihdamında yaşanan sorunlarla birlikte gemi rezervasyonunda
yaşanan sıkıntılar görüşüldü. Toplantıya Bölge Çalışma Grubu Başkanı Hasan Öcal (Yörük), Tahsin Gümüş (Gölpak), Alibey Yüksel (Yükseller), Ceyhun Can (Mertcan) katıldı.
10. Kalkınma Planı ile lojistik sektörünün önemi sadece,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımız tarafından
değil; Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından
da kabul edilmiş, ortak bir kararla sektörün önünün açık olduğu ve yüksek potansiyel arz ettiği deklare edilmiş oldu.
Editör’den
Fatih ŞENER
İcra Kurulu Başkanı
Merhaba,
Yarın değeriniz daha da artacak
Bu sayımızda yine çok önemli bir dosya konusuyla karşınızdayız. Nakliye ve lojistik sektörümüz yabancı firmaların ve fon şirketlerin iştahını kabartıyor. Türkiye’den lojistikçi kapma yarışına giren
bu firmalar neden bu kadar hevesliler ve neden
Türkiye’yi seçtiler? Bunun çok iyi irdelenmesi ve altında yatan nedenlerin en ince ayrıntılarına kadar
ortaya konması gerekiyor. Bunun ihracatımızın,
lojistiğimizin dolayısıyla ülkemizin geleceği açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Başkanımız Sayın Çetin Nuhoğlu da UND tarafından verilen iftar yemeğimizde nakliyecilere “Sakın firmalarınızı satmayın” uyarısında bulunmuştu. Bu sayımızda okuyacağınız dosya haber çalışmamızda
konunun tüm detaylarını aktarırken, başkanımızın
neden bu uyarıyı yapma gereği duyduğunun ayrıntılarını bulacaksınız.
Bütün fon şirketlerinin ve
firmaların tek amacı karlılıktır
Bunun için en çok kar edecekleri sektörleri seçerler ve buralara yatırım yaparlar. Önümüzdeki dönemde yatırım yapacakları sektörün ne kadar büyüyeceği, yaptıkları yatırımların karşılığını hangi sürede alacakları, muhtemel risklerin ne olacağı konusunda derinlikli bir araştırma yaptıktan
sonra yatırıma girerler. Lojistik sektörü dünyada
büyüyen ve süreklilik arz eden bir sektör. Türkiye gibi ekonomisi büyüyen dış ticareti sürekli artış
gösteren bir ülkede lojistiğin de büyüyeceğini öngörmek hiç de zor değil. Bunun yanında lojistiğin
devlet tarafından ilk defa kalkınma planına gir-
mesi, 10.Kalkınma Planı’nda en önemli sektörler
arasında kabul edilmesi, sektörün önünün açık olduğunu gösteriyor. Bu sadece Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımız tarafından değil;
Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı,
Kalkınma Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından da kabul edilmiş, ortak bir kararla
sektörün önünün açık olduğu ve yüksek potansiyel arz ettiği deklare edilmiş oldu.
Bu noktada firmalarımızın kendilerine gelen talepleri değerlendirirken aceleci olmamaları gerekiyor. 2014-2018 yıllarını kapsayan 10. Kalkınma Planı’nda ulaştırmayla ilgili bu kadar önemli
kararlar ortaya konmuşken, hedefler yukarı çekilmişken firma satmak, zararı peşinen kabul etmek
demektir. Bugün firmalarınızın değeri hakettiğinden çok aşağıda, yarın çok daha fazla rakamlar
telaffuz edildiğinde pişman olabilirsiniz.
Türkiye, 1980’lerden sonra ihracat odaklı büyümeyi
seçen bir ülkedir. Bu lojistik sektörünün stratejik önemini artırmaktadır. Yapacağınız ihracatın tamamını
yabancı araçlarla yapmak, geleceğinizi yabancı firmaların insafına bırakmak kabul edilemez. Başta Almanya olmak üzere gelişmiş ülkelerin çoğu önemli
gördükleri sektörlerde korumacılığa gidiyorlar. Lojistik sektörü de bu sektörler içerisinde yer alıyor. Yani
Almanya diyor ki; benim sektörümde yabancıların
oranı yüzde 30’dan fazla olamaz. Bunu niçin yapıyorlar? Biliyorlar ki ülke menfaatleri bunu gerektiriyor. Biliyorlar ki ülke içinde refahın artması, rekabette öne geçmek için buna mecburlar…
Saygılarımla…
10
UND’DEN
Nakliyecilerimize Müjdeli Haber: Ayrımcılık Tarih Oluyor!
Bulgaristan’daki kontrollere AB kuralları çerçevesinde şeffaflık geliyor, Böylece ayrımcılık tarihe karışacak.
Türkiye ile Bulgaristan arasında karayolu taşımacılığına ilişkin toplantı 28 Ekim 2013 tarihinde İstanbul’da
gerçekleştirildi. Türk Heyetine UDHB
Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın’ın,
Bulgar Heyetine Bulgaristan Ulaştırma Bakan Yardımcısı Anton Ginev’in
Başkanlık ettiği toplantıda özellikle
son dönemde iki ülke arasında sorun
olan konular görüşüldü, önemli kararlar alındı. Türk Heyeti Bulgaristan’da
yapılan kontrollerin ve özellikle ihlal aranarak kesilen cezaların ayrımcı
bir şekilde Türk taşımacılarına yapıldığını, yüksekliğini, ödeme güçlüğünü belirterek, mevcut hali ile kontrollerin AB mevzuatına da aykırı olduğunu vurguladı ve bu konuda Bulgaristan tarafından bir çözüm istedi.
Bulgar Heyeti’nden Euro
Control Teminatı
Bulgar Heyeti, 2-3 ay içinde kontrollerde AB’deki en iyi uygulamaların alınarak yeni bir organizasyona gidileceğini ve bir AB kuruluşu olan Euro Control kriterleri çerçevesinde istatistiki verilerin web sitesi üzerinden yayınlanacağını ve izlenebilir hale getirileceğini
belirttiler. Heyetler ayrıca kontrollerin
AB mevzuatları 3820/85, 561/2006
ve 22/2006 çerçevesinde herhangi bir ayrımcılık olmadan, şeffaf ve somut bir şekilde yapılması gerektiği ko-
nusunda mutabık kaldılar. Türk Heyeti Bulgar taşımacıların Türkiye’de yaşadığı sorunların azaltılmasına yönelik olarak Türkiye’deki kontrol prosedürlerini
detaylı bir şekilde açıklayarak Bulgar taşımacıların bu konuda bilgilendirilmesini talep ettiler. Her iki Heyet iki ülke ekonomisi ve taşımacılarına zarar vermeden
sorunların çözümü konusundaki isteklerini belirttiler. Toplantıya UND’yi temsilen Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Genel Sekreter Ali Çiçekli ve İcra
Kurulu Başkan Yardımcısı Melike Tümen
katıldı. UND yetkilileri, konuyla ilgili olarak, “Toplantıda Türk Heyetine Başkanlık eden Müsteşar Yardımcımız Sayın Ta-
lat Aydın’a sektörümüzün eşit rekabet
koşullarında faaliyet göstermesi konusundaki olağanüstü çabası, sektörümüze verdiği önem ve destekten ötürü
teşekkürü bir borç biliriz. Sayın Aydın’ın
sektörümüze her daim sahip çıktığını
bilmekten ve hissetmekten güven duyuyoruz. Aynı şekilde toplantı süresince
ve her zaman sektörümüzden desteklerini esirgemeyen, KDGM Genel Müdürü Sayın Ali Rıza Yüceulu ve ekibine, Gümrükler Genel Müdür Yardımcısı Sayın Sefa Ekin ve Trakya Gümrük
ve Ticaret Bölge Müdürü Sayın Müslüm Yalçın’a da teşekkür ederiz” ifadesini kullandı.
Gaziantep Bölge Çalışma Grubu
Toplantısı Gerçekleştirildi
Gaziantep Bölge Çalışma Grubu ekim
ayı toplantısı UND YK Üyesi Memik Hilmi Taner’in ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Sınır kapılarında veteriner ( doktor
) hizmetleri, RF’yi transit geçtiği halde
Kazakistan’a yapılan taşımalar, Sürücü
Davaları, TIR Sistemi Teminatı mukabili mektup yerine araç ipoteğinin kabul
edilmesi, euro normu dikkate alınarak Motorlu Taşıtlar Vergisi skalasının
oluşturulması, Mesleki Yeterlilik Sınavları, UBAK Başvuruları, TIR Araç Piyasasında son dönem yaşanan gelişmeler hakkında değerlendirmeler yapıldı.
Toplantıya; Mehmet Taşdemir ( TunaEkim 2013
taş) Ahmet Şahade
( Şahade) Cevdet Demir ( Demir) Esat
Aba( Aba Trans) Selami Demir ( Demirsoy) İsmail Çirkin ( Sembol ) Mahmut
Karahan ( Eyüp) Şerif Dalgıç ( Giray)
Ökkeş Ciro ( Can Loj) Kemal Toplar
( Hacıköprü) Mehmet Çiftçi (Çelebioğlu) Adem Kaplan ( Nedim Loj) Çetin Akyılmaz ( Akyılmaz) Orhan Akdemir (Ağdemir Trans) Memik Hilmi Taner ( Şahin) Sakıp Savaşçı ( Alfa) Mehmet Baştürk ( Nehir Loj) Merter Tümer
( Göksu) ve Misafir olarak İsmail Taşkın ( Gelecek Otomotiv Bölge Müdürü) katıldı.
12
UND’DEN
UND,
İİT Ulaştırma
Bakanlıklarına
Projelerini
Anlattı
UND, İslam İşbirliği Teşkilatı Ulaştırma Bakanlıkları’na Türkiye’de İntermodal Taşımacılığı ve Projelerini anlattı. Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül’ün başkanlığını yaptığı İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK)
kapsamında üye ülkelerin ulaştırma
alanındaki uzmanlarının katılımıyla 8 Ekim’de Ankara’da gerçekleşen
İSEDAK Ulaştırma Çalışma Grubu
Toplantısı’na UND, Türkiye uluslararası taşımacılık ve lojistik sektörü adına katılım sağladı. Fas, Afganistan,
Senegal, Mısır, İran, Irak, Ürdün, Katar, Yemen, Umman Ulaştırma Bakanlıklarının “çok modlu(karma) taşımacılık” ile ilgili birimlerinin yetkililerinin katıldığı toplantıda “İslam İşbirliği Teşkilatı ülkelerinde Çok Modlu Yük Taşımacılığı: temel kavramlar ve eğilimler” görüşüldü. Türki-
ye Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ev sahipliğinde, Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı İzzet Işık’ın başkanlığını
yaptığı toplantıda Türkiye’de intermodal taşımacılık sisteminin gelişimi, demiryolu alanındaki serbestleşmeler ve
taslağı görüşülen yeni “kombine taşımacılık mevzuatı” katılımcılara aktarıldı. Katılımcı ülke bakanlıkları kendi
ülkelerindeki ulaşım sistemleri hakkında genel bilgiler veren sunumlar gerçekleştirdi. UND, toplantıda, bakanlığın Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Genel Müdürlüğü’nün davetlisi
olarak, “Türkiye’de İntermodal Taşı-
macılık Projelerinde Özel Sektörden
Başarı Örnekleri” başlıklı bir sunum
gerçekleştirdi. UND, sunumda son
yıllarda karayolu nakliyecilerinin yaşadıkları taşıma kotaları, vize ve diğer tarife dışı kısıtlamalar nedeniyle alternatif taşıma şekilleri ve hatlarına duyulan ihtiyaca UND tarafından, farklı proje ve çalışmalarla verilmeye çalışılan destekten bahsederek; Avrupa’da tüm sübvansiyonlara rağmen kombine taşımacılık seçeneklerinin, beklenen alternatifleri sunamaması nedeniyle yaşanan sıkıntılar Avusturya Ro-La örneği üzerinden paylaşıldı.
Bolu Bölge Çalışma Grubu Toplantısı Gerçekleştirildi
Bolu Bölge Çalışma Grubu Ekim
ayı toplantısı 23 Ekim,’de UND Bolu
Temsilciliği’nde saat 11:00’da bölge üyelerinin katılımı ile gerçekleştirildi. Toplantıda; bölge firmaları olarak
ortak TIR sürücü taahhütnamesi ve iş
sözleşmesi hazırlanması, üyelik aidatları, sürücü davaları, yurt dışında araçlara kesilen cezalar hakkında detaylı
bilgilerin firmalar arasında paylaşımının yapılması ve 2014 yılı Rusya geçiş belgelerinin durumu hakkında görüşüldü. İlgili toplantıya; Ömer Gülen
(Bolu Beyi), Orhan İşçi (Hasanoğulları), Aydın Perçin (Bolkar), Cemalettin
Tut (Kartal), Selçuk Hitit (Hitit), İbrahim
Çelikbaş (Köroğlu), Yılmaz Bakırcı (Kökez), Turgut Türk (Trans 14), Engin Ergin (Özay) katıldı.
Ekim 2013
13
UND, 23 Ülkenin 49 Ticaret Müşaviriyle Biraraya Geldi
Lojistik turizmden sonra en büyük hizmet sektörü
UND, 23 ülkenin 49 Ticaret Müşavirleri ile biraraya geldi. Toplantıda
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener,
lojistik sektörünün yaşadığı sorunları
anlattı.
Dış ticaret, lojistik sektörünün en
önemli paydaşlarından biri. Dış ticaret sektörünün en önemli aktörleri neredeyse dünyanın her ülkesinde görev yapan ve ihracatı artırmayı ana
hedef olarak belirlemiş, bunun için
fedakârca çalışan Ticaret Müşavirleridir. Ekonomi Bakanlığı bu paralelde, ihracatı geliştirmek, dış ticaretin
artması amacıyla gerçekleştirdiği mükemmel bir organizasyonla 500’ün
üzerinde ihracatçı firmayı Ortadoğu,
Kuzey Afrika ve komşu 23 adet ülkede
görev yapan toplam 49 ticaret müşaviriyle bir araya getirdi. Dış ticaret politikalarının oluşturulmasında kurumsal deneyim ve bilgiden azami şekilde yararlanabilmesi amacıyla gerçekleştirilen toplantıda ticaret müşavirleri bölge ülkelerine ilgi gösteren firmalarla bir araya gelerek bilgi paylaşımında bulundu. Ekonomi Bakanlığı
ihracatçılarımıza ayrıca ilgili ülkelere ulaşım ve lojistik alanında soruların cevaplanması, projeler ve yeni fikirler üretilmesi amacı ile Uluslararası
Nakliyeciler Derneğine de söz konusu
tanışma toplantısında bir bilgi masası
tahsis ederek UND’yi onore etti ve bölünmez bir bütün olan ihracat ve lojistik sektörünün bir araya gelmesine vesile oldu.
Bilgi Masasında UND Temsilcileri
İhracatçıların Sorularını Yanıtladı
Bilgi masasında UND temsilcileri ihracatçıların çeşitli sorularını cevapladı, özellikle Ortadoğu, Kuzey Afrika ve
komşu ülkelere gerçekleşen taşımalar
hususunda ihracatçılarla fikir teatisinde bulundular. UND temsilcileri ayrıca
taşımalarda birçok sorunla karşılaşılan
ülkelerde görev yapan ticaret müşavirlerimizle bir araya gelme fırsatı buldu.
İlgili ülkelerde yaşanan gelişmeleri, fırsat ve tehditleri yerinde gözlemleyen yetkililerle bu hususları tartışma fırsatı da
buldular. Tanışma toplantısının arasında verilen öğle yemeğinde ise Ekonomi
Bakanlığı ve ticaret dünyasının önemli temsilcileri konuşmalarını gerçekleştirdiler. İlk konuşmacı olan Ekonomi Bakanlığı Müsteşar Vekili İbrahim Şenel,
yoğun programı dolayısıyla programın
ikinci gününe katılamayan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın selamlarını iletti, ticaret müşavirlerinin dünyanın çeşitli
ülkelerinde var gücüyle ihracatımız için
mücadele ettiğini belirterek, ihracatımızın tüm hızıyla mesafe kat ettiğini belirtti.
Toplantının devamında ise TİM Başka-
nı Mehmet Büyükekşi, TOBB Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı Halim Mete,
TUSKON Başkanı Rıza Nur Meral,
MÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Adnan
Bostan, INTES Başkanı M. Şükrü Koçoğlu, TÜMSİAD Başkanı Dr. Hasan
Sert, ASKON Başkanı Mustafa Koca,
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı
Nurettin Özdebir gibi iş dünyasının değerli isimleri birer konuşma yaptı.
Fatih Şener: “Lojistik,
Turizm’den Sonra Hizmet
Sektöründe En Fazla Katma
Değeri Sağlayan İkinci Sektör
Toplantıda UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener de bir konuşma gerçekleştirdi. Şener; vize, kota ve vergiler gibi bariyerlerle Türk ihracatçısının
önünün kesilmesi gibi Türk ihracatını
yerine ulaştırmaya çalışan Türk taşımacılarının da önüne geçiş belgeleri
kotasının konulmaya çalışıldığını belirtti. Taşımacılık sektörünün ülkemize
turizm sektöründen sonra en çok döviz getiren ikinci hizmet ihracatı olduğunu belirten Şener, Türk taşımacılarının bu engellere rağmen yoluna devam edeceğine, bu çabalar esnasında taşımacılarımızın yurt dışında yaşadığı sorunların çözümünde en büyük desteği veren ticaret müşavirlerine sektör adına teşekkür etti.
Ekim 2013
14
GÜNCEL
UND’den Gelir İdaresi
Başkanlığı’na Ziyaret
UND Heyeti, Maliye Bakanlığı Gelir idaresi Başkanlığı Grup Başkanı
Ömer Çakıcı’yı 30 Ekim’de makamında ziyaret etti. Toplantıda, Türk
taşımacılarının yurt dışında yapmış
olduğu harcamaların iade alınabilmesinin sağlanması ve ülkemizdeki
KDV uygulamalarında yaşanan so-
runlar görüşüldü ve çözüm önerileri değerlendirildi. Türk taşımacılarının, yurt dışına yaptığı taşımalarda
yoğunlukla kullandığı güzergah ülkeleri ile alternatif güzergah ülkelerinin de dikkate alınarak yurt dışında yapılan/yapılacak harcamalara
ilişkin KDV iadelerinin teminine yönelik sektörün talepleri iletildi. Grup
Başkanı Ömer Çakıcı, sektör talebinin öneminin bilincinde olduklarını ve bu yöndeki çalışmaların hızla devam ettiğini belirtti. Önümüzdeki günlerde bazı ülkeler ile olumlu gelişmeler sağlanabileceğini ifade eden Grup Başkanı, KDV iade
anlaşmalarına ilişkin müzakerelerin Türk taşımacılarının taşımalarını
gerçekleştirdiği tüm ülkeler için sürdürüldüğünü ifade edildi.
Türkiye–Bosna Hersek KUKK Toplantısı Yapıldı
Türkiye-Bosna Hersek KUKK toplantısı 1-2 Ekim tarihlerinde
Ankara’da gerçekleştirildi. Türk heyetine Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın, Bosna Hersek
heyetine ise Bosna Hersek İletişim ve
Ulaştırma Bakanlığı Bakan Yardımcısı Zoran Andric’in başkanlık ettiği
toplantıda iki ülke arasındaki eşya
taşımacılığına ilişkin hususlar görüşüldü. İkili ve transit taşımaların li-
bere olduğu iki ülke arasında gerçekleştirilen KUKK Toplantısı’nda
2014 yılına ait geçiş belgesi kotaları 125 adet 3.ülke geçiş belgesi,
50 adet boş giriş dönüş yükü belgesi şeklinde belirlendi.
Türkiye - Macaristan KUKK Toplantısı
Türkiye - Macaristan Kara Ulaştırması Karma Komisyon (KUKK) Toplantısı,
25-26 Eylül tarihlerinde Budapeşte’de
gerçekleştirildi. Ülkemiz heyetine Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Nurhan Tüfekçioğlu’nun,
Macaristan heyetine ise Andras
Szekely’nin başkanlık ettiği toplantı iki
ülke arasındaki eşya taşımalarına ilişkin uzun süren müzakereler sonucunda
tamamlandı. Söz konusu KUKK Toplantısı sonucunda Macaristan ücretsiz ikili/transit kotası 1.500 adet arttı,
24 bin adetten 25 bin adede yükseltildi. Toplantıya, UND’yi temsilen İcra
Kurulu Başkan Yardımcısı Melike Tümen katıldı.
Ekim 2013
15
Ekim 2013
16
EKONOMİ
En Hızlı Büyüyen İlk 100 Şirket Belli Oldu
Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi belli oldu. Sıralamada Reysaş Teknoloji birinci, Alco İçecek ikinci, Cici Çikolata üçüncü oldu. Projeyi Harvard Üniversitesi işbirliği ile yürüttüklerini söyleyen TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Türkiye 100”
yarışmasıyla Anadolu’daki girişimci şirketleri görünür hale getirdiklerini söyledi.
Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi belli oldu. Yarışmada birinciliği
Reysaş Teknoloji aldı. Onu Alco İçecek ve Cici Çikolata takip etti. AllWorld Network ile Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) desteğiyle
Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketlerine küresel ölçekte dikkat çekmek için
yürütülen Türkiye 100 Projesi’nin kazananları açıklandı. 2010-2012 döneminde satış gelirlerini yüzde 7 bin
400’ün üzerinde artırmayı başaran
Reysaş Teknoloji Depolama ve Taşımacılık AŞ birinci, yüzde 2 bin 242
artıran Alco İçecek ikinci ve yüzde
bin 856 artıran Cici Çikolata üçüncü oldu. İlk ondaki diğer şirketler sırasıyla şöyle: İntermey, Sakarya Vagon,
Teknokon Makina, Elma Sepeti, Mensace Mermer, Nurmet Çelik, Elginsan
Narenciye.
Hisarcıklıoğlu: Başarılı Girişimcilerimizin Sadece Türkiye’de
Değil Dünyada da Önü Açılacak
Projeyi Harvard Üniversitesi işbirliği
ile yürüttüklerini belirten TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Anadolu’nun her taEkim 2013
rafında doğru fırsatları gören, inovasyon yapan ve istihdam sağlayan binlerce girişimci olduğunu, Türkiye 100 yarışması ile bu girişimci şirketleri görünür hale getirdiklerini söyledi. Hisarcıklıoğlu, “Bu yıl ikincisini yaptığımız Türkiye 100 ile, başarılı girişimcilerimizin
sadece Türkiye’de değil dünyada da
önü açılacak. Bu şirketleri uluslararası yatırımcılarla ve müşterilerle bir
araya getirerek büyümelerine katkı
sunacağız. Unutmayalım ki büyüyen
her şirket Türkiye’nin geleceğine yatırımdır.” dedi.
En Hızlı Büyüyen 100 Şirketin Öne Çıkan Özellikleri
Türkiye’nin 100 şirketini kuran kişilerin şirketlerini kurduklarındaki ortalama
yaşları 31’di. Kurucuların şu anki yaş ortalaması ise 41.
Türkiye 100 şirketleri, satış gelirlerini, 2010-2012 döneminde ortalama yüzde 371 artırdı. Listedeki 100 şirketin toplam cirosu, 2010 yılında 2,2 milyar
TL’den, 2012 yılında 6,1 milyar TL’ye ulaştı.
Türkiye 100 şirketlerinin toplam çalışan sayısı 2010-2012 döneminde yüzde 95 arttı. Listedeki şirketlerde çalışanların sayısı 2010 yılında 11.486’dan
2012 yılında 22.472’ye çıktı. Türkiye 100 şirketleri söz konusu dönemde
10.986 yeni iş sağladılar.
Türkiye 100 şirketlerinin yüzde 41’i makine üretimi, bulut bilişim ve elektronik
ticaret gibi teknoloji yoğun sektörlerde, diğerleri tarım, inşaat ve geleneksel
sayılabilecek imalat sanayii alt sektörlerinde faaliyet gösteriyor.
100 şirketin kurucuları seri girişimci.
Türkiye 100 şirketlerinin yüzde 83’ü mevcut işlerini geliştirmek için ilave sermaye arayışındalar.
Yüzde 45’i şirketlerinin daha da büyümesinin önündeki en büyük engelin nitelikli işgücü bulmakta yaşanan sıkıntılar olduğunu söylüyor.
17
IRU, Birleşmiş Milletler Nezdindeki
Daimi Temsilciliğini Açtı
Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği (IRU - International Road Transport Union)
23 Ekim’de New York’ta, Birleşmiş Milletler nezdindeki Daimi Temsilciliği’ni hizmete açtı.
Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği (IRU - International Road Transport Union) 23 Ekim’de New York’ta,
Birleşmiş Milletler nezdindeki Daimi
Temsilciliği’ni hizmete açtı. IRU, bu sayede Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği, BM ülke temsilcilikleri ve çeşitli BM özel kuruluşları ile, ortak ekonomik, sosyal ve çevre ile ilgili hedefler
konusunda süregelen diyalog ve işbirliği ilişkilerini bir adım ileri taşıyacak.
Temsilcilik BM Genel Merkezi içinde hizmet verecek olup; dünyanın her
bölgesinde, IRU’nun ticaretin ve uluslararası karayolu taşımacılığının kolaylaştırılması ve güvenliğinin artırılması konusundaki 65 yıllık deneyim ve
uzmanlığı paylaşılacak. Karayolu taşımacılığının bölgesel bütünleşme, barış
ve istikrarın itici gücü olarak, küresel
meselelerin çözümlenmesinde oynadığı hayati rol de BM nezdinde daha etkin şekilde vurgulanabilecek.
Törene, 33 Ülkeden
Yaklaşık 75 Üst Düzey
Kişi İzleyici Olarak Katıldı
IRU Başkanı Janusz Lacny ve IRU Genel
Sekreteri Umberto de Pretto’nun karayolu taşımacılığının küresel ekonomideki
önemine ilişkin konuşmalarıyla başlayan
resmi açılış töreninde BM Barış Operasyonları Dairesi-Hukukun Üstünlüğü ve
Güvenlik Kuruluşlarından sorumlu Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı Dmitry Titov da bir konuşma yaparak
‘Afganistan’ın Mayınlardan Temizlenmesi’ projesi başta olmak üzere IRUBirleşmiş Milletler ortak projelerinden
bahsederek karayolu taşımacılığının mücadele gerektiren konuların çözümündeki rolünü dile getirdi. Açılış töreninde
ayrıca Milletler Arası Ticaret Odası’nın
(ICC) Birleşmiş Milletler (BM) nezdindeki Daimi Temsilcisi Louise Kantow,
Tacikistan’ın BM nezdindeki Daimi Temsilcisi Sirodjidin Aslov, ABD’nin eski Ti-
caret Bakanlarından Carlos Gutierrez
ve BM Global Compact Kıdemli Sivil
Toplum Koordinatörü Olajobi Makinwa birer konuşma gerçekleştirdi. Törene, 33 ülkeden yaklaşık 75 üst düzey kişi izleyici olarak katıldı. IRU’nun,
New York’taki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği’ni açması sürecinde,
IRU ile karayolu taşımacılığının geliştirilmesine yönelik bir dizi işbirliği bulunan Tacikistan ve Gürcistan’ın Daimi Temsilciliklerinin yanı sıra Milletler
Arası Ticaret Odası (ICC) ve BM Global Compact da aktif olarak destek
verdi. IRU Genel Sekreter Yardımcısı
Igor Rounov yönetiminde faaliyet gösterecek olan Birleşmiş Milletler nezdindeki IRU Daimi Temsilciliği Brüksel,
Moskova ve İstanbul’daki Daimi Temsilciliklere destek verecek ve IRU’nun
küresel ve bölgesel hedeflerinin ve önceliklerinin hayata geçirilmesi için koordinasyonu sağlayacak.
Ekim 2013
18
TİCARİ ARAÇ
Mercedes ve TIRSAN Karadeniz’de
Önemli Bir İşbirliğine İmza Attı
Tırsan ve Hassoy bayilik anlaşması imzaladı. Mercedes-Benz Türk bayisi Hassoy,
Karadeniz’de Tırsan ürünlerine satış ve satış sonrası hizmetler verecek.
Çekici-treyler işbirliği özellikle
Avrupa’da en yaygın yöntemlerden
biri konumunda bulunuyor. Çekicitreyler işbirliği bu kez Karadeniz’de
hayat buldu. Karadeniz’in önemli ailelerinden olan Ulusoy ve Nuhoğlu aileleri çekici-treyler işbirliği vesilesi ile bir
kez daha bir araya geldi. Hassoy Yönetim Kurulu Başkanı Ali Osman Ulusoy ve Tırsan Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu tarafından imzalanan işbirliği hem Karadeniz’e hem de
Türkiye’ye katma değer sağlayacak.
Toplantıya ayrıca Ulusoy Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hülya Ulusoy
ve çok sayıda davetli de katıldı.
Karadenizli iki büyük aile
çekici-treyler işbirliğinde buluştu
Karadenizli iki büyük ailenin bir araya gelip güzel bir işbirliği çatısı altın-
Ekim 2013
da birleşmiş olmalarından dolayı mutlu olduğunu belirten Tırsan Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Mercedes
Bayisi Hassoy ile yeni bir başlangıcın
adımlarını attıklarını ifade etti. Nuhoğlu toplantı sırasında yaptığı konuşmada, “Karadeniz bölgesinde hayallerimizi
hayata geçirmek için süreye ihtiyacımız
vardı. Ali Osman Ulusoy ile ilişkilerimiz
sürüyordu ama onların başka bir bayi
ile çalışması olduğu için o bayiliği sonlandırmalarını bekledik. Bugün yeni bir
başlangıç yapıyoruz. Artık Mercedes ile
başlattığımız o ilişki bu bölgede de devam edecek. Tüm Karadeniz Bölgesi’ne
Mercedes ve Tırsan beraberce hizmet
sunacaklar” ifadesini kullandı.
Ali Osman Ulusoy: İki büyük
markayı bölgemizle buluşturduk
Karadeniz’in bölgesel yapısından dola-
yı zor bir yer olduğunu belirten Hassoy
Yönetim Kurulu Başkanı Ali Osman
Ulusoy, Karadeniz insanının inançlı ve dirençli olduğunu ifade etti. Ulusoy, Karadeniz gibi bölge insanının da
hırçın ve tuttuğunu koparan bir yapıya
sahip olduğunu ifade ederek, Nuhoğlu ailesiyle uzun yıllara dayalı dostluklarının olduğunu belirtti. Hassoy A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanı Ali Osman
Ulusoy birlikteliklerinin Mercedes ve
Tırsan’ın yanı sıra, tüm Karadenizlilere ve bölge nakliyecisine hayırlı olması
temennisinde bulunarak, “Mercedes
bir numaraysa, Tırsan da bir numara.
İki büyük markayı bölgemizde buluşturduk. Çetin Bey, bölgecilik yapmaz
ama hemşehri olmanın hatırına bize
verecekleri treylerleri 500 Euro ucuza
vermelerini arzu ederiz” sözleriyle indirim talebini dile getirdi.
19
Kapıkule’de Bulgaristan Eylemi
Bulgaristan nakliyecilere çeşitli bahanelerle ceza kesmeye başlayınca Türk nakliyeciler isyan bayrağını çekti ve Kapıkule’yi her iki yönde de TIR geçişine kapattı. 2 gün
süren eylemler, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın devreye girmesiyle son buldu. bulgar korkusuyla yaşıyoruz
Eylem yapan sürücüler Bulgaristan’ın
kendileri için bir kabus olduğunu belirterek, “Almanya’da yükümüzü alıp ülkemize doğru yola çıktığımız anda içimizi bir Bulgaristan korkusu kaplıyor.
Bu durum her geçişte söz konusu, Bulgarlar gözünün üstünde kaşın var deyip ceza yazıyor, Bulgaristan kabusu
ile yaşamak istemiyoruz” dediler.
bakan yıldırım kapıkule’yi açtı
Bulgaristan uzun yıllardır Türk nakliyecilerine çeşitli nedenlerle 2 bin Euro’ya
varan cezalar kesiyordu. Ancak bu cezaların artması, her araca ceza kesilmesi bardağı taşırdı ve nakliyeciler eylem
yaparak Kapıkule ve Hamzabeyli sınır
kapılarını TIR geçişine kapattılar. Eylem
8-10 Ekim tarihleri arasında devam etti.
UND heyeti bölgeye giderek sürücülerle görüştüler ve desteklerini ilettiler.
UND tarafından yapılan açıklamada,
“Söz konusu haksız ve aşırı kontrol uygulamaları özellikle bayram arifesinde yapılarak ülkemiz ihracatı için sıkın-
tıya sebep olması hedeflenmiştir. Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır Kapılarımızdan
giriş ve çıkış yapmak üzere iki günü aşkın süredir bekleyen taşımacılarımız Bulgar yetkililerine haklı tepkilerini iletmektedirler.
Ülkemiz taşımacısına, ihracatçısına ve
ekonomisine Bulgaristan’ın resmi makamları tarafından keyfi şekilde uygulanan ve Bulgar taşımacılarının her fırsatta yanlış ve haksız bir şekilde yönlendirmeleri ile birlikte daha da çığırından çıkan söz konusu uygulamaları esefle kınıyoruz” denildi.
Durumu dakika dakika izleyen Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım gece yarısı sürücülerle görüştü, dertlerini dinledi, Bulgar muhatabı ile görüşerek 29 Ekim
2013 tarihine dek ceza kesilmeyeceği taahhüdünü aldı ve bayram öncesi kapanan en önemli ticaret güzergahı Kapıkule’yi kullanıma açtı.
UND Başkanı Çetin Nuhoğlu Kapıkule’de Bulgaristan’ı
protesto eden sürücülerle biraraya gelerek haklı eylemlerinde onların yanlarında oldu.
Ekim 2013
20
DOSYA
LOJİSTİK SEKTÖRÜNDE
YABANCILARIN ORANI
İKİ KAT ARTTI
Türk taşımacılık ve lojistik sektörüne yabancı yatırımcıların ilgisi artarak devam
ediyor. Türk firmalarını satın alan veya Türkiye’de doğrudan yatırım yapan yabancı firmaların sayısı 3 bini geçmiş durumda. Türkiye’nin lojistik alanında büyük bir potansiyeli barındırmasının yanı sıra Türk lojistik firmalarının yaşadığı karsızlık süreci hızlandırıyor. UND Başkanı Çetin Nuhoğlu ‘Sakın şirketlerinizi
satmayın’ çağrısı yaparak, “Lojistik sektörünün önü çok açık. İlk defa 10.Kalkınma Planı’na lojistik sektörü de girdi, yarın çok daha değerli olacak, firmalarınızı
satmayın bekleyin...” diye uyarıyor.
Araştırma - Ahmet Doğan
UND’nin Sesi Dergisi olarak doğrudan yabancı yatırımların sektörler içerisindeki dağılımından, son 10 yılda
yaşanan birleşme ve satın alma işlemlerini okuyucularımız için derledik.
Türk lojistik sektörü sermaye girişiyle
gücüne güç mü katacak, yoksa sektörün hakimiyeti yabancıların eline mi
Ekim 2013
geçecek sorularına yanıt aradık?
Türkiye’de doğrudan sermaye girişi
Türkiye
Cumhuriyeti
Merkez
Bankası’nın verilerine göre 2013 yılı
Nisan ayı sonu itibariyle 28 bin 195
adet uluslararası sermayeli şirket ve
şube kuruldu, 5 bin 643 adet yerli sermayeli şirkete de uluslararası sermaye
iştiraki gerçekleşti.
Toplamda 33 bin 838 adet uluslararası sermayeli şirket Türkiye’de faaliyette bulunuyor. 1954 yılından 2013
yılının Nisan ayına kadar Ulaştırma,
Haberleşme ve Depolama Hizmetleri alanında toplamda 3 bin 144 firma
faaliyetlerini sürdürüyor. Uluslararası
21
Lojistikte Yabancıların
Oranı İki Katına Çıktı
Son yıllarda lojistik ve organize perakende, yabancı şirketlerin
en çok yatırım yaptıkları alanlar
oldu. Lojistikte yabancı şirketlerin
pazar payı iki katına çıkarken, perakende de neredeyse 3’e katlandı. Lojistikte yabancı şirketler özellikle uluslararası hava taşımacılığında öne çıkıyor, burada payları yüzde 80’lere ulaşıyor. Kargo
ve yurtiçi taşımacılıkta ise yabancı
şirketlerin payları yüzde 5’lere kadar iniyor. DHL, TNT Express gibi
dünya oyuncularının olduğu bu
alanda ortalamada yabancı pazar payının yüzde 20’lerde olduğunu tahmin ediliyor. 2003 yılında ise bu rakam yarı yarıya azdı.
na bakıldığında ise AB ülkeleri ortaklı girişim sayısının 16 bin 928 adet ile birinci sırada yer aldığı görülüyor. AB ülkeleri ortaklı uluslararası sermayeli şirketlerin
içinde Almanya 5 bin 320 adet şirket ile
birinci sırayı alırken, onu İngiltere (2.493
adet) ve Hollanda (2.148 adet) izliyor.
Yabancılar İstanbul’u seviyor
Uluslararası sermayeli şirketin illere göre
dağılımına bakıldığında; İstanbul ilinin
19 bin 890 adet ile birinci sırada yer
aldığı görülüyor. İstanbul ilini Antalya
(3.794 adet), Ankara (2.155 adet) ve İzmir (1.821 adet) illeri takip ediyor. Ulaştırma, Haberleşme ve Depolama Hizmetleri alanında uluslararası sermayeli şirketlerin faaliyette bulundukları illerin
sektörlere göre dağılımında İstanbul bin
946 ile birinci, Antalya ise 432 ile ikinci
sırada yer alıyor.
4 ayda 2 milyar 256 milyon para
girişi oldu
sermayeli şirketlerin sayılarının sektörlere göre dağılımına bakıldığında Ulaştırma, Haberleşme ve Depolama sektörü en fazla ilgi gösterilen üçüncü sektör durumunda. Toptan ve Perakende
Ticaret alanında 11 bin 49 adet şirket
varken, 5 bin 457 adetle ikinci sırada
Gayrimenkul Kiralama ve İş Faaliyetleri bulunuyor.
AB birinci sırada yer alıyor
33 bin 838 adet uluslararası sermayeli şirketin ülke gruplarına göre dağılımı-
Uluslararası yatırımcıların Türkiye’deki
yeni veya mevcut şirketleri ile iştirak ettikleri yerli sermayeli şirketlerdeki ortaklık paylarına ilişkin transferleri içeren sermaye girişi, 2013 Nisan ayında
521 milyon Dolar düzeyinde gerçekleşti. 521 milyon dolar olan nakit sermaye girişinin; 401 milyon dolarlık bölümü
AB ülkeleri kaynaklı. Yılın ilk dört ayında Ulaştırma, Haberleşme ve Depolama
Hizmetleri alanında gerçekleşen sermaye miktarı ise 21 milyon dolar oldu.
2013 yılı Ocak-Nisan döneminde 2 mil-
yar 256 milyon Dolar olan uluslararası
doğrudan yatırım girişinin 815 milyon
doları mali aracı kuruluşların faaliyetleri sektöründen kaynaklandı. Bunun
90 milyon dolar Ulaştırma, Haberleşme ve Depolama Hizmetleri alanında
gerçekleşti. 2013 yılı Ocak-Nisan döneminde nakit sermaye girişinin yüzde
62’si AB ülkeleri kaynaklı.
2013 yılı Ocak-Nisan döneminde;
399 adet uluslararası sermayeli şirketin, başta toptan ve perakende ticaret
sektörü olmak üzere, gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri ile ulaştırma,
haberleşme ve depolama hizmetleri sektörlerinde faaliyette bulundukları görülüyor.
4 yılda 884 milyon
dolar sektöre aktı
Uluslararası Doğrudan Yatırım Sermaye Girişlerinin Sektörlere Göre
Dağılımına bakıldığında 2008 yılında 14 milyar 747 milyon dolarlık girişin 96 milyon doları Ulaştırma, Haberleşme ve Depolama Hizmetleri alanında gerçekleşti. 2009 yılında
6 milyar 252 milyon dolarlık yatırımın 230 milyon doları, 2010 yılında 6 milyar 238 milyon dolarlık yatırımın 182 milyon dolar, 2011 yılında 16 milyar 55 dolarlık yatırımın 223 milyon dolar, 2012 yılında
10 milyar 137 milyon dolarlık yatırımın 131 milyon doları Ulaştırma,
Haberleşme ve Depolama Hizmetleri
alanında gerçekleşti. 2008 yılından
Belli Başlı Birleşme ve Satın Alma İşlemleri (2004-2013)
Alıcı Ülke Satışa Konu Şirket Tarih Invest AD Private Equity BAE Ekol Lojistik Kas.09 HSBC Investment Bank; Iş Private Equity İngiltere-Türkiye Havaş Ground Handling
Eki.09 United Parcel Service ABD Unsped Paket Servisi Haz.09 CEVA Logistics Hollanda Varan Kargo Eyl.08 Gulf tainer BAE Demas International Lojistik Tem.08 Maersk Line Danimarka Maersk Denizcilik Haz.08 7 Manara Investments Suudi Arabistan ACT Airlines Inc Şub.08 The Great Circle Fund ABD Balnak Logistics Eki.07 Trieste Bidco by Kohlberg Kravis Roberts (KKR) ABD UN Ro-Ro Eki.07 GeoPost
Fransa Yurtiçi Kargo May.07 Babcock Brow n; Goldman Sachs Avustralya-ABD TAV
Ara.06 Camper and Nicholsons; Içtaş ABD-Türkiye Çeşme Port Tem.06 Babcock & Brown; Goldman Sachs; Avustralya-ABD-S.Arabistan
TAV May.06 Islamic Dev. Bank
Hisse D/A %35 %80 D/A %50 %40 %21 %49,1 %97,6 %25
D/A D/A D/A İşlem Değeri ABD $ (m)
74,9
152,6
D/A
D/A
15,9
D/A
D/A
D/A
1.283,7
95.2
315,0
7,0
388,0
DP World TNT Post Austria Post
Hitachi
D/A : Değeri Açıklanmamış
D/A %50 %20
%51
105,0
8,7
52
D/A
Dubai Hollanda Avusturya
Japonya
Yarımca TNT Lojistik Aras Kargo
Mars Lojistik
Ara.05 Tem.04 Haz.13
Tem.13
Ekim 2013
22
DOSYA
Türkiye’ye Uluslararası Doğrudan Yatırım Girişleri
2013 yılının Nisan ayına kadar toplamda 884 milyon doları Ulaştırma,
Haberleşme ve Depolama Hizmetlerinde gerçekleşti.
Türkiye Hizmet Sektöründeki
Sermaye Yetersizliği
Yabancıların İşine Yarıyor
Yabancı şirketlerin yatırımları dünyadaki trende paralel olarak, yüzde
70 seviyelerinde hizmet sektörlerinde gerçekleşiyor. Bankacılık, sigortacılık, lojistik, telekomünikasyon ve perakende alanları, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yabancı sermayeden payını alıyor. Bizde genç nüfus nedeniyle özellikle hizmet sektörlerinde daha hızlı büyüme görünüyor.
Gerçek şu ki, Türkiye’de bu alanlarda gereken yatırımlar için sermaye yeterli olmadığı için pek çok şirketimiz
yabancıya geçti. Yetkililer, her türlü
imalat sanayinde, Türkiye’deki maliyetler nedeniyle yeni yabancı yatırımı
geleceğini öngörüyorlar. Beyaz eşya,
tekstil, çimento gibi sanayi dallarında
maliyetlerin çok yüksek olduğunu ifade eden yetkililer, bu alanlarda ancak
satın almalar olabileceğini; aksi halEkim 2013
de yatırım gelmesinin çok zor olduğunu belirtiyorlar.
ği üyesi ülkenin notlarını düşürmesi yılın öne çıkan diğer bir gelişmesi oldu.
Türkiye’nin kredi notu ise tam ters bir
seyir izleyerek uluslararası bir kredi derecelendirme kuruluşu tarafından yatırım yapılabilir seviyeye yükseltildi. Kredi notundaki bu artışın kısa dönemde
olmasa da uzun vadede ve 2013 yılından itibaren Türkiye’deki birleşme
ve satın alma işlemlerine olumlu etkisinin olması bekleniyor. Kredi notundaki artış, Türkiye’ye yapılan yatırımların finansman maliyetini düşüreceği gibi Türkiye’yi yabancı yatırımcı açısından daha cazip bir coğrafya haline getirecek.
Türkiye, 2012 yılında dünyada
uluslararası doğrudan yatırım liginde iki basamak yükseldi
2012 yılında dünyada yüzde 18 gerileyerek 1,35 trilyon dolara düşen
uluslararası doğrudan yatırımların,
2013 yılında tekrar yükselişe geçerek
kriz öncesi ortalamayı yakalaması ve
1,45 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Türkiye, dünyada 2012 yılında
en fazla uluslararası doğrudan yatırım çeken ülkeler arasında 2 basamak yükselerek 24’üncü ülke olurken, gelişmekte olan ülkeler arasında 14’üncü, Batı Asya bölgesinde
ise 1’inci sırada yer aldı.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü (UNCTAD) tarafından
hazırlanan ve tüm dünyada eşzamanlı olarak duyurulan 2013 Dünya Yatırım Raporu açıklandı. Raporu Türkiye’de geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) açıkladı.
2013 UNCTAD Dünya Yatırım
Raporu’na göre dünyada uluslararası doğrudan yatırımlar (UDY)
2012 yılında yüzde 18 düşerek,
1,35 trilyon dolara indi. Türkiye’de
uluslararası doğrudan yatırımlar ise
2012 yılında yüzde 23 gerileyerek
12,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2012’de Türkiye’de uluslararası doğrudan yatırımlardaki düşüşün dünya ortalamasının üzerinde
olmasına rağmen, Türkiye uluslararası doğrudan yatırım liginde iki basamak yükselerek 26. sıradan 24.
sıraya yükselme başarısını gösterdi.
23
2012 yılında dünyada en çok uluslararası doğrudan yatırım çeken
ülke 167,6 milyar dolar ile yine
ABD olurken, Çin 121,1 milyar dolar ile ikinci, Hong Kong ise 74,6
milyar dolar ile üçüncü sırada yer
aldı.
Türkiye UDY sıralamasında gelişmekte olan ülkeler arasında ise bir
sıra gerileyerek 14. sırada yer aldı.
Çin, Hong Kong, Brezilya, Singapur, İng. Virgin Adaları, Rusya, Şili,
Hindistan,
Endonezya, Kolombiya, Kazakistan,
Meksika ve Arjantin en çok UDY çeken gelişmekte olan ülkeler oldu.
UDY’ların
son
yıllarda
yine
Avrupa’da yaşanan kriz sebebiyle Avrupa Birliği ülkelerinden Güney ve Doğu Asya’ya doğru kaydığı belirtilen rapora göre, Türkiye 2012 yılında yüzde 23’lük düşüşe rağmen, Batı Asya bölgesinde
son 6 yıldır en çok UDY çeken Suudi Arabistan’ı geride bırakarak birinci oldu.
2012 yılında Türkiye’nin dünya genelindeki uluslararası doğrudan yatırımlardan aldığı pay ise yüzde 0,9
olurken (2011 yılında yüzde 1),
169 gelişmekte olan ülke toplamında ise payı yüzde 1,6 oldu. (2011
yılında yüzde 2)
Bu yılki satın almaların değeri 118 milyar TL
Bu yılın ilk 6 aylık istatistiklerine göre, Türkiye’de 134 devir ve satın alma işlemi oldu. Tüm birleşme ve devralmaların toplam değeri 118 milyar TL’yi aştı.
Yabancıların tamamen Türk şirketlerini satın aldığı işlemlerin tutarı ise 11 milyar TL oldu. Yabancılar ilk 4 ayda 44 Türk şirketini satın aldı. Türkler arasında
ise 878 milyon TL’lik 22 şirket el değiştirdi.
Ekim 2013
24
DOSYA
UND Başkanı Nuhoğlu: “Şirketlerinizi
Satmayın, Güzel Günler Yakında…”
UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, 10. Kalkınma Planı’yla beraber Türk nakliye sektörünün devlet tarafından güvence altığını ifade ediyor. Yetki karmaşasının ortadan
kalktığını belirten Nuhoğlu, yabancı şirketlerin Türk nakliye sektöründeki payına
dikkat çekerek, “Şirketlerinizi satmayın, güzel şeyler olacak” ifadesini kullanıyor.
UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, ekonomik gelişimini tamamlamış ülkeler açısından lojistik sektörünün çok
önemli ve stratejik bir yerde olduğunu ifade ediyor. Başkan Nuhoğlu, “Almanya’da da Hollanda’da da
ABD’de de ulaştırma, öncelikli sektör… Kuralları konulmuş ve devlet tarafından desteklenen bir yapıda... Dünyada rekabet küresel anlamda yapılıyor. Zenginlik o ülkelerde üretilen mal ve hizmetlerle kendi ülkeniz arasında yaptığınız ticaretlerde kendi ülkenize avantaj sağlamaktır. Refah bu şekilde olursa transfer olur. Yani ben bir ülkeye ne satı-
Ekim 2013
yorum, ben bu sattığım ülkeden ne alıyorum sorusunun cevabıdır” diyor. Nuhoğlu, artık ülkelerin refahlarının Ankara, İstanbul’daki işadamlarının ürettikleri karlar, vergiler ve istihdamlarla değil; bu ülkelerin kendi ülkeleri içindeki
şirketlerin yurt dışındaki faaliyetleri ve
yurt dışına mal ihracatıyla elde edilecek
olan katma değerle ön plana çıktığını
belirterek, “Bütün ülkeler artık rekabette var güçleriyle yurt dışından bir fenik
fazladan kendi ülkelerine nasıl kaynak
aktarırlar ona odaklanmış durumdadırlar. Artık refah ve rekabet için ülkelerin zenginlikleri hizmet ve mal ihracatında sağlanan artı değerle oluşturulur.
Yeni kavram budur. Onun için dünyada şu anda kur savaşları yaşanır,
korumacılık ve entegrasyonlar önemli
hale gelir. Neden AB, Kanada ile serbest ticaret antlaşması imzaladı, ABD
ile yapmaya uğraşıyor? Niye Çin ile
ilgili ortak koruma tedbirleri alınıyor.
Bunu bir örnekle açıklayalım: Birkaç
gün öncesine kadar İngiltere’deydim.
İngiltere ile Çin’in nükleer santral konusunda anlaştığı ve imza aşamasına
gelindiği söylendi. Son iki günde ortalık ayağa kalktı. Çin bırakıldı ve İngiltere Fransa ile antlaşma yaptı. Dünyada üç büyük ekonomik bölge var.
AB, Nafta Ülkeleri ve Çin’in de içinde olduğu Asya Pasifik Ülkeleri. Bu
üç blok hem diğer bloklarla hem de
kendi blokları içindeki ülkelerle rekabet ediyorlar. Bu bölgeler İngiltere ve
Çin örneğinde olduğu gibi kendi bölgelerinin aleyhine olacak konularda
ayağa kalkarak bölgesel korumacılığa girişirler. Burada sadece Fransa
değil, İngiltere ve Çin’deki anlaşmaya
bütün AB ülkeleri karşı çıktı. 23 milyar dolarlık bir anlaşma ve bu anlaşmanın Çin’e gitmesi engellendi” diyor. UND Başkanı Nuhoğlu, yaşanan
ekonomik krizin bir kırılma noktası olduğuna vurgu yaparak dünyada gelişmiş ekonomilerin ülkelerini ve bölgelerini korumak için ciddi derecede
çalıştığını ifade ediyor.
Ekonomi Bakanlığı
Türkiye’ye Fazladan 1 Euro
Girsin Diye Uğraşıyor
Türkiye’nin ihracat odaklı büyümeyi
kendine hedef edindiğini ifade eden
Nuhoğlu, “Mallarınızı dünya pazarlarına ihraç edeceksiniz. Mallarınızı ihraç ederken ne yapıyorsunuz? Türkiye de dahil olmak üzere devletler artık ihracat yapan firmalara inanılmaz
destekler veriyor. Devletler ihracat yapan şirketlere uzun vadeli krediler ve-
25
riyor, fuar masraflarını karşılıyor, ihracatı teşvik ediyor, şirketlerin reklam paralarını karşılıyor… Eximbank kaynakları 2 milyardan 11 milyar dolara çıktı. Ekonomi Bakanlığı Türkiye’ye fazladan 1 euro girsin diye uğraşıyor. Tüm
bunlar olurken lojistik gibi ihracatın bel
kemiği bir sektörde siz Türk taşımacıları varken yabancı taşımacılara pay veriyorsunuz. Ekonomi Bakanlığı, yurt dışında nasıl depo kurarız, bu depolardan müşteriye hemen nasıl teslimat yaparız gibi birçok temel konuda inanılmaz çalışma gerçekleştiriyor. Bütün bunlar olurken, her ihracatta ülkeye fazladan sağlanacak 1 euro’nun peşine düşecek kadar çalışacaksınız ve
sonra ihracatta yabancı araç kullanarak hizmet ithal edeceksiniz. Türk nakliyecisi senelerdir bunun için var. Biz, senelerdir bunu hakkıyla yerine getirdik
Türk nakliyecisi olarak… Hizmet ihracatı çok önemlidir. Hem malların sevkiyatında, hem de kendi içerisinde hizmet sektörü önemlidir. Türkiye’nin 277
milyar dolarlık 2018 ihracat hedefi varsa bu ihracat hedefinin yüzde 10’u lojistik sektöründen geçiyor ise bu oranın
27 milyar dolarlık oranı lojistikten geçiyor demektir. Lojjistik; karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayoluyla toplam olarak 27 milyar dolarlık bir sektör haline gelecek. Özellikle Avrupa’ya
batı kapılarından yaptığımız taşımalar yüzde 50’ye geliyor. Malların değerinin yüzde 50’si karayolu ile taşınıyor. Bu da 14-15 milyar dolarlık bir rakama tekabül ediyor. Dolayısıyla lojistik sektörü Türkiye’ye sağlayacağı katma değer açısından son derece önemli” diyor. Başkan Nuhoğlu, buna ilave
olarak lojistik sektörünün kendi adına
yaptığı büyüme potansiyeli açısından
da son derece önemli olduğunu ifade
ederek, “ Lojistik, Türkiye’nin rekabetçiliğinde temel taşlardan biridir” ifadesini kullanıyor.
le bir karar aldı. 10. Kalkınma Planı’nda
“Türkiye’deki malların bütün her tarafa eşit ulaşabilmesi ve rekabete açılabilmesi için güçlü bir lojistik sektörü lazım”
denildi. Ve yine 10. Kalkınma Planı’nda
üçüncü kritik nokta olarak şöyle denildi: “Yabancıların Türkiye’de yapacakları yatırımlar konusunda teşvik amacıyla da güçlü lojistik sektörü o yatırımların da Türkiye’ye gelmesine neden olacaktır.” Temel yol haritası haline gelen
belge, hepimizin etrafında uzlaşacağı bir
nokta haline gelmiştir. Ben, ‘şirketlerinizi satmayın’ derken bu nedenle uyarıda
bulunma ihtiyacı hissettim. Türk nakliye
sektörü tarihinde ilk defa bu denli önemli bir noktaya gelmiştir. Biz lojistikçiler,
hükümetle beraber koordineli bir şekilde çalışabilirsek çok daha önemli işlere imza atacağız ve sektörümüzün önemi katlanarak artacaktır” diyor. Nuhoğlu, 10. Kalkınma Planı’nda yöntem ve
amaç gibi kritik noktaların hepsinin tanımlandığını ifade ederek şunları söylüyor; “Bizim seslendirip de nasıl yapacağımızı bilemediğimiz konular da 10. Kalkınma Planı’nda tanımlanmıştır. Mesela
hangi konuların Ulaştırma Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı’na, hangi konuların Ekonomi Bakanlığına ve hangi konuların Gümrük Bakanlığı’na bağlı olacağı branşlaştırılmak suretiyle tanımlanmıştır. Bu doğrultuda Kalkınma Bakanlığı sorumluluğu üzerine almıştır. Bu durum yetki kargaşasına son vereceğinden sektörümüz için son derece önemlidir. Hükümet lojistik sektörünü önemsiyor ve önemsediği bu sektörün sonuna kadar arkasında… Lojistiğin artık,
‘Lojistik Büyüme, Stratejik Plan Belgesi’
var” diyor. Başkan Nuhoğlu, bu belgeyle
sektörün güvence altına alındığını ifade
ederek, “Dolayısıyla ben lojistik sektöründe mesai harcayanlara diyorum ki
‘şirketlerinizi satmayın, çok güzel şeyler olacak…’ “Ulaştırma Bakanımız,
‘Lojistik olmadan ekonomik olmaz’
diyordu. Bu, şimdi yazılı hale gelmiş durumdadır” ifadesini kullanıyor.
Son 5 Yılda Yabancıların
Taşımaları Katlanarak Arttı
Ulaştırma Bakanlığı’nın ‘Artık Türkiye,
3. ülke taşıma belgesi vermez’ dediğini ifade eden Nuhoğlu, “Son beş yılda
verilen taşımalarla beraber yabancıların taşıma oranları inanılmaz rakamlara geldi. Ulaştırma Bakanlığı’mız 3.
ülke belgesi vermeme konusunda kararlı. Bu bir algıdır, algıda farkındalıktır… 3. ülke taşıma belgesi vermemek
Türkiye’de ihracat odaklı yapılan tüm
çalışmaların yerli nakliyeciler tarafından taşınması demektir. Ulaştırma Bakanlığı, 3. ülke taşıma belgelerini kaldırmakla şunu söylemek istiyor: Kendimi güvende hissetmiyorum. Ne demek
kendini güvende hissetmemek? Türkiye, ihracattaki hedeflerine ulaşmak
için lojistik altyapısındaki gelişimine
odaklanıyor ve yabancı taşımalar ülkenin büyümesine güven vermiyor.
Türk nakliye sektörü bitince ihracattaki
gelişme sürdürülemez” diyor. Başkan
Nuhoğlu, Ulaştırma Bakanlığı’nın bütün bunları öngörerek yabancı ülke taşımaları konusunda bir algı ve farkındalık yarattığının altını çiziyor.
10. Kalkınma Planı’nda
Türk Lojistikçisi Vurgusu
“10. Kalkınma Planı’nda ilk defa devlet, meclisten bir kanun geçirdi ve bu
kanunda olmazsa olmaz büyümenin temeline ‘lojistik’i koydu” diyen Nuhoğlu, bu durumun, tarihte bir ilk olduğunun altını çiziyor. Nuhoğlu, “10 Kalkınma Planı’nda ‘Türkiye’nin malları ihraç edilecekse, Türk lojistik sektörü kalkındırılmalı, güçlendirilmelidir’ denildi. Kalkınma planları 5 yılda bir yapılıyor. 45 yıl aradan sonra dünyadaki rekabetçiliğe uygun olarak Türkiye, böy-
Ekim 2013
26
DOSYA
ABC Lojistik Genel Müdürü Ergun Bilen:
Karayolu Pazarımızda Kan Kaybediyoruz
2008 yılından bu yana sadece batı sınır kapılarımızda Türk nakliyecilerinin pazar payı yüzde 77’den yüzde 67’ye indi. Yani yüzde 10 pazar payı kaybımız oldu.
ABC Lojistik Genel Müdürü Ergun Bilen, Türkiye lojistik sektörü yabancıların eline mi geçiyor sorumuza yönelik olarak; “Derneğimiz tarafından, Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın veri ambarından temin edilen
uluslar arası karayolu eşya taşımaları verilerine göre; ‘evet’, karayolu pazarımızda ciddi şekilde kan kaybediyoruz” yorumunu kullanıyor.
Yüzde 10 Pazar Payı
Kaybımız Oldu
Bilen, “Tablolardan da görüleceği
üzere, 2008 yılından bu yana sadece batı sınır kapılarımızda Türk nakliyecilerinin pazar payı yüzde 77’den
yüzde 67’ye indi, yani yüzde 10 pazar payı kaybımız oldu. Doğu kapılarımızda da, özellikle Irak savaşı sonrasında oluşan durum, Kuzey Irak’ın
aşağısına taşıma gerçekleştiremiyor
olmamız; ardından 2011’de başlayan Suriye sorunu ve iç savaşa dönüşen çatışmaların önemli transit ülkemiz olan Suriye üzerinden yaklaşık
100 bin taşımaya artık imkan vermemesi gibi gelişmelerle ciddi kan kaybı
yaşıyoruz ( son 5 yılda yüzde 7 azalma). Irak’ta, özellikle Almanya’dan
(yine Türkiye üzerinden Irak’a taşınan) ikinci el taşıtlarla oluşan “karayolu filosu” giderek büyüyor. Bu da
yine ülkemiz nakliyecisine rakip bir
başka pazarı getirdi” ifadesini kullanıyor. “Toplam (tüm kapılardan) ihraç taşıma pazarımıza da bakarsak,
son 5 yılda Türk nakliyecilerinin pazar payı yüzde 83’ten yüzde 81’e kadar indi. Yabancıların payı yüzde 2
Ekim 2013
arttı” diyen Bilen, ikili karayolu taşıma
anlaşmaları ile; yabancı plakalı taşıtların ülkemize boş girişinin, geçersiz belge ile üçüncü ülke yüklemesinin engellenmiş olması ve bu taşımaların belli bir kota, kural ve belirli bir sayıda
yapılması gerektiğini ifade ediyor. Bilen, “Bu şekilde ihraç taşıma pazarında
milli filomuzun ve pazar payının geçmişten bu yana istikrarlı bir şekilde korunması gerekmektedir. Ancak, son yıllarda, Türk taşıtları ve/veya sürücülerimiz Avrupa ülkelerinde en küçük bir
hatadan dolayı en ağır ekonomik cezalara çarptırılır iken, Ülkemizde kontrol mekanizmasının aksaklığı nedeniyle; yabancı taşıtların ülkemize veya ülkemizden yaptıkları taşımalarının beklenmeyen ölçüde artışına ve haksız taşımalarına şahit olmaktayız. Yurt dışında ve yurt içinde KUK ve KEK toplantılarında bize belge vermemek için bin
dereden su getiren yabancılar, sanki
bizdeki belgeleri libere olmuş gibi, ülkemize rahatlıkla boş, dolu, bir şekilde
girip, kotalarının haricinde 3. ülke yüklemesi yapıp, haksız yere ekmeğimizi
göz göre göre denetimsizlikten dolayı alıp götürmektedirler. Yabancı plakalı araçlar, Avrupa’nın en büyük TIR
filosuna sahip Türkiye pazarından büyük pay kapmaya başladılar. Türk taşımacılarına karşı karayolunda engeller
sürekli artıyor. Bulgaristan ve Romanya
başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin
tarife dışı engelleri Türk nakliyecisinin
pazar payını kaybetmesine neden oluyor. Türk nakliyeciler, birçok girdi kalemlerinde artan yol maliyetlerinin altında ezilirken, rekabetçiliğini kaybedi-
yor, para kazanmıyor. Suriye ile yaşanan sorunlarla Ortadoğu transit taşımalarının da azalması, Nakliyecinin
2013 ve önümüzdeki yıllara kaygıyla
bakmasına neden oluyor. Bugün birçok nakliyeci arkadaşımız sektörden
çıktı veya çıkma aşamasında...” diyor.
Bilen, kangren hale gelmiş durumda
olan yabancı plakalı araçların denetlemesi konusunun acil olarak masaya yatırılması gerektiğini de belirtiyor.
Avrupa’ya İhracatımız Düştüğü
Halde, Yabancıların Sefer ve
Pazar Payları Artıyor
Bilen, “Yabancı araçlar yoğunluk sırasıyla Kapıkule, Hamzabeyli ve İpsala’yı kullanıyorlar. Sadece Hamzabeyli’den yapılan çıkışların
yüzde 58’ini yabancı araçlar oluşturuyor. Hamzabeyli kapısını neden tercih ettikleri de iyice kontrol edilmelidir. Doğu Kapıları’nda da durum aynı
olup, Habur, Sarp, Türkgözü, Dilucu, Gürbulak, Öncüpınar, Cilvegözü kapılarındaki çıkışlarda ise özellikle Suriye, Gürcistan İran ve Irak plakalı araçlarda artış vardır. Bulgar plakalı araçlar, 2011 yılında ülkemizden
64 bin 688 adet taşıma gerçekleştirmiş olup bunun 46 bin 215 adedini kendi ülkesine, 18 bin 473 adetini
ise 3. ülkelere yapmıştır. Bulgaristan
ile 2011 yılı ikili geçiş belgesi kotamız 30 bin boş girip yük alma belgesi 17 bin 500, üçüncü ülke belge kotamız ise 1.000 iken, UBAK izin belgesi ile yapılan taşımalar göz önünde
bulundurulsa bile, Bulgar araçlarının
ülkemizden gerçekleştirdikleri taşıma
sayılarının bu kadar yüksek olması
dikkat çekicidir. Romen plakalı araçlar ise 2011 yılında Türkiye’den toplamda 24 bin 288 adet ihraç taşıması gerçekleştirmiştir. Bu taşımaların 15
bin 794 adeti Romanya’ya yapılmıştır. (İkili taşıma) Buna göre, Romen
plakalı araçların Türkiye’den gerçekleştirdikleri 3. Ülke taşıma sayısı 8 bin
486 adettir. Rusya’ya 3 bin 24 adet
Romen plakalı araçların Türkiye’den
ihraç taşımalarının yüzde 65,05’i ikili
taşıma, geriye kalan yüzde 34,95’i ise
27
3. ülke taşımasıdır. Romanya taşımacılarının 2011 yılı sonunda toplam 8 bin
486 adet 3. ülke taşımasını kendilerine tahsis edilen 3 bin adet 3. ülke kotasının beraberinde UBAK izin belgeleri ile gerçekleştirmiş oldukları var sayılsa bile, Romen araçlarının ülkemizden
gerçekleştirdikleri taşıma sayılarının da
bu kadar yüksek olması yine dikkat çekicidir. Diğer taraftan, ülkemizin ihraç
yükünü taşımakta olan milli filomuz,
Türk araçları; özellikle UBAK İzin Belgeleri ile yapmakta oldukları taşımalarda Avrupa genelinde birçok ülkede yoğun kontrollere tabi tutulmakta ve en
ufak bir evrak yanlışlığı ya da eksikliğinde, geçerli geçiş belgesini bile doldururken en ufak bir hatada taşımacılarımıza ülkelere göre değişen oranlarda
olmak üzere bazen 5 bin Euro’ya varan
cezaları ödemekte Türk araçları ve şöförleri yollarda mağdur olmaktadır” diyor. Bilen, yabancıların tüm gümrük kapılarından Türkiye girişlerinde, iç gümrüklerde ya da yol kenarı kontrollerinde ise maalesef söz konusu kontrollerin
yapılmadığını veya trafik kanunumuzdaki eksikliklerden dolayı yapılan kontroller neticesinde yabancı plakalı araçlara herhangi bir ceza uygulanmadığını belirtiyor. Bilen, “Bu denetimsizlik ve
kanuni boşluklardaki uygulama sonucunda ülkemize giren yabancı araçların sayısı her geçen gün artmaktadır ve
artmaya da devam edecektir, emeğimiz, ekmeğimiz, haksız yere yabancılara gitmektedir. Yabancı araçların ülkemize haksız girişlerinin engellenebilmesi için Ulaştırma Bakanlığı kontrol yetkisini Gümrük Müsteşarlığı’na devretmesinin ardından, denetim yapacak gümrükçülere gerekli eğitim verilmemesi ve
gümrüklerdeki iş yoğunluğundan dolayı gümrük personelinin de evrakları incelemesi de ayrı bir soru işaretidir. Ancak gelinen aşamada yabancı plakalı taşıtların trafik mevzuatımızın öngördüğü ölçülere uyup uymadığı ve ulaştırma mevzuatımızın gerektirdiği (Geçiş
Belgesi, UBAK belgesi) belgelerin kontrolünün daha etkin ve sıkı şekilde yapılması gerekmektedir” şeklinde konuşuyor.
UND’ye Çok Sayıda
Şikayet Geliyor
Konuyla ilgili olarak UND’ye çok sayıda şikayet geldiğini ifade eden Bilen
şu şekilde konuşuyor: “Bu pazar kaybı,
özellikle Avrupa’ya çalışan nakliyecilerimizi zorluyor, taşıma kotaları, sürücü vizesi sıkıntıları, çeşitli ülkelerde ke-
silen haksız ve aşırı yüksek para cezaları
derken; git gide artan kısıtlamalar nakliyecilerimize neredeyse sıfır kâr marjıyla
taşıma sonucunu getirirken, her geçen
gün artan maliyetler karşısından yüzde 97 KOBİ statüsünde olan nakliye firmalarımız araçlarını satıp sektörden çıkma noktasına kadar gidebiliyor. İç pazarda ise yaşanan kıran kırana rekabet,
sadece fiyat üzerinden sürerken, pazarın
tüm oyuncuları için talihsiz sonuçlar yaratıyor, aşırı aşağı çekilen (maliyet altına) fiyatlar sonucunda sektör firmalarının mali gücü sıfırlanıyor. Firmalarımız
kota, vize sorunları, yaşadıkları haksız
kısıtlamalara karşı önlem alınması için
derneğimize yoğun talep ve şikayette
bulunmakta. UND olarak biz de başta
Bulgaristan, Yunanistan, Avusturya, İtalya, Macaristan gibi transit ülkelerimiz ve
yoğun ikili taşıma yaptığımız ülkeler olmak üzere bu sorunlarımızı çözmek için
başta Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımız olmak üzere ciddi girişimlerde bulunuyor, sektörümüzün sorunlarını yetkililerimize hızla aktarıyoruz.
Çözüm önerilerimizi sunuyor, çözüm sürecine maddi manevi katkıda bulunmaya gayret ediyoruz. Mayıs ayında sektörümüzle doğrudan bağlantılı tüm bakanlıklarımızın bürokratlarının katıldığı
bir ‘Arama Konferansı’ gerçekleştirdik.
40 ortak proje geliştirdik ve şimdi hızla bunları hayata geçirmeye çalışıyoruz.
Son dönemde özellikle “yabancı araçların iç denetimlerinin arttırılması ve sıkılaştırılması” işte bu etkileşimimizin bir
sonucu olarak gelişti ancak sonuçları
yine sektörümüze Bulgar sınırında yaşanan krizler şeklinde olumsuz yansımakta. Tüm bu sorunları, yine yetkili mercilerimizle hızla çözme gayretindeyiz.”
Sektör Firmalarımızın
Kurumsallaşarak Ciddi Bir
Dönüşümden Geçmesi Gerek
Türkiye lojistik sektörünün giderek kızışan küresel rekabet karşısında dayanıklı ve rekabetçi oyuncular olarak ayakta
durabilmesi için öncelikle sektör firmalarının kurumsallaşarak ciddi bir dönüşümden geçmesi gerektiğini ifade eden
Bilen şu bilgileri veriyor: “Firmalarımızın
operasyonlarını etkin yöneterek maliyetlerini en aza indirebilmeleri için onlara
destek vermeye çalışıyoruz. Ancak çok
yakında bunu daha sistemli bir danışmanlığa dönüştürmeyi planlıyoruz. Gerektiğinde teknolojiden de faydalanarak
onların maliyetlerini etkin analiz edebilen, filolarını verimli kullanabilen, olabildiğince enerji tasarrufu yapabilen firma-
lar olmaları için çeşitli yazılımlar, sistemleri kullanımlarına sunmaya çalışacağız. Bu süreçte tüm firmalar yatırımlarını dikkatlice gözden geçirmeli, verimsizlikleri önlemeli ve ortadan
kaldırmalı. Ayrıca 10. Kalkınma Planımız kapsamında Ekonomi Bakanlığımızın sorumluluğunda olan yeni
bir çalışma da yolda: Taşımacılıktan
Lojistiğe Dönüşüm Öncelikli Programı… Bu kapsamda, taşıma firmalarımızın hizmet yelpazelerini genişleterek, tüm modlarda daha etkin hizmet
sunabilir düzeye gelebilecek eğitim,
danışmanlık, yatırım desteği vb. gibi
katkılarla yönlendirilmeleri, sağlıklı bir
kurumsallaşma sürecine girebilmelerini temenni ediyoruz. UND bu konuda bakanlığımıza ve ilgili tüm mercilere her türlü katkıyı sağlayacaktır. Ayrıca tüm bu süreçte ve projelerde, ilgili bakanlıklarımız ile görüşerek, sektör
firmalarımızın “maddi destek ve teşvik” mekanizmalarından da mümkün
olduğunca yararlandırılmasını, gerekirse yeni ve sektöre özel destek mekanizmalarının oluşturulmasını sağlamak için görüşmelerimiz sürüyor.”
Ekim 2013
28
DOSYA
Atilla Yıldıztekin: Ulusal Lojistik
Şirketlerimiz Daha Fazla Büyüyor
“Türk lojistikçisi sektörün büyüyeceğini biliyor ve şirket yatırımının değerini koruyor. Ucuza satılacak şirket çok az. Satılacak kadar ekonomik kriz içine düşenlerin de değerleri ve kapasiteleri düşük. Satın alım konusu dışında kalmaktadırlar.”
Yabancıların lojistik sektöründeki
durumu ile ilgili olarak Atilla Yıldıztekin, “Yabancı firmaların Türkiye’de
iş yapmak konusunda istekleri ile
karşılaşıyorum. Bunu ikiye ayırmak
gerekiyor. Mevcut yabancı ortaklı ancak Türkiye’de kurulmuş şirketlerde büyüme konusunda bir çalışma var ancak ulusal lojistik şirketlerimiz daha fazla büyüyor. Bu şirketler İstanbul’da daha büyük depolara çıkıyor, yeni müşteriler ile çalışıyor. Türkiye’ye gelen yabancı şirketlere kolayca hizmet verebiliyor. İhracatı artan yerli üreticiler tarafından benimseniyor. Buna karşılık
Anadolu’da yayılmaları yetersiz. Bir
diğer grup da Türkiye’ye yeni gelecek olan yabancı lojistik şirketlerdir. Bunlar da kendi depoları olmayan, hatta kendi araçları ile çalışmayan aset değerleri düşük ancak ciroları yüksek şirketler arıyorlar. İstenen
asgari ciro 50 Milyon dolar civarında. Bu tip şirketler de satılmak konusunda istekli değiller. Bazı fonlar
bu yeni girenlere danışmanlık istemekte ve devreye girmekteler ancak
beklentileri yüksek kalıyor. Yabancı
şirketler önce Türkiye’de çalıştıkları
forwarderları ortaklık daha sonra da
satın alarak pazara girmeyi planlıyorlar. Risklerini minimize etmek istiyorlar” diyor. Türkiye’de yabancı girişlerini kısıtlayacak bir mekanizmanın bulunmadığını ifade eden Yıldıztekin, “Buna karşılık yabancı ülkelerin bir kısmı pazar payı belli bir oranın veya değerin üzerinde olan şirket
birleşmelerinde rekabet kurulundan
onay almaları isteniyor. Türkiye’de
de büyük birleşmeler rekabet kurulu onayı alıyor” diyor. Lojistiğin hiçbir ülkede yabancı girişi için koruma
altında olmadığını iddia eden Yıldıztekin, ancak büyüme için bazı devlet destekleri verildiğini belirterek,
“Özellikle ülkeler yabancı ülkelerde
şirket alımlarında devlet desteği bulabilmektedir” diyor.
Ekim 2013
Yabancı Şirketlerin Pazar
Payları Ölçülemiyor
Yabancı şirketlerin pazar paylarının
ölçülemediğini ifade eden Yıldıztekin,
“Her hizmette farklı paylar söz konusu. Deniz taşımasında konteyner taşımasında yüksek, uluslararası karayolu taşımasında yine belli bir değeri var. Yurt içi taşımada yok denecek kadar az. Yurt içi demir yolu taşımasında da yoklar. Kargo taşımasında uluslararasında yüksek oranları var. Hava taşımasında da oranları
yüksek sayılır. Depolamada yerli payı
daha fazla özellikle İstanbul dışında
yabancı depo hizmeti çok az” diyor.
Yıldıztekin, yabancı payının artmasının bir tehlike olmadığını savunarak,
“Anadolu’da büyüme şansları çok az.
Yine de bir miktar yabancı yatırımın
gelmesi sektörün gelişmesi için yaralı
olacaktır diye düşünmekteyim. Türk
lojistikçisi sektörün büyüyeceğini biliyor ve şirket yatırımının değerini koruyor. Ucuza satılacak şirket çok az.
Satılacak kadar ekonomik kriz içine
düşenlerin de değerleri ve kapasiteleri düşük. Satın alım konusu dışında kalmaktadırlar” ifadesini kullanıyor. Son olarak Yıldıztekin şunları
söylüyor: “Önemli olan Türk firmalarının yurt dışına ortaklık veya şube
açmak şeklinde açılmasıdır. Devletin
bu çabaları desteklemesi gerekiyor.
Yabancı ülkelerde liman yatırımlarının ortak yapılması, ortak lojistik köy
kurulması, Ro-Ro hattı oluşturulması,
ortak demiryolu için katar kurulması takip edilmesi gereken adımlardır.
Bu sayede Türk lojistiği büyüyecek.”
29
Borusan Lojistik Genel Müdürü Kaan Gürgenç:
Teklif alan firmalar satın alma
motivasyonunu iyi anlamalı
Önümüzdeki dönemlerde ülkemizde yeni satın almaların ve birleşmelerin yaşanmasını doğal bir süreç olarak değerlendiren Kaan Gürgenç, “Firmalar karşılaştığı teklifi
iyi değerlendirmeli kendi hedefleri ve ihtiyaçları ile örtüşüp örtüşmediğini iyi analiz
etmelidir. Aksi takdirde, geri dönüşü olmayan pişmanlıklar ve hayal kırıklıkları yaşamak kaçınılmazdır” diyor.
Borusan Lojistik Genel Müdürü Kaan
Gürgenç, Türkiye’nin küresel lojistik
akslar düşünüldüğünde çok değerli bir
coğrafyada yer aldığını ifade ediyor.
Konuyla ilgili düşüncelerini Gürgenç
şu şekilde özetliyor, “Lojistik sektöründe
de bu stratejik konuma paralel olarak
büyük bir dinamizm ve gelişim yaşanıyor, verimlilik arayışıyla ortaya çıkan
konsolidasyonlar gerçekleşiyor. Borusan Lojistik’in geçtiğimiz yıl Balnak’ın
yüzde 100’ünü satın alması, bu yıl ise
Japonya’nın ve dünyanın en büyük şirketlerinden Hitachi’nin Kuzey Afrika,
Orta Asya ve Ortadoğu pazarına yakınlaşma hedefiyle, Türkiye’de güçlü
bir TIR filosu bulunan Mars Lojistik’in
ana hissedarı konumuna gelmesi ülkemiz lojistik sektöründe yaşanan bu
olumlu gelişmelerin önemli örneklerindendir. Sadece Türkiye’de değil, dünyadaki lojistik sektörünün özellikle büyük oyuncuların en önemli problemi
haline gelen kar marjlarının korunmasının ölçek ekonomisiyle paralellik gösterdiği bir gerçek. Büyüdükçe birim maliyet düşüyor, iki şirketin birleşmesiyle
elde edilen sinerjilerin oluşturduğu verimlilik kar marjlarına pozitif yansıyor.
Bu nedenle, önümüzdeki dönemlerde
ülkemizde yeni satın almaların ve birleşmelerin yaşanmasını doğal bir süreç
olarak görüyor, özellikle yabancı firmaların ülkemiz firmaları ile yapacakları
ortaklıkları hem sektörümüze, hem de
ülke ekonomisine katkısı sebebiyle son
derece faydalı buluyorum.”
Rekabet Farklı Bir
Noktaya Taşınabiliyor
Satın almalar sayesinde büyüme seçeneğinin mantıklı hale geldiğini ifade
eden Gürgenç, “Uluslararası şirketlerin
satın almalar yoluyla bölge pazarına
girmesini ya da bizim gerçekleştirdiğimiz gibi inorganik büyüme girişimlerini,
sektörün hem mevcut durumu hem de
geleceği açısından önemli adımlar olarak görüyorum. Bu bölgede varolmak isteyen şirketlerin önünde iki seçenek yer
alıyor. Bunlardan ilki, başlangıçta pahalı gibi gözükse de ilgili alanda uzman
bir şirketi satın almak, bir diğeri ise doğrudan yatırım yapmaktır. İkinci seçenek
maliyet açısından daha cazip gözükse
de, kendinizi kabul ettireceğiniz zamana
kadar taşıyacağınız boş kapasiteyi göz
önünde bulundurduğunuzda aslında satın alma yoluyla büyüme seçeneği daha
mantıklı hale geliyor” diyor. Çok fazla
oyuncunun yer aldığı ve rekabetin fiyat
kırma politikası üzerine dayandığı lojistik
sektörünün en temel probleminin karlılık olduğunu ifade eden Gürgenç, “Gerçekleşen konsolidasyonlar sayesinde büyük oyuncular yakaladıkları verimlilikleri birim maliyet avantajına dönüştürebiliyor, böylece hem karlılıklarını sürdürülebilir kılmakta hem de tecrübeleriyle
paralel sundukları hizmet kalitesiyle rekabeti farklı bir noktaya taşıyabiliyorlar.
Bu nedenle, hem yabancı firmaların ülkemizde yapacakları satın almaları, hem
de yurt içinde gerçekleşen birleşmeleri,
sektörümüz ve içinde yer alan oyuncuların geleceği açısından son derece sağlıklı ve olumlu gelişmeler olarak görüyorum. Bu koşullar sağlandığında, Türk lojistik şirketlerinin global oyuncularla rekabet edememeleri için herhangi bir sebep göremiyorum” ifadesini kullanıyor.
Satın alma konusunda teklif alan firmaların dikkat etmesi gereken konularla ilgili olarak Gürgenç, “Satın alma yoluyla
büyümek isteyen şirketlerde iki tür satın
alma motivasyonu söz konusudur. Birincisi, sektörde gelecek gören yatırımcının
bu pazarda yer almak ve kendi küresel
gücünü ve deneyimini de devreye alarak
daha fazla değer yaratmak isteğidir. Bunun benim açımdan da heyecan verici
bir girişim olduğunu söyleyebilirim, çünkü sektöre küresel anlamda güçlü ve bilgili oyuncuların dahil olması bizim reka-
bet gücümüzü artırma çalışmalarımızı hızlandırmakla beraber, sektöre de
ivme ve rekabet kazandırıyor. Bir diğer
satın alma sebebi ise, sektörün değer
yaratma gücüne, cazibesine yapılan
yatırımdır. Bu yatırımcı kısa süre içinde
satın aldığı şirketin mali yapısını iyileştirme, gerekiyorsa biraz küçülme ama
mutlaka karlılığı artırma ve satın aldığı fiyatın üstünde bir meblağa o şirketi elinden çıkararak kar sağlama peşindedir. Bunlar, genellikle fon şirketlerinin finansal satın almalarıdır. Bu tür
satın almalarda sıklıkla yoğun işten çıkarmalar yaşanır. Önemli maliyet kısma çalışmalarıyla şirketler adeta yeniden satılmaya hazırlanırlar. Bu nedenle satın alınmak ya da herhangi bir ortaklık teklifiyle karşılaşan bir şirket öncelikle karşı tarafının satın alma motivasyonunu iyi anlamalıdır. Yanlış karar vermemek için, karşılaştığı teklifi
iyi değerlendirmeli kendi hedefleri ve
ihtiyaçları ile örtüşüp örtüşmediğini iyi
analiz etmelidir. Aksi takdirde, geri dönüşü olmayan pişmanlıklar ve hayal kırıklıkları yaşamak kaçınılmazdır.”
Ekim 2013
30
DOSYA
Ekol Lojistik COO’su Eyüp Soner:
Yabancı Talepler
Türk Şirketlerinin Başarısıdır
“Yabancı fonların ve şirketlerin Türk şirketlerini satın alma çabası içinde olması Türkiye’deki
şirketlerin başarısını gösteriyor. Öte yandan Türkiye’nin ne denli
önemli bir pazar olduğunu da ortaya koyuyor.”
Yabancı fon firmaları ve şirketlerinin
Türk firmalarını satın almaları veya ortaklık kurmaları konusunda Ekol Lojistik COO’su Eyüp Soner görüşlerini şu
şekilde belirtiyor: “Yabancı fonların ve
şirketlerin Türk şirketlerini satın alma
çabası içinde olması Türkiye’deki şirketlerin başarısını gösteriyor. Öte
yandan Türkiye’nin ne denli önemli
bir pazar olduğunu da ortaya koyuyor. 2009 yılında Abu Dhabi bazlı Invest AD yatırım fonuyla Ekol Lojistik’in
azınlık hisseleri için ortaklık gerçekleştirdik. Yurt dışından bir fonun ilgisini çekebilmemiz göz önüne alındığında bu durum başarımızı perçinliyor. Avrupa’nın en hızlı büyüyen Türk
lojistik şirketi unvanını elimizde taşırken, yurt içi ve yurt dışında şirket alımları gerçekleştiriyoruz. 2010 yılında
İskandinav hattının uzman kuruluşu
STS Uluslararası Nakliyat’la güç birliği yaparak, bu hatta da lider olmak
için ilk adımı attık. 2011 yılının kasım ayında Romanya’da da bir şirket
alımı gerçekleştirdik. Avrupa’nın en
önemli lojistik hizmet sağlayıcılarından ve Ekol’ün uzun dönem acenteliğini yapmış olan Yunanistan merkezli Omega şirketinin Romanya ayağı
olan Omega Ro’yu satın aldık. Geçtiğimiz ekim ayında da Ukrayna’nın
en önemli kontrat lojistiği şirketlerinden Komora ile bir ortaklık gerçekleştirdik. 2013 yılında ise; Belçika’nın
önde gelen lojistik şirketlerinden Transuniverse Group’un Türkiye’deki şirketi Transuniverse Nakliyat ve Lojistik Ticaret A.Ş.’yi bünyemize kataEkim 2013
rak, Transuniverse Belçika ile işbirliğine girdik. Bu anlamda en son gelişmemizi de 1 Ağustos 2013 tarihi itibarıyla; Hollanda’nın öncü lojistik şirketlerinden KLG Europe’un Türkiye’deki
şirketi KLG Lojistik Türkiye’yi bünyemize katarak gerçekleştirmiş olduk.
Avrupa’nın en eski aile şirketi olarak
100 yıla yakın bir süredir lojistik sektöründe faaliyet gösteren KLG Europe,
uluslararası operasyonlarıyla Batı Avrupa, Doğu Avrupa ve Çin’de kilit lokasyonlarda hizmet veriyor. Hollanda’nın
yanı sıra Romanya, İngiltere, Çin ve
Türkiye’de de şirketleri bulunan KLG
Europe, Türkiye’deki yapılanmasını
Ekol Lojistik’e devretti.”
Yabancıların Lojistik
Sektörümüze İlgi Göstermesi
Son Derece Normal
Yurt dışından kuruluşların Türk lojistik
şirketlerine ilgi gösterdiğini belirten Soner, yurt içindeki lojistik şirketlerinin yabancı ortak veya yurt dışından fon kaynağı bulma çabasında olduğunun görüldüğünü ifade ediyor. Soner, “Fakat Türkiye’de finans desteği arayışında olan şirketler yönetimsel faaliyetler,
kurumsal yapı, gelir, teknoloji, raporlama, insan kaynağı bakımından yabancı yatırımcıların düşünceleriyle örtüşmüyor. Bu noktalara önem verilmemiş olması sektördeki şirketleri sıkıntıya sokabiliyor. Yabancı şirket ve fonların ilgisi depo yönetimi ve yurtiçi taşımacılık konularında uzman olan şirketlerde yoğunlaşıyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde faaliyet gösteren şirketlere yabancıların ilgi göstermesi son derece normaldir. Bu durum
sektörün imajını olumlu şekilde etkileyecektir” diyor. Satın alma teklifi ile
karşılaşan firmalarla ilgili olarak Soner, “Sektöre baktığımızda her şirketin
yabancı fon ya da şirketlerden gelen
satın alma tekliflerine bakışının farklı olduğu görülüyor. Bir kısmı finansal
açıdan kendilerini sağlam bir yapıya
kavuşturmak diğer bir kısmı ise farklı fırsatlar yakalamak istiyor. Türkiye
ekonomisindeki olumlu hava yabancı yatırımcılara güvenilir bir ortam sunuyor. Gelen teklifler için alınacak aksiyon, içinde bulunulan duruma göre
değişiklik gösterirken şirketin hedefleriyle örtüşüp örtüşmediği önem taşıyor” ifadesini kullanıyor.
31
Sertrans Genel Müdürü Nilgün Keleş:
Yabancıların Taşeronu Durumuna Düşebiliriz
“Türkiye’nin doğal olarak avantajlı olduğu, adeta doğal aday olduğu ‘bölgesel lojistik üs olma’ hedefi ülkemiz için sadece ekonomik olarak değil pek çok açıdan son
derece önemli ve heyecan verici bir durum. Bunu devlet politikamız haline getirip,
devlet-sektör işbirliğiyle hem düzenlemeler hem de yatırımlar anlamında en ileri,
pratik ve uygun alt yapıları hızla inşa etmemiz halinde, yabancıların gelişi bir tehdit
olmayacak, bilakis bu bölgede rekabetin üst seviyede yapılmasına vesile olacak.”
Sertrans Genel Müdürü Nilgün Keleş,
vize, kota ve engellemelerin Türk lojistik firmalarının arzu edilen noktaya
gelmesinin önünde önemli bir engel
olduğunu belirterek “Bu anlamda bir
haksızlıkla karşı karşıya olduğumuzu
düşünüyorum” diyor. Keleş, “ Ancak
Türkiye’nin kendi lojistik potansiyeliyle beraber Karadeniz Bölgesi ve Orta
Asya olmak üzere adeta merkezinde
olduğu bölgenin potansiyelini dikkate
aldığımızda, ayrıca batı ile doğu arasında değişen ticari dinamikler doğrultusunda yeniden canlanma yolunda olan tarihi İpek Yolu’nu da lojistik
pazarı potansiyeline ilave ettiğimizde,
neden yabancı firmaların Türkiye’ye
bu denli yoğun bir ilgi gösterdiklerini
ve bu ilginin kesinlikle kısa süreli olmayacağını anlayabiliriz” diyerek bu
isteğin altındaki nedenlere vurgu yapıyor. Yabancıların payı son dönemlerde artıyor, bu durum ülkemiz yerli lojistikçi için uzun vadede bir tehdit
midir sorumuza ilişkin Keleş, “Yabancı lojistik firmalarının neden geldiğini
tespit ettiğimiz anda esasen sektör ve
devlet olarak ne kadar bilinçli ve hızlı hareket etmemiz gerektiğini de görebiliyoruz. Türkiye’nin doğal olarak
avantajlı olduğu, adeta doğal aday
olduğu ‘bölgesel lojistik üs olma’ hedefi ülkemiz için sadece ekonomik
olarak değil pek çok açıdan son derece önemli ve heyecan verici bir durumdur. Bunu devlet politikamız haline getirip, devlet- sektör işbirliğiyle
hem düzenlemeler hem de yatırımlar
anlamında en ileri, pratik ve uygun alt
yapıları hızla inşa etmemiz halinde,
yabancıların gelişi bir tehdit olmayacak, bilakis bu bölgede rekabetin üst
seviyede yapılmasına vesile olacaktır”
diyor. Keleş, böylece sektörün ileri ülkelerle rekabet eden seviyeye taşınacağını belirtiyor. Keleş, “Ancak bunu
bir milli politika haline getiremezsek
kendi topraklarımızda yabancı firmalara hizmet veren taşeronlar durumuna düşebiliriz ki bu gerçekten elimizdeki çok büyük bir fırsatı kaçırmak olacağından çok üzücü olur” uyarısında
bulunuyor. Yerli lojistikçi firmalar yabancı satınalmaların oluşturduğu tehlikenin farkında mı sorumuza ise Keleş şöyle cevap veriyor: “Lojistik sektörümüz son derece dinamik, tüm gelişmeleri çok yakından takip eden, değişim ve gelişimlere en hızlı uyum sağlayan sektörlerden birisi. Dolayısıyla
sektör hem fırsatların hem de risklerin
gayet farkında olan firmalardan oluşuyor. Bu, işin en güzel ve hepimizi
mutlu etmesi gereken tarafı. Ancak
sektörün artısı olan bu dinamik yapısı maalesef yeterli değil. Lojistiğin gelişiminin devlet politikaları ile desteklenmesi gerekli. Diğer taraftan firmaların gücünü zayıflatan ve sapla samanın karışmasına sebep olan haksız
rekabet unsurlarının da giderilmesinde, daha çok düzenleyici ve ayrıştırıcı
çabaya da ihtiyaç var.”
Ekim 2013
32
DOSYA
Kıta Lojistik Genel Müdürü Emre Eldener:
Yabancı Ortak Almak İsteyen Firmaların
Dikkatli Davranmalarında Fayda Var
“Lojistik sektöründe firmasını satıp sektörden çıkmak isteyenlere diyecek fazla bir
şeyimiz yok, ancak yabancı ortak almak isteyen firmaların dikkatli davranmalarında
fayda var. Örneğin, gelen yabancı ortağın nasıl bir katma değer sağlayacağı ve gerçek anlamda bir stratejik ortaklık yapısı kurulup kurulamayacağı incelenmeli.”
Kıta Lojistik Genel Müdürü Emre Eldener Türkiye lojistik sektöründe yabancıların pazar paylarının artmasıyla ilgili düşüncelerini şu şekilde özetliyor:
“Türkiye’deki pazarın sürekli büyümesi ve ekonominin de genel olarak diğer ülkelere göre daha olumlu bir yapıya sahip olması nedeniyle diğer sektörlerde olduğu gibi lojistik sektöründe de yabancı ilgisi son yıllarda artış gösterdi. Türk lojistik sektörü de
gerek teknik gerekse bilişim altyapısı itibarıyla dünya çapında rekabet
edebilecek hale geliyor. Bu durum-
da ortaklık arayışında olan yabancıların Türkiye’de yatırım yaptıklarında firmaları baştan aşağı modernize etmelerine gerek kalmıyor, bu da cazibeyi artıran diğer bir etken. Lojistik sektöründe firmasını satıp sektörden çıkmak isteyenlere diyecek fazla bir şeyimiz yok,
ancak yabancı ortak almak isteyen firmaların dikkatli davranmalarında fayda var. Örneğin, gelen yabancı ortağın nasıl bir katma değer sağlayacağı
ve gerçek anlamda bir stratejik ortaklık yapısı kurulup kurulamayacağı incelenmeli.”
Omsan Lojistik Genel Müdürü Osman Küçükertan:
Rekabet Gücümüz Artacak
“Kurumsal firmaların ortaya çıkması ve sektördeki yasal denetimlerin artmasıyla
birlikte, ‘fiyat rekabeti’ yerine ‘müşterilere farklılaştırıcı ve rekabet üstünlüğü sağlayacak tedarik zinciri ağları sunma’ temelinde bir yarışın meydana geleceğini ve rekabet gücü yüksek Türk lojistik şirketlerinin artacağı öngörülmektedir.”
Yabancı fon firmaları ve şirketlerin Türk
firmalarını satın almaları veya ortaklık
kurmaları ile ilgili olarak Omsan Lojistik Genel Müdürü Osman Küçükertan şu bilgileri veriyor: “Sektörde yatırım ve know-how gerektirmeyen alanlarda çok sayıda küçük ölçekli firma olması nedeniyle, sunulan hizmet emtia
haline gelmekte, dolayısıyla rekabet tamamen fiyat üzerinde gerçekleşmektedir. Daha önce de öngördüğümüz gibi
özellikle yabancı lojistik şirketlerin katalizörlüğünde sektörde birleşme ve satın
almalar başlamıştır. Bu şekilde sektörün yapısının az sayıda kurumsal firma
olacak şekilde değişeceği değerlendirilmektedir. Kurumsal firmaların ortaya çıkması ve sektördeki yasal denetimlerin artmasıyla birlikte, ‘fiyat rekabeti’
Ekim 2013
yerine ‘müşterilere farklılaştırıcı ve rekabet üstünlüğü sağlayacak tedarik zinciri
ağları sunma’ temelinde bir yarışın meydana geleceğini ve rekabet gücü yüksek
Türk lojistik şirketlerinin artacağı öngörülmektedir. Omsan olarak henüz herhangi bir satın alma veya birleşme gerçekleştirmemiş olmakla beraber, yurt içi
ve yurt dışında bu konuda olası fırsatları araştırmakta ve değerlendirmekteyiz. Türkiye ekonomisindeki olumlu havanın özellikle yabancı lojistik firmaların
Türkiye’ye olan ilgisini artırdığını gözlüyoruz. Yılın ikinci yarısında Fas’ta sermayesi yüzde 100 Omsan’a ait yeni bir şirket kurmayı, yurt içinde ise niş lojistik hizmetler konusunda başarısını kanıtlamış
uluslararası lojistik şirketleri ile ortak girişimlerde bulunmayı hedeflemekteyiz.”
33
Batu Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı M.Taner Ankara:
Firmaların Tek Başlarına
Çalışmaları Yetmiyor
“Yabancı plakalı araçların ihraç taşımalarından aldığı pay son yıllarda sürekli
olarak artış gösteriyor. Bu durum 2012 yılında da görüldü. İhraç taşımalarında
Türk plakalı araçların pazardan aldığı pay 2011 yılında yüzde 82 iken 2012 yılında
bu oran yüzde 81’e düştü, yabancı plakalı araçların ihraç taşımalarından aldığı
pay ise 2012’de bir puan artarak yüzde 19’a yükseldi.”
Yabancı plakalı araçların Türkiye lojistik sektöründeki payının arttığını ifade
eden Batu Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı M.Taner Ankara, “Türk nakliyecisinin son yıllardaki en önemli sorunlarından biri de yabancı plakalı araçla-
rın Türk nakliyecilerin pazar payını alıyor olması. Yabancı plakalı araçların ihraç taşımalarından aldığı pay son yıllarda sürekli olarak artış gösteriyor. Bu durum 2012 yılında da görüldü. İhraç taşımalarında Türk plakalı araçların pazardan aldığı pay 2011 yılında yüzde 82
iken 2012 yılında bu oran yüzde 81’e
düştü, yabancı plakalı araçların ihraç taşımalarından aldığı pay ise 2012’de bir
puan artarak yüzde 19’a yükseldi. Kara
ve RO-RO çıkışları değerlendirildiğinde
2012 yılında toplam ihraç taşımaları içerisinde Türk plakalı araçlar 1 milyon 192
bin 521 sefer yaptı. Bu rakam da 2011
yılında 1 milyon 190 bin 449 olarak gerçekleşmişti. Yabancı plakalı araçların
Türkiye’den yaptıkları ihraç taşımalarında ise 2012’de yüzde 10 oranında artış yaşandı ve 2011 yılında 257 bin 503
olan sefer sayısı 2012’de 283 bin 704’e
yükseldi. Özellikle Avrupa ülkelerine yönelik taşımalarda yabancı plakalı araçlar
karşısında Türk nakliyecilerin rekabet gücünün azalmasına neden olan kota, vize
gibi maliyet artırıcı etkenler, bu durumun
en büyük nedenlerinden biri olarak karışımıza çıkıyor” diyor. Ankara, UND verilerine bakıldığında ithalat taşımalarında da benzer bir durum gözlendiğini ifade ederek, “2012 yılında toplam 316
bin 428 ithalat seferi yapan Türk plakalı
araçların payı 2011 yılına göre (324 bin
955) yüzde 2,5 oranında azalırken, yabancı araçların ithal taşımaları 2011 yılına göre hemen hemen aynı kalarak 177
bin 734 sefer olarak gerçekleşti” ifadesini kullanıyor. Ankara, 2012 yılında transit giriş yapan araçların 31 bin 241’inin
Türk plakalı araçlardan oluştuğunu, 52
bin 75’inin ise yabancı plakalı araçlardan oluştuğunu da belirtiyor.
Doğu kapılarındaki çıkışlarda
yabancı araçlarda yüzde 73,5
artış var
Türk plakalı araçların karayolu ile yaptıkları taşımaların sınır kapılarına göre
gelişimine bakıldığında ise 2012 yılında Batı kapılarından yapılan çıkışlarda
yüzde 4’lük artış görüldüğünü belirten
Ankara şöyle konuşuyor: “2011 yılında Türk plakalı araçlar Batı kapılarından 324 bin 327 ihraç seferi gerçekleştirirken 2012 yılında bu oran yüzde
3,9 artarak 336 bin 890 olarak gerçekleşti. Batı kapılarından çıkışlarda
yabancı plakalı araçların da payı arttı ve 2012’de 169 bin 409 sefer yabancı plakalı araçlar tarafından yapıldı. Bu rakam 2011’de 162 bin 945’di.
Doğu kapılarında ise ihraç taşımalarda ilk göze çarpan yabancı plakalı araçların payanın ciddi oranda artış göstermesi. Türk plakalı araçların
2011’de 206 bin 034 olan ihraç taşımaları oldukça az bir artış ile 2012’de
206 bin 927’ye yükselirken, yabancı
plakalı araçlar 32 bin 342 olan sefer
sayısını 2012’de yüzde 73,4 arttırarak
56 bin 090’a yükseltti. Güney kapılarında ise yerli plakalı araçların yaptıkları ihraç sefer sayısı 645 bin 466’dan
632 bin 816’ya düştü, yabancı plakalı araçların payı artarak 2011’de 32
bin 342 olan sayı 2012 yılında 34 bin
880’e çıktı.” Ankara, Türkiye Lojistik
sektörünün yabancıların eline tamamen geçmese de ciddi pazar kaybının söz konusu olduğunu, bu durumun
önene geçmek için dernekler ve Ulaştırma Bakanlığı’na ciddi görevler düştüğünü ifade ederek firmaların bireysel hareketlerinin sonuç vermeyeceğini vurguluyor.
Ekim 2013
34
LOJİSTİK
BALO ZARAR DA ETSE
HİZMETE DEVAM EDECEK
BALO, (Büyük Anadolu Lojistik Organizasyonlar) hizmetlerini İstanbullu nakliyecilere anlatarak onlardan önümüzdeki dönemde kendilerini desteklemelerini istedi.
Genel Müdür Hüseyin İşteermiş, 8 Eylül’de taşımalara başladıklarını şu anda zarar
ettiklerini ancak 3 yıl daha bu zararı göze aldıklarını söyledi. İşteermiş, “Biz lojistik
firması olmayacağız, operatör olarak kalacağız” dedi.
gönderecekleri tüm yükleri lojistikçiler
vasıtasıyla gerçekleştireceklerini söyledi. İşteermiş depo kurmayacaklarını, kamyon almayacaklarını, lojistik
hizmet vermeyeceklerini, bunun yerine sadece operatör olarak hizmet sunacaklarının altını çizdi.
Şu anda 2 ternel hizmet verdiklerini
kaydeden Hüseyin İşteermiş, “45’lik
HC konteyner kullanıyoruz. 350 adet
konteynerimiz var. Yakın zamanda
askılı, frigorifik konteynerler de alacağız. 2014’ün ilk yarısı itibariyle 5
blok trene çıkacağız. 2015 yılında ise
2 bin 500 adet konteynerimiz olacak,
10 blok tren, 4 adet tren feribotu ve
2 adet manevra lokomotifi ile hizmet
sunacağız” dedi.
BALO İstanbul’da gerçekleştirdiği
toplantı ile hizmetlerini ve hedeflerini bölge lojistikçilerine anlattı. Lojistikçilerden kendilerini desteklemelerinin istendiği toplantıda, BALO’nun bir
operatör olarak hizmet vereceği, öncelikli hedefinin kar olmadığının üzerinde duruldu.
UTİKAD Başkanı ve BALO Yönetim
Kurulu Üyesi Turgut Erkeskin burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin
81 ilinden dünyanın her tarafına ihracat yaptıklarını, hem devletin hem
de özel sektörün bu ihracatı gerçekleştiren lojistik sektörüne yönelik yatırımlarının sürdüğünü söyledi. Başarılı olmak için taşımanın tüm modlarının dengeli olması gerektiğini savunan Erkeskin “Demiryolu sektörü diğer modların çok geresinde kalEkim 2013
dı. BALO demiryolu payının arttırılması açısından özel bir proje. Lojistik hizmet alıcılarla hizmet sağlayıcılarının
birlikte kurduğu bir şirket. Anadolu ile
Avrupa’yı birbirine bağlıyor” dedi.
İTO Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB
Başkan Vekili İbrahim Çağlar da uzunca bir dönem demiryollarına ilgi gösterilmediğini anlatarak, son dönemde
yapılan yatırımlarla demiryolunun hak
ettiği değere kavuştuğunu belirtti.
BALO Genel Müdürü Hüseyin İşteermiş
de ihraç taşımalarında demiryolu payımızın yüzde 1’in altında olduğunun
bilgisini vererek havayolunun demiryolundan daha fazla taşıma yaptığı başka
bir ülke hatırlamadığını aktardı.
“BALO taşıma işi organizasyonu yapacaktır” diyerek kendilerinin lojistikçilere
hizmet vereceklerini tüm ihracatçıların
35
Sertrans e-lojistik hizmeti ile fark yaratıyor
Sertrans Logistics, güçlü IT alt yapısı ve
ileri teknoloji kullanımıyla müşterilerine İstanbul’un her iki yakasında bulunan modern depo ve antrepolarında yüksek standartlarda e-lojistik hizmeti veriyor. Avrupa yakası Hadımköy
tesislerinde e-lojistik hizmetleri için ayrılmış toplam 18 bin metrekarede ve
Anadolu yakasında bulunan Samandıra Tesisleri’nde yine e-lojistik hizmetleri için kullanılan 10 bin metrekarelik alanda yıllık toplam 45 milyon adet
ürün kapasitesine sahip olan Sertrans
Logistics, tecrübeli uzman kadrosu ile
sektörlerin ihtiyaç duyduğu ürün birleştirme ve promosyon dönem hazırlıkları gibi hizmetleri de veriyor. E- ticaret lojistiğinin her aşamasını başarıyla
yöneten Sertrans Logistics’in e-ticaret
hizmetlerindeki yüzde 99.9 hasarsızlık
oranı da dikkat çekiyor.
Sertrans Logistics CEO’su Nilgün Keleş konuyla ilgili olarak; “Türkiye ve
dünyada internet üzerinden yapılan satışların artması, yeni dağıtım, taşıma
ve lojistik modellerini gündeme getirdi. E-ticaret sektörü her yıl ortalama
yüzde 80 büyüyor. Bu artışla birlikte e-ticaret lojistiği bizlerin önemli iş
alanlarından biri olma yolunda ilerliyor’’ dedi.
Ekim 2013
36
EKONOMİ
Zenginiz ancak performansımız yetersiz
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “İslam ülkeleri olarak, engin zenginliklere sahibiz.
Ama performansımız, bizleri bu yüzyılın kalkınma yarışında ön sıralara taşımakta
yetersiz kalıyor” diyor.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “İslam ülkeleri olarak, engin zenginliklere sahibiz. Ama performansımız, bizleri bu yüzyılın kalkınma yarışında ön sıralara taşımakta yetersiz kalmaktadır” dedi. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun başkan yardımcılığını yürüttüğü İslam Ticaret, Sanayi ve Tarım Odası’nın (ICCIA) 18. Yönetim Kurulu Toplantısı İran’ın Başkenti Tahran’da yapıldı. Hisarcıklıoğlu ve
TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İbrahim Çağlar, Tahran’da ICCIA
18. Yönetim Kurulu Toplantısı, 15.
Özel Sektor Toplantısı, 7. İşkadınları Forumu, D-8 Ticaret Odaları Federasyonu (FCCI) Toplantısı ve 14. Ticaret Fuarı’na katıldı. Özel sektör toplantısında konuşan Hisarcıklıoğlu, bu toplantıların, İslam iş dünyası arasında işbirliğinin geliştirilmesi için eşsiz fırsatlar
sunduğunu, bu platformları İslam ülkeleri arasındaki ticari ve ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi için en etkin şekilde
değerlendirmek gerektiğini belirtti. İslam ülkeleri olarak, engin zenginliklere
sahip olduklarını anımsatan Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: “Ama performansımız, bizleri bu yüzyılın kalkınma
yarışında ön sıralara taşımakta yetersiz
kalmaktadır. Ortak hedefimiz, dünya
ekonomisine entegre olmuş, binyıl kalkınma hedeflerine ulaşmış, Birleşmiş
Milletler 2015 sonrası yaklaşımını benimsemiş ve zengin doğal kaynaklarını
bölgenin ve insanlarının refahı için kullanabilen ülkeler olmaktır. Bir oldukça,
birlik oldukça kazancın ve mutluluğun
daim olacağına inanıyorum. Buradaki
tüm kardeşlerimi de bu inancın etrafında kenetlenmeye davet ediyorum. Aramızdaki işbirliğini kuvvetlendirmek zorundayız.”
“Bu rakamları ifade
ederken üzülüyorum”
2009 küresel krizi sonrasında hem
dünyadaki güç dengelerinin hem de
iktisadi ortamın değişmeye başladığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, 57 ül-
Ekim 2013
keden oluşan, 4 bölgeye yayılmış büyük bir ekonomik potansiyele sahip İslam ülkelerinin, dünya topraklarının altıda birine, dünya nüfusunun dörtte birine, dünya petrol rezervlerinin yüzde
65’ine, doğal gazın yüzde 60’ına sahipken, dünya ekonomisindeki payının
sadece yüzde 11 olduğuna dikkati çekti. Hisarcıklıoğlu, İslam ülkelerinin ellerindeki potansiyeli yeterince değerlendirmediğinin ve sunulan zenginliklerden yeterince yararlanılmadığının altını çizdi. En zengin ve en fakir İslam ülkesi arasında tam 220 kat fark olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, 21 İslam ülkesinin ise en az gelişmiş ülkeler arasında yer aldığını, İslam ülkeleri arasındaki ihracatın yüzde 73’ünün
sadece 10 ülke tarafından gerçekleştirildiğini belirtti. “Ben bu rakamları ifade ederken üzülüyorum. Çünkü hepimiz bu rakamlardan sorumluyuz” ifadelerini kullanan Hisarcıklıoğlu, petrol
ve doğal gazın sadece devletleri zengin ettiğini, insanları zengin eden kaynakların, nitelikli iş gücü, yatırım ve ticaret olduğunu, bunun için de önce iş
ve yatırım ortamını iyileştirmek gerektiğini kaydetti. Vize, gümrük işlemleri
ve çalışma izinleri gibi birçok alandaki
bürokratik engellere değinen Hisarcıklıoğlu, “Biz hep kardeşiz diyoruz. Ama
daha kendi aramızdaki vize ve gümrük
engellerini aşamadık. Hiç insan karde-
şinin evine vize alarak gider mi? Ortak ticaret kurallarını geliştiremedik.
Bütün dünyada başarıyla işleyen ortak gümrük sistemlerini uygulayamıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Hisarcıklıoğlu, İslam Ülkeleri Arasında Tercihli Ticaret Sistemi Anlaşmasının (TPS-OIC) yürürlüğe konulmasının bir türlü başarılamadığını belirterek, TPS-OIC’i yaşama geçiremezse dünya ekonomisinin dışında kalınacağı uyarısında bulundu. Tarihi
İpek Yolu Projesi’ne de değinen Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: “Bugün
yaklaşık 30 trilyon dolar olan dünya toplam dış ticaret hacminin yüzde 22’sini İpek Yolu ülkeleri gerçekleştiriyor. İpek Yolu, dünyanın en büyük ‘Ticaret Yolu’ olmalıdır. Birçoğumuz bu yol üzerinde bulunan ülkeleriz. Proje, İpek Yolu güzergahındaki
doğu-batı hattını oluşturan ülkelerle
de sınırlı değildir. Avrupa ve Asya’yı
Afrika’ya bağlayan ve çok modlu taşımacılığı içeren kuzey-güney hatlarını
da içeriyor. İpek Yolu’nu tren ağlarıyla, kara yolu ulaşım hatlarıyla, enerji koridorlarıyla, doğal gaz boru hatlarıyla, otobanlarla yeniden uyandırmanın çabası içinde olmalıyız. Böylelikle bölgemiz küresel ekonominin ticaret merkezi olacak. Bölgemizin bu
stratejik konumu, bizlere ve halklarımıza refah ve zenginlik sağlayacak.”
37
Krone, Cool Lıner Douplex İle Fark Yaratıyor
Frigorifik yarı römork taşımacılığı alanında farklı müşteri ihtiyaçlarına uygun çözümler sunan Krone, Cool Liner
Douplex modeli ile hem kullanıcılarına
pratik çözümler sunuyor. Hem de gıda,
ilaç gibi hassasiyet gerektiren ürünlerin
taşıma şartlarına uygun olarak teslimi-
ni sağlıyor.
Krone Cool Liner Douplex, soğutulmuş
ürün taşımacılığında pratik çözümleriyle bir adım öne çıkıyor. Benzerlerinden
farklı olarak, Krone Telematics Cool 2
ile donatılmış olan gövde, bu akıllı telematik özelliği ve iki yönlü iletişim yoluyla
soğutucu ünitenin fonksiyonlarına direkt
olarak giriş imkânı sağlıyor. Bu yeni çözümde; sevkiyatı yapan kişi birkaç saniye
içinde soğutucu ünitenin içindeki tüm veriyi inceleyebiliyor, soğutucu üniteye direkt olarak ofisinden ulaşıp, var olan ısı
derecelerinin ayar noktalarının yeniden
tanımlamasını yapabiliyor veya soğutucu ünitenin statüsünü değiştirebiliyor. Bu
sayede ısının tam kontrolünü sağlayabi-
liyor. Yarı römorktaki telematik paketi sayesinde kapı kilidi ihtiyaç doğrultusunda aktif hale getirilebiliyor ya da
kilitlenebiliyor. Kapı portalındaki kilitleyici sürgüler arasında ürünlerin güvenli transferi için çok daha fazla sensör
harekete geçiyor. Telematik üniteleri; hassas veriyi, telematik portalına bir
dakikalık aralıklarla gönderirken sevkiyatçı ürün transferinde her zaman ve
her durumda kontrol sahibi olabiliyor.
Ayrıca herhangi bir sapma SMS veya
e-mail yoluyla da iletilebiliyor. Cool
Liner’ın çok yönlü ve örnek niteliğindeki kullanışlı özellikleri sayesinde çift
katlı yüklemlerde dahi yükler güvenle
bağlanabiliyor.
Shell Rımula Roadshow Ekibi,
Uzun Yolların Usta Şoförleriyle Buluştu
Madeni yağ pazarında Türkiye’de ve
dünyada 6 yıldır liderliğini koruyan
Shell’in ağır vasıta dizel motor yağları ürün ailesi Shell Rimula, “Sizin Kadar Dayanıklı Motor Yağı” sloganıyla
gerçekleştirilen Roadshow etkinliğinde 16 Eylül – 13 Ekim tarihleri arasında Türkiye’nin farklı yerlerinde toplam
25 noktada uzun yol şöförleriyle biraraya geldi. Shell Rimula Roadshow ekibi, etkinlik kapsamında bir ay boyunca Türkiye’nin bir çok ilinde ağır vasıta sürücüleri ile biraraya gelerek, Shell
Rimula ürün ailesi hakkında sürücüleri bilgilendirdi. Kocaeli, Yalova, Bursa, Manisa, İzmir, Konya, Mersin, Adana, Ankara, Kastamonu, Samsun, Bolu
güzergahı üzerindeki kamyon kooperatifleri ve Shell Extra Mola istasyonların-
da 5000’e yakın sürücüye eğlenceli aktivitelerle keyifli anlar yaşattılar. Çeşitli
oyunlarla renklenen ziyaretler ağır vasıta
sürücülerinden yoğun ilgi gördü. “Sizin
Kadar Dayanıklı Motor Yağı” konseptiyle düzenlenen Shell Rimula roadshow etkinliğinde sürücüler langırt, boks makinesi, bilek güreşi, güç parkuru gibi oyunlarla dayanıklılıklarını test ettiler ve süpriz
hediyeler kazandılar.
Yeni Shell Rımula
R4 X; Motorunuz İçin Üçlü Koruma
Haziran başı itibariyle satışa sunulan,
sahip olduğu orjinal ekipman üreticileri onayları ve sunduğu üçlü koruma ile
oldukça beğenilen ve talep gören Yeni
Shell Rimula R4 X’in özellikleri etkinlikte
katılımcılarla paylaşıldı.
- Motoru aşınmaya karşı yüzde 30’a
kadar daha fazla korur.
- Asit korozyonuna karşı yüzde 50’ye
kadar daha fazla koruma sağlar.
- Motoru yüzde 50’ye kadar daha fazla temizler.
Irak’ta “ Hareket” Rüzgarı devam ediyor
Proje taşımacılık sektörünün lider markalarından Hareket, enerji taşımacılığı
alanındaki faaliyetlerini sürdürüyor. Hareket, Irak Erbil’de inşa edilecek enerji
santrali için taşıma işlemlerine başladı.
Yaptığı rüzgar türbin taşımaları ve montajları ile enerji taşımacılığı alanında öncü
isim Hareket, taşıma ve montajlarına Irak
ta da devam ediyor. Hareket, Irak Erbil’de
inşa edilecek enerji santrali kapsamında 48 adet HRSG modülün taşımasına başladı. Projenin ilk ayağı olarak, İskenderun Limanı’ndan teslim alınan 32
adet modül Irak Erbil’de bulunan enerji santrali şantiyesine taşındı. hareket,
gemi vasıtasıyla limana getirilecek yeni
modüllerin ardından taşıma işlemlerini
tamamlayacak.
Ekim 2013
38
GÜNCEL
Ekol yatırım yaptığı ülke sayısını
yediye çıkardı
Ekol 1996 yılında Almanya ile başladığı Avrupa yatırımlarına Macaristan’ı
da ekledi. Daha önce firma; Romanya,
İtalya, Fransa, Ukrayna, Yunanistan ve
Bosna-Hersek’de yatırım yapmıştı.
Avrupa’da ve Türkiye’de gerçekleştirdiği önemli yatırımlarla adından sıkça söz ettiren Ekol Lojistik,
Macaristan’a yaptığı yeni yatırım ile
birlikte Avrupa’daki yatırımlarına hız
kesmeden devam ediyor. Müşterilerine yüksek kalitede hizmetler sunmak
için yatırımlarına ara vermeyen Ekol,
jeopolitik konumuyla Avrupa’nın en
önemli stratejik noktalarından biri
olan Macaristan’da 1 milyon Euro yatırım ile Ekol Macaristan’ı kurdu.
Ekol Macaristan, Budapeşte’de yer
alan ofisi ve gümrük idaresine yakın
olarak konumlanmış 1.500 metrekare depolama alanı ile 1 Ekim’den itibaren müşterilerine uluslararası karayolu taşımacılığı, Intermodal taşımacılık, gümrükleme ve 3. Parti lojistik hizmetleri sunmaya başladı. 2014 yılında 7.5 milyon ciro hedefleyen ve Türkiye -Macaristan hattında pazar lideri olmayı amaçlayan Ekol Macaristan, Macar çalışan sayısını 10’dan 50’ye çıkarmayı hedefliyor.
Ekol Macaristan, Ekol’ün mevcut Intermodal ağı ile birlikte Avrupa için stratejik bir bağlantı noktası oluşturacak.
Demir, kara ve deniz yolunu bir araya getiren Intermodal taşımacılık, Macaristanlı tüketicilere güvenilir, uygun
maliyetli ve sürdürülebilir çözümler
sunacak.
İlerleyen dönemlerde depolama alanını büyütmeyi amaçlayan Ekol Macaristan Intermodal hizmet ağını da
genişleterek yalnızca Türkiye- Macaristan hattında değil tüm Avrupa ve
BDT ülkeleri arasında gerçekleşen
yük taşımalarını kolaylaştıracak. Ayrıca Ekol, otomotiv ve FMCG sektörünün liderleri konumundaki müşterilerine Macaristan’da da hizmet verecek. Sahip olduğu güçlü ve profesyonel altyapısı ile Ekol, Macaristan bölgesinde kontrat lojistiği alanında da
gelişme göstermeyi planlıyor.
Ekol Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet
Musul konu ile ilgili düşüncelerini,
“Avrupa’da lojistik denince akla gelen ilk 5 markadan biri olmak amacıyla yola çıkan Ekol gerçekleştirdiği yatırımlar ile her geçen gün bu hedefine
emin adımlarla yürüyor. Müşterilerimize her zaman daha iyi ve daha kaliteli
hizmet sunmayı hedefliyoruz. Bu hedef
doğrultusunda Macaristan yatırımımızı gerçekleştirdik. Böylece Avrupa’da
8 ayrı ülkede varlık göstermeye başladık. Avrupa’da yatırım yapmaya ve ticaret köprülerimizi güçlendirmeye devam edeceğiz. Macaristan ile Türkiye
ekonomileri ve işgücü arasındaki ortaklığın her iki taraf için de faydalı olacağına inanıyoruz” sözleriyle ifade etti.
İhraç yüklerinde gümrüğü kaldırdı
“Yetkilendirilmiş Yükümlü – İzinli Gönderici”
unvanını alan ilk firma olan ilk Ekol Lojistik,
ihraç yüklerini gümrüğe gitmeden kendi yapıyor. Böylece mallan gümrükte beklemeden
direkt olarak yola çıkıyor. Ticaretin daha da
hızlanması ve ekonomik kalkınmaya olanak
sağlayacak bu uygulamaya, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından büyük önem veriliyor. AEO Sertifikası ile Avrupa’ya yapılacak
taşımalar TIR Karnesi yerine elektronik beyan
ile gerçekleştirilecek. Böylece kağıtsız işlemler
sayesinde yıllık yaklaşık 57 milyon Euro’luk
ciddi bir tasarruf sağlanacak.
Ekim 2013
39
TLS Lojistik,
Sektörel Atılımına Yeni
Uluslararası
Hizmetler Lojistik
Merkezleri ile
Hız Kazandırdı
TLS Lojistik, sektördeki atılımını yeni uluslararası hizmetler lojistik merkezleriyle sürdürüyor. Şirket, bu kapsamda bölge ve dünya ticareti açısından stratejik birer merkez olarak gördüğü İzmir ve Bursa’da Uluslararası Hizmetler Lojistik Merkezlerinin açılışını yaptı. TLS Lojistik, İzmir ve Bursa’da açtığı Uluslararası Hizmetler Lojistik Merkezleri ile lojistik sektöründeki atılımını sürdürüyor. Marmara Bölgesi ve Türkiye’nin başta gelen sanayi şehirlerinden olan Bursa’daki yeni birimin başına Yasemin Dabak
getirildi. Türkiye’de üretilen motorlu taşıtların yarısından
fazlası Bursa’da üretiliyor. Gıda ve tekstil de Bursa sanayinde büyük bir paya sahip. İşyeri ve çalışan sayısı bakımından Türkiye’de, İstanbul’un ardından ikinci sırada yer
alan Bursa, Eskişehir ve Balıkesir’i içine alan hinterlandı ve Gemlik Limanı ile lojistik sektörü için stratejik merkezlerden biri konumunda bulunuyor. Temeli 2010’da
atılan İstanbul-İzmir O-33 otoyolu da Bursa’dan geçecek ve şehri İstanbul ve İzmir limanlarına bağlayacak.
TLS Lojistik, İzmir’de açtığı ve Bekir Kalkan’a emanet ettiği müdürlükle hava yolu ve denizyolu taşımacılığında
pazardaki payını artırmayı hedefliyor. İzmir, sahip olduğu havayolu bağlantıları ve limanıyla bu anlamda sadece Türkiye’nin değil, Akdeniz havzasının ve dünya ticaretinin de önemli merkezlerinden biri. Balkanlar, Afrika
ve Ortadoğu’ya coğrafi yakınlığı, İzmir’i doğal bir lojistik üssü konumuna taşıyor. Fortune500 şirketleri arasında
yer alan TLS Lojistik’in Türkiye genelinde toplam 11bölge
müdürlüğü ve 37 noktada operasyon ve dağıtım merkezi faaliyet gösteriyor.
Ekim 2013
40
RÖPORTAJ
Malezya, Singapur ve Tayvan’da
lojistik firmalarının yapacak çok işi var!
DEİK Türk – Malezya, Türk – Singapur ve Türk – Tayvan İş Konseyleri Başkan Yardımcısı Tarkan Deniz,
Türkiye’nin Malezya, Singapur ve Tayvan’da yapacak
çok işinin olduğunu söyledi.
Türkiye, ihracat ve sanayi odaklı büyümesini sürdürüyor. 2023 hedefleri çerçevesinde 500 milyar dolarlık ihracatı gözüne kestiren Türkiye, 2023’ün ilk yarı ihracat değerlendirmesinde güven tazeledi. DEİK Türk – Malezya, Türk – Singapur ve
Türk – Tayvan İş Konseyleri Başkan Yardımcısı Tarkan Deniz’e Malezya, Singapur
ve Tayvan’daki ekonomik ilişkileri ve lojistik gelişmeleri sorduk.
“Malezya, karayolları ağı ile Asya’nın ulaşım ağı açısından en iyi karayolu sistemine sahip ülkelerinden
biri. 2009 yılı itibarıyla ülkede 99,999 km uzunluğunda asfaltlanmış yol bulunuyor.”
Türkiye – Malezya Ticari ve Ekonomik İlişkileri
Türkiye-Malezya ticari ve
ekonomik ilişkileri hakkında
bilgi verir misiniz?
Türkiye - Malezya arasındaki dış ticaret genel olarak diğer Güney Asya ülkeleri ile olduğu gibi ithalat ağırlıklı olmakla birlikte Türkiye’den Malezya’ya
savunma sanayiinde ihracat gerçekleştirilen yıllarda Türkiye’nin ihracatı artmakta, diğer yıllarda genel seyre
dönmektedir. 2010 yılında hem ihracatımızda hem de ithalatımızda meydana gelen artış ile birlikte ticaret hacmimiz 1,3 milyar doların üzerine çıkmıştır. Ticaret açığımız ise yaklaşık
900 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmiştir.
Türkiye –Malezya
İş Konseyi ne zaman kuruldu?
Dönemin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Malezya’ya ziyareti
sırasında 1995 yılında TOBB ve Malezya Ulusal Sanayi ve Ticaret Odası arasında imzalanan anlaşma ile Dış
Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye –Malezya İş Konseyi kurulmuştur.
Ekim 2013
Türkiye Malezya Dış Ticaret Değerleri (1000$)
Yıllar
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2010*
2011*
İhracat
99.668
133.766
134.417
41.884
36.523
39.359
35.281
152.298
227.270
52.453
57.250
59.929
82.810
98.224
139.982
225.135
11.829
19.312
İthalat
272.303
236.561
283.224
41.884
218.851
268.640
239.370
244.941
390.654
646.747
785.562
934.227
1.253.030
1.512.361
960.938
1.124.011
152.462
250.926
Hacim
371.971
370.327
417.641
326.567
255.374
307.999
274.651
397.239
617.924
699.200
842.812
994.156
1.335.840
1.610.585
1.100.920
1.349.146
164.291
270.238
*Kaynak: T.C. Ekonomi Bakanlığı, Ocak-Şubat verileri
Denge
-172.635
-102.795
-148.807
-242.799
-182.328
-229.281
-204.089
-92.643
-163.384
-594.294
-728.312
-874.298
-1.170.220
-1.414.137
-820.956
-898.876
-140.633
-231.614
41
Türkiye’nin Malezya’ya İhracatında İlk 20 Madde 2011 İlk Yarı ($)
ÜRÜNLER
2010 PETROL YAĞLARI VE BİTÜMENLİ MİNERALLERDEN ELDE EDİLEN YAĞLAR
42,792,552
DEMİR/ÇELİK FİLMAŞİN (SICAK HADDELENMİŞ, RULO HALİNDE)
301,665
BORATLAR; PEROKSİBORATLAR (PERBORATLAR)
2,885,895
DOKUNMUŞ HALILAR, YER KAPLAMALARI (KİLİM, SUMAK, KARAMAN VB)
3,305,003
DİĞER GEMİLER (SAVAŞ GEMİLERİ VE KURTARMA GEMİLERİ DAHİL, KÜREKLİ HARİÇ)0
DEMİR/ALAŞIMSIZ ÇELİKTEN PROFİL
39,371
TABİİ BORATLAR VB. KONSANTRELERİ
2,115,600
BUĞDAY UNU/MAHLUT UNU
1,584,616
KARA TAŞITLARI İÇİN AKSAM, PARÇALARI
1,304,319
ELEKTRİK TRANSFORMATÖRLERİ, STATİK KONVERTİSÖRLER, ENDÜKTÖRLER
1,993,432
BOR OKSİTLERİ; BORİK ASİTLER
1,734,490
TARIM, ORMANCILIK, KÜMES HAYVANCILIĞINA MAHSUS MAKİNE, CİHAZLAR
1,081,113
KURU BAKLAGILLER (KABUKSUZ) (TANELERI IKIYE AYRILMIS)
881,899
ALAŞIMLI ÇELİKTEN ÇUBUK, PROFİL, İÇİ BOŞ SONDAJ ÇUBUKLARI
301,621
YAPRAK TÜTÜN VE TÜTÜN DÖKÜNTÜLERİ
370,772
KAUÇUKTAN YENİ DIŞ LASTİKLER
54,542
METALLERİ DÖVME, İŞLEME, KESME, ŞATAFLAMA PRESLERİ, MAKİNELERİ
686,675
KARBONAT; PEROKSİKARBONAT; AMONYUM KARBOMAT
12,713
İÇEREN TİCARİ AMONYUM KARBONAT
ALTIN (HAM, YARI İŞLENMİŞ, PUDRA HALİNDE)
738,329
DIGER KABUKLU MEYVELER (TAZE/KURUTULMUS) 889,423
(KABUGU ÇIKARILMIS/SOYULMUS)
ILK 20
63,074,030
DIGERLERI
29,998,364
TOPLAM
93.072.394
2011 % Değ.
34,595,433
-19%
10,073,466
3239%
6,197,326
115%
4,832,444
46%
3,609,839
2,515,832
6290%
2,346,400
11%
2,096,982
32%
1,651,396
27%
1,577,916
-21%
1,557,325
-10%
1,449,202
34%
1,040,519
18%
984,705
226%
941,853
154%
860,883
1478%
855,419
25%
742,375
5739%
% Pay
35%
10%
6%
5%
4%
3%
2%
2%
2%
2%
2%
1%
1%
1%
1%
1%
1%
1%
730,812
654,675
-1%
-26%
1%
1%
79,316,813
19,991,152
99.307.965
26%
-33%
7%
80%
20%
100%
Türkiye’nin Malezya’dan İthalatında İlk 10 Madde 2011 İlk Yarı ($)
ÜRÜNLER
2010
PALM YAĞI VE FRAKSİYONLARI (KİMYASAL OLARAK DEĞİŞTİRİLMEMİŞ) 80,045,292
HİNDİSTAN CEVİZİ, PALM ÇEKİRDEĞİ/BABASSU
17,357,485
YAĞLARI (KİMYASAL OLARAK DEĞİŞTİRİLMEMİŞ
TABİİ KAUÇUK, BALATA, GÜTA-PERKA, GUAYÜL VB TABİİ SAKIZLAR
30,201,392
ELEKTRONİK ENTEGRE DEVRELER
43,861,740
VULKANİZE KAUÇUKTAN HER TÜRLÜ GİYİM EŞYASI AKSESUARI (ELDİVEN) 22,731,801
SENTETİK LİF İPLİĞİ (DİKİŞ İPLİĞİ HARİÇ) (TOPTAN)
33,489,553
PETROL YAĞLARI VE BİTÜMENLİ MİNERALLERDEN ELDE EDİLEN YAĞLAR 3,481,538
SENTETİK İPLİK, MONOFİL, ŞERİTLERLE DOKUMALAR
25,595,802
TELLİ TELEFON-TELGRAF İÇİN ELEKTRİKLİ CİHAZLAR
21,713,176
SENTETİK DEVAMSIZ LİFLER (İŞLEM GÖRMEMİŞ)
15,348,615
2011 % Değ.
% Pay
139,243,280
72,806,545
74%
319%
17%
9%
66,484,778
57,902,538
45,327,818
40,091,842
35,959,138
32,557,514
27,090,639
18,759,489
120%
32%
99%
20%
933%
27%
25%
22%
8%
7%
6%
5%
4%
4%
3%
2%
Ekim 2013
42
RÖPORTAJ
Malezya-Türkiye Arasındaki Anlaşma
ve Protokoller
•Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması 13 Şubat 1977
•Ticaret Anlaşması 13 Şubat 1977
•Kültür anlaşması 13 Şubat 1977
•Deniz Ulaşımına İlişkin Anlaşma 08
Eylül 1983
•Hava Ulaşımına İlişkin Anlaşma 13
Mayıs 1983
•Kültürel ve Bilimsel Değişim Programı (1989-1991)
•Standartlarda İşbiriliği Anlaşması 27
Eylül 1994
•Askeri eğitim İşbirliği Anlaşması 3
Şubat 1993
•Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi
Anlaşması 27 Eylül 1994
•Türkiye-Malezya Ekonomik ve Ticaret Ortak Komitesi I. Dönem Toplantısı 19 Ocak 1995
•IGEME-MATRADE Mutabakat Muhtırası 25 Şubat 1998
•Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması 25 Şubat 1998
•Türkiye-Malezya Ekonomik ve Ticaret Ortak Komitesi II. Dönem
Toplantısı 21 Mart 2006
Malezya hükümetinin uyguladığı etkin ekonomi politikaları, yaratılan
düşük riskli ve
istikrarlı politik ortam, ülkede gerçekleştirilen kaliteli yatırımlar ve küresel finans krizi döneminde faaliyete geçirilen teşvik paketleri ülke ekonomisini dünya
ülkeleri arasındaki sıralamada yerini korumasına ve hatta ilerleme kaydetmesine yardımcı olmuştur. Son
olarak Başbakan Najib Razak tarafından açıklanan ve ülkeyi 2020 yılı
itibarıyla yüksek gelirli ülke seviyesine getirmeyi amaçlayan yeni ekonomik modelin (10. Ekonomik Dönüşüm Programı 2010-2020) Malezya ekonomisinin gelişmesinde büyük etkisi olmuştur.
Türkiye – Malezya İş Konseyi
ne gibi hedefler belirlemiştir?
Türkiye – Malezya İş Konseyi Malezya ile Türkiye arasında ticaret, yatırım, teknik işbirliği, teknoloji transferi, (Ar-Ge) turizm, eğitim programları
konularında ortak girişimleri artırmak
ile teşvikleri kolaylaştırmasının yanında, Malezya ve Türkiye’deki girişimciler arasında doğrudan ticari ilişkileri
teşvik etmek ve böylece aralarındaki
ticari ve endüstriyel faaliyetlerin güçlenmesini sağlamak gibi hedefler belirlemiştir.
Ekim 2013
Malezya’nın lojistik avantajları
hakkında bilgi verir misiniz?
Malezya, karayolları ağı ile Asya’nın
ulaşım ağı açısından en iyi karayolu sistemine sahip ülkelerinden biridir.
2009 yılı itibarıyla ülkede 99,999 km
uzunluğunda asfaltlanmış yol bulunmaktadır. Ülkedeki demiryolu uzunluğu ise 2,418 km’dir. Malezya’da toplam 58 havalimanı bulunmaktadır.
Bunlardan Kuala Lumpur, Johor, Penang, Langkawi, Kota Kinabalu ve
Kuching’de olanlar uluslararası yolcu taşımaktadır. Kuala Lumpur Uluslararası Hava Limanı (KLIA) 1998 yılından beri aktiftir ve 2007 yılında yaklaşık 30 milyon yolcunun ulaşımını sağlamıştır. Malezya limanlarının yük taşıma kapasitesi 2010 yılında 570 Milyon tona çıkmıştır. Malezya’da bugün
7 uluslararası ve 8 iç liman bulunmaktadır. 2010 yılı itibari ile Malezya, ticaretinin yüzde 93’ünü deniz yolu ile
bu limanlardan gerçekleştirmektedir.
Malezya’nın en önemli limanları arasında Port Klang, Penang Port, Johor
Port, Tamjung Petepas Port, Kuantan
Porti Kemaman Port ve Bintulu Port yer
almaktadır.
Doğalgaz Rezervlerinde
Dünyada 14. Ham Petrol
Rezervleri Açısından Da
23. Sırada
Malezya’daki enerji kaynakları
hakkında bilgi verir misiniz?
Malezya, ülke petrol ihtiyacının yüzde
80’inden fazlasını kendisi karşılayabilmektedir. Ülkede çıkan petrol kaliteli
olduğu için ihracat yapılmakta ve ülke
içi ihtiyacı ithalat ile karşılanmaktadır.
Petrol üretimi sabit bir oranda büyürken, doğal gaz üretiminde son yıllarda önemli bir artış meydana gelmiştir. Malezya, doğal gaz rezervleri açısından dünya sıralamasında 14. ham
petrol rezervleri açısından da 23. sıradadır. Ayrıca Malezya, yılda 23 milyon metrik tonluk üretim kapasitesi ile
tek bir noktada bulunan dünyanın en
büyük sıvılaştırılmış doğal gaz üretim
tesisine sahiptir. Malezya dünya sıralamasında Katar’dan sonra dünyanın
en büyük ikinci likit doğal gaz ihracatçısı konumundadır. Malezya boksit,
altın, kömür, demir ve çelik rezervlerine sahiptir. Ancak ülke yerel maden
ihtiyacının büyük bir kısmını ithalatla karşılayabilmektedir. Hükümet son
yıllarda yerel maden sektörünün gelişmesine büyük önem vermeye başlamış ve 2009 yılında sektörün geliştirilmesine yönelik bir plan açıklamıştır.
Plan dahilinde, modern teknoloji ve
Ar- Ge çalışmalarının katkısıyla madenlerin en uygun şekilde çıkartılması
ve çeşitlendirilmesi ile sektörün genişletilmesi hedeflenmiştir.
Türkiye’deki Malezya yatırımları hakkında bilgi alabilir miyim?
Malezya’nın Türkiye’de gerçekleştirmiş olduğu en önemli proje, Sabiha
Gökçen Havalimanı Dış Hatlar Terminali projesidir. Malezya devletine
ait Malezya Havayolları Holding Bhd
(MAHB) şirketi ile Türk Limak Grup ve
Hintli GMR Infrastructure Ltd. şirketlerinin oluşturduğu konsorsiyum, Sabiha Gökçen Havalimanı’nın dış hatlar
terminalinin yapımı ve 20 yıl süreyle
işletimi konusunda 10 Temmuz 2007
tarihinde yapılan ihaleyi 2,7 milyar
dolarlık teklifle kazanmıştır. Bu bağlamda, Hazine Müsteşarlığının vermiş olduğu verilere göre anılan firma
2008 ve 2009 yıllarında sırasıyla 7,5
ve 11 milyon dolarlık yatırım transferinde bulunmuştur.
Malezya’daki Türk yatırımları
hakkında bilgi verir misiniz?
İki ülke arasındaki en önemli proje ve
43
ortak yatırımı, Malezya Maliye Bakanlığı ile Nurol Holding bünyesindeki FNSS
A.Ş. ile 287 milyon dolarlık zırhlı araç
satışı ve araçların Malezya’da montajı olduğu söylenebilir. Söz konusu teslimatlar 2004 yılında sonuçlandı ama
şirketler arasında yeni anlaşmalar gereğince, geçtiğimiz yıl 250 adet 8x8
zırhlı aracın tekrar Malezya’da ortak
üretilmesi ve satılmasına karar verildi.
Malezya’da şu an itibari ile diş protezleri alanında yatırım yapan ve faaliyetlerini hali hazırda sürdüren TurkomCeramic(M) Sdn Bhd firması ve Eroğlu
Giyim San. Tic. A.Ş. firmasının ürünlerini satmak için kurulan Collins and Loft
(M) Sdn. Bhd. (satış ofisi) bölgedeki diğer Türk yatırımlarıdır. Dimes meyve suları ise Malezya’da açmış olduğu bayilik
aracılığıyla son 3 yıldır Malezya partneri ile birlikte market ve dağıtım kanallarına satış yapmaktadır. Malezya’da yatırım yapan bir diğer Türk firması ise
Yonca-Onuk Adi Ortaklığı’dır. YoncaOnuk A. O. Malezya’da Baustead Naval Shipyard SDN BHD ile MYO Marine SDN BHD isimli ortak bir şirket kurmuştur. BYO Marine tarafından 2010
yılı içerisinde Malaysia Maritime Enforcement Agency (MMEA) ihtiyacı doğrultusunda 10 adet ONUK MRTP16 Ani
Müdahale Botu inşası için sözleşme imzalanmıştır. Botların 4 adedi Türkiye’de
Yonca-Onuk A. O. Tesislerinde kalanı ise Yonca-Onuk tarafından sağlanacak teknoloji transferi ile Malezya’da 20
ay içerisinde üretilmesi planlanmaktadır. Türkiye’nin en önemli sanayi kuruluşlarından biri olan Evyap 2011 yılında
Evyap Sabun Malaysia Sdn Bhd firması
adı altında Malezya’nın Johor eyaletinin
Tanjung Langsat endüstriyel bölgesinde
120 dönümlük arsayı 60 yıllığına kiraladı. 55 milyon dolara kurulması beklenen fabrikanın, 2013 yılında üretime
geçmesi beklenmektedir. Malezya’da
yatırım yapmaya hazırlanan bir diğer firma ise Türkiye’nin tek yerli rüzgar türbini üreticisi olan Soyut-Wind.
Soyut-Wind’in Malezya’ya yatırım yapma sebebi Malezya’daki yüksek rüzgar enerjisi yatırım potansiyelidir, ülkede rüzgardan üretilen elektrik enerjisine Türkiye’nin yaklaşık 4 katı kadar alım garantisi teşviki bulunmaktadır. Bu bağlamada Soyut-Wind ikinci
fabrikasını Malezya’da, Malezyalı Melewar Industrial ile ortaklaşa 30 Milyon Euro’ya inşa etmeyi planlamaktadır. Basında yer alan bilgilere göre
Malezya’daki en yeni Türk yatırımı ise
boru pazarının öncü kuruluşlarından
Novoplast tarafından gerçekleştirilmiştir. Malezya’da açtıkları yeni fabrika ile düşük nakliye maliyeti ve kısa
teslim süresi avantajı ile önümüzdeki
üç yıl içerisinde bölgedeki büyüklüğünü 15 milyon dolara çıkarmayı hedeflemektedir.
Asya-Pasifik Bölgesi’nin Parlayan Yıldızı: Singapur
“2009 yılında gerçekleştirdiği ve kriz nedeniyle ciddi düşüş gösteren 243 Milyar
ABD Doları ithalat ile 2010 yılında 351,2 milyar dolar, 2011’de 362,8 milyar dolar
seviyesine ulaşan ithalat rakamları, Singapur ekonomisinin gelişmişlik düzeyi ve
ülkenin dış ticarete açıklığı konusunda da önemli ipuçları veriyor.”
Singapur ekonomisi hakkında
genel bilgi verir misiniz?
Asya-Pasifik Bölgesi’nin dünya ekonomisi ve ticaretindeki yeri ve önemi
gün geçtikçe daha da artmakta olup,
Singapur, Asya-Pasifik bölgesinde ve
özellikle Güneydoğu Asya’da önemli bir ticaret merkezi konumunda bulunmaktadır. ABD, Japonya, AB ülkeleri gibi dünyanın gelişmiş ülkelerinin
yanı sıra, Malezya, Endonezya, Çin
Halk Cumhuriyeti, Hong Kong, Hindistan, Tayvan, Tayland ve Avustralya
gibi bölge ülkeleri ile güçlü ekonomik
Yıl
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2011/02
2012/02
İthalat
254,221
284,602
241,255
202,473
210,769
353,579
51,268
43,442
İthalat Değişim
17,30%
12,00%
-15,20%
-16,10%
4,10%
67,80%
57,40%
-15,30%
ve ticari bağları, Singapur’un bu konumunu güçlendirmektedir. 2009 yılında
gerçekleştirdiği ve kriz nedeniyle ciddi
düşüş gösteren 243 Milyar ABD doları ithalat ile 2010 yılında 351,2 milyar
dolar, 2011’de 362,8 milyar dolar seviyesine ulaşan ithalat rakamları, Singapur ekonomisinin gelişmişlik düzeyi
ve ülkenin dış ticarete açıklığı konusunda da önemli ipuçları vermektedir.
Türkiye – Singapur İş Konseyi
Asya - Pasifik Bölgesi’nin en önemli ticaret partnerlerinden biri olan Singapur
İhracat
357,281
389,772
793,092
348,006
594,027
840,031
79,681
93,624
ile Türkiye arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin kurumsal bir çatı altında
sürdürülmesi ve sermaye birikimi yoğun olan Singapur’dan Türkiye’ye yatırım çekilebilmesi amacı ile Singapur
ile iş konseyi kurulması gündeme gelmiş ve konsey kuruluş anlaşması Singapur Cumhurbaşkanı’nın 2009 Haziran ayında gerçekleştirdiği Türkiye
ziyareti sırasında Singapur İş Federasyonu (SBF) arasında imzalanmıştır ve
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)
Türkiye – Singapur İş Konseyi kurulmuştur.
İhracat Değişim
353,70%
9,10%
103,50%
-56,10%
70,70%
41,40%
-41,60%
17,50%
Hacim
611,502
674,374
1,034,347
550,479
804,796
1,193,610
130,949
137,006
Denge
103,061
105,171
551,837
145,533
383,257
486,453
28,413
50,182
Ekim 2013
44
RÖPORTAJ
Başlıca Maddelere Göre Türkiye’ye İhracat (1.000 ABD Doları)
Madde Tanımları
Gıda İçecek & Tütün
Ham Maddeler
Mineral Yakıtlar
Hayvansal & Bitkisel Yağlar
Kimyasallar
Mamul Maddeler Makine & Ekipman
Muhtelif Mamuller
Muhtelif
TOPLAM
2006
9.433
173
1.641
31.448
0
29.479
29.067
165.464
33.041
5.564
305.310
2007
15.316
19
924
31.916
0
47.472
29.669
160.016
42.126
2.921
330.378
2008
20.313
173
887
42.104
0
30.724
23.772
157.378
69.902
4.045
349.297
2009
14.972
87
1.056
32.504
0
37.537
24.046
136.028
43.191
4.644
294.066
2010
12.731
1.501
1.607
49.468
0
30.314
78.970
120.515
38.021
8.330
341.457
Başlıca Maddelere Göre Türkiye’den İthalat (1.000 ABD Doları)
Madde Tanımları
Gıda İçecek & Tütün
Ham Maddeler
Mineral Yakıtlar
Hayvansal & Bitkisel Yağlar
Kimyasallar
Mamul Maddeler Makine & Ekipman
Muhtelif Mamuller
Muhtelif
TOPLAM
2006
6.244
1.155
1.339
113.359
450
7.650
21.567
28.290
11.733
1.946
193.734
2007
6.299
4.912
2.195
223.262
276
7.772
50.967
42.958
22.895
1.000
362.536
2008
5.859
1.229
4.855
588.230
565
7.260
294.205
46.545
33.450
4.359
986.557
2009
9.519
2.067
4.610
84.793
1.152
6.505
244.644
34.083
42.779
2.579
432.729
2010
10.455
2.360
4.412
171.448
1.609
11.721
248.747
47.751
62.211
7.151
567.867
Türkiye’deki Hizmet Sektörü
Singapurluların Dikkatini Çekiyor
Türkiye-Singapur ikili ekonomik
ilişkilerinin potansiyeli
hakkında bilgi verir misiniz?
Türkiye - Singapur ikili ekonomik ilişkilerinde potansiyeli en yüksek olan
konu, yatırımlar olarak değerlendirilmektedir. Kar marjı yüksek şirketleri sayesinde yüksek yatırım portföylerine sahip olan Singapur’da dış yatırım önemli bir gelir kaynağıdır. Singapurlu yatırımcıların ilgisinin genellikle geleneksel Güneydoğu Asya pazarları ve Ortadoğu üzerine yoğunlaşmış olmasına rağmen, 2004 yılından itibaren Singapurlu yatırımcıların
Türkiye’yi bir potansiyel yatırım alanı
olarak değerlendirmeye başlamış oldukları ve özellikle hizmetler sektörüne yönelmekte oldukları gözlemlenmektedir. 2010 yılı itibarıyla 34 Singapur menşeli firma Türkiye’de faaliyet göstermekte ve söz konusu firmaların Türkiye’deki doğrudan yatırımları
ise 100 milyon dolar seviyesine ulaşmaktadır. Bu firmalardan biri, 2005
yılında sonuçlanan ihale sonrasında Mersin Limanı işletmesini alan Akfen Holding ile ortak olarak alan Port
Ekim 2013
of Singapore Authority (PSA)’dir. Singapur şirketleri Galataport, Yapı Kredi
Bankası ve Garanti Yatırım ihalelerine
de teklif vermişlerdir. Altyapı projelerine de ilgi gösteren Singapur kuruluşları, Marmaray projesinde konsorsiyum
içerisinde yer almış, daha sonra Samsun metro ihalesine teklif vermişlerdir.
Singapur’un lojistik yapısı ve altyapısı hakkında bilgi verir misiniz?
Singapur, coğrafi konumu, doğal korunaklı limanı ve 19. yüzyılın başından bu
yana deniz ticaretinde kazanmış olduğu deneyim sayesinde Uzakdoğu’nun
en büyük deniz ticaret merkezlerinden
biri haline gelmiştir. İç pazarı dış ticaret
hacmi ile karşılaştırıldığında kısıtlı olmasına rağmen, özellikle ASEAN ülkeleri, Çin ve Hindistan ile kurmuş olduğu ticari ilişkiler çerçevesinde dünyanın
en işlek limanı olmayı başarmıştır. Singapur limanı bu başarısını, devlet şirketi TEMASEK’e bağlı Singapur Liman
İdaresi’nin (PSA) geliştirdiği bilgisayar
veri tabanı destekli liman işletme stratejisine borçludur. Ulaştırma ve depolama sektörü 2009 yılında kaydedilen
Ticaretimizin
Sektörel Dağılımı
45
yüzde 9 daralmanın ardından, 2010
yılında global ticaret ve hava taşımacılığındaki artışa paralel olarak yüzde 6 oranında genişleme göstermiştir.
Denizyolu taşımacılığının genel performansı incelendiğinde, işlem gören konteyner hacminde 2009 yılındaki yüzde
14 daralmanın tersine çevrilerek 2010
yılında yüzde 9,9 oranında büyüme yakalandığı görülmektedir. İşlem yapılan
konteyner sayısı 2009 yılındaki 26 milyon TEU seviyesinden 2010 yılında 28
milyon TEU’ya yükselmiştir. Deniz kargosu alanında da önceki yıldaki yüzde
8,4 oranındaki küçülmenin ardından,
2010 yılında yüzde 6,6 oranında büyüme gözlenmiştir. Singapur, hava taşımacılığı alanında da dünyanın önde
gelen merkezlerinden birisi olma özelliğini korumaktadır. 2008 yılı Ocak
ayında üçüncü terminal binasını resmen hizmete sokan Singapur Changi
Havalimanı, yılda 35 milyon yolcu kapasitesinden 70 milyon yolcu kapasitesine ulaşmış durumdadır. Changi Havalimanından 60 ülkede 188 şehre
uçuş bulunmakta, 81 havayolu şirketi Singapur’dan haftada 4.400’ü aşkın
sefer düzenlemektedir. Havayolu ulaşımında 2009 yılında kaydedilen yüzde
0,6 gerilemenin ardından, 2010 yılında yolcu trafiğinde yüzde 13 artış yaşanarak yolcu sayısı 40.966.100’e yükselmiştir. Paralel olarak, işlem gören
hava kargosunda da yüzde 11 artış yaşanarak 1.816.200 ton işlem kaydedilmiştir. Singapur’a inen uçak sayısındaki artış hızı ise 2010 yılında yüzde 9,5
artarak 135.474 olmuştur.
dış ticaret politikasının temel taşlarından
birisini oluşturmaktadır. Sahip olduğu
geniş bölgesel entegrasyonlar ve serbest
ticaret anlaşmaları ağı, Singapur’u bölge ülkelerinin yanı sıra, gelişmiş ekonomilere ve yeni pazarlara bağlamaktadır.
Singapur, 24 ülkeyi kapsayan 18 ikili ve
bölgesel serbest ticaret anlaşması ağına sahiptir. Avrupa Birliği ile 2010 yılı-
Singapur, ülkemiz açısından
nasıl bir öneme sahip?
TOBB ve Çin Sanayi ve Ticaret Birliği (Chinese Association of Industry and
Commerce – CNAIC) arasında imzalanan bir anlaşma ile kurulan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye -Tayvan İş Konseyi’nin kuruluşu 14 Aralık
1993’de Taipei’de yapılan toplantıda
gerçekleşmiştir. Konsey’in karşı kanadını
“Çin Uluslararası Ticareti Geliştirme Kurumu” oluşturmuştur.
GSYİH’sının üç katı oranında ticaret hacmine sahip olan ve dışa açıklık açısından dünyadaki en liberal ülkeler arasında yer alan Singapur, ithalatının yaklaşık yarısını re-eksport sistemi
yoluyla, özellikle bölge ülkelerine ihraç
etmektedir. Bu özelliği nedeniyle Singapur, yüksek gelir düzeyine sahip tüketicilerden oluşan dinamik bir iç pazarının
yanı sıra, özellikle bölge ülkelerine ulaşabilmek açısından pek çok ülke tarafından bir merkez olarak kullanılmaktadır. Bu çerçevede, başta Güneydoğu Asya ülkeleri olmak üzere bölgeye
yönelik ihracatın geliştirilebilmesi için
Singapur’un lojistik imkanları ile güçlü ekonomik ve ticari bağları, Türkiye
açısından önemli bir fırsat oluşturmaktadır. Bölgesel ve ikili entegrasyonlar
ile serbest ticaret anlaşmaları, Singapur
nın mart ayında başlayan serbest ticaret anlaşması müzakereleri de bu kapsamda büyük önem taşımaktadır. Müzakerelerin 7. bölümü, 2011 yılı Haziran ayında gerçekleştirilmiş ve görüşmelere devam etme kararı alınmıştır.
Avrupa Birliği ülkeleri, ASEAN ülkeleri içerisinde en büyük ticaret hacmini
Singapur ile gerçekleştirmişlerdir.
TÜRKİYE- TAYVAN TİCARİ VE
EKONOMİK İLİŞKİLERİ
“Tayvan’a gerçekleştirilen ihracatın yapısı incelendiğinde
diğer Doğu Asya ülkeleriyle olan ticaretimizden çok büyük
farklılıklar görülmüyor. Başta demir-çelik olmak üzere ihracatımızın büyük kısmı hammadde üzerine kurulu. Buna karşın
ithalatta ise kazanlar, makinalar ve elektrikli makinalar başı
çekmekte ve daha çeşitli bir yelpazede ithalat yapılıyor.”
Türkiye ve Tayvan dış ticareti
hakkında bilgi verir misiniz?
1995 yılına kadar göreceli olarak dengeli bir biçimde ilerleyen dış ticaret rakamları 1995 sonrasında Türkiye aleyhine bir seyir izlemeye başlamış, ihracattaki büyük azalmaya karşın ithalattaki büyük artış sonucunda ticaret dengesi
önemli ölçüde bozulmuştur. 2002 yılında ise yakalanan artış toplam ihracatın
neredeyse yüzde 85’ini oluşturan demirçelik ihracatından kaynaklanmaktadır.
Türkiye -Tayvan İş Konseyi
ne zaman kuruldu?
Tayvan’a gerçekleştirilen
ihracatın yapısı hakkında bilgi
verir misiniz?
çekmekte ve daha çeşitli bir yelpazede ithalat yapılmaktadır.
Tayvan sanayisi hakkında
bilgi verir misiniz?
Tayvan emek yoğun sanayiden yüksek
teknoloji endüstrilerine doğru hızlı bir
geçişi yaşamıştır. Bugüne kadar dünya
pazarlarına önemli konuma sahip olduğu tekstil, ayakkabı, kimya, elektronik komponent gibi endüstrilerde üretim maliyetlerindeki artış göz önünde
bulundurarak yurtdışı yatırımlara yönelmiş ve son dönemde özellikle Çin
ve diğer bölge ülkelerinde önemli yabancı yatırımcılardan biri haline gelmiştir. Konsey’in kuruluş aşamasında
Türkiye ile de bu kapsamda ilgilenilmiş ancak geçen zaman içinde iki ülke
arasında resmi ilişki kurma zorlukları,
bunun neticesinde yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması gibi girişimleri
teminat altına alan anlaşmaların imzalanamaması gibi nedenlerden ötürü Tayvan’ın Türkiye’deki yatırımları istenen düzeyde gerçekleşmemiştir. Bu
nedenle ikili ilişkilerin en önemi gündem maddesini Tayvan yatırımlarının
Türkiye’ye çekilmesi oluşturmalıdır.
Tayvan’a gerçekleştirilen ihracatın yapısı incelendiğinde diğer Doğu Asya ülkeleriyle olan ticaretimizden çok büyük farklılıklar görülmemektedir. Başta demir-çelik olmak üzere ihracatımızın
büyük kısmı hammadde üzerine kuruludur. Buna karşın ithalatta ise kazanlar,
makinalar ve elektrikli makinalar başı
Ekim 2013
46
ADR
Ulusal taşımalara
uluslararası standartlar geliyor
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, karayollarında tehlikeli madde taşımacılığı düzenlemesine ilişkin olarak, 1 Ocak 2014’ten itibaren piyasaya girecek yeni araçlarda ADR standartları aranacağını söyledi. 2014 Eylül’de
ise mevcut araçların durumu ile ilgili olarak bir yapı oluşturulacağını anlatan Yıldırım 2018’e kadar da mevcut araçların tamamının ADR standartlarını karışlayacağını belirtti. Yıldırım, geçişin kademeli olarak sağlanacağını vurguladı.
Tehlikeli Madde Taşınmasında Kullanılan Araç, Tank, Ambalaj Ve Kaplar
Konusunda “İlk Ulusal Uygunluk Belgesi” sahiplerini buldu. 25 Ekim’de
Türk Standardları Enstitüsü’nde gerçekleştirilen törene Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, TSE Başkanı Hulusi Şentürk, Tehlikeli Mal ve Kombine
Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürü Mehdi Gönülalçak, UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, TREDER Başkanı
Kaan Saltık ve ADR Belgesini alan firmaların yetkilileri katıldı.
Tehlikeli maddelerle ilgili protokolü 6
Mart 2013’te imzaladıklarını hatırlaEkim 2013
tan Yıldırım, Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınmasına İlişkin Avrupa
Konvansiyonuna (ADR), Türkiye’nin taraf olduğunu belirterek çalışmaların
2007’de başladığını ve sadece konvansiyonun eklerinin tercümesinin iki
yıl sürdüğünü ifade etti. “UND Başkanı Çetin Nuhoğlu bu süreci iyi biliyor.
Kendileri bu süreçte bizlere çok yardımcı oldu” diyen Yıldırım, sözlerine
şöyle devam etti:
“Uçak, uydu yaparsınız. İleri ülkelerin
elinde ne teknolojik bilgi varsa hepsini yapabilirsiniz. Neticede bunları yapan insan, orada da insan, burada da
insan. Ama yaptığınız şeyin dünya tarafından bilinmesi, kabul edilmesi en
önemli iştir. Bir ürün geliştiriyorsunuz,
salıyorsunuz yola. Sınırınızı çıkınca
hemen önünü çeviriyorlar, ‘Şu belge,
bu belge, şu onay, bu onay lazım.’
Hemen sizi yarışın dışında bırakıyorlar. Ne yapalım? Gel, Danimarka, İsviçre, Avusturya’da yerler var. Ondan
sonra Allah selamet versin. Gümrük
Birliğine tabi olan Türkiye CE belgesi almak için ot yoldu. Ne mücadeleler verdi. Çünkü bir gelir kapısı, sistem dışında tutmanın ötesinde bağımlı olsun. Sürekli, her iş yaptığında gelsin bizim kumbaraya para atsın. Öyle küçük paralar da değil. 20
bin, 50 bin, 100 bin eurolar. Zaten
rekabet hat safhada” değerlendirmesini yaptı.
Çalışmanın olumlu sonuçlar doğuracağını kaydeden Yıldırım, şöyle konuştu: “Bu işten dolayı kademeli olarak yılda 100 milyon euroya varacak bir tasarruf sağlanacak. Paramız
memleketin içerisinde kalacak. Bu işi
bilen, yetişmiş insan kaynağımız, kapasitemiz olacak. Bu iş artık bir sektörel iş haline gelecek. Bu konvansiyonlara ön ayak olmuş ülkelerden bunu
almayacağız. Çevremizdeki diğer ülkelere – Afrika, Ortadoğu’ya- böyle bir hizmeti verecek konuma geleceğiz, alan değil veren, teknolojiye,
bilgiye muhtaç değil sahip olan ülke,
önemli olan bu.”
Paranın tek başına yeterli olmayacağını, ülkeler arasındaki ilişkilerin iyi
olması gerektiğine de değinen Yıldırım, Türkiye’nin 1974 yılında bunu
yaşadığını ve bağımlılıktan kurtulması gerektiğini öğrendiğini ifade etti.
Bir mühendis olarak TSE standartlarından çok şey öğrendiğini kaydeden
Yıldırım, TSE’nin bütün sektörlerde
buna benzer sıkıntıları tespit ederek
ulusal içerikli çözümler üretmesi gerektiğini söyledi.
47
UND ile birlikte çalıştık
Yıldırım, “ADR işi epey bir baş ağrıtıyordu. UND ile birlikte çalıştık. 2014
yılında bu kademeli olarak yürürlüğe giriyor. Öncelikle uluslararası taşımalar, artık yılın sonuna doğru da gerekli insan kaynak kapasitesini oluşturunca da içerideki sistemi de buna uygun hale getireceğiz. Bu uygun, yanlış anlaşılmasın. Bugün bir gazetede ‘1
Ocakta şu olacak, bu olacak’ diye haber var. Oradaki uygulama biraz acele yazılmış. Kademe kademe... 2014
Eylül’de bu konuyla ilgili kuruluşlar bir
yapı oluşturacaklar. 2018 yılına kadar
da mevcut araçlar bu uygunluğu sağlayacak. 1 Ocak 2014’ten itibaren piyasaya girecek yeni araçlarda bunu istiyoruz. Bunu da TSE yapacak. Bunun
için imkanımız, altyapımız mevcut” ifadelerini kullandı.
“İrade olmayan
yerde idare olmaz”
Yaşadığı bir olayı paylaşan Bakan Yıldırım ,”Bir tanesi beni çevirdi, Sayın Bakanım bu ADR’de çok geç kaldık diye
ayak üstü laf etti. ‘2014’e yetişmiyor,
halbuki 2007’de taraf olduk.’ ‘Sen ne
iş yapıyorsun’ dedim. ‘Bir Alman gözetim firmasının Türkiye temsilcisiyim, biz
hazırız, şunları yapalım’ dedi. ‘Kusura
bakma’ dedim, biz ne yaptığımızı biliyoruz. O tarihleri biz belirledik, biz idareyiz. İrade olmayan yerde idare olmaz.
İradeyi koyacaksınız. Onu da herkes
kabul edecek. Yoksa herkes sizi idare eder. Allah’a şükür ülkemizde son
10 senede istikrar, güven, güçlü siyasi irade var. Onun için de birçok konunun üstesinden Allah’a şükür geliyoruz.
Daha yapacağımız çok iş var.”
Türkiye’nin potansiyeli var
Bakan Ergün de bu yılın Mart ayı başlarında TSE ve Ulaştırma, Denizcilik ve
TSE ilk ADR belgelerini verdi
Haberleşme Bakanlığı arasında tehlikeli maddelerin taşınması gibi çok önemli bir konuyla ilgili imzalanan protokolü
hatırlatarak, “Tehlikeli maddelerin ülkemizde ve belirli bölgelerde özellikle nasıl
yoğun bir şekilde sevk edildiğini, taşındığını görüyoruz ama bunların taşınma sistemleriyle ilgili belgelendirme, test ölçüm
mekanizmaları maalesef yeterince geliştirilememiş olduğu için bu konuyla ilgili sürekli yurt dışı kaynaklara başvurmak
durumundayız. Onların bilgisine başvurmak, onların test belgesine başvurmak,
onların belgelendirmelerine başvurmak
mecburiyetindeyiz. Aslında fark etmediğimiz şey şuydu, bizim potansiyelimiz
var, potansiyelimizi yeterince kullanmıyoruz. Türkiye’nin bu gibi örnekleri çok
açık bir şeklide göstermektedir ki bugün
yaptıklarında kat kat fazlasını yapabilecek potansiyeli vardır, her açıdan her yönünden. Bugün Türkiye ne yapıyorsa aslında yapamıyorum dediği şeyleri yapa-
bilecek imkan ve kabiliyete sahip olan
bir ülkedir burası. Yeter ki bu potansiyeli iyi değerlendirelim, cesur adımlar
atalım. Bu kararlı, cesur adımları attığımız zaman göreceğiz ki bizde bugün yapamıyoruz dediğimiz şeyleri yapacak imkan ve kabiliyet vardır” diye
konuştu.
Türkiye otomotiv test
merkezine kavuşuyor
Türkiye’nin otomotiv sektöründe önemli
bir ülke olduğunu da kaydeden Ergün,
“Bursa Yenişehir’de TSE’nin de yatırımlarıyla yeni bir otomotiv test merkezi yapılıyor. Her açıdan otomotiv sektörünün testlerinin yapılacağı bir noktaya
geliyoruz. TSE bütün bir atak içerisinde.
Eğer yaptığınız bir şeyi ölçmesini, analiz etmesini, test etmesini bilmiyorsanız
hiçbir şey bilmiyorsunuz demektir. Yaptığınız veya satın aldığınız şeyi ölçmesini
bileceksiniz” şeklinde konuştu.
ADR Belgesi alan firmalar
Tırsan Treyler Otokar
Koluman Otomotiv Endüstri A.Ş.: Koluman Otomotiv (Rohr )
Ok Kardeşler Treyler Gökbil Nakliyat İsmet Yılmaz Nakliyat
Şimşek Ambalaj San. Tank Tasarım Ve Üretim Ve Üretim Uygunluk Onayı Belgeleri
Tank Tasarım (3 Ayrı Tank Tipi) Ve Üretim Ve Üretim Uygunluk Onayı Belgeleri
Tank Tasarım Ve Üretim Ve Üretim Uygunluk Onayı Belgeleri
Tank Tasarım Ve Üretim Ve Üretim Uygunluk Onayı Belgeleri
Tank Tasarım Ve Üretim Ve Üretim Uygunluk Onayı Belgeleri.
ADR Araç Uygunluk Belgeleri (T9 Belgesi)
ADR Araç Uygunluk Belgeleri (T9 Belgesi)
Ambalaj Tasarım Ve Üretim Ve Üretim Uygunluk Onayı Belgeleri
Ekim 2013
48
TİCARİ ARAÇ
Volvo Group Trucks Türkiye,
Hadımköy Servis Merkezi’ni Açtı
Volvo Group Trucks bünyesinde bulunan Renault Trucks ve Volvo Trucks marka
araçlara aynı anda hizmet verecek olan ilk servis merkezi, Volvo Group Trucks, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgeleri Başkanı Peter Karlsten başta olmak üzere birçok üst düzey yöneticinin katılımıyla Hadımköy’de hizmete açıldı.
Müşterilerine daha kapsamlı hizmet
verebilmek ve daha da yakın olabilmek için hizmet ağlarını birleştiren Volvo Group Trucks, Türkiye’de 9,5 milyon Euro’yu aşan bir yatırım yaparak Hadımköy Servis Merkezi’ni kurdu. 14.400 m2’lik açık ve 610 m2
ofis, 1.900 m2 servis alanı ile 450
m2 depo olmak üzere toplam 2.960
m2’lik kapalı alana sahip servis merkezi, şu an günde 40 araçlık kapasitesini arttırarak, önümüzdeki dönemde
günde 50-55 araca aynı anda hizmet
vermesi için çalışmalarını sürdürüyor.
Halen 28 çalışanı bulunan Hadımköy
Servis Merkezi, 08:30 – 20:00 saatleri arasında hizmet veriyor. 2014 yılı
Ocak ayı itibari ile servis merkezlerini
Türkiye’nin dört bir yanında 25 noktaya yükseltmeyi hedefleyen Volvo Group Trucks Türkiye emin ve güçlü adımlar ile yatırımlarına devam edecek.
Karlsten: “Hadımköy Servis
Merkezi, Türkiye’ye Verilen Değerin En Büyük Göstergesidir”
Dünya genelinde Volvo Trucks ve
Renault Trucks dışında Mack Trucks,
Eicher, UD Trucks markalarını çatısı altında bulunduran Volvo Group
Ekim 2013
Trucks Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgeleri Başkanı Peter Karlsten;
“Ağır ticari araç pazarında dünya lideri bir kuruluş olan Volvo Group
olarak Türkiye ekonomisinin istikrarını ve kayda değer büyümesini görüyor ve önemsiyoruz. Hadımköy Servis Merkezi, grubumuzun varlığını ve
gücünü temsil eden bir örnek olarak hazırlandı. Hem Renault Trucks
hem de Volvo Trucks markalarımızın Türkiye’deki gücünü pekiştirmekte
kararlıyız. Yaptığımız ve yapacağımız
yatırımlarla her iki markamızın müşterilerine daha kapsamlı çözümler ve
lider servis ağı hizmeti sunmayı hedefliyoruz” dedi.
Büyükakıncı: “Yeni Servislerimizle Müşterilerimize Daha
Yakın Olacağız”
Birincil önceliklerinin müşterilerin işletme maliyetlerini en aza indirerek
kârlılıklarına katkıda bulunmak olduğunu belirten Volvo Group Trucks,
Türkiye’den Sorumlu Başkan Yardımcısı Mete Büyükakıncı, “2013 yılının
başında açıkladığımız hedeflerimizle doğru orantılı olarak yapılanmamızı tamamladık. Bugün açılışını gerçek-
leştirdiğimiz Hadımköy Servis Merkezi ile hem Renault Trucks hem de Volvo Trucks müşterilerimize daha yakın ve daha güçlü bir hizmet sunuyor
olacağız. Türkiye’de uzun, sağlıklı ve
ayaklarımızın yere sağlam basacağı
bir gelecek hazırlamaya devam ediyoruz” dedi.
49
Omsan, sürücülerin yetkinliğini
simülatör ile artırıyor
Omsan Lojistik Tenteli Filo Müdürü Murat Kunduracı İstanbul’da düzenlenen
Ticari Araçlar ve Filo Yönetimi 2013 Konferansı’nda sektördeki yetişmiş insan
kaynağının azlığına işaret etti. Kunduracı, Omsan tarafından geliştirilen
emniyetli ve ekonomik Ağır Ticari Araç simülatörünün sürücülerin yetkinliklerini
nasıl artırdığına yönelik bilgiler verdi.
İstanbul’da düzenlenen Ticari Araçlar
ve Filo Yönetimi 2013 Konferansı’nda
konuşan Omsan Lojistik Tenteli Filo
Müdürü Murat Kunduracı, sektörün yetişmiş insan gücüne ihtiyaç duyduğunu
belirterek “Araştırmalara göre sektörümüzde üniversite ve yüksekokul mezunu olarak çalışanların sadece yüzde
11’i lojistik bölümlerinden mezun. Bu
oranın artması lojistik sektörü için büyük önem taşımaktadır” dedi. Araç sayılarının artması ile birlikte Filo yönetimlerinin şekillerinin değiştiğini de kaydeden Kunduracı, filoların istatistiki veriler ışığında lojistik mantıkla yönetilmediği takdirde verimli olmayan, zarar
eden, ülke ekonomisi için fayda sağlamayan, etkin yönetilmeyen filolar haline geldiklerini kaydetti.
İnsan kaynağının filo yönetimleri açısından en önemli konuların başında geldiğini belirten Murat Kunduracı şunları söyledi;
“Lojistik hizmetlerde yapılan işlere uygun araçlarımız, depolarımız, gemileri-
miz, vagonlarımız, helikopterlerimiz var.
Ancak hizmet sektöründe olduğumuz
için en önemli kaynağımız insan. Yetişmiş, uzmanlaşmış insan kaynağına sadece filo yönetiminde değil lojistik sektörünün tamamında ihtiyaç duyulmaktadır.
Araştırmalar sektörümüzde çalışanların
yüzde 30’unun ön lisans programı dahil
olmak üzere üniversite mezunlarından
oluştuğunu gösteriyor. Ne yazık ki bunların sadece yüzde 11’i lojistik mezunu.”
Sürücülerin kendilerini geliştirmeleri ve
iyi eğitim almaları için Omsan Lojistik’in
bir dizi programı devreye aldığını söyleyen Kunduracı “Sürücüleri emniyetli
ve ekonomik sürüş teknikleri hakkında
eğitmek aslında çok zor değil. Bu düşünceyle ilgili eğitimleri etkili bir biçimde verebilmek için bir yıllık yoğun bir
çabanın sonucu ağır ticari araç simülatörü geliştirdik. Bu simülatörü emniyetli ve ekonomik sürüş eğitiminin yanında
diğer eğitimleri verebilmek için de tasarladık. Simülatör eğitimi 3 bölümden
oluşuyor. Birinci bölümde yüklerin nasıl
emniyete alınacağı eğitimci tarafından
ekran üzerinde anlatılıyor. İkinci bölümde sürücü simülatör üzerinde kendi bilgileri doğrultusunda aracı kullanıyor. Programımız sürücünün yaptığı
hataları not ediyor ve sürüş sonunda
bize raporluyor. Daha sonra sürücüler sınıf eğitimine alınıyor ve eğitmenlerimiz tarafından emniyetli ve ekonomik sürüş eğitimi teorik olarak anlatılıyor. Üçüncü bölümde ise sürücü,
eğitimcimiz nezaretinde yaptığı hatalar gösterilerek tekrar simülatör sürüşü yapıyor ve sonuç raporu alınıyor.
Bu eğitimde sürücüye ekonomik sürüş eğitimi yanında trafik kurallarına
uyum, dikkat, yüklerin emniyete alınması ve güvenli taşınması gibi konular da eğitim olarak veriliyor. Zaman
lojistikçiler için çok önemli. Bu nedenle, geliştirdiğimiz bu simülatör ile
bu derece yoğun bir eğitimi bir günde
verebiliyoruz. Ayrıca gümrük ve araç
evrakları, ADR, yorgunlukla mücadele gibi başka konularda da eğitimler vererek sürücülerimizi sefere hazır
hale getiriyoruz.”
Ekim 2013
50
RÖPORTAJ
Lojistik Programı’nın Temel Hedefi
İşletmelerin Küresel Faaliyetlerine Destek
Sağlayacak Nitelikli Mezunlar Vermek
İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ),
Türkiye’nin en çok tercih edilen vakıf
üniversitelerinden. Sektör-üniversite iş
ve güçbirliğine büyük önem veren üniversite, ‘uygulamalı eğitim’ alanındaki çalışmalarıyla öne çıkıyor. İAÜ Lojistik MYO’daki derslere ilişkin bilgi veren İAÜ ABMYO Lojistik Programı Bölüm Başkanı Öğr. Gör. Macide Berna
Çağlar, “Lojistik Programı’nın temel
hedefi işletmelerin küresel faaliyetlerine destek sağlayacak nitelikli mezunlar vermektir. Öte yandan; tedarik
zinciri, dış ticaret, gümrük, taşımacılık
ve benzeri konulara hakim insan gücünün mezun edilmesi öncelikleri arasındadır. Lojistik programı ders planı,
bu amaçlar doğrultusunda oluşturulmuştur” dedi. Çağlar, İAÜ’den mezun
olan öğrencilerin iki yıl boyunca gördükleri dersler sayesinde, lojistik alanında edindikleri teorik bilgileri iş alanında uygulayarak, çözüm üretebildiklerini de sözlerine ekledi.
AB’nin Kabul Ettiği
Uygulamalar İle Eğitim
Programlarımızı Destekliyoruz
İAÜ ABMYO Lojistik Programı Bölüm Başkanı Öğr.
Gör. Macide Berna Çağlar, İstanbul Aydın Üniversitesi Lojistik Programı hakkında bilgiler verdi. Programın temel hedefinin işletmelerin küresel faaliyetlerine destek sağlayacak nitelikli mezunlar vermek olduğunu ifade ederek “Tedarik zinciri, dış ticaret, gümrük, taşımacılık ve benzeri konulara hakim insan gücünün mezun edilmesi önceliklerimiz arasında” diyor.
Ekim 2013
İAÜ’de yeniliklerin yakından takip
edildiğini ifade eden Çağlar, “İstanbul Aydın Üniversitesi, sadece akademik alanda değil, teknolojik ve sosyal alanlarda da en son yenilikleri takip eden, uygulayan bir üniversitedir.
Çok yakın zamanda eğitimin kalitesini artırmak ve yükseköğrenim düzeyindeki öğrencileri geliştirmek için Avrupa Birliği’nin kabul ettiği uygulamalar ile eğitim programlarımızı desteklemektedir. Bu uygulamada üniversitemiz mezun öğrencilerimize, aldıkları
diplomanın yanısıra; yurt dışında daha
okunaklı ve kolaylıkla karşılaştırılabilen ayrı bir diploma eki daha vermektedir. Böylelikle üniversitemizden mezun öğrencilerimizin yurt dışında iş bulma ya da ileri düzeyde çalışma fırsatlarına daha kolay erişim sağlayabilmeleri amaçlanmaktadır” ifadesini kullandı. İAÜ olarak sektör ve üniversite işbirliğine son derece büyük önem verdiklerini ifade eden Çağlar, “İstanbul
Aydın Üniversitesi sektör ve üniversi-
51
te iş ve güç birliğine son derece önem
vermektedir. Bu amaçla tüm programlarımızda olduğu gibi lojistik programının da bir danışma kurulu bulunmaktadır. Bu danışma kurulunu lojistik sektörünün önemli isimleri oluşturmaktadır. Böylelikle yapılan fikir alışverişleriyle
programımızda çağdaş bir eğitim yapılmaktadır” vurgusunda bulundu. Meslek
okullarından yetişen öğrenciler sektörlerinin çehresini nasıl değiştirebilir? sorumuza ilişkin Çağlar, “Meslek yüksekokullarının amacı kısa zaman içerisinde
sektöre nitelikli iş gücü yetiştirmektir. Bu
amaçla; eğitim süresi içerisinde öğrencilerin belirli zamanlarda sektörde faaliyet gösteren firmalarda staj yapmaları
istenmektedir. Böylelikle firmalar, lojistik
alanlarındaki görevler için lojistik programı mezunlarını istihdam ettiklerinde;
verecekleri hizmet içi eğitim süresi azalmakta ve istihdam maliyetleri düşmektedir” dedi.
Programımızdan Mezun
Öğrencilerin Yarısından
Fazlası Sektörde Çalışıyor
Üniversite sayılarının arttığı günümüzde ‘iş bulmak’ da bir o kadar zor hale
gelebiliyor. Konuyla ilgili olarak Çağlar,
“Üniversitemizin lojistik programından
mezun öğrencilerin yaklaşık yarısından
çoğu sektörde çalışmaktadır. Çalışan
mezun öğrencilerimizin bir kısmı öğrenci iken staj yapmış oldukları firmalarda
kendilerini ispatlamış ve çalışmaya başlamışlardır. Sektörde faaliyet gösteren
firmalar öncelikle öğrencilerimize yabancı dilin önemine ve ikinci bir dil tavsiyesinde bulunmaktadırlar” dedi. Öğrencilerin başarılı bir iş dünyasına atılmaları
için nasıl bir eğitim gerçekleştiriyor, öğrencilere hangi önerilerde bulunuyorsunuz sorumuza ilişkin Çağlar, “Tüm dünyada gerekliliği üzerinde fikir birliği sağlanmış ve ülkemizde de eksikliği duyulan lojistik eğitimini ve araştırma çalışmalarını etkin eğitim kadrosu ve sektör
işbirliği ile başarılı bir biçimde yürüten;
sektörde eksik olan yetişmiş insan gücüne katkı sağlayan bir eğitim gerçekleştirmekteyiz. Öğrencilerin eğitim süresince
yaptıkları stajlarından gerekli faydaları
sağlamalarını önermekteyim. Öğrenme
isteği ile yapılan stajlar ileriki yıllar için
iyi bir tecrübe ve deneyim anlamına gelmektedir. Ayrıca yabancı dil konusunda kendilerini geliştirmeleri gerekmektedir” ifadesini kullandı. Lojistik bölümünü düşünen öğrenciler ve ebeveynlerle
ilgili olarak Çağlar, “Lojistik Türkiye için
çok yakın bir gelecekte başlayan bir sek-
tördür. Günümüzde lojistik tam anlamıyla anlaşılmamış olabilir. Ancak dünyada
birçok ülkenin hedefinde Türkiye’nin doğusunda yer alan yeni ve büyük pazarlara
açılmak var. Bu doğrultuda baktığımızda
dünyanın gözü jeopolitik konumu nedeniyle Türkiye’de… Bu sektörün önümüzdeki yıllarda önemi daha da çok anlaşılacak ve büyüyecektir. Böylelikle sektörde
daha fazla çalışana ihtiyaç duyulacaktır.
Lojistik sektörünün geleceği yeni mezunlar için parlaktır” dedi.
Sektör Derneklerinin
Öğrencilere Katma Değer
Sağlaması Gerekiyor!
Sektörde UND başta olmak üzere çok
köklü ve önemli derneklerin olduğunu
ifade eden Çağlar, “Lojistik eğitiminde
üniversite ve sektör işbirliği önem arz etmektedir. Ayrıca sektörde faaliyet gösteren derneklerin de üniversitelere ve öğrencilere eğitim süreleri boyunca staj,
burs, seminer ve diğer konularda kolaylık göstermeleri ve yardımcı olmaları faydalı olacaktır. Lojistik sektöründeki beklenen gelişmelerle yeterli bilgi ve tecrübeye
sahip eleman ihtiyacı da ortaya çıkmıştır
ve çıkmaya devam edecektir. İşte bu noktada İstanbul Aydın Üniversitesi deneyimli eğitim kadrosu, verdiği eğitim ve sunduğu olanaklarla bu ihtiyacı karşılamaya çalışmaktadır. Düzenlediği etkinlikler ile öğrencileri sektörle ilgili gelişmelerden haberdar edip, sektörün öncüleri ile bir araya getirmektedir. Ayrıca sunduğu staj imkanlarıyla öğrencilerin iş ha-
yatında faaliyet göstermesini ve tecrübe
edinmesini sağlamaktadır” dedi. Sektörle dayanışma içerisinde olup gelişmeleri iyi bir şekilde analiz eden İstanbul Aydın Üniversitesi’nin her gün daha
ileri noktalara kendini taşıdığını ifade
eden Çağlar, İAÜ’nün gelecekte de uygulayacağı projelerle birlikte daha da
iyi yerlere geleceğinin açık bir şekilde
görüldüğünü sözlerine ekledi.
İAÜ, Sadece Akademik Alanda
Değil Teknolojik ve Sosyal Alanlarda da Yenilikleri Takip Ediyor
İAÜ’de yeniliklerin yakından takip
edildiğini ifade eden Çağlar, “İstanbul Aydın Üniversitesi, sadece akademik alanda değil, teknolojik ve sosyal alanlarda da en son yenilikleri takip eden, uygulayan bir üniversitedir.
Çok yakın zamanda eğitimin kalitesini artırmak ve yükseköğrenim düzeyindeki öğrencileri geliştirmek için Avrupa Birliği’nin kabul ettiği uygulamalar ile eğitim programlarımızı desteklemektedir. Bu uygulamada üniversitemiz mezun öğrencilerimize, aldıkları
diplomanın yanısıra; yurt dışında daha
okunaklı ve kolaylıkla karşılaştırılabilen ayrı bir diploma eki daha vermektedir. Böylelikle üniversitemizden mezun öğrencilerimizin yurt dışında iş bulma ya da ileri düzeyde çalışma fırsatlarına daha kolay erişim sağlayabilmeleri amaçlanmaktadır” diye konuştu.
M.Berna Çağlar
Kimdir?
2004
yılında
İstanbul
Üniversitesi, Ulaştırma ve Lojistik
Yüksekokulu’nda lisans eğitimini
tamamladı. Yükseklisans derecesini
ise; 2012 yılında İstanbul Üniversitesi, Uluslararası İşletmecilik programından aldı. Halen Yıldız Teknik
Üniversitesi, İşletme Yönetimi doktora programına devam ediyor.
2011 yılından beri İstanbul Aydın
Üniversitesi, Lojistik Programı’nda
öğretim görevlisi olarak çalışıyor.
Ekim 2013
52
TİCARİ ARAÇ
Mercedes, Aksaray Kamyon Fabrikası’nda
Yeni Üretim Holüyle Teknolojide Öncü Oluyor
Mercedes-Benz Türk, Aksaray Kamyon Fabrikası’nda yatırımlarına devam ediyor.
Mercedes-Benz Türk, Aksaray kamyon fabrika sahasında yeni bir üretim holü inşa
ederek, toplam araç montaj alanını 7 bin 705’ten 17 bin 250 metrekareye çıkardı.
Mercedes-Benz Türk, Türkiye’deki yatırımlarına hız verdi. Eylül ayı içerisinde Aksaray Kamyon Fabrikası’nda yeni
üretim holünü açan Mercedes, yatırımlarını katladı. Mercedes-Benz Türk,
1986 yılından beri Aksaray’da faaliyetlerini sürdüren Aksaray Kamyon
Fabrikası’nda yatırımlarına devam ediyor. Mercedes-Benz Axor, Actros, Atego ve Unimog kamyonların üretildiği
Aksaray Kamyon Fabrikası, kurulduğu
günden bu yana Daimler AG’nin sürekli iyileştirme ve geliştirme prensipleri
dahilinde çalışmalarını sürdürüyor. Bu
doğrultuda Mercedes-Benz Türk, Aksaray kamyon fabrika sahasında yeni bir
üretim holü inşa ederek, toplam araç
montaj alanını 7 bin 705’ten 17 bin
250 metrekareye çıkardı. Yeni yatırımla birlikte ihracat pazarlarındaki konumunu güçlendirmenin yanı sıra, yurt
içi ve yurt dışı pazarlardaki müşterilerinin beklentilerine ve özel isteklerine
de daha hızlı yanıt verebilecek konuma geldi.
Yeni Üretim Holünde
Yeni Teknolojiler
Teknolojiye büyük önem veren Mercedes, yeni üretim holünde de çok önemli
teknolojik gelişmelere imza atıyor. Ayrıca bu teknolojik gelişmelerden bazıları da Avrupa’dan önce sadece ülkemizde kullanılıyor. 2010 yılı sonunda alınan, Aksaray’da 5 yıl içinde 130 milyon euroluk yeni yatırım yapılması kararının ardından Mercedes-Benz Türk,
Aksaray’daki yenileme, geliştirme çalışmalarına tüm hızıyla başladı ve inşaat çalışmaları tamamlanan yeni üretim
holü için toplam 20 milyon euroluk yatırım gerçekleştirdi. Yeni araçlar üretmeye yönelik altyapının oluşturulması,
kapasitenin artırılması, daha verimli ve
esnek üretim süreçlerinin oluşturulması
için gerçekleştirilen bu yatırımlar kapsamında yan akan band, şasi boyahanesi ve şasi döndürme prosesi yenilenirken, çalışan ergonomisi de artırıldı.
Yeni üretim holünde ayrıca yeni teknolojiler de kullanılmaya başlandı.
Ekim 2013
Rainer Genes: Türkiye ve İhracat
Pazarlarındaki
Müşterilerimizin
Beklentilerine Daha Hızlı Yanıt
Verebileceğiz
Aksaray Kamyon Fabrikası yeni üretim
holü açılış töreni için düzenlenen basın
toplantısında konuşma yapan MercedesBenz Türk A.Ş. Direktörler Kurulu Başkanı
Rainer Genes, Aksaray yatırımlarını şöyle değerlendirdi: “Mercedes-Benz Türk
A.Ş., bugün Daimler AG şirketleri arasında “yıldız işletme” konumuna sahiptir. Bizler bu başarıda Aksaray Kamyon
Fabrikası’nın ve çalışanlarımızın önemli katkıları olduğunu görüyor ve yakaladığımız başarı ile Aksaray’da üretilen kamyon modellerinin yurt içi ve ihraç pazarlarında gösterdiği üstün performanstan büyük mutluluk duyuyoruz. Bugün burada
açılışını yaptığımız yeni üretim holümüzle
verimliliğimizi, esnekliğimizi ve kapasitemizi artırarak Türkiye ve ihracat pazarlarındaki müşterilerimizin beklentilerine ve
özel isteklerine de daha hızlı yanıt verebilecek ve başarılarımızı daha da üst noktalara taşıyabileceğiz. Türkiye’deki kamyon
üretim tesisimiz bugün dünyanın en modern tesisleri arasında yer alıyor ve Daimler üretim ağında çok önemli bir konuma sahip. Üretim üssümüz olmasının
ötesinde, Türkiye’nin önemi, tüm ürün
gruplarımızda pazar olarak da hızla artıyor.” Mercedes-Benz Türk Aksaray Kam-
yon Fabrikası Direktörü Klaus Pfeifer ise
yaptığı konuşmada, “Yeni üretim holümüzle birlikte, üretim süreçlerimiz iyileştirilirken, iş ortamlarının ergonomik olmasına dikkat ettik” dedi. Üretilen araç
sayısı ile birlikte çalışanların konforunu
da artırdıklarını kaydeden Pfeifer, yeni
yatırımlarla Türkiye otomotiv sektörüne
ve Aksaray’ın gelişimine katkı sunmaya
devam ettiklerinin de altını çizdi.
Yeni Teknolojiler
-Elektronik kontrollü civata sıkma
tabancaları,
-Avrupa’da ilk kez uygulanan şasilerin enine ilerlediği montaj bandı,
-Yeni teknoloji şasi döndürme sistemi,
-Şasi boyahanesi,
-Uçucu organik bileşen miktarı ve
düşük emisyon değeri ile çevre dostu olan yüksek katı oranlı/ düşük
solvent içerikli boya uygulaması,
-Araçların antifriz, debriyaj yağı,
cam suyu ve hidrolik vites yağının
tek konsol sistemi üzerinden doldurulmasını sağlayan kombine otomatik dolum sistemi
-Yeşil bina – binada aydınlığa duyarlı, solar panel entegre edilebilir altyapıya hazır aydınlatma sistemi bunlardan bazılarını oluşturuyor.
53
Avrupa FIA 2013 Kamyon Yarışları sona erdi
Avrupa’da Formula 1’den sonra en
çok seyirci çeken, pistte Goodyear lastiklerinin kullanıldığı heyecan dolu Avrupa FIA 2013 Kamyon Yarışı başarıyla
tamamlandı. Dünyanın en büyük lastik üreticilerinden Goodyear, Avrupa
Kamyon Yarış Şampiyonası’na 9 yıldır
lastik tedarik ediyor. Bu sezon on ayak
üzerinden gerçekleşen şampiyona İtalya Misano’da 18 Mayıs’ta başlayarak,
12 Ekim’de Fransa Le Mans’da son
buldu. Goodyear, özel olarak üretilen
Kamyon Yarışları Lastikleri ile tüm takımları sezon boyunca destekledi. FIA
2013 Avrupa Kamyon Yarışları Şampiyonası için özel olarak tasarlanan ve
geliştirilen Goodyear lastikleri, “Federation Internationale de l’Automobile”
(FIA) tarafından onaylanan tek örnek
oldu. 2011, 2012 FIA Avrupa Kamyon Yarışı Şampiyonu olan Jochen
Hahn ile yine geçmiş yıllarda şampiyon olan Antonio Albacete arasında Goodyear lastikleri ve MAN marka kamyonları kullanarak gerçekleşen heyecan dolu yarış, oldukça ilgi
gördü. 2013 kamyon yarışları programı 10 ayaktan oluştu ve serinin tüm
lastikleri Avrupa Kamyon Yarış serisi organizatörü TRO (Kamyon Yarış
Organizasyonu) tarafından sağlandı. Özellikle Avrupa’da yapılan kamyon yarışları için tasarlanıp geliştirilen 315/70R22.5 Goodyear Kamyon Yarış lastiklerinin performansından tüm sürücüler memnun kaldı.
Ticari ürünler pazarı yılbaşından bu yana yüzde 12 büyüdü
Türkiye pazarının önde gelen ticari araç
üreticileri, lojistik kuruluşları, kiralama şirketleri ile filo yöneticilerinin katılım gösterdiği Ticari Araçlar ve Filo Yönetimi ‘13 Konferansı, Bridgestone’un
sponsorluğunda gerçekleşti. Filo yönetim sistemleri konusunda yenilikçi vaka
çalışmalarının ele alındığı konferansta, endüstrinin son durumunun yanında
2014 yılı öngörüleri, sektöre genel bakış, etkin filo yönetimi konuları da kanaat önderleri tarafından masaya yatırıldı.
Brisa Ticari Ürünler Pazarlama Direktörü Zeki Bilsel, ticari ürünler pazarının
yılbaşından bu yana geçen yıla oranla
ortalama yüzde 12 büyüme kaydettiğini belirterek, “Yüksek bir ivmeyle büyüyen kaplama pazarının, mevcut şartlar
altında bu yıl içinde yüzde 25 civarında
daha büyümesi bekleniyor. Türkiye’nin
2023 yılında dünyanın önde gelen lojistik üssü olma hedefine ulaşabilmesine katkı sağlayabilmek adına filoların
ihtiyaçlarını çok iyi belirlememiz gerekiyor” dedi.
da lastik yönetiminin ön plana çıktığını
vurguladı. Lastik Basıncı İzleme Sistemi (TPMS) sayesinde lastiklerin basınç
değerlerinin takip edilmesinin büyük
katkılar sağladığını dile getiren Bilsel,
sözlerine şöyle devam etti: “TPMS ile
lastiklerin hava basınç ve iç sıcaklık
değerleri anlık olarak takip ediliyor ve
gerekli önlemler risk oluşmadan alınabiliyor. Uygun lastik hava basınç ve
sıcaklık yönetimiyle lastik ömürleri artıyor ve toplam lastik tüketiminde yüzde 20’lere varan tasarruf sağlanabi-
liyor. Öte yandan kaliteli bir otobüs
veya kamyon lastiğinin ömrü, kaplama teknolojisiyle iki ya da üç kez çoğaltılabiliyor. Toplam lastik maliyetlerinde yüzde 40’a varan tasarruflar sağlanıyor. Bu ekonomiye olduğu kadar doğal kaynakların korunmasına da büyük ölçüde katkı sağlıyor. Yıllık hurda lastik atma gereksiniminin yüzlerce ton azaltılması ve
böylece daha az lastik atığı ile çevre
korunmasına katkı sağlanması mümkün oluyor.”
Bandag kaplama ile yıllık
hurda lastik miktarı
yüzlerce ton azalıyor
Ticari araçlarda lastiğin çok önemli
bir emniyet unsuru olduğunu belirten
Bilsel, son dönemde Brisa’nın yaklaşımında çok önemli bir yer teşkil eden
‘360 derece danışmanlık’ ile filolarEkim 2013
54
RÖPORTAJ
Arabuluculuk Sistemi İle
Uzun Süreli Mahkeme Bekleme
Kararları Ortadan Kalkıyor
“Arabuluculuk 6325 Sayılı Yasa’nın 22 Haziran 2013 tarihinde Türkiye’de yasalaşması ile uzman arabulucuların uygulamaya başlaması ve toplumun beklenen faydayı sağladığını görmesi ile birlikte her iki tarafında memnun kalacağı çözümlere kısa zamanda ulaşmaları amaçlanıyor” diyen Avukat Nazigül Karaman, uyuşmazlık çözümüne ek olarak arabuluculuğun sözleşme müzakere sürecinin kolaylaştırılmasında olduğu gibi, anlaşmazlıkları önleme aracı olarak da işlev görebileceğini ifade ediyor.
Türkiye’de ilk olan ‘arabuluculuk’ uygulamasını, bu eğitimi ilk tamamlayanlardan taşıma sektöründe uzun yıllardır hizmet veren ve sektörü bilen,
sektörde birçok firmaya profesyonel
danışmanlık yapan aynı zamanda da
taşıma hukuku konusunda uzman bilirkişilik yapan Avukat Nazigül Karaman ile konuştuk.
Arabuluculuk Sistemini
açıklar mısınız?
Arabuluculuk, hukuk sistemi gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullaEkim 2013
nılan bir “Alternatif Uyuşmazlık Çözüm” (ADR) yöntemidir. Arabuluculuk konusunda uzmanlık eğitimini
tamamlamış ve ‘Arabuluculuk Siciline’ kayıtlı olan, bağımsız ve tarafsız üçüncü kişinin katılımı ile ihtilaflarının hümanist bir yaklaşım ile çeşitli teknikler uygulanarak çözümünü
sağlamayı amaçlayan etkili bir çözüm
yöntemidir. Arabuluculuk sistemi hukuk sistemimize yeni girmiş olduğundan toplum bu sisteme çok yabancıdır. Klasik yargılama sistemimizde ihtilafların çözümü mahkemelerde ara-
nır ve bir hakim tarafından karar verilmesi beklenir. Ancak arabuluculuk
uygulamasında, arabulucu tarafları yönlendirmez, tavsiyede bulunmaz,
hakim ya da hakem gibi karar vermez. Tarafların kendi çözüm yolarını
bulmalarına yardımcı olur.
Tarafların bizzat
katılımı zorunlu mu?
Taraflar arabuluculuk müzakerelerine bizzat katılabilecekleri gibi avukatları ile de kendilerini temsil ettirebilirler.
55
Aynı Sorunların Yaşanmasını Önleyecek Şekilde Planlama İmkânı Veriyor
Sizce yargı yükünün hafifletilmesi dışında arabuluculuğun
en önemli avantajı nedir?
Arabuluculuğun en önemli avantajı; taraflara, geçmişteki sorunlardan sıyrılarak geleceği, bir daha aynı sorunların
yaşanmasını önleyecek şekilde planlama imkânı vermesidir.
Arabuluculuk sürecindeki bilgi
ve belgelerin gizliliği var mıdır?
Arabuluculuk görüşmelerinin aksi kararlaştırılmadıkça gizli olması esastır.
Görüşmeler ne taraflarca ne de arabulucu tarafından hiç kimseye açıklanamaz. Arabuluculuk sürecinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, müzakerelerde elde edilen bilgi ve belgeler daha sonra açılması muhtemel bir
davada delil olarak kullanılamaz. Arabulucunun ve tarafların bunlara aykırı
davranışı halinde cezai yaptırımı da kanunda düzenlenmiştir.
Sistem yargının yükünü hafifletip, kendisinden beklenen
faydayı sağlayabilecek mi?
Belki kısa zamanda değil ama uygulama ile ihtilaflarını çözen sayısı arttıkça ve toplumun bu uygulamanın nasıl bir şey olduğunu anlaması ile beklenen fayda sağlanacaktır. 20 bin kişiye 1 hakim düşen ülkemizde dava sayısı yedi milyonlarla telaffuz edilmekte. Mahkemelerin iş yükü, dosya yığılması, yargılamadaki yavaşlık ve yargılama masrafları açısından bakıldığında arabuluculuğun kesinlikle gerekli ve
yararlı olduğu kanısındayım. Toplumumuzda mahkemeye havale etme kültürü hakim olsa da, taraflar, özel hukuktan doğan uyuşmazlıklarını mahkemeye gitmek yerine, kendi seçtikleri arabulucu yardımı ile de çözüme kavuşturabilir. Bu hem daha hızlı hem de daha
masrafsız bir yöntem olacaktır.
Bu Yöntemin Yaygınlaşması, Zamanla
Toplumsal Barışa Hizmet Edecek
Arabulucu çözüm sürecini
nasıl yönetecektir?
Arabulucu bu süreçte taraflar arasındaki diyaloğu geliştirmek için birçok teknik kullanır. Bu teknikler ışığında çoğunlukla tarafların birbirlerini anlamaları için yönlendirici olmayan soru-
lar sorar. Taraflar, eğitimli bir arabulucu
eşliğinde kendilerini rahatça ifade etme
imkânı bulurlar. Arabulucu tarafların
gerçek ilgilerini ortaya çıkarmaya çalışır. Bu profesyonel yardım sayesinde birbirini daha iyi anlayan taraflar, gelecekteki durumlarını daha iyi görme imkânı
bulurlar.
Arabuluculuk sistemi
dünyada etkili bir şekilde
uygulanmakta mıdır?
Evet, dünyada klasik yargılama sistemine alternatif olarak uygulanmaktadır. Hatta bazı ihtilaflar için arabuluculuk zorunlu olan ülkeler dahi mevcut. Ülkemizde henüz bir zorunluluk olmamasına rağmen alternatif çözüm yolu olarak
mahkeme safhasında taraflara hatırlatılması ilgili kanunlarda düzenlenmiştir.
Arabuluculuk sistemi
sektörümüzde etkin olarak
kullanılabilecek midir?
Sektörde son yıllarda işçi işveren ihtilaflarının ve ticari ihtilafların mahkemeler nezdinde çok uzun sürelerde karara bağlandığı ortadadır. Aslında bu sorunların temelinde yargılama sürelerinin uzunluğu ile birlikte sektörün ihtiyaçlarını karşılayan sektöre özel İş
Kanunu’nun olmaması da büyük etkendir. Örneğin; işçi ve işveren arasındaki
kıdem ve ihbar tazminatları, ücret, fazla çalışma ve diğer tüm hususlarda arabuluculuğa gidilebilir. Örneğin, sektörün işçi işveren sorunlarının yanında ticari uyuşmazlıklar içinde büyük yer kaplayan ihtilaflardan bir tanesi de sigorta
rücu davalarında taşıyıcı olarak kusurumuzun olmadığını ispat noktasındadır.
Sigorta şirketlerinde son yıllarda uzlaşı yaklaşımının varlığını görüyoruz. Yine
taşıma ile ilgili geç taşıma, reklamasyon, hasar vb durumlarda da taraflar
uzlaşı mantığı içinde çözmek için biraraya geldiklerinde her iki tarafında kazanacağı bir ortak çözümü üretme ortamı olabilecektir. Yine haksız rekabet davalarında da bu durum geçerlidir. Arabuluculuk 6325 Sayılı Yasa’nın 22 Haziran 2013 tarihinde Türkiye’de yasalaşması ile uzman arabulucuların uygulamaya başlaması ve toplumun beklenen faydayı sağladığını görmesi ile birlikte her iki tarafında memnun kalacağı çözümlere kısa zamanda ulaşmaları amaçlanmıştır. Uyuşmazlık çözümüne ek olarak arabuluculuk, sözleşme
müzakere sürecinin kolaylaştırılmasında olduğu gibi, anlaşmazlıkları önleme
aracı olarak da işlev görebilir.
Mahkemeye Gitmeden Arabulucuya
Başvurulabilir
Arabulucuya hangi durumlarda
gidilebilir?
Kamu düzenini ilgilendirmeyen ve cebri icraya elverişli konularda arabulucuya gidebilirler. Yani tarafların serbest
iradeleriyle karar verebilecekleri konularda mahkemeye gitmeksizin arabulucuya başvurulması mümkün kılınmıştır. Örneğin; boşanma kararını mahkeme verirken; boşanmada mal paylaşımı ve diğer hususlarda arabuluculuğa başvurulabilir ancak tanıma ve babalık davasında arabuluculuğa başvurulamaz. Yine iflas davasında da arabulucuya başvurulamaz.
Arabuluculuktaki uyuşmazlığın
çözümle sonuçlanması
halinde anlaşmanın bağlayıcılığı
olacak mıdır?
Arabuluculuk yöntemiyle çözüme varılan hususlar bir protokol ile düzenlenir
ve taraflarca icra edilebilirlik şerhi alınması için mahkemeye başvurulur. İcra
edilebilirlik şerhi alınan anlaşma mahkeme hükmü niteliğindedir. Toplumsal
barış toplumsal huzuru getirecektir. İnsanların daha iyi konuşabildikleri, sorunlarını uzlaşı içinde çözebildikleri bir
ortamda toplumsal başarı da gelecektir. Yargının iş yükünün azaltılması, zaman kaybının önlenmesi, daha az maliyetli olması açısından arabuluculuğu
önemsiyorum.
Ekim 2013
56
EĞİTİM
Şirketlerin “Yetenek” Tanımı
ve Algısı Farklılıklar Gösteriyor
“Eğitim ve Yetenek Yönetimi Uygulamaları” Araştırması, kurumlarda eğitim süresindeki artış eğiliminin sürdüğünü ve eğitimin çalışanlar arasında daha yaygın
hale geldiğini ortaya koyuyor. Eğitim konularının yüzde 90’ından fazlasını ise
Mesleki Bilgi Eğitimleri ile Yetkinlik ve Beceri Geliştirme Eğitimleri oluşturuyor.
PwC Türkiye İnsan Kaynakları Danışmanlığı tarafından gerçekleştirilen ve
kurumların eğitim, gelişim ve yetenek yönetimi ile ilişkili genel uygulamalarını ortaya koymayı amaçlayan
“3. Eğitim ve Yetenek Uygulamaları Araştırması”nın sonuçları yayınlandı. 2013 yılı Haziran – Temmuz ayları
arasında farklı sektörlerden, farklı büyüklükteki 72 kurumun İnsan Kaynakları profesyonelleri tarafından elektronik ortamda beyan edilen bilgiler
doğrultusunda hazırlanan araştırmaya göre, çalışan başına ortalama eğitim süresinin artış eğilimini sürdürürken, “eğitim yaygınlık oranı”nın da
artması hedefleniyor. Araştırma sonuçları, eğitmen olarak iç kaynakların
kullanımının da arttığını ancak “teşvik
Ekim 2013
ve ödüllendirme” uygulamalarının yeterli seviyede olmadığını da ortaya koyuyor. Eğitim konularının yüzde 90’ından fazlasını Mesleki Bilgi Eğitimleri ile
Yetkinlik ve Beceri Geliştirme Eğitimleri oluşturuyor. Kurumların sadece yüzde 40’ında “yetenek” tanımının yapıldığı, yetenek konusunun kurumlar açısından netlik kazanmadığı, hem İnsan
Kaynakları ekiplerinin hem de şirket
çalışanlarının konu ile ilgili farklı görüş,
algı ve beklentilerinin bulunduğu görülüyor. PwC Türkiye Şirket Ortağı ve İnsan Kaynakları Hizmetleri Lideri Bilgütay Yaşar, araştırma sonuçlarını değerlendirerek şunları söyledi: “2008 yılındaki global ekonomik krizin etkilerinin
geçmesiyle birlikte, kurumlar insan yönetimi stratejilerini ve değişim ihtiyaçla-
rını sorgulamaya başladı. Bugün insan yönetimi, şirketlerin gündeminde
hiç olmadığı kadar önemli bir gündem maddesi olarak yer alıyor. Krizden çıkışla birlikte kurumlar, büyüme
için daha akılcı bir rota çizmek adına
insan yönetimi konusunda yeni yaklaşımlara ve yatırımlara ihtiyaç duyuyorlar. Özellikle yetenek yönetimi şirketler için en can alıcı konulardan biri
haline gelmiş bulunuyor.”
‘3. Eğitim ve Yetenek Uygulamaları Araştırması’nda öne çıkan sonuçlar
PwC Türkiye İnsan Kaynakları Danışmanlığı Kıdemli Müdürü Murat Karakaş PwC’nin yurt içinde ve küresel
düzeyde gerçekleştirdiği diğer araştırmaların da eğitim, gelişim ve yetenek yönetimi konularının artan öne-
57
yaklaştığı görülüyor.
Eğitim Konuları
Yatırım yapılan eğitim konularının
yüzde 90’dan fazlasını Mesleki Bilgi
Eğitimleri ile Yetkinlik ve Beceri Geliştirme Eğitimleri oluşturuyor. Performans Değerlendirme, Performans
Hedefleme, Yetkinlik Değerlendirme
ve Kariyer Planları göreceli olarak
daha gerilerde kalıyor.
Yetenek tanımı
mini çok net bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti ve şunları söyledi: “Örneğin, PwC’nin bu yılki Küresel CEO
Araştırması 2013 “yetenek” konusunun CEO ve üst yönetim gündemindeki yerini gösteriyor. Buna göre 68 ülkede 1.330 CEO ile yapılan araştırmada özellikle farklı ölçme, değerlendirme ve gelişim araçlarıyla desteklenmiş
yönetici gelişim programları gibi odaklı uygulamalarla çalışana yatırım yapmak kritik önemde gözüküyor. Araştırmalarımız, bu konunun gerek dünyada gerekse Türkiye’de önümüzdeki dönemde üzerinde önemle durulması gereken bir konu olduğuna işaret ediyor.” ‘3. Eğitim ve Yetenek Uygulamaları Araştırması’nda öne çıkan sonuçlar ise şöyle:
Eğitim Süresi
oranın yüzde 61,6’ya çıkartılması hedefleniyor. Sektörler açısından bakıldığında
ise, sigorta ve gıda sektörleri ile birlikte
holding yapılarında eğitim yaygınlık oranının daha yüksek gerçekleştiği görülüyor.
Kurum İçi Eğitmenler İçin Ve
Teşvik Ve Ödüllendirme
Eğitmen olarak iç kaynakların kullanımı kurumlar tarafından öncelik olarak
görülmekte ve artış göstermekle birlikte,
bu görevlerde bulunan eğitmenler için
“teşvik ve ödüllendirme” uygulamalarının yeterli seviyede olmadığı göze çarpıyor. Katılımcı şirketlerin 2012 yılı gerçekleşen ve 2013 yılı planlanan “iç eğitmenlerin görev aldığı eğitim oranları”na
bakıldığında, 2010 – 2013 döneminde
genel olarak iç eğitmenlerin kullanıldığı
eğitimlerin oranının yaklaşık yüzde 50’ye
Yetenek kavramı en üst düzeyden en
alt düzeye kadar yönetim ve İK profesyonelleri arasında sıkça bahsedilmekle birlikte, ankete katılan kurumların yaklaşık %40’ında bir yetenek
tanımının yapılmış olduğu görülüyor.
Tanımlama yapılmış kurumlarda da
yetenek olarak belirlenmiş çalışanlar için etkin bir ödüllendirme mekanizmasının bulunmadığı göze çarpıyor. Şirketlerin dokümante edilmiş
ve çalışanlarıyla paylaşılmış bir yetenek tanımının bulunup bulunmadığı
sorgulandığında katılımcıların %57’
sinin olumsuz yanıt vermesinin “yetenek” konusunun organizasyonlar
açısından netlik kazanmadığı, hem
İnsan Kaynakları ekiplerinin hem
de şirket çalışanlarının konu ile ilgili farklı görüş, algı ve beklentilerinin
bulunduğuna işaret ediyor.
Çalışan başına düşen
İK profesyoneli sayısı
Katılımcı şirketlerin, İnsan Kaynakları
ekiplerinde görev yapan çalışan sayıları incelendiğinde, her İK çalışanına ortalama 104 şirket çalışanının
düştüğü görülüyor.
2008 yılında çalışan başına ortalama
yıllık 30 saat olan eğitim süresi, ekonomik durgunlukla birlikte izleyen yıllarda
azalma eğilimi gösterdi ancak bu trend
2010 yılından itibaren tekrar yükselmeye başladı. Yükseliş 2013 yılında da sürerek devam ediyor ve ortalama eğitim
süresi 2013 yılında 28 saat olarak hedefleniyor. Sektörler açısından bakıldığında ise, gıda ve sigorta sektörlerinde çalışan başına düşen eğitim süresinin diğerlerine oranla daha yüksek gerçekleştiği söylenebilir.
Eğitim Yaygınlık Oranı
En az 1 gün eğitim almış olan çalışanların yüzdesini ifade eden “Eğitim Yaygınlık Oranı “ 2012 yılında yüzde 53,5
olarak gerçekleşmişken 2013 için bu
Ekim 2013
58
LASTİK
TİM Başkanı Büyükekşi: İhracatın
Gelişmesi İnovasyonla Doğru Orantılı
Bu yıl 20. Kuruluş yıldönümünü kutlayan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), bu
yılki Türkiye İnovasyon Haftası etkinliklerini 28-30 Kasım tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenliyor. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, İstanbul Ceylan Intercontınental’de düzenlediği bir basın toplantısı ile inovasyon ve
Ar-Ge’nin önemine değindi… Toplantıda konuşan Büyükekşi, ihracat odaklı büyüyen Türkiye’nin inovatif ürünler ile dünya arenasında daha fazla ses getirebileceğine işaret etti.
Belirli bir hizmet ya da üründeki ‘yeniliklerin’ genel adı olan inovasyon kavramına, sanayi toplumlarında sıkça
rastlamak mümkün. 1990’larla beraber sanayileşme yönünde ilk ciddi
adımlarını atan Türkiye, son yıllarda
‘inovasyon, inovatif ürünler, Ar-Ge,
Ür-Ge’ gibi terimleri iş dünyasına kazandırmış durumda.
Müşteri Memnuniyeti Üründeki
Yenilikle Doğru Orantılı
Türkiye İnovasyon Haftası 28-30 Kasım tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek.
Toplantının kapanışını Başbakan ErEkim 2013
doğan gerçekleştirecek. Konuyla ilgili
TİM Başkanı Büyükekşi, “Türkiye, ihracat odaklı büyümesini sürdürüyor. İhracatta dünya ile entegre olmanız şart.
Dünyada olup biten yenilikleri görmeniz, düşünmeniz yeterli olmuyor; aynı
zamanda dünyaya yenilik (inovasyon)
satmanız da gerekiyor. Ekonomik gelişimini tamamlamış ülkelere baktığınızda ‘inovasyon, Ar-Ge, Ür-Ge’ gibi
kavramlara sıklıkla yer verildiğini görürsünüz. İnovasyon terimi iş dünyası
açısından birçok şeyi içerisinde barındırıyor. İnovasyonu bir cümle ile anlatacak olursak: İnovasyon, bir ürün
ya da hizmetteki her türlü yeniliktir. Bu
bakımdan ülkemiz ihracat odaklı büyümesini sürdürebilmek için inovasyona, Ar-Ge ve Ür-Ge’ye ciddi derecede ihtiyaç duyuyor” dedi. TİM Başkanı Büyükekşi, bu yıl düzenlenecek
‘İnovasyon Haftası’nda bilim, teknoloji, pazarlama, tasarım, kent, iş ve
sanayi dünyası, enerji ve tıp alanlarında inovasyonun geliştirici gücünün gözler önüne serileceğini söyledi. TİM Başkanı Büyükekşi, “İnovasyonu ilkokul çocuklarımızın beyinlerine oturtmalıyız” diyerek inovasyonun
bir toplumun gelişebilmesinde ne kadar önemli ve gerekli olduğunun altını çizdi.
59
Üniversite-Sanayi İş ve
güçbirliği Şart!
Dünya ihracatında söz sahibi ülkelerin en büyük artılarından birinin de
üniversite-sanayi iş ve güçbirliğinden
kaynaklandığını ifade eden TİM Başkanı Büyükekşi, “Ülkemizin üniversite
ve sanayi işbirliğinden öğrenmesi gerekenler var. Biz, maalesef sanayi ve üniversiteler olarak birbirimizden kopuk
durumdayız. Bunu bir an önce gerçekleştirmemiz gerekiyor. Türkiye, hızlı büyümesini sürdürmek istiyorsa bu konuda üniversitelerimize büyük önem düşüyor” dedi. Üniversitelerin proje geliştirme konusunda sanayiye öncülük
yapması gerektiğini ifade eden Büyükekşi, Türkiye’de son dönemlerde he-
men her ilde bir üniversite kurulduğunu
belirterek bu anlamda altyapının hazır
olduğunu söyledi.
İnovasyon Konusunda
Herkese Görev Düşüyor
TİM Başkanı Büyükekşi, inovasyon konusunda basına, sanayiye, üniversitelere,
devletin çeşitli kademelerine büyük görev düştüğünü belirterek; “Bu, bir takım
oyunudur. Bu oyunda zayıf halkalara
yer yok” ifadesini kullandı. Türkiye İnovasyon Haftası’na herkesi beklediklerini kaydeden Büyükekşi, www.turkiyeinovasyonhaftasi.com üzerinden akreditasyon yaptıran herkesin Türkiye İnovasyon
Haftası’nı ücretsiz bir şekilde takip edebileceğini belirtti.
Markalar İnovasyonla Müşteri
Sadakatini Oluşturuyor
Günümüzde rekabet koşullarının son
derece acımasız bir şekilde gerçekleştiğini anlatan TİM Başkanı Büyükekşi,
“Markalar, inovasyona dayalı çalışmalarıyla müşteri memnuniyeti ve müşteri
sadakatini oluşturuyorlar. İnovasyon, ArGe, tasarım ve marka ilişkisinde müşterinin beklentilerini bilmek çok önemlidir.
Eğer yaptığınız yenilikler müşteriyi memnun ediyor ve müşteri beklentilerini karşılıyorsa o zaman markanız emin adımlarla ilerliyor demektir. Bundan 5 yıl önce
bir markamız Avrupa’nın önemli ülkelerinden birinde 7. sırada idi. Geçenlerde
bu markamızın yetkilisi ile görüştüğümde
birinci sırada yer aldıklarını söyledi. Ben
de kendilerini tebrik ettim ve bunu nasıl
başardıklarını sordum. İnovasyon dedi…
Bu örnekten de anlaşılacağı üzere inovasyon olmazsa olmazlar arasında geliyor. Rekabet artık eskisi gibi yumuşak
geçişlerle olmuyor. Rekabet, daha sert
ve acımasız bir boyuta ulaşmış durumda. O bakımdan markalarımızın yeniliklerle müşteri karşısına çıkması gerekiyor” dedi. Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda 500 milyar dolarlık
bir ihracatı gözüne kestirdiğini anlatan
Büyükekşi, 7’den 77’ye herkesin inovasyon ve inovatif gelişimler hakkında
fikir sahibi olması gerektiğini dile getirdi. Türkiye İnovasyon Haftası’nda,
alanında önemli başarılara imza atmış
konuşmacıların yanında, İhracat Birlikleri tarafından bu yıl düzenlenen 8
farklı Ar-Ge pazarı ve 17 farklı tasarım yarışmasından seçilen ödüllü tasarımları, ziyaretçilerle buluşturacaklarını vurgulayan Türkiye İnovasyon Haftası Organizasyon Organizasyon Komitesi Başkanı ve TİM Yönetim Kurulu
Üyesi Tahsin Öztiryaki de, “Türkiye’de
inovasyonu güçlendirerek ülkemizin
gelişimine katkı sağlamanın yanında, Türkiye’deki başarılı tasarımcılarla üretici firmaları buluşturarak sektörü kaliteli tasarımlarla beslemek de bizim için büyük önem taşıyor” ifadesini kullandı
Türkiye İnovasyon
Haftası 28-30 Kasım
Tarihlerinde İstanbul
Kongre Merkezi’nde
Gerçekleştirilecek
Dünyada ve Türkiye’de fark yaratan uluslararası profesyoneller, sanayiciler, akademisyenler ve üniversite öğrencilerini
İstanbul’da buluşturacak olan
Türkiye İnovasyon Haftası’nın
tanıtımı için; Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye İnovasyon Haftası Organizasyon Komite Başkanı ve TİM Yönetim Kurulu Üyesi Tahsin Öztiryaki, TİM
Yönetim Kurulu Üyeleri ve stratejik partnelerler Arçelik, Brisa, TEB
ve THY temsilcilerinin katılımıyla 4 Kasım 2013 Pazartesi tarihinde Taksim Ceylan Otel’de bir
toplantı düzenlendi. Toplantıda
TİM Başkanı Büyükekşi, inovasyonun ekonomik gelişmede ve
ihracatta elzem olduğunu ifade
ederek 28-30 Kasım tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde
düzenlenecek olan ‘İnovasyon
Haftası’nın öneminin altını çizdi.
Ekim 2013
60
SAĞLIK
SONBAHAR DEPRESYONUNDAN
KURTULMANIN 10 YOLU
Sonbahar geldi, soğuk kış günleri yaklaştı. Daha karanlık ve soğuk bir döneme giriyoruz. Yazın aydınlık ve ılık günleri geride kalırken, fiziksel ve sosyal şartlar insanların depresif hissetmesine zemin hazırlıyor. Liv Hospital Klinik Psikoloğu Beril Yardımcı sonbahar depresyonundan korunmanın 10 altın kuralını anlattı.
1.Odanıza gün doğsun
Sonbahar depresyonunun belirtilerinden biri sabahları uyanmada yaşanan
zorluktur. Kişi yeterinde uyumuş olsa
bile yataktan kalkmak istemez. Yatak odasında zaman ayarlı aydınlatma sistemi kurmak ve alarmınız çalmadan yarım saat önce suni de olsa
yatağınızda gün doğumunu hissetmek
uyanmayı kolaylaştırır.
2. Hayatınıza ışık sokun
Hava serin ve karanlık diye güneş ışığından vazgeçmeyin! Özellikle gündüzleri bulutlu bile olsa dışarı çıkın ve
güneş ışığını görün. Güneş ışığı doğal olarak beynin duygusal merkezini
uyarır ve insanın iyi hissetmesini sağlar. Erken kalkın, perdeleri açın, dışarı çıkın.
3. Hareket sizi kurtarır
Soğuk hava terlememek için özür değildir. Spor merkezinde, evde veya
hatta tercihen dışarıda kalbiniz 140’ın
üzerinde çarpsın! Sadece kiloyu korumak ve sağlıklı kalmak için değil,
günlük hayatın stresinden uzaklaşmak
için de spora vakit ayırın. İyi bir egzersizin etkisi saatlerce sürer. Gün içinde
daha fazla enerjiniz olur, metabolizmanız hızlanır, iyi hissettiren hormonlar salgılanır. Düzenli egzersiz kış uykusuna çekilmeye meyilli bedene yaşadığını hissettirir.
4. Şekere dikkat!
Mutluluk, zindelik ve canlılık hissi veren seretonin hormonunun seviyesi
düştüğünde, karbonhidratlara ve şekerli gıdaları tüketme isteği artar. Kışın özellikle de tatlı yeme eğilimi artar. Şekerli ve beyaz unlu gıdalara bağımlılık fizyolojik bir gerçektir. Bunlar
bedende uyuşturucular gibi biyokimyasal sistemleri etkiler. Ne yediğiniz
nasıl hissettiğinizi ciddi ölçüde etkiler.
Ekim 2013
5. Sosyal hayatı unutmayın
Arkadaşların, ailenin, iş arkadaşlarının,
komşuları önemini azımsamayın. Her
şeyi boş vermek istediğinizde kim size
el uzatır? Sizi destekleyecek insanları aklınızda tutun, ihtiyaç duyduğunuzda size cesaretlendirmelerine izin verin.
Bazen bir telefon, kahve sohbeti veya
e-mail size canlandırır.
6. Kışa heyecan katın
Bir şeyi yaşamayı beklemek insanı motive eder. Sonbahar ve kış, havaların
ısınmasını beklemek için çok uzundur.
Size heyecan verecek bir hafta sonu
gezisi, gece planı veya spor planları
kışınıza renk katacaktır. Kayak, kızak,
kar yürüyüşü, buz pateni gibi faaliyetleri heyecanla bekleyebilirsiniz.
7. Gevşeyin
Meşgulsünüz. İş, ders, aile, arkadaşlar, randevular, buluşmalar meşgul
olmaktan hoşlansanız dahi herkesin sakin kalmaya ihtiyacı vardır. Bazı
sorumluluklara veya davetlere ‘Hayır’ demekten kaçınmayın ve birkaç
dakika hiçbir şey yapmadan geçirin.
Bu zamanda dikkatinizi içe döndürüp
ruhsal olarak sakinleşmeye, bedensel olarak gevşemeye ayırın. Kendinize yardımcı olacak gevşeme egzersizlerini gündeme alın.
8. Uyku: Ne fazla ne de az olmalı
İnsanlar soğuk havalarda doğal olarak
daha uzun uyur. Bu fizyolojik bir ihtiyaçtır ve buna saygı göstermek gerekir. Zamanı iyi kullanarak ve disiplinli
olarak, geceleri 7-8 saat uyumayı hedefleyin. Yatma ve kalkma saatini belli
bir düzene oturtmak, hayata ritmini verir ve enerji seviyesini arttırır. İhtiyacınız olan düzeni bulun. Özellikle de hafta sonları çok fazla uyumamaya özen
gösterin, bu insanı daha yorgun düşürebilir.
9. Mevsimi kabul edin
Mevsimlerin değişimi doğal bir akıştır.
Bu değişimi yargılamak yerine izlemek
ve detaylarını görmek insanın daha
olumlu bir ruh hali içinde kalmasını
sağlar. Sonbahar, kış, kendine özgü
deneyimleri beraberinde getirir. Değişen doğasından, artan tiyatro sayısına,
sebzelerinden televizyondaki programlara keyif aldığınız şeyleri fark edin. Kot
giymek ve salep içmek ağustosta pek
yapmadığımız şeylerdir.
10. Profesyonel destek alın
Sıralanan belirtilerden üç ya da daha
fazla sizin için 2 haftayı aşkın bir süredir geçerli ise profesyonel destek almaktan çekinmeyin: İsteksizlikmutsuzluk, değersizlik–suçluluk hisleri, uyku bozukluğu–aşırı uyku hali,
enerji azalması–yorgunluk, iştah değişikliği, sinirlilik, endişe-kaygı, konsantrasyon bozuklukları…
61
Taşımacılık ‘akıl’lanıyor
Yurtiçi taşımacılığındaki karmaşaya son vermek ve maliyetleri minimuma
indirmek amacıyla kurulan Freelog, yoğun Ar-Ge çalışmaları sonucunda Akıllı
Taşımacılık projesini başlattı. Freelog merkezinden yönetilecek sistem ile
taşınacak yük, en uygun ve en yakın araca yönlendirilecek. Böylece taşımalar
kontrol altına alınırken, maliyetler de minimuma inecek.
Yurtiçi taşımacılığındaki karmaşaya
son vermek ve maliyetleri minimuma
indirmek amacıyla kurulan Freelog,
yoğun Ar-Ge çalışmaları sonucunda
Akıllı Taşımacılık projesini başlattı. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın
Sanayi Tezleri Programı (SAN-TEZ)
kapsamında desteklediği, Çankaya
Üniversitesi işbirliğinde hayata geçirilen projeyle taşınacak yükün, en uygun ve en yakın araca yönlendirilmesini sağlayacak bir sistem oluşturuldu.
Freelog çağrı ve araç takip merkezlerinde yönetilecek olan sistem, sektördeki plansız taşımayı düzenlemeyi ve kurumsal kaynak planlamasını gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Firmaların lojistik maliyetlerini önemli ölçüde azaltacak sisteme, hem yük sahipleri hem de yükü taşıyan firma ücretsiz
üye olabilecek.
Hem taşıtan
hem taşıyan kazanacak
Avea, Denizbank, Petrol Ofisi ve
Groupama’nın projenin destekçileri arasında yer aldığını belirten Freelog Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hakan Çınar, sistemin işleyişini şu şekilde özetledi: “Sisteme dahil olan araç
sahiplerinin araçlarına bir adet tablet monte ediliyor. Tablet üzerindeki program ve Avea tarafından sağ-
lanan GSM hatlarla Freelog, taşımacıya Türkiye’nin neresinde olursa olsun yük bulacak ve dönüşlerini organize edecek. Üstelik taşıma fiyatı konusunda kamyon işleticisine bir fiyat baskısı olmayacak. Sistem, yükü bazen en
uygun fiyat veren taşımacı ile taşıtırken,
bazen Freelog’daki en iyi performans
gösteren kamyon işleticisine verebilecek. Taşımacı, navlununu her zaman
olduğu gibi yine, doğrudan yük sahibi ile yapmış olduğu anlaşma sayesinde bizzat kendisi tahsil edecek. Bu sistem sayesinde yük sahipleri, yükleri için
güvenilir bir nakliyeci ile çalışacak, hızlı ve uygun fiyat teklifi alacak. Yük sahipleri ödeyecekleri navlun ücreti dışında Freelog’a üyelik ya da herhangi başka bir ücret ödemeyecek. Sistemin yük sahiplerine sunduğu bir diğer
avantaj ise taşınan her yükün Groupama tarafından navlun sigortası yapılarak taşınıyor olması. Freelog sistemine
giren tüm kamyon işletmecileri, DenizBank ticaret kartına da sahip olacak ve
Petrol Ofisi’nden yüzde 7 indirimli, 90
gün vadeli indirim temin edebilecek.”
Uluslararası taşımaları da
kapsayacak
Hakan Çınar, öncelikle yurt içi taşımacılık için oluşturulan sistemin yakın dönemde uluslararası yük taşımacılığın-
da geçerli olabileceğini ifade etti.
Günümüzde ticari hayatın tamamen bilişim sektörü ile bağıntılı
hale geldiğini ve bilişimden uzak
kalan ticari yapıların kan kaybetmeye başladığını vurgulayan Çınar, “Bu noktada lojistikte yeni bir
atılım yaratmak için oluşturulmuş
olan Freelog, uzman kadrosuyla lojistik sektörünün ihtiyacı olan
yazılım ve donanımı geliştirdi. Sistem hem yük sağlayıcısına hem de
yükü taşıyana büyük avantajlar sunuyor” diye konuştu. Sistem sayesinde araçların verimliliğinin de
artacağına dikkat çeken Çınar,
araçların çevreye verdiği zararın
da en aza indirilmesinin hedeflendiğini belirtti. Freelog’un aynı zamanda bir sosyal sorumluluk platformu olduğunun altını çizen Hakan Çınar, “Sistemine dahil olan
kamyon işletmecileri, Freelog tarafından sürekli eğitim ve Kaptan
Köy adı verilen sosyal tesislerden
yararlanma gibi pek çok avantajı
da elde etmiş olacak” dedi.
Sistemin Neleri
Beraberinde
Getiriyor?
•Sektörde ölçülmemiş verileri toplayarak bilgi havuzu oluşturulacak,
•Taşımacılık tamamen kayıt altına alınacak,
•Yasadışı taşımaların önüne
geçilecek,
•Atıl durumdaki araç sayısında
düşüş olacak,
•Rekabet koşulları iyileştirilerek,
sektörün büyümesine katkı sunulacak.
Ekim 2013
62
GÜNCEL
ZF Türk Türkiye’deki 25. yılını kutladı
Aktarma organlarında dünyanın en
büyük üreticilerinden ZF, Türkiye’deki
25 yılını 25 Eylül’de Conrad Oteli’nde
kutladı. Yerli yabancı birçok müşteri,
STK’nın yer aldığı gecede ünlü sanatçı Candan Erçetin sahne aldı. Gecede ZF Türk Genel Müdürü Ali Oruç,
ZF Services Almanya Yönetim Kurulu Üyesi ve ZF Services Türk Yönetim
Kurulu Başkanı Dietro Della, ZF Otobüs Grubu Genel Müdür Yardımcısı Andreas Moser, OSD Genel Sek-
Brisa 2. fabrikasını
Aksaray’a kuracak
Brisa, ileride doğacak artan lastik talebini karşılamak amacıyla, yıllık 10
milyon adet üretim kapasitesine sahip olan İzmit’teki üretim tesislerine ek
olarak, yaklaşık 300 milyon dolarlık
yatırımla 2. fabrikasını Aksaray İli Organize Sanayi Bölgesi’nde kuruyor.
Yıllık üretim kapasitesinin 4.2 milyon
adet olması planlanan Aksaray fabrikasında, binek ve hafif ticari araç lastiği üretecek olan Brisa, üretime 2018
yılı itibariyle başlamayı planlıyor.
Ekim 2013
reteri Ercan Tezer birer konuşma yaparken, kamyon ve otobüs grubundaki
Türkiye’nin önde gelen STK’larına birer
plaket verildi.
ZF Türk Genel Müdürü Ali Oruç, 1988
yılında ZF Türk’ün kurulduğunu belirterek, “O yıl otobüs ve kamyonlara yönelik şanzıman üretim hattı hayata geçti. Üretim 1994’e kadar devam etti. O
yıl şanzıman teknolojileri değişti ve yeni
şanzımanları Türkiye’de yerleştirme imkanı bulamadık. Bunun üzerine biz ça-
lışmalarımızı otobüs, kamyon, inşaat makinesi üreten firmaların Ar-Ge çalışmalarına desteklere yoğunlaştırdık” dedi.
Bu süreçte servis teşkilatını geliştirdiklerini de ifade eden Oruç, “1999 yılında
Sultanbeyli’de, bir arsa alarak şu anda
bulunduğumuz binayı yaptık. Burada firmalara eğitimler düzenliyor, tamirler yapıyoruz; ayrıca bir yedek parça ambarımız var. 7 gün 24 saat servis veren 18
yetkili ve 36 yedek parça bayiimiz bulunuyor. 2010 yılında ZF Services adı altında faaliyetlere devam ettik. Artan ürün
gamından dolayı yedek parça depolama imkanımızı iki katına çıkardık. Bu
arada ZF Sach Süspansiyon Sistemleri
Gebze’de 600 istihdamla, İzmir’de 300
kişi ile rotatif parçalar üretiyor. Önümüzdeki yıl ZF Marine Eurosia ile birleşmiş olacağız. ZF, yalnızca ürün ihraç etmiyor, aynı zamanda Türkiye’den hammadde ve yarı mamul ithal ediyor. Türk
otomotiv yan sanayisine oldukça fazla
destek verdiğimizi düşünüyoruz. 50’nci
kuruluş yılımızda da aramızda olmanızı
istiyoruz” dedi.
Alcoa yeni nesil Dura-Bright®
jantlarını satışa sunuyor
Alcoa Wheel Products Europe, Dura-Bright teknolojisi alanında devrim yaratan bir ürünü
daha piyasaya sunuyor. DuraBright® EVO wheel jantı adındaki yeni Dura-Bright® jantı hidroflorik aside, kimyasallara ve aşınmaya karşı geliştirilmiş dayanıklılık (CASS - Bakırla Hızlandırılmış
Asetik Asit Tuz Püskürtme - test
sonuçları) ve geliştirilmiş çevresel
sürdürülebilirlik özellikleriyle kendini önceki sürümünden ayırıyor.
Yeni ürün 14-17 Kasım tarihleri arasında yapılacak olan Comvex Fuarı’nda ilk defa Türkiye’de
müşterilerin karşısına çıkacak.
Alcoa jantları, yüksek mukavemetli, korozyona dayanıklı, tek bir
blok alüminyum alaşımdan imal
edildi. Blok, 8 bin ton baskı uygulayarak jant şeklini alacak şekilde dövülüyor. Bir kez dövüldükten sonra, genel mekanik mukavemetlerini en yüksek seviyeye çıkarmak için jantlara ısıl işlem uy-
gulanıyor. Alcoa dövme işlemi, disk ile
jantın buluştuğu kritik bölgede bile jantın şekli ile alüminyumun moleküler doku
akışının aynı düzende olması sağlanıyor.
Bu işlem sonucunda en zorlu testleri geçen rakipsiz dövme gücüne sahip jantlar
elde ediliyor: TÜV, LBF ve JWL-T.
63
Volvo’yu Tercih Eden Özakar
Kaliteden Ödün Vermiyor
2003 yılında lojistik sektörüne hizmet
vermeye başlayan Özakar Uluslararası Taşımacılık, bir senelik 13 siparişinin
son 3 adedini de filosuna kattı. Teslim
alınan Volvo FH 460 4x2 I-Shift şanzımanlı çekiciler, Özakar’ın sunduğu
uzun yol taşımacılık ve dağıtım hizmetlerinde görev alacak. Tüm Avrupa ülkeleri başta olmak üzere, dünyanın çeşitli noktalarına hızlı, sağlam ve güvenilir taşımacılık anlayışıyla hizmet veren
Özakar Uluslararası Taşımacılık, filosuna yatırım yapmaya devam ediyor. Son
bir sene içerisinde sipariş verdiği 13 adet
çekicinin son üç adedini de teslim alan
Özakar Taşımacılık, böylelikle 22 araçlık
filosundaki Volvo sayısını 18’e çıkarmış
oldu. Deneyimli kadrosuyla 2003’ten
bu yana müşterisine ulaştırdığı hizmetlerde farklılık yaratmayı esas alan Özakar Uluslararası Taşımacılık, yakıt tasarrufu ve yüksek verimliliği ile öne çıkan
Volvo FH 460 4x2 I-Shift şanzımanlı çekiciler ile sürekli büyüme hedefini koruyor. Frigofirik taşımacılık yapan Özakar
Uluslararası Taşımacılık, kalite ve müşte-
ri güvenini gün geçtikçe arttırarak sektöründe öncü bir kuruluş olmayı hedefliyor.
Volvo FH çekicilerin teslimat töreninde açıklama yapan Özakar Uluslararası Taşımacılık Genel Müdürü Mehmet Can Arslan, “Özellikle Türk ekonomisinde yaşanan gelişmeler, yeni
mevzuatlar ve buna bağlı olarak ticaret hacminde yaşanan artış ile birlikte sürekli büyüme, artık kaliteli hizmet
ve ürünlerle sağlanabiliyor. Biz de bu
anlamda hem kendi büyümemize hem
de müşterilerimizin büyümelerine katkıda bulunabilmek için sunduğumuz
hizmetlerde kaliteli ürünleri tercih ediyoruz. En iyi firma olma yolunda en
iyi çekici olan Volvo FH ve son teknoloji ürünü yeni nesil çift katlı frigolarla müşterilerimize en iyi hizmeti sunuyoruz. Özellikle yüksek verimliliği, düşük yakıt tüketimi, üstün yol tutuşu ve
sürücü konforu gibi özellikleriyle sektördeki standartları bir üst sınıfa taşıyan Volvo FH, operasyonlarımızı daha
verimli kılarak hizmet kalitemizi arttırmamıza yardımcı oluyor.” dedi. Volvo
Kamyon adına teslimat törenine katılan Bölge Satış Müdürü Devrim Karataş ise, “Güven ve başarıyı ilke edinen
bir kuruluş olan Özakar’ın tercihi yine
Volvo Kamyon oldu. Teslim ettiğimiz
Volvo FH çekicilerin, Özakar’ın rakiplerinden farklılaşan hizmetlerine değer
katacağından hiç şüphemiz yok” dedi.
Amiral Lojistik, Volvo ile büyüyor
Konteyner taşımacılığı, parsiyel taşımacılık, ağır nakliye ve proje taşımacılığı, Imcolu yük taşıma ile yurtiçi tenteli tır taşımacılığı hizmeti veren Amiral Lojistik, Volvo
FH 540 hp 6x2 çekiciyi filosuna kattı. Firma sahibi Mücahit Karataş yaptığı açıklamada “Sektörde başarılı olabilmek ve
fark yaratabilmek için yenilikçilik, güvenilirlik ve kalite gibi temel değerler gittikçe
önem kazanıyor. İşte bu anlayış ile yola
çıkarak sunduğumuz hizmetlerde Volvo
çekiciler, uzman kadromuzun en değerli
elemanları arasında yer alıyor. Volvo FH,
yüksek verimliliği, yakıt tasarrufu, yol tutuşu ve sürücü konforu ile yaptığımız işin gerekliliğini tümüyle karşılıyor” dedi. Volvo
Kamyon adına teslimat törenine katılan
Bölge Satış Temsilcisi Bora Gür ise, “Amiral Lojistik, taşımacılık alanında hızla büyüyen ve gelişen bir firma. Bunu dikkate alarak tercihlerini bir kez daha Volvo’dan yana
kullandılar. Volvo FH çok özel bir çekici. Amiral Lojistik’in kaliteli ve hızlı hizmet
felsefesiyle sunduğu taşımacılık hizmetlerine değer katacağına inanıyoruz” dedi.
Ekim 2013
64
TESLİMAT
Aktif Nakliyat Filosunu
DAF İle Genişletmeye Devam Ediyor
Yurtiçi taşımacılık alanında ağırlıklı
olarak ambalaj ve tekstil ürünleri taşımacılığı yapan Aktif Nakliyat, kısa
süre önce teslim aldığı 10 adet DAF
CF araçlarına ek olarak 3 adet DAF
CF 85.460’ı da DAF-TIRSAN Otomotiv Samandıra lokasyonunda yapılan tören ile teslim aldı. Tören Aktif
Nakliyat Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Maruf Eren, Aktif Nakliyat Genel Müdürü Olcay Dolunay Yalım,
DAF-TIRSAN Otomotiv Satış Koordinatörü Hasan Özbayrak ve Hadımköy Satış Yöneticisi Özgür Ayçiçek’in
katılımı ile gerçekleştirildi.
Eren “DAF Almaya Devam Edeceğiz”
Aktif Nakliyat Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Maruf Eren, DAF araçlarından memnuniyetini dile getirdiği
konuşmasında “Yakıt tasarrufu sayesinde elde ettiğimiz kazanç, yüksek performanslı DAF motoru, yedek
parça ihtiyacımızın kolaylıkla temin
edilebilmesi DAF’ı tercih etmemizdeki ana nedenlerdir. DAF-TIRSAN
Hadımköy’ün kaliteli servis hizmeti sunması, çözüm odaklı ve hızlı müdahale yaklaşımı tekrar işbirliği yapmamıza sebep oldu” dedi.
DAF-TIRSAN Otomotiv Hadımköy
Satış Yöneticisi Özgür Ayçiçek, kaliteli hizmetleri ile müşteri memnuniyetini maximum seviyede sağlayan Aktif Nakliyat’ın Türkiye’nin en önemli lojistik firmalarından biri olacağına
inandığını dile getirdiği açıklamasında ‘Aktif Nakliyat filosunu DAF çekicilerle büyütmeye devam ediyor. Tekrar tekrar bizi tercih etmesinden gurur
duyuyoruz. Bu DAF-TIRSAN Otomotiv
olarak işimizi ne kadar iyi yaptığımızı
göstermektedir’ dedi.
ATe Programı ile
DAF 85.460’da Sunulan Özellikler
•Yakıt tüketiminin minimuma
indirilmesi
•Operasyonel giderlerin azaltılması
•Servis maliyetlerinin düşürülmesi
•Çevresel etkinin azaltılması
•Araç sürücülerinin en ekonomik seferi gerçekleştirebilmesi için araçtaki
birçok özelliğin optimize edilmesi sayesinde toplam sahip olma maliyetinin düşürülmesi
Doğan Lojistik, yeni tesisi ile
parsiyel taşımada hedef büyüttü
Doğan Lojistik, İzmir Pınarbaşı’da kurduğu lojistik tesisiyle eylül ayı başından
itibaren, özellikle parsiyel taşımacılık
işlerini yüzde 30-40 artırmayı hedefliyor. Pınarbaşı’ndaki bu tesiste ofis ve
depo alanları bulunuyor. Doğan Lojistik yetkilileri, “Amacımız burada hem
parsiyel taşımacılık hizmetlerimizi artırmak, hem de müşterilerimize depolama hizmeti vermek. Tesisimiz taşımacılık için İzmir’deki en iyi lokasyonlardan
birinde yer alıyor. Burası bin 300 metrekare alana sahip, farklı platformlarda yükleme yapabilirken aynı zamanda müşterimiz ile birebir ilgilenebiliyoruz. İzmir, İstanbul ve Almanya’da depolarımız var. Ağırlık Almanya-Türkiye
arasında olmak üzere tüm Avrupa’ya
Ekim 2013
hizmet veriyoruz. Alman plakalı kendi dorselerimiz yanında kiralık tedarikçilerimizle filomuzda her tip araç bulunuyor. Alman sanayicileri ikna edebili-
yor oluşumuz Türkiye’de işimizi kolaylaştırıyor. Almanya’daki referanslarımız
burada yeni müşterilere ulaşmamızda
etkili oluyor” ifadelerini kullandı.
65
Renault Trucks’tan Kocaeli ve
Bursa’ya 36 adet Premium
Renault Trucks’ın Kocaeli ve Bursa’daki
yetkili bayisi Koçaslanlar Otomotiv,
sektörün önde gelenlerine Renault Premium teslimatı gerçekleştirdi. Önallar
Yem Sanayi, Onsekiz Kum Çakıl Hafriyat Nakliyat, Gürnak Nakliyat Sanayi, Güler Nakliyat, Alibey Uluslararası Nakliyat ve Turna Madencilik Petrol
gibi bölgenin önde gelen nakliye ve sanayi şirketleri tercihlerini Premium 460
modelinden yana kullandılar.
Ocak ayında Güler Nakliyat’a 10
adet Premium 460.19 T 4X2 ve Alibey
Uluslararası Nakliyat’a 4 adet Premium 460.18 T GV modellerinden teslim eden Koçaslanlar Otomotiv, Mart
ayında ise Önallar Yem Sanayi’ne 5
adet Premium 460.19 T 4X2 modeli satışı gerçekleştirdi. Temmuz ayında ise Koçaslanlar Otomotiv tarafından Onsekiz Kum Çakıl Hafriyat
Nakliyat’a 5 adet Premium 460.19 T
4X2 ve Gürnak Nakliyat’a 7 adet Premium 460.18 T GV 950 teslim edildi. Eylül ayında da satışlarını sürdüren
Renault Trucks bayii, Turna Madencilik
Petrol’e 5 adet Premium 460.19 T 4X2
araç teslim etti.
Düzce Uluslararası Nakliyat filosunu
DAF ile büyüttü
Düzce Uluslararası Nakliyat Yönetim
Kurulu Başkanı Mahir Civelek 3 adet
DAF XF105.460 Optimizer’ı Samandıra
lokasyonunda düzenlenen törende DAFTırsan Otomotiv Satış Yöneticisi Ertuğrul Erkoç’ dan teslim aldı. Civelek, gerçekleştirilen törende yaptığı açıklamada
“1995 yılından bu yana Tırsan ürünlerini memnuniyetle kullanıyoruz. DAF markası ile tanışmamız da bu sayede oldu.
DAF-Tırsan’ın satış ve satış sonrası sağladığı hizmetlerinden oldukça memnunuz. Filomuzun yüzde 90 DAF çekicilerden oluşmaktadır. Araçları kullanıyoruz
ve performanslarından çok memnunuz.
Yakıt tasarrufundan kazancımız çok yüksek ve araçlar çok dayanıklı. DAF-Tırsan
Otomotiv servislerinde donanımlı ve
eğitimli teknik personel sorunlarımızı en
hızlı şekilde çözüyor” dedi.
Ekim 2013
medya

Benzer belgeler