lütfen biraz hoşgörü - xn--sevgiyaynlar

Transkript

lütfen biraz hoşgörü - xn--sevgiyaynlar
TEMMUZ 2014 Sayý: 547 Fiyat: 7 TL
DNA Kendini Iþýnlayabiliyor
LÜTFEN BÝRAZ HOÞGÖRÜ
ETÝK DEÐERLER
ÝÇÝNDEKÝLER
Aylýk Kültürel ve
Siyasi Dergi
Cilt: 46 Sayý: 547 Temmuz 2014
Onur Baþkaný:
Dr. Refet Kayserilioðlu
Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü:
Ayþegül Kayserilioðlu
Yazý Ýþleri Müdürü:
Güngör Özyiðit
Yayýn Kurulu:
Güngör Özyiðit
Nelda Bayraktar
Hale Ürkmezgil
Haberleþme
ve Okur/Abone Ýliþkileri:
0535 4554223 - 0549 7220248
Lütfen Biraz Hoþgörü .......................... 2
Dr. Refet Kayserilioðlu
Sapmýþ Bir millet ve
Hz. Nuh ............................................... 6
Ahmet Kayserilioðlu
Etik Deðerler ..................................... 14
Güngör Özyiðit
DNA Kendini Iþýnlayabiliyor ............... 18
Çeviren: Saffet Güler
Kitap .................................................. 21
(Kitap Yakan Ýnsan da Yakar)
Yalçýn Kaya
Yönetim Yeri:
Hayri Eðmezoðlu Sk. Ýkizler Ap.
No: 8 D: 32 Erenköy/Ýst.
Yalan ................................................. 34
Baský:
Hedef Dijital Baský
Taksim Cad. No: 19/A
Taksim/Ýstanbul
Yeniçað Üstündeki Gizem
Örtüsünün Kaldýrýlmasý - 3 ................ 39
Fiyatý: 7 TL
Yýllýk Abone: 80TL
Yurt Dýþý: 100 TL
Çeviren: Nelda Bayraktar
(Canlý Kryon Celsesi)
Dergimizin internet sitesini
www.sevgidunyasidergisi.com, www.dostluk.org
adreslerinden ziyaret edebilirsiniz
Kapak resmi:“Yazýn Renkleri” Sally Swatland
SEVGÝ DÜNYASI
Sevgili Dostlar
Bu ayýn 13’ünde tam on yýl geçmiþ olacak; on yýl önce (13 Temmuz
2004) bizim için önemli, kýymetli, deðerli, muhterem bir kiþiyi dünya
hayatýndan diðer hayata uðurladýk. Elbette yaþamýmýza devam ederek
günlerimiz geçti ama özellikle birlikte iken onu derinden ve sevgiyle
anmadýðýmýz zamanlarýmýz çok az oldu. O insanlarý severdi, kadýn,
erkek, çocuk ayýrmaksýzýn. O vermeyi severdi, sevgisinden, bedeninden, kazancýndan, zamanýndan, emeðinden. O problemleri çözmeyi,
sorunlarý halletmeyi severdi, türlü bahanelerle dertlerine sýmsýký
sarýlanlarýn haline üzülerek. O müziði, þiiri, güzel sofralarý, güzel
olan her þeyi, yeni yerler görmeyi, gülmeyi, neþelenmeyi severdi. O
yeniliði ve bilinmeze ulaþmayý severdi. Bir ayaðý yeryüzünde saðlam
basarken, duygularý ve düþünceleriyle dalga dalga yükselir, bizleri de
peþinden çekmek isterdi. O kadar bizden, o kadar etten kemikten capcanlý bir insandý ki, bazen onun farklýlýklarýný görmez olur, onunla
birlikte yer içer, onunla birlikte yaþarken hayat öyle devam edip gidecek zannederdik, onun bizi çekip götürmek istediði yerlere çoðu
zaman farkýnda olmadan türlü sebeplerle direnirdik. Þüphesiz onun
sahip olduðu yerinde cesaret, yerinde temkin, yerinde sabýr bizlerde
tam deðildi. Ama her ne halde olursak olalým, bizi sevdiðini, anladýðýný bilirdik.
Þimdi onu anarken bir baþka boyutta, bir baþka zamanda ve dünyada yine bizleri düþündüðünü, hayrýmýzý istediðini, yardým için
çalýþtýðýný ve bizleri görüp gözettiðini biliyoruz. Çünkü birbirini
sevenler ölmekle birbirlerinden ayrýlmazlar, yeter ki içlerinden biri
diðerini býrakmak istemesin. O sevdiklerini gönlünden ve aklýndan
çýkarmayacak gibi severdi.
Bir on seneyi onsuz ama onunla geçirebildiðimize göre, o yanýmýzdaymýþcasýna hayra olan tüm dileklerimizi zaman içinde gerçekleþtirebiliriz. Bu konuda kuþkumuz yok. Çünkü âþýklarýn kaný eskimez,
her dem tazedir; bedenleri solsa da sararsa da yine gül pembe
dehendir.
En Derin Sevgilerimizle
SEVGÝ DÜNYASI
1
2
Ýnsanlarý suçlayarak ve kötüleyerek
deðiþtirmek ve düzeltmek imkânsýzdýr. Suçladýðýnýz kiþi yüzde yüz
haksýz da olsa, haksýzlýðý apaçýk
ortada da görünse, yine bir savunma
çabasý içine giriyor. Düzelmek için
hiç bir gayret ve istek göstermiyor.
Hattâ onun suçunu ortaya koydunuz
diye size düþman oluyor. Üstelik
karþýnýza geçip baþka yönlerden size
düþmanlýk etmeðe yöneliyor. Sizin
maksadýnýz o kiþiyi harcamak deðil,
düzeltmek olduðu için, karþýlaþtýðýnýz
bu haksýz savunma ve haksýz hücum,
önceleri sizi þaþýrtýyor. Zamanla
anladým ki, insanlarýn yanlýþlarýný ve
suçlarýný uluorta yüzlerine vurmanýn
hiçbir yararý olmuyor, üstelik
gönüller kýrýlmýþ, dostlar kaybedilmiþ oluyor. Eðer kastýmýz insanlarý düzeltmek, onlarý hatalarýndan
kurtarýp hayra çekmek ise, o zaman
onlarýn gönüllerini kýrmadan
onurlarýna dokunmadan, aksine yaptýklarý yanlýþýn, herkesin yapabileceði cinsten bir yanlýþ olduðunu
belirterek ve kolayca düzeltebileceðini de göstermek gerekir.
SEVGÝ DÜNYASI
Dr. Refet Kayserilioðlu
Lütfen Biraz Hoþgörü
SEVGÝ DÜNYASI
BÝRÝ HORLANAN
ÖTEKÝ ÖVÜLEN
Sizin de çevrenizde sýk
rastlayacaðýnýz iki tip
ailenin, iki çocuðunu,
küçükten itibaren izlemek
olanaðýný buldum. Bir tip
aile çocuðuna asla en
küçük hoþgörü göstermez,
çocuklarýnýn hatalarýný
hemen cezalandýrýrdý.
Böylece çocuklarýna iyi
terbiye verdiklerini sanýrlardý. Bazý yanlýþlarýn bilgisizlikten olduðunu
düþünmez, ona bilgi varacak yerde ceza verirlerdi.
Ceza Ýyi bir bilgi edinme
aracý deðildir. Ceza ile
bazen tamamen ters bilgiler elde edilir, tepkiler ve
inatcýlýklar doðar. Nitekim
onlarýn çocuðu da önce
huysuz ve inatçý, sonra da
isyankâr, intikamcý ve bencil olarak yetiþti, büyüdü.
Giderek ailenin tepkileri
de büyüdü. Evde adeta
çocukla ebeveyn arasýnda
bir iç savaþ olmaya
baþladý, ileri yaþlarda
çocuk güçlü kuvvetli bir
delikanlý olunca, artýk ona
ceza ile söz geçirmek
imkâný da kalmadý. Çocuk
bir süre anne ve babasýný
ezen ve sömüren oldu.
Sonra da onlara ihtiyacý
kalmayýnca, tamamen
koptu, uzaklaþtý. Ama
3
kendine tam güvenli
olmayan, bu güvensizliði
kabadayýlýkla, edepsizlikle
maskelemek isteyen bir
tipti artýk. Hâlbuki çok
baþka olabilirdi.
Ýkinci tip aile, çocuklarýna sevgi, þefkat ve hoþgörü
ile davranýr, ona hatalarý,
yanlýþlýklarý anlatarak,
göstererek öðretmeye
çalýþýrdý. Onlar çocuklarýna
düzeni ve disiplini, iyi
davranýþlarla küçükten
öðretmiþlerdi. Sütü,
mamasý saatle verilir,
altýnýn temizliðine ve
hastalýðýna özen gösterilir,
çocuðun huzursuz ve
rahatsýz olarak aðlamasýna
imkân vermezlerdi. Ve bir
þey daha yaparlardý ki, o
çok güzeldi. Bilhassa anne,
çocuðunun baþarýlarýný hep
överek yüceltir, iyi Ýþlerini
öylece teþvik eder,
özendirirdi. Bu tutum ve
davranýþlar, giderek
çocuða dengeli bir kiþilik
kazandýrdý. Büyüklerle
rahat konuþuyor, sýkýlmadan, heyecanlanmadan
ve utanýp ezilmeden
cevaplar veriyordu. Okul
sýralarýnda dersleri de iyi
idi, düzenle çalýþýyor,
baþarýlarý, anne ve
babasýnca daima beðeni ve
övgü ile karþýlanýyordu.
Giderek aile içi iliþkiler,
sevgi ve saygý esasý üzerine geliþti. O aile içindeki
birlik de kuvvetlendi.
Çocuðun baþarýlarý düzenli
olarak arttý. Çalýþmasý,
öðrenmesi, eðlenmesi ve
spor müzik gibi yan
uðraþlarý da düzenli olarak
geliþti.
ÝNSAN
ÝLÝÞKÝLERÝNDE
Yýllardýr deðiþik derneklerin baþýnda bulundum.
Böylece insan iliþkilerini,
insanlarýn tutum ve
davranýþlarýný yakýndan
inceledim. O davranýþlara
tesir eden ruhsal etkenleri
gözlemek olanaðýna kavuþtum. Gördüm ki, insanlarý
suçlayarak ve kötüleyerek
deðiþtirmek ve düzeltmek
imkânsýzdýr. Suçladýðýnýz
kiþi yüzde yüz haksýz da
olsa, haksýzlýðý apaçýk
ortada da görünse, yine bir
savunma çabasý içine
giriyor. Düzelmek için hiç
bir gayret ve istek göstermiyor. Hattâ onun suçunu
ortaya koydunuz diye size
düþman oluyor. Üstelik
karþýnýza geçip baþka yönlerden size düþmanlýk
etmeye yöneliyor. Sizin
maksadýnýz o kiþiyi harcamak deðil, düzeltmek
olduðu için, karþýlaþtýðýnýz
bu haksýz savunma ve hak-
SEVGÝ DÜNYASI
4
sýz hücum, önceleri sizi
þaþýrtýyor. Zamanla
anladým ki, insanlarýn yanlýþlarýný ve suçlarýný uluorta yüzlerine vurmanýn
hiçbir yararý olmuyor,
üstelik gönüller kýrýlmýþ,
dostlar kaybedilmiþ oluyor.
Eðer kastýmýz insanlarý
düzeltmek, onlarý hatalarýndan kurtarýp hayra
çekmek ise, o zaman
onlarýn gönüllerini kýrmadan onurlarýna dokunmadan, aksine yaptýklarý
yanlýþýn, herkesin yapabileceði cinsten bir yanlýþ
olduðunu belirterek ve
kolayca düzeltebileceðini
de göstermek gerekir. O
takdirde, kiþilik ve onur
davasý olmadan istenilen
düzeltmeler yapýlmýþ,
hayýrlý bir adým atýlmýþ
olur. Bir küçük topluluðun
yönetilmesinde böylesine
dikkatli ve duyarlý olmak,
insanlara özen göstermek
gerekirse, büyük topluluklarýn deðiþtirilmesinde,
düzeltilmesinde ve
doðruya çekilmesinde çok
daha büyük dikkat göstermek gerekecektir. Çünkü
kütleler ve topluluklar
büyüdükçe, farklý düþünenler, farklý etkenlerin
altýnda kalanlar, daha çok
olacaktýr. Onlarýn yönetilmesi ve iyi yönlere
doðru yönlendirip
yürütülmesi daha büyük
dikkat, incelik ve ustalýk
gerektirecektir. Gerçek iyi
liderler, imkân nispetinde
kimseyi karþýlarýna almamaya çalýþýrlar. Onlarýn
sürtüþmelere girerek boþa
harcayacak enerjileri yoktur. Daha çok kiþinin
yardýmýndan yararlanmak
onlarýn iþlerini kolaylaþtýran etkenlerin baþýnda
gelir. Bu sebepten üstün
liderler kendilerine yapýlan
haksýz ve yersiz hücumlarý
gözlerinde büyütmezler,
çoðu zaman cevap vermemeye ve sinirlenmemeye, alýnýp gücenmemeye kendilerini zorlarlar.
Cevap vermek zorunda
kaldýklarý zaman da, gönül
kýrmamaya, karþýtlarýnýn
yaptýðý yanlýþý yapmamaya
dikkat ederler. Hele karþýtlarýnýn iyi yönlerini
överek, o haksýz suçlamalarýný cevaplandýrmak
olgunluðunu gösterebilirlerse, çok davayý birden
daha büyümeden çözmüþ
ve önlemiþ olurlar.
ÜLKEMÝZDEKÝ
DURUM
Ülkeyi yönetmeye talip
olan parti liderlerinin ve
parti sözcülerinin hergün
birbirlerini en aðýr þekilde
ve en kötü dilde suçlamalarýna þahit olmaktayýz.
Bilhassa bazý liderler
hiçbir sýnýr tanýmadan,
sözlerinin ülke insanlarý
üzerinde ne gibi büyük
düþmanlýklarý ve ayrýlýklarý
doðuracaðýný hesap etmeden, uluorta ve terbiye dýþý
konuþabilmektedirler.
Bunu da, kahramanca ve
çok iyi bir iþ yapmýþ
edâsýyla yapmaktadýrlar.
Onlarýn bu bilgisizliðine,
toplum psikolojisinden
böylesine habersiz
oluþlarýna þaþmamak ve
üzülmemek elde deðil.
Rakibini ve karþýtýný
kötüleyerek yükselen bir
kiþi gördünüz mü?
Kardeþini hor tutan, aslýnda kendini alçaltandýr. Bir
yazýmda, birbirini
kötüleyen anne-babanýn
her ikisinin de çocuklarýn
gözünde deðerlerini kaybettiklerini ifade etmiþtim.
Liderler için de durum
aynýdýr. Bugün ülkemizde,
otoriteye karþý, hükümete
karþý bir baþ kaldýrma,
yani bir anarþi var ise,
bunun en baþ sebebi, liderlerin birbirlerinin
ve hükümetin saygýnlýðýný
kaybettirmek için olanca
güçleriyle çalýþmalarýdýr.
Kötüleme yarýþýnda,
hangi taraf edepsizlik
dozunu artýrýrsa, öylesine
galip geleceðini sanýr. Ýlk
baþlarda öyle de görünebilir. Ama kötülük
SEVGÝ DÜNYASI
dönücüdür, kötü konuþan,
aslýnda milletin gözünde
kendini küçültür.
Kötüleyerek, baþkasýný
ezerek, arkadan vurarak
millete hizmet edilemez.
Hasým diye tanýdýðýnýz,
düþman diye gördüðünüz
kiþiyi seven ve onun peþinden giden milyonlar varsa,
ilk adýmda kötülediðiniz
hasmýnýzla birlikte onlarý
da karþýnýza alýyorsunuz
demektir. Bu durumda, siz
birliði saðlayamayacaksýnýz, aksine ayrýlýðý
körüklüyorsunuz demektir.
O zaman, milletin düþman
kutuplara ayrýlmasýndan,
giderek birbirini acýmasýzca öldürmesinden þikâyet
etmeye hakkýnýz olmaz.
Bilirsiniz ki imam küçük
kusur yaparsa, cemaat çok
daha büyük kusur yapar. O
sebepten, bugün ülkemizdeki kargaþanýn baþ
sorumlusu olarak, ben,
kötülemeyi marifet sayan
liderleri görüyorum. Ýktidarý ele geçirmek için, hasmýný kötülemekten baþka
bir yol yok mudur? Ayný
çarþýda, ayný cins malý
satan bir kaç esnaf, müþteriyi, komþu rakibini
kötüleyerek mi çeker?
Yoksa ürettiði malýn daha
iyisini, daha kalitelisini,
daha saðlamýný ve daha
güzelini sergileyerek mi
çeker? Esnaflarýn aralarýn-
5
da "sen iyi mal çýkar da,
Allah senin nasibini verir."
diye bir söz dolaþýr. Parti
liderlerinin yapacaklarý da,
rakibini kötülemek deðil,
ne gibi iyi iþler yapabileceklerini, nasýl daha çok
hizmet edebileceklerini
delilleriyle göstermek, o
yönde çalýþmaktýr. Bizim
Celselerimizde dendiði
gibi: "Her þeyi elde etmek
istiyorsanýz, onun en kýsa
yolu kendinizi yükseltmektir; Kötülerin zannettiði
gibi baþkalarýný hiçbir þey
yapamaz hale getirmek
deðil!"
HOÞGÖRÜ ÞARTTIR
Toplumun düzelmesini,
kavganýn ve kargaþanýn
bitmesini istiyorsanýz, tek
tek, küçüðünden büyüðüne
kadar her vatandaþýn birbirine hoþgörülü davranmasý þarttýr. Birbirine
tahammül edemeyen, ilk
fýrsatta vatandaþýný uluorta
kötülemekten kaçýnmayan
kiþilerden kurulu bir
toplum, asla dirliði ve
düzenliði bulamayacak
demektir. Çünkü dirlik ve
düzenlik hoþgörü ile
baþlar, birbirimize saygý
ile ve sevgiyle çoðalýr,
karþýlýklý hizmet ve
yardýmlarla kökleþir.
Dirlik, düzenlik olmayan
bir toplum, birlikte büyük
atýlýmlar yapamaz, büyük
sýkýntýlara katlanamaz,
düþtüðü bataklýktan kurtulacaðým derken, daha da
çok batar.
Bu milletin üstün
yeteneklerinin ve yüksek
bir ruh yapýsýnýn olduðunu
siz de biliyorsunuzdur.
Bilmiyorsanýz baþka
milletlerin kiþileriyle
kýyaslarsanýz derhal
görürsünüz. Zeki,
kavrayýþý kuvvetli, iyi
kalpli, fedakâr, hizmeti ve
vermeyi seven, affetmeye
hazýr, kin tutmayan bir
milletimiz var. Hiçbir
ülkede azýnlýklara bizde
olduðu gibi, en iyi
olanaklar verilmemiþtir.
Bu durum, milletimizin
özde hoþgörülü ve fedakâr
oluþunun, insan oluþunun
bir sonucudur. Bu yetenekleri, bu üstün özellikleri
geliþtirecek yerde, düþmanlýk tohumlarý ekerek
onlarý körleþtirmeye çalýþmak, büyük vebal altýna
girmektir. Bunu yapanlar,
büyük suçlu olurlar.
Birbirimize sevgide, saygýda, karþýlýklý hizmette
yarýþ etmemiz lâzýmdýr. O
zaman, ne parlak sonuçlarýn çýktýðýný, bize bakan
Dünya ülkelerinin, bize
nasýl özendiklerini
görmekte gecikmeyeceðiz.
SEVGÝ DÜNYASI
6
Gülyüzlülerden Ýbretler: 8
Sapýtmýþ Bir Millet ve
Hz. Nuh
Ahmet Kayserilioðlu, Psikolog
AÐABEYÝ,
KARDEÞÝNÝ ÖLDÜRÜYOR!..
Geçmiþ aylarda sizlerle paylaþtýðým
"Bizim Celselerimiz"deki bir mesajda,
dünyamýzda insanlýðýn yaþamýnýn 12
defa kýyametlerle sonlandýðý anlatýlýyordu. Þimdi bizler 13. Dönemi yaþamaktayýz. Her dönemin sonunda, bir sonrakine aktarýlan bir erkek ve ondan
varedilen eþi ile, insanlar adým adým
yeryüzünü doldurmuþlardý. Geçen ayki
yazýmda topraktan varedilen ilk insan
ve ilk peygamber Hz. Âdem'den söz
etmiþtim. Bu yazýmda bahsedeceðim
Hz. Âdem ise bizim yaþadýðýmýz 13.
Dönemi baþlatan atamýzdýr. Doðaldýr ki
sözünü edeceðim onun çocuklarý Habil,
Kabil, Þit ve ve ibretli yaþamlarýndan
örnekler vereceðim bütün gülyüzlüler
de artýk bizim döneme ait kiþilerdir.
12. dönemdeki kýyametten sað salim
aktarýlan ve 13. dönemin ilk insaný ve
peygamberi olan Hz. Âdem ve ondan
varedilen eþiyle bizlerin hayatý baþlamýþ
oluyordu. Ýlk annemizin her defasýnda
biri kýz biri erkek ikiz çocuklar doðurmasý ve onlarýn diðer batýnlarda doðanlarla evlenmeleri ile çoðalmaya
baþlamýþtýk. Geçmiþ dönemde de
yaþamýþ ve yeniyi baþlatmýþ, büyük
deneyim sahibi, üstelik peygamber olan
bir babanýn çocuklarý olarak gül gibi
geçinip gidecekleri sanýlýrdý. Ama öyle
olmadý. Çünkü hepimizin baþýna büyük
belâlar açan kýskançlýk illeti onlarda
da vardý. Kabil; uyumlu ve iyi
davranýþlarýyla çevresinde daha çok
sevilen Habil'i kýskanmaya baþlamýþtý.
Yaradan'a sunduklarý takdimelerden
sadece Habilinki kabul edilmiþ onunki
geri çevrilmiþti. Belliydi ki Yaradan da
SEVGÝ DÜNYASI
7
onlara hepsi de islâmiyeti öðreten yeni
peygamberler, yeni kurallar, yeni þeriatlar göndermemiþ deðildi. Böylece yeni
ümmetler oluþmuþ, doðru yaþam kurallarýyla bellerini doðrultmuþlardý. Ama
yine zaman geçip ilâhi mesajlar
çarpýtýlýp unutulmuþ, adým adým türlü
kötülükler, ayrýlýklar dört bir yaný sarmakta gecikmemiþti. Neredeyse ayný
film deðiþik topluluklarda çevrilip
duruyordu...
REZÝL BÝR MÝLLET
Habil'in davranýþlarýný onaylýyor kendisini beðenmiyordu. Bu olay Kabil için
son nokta olmuþtu. Kýskançlýktan
kudurmuþ, vesvese verene bütün bütüne
tâbi olmuþ ve kardeþi Habil'i acýmasýzca
öldürmüþtü. Ve sonraki devirlerde katil
olacak herkese bir kötü örnek olmuþtu
sadece. Yaradan ikiz kuralýný deðiþtirerek Habil'in yerine bir hibe, bir hediye
olarak tek bir erkek Þit'i vermiþti
Âdem'e. Büyüdükçe her yönden babasýna çok benzeyen bu hayýrlý oðul, sonrasýnda Âdem'in yerine geçip yol gösterici olacaktý.
Kabil ile baþlayan ilk fitne ve ayrýlýktan sonra, önceleri tek bir ümmet olan
insanlar, adým adým birbirinden kopmuþ
ayrý gruplar, topluluklar halinde yaþamaya baþlamýþlardý. Ve aradan geçen
uzun yüzyýllar, ilk atalarýndan aldýklarý
ilâhi mesajlarý, öðütleri, örnekleri de
unutturup gitmiþti. Ancak Yaradan
Ve aradan pek çok yüzyýllar geçmiþ,
nüfus artmýþtý. Artýk tek bir yönetim
altýnda, belli adetler, belli kurallar ve
yasalarla yönetilen milletler var deðiþik
yörelerde. Ve o zamanlar öyle bir millet
vardý ki, Kuran'daki ifadeleri aynen
sýraladýðýmýzda karþýmýza korkunç bir
tablo çýkýyordu. Her tarafý acýmasýzlýk,
zalimlik sarmýþtý. Yoksulluktan, fakirlikten inim inim inleyenlerle, kimseyi
umursamadan bolluk içinde keyif sürenler yan yanaydý. Vicdansýz, türlü günahlar, bencillik ve kötülüklerle dolu bir
millet. Üstelik tek Allah düþüncesini ve
ilâhi buyruklarý çoktan unutmuþ, deðiþik isimlerle andýklarý putlara tapan rezil
insanlar. Yaradan böyle bir topluluða,
uyarmak, doðru yollarý öðütlemek için
bir gülyüzlüyü elbette gönderecekti.
NUH PEYGAMBER
Uzun yýllar
ahlâkýyla ve
toplamýþ Nuh'u
derdiði vahiyle
birlikte yaþadýklarý,
becerileriyle beðeni
Âlemlerin Rabbi gönhem nebi hem resûl
8
olarak görevlendirmiþti. Rabbimizin tek
Allah olduðunu, putlara tapmanýn
anlamsýzlýðýný, insanýn insana farksýzlýðýný, eþitliði, paylaþmayý, yardýmlaþmayý, doðruluðu, iyiliði, sevgiyi yani
gerçek islâmiyeti öðütleyen bu
mesajlara milleti inanacak mýydý acaba?
Nuh onlara þöyle sesleniyordu: "Ben
müslüman olmakla emrolundum"
(Kuran 10/72)
Her peygamberin de baþýna geldiði
gibi eski düzenlerinin bozulacaðýný
sanan üst sýnýftan kiþiler onu, türlü sýfatlarla kötüleyip durdular ve sýradan kiþileri de etkilediler: Delisin, cinlenmiþsin,
yalancýsýn, bizden bir farkýn yok, melek
deðilsin, Allah'tan aldýðýn nereden belli
ki?!..
Geçmiþte ben, bir gün bir yakýnýmýn
henüz okula baþlamamýþ 6 yaþýndaki
çocuðuyla Nuh'un serüvenini paylaþtýðýmda "Allah'tan aldýðý nereden
belli ki?" diye sormuþtum. Bunu
duyunca hýþýmla ayaða kalkmýþ, kendiliðinden "Peki, almadýðý nereden belli?"
diyerek onlarý adeta düþünce tembelliðiyle, peþin hükümlü olmakla
suçlamýþtý. Ýlâhi öðütleri, mesajlarý
üzerinde derinliðine düþünerek; onlardaki anlam geniþliðini, edebi haþmetini
görüp, toplumun ancak bu öðütlerle
mutluluðu bulacaðý, bunlarýn bir kul
sözü olamayacaðýný anlamak yerine, bir
kalemde reddetmek. Bir eli yaðda, bir
eli balda düzenlerinin bozulacaklarýný
sandýklarýndan bir hamlede reddedip en
kolay iþi yapýyorlar.
SEVGÝ DÜNYASI
YOK BÝRBÝRÝMÝZDEN FARKIMIZ
Hz. Nuh'un halkýyla yaþadýklarý, Hz.
Muhammed'in Mekke dönemine o
kadar çok benzediðinden peygamberi
güçlendirmek için oradaki surelerin pek
çoðunda Hz. Nuh'tan o kadar çok
bahsedilir, örnekler aktarýlýr ki!..
Yaradan'ýn bütün gülyüzlü peygamberlerine gönderdiði tek din olan gerçek
islâmda insanlar arasýnda asla fark
gözetilmez. Zengin de bir fakir de. Hz.
Nuh'a devrin ileri gelenleri: "Biz yoksullarla yan yana olmayýz" demiþlerdi.
Aynýsýný Hz. Muhammed'e de söylediler
hattâ yazýlý bir anlaþma bile istediler.
Burada bir parantez açýp Elmalýlý
Hamdi Yazýr'ýn tefsirinin 3.cilt 1941.
sayfasýndan bu olayý özetlemek isterim:
Mekke'de Kureyþin ileri gelenleri
peygambere geldiklerinde birkaç fakir
kiþiyi de onun meclisinde görünce:
"Bunlarý yanýndan tamamen kov" dediler. Beklendiði gibi peygamber: "Ben
inanmýþ kiþileri yanýmdan kovmam"
dedi. Yeni bir teklifle geldiler: "O halde
biz geldiðimizde bunlarý gönder, biz
gidince gelsinler. Onlarla beraber
olmayýz" dediler. Orada bulunan Hz.
Ömer: "Ya Resûllullah, bir de böyle
yapsan, bakalým ne olacak görelim"
deyince iyice azýttýlar. Ve bunu yazýlý
olarak istediler. Peygamber eline bir
sayfa alýp yazmasý için Hz. Ali'yi çaðýrttý. Ve o sýrada inen Enam sûresinin 52.
âyeti aynen þöyle: "Sabah akþam senin
yüzünü görmek isteyerek Rablerine
yalvarýp yakaranlarý kovma... Onlarý
kovarsan zalimlerden olursun"
SEVGÝ DÜNYASI
Tabii bundan sonrasý o sayfayý alýp bir
kenara atmak oluyor. Baþka ne yapabilirdi ki?!..
9
"Saðlam olanýn deðil hasta olanýn
doktora ihtiyacý vardýr."
"RABBÝM, BEN YENÝLDÝM!.."
Parantezi kapatmadan zengin yoksul
farký deðil ama yine bir ayrýlýk konusu
olduðundan Ýncil'deki þu olayý da aktarmak istiyorum. Bu defaki sorun,
peygamberlerin günahkârlarla birarada
olup olmamasý. Luka Ýncili 19/ 1-9 da, o
zamanlar zenginlikleri, gaddarlýklarý ve
acýmasýzlýklarýyla ün salmýþ vergi tahsildarlarýnýn baþý olan Zake'nin Hz. Ýsa
ile yaþadýðý bir serüven anlatýlýr. Ömrü
yollarda geçmiþ Hz. Ýsa bir þehirden
geçerken, onu iyice görmek için kýsa
boylu Zake bir incir aðacýna týrmanýr.
Kimin aklýna gelirdi ki, Hz Ýsa herkesi
býrakýp doðru o aðacýn altýna gidip bu
günahkâr adamýn peþine düþecek? Hem
de: "Zake, çabuk aþaðý in bugün senin
evinde kalmam gerekiyor" diyerek. Ve
Zake hemen inip bu teklifi sevinçle
kabul ediyor. Tabii bunu gören herkes
de mýrýldanýp duruyor: "Gidip bir
günahkâra konuk oldu". Ya Zake ne
yapýyor: "Ey Ýsa malýmýn yarýsýný yoksullara daðýtýyorum ve verdiðim zararlarý dört katýyla ödeyeceðim". Ve Hz.
Ýsa'nýn cevabý: "Esenlik bugün bu
evdedir. Aslýnda o Ýbrahimin soyundandýr. Ve Ýnsanoðlu da zaten kaybolmuþ olanlarý arayýp bulmaya ve kurtarmaya gelmiþtir"
Buna benzer davranýþlarý sýk sýk
tekrarlayan ve günahkârlarla beraber
oluyor suçlamalarýyla karþýlaþan Ýsa,
sonunda þu saðlam gerekçeyle hepsini
susturmuþtu:
Evet bu uzun parantezi burada kapatýp
tekrar Hz. Nuh'a dönelim. Bazen
herkesin içinde açýkca, bazen de özel
sohbetlerinde yýllar süren gayretleriyle
insanlarý doðru yola çaðýran ve onlardan
hiçbir ücret talep etmeyen Hz. Nuh, çok
ama çok az kiþiyi yoldaþý yapabilmiþti.
Bunlarýn pek çoðu da zaten kendi
ailesindendi, onlarýn bile hepsi deðil.
Örneðin karýsý ve oðullarýndan biri de
inkârcýlar safýnda. Ayrýca Hz. Nuh
görevini asla rahatça sürdüremiyor.
Söverek, döverek, yasaklayarak ve
ölüm tehditleriyle derdine dert katýyorlar. Hz. Muhammed'in Mekke döneminin týpkýsý ama biliyoruz ki onun zafer
kazandýðý bir de Medine dönemi var. Ne
yazýk ki Hz. Nuh öyle bir zafer dönemini hiç yaþayamadý. Böylece baþarýsýz
uzun yýllar akýp geçerken derdini ancak
Rabbi ile paylaþabiliyordu. Sonunda itiraf etti: "Rabbim ben yenildim, hüküm
senin ne dilersen yap onlara ama
yeryüzünü kafirlere býrakma. Çünkü
yeni nesilleri de yoldan çýkarýrlar."
NÝHAYET Yüce Kat'tan kesin emir
gelmekte gecikmedi. Artýk çaðrýlarýna
son vermesi, inanan inanmayan kadrosunun artýk belirlendiði ve deðiþmeyeceði talimatý geldi. Ve kimsenin akýl
edemeyeceði bir baþka görev emri de.
Denizlerden uzak, kýrlýk ovada ilâhi
âlemin gözetiminde ve onlarýn yol
göstermesi, yardýmlarýyla bir gemi inþa
etmek!.. Akýl ötesi idi ama emir emirdi.
10
SEVGÝ DÜNYASI
kararlara varmamasý
için
ikaz
edildi
Rabbi tarafýndan ve ona
sadece
özür
dilemek kaldý
Yaradanýndan.
Nuh tüm gayretiyle direktifleri adým
adým izleyerek gemiyi inþa ederken,
azgýnlar kahkahalarla, alaylarla gülüp
bunu deliliðin son noktasý diye deðerlendirdiler. Arada sýrada girip içini
pisletmeleri de iþin cabasý. Hepimizin
bildiði gibi gemi tamamlanýp yerlerden
göklerden sular boþanýnca yüzmeye
baþladý. Gemiye sadece inananlar, yolda
yararlý olacak bazý hayvan çiftleri, yiyecek ve içecekten baþkasý alýnmadý. Sular
iyice yükselip boðulanlar artýnca
peygamberin babalýk þefkati öne çýktý.
Yukarýlara týrmanmýþ sapkýn oðlunu
gemiye çaðýrdý. Mucizeyse mucize. Ýþte
gülüp alay ettikleri akýllar ötesi olay
aynen gerçekleþti. Ýbret alsa ya oðul.
Kalp bir kere mühürlenmiþ: "Ben
daðlara çýkar kendimi kurtarýrým" ve
gözleri önünde bir büyük dalga onu alýp
götürdü. Ýnsanlar arasýnda ayrým yapmak kesin bir yasak ya! Oðlu bile olsa
bunu yapmamasý, bilmediði konularda
Bu serüvenin
sonunu hepimiz
biliyoruz. Nice
filmlere,romanlara konu olup
durdu.
Çoðu
yanlýþ ancak azý
doðru olarak.
Günler boyunca o yöreyi tamamen
kaplamýþ sularda seyreden gemi nihayet
Kuran'da "Cudi" denen daðlýk bir yerde
karaya oturdu. Kurtulan inanmýþ kiþiler
yeni bir nesil olarak yaþamlarýný
sürdürdüler.
AKIL ÇALIÞTIRAN SORULAR
Þimdi de son olarak Nuh tufanýnýn
coðrafyasý, geminin özellikleri, geminin
hâlâ her tarafta aranmasýnýn sebebi, putperestlik ve Allah'a ortak koþma (þirk),
Kuran'da niçin peygamberlerin nebi,
resûl, resûlen nebi diye deðiþik sýfatlarla anýldýðý gibi kafa çalýþtýran konular
üzerinde biraz duralým.
* Tufan yöresel mi, tüm dünyada mý?
Nuh zamanýnda dünyada tek bir millet
yok ki, baþka yerlerde de milletler var.
Onlarýn ne suçu var ki dünya çapýndaki
SEVGÝ DÜNYASI
bir tufanda telef olup gitsinler? Bu, ilâhi
adalete ve Yaradan'ýn peygamberlerle
aydýnlatmadan insanlara topyekûn ceza
vermeyeceði vaadine aykýrý olur. Ayrýca
tufanla tüm dünyanýn sularla dolup taþmasý da fiziksel olarak mümkün deðil.
Gýlgamýþ destanýnda tufandan söz
edildiðinden bu olayýn Irak'da DicleFýrat bölgesinde olduðu düþünülüyor.
* Nasýl bir gemi?
Ýlâhi âlemin gözetimi ve yardýmlarýyla
Hz. Nuh'un gemiyi tahtadan ve çivilerle
inþa ettiði, Kuran âyetlerinde apaçýk
belli. Tevratta ayrýca içeriden ve dýþarýdan ziftle kaplandýðý da anlatýlýr.
Geminin sular yükselip çalýþmaya
baþlamasý Kuran'da : "Nihayet emrimiz
gelip de FIRIN KAYNAYINCA...."
(11/40) Þeklinde çok düþündürücü
tanýmlamalarla anlatýlýr. Zaten gözetimle ve üstün yardýmlarla yapýlan geminin,
o zamanýn teknolojilerini çok aþan sistemlerle donandýðýný anlamak zor deðil.
11
"Fýrýn kaynayýnca" ifadesi, kazanda
kaynamakta olan sularla çalýþan bir
buharlý gemi izlenimini veriyor. Ne
türlü bir yakýt kullanýldýðý konusunda
ise hiçbir þey söyleyecek bilgide
deðiliz.
* Gemi hâlâ niçin aranýp duruluyor?
Özellikle yabancýlar bu konuda hummalý bir çalýþma içinde ve çokca da Aðrý
Daðý'ýnda arýyorlar. Herhalde eski kutsal
metinlerde bunun bir iþareti olmalý ki bu
kadar emek veriyorlar. Ancak Kuran'da
da bunun iþaretleri var. Tarihler ve
coðrafi isimler üzerinde çok az durulduðu halde Kuran'da "Cudi" diyerek
geminin oturduðu bir yer isminin anýlmasý zaten dikkat çekiyor. Ancak ötesisi
de var. Kuran'da Ankebut suresi 15.
Âyette geminin insanlara bir ibret dersi
olarak býrakýldýðý anlatýlýyor. Kamer
suresi 15-16'da da gemi anlatýlýrken:
"Biz onu bir kanýt olarak býraktýk.
Fakat var mý bir düþünen?" denerek
aklýmýzý çalýþtýrmamýz
öðütleniyor.
Belki
Tevratta anlatýldýðý gibi
içten ve dýþtan ziftle ve
diðer maddeler ile
korunarak, uygun ortamlar içinde saklanarak, geminin ileride
ilâhi düzenin bir kanýtý
olarak apaçýk gözler
önüne serileceði ifade
edilmektedir
diye
düþünüyorum.
Doðrusunu yaþayanlar
görecekler.
12
* Putperestlik ve
Allah'a eþ koþma(þirk):
Bugün hangi akýl, elleriyle yaptýklarý
heykeller önünde secde ederek onu
Rabbi, Mâbud'u yerine koyan bir insana
normal gözüyle bakabilir? Ancak
Kuran'da, Allah'ýn yanýna baþka kiþiler
koyarak onlarýn emri ve iradesi altýna
kayýtsýz ve þartsýz girilmesi de bir nevi
putperestlik olarak anýlýr. Hristiyanlar,
rahiplerini Allah yerine koyduklarý için
yerilir. Dilleriyle böyle söylemedikleri
halde rahiplerinin emir ve talimatlarýný
akýllarýyla tartmadan körükörüne uyguladýklarý için yaptýklarý þirk olarak
deðerlendirilir.
Günümüzde de kayýtsýz þartsýz birinin
emir komutasýna girenler; þeyhlerin,
önderlerin mutlak buyruðu içinde
yaþayanlar ayný putperestler gibi eþ
koþma, þirke bulaþma tehlikesiyle karþý
karþýyadýrlar. Ayrýca nefsini, arzularýný
Allah yerine koyarak, baþkalarýný
düþünmeden sýrf kendi keyfine göre
ömür sürenler de Kuran'da kendilerini
putlaþtýrdýklarý için þiddetle uyarýlmaktadýr.
* Resûl, Nebi, Resûlen-nebi:
Hz. Nuh'tan bahsederken onun hem
resûl hem de nebi olduðunu söylemiþtim. Kuran'da bu ayrým, bu üç türlü
sýfatlama titizlikle yapýlýr, ayrý anlamlarý
olduðu için. Bizler Farsça'da "peyam"
kelimesinden türetilen ve "Tanrý'dan
haber getiren" anlamý taþýyan peygamber kelimesini kullandýðýmýzdan Kuran
SEVGÝ DÜNYASI
çevirilerinde bu ince nüanslarýn farkýna
varamýyoruz.
Haber anlamýndaki "nebe" kökünden
türetilen bir sýfat olan nebi, "haber
getiren" demektir. Resûl ise irsal etme,
gönderme, yerine ulaþtýrma anlamýndadýr. Yaradan'ýn insanlara bildirmek
istediði gerçekleri, kurallarý bir elçi
olarak usûlünce onlara ulaþtýrýp benimsetmektir resûlün görevi.
Bu üç türlü sýfatýn aralarýndaki farký
anlamak için peygamberlerden örnekler
sunmak en iyisi. Örneðin Hz. Musa,
hem vahiyle Tanrý'dan haber alan hem
de yeni bir þeriatý kavmine ulaþtýrýp
kabul etmelerini saðlayan bir peygamber olduðundan hem nebi hem resûl
yani resûlen-nebidir. Hz. Nuh da
öyledir.
Ancak Hz. Musa'dan sonra gelen ve
yeni bir þeriat getirmeden sadece
Tanrý'dan vahiyle aldýklarý haberleri
Ýsrailoðullarýna teblið eden tüm
peygamberler sadece nebidir. Hz.
Süleyman, Hz. Zekeriya, Hz. Yahya
gibi... Hattâ aldýðý vahiylerle 4 kitaptan
biri olan Zebur'un oluþmasýna kaynaklýk
eden Hz. Davut bile sadece nebi
olmakla görevlendirilmiþtir.
Ancak yine Ýsrailoðullarýnda görev
yapan, lâkin onlara Musa þeriatý yerine
yeni kurallarla yeni bir þeriat getiren
Hz. Ýsa ise resûlen-nebidir.
Aradaki farký daha net anlamak için
Hz. Ýbrahim'in iki oðlu Hz. Ýsmail ve
SEVGÝ DÜNYASI
Hz. Ýshak'ýn Kuran'da nasýl anýldýklarýna bakalým. Hz. Ýshak, babasý Hz.
Ýbrahim'in kavminde ayný þeriatý uygulayan vahiy sahibi bir peygamber
olduðundan sadece nebidir. Hz. Ýsmail
ise Mekke yöresinde þeriattan habersiz
bir topluluða yeni bir þeriatý benimseten
vahiy sahibi bir peygamber olduðundan
resûlen-nebidir.
Ýç içe olamayan ama kesiþen iki
daireyi zihnimizde canlandýralým.
Kesiþen bölgeyi resûlen-nebi, iki
dairedeki boþ alanlarý ise sýrasýyla nebi
ve resûl diye isimlendirirsek maksadýmý
daha iyi belirtmiþ olurum.
Burada
sadece
resûl
olarak
görevlendirme üzerinde de durmak için
Yâsin suresi 14. Âyete dikkat çekmek
isterim. Bu âyette bir þehre insanlarý
13
Tanrýsal mesajlarla aydýnlatmak için
gönderilen iki resûl'den bahsedilir.
Sonra da onlarýn bir üçüncü resûlle
desteklendikleri de. Çoðu yorumcular
bunu Hz. Ýsa'nýn Antakya'ya gönderilen
havarileri olarak anlatýrlar. Zaten
Ýncil'de onlardan "Resûlleri iþleri" diye
söz edilir. Havariler, Tanrýsal bilgileri
vahiyle doðrudan almadýklarý için nebi
deðildirler. Ancak Ýsa'nýn Tanrý'dan
aldýðý bilgileri yaymakla görevlendirildikleri için onlardan sadece "resûl"
diye söz ediliyor.
Bu anlattýklarýmýn ýþýðýnda Hz.
Muhammed resûlen-nebidir. Pek çok
âyette bu açýklýkla ortaya konur. Onun
son nebi olduðunu belirten Ahzab suresi 40. âyette de bu tekrar vurgulanýr:
"O ancak Allah'ýn resûlü ve nebilerin sonuncusudur."
SEVGÝ DÜNYASI
14
Etik Deðerler
Güngör Özyiðit, Psikolog
E
rich Fromm'a göre, manevi
deðerlerdeki kriz kendini üç
þekilde gösterir: 1."Ýnanç
Sistemi" kavga konusu olur. Ýnsan için
olan ve insaný yüceltmesi gereken
inanç, insanlarýn birbirini kýrmasýna ve
yok etmeye çalýþmasýna yol açar. Böyle
dönemlerde din, kine dönüþür ve düþmana karþý bir silâh gibi kullanýlýr. 2.
"Ahlâk Sistemi"ndeki yozlaþmayla bir-
likte düzen bozulur. Toplumun saðduyusu köreltilir. Sevgi ve alçakgönüllülüðe dayalý terbiyenin yerini, bencil
ve çýkarcý bir görüþ alýr. Saygý
boþluðunu nefret doldurur ve toplum
allak bullak edilir. Çözüme giden yollar
týkanýr. Þiddetten medet uman, korku
üreten bir bataklýk ve cangýl ortamý
yaratýlýr. 3. "Kiþi Karakteri" aþaðýlanýr.
Gerçeði söyleyenler susturulur. En
SEVGÝ DÜNYASI
ahlâklý kimselerin bile bilinçaltý arzularý ile oynanýp masumiyetleri kirletilmeye çalýþýlýr. Küçük ayak oyunlarý
ve tuzaklarla belgeler stoklanýr.
Böylece insanlar aldatýlýp yoldan
çýkarýlýr. Bakýmsýz kalan bahçeyi ayrýk
otlarýnýn sarmasý misali, bu durumda
"moral benliði" geliþmemiþ birçok
psikopat, toplum sahnesinde rol alýr.
Öylece deðerli olan ve deðer yaratan
insan, sonradan deðersiz bir konuma
düþürülür.
Ne yazýk ki, çaðýmýzda "ahlâk"
düþüncesi önemini yitirdi. Ýnsanlar
Nietzche'nin söylediði gibi, Tanrý'yý
öldürdüklerini, dolayýsýyla tüm etik
ilkeleri tarihin çöp sepetine attýklarýný
ve sözümona özgürleþtiklerini sanýrken,
aslýnda maddenin esaretine düþerek,
paranýn kulu haline geldiler, kendi özbenliklerine en büyük darbeyi vurdular.
Ýnsanlar artýk ahlâki ideallere ulaþma
ve etik deðerleri koruma yönünde eðitilmiyorlar. Bunun için kendi sýnýrlarýný
daha iyiye doðru geniþletme, kendilerini düzeltme çabasý içinde deðiller. En
baþta politikacýlar bu tür deðerleri çýkar
uðruna yozlaþtýrdýlar. Dünün idealistleri
bugünün parababalarý oldu.
Ahlâk adýna elde kala kala, her türlü
yozluða göz yuman, kayýtsýzlýða varan
bir hoþgörü kaldý. Ahlâksýzlýðýn her çeþidi "kiþisel tercih" olarak kabul gördü.
Özgürlüðün, denetlenmemesinden
dolayý, her zaman ahlâksýzlýðýn kýyýsýnda dolaþacaðý görmezden gelindi.
DÜZEN YASALARLA SAÐLANIR
Evrendeki düzenli iþleyiþ, nasýl "doða
yasalarý"yla saðlanýyorsa, insanýn ve
15
toplumun yaþamýna çekidüzen veren
"etik ilkeler" veya "bozulmayan
esaslar" vardýr. Ancak insan, bu ahlâk
yasalarýný ya da "evrensel doðrulan"
kendi aklý ve isteði ile hayata geçirmek
durumundadýr. Akýlla birlikte insana
saðlanan "seçme özgürlüðü" bu sorumluluðu insanýn omuzlarýna yüklemiþtir.
O nedenle insan, sürekli olarak doðru
ile yanlýþ, iyi ile kötü, hayýr ile þer
arasýnda tercihler yapmak zorundadýr.
Bu arada gülyüzlüler kanalýyla insana
ulaþan tanrýsal buyruklar, emir ve
yasaklar da, insanýn aklýný özgür ve
doðru kullanmasýna, doðru seçimlerde
bulunmasýna yardým eden tanrýsal bir
destek sunmaktadýr. Öylece insan,
vahiy yoluyla gelen bilgilerle desteklenmiþ aklý sayesinde doðru tercihlerde
bulunarak, iyiyi yapýp, kötülüklerden
sakýnabilir.
Demek ki insan yaþadýðý sürece
hareket etmek, seçimler yapmak, kendini gerçekleþtirme yönünde bir takým
davranýþlarda bulunmak zorundadýr.
Ýþte bu zorunluluk, baþka bir zorunluluðu, yani yapýlmasý gerekenlerle,
sakýnýlmasý gerekenler disiplinini
doðurmuþtur. Böylece nasýl yaþanmasý
gerektiði problemi, nasýl davranmalýyým, neleri yapýp, nelerden kaçýnmalýyým, eylemlerde bulunurken ne
gibi ölçüleri dikkate almalýyým sorularýna doðru cevap arayan ahlâkýn
özünü oluþturmuþtur.
Ýnsanýn ille de bir seçimde bulunmasý, davranýþlar sergilemesi ve bu
davranýþlarýn giderek alýþkanlýk halini
almasý bir zorunluluk olarak karþýmýza
çýkmaktadýr. Baþka deyiþle, ister istemez alýþkanlýklar edinmek zorundayýz.
SEVGÝ DÜNYASI
16
Kazandýðýmýz alýþkanlýklar ise
ahlâkýmýzý yaparlar. Ve ikinci tabiatýmýz olurlar. Burada, alýþkanlýðýn
insan hayatýnda ne denli önemli olduðu
ve alýþkanlýk edinirken nasýl kýlý kýrk
yarar bir dikkat göstermemiz gerektiði
kendiliðinden ortaya çýkýyor. Çünkü
kötü alýþkanlýklar enerjimizi hapsettiði,
bizi baðladýðý, dondurduðu halde, iyi
alýþkanlýklar enerjimizi tasarruf imkâný
vererek, bizi yukarýya doðru iter ve
yeni þeyleri öðrenerek yükselmemizi
saðlar. Onun için, kötü alýþkanlýklarý
edinmekten kaçýndýðýmýz kadar, iyilerini kazanmak için çalýþmalýyýz.
DEÐER ve DEÐERLENDÝRME
Ölçülmesi ve deðerlendirilmesi
gereken, insanýn birçok seçenek arasýnda seçtiði, birini öbürüne yeð tuttuðu
eylemlerdir. Ýnsan seçimlerde
bulunurken bir deðerlendirme yapar.
Eylemlerine kendine göre bir deðer
biçer. Deðerlendirme ve ona iliþkin bir
eylemde bulunma, insan olmanýn
olmazsa olmaz koþuludur. Ancak o
zaman kiþi özgür davranmýþ olabilir ve
yaptýklarýndan sorumlu tutulabilir. Ne
var ki, deðerlendirmek için elimizde
ölçütler (kriterler) olmasý gerekir. Buna
göre eylemlerimiz hangi ölçütlere göre
deðerlendirilmeli? Ve birden fazla ölçüt
varsa, hangisine öncelik verilmeli?
Ayrýca bu ölçekler, "Neden ah1âk
kurallarýna uymalýyým?" sorusuna da
doyurucu bir yanýt getirmeli. Böyle bir
soru aslýnda, kiþinin kendisi için tutarlý,
anlamlý bir yaþama olan kýlavuz aramasýdýr. Bu anlamda ahlâklý olmak
doðru ilkelere dayalý bir davranýþlar
repertuarýna sahip olmaktýr.
Deðer; bizim arzu edilebilir bulduðumuz ve önem verdiðimiz bir þeydir.
Daha doðrusu bir þeyin deðerli olduðuna dair inanç ve tutumumuzdur.
Ahlâki davranýþ konusundaki deðer,
insanlarýn davranýþlarýný deðerlen-dirirken baþvurduðumuz bir kriterdir.
Örneðin Ali'nin iyi bir insan olduðunu
söylerken, onun elinden geldiðince
insanlara yardým ettiðini ileri süreriz,
Öylece insanlara yardýmýnýn iyi bir þey
olduðunu belirtmiþ oluruz.
ÝNSANIN DOÐASI
Ahlâkla ilgili sorulmasý gereken bir
soru da þu: Baþkalarý, ya da çevremizdekiler öyle istediði için mi, yoksa
biz öyle inandýðýmýz için mi ahlâklý
davranýyoruz?
Etik ilkelerin evrenselliði ile ilgili
ortak payda, insanýn doðasýdýr. Ýnsan,
kendi bildiðinden ya da ortaya koyabildiði deðerlerden daha fazla bir þeydir. Özellikle etik (ahlâk) deðerlerinin
tek taþýyýcýsýdýr. Ve eksik bir varlýk
olarak, geliþme ve tamamlanma ihtiyacý içindedir. Þimdiye dek insan doðasý
hiçbir yerde tam olarak gerçekleþmemiþtir. Ýnsan doðasý bugün gizil güç
(potansiyel) olarak vardýr. Henüz doðmamýþtýr. Ýçimizdeki insan ya da
doðamýz ve özümüz, þiddetli sancýlar
ve sarsýntýlar sonucu doðmak, ortaya
çýkmak için ebesini bekleyen biri durumundadýr. O nedenle insanýn doðasý,
kendi potansiyelidir. Asýl önemli olan
ise, aklýn ve akýl sahiplerinin yardýmý
olmadan, kendi baþýna bunun baþarýlamayacaðýdýr.
Ýnsan doðasýnýn gündelik gerçekliðe
SEVGÝ DÜNYASI
dönüþmesi için, insanýn özgürce
geliþmesini saðlayan, ahlâki davranýþý
destekleyip ödüllendiren uygun çevre
koþullan yanýnda, etik ilkelerin öðrenilmesi, benimsenip uygulanmasý da
gerekir. Öncelikle insan kendi deðerini
ve ahlâki potansiyelini bilmeli. Sonra
ona etik deðerler öðretilmeli ve mutlaka örnekleri gösterilmelidir.
Ýnsan doðasýna uygun davranýþlar,
etik ilkeler, insanýn doðasýný, özünü
ortaya çýkarýr. Ve öylece insan varoluþ
nedenini gerçekleþtirir, tam insan olur.
Ýyi davranýþ, akýl ve mantýða uygun
olan, insanýn özüne uyan, hem yapaný
hem yapýlaný kazançlý kýlan, uygulandýðýnda yarar saðlayan, yüceltici bir
davranýþtýr. Ve uzun vadede düþünüldüðünde insanýn öz çýkarýna uygun
olandýr. Voltaire'in dediði gibi, her
mantýklý insan dürüst olmanýn apaçýk
kendi çýkarýna olduðunu görecektir.
Etik deðerler genel yararý, herkesin
mutluluðunu saðlamasý yönünden de
evrenseldir.
Kötülüðün etik bir temeli yoktur. O,
iyiliðin meydana çýkmasý ve anlaþýlmasý için bir araçtýr sadece. Bizim
Celselerimizde söylendiði gibi, "Kötülük, iyiliðin ortaya çýkmasý için var
olan ortada ve sonradan silinecek
olandýr." Bunu sezen Eric Fromm
"Kötünün kendine özgü baðýmsýz bir
varoluþu yoktur" der ve devam eder:
"Kötü, iyinin eksikliði, yaþamý gerçekleþtirmedeki baþarýsýzlýðýn bir sonucudur."
Ýnsanlarýn birarada kardeþçe yaþamasýný saðlayan barýþ, insan haklarý ve
17
özgürlükleri gibi ilkeler, haklara saygýlý
hakça bir düzen, yönetimde halkýn egemenliðini ve katýlýmýný öngören
demokratik ve lâik sistem, insan haklarý bildirgesinde de dünyanýn genel
onayýný alan ortak deðerlerdir. Yine
kendi için istemediðini baþkasý için
istememek ve kendi için istediðini
herkes için istemek düsturu hemen her
akýl ve vicdan sahibinden onay alýr.
Keza Kant'ýn: "Öyle davran ki davranýþýn herkes için örnek alýnabilsin"
kuralý da ortak kabul gören bir etik
ilkedir.
Ýnsanýn yükselmesine basamak olan
ve insanlarý birliðe götüren iyilik,
doðruluk, çalýþmak, bilgi ve sevgi gibi
ilkeler, sabýr, merhamet, baðýþlama,
hoþgörü, özveri ve alçakgönüllülük gibi
erdemler ise hemen her dinin ve ahlâk
sisteminin özünü oluþturur.
Hepsinin üstünde, bütün bu ilkelere
can ve anlam veren, en yüce deðer
olarak bizi ve her þeyi Sevgisinden
Yaratan'a inanmak ve O'na benzemeye
çalýþmak ise, ahlâkýn hem nedeni hem
de amacýdýr. Dostoyevski: "Suç ve
Ceza" romanýnýn baþýnda "Tanrý yoksa
her þey mübahtýr" derken, Tanrý tanýmaz bir etiði temelsiz bulur.
Goethe "Üstün hiç bir þeyin varlýðýný
kabul etmemekle deðil, aksine bizden
üstün bir þeye ve En Yüce'ye saygýlý
olursak özgür oluruz. Çünkü O'na saygý
duymakla, O'na doðru yükseliriz" der.
Ýnsan, etik ilkelere uymakla akýl ve
ahlâk güzelliðine erer, tam anlamýyla
"insan" olur. Daha da fazlasý, "Tanrý"ya
benzer!
18
SEVGÝ DÜNYASI
DNA
Kendini Iþýnlayabiliyor
Çev: Saffet Güler
Nobel ödüllü biyolog
bir parça DNA’nýn
kendisini test tüpleri
arasýnda 'ýþýnladýðý'
veya iz býraktýðý
görünen bir deneyin
ayrýntýlarýný
yayýnladýktan sonra
bir tartýþma baþlattý.
L
uc Montagnier'in baþkanlýk yaptýðý bir ekibe göre, biri minik bir
parça bakteri DNA'sý, diðeri saf
su içeren iki test tüpü zayýf bir (7 Hz)
elektromanyetik alan ile çevrelendi.
Polimeraz zincir reaksiyonu kullanýlarak DNA'nýn kuvvetlendirildiði 18
saatten sonra, sanki sihirle olmuþ gibi
DNA saf su içeren test tüpünde saptandý
Garip þekilde, orijinal DNA örneði
deneyin yapýldýðý süre içinde birçok
kez seyreltilmek zorunda oldu, bu,
fenomenin neden daha önce belirlenmediðini açýklayabilir.
SEVGÝ DÜNYASI
Fenomen, bazlarýn bir yerden baþka
bir yere gitmek yerine, kendilerini
uzayda yansýtmalarý veya iz býrakmalarý dýþýnda, genel olarak 'ýþýnlama'
olarak tanýmlanabilir.
Ýhtiyatlý olmak için, Montagnier daha
sonra sonuçlarý kontrol deneyleri ile
karþýlaþtýrdý, bu kontrol deneylerinde
zaman sýnýrý azaltýldý, elektromanyetik
alan mevcut deðildi veya daha düþük
frekanslarda mevcuttu ve her iki tüp
saf su içeriyordu. Bu deneylerin her
birinde, hiçbir þey elde edemedi.
Olasý kuantum etki - suda DNA'nýn
görünen izi - kendi içinde deneyin en
tartýþmalý unsuru deðildir. Tartýþma
DNA'nýn kendisini tezahür ettirdiði
göreli olarak uzun zaman ölçekleri ile
ilgilidir. Kuantum fenomenlerin yüzlerini saniyeler, dakikalar ve saatler
içinde deðil, saniyenin algýlanamayan
küçük kýsýmlarýnda ve genelde mutlak
sýfýra yaklaþan çok düþük sýcaklýklarda
gösterdiði kabul edilir.
Biyolojinin, oda sýcaklýðýnda
doðanýn 'kuantumluluðunu'
sergileyebilmesi vasýtasýyla bir
iþlemin ortaya çýkmasý çok
þaþýrtýcý olurdu. Montagnier'in
deneyi, ciddiye alýnma umuduyla
baþkalarý tarafýndan tekrarlanmak
zorunda olacak. Þimdiye dek, bazý
bilim insanlarý kuþkulu oldular.
Bochum'daki Ruhr Üniversitesinden Klaus Gerwert,
"Bilginin suyun içinde
19
pikosaniyelerden daha uzun bir zaman
ölçeðinde nasýl depolanabildiðini anlamak zor" dedi.
Tüm bunlar ne anlam geliyor? Daha
önceki deneylerde ipuçlarýnýn alýnmýþ
olduðu gibi, hayatýn çoðalmasý (üremesi), kendisini süptil þekillerde yansýtmak için gerçekliðin kuantum doðasýný
kullanmamýzý mümkün kýlabilir mi?
Alternatif olarak, yaþamýn kendisi bu
kuantum fenomenlerin karmaþýk yansýtmasý olabilir mi? Ve saptanmalarý
inanýlmaz zor olduðu için, henüz
anlaþýlmayan þekillerde onlara (kuantum fenomenlere) tamamýyla baðlý
olabilir mi?
Kuramsal olarak (ve Montagnier
ispatlanmamýþ herhangi bir þeyi direkt
olarak ileri sürmüyor), su moleküllerin
kuantum özellikleri çok az anlaþýlmýþ
olabilir. Su, DNA'nýn kuantum dolaþýklýðý ve 'ýþýnlanma'yý (bizim verdiðimiz
terim) çaðrýþtýran süreçleri kullanarak
kendisini kopyalayabildiði iyi bir ortam
olabilir.
20
SEVGÝ DÜNYASI
Baþ Melek Metatron'dan alýntý:
2013 – Kova Çaðý Deðiþimi &Anthropocene Radyasyon
Medyum: James Tyberonn
Çeviren: Saffet Güler
"Geçen yýl ana görüþ bilimini sallayan tamamýyla þaþýrtýcý bir deney gerçekleþti. O, potansiyelin yeni seviyelerini açýyor, Nobel ödüllü Dr. Luc
Montagnier tarafýndan yapýldý. Hava geçirmez bir þekilde mühürlenen biri
minik bir DNA parçasý içeren, diðeri saf sterilize su içeren iki adet deney tüpü
yan yana konuldu. Her ikisi de 7 Hz elektromanyetik alan ile çevrelendi.
Testte, DNA parçasýnýn ýþýnlandýðý, distile su tüpünde kendiliðinden oluþtuðu
görüldü. Test 7 Hz alan yansýtýlmadan tekrarlandý ve ýþýnlanma gerçekleþmedi.
Bu ne anlama geliyor? Yaþam kodlarýnýn 'Birleþik Armonik Alan'da kodlandýðýný ve Teta eþevreli (eþfazlý) titreþimde yaþam yaratabileceði anlamýna
geliyor.
Buna dikkat edin. Teta ve delta titreþim oranlarýnýn nüanslarýný inceleyin!
Yaratýmýn eþevreli Teta alanýnda gerçekleþtiðini not etmek çok önemlidir.
Gördüðünüz objektif dünya bilincin nihai sonucu oldu. Ama þimdiye kadar, o
rastgele yansýtýldý; çünkü insanlýk ilâhi potansiyellerini fark etmedi, bunda
ustalaþmadý. 'Yeni bir Dünyanýn', Barýþ, Uyum & Sevgi Dünyasýnýn yaratýlmasý için düþünceler ve imgeler kullanýlabilir. 'Eþevreli Teta', kristalin rezonant düþünce fiziksel realite oluþturmak ve fiziksel gerçek olmasý için
armonik olarak kullanýlabilir. Ýnsanlýðýn Yükseliþi, Teta - eþevreli adý verilen
frekans halinden zihinsel olarak tezahüre sevk edilebilir."
SEVGÝ DÜNYASI
21
Kitap Yakan Ýnsan da Yakar: 1
Kitap
Yalçýn Kaya
Kitap, Samî dillerine özgü bir sözcüktür. Chorepiscopus Aziz Günel Türk
Süryanileri Tarihi adlý yapýtýnda sözcüðün kökeninin Süryanice ya da Aramice
olduðunu, ktobo olarak söylendiðini yazar.
Kitap, Ýlk Çað Doðu uygarlýklarýnýn kil tabletler halinde koruduðu, Helen ve
Romalýlarýn önlerine açtýklarý, Orta Çað egemenlerinin kürsülere astýklarý,
þimdilerde bile kâh yasaklanan, kâh ceplerde taþýnan, düþüncenin dile getirilmesinde, her çeþit bilginin korunmasýnda yer alan bir nesnedir.
Kitap sözcüðünü ya çok dar bir kavram içerisine hapsetmek, ya da çok geniþ
açýlýmlarý gerektirecek kadar geniþ anlamlarla tanýmlamak olasýdýr. Kitap için
tanýmlar aramaya kalkýþýrsak þunlarla karþýlaþýrýz:
"Yazýlý ya da basýlý bir metne dayanak olarak iþe yarayan birçok yapraðýn
biraraya gelmiþi" (1882 tarihli Littré'den)
"Birarada dikilmiþ ve ortak bir kapak içerisine konulmuþ basýlý defterler"
( 1931 Art du Livre'den)
"Dikilmiþ ya da ciltli olarak biraraya getirilmiþ basýlý yapraklarýn bütünü"
( Encyclopédie Grand Larousse)
Yukarýda yapýlan her üç taným da oldukça dardýr ve de kitap kavramýnýn
Gutenberg'in buluþu ile baþladýðý gibi bir yanlýþ kanýya yol açmaktadýr. Oysa
kitabýn tam bir tanýmýný verebilmek için bir kitabýn taþýmasý gereken üç ana
öðeyi bulmak gerekir. Bu üç öðe þunlar olabilir:
SEVGÝ DÜNYASI
22
1. Kitap, her þeyden önce bir yazýnýn
dayanaðý olmalýdýr.
2. Kitap düþüncesi her þeyden önce
yayýn düþüncesine, eþ deyiþle bir metnin yayýlmasý ve korunmasý (muhafazasý) isteðine baðlý olmalýdýr.
3. Kitap her þeyden önce "kullanýþlý"
bir yayýn olmalýdýr.
Birinci maddeye göre Sümer'in kil
tabletleri, Mýsýr'ýn papirüsleri, Ýlk Çað
Roma'nýn tomarlarý, Orta Çaðýn elyazmalarý, günümüzdeki basýlý kâðýtlar
kadar mikrofilmler ya da bilgisayar
disketleri de kitap sayýlabilir.
Ýkinci maddeye göre ise noter belgeleri, özel mektuplar, arþiv belgeleri
kitap sayýlamaz.
Üçüncü maddeye göre kitabýn
taþýnýlýr olma koþulundan dolayý dikili
taþlar, taþ yazýtlar kitap sayýlmaz,
örneðin Orhon yazýtlarý, Sultanahmet
alanýndaki dikilitaþ kitap sayýlamaz.
Yukarýdaki açýklamalardan sonra
özetle þöyle bir tanýma gidilebilir:
"Bir metnin taþýnýr biçimde açýða
vurulmaya yönelik, yazýlý olarak
çoðaltýlmýþýna KÝTAP denilir."
Bu çalýþmada; kitap bir ticarî meta,
bir sanat ve süsleme aracý, bir teknolojik eser, meslek olarak kitapçýlýk
ya da ciltçilik, koleksiyon nesnesi
gibi deðil, salt bilginin biricik yayýlma ve koruma aracý olarak uygarlýk,
kültür tarihindeki önemi açýsýndan
incelenecektir.
Kitap, yazýyla iliþkili olmasýna karþýn
insanýn sesli göstergeler aracýlýðýyla ya
da doðal diller kullanarak anlaþma,
iletiþim saðlama yetisi olarak tanýmlanan dil yetisi ve düþünce ile doðrudan iliþkili deðildir.
Yazý uzun süre elbette düþüncenin,
dil yetisinin baþlýca aracý olmuþtu, ama
günümüzde manyetik bantlar, diskler
de bu iþe yarayan araçlar olmasýna
karþýn kitap sayýlmazlar. Bu açýdan
kitabýn tarihsel geçmiþini, yazýnýn
ortaya çýkmasý ile birlikte incelemek
gereklidir.
Kitabýn Tarihsel Geliþimi
Buzul çaðý insanýnýn maðara duvarlarýna çizdiði ilkel resimler ilk yazý
giriþimi olarak alýnabilir. Düþünceleri
resim ve simgeler aracýlýðý ile anlatan
pictograph'lardan (Latince pictus boyalý, Helence graphos yazý demektir)
tüm eski yazý dizgeleri çýktý: Sümer
çivi yazýlarý, Mýsýr hiyeroglifleri, Çin
yazýlarý gibi.
Modern çaða özgü bir piktograf örneði
SEVGÝ DÜNYASI
Böylece sadece nesneler deðil soyut
düþünceler de resmedilmeye baþlandý,
bu evreye ideogram evresi adý veriliyor. Daha sonralarý her sesin bir iþarete
karþýlýk geldiði dizgeler ortaya çýkacaktýr. Önce Hindistan'da sonralarý
Fenike'de daha sonralarý da Antik
Helenlerde yazý ortaya çýktý, bilinen ilk
ciddi alfabe olan Fenike alfabesinden,
önce Helen alfabesi sonra da Latin
alfabesi, eþ deyiþle modern alfabeler
doðdu. Yazýlarýn belli taþlarýn üzerine
yazýlýp dikili olarak gelecek nesillere
devredilmesi ile ortaya çýkan bilim
yazýtbilim olarak anýlýr ki bu durumda
gene de kitabýn varlýðýndan söz etmek
olanaðýmýz henüz yoktur.
Gerçek anlamdaki kitaplarýn ilk
dayanaðý taþ deðil odundur. Helence
kitap anlamýna gelen biblos sözcüðünün ilk anlamý odun olduðu gibi,
gene kitap anlamýna gelen Latince liber
sözcüðünün de ilk anlamý odundur.
Biblos sözcüðünden Batý dillerinde
birçok sözcükler türetilmiþtir. Örneðin
bibliotheque kitabevi, bibliophile kitapsever, büyük harfle yazýlan Bible ile de
kutsal kitap amaçlanýr. Liber sözcüðünden de çeþitli sözcükler türetilmiþtir.
Livre yazýlý eser, literature edebiyat,
librairie kitabevi gibi.
Kitabýn bir baþka dayanaðý olan kil
tabletler, ýslakken üzerine çivi ya da
baþka bir sivri âlet ile iþaretlerin kazýnmasý sonra da bu tabletin kurutulmasý ile elde edilir. Kil tabletlerle yazý
yazma geleneði Asur, Sümer, Babil
uygarlýklarýnýn en belirgin özelliðidir.
23
Yazý için kumaþ -özellikle ipek
kumaþ- kullanýlmasý ise Çin uygarlýðýna özgü bir buluþtur. Çinlilerde kumaþ
yanýnda kemik, hayvan kabuklarý,
bronz levhalar da kullanýlmýþtý.
Samî uluslarý ile Helenlerde ise çanak
çömlek parçalarý, seramikler Helence
deyimi ile 'ostracon'lar kullanýlýrdý.
Ostrakon ayrýca Helence deniz kabuðu
anlamýna gelir. Halk oylamasýnda özgür Helen yurttaþlarý, bu deniz kabuklarý üzerine adaylarýn adlarýný yazarak
kabuklarý bir tür oy pusulasý gibi kullanýrlardý. Mýsýr'da papirüsün pahalý
olmasý nedeniyle bir takým eskizler
kireç taþý levhalarý üzerine yazýlýrdý ki
bunlara da ostracon adý verilirdi.
Gene de Antik Çaðýn kitaplarý denilince usa gelen önemli iki nesne vardýr;
bunlar papirüs ile parþömen'dir. Papirüs
Nil kýyýlarýnda yetiþen bir bitkidir.
Papirüsün elde edilmesi, üzerine yazý
yazýlmasý gibi teknik ayrýntýlara
geçmeksizin sadece þunu söyleyelim:
24
SEVGÝ DÜNYASI
Hiyeroglif, sembollerin kullanýldýðý
bir yazý sistemiydi. Eski Giritliler,
Anadolu'da yaþamýþ Luviler ve
Mayalar da kendi hiyeroglif sistemlerini geliþtirmiþlerdi. Bu sistemlerin hepsinin farklý yönleri vardý ve Mýsýr
hiyeroglifleriyle bir iliþkisi yoktu.
Papirüs üzerine yazýlan yazýlar genellikle hiyeroglif deðil daha kullanýlýþlý
ve hýzlý yazýlan hiyeratik yazýdýr.
Mýsýr kültürünün önemli öðelerinden
biri de kuþkusuz yazýydý. Eski
Mýsýrlýlar bir yazma sistemi bulan
ender toplumlardandý. Onlarýn "Tanrý'nýn sözleri" olarak adlandýrdýðý yazý
sistemine Eski Helenler "kutsal yazýlar" anlamýna gelen hiyeroglif (hieros:
kutsal, glifikos: yazý) diyordu.
Zamanla hiyeroglif yazýsý evrim
geçirdi. Daha doðrusu hiyeroglifin
yanýsýra baþka bir yazý ortaya çýktý:
Hiyeratik.
Mýsýrlýlar günlük yaþamlarýnda daha
kolay ve hýzlý yazýlan hiyeratiði kullanmaya baþladý. Ýlk ve Orta Krallýk
dönemlerinde hiyeratik yaygýn olarak
kullanýldý. Bu yazýda iþaretlerin çizimleri, daha basit simgelere dönüþtürülmüþ, sanki karakterleþtirilmiþti. Bir
süre sonra demotik (halkýn yazýsý)
denen daha da kolay bir yazý türü
ortaya çýktý.
Binlerce yýl içinde yazýdaki deðiþimlere karþýn tapýnaklarda hep hiyeroglif
yazýsý kullanýldý ve bu yazma sistemi
hiyeratik ve demotikle birlikte varlýðýný
korudu.
Hiyeratik yazýya papaz yazýsý
denilmesinden yola çýkarak, yazým
iþlerinin tapýnak içlerinde yapýldýðýný
öne sürebiliriz. Papirüs Mýsýr'da kitabýn
baþlýca dayanaðý olarak kaldý ve Helen
dünyasý ile Roma'ya kadar yayýldý, varlýðýný M.S. 1000'li yýllara kadar
sürdürdü.
SEVGÝ DÜNYASI
25
M.Ö 2000'li yýllardan kalma
ünlü Mýsýr Ölüler Kitabý'nýn
kökeni budur.
Günümüze kadar gelen papirüs yazmalar eski Mýsýr'dan kalma olup, son
yýllarda nadir de olsa eski Helenler'den
kalma papirüsler de ele geçirilmiþtir.
Eski Mýsýr'dan kalma papirüslerin
çoðunluðu mezarlarda bulunmuþtur.
Mýsýr inancýna göre mezarlara konulmuþ bu papirüs yazmalarda dinsel
metinler, dualar, yakarýþlar bulunurdu.
Mýsýr'ýn papirüs ticaretindeki tekelini önlemek amacýyla M.Ö. 300'lü yýllarda
Ege'nin Bergama kentinde
Kral II. Eumenes tarafýndan
yazý yazýlmasý amacýyla ilk
kez iþlenen, günümüzde adýný
da o günkü adýyla Pergamon'dan alan parþömen adý verilen bir olguyla karþýlaþýyoruz.
Parþömen kurutulmuþ hayvan
derisi olup çoðunlukla koyun,
dana, ceylan, eþek derisi kullanýlýrdý.
Parþömen, papirüsten daha dayanýklý ve
de kazýmaya, silmeye daha elveriþliydi.
Bununla birlikte parþömenin yaygýn
kullanýmý ancak M.S. 4. yüzyýlda
olmuþtur. Bu gecikmenin nedenini
maliyetinin yüksek ve el emeðinin
çok oluþunda aramak gerekir.
SEVGÝ DÜNYASI
26
Kitabýn kendi aðzýndan
kendisini anlatýþýný dinleyelim:
“Adýma kitap derler; doðum
yerim, anam doða, babam ise
insandýr. O, beni yarattýðýný
söyler ama gerçekte onu ben
yarattým. Eðer ben olmasaydým
o hâlâ maymunsu olarak
kalacaktý. Beni yarattýðýný kabul
edelim, ama beni yakan da oydu.
Niçin yaktý? Benden ne istedi?
Açýklamaya çalýþayým: Bana
yazýlanlar, aydýnlatmak için de
olur, karartmak için de olur.
Ýyi þeyler de yazýlýr bana, kötü
þeyler de. Ne yazýlmýþsa kalýr
bende, onlarý korurum.
Aydýnlatma özelliðim dünyalarý
karanlýk üstüne kurulu olanlarýn
iþine gelmez. Yalan dolan mý var,
kalýn kalýn örtülü suçlar mý var?
Bir bir ortaya çýkar benimle.
“Ant içme huyum yoktur, ama
tanýklýðýmda gerçeði söylerim.
Ýþte bu yüzden de beni yakarlar.
Genelde suç kanýtý býrakmayan
caniler gibi davranýrlar bana,
inançla ýrzýna geçilmiþ kafalarýn
tümü bana, benim türüme
düþmandýr.”
Antik Çað Öncesiyle Ýlgili
Kitaplar:
Antik Çað öncesiyle ilgili kitaplarý
araþtýrmaya kalkýþmak birçok bakýmdan söylencelere ve kurgulara yaslanmayý gerekli kýlar. Kitapla ilgili bu söylencelerin en bilineni Hermes'in
kitabýdýr.
Eski Mýsýr'da yaþadýðý söylenen Hermes ya da Thot adý ile bilinen önemli
bir kiþinin ezoterik (içrek) öðretisinin
yer aldýðý söylenen kitaba Thot'un
Kitab'ý adý veriliyor. Aslýnda Hermes'in
yazdýðý söylenen kitaplardan ya da
papirüs rulolarýndan hiçbiri günümüze
gelmemiþtir. Hermes tarafýndan yazýldýðý söylenen Tabula Smaragdina
(Zümrüt Tablet) sonralarý yazýt haline
getirilip yorumlarý þifrelenerek okültist
rahip ve kâhinlerin elinde kara büyünün el kitabý gibi de kullanýlmýþtýr.
Romantik ya da özlemsel düþünü sahibi arkeologlar tüm Mýsýr uygarlýðýný
kendisinden önce yaþamýþ-batmýþ bir
baþka uygarlýða Atlantis hattâ giderek
Mu uygarlýðýna baðlarlar. Öyle ki,
SEVGÝ DÜNYASI
27
Thot'un kitabýnýn Mýsýr uygarlýðýnýn
doðuþundan önce de var olduðunu,
rahip ve kâhinlerin hattâ firavunlarýn
tüm yönetim güçlerini bu kitabýn gizliokült bilgilerinden aldýklarýný söylerler.
M.Ö 2500 yýllarýnda Mýsýr yazýnýnda
bilim-týp kitaplarý, el yazmalarý, dinsel
metinler ve hatta kurgubilim yapýtlarý
bile bulunduðu savlanýr. Meþhur firavun Keops'un babasý firavun Snofru'nun serüvenlerinin öyküsü eþsiz bulgular, devler ve makine tanýmlamalarýyla
gerçek bir düþ gücü romanýdýr.
1868'de Paris'te yayýnlanan Turis
papirüsünde Thot'un kitabýna iliþkin ilk
imâ görülür. Turis papirüsünden, bu
kitaptan aldýðý güçle firavunu büyü
yoluyla ortadan kaldýrmayý amaçlayan
bir saraylý grubunun ihanetlerini öðrenen firavunun onlarý idam ettirdiðini
ve bir kýsmýnýn da intihar ettiklerini
öðreniriz.
Mýsýr Hidivi Mehmet Ali Paþa
tarafýndan Avusturya devlet adamý
Matternich'e hediye edilen dikilitaþta
"Thot'un bu büyülü ve tehlikeli kitabýný
baþkalarýnýn eline geçmesin diye kendi
elleri ile yaktýðýndan" söz edilir.
Daha sonra antik Helen uygarlýklarý
sýrasýnda Thot'un bazý kitaplarýnýn ele
geçirilerek Helenceye çevrildiði, sýralandýðý, düzenlendiði söylenir.
Orta Çaðýn karanlýk Engizisyon
döneminde bu kitaplarýn birçoðunun
yakýldýðý da biliniyor. M.Ö 360 yýlýnda
Hermes (Thot) figürü
Thot'un bu gizemli kitabý törenle
yakýlmýþ, ama Ýskenderiye'de her
saygýn büyücü kitabýn elinde olduðunu
söylemeye devam etmiþ.
Kitaptan çok söz edilmiþ ama kendisini gören de yok. Orta Çaðda
Engizisyon, Thot'un Kitabý olduðu ileri
sürülen kitaplarý tam 30 kere yakýyor.
Ama ateþten yaratýlmýþ olduðu söylenen bu büyülü kitaba ateþ tesir etmemiþ
(!) olduðundan kitap her devirde ortaya
çýkmaya devam etmiþ.
Antik Çaðda bilinen bir kitap yakma
olayý da ilginçtir ki Çin gibi bir
Uzakdoðu ülkesinde olur. M.Ö. 259210 döneminde Çin Hükümdarý olan
Shi Huang Qui, 246 yýlýnda, yurttaþlarýn daha gerekli, yararlý iþlerle uðraþ-
28
SEVGÝ DÜNYASI
masýný saðlamak için tüm kitaplarýn ve
de müzik çalgýlarýnýn yok edilmesi
emrini verir.
Nibru kitap evi: M.Ö. 2100 yýlýnda
Ur Kralý Sulgi tarafýndan kurulmuþtu,
methiyeler koleksiyonu içermekteydi.
Shi Huang Qui'nin yaktýrdýðý kitaplar
arasýnda Konfiçyüs okulundan gelen
düþünürlerin eserleri azýmsanmayacak
bir hacim oluþturmuþtur. Bugün, Shi
Huang Qui'nin adý Çin Seddinin
yapýmýný baþlatan hükümdar olmasý
kadar bu eylemi ile hatýrlanýyor.
Asur kitap evi: I. Tiglat - Pileser
tarafýndan kurulmuþtu. Birkaç edebi
metinin yaný sýra daha çok yazýcý ve
rahipler tarafýndan kullanýlan profesyonel metin içeren tabletler vardý.
Çoðu astrolojik kehanetler, kutsal hayvanlar ve doða olaylarý, diðer bir grup
sözlükler, bitki, aðaç, tanrý, yer isimleri, çarpým tabletleri ve astronomi
yazýlarý içermekteydi. Ayrýca methiyeler ve müzik kompozisyonlarý içeren
tabletler de bulundu.
Oysa, Konfiçyüs ve eserleri hemen
her dile çevrilmiþ ve çok okunanlar
içinde hak ettiði yeri almýþtýr.
Antik Çað Kitaplýklarý
Son yýllarda yapýlan arkeolojik kazý
ve araþtýrmalar sonucunda Ýlk ve Antik
Çaða özgü birçok kitaplýk ortaya
çýkarýlmýþtýr. Kitaplýklarýn bulunduðu
kent, site ve yöreleri göz önüne alarak
bu kitaplýklar hakkýnda bazý bilgiler
verelim:
* Mezopotamya:
Asur: Tapýnak buluntularý, daha erken
bir zamana ait 100 ile 200 kadar tablet.
Babil: Hz.Ýbrahim öncesi zamana ait
binlerce tablet.
Bursippa: Hz.Ýbrahim öncesi zamana
ait binlerce tablet.
Eriha: Kýzýl Tapýnak'taki bu kitaplýk
M.Ö. 3000 civarýnda vardý. Piktografik
yazýlý kil tabletler içermektedir.
Dur Þarukkin: Edebî ve dinî metinler
içeren, resmî ve ticarî dokümanlar,
askerî arþivler ve ayrýca Aram, Pahlavi,
Helen ve Lâtin dillerinde yazýlmýþ bir
parþömen ve papirüs seti.
Huzurina kitabevi: M.Ö. 718'de
kurulmuþtu. Bir evde týp, astroloji, dua,
epik, destansal ve bilimsel metinler
içeren tabletler bulundu.
Kalakh kitabevi: M.Ö. 7. ve 8.
yüzyýllarda kralýn yönetim dönemini
ve yazýldýðý ay ve yýlý belirten metinler.
Metinlerde belirli bir sýralamaya gidildiði de görülüyor.
Nemrud kitabevi: Vergiler, ticari,
tarýmsal ve idari raporlar içeren
tabletler bulundu.
Nippur: M.Ö. 3000 yýlýnýn ortasýnda
kurulmuþ, coðrafi adlar, bir tanrýlar lis-
SEVGÝ DÜNYASI
tesi, meslekler listesi, Sümer edebi
metinler listesi, yazý alýþtýrmasý çalýþmalarý ve bir dizi methiyeden oluþan
tablet buluntularý.
Ninova Asurbanipal'in Kitaplýðý: Antikitede kurulan en büyük ve sistematik
ilk kiþisel kitaplýk (M.Ö 1115 ile 1077
yýllarý arasýnda) 10.000 adet kil tabletin
bulunduðu tahmin ediliyor, günümüze
ancak 1.500 adet kalmýþ. Bu kitaplýða
özel kitaplýklardan, Babil tapýnaklarýndan gelen ve Asur I.Tiglat-Pilaser kitaplýðýnýn tabletleri dahil edilmiþtir.
Ayrýca yazýlý metinlerin konulduðu
300'den fazla ahþap raf bulunmuþtur.
Metinler þu kategorilerde toplanabilir:
Dinî ve kehânet metinleri içeren
tabletler, kehânet tabletlerindeki iþaretlerin Sümer ve Akad dilindeki sözcük
listelerini içeren tabletler, 100 kadar iki
dilde yazýlý büyü sözcükleri ve dualarý
içeren tabletler, 100 kadar kötülüðe
karþý koruyacak dua, fabl ve atasözleri
içeren tabletler, 40 kadar epik metin
içeren tablet: Gýlgamýþ, Yaratýlýþ,
Etana, çeþitli metinlerin ve tabletlerin
kataloglarýný içeren 200 kadar tablet.
Ebla kitaplýðý: 1975'te tek bir mekândan 15.000 kadar kil tablet çýkartýldý,
tümü henüz açýklanmadý: Diplomatik
yazýþmalar, genel yönetim, nüfus
sayýmý, vergi kayýtlarý, eyalet yönetimiyle ilgili; vali ve kralýn memurlarý
arasýnda yazýþmalar, memurlarýn idarî
dosyalarý; örneðin maaþ, kurbanlýk hayvanlar, çeþitli depo kayýtlarý.
29
Lagaþ (Tello): M.Ö. 2350 yýlýna ait
70.000 tablet bulundu.
Girsu: III. Ur zamanýndan kalma
Sümer çivi yazýsýyla yazýlmýþ 50.000
adet idarî belge bulundu.
Sippar: Olasýlýkla Pers istilasýndan
önce, son Babil Kralý Nabanoid tarafýndan kuruldu. Yüksekliði 1,50 metre
kadar korunmuþ mekanda kerpiç
duvarlarda 17x30 cm boyutlu küçük
raf dizilerinden oluþan niþler mevcut.
Arkeologlar aþaðý yukarý 2.000 tablet
barýndýran 56 tane raf olduðunu
hesaplamýþlar.
Tabletlerde yer alan yazýlarýn içerikleri Babil, Nippur ve diðer Babil kentlerinden kopya edilmiþ olan ve
içlerinde Enuma Elis'in de bulunduðu
edebi metinlerden ve methiye, dua
metinleri, astrolojik kehânetler,
astronomi, matematik ve sözlük
metinleri imiþ.
Ayrýca steller ve metal tablet kopyalarý ve 1.500 yýl daha eski olan krallýk
metinlerinin kopyasý bulunmuþtur.
Tello: M.Ö. 2350 çivi yazýsýyla
yazýlmýþ 30.000 tabletlik iþ ve okul
metinleri koleksiyonu, dar tuðla galerilerinde alçak beþ, altý rafa yýðýlmýþ.
Ur: M.Ö. 2700-2300 aralýðýný kapsayan edebî ve tarihî içerikli kil ve
bitüm tabletler. M.Ö. 2100 yýlýndan
kalma, iyi düzenlenmiþ bir yasalar ki-
30
taplýðý. Bir tablet dizisi Hammurabi'den
300 yýl önce bir kanun külliyatýný
içeriyor. Ulusal bir mahkemenin 100
yýllýk kayýtlarý da var.
Uruk: Ýþtar tapýnaklarýndaki iki küçük
binada kitaplýk.
Uruk Anu - Ýksur kitebevi: Kötü ruhlara karþý metin ve dokümanlar içeren
tabletler, küplerde muhafaza edilmiþ.
Ebla: M.Ö 2300 - 2250 yýllarý arasýndan, kumaþ ve maden ticareti, zeytinyaðý, tarým ve hayvan üretimi, meslek
adlarý, coðrafi yerleþimler, balýk, kuþ,
kehânetler ve Sümer destaný metni
hakkýnda 2.000 adet kil tablet bulundu.
Metinler Sümer ve Ebla dilindeydi.
Palmira: Kraliçe Zanobia tarafýndan
kurulmuþ kitap evinde, rahipliði ve
þarap tüketimini açýklayan yüzlerce
belge vardý.
* Ýran
Apadana Sarayý: Kil tabletler
Dora Opurus: Ekonomik ve siyasî
metinler içeren deri parçalarý .
Ektabana: Sirus'un sarayýnda Med ve
Perslerin baþlýca yasa depolarýndan
biriydi. Yunanistan ve Mýsýr'dan
ganimet olarak getirilen edebî metinler
de bulunuyordu. Kil tabletlerin yaný
sýra deri üzerine yazýlý dokümanlar da
vardý.
SEVGÝ DÜNYASI
Ýstakhr: Kral Zahak tarafýndan kurulan on iki sarayýn her birinin kendine
ait kütüphanesi ve her birinde bir burç
iþareti vardý. Tümü bilimsel kitaplar
içeriyordu ve bilge adamlarý barýndýrýyordu. Büyük Ýskender, saraylarý ve
kitaplýklarý yok etti. Kitaplarý yakmadan önce birçoðunu Latin ve Koptik
diline tercüme ettirdi. Zerdüþtlerin kutsal kitabý orijinal Avesta burada bulunduruluyordu.
Jay Beldesi Kitaplýðý: Jay, Ýsfahan'ýn
bir banliyösüydü. Saruyeh Kitaplýðý
çimentoya benzeyen bir kilden inþa
edilmiþti. Eski Pers dilinde çeþitli
konularda çok sayýda kitap mevcuttu.
Hintli ve Kaldeli biginlerin Hezarat
dairesi olarak bilinen yýldýzlarýn
hareketlerini ve nedenlerini araþtýran
bir kitap var.
Kabnak Kitaplýðý: Bir idarî binada
bulunmaktaydý. Yuvarlak tabletlerde
okul metinlerinin yaný sýra kehânet
tabletleri de var.
Nessa Kitaplýðý: Arkeologlar deri parçalarýna yazýlmýþ ekonomik ve siyasî
kayýtlarý içeren büyük bir arþiv buldu.
Ugarit: M.Ö. 1200 yýlýna ait, Kral
Nigmed'in kitaplýðý þimdiye kadar
keþfedilmiþ en eski özel kitaplýktýr. Kil
tabletler, diplomatik yazýþmalar, Ugarit
ve Sümer dili sözlüðü, anlaþmalar,
kanunlar, tarihî ve ticarî metinler
içeriyordu. Baþ rahibin evinde de dinî
metinlerin yaný sýra epik þiir, büyü
nakilleri, tarih, bilimsel sözlükler ayrý-
SEVGÝ DÜNYASI
31
Edfu Kitaplýðý: Papirüs evi
olarak biliniyor. Ýki parçalý bir
katalog duvara gömülü. Birincisi
12 sandýk eser, ikincisi 22 sandýk
içermekteydi. Kalýntý yok.
Heliopolis: Bir tapýnaðýn rulolar evinde hastalýk ve tedavi listeleri içeren uzun eserlerin bulunduðu çok eski bir kitaplýk var.
Hermopolis Kitaplýðý: Thot
Tapýnaðý'nda týpla ilgili en büyük
papirüs koleksiyonlarýndan biri
vardý. Tapýnakta ayrýca bir týp
okulu da bulunmaktaydý
ca kral ve rahiplerin kronolojik bir
sýralamasý mevcuttu.
* Mýsýr
Abu Simbel: Dinî eserler, teknik ve
edebî yazýlar, kronolojiler ve uygulamalý metinler içeriyordu.
Mýsýr Ýmparatoluk Arþivleri: M.Ö.
16. yüzyýldan 14. yüzyýla kadar sürmüþtür. Askerî seferler, ticari iliþkiler
ve yaþamsal, hukukî materyelden
oluþuyordu.
Atum kitaplýðý: M.Ö. 1788 civarý
kurulan bu kitaplýk hakkýnda kesin bir
bilgi þimdilik yok...
Dendera Kitaplýðý: Göç sonrasý tapýnak kitaplýðý, kutsal kitap içermekte
idi.
Luksor Kitaplýðý: Antik Mýsýr'ýn en
ünlü kitaplýðý idi. II. Ramses kitaplýðý
olarak biliniyordu.
Tell-El-Amarna Kitaplýðý: Firavun IV.
Amenhotep Kitap evi, M.Ö 1350. Babil
çivi yazýlý kil tabletlerle, Firavun ile
emri altýndaki ülkeler ve Anadolu'daki
yabancý hükümdarlar arasýnda yapýlan
yazýþmalarý içermektedir. Bu mektuplarda toplumsal ve ekonomik bilgiler
mevcuttur.
TebYazýtlar Evi: Firavun Khufu'nun
koleksiyonu, M.Ö 2600. Hakkýnda
mevcut bir bilgi bulunmuyor.
Teb: Ruhun þifa verici yeri, Firavun
II. Ramses'in koleksiyonu, M.Ö 1300.
20.000 civarýnda rulo mevcuttu. Þiir,
bilim, tarih, tarým, astronomi ve
mühendislik konularýný içeriyordu.
SEVGÝ DÜNYASI
32
el kitabý kütüphanesi de mevcuttu.
Hattuþaþ Kitaplýðý: M.Ö 17. - 13.
yüzyýllar arasýnda kuruldu. Yönetim
bilgileri, düzyazý el kitaplarý, Sümer ve
Babil eserlerinin Hitit versiyonlarý,
dinî, mit, destan ve tarihî vakayinamelerden oluþuyordu. Ayrýca raflandýrma
hakkýnda detaylý bilgiler vardý. Bazýlarý
Akad dilinde yazýlmýþtý.
Hattuþaþ: Kentteki bazý tapýnaklarda
küçük kitap evleri vardý.
Elefantine (Yukarý Mýsýr): Yahudi
topluluðun papirüs arþivi, çivi yazýsýnýn
kullanýlmamýþ olduðu antikitenin en
önemli arþividir.
Nysa: Anadolu'da ikinci en iyi
korunan kitaplýk iki katlýydý. Doðal
ýþýðýn girmesine izin veren pencereler,
iki iç duvarda sýralý niþler halinde kitap
raflarý bulunuyordu. Raflar kodeksleri
depolamak ve papirüs rulolarýný kuru
tutmak için yapýlmýþtý. Okuma alaný
boyutu 13,4m x 8,7 m idi.
* Çin
* Anadolu
Boðazköy: Ýki bölümden oluþan kitaplýk, 10.000 adet kil tablet içeriyordu.
Birincisi siyah ve gri kilden, diðeri sarý
ve kahverengi kilden oluþmaktaydý.
Þehir arþivi zemini ve çatýsý ahþap olan
iki mekandan, tapýnak ve hazine kütüphanesi üç mekândan oluþmaktaydý.
Debir: Bu yerleþim "kitap kenti" olarak bilinir; Hitit kitaplarý vardý.
Emar: Bu kitaplýk bir ev ya da ufak
bir tapýnaktaydý. 1.000'den fazla Akad
ve Sümer metinlerinin yaný sýra Hurri
ve Hitit metinleriyle, 100 tabletlik bir
Hopei: Ýyi korunmuþ Budist maðara
kitaplýðý. Ýçerisinde Konfüçyus ve Tao
eserleri de var
Hunan: M.S 550 yýlýndan kalma,
Çin'deki en tamamlanmýþ Budist koleksiyonu. Kitap bulunmuyordu. Sözcükler stellere ve maðara duvarlarýna oyulmuþtu.
Ýmparatorluk Kitaplýðý: M.S 3. yüzyýl
boyunca mevcuttu. Klasik, tarihi,
felsefe ve toplanmýþ eserlerden oluþuyordu. Bambu kitaplar kâðýda geçirilmiþti. Katalog ipek kâðýda yazýlý ve
ipek keselerde saklanýyordu.
SEVGÝ DÜNYASI
Loyang: Antik Çin'deki en ünlü kitap
eviydi, yakýldý.
Tun - Huang: 15.000 adet rulo ve
birkaç kitap içeren bir maðara kitaplýðý.
Bazý yazýlar M.S 400 yýlýndan kâðýt
üzerinde yazýlý ve iyi korunmuþ, rulo
halinde erken basým bir kitap (M.S 11
Mayýs 868 tarihli).
* Hindistan
Keþmir: Üniversite kitaplýðý çok iyi
organize edilmiþ, nadide el yazmalarý
içeriyordu, yakýldý.
Nalanda: Dokuz katlý, üç yapýdan
oluþan üniversite kitaplýðý. Aralarýnda
kutsal eser koleksiyonu da vardý. O
dönemin en büyük kitaplýðýydý.. M.S
12. yüzyýlda yýkýldý, birçok yazma eser
kurtuldu, Nepal ve Tibet'e götürüldü.
Taksila: Hindistan'da bilinen en eski
kitaplýk, Moðollar tarafýndan M.S. 5.
yüzyýlda yýkýlýncaya kadar 1.000 yýldan
fazla varlýðýný sürdürdü. Brahman ve
Budist öðreticilerin büyük eserlerini
barýndýrýyordu. Baþlýca alanlarý felsefe, edebiyat, siyaset bilimi ve týptý.
* Ýsrail
Kudüs Merkez Kitaplýðý, Tapýnak
kitaplýklarý, bölgesel halk kitaplýklarý,
özel Helen halk kitaplýðý dahil, sinagog
kitaplýklarý vardý. Bunlara ek olarak
Esseneler'in manastýr kitaplýklarý vardý.
Kudüs kitaplýðýnda, Yasa Kitaplarý,
33
Musa ve peygamberlerin vaazlarý,
öðütleri ve yazýlarý, Joshua'nýn kitabý
yer alýyordu. Eski ahitte buna ait bazý
referanslar var.
Kudüs: Kral Herodes bir HelenYahudi merkez arþivi kurdu. Arþiv, o
dönemdeki Ýskenderiye kitaplýðý ile eþ
deðerde idi.
Kumran: Bazý maðaralarda 600 rulodan fazla papirüs ve ince bakýr levhalar
üzerine yazýlý metinler bulundu. Bu
koleksiyon Ölü Deniz tomarlarý olarak
bilinir. Bunlarýn arasýnda Eski Ahit,
methiye koleksiyonu, bir disiplin el
kitabý ve baþka dini eserler var.
Esseneler grubuna ait el yazmalarý da
mevcut (M.S. 125 ve 70 yýllarý).
Lachish: 18 yazýlý seramik parçasý ve
papirüs lifi kalýntýlarý olan bir kil
mühür.
Shiloh: Shiloh'taki Tabernakel tapýnaðý rahipleri, M.Ö 6. yüzyýla dayanan tarihi, yasama ve edebi metinler topladý.
Taanah: M.Ö 1400 yýlýnda kuruldu.
Bir odasýnda Babil dilinde yazýlmýþ
tabletler içeren piþmiþ kilden bir kitap
sandýðý bulundu.
Ýlk ve Antik Çaðda kurulmuþ kitap
evleri ile ilgili olarak verdiðimiz bu
listeye, daha sonraki bölümlerde,
görece daha yakýn dönemlerde kurulmuþ diðer kitaplýklarýn adlarýný da
ekleyeceðiz.
34
SEVGÝ DÜNYASI
Yalan
Çeviren: Nelda Bayraktar
B
ir yalancýnýn iyi bir belleði
olmasý gerekir. Bir araþtýrmacýnýn "insan doðasýnýn
kaçýnýlmaz parçasý" diye nitelediði
gibi, yalan söylemek en sýklýkla yaptýðýmýz yanlýþ eylemlerden biridir. Bu
nedenle üzerine düþünmeye deðer bir
konudur.
Ýnsanlarýn çoðu, yalan söylemenin
onu söylemeyi gerektirecek iyi bir
neden olmadýkça yanlýþ bir eylem
olduðunu söylerler hep. Bu þekilde
baktýklarýnda da yalan söylemenin her
zaman yanlýþ bir þey olmadýðý fikrini
paylaþmýþ olurlar.
Ancak, yalan söylemenin her zaman
yanlýþ olduðunu düþünenlerde de bile
bir problem vardýr. Þöyle ki, bir tane
yalan söylemenin on tane diðer yalanýn
söylenmemesi anlamýna geldiðini
düþünün. Eðer on tane yalan daha
kötüyse, birinci yalaný söylemek iyi bir
þeymiþ gibi gözükebilir. Ama eðer
yalan söyleme her zaman yanlýþ ise,
SEVGÝ DÜNYASI
birinci yalaný söylemek de yanlýþ olacaktýr.
Nedir Yalan?
Yalan söylemek bir nevi aldatmadýr.
Yalan söyleme bir bilginin tümüyle
doðru olmadýðýna inanýrken, sanki
öyleymiþ gibi bilgi sunmak, yani karþýdaki kiþiyi aldatmaktýr.
Bir yalan vasýtasýyla karþýnýzdaki
kiþiye bazý bilgiler iletirsiniz.
Bir yalancýnýn niyeti karþýdaki kiþiyi
aldatmak ya da yanlýþ yönlendirmektir.
Ancak insanlar bazen niyetleri iyi
olmasýna raðmen de yalan söylerler.
Buna da “beyaz yalan” ismini verirler.
Bazen de insanlar yalan söylerken,
aslýnda karþý tarafa doðru bilgiyi ilettiklerini düþünürler. Diyelim ki turtanýn
son dilimini kendime saklamak istiyorum ve karþýmdaki kiþiye aslýnda bu
turtanýn içinde bir böcek olduðu yalanýný söylüyorum. Ancak daha sonra
turtayý aðzýma aldýðýmda gerçekten de
içinde böcek olduðunu keþfediyorum.
Burada karþýmdaki kiþi benim her
zaman yalan söyleyen birisi olduðumu
biliyorsa eðer, benim tarafýmdan
kandýrýlmýþ olur ve benim de niyetim
kandýrmak idiyse, en baþta ona yalan
söylemiþ olurum.
Bazý filozoflar yalanýn konuþarak,
yazarak ve hattâ beden diliyle de
söylendiðini belirtirler. Yalan konusun-
35
da önemli felsefi kitaplardan birisini
yazmýþ olan Sisella Bok, yalaný þöyle
tanýmlýyor: "Bir söylem formunda,
karþý tarafý bilerek aldatma mesajýdýr."
Diðerleri ise bu tanýmý esneterek, bir
soru veya bir ihtiyaç karþýsýnda hiçbir
þey yapmamak, yani vurdumduymaz
davranmanýn da yalan olduðunu
söylüyorlar. Bazýlarý ise yalaný tümüyle
yaþam biçimi haline getirmenin, yani
yalan yaþamanýn altýný kalýn çizgiyle
çiziyorlar.
Yalan Söylemek
Neden Yanlýþ Bir Eylemdir?
Yalan söylemenin yanlýþ olduðunu
ifade eden pek çok neden vardýr.
Bunlarýn hangilerinin size uyduðunu
belirleyebilmek, etik hakkýnda ne
düþündüðünüze baðlýdýr.
Yalan söylemek kötüdür çükü gerçeklerle dolu bir dünya iyi bir þeydir. Yalan söylemek insanlar arasýndaki güveni yok eder. Eðer insanlar doðruyu
söylemediklerinde, hayat onlar için
zorlaþýr, hiç kimseye güven duyulmayacaðýndan ve iþittiðiniz ve okuduðunuz hiçbir þeye inanmadýðýnýzdan her
þeyi kendinizin bulmasý gerekecektir.
Böyle bir dünya aslýnda yalancýlar için
de kötüdür. Herkesin yalan söylediði
bir dünyada yalan söyleme eyleminin
de bir yararý yoktur. Yalan söylemek
kötüdür çünkü burada tek amaç karþýdaki kiþiyi kandýrmaktýr. Böylece yalan
söyleyen kendisine ait deðerli bir þeyi
vücuda getirmiþ olmaz. Ýnsanlarýn çoðu
diðerlerini bir araç olarak kullanma
36
fikrinin yanlýþ olduðunda hemfikirdirler. Yalan söylemek kötüdür çünkü
bu durum kendisine yalan söylenen
kiþinin o konuda özgürce ve bilgili bir
þekilde karar vermesini zorlaþtýrýr.
Yalanlar insanlarýn kararlarýný yanlýþ
bilgiler üzerine bina etmesine neden
olurlar. Yalan söylemek kötüdür, çünkü
evrensel bir ilke asla olamaz. Ýnsanlarýn
çoðu, bir þeyin etik bir kural olarak
uygulanabilmesi için her duruma uymasý gerektiðine inanýrlar. Yalan söylemek kötüdür çünkü temelden yanlýþtýr
ve etik deðildir. Bazý þeyler temelde
kötüdürler ve yalan da bunlardan birisidir. Yalan söylemek kötüdür, çünkü
iyi insanlar asla yalan söylemezler. Ýyi
davranýþlar iyi insanlar tarafýndan
yapýlýr. Yalan söylemek kötüdür, çünkü
yalancýyý mahveder. Yalan söylemek
bir alýþkanlýk haline gelebilir ve eðer
kiþi bunu yaparken en ufak bir rahatsýzlýk duymazsa, yanlýþ olan diðerlerini
de yaparken kendisini rahat hisseder.
Bazý dindarlar, yalan söylemenin kötü
bir þey olduðunu, bunun aslýnda
SEVGÝ DÜNYASI
Tanrý’yý kandýrmak anlamýna geldiðini,
Tanrý’nýn, konuþma melekesini
düþüncelerimizi doðru biçimde aktarabilmemiz için bize bahþettiðini söylerler. Bazý filozoflar ise yalan söylemenin kötü bir þey olduðunu vurgulayarak, lisan melekesinin insan topluluklarý için önemli ve gerekli olduðunu,
bu nedenle de doðru biçimde kullanýlmasý gerektiðinin altýný çizerler.
Yalan söylemek, kendisine yalan
söylenen kiþiyi en baþta üzdüðü gibi,
yalan söyleyeni ve sonuçta tüm
toplumu da üzebilir.
Kendisine Yalan Söylenen Kiþi Acý
Çeker Çünkü:
Kendi geleceklerini kontrol etmekten
yoksun býrakýlýrlar çünkü konuyla ilgili
bilgiyle yapabilecekleri bir seçimleri
yoktur. Eylemlerinin muhtemel rotasý
için yeterince donanýmlý deðildirler.
Aksi bir durumda vermeyecekleri bir
kararý verebilirler. Bir yalan nedeniyle
psikolojik hasar
görebilirler. Kendisine yalan söylenen kiþi kendisinin
kötü biçimde muamele gördüðüne,
aldatýldýðýna ve
manüple edildiðine inanýr. Bu
kiþi doðruyu ve
gerçeði hak etmeyen kiþiymiþ gibi
hissedebilir kendi-
SEVGÝ DÜNYASI
ni. Böylece gerçeði deðerlendirebilme
ve karar verme yeteneklerinden
kuþkuya düþebilir. Ve de baþkalarýna
güvenmez bir hâle gelebilir ki bu da
özgürce ve bilgiyle seçimler yapabilme
yeteneðini dumura uðratýr. Bu kiþiler
intikam alma peþinde koþabilirler.
Yalancý da Söylediði
Yalandan Zarar Görebilir Çünkü:
* Söylediði yalanlarýn hepsi
hatýrlamak zorundadýr.
* Yalanlarýyla uyum içinde olacak
biçimde yaþamak zorunda hisseder
kendini.
* Yalaný ortaya çýkmasýn diye daha fazla yalan söylemek zorundadýr.
* Yalan söylediði kiþiler hakkýnda
daima temkinli ve uyanýk olmak
durumundadýr.
* Uzun vadeli inanýrlýðý ve
güvenirliði risk altýndadýr.
* Yalaný ortaya çýktýðýnda
muhtemelen daha fazla acý çekecektir, çünkü böyle bir durumda gelecekte ona daha az inanýlacaktýr.
* Kendisiyle ilgili bütünlük duygusu zedelenecektir.
* Yeniden yalan söylemesi veya
baþka yanlýþlar yapmasý daha kolay
hale gelecektir.
* Toplum Zarar Görecektir
Çünkü: Toplumdaki doðruluðun
seviyesi düþer. Ýnsanlar yalan
söylemeye teþvik edilirler.
Toplumun bazý kesimlerinde yalan
söylemek genel bir davranýþa
dönüþebilir.
37
Ýnsanlarýn ve de kurumlarýn birbirlerine güvenmeleri gitgide daha
güçleþir.
Sosyal baðlar zayýflar.
Sonunda hiç kimse birbirine inanmaz hale gelir ve toplum çöker.
YALAN SÖYLEMEK
VE ETÝK TEORÝLER
Farklý etik teorileri yalana farklý
biçimde yaklaþmaktadýrlar. Bazý teoriler yalanýn sonuçlarýyla daha çok ilgilidirler. Þöyle ki, eðer bir yalanýn sonucu, doðruyu söylediðinde ortaya çýkacak sonuçtan daha iyiyse ve faydalýysa,
bu spesifik konuda yalan söylemenin
iyi bir þey olduðunu düþünürler ve
þöyle bir soru sorarlar: "Doðruyu söylemek mi, yalan söylemek mi en iyi
sonucu bize getirir?" Görev duygusunu
temel alan etikçiler ise, doðruyu söylemeye kýyasla daha iyi sonuçlar getiren
bir yalanýn moral açýdan yanlýþ olduðuna hükmederler.
Sonuç Odaklý Etik Teoriler ve
Yalanlar
Sonuç odaklý etik teoriler bir þeyi
yapmanýn doðruluðunu ve yanlýþlýðýný
sadece eylemin sonucuna bakarak
deðerlendirirler. Böylece belli bir
yalaný söylemek, eðer onu söylememekten daha iyi bir sonuç veriyorsa, o
konuda yalan söylemenin iyi bir þey
olduðuna hükmederler. Buna karþýn
belli bir yalaný söylemek, onu söylememekten daha kötü bir sonuç veriyor-
38
sa da, o konuda yalan söylemenin kötü
bir þey olduðuna hükmederler.
Bu yaklaþým bir miktar hoþa gitse
bile, uygulamada hiç de pratik deðildir
çünkü kiþinin söyleyeceði yalanýn
sonuçlarýný önceden hesap etmesi ve
iyiyle kötü arasýnda denge kurmasý
epeyce yorucu ve kiþiye göre deðiþen
sonuçlar doðurucu bir eylemdir. Çünkü
sonuçlarý öngörmek, önceden kestirmek, hangisinin iyi, hangisinin kötü
olduðunu tam olarak belirlemek kolay
deðildir. Kaldý ki iyi ve kötü nedir?
Kimin için iyi, kimin için kötüdür?
Nasýl bir ölçme sistemi kullanmak
gerekir? Hangi sonuçlar görecelidir?
Bu sonuçlarý tespit etmek içi ne kadar
bir zamana ihtiyaç vardýr? Bunlarýn
dýþýnda bu olaya dâhil olmuþ tüm kiþi-
SEVGÝ DÜNYASI
lerin tek tek ve eþit biçimde deðerlendirilmesi gerekir ki, bu da baþlý baþýna
zor bir eylemdir. Ayrýca, söylenen
yalanýn toplumda ne gibi artçý etkiler
yaratacaðýný da hesap etmek gerekir.
Evrensel Yasalarý Temel Alan
Etik Anlayýþ
Bu görüþ, moral düþünce yapýsý genel
evrensel yasalar üzerine bina eder. Bu
etik görüþe göre bir eylem ister iyi, isterse de kötü bir sonuç vermesine baðlý
olmaksýzýn, ya doðru ya da yanlýþtýr.
Bu etik görüþü savunanlar, moral
kanunlara nasýl varýldýðý ya da bunlarýn
esasen neler olduðu üzerinde henüz
tam bir mutabakata varmýþ deðillerdir
ama genel olarak kabul gören moral
kanuna göre yalan söylemek,
her zaman ve her koþulda yanlýþ bir eylemdir.
Eðer kanun buysa, yalan
söylemek her zaman yanlýþ olacaktýr. Ve hattâ doðruyu söylemek çok daha iyi sonuçlar
doðuracaktýr. Öyleyse, bir
terörist gruba, öldürmek istedikleri kiþilerin isimlerini vermeyerek yalan söylersek, yanlýþ bir þey yapmýþ oluruz.
Gelecek Ay: Konumuza
"Erdem Etiði" baþlýðýyla devam
edeceðiz.
SEVGÝ DÜNYASI
39
Yeniçað Üstündeki Gizem
Örtüsünün Kaldýrýlmasý - 3
Kryon Celsesi,
Medyum: Lee Carroll,
Çeviren: Necati Tarýman
25 Ocak 2014 Edmonton, Alberta, Canada
S
elâmlar sevgili varlýklar. Ben
Manyetik Hizmetten Kryon.
Medyum kanalý ile bilgi alýp
aktarma sürecinde ortaðýmýn þimdi
olduðu ölçüde iþin içinde olmadýðý bir
dönem vardý. Yeni ifade "ortaðým þimdi
kenara çekiliyor" þeklindedir ve bunun
anlamý onun burada olmaya devam
ettiðidir. Medyum kanalý ile celse
yapma sürecinde bir devralma gerçekleþmemektedir. Bunu duyup sürecin
tuhaf, gizemli veya tekinsiz olduðunu
düþünenler varsa, onlara þunu
incelemelerini öneriyorum:
Gezegendeki kadim halklar bu süreci
anlýyorlardý ve bu iþlemi düzenli olarak
gerçekleþtiriyorlardý. Bu süreç için
çeþitli isimler ve gerçekleþtirilen farklý
törenler vardý. Bunlar ancak "modern
ruhsallýk" ortaya çýktýktan sonra
ortadan kalktý.
Bu tip iletiþime gerek duyulmayan
bir gün gelecektir. Sevgili varlýklar, her
þey deðiþir ve bu arada insanlýk da
deðiþir. Ýnsan ruhunun geliþmesi bir
gün belli bir noktaya ulaþtýðýnda insanlýðýn çoðuna bireysel olarak doðrudan
bilgi verilmeye baþlanacaktýr. Bu böyle
olacaktýr çünkü Epifiz onlar için açýktýr
ve o gün geldiðinde insanlar artýk tuhaf
isimleri olan varlýklardan veya manyetik üstatlardan mesajlarý bugünkü
yöntemle almaya gerek duymayacaklardýr. Herkes yuvadan gelen hayýrlý ve
güzel mesajlarý alabilecek durumda
olacaktýr. Ben kimlerin burada olduðunu biliyorum ve bundan sonra
SEVGÝ DÜNYASI
40
yapacaðým þeyler benim için çok
eðlenceli olacak.
Ezoterik inancýn ve Yeniçaðýn üstündeki gizem örtüsünün kaldýrýlmasýnýn
zamaný artýk gelmiþtir. Sizi daha iyi
tanýmak isteyenler açýsýndan mantýklý
olmasý için bu böyledir. Size þimdi
söyleyeceklerimle size þimdiye kadar
öðretilmiþ olanlar uyuþmuyor olabilirler. Bazen gelenekler uzun süre boyunca sürekli olarak tekrarlandýklarý için
gerçek gibi algýlanýr, gerçek olarak
kabul edilirler. Bugün size söyleyeceklerimin büyücek bir bölümü geleneksel
düþünceye göre farklýlýk gösterebilir.
Eðer durum böyle olursa, sizden
dengeyi bulmanýzý istiyorum yani en
azýndan söylediklerimi sezginiz ile tartmanýzý ve derhal yanlýþ olduklarý
yargýsýna varmamanýzý istiyorum. Yeni
düþüncelere izin verme yeniden ayarlamanýn bir parçasýdýr. Ýþlerin nasýl
yürüdüðü sizin düþündüðünüzden farklý
olabilir, hattâ belki de ondan çok daha
üst düzeydedir.
Ýnsanlarýn ruhsal inanç sistemlerinde
güzel þeyler hakkýnda yanlýþ bilgi
olmasý çok olaðan ve yaygýndýr. Bunun
nedeni tarih boyunca hep eski enerji
içinde bu bilgilere eriþim saðlamýþ
olmanýzdýr. Bekleyebileceðiniz gibi, bu
yüzden gerçek filtreden geçmek zorunda kalmýþ ve iþlerin gerçekte nasýl
yürüdüðü ile ilgili olarak size bulmacanýn sadece bir parçasý verilmiþtir.
Sevgili varlýklar, ben hiçbir zaman
insan olmadým. Size ne kadar büyük
saygý duyduðum hakkýnda hiçbir
fikriniz yok. Ýþ hizmete geldiðinde
Tanrý'nýn çorbasý bir dereceye kadar
kompartýmanlara ayrýlýr ve böyle
olmasý zorunluluktur. Sizin düþündüðünüzden farklý olarak, sizinki gibi
bir gezegende veya çeþitli baþka gezegenlerde insan þeklini alan parçalar
uzmanlardýr. Sizler hepiniz o sýnýfa
dahilsiniz ve milyarlarca yýl boyunca
hep seçkin bir grup olmaya devam
ettiniz. Sizin iþiniz budur. Yaratýcý kaynaðýn bir parçasý olduðunuz gerçeðini
hiç unutmayýn, zaten sizin yaptýðýnýz
da budur.
Ýnsanýn Kökeni
Ruhlar ve yüksek benlikler hakkýnda
konuþacaðýz. Melekler ve rehberler
hakkýnda konuþacaðýz ve konuþacaðýmýz þeyler sadece bunlar olacak.
Ama baþlamadan önce sizin hizmetlerinizin kökenini görmenizi istiyorum.
Sevgili varlýklar, çabalarýnýz bu gezegenle ve burada baþlamadý. Bu iþ çok
uzun süreden beri devam etmektedir.
Son mesajlarýmýzda bu konudan söz
etmiþtik. Sizin þimdiki haliyle gördüðünüz gezegeniniz sizin bundan önce
bulunduðunuz pek çok gezegenden
biridir. Pek çoðunuzun Akaþýnda taþýmakta olduðu bilmece bu iþleri baþka
gezegenlerde yapmýþ olmanýzdan kaynaklanan geçmiþ enerjileri barýndýrmaktadýr. O gezegenlerin hepsinde
insan formundaydýnýz ve þimdi burada
da insan þeklindesiniz ve ayný þeyleri
yapýyorsunuz. Ben, Kryon, insan olarak
bu deneyimlerin hiçbirine katýlmadým.
Ben sizin deyiminizle bir yardýmcýyým.
Bugün sizler için ben Kryon'um.
Gelecekte bir zaman yükselme yolunda
olan baþka bir gezegende baþka bir þey
olarak varolacaðým. Sevgili varlýklar,
SEVGÝ DÜNYASI
bu bilmecenin devam ettiði sürece ben
hep sizinle oldum ve beni daha önce de
görmüþtünüz. Bazýlarý partnerimin sesini duydu veya mesajlarý okudu ve bu
yaþamýnýzda deneyimlemiþ olduklarýnýz
dýþýnda kalan bir þeylerin varlýðýný ve
bunlarýn gerçeðe uygunluðunu hissetti.
Beni tanýyorsunuz ama bu tanýþýklýk bu
gezegen kaynaklý deðil sevgili varlýklar. Tüm bunlar ilk kez baþýnýzdan
geçmiyor ve siz benim güvenilir
olduðumu ve sizleri sevdiðimi biliyorsunuz. Size, yaþamýnýza sadece hayýrlý
þeyler getirecek olan bilgiler verdim ve
bana güvenebilirsiniz. Bazýlarýnýz için
bu ardý ardýna birçok gezegen demektir.
Bu sizin Akaþik belleðinizdir ve
burada olan, bu mesajý dinleyen ve
okuyan bazý yaþlý ruhlar bunu biliyorlar. Bu celseyi dinlemekte olanlarýn
bazýlarý kitabýn kapaðýný açýp okumaya
baþladýklarýnda, bir þeylerin sanki sayfalardan fýrlýyormuþ gibi olmasýný ve
bunu yüreklerinde hissetmelerini þimdi
artýk açýklayabilmektedir. Bazýlarýnýz
aðlamaya baþladýnýz ama bunun nedeni
verilen bilgiler deðil, hatýrlama algýsý
idi. Dinleyen ve okuyan yaþlý ruhlar,
sizler bu gezegende pek çok kez
yaþadýnýz ve artýk bu ortama alýþtýnýz.
Ancak, bundan önce baþka bir gezegen,
ondan önce baþka bir tane ve ondan da
önce yine baþka bir gezegen vardý.
Sizler yaratýcý kaynaðýn bir parçasýsýnýz
ve bu sistemin her bir parçasý çok
güzeldir.
Ýnsan Ruhu
Þimdi ruhlardan söz edelim. Ruh
nedir? Ruh sözcüðü insanlýk tarafýndan
iþin içinde bir ruhsal inanç sistemi
41
olmasa bile kullanýlmaktadýr. Ýnsanlarýn
bir ruhlarý olduðuna inanýyor gibi yapmalarýna bile gerek olmaksýzýn ruhun
nasýl bir þey olduðunu biliyor olmalarý
ilginç deðil mi? Ýnsanlar ruhun ne
olduðunu biliyorlar. Bu o kadar yaygýn
bir bilgidir ki, eskiden denizciler seyir
defterine gemide þu kadar insan deðil,
þu kadar ruh var diye yazarlardý. Bu
ortak bir deyim olmuþtur ve insanýn
ruhsal özünü "ruh" kelimesi ile tanýmlanmýþtýr.
Bazý ruhsal sistemlerde ruh gezegene
sadece bir kez gelir. Baþka inanç sistemlerinde ruh tekrar tekrar birçok kez
gelir. Bununla birlikte, hemen hepsinde
ortak olan husus, ruhun insanýn Tanrýya ait olan parçasýný temsil etmesidir.
Geleneksel ana akým inanç sistemlerinde ruh, yüzü aynada görülen tek
bir insana ait olan tekil bir varlýktýr.
Ýnsan öldüðünde, ruh da insanla birlikte baþka bir yere gider. Baþka inanç
sistemlerinde gittikten sonra yine geri
gelir. Bu hem basit, hem de yanlýþtýr
ama genel olarak tamamdýr ve kabul
edilebilir. Eðer size koþmaya baþlamadan önce yürümeyi öðrenmeniz
gerektiðini söylersem, bunu mantýða
uygun bir beyan olarak kabul ederdiniz. Ruhsal gerçeði anlamak için ayný
süreç evrimsel algý sürecinin bir parçasýdýr. Bir þeyi kullanabilmek veya
hissedebilmek için onun tüm ayrýntýlarýný bilmeniz gerekmez.
Ýnsan ruhu çok boyutlu bir enerjinin
parçasýdýr ve tekil deðildir. Ayrýca ruh
tek bir bedene de baðlý deðildir. Ruh
parçalara bölünebilir ve ayný anda
birçok yerde olabilir. Yeniçað gizemli
42
(ezoterik) inanç sisteminde ruh
"Yüksek Benliktir". Ruh gerçek anlamda kuantum enerjiyi temsil etmektedir.
Yeniçað
Yeniçað ve ezoterik inançlarla ilgili
konuþtuðumuzda birbiri ile yer
deðiþtirebilir ifadesini kullanýrýz.
Yeniçað terimi belirli kültürlerde çoðu
zaman kült anlamýna geldiði için biz
genelde ezoterik deyimini kullanýrýz.
Her iki terim de gezegende tümüyle
kendi özgü olmak ve herhangi bir
yapýya veya doktrine sahip olmamak
anlamýna gelmektedir. Yeniçaðýn
merkezi bir kitabý, tapýnýlacak bir
peygamberi ve genel merkez denilebilecek bir mekâný yoktur. Rapor
verilecek ve talimat alýnacak bir merci
ve herkesin uymaya mecbur olduðu
kurallar yoktur. Üyelik diye bir þey ve
iþi kimin baþlattýðý ile ilgili kayýtlar
da yoktur. Herhangi bir mantýða dayalý
örgütsel sistem algýsý yoktur çünkü
hiçbir örgüt yoktur.
Tüm bunlara raðmen yine de dünya
çapýnda binlerce kiþi ayný inanç özelliklerini onurlandýrmak üzere toplanýyorlar. Tanrý'nýn insanýn içinde olduðu
þeklinde bir çekirdek inanç vardýr.
Diðer temel inanç konularý olarak ruhlarýn pek çok kez dünyaya enkarne
olmalarý ve insanlýðýn dünyanýn ruhsal
geliþimini yaratan bir hayýrsever sistemin parçasý olmasý sayýlabilir. Ýnsanlýðýn Pleiadesliler tarafýndan tohumlanmýþ olduðuna ve Pleiadeslilerin halen
dünyada bulunduklarýna, yaþamýn çok
güzel bir amacý olduðuna ve insanlarýn
dünyada barýþýn saðlanmasýna yardýmcý
olmak amacý ile hayýrseverlik
SEVGÝ DÜNYASI
çerçevesinde burada olduðuna inanýlýr.
Sevgili varlýklar, merkezde yer alan
bir peygamberin olmamasýný ilginç bulmuyor musunuz? Ancak, aslýnda böyle
bir peygamber vardýr. Birçoklarýnýn ruh
dediðine sizler "Yüksek Benlik" diyorsunuz. Biz tüm bu terimleri birbiri yerine geçecek þekilde kullanýyoruz
çünkü bizim öðretimiz budur. Ancak,
ezoterik inançta Yüksek Benliðin kiþiliði vardýr. Yüksek Benlik sizin
yüzünüze sahiptir ve ayný zamanda
Tanrý'nýn bir parçasýdýr. O perdenin
diðer tarafýndadýr ama ayný zamanda
sizin içinizdedir, dolayýsýyla sizin
içinizde olan peygamberdir. Eðer bu
þekilde ifade etmek istiyorsanýz,
Yüksek Benlik ruhsal kurallarýn þablonunu içermektedir. Bununla birlikte,
bunlar aslýnda kurallar olmaktan çok
kavramlardýr. Bunlar geçmiþ yaþam
deneyimlerinin kavramlarý olup, bizim
deyiminizle Akaþ tarafýndan temsil
edilmektedir.
Bu þablon etrafýnýzda bulunan melekler ve rehberler, kim olduðunuz, nereye
gittiðiniz, neden burada olduðunuz ve
yaþamý sürdürme olarak kabul ettiðiniz
þeylerin özellikleriyle ilgili kavramlarý
içermektedir. Yüksek Benlik sizden
daha yüksekte olan bir þey deðildir ve
adýný bedeninize göre daha yüksek
düzeyde titreþmesinden dolayý almaktadýr. Ezoterik inancýn tüm amacý ve
hedefi: Ýnsanýn Yüksek Benliðin elini
tutmasý ve þablon hakkýnda daha fazla
bilgi edinmesidir.
Her gün uykudan uyandýktan sonra
Tanrý'ný elini tutup o gün boyunca tam
bir denge içinde ve büyük bir bilgelikle
SEVGÝ DÜNYASI
dolaþmak hoþ olmaz mýydý? Yeniçað
inancý iþte budur. Bu ezoterik inançtýr
yani içinizde olan Tanrý ile temas
etmektir.
Dünyaya gelmiþ olan tüm üstatlar,
evet tamamý, içinizdeki Tanrý'dan söz
ettiler. Yeniçað inanç sistemi tüm üstatlarýn geçerli ve meþru olduklarýný, bu
mesajý vermek üzere buraya geldiklerini ve onlara tapýnýlmayacaðýn öðretmektedir. Üstatlar kendilerini tecrit
etmediler veya kendilerine tapýnýlmasýný talep etmediler veya kendileri
merkez olarak alýnýp çevrelerine bir
kilise kurulmasýný istemediler. Dolayýsýyla, Yeniçaðda Evangelist bir atýlým
yoktur. Eðer sizin yanlýþta ve kendisinin doðruda olduðunu söyleyip sizi
buna inandýrmaya çalýþan biri ile karþýlaþýrsanýz, onlarýn Yeniçað bilgileri
takipçisi olmadýðýný varsayabilirsiniz.
Aslýnda bu kiþi muhtemelen kendi
kutusuna yerleþtirmiþ olduðu bir þeye
sahiptir ve sizi o kutuya ve içindeki
þeye dahil etmek istemektedir. Bu,
bizim sözünü ettiðimiz ezoterik inanç
deðildir.
Kendi Yüksek Benliðinizle temasa
geçmek, içinizde bir denge oluþmasýna
yol açacaktýr ve diðerleriyle ilgili
olarak size yardýmcý olacaktýr. Yüksek
Benlik anahtardýr. Sizi seven bir hayýrsever bir sistem vardýr ve bu sistem
sizi, sizin çocuklarýnýzý sevdiðiniz gibi
sevmektedir. Çünkü siz bu gezegene
geldiðinizde bizimle iliþkinizi koparýrsýnýz. Bunu özgür iradenizle yaparsýnýz
ve bu iþte uzmansýnýz.
Kryon olarak ben bunu hayal bile
edemiyorum. Tanrý'nýn bir parçasý
43
olarak kendimle olan iliþkimi keseceðimi ve kim olduðumu bilmeyeceðimi
düþünmek durumunda kalsam, üzüntüden hüngür hüngür aðlardým. Aman
Tanrým! Ne görev ama! Ancak, siz bu
görevi serbestçe ve kolaylýkla, hem de
çok uzun bir süreyle yerine getirirsiniz.
Þimdi benim neden size tutkun olduðumu ve burada bir enerji devriminin
tepesinde olduðunuzu biliyorsunuz.
Melekler Ýle Ýlgili Gerçek
Biraz da melekler hakkýnda konuþmak istiyorum. Bu konudan þimdiye
dek pek fazla söz etmedim. Kryon bir
melek deðildir ve daha çok bir yardýmcýdýr. Biraz önce partnerim benden
"Yeniçaðýn hayýrsever meleði" olarak
söz etti ama bu tabir tam doðru deðildi.
Ben bir yardýmcýyým. Bana bu konuda
inanabilirsiniz çünkü eðer bir melek
görseydiniz aradaki farký mutlaka ve
derhal görürdünüz.
Birinci konu: Melekler gerçek mi?
Kesinlikle! Evet.
Ýkinci konu: Melekler nedir veya
kimdir?
Sevgili varlýklar, bu gezegen için bir
hayýrsever yardým sistemi vardýr. Bu
sistem sizinle tartýþmamýza izin vermeyecek kadar karmaþýktýr çünkü
sizler gerçek olduðunu düþündüðünüz
þeye inanmaya meyletmektesiniz.
Melekler ne yaparlar? Onlar kimdir,
nereden ve hangi sýklýkta gelirler? Size
bunlarla ilgili bazý bilgiler vereceðim
ama bazýlarý bundan hoþlanýrken,
bazýlarý hiç memnun kalmayacaklar.
Fiziksel ziyaretler: Melekler onlara
gereksinim duyulduðunda ve merkezi
44
kaynaktan gelirler. Normal olarak tarihin çeþitli dönemlerinde hem genel
olarak tüm insanlýk, hem de bireyler
için gelirler. Her geliþlerinde olaðanüstü bir görüntü sergilerler. Meleklerin
bir tanesi bile fiziksel bedene sahip
deðildir. Bir meleksi varlýk insanlarý
ziyaret ettiðinde, bu ziyaretin inanýlýr
ve açýklanabilir olmasýný saðlamak
amacýyla insanlar o meleðe bir deri
geçirmenin ve sýrtýna kanatlar yerleþtirmenin ve bir isim vermenin gerekli
olduðuna karar vermiþlerdir. Ýnsanlar
onlarýn kýyafetlerini beyaz renkli olarak
tarif etmiþler (bu saflýðý simgeler),
onlarýn resimlerini çizmiþler, baþlarýnýn
üstüne hâle koymuþlar ve onlarla ilgili
bilgileri kaydetmiþlerdir. Oysa meleklerin görünüþü böyle deðildir. Onlar
fiziksel bedenli deðil, çok boyutlu varlýklardýr.
Bir meleðin görünüþünü en açýk ve
doðruya yakýn þekilde muhtemelen
Musa anlatmýþ ve meleði yanan çalý
olarak tanýmlamýþtýr. Onun anlatýmýna
göre kendisini tüketmeyen ateþ veya
kendi etrafýnda dönen yanardöner top.
Melek enerjisinin iyi bir tanýmýdýr.
Yanan çalý gerçekten de bir melekti.
Meleksi enerjilerle ilgili dramatik olay,
onlarýn hiç beklemediðiniz þekilde size
doðru gelen bir enerji topu olarak
ortaya çýkmasýdýr. Bazen doðrudan
doðruya duvarýn içinden geçerek gelirler. Yanardöner görüntüleri vardýr,
bazýlarý ateþe benzer ve büyük çoðunlukla insanlarý korkuturlar. Kutsal kitaplarda meleklerin ziyaretini tarif eden
her yazýda meleðin gelir gelmez ilk
olarak "Korkma" dediði söylenir. Þimdi
herhangi bir insan beyaz elbisesi olan
ve baþýnda hâleyle dolaþan güzel bir
SEVGÝ DÜNYASI
kadýndan niye korksun ki? Meleðin
derhal bu mesajý vermesinin nedeni
onlarýn görüntüsünün böyle olmamasýdýr. Sevgili varlýklar, melekler
buraya sizleri korkutmak için gelmezler ve aslýnda kendilerini tüm güzellikleri ve görkemleriyle sizlere sunmak
üzere gelirler. Bu öylesine görkemli bir
güzelliktir ki, bazýlarý onlara bakamaz
bile.
Þimdi sizin hiç beklemediðiniz
bölüm geliyor. Melekler kolektif varlýklardýr. Tekil bir melek diye bir þey
yoktur. Siz onlarý tek bir varlýk olarak
görebilirsiniz ama sizler meleksi gücün
çorbasýnýn farkýnda deðilsiniz. Melekler pek çok sesle konuþurlar ama sesleri hava içinden ses titreþimleri olarak
geçip gelmez ve doðrudan kafanýzýn
içinde duyulur (telepati). Melekler normal koþullarda kalabalýklara hitap
etmezler. Onlar hep bireysel olarak bir
kiþiye hitap ederler ve o kiþiler tarafýndan "bir kiþi" olarak algýlanýrlar.
"Tamam da Kryon, Baþ Melek Mikail
için ne söyleyeceksin? Ben bu tekil ve
güzel melekten mesajlar getiren birini
tanýyorum. Bu konuda ne diyeceksin?"
Baþ Melek Mikail'den gelen mesajlar
bir gruptan gelmektedir. Bu çok güçlü
bir gruptur ama bunu "tek olarak
algýlanan bir grup bilinci" olarak
düþünün. Kryon için de ayný þeyler
geçerlidir. Diðer tarafý temsil eden tüm
varlýklar bu özelliklere sahiptir. Biz
bedensel olmadýðýmýz gibi, tekil de
deðiliz.
Bundan sonraki konunun anlaþýlmasý
daha da zor olacaktýr çünkü size bu
þekilde anlatýlmadý. Melekler arasýnda
SEVGÝ DÜNYASI
bir hiyerarþi yoktur. "Kim en güçlüdür
ve kim iþin baþýndadýr" sisteminde
meleklerin hiçbiri diðerinden üstün
deðildir. Onlar Tanrý'nýn çorbasýnýn bir
parçasýný oluþtururlar ve hepsi eþdeðer
görkeme sahiptir. Bazýlarý diðerlerinin
elçisi olarak tayin edilmiþlerdir ama bu
onlarýn diðerlerinden daha üstün olduklarý anlamýna gelmez. Onlar buraya
belirli bir karar uyarýnca gönderilirler
ve insanlýk içinde Tanrý sevgisini ve
hayýrseverliði hýzlandýrmaya yönelik
mesajlar verirler.
En fazla alýntý yapýlan melek herhalde Baþ Melek Mikail'dir. Siz de
onu sanki en tepedeki melekmiþ gibi
algýlarsýnýz. Ancak, teknik olarak
Mikail bir gruptur ve hiyerarþik bir
konumu yoktur. Görüntü öyle deðildir
çünkü mesajlar önemli olan belirli bir
bölgeye gönderilir. Mikail sizlere "Ben
hepsi görkemli, hepsi Tanrý sevgisini
içeren, hepsi hayýrsever ve güzel olan
ve hepsi sizin hizmetinizde olan pek
çoktan biriyim." der ama insanlar illâ
bir hiyerarþi olmasýný isterler. Þu önemlidir, diðeri o kadar önemli deðildir,
bunu kaldýrýp atabilirsin.
Sizin organlarýnýz için bir hiyerarþi
geçerli midir? Hangilerine ihtiyaç duymazsýnýz? Hangileri sizi hayatta tutar?
Hepsi birlikte yaparlar bunu ama siz
çoðu zaman en önemli organ olarak
kalbi görürsünüz. Bu gerçekten doðru
mudur yoksa bu "hepsi için konuþmayý
mý" ima eder? Ha evet, hangi organýnýz
diðerlerine karþý isyan etti ve bedeni
terk edip gitti?
Þimdi Ýblis mitolojisini tartýþalým.
Burada olup bitenden hoþlanmayan ve
bu nedenle býrakýp giden bir melek söz
45
konusudur. Ama belki de bu melek
yanlýþ bir þey yapmýþtýr ve bu nedenle
Tanrý'nýn evinden atýlmýþtýr. Sevgili
varlýklar, burada sýrýtan insani
önyargýyý görebiliyor musunuz? Bu
hikâye tam bir saçmalýktýr ve kaynaðý
"Tanrý'nýn insanileþtirilmesinde" yatmaktadýr. Ýnsana ait özellikler olan
yargýlamayý, savaþý, kavgayý ve dramlarý alýp, onlarý yaratýcýnýn görkemine
ekleyemezsiniz ama insanlar bunu
ezelden beri yapýyorlar.
Hiçbir þey Tanrý çorbasýný terk edemez. Çorba Ruhun tamamýný temsil
eden saf enerjidir. O sonludur ve
parçalarýnýn adedi hep aynýdýr (ifadeyi
sizler için 3 boyuta uyarladýk). Tanrý
yaratýlýþ enerjisidir ve kuantum durumdaki bir sevgi kabýndan asla dýþarý çýkmayan bir sis gibi birarada kalýr. Sisin
bir parçasýný alýp baþka yere götüremezsiniz çünkü aksi halde varolamaz.
O neyse odur ve her zaman mükemmel
olacaktýr, her zaman ayný kalacaktýr ve
daima tam olacaktýr. Tanrý'nýn görkeminden hiçbir þey çýkarýlamaz ve ona
hiçbir þey ilave edilemez.
Melekleri tarihin her döneminde
bulabilirsiniz. Onlar yaratýlýþ enerjisinin temsilcileridir. Onlarýn cinsiyeti
yoktur çünkü enerjiden ibarettirler.
Onlar diþi veya erkek deðillerdir ve her
zaman eþit derecede güçlüdürler. Onlar
çok güzel, çok boyutlu ulaklardýr ve
insanlýða yardým getirirler. Onlarý birbirlerinden ayýran tek þey verdikleri
"hizmetin" çeþidi veya onlarýn "uzmanlýk alanýdýr". Ancak, onlar görünüþte
ayrý gibi görünseler ve sizinle
konuþsalar da her zaman bizim
parçamýz olarak kalýrlar. Ben onlarýn
46
kim olduðunu biliyorum ve onlarý
çalýþýrlarken izledim. Ben de bir ulaðým
ama ben melek deðilim.
Rehberler Sizin Düþündüðünüz Þey Deðil
Biraz da rehberlerden söz etmek
istiyorum. Partnerim size, sizlerin
"kendi rehberleriniz" olduðunuzu
söyledi. Bunu kavramanýn sizin için
zor olduðunu ve ayrýca bu fikirden hiç
hoþlanmadýðýnýzý da biliyorum.
Bununla birlikte, iþleri biraz daha karmaþýk hale getireceðim. Partnerim haklýdýr ama ben sizlerden bunu baþka bir
çerçeveye yerleþtirmenizi istiyorum.
Sizde adýna Merkabah dediðiniz bir
þey var. Serbest bir taným yaparsak,
bunun geniþliði yaklaþýk 8 metre olan,
SEVGÝ DÜNYASI
kiþisel kuantum enerji alanýnýz
olduðunu söyleyebiliriz. Bu sizin
DNA'nýzýn moleküllerinin toplamý
tarafýndan yaratýlan bir alandýr (bu
moleküller biyolojik seviyede dolaþýktýr). Her bir insanýn böyle bir alaný
vardýr. DNA tümüyle kendine özgü
olduðu için her bir Merkabah da
kendine özgüdür. Merkabah'ýnýzýn
alaný sizin ruhunuz deðildir, hattâ
sizin Yüksek Benliðiniz bile deðildir.
O sizsiniz. DNA'nýzýn alanýnýn sizin
dünyevi bedeninizden baþka herhangi
bir þeye ara yüz olmaktan tümüyle
farklý bir amacý vardýr. Onun yaptýðý
budur. Bu alan size ve bilincinize ara
yüz olarak görev yapmaktadýr.
Bu karmaþýk olmanýn yanýnda, açýklanmasý da zor olan bir þeydir.
Merkabah sizin içselliðinize
(bedeninizin akýllý parçasý)
köprü oluþturduðuna göre,
sizden pek çok þey içermektedir. Merkabah sizin
ilâhi tarafýnýzý, yaþam
gücünüzün kopyasýný ve
hattâ Akaþýnýzý içinde
barýndýrmaktadýr. Sizin
Akaþik kayýtlarýnýz
DNA'nýzda olduðuna göre,
o da Merkabah'ýn bir
parçasýdýr. Bu nedenle,
geçmiþinizi Merkabah alaný
aracýlýðýyla her zaman
yayýnladýðýnýzý söyleyebiliriz. Ýþte sevgili varlýklar bu
bazýlarýnýn sizin geçmiþ
yaþamlarýnýzý okuyabilmelerinin nedenidir.
Sizin þablonunuz
Merkabah'ýnýzýn kutsal
örüntüsü içindedir.
SEVGÝ DÜNYASI
Sizin Akaþik kayýtlarýnýzý oluþturan
parçalar Merkabah'da ve sizin 3 boyutunuzdadýr. Bunlarýn bazýlarý rehber
olarak algýlanýr ama aslýnda sizinle birlikte olan sizdir. Ama sizin algýlamanýza göre bu sizin geçmiþiniz olabilir ve dolayýsýyla baþka bir yüzü
vardýr. Bunu anlayabiliyor musunuz?
Dahasý da var: Bunu biraz daha karmaþýk hale getirmek için çok güzel
olan bir hayýrseverlik sistemi vardýr. Bu
konudan daha önce söz etmiþtik.
Birlikte geldiðiniz ve sizin bedensel
anne ve babanýz, kýz kardeþiniz ve
erkek kardeþiniz ve geniþ bir terim
olarak aile veya sevdikleriniz dediðiniz
Akaþik aile bir þekilde sizin Akaþýnýzýn
parçasýdýr. Kuantum halde bunlarýn
gerçekliði vardýr ama ben bunu size
açýklayamam çünkü bu kuantum çorbanýn nasýl çalýþtýðýný bilmiyorsunuz.
Sizin ruhunuzla dolaþýk durumda
ifadesini kullanacaðým ama siz yine
de anlayamayacaksýnýz. Bu çok karmaþýktýr ama sonucu þu þekilde söyleyebiliriz. Ailenizden sevdiðiniz bir kiþiyi
kaybettiðinizde o kiþinin ruh enerjisinin bir bölümü (veya onun Tanrý
parçasý) sizin Merkabah'ýnýz içine girer
ve sizin yaþamýnýz süresince sizinle
birlikte kalýr. Siz bir gün diðer tarafa
geçtiðinizde ayný þey sizin çocuklarýnýza, kardeþlerinize, eþinize ve dostunuza olur. Bunun ne anlama geldiðini
size söyleyeyim. Sevdikleriniz asla gitmiþ olmazlar. Beni duyuyor musunuz?
Onlar asla gitmiþ olmazlar. Ýþte sizin
hiç beklemediðiniz bir hayýrseverlik
sistemini anlattým.
Bu gerçektir sevgili varlýklar. Size
artýk öðrenmeyi ve bilmeyi hak ettiðiniz karmaþýk durumu anlatmaya
47
baþladýk. Birçoðunuz bunu pek anlayamayacak ama genel kavramý anlayabilirsiniz. Bunun her bir parçasý sizi
huzurlu ve Tanrý'nýn gözünde sevilen
olarak tutmak amacýyla hayýrsever sistemin bir parçasýdýr.
Sistem Ýle Ýlgili Gerçek
Yaratýcý sistemin bundan böyle size
açýklayacaðým her bir parçasýnýn bir
özelliði vardýr ve bu da hayýrsever bir
tasarýmýn parçasý olmasýdýr. Ýnsan ile
Ruh arasýnda var olan sistemler insanlýða yardým amacý ile tasarlanmýþtýr. O
sistemler sizleri saða sola iteklemek
için veya sizi yargýlamak için oluþturulmamýþtýr. Eðer izin verirseniz, onlar
size yardým etmek için burada bulunmaktadýrlar. Melekler sadece yardým
etmek amacý ile gelirler. Bunu hiç
düþünmüþ müydünüz? Gelip sizi
yargýlayacak olan bir melek yoktur ve
olmayacaktýr. Yaþamýnýz boyunca her
ne zaman bir melek ortaya çýkarsa,
sevgi dolu bir rehber olarak gelmiþtir.
O sizin ruhunuzu bilir, sizin kim
olduðunuzu bilir ve sizin Yüksek
Benliðinizi bilir.
Dinleyin sevgili varlýklar. Ýnsanlar
melek olmazlar ve melekler de insan
olmazlar. Eðer size bundan baþka
þeyler söyleyen olduysa sizin adýnýza
üzgünüm çünkü bunlarý unutup yeni
þeyler öðrenmek zorundasýnýz.
Meleklerin uzmanlýk alanlarý vardýr ve
siz de öylesiniz. Ruhsal olarak insanlardan insan olur ve ruhunuz Galakside
varolduðu müddetçe bu "iþi" yapar.
Melekler her zaman melektir ve benim
gibi yardýmcýlar da her zaman yardýmcýdýr. Eðer bunu "uzmanlýk hizmeti"
SEVGÝ DÜNYASI
48
olarak ayrý bir yere koymak istiyorsanýz, buyurun yapýn. Olay tam olarak
böyle deðildir çünkü benim ufak bir
parçam da sizdedir. Ama beðenseniz
de, beðenmeseniz de, durum böyledir.
Ýnsanlar mezuniyet düzeyine ulaþmýþ
olan yetenek ve ödül isterler. Eðer herhangi bir þeyi iyi yapacak duruma
gelirseniz veya onu iyi öðrenirseniz, 3
boyuttan bir sonraki düzeye geçersiniz.
Oysa ruhun sisteminde iþler böyle
yürümez sevgili varlýklar. Ýnsan ruhlarý
hayvan ruhlarýndan gelmez. Ýnsan ruhlarý kendi sistemleri içinde kalýrlar ve
hayvanlar da kendi sistemleri içinde
kalýrlar. Hayvanlar çok yardýmcý olan
hayýrsever gruptur ve bazýlarý da sizleri
sevmek için buraya gelirler. Bu aslýnda
bir hayýrseverlik sistemidir. Bu dikkatinizi çekmiþ miydi?
Sizin farkýna varýp anlamanýz
gereken bir þey oluyor. Evrenin sistemi
hayýrsever sevgiye eðilim gösterir. Eðer
bir ateist veya agnostik iseniz, bunu
gözardý edebilir, odadan çýkabilir,
kapýyý kapatabilir ve kalbinizi de kapatabilirsiniz. Ancak, biz sizi her
halükârda sevmeye devam edeceðiz.
Biz her durumda sizinle birlikte o kapýdan çýkacaðýz, sessiz olarak sizinle birlikte olacaðýz, eðer herhangi bir zamanda bakmaya karar verirseniz, orada
olacaðýz. Siz bize inanmýyorsunuz
diye bizim býrakýp gitmemiz bir
seçenek deðildir.
Bu bizim size vaadimizdir ve eðer siz
þüphede olduðunuz için tam olarak
böyle hissetmiyorsanýz, bunun nedeni
A noktasýndan B noktasýna giderken
bazen Z noktasýndan geçmek zorunda
olmanýzdýr. Ýþler bu þekilde yürür. Buna
evrimsel öðrenme adý verilir ve hayýrsever bir sistemdir. Bizim mesajýmýz
budur. Konuyu daha açýk anlatabilir
miydik? Her þey her zaman göründüðü
gibi deðildir ve sizin gerçek doðruyu
anlayabilmeniz için duyduðunuz bu
sistemlerin üzerindeki gizem örtüsünü
biz þimdi kaldýrýyoruz.
Sizin için kurulmuþ olan sistemler
basit, güzel ve hayýrlýdýr sevgili insan
çünkü sizler, aynen benim gibi, baþka
bir yerden geliyorsunuz. Burada
olmadýðýnýz ve bizimle birlikte
olduðunuz o kýsa sürelerde sizin inanmakta büyük zorluk çekeceðiniz kutlamalar yaparýz. O kutlamalar sýrasýnda
her tarafýmýz ýþýk seli içindedir ve ýþýkta sizin isminizi terennüm ederiz.
Bunlarý hayal etmek oldukça zor,
deðil mi? Sizi yuvada kutlarýz ama
hepsi sizden gizlenir. Bunu her
seferinde yaparýz. Son nefesinizi
verene kadar da sizin bundan haberiniz
olmaz. Ancak ondan sonra hatýrlarsýnýz
ve iþte o zaman salýverme gerçekleþir.
Ýnanýn bize iþler böyle yürür. Bu
Tanrý'nýn sevgisidir. Bu kim olduðunuzu onurlandýrmak için kullanýlan
bir sistemdir.
Ve öyledir.
KRYON
“Lütfen Yeni Yýlda
Aboneliðinizi
Yenilemeyi
Unutmayýnýz!..”
Deðerli
Okuyucularýmýz
Sevgi Dünyasý Dergimiz
Haziran 2007 tarihinden
baþlamak üzere yalnýzca
abonelerimize ulaþmaktadýr.
Bizlerle olmaya devam etmek istiyorsanýz,
Haberleþme Adresi: [email protected]
En içten sevgilerimizle
Sevgi Dünyasý
Adý, Soyadý:
Adres:
Posta Kodu:
Ýlçe:
Ýl:
Tel:
2014 yýlý için tek
Abone ücreti:
.....................................................
.....................................................
.....................................................
.....................................................
.....................................................
.....................................................
dergi fiyatý:
7.00 TL
Yurt içi
80 TL
Yurt dýþý
100 TL
Posta Çeki No: 10214085
(Sevgi Yayýnlarý)
Ýþ Bankasý IBAN: TR77 0006 4000 0011 0180 6837 24

Benzer belgeler