C:\Documents and Settings\SERKAN\Belgelerim\Alınan Dosyalarım

Transkript

C:\Documents and Settings\SERKAN\Belgelerim\Alınan Dosyalarım
REHBERLİK HİKAYELERİ
ARKADAŞLIK
Kötü karakterli bir genç varmış. Bir gün babası ona çivilerle dolu bir torba
vermiş.
“Arkadaslarin ile tartışıp kavga ettiğin zaman her sefer bu tahta perdeye bir çivi
çak”demis.
Genç, ilk günde tahta perdeye 37 çivi çakmış. Sonraki haftalarda kendi kendine
kontrol etmeye çalışmış ve geçen her günde daha az çivi çakmış. Nihayet bir
gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babasına gidip söylemiş. babası onu yeniden
tahta perdenin önüne götürmüş. Gence:
“Bugünden başlayarak tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahta
perdelerden bir çivi çıkart.”demiş.
Günler geçmiş. Bir gün gelmiş ki tahta perdede hiç çivi kalmamış. Babası ona:
“Aferin iyi davrandın ama bu tahta perdeye dikkatli bak, çok delik var. Artık
hiçbir şey geçmişteki gibi güzel olmayacak. Arkadaşlarla tartışıp kavga edildiği
zaman kötü kelimeler söylenilir. Her kötü kelime bir yara, bir delik aynen
kalacak, kapanmayacaktır. Bir arkadaş ender bir mücevher gibidir. Seni
güldürür, yüreklendirir sen ihtiyaç duyduğunda yardımcı olur seni dinler sana
yüreğini açar” demiş.
YANKI
Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarmış.
Birden oğlan takılıp düşüyor ve cani yanıp “AHHHHH” diye bağırıyor.
İleride bir dağın tepesinden “AHHHHH” diye bir ses duyuyor ve şaşırıyor. Merak
ediyor ve “SEN KİMSİN?” diye bağırıyor.
Aldığı cevap “SEN KİMSİN?” oluyor.
Aldığı cevaba kızıp “SEN BİR KORKAKSIN” diye tekrar bağırıyor. Dağdan gelen
ses “SEN BİR KORKAKSIN” diye cevap veriyor.
Çocuk babasına dönüp
“BABA NE OLUYOR BÖYLE?” diye soruyor.
“OGLUM” diyor adam, “DINLE VE ÖĞREN!” ve dağa dönüp “SANA HAYRANIM”
diye bağırıyor.
Gelen cevap “SANA HAYRANIM!” oluyor.
Baba tekrar bağırıyor, “SEN MUHTEŞEMSİN!”
Gelen cevap ; “SEN MUHTEŞEMSİN!”
Oğlan çok şaşırıyor, ama halen ne olduğunu anlayamıyor.
Babası açıklamasını yapıyor,
“Insanlar buna “Yankı” derler, ama aslında bu “Yaşam"dır.”
“Yasam daima sana senin verdiklerini geri verir.
Yasam yaptığımız davranışların aynasıdır.
Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev!
Daha fazla Şefkat istediğinde, daha şefkatli ol!
Saygı istiyorsan insanlara daha çok Saygı duy.
İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sen de daha sabırlı olmayı ÖĞREN.
Bu kural yaşamımızın bir parçasıdır, her kesiti için geçerlidir.”
“Yasam bir tesadüf değil, yaptıklarınızın aynada bir yansımasıdır.”
GÖRMEK İÇİN GÖZ ŞART DEĞİL
Adamın biri, ilk defa gittiği bir kasabada şaşkın şaşkın gezindikten sonra yol
kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek basına
oturan çocuğa:
- Buraların yabancısıyım, demiş. Parkın hemen yani basındaki fırını arıyorum.
Çok yakın olduğunu söylediler.
Çocuk arabanın penceresini iyice açtıktan sonra:
- Ben de buraya ilk defa geliyorum, demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor
herhalde.
Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister
istemez.
Çocuk:
- Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş. Kus
cıvıltıları da oradan geliyor zaten.
- İyi ama, demiş adam. Bunların parktan değil de bir tek ağaçtan gelmediği ne
malum?
- Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye atılmış çocuk. Üstelik
manolyalar da katılıyor onlara. Hem biraz derin nefes alırsınız, fırından yeni
çıkmış ekmeklerin kokusunu da duyarsınız.
Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, cebinden bir kağıt para
çıkartıp teşekkür ederken fark etmiş onun kör olduğunu.
Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, adamın
kendisini fark ettiğini.
Işığa hasret gözlerini ondan saklamayı çalışırken:
- Üç yıl önce kaza geçirmiştim, demiş. Görmeyi o kadar çok özledim ki...
Sizinkiler sağlam, öyle değil mi?
Adam çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına doğru yönelirken:
- Artık emin değilim, demiş. Emin olduğum tek şey, benden daha iyi gördüğün...
DUYGU REKLAMI
REKLÂM, gerçeği bir bakıma da bir başka türde süslemek hayâl ettirmektir.
REKLÂM, gerçeği iyimser bir açıdan dile getirmektir...
Brooklyn köprüsünde, bir bahar günü, kör bir adam dilencilik yapıyormuş.
Dizlerinin dibine bir tabela koymuş. Üzerinde "DOĞUŞTAN KÖR" yazılı imiş.
Herkes dilencinin önünden geçip gidiyormuş. Bir REKLÂMCI bunu görmüş.
Tabelayı almış, arkasına bir şeyler yazmış, olduğu yere tekrar bırakmış.
Ne olduysa olmuş..... Gelip geçen ve bu tabeladaki yeni yazıyı okuyan herkes,
başlamış dilencinin önündeki şapkaya, habere para atmaya....
Bir cümle yetmiş, onca kişiyi etkilemeye ve dilencinin şapkasının kısa sürede
ağzına kadar parayla dolup tasmasına...
Ne mi yazıyormuş?
"GÜZEL BİR BAHAR GÜNÜ...
AMA BEN BAHARI GÖRMÜYORUM"

Benzer belgeler