2011 Şubat - türk eczacıları birliği

Transkript

2011 Şubat - türk eczacıları birliği
Bakış
Ecz. Erdoğan ÇOLAK / Başkan
Yine bir yılı daha ilaç fiyat düşüşleri, bu düşüşlerin eczane ekonomilerine etkisi ve stoklarda oluşan bozulmanın
telafi yolları üzerine çalışarak geride bıraktık. Görünen
odur ki; süreklilik arz eden, ancak yıl sonu dönemlerinde
radikal bir hal alan ilaç fiyat düşüşleri devam edecek. Bizim bu düşüşler karşısında temel argümanımız, eczane
ekonomilerinin bu ikilemden kurtarılmasıdır. Yani eczacıya ilaç fiyatlarından bağımsız sabit bir ücret verilmesidir. Bu hem eczacılık hizmetlerini rahatlatacak hem de
kamu çıkarı arttırılmaya çalışılırken, kendisi de kamunun
bir parçası olan eczacıların korunması sağlanacaktır.
Bugün belirli politikaların hayata geçirilmesi sürecinde
ifade edilen ‘kamu çıkarı’ öylesine sihirli biz söz ki; tüm
tartışmalar bu noktada kilitleniyor. Eğer kamu çıkarı söz
konusuysa her türlü söz susturuluyor. Ancak kamu çıkarı
nedir sorusunun net bir yanıtı yok. Kimi zaman yalnızca
belirli dar çevrelerin çıkarı da kamu çıkarı olarak yansıtılıyor, kimi zamansa çoğunluğun talepleri kamu çıkarına
dönüşüyor.
Halbuki toplumsal hayat her zaman çoğunluğun istek,
talep ve çıkarlarına göre şekillendirilemez. Toplumsal yaşamda az sayıda olanların da haklarını korumak gerekir.
Yani oynadığımız bir kazan-kazan oyunu olmalıdır. Çünkü belirli anlarda karşıt olduğunu varsaydığımız özneler,
başka alanda yan yana dururlar. Örneğin doktorların hak
ve çıkarları, kamunun hak ve çıkarlarından ayrıştırılamaz.
Bir an güvencesizleştirmeye karşı eylem yapan işçilere
bakan doktorlar, yarın aile hekimliği sistemi ile tanışırlar.
Bu durum bana bir film sahnesini hatırlatıyor. Filmde belirli sayıda insana çeşitli oyunlar kuruluyor ve her etapta ancak bir kişinin ölmesi ile yola devam edilebileceği bilgisi veriliyor. Grup bu bilgi ile pervasızca birbirinin
üzerine basmaya, ölümden kaçmak için çeşitli taktikler
geliştirmeye, deyim yerindeyse birbirini yemeye başlıyor.
Ancak filmin sonunda anlaşılıyor ki, pekala hepsinin birlikte son safhaya kadar gelmesi mümkünmüş ve hatta
etapları birlikte geçmedikleri için sona kalan iki kişinin
de kurtulma şansı olmuyor. Aslında birlikte davranma
sağduyusunu göstermiş olsalar, benim varlığım-rahatım,
senin yokluğun-rahatsızlığına bağlı gibi bir yaklaşımdansa, birlikte durmayı başarsalar, bambaşka bir son onları
bekleyecek.
Hayatta kalmak için mücadele etmek, kendi çıkarının
peşinde koşmak bir düzeyde anlaşılabilir ancak tarihsel birikim sonucu elde ettiğimiz bazı ortak değerleri
unutmadan hareket etmek her insanın, her demokratik
kurumun sorumluluğudur. Örneğin Türk Eczacıları Birliği her şeyin önüne halk sağlığını koyar. Diğer türlü anlık
reflekslere kendimizi bırakmış olsak, pekala ilaçta reklamı destekleyebiliriz. Bugüne kadar defalarca açıklamalarımızda ifade ettik; biz halka sunduğu ürünün reklamının yapılarak tüketiminin, dolayısıyla da kendi gelirinin
artmasına karşı duran tek meslek mensubuyuz. Çünkü
birincil sorumluluğumuz halk sağlığını korumaktır. Buna
samimiyetle, hepimizin inandığına şüphe etmiyorum.
Ancak bizlerin, ilaç fiyat düşüşleri, yani yıllardır savunduğumuz ucuz, güvenilir, ulaşılabilir ilaç ile; mesleğimizin
yaşayamaz noktaya gelmesi türü bir ikilemle karşı karşıya bırakılmamız çok insafsız bir tutum. Biz bu nedenle
ilaç fiyatları yükseltilsin diyemeyiz, ancak bize ne olduğu
hiç önemli değil, yeter ki ilaçlar ucuzlasın dememiz de
mümkün değil. Bu oyunun kazan-kazan stratejisi;
eczacılara sabit ücret verilmesidir. Bunun için yılmadan çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz, etmek
zorundayız da…
Yeni bir yıla başladık, stok zararları ile, bir yılbaşı sürprizi
olarak gündeme gelen G2D’li ilaçlar sorunu ile, RTÜK
Yasası ile. Diğer yandan ülke seçim gündemine girmiş
görünüyor. Yakında tüm siyasal öznelerin sağlığa ilişkin yaklaşımlarını dinlemeye başlayacağız. Bizim temel
beklentimiz elbette herkes için daha fazla sağlık ve hatta mümkünse herkes için daha ‘kaliteli’ sağlık ama aynı
zamanda sağlık çalışanlarının da haklarının korunduğu,
onların da kamunun bir parçası olarak kabul edildiği bir
sağlık politikası anlayışıdır. Bizler partiler üstü bir biçimde mesleğimiz için çalışıyoruz ve yalnızca halk sağlığı ve
mesleğimizin geleceği noktalarında gerekli pozisyonları
alıyoruz. Biliyorum ki, iktidarlar değişse de değişmese
de, kurumumuzun bu yaklaşımı, bu politika üretme biçimi devam edecektir.
3
Diyalog
Ecz. Özgür ÖZEL / Genel Sekreter
TEB Haberler Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Sizlerle bu defa gecikmeli de olsa, 2010’u 2011’e bağlayan tüm gelişmeleri aktardığımız iki sayının birleştirdiği
dergimiz ile buluşuyoruz. Bu sayıda bir akış dahilinde yaşanan süreçlerin bir özetini bulacaksınız.
İnsan meslek örgütlerinde yöneticilik yaparken kimi zaman şöyle bir duyguya kapılabiliyor; sizin için önemli,
mesleğin geleceğini ilgilendiren bir proje ya da program
konusunda yoğunlaşmak istiyorsunuz. Enerjinizi ve gücünüzü o konuya aktarmak, zihinleri zorlamak, ezberleri
bozmak ve kendinizden başlayarak her şeyi yeniden düşünmek, sorgulamak ve mesleğinizin vizyon ve misyonu
ile uyumlu yeni stratejiler geliştirmek istiyorsunuz. Böylesi
çalışmalar, sanıyorum yalnızca benim için değil, birçok
meslektaşım için de çok keyifli, verimli ve motivasyonu
yükselten çalışmalar oluyor. Ancak maalesef hayatın bize
verdiği günlük 24 saat, bu tip projelere hak ettiği ölçüde
yoğunlaşmamıza izin vermiyor. Çünkü sürekli gündelik
sorunlarla uğraşmak, deyim yerindeyse gündelik sorunlarla boğulmak durumunda kalıyoruz.
Dönem dönem gerçekleştirdiğimiz beyin fırtınası şeklinde
gerçekleşen toplantılar zihinlerimizi açıyor aslında. Korkmadan, çekinmeden, geleceğin projelerini tüm açıklığıyla
masaya yatırmak ve tartışmak hepimizi geliştiren yöntemler ancak ne yazık ki bu tip toplantıları sıklıkla gerçekleştiremiyoruz. Bu anlamıyla meslek örgütünde görev aldığım
süre içerisinde beni en fazla heyecanlandıran projeler
kuşkusuz TEBEOS, TEBRP ve TEB EKİP programları
oldu. Çünkü bu alanda ortaya çıkacak çalışmaların tüm
meslektaşlarımız için oldukça önemli olduğuna inanıyorum. Öncelikle eczacıların stoklarını düzenleyecek, sonrasında ilaca ilişkin güncel bilgiler sunacak ve etkileşimler
konusunda eczacıyı bilgilendirecek ve son aşamada sağlık danışmanlığını sistematik ve sürekli hale sokacak bu
4
projeler beni oldukça heyecanlandırıyor. Ancak dediğim
gibi; rutin işler, tebliğler ya da diğer günlük-anlık değişiklikler nedeniyle bu projelere arzu ettiğim kadar yoğunlaşamıyorum. Elbette tüm bu alanlarda çalışmalarımız devam
ediyor, edecek de. Ancak sınırlı enerji ve zaman faktörü
düşünüldüğünde yeterli zaman ayıramadığımızı söylemeliyiz. Aslında yalnızca bu konuda değil genel olarak,
ideallerimiz ile hayatın gündelik gerçekleri arasında asla
tam olarak kapatamadığımız bir makas olduğunu da kabul etmeliyiz.
Bizler, yine de bu koşullar altında dahi, bir denge kurmak
için çabalıyoruz. Bundan 5, 10 sene sonra bizi nasıl bir
Türkiye’nin, nasıl bir sağlık alanının ve nasıl bir eczacılık
mesleğinin beklediğini öngörmek üzere çeşitli çalışmalar
gerçekleştirmeliyiz.
Bu sayımızda sizlerle DİSK’e bağlı Sosyal-İş Sendikası’nda
örgütlü çalışanlarımızın, bu süreçte gerçekleştirdikleri etkinlikleri de paylaşmak istedik. Bildiğiniz gibi dönem dönem yalnızca kendi sorunlarımıza odaklanabiliyoruz. Ancak yaşamda bizim dışımızda, diğer meslek örgütlerinden
kişi ve kesimler de benzer ya da farklı birçok yaşamsal
dertle boğuşuyorlar. Bu sorunlar konusunda bilgi sahibi
olmak ve dayanışma göstermek örgütlü her kişinin en
doğal sorumluluğudur diye düşünüyorum. Bu nedenle
sendikaların ve örgütlü tüm yapıların yalnızca belirli sınırlı
alanlarda kalmak yerine, tüm toplumda örgütlülüğü, örgütlülük bilincini arttırmak için çalışma yapmaları gereklidir diye düşünüyorum.
Son olarak bu sayımızda görebileceğiniz gibi, TEB’de ve
diğer meslek örgütlerinde özveri ile çalışan çalışanlarımız
yalnızca mesleğimize hizmet etmek, mesleğimiz için projeler ve değerler üretmekle kalmıyor, aynı zamanda somut
bir dayanışma ağı örmek için de çabalıyorlar. Türk Eczacıları Birliği’nin değerli çalışanları, kaybı ile hepimizi derin
bir üzüntüye boğan değerli dostumuz Ecz. Umut Özkul
anısına yaptırılacak anaokuluna destek sunmak istediklerini belirttiler. İşte örgütlülük böylesi duyarlılıkları harekete
geçiriyor, yaşamın her alanında… Sonucu büyük ya da
küçük olabilir, bu hiç önemli değil, önemli olan böyle bir
fikrin gündeme gelmiş olmasıdır. Bu nedenle TEB çalışanlarına bir kere daha teşekkür etmek isterim.
Bir sonraki sayıda görüşünceye kadar hepinizi sevgiyle
selamlıyorum.
Toplantı
Ecz. Neşe KILINÇ MERCAN, Ecz.Meriç KALAYCIOĞLU
Türk Eczacıları Birliği
37. Dönem Merkez Heyeti
İkinci Bölgelerarası Toplantı
(04-05-06 Kasım 2010 / Adana)
Türk Eczacıları Birliği 37. Dönem Merkez Heyeti İkinci Bölgelerarası Toplantı 04-06 Kasım 2010 tarihlerinde Adana’da
gerçekleştirildi. Toplantının ilk günü yapılan açış konuşmalarının ardından TEB Genel Sekreteri Ecz.Özgür ÖZEL “37.
Dönem Merkez Heyeti Çalışma Raporu” sunumunu, TEB
Saymanı Ecz.Nevin TAŞLIÇAY “37.Dönem Merkez Heyeti
Mali Raporu” sunumunu, TEB Denetleme Kurulu Başkanı
Ecz.Sertaç ÖZMEN “37.Dönem Merkez Heyeti Denetleme
Kurulu Raporu” sunumunu gerçekleştirdi.
Yine, toplantının ilk günÜ, ecza kooperatifleri-eczacı odaları
ilişkilerinin ve ileriye dönük işbirliklerinin değerlendirilmesi
gündemiyle 37.Dönem Merkez Heyeti 4.Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısı yapıldı.
Toplantının ikinci günü, Bursa Ecza Kooperatifi Pazarlama
Müdürü Metin ÇIRAL tarafından ‘Farmasyon’ isimli inernet
portalının tanıtımının yapıldığı bir sunum ve Türk Eczacıları Birliği İkinci Başkanı Uzm.Ecz.Harun KIZILAY tarafından
“İlaçta Durum” sunumu gerçekleştirildi.
Sunumların ardından, TEB Merkez Heyeti çalışmaları hakkında Bölge Eczacı Odalarının görüşleri alındı.
5
masını sağlayacak programlar geliştiriyoruz. Bu programları genel olarak Türk Eczacıları Birliği Eczane Kontrol ve
İzleme Programları olarak adlandırdık. İşte bu genel paketin
ilk basamağı eczacı merkezli hipertansiyon takip programı
olacak. İki ayaklı bir proje bu. Bir yandan gerekli eğitimi sunan, diğer yandan da uygulamada bir standart yaratmak
amacıyla teknik altyapının kurulumunu esas alan bir program. Eğer bu orta vadeli hedefimizi başarıyla ve elbirliğiyle
hayata geçirebilirsek, işte o zaman gerçek anlamda meslek
hakkını ete kemiğe büründürebiliriz.
Ecz. Erdoğan ÇOLAK
(TEB Merkez Heyeti Başkanı)
Saygıdeğer Konuklar; fiziksel ve ruhsal olarak tam bir iyilik
halini yaratmak, sürdürmek devletlerin sorumluluğu. Biz bir
sivil toplum örgütü, bir meslek örgütü olarak bu sorumluluğu her daim hatırlatmak durumundayız. Daha fazla özgürlük, daha fazla eşitlik ve daha insanca yaşam taleplerinin
karşılanması noktasında bir baskı grubu olarak çalışmak
durumundayız. Ancak gerçek talepler değil, yaratılmış taleplerin tartışılması noktasında bir teatral yaklaşım söz konusu ise, bu tiyatroda seyirci olmak istemiyoruz.
Değerli Meslektaşlarım, Kıymetli Konuklar; Hepimizin malumu olduğu üzere, gerek niteliksel, gerekse niceliksel açılardan tam bir sıçrama niteliğinde bir Kongre gerçekleştirdik.
10. Türkiye Eczacılık Kongresi’ne neredeyse ikibinin üzerinde meslektaşımız katıldı. Mesleki, siyasal ve sosyal konularda yüzlerce uzman, katılımcıları bilgilendirdi. Bu diğer
mesleki kongrelerle karşılaştırıldığında gerçekten önemli
bir başarıdır. Çok çeşitli konular, çeşitli bağlamlarda tartışıldı ve aslında bize yöneltilen temel eleştirilerden bir tanesi,
katılımcılar açısından eş zamanlı oturumları tercih etmede
yaşanan sıkıntı idi. Bu bizler için mutluluk verici bir gelişme.
Alanın siyasal ve bilimsel düzeyde otoritelerinin de yer aldığı
bu Kongreye ilişkin olarak izleyenlerin ve katılanların her türlü eleştirisine açığız. En küçüğünden en kapsamlısına yaptığımız tüm toplantılarda, en az öncesi ve sürecin kendisi
kadar sonuçları da önemlidir diye düşünüyoruz. Toplantılar,
eyleme dönük bir okuma yapılmadığı sürece, yalnızca o
tanımlı sürece sıkışıp kalma, yani yalnızca kağıt üzerinde
kalma riski barındırırlar. Ancak bizler her toplantımızı bugün
ve gelecekteki eylemlerimizin rotasını belirleyecek unsurlar
olarak değerlendiriyoruz. Bu yaklaşımdan hareketle gerçekleştirdiğimiz kongrenin nasıl bir yol haritası ortaya koyduğunu burada ve bundan sonra da iyi değerlendirmeliyiz.
Değerli Katılımcılar; bizim için bu süreçte en heyecan verici projelerden bir tanesi, eczacılığa yapısal bir müdahale
amacıyla ortaya çıkmış olan hipertansiyon kontrol programı
projesidir. Bizler genel olarak TEBEOS içerisinde açacağımız yeni alanla meslektaşlarımızın standart ve sistemli bir
biçimde çok çeşitli alanlarda, topluma sağlık hizmeti sun-
6
Değerli Meslektaşlarım; eczacılarımızın yaşadığı yoğun sıkıntılar Türk Eczacıları Birliği’nin gündeminde yoğun bir
mücadele alanını işgal ediyor. İşte bu mücadele alanlarından biri de, aile hekimliği noktasındaki sıralı dağıtım meselesidir. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel
Müdürlüğü’yle yapmış olduğumuz bir protokolle aile hekimliğinin eczane olmayan yerlerde hastaya sunduğu hizmetin
eczacılar tarafından karşılanması olgusudur. Buna sahip
çıkmak zorundayız. Eğer buna yeterince sahip çıkamazsak,
burada gerçekten ciddi bir geriye dönüş ve hekimlerin kendilerine yeni alan kazanması söz konusu olabilir. İşte onun
için eczacı odalarımız bu protokole sahip çıkmalı ve bunun
dağıtımı konusunda esnek olarak hazırladığımız protokolü
yaşama geçirmelidir.
Bizler, kendimizi toplumun ve eczacılık mesleğinin iyiliği için
mücadele eden bir özne olarak konumlandırırken, mücadele halinde olduğumuz öznenin temel düsturu piyasa ve
daha fazla kârdır. Bizler biliyoruz ki, bu mücadelede kendi
gelecek ideallerimizi tarif etmediğimiz ve bu idealleri somut
projelere dönüştürmediğimiz sürece başkalarının bizim ve
mesleğimiz için yazdığı senaryoların basit figüranı olmaktan
öteye gidemeyeceğiz. O nedenle elimizdeki en önemli silahın kendimizi, eczanelerimizi ve mesleğimizi bir bütün olarak, yani hem niceliksel, hem niteliksel açıdan geliştirmek
olduğunu unutmamalıyız. Bizler bugün her türlü maddi ve
manevi kaynağımızı bu alanlara yönlendirmek zorundayız.
Değerli Meslektaşlarım; bütünlüklü ve uzun vadeli politika
üretme konusunda üzerimize düşen en önemli sorumluluk
hiç şüphe yok ki, kendi bahçemizdeki zararlı otları temizlemek için azami gayret göstermektir. Bunun adını hep birlikte koyalım; bu muvazaadır. Muvazaayla mücadele etmek
eczacılık mesleğine sahip olan herkesin görevidir. Bu etik
dışı uygulamayı tümden mesleğimizden silmek için hem
politik, hem teknik olarak çalışıyoruz. Sizin de çabalarınızla
sürdürdüğümüz bu mücadelede yaşanan gelişmeler bizleri
umutlandırıyor. Bizler örgüt yöneticileri olarak, açık ya da
gizli, doğrudan ya da dolaylı hiçbir biçimde muvazaa uygulamasının ve hatta düşüncesinin, imasının bile bir parçası
olamayız, olmamalıyız. Bu konudaki motivasyonumuz, kendi mesleki ahlakımız ve etiğimizdir. Bu etiği geliştirmek ve
her koşulda korumak hepimizin birinci sorumluluğudur.
Sevgili Meslektaşlarım, Saygıdeğer Konuklar; bugün halk
sağlığının en önemli sorunlarından bir tanesi şüphesiz ki,
eczane dışında serbestçe satılan, reklamlarla tüketimi körüklenen, medyanın bilimsellikten uzak yaklaşımı ile günbegün yaygınlaşan bitkisel ürünlerin satışı meselesidir. Maalesef bu konuda yaşanan acı tecrübeler, konunun en azından
politik düzeyde yeniden gözden geçirilmesini sağladı.
Kongremizde Sayın Sağlık Bakanı’nın ifade etmiş olduğu
bitkisel ürünlerin satışını kısıtlayan ve bu ürünleri eczanelere
yönlendiren yasal düzenleme uygulamaya geçti. Bu elbette
sevindirici bir gelişmedir.
Değerli Meslektaşlarım; diğer yandan bilgi sistemleriyle
daha entegre olarak birtakım mekanizmalar oluşturmaya
çalışıyoruz. Ancak bunlar sonuçlanma aşamasında. Bizler
hâlâ tüm bu çabaların en merkezi konumunda olan eczacı kooperatifleriyle birlikte hareket ederek, kongrede de bir
öğretim üyemizin altını hakkaniyetle çizdiği “Kooperatifler
almadan vermeyen yapılardır, yani kooperatiflerin gelişmesi
üyelerinin desteği ve harcadığı emek ile doğru orantılıdır” diyen, yine hocamızdan bir alıntıyla, meyveli ve gölgeli ağaçlarımız olan kooperatifleri, yani bizleri hem korumak, hem
de doyurmak üzere kurulmuş olan bu değerli yapılarımızı
elbirliğiyle daha da güçlendirmeliyiz. O anlamda kooperatiflerle çalıştaylar yapıyoruz, toplantılar yapıyoruz ve kooperatiflerin var olmayan bölgelerde yeni açılımlar yaratması
konusunda onları teşvik edici faaliyetlerde bulunuyoruz. Bu
akşam da oda başkanlarımızla kooperatifçilikle ilgili bir baş-
kanlar danışma kurulu toplantısı yapacağız.
Değerli Meslektaşlarım; tüm bu hususlarda bugüne kadar
örgütümüzü güçlendiren adımları birlikte atmış olmamız da
son derece önemlidir. 21 Aralık’lar ya da kimilerinin sonuçlarını yeterince değerlendiremediği 4 Aralık’lar…Bugüne
kadar hep ifade ettik. Bizleri eleştirenleri önemsiyoruz ve
dinliyoruz. Bize yöneltilen eleştirilerden durumumuzu müdafaaya dönük değil, sorumluluklarımızı değerlendirmeye
dönük görevler çıkarıyoruz. Ancak bazı alanlarda sürdürülen
eleştirilerin bir bütün olarak hepimize zarar verdiğinin altını
çizmiştik. Bizler doğru bildiklerimizi uygularız ve burada sizlere doğru bildiklerimiz konusunda da önerilerde bulunuruz.
Ancak bu konuda bir sorumluluk hissedip hissetmemek de,
gereğini yapıp yapmamak da herkesin kendi sorumluğudur.
Bizler her türlü eleştiriye açığız ve dahası kendi iç işleyişimiz de açık eleştiri mekanizması üzerine kuruludur. Bizler
ister kamu otoritesi olsun, ister eczacı odalarımız olsun,
ister sivil toplum alanının diğer aktörleri olsun, her kurumla
politik doğrularımız ve icraatlarımız üzerine yakınlaşıyoruz
ya da uzaklaşıyoruz. Ancak temel zeminimiz, kesinlikle eşit
mesafelenmedir. Bu konuda bugüne kadarki icraatlarımızın
tamamı bu ilkenin birebir yansımasıdır. Bildiğiniz gibi, hayatta ya sorunların ya da çözümlerin parçası olabilirsiniz.
Bizler her durumda, her koşulda çoğulcu, demokratik, ancak ilkeli bir biçimde çözümün parçası olduk ve olmaya da
devam edeceğiz.
Ecz. Erdal İŞBAKAN
(Ordu Eczacı Odası Başkanı)
Ecz. Meyse KADEMOĞLU
(Giresun Eczacı Odası Başkanı)
Eczane bulunmayan yerleşim bölgelerinde yaşayan halka
yerinde ilaç temini uygulamasına birkaç ilçemizde başladık.
Bu hizmeti destekliyoruz. Karadeniz’in coğrafi yapısının
zorluğu, yerleşim yerlerinin birbirine olan uzaklığı, ulaşım
sorunları bizleri zorluyor. Eczacı, mobil reçete hizmetini
kamu yararı için yapmaktadır. Bu hizmeti sağlamak için de
birçok zorluğa katlanmaktadır. Eczacı meslek hakkının bu
çerçevede değerlendirilmesi ve kamudan talepte bulunulması önemlidir diye düşünüyoruz. Açılan eczane sayıları
son yıllarda süratle ve dengesiz bir şekilde artmakta, bu
da etik bozulmaları ve haksız rekabete beraberinde getirmektedir.
Geçtiğimiz günlerde, her zaman yaşadığımızın dışında, hemen
hemen hiç çalışmayan bir Medula provizyon sistemiyle karşı
karşıya kaldık. Kongrede bürokratların da “Farkındayız, çalışıyoruz” demeleri artık eczacıyı tatmin etmiyor ve eczacılar isyan
ediyorlar. Haklıyız, bu bir işkencedir. Eczacının sistem çalışmıyor
diye hastayla karşı karşıya kalması, madden ve manen mağdur
olması ne zaman bitecek? Bu ay başlayan doktor tarafından
girilen hasta raporları, ilk gün itibariyle sorun olmaya başladı.
Pilot uygulama yapılmadan, sanki güvenilir ve düzgün çalışan
bir Medula sistemi varmış gibi, birdenbire yeni bir uygulamaya geçiş, hasta ve eczacıyı her zamanki gibi bir kaos ortamına
sokmuştur.
7
Arkadaşlar, artık eczacı isyan ediyor. Biz, eczacılar mesleğimizin
sağlık danışmanlığı yönüyle eczanemizde hastalarımıza hizmet
vermek istiyoruz. Bence, mesleğin ticari yönü bir tarafa bırakılıp,
artık reçete başına da hizmet bedeli alma zamanı da gelmiştir.
Eczacılık gelecek günlerde nasıl olacak, merakla dinledik. Anlaşılıyor ki, eczacılar ilaç satışı yanında sundukları hizmet kalitesi
ve çeşitliliğiyle de ön plana çıkacaklardır.
Sayın Başkanımın bir yazısındaki “gelecek gelmeden önce, geleceğe göre bir hazırlık yapmalıyız ki, geldiğinde, onu güler yüzle
karşılayabilelim” temennisine dayanarak, bu konudaki çalışmalarıyla biz oda yöneticilerine yol gösterici olmalarını bekliyoruz.
Ayrıca, büyümesini ve güçlenmesini arzu ettiğimiz ecza kooperatiflerini bölgemizde yakından hissetmek istiyoruz.
Uzm. Ecz. Bülent KÖSE
(Malatya Eczacı Odası Başkanı)
Yılan hikâyesine dönen 6197 Sayılı Yasamız var, önümüzde
de seçimler var. Öyle görünüyor ki, seçimlere kadar ya da
seçimlerden belki de en az bir yıl sonraya kadar bu Yasa
değişmeden gidecek. Ama bu arada yapılabilecek bir tek
şey olabilir diye düşünüyorum. Gerek bizler, gerek Merkez
Heyeti, bu konuda özveriyle, gayretle çalışıp, hiç olmazsa
nüfusa göre sınırlandırmanın tek bir madde halinde torba
yasa içerisinde geçmesini sağlamak için enerji harcamalı,
gayret sarf etmelidir diye düşünüyorum.
Akademide görev alan, araştırma görevlisi olarak işe başlayan, üniversitelerde işe başlayan meslektaşlarımız da 14001500 lira gibi bir maaşla çalışıyorlar. Eczacıyı, eczane eczacılığının dışına yönlendirmek için, onların bu maaşlarında
da iyileştirme yapmak için mücadele etmek, yeni istihdam
alanları yaratılmasına ve o alanlarda çalışan meslektaşlarımızın da hayatlarını en güzel şekilde idame ettirmelerine yol
açacaktır diye düşünmekteyim.
Ecz. Aytül ÇİLOĞLU
(Kırklareli Eczacı Odası Başkanı)
Ekim ayı başında 10.Türkiye Eczacılık Kongresi’ne katıldık. Bu
Kongreye katkı veren değerli katılımcıların açıklamalarını izledik.
8
Ecz. Sabih Tekin ÇAĞLAR
(Trabzon Eczacı Odası Başkanı)
Değerli Meslektaşlarım; Büyük Kongrede ifade ettiğimiz
gibi, eczacıların sorunlarını sadece sürekli değişen, SUT, çalışmayan Medula, ilaç fiyat indirimleri, yapılan reçete kesintileri, zamanında alınamayan paralar veya tasvip etmediğimiz
bir SGK protokolü olarak algılama yanlışına düşmemeliyiz.
Dolayısıyla, eczacılığın kurtuluşunu kozmetik-dermokozmetik, mamalar ve diğer ilaç dışı ürünler gibi kısır ve geçici
çözümlerde arama hatasına da düşmemeliyiz. Daha büyük
düşünerek, kalıcı ve uzun vadeli projeleri hayata geçirme
hedefinde olmalıyız.
Değerli Meslektaşlarım; mevcut eczane, eczacılık ve ilaç
sistemiyle varlığımızı sürdürmenin olanağı kalmamıştır. Bu
nedenle; bir kez daha altını çizmek istiyorum ki, çağdaş,
bilimsel ve evrensel gerçekler ışığında eczanenin, eczacının ve ilacın tanımı yeniden yapılmalıdır. Statükocu yapıdan
arınmanın ve kendi ezberimizi bozmanın zamanı gelmiştir.
Kendimizle yüzleşelim, küçük burjuva yaşantımızla insanları sağlık emekçisi olduğumuza inandırma şansımız yoktur.
Eczanelerimizde nasıl bir sağlık hizmeti üretiyoruz diye kendimizi sorgulayalım.
altı aylık süreci iyi kullanmamız gerekiyor. Benim tahminim,
seçimlerden sonra bizleri daha kritik günlerin beklediğidir.
Şimdiden tedbir almakta fayda var diye düşünüyorum.
Ecz. M. İrfan DEMİRCİ
(Gaziantep Eczacı Odası Başkanı)
Bu süreçte, eğer meslek örgütüyle kurumlar arasında planlamalar yapılırsa, anlamlı ve kalıcı çözümler gerçekleşebilir.
Toplumun diğer kesimlerince de anlaşılır ve kabul edilebilir
olur. Aksi halde, her zaman olduğu gibi, “ben yaptım, oldu”
zihniyetiyle yine karşı karşıya kalabiliriz. Şimdiye kadar yapılan her öneri ya da eylem siyasi olarak değerlendirildi. Sadece bizim mesleğimiz ile ilgili değil, hükümete karşı yapılan
her türlü eleştiriye, yetkililer “Bunlar siyasi” dediler. Artık bu
karşı duruşların sade ve sadece, mesleğimiz adına olduğunu iyi anlatmak lazım.
Yeni mezunlara istihdam yaratma gibi alanları açmamız gerekiyor. Şimdi, biz meslek hakkı isterken, adil ciro dağılımı
isterken, yeni mezunlara istihdam yaratmayı isterken, biraz
da dönüp kendimize bakmamız gerekiyor; eczanelerimize
bakmamız gerekiyor. Eczanelerimiz için ciddi özeleştiri içerisinde olmamız gerekiyor. Mevcut eczanelerimizde sağlık
hizmeti verebiliyor muyuz; ilaç danışmanlığı yapabiliyor muyuz? Halen yeşil reçeteleri, yurtdışı reçetelerini karşılamayan, majistral ilaç vermeyen, soğuk zincire uymayan ve bu
tip sorunlarla dolu eczanelerimiz var.
Bu yapımızla, önümüzü açacak, yeni alanlar yaratacak bir
ortamı yaratmamız çok zor görünüyor. Talip olduğumuz kaliteli hasta bakımını yine bu yapıyla yapabileceğimizi zannetmiyorum. Fitoterapi, dermakozmetik, medikal alan gibi
ürünlere, evde bakım hizmetlerine talip olabilir miyiz, bunu
yapabilir miyiz? Bunun için iki günden beri konuşuyoruz.
Benden önce konuşan arkadaşlarım da bahsettiler, eczacıyı eğitmemiz gerekiyor.
Ecz. Adil TOSUNER
(Balıkesir Eczacı Odası Başkanı)
Ecz. Oğuz EKİNCİOĞLU
(Ankara Eczacı Odası Başkanı)
Bugüne kadar, sivil toplum örgütlerinin katılımcı bir biçimde
görüşü alınmadan, önerilerine kulak asılmadan, “biz yaptık
oldu” mantığı, maalesef Türkiye’deki iktidara ciddi şekilde
sirayet etmiş görünüyor. Elbette, Hükümetin katılımcı bir
sorun çözme yöntemini belirlemesi noktası, bizim müdahil
olabileceğimiz bir husus değildir. Ancak, bu noktada bizim
yapmamız gereken, danışılacak bir yapı haline nasıl geleceğimiz üzerinde konuşmamız ve bunu sağlamamızdır. Belki,
o zaman meslek hakkı gibi, tüm oda başkanlarımızın ifade
ettiği sorunlarımızla ilgili taleplerimiz daha kabul edilebilir bir
hale gelecektir.
Değerli Meslektaşlarım; eczane sayısı sınırlandırılmalı. Eczacıların yeni istihdam olanakları çok acil olarak yaratılmalıdır. İlaç fiyat düşüşlerindeki stok zararlarımız teminat altına
alınmalıdır. Bizler dünyanın en iyi yöneticileri de olsak, yığılacak bu sorunlarla asla baş edemeyiz. Bu sorunlar bizim
örgütlülüğümüzü, gücümüzü aşacak türden sorunlar.
Her alanda olduğu gibi, sağlıkta da gündem baş döndürücü bir hızla devam ediyor. Referandumdan sonra da, tüm
alanlarda hayli değişikliğe hazır olmak gerekiyor. Önümüzdeki süreçte bir genel seçim var ve bizim bu süreci, işte bu
9
Ecz. Melih KÖKEN
(Afyonkarahisar Eczacı Odası Başkanı)
Ecz. A. Semih GÜNGÖR
(İstanbul Eczacı Odası Başkanı)
2010 yılı SGK sözleşmelerinin süresi doluyor, 2011 yılı sözleşmesi gündemde. Arkadaşlarımız, “Bize bir taslak geldi.”
diyorlar. Neden, Türk Eczacıları Birliği bu konuyu burada
gündeme getirmiyor. Hazır Başkanlar Danışma Kurulu da
bir aradayken neden konuşmuyoruz, tartışmıyoruz? Tartışmamızın nedeni şu: Türkiye’de protokoller eczacı açısından
son derece önemli. Yürürlükte olan bir protokol var ve bir
sene daha uzatılması mümkün. Ama, iktidar sıkışmış, çünkü o protokolün içinde kendi adlarına değiştirilmesi gereken, sıkıntılı, aksak önemli noktalar var.
Protokollerin imzalanma dönemlerinde karşınızdaki iktidarın en zayıf olduğu zaman seçim dönemidir. Kamu kurumu
iskontoları böyle bir protokol görüşmesinde sırtımızdan kaldırılabilir. O taşıma zararından kurtulabiliriz. Getirin meslek
hakkını koyun önlerine, eczacılar, ilaç fiyat düşüşlerine karşı
değil, ama eczacılar gelir kaybediyor. Bunları ortaya koymadığınız, bunları almadığınız bir protokolün anlamı yoktur.
Bırakın, o haliyle bir yıl daha devam etsin. Bakalım hangi
iktidar, nasıl gelecek? Eğer bu iktidar geliyorsa nasıl olsa o
kavga devam edecek.
“Gelecek” gündemiyle, kurgusuyla yapılan 10. Türkiye
Eczacılık Kongresi’nde de gördüğümüz gibi, eczacı kooperatifçiliğinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesiyle ilgili Türk
Eczacıları Birliği ve Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği beraber birtakım çalışmalar yapıyor. Dün de bu gündemle, bir
Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısı yapıldı. Dün yapılan
Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısının bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Bununla ilgili de daha fazla çalışma
yapılması gerektiğine inanıyorum.
Kooperatifçilikle ilgili yapılan bütün konuşmalarda, genellikle başlangıç sözü olarak kullanılan, “Kooperatiflerimizin
güçlenmesi için yapılması gereken...’le başlayan bu cümlelerde bazı eksiklikler olduğunu düşünüyorum. Buradaki asıl
amacın, kooperatiflerin bir ecza deposu veya bir dağıtım
modeli olarak görülmesi değil, kooperatifçilik felsefesinin
güçlendirilmesi olması, bu şekilde algılanması gerektiğini
düşünüyorum.
Ecz. Zeki ÖZGEN
(Osmaniye Eczacı Odası Başkanı)
Geleneksel bitkisel ürünlerin Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlandırılıp, sadece eczanelerde satılma müjdesini 10. Türkiye Eczacılık Kongresi’nde aldık. Tüm meslektaşlarımızın bu kazanıma
sahip çıkıp, bu fırsatı tekrar elimizden kaçırmamak için gerekli
mücadeleyi vermesini rica ediyorum. Avrupa ülkelerinde bu
10
ürünler eczane dışında satılabiliyor. Fakat, denetim ve analizleri
kontrollü olduğu için sıkıntı olmuyor.
Türkiye’de bu denetimlerin yetersizliği yaşanan ölüm vakaları
ve ciddi vakalar hükümeti harekete geçirerek, bu Genelgeyi yayınlattı. Kongrede Sayın Harun Kızılay’ın bahsettiği gibi, bu denetimlerin Türk Eczacıları Birliği’nin ortak olduğu Novagenix’te
yapılması bizim için çok önemlidir. Başka bir merkezin bunu
üstlenmesine, politik anlayış ve ticari kaygılarla bunun elimizden
alınmasına fırsat vermemeliyiz.
Ecz. Yavuz TATAR
(Elazığ Eczacı Odası Başkanı)
Elazığ’da eczane sayısı yılda yaklaşık yüzde 30-35 oranında
artış gösteriyor. Şu anda eczane sayısı fazlalığından dolayı
çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Yeni eczane açan arkadaşlarımız iki üç ay sonra farklı yollara, farklı işlere yönelmeye
çalışıyorlar. O yüzden, 6197 bizim en büyük önceliğimiz
olmalı. Bugün tartışılmalı mı bu? Bence tartışılmalı, bir an
önce 6197’yi şu ya da bu şekilde çıkartarak meslektaşlarımızın artık bu meslek benimdir, bu mesleğin bir değeri vardır havasına sokulması gerekiyor.
Ecz. Ümran PELENKOĞLU
(Kastamonu Eczacı Odası Başkanı)
Değerli Meslektaşlarım; hepimiz farkındayız ki, bizim üzerimize İTS, karekod, örnekleme yöntemi, muayene ücreti,
her hafta düşen ilaç fiyatları, yükselen kamu kurum iskontoları yükü bindirilerek, bir sindirme, bir yıldırma politikası
izleniyor. Bir sene önce kabul etmediğimiz, müthiş tepki gösterdiğimiz bir şeyi, bir sene sonra mecburen kabul
etmek zorunda kalıyoruz. Eczanesindeki eczacı, haklarını
yeterince savunamadığımızı iddia ederek, eczacı odalarına
ve Türk Eczacıları Birliği’ne zaman zaman tepki gösteriyor,
ama sonuçta hepimiz hayatımızı eczanelerimizden kazanıyoruz. Eczanelerimizi korumak, geleceğimizi korumak
adına ellerindeki devlet erkiyle, orantısız güç kullananlara
karşı mücadelemizi sürdürmek zorundayız. Bunun için yöneticilerin tabanın sesini çok iyi dinlemeleri ve yol haritalarını buna göre çizmeleri gerekiyor. Mesela, önümüzde bir
protokol süreci var. Burada çok dikkatli olunmalıdır. 2005
yılından beri sürekli bir şeyler almaya alışan SGK yine tek
alıcı benim mantığını ve baskıcı tavrını sürdürecektir. Merkez Heyetinden beklentimiz dik bir duruş sergilemesi ve
arkasında 24 bin eczacının gücü olduğunu hissederek, hareket etmesidir.
Değerli Arkadaşlar; dün sağ olsunlar Özgür Başkan’ım, bugün de Harun Başkan’ım bize güzel çalışmalar sundular.
Fakat bu çalışma ve sunumların üretime dönük olmasını
istiyoruz. Üretime dönük olması için de, karşı tarafta doğru algıyı oluşturmamız gerekiyor. Yani, diyalogla, iletişimle, karşı tarafın ne yapmak istediğimizi doğru algılamasını
sağlamamız lazım. Ne dediğimizden çok, nasıl dediğimiz
önemlidir. Bir şeyi sonuna kadar savunabiliriz, ama tarzımız
ve söyleyiş şeklimiz yanlışsa, hangi kelimelerle süslersek,
süsleyelim, doğru anlayışı, algıyı oluşturamayız.
Ecz. Mehmet GÖNENÇ
(Hatay Eczacı Odası Başkanı)
Türk Eczacıları Birliği tarafından bir an önce en son 2006
yılında gündeme getirilen taslak baz alınarak, yeni bir taslak
hazırlamak için komisyon kurulmalıdır. Bu komisyonun ha-
11
zırladığı ve tüm meslektaşlarımızın mutabık kaldığı bir yasa
taslağı da bir an önce Meclis’e sunulmalıdır. Türk Eczacıları
Birliği’nin bu Yasanın Meclis’te görüşülmesi konusundaki
tedirginliğini de bir kenara bırakması ve gerekli siyasal girişimleri yapması gerekmektedir.
Değerli Meslektaşlarım; mesleğimizi yaparken, kendi kişisel
gelişmemizi de sağlamalıyız. Hem mesleki konularda, hem
de toplumun önde gelen meslek grubu olarak sosyal konularda eksiklerimizi tamamlamalı ve hastalarımıza daha iyi
sağlık hizmeti sunarken, aynı zamanda örnek olmalıyız. Eczanelerimizin fiziki durumlarını bir an önce değiştirerek, güzelleştirmeliyiz. Köhne, küçük, dar ve düzensiz işyerlerinde
hizmet kalitesini yükseltmek olanaksızdır. Değişen dünya ve
ticaret koşullarına uygun, görsel olarak insanları rahatlatan,
daha geniş mekânları tercih etmeliyiz.
Ecz. Orhan YONTAR
(Sakarya Eczacı Odası Başkanı)
Özellikle, birkaç önemli konuda, eczaneler ve eczane hizmetleri hakkındaki yönetmelikte yapılan değişiklikle muvazaada alınan hak ve bu hakkın işlevsel olarak kazandırılması ve geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler Yönetmeliği’nin
değiştirilmesi, eczanelerimize çok büyük bir ivme kazandıracaktır. Eczanelerimizi önemli ölçüde rahatlatan, TEBEOS
ve Farma Inbox programları ve dünyaya mal olan 25 Eylül
Dünya Eczacılık Günü gibi, daha birçok projede emek veren ve çalışan, başta Türk Eczacılar Birliği Başkanı ve onun
nezdinde bütün Yönetim Kurulu arkadaşlarımı ve Türk Eczacılar Birliği’nde gerçekten cefakarca çalışanları kutluyor,
huzurlarınızda onlara teşekkür ediyorum.
Harun Başkan’ımın da sabah programında sunmuş olduğu
ilaç izleme portalındaki veriler de gerçekten küçük rakamlar gibi gözükse bile, eczanelere bir şeyler kazandırmıştır.
Bunlar da, inşallah ileride daha büyük kazanımlara sebep
olacaktır.
12
Ecz. Hasan Buminhan YAVUZ
(Aksaray Eczacı Odası Başkanı)
Bitkisel Tıbbı Ürünler Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik bizler açısından çok önemli, olumlu bir kazanım. Hastanelerde
eczacı istihdamının sağlanacak olması, yine bizler için çok
önemli bir kazanım. Bütün oda başkanlarımız meslek hakkı
veya sabit kâr marjından bahsetti. Bu konuda muhakkak
çalışmalıyız. Ama, torba yasa konusunda benim de bazı
endişelerim var. Torba yasayla beraber torbanın içine bizim
açımızdan başka kötü şeyler de eklerler mi diye korkmuyor
değilim açıkçası.
Medula sorunun ya yasal olarak çözülmesi ya da bu
Medula’nın düzgün çalışmasının sağlanması lazım veyahut
da hep beraber ortak bir karar alıp, ortak bir tavır sergilememiz şart. Dün stok düzeltme hakkı konusunda Özgür
Başkan’ım, bu torba yasa geçerken, bununla ilgili de düzetmeler olacağını söylemişti. Onun için, onu da sabırsızlıkla beklediğimizi söylemek isterim. Çünkü iki üç yıldır eczacılarımızın hepsinin dilinde aynı dert, aynı sıkıntı.
Ecz. Tevfik GÖÇER
(Konya Eczacı Odası Başkanı)
700’üncü eczanesini bu haftaki toplantıda açmış bir Oda
Başkanı olarak, 6197 sayılı Kanunda kesinlikle, ilaç ve eczacı sınırlanması ile ilgili düzenlenmeler konusundaki çalışmaların ivedilikle yapılması gerektiğini ve bunun kesinlikle
göz ardı edilemeyecek bir durum olduğunu belirterek sözlerime başlamak isterim.
Burada ifade etmek istediğim şeylerden birisi de mobil ilaç
hizmeti. Bununla ilgili gerçekten Türk Eczacılar Birliği’nin
müthiş bir öngörüyle yapmış olduğu bir protokol var. Niye
diyeceksiniz? Bölgemizde akıl almaz derecede bir sıkıntıyla
karşılaşmaya başladık. Bu uygulamayı ele almadığımız ve
çözmediğimiz sürece, herkes kendine hemen anında bir yol
buluyor ve boşlukları hızlı bir şekilde doldurmaya başlıyor.
Bizim en kısa zamanda buna el atmamız gerekiyor ve gerçekten önemli bir konu olduğunu da düşünüyorum.
Ecz. Tuncay SAYILKAN
(İzmir Eczacı Odası Başkanı)
Ecz. Yücel YENİLMEZ
(Eskişehir Eczacı Odası Başkanı)
Bir ay önce “Gelecek” konulu bir Kongre yaptık. Artık geleceğimizi konuşmaya başladık. 23 Haziran’da çıkan Muvazaa Yönetmeliği de bence gelecek için çok büyük bir
adım oldu. Muvazaa başvurusu olan Oda yöneticilerimiz,
başkanlarımız bilirler. Bu genelge sayesinde bir sürü kişiyi
arkasına bakmadan, kaçırtma şansımız oluyor şu anda.
Açık söyleyeyim, biz bu toplantıları önemsiyoruz. Hem bu
örgütte özveriyle görev yapan insanların belli aralıklarla bir
araya gelip kaynaşması, birbirini daha iyi tanıması anlamını
da önemsiyoruz; hem de uzunca bir süredir yaşanan sıkıntılı süreçle ilgili nasıl çözümler üretebiliriz, bu mesleği daha
iyi şartlarda nasıl sürdürebiliriz, gelecek nesillere olan o borcumuzu nasıl yerine getirebiliriz diye önemsiyoruz. Uzunca
bir süredir de, sadece sorun konuşuyoruz.
Açıkçası, sorunun çözümüyle ilgili maalesef, siyasi anlamda meslek örgütlerine, sağlığa, ilaca, eczacıya bakışıyla çok
net olarak tavrı ortada bir iktidarla da karşı karşıyayız. Peki,
bu bir çaresizlik midir? Hayır, değildir. Çokseslilikle, farklı görüşlerle, birlikte eleştiri, özeleştiri mekanizmasıyla bir
araya gelerek, kaynaşarak, birtakım çözümler bulacağımızı
düşünüyorum.
Dün ilk defa yine gelecekle ilgili olarak kooperatifçilik konulu
başkanlar danışma toplantısı yaptık. Devletle son iki üç yılda yaptığımız tüm kavgalar, maddiyata dayanan kavgalar.
O nedenle, kooperatiflerimiz gelecekte hayatımızda çok
daha fazla yer edinecekler. Birlik ve odaların da kooperatifle daha yakın ilişkiler içinde olmasının gelecekte çok daha
önemli olduğunu düşünüyorum.
Ecz. Salih KOZALI
(Aydın Eczacı Odası Başkanı)
Öncelikle, yıllardır değişmesini istediğimiz 6197 sayılı Yasanın bir an önce çıkarılması için gayret göstermeliyiz. Yasada, nüfusa göre sınırlama, 65 yaş üzeri ikinci eczacı çalıştırma zorunluluğu, ciroya göre ikinci eczacı istihdamı, meslek
içi eğitim zorunluluğu ve reçete başına veya kutu başına
verilecek meslek hakkı mutlaka yer almalıdır.
13
Bir diğer önemli konu ise; plansız programsız bir şekilde
açılan eczacılık fakülteleridir. Buralardan mezun olan yaklaşık 1500 eczacının büyük bir bölümü serbest eczane açmaktadır. Bunu önlemek için klinik eczacılık teşvik edilmeli,
sanayide ve Ar-Ge çalışmalarında eczacı istihdamı sağlanmalı ve hastanelerde eczacı bulundurma zorunluluğu getirilmelidir.
sağlayabilmek, hizmeti en kısa sürede ve verimli olarak onlara
ulaştırabilmek, onların sorunlarına yardımcı olabilmek, meslektaşlarımız arasındaki iletişimi daha iyi, daha hızlı hale getirebilmek, Türk Eczacıları Birliği’nin daha güçlü olabilmesini sağlayabilmek, kısaca eczacılığın geleceğini garanti altına alabilmek için
yerinden yönetimlere ihtiyaç vardır.
Biz de bu anlayıştan yola çıkarak oda kurma çalışmalarına başladık. Bu isteğimizi 12. Bölge Kayseri Eczacı Odası ile paylaştık. Onlar da bize katkı sağlayacaklarını bildirdiler. 2005 yılından
itibaren çalışmaya başladık. Nihayet 29 Nisan 2010’da Sayın
Genel Başkanımız ve 2.Başkanımızın teşrifleriyle Niğde’de kamuoyuna Niğde Eczacı Odasının kurulduğunu ilan ettik. 16
Eylül 2010’da 1. Seçimli Olağan Kongremizi yaparak, bugün
53. Bölge Niğde Eczacı Odası olarak karşınızdayız. Bizlere bu
imkânı sağlayan ve emeği geçen herkese, 53. Bölge Niğde Eczacı Odası olarak şahsım ve eczacılarımız adına teşekkür ediyorum.
Ecz. Uğur AKKUŞ
(Sivas Eczacı Odası Başkanı)
Yıllardır her uygulamanın eczacıya sorumluluk yüklediği bir
ortamda, sektörün diğer hizmet sunucuları, sanayiciler, dağıtım kanalları, hekimler sessiz kalmaktaydı. Her yeni yük
ve sorumluluklara karşı bizler mücadele verdik. Artık sessiz
kalan sektörleri de, yeni uygulamalar ciddi anlamda etkiledi.
Fiyat düşüşleri sanayiciyi, karekod uygulamasıysa dağıtıcıyı
da sorumluluk altına soktu. Medula sisteminden dolayı aile
hekimleri ile diğer hekimlerimiz de sorumluluk sahibi olmaya başladı. Tahmin ediyorum, şimdi bizleri daha iyi anlamak
zorunda kaldılar.
Arkadaşlar, önümüzdeki en büyük temel ihtiyaçlarımızdan
birisi de, kooperatiflerimiz olmalıdır. Türk Eczacılar Birliği’nin,
eczacı odalarının ve eczacıların hedefinde, kooperatiflerin
tüm ülke genelinde yaygınlaştırılmasının sağlanması olmalıdır. Kooperatiflerimiz, bizim ileride sosyal ve ekonomik
gücümüz ve birlikteliğimizi sağlayan işletmeler olmak zorundadırlar. Bölgesel merkezler kurarak, bilinci artırmalıyız.
Kooperatif belli bölgelerin malı olmamalıdır.
Ecz. Nihat ÖZTÜRK
(Niğde Eczacı Odası Başkanı)
Bildiğiniz gibi, eczacılarımızın ve eczanelerimizin sayılarının
artması nedeniyle meslektaşlarımızın ihtiyacı olan hizmetleri
14
Ecz. Cenk KES
(Edirne Eczacı Odası Başkanı)
Gelecek niye önemli? Amerikalı bir düşünür şöyle diyor:
“Benim bütün ilgim geleceğedir, çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.” Toplumlar dinamik yapılarıyla her
gün gelişiyorlar, bireylerin beklentileri artıyor. Çağın gereklerine uygun hizmet sunumu tüm sektörlerin ortak söylemi haline geldi. Ama gelinen noktada hizmetimizi 40 sene
içinde farklılaştıramadığımızı görüyoruz. Kaldı ki, hizmet bu
süreçte ilerleyeceğine daha da geriledi. Bugünkü iş tanımımız ilaç kutularının transferine aracılık etmek ve Sosyal
Güvenlik Kurumu’nun ön kontrolörü veya başka bir deyişle, filtresi olmaktan öteye geçmiyor. Eczacı, almış olduğu
eğitim ve sosyokültürel durumuna uygun, etkin bir mesleki
hizmet veremediğini düşünüyor. Bu da eczacıda mesleki
bir tatminsizlik duygusu yaratıyor. Bu sarmaldan ilaç sunumunda danışmanlık hizmetini ön plana çıkaran, farmasötik
bakım hizmetlerini yerine getirebilen, farmakojivilans noktasında duyarlı bir yaklaşım sergileyen, akılcı ilaç kullanımını
önceleyen bir mesleki anlayışla çıkabiliriz. Asıl olan eczane
değil, eczacıdır.
Değerli Arkadaşlar; 1991 yılından beri Diyarbakır Eczacı
Odası’nın bir reçete kontrol komisyonu vardı. Diyarbakır
Eczacı Odası’nın yapılanması, işçi sayısı, geliri, gideri vesaire hepsi bu reçete kontrol komisyonundan gelen gelire göre
ayarlanmıştı. Sahte kupür ve sahte rapor yakaladık diye,
ödüllendirileceğimize, takdir edileceğimize, reçete kontrol
komisyonunu siyasi baskılarla bizden aldılar.
Ecz. M. Emin BEYAZ
(Batman Eczacı Odası Başkanı)
Gerçekçi konuşmak gerekirse, birçok oda başkanımız ve bizler,
meslekle ilgili sıkıntılarımızı dile getirirken, hep eczacılık sıkıntılarımız diye bahsederiz. Aslında en büyük sorunumuz, sıkıntı
yaşadığımız, eczacının en pasif olarak görev yaptığı eczane işletmeciliği eczacılığıdır. Bugün hep dile getirdiğimiz sıkıntıların
yüzde doksanı dikkat ederseniz, eczane eczacılığı üzerinedir.
O zaman eczane eczacılığımızı realize edecek, günümüz şartlarına uygun değişikliklere imza atmamız gerekmektedir. Bunun
için siz değerli yöneticilerin ve bizim yapacağımız en önemli şey,
Avrupa ülkelerine, Amerika ülkelerine, bunlarla ilgili örnekleri
incelemek için ziyaretlerde bulunmak ve daha iyi incelemelere
imza atmaktır.
Bununla birlikte, eczane fiziki yapımızın da artık değişmesi gerekmektedir. Bunların uygun bir hale gelmesi için uğraş göstermemiz, ürün çeşitliliğiyle eczanelerimizi zengin bir hale getirmemiz ve en iyi şekilde market tipiyle, sunum yapacak, insanların
girip markette geziyor gibi ilaçlarını alabileceği pozisyona getirmemiz gerekir. Bunun için de geniş, ferah ve ayrı raflara hitap
eden, belki de ayrı ayrı yetişmiş elemanları istihdam edeceğimiz
bir şekle getirmemiz gerekiyor.
Ecz. Şefkat GÜLER
(Çorum Eczacı Odası Başkanı)
Vazgeçilmez olmamızın önkoşulu, mesleki yeterliliğin ve sürekliliğin sağlanması olmalıdır. Bunun için de Türk Eczacıları Birliği
Akademisi daha çok aktifleştirilmeli ve oda yöneticilerinin katkıları ile tüm eczacılara ulaşabilmeli ve yaptırımları ödüllendirme
yöntemleri geliştirilmelidir. Kazanmak istediğimiz meslek hakkı
da, eğitim sertifikalarına göre derecelendirilerek sağlanabilir.
Dolayısıyla eğitimi, eczacılarımızın da katkı sağlaması açısından
çoğaltabiliriz. Zaten eğitimini alan bu eczacılarımız vazgeçilmez
olacaktır. Vatandaşlar ve halk gerçekten bizim danışmanlığımızdan memnunlar. Tabii ki, bunu daha ilerletebiliriz, geliştirebiliriz.
Tüm meslektaşlarımız Medula’ya bağlanmada sorun yaşamayan, kesintinin olmadığı, e-raporları düzenli işlenen sorunsuz bir
eczacılık hizmeti yapmak istiyor. Öyle Kurum yetkilileriyle karşılaşmaktayız ki, kendi içinde, kurumlarında, sahada olan çalışanlarını bile dinlemeyen. Tabii ki, Türk Eczacıları Birliği’nin de
bu anlamda işi zor diye düşünüyorum.
Ecz. Sinan ÖZÇELİK
(Diyarbakır Eczacı Odası Başkanı)
Baskılarla, sindirilme ve susturulma ile karşı karşıya bulunduğumuzu düşünüyorum. Zaten ülkemizin de bana göre
sorunu bu. Daha aydın, daha özgür, daha çağdaş, daha
müreffeh ve meslek örgütlerinin daha güçlü olduğu, daha
iyi yönetildiği bir ülke istemi olan insanların sürekli susturulmaya, bastırılmaya çalışıldığı bir ülkede yaşıyoruz ve ülkemizin bana göre bir numaralı sorunu bu.
Ecz. Ahmet ÖZÇAVUŞOĞLU
(Kayseri Eczacı Odası Başkanı)
Sağlıkta dönüşümün baş döndürücü bir hızda devam ettiği şu günlerde mesleğine hizmet etme yarışına girmiş olan
tüm meslektaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum. Buralarda
15
ben bir yakınıma, yandaşıma, taraftarıma, siyasetçi veya diğer
türlü hiçbir şahsa muvazaayı vermedim. Hiç kimse de gelip beni
makamımda veya yerimde tehdit edemez. Demokratik bir ülkede yaşıyoruz.
Arkadaşlar, size samimi olarak şunu söylüyorum: Hepinizi şahsım olarak Adıyaman’a davet ediyorum, bütün masraflarınız da
bana aittir. Diyarbakır’da da, Mardin’de de, diğer tarafta da, o
bölgenin öyle bir bölge olmadığını göreceksiniz.
Ecz. Erdoğan ÇOLAK
(TEB Merkez Heyeti Başkanı)
Değerli Meslektaşlarım; eleştiri dediğimiz şey, bizleri geliştiren,
yol gösteren, öneri sunan ve gerçekten zenginlik katan bir olgudur. Buna tahammüllü olmak elbette hepimizin görevi. Bu
kürsüler, bu toplantılar onun için var.
Bu eleştirilerin boyutu ve sitemi ne olursa olsun, onu anlamaya,
algılamaya ve ona yönelik cevapları da oluşturmaya çalışıyoruz;
çünkü, eleştirinin kutsallığına inanıyoruz ve bizi geliştireceğini
düşünüyoruz. Onun için, ‘Türk Eczacıları Birliği’nin eleştiriye
tahammülü yok, Türk Eczacılar Birliği bizi ötekileştiriyor’ şeklindeki söylemlere katılmıyorum. Biz 54 yıllık geleneğimizde bunu
hiç yapmadık, yapmayız, yapmayacağız ve yapılmasına da müsaade etmeyeceğiz.
Değerli Meslektaşlarım; perşembe günü akşam kooperatiflerimizle bir toplantı yaptık. Açıkçası böyle bir toplantı yapma
gereksinimi duyduk. Çünkü, Türkiye’de yaşadığımız süreç, gerçekten her kürsüye çıkanın da belirttiği gibi, biraz kaotik, biraz
gelecekten umutlanmamızı azaltan öğelerle dolu. Onun için,
bizler gelecek kaygısı içerisinde davranırken, buralardan hangi
çözüm yollarıyla, hangi tür operasyonlarla, hangi projelerle çıkacağımızı da oluşturmak zorundayız. O yüzden, eczacı odaları
ve eczacılar tarafından kooperatif talebi var. Neden? Çünkü,
Türkiye’de ecza depoları artık rekabet etmiyorlar. Anlaşıyorlar,
karar alıyorlar ve uyguluyorlar.
Şimdi, kooperatifleri, daha yaygın hale getirmek, sığınacağımız
limanlar yapmak, geleceğimizin sigortası yapmak, ancak onu
büyütmekten, geliştirmekten ve genişlemesini sağlamaktan geçiyor.
18
Değerli Meslektaşlarım; kendi alanımızı aşacak işler yapıyoruz.
Yani, kendimizi 35 m2’ye hapsetmiyoruz. Dolayısıyla, birbirimize
ihtiyacımız var. Meslektaşlarımıza ihtiyacımız var, çünkü mesleğimize ihtiyacımız var. Birbirimizi daha çok motive eden, birbirimizi duyan, algılayan noktada olmak zorundayız ve birbirimizi
teşvik etmek zorundayız. Onun için, teşekkür etmek zorundayız.
Değerli Meslektaşlarım; açılış konuşmasında da, diğer konuşmalarda da her zaman şunun altını çizdik. Bizler hayatı bütün
olarak algılamaya, parçalarıyla okumaya çalışıyoruz. Kendimiz,
örgütümüz ve mesleğimiz için belirlediğimiz hedeflerimiz ve
amaçlarımız var. Bunun yanında, elbette teknik ama çözülmesi
gereken başka sorunlarımız da var. Örneğin, MEDULA sorunumuz var; örneğin stok sorunumuz var. Ama, biz mesleğin geleceğine bakarken, bunları da görmezlikten gelemeyiz, bunları da
çözerek, yol almaya çalışıyoruz.
Değerli Meslektaşlarım; ekonomik sorunları çözeceğiz, ama tek
başına ekonomik sorunlara bağlanarak yol alamayız. Eczacılığın
ekonomik sorunları var, sosyal sorunları var, toplumsal sorunları
var, bilimsel sorunları var, örgütsel sorunları var. Tüm bunlara
neşter atarak ve bunları da gündemimize koyarak yol alacağız.
Onun için, hepsini birlikte, her türlü kanalı kullanarak, bir potada eriterek yol almaya çalışacağız, bunları yaparken de sizlerin
katkılarını alacağız.
Değerli Meslektaşlarım; meslek hakkı mücadelesi bizim için
önemlidir. Meslek hakkını ancak, hizmet üreterek çözebilirsiniz.
Onun için, Türk Eczacılar Birliği, Eczacılık Akademisinin eğitimlerini önemsiyor; onun için Türk Eczacılar Birliği buraya daha
çok insanın katılması gerektiğinin altını koyu bir şekilde çiziyor.
Bunu gerçekleştirebilirsek ancak meslek hakkı olayını çözebiliriz. Siz hizmet üretemezseniz, bilginizi satamazsanız meslek
hakkı alamazsınız arkadaşlar. Eczacının vazgeçilmezini ortaya
koyarak ancak meslek hakkı çözülür.
Değerli Meslektaşlarım; biz kendimizi geliştirmek için sürekli toplantılar yapıyoruz. Geçen iki yıllık dönemde 14 başkanlar
toplantısı yaptık, bu bir rekor. Bu dönem ise buradaki ile 4. Başkanlar Danışma Kurulu Toplantımızı yaptık; ihtiyaç duydukça da
yapacağız. Değişik toplantılar yapıyoruz, iki yılda bir kongreler
yapıyoruz. 30 Eylül’de bir Kongre yaptık. Gerçekten, önemli bir
Kongreydi, çünkü önemli bir süreçten geçti. 6-7 aylık bir çalışma ortamında Ankara Eczacı Odasıyla birlikte bu toplantıyı bir
noktaya kadar taşıdık. Daha sonra tüm ecza kooperatiflerini gelişen olgular içerisinde, kendi bünyemiz içerisine kattık ve üçlü
bir yapıyla bir Kongre yaptık.
Değerli Meslektaşlarım; yeni protokol konusuna gelince, biz de
önümüzdeki süreci ve gelecek seçimi görüyoruz. Kamu kurum
ıskontolarını, muayene ücretlerini, yani tespit ettiğimiz sorunları
unutmuş değiliz, çünkü bunları biz tespit ettik; birlikte tespit ettik, bunları unutmamız da mümkün değil. Onlar için de çalışıyoruz. 2. Başkanımız bu konuda uzun bir çalışmayı sizlere anlattı.
Aslında, el yordamıyla bulmaya çalıştığımız şeyi, artık el yordamıyla değil, bilgiyle, akılla, somut verilerle ortaya çıkartacağımızı
ve bundan sonra daha doğru yol alacağımızı, daha rasyonel
davranacağımızı ve bunu sizlerle paylaşacağımızı, yarım bıraktığımız sanayi olgusunu da önümüzdeki günlerde hayata geçireceğimizi söyledi.
Değerli Meslektaşlarım; bu muvazaa olgusuna gelelim. Muvazaa gerçekten ciddi bir sorunumuz. Bununla odalarımız yıllardır
mücadele ediyorlar. Batıdaki odalarımızla, daha küçük merkezli
odalarımız da biraz daha kolay, daha baş edilmesi mümkün bir
durum; ama büyük odalarımız ile özellikle Doğu ve Güneydoğu
Odalarında ciddi sorunlar var.
Bunun için çok uğraştık arkadaşlar, genelgeler çıkarttık ancak
sonra genelgeler kaldırıldı. Bir genelge çıkarttık, arkasından 4
Aralık eylemi yaptık, genelgeyi ortadan kaldırdılar, ama yılmadık.
Genelgelerin geri çekilmesi bizim mücadelemizi ortadan kaldırmadı. Yeniden gittik uğraştık.
Şimdi, bir yönetmelik çıkarttık, bu muvazaa açısından büyük
bir kazanım. Bu yönetmeliğin arkasına sığınarak, eczacı odalarımızın kendi bölgesine gelen muvazaalı eczaneler hakkında,
araştırma, belge toplama, onu komisyona sokma, komisyonda
konuştuklarını ya da duyduklarını bir tutanak altına alma, bilgi
ve belgeleri çoğaltma noktasında çalışmaları ve çabalamaları
gerekiyor.
Değerli Meslektaşlarım; gerçekten Adana Eczacı Odası’na çok
teşekkür ediyorum. Adana Eczacı Odası birikimli, kadroları
olan, üretken bir odamız. Çok iyi bir misafirperverlik gösterdiler.
Gerçekten ben de Birlik Başkanı olarak bundan çok memnun
olduğumu söylemek istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
53 Bölge Eczacı Odası ve TEB Merkez Heyeti, 37.Dönem 2. Bölgelerarası Toplantısı devam ederken, Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın Anayasa Komisyonu’ndan geçtiği haberleri üzerine; “ilaçta reklam” konusunda ortak tavırlarını açıklama gereği duymuş ve 6 Kasım 2010 tarihinde bir basın açıklaması yapılmıştır.
19
Etkinlik
Ali Serkan MERCAN (1)
Bireye Özgü İlaç Tedavisinde
Geleceğin Anahtarı:
FARMAKOGENOMİ
30 Eylül-3 Ekim 2010 tarihleri arasında “Gelecek” temasıyla Ankara’da gerçekleştirilen
10. Türkiye Eczacılık Kongresi’nin açılış semineri, ABD’nin Kaliforniya Üniversitesi (UCLA)
Tıp Fakültesi’nde Tıp, Teknoloji ve Toplum Programı Direktörü olan Prof. Dr. Gregory
STOCK tarafından gerçekleştirildi. Genetik ve genetik mühendisliği alanında dünyanın
önde gelen bilim insanlarından biri olan Profesör Stock’un, “Geleceğin Bilimi: Farmakogenomi” başlığıyla katılımcılar ile paylaşmış olduğu sunum; tıbbın ve özellikle gen üzerine sürdürülen çalışmaların geldiği nokta, teknolojik ilerlemenin sunmuş olduğu olanaklar ve bu süreç içinde eczacılık biliminin artan yeri ve önemi konularında ufuk açıcı bilgi
ve yorumlar içeriyordu.
Bir Geçiş Aşamasındayız…
Prof. Stock’un açılış seminerinde vurgulamış olduğu en temel tespit insanoğlunun bir geçiş aşamasında olduğuydu.
Ona göre, bu geçiş aşaması, sadece teknolojik bir yenilenme anlamında değil tam da insanoğlunun evrim süreci
içinde bir önceki halden bir sonraki hale geçişi anlamında
görülmelidir. Bu geçiş aşamasında ise teknolojik ilerleme ve
bilimin geldiği nokta niceliksel değişimlerin ötesinde insanlara kendi sağlıklarına, bedenlerine, dokularına ve hücrelerine doğrudan müdahale edebilme olanağı sunmakta. Bu
nedenle, nanoteknolojinin sunmuş olduğu teşhis ve teda-
vi olanakları bu sürecin sadece başlangıç noktası olarak
görülmeli (Bkz. Resim 1). Prof. Stock’a göre tüm bunları
mümkün kılan ve hatta insanoğlunun tüm yaşam biçimini
değiştirme kapasitesi olan tek bir şey var aslında: Bilgi
Örneğin günümüzde bir internet sitesi aracılığıyla aynı hastalığa sahip insanların kurmuş oldukları forumlar vasıtasıyla
hastalar; aldıkları ilaçları, yaşamlarındaki zorlukları, ilaçların
etkileri ve yaşadıkları değişimleri birbirleriyle paylaşıyorlar.
Prof. Stock’a göre kurulan bu ağ içinde ortaya çıkan bilgi
çok değerli bir hale geliyor. Çünkü herhangi bir sağlık çalışanının sahip olabileceğinden daha fazla bir bilgi dolaşımı söz
(1) Bu yazının son halini okuyarak değerli katkılar sunan ve bilimsel çerçevede düzeltme ve yönlendirmelerde bulunan Sayın Prof. Dr. Mehmet
ÖZTÜRK’e ve Ceyhan CERAN’a teşekkürlerimi sunuyorum. Yazının son halinin sorumluluğu tamamen bana aittir.
20
Örneğin, duygularımızı/zihnimizi değiştirmek/kontrol etmek
için ilaç karışımları hazırlayabilir hale gelebiliriz. Zira cinsel
performans için hap kullanımı fikri, ya da depresyon için kullanılan her hangi bir ilaç aslında basit biçimde buna hizmet
ediyor. Eğer, duygularımız ve düşüncelerimiz ile onları yönlendiren genetik haritamız hakkında daha fazla bilgiye sahip
olursak kendimiz hakkında birçok şeyi kontrol edebilir hale
gelmez miyiz? Prof. Stock’un, bu soruya da cevabı: Neden
olmasın.
Sağlık Alanında Bir Devrim Yaşanacak…
RESİM 1: Yukarıdaki resimde görülen implant edilebilir
basınç sensörü, damardaki kan basıncını ölçmektedir.
konusu bu alanda. Prof. Stock’un sorusu işte tam burada
ortaya çıkıyor: Eğer bu bilgiyi, bu hastalardan sosyal paylaşım şeklinde değil de doğrudan onların gen dizilimlerinin
ortaya çıkarılması, listelenmesi ve bir araya getirilmesi ile
oluşturulan bir alanda biriktirir ve ortak kullanımına açarsak
ne olur? Eğer sperm ve yumurtanın rastgele biraraya gelmesi sonucu oluşamayacak kadar önemliysek ve bu süreci
yönetebilecek duruma gelirsek ne olur? İşte bu sıradışı ve
şaşkınlık veren ihtimal diyor Prof. Stock, kendi evrimimizin
kontrolünü elimize alabilecek olanakları bize sunacak.
Bu olanaklar vasıtasıyla, “geçmişte ne olduğunu bilemediğimiz uzaydan bahsederken şimdi uzaya gitmiş varlıklar olarak bizler” insan hakkında daha fazla bilgiye sahip oldukça
kendi içimize doğru durmak bilmeyen bir yolculuğa çıkacağız. Bugün bu yolculuğu başlatan ve her gün ilerleyen bir
noktadayız: Genetik alanındaki araştırmalar ve sonucunda
insanların gen dizilimlerinin ortaya çıkarılması.
Prof. Stock’a göre, farmakogenomi bu noktada önemini
kazanıyor. Canlı organizmaları; genlerin, proteinlerin ve biokimyasal reaksiyonların bütüncül bir yapı içinde birbirleriyle
etkileşim içinde ortaya çıkarttıkları yaşam ve yaşam süreçleri olarak gören ‘sistem biyolojisi’ birçok açıdan farklı değerlendiriliyor. Ama Sistem biyolojisi, insanoğulunun kendi
evrim sürecine müdahale edebilir noktaya gelebilmesine
olanak verecek bir alan olarak farmakogenomi, farmasötikler ve genlerimiz arasındaki ilişkiselliğin ortaya çıkarılması bağlamında değerlendirilmeli. Çünkü ilaçların etkinliği ve
ilaçlarla ilişkilendirilen yan etkiler doğrudan biyokimyamız ile
genetiğimiz ile ilintili. İlaçların emilimleri ve vücuttan atılmaları üzerinde etkisi olan genetik yapımız hakkında her geçen
gün daha fazla bilgiye sahip oluyoruz. Bu bağlamda, Prof.
Stock’a göre farmakogenominin bize tanıyacağı olanakların
en önemlisi insanların genlerine bakarak hangi ilacı, hangi
dozda almasının en iyisi olacağına en doğru bir şekilde karar
verebilecek duruma gelecek olmamız.
İşte tüm bu olanaklar diyor Prof. Stock, eczacılık bilimleri,
tıp ve teknoloji arasında daha önce görülmemiş bilgi transferi ile yaratılacak bir devrimi işaret ediyor bize. Bu devrim
özellikle sağlık alanındaki tüm güç dengelerini değiştirecek.
Örneğin, mevcut durumda hekimler bilginin merkezinde
duruyorlar. Ancak bahsettiğimiz olanaklar söz konusu olduğunda bu merkez dağılacak ve diğer sağlık çalışanları da
bu bilgilere erişebilecek. Enformasyon teknolojisi 10-20 yıl
içinde gerçekten sağlığımız hakkında ne bilmemiz gerekiyorsa onu, anlayacağımız bir dilde bize sağlayacak bir hale
gelecek. Yani, sağlık sistemi bugünkünden çok farklı bir biçime kavuşacak. Yeni yapı, Öngörülebilir, Kişiselleştirilmiş,
Koruyucu ve Katılımcı olacak. Çünkü bu yeni sağlık hizmetleri anlayışı yeni bir paradigmaya sahip olacak. Bu yapının
ana unsurlarını çok yakın bir dönemde ortaya çıkacak olması, proaktif olması, bilişim teknolojisinin egemenliği altında
gerçekleşecek olması, devrimci bir atılım yaratması ve çok
ucuz ve tüm toplum kesimlerince erişilebilir hale gelebilmesi
oluşturacak.
Prof. Stock’a göre devrimci bir değişim yani tam bir dönüşüm gerçekleşiyor bugün. Bütün dünyada insanlara sunulan
sağlık hizmeti anlayışını değiştirecek bu dönüşüm. Asıl hayret verici olan ise yeni sistemin oldukça ucuz olacak olması.
Tıpkı cep telefonları gibi herkesin ödeyebileceği fiyatlarda
olacak. Sekanslanan (dizilimi belirlenen) genom havuzunun
21
artmasıyla, elde edilen verilerin anlamlandırılması (deşifre
edilmesi) daha da kolaylaşacak. Böylece, verileri analiz edecek bir enformasyon sisteminin etkinliği ve etkililiği artacak.
Ve bu sistem zamanla bütün dünyada erişilebilir olacak.
Farmakogenominin Yaratacağı Devrimde
Eczacılık Mesleğine Ne Olacak…
Prof. Stock’a göre bugünkü sağlık alanının en zor ve çetrefilli
kısmı teşhis koyma ve reçete yazma. Ama yeni paradigma
yerleştiğinde, teşhis ve reçete yazma sürecinde insan faktörü (hekimin rolü) önemli ölçüde azaltılacak. Doğru teşhis
ve doğru tedavi farmakogenominin sunduğu bireye özgü
(kişiselleştirilmiş) bir tedavi anlayışı ile daha da etkin ve önceden belirlenebilir bir hale getirilecek. Böylelikle, hekimlerin
bu alandaki (kişiye özgü tedavi sürecinde) rollerinin azalması
kaçınılmaz olacak.
Peki, bildiğimiz anlamda tıp, sağlık hizmetleri ya da daha
somut hasta/hekim ilişkisi değişecek ise kullanılacak ilaçların ne olduğu da önceden belirlenecek ise, “ilaçların insanlara sunulması ve nasıl kullanacaklarının anlatılması, onlara
yardımcı olunması ve (hem tedavinin hastaya uygunluğu
boyutunda hem de hastanın tedaviye uyumu konusunda)
tedaviye hasta uyuncunun tam olarak sağlanması süreçleri
(yani eczacılık hizmetleri) nasıl değişecektir?
33
22
Prof. Stock’a göre işte bu süreçler artan oranda insan müdahalesi gerektirmeye devam edecek. Bu durum eczacılık
alanında bugün de sürdürülen birçok hizmet ile ilişkili. Mevcut sistemde bu süreçler hakkında sorulan sorular nelerdir?
İnsanlar ne yapacaklarını biliyorlar mı? İlaçları doğru kullanıyorlar mı? İlaçlarını alıyorlar mı? Kullandıkları ilaçlar onlara
gerçekten yardımcı oluyor mu? Eczacılık bilimi işte bugün
bu sorulara yanıt arıyor. Çünkü eczacılar bu süreçte sorumlu
olduklarını biliyorlar. Gelecekte birçok şey değişecek ama
eczacılar bu konularda yine aynı soruları soracak ve artan
oranda sorumluluk almaya devam edecekler. Prof. Stock’a
göre, en ücra köşelerdeki eczaneler birçok insanla etkileşim
halinde olmaya devam edecek. Eczacılar anlatmaya devam
edecek, hastalara/bireylere yol gösterici olmaya devam
edecekler.
Prof. Stock’a göre, koruyucu/önleyici uyarılar, risk değerlendirmesi, sağlık izleme/kontrolü, sağlık danışmanlığı, kişinin
yaşam süresi boyunca ilaç rejiminin yönetimi, ilaç tedavisine uyum gibi birçok süreç eczanede gerçekleşiyor. Hastalar eczacılarıyla doktorlara göre daha düzenli görüşüyorlar.
Eczacılar çok daha kolay ulaşılabilir. Diğer yandan doktor
olmayan sağlık meslek mensubu uzmanlar içinde en çok
bilgiye sahip olanı eczacılardır. İşte bu nedenle ve yaygın
olarak halka hizmet kapasitesine sahip oldukları için, Prof.
Stock’a göre hasta ile eczacı arasındaki iletişimin süreklilik
arz etmesi sağlık sistemi içinde en maliyet-etkin yöntemdir.
Bu nedenle de eczacıların hem bilimsel kapasite ve yetenekleri hem gelişmiş bir sorumluluk bilincine sahip olmaları
hem de yaygın erişim imkânı sunmaları sonucu, farmakogenomi ile sağlık alanında yaşanacak devrim içinde sağlık
çalışanı olarak katkıları daha da artacak.
İşte, eczacıların eğitimleri süresince kazandıkları bilimsel
yetkinlik ve beceriler ile sonrasında hastalarla kurmuş oldukları sürekli iletişim ağı içindeki etik duruşları onları geleceğe
taşıyacaktır.
Uzm. Ecz. Esra Simten GÜR
TEBRP UygulamasıTüm Sağlık Meslek
Mensuplarının Hizmetindedir
Türk Eczacıları Birliği olarak mesleğimizin tüm uygulama
alanlarını geliştirmek, meslektaşlarımızın karşılaştıkları problemlere çözüm üretmek ve karşılaşmaları olası sorunları
öngörerek koruyucu önlemler almak başlıca görevimiz ve
hareket noktamızdır.
karşılaştıkları problemlerin daha kısa sürede çözüme kavuşturulması amacıyla, 2011 tarihinden itibaren 444 3 ECZ /
444 3 329 numaralı telefondan hizmet vermeye başlamıştır.
TEBEOS Kullanıcılarının Sayısı
Gün Geçtikçe Artıyor
TEBEOS’ entegre edilmiş TBRP uygulaması tüm TEBEOS
kullanıcılarının hizmetindedir. Meslektaşlarımıza uygulama
kolaylığı sağlamak amacıyla hazırlanan TEBEOS Eczane
Otomasyon Programının ardından, halkımıza verilen ilaç
ve eczacılık hizmetinin kalitesini yükseltmek üzere İlaç Bilgi
Kaynağı ve Farmasötik Bakım Asistanı TEBRP’nin hazırlıkları tamamlanmış ve ilk sürümü TEBEOS kullanıcılarına sunulmuştur.
Türk Eczacıları Birliği’nin, meslektaşlarına hizmet etmek ve
eczacılık mesleğine katkıda bulunmak amacıyla hazırladığı
TEBEOS Programı, meslektaşlarımızın katkıları ve örgütümüzün gücüyle hızla gelişmektedir. Şu anda 13.000 in üzerindeki eczanede kullanılan TEBEOS’un kullanıcı sayısının
her geçen gün artması, meslektaşlarımızın programımızı
sahiplenmesinin ve güç birliğimizin en açık göstergesidir.
TEBEOS ve TEBRP Nasıl Hazırlandı
TEBEOS, TEBRP ile Gelişiyor
Eczane yönetiminde ve eczane içi işleyişinde meslektaşlarımıza YARDIMCI olmak üzere TEBEOS eczane otomasyon
programı 2010 Yılı Mayıs ayında hayata geçirilmiştir. TEBEOS, Türkiye genelinde 24 bin eczanemize ücretsiz olarak
dağıtılmıştır.
Meslektaşlarımıza sunduğumuz hizmetin kalitesini artırmak
ve halkımıza verilen ilaç ve eczacılık hizmetini daha ileriye
taşımak amacıyla hazırlanan TEBEOS, eczacılığın bilimsel
ortamında ve yine eczacılar tarafından geliştirilmeye ve ilerlemeye devam etmektedir.
Kurulum ve kullanım oranı her geçen gün yükselen bir grafik çizmekte olan TEBEOS’un veri tabanı yapılandırılırken,
Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nün işlem prosedürlerine uyum esas
alınmıştır. Bu sayede, İlaç Takip Sistemine geçiş, G2D’li ürün
sorgulamaları ve stok zararı bildirimleri gibi işlemlerde, meslektaşlarımıza yol gösterici hizmet vermek hedeflenmiştir.
TEBEOS eczacıların temel çalışma platformunu oluşturacak, provizyon işlemleri ile tam entegre, ilaç bilgi kaynağı
veri tabanını bilimsel eczacılık hizmetinin etkin sunumu için
meslektaşlarımızın hizmetine sunma ve eczacıların Farmasötik Bakım Asistanı olma vizyonuna sahip tek eczane
yazılım programıdır.
TEBEOS Nasıl Temin Edilir, Nasıl Kurulur
TEBEOS program CD’leri, Bölge Eczacı Odalarından ücretsiz olarak temin edilebilmektedir. TEBEOS Programının
kurulum ve kullanımı esnasında TEBEOS Çağrı Merkezi telefon aracılığıyla bilgi ve destek vermektedir.
Çağrı Merkezi hafta sonu ve resmi tatil günleri de dahil olmak üzere 08.30 – 23.00 saatleri arasında hizmet vermektedir. Merkez, daha etkin ve ulaşılabilir olması, eczacılarımızın
TEBEOS içerisinde bir modül olarak hazırlanan TEBRP
İlaç Bilgi Kaynağı, Ocak ayında kullanıcılarımızın hizmetine
sunulmuştur. TEBRP İlaç Bilgi Kaynağı, meslektaşlarımızın
Farmasötik Bakım Asistanı olacaktır.
TEBRP Nasıl Hazırlandı
İlaç ve eczacılık hizmetinin verilmesi sırasında meslektaşlarımıza kolaylık sağlamak amacıyla hazırlanan TEBRP içerisinde, ilaç bilgileri, reçeteye yazım ve geri ödenme koşulları,
23
ATC ve NFC kodları, besin etkileşimleri, testler, birim dönüşümleri, reçete türleri, yurtdışından ilaç temini, faydalı bilgiler
ve mevzuat (hukuksal dokümanlar) bölümleri yer almaktadır.
Bu bölümlerin hazırlanmasında, çok sayıda meslektaşımız
ve çalışanımız görev almıştır.
İlaç Veri Girişleri: Türk Eczacıları Birliği tarafından, internet üzerinde bir web yazılımı uygulaması hazırlanarak,
Türkiye’de bulunan tüm ilaç firmaları ve ayrıca, AİFD, TİSD
ve İEİS ile iletişime geçilmiş, firmalara, kendilerine ait ürünlerle ilgili bilgi girişi yapmaları çağrısında bulunulmuştur. Firmalar tarafından girilen tüm ilaç bilgileri TEBEOS ve TEBRP
Biriminde görevli meslektaşlarımız tarafından kontrol edilerek sisteme kabul edilmiştir.
ATC Kodları: Dünya Sağlık Örgütü’nün ATC Kodları konusundaki çalışmalarını gerçekleştiren departman ile bağlantı
kurularak güncel ATC Kod listesi satın alınmıştır. Her ilacın
içerdiği etken madde üzerinden hazırlanarak Türkçeleştirilmiştir.
NFC Kodları: European Pharmaceutical Market Research
Association (EphMRA) tarafından hazırlanan, 2010 tarihli
güncel NFC Kılavuzunda var olan bilgilerin taranmasının ardından, veritabanında var olan kodların bu doğrultuda güncellenmesi ile hazırlanmıştır.
Besin Etkileşimleri ve Etken Madde İlişkilendirmeleri:
Micromedex© İngiltere yetkilileri ile bağlantı kurulup portal
kapsamındaki tüm veritabanlarının Türk Eczacıları Birliği kullanıcı hesabı ile ücretsiz kullanıma açılması sağlanmış akabinde programın 2011 sürümünün aboneliği satın alınmıştır.
Besin etkileşimleri ve etken madde ilişkilendirmeleri bu kaynaktan yararlanılarak kontrol edilmiştir.
TEBEOS ve TEBRP veritabanlarında yer alan tüm etken maddeler; Micromedex ve PubMed (www.ncbi.nlm.
nih.gov/pubmed/ ) portalları, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi
(FDA) resmi internet sitesi ve internetteki benzeri siteler taranarak güncellenmiş, gerekli sinonim eşleşmeleri yapılmıştır.
Veritabanında var olan tüm ilaçların eski-yeni barkod eşleştirmeleri yapılmış ve gereken ilaçlar için güncel barkodlar
eklenmiştir.
“Soğuk Zincir” kapsamında yer alan ürünler Birliğimiz tarafından hazırlanan listelerden belirlenip, veritabanında güncellenmiş, Programın bu tür ilaçlar için “Soğuk Zincir” uyarısı
vermesi sağlanmıştır.
İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nce yayımlanan “Ara
Ürün” listesi taranıp, veritabanında bu kapsamdaki ürünlerin bilgileri ve fiyatları güncellenmiştir.
Prospektüs ve Kısa Ürün Bilgisi: Firmalar tarafından girişi yapılan prospektüsler, programa uygun formata dönüştürülmüştür. Prospektüs/KÜB-KT bilgileri doğrultusunda;
ilaçların etken madde bilgileri ile miktarlarının, NFC ve ATC
kodu bilgilerinin, gebelik kategorilerinin TEBRP veritabanına
girişi için bir modül hazırlanmıştır.
Güncel SUT Bilgileri: Meslektaşlarımızın başta Sosyal
Güvenlik Kurumu olmak üzere, geri ödeme kurumları için
24
yaptıkları reçete girişi işlemlerinde ve ilaçların reçeteye yazım
ve geri ödenme koşullarını takip etmekte yaşadıkları sorun
ve sıkıntıları azaltmak amacıyla, güncel SUT bilgileri TEBRP
veri tabanına eklenmiştir.
Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan İlaç Fiyat Listeleri ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayımlanan ve geri ödemeye esas teşkil
eden listeler (Ek-2/D ve Ek-2/E) takip edilerek, TEBEOS ve
TEBRP veri tabanındaki ilaç fiyat bilgileri, kamu kurum iskontoları ve kamu fiyatları düzenli olarak güncellenmektedir.
Medula Provizyon Sistemi temel alınarak düzenlenen SUT
Bilgilerinin yanı sıra, Kamu Eşdeğeri alanı da güncel eşdeğer
uygulamalarını ve ilaç fiyat farklarını yansıtmaktadır.
Faydalı Bilgiler: Tüm TEBRP kullanıcıları için yol gösterici
olabilecek kısa bilgi notları içeren ve ilgili alanlara yönlendirme sağlayan faydalı bilgiler bölümünün kapsamı, güncel
gelişmeler doğrultusunda genişletilmektedir. Son olarak,
SGK tarafından 01.11.2010 tarihinde uygulamaya başlanan
e-rapor düzenlemelerine bağlı etken madde kodlarını içeren
listeler veri tabanımıza yüklenmiş ve kullanıcılarımızın bilgilerine sunulmuştur.
TEBRP İlaç Bilgi Kaynağı’nın hazırlanmasında, Eczacılık Fakültelerimiz ile bağlantıya geçilmiş, akademisyenlerimiz ve
eczacılık fakültesi öğrencileri ile ortak çalışma ortamı sağlanmıştır. Hocalarımızın ve meslektaşlarımızın verdiği destek
ve katkının yanı sıra, gelecekteki meslektaşlarımız olan eczacılık fakültesi öğrencilerinin, ileride kendilerinin de kullanacağı bir programın hazırlanmasına katkı koymaları Birliğimiz
açısından gurur vericidir.
Niçin TEBEOS, Niçin TEBRP
Tüm alt yapı çalışmaları ve bilimsel verilerin, hem TEBRP
Programı içerisinde ayrı olarak, hem de TEBEOS Eczane
Yazılımı ile bütünleşik çalışması sağlanarak Türkiye’de bir ilk
gerçekleştirilmiştir.
Meslektaşlarımızın kullanımına sunduğumuz TEBRP fonksiyonları anlık uyarı sistemi ile çalışmaktadır. TEBEOS Programı içerisinde anlık uyarı yöntemi ile hem sisteme reçete girişi
esnasında “Rp uyarısı”, hem de toplu kontrollerin yer aldığı
“TEBRP” raporları şeklinde uyarı vermektedir.
Mesleki uygulamalarımızı geliştirmek ve ileriye taşımak, tüm
sağlık profesyonellerinin ortak, güncel ve doğru veri tabanını
kullanmaları hedefimizin ilk faz çalışmalarını tamamladığımız TEBRP, Farmasötik Bakım Asistanınız olma yolunda en
önemli adımını atmış bulunmaktadır.
Sağlık hizmeti sunucuları olarak, hastalarımızın da bilinçlendirilmesi aşamasında, Hasta Bilgilendirme Broşürleri ile
desteklediğimiz projemiz, çok kısa bir süre içerisinde, meslek içi eğitim programlarını, akademi bünyesinde gerçekleştirilen eğitim ve bilgilendirme fonksiyonlarını, TEB Ekip kapsamında hasta takip fonksiyonlarını da hayata geçirecektir.
TEBEOS ve TEBRP ile ilgili tüm görüş ve önerilerinizi bildirmeniz, programlarımızı geliştirmemize, daha iyi yerlere
getirerek sizlere daha iyi hizmet verebilmemize katkı sağlayacaktır.
TEBRP Kurulumu
TEBRP Uygulaması, TEBEOS’un kurulu olduğu bilgisayarlarca otomatik olarak alınan güncellemeler ile indirilmiştir.
TEBRP’nin TEBEOS’a entegre kurulumunda izlenmesi gereken işlem adımları aşağıda yer almaktadır.
1
Tebeos programını başlatın; program başladığında TEBRP
kurulum dosyalarını otomatik olarak indirmeye başlayacaktır. İndirme işlemi sırasında çalışmanıza ara vermeden
devam edebilirsiniz.
2
TEBRP programının indirme işlemi tamamlandığında sağ
üst köşede “TEBRP Kurulum” adında bir buton oluşur.
TEBRP programını kurmak için “TEBRP Kurulum” butonuna tıklayarak kurulum işlemini başlatabilirsiniz.
3
Kurulumun başlangıcında “Sistem Gereksinimleri” başlığında bir ikaz metni görüntülenir. Kurulumu gerçekleştirmeden
önce bilgisayarınızın bu gereksinimleri karşıladığını mutlaka
kontrol ediniz. Sistem gereksinimleriniz yeterliyse “Kabul Et”
butonuna tıklayıp kurulum işlemine geçebilirsiniz.
4
Kurulumun tamamlanma süresi bilgisayarınızın kapasitesine
göre 4-10 dakika arasında değişebilir.
5
Program içinde veritabanı oluşturulurken beklemeniz
gerekmektedir. Veritabanı oluşturulduktan sonra TEBRP
programınız otomatik olarak başlayacaktır.
6
Programı masaüstündeki TEBRP ikonuna çift tıklayarak ya
da, TEBEOS’daki “TEBRP’yi Başlat” butonuna tıklayarak
başlatabilirsiniz.
25
TEBEOS kullanıcılarımız, programları içerisinde gerçekleştirecekleri otomatik güncelleştirme işlemiyle Farmasötik Bakım
Asistanları ile ortak çalışmalarına başlamışlardır.
Tekil Kullanıcılar İçin TEBRP Kurulumu
Tekil kullanıcılar için ise hazırlanmış olan TEBRP CD’leri, tüm sağlık meslek mensuplarına yine ücretsiz olarak ulaştırılacaktır.
Kurulum için gerekli işlem adımları, ekran görüntüleri ile beraber aşağıda yer almaktadır.
“TEBRP Kurulum” butonuna basınız.
Kurulum başlayana kadar bekleyiniz.
“İleri” butonuna basarak kurulumu başlatınız.
26
33
DOSYA
Sağlık, Eczacılık, Rekabet
Hazırlayan: Remzi ALTUNPOLAT (TEB Ar-Ge)
Eczanenin, eczacılık meslek etiği ve hukuku bakımından ticari işletme
olarak değil, tıpkı hekimlik ve avukatlık gibi meslekî işletme olarak kabul
edilmesi noktasındaki hukuksal yaklaşımlardan hareketle eczacılar ticari
işletme işleten tacir sıfatında ele alınmamalı; hastalar da hasta hakları
temelinden hareketle birer ilaç kullanıcısı birey olarak salt bir tüketim
malının tüketicisi konumunda değerlendirilmemelidir.
Piyasa Yönelimli Sağlık Reformları
Eczacılığı Rekabet Alanına Çekmeye
Çalışmaktadır.
Hem gelişmiş ülkelerin hem de gelişmekte olan ülkelerin
sağlık sistemlerinde özellikle 1980’lerin sonlarından itibaren sosyal refah devletinin dönüşümü çerçevesinde önemli
reform girişimleri ortaya çıkmıştır. Birçok ülkede hükümetler, söz konusu reform girişimlerinin temel gerekçesi olarak
derinleşen “sağlık krizi”ni göstermiş, bu krizle mücadele
edebilmenin belli başlı politikalarda değişiklikten geçtiğini
ileri sürmüşlerdir. Aslında genel çerçevesi itibariyle tek bir
sağlık reformu programı olarak görülebilecek bu politikalar,
sadece harcamaları azaltıp verimliliği artırmaya çalışmakla kalmamış, devletin sağlık sistemlerinde üstlendiği görev
ve sorumluluklar da piyasa ideolojisi çerçevesinde yeniden tanımlanmıştır. Bu bağlamda sağlık hizmeti sunanların (doktorlar, hemşireler, eczacılar vb.) sağlık hizmetlerinin
düzenlenmesi ve kaynakların kullanımında önemli bir yere
sahip olduğu eski sistem yerine rekabeti artırıcı, müşterilerin
kendi seçimini yapmasını teşvik eden ve devleti mümkün
olduğunca sağlık alanından çekerek sorumlulukların önemli
bir bölümünü piyasaya bırakmasını öngören bir sistem inşa
edilmiştir. Başka bir deyişle, sağlık sistemlerini yönetmeni
bir aracı olarak piyasaların etkinliği fikri, geleneksel kamu
hizmeti kavramından büyük bir kopuşa neden olmuş; rekabet kavramı piyasa yönelimli reformların tam olarak işletilmesinde merkezi bir yer tutmuştur. Bunda OECD, Avrupa
Birliği Komisyonu, Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Bankası
gibi ulusüstü aktörler başat bir rol oynamış; farklı ekonomik
gelişmişlik seviyesinde olan ve farkı sağlık sistemlerine sahip
olan ülkeler benzer reform paketleriyle ortaya çıkmışlardır.(1)
Piyasa yönelimli sağlık reformu girişimleri ilaç ve eczacılık
alanında da kendini göstermiş; bu çerçevede bir yandan ilaç
sektörünün nasıl daha rekabetçi bir çizgiye çekilebileceği
tartışılırken diğer yandan eczacılığı giderek artan ölçüde rekabet çerçevesinde değerlendirerek rekabet hukukuna tabi
kılma eğilimleri güç kazanmıştır. Oysaki sağlık ve eczacılık
hizmetleri alanında piyasa ekonomisinin olmazsa olmaz koşulu olan rekabet koşullarının sağlanması olanaksızdır. Diğer
taraftan genel olarak sağlığın, özelde ise eczacılığın aynı zamanda bir kamu hizmeti olması, onun rekabet hukuku kurallarından bağımsız olarak değerlendirilmesini gerektirir.
Bir alanda rekabetin sağlanabilmesi için başlıca altı koşulun
yerine getirilmesi gerekmektedir:
1. Kesinlik,
2. Dışsallıkların olmaması,
3. Alıcıların ve satıcıların piyasa hakkında tam bilgi sahibi
olması,
4. Alıcıların ve satıcıların birbirlerinden bağımsız hareket etmeleri,
5. Çok sayıda küçük satıcı ve alıcı,
6. Malların homojen olması.
Eczacılık Alanı Farklı Özellikleri ve
Yapısı Nedeniyle Aksak Rekabet
Piyasası Niteliğindedir.
Standart rekabetçi piyasalarda, çok satıcı, maksimum kâra
odaklanmış firmalar, iyi bilgilenmiş alıcılar, tüketicilerin malın
bedelinin tamamını ödemeleri gibi nitelikler söz konusudur.
Eczacılık hizmetleri alanı ise bu standart niteliklerden farklı
bir şekilde şu özellikleri barındırır:
- Büyük kentler dışında sınırlı sayıda eczane,
- Çok büyük kârlara odaklanamayan eczaneler,
- Çoğu zaman eksik bilgiye sahip alıcı,
- Hastaların/sağlık hizmeti tüketicilerinin, çoğunlukla sahip
oldukları sigorta vb. nedeniyle maliyetlerin tamamına katlanmaması.
Dolayısıyla eczacılık hizmetleri alanı tam rekabet değil, “piyasa aksaklıkları” olarak da adlandırılan farklı özellikleri ve
yapısı nedeniyle “aksak/eksik rekabet” piyasası niteliğinde-
30
dir. Piyasadaki gibi büyük reklam kampanyaları, fiyata dayalı
rekabet, müşteri çalma faaliyetleri bu alanda çok mümkün
değildir. Ayrıca edinilmiş bilgi ve deneyimlerin en fazla paylaşıldığı ve işbirliği yapıldığı alanlardan biridir. Bu nedenle,
piyasadaki acımasız, sert rekabetin bu alanda olması çok
beklenen ve görülebilen bir durum değildir. Eczaneler arası rekabet dahi, birçok bölgede az sayıda hastane hizmeti
sunumu olması nedeniyle etkin rekabet koşullarını barındı-
ramamaktadır. Bundan başka özel piyasada mevcut olan
maliyet-fayda ilişkisi eczacılık hizmetleri sektöründe çok
geçerli olamayacaktır. Çünkü eczacılık hizmetlerinin maliyetlerinin büyük bir kısmı, çoğu zaman birey ve devlet tarafından önceden primler şeklinde ödenmektedir. Eczacılık
hizmetleri kullanıcıları sadece bu hizmetlerden yararlanırken
bazen ve belirli, ancak bütüne göre küçük bir katkı payı ile
maliyete katlanmaktadır. Eczacılık hizmetleri alanı rekabetçi
piyasalardan kâr beklentisi bağlamında önemli ölçüde farklılaşır. Bunun anlamı, eczacılık hizmeti sunucuları çok büyük
kâr güdüsü ile faaliyetten çok, sağlık hizmetinin sunumuna odaklanmışlardır. Kâr güdüsünün yokluğu, maliyetlerin
büyük kısmının devlet tarafından ödeniyor olmasından da
kaynaklanmaktadır.(2)
Türkiye’de ilaç ve eczacılık hizmetleri tamamen devlet
kontrolünde özel mevzuata tabi olarak yürütülmektedir.
Türkiye’de eczanelerde satılan ilaçların fiyatları, eczanelerin Sosyal Güvenlik Kurumu ile yaptığı sözleşme gereği ilaç
fiyatlarında yapacağı indirim oranları, eczacının ilaçtan kazanacağı kârların sınırları gibi pek çok özellik önceden belir-
lenmiş ve düzenlenmiştir. Rekabete dayalı piyasa ekonomisinde ise bunların hepsi piyasa koşullarındaki arz ve talebe
göre oluşur ve tüketici kendi çıkarları doğrultusunda araştırma yaparak satın alacağı hizmeti veya malı en ekonomik koşullarda elde etmeye çalışır. Eczacılık hizmetlerinde ise tüketicilerin böyle bir rekabet ortamında hizmet ve mal almaları
söz konusu değildir. Eczacılık hizmetlerinde fiyat yönünden
rekabet direkt olarak kamu sağlığıyla ilgili olan bir ekonomik alan olduğundan devlet elliyle
ortadan kaldırılmıştır. Hastaların,
ticari anlamda tüketicilerin ilaca
yönelik talepleri doğrudan talep
niteliğinde değildir; hasta ancak
hekim muayenesinden sonra reçetesiyle ilaç alabilir. Kısaca hastalar sağlık ve ilaçla ilgili tercih yapabilme olasılığına sahip değildir.
Hastalar ilaç ve eczacılık hizmetlerinin teknik özeliliklerini, piyasadaki ilaç ve eczacılık hizmetlerinden hangisinin kendileri için
uygun olduğunu bilemezler. İlaç
ve eczacılık hizmetini sunanlar ile
hastalar arasında serbest piyasa
mantığında yer alan piyasa eşitliği
yoktur. Sağlık piyasasında ilaç firmalarının sağlık kuruluşlarının ve
sağlık personelinin arz yönünden
örgütlü davranışlarına karşılık piyasaya girişleri tamamen bireysel
nitelik taşıyan hastaların fiyatlar
ve hizmet kalitesi üzerinde talep
baskısı oluşturmaları olanaklı değildir. Bunun ötesinde ilaç
ve eczacılık hizmetlerinde talep belirsizdir. Yani hastalık riskleri önceden öngörülemeyen ve hesaplanamayan tesadüfi
risklerdir. Ayrıca ilaç başka hiçbir şeyle ikame edilemez ve
ertelenemez özellik taşımaktadır.(3)
Türk Eczacıları Birliği Rekabet Hukuku
Çerçevesinde Bir Teşebbüs Birliği
Olmanın Ötesinde Kamusal Hizmet
Veren Bir Kurumdur.
Türk Eczacıları Birliği, 25.01.1956 tarihli ve 6643 sayılı kanunla kurulmuş; 1982 Anayasası’nın 135. maddesi kapsamında, kamu kurumu niteliğindeki bir meslek kuruluşudur.
Rekabet hukuku yönünden ise TEB, “teşebbüslerin belirli
amaçlara ulaşmak için oluşturdukları tüzel kişiliği olan veya
olmayan birlikler” anlamında bir teşebbüs birliğidir. Bununla birlikte Türk Eczacıları Birliği, birey ve toplum/halk sağlığı
alanında ilaç ve eczacılık hizmetlerinin verildiği teşebbüslerin
31
işlemlerin de Rekabet Kurulu’nun yetki alanına girdiği açık
olmakla birlikte bu denetimin kapsamı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un ihlalinin tespiti ile sınırlıdır. İdari işlemlerin hukuken geçersiz sayılması, idari yargıca iptal kararı
verilmesi ya da idari işlemi yapan idarece geri alınması veya
kaldırılması ile mümkün olduğundan, Rekabet Kurulunca bu
tür bir karar verilebilmesi mümkün değildir. Danıştay da aynı
yönde kararlar vermektedir: “Teşebbüslerin faaliyetlerinin
mevzuata uygun olup olmadığının hukuki denetimi görevi
ise mevzuatta öngörülen idari makamlara ve yargı mercilerine ait olduğundan, bu konularda 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’a uyulmadığı nedeniyle yaptırım
uygulamayacağı kuşkusuzdur”.(5)
Eczane Salt Bir Ticari İşletme,
Eczacı Tacir Değildir.
en başında yer alan kurum olarak ticarî veya meslekî bir işletme olmaktan ziyade kamusal hizmet veren sağlık kurumları arasında önemli bir yere sahiptir.(4)
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesinin
gerekçesinde, teşebbüslerin genel ekonomik menfaatlere
hizmet etmekle görevlendirilmiş olduğundan bahsedilmektedir. Danıştay kararlarına bakıldığında “genel ekonomik
menfaat sağlayan hizmet” kavramı, Danıştay 10. Dairesi’nin
2001 tarihinde Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’na referansla verdiği bir kararda açıkça görülebileceği gibi kamu
hizmetini yaklaşık olarak karşılayan bir kavram olarak değerlendirilmekte ve “… genel kural olarak, rekabet kurallarına
tabi olan kamu teşebbüslerinin üstlendikleri aslî faaliyetin yerine getirilmesinin rekabetin sınırlanmasına göre daha üstün
bir menfaat doğurduğu ve rekabet kurallarının uygulanması
halinde üstlenilen bir asli faaliyetin sürdürülemez hale geldiği
durumlarda kamu teşebbüslerinin rekabet kurallarının uygulamasından ayrık tutulabileceğinin kabulü gerekmektedir.”
denilmektedir. Dolayısıyla Danıştay, kamu hizmetinin yerine getirilmesindeki yararı rekabet kurallarına uyulmasından
elde edilecek yarara göre üstün tutmaktadır.
Diğer yandan meslek kuruluşlarının tüm faaliyetlerinin Rekabetin Korunması Hakkında Kanun kapsamında denetlenip
denetlenemeyeceği tartışmalıdır. Örneğin meslek kuruluşları
tarafından yapılabilen genel düzenleyici işlemlerin Rekabetin
Korunması Hakkında Kanun kapsamında incelenip incelenemeyeceği Kanun’da açıkça düzenlenmemiştir. “Karar”,
rekabet hukukundan farklı olarak idare hukuku terminolojisinde genel olarak bireysel idari işlemler için kullanılmaktadır.
2. maddede yer alan “… her türlü hukuki işlem…” ifadesi
ise birleşme ve devralmalardan bağımsız olarak bütün maddeyi kapsayacak şekilde yorumlanırsa, genel düzenleyici
32
Eczacılık mesleği ise genellikle önleyici sağlık hizmetleri, hastalıklardan korunma ve ilaçla tedavi uygulama süreçlerinde
ilaçların hazırlanması, hastaya ulaştırılması ve kullanımının
izlenmesi gibi sosyo-klinik yönü de bulunan uygulamalı bir
meslektir. Eczacılık, meslek hukukunun temel öznesi olması
bakımından; eczacı ise eczacılık mesleğini yürütme çerçevesinde ilacın hammaddesinden başlamak üzere hastaya
uygulanmasına kadar her aşamada mesleki sorumluluk ve
yetkisi bulunan kimsedir. Bu bağlamda eczacıların iyi hizmet
verebilmeleri hastalarıyla kurdukları ilişiklerde etkin ve yararlı
bir biçimde mesleklerini uygulamalarına ve özellikle de karşılaştıkları sorunların çözümünde eczacılık meslek etiği ve
deontolojisine uygun ve ayrıca hasta haklarını gözeten bir
biçimde hareket etmelerini gerektirmektedir.
Yukarıda açıklanan çerçevede ele alınacak olursa eczane
işletmesini rekabet hukuku açısından bir teşebbüs saymak
mümkün olmakla birlikte işletme hukuku açısından tıpkı bir
hekim muayenehanesinin ya da avukatlık bürosunun işletilmesi olgusuna paralel olarak eczaneyi ticari işletme ve
eczacıyı tacir saymak mümkün değildir. Esasen mesleki
işletme yönü daha ağırlıklı olan eczanelerin ticaret hukuku
kurallarından ziyade eczacılık hukuku kurallarınca ele alınıp
değerlendirilmesi gerekmektedir. Eczacılık hukuku, tıbbi
ürünler arasında yer alan ilaç ve ecza türünden maddelerin, klinik araştırmaları aşamasından itibaren, üretimi, pazarlanması, ithali, temin ve tedariki ile kullanımı aşamalarında
ortaya çıkan kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Eczacılık
hukukunda eczacılık etkinliklerini düzenleyen ve uyulmaması durumunda uygulanacak hukuksal yaptırımlar ile birlikte
ve mesleki hak, yetki ve yükümlülüklerden ibaret kurallar
ön planda yer almaktadır. Eczacılık mesleğinin yürütülmesi
çerçevesinde ortaya çıkan hukuksal sorunların çözümlenmesinde başvurulan eczacılık hukukuna özgü kurallar, hem
evrensel değer yargılarının hem de eczacılık deontolojisinin
temel esaslarının pozitif hukuk tarafından benimsenmesi ile
ortaya çıkmış; özellikle kararlı ve süreklilik kazanan yargısal
içtihatlarla pekişmiştir.
Eczacılık mesleğini düzenleyen hukuksal kurulların normatif
içeriği ve sistematiğinde hasta haklarının korunmasını temel
alan ve kamu düzeni ile ilgili olan bağlayıcı nitelikli kurallar
daha ağır basmaktadır. Bu bağlamda eczanenin, eczacılık meslek etiği ve hukuku bakımından ticari işletme olarak
değil, tıpkı hekimlik ve avukatlık gibi meslekî işletme olarak
kabul edilmesi noktasındaki hukuksal yaklaşımlardan hareketle, eczacılar ticari işletme işleten tacir sıfatında ele alınmamalı; hastalar da hasta hakları temelinden hareketle birer
ilaç kullanıcısı birey olarak salt bir tüketim malının tüketicisi
konumunda değerlendirilmemelidir.(6)
serbest piyasa dinamiklerinin eczacılık sektöründe işletilmesine engel teşkil eder. Diğer taraftan sağlığın ve eczacılığın
serbest piyasa dinamiklerine terk edilmesi demek hızla insani temellerinden ve değerlerinden kopması anlamına gelecektir.
Kaynaklar
1) AĞARTAN, Tuğba, “Sağlıkta Reform Salgını”, Avrupa’da ve
Türkiye’de Sağlık Politikaları: Reformlar, Sorunlar, Tartışmalar, (der.)
Çağlar Keyder vd, İletişim Yayınları, İstanbul, 2007; LİSTER, John ,
Sağlık Politikası Reformu: Yanlış Yolda mı İlerliyoruz? Küresel ‘Sağlık
Reformu’ Endüstrisinin Eleştirel Kılavuzu, (çev.) Melis İnan vd., İNSEV Yayınları, İstanbul, 2008.
Eczacılık, Alanında Rekabet Olduğu
Varsayıldığında Bile Rekabet Hukuku
Bakımından Muafiyeti Gerektiren
Niteliklere Sahiptir.
2) ALTAY, Asuman, “Sağlık Hizmetlerinin Sunumunda Yeni Açılımlar
ve Türkiye Açısından Değerlendirilmesi, Sayıştay Dergisi, Sayı: 64
(2007); GÜRSOY, Şafak Taner & AKSU, Feride, “Sağlık Hizmetlerinde Piyasa Dinamikleri”, TODAİE Amme İdaresi Dergisi, Cilt: 40,
Sayı:3 (Eylül 2007).
Eczacılık hizmetleri alanında rekabet olduğu varsayıldığında bile rekabet hukukunun önemli kavramlarından biri olan
muafiyetin(7) şartları göz önünde bulundurulduğunda (yararlı olma, tüketicinin yarar sağlaması, ilgili piyasanın önemli
bir bölümünde rekabetin tamamen ortadan kalkmaması,
rekabetin zorunlu olandan fazla sınırlanmaması) Türk Eczacıları Birliği’ne ve eczacılara bireysel muafiyet tanınması
gerekmektedir. Motorlu taşıtlar alanında muafiyet tebliğleri çıkarılırken insan ve toplum/halk sağlığı alanında temel
önem taşıyan eczacılık hizmetlerine muafiyet tanınmaması
düşündürücüdür. Nitekim ilaçta rekabet politikası çerçevesinde çeşitli ülkelerde ortaklık anlaşmalarına muafiyet verilmiştir. Örneğin ABD Adalet Departmanı’nın araştırma geliştirme ortak girişimlerine, Avrupa Komisyonu’nun satışları da
içeren tüm otonom ekonomik kavramların işlevlerine sahip
olan ortak araştırma geliştirme girişimlerine muafiyet vermesi gibi. Yine rekabet yasaları kısıtlayıcı yasaklar ve maddeler
içermediği sürece (ücretler, miktarlar, bölgeler) lisans anlaşmalarını muaf tutma eğiliminde olmuştur. Avrupa Topluluğu,
daha önceki yıllarda patent ve lisansın nasıl verileceği konusunda grup muafiyetleri uygulamaya koymuş ve rekabet
politikası incelemesinden muaf olacak lisansların bileşenlerini netleştirmiştir.(8)
Sonuç
3) KIRAN, Bülent, “Serbest Eczane İşletmelerinde Rekabetin Yeri”,
Eczacı Dergisi, Sayı: 42 (Ağustos 2008).
4) DEMİR, Mehmet, “Eczacılık Mesleğinin Hasta Hakları ve Rekabet
Hukuku Açılarından Değerlendirilmesi”, Banka ve Ticaret Hukuku
Dergisi, Cilt: XXVI, Sayı: 1 (Mart 2010).
5) ASLAN, Yılmaz, Rekabet Hukuku Dersleri, 2. Baskı, Ekin Kitabevi, Bursa, 2008: KARAN, Nur , “İlaçta Rekabete Eczacı Odalarının
Müdahalesi”, İlaç Sektöründe Haksız Rekabet ve Rekabet Hukuku
Sempozyumu, 2 Mayıs 2008, Roche Müstahzarları Derneği ve Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Karakter Color A.Ş. Yayınları.
6) DEMİR, a.g.e.
7) Muafiyet ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz: ASLAN, a.g.e.; BOZDAĞ,
Özay, Rekabet Hukukunda Sınaî Mülkiyet Hakları Sorunu: ‘Per Se’
ve ‘Rule of Reason Açısından Bir İnceleme, Atatürk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, 2007.
8) TARABUSİ, Claudio Casadio & VICKERY, Graham, “İlaç Endüstrisinde Küreselleşme Bölüm II” , çev: Alpay Azap, Toplum ve Hekim,
Cilt: 14, Sayı: 1 (Ocak-Şubat 1999).
Sonuç olarak hem eczacılık hizmetlerinin kendine has yapısı
ve özellikleri hem de eczacılık mesleğinin ve Türk Eczacıları
Birliği’nin faaliyetlerinin kamu hizmeti niteliğine sahip olması,
33
Toplantı
Ayşen YALMAN, Ecz. Neşe KILINÇ MERCAN
37. Dönem 4. Başkanlar Danışma
Kurulu Toplantısı Adana’da Yapıldı
37. Dönem Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti 4. Başkanlar Danışma Kurulu
Toplantısı, “ecza kooperatifleri-eczacı odaları ilişkilerinin ve ileriye dönük işbirliklerinin değerlendirilmesi” gündemiyle Adana’da yapıldı. Bölgelerarası Toplantı
sırasında yapılan Danışma Kurulu’nda, ayrıca kooperatifçiliğin geleceği ve Bölge
Eczacı Odalarının sorunları tartışıldı.
Türk Eczacıları Birliği ve Tüm Ecza Kooperatifleri Birliği işbirliği içerisinde bir anlayışla, tüm sorunları kavrayabilmiş
ciddi bir yapıda olması gerekiyor. Bunun için kooperatiflerimizin güçlendirilmesi ve meslektaşlarımızın daha fazla bir
aidiyet duygusuyla hareket etmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Aynı inanç ve sorumluluk duygusunun, kooperatif yöneticisi arkadaşlarımızda da olduğunu biliyoruz. Ankara’da, Tüm
Ecza Kooperatifleri Birliği üyesi olan dört eczacı kooperatifimizle birlikte Merkez Heyeti’nin de olduğu bir toplantı
yaptık, bir çalıştay düzenledik. Bu çalıştayda, kooperatiflerimizi, meslektaşlarımızın kooperatif ile ilişkilerini gelişEcz. Erdoğan ÇOLAK
(TEB Merkez Heyeti Başkanı)
Hatırlayacağınız gibi; 37. Dönem 3. Başkanlar Danışma
Kurulu’nda bir sonuç bildirgesi yayımladık ve şunları söyledik: “Kooperatiflerimiz eczacılık sisteminin can damarlarıdır ve 3. Başkanlar Danışma Kurulu olarak bu toplantıyı,
bir seferberlik başlangıcı olarak düşünüyoruz ve bunun
için daha fazla mücadele etmeye hazırız”. Tüm kooperatiflerimizi ve tüm eczacılarımızı da bu mücadelede yerlerini
almaya davet etmiştik. Meslektaşlarımızı, önümüzdeki sürecin riskli olduğu konusunda uyarmış ve böyle bir duruma
karşı tüm eczacılık camiası olarak tavır almaya davet etmiştik. Bugün burada, neler yaptık, neler yapmalıyız, neler
yapacağız; bunları konuşacağız. Çünkü, başarı için verimli
bir örgütlenme şarttır ve kurumsal bir kültürün oluşması
ancak başarı sağlayabilir.
Kooperatiflerin, tüm Türkiye coğrafyasına yayılmış, öz sermayeleri güçlü, odalarla işbirliği içerisinde, üyelere ulaşmış,
34
tirmek adına somut adımlar atılması gerektiğini konuştuk
ve şu kararları aldık: Öncelikle Türk Eczacıları Birliği’nin ve
Tüm Ecza Kooperatifleri Birliği’nin arasında var olan koordinasyonun ve birlikte çalışma alanlarının artırılması gerekiyor. Bunun için farklı bölgelerde periyodik toplantıların
yapılması gerekiyor.
Öte yandan, ecza kooperatifleri ve bölge eczacı odaları
arasındaki ilişkiler, artan oranda geliştirilmeli, herkes gereken sorumluluğu üstlenmelidir. Özellikle oda yöneticilerimiz, ecza kooperatifçiliği konusunda daha aktif rol alarak,
bölgelerinde kooperatifçiliğin geliştirilmesi için, bugünden
sonra daha fazla çaba harcamalılardır. Aldığımız bir diğer
karar ise; meslektaşlarımıza yönelik bir anket çalışmasıydı.
Kooperatif üyesi olanlar ve olmayanlarla ilgili net bir tablo ortaya çıkarmamız gerekiyor. “Meslek içi eğitim imkânı
sağlayan e-farma, TEB, TEKB ile ortak çalışmalar geliştirmeli ve hatta TEB Eczacılık Akademisi’yle birlikte bir fizibilite çalışması yapmalıdır” diye bir karar aldık.
Değerli Arkadaşlarım; ecza kooperatifçiliği, gerçekten ecza
depoculuğu anlayışını aşmamız gereken bir noktada duru-
ğümüz kooperatiflerin gelişimi açısından bu şart. Bunu siz-
yor. Bunu nasıl geliştirebiliriz? Eczacılarda kooperatif olgu-
lerle paylaşıp, yaygınlaştırmak ve varsa sorunları da burada
sunu, kooperatifçilik anlayışını nasıl oluşturabiliriz; bu bizim
çözmek istiyoruz. Onun için söz sizde, buyurun.
açımızdan önemli. Çünkü, gelecek sigortası olarak gördü-
daha iyi anlıyoruz, sorunlara daha çabuk çözüm üretebiliyoruz. Kooperatif sayımızı fazlalaştırmamız lazım, çoğaltmamız lazım, artık bu noktaya gitmemiz lazım. Çünkü her
yörenin kendine özgü farklılıkları var, farklı problemleri var,
farklı özellikleri var. Buna karşı yine bahsettiğim gibi, farklı
çözümler ortaya çıkıyor. TEKB’nin bünyesinde de, aynen
Türk Eczacıları Birliği’nde olduğu gibi bir otoritenin ortaya
çıkarılması lazım. Çünkü hiç kimsenin, alınan kararlara ben
uyarım, ben uymam veya ben farklı davranırım noktasında
olmaması gerekiyor.
Uzm. Ecz. Bülent KÖSE
(Malatya Eczacı Odası Başkanı)
Kooperatiflerin hizmet verme şekillerini ya da nasıl hizmet
vereceklerini değerlendirirken, olaya iki açıdan bakmamız
doğru olur. Mevcut kooperatiflerin hizmet verdiği bölgeler
ve hiçbir şekilde kooperatif hizmetinin olmadığı bölgeler.
Kooperatiflerin yerleşik olarak hizmet verdiği bölgelerle ilgili
zaten bir sorun yok. Oradaki gerek eczacılar, gerek eczacı odaları; gerekse kooperatifin çalışmaları neticesinde,
eczacıda kooperatif bilinci oturmuş durumda, hem de bu
hizmetten faydalanmaktalar. Benim anladığım kadarıyla;
Ecz. Hasan Fehmi ALTINTAŞ
mevcut kooperatifler, bulundukları bölgelerin dışında, şu
(Erzurum Eczacı Odası Başkanı)
veya bu şekilde yerleşik bir şube açmak niyetinde değiller
ve olmayacaklar da. O zaman bizler kooperatifin olmadığı
Erzurum bölgesinde kooperatifin kurulması için birçok defa
yerlerde neler yapabiliriz? Bölgesel kooperatifler kurmak-
ve yaklaşık 1 yıl süren bir çalışma yaptık. Fakat maalesef
tan başka hiçbir çıkar yolumuz yok diye düşünüyorum.
son dakikada “Biz Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği olarak
bunu yapamıyoruz” cevabıyla karşılaştık ve şok olduk. Dün
akşam yine birlikteydik, “Biz yapamayız, bizim gücümüz
yetmez, biz Erzurum’a gelemeyiz, Diyarbakır’a gidemeyiz,
Van’a gidemeyiz, Karadeniz’e gidemeyiz” dediler. Şimdi
kooperatif bulunmasa da geçmişte, bu bölgelerde kooperatifler faaliyet göstermiş ve bundan da zarar görmüş
olanlar bizleriz, bununla ilgili maddi bir bedel de ödüyoruz.
Buna rağmen biz evet diyoruz, onlar hayır diyorlar. Burada
dün akşamki konuşmadan sonra benim çıkardığım bir şey
var. TEKB yönetimi ve mevcut ecza kooperatifleri açılıma
yanaşmıyor. Bugünkü toplantıda büyük ihtimalle ortaya
gelecek konu şudur: TEB bize maddi olarak yardım etsin.
Ecz. M. İrfan DEMİRCİ
TEB’in EGAŞ diye bir kurumu var, ticaret yapıyor burası.
(Gaziantep Eczacı Odası Başkanı)
Bu, Farmalojistik, Farma-EGAŞ olabilir.
Mersin, Gaziantep, Hatay, Adana, Kayseri, Kahramanmaraş, Güney Ecza Koop’a yakın iller. Dolayısıyla, birbirimizi
35
Birliği’nde olmalı, Türk Eczacıları Birliği tarafından denetlenmeli, merkezi bir otomasyonla bunun takibi sürekli yapılmalı. Tökezleyen ya da yol alamayan kooperatifler, bir
şekilde düzene sokulmalı diye düşünüyorum.
Ecz. Burhanettin BULUT
(Adana Eczacı Odası Başkanı)
Madem Türk Eczacıları Birliği kooperatiflerle ilgili bu işin
içerisine giriyor, o zaman doğru bir projeyle adım atması
lazım. Kooperatiflerle ilgili, 1979 yılındaki kırılmanın bir benzeri de bugün yaşanıyor. Kooperatifler, bugün bir karar alacaklar. Türkiye’de kooperatifçilik depoculuğa dönüşmüştür. Madem öyle, bu işi iyi yapalım. Bu işte yüzde 30 gibi bir
pazar hedefleyelim ve tüm üyeleri de kooperatif üyesi yapalım. Kooperatifçilik tanımının da belki yeniden insanlara
anlatılması lazım, yeni alanlar bulmamız lazım. İşin parasal
boyutunu profesyonellere bırakıp, kooperatiflerin yaptığı
gibi, Edakom gibi, sigorta gibi projelerle bu işleri götürmek
lazım. Kısacası, merkezi bir yapı lazım.
Ecz. Şefkat GÜLER
(Çorum Eczacı Odası Başkanı)
Şu anda mevcut olan kooperatiflerin hiçbirisinde sıcak
yaklaşım göremiyoruz. Kendilerine sunulan teklifleri de
kabul etmiyorlar. Yerelde bizim iki tane büyük depomuzun
kendi açmış oldukları şubeleri var. Dolayısıyla şu anda tüm
eczanelerimiz stoksuz bir çalışma içerisindeler. Başka bir
bölgeden, bize hizmet vermiş olsalar, eczaneler için belli bir
stok yapmak gerekecek. İşte bunların hazırlığını yapabilecekler mi? Dolayısıyla, karşı taraftan bunların ön görüşünü
sunacak bir teklif de yok. Hatta biz oda yöneticileri olarak,
kendilerine teklif götürdüğümüzde, yüzde 100 çalışmazsanız gelmeyiz diye şartları var. Böyle oldukları sürece, biz
böyle bir kooperatifçiliğe nasıl yaklaşacağız onu bilemiyorum.
Ecz. Yavuz TATAR
(Elazığ Eczacı Odası Başkanı)
Mevcut kooperatifler kendi finansal durumlarından dolayı
bir riske girip, yeni bir açılım yapamıyorlar. Önce kimden,
ne istediğimizi bilmemiz lazım. Geçenlerde, bir ilaç firmasının satış müdürüyle beraberdim. Müdürün söylediği şu:
“Biz kooperatiflerin açılmasını riskli görüyoruz artık. Çünkü
öz sermayeleri çok az, fazla üyeye ulaşmaya başlarlarsa,
bizim riskimiz artacak. Bizim bunlara, bu finansal yapıyla
mal temin edebilmemiz sıkıntılı.” O yüzden öncelikle mevcut kooperatiflerin finans ve altyapısı kesinlikle incelenmeli.
Kooperatiflerin finansal kontrolü, tamamen Türk Eczacıları
36
Ecz. Yücel YENİLMEZ
(Eskişehir Eczacı Odası Başkanı)
Bursa Ecza Koop’u hepimiz artık biliyoruz, çünkü Bursa
Ecza Koop. her toplantıya geliyor, standını açıyor, Başkanı
kendilerini anlatıyor. EDAK ne yapıyor ya da İstanbul Ecza
Koop. ne yapıyor, çok merak ediyorum. Niye onlar bize
kendilerini anlatmıyorlar, sadece hizmet verdikleri bölgelere
kendilerini anlatıyorlar? Bursa Ecza Koop’un bana verdiği bilgiye göre, kooperatifler, Türkiye coğrafyasının yüzde
88’ine ulaşmış durumda. Ama, burada konuşan tüm oda
başkanlarımızın konuşmalarını dinledikten sonra öyle olmadığını düşünüyorum. Burada tabii önce kooperatifler,
sonra bizler, var olan hatayı tam anlamıyla tespit etmeli,
üzerine daha fazla gitmeliyiz. Kooperatif- eczacı odası ilişkisinin, kooperatifin yükselmesinde ciddi bir katkısı olduğunu düşünüyorum.
Ecz. Tuncay SAYILKAN
(İzmir Eczacı Odası Başkanı)
Kafamda bazı sorular var, bunları yöneltmek istiyorum.
Şube açmak ciddi bir maliyet mi? Koop’ların öz sermayesi
buna yeterli mi; bölgedeki eczanelerle ilgili bir çalışma ile
ya da Türk Eczacıları Birliği’nin finansman desteğiyle bu
iş sağlanabilir mi? İlaç sanayi, koop’ların bu kadar hızlı bir
şekilde ülke genelinde büyümesi, pazar payını artırmasıyla ilgili olaya müdahale edebilir mi, böyle bir risk var mı?
Ecz. Oğuz EKİNCİOĞLU
(Ankara Eczacı Odası Başkanı)
Şu anda Ankara’da İstanbul Ecza Koop. faaliyetlerini sürdürüyor. İstanbul Ecza Kooperatifi dışında, Bursa Ecza
Koop’lar bununla ilgili bir B planı hazırlamış durumdalar
mı? Türkiye’nin her ilinde, belki bir kooperatif olması gönlümüzden geçiyor; ama bu taşları yerine oturtmak anlamında
Kooperatifler Birliği’nin öngörüleri nelerdir, onları da öğrenirsek, tahmin ediyorum yolu çok daha hızlı geçeceğiz.
Koop. da bizim bölgemizde faaliyet göstermeye başladı.
Önce ciddi anlamda üye kaydettiler, sonra gelip sunum
yaptılar. Bilançolarından, sayısal verilerinden bahsettiler.
Son derece başarılı görünüyorlar. İstanbul Ecza Koop. ondan önce gelip bizimle görüştü. Enteresan olan şu: İstanbul
Ecza Koop’la çok sık olmasa da görüşüyorduk, ama alana
iki kooperatif birden girince daha sık görüşmeye başladık.
Elimizden geldiğince eşit davranmaya çalışıyoruz. Ama
bunun Kooperatifler Birliği tarafından resmi biçimde açıklanmasına ve nasıl destek vereceğimiz konusunda bilgilendirmeye ihtiyacımız var. Kooperatiflerin bütün Türkiye
genelinde tek çatı altında toplanmasıyla ilgili çalışmaların
bugün itibariyle başlatılmasının doğru sonuçlar doğuracağını düşünüyorum.
Ecz. Uğur AKKUŞ
(Sivas Eczacı Odası Başkanı)
Kooperatif anlayışı aslında Türkiye’de oluşmuş durumda.
Yani eczacıların, eczacı odalarının kooperatifçilik anlayışını
oluşturmak gibi bir çabaları olmadığını biliyorum. Tabii bizler yeni bir arayış ve beklenti içerisindeyiz ve işin doğrusu
bir çıkış yolu arıyoruz. Türk Eczacıları Birliği ve EGAŞ kanalıyla, Farmalojistik gibi bir yapıyla, bunu yeniden güçlendirmeli veya Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği, kooperatifleri
tek bir çatı altında toplayarak, bunları Türkiye genelinde
bir dağıtım ağı şeklinde yaymalı. Eğer kooperatifler kendi
37
aralarında birleşemiyorlarsa, Türk Eczacıları Birliği nezdin-
ma şansınız yoktur. Yapılacak tek doğru çözüm; Tüm Ec-
de ayrı bir yapılanmaya gidilmeli. Ayrıca bu oluşum, işlet-
zacı Kooperatifleri Birliği ve kooperatiflerin öncülüğünde,
mecilerden, iktisatçılardan oluşan ayrı bir yönetimi olan,
Türk Eczacıları Birliği’nin desteğiyle kooperatif olmayan
belki özerk bir yapıya kavuşturulan farklı bir yapıya sahip
yerlerde pazar paylarını hesaplayıp, bazı lokal istasyonlar
olmalıdır. Türk Eczacıları Birliği lokomotif, EGAŞ da bunun
kurmaktır. TEKB önerecek, eczacılar destekleyecek ve şu-
destekçisi olmalı.
beleşeceğiz. Burada konuşmamız gereken şey, şubeleşmenin maliyetinin nasıl ve ne şekilde finanse edileceğidir.
Bunun altyapısını TEKB, Türk Eczacıları Birliği oluşturmalı,
gerekiyorsa odalardan çağırılacak arkadaşlarımız destek
vermelidir. Bu işi ancak böyle çözebiliriz. Bunun başka bir
yolu olduğunu düşünmüyorum.
Ecz. Sinan ÖZÇELİK
(Diyarbakır Eczacı Odası Başkanı)
Türk Eczacıları Birliği’miz çok önemli bir noktada duruyor;
yani kooperatifçiliğin konuşulması gereken noktada durduğu için tebrik ediyorum, gerçekten bu konu irdelenme-
Ecz. Cenk KES
si, tartışılması gereken bir konu. Hangi kooperatifimiz bir
(Edirne Eczacı Odası Başkanı)
bölgeye gitmek istiyorsa ya da o bölgeye ilaç gönderiyor
da şubesi yoksa; Türk Eczacıları Birliği’miz katkı sunsun;
Öncelikle kooperatifleri, serbest eczacılığın teminatlarından
o kooperatifimize yardımda bulunsun, eksiklerini dinlesin,
biri olarak gördüğümüzü açıkça ifade edeyim. Teminatlar-
taleplerini dinlesin ve yardımda bulunsun. Sanırım, bu du-
dan bir tanesi, ne kadar Türk Eczacıları Birliği ve eczacı
rumda o kooperatiflerimiz istenilen bölgeye gider. Farklı
odalarıysa, öbür teminat da ecza kooperatifçiliğidir. Bakın,
kooperatiflerimizin aynı bölgede faaliyet göstermeleri, koo-
önümüzde örnekler var. Ticari depolar, pazar paylarını ar-
peratifçilik ruhuna aykırı bir durum. Kooperatifçiliğin ruhun-
tırmak üzere bir yöntem geliştirdiler. Birbirlerinin alanlarında
da ticaretten ziyade, birliktelik vardır; yani ticaret mantığı
hizmet verdiler ancak vazgeçtiler; şu anda aynı alanlarda
ön planda değildir, hizmet mantığı ön plandadır.
faaliyet göstermiyorlar. Kısacası, kooperatiflerin de şubeleşme noktasında farklı alanlara gitmesi gerekirken, birbirlerinin pazarlarına girmesi kooperatif hareketçiliğini büyük
ölçüde baltalayacaktır.
Ecz. Sabih Tekin ÇAĞLAR
(Trabzon Eczacı Odası Başkanı)
Samsun, Trabzon, Ordu, Giresun, Erzurum. Bu beş eczacı
Ecz. M. Emin BEYAZ
odamızın bünyesinde 15 tane il var ve bu 15 ilde kooperatif
(Batman Eczacı Odası Başkanı)
hizmeti yok. Arkadaşlar; siz iki-üç oda birleşip, 100 kişi,
200 kişi birleşip, kooperatif şubesi açıp, Farmalojistik’ten
17 senelik eczacıyım, 15 senemi kooperatifçiliği konuşarak
mal alıp bu işi yapamazsınız, olmaz. Bugünkü Türkiye’nin
geçirdim. Ama maalesef bölgemizde henüz bir kooperatif
piyasa kurallarında, pazar kurallarında böyle bir şeyi yap-
inşa etmeyi başaramadık. Suçu değerli yöneticilerimize ya
38
da kooperatif yöneticilerimize atmak değildir gayem. Burada eksik kalan tarafını herhalde biz dolduramıyoruz. Bazen
bir işi yaparken çok büyük bir kutsiyet atfediyoruz ya da
çok büyük bir olguyla ele alıp, bir büyüklük veriyoruz. Ondan sonra o iş neticelenmezse veya dağılırsa, çok büyük
hayal kırıklıkları yaşıyoruz. Kooperatifçilik, sadece ticaret
değildir elbette. Kişilerin kendi ticaretlerini sağlama almak
ve bununla ilgili bir birliktelik kurmaktır. Çok fazla büyük bir
şey addetmeye gerek yoktur ki; hayal kırıklıkları yaşamayalım. Bizim amacımız, Merkez Heyetimizin katkısı olsun
manasındaydı. Ama tabii, kooperatiflerimizin parayla satın
alınamayacak olan tecrübelerinden faydalanacağız. Bazı
yerlerde bir iki tane kooperatif olmasından çekinmemek
gerekir. Bu rekabeti kooperatifler kendi arasında yürütsün.
Bence bu kooperatifçiliği geliştirecek bir harekettir.
Ecz. Tevfik GÖÇER
(Konya Eczacı Odası Başkanı)
Şu anda kooperatiflere karşı gerçekten müthiş bir çekince
var. Biz yine büyük uğraşlar veriyoruz, bölgemizdeki kooperatife üye sayısını, yaklaşık 200 kişiye çıkarttık. Bu rakam
daha da artacaktır, inanıyorum. Kooperatif her halükarda,
ülkenin her yerinde, her şehrinde olmalı. Olmaması gerçekten düşünülemez, çünkü olmaması eczacılara büyük
kayıplar yaşatıyor. Bununla ilgili her türlü tedbirin alınması
gerekiyor. Çünkü küçük de olsa, kısıtlı da olsa, bir bölgede
kooperatifin isminin geçmesi bile o bölgede, diğer depoları
kendine getirecektir diye düşünüyorum.
Ecz. Meliha Nalan CAN
(Manisa Eczacı Odası Başkanı)
Kooperatiften tam hizmet alan bir bölgedeyim ve üyelerimiz açısından bundan çok büyük faydalarımız var. Biz
EDAK’tan hizmet alıyoruz. EDAK’la yaptığımız toplantılarda
bölgelerimizdeki aidiyetten olan sorunlarımızı giderebilmeyi, üyelerimize kooperatifçiliği daha da yaygınlaştırabilmeyi
hedefliyoruz. Bizler de kooperatifçiliğin tüm Türkiye’de yaygınlaşmasını istiyoruz. Ancak, öncelikle üyelerimize yaygın
olarak kooperatifçilik anlayışını kazandırmamız gerekiyor.
Biz Manisa’da kooperatifle iç içe çalışıyoruz, üyelerimize
kooperatifi çok iyi anlatmaya çalışıyoruz. Aidiyet hakikaten
çok önemli. Özellikle bunu vurgulamak istedim. Şubelerin
açılabilmesi için, var olan bölgelerin iyice güçlenmesi lazım.
Bu şubeler için de, Türk Eczacıları Birliği’nin mutlaka bir
destek vermesi lazım.
Ecz. M. Arif YILMAZ
(Muğla Eczacı Odası Başkanı)
Öncelikle tüm eczacı meslektaşlarımızın ilkesel olarak kooperatif anlayışını, kooperatifçiliği benimsemiş olması lazım.
Çünkü, Türk Eczacıları Birliği’nin finansının belli bir miktarının aktarılması ancak üyelerin onayıyla, dolayısıyla başkanların üyelerini bilgilendirmesiyle gerçekleşir diye düşünüyorum. Tabii ki kooperatiflerin desteklenmesi benim de canı
gönülden istediğim bir durum. İleride oluşması muhtemel
birtakım yapıların karşısında, güçlü olarak durabilmemiz
için, gerekli çalışmaların bugünden yapılması, hatta dünden yapılmış olmasının, planlarının olması gerektiğini düşünüyoruz. Eleştirmeyi bırakmayı öneriyorum. Geçmişle
ilgilenirken zaman kaybediyoruz. Bugün hemen herkes,
39
kooperatiflerin yanlış yönetildiğini, risklerin çok olduğunu,
pacağımız çalışmaları bu üç grup eczacı profili üzerinden
satış koşullarının serbest piyasayla rekabet edemediğini
değerlendirmemiz gerekir diye düşünüyorum. Öncelikle
söylüyor. Buna başlarsak, günlerce burada konuşuruz ve
kooperatifi sadece tamamlayıcı bir depo olarak gören ikin-
yöneticiler günlerce bizi dinler. Kooperatiflerin desteklen-
ci grup eczacıya yönelmek gerektiğini düşünüyorum. Çün-
mesi taraftarıyım.
kü bu grup oldukça büyük bir kesim. Dolayısıyla bu kesim
üzerine kooperatifçilik ruhunu işlemeliyiz. Üçüncü grup için
ise, kooperatiflerin her üyeye eşit hak ve olanakları sağlamak durumunda olduğunu bilmemize rağmen, onların geçişini sağlamak adına geçiş döneminde özel şartlar ortaya
koymalıyız. Son olarak da, eczacılarımıza kooperatifçilik
ruhunu, aidiyet ruhunu işlerken, bir yandan da her üyenin
en az yüzde 10’unun, yüzde 15’inin alımını kooperatiflere
kaydırması için Türk Eczacıları Birliği ve Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği önderliğinde bir kampanya başlatabiliriz.
Ecz. Osman ÜNSAL
(Karaman Eczacı Odası Başkanı)
Kooperatif bizim bölgemizde var, ama sıkıntılı. Yine de
kooperatifler, faaliyet göstermedikleri bölgelere kesinlikle
girmelidir diye düşünüyorum. Eczacıların, bu konuda bilinçlendirilmesi konusunda özellikle çalışılması gerekiyor.
Bunun geliştirilmesi gerekiyor, anlatılması gerekiyor. Kooperatifler geleceğimizdir, bunu hepimiz biliyoruz. Kooperatifçiliğin ve bu bilincin geliştirilmesini, Türk Eczacıları
Ecz. Abdullah ÖZYİĞİT
Birliği’nin ve kooperatiflerin özellikle görev edinmesi gerek-
(Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği Başkanı)
tiğini düşünüyorum.
Bir bölgede kooperatifin gelmesiyle ilgili çok talep vardır,
ama o bölgeye gittiğinizde eczacının tavrı değişebiliyor. Bu,
bir işin oluşumunda, elini o taşın altına koymak dediğimiz
şeydir. Bir işin oluşumunda ne kadar emeğiniz varsa, o
kadar kıymetini biliyorsunuz. Bölge kooperatifi kurulabilir
gibi değişik alternatifleri değerlendireceğiz. Herkesin elinin
taşın altında olduğu bir yaklaşım ortaya koyacağız. Türk
Eczacıları Birliği’nin, kooperatiflerin ve o bölgede faaliyet
gösteren eczacının, elini taşın altına koyduğu bir süreci birlikte değerlendirelim arzusundayız.
Öte yandan; Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği’nde koopeEcz. Ümran PELENKOĞLU
ratiflerin tek çatı altında toplanmasından çok, kooperatifle-
(Kastamonu Eczacı Odası Başkanı)
rin yerel unsurlar olarak yer alması ağırlıklı görüştür. Ayrıca
ekonomiyi birleştirmekle alakalı bir çabamız var. Koopera-
Bölgedeki tecrübelerime dayanarak şunu söyleyebilirim;
tiflerin amacı, tüm Türkiye’de kooperatif faaliyeti oluncaya
üç tip eczacı profili bulunuyor. Birinci tip, yüzde 85’ini koo-
kadar çaba içerisinde olmaktır. Dolayısıyla yapılan işleri belli
peratiften alıyor. İkinci grup kooperatifi sadece tamamlayıcı
bir plan, program çerçevesinde yapmaya çalışıyoruz. Ama
bir depo olarak görüyor, sadece tevzi ilaçlarını, acil ilaçlarını
acil ihtiyacı ortadan kaldırmak adına bir talep var, bunu gö-
alıyor. Üçüncü grup ise, aslında kooperatifle çalışmak isti-
rüyoruz. Bununla ilgili diyorum ki, herkes üzerine düşeni
yor ama diğer depoların tavizlerinden sıyrılıp, kooperatife
yaparsa, Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği, kooperatifler
gelme şansı yok, maddi durumu buna olanak vermiyor. Ya-
üzerine düşeni yapacaktır.
40
Bundan sonraki dönemde, el birliğiyle eczanelerimizi var
nuz, 1990’lı yıllarda kooperatifçilik bir sıkıntı yaşamıştı. O
etmekle alakalı kooperatifler çatısı, örgüt çatısı altında fa-
zamanda toplantılar yapılmış ve bir çözüm önerisi ortaya
aliyet göstermek zorundayız. Eczane dizaynından, ecza-
konmuştu. Bugün içinde bulunduğumuz noktaya baktığı-
ne yönetimine kadar, eczanenin bilgisayar ağının yapımı,
mızda, kooperatifler bir ekonomik sıkıntı, bir daralma, bir
kullanımı konusunda, eczacının işletme bilgileri konusunda
batış süreci yaşamıyorlar. Bugün burada, “Kooperatifleri
eğitim verilmesi gerekiyor.
nasıl daha çok büyütebiliriz?”, Nasıl eczacının gündemine sokabiliriz?, Nasıl birlikte Türkiye sathında bir yaygınlık
Artı değeri artırmanın yolu, daha fazla yan yana durmak-
sağlayabiliriz?” gibi konuları tartışıyoruz.
tan geçiyor. Bu işe emek veren insanların da emeğini zayi
etmeden, onların değerlerini de koruyarak, diğer bölgeleri-
Biz, Türk Eczacıları Birliği olarak, 1 yıl önce kooperatif ol-
mizde de bu faaliyeti yayma konusunda üzerimize düşeni
gusunu kendi gündemimize aldık. Bunu Tüm Eczacı Ko-
yapma konusunda varız diyoruz ve bu işbirliğine herkesi
operatifleri Birliği ve tek tek kooperatiflerle paylaştık. So-
davet ediyoruz.
nunda bir çalıştay yaptık. O çalıştaydan sonra, önümüze
bir takvim çıktı. Zaman zaman Doğu ve Güneydoğu oda-
Değerli Meslektaşlarım, daha küçük bir çalışma grubuy-
larımızın da o takvime desteğiyle, olay farklı bir noktaya
la yol yürümeye ihtiyaç var. Bizim yaptığımız planlar yıllık
gelmiş olabilir. Ama bizim gündemimizde sadece Doğu,
planlardır. Sonuç itibariyle, piyasa koşulları, düne kadar
Güneydoğu ve ecza kooperatifinin olmadığı bölgelerde bir
kooperatiflerin elde ettiği gelir farklıydı, geçtiğimiz yıl içinde
faaliyet göstermek yok. Aynı zamanda “Kooperatifin oldu-
elde ettikleri gelir farklı. Piyasanın gidişine göre biraz daha
ğu bölgelerde kooperatifi daha üst noktalara nasıl taşırız?”
temkinli hareket etmek gerekiyor. Daha önce Türk Ecza-
anlayışı da var. Bizim, tek başına bir gündemimiz yok, çoklu
cıları Birliği’nin önderliğinde böyle bir toplantı yapmadık.
bir gündemimiz var. Biz elbirliğiyle kooperatifleri geliştirmek
Belki geç kaldık ama daha fazla geç kalmamız gerekmiyor.
ve büyütmek istiyoruz. Bunu yaparken de, kooperatiflerin
Ciddiyetle çalışalım ve yapalım diyoruz.
öncelikle kendi bölgelerinde bir büyüme sağlamalarını teşvik etmek istiyoruz. Kooperatifleri eczacı odalarıyla buluşturmak istiyoruz.
Değerli Arkadaşlarım; biz bütün düşünceleri aldık, bunların
hepsini değerlendireceğiz. Ortada bir sorun varsa, bunu
çözmek için hepimiz elimizi taşın altına koyacağız, koymak
zorundayız. Güç dediğiniz şey, ortaya koyduğunuz birlikteliktir. Onun adı da ortak akıldır. Bunu sağlamamız lazım.
Biz Türk Eczacıları Birliği ve Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği olarak, kooperatiflerin büyümesi gerektiği, bunun için
de birlikte hareket etmemiz gerektiği konusunda bir karar
aldık. Bu amaçla toplantılar yapıyoruz; bundan sonra da
Ecz. Erdoğan ÇOLAK
yapacağız. Ben bu duygularla toplantı süresince değişik
(TEB Merkez Heyeti Başkanı)
düşünceleriyle katkı sağlayan tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Bundan sonraki toplantılarda da bu katkıyı
Arkadaşlar; birçok oda başkanımızı ve Tüm Eczacı Koo-
bekliyorum.
peratifleri Birliği Başkanı’nı dinledik. Temel düşüncemiz
şu: Bugün içinde bulunduğumuz noktada kooperatifçilik
hareketini nasıl daha üst seviyeye çıkartabiliriz? Biliyorsu-
41
Ahmet Şerif İZGÖREN
İş Kalitesi*
Bizim ufaklık basket oynuyor, bir doktor imzası istemişler. Sabah derse yetişecek, ODTÜ’nün sağlık merkezine gittik. Sıramızı aldık, saat 8.40, girdik bir odaya.
Doktor da can arkadaşımın arkadaşı, beni de tanıyor,
iki kişiyle çay, kahve sohbet ediyor. Durumu söyledim
bir imza lazım dedim.
“Bekleyin geliyorum” dedi.
Biz geçtik banka oturduk, öyle bekliyoruz.
10 dakika sonra çıktı, birkaç bekleyen daha var.
“Biliyorsunuz mesai 9.00’da başlıyor” dedi.
Biz dışarıda kızımla ve diğer hastalarla 9.00’a kadar
bekledik. O sırada diğer doktor geldi. Girdik, imza
toplam on beş saniye sürdü.
Kızım hiçbir şey anlamadı.
– Baba bu kadar kısa bir imza için niye bu kadar bekledik, dersi de kaçırdık.
Ufaklık şimdilik şaşırıyor, şaşırmayı bıraktığı gün sistem onu da yemiş olacak zaten.
Bu bahsettiğim olaydaki doktor pırıl pırıl, sağlam karakterli bir adam, çok da iyi bir doktor. Ama sistem
kazanmış durumda. Benim “bu ülke için ne yaparım?”
diye düşünen, okulu bitirirken heyecanlı, canavar arkadaşlarımın hepsi şimdi mesaide borsa, iddia sonuçları takip ediyorlar. Memurlar iş yavaşlatacakmış, daha
neyi yavaşlatacaksınız?
Kendini acayip ciddiye alıp işini ciddiye almayan insanlar topluluğu olduk. Keşke ciddiye aldığımız şey
kendimiz değil, işimiz olsa.
Dikkat edin, gram yetkisi olan adamda bir surat, bir
hava. İşin kalitesi “o”.
İnsanlar işini, acil durum maskelerinin nasıl takıldığını
anlatan hostes suratıyla yapıyorlar.
Annem ve rahmetli babam tüm düzenli ödemelerini
bankaya verirlerdi. Bir gün Karşıyaka’dayım. Baktım
hazırlanıyorlar.
“Nereye kumkumalar?” dedim.
“Telekom’un parasını yatıracağız” dediler.
“Banka telefon faturasını da ödüyor” diyecektim ki babam sert bir sesle:
“Telekomu bankaya ödetmem ben” dedi.
Öyle bir prensipli söyledi ki ben de nedenini sorgulayamadım. Telekom da o zamanlar devlet kuruluşu,
henüz satılmamış.
Aradan yıllar geçti, babayı kaybettik.
Bir gün baktım, annem yine kahvaltı sonrası hazırlanıyor.
– Nereye kumkuma?
– Telekom faturası yatırmaya.
– Anne, niye vermiyorsunuz bankaya, sırf bu fatura
için yıllarca kuyruğa girdiniz.
– Oğlum Bostanlı Telekom’da iki ödeme gişesi var, biz
hep aynı gişeye gideriz, orada bıyıklı, güler yüzlü bir
memur çocuk var. Ne zaman gitsek bizi güler yüzle
karşılar, hâlimizi hatırımızı sorar. Paranın üstünü verirken de bize, “Allah bereket versin amca, teyze” der.
Yıllarca biz babanla, o “Allah bereket versin” sözünü
duymak için ve o evladımızı görmek için kuyrukta sıra
bekledik.
Anladınız mı? İşini adam gibi yapmak, evine helal lokma götürmek ne demek?
Bizde herkes işini ne kadar iyi yaptığını anlatır durur.
Kendi başarılı değilse bu sefer evladı süper bir şeydir,
onun başarılarını dinlersin: “Evladım diye demiyorum
ama...”
Bak, işini iyi yapıyorsan hiç anlatma.
Zaten herkes işini ne kadar iyi yaptığını görür.
Kuşlar, kapılar, çocuklar, herkes işini ne denli iyi yaptığını fark eder.
* Bu yazı, yazarın Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı (Elma Yayınevi, 2010) adlı kitabından alınmıştır.
42
Hastamıza Anlatırken
Ecz. Nevin TAŞLIÇAY
Vitamin Alıyorum Ama...
Vücudumuz nasıl sinyal verir?
• İdrar, B vitaminleri için doğru bir gösterge olabilir. B vitaminleri suda çözündüğünden her gün vücuttan atılır, idrar renginin
açılması B vitaminine ihtiyacınızın göstergesi olabilir. (Bir takım
ilaçlar ve gıdalar idrar rengini değiştirebilir bunu göz önünde
bulundurmak gerekir)
• Bacaktaki kramplarda magnezyum, kulak uğultusunda, baş
dönmesinde manganez ve potasyum, göz problemlerinde A
vitamini, bitkinlikte çinko, saç dökülmesinde biotin, ağız yaralarında B12, B6, gerginlikte B6, B12 vitaminlerine ihtiyaç
olduğunu akla getirmek doğru olacaktır.
Doğru gıdayı tüketiyor olmak, her zaman doğru beslendiğimiz,
o besinden maksimum düzeyde fayda sağladığımız anlamına
gelmez. Çünkü, besinlerin yeterli miktarda alınıyor olması kadar, gıdalardan yeterli miktarda faydalanıyor olmak da önemlidir. Peki ya vitaminler? Gelin besin ve vitaminlerle ilgili doğru
bildiğimiz yanlışlara yakından bakalım…
Vitamin veya mineral ihtiyacı neye göre
ve nasıl belirlenir?
Dengeli bir diyet birçok kitapta bulunur, bilinir ama ne kadar
uygulanır? Toprağın fakirleşmesi, besinlerin saklanma koşulları, gıdaların işlenme şekilleri ve pişirme yöntemleri, aldığımız
besinlerden yeterince fayda göremememize neden olur. Ne
kadar faydalı gıda tüketirsek, aldığımız besin destekleri o kadar etkili olur. Maalesef dengeli olduğu söylenen hiçbir diyet
bugünün besinsel ihtiyaçlarını karşılayacak noktada değildir.
Herkesin ayrı bir metabolizmasının olması, ihtiyaçlarının da
aynı olmadığının göstergesidir. Günlük almamız gereken besinler bireysel olarak belirlenmelidir. Yaş ve günlük fiziksel aktivite yoğunluğuna göre ihtiyaçlar farklı olabilir. Özellikle yaş
ilerledikçe metabolizma hızı yavaşlar, enerji ihtiyacı azalır.
Eğer bir vitamin desteğine ihtiyaç olduğu düşünülüyorsa, doktora veya eczacıya danışmak en doğru yöntemdir. Unutulmaması gereken bir nokta, vitamine ihtiyaç duyan vücudumuzun buna paralel bazı sinyaller verdiğidir. Tedavi giderlerinin
yüksekliği göz önüne alındığında, kendimizi fark etmek ya da
diğer bir deyişle vücudumuzun sinyallerini algılamak daha az
masraflı olacaktır.
• Bazen bazı gıdaları daha fazla tercih eder hale gelmemiz,
vücudun bir yönlendirmesidir. Meyvede tercihimiz sürekli muz
oluyorsa olası bir potasyum ihtiyacından söz edilebilir. Normalin üstünde bir peynir veya süt tüketimi varsa kalsiyum eksikliği
düşünülebilir, kolaya duyulan arzu şeker açlığı olabilir.
• Turşu talebi fazlaysa vücudumuzun tuz sinyali verdiğini düşünebiliriz. Aslında tuza ihtiyaç duyulduğunda peşinde olduğumuz sodyumdur.
• Çikolata merakında, şeker kadar kafein ihtiyacı sorgulanmalıdır. Buza karşı ciddi bir arzu varsa, demir yetersizliği söz
konusu olabilir.
• Aldığımız besinlerden maksimum faydanın sağlanması da
doğru besini almak kadar önemlidir. Taze sebzedeki B ve C
vitamininden faydalanacaksak, bu vitaminleri barındıran besinleri yıkadıktan sonra suda bekletmemeliyiz.
• Salata ne zaman yenilecekse o zaman yapılmalıdır. Sebze
dokuları ezildiğinde A ve C vitamini eksilir, bu nedenle keskin
bıçak kullanmak gerekir. Marulun en dış yaprakları içtekilere
oranla daha kalındır. Daha çok kalsiyum, demir ve A vitamini içerir. Dondurulmuş gıdalar, konservelere tercih edilmelidir.
Cam kaptaki süt, ışığa maruz kalırsa A ve D vitamini kaybına
uğrar.
Sonuç olarak doğru gıdaları yiyor olmak, mutlaka içerdikleri
vitaminleri aldığımız anlamına gelmez. Eğer bir destek alınacaksa, ihtiyacı doğru belirlemek için konunun uzmanı doktor
veya eczacınıza mutlaka danışın.
43
Kooperatiflerimiz
A. Yeşim ERDEMİR
Sanatçı
EDAK’lılar ile
İş Kalitesi*
“IŞIK’ı” Anmak!
100’ü aşkın kişi sahnede... Kimi horon tepiyor, şarkı söylüyor, dans ediyor, oynuyor, kimi tiyatro sahnesinde “Işık” oluyor, “Neş’e” oluyor, “Emine” oluyor, “Ahmet”
oluyor... Kimi Işık’ın en sevdiği şiiri “Tren”deki, “Kaçmak isterim trenlerden, götürdüğü yerler hep gurbet, hiç istemedim ama el salla, öcülere teslim eder tren
sonra...”mısralarına hayat veriyor...Bazen efeler diyarı Ege’nin yiğit erkekleri, bazen Karadeniz’in hoyrat dalgaları gibi hareketli ama bir o kadar da naif neşeli kadınları oluyor, hayata ritm tuttuğumuz tempoyla bizi sarıyor, koca salonu sarıyor,
yerinden kaldırıp alkışlatıyor. Ellerde “EDAK” bayrakları, herkes sahnede ve herkesin gözleri sevinçli bir yaş ile dolu... İşte diyoruz, işte bu “Biz”iz!
İlk defa 2008 yılında kurucularımızdan Işık Boyacıgiller’i
anma etkinliğimizde sahnede yer alan ekibimiz, 2008 yılından bu yana 30’a yakın gösteri ile değişik illerde “Biz”
coşkusunu yaşattı. Eczacılık gibi zorlu bir mesleği yerine getirirken, bir parça sanat solumak, ruhen ve bedenen arınmayı ve hayat mücadelesine kaldığımız yerden
devam etme gücünü de beraberinde getiriyor. Bizce, bu
heyecanın doruk noktası Kooperatifçilik... Kooperatifçilik,
birlikte üretip birlikte paylaşmak, “Ben” den sıyrılıp “Biz”
olabilmek, yaşama karşı dik durmak için hayatın her alanını kapsayan bir yaşam tarzı.
Bu yaşam tarzında, kooperatif ortağı eczacılar, eczane
çalışanları, kooperatif çalışanları ve yöneticilerinden oluşan ekibimiz, EDAK Kültür Kulübü etkinlikleri kapsamında
eczacılık mesleğinin odağındaki sıkıntılardan bir an olsun
uzaklaşıp, farklı sanatsal aktivitelere imza atıyorlar...
En son, 11 Şubat 2011 tarihinde gerçekleşen kurucularımızdan Işık Boyacıgilller’i anma etkinliğinde bu kez
44
“Uzun İnce Bir yol” müzikli drama oyunu ile karşımıza
çıkan ekip, aynı ritmi, aynı coşkuyu ve “Biz”i, 1979’dan
günümüze uzanan kooperatifçiliğin uzun ince yol öyküsü
eşliğinde sergiledi.
Işık Boyacıgiller’in 1979’da söylediği gibi; “Her türlü art
niyeti yapısı içine sokmayan, salt eczacıların ekonomik
ve mesleksel çıkarlarına hizmet edecek, eczacının birlik
ve beraberlik tanımına uygun dayanışmasının kanıtı olacak kooperatif sizlerin başarısı olacaktır. Ve başarısı orta-
ya çıktıkça kimse artık eczacının sahipsiz olduğunu söyleyemeyecektir. Eczacının sahibi ancak ve ancak kendisi
ve katılacağı mesleksel örgütü, odası; ekonomik örgütü,
kooperatifi olacaktır.” O nedenle, EDAK Kültür Kulübü etkinlikleri ile söylediğimiz türkülere, danslara eşlik etmeye
çağrımız hep, “Bu davet bizim!*...” oldu! Ve bu “Biz”in
altını da birbirimize duyduğumuz güven ve değerlerimizle, insanla yani sizler ile doldurduk...
Haydi, Birlikte geleceğe...
*Nazım Hikmet Ran “Davet” şiiri
Fotoğraflar ile sanatçı EDAK’lılar...
45
Karikatürlerde Eczacılık
Dr. Ecz. Halil TEKİNER
Karikatürün “Gör” Dediği...
Geçenlerde okudum; bir çocuk günde ortalama 400 kez
gülerken yetişkinlerde bu sayı 15’miş. Aradaki 385’in nereye gittiğini anlamak güç. Peki, ne oluyor bize de her
geçen yıl yüzleri daha asık ve kaşları daha çatık yetişkinler oluyoruz? Yoksa şu son yıllarda yaşadığımız sıkıntılar
mı bizi mizah duygusundan yoksun bırakıyor? Televizyon
komedilerinin, stand-up gösterilerinin dışında da fıkradan
hicve, ortaoyunundan müzikli güldürüye kadar ne çok
türü var oysa mizahın. Ve tabii ki karikatür.
(Vitrinde Eczahane yazısı) Birleşmiş eczacılar arasında:
- Bu mahallede tentürdiyot satışı da olmasa, yok mu ya,
açlıktan ölmek bir şey değil. (1928) Karikatür: Cemil Cem.
Djem Mizah Dergisi, 10 Mayıs 1928 (H. Tekiner Koleksiyonu)
Hayata mizahla bakmak… Felsefe kitaplarında yazar mı bilmem ama yarın ne olacağını kestiremediğimiz
bir dünyada yapacağımız en aklı başında işin bu olduğunu düşünmüşümdür hep. Üstelik Nasrettin Hoca’sı,
Karagöz’ü, Komik-i Şehir Naşid’i, Neyzen Tevfik’i, Aziz
Nesin’iyle koskoca bir mizah kültürünün mirasçısı olan
bir ülkede pek de zor olmasa gerek hayata mizahla bakmak, mizahla yaşamak.
46
Karikatür sanatına duyduğum merak eskilere, çocukluk
yıllarımda okuduğum bir kitabın (Hababam Sınıfı) sayfa
aralarını süsleyen Turhan Selçuk karikatürlerine hayran
hayran baktığım günlere uzanıyor. O yıllarda Selçuk’un
Abdülcanbaz karikatürlerinden başka sakız paketlerinden
çıkan sivri burunlu Tipitip karikatürlerini de bir defterde
toplamayı huy edinmiştim. (Kaybolan çocukluk anılarım
arasında bir yerlerde saklı kalan bu deftere ne olduğunu
hala bilmiyorum.) Bu çocuksu merakımı alıp başlı başına
bir ilgi alanı haline getirense bir başka karikatürcü, kendisiyle hiç tanışmadığım halde adını söylerken hep “Semih
Bey” deme ihtiyacı hissettiğim Semih Balcıoğlu oldu. Ardından eskiler; meşhur Cem, Ramiz, Amcabey karakterinin yaratıcısı Cemal Nadir ve diğerleri.
2009 yılında Almanya Philipps Üniversitesi’nde verdiğim “Türk Sanatında Eczacılık” konulu konferansım için
hazırlık yaparken karikatür merakımla mesleğimi buluşturan, ülkemizde bakir kalmış bir alanı keşfettim: Karikatürlerde eczacılık. O tarihten beri de gittiğim her ülkede ilk iş karikatür müzelerini bulur, karikatür sergilerini
gezer, arşivleri inceler, eczacılıkla ilgili bulabildiğim tüm
karikatürleri titizlikle toplarım. Basel ve Frankfurt’takiler
gibi olmasa da bizde de İstanbul ve Eskişehir’deki Karikatür Müzelerinin varlığı beni mutlu ediyor. Bir yenisini
de ünlü karikatürcümüz Mahmut Karatoprak’la birlikte
Kayseri’de açmak niyetindeyiz. Ya nasip!..
Karagöz, Kalem ya da Akbaba gibi bundan 70-80 yıl öncesinin karikatür ve mizah dergilerinin bugün bile büyük
keyifle okunacağından eminim. Çünkü karikatür, genellikle konusunu doğrudan yaşamın içinden; gerçek kişilerden, olaylardan, eylemlerden alan bir sanat. Bir yönüyle
güncel, diğer yönüyle de ebedi. İşte son seksen yılın her
daim güncel karikatürlerinin ortak konularından birisi:
Eczanede işler kesat! Tıpkı bugünkü gibi.
Karikatür aynasındaki suretimize bakmak… Karikatürün
o uyarıcı, eleştirel gücünü fark etmek…
Eczacı hasta! (2003) Karikatür: Murat Yılmaz (İstanbul Karikatür ve Mizah Müzesi)
İşte, karikatürün “gör” dediği…
Karikatür bizde Tanzimat sonrasında gelişen, nispeten yeni bir sanat. Ülkemizde basılı ilk karikatür
1870 yılında Teodor Kasap’ın yayınladığı Diyojen isimli
mizah dergisinde imzasız olarak yer alıyor.(1) Nedeninin
şark müzehhip ya da hattatlarına has alçakgönüllülük
değil siyasi baskılardan kaçınmak olduğunu söylemeye
bilmem gerek var mı? Karikatürün tanıtılmasında elbette
başkalarının; Opçanadassis, Nişan Berberyan, Ali Fuad
Bey (ilk Türk karikatürcü), Rıza ve Benetsanos gibi isimlerin de rolü oldu.(1,2) İlerleyen dönemlerde bazı engellemelere rağmen kısa sürede halk tarafından benimsendi.
Cumhuriyet devriyle birlikte yeni bir ivme kazandı, genç
kuşak karikatürcülerimizin elinde kimliğini buldu.
Hapı Yuttuk - Kapalıyız! (2009) Karikatür: Haslet Soyöz
(2009) Milliyet Gazetesi, 5 Aralık 2009 (H. Tekiner Koleksiyonu)
Kaynaklar
Farelerin yuva yaptığı, duvarları çatlamış, “devren satılık”
bir eczane (1978) Karikatür: Turgay. Çağdaş Eczacılık Dergisi
2-7 (H. Tekiner Koleksiyonu)
(1) Koloğlu, Orhan. Türkiye Karikatür Tarihi. İstanbul: Bileşim Yayınevi, 2005.
(2) Balcıoğlu, Semih. Türk Karikatürü. 2. Baskı. Ankara: Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları, 1987.
47
Bizden Haberler
E-RAPOR UYGULAMASI, SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI TARAFINDAN
01.11.2011 TARİHİ İTBARİYLE DEVREYE
ALINDI.
01.11.2010 tarihi itibariyle Medula sistemini kullanan tüm sağlık hizmeti sunucuları a-rapor uygulamasını kullanmaya başladı. Medula sistemini
kullanmayan sağlık hizmeti sunucularınca (1. basamak sağlık kuruluşları, TSK, 2. ve 3. basamak
sağlık kurumları) düzenlenen ilaç raporları eskiden olduğu gibi yine eczaneler tarafından sisteme kaydedilmeye devam etmektedir.
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU TARAFINDAN
SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİ HAKKINDA
DUYURU YAYIMLANDI.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 04.11.2010
tarihinde Sağlık Uygulama Tebliği Hakkında Duyuru (5) başlıklı bir duyuru yayımlanarak Sağlık
Uygulama Tebliğinin bazı maddelerinin uygulamasına açıklık getirildi.
07.11.2010 DAN İTİBAREN, SONRADAN
KAREKODLANAN ÜRÜNLERE AİT G2D
ETİKETLER, REÇETE EKİNDE SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNA FATURA EDİLMEYE
BAŞLANDI.
Sosyal Güvenlik Kurumu Medula Eczane Provizyon Sistemi’nde 06.11.2010 tarihinde yayımlanan duyurusunda, SGK Başkanlığı’nın
05.11.2010 tarih 2010/123 sayılı Genelgesi uyarınca, 07.11.2010 Pazar gününden itibaren, sonradan karekodlanmış olan G2D etiketli ürünlerin,
reçete karşılığında verildiği durumlarda, ürünün
dış ambalajında bulunan fiyat kupürü, barkod ve
geçici karekod (G2D) etiketinin de reçeteye eklenerek Kuruma fatura edilmesi gerektiği bildirildi.
Ecz. Esin ÖNGÜN
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU TARAFINDAN
SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİ HAKKINDA
DUYURU YAYIMLANDI.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 09.11.2010
tarihinde Sağlık Uygulama Tebliği Hakkında Duyuru (6) başlıklı bir duyuru yayımlanarak Sağlık
Uygulama Tebliğinin bazı maddelerinin uygulamasına açıklık getirildi.
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU TARAFINDAN E-RAPOR UYGULAMASI HAKKINDA
DUYURULAR YAYIMLANDI.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 12.11.2010,
03.12.2010,
07.12.2010,
29.12.2010,
06.01.2011 ve 12.01.2011 tarihlerinde www.
sgk.gov.tr adresinde e-rapor uygulaması hakkında duyurular yayımlandı.
Duyurular ile e-rapor uygulamaları hakkında Birliğimiz tarafından Kuruma aktarılan sorun ve sıkıntılara açıklık getirildi.
YARDIMLAŞMA SANDIĞI KREDİ
ORANLARI YENİDEN DÜZENLENDİ.
FAİZ
Türk Eczacıları Birliği Yardımlaşma Sandığı’ndan
üyelerine T.İş Bankası aracılığıyla kullandırılan
kredilerde, mevcut kredi kullandırım faiz oranı aylık %0,85 (yıllık %5,95) iken piyasa faiz oranlarındaki düşüş dikkate alınarak, bu oran aylık %0,80
(yıllık 5,60) olarak yeniden belirlendi.
SGK SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ YAYIMLANDI.
25.11.2010 tarih 27766 Sayılı Resmi Gazete’de
Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ yayımlandı.
48
SAĞLIK BAKANLIĞI İLAÇ VE ECZACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN
2010/78 SAYILI TNF BLOKERLERİ KONULU
GENELGE YAYIMLANDI.
Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 2010/78 sayılı Genelge
ile; TNF alfa bloker ilaçlar ile ilgili olarak yürürlükte
olan 23.11.2009 tarih ve 2009/73 sayılı Genelgenin ek 1 bölümünde yer alan “TNF-Bloker İlaçlar
Hasta Onaylama Formu”nun revize edildiği, bundan sonra yapılacak işlemlerde 2009/73 sayılı
Genelge kuralları doğrultusunda “İlaç Güvenlik
İzlem Formu”nun kullanılmaya devam edeceği ve
revize edilen “TNF Bloker İlaçlar İçin Hasta Onay
Formu”nun kullanılacağı bildirildi.
11.12.2010 TARİH 27782 SAYILI RESMİ GAZETEDE SGK SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
TEBLİĞ YAYIMLANDI.
11.12.2010 tarih ve 27782 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile, SUT’un,
6.4.1 Uygulanacak İndirim Oranları başlıklı maddesi yeniden düzenlendi.
TEKB 2.BAŞKANI SAYIN ECZ.VECİHİ ÖZERDEMLİ AVRUPA ECZACI KOOPERATİFLERİ
TOPLULUĞU (SECOF) YÖNETİM KURULU
BAŞKANLIĞI GÖREVİNE SEÇİLDİ.
Kİ GİBİ HEKİM TARAFINDAN TAMAMLANMASI GEREKEN BÖLÜMLERİ EKSİK OLAN
E-RAPORLARA DAYANILARAK KARŞILANMIŞ REÇETELERDE, BU EKSİKLİKLER NEDENİYLE İADE VE/VEYA KESİNTİ YAPILMAYACAĞI HAKKINDA İL MÜDÜRLÜKLERİNE
YAZI GÖNDERİLDİ.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından
29.12.2010 tarihinde İl Müdürlüklerine gönderilen yazıda, Başkanlıklarınca SUT Hakkında
yayınlanan duyurularda, hasta ve eczane mağduriyetine yol açılmaması için “01.11.2010 tarihinden 5.12.2010 (5.12.2010 dahil) tarihine kadar anlaşmalı eczanelerce reçetesi karşılanan ve
laboratuar tetkiki gibi hekim tarafından tamamlanması gereken bölümleri eksik olan elektronik
raporlara dayanılarak karşılanmış reçeteler için
bu eksiklikler nedeniyle kesinti yapılmayacağı,
06.12.2010 tarihinden itibaren elektronik raporlarda yer alması gereken bilgileri eksik olan (örneğin LDL, KMY, ALT, Hbs değerleri gibi) reçetelerin
kesinlikle karşılanmayarak, hastaların gerekli düzenleme yapılmak üzere ilgili hekime yönlendirileceği bildirildi.
BİRLİĞİMİZ TARAFINDAN AÇILAN DAVA
SONUCUNDA, YURT DIŞINDAN MEZUN
KİŞİLERE DENKLİK VERİLMESİNE İLİŞKİN
YÖK TARAFINDAN YAPTIRILAN 07.03.2009
TARİHLİ SINAV İPTAL EDİLDİ.
Eczacı kooperatifçiliği konusunda engin bilgi ve
deneyimlerinden bugüne kadar faydalandığımız geçmiş dönemde EDAK Ecza Kooperatifi
Başkanlığı görevini yerine getiren ve halihazırda
TEKB Yönetim Kurulu 2.Başkanlığı görevini sürdürmekte olan Sayın Özerdemli Avrupa Eczacı
Kooperatifleri Topluluğu (SECOF) yeni dönem
Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine seçildi.
Birliğimiz tarafından, Yurt dışındaki eczacılık fakültelerinden mezun olan kişilere denklik verilebilmesi ve bu kişilerin Türkiye’de eczacılık yapabilmeleri için, 08.09.2008 tarihinde Yüksek
Öğretim Kurulu tarafından yaptırılan sınavın iptali
için açılan dava sonucunda, T.C. Ankara 11.İdare Mahkemesi tarafından dava konusu sınavın
hukuka ve mevzuata uygun bulunmaması gerekçesiyle iptaline 20.11.2009 tarihinde oybirliğiyle
karar verilmiş ve bu karar Birliğimiz tarafından
duyurulmuştu.
SGK BAŞKANLIĞI TARAFINDAN 06.12.2010
TARİHİNDEN ÖNCE LABORATUAR TETKİ-
Hacettepe Üniversitesinde 07.03.2009 tarihinde
gerçekleştirilen denklik sınavının da yürütmesinin
durdurularak, tüm hüküm ve sonuçlarıyla iptal
edilmesi istemiyle, Birliğimiz tarafından İdari Yar-
49
gıya başvurularak Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin
2009/5075 Esas sayılı dosyasında yürütülen
dava açılmıştı.
T.C.DANIŞTAY ONUNCU DAİRE, 2010/137
SAYILI GENELGE ICIN YÜRÜTMEYI DURDURMA KARARI VERDİ.
Yapılan yargılama sonucunda, T.C.Ankara 6.İdare Mahkemesi davamızı haklı bularak, Yurtdışı
Yükseköğretim Diplomaları Denklik Yönetmeliği
hükümleri uyarınca dava konusu sınavın iki aşamalı olarak ve bu aşamalar arasında da iki aylık
bir süre bırakılmak suretiyle yapılması ve sınavda
başarılı olabilmek için asgari 50 puan alınması gerektiği halde 2009 Yurtdışı Yükseköğretim
Diplomaları Denklik Yönetmeliği uyarınca Seviye
Tespit Sınavı Kılavuzu hükümlerine ve Yönetmelik hükümlerine aykırı şekilde ilgililerin sınavın
1.aşamasından muaf tutularak 2.aşama sınava
alınması suretiyle gerçekleştirilen dava konusu
sınavın hukuka ve mevzuata uygun bulunmaması gerekçesiyle iptaline 09.07.2010 tarihinde
oybirliğiyle karar verdi.
İlaç Takip Sistemi Uygulaması kapsamında,
G2D etiket ile karekodlu hale getirilen ilaçlar ile
ilgili uygulamada yaşanan sıkıntıların giderilmesi
için, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından, 2010/63 sayılı Genelge ile,
G2D ile karekodlu hale getirilen ilaçlar için sanal
son kullanım tarihi olarak belirlenen 31/12/2010
tarihi 31/12/2020 olarak değiştirilmiş; ancak
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayınlanan
30.12.2010 tarih 2010/137 sayılı Genelge ile, bu
ilaçların 01.01.2011 tarihi itibariyle Kurum sağlık
yardımlarından faydalanan kişilere verilerek Kuruma fatura edilmesine izin verilmeyeceği bildirilmişti
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU TARAFINDAN ŞEKER ÖLÇÜM ÇUBUKLARI İLE İLGİLİ 2011/5 SAYILI GENELGE YAYIMLANDI.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 12.01.2011
tarihinde, 10.01.2011 tarih 2011/5 sayılı Genelge yayımlandı.
Genelge ile; kurum aleyhine kan şekeri ölçüm
çubukları ile ilgili açılan dava neticesinde; Danıştay Onuncu Dairesi’nin 05.11.2010 tarihli ve
E.2010/10024 sayılı kararı ile “...25.03.2010
tarihli ve 27532 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık
Uygulama Tebliği’ne ekli EK-5/A Fiyatlandırılmış
Tıbbi Sarf Malzemeleri Listesi’nin 437 nci sırasında yer alan her bir kan şekeri ölçüm çubuğu için
0,55 TL ödeme yapılacağına ilişkin sınırlamanın
yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği,
Kurum kapsamındaki kişilerin kullanmakta oldukları kan şekeri ölçüm çubuklarının bedellerinin ödenebilmesi için; söz konusu mahkeme
kararına istinaden 07.01.2011 tarihinden itibaren
2010 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin “7.2.2. Ayaktan tedavilerde reçete
karşılığı hasta tarafından temin edilen tıbbi malzeme bedellerinin ödenmesi” maddesinde yer
alan hükümler doğrultusunda işlem yapılmasının
uygun görüldüğü bildirildi.
50
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, Sağlık Bakanlığı’nın
yapmış olduğu düzenlemeye aykırı olan ve meslektaşlarımızı ve hastalarımızı mağdur eden bu
uygulaması hakkında Türk Eczacıları Birliği hukukçuları tarafından derhal yargı yoluna başvurulmuşdu.
T.C. Danıştay Onuncu Dairesi, 11.01.2011 tarihinde, SGK Başkanlığının 2010/137 sayılı Genelgesinin yürütmesini durdurarak, bu kararın davalı
idareye memur eliyle tebliğ edilmesine karar verdi.
BELEDİYELERİN ECZANELERDEN TIBBİ
ATIK BERTARAF ÜCRETİ TALEP EDEMEYECEĞİ HAKKINDA İL MAHALLİ ÇEVRE
KURULU KARARI.
T.C. Diyarbakır Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü İl Mahalli Çevre Kurulu, 28.12.2010 tarihinde
almış olduğu 40 sayılı kararda, T.C. Danıştay 6.
Daire Başkanlığı’nın 2008/879 E. ve 2010/1727
numaralı kararına atıfta bulunularak, bu karar
gereğince eczanelerden hiçbir şekilde tıbbi atık
bertaraf ücreti alınamayacağı karara bağlanmış
oldu.
Eczacılık Akademisi
Prof. Dr. A. Yekta ÖZER
Hacettepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi
Radyofarmasi AD Başkanı
“Tıbbi Cihazlar ve Medikal Ürünler”
Meslek İçi Eğitim Programı Yapıldı
25 Aralık 2010 tarihinde Türk Eczacıları Birliği Eczacılık
Akademisi bünyesinde “Tıbbi Cihazlar ve Medikal Ürünler” ile ilgili bir meslek içi eğitim programı düzenlendi. TEB
Merkez Binasında beş hafta boyunca cumartesi günleri devam eden eğitim programına, başta Ankara olmak
üzere Afyonkarahisar, Bursa, Çankırı, Eskişehir, Giresun,
Kastamonu, Kayseri ve Samsun gibi çeşitli illerden 45
eczacımız katılmıştır.
• Doç. Dr. Ecz. Alb. Ayhan Savaşer
Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA)
Sağlık Bilimleri Enstitüsü Eczacılık Bilimleri Merkezi
Öğretim Üyesi
• Uzm. Dr. Bilgehan Karadayı
Sağlık Bakanlığı- İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü
Tıbbi Cihaz Bilgi ve Değerlendirme Şube Müdürlüğü
Daire Başkanı
Eğitmenler
Eğitimde işlenen başlıca konular:
• Prof. Dr. A.Yekta Özer (Eğitim Direktörü)
Hacettepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi
Radyofarmasi Anabilim Dalı Başkanı
• Prof.Dr Dz.Ecz.Kd.Alb. Yalçın Özkan
Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA)
Sağlık Bilimleri Enstitüsü Eczacılık Bilimleri Merkezi
Öğretim Üyesi
• Doç. Dr. Suna Erdoğan
Hacettepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi
Radyofarmasi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
- Eczane ve hastanelerde bulunan tıbbi cihazların tanımı,
sınıflandırılması ve EC direktifi,
- Eczane ve hastanelerde bulunan tıbbi cihazlar, medikal
ürünler, sağlık aksesuarları,
- Eczane ve hastanelerde bulunan radyoaktif olan ve
olmayan tıbbi cihazlar,
51
yer alır olmuştur. Bunlara ek olarak
eczacı; tıbbi cihaz ve malzemelerin
kullanımı, hastaya uygulanması ve
sürdürülmesiyle ilgili konularda da
esas başvurulan sağlıkçı haline gelmiştir.
Tanım
Tıbbi Cihaz (Medical Device): İnsanlarda, hastaların teşhis ve/veya
tedavisinde kendisi doğrudan etki
göstermeyen; ancak hastaların
teşhis ve/veya tedavisinde ya da
sakatlıkların giderilmesine, teşhisine, tedavisine ya da iyileştirilmesine
yardımcı olan cihaz, aparey ve sistemlerdir.
- Tıbbi cihazların ve medikal ürünlerin üretimi,
- Tıbbi cihazların ve medikal ürünlerin kalite kontrolü,
- Tıbbi cihazların sterilizasyonu: Gama radyasyonuyla
sterilizasyon,
- CE işareti ve yönetmelikler, Avrupa Birliği-FDA ve
Türkiye’de yasal mevzuat
olup eğitimin son haftasında ödev sunumları, değerlendirme ve tartışma yapıldı.
Tarihçe
Tıbbi cihazlar ve sağlık aksesuarları: Sağlıkla ilgili problemlerde hastanın hayatını kolaylaştıran ve konfor sağlayan, kendileri hastalıkların teşhis ve/veya tedavisinde ya
da sakatlıkların giderilmesinde direkt etki göstermeyen;
ancak teşhis ve/veya tedaviye yardımcı olan cihaz, aparey ve sistemlerdir.
Tüm dünyada eczacılar, önceleri sadece reçetesini karşılaştıkları hastalarına yardımcı olmak amacıyla bunları
sağlayıp bilgi için hastaları genelde başka yerlere yönlendirirken, sonraları tıbbi cihazlar giderek eczacıların en
çok sattığı ve hakkında bilgi verdiği kalemlere dönüşmüş
ve bu kalemlerin eczanelerde kapladığı alan her geçen
gün artış göstermiştir.
Eğitiminde aldığı bilgiler ve eczacının halkın ilk başvurduğu sağlık kuruluşu olması nedeniyle pek çok tıbbi cihazın hazırlanması ve kalite kontrolü eczacıları diğer sağlık
profesyonelleri içinde en çok ilgilendiren ve sorumluluğu
olan bir meslek haline getirmiş; tıbbi cihazlar, özellikle de
hastane ve eczane eczacılarının günlük işleri arasında
52
Avrupa Birliği’nde 93/42/EEC Direktifi’nin ülkemizde yeni
yaklaşım yönetmelikleri çerçevesinde adapte edilerek
09.01.2007’de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe
giren Tıbbi Cihaz Yönetmeliği, tıbbi cihazın tanımını şu
şekilde yapmaktadır: İnsanda kullanıldıklarında asli fonksiyonunu farmakolojik, immünolojik veya metabolik etkiler ile sağlamayan, fakat fonksiyonunu yerine getirirken
bu etkiler tarafından desteklenebilen ve insan üzerinde:
1) Hastalığın tanısı, önlenmesi, izlenmesi, tedavisi veya
hafifletilmesi,
2) Yaralanma veya sakatlığın tanısı, izlenmesi, tedavisi,
hafifletilmesi veya mağduriyetin giderilmesi,
3) Anatomik veya fizyolojik bir işlevin araştırılması, değiştirilmesi veya yerine başka bir şey konulması,
4) Doğum kontrolü veya sadece ilaç uygulamak
amacıyla imal edilmiş, tek başına veya birlikte kullanılabilen, amaçlanan işlevini yerine getirebilmesi için gerekiyorsa bilgisayar yazılımı ile de kullanılan ve cansız hayvanların dokularından da elde edilen ürünler dahil olmak
üzere, her türlü araç, alet, cihaz, aksesuar veya diğer
malzemelerdir.
Aksesuar: Kendi başına cihaz sayılmayan; ancak cihazın
kullanım amacına uygun bir şekilde kullanılmasını temin
etmek için cihaz ile beraber kullanılmak üzere üretilmiş
parça veya parçalardır.
Tıbbi cihazlar, ısmarlama üretilen cihazlardan (belirli tek
bir hastada kullanılmak üzere uzman hekim tarafından
reçeteye hazırlanan veya sipariş edilen cihazlar - ortez/
protez) farklıdırlar. Zira, toplu halde üretilirler; tek bir hastaya hitap etmezler.
Tıbbi cihazlar sadece dıştan kullanılmazlar; vücuda yerleştirilebilir olanları da vardır ve konuyla ilgili mevzuat,
Avrupa Birliği’nde 90/385/EEC Direktifi olup ülkemizde
09.01.2007’de Resmi Gazete’de yayınlanarak “Vücuda
Yerleştirilebilir Aktif Tıbbi Cihazlar Yönetmeliği”yle adapte
edilerek yasal düzenlemeler içinde yerini almıştır.
Ayrıca, konuyla ilgili diğer bir yönetmelik de Vücut Dışında Kullanılan (In Vitro) Tıbbi Tanı Cihazları Yönetmeliği
(98/79/EC-In Vitro Diagnastic Medical Devices-Avrupa
Birliği ve 09.01.2007 Resmi Gazete-Türkiye)’dir. Bu yönetmeliğe göre, imalatçı tarafından esas olarak; Fizyolojik veya patolojik durum veya konjenital anomalilerle ilgili
bilgi edinmek ya da muhtemel alıcılar için uygunluk ve
güvenliği belirlemek veya tedaviyi izlemek amacıyla tek
başına veya birlikte kullanılmasına bakılmaksızın, kan ve
doku bağışları da dahil olmak üzere insan vücudundan
alınan numunelerin in vitro incelenmesi için tasarlanan reaktif, reaktif ürünü kalibratör, kontrol materyali, kit, araç,
gereç, ekipman veya sistem olan bütün tıbbi cihazları ve
vakumlu özelliğe sahip olsun veya olmasın, imalatçıları
tarafından özellikle, in vitro tıbbi tanı incelenmesi için insan vücudundan alınan örneklerin konulması ve muhafaza edilmesi amacıyla kullanılan numune kapları In Vitro
Tıbbi Tanı Cihazı kapsamında yer almaktadır.
İlaç ile tıbbi cihaz arasındaki en önemli farklardan biri de,
CE Uygunluk İşareti’dir. Sadece tıbbi cihazların ambalajları üzerinde CE Uygunluk İşareti yer almaktadır. CE
işareti, üreticinin Tıbbi Cihaz Yönetmeliği’nden doğan
yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve cihaz ve aksesuarlarının ilgili bütün uygunluk değerlendirme işlemlerine tabi
tutulduğunu gösteren işarettir.
Eğitim Programının Düzenleme Amacı
Tıbbi cihaz ve medikal ürün endüstrisinde, tıbbi cihaz ve/
veya medikal ürün ithal ve ihraç eden firmalarda çalışan,
hastanelerde tıbbi cihaz ve/veya medikal ürün satın alımı
ve kullanımında görev alan, sağlık otoritesinde bu ürün-
lerle ilgili düzenlemelerin yapıldığı birimlerde görev alan
ve eczanelerinde tıbbi cihaz ve/veya medikal ürün satan
eczacıları tıbbi cihaz ve medikal ürünler hakkında bilgilendirmek amacıyla düzenlenmiştir.
Bu yolla insan sağlığında doğrudan veya dolaylı olarak
kullanılan tıbbi cihaz ve aksesuarlarının taşıması gereken
temel gereklerin belirlenmesine, tasarımına, üretimine,
dağıtımına, piyasaya arzına, hizmete sunulmasına, kullanılmasına, sınıflandırılmasına, ve tıbbi cihaz ve aksesuarlarının kullanımı sırasında hastaların, uygulayıcıların,
kullanıcıların ve üçüncü kişilerin sağlık ve güvenliği açısından ortaya çıkabilecek tehlikelere karşı korunmalarını
sağlayacak şekilde piyasaya çıkmalarına ilişkin temel bilgileri vermek amacını taşımaktadır.
Bu Eğitim Programı’nda Neler Öğrendik?
Tıbbi Cihaz Eğitimi eczacılara:
- Tıbbi cihaz tanımı
- Sınıflandırılması
- Eczane ve hastanelerde bulunan tıbbi cihaz ve sağlık
aksesuarları
- Tıbbi cihazların ve medikal ürünlerin üretimi, paketlenmesi, kalite kontrolü, sterilizasyonu
- Türkiye ve dünyadaki tıbbi cihazlarla ilgili yönetmelikler
ve uygulamalar
konularında bilgi vermek/eğitmek amacını taşımaktadır.
Beş hafta süren Tıbbi Cihaz Eğitimi, meslektaşlarımızın
konuyla ilgili hazırladıkları sunular ve sunuların değerlendirilip tartışılması çalışmalarıyla 5 Şubat 2011 tarihinde
başarıyla tamamlandı. Bu eğitimin önümüzdeki günlerde
çeşitli eczacı odalarına bağlı meslektaşlarımıza da götürülmesi programlanmış olup tüm meslektaşlarımızı bu
güncel konudaki eğitime davet ederiz.
53
Dünyada Ne Var Ne Yok
Sevim ÖZDEMİR
İtalya’da Eczacılar Doktorların Bazı
Görevlerini Üstleniyor
Bütün İrlanda Eczanelerinde Konsültasyon
Alanı Bulunuyor
İtalya eczacılarından mesleki yetilerini arttırmaları
İrlanda’da perakende iaç satışı yapılan eczanele-
bekleniyor. Kırsal alanlarda tıbbi hizmetlerin su-
re ilişkin yasal düzenlemenin Kasım 2008’de yü-
nulma koşullarını iyileştirmek için eczacılar dok-
rürlüğe girmesinden bu yana bütün eczanelerin,
torların bazı temel sorumluluklarını üstlenecekler
eczane içerisinde bir hasta konsültasyon alanı
ve böylece yerel sağlık merkezleri geliştirilecek.
bulundurması zorunluluğu var. Bu uygulamaya
geçilmesi için eczanelere 1 Kasım 2010’a kadar
İtalya hükümeti özellikle sağlık hizmetlerinin ye-
süre verilmişti.
tersizliği nedeniyle bu konuda harekete geçmeye
karar verdi. İlerleyen süreçte bazı muayene uygu-
Eczanenin içinde konsültasyon alanı koşulu bir
lamalarının eczacılar tarafından gerçekleştirilme-
çok ülkede halihazırda mevcut ve bu koşul Dün-
sine izin verilecek. Örneğin, eczacıların kolesterol
ya Sağlık Örgütü tarafından “iyi eczacılık uygula-
ölçümü yapabilmeleri için kapiler kan örnekleme-
masının olmazsa olmaz bir unsuru” olarak kabul
si yapmalarına izin verilecek. İdrar tahlili ve giz-
ediliyor. Ayrıca İrlanda’daki bu uygulama eczacı-
li kan testi için yapılan testler de bir süre sonra
ların, alana özgü bilgilerini ve uzmanlıklarını kul-
eczacıların sorumlulukları arasına girecek. Teknik
lanmaları, hastanın sağlık durumunu iyileştirme-
konularda ise, eczanelere kalp hastalıklarının bi-
leri, hastanın bilgisini arttırmaları, güvenli ve akılcı
rincil teşhisini yapabilmeleri için elektrokardiyog-
ilaç kullanımını teşvik etmeleri açısından büyük
rafi donanımı sağlanacak.
bir potansiyel taşıyor…
Ancak yasanın hem eczacılar hem de hasta-
Haberin devamı ve detaylar için:
lar açısından kötü bir yanı var; sigorta şirketle-
http://www.teb.org.tr/images/upld2/bulten/
ri büyük bütçe açıklarıyla boğuştukları için yeni
hCa2011010409032812_ARALIK_2010.pdf
hizmetler için bütçeyi aşamayacaklar. Dolayısıyla her ek maliyet hasta tarafından karşılanmak
zorunda. Bu nedenle eczacı örgütleri eczacıların
hizmetlerinin karşılığının verilmesini sağlayacak
bir komisyon oluşturulması için başarılı bir lobi
Dünya Sağlık Örgütü 2010 Yılı Sağlık Raporu: Herkese Sağlık Güvencesi İçin Gereksiz
İlaç Harcamaları Kısıtlanmalı
faaliyeti yürüttü…
Dünya Sağlık Örgütü 2010 yılı Sağlık Raporunu
Haberin devamı ve detaylar için:
yayınladı. Örgüt bu yıl raporunda herkese sağ-
http://www.teb.org.tr/images/upld2/bulten/
lık güvencesi sağlanması konusunu ön plana çı-
hCa2011010409032812_ARALIK_2010.pdf
kardı. Raporda konuya ilişkin birçok tespite ve
öneriye yer veriliyor. Gerek ülke içinde gerekse
ülkeler arasında ekonomik eşitsizlik, etnik kimliğe
54
ve cinsiyete dayalı ayrımcılık ve tüm bu unsurla-
Bir eczacı dörtten fazla şubeye sahip olamaya-
rın gelir dağılımındaki eşitsizlikle iç içe geçmişliği
cak. Eczane açmak isteyen eczacıların devredi-
gibi etmenler, herkese sağlık güvencesi sağlan-
lemeyen, ancak eczacı olmaları durumunda va-
mamasının nedenleri olarak gösteriliyor.
rislerine aktarılabilen bir ruhsat almaları gerekiyor.
Bu ruhsatlar yalnızca kamuya açık ihale sonra-
Bunların yanı sıra, kaynakların etkin bir biçimde
sında verilebilecek.
kullanılamamasının ekonomik anlamda sağlık
güvencesinin önünde önemli bir engel teşkil ettiği
Macaristan Eczacıları Birliği yeni yasayı doğru bir
belirtiliyor. İlaçların verimli bir biçimde kullanılama-
uygulama olarak değerlendiriyor…
ması, jenerik ikamesinin yeterince desteklenmemesi ve ilaç alanına ilişkin yasal düzenlemelerin
Haberin devamı ve detaylar için:
yetersizliği ise kaynakların etkin kullanılamaması
http://www.teb.org.tr/images/upld2/bulten/Tq-
konusunda çok önemli bir etmen oluşturuyor…
G20110201093450OCAK_BULTEN.pdf
Haberin devamı ve detaylar için:
http://www.teb.org.tr/images/upld2/bulten/
hCa2011010409032812_ARALIK_2010.pdf
Avrupa’da Çocuklar İçin Ruhsatsız Reçeteli
İlaçların Kullanımı “Yaygın”
Avrupa İlaç Ajansı’nın (EMA) hazırladığı yeni bir
Macaristan’da Zincir Eczanelerin Sonu
rapora göre Avrupa’da çocuklarda hastalığın tedavisi için ruhsatsız ilaçların yazılması halen çok
Macaristan Parlamentosu yeni eczacılık yasası-
yaygın; hem yatarak hem de hastane dışında te-
nı onayladı. Bu yılın başından itibaren depoların,
davi görenlerde kullanılan bu ilaçlar için yazılan
ilaç firmalarının ve yabancı yatırımcıların eczane
reçeteler toplam reçetelerin %45-%60’ına denk
açmaları yasaklandı. Bu grupların dışında kalan
geliyor.
yatırımcılar, eczane hissesinin çoğunluğunun eczacının elinde olması koşulu ile halen yeni ecza-
Araştırma bulguları en yüksek kullanımın küçük
nelerde hisse sahibi olabiliyorlar. Şimdilik eczane
çocuklar ve durumu ciddi olan çocuklar için ol-
zincirlerinin mülkiyet koşulları korunuyor fakat
duğunu gösteriyor. Araştırmada, ruhsatsız ya da
2014’e kadar her bir eczanenin en az dörtte bir
piyasa izni olmayan ilaçların en çok olduğu te-
hissesinin lisanslı bir eczacıya devredilmiş olması
rapötik sınıflar şu şekilde sıralanıyor: antiaritmik-
gerekiyor. 2017’ye kadar ise bütün zincir eczane
ler, antihipertansifler (renin-anjiyotensin inhibitör-
şirketleri çoğunluk hisselerini ve eczanelerin yö-
leri ve beta blokerleri), proton pompa inhibitörleri
netimini eczacılara devretmiş olacaklar.
ve H2-reseptör antagonistleri, antiastımatikler ve
antidepresanlar (başlıcaları, seçici serotonin geri
Eczane açmaya ilişkin düzenlemeler gelecek-
alım inhibitörleri, serotonin noradrenalin geri alım
te daha sıkı hale gelecek. Nüfusu 50.000’den
inhibitörleri ve trisiklik antidepresanlardır), (yetiş-
fazla olan yerlerde en az 4.000 kişiye bir ecza-
kinlerde) kontraseptifler ve (küçük çocuklarda)
ne düşmesi, daha küçük yerleşim yerlerinde ise
antibiyotikler…
bu sayının 4.500 olması öngörülüyor. İki eczane
arasındaki mesafenin ise en az 250 metre olması
Haberin devamı ve detaylar için:
zorunlu hale geliyor.
http://www.teb.org.tr/images/upld2/bulten/TqG20110201093450OCAK_BULTEN.pdf
55
TEB İktisadi İşletme
Ecz. Gülcan ÖZCAN
Türk Eczacıları Birliği’nin
Halka Açık Yüzü: İthal İlaç Birimi
İthal İlaç Birimi, Türk Eczacılar Birliği ile Sağlık Bakanlığı arasında 03.12.1996 tarihinde imzalanan protokol
gereğince; hastanın tedavisi için hekim tarafından yazılan, ancak ülkemizde ruhsatlı olmayan veya ruhsatlı
olduğu halde, çeşitli nedenlerle üretimi veya ithalatı
yapılmayan, Bakanlıkça onay verilmiş olan reçetelerdeki ilaçları getirerek; hasta veya hasta yakınlarının kişisel tedavi için yurt dışından ilaç getirilmesi sırasında
yaşadıkları sıkıntıları azaltmak, fahiş fiyatlar ödemelerini engellemek amacıyla kurulmuştur. Haziran 1997
tarihinden bu yana da hizmetlerini genişleterek çalışmalarına devam etmektedir.
56
Türk Eczacıları Birliği herhangi bir kâr talep etmeksizin,
yurt dışındaki eczane satış fiyatlarıyla ve hasta adına
düzenlenen reçeteler ile yurdun en ücra köşelerine, iyi
dağıtım kurallarına uygun olarak ilaçları göndermeyi
ilke edinmiştir. Bunun için, yurdun neresinde olursa
olsun, hastanın evraklarını Birimimize ulaştırması yeterlidir.
2006 tarihinde yenilenen Sağlık Bakanlığı Protokolü
sonrasında, toplu olarak ilaç ithal etme yetkisini alan
Birim, İktisadi İşletme olarak Sosyal Güvenlik Kurumu,
Yapı Kredi Bankası Vakfı, İş Bankası, Milli Savunma
Bakanlığı ile sözleşme yaparak, bu kurumlara ait has-
talara ücretsiz olarak ilaç teminine devam etmektedir.
Ayrıca bedeli Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından karşılanan Yeşil Kartlı hastalar ile bedeli
hastanın kendisi tarafından peşin ödenen reçeteler de
karşılanmaktadır.
Hastalara stoklu ilaçlar için günlük hizmet verilirken,
kişi adına temin edilen ilaçlar en geç 20-25 gün içinde
tedarik edilmektedir. Stoklu çalışılan ilaçların sayısı her
geçen gün arttırılmakta, bu da hastalara daha hızlı hizmet vermeyi sağlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda
TEB İthal ilaç Birimi sürekli araştırma yaparak firma ve
üretici sayısını arttırmaktadır.
İlk hizmete başladığında 2 eczacı, 1 muhasebeci, 1
santral memurundan oluşan ve toplam 4 kişi olan
personel sayısı; şu anda 4 eczacı, 1’i kalite yönetimi uzmanı, 2’si biyolog, 2’si muhasebeci, 9’u memur
olmak üzere 18 kişi ile hizmet vermektedir. TEB İthal
İlaç Birimi bundan sonra da artan özveri ve heyecanla
çalışmalarına devam edecektir.
57
TEBGK
TEB Gençlik Komisyonu
Türk Eczacıları Birliği Gençlik Komisyonu (TEBGK),
eczacılık fakültesi öğrencilerinin kendi öznel sorunlarını ve projelerini hayata geçirilmeleri amacıyla kurulmuştur. Komisyon, birlikte düşünme, üretme, eczacılık eğitimine ilişkin uluslararası gelişmeleri takip etme,
yerel ve uluslararası düzeylerde eczacılık fakültesi
öğrencileri ile dayanışma içerisinde faaliyet gösterme
amacını gütmektedir. Türkiye’deki her eczacılık fakültesinin, 4’er kişi (Merkez Heyeti Delegesi, Sayman,
Eğitim ve Bilgilendirme Koordinatörü, Halkla ilişkiler
Koordinatörü ve LEO) ile temsil edildiği yapı, eşit temsil ilkesine dayanmaktadır.
TEBGK’nın asıl amacı fakülte ayırımı yapılmaksızın,
tüm üyelerinin taleplerinin gerekli mercilere ulaşma58
sını sağlamaktır. Bunun yanında eczacılık fakültesi
öğrencileri arasında iletişimi güçlendirmek, gelecekte mesleğe dahil olacak olan öğrencilerin mesleğe
ilişkin ortak bir misyon ve vizyon etrafında örgütlenmesini sağlamak, üyelerinin meslek örgütüne adapte
olmasını sağlamak, uluslararası eczacılık öğrencileri
topluluklarında ve yurtdışındaki kongrelerde Türkiyeli
eczacılık öğrencilerinin temsiliyetini sağlamak, üyelerine ülkemizde ve yurtdışında staj imkanı sağlamak
ve yurtdışından ülkemize staj için gelen öğrencileri
ağırlayarak, onlara stajları süresince gerekli yardımı
sağlayarak ülkemizin prestijini artırmak da TEBGK’nın
temel amaçları arasında yer almaktadır.
TEBGK, ilk organizasyonunu 26-27 Şubat tarihlerin-
de İzmir’de “TEBGK İzmir Çalıştayı” adı altında gerçekleştirmiştir. Yakın zamanda ise “Ulusal Eczacılık
Öğrencileri Kongresi” düzenlenmesi planlanmaktadır.
Söz konusu Kongre yurtdışındaki öğrenci topluluklarının düzenlediklerine benzer biçimde, eczacılık öğrencilerinin ortak çalışma konularını farklı bakış açıları ile
masaya yatırmayı ve tartışmayı böylelikle; Komisyonun
kurumsal gelişimini desteklemeyi hedeflemektedir.
4 Aralık 2010 tarihinde gerçekleştirilen seçimde Yönetim Kurulu aşağıdaki gibi belirlenmiştir:
TEBGK’ya üye olmak için eczacılık fakültesi öğrencilerinin fakültelerindeki TEBGK temsilcilerinden temin
edebilecekleri üyelik formlarını eksiksiz doldurmaları
ve 5 TL kayıt ücreti vermeleri yeterlidir. Belirtilen şartlar
yerine getirildiğinde üyelik onaylanır ve TEBGK üyelik
kartı verilir.
• Sayman: İbrahim Gündoğdu
Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
• Başkan: Alper Alpay
Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
• Genel Sekreter: Ercüment Yakar
Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
• Eğitim ve Bilgilendirme Koordinatörü: Müge Öztürk
Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
TEBGK Yapılanması
• Halkla İlişkiler Koordinatörü: Tolga Aytan
Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
TEBGK, Genel Kurul, Yönetim Kurulu ve Denetleme
Kurulu olmak üzere 3 organdan oluşmaktadır.
• Staj Koordinatörü: İsa İnce
Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
Genel Kurul, her fakülteden 4’er kişinin katılımı ile
oluşturulur ve Yönetim Kurulu’nu seçer.
• Uluslar Arası İlişkiler Koordinatörü: Mehmet Ali Şahin
Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
Yönetim Kurulu, Genel Kurul tarafından seçilir. Başkan, Genel Sekreter, Sayman, Eğitim ve Bilgilendirme
Koordinatörü, Halkla İlişkiler Koordinatörü, Staj Koordinatörü ve Uluslararası İlişkiler Koordinatörü olmak
üzere 7 üyeden oluşur.
Denetleme Kurulu ise biri eski TEBGK Başkanı olmak
üzere 3 kişiden oluşur ve diğer 2 üyesi Genel Kurul
tarafından seçilir.
TEB Gençlik Komisyonuna ilişkin detaylı bilgi için;
www.tebgk.com
TEBGK Yönetim Kurulu
59
TEBGK / Epsa
7. EPSA Sonbahar Kongresi
Helsinki, Finlandiya – 25-30 Ekim 2010
Geçtiğimiz yılın en önemli ikinci EPSA etkinliği; 2530 Ekim 2010 tarihleri arasında Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de gerçekleştirilen EPSA 7. Sonbahar
Kongresi oldu. Helsinki’nin ev sahipliğini üstlendiği
Kongrede, Avrupa çapında 250 eczacılık öğrencisinin
Avrupa’nın en soğuk başkentinde bir araya geldiği, diğer bir olağanüstü EPSA etkinliğine imza atıldı.
Kongrede, EPSA üye ülkelerinin İrtibat Sekreterleri
(LS) ve EPSA takımı üyeleri arasında bir toplantı yapıldı, eş zamanlı olarak Kongre’ye ilk kez katılanlara
EPSA’yı tanıtacak bir sunum yapıldı. Hemen ardından
tüm katılımcılar açılış seremonisi için şehir merkezinde
60
buluştu. Açılış gecesi konuşmalarının ardından çeşitli
ikramlar yapıldı. Ardından katılımcılar Butterfly Club’
da eğlenme ve rahatlama imkânı buldu.
Eğitim konferansının ilk günü ‘Girişimcilik’ konusuna
ayrıldı. Oturumlar arasında EPSA öğrencilere; Ms.
Aurélie Vandeputte (Avrupa Komisyonu, Girişimcilik
ve Endüstri Genel Direktörü), Dr. Barrie Kellam (Nottingham Üniversitesi), Dr. Jo Klaveness (Oslo Üniversitesi), Dr. Diogo Cruz (Holon Group), Lorenz Hartüng
(Münih Üniversitesi), Mikko Veräjänkorva (Farenta) ve
Aku-Ville Lehtimäki (Aalto Girişimcilik Topluluğu) gibi
isimleri sunmanın memnuniyetini yaşadı. Kongrenin
Başkanı Inkatuuli Heikkinen ve EPSA
Başkanı Anette Krokaas konuşmalarını yaptı, bir piyango çekilişi gerçekleştirildi ve kadehler bu etkinliğin başarısına kaldırıldı.
Bir gün sonra katılımcılar Nisan
2011’de Lizbon’da gerçekleşecek bir
sonraki EPSA etkinliği olan 34. EPSA
Genel Kongresi’nde tekrar görüşmek
üzere evlerine doğru yola çıktı.
Ülkemizden de Hacettepe Üniversitesi
(AHUPS), İstanbul Üniversitesi (IUPSA) ve Marmara Üniversitesi (MUPSA)
Öğrenci Topluluklarından olmak üzere
22 katılımcı ile temsiliyet gerçekleştirilmiştir. Avrupa’daki diğer ülkelerdeki
eğitim programında ayrıca eczacılık öğrencilerini iyi
birer girişimci olmaya hazırlamak amacıyla, çeşitli konularda atölye çalışmalarına ve eğitimlere yer verildi.
Kongrenin üçüncü gününde iç tüzük açıklandı ve 40.
EPSA Genel Kurulu açıldı. EPSA Üyeleri EPSA takımının geliştirdiği çalışmaları değerlendirdi. Vurgulanması
gereken diğer bir husus İtalya Associazione Italiana
Studenti di Farmacia (AISFA) adında öğrenci birliğinin
EPSA’nın üyeleri arasına katıldığıdır.
Kongre süresince EPSA takımı üyeleri ve resmi delegeler Fin Eczacılar Birliği merkezine götürüldü. Burada Dr. Erkki Kostiainen (AFP İletişim Müdürü) ve John
Chave (PGEU Genel Sekreteri) örgütler hakkında sunumlar yaptı ve öğrencilerin sorularını yanıtladılar.
eczacılık eğitimi ve eczacılık sektörü
hakkında bilgiler güncellenmiş, öğrenci arkadaşlarımız ile birebir sohbet imkanı bularak gelecek hakkındaki öngörülerimiz
paylaşılmıştır. Kongrenin ana teması olan ‘girişimcilik’
açısından da sektörün önde gelen kişilerinden çok
değerli bilgiler ve öneriler alınmıştır.
Bu yazı EPSA yönetimi tarafından hazırlanmış ve üye
ülkelerin dillerine çevrilerek bu ülkelerde bulunan Meslek Örgütlerine iletilmiştir. Temel amacı her eczacılık
öğrencisinin birlik ve beraberlik içinde neler yapabildiğini görüp, gelecekte beklentilerini büyük tutabilmesidir.
Helsinki’de bulunduğumuz bir hafta boyunca diğer
Avrupa ülkelerinden katılan katılımcılara Türk kültürünü en iyi şekilde temsil ettiğimize inanıyoruz.
Helsinki’nin değişik gece kulüplerinde her gece partiler düzenlendi. En heyecanlı partilerden biri, YFK Kulüp Evi’nde Helsinki Eczacılık Öğrencileri Birliği tarafından düzenlenen Uluslararası Parti (International Night)
oldu. Avrupa’nın dört bir yanından gelen öğrenciler,
getirdikleri kendi ülkelerine özgü yiyecek ve içecekleri
birbirlerine sundular ve böylece öğrenciler, bütün Avrupalı ülkelerin lezzetlerini tatma fırsatı buldular.
Son gece Gala Yemeği verildi. Bu muhteşem etkinliğe harika bir bitiş yapıldı. Fin Resepsiyon Komitesi
61
Etkinlik
Ecz. M. Şerif BOYACI
PGEU Genel Toplantı
16 Kasım 2010 BELÇİKA / BRÜKSEL
AB ülkelerinde yürütülen ilaç takibi sistemi çalışmalarının eczanelerde ortaya çıkarması muhtemel sorunlar
konusunda yeni bir çalışma grubu oluşturulması kabul
gördü.
Zorunlu olmayan katılım için tüm ülkelerin ilgi gösterdiği
görüldü. Bu görüşmeler sırasında gündem gereğince,
TEB temsilcisi olarak 20 dakika süren sunumumda ve
sonrasında soruları cevaplandırarak ülkemizdeki uygulamaları açıklamak fırsatı buldum. Özellikle TEBEOS
programının içeriği ve üyelere ücretsiz dağıtımı ilgi çekti.
Ecza depolarının mutlaka sisteme katılması yönündeki
görüşümüz İspanyol temsilcisi tarafından da hararetle
desteklendi.
Avrupa Birliği Eczacılık Grubu (PGEU)’nun 16 Kasım
2010 günü yapılan Genel Kurulu’na Merkez Heyeti Üyesi Ecz. Ekrem Eşkinat ile birlikte katıldık.
Görüşülen konulardan bazılarının kısa başlıkları hakkında açıklamaları şu şekilde sıralayabiliriz:
Ana sözleşmede değişiklik yapılarak PGEU Yönetim
Kurulu Üyelerinin mutlaka “eczacı” olması koşulu onaylandı.
2011 yılı tahmini bütçesi görüşülerek onaylandı.
2007 yılından beri Avrupa Birliği Komisyonu’nun gündeminde olan Hasta Bilgilendirilmesi (Information to
Patients), Farmakovijilans (Pharmacovigilance) ve sahte ilaçlar (Anti-counterfeiting) konularındaki gelişmeler
hakkında PGEU Genel Sekreteri John Chave’nin açıklamaları ile bu konularda PGEU’nun çalışma gruplarında
oluşturulan ve öncelikle eczane eczacılarını destekleyen
görüşlerin savunulmasına devam edildiği vurgulandı.
Tüm üye ülkeleri bağlayacak olan karar sürecinin bu yıl
için gündeme girme olasılığının beklenmediği söylendi.
İlaç Takip Sisitemi hakkında PGEU önerileri şöyle özetlenebilir:
• Tüm ülkelerde uygulanabilir olmalı,
• Reçetesiz ilaçlar da sistemde olmalı,
• Verilerin sahipliği konusunda eczanelerin haklarına
saygı gösterilmeli,
• İnternet satışlarının riskleri konusunda kampanyalar
sürdürülmeli,
• Üye ülkelerin internetten satışları engelleme hakları korunmalı,
• Üye ülkeler arasında yasadışı ilaç temininin önlenmesi
için ortak uygulamalar yapılmalı,
• Kararlar üye ülkeler arasında şeffaf olarak paylaşılmalı,
• Takip sisteminde ülkeler birbiriyle yarış edebilmeli.
Ödeme sürelerinin ülkeler arasında değişiklik gösterdiği açıklanarak (Romanya yılda bir, Yunanistan altı ayda
bir, vb.) ortalama olarak 60 günde karar kılınması ve 90
günü geçen süreler için gecikme faizi istenmesi fikrinde
ortaklaşılması istendi.
Gündem konuları tamamlanarak toplantıya son verildi.
62
Kısa Kısa Sağlık
Kanserde Yeni Tedavi Umudu
Gaye SARIKAYA
Yapay Damar Devrimi
İngiliz ve Avustralyalı bilim adamları perforin adlı proteinin
kansere sebep olan zararlı hücreleri öldürebildiğini keşfetti.
Avustralya’daki Monach Üniversitesi ve bilim adamlarının birlikte yaptığı araştırmalar sonrasında perforinin bağışıklık sistemi
için temizleyici bir silah olduğu ortaya çıktı. Perforin, virüsler tarafından saldırıya uğramış ya da kanserli hücreye dönüşmüş
olan hücrelerin zarında bir delik açarak toksik enzimlerin içeriye
girmesini ve zararlı hücreleri öldürmesini sağlıyor. (Milliyet)
Laboratuvar ortamında dirençli pıhtı riskini azaltan ve organ
reddine yol açmayan toplardamar geliştirildi. Araştırmaya imza
atanlardan Shannon Dahl, bu toplardamarların uzun süre saklanabildiğini, dolayısıyla ihtiyaç durumunda her zaman hazır
halde olduğunu belirtti. Babunlar üzerinde yapılan araştırmada,
büyük ve küçük damarların üretilebildiğini söyleyen Dahl, klinik
araştırmaların yakında başlayabileceğini ifade etti. (Milliyet)
Robotla İlk Pankreas Nakli
Bakteriler Gelişiyor, Antibiyotikler Tükeniyor
Dünyanın ilk robotla yapılan pankreas nakli İtalya’da gerçekleştirildi. Pisa Hastanesi’nde yapılan ameliyatta, 19 yıldır tip 1
diyabet hastası olan 43 yaşındaki ismi açıklanmayan kadına üç
saat süren bir operasyonla yeni bir pankreas nakledildi. Operasyona katılan cerrahlardan Ugo Boggi, ameliyatta “Da Vinci
SHDI” robotunun kullanıldığını ve kadının vücuduna açılan 30
küçük delik ve kesikle operasyonun kolayca yapıldığını söyledi.
(Haber Türk)
İnsan Derisinden Kan Üretildi
Amerikan Newsweek dergisi son sayısında antibiyotiklerin yeni
çeşit bakterileri öldüremez hale geldiğini, çok yakında insanların
yüzyıl önceki gibi basit enfeksiyonlardan hastanelik olacağını,
hatta ölebileceğini yazdı. David Geffen Tıp Okulu’ndan Brad
Spellberg, gelecekte antibiyotiklerin, toksit yan etkileri ve beklenmeyen sonuçları olan kemoterapi ilaçlarına benzeyeceğini
söyledi. (Milliyet)
Otizme “Kesin Teşhis” Yöntemi
Kanada’nın Hamilton kentindeki McMaster Üniversitesi Araştırmacıları bir kan kanseri hastasının cildinden genetik mutasyona
uğramayan sağlıklı kan hücreleri ürettiklerini duyurdu. Üniversite bünyesindeki Kök Hücre ve Kanser Araştırmaları Enstitüsü
Bilim Direktörü Mike Bhatia, “İnsan derisi kullanarak bu sonuca
vardık. Bunun nasıl çalıştığını biliyoruz ve süreci daha da geliştirebileceğimize inanıyoruz. Bu başarıdan aldığımız cesaretle,
insan derisinden başka ne tür hücreler elde edebiliriz, bunun
üzerinde çalışacağız” dedi. (Bugün)
Kök Hücreden Trombosit Üretildi
ABD’de Advanced Cell Technology firması uzmanları, “embriyonik kök hücre”den trombosit üretti. Bu gelişme, kemoterapi
uygulanan ya da organ nakli olan hastalar için kan arama sıkıntısını sona erdirebilir. Kemoterapi ve organ nakli sonrasında
hastaların zarar gören doku ve damarlarının iyileşmesi için kan
nakline ve bir vericiye ihtiyaç duyuluyor. Yeni teknikle sınırsız
trombosit üretilebileceğine dikkat çeken bilim insanları, kan bağışlayacak birilerini arama sıkıntısının sona erebileceğini söylüyor. (Haber Türk)
AIDS’te Yeni Umut
Bilim insanları otizm konusunda bugüne kadarki en iyi biyolojik temelli teşhis yöntemini bulduklarını iddia etti. Testin otizmi,
daha hafif vakalar da dahil olmak üzere yüzde 94 kesinlikle
teşhis edebildiği belirtildi. Harvard Tıp Okulu’ndan Prof. Nicholos Lange, yöntemin henüz tıbbi kuruluşlarda kullanıma hazır
olmadığını, ancak şimdiye kadarki yöntemler içinde en umut
verici olduğunu söyledi. Üzerinde yapılacak yeni çalışmalarla,
yöntemin günün birinde otizmin teşhisinde kullanılan testlerin
yerini alabileceği ve otizmin nasıl oluştuğuna da açıklama getirebileceği belirtildi. (Sabah)
Kalp Krizini 6 Yıl Önce Haber Veren Kan Testi
Bulundu
En çok ölüme sebep olan hastalıklar listesinde ilk sırada yer
alan kalp krizini 6 yıl önceden haber veren test bulundu. ABD
Teksas Üniversitesi’nden Prof. James De Lemos liderliğindeki
bilim insanları, normal kan testinden daha hassas çalışan bir
testte kalpte kasılmayı sağlayan kardiyak Troponin T proteinini
aradı. Prof. Lexos, kandaki Troponin T proteininin kalp kaslarındaki zayıflığın en önemli sinyali sayıldığını ve kanında bu protein
bulunanların 1 ila 6 yıl içinde kalp krizine bağlı ölüm tehlikesinin
diğerlerine oranla 7 kat fazla olduğunu açıkladı. Söz konusu
kan testi seneye ABD’de kullanılacak. (Star)
İspanyollar, AIDS tedavisi için yeni bir aşı ürettiklerini açıkladı.
Uzmanlar, deneklerin bağışıklık sistemi hücrelerinden elde edilen aşıyla hastanın bağışıklık sistemini HIV’e karşı dayanıklı kılmayı başardı. (Haber Türk)
63
Sunum
Uzm. Ecz. Harun KIZILAY
İlaçta Durum
(1)
Değerli Meslektaşlarım,
Burada sizlere “İlaçta Durum” üzerine yaptıklarımız ve bundan sonra yapacaklarımızı aktarmak istiyorum. Bildiğiniz
gibi son bir-iki yıldır fiyatı düşen ve kamu kurum ıskontosu
artan ilaçlar ile ilgili oldukça yoğun bir gündemimiz var. Bu
düzenlemeler yıllık olabildiği gibi; haftalık da değişiklik gösterebilmektedir. Bu nedenle bu dalgalanmaları izlemek bizim
için önem arz etmektedir. Özetle bugün değineceğim noktalar şunlardır;
• İlaçta Durum çalışmasının amacı nedir?
• Geçtiğimiz yıl bu konuda neler yapıldı?
• İlacı neden sürekli izlemek gerekiyor?
• Şimdi yapılan çalışma nedir?
• Beklentimiz ne olmalıdır?
• Sonuç
Başlattığımız Çalışmanın Amacı Nedir?
Az önce de belirttiğim üzere ilaç alım koşullarını düzenli olarak takip etmemiz gerekiyor.
Bu nedenle eczacının aldığı ilaçta;
• Ticari ıskonto artışı (kârlılığın artırılması)
• Alım vadesinin artırılması
• Fiyat düşüşlerinde oluşan raf zararının telafi edilmesi
• Alınan KKİ ile Ek-2/D listesindeki KKİ’nin takibi
• KKİ geçişinden doğan TL eczacı zararının firmalardan telafi edilmesi gibi konuların takibini amaçlamaktayız.
2009 yılında İlaçta Durum ile neler yapıldığını hatırlatacak
olursak;
• Merkez Heyetinin almış olduğu karar ile “İlaçta Durum Komisyonu” kuruldu.
• Ticari ıskontolar üzerinde çalışma yapıldı.
• Servier ilaçtan başlanarak orijinal ilaçta %4, jenerik ilaçta
%7 ticari ıskonto verilmesi konusunda tüm Odalarımızla birlikte kapsamlı bir çalışma başlatıldı.
Yapılan İlaçta Durum çalışmaları neticesinde toplamda 12
firma ile mutabakat sağlanmıştır Bu çalışma sonucunda ise
örgütlü gücümüzle eczacımıza kazandırdıklarımız aşağıdaki
tablo ile özetlenebilir:
FİRMA
ORT. ISKONTO (YILLIK)
SERVİER
5,23%
GSK
5,40%
MDS
6,00%
NOVARTIS
6,20%
BİLİM
6,60%
EASTPHARMA
6,60%
PFIZER
6,20%
ASTRAZENECA
6,20%
BAYER
5,70%
ZENTIVA
6,50%
NEVZAT
6,70%
BOEHRINGER
5,20%
Toplamda örgütlü gücümüzle eczacımıza kazandırdıklarımız, rakamla; yıllık (2008) 314.567.175 TL’dir. Eczane başına kazanç ise 13.107 TL’dir.
Ayrıca sağlanan yıllık ticari ıskonto kazancını da tablodan izleyebilirsiniz. Burada Adana’daki eczane sayısından hesapladığımız ıskonto kazancı da mevcut. Bu rakam 7.969.035
TL’dir.
(1) Bu yazı, Türk Eczacıları Birliği II.Başkanı Uzm.Ecz.Harun KIZILAY tarafından, 04-05 Kasım 2010 tarihlerinde Adana’da
yapılan Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti İkinci Bölgelerarası Toplantı’da yapılan sunumun deşifresinden derlenmiştir.
64
Servier, MSD, Bilim, Deve, GSK, Novartis, Pfizer, Asstra Zeneca, Bayer, Zentiva, Mustafa
Nevzat, Boehringer 2008 Yılı Baz Alınarak Hesaplanmış Ortalama İskonto Kârı
Aylık Ortalama İskonto Kâr
26.213.931,00 TL
Yıllık Ortalama İskonto Kâr
314.567.172,00 TL
Bir Eczaneye Bir Ayda Düşen Pay
1.092,25,00 TL
Bir Eczaneye Bir Yılda Düşen Pay
13.107,00 TL
ADANA (Eczane Sayısı: 608)
Bir Ayda Adana’ya Düşen Toplam Pay
664.086 TL
Bir Yılda Adana’ya Düşen Toplam Pay
7.969.035 TL
Çok Değerli Meslektaşlarım, neden ilaç alım koşullarını ve
fiyatlarını sürekli izlememiz gerekiyor?
Çünkü;
• Her hafta yayınlanan ilaç fiyat listelerinde yaşanan fiyat düşüşlerindeki geçerlilik tarihlerine uyulmamaktadır.
• Fiyatı düşen ilaçların eczane rafındaki stok zararları ya telafi edilmiyor ya da göstermelik ediliyor. Bir eczacının yetişebilmesi mümkün değil.
• Alınan KKİ ile verilen KKİ arasında farklılıklar olabilmektedir.
• Bilindiği üzere KKİ taşıma zararı mevcuttur.
• Ayrıca ticari ıskonto uygulanmayan ilaçlar mevcuttur.
Tüm bu nedenlerden dolayı;
• Sorunun bütüncül olarak ele alınmaması
• Geçici takiplerle tam sonuca varılamayacağı
• Eczacının kendi başına bütün bu süreci izleyerek sonuç
alınamayacağı açıktır.
Bunun bilincinde olan Merkez Heyetimiz; Türk Eczacıları
Birliği bünyesinde İlaç İzleme Portalı (1 Eczacı, 1 Yazılım
Müh. 1 İstatistik Uzm. ile) kurmaya karar vermiştir.
İlaç İzleme Portalı şöyle kuruldu;
• Öncelikle İEGM’de bulunan tüm ilaç fiyat listeleri ve Güncel SUT EK-2/D listesi yüklendi.
• Ayrıca, İFK’ ya göre eczacı kârlılığı ve tüm ilaçların ISF üzerinden fiyatlarını hesaplama sistemimiz oluşturuldu.
• Böylece İEGM fiyatlarının kontrol edilebilmesi sağlanmış
oldu.
• Ecza depoları ve kooperatiflerden veriler alınarak veritabanı omurgası oluşturuldu.
Sonuçta, IMS satış bilgisini Portala işleyerek ilk 100/250/500
ürünün satışına göre ticari ıskonto, KKİ, vade bilgilerinin anlık karşılaştırmasına olanak sağlanmış oldu.
Kısaca İlaç İzleme Portalı içerisinde bir referans deposu
oluşturuldu. Tüm bu çalışmalara 22 Eylül 2010 tarihinde
başlandı. Depolardan bilgi istenmesi aşamasında depoların
tek bir formatta gönderecekleri gönderi formatı oluşturuldu.
Formatımız slaytta gördüğünüz gibidir.
Barkod İlaç Adı ISF DSF ESF PSF KKI
Geçerlilik
Tarihi
Vade Adet MF
Halen EDAK, BEK ve Selçuk Ecza deposundan haftalık veri
sağlanmaktadır. Selçuk, İskoop ve Hedef bilgiyi maalesef
göndermemektedir! Ancak bu depolardan da zaman içerisinde bilginin gelmesini sağlayacağız.
Şimdi İlaç İzleme Portalına bakalım…
Genel olarak İlaç İzleme Portalı; İlaçta Durum Komisyonu ile
birlikte Merkez Heyetince kararlaştırılan politikalar ışığında
birlikte çalışacaktır.
Bugüne değin İlaç İzleme Portalı üzerinden elde ettiğimiz
verilere bakacak olursak;
• SUT Ek-2/D listesinde belirtilen KKİ oranlarına uymayan
depoların bilgisi;
• Tüm ilaçlardaki ticari ıskonto, vade, MF bilgilerinin depolarla karşılaştırılması
• İEGM’de yanlış hesaplanmış ilaç listesi;
• IMS ve portalın birleşmesi sayesinde Türkiye’de satışı olan
ilk 100, 250 ve 500 ilacın (TL ve Kutu ayrı ayrı) bilgileri raporlanabilmektedir.
65
Tic.
İsk.
Bunlara ek olarak, Ek-2D listesinde olup İEGM’nin hiçbir
listesinde olmayan 85 ürünlük listesi için firmalarla irtibata
geçildi.
Bu incelemenin hemen ardında tüm firmalara yazı gönderilerek piyasada bulunmayan ilaçların düzenli olarak takip
edileceği, bunun için Birliğimize istenen tarihlerde verilerin
bildirilmesi istendi. Böylelikle ucuz eşdeğer referansların belirlenmesinde piyasada bulunmayanlarla ilgili çalışma başlatılmış oldu. Bu liste düzenli bir şekilde SGK’ ya bildirilerek
Ek-2/D listesinden kaldırılması talep edilecek. Ayrıca aktif
olarak üretimde bulunmayan ürünlerin listesi Sağlık Bakan-
lığı AHBS ve HBS sistemine de bildirilerek güncelleme sağlanacaktır.
Bundan sonra ne yapmalıyız? Öncelikle, geçtiğimiz yıl yapmış olduğumuz ticari ıskontoların geri alınması/artırılması
çalışmamıza yeniden başlayacağız. Ayrıca, aylık olarak gelen IMS satış verilerini inceliyoruz.
IMS satış incelemelerimize bir örnek vermek gerekirse, yaptığımız ilk tespitlere göre Türkiye’de satışı en fazla olan ilk
50 ilacın (TL bazında) tüm piyasadaki payı %23’tür. Ve bu
ilaçlardan ticari ıskontosu 0 (sıfır) olan ilaçlar şunlardır:
SIRA
BEK
SELÇUK
EDAK
5
LANTUS SOLOZTAR 100 IU 5 3 ML SANOFI-AVENTIS
0.00%
0.00%
0.00%
6
HERCEPTIN VIAL LYOPH 150 MG 1 ROCHE
0.00%
0.00%
0.00%
7
NOVOMIX 30 FLEPEN 100 IU 5 3 ML NOVO NORDISK
0.00%
0.00%
0.00%
10
REMICADE V.IV LYOPH 100 MG 1 M.S.D.
0.00%
0.00%
0.00%
12
ARVELES FILMTABS 25 MG 20 ULAGAY
0.00%
0.00%
0.00%
14
HUMIRA PREF.SYR. SC 40 MG 2.80 ML ABBOTT
0.00%
0.00%
0.00%
18
ENBREL V.DRY+SYR/SL 25 MG 4 1 ML PFIZER
0.00%
0.00%
0.00%
24
LEVEMIR FLEXPEN 100 IU 5 3 ML NOVO NORDISK
0.00%
0.00%
0.00%
27
VAXIGRIP PREFIL.SYRIN 1.50 ML SANOFI-PASTOUR
0.00%
0.00%
0.00%
28
CIPRALEX FILMTAB 10 MG 28 LUNDBECK
0.00%
0.00%
0.00%
31
BARACLUDE FILMTAB .50 MG 30 B.M.S.
0.00%
0.00%
0.00%
33
VIREAD FILMTAB 245 MG 30 GILEAD SCIENCES
0.00%
0.00%
0.00%
34
NOVORAPID FLEXPEN 100IU 5 3 ML NOVO NORDISK
0.00%
0.00%
0.00%
36
VELCADE V.IV DRY 3.50 MG 1 JOHNSON&JOHNSON
0.00%
0.00%
0.00%
39
RESTASIS VIAL OPHTHAL .05 %32 .40 ML İBRAHİM
0.00%
0.00%
0.00%
41
CEC TABS EFF 1.000 MG 20 BASEL KİMYA
0.00%
0.00%
0.00%
43
MABTHERA V.IV INFUS 500 MG 1 50 ML ROCHE
0.00%
0.00%
0.00%
44
ALTUZAN VIAL INF 400 MG 1 16 ML ROCHE
0.00%
0.00%
0.00%
47
RISPERDAL CONSTA V.DRY+SYR/SL 50 MG 1 JOHNSON&JOHNSON
0.00%
0.00%
0.00%
50
RABELIS ENTER.C.TABS 20 MG 28 NEXT PHARMA
0.00%
0.00%
0.00%
Bundan sonra İlaçta Durum Komisyonu ve TEB olarak ne
yapmalıyız?
• Ticari ıskonto (Orijinal ilaçlarda %4, Jenerik ilaçlarda %7)
oranlarının düzenlemesini,
• Fiyatı düşen ilaçların eczane rafında bulunanlarının stok
zararlarının telafisini,
• Kamu kurum iskontosu (KKİ) taşıma zararlarının ilgili firma
tarafından telafisi çalışmasını acilen gerçekleştirmeliyiz.
Özetleyecek olursak İlaç İzleme Portalı (İİP); sistematik, güncel ve sürdürülebilir bir sistem. Bununla birlikte İlaçta Durum
Komisyonu, İİP’den alınan veri ışığında politika belirleyecek
ve Merkez Heyetine sunacak. Ayrıca belirtmek isterim ki
çok yakın gelecekte; İlaç İzleme Portalı (İİP) aracılığı
ile ilaçların depolara göre vadeli satış koşulları tüm
eczacıların erişimine açılacak olup, eczacı lehine fayda
sağlanmış olacaktır.
Sonuçta, İlaç İzleme Portalı ile;
• İlaçların fiyat ve KKİ oranları: SUT, İEGM ve Depolar nezdinde takip edilecektir.
• Eczacının raf zararına uğramaması için firmalar takip edilecektir.
• Ticari ıskontolar iyileştirilmeye çalışılacaktır.
• KKİ taşıma zararı konusunda çalışma yapılacaktır.
• Eczacıya sistem gelecekte açılarak daha iyi koşullarda ilaç
alım imkânı sağlanacaktır.
67
Ekmek Hakkı
Sahra DAŞDEMİR YILMAZ
Sağlıklı Beslenme Hakkı
Kimin Hakkı?
Bilindiği gibi Sağlık Bakanlığı kendi ifadesiyle, bulaşıcı
yüksek düzeyde şeker-tuz tüketimi ve stres obeziteyi
hastalıkların önlenmesi konusundaki başarılı uygula-
tetikleyen birincil faktörler. Kısacası ‘e-tembellik’ olarak
malarının ardından, bu dönemde kronik hastalıkların
tanımlanan hareketsiz yaşam tarzı, başta çocuklar ol-
önlenmesi konusunda yeni projeleri hayata geçirmeye
mak üzere tüm toplumu ciddi biçimde tehdit eder bir
başladı. Bu amaçla Şubat ayı içerisinde Türkiye Di-
hal almış durumda.
yabet Önleme ve Kontrol Programı Tanıtım Toplantısı
İstanbul’da gerçekleştirildi. Sağlık Bakanlığı bundan
Obezite, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından, vü-
böyle diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıkların
cutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı veya anormal yağ
yanında tüm bu hastalıklarla yakından ilintili olan obe-
birikimi olarak tanımlanıyor. Yine DSÖ verilerine göre
ziteyle de mücadele konusunda yeni projeleri hayata
dünyada 400 milyonun üzerinde obez ve yaklaşık 1.6
geçirmeye hazırlanıyor. Bu konuda örnek olarak elbette
milyar şişman kişi var. 2015 yılında bu rakamların sıra-
Dumansız Hava Sahası Projesi gösteriliyor.
sıyla 700 milyon ve 2,3 milyara çıkacağı tahmin ediliyor. Türkiye’de ise obezite prevelansının yıllar içerisinde
Tüm kronik hastalıklar ile birlikte mutlaka dile getirilen
ciddi biçimde arttığı biliniyor. Türk Kardiyoloji Derneği
obezite, değişen yaşam tarzı ile yakından ilintili kabul
tarafından yapılan çalışmaya göre Türkiye’de erkeklerin
ediliyor. Obezite kalp damar hastalıkları başta gelmek
yaklaşık dört biri kadınların ise yaklaşık yarısı obez du-
üzere birçok hastalığın ağırlaşmasına ve birey/top-
rumda. Bu rakamların 20 yıl içerisinde daha da artacağı
lum sağlığı kadar, kamu kaynaklarının da israf edilme-
tahmin ediliyor. Kısacası yalnızca dünya değil, Türkiye’yi
sine neden olan birçok komplikasyona neden oluyor.
de yakın gelecekte daha da tehdit edecek, ciddi bir
Modern çağın ‘yeni trendleri’ yani; hareketsiz yaşam,
sağlık sorunu ile karşı karşıyayız.
68
Ekmek
yüzyıllardır
sofraların
başköşesinde yer alan temel
besin maddelerinden
biridir. Beslenme bilindiği gibi yalnızca
fiziksel değil aynı zamanda kültürel de bir
aktivitedir. Türkiye’ye
bu açıdan bakıldığında,
ekmeğin tartışmasız
bir egemenliği olduğu
görülecektir. Ekmek
yalnızca bir gıda ürünü
olarak değil, deyimlerde yer alacak kadar,
kendisinden öte birçok
başka anlam da içermektedir.
www.photobucket.com
Obezite ilk başta çağrıştırdığının aksine aşırı
beslenme değil, yetersiz beslenme nedeniyle
oluşmaktadır.
Belki bundan yüzlerce yıl önce şişmanlık, iyi beslenmeye ilişkin bir gösterge olarak, zenginlere has bir durumdu, ancak bugün çok beslenen kişilerin obez olduğunu
iddia etmek, resmi eksik okumak demektir. Bugün iyi
koşullarda üretilmiş, sağlıklı besinlere de, sağlık hizmetlerine ulaşmak da; açık bir biçimde ekonomik güç ile
yakından ilgilidir. Son yıllarda oldukça gözde bir hal alan
organik besin üretim ve tüketimi, en genel düzeyde belirli bir ekonomik geliri gerekli kılmaktadır. Bakanlık tarafından özellikle kronik hastalıklar söz konusu olduğunda
sıklıkla dile getirilen ‘devlet olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getiriyoruz ancak bireylerin de gerekli
çabayı harcaması’ yaklaşımına bu açıdan biraz daha
yakından bakmakta fayda var.
Sağlıklı Beslenme
ve Ekmek
rının çok altındadır. Ancak Türkiye’de besin alışkanlıkları içerisinde ekmeğin tartışmasız liderliği yılladır devam
etmektedir.
Örneğin, yaşamını idame ettirmek için elde edilen gelir
kısaca ‘ekmek parası’ olarak adlandırılır. Ya da geçim
sıkıntısı çekenler sıklıkla durumlarını ‘ekmek aslanın ağzında’ diye nitelendirirler. Çünkü ekmeksiz beslenmek
bizce mümkün değildir. Eğer gelirimiz yalnızca doymamıza yetecek düzeydeyse, bunu sağlayacak tek gıda
elbette ekmek olmalıdır.
Gerçekten Türkiye’deki duruma baktığımızda deyimleri
aratmayacak bir gerçeklik ile karşı karşıya olduğumuzu söylemek durumundayız. Türkiye’de Avrupa’dakinin
neredeyse iki katı ekmek tüketilmektedir. Ankara Ticaret Odası tarafından 2004 yılında yayınlanan “Ekmekteki
Kayıp Ekonomi” başlıklı raporda; ABD ve Avrupa Birliği
ülkelerinde kişi başına ekmek tüketiminin yıllık 40-50
kilogram arasında değiştiği, Türkiye’de ise bu ülkelere
kıyasla kişi başına 3-4 kat daha fazla ekmek tüketildiği
Bugün sağlıklı olmak için çokça dile getirilen doğal ya
belirtilmektedir.
da organik ürünler, küçük çaplı üretim dolayısıyla oldukça pahalıdır. Bu nedenle yoksulların bu tür gıdalara
Son olarak Kamu-Sen tarafından yayınlanan diğer bir
ulaşma ihtimali neredeyse yok gibidir. Türkiye’de te-
araştırmanın sonuçlarına göre AB’de ortalama 100-
mel sağlık ürünlerinin tüketimi açısından bakıldığında
110 litre olan yıllık kişi başına süt tüketimi Türkiye’de
Avrupa’ya kıyasla oldukça farklı bir tablo bulunmaktadır.
18-20 litre, 88 kg olan ortalama et tüketimi 16 kg ve
Et, süt, peynir gibi ürünlerin tüketimi Avrupa standartla-
10-15 kg olan peynir tüketimi ise 7 kg’da kalmaktadır.
Buna karşılık Danimarka’da kişi başına yıllık ortalama
69
biri. Özellikle üniversite öğrencileri bu ürünleri ‘zorunlu olarak’ tüketiyor. Çünkü fiyatları çok ucuz
hatta Türkiye kültürüne adapte
edilmeye çalışılan kahvaltı menülerinin dahi, ekonomik yetersizlik
içinde olan kişilerce daha fazla
tercih edildiği ifade ediliyor.
Kısacası; üç çocuk doğurulması salık verilen
Türkiye’de, çocuklar sağlıksız ekmekle besleniyor. Ve
hatta yalnızca bu ekmekle
besleniyor.
www.haberciyiz.biz
Bu kişilere ‘sağlıklı beslenin, örneğin günlük daha fazla et, süt,
71 kg, Finlandiya’da 51 kg, Almanya’da 62 kg, İtalya’da
68 kg, Hollanda’da 60 kg ve İspanya’da 58,5 kg ekmek
tüketilirken; Türkiye’de yıllık ortalama 128 kg ekmek tüketilmektedir. Yani Türkiye’de insanlar ekmeği menülerine eşlik etmesi için değil, doymak için tüketmektedir.
Türkiye’de bu kadar çok tüketilen ekmeğin ‘kalitesine’
baktığımızda, sağlık açısından oldukça olumsuz bir tablo ile karşı karşıyayız.
Özellikle yoksulların birincil beslenme kaynağı
olan beyaz ekmek, bilindiği gibi buğdayın her
türlü yararlı bileşenin çıkarılarak, bir takım
kimyasallar ile (unun beyazlaması için) elde
ediliyor.
Üretim koşullarının hijyen açısından yeterince denetlenmemesi bir yana, tüketilen ekmek sağlık açsından zararlı. Sağlıklı ve tüketilmesi önerilen esmer ekmekler ya
da tam tahıl ekmekleri ise, deyim yerindeyse el yakıyor.
Paketlenmiş bu tip ekmeklerin fiyatı 4-5 TL’ye kadar çıkıyor. Bu nedenle günde kimi zaman 10 ekmek alan bir
ailenin bu sağlıklı ekmekleri tüketmesi pek de olanaklı
peynir ve esmer, lifli ekmek tüketmelisiniz’ demek için bir kere daha düşünmek gerekiyor.
Evet, hepimizin sağlıklı beslenmeye hakkımız var, ancak
bu hakkı her açıdan gerçekleştirebilmek için açıktır ki
yeterince paramız olması gerekiyor. Bu nedenle yeterli
ve sağlıklı beslenmek ve sağlıklı olmak konusunda bireyin sorumluluğuna atıfta bulunurken, bireylerin içinde
bulunduğu gerçekliği bir kere daha gözden geçirmekte
fayda var.
Yararlanılan Kaynaklar:
http://agris.fao.org/agris-search/search/display.do?f=2007/BY/
BY0703.xml;BY2007000205
http://www.fao.org/docrep/006/y4011e/y4011e0w.htm
http://www.bilgicagi.com/Blog/115-ekmek_saglikli_ve_guvenli_mi.aspx
http://www.breadmatters.com/files/tourism.pdf
http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs311/en/
görünmüyor.
http://www.beslenme.saglik.gov.tr/content/files/home/turkiye_obezite_sismanlik_ile_mucadele_ve_kontrolprogrami_2010_2014.pdf
Diğer yandan bugün obezitenin birincil tetikleyicilerin-
http://www.saglik.gov.tr/TR/dosya/1-71375/h/turkiye-diyabet-onleme-ve-kontrol-programi.pdf
den biri olarak sunulan fast-food ürünlerin tüketimi de
ciddi biçimde artıyor. Ancak ilk Türkiye’ye geldiğinde
prestijli bir akşam yemeği muamelesi gören fast-food
menüler, bugün artık yoksulların birincil yemeklerinden
70
http://www.atonet.org.tr/yeni/index.php?p=233&l=1
Günce
4-5-6 Kasım 2010-Perşembe-Cumartesi
Mesleki sorunları konuşmak ve Merkez Heyeti’nin geçmiş
altı ayını değerlendirmek üzere, Türk Eczacıları Birliği Merkez
Heyeti, 53 Bölge Eczacı Odası’nın Başkan ve Yöneticileri ile
delegeler ve üyelerinin katılımı ile Adana Eczacı Odası’nın
ev sahipliğinde 37. Dönem 2. Bölgelerarası Toplantı gerçekleştirildi.
Toplantıda ayrıca 11-12 Ağustos tarihlerinde yapılmış olan
Kooperatifçilik Çalıştayı’nda alınan “Kooperatiflerin güçlendirilmesi için yapılabilecek bölgesel çalışmaların değerlendirilmesi” kararı gereğince ecza kooperatifleri-eczacı odaları
ilişkilerinin ve ileriye dönük işbirliklerinin değerlendirilmesi
gündemli Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısı yapıldı.
14-19 Kasım 2010
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, Amerika New Orleans’da düzenlenen
2010 Farmasötik Bilimler Dünya Kongresi’ne katılım gerçekleştirdiler.
24 Kasım 2010-Çarşamba
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, 2011 yılı SGK
Protokolü hakkında SGK GSS Genel Müdürü Hasan Çağıl
ile bir ön görüşme gerçekleştirdiler.
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz. Özgür Özel, Sağlık Bakanı
Prof. Dr. Recep Akdağ’ı makamında ziyaret ettiler. Ziyarette,
6197 Sayılı Yasa ve İlaç Fiyat Kararnamesi’nde yapılması
gereken değişiklik ve düzenlemeler görüşüldü.
25 Kasım 2010-Perşembe
Sağlık ve ilaç alanlarında, çok boyutlu araştırma projeleri
oluşmasını desteklemek ile, oluşacak projelerin yürütüm ve
koordinasyonunu sağlamak amacıyla kurulmuş olan Türk
Eczacıları Birliği Eczacılık Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin
2. Yönetim Kurulu toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya TEB
Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun
Kızılay katıldılar.
72
Ecz. Meriç KALAYCIOĞLU
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Avrupa Antibiyotik Farkındalık Günü dolayısıyla Dedeman Otel’de düzenlenen ve
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Nihat Tosun’un da yer aldığı basın toplantısına katılarak, bir konuşma gerçekleştirdi.
30 Kasım 2010-Salı
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Antibiyotik Listeleri
ile ilgili olarak SGK’da düzenlenen toplantıya katılım gerçekleştirdi.
1 Aralık 2010-Çarşamba
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter
Ecz.Özgür Özel, 2011 yılı SGK Protokol görüşmeleri için
SGK GSS Genel Müdürü Hasan Çağıl ile bir toplantı gerçekleştirdiler.
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Genel Sekreter Ecz.
Özgür Özel ve İstanbul Eczacı Odası Başkanı Ecz.Semih
Güngör, İstanbul’da Aile Hekimliği’ne geçiş sonrasında yaşanan sıkıntıları ve çözüm önerilerini görüşmek üzere, Sağlık
Bakanlığı Müsteşar Yard. Doç.Dr.Turan Buzgan’ı makamında ziyaret ettiler.
2 Aralık 2010-Perşembe
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter
Ecz.Özgür Özel, 2011 yılı SGK Protokol görüşmeleri için düzenlenen toplantıya katıldılar.
TEB Genel Sekreteri Ecz.Özgür Özel, Sağlık Bakanlığı’nın
23.06.2010 tarih 2010/47 sayılı Genelgesi kapsamında Sağlık Bakanlığı’na intikal eden dosyalarda muvazaaya ilişkin olarak Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel
Müdürlüğü’nde yapılan değerlendirme toplantısına katılım
sağladı.
3 Aralık 2010-Cuma
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel ve Sayman Ecz.
Nevin Taşlıçay, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’ı makamında
ziyaret ederek, global bütçe kapsamında, eczacıların kamu
kurum ıskontosu artışından kaynaklanan ciro kaybına bağ-
lı olarak yaşayacakları ekonomik kayıpların giderilmesi için
akılcı ve kalıcı bir sistem değişikliği yapılması ile, eczane
stoklarında oluşan farklılığa yönelik olarak bir defalık stok
düzeltme hakkı sağlanmasının gerekliliğini görüştüler.
7 Aralık 2010-Salı
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve 2. Başkan Uzm.Ecz.
Harun Kızılay, Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal’ı ziyaret ederek, İlaç Fiyat Kararnamesindeki düzenlemeler ve
eczacıların stok sorunları hakkında bir görüşme gerçekleştirdiler.
Bu görüşmenin ardından TEB Başkanı ve 2. Başkanı,
aynı gün Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkan Yard. Adnan Ertürk’ü de ziyaret ederek, Meclis’e sunulan Vergi Affı
Yasası’nda düzenlemelerin yapılması hakkında fikir alışverişinde bulundular.
8 Aralık 2010-Çarşamba
TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, Genel Sekreter Ecz. Özgür Özel ve Merkez Heyeti Üyesi Ecz. Hüseyin Olan, 6197
Sayılı Yasada yapılacak düzenlemeler, İlaç Fiyat Kararnamesi, stok zararları ve firmaların kamuya yaptıkları indirim
oranlarını görüşmek üzere, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof.
Dr. Nihat Tosun’u ziyaret ettiler.
8-9 Aralık 2010- Çarşamba-Perşembe
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Uluslar arası Farmakope 7. Kısım Tanıtım Toplantısı’na katılarak, bu toplantıda
bir sunum gerçekleştirdi.
9 Aralık 2010-Perşembe
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Uzm. Ecz. Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, TBMM Plan
Bütçe Komisyonu Üyesi Necdet Ünüvar ile bir araya gelerek, eczacılara tanınması gereken stok affı ve bu konudaki
eksiklikler hakkında yapılması gerekenleri görüştüler.
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, eczacılara tanınması gereken stok affı ve bu konudaki eksiklikler hakkında yapılması
gerekenleri bir kez daha görüşmek üzere, Plan Bütçe Komisyonunun diğer üyeleri Faik Öztırak ve Recai Berber’i aynı
gün ziyaret etti.
İlaç Fiyat Kararnamesindeki düzenlemeler ve eczacıların
stok sorunları hakkında bir görüşme gerçekleştirdi.
11 Aralık 2010-Cumartesi
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve Sayman Ecz.Nevin
Taşlıçay, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ı makamında ziyaret
ederek, global bütçe kapsamında eczacıların yaşayacakları
ekonomik kayıpların giderilmesi için akılcı ve kalıcı bir sistem
değişikliği yapılması ile, eczane stoklarında oluşan farklılığa
yönelik olarak bir defalık stok düzeltme hakkı sağlanmasının
gerekliliği konusunu görüştü.
13 Aralık 2010-Pazartesi
Global bütçe kapsamında yapılacak ekonomik düzenlemeler sonrasında İlaç Fiyat Kararnamesi’nde yapılması
gereken değişiklikleri görüşmek üzere, TEB Başkanı Ecz.
Erdoğan Çolak ve 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşar Yard.Erhan Usta’yı makamında
ziyaret ettiler.
Ardından yine aynı gün TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak,
2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz.
Özgür Özel, SGK Başkanı M.Emin Zararsız ile 2011 yılı SGK
Protokolü hakkında bir toplantı gerçekleştirdiler.
14 Aralık 2010-Salı
TEB Başkanlık Divanı, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e
makamında ziyaret gerçekleştirdiler. Ziyarette, kamu kurum
iskonto artışları ve referanstan kaynaklanan fiyat düşüşleri
sonrasında eczanelerde yaşanacak olan stok zararının telafisi noktasında atılması gereken adımlar görüşüldü.
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketici ve Rekabetin Korunması Genel
Müdürlüğü’nde düzenlenen Reklam Kurulu toplantısına katıldı.
Eczane Bulunmayan Yerleşim Bölgelerinde Yaşayan Halka
Yerinde İlaç Teminine İlişkin Protokol Komisyonu ilk toplantısını TEB Merkez Binasında gerçekleştirdi. Başkanlığını TEB
2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay’ın yaptığı komisyon toplantısına Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel ve Merkez Heyeti
Üyesi Ecz.Mukaddes Harmancı’nın yanı sıra, Adana, Samsun, Kayseri, Elazığ, Manisa, Kütahya ve Yozgat Eczacı
Odalarından da temsilciler katıldılar.
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, Sağlık Bakanı
Prof.Dr.Recep Akdağ’ı makamında ziyaret ettiler. Ziyarette,
73
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve Sayman Ecz.Nevin
Taşlıçay, KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan ile bir görüşme
gerçekleştirdiler.
İlaçta Durum Komisyonu toplantısı TEB Merkez Binası’nda
gerçekleştirildi. Başkanlığını TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay’ın yaptığı komisyon toplantısına Adana, Konya,
Samsun, Kütahya ve Elazığ Eczacı Odalarından da temsilciler katıldılar.
15 Aralık 2010-Çarşamba
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Sayman Ecz.Nevin Taşlıçay, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı makamında ziyaret ederek, Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının içeriğinde yer alan ilaçta reklam maddesinin kaldırılmasının gerekliliği konusunda görüşme gerçekleştirdiler.
16 Aralık 2010-Perşembe
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel ve Sayman Ecz.Nevin Taşlıçay, SGK GSS Genel
Müdürü Hasan Çağıl ile 2011 yılı SGK Protokol görüşmesini
gerçekleştirdiler.
17 Aralık 2010-Cuma
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin 50. Kuruluş Yıldönümü etkinliklerine ve
ardından düzenlenen kokteyle katılım gerçekleştirdi.
Selçuk Ecza Deposu sahibi Ahmet Keleşoğlu tarafından
yaptırılan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
açılışı gerçekleştirilen Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu
Eğitim Fakültesi’nin açılış törenine TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.
Harun Kızılay katıldı.
20 Aralık 2010-Pazartesi
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve Genel Sekreter Ecz.
Özgür Özel, SGK GSS Genel Müdürü Hasan Çağıl ile 2011
yılı SGK Protokol görüşmesini gerçekleştirdiler.
22 Aralık 2010-Çarşamba
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter
Ecz.Özgür Özel, SGK GSS Genel Müdürü Hasan Çağıl ile
2011 yılı SGK Protokol görüşmesini gerçekleştirdiler.
74
23 Aralık 2010-Perşembe
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Genel sekreter Ecz.Özgür Özel ve Sayman Ecz.
Nevin Taşlıçay, Türk Eczacıları Birliği Eczacılık Araştırma ve
Uygulama Merkezi (TEBAUM) Yönetim Kurulu toplantısına
katılım gerçekleştirdiler.
27 Aralık 2010-Pazartesi
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Uzm.Ecz.
Harun Kızılay, Sayman Ecz.Nevin Taşlıçay ve Merkez Heyeti Üyesi Ecz.Murat Yürür, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat
Ergün’ü makamında ziyaret ederek, eczacıların yaşamış oldukları stok zararının telafisinin Kararname’de yer alması ve
kamu kurum iskontosu hakkında görüşme gerçekleştirdiler.
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve 2. Başkan Uzm.Ecz.
Harun Kızılay, stok zararı af yasası teklifi sunmak üzere, ilk
olarak Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Kilci, ardından Başkan
Yard.Adnan Ertürk ve son olarak Maliye Bakanlığı Müsteşarı
Naci Ağbal’ı makamlarında ziyaret ettiler.
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve 2. Başkan Uzm.Ecz.
Harun Kızılay, aynı gün, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Saim Kerman ve Müsteşar Yard.Ekrem Atbakan
ile görüşerek, stok affının gerekliliği konusuna değindiler.
30 Aralık 2010-Perşembe
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Genel Sekreter
Ecz.Özgür Özel, fiyat düşüşü ve KKİ artışı düzenlemelerinden etkilenen ilaçlar için oluşan stok zararının ilaç firmaları
tarafından telafi edilebilmesi amacıyla eczaneler tarafından
girilen stok zararı bildirimlerine ait verileri görüşmek üzere
S.B. İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Saim Kerman’ı ziyaret
ettiler.
TEB Merkez Heyeti, eczanelerin stok zararlarının geri ödenmesi konusunda S.B. İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü ile
varılan mutabakat doğrultusunda eczacı kooperatifleri ve
ecza depoları tarafından yapılacak işlemler ile depo/kooperatiflerin ilaç sanayi ile mahsuplaşması için izlenecek işlem
basamakları konusunda taraflara bilgi vermek üzere bir toplantı gerçekleştirdi.
4 Ocak 2011-Salı
TEB 2. Başkanı Uzm.Ecz.Harun Kızılay ve Eczacılık Akademisi Başkanı Prof.Dr.Hüsnü Can Başer, Medikal Cihazlar ve
Fitoterapi için sertifikalı eğitim programı düzenlenmesi hakkında S.B. Sağlık Eğitim Genel Müdürü Safa Kapıcıoğlu ile
bir görüşme gerçekleştirdiler.
5 Ocak 2011-Çarşamba
TEB Merkez Heyeti, ilaç fiyat düşüşleri ve KKİ artışı düzenlemeleri nedeniyle oluşan stok zararının telafisi için yapılması
gereken stok bildirimini yapamayan ve mağdur olan eczacılar için izlenecek yöntemin değerlendirilmesi amacıyla ecza
kooperatifleri ve depocular ile bir araya gelerek, bir toplantı
gerçekleştirdiler.
tirilen Türkiye İlaç Sanayi Meclisi toplantısı ile Türkiye Odalar
ve Borsalar Birliği’nin toplantısına katılım gerçekleştirdi.
12 Ocak 2011-Çarşamba
TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, G2D’li ilaçlarla ilgili olarak
Danıştay’ın almış olduğu karar hakkında bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
6 Ocak 2011-Perşembe
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve 2. Başkan Uzm.Ecz.
Harun Kızılay, TBMM Başkanlık Divanı Üyesi İdare Amiri
Orhan Erdem’i makamında ziyaret ederek, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısının içeriğinde yer alan ilaçta reklam maddesinin kaldırılmasının gerekliliği konusunda görüşme gerçekleştirdiler.
18 Ocak 2011-Salı
TEB Saymanı Ecz. Nevin Taşlıçay, Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarlığı’na yeni atanan Lütfi Akça’ya hayırlı olsun
ziyaretinde bulundu. Ziyarette ayrıca Atık İlaç Yönetmeliği
hakkında da bir görüşme gerçekleştirildi.
10 Ocak 2011-Pazartesi
Stok affı konusunu görüşmek üzere, TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Maliye
Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal’ı makamında ziyaret ettiler.
22-23 Ocak 2011 Cumartesi-Pazar
TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, Adana, Gaziantep, Kahramanmaraş, Mersin, Hatay, Aksaray, Osmaniye ve Adıyaman Eczacı Odaları tarafından düzenlenen Güneyde Eczacılık Buluşması etkinliğine katılım gerçekleştirerek, ‘Eczacılıkta
Yeni Yönelimler’ konulu panelde, panelist olarak yer aldı.
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, 2. Başkan Uzm. Ecz.
Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz. Özgür Özel, ilaç fiyat düşüşleri ve KKİ artışı düzenlemeleri nedeniyle oluşan
eczane stok zararlarının telafi edilmesi noktasında sanayiye
düşenleri görüşmek üzere İlaç Sanayi’nin temsilcileri ile bir
toplantı gerçekleştirdiler.
TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve 2. Başkan Uzm. Ecz.
Harun Kızılay, son dönemde yaşanan sorunları aktarmak
üzere Eczacı Milletvekili Öznur Çalık ve ardından Milletvekili
Salih Kapusuz ile birer görüşme gerçekleştirdiler.
26 Ocak 2011-Çarşamba
TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, 2. Başkan Uzm. Ecz.
Harun Kızılay ve Genel Sekreter Ecz.Özgür Özel, TBMM’de
eczacı milletvekilleri Öznur Çalık, Mehmet Domaç, Muharrem Selamoğlu ve Abdülaziz Yazar ile bir araya gelerek, eczacıların stok sorunu hakkında geçici madde önerisi, kamu
eczacılarının döner sermayeden pay almaları konusunda
yasal değişiklik önerisi ve torba yasa içerisinde eczanelerin
belediyeden ruhsat alma zorunluluğunun kaldırılması konusunda görüşme gerçekleştirdiler.
11 Ocak 2011-Salı
TEB 2. Başkanı Uzm. Ecz.Harun Kızılay, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketici ve Rekabetin Korunması Genel
Müdürlüğü’nde düzenlenen Reklam Kurulu toplantısına katıldı.
Stok affı konusunu görüşmek üzere, TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Ak Parti
Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ’ı makamında ziyaret ettiler.
Stok affı konusunu görüşmek üzere, TEB Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak ve 2. Başkan Uzm.Ecz.Harun Kızılay, Eczacı Milletvekili Öznur Çalık ile birlikte, TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanı Mustafa Açıkalın’ı makamında ziyaret
ettiler.
29 Ocak 2011-Cumartesi
TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak ve 2. Başkan Uzm. Harun
Kızılay, Kayseri Eczacı Odası tarafından düzenlenen ve eczacılık alanında yaşanan son gelişmelerin konuşulup tartışıldığı toplantıya katılım gerçekleştirdiler. Toplantıya çevre illerden Sivas, Tokat, Yozgat, Nevşehir ve Niğde Eczacı Odası
Başkanları da katıldılar.
TEB Genel Sekreteri Ecz.Özgür Özel, İstanbul’da gerçekleş-
75
Haber
Dr. Ecz. Halil TEKİNER
Osmanlı Bilimi Araştırmaları
Prof. Dr. Asuman Baytop
Armağanı
İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi emekli öğretim üyesi ve ISTE Herbaryumu’nun kurucusu
olan Prof. Dr. Asuman Baytop’a 90. Yaş Armağanı olarak hazırlanan Osmanlı Bilimi Araştırmaları
Dergisi’nin son sayısı 24 Şubat 2011 tarihinde İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen bir sunuş toplantısıyla akademisyenlere tanıtıldı.
anlatan iki yeni makalesi de bulunuyor. TÜBİTAK
Hizmet Ödülü (1999), TEB Eczacılık Akademisi Hizmet Ödülü (2006) ve Türkiye Florası Madalyası’nın
(2007) da aralarında bulunduğu çok sayıda ödülün
sahibi olan Prof. Baytop botanik tarihi konusundaki
araştırma ve yayınlarına bugün de devam etmektedir.
Toplam 14 yazarın botanik, eczacılık, diş hekimliği,
kimya ve jeoloji tarihi konularındaki makalelerinin
yer aldığı bu özel sayıda ayrıca Prof. Baytop’un Hikmet Birand ve Hüsnü Demiriz Bitki Koleksiyonlarını
Asuman Baytop Armağanı İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Kitap Satış Bürosu’ndan temin
edilebilir.
76
Etkinlik
Sahra DAŞDEMİR YILMAZ
18 Kasım Avrupa Antibiyotik
Farkındalık Günü*
Akılcı olmayan antibiyotik reçetelemesi ve kullanımı ne-
özelliğini kaybetmesi halinde, o antibiyotiğe karşı direnç
deniyle oluşan sağlık problemlerini tespit etmek ve azalt-
gelişmesi demektir. Bazı bakteriler belli antibiyotiklere
mak amacıyla tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de
karşı doğal olarak dirençlidir. Dirençli bakteri, antibiyotik
uzun süredir çalışmalar sürdürülüyor. Sağlık Bakanlığı
karşısında hayatta kalarak çoğalmaya devam etmekte
Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı koordinatörlüğünde sür-
ve hastalığın daha uzun sürmesine ve hatta ölüme yol
dürülen çalışmalara birçok uzmanlık derneğinin yanı sıra
açmaktadır. Dirençli bakterilerin neden olduğu enfeksi-
Türk Eczacıları Birliği de kurumsal olarak destek sun-
yonların tedavisinde daha ciddi yan etkileri olabilen ve
maktadır.
daha pahalı olabilen başka antibiyotiklerin kullanılması
gerekebilir ve tedavi daha uzun sürebilir. Tüm bu neden-
Söz konusu çalışmaların nihai amacı; Türkiye’de yanlış
lerle yanlış antibiyotik kullanımı sonucu gün geçtikçe bü-
antibiyotik kullanımına neden olan ve yanlış antibiyotik
yümekte olan antibiyotik direnci sorunu, ileride ‘antibiyo-
kullanımı ile sonuçlanan vakaları azaltmak ve nihai olarak
tiksiz çağa’ geri dönülmesi ya da bugün tedavi edilebilen
ortadan kaldırmaktır. Bu amaçla ulusal bir eylem planı
bakteriler nedeniyle binlerce insanın hayatını kaybetmesi
taslak çalışmaları neredeyse son aşamaya gelmiş du-
ile sonuçlanabilir. Bu nedenle antibiyotik direnci oldukça
rumdadır.
önemli, ancak gerekli bilgilendirme ve eğitim faaliyetleri
ile önlenebilecek bir sorundur.
Bilindiği gibi antimikrobiyal ilaçlar olarak da bilinen antibiyotikler; insanlarda, hayvanlarda ve bazen bitkilerde
Türkiye konuya ilişkin Avrupa’da sürdürülen çalışmaları
ortaya çıkan enfeksiyonları tedavi etmek amacıyla bakte-
da yakın bir biçimde takip etmekte ve her sene belirli
rileri öldürmek veya çoğalmasını durdurmak için üretilen
temalar çerçevesinde sürdürülen farkındalık kampanya-
ilaçlardır. Antibiyotikler bakteriyel enfeksiyonların tedavi-
larının uyumlu olmasına özen gösterilmektedir. Bu amaç-
sinde kullanılan ilaçlardır bu anlamıyla sağlık bilimleri açı-
la belirli dönemlerde yalnızca hastaları yani tüketicileri
sından yeri ve önemi tartışmasızdır. Ancak antibiyotiklerin
bilgilendirmek amacıyla sürdürülen kampanyalar, başka
yanlış ve gereksiz kullanımı antibiyotik direnci oluşması-
dönemlerde sağlık çalışanlarını ve karar vericileri bilgilen-
na neden olmaktadır. Antibiyotik direnci, bir antibiyotiğin
dirmek üzere planlanmaktadır.
belli bir bakteriyi öldürme veya çoğalmasını durdurma
78
Antibiyotikler ilaç sepetindeki en önemli gruplardan bir
tanesidir. Bu anlamıyla antibiyotiklerin keşfi sağlık ve eczacılık alanında bir devrim niteliğindedir. Ancak antibiyotiklerin yanlış kullanımı ciddi bir halk sağlığı sorunudur.
Bu sorun ciddidir ancak aynı zamanda önlenebilir bir sorundur. Özellikle viral enfeksiyon durumunda antibiyotik
kullanımı, doktor ve eczacı kararı ve danışmanlığı olmadan antibiyotik kullanımı, antibiyotik dozunun eksik ya da
fazla belirlenmesi gibi unsurlar antibiyotik direnç gelişimine neden olmakta, bu da sosyal, psikolojik ekonomik bir
çok sorunu beraberinde getirmektedir. Modern tıbbın ve
eczacılığın ilkelerinden biri olan kişiye özgü tedavi, doğru
uygulanmadığı durumda, kendi kendine tedavi gibi kontrol edilemez yeni sağlık sorunlarına yol açan bir yolda
ilerlemektedir. Bu nedenle hastalarımız sağlığın ve ilacın
Bilindiği gibi konuya ilişkin bilgi ve farkındalığı arttırmak
amacıyla Avrupa Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi
(ECDC) öncülüğünde her sene 18 Kasım tarihi ‘Avrupa
Antibiyotik Farkındalık Günü’ (AAFG ) olarak çeşitli
etkinlikler ile kutlanmaktadır. 2010 AAFG kapsamında
temel olarak; halka yönelik, birinci basamak aile hekimlerine ve hastanelere yönelik yoğun bilgilendirici, bilgileri
tazeleyici faaliyetlerde bulunulması hedeflenmiştir.
Bu sene Türk Eczacıları Birliği tüm toplumu ve sağlık çalışanlarını bilgilendirici ve uyarıcı bir basın açıklamasını 18
Kasım tarihinde yayınlamıştır. Basında geniş yer bulan
bu açıklamayı takiben çalışmanın paydaşları olan tüm
kurumların katılımı ile ortak basın açıklaması, 25 Kasım
2010 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilmiştir. Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak toplantıda şu
değerlendirmelerde bulunmuştur:
“Eczacı yoğun bir bilimsel eğitimden geçen ilacın üretiminden sunumuna kadarki tüm süreçlere hakim olan,
ilaç uzmanıdır. İlaçlar sağlık alanının vazgeçilmezidir. Ancak bugüne kadar defalarca tekrar ettiğimiz gibi: her ilaç
aynı zamanda bir zehirdir. Hedeflenen tedavinin gerçekleştirilmesi, ilacın bir uzmanın kararı ile belirlenmesi ve bir
uzmanın bilgilendirmesi ve gözetiminde kullanılmasına
bağlıdır.
en basitinden en karmaşığına bir uzmanlık alanı olduğunu hiçbir zaman akıldan çıkarmamalıdırlar.
Eczacı sağlığın giriş ve çıkış kapısıdır. Bu nedenle biliyor
ve görüyoruz ki, eczacıların toplumun bilinçlendirilmesi
ve antibiyotikler başta olmak üzere tüm ilaçların akılıcı
kullanımının sağlanması konusunda sürdürdükleri çalışmalar olumlu sonuçlar vermektedir. Dahası istenilen sonuca ulaşma süresi de kısalmaktadır. Çünkü eczaneler
rahatlıkla ziyaret edilecek ve rahatlıkla danışmanlık hizmeti alınacak sağlık birimleridir. Bu gerçekten hareketle,
bizler diğer kurumlarla dayanışma içerisinde akılcı ilaç
kullanımı çalışmalarımıza ve parçası olduğumuz akılcı antibiyotik kullanımı konusunda stratejik eylem planı
oluşturma yönündeki çalışmalara devam edeceğiz. Son
olarak hepimizin bildiği ancak yine de tekrar etmek gereken bir mesajla bitirmek isterim: değerli hastalarımız,
nezle grip gibi durumlarda doktorunuza ve eczacınıza
danışmadan antibiyotik kullanmayınız. Sağlığınıza ilişkin
sorumluluklarınızı unutmayınız.”
Konuya ilişkin detaylı bilgiye;
www.antibiyotikfarkindalik.org adresinden ulaşılabilir.
* Yazının hazırlanmasında www.antibiyotikfarkindalik.org sitesindeki
bilgilerden faydalanılmıştır.
79
ı
s
a
ost
P
a
k
ndi
Se
Ecz. Neşe KILINÇ MERCAN, Sahra DAŞDEMİR YILMAZ
SENDİKAL FAALİYETLER VE HABERLER
TPE bünyesinde çalışan ancak taşeron firma üzerinden çalıştırı-
Türk Eczacıları Birliği sendikalı çalışanları olarak, sendikalı olma-
lan işçiler, yıllardır verdikleri emeğin karşılığını alamadan bir anda
nın sadece toplu iş sözleşmesi imzalanmasından ibaret olma-
işten atıldı. Kurum 8 Mart itibariyle 115 sözleşmeli işçi alacağını
dığının bilinciyle, iş ve işçi hakları ile ilgili sürdürülen mücadele-
duyurdu. Taşeronlaştırma ve işsizliğe karşı mücadele eden Sos-
lere katkı sunmak ve sendikamızın örgütlü olduğu işyerlerinde,
yal-İş Sendikasına bağlı 114 işçinin mücadelesi devam ediyor;
işçilerin yaşadıkları sıkıntılar konusunda dayanışma içerisinde
hem hukuki hem de sosyal boyutları ile… Bizler de Türk Ecza-
olmak için elimizden gelen çabayı sergiliyoruz. Bu amaçla,
cıları Birliği çalışanları olarak bu mücadeleye destek sunuyoruz.
bundan böyle sendikal faaliyetlerimizi TEB Haberler Dergisi ara-
Bu amaçla 15 Şubat tarihinde TPE önünde gerçekleştirilen Ba-
cılığıyla eczacılık kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.
sın Açıklaması’na katıldık.
TORBA YASAYA KARŞI EYLEMLİLİKLER
DEVAM EDİYOR
Çalışanlar açısından yeni hak kayıpları, güvencesiz çalıştırma ve
çalışma yaşamının esnekleşmesi anlamına gelen Torba Yasa’ya
karşı eylemlilikler devam ediyor.
Torba Yasa tasarısına karşı 30 Aralık ve 3 Şubat tarihinde olmak
üzere iki büyük eylem gerçekleştirildi. Eyleme Türk Eczacıları
Birliği sendikalı işçileri de Sosyal-İş sendikası ile birlikte katıldılar. Sendikamızın bağlı olduğu DİSK özellikle çalışanların hakları
açısından ciddi tehlikeler barındıran Torba Yasa’ya karşı uzun
süredir diğer emek ve meslek örgütleri ile beraber bir mücadele
ECZ.UMUT ÖZKUL ANAOKULU İÇİN, TÜRK ECZACI-
sürdürüyor. Bu amaçla son olarak 3 Şubat tarihinde Ankara’da
LARI BİRLİĞİ ÇALIŞANLARI SOSYAL-İŞ SENDİKASI İLE
gerçekleştirilen kitlesel eylem polisin ağır müdahalesi ile sonuç-
BİRLİKTE DAYANIŞMA ELİNİ UZATIYOR
landı. Kızılay’da toplanan binlerce kişiye polis biber gazı, tazyikli
Hepinizin bildiği gibi 11 Mart 2010 tarihinde, ani bir beyin kana-
su ve copla müdahale etti. Meclis görüşmeleri sürecinde, Torba
ması sonucu Mersin Eczacı Odası Genel Sekreteri Sayın Ecz.
Yasa’nın sendika ve emek örgütlerinin ciddi muhalefetine konu
Umut Özkul hayatını kaybetmişti. Umut Özkul’un gencecik ya-
olan birkaç maddesi Tasarıdan çıkarılmış olmakla birlikte Tasa-
şında aramızdan ayrılması eczacılık alanının tüm paydaşlarını
rıya ilişkin endişeler devam ediyor.
derin bir üzüntüye boğmuştu.
Mersin Eczacı Odası, tüm Eczacı Odaları ve eczacıların desteği
ile Umut Özkul’un anısını yaşatmak için bir anaokulu yapmaya
karar verdi. Şu an inşaat süreci tamamlanmakta olan anaokulunun yapımına destek vermek için bizler de küçük bir kampanya
başlatmaya karar verdik.
Bu amaçla örgütlü olduğumuz DİSK’e bağlı Sosyal-İş Sendikamız ile görüşmeler gerçekleştirdik. Sendika Yönetim Kurulumuz
bu öneriyi memnuniyetle karşıladı. Kampanyamızın güçlenmesi
için kendi üyeliklerine çağrıda bulunmaya karar verdi.
İşyeri Danışma Kurulumuz konuyu görüşerek, iş arkadaşlarımız
PATENT İŞÇİLERİ MÜCADELE EDİYOR
Türkiye Patent Enstitüsü, 15 yıla yakın bir zamandır çalışmakta
olan yüzü aşkın işçiyi 8 Mart itibariyle işten çıkaracak. Yıllardır
80
arasında anaokulu için maddi destek kampanyası başlatmaya
karar verdi. İşyerimizde başlattığımız kampanya ile maddi destek kadar bizim de paydaşı olduğumuza inandığımız eczacılık
alanındaki bu anlamlı projenin bir parçası olmayı umuyoruz.
Basında TEB
Ayşen YALMAN
Sayfa sınırlaması nedeniyle; 250 televizyon ve 300 gazete
haberinden sadece bir kısmını yayımlayabiliyoruz.
HALK TV “ HABERLER” 04.11.2010
TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, Geleneksel Tıbbi
Ürünler Yönetmeliği’nin bazı kesimlerce yanlış anlaşıldığını
belirterek, bu ürünlerin hekim tavsiyesi ve eczacı danışmanlığı olmadan kullanılmasının son derece sakıncalı olduğunu belirtti. Özel açıklamasında, bu tür ürünleri aktarlar ve baharatçılar yerine eczanelerden almanın en doğru
yöntem olduğunu söyledi.
HABERTÜRK “CANLI YAYIN” 10.11.2010
NTV “ANA HABER” 10.11.2010
NTV “GÜNÜN İÇİNDEN” 10.11.2010
TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, eczanelerde bulunan
her 4 ilaçtan 1’inin halen karekodsuz olduğunu, bu ilaçların eritilmesi için SGK’dan süre istediklerini, ancak sürenin
kendilerine verilmediğini söyledi. Çolak, bu ilaçlar için geçici bir çözüm bulunarak G2D adı verilen etiketlerin yapıştırılması yönteminin getirildiğini belirterek; “Geçici etiketlerin
sahte ve hatalı üretimli olanları piyasada mevcut. Buna acil
çözüm bulunmalıdır.” dedi.
NTV “GÜNÜN İÇİNDEN” 17.11.2010
Sağlık Bakanlığı’nın çok sayıda sahte lenf ve kolon kanseri
ilacı olduğunu belirtmesinin ardından açıklama yapan TEB
Genel Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, bu ilaçların çoğunun
özel hastanelerden verildiğini söyledi. İlaç Takip Sistemi
sayesinde eczanelerde bulunan tüm ilaçların takip edildiğini, ancak özel hastanelerde bu sistemin uygulanmadığını
belirtti. Çolak; “Bu tip durumların yaşanmaması için özel
hastaneler İTS kapsamına alınmalıdır.” dedi.
HABERTÜRK “CANLI YAYIN” 26.11.2010
NTV “GÜNÜN İÇİNDEN” 26.11.2010
KANAL 24 “MODERATÖR” 26.11.2010
SKY TÜRK “ANA HABER” 26.11.2010
CNN TÜRK”360 DERECE” 27.11.2010
TEB Genel Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, biberonlarda
bulunan BPA maddesinin Avrupa’da yasaklandığını belirterek, “Halk sağlığı sorunu yaratmaması için yetkililer bu
kararı Türkiye’de de uygulamalılar. Ailelere tavsiyemiz ise,
BPA içermeyen biberonlar ya da cam biberon tercih etmeleri.” dedi.
SHOW TV “ANA HABER” 19.12.2010
TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, Avrupa Komisyonu
tarafından yasaklanan ve biberonlarda kullanılan BPA maddesinin hiçbir üründe kullanılmaması gerektiği konusunda
uyardı. Kararın Türkiye’de de uygulanması gerektiğini belirten Özel, “Bu ürünler üreticiler tarafından geri alınmalı,
BPA içermeyen ürünler piyasaya sürülmelidir. Bu konuda
vatandaşları da uyarmak istiyorum. Ambalajında BPA içermez ibareli ürünleri almaya özen göstersinler.” dedi.
NTV “GÜNÜN İÇİNDEN” 22.12.2010
TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, Sağlık Bakanlığı ile Türk Eczacıları Birliği arasında imzalanan protokole
göre, eczane olmayan kırsal bölgelerde yaşayan hastaların ayağına kadar ilaç götüren uygulama hakkında bilgi
verdi. Özel, şu anda 6 ilde başarıyla uygulanan sistemin
1 Ocak tarihinden itibaren tüm Türkiye’de yaygınlaşacağını belirterek, “Doktorların yazdığı reçeteler, bölge eczacı
odalarımızın koordinatörlüğünde eczaneler arasında sıraya
konuluyor. Hastamızın evine kadar götürülerek, hastaya
teslim ediliyor.” dedi.
BLOOMBERG “FİNANS GÜNDEMİ” 22.12.2010
TEB Genel Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, eczacıların ilacın
tüketimine kadar pek çok konuda ilaç odaklı 5 yıllık eğitim
aldıklarını belirterek, “Böyle bir eğitim alarak hastalarına
hizmet veren eczacıların ilaç fiyat değişimlerinden etkilenmemeleri için meslek hakkı verilmesi gerekiyor. Bugün
dünyanın pek çok yerinde uygulanan, eczacıyı daha fonksiyonel bir hale getiren bu sistemin ülkemizde de uygulanması için önerilerimizi sunduk.” dedi.
TV8 “HABER AKTİF” 22.12.2010
CNBC-E “SON BASKI” 23.12.2010
NTV “GÜNE BAŞLARKEN” 24.12.2010
TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, meslek hakkıyla ilgili bilgi verdi. Özel, meslek hakkı taleplerinin eczacıların
ilaç fiyat değişimlerinden minimum düzeyde etkilenmelerini
sağlayacak bir sistem olduğunu belirtti. Özel, “Bu sistem
kamunun daha tasarruflu bir biçimde ilaç sağlamasını ve
hastalarımızın da sunulan hizmetten memnuniyetlerini artıran bir uygulama olacak.” dedi.
HALK TV “ANA HABER” 29.12.2010
TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, Medula Provizyon
Sistemi’nin çalışmadığını, bu nedenle hastaların ilaçlarını
alabilmek için ya saatlerce eczanelerde beklemek zorunda
kaldığını ya da ilaçlarını hiç alamadan eczanelerden ayrıldı81
ğını kaydetti. Özel, “Eczacı meslektaşlarım sorunu aşmak
için sabaha kadar reçete girişi yapıyorlar, dolayısıyla girişi
yapılan her 10 hastadan 6’sı ilaçlarını ancak ertesi gün alabilmişlerdir.” dedi.
HABERTÜRK “GÜNDEM” 30.12.2010
TEB II. Başkanı Uzm. Ecz. Harun Kızılay, Medula Provizyon Sistemi’ndeki sıkıntıları aktardı. Kızılay, “Özellikle son 2
gündür sistemde kapanmalar meydana geldi. Bu da hastalarımızı zor durumda bırakıyor. Çözüm için pek çok öneri
sunduk, hastanelerin yaptığı gibi eczanelerde de SGK ile
web servisler üzerinden hizmet verilerse, çok kısa sürede Medula’yla ilgili sorunları aşabiliriz diye düşünüyorum.”
dedi.
CNN TÜRK “360 DERECE” 01.01.2011
NTV “HABERLER” 02.01.2011
CNBC-E “GERİ SAYIM” 03.01.2011
KANAL 24 “MODERATÖR” 24 03.01.2011
TV8 “ERKAN TAN İLE BAŞKENTTEN” 05.01.2011
KANAL B “GÜNCEL” 05.01.2011
BUGÜN TV “HABERLER” 05.01.2011
TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, bugünden itibaren
geçici karekodlu ilaçların SGK tarafından ödenmeyeceğini
belirtti. Özel açıklamasında, hastaların ne yazık ki; ceplerinden para ödeyerek ilaç alabileceğini vurgularken, uygulamanın pek çok hastayı mağdur edeceğini söyledi. Özel,
uygulamayı yargıya taşıyacaklarını belirtti.
TV8 “BU SABAH” 03.01.2011
NTV “HABER MERKEZİ” 03.01.2011
HALK TV “AYRINTI” 03.01.2011
TRT TÜRK “MASA EKONOMİ” 03.01.2011
TV NET “EKONOMİ” 03.01.2011
NTV “AKŞAM HABERLERİ” 03.01.2011
TV8 “ANA HABER” 03.01.2011
CNN TÜRK “ANA HABER” 03.01.2011
SHOW TV “ANA HABER” 03.01.2011
KANAL A “ANA HABER” 03.01.2011
CNBC-E “GERİ SAYIM” 04.01.2011
TEB Genel Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, SGK’nın karekodsuz ilaçlara G2D denilen etiketleri yapıştırma yöntemini
getirdiğini, ancak bu ilaçları 1 Ocak tarihinden itibaren de
ödemeyeceklerini açıkladıklarını belirtti. Çolak, “Hastalar
ne yazık ki bu ilaçları ücretiyle almak zorunda kalacaklar.
Üstelik bu ürünler birer milli servettir ve devletimiz de bu
ürünleri korumalıdır. Bu nedenle bu uygulamadan geri dönülmelidir.” dedi.
BUGÜN TV “GÜNE BAKARKEN” 05.01.2011
TEB II. Başkanı Uzm. Ecz. Harun Kızılay, Birlik olarak İlaç
Takip Sistemi’ni desteklediklerini her platformda belirttik82
lerini, karekod uygulamasının da bunun bir parçası olduğunu söyledi. Kızılay, “Üzerinde karekodu olmayan çok
sayıda ilaç var. Bu karekodsuz ilaçlara G2D adı verilen
etiketler yapıştırılarak süresi uzatıldı. Ancak SGK şu anda
hiçbir yasal dayanağı olmayan bir tavırla, önceden satışına
izin verdiği ilaçları 1 Ocak tarihinden itibaren ödemeyeceğini açıkladı” dedi. Vatandaşın cebinden ücret ödeyerek
bu ilaçları alacağını söyleyen Kızılay, konuyu yargıya taşıdıklarını belirtti.
CNN TÜRK “BUGÜN” 06.01.2011
TEB Genel Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, SGK’nın karekodsuz ilaçlara G2D denilen etiketleri yapıştırma yöntemini getirdiğini, ancak bu ilaçları 1 Ocak tarihinden itibaren
de ödemeyeceklerini açıkladıklarını belirtti. Çolak, hastayı
mağdur eden uygulamayı yargıya taşıyacaklarını söyledi.
NTV “HABER MERKEZİ” 07.01.2011
TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, reçetesiz ilaçların
reklamının önünü açan RTÜK yasa tasarısının Meclis’ten
geçmesi üzerine çeşitli bilgiler verdi. Özel, her türlü ilacın
reklamının yapılmasına başından beri karşı olduklarını belirterek, “İlaçta reklamla 10 yıldan fazla bir süredir mücadele ediyoruz, konuyu defalarca yargıya taşıdık. Konuyu,
tüm ilgilileriyle konuştuk ve sakıncalarını aktardık, ancak
ne yazık ki sonuç alamadık. Reçeteli olsun ya da olmasın,
ilacın reklamının yapılması son derece sakıncalıdır. ‘İlaçta
reklam öldürür’ söylemi boşa değildir.” dedi.
CNBC-E “SON BASKI” 07.01.2011
TEB Genel Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, reçetesiz ilaçların
reklamının önünü açan RTÜK yasa tasarısının Meclis’ten
geçmesi üzerine çeşitli bilgiler verdi. Çolak, konuyu
Cumhurbaşkanı’na kadar taşıyacaklarını belirterek, “İlaç
çok farklı bir üründür. Doğru kişiye, doğru zamanda verilmediğinde sağlığı tehdit eden bir üründür. Dolayısıyla herhangi bir meta gibi reklamının yapılması son derece sakıncalıdır. Biz de bu kaygıları derinden yaşıyoruz.” dedi.
SHOW TV “ANA HABER” 18.01.2011
TEB Genel Sekreteri Ecz. Özgür Özel, birer sağlık mayınına dönüşebilen bitkisel ilaçların kullanılırken çok dikkatli
olunması gerektiğini, eczacı ve doktor kontrolünde alınmadığında, ani ölümler de dahil olmak üzere, çok ciddi sağlık
sorunları yaratabileceğini belirtti.
ATV “ANA HABER” 09.01.2011
TEB II. Başkanı Uzm. Ecz. Harun Kızılay, SGK’nın, hayali reçete ve hayali ilaç satışları olduğu, fazla sayıda
G2D etiketi basıldığı iddiasına yanıt verdi. Kızılay, “Sağlık
Bakanlığı’nın sıkı denetiminde olan İlaç Takip Sistemi’nde
ilaç ve reçete teminleriyle ilgili tüm rakamlar detaylı bir biçimde bulunmaktadır. İlaç üreticileri ve ecza depoları da bu
sisteme dahil edilsin, takibe alınsın, böylelikle akıllarda soru
işareti kalmayacaktır.” dedi.
83
84
85
86
87
Bulmaca
88
Ayşe ÜMİT

Benzer belgeler

(TEBGK) 1. Ulusal Kongresi sona erdi. Kongre ᤀ搀攀

(TEBGK) 1. Ulusal Kongresi sona erdi. Kongre ᤀ搀攀 ve sağlığa dair prizmalarından yansıyanları aktardılar. Kongremizin son oturumunda bizl

Detaylı

BULU MAS - Ebilgi Eczane Teknolojileri

BULU MAS - Ebilgi Eczane Teknolojileri (TEB Merkez Heyeti Başkanı) Saygıdeğer Konuklar; fiziksel ve ruhsal olarak tam bir iyilik halini yaratmak, sürdürmek devletlerin sorumluluğu. Biz bir sivil toplum örgütü, bir meslek örgütü olarak b...

Detaylı

Eczaneler Engelleri Kaldırıyor

Eczaneler Engelleri Kaldırıyor (TEB Merkez Heyeti Başkanı) Saygıdeğer Konuklar; fiziksel ve ruhsal olarak tam bir iyilik halini yaratmak, sürdürmek devletlerin sorumluluğu. Biz bir sivil toplum örgütü, bir meslek örgütü olarak b...

Detaylı