Londra`da Son Yılların En Görkemli Newroz`u Kutlandı

Transkript

Londra`da Son Yılların En Görkemli Newroz`u Kutlandı
Hükümet,
Seçim Öncesi
Son Bütçeyi
Açıkladı
Sayfa 4
“Bizim
Değerlerimizi
Reddeden
Radikal
İslamcılara
Hoşgörü Gösterilmeyecek.»
Sayfa 7
‘Daiş’in Yenilmesi İçin Ne
Gerekiyorsa
Yapacağız
Ve Başarılı
Olacağız’
Sayfa 12
Londra’da
10 Bini Aşkın
Kişi Irkçılığa
ve Faşizm’e
HAYIR dedi
Sayfa 14-15
telgraf.co.uk
Carşamba,
25/03/2015
Sayı
HAFTALIK HABER GAZETESİ
461
Londra'dan
Kobanê'ye
Selam
Londra’da Son Yılların En Görkemli Newroz’u Kutlandı
Britanya Kürt Halk Meclisi’nin Pazar günü
başkent Londra’da organize ettiği Newroz
kutlamasına 10 binin üzerinde kişi katıldı. Son
yılların en görkemli Newroz kutlamalarından
birisine sahne olan Finsbury Park rengarenk
oldu. Britanya’nın dört bir yanından gelen
Kürdistanlılar sabahın erken saatlerinde alanda
toplanmaya başladı.
PYD eşbakanı Salih Müslim ve Rojava’da
yaşamını
yitiren
Britanya
vatandaşı
Konstandinos Erik Scurfield’in (Kemal) annesi
Vasiliki Scurfield’in konuşmaları kutlamaya
damga vurdu. Her iki konuşmacının yaptığı
duygusal konuşmalar alandaki birçok kişinin
gözyaşı dökmesine neden oldu.
Kutlamada ayrıca, Haringey belediye başkanı
Kaushika Amin, İşçi Partili Milletvekili Jeremy
Corbyn, Avrupa Parlamentosu Yeşiller Partisi
Milletvekili Jean Lambert, Kate Osamor, İnsan
hakları aktivisti Joe Ryan, Bruce Kent, MLKP
temsilcisi, Goran hareketi temsilcisi, HDP
Britanya Seçim koordinasyonundan Burhan
Tanrıverdi ile birlikte çok sayıda politikacı ve
insan hakları aktivisti konuşmalar yaptı.
Kutlamanın kültürel programında yer alan
sanatçılar, Hesen Şerif, Rojda, Grup Seyran
ve Koma Serxwebun sahne aldı. Kutlamada
ayrıca Govenda Aşiti grubu da sahneye
çıkarak performans sergiledi. KCK yrütüme
konseyi eşbaşkanı Cemil Bayık’ın mesajı büyük
ekrandan gösterildi.
Haberin devamı sayfa 8 ve 9’da
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
2
Şubat Ayında
Enflasyon
Sıfıra İndi
Şubat ayında tüketici endeksi sıfıra (yüzde 0) gerileyerek tüm zamanların en düşük seviyesine indi.
‘AB’den Ayrılmak
Birleşik Krallığı
Ekonomik Olarak
Zarara Uğratacak’
HAFTALIK
HABER
GAZETESI
ROJNAMEYA
NÛÇEYAN A
HEFTANE
Editör
Alaettin Sinayiç
[email protected]
Muhabirler
Esra Türk
Erem Kansoy
[email protected]
Grafiker
Yüksel Adıgüzel
[email protected]
Yayın Sahibi
Tel News Ltd.
Adres
33 Dalston Lane
London, E8 3DF
Ulusal İstatistik Ofisi’nden (ONS) yapılan açıklamada, İngiltere’de
şubat ayı tüketici endeksinin bir önceki ayda kaydedilen 0,3
oranından yüzde 0’a gerilediği kaydedildi.
ONS, şubat ayında enflasyonun azalışına elektronik aletler, kitap,
oyuncak, gıda ve mobilya fiyatlarındaki hareketlerin katkıda bulunduğunu
belirtti. Başbakan David Cameron ise enflasyonun sıfıra gerilemiş olmasının
bir rekor olduğunu vurgulayarak, «Aile bütçeleri için enflasyonun bu seviyesi iyi bir haber. Uzun vadeli ekonomik programımızın işe yaradığına
dair bir işaret» ifadesini kullandı.
Maliye Bakanı George Osborne ise konuya ilişkin, “Enflasyonun yüzde
sıfıra gerilemiş olması Birleşik Krallık ekonomisi için bir ilk. Düşük petrol fiyatları nedeniyle oluşan düşük enflasyon ailelerin bütçesi için iyi bir
haber” dedi.
Merkez Bankası (BoE) Başkanı Mark Carney geçen ay Londra›daki
enflasyon raporu toplantısında ülkede enflasyonun bahar aylarında
negatife seviyeye gerileyebileceğini, yılın geri kalanında ise sıfıra yakın
olabileceğini söylemişti.
BoE enflasyon raporunda Birleşik Krallık ekonomisine ilişkin
2015 büyüme tahmini yüzde 2,9’da bırakılırken, 2016 tahmini yüzde
2,6’dan yüzde 2,9’a, 2017 tahmini de yüzde 2,6’dan yüzde 2,7’ye revize
edilmişti. Raporda 2015 enflasyon beklentisi ise yüzde 1,4’ten yüzde
0,5’e çekilmişti.
Britanya’nın düşünce kuruluşlarından
Open Europe, Birleşik Krallık’ın Avrupa
Birliği’nden ayrılmasının ve sınırlarını açık
tutmamasının ülkeye 2030 yılına kadar yaklaşık
maliyetinin yıllık 56 milyar sterlini bulabileceğini
belirtti.
Open Europe tarafından yayımlanan ve Birleşik Krallığın AB’den
1 Ocak 2018 tarihinde ayrılması durumunda oluşabilecek durum
senaryolarının ele alındığı raporda, Birleşik Krallık Gayri Safi
Yurtiçi Hasılası’nın birlikten ayrılması halinde normalden yüzde
2,2 daha az olabileceğine dikkat çekildi. 2018-2030 yılları arasında
ise Birleşik Krallığın toplam maddi kaybının 672 milyar sterlini
bulabileceği bildirildi.
Open Europe Direktörü Mats Persson konuya ilişkin, “Eğer
ekonominizi ve ticaretinizi dünyanın geri kalanıyla rekabet için
açarken, istihdam kaynağınızı kısarsanız, rekabette çok zorlanırsınız”
değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan David Cameron, partisinin genel seçimi kazanması
halinde AB ile ilişkilerde Brüksel ile yeniden müzakereleri yürütmek istiyor. Müzakerelerde AB içerisinde serbest dolaşım gibi
konulara sınırlama getirilmesi gerektiğini savunmayı planlayan
Cameron’a, AB liderleri ise bunun AB’nin temel ilkelerine aykırı
olduğu gerekçesiyle tepki gösteriyor. Cameron, müzakerelerin sonunda ise en geç 2017 yılının sonuna kadar ülkesinin 1973 yılından
bu yana sürdürdüğü AB üyeliğini referanduma götürmek istiyor.
Telefon
0207 9230 838
0742 9481 490
Web
www.telgraf.co.uk
Reklam
[email protected]
Soru ve görüşleriniz:
[email protected]
BÜYÜK
REKLAM
KAMPANYASI
Kürt ve Türk toplumuna
ulaşmanın en iyi yolu
Tüm reklamlarınızda
%30 indirim
Tüm seri ilanlarınız
ÜCRETSİZ
www.telgraf.co.uk
[email protected]
07429481490 | 02079230838
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
3
4
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
SEÇİM ÖNCESİ SON
BÜTÇE AÇIKLANDI
7 Mayıs’ta yapılacak genel
seçim öncesi, Maliye Bakanı,
George Osborne, son bütçesini
açıkladı. Geçtiğimiz hafta, 18
Mart Çarşamba günü Parlamentoda yapılan bütçe açıklamasında
ekonomin durumu ve önümüzdeki aylarda uygulanacak planlar
açıklandı.
Muhafazakar
Parti
ve
Liberal
Demokratların 2010’da kurduğu koalisyon
hükümeti, devletin mali açığını düşürmek için
bütçede katı kesintiler uyguladı. Osborne, bu
hükümet döneminin, son bütçe açıklamasında
uyguladıkları mali planlarının ekonomiyi
iyiye doğru götürdüğünü ifade etti. Böylece,
genel seçimlerde tekrar hükümet kurdukları
taktirde, bütçe kesintilerine aynı şekilde devam edeceklerinin sinyalini verdi.
Ekonominin %2.6 büyüdüğünü belirten
Osborne, bunun dünyanın en zengin ülkeleri
arasında en hızlı gelişim olduğunu ifade etti.
İŞSİZLİK
Osborne,
işsizliğin
100,000
daha
düştüğünü ve %5.3’e kadara gerilmesini
beklediğini ifade etti.
Hükümetin 1.9 milyon iş yarattığını anlatan maliye bakanı, bu işlerin çoğunlukla düşük
saatler olduğu eleştirilerini kabul etmeyerek
%80’inin tam mesai olduğunu iddia etti.
YAŞAM ŞARTLARI
Yoksulluk
ve
gelir
eşitsizliğinin
yükseldiğini bir çok sivil toplum örgütü
açıklarken, Osborne yaşam şartlarının
2015’te, 2010 yılına kıyaslandığında 900 sterlin daha yüksek olduğunu anlattı.
Yılda bir milyon insanın gıda bankasına
başvurduğu biliniyor.
Osborne, saatlik asgari ücretinin son baharda £6.70 yükseleceğini açıkladı.
Bütçe açıklandığında enflasyon %0.2’ken,
daha sonra %0’a düştü- uluslararası gıda
fiyatlarının düşmesi enflasyonu bu seviyelere
düşmesinde katkısı oldu.
Tütün ve kumar vergileri yükselmeyecek.
Bira vergisi bir peni düşecek.
Eylül ayında planlanan yakıt vergisi artışı
iptal edildi.
Maaş vergisi £10,600’den uygulanmaya
başlayacak. Seneye bu oran £10,800’e yükselecek.
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
Cameron Üçüncü Dönem
Başbakanlık
Yapmayacağını
Açıkladı
Mayıs ayında yapılacak
genel seçimler yaklaşırken
Başbakan Cameron’dan
ilginç bir çıkış geldi. İkinci
dönem Başbakanlığı büyük
sallantıdayken üçüncü dönem Başbakan olmayacağını
açıkladı.
Başbakan David Cameron, Mayıs ayında
yapılacak genel seçimi lideri olduğu Muhafazakar Parti’nin kazanması halinde bir
dönem daha başbakanlık yapacağını, ancak üçüncü dönem için yeni liderliğe ihtiyaç duyulacağını, bu nedenle başbakanlık
koltuğuna oturmayı düşünmediğini açıkladı.
2010 yılındaki genel seçimle başbakanlık
görevine gelen Cameron, “Taze gözler ve taze
liderliğin daha iyi olacağı zaman kesinlikle
gelecektir. (Muhafazakar Parti’de) Birçok
yetenek olduğunu biliyorsunuz. Muhafazakar
Parti’de harika kişiler bulunuyor, parti Theresa May, George Osborne ve Boris Johnson gibi harika kişilere sahip. Etrafım çok iyi
insanlarla çevrili. İkinci dönemde beş yıl boyunca görevde bulunacağımı söyledim ancak
ondan sonra bence yeni bir liderlik zamanı
gelmiş olacaktır” diye konuştu.
Cameron, Mayıs ayında yapılacak genel
seçimi kazanmak için hevesli olduğunu
belirterek, “Kendimi bu görev için yeterli
ve sağlıklı buluyorum. Bunun için bir tutkum var. Eğer oylar yetersiz kalırsa hayal
kırıklığına uğrayacağım. Bu görevde daha
yapacak işlerim olduğunu hissediyorum. Bu
işin yarısı tamamlandı. Ekonomi düzlüğe
çıktı. Bütçe açığı yarıya indi. Bu işi bitirmek
istiyorum” ifadelerini kullandı. İşçi Parti ile Muhafazakar Parti Başbaşa
Gidiyor
“YouGov” adlı araştırma şirketinin dün
yayınlanan son anketine göre, muhalefetteki İşçi Partisi ile Cameron’ın liderliğindeki
Muhafazakar Parti’ye destek yüzde 34
ile aynı seviyede seyrediyor. Bu iki partiyi, yüzde 12 ile Avrupa Birliği ve göçmen karşıtı görüşleriyle bilinen Birleşik
Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP), yüzde 8
ile koalisyon hükümetinin küçük ortağı Liberal Demokrat Parti, yüzde 6 ile de Yeşil Parti
takip ediyor. Birleşik Krallık’ta genel seçim 7 Mayıs›ta
yapılacak ve siyasi partiler 650 koltuklu
İngiliz Parlamentosu›nun alt kanadı Avam
Kamarası›na girmek için yarışacak.
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
5
Britanya Hükümeti: PYD’ye
Yönelik Endişelerimiz Var,
Görüşmelerimiz Devam Edecek
Britanya Parlamentosu
Dışilişkiler Komitesinin Irak ve Suriye’deki
mevcut duruma ilişkin
hükümete sunduğu rapora Britanya hükümeti
cevap verdi.
Britanya hükümetinin konuya
ilişkin yayınladığı 21 maddelik
cevabında hükümetin Kürt odaklı
Irak ve Suriye politikası anlatıldı.
Raporun büyük bölümü Irak’ta
yaşanan gelişmeler ve Kürdistan
bölgesel hükümeti ile olan ilişkiler
ile birlikte Daiş ile mücadelede
Kürdistan bölgesel hükümetine nasıl yardım yapılacağı
değerlendiriliyor.
Raporun ‘Suriye’deki Kürtlere
Yardım’ başlıklı 15’inci maddesinde Britanya hükümetinin
Rojava sistemine yaklaşımı ve
PYD şahsında Rojava’daki Kürt
mücadelesine ilişkin politikası
değerlendiriliyor.
Britanya
hükümetinin Rojava Kürtlerine yardım yapılması konusunda
şartları olduğu görünüyor. Önce-
likli şartın Suriye muhalefeti
ile işbirliği yapmak olduğu
vurgulanırken, PYD’nin Esad rejimi ile ilişkide olduğu iddia ediliyor.
Britanya
Parlamentosu
Dışilişkiler komitesi raporunda
hükümete sorduğu soruda şunlar
belirtiliyor:
‘‘Kuzey Suriye’de Daiş’e karşı
direnen, PYD gibi, Suriye’li Kürt
gruplarını tanımaya ve birlikte
çalışmaya yönelik politikalarını
netleştirmelerini Hükümetten talep
ediyoruz. Aynı zamanda, Türkiyeli-Kürt PKK’nin terör grubu listesinde olmasının ya da PYD’nin
Suriye
Ulusal
Koalisyonuna
katılmama kararının, PYD’nin
tanınmaması ve destek verilmemesinde kayda alınan gerekçeler
olup olmadığını netleştirmenizi
talep ediyoruz.’’
Hükümetin konuya ilişkin
verdiği cevapta şunlar belirtildi:
‘‘Partiya Yekitiya Demokrat,
PYD’ye bağlı silahlı grupların
Daiş’e
karşı
bir
süredir
savaştıklarını
biliyoruz.
Kobane’de yaşanan son gelişmeler,
uluslararası koalisyon güçlerinin
ve karadaki ortaklarının Daiş’i
geriletmek için yürüttükleri ortak
çabalarının etkili olduğunu gösteriyor. Ancak, PYD’nin belirttiği
bazı politikalar ve amaçları konusunda endişelerimiz devam etmekte. Birleşik Krallık, PYD’nin
Assad
rejimiyle
bağlantısını
sürdürdükçe ve Suriye’nin ılımlı
muhalefetiyle işbirliği yapmayı ret
ettikçe, onlara destek vermelerinin
çok zor olacağını devamlı olarak
açıkça belirtmiştir.
PYD’nin, Britanya’da terör
listesinde yer alan PKK ile
bağlarının devam etmesi de
bizi
endişelendiriyor.
PYD,
aynı zamanda, çoğulculuğa, insan haklarına ve Kürt yönetimi
altındaki diğer siyasi güçlere
saygıya daha fazla bağlılık
göstermesi gerekiyor. PYD’nin,
Suriye savaşının nihai çözümünde
öncelikli müzakereye teşebbüs
ettiğinden endişeliyiz. PYD’nin,
Kasım
2013’te
tek
taraflı
yaptığı, Suriye’nin Kürt bölgelerinde geçici yönetim kurma
açıklamasını desteklemiyoruz. Bu
hareket, bütün Suriye nüfusu ve
uluslararası toplulukla danışarak
yapılmadı. Suriye’de Kürtler için
bağımsız bir bölge kurulacak mı,
dahil olmak üzere, geçiş aşaması
dahilinde, siyasi uzlaşmanın
kesin yapısına tüm Suriyeliler
karar verecektir. PYD’nin konumunun bu mühim zorluklarını
göz önünde bulundurduğumuzda,
Britanya PYD’ye direk olarak
destek sağlamıyor. Geçen yıl
içerisinde, Britanya yetkilileri
PYD temsilcileri ve Afrin ve
Kobane ‘kantonlarından’ delegelerle görüştüler. Yukarıdaki
meselelere ilişkin, daha yapıcı
bir yaklaşımı teşvik etmek için
PYD ile görüşmelerimize devam
edeceğiz.’’
Raporun tamamı bu linkten okunabilir: https://www.gov.uk/government/
uploads/system/uploads/attachment_
data/file/415796/48533_Cm_9029_
Accessible.pdf
6
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
7
“Bizim değerlerimizi
reddeden radikal
İslamcılara hoşgörü
gösterilmeyecek.”
İçişleri Bakanı Theresa
May, radikal İslamcı
kesimlerle mücadele
planını kamuoyuna
açıkladı.
Theresa May, ülkenin eşitlik
ve hoşgörü değerlerine karşı çıkan
bireylere ve gruplara karşı önlem
alınacağını söyledi.
May, 7 Mayıs’ta yapılacak seçimleri kazanmaları halinde, radikal
eğilimli kişilerin kullandığı veya sahip olduğu kuruluşları kapatma yoluna gideceklerini belirtti.
İktidarın büyük ortağı olan Muhafazakar Parti›nin önde gelen isimlerinden May, İngiltere ve
Galler›de şeriat mahkemelerinin
rolünün gözden geçirileceğini, radikal görüşlerin internet üzerinden
yayılmasına karşı daha sıkı önlemler
alınacağını kaydetti.
May konuşmasında dikkat çektiği bir diğer husus da, kayıtların tutulmaya başlandığı 7 yıl öncesinden bu
yana ülkede nefret suçlarının her yıl
artması oldu.
Theresa May, “terörle ilişkilendirdiği” aşırı görüş ve eğilimlerle
mücadelenin hayati önem taşıdığını
kaydederek, “Bizim değerlerimizi
reddeden radikal İslamcılara hoşgörü gösterilmeyecek.” dedi.
May, İngiltere’deki herkesin haklar kadar sorumluluklara da sahip
olduğunu, yasalarla kurumlara saygı
gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
İngiliz bakanın, Muhafazakar
Parti›nin seçimi kazanması halinde
alacağını açıkladığı önlemler şunlar:
-Halen “terörle mücadele yasası”
kıstaslarına uymadığı için kapatılamayan grupları yasaklanacak.
-Halen denetlenmeyen ve ek eğitim
veren okulların gözden geçirilecek.
-Cezaevlerindeki aşırı görüşlü
mahkum ve çetelerle baş etmek için
yeni yetkililer görevlendirilecek.
-Çeviri hizmetlerine ayrılan fonlar önemli ölçüde kesilecek, İngilizce eğitimine çok daha fazla kaynak
ayrılacak.
CAFE • OFF LICENCE/MARKET • KEBAB TAKE AWAY • FISH & CHIPS RESTAURANT
İŞ KREDİSİ, SİGORTA
BTL Mortgage, Is Kredisi, Business Plan ve Marketing Planlari
MORTGAGE (BTL)
Ve iş yeri krediniz icin tamamen guvenebileceginiz tek isim:
Finans sektöründe de 25 senedir toplumumuzun hizmetindeyiz.
SAİM KÖKSAL
ARCIS FİNANCE & MANAGEMENT CONSULTANCY
73 Silver Street, Edmonton, London N18 1RP | [email protected] | www.arcisfinance.com
Tel: 0208 803 4545 – 0208 344 7744 Mobile: 079 31 33 22 32
WE ARE DIRECTLY AUTHORISED AND REGULATED BY FSA, CONSUMER CREDIT LICENCE NO: 632 555
YOUR MORTGAGE IS AT RISK IF YOU DO NOT KEEP UP REPAYMENTS ON A MORTGAGE OR OTHER LOANS SECURED ON IT
Eğitim Köşesi
OKTAY
ŞAHBAZ
Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı
[email protected]
Çocuklar
ve Sınırlar
Etrafımızda çok görüyoruz, günümüzde bir çok aile
çocukları serbest bırakıldığında özgüvenleri yüksek olan bireyler olacaklarına dair düşünceleri vardır. Bunun yanında
bir çok aile sınırlar koymayarak çocuklarını kendilerine daha
da fazla yaklaştıklarını ve onların kendilerine her koşulda
saygı göstereceklerini düşünürler. Fakat yine çevremizde ve
etrafımızda gördüğümüz kadarıyla durum böyle işlemiyor.
Tam tersine bunu yapan aileler çocukları belli bir yaşa
geldiğinde kendilerini dinlemeyen ve tamamen isyankar,
baş edilemeyen bireyler olabiliyorlar. Kural koyan anne ve
babalar, sanıldığını gibi, çocuklarına daha az ilgi ve sevgi
göstermezler, aksine onların hayatını düzene sokarak güvende hissetmelerini sağlar, sevgilerini başka yollardan göstermeyi tercih ederler. Bu konuda yapılan bir çok araştırmaya
göre, kural ve sınırlar çocuğun kendini güvende hissetmesini
sağlar. Çocuklar anne ve babalarının yetkin olduklarını hissettiklerinde ve kendilerini koruyabileceklerini bildiklerinde dış
dünyayı bir tehdit olarak görmez ve keşfetmeye başlarlar.
Bir çok çocuk doğal olarak kendisi için neyin gerekli, neyin
daha yararlı ve önemli olduğunu başlangıçta bilemez. Bu konuda kimi zaman etrafından kimi zamanda TV’de gördüklerinden etkilenir. Büyüyen bir çocuğun her aşamasında anne ve
babanın koyduğu kurallar çocuğun kendisine zarar vermeden
iyi alışkanlıklar geliştirerek sosyal uyum için gerekli becerileri elde etmesini sağlar. Çocuğun hayatla ilgili birçok şeyi
öğrenmesi ve kendi kendine yetecek hale gelmesi her anne
ve babanın temel isteği olmak zorunda. Çocuklarımızı ne
kadar seversek sevelim onların öz güveni yüksek bağımsız
bireyler olmaları, hayatlarında başarılı olmalarındaki önemli
niteliklerden bir tanesi.
Kurallar ve sınırlar koymak çocuklarımızın tüm özgürlüklerini ellerinden aldığımız anlamına gelmez. Tam tersine, çocukların kendilerini güvende hissetmek için anne
ve babalarının sınırlandırmalarına ve yönlendirmelerine
ihtiyaçları vardır. Çocuklar anne ve babalarının rehberliğine
güvenmek isterler. Anne ve baba tutarsız ve istikrarsız
davrandıklarında çocukların çıkardığı sonuç ‘kurallar bu
sefer bozulabildiyse demek ki başka sefer de bozulabilir’
olur. Örnek vermek gerekirse, akşama kadar eğitimin öneminden bahsedip yaz tatilinde iki hafta fazla tatil yapmak
için sınırsız yalan söylemek gibi! Kuralların net ve istikrarlı
olmadığı evlerde büyüyen çocukların okulda da sıkıntı
yaşaması muhtemeldir.
Çocuklar sınırlar sayesinde aynı zamanda ilişkileri
tanımlarlar. Mesela burada yetkili olan kimdir? Ne kadar ileri gidebilirim? Çok ileri gidersem ne olur? Gibi soruların
cevaplarını çocuklar çizilen sınırlar ve koyulan kurallar
sayesinde bulurlar. Okullarda çocuklar genellikle sınırları
çok iyi bilirler çünkü öğretmenler her öğrenciye aynı derecede yaklaşmak zorunda. Kurallara uymayan öğrencinin yeni
yada eski olması bir şeyi değiştirmez, önemli olan o kurala
uyulmasıdır. Çocukların topladıkları bilgiler yetişkinlerle
olan ilişkilerinde nasıl davranmaları gerektiği konusunda
onları yönlendirir. Ancak toplanan bilgilerde tutarsızlık
olduğunda çocuklar da nasıl davranacaklarını şaşırırlar ve
sıkıntılar yaşarlar. Bu sorunlar çözülmediğinde ileride hem
aile hem de eğitim hayatında sorunlar yaşamak kaçınılmazdır.
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
8
LONDRA’DA GÖRKEMLİ
NEWROZ KUTLAMASI
Britanya Kürt
Halk Meclisi’nin
Pazar günü
başkent
Londra’da
organize
ettiği Newroz
kutlamasına 10
binin üzerinde
kişi katıldı.
PYD eşbakanı Salih Müslim ve
Rojava’da yaşamını yitiren Britanya
vatandaşı Konstandinos Erik Scurfield’in
(Kemal) annesi Vasiliki Scurfield’in
konuşmaları kutlamaya damga vurdu.
Kutlamada ayrıca, Haringey belediye
başkanı Kaushika Amin, İşçi Partili Milletvekili Jeremy Corbyn, Avrupa Parlamentosu Yeşiller Partisi Milletvekili Jean
Lambert, MLKP temsilcisi, Edmoton milletvekili adayı Kate Osamor, İnsan hakları aktivisti Joe Ryan, Bruce Kent, Goran
hareketi temsilcisi, HDP Britanya Seçim
kordinasyonu temsilcisi Burhan Tanrıverdi ile birlikte çok sayıda politikacı ve insan
hakları aktivisti konuşmalar yaptı.
Kutlamanın kültürel programında yer
alan sanatçılar, Hesen Şerif, Rojda, Grup
Seyran ve Koma Serxwebun sahne aldı.
Kutlamada ayrıca Govenda Aşiti grubu
da sahneye çıkarak performans sergiledi.
KCK yürütüme konseyi eşbaşkanı Cemil
Bayık’ın mesajı büyük ekrandan gösterildi.
Newroz alanında en çok duyulan sloganlar, ‘Biji Berxwedana Kobane’, ‘Şehit
Namirin’ oldu.
Yedi saat süren Newroz kutlaması akşam saatlerinde sona erdi.
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
9
10
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
11
Londra’da Demokratik Güçbirliği’nden
Newroz Yürüyüşü
Foto:Erem Kansoy
Başkent Londra’da
Britanya Demokratik Güçbirliği organizasyonu ile
Newroz yürüyüşü
düzenlendi.
Wood Green’de bulunan Haringey Civic Centre önünde yapılan
bir dakikalık saygı duruşundan
sonra
Britanya
Demokratik
Güçbirliği
adına
hazırlanan
ortak basın bildirisi okundu.
Rojava’dan yükselen ışık ve
Kobane’de yaratılan büyük zaferin
aydınlığıyla 2015 Newroz’una hoş
geldin diyerek başlayan açıklama
şöyle devam etti;
‘‘Bölgede adı olmayan kadınları
devrimin kurucusu, örgütleyicisi,
komutanı ve önderi yapan Rojova
devrimi, dili yasaklanan, kültürlerini ve inançlarını yaşamalarına
izin verilmeyen tüm azınlıkların
örgütlenmelerinin önündeki tüm
engelleri kaldırmış, aşağıdan
yukarıya
örgütlenen
komün
tarzı örgütlenmeleriyle bölgenin
demokrasi okuluna dönüşmüş
durumdadır.
Bundandır Kawa’nın yaktığı
ateş 2015 Newroz’unda Anadolu,
mezopotamya ve Ortadoğu’da
daha büyük bir alanı aydınlatacak
bütün dünya halklarına umut
olacaktır.’’
Okunan basın bildirisinden
sonra kitle caddeyi kapatarak
yürüyüşe geçti.
Üzerinde dört dilde ‘Newroz Kutlu Olsun’ yazılı Britanya Demokratik Güçbirliği
imzalı pankart açan kalabalık
kitle Yürüyüş boyunca Biji Newroz ve Daiş karşıtı sloganları
attı. Yürüyüşte ayrıca üzerinde
Kobane’de
yaşamını
yitiren
savaşçıların resimlerinin olduğu
büyük bir pankart açıldı.
Wood Green alışveriş merkezi önünde stand açan bir grup
İslamcının provokasyonu görevliler ve polis tarafından büyümeden
engellendi.
İki
saat
süren
yürüyüş
Haringey’de bulunan Kürt Toplum
Merkezi önünde sona erdi.
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
12
‘Daiş’in Yenilmesi İçin Ne Gerekiyorsa
Yapacağız Ve Başarılı Olacağız’
Mart ayının başında Tıl Hemis’ta yaşanan çatışmada yaşamını yitiren YPG’li Britanya vatandaşı Konstandinos Erik Scurfield’in Annesi
Vasliki Scurfield’in Finsbury Park’ta kutlanan
Newroz’da yaptığı konuşmada yaşanan tüm
acılara rağmen güçlü ve dayanıklı olunması gerektiğini ifade etti. Vasiliki Scurfield’in yaptığı
konuşmanın tam metni:
Yeni yıl kutlamalarınızı bizimle paylaştığınız için teşekkür
ederim. Kosta’nın Rojava’da
yeni
arkadaşlarıyla
Newroz
kutlamalarına katılmayı heyecanla
beklediğini biliyordum.
Bana heyecanla Newroz’dan
bahsediyordu ve burada olmayı
isterdi. Newroz benim için yeni
bir kutlama, bir şeyler duymuştum
ama hakkında çok bilgim yoktu.
Gördüğüm kadarıyla, Newroz
bize Kürtlerin, nerede yaşıyor olsalar, bir millet olduklarını gösteriyor. Newroz bize, birey olarak
Kürtlerin güçlü, ama birlikte
yenilemez olduklarını gösteriyor.
Newroz bize Kürtlerin, değer verilip korunması gereken, benzersiz,
antik kültürlerinin olduğunu gösteriyor.
Böyle kutlamalar hem acı
hem tatlı oluyorlar. Böyle sevinçli zaman içerisinde, yanımızda
olmayan
sevdiklerimizi
ve
onları kaybettiğimiz mücadeleyi hatırlamamamız gerekiyor.
Sevdiklerimizi Halepce, Heseke,
Kobane, Til Hamis ya da Tikrit
kaybetmiş olsak da, seneler önce
ya da dün- ruhları haksızlık ve
adaletsizliğe karşı yaşamaya devam ediyor.
Böyle zamanlarda, dikkatimiz
nefret ve kızgınlıkla dağılabilir.
Ama unutmayın ki nefret, sözde
Daiş’i körükleyen kara ve yıkıcı
duygudur. Yıl yenilenince, ve gelen aylar henüz yazılmamış sayfalarken, geriye değil, önümüze
bakmamız gerekiyor. Kürtlere
karşı hala devam eden vahşet ve
adaletsizlikle mücadele etmek
için, güçlü ve dayanıklı, kemiklerimize kadar giren bir iradeyle
bu örgüte karşı ne olursa olsun
başarılı olmak için kızgınlığımızı
odaklamamız gerekiyor.
Son günlerde insanlar bana
soruyorlar: Suriye’de savaşmak
için, YPG’ye katılmaya giden Kosta ve Daiş için savaşmaya giden
erkekler arasında ne fark var?
Siz ve ben, biz farkı biliyoruz. Sizin arkadaşlarınız ve
akrabalarınız o gerçekliği her gün
yaşıyorlar. Sözde Daiş, saldırgan;
YPG ve diğer Kürtler kendilerini
koruyorlar. Daiş baskıcı; YPG,
diğer Kürtlerle birlikte, halklar
ve özgürlükleri ve özgür irade
için varlar. Daiş, kendi inanç sistemleriyle bir olmayan her şeyi
yıkmak ve yok etmek istiyor; YPG
toplumları yetiştirip büyütmek istiyor.
Siz ve ben, Daiş’in yenilmesi gerektiğini biliyoruz. Başka
bir seçenek yok. Ne yapmamız
gerekiyorsa
yapacağız
ve
başarılı olacağız. Çünkü, bütün
Kürtler doğru taraftalar, insanlık
tarafındalar, adalet ve karar hakkı
tanıyan taraftalar. Kadın haklarını
tanıyan, ve kendi kültür ve dinini
yerine getirme hakkını tanıyan
tarafta.
Batı değerlerini tanıyan bütün
ülkelerin hükümetleri, Kürtler
olamadan bu hilafet tarikati,
Daiş’i durduramazlar. Rojava,
Kosta’nın da dahil olduğu, böyle
cesur ve başarılı bir direniş
göstermeseydi ve bu direniş, İrak
Kürdistan’ı, Tikrit gibi yerlerde
de gerçekleşmeseydi, bu hilafet
tarikatı durdurulamaz ve yayılırdı.
Bu insanlık dışı tarikat Suriye’den
bir parçayla, Irak’tan bir parçayla
memnun olmayacak. Karnı OrtaDoğu, Kuzey Afrika ve Güney
Avrupa ile- daha sonra da daha
ileriye bakarak- patlayana kadar,
milletleri yemeye devam eden
açgözlü bir canavardır.
Tüm dünya bu hilafet tarikatının
kara ideolojisinin tehlikesi altında
ve her gün ön cephede bunu kontrol altında tutan Kürt savaşçılardır.
Newroz nasıl karanlığa ışık, kışa
baharı getiriyorsa, Kürtler Daiş
karanlığına karşı umut ve cesaret
yaratıp, zulmün yenilebileceğini
gösteriyorlar.
Avrupa, ABD, Avusturalya, ve
aynı özgürlük ve eşitlik değerlerini
paylaşan
bütün
hükümetlere
yalvarıyorum, bu direnişe katılan
bütün Kürtlerin savaşlarına devam
etmeleri için, uygun donanıma
sahip olmalarını sağlayın; bu
hükümetlere yalvarıyorum, bütün
Kürtlerin tıbbi malzemelere ve
doğru desteğe erişebilmelerini
sağlamaları. Bu hükümetlere
gerçek teröristin kim olduğunu
anlamaları için yalvarıyorum.
Dikkatlerinin dağılmaması için
yalvarıyorum. Yüzünüzü lütfen
çevirmeyin.
Burada, Britanya’da ne yapabiliriz? Burada, bu akşam, en az yedi
bin kişi var. Bu yedi bin Kürdün sesidir. Burada herkes milletvekiline
bir mektup yollasa, bu ülkedeki
neredeyse her milletvekilinin durumdan haberdar olması demektir.
Buradaki herkes milletvekilinden,
bu konuları konuşmak için, bir
toplantı istese bu, ülkede, yedi bin
toplantı demektir. Milletvekilleri
şu an bir şey yapamazlar belki ama
hiçbiri konuya ilişkin iyi bilgileri
olmadığını söyleyemez ve konuyu
görmezlikten gelemezler. Britanya vatandaşı olup olmamanız
önemli değil. İngilizce konuşup
ve yazabilmeniz önemli değil.
Toplum meclisiniz size mektubun
bir kopyasını verebilir- sesinizin
duyulması için hakkınız var.
Britanya’da
ortalama
50
bin Kürt var. Sadece 30 bini
bir bakana, örneğin Başbakan
yardımcısına, ya da Savunma
Bakanına, mektup yazarsalar, bu
çalışanlarının açması gereken çok
sayıda mektuptur ve her birine
cevap vermek zorundalar. Bir de
düşünün, bu 30 bin Kürt’ün her
biri, Kürt olmayan üç kişinin bir
mektup yazmasını sağlarsa, bu 90
bin mektuptur. Herkes, aynı hafta
içerisinde bu mektupları yollarsamüthiş bir şey! Hükümet bu defa
bir şey yapmazsa bile, uyanıp dikkate almaya başlamak zorunda
kalır. Bu gücü hükümeti devamlı
rahatsız etmek için kullanabiliriz
ve sessiz kalmayacağımızı ve pes
etmeyeceğimizi gösteririz.
Oğlum Kürt halkının kalbinde
bir ateş yaktı. Ölümü üç ülkede
kalplere dokundu. Her biriniz o
ateşi yakmaya ve değişim yaratma
devam edebilirsiniz. Her biriniz
yeni bir ateş yakabilirsiniz, milletvekilinizin ve hükümetin altında
ufak bir ateş, ve o ateşlerle yolu
birlikte aydınlatabilirsiniz. Her
biriniz kalkıp hikayenizi anlatabilirsiniz. Her biriniz bu mesajı
yayıp Kürtlerin unutulmamalarını
sağlayabilirsiniz.
Ez li virim.
Teşekkürler.
Newroz Piroz Be!
İngilizce’den Çeviri: Esra Türk
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
Londra’da Yüzlerce Genç Ateşin Etrafında
Çektiği Halaylarla Newroz’u Kutladı
Britanya Demokratik Güçbirliği
tarafından dün yapılan Newroz
yürüyüşünden sonra Kürt
Toplum Merkezinde Gençler
Newrozu kutladı.
Foto: Erem Kansoy
Yüzlerce gencin katıldığı Newroz kutlamasında yakılan büyük ateş ile birlikte
havai fişekler patlatıldı. Cumartesi akşamı
saat 6’da başlayan kutlama geç saatlere kadar devam etti.
13
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
14
Londra’da 10 Bini Aşkın Kişi
Irkçılığa ve Faşizm’e
i
d
e
d
R
I
Y
HA
United Nations AntiRacism Day (Birleşmiş
Milletler Anti-Irkçılık
Günü) kapsamında birçok
başkent ile eş zamanlı
olarak Londra’da da
ırkçılık ve faşizim karşıtı
yürüyüşler düzenlendi.
New York, Atina, Sao
Paulo’da da organize
edilen ve international
day of action (Uluslararası
eylem günü) olarak
nitelendirilen 21 Mart
günü eyleminn ikincisinde
de yaklaşık 10.000 insan
Londra merkez sokaklarını
doldurdu.
Haber/Fotoğraf: Erem Kansoy
Anti-Irkçı ve Anti-Faşist aktivistlerin, İşçi
sendikaları, öğrenci birlikleri, Avrupa Birliği
mensubu Romanya, Bulgaristan ve Polonya
göçmenleri, Roman’lar, Kürt, Müslüman ve
Hristiyan grupların da destek verdiği yürüyüşte, İngiltere’de yaşam sürdüren birçok toplumdan duyarlı vatandaşlar, Woodcraft Folk,
Dale Farm destekçileri grubu, Save Lewisham
Hospital grubu, Engelliler grubu ve sivil toplum örgütleri de hazır bulundu.
United Nations Anti-Racism Day yürüyüşünün kökeni, Güney Afrika’da bulunan Sharpeville’de 21 Mart 1960 tarihinde düzenlenen
bir protesto sırasında 69 göstericinin polis tarafından öldürülmesine dayanıyor. Irkçılık ve
ayrımcılık karşıtı değerli lider Nelson Mandela’nın 5 Aralık 2013 günü hayatını kaybetmesinin ardından United Nations Anti-Racism
Day yürüyüşü, hem Mandela’nın anısına hem
de dünyada artan ırkçılığa dikkat çekmek üzere ilk kez gerçekleştirildi.
Londra’da düzenlenen yürüyüşte ayrımcılık, haksız yere suçlamalar ve ırkçılık karşıtı
sloganlar atıldı. Yaklaşık 10 Bin kişinin ka-
tıldığı etkinlikte merkez Londra trafiğe kapatıldı. BBC binası önünde toplanan kalabalık
buradan Trafalgar meydadına doğru yürüyüşe
geçti.
MP Diane Abbott kalabalığa seslenişinde,
“bugün burada tüm parti ve liderlerine, Muhafazakarlara, Liberal-Demokratlara, İşçi partililere, ‘ırkçılık ve faşizime hayır’ demek üzere
toplandık. Politik partilerin göçmen karşıtı
politikalarına dur demelerini istiyoruz. Düşük
maaşlara sebep olan göçmenler değildir, düşük maaşların sebebi sömürücü işverenlerdir.
NHS’in harcamalarını yükseltenler göçmenler
de değildir, göçmenler olmasaydı NHS olmazdı.” ifadelerini kullandı.
Polis tarafından öldürülen siyahi vatandaş-
ların yakınları, Mark Duggan’ın teyzesi Carol
Duggan’da kalabalığa seslenerek, sevdiklerinin öldürülmesini dahi adalete getiremeyen
yargılayamayan yetkilileri eleştirdi.Düzenlenen organizasyon yaklaşık 4 saat sürerken
binlerce insan, müzik dinletisi ve konuşmaların tamamlanması ile Trafalgar meydanından
sessizce ayrıldı ve etkinlik son buldu.
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
15
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
16
KÜRTLER’İN ARTAN
POPÜLARİTESİ
Yasemin Kazan-Londra
Kürtlere karşı saldırıların uluslararası arenada daha
fazla duyulması ve Daiş’e karşı verdiği kahramanca
mücadelenin, Kürtlerin dünya çapında popülaritesinin artmasına ve verdikleri mücadelede çok büyük
destek görmesine olanak sağladı. Batılı bir çok gönüllünün Kürtlerin saflarında savaşması ve sosyal medyada yayınlanan destek mesajları bunların en önemli
göstergelerinden.
Kürtler ile yakın ilişkileri olan ve Kobani’deki
çatışmaları yakından takip eden Dr Thoreau Redcrow’a
son zamanlarda uluslararası düzeyde Kürtlere artan ilginin nedenlerini sorduk.
Master ve doktora çalışmalarını “uluslararası savaş
analizi özellikle etnik savaşlar ve terörizm” üzerine
ABD’nin Nova Southeastern Üniversitesi’nde yapan Dr Thoreau Redcrow 1988-1991 yılları arasında
Türkiye’nin Kürdistan bölgesinde yaşadığını ve Halepçe katliamına ve körfez savaşına tanık olduğunu ifade
etti. 1990 yıllarının başında Kürtler üzerinde baskısını
arttıran Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yapmış
olduğu zulümler nedeniyle, kaybolan arkadaşları ve
gördüğü işkenceler, köylerinin yakılması, faili meçhul
cinayetlerin, Kürtlerin her zaman onun kalbinde yer etmesine sebep olduğunu belirtti.
Kürt gerillalar ve PKK üzerinde yaptığı araştırmalar
nedeniyle Türkiye, Suriye ve Irak’ın Kürdistan bölgelerine seyahat ederek, Rojava’da YPG ve YPJ ile
Kandil’de PKK’nın çalışmalarını yakından gözlemleme imkanını bulduğunu açıkladı.
Ekim ayında Kobani mücadelesinde bölgede bulunan Dr. Thoreau Redcrow, Türkiye’nin Daiş’e
yaptığı yardımları haber yaptığı gerekçesiyle birçok
gazeteci gibi biber gazına maruz kaldığını ve üzerine ateş açıldığını dile getirdi. “Kasım ayında 8 saat
süren gözaltı süresince neredeyse işkenceye maruz
kalacak iken, ABD elçiliğinin talimatı üzerine serbest
bırakıldım” dedi. MIT tarafından da mimlendiğini sözlerine ekledi.
Kürtlerin, dünyaca her zamankinden daha popüler
olmasının bir çok nedeni olduğunu ve özellikle de
Batı’da Kürtlerin geçmişte hiç olmadığı kadar kendi
seslerini duyurma imkanı olduğunu ifade eden Dr
Thoreau Redcrow, bu artan ilginin bir çok sebepleri
olduğunu şu sözleriyle açıkladı:
‘Şeytanla Savaşan iyiler’
“Vahşice katliamlar yapan Daiş’e karşı kahramanca savaşan Kürtlerin tanınması ve popüler olmasında
Daiş bir nevi gizli bir lütuftur. Cesur genç YPJ ve
YJA-STAR kadınları ile kendi kadınlarının köle gibi
yaşamasını isteyen sakallı, kadın düşmanı Daiş canileri arasındaki tezatlık öylesine net ki bir çok insanın
Kürtleri “şeytanla savaşan iyiler” olarak görmesini
sağlamaktadır”.
‘Global tehdide karşı savaşan Kürtler’
“Uluslararası koalisyonun sınırlı hava saldırılarına
rağmen ABD’nin Daiş karşısındaki sessizliği ve karada Daiş’e karşı savaşması gerektiğine inan Batılılar,
Kürtleri kendileri adına savaşan kahramanlar olarak
görmektedir. Daiş tehlikesine karşı, ABD Başkanı Barack Obama’yı pasif ve kayıtsız olarak nitelendirenler,
global bir tehdide karşı savaşmak için inisiyatifi eline
alan Kürtlere, evrensel olarak muazzam bir destek ve
şükran duygusu beslemektedir.’’
‘Bizden Biri’
“Kürt değerlerinin, Körfez ve Arap ülkelerindeki
İslamcılar ile karşılaştırıldığında genellikle Batı’nın
değerlerine paralel doğrultuda hareket ettiği görülüyor.
Kürtler komşularına göre daha hoşgörülü, demokrasiyi
destekleyici, kadın hakları konusunda nispeten ilerici,
farklı etnik köken ve dinleri kabul edici olarak görülmektedir. Kürdistan Daiş zulmünden kaçan dini azınlıklar
Dr Thoreau Redcrow ve YPJ üyesi savaşçı
için güvenli bir sığınak olarak görülmekte ve bunun
sonucu olarak, Kürtler, batı uygarlık modeline uyumlu
modern ve saygın insanlar olarak nitelendirilmektedir.
Kürtler, batıda bizim gibi cihatçılarla savaşan” bizden
biri” olarak anılmaktadır”.
‘Kadın Savaşçılar’
‘‘YPJ ve YJA-Star kadın savaşçılarının mücadeleleriyle dünyaya güçlü bir mesaj verdiğine inanıyorum.
Kadınların ön cephede savaşmasına olanak sağlayan
diğer bir ülke ise İsrail. ABD’de kadınlar orduda görev
alabilir ancak erkekler gibi silahlı çatışmada yer alamaz.
Bu nedenle YPJ, kadınların savaşçılığı konusunda
erkekler ile eşit olduğunu tüm dünyaya kanıtlamıştır.’’
‘İyi Müslümanlar’
“Müslümanlara güvenmeyen ABD ve Batı’da,
Kürtler demokratik bir toplumda var olabilecek “iyi
Müslümanlar” olarak nitelendirilmekte. Kürtler, 10.
yüzyılda yaşıyormuş gibi görünen Suudi Arabistan ve
benzeri yerlerdeki Selefi veya Vahabi İslamcıların aksine, yabancılara ve kuşkuculara, İslam ve Hıristiyanlık
veya modernizmin bir arada bulunabileceği konusunda
umut vermektedir”.
‘Hem solda hem sağda popüler’
“ Daiş ve Türkiye’ye (Amerikan sağcı birçok kişi
tarafından NATO’ da düşman ve koyun postu giymiş kurt
gibi görülmekte) karşı ön cephede savaşan PKK’nın siyasi solda daha popüler olacağı düşünülmesine rağmen
aslında hem sol ve hem sağ ABD Grupları arasında
popüler, özellikle YPG, ABD’de çok daha popüler.
Aynı zamanda muhafazakar Cumhuriyetçiler ve solMarksistler tarafından desteklenmektedirler. Cumhuriyetçi aday Senatör Rand Paul Kürtlerin bağımsızlık
fikrini destekleyen ve ABD’nin Kürdistan’ı doğrudan
silahlandırması gerektiğine inananlardan hatta bunu
şu sözleri ile dile getirdi: “Eğer onlara kendi ülkelerini
kurma sözü verirsek sonuna kadar savaşırlar.” Ayrıca
Senatör Ted Cruz ve Senatör Lindsey Graham da ABD
ve AB’nin Kürtleri silahlandırılması gerektiğinin önemini vurgulayanlardan”.
“YPG’ye katılmak ve mücadelede bizzat yer almak
isteyen bir çok Batılı bunu Lions of Rojava Facebook
sayfası üzerinden yapıyor”.
Eski ABD askeri Jordan Matson, Eylül ayında
YPG’ye katıldıktan sonra Ekim ayında hafif şekilde
yaralandı. O zamandan beri çeşitli gazetelerde yaptığı
röportajlarda Batılıların bu savaşta yer alması konusunda teşviklerde bulundu. Son zamanlarda Matson Fox
News gibi muhafazakar medyada sıkça yer alıyor ve
her televizyon röportajında backgrounda YPG bayrağı
yerleştirilir”.
‘Benzersiz gerilla hareketi’
“Kürt gerillalar, Türkiye, Suriye ve İran baskısına
karşı mücadele veren özgürlük savaşçıları olarak görülmektedir. Özellikle PKK, cinsiyet eşitliği, ekolojik
sürdürülebilirlik, küresel kapitalizmin ya da faşizmin
yıkımının olmadığı bir dünya isteyen “kahraman”
olarak görülmekte. Bu evrensel popülaritesi ile çok
benzersiz bir gerilla hareketi ve muhtemelen de dünyada tek”.
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
YPG’li Savaşçıyı
Manchester Havaalanında
Yüzlerce Kişi Karşıladı
17
Özgürce
HATİCE GÜDEN
[email protected]
Kadınlar; Seçimlere
Hazır mıyız?..
İngiltere’de yaşayan
Kürtler, Konstandinos
Erik Scurfield’in cenazesini Mancehester
havaalanında kitlesel
olarak karşıladı. Cuma
günü sabahın erken
saatlerinden itibaren
havaalanı önünde toplanan yüzlerce kişi
Kostandinos’u çiçekler
karşıladı. Cenaze
aracının halkın arasına
ulaşmasıyla birlikte duygusal anlar yaşandı.
Til Berak’ta DAIŞ çeteleri ile YPG
savaşçıları arasında 2 Mart’ta çıkan çatışmada
yaşamını yitiren İngiliz vatandaşı YPG
savaşçısı Konstandinos Erik Scurfield’in
cenazesi bu sabah Manchester havaalanında
yüzlerce kişi tarafından sloganlarla karşıladı.
YPG-YPJ bayrakları ve Konstandinos’un
büyük resimleri ile Manchester havaalanı
önünde yapılan karşılama töreninde sık sık
‘şehid namirin’ sloganları atıldı. Karşılama
töreninde ailenin teşekkür mesajı da okundu.
Konstandinos Erik Scurfield’in cenazesinin
bulunduğu araç önünde yapılan bir dakikalık
saygı duruşundan sonra cenaze otopsi
yapılmak üzere hastaneye götürüldü.
Konstandinos Erik Scurfield’in yarın
(Perşembe) Nottingham’da toprağa verilecek. Londra ve değişik kentlerden yüzlerce
Kürdistanlının cenaze törenine katılması
bekleniyor.
Tüm kesimlerin birleştiği en önemli
nota; 7 Haziran seçimlerinin tarihi özellikte olmasıdır. Evet, tarihidir. AKP
faşizmi için Osmanlı tarzı yönetimin, yani
“başkanlık” sisteminin oylanması, CHP
için var oluş ve yok oluş çizgisindeki
çırpınışın oylanması, emek ve demokrasi
cephesi için 12 Eylül faşizminin koyduğu
setlerin parçalanması bakımından tarihidir.
oluşturulacak ortak politikaları eksen
alarak çalışma yürütebilmelidirler. Hiç
kuşkusuz koordinasyon bileşeni kadın
grupları, kendi grupsal çalışmalarını da
ayrıca yürütebilir ve örgütleyebilirler.
Fakat koordinasyonun ortaklaşmadığı
çalışmaları yada politikaları koordinasyon kimliği ile deklare etmemelidirler.
Hepimizi bağlayan politik eksen HDP’nin
kadın politikaları olmalıdır.
Bunlar, öne çıkan/çıkartılan yanlar...
Oysa bu seçimlerin içerisinde saklı bulunan farklı tarihi özgünlükler de var ve olacak... Örneğin; LGBTİ bireylerinin ilk kez
bu denli sözünün ve iradesinin konuşacağı
bir seçim süreci yaşayacağız. Örneğin;
kadınların eşit temsilinin, sözünün ve
iradesinin boy verdiği/vereceği bir seçim
süreci yaşayacağız.
Koordinasyon komitesi kendi içerisinde iş bölümüne gidebilmeli ve
hemen her dokunduğumuz kadının bu
çalışmaların birer parçası olmalarını
sağlayabilmeliyiz.
Emek ve demokrasi cephesinin -ki bu
HDP’den başkası değildir- hazırlandığı
seçim süreci böylesine tarihi özellikte bir
seçim süreci olacaktır. Ve daha ilk günden
görüldüğü gibi sadece oylara kilitlenmiş
bir seçim çalışması olmayacak, bu seçimlerde adaylar değil, politikalar çatışacak.
Buradan
hareketle
seçim
çalışmalarında, biz kadınların duruşu
oldukça önemlidir. Yıllardır özlemini
çektiğimiz kadın özgürlük taleplerinin
toplumsallaştırılması ve örgütlendirilmesi
bakımından bu seçimler önemli bir role
sahip olacak.
Bu nedenle; tüm kadın özgürlükçü
kesim ve bireylerin bu seçim sürecini bir
seferberlik ruhu ile örebilmeleri önemlidir.
Başta HDP Britanya Seçim Koordinasyonu olmak üzere yerel örgütlülüklerde yer almalı ve kadın örgütlülüklerinin oluşturmaya çalıştıkları “HDP
Britanya Kadın Koordinasyonu” yada
“Meclisi” -hangisi uygun görülecekse- bu
çalışmalarda kadın emeğinin, etki gücü ve
iradesinin görünür kılınması, kadın özgürlük taleplerinin seçim politikalarının bir
malzemesi değil gerçek gündemi haline
getirilmesi bakımından önemlidir.
Oluşturacağımız kadın koordinasyonu
veya meclisi, merkezi koordinasyonun
alt örgütü gibi değil bir bileşeni gibi işlev
görmelidir. Merkezi koordinasyonlar
bu örgütlülüklere öneride bulunabilmeli
fakat onlar adına karar almamalıdırlar.
Oluşturulacak kadın koordinasyonunda, kadın grupları, örgütleri vb
katılabileceği gibi bağımsız bireyler de
katılabilmelidir. Bu oluşum içerisinde yer
alan kadın grupları yada örgütlülükleri;
Güncel basını ve medyayı, burjuva
partilerin kadın politikalarını ve söylemlerini takip edecek ve gerekli gördüğü
yerde açıklamalar ve teşhir yazıları
hazırlayacak, radyo ve TV programlarının
ayarlanması gibi işleri omuzlayacak
“Basın ve Medya Grubu” başta olmak
üzere teknik işleri örgütleyecek gruplar,
propaganda ve ajitasyon grupları, bölge
ve semt gruplarını oluşturabilmeliyiz.
Yapacağımız çalışmanın hedef kitlesi
kadın olduğuna göre, politik ekseni de
esasen kadın olmalı. HDP’nin kadın
politikalarının kavratılması, diğer burjuva
partilerin kadın politikalarındaki iki yüzlü
ve cinsiyetçi yanları teşhir edebilmeliyiz.
Yapılabildiği oranda kadın eksenli ortak
afişler, bildiri ve broşürler çıkarabilmeli,
sokak stantları açabilmeliyiz. Ev ve mahalle toplantıları yapmalı ve “Neden
kadınların oyları HDP’ye” sorularına
yanıtlar aranmalıdır. Bu amaçla sinevizyon vb ile görsel yolla iletişimi güçlendirebilmeliyiz. Düğün, nişan vb halkımızın
etkinlikleri de bu konuda kullanacağımız
araçlar olabilmeli.
Yöresel derneklerin kadın kitlelerine ulaşmayı önemsemeliyiz. Yapılan
kahvaltı ve diğer etkinlikleri kurumların
bilgisi
dahilinde
değerlendirmeli,
kadınların sorularına kendimizi açık tutabilmeliyiz.
Bunlar, HDP’nin gücünün hissettirilmesi, seçim sandıklarına gitmenin örgütlenmesi ve daha sonraki zamanlarda ilişkinin
devamı bakımından da önemlidir.
Çalışmalarımızda; kapsayıcı, dostane
bir dil, ortak akıl ve iş, kolektif katılım
mutlaka önemsenmelidir.
Sadece kendimizi duyuran çalışmalar
değil, kendimizi tanıtan ve yakınlaştıran
çalışmalar yürütebilmeliyiz.
Bütün bunları başarabilecek gücümüz
var. Yeterki buna inanalım!..
18
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
19
Annelerimizin
kayıp şarkısı
Erol Mintaş’ın “Klama Dayikamın” (Annemin Şarkısı) filmini ilk olarak prömiyer yaptığı
Saraybosna Film Festivali’nde En İyi Film
ve başrol oyuncusu Feyyaz Duman’ın En İyi
Erkek Oyuncu ödüllerine değer görülmesiyle
duymuştuk. Henüz İngiltere’de gösterilmedi, internet üzeri şifreli linkten izleme olanağı buldum
-Türkiye’de bu aralar DVD’sinin satışa çıktığını
da hatırlatalım-.
Film, daha önceden “Butimar” ve “Berf”
adlı kısa filmleriyle tanınan Mintaş’ın ilk uzun
metraj filmi, kamera arkasında yapımcısından
kameramanına, oyuncuların çoğunluğuna genç
bir ekibin filmi denebilir. Filmde, annesiyle
İstanbul Tarlabaşı’nda annesi Nigar’la yaşayan
öğretmen Ali’nin, kentsel dönüşümle birlikte
yeniden bir diğer göçe zorlanarak şehrin dışında
bloklara taşınmaları ve oradaki izole hayatta
yaşanan zorluklar anlatılıyor. Nigar, köyüne
gitmek istemektedir, köy boşaltılmıştır ve köye
kimsenin dönmediğini asi ruhlu biraz da inatçı
anneye inandırmak zordur. Köye gidilmeyecekse o zaman aranan kaset bulunacaktır.
Nigar, kimsenin adını duymadığı bir dengbejin kasetinin taşınırken kaybolduğunu söyler.
Nigar’ın mutsuzluğunu ve belki de köye gitme
isteğini biraz dindirmek için Ali bu kasedi aramaya başlar ancak böyle bir kasetin varlığı bile
şüphelidir. Seslerin peşinden arayış konsepti
geçen yıllarda pekçok film de karşımıza çıktı –
Babamın Sesi, Gelecek Uzun Sürer, Anadilim
Nerede ve Ben Uçtum Sen Kaldın aynı yıl
içinde üretilen ve seslerin öne çıktığı filmlerden
birkaçı- Kürt filmlerinde sesler mevzusu üzerine ben de dahil pekçok kişi yazdı, kuşkusuz
ki Annemin Şarkısı’nda da sesin peşine düşüş
tesadüf değildir. Resmiyeti bazen varlığı olmayan kimliğin, edebiyatın, tarihin, bazen anne
babaların sadece sesleri vardı yıllarca, bu kuşağın
sinemacıları filmlerinin senaryolarını yazmaya
başladıklarında da “ses” bilerek ya da bilmeyerek
anlatının önemli bir parçası olarak yerini aldı.
Filmin en sevdiğim sahnesini Ali’nin bir
dengbeje gidip kaseti sorması sonrasında bu
yaşlı dengbejin Nigar’a bir selam mahiyetinde
boş bir kasete bir şarkı okuyup göndermesi
oluşturuyor. Filmin senaryosunda bütün
olarak inandırıcılık, doğallık, akıcılık var.
Filmin bu yakası insanın kalbini kazanıyor,
kendini sevdiriyor. Lakin filmin bir de diğer
bir tarafı var, ki kanımca orası biraz sorunlu duruyor. Ali’nin tam olarak boyutlarını
bilmediğimiz havada duran bir ilişkisi var.
Nesrin Cevadzade’nin oynadığı Zeynep,
ALTYAZILI DİYALOGLAR
MIZGIN MÜJDE
ARSLAN
[email protected]
role çok yakışmasına rağmen tam olarak
bir karaktere bürünemiyor. Anne Nigar ne
kadar güzel ve yaşayan bir karakter olarak
yazılmışsa, Zeynep karakteri de o kadar
cılız yazılmış. Zeynep’in hamile olduğunu
söylediği ve Ali’den bir tepki beklediği
sahne neredeyse Zeynep’in onu anladığımız
tek sahnesini oluşturuyor. Cevadzade bu
sahnede son derece başarılı ancak karakterindeki muğlaklık doktor muayene,
yoldaki tartışma gibi diğer sahnelerdeki
performansına yansıyor. Hastanede Nigar’la
ilk kez beraber gördüğümüzde, nasıl bir
ilişkileri olduğunu, ilk kez mi tanıştıklarını
bilemiyoruz. Zeynep’in bir iki kelime ile
Kürtçe iletişim kurmaya çalışmasından
bir Kürt kızı mı yoksa Ali için Kürtçe’yi
sonradan öğrendiğini de kestiremiyoruz.
Zeynep’in kim olduğunu tam öğrenmeden,
onun evlilik dışı bir çocuğu Türkiye gibi bir
ülkede doğurabileceğine, nasıl bir sınıftan
nasıl bir kültürden geldiğine dair hiçbir
bilgiye ulaşamadan sorularla ayrılıyoruz.
Nigar anne filmi doğallığıyla taşıyor, onu
izlerken kendi annenizi, nenenizi rahatlıkla görebilirsiniz özellikle bir Kürt köyünden gelmiş
ve İstanbul, Londra ya da Berlin gibi büyük
bir şehirde yaşıyorsanız. Bu annelerin -Benim
için bu nenemdir- gürültülü müzikten başları
ağrır –aslında ağrımaz sadece o müziği sevmezler-, kontürünüz bitmesin diye telefonu erken
kapatmanızı isterler -siz internetten bedava
aradığınızı söyleseniz bile-, biraz nazlıdırlar, çok
severler, haklı olarak da sizden de beklerler.
Son söz olarak, bu kayıp şarkı, peşinden
gitmeyi hakediyor, bu filmi görün.
18-21 yaş arası gençler için özel bir sinema eğitim grubu oluşturulacaktır,
ilgileniyorsanız lütfen bizimle iletişime geçiniz.
www.blueartscourses.com
Day-Mer, Turkish
and Kurdish
Community Centre
Day-Mer is a community organisation established in
1989 to address the various issues and needs of the Turkish, Kurdish and Turkish Cypriot
communities. Its current activities include a comprehensive education service, centre
based general and business advice services, a vibrant drop-in centre with many social and
cultural events and vibrant youth and women’s groups.
Volunteer Manager
Salary Offered: £21,145
[£26,430 pro-rata for 4 days per week]
Day-Mer is seeking to employ a Turkish speaking Volunteer Manager to work with
Turkish/Kurdish/Turkish Cypriot heritage families in Hackney and Haringey affected by, or
experiencing domestic violence. This is part of an exciting project funded through The Big
Lottery Fund’s Reaching Communities programme.
Specifically the project aims to tackle the isolation suffered by women and young people by
raising awareness about issues affecting them, by facilitating access to support available,
by empowering them to deal with issues through information and trainings and by providing
progression routes into personal and professional development opportunities such as
community involvement, employment, education and training opportunities.
The successful candidate will have a background of education and experience in a
community as well as family and women’s services setting. Knowledge of the issues
affecting Turkish/Kurdish/Turkish Cypriot communities and families is essential, as is being
an open communicator who is flexible enough to relate to people at all levels.
The funding for this post is in place until June 2018.
For an application form for the post, please contact the Administration Team at Day-Mer,
Former Library, Howard Road, London, N16 8PU, 020
7275 8440 or email at [email protected]. Email or
paper applications will be accepted.
The closing date is Friday, 27th March 2015 at 5pm.
Interviews will be held on Tuesday, 31st March 2015.
Please keep this time free in case you are shortlisted.
Day-Mer is committed to equality of opportunity.
20
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
21
Cemevi’nin Yeni
Başkanı:Tugay
Hurman
Britanya Alevi çatısı altında
çalışmalarını sürdüren İngiltere
Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi, 19’uncu Genel Kurul
toplantısını gerçekleştirip yeni
yöneticilerini belirledi.
İAKM-Cemevi yeni yöneticilerini
seçmek üzere geçtiğimiz Pazar günü yıllık
kongresini Manolya Düğün Salonu’nda
gerçekleştirdi.
Saat 13.30 sıralarında başlayan kongreye Aleviler ilgi gösterdi. Baf Başkanı
İsrafil Erbil, Cemevi Başkanı Yaşar Demiralay, Day-Mer Başkanı Ahmet Sezgin,
İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu
Başkanı Jale Özer, Pazder-Uk Başkanı
Mustafa Servan, El-Com Başkanı Hasan
Gül ve Bozcader Başkanı İrfan Sağır’ın
da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli
katıldı.
Haringey Belediye Meclis Üyesi Ali Özbek, Dr. Ali Demirbağ ve Dr. Ali Doğan’ın
divan başkanlığına seçilmesinin ardından
kongre bir dakikalık saygı duruşunun
ardından başladı.
Kongrenin
açılış
konuşmasını
İsrafil Erbil yaptı. Erbil konuşmasında
Avrupa’da yaşayan Aleviler arasındaki
birlik ve beraberliğin önem kazandığı bir
süreçten geçtiğini ifade ederek, “Bizler bu
birlikteliği sağlarsak, yaşadığımız ülkelerdeki belediyelerin ve hükümetlerin ciddiye
aldığı bir halk olabiliriz” dedi.
HDP’NİN TEKLİFİ KABUL EDİLDİ
7 Haziran’da Türkiye’de yapılacak
genel seçimlere de değinen Erbil şunları
söyledi: “Yurtdışındaki vatandaşlar ilk
kez bir genel seçimde oy kullanacaklar. Bu bağlamda Avrupa’daki Aleviler
CHP ve HDP ile çeşitli görüşmeler yaptı.
Görüşmelerin ardından
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Avrupa’da yaşayan Alevilerin seçimlere
dair beklentilerini tespit etmek amacıyla
Franfurk’ta, 265 şube başkanın katıldığı bir
toplantı düzenledi. Toplantıda HDP’nin teklifine destek kararı çıktı” dedi.
Erbil, “Partilerden gelen teklifleri size
aktarmak bizim görevimiz, onun dışında
hiç bir siyasi partinin propagandasını
yapamayız. Bizim vicdanlarımız hürdür
isteyen üyemiz istediği partiye oy vermekle
de hürdür” dedi.
Erbil’in konuşmasının ardından 18’inci
döneme başkanlık yapan Yaşar Demiralay
faaliyet raporunu değerlendirdi.
Yapılan konuşmaların ardından faaliyet ve mali raporlar okunup aklandı.
Toplantının sonunda Cemevi tarafından
hazırlanan 19. Dönem Yönetim Kurulu
Listesi genel kurula sunuldu. Listede yer
alan 29 kişi oy birliği ile Cemevi’nin yeni
yöneticileri olarak belirlendi.
19. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı
Tugay Hurman oy çokluğu ile seçildi.
Yönetim Kurulu listesi aşağıdaki gibidir.
Ali Osoy, Ayşegül Saygili, Baykal
Sürük, Bektaş Kartal, Besime Has, Burçin
Yilmaz, Dilan Güven, Elif Bulut, Elvan
Asutay, Erol Gülşen, Haydar Şal, Haydar
Yilmaz, Hayri Gül, Hüseyin Keskin, Ibrahim Mayil, Imam Aslan, Kadir Yörük,
Leyla Şahin, Mehmet Gül, Mehmet Ildeş,
Mustafa Sivas,Ozan Aşkin, Ruhi Altun,
Rukiye Aktaş, Rüstem Özdemir, Saniye
Uyan, Tugay Hurman, Tuğba Özcivan, Yadigar Aslan, Zafer Çoban
Köşe Yazısı
BÜLENT
BINGÖL
TÜRKİYE SİYASETİNDE
BİLİNMEYEN FAKTÖR :
DEVŞİRMELER 1
Türkiye’de Şovenizm cerahatiyle dolup taşan tarihçilerin duygudan
uzak tarifleriyle tanıştık “devşirme
“ tanımıyla. İdeolojisi tekçilik olan
bir memlekette düşünmek veya sorgulamak kimin aklına gelir ki....
Balkanlar’da Yunan, Bulgar, Boşnak,
Sırp,....tarihte şu kadar esir alındı
dendiğinde bir zafere ortaklık, şu kadar cariye getirildi dendiğinde yine bir
hoşnutluk olurdu renksiz yüreklerde...
Ülkedeki son 40 yıllık Kürt mücadelesiyle bu memlekette kimliklerin,
İnançların, kültürlerin varlığından ve
varlığımızdan haberdar olduk.
Kolay olmadı binlerce köy yakıldı,
on binlerce insan öldürüldü. Bırakın
yabancıyı babası kardeşi ben Kürdim diyenin kafasını kırıyordu ve
düzene gururla teslim ediyordu.
Kendi kültürüne cüzzamlı muamelesi
yapan sözde solcular, korkak sözde
aydınlar bile bir avuç Kürdin mücadelesini bölücülük, milliyetçilik, hatta emperyalizm işbirlikçiliği,... İle suçluyordu.
Korkudan sağ sol ideolojilere demir
atanlar takla üstüne takla, manevra
üstüne manevra yaptılar ve yapıyorlar. Elbette insanlık mücadelesi sadece Kimlik, İnanç ve kültürler meselesi değildi,
ama bu yola onursuz da çıkılamazdı. Ortada sistematik kendinden otomatik bir
sinsi devşirme sistemi mevcut. Kendini
inkar ahlaksızlığı ahlak olarak dayatıldı.
Kürt’ün durumu bu iken T.C devletinin kuruluşunda sayıları otuzları
bulan diğer inançlarda ve kimliklerde ise asimilasyon nerdeyse
tamamlanmıştı. Devşirilenler kraldan
daha çok kralcı, en inançlı Müslümana, en kavgacı Milliyetçiye, veyahut
en Ulusalcı solcuya yelken açıyordu.
Öyle ki gerçekte Türk olanlar konumuna
göre yeterince Türk, Müslüman , Nasyonalist solcu olamadıkları gerekçesiyle
fırça yiyorlardı.
Bir kısım Kürt ve Devrimcinin
direnişi sonucu Sistem tarafından
dayatılan maddi ve manevi soysuzluk
politikası , kendini inkar politikası yavaş
yavaş geniş Kürt kesimleri de dahil her
kesimin kendini sorgulamasına dönüştü.
Farklılıkların özüne Kavuşma
çabalarının arttığı oranda , Türk halkının
farklılıkları kabullenmesi de aynı oranda
arttı. Neticede Özgürlük ne esir olmaktı
nede esir almaktı. Özgürlük adalet ve
eşitlik olmadan gerçekleşmiyordu.
İnsani mutluluk ile adalet ve eşitlik
arasında doğru orantı mevcuttur.
Yukarda anlatılanın aksine ters bir orantı
varoldu Türkiye›de ; o yüzden memle-
ketin bolluk bereketine rağmen mutluluk ve refah var olamadı.
İnsanlık tarihi boyunca farklı
olanı öldürme, esir alıp köleleştirme
,devşirme, cariye (kadın köle) olarak
kullanma hep var oldu. Tekçi devlet aygıtlarının kurbanı olmamızdan
dolayı pek hissetmedik bu kelimelerin
anlamını.
Ancak sahipleri tarafından dizayn
edilip Ortadoğu coğrafyasına salınan
İŞİD belasının bölgede insanlığa
yaşattıklarıyla tarihte bahsedilen bu
“kelimeler” zihnimizde ve kalbimizde
acıyla somutlaşabildi.
Kaldı ki İŞİD bugün bunu yapıyor
, tarihte kim bilir bunun kaç katı
ölüm, işkence, tecavüz, kölelik, cariye ve zorunlu devşirmecilik oldu.
Dün hissetmeden taraflı dinlediğimiz
bu “kelimelerin”, bugün gördüklerimizin karşısında hissi ve vicdani ağırlığı altından kalkamıyoruz.
Meğer bizler , halklar ne kadar çok
kandırılmışız, kazıklanmışız, suça ve
günaha ortak olmuşuz .
Bu
duygular
içinde
Türkiye Cumhuriyeti tarihi , devşirme
tarihi
zihnimden
akıyor...
Kürt Ziya Gökalp, Pomak Talat Paşa,
Pomak Enver Paşa, darbeci Kürt Cemal Gürsel, Boşnak Kenan Evren, Alevi
Abdülkadir Selvi, Alevi Dedesi İzzettin
Doğan, Arap Oktay Vural, Erzincan
Ermenisi Doğu Perinçek, Kürt ve Sabatay karışımı Fethullah Gülen, Gürcü
R. Tayyip Erdoğan....saydıkça bitmiyor
bu devşirmeler ...halkların ve barışın
düşmanları..
Özüne ve özümüze düşman ve bu
düşmanlığı , kavgayı kendine sermaye
yapan bu devşirmelere rağmen barış gelebilecek mi. Ve içimdeki barış umudu
gidip geliyor....
Bu hüzünle Pencereden bakıyorum
güneşli havaya , ağaca, yeşile, kuşa,
koşturan çocuklara.... bahar yaşam
direnci sunuyor , doğa ve insan cıvıl
cıvıl....
İnsanlık mücadelesinin sırrı Newroz milyonlar olup yeryüzüne akıyor
faşizmi ve devşirmeleri silercesine...
Devşirme piyonlar silikleşiyorlar
hafızamda .... Kobani’den Bahar ve
Newroz tren olup katar katar umut getiriyor....Umudumuzun projesi HDP’yi
getiriyor.
Umut ve emek ile kalın...
Newroz piroz be!
22
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
DÜNYA
23
Fransa’da uçak kazası: 150 ölü
Barselona-Düseldorf
seferini yapan Germanwings uçağı Fransa›nın
güneyinde düştü.
Uçakta 150 kişinin
bulunduğu açıklanırken,
İspanya Kralı uçakta
Türkiye vatandaşlarının
olduğunu duyurdu.
Katalan haber kanalı 24
Saat, Türkiye vatandaşı
sayısının 39 olduğunu
belirtti.
Barselona’dan yerel saat ile
09.55’de kalkan ve Düseldorf kentine
giden Germanwings havayollarına ait
bir A320 Airbus uçağı kalkışından
yaklaşık 45 dakika sonra Fransız Alplerinde düştü. 1991 yılında filoya
katılan uçağın Fransa’nın güneyinde
İtalyan sınırına yakın Barcelonette
kenti yakınlarına düştüğü belirtildi. İspanya Kralı VI. Felipe, uçakta Türkiye vatandaşlarının olduğunu
duyurdu. Fransa Cumhurbaşkanı
François Hollande, yaptığı açıklamada İspanya Kralı’nı
doğruladı. Katalan haber kanalı ‘24 Saat’, Almanya
kaynaklarına dayanarak uçakta 39 Türk soyadlı kişinin
bulunduğu bilgisine ulaştıklarını duyurdu. Kanal, ölenlerin çoğunun öğrenci olduğunu belirtti.
ACİL DURUM ÇAĞRISI YAPTI Uçağın pilotunun saat 10.47 de Provenza kentinde bulunan havaalanındaki kuleye 11 bin 500 metreden 2 bin me-
treye ani düşüş yapması üzerine acil durum çağrısı yaptığı
kaydedildi. Bu acil çağrı üzerine arama çalışmalarına
katılan iki helikopterin uçağın enkazına ulaştığı duyuruldu.
Uçakta bulunan 144 yolcu ve 6 mürettebattan kimsenin
kurtulmadığı açıklanırken, uçakta 40’dan fazla İspanyol
vatandaşının da bulunduğu belirtildi.
Germanwings yetkilileri, düşüşün sekiz dakika
sürdüğünü ve uçakta iki bebek bulunduğunu söyledi. Yetkililer, seferlerinin süreceğini belirtti. 85 Suriyeli örgütten yardım çağrısı
Onlarca Suriyeli sivil toplum örgütü,
uluslararası toplumdan yardım istedi. 85
örgüt, ülkeyi dört yıldır kasıp kavuran günlük
vahşetten çok, terörizm karşıtı mücadele
kaygısı taşıyan uluslararası toplum tarafından
terk edildikleri eleştirisinde bulundu.
“Suriye Gezegeni” isimli kampanyanın yürütücülerinden Salma Kahal, “Bu karmaşık bir durum değil, Suriyelilerin büyük çoğunluğu ne diktatörlük ne de aşırılıkçılık istemiyor. Dünyanın herhangi bir yerindeki her bir kişi gibi,
özgürlük ve onur istiyoruz” dedi.
Kahal, birçok aktivist gibi uluslararası toplum
tarafından terk edildikleri tepkisinde bulundu.
Aralarında sendikalar ve insan hakları örgütlerinin de
bulunduğu 85 grup, şiddete son verilmesi için iki aşamadan
geçmek gerektiğini vurguladı. Örgütler, bunların rejimin
uçaklarından atılan varil bombaların durdurulması ve tüm
Suriyeli gruplar ile onları destekleyen uluslararası güçler
arasında görüşmeler olduğunu söyledi.
‘AŞIRILIKÇILIK YIKILAN KENT VE
KÖYLERDE YEŞERİYOR’
Fransa haber ajansı AFP’ye göre, organizatörlerden Ula
Ramadan neden bu kampanyanın “Suriye Gezegeni” ismini taşıdığını şöyle açıkladı: “Bazen başka bir gezegende
yaşadığımız hissini taşıyoruz.”
Suriye’de Mart 2011’den bu yana 215 bini aşkın
kişi hayatını kaybetti. “Suriye Gezegeni” kampanyası
yürütücülerine göre, Suriye’de aşırılıkçı grupların yükselişi
başta rejimin varil bombaları olmak üzere ayrımsız şiddetle
doğrudan bağlantılı.
85 örgüt, “Aşırlıkçılığa son vermek için, Suriye’deki
katliamı durdurmak gerekiyor” diyerek, “Yıkılan her evde,
radikalleşen ve adalet yönünde daha ılımlı yola sırtını
dönen yeni kişiler çıkıyor” ifadelerini kullandı.
Örgütler, «Aşırılıkçılık yıkılan kent ve köylerimizin
yıkıntılarından yeşeriyor ve eğer hep birlikte hareket etmezsek artmaya devam edecek» dedi.
24
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
25
Newroz Kutlamasından Yapılan
Konuşmalarda Satır Başları:
Esra Türk
Salih Müslim (PYD Eşbaşkanı):
‘‘Yanlış yazılan tarihi düzeltmek görevimizdir.
Bugün Rojava’da Arabıyla, Süryanisiyle,
Kürdüyle birlikte insanlık değerlerini savunuyoruz.
Şimdiye kadar uluslararası güçlerden gerekli
ciddiyeti görmedik. Avrupa’nın kendisi de büyük
bir tehlike altında.
Daiş çetelerinin elinde ağır silahlar var, son
teknoloji silahlar var. Bunlar nereden temin ediliyor, bunun da hesabının sorulması gerekiyor.
Şimdiye kadar binlerce şehit verdik. Gençlerimiz cephelerde zor koşullarda tarihi bir mücadele
veriyor. Bu mücadelede halkımız dışında kimseyi
yeterince yanımızda göremiyoruz.
Bu mücadele varlık ile yokluk mücadelesi.
Dünyada tek Daiş üyesi kalana kadar bize rahat
yok, mücadelemiz sonuna kadar devam edecek.
Kürt halkı kendi topraklarında insanlık
değerlerine öncülük ediyor. Bu mücadelemizle
onur duyuyoruz ve pişman değiliz. Topraklarımıza
musallat olan bu vahşiler, camileri, kiliseleri
havaya uçuranlar, insanlık değerlerini çiğneyenler,
tarihi değerleri yok edenler, bunlar insanlık
düşmanlarıdır. Bu edepsizlerin terbiyesi boynumuzun borcudur.’’
Jeremy Corbyn (İşçi Partili
İslington Milletvekili):
Mart’ta Finsbury Park olunması gereken yerdir. Ve, bu festival her sene daha da büyüyor,
daha da güzel geçiyor. Bu da Kuzey Londra’daki
Kürtlerin gücü ve birliğini gösteriyor, toplumumuza ve şehrimize kattığınız değeri simgeliyor.
Birlikte çalışarak çok şey elde edebiliriz.
Yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkla ayrılarak nefret
ve hüzünden başka hiç bir şey elde edemeyiz- aşırı
sağ siyaseti sadece bunu sunabiliyor.
Yüz sene önce Kürdistan Osmanlı
imparatorluğu altındaydı. Birinci Dünya
Savaşı kızıştıkça milyonlarca insan ön cephede
yaşamlarını yitiriyordu. O savaşın sonunda, her
savaşın sonunda olduğu gibi, bir barış konferansı
vardı. Bu barış konferansı büyük güçler, Britanya
ve Fransa, o toprağı böldü. Kürtler kısa bir zaman
için tanınmış ama daha sonra, Versaille’da masa
etrafında oturan o güçlü insanlar tarafından, tarihten silinmişler.
Ama tarihi silemezsin, bir kültürü silemezsin, bir dini silemezsin ve Kürtler hiç bir zaman
tarihten silinmediler, silinmeyecekler. Tanınmak
haklarıdır.
Geçen onlarca yılda, zulüm gördük, bombalama gördük, hapishane gördük, binlerce cesur
insanın öldürüldüğünü gördük.
Kürtler yurtlarını terk edip, Londra’da evlerini
kurmak zorunda kaldılar, ama hiç bir zaman Kürt
olmaktan, ya da Kürt kimliğine sahiplenmekten
vazgeçmediler.
Ama, ve de büyük bir ama var burada.
1980’larda Halepçe’yi gördük, uçuşa yasak
bölgeler gördük, ateşkes gördük ve tanınmanın
izlerini gördük, ama ölümler devam ediyor ve şu
anda ölümlere sebep olan Daiş’tir. Daiş yoktan var
olmadı. Daiş’in parası yoktan var olmadı. Daiş’in
silahları yoktan var olmadı. Batı devletleri,
olmaları gerektiği gibi, Daiş’in güçlenmesinden
çok endişe duyuyorlarsa kimlere silah sattıkları,
o silahların nereye gittiğine ve kimlerin öldüğüne
bakmaları gerekiyor. Bir de, kimin kimden petrol
aldığına bakmaları gerekiyor.
Ama şunu söylemek istiyorum, bölgede herkes
için barış istiyorum, ister Kürt, ister Filistinli,
ister başka bir halk olsunlar. Bunu da elde etmenin yolu, kendi iradelerini belirlemek isteyen
insanların adil isteklerini tanımaktır.
İlk olarak Öcalan’ın, müzakere sürecinde
yer alabilmesi için, serbest bırakılmasından
başlayacağız. PKK’yi ve uzun vadeli ateşkes için
önergelerini tanıyarak devam edeceğiz. Kürtlerin, hangi ulus sınırı içerisinde olurlarsa olsunlar
haklarını tanımaya devam ederek.
Sizin adınıza, Britanya Parlamentosuna
taşıdığım mesaj budur. Bugün de verdiğiniz mesaj, Kürtlerin tanınmayla birlikte barış, adalet,
kimlik, tarihlerinin, kültürlerinin ve değerlerinin
tam olarak tanınması- şerefle hayatlarını feda
edenleri hatırlayabileceğimiz, temelli barışa giden
yol buradan geçiyor.’’
Jean Lambert (Yeşiller Partisi
Avrupa Parlamentosu Milletvekili):
‘‘Öcalan’ın barış ve demokrasi mesajı hepimizi
duygulandırdı. Türk hükümetinin sözleri aksine,
bir Kürt sorunu olduğunu biliyoruz- kimlik sorunu
olduğunu biliyoruz. Demokrasiye saldırıların
olduğunu biliyoruz. Seçilmiş milletvekillerinin
hapse yollanıldığını, gazetecilerin, avukatların,
Türk hükümetlerinin gücüne ilişkin konuşan
insanların hapse girdiklerini, kaybedildiklerini
gördük.
PKK ile masaya oturup, barışçıl bir gelecek için müzakere yapmanın zamanı geldi.
Benim fikrimce, ve Parlamento’daki grubumuzun fikrince, bu müzakerelerin olabilmesi için,
PKK’nin terör listesinden çıkarılması demektir.
ABD devletinin, gerçek kötü olan, Daiş’e
karşı, PKK ile savaştığını gördük. Ortak düşmanı
yenmek için birlikte çalışıp, aynı zamanda çözüm
sürecinin ve Kürtlerin geleceğini belirlemenin bir
parçası olduklarını tanımamak riyakarlıktır.
Suriye’de
olanlara
değinmeden
geçemeyeceğim. Kendi kimliklerinden olmayanı
tanımayan, onlar tarafından belirlenmeyen
kimliği tanımayan, barışa ve kimliğe tehdit olan
Daiş’i kınamadan geçemeyeceğim. Demokrasiyi tanımayan, kadın haklarını tanımayan bir
örgütü ve kadın haklarına inanıyorsan kesinlikle destekleyemeyeceğin bir örgüt. Kadınlara,
çocuklara, gururlu kültürlere yaptıklarını
görünce, herkesin kalbinde bir korku yarattığını
düşünüyorum. Onlara karşı direnenler herkesi
memnuniyetle karşılıyoruz. Kürtlerin Daiş’e
karşı bu anlamda yaptıklarını memnuniyetle
karşılıyoruz.
Uluslararası desteğe ihtiyacımız var. Yerinden
edilmiş milyonlarca insan için desteğe ihtiyacımız
var. Eğitimlerini alamayan öğrenciler, ve gelecekleri çalınan çocuklar.
Barış, demokrasi ve kadın haklarını,
demokrasiyi, halkların miraslarını tanıyan daha
iyi bir dünya için kavganın devam ettiğini biliyoruz. Bunlar için, Yeşiller sizinle birlikte durmaktan
gurur duyuyor.’’
Catherine West (İşçi Parti, Hornsey
& Wood Green milletvekili adayı) :
‘‘Milletvekilleriyle ortak çalışarak, yardımların
ulaşması için Türkiye hükümetiyle görüşmeler
yapacağız. Belirli sınırlardan insani yardım
geçirmekte sorunlar olduğunu biliyoruz. Ve
Türkiye’ye, Suriye’deki Kürtlere insani yardım,
su, battaniye ve ihtiyaç olan diğer şeylerin
geçmesine izin vermesi için baskı yapmamız
gerektiğini biliyoruz.
Diğer İşçi Parti arkadaşlarımızla, sınırlarda
bu önemli geçit sağlanması için Türkiye’ye baskı
yapacağız.
Seneye barış içerisinde bir araya geleceğimizi
umuyorum. Sizin tarafınızdayız. O barışçıl gelecek için çalışmak istiyoruz ve savaşı durdurmak
ve alternatif bulmak için bölgedeki bütün devletlere baskı yapmaya devam edeceğiz.’’
MLKP Temsilcisi:
‘‘2015 Newroz’unu özel bir süreçte kutluyoruz. Sömürgeci faşist rejim başta olmak üzere,
uluslararası sermaye devletlerinin kuşatma altına
alarak boğmak istediği Rojava devrimi, Orta Doğu
coğrafyasını aydınlattığı, Kürt ulusunun kimlik
mücadelesini kazanarak, yüzünü meşru yönetimin
kabulüne döndüğü, bir zamanda kutluyoruz. Bu
Newroz Rojava’dan, Kürdistan’a, Kürt ulusu için
beni ve kendi yönetimimi, yönetme irademi kabul
etmek zorundasınız dediği gün olmuştur.
Gün Rojava devrimi, Kobane direnişi, Şengal
direnişi ruhuyla Newroz’un direniş ve diriliş ruhunu birleştirerek zafere yürüme günüdür.’’
Burhan Tanrıverdi (HDP
Britanya Koordinasyonu):
‘‘Şimdi, bu mücadelenin başka bir mecraya
dönüşmesi ve bu başka mecrada yeni zaferler elde etmemizin gerekli olduğu bir mücadele
anındayız. Hepinizin bildiği gibi yakın bir zamanda Türkiye’de gerçekleşecek olan genel seçimlerde, bu yeni mecrada, yeni direniş ve yeni bir
zaferle, Kobane ve Şengal’de gerçekleştiğimiz
mücadeleyi taçlandırmayı becereceğiz. 13 yıldan
beri Türkiye’nin üzerine çullanmış olan, bir akıl
tutulmasından başka birşey olmayan ve ortaçağ
karanlığının yeniden şekillendirilmesi, ayağa
kaldırılması sürdürülen AKP iktidarıyla, Orta
Doğu’da, İşid çeteleriyle gerçekleştirilmek istenen yeni yasal düzeni, Kobane’de nasıl gerilettikse, nasıl püskürttükse, şimdi oylarımızla parlamentoda oluşturacağımız anlamlı bir çoğunlukla
bu mücadeleyi önümüze dikmiş olan ve onurumuzu, haysiyetimizi çiğnemekten bir an için
vazgeçmeyen, bizi bir haysiyet başkaldırısıyla baş
başa bırakan AKP iktidarının, aynen İşid çetelerini durdurduğumuz gibi onların önümüze koymuş
olduğu barajları onların kafasında yıkarak, gerekli
oy çoğunluğuyla parlamentoda yerimizi alarak
mücadelemizi parlamentoda taçlandıracağız.
Sizden, bu güne kadar sürdürmüş olduğunuz
mücadeleyi, yeni bir mecrada oylarınızla AKP
iktidarının durdurulması ve püskürtülmesi,
demokratların, her halktan ve milletten insanların
temsil imkanına sahip olabilmesine fırsat
tanımanızı ve oylarınızla destek vermenizi talep
ediyoruz. Dünyanın hiç bir yerinde, hiç bir döneminde, hele hele Türkiye’de parlamenter sistemin
oluşturulmuş olduğu günden bu yana görülmemiş
bir durumla yüz yüzeyiz. Dikkatinizi çekmek
istediğim çok önemli bir hususa değinmek istiyorum. Türkiye parlamento tarihinde ilk defa,
her hangi bir parti gerçekleştirebileceği salt
çoğunlukla, %1’lik, %2’lik bir oy artışıyla
bulunduğu ülkenin siyasi kaderini kökten
değiştirme fırsatıyla hiç bir zaman bu kadar
yüz yüze gelmemiştir. İlk defa HDP, önüne bir
engel olarak oluşturulmuş olan %10 barajına
çok yaklaşmışken, %9.7 ile gerçekleştirilmiş
cumhurbaşkanlığı seçimindeki oyumuzla yaklaşık
olarak %0.3’lük bir oy oranıyla Türkiye’nin
geleceğini ve siyasetinin yeniden yapılmasında
bir fırsatın yaratılmasını sağlayacaktır.
Kobane’de, Şengal’de, parmaklarıyla taşlarla,
sopalarla, ama onurlarıyla mücadele eden
insanların nasıl ki toplumlar tarihinde iz bırakan
köklü bir değişim sağlanmasına yol açtıysa,
bugün sadece %10 barajının eksik kalan %3’lük
%5’lik bir bölümünü gerçekleştirerek Türkiye siyasetinde köklü değişikliğin kapısını ancak HDP
açabilecektir. Eğer, bu %2’lik %3’lük oy artışını
sağlamayı beceremediğimizde, 13 yıldan beri
inşa edilmek istenen, gerici, orta çağ karanlığının
habercisi olan iktidarın pazarlamış olduğu siyasi
düzen şekillenmiş olacaktır. Öyle var sayıyorlar.
Ama biz onları bu seçim barajlarında gömerek,
gerekli olan yüzdeliğinin daha fazlasını alarak,
Türkiye’de kadınların, gençlerin, işçilerin yeniden
hayat bulmasını sağlayacağız.
Tek bir oyunuzla Türkiye’nin değişmesinde
adınızı altın harflerle yazdırın.’’
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
26
Gik-Der Festivalinin Bu Yılki Teması Ezidiler
Her yıl geleneksel
olarak yapılan Gik-Der
Kültür ve Sanat festivalinin bu yılki teması
Ezidiler. Bu yıl Yedincisi yapılacak festivalde yapılacak çeşitli
etkinliklerle Ezidiler
tanıtılacak.
Ezidiler’in bayramı olan Çarşema
Sor’a (Kırmızı Çarşamba) denk gelen
15 Nisan’da başlayacak olan festival
bir hafta boyunca çeşitli etkinliklerle
devam edecek.
Bu yılki Kültür ve Sanat festivalinin
neden Ezidi temalı gerçekleştirildiği
festival komitesi tarafından şöyle
açıklandı:
‘‘Ezidiler
çoğu
Osmanlı
İmparatorluğu döneminde olmak üzere
77 defa büyük katliamlara maruz
kaldılar. Bunların içinde en yakını olan
ise Saddam Hüseyin döneminde yüzlerce Ezidi’nin öldürülmesi, ardından
2011 yılında yapılan bombalı saldırılarla
500’den fazla Ezidinin katledilmesidir.
Bu gün ise Ezidi’ler tarihteki en
büyük soykırım ve sürgün tehditi altında
yaşamaktadırlar. Bölge devletleri özelliklede Faşist Türk
devleti ve emperyalistlerin ortaya çıkardığı ve dizginlerinden boşalırcasına bölgedeki tüm halklara azgınca saldıran
katiller sürüsü İŞİD’in hedeflerinden birisininde Ezidiler
olmaması olanaksızdı. Özellikle Şengal ve çevresinde
Ezide halkına yapılanlar insanlık tarihinin gördüğü en
büyük vahşetlerden birisidir. Sadece katletmek sürgün
tehlikesiyle karşı karşıya kalmadı Ezidiler aynı zamanda
Kadınları ve çocukları pazarlarda köle ve cariye olarak
satıldı, sayısını bilemediğimiz genç kadınlar bu vahşete
maruz kalmamak için kendi hayatlarına son verdi.
Bu noktada bizler Göçmen İşçiler Kültür Derneği (GİKDER) olarak, bu yıl 7.sini düzenleyeceğimiz Kültür ve
Sanat Fetivalimizi EZİDİ’lere adamaya karar verdik.
Bir haftaya yayılan Festivalimizde; Ezidileri anlamak,
öğrenmek ve tanımak istiyor, acılarına ortak, direnişlerine
ses olmak istiyoruz’’
Festivalin kapanışı 18 Nisan Cumartesi akşamı Dominion Centre’da Suavi, Tara Jaff, ZeleMele ve Ali Sizer’in
katılacağı büyük bir konserle yapılacak.
Bu Yılki Day-Mer Gençlik Kampı 3-11 Nisan’da
Kürt ve Türk Toplum Merkezi (Day-Mer) her yıl geleneksel olarak düzenlediği
Gençlik kampının bu yıl 22’incinsini düzenliyor.
3 ve 11 Nisan tarihleri arasında Cambridge yakınlarındaki Suffolk bölgesinde
gerçekleşecek olan gençlik kampı tüm
masrafları içinde olmak üzere £180 olacaktır .
Day-Mer tarafından yapılan açıklamada
gençlik kampında yapılacak aktivitelerle ilgili şunlar belirtildi; ‘‘21 yılın vermiş olduğu
gurur, tecrübe ve gelenekselleşmiş kamp
ateşinin yanı sıra drama, halk oyunları/
dans, resim, müzik, fotoğraf, kamp gazetesi
ve kamp TV gibi kültürel ve sanatsal atölyeler yer alacak. Bu atölyeler gençlere yeteneklerini geliştirme olanağını verip, kamp
sonunda bunları akşam programlarında sergileme şansını elde edecekler. Ayrıca kamp
sürecinde geziler, futbol, voleybol, basketbol gibi sportif faliyetler de yer alacak.
Kampa katılan bir çok genç kampta aktiviteler sayesinde yeteneklerini keşfetme ve
geliştirme fırsatı bulduklarını, ilk defa sahneye çıktıklarını, diğer genç arkadaşlarıyla
birlikte yemekten, temizliğine birçok işi
birlikte yapmanın, paylaşmanın anlamını
öğrendiklerini ve yeni arkadaşlıklar
edindiklerini belirtmektedir.’’
İletişim ve bilgi için 020 7275 8440
numarasından, yada [email protected]
email adresinden veya www.daymeryouth.
org’dan daha detaylı bilgi alabilirsiniz.
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
27
Seçimlere giderken...
Syriza deneyiminden öğrenmek...
Celalettin Can-Özgür Gündem
Tarihsel önemde bir seçim sürecine girdik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın amacı, kendi “Yeni
Türkiye”si çerçevesinde, “Türk Tipi Başkanlık”
rejimi (Türk Tipi derken meğerse “anonim şirket”
tipi yönetimi anlıyormuş!) ve bunu yasallaştıran bir
anayasa... Seçimler Erdoğan ve AKP için son derece
stratejik. Demokrasi ve özgürlük güçleri için de
aynı derecede stratejik. Bu seçimler, Türkiye’nin
siyasi yönetim biçiminin yönünü belirleyecek. Bu
bakımdan Erdoğan ve AKP tek başına anayasayı
referanduma götürecek oy bandına ulaşmak için
her yolu deneyecekler. İstedikleri sonucu elde
edemezlerse, kendilerini “sonun başlangıcı”nın
beklediğinin bilincindeler.
Sol, demokrasi ve özgürlük güçleri olarak son derece
sorumlu davranmamız gerekiyor. Erdoğan’ın sözde “vesayet
karşıtı,
demokrasinin
önünü
açıcı” rolü inandırıcılığını yitirdi.
Uluslararası sistemin desteği eskisi
gibi yok. Körfez ülkeleri de önem-
li oranda sıcak parayı kesince,
ekonomik sorunlar çeşitlenerek
büyüme trendine girdi. Erdoğan
ve AKP’nin tek dayanağı iktidar
alternatiflerinin olmayışı... Seçimlerde bunu yeniden teyit etmeye
o kadar ihtiyaçları var ki... “Kürt
sorunu yok” diyerek milliyetçiliğe
hitap ediyor, Osmanlıcı, İslami
temaları dizginsizce kullanıyor. İç
güvenlik Yasası ile polis hükümeti
yaratıyorlar... Ancak Kobanê
direnişi uyandırdı, AKP’ ye oy
veren Kürt kitlelerden HDP’ye
doğru bir akış var. Aleviler büyük
bir çaresizlik çöküntüsü yaşıyordu.
Kobanê direnişi ve IŞİD’in alt
edilmesi
onlarda
“Özgürlük
Hareketi’ne güvenebiliriz” duygusu yarattı ve oradan da HDP’ye
akış başladı. AKP’den muhafazakar demokrat duygularla beklentileri olan kesimlerden de benzeri bir
yönelimi gözlemlemek mümkün.
Kobanê direnişinin etkileri güneyden doğru etki yaratırken, Syriza
hareketi batıdan etki yaratıyor.
İçeride AKP’nin yarattığı sorunlar, Erdoğan’ın çelişkileri ve
öfkelendirici açıklamaları başka
bir olumsuz etki yaratıyor. IŞİD’i
Kobanê’de yenmiş, sahada IŞİD’le
savaşan Özgürlük Hareketi’ne,
uluslararası güçlerin vermesi
muhtemel desteği içeride HDP’ye
elverişli koşullar sunacaktır. Yani
eskisi gibi “bölücü terörizm”e
karşı devrimci güçlerin sol’a
karşı birleştiği durumu en azından
yaşamıyoruz, aksine bünyelerinde oluşan derin çatlaklar bizim değerlendirmemizi bekliyor.
Bütün bunlar sol’a, demokrasi
ve özgürlük güçlerine son derece
elverişli
mücadele
koşulları
sunuyor. Eğer sol bu koşulları da
değerlendirme iradesini gösteremezse, öl ki ölem...
Sol, demokrasi ve özgürlük
güçleri olarak hepimizin tarihsel
görevlerimize sahip çıkmamız
gerekiyor. HDP olarak oldukça geniş ufuklu davranmamız
gerekiyor. Elbette temel duruş
korunacaktır, bu süreklilik içinde
var olma zorunluluğudur, ancak
her kesimi kapsayan bir düşünce
ve davranış kalıbını geliştirmemiz
ve bunda ısrar etmemiz gerekiyor. Birleşik Haziran Hareketi /
ÖDP önemlidir. HDP ile CHP
arasında dayanışma da “serbestiyet” veya bir nevi “tarafsızlık”
görüşü eksik ve yanlıştır. HDP
muhalefet oklarını AKP’ye, iktidara yöneltmiş durumda, çünkü
tehlike oradan geliyor. CHP
için ise tehlike sol’dan geliyor,
AKP’den gelmiyor, ona göre tedbir alıyor, “AKP-HDP işbirliği”
türünden propagandif söylemler
geliştiriyor. Seçim barajı en çok
HDP’yi mağdur ediyor. Haziran
Hareketi / ÖDP, sol / demokrat
“pozitif ayırımcılık” ilkesini
uygularsa, CHP’deki sol eğilim de
HDP’ye akabilir. Biliyoruz ki açık
dayanışma desteğinin yaratacağı
sinerji, öznelerinin verili güncel
gücünden katbekat fazla olur.
Türkiye Solu’nun artık CHP’nin
kuyruğundan kurtulması gerekiyor. Milliyetçi damar solu tüketiyor, çürütüyor. CHP’den kurtulan
ve ondan bir beklentisi olmayan bir
Sol, kendi özgün kimliğiyle daha
az sıkıntılı buluşabilir ve giderek
özgücüne dayalı bir gelişme yakalayabilir. Bu tutum aynı zamanda
halkın nezdinde Sol’la CHP’nin
ayrı şeyler olduğu sonucunu
yaratır ki Sol asıl gelişmesine belki ondan sonra ulaşabilir. Haziran
Hareketi ve ÖDP’li dostlarımız,
her fırsatta Syriza’ya ziyadesiyle vurgu yapıyorlar. İyi. Syriza
ne yaptı? PASOK’la uzlaşmadı,
Yunan Sol’nu PASOK’un sözde
“birlikçi”seçim
tuzaklarından
ayrıştırdı.
PASOK’la
ittifak
yapsaydı, bu sonucu alamayacağı
çok açıktı. Evet, Syriza deneyiminden öğrenmek gerekiyor.
Somut durum tespiti: Kendi
PASOK’umuzla istenen ölçüde
ayrışamıyoruz.
Soru:
Neden acaba?
28
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
Would you like to get involved in a “BBC Children in Need funded project” and teach children, learn new skills and be part of a
team!
We are north London based charity which promotes benefit of Turkish and Kurdish speaking community in London. The centre
is formed by the people who mainly come from Kurdish and Turkish speaking minority in the UK. The community centre runs
educational activities and projects in order to support the educational needs of their members and the children. The centre caters
of a variety of cultural activities and youth educational events. The centre provides advocacy services, organise cultural seminars,
events, breakfast clubs and has learning centre. The community centre is delivering the project “Writing My Story” for children
and young people aged 7-11 and 10-15.
Throughout the project, the community centre will provide English and art classes for the students within 10 months period. At
the end of the period participants will produce and publish a story telling book. In addition, the children and young people will
choose to visit one of the UK`s free museum or art galleries.
The Community Centre is looking for a project administrator.
Post Title
Key purpose:
Accountable to:
Project Administrator
To assist the delivery of the project
Co-ordinator
Responsible for: Administration of the project
Location:
Hourly rate:
CRB disclosure:
Elbistan Community Centre
£15 per hour
Enhanced CRB required
Role description
Support the centre coordinator for keeping a register of details about each child/young person (home phone number, emergency
contact, medical information).
Assist the centre coordinator for deciding which class each child/young person will be in (with assistance from teachers).
Liaise with mainstream schools if a child/young person`s progress is causing concern.
Maintain record as enrolment forms, class registers, risk assessment, parental consent, and so on.
To provide administrative support to centre coordinator for the project.
To assist in the promotion of the project of Elbistan Community Centre to the wider Community.
To support volunteers and teacher and provide guidance as appropriate.
To develop and maintain an efficient filing and management system for the project.
Assist and provide administrative support for the centre coordinator for the centre coordinator for the evaluation and monitoring
process of the project.
What we look for
To be graduated from an UK Higher Education Institute (p.e. University).
Ability to demonstrate previous work experience and qualifications.
A good knowledge of the educational issues affecting the refugee communities in the UK.
Experience of working in voluntary sector and desire to work.
Non-judgemental attitude towards any gender, race, belief or age group in fine with centre`s constitution
Commitment to anti-discriminatory working practice.
A flexible attitude to the demands of the post.
If you would like to apply for or interested in positions please request application pack from Aydin Dogan via e-mail [email protected] . For further details please call 0208 803 67 38 or 07588731604
Deadline: 28 March 2015 5pm
29
30
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
Sudoku Zor
Sudoku Basit
KARİKATÜRLER
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
31
Eleman Arıyorum • İş Arıyorum • Ticari İlanlar • İnsan Kaynakları
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
GÜZELLIK UZMANI
USTA BERBER
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ELEMAN ARANIYOR
Bayan kuaföründe çalışıcak
erkek kuaförü ve güzellik
uzmanı aranıyor
Londra’ya 20 dakika
uzaklıkta Essex bölgesinde
çalışacak deneyimli usta
berber aranıyor kalacak
yer ve dolgun ücret verilir
Barnet’e 10 dakika
uzaklıkta Boregam Wood
bölgesinde cafe shopta
çalışacak deneyimli şef
ve yardımcı aranıyor
Caterham Surrey
bölgesinde çalışacak
deneyimli şef aranıyor
Newham bölgesinde pizza
shopta şoförlük yapacak
eleman aranıyor.
GARSON
ARANIYOR
07939250876
Arabası olması tercih edilir.
07783402248
07747870593
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
Walton-On-Thames
bölgesinde
Restorantta çalışacak
tecrübeli ızgara şefi aranıyor
02088006932
Restaurant’da
çalışacak Bay, bayan
Servis elemanı aranıyor.
07773684684
Mizan bey
07580 985442
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
Cockfosters bölgesinde
Cafe Shop’ta part time ve full
time çalışacak şef aranıyor.
Londra dışında
Cafe Shop’ta çalışacak tecrübeli, çalışma izni olan şef
aranıyor. Kalacak yer verilir.
Londra dışında
Cafe’de çalışacak tecrübeli şef aranıyor.
Kalacak yer verilir.
Boreham Wood Bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
deneyimli şef ve
yardımcı şef aranıyor.
07788 587 975
02084405111
Essex bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
tecrübeli şef aranıyor.
Kalacak yer verilir.
Ali 07584 030 635
07778 124 302
07984 702 902
07747 870 593
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Satılık Işyeri
Satılık Işyeri
ŞEF
ARANIYOR
GARSON
ARANIYOR
Kuaför aranıyor
Satılık fish & chips
Satılık Ice
Cream Van
İslington bölgesinde
Fried Chicken Kebap
shop’ta çalışacak
tecrübeli şef aranıyor.
Cockfosters bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
garson aranıyor.
Barking essex bölgesinde fish
chips ve kebaptan anlayan
servis elemanı aranıyor
Kalacak yer temin edilir
Bromley bölgesinde
çalışacak İngilizcesi olan
tecrübeli kuaför aranıyor.
07983427063
07595 022 002
02072 887 222
0208 440 5111
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
BAYAN ELEMAN
BERBER
ARANIYOR
Deneyimli tercuman
Daha çok bilgi için
burdan ulaşabilirsiniz
07517462463
07983682814
Hammersmith bölgesinde
sandwich barda çalışacak
bayan eleman aranıyor.
Haftanın 5 günü, sabah
6’dan öğlen 3:30’a kadar.
Sevinç:
0797 2789 823
Bristol’da berber salonunda
çalışacak tecrübeli berber
aranıyor. Çalışma izni
olması ve İngilizce bilmesi
şarttır. kalacak yer verilir
07887 49 71 61
Perceft
tercüman
H.S.Taşımacılık
Tecrübeli
tercümandan her
türlü tercümanlık
çeviri işleriniz yapılır.
Ayşe
07572963341
07946461162
Romford bölgesinde
Rent:£16,500 yıllık
Rate:£3,080 yıllık
Takeing:£3.500-£4.000pw
Fiyat:£125,000
Üstteki daireden kira
geliri £1,400
Londra içi ve Londra
dışına her türlü
eşyanız çok uygun
fiyata itinayla taşınır
02089455577
07455007886
Deneyimli tercumandan her
türlü tercumanlık hizmeti
verilir. Telefon görüşmeleri
mektup çevirisi ve çeşitli
formlar doldurulur.
İrtibat Ayşe Hanım
0757 2963 341
Cleaning
service
Türk usulü tül
perde yıkama,
halı yıkama ve ev
temizliği yapılır.
077785559913
Satılık Işyeri
Satılık Işyeri
Satılık Işyeri
Satılık coffee shop
Satılık pizza kebap
Leyton’daki spital fields market
içinde coffee shop satılıktır.
Ayrıntılı bilgi için lütfen
arayınız ciddi alıcıların
aranması rica olunur.
SA31 1BD Galler bölgesinde
bulunan pizza kebap dükkanı
iş değişikliği nedeniyle satılıktır.
Ana cadde üzerinde club
ve barların ortasındadır.
Rent:£12.000py
Satılık kebap
pizza restoran
07979758763
01267222481
07400008282
CHETO
BUILDING
1.sınıf marangozluk işleri
-parke
-mutfak banyo
-boya
-fayans
-sıva
Bütün inşaat işleriniz
itinayla yapılır.
Çetin 07972104260
177 valantino southampton
way London
SE5 7EJ satılık kebab
pizza restaurant
20 yıllık önü açık lease
Geliri:£2200
Satış bedeli:£80.000
Soner 07944745181
Dekorasyon
işleri
Ders
Verilir
Bahçe işleri
yapılır
Özcan dekorasyon boya
işleri, sıva işleri, duvar
işleri, fayans işleri
Uygun fiyata yapılır
Her yaş grubuna
birebir ders verilir
Matematik & İngilizce
Çocuğunuzun başarısı
için hemen arayın
Her türlü bahçe
bahçıvanlık yapılır
Ve günü birlik iş yapılır.
Rakip usta
07743730979
07824594733
İş ve İşçi ilanlarınızı ÜCRETSIZ yayımlamak için bizi arayın
0742 9481 490 / 0207 9230 838
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz | İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
07878428665
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
32
SERi iLANLAR
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz
Bu sayfada
£10
1 kutu ilan
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
DRİVİNG LAND
ŞOFÖR OKULU
T.C Nüfus cüzdanımı,
T.C Sürücü ehliyetimi,
T.C Pasaportumu
kaybettim.
Hükümsüzdürler.
Kısa sürede fazla para harcamadan
ehliyet almak, güvenli sürücü
olmak için vitesli & otamatik
direksiyon dersleri verilir.
Erken test günü alınır
Deniz Gezici
Ali 07723921216
Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip
olmak için henüz gec değil, özel ve grup
dersleri ile kendinizi yeniden
kesfetme zamanı.
Deniz Dogrusoz
Personal Trainer
07455947693
www.deniz-personal-tranining.com
ALTUN
CLEANING
SERVICES
07427424619
Ufuk Kaya
07405891522
MEM Painting
and Decoration
El sanatları kursu verilir Takı, Mosaic, geleneksel
el sanatları.
Her türlü boya ve dekorasyon
işi itina ile yapılır.
Hurdar Sinop Tel:07448 654 828
07984 513 968
TOPCU MOBILE CAR MECHANIC
Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır
REPAIRS
SERVICING
DIAGNOSTICS
PRE-MOT/FAILURES
AHMET TOPCU
07415106521
07405756462
Horizon Books
Kitap Satış Temsilcisi
Hurdar Hand
Crafts
Özel Türkçe
Dersi
Türkçe diksiyon ve gramer
dersleri verilir.
Diren Yalçın
07504 662756
Mahmut Söylemez
BALINZA LAUNDRY &
CLEANING SERVICES
Her türlü çamaşır yıkama işi
yapılır. Evden alıp eve teslim
servisimiz mevcuttur.
One 2 One
English
for children and adults
07428336181
OREL
BOOKKEEPING
& ADMIN
07768282295
[email protected]
Yıldız Adıgüzel
Qualified English Language Teacher
SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL,
IELTS & BUSINESS ENGLISH
For more information and Free consultation:
t 0753 4491 623
e [email protected]
ÇARŞAMBA 25 MART 2015
SERi iLANLAR
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz
33
Bu sayfada
£30
1 kutu ilan
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
SOUTHBURY
LAUNDRETTE
Self Service Laundry
Service Wash
İroning Service
020 8804 3725
467 Southbury Road,
Enfield EN3 4HX
Located between Tesco and
Southbury station
ÇARŞEM, 25 ADAR 2015
7
Rapora HRW: Li Sûriyeyê
komên çekdar hiqûqa şer
binpê kirin
Rêxistina Şopandina Mafê
Mirovan a Sûriye (HRW), di
rapora têkildarî binpêkirina
mafan li Şam û Humsê de
amade kir, diyar kir ku hiqûqa
şer hatiye binpêkirin.
Rapora HRW di çarçoveya bûyerên di
navbera Çileya 2012-Nîsana 2014’an ên li Şam û
Humsê rû dane hatiye amadekirin. HRW, ji Konseya Ewlekariyê ya NY xwest serî li Dadgeha
Ceza ya Navneteweyî bide û kîjan alî be bila be li
hember hêzên mafê mirovan bi awayekî sîstematîk
binpê kirine ambargoya çekan bê pêkanîn.
Li gor rapora HRW, komên çekdar nikarin binpêkirinên mafan ên hêzên hikûmetê û milîsên bi
hikûmetê re di nav tifaqê de ne ji bo şîdeta xwe
wek hincet nîşan bidin.
Rapora 79 rûpelî ji agahiyên vegotinên mexdûr
û şahidan, lêpirsînên li herêman, dîmenên vîdeo û
weşanên di tevna civakî de pêk tê.
Di raporê de wiha hat gotin, “Komên muxalif
ên çekdar li xakên di kontrola hikûmeta Sûriyeyê
de, bi wesayîtên bombebarkirî, obûs û hewanan li
hember sivîlan êrîşên kor kirin. Van êrîşan hiqûqa
Ji 85 rêxistinên
Sûriyeyî banga
alîkariyê
şer binpê kir di nav sivîlan de rê li ber bi sedan mirî
û birîndaran vekir. Binesaziyên sivîl tine kir.”
Alîkarê Midûrê Maseya Rojhilata Navîn a
HRW Nadîm Houry got, “Komên çekdar ên li
Sûriyeyê, zalîmtiya hêzên hikûmetê yên ji bo
sivîlan encamên wê yên hilweşîner hene teqlîd
dikin.”.
HRW, bal kişand ser êrîşên El Nusra ya baskê
El Qaîde ya li Sûriyeyê û çeteyên DAIŞ’a dijminê mirovatiyê, diyar kir ku Artêşa Azad a
Sûriyeyê û hin komên zêde ne radîkal li deverên
ku sivîl hene êrîşên bombeyî pêk tînin.
Rêxistina Şopandina Mafê Mirovan bang li
tevayî aliyên di nav şer de ne kir ku dawî li êrîşên
bi qestî, kor û bêpîvan li hember sivîlan pêk tînin
bînin. HRW her wiha di serî de li Sûriyeyê bang
li mirovên bi bandor, rêveberên siyasî û olî yên
li derveyê welêt kir ku ji ber van êrîşên îlegal
tevayî aktorên şer dikin şermezar bikin.
Kahal jî weke gelek çalakvanên Sûriyeyê
rexneya “Em bi tenê hatine hiştin” li rêxistinên
navneteweyî kir.
Koma ku ji 85 tevî sendîka û rêxistinên mafan
û rêxistinên din ên sivîl pêk tê da zanîn ku ji bo
tundî bi dawî bibe, divê du ast bêne derbaskirin. Rêxistinan dan zanîn ku divê bombeyên varêl ên
ku ji aliyê balafirên rejîmê ve tên avêtin, bên rawestandin û hevdîtinên hêzên navneteweyî yên bi
komên Sûriyeyî û welaêtn ku destekê didin wan
de bên destpêkirin.
Bi dehan sazî û rêxistinên sivîl ên
Sûriyeyî têkildarî rewşa dijwar û
wehşeta ku çar sal in li welatê wan
berdewam dike daxuyaniyek dan û
diyar kirin ku ew bi terorîzmê re rû
bi rû ne. Rêxistinên Sûriyeyê gazinca “dest ji me berdane” li rêxistinên
navneteweyî û mafê mirovan kirin.
Ji organîzatoran Ula Ramadan ji ajansa
nûçeyan a Fransa AFP re axivî û sedema navê
“Gerestêrka Sûriyeyê” wiha şîrove kir: “Ji ber
ku carna ji xwe dibêjin qey em li gerstrêkeke din
dijîn.”
Ji rêveberên kampanyaya bi navê “Gerstêrka Sûriyeyê” Salma Kahal got: “Ev
ne rewşekî tevlîhev e, piraniya Sûriyeyan ne dîktatorî û ne jî tundrawiyê dixwazin. Em jî dixwazin weke hemû mirovên li
her aliyeke yê cîhanê azad û bi rûmet bijîn.”
Ji bûyerên adara 2011 ve li Sûriyeyê destpê
kirin û vir ve zêdetirî 215 hezar kes jiyana xwe
ji dest dan. Li gorî organîzatorên kampanyaya “Gerstêrka Sûriyeyê” tundrawbûna li Sûriyeyê
di serî de ji ber bombeyên varîl ên rejîm diavêjin
û tundiya zêde, zêde bûye.
Li Pakîstanê di
êrîşên DYA yên
PHB de 2.199
kes mirin
Li gorî rapora ji aliyê parlamenterên Pakîstanî ve hat aşkerakirin, êrîşên pêgerên
hewayî yên bê mirov ên DYA, berdêleke giran
di nava 10 salan de dane Pakîstanê.
Li Pakîstanê di nava 10 salên dawî
de ji ber êrîşên pêgerên hewayî yên
bê mirov (PHB) ên DYA de 2.199 kesî
jiyana xwe ji dest dan, 282 kes jî
birîndar bûn.
‘YÊN TUNDRAW LI GUND Û BAJARÊN WÊRAN BÛNE BI CIH DIBIN’
Li gorî heman raporê 210 xanî û 60 wesayîtan xisar dîtine.
Lê belê li gorî aktîvîstên mafên mirovan hejmara rastî gelekî zêdeyî hejmara fermî ye. Aktîvîstên mafên mirovan diyar dikin ku ev hejmar
di navbera 3.000 û 4.000 de ye.
Hikûmeta Pakîstanê, ji ber ku destûrê dide
êrîşên hewayî yên ne qanûnî li ser sînorê Pakîstan-Afganîstanê, timî tê rexnekirin.
Êrîşên hewayî yên ji sala 2004›an dema Serokê berê yê DYA George W. Bush destpê kirin
di dema Barack Obama de jî zêde bûn û dewam
kirin.
Li Fransayê qezaya balafirê: 150 mirî
Hate ragihandin di encama ketina
balafira Rêyên Hewayî yên Germnawingsê ya ku ji bajarê Barcelona yê Spanyayê diçû bajarê Dusseldorfa Elmanyayê de 144 kesên di
balafirê de tevî 6 personelên balafirê
jiyana xwe ji dest dan. Rayedaran
da zanîn ku li herêma başûrê Alpên
Fransa ku balafir lê ketiye gihiştina
balafiran ne pêkan e.
Wezîrê Berpirsê Barhilgirtinê Alain Vidalies
ragihand ku ti kes ji vê qezaya balafirê nefilîtiye.
Di daxuyaniya ji aliyê German wingsê ve
hate dayin de jî hate diyarkirin ku 144 rêwî û
6 personelên balafirê jî hebûn. Serokkomarê
Fransa François Hollande jî ragihand ku di balafirê de rêwiyên Elman, Spanî û Tirk jî hene.
Têkildarî sedema ketina balafirê ti daxuyanî
nehate dayin. Li gorî agahiyên hatine bidestxistin balafir 25 salî ye û bi awayekî nizm difiriya.
Midûriyeta Hewayî ya Sivîl daxuyand ku
pirsgirêka di balafirê de saet 10.30 destpê kiriye
û ji wir û şûnde têkiliya bi balafirê re qut bûye.
Ji 15 welatan soza daristana
ji 61 mîlyon hektarî
Di konferanseke li bajarê Elmanya
Bonnê de 15 welatan soz dan ku
qadeke zêdeyî 60 mîlyon hekarî
bikin daristan.
Konferans di 21’ê Adarê roja Newrozê de
pêk hat. Yekîtiya Parastina Çavkaniyên Xwezayî
û Xwezaya Cîhanê ragihand ku 15 welatan soz
dane heta sala 2020’î qada ji 61.9 mîlyon hektarî
bikin daristan. Ev welatên mijara gotinê welatên
Latîn Amerîka, Asya û Afrîkayê ne.
Midûra Giştî ya Yekîtiya Parastina Çavkaniyên Xwezayî û Xwezaya Cîhanê Inger Andersen da xuyakirin ku çandina daran û çêkirina
daristanan, wê tevkariyeke mezin li têkoşîna li
hemberî pirsgirêkên guhertina avhewayê, parastina cihêrengiya biyo, ewlehiya xwedîkirinê û
mezinbûna aboriyê, bike.
Wezîra Hawirdorê ya Norwêcê Tîne Sûndtoft
di daxuyaniya xwe ya li konferansê de got, “Em
di nuqteyeke welê de ne ku kêmkirina belavki-
rina gaza serayê têrê nake.”
Wezîra Hawidorê di dewama axaftina xwe
de got, “Divê em emîsyonên karbondîoksît ên li
atmosferê bi awayekî aktîf zevt bikin. Ji nû ve
restorasyona daristanan, rêya herî kêmbedel a vê
yekê ye.”
Welatên tevlî bernameya ji nû ve daristankirinê bûne ev in:
Dewletên Yekbûyî yên Amerîka: 15 mîlyon
hektar
Etiyopya: 15 mîlyon hektar
Komara Kongo ya Demokratîk: 8 mîlyon
hektar
Meksîka: 7,5 mîlyon hektar
Gûatemala: 3,8 mîlyon hektar
Perû: 3 mîlyon hektar
Ûganda: 2,5 mîlyon hektar
Rûanda: 2 mîlyon hektar
Brezîlya, Salvador, Costa Rîca, Kolombiya,
Ekvator û Şîlî soz dan ku 1 mîlyon hektar an jî
di asteke kêmtir de ji nû ve daristanan biafirînin.
Bîlançoya giran a Ebola:
10 hezar kes mirin
Belavbûna şewba Ebola li
Rojavayê Afrîkayê nasekine.
Hejmara mirovên ji ber şewbê
jiyana xwe ji dest dan 10 hezar
derbas kir. Di nava hefteya
dawî de 400 kes bi vîrûsê ketin.
Li Lîberyayê di bîlançoya dawî de nexweşên nû
nehat tespîtkirin û ev yek jî weke pêşketineke
erênî hat dîtin.
Li gorî bîlançoya dawî ya Rêxistina Tenduristiyê ya Cîhanê (WHO) hejmara mirovên
bi vîrûsê ketine gihaştiye 24 hezar 350 kesî.
Ji van 10 hezar 4 kes mirin.
Di vîrûsa ebola de ku di Adara par de belav
bû, heta şeş mehên dawî her hefte bi qasî 300
nexweşên nû dihat tespîtkirin. Her çend ji bo vê
nexweşiyê tedawiyek nehatibe dîtin jî ev kêmbûna hejmara mirovên bi vîrûsê dikevin, ji bo
bidawîbûna şewbê di mehên pêş de, hêviyê dide.
Li Lîberyayê 9 hezar 343 kes bi vîrûsa Ebola
ketin û 4 hezar 162 kesî jiyana xwe ji dest dan.
Li Sîerra Leone ku vîrûs herî zêde li vî welatî
belav bû 11 hezar 667 kes bi vîrûsê ketin, ji van 3
hezar 655 kes mirin.
Li Gîneyê jî, ku şewbê jê derstpê kir, 3 hezar
300 kes bi nexweşiyê ketin, 2 hezar 187 ji van
mirin.
ÇARŞEM, 25 ADAR 2015
6
Demîrtaş: Ji hev qelişîna AKP’ê ji bo Tirkiyeyê xêr e
gelan, têkoşîna hevpar û avakirina pêşerojeke hevpar qet ne guheriye û bi biryardarî dewam dike.
Demîrtaş li hemberî vê vîn û biryardariya
aliyê Kurd bal kişand ser daxuyaniyên dijber ên
Serokkomar Erdogan û got, “Di daxuyaniyên duh
ên Birêz Serokkomar de tê dîtin, ku hewl dide di
nuqteya ‘min pêvajo da destpêkirin, nêrîna min
girîng e’ giraniya xwe nîşan bide. Ev pevçûneke
navxweyî ya ji rêzê nîne, ji nakokiyeke navxweyî
wêdetir ber bi qelişînekê ve diçe. Ji vê yekê wê çi
derkeve, ji niha ve dîtina wê zehmet e.”
Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş ji bo
nîqaşên li nava AKP’ê got, “Ev nîqaş hemû destpêka
dawiya AKP’ê ye. Pêngavên HDP’ê, sekna tevgera azadiyê, serketina Kobanê, helwesta zelal û biryardar a Birêz
Ocalan di mijara aştiyê de, ev qelişîn mezintir kir. Wê ji bo
Tirkiyeyê bi xêr be.”
Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş,
helwesta înkarê ya Serokkkomar Tayyîp Erdogan,
nîqaşên di navbera Erdogan û rayedarên hikûmetê
û rêveçûna pêvajoyê de ji ANF’ê re axivî.
Demîrtaş da xuyakirin ku Rêberê Gelê
Kurd Abdullah Ocalan, di Newroza 2015’an de
bi biryardariyeke xurt ji tevahiya cîhanê re ragihandiye ku paradîgmaya wî ya jiyana bi hev re ya
Demîrtaş di mijara Heyeta Şopandinê de
ragihand ku ji bo wan daxuyaniyên heyeta wan
a bi Ocalan re hevdîtinê dike diyarker e û ev xal
destnîşan kir: “Bêguman Serokkomar jî ji ber helwest û sekna xwe ya hegemonîk a ‘yek zilam’ a
li ser AKP’ê, di rewşeke diyarker de ye. Lê belê
Ji nîqaşên avakirin an jî avanekirina Heyeta
Şopandinê wêdetir, pirsgirêke hîn bêhtir bingehîn
heye: Serokkomar dibêje ‘Pirsgirêka Kurd nîne’.
Heta ku ev mijar zelal nebe, heta ku zelal nebe
ku hikûmet jî bi vî rengî li mijarê dinêhire yan
jî nanihêre, di pêvajoya çareseriyê de avabûna
Desteya Şopandinê bê wate ye. Heyeta Şopandinê
wê çi bişopîne? Li naverastê pirsgirêka Kurd nîne.
Bi gotina wî divê ‘serkêşê terorîstan’ neyê rewakirin. Eger dibêje ‘Pirsgirêkên biçûk ên welatiyên me yên Kurd hene, ya mayî mijara çekê ye’
û hikûmet jî bi vî rengî li mijarê dinêhire, hingî
ev kar ji esasê, ji bingehê ve bi krîzeke cidî re rû
bi rû ye. Lê belê eger hikûmet bêje, ‘Li Rojhilata
Navîn pirsgirêka Kurd heye û em amade ne bi
aliyên wê yên civakî, siyasî û aborî re di van 10
xalên bingehîn de nîqaş bikin’ hingî divê Desteya
Şopandinê dest bi kar bike. Bi hikûmetê re di mijara Desteya Şopandinê de li hev hatiye kirin. Me
berê jî bilêv kir. Mijareke ku ev du sal in li ser tê
axaftin e. Birêz Ocalan di vê mijarê de israr dike.
Dibêje, ‘Li pêşberî Desteya Şopandinê, heyeta
şopandinê em amade ne dest bi nîqaşê û muzakereyê bikin’. Di asta heyî de biryar hatibû dayîn
ku piştî hevdîtina dawî ya li Îmraliyê, Desteya
Şopandinê tevlî pêvajoyê bibe. Tevî ku nav hemû
nehatibin zelalkirin jî biryar hatibû dayîn ku
Desteya Şopandinê bi heyetê re biçe Îmraliyê.
Ev yek hem ji aliyê heyeta me ve hem jî ji aliyê
hikûmetê ve hatiye erêkirin. Alîkarê Serokwezîr
Birêz Yalçin Akdogan gotibû, ‘Her çend nav nehatibin zelalkirin jî Desteya Şopandinê wê tevlî
pêvajoyê bibe’. Ji ber vê heyê heta destwerdana
Serokkomar, pêvajo di çarçoveya me diyar kiribû
de dimeşiya û hatibû heta nuqteyekê.”
ERDOGAN JI BER KU RANTEKE
SIYASÎ YÊ NEGIRT, BI HÊRS E
Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş
diyar kir ku ya Erdogan bi hêrs dike ew e ku ji
pêvajoya çareseriyê êdî nikare ranteke siyasî bi
dest bixe. Demîrtaş da xuyakirin ku Rêberê Gelê Kurd
Abdullah Ocalan bi pêngavên xwe yên heta niha
re tevkarî li qada siyaseta demoratîk dikir û got,
“AKP’ê jî hewl dida pêvajoya çareseriyê ji aliyê
ranta siyasî ve ji bo xwe bikar bîne. Dixwest pêngavên pêvajoya çareseriyê ji xwe re bike sedema
encameke xurt a hilbijartinê. Hevdîtin ne ji bo aştî
û çareseriyê ji bo xurtkirina AKP’ê, ji bo parastina
hêza AKP’ê bikar dianî. Beriya her hilbijartinê me
dan xuyakirin ku ev nêzîkatî şaş e. Em li vê rewşê
matmayî neman. AKP her tim bi polîtîkayên pragmatîk nêzî pêvajoya çareseriyê bû. Beriya vê hilbijartinê jî me nehişt vê îstîsmar bike. Hêrsa Serokkomar ji vê ye.”
Ozan Emekçî: Bi HDP’ê re wê êşên me biqedin ERDOGAN ÎNKARKIRINA
Hunermendê gel Ozan Emekçî destnîşan kir ku HDP ji bo
gelên Kurdistan û Tirkiyeyê
şenseke mezin e û di serî de
Elewî bang li her kesî kir, ku
dengê xwe ji bo HDP’ê bikar
bînin. Emekçî got, “Welatê ku
beriya 90 salî bi mejiyê fermî
yê dewletê hat parçekirin, îro bi
HDP’ê re dibe ye.”
Ozan Emekçî ku ji ber bû dengê gundiyan, xizanan û bindestan ev 35 sal in li
sirgûnê dijî, ji ANF›ê re peyivî û di hilbijartinên 7›ê Hezîranê de xwest, deng ji bo
HDP›ê werin bikaranîn.
‹WEKE YÊN TINE TÊN DÎTIN DIVÊ
ME HDP›Ê BIXIN MECLÎSÊ›
Emekçî ragihand ku HDP dengê bawerî, bindest, mezheb û gelên li Kurdistan û Tirkiyeyê ye û diyar kir ku hemû
cihê rengî ji bo bi nasname û baweriya
xwe bijîn, divê li cem HDP’ê cih bigirin.
Emekçî da xuyakirin ku HDP bi siyaseteke ku heta roja îro nehatiye ceribandin gelan hembêz dike û got, “Ev 90 sal
in hemû partiyên ked, nirx, nasname û
baweriyên gelan tine dihesibînin hatin ceribandin û rûyê rast ê hemûyan hat dîtin.
Niha, weke yên ji her alî ve tine hatine
hesibandin divê em di hev re, rengê xwe
re HDP’ê bixin Meclîsê.”
‘LI DIJÎ CIHÊKARAN JI BO
CÎHANEKE BEDEW TÊDIKOŞE’
Emekçî got, “Dema komar ava bû,
mejiyê wê rojê gel ji hev cihê kir û welat
parçe kir” û destnîşan kir ku HDP’ê ev
mejiyê qirêj ê cihêkar daniye aliyekî û
hemû gel bi awayekî azad û wekhev li hev
civandiye. Emekçî got, “Yên ku me bi
KURDAN DIDOMÎNE
cihêkariyê tawanbar dikin divê niha baş
bibînin; yên ji wan re dibêjin ‘cihêkar’ çi
Tirk, Kurd, Laz, Çerkes, Ermenî, Sunnî,
Elewî ji bo cîhaneke bedew bide tevahiya
zarokên vî welatî, têdikoşin. Di vê rojê de
ya em ê li cem HDP’ê cih bigirin û ber
bi rojên ronî ve bimeşin an jî em ê xwe
teslîmî yên dixwazin welêt ber bi tarîtiyê
ve bibin, bikin.”
‘DIVÊ ELEWÎ BES XERACÊ
BIDE CHP’Ê’
Emekçî bal kişand ser komkujiyên Sêwas, Mereş, Çorûm û roja CHP’ê ya di wê
demê de û anî ziman ku Elewî bi salan, ji
ber gefan deng dane CHP’ê. Ozan Emekçî got, “Piştî bûyerên li Mereş, Çorûm
û Sêwasê CHP’ê ji me re got, ‘Ya hûnê
li cem me cih bigirin û laîkiyê biparêzin,
yan jî hûnê bi şerîetê re her roj bişewitin’
û bi vî reng dengê Elewiyan bi salan mîna
xeracê bi dest xist. Gelekan ji me bi vê
tirsê dengê xwe da CHP’ê. Lê belê di
nuqteya heyî de, di encama berxwedana
35 salan a Têkoşîna Azadiyê ya Kurd de,
ev siyaseta qirêj pûç bûye û rastî ji me re
hatiye nîşandan. Em Elewî, CHP jî di nav
de divê em dengê xwe weke xerac nede
kesî. Em li cem HDP’ê cih bigirin û çand
û baweriya xwe bi dilrehetî bijîn.”
‘DIVÊ HUNERMENDÊN GEL BI
TENBÛR Û STRANÊN XWE LI
CEM HDP’Ê CIH BIGIRIN’
Emekçî da zanîn ku wezîfe û berpirsyariya herî mezin a hunermendan,
bilêvkirina êş û pirsgirêkên gel e û got,
“Divê hunermend li cem mirovên ji bo
gel siyasetê dikin cih bigirin. Di roja îro
de li welatê me yekane partiya li cem
gel siyasetê dike HDP ye. Lewma divê
hunermend bi deng û tenbûra xwe li cem
HDP’ê cih bigirin.”
Emekçî ragihand ku bi dehan hunermend, ji ber ku dengê bindestan bi hunera
xwe nîşan dan li derveyî welat li sirgûniyê neçarî jiyanê hatine hiştin û got, “Yên
ku bi kujerê Hrant Dînk re stran da çêkirin û gotin, gelekî bi qîmet tên dîtin. Lê
em, ji ber ku dengê gel di hunera xwe de
nîşan da, neçar man li sirgûnê bijîn. Ev
êşa bi me tê kişandin, piştî ku HDP ket
Meclîsê wê bi dawî bibe.”
Serokomarê Tirkiyeyê Recep Tayyîp Erdogan li Qesra Serokomariyê bi keyayan re hat cem hev. Erdogan di axaftina xwe de
careke din pirsgirêka kurdan înkar kir. Erdogan di axaftina xwe de
îfadeyên weke ‘Bikaranîna têgeha ‘pirsgirêka kurd’ li dijî birayên
me yê kurd neheqî ye. Ev newekhevî ye. Li vî welatî tenê kurd
tune ne, 36 etnîk hene.’ bi kar anî. Erdoganê ku lihevkirina sorkirina gel da berdewamkirin balkişand ser çalakiyên 6-8’ê Cotmehê û
çalakiyên Geziyê. Erdogan kesên di van çalakiyan de hatin qetilkirin piştguh kir û wiha got: “Divê em ji bîr nekin ku dikan, mal û
wesayîtên gelê me çawa hatin şewitandin û hilweşandin. Divê em
şewitandina otobusên şaredariyan jibîr nekin.” Erdogan diyar kir ku
heta çek neyê danîn wê pêngavê naavêjin û HDP hedef nîşan da.
Erdogan ji bo dengan winda neke dest bi propagandeyeke bi vî
awayî kiriye. Bi van nîqaşan dixwaze gel mijûl bike. Erdogan bi tu
awayî li gorî peywira xweya serokomariyê tevna gere û li her cihê
ku diçiyê ji bo ku dengê AKP’ê zêde bike dest bi mijûlkirineke bi vî
awayî kiriye. Li aliyekê ji kurdan re dibêje; ‘ma çi yê we kêm e’ car
dibêje; ‘xebera min ji pêvajoyê tune ye’, ‘ez komîsyona şopandinê
qebûl nakim’, ‘peyvên metna Dolmabahçeyê hatine guhertin’ bi van
gotinan dixwaze di heman demê de serê gel jî tevli hev bike lê belê
êdî gel ji derewên wan bawer nake. Erdogan weke serokê artêşê
tevdigere. Ji bo wê jî dibêje; “em hatine xapindin ne wisa bû.” Bi
van helwestan dixwazin pêvajoya heyî têk bibin. Ji bo ku gavan ne
avêtin her tim taktîkên bi vî awayî pêk tînin.
ÇARŞEM, 25 ADAR 2015
5
ÇARŞEM, 25 ADAR 2015
4
Newroz Pîroz Be
Meclîsa Gelê
Kurd a Brîtanyayê
duh li Londonê
pîrobahiya
Newrozê li
dar xist. Di
pîrozbahiya ku
li Finsbury Park
hatî organize kirin
de zêdetirî 10
hezar kes amade
bûn.
Hevserokê PYD’ê Salih Muslim û dayika
şervanê YPG’ê Konstandinos Erik Scurfield
(Kemal) ê welatiyê Îngilîzî ku di berxwedana
li dijî DAIŞ’ê de jiyana xwe ji dest da Vasiliki
Scurfield, axivîn.
Wekî din Şaredara Haringeyê Kaushika
Amin, Parlementerê Partiya Karkeran Jeremy
Corbyn, Parlementerê Parlementoya Ewrape
yê ji Partiya Keskan Jean Lambert, Nunerên
MLKP, Nunerên Tevgera Goran, nunerên Hilbijartinê yên HDP’ê yên Brîtanyayê, gelek siyasetmedar û çalakgerên mafê mirovan tevlî
şahiyê bûn û her yek ji wan axaftinek kirin.
Di bernameya çandî ya pîrozbahiyê de
hunermendên Kurd Hesen Şerîf, Rojda, Grup
Seyran û Koma Serxwebûn derketin ser dikê.
Her wiha Koma Govenda Aştî derkete ser
dikê û performansa xwe nîşan da. Di pîrozbahiyê de peyama bi dîmen a Hevserokê Konseya Rêveber a KCK’ê Cemîl Bayik di ekrana
mezin de hate nîşadan.
Di pîrozbahiyê de dirûşimên “Bijî berxwedana Kobanê”, “Şehîd Namirin” hatin gotin. Pîrozbahiya 7 saet berdewam kir, di saetên
danê êvarê de bi dawî bû.
ÇARŞEM, 25 ADAR 2015
Dayika Konstandinos:
3
Kurd Jibo Cîhanê Bûn Hêvî
Hevserokê PYD’ê Salih Muslim û dayika şervanê YPG’ê
Konstandinos Erik Scurfield (Kemal) ê welatiyê Brîtanî
ku di berxwedana li dijî DAIŞ’ê de jiyana xwe ji dest da
Vasiliki Scurfield, di pîrozbahiya Newrozê de axivîn.
Dayika Şervanê YPG’ê Konstandinos Erik
Scurfield Vasiliki Scurfield di pîrozbahiya Newrozê ya Londonê ku bi beşdariya zêdetirî 10
hezar kesî pêk hat de axivî û bang li her kesî kir
ku piştgiriyê bidin gelê Kurd ê ku ji bo mafên
mirovahiyê têdikoşin.
EM Ê BI HÊZ Û XWEGIR BIN
Dayika şervanê YPG’ê Konstandinos Erik
Scurfield (Kemal) ê welatiyê Brîtanî ku di berxwedana li Til Hemisê ya li dijî DAIŞ’ê de jiyana
xwe ji dest da Vasiliki Scurfield, axivî di pîrozbahiyê de axivî û diyar kir ku divê em li hemberî êrîşên çeteyên DAIŞ’ê xwegir û bi hêzê bin.
Scurfield got: “Demên wiha dibe ku nefret û hêrs
bala me belav bike. Lê divê em ji bîr nekirin ku
ya ku DAIŞ’ê çavsor û wêranker dike nefret e.
Dema sal nû dibe û mehên nû tê, divê em berê
xwe nedin pişt xwe, berê xwe bidin pêşiya xwe.
Divê em ji bo piştevaniya bi Kurdên ku heta niha
jî wehşet û bêdadî li hemberî wan berdewam
dike, xwegir, bi hêz bin. Li hemberî vê rêxistina
wehş tişta ji destê me tê divê em bala xwe zêde
nedin ser hêrsbûnê.
Ez û hûn em dizanin divê DAIŞ bê binxistin.
Ti rêyeke din tine ye. Çi pêwîst be em ê bikin û
em ê ser bikevin. Ji ber ku hemû Kurd li aliyê rast
in, alîgirên mirovahiyê ne, alîgirên maf û dadê
ne. Alîgirê mafên jinan in, mafên jinan nas dikin,
ji bo ol û çanda xwe tiştên pêwîst dikin.”
KURD BÛN HÊVÎ Û WÊREKÎ
Vasiliki Scurfield da zanîn ku tevahiya cîhanê
bi gefa DAIŞ’ê re rû bi rû ye û got: “Cîhan bi xeteriya vê terîqeta xilafetê ya xwediyê îdeolojiya
reş û tarî re rû bi rû ye û her roj şervanên Kurd di
eniyên pêş de vana kontrol dikin. Newroz çawa
li dijî tarîtiyê ronahî tîne, çawa li dijî zivistanê
biharê tîne, Kurd jî li hemberî tarîtiya DAIŞ’ê
ronahiyê diafirîniin û nîşan dan ku ew dikarin
zilmê bin bixin.
Kurê min di dilê gelê Kurd de agir vêxist.
Mirina Kosta li sê welatan destê xwe da dilê mirovan. Her yek ji me dikare li hemberî vê yekê
agir vêbixe û guhertinan biafirîne. Her yek ji
we dikarin agirek vêbixin, di bin parlementerî û
hukûmetê de agireke biçûk vêbixin, em bi hev re
bi wan agiran rêkê ronî bikin. Her yek ji we dikare rabe û çîroka xwe vebêje. Her yek ji we dikare
vê yekê bike û nehêle ku Kurd bên jibîrkirin.”
DEHAQÊ VÊ SERDEMÊ DAIŞ E
Endamê Meclîsa Gelê Kurd a Brîtanyayê
Îbrahîm Xelîl kesên di komkujiya li Hesekê pêk
hat de jiyana xwe ji dest da bi bîr anî û diyar kir
ku heybet û coşa Newrozê bersiva herî xurt e li
dijî dijminan û wiha axivî:
field bigirin û hesir ji çavên wan bariya.
“Dehaqên vê serdemê DAIŞ û dîktatorên
mîna Erdogan in. Kawayên li hemberî van şer
dikin HPG, YPG û YPJ ne. Çarenûsa gelên Rojhilata Navîn girêdayî têkoşîna Kurdan e.”
Muslim got ku ez berxwedan û têkoşîna we
silav dikim û kesên di komkujiya li Hesekê de
jiyana xwe ji dest da bibîr anî.
RAWESTANDINA VÊ WEHŞETÊ
DEYNÊ LI STÛYÊ ME YE
Hevserokê Giştî yê PYD’ê Salih Muslim jî
di pîrozbahiyê de amade bû, tevî kesên li qada
pîrozbahiyê nekarî xwe li ber axaftinên dayika
şervanê YPG’ê Konstandinos Erik Scurfield (Kemal) ê welatiyê Îngilîzî ku di berxwedana li dijî
DAIŞ’ê de jiyana xwe ji dest da Vasiliki Scur-
Muslim diyar kir ku wezîfeya sererastkirina
dîroka ku şaş hatiye nivîsandin li ser milê me ye
û got: “Em li Rojava tevî Kurd, Suryanî, Ereban
em nirxên mirovahiyê diparêzin. Gelê Kurd li
ser axa xwe pêşengiya nirxên mirovahiyê dike.
Em bi vê têkoşîna xwe serbilind in. Ev çeteyên
wehş ên ku mizgeftan, dêran hildiweşînin, nirxên
mirovahiyê bin pê dikin, nirxên dîrokî tune dikin,
evane dijminên mirovahiyê ne. Rawestandina
van bêedeban deynê li stûyê me ye.”
ÇARŞEM, 25 ADAR 2015
2
Xaçepirs
Bersiva Hefteya Borî
BILA
Ka were da ku te bibînim!
bila tu rewrewk û serav bî
bila tu esmanekî bê tav bî
bila tu buhar bî bê xunav bî...
Ka were da ku te bibînim!
Bila evîna te tijî pirs bin
Bila bajarên te tijî tirs bin
bila êşên te dêw û girs bin
Ka were da ku te bibînim!
Bila axîna min, nalîna min bi te xweş be
bila bi mirina min dilê te şa û geş be
bila pirtûka te spî û rûyê gotinan reş be
Ehmed Huseyni
Wênesazê Kurd Ammar
Alrasam, qîrkirina Kurdên
Êzîdî yên Şengalê Xêz kir
Dayika Konstandinos:
Kurd Jibo
Cîhanê Bûn
Hêvî
Sayfa 3
Demîrtaş:
Ev
Destpêka
Dawiya
AKP´ê ye
Sayfa 6
Li Fransayê
qezaya
balafirê:
150 mirî
Sayfa 7
telgraf.co.uk
Çarşem,
25/03/2015
Hêjmar
ROJNAMEYA HEFTEYÎ
461
Newroz Pîroz Be
Meclîsa Gelê Kurd a Brîtanyayê Roja Yekşmê
li Londonê pîrobahiya Newrozê li dar xist. Di
pîrozbahiya ku li Finsbury Park hatî organize
kirin de zêdetirî 10 hezar kes amade bûn.
Qada pîrozbahiyê bi al û rengal û pankartan
hat xemilandin. Li pêşiya dikê pankarta li ser
“Serkeftina Kobanê û Şengalê Azadiya Gelane”
nivîsî hat daliqandin.
Hevserokê PYD’ê Salih Muslim û dayika şervanê
YPG’ê Konstandinos Erik Scurfield (Kemal) ê
welatiyê Brîtanî ku di berxwedana li dijî DAIŞ’ê
de jiyana xwe ji dest da Vasiliki Scurfield di
pîrozabahiyê de axivîn. Dema ku malbata
Scurfield derket ser dikê girseyê bi yek dengî
dirûşmeya “şehîd namirin qêriya”
Wekî din Şaredara Haringeyê Kaushika Amin,
Parlementerê Partiya Karkeran Jeremy Corbyn,
Parlementerê Parlementoya Ewrape yê ji
Partiya Keskan Jean Lambert, Nunerên MLKP,
Nunerên Tevgera Goran, nunerên Hilbijartinê
yên HDP’ê yên Brîtanyayê, gelek siyasetmedar
û çalakgerên mafê mirovan tevlî şahiyê bûn û
her yek ji wan axaftinek kirin.
Rûpel 3, 4, 5

Benzer belgeler