Londra`da Son Yılların En Görkemli Newroz`u Kutlandı
Transkript
Londra`da Son Yılların En Görkemli Newroz`u Kutlandı
Hükümet, Seçim Öncesi Son Bütçeyi Açıkladı Sayfa 4 “Bizim Değerlerimizi Reddeden Radikal İslamcılara Hoşgörü Gösterilmeyecek.» Sayfa 7 ‘Daiş’in Yenilmesi İçin Ne Gerekiyorsa Yapacağız Ve Başarılı Olacağız’ Sayfa 12 Londra’da 10 Bini Aşkın Kişi Irkçılığa ve Faşizm’e HAYIR dedi Sayfa 14-15 telgraf.co.uk Carşamba, 25/03/2015 Sayı HAFTALIK HABER GAZETESİ 461 Londra'dan Kobanê'ye Selam Londra’da Son Yılların En Görkemli Newroz’u Kutlandı Britanya Kürt Halk Meclisi’nin Pazar günü başkent Londra’da organize ettiği Newroz kutlamasına 10 binin üzerinde kişi katıldı. Son yılların en görkemli Newroz kutlamalarından birisine sahne olan Finsbury Park rengarenk oldu. Britanya’nın dört bir yanından gelen Kürdistanlılar sabahın erken saatlerinde alanda toplanmaya başladı. PYD eşbakanı Salih Müslim ve Rojava’da yaşamını yitiren Britanya vatandaşı Konstandinos Erik Scurfield’in (Kemal) annesi Vasiliki Scurfield’in konuşmaları kutlamaya damga vurdu. Her iki konuşmacının yaptığı duygusal konuşmalar alandaki birçok kişinin gözyaşı dökmesine neden oldu. Kutlamada ayrıca, Haringey belediye başkanı Kaushika Amin, İşçi Partili Milletvekili Jeremy Corbyn, Avrupa Parlamentosu Yeşiller Partisi Milletvekili Jean Lambert, Kate Osamor, İnsan hakları aktivisti Joe Ryan, Bruce Kent, MLKP temsilcisi, Goran hareketi temsilcisi, HDP Britanya Seçim koordinasyonundan Burhan Tanrıverdi ile birlikte çok sayıda politikacı ve insan hakları aktivisti konuşmalar yaptı. Kutlamanın kültürel programında yer alan sanatçılar, Hesen Şerif, Rojda, Grup Seyran ve Koma Serxwebun sahne aldı. Kutlamada ayrıca Govenda Aşiti grubu da sahneye çıkarak performans sergiledi. KCK yrütüme konseyi eşbaşkanı Cemil Bayık’ın mesajı büyük ekrandan gösterildi. Haberin devamı sayfa 8 ve 9’da ÇARŞAMBA 25 MART 2015 2 Şubat Ayında Enflasyon Sıfıra İndi Şubat ayında tüketici endeksi sıfıra (yüzde 0) gerileyerek tüm zamanların en düşük seviyesine indi. ‘AB’den Ayrılmak Birleşik Krallığı Ekonomik Olarak Zarara Uğratacak’ HAFTALIK HABER GAZETESI ROJNAMEYA NÛÇEYAN A HEFTANE Editör Alaettin Sinayiç [email protected] Muhabirler Esra Türk Erem Kansoy [email protected] Grafiker Yüksel Adıgüzel [email protected] Yayın Sahibi Tel News Ltd. Adres 33 Dalston Lane London, E8 3DF Ulusal İstatistik Ofisi’nden (ONS) yapılan açıklamada, İngiltere’de şubat ayı tüketici endeksinin bir önceki ayda kaydedilen 0,3 oranından yüzde 0’a gerilediği kaydedildi. ONS, şubat ayında enflasyonun azalışına elektronik aletler, kitap, oyuncak, gıda ve mobilya fiyatlarındaki hareketlerin katkıda bulunduğunu belirtti. Başbakan David Cameron ise enflasyonun sıfıra gerilemiş olmasının bir rekor olduğunu vurgulayarak, «Aile bütçeleri için enflasyonun bu seviyesi iyi bir haber. Uzun vadeli ekonomik programımızın işe yaradığına dair bir işaret» ifadesini kullandı. Maliye Bakanı George Osborne ise konuya ilişkin, “Enflasyonun yüzde sıfıra gerilemiş olması Birleşik Krallık ekonomisi için bir ilk. Düşük petrol fiyatları nedeniyle oluşan düşük enflasyon ailelerin bütçesi için iyi bir haber” dedi. Merkez Bankası (BoE) Başkanı Mark Carney geçen ay Londra›daki enflasyon raporu toplantısında ülkede enflasyonun bahar aylarında negatife seviyeye gerileyebileceğini, yılın geri kalanında ise sıfıra yakın olabileceğini söylemişti. BoE enflasyon raporunda Birleşik Krallık ekonomisine ilişkin 2015 büyüme tahmini yüzde 2,9’da bırakılırken, 2016 tahmini yüzde 2,6’dan yüzde 2,9’a, 2017 tahmini de yüzde 2,6’dan yüzde 2,7’ye revize edilmişti. Raporda 2015 enflasyon beklentisi ise yüzde 1,4’ten yüzde 0,5’e çekilmişti. Britanya’nın düşünce kuruluşlarından Open Europe, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılmasının ve sınırlarını açık tutmamasının ülkeye 2030 yılına kadar yaklaşık maliyetinin yıllık 56 milyar sterlini bulabileceğini belirtti. Open Europe tarafından yayımlanan ve Birleşik Krallığın AB’den 1 Ocak 2018 tarihinde ayrılması durumunda oluşabilecek durum senaryolarının ele alındığı raporda, Birleşik Krallık Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın birlikten ayrılması halinde normalden yüzde 2,2 daha az olabileceğine dikkat çekildi. 2018-2030 yılları arasında ise Birleşik Krallığın toplam maddi kaybının 672 milyar sterlini bulabileceği bildirildi. Open Europe Direktörü Mats Persson konuya ilişkin, “Eğer ekonominizi ve ticaretinizi dünyanın geri kalanıyla rekabet için açarken, istihdam kaynağınızı kısarsanız, rekabette çok zorlanırsınız” değerlendirmesinde bulundu. Başbakan David Cameron, partisinin genel seçimi kazanması halinde AB ile ilişkilerde Brüksel ile yeniden müzakereleri yürütmek istiyor. Müzakerelerde AB içerisinde serbest dolaşım gibi konulara sınırlama getirilmesi gerektiğini savunmayı planlayan Cameron’a, AB liderleri ise bunun AB’nin temel ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle tepki gösteriyor. Cameron, müzakerelerin sonunda ise en geç 2017 yılının sonuna kadar ülkesinin 1973 yılından bu yana sürdürdüğü AB üyeliğini referanduma götürmek istiyor. Telefon 0207 9230 838 0742 9481 490 Web www.telgraf.co.uk Reklam [email protected] Soru ve görüşleriniz: [email protected] BÜYÜK REKLAM KAMPANYASI Kürt ve Türk toplumuna ulaşmanın en iyi yolu Tüm reklamlarınızda %30 indirim Tüm seri ilanlarınız ÜCRETSİZ www.telgraf.co.uk [email protected] 07429481490 | 02079230838 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 3 4 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 SEÇİM ÖNCESİ SON BÜTÇE AÇIKLANDI 7 Mayıs’ta yapılacak genel seçim öncesi, Maliye Bakanı, George Osborne, son bütçesini açıkladı. Geçtiğimiz hafta, 18 Mart Çarşamba günü Parlamentoda yapılan bütçe açıklamasında ekonomin durumu ve önümüzdeki aylarda uygulanacak planlar açıklandı. Muhafazakar Parti ve Liberal Demokratların 2010’da kurduğu koalisyon hükümeti, devletin mali açığını düşürmek için bütçede katı kesintiler uyguladı. Osborne, bu hükümet döneminin, son bütçe açıklamasında uyguladıkları mali planlarının ekonomiyi iyiye doğru götürdüğünü ifade etti. Böylece, genel seçimlerde tekrar hükümet kurdukları taktirde, bütçe kesintilerine aynı şekilde devam edeceklerinin sinyalini verdi. Ekonominin %2.6 büyüdüğünü belirten Osborne, bunun dünyanın en zengin ülkeleri arasında en hızlı gelişim olduğunu ifade etti. İŞSİZLİK Osborne, işsizliğin 100,000 daha düştüğünü ve %5.3’e kadara gerilmesini beklediğini ifade etti. Hükümetin 1.9 milyon iş yarattığını anlatan maliye bakanı, bu işlerin çoğunlukla düşük saatler olduğu eleştirilerini kabul etmeyerek %80’inin tam mesai olduğunu iddia etti. YAŞAM ŞARTLARI Yoksulluk ve gelir eşitsizliğinin yükseldiğini bir çok sivil toplum örgütü açıklarken, Osborne yaşam şartlarının 2015’te, 2010 yılına kıyaslandığında 900 sterlin daha yüksek olduğunu anlattı. Yılda bir milyon insanın gıda bankasına başvurduğu biliniyor. Osborne, saatlik asgari ücretinin son baharda £6.70 yükseleceğini açıkladı. Bütçe açıklandığında enflasyon %0.2’ken, daha sonra %0’a düştü- uluslararası gıda fiyatlarının düşmesi enflasyonu bu seviyelere düşmesinde katkısı oldu. Tütün ve kumar vergileri yükselmeyecek. Bira vergisi bir peni düşecek. Eylül ayında planlanan yakıt vergisi artışı iptal edildi. Maaş vergisi £10,600’den uygulanmaya başlayacak. Seneye bu oran £10,800’e yükselecek. ÇARŞAMBA 25 MART 2015 Cameron Üçüncü Dönem Başbakanlık Yapmayacağını Açıkladı Mayıs ayında yapılacak genel seçimler yaklaşırken Başbakan Cameron’dan ilginç bir çıkış geldi. İkinci dönem Başbakanlığı büyük sallantıdayken üçüncü dönem Başbakan olmayacağını açıkladı. Başbakan David Cameron, Mayıs ayında yapılacak genel seçimi lideri olduğu Muhafazakar Parti’nin kazanması halinde bir dönem daha başbakanlık yapacağını, ancak üçüncü dönem için yeni liderliğe ihtiyaç duyulacağını, bu nedenle başbakanlık koltuğuna oturmayı düşünmediğini açıkladı. 2010 yılındaki genel seçimle başbakanlık görevine gelen Cameron, “Taze gözler ve taze liderliğin daha iyi olacağı zaman kesinlikle gelecektir. (Muhafazakar Parti’de) Birçok yetenek olduğunu biliyorsunuz. Muhafazakar Parti’de harika kişiler bulunuyor, parti Theresa May, George Osborne ve Boris Johnson gibi harika kişilere sahip. Etrafım çok iyi insanlarla çevrili. İkinci dönemde beş yıl boyunca görevde bulunacağımı söyledim ancak ondan sonra bence yeni bir liderlik zamanı gelmiş olacaktır” diye konuştu. Cameron, Mayıs ayında yapılacak genel seçimi kazanmak için hevesli olduğunu belirterek, “Kendimi bu görev için yeterli ve sağlıklı buluyorum. Bunun için bir tutkum var. Eğer oylar yetersiz kalırsa hayal kırıklığına uğrayacağım. Bu görevde daha yapacak işlerim olduğunu hissediyorum. Bu işin yarısı tamamlandı. Ekonomi düzlüğe çıktı. Bütçe açığı yarıya indi. Bu işi bitirmek istiyorum” ifadelerini kullandı. İşçi Parti ile Muhafazakar Parti Başbaşa Gidiyor “YouGov” adlı araştırma şirketinin dün yayınlanan son anketine göre, muhalefetteki İşçi Partisi ile Cameron’ın liderliğindeki Muhafazakar Parti’ye destek yüzde 34 ile aynı seviyede seyrediyor. Bu iki partiyi, yüzde 12 ile Avrupa Birliği ve göçmen karşıtı görüşleriyle bilinen Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP), yüzde 8 ile koalisyon hükümetinin küçük ortağı Liberal Demokrat Parti, yüzde 6 ile de Yeşil Parti takip ediyor. Birleşik Krallık’ta genel seçim 7 Mayıs›ta yapılacak ve siyasi partiler 650 koltuklu İngiliz Parlamentosu›nun alt kanadı Avam Kamarası›na girmek için yarışacak. ÇARŞAMBA 25 MART 2015 5 Britanya Hükümeti: PYD’ye Yönelik Endişelerimiz Var, Görüşmelerimiz Devam Edecek Britanya Parlamentosu Dışilişkiler Komitesinin Irak ve Suriye’deki mevcut duruma ilişkin hükümete sunduğu rapora Britanya hükümeti cevap verdi. Britanya hükümetinin konuya ilişkin yayınladığı 21 maddelik cevabında hükümetin Kürt odaklı Irak ve Suriye politikası anlatıldı. Raporun büyük bölümü Irak’ta yaşanan gelişmeler ve Kürdistan bölgesel hükümeti ile olan ilişkiler ile birlikte Daiş ile mücadelede Kürdistan bölgesel hükümetine nasıl yardım yapılacağı değerlendiriliyor. Raporun ‘Suriye’deki Kürtlere Yardım’ başlıklı 15’inci maddesinde Britanya hükümetinin Rojava sistemine yaklaşımı ve PYD şahsında Rojava’daki Kürt mücadelesine ilişkin politikası değerlendiriliyor. Britanya hükümetinin Rojava Kürtlerine yardım yapılması konusunda şartları olduğu görünüyor. Önce- likli şartın Suriye muhalefeti ile işbirliği yapmak olduğu vurgulanırken, PYD’nin Esad rejimi ile ilişkide olduğu iddia ediliyor. Britanya Parlamentosu Dışilişkiler komitesi raporunda hükümete sorduğu soruda şunlar belirtiliyor: ‘‘Kuzey Suriye’de Daiş’e karşı direnen, PYD gibi, Suriye’li Kürt gruplarını tanımaya ve birlikte çalışmaya yönelik politikalarını netleştirmelerini Hükümetten talep ediyoruz. Aynı zamanda, Türkiyeli-Kürt PKK’nin terör grubu listesinde olmasının ya da PYD’nin Suriye Ulusal Koalisyonuna katılmama kararının, PYD’nin tanınmaması ve destek verilmemesinde kayda alınan gerekçeler olup olmadığını netleştirmenizi talep ediyoruz.’’ Hükümetin konuya ilişkin verdiği cevapta şunlar belirtildi: ‘‘Partiya Yekitiya Demokrat, PYD’ye bağlı silahlı grupların Daiş’e karşı bir süredir savaştıklarını biliyoruz. Kobane’de yaşanan son gelişmeler, uluslararası koalisyon güçlerinin ve karadaki ortaklarının Daiş’i geriletmek için yürüttükleri ortak çabalarının etkili olduğunu gösteriyor. Ancak, PYD’nin belirttiği bazı politikalar ve amaçları konusunda endişelerimiz devam etmekte. Birleşik Krallık, PYD’nin Assad rejimiyle bağlantısını sürdürdükçe ve Suriye’nin ılımlı muhalefetiyle işbirliği yapmayı ret ettikçe, onlara destek vermelerinin çok zor olacağını devamlı olarak açıkça belirtmiştir. PYD’nin, Britanya’da terör listesinde yer alan PKK ile bağlarının devam etmesi de bizi endişelendiriyor. PYD, aynı zamanda, çoğulculuğa, insan haklarına ve Kürt yönetimi altındaki diğer siyasi güçlere saygıya daha fazla bağlılık göstermesi gerekiyor. PYD’nin, Suriye savaşının nihai çözümünde öncelikli müzakereye teşebbüs ettiğinden endişeliyiz. PYD’nin, Kasım 2013’te tek taraflı yaptığı, Suriye’nin Kürt bölgelerinde geçici yönetim kurma açıklamasını desteklemiyoruz. Bu hareket, bütün Suriye nüfusu ve uluslararası toplulukla danışarak yapılmadı. Suriye’de Kürtler için bağımsız bir bölge kurulacak mı, dahil olmak üzere, geçiş aşaması dahilinde, siyasi uzlaşmanın kesin yapısına tüm Suriyeliler karar verecektir. PYD’nin konumunun bu mühim zorluklarını göz önünde bulundurduğumuzda, Britanya PYD’ye direk olarak destek sağlamıyor. Geçen yıl içerisinde, Britanya yetkilileri PYD temsilcileri ve Afrin ve Kobane ‘kantonlarından’ delegelerle görüştüler. Yukarıdaki meselelere ilişkin, daha yapıcı bir yaklaşımı teşvik etmek için PYD ile görüşmelerimize devam edeceğiz.’’ Raporun tamamı bu linkten okunabilir: https://www.gov.uk/government/ uploads/system/uploads/attachment_ data/file/415796/48533_Cm_9029_ Accessible.pdf 6 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 7 “Bizim değerlerimizi reddeden radikal İslamcılara hoşgörü gösterilmeyecek.” İçişleri Bakanı Theresa May, radikal İslamcı kesimlerle mücadele planını kamuoyuna açıkladı. Theresa May, ülkenin eşitlik ve hoşgörü değerlerine karşı çıkan bireylere ve gruplara karşı önlem alınacağını söyledi. May, 7 Mayıs’ta yapılacak seçimleri kazanmaları halinde, radikal eğilimli kişilerin kullandığı veya sahip olduğu kuruluşları kapatma yoluna gideceklerini belirtti. İktidarın büyük ortağı olan Muhafazakar Parti›nin önde gelen isimlerinden May, İngiltere ve Galler›de şeriat mahkemelerinin rolünün gözden geçirileceğini, radikal görüşlerin internet üzerinden yayılmasına karşı daha sıkı önlemler alınacağını kaydetti. May konuşmasında dikkat çektiği bir diğer husus da, kayıtların tutulmaya başlandığı 7 yıl öncesinden bu yana ülkede nefret suçlarının her yıl artması oldu. Theresa May, “terörle ilişkilendirdiği” aşırı görüş ve eğilimlerle mücadelenin hayati önem taşıdığını kaydederek, “Bizim değerlerimizi reddeden radikal İslamcılara hoşgörü gösterilmeyecek.” dedi. May, İngiltere’deki herkesin haklar kadar sorumluluklara da sahip olduğunu, yasalarla kurumlara saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı. İngiliz bakanın, Muhafazakar Parti›nin seçimi kazanması halinde alacağını açıkladığı önlemler şunlar: -Halen “terörle mücadele yasası” kıstaslarına uymadığı için kapatılamayan grupları yasaklanacak. -Halen denetlenmeyen ve ek eğitim veren okulların gözden geçirilecek. -Cezaevlerindeki aşırı görüşlü mahkum ve çetelerle baş etmek için yeni yetkililer görevlendirilecek. -Çeviri hizmetlerine ayrılan fonlar önemli ölçüde kesilecek, İngilizce eğitimine çok daha fazla kaynak ayrılacak. CAFE • OFF LICENCE/MARKET • KEBAB TAKE AWAY • FISH & CHIPS RESTAURANT İŞ KREDİSİ, SİGORTA BTL Mortgage, Is Kredisi, Business Plan ve Marketing Planlari MORTGAGE (BTL) Ve iş yeri krediniz icin tamamen guvenebileceginiz tek isim: Finans sektöründe de 25 senedir toplumumuzun hizmetindeyiz. SAİM KÖKSAL ARCIS FİNANCE & MANAGEMENT CONSULTANCY 73 Silver Street, Edmonton, London N18 1RP | [email protected] | www.arcisfinance.com Tel: 0208 803 4545 – 0208 344 7744 Mobile: 079 31 33 22 32 WE ARE DIRECTLY AUTHORISED AND REGULATED BY FSA, CONSUMER CREDIT LICENCE NO: 632 555 YOUR MORTGAGE IS AT RISK IF YOU DO NOT KEEP UP REPAYMENTS ON A MORTGAGE OR OTHER LOANS SECURED ON IT Eğitim Köşesi OKTAY ŞAHBAZ Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı [email protected] Çocuklar ve Sınırlar Etrafımızda çok görüyoruz, günümüzde bir çok aile çocukları serbest bırakıldığında özgüvenleri yüksek olan bireyler olacaklarına dair düşünceleri vardır. Bunun yanında bir çok aile sınırlar koymayarak çocuklarını kendilerine daha da fazla yaklaştıklarını ve onların kendilerine her koşulda saygı göstereceklerini düşünürler. Fakat yine çevremizde ve etrafımızda gördüğümüz kadarıyla durum böyle işlemiyor. Tam tersine bunu yapan aileler çocukları belli bir yaşa geldiğinde kendilerini dinlemeyen ve tamamen isyankar, baş edilemeyen bireyler olabiliyorlar. Kural koyan anne ve babalar, sanıldığını gibi, çocuklarına daha az ilgi ve sevgi göstermezler, aksine onların hayatını düzene sokarak güvende hissetmelerini sağlar, sevgilerini başka yollardan göstermeyi tercih ederler. Bu konuda yapılan bir çok araştırmaya göre, kural ve sınırlar çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar. Çocuklar anne ve babalarının yetkin olduklarını hissettiklerinde ve kendilerini koruyabileceklerini bildiklerinde dış dünyayı bir tehdit olarak görmez ve keşfetmeye başlarlar. Bir çok çocuk doğal olarak kendisi için neyin gerekli, neyin daha yararlı ve önemli olduğunu başlangıçta bilemez. Bu konuda kimi zaman etrafından kimi zamanda TV’de gördüklerinden etkilenir. Büyüyen bir çocuğun her aşamasında anne ve babanın koyduğu kurallar çocuğun kendisine zarar vermeden iyi alışkanlıklar geliştirerek sosyal uyum için gerekli becerileri elde etmesini sağlar. Çocuğun hayatla ilgili birçok şeyi öğrenmesi ve kendi kendine yetecek hale gelmesi her anne ve babanın temel isteği olmak zorunda. Çocuklarımızı ne kadar seversek sevelim onların öz güveni yüksek bağımsız bireyler olmaları, hayatlarında başarılı olmalarındaki önemli niteliklerden bir tanesi. Kurallar ve sınırlar koymak çocuklarımızın tüm özgürlüklerini ellerinden aldığımız anlamına gelmez. Tam tersine, çocukların kendilerini güvende hissetmek için anne ve babalarının sınırlandırmalarına ve yönlendirmelerine ihtiyaçları vardır. Çocuklar anne ve babalarının rehberliğine güvenmek isterler. Anne ve baba tutarsız ve istikrarsız davrandıklarında çocukların çıkardığı sonuç ‘kurallar bu sefer bozulabildiyse demek ki başka sefer de bozulabilir’ olur. Örnek vermek gerekirse, akşama kadar eğitimin öneminden bahsedip yaz tatilinde iki hafta fazla tatil yapmak için sınırsız yalan söylemek gibi! Kuralların net ve istikrarlı olmadığı evlerde büyüyen çocukların okulda da sıkıntı yaşaması muhtemeldir. Çocuklar sınırlar sayesinde aynı zamanda ilişkileri tanımlarlar. Mesela burada yetkili olan kimdir? Ne kadar ileri gidebilirim? Çok ileri gidersem ne olur? Gibi soruların cevaplarını çocuklar çizilen sınırlar ve koyulan kurallar sayesinde bulurlar. Okullarda çocuklar genellikle sınırları çok iyi bilirler çünkü öğretmenler her öğrenciye aynı derecede yaklaşmak zorunda. Kurallara uymayan öğrencinin yeni yada eski olması bir şeyi değiştirmez, önemli olan o kurala uyulmasıdır. Çocukların topladıkları bilgiler yetişkinlerle olan ilişkilerinde nasıl davranmaları gerektiği konusunda onları yönlendirir. Ancak toplanan bilgilerde tutarsızlık olduğunda çocuklar da nasıl davranacaklarını şaşırırlar ve sıkıntılar yaşarlar. Bu sorunlar çözülmediğinde ileride hem aile hem de eğitim hayatında sorunlar yaşamak kaçınılmazdır. ÇARŞAMBA 25 MART 2015 8 LONDRA’DA GÖRKEMLİ NEWROZ KUTLAMASI Britanya Kürt Halk Meclisi’nin Pazar günü başkent Londra’da organize ettiği Newroz kutlamasına 10 binin üzerinde kişi katıldı. PYD eşbakanı Salih Müslim ve Rojava’da yaşamını yitiren Britanya vatandaşı Konstandinos Erik Scurfield’in (Kemal) annesi Vasiliki Scurfield’in konuşmaları kutlamaya damga vurdu. Kutlamada ayrıca, Haringey belediye başkanı Kaushika Amin, İşçi Partili Milletvekili Jeremy Corbyn, Avrupa Parlamentosu Yeşiller Partisi Milletvekili Jean Lambert, MLKP temsilcisi, Edmoton milletvekili adayı Kate Osamor, İnsan hakları aktivisti Joe Ryan, Bruce Kent, Goran hareketi temsilcisi, HDP Britanya Seçim kordinasyonu temsilcisi Burhan Tanrıverdi ile birlikte çok sayıda politikacı ve insan hakları aktivisti konuşmalar yaptı. Kutlamanın kültürel programında yer alan sanatçılar, Hesen Şerif, Rojda, Grup Seyran ve Koma Serxwebun sahne aldı. Kutlamada ayrıca Govenda Aşiti grubu da sahneye çıkarak performans sergiledi. KCK yürütüme konseyi eşbaşkanı Cemil Bayık’ın mesajı büyük ekrandan gösterildi. Newroz alanında en çok duyulan sloganlar, ‘Biji Berxwedana Kobane’, ‘Şehit Namirin’ oldu. Yedi saat süren Newroz kutlaması akşam saatlerinde sona erdi. ÇARŞAMBA 25 MART 2015 9 10 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 11 Londra’da Demokratik Güçbirliği’nden Newroz Yürüyüşü Foto:Erem Kansoy Başkent Londra’da Britanya Demokratik Güçbirliği organizasyonu ile Newroz yürüyüşü düzenlendi. Wood Green’de bulunan Haringey Civic Centre önünde yapılan bir dakikalık saygı duruşundan sonra Britanya Demokratik Güçbirliği adına hazırlanan ortak basın bildirisi okundu. Rojava’dan yükselen ışık ve Kobane’de yaratılan büyük zaferin aydınlığıyla 2015 Newroz’una hoş geldin diyerek başlayan açıklama şöyle devam etti; ‘‘Bölgede adı olmayan kadınları devrimin kurucusu, örgütleyicisi, komutanı ve önderi yapan Rojova devrimi, dili yasaklanan, kültürlerini ve inançlarını yaşamalarına izin verilmeyen tüm azınlıkların örgütlenmelerinin önündeki tüm engelleri kaldırmış, aşağıdan yukarıya örgütlenen komün tarzı örgütlenmeleriyle bölgenin demokrasi okuluna dönüşmüş durumdadır. Bundandır Kawa’nın yaktığı ateş 2015 Newroz’unda Anadolu, mezopotamya ve Ortadoğu’da daha büyük bir alanı aydınlatacak bütün dünya halklarına umut olacaktır.’’ Okunan basın bildirisinden sonra kitle caddeyi kapatarak yürüyüşe geçti. Üzerinde dört dilde ‘Newroz Kutlu Olsun’ yazılı Britanya Demokratik Güçbirliği imzalı pankart açan kalabalık kitle Yürüyüş boyunca Biji Newroz ve Daiş karşıtı sloganları attı. Yürüyüşte ayrıca üzerinde Kobane’de yaşamını yitiren savaşçıların resimlerinin olduğu büyük bir pankart açıldı. Wood Green alışveriş merkezi önünde stand açan bir grup İslamcının provokasyonu görevliler ve polis tarafından büyümeden engellendi. İki saat süren yürüyüş Haringey’de bulunan Kürt Toplum Merkezi önünde sona erdi. ÇARŞAMBA 25 MART 2015 12 ‘Daiş’in Yenilmesi İçin Ne Gerekiyorsa Yapacağız Ve Başarılı Olacağız’ Mart ayının başında Tıl Hemis’ta yaşanan çatışmada yaşamını yitiren YPG’li Britanya vatandaşı Konstandinos Erik Scurfield’in Annesi Vasliki Scurfield’in Finsbury Park’ta kutlanan Newroz’da yaptığı konuşmada yaşanan tüm acılara rağmen güçlü ve dayanıklı olunması gerektiğini ifade etti. Vasiliki Scurfield’in yaptığı konuşmanın tam metni: Yeni yıl kutlamalarınızı bizimle paylaştığınız için teşekkür ederim. Kosta’nın Rojava’da yeni arkadaşlarıyla Newroz kutlamalarına katılmayı heyecanla beklediğini biliyordum. Bana heyecanla Newroz’dan bahsediyordu ve burada olmayı isterdi. Newroz benim için yeni bir kutlama, bir şeyler duymuştum ama hakkında çok bilgim yoktu. Gördüğüm kadarıyla, Newroz bize Kürtlerin, nerede yaşıyor olsalar, bir millet olduklarını gösteriyor. Newroz bize, birey olarak Kürtlerin güçlü, ama birlikte yenilemez olduklarını gösteriyor. Newroz bize Kürtlerin, değer verilip korunması gereken, benzersiz, antik kültürlerinin olduğunu gösteriyor. Böyle kutlamalar hem acı hem tatlı oluyorlar. Böyle sevinçli zaman içerisinde, yanımızda olmayan sevdiklerimizi ve onları kaybettiğimiz mücadeleyi hatırlamamamız gerekiyor. Sevdiklerimizi Halepce, Heseke, Kobane, Til Hamis ya da Tikrit kaybetmiş olsak da, seneler önce ya da dün- ruhları haksızlık ve adaletsizliğe karşı yaşamaya devam ediyor. Böyle zamanlarda, dikkatimiz nefret ve kızgınlıkla dağılabilir. Ama unutmayın ki nefret, sözde Daiş’i körükleyen kara ve yıkıcı duygudur. Yıl yenilenince, ve gelen aylar henüz yazılmamış sayfalarken, geriye değil, önümüze bakmamız gerekiyor. Kürtlere karşı hala devam eden vahşet ve adaletsizlikle mücadele etmek için, güçlü ve dayanıklı, kemiklerimize kadar giren bir iradeyle bu örgüte karşı ne olursa olsun başarılı olmak için kızgınlığımızı odaklamamız gerekiyor. Son günlerde insanlar bana soruyorlar: Suriye’de savaşmak için, YPG’ye katılmaya giden Kosta ve Daiş için savaşmaya giden erkekler arasında ne fark var? Siz ve ben, biz farkı biliyoruz. Sizin arkadaşlarınız ve akrabalarınız o gerçekliği her gün yaşıyorlar. Sözde Daiş, saldırgan; YPG ve diğer Kürtler kendilerini koruyorlar. Daiş baskıcı; YPG, diğer Kürtlerle birlikte, halklar ve özgürlükleri ve özgür irade için varlar. Daiş, kendi inanç sistemleriyle bir olmayan her şeyi yıkmak ve yok etmek istiyor; YPG toplumları yetiştirip büyütmek istiyor. Siz ve ben, Daiş’in yenilmesi gerektiğini biliyoruz. Başka bir seçenek yok. Ne yapmamız gerekiyorsa yapacağız ve başarılı olacağız. Çünkü, bütün Kürtler doğru taraftalar, insanlık tarafındalar, adalet ve karar hakkı tanıyan taraftalar. Kadın haklarını tanıyan, ve kendi kültür ve dinini yerine getirme hakkını tanıyan tarafta. Batı değerlerini tanıyan bütün ülkelerin hükümetleri, Kürtler olamadan bu hilafet tarikati, Daiş’i durduramazlar. Rojava, Kosta’nın da dahil olduğu, böyle cesur ve başarılı bir direniş göstermeseydi ve bu direniş, İrak Kürdistan’ı, Tikrit gibi yerlerde de gerçekleşmeseydi, bu hilafet tarikatı durdurulamaz ve yayılırdı. Bu insanlık dışı tarikat Suriye’den bir parçayla, Irak’tan bir parçayla memnun olmayacak. Karnı OrtaDoğu, Kuzey Afrika ve Güney Avrupa ile- daha sonra da daha ileriye bakarak- patlayana kadar, milletleri yemeye devam eden açgözlü bir canavardır. Tüm dünya bu hilafet tarikatının kara ideolojisinin tehlikesi altında ve her gün ön cephede bunu kontrol altında tutan Kürt savaşçılardır. Newroz nasıl karanlığa ışık, kışa baharı getiriyorsa, Kürtler Daiş karanlığına karşı umut ve cesaret yaratıp, zulmün yenilebileceğini gösteriyorlar. Avrupa, ABD, Avusturalya, ve aynı özgürlük ve eşitlik değerlerini paylaşan bütün hükümetlere yalvarıyorum, bu direnişe katılan bütün Kürtlerin savaşlarına devam etmeleri için, uygun donanıma sahip olmalarını sağlayın; bu hükümetlere yalvarıyorum, bütün Kürtlerin tıbbi malzemelere ve doğru desteğe erişebilmelerini sağlamaları. Bu hükümetlere gerçek teröristin kim olduğunu anlamaları için yalvarıyorum. Dikkatlerinin dağılmaması için yalvarıyorum. Yüzünüzü lütfen çevirmeyin. Burada, Britanya’da ne yapabiliriz? Burada, bu akşam, en az yedi bin kişi var. Bu yedi bin Kürdün sesidir. Burada herkes milletvekiline bir mektup yollasa, bu ülkedeki neredeyse her milletvekilinin durumdan haberdar olması demektir. Buradaki herkes milletvekilinden, bu konuları konuşmak için, bir toplantı istese bu, ülkede, yedi bin toplantı demektir. Milletvekilleri şu an bir şey yapamazlar belki ama hiçbiri konuya ilişkin iyi bilgileri olmadığını söyleyemez ve konuyu görmezlikten gelemezler. Britanya vatandaşı olup olmamanız önemli değil. İngilizce konuşup ve yazabilmeniz önemli değil. Toplum meclisiniz size mektubun bir kopyasını verebilir- sesinizin duyulması için hakkınız var. Britanya’da ortalama 50 bin Kürt var. Sadece 30 bini bir bakana, örneğin Başbakan yardımcısına, ya da Savunma Bakanına, mektup yazarsalar, bu çalışanlarının açması gereken çok sayıda mektuptur ve her birine cevap vermek zorundalar. Bir de düşünün, bu 30 bin Kürt’ün her biri, Kürt olmayan üç kişinin bir mektup yazmasını sağlarsa, bu 90 bin mektuptur. Herkes, aynı hafta içerisinde bu mektupları yollarsamüthiş bir şey! Hükümet bu defa bir şey yapmazsa bile, uyanıp dikkate almaya başlamak zorunda kalır. Bu gücü hükümeti devamlı rahatsız etmek için kullanabiliriz ve sessiz kalmayacağımızı ve pes etmeyeceğimizi gösteririz. Oğlum Kürt halkının kalbinde bir ateş yaktı. Ölümü üç ülkede kalplere dokundu. Her biriniz o ateşi yakmaya ve değişim yaratma devam edebilirsiniz. Her biriniz yeni bir ateş yakabilirsiniz, milletvekilinizin ve hükümetin altında ufak bir ateş, ve o ateşlerle yolu birlikte aydınlatabilirsiniz. Her biriniz kalkıp hikayenizi anlatabilirsiniz. Her biriniz bu mesajı yayıp Kürtlerin unutulmamalarını sağlayabilirsiniz. Ez li virim. Teşekkürler. Newroz Piroz Be! İngilizce’den Çeviri: Esra Türk ÇARŞAMBA 25 MART 2015 Londra’da Yüzlerce Genç Ateşin Etrafında Çektiği Halaylarla Newroz’u Kutladı Britanya Demokratik Güçbirliği tarafından dün yapılan Newroz yürüyüşünden sonra Kürt Toplum Merkezinde Gençler Newrozu kutladı. Foto: Erem Kansoy Yüzlerce gencin katıldığı Newroz kutlamasında yakılan büyük ateş ile birlikte havai fişekler patlatıldı. Cumartesi akşamı saat 6’da başlayan kutlama geç saatlere kadar devam etti. 13 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 14 Londra’da 10 Bini Aşkın Kişi Irkçılığa ve Faşizm’e i d e d R I Y HA United Nations AntiRacism Day (Birleşmiş Milletler Anti-Irkçılık Günü) kapsamında birçok başkent ile eş zamanlı olarak Londra’da da ırkçılık ve faşizim karşıtı yürüyüşler düzenlendi. New York, Atina, Sao Paulo’da da organize edilen ve international day of action (Uluslararası eylem günü) olarak nitelendirilen 21 Mart günü eyleminn ikincisinde de yaklaşık 10.000 insan Londra merkez sokaklarını doldurdu. Haber/Fotoğraf: Erem Kansoy Anti-Irkçı ve Anti-Faşist aktivistlerin, İşçi sendikaları, öğrenci birlikleri, Avrupa Birliği mensubu Romanya, Bulgaristan ve Polonya göçmenleri, Roman’lar, Kürt, Müslüman ve Hristiyan grupların da destek verdiği yürüyüşte, İngiltere’de yaşam sürdüren birçok toplumdan duyarlı vatandaşlar, Woodcraft Folk, Dale Farm destekçileri grubu, Save Lewisham Hospital grubu, Engelliler grubu ve sivil toplum örgütleri de hazır bulundu. United Nations Anti-Racism Day yürüyüşünün kökeni, Güney Afrika’da bulunan Sharpeville’de 21 Mart 1960 tarihinde düzenlenen bir protesto sırasında 69 göstericinin polis tarafından öldürülmesine dayanıyor. Irkçılık ve ayrımcılık karşıtı değerli lider Nelson Mandela’nın 5 Aralık 2013 günü hayatını kaybetmesinin ardından United Nations Anti-Racism Day yürüyüşü, hem Mandela’nın anısına hem de dünyada artan ırkçılığa dikkat çekmek üzere ilk kez gerçekleştirildi. Londra’da düzenlenen yürüyüşte ayrımcılık, haksız yere suçlamalar ve ırkçılık karşıtı sloganlar atıldı. Yaklaşık 10 Bin kişinin ka- tıldığı etkinlikte merkez Londra trafiğe kapatıldı. BBC binası önünde toplanan kalabalık buradan Trafalgar meydadına doğru yürüyüşe geçti. MP Diane Abbott kalabalığa seslenişinde, “bugün burada tüm parti ve liderlerine, Muhafazakarlara, Liberal-Demokratlara, İşçi partililere, ‘ırkçılık ve faşizime hayır’ demek üzere toplandık. Politik partilerin göçmen karşıtı politikalarına dur demelerini istiyoruz. Düşük maaşlara sebep olan göçmenler değildir, düşük maaşların sebebi sömürücü işverenlerdir. NHS’in harcamalarını yükseltenler göçmenler de değildir, göçmenler olmasaydı NHS olmazdı.” ifadelerini kullandı. Polis tarafından öldürülen siyahi vatandaş- ların yakınları, Mark Duggan’ın teyzesi Carol Duggan’da kalabalığa seslenerek, sevdiklerinin öldürülmesini dahi adalete getiremeyen yargılayamayan yetkilileri eleştirdi.Düzenlenen organizasyon yaklaşık 4 saat sürerken binlerce insan, müzik dinletisi ve konuşmaların tamamlanması ile Trafalgar meydanından sessizce ayrıldı ve etkinlik son buldu. ÇARŞAMBA 25 MART 2015 15 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 16 KÜRTLER’İN ARTAN POPÜLARİTESİ Yasemin Kazan-Londra Kürtlere karşı saldırıların uluslararası arenada daha fazla duyulması ve Daiş’e karşı verdiği kahramanca mücadelenin, Kürtlerin dünya çapında popülaritesinin artmasına ve verdikleri mücadelede çok büyük destek görmesine olanak sağladı. Batılı bir çok gönüllünün Kürtlerin saflarında savaşması ve sosyal medyada yayınlanan destek mesajları bunların en önemli göstergelerinden. Kürtler ile yakın ilişkileri olan ve Kobani’deki çatışmaları yakından takip eden Dr Thoreau Redcrow’a son zamanlarda uluslararası düzeyde Kürtlere artan ilginin nedenlerini sorduk. Master ve doktora çalışmalarını “uluslararası savaş analizi özellikle etnik savaşlar ve terörizm” üzerine ABD’nin Nova Southeastern Üniversitesi’nde yapan Dr Thoreau Redcrow 1988-1991 yılları arasında Türkiye’nin Kürdistan bölgesinde yaşadığını ve Halepçe katliamına ve körfez savaşına tanık olduğunu ifade etti. 1990 yıllarının başında Kürtler üzerinde baskısını arttıran Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yapmış olduğu zulümler nedeniyle, kaybolan arkadaşları ve gördüğü işkenceler, köylerinin yakılması, faili meçhul cinayetlerin, Kürtlerin her zaman onun kalbinde yer etmesine sebep olduğunu belirtti. Kürt gerillalar ve PKK üzerinde yaptığı araştırmalar nedeniyle Türkiye, Suriye ve Irak’ın Kürdistan bölgelerine seyahat ederek, Rojava’da YPG ve YPJ ile Kandil’de PKK’nın çalışmalarını yakından gözlemleme imkanını bulduğunu açıkladı. Ekim ayında Kobani mücadelesinde bölgede bulunan Dr. Thoreau Redcrow, Türkiye’nin Daiş’e yaptığı yardımları haber yaptığı gerekçesiyle birçok gazeteci gibi biber gazına maruz kaldığını ve üzerine ateş açıldığını dile getirdi. “Kasım ayında 8 saat süren gözaltı süresince neredeyse işkenceye maruz kalacak iken, ABD elçiliğinin talimatı üzerine serbest bırakıldım” dedi. MIT tarafından da mimlendiğini sözlerine ekledi. Kürtlerin, dünyaca her zamankinden daha popüler olmasının bir çok nedeni olduğunu ve özellikle de Batı’da Kürtlerin geçmişte hiç olmadığı kadar kendi seslerini duyurma imkanı olduğunu ifade eden Dr Thoreau Redcrow, bu artan ilginin bir çok sebepleri olduğunu şu sözleriyle açıkladı: ‘Şeytanla Savaşan iyiler’ “Vahşice katliamlar yapan Daiş’e karşı kahramanca savaşan Kürtlerin tanınması ve popüler olmasında Daiş bir nevi gizli bir lütuftur. Cesur genç YPJ ve YJA-STAR kadınları ile kendi kadınlarının köle gibi yaşamasını isteyen sakallı, kadın düşmanı Daiş canileri arasındaki tezatlık öylesine net ki bir çok insanın Kürtleri “şeytanla savaşan iyiler” olarak görmesini sağlamaktadır”. ‘Global tehdide karşı savaşan Kürtler’ “Uluslararası koalisyonun sınırlı hava saldırılarına rağmen ABD’nin Daiş karşısındaki sessizliği ve karada Daiş’e karşı savaşması gerektiğine inan Batılılar, Kürtleri kendileri adına savaşan kahramanlar olarak görmektedir. Daiş tehlikesine karşı, ABD Başkanı Barack Obama’yı pasif ve kayıtsız olarak nitelendirenler, global bir tehdide karşı savaşmak için inisiyatifi eline alan Kürtlere, evrensel olarak muazzam bir destek ve şükran duygusu beslemektedir.’’ ‘Bizden Biri’ “Kürt değerlerinin, Körfez ve Arap ülkelerindeki İslamcılar ile karşılaştırıldığında genellikle Batı’nın değerlerine paralel doğrultuda hareket ettiği görülüyor. Kürtler komşularına göre daha hoşgörülü, demokrasiyi destekleyici, kadın hakları konusunda nispeten ilerici, farklı etnik köken ve dinleri kabul edici olarak görülmektedir. Kürdistan Daiş zulmünden kaçan dini azınlıklar Dr Thoreau Redcrow ve YPJ üyesi savaşçı için güvenli bir sığınak olarak görülmekte ve bunun sonucu olarak, Kürtler, batı uygarlık modeline uyumlu modern ve saygın insanlar olarak nitelendirilmektedir. Kürtler, batıda bizim gibi cihatçılarla savaşan” bizden biri” olarak anılmaktadır”. ‘Kadın Savaşçılar’ ‘‘YPJ ve YJA-Star kadın savaşçılarının mücadeleleriyle dünyaya güçlü bir mesaj verdiğine inanıyorum. Kadınların ön cephede savaşmasına olanak sağlayan diğer bir ülke ise İsrail. ABD’de kadınlar orduda görev alabilir ancak erkekler gibi silahlı çatışmada yer alamaz. Bu nedenle YPJ, kadınların savaşçılığı konusunda erkekler ile eşit olduğunu tüm dünyaya kanıtlamıştır.’’ ‘İyi Müslümanlar’ “Müslümanlara güvenmeyen ABD ve Batı’da, Kürtler demokratik bir toplumda var olabilecek “iyi Müslümanlar” olarak nitelendirilmekte. Kürtler, 10. yüzyılda yaşıyormuş gibi görünen Suudi Arabistan ve benzeri yerlerdeki Selefi veya Vahabi İslamcıların aksine, yabancılara ve kuşkuculara, İslam ve Hıristiyanlık veya modernizmin bir arada bulunabileceği konusunda umut vermektedir”. ‘Hem solda hem sağda popüler’ “ Daiş ve Türkiye’ye (Amerikan sağcı birçok kişi tarafından NATO’ da düşman ve koyun postu giymiş kurt gibi görülmekte) karşı ön cephede savaşan PKK’nın siyasi solda daha popüler olacağı düşünülmesine rağmen aslında hem sol ve hem sağ ABD Grupları arasında popüler, özellikle YPG, ABD’de çok daha popüler. Aynı zamanda muhafazakar Cumhuriyetçiler ve solMarksistler tarafından desteklenmektedirler. Cumhuriyetçi aday Senatör Rand Paul Kürtlerin bağımsızlık fikrini destekleyen ve ABD’nin Kürdistan’ı doğrudan silahlandırması gerektiğine inananlardan hatta bunu şu sözleri ile dile getirdi: “Eğer onlara kendi ülkelerini kurma sözü verirsek sonuna kadar savaşırlar.” Ayrıca Senatör Ted Cruz ve Senatör Lindsey Graham da ABD ve AB’nin Kürtleri silahlandırılması gerektiğinin önemini vurgulayanlardan”. “YPG’ye katılmak ve mücadelede bizzat yer almak isteyen bir çok Batılı bunu Lions of Rojava Facebook sayfası üzerinden yapıyor”. Eski ABD askeri Jordan Matson, Eylül ayında YPG’ye katıldıktan sonra Ekim ayında hafif şekilde yaralandı. O zamandan beri çeşitli gazetelerde yaptığı röportajlarda Batılıların bu savaşta yer alması konusunda teşviklerde bulundu. Son zamanlarda Matson Fox News gibi muhafazakar medyada sıkça yer alıyor ve her televizyon röportajında backgrounda YPG bayrağı yerleştirilir”. ‘Benzersiz gerilla hareketi’ “Kürt gerillalar, Türkiye, Suriye ve İran baskısına karşı mücadele veren özgürlük savaşçıları olarak görülmektedir. Özellikle PKK, cinsiyet eşitliği, ekolojik sürdürülebilirlik, küresel kapitalizmin ya da faşizmin yıkımının olmadığı bir dünya isteyen “kahraman” olarak görülmekte. Bu evrensel popülaritesi ile çok benzersiz bir gerilla hareketi ve muhtemelen de dünyada tek”. ÇARŞAMBA 25 MART 2015 YPG’li Savaşçıyı Manchester Havaalanında Yüzlerce Kişi Karşıladı 17 Özgürce HATİCE GÜDEN [email protected] Kadınlar; Seçimlere Hazır mıyız?.. İngiltere’de yaşayan Kürtler, Konstandinos Erik Scurfield’in cenazesini Mancehester havaalanında kitlesel olarak karşıladı. Cuma günü sabahın erken saatlerinden itibaren havaalanı önünde toplanan yüzlerce kişi Kostandinos’u çiçekler karşıladı. Cenaze aracının halkın arasına ulaşmasıyla birlikte duygusal anlar yaşandı. Til Berak’ta DAIŞ çeteleri ile YPG savaşçıları arasında 2 Mart’ta çıkan çatışmada yaşamını yitiren İngiliz vatandaşı YPG savaşçısı Konstandinos Erik Scurfield’in cenazesi bu sabah Manchester havaalanında yüzlerce kişi tarafından sloganlarla karşıladı. YPG-YPJ bayrakları ve Konstandinos’un büyük resimleri ile Manchester havaalanı önünde yapılan karşılama töreninde sık sık ‘şehid namirin’ sloganları atıldı. Karşılama töreninde ailenin teşekkür mesajı da okundu. Konstandinos Erik Scurfield’in cenazesinin bulunduğu araç önünde yapılan bir dakikalık saygı duruşundan sonra cenaze otopsi yapılmak üzere hastaneye götürüldü. Konstandinos Erik Scurfield’in yarın (Perşembe) Nottingham’da toprağa verilecek. Londra ve değişik kentlerden yüzlerce Kürdistanlının cenaze törenine katılması bekleniyor. Tüm kesimlerin birleştiği en önemli nota; 7 Haziran seçimlerinin tarihi özellikte olmasıdır. Evet, tarihidir. AKP faşizmi için Osmanlı tarzı yönetimin, yani “başkanlık” sisteminin oylanması, CHP için var oluş ve yok oluş çizgisindeki çırpınışın oylanması, emek ve demokrasi cephesi için 12 Eylül faşizminin koyduğu setlerin parçalanması bakımından tarihidir. oluşturulacak ortak politikaları eksen alarak çalışma yürütebilmelidirler. Hiç kuşkusuz koordinasyon bileşeni kadın grupları, kendi grupsal çalışmalarını da ayrıca yürütebilir ve örgütleyebilirler. Fakat koordinasyonun ortaklaşmadığı çalışmaları yada politikaları koordinasyon kimliği ile deklare etmemelidirler. Hepimizi bağlayan politik eksen HDP’nin kadın politikaları olmalıdır. Bunlar, öne çıkan/çıkartılan yanlar... Oysa bu seçimlerin içerisinde saklı bulunan farklı tarihi özgünlükler de var ve olacak... Örneğin; LGBTİ bireylerinin ilk kez bu denli sözünün ve iradesinin konuşacağı bir seçim süreci yaşayacağız. Örneğin; kadınların eşit temsilinin, sözünün ve iradesinin boy verdiği/vereceği bir seçim süreci yaşayacağız. Koordinasyon komitesi kendi içerisinde iş bölümüne gidebilmeli ve hemen her dokunduğumuz kadının bu çalışmaların birer parçası olmalarını sağlayabilmeliyiz. Emek ve demokrasi cephesinin -ki bu HDP’den başkası değildir- hazırlandığı seçim süreci böylesine tarihi özellikte bir seçim süreci olacaktır. Ve daha ilk günden görüldüğü gibi sadece oylara kilitlenmiş bir seçim çalışması olmayacak, bu seçimlerde adaylar değil, politikalar çatışacak. Buradan hareketle seçim çalışmalarında, biz kadınların duruşu oldukça önemlidir. Yıllardır özlemini çektiğimiz kadın özgürlük taleplerinin toplumsallaştırılması ve örgütlendirilmesi bakımından bu seçimler önemli bir role sahip olacak. Bu nedenle; tüm kadın özgürlükçü kesim ve bireylerin bu seçim sürecini bir seferberlik ruhu ile örebilmeleri önemlidir. Başta HDP Britanya Seçim Koordinasyonu olmak üzere yerel örgütlülüklerde yer almalı ve kadın örgütlülüklerinin oluşturmaya çalıştıkları “HDP Britanya Kadın Koordinasyonu” yada “Meclisi” -hangisi uygun görülecekse- bu çalışmalarda kadın emeğinin, etki gücü ve iradesinin görünür kılınması, kadın özgürlük taleplerinin seçim politikalarının bir malzemesi değil gerçek gündemi haline getirilmesi bakımından önemlidir. Oluşturacağımız kadın koordinasyonu veya meclisi, merkezi koordinasyonun alt örgütü gibi değil bir bileşeni gibi işlev görmelidir. Merkezi koordinasyonlar bu örgütlülüklere öneride bulunabilmeli fakat onlar adına karar almamalıdırlar. Oluşturulacak kadın koordinasyonunda, kadın grupları, örgütleri vb katılabileceği gibi bağımsız bireyler de katılabilmelidir. Bu oluşum içerisinde yer alan kadın grupları yada örgütlülükleri; Güncel basını ve medyayı, burjuva partilerin kadın politikalarını ve söylemlerini takip edecek ve gerekli gördüğü yerde açıklamalar ve teşhir yazıları hazırlayacak, radyo ve TV programlarının ayarlanması gibi işleri omuzlayacak “Basın ve Medya Grubu” başta olmak üzere teknik işleri örgütleyecek gruplar, propaganda ve ajitasyon grupları, bölge ve semt gruplarını oluşturabilmeliyiz. Yapacağımız çalışmanın hedef kitlesi kadın olduğuna göre, politik ekseni de esasen kadın olmalı. HDP’nin kadın politikalarının kavratılması, diğer burjuva partilerin kadın politikalarındaki iki yüzlü ve cinsiyetçi yanları teşhir edebilmeliyiz. Yapılabildiği oranda kadın eksenli ortak afişler, bildiri ve broşürler çıkarabilmeli, sokak stantları açabilmeliyiz. Ev ve mahalle toplantıları yapmalı ve “Neden kadınların oyları HDP’ye” sorularına yanıtlar aranmalıdır. Bu amaçla sinevizyon vb ile görsel yolla iletişimi güçlendirebilmeliyiz. Düğün, nişan vb halkımızın etkinlikleri de bu konuda kullanacağımız araçlar olabilmeli. Yöresel derneklerin kadın kitlelerine ulaşmayı önemsemeliyiz. Yapılan kahvaltı ve diğer etkinlikleri kurumların bilgisi dahilinde değerlendirmeli, kadınların sorularına kendimizi açık tutabilmeliyiz. Bunlar, HDP’nin gücünün hissettirilmesi, seçim sandıklarına gitmenin örgütlenmesi ve daha sonraki zamanlarda ilişkinin devamı bakımından da önemlidir. Çalışmalarımızda; kapsayıcı, dostane bir dil, ortak akıl ve iş, kolektif katılım mutlaka önemsenmelidir. Sadece kendimizi duyuran çalışmalar değil, kendimizi tanıtan ve yakınlaştıran çalışmalar yürütebilmeliyiz. Bütün bunları başarabilecek gücümüz var. Yeterki buna inanalım!.. 18 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 19 Annelerimizin kayıp şarkısı Erol Mintaş’ın “Klama Dayikamın” (Annemin Şarkısı) filmini ilk olarak prömiyer yaptığı Saraybosna Film Festivali’nde En İyi Film ve başrol oyuncusu Feyyaz Duman’ın En İyi Erkek Oyuncu ödüllerine değer görülmesiyle duymuştuk. Henüz İngiltere’de gösterilmedi, internet üzeri şifreli linkten izleme olanağı buldum -Türkiye’de bu aralar DVD’sinin satışa çıktığını da hatırlatalım-. Film, daha önceden “Butimar” ve “Berf” adlı kısa filmleriyle tanınan Mintaş’ın ilk uzun metraj filmi, kamera arkasında yapımcısından kameramanına, oyuncuların çoğunluğuna genç bir ekibin filmi denebilir. Filmde, annesiyle İstanbul Tarlabaşı’nda annesi Nigar’la yaşayan öğretmen Ali’nin, kentsel dönüşümle birlikte yeniden bir diğer göçe zorlanarak şehrin dışında bloklara taşınmaları ve oradaki izole hayatta yaşanan zorluklar anlatılıyor. Nigar, köyüne gitmek istemektedir, köy boşaltılmıştır ve köye kimsenin dönmediğini asi ruhlu biraz da inatçı anneye inandırmak zordur. Köye gidilmeyecekse o zaman aranan kaset bulunacaktır. Nigar, kimsenin adını duymadığı bir dengbejin kasetinin taşınırken kaybolduğunu söyler. Nigar’ın mutsuzluğunu ve belki de köye gitme isteğini biraz dindirmek için Ali bu kasedi aramaya başlar ancak böyle bir kasetin varlığı bile şüphelidir. Seslerin peşinden arayış konsepti geçen yıllarda pekçok film de karşımıza çıktı – Babamın Sesi, Gelecek Uzun Sürer, Anadilim Nerede ve Ben Uçtum Sen Kaldın aynı yıl içinde üretilen ve seslerin öne çıktığı filmlerden birkaçı- Kürt filmlerinde sesler mevzusu üzerine ben de dahil pekçok kişi yazdı, kuşkusuz ki Annemin Şarkısı’nda da sesin peşine düşüş tesadüf değildir. Resmiyeti bazen varlığı olmayan kimliğin, edebiyatın, tarihin, bazen anne babaların sadece sesleri vardı yıllarca, bu kuşağın sinemacıları filmlerinin senaryolarını yazmaya başladıklarında da “ses” bilerek ya da bilmeyerek anlatının önemli bir parçası olarak yerini aldı. Filmin en sevdiğim sahnesini Ali’nin bir dengbeje gidip kaseti sorması sonrasında bu yaşlı dengbejin Nigar’a bir selam mahiyetinde boş bir kasete bir şarkı okuyup göndermesi oluşturuyor. Filmin senaryosunda bütün olarak inandırıcılık, doğallık, akıcılık var. Filmin bu yakası insanın kalbini kazanıyor, kendini sevdiriyor. Lakin filmin bir de diğer bir tarafı var, ki kanımca orası biraz sorunlu duruyor. Ali’nin tam olarak boyutlarını bilmediğimiz havada duran bir ilişkisi var. Nesrin Cevadzade’nin oynadığı Zeynep, ALTYAZILI DİYALOGLAR MIZGIN MÜJDE ARSLAN [email protected] role çok yakışmasına rağmen tam olarak bir karaktere bürünemiyor. Anne Nigar ne kadar güzel ve yaşayan bir karakter olarak yazılmışsa, Zeynep karakteri de o kadar cılız yazılmış. Zeynep’in hamile olduğunu söylediği ve Ali’den bir tepki beklediği sahne neredeyse Zeynep’in onu anladığımız tek sahnesini oluşturuyor. Cevadzade bu sahnede son derece başarılı ancak karakterindeki muğlaklık doktor muayene, yoldaki tartışma gibi diğer sahnelerdeki performansına yansıyor. Hastanede Nigar’la ilk kez beraber gördüğümüzde, nasıl bir ilişkileri olduğunu, ilk kez mi tanıştıklarını bilemiyoruz. Zeynep’in bir iki kelime ile Kürtçe iletişim kurmaya çalışmasından bir Kürt kızı mı yoksa Ali için Kürtçe’yi sonradan öğrendiğini de kestiremiyoruz. Zeynep’in kim olduğunu tam öğrenmeden, onun evlilik dışı bir çocuğu Türkiye gibi bir ülkede doğurabileceğine, nasıl bir sınıftan nasıl bir kültürden geldiğine dair hiçbir bilgiye ulaşamadan sorularla ayrılıyoruz. Nigar anne filmi doğallığıyla taşıyor, onu izlerken kendi annenizi, nenenizi rahatlıkla görebilirsiniz özellikle bir Kürt köyünden gelmiş ve İstanbul, Londra ya da Berlin gibi büyük bir şehirde yaşıyorsanız. Bu annelerin -Benim için bu nenemdir- gürültülü müzikten başları ağrır –aslında ağrımaz sadece o müziği sevmezler-, kontürünüz bitmesin diye telefonu erken kapatmanızı isterler -siz internetten bedava aradığınızı söyleseniz bile-, biraz nazlıdırlar, çok severler, haklı olarak da sizden de beklerler. Son söz olarak, bu kayıp şarkı, peşinden gitmeyi hakediyor, bu filmi görün. 18-21 yaş arası gençler için özel bir sinema eğitim grubu oluşturulacaktır, ilgileniyorsanız lütfen bizimle iletişime geçiniz. www.blueartscourses.com Day-Mer, Turkish and Kurdish Community Centre Day-Mer is a community organisation established in 1989 to address the various issues and needs of the Turkish, Kurdish and Turkish Cypriot communities. Its current activities include a comprehensive education service, centre based general and business advice services, a vibrant drop-in centre with many social and cultural events and vibrant youth and women’s groups. Volunteer Manager Salary Offered: £21,145 [£26,430 pro-rata for 4 days per week] Day-Mer is seeking to employ a Turkish speaking Volunteer Manager to work with Turkish/Kurdish/Turkish Cypriot heritage families in Hackney and Haringey affected by, or experiencing domestic violence. This is part of an exciting project funded through The Big Lottery Fund’s Reaching Communities programme. Specifically the project aims to tackle the isolation suffered by women and young people by raising awareness about issues affecting them, by facilitating access to support available, by empowering them to deal with issues through information and trainings and by providing progression routes into personal and professional development opportunities such as community involvement, employment, education and training opportunities. The successful candidate will have a background of education and experience in a community as well as family and women’s services setting. Knowledge of the issues affecting Turkish/Kurdish/Turkish Cypriot communities and families is essential, as is being an open communicator who is flexible enough to relate to people at all levels. The funding for this post is in place until June 2018. For an application form for the post, please contact the Administration Team at Day-Mer, Former Library, Howard Road, London, N16 8PU, 020 7275 8440 or email at [email protected]. Email or paper applications will be accepted. The closing date is Friday, 27th March 2015 at 5pm. Interviews will be held on Tuesday, 31st March 2015. Please keep this time free in case you are shortlisted. Day-Mer is committed to equality of opportunity. 20 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 21 Cemevi’nin Yeni Başkanı:Tugay Hurman Britanya Alevi çatısı altında çalışmalarını sürdüren İngiltere Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi, 19’uncu Genel Kurul toplantısını gerçekleştirip yeni yöneticilerini belirledi. İAKM-Cemevi yeni yöneticilerini seçmek üzere geçtiğimiz Pazar günü yıllık kongresini Manolya Düğün Salonu’nda gerçekleştirdi. Saat 13.30 sıralarında başlayan kongreye Aleviler ilgi gösterdi. Baf Başkanı İsrafil Erbil, Cemevi Başkanı Yaşar Demiralay, Day-Mer Başkanı Ahmet Sezgin, İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu Başkanı Jale Özer, Pazder-Uk Başkanı Mustafa Servan, El-Com Başkanı Hasan Gül ve Bozcader Başkanı İrfan Sağır’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. Haringey Belediye Meclis Üyesi Ali Özbek, Dr. Ali Demirbağ ve Dr. Ali Doğan’ın divan başkanlığına seçilmesinin ardından kongre bir dakikalık saygı duruşunun ardından başladı. Kongrenin açılış konuşmasını İsrafil Erbil yaptı. Erbil konuşmasında Avrupa’da yaşayan Aleviler arasındaki birlik ve beraberliğin önem kazandığı bir süreçten geçtiğini ifade ederek, “Bizler bu birlikteliği sağlarsak, yaşadığımız ülkelerdeki belediyelerin ve hükümetlerin ciddiye aldığı bir halk olabiliriz” dedi. HDP’NİN TEKLİFİ KABUL EDİLDİ 7 Haziran’da Türkiye’de yapılacak genel seçimlere de değinen Erbil şunları söyledi: “Yurtdışındaki vatandaşlar ilk kez bir genel seçimde oy kullanacaklar. Bu bağlamda Avrupa’daki Aleviler CHP ve HDP ile çeşitli görüşmeler yaptı. Görüşmelerin ardından Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Avrupa’da yaşayan Alevilerin seçimlere dair beklentilerini tespit etmek amacıyla Franfurk’ta, 265 şube başkanın katıldığı bir toplantı düzenledi. Toplantıda HDP’nin teklifine destek kararı çıktı” dedi. Erbil, “Partilerden gelen teklifleri size aktarmak bizim görevimiz, onun dışında hiç bir siyasi partinin propagandasını yapamayız. Bizim vicdanlarımız hürdür isteyen üyemiz istediği partiye oy vermekle de hürdür” dedi. Erbil’in konuşmasının ardından 18’inci döneme başkanlık yapan Yaşar Demiralay faaliyet raporunu değerlendirdi. Yapılan konuşmaların ardından faaliyet ve mali raporlar okunup aklandı. Toplantının sonunda Cemevi tarafından hazırlanan 19. Dönem Yönetim Kurulu Listesi genel kurula sunuldu. Listede yer alan 29 kişi oy birliği ile Cemevi’nin yeni yöneticileri olarak belirlendi. 19. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Tugay Hurman oy çokluğu ile seçildi. Yönetim Kurulu listesi aşağıdaki gibidir. Ali Osoy, Ayşegül Saygili, Baykal Sürük, Bektaş Kartal, Besime Has, Burçin Yilmaz, Dilan Güven, Elif Bulut, Elvan Asutay, Erol Gülşen, Haydar Şal, Haydar Yilmaz, Hayri Gül, Hüseyin Keskin, Ibrahim Mayil, Imam Aslan, Kadir Yörük, Leyla Şahin, Mehmet Gül, Mehmet Ildeş, Mustafa Sivas,Ozan Aşkin, Ruhi Altun, Rukiye Aktaş, Rüstem Özdemir, Saniye Uyan, Tugay Hurman, Tuğba Özcivan, Yadigar Aslan, Zafer Çoban Köşe Yazısı BÜLENT BINGÖL TÜRKİYE SİYASETİNDE BİLİNMEYEN FAKTÖR : DEVŞİRMELER 1 Türkiye’de Şovenizm cerahatiyle dolup taşan tarihçilerin duygudan uzak tarifleriyle tanıştık “devşirme “ tanımıyla. İdeolojisi tekçilik olan bir memlekette düşünmek veya sorgulamak kimin aklına gelir ki.... Balkanlar’da Yunan, Bulgar, Boşnak, Sırp,....tarihte şu kadar esir alındı dendiğinde bir zafere ortaklık, şu kadar cariye getirildi dendiğinde yine bir hoşnutluk olurdu renksiz yüreklerde... Ülkedeki son 40 yıllık Kürt mücadelesiyle bu memlekette kimliklerin, İnançların, kültürlerin varlığından ve varlığımızdan haberdar olduk. Kolay olmadı binlerce köy yakıldı, on binlerce insan öldürüldü. Bırakın yabancıyı babası kardeşi ben Kürdim diyenin kafasını kırıyordu ve düzene gururla teslim ediyordu. Kendi kültürüne cüzzamlı muamelesi yapan sözde solcular, korkak sözde aydınlar bile bir avuç Kürdin mücadelesini bölücülük, milliyetçilik, hatta emperyalizm işbirlikçiliği,... İle suçluyordu. Korkudan sağ sol ideolojilere demir atanlar takla üstüne takla, manevra üstüne manevra yaptılar ve yapıyorlar. Elbette insanlık mücadelesi sadece Kimlik, İnanç ve kültürler meselesi değildi, ama bu yola onursuz da çıkılamazdı. Ortada sistematik kendinden otomatik bir sinsi devşirme sistemi mevcut. Kendini inkar ahlaksızlığı ahlak olarak dayatıldı. Kürt’ün durumu bu iken T.C devletinin kuruluşunda sayıları otuzları bulan diğer inançlarda ve kimliklerde ise asimilasyon nerdeyse tamamlanmıştı. Devşirilenler kraldan daha çok kralcı, en inançlı Müslümana, en kavgacı Milliyetçiye, veyahut en Ulusalcı solcuya yelken açıyordu. Öyle ki gerçekte Türk olanlar konumuna göre yeterince Türk, Müslüman , Nasyonalist solcu olamadıkları gerekçesiyle fırça yiyorlardı. Bir kısım Kürt ve Devrimcinin direnişi sonucu Sistem tarafından dayatılan maddi ve manevi soysuzluk politikası , kendini inkar politikası yavaş yavaş geniş Kürt kesimleri de dahil her kesimin kendini sorgulamasına dönüştü. Farklılıkların özüne Kavuşma çabalarının arttığı oranda , Türk halkının farklılıkları kabullenmesi de aynı oranda arttı. Neticede Özgürlük ne esir olmaktı nede esir almaktı. Özgürlük adalet ve eşitlik olmadan gerçekleşmiyordu. İnsani mutluluk ile adalet ve eşitlik arasında doğru orantı mevcuttur. Yukarda anlatılanın aksine ters bir orantı varoldu Türkiye›de ; o yüzden memle- ketin bolluk bereketine rağmen mutluluk ve refah var olamadı. İnsanlık tarihi boyunca farklı olanı öldürme, esir alıp köleleştirme ,devşirme, cariye (kadın köle) olarak kullanma hep var oldu. Tekçi devlet aygıtlarının kurbanı olmamızdan dolayı pek hissetmedik bu kelimelerin anlamını. Ancak sahipleri tarafından dizayn edilip Ortadoğu coğrafyasına salınan İŞİD belasının bölgede insanlığa yaşattıklarıyla tarihte bahsedilen bu “kelimeler” zihnimizde ve kalbimizde acıyla somutlaşabildi. Kaldı ki İŞİD bugün bunu yapıyor , tarihte kim bilir bunun kaç katı ölüm, işkence, tecavüz, kölelik, cariye ve zorunlu devşirmecilik oldu. Dün hissetmeden taraflı dinlediğimiz bu “kelimelerin”, bugün gördüklerimizin karşısında hissi ve vicdani ağırlığı altından kalkamıyoruz. Meğer bizler , halklar ne kadar çok kandırılmışız, kazıklanmışız, suça ve günaha ortak olmuşuz . Bu duygular içinde Türkiye Cumhuriyeti tarihi , devşirme tarihi zihnimden akıyor... Kürt Ziya Gökalp, Pomak Talat Paşa, Pomak Enver Paşa, darbeci Kürt Cemal Gürsel, Boşnak Kenan Evren, Alevi Abdülkadir Selvi, Alevi Dedesi İzzettin Doğan, Arap Oktay Vural, Erzincan Ermenisi Doğu Perinçek, Kürt ve Sabatay karışımı Fethullah Gülen, Gürcü R. Tayyip Erdoğan....saydıkça bitmiyor bu devşirmeler ...halkların ve barışın düşmanları.. Özüne ve özümüze düşman ve bu düşmanlığı , kavgayı kendine sermaye yapan bu devşirmelere rağmen barış gelebilecek mi. Ve içimdeki barış umudu gidip geliyor.... Bu hüzünle Pencereden bakıyorum güneşli havaya , ağaca, yeşile, kuşa, koşturan çocuklara.... bahar yaşam direnci sunuyor , doğa ve insan cıvıl cıvıl.... İnsanlık mücadelesinin sırrı Newroz milyonlar olup yeryüzüne akıyor faşizmi ve devşirmeleri silercesine... Devşirme piyonlar silikleşiyorlar hafızamda .... Kobani’den Bahar ve Newroz tren olup katar katar umut getiriyor....Umudumuzun projesi HDP’yi getiriyor. Umut ve emek ile kalın... Newroz piroz be! 22 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 DÜNYA 23 Fransa’da uçak kazası: 150 ölü Barselona-Düseldorf seferini yapan Germanwings uçağı Fransa›nın güneyinde düştü. Uçakta 150 kişinin bulunduğu açıklanırken, İspanya Kralı uçakta Türkiye vatandaşlarının olduğunu duyurdu. Katalan haber kanalı 24 Saat, Türkiye vatandaşı sayısının 39 olduğunu belirtti. Barselona’dan yerel saat ile 09.55’de kalkan ve Düseldorf kentine giden Germanwings havayollarına ait bir A320 Airbus uçağı kalkışından yaklaşık 45 dakika sonra Fransız Alplerinde düştü. 1991 yılında filoya katılan uçağın Fransa’nın güneyinde İtalyan sınırına yakın Barcelonette kenti yakınlarına düştüğü belirtildi. İspanya Kralı VI. Felipe, uçakta Türkiye vatandaşlarının olduğunu duyurdu. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, yaptığı açıklamada İspanya Kralı’nı doğruladı. Katalan haber kanalı ‘24 Saat’, Almanya kaynaklarına dayanarak uçakta 39 Türk soyadlı kişinin bulunduğu bilgisine ulaştıklarını duyurdu. Kanal, ölenlerin çoğunun öğrenci olduğunu belirtti. ACİL DURUM ÇAĞRISI YAPTI Uçağın pilotunun saat 10.47 de Provenza kentinde bulunan havaalanındaki kuleye 11 bin 500 metreden 2 bin me- treye ani düşüş yapması üzerine acil durum çağrısı yaptığı kaydedildi. Bu acil çağrı üzerine arama çalışmalarına katılan iki helikopterin uçağın enkazına ulaştığı duyuruldu. Uçakta bulunan 144 yolcu ve 6 mürettebattan kimsenin kurtulmadığı açıklanırken, uçakta 40’dan fazla İspanyol vatandaşının da bulunduğu belirtildi. Germanwings yetkilileri, düşüşün sekiz dakika sürdüğünü ve uçakta iki bebek bulunduğunu söyledi. Yetkililer, seferlerinin süreceğini belirtti. 85 Suriyeli örgütten yardım çağrısı Onlarca Suriyeli sivil toplum örgütü, uluslararası toplumdan yardım istedi. 85 örgüt, ülkeyi dört yıldır kasıp kavuran günlük vahşetten çok, terörizm karşıtı mücadele kaygısı taşıyan uluslararası toplum tarafından terk edildikleri eleştirisinde bulundu. “Suriye Gezegeni” isimli kampanyanın yürütücülerinden Salma Kahal, “Bu karmaşık bir durum değil, Suriyelilerin büyük çoğunluğu ne diktatörlük ne de aşırılıkçılık istemiyor. Dünyanın herhangi bir yerindeki her bir kişi gibi, özgürlük ve onur istiyoruz” dedi. Kahal, birçok aktivist gibi uluslararası toplum tarafından terk edildikleri tepkisinde bulundu. Aralarında sendikalar ve insan hakları örgütlerinin de bulunduğu 85 grup, şiddete son verilmesi için iki aşamadan geçmek gerektiğini vurguladı. Örgütler, bunların rejimin uçaklarından atılan varil bombaların durdurulması ve tüm Suriyeli gruplar ile onları destekleyen uluslararası güçler arasında görüşmeler olduğunu söyledi. ‘AŞIRILIKÇILIK YIKILAN KENT VE KÖYLERDE YEŞERİYOR’ Fransa haber ajansı AFP’ye göre, organizatörlerden Ula Ramadan neden bu kampanyanın “Suriye Gezegeni” ismini taşıdığını şöyle açıkladı: “Bazen başka bir gezegende yaşadığımız hissini taşıyoruz.” Suriye’de Mart 2011’den bu yana 215 bini aşkın kişi hayatını kaybetti. “Suriye Gezegeni” kampanyası yürütücülerine göre, Suriye’de aşırılıkçı grupların yükselişi başta rejimin varil bombaları olmak üzere ayrımsız şiddetle doğrudan bağlantılı. 85 örgüt, “Aşırlıkçılığa son vermek için, Suriye’deki katliamı durdurmak gerekiyor” diyerek, “Yıkılan her evde, radikalleşen ve adalet yönünde daha ılımlı yola sırtını dönen yeni kişiler çıkıyor” ifadelerini kullandı. Örgütler, «Aşırılıkçılık yıkılan kent ve köylerimizin yıkıntılarından yeşeriyor ve eğer hep birlikte hareket etmezsek artmaya devam edecek» dedi. 24 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 25 Newroz Kutlamasından Yapılan Konuşmalarda Satır Başları: Esra Türk Salih Müslim (PYD Eşbaşkanı): ‘‘Yanlış yazılan tarihi düzeltmek görevimizdir. Bugün Rojava’da Arabıyla, Süryanisiyle, Kürdüyle birlikte insanlık değerlerini savunuyoruz. Şimdiye kadar uluslararası güçlerden gerekli ciddiyeti görmedik. Avrupa’nın kendisi de büyük bir tehlike altında. Daiş çetelerinin elinde ağır silahlar var, son teknoloji silahlar var. Bunlar nereden temin ediliyor, bunun da hesabının sorulması gerekiyor. Şimdiye kadar binlerce şehit verdik. Gençlerimiz cephelerde zor koşullarda tarihi bir mücadele veriyor. Bu mücadelede halkımız dışında kimseyi yeterince yanımızda göremiyoruz. Bu mücadele varlık ile yokluk mücadelesi. Dünyada tek Daiş üyesi kalana kadar bize rahat yok, mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Kürt halkı kendi topraklarında insanlık değerlerine öncülük ediyor. Bu mücadelemizle onur duyuyoruz ve pişman değiliz. Topraklarımıza musallat olan bu vahşiler, camileri, kiliseleri havaya uçuranlar, insanlık değerlerini çiğneyenler, tarihi değerleri yok edenler, bunlar insanlık düşmanlarıdır. Bu edepsizlerin terbiyesi boynumuzun borcudur.’’ Jeremy Corbyn (İşçi Partili İslington Milletvekili): Mart’ta Finsbury Park olunması gereken yerdir. Ve, bu festival her sene daha da büyüyor, daha da güzel geçiyor. Bu da Kuzey Londra’daki Kürtlerin gücü ve birliğini gösteriyor, toplumumuza ve şehrimize kattığınız değeri simgeliyor. Birlikte çalışarak çok şey elde edebiliriz. Yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkla ayrılarak nefret ve hüzünden başka hiç bir şey elde edemeyiz- aşırı sağ siyaseti sadece bunu sunabiliyor. Yüz sene önce Kürdistan Osmanlı imparatorluğu altındaydı. Birinci Dünya Savaşı kızıştıkça milyonlarca insan ön cephede yaşamlarını yitiriyordu. O savaşın sonunda, her savaşın sonunda olduğu gibi, bir barış konferansı vardı. Bu barış konferansı büyük güçler, Britanya ve Fransa, o toprağı böldü. Kürtler kısa bir zaman için tanınmış ama daha sonra, Versaille’da masa etrafında oturan o güçlü insanlar tarafından, tarihten silinmişler. Ama tarihi silemezsin, bir kültürü silemezsin, bir dini silemezsin ve Kürtler hiç bir zaman tarihten silinmediler, silinmeyecekler. Tanınmak haklarıdır. Geçen onlarca yılda, zulüm gördük, bombalama gördük, hapishane gördük, binlerce cesur insanın öldürüldüğünü gördük. Kürtler yurtlarını terk edip, Londra’da evlerini kurmak zorunda kaldılar, ama hiç bir zaman Kürt olmaktan, ya da Kürt kimliğine sahiplenmekten vazgeçmediler. Ama, ve de büyük bir ama var burada. 1980’larda Halepçe’yi gördük, uçuşa yasak bölgeler gördük, ateşkes gördük ve tanınmanın izlerini gördük, ama ölümler devam ediyor ve şu anda ölümlere sebep olan Daiş’tir. Daiş yoktan var olmadı. Daiş’in parası yoktan var olmadı. Daiş’in silahları yoktan var olmadı. Batı devletleri, olmaları gerektiği gibi, Daiş’in güçlenmesinden çok endişe duyuyorlarsa kimlere silah sattıkları, o silahların nereye gittiğine ve kimlerin öldüğüne bakmaları gerekiyor. Bir de, kimin kimden petrol aldığına bakmaları gerekiyor. Ama şunu söylemek istiyorum, bölgede herkes için barış istiyorum, ister Kürt, ister Filistinli, ister başka bir halk olsunlar. Bunu da elde etmenin yolu, kendi iradelerini belirlemek isteyen insanların adil isteklerini tanımaktır. İlk olarak Öcalan’ın, müzakere sürecinde yer alabilmesi için, serbest bırakılmasından başlayacağız. PKK’yi ve uzun vadeli ateşkes için önergelerini tanıyarak devam edeceğiz. Kürtlerin, hangi ulus sınırı içerisinde olurlarsa olsunlar haklarını tanımaya devam ederek. Sizin adınıza, Britanya Parlamentosuna taşıdığım mesaj budur. Bugün de verdiğiniz mesaj, Kürtlerin tanınmayla birlikte barış, adalet, kimlik, tarihlerinin, kültürlerinin ve değerlerinin tam olarak tanınması- şerefle hayatlarını feda edenleri hatırlayabileceğimiz, temelli barışa giden yol buradan geçiyor.’’ Jean Lambert (Yeşiller Partisi Avrupa Parlamentosu Milletvekili): ‘‘Öcalan’ın barış ve demokrasi mesajı hepimizi duygulandırdı. Türk hükümetinin sözleri aksine, bir Kürt sorunu olduğunu biliyoruz- kimlik sorunu olduğunu biliyoruz. Demokrasiye saldırıların olduğunu biliyoruz. Seçilmiş milletvekillerinin hapse yollanıldığını, gazetecilerin, avukatların, Türk hükümetlerinin gücüne ilişkin konuşan insanların hapse girdiklerini, kaybedildiklerini gördük. PKK ile masaya oturup, barışçıl bir gelecek için müzakere yapmanın zamanı geldi. Benim fikrimce, ve Parlamento’daki grubumuzun fikrince, bu müzakerelerin olabilmesi için, PKK’nin terör listesinden çıkarılması demektir. ABD devletinin, gerçek kötü olan, Daiş’e karşı, PKK ile savaştığını gördük. Ortak düşmanı yenmek için birlikte çalışıp, aynı zamanda çözüm sürecinin ve Kürtlerin geleceğini belirlemenin bir parçası olduklarını tanımamak riyakarlıktır. Suriye’de olanlara değinmeden geçemeyeceğim. Kendi kimliklerinden olmayanı tanımayan, onlar tarafından belirlenmeyen kimliği tanımayan, barışa ve kimliğe tehdit olan Daiş’i kınamadan geçemeyeceğim. Demokrasiyi tanımayan, kadın haklarını tanımayan bir örgütü ve kadın haklarına inanıyorsan kesinlikle destekleyemeyeceğin bir örgüt. Kadınlara, çocuklara, gururlu kültürlere yaptıklarını görünce, herkesin kalbinde bir korku yarattığını düşünüyorum. Onlara karşı direnenler herkesi memnuniyetle karşılıyoruz. Kürtlerin Daiş’e karşı bu anlamda yaptıklarını memnuniyetle karşılıyoruz. Uluslararası desteğe ihtiyacımız var. Yerinden edilmiş milyonlarca insan için desteğe ihtiyacımız var. Eğitimlerini alamayan öğrenciler, ve gelecekleri çalınan çocuklar. Barış, demokrasi ve kadın haklarını, demokrasiyi, halkların miraslarını tanıyan daha iyi bir dünya için kavganın devam ettiğini biliyoruz. Bunlar için, Yeşiller sizinle birlikte durmaktan gurur duyuyor.’’ Catherine West (İşçi Parti, Hornsey & Wood Green milletvekili adayı) : ‘‘Milletvekilleriyle ortak çalışarak, yardımların ulaşması için Türkiye hükümetiyle görüşmeler yapacağız. Belirli sınırlardan insani yardım geçirmekte sorunlar olduğunu biliyoruz. Ve Türkiye’ye, Suriye’deki Kürtlere insani yardım, su, battaniye ve ihtiyaç olan diğer şeylerin geçmesine izin vermesi için baskı yapmamız gerektiğini biliyoruz. Diğer İşçi Parti arkadaşlarımızla, sınırlarda bu önemli geçit sağlanması için Türkiye’ye baskı yapacağız. Seneye barış içerisinde bir araya geleceğimizi umuyorum. Sizin tarafınızdayız. O barışçıl gelecek için çalışmak istiyoruz ve savaşı durdurmak ve alternatif bulmak için bölgedeki bütün devletlere baskı yapmaya devam edeceğiz.’’ MLKP Temsilcisi: ‘‘2015 Newroz’unu özel bir süreçte kutluyoruz. Sömürgeci faşist rejim başta olmak üzere, uluslararası sermaye devletlerinin kuşatma altına alarak boğmak istediği Rojava devrimi, Orta Doğu coğrafyasını aydınlattığı, Kürt ulusunun kimlik mücadelesini kazanarak, yüzünü meşru yönetimin kabulüne döndüğü, bir zamanda kutluyoruz. Bu Newroz Rojava’dan, Kürdistan’a, Kürt ulusu için beni ve kendi yönetimimi, yönetme irademi kabul etmek zorundasınız dediği gün olmuştur. Gün Rojava devrimi, Kobane direnişi, Şengal direnişi ruhuyla Newroz’un direniş ve diriliş ruhunu birleştirerek zafere yürüme günüdür.’’ Burhan Tanrıverdi (HDP Britanya Koordinasyonu): ‘‘Şimdi, bu mücadelenin başka bir mecraya dönüşmesi ve bu başka mecrada yeni zaferler elde etmemizin gerekli olduğu bir mücadele anındayız. Hepinizin bildiği gibi yakın bir zamanda Türkiye’de gerçekleşecek olan genel seçimlerde, bu yeni mecrada, yeni direniş ve yeni bir zaferle, Kobane ve Şengal’de gerçekleştiğimiz mücadeleyi taçlandırmayı becereceğiz. 13 yıldan beri Türkiye’nin üzerine çullanmış olan, bir akıl tutulmasından başka birşey olmayan ve ortaçağ karanlığının yeniden şekillendirilmesi, ayağa kaldırılması sürdürülen AKP iktidarıyla, Orta Doğu’da, İşid çeteleriyle gerçekleştirilmek istenen yeni yasal düzeni, Kobane’de nasıl gerilettikse, nasıl püskürttükse, şimdi oylarımızla parlamentoda oluşturacağımız anlamlı bir çoğunlukla bu mücadeleyi önümüze dikmiş olan ve onurumuzu, haysiyetimizi çiğnemekten bir an için vazgeçmeyen, bizi bir haysiyet başkaldırısıyla baş başa bırakan AKP iktidarının, aynen İşid çetelerini durdurduğumuz gibi onların önümüze koymuş olduğu barajları onların kafasında yıkarak, gerekli oy çoğunluğuyla parlamentoda yerimizi alarak mücadelemizi parlamentoda taçlandıracağız. Sizden, bu güne kadar sürdürmüş olduğunuz mücadeleyi, yeni bir mecrada oylarınızla AKP iktidarının durdurulması ve püskürtülmesi, demokratların, her halktan ve milletten insanların temsil imkanına sahip olabilmesine fırsat tanımanızı ve oylarınızla destek vermenizi talep ediyoruz. Dünyanın hiç bir yerinde, hiç bir döneminde, hele hele Türkiye’de parlamenter sistemin oluşturulmuş olduğu günden bu yana görülmemiş bir durumla yüz yüzeyiz. Dikkatinizi çekmek istediğim çok önemli bir hususa değinmek istiyorum. Türkiye parlamento tarihinde ilk defa, her hangi bir parti gerçekleştirebileceği salt çoğunlukla, %1’lik, %2’lik bir oy artışıyla bulunduğu ülkenin siyasi kaderini kökten değiştirme fırsatıyla hiç bir zaman bu kadar yüz yüze gelmemiştir. İlk defa HDP, önüne bir engel olarak oluşturulmuş olan %10 barajına çok yaklaşmışken, %9.7 ile gerçekleştirilmiş cumhurbaşkanlığı seçimindeki oyumuzla yaklaşık olarak %0.3’lük bir oy oranıyla Türkiye’nin geleceğini ve siyasetinin yeniden yapılmasında bir fırsatın yaratılmasını sağlayacaktır. Kobane’de, Şengal’de, parmaklarıyla taşlarla, sopalarla, ama onurlarıyla mücadele eden insanların nasıl ki toplumlar tarihinde iz bırakan köklü bir değişim sağlanmasına yol açtıysa, bugün sadece %10 barajının eksik kalan %3’lük %5’lik bir bölümünü gerçekleştirerek Türkiye siyasetinde köklü değişikliğin kapısını ancak HDP açabilecektir. Eğer, bu %2’lik %3’lük oy artışını sağlamayı beceremediğimizde, 13 yıldan beri inşa edilmek istenen, gerici, orta çağ karanlığının habercisi olan iktidarın pazarlamış olduğu siyasi düzen şekillenmiş olacaktır. Öyle var sayıyorlar. Ama biz onları bu seçim barajlarında gömerek, gerekli olan yüzdeliğinin daha fazlasını alarak, Türkiye’de kadınların, gençlerin, işçilerin yeniden hayat bulmasını sağlayacağız. Tek bir oyunuzla Türkiye’nin değişmesinde adınızı altın harflerle yazdırın.’’ ÇARŞAMBA 25 MART 2015 26 Gik-Der Festivalinin Bu Yılki Teması Ezidiler Her yıl geleneksel olarak yapılan Gik-Der Kültür ve Sanat festivalinin bu yılki teması Ezidiler. Bu yıl Yedincisi yapılacak festivalde yapılacak çeşitli etkinliklerle Ezidiler tanıtılacak. Ezidiler’in bayramı olan Çarşema Sor’a (Kırmızı Çarşamba) denk gelen 15 Nisan’da başlayacak olan festival bir hafta boyunca çeşitli etkinliklerle devam edecek. Bu yılki Kültür ve Sanat festivalinin neden Ezidi temalı gerçekleştirildiği festival komitesi tarafından şöyle açıklandı: ‘‘Ezidiler çoğu Osmanlı İmparatorluğu döneminde olmak üzere 77 defa büyük katliamlara maruz kaldılar. Bunların içinde en yakını olan ise Saddam Hüseyin döneminde yüzlerce Ezidi’nin öldürülmesi, ardından 2011 yılında yapılan bombalı saldırılarla 500’den fazla Ezidinin katledilmesidir. Bu gün ise Ezidi’ler tarihteki en büyük soykırım ve sürgün tehditi altında yaşamaktadırlar. Bölge devletleri özelliklede Faşist Türk devleti ve emperyalistlerin ortaya çıkardığı ve dizginlerinden boşalırcasına bölgedeki tüm halklara azgınca saldıran katiller sürüsü İŞİD’in hedeflerinden birisininde Ezidiler olmaması olanaksızdı. Özellikle Şengal ve çevresinde Ezide halkına yapılanlar insanlık tarihinin gördüğü en büyük vahşetlerden birisidir. Sadece katletmek sürgün tehlikesiyle karşı karşıya kalmadı Ezidiler aynı zamanda Kadınları ve çocukları pazarlarda köle ve cariye olarak satıldı, sayısını bilemediğimiz genç kadınlar bu vahşete maruz kalmamak için kendi hayatlarına son verdi. Bu noktada bizler Göçmen İşçiler Kültür Derneği (GİKDER) olarak, bu yıl 7.sini düzenleyeceğimiz Kültür ve Sanat Fetivalimizi EZİDİ’lere adamaya karar verdik. Bir haftaya yayılan Festivalimizde; Ezidileri anlamak, öğrenmek ve tanımak istiyor, acılarına ortak, direnişlerine ses olmak istiyoruz’’ Festivalin kapanışı 18 Nisan Cumartesi akşamı Dominion Centre’da Suavi, Tara Jaff, ZeleMele ve Ali Sizer’in katılacağı büyük bir konserle yapılacak. Bu Yılki Day-Mer Gençlik Kampı 3-11 Nisan’da Kürt ve Türk Toplum Merkezi (Day-Mer) her yıl geleneksel olarak düzenlediği Gençlik kampının bu yıl 22’incinsini düzenliyor. 3 ve 11 Nisan tarihleri arasında Cambridge yakınlarındaki Suffolk bölgesinde gerçekleşecek olan gençlik kampı tüm masrafları içinde olmak üzere £180 olacaktır . Day-Mer tarafından yapılan açıklamada gençlik kampında yapılacak aktivitelerle ilgili şunlar belirtildi; ‘‘21 yılın vermiş olduğu gurur, tecrübe ve gelenekselleşmiş kamp ateşinin yanı sıra drama, halk oyunları/ dans, resim, müzik, fotoğraf, kamp gazetesi ve kamp TV gibi kültürel ve sanatsal atölyeler yer alacak. Bu atölyeler gençlere yeteneklerini geliştirme olanağını verip, kamp sonunda bunları akşam programlarında sergileme şansını elde edecekler. Ayrıca kamp sürecinde geziler, futbol, voleybol, basketbol gibi sportif faliyetler de yer alacak. Kampa katılan bir çok genç kampta aktiviteler sayesinde yeteneklerini keşfetme ve geliştirme fırsatı bulduklarını, ilk defa sahneye çıktıklarını, diğer genç arkadaşlarıyla birlikte yemekten, temizliğine birçok işi birlikte yapmanın, paylaşmanın anlamını öğrendiklerini ve yeni arkadaşlıklar edindiklerini belirtmektedir.’’ İletişim ve bilgi için 020 7275 8440 numarasından, yada [email protected] email adresinden veya www.daymeryouth. org’dan daha detaylı bilgi alabilirsiniz. ÇARŞAMBA 25 MART 2015 27 Seçimlere giderken... Syriza deneyiminden öğrenmek... Celalettin Can-Özgür Gündem Tarihsel önemde bir seçim sürecine girdik. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın amacı, kendi “Yeni Türkiye”si çerçevesinde, “Türk Tipi Başkanlık” rejimi (Türk Tipi derken meğerse “anonim şirket” tipi yönetimi anlıyormuş!) ve bunu yasallaştıran bir anayasa... Seçimler Erdoğan ve AKP için son derece stratejik. Demokrasi ve özgürlük güçleri için de aynı derecede stratejik. Bu seçimler, Türkiye’nin siyasi yönetim biçiminin yönünü belirleyecek. Bu bakımdan Erdoğan ve AKP tek başına anayasayı referanduma götürecek oy bandına ulaşmak için her yolu deneyecekler. İstedikleri sonucu elde edemezlerse, kendilerini “sonun başlangıcı”nın beklediğinin bilincindeler. Sol, demokrasi ve özgürlük güçleri olarak son derece sorumlu davranmamız gerekiyor. Erdoğan’ın sözde “vesayet karşıtı, demokrasinin önünü açıcı” rolü inandırıcılığını yitirdi. Uluslararası sistemin desteği eskisi gibi yok. Körfez ülkeleri de önem- li oranda sıcak parayı kesince, ekonomik sorunlar çeşitlenerek büyüme trendine girdi. Erdoğan ve AKP’nin tek dayanağı iktidar alternatiflerinin olmayışı... Seçimlerde bunu yeniden teyit etmeye o kadar ihtiyaçları var ki... “Kürt sorunu yok” diyerek milliyetçiliğe hitap ediyor, Osmanlıcı, İslami temaları dizginsizce kullanıyor. İç güvenlik Yasası ile polis hükümeti yaratıyorlar... Ancak Kobanê direnişi uyandırdı, AKP’ ye oy veren Kürt kitlelerden HDP’ye doğru bir akış var. Aleviler büyük bir çaresizlik çöküntüsü yaşıyordu. Kobanê direnişi ve IŞİD’in alt edilmesi onlarda “Özgürlük Hareketi’ne güvenebiliriz” duygusu yarattı ve oradan da HDP’ye akış başladı. AKP’den muhafazakar demokrat duygularla beklentileri olan kesimlerden de benzeri bir yönelimi gözlemlemek mümkün. Kobanê direnişinin etkileri güneyden doğru etki yaratırken, Syriza hareketi batıdan etki yaratıyor. İçeride AKP’nin yarattığı sorunlar, Erdoğan’ın çelişkileri ve öfkelendirici açıklamaları başka bir olumsuz etki yaratıyor. IŞİD’i Kobanê’de yenmiş, sahada IŞİD’le savaşan Özgürlük Hareketi’ne, uluslararası güçlerin vermesi muhtemel desteği içeride HDP’ye elverişli koşullar sunacaktır. Yani eskisi gibi “bölücü terörizm”e karşı devrimci güçlerin sol’a karşı birleştiği durumu en azından yaşamıyoruz, aksine bünyelerinde oluşan derin çatlaklar bizim değerlendirmemizi bekliyor. Bütün bunlar sol’a, demokrasi ve özgürlük güçlerine son derece elverişli mücadele koşulları sunuyor. Eğer sol bu koşulları da değerlendirme iradesini gösteremezse, öl ki ölem... Sol, demokrasi ve özgürlük güçleri olarak hepimizin tarihsel görevlerimize sahip çıkmamız gerekiyor. HDP olarak oldukça geniş ufuklu davranmamız gerekiyor. Elbette temel duruş korunacaktır, bu süreklilik içinde var olma zorunluluğudur, ancak her kesimi kapsayan bir düşünce ve davranış kalıbını geliştirmemiz ve bunda ısrar etmemiz gerekiyor. Birleşik Haziran Hareketi / ÖDP önemlidir. HDP ile CHP arasında dayanışma da “serbestiyet” veya bir nevi “tarafsızlık” görüşü eksik ve yanlıştır. HDP muhalefet oklarını AKP’ye, iktidara yöneltmiş durumda, çünkü tehlike oradan geliyor. CHP için ise tehlike sol’dan geliyor, AKP’den gelmiyor, ona göre tedbir alıyor, “AKP-HDP işbirliği” türünden propagandif söylemler geliştiriyor. Seçim barajı en çok HDP’yi mağdur ediyor. Haziran Hareketi / ÖDP, sol / demokrat “pozitif ayırımcılık” ilkesini uygularsa, CHP’deki sol eğilim de HDP’ye akabilir. Biliyoruz ki açık dayanışma desteğinin yaratacağı sinerji, öznelerinin verili güncel gücünden katbekat fazla olur. Türkiye Solu’nun artık CHP’nin kuyruğundan kurtulması gerekiyor. Milliyetçi damar solu tüketiyor, çürütüyor. CHP’den kurtulan ve ondan bir beklentisi olmayan bir Sol, kendi özgün kimliğiyle daha az sıkıntılı buluşabilir ve giderek özgücüne dayalı bir gelişme yakalayabilir. Bu tutum aynı zamanda halkın nezdinde Sol’la CHP’nin ayrı şeyler olduğu sonucunu yaratır ki Sol asıl gelişmesine belki ondan sonra ulaşabilir. Haziran Hareketi ve ÖDP’li dostlarımız, her fırsatta Syriza’ya ziyadesiyle vurgu yapıyorlar. İyi. Syriza ne yaptı? PASOK’la uzlaşmadı, Yunan Sol’nu PASOK’un sözde “birlikçi”seçim tuzaklarından ayrıştırdı. PASOK’la ittifak yapsaydı, bu sonucu alamayacağı çok açıktı. Evet, Syriza deneyiminden öğrenmek gerekiyor. Somut durum tespiti: Kendi PASOK’umuzla istenen ölçüde ayrışamıyoruz. Soru: Neden acaba? 28 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 Would you like to get involved in a “BBC Children in Need funded project” and teach children, learn new skills and be part of a team! We are north London based charity which promotes benefit of Turkish and Kurdish speaking community in London. The centre is formed by the people who mainly come from Kurdish and Turkish speaking minority in the UK. The community centre runs educational activities and projects in order to support the educational needs of their members and the children. The centre caters of a variety of cultural activities and youth educational events. The centre provides advocacy services, organise cultural seminars, events, breakfast clubs and has learning centre. The community centre is delivering the project “Writing My Story” for children and young people aged 7-11 and 10-15. Throughout the project, the community centre will provide English and art classes for the students within 10 months period. At the end of the period participants will produce and publish a story telling book. In addition, the children and young people will choose to visit one of the UK`s free museum or art galleries. The Community Centre is looking for a project administrator. Post Title Key purpose: Accountable to: Project Administrator To assist the delivery of the project Co-ordinator Responsible for: Administration of the project Location: Hourly rate: CRB disclosure: Elbistan Community Centre £15 per hour Enhanced CRB required Role description Support the centre coordinator for keeping a register of details about each child/young person (home phone number, emergency contact, medical information). Assist the centre coordinator for deciding which class each child/young person will be in (with assistance from teachers). Liaise with mainstream schools if a child/young person`s progress is causing concern. Maintain record as enrolment forms, class registers, risk assessment, parental consent, and so on. To provide administrative support to centre coordinator for the project. To assist in the promotion of the project of Elbistan Community Centre to the wider Community. To support volunteers and teacher and provide guidance as appropriate. To develop and maintain an efficient filing and management system for the project. Assist and provide administrative support for the centre coordinator for the centre coordinator for the evaluation and monitoring process of the project. What we look for To be graduated from an UK Higher Education Institute (p.e. University). Ability to demonstrate previous work experience and qualifications. A good knowledge of the educational issues affecting the refugee communities in the UK. Experience of working in voluntary sector and desire to work. Non-judgemental attitude towards any gender, race, belief or age group in fine with centre`s constitution Commitment to anti-discriminatory working practice. A flexible attitude to the demands of the post. If you would like to apply for or interested in positions please request application pack from Aydin Dogan via e-mail [email protected] . For further details please call 0208 803 67 38 or 07588731604 Deadline: 28 March 2015 5pm 29 30 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 Sudoku Zor Sudoku Basit KARİKATÜRLER ÇARŞAMBA 25 MART 2015 31 Eleman Arıyorum • İş Arıyorum • Ticari İlanlar • İnsan Kaynakları Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor GÜZELLIK UZMANI USTA BERBER ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ELEMAN ARANIYOR Bayan kuaföründe çalışıcak erkek kuaförü ve güzellik uzmanı aranıyor Londra’ya 20 dakika uzaklıkta Essex bölgesinde çalışacak deneyimli usta berber aranıyor kalacak yer ve dolgun ücret verilir Barnet’e 10 dakika uzaklıkta Boregam Wood bölgesinde cafe shopta çalışacak deneyimli şef ve yardımcı aranıyor Caterham Surrey bölgesinde çalışacak deneyimli şef aranıyor Newham bölgesinde pizza shopta şoförlük yapacak eleman aranıyor. GARSON ARANIYOR 07939250876 Arabası olması tercih edilir. 07783402248 07747870593 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR Walton-On-Thames bölgesinde Restorantta çalışacak tecrübeli ızgara şefi aranıyor 02088006932 Restaurant’da çalışacak Bay, bayan Servis elemanı aranıyor. 07773684684 Mizan bey 07580 985442 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR Cockfosters bölgesinde Cafe Shop’ta part time ve full time çalışacak şef aranıyor. Londra dışında Cafe Shop’ta çalışacak tecrübeli, çalışma izni olan şef aranıyor. Kalacak yer verilir. Londra dışında Cafe’de çalışacak tecrübeli şef aranıyor. Kalacak yer verilir. Boreham Wood Bölgesinde Cafe Shop’ta çalışacak deneyimli şef ve yardımcı şef aranıyor. 07788 587 975 02084405111 Essex bölgesinde Cafe Shop’ta çalışacak tecrübeli şef aranıyor. Kalacak yer verilir. Ali 07584 030 635 07778 124 302 07984 702 902 07747 870 593 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Satılık Işyeri Satılık Işyeri ŞEF ARANIYOR GARSON ARANIYOR Kuaför aranıyor Satılık fish & chips Satılık Ice Cream Van İslington bölgesinde Fried Chicken Kebap shop’ta çalışacak tecrübeli şef aranıyor. Cockfosters bölgesinde Cafe Shop’ta çalışacak garson aranıyor. Barking essex bölgesinde fish chips ve kebaptan anlayan servis elemanı aranıyor Kalacak yer temin edilir Bromley bölgesinde çalışacak İngilizcesi olan tecrübeli kuaför aranıyor. 07983427063 07595 022 002 02072 887 222 0208 440 5111 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor BAYAN ELEMAN BERBER ARANIYOR Deneyimli tercuman Daha çok bilgi için burdan ulaşabilirsiniz 07517462463 07983682814 Hammersmith bölgesinde sandwich barda çalışacak bayan eleman aranıyor. Haftanın 5 günü, sabah 6’dan öğlen 3:30’a kadar. Sevinç: 0797 2789 823 Bristol’da berber salonunda çalışacak tecrübeli berber aranıyor. Çalışma izni olması ve İngilizce bilmesi şarttır. kalacak yer verilir 07887 49 71 61 Perceft tercüman H.S.Taşımacılık Tecrübeli tercümandan her türlü tercümanlık çeviri işleriniz yapılır. Ayşe 07572963341 07946461162 Romford bölgesinde Rent:£16,500 yıllık Rate:£3,080 yıllık Takeing:£3.500-£4.000pw Fiyat:£125,000 Üstteki daireden kira geliri £1,400 Londra içi ve Londra dışına her türlü eşyanız çok uygun fiyata itinayla taşınır 02089455577 07455007886 Deneyimli tercumandan her türlü tercumanlık hizmeti verilir. Telefon görüşmeleri mektup çevirisi ve çeşitli formlar doldurulur. İrtibat Ayşe Hanım 0757 2963 341 Cleaning service Türk usulü tül perde yıkama, halı yıkama ve ev temizliği yapılır. 077785559913 Satılık Işyeri Satılık Işyeri Satılık Işyeri Satılık coffee shop Satılık pizza kebap Leyton’daki spital fields market içinde coffee shop satılıktır. Ayrıntılı bilgi için lütfen arayınız ciddi alıcıların aranması rica olunur. SA31 1BD Galler bölgesinde bulunan pizza kebap dükkanı iş değişikliği nedeniyle satılıktır. Ana cadde üzerinde club ve barların ortasındadır. Rent:£12.000py Satılık kebap pizza restoran 07979758763 01267222481 07400008282 CHETO BUILDING 1.sınıf marangozluk işleri -parke -mutfak banyo -boya -fayans -sıva Bütün inşaat işleriniz itinayla yapılır. Çetin 07972104260 177 valantino southampton way London SE5 7EJ satılık kebab pizza restaurant 20 yıllık önü açık lease Geliri:£2200 Satış bedeli:£80.000 Soner 07944745181 Dekorasyon işleri Ders Verilir Bahçe işleri yapılır Özcan dekorasyon boya işleri, sıva işleri, duvar işleri, fayans işleri Uygun fiyata yapılır Her yaş grubuna birebir ders verilir Matematik & İngilizce Çocuğunuzun başarısı için hemen arayın Her türlü bahçe bahçıvanlık yapılır Ve günü birlik iş yapılır. Rakip usta 07743730979 07824594733 İş ve İşçi ilanlarınızı ÜCRETSIZ yayımlamak için bizi arayın 0742 9481 490 / 0207 9230 838 İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz | İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. 07878428665 ÇARŞAMBA 25 MART 2015 32 SERi iLANLAR İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz Bu sayfada £10 1 kutu ilan 0742 948 1490 İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. DRİVİNG LAND ŞOFÖR OKULU T.C Nüfus cüzdanımı, T.C Sürücü ehliyetimi, T.C Pasaportumu kaybettim. Hükümsüzdürler. Kısa sürede fazla para harcamadan ehliyet almak, güvenli sürücü olmak için vitesli & otamatik direksiyon dersleri verilir. Erken test günü alınır Deniz Gezici Ali 07723921216 Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip olmak için henüz gec değil, özel ve grup dersleri ile kendinizi yeniden kesfetme zamanı. Deniz Dogrusoz Personal Trainer 07455947693 www.deniz-personal-tranining.com ALTUN CLEANING SERVICES 07427424619 Ufuk Kaya 07405891522 MEM Painting and Decoration El sanatları kursu verilir Takı, Mosaic, geleneksel el sanatları. Her türlü boya ve dekorasyon işi itina ile yapılır. Hurdar Sinop Tel:07448 654 828 07984 513 968 TOPCU MOBILE CAR MECHANIC Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır REPAIRS SERVICING DIAGNOSTICS PRE-MOT/FAILURES AHMET TOPCU 07415106521 07405756462 Horizon Books Kitap Satış Temsilcisi Hurdar Hand Crafts Özel Türkçe Dersi Türkçe diksiyon ve gramer dersleri verilir. Diren Yalçın 07504 662756 Mahmut Söylemez BALINZA LAUNDRY & CLEANING SERVICES Her türlü çamaşır yıkama işi yapılır. Evden alıp eve teslim servisimiz mevcuttur. One 2 One English for children and adults 07428336181 OREL BOOKKEEPING & ADMIN 07768282295 [email protected] Yıldız Adıgüzel Qualified English Language Teacher SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL, IELTS & BUSINESS ENGLISH For more information and Free consultation: t 0753 4491 623 e [email protected] ÇARŞAMBA 25 MART 2015 SERi iLANLAR İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz 33 Bu sayfada £30 1 kutu ilan 0742 948 1490 İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. SOUTHBURY LAUNDRETTE Self Service Laundry Service Wash İroning Service 020 8804 3725 467 Southbury Road, Enfield EN3 4HX Located between Tesco and Southbury station ÇARŞEM, 25 ADAR 2015 7 Rapora HRW: Li Sûriyeyê komên çekdar hiqûqa şer binpê kirin Rêxistina Şopandina Mafê Mirovan a Sûriye (HRW), di rapora têkildarî binpêkirina mafan li Şam û Humsê de amade kir, diyar kir ku hiqûqa şer hatiye binpêkirin. Rapora HRW di çarçoveya bûyerên di navbera Çileya 2012-Nîsana 2014’an ên li Şam û Humsê rû dane hatiye amadekirin. HRW, ji Konseya Ewlekariyê ya NY xwest serî li Dadgeha Ceza ya Navneteweyî bide û kîjan alî be bila be li hember hêzên mafê mirovan bi awayekî sîstematîk binpê kirine ambargoya çekan bê pêkanîn. Li gor rapora HRW, komên çekdar nikarin binpêkirinên mafan ên hêzên hikûmetê û milîsên bi hikûmetê re di nav tifaqê de ne ji bo şîdeta xwe wek hincet nîşan bidin. Rapora 79 rûpelî ji agahiyên vegotinên mexdûr û şahidan, lêpirsînên li herêman, dîmenên vîdeo û weşanên di tevna civakî de pêk tê. Di raporê de wiha hat gotin, “Komên muxalif ên çekdar li xakên di kontrola hikûmeta Sûriyeyê de, bi wesayîtên bombebarkirî, obûs û hewanan li hember sivîlan êrîşên kor kirin. Van êrîşan hiqûqa Ji 85 rêxistinên Sûriyeyî banga alîkariyê şer binpê kir di nav sivîlan de rê li ber bi sedan mirî û birîndaran vekir. Binesaziyên sivîl tine kir.” Alîkarê Midûrê Maseya Rojhilata Navîn a HRW Nadîm Houry got, “Komên çekdar ên li Sûriyeyê, zalîmtiya hêzên hikûmetê yên ji bo sivîlan encamên wê yên hilweşîner hene teqlîd dikin.”. HRW, bal kişand ser êrîşên El Nusra ya baskê El Qaîde ya li Sûriyeyê û çeteyên DAIŞ’a dijminê mirovatiyê, diyar kir ku Artêşa Azad a Sûriyeyê û hin komên zêde ne radîkal li deverên ku sivîl hene êrîşên bombeyî pêk tînin. Rêxistina Şopandina Mafê Mirovan bang li tevayî aliyên di nav şer de ne kir ku dawî li êrîşên bi qestî, kor û bêpîvan li hember sivîlan pêk tînin bînin. HRW her wiha di serî de li Sûriyeyê bang li mirovên bi bandor, rêveberên siyasî û olî yên li derveyê welêt kir ku ji ber van êrîşên îlegal tevayî aktorên şer dikin şermezar bikin. Kahal jî weke gelek çalakvanên Sûriyeyê rexneya “Em bi tenê hatine hiştin” li rêxistinên navneteweyî kir. Koma ku ji 85 tevî sendîka û rêxistinên mafan û rêxistinên din ên sivîl pêk tê da zanîn ku ji bo tundî bi dawî bibe, divê du ast bêne derbaskirin. Rêxistinan dan zanîn ku divê bombeyên varêl ên ku ji aliyê balafirên rejîmê ve tên avêtin, bên rawestandin û hevdîtinên hêzên navneteweyî yên bi komên Sûriyeyî û welaêtn ku destekê didin wan de bên destpêkirin. Bi dehan sazî û rêxistinên sivîl ên Sûriyeyî têkildarî rewşa dijwar û wehşeta ku çar sal in li welatê wan berdewam dike daxuyaniyek dan û diyar kirin ku ew bi terorîzmê re rû bi rû ne. Rêxistinên Sûriyeyê gazinca “dest ji me berdane” li rêxistinên navneteweyî û mafê mirovan kirin. Ji organîzatoran Ula Ramadan ji ajansa nûçeyan a Fransa AFP re axivî û sedema navê “Gerestêrka Sûriyeyê” wiha şîrove kir: “Ji ber ku carna ji xwe dibêjin qey em li gerstrêkeke din dijîn.” Ji rêveberên kampanyaya bi navê “Gerstêrka Sûriyeyê” Salma Kahal got: “Ev ne rewşekî tevlîhev e, piraniya Sûriyeyan ne dîktatorî û ne jî tundrawiyê dixwazin. Em jî dixwazin weke hemû mirovên li her aliyeke yê cîhanê azad û bi rûmet bijîn.” Ji bûyerên adara 2011 ve li Sûriyeyê destpê kirin û vir ve zêdetirî 215 hezar kes jiyana xwe ji dest dan. Li gorî organîzatorên kampanyaya “Gerstêrka Sûriyeyê” tundrawbûna li Sûriyeyê di serî de ji ber bombeyên varîl ên rejîm diavêjin û tundiya zêde, zêde bûye. Li Pakîstanê di êrîşên DYA yên PHB de 2.199 kes mirin Li gorî rapora ji aliyê parlamenterên Pakîstanî ve hat aşkerakirin, êrîşên pêgerên hewayî yên bê mirov ên DYA, berdêleke giran di nava 10 salan de dane Pakîstanê. Li Pakîstanê di nava 10 salên dawî de ji ber êrîşên pêgerên hewayî yên bê mirov (PHB) ên DYA de 2.199 kesî jiyana xwe ji dest dan, 282 kes jî birîndar bûn. ‘YÊN TUNDRAW LI GUND Û BAJARÊN WÊRAN BÛNE BI CIH DIBIN’ Li gorî heman raporê 210 xanî û 60 wesayîtan xisar dîtine. Lê belê li gorî aktîvîstên mafên mirovan hejmara rastî gelekî zêdeyî hejmara fermî ye. Aktîvîstên mafên mirovan diyar dikin ku ev hejmar di navbera 3.000 û 4.000 de ye. Hikûmeta Pakîstanê, ji ber ku destûrê dide êrîşên hewayî yên ne qanûnî li ser sînorê Pakîstan-Afganîstanê, timî tê rexnekirin. Êrîşên hewayî yên ji sala 2004›an dema Serokê berê yê DYA George W. Bush destpê kirin di dema Barack Obama de jî zêde bûn û dewam kirin. Li Fransayê qezaya balafirê: 150 mirî Hate ragihandin di encama ketina balafira Rêyên Hewayî yên Germnawingsê ya ku ji bajarê Barcelona yê Spanyayê diçû bajarê Dusseldorfa Elmanyayê de 144 kesên di balafirê de tevî 6 personelên balafirê jiyana xwe ji dest dan. Rayedaran da zanîn ku li herêma başûrê Alpên Fransa ku balafir lê ketiye gihiştina balafiran ne pêkan e. Wezîrê Berpirsê Barhilgirtinê Alain Vidalies ragihand ku ti kes ji vê qezaya balafirê nefilîtiye. Di daxuyaniya ji aliyê German wingsê ve hate dayin de jî hate diyarkirin ku 144 rêwî û 6 personelên balafirê jî hebûn. Serokkomarê Fransa François Hollande jî ragihand ku di balafirê de rêwiyên Elman, Spanî û Tirk jî hene. Têkildarî sedema ketina balafirê ti daxuyanî nehate dayin. Li gorî agahiyên hatine bidestxistin balafir 25 salî ye û bi awayekî nizm difiriya. Midûriyeta Hewayî ya Sivîl daxuyand ku pirsgirêka di balafirê de saet 10.30 destpê kiriye û ji wir û şûnde têkiliya bi balafirê re qut bûye. Ji 15 welatan soza daristana ji 61 mîlyon hektarî Di konferanseke li bajarê Elmanya Bonnê de 15 welatan soz dan ku qadeke zêdeyî 60 mîlyon hekarî bikin daristan. Konferans di 21’ê Adarê roja Newrozê de pêk hat. Yekîtiya Parastina Çavkaniyên Xwezayî û Xwezaya Cîhanê ragihand ku 15 welatan soz dane heta sala 2020’î qada ji 61.9 mîlyon hektarî bikin daristan. Ev welatên mijara gotinê welatên Latîn Amerîka, Asya û Afrîkayê ne. Midûra Giştî ya Yekîtiya Parastina Çavkaniyên Xwezayî û Xwezaya Cîhanê Inger Andersen da xuyakirin ku çandina daran û çêkirina daristanan, wê tevkariyeke mezin li têkoşîna li hemberî pirsgirêkên guhertina avhewayê, parastina cihêrengiya biyo, ewlehiya xwedîkirinê û mezinbûna aboriyê, bike. Wezîra Hawirdorê ya Norwêcê Tîne Sûndtoft di daxuyaniya xwe ya li konferansê de got, “Em di nuqteyeke welê de ne ku kêmkirina belavki- rina gaza serayê têrê nake.” Wezîra Hawidorê di dewama axaftina xwe de got, “Divê em emîsyonên karbondîoksît ên li atmosferê bi awayekî aktîf zevt bikin. Ji nû ve restorasyona daristanan, rêya herî kêmbedel a vê yekê ye.” Welatên tevlî bernameya ji nû ve daristankirinê bûne ev in: Dewletên Yekbûyî yên Amerîka: 15 mîlyon hektar Etiyopya: 15 mîlyon hektar Komara Kongo ya Demokratîk: 8 mîlyon hektar Meksîka: 7,5 mîlyon hektar Gûatemala: 3,8 mîlyon hektar Perû: 3 mîlyon hektar Ûganda: 2,5 mîlyon hektar Rûanda: 2 mîlyon hektar Brezîlya, Salvador, Costa Rîca, Kolombiya, Ekvator û Şîlî soz dan ku 1 mîlyon hektar an jî di asteke kêmtir de ji nû ve daristanan biafirînin. Bîlançoya giran a Ebola: 10 hezar kes mirin Belavbûna şewba Ebola li Rojavayê Afrîkayê nasekine. Hejmara mirovên ji ber şewbê jiyana xwe ji dest dan 10 hezar derbas kir. Di nava hefteya dawî de 400 kes bi vîrûsê ketin. Li Lîberyayê di bîlançoya dawî de nexweşên nû nehat tespîtkirin û ev yek jî weke pêşketineke erênî hat dîtin. Li gorî bîlançoya dawî ya Rêxistina Tenduristiyê ya Cîhanê (WHO) hejmara mirovên bi vîrûsê ketine gihaştiye 24 hezar 350 kesî. Ji van 10 hezar 4 kes mirin. Di vîrûsa ebola de ku di Adara par de belav bû, heta şeş mehên dawî her hefte bi qasî 300 nexweşên nû dihat tespîtkirin. Her çend ji bo vê nexweşiyê tedawiyek nehatibe dîtin jî ev kêmbûna hejmara mirovên bi vîrûsê dikevin, ji bo bidawîbûna şewbê di mehên pêş de, hêviyê dide. Li Lîberyayê 9 hezar 343 kes bi vîrûsa Ebola ketin û 4 hezar 162 kesî jiyana xwe ji dest dan. Li Sîerra Leone ku vîrûs herî zêde li vî welatî belav bû 11 hezar 667 kes bi vîrûsê ketin, ji van 3 hezar 655 kes mirin. Li Gîneyê jî, ku şewbê jê derstpê kir, 3 hezar 300 kes bi nexweşiyê ketin, 2 hezar 187 ji van mirin. ÇARŞEM, 25 ADAR 2015 6 Demîrtaş: Ji hev qelişîna AKP’ê ji bo Tirkiyeyê xêr e gelan, têkoşîna hevpar û avakirina pêşerojeke hevpar qet ne guheriye û bi biryardarî dewam dike. Demîrtaş li hemberî vê vîn û biryardariya aliyê Kurd bal kişand ser daxuyaniyên dijber ên Serokkomar Erdogan û got, “Di daxuyaniyên duh ên Birêz Serokkomar de tê dîtin, ku hewl dide di nuqteya ‘min pêvajo da destpêkirin, nêrîna min girîng e’ giraniya xwe nîşan bide. Ev pevçûneke navxweyî ya ji rêzê nîne, ji nakokiyeke navxweyî wêdetir ber bi qelişînekê ve diçe. Ji vê yekê wê çi derkeve, ji niha ve dîtina wê zehmet e.” Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş ji bo nîqaşên li nava AKP’ê got, “Ev nîqaş hemû destpêka dawiya AKP’ê ye. Pêngavên HDP’ê, sekna tevgera azadiyê, serketina Kobanê, helwesta zelal û biryardar a Birêz Ocalan di mijara aştiyê de, ev qelişîn mezintir kir. Wê ji bo Tirkiyeyê bi xêr be.” Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş, helwesta înkarê ya Serokkkomar Tayyîp Erdogan, nîqaşên di navbera Erdogan û rayedarên hikûmetê û rêveçûna pêvajoyê de ji ANF’ê re axivî. Demîrtaş da xuyakirin ku Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan, di Newroza 2015’an de bi biryardariyeke xurt ji tevahiya cîhanê re ragihandiye ku paradîgmaya wî ya jiyana bi hev re ya Demîrtaş di mijara Heyeta Şopandinê de ragihand ku ji bo wan daxuyaniyên heyeta wan a bi Ocalan re hevdîtinê dike diyarker e û ev xal destnîşan kir: “Bêguman Serokkomar jî ji ber helwest û sekna xwe ya hegemonîk a ‘yek zilam’ a li ser AKP’ê, di rewşeke diyarker de ye. Lê belê Ji nîqaşên avakirin an jî avanekirina Heyeta Şopandinê wêdetir, pirsgirêke hîn bêhtir bingehîn heye: Serokkomar dibêje ‘Pirsgirêka Kurd nîne’. Heta ku ev mijar zelal nebe, heta ku zelal nebe ku hikûmet jî bi vî rengî li mijarê dinêhire yan jî nanihêre, di pêvajoya çareseriyê de avabûna Desteya Şopandinê bê wate ye. Heyeta Şopandinê wê çi bişopîne? Li naverastê pirsgirêka Kurd nîne. Bi gotina wî divê ‘serkêşê terorîstan’ neyê rewakirin. Eger dibêje ‘Pirsgirêkên biçûk ên welatiyên me yên Kurd hene, ya mayî mijara çekê ye’ û hikûmet jî bi vî rengî li mijarê dinêhire, hingî ev kar ji esasê, ji bingehê ve bi krîzeke cidî re rû bi rû ye. Lê belê eger hikûmet bêje, ‘Li Rojhilata Navîn pirsgirêka Kurd heye û em amade ne bi aliyên wê yên civakî, siyasî û aborî re di van 10 xalên bingehîn de nîqaş bikin’ hingî divê Desteya Şopandinê dest bi kar bike. Bi hikûmetê re di mijara Desteya Şopandinê de li hev hatiye kirin. Me berê jî bilêv kir. Mijareke ku ev du sal in li ser tê axaftin e. Birêz Ocalan di vê mijarê de israr dike. Dibêje, ‘Li pêşberî Desteya Şopandinê, heyeta şopandinê em amade ne dest bi nîqaşê û muzakereyê bikin’. Di asta heyî de biryar hatibû dayîn ku piştî hevdîtina dawî ya li Îmraliyê, Desteya Şopandinê tevlî pêvajoyê bibe. Tevî ku nav hemû nehatibin zelalkirin jî biryar hatibû dayîn ku Desteya Şopandinê bi heyetê re biçe Îmraliyê. Ev yek hem ji aliyê heyeta me ve hem jî ji aliyê hikûmetê ve hatiye erêkirin. Alîkarê Serokwezîr Birêz Yalçin Akdogan gotibû, ‘Her çend nav nehatibin zelalkirin jî Desteya Şopandinê wê tevlî pêvajoyê bibe’. Ji ber vê heyê heta destwerdana Serokkomar, pêvajo di çarçoveya me diyar kiribû de dimeşiya û hatibû heta nuqteyekê.” ERDOGAN JI BER KU RANTEKE SIYASÎ YÊ NEGIRT, BI HÊRS E Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş diyar kir ku ya Erdogan bi hêrs dike ew e ku ji pêvajoya çareseriyê êdî nikare ranteke siyasî bi dest bixe. Demîrtaş da xuyakirin ku Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan bi pêngavên xwe yên heta niha re tevkarî li qada siyaseta demoratîk dikir û got, “AKP’ê jî hewl dida pêvajoya çareseriyê ji aliyê ranta siyasî ve ji bo xwe bikar bîne. Dixwest pêngavên pêvajoya çareseriyê ji xwe re bike sedema encameke xurt a hilbijartinê. Hevdîtin ne ji bo aştî û çareseriyê ji bo xurtkirina AKP’ê, ji bo parastina hêza AKP’ê bikar dianî. Beriya her hilbijartinê me dan xuyakirin ku ev nêzîkatî şaş e. Em li vê rewşê matmayî neman. AKP her tim bi polîtîkayên pragmatîk nêzî pêvajoya çareseriyê bû. Beriya vê hilbijartinê jî me nehişt vê îstîsmar bike. Hêrsa Serokkomar ji vê ye.” Ozan Emekçî: Bi HDP’ê re wê êşên me biqedin ERDOGAN ÎNKARKIRINA Hunermendê gel Ozan Emekçî destnîşan kir ku HDP ji bo gelên Kurdistan û Tirkiyeyê şenseke mezin e û di serî de Elewî bang li her kesî kir, ku dengê xwe ji bo HDP’ê bikar bînin. Emekçî got, “Welatê ku beriya 90 salî bi mejiyê fermî yê dewletê hat parçekirin, îro bi HDP’ê re dibe ye.” Ozan Emekçî ku ji ber bû dengê gundiyan, xizanan û bindestan ev 35 sal in li sirgûnê dijî, ji ANF›ê re peyivî û di hilbijartinên 7›ê Hezîranê de xwest, deng ji bo HDP›ê werin bikaranîn. ‹WEKE YÊN TINE TÊN DÎTIN DIVÊ ME HDP›Ê BIXIN MECLÎSÊ› Emekçî ragihand ku HDP dengê bawerî, bindest, mezheb û gelên li Kurdistan û Tirkiyeyê ye û diyar kir ku hemû cihê rengî ji bo bi nasname û baweriya xwe bijîn, divê li cem HDP’ê cih bigirin. Emekçî da xuyakirin ku HDP bi siyaseteke ku heta roja îro nehatiye ceribandin gelan hembêz dike û got, “Ev 90 sal in hemû partiyên ked, nirx, nasname û baweriyên gelan tine dihesibînin hatin ceribandin û rûyê rast ê hemûyan hat dîtin. Niha, weke yên ji her alî ve tine hatine hesibandin divê em di hev re, rengê xwe re HDP’ê bixin Meclîsê.” ‘LI DIJÎ CIHÊKARAN JI BO CÎHANEKE BEDEW TÊDIKOŞE’ Emekçî got, “Dema komar ava bû, mejiyê wê rojê gel ji hev cihê kir û welat parçe kir” û destnîşan kir ku HDP’ê ev mejiyê qirêj ê cihêkar daniye aliyekî û hemû gel bi awayekî azad û wekhev li hev civandiye. Emekçî got, “Yên ku me bi KURDAN DIDOMÎNE cihêkariyê tawanbar dikin divê niha baş bibînin; yên ji wan re dibêjin ‘cihêkar’ çi Tirk, Kurd, Laz, Çerkes, Ermenî, Sunnî, Elewî ji bo cîhaneke bedew bide tevahiya zarokên vî welatî, têdikoşin. Di vê rojê de ya em ê li cem HDP’ê cih bigirin û ber bi rojên ronî ve bimeşin an jî em ê xwe teslîmî yên dixwazin welêt ber bi tarîtiyê ve bibin, bikin.” ‘DIVÊ ELEWÎ BES XERACÊ BIDE CHP’Ê’ Emekçî bal kişand ser komkujiyên Sêwas, Mereş, Çorûm û roja CHP’ê ya di wê demê de û anî ziman ku Elewî bi salan, ji ber gefan deng dane CHP’ê. Ozan Emekçî got, “Piştî bûyerên li Mereş, Çorûm û Sêwasê CHP’ê ji me re got, ‘Ya hûnê li cem me cih bigirin û laîkiyê biparêzin, yan jî hûnê bi şerîetê re her roj bişewitin’ û bi vî reng dengê Elewiyan bi salan mîna xeracê bi dest xist. Gelekan ji me bi vê tirsê dengê xwe da CHP’ê. Lê belê di nuqteya heyî de, di encama berxwedana 35 salan a Têkoşîna Azadiyê ya Kurd de, ev siyaseta qirêj pûç bûye û rastî ji me re hatiye nîşandan. Em Elewî, CHP jî di nav de divê em dengê xwe weke xerac nede kesî. Em li cem HDP’ê cih bigirin û çand û baweriya xwe bi dilrehetî bijîn.” ‘DIVÊ HUNERMENDÊN GEL BI TENBÛR Û STRANÊN XWE LI CEM HDP’Ê CIH BIGIRIN’ Emekçî da zanîn ku wezîfe û berpirsyariya herî mezin a hunermendan, bilêvkirina êş û pirsgirêkên gel e û got, “Divê hunermend li cem mirovên ji bo gel siyasetê dikin cih bigirin. Di roja îro de li welatê me yekane partiya li cem gel siyasetê dike HDP ye. Lewma divê hunermend bi deng û tenbûra xwe li cem HDP’ê cih bigirin.” Emekçî ragihand ku bi dehan hunermend, ji ber ku dengê bindestan bi hunera xwe nîşan dan li derveyî welat li sirgûniyê neçarî jiyanê hatine hiştin û got, “Yên ku bi kujerê Hrant Dînk re stran da çêkirin û gotin, gelekî bi qîmet tên dîtin. Lê em, ji ber ku dengê gel di hunera xwe de nîşan da, neçar man li sirgûnê bijîn. Ev êşa bi me tê kişandin, piştî ku HDP ket Meclîsê wê bi dawî bibe.” Serokomarê Tirkiyeyê Recep Tayyîp Erdogan li Qesra Serokomariyê bi keyayan re hat cem hev. Erdogan di axaftina xwe de careke din pirsgirêka kurdan înkar kir. Erdogan di axaftina xwe de îfadeyên weke ‘Bikaranîna têgeha ‘pirsgirêka kurd’ li dijî birayên me yê kurd neheqî ye. Ev newekhevî ye. Li vî welatî tenê kurd tune ne, 36 etnîk hene.’ bi kar anî. Erdoganê ku lihevkirina sorkirina gel da berdewamkirin balkişand ser çalakiyên 6-8’ê Cotmehê û çalakiyên Geziyê. Erdogan kesên di van çalakiyan de hatin qetilkirin piştguh kir û wiha got: “Divê em ji bîr nekin ku dikan, mal û wesayîtên gelê me çawa hatin şewitandin û hilweşandin. Divê em şewitandina otobusên şaredariyan jibîr nekin.” Erdogan diyar kir ku heta çek neyê danîn wê pêngavê naavêjin û HDP hedef nîşan da. Erdogan ji bo dengan winda neke dest bi propagandeyeke bi vî awayî kiriye. Bi van nîqaşan dixwaze gel mijûl bike. Erdogan bi tu awayî li gorî peywira xweya serokomariyê tevna gere û li her cihê ku diçiyê ji bo ku dengê AKP’ê zêde bike dest bi mijûlkirineke bi vî awayî kiriye. Li aliyekê ji kurdan re dibêje; ‘ma çi yê we kêm e’ car dibêje; ‘xebera min ji pêvajoyê tune ye’, ‘ez komîsyona şopandinê qebûl nakim’, ‘peyvên metna Dolmabahçeyê hatine guhertin’ bi van gotinan dixwaze di heman demê de serê gel jî tevli hev bike lê belê êdî gel ji derewên wan bawer nake. Erdogan weke serokê artêşê tevdigere. Ji bo wê jî dibêje; “em hatine xapindin ne wisa bû.” Bi van helwestan dixwazin pêvajoya heyî têk bibin. Ji bo ku gavan ne avêtin her tim taktîkên bi vî awayî pêk tînin. ÇARŞEM, 25 ADAR 2015 5 ÇARŞEM, 25 ADAR 2015 4 Newroz Pîroz Be Meclîsa Gelê Kurd a Brîtanyayê duh li Londonê pîrobahiya Newrozê li dar xist. Di pîrozbahiya ku li Finsbury Park hatî organize kirin de zêdetirî 10 hezar kes amade bûn. Hevserokê PYD’ê Salih Muslim û dayika şervanê YPG’ê Konstandinos Erik Scurfield (Kemal) ê welatiyê Îngilîzî ku di berxwedana li dijî DAIŞ’ê de jiyana xwe ji dest da Vasiliki Scurfield, axivîn. Wekî din Şaredara Haringeyê Kaushika Amin, Parlementerê Partiya Karkeran Jeremy Corbyn, Parlementerê Parlementoya Ewrape yê ji Partiya Keskan Jean Lambert, Nunerên MLKP, Nunerên Tevgera Goran, nunerên Hilbijartinê yên HDP’ê yên Brîtanyayê, gelek siyasetmedar û çalakgerên mafê mirovan tevlî şahiyê bûn û her yek ji wan axaftinek kirin. Di bernameya çandî ya pîrozbahiyê de hunermendên Kurd Hesen Şerîf, Rojda, Grup Seyran û Koma Serxwebûn derketin ser dikê. Her wiha Koma Govenda Aştî derkete ser dikê û performansa xwe nîşan da. Di pîrozbahiyê de peyama bi dîmen a Hevserokê Konseya Rêveber a KCK’ê Cemîl Bayik di ekrana mezin de hate nîşadan. Di pîrozbahiyê de dirûşimên “Bijî berxwedana Kobanê”, “Şehîd Namirin” hatin gotin. Pîrozbahiya 7 saet berdewam kir, di saetên danê êvarê de bi dawî bû. ÇARŞEM, 25 ADAR 2015 Dayika Konstandinos: 3 Kurd Jibo Cîhanê Bûn Hêvî Hevserokê PYD’ê Salih Muslim û dayika şervanê YPG’ê Konstandinos Erik Scurfield (Kemal) ê welatiyê Brîtanî ku di berxwedana li dijî DAIŞ’ê de jiyana xwe ji dest da Vasiliki Scurfield, di pîrozbahiya Newrozê de axivîn. Dayika Şervanê YPG’ê Konstandinos Erik Scurfield Vasiliki Scurfield di pîrozbahiya Newrozê ya Londonê ku bi beşdariya zêdetirî 10 hezar kesî pêk hat de axivî û bang li her kesî kir ku piştgiriyê bidin gelê Kurd ê ku ji bo mafên mirovahiyê têdikoşin. EM Ê BI HÊZ Û XWEGIR BIN Dayika şervanê YPG’ê Konstandinos Erik Scurfield (Kemal) ê welatiyê Brîtanî ku di berxwedana li Til Hemisê ya li dijî DAIŞ’ê de jiyana xwe ji dest da Vasiliki Scurfield, axivî di pîrozbahiyê de axivî û diyar kir ku divê em li hemberî êrîşên çeteyên DAIŞ’ê xwegir û bi hêzê bin. Scurfield got: “Demên wiha dibe ku nefret û hêrs bala me belav bike. Lê divê em ji bîr nekirin ku ya ku DAIŞ’ê çavsor û wêranker dike nefret e. Dema sal nû dibe û mehên nû tê, divê em berê xwe nedin pişt xwe, berê xwe bidin pêşiya xwe. Divê em ji bo piştevaniya bi Kurdên ku heta niha jî wehşet û bêdadî li hemberî wan berdewam dike, xwegir, bi hêz bin. Li hemberî vê rêxistina wehş tişta ji destê me tê divê em bala xwe zêde nedin ser hêrsbûnê. Ez û hûn em dizanin divê DAIŞ bê binxistin. Ti rêyeke din tine ye. Çi pêwîst be em ê bikin û em ê ser bikevin. Ji ber ku hemû Kurd li aliyê rast in, alîgirên mirovahiyê ne, alîgirên maf û dadê ne. Alîgirê mafên jinan in, mafên jinan nas dikin, ji bo ol û çanda xwe tiştên pêwîst dikin.” KURD BÛN HÊVÎ Û WÊREKÎ Vasiliki Scurfield da zanîn ku tevahiya cîhanê bi gefa DAIŞ’ê re rû bi rû ye û got: “Cîhan bi xeteriya vê terîqeta xilafetê ya xwediyê îdeolojiya reş û tarî re rû bi rû ye û her roj şervanên Kurd di eniyên pêş de vana kontrol dikin. Newroz çawa li dijî tarîtiyê ronahî tîne, çawa li dijî zivistanê biharê tîne, Kurd jî li hemberî tarîtiya DAIŞ’ê ronahiyê diafirîniin û nîşan dan ku ew dikarin zilmê bin bixin. Kurê min di dilê gelê Kurd de agir vêxist. Mirina Kosta li sê welatan destê xwe da dilê mirovan. Her yek ji me dikare li hemberî vê yekê agir vêbixe û guhertinan biafirîne. Her yek ji we dikarin agirek vêbixin, di bin parlementerî û hukûmetê de agireke biçûk vêbixin, em bi hev re bi wan agiran rêkê ronî bikin. Her yek ji we dikare rabe û çîroka xwe vebêje. Her yek ji we dikare vê yekê bike û nehêle ku Kurd bên jibîrkirin.” DEHAQÊ VÊ SERDEMÊ DAIŞ E Endamê Meclîsa Gelê Kurd a Brîtanyayê Îbrahîm Xelîl kesên di komkujiya li Hesekê pêk hat de jiyana xwe ji dest da bi bîr anî û diyar kir ku heybet û coşa Newrozê bersiva herî xurt e li dijî dijminan û wiha axivî: field bigirin û hesir ji çavên wan bariya. “Dehaqên vê serdemê DAIŞ û dîktatorên mîna Erdogan in. Kawayên li hemberî van şer dikin HPG, YPG û YPJ ne. Çarenûsa gelên Rojhilata Navîn girêdayî têkoşîna Kurdan e.” Muslim got ku ez berxwedan û têkoşîna we silav dikim û kesên di komkujiya li Hesekê de jiyana xwe ji dest da bibîr anî. RAWESTANDINA VÊ WEHŞETÊ DEYNÊ LI STÛYÊ ME YE Hevserokê Giştî yê PYD’ê Salih Muslim jî di pîrozbahiyê de amade bû, tevî kesên li qada pîrozbahiyê nekarî xwe li ber axaftinên dayika şervanê YPG’ê Konstandinos Erik Scurfield (Kemal) ê welatiyê Îngilîzî ku di berxwedana li dijî DAIŞ’ê de jiyana xwe ji dest da Vasiliki Scur- Muslim diyar kir ku wezîfeya sererastkirina dîroka ku şaş hatiye nivîsandin li ser milê me ye û got: “Em li Rojava tevî Kurd, Suryanî, Ereban em nirxên mirovahiyê diparêzin. Gelê Kurd li ser axa xwe pêşengiya nirxên mirovahiyê dike. Em bi vê têkoşîna xwe serbilind in. Ev çeteyên wehş ên ku mizgeftan, dêran hildiweşînin, nirxên mirovahiyê bin pê dikin, nirxên dîrokî tune dikin, evane dijminên mirovahiyê ne. Rawestandina van bêedeban deynê li stûyê me ye.” ÇARŞEM, 25 ADAR 2015 2 Xaçepirs Bersiva Hefteya Borî BILA Ka were da ku te bibînim! bila tu rewrewk û serav bî bila tu esmanekî bê tav bî bila tu buhar bî bê xunav bî... Ka were da ku te bibînim! Bila evîna te tijî pirs bin Bila bajarên te tijî tirs bin bila êşên te dêw û girs bin Ka were da ku te bibînim! Bila axîna min, nalîna min bi te xweş be bila bi mirina min dilê te şa û geş be bila pirtûka te spî û rûyê gotinan reş be Ehmed Huseyni Wênesazê Kurd Ammar Alrasam, qîrkirina Kurdên Êzîdî yên Şengalê Xêz kir Dayika Konstandinos: Kurd Jibo Cîhanê Bûn Hêvî Sayfa 3 Demîrtaş: Ev Destpêka Dawiya AKP´ê ye Sayfa 6 Li Fransayê qezaya balafirê: 150 mirî Sayfa 7 telgraf.co.uk Çarşem, 25/03/2015 Hêjmar ROJNAMEYA HEFTEYÎ 461 Newroz Pîroz Be Meclîsa Gelê Kurd a Brîtanyayê Roja Yekşmê li Londonê pîrobahiya Newrozê li dar xist. Di pîrozbahiya ku li Finsbury Park hatî organize kirin de zêdetirî 10 hezar kes amade bûn. Qada pîrozbahiyê bi al û rengal û pankartan hat xemilandin. Li pêşiya dikê pankarta li ser “Serkeftina Kobanê û Şengalê Azadiya Gelane” nivîsî hat daliqandin. Hevserokê PYD’ê Salih Muslim û dayika şervanê YPG’ê Konstandinos Erik Scurfield (Kemal) ê welatiyê Brîtanî ku di berxwedana li dijî DAIŞ’ê de jiyana xwe ji dest da Vasiliki Scurfield di pîrozabahiyê de axivîn. Dema ku malbata Scurfield derket ser dikê girseyê bi yek dengî dirûşmeya “şehîd namirin qêriya” Wekî din Şaredara Haringeyê Kaushika Amin, Parlementerê Partiya Karkeran Jeremy Corbyn, Parlementerê Parlementoya Ewrape yê ji Partiya Keskan Jean Lambert, Nunerên MLKP, Nunerên Tevgera Goran, nunerên Hilbijartinê yên HDP’ê yên Brîtanyayê, gelek siyasetmedar û çalakgerên mafê mirovan tevlî şahiyê bûn û her yek ji wan axaftinek kirin. Rûpel 3, 4, 5