AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER
Transkript
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Ġçindekiler TÜRKİYE GÜNDEMİ ................................................................................................................ 2 Başkanlar Kurulunda görüşeceğiz .......................................................................................... 2 Bin 300 kişi elektronik takipte................................................................................................ 2 Dinleyen polisleri de dinlemişler ............................................................................................ 3 Türk Kızılayı Mısır üzerinden Gazze'ye ulaşacak .................................................................. 3 Zafer ve siyasi çalkantı –Yalçın Akdoğan, Star ..................................................................... 3 Occupy Ekmel – Sabah – Engin Ardıç ................................................................................... 4 Batı, Erdoğan'ı neden düşmanlaştırıyor... – Oral Çalışlar, Radikal ........................................ 5 AVRUPA GÜNDEMİ ................................................................................................................. 7 Maliki çekiliyor... Federal silahlı kuvvetlerı kuzey Irak'a yardim uçuşları başlatıyor ........... 7 Abd Ukrayna'yı "Itidale" Çağırdı ........................................................................................... 8 Tel Aviv'de 10 Bin Kişi Roket Atilmasina Son Verilmesini Talep Etti ................................. 8 Camilere saldırılarda arttı ....................................................................................................... 8 Türkiye Gizliden Gizliye Işid'i Destekliyor ............................................................................ 9 Artan İslam ve yabancı düşmanlığı endişe verici - MESUT HASTÜRK, DW.................... 10 PKK Yezidileri Kurtardı - Michael Wrase, Badische Zeitng ............................................... 10 Çifte Cumhurbaşkanı - Viktoria Morasch, Die Tageszeitung .............................................. 11 Batının köşeli jetonu ve Mısır – Elif Çakır, Star .................................................................. 12 AFRİKA GÜNDEMİ ................................................................................................................. 14 Boko Haram Nijerya'da 97 kişiyi kaçırdı ............................................................................. 14 Nijerya'da Ebola'dan ölenlerin sayısı 4 oldu ........................................................................ 14 AMERİKA – İNGİLTERE GÜNDEMİ ..................................................................................... 14 İnigiliz Basınında Irak'ta ve Ukrayna'da Yaşanan Gelişmeler ............................................. 14 Missouri'de tansiyonu düşürmenin yolları aranıyor ............................................................. 15 Maliki, el-Abadi için istifa etti ............................................................................................. 15 Missouri protestolarında gerilim artıyor ............................................................................... 15 ABD-Rusya tangosunda son durum!.. – Yeni Şafak – Ünsal Ban ....................................... 16 1 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI ASYA- PASİFİK GÜNDEMİ .................................................................................................... 17 Papa : "Kore Yarımadası'nda Tartışmalara ve Güç Gösterilerine Son Verin" ..................... 17 Japonya hükümeti savaş tapınağını ziyaret etti .................................................................... 18 Çin yönetimi Hıristiyanlaşmayı teşvik ediyor ...................................................................... 18 Çin'den, Güney Kore ve Kuzey Kore dialoguna destek ....................................................... 18 ORTADOĞU GÜNDEMİ ......................................................................................................... 18 Türkiye, Irak‟tan Iki Bin Yezidi‟yi Kabul Etti ..................................................................... 18 Dışişleri tapelerini yayınlayan gazetelere casusluk davası ................................................... 19 Suudi Arabistan'da yurtdışında savaşanlara hapis ................................................................ 19 Ürdün Kralı Abdullah, Suudi Arabistan'da........................................................................... 19 Ülkesini ABD‟ye, koltuğunu Abadi‟ye kaptıran lider –Beril Dedeoğlu, Star..................... 20 TÜRKĠYE GÜNDEMĠ BaĢkanlar Kurulunda görüĢeceğiz Anadolu Ajans Yargıtay Başkanı Alkan, (Erdoğan'ın adli yıl açılışında Feyzioğlu'nun konuşması halinde törene katılmayacağını açıklaması) "Başkanlar Kuruluna konuyu götüreceğiz" dedi. Bin 300 kiĢi elektronik takipte Anadolu Ajans Denetimli serbestlik kapsamında suçluları izlemek amacıyla kullanılan elektronik kelepçe uygulamasında, bin 300 kişinin denetim ve takibi elektronik izleme sistemi ile yapılıyor. Eylül ayı içerisinde 100 kişiye daha elektronik kelepçe takılması planlanıyor. Adalet Bakanlığı yetkililerinin, AA muhabirine verdiği bilgiye göre, Elektronik İzleme Merkezi'nde hükümlülerin elektronik kelepçeyle izlenmesine 25 Şubat 2012'de başlandı. Pilot uygulamanın sona ermesinin ardından 2 bin 935 kişi elektronik yöntemle izlenerek hakkındaki infaz sağlandı. 2 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Dinleyen polisleri de dinlemiĢler Anadolu Ajans Anadolu Ajans Emniyetteki "paralel yapı" iddialarına ilişkin yürütülen "yasa dışı dinleme" ve "casusluk" soruşturmasının açılmasını sağlayan İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği Raporu'nda, İstanbul'da, 2008 yılı ve sonrasında gerçekleştirilen telekomünikasyon yoluyla önleyici istihbarat faaliyetleriyle ilgili "dinleme" ve "teknik takip" görevi yapan bazı polislerin de dinlenildiği ortaya çıktı. Dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü Teknik Takip Bürosu'nda yaklaşık 5 yıl dinleme yapan ve bu dönemde dinlenildiğini bilmeyen polis memurlarından E.T, raporu dikkate alan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatı doğrultusunda, hem şüpheli hem de şikayetçi olarak ifade verdi. Polis memuru, bu nedenle dönemin sorumluları hakkında şikayette bulundu. Türk Kızılayı Mısır üzerinden Gazze'ye ulaĢacak Anadolu Ajans Türk Kızılayından yapılan yazılı açıklamaya göre, geçtiğimiz günlerde günlerde Gazze'ye hava yoluyla 20 ton ilaç ve tıbbi malzeme ulaştıran, yerelden temin ettiği gıda malzemelerini binlerce ihtiyaç sahibine dağıtan Türk Kızılayı, yardımların bölgeye daha hızlı ulaşabilmesi için girişimlerde bulundu. Çatışmaların başladığı ilk günden itibaren Mısır Arap Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle görüşmelerini sürdüren Türk Kızılayı, Filistin'in dünyayla bağlantısını kuran en önemli sınır kapısı Refah'ın açılmasını sağladı. Sınır kapısından sadece Türk Kızılayının yardımlarının geçişine izin verilecek. Zafer ve siyasi çalkantı –Yalçın Akdoğan, Star Başbakan Erdoğan‟ın Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda seçilmek gibi tarihi bir başarıya imza atmasının ardından siyaset alanı çalkalanmaya devam ediyor. İhsanoğlu‟nu öneren ve bir önceki seçimdeki toplam oylarının çok gerisinde kalarak büyük bir hezimet yaşayan 14 partide muhalif sesler yükselmeye başladı. Kaybedenler kulübünün üyesi olan tüm bileşenler şimdi mazeret üretme yarışına girdiler. Muhalefetin yaşadığı çalkantıyı perdelemek için AK Parti içinde istedikleri çekişme görüntüsü ise üretilemedi. Birkaç milletvekili arasında yaşanan önemsiz polemiklerin büyütülmesi, ne muhalefetin başarısızlığını örtmeye yetti, ne Erdoğan‟ın zaferini unutturdu. AK Parti bugüne kadar olduğu gibi „parti bütünlüğünü‟ önceleyen bir hassasiyetle münferit hadiseleri bertaraf etti. Cumhurbaşkanı Gül üzerinden üretmeye çalıştıkları türbülans da akim kaldı. Gül‟ün çevresinden verilen mesajlarla tüm spekülasyonlar ve tezviratlar boşa çıkarıldı. Gül‟ün „bir bölen olmayacağı, istifa etmeyeceği, başka parti kurmayacağı, umumi çağrı olursa sürece katılacağı‟ gibi bir dizi mesaj, puslu havadan medet uman istismarcıların hevesini kursağında bıraktı. 3 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Katılım oranına yönelik tartışmalar ise muhalefetin aradığı mazereti oluşturmaya yetmedi. Öncelikle yurtiçi katılımın yüzde 77 olması hiç de azımsanmayacak bir orandır. Belki de Erdoğan‟ın yarışmadığı bir Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu oran bile bulunamayabilirdi. Erdoğan sevgisi ve karşıtlığı üzerinden üretilen siyasi motivasyon böyle bir tablo ortaya çıkardı. Anket etkisi denebilecek rehavet ve sonucun baştan kabullenilmesi sandığa gitme oranını aşağıya çekti. CHP ve MHP yakınlaşmasının ürettiği yapısal sorunlar, ideolojik travma ve temsil krizi iki parti yönetiminin de başını ağrıtmaya devam edecektir. Ancak meseleye ilkesel yaklaşıp zamanlıca tepki göstermeyen ve parti için sorgulamada yetersiz kalan muhaliflerin seçim sonucu üzerinden bir tepki üretmesi ve kısa vadede netice alması çok mümkün görünmemektedir. Erdoğan girdiği dokuzuncu seçimden de zaferle çıkarak en güçlü noktada Cumhurbaşkanlığı makamına gelmektedir. Cumhurbaşkanının Yeni Türkiye‟nin inşasında oynayacağı etkin rol, Türk siyasetinin sıklet merkezini de Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kaydıracaktır. Seçimde HDP‟nin oylarının çok üzerine çıkan Selahattin Demirtaş görece bir başarı elde etti. Kürt milliyetçisi bir hareketi marjinal sola açarak açılım yapmayı deneyen ve başarılı olamayan HDP, Demirtaş‟ın adaylığıyla bu başarısızlığı bir nebze de olsa telafi etti. Bu görece başarıda Demirtaş‟ın sergilediği profil kadar diğer muhalefet adayının yetersizliği ve zayıflığı da etkili oldu. İhsanoğlu‟na oy vermeyi içine sindiremeyen bazı solcu ve liberallerin oyu Demirtaş‟a kaydı. Sola açılmak ile muhafazakar Kürtlere açılmak arasında tercih yapan ve stratejisini hükümet karşıtı cephenin sol bloğuna seslenmek üzerine kuran Demirtaş HDP‟nin hiç oy alamadığı bazı çevrelerden destek üretebilmeyi başardı. Demirtaş‟ın bu durumu yanlış yorumlaması ve ulusalcı-statükocu bloğun rüzgarıyla büyüdüğü yanılgısına kapılması çözüm sürecine çok da sempatiyle bakmayan bu çevrelerin körüklediği farklı eğilimlere prim vermesine sebep olabilir. Çözüm sürecini destekleyen iki adayın aldığı yüzde 62 oy oranı bir yönüyle sürece verilen destek olarak da okunabilir. PKK sempatizanı olan kitle kampanya sürecince Demirtaş‟ın fazlaca Kürtlük vurgusu yapmamasını veya örgütsel hedeflere değinmemesini görmezden gelmeyi, bir nevi dondurmayı tercih etti. Bundan sonra Demirtaş‟ın aynı profili sürdürüp sürdürmeyeceği de PKK ve HDP kitlesinin bu yeni görünüme ne kadar tahammül gösterip göstermeyeceği de merak konusudur. Occupy Ekmel – Sabah – Engin Ardıç İman-ı Ekmel, İslam-ı Ekmel, ihlası Ekmel, ihsan-ı Ekmel, rıza-yı Ekmel, yakin-i Ekmel... Allah bereket versin. Allah Ekmel kulunun sıfatlarını arttırsın. Bakalım, "inkısar-ı Ekmel"den sonra neler yazacaklar? Ya da "hezimet-i Ekmel"den sonra... Yeni bir 30 Mart şamarı geliyor çünkü. Elbette "halk cahil, eğitim şart" diyecek birkaç ahmak çıkacaktır. Daha ziyade "seçim yarışı eşit şartlar altında gerçekleşmedi" diyenler olacaktır. Sanki CHP'nin ortalığı birbirine katmasına, dağı taşı inletmesine engel olan varmış gibi. 4 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI En çok, "CHP seçmeni küstü" diyeceklerdir. Fakat o küskünlüğün hesabı CHP'nin başındaki zattan sorulabilecek midir? Yoksa homurdanmakla mı yetinilecektir? Öyle ya, "tüh, yurt dışındaki seçmenlerin Tayyip'e oy vermelerine de ne güzel engel olmuştuk, gene tutturamadık" diyebilmek yürek ister. Bence, gene birtakım haritalar çizip "kim nerede kaç aldı" muhabbetine girecekler. Halkın plajlara, pardon "beach club"lara hücum ettiği, bu yüzden vatandaşın denize giremediği yerlerde sudan Ekmel çıkar. Bakırköy, Kadıköy ve Beşiktaş'ta da taş düşebilir, Ekmel çıkabilir! Sanki bu bir milletvekili seçimiymiş gibi, "kıyılarda Ekmel kazandı" numarasına yatacaklar. Böylece avanaklara teselli sunacaklar. Renkli renkli haritalar yayınlanacak, "ilerici" iller maviye, kıro olduğu kabul edilen iller sarıya boyanacak. Güneydoğu da kırmızı. Fakat kıyılar da çantada keklik değil ha... Gözlemciler "CHP'ye oy veren laik kesimdeki öfke inanılmaz" diyorlar. Zarar yok, ben "abesle iştigal-i Ekmel"e güveniyorum. Limanlarda Ekmel, ormanlarda bin kaplan gücündedir. Deniz havası alan yerlerde Ekmel bir çeşit "liman reisliğine" adaydır. Halkın cumhurbaşkanı Tayyip, kıyıların başkanı Ekmel, dağların padişahı Selahattin! Yok, Demirtaş'a padişahtan çok "vezir" demek daha doğru olur. Gene de "muvaffakiyet-i Ekmel"e muntazırız. Çünkü tam dokuz adet sol partinin "Fethullah'ın adayını" desteklemesi yetmiyormuş gibi, Amerikan çocukları da, sonradan su koyuveren liberaller de, karı dırdırından ürken kılıbık iktisatçılar da onun arkasındalar. Bunlar yetmiyormuş gibi, Bak Parti de onu destekliyormuş. Ne gülüyorsunuz hemşerim, vallahi böyle bir parti varmış. Bak Parti, Büyük Anadolu Kalkınma Hareketi partisiymiş, genel başkanı Fahrettin Korkmaz diye bir adam. İşte bu Bak Parti de katılınca, "intihab- ı Ekmel"e destek veren partilerin sayısı tam on dörde çıkmış. Metalci çocuğun kurduğu Gezi Partisi'nden bir haber alamadık, destekliyor mu desteklemiyor mu? Ama belki de Fethullah amcası Osmanlıca konuştuğu için anlayamamıştır çocuk... Şu sloganları "faith of Ekmel, benevolence of Ekmel, purity of Ekmel" falan yapsalar da Y kuşağı da anlasa... Bozum olunca da "occupy Ekmel" sloganıyla yürüyüşe geçerler. Batı, Erdoğan'ı neden düĢmanlaĢtırıyor... – Oral ÇalıĢlar, Radikal Mısır'da Sisi darbesine ses çıkarmayan Batı'dan yayılan 'Erdoğan aleyhtarı kampanya'nın nedeni, 'Türkiye'de görülen diktatörlük tehlikesi' mi? Irak'ta, Şii Maliki yönetiminin mezhepçi baskılarına uzun zamandır destek veren Washington, Türkiye'de Alevi meselesinin çözülemediğine mi üzülüyor? Gerçekçi olalım... Mısır'da, darbeci Sisi yönetiminin Rabia Meydanı'nda gerçekleştirdiği katliamın birinci yıldönümüydü. Mısır'ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi, Batı'nın gözleri önünde bir askeri darbeyle yönetiminde uzaklaştırıldı. Buna tepki olarak Mısır halkı meydanlara indi. Milyonlarca insanın katıldığı barışçı gösteriler, Sisi tarafından kanla bastırıldı. Bunların hepsi “uygar dünya”nın gözleri önünde yaşandı. Başta ABD olmak üzere, katliama seyirci kalan Batı, darbecileri ilk günden itibaren (doğrudan veya dolaylı olarak) olumlayan bir çizgi izledi. 5 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Mısır'daki darbeye başından beri “ama”sız “fakat”sız karşı çıkan ve tutum alan, Erdoğan hükümeti oldu. Bu tavrı nedeniyle, içerideki muhalefet ve Batılı merkezler tarafından eleştirildi. Suriye'de muhalifler ayaklanınca; ABD başta olmak üzere Batılı devletlerin çoğunluğu, Esad karşıtlarına destek çıkmaya karar verdiler. Esad'ın katliamları, kimyasal silah kullanması tepkiyle karşılandı. Türkiye, başından beri, muhalefeti bütünüyle destekleyen bir tavır içinde oldu. Esad'ın baskısından kaçanları kabul etti. Batılılar, Suriye muhalefetinin Sünni bir zemine oturmasından, "Müslüman Kardeşler"in bu direniş içinde güçlenmesi ihtimalinden yola çıkarak; "proje"lerinden vazgeçtiler. Türkiye ise, Esad'ın zulmüne direnişi desteklemeyi sürdürdü. Bu aşamadan sonra, Batılı kaynaklar ve Türkiye'deki onlarla işbirliği içinde olan çevreler; Erdoğan hükümetini “Suriye'deki teröristlere destek vermek”le suçlamaya başladı. Bu konu, geçen günlerde Washington Post gazetesindeki kurgusal haberlere de yansıdı. Türkiye'nin "IŞİD'e kırmızı halı serdiği" iddia edildi. Irak'ın Ġşgali 2003 yılını hatırlayalım: ABD, Irak'ı, “diktatör Saddam”ı devirmek için işgal etti. (Küçük bir hatırlatma: Irak'ın ABD tarafından işgali; Türkiye'deki bir kesimce, kararlılıkla savunulmuştu. Bu desteği veren ve kendilerini "demokrat" diye tanımlayan kalemler; ABD işgaliyle, "Irak'a demokrasi gelebileceğini" iddia etmişlerdi.) ABD; Türkiye'nin işgal sonrasındaki itirazlarına rağmen, Sünnileri baskı altına alan Maliki'ye destek çıktı. Eğer "IŞİD (ya da yeni ismiyle İD) nereden çıktı?" diye merak edenler varsa; Irak'ta ve Suriye'de, dışlanan ve baskı altına alınan Sünnileri araştırabilir. Sonuç olarak: Batı'daki bazı merkezler ve onların paralelindeki yayın organları; Erdoğan ve AK Parti iktidarına karşı, “diktatörlük kuruluyor” temalı bir kampanya yürütmekte ısrarcı. Şunu görelim: İnişlerine çıkışlarına rağmen; Türkiye bölgesi içinde, en köklü parlamenter rejim geleneğinden ve en serbest seçimlerden söz edilebilecek ülke. Otoriter müdaheleler ile sık sık yüzyüze geldiğimizi doğru. Bir "darbe anayasası"yla yönetildiğimiz doğru. Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu da, maalesef hala değiştirilemedi. Kürt sorununda barışçı arayışlar sürmesine rağmen atılması gereken önemli adımlar, Alevilerle ilgili çözülmesi zorunlu sorunlar bulunuyor vb... Batı Ve Diktatörlük Mısır'da Sisi darbesine (en azından) ses çıkarmayan Batı'dan yayılan "Erdoğan aleyhtarı kampanya"nın nedeni, "Türkiye'de görülen diktatörlük tehlikesi" mi? Irak'ta, Şii Maliki yönetiminin mezhepçi baskılarına uzun zamandır destek veren Washington, Türkiye'de Alevi meselesinin çözülemediğine mi üzülüyor? Yoksa hapisteki gençlerimiz için mi? Gerçekçi olalım... Bölgede, hâlâ istikrar ve demokrasiden söz etmenin en mümkün olduğu ülke, Türkiye. Ekonomi, bütün iddialara rağmen, hala dengeli ve sakin bir seyir izliyor. 30 yıllık bir iç savaş, büyük ölçüde sona erdi. Şimdi ben bunları söyleyince, bir kesim ayağa kalkabilir, “Sen neden söz ediyorsun ya? Bu ülkede Erdoğan diktatörlüğü var” diye tepki gösterip, mesajlar yazabilir. Erdoğan'ın eleştirdiğim pek çok yönü var. Örneğin, Amberin Zaman'a karşı kullandığı dil, kabul edilebilir değil. Kılıçdaroğlu'nu Alevi kimliği üzerinden tanımlaması, ayrımcılık içeriyor. Bunlardan kolaylıkla uzun bir liste çıkartılabilir. Erdoğan'ın düşünce 6 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI dünyasını veya devlet mantığını onaylamayabilir, kendi yaşam tarzınızla bağdaştırmayabilirsiniz. Ortadoğu'ya, Erdoğan'ın baktığı eksenden bakmıyor da olabilirsiniz. Suriye, Mısır veya Gazze'ye dair farklı analizleriniz, özlemleriniz olabilir.Bunlar; Türkiye'nin bir değişimden geçtiğini, askeri vesayetten kurtulduğunu, kendi ayakları üzerinde durarak, bir çok konuda bağımsız tutum alabildiğini görmeye engel oluşturmuyor. Sonuç olarak: Batı'nın şu aşamadaki asıl derdinin demokrasi olduğunu söylemek, gerçekçi değil. En azından bunu görelim AVRUPA GÜNDEMĠ Maliki çekiliyor... Federal silahlı kuvvetlerı kuzey Irak'a yardim uçuĢları baĢlatıyor DPA Nuri el Maliki'nin adaylıktan çekilme kararı uluslararası arenada olumlu karşılandı. Şimdi cevaplanması gereken soru, halefinin Irak'ta güveni ne denli hızlı sağlayacağı. Federal Silahlı Kuvvetleri uçakları Irak‟a yardım uçuşları için sabah havalanacak. Nuri el Maliki üçüncü dönem görevde kalmaktan vazgeçiyor. 2006'dan beri iktidarda olan Maliki, perşembe günü devlet televizyonundaki açıklamasında yeni hükûmetin kurulmasını kolaylaştırmak için adaylığını geri çektiğini ifade etti. Maliki aynı zamanda hükûmeti kurmakla görevlendirilen halefi Haydar el Abadi'yi de desteklediğini belirtti. ABD'nin yanı sıra BM de Maliki'nin kararını olumlu karşıladı. Şiiler, Sünniler ve Kürtler arasında Başbakanlık makamı için yürütülen kavga haftalardır ülkeyi kilitliyordu. Terör milisi İslam Devletinin (İD) ülkenin batısı ve kuzeyinde ilerlemesi de bu durumu değiştirmiyor. Federal Silahlı Kuvvetleri cuma günü, İD'den kaçan insanlara yönelik yardım uçuşlarını başlatacak. Irak'taki gelişmeler Avrupa Birliği Dışişleri Bakanlarının özel oturumunun da gündeminde olacak. BM Güvenlik Konseyi de cuma günü İD ve diğer aşırıcılarla ilgili olarak cuma günü yaptırım kararı almak istiyor. Nuri el Maliki uzun bir süre nisan ayı sonunda elde ettiği seçim zaferine atfen iktidarda kalma mücadelesi veriyordu ama sadece yurt dışında değil Bağdat'ta hatta partisi içinde de kendisine olan destek giderek azaldı. Şiilerin hâkimiyetindeki Maliki yönetimi ülkedeki Sünnilere sistematik bir biçimde ayırımcılık uyguladı. Maliki hükûmetinin ayrıca çözülmesi gereken köklü sorunları da mevcut. Örneğin petrol yönünden zengin olan ülke hâlâ enerji darboğazı içinde. Irak'taki ihtiyacı karşılamak için federal silahlı kuvvetleri uçakları cuma günü 36 tona yakın ilaç, gıda ve battaniyeden oluşan yardımı savaş bölgesine götürecek. Yardımlar orada BM örgütüne teslim edilecek. Almanya, Kürt birliklerine veya hükûmet ordusuna silah sevkiyatında bulunmayacak. "Hannoverschen Allgemeine" gazetesine cuma günü demeç veren Şansölye Angela Merkel (CDU) bu seçeneğin de açık olduğunun altını çizdi. Merkel, "Biz, siyasi ve hukuki imkânlarımızı savunma ihracatı için kullanıyoruz." ifade etti. Savunma Bakanı Ursula von der Leyen de "Bild" gazetesine, "Soykırım sadece Alman silahlarıyla önlenebilecekse o zaman yardım etmeliyiz." dedi. 7 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Mülteci akını nedeniyle BM, Irak için acil durum olarak tanımlanan seviyeyi üçüncü ve en yüksek seviye çıkardı. Böylelikle Irak; Suriye, Güney Sudan ve Orta Afrika Cumhuriyeti‟nin ardından BM'nin acil durum ilan ettiği dördüncü ülke konumunda. Abd Ukrayna'yı "Itidale" Çağırdı AFP ABD bugün, Ukrayna ordusunun ülkenin doğusundaki Rus yanlısı bölgelere ilerleyişi sürerken sivil ölüm sayısını azaltmak amacıyla Ukrayna'yı "itidale" çağırdı. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Marie Harf, "Sivil ölümlerin sayısını azaltmak için itidal örneği göstermenin öneminin altını çizdik." açıklamasında bulundu. Tel Aviv'de 10 Bin KiĢi Roket Atilmasina Son Verilmesini Talep Etti AFP Emniyet birimlerinden yapılan açıklamaya göre Tel Aviv'de bu akşam yaklaşık 10 bin kişi İsrail hükûmetinden Hamas ile olan anlaşmazlığa kalıcı bir çözüm bulmasını ve İsrail'e roket atılmasının sona ermesinin sağlanmasını talep etmek üzere bir araya geldi. Israil güney bölgelerinin milletvekillerinden oluşan organizatörler, Gazze sınırındaki bölgelerde oturanlarla dayanışmada bulunmak için apolitik bir toplantı çağrısında bulunmuşlardı. Alon Davidi yaptığı konuşmada, "Hükûmete ve orduya tamamen güveniyorum ancak Sderot Belediye Başkanı olarak bu duruma artık nihai olarak bir son vermelerini talep ediyorum." dedi. Camilere saldırılarda arttı Almanya Bülteni Leipzig Üniversitesi tarafından yapılan son araştırmaya göre Almanya'da İslam düşmanlığının yükselişte olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre her üç Almandan biri, Müslümanların Almanya'ya göç etmesinin yasaklanmasını istiyor. Rapor ayrıca ırkçılığın İslam düşmanlığı ile yeni bir boyut kazandığını ortaya koyuyor. 2 Yılda 78 Saldırı Ocak 2012‟den 2014 yılı Mart ayına kadar Almanya'da camilere yönelik olarak 78 saldırının gerçekleştiği bildirildi. Söz konusu olan saldırıların 13 tanesi ise Aşağı Saksonya Eyaleti‟nde yaşandı. Konuyla ilgili olarak Neue Osnabrücker Zeitung isimli gazetede yayınlanan habere göre camilere yılda ortalama 36 saldırı yapılıyor. 8 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Türkiye Gizliden Gizliye IĢid'i Destekliyor ARD SUNUCU: Bu sabah Irak‟a tonlarca yardım malzemesi yola çıktı. Belki bunun peşinden silah sevkiyatı da gelebilir. Sol Parti Eş Başkanı Dietmar Bartsch, ABD‟nin Kuzey Irak‟taki hava saldırılarını memnuniyetle karşıladığını açıkladı. Sol Parti‟ye neler oluyor böyle? Bu soruyu Berlin stüdyomuzda Anke Plaettner‟in konuğu olan Sol Parti Eş Başkanı Katja Kipping‟e soralım. ANKE PLAETTNER: Federal Almanya Silahlı Kuvvetleri Kuzey Irak‟a yardım malzemesi gönderdi. Bunu doğru buluyor musunuz? KATJA KIPPING (Sol Parti Eş Başkanı): Elbette, Batı‟nın daha fazla sığınmacı kabul etmesi gerektiğini de düşünüyorum. Bu görevi sadece bölgedeki komşuların üzerine yıkmak doğru değil. Irak‟ın komşuları bölgedeki diğer krizler nedeniyle zaten büyük bir sığınmacı akınıyla baş etmek zorunda. PLAETTNER: Federal Almanya Savunma Bakanı‟nın hafta başında açıkladığı gibi, öldürücü silah olmayan askerî malzemelerin de bölgeye yollanması ihtimalini onaylıyor musunuz? KIPPING: Mevcut durumda askerî müdahalenin ve silah sevkiyatının kesinlikle doğru olmayacağını düşünüyoruz. Bölgede çok farklı grupların Amerikan silahlarıyla birbirlerine karşı savaştığını görüyoruz. Bölgeye yollanacak silahların kimin eline geçeceği belli değil. Bu yüzden silah sevkiyatına kesinlikle hayır diyorum. PLAETTNER: Silah sevkiyatına kesinlikle hayır derken ikmal yollarının kapatılması gerektiğini söylüyorsunuz. Bir basın açıklamasında, terör örgütü IŞİD‟e yönelik her türlü savunma eyleminin meşru olduğunu söylediniz. Peki, savunma nasıl olacak, silahsız mı? KIPPING: Bölgedeki güvenlik koridorunu savaşarak açan Türk ve Suriyeli Kürt milisler silaha değil insani yardıma ihtiyaçları olduğunu söyledi. Şimdi Almanya veya genel anlamda Avrupa‟dan beklenen insani yardımın yanı sıra IŞİD‟in ikmal yollarının kapatılması. Bu yüzden Avrupa IŞİD‟ı net bir şekilde terör örgütü olarak sınıflandırıp yasaklı örgütler listesine almalı. PLAETTNER: İnsanları katleden bu çeteleri silah olmadan nasıl durdurabilirsiniz ki? KIPPING: Elbette bu çetelerin ikmal yollarını kapatarak onları durdurabilirsiniz. NATO üyesi Türkiye‟nin de sınırını tam da IŞİD‟in elinde olan bölgelere açık tutmasını doğru bulmuyorum. IŞİD bu sınırdan sevkiyatlarına devam edebiliyorken Türkiye, Kürtlerin bulunduğu bölgedeki sınır kapısını kapalı tutmaya devam ediyor. Türkiye orada gizliden gizliye IŞİD‟i destekliyor ve Kürtleri engelliyor. Bu noktada bunun doğru olmadığını ve buna son verilmesi gerektiğini söylüyoruz. 9 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI PLAETTNER: Sol Parti net bir şekilde silah sevkiyatına hayır diyor ve IŞİD‟in geçiş güzergâhlarının kapatılması gerektiğini söylüyor. Artan Ġslam ve yabancı düĢmanlığı endiĢe verici - MESUT HASTÜRK, DW Türkiye‟nin Berlin Büyükelçiliği, Berlin ve Bielefeld‟deki camilerde meydana gelen yangınların ardından yaptığı açıklamada, İslam karşıtlığındaki yükselişe dikkat çekildi. Basın Müşavirliği tarafından gönderilen açıklamada, “Avrupa ve Almanya‟da son zamanlarda artan İslam ve yabancı düşmanlığı endişe verici bir hal almaktadır. Yetkililerin daha vahim olaylarla karşılaşmadan gerekli önlemleri almalarını bekliyoruz” görüşü dile getirildi. “Failler Yakalanmalı” Açıklamada, Bielefeld ve Berlin kentlerinde 11 Agustos günü iki ayrı camide yangın meydana geldiği hatırlatıldı. “Bielefeld kentinde bulunan caminin hayır kutusu sabah saatlerinde kimliği bilinmeyen kişi ya da kişiler tarafından kırılmış ve daha sonra Kuran-ı Kerim yakılarak mescidin içine atılmış” denilen açıklamada olayın açık bir saldırı olduğuna işaret edildi. “Değerler Hiçe Sayıldı” Bielefeld‟deki saldırının yaşam hakkına ve inanç hürriyetine karşı işlenmiş açık bir suç olduğu da büyükelçiliğin açıklamasında yer aldı ve Alman makamlarından, her türlü evrensel, insani ve dini değerlerin hiçe sayıldığı ifade edilen saldırının faillerinin bir an önce ortaya çıkarılması talep edildi. Berlin‟deki Mevlana Camisi yangınının nedeninin de hızlı bir şekilde açıklığa kavuşturulması gerektiği vurgulanırken, “Berlin‟deki saldırıda kamuoyundaki yaygın endişe ve kanaatin giderilmesi önem arz etmektedir” ifadelerine yer verildi. Almanya‟da geçen yıl camilere ve Müslümanlara ait derneklere yönelik 37 saldırı kayıtlara geçti. Bu sayı, 2012‟de 35 olarak belirlenmişti. PKK Yezidileri Kurtardı - Michael Wrase, Badische Zeitng --Kuzey Irak‟taki Sincar Dağlarına Sığınan Kürtler Güvenliğe Kavuştu-Irak‟taki Birleşmiş Milletler (BM) Misyonunun verdiği bilgilere göre Sincar dağlarında kalan Yezidi ve Hristiyan sığınmacıların sayısı bine düştü. ABD‟li askerî yetkililere göre söz konusu bölgede bulunan sığınmacıların durumu çok fazla tehlike arz etmediğinden bir kara operasyonuna gerek kalmaksızın kurulacak bir hava köprüsü veya tahliye koridorunun tesisi olası. Sığınmacıların çoğu ABD‟nin hava operasyonları sonrası İslam Devletinin (İD) terör milislerinin yarattığı tehditten kurtuldu. Bölgede henüz hava saldırıları başlamadan önce Suriye‟den gelen Demokratik Birlik Partisine (PYD) mensup çeteler, Sincar dağlarına doğru bir tahliye koridorunun tesisine başladı. PYD, ABD ve AB‟nin terör listesinde yer alan Türk-Kürt tabanlı PKK‟nın Suriye‟deki kolu olarak biliniyor. PKK‟nın artık hayat kurtarma görevleri de üstlendiği, travma yaşayan 30 bin 10 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI civarındaki Kürt Yezidi‟nin yaşadıklarıyla da teyit edilmiş oldu. Zor durumdaki Yezidiler, geçtiğimiz hafta içerisinde PYD‟li çeteler refakatinde Sincar dağlarından Suriye Kürdistan‟ına nakledildi. Sığınmacılar oradan da Kuzey Irak‟taki Dohuk ve Zaho‟ya geçme imkânı buldu. PKK, Erbil‟in başarılı bir şekilde savunulmasında da oldukça önemli bir rol oynadı. Aralarında kadınların da bulunduğu 400‟den fazla Türk çeteci, geçtiğimiz hafta Kürt başkentine gitti. Irak‟taki özerk Kürt yönetiminin sözcüleri gelenlerle ilgili yaptığı açıklamalarda, “yerel öz savunma birliklerinden” söz etti. Kuzey Irak‟taki özerk yönetim, Ankara ile olan sağlam ve dostane bağları nedeniyle şimdiye kadar PKK ile gerilimli bir ilişki içerisindeydi. Ancak ulusal tehditlerin ortaya çıktığı durumlarda savaş baltaları gömüldü. Türkiye de PKK‟lı milislere Kuzey Irak yolunda herhangi bir engel oluşturmadı ve söz konusu milisler de daha geçen hafta İD‟nin işgal ettiği Mahmur‟u yeniden esaretten kurtardı. Erbil‟de, İD‟ye karşı düzenlenen hava saldırılarını koordine eden ABD harekât merkezinin, PKK tarafından düzenlenen saldırılar konusunda haberdar edildiği hususu ihtimal dışı görünüyor. Ancak PKK ironik bir şekilde de olsa, kendisini terör örgütü olarak kabul eden ABD‟nin hava saldırıları organizasyonunu desteklediğinin farkında olsa gerek. Bu kapsamda PKK‟lı bir komutan, “Böyle özel bir durumda bunun hiçbir önemi yok. Biz Kürtler olarak bağımsız bir Kürt vatanı için savaşıyoruz.” Çifte CumhurbaĢkanı - Viktoria Morasch, Die Tageszeitung -Bu Bize Ne Söylüyor? Recep Tayyip Erdoğan Yeni Makamını Twitter‟da Paylaştı. “Cumhurbakan” Orada Yalnız Değil-Türkiye‟nin şu an iki cumhurbaşkanı var. En azından Twitter‟da öyle. 10 Ağustos tarihinde seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra Recep Tayyip Erdoğan hesap bilgilerini, “Başbakan” yerine “cumhurbakan” olarak değiştirdi. Başbakanken cumhurbaşkanı oldu ve "sevgili milletine" seçimlerden dolayı teşekkür etti. Buraya kadar her şey yolunda. Abdullah Gül resmî olarak 28 Ağustos tarihine kadar Cumhurbaşkanlığı makamında kalıyor. O Twitter hesabındaki bilgileri Erdoğan kadar çabuk değiştirmedi. Gül, “Cumhurbaşkanı” unvanını taşıyor; bu sadece kişisel bilgilerinde değil, Twitter‟daki adında da öyle: @cbabdullahgul. --Mart Ayında Twitter‟ı Yasaklamak İsteyen Erdoğan Bunu Seçim Kampanyasında KullandıKendi hakkındaki yolsuzluk suçlamalarının sosyal ağlarda yayılmasından dolayı bu yılın mart ayında Twitter‟ı yasaklamak isteyen Erdoğan, Twitter‟ı seçim kampanyası çerçevesinde aktif olarak kullandı ancak eleştirileri yasaklayarak. Erdoğan‟ın yaptığını başkalarının yapması mümkün değil. Anonim hesap @fuatavni seçimlerden birkaç gün önce engellendi. Orada en son yolsuzluk suçlamalarıyla alakalı polislerin tutuklanmasına ilişkin bilgiler açıklandı. Yaklaşık bir milyon insan bu hesabı takip etti. 11 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Twitter sadece muhalefet ile değil, iki cumhurbaşkanı arasındaki ihtilafın da simgesi. Gül‟ün Twitter yasağına karşı ve yolsuzluk suçlamalarının açıklığa kavuşmasından yana olmasından bu yana iki AKP siyasetçisinin arası gergin. Bu sırada Gül, Cumhurbaşkanlığından sonra siyasetten çekilmek istemediğini açıkladı. Acaba parti lideri mi olmak istiyor? Erdoğan‟ın hoşuna gitmeyecek bir manzara olsa gerek. O, Gül‟e partisinde ne kadar yer olduğunu göstermek için önceden her ihtimale karşı Twitter‟da Gül‟ün alanına yayılıyor. Onun daha şimdiden partide kendisi için ne kadar yer olduğunu bilmesi için. Yani hiç. Erdoğan bir taraftan sosyal medyanın hızını kullanıyor diğer taraftan da hâlâ bundan yararlanmak isteyen eleştirenlere karşı mücadele ediyor. Eskiden Cumhurbaşkanlığı değişikliği Meclis içinde gerçekleşiyordu. Bu, Anayasa üzerine edilen yeminin bir anlamı olduğu zamanlardı. Batının köĢeli jetonu ve Mısır – Elif Çakır, Star Dün... Geçen yıl Mısır‟ın Rabiat‟ül Adeviye Meydanında gerçekleştirilen meydanlar dolusu katliamın yıldönümüydü. Yine dün... Tam da... Human Rights Watch yani İnsan Hakları İzleme Örgütü‟nün “nihayet!” ıkına sıkına da olsa hazırladığı “burada insanlık karşıtı suç işlenmiştir” raporunun üzerinde dumanlar tütüyorken. Onlarca masum insan elleri kelepçelenerek gözaltına alındı ve masum iki insan daha katledildi... Kolay değil... İnsan Hakları İzleme Örgütü‟nün Mısır‟da katliam olduğuna kanaat getirmesi de buna inanması da bu raporun altına „katliamdır, insanlık karşıtı suç işlenmiştir‟ imzasını atması da kolay değil. İnsan Hakları İzleme Örgütü‟nün „Her Şey Plana Uygun: Mısır‟da Rabia Katliamı ve Kitlesel Gösterici Cinayetleri” başlığını verdiği 195 sayfalık raporun çalışması tam bir yıl sürmüş! Raporla ilgili yaptıkları açıklamalardan anlaşılacağı üzere oldukça titiz çalıştıkları sonucu çıkıyor ortaya. İnsan Hakları İzleme Örgütü, raporun hazırlanması sürecinde göstericilerin, doktorların, kent sakinlerinin ve bağımsız gazetecilerin de aralarında bulunduğu 200‟den fazla görgü tanıkları görüşmeler yaptıklarını dahası ulaşabildikleri tüm belge ve kayıtları taradıklarını belirtmişler. Taraflı davranmamışlar. Belli. Rabiat‟ül Adeviyye meydanının katilleriyle de görüşmek istemişler ve bir de „yetkililerin ağzından duymak amacıyla‟ ilgili „katillere‟ mektuplar göndermişler ancak „hiçbir yanıt‟ alamamışlar! Cengiz Çandar‟a da sorsaymışlar kesin Rabia meydanında aslında ne olup olmadığını bir güzel izah eder „Bu çaptaki bir harekâtın çok sayıda ölü ve yaralıya yol açması kaçınılmaz‟ 12 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI der ve örgütün İcra Direktörü Kenneth Roth‟a olanın Kahire meydanlarının Müslüman Kardeşler‟den temizlenme harekatı olduğunu söylerdi. *** Biz, İnsan Hakları İzleme Örgütü‟nün hazırladığı „zorunlu rapora‟ dönecek olursak... 5 Temmuz 2013 ve 17 Ağustos 2013 tarihleri arasındaki gerçekleştirilen katliamda bir günde en az 817, büyük olasılıkla da bin kişinin öldürüldüğüne „Yaşanan şiddet olaylarının ardından emir veren yetkililer şöyle dursun, tek bir düşük rütbeli asker ya da polis memurunun sorumlu tutulmadığına‟ dikkat çekiyor Örgütün İcra Direktörü Roth. Roth, „Söz konusu yetkililerin büyük bir kısmının hala Mısır‟da iktidarda‟ olduğunu ve iktidarda oldukları için dokunulmazlıkları olan bu katliamın sorumlularıyla ilgili uluslararası bir soruşturmanın başlatılması gerektiğini söylüyor. Ve Roth, uluslararası bir komisyon kurulması için de çağrıda bulunuyor. Rapor, 3 Temmuz‟dan 14 Ağustos‟a kadar Mursi‟nin görevden alınmasına karşı çıkmak için Rabiat‟ül Adeviyye meydanında sessizce namaz kılan, dua ederek oturma eylemi düzenleyen on binlerce barışçıl göstericiye karşı katliam operasyonun nasıl planlandığı ve uygulandığını ayrıntılı bir şekilde aktarıyor. Raporda, göstericiler arasında bulunan bir işadamının anlattıkları da yer alıyor: “Birdenbire gözyaşartıcı gaz sıkmaya ve ateş etmeye başladılar. O kadar yoğundu ki anlatamam. Sanki gökten mermi yağıyordu. Önce gaz kokusu aldım sonra çevremde vurulan ve yere düşen insanlar gördüm. Kaç kişinin vurulduğunu bilmiyorum. Hiçbir uyarı yapılmadı. Cehennem gibiydi”. Rapor hala kayıp bazı kişilerin olması sebebiyle ölenlerin kesin sayısının belli olmadığını söylüyor. Rabiat‟ül Adeviyye meydanındaki „demokrasi, özgürlük‟ diyen onbinlerce masum ve sessiz insan dünyanın gözleri önünde katledildi. Bu sessiz direniş darbeciler tarafından şafak baskınlarıyla kana boyandı. Mısır sokaklarından akan kan Nil‟i bastırdı. Dünyanın gözü önünde gerçekleşen bu katliama katliam demeye Erdoğan hariç kimsenin dili varmadı. Batı dünyası siyasal İslam‟ın kabul edilebilir bir çizgiye gelmesindense meydanlarda binlerce insanın katledilmesine göz yumdu: Esmaların ölmesini görmezden geldiler. Ama sadece bir yıl görmezden gelebildiler. Bu güzel bir gelişme. Dünya değişiyor. Biraz sancılı olacak ama değişecek. Velhasıl, İnsan Hakları İzleme Örgütü‟nün bir yıl sonra hazırladığı bu rapor; Rabia Meydanı‟nda semaya kalkan ve batı dünyasının yüzüne bir şamar gibi inen o ellerin zaferidir. Böylesi bir raporu hazırlamayabilirdi de... Sonuçta bu rapor, Amerika‟yı da üzer, İsrail‟i de... Bu rapor aynı zamanda darbeye “darbedir” diyemeyen Batı‟nın ikiyüzlülüğünü, bu kez kendi elleriyle ortaya konmasının da bir belgesi. 13 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI AFRĠKA GÜNDEMĠ Boko Haram Nijerya'da 97 kiĢiyi kaçırdı Dünya Bülteni Nijerya‟daki kanlı eylemleriyle adından sık sık söz ettiren Boko Haram gruplarının, ülkenin Borno eyaletindeki bir köye düzenledikleri baskında en az 6 kişiyi öldürdüğü, 97 kişiyi kaçırdığı bildirildi. Doron Baga köyünde 10 Ağustos‟ta sabahın erken saatlerinde meydana gelen olay, köyden kaçarak Borno eyaletinin başkenti Maiduguri‟ye gelen Halime Elhac adlı kadın tarafından bugün basın mensuplarına duyuruldu. Nijerya'da Ebola'dan ölenlerin sayısı 4 oldu Dünya Bülteni Nijerya‟daki kanlı eylemleriyle adından sık sık söz ettiren Boko Haram gruplarının, ülkenin Borno eyaletindeki bir köye düzenledikleri baskında en az 6 kişiyi öldürdüğü, 97 kişiyi kaçırdığı bildirildi. Doron Baga köyünde 10 Ağustos‟ta sabahın erken saatlerinde meydana gelen olay, köyden kaçarak Borno eyaletinin başkenti Maiduguri‟ye gelen Halime Elhac adlı kadın tarafından bugün basın mensuplarına duyuruldu. AMERĠKA – ĠNGĠLTERE GÜNDEMĠ Ġnigiliz Basınında Irak'ta ve Ukrayna'da YaĢanan GeliĢmeler BBC Türkçe Financial Times gazetesi tam sayfa ayırdığı Irak analizinde İslam devleti örgütüne karşı mücadeleye bakılıyor. "Silahlı ve tehlikeli" başlıklı analizin alt başlıklarından birisi ise "Bölgesel rakipler IŞİD'in doğuşuna nasıl yardımcı oldu" şeklinde. Analizin bu bölümünde "IŞİD ortaya çıkmadan önce Türkiye, İran ve Suudi Arabistan Suriye'de ve Irak'ta dolaylı savaşlar yürütüyorlardı" deniyor. Times gazetesinde ise eski adı IŞİD olan İslam devleti örgütüne katılan İngiliz vatandaşlarına dair bir haber yer alıyor. Londra'da yaşarken hiphop şarkılarıyla küçük bir ün kazanan Abdel Majed Abdel Bary'nin şimdilerde Suriye'de radikal İslamcı militanlarla yan yana savaştığı ifade ediliyor. 14 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Guardian gazetesinin birinci sayfasında yer alan bir haberin başlığı ise, "İngiltere Kürtleri silahlandırmaya hazır" şeklinde. Haberde Başbakan David Cameron'un İslam devleti örgütüne karşı savaşan Kürt birliklerine silah desteği vermeyi kabul ettiği belirtiliyor ve "Bu adımla birlikte İngiltere dolaylı yoldan da olsa Irak'taki krizin içine çekiliyor" deniyor. İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond'un Kürtlere silah yardımı planını bugün Brüksel'de diğer Avrupa Birliği üyesi ülkelerindeki mevkidaşlarına anlatacağı da belirtiliyor. Daily Telegraph gazetesi bir dizi Rus zırhlı aracının ve tankının dün gece sınırı geçerek Ukrayna'ya girdiğini yazdı. Gazete olayı, "Batılı gazeteciler tarafından birinci gözden ilk kez görülen bir gelişme" olarak niteledi. Rusya'nın doğu Ukrayna'ya yardım taşıdığını iddia ettiği 270 kamyonluk konvoyun ise sınıra yakın bir noktada beklemeye devam ettiği belirtiliyor. Missouri'de tansiyonu düĢürmenin yolları aranıyor Washington Post Washington Post manştesine Missouri eyaletinin Ferguson bölgesinde yoğunlaşan protesto gösterilerini taşıdı. Gösterilerde polisin ağır silahlarla müdahale etmesi gerginliği arttırdı. Yetkililer ise tansiyonu düşürmenin yollarını arıyor. Maliki, el-Abadi için istifa etti Washington Times Gazete bugün Irak'taki yönetim krizini öne çıkardı. Zor durumda kalan ve desteğini kaybeden Maliki'nin, Irak devlet televizyonunda yapılan açıklamayla istifa ederek, el-Abadi'nin önünü açtığı belirtildi. Missouri protestolarında gerilim artıyor USA Today Gazete bugün siyahi bir gencin öldürülmesinin ardından gerçekleşen protestolara yer verdi. Polisin biber gazı, zırhlı araç ve otomatik silahlarla sert bir şekilde müdahale ettiği belirtildi. Gösterilerde iki gazeteci de göz altına alındı. Obama, Sincar Dağı'ndaki baĢarıdan bahsetti TIME Dergi bugün internet sitesinde, Obama'nın Irak operasyonu ile ilgili sözlerine yer verdi. 15 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Obama, operasyonun başarılı geçtiğini ve sivillere yardımın ulaştığını vurguladı. Haberde, öte yandan Irak'taki siyasi krizin şimdilik çözüldüğüne ve Maliki'nin istifa ettiğine dair bir yorum yer aldı. ABD neden Suriye'ye müdahale etmiyor? CNN International CNN internet sitesi bugün Suriye'ye yönelik bir düşünce yazısını öne çıkardı. Yazıda, ABD'nin Suriye'ye müdahale etmemesinin sebepleri arandı ve Obama muhaliflerinin eleştirilerine yer verildi. ABD-Rusya tangosunda son durum!.. – Yeni ġafak – Ünsal Ban Sayın Erdoğan'ın zaferiyle biten Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından dıştaki gelişmelere bakmaya devam edelim. 'Dışarıyı' ihmal etmemekte büyük fayda var; zira ülkemizde ne oluyorsa, hangi tezgâhlar kuruluyorsa malûm, dış bağlantılı. Gezi olaylarının, 17 Aralık kumpasının, muhalefetteki 'çatı aday' hamlesinin dış boyutlarına dair birçok yazı kaleme aldık. Çok daha önemlisi, Yeni Şafak'ta bu eksende nice haberler yer aldı. Okuyucularımız olan biteni ayrıntısıyla biliyor. Bilmeye de devam edecek. Rusya-Ukrayna-ABD Üçgeni Satranç oyununda olduğu gibi yakın coğrafyamızdaki hamlelerin de artık uzun uzun düşünülerek, en az dört-beş hamle sonrası dikkate alınarak yapıldığını görüyoruz. Gerçekten de, ABD bölgedeki etkin gücünü muhafaza etmeye, Rusya ise bölgenin kontrolünü kaybetmemek adına politikalarından taviz vermemeye çalışıyor. Rusya ile ABD arasında kalan figüran rolündeki Ukrayna'da ise 'ayrılıkçı' çatışmalar devam ediyor. Bir-iki hafta öncesine kadar tansiyonun düştüğü bölgede, Rusya'nın Ukrayna'nın doğusuna asker yollama kararı alması ile hareketliliğin tekrar arttığı gözleniyor. Bu hareketlilik Rusya'nın finansal piyasalarında da olumsuz etkiler meydana getiriyor. Öyle ki, alınan karar sonrasında Rus Rublesi son dört ayın en düşük seviyesine gerilerken, 10 yıllık Rus tahvil faizleri de 16 baz puan yükselerek 'Ekim 2009'dan bu yana zirve'yi ifade eden %10 seviyelerine yaklaşıyor. Finansal piyasaları abluka altına alınan ve her geçen gün yeni bir ambargoya muhatap olan Rusya, 'Ateşe ateşle mukabele et!' yaklaşımıyla AB ve ABD'ye çeşitli yaptırımlar ile cevap vermenin derdinde. Öyle ki, AB havayollarının uçuşlarından ABD'li yazılım firmalarının yasaklanmasına kadar birçok yaptırımı içeren paket yakın zamanda uygulamaya konacakmış gibi gözüküyor. Yaptırım paketinin uygulamaya konması ile birlikte Avrupa havayolu şirketlerinin Asya uçuşları için farklı rotalar kullanması gerekecek. Bu durum da fazladan maliyet anlamına geliyor. Rusya-ABD gerginliğinden zararlı çıkan AB 16 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Henüz yaz döneminde olmamızdan ötürü çok dillendirilmese de, kış aylarının gelmesi ile birlikte Rusya'nın AB'ye karşı doğalgaz kozunu kullanabileceği düşünülüyor. Böylesi bir durumda doğalgazsız kalmayı göze alamayacak olan AB'nin Rusya'ya karşı geri adım atması kuvvetle muhtemel. Sahnede soğuk savaş, perde arkasında petrol anlaşmaları: İfade ettiğimiz üzere Rusya-ABD tangosunun kaybedeni AB olacak. Rusya ve ABD görünürde büyük çatışma içinde. Arka planda ise 'karşılıklı çıkarlara' dayanan işbirliği devam ediyor. Taraflar arasındaki ambargo savaşı kızışırken, iki ülkenin dev petrol şirketlerinin Kuzey Kutbu bölgesinden ortak petrol çıkarmaya başlaması dikkat çekici. ABD'li Exxon Mobil ile anlaşma yapan Rus Rosneft şirketinin ABD'nin ambargolu şirketler listesinde yer alması da üzerinde durulmaya değer bir nokta. Türkiye fırsatları değerlendirecek: Enerji hatlarının ağırlıklı olarak geçtiği Ukrayna'da gerginliğin 'artarak' devam etmesinden dolayı bölgede yıldızı parlayan ve stratejik bir konuma sahip Türkiye alternatifi üzerinde daha çok durulmaya başlanacaktır. Azerbaycan ve İran gazları ile son dönemde keşfedilen Kıbrıs gazlarının Avrupa'ya aktarımında başrolü üstlenecek olan Türkiye, bölgesel enerji oyununda kilit ülke konumuna yükselecektir. Uluslararası politik ilişkilerde, görünenlerle gerçekler arasında çok büyük farklar vardır. Ülkeler çatışır gibi görünse de, ilişkiler 'karşılıklı çıkar' ve 'güç dengeleri' hesapları arasında devam eder. Türkiye, bu iki hesabı da güçlü bir şekilde yapan bir ülkedir. 'Güç dengeleri' hesabındaki yeri de her geçen gün güçlenmektedir. Önümüzdeki 'kritik' dönemde, Türkiye'deki 'ekonomik istikrarı' bozmaya matuf girişimler elbette devam edecektir. Türkiye ekonomisine ilişkin gerçekler, iç ve dıştaki 'şer odakları' tarafından saptırılmak istenecektir. Bizler ise size her durumda 'gerçeği', 'yalnızca gerçeği' sunmanın gayreti içindeyiz. İç ve bilhassa dıştaki gelişmeler için bizi izlemeye devam ediniz. ASYA- PASĠFĠK GÜNDEMĠ Papa : "Kore Yarımadası'nda TartıĢmalara ve Güç Gösterilerine Son Verin" Son Haber 5 günlük ziyaret için Güney Kore'ye gelen Papa Francis, Kore Yarımadası'nda barış çağrısında bulundu. Papa, Kuzey Kore ve Güney Kore'nin sonuçsuz tartışmalara ve güç gösterilerine son vermesi gerektiğini ifade etti. Papa açıklamasında bölgede barışın sağlanması için "Karşılıklı saygı hakim olmalı" dedi. Suçlamaların ve güç gösterilerinin bir an önce sona erdirilmesi çağrısında bulunan Papa, etkin gücün diplomasi olması gerektiğini söyledi. Güney Kore Cumhurbaşkanı Park Geun-hye ise 17 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Papa'nın ülkeye gelişinden dolayı çok mutlu olduklarını dile getirerek, Papa Francis'ten Kore Yarımadası'nda barış ve huzurun sağlanması için kendilerine yardım etmesini istedi. Japonya hükümeti savaĢ tapınağını ziyaret etti Euronews Japonya hükümetinin Tokyo‟daki tartışmalı Yasukuni Tapınağını ziyaret etmesinin Asya‟da tansiyonu yeniden yükseltmesi bekleniyor. Japonya‟nın II. Dünya Savaşı‟nda yenilmesinin 69. yıldönümü dolayısıyla ziyaret edilen tapınak, ülkenin aktif askeri politika dönemlerini temsil ediyor. Çin yönetimi HıristiyanlaĢmayı teĢvik ediyor Dünya Bülteni Çin'de özellikle Komünist üst düzey yöneticilerin de aralarında bulunduğu kesimlerde Hristiyanlaşmanın arttığı belirtiliyor, Din İşleri Birimi Başkanı Wang Tszoan, ülkede Hristiyan kiliselerin önünün açıldığını belirterek sosyalist düzen ile uyumlu bir Hristiyan anlayışı ortaya koymak istediklerini söyledi. Wang Tszoan, yaptığı açıklamada, son 10 yılda uyguladıkları din politikalarıyla Protestan kiliselerinin hızla yayıldığını, yönetimin Hristiyanlığın gelişimini teşvik etmeye devam edeceğini ifade etti. Çin'den, Güney Kore ve Kuzey Kore dialoguna destek Cihan Kuzey Kore ile üst düzey müzakereleri başlatma teklifini desteklediğini bildirdi. Çin Dışişleri Bakanlığı, Seul ve Pyeongyang'ın üst düzey görüşmelerine ilişkin Güney Kore tarafından yapılan teklifi desteklediklerini açıkladı. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan resmi duyuruda, "Kore Yarımadası'nın komşusu olarak, Çin, Kuzey ve Güney Kore arasındaki ilişkilerin, diyalog vasıtasıyla pekiştirilmesini devamlı destekliyor." denildi. ORTADOĞU GÜNDEMĠ Türkiye, Irak’tan Iki Bin Yezidi’yi Kabul Etti Ġnterfax Türk yetkililer, perşembe günü Türkiye‟nin, Irak‟ın Kürdistan Bölgesi'ndeki evlerini terk eden yaklaşık iki bin Yezidi‟ye sığınma hakkını tanıdığını açıkladı. Yezidiler, İslam Devleti isimli radikal Sünni terör örgütüne mensup militanların faaliyetlerinden dolayı evlerini bırakmak zorunda kaldı. 18 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Türk yetkililerin verilerine göre mülteci durumundaki Yezidilerin çoğu, Türkiye‟nin güneydoğusundaki Silopi ilçesinde (Şırnak İli) bulunan çadır kampına yerleştirildi. Yezidilere günde üç öğün yemek veriliyor ve sağlık kontrolüyle ilgili hizmetler sunuluyor. DıĢiĢleri tapelerini yayınlayan gazetelere casusluk davası Dünya Bülteni Dışişleri Bakanlığı'nda IŞİD ve Süleyman Şah türbesiyle ilgili konuşmaların yapıldığı zirveye ait ses kayıtlarını ısrarla yayınlayan Cumhuriyet ve Aydınlık gazetelerinin sorumlu isimleri casusluk suçlamasıyla hakim karşısına çıkıyor. IŞİD'in 13 Mart'ta Suriye'deki Süleyman Şah Türbesi'ndeki Türk bayrağının indirilmemesi durumunda yerle bir edileceğine dair açıklama yapmalarının ardından Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT müsteşarı Hakan Fidan, Bakanlık Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler'in de aralarında bulunduğu bürokratların gizli toplantılar düzenlemişlerdi. Toplantıda konuşulan ve çoğu devlet sırrı olması gereken bilgilerin tapeleri basına sızmıştı. 27 Mart günü ise bu gizli toplantının ses kayıtları YouTube sitesinden paylaşılmıştı. Suudi Arabistan'da yurtdıĢında savaĢanlara hapis Dünya Bülteni Suudi Arabistan'da yurt dışına savaşmaya gittikleri iddia edilen 11 kişi 4 ila 18 yıl arasında hapis cezasına çarptırıldı. Suudi Arabistan'ın resmi haber ajansı SPA'da yer alan habere göre, Ceza İstinaf mahkemesi "Kralın emirlerine karşı gelerek savaş fitnesi olan ülkelere gitmek, El Kaide'ye katılarak, kamplarında çeşitli silahları kullanmayı öğrenmek ve patlayıcılar hakkında teorik eğitim almak, intihar eylemine hazırlanmak, insanları kandırarak çatışmaların olduğu yerlere götürmek" suçlamalarıyla 11 kişiye 4 ila 18 yıl arasında hapis cezası verdi. Ürdün Kralı Abdullah, Suudi Arabistan'da Dünya Bülteni Ürdün Kralı Abdullah, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz ile bir araya geldi. Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA'da yer alan habere göre, Suudi Arabistan'a resmi ziyaret gerçekleştiren Ürdün Kralı Abdullah, Cidde'deki Kraliyet Sarayı'nda Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz ile görüştü. İkilinin, basına kapalı gerçekleştirdiği görüşmede, "Filistin meselesi başta olmak üzere İsrail'in Gazze'ye saldırılarını durdurmak için harcanan çabalar ile uluslararası arenada ve Arap coğrafyasında yaşanan son gelişmeleri ele aldıkları" kaydedildi. 19 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Ülkesini ABD’ye, koltuğunu Abadi’ye kaptıran lider –Beril Dedeoğlu, Star Irak, yeniden yapılanma sürecine ABD‟nin çizdiği yol haritasıyla girmişti. Yeni bir anayasa ve ülkedeki sosyolojik güç dağılımını dikkate alan düzenlemeler yapılmış, hükümetin başı da Maliki olmuştu. Şii çoğunluğun olduğu ülkede hükümet başkanının Şii, cumhurbaşkanının da Kürt olması öngörüldü. Kısacası Irak‟tan ayrılmaya en yakın gruba ait birinin cumhurbaşkanı olmasının, bölünme riskini azaltacağı düşünülmüştü. Kağıt üzerinde Irak‟ı yeniden ayağa kaldırabilecek düzenlemeler, ABD‟nin Irak‟tan çekilmeye başladığı sıralarda beklentileri karşılamayan bir ortam yarattı. 2004 yılından beri hükümetin başında bulunan Nuri el Maliki, kendisine verilen on yıllık şansı iyi kullanamadı. Maliki, Saddam karşıtlığıyla tanınan bir siyasetçiydi. Hatta bu karşıtlığını eyleme de dökmüş, İran‟da devrim olur olmaz bu ülkeye gitmiş, Irak-İran savaşı boyunca da İran‟da kalmış ve Irak ordusuyla savaşan milislere komuta bile etmişti. Gayet tabi Saddam matah biri değildi, Irak‟ta da taktir edilecek bir rejim yoktu. Ancak Maliki‟nin düşmanla işbirliği yapmış olmasını da unutmamak gerekir. Maliki politikaları Maliki yönetiminin en temel başarısızlığı, bir tür yeni Saddam rolüne soyunmasından kaynaklandı. İki eğilimi, ülkenin yeniden kaosa sürüklenmesine yol açtı. Bunlardan birisi, İran‟a neredeyse Irak‟tan daha bağlı olmasıydı. İran‟ın ABD ile en kavgalı olduğu dönemde, yani Ruhani öncesinde, İran‟dan bağımsız davranamaz hale gelmişti. Özetle ABD eliyle iktidara gelen Maliki, en azılı ABD karşıtının en yakın müttefiki olmuştu. İkinci eğilimi ise muhalif olarak gördüğü tüm kesimleri dışlamasıydı. Bu çerçevede Kürtleri ve Sünnileri hedefe koymuş olmakla birlikle, Irak Şiilerinin bir kısmı ile de giderek arası açıldı. Hem güçlü bir lider olmak isteyip hem de buna uygun kapasitesi bulunmayan Maliki, Irak‟ta giderek otoritesini kaybetmeye başladı. Bu koşullar altında Irak Kürdistan bölgesi özerkleşti, merkezden giderek daha fazla uzaklaşma eğilimine girdi. Öte yandan baskı altındaki Sünni gruplar, Saddam döneminin uzantıları ve başka gruplar giderek Maliki karşıtı bir blokta saflarını sıkıştırmaya başladılar. Söz konusu koşullar, Maliki hükümetinin sert önlemler almasına yol açtı; Peşmergelerle savaşmaya, muhaliflerini yargılayıp asmaya kalkıştı. Kötü yönetim ve kötü yönetişim örneği sergileyen Maliki hükümeti, sonunda ülkedeki neredeyse tüm otoritesini yitirdi. Politikaların sonuçları Hiçbir siyasal yapı boşluk kaldırmaz. Irak‟taki hükümet iktidarsızlığı, Suriye‟deki iktidar yoksunu ortamda palazlanan IŞİD tarafından doldurulmaya başladı. Sonuç itibarıyla Maliki, dolaylı olarak IŞİD‟e alan açtı. IŞİD ise sadece kendisine tanınan mümbit bir araziyi değerlendirmekle kalmadı, giderek alanını genişletmeye başladı. Önce hedefine Bağdat‟ı koydu; sonra bu hedefin İran‟ı ve başka devletlerin hışmını çekeceğini düşünmüş olmalı ki Kürt bölgesine yöneldi. Önce tartışmalı topraklar denen Musul bölgesini ardından Erbil‟i gözüne kestirdi. İş gelip Erbil‟e dayanınca devreye ABD‟nin gireceği de düşünülmüştür herhalde. ABD devreye girince sadece Erbil‟i dokunulmaz ilan etmedi, eş zamanlı olarak hem IŞİD‟i dar alana hapsetme operasyonu başlattı hem de Maliki‟yi bertaraf etme. Yeni başbakan olan 20 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Abadi, İran‟la dengeli, ABD ile yakın ve IŞİD‟e karşı bir siyaset uygulayacak gibi. Neyse ki Maliki bir darbeyle gitmedi ve neyse ki Türkiye buna engel oldu. Zira darbe ile gitseydi, „kör ölür, badem gözlü olur‟ durumu söz konusu olacak, Abadi de Sisi ile aynı duruma düşecekti. Umalım ki Abadi yeni dönemin sağlam bir işareti olsun. 21