PDF SAYI 40 Hessen

Transkript

PDF SAYI 40 Hessen
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
13:27 Uhr
Seite 1
Hessen Eyaleti Adalet ve Uyum Bakaný Jörg-Uwe Hahn
IGMG Dünyanýn 75 Ülke ve Bölgesinde
Ýslam Din Dersi’nde þartlarý
yerine getiren muhatap olur
Sayfa 4`te
Roland Koch`dan Türkiye
Ýle Yakýn Ýliþki Vurgusu
241 Görevli Ýle Kurban Kesim ve
Daðýtýmýný Gerçekleþtiriyor Sayfa 17`de
Sayfa
24`te
Avrupa`daki Kitapçýnýz
OKUSAN
Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD
Hac Malzemeleri ve Hediyelik Eþyalar
Tel: 06134-565965
www.okusan.eu
Kurban, Bayram ve Ümmet Olma Bilinci
Ekrem ÞENOL
Mahmut AÞKAR
Dr. Yusuf IÞIK
Dürüst ve
27
Ben de
Teþrif
Edebilir
miyim?
Tabularý
Yýkarken
Sayfa 21`de
Samimi Bir
Entegrasyon
Politikasý
Ýstiyoruz
Prof. Dr. Vecdi AKYÜZ
Ýlhan BÝLGÜ
Sayfa 11`de
Unutma! Unutturma!
Sayfa 13`te
Selma ÖZTÜRK
Bir
Hayýr
Köprüsü
Olarak
Kurban
Sayfa 14`te
Serüvenleri
Sayfa 27`de
Sayfa 29`da
Hacarabýn
Sayfa
17`de
Geliyor!
Murat ÝLERÝ
M. Salih AYDIN
Merve El Þerbini’nin
katiline ömürboyu hapis
Ýdeolojisi
Kurban
Ýle
Ýlgili
Bilinmesi
Gerekenler
Avukat Nalan SÖNMEZ
Sayfa 23`te
TEAVÜN
Sayfa 7`de
Sayfa 5`te
Husumet
TAQWA ve
Ayrýlýkta da
Anne ve Baba,
Anne ve Baba
Kalmalý!
1. Bölüm:
Ziyaret
Hakký
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
13:27 Uhr
Seite 2
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
13:27 Uhr
editörden
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
3
Sinan AKTÜRK
hasbihal
Sevgili dostlar!
Almanya`da koalisyon hükümeti
kuruldu. CDU-FDP yeni koalisyon
hükümetini oluþturan partiler oldu.
Seçim ile ilgili deðerlendirmemizi
geçen ayki yazýmýzda yapmýþtýk.
Hem Almanya`da ve hem de
AB`de yeni yöneticiler koltuklarýna
oturdular. Avrupa`nýn uzun yýllardýr
hayali olan birleþmenin yönetim
nokrtasýndaki göstergesi olan AB
Baskaný da seçildi. Belçika Baþbakaný AB`nin yeni baþkaný oldu.
Niye bu girizgaha gerek duydum
diye düþünebilirsiniz. Batýlý ülkeler
dil, ýrk farký gözermeden birleþip
daha büyük bir devlet olma çabasýnda iken; maalesef Ýslam dünyasý bunun tam tersi bir durumdadýr. Ýslam
coðrafyasýna þöyle bir göz attýðýnýzda; her tarafta savaþlar, gözyaþý ve
ayrýlýklar mevcuttur. Her taraftan
deðiþik çatlak sesler çýkmaktadýr.
Bunun neticesi olarak da buralardaki sivil halk her daim zarar görmektedir.
Bizler bu durumun deðiþmesi
için elimize gelen tüm fýrsatlarý tabiri caiz ise hoyratça harcamaktayýz. Klasik bahanelere sýðýnarak hep
laf üretmekteyiz. Yok efendim yabancý güçler bizim birarada olmamýzý istemiyor vs.
Bu tür bahanelere sýðýnmak yerine Cenab-ý Allah`ýn bizlere bahþettiði önemli günleri ve geceleri fýrsat
bilerek birarada olmamýzý saðlayacak çalýþmalara yönelmeliyiz.
Ýþte bunun bir örneði Kurban
Bayramý. Hem dinimiz için önemli
iki bayramdan birisi ve hem de dünyadaki mazlum ve maðdurlara yardým ve kardeþlik elini uzatabilme-
Impresium
Künye
Seite 3
Kurban, Bayram ve
Ümmet Olma Bilinci
miz için bir fýrsat. Özellikle Avrupa`da yaþayan müslümanlarýn gýda
ve et noktasýnda öyle pek ihtiyaçlarý olduðu kanaatinde deðiliz. Buralarda yaþayan insanlarýmýz her türlü
imkana sahiptir. Her ne kadar ekonomik kriz gibi etkenler de mevcut
ise de durum bu vaziyettedir.
Buralarda kurbanlarýmýzý kesmek imkanýmýz varken; bu imkaný
dünyanýn çeþitli yerlerinde pek çok
sivil yardým teþkilatýnýn organize
ederek oralardaki insanlara hiç olmazsa senede bir defa da olsa et götürme imkanýndan faydalanmamýzýn da iyi olacaðý düþüncesindeyiz.
Bu tür bir organizeye sivil bir
yardým teþkilatý ile biz de katýlmýþtýk. 2004 senesinde katýldýðýmýz bu
organizede gördüðümüz manzara
bizleri oldukça etkilemiþ idi. Almanya`dan insanýmýzýn kurbanlarýný oradaki partner kuruluþ ile birlikte yapýlan organize ile ihtiyaç sahiplerine daðýtmýþtýk. Daðýtým yaparken yaþadýðýmýz pekçok olay bizleri derinden etkiledi. Özellikle insanlarýn bizlere söylediði sözler ibret
verici idi. Pekçok ailenin kaldýðý bir
binaya gitmiþ idik. Burada partner
kuruluþun elemanlarý gereken hazýrlýklarý yapmýþlar ve listeleri oluþturmuþlardý. Bizler ihtiyaç sahibi ailelere bu etleri torbalarda teslim ederken bir beyefendi ve bir hanýmefendinin sözleri gerçekten önemli idi.
- “Sizlerin verdikleri bu etler o
kadar önemli deðil; asýl önemlisi
sizlerin taa Almanya`dan kalkarak
hayat
buralara gelerek bizlere bu etleri
ulaþtýrma çabanýzdýr. Biz bu sayede
hem insan olarak ve hem de müslüman olarak kardeþliðimizin önemini
bir kere daha anlamýþ olduk” dediler.
Ýþte buna benzer örnekler daha
da çoðaltýlabilir. Bizlerin kardeþ yani ümmet olabilmemiz için bu tür
çalýþmalar ve bayramlar gibi günler
güzel vesilelerdir diye düþünüyoruz.
Þahsen biz; bir kurbanýmýzý bulunduðumuz yerde kesiyoruz ve bu
kesilen kurbanýn etinin belli bir kýsmýný da Alman komþularýmýza ikram olarak daðýtýyoruz. Bir kurbanýmýzý da sivil bir yardým teþkilatýna
verip dünyanýn hiç bilmediðimiz bir
yerinde tanýmadýðýmýz birilerine
ulaþmasýný saðlýyoruz.
Almanya`da son dönemlerde Ýslam ve müslümanlar ile alakalý çok
deðiþik geliþmeler yaþanmakta.
Özellikle Ýslam Din Dersleri ve baþörtüsü noktasýnda çeþitli eyaletlerde çeþitli uygulamalarla karþýlaþýyoruz.
Son olarak Rheinland-Pfalz Eyalet Meclisi baþörtüsü yasaðýna karþý
çýkan bir tavýr ortaya koydu.
Yine Köln`de DÝTÝB`in yaptýracaðý gerçekten mükemmel camii ve
külliyesinin temeli Türk ve Alman
resmi yetkililerini katýlýmý ile beraberce atýldý. Bu törenin haberini gazetemizin sayfalarýnda bulabilirsiniz.
Ve yine Merve El Serbini`nin ka-
Yayýn Kurulu
Cengiz Þahbaz,
Aylýk Ücretsiz Gazete
Dr. Yusuf Iþýk,
Sinan Aktürk,
15 Kasým/15 Aralýk
15 November/15 Dezember 2009
Zi`l Hicce 1430
Bilal Demiroðlu,
Aydýn Ersoy,
Fikret Ekin, Murat Ýleri,
M. Salih Aydýn
Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Mahmut Aþkar,
Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.
tili ömürboyu hapse mahkum oldu.
Özellikle Ýslam dünyasýnda infiale sebeb olan bu menfur olay hem
Almanya`daki ve hem tüm dünyadaki müslümanlar ve saðduyu sahibi insanlar tarafýndan dikkatle takip
ediliyordu. Akli dengesi yerinde olmadýðý gibi bir safsatayla kamuoyu
yumuþatýlmaya çalýþýlýrken görüldüki bu menfur olayýn faili cinayeti
soðuk kanlý bir þekilde iþlemiþ.
Mahkemede bu safsatalarý dikkate
almadý ve adil olan bir karar ile katili ömür boyu hapse mahkum etti.
Katilin avukatlarý bu karara itiraz
edebilecekler ama bizler bu olayýn
takipçisi olacaðýz ve sizleri geliþmelerden haberdar edeceðiz.
Yine Hessen Eyaletinde Ýslam
Din Dersleri ile alakalý çalýþmalar
devam ediyor. Eyalet Adalet ve
Uyum Bakaný Jörg-Uwe Hahn bu
noktada çeþitli Sivil Ýslami Teþkilatlarýn talepleri olduðunu söylüyor.
Ve kendi bakýþ açýsýna göre de belirli kriterler ortaya koyuyor. Bu kriterleri yerine getirenlerin muhatap
alýnacaklarýný söylüyor. Buradan bizim tavsiyemiz sayýn Bakanýn bu
mesele ile alakalý büyük küçük demeden tüm sivil Ýslami kuruluþlarýn
muhatap alýnarak ortak bir konsessus içerisinde bu meselenin halledilmesidir.
Bu vesile ile Kurban Bayramýnýzi en içten dileklerimizle tebrik ediyoruz. Bayramýn insanlýðýn huzur
ve barýþýna vesile olmasýný diliyoruz.
Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý
bereketlendirsin, þuurlandýrsýn.
Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.
Allah`a emanet olun.
Merkez
Königsbergerstr. 16 . 61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Basýldýðý Yer: Sunprint GmbH Offenbach
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
4
H
essen eyaletinde
okullarda Ýslam
din dersinin verilmesi için çalýþmalarýn devam ettiðini Adalet,
Uyum ve Avrupa’dan sorumlu Bakaný Jörg-Uwe
Hahn Bakan Hahn, “Þartlarý yerine getiren bu konuda muhatap olacak. DÝTÝB’in bu konuda çalýþmalar yaptýðýný ve yapýsal
bazý deðiþikliklere gittiðini duyuyorum. Sürecin
sonunda bakacaðýz.” dedi.
Eyaletteki uyum çalýþmalarý hakkýnda bilgi veren Bakan Hahn, özellikle
Müslüman öðrencilerin
de Hýristiyan ve Yahudi
vatandaþlarda olduðu gibi
inançlarýný öðrenme haklarýnýn ve buna karþýlýk da
ayný sorumluluklarýnýn
olduðunu söyledi. Bunun
ayný zamanda Anayasal
bir hak olduðunu hatýrlatan Hahn, eyalette bu konuda muhatap bulma çalýþmalarýnýn devam ettiðini söyledi. Devlet olarak
kendilerinin Ýslam din
dersinin içeriðini belirleme yetkilerinin olmadýðýný belirten FDPli Bakan,
bunun için muhatap ola-
E
yalet Milletvekili
Susann
Biedefeld’in soru önergesine Bavyera Sorumlu
Devlet Bakanlýðý’ndan
verilen cevapta, hali hazýrda 80 kadar Grund ve
Hauptschule’de en az 44
öðretmenin Ýslam din dersi verdiði, ayrýca 5 Realschule ve bir Gymnasium’da da Ýslam din dersi
öðretmeni görevlendirildiði belirtildi.
Bakanlýktan verilen
cevapta “Ýslam din dersi”
pilot projesinin “Almanca Ýslam bilgisi dersi”nde
beþ yýllýk öðretmenlik
tecrübesi olan ve iyi Almanca bilen ve çoðunluðu Türk ancak Fas, Tunus gibi diðer Müslüman
ülkelerden de olan öðretmenler tarafýndan yürütüldüðü ifade edildi.
13:27 Uhr
Seite 4
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Ýslam Din Dersi’nde þartlarý
yerine getiren muhatap olur
cak bir organizasyonun
varlýðýnýn önemine deðindi. Ýslam’ýn farklý uygulamalarýnýn olmasýnýn birlik
saðlamada zorluk oluþturduðunu söyleyen Bakan,
Alevi toplumunun bu konuda birlik saðladýðýný
Hessen’de birçok okulda
inançlarýný öðretme haklarýný elde ettiklerini ifade
etti.
Bakan, eyalette Diyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB), Ýslam Kültür
Merkezi muhatap olmak
istediklerini söyledi. DÝTÝB’in hukuksal olarak
çalýþmalara baþladýðýný
duyduðunu
söyleyen
Uyum Bakaný, “Biz þartlarý yerine getirmek isteyen organizasyona yar-
dým ederiz.” açýklamasýnda bulundu. Kilise çevrelerinin Ýslam din dersini
teorik olarak verilmesini
istediklerini ama Ýslam’ýn
inanç olarak öðretilmesinden yana olduðunu
vurguladý. Tartýþmalarýn
devam ettiðini söyledi.
Hessen’i uyumda model hale getireceklerini
söyleyen FDP’li Bakan,
vakýflarýn, yerel yönetimlerin, kurum ve kuruluþlarý ayný proje etrafýnda bir
araya getireceklerini belirtti. Eyalette deðiþik bölgelerde pilot projeler uygulanacaðýný söyleyen
Bakan, bölgeler arasý iþbirliðini de artýracaklarýnýn altýný çizdi. Uyum konusunda deðiþik analizler
yapýldýðýný dile getiren
Bakan, “Çocuklarýn dil
eðitiminden ailenin Almanca öðrenmesine kadar
ve bunlarýn baþarýlarýnýn
ölçülmesi gibi konularda
çalýþmalarýmýz
devam
ediyor. Hessen Uyum
Ödülü de vereceðiz.” dedi
Eyalette yerel seçim
hakkýna da deðinen
FDP’li, “Bu konuda yakýn
zamanda bir deðiþiklik olmasý mümkün deðil. Bunun için Anayasa’da üçte
ikilik bir çoðunlukla deðiþiklik yapýlmasý gerekiyor. Açýkçasý CDU/CSU
istemedikten sonra bunun
gerçekleþmesi çok zor.
Göçmenlere yerel seçimde hak verilmesi onlarýn
kendilerine önem verildiði
Bavyera Eyaleti’nde 80
okulda Ýslam din dersi
Açýklamada ayrýca bu kiþilerin Erlangen-Nürnberg Üniversitesi ile birlikte yürütülen ve Temmuz 2009’dan beri “Erlangen” ders planýnýn din
pedagojisi konularýný öðretmesi öngörülen bir ileri eðitime tabii tutulduklarý belirtildi.
Ýslam din dersi pilot
proje olarak bütün Bav-
yera’da deneniyor
2007/2008 ders yýlýnda
Erlangen-Nürnberg çevresinde üç okulda Ýslam
din dersi projesi gerçekleþtirilirken, Erlangen’de
bir
Grundschule’de
2003/04 ders yýlýndan beri, bir Hauptschule’de
2006/07’den beri, Nürnberg’deki bir Realschule’de ise 2007/08’den be-
ri Ýslam din dersi projesi
uygulanýyor.
17.03.2009 tarihli kabine kararý uyarýnca Kültür Bakanlýðý’nýn Ýslam
din dersini Erlangen modeline göre yaymayý düþündüðü ve pilot proje
çerçevesinde beþ yýl deneyeceði belirtiliyor. Kültür
Bakaný Ludwig Spaenle
Mart ayýnda göçmen ço-
haber
hissi vermesi açýsýndan
önemli olabilir ama bundan önce çocuklarýn eðitimi, mesleðe kavuþmalarý
gibi daha önemli konular
var.” dedi.
Hessendeki sivil Ýslami Teþkilatlarýn yöneticilerine yöneltilen bu deðerlendirmelere; IGMG Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ þu açýklamada
bulundu: “Sayýn Bakan`ýn
bu hassasiyetini takdirle
karþýlýyoruz. Bu noktadaki çalýþmalara Milli Görüþ
olarak her türlü katkýda
bulunmaya hazýrýz. Ayrýca insanýmýzý ilgilendiren
meselelere sadece belli
kuruluþlarýn katkýda bulunmasýnýn eksik olacaðýný; her kesimden sivil teþkilatlarýn bu tür çalýþmalara katký saðlamasýnýn
önemine
inanýyoruz.
Özellikle din dersleri noktasýnda tüm Ýslami sivil
teþkilatlarýn küçük büyük
demeden muhatab alýnarak katkýda bulunmalarý
saðlanmalýdýr. Bu tür meselelerde ortak bir konsensus saðlanmasý herkes
için önemlidir diye düþünüyorum” dedi.
cuklarýn entegrasyona
iliþkin temel yaklaþýmlarýný açýkladýðý konuþmasýnda “Müslüman çocuklarýn ülkemizi ruhi ve zihni olarak vatan kabullenmeleri ve bunun sürekliliðini saðlamalarýnda yanlarýnda olmalýyýz” demiþ
ve bunun için ders planýnda dini içeriðin yaný sýra
Alman anayasal düzeninin deðerlerini de olmasýnýn yararlý olacaðýný söylemiþti.
Spaenles’in Ýslam dersi “Hristiyan öncü kültür
arka planý ile verilmeli”
yönündeki ifadeleri ise
sert bir dille eleþtirilmiþ,
Ýslam din dersi için ilke
olarak “Hristiyan öncü
kültür”ün alýnmasýnýn
birçok aile için kabul edilemez olduðu vurgulanmýþtý.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
dosya
Seite 5
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Dr. Yusuf IÞIK
K
ur`an-ý Kerim, diðer bütün kavramlar gibi “takva”nýn
da sözlük anlamýný temel
olarak zenginleþtirdi, ona
yepyeni bir anlam kazandýrdý.
Kur`an`ýn anlattýðý takva olayý, basit bir savunma,
sýradan bir korku, kolay bir
nefis korumasý deðil, iman
ve amelle desteklenen bir
aksiyon þeklindedir.
Kur`an “takva” ve “ittika” kelimelerini, sözlük
anlamýna yakýn manalarda
da kullanmaktadýr. Bir kaç
ayette bunun örneklerini
görebiliriz.
“...Kim nefsinin bencil
tutkularýndan `ittika ederse-korunursa`; iþte onlar
kurtuluþa erenlerdir.” (Teðabün: 16)
“...inkarcýlar için hazýrlanmýþ Cehennem ateþinden ittika edin (korunun)” (Al-i Ýmran: 131)
En geniþ ve en kapsamlý
koruma, Allah`ýn korumasýdýr. Allah`ýn “rahmet” sýfatý bütün yaratýlmýþlarý korur. Ancak insan, kendi isteðiyle kendine zarar veren
þeylerden Allah`ýn korumasýný ister, ya da iþlediði
fiillerin kötü karþýlýðý hakkýnda Allah`tan korkar. Burada koruma isteði daha
çok, yapýlan amellerin sonuçlarýndan dolayý duyulan
bir korkudur.
Takva, insanýn kendisini
Allah`ýn korumasý altýna
koyarak ahirette zarar ve
acý verecek þeylerden sakýnmasý, ya da günahlardan
uzak durmasý ve iyiliklere
sarýlmasýdýr. Takva`nýn bir
çok tanýmý vardýr. Ve bu tanýmlarda bir çeliþki, sözkonusu deðildir.
Sözgelimi `takva`yi Allah`ýn emrettiklerini tutmak, yasaklarýndan kaçýnmak diye tarif edenler olduðu gibi; yapýlmasý günah
olaný yapmaktan, terkedilmesi günah olaný terk etmemekten çekinmektir. Allah`ýn cezalandýrmasýndan
korkarak, O`nun verdiði bir
nur ile O`na itaat etmektir.
Allah`ýn dýþýndakileri Allah`a tercih etmemektir,
þeklinde tanýmlayanlar olmuþtur.
13:27 Uhr
Bütün bu ve benzeri tanýmlardan anlaþýldýðý üzere
takvanýn özünde yatan incelik bir iman ve sorumluluk duygusudur. Þüphesiz
ibadet, takvanýn kendisi deðil, fakat takvaya götüren
davranýþtýr.
Ýbadetler, ilahi emir ve
yasaklarý yerine getirmek,
takva ise, zarar verecek
davranýþlardan sakýnmaktýr.
Ayrýca takva;
Allah`a kullukla
beraber anýldýðý
gibi, Allah`a itaat
etmekle veya Peygambere itaat etmekle de beraber
anýlmaktadýr. Allah`tan ittika etmenin bir gereði,
gönderilen elçiyi
dinlemek ve O`na
itaat etmektir.
Bu konuyu þu
ayetle baðlayýp
“Teavün” ibadetini izah etmeye çalýþalým.
-“Allah`tan ittika edin ve aranýzdaki
anlaþmazlýklarý düzeltin. Allah`a ve
Rasülüne itaat
edin” (Enfal: 1)
Teavün; karþýlýklý yardýmlaþmak, insanlarýn
birbirine yardýmda, iyilikte bulunmasý demektir. Ýnsanlar dünya hayatýnda birbirlerine muhtaçtýr. Bu,
toplu yaþamanýn
gereðidir. Diðer
yandan yaratýlýþtaki farklýlýk, servet
daðýlýmýndan ortaya çýkan zengin-
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
TAQWA
ve
TEAVÜN
lik-yoksulluk gerçeði, güçlünün zayýfý ezme temayülü insanlararasý yardýmlaþmayý gerekli kýlan unsurlardýr.
Ýslam Dini, insanlar arasýnda yardýmlaþmaya ve
sosyal adalete büyük önem
vermiþtir. Zekat, fýtýr sadakasý, fidye, kurban ve yemin kefaretlerinde yoksulu
doyurma gibi esaslar zenginle yoksul arasýndaki
yardýmlaþmaya süreklilik
kazandýran sosyal güvenlik
ilkeleridir.
Kur`an-ý Kerim ve Hz.
Muhammed (s.a.v)in sünnetinde
yardýmlaþmayý
emir ve teþvik eden pekçok
emir ve tavsiye vardýr.
-“Ýyilik ve takva hususunda birbirinizle
yardýmlaþýn. Günah ve tecavüz
(ve düþmanlýk)
üzerinde yardýmlaþmayýn” (Maide: 2)
Buradaki yardýmlaþmanýn, birbirlerine destek
olmanýn ölçüsü ve
metodu bildirilmektedir. Ýyilik,
güzel, hayýr amaçlarla yardým sahibine büyük ecir
kazandýrýr. Fakat
günah, haram, kötülük, zulüm, küfür ve düþmanlýk
konularýnda baþkalarýna yardýmcý
ve destek olmak,
bu kötülüðü yapanlarýn güçlenmesine ve þerrin/kötülüðün yayýlýp güçlenmesine yardýmcý olacaðý için, yardýmcý
olaný da þerre ortak yapar. Herkes
kötülüðün meydana gelmesindeki
pay ve katkýsýna
göre sorumlu olur.
Özellikle bu yardým ve destek sonucu bir kötülük
çýðýrý açýlýrsa, bu
kötülük devam ettiði nesiller süre-
5
since çýðýrý açanlar kendine
düþen vebal payýný yüklenirler. Bunun aksine iyilik,
güzellik ve hayýr çýðýrý
açýlmasýna katkýda bulunanlar da, insanlar bu iyiliði ve hayrý iþlediði sürece,
sanki kendisi de iþlemiþ gibi ecir/sevap almaya devam eder.
Þimdi Peygamberimiz
Hz. Muhammed (s.a.v)in
mesajýna kulak verelim:
-“Dünyada insanlarýn
bir sýkýntýsýný karþýlayanlarýn, Allah da ahirette bir sýkýntýsýný giderir.”
Yardýmlaþmanýn bir çok
çeþidi vardýr. Bir yoksula
bir sadaka vermek, kurban
etinden istifade ettirmek...
yardým olduðu gibi, fikir
danýþana doðru, bilgi vermek de bir yardýmlaþmadýr.
Zulüm ve haksýzlýða uðrayaný zalimin zulmünden
korumak yardýmlaþma olduðu gibi; zalimin zulmüne
engel olmak da yardýmdýr.
Sonuç olarak þunlarý
söyleyebiliriz. Takva sahibi
mü`minler insan iliþkilerinde muaveneti/yardýmlaþmayý ihmal etmeden inanarak ibadetlerine devam
ederlerse dünya ve ahiret
saadetini elde etme yolunda mesafe kazanmýþ demektir. Bayram arefesinde
bulunduðumuz þu günlerde
bir ümmet projesi olarak
devam etmekte olan Kurban kampanyalarý, “takva”
ve “Teavün” prensip ve ilkelerine ne kadar da güzel
uymaktadýr.
Allah Hac Suresi 37.
ayette; “Onlarýn ne etleri
ne de kanlarý Allah`a ulaþýr, fakat O`na sadece sizin
takvanýz ulaþýr” buyurmaktadýr.
Kurban, sosyal yardýmlaþmanýn bir göstergesidir.
Irk, dil, renk ve coðrafya
ayýrýmý gözetilmeksizin
ümmet bilinci ve þuuruyla
bu ibadetin yapýlmasý son
derece önemlidir ve hertürlü takdirin üstündedir. Zaten takva sahibi ve teavün
ehli müslümanlardan da bu
beklenir.
Ýdrakiyle müþerref olacaðýmýz Kurban Bayramýmýzýn hayýrlara vesile olmasý temennisiyle...
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
6
13:27 Uhr
Seite 6
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
haber
IGMG Hessen Bölgesi Hac Yemekleri
þölen havasýnda icra edildi
I
GMG Hessen
Bölgesine baðlý olarak faaliyetlerini sürdüren
cemiyetlerden
hacca
gidecek
olan adaylarýn beraberce düzenledikleri hac yemekleri þölen havasýnda icra edildi.
Özellikle Hanau, Wetzlar, Giessen. Lollar cemiyetlerinin organize ettikleri hac
yemekleri yoðun
bir katýlýmcý iþtirakine sahne oldu.
Cemiyet binalarýnýn yetersiz
kalmasý münasebetiyle bazý cemiyetler daha büyük
salonlar tutarak bu
programlarý gerçekleþtirdiler.
Hanau
ve
Wetzlarda
gerçekleþtirilen hac
N
ürnberg Merkez
Camiinde
Hacý
adaylarýna verilen
seminere Hacý adaylarýnýn
yanýnda davetliler de katýldý. Proðrama ilgi büyüktü.
Pazar Günü öðle namazýna
müteakip, Cemiyet Ýmam
Hatibi; Hüseyin Seyis Hoca Efendi ve Ýsmail Satýr
Hoca Efendilerin okuduðu
Kur’an-ý Kerim ilahi ve
y e m e k l e r i ne
IGMG Ýrþad Baþkan Yardýmcýsý
Mustafa Mullaoðlu ve IGMG
Hessen
Bölge
Baþkaný Mehmet
Ateþ de katýldýlar.
Mullaoðlu ve Ateþ
katýldýklarý programlarda birer konuþma da yaptýlar.
Programlarda
Hacc ile alakalý
açýklamalarýn yanýnda; hacý adaylarý katýlýmcýlardan helallik istediler.
Programlarda
hem güzel anlar
yaþandý ve hem de
katýlýmcýlar bir
þenlik havasýnda
icra edilen programlardan bilgilenerek ayrýldýlar.
Son olarak da
her programda katýlýmcýlara ikramlarda bulunuldu.
Kuzey Bavyera`da Hacý Adaylarý
Eðitim Semineri ve Hac Yemeði
kasidelerle proðrama baþlandý.
IGMG Kuzey Bavyera
Bölge Kafile Baþkaný Þadi
Altuntaþ’ýn, Hacý adaylarýný yoklama yapýp tanýttýktan sonra, Grup Baþkaný
Ebubekir Durupunar Hoca
Efendi projöktürle perdeye
yansýtarak hacý adaylarýna,
yolculuk ve Hacc`ýn Menasýklarý hakkýnda bilgilendirme semineri verdi.
Hoca Efendilerin okuduðu
ilahiler ve kasideler hacý
adaylarýný ve davetlileri
oldukça duygulandýrdý.
IGMG Kuzey Bavyera
Bölge Baþkaný Bilal Demiroðlu yaptýðý konuþmada,
hacý adaylarýný ve davetlileri, adeta o mukaddes
beldelere götürüp-getirdi.
Hacý adaylarýna hitaben
yapýlan konuþmada: “bu
kutsal hac yolculuðunda,
seven veya sevmeyen herkesin ‘Hac Milli Görüþ ile
bir baþkadýr’ övgüsünü ve
sevgisini kazanan teþkilatýmýzý tercih ettiðiniz için
ayrýca sizleri tebrik ediyorum. Haccýnýz mebrur,
Sa’yiniz meþkur, dualarýnýz ve amelleriniz makbul
olsun” dedi.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
dosya
Baþkasýna yapýlan
gayriinsanî muamele,
bendeki insanlýðý tahrip eder.” (Ýmmanuel Kant)
Ýtiraf ediyorum: Berlin
Duvarý’nýn yýkýlmasýnýn hemen akabinde çökmeye
baþlayan “Demir Perde”yle
birlikte ideolojiler çaðýnýn
da kapandýðýna inanmýþtým.
Dini ideolojileþtirme veya
din merkezli ideolojiler yaratma gayretlerinin dýþýnda,
en azýndan öngörülebilir bir
zaman dilimi içinde alýþýlagelen, Batý menþeli ideolojilerin doðabileceðine ihtimal
vermiyordum. Yanýlmýþým!
Hungtinton’un meþhur
“Medeniyetler Çatýþmasý”
tezi ve benzerleriyle körüklenen (Müslüman) Doðu(Hýristiyan) Batý gerginliði,
muhtemeldir ki, Soðuk Savaþ dönemindeki bu çatýþmacý sürecin devamýna yeni
bir boyut ve istikamet kazandýrmak içindi. Tarihin
derinliklerinden günümüze
taþýnan
Müslüman/Türk
aleyhtarlýðýný güçlendirici
argümanlar, önce fizikî þartlarlar oluþturularak tazelendi: Güce ve þiddete dayalý
olaylarýn müslüman ülkelerde sahnelenmesi; Batýlý
aydýnlarýn yeni ideoloji
üretme, teori geliþtirme kabiliyetlerine takviyede bulunarak, malzeme vererek
yardýmcý oldu. Türkler baþta olmak üzere, Batý Avrupa’daki müslüman göçmenler üzerinden geliþtirilen
tezler, akl-ý selimin dudaklarýný uçuklatacak cinsten...
Ama ne yazýk ki müslüman
karþýtlýðý, Batý’da artýk geniþ halk yýðýnlarýnda bir fenomen olarak kabul görürken; aydýnlar da bu geliþmelere paralel olarak, aleyhtarlýðýn kriterlerini belirlediler.
Bir düþüncenin ideolojik
mahiyet kazanabilmesi için
kriterlerinin belirginleþmesi
ve çerçevesinin çizilmesi
gerekir. Çerçevesi belirlenen fikriyatýn haklý, doðru
ve iyi olduðu, (kendine göre) haksýz, yanlýþ ve kötü
olan öteki ile kýyaslanýrken
sýnýrlar da çizilerek, araya
mesafeler konur. Halk yýðýnlarýna deðiþik yollar ve
metotlarla benimsetilir, kabul ettirilir. Artýk kollektif
þuur; “biz ve ötekiler” demeye baþlar. Kitle iletiþim
13:27 Uhr
Seite 7
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Mahmut AÞKAR
“
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Husumet
Ýdeolojisi
[email protected]
araçlarýna sahip olan güç
odaklarý veya onlarý yönlendirmesini ve kullanmasýný
iyi bilenler, karþý tarafý yerine göre küçük düþürmek,
yerine göre düþman göstermek için ellerine geçirdikleri bilgi ve belgeleri, kaydettikleri görüntüleri iþlerine
geldiði þekilde çarpýtýrlar.
Anti-Müslüman
Ýdeoloji
Bilhassa yeni yüzýlýn
baþlangýcýndan itibaren Batý
dünyasýnda Ýslâm âlemine
karþý konuþulan, yazýlan ve
çizilenleri olabildiðince takip eden ve müslümanlarla
ilgili çarpýtýlmýþ günlük haber ve yorum bombardýmanýna tutulan yerli toplumla
bizatihi onyýllardan beri içiçe yaþayan birisi olarak, iþin
bu boyuta geleceðini kestirememiþtim. Ta ki, Daniel
Bax’ýn; “Hatun und Marwa
(1)” baþlýklý yorumundaki
þu tesbiti okuyana kadar:
“Müslüman düþmanlýðý Ýslâmizm gibi- bir ideolojidir”. Allah’tan Batý dünyasýnda çok az da olsa, Daniel
Bax’lar gibi hadiseleri tarafsýz ve vicdanî bir muhasebeyle yorumlayan entelektüeller var. Yoksa ne her
Allah’ýn günü kendi ‘açýlým’ý veya darbe söylentileriyle meþgül olmaktan, baþýný Batý’da olup bitenlere
çevirecek mecali olmayan
aydýnýmýzdan ve ne de buralarda olup da buradan biha-
Geliyor!
ber olan temsilcilerimizden
medet umulur. Makalenin
baþlýðýndan da anlaþýlacaðý
gibi, Almanya’da kendi aile
fertleri tarafýndan “Töre Cinayeti”ne kurban gittiði bilinen Hatun Sürücü ile bir Alman tarafýndan mahkeme
salonunda býçaklanarak öldürülen Merve El Þerbini
cinayeti arasýndaki Alman
medyasý ve kamuoyunun
çifte standardý sorgulanmaktadýr. Yorumun devamýnda, Batý’nýn üçüncü bin
yýla daha yenilerde girdiðimiz bu yýllarda kendisine
müslümandan nasýl yeni bir
düþman yarattýðýnýn ipuçlarýný görmek mümkün:
“Evet, Dresden’de iþlenen cinayette asýl sebebin,
müslümana duyulan kin olmasýndan dolayý, bu türden
(cinayet) bir ilkdir. Kendisini “Ýslâm eleþtirisi” gibi
sözde akýlcý bir kýlýfa sokmaya çalýþan popüler müslüman düþmanlýðý, 1980’li
yýllarda “Türkler Defolun!”
parolasýyla baþlayan, daha
sonra Mölln ve Solingen
suikastlarýyla kendini ifade
eden yabancý düþmanlýðýnýn
en yeni þeklidir. Dresden’li
zanlýnýn aslen Rusya’dan
gelmiþ olmasýna bir mazaret davetiyesi çýkarmaktan
ziyade, dini sebeplere dayalý bu ýrkçýlýðýn uluslararasý
boyutlarýna vurgu yapýlmalýdýr. Çünkü; müslüman
düþmanlýðý –Ýslâmizm gibi-
bir ideolojidir ve Rusya,
Hindistan, Ortadoðu, Balkanlar gibi ülkelerde nice
canlar aldý.”
Evet! Bu tesbite hiç tereddüt etmeden katýlýyorum... Batý, müslüman karþýtlýðýný hatta kindarlýðýný
nihayetinde bir ideolojik
formata oturttu! Sosyalizm,
faþizm veya kapitalizm gibi
“Müslüman Aleyhtarlýðý”
da kendine has kriterleri
olan bir ideolojidir artýk. Bu
ideoloji, diðerleri gibi iktisadî ve sosyal reformlar,
kriterler getirme veya yeni
bir siyasî sistem iddiasýnda
deðil... Bu ideolojinin tek
hedefi; müslümanlarýn kötü,
Ýslâm’ýn da ne kadar yanlýþ
olduðunu göstermek suretiyle, kendisinden olanýn
doðru ve iyi olduðunu kabul
ettirmek ve þu “Vahþi-Müslüman-Doðu”ya karþý “Medeni-Hýristiyan-Batý”nýn
dirlik ve birliðini saðlamak,
saflarýný sýklaþtýrmalarýný
temin etmektir. Bütün bu
gayeler uðruna mücadelesini en üst seviyedekiler aracýlýðýyla yürütürken, Daniel
Bax’ýn dediði gibi, bu popüler ideoloji, “Ýslâm Eleþtiricisi” kisvesine bürünmeyi
ve güya aklî (rasyonel) metotlarý kullandýðýný vurgulamayý da ihmal etmeyecektir.
Toplumun Ortak
Temayülleri
Avrupa, ne iktisadî ne de
siyasî olarak 1970’li ve
7
80’li yýllarýn Avrupa’sý deðil artýk... Avrupa Birliði’nin geniþlemesinin aksine, ekonomik hayat daralmýþ, dün iþgücü ithal eden
ülkelerde bugün iþsizlik alabildiðince artmýþ ve özellikle Müslüman/Türk göçmenlerin, geldikleri ülkelerine
mümkünse hemen geri dönmeleri istenmektedir. Yarým
yüzyýlý geride býrakmýþ,
üçüncü ve hatta dördüncü
nesillerin yetiþmekte olduðu
bir zamanda göçmen Türk,
dönmeði çok arzu etmesine
raðmen, artýk buralý yani
Avrupalýdýr!
Türk göçmenlerin nüfusça yoðun olduklarý Avrupa
ülkelerinde Anti-Müslüman
akýmýn ideolojik bir özellik
kazanmaya baþlamasýnýn iki
ana sebebi var: Türklerin
kalýcý olmalarý ve ekonominin daralmasýyla iþsizliðin
artmasý... Buna ilaveten daha önce belirttiðimiz gibi,
dünyayý yeniden þekillendirmeðe yeltenenlerin sahneledikleri “Medeniyetler
Çatýþmasý” baðlamýndaki
dünya çaplý Anti-Ýslâm ve
Anti-Müslüman oluþum da,
bu sürece lojistik destek
saðlamýþtýr.
“Feindbild Moslem” adlý
kitabýn yazarý Kay Sokolowsky, “Ýslâm Düþmanlýðý,
ýrkçýlýðýn bir baþka þeklidir”
demesinin ardýndan; müslüman aleyhtarý kýþkýrtýcýlýðý da, “çok tehlikeli bir ideoloji” olarak tanýmlamasý,
gün geçtikçe kýta Avrupa’sýnda müslüman göçmenlere karþý geliþen tehlikeye dikkat çekmek açýsýndan önemlidir.
Toplumun ortak temayülleri bugünden sabaha
oluþmuyor. Ýlk baþlarda
alaycý, aþaðýlayýcý fýkralar
ve birahnelerde masabaþý
sohbetleriyle baþlayan Türk
aleyhtarlýðý zamanla ‘düþmanlaþtýrýlan müslüman’
fenomenine dönüþtü. Meselâ, Almanya’da yazýlý ve
görüntülü medyadaki sað ve
sol eksenli ideolojik tartýþmalarýn yerini bu sefer
Ýslâm’ý hedefleyen, müslümaný da saðýndan ve solundan çekiþtiren tartýþmalar
aldý. Onun sadece dini deðil; döneri, bakkalý, seyrettði tv kanalý, tuttuðu takýmý,
sakalý, baþörtüsü, minaresiz
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
8
camisi kadar minareli camisi, aile yapýsý, namus telakkisi, evliliði kadar sokaktaki
yürüyüþü de tartýþma konusu oldu. Dünyanýn baþka
köþelerinden gelen kötü görüntülerle kendi içlerinde
onyýllardan beri yaþayan
müslümanlar arasýnda öyle
bir montajlama yapýldý ki,
artýk yerli vatandaþ için
bundan sonra yanýbaþýndaki
müslüman “kötü”ydü ve her
türlü kötülüðün de müsebbibiydi.
Siz iyisiniz
ama “Ötekiler”...
Þu veya bu sebepten dolayý sýkça ve samimi bir ortamda görüþtüðünüz Alman dostlarýnýzýn bile satýr
aralarýnda size hangi zaviyeden baktýðýný, biraz üstüne gidince de; “Caným sen
öteki Türkler gibi deðilsin”
türünden biraz þahsýnýzý
okþarken geri kalan, yani
Alman dostunuzun ‘Öteki
Türkler’ dediðini hangi kategoride deðerlendirdiðini
anlýyor ve rahatsýz oluyorsunuz.
Sizin adetlerinize, dinî
deðerlerinize olan hassasiyetinize gýptayla bakan ve
yakýndan tanýyýnca takdir
eden Alman, önceden pompalanan Anti-MüslümanTürk propagandanýn tesirinin tezahürü olarak hâlâ;
“Siz Türkler bizi müslümanlaþtýrmak istiyorsunuz” diyorsa, bu menfur
ideolojinin geniþ halk yýðýnlarý üzerinde tesirinden
ürkmek ve derhal karþý tedbirini almak gerekir.
B
asýn toplantýsýnda
programý tanýtan
IGMG Rhein-Neckar-Saar Bölge Baþkaný
Yaþar Cimþit Avrupa´da
yaþayan insanlarýmýzla
böylesine büyük ve güzel
bir Kurban Bayramlaþma
programýna ihtiyaç olduðunu, bu bayramlaþma ve
Kültür Þöleni´ne tüm vatandaþlarýmýzý birlik ve
beraberce kutlamaya davet etti.
Programa IGMG Genel
Sekreteri Oðuz Üçüncü,
Belçika´dan Brüxel Milletvekili Mahinur Özdemir hanýmefendi konuþ-
13:27 Uhr
Seite 8
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Þahsen beni en çok korkutan ve bir o kadar da ciddiye aldýðým kötü haber;
burada yetiþen çocuklarýmýz ve gençlerimizin bire
bir yaþadýklarýyla ilgili,
günlük hayatýn içinden haberlerdir. Türk ve Müslüman kesime duyulan antipatiyi, nefreti, kini, dýþlamayý, aþaðýlamayý, çocuklar ve gençlerin tavýrlarýndan, yorumsuz aktardýklarý
haberlerden, duyduklarý rahatsýzlýk ve dýþlanmýþlýk
duygusundan çýkarabilirsiniz. Arkadan gelen eðitimli
nesillerin yerli topluma niçin mesafeli durduðu son
zamanlarda hep gündemdedir. Bu son derece tehlikeli bir geliþmedir ve asýl
sebebi; dýþlanmaktýr. Taraflarýn, toplumun selameti,
gelecek nesillerin huzuru
ve Almanya’nýn yüce menfaatleri uðruna birlikte çözüm üretebilmeleri için,
Türkler nihayet saklandýklarý siperlerinden çýkmalýdýrlar!
Sen de mi Hâkim Bey?
Caminize minare yaptýrmaya kalkýþýnca; “Bunlar
bizi Ýslâmlaþtýracaklar!”
vaveylasýyla hevesinizi daha kursaðýnýzdayken boðarlar. Yerli toplumla biraz
yakýnlaþma, diyalog emareleri belirince, Almanya’nýn en kalabalýk Alman
ve göçmen (Türk) nüfusuna sahip olan Kuzey Ren
Vestfalya Eyaleti’nin Anayasa Mahkemesi Baþkaný
Hâkim Michael Bertrams
gibi birisi aslî görevini
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
unutarak, hýristiyan yerli
halký müslüman azýnlýða
karþý adeta kýþkýrtýr.
Betrams, bir konferansta Protestan Kilisesi’ne
mensup
Almanlara;
Ýslâm’ýn ilerlemesine karþý
açýkca tavýr almalarý tavsiyesinde bulunduðu konuþmasýnýn devamýnda þu telkinlerde
bulunuyordu:
“Sizden birkýsmýnýz bundan 75 yýl önce Nazilere ve
devlete olan sadakatlarýndan dolayý onlarla iþbirliði
yapan “Alman Hýristiyanlar”a karþý durduðu gibi,
bugün de Protestanlar, Almanya’da Ýslâm’a yakýnlaþmalara (açýlýma) direnmelidirler.(2) ”. Bir taraftan ýrkçý Nazilerin hýþmýna
uðrayan Almanya müslüman azýnlýðý, diðer taraftan
da, adaleti saðlamakla yükümlü bir üst düzey devlet
memuru, ülkesindeki müslümanlarý, Ýkinci Dünya
Savaþý’na sebep olan ve
milyonlarca insanýn katili
Naziler kadar tehlikeli gördüðünü beyan ediyor.
Merve
El-Þerbini’yi
mahkeme salonunda býçak
darbeleriyle katleden Alman Alex W.’nin avukatý
Veikko Bartel diyor ki;
“Zanlýnýn niçin öldürdüðünü sorgulamak için bu ülkenin toplum koþullarý dikkate alýnmalýdýr. Müvekkilim tek baþýna fanatik bir
yabancý düþmaný mýdýr?
Belki... Fakat bu ayný zamanda Ýslâm’ýn siyasette
ve medyadaki görüntüsüdür.(3)”.
Fatura
yine
Ýslâm’a kesildi! Avukat
Bartel; Almanya’nýn medyasýna ve siyasî dünyasýna
yansýtýlan Ýslâm, zaten yamultulmuþ, çarpýtýlmýþ, deforma edilmiþ, dinden ziyade bir “canavar”a benzetildiðinden, siz de bizim canimize anlayýþ gösterin, demek istiyor. Katilin avukatý
kendi müvekkilinin pozisyonuna haklýlýk kazandýrmaya gayret sarfederken,
hiç uzaklara gitmesine gerek yok: Hâkim bey Protestanlara hitabýnda, þu müslümanlarý durdurun, dememiþ miydi?
Ve böylesi üst düzeyden
gelen, en üst perdeden yapýlan kýþkýrtýcýlýk karþýsýnda, býrakýn yer yerinden
oynamasýný, þu entelektüellerin cirit attýðý ve ondan da
beteri, “Müslüman Üst Kuruluþlar”dan geçilmediði
Almanya’da kimsenin kýlý
bile kýpýrdamýyor.
Bir toplumun bazý örfî
veya kültürel yönlerini
eleþtirmek baþka, o deðerlerin tamamýný karalamak
ise bambaþkadýr! Batý Avrupa Türkleri veya Müslümanlarý o kadar karalandý
ki, neredeyse çamur atýlmamýþ yer kalmadý.
Yazar
Kay
Sokolowsky’nin dediði gibi;
“Bu korkunç olay, Almanya’da salgýn hastalýk gibi
yaygýnlaþan bir nefretin ifadesidir. Fakat bu husumetin
kendisi ve giderek yayýlmasý üzerine en iyisi kimse
konuþmak istemiyor.(4)”.
Ama nihayet biz konuþma-
RNS`de Bayramlaþma ve
Kültür Þöleni Tanýtýmý
malarýyla Almanya´da yaþayan kardeþlerimize hitap
edecekler. Avrupa´da yetiþmiþ genç kardeþlerimiz
Grup Nasihat, Gençliðe
Islamic Rap ile mesajlar
iletecekler, ayrýca Bölge
Teþkilatlanma Baþkaný
Murat Saðdýç kalplerin
paslarýný açan þiirleriyle
programa renk katacak ve
Türkiye´mizden çok sevilen sanatçý Uður Iþýlak,
gönüllere taht kurmuþ
eserleriyle, sevenleriyle
buluþacak.
Walldorf`un en büyük
salonu olan Astoria Hallede 05 Aralýk 2009 saat
18.00 de yapýlacak (Bayramlaþma ve Kültür Þöleni)ne yoðun bir ilginin olduðunu belirten Bölge
Baþkaný Yaþar Cimþit;
programýn hazýrlanmasýnda emeði geçen Bölge Diþ
Münasebetler Baþkaný Ýsmail Gündüze ve Bölge
Yürütme Kurulundaki tüm
arkadaþlara, maddi ve ma-
dosya
lýyýz! Ýçtimai bünyenin kýlcal damarlarýna kadar nüfuz edebilen bu nefret dalgasýnýn önüne geçilmelidir.
Batý Avrupa Türkleri, “aðzý
var ama dili yok” bir topluluk olmaktan kurtulmalý ve
kendisini yine kendisi ifade
etmeli, anlatmalý ve tanýtmalýdýr. Hakkýnýzda yalan
yanlýþ konuþan sýradan vatandaþa engel olamazsýnýz... Gazetedeki her yanlýþ
ve uydurma habere tekzip
gönderemezsiniz... Sizi olduðunuzdan farklý gösteren, tarif eden yorumlar, resimler, sayýsýz makaleler,
cilt cilt kitaplar karþýsýnda
yapýlabilecek fazla birþeyiniz yoktur... Fakat kendinizi ifade edebilir, sizi siz tanýtabilirsiniz... Bunun için
de savunma hatlarýndan artýk çýkmanýz þarttýr! Sizin
“bilir kiþi”niz, “uzman”nýnýz yine ya siz, ya da sizden
olmalýdýr!
Eðer þimdiden köklü ve
uzun vadeli tedbirler alýnmazsa, ileride Anti-Müslüman ideolog ve demogoglarýnýn kýþkýrtmalarý kýta
Avrupa’sýndaki Türk/Müslüman varlýðýný, etno-kültürel çatýþmalara varacak
derecede tehdit edecektir.
1: Daniel Bax/taz,
26.10.2009
2: Hermann Horstkotte
Die Zeit, 8.10.2009
3: Gisela Friedrichsen
Spiegelonline, 26.10.09
4: “Feindbild Moslem (Düþman Müslüman)” kitabýnýn yazarý Kay Sokolowsky ile Eren Güvercin’in yaptýðý söyleþi (internet: grenzgängerbeatz), 2.11.09
nevi desteklerini esirgemeyen tüm sponsorlarýmýza, katýlacak olan sanatçýlarýmýza, basýn toplantýsýna katýlan bütün basýn
mensuplarýna teþekkür etti.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
13:27 Uhr
dosya
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Tacettin
ÞÝMÞEK
K
ur’an’a bakýldýðýnda þunu çok rahatlýkla görebiliriz;
Hz. Ýbrahim öncesi peygamberlerin hayatlarý Hz.
Nuh hariç detaylý olarak
anlatýlmaz, sadece isimleri
anýlýr. Adem kýssasý insanlýðýn yaratýlýþ kýssasýdýr.
Bizlere insanoðlunun
hangi özelliklerde, yeteneklerde
yaratýldýðýnýn
ipuçlarýný verir. Adem kýssasýnda da bir çok “kök-deðer” gündeme getirilir:
Adem ve eþi iþledikleri hata karþýsýnda tevbe edip Allah’a sýðýnmýþlardýr. Azgýnlýk göstermemiþ, Allah’ýn yol göstericiliðine
kulak vermiþ ve baðýþlananlardan olmuþlardýr. Ýþte
insanýn kendini müstaðni
(kendini yeterli görmek,
tanrýlaþmaya yeltenmek;
[96:6-7]) görmeyerek azgýnlaþmaktan uzak kalmaya çalýþmasý bir “kök-deðer”dir.
Kök-deðerler’in tarihî
sýralama gözönünde bulundurulduðunda, etraflýca verildiði kýssa Hz. Nuh’un
kýssasýdýr. Hz. Ýbrahim ise
bir nevi merkeze oturtularak, Hz. Musa, Hz. Ýsa ve
Hz. Muhammed öncesi
“kök-deðerler”in temsilcisi, yaþayaný ve yaþataný
olarak sunulur.
Dahasý onun üzerinden
Yahudi ve Hýristiyanlara
bir çaðrý yapýlýr: Aranýzdaki üstünlük, kurtulmuþluk
kavgalarýný býrakýn, Ýbrahim’in hanif (doðruya yönelmiþ) yoluna, “kök-deðerler”in içselleþtirildiði,
yaþandýðý yola dönün!
Kur’an’ýn deyiþiyle Ýbrahim ne Yahudi ne de Hýristiyan idi, o Allah’a yönelen, O’na içten baðlý olan
(muhlis), ahiret yurdunu
düþünen, basiret sahibi,
Rabb’inin nimetlerine þükreden hanif bir Muslim;
Allah ile olan irtibatýný
köklü ve sürekli kýlan,
alemlerin Rabb’ine teslim
olmuþ birisiydi. Kýsacasý o
güzel bir örnek (usvetun
hasene) ve bir önder idi.
Peki nedir, Hz. Ýbrahim’in insanlýðýn gündemine taþýdýðý, dirilttiði bu
kök-deðerler? Bu kök-de-
Seite 9
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Ýslam, Ýman
“Kök-Deðerler”in
dirilticisi: Hz. Ýbrahim
ðerler; tevhid, namaz, infak (paylaþmak; sadaka,
zekat vs.) ve hac’dýr. Aslýnda bütün diðer “deðerler”
tevhid esasýndan mütevelliddirler. Kýsacasý hayat
“Ýman ve Salih Amel” (ýslah eden eylemler) gibi iki
kök-deðer üzerine kurulmalýdýr. Allah’ýn insanlara
unuttuklarýný, fýtratlarýný
bozup ve sonucunda azgýnlaþarak ilk etapta kendilerine, akabinde çevrelerine
zulmetmeye baþladýklarýný
hatýrlatmak (zikr) için gelen bütün Resullerin, Nebilerin insanlarý çaðýrdýklarý
bu iki “kök-deðer” olmuþtur.
Ýnsan ile Allah arasýna
sokulan putlarý kýrmaya
çalýþandýr Ýbrahim
Hz. Ýbrahim sonuçta bir
put kýrýcýdýr. Ancak bu put
kýrýcýlýðý taþtan vs. yapýlmýþ bir kaç putu kýrmak
olarak anlarsak Hz. Ýbrahim’e büyük haksýzlýk yapmýþ oluruz. Allah’ýn yarattýðý eserlere bakarak,
O’nun varlýðýný vicdanlarýmýzda hissedebileceðimizin örnekliðini vermiþtir o.
Ýbrahimî okuyuþ olarak adlandýrabileceðimiz tarzda
bütün dikkatleri nesnelerden, o nesnelerin yaratýcýsýna, Allah’a çekmiþtir. Hz.
Ýbrahim vermiþ olduðu ay,
yýldýz ve güneþ örnekleri
üzerinden, bu mu/bunlar
mý benim Rabbim? þeklinde, soru tarzýyla insanlarý
düþünmeye sevketmiþ ve
böylece bütün dikkatleri bu
nesnelerin yaratýcýsý olan
Allah’a yöneltmiþtir.
Þükreden (Þakir) ile
müþrik arasýndaki fark iþte
burada ortaya çýkmaktadýr.
Þükreden kiþi bizatihi nesnelere yönelmeyip, nesnelerin yaratýcýsýný gören kiþidir. Müþrik ise nesnelerin
yaratýcýsýný göremeyip nesnelere yönelen, onlarý tanrýlaþtýran kiþidir. Bunlarýn
tahtadan, taþtan, betondan
vs. olmasý hiç önemli deðildir. Halbuki nesneler birer
iþarettir, insaný Allah’a götüren, yönelten göstergeler.
Týpký Allah’ýn sözlü ayetleri (iþaret, gösterge) gibi.
Putlar sadece insanlarýn birer isimlendirmelerinden
ibarettirler. Yani sanaldýrlar, onlarýn hiç bir gerçekliði ( [53:23]) (hakikat) yoktur.
Ýbrahim’in yolunu takip
eden kiþi Allah’ýn bütün
mevcudatýn varlýk kaynaðý
olduðunu görendir, bilendir. Varlýk alanýna çýkmýþ
her varlýk O’nun sürekli
yaratmasýyla, yaratýlmýþlarýn hayatlarýný devam ettirebilmelerinin bütün gereklerini ortaya çýkarmasýyla
hayatiyetini sürdürür. Allah olmazsa hiçbir þeyin
ol(a)mayacaðýnýn bilincidir
bu. Herþey O’nundur, bütün kainat O’na aittir.
O’nun “kun” emriyle yarattýðý kainatýn O’nun sürekli ilgisi olmadan çökeceðini, yok olacaðýný unutmayalým. Herþeyin O’na
ihtiyacý vardýr, O’nun ise
hiçbir þeye ihtiyacý yoktur.
O varlýðý ve birliði ile bölünmez bir bütündür (Samed). O, saf gerçek, mut-
lak hakikat, mutlak kemâl
ve mutlak iyidir. O’nun ne
bir zýddý ve ne de bir benzeri vardýr. O sebepsiz olarak
vardýr ve bunun için zorunlu “Varlýk”týr (Vacib’ul
Vücûd).
Böylece her varlýðýn
mutlak sebebidir. Allah’ýn
kendisi Hayy olduðu gibi
hayatý yaratan da O’dur.
Bütün nimetleri bahþeden
O’dur. Ýnsandan istenilen
ise “Yaratýcý ve Rabb” olarak Allah’ý kabul etmesi,
“Tevhid ve Salih Amel” ile
hayatýný anlamlandýrma
uðraþýsý içerisinde olma
gayretidir. Ýþte Hz. Ýbrahim’in insanlara anlatmak
istediði budur. Allah’ý unutarak, araya putlarý koyarak
dünyevileþmeyin, O’nunla
olan irtibatýnýzý koparmayýn. Nisbetli bir kiþilik
(ubudiyyet) ile bu dünya
hayatýnýzý anlamlý kýlma
çabasý içerisinde olun.
Alemlerin yaratýcýsý olarak Allah’ý bilen, kavrayan
insan O’nun ayný zamanda
alemlerin Rabbi olduðunu
da görür. Hz.Ýbrahim’in
Þuara Suresi’nde belittiði
gibi: Ýnsaný yaratan, ona hidayet veren (yol gösteren)
O’dur. Ona yediren ve içiren, hastalandýðýnda þifa
verecek olan O’dur. Onu
öldürecek ve sonra diriltecek olan da O’dur. Yani dönüþ þüphesiz Rabb’edir
[96:8]. Din günü [1:3]) hatalarýmý baðýþlayacaðýný
ummakta olduðum da
O’dur ([26:69-83]).
Paylaþým ahlaký ile
dünyevîleþmenin önüne
9
geçendir Ýbrahim
Günümüz dünyasýnýn en
büyük sorununun “paylaþým” olduðunun farkýnda
mýyýz! Allah yeryüzüne rýzký potansiyel olarak indirmektedir. Bizlerden ise adil
bir þekilde paylaþmamýzý
istemektedir. Malýn sadece
zenginler arasýnda dolaþtýrýlan bir þey olmasýný Allah
menediyor [59:7]..Allah’ýn
bizlere emridir infak, yani
paylaþmak (Hadid Suresi,
[57:7]).
Hz. Ýbrahim bu yönüyle
de bilinmez mi? “Halil Ýbrahim sofrasý” deyimi vardýr. O, yolda kalmýþlara,
misafirlere, ihtiyaç sahiplerine kol kanat gerendir. O,
mal (ekonomik güç) ve
oðullarla (siyasi güç) övünen ve bunlarýn insaný kurtaracaðýný düþünen biri deðildir. Ýbrahim, karþýtlarýný
Allah’ý býrakýp dünya hayatýnda aralarýnda sevgi
baðý olarak putlarý kabul
eden, böylece nesnelere yönelerek dünyevîleþmeyi
asýl haline getiren kiþiler
olarak yerer ([29:25]).
Sad Suresi’nde Hz. Peygamber’e ve dolayýsýyla
bizlere, güç ve basiret sahibi olan kullara; Ýbrahim,
Ýshâk ve Ya’kûb’un hatýrlatýlmasý belirtildikten sonra,
Allah’ýn onlarý asýl yurdu
(Ahiret) düþünen ve içten
baðlý (ihlas) kiþiler kýldýðýndan ve onlarýn iyilerden
(hayr) olduklarýndan bahsedilir ([38:45] [38:46]
[38:47] [38:48] [38: 49]).
Burada da üç “kök-deðer”e deðinildiðini görüyoruz. Asýl olanýn ahiret yurdunu düþünerek, içten baðlý
olarak ve hayýr üzere bulunmaya çalýþarak bu dünya hayatýnýn yaþanmasý olduðuna.
Yapýlmasý gerekenin
yeryüzündeki nimetler karþýsýnda onlarý Vareden’e
þükrederek, onlarý paylaþarak, adaleti saðlamaya çalýþarak, ihtiras peþinde koþmayarak, zulümden uzak
durarak bu dünya hayatýmýzý anlamlý kýlmak olduðunu unutmayalým. Ve bizleri kurtaracak (felah) olan
da bu ýslah edici eylemler
olacaktýr.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
10
Kendini kök-deðerler
için, onlarýn yaþatýlmasý
için adamak: Kurban
Hz. Ýbrahim’in oðlunu
boðazlama giriþimini nasýl
anlamamýz
gerekir?
Kur’an’da Allah’ýn Ýbrahim’den oðlunu kesmesini
istemesini (emr) göremiyoruz. Ýbrahim’in oðlunu rüyasýnda boðazladýðýný gördüðünü, durumu oðluna açtýðýnda oðlunun bunu bir
emr olarak algýlayýp teslimiyet gösterdiðinden bahseder Kur’an.
I
GMG Hessen Bölgesine baðlý Elsenfeld Fatih
Camii’nin duvarlarýný
hayvan pislikleri ve kanlarýyla kirleterek iðrenç bir
saldýrý düzenleyen zanlýlar
olaydan bir hafta kadar
sonra yakalandýlar. Olayýn
faillerinin “Köln’de cami
yapýmýna izin verilmesini
kabul edilemez olarak bulan ve bu þekilde tepkilerini gösteren” dört genç olduklarýný belirten savcýlýðýn olayý, yabancý düþmaný
bir vaka deðil de yalnýzca
“mülke zarar vermek” olarak deðerlendirmesi büyük
tepki topladý.
24 Ekim gecesi Elsenfeld Fatih Camii önüne gelen olayýn failleri, içleri
domuz kanlarýyla doldurulmuþ balonlarý cami duvarýna atarak duvarlarý domuz kanýyla kirletmek ve
caminin önüne domuz gözleri fýrlatmak suretiyle iðrenç bir saldýrý düzenlemiþlerdi. 25 yaþýndaki olayýn faillerinden birinin bir
kasap firmasýnda çalýþtýðý
ve saldýrýyý düzenledikleri
domuz kaný ve gözlerini
buradan temin ettiði bildirildi. Zanlý saldýrýyý iki arkadaþýyla birlikte düzenlediklerini itiraf etti.
Zanlýlarýn bu iðrenç saldýrýyý Köln’de cami inþaatýna izin verilmesini kabul
edilemez bulduklarý ve saldýrýyý buna tepki olarak düzenledikleri, ancak olayýn
arkasýnda yabancý düþmaný
bir düþünce yatmadýðýný
iddia ettikleri belirtildi.
Savcýlýk da olay ile ilgili
yapýlan araþtýrmalar sonucunda elde edilen bilgiler
ýþýðýnda faillerin ýrkçý bir
13:27 Uhr
Seite 10
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Ýbrahim en çok sevdiði
varlýðý kurban etmek isteyerek rüyayý gerçekleþtirmiþtir. Bir insanýn boðazlanmasý sözkonusu olmadýðýndan ona fidye olarak büyük bir zibh’in verildiði
belirtilir Saffat Suresi’nde
([37:102-109]). Kur’an’ýn
tabiriyle Hz. Ýbrahim ve
oðlu bu apaçýk imtihaný baþarý ile vermiþlerdir.
Hayvan boðazlama bu
olayý hatýrlatan bir semboldür (mensek) (Hac Suresi
[22:34-38]). Her yýl Kur-
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
ban Bayramý ile, hayvan
boðazlanarak bu olay yâd
edilir. Þimdi Hac Suresi’nde de belirtildiði üzere
(Hac Suresi, [22:37]) bu
hayvanlarýn etleri ve kanlarý Allah’a ulaþmadýðýna göre ulaþanýn bizim takvamýz
olduðuna göre fidye olarak
verilen büyük bir zibh’den
ne anlamamýz gerekir?
Kurban edilen þeylerin büyüklüðüne göre insanýn deðeri Allah katýnda artar.
Alak Suresi’nin son
ayetinde ([96:19]) belirtil-
diði insan secde ederek,
Rabb’in sözlü ve kevnî
ayetlerine kulak vererek
O’na yakýnlaþýr (karebeKurban). Ýnsanýn kendini
“kök-deðerler” için adamasý (fidye), onlarýn yaþatýlmasý için her türlü çabayý
verdikten sonra, canýný verme noktasýnda bu deðerlerin yaþayacaðýný görüp, verilecek en son þey olan caný
feda etmesi deðil midir büyük bir zibh?
Ýbrahim kýssasýnda anlatýlanlar, gündeme getirilen-
Elsenfeld Fatih Camii’ne
yapýlan çirkin saldýrý yalnýzca
“mülke zarar” vermekmiþ!
gruba mensup olmadýklarýný ve bu nedenle ýrkçýlýkla
suçlamanýn mümkün olmadýðýný açýklarken, olayý
yalnýzca mülke zarar ver-
mek olarak deðerlendirdi.
"Saldýrý yapýlan binanýn
seküler bir kültür merkezi
olduðu ve ibadet mekânlarýnýn kullanýmda olmadýðý-
ný"deðerlendirmesine gerekçe olarak gösteren Savcý Irene Singer, cami kullanýmda olmuþ olsa bile bunun bir þey deðiþtirip de-
dosya
ler tabii ki, bunlarla sýnýrlý
deðildir. Bu yazýda asýllara
iþaretle yetinilmiþtir.
Vahyin, Hz. Ýbrahim’i
Nuzul Vasatý’nda gündeme
getirme tarzýnda kavmî kökenin deðil de deðerlerin
belirleyici olmasý gerektiðine göndermede bulunduðunu da söyleyebiliriz.
Büyük bir ihtimalle Hz.
Ýbrahim ne Arab, ne de Ýbranî idi. Seçilmiþlik kan baðýndan kaynaklanmaz, bilakis deðerlerden neþet
eder.
ðiþtirmeyeceðinin ayrý bir
konu olduðunu iddia etti.
Müslümanlar tepkili
Elsenfeld Fatih Camii’ne yönelik çirkin saldýrýnýn bu þekilde deðerlendirilmesi öncelikle Müslümanlar tarafýndan büyük
tepkiyle karþýlandý. Savcýlýðýn deðerlendirmesi ile
olayýn küçümsendiði ve
üstünün örtülmeye çalýþýldýðý belirtildi. Konuyla ilgili açýklamalarda bulunan
Almanya Ýslam Konseyi
Baþkaný Ali Kýzýlkaya,
“Zanlýlar yakalandý ve ifadelerinde, bu eylemi
Köln’deki cami inþaatýna
karþý yaptýklarýný ifade ettiler. Savcýnýn, bu ifadeyle,
yabancý düþmanlýðý ve Ýslam düþmanlýðý zemininde
bir yaklaþým göstermemesi
çok garip. Burada suçlular,
saldýrýyý gerçekleþtirmedeki amaçlarýný kendileri itiraf etmiþtir. Ýbadethaneye
karþý yapýlan bir eylem nasýl olur da eþyaya zarar
vermek kapsamýnda deðerlendirilir. Bu çok garip bir
yaklaþým” þeklinde konuþtu.
Öte yandan SPD Hukuk
Uzmaný Franz Schindler
de savcýlýðýn tutumunu
eleþtirdi. Olayýn açýk bir
þekilde yalnýzca birkaç
gencin duvar boyamasý olmadýðýný belirten Schindler, savcýlýðý konuyla ilgili
daha hassas olmaya çaðýrdý.
Diðer yandan bir saldýrýnýn ýrkçý ve Ýslam düþmaný olarak deðerlendirilmesi
için ne þekilde cereyan etmesi gerektiði sorusunun
cevabý ise merak konusu.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
dosya
13:27 Uhr
Seite 11
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Ýlhan BÝLGÜ
A
vrupa’da bir taraftan, Müslümanlar
ve göçmenler hakkýnda hakaret dolu ifadeler
kullanmak tabularý yýkmak
olarak algýlanýrken, diðer
taraftan, devletin Ýslam’a
eþit muamele gösteremeyeceði yönündeki görüþlerle
yeni tabular kuruluyor.
Daha önceleri kimi hukukçularýn dile getirdiði ve
Bavyera Eyalet Eski Baþbakanlýðý da yapan Dr.
Günther Beckstein’ýn üzerinde durduðu bu konuya
þimdi Kuzey Ren Vestfalya
Eyalet Anayasa Mahkemesi Baþkaný Dr. Michael
Bertrams da eðiliyor. Dr.
Bertrams, biraz daha ileri
giderek Ýslam’ýn ilerlediði
Almanya’da, kiliselerin sekülerizmi abarttýðýný da öne
sürüyor.
Dr. Bertrams bu açýklamlarýný Barmer Bildirisi1
olarak olarak bilinen ve
1934 yýlýnda Barmer’de reformcu protestan Kilisesi’nin Nazi rejimine karþý
kiliseyi koruma amacýna
yönelik bildirisinin deðerlendirildiði Münster’deki
bir toplantýda2 yapmýþ bulunuyor. Barmer Bildirisi’nde, devletin meþruiyeti
tanýnmasýna raðmen, kiliselerin inanç ve yönetim
yapýsýna müdahelesi de sert
bir ifade ile eleþtiriliyordu.
Dr. Bertram da bu toplantýda, Barmer Bildirisi ýþýðýnda kilise-devlet iliþkilerini
deðerlendiriyor.
Fakat,
Bertrams’ýn buradaki asýl
deðerlendirmeleri devletÝslam iliþkileri üzerinde
yoðunlaþýyor. Pek çok ön
yargý ile yüklü konuþmasýnda Dr. Bertrams, “özgürlükçü düzenin anayasaya göre devamýnýn saðlanmasý” için öncelikle, devletin dinler karsýþýndaki tarafsýzlýðý ve bütün dinlere
eþit davranmasý ilkesinin,
“Ýnsan tasavvuru, özgürlükçü demokrasinin temelini yansýtan iki büyük Kilise” lehine bozulmasýný da
önermekten geri kalmýyor.
Anayasal bir görev olarak ön yargýlarýn yýkýlmasý
için çalýþmasý gereken Dr.
Bertrams gibi bir yüksek
hakim, her ne kadar görüþ-
Tabularý
Yýkarken
[email protected]
lerini þahsî görüþ olarak
yansýtsa da, “Bugün hâlâ,
anayasal devletle barýþamamýþ bir Ýslam dini” ifadesiyle Ýslam hakkýndaki
ön yargýlarýný hukuken/resmen pekiþtirme çabasýnda
bulunuyor.
Bertrams’ýn görüþlerinin ön yargýlar üzerine kurulu olduðunu, Kiliselere
getirdiði, Ýslam aleyhinde
aktif olmamak ve sekülerizmi abartmak suçlamalarýnda gördüðümüz gibi, Ýslam dinini, yabancý bir dinin Avrupa toplumuna nüfuz etmesi olarak tanýmlamasýnda da görüyoruz. Dr.
Bertrams’ýn ön yargýsýna
göre, Avrupa’da Ýslam’a
olan ilgi giderek arttýðý gibi, bu artýþýn temelinde
“Her þeyden önce yabancý
bir dinin Avrupa toplumuna nüfuz etmesi, özellikle
Almanya’da farklý yönleri
ile ilerlemekte olan Ýslam
dininin, Avrupa çapýnda
yayýlmasý” yatýyor. Dr.
Bertrams’ýn konuþma metninde “yabancý bir din”,
“Ýslam” ve “ilerlemekte
olan” kelimelerinin kalýn
harflerle yazýlarak üzerine
vurgu yapýlmasý, hukukîlikten ziyade, þahsîliði
yansýtýyor. Fakat, hâlen
Eyalet Anayasa Mahkemesi Baþkaný olan bir kiþinin
bu kelimeleri kullanmasý,
Ýslam dinine karþý bir ön
yargýsý olduðunu gösteriyor. Nitekim, Dr. Bertrams’ýn bu ön yargýsýnýn,
Mahkeme Baþkaný olarak
önüne gelen Ýslam ile ilgili
konulardaki kararýna da etki yaptýðý görülüyor. Dr.
Bertrams buradan hareketle, Müslümanlarýn, “helâl
kesim yasaðýnýn kaldýrýlmasý, Ýslam dindersi, karý-
þýk yüzme derslerinden
muafiyet, kamu hukukunun bir parçasý olma hakký” gibi isteklerinin de hukukî temelleri kalamayacaðýna inanýyor. Betrams’a
göre, “Köln’deki Katedrale komþu bir Büyük Cami
inþaa eden” Müslümanlarýn hemen hemen hergün
önümüze çýkan “devlet
okullarýnda Müslüman bayanlarýn Ýslamî Baþörtüsü
ile öðretmenlik yapma hakký” gibi kabul edilemeyecek istekleri de bulunuyor.
Bertrams burada Kiliseleri
de Ýslam ile mücadeleye
çaðýrýyor ve yoksa inandýrýcýlýklarýný kaybedecekleri
tehlikesi gördüðünü ifade
ediyor. Bertrams’a göre,
bütün bunlara karþý, ünlü
protestan teolog Prof.
Eberhard Jüngel’in, tüm
dinlerin eþit kabul görmesi
ve hatta, kendilerinin en
doðru yol olduðu iddialarýna da saygý gösterilmesi
önerisinin aksine, Kiliseler
aktif bir çalýþma yapmaz
ise, Ýslamla ilgili tartýþmalarda bir “profil” ve “inandýrýcýlýk” gücünü kaybetme tehlikesi ile de karþý
karþýya gelecekleri uyarýsýnda bulunuyor. Çünkü
Bertrams’a göre kiliseler
zaman zaman “sekülerizme
olan eðilimlerini abartmaktan” da geri kalmýyorlar.
Bu zamana kadar Almanya’da, devletin Ýslam’a
bakýþ açýsýný belirlemede
rol oynayan Anayasayý Koruma Daireleri’ydi. Þimdi
bu bakýþ açýsýna bir Eyalet
Anayasa
Mahkemesine
baþkanlýk eden bir hakim
katýldýðýna ve “Ýslam’ýn” –
Müslümanlarýn deðil –
“kadýn tasavuru” anayasaya aykýrý olduðuna göre,
devletin yapmasý gereken
þey, tarafsýzlýðý býrakýp,
“Eyalet anayasalarýnýn
eðitim ve okul ile ilgili
maddelerinde açýktan veya
ima yoluyla ifade edilen,
bu toplumun dinî, ahlâkî ve
kültürel köklerinin hristiyanlýk olduðuna atýfta bulunmasýndan” hareketle
“hristiyanlýk lehine aktif
bir pozisyon almasý” gerekiyor.
Bu durumda, seküler
devlet sistemi bakýmýndan
Fransýz laikliði ile farklý bir
yön izleyen, bazý durumlarda dinî kurumlarý kamu hukukunun bir parçasý yapan,
ama buna raðmen, dinler
arasýnda tarafsýz kalýp eþit
tutum almayý zorunlu kýlan
Alman anayasasýnýn ilgili
maddelerinin askýya alýnýp
alýnmayacaðý sorusunu da
sormak gerekiyor. Çünkü
bu öneriler, mevcut anayasal sistemde doðrudan bir
deðiþiklik öneriyor ve seküler devletin açýkça Hristiyanlarý kayýrmasýný, Müslümanlara karþý ise tavýr almasýný istiyor. Her halde,
tabularý yýkmak demek, bu
olsa gerek.
1 http://www.ekd.de/bekenntnisse/142.html
2 http://www.zeit.de/gesellschaft/zeitgeschehen/2009-10/rede-richtermuslime
11
Wenn Tabus
gebrochen werden...
Beleidigende Äußerungen über Muslime und
Migranten sind eine Seite
des öffentlichen Umgangs
mit diesen Gruppen. Auf
der anderen Seite werden
der religiösen Gleichberechtigung immer wieder
neue Steine in den Weg gelegt, indem behauptet wird,
der Staat dürfe den Islam
als Religionsgemeinschaft
nicht auf dieselbe Stufe
stellen wie andere Religionen. Nachdem sich diverse Juristen und zuletzt auch
der ehemalige bayrische
Ministerpräsident
Dr.
Günther Beckstein mit
ähnlichen Äußerungen zu
Wort gemeldet hatten, geht
Dr. Michael Bertrams,
Präsident des Verfassungsgerichtshofs NordrheinWestfalen, noch einen
Schritt weiter und behauptet, die Kirchen würden angesichts des “Vordringen[s] fremder Religionen
in unsere Gesellschaft,
ins¬besondere die europaweite Ausbreitung des Islam” mit ihrer “Neigung
zur Säkularisierung häufig
übertreiben.”1
Dr. Bertrams sagte dies
in einem Vortrag2 in Münster anlässlich des 75. Jahrestages der Barmer Theologischen Erklärung3, einem 1934 von der Ersten
Bekenntnissynode in der
Deutschen Evangelischen
Kirche verabschiedeten Papier. Mit der Barmer
Erklärung wollte sich die
evangelische Kirche gegen
die Vereinnahmung der
christlichen Lehre durch
die Nationalsozialisten zur
Wehr setzen. Im Licht dieser Erklärung referierte Dr.
Bertrams zum Verhältnis
von Kirche und Staat.
Doch seine Ausführungen liefen letztendlich auf
die Frage des Verhältnisses
von Statt und Islam zu. In
seinem mit zahlreichen Vorurteilen behafteten Vortrag vertritt er die Meinung, dass die gleichberechtigte Behandlung der
Religionen vonseiten des
Staates – “im Interesse der
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
12
Erhaltung der freiheitlichen Ordnung” – zugunsten
der “beiden großen christlichen Kirchen, deren
christlich-jüdisches Menschenbild auch dem freiheitlichen Staat zugrunde liegt.”
umgeformt
werden
müsse.
Auch wenn Dr. Bertrams klarstellt, dies alles
sei seine persönliche Meinung, werden doch mit
Aussagen wie der Islam
habe “seinen Frieden mit
dem Verfassungsstaat noch
nicht geschlossen”, Vorurteile von einer Person
bestätigt, der irgendwann
einmal doch in seiner
Funktion dazu Stellung beziehen müsste.
Es ist aber nicht nur diese Aussage, die für Kopf-
R
heinland Pfalz eyaletinde 8 Kasým
2009`da yapýlan
yabancýlar meclisi seçimleri Mainz’den de büyük
ilgi gördü. Mainz`de bulunan ve içinde cami derneklerinin de bulunduðu 10
derneðin ittifaký ile oluþturulan 6. Listede IGMG
Mainz Barbaros Camii
olarak 4 aday seçimlere
katýldý.
Toplam 23 kiþinin seçilebileceði meclise, yapýlan
13:27 Uhr
Seite 12
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
zerbrechen sorgt. Diese
“persönlichen Bekenntnisse” machen nur allzu deutlich, dass Dr. Michael Bertrams, Präsident des Landesverfassungsgerichtshofs, beim Thema Islam
nicht unbefangen ist. Die
Frage ist, inwieweit werden diese “persönlichen”
Ansichten bei Entscheidungen in entsprechenden
Fällen eine Rolle spielen
werden. Denn auch zu diesen Fragen legt sich der
Verfassungsrichter fest.
Die Forderungen der Muslime, etwa die “Aufhebung
des Schächtverbots, Einführung eines IslamkundeUnterrichts,
Befreiung
vom
gemeinsamen
Schwimmunterricht, Anerkennung als Körperschaft
des öffentlichen Rechts,
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Errichtung
einer
Großmoschee in der Nachbarschaft des Kölner Doms
– und immer wieder: das
Recht zum Tragen des islamischen Kopftuchs im staatlichen Schuldienst”, würden
keine
rechtliche
Grundlage haben.
Bis heute haben sich die
Verfassunsgsgericht in der
Beziehung des Staates zum
Islam im Sinne der Verfassung regulierend eingegriffen. Nun stehen wir aber
einem Verfassungsrichter
gegenüber, der die Meinung vertritt, das “Frauenbild des Islam” – nicht der
Muslime – “steht in offenem Widerspruch zu elementaren Grundwerten unserer Verfassung.” Seine
Schlussfolgerung ist: “Eine
qualifizierte Partnerschaft
setzt ferner voraus, dass
dem Staat im Rahmen der
dargelegten Grundsätze der
Neutralität und Parität das
Recht zugesprochen wird,
zugunsten christlicher Positionen aktiv zu werden.
Ich persönlich bejahe dies
unter Hinweis darauf, dass
die Erziehungs-und Schulartikel der Landesverfassungen sowohl offene als
auch verdeckte Bezugnahmen auf das Christen¬tum
als religiöse, ethische und
kulturelle Wurzeln unserer
Gesellschaft enthalten.”
Nun muss man sich fragen, ob auf diese Weise
nicht gerade in der Verfassung geregelte Beziehung
zwischen Staat und Religionsgemeinschaften, wonach der Staat den Religionsgemeinschaften – im
Rheinland Pfalz eyaletinde
8 Kasým 2009`da gerçekleþtirilen
Mainz’deki Yabancýlar Meclisi
Seçimleri Büyük Ýlgi Gördü
hummalý çalýþmalar sonunda oluþturulan 6. Listede 11 aday meclise girmeyi baþarýrken, cemiyet adýna katýlan 4 adaydan 3´ü
seçildi.
IGMG Mainz Barbaros
Cemiyeti adýna seçimlere
katýlarak meclise girmeyi
baþaran Ömer TAÞÇI, Hadi YANLIZ, ve Mehmet
Tahir BAÞARICI ile birlikde 6. listeden seçilen diðer adaylarýn yanýsýra Ce-
miyet Bþk. Aziz Yýlmaz´la
birlikte diðer dernek baþkanlarý, eski yabancýlar
Meclis Bþk. ve Mainz´deki
saðlýk programlarý organizatörü Yýlmaz ATALAY´ýn da katýlýmlarý ile
dosya
Unterschied zum französisch-laizistischen Modell
– grundsätzlich neutral und
kooperativ gegenübersteht,
ausgehöhlt und abgelehnt
wird. Denn die Vorstellung
Dr. Bertrams würde eine
Veränderung des Verfassungssystems bedeuten, in
dem das Christentum zur
vom Staat bevorzugten Religion wird.
So muss es sich wohl
anhören, wenn wieder ein
Tabu gebrochen wird…
1 Die Hervorhebungen
stammen vom Text Dr. Michael Bertrams.
2 http://www.zeit.de/gesellschaft/zeitgeschehen/2009-10/rede-richtermuslime
3 http://www.ekd.de/bekenntnisse/142.html
10 Kasým 2009 akþamý cemiyette yemekli bir toplantý yapýldý.
Seçimlerin genel bir deðerlendirmesinin yapýldýðý
toplantýda, baþarýnýn birlikte hareket etmekten
kaynaklandýðý ve bundan
sonra atýlacak ilk adýmlarýn neler olduðu konusunda
fikir beyanlarýnda bulunuldu. Seçilen adaylarý tebrik
ve baþarý temennilerinin
ardýndan toplantý sona erdi.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
özel köþe
Seite 13
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Selma ÖZTÜRK
L
isanlar kelimelerden
oluþur. Kelimeler ise
her lisanda -manadan
ziyade- yerinde kullanýlmasý
gerekir. Bazen bir kelimeyi
kullanmak tam anlamýyla
yanlýþ olmasa da, yersizdir.
Yani her kelimeyi, her anlam ve baðda kullanamazsýnýz. Bazen bir çok kelime
ayný manayý taþýsa da, yine
de arada farklýlýklar vardýr.
Buna güzel bir örnek akýl
kelimesidir. Akýl yerine fikir, zeka, us, kavrayýþ ve hafýza gibi kelimeler de kullanabiliriz belki. Çünkü neticede hepsi ayný ve yakýn
manaya gelir ve gelebilir.
Fakat bu kelimelerin yine de
özel bir kullanýmý vardýr.
Her biri her yerde kullanýlmaz. Türkçe açýsýndan, edebiyat açýsýndan nahoþ ve çirkin olur. Hatta bazen yanlýþa
bile kayabilir.
Bizler Avrupa`da doðup
büyüyen nesil olarak anadilimiz Türkçeden bir hayli
mahrum ve uzaðýz. Yeterince Türkçe okul eðitimi almamýþýz, kulaktan duyma
velilerimiz ve çevremizden
iþittiðimizi kapmýþýz, Türkçeyi hiç doðru düzgün yazmamýþ ve tahminlerle yaþayýp, bir þeyler uydurmuþuz.
Türkçemiz çok zayýf ve yetersizdir, hatta ve hatta yanlýþ ve gülünç boyutuna bile
uzanmýþtýr. Mesela yengeç
burcunun “kanser burcu”
olarak tarif edildiðini daha
önce duydunuz mu hiç? Almancadan yengeç burcu
STERNZEICHEN
KREBS’tir. Eee, kanser hastalýðý da KREBS olduðuna
göre. Bire bir tercümede dolayýsýyla KANSER BURCU
netice olarak ortaya çýkmaktadýr. Bu “lisaný hakkýyla
kullanamama sýkýntýsýný”
sýrf biz, yani buradaki do-
13:27 Uhr
hayat
[email protected]
ðup büyüyen kuþak olarak
deðil de, genel toplum olarak yaþamaktayýz. Bu da yine yeterli þekilde Türkçe
okumama ve yaþamamaktan
kaynaklanan bir durumdur.
Þimdi sizlere bizzat þahid olduðum bazý yanlýþ ve
yersiz kelime kullanýmlarýný
paylaþmak istiyorum. Bunlarý inceledikten sonra isterseniz gülün, isterseniz aðlayýn. Karar siz, deðerli okuyucularýmýn takdirine kalmaktadýr.
1) Adamýn biri bir toplatýda kürsiye davet ediliyor
ve konuþmasýna baþlarken,
“Bendeniz bugün buraya
teþrif ettim” diyor. Hoppala!!! Kendi þahsýndan konuþuyor ve “teþrif” kelimesini
kullanýyor. Teþrif kelimesi
Arapçadan, ÞÝN, RA, FE
kökünden gelir ve tahmin
edeceðiniz gibi ÞEREFLENDÝRMEK manasýna
gelir. Bu yüzden teþrif kelimesi Türkçemizde bir baþka
insan/þahýs hakkýnda kullanýlýr, fakat hiç bir zaman tekellüm eden (konuþan) kiþi
kendi þahsýndan bahsederken “BEN teþrif ettim” demez, diyemez. Bu abestir,
ayýba kaçar. Somut olarak
þu manaya gelir: “Efendim,
ben bugün burada, geliþimle
sizleri þereflendirmiþ ol-
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Ben de
Teþrif
Edebilir
miyim?
dum” Býrakýn da, varlýðýnýzla diðer insanlarý þereflendirip, þereflendirmediðiniz
hakkýnda onlar karar versin,
siz deðil.
2) Gelelim diðer bir misale: Arz etmek fiili. Bunun
kullaným kuralýný evvelden
ben de tam manasýyla bilmezdim, Mehmed Þevket
Eygi hocam izahatlý bir þekilde anlatmýþtý ve ondan
öðrenmiþ oldum. Genç bir
talebe Þevket beyle bir sohbeti esnasýnda “Hocam bana
þunu þunu arz eder misiniz
acaba? diye sormuþ. Arz etmek kelimesinin manasý
göstermek, büyüðe sunmak
ve takdimdir. Arz etmek daima aþaðýdan yukarýya doðru olur. Yani karþýnýzdaki
muhatabýnýza “Lütfen bana
arz edin.” derseniz, bu kullaným kendinizi derece bakýmýndan ondan üstün koyduðunuz anlamýna gelir ve
karþý tarafý büyüteceðinize,
küçültüp, aþaðýlamýþ olursuz. Siz bir kiþiye bir þeyi
arzedebilirsiniz, fakat o kiþinin size bir þeyi arz etmesini
isteyemezsiniz. Nezaket ve
görgü bunu kabul etmez.
3) Yine bir toplantý esnasýnda baþbakan konuþmasý
için kürsiye çaðýrýlýyor.
Programýn sunuçusu heyecanlý bir þekilde “Evet, þim-
di de sayýn baþbakanýmýzý
sahneye davet ediyorum.”
diyor. Yahu bu adam sanatçý
veya þarkýcý mý da, onu sahneye davet ediyorsun? Hiç
siyasetçi bir adam konuþma
yapmasý için sahneye çaðýrýlýr mý? Konuþmacýnýn yeri
kürsidir, sahne deðil.
4) Hemen ardýndan konuþmasýný bitiren þahýs lafý
hatibe býrakýyor. Laf ve söz
Türkçemizde ayný manalara
gelmiþ olsa da, kullanýmlarý
bazý yerlerde farklýdýr, bir
incelik vardýr. Bir insaný konuþmasýný baþlamak için davet ederseniz, ona sözü býrakýrsýnýz, lafý býrakamazsýnýz.
Bu yine yanlýþ ve yersiz bir
kullanýmdýr. “Evet, lafý size
býrakýyorum.” diyor. Buna
verilecek cevap ise anca
“Estaðfirullah efendim, lafýmý olur?” Ne diyelim?
5) Son olarakta en acayip
ve hiç mi hiç mana teþkil etmeyen bir misal vermek istiyorum. Þu son zamanlarda
bilhassa genç insanlarýn dilinde sürekli dolaþan ve hiç
düþmek bilmeyen “manyak”
kelimesi. Bu kelimeyi sýrf
argo konuþan insanlardan
deðil, mühendislerden de
iþitiyorsunuz, avukatlardan
da, doktorlardan da... Her
halde “çok”, “felaket”,
“müthiþ” ve “acayip” gibi
13
manalarda kullanýlmak isteniyor bu kelime. “Abi ya, þu
iþ manyak güzel. ”Vallaha
(aslýnda VALLAHI olmasý
gerekir, VALLAHA diye bir
kelime yoktur), manyak güzel olacak inþallah (inþAAllah)” vs. Allah aþkýna, bir iþ
veya bir þey nasýl manyak
güzel olur? Bunun manyaðý
varsa, akýllýsý da var mý acaba? Ne kadar çirkin bir kullaným! Bu Türkçe lisanýmýza adeta bir hakaret ve tecavüzdür. Manyak güzelmiþ...
Kimin manyak olduðu ortadadýr efendim!
Ne kadar üzücü ve ayný
zamanda gerçekçi ve korkunç örnekler. Üzülmemek
elde deðil. Bu þekilde yavaþ
yavaþ güzelim Türkçemizden kopuyoruz ve uzaklaþýyoruz. Ve iþin daha da üzücü
ve vahim tarafý ise, bu yanlýþlarýmýzýn bilincinde ve
þuurunda olmayýþýmýz. Yanlýþlarý olduðu gibi kabul
edip, benimsememiz. Elbette hepimizin hatalarý vardýr.
Her insanýn her þeyi bilmesi
mümkün deðildir. Lakin en
azýndan bu önemli, ince ve
hayati konularda kendimizi
geliþtirebiliriz. Onlarý önemseyip, ciddiye alabiliriz. Buda anca çok ve bilinçli bir
þekilde okumak ve edebiyatla ilgilenip, meþgul olmakla olur. Neyin, nasýl ve
nerede kullanýlacaðýný, yazýlý metinlerde okuya okuya
öðrenip keþfetmektir. Dünyanýn kuralý böyledir. Beþikten mezara kadar ilim öðrenmektir. Öyle 200- 300
kelimelik kelime hazinesiyle
güçlü, etkileyici ve verimli
bir insan, bir müslüman
olunmaz. Bu yüzden hepimiz için geçerli olan bir tavsiyem: Türkçe öðrenmektir
efendim!
Ludwigshafen`de Saðlýk Taramasý
M
ainz Bölgesi
DÝTÝB Ludwigshafen
Mevlana Camii`inde, Çok
Kültürlü Sosyal Bakým
Servisi MKS Medical firmasý, Mannheim Bahnhof
Apotheke ile Ludwigshafen DÝTÝB Derneði ortaklaþa saðlýk taramasý dü-
zenledi.
Ücretsiz tansiyon ve
þeker ölçümlerinin yapýldýðý tarama ile ilgili olarak
MKS Medical`dan Sertaç
Bilgin, gayelerinin bilgilendirme olduðuna dikkat
çekerek, “Buradaki amaç,
insanlarýmýzý saðlýk konusunda bilgilendirmek. Va-
tandaþlarýmýzýn saðlýk konusunda çeþitli sorularýný
cevaplandýrýyoruz. Bazý
vatandaþlarýmýzla ise, daha sonra görüþmek üzere
randevulaþýyoruz. Bunlarýn tedavileriyle ilgili olarak, baðlý bulunduklarý sigortalarla görüþüyoruz”
dedi.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
14
Seite 14
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Prof. Dr. Vecdi AKYÜZ
Kurban Kavramý:
Kurban sözlükte, “yaklaþmak” anlamýna gelir. Fýkýh dilinde, bu sözlük manasýna uygun olarak, “Allah’a yaklaþmak için kesilen hayvan” anlamýnda
kullanýlýr. Kur’an-ý Kerim’de “mensek”, “nüsük”
ve “zibh” kelimeleri, bazen
kurban manasýna gelmektedir. Kurban kelimesi, geniþ anlamda bütün kurban
çeþitlerini, dar anlamda ise
sadece udhiye (bayram)
kurbanýný içine alýr.
Kurbanýn Hükmü
ve Delili:
Kurban kesmek; zekât,
bayram namazlarý ve fitreyle birlikte hicretin ikinci
yýlýnda meþru kýlýnmýþtýr.
Eyyam-ý Nahir’de (kurban bayramý günlerinde)
Allah’a yaklaþmak için,
ibadet niyetiyle kesilen
özel hayvanlara Udhiye denir. Kurban deyince, dilimizde, diðer türleri bir yana býrakýlarak, sadece udhiye kurbaný anlaþýlýr.
Kurbanýn Amaçlarý
ve Ýþlevleri:
Udhiye kurbaný, hayat
nimetine þükür, Allah’ýn bu
günlerde oðluna bedel olarak koç kesme emrini yerine getiren Ýbrahim (as)
Peygamberin mirasýný diriltmek, sýrata binit hazýrlamak, günahlarýn affý, hatalarýn yok edilmesi için kesilir.
Hac: 22/34 ayetinde,
her ümmete kurban kesmenin meþru kýlýndýðý, bunun
sebebinin de Allah adýnýn
anýlmasý olduðu belirtilir.
Bu da göstermektedir ki
kurban, Allah’ýn hatýrlanmasý ve O’nun rýzasýnýn kazanýlmasý için emrolunmuþtur. Sayýsýz nimetlere
bir þükür vesilesi ve Allah
rýzasýnýn kazanýlmasý için
kurban bir fýrsattýr. Nitekim, Kevser: 108/1-2 ayetlerinde, Kevser nimetine
bir þükran olarak kurban
kesilmesi istenmektedir.
Hakikatte, kesilen kurbanýn, ne eti, ne de kaný Allah’a gerekli deðildir. Allah
bu
vesileyle
sadece
mü’minlerin, takvalarýna,
takarrub (yakýnlaþma) hislerine bakmaktadýr. Nite-
13:27 Uhr
kim bir ayette de “Kurbanlarýn ne etleri, ne de kanlarý Allah’a ulaþacaktýr.
Allah’a, ancak sizin takvanýz ulaþýr. Size olan hidayetine karþý, Allah’ý büyük tanýmanýz içindir ki,
O, bunlarý böylece sizin
emrinize vermiþtir. Ýyilik
yapanlarý müjdele.” (Hac,
22/37) buyurularak bütün
açýklýðýyla ifade edilmiþtir.
Saffat: 37/102-109 ayetlerinde de kurban kesmek,
sýrf Allah rýzasý için emredilmiþtir. Bu emre itaatin
ödüllendirileceði de vaat
edilmiþtir. Ayrýca, Ýsmail
(a.s.) Peygamberin hatýrasý
bizlere ibret olarak býrakýlmýþ ve böylelikle babasý
Hz. Ýbrahim ve oðlu Hz. Ýsmail’in iyi bir namla anýlmasý saðlanmýþtýr.
Her yýl Müslümanlar tarafýndan binlerce kurban
kesilmektedir. Bu bir Müslümanýn Allah’a ibadet ve
O’nun emrine sarýlmak için
her þeyi feda edebileceðinin sembolüdür.
Kurban Yükümlüsü:
Kurbanýn temeli:
Sebebi: Kurbanýn vacip
olmasýnýn sebebi vakittir.
Vakit tekrar ettikçe, yani
bir Müslüman þartlarýný taþýdýðý halde, ömrü boyunca
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Kurban ile
ilgili
bilinmesi
gerekenler...
kurban bayramýna ulaþtýkça, kendisine kurban kesmenin vacip olmasý da tekrar eder.
Rüknü: Kan akýtma,
kurbanýn rüknüdür. Bu sebeple, kesilen kurbanýn sahih olabilmesi ve etinin yenebilmesi için, kan akýtma
olmadan herhangi bir þekilde öldürülmemesi gerekir.
Kan akýtmak, illeti akýlla
anlaþýlmaz olduðundan,
bunun yerine baþkasý, mesela aynýný ve deðerini tasadduk, kurban yerine geçmez.
Gerekli þartlarý taþýyanlara kurban kesmek vaciptir. Bu, sünnet-i ayn- müekkede olarak ifade edilir.
Hz. Peygamber’in bizzat kurban kestiði nakledilir. Hatta bir hadiste, “Hali
vakti müsait olup da kurban kesmeyen mescidimize
yaklaþmasýn” (Ahmed bin
Hanbel, Müsned, 2/321)
þeklinde kesmeyenlere karþý sert ifadeler kullanmaktadýr. Hicretin ikinci yýlýndan bugüne kadar bütün
Müslümanlarýn
kurban
kesmeleri, bir icma-ý ümmet meydana getirmiþtir.?
Kurbanýn Vacib Olmasý
1) Ýslam: Bir ibadet ol-
masý dolayýsýyla kurban,
yalnýz Müslümanlara vaciptir.
2) Zenginlik: Kendisine
fitre ödemek vacip olan
mükelleflerin kurban kesmesi de vaciptir.
3) Ýkamet: Zorluk ve
sýkýntýlarý ortadan kaldýrmak için, yolculara kurban
kesmek vacip deðildir; ancak nafile olarak kesmesi
caizdir.
Vakit: Kurban, eyyam-ý
nahir denen, kurban bayramýnýn birinci, ikinci ve
üçüncü günlerinde vacip
olur: Bu günler gelmezden
önce kurban kesmek vacip
deðildir. Vakit, Kurban
bayramýnýn birinci günü
fecri sadýðýn doðuþuyla girer ve üçüncü gün güneþin
batmasýna kadar devam
eder. Bu vakit, namazda olduðu gibi geniþtir: Hangi
vakitte kesilir veya vakit
sona ererse, vacip olmasý
da buna göre kesinleþir ve
artýk zimmete borç olarak
geçer.
Kurban
mükellefliðinin
düþmesi
1) Kurbanlýðýn
Ölmesi:
Zengin bir kimsenin aldýðý kurban ölürse, yerine
dosya
baþkasýný almasý gerekir.
Fakirin aldýðý kurban
ölürse, yerine yenisini almak gerekmez.
2) Kurbanlýðýn
Kaybolmasý:
Zengin bir kimsenin
kaybolan ilk kurbaný bulunduðunda, aldýðý ilk kurbaný kestiyse ikincisini de
kesmesi gerekmez. Fakat,
ikinci olarak aldýðýný henüz
kesmeden, birinci bulunursa, hakkýnda herhangi bir
kurbaný kesmek vacip olduðundan dilediðini keser.
Ýkinci de kesilmeden eyyam-ý nahir geçerse ve birinci bulunursa, daha fiyatlý olanýn farký tasadduk edilir.
Fakirin birinci kurbaný
kaybolduðunda, ikinci bir
kurban aldýysa, bunu kessin veya kesmesin, ikisini
de kesmek zorundadýr.
Ýkinciyi alýnca, ikinci bir
borç altýna girmiþ olur.
Çünkü fakirin bu borcu
adak gibidir, ikinci bir kurban gerekmez.
Kaybolan kurban yerine
yenisi alýndýðý halde, kesmeden eyyam-ý nahir geçse
ve sonra ikincisi bulunsa,
hayvanlarýn her ikisi de kesilmez; deðerli olaný zengin sahibi tarafýndan tasadduk edilir.
Adak kurbaný ölür veya
kaybolursa, hem zenginden, hem fakirden borç düþer, yenisini almak gerekmez.
Kabir (Ölü) Kurbaný
1) Vasiyetsiz Kesilen
Kabir Kurbaný:
Ölü için kurban kesmek
caizdir. Kabir kurbanýnda
da bayram kurbanýnýn þartlarý aranýr. Kendi arzusuyla
kurban keserek sevabýný
ölüye baðýþlamak isteyen,
kimse yýlýn herhangi bir
gününde kesebilir. Ancak
arefe günü kesmesi efdaldir. Zira arefe günü kesilince fakir fukara etleri bayramdan hemen önce alacak
ve daha fazla sevineceklerdir. Kabir kurbanýnýn bayram günleri kesileceði görüþü de bulunmaktadýr. Bununla birlikte bu görüþe
göre kurban niyetiyle kesilecekse bayram günleri, sadaka olarak kesilecekse ar-
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
dosya
zu edilen günlerde kesilebilir. Vasiyetsiz olarak kesilecek kabir kurbanýn etinden sahibi ve ailesi yiyebilir.
2) Vasiyet Üzerine Kesilen Kabir Kurbaný: Vefat edenin vasiyeti üzerine
kurban kesilebilir. Ölmeden önce bir kimse kurban
kesilmesini vasiyet etse ve
ölse, mirasçýlarý tarafýndan
kesilecek kurban mutlaka
bayram günlerinde kesilmelidir. Çünkü bu durumda
vasiyet edilen kurbana kurban kelimesi kullanýlmasýndan dolayý özel vakit
þartý girmiþ olacaktýr. Vasiyet üzerine kesilen kurbandan mirasçýlar faydalanamazlar. Kurbanýn tamamýnýn tasadduk edilmesi gerekir. Ölünün vasiyeti olmadan onun parasý ve malýyla
kesilen kurban da vasiyet
üzerine kesilmiþ gibi iþlem
görür.
Kesimin Sahih Olmasý
Kesenle Ýlgili Þartlar:
Allah’a Yakýnlaþma:
13:27 Uhr
Seite 15
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Kurbanýn sahih olmasý
için kesenin niyeti, Allah’a
yakýnlaþma olmalýdýr. Bunun dýþýndaki niyetlerle kesilen hayvanlar, kurban yerine geçmez. Niyetin, aslýnda kalple yapýlmasý gerekir; ancak dille de yapmak
uygun olur.
b) Niyetin Kesime
Bitiþik Olmasý:
Namazda iftitah tekbirinde olduðu gibi, kurban
keserken de niyetin kesme
iþlemiyle birlikte olmasý
gerekir; bu þart, ancak zaruret halinde, mesela kesim
baþlayýnca düþer.
c) Ortaklýðýn
Doðru Olmasý:
Ortaklarýn hepsi Müslüman olmalýdýr. Koyun ve
keçi, ancak bir kiþi için
kurban edilebilir. Deve ve
sýðýr, yedi kiþiye kadar ortaklar arasýnda kurban edilebilir. Bir kiþi, kendi baþýna kesmek üzere aldýðý sýðýr ve deveye, sonradan altý veya daha az sayýda kiþiyi ortak edebilir; ancak bu
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
hareket tarzý mekruhtur.
Yalnýzca fakir, bu durumda
hiç kimseyi ortak edemez;
çünkü onun bu hayvaný
adak gibidir. Her ortaðýn
kurbanlýk sýðýr veya devenin en az yedide birine sahip olmasý gerekir.
Udhiye kurbaný, þükür
hedyi, ihsar ve av cezasýna
ait hedyler vb.de her ortaðýn niyeti kurban, hedy, kefaret gibi Allah’a ibadet olmalýdýr. Ortaklarýn, birinin
niyeti et, diðeri bambaþka
bir gaye, bir diðeri de takarrub (ibadet) için kesmek
üzere ortak olmasý halinde,
hepsinin kestiði batýl olur.
Ortak olarak kesilecek
kurbanlarda her ortaðýn niyetinin ayný, mesela hepsininki udhiye ve hepsininki
þükür hedyi olmasý þart deðildir.
d) Kurban Sahibinin
Kesme Ýzni Vermesi:
Kurban vekâlet yoluyla
da kestirilebilir. Bu durumda vekâlet, kurbanlýk alým
ve kesimini de kapsayabi-
lir. Özellikle ülke içinde
veya dýþýnda daha ihtiyaç
sahibi ülkeler ve bölgeler
için çeþitli vakýf ve dernek
gibi örgütlere vekâlet verilebilir. Aranan tek þart, örgütün güvenilir, kurbaný
her yönüyle amacýna uygun kesen, etlerini, derilerini ve diðer aksamýný doðru yerlere ulaþtýran bir örgüt olmasýdýr. Böyle durumlarda, vekâletin kurban
bayramýndan önce veya
bayramdaki kesim günlerinde uygun zamanda verilmesi, taraflar için yararlý ve
doðru olur. Kesen baþkasý
olunca, kurban sahibinin
açýk veya delalet yollu izninin bulunmasý gerekir.
e) Besmele Çekmek:
Besmele, tezkiyenin sahih olma þartlarýný incelerken geniþçe ele alýnmýþtý.
f) Özel Vaktinde
Kesmek:
Udhiye kurbanýnýn sahih olmasý için, özel vaktinde, yani eyyamý nahir
veya kurban bayramý gün-
15
leri denen Zilhicce ayýnýn
on, onbir ve onikinci gününde kesilmesi gerekir.
Kurbanýn gece kesilmesi
kerahatle caizdir. Kurbanýn
son kesim vakti, bayramýn
üçüncü günü güneþin batmasýyla biter.
Kurban, belirtilen vakit
içinde kesilmeyince, borç
düþmeyip zimmette kalýr;
ancak kurbanýn kesilmesi
caiz deðildir. Kan akýtmak
artýk tasadduka dönüþür.
Zengin kimse, kurbanlýk
hayvaný satýn aldýysa, onu
canlý veya bedel olarak, satýn almadýysa, bedel olarak
tasadduk eder. Hayvanýn
hiçbir þeyinden faydalanamaz, etinden yiyemez. Bununla birlikte, kurbanlýk
kesilirse, ayný hükümlere
uyularak yemeden ve noksanlýk getirmeden tasadduk
edilir, bunlara uyulmazsa
deðerleri ödenir.
Fakir kimse ise, kurbaný
canlý olarak tasadduk etmek zorundadýr, ondan hiçbir þekilde faydalanamaz.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
13:28 Uhr
Seite 16
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
haber
13:28 Uhr
Seite 17
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
I
GMG bu sene organize
edeceði Kurban Kampanyasý'ný 75 ülke ve bölgede
gerçekleþtirecek. Sosyal Hizmetler Baþkaný Ali Bozkurt,
kurban gönüllüleri toplantýsýnda yaptýðý konuþmada, toplam görevli sayýsýnýn 241 olduðunu ve bu sene yapýlacak
olan kampanyaya yeni ülkeler
ile bölgelerin ekleneceðini
bildirdi.
Görevliler toplantýsýna katýlan IGMG Genel Baþkaný
Yavuz Çelik Karahan da, bu
kampanyanýn kurban toplayýp
kurban daðýtma kampanyasýndan çok öte anlamlarý bulunduðunu söylediði konuþmasýnda “Bu kampanya, ümmetle buluþma kampanyamýzdýr. Yani, bir ümmet projesidir,” dedi. Kampanya’nýn
önemini, 1992 yýlýnda Filipinlerin Mindanao adasýnda görevli olarak bulunduðu sýrada,
yaþadýðý bir anýsý ile anlatan
Karahan þöyle konuþtu: “Gittiðimiz yerlerde, maðdur ve
ihtiyaç sahiplerinin belki de
bir kere tabaðýna et ilave edebileceðiz. Üstelik bu herkese
de ulaþmayacak. Ancak bu
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
IGMG Dünyanýn 75 Ülke ve Bölgesinde
241 Görevli Ýle Kurban Kesim ve
Daðýtýmýný Gerçekleþtiriyor
Kurban’da ümmetle buluþuyoruz
kampanyanýn asýl amacý, bizim buralardan kalkýp, o kardeþlerimizle buluþmamýz ve
onlarýn duasýný alarak geri
dönmemizdir. Allah rýzasýný
kazanmanýn en kýsa yolundan
birisi, maðdurun ve mazlumun duasýný almaktýr. Biz de
mazlumun ve maðdurun duasýný alýyor ve bu þevkle çalýþýyoruz.”
IGMG’nin bir yardým kuruluþu olmadýðýný, mazlum ve
maðdurlarla dayanýþma içinde
olmanýn ve onlara yardýmcý
olmanýn da görevleri arasýnda
bulunduðunu bildiren Karahan, kurban görevlilerinin,
Avrupa’dan Müslümanlarýn
temsilcisi olarak gittiklerini,
geri dönerken de gittikleri ülkedeki insanlarý temsilen geri
döndüklerini belirterek, kampanyanýn bir dayanýþma göstergesi olduðuna vurgu yaptý.
Kurban kesim ve daðýtým
görevlilerinin gidecekleri ülke ve bölgelerinin tesbit edil-
Rheinland-Pfalz Eyalet Meclisi
baþörtüsü yasaðýna karþý çýktý
CDU Milletvekili
Axel Wilke
Wilke
SPD Milletvekili
Ingeborg Sahler
DU tarafýndan hazýrlanan yasa tasarýsý SPD'li üyelerin
oy çokluðu ile reddedildi.
SPD, gerekçe olarak yasanýn toplumu kutuplaþtýrmaya götüreceðini belirtti ve
CDU'yu, baþörtüsünü ezilen kadýnlarýn simgesi mesabesinde görmekle suçladý.
CDU, gündeme getirdiði yasa tasarýsý ile, okullarda anayasaya aykýrý bir takým tutumlarý ifade ettiði
düþünülen her türlü simgenin taþýnmasýný yasaklamayý amaçlarken, baþörtüsünün Almanya'da halkýn
önemli bir kýsmý tarafýndan
kadýnlarýn ezilmesinin bir
iþareti olarak algýlandýðýný
iddia ediyor. CDU Milletvekili Axel Wilke ise buna
C
Eðitim Bakaný
Doris Ahnen
Ahnen (SPD)
karþýn, yasa tasarýsýnýn anayasaya mutabýk olduðunun
ve okullarda huzuru saðlamaya katkýda bulunduðunun altýný çizdi.
SPD Milletvekili Ingeborg Sahler- Fesel ise yargýsýz infaza ve þüphe unsurlarýna dayanan bir yasal düzenlemeyi zaruri görmediklerini açýkladý. Çünkü, þu
ana kadar baþörtülü öðretmen meselesi ile alakalý
eyalette sadece bir tartýþma
yaþanmýþtý. Eðitim Bakaný
Doris Ahnen (SPD) de Eyalet Meclisi'nde yaptýðý konuþmada, bu tür bir yasanýn
toplumda kutuplaþma meydana getireceðinden çekindiklerini ifade etti. CDU'yu
ayný þekilde baþörtüsünü
kadýnlarýn ezilmesinin bir
alameti mesabesine indirge-
mekle suçlayan Ahnen, "bizim açýmýzdan dünya daha
karmaþýk bir yapýya sahiptir" dedi ve SPD'nin baþörtüsü takan bir Müslüman
bayana, öðrencilerine karþý
tarafsýz olamayacaðý gibi
bir önyargý ile yaklaþmak
istemediðine vurgu yaptý.
FDP ise baþörtüsü yasaðýndan yana tavýr aldý.
CDU yasa tasarýsý için liberaller tarafýndan, kanuni
açýdan sorunlu olduðu gerekçesiyle verilen deðiþiklik önergesi ise SPD tarafýndan ayný þekilde reddedildi.
Böylece, 2005 yýlýnda hükümetin yasaða karþý aldýðý
karardan sonra CDU tarafýndan hazýrlanan baþörtüsü
yasaðý yasa tasarýsý ikinci
kez meclis engeline takýlmýþ oldu.
diði toplantýda, bu seneki
kampanyaya yeni ülke ve bölgelerin de eklendiði bildirildi.
Yapýlan planlamaya göre, Asya ülkelerinden Kamboçya ile
Tayland’ýn Patani bölgesi,
17
Batý Afrika’da Gine, Güney
Amerika da ise Arjantin ile
Kolombiya’da kesim ve daðýtým yapýlýmasý için çalýþmalar
devam ediyor. Ayrýca bir diðer Afrika ülkesi Fas’da da
kurban kesim ve daðýtýmý
planlanýyor.
IGMG Sosyal Hizmetler
Baþkanlýðý’ndan verilen bilgiye göre, her yýl olduðu gibi bu
sene de en çok kurban kesim
ve daðýtýmýnýn yapýlacaðý ülke olarak Türkiye planlandý.
Bu sene kampanyada aðýrlýk
verilecek diðer ülkeler arasýnda ise; bu sene kýsa süre önce
deprem ve yoðun yaðýþlarla
sarsýlan Endonezya, yine iç
savaþ sebebiyle büyük bir iç
göçün yaþandýðý Pakistan,
dünyada en kalabalýk Müslüman nüfus bulunan ülkelerden Hindistan bulunuyor.
Merve El Serbini`nin
katiline ömürboyu hapis
M
erve El Þerbini davasýnda zanlý Alex W. cinayet
nedeniyle ömür boyu hapis cezasýna çarptýrýldý.
Mahkeme ayrýca suçun aðýrlýðý dolayýsýyla 15 yýl
sonra iyi hal nedeniyle serbest býrakýlmasýnýn önünü kapadý.
Yaklaþýk iki haftadýr devam eden davada karar verildi.
Duruþmada, Þerbini'yi öldüren, eþini aðýr yaralayan Alman
Alex W. hakkýnda, savunma avukatýnýn zanlýnýn olay esnasýnda bilinç dýþý hareket ettiði iddiasýna raðmen, zanlýnýn
bilinçli olduðu ve yabancýlara karþý nefret duyduðu için
cinayet iþlediði gerekçesiyle, Almanya'daki en aðýr ceza
olan ömür boyu hapis cezasý verildi.
Davada Rusya’dan istenen ve zanlýnýn þizofreni hastasý
olmasý nedeniyle askere alýnmadýðýna iliþkin belgeler ise
kararý etkilemedi. Mahkeme heyeti ve psikiyatris bilirkiþi
þizofreni rahatsýzlýðý olmadýðý tespitinde bulundular.
Mahkeme kararýna karþý bir hafta içinde temyize gidilebilecek.
Mýsýrlý ve Alman siyasiler, Almanya’daki Müslüman
cemaatler mahkemenin kararýný memnuniyetle karþýlarken,
Mýsýr’ýn Almanya Büyükelçisi Ramzy Ezzeldin Ramzy, en
yüksek cezayý istediklerini ve bununda olduðunu ifade etti.
Almanya Müslümanlarý Merkez Konseyi Baþkaný Eyüp
Axel Köhler, kararý memnuniyetle karþýlarken, kararýn dikkatli ve ölçülü verildiðini vurguladý ve “böyle bir þeyin bir
daha tekrarlanmamasýný ümit ediyoruz” dedi. Köhler ayrýca
politikacýlara toplumdaki Ýslam düþmanlýðýna karþý birþeyler yapma çaðrýsýnda bulundu.
Öte yandan “ülkemizde Ýslamofobi ve yabancý düþmanlýðýnýn yeri yok” diyen Maria Böhmer, mahkeme kararýnýn
da bu tür suçlarýn Almanya’da en aðýr þekilde cezalandýrýldýðýný gösterdiðini belirtti.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
18
slam Toplumu Milli
Görüþ Hessen Bölgesine baðlý olarak faaliyetlerini sürdüren cemiyetlerin Baþkanlarý Ober Erlenbach`ta yapýlan Þube Baþkanlarý toplantýsýna katýldýlar. Toplantýda IGMG Hessen Bölge Ýcrasý da tam
kadro hazýr bulundu.
Program açýlýþ Kur`an-ý
Kerimi ile baþladý. IGMG
Hessen Bölge Teþkilatlanma Baþkaný Ahmet Ölmez`in
yoklamasýndan
sonra IGMG Hessen Bölge
Baþkaný Mehmet Ateþ açýlýþ konuþmasýný yaptý. Ateþ
konuþmasýnda: “Kýymetli
Baþkanlarým bu tür toplantýlarý sýk sýk yapmamýzýn
faydalarýný hepiniz bilmektesiniz. Bu toplantýlarda sene içerisindeki yaptýðýmýz
Ý
GMG Rhein Neckar
Saar Bölgesi Gençlik
Teþkilatý 2009/2010 çalýþma yýlýnýn ilk Yatýlý Eðitim Semineri'ni Kröckelbach-Fürth þehrinde gerçekleþtirdi.
Toplam 51 kiþiden oluþan genç grup, unutulmaz
bir haftasonu geçirdiler.
Gençler, Rhein Neckar Saar Bölgesi Gençlik Teþkilatý Eðitim Baþkaný Mustafa
Atsay ve komisyon üyelerinin gayretleri ile semineri
ilk defa “Jugendherberge’’
dýþýnda bir tatil köyünde
geçirmiþ oldular.
Açýlýþ konuþmasý ile
baþlayan programda Bölge
Baþkaný Yaþar Çimþit, bu
Yatýlý Eðitim Semineri’nin
ne kadar önemli olduðunu
I
Ý
slam Toplumu Milli
Görüþ Hessen Bölgesine baðlý olarak faaliyetlerini sürdüren cemiyetlerin Teþkilatlanma Baþkanlarý Ober Erlenbach`da yapýlan Þube Teþkilatlanma
Baþkanlarý toplantýsýna katýldýlar. Toplantýda IGMG
Hessen Bölge Teþkilatlanma Komisyonu da tam
kadro hazýr bulundu.
Program açýlýþ Kur`an-ý
Kerimi ile baþladý. IGMG
Hessen Bölge Teþkilatlanma Baþkaný Ahmet Ölmez`in
yoklamasýndan
sonra yine IGMG Hessen
13:28 Uhr
Seite 18
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
IGMG Hessen Bölgesi Þube Baþkanlarý
toplantýsý Ober Erlenbach`ta yapýldý
Rhein Neckar Saar Bölgesi'nde
Yatýlý Eðitim Semineri
vurguladý. Daha sonra
Walldorf Mevlana Camisi’nin deðerli Ýmam Hatibi
Bilal Kaçmaz hocaefendi
gençlere özel ders verdi.
Frankenthal Hicret Camii
Ýmam Hatibi Nihat Çiftçi
(Kuddusi) gençlere kýyamet alametleri hakkýnda
bilgi verirken, musikinin ne
tür zararlar getirebileceðini
belirtti. Mini bir Asr-ý Saadeti yaþatan özel eðitimci
gençlere Peygamber Efendimizin (s.a.v) gençliðini
ve gençlere olan sevgisini
anlattý. Mannheim Çarþý
Camii Ýmam Hatibi Sait
Þahin’in katýlýmý seminerde ayrý bir hava oluþturdu.
Ludwigshafen Alemi Ýslam
Camii Ýmam Hatibi Hüsnü
Öz de seminerde söz alan
eðitimcilerdendi.
3 gün süren Yatýlý Eðitim Semineri'nde her
kampta olduðu gibi mangal
ziyafeti de verildi. Kampta
gençler çeþitli kültürel
oyunlarla da hoþca vakit
IGMG Hessen Bölgesi Þube Teþkilatlanma
Baþkanlarý toplantýsý Ober Erlenbach`ta yapýldý
Bölgesi Teþkilatlanma Baskani Ahmet Ölmez`in konuþmasýna geçildi. Ölmez;
“Hessen Bölgesinin teþki-
latlanma olarak yeni yapýlanmasý ve atýlýmlarý hakkýnda bilgiler verdi. Hessen Eyaletinde bulunan
tüm Türklere hizmet verme
çabasýnda olduklarýný söyledi.
Akþam namazý için ve-
haber
faaliyetlerdeki eksikliklerimizi tesbit etmekte ve yapmamýz gereken çalýþmalarla alakalý fikir alýþ veriþinde bulunmaktayýz” dedi.
IGMG Hessen Bölge
Ýcra Üyesi Birim Baþkanlarý da birimleri hakkýnda
bilgilendirmelerde bulundular.
Akþam namazý için verilen moladan sonra cemiyet baþkanlarý dilek ve temennilerini ilettiler.
IGMG Teþkilatlanma
Baþkan Yardýmcýsý Mustafa Uyanýk; dünyada son
dönemde yaþanan geliþmelerin ýþýðýnda farklý bir
perspektiften güzel bir deðerlendirmede bulundu.
Program kapanýþ Kur`an-ý Kerimi ile sona erdi.
geçirdi. Mannheim Fatih
Camii Ýmam Hatibi Celil
Yalýnkýlýç‘ýn süpriz ziyareti
ve yanýnda misafir olarak
getirdiði Genel Merkez Hatibi Osman Aslantürk ile
Yatýlý Eðitim Semineri güzel bir son buldu.
Kapanýþ konuþmasý ve
deðerlendirme konuþmasý
yapan Rhein Neckar Saar
Bölge Gençlik Baþkaný Ýhsan Altýndaþoðlu bu kampta da yine unutmaz bir hava
olduðunu vurgulayarak, yine buluþmak üzere gençleri
yolcu etti. Gençler ise hem
mekan olarak hemde edindikleri bilgiler açýsýndan
kamptan çok memnun kaldýklarý belirterek yöneticilere teþekkürlerini dile getirdiler.
rilen moladan sonra cemiyet teþkilatlanma baþkanlarý dilek ve temennilerini
ilettiler.
IGMG Teþkilatlanma
Baþkan Yardýmcýsý Mustafa Uyanýk; dünyada son
dönemde yaþanan geliþmelerin ýþýðýnda farklý bir
perspektiften güzel bir deðerlendirmede bulundu.
Hessen Bölgesinin çalýþmalarýný takdirle takip ettiklerini söyledi.
Program
kapanýþ
Kur`an-ý Kerimi ile sona
erdi.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
haber
A
vrupa Türk Ýslam
Birliði Gençlik
Kollarý güzel bir
þölenle 14. Kurultayýný
Mainz’da gerçekleþtirdi.
Baþta ATÝB Genel Baþkaný Selahattin SAYGIN
olmak üzere çok sayýda
seçkin davetlinin katýldýðý
ATÝB Gençlik Kollarý
14.Kurultayýnda kurultay
salonu Avrupa`nýn dört bir
yanýndan gelen gençlerle
hýncahýnc doldu.
ATÝB Maiz Türk Kültür Merkezinin ev sahipliðinde gerçekleþen ve sunuculuðunu Zehra TÜFEKÇÝ ile Serdar DÜZGÜN’ün yaptýðý gençlik
kollarý kurultayý 2009
ATÝB Kur`an-ý Kerim
okuma yarýþmasýnýn birincisi Mustafa Þahin’in okuduðu Kur`an-ý Kerim’le
baþladý.
Okunan Ýstiklal Marþýnýn ardýndan kürsüye gelen ATÝB Mainz Türk Kültür Merkezi Gençlik Kollarý Baþkaný Zeki YILDIRIM yaptýðý selamlama
konuþmasýnda böylesine
güzel bir kurultaya ev sahipliði yapmaktan duyduðu memnuniyeti dile getirdi.
Sinevizyon gösterilerinin de yapýldýðý gençlik
kollarý kurultayýnda ATÝB
için hazýrlanan kýsa filmin
ardýndan sahneye gelen
Göppingen Türk Kültür
Merkezi Gençlik Kollarý
Baþkan Yardýmcýsý Ömer
KIZILTAN’ýn etkileyici
13:28 Uhr
Seite 19
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
ATÝB GENÇLÝK KOLLARINDA
KURULTAY COÞKUSU
üslubuyla okuduðu ve þehitlerimizin anlatýldýðý þiir,
misafirlere duygusal anlar
yaþattý.
Daha sonra son iki dönemdir ATÝB Gençlik Kollarý Genel Baþkanlýðýný baþarýyla yapmýþ olan ve
ATÝB Gençlik Kollarý Genel Baþkanlýðý süresince
çok güzel faaliyetlere ve
çalýþmalara imza atan
Mustafa Çaðrý ÖNER kürsüye gelerek yaptýðý anlamlý konuþmada;
“Avrupa Türk Ýslam
Birliði Gençlik Kollarý bütün faaliyetlerinde ilme
teþvik etmekte ve gençlerimizin zihin pencereleri-
nin açýlmasýný saðlamaktadýr.
Bununla gençlerimizin
olaylara ilmi yaklaþmasýný, yaþadýklarý ülkedeki siyasi, ekonomik ve sosyal
konulara ilgi duymalarýný
ve kendi diline, dinine ve
kültürüne sahip çýkan idealist toplum önderleri olabilecek seviyeye gelmelerini
saðlamayý hedefliyoruz.
Avrupa’da güçlü toplum oluþturmak istiyorsak
bu saydýðým özelliklere
sahip ferdlerin yetiþmesi
kaçýnýlmazdýr.” dedi.Daha
sonra iki dönem boyunca
beraber çalýþtýðý arkadaþlarýna teþþekkür eden
ÖNER, helallik dileyerek
önümüzdeki dönemde görev yapacak olan yönetime
baþarýlar diledi.
Þiirlerin ve ilahilerin
okunduðu
14.Gençlik
Kollarý
Kurultayýnda
ATÝB bünyesinde faaliyet
gösteren derneklerden gelen ve özellikle de 4 ila 6
yaþ grubu çocuklarýn gösterileri misafirlere unutulmaz anlar yaþattý.
ATÝB Gençlik Kollarý
Genel Baþkanlýðý görevini
Mustafa Çaðrý ÖNER’den
devralan ve sýrasýyla ATÝB
Genel Sekreter Yardýmcýlýðý ve dört dönemdir de
ATÝB Gençlik Kollarý Ge-
19
nel Baþkan Yardýmcýlýðý
görevinde bulunan Oðuzhan ERKMEN, Gençlik
Kollarýnýn Yeni Genel
Baþkaný olarak yaptýðý ilk
konuþmada;
“Yaþadýðýmýz bu topraklarda sorunlarýmýzýn olduðunu ve bu sorunlarýn
da kalýcý çözümler beklediðini her fýrsatta söylüyor
ve bunu yaparken de asýl
çözümün bilgiyle ve eðitimle olacaðýný belirtmeden geçemiyoruz.
O halde asýl büyük ve
aþýlmasý gereken sorunumuzun eðitimsizlik ve bilgisizlik olduðunu unutmamamýz ve önce bu sorunu
halletmemiz gerekiyor.
Aksi takdirde “Alimlerin
aydýnlatamadýklarýný sahtekarlar aldatýrlar” dedi.
Daha sonra kendilerini
bu göreve layýk görenlerin
güvenlerini boþa çýkarmamak için tüm güçleriyle
çalýþacaklarýný belirten
ERKMEN önümüzdeki
dönemde Avrupa Yüksek
Öðretim Gençliði birimi
ile Kýz Kollarý birimini de
Gençlik Kollarýna dahil ettiklerini ve böylelikle de
oluþan yeni yönetimle daha verimli hale geleceklerinin altýný çizdi.ATÝB
Gençlik Kollarý Yeni Genel Baþkaný Oðuzhan
ERKMEN, Gençlik Kollarýnýn bugünlere gelmesinde büyük payý olan Dava
Adamý Mustafa Çaðrý
ÖNER’e, ve þahsýnda
onunla görev yapan tüm
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
20
yönetimine hizmetlerinden dolayý teþekkür ederek
konuþmasýný sonlandýrdý.
Salonu dolduran Gençlerin büyük bir coþku içinde attýðý anlamlý sloganlarla 16.Dönem Yeni Gençlik
Kollarý Genel Yönetimi
sahneye çaðrýlarak takdim
edildi. Gençlik Kollarý Genel Baþkan Yardýmcýlarý
olarak Mehmet Alparslan
ÇELEBÝ, Gülden BAYRAK ve Nurhan AKSOY
açýklanýrken sekreterliðe
Serdar DÜZGÜN muhasipliðe Fatih ÇAVUÞ ve
dýþ iliþkiler sorumlusu olarak da Tarýk NEU belirlendi. ATÝB Gençlik Kollarý
Yönetim Kurulu Üyeliklerine ise Ünal GÖKTAÞ,
Çetin OÐUZ, Ýsmail BELKIRAN, Sadýk BAYRAK,
Celalettin GÜLPINAR,
Azmi ÞÝMÞEK, Ferhat
KAFKAS
ve
Yunus
KÜRKLÜ seçildi.
Daha sonra eski gençlik kollarý genel baþkanlarýndan Nur Doðan AKTAÞ, Kadir HAMURCU,
Nihat MURAT, Harun KILIÇ ve son iki dönemin
GMG Genel Sekreteri
Oðuz Üçüncü RheinNeckar-Saar Bölgesi
Gençlik Teþkilatý Mannheim Fatih Camii Þubesi
Üniversiteliler Biriminin
düzenlediði “Avrupa da
Müslümanlarýn Sosyal
Konumu” adlý konferansýn sunumunda Mannheim ve çevreden katýlan
Üniversiteli Gençler tarafýndan ilgi ile takip edildi.
Oðuz Üçüncü, yapmýþ
olduðu konuþmada, bizim
dedelerimiz ve babalarýmýzýn bulunduðu dönem
sosyal konumlarý bakýmýnda elbetteki mukayese
edilmeyecek kadar çok
farklýdýr, onlarýn çekmiþ
olduklarý sýkýntýlarý çekmiyoruz ama þu an farklý
sorun ve problemlerle karþý karþýyayýz.
Üniversitelilere, içinde
bulunduðumuz ve bir çoðumuzun da doðduðu ülkelerin bulunduðu Avrupa
da, geleceðe yönelik bir
kaygý ve endiþemizin ol-
I
13:28 Uhr
Seite 20
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Gençlik Kollarý Genel
Baþkanlýðýný yapmýþ olan
Mustafa Çaðrý ÖNER de
sahneye gelerek birlikte
hatýra fotoðrafý çektirdiler.
ATÝB Genel Baþkaný
Selahattin SAYGIN’da
yaptýðý konuþmada “gençliðe yatýrýmýn elzem olduðunu ve gençlik çalýþmalarýnýn dün olduðu gibi bu
günde hatta dünden daha
fazla önem taþýdýðýný” söyledi. Ayrýca SAYGIN þuurlu nesillerin yetiþmesinin bizleri Güçlü Toplum
olmaya daha da yaklaþtýracaðýnýn altýný çizerek bu
konuda yapýlacak çalýþmalarýn artarak devam etmesi
gerektiðini belirtti. Daha
sonra ATÝB Genel Baþkaný
Selahattin SAYGIN Eski
Gençlik Kollarý Genel
Baþkaný Mustafa Çaðrý
ÖNER’e ve onunla birlikte
çalýþan ekibine gençlik
kollarýndaki hizmetlerinden dolayý teþekkür etti ve
ATÝB Gençlik Kollarý Yeni Genel Baþkaný Oðuzhan
ERKMEN’e ve yönetimine
de baþarýlar dileyerek konuþmasýna son verdi.
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Birbirinden deðerli misafirlerin katýldýðý ve þölen
havasýnda geçen ATÝB
14.Gençlik Kollarý kurultayýnda söz alan ve Avrupa
da bir çok kiþi üzerinde
emeði olan ve hala gençlerimizin eðitimleriyle yakýndan ilgilenerek onlarýn
topluma birer faydalý insan olarak yetiþmesi için
çaba sarfeden EðitimciYazar Hamza ERAVÞAR’da büyük emek vererek ve özellikle de Avrupadaki çocuklarýmýzý düþünerek kaleme aldýðý
“Türk Tarihi 1” ve “Türkçe 2” isimli iki önemli eserini misafirlere tanýttý. Ayrýca AVÞAR Türkçenin
önemine de deðinerek Yusuf YANÇ’ýn dilimize yakýlan aðýt niteliðindeki
Karamanoðlu Mehmet Beyi Arýyorum isimli þiirini
okuyarak
konuþmasýný
sonlandýrdý.
Daha sonra Tasavvuf
Müziði sanatçýlarýndan
Oðuzhan BAÞÖZ semazenler eþliðinde söylediði
birbirinden güzel eserlerle
salondakilere hem iþitsel
hemde görsel bir ziyafet
sundu. Ardýndan kürsüye
gelen ATÝB Gençlik Kollarý Yeni Genel Baþkan
Yardýmcýsý ve AYÖG Baþkaný Gülden BAYRAK
yaptýðý konuþmada;
Biz AYÖG, yani Avrupa Yüksek Öðretimin
Gençliði olarak bundan
sonra Gençlik ve Kýz Kollarý ile birlikte çalýþacaðýmýz için çok memnunuz.
“Nerde birlik orda dirlik”, düsturune inanarak,
daha nice güzel faaliyetlere hep birlikte imza atacaðýmýza Allah’ýn izniyle
eminiz. dedi.Ayrýca BAYRAK, “AYÖG üniveristeye hazýrlanan ve giden ögrenciler için eðitimler düzenlemekte. Çünkü bizler
sýrf “üniversite bitirdi” desinler diye, anamýz babamýz "avukat, doktor" diye
öðünebilsin diye yükseköðrenime gitmiyoruz.
Bizler Almanyada hakkýný
savunabilecek güclü bir
toplum oluþturacak gençlik (yetistirmek) istiyo-
IGMG Genel Sekreteri Oðuz Üçüncü
BÝLGÝ ve HÝKMETÝ BAÞ
TACI ETMEMÝZ GEREKÝR
mamasý için iyi bir eðitim
ve mesleðinde baþarýlý bir
insan, toplum içinde kabul
görmenin tek çýkar yoludur.
Biz de müslüman ol-
mamýzdan dolayý iþimizin
daha kolay olduðunu belirtti; çünkü bizim inancýmýz bize okumayý topluma ve insanlýða faydalý olmayý emreder, biz bilgiye
ulaþmak için çok uzaklara
gitmeyi dahi ibadet kabul
ederiz, bilgi ve hikmeti
baþ tacý etmemiz gerekir...
Oðuz Üçüncü bu programý tertip eden Bölge
haber
ruz.” diyerek sözlerine son
verdi.
Mensubu olduklarý Teþkilatýn dostluk ve sevgi
mesajlarýný getiren IGMG
(Ýslam Toplumu Milli Görüþ) Gençlik Kollarý Genel
Baþkaný Mesut GÜLBAHAR ve UETD (Avrupalý
Türk Demokratlar Birliði)
Gençlik Kollarý Genel
Baþkaný Saffet UÇAR’da
söz alarak aramýzda bulunmaktan
duyduklarý
memnuniyeti dile getirdiler.
ATÝB Darmstadt Emir
Sultan Külliyesi korosunun seslendirdiði birbirinden güzel türkülerimizle
türkü ziyafeti çeken misafirler daha sonra sahneye
gelen Mehmet BORUKÇU’yu keyifle dinlediler.
Kardeþliðin, dostluðun,
sevginin, coþkunun, birliðin ve beraberliðin ayný
anda yaþandýðý ATÝB 14.
Gençlik Kollarý Kurultayý
Türk Halk Müziðimizin
güçlü seslerinden olan
Esat KABAKLI’nýn türküleri eþliðinde son buldu.
Gençlik
Baþkanýna,
Mannheim Üniversiteliler
Gençligine ayrýca emeði
geçen herkese teþekkür etti.
IGMG Genel Sekreteri
daha sonra Bölge Merkezinde Bölge Baþkaný Yaþar Cimþit'i ve Yürütme
Kurulunu ziyaret ederek
Bölge çalýþmalarý hakkýnda bilgi aldý.
IGMG Rhein-NeckarSaar Bölgesinin yapmýþ
olduðu çalýþmalardan dolayý tebrik eden Oðuz
Üçüncü, “burada yapýlan
hizmetlerin daha fazla insanlara ulaþmasý için planlý ve programlý çalýþmalar
ve hizmetler ortaya koymamýz gerekir” dedi.
Daha sonra RheinNeckar-Saar Bölgesi mensuplarýna; “yaklaþan Kurban Bayramýnýzý sizin
þahsýnýzda tüm bölgede
bulunan Müslümanlarýn
ve camiamýzýn tebrik ederim.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
dosya
S
Seite 21
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Ekrem ÞENOL
yoriutzeçimlerin
siasm
k
vü
en
aiýgsrm
ü
atyb
sop
inoli
ardýndan
koalisyonun muhtemel taraflarý olan
CDU/CSU ve FDP hükümete iliþkin hararetli tartýþmalar yaptýklarý þu zamanlarda, müzakere konularý
arasýnda entegrasyon politikalarý da yer alýyor.
Önümüzdeki dört yýl
için entegrasyon politikalarýnýn ne yönde seyredeceði,
entegrasyon süreci için þüphesiz çok büyük önem arzediyor.
Daha önemli olan ise bu
konularýn “nasýl” ele alýnacaðý. Bu hususta çok derinlere inmeye de gerek yok.
Örneðin vatandaþlýða geçiþ
için vatandaþlýk testi yapýlýp
yapýlmayacaðýndan daha da
önemlisi, bu testin yabancýlar tarafýndan kabul edilip
edilmeyeceði. Ayný þekilde
entegrasyon kurslarýna katýlmamanýn cezalandýrýlmasý konusundan daha önemli
olan, göçmenlerin Almanya’yý tanýma ve Almancayý
öðrenme isteðinin olup olmadýðý. “Nasýl”ýn ne anlama geldiðini açýklayabilmek için geçmiþe dönüp
bakmalýyýz. Örneðin, Birlik
partilerinin baskýsýyla getirilen, aile birleþimi ile eþlerin Almanya’ya getirilmesi
için Almancayý þart koþan
düzenleme noktasýnda, hükümet tarafýndan göçmenlerin güven ve heveslerinin
“nasýl” yokedildiðini gözler
önüne serebiliriz
Bundan önceki hükümeti teþkil eden CDU/ CSUSPD koalisyonunun aile
birleþimi ile eþlerin ülkeye
getirilmesiyle ilgili düþüncesi þu idi: Eþler gelecekleri ülkelerde Almanca öðrenirlerse, zorla evlendirmelerle daha iyi mücadele edebilirlerdi. Böylece eþler Almanya’ya geldikten sonra
yardým ve koruma talep
edebileceklerdi. Almancanýn geldikten sonra öðrenilmesi çözüm deðildi, çünkü
eþlerin çoðunluðunu kocalarý entegrasyon kurslarýna
göndermiyorlardý. Konu da
öyle basite alýnacak gibi deðildi. Bavyera Ýçiþleri Bakaný Joachim Herrmann’ýn
ifadesiyle, yýlda 30.000 kadar zorla evlendirme ger-
13:28 Uhr
[email protected]
çekleþtiriliyordu. Ayrýca
Sorumlu Devlet Bakaný
Maria Böhmer ve Baþbakan
Angela Merkel’e bakýlýrsa
Goethe
Enstitüsü’ndeki
testleri geçmek için 200300 kelime bilgisi yeterli
olacaktý, dolayýsýyla olay
büyütülmemeliydi.
Böylece derine inilmeden yürütülen ve geçiþtirilen zorla evlendirme tartýþmalarý kamuoyunda bambaþka bir þekle büründü.
Göçmen organizasyonlarýnýn temsilcileri protesto
yaptýlar, eleþtirilerde bulundular, hatta entegrasyon zirvesine bile gelmediler. Ýkamet Yasasý’ndaki yeni düzenlemelerin, özellikle de
öne sürülen gerekçelerin
kendilerini tatmin etmediðini dillendirdiler. Sorunun
gerçek mahiyetiyle algýnmadýðý ve yeterince ciddiyetle yaklaþýlmadýðý hissine
sahiptiler ve dolayýsýyla güven eksikliði sözkonusuydu. Bunun da ne kadar haklý olduðu sonradan ortaya
çýktý.
Belirtilen ilk gerekçeyi –
maðdurlarýn Almanca bilmeleri halinde kendilerini
daha iyi savunabilecekleri –
uzman konseyin tavsiyelerini reddetmesiyle hükümet
kendisi bir kenara koydu.
Böylece hükümetin bu konudaki samimiyeti darbe almýþ oldu. Sonunda zorla ev-
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Dürüst ve
samimi bir
entegrasyon
politikasý
istiyoruz
lendirilen kiþi buna iki yýl
boyun eðiyorsa en iyi Almanca bilgisinin bile zaten
yetmeyeceði dillendirilmeye baþlandý.
Almanya’ya gelmelerinden sonra Almanca öðrenmelerinin eþler tarafýndan
engellendiði gerekçesi de
ayný þekilde hükümet tarafýndan bir kenara koyuldu.
Ancak bu kez daha geç bir
tarihte, yeni düzenlemenin
üzerinden bir yýl geçtikten
sonra. Hükümet bir soru
önergesine verdiði cevapta
yeni gelen göçmenlerde entegrasyon kurslarýna katýlýmýn 2005-2007 arasýnda
özellikle Türkler’de yüzde
94 ile çok yüksek olduðunu
açýkladý. Geriye kalan yüzde 6 oranýnda ise doðum,
çocuk bakýmý, hastalýklar,
eðitim vb. nedenlerle katýlamayanlar dikkate alýnmamýþtý bile.
Bavyera Ýçiþler Bakaný
bir ara öne çýkmýþ, sorunun
çok büyük olduðunu, yýlda
30.000 kadar Müslüman
bayanýn zorla evlendirildiðini bile iddia etmiþti. Ancak bu rakamýn gerçekle hiç
uyuþmadýðýný da ortaya çýktý. Almanya’da 2007 yýlýnda toplam 368.329 evlilik
gerçekleþmiþti.
Herrmann’ýn verdiði rakama
doðru diyebilmek için, bu
evliliklerin yüzde 10’unda
bayanýn Müslüman olduðu-
nu ve bunlarýnda neredeyse
hepsinin zorla evlendirildiðini söylememiz gerekiyordu. Oysa Almanya’da Müslümanlarýn toplam oraný zaten sadece yüzde 5 seviyesindeydi. Dolayýsýyla bu
gerekçe de dayanaktan yoksun kaldý.
Bununla beraber testlerin 200-300 kelime ile baþarýlacaðý gerekçesinin de
gerçekçi olmadýðý zaten çok
geç olmadan ifade edildi.
Birkaç soru önergesinin ardýndan hükümet bu seviyede Almanca bilgisi ile sýnavýn geçilemeyeceðini kendisi itiraf etmek durumunda
kaldý.
Aile birleþimi ile ilgili
dil bilme taleplerine getirilen tüm gerekçelerin boþa
çýktýðý acý ama gerçek. Bu
gerekçelerin gerçek dýþý olduklarýný ve ayrýca samimi
de olmadýklarýný gelinen
noktada açýkça görüyoruz.
Bugün yýllar geçmiþ olmasýna raðmen Goethe Enstitüsü’ne veya bir dil kursuna
gitmek için aileler birbirlerinden kilometrelerce uzakta yaþýyorlar. Gerekçe neydi
hatýrlayalým, Almanya’da
kocalarýnýn bu kiþilerin
kurslara gitmelerini engelleyecekleriydi. Þimdi ise
zorla evlendirme maðdurundan daha fazla, birbirinden uzakta yaþamak zorunda olan aileler gerçeðiyle
21
karþý karþýyayýz.
Belirtilen gerekçeler ne
kadar basit olsa ve zamanla
boþa çýksalar da, kamuoyu
önünde yapýlan tartýþmalarý
belirlediler. Televizyonlarda sabah ve akþam programlarýnda siyasiler hep ayný gerekçeleri öne sürerek,
halka zorla evlendirmelerin
çok büyük bir sorun olduðunu, maðdurlarýn korunmasý gerektiði hissini aktardýlar.
Bunlarda toplumu büyük ölçüde etkiledi. Hangi
ölçüde olduðunu ise aþaðýdaki araþtýrma gösteriyor.
Federal Ayrýmcýlýkla Mücadele Birimi’nin Nisan 2009
tarihli araþtýrmasý toplumun
çoðunluðunun Müslümanlara karþý önyargýlý olduðunu açýkça ortaya koydu.
Toplum, “din” kelimesini
duyduðun da neyi düþünüyordu? Ankete katýlanlarýn
verdikleri cevaplara göre
kelimelerin çaðrýþým zinciri
þu þekildeydi: Din>Ýslam>gerici>kadýna
baský>zorla evlendirme ve namus cinayeti.
Toplumun çoðunluðunun algýsý üzüntü verici bu
olayýn sadece bir yüzü.
Göçmenler bunun ötesinde
büyük maðduriyetler yaþayan kesim oldular. Çoðunlukla ait olmadýklarý bir köþeye itilmelerinin yaný sýra,
birarada yaþamý bu anlamda
da entegrasyon sürecini
zorlaþtýran toplumsal engellerle karþý karþýya kaldýlar.
Politikacýlarýn kontrolsüz göçü engellemek – zorla evlendirme ile ilgili düzenlemeleri arkasýnda bu
vardý- için sahte gerekçelerle ve yalanlarla yasada deðiþikliklere gitmeleri açýk
bir güven kaybýna sebep oldu. Özellikle Türk kökenli
göçmenler göç politikasýna
iliþkin tedbirlerin kurbaný
oldular. Kendi beyanýna göre hükümet bugün hala gerçekte kaç tane zorla evlendirme olayýnýn gerçekleþtiðine iliþkin bilgi verebilecek durumda deðil.
Esasen göçmenlerden
Almanya’ya dürüst olarak
yönelmeleri ve sadýk olmalarý isteniyorsa, onlara karþý
dürüst ve samimi olunmalý.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
22
13:28 Uhr
Seite 22
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
dosya
Kontrolsüz göçün olmamasýna iliþkin öne sürülebilecek gerekçeler çoðunlukla
kabul edilebilir ve mantýklý.
Almanya’da yaþayan göçmenler de Almanya’nýn
herkesin zararýna olacak
þeyleri yapmamasý ve yapýlmasýna izin vermemesi
noktasýnda hemfikirler. Ancak bunun için bahsedilen
konularýn göçmenlerle de
konuþulmasý, tartýþmalardan dýþlanmalarý yerine on-
de geçerli. Özellikle sahte
gerekçe olgusuyla birçok
konuda sýklýkla karþýlaþýlýyor. Maalesef hükümetteki
politikacýlarýn çoðunluðu
geçtiðimiz dört yýlý ayný
söylemlere geçirdiler ve
göçmenlerin entegrasyonu
yeterince istemeleri üzerinde durdular. Sahte tartýþmalarýn sonuçlarýný ve bu taleplerin manasýzlýðýný gösterdiðimiz örnekle açýkça
ortaya koymuþ olduk.kD
ne
onioptn
sK
eC
Iu
gcah
rkirtp
an
esv.hcdih
aorD
nd
u
rltiE
anefltpisoezU
agtinlrR
IgC
ueki/dnareüugiS
m
tncbhd-sfüeU
iF
rbtueD
rdnibhtearifP
D
Eine ehrliche und aufrichtige
Integrationspolitik
hweren.
Die Tatsache, dass Politiker mit Scheinargumenten
und Unwahrheiten ein Gesetz
durchgeboxt haben, um die
unkontrollierte Zuwanderungen einzudämmen – das war
der eigentlichen Hintergrund
d
e
s
Zwangsehenverhinderungspa
ragraphen –, hat zu deutlichem Vertrauensverlust geführt. Insbesondere türkische
Migrantinnen wurden für eine
Zuwanderungspolitische
Maßnahme missbraucht und
benutzt. Noch heute ist die
Bundesregierung eigenen Angaben zufolge nicht in der Lage abzuschätzen, wie viele
Zwangsverheiratungen tatsächlich durchgeführt werden.
Möchte man eine ehrliche
Hinwendung von Migranten
zu Deutschland und Loyalität,
muss man ihnen gegenüber
ehrlich und aufrichtig sein.
Gründe, die gegen eine unkontrollierte Zuwanderung
sprechen, sind in vielen
Fällen plausibel und nachvollziehbar. Und Migranten,
die in Deutschland leben, haben mindestens ein genau so
großes Interesse daran, dass
Deutschland nichts unternimmt oder zulässt, dass letztendlich allen schadet. Erforderlich allerdings, dass man
mit ihnen und nicht gegen sie
redet, sie in die Debatte mit
einbindet, anstatt sie durch
derartige Debatten auszugrenzen.
Das in diesem Zusammenhang aufgezeigte Beispiel
ließe sich ohne Weiteres auch
auf die Einbürgerungs- oder
weitere Kerntdebatten der Integrationspolitik ausdehnen.
Das gleiche Muster – vorschieben von öffentlichkeitswirksamen Scheinargumenten –
ist oft zu finden. Leider haben
viele Regierungspolitiker die
vergangenen vier Jahre damit
verbracht und im gleichen
Atemzug Integrationswille
von Migranten gefordert. Die
Folgen von Scheindebatten
und die Absurdität dieser Forderung lässt sich anhand einer
Anekdote veranschaulichen.
erzeit verhandeln die
Koalitionspartner
CDU/CSU und die
FDP fieberhaft über die künftige Regierungs- und damit
auch über die Integrationspolitik.
Ob und mit welchem Inhalt viele Komplexe der Integrationspolitik in den kommenden vier Jahren geregelt
werden, wird sicherlich enormen Einfluss auf den weiteren Integrationsprozess haben. Viel wichtiger wird es
aber sein, „wie“ diese Themen behandelt werden. Dabei
geht es nicht um Detailfragen.
Weniger wichtig ist beispielsweise, ob vor der Einbürgerung ein Einbürgerungstest zu
absolvieren ist als vielmehr
die Frage, ob dieser Test von
Ausländern
angenommen
wird. Ebenso ist weniger
wichtig, ob die Verweigerung
der Teilnahme an einem Integrationskurs mit Sanktionen
bestraft wird als vielmehr der
Wille des Migranten, Deutschland kennen- und Deutsch
lernen zu wollen. Um die Bedeutung des „wie“ zu veranschaulichen, ist ein Rückblick
erforderlich. Am Beispiel der
Ehegattenzuzugsregelung, die
auf Druck der Union an
Sprachkenntnisse vor der Einreise geknüpft wurde, soll
aufgezeigt werden, „wie“
man Vertrauen und Wille zunichte gemacht hat.
Der Gedanke bei der Ehegattenzuzugsregelung
der
schwarz-roten
Regierung
war: Wenn sich Ehegatten bereits im Herkunftsland Deutschkenntnisse aneignen, so
die Argumentationskette damals, könnten sie sich viel
besser gegen Zwangsehen zur
Wehr setzen. Sie könnten Hilfe und Schutz in Anspruch
nehmen, nachdem Sie in Deutschland eingereist sind. Das
Erlernen der deutschen Sprache nach der Einreise sei keine
Lösung, da viele Ehemänner
ihre Frauen von Integrationskursen fernhielten. Und die
Thematik sei nicht kleinzureden. Jährlich würden bis zu
30.000 Zwangsverheiratungen vorgenommen, so der Bayerische Innenminister Joac-
him Herrmann. Außerdem, so
die für Integration zuständige
Staatsministerin Maria Böhmer und Bundeskanzlerin Angela Merkel damals, würden
lediglich 200-300 Wörter ausreichen, um den Deutschtest
bei einem der Goethe-Institute im Ausland zu bestehen –
man solle sich nicht anstellen.
Damit erlangte die bis dato ohnehin undifferenziert geführte Debatte um Zwangsehen in der Öffentlichkeit eine
ganz andere Dimension. Vertreter von Migrantenorganisatoren protestierten, kritisierten und blieben sogar vom Integrationsgipfel fern. Sie
konnten sich mit der neuen
Regelung im Aufenthaltsgesetz und insbesondere dem
Argumentationsmuster nicht
anfreunden. So sehr das Problem auch wahr- und ernst genommen wurde, hatte man ein
ungutes Gefühl. Man traute
dem Braten nicht. Zu Recht,
wie sich später herausstellen
sollte.
Das oben aufgeführte erste
Argument - Opfer könnten
sich mit Deutschkenntnissen
besser zu Wehr setzen – wurde durch die Bundesregierung
selbst ad absurdum geführt,
als sie sich weigerte dem Rat
vieler Experten zu folgen. Die
Aufrichtigkeit der Bundesregierung geriet ins Wanken –
Opferschutz sieht anders aus.
Schließlich helfen beste Deutschkenntnisse nicht, wenn
ein Zwangsverheiratungsopfer die Ehe nicht zwei Jahre
lang – irgendwie – über sich
ergehen lässt.
Das Argument, dass das
Erlernen der deutschen Sprache nach der Einreise von
Ehemännern verhindert wird,
hat die Bundesregierung
ebenfalls selbst entkräftet. Diesmal allerdings viel später –
knapp ein Jahr nach Inkrafttreten der Neuregelung. In einem Antwort auf eine parlamentarische Anfrage im Bundestag musste sie zugeben,
dass sie Teilnahmequote von
larýnda dahil edilmeleri gerekiyor.
Bu baðlamda yukarýda
verdiðimiz örnek olay, vatandaþlýk veya entegrasyon
politikalarý konusunda yapýlan temel tartýþmalar için
Neuzuwanderern in den Jahren 2005 bis 2007 - ! - unter
Türken mit 94 Prozent besonders hoch war (Bundestagsdrucksache 16/9137, Anlage
3) Und bei den nicht teilnehmenden 6 Prozent waren
Ausfälle durch Geburten,
Kinderbetreuungszeiten,
Krankheiten, Ausbildungen
usw. noch nicht einmal berücksichtigt.
Irgendwann preschte der
Bayerische Innenminister vor
und versuchte das Ausmaß
der Problematik mit bis zu
30.000 Zwangsverheiratungen von muslimischen Frauen
pro Jahr zu veranschaulichen.
Diese Zahl liegt jedoch fernab
jeglicher Realität. Im Jahre
2007 wurden in Deutschland
insgesamt 368.329 Ehen
geschlossen. Selbst wenn in
10 Prozent dieser Eheschließungen die Frau eine
Muslimin gewesen wäre,
müsste fast jede Muslima unter Zwang verheiratet worden
sein, damit die Zahl Herrmanns stimmt. Der Anteil aller Muslime in Deutschland
liegt aber gerade einmal bei 5
Prozent.
Und auch das Argument,
dass lediglich 200-300 Wörter für den Sprachtest verlangt
würden, entpuppte sich als
unwahr. Nach einem halben
Dutzend parlamentarischer
Anfragen an die Bundesregierung zum Thema, musste sie
irgendwann widerwillig zugeben, dass der Test mit 200300 Wörtern nicht zu meistern ist.
Traurig aber wahr, bröckelten nahezu sämtliche Argumente, mit denen die
Sprachanforderungen
vor
dem Ehegattennachzug begründet wurden. Sie entpuppten sich als unwahr und
unehrlich. Heute leben viele
Ehegatten auch nach Jahren
getrennt von Ihren Ehepartnern und müssen teilweise
Hunderte von Kilometern zurücklegen, um an einem Goethe Institut, einen Sprachkurs
zu besuchen. Aber in Deutschland wären Sie von ihren
Ehemännern gehindert worden – na klar. Heute haben
wir mehr Trennungs- als
Zwangsverheiratungsopfer.
So abwegig diese Argumente auch waren und im Laufe der Zeit wie ein Kartenhaus zusammenfielen, die öffentliche Diskussion haben
sie dennoch bestimmt. Angefangen früh Morgens in
Frühstückssendungen bis zu
den Abendstunden in Polittalkshows wurden immer
wieder dieselben Argumente
von ranghohen Politikern gebetsmühlenartig wiederholt.
Man vermittelte dem Volk das
Gefühl, dass Zwangsverheiratungen auch im zahlenmäßigen Ausmaß ein großes Problem seien und die
Opfer geschützt werden müssen.
Dies hat die Aufnahmegesellschaft geprägt. Inwieweit,
zeigt folgende Erhebung: Aus
der Sinus-Millieu- Studie der
Antidiskriminierungsstelle
des Bundes aus April 2009
geht hervor, dass ein Großteil
der Mehrheitsgesellschaft
große Vorbehalte und Vorurteile gegenüber Muslimen
hat. Woran denkt die Gesellschaft, wenn sie „Religion“
hört? Die Antworten der Befragten brachte u.a. folgende
Assoziationskette zutage: Religion > Islam > rückständig >
Unterdrückung der Frau >
Zwangsheirat und Ehrenmord.
Die Wahrnehmung der
Mehrheitsgesellschaft ist aber
nur eine Seite der traurigen
Medaille. Migranten sind in
einem ganz besonderen Maße
betroffen. Sie werden nicht
nur in eine unangenehme Ecke gerückt, in die sie in den
allermeisten Fällen nicht gehören, ihnen werden auch
Steine in den Weg gelegt in
form von gesellschaftliche
Hürden, die das soziale Zusammenleben und somit auch
den Integrationsprozess ersc-
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
özel köþe
I
GMG Rhein-NeckarSaar Bölgesi Cemiyet
Baþkanlarý ve Þube
Gençlik Baþkanlarý Walldorf Þubesinin evsahipliðinde gerçekleþti.
Toplantýnýn açýlýþ konuþmasýný yapan Bölge Baþkaný Yaþar Cimþit,geçen aylarda yapýlan çalýþmalardan
dolayý Cemiyet Baþkanlarýna teþekkür ederek hizmetlerden daha fazla insanlarýn
yararlanmasý için gayret
edilmesi gerekir dedi. Ayrý-
Seite 23
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Avukat Nalan SÖNMEZ
E
þlerin ayrýlýkta öncelikle göz önünde tutucaklarý konu ise
çocuklarýn sorumluluðunun
kimin üstleneceðidir. Eþlerin anlaþmazlýðý bazen ayrý
yaþamalarýný gerektirir. Anne ve baba yani her bir taraf
çocuklarýyla olan baðý hiç
bir zaman koparmamasý gereklidir. Ayrýlýkta sarsýlan
genellikle çocuklar oluyor.
Bazý insanlarin ayrýlýkta
düþünemedikleri ise çocuklarýnýn iki tarafa da yani anne ve babaya ihtiyaç duyduklarýdýr. Ayrýlan velilerin
en çok tartýþma oluþturan
konusu çocuklarýn vekaletinin kimde kalacaðý ve çocuklarý ziyaret edebilme
hakký oluyor.
Genelde oluþan anlaþmamazlýk çocuklarýn vekaletinin hangi tarafa verileceðidir. Vekalet hangi veli
tarafýna verilse, o kiþi cocuklarýn nerede yaþayýp yaþamayacaðýna veya hangi
okula gidip gidemeyeceðine karar verir. (Aufenthaltsbestimmungsrecht). Vekaletin yanýnda bir de çocuklarýný ziyaret etme hakký da
en çok rastlanan sorunlardan biridir.
Her iki taraf ve çocuklarda birbirlerini görmeye
ve zaman geçirmeye haklari vardýr. Veliler dýþýnda bu
hak tabiki de kardeþ kardeþi görme gibi veya büyük
annesi ve büyük babasý
için de geçerlidir. Hukuk
13:28 Uhr
çocuk geliþiminde velilerin
ikisinin de çocuk için çok
önem taþýdýðý belirtiyor. En
mantýklýsý iki velinin beraber karar alýp bu konu hakkýnda beraberce bir çözüm
yolu bulmalarýdýr. Çocuðun
az göreceði tarafa daha çok
ilgi için ziyaret zamanlarý
sýklaþtýrýlmalýdýr.
Eðer vekaletin kimin
alacaðýna karar verildiyse,
bundan sonra da mahkeme
devreye girebilir. Mahkeme
genelde bu durumlarda vekaleti olmayan tarafa her
14 günde bir çocuðunu görmesi ve zaman geçirmesini
saðlar. Ýki veli arasýnda çok
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Ayrýlýkta da
Anne ve Baba,
Anne ve Baba
Kalmalý!
1. Bölüm:
Ziyaret Hakký
kötü bir iliþki varsa ve çocukta kötü bir etki yaratabileceðine savcý tarafýndan
karar verilirse ziyaret hakký
vekaleti olmayan kiþiden
alýnadabilir. Vekaleti olmayan velinin çocuðuyla arasýnda çok iyi bir iliþkisi
varsa tabiki görüþmeleri
daha sýk gerçekleþmesi bile
mümkün olur. Ýki veli tarafýndan ziyaretler sorunsuz
bir þekilde oluþuyorsa eðer.
Savcý çocuðun vekaletini hangi tarafa vereceðinde
karar veremiyorsa, mahkeme bilirkiþi raporu yaptýrmayý uygun görür. Mesela
çocuk psikoloðu devreye
geçer. Çocuðun istekleri tabiki de dava sorumlusu biriyle de (çocuðun avukatý)
savunulabilir. Bu kiþi aile
mahkemesinde anlaþýlmazlýk aþamasýnda devreye
sokulur.
Eðer bazý davalarda çocukta gerçekleþen dayak,
darbe söz konusuysa veya
velinin teki bunu iddaa ediyorsa, mahkeme çocukla
sorumlu bir kiþinin ilgilenmesini uygun görür. Bu durum savcýnýn görüþlerine
baðlý birþeydir. Dayak veya
darbe uygulanmýþ olmasa
bile eðer savcý çocuk ile sorumlu bir kiþinin ilgilenme-
IGMG Rhein-Neckar-Saar Bölgesi
Kurban Bayramý Öncesi Toplandý
ca hem Kurban Kampanyasýnýn hem de 05.12.2009 da
yapýlacak (Bayramlaþma ve
Kültür Þöleni) programýndan bilgiler takdim edildi.
Kurban Bayramýn da daha
çok fakirin sevinmesi için
ðayretli ve samimi bir çalýþma ortaya koyarak hedeflediðimiz neticelere ulaþmamýz için hiç bir engelin ol-
madýðýný söyledi.
Daha sonra Birim Baþkanlarýnýn sunumlarý dikkatle takip edilerek Teþkilatlanma, Eðitim, Teftiþ
Sosyal Hizmetler ve Gençlik Teþkilatý kendi çalýþma
alanlarýnýn raporlarýný takdim ettiler. Genel Merkez
adýna misafir konuþmacý
olarak Katýlan Ömer Benli
ise yapýlan çalýþmalar dan
dolayý hizmeti ve emeði geçen her kese teþekkür ederek, Genel Merkez çalýþmalarýndan ve kendi sorumlu
olduðu Cenaze biriminden
bilgiler takdim etti.
Toplantýya karþýlýklý olarak müzakere edilmesi gereken konular konuþulduktan
sonra, gerek Cemiyet baþ-
23
sinde yarar görüyorsa, bu
gerçekleþir.
Bu sorumlu kiþiler çocuk koruma derneði tarafýndan düzenlenir.
Mahkeme için aile davalarýnda en önemli nokta
çocuklarýn kendilerini nerde ve nasýl iyi hissedecekleridir. Genelde veliler bencillik yaparak kendi isteklerini öne çýkarmaya çalýþýp,
çocuklarýna ne kadar zarar
verdiklerini görmezler. En
çok görülen sýradan bir sorunda vekaleti olan velinin
öteki tarafa ceza verme
amacýyla çocuklarýný görmesine izin vermemesidir.
Ayrýlýktan sonra bu konular
için bir avukata gidip baþvurmanýz bu yüzden çok
önemlidir. Kendiniz de davayý karþýlama konusunda
hiç bir þüphe ve korku oluþturmadan rahatlýkla bir
avukata baþvurabilirsiniz.
Genelde aile davalarýný
(avukat ücretleri dahil)
devlet karþýlýyor. (Prozesskostenhilfe) Bunu tabiki de
avukatýnýz ile ilk görüþmenizde de daha detaylý konuþabilirsiniz.
Ayrýlmýþ olan eþler arasýnda çok tartýþýlan konu
vekalet hakký oluyor. Vekalet hakký verilen kiþinin çocuðu için gerçekleþtirmesi
gereken sorumluluðu tek
baþýna üstlenmesidir. Vekalet hakký ile ilgili sizleri gelecek ay daha detaylý bilgilendireceðim.
kanlarý gerekse Þube Gençlik baþkanlarý toplantýda çok
faydalý konularýn görüþüldüðünü ve bir takým yeni
bilgiler elde ettiklerini belirttiler.
Toplantýnýn kapanýþ konuþmasýnda IGMG RNS
Bölge Baþkaný Yaþar Cimþit
önümüzdeki aylarda yapýlacak hayýrlý hizmetlerin planlý ve program dahilinde gerçekleþmesi için tüm idarecilere daha fazla görevler düþtüðünü belirtti.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
24
H
essen Eyaleti Baþbakaný
Roland
Koch ve Eyaletin
Entegrasyon Bakaný Jörg
Uwe-Hahn
Türkiye’ya
yaptýklarý ziyarette Türk
vatandaþlarýnýn entegrasyonu ve kardeþ bölge ile
iþbirliði konularýna deðindiler. Koch, Türkiye Baþbakaný Recep Tayyip Erdoðan ile görüþmesinde iki
ülkenin yakýn iliþkisine
vurgu yaptý, kültürel ve
ekonomik
iþbirliðinin
önemli olduðunu ifade etti.
Hessen
Eyaleti’nde
yaklaþýk 250.000 Türk kökenli insanýn yaþadýðý belirtilen görüþmede her iki
politikacý da entegrasyon
için din ve dil konularýnýn
önemine dikkat çektiler.
Entegrasyon Bakaný
Jörg Uwe-Hahn, Devlet
Bakaný Faruk Çelik ile
yaptýðý görüþmede eyaletin
yeni hükümetinin hedefi-
H
essen Eyalet Parlamentosu "Göç ve
Entegrasyon Araþtýrma Komisyonu" kurulmasýna yönelik bir karar
aldý. Konunun uzmanlarý
ve milletvekillerinden oluþacak komisyon heyeti, gelecek iki sene içerisinde
göç ve entegrasyon konusunda fýrsat ve rizikolarý
araþtýracak ve analiz edecek.
Alýnan bilgilere göre
“Göç ve Entegrasyon
Araþtýrma Komisyonu”
Hessen Eyalet Parlamentosu’nda bulunan beþ partinin atayacaðý 13 milletvekili ve beþ baðýmsýz uzmandan oluþacak. Komisyonun ilk etapta entegrasyon konusunda baþarýlý örnekleri, programlarý ve teþebbüsleri araþtýrarak parlamentoya bir durum tespiti sunmasý bekleniyor. Ayrýca yabancý düþmanlýðý,
ýrkçýlýk ve Ýslam düþmanlýðý gibi konularda somut
stratejiler geliþtirmek de
komisyonun hedefleri arasýnda yer alýyor. Ayrýca
göçmenler açýsýndan okul
ve mesleki eðitimin yanýnda ekonomik problemlerin
ve bunlarýn sosyal sisteme
13:28 Uhr
Seite 24
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Roland Koch’dan Türkiye
ile yakýn iliþki vurgusu
nin göçmenlerin entegrasyonunu desteklemek olduðunu ifade ederken, bunun
için Almanca'nýn öðrenilmesi üzerine yoðunlaþtýklarýný, uzun vadede hükü-
metin Hessen’deki okullarda Ýslam din dersini de
baþlatmak istediðini belirtti.
Almanca öðrenilmesinin çok önemli olduðunu,
ancak Türkçe'nin de ihmal
edilmemesi gerektiðini,
aksi halde bunun entegrasyon olmayacaðýna vurgu
yapan Çelik, Türkçe verilecek din derslerinin de bu
Hessen Parlamentosu’nda
partiler Araþtýrma Komisyonu
konusunda hemfikir
etkilerinin araþtýrýlacaðý
belirtiliyor.
Kararda geniþ
mutabakat saðlandý
CDU Entegrasyon Sözcüsü Holger Bellino alýnan
kararýn geniþ bir mutabakat neticesinde alýnmasýndan duyduðu memnuniyeti
dile getirdi. Bunun Araþtýrma Komisyonu’nun önümüzdeki yýllarda yapacaðý
çalýþmalar için iyi bir baþlangýç olduðunu belirten
Bellino; “Var olan durumun analiz edilmesinin yanýnda, karþýlýklý olarak dini
ve kültürel kimliklerin kabullenilmesi, Alman dilinin öðrenilmesi ve Alman
hukuk ve toplum düzenine
uyum saðlanmasý, olmasý
gereken þeyler. Entegrasyona baðlý olarak oluþan
fýrsatlar ve problemler eþit
seviyede görülmeli ve hep
birlikte baþarýlý bir entegrasyon için çalýþmalýyýz”
dedi.
SPD’nin entegrasyon
sözcüsü Gerhard Merz de
kararý sevinçle karþýladýðýný belirtti ve “CDU ve
FDP’li çalýþma arkadaþlarýmýzla ayný metin üzerinde anlaþabilmemiz mem-
haber
çerçevede düþünülmesinin
gerekliliðini ifade etti.
Ýzmir, Hessen’in
kardeþ bölgesi oluyor
Bununla beraber Hessen’in Türkiye’de bir bölge ile kardeþ bölge oluþturmak istediði, bunun için de
Ýzmir’in seçildiði belirtildi. Kardeþ bölge oluþturulmasýnýn Hessen’deki Türk
kökenlilerin ülkeleriyle
bað oluþturmasýný kolaylaþtýracaðý düþünülüyor.
Hessen Eyaleti’nin Polonya, Fransa, Ýtalya ve ABD
gibi ülkelerle kardeþ bölge
oluþturduðu bildirilirken,
Entegrasyon Bakaný Jörg
Uwe-Hahn ziyaret öncesi
yaptýðý açýklamada, “Hessen nüfusunun yüzde beþini oluþturan ülkenin bir
bölgesi ile iþbirliði içine
girmenin zamaný geldiðini
düþünüyoruz” dedi.
nuniyet verici” dedi.
Ayrýca Yeþiller Entegrasyon Politikalarý Sözcüsü Mürvet Öztürk, Araþtýrma Komisyonu’nun sadece bir araç olduðunu ve
amaç olmadýðýný vurguladý. Eðitim düzeyinin yükseltilmesi, baþarýlý mesleki
eðitimler, dil eksikliklerinin giderilmesi gibi konularýn ön planda durduðunu
belirten Öztürk, “entegrasyonu yeni baþtan düþünmeliyiz” dedi.
Öte yandan Eyalet Yabancýlar Konseyi de “Hessen’de Göç ve Entegrasyon” konulu araþtýrma komisyonunu olumlu karþýladý. Konsey Baþkaný Corrado Di Benedetto Hessen
Eyalet Parlamentosu’nun
almýþ olduðu kararý Hessen Eyaleti’nin tarihinde
“gecikmiþ bir ilk” olarak
deðerlendirdi.
Di Benedetto ayrýca komisyondan beklentilerini;
“Göçmenlerin daha iyi politik katýlýmý veya ayrýmcýlýk karþýtý çalýþmalar gibi
þimdiye kadar geniþ ölçüde tabu olan konular þimdi
masanýn üzerinde duruyor” ifadeleriyle dile getirdi.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
özel köþe
ara bir bulut sardý
baþýmý bugün bu
kara haberle birlikte. Ýçimde kýpýrdayan o
tatlý heyecan yerini acý mý
acý bir duyguya býraktý.
Oysa ki davetli sanmýþtým
kendimi Rabbimin evine.
Yerimdi, yurdumdu çünkü
þehirlerin annesi Mekke.
Aþkým büyüdü büyüdü,
doruklara ulaþtý. Bir de
sandým ki Hacer’ül Esved’le nikahým vardý. Gelinliðimdi Kabe’ye benzeyen siyah, yaldýzlý elbisem. Sana layýk olsun diye
ovdum Allah’ým üzerindeki lekeleri, týpký kirli kalbim gibi. En güzel halimle gitmeliydim düðünüme.
Masmavi göklerde süzülen
bembeyaz bulutlardan daha da nazlýca süzülmeyi
ahdetmiþtim.
“Dur” dedi Rabbim bana. “Vuslat vakti gelmedi
henüz”. Her zaman usulca
kulaðýma fýsýldayan Rabbim niye bu kadar yüksek
sesle haykýrmýþtý ki? Dað
gibi engeller ortadan kalk-
K
ir benzin istasyonunda arabasýna
benzin
doldurmakta olan bir bayanýn
yanýna gelen birisi boyacý olduðunu söyleyerek,
hizmet amacýyla
Kibarca kartýný sunuyor. Kartý aldýktan sonra
arabasýna biniyor bayan.
Adam da, baþkasýnýn kullandýðý bir arabaya giriyor.
Bayan, istasyondan
çýkmaya hazýrlanýrken,
arkadaki arabanýn da ayni
anda istasyondan çýktýðýný
ve kendisini takip ettiðini
fark ediyor.
Tam anýnda da bir bas
dönmesi ve zor nefes almakta olduðunu hissediyor bayan.
Cami açmak isterken,
adamýn verdiði kartý alan
elinden tuhaf bir koku alýyor Arkadakilerin de nerdeyse kendi arabasýna yapýþýrcasýna yaklaþtýklarýný
görüyor. Kaybedecek zaman olmadýðýný düþünerek basýyor gaza, o hýzla
B
13:28 Uhr
Seite 25
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Davetsiz Misafir
mýþtý da, þeffaf bir engeli
aþamamýþtým. Bir sebebi
olmalýydý bunun. Elbette
ki vardý her þeyin olduðu
gibi. Sebebi suçlarýmdý,
amellerimdi. Geriye dönüp
bir bakýverince gördüm
henüz bu kavuþmayý haketmediðimi.
Kalbime dokundum, sýcaktý. Ama yanmýyordu
ateþler gibi. Gözlerime
baktým, nemliydi. Ama
akmýyordu seller gibi. Dilime bakýnca gördüm, aslýnda dost bildiðini yeterince
zikretmediðini.
Ayaklarým koþacak kadar
atik deðilmiþ meðer, dizlerimde ise hiç mi hiç derman yok. Güllerin kokusunu niye alamýyor ki burnum içine çektiði halde?
Yine de koca bir hasret
birikmiþ þu küçük yüreðimde. Davet kartýmý elimden çektiklerinde sanki
ateþi küllenmiþ kalbime bir
üfürüverdi Yaradan. Tutu-
þuverdi aniden kenardan
kenardan. Önünü kesemediðim gözyaþlarým, susturamadýðým hýçkýrýklarým,
zaptedemediðim ýzdýrabým
savaþ açmýþtý bana. Savaþamadým. Dermansýzdým.
Sadece hayallerime sarýldým.
Güçsüzdüm. Güç, bileðini bükmekti imtihanlarýn. Sabýrsýzdým. Sabýr,
“acýmadý ki!” diyebilmekti
deðen taþlara. Umutsuzdum. Umut, el uzatmaktý
parýldayan her ýþýða. Affýný
ummak Allah’tan, her defasýnda yüzsüzce çýkmaktý
karþýsýna. Ve piþkince…
Kenarda bekliyordu valizim sabýrsýzca ve þiþkince. Koca bir demet sevgi
toplamýþtým aþýk gönüllerden. Koca bir buket de dua
dostlarýn dillerinden. Bir
çift hatim, binbir yakarýþ
haykýrýyor
derinden.
Umutlar müþterekti. Karanlýk mekanlardan, aydýn-
lýða ermekti. Kurumuþ yürekleri, Ravzada yeþertmekti.
Bir küçük beyaz kaðýda
“AKABE” yazdým. “NUR
DAÐI” yazdým. “HUDEYBÝYE” yazdým. Kýpkýrmýzý nazlý gülünü, yemyeþil yapraðýnýn altýna
saklayan MESCÝD’Ý NEBÝ
ile buluþacaktým.
Elele
tutuþup raksetmekti umudum HACER’ÜL ESVED’LE. Gözlerimi yumup, sadece dönmek, dua
ile, aþk ile, zevk ile. Soluyarak akþamýn serinliðinde
Önemli Bir Uyarý
giderken ilk gelen park
yerine dalýveriyor. Sert bir
frenle durduruyor arabayý, ayný anda da kýsa aralarla bastýðý klaksonla imdat iþareti verircesine durmadan velvele saçýyor ortalýða. Baþkalarýnýn da
bulunduðu park yerine gelen ikinci araba var hýzýyla çýkýþ yönünü alarak
uzaklaþýp gidiyor.
Adamlardan böylece
kurtulan bayan, uzun bir
süre sonra kendine gelebiliyor ve normal nefes almaya baþlýyor ancak. Bayaný böyle çok ciddi bir
duruma sokan bir maddenin karta sürülmüþ olduðu
anlaþýlýyor.
Adý, BURUNDANGA
olan bu uyuþturucu madde, bir kiþinin üstündekileri çalmak veya baþka
kötülükler yapmak için
kullanýlýyor. Basit bir kart
üzerine kolayca sürülebi-
len bu uyuþturucu, cinsel
taciz amaçlý kullanýlan
uyuþturucuya
nazaran
dört defa daha tehlikelidir.. Yolda, dýþarda tanýmadýðýnýz birisinden ve
hele yalnýzken asla böyle
bir kart almayýn sakin.
Ýkametgâhlara kadar gelerek hizmet sunanlarýn da
kullandýðý bir yöntem bu.
Dikkatli olmakta fayda
var dostlarým.
ÝLAVE BÝLGÝLER:
(burundanga” adlý güney amerika’da yetiþen
borrachero aðacýnýn yapraklarý ve tohumlarýndan
elde edilen bir maddeymiþ. borrachero, çok büyük dikenli, sonbaharda
pembe çiçekler açan güzel bir aðaçmýþ ve halk
sarhoþ aðacý diye biliniyormuþ. Bu aðaçtan elde
edilen toz olan burundangayi yuttuðunuzda ya da
soluduðunuzda etkisi ge-
çene kadar sizden istenen
her þeyi yapýyormuþsunuz. Üstelik geçici hafýza
kaybýna da yol açýyormuþ.)
Burundanga: Amerika
yerlilerinin borazan biçimli beyaz ve pembemsi
çiçekli, yeþil ve geniþ
yapraklý bitkiye verdikleri
isim.
SCOPOLAMÝNE
(Zombi Ýlacý- Brundanga)
Suç örgütlerinin ilacý
GURUBU;
Doðal bitki
ÖNEMLÝ BÝLGÝ;
Dünya ülkelerine uyarý: Suç örgütlerinin kullandýðý bir madde Büyük
ölçüde yaygýnlaþmaktadýr.
ÜRETÝMÝ;
Týptaki adý “Scopolamine” Amerika yerlilerince “Burundanga” olarak
isimlendirilen borazan biçimli beyaz ve pembemsi
25
mis gibi gül kokularýný.
“Dur” dedi Rabbim.
“Elindekiyle yetin”. Rahlemin üstündeydi Nur Daðý. Týrmanmalýydým. Galiba Akabe ayaðýmý bastýðým her yerdi. Hudeybiye
Rabbimin “Dur!” dediði
yerdi. Hudeybiye’den öteye geçiþ yoktu bu sene bana. Baðrýma taþ, yarama
tuz basarak geri dönmek
gelirdi ancak elimden. Ýlahi emre itaat düþerdi ancak bana.
Güzel Rabbim, iþittim,
itaat ettim! Söyler misin,
ne zaman gerçekleþir benim fethim?
ÞENGÜL USLU
çiçekli, yeþil geniþ yapraklý bitkiden imal edilmektedir.
TANIMI;
Kýsa sürede baðýmlýlýk
yapan bitki, beyin ve SÝNÝR sistemini etkiliyor.
Aþýrý dozda ölüme sebep oluyor. ABD’li toksikolog Peter Spenser buna
“ölüm yüklü bitki” adýný
vermiþtir. Yüksek dozda
kullanýldýðýnda kurbanýnýn bilincini iptal edip kor
haline getiriyor. Suç örgütleri bu madde ile kurbanlarýna soygun baþta
OLMAK üzere her istediklerini yaptýrýyor.
Kolombiya kaynaklý
bir maddedir.
KÖTÜ OLGULAR;
Ýnsanlarý hertürlü zararlý iþte kullandýrýr.
Þuursuz bir robot
(Zombi)haline
getiren
maddedir.
Aþýrý dozda beden ve
ruh yapýsýnda önemli tahribat yapan bir ölüm aracýdýr.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
26
D
iyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB)’nce inþaa edilecek ve sadece Köln’nün
deðil, ayný zamanda bünyesinde barýndýrdýðý sosyal,
kültürel ve eðitim merkezleri ile, Avrupa’nýn da en modern Camii ve Kültür komplekslerinin baþýnda yer alacak olan, DÝTÝB Köln Merkez Camii ve Sosyal Hizmet Birimlerinin Temel’i
baþta, T.C. Devlet Bakaný
Faruk Çelik, Federal Almanya Cumhuriyeti Devlet Bakaný, Dr. Werner Hoyer, T.C.
Diyanet Ýþleri Baþkaný, Prof.
Dr.
Ali
Bardakoðlu,
T.C.Köln
Baþkonsolosu
M.Kemal Basa, T.C.Düsseldorf Baþkonsolosu Fýrat Sunel, ABD’nin Düsseldorf
Baþkonsolosu Janice Weiner, Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Jürgen Roters,
Kuzey Ren Westfalya Eyaleti Uyum Sorumlusu Tomas
Kufen, T.C. Diyanet Ýþleri
Baþkan Yardýmcýsý Prof. Dr.
Mehmet Görmez, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Dýþ Ýliþkiler Dairesi Baþkaný Prof.
Dr. Ali Dere, T.C. Berlin
Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel
Baþkaný Sadi Arslan, Köln
Eski Büyükþehir Belediye
Baþkaný Firitz Schramma,
DÝTÝB Denetleme, Yönetim
ve Genel Kurul Üyeleri, Ehrenfeld Belediye Baþkaný
Josef Wirges, Semt Belediye
Baþkanlarý, Sivil Toplum
Kuruluþlarýnýn temsilcileri,
DÝTÝB Derneklerininde hizmet veren din görevlisi, dernek baþkaný ve yöneticiler,
Semavi Dinlerin Temsilcileri olmak üzere, Türk, Alman
ve diðer milletlere mensup
binlerce davetlinin katýlýmýyla atýldý.
Köln DÝTÝB Merkez Camii Din Görevlisi Þaban
13:28 Uhr
Seite 26
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Köln DÝTÝB Merkez Camii’nin
Temeli Muhteþem Bir Törenle Atýldý
Kondi’nin Kur’an-ý Kerim
tilavetiyle açýlýþý yapýlan
programýn açýlýþ konuþmasýný, T.C. Berlin Büyükelçiliði
Din Hizmetleri Müþaviri ve
DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan yaptý.
DÝTÝB Merkez Camii
Mimarý Paul Böhm, kendisi
hakkýnda övücü konuþmasýnda dolayý Prof. Dr. Bardakoðlu’na teþekkür ederek,
projenin özellikleri ile ilgili
bilgiler verdi.
Protestan Kilisesi adýna
Köln ve Bölge Piskoposu
Rolf Domning ile Katolik
Kilisesi adýna Dekant Monsiyör Rainer Fischer’in birlikte yaptýklarý konuþmalarýnda, caminin yapýlmasýndan duyduklarý memnuniyeti ifade ettiler.
T.C. Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu
da
konuþmasýnda;
“Köln’de bu derece büyük
bir caminin inþa edilecek olmasýnýn burada yaþayan
Türklerin deðil, Almanya’nýn baþarýsýdýr. Almanya’nýn din özgürlüðü konusundaki bu tavrý tüm dünyaya örnek olmalý. Bu cami sadece ibadethane olmayacak,
ayný zamanda büyük bir kül-
tür merkezi, insanlarýn buluþma ve diyalog kurma yeri, dini özgürlüklerin abidesi
olacaktýr. Cami toplanma
yeri demektir. Kapýsý inanan
inanmayan, herkese açýktýr.
Ýnþaatý protesto eden cami karþýtý, aþýrý saðcý ProKöln taraftarlarýna da deðinen Bardakoðlu, “Onlarý da,
protesto haklarýný, kurallar
dairesinde gerçekleþtirdikleri için tebrik ediyorum. Tepkileri bilmemiz lazým ki; daha dikkatli ve özenli davranalým. Aykýrý görüþler bizim
için katkýdýr.” dedi.
Kuzey Ren Westfalya
Baþbakaný Jürgen Rüttgers
adýna, Eyaletin Uyum Sorumlusu Tomas Kufen ise,
Kuzey Ren Vesfalya (KRV)
Eyalet Baþbakaný Jürgen
Rüttgers’in selamlarýný getirdiðini söyleyerek, inþa
edilecek olan Köln Camii’nin diyalog, tolerans ve
birlikte yaþamýn simgesi
olacaðýnýn altýný çizdi.
Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Jürgen Roters
de; “Bugün birlikte yaþam
için çok önemli bir gün” diyererk, DÝTÝB Merkez Camii’nin yapýlmasýndan duyduðu memnuniyeti dile ge-
tirdi.
T.C. Berlin Büyükelçisi
Ahmet Acet adýna, Köln
Baþkonsolosu Mustafa Kemal Basa; “Türkler’in Almanya’ya geliþlerinin 50. yýl
dönümünü bu cami ile kutlamalarý çok sevindirici. Burasý diyaloðun ve barýþýn mekaný olacaktýr” dedi.
Köln-Ehrenfeld Belediye
Baþkaný Josef Wirges de konuþmasýnda, “Bu cami bizim
camimizdir. Burada ayný zamanda kalýcý bir diyaloðun
temelini atýyoruz. Köln’e
gelen Turistler Dom katedralinden sonra bu camiyi ziyaret edeceklerdir” dedi.
Köln Eski Büyükþehir
Belediye Baþkaný Firitz
Schramma, konuþmasýný
yapmak üzere anons edildiðinde, salonda bulunan binlerce davetli tarafýndan dakikalarca alkýþlandý, Schramma, yine Cami Danýþma
Konseyi’nde olduðunu hatýrlatarak inþaatý takip edeceklerini bildirdi.
Törene bir mesaj gönderen Almanya Baþbakaný Angela Merkel; “Bu caminin
inþa edilmeye baþlamasý, Almanya’ya gelmiþ olan Müslümanlarýn burayý vatan
haber
edindikleri anlamýna geliyor. Bu ise uyum için çok
önemli bir adýmdýr” dedi.
T.C. Devlet Bakaný Faruk Çelik de konuþmasýnda,
temeli atýlan caminin þaheser mimari yapý olacaðýný
hatýrlatarak; “Ancak, caminin içi, içinde yapýlan çalýþmalar, yapýdaki þeffaflýktan
daha þeffaf olacak. Bu cami,
insanlarýn buluþtuðu yer
ocak. 20. yüzyýlda insanlýk
büyük bir hoþgörüzlük ve
bundan kaynaklanan acýlar
yaþadý. Bugün burada deðiþik din mensuplarýnýn buluþmasý, çok güzel bir tablo
oluþturuyor. Farklýlýklarý
yok sayamayýz. Bugün burada, Yahudi, Hýristiyan ve
Müslümanlarýn birlikte söylediði bir ses yükseldi. Denildi ki; “Artýk çatýþmalara
yer yok” dedi.
DÝTÝB Türk Tasavvuf
Musikisi Korosu eþliðinde,
DÝTÝB Sema Ekibinin sunduðu gösterinin ardýndan,
protokole mensup davetliler
DÝTÝB Merkez Camii’nin
temeline ilk harcý, Din Görevlisi Þaban Kondi’nin
yaptýðý dua ve hayýrlý olsun
temennileiyle koydular.
DÝTÝB Köln Merkez Camii ve Sosyal Hizmet Birimlerinin Temel atma programý, DÝTÝB Folklor Ekiplerinin birbirinden güzel doyumsuz gösterileri ve Türk
Özgün Müziðinin deðerli
temsilcisi Uður Iþýlak’ýn
verdiði verdiði konserin ardýndan, DÝTÝB Haným Kollarý tarafýndan, Merkez Camii yararýna organize edilen
ve Türk damak zevkinin deðiþik tad ve lezzetteki yemek çeþitleri ile, diðer eþyalarýn satýþa sunulduðu Kermes Çadýrýndaki standlarýnýn gezilmesinin ardýndan
sona erdi.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
dosya
üphesizki, Onlarýn
ne etleri ne de kanlarý Allah’a ulaþýr; fakat O’na sadece sizin takvânýz ulaþýr. (Hacc: 37)
Kurban; Ýbrahim ve Ýsmail’in baba-evlad sevgisi
ile Hakk`a teslimiyet duygularýnýn harman olduðu
kutsal bir sünnettir.
Ýbrahim`de Ýtaat`ýn, Ýsmail`de teslimiyetin, Cebrail`de sadakatin, Muhammed
(s.a.v)de Kurbiyyetin, Ümmetinde ise kardeþlik ve dayanýþmanýn sembolleþtiði
üstün bir ibadettir.
Sevgi medeniyetinin inþa unsurlarýndan biridir. Allah sevgisinden insan sevgisine, hayvan sevgisine uzanan bir inþa eylemi, hayata
yeniden dönme hareketidir.
Bencillik ve Ego`dan
vazgeçerek diðergamlýlýðýn,
ulvi gayelerin kesiþtiði kavþaklardan biridir.
Allah`a yaklaþma ve
onun rýzasýný kazanma, Allah`ýn hatýrlanmasý, yeryüzündeki bütün mahlukatýn,
Allah`ýn mülkü olduðunu
bilip, insanlarýn istifadesine
verilmiþ olduðunun göstergesidir.
Ýþte kurban insana zamanla sahip olduðu mülkün, baðýn bahçenin, servet
ve paranýn Allah`ýn bir lütfu
olduðunu hatýrlatýr.
Kurban`la beraber aylarca et yüzü görmemiþ, temel
gýda maddelerinden yoksun
Adem`in çocuklarýna, Bilal`in torunlarýna sadece et
göndermiyoruz.
Bununla beraber her þeyden önce ümidi, hayata tutunmayý, sevdadan vazgeç-
13:28 Uhr
Seite 27
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
I
GMG Rhein Neckar Saar
Bölgesi Gençlik Teþkilatý Þube Baþkanlarý ve Birim Eðitim Toplantýsý Bölge
Merkezi’nde gerçekleþtirildi.
Açýlýþ Kur’aný Kerim’i
ile baþlayan Þube Baþkanlarý
ve Birim Eðitim Toplantýsý
Bölge Merkezi’nde gerçekleþti. Teþkilatlanma Baþkaný’nýn yaptýðý yoklama ve
bilgilendirme ile devam etti.
Akabinde söz alan IGMG
Rhein Neckar Saar Bölgesi
Gençlik Teþkilatý Baþkaný
konuþmasýnda 2009/2010
yýlý çalýþmalarý hakkýnda bilgi vererek, birimlerin sorumluluklarýný hatýrlattý. Bu
Murat ÝLERÝ
Þ
[email protected]
memeyi, kardeþliði, fedekarlýðý, sevgi, huzur ve barýþta yeniden dirilmeyi götürüyoruz.
Afrika`da su kuyusu,
Bangladeþ`te
yetimevi,
Keþmir`de saðlýk ocaðý, Tusinami`nin vurduðu Bande
Ace`de yine kimsesizlerin
sýðýnaðý oluveriyoruz.
Bu bir vesile,
hayýr köprüsü
Bu köprüde, farklý olanlar, bir sözü ve iddiasý olanlar buluþur, fedakar insanlar kesiþir, hayýrhah cömert
yürekler yarýþýr, böylelikle
dünyayý hatta evreni kuþatan bir rahmet ve bereket
zinciri oluþur.
Bir Kurbandan
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Bir Hayýr
Köprüsü
Olarak
KURBAN
ne mi olur?
Milyonlarca mazlum ve
maðdurun yüzünün gülmesine, hayýr dualarýnýn arþa
uzanmasýna vesile olur.
Kalplerin yumuþamasýna, þefkat ve yardýmlaþmanýn yerleþmesine, iyiliklerin
yaygýnlaþmasýna aracý olur.
Rahmeti celb, kaza ve
belayý def eder, zengin, fakir, zayýf güçlü arasýnda bir
diyalog, iletiþim aðý kurar.
Burada 2006 yýlýnda
Kurban Kampanyasýnda dolayý bulunduðum Bangladeþte yaþadýðým bir anýmý
sizlerle paylaþmak isterim.
Bayramýn son günüydü.
Mihmandarým, orada bize
rehberlik yapan arkadaþa
bir telefon geldi. Birden yüzünün solduðunu, moralinin
bozulduðunu gördüm. Ne
olduðunu ýsrarla sormam
üzere þöyle dedi, 30-40 bin
kiþinin yaþadýðý bir þehirdeki STK gönüllüsü bir öðretmen, þehirlerinde daðýtýlmak üzere hiç kurban kesilmediðini söyledi. Kaldýysa
kendilerine de bir kurban
göndermemizi, dolayýsýyla
þehirlerinde bu ibadetin ifasýna yardýmcý olmamýzý istedi.
Ýþte bir Kurban demek,
bir þehirde bu ibadetin gerçekleþmesi demek.
Dengesiz gelir daðýlýmýnýn ve uçuruma varan farklýlýklarýn hakim olduðu dün-
Rhein Neckar Saar Bölgesi Gençlik
Teþkilatý Þube Baþkanlarý toplandý
konuþmanýn ardýndan birim
eðitimi yapmak üzere gruplar halinde odalara geçildi.
Teþkilatlanma Baþkaný
Ýbrahim Köroðlu gelen Þube
Teþkilatlanma Baþkanlarýna
bu sezonda hedeflerini, pro-
jelerini ve çalýþmalarýný anlattý. Bölge Gençlik Teþkilatý Eðitim Baþkaný Mustafa
Atsay ve vekaleten Orta Öðretim Baþkanlýðý’ný yürüten
Tanýtma Baþkaný Ali Yorulmaz gençlere deðerli bilgi-
ler aktardý. Yýldýz Gençlik
Projesi ve Abi-Kardeþ Projesine önem verilmesi gerektiðini vurgulayan Ali Yorulmaz, gençleri diðer bölgelerin örnek çalýþmalarýnýn yer
aldýðý bir CD gösterisi ile
27
yamýzda, her geçen saniyede binlerce çocuðun öldüðü
günümüzde, ulaþýlmasý gereken milyonlarca insan
beklerken, sadece þikayet
eden, bu iþin edebiyatýný yapýp mangalda kül býrakmayan, geçmiþi suçlayan geleceði görmeyen, karanlýða
küfreden, yani dolaylý, dolaysýz sorunlarýn bir parçasý
olanlar için bir fýrsattýr
KURBAN.
Çorbada tuz,
biber olmaktýr,
Bir çýra, bir fenerdir,
Bir adým, bir çiçektir,
Bir sevda bir ateþtir,
Hayýr köprüsüne
bir çakýl,
bir mýh olmaktýr.
Hani derler ya,
Bir mýh bir nalý, bir nal
bir ayaðý, bir ayak bir atý,
bir at bir komutaný, bir komutan bir milleti zafere götürürmüþ.
Öyleyse,
Gelin bu bayramda yolu
gözleyenleri, kapýyý gözetleyenleri sevindirelim. Kurbanlarýmýzla ümmetle kucaklaþalým, haram iþlemeyen aðýzlarýmýzla dua etmiþ
olalým!
Nasýl mý.?
Günahsýz, biçare miskinler, çocuklar, garipler size
dua ettiðinde haram iþlemeyen aðzýnýzla dua etmiþ
olursunuz diyor, o güzel
Peygamberimiz.
Kurbanlarýmýz, ellerimizden tutup, bizleri Rabbin yakýnlýðýna götürsün.
Sýrattan þimþek gibi geçmemize ve Hakk`ýn rýzasýna ermemize vesile olsun.
motive etti.
Toplantýnýn ikinci bölümüne katýlan Bölge Üniversiteliler Baþkaný, bu sezonda
özellikle Üniversiteliler Biriminde büyük programlarýn
altýna imza atacaklarýný ve
bölge hedeflerini aþacaklarýný kaydederek, Üniversiteliler Þube Baþkanlarý’na da
büyük görevler düþtüðünü
belirtti. Daha sonra önümüzdeki çalýþmalarýný özetleyen
ve 2009/2010 çalýþmalarýnýn
büyük ses getireceðine inanan Ýbrahim Köroðlu çalýþmalarýmýza önem vererek
katýlýmýn yüksek tutulmasýný
istedi.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
28
B
ir çok hizmet ve örnek programlarýyla
tanýnan Ýslam Toplumu Milli Görüþ Kadýn
Teþkilatý, bölgeler arasý 6.
Kur’an Okuma Yarýþmasý’ný gerçekleþtirdi.
IGMG Kadýn Teþkilatý
tarafýndan IGMG Genel
Merkez salonunda düzenlenen programa dört bölgeden yarýþmacý katýldý.
Programýn baþýnda 2008
yýlý Kur’an-ý Kerim Okuma Yarýþmasý’nýn birincisi
olan Berlin Bölgesi’nden
Zülal Çelebi bant yayýnýndan dinlendi.
IGMG Kadýn Teþkilatý
Baþkaný Zehra Dizman yarýþma öncesi yaptýðý konuþmaya iþtirak eden tüm
katýlýmcýlarý selamlayarak
baþladý. Kadýn Teþkilatý
Baþkaný Zehra Dizman
özetle þunlarý söyledi:
“Bu yarýþmalar ile hedeflenen hiç þüphesiz yüce
kitabýmýzýn iyi okunmasý
ve yaþanmasýdýr. Teþkilatýmýzýn bünyesinde, þubelerde, bölgelerde yarþmalar
yaparak insanlara Yüce
Rabbimizin ilahi mesajýný
ulaþtýrmada yardýmcý olmak amacýyla 6 yýldýr bu
yarýþmalarýmýzý yapýyoruz.
Bu anlamda Kur’an ihtisas sýnýflarýný ve yarýþmalarýný ýsrarlý bir þekilde
programýmýza aldýk.
Yüce Rabbimiz, ‘Kur’an’ý açýk açýk, tane tane
oku’(el-Müzemmil, 73/4)
buyuruyor. Bu ayete göre
Kur’an-ý Kerim, harflerini
belli ede ede, öyle ki adeta,
dinleyenlerin harflerini sayabileceði þekilde okunmalýdýr.
Kur’an, Allah sözü olduðu için, doðru okunmasý
gerekmektedir. Âlimlerin
belirttiðine göre bu ayette
Allah, sevgili Peygamberimize Kur’an’ý tecvîd ile
okumayý emretmiþtir. Dolayýsýyla bu emir, bütün
Müslümanlar için de geçerlidir. Yine bu ayette
Kur’an’ýn güzel, ahenkli
ve tane tane okunmasý, telaffuzu ve harflerin çýkýþ
yerlerine uygun bir þekilde
tilavet edilmesine dikkat
çekilmektedir.
13:28 Uhr
Seite 28
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
IGMG Kadýn Teþkilatý 6. Kur’an
Okuma Yarýþmasý manevi bir
ortamda gerçekleþti
Konuyla ilgili âyet ve
hadislerin iþaret ettiði mana; tecvid kaidelerine uymak kaydýyla, okuyuþu
güzel ses ve makam ile
süslemenin caiz olduðu ve
hatta teþvik edildiði þeklindedir.
Bununla birlikte, iþi çýðýrýndan çýkararak ses gösterisine dönüþtürmek, makamý ön plana almak, tecvid kurallarýndan fedakarlýk etmek ve okunanýn Allah kelamý olduðu þuurundan uzaklaþmak elbette caiz deðildir.
Hz. Peygamber, Kur’an’ýn tecvîdle okunmasýna
büyük önem vermiþ ve
böyle okuyanlarý da takdirle karþýlayarak bu kimselere iltifatta bulunmuþtur.
Meselâ, Kur’an’ý güzel
okuma konusunda ün yapmýþ bir sahabe olan Ýbn
Mes’ud
için;
‘Kim
Kur’an’ý ilk indiði þekilde
okumayý severse, Ýbn
Mes’ud’un kýraatini okusun’ (Ýbn Mâce, Mukaddime, 11, I, 49, no:138)buyurmuþlardýr.”
“Kur’an öðrenimine büyük önem veriyoruz”
Müslümanlarýn
Kur’an’a olan uzaklýðýný
ve bu uzaklýk sebebiyle
düþtüðü acý durumu can
alýcý ifadelerle anlatan
Zehra Dizman konuþmasýný þöyle tamamladý; “Yýllardýr Kur’an’ý ölülerimize, hastalarýmýza okuduk;
bir tek kendimize okuyamadýk. Halbuki Kur’an
ölüleri deðil dirileri uyarmak için; kalbi, kafayý ve
hayatý yeniden düzenlemek için gelmiþtir... Bu
anlamda Teþkilat olarak
Kur’an öðrenimine büyük
önem veriyoruz. Maksadýmýz güzel okumayý öðren-
haber
menin yanýnda, Kur’an ahlakýna göre yaþamaktýr. Bu
güzel yarýþmaya evlatlarýmýzý hazýrlayan, yetiþtiren
hocalarýna ve velilerine teþekkür ediyor hepinize selam ve saygýlarýmý sunuyorum.”
Programý sunan Kadýn
Teþkilatý Ýrþad Baþkaný
Sultan Balkaya yarýþma
kurallarýný hatýrlattý ve Züleyha Okumuþ, Emine Çakal, Hatice Erturul, Derya
Aydýn’dan oluþan yarýþma
jürisini takdim etti. Yarýþmacýlar önce ezberlerini
daha sonra da yüzünden
okuyuþlarýný yaptýlar.
Jürinin makam, mahreç
ve tecvidde yaptýðý deðerlendirme neticesinde Ruhr
A Bölgesi’nden Rümeysa
Yalçýn birinci olurken,
Berlin Bölgesi’nden Meryem Akdeniz ikinci, Köln
Bölgesi’nden Dilek Bayrak üçüncü, Paris Bölgesi’nden Aslý Tutkun da
dördüncü oldu. Dereceye
girenlere para ödülü ve hediyeleri Kadýn Teþkilatý
Baþkaný Zehra Dizman tarafýndan takdim edildi.
Program IGMG Kadýn
Teþkilatý Eðitim Baþkaný
Tünay Ermiþ hanýmýn yaptýðý dua ile sona erdi.
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
özel köþe
Seite 29
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
M. Salih AYDIN
Sevgi Dolu
Bir Bahçe…
Önce ALLAH’ýn yüce
selamý ile baþlarým. ALLAH’ýn Selamý Rahmeti ve
Bereketi üzerinize olsun.
Ey insanlar, insaným sananlar, kendini insanlýða
adadým zannedenler. Yaþamýn güzelliklerini yaþamadan baþkalarýna zehir
edenler. Yaþamýn gayesi’ni
hedef edinmeyip, nefsin gayesini hedef edinenler. Niçin tatlý bir yaþam var iken
tatsýz bir yaþama dönüþtürülür. Ýnsanoðlu dünyaya
yemek ve içmek için gelmemiþtir. Hayvani gayeyi tatbik etmek için de gelmemiþtir. Onlar sadece bir vesiledir. Hayatýn yaþam gayesini bulamayanlar boþluk içinde yüzenlerdir. Tabii onlar kendilerine yanlýþ
yollarda yararý olmayan
bir oyuncak ararlar. Izdýraplarýn dinmediði acýlarýn
sönmediði bu zamanda zalimlerin bilmediði bir þey
var ALLAH (c.c.) gerçekleri perdeleyen nefs putu çeþitli bahanelerle ortaya
çýkmakta ve kýymetli zamanlarýmýz boþa harcanýp
gitmekte baþkalarýný deðil
kendimizi aldatmaktayýz.
Sonra da çamura düþtüðünü anlayýp kurtulmak için
daha da çamura batmakta
onunla da kendine teselli
aramaktadýr. Ýnsan ALLAH’ýn verdiði nimetlerin
kýymetini bilmek istememekte kendini zavallý bir
varlýk durumuna düþürmektedir. Üstün bir varlýk
olduðunu bilemeden. Sevgi
ALLAH (c.c.) sevgisidir,
yaþamýn gayesi kendi düþüncelerini bu dünyada tatbik etme deðildir. Çünkü bu
dünyada sýnýrlý bir ömür ve
ödevi olan bir talebeyiz.
Bir zaman sabýr denizinde
yüzerek aþacaðýz. Eðer sabýr denizinde sabýr edemez
isek alabora olur batarýz.
ALLAH’ýn (c.c.) verdiði nimetlerin þükrünü eda etmek zorundayýz. Baþka
þansýmýz da yok. Her nimetin kendi özelliklerine ve
güzelliklerine göre yaþayarak, tadarak, hissederek,
koklayarak, duyarak, konu-
13:28 Uhr
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Hacarabýn
Serüvenleri
[email protected]
þarak, seyrederek yaþamýn
güzelliðini anlamalý ve yaratana þükretmeliyiz vesselam. Sevgilerimle Wetzlar
01.06.97 Halil Aydýn. Vefatý 03.08.1997...
Rahmetli oðlum Halil’in notlarýndan 02.11.
2009 günü doðum günü
vesilesiyle geçmiþlerimizin
ruhuna Fatiha…
Doktor Vatandaþa
Cevabý Verdi
Hastanelerde ölüm oraný
çok olduðundan vatandaþ
doktora soruyor:
—Doktor bey son zamanlarda ölüm vakalarý
hastanelerde çoðaldý bunun
sebebi ne olabilir ve hesabýný nasýl vereceksiniz?
Doktorun cevabý ise:
—Aksine mezar kazanlar, ölü yýkayanlar, kefen
satanlar, sabun satanlar, fýrýncýlar,
mevlithanlar,
Kur’an Kurslarý, vatandaþ,
mezar taþý yapanlar, akrabalarý, veraset düþen çocuklarý vesaire bize dua
edecekler geriye ne kalýyor
ki? Býrak onu da onlar düþünsün.
Hacarabýn
Tesbih hikâyeleri
Bizi Nasýl Atlattý
Bir zamanlar izinde babamla beraber Konya’yý
gezmiþtik. Sonra Karaman’a döndük biraz sonra
babam ortadan birden kayboldu. Biz ALLAH ALLAH bu adam nereye gider
ne eder her tarafý didik didik taradýk sanki yer yarýldý
Hacarap içine girdi. Aramadýðýmýz yer sormadýðýmýz kapý kalmadý sanki Hacarap diye biri Karaman’da
yoktu. Hiç aklýmýzda olmayan þeyleri hep babam dü-
27
þünür ve hep þöyle söyler:
—Benim kafamda kýrk
tilki gezer hiçbirinin kuyruðu öbürüne deðmez. Nitekim öyle yapmýþ bizi Karaman’da uyutup ver elini
tekrar Konya’ya. Orada gözüne kestirdiði bir tespih
varmýþ ama parasý yok. Hemen muhterem Taþkentli
Mustafa abimin evine ve
ondan parayý alýr almaz
doðru tespihcide soluðu
alýyor. Tespihi alýyor ve
Karaman otobüsüne biniyor. Gelelim Karaman’a
biz tabir yerindeyse yerimizde duramýyoruz. O sýcakta haþat olduk Hacarap
hala ortalýkta yok. Akþam
kararmakta tam o sýrada çýkagelmesin mi? Biz tam
posta koyacaðýz, bir yaygara bir gürültü, bir þiþti ortada, bir gitti geldi, suçlu
suçsuz, suçsuz suçlu oldu.
Meðer her þeyi kafasýndan
hesaplamýþ basarsam gürültüyü onlarda susar. Biz
de kendisi hasta olduðu
için, bir yerlerde düþüp kalýr telaþýndayýz. Anlayacaðýnýz hem yorulduk hem
azar iþittik…
Annem Babama Para
Vermese O da Borç Yapar
Babam her izine gittiðinde tanýdýk bir gümüþçü
var ondan alacaðýný gizlice
alýr. Ýzinden dönünce de
benim filan gümüþçüye þu
kadar filan tespihçiye þu
kadar filan saatçiye þu kadar borcum var der ve parayý gönderirdik. Bir seferinde de insanlýk bu ya tespih parasýný unutmuþ Türkiye’den bir telefon Hacarap bizim para nerede kaldý
iste o zaman evde fýrtýna
koptu ve elinden kontosu
da kartý da annem ve kar-
deþlerim tarafýndan alýndý.
Haline çok acýdým oyuncaðý elinden alýnmýþ çocuk
gibi mahzundu...
Hacarabýn
Koleksiyonlarý
Karaman’da da baþka
yerlerde olduðu gibi eski
dededen kalma çok kýymetli tesbihler var. Babam
bunlarý almak için camileri
dolaþýr dururdu. Her izinde
en az birini alýr gelirdi yani
koleksiyoncu idi. Almanya’ya gelince de bu filan
hocanýn tespihi bu filan
aðanýn tespihi der sevinirdi. Bir tarafa cep saatlerini
dizer, bir tarafa gümüþlerini dizer, bir tarafa tespihlerini dizerdi. Þimdi camilere
tesbih yapar kýrýlanlarý ve
eksikleri tamir eder.
Karaman Denince
Deðiþik
Hocalarýmýz Akla
Gelir Önce
Karasakal Hoca
Peygamber Niçin
Kabak Yerdi?
Ýþte onlardan birisi: Hocaya bir gün sormuþlar;
"Hocam Peygamber Efendimiz (s.a.v) kabaðý niçin
çok severdi" diye hoca da
tatlý ihtiyacýný oradan karþýladýðýný söylemiþ ama
adam tekrar sormuþ;
- o kadar tatlý varken neden kabak- deyince Karasakal taþý gediðine koymuþ
"Þöbiyet vardý da yemedi
mi"
OT BÝTMEZ
YERLER
Karasakal Hoca'ya sorarlar:
- Batýla hizmet eden
partilere oy ve boy verenler
cennete gider mi hocam?
— Ne dersin hoca? Gi-
29
der dese bir türlü, gitmez
dese bir türlü, ama Hoca'nýn ince zekâsý hemen
anýnda bir çözüm üretir:
- Takmayýn kafanýza
der, Allah'ýn rahmetinden
umut kesilmez. Onlarý da
cennetin ot bitmez yerlerine
sürüverirler giderler caným!
KÝME ÝTÝMAT?
Karasakal Hoca, altýný
çize, çize "Hiç bir dünyevi
iþle iþtigal etmedim" diyor
ya! Bunu duyan ve Hoca'nýn da on-onbeþ horantaya baktýðýný bilen biri:
- Hoca, demiþ, sen bu
onbeþ horantaya neyle nasýl
bakýyon Allah aþkýna yaaav? Nereden geliyor bu
deðirmenin suyu?.. Karasakal Hoca Talak Suresi 2.
ayetin sonundan itibaren
okuyarak:
- Kim Allah'a karþý takva üzere olursa, Allah ona,
darlýktan geniþliðe, bir çýkýþ yolu ihsan eder. Bir de
ona, ummadýðý yerden rýzýk
verir, Kim Allah'a tevekkül
ederse, Allah ona yeter...
Diye cevap vermiþ, fakat
adam tatmin olmamýþ:
- Hoca, amenna, amenna da... Neyinen geçiniyoooon? diye tekrar sormuþ.
Hoca bu kez de, Zümer
süresi, 36. ayetle cevap vererek;
Allah kuluna kafi deðil
mi? demiþ.
Adam yine ayný ganerelikle:
- Hoca, amenna, anladýk, Allah kuluna kafi de...
Sen neyinen geçiniyooon.
diye üstelemiþ.
Hoca da dayanamamýþ
ve latife babýnda:
- Þu kadar haným, bu kadar hamamýn var!.. Gibilerden olmayan þeylerini saymaya baþlayýnca adam:
- Hah, demiþ þimdi oldu
iþte caným!.. Deyince.
Karasakal Hoca'nýn tepesi atývermiþ:
-Ýmanýný tazele ülen ganere, demiþ, Allah'a itimat
etmiyon, hana hamama itimat ediyon sen! Çabuk,
imanýný tazele hergele!..
Bugünlükte bu kadar
dostlar sizleri ALLAH’a
emanet ediyorum.
Selam ve dua ile…
40. sayi sayfalar hessen
30
26.11.2009
13:28 Uhr
Seite 30
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
bulmaca
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
13:28 Uhr
Seite 31
40. sayi sayfalar hessen
26.11.2009
13:28 Uhr
Seite 32

Benzer belgeler

PDF SAYI 18 - Hayat Online

PDF SAYI 18 - Hayat Online bedeli ile dünyan›n hiç tan›mad›¤›n›z bir taraf›ndaki mazlum ve ma¤durun duas›n› alabilecek belki de bu dua veya dualar sayesinde pek çok s›k›nt›dan uzak olacaks›n›z. Bunun yan›nda bulundu¤umuz ülk...

Detaylı

PDF SAYI 30 - Hayat Online

PDF SAYI 30 - Hayat Online Yine Köln`de DÝTÝB`in yaptýracaðý gerçekten mükemmel camii ve külliyesinin temeli Türk ve Alman resmi yetkililerini katýlýmý ile beraberce atýldý. Bu törenin haberini gazetemizin sayfalarýnda bulab...

Detaylı