İndir

Transkript

İndir
marketing europe & anatolia
Tarih: Şubat 2016 Sayı: 49
retorik
Söylemezsem
çatlayacağım...
kelebeğin
fırtınası
Hayaller ve kabuslar:
14 Şubat...
e
z
i
i b rin
d
Ha n ve
ila
İçindekiler
marketing
europe & anatolia
Sayı: 49 Tarih: Şubat 2016
İmtiyaz Sahibi
Eksantrik Film Prodüksiyon
P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
Kısa Kısa
04 - 07
Genel Yayın Yönetmeni ve
Sorumlu Yazı İşler Müdürü
Elvin Ekşioğlu
e-mail: [email protected]
Teknoloji
10 - 11
Medya Dünyası
12 - 13
Haber ve Fotoğraflar
Agency Europe & Anatolia
[email protected]
[email protected]
Katkıda Bulunanlar
Nurgül Eryıldır Günay
Ali Erdem Ekşioğlu
Seval Duban
Ekim Solemez
Yusuf Yener Günay
Röportaj
14 - 19
kelebeğin fırtanası
21
Reklam dünyası
22 - 23
Danışman
Abdullah Ekşioğlu
İlan Rezervasyon
Gözde Öztürk
Yayın Türü
Süreli Yayın
Yönetim Yeri
Agency Europe & Anatolia
Feneryolu Mh. Fahir Açan Sk.
Deniz Ap. No: 21 /15
Kadıköy - İstanbul - Tr.
Tel: +90 555 233 24 41
e-mail: [email protected]
marketing europe & anatolia
Agency Europe & Anatolia tarafından
Süreli yayınlanan bir e-dergidir.
Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film
Prodüksiyon’a aittir. Tamamı ya da bir
bölümü yayıncısının izni olmaksızın
çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.
Tüm ilanların sorumluluğu firmalara,
makalelerdeki görüşler ve hukuki
sorumluluk yazarlara aittir.
Bu derginin yayınlanma sürecinde
hiçbir ağaç zarar görmemiştir.
http://www.meadergi.com
mobil: http://m.meadergi.com
http://www.facebook.com/meadergi
instagram: meadergi
https://twitter.com/meadergi
Röportaj
24 - 26
retorik
27
Kampanyalar
29 - 35
Gezi
36- 43
Game On
44 - 47
Kültür Sanat
48 - 49
Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.
marketing europe & anatolia / 1
Köşe
Elvin Ekşioğlu / [email protected]
( editörden)
Her şey güzel olacak...
Merhaba
Her ay size sunduğumuz dergide yer alan haberler 1993'den bu yana oluşturduğu
ağ ile haber sağlayan Agency Europe & Anatolia'nın marketing alanına giren
haberlerinden oluşturduğu her ay ortalama 8 bin haberin içerisinden seçilmekte,
hiçbir haber ya da görsel başka bir yayın kuruluşunun emeğinden çalınmamakta
hatta değişik mecralarda defalarca yer alan haberler elenmekte.
Bugüne kadar sektör içerisinde hiçbir ajans, dergimizle ekonomik bir ilişki için
aranmadı ve rahatsız edilmedi. Zaten marketing europe & anatolia'nın ilan yayınlama
konusunda oluşturduğu hedef kitle ajanslar değil, okuyucu kitlesiyle, hedef kitleleri
örtüşen kuruluşlar ki çıkış amacı yayıncılıktan para kazanmak olmayan dergimizde
ilan gelirlerinin oluşması için de hiçbir zaman saldırgan bir politika izlenmeyerek,
süreç doğal mecrasında serbest bırakıldı.
Okuyucu sayımız her geçen gün artıyor ve dergimize olan bu teveccüh bizleri mutlu
ediyor. Reklamcılar Derneği'nin açıklamalarıyla reklam sektöründe 3 bin kişinin
çalıştığını düşünecek olursak, öğrenciler, PR, medya ve reklamveren de bu rakama
ilave edildiğinde ulusal alanda hedef 10 bin okuyucu olabilecekken, marketing europe
& anatolia hiçbir reklam katkısı olmadan şu anda aylık 7 bin okuyucu ortalamasına
ulaştı. Bu rakam gün geçtikçe artacak, uluslararası alandaki atılımlarımız
gerçekleştiğinde ise diğer dergilerin hayal edemeyecekleri rakamlara ulaşacak.
Kalın sağlıcakla...
marketing europe & anatolia / 3
Kısa Kısa
Samsung Geleceğin Mucitlerini Arıyor...
Öğrencilere bilimi sevdirerek onları yaratıcı düşünmeye ve
yeni buluşlar yapmaya teşvik etmek üzere Yaratıcı Çocuklar Derneği ve Oflaz Medya Grubu işbirliğiyle düzenlenen “Samsung Geleceğin Mucitleri” bilim yarışması için
başvurular başladı
“Dünyaya ilham ver, geleceği tasarla” vizyonu çerçevesinde, gençlerin ve çocukların eğitimine fark yaratan
projelerle destek veren Samsung, Yaratıcı Çocuklar Derneği ve Oflaz Medya Grubu işbirliği ile düzenlenen ve ana sponsorluğunu üstlendiği “Samsung
Geleceğin MucitleriYarışması”yla yeni keşifleri desteklemeyi sürdürüyor. Buyılüçüncü kez düzenlenecek olan
ve Türkiye’nin her köşesinden öğrencilerin yoğun ilgi
gösterdiği yarışmanın başvuruları 12 Şubat 2016’ya kadar
devam edecek.
Yaratıcılığın, özellikle çocukluktan itibaren özendirilmesi ve desteklenmesi gereken bir ilgi alanı ve yetenek
olduğunu vurgulayan Samsung, bu projeyle, Türkiye’de
pozitif bilimlerin gücüne inanan ve evrensel değerlere sahip çıkan yaratıcı bir neslin yetişmesine katkıda bulunmayı
da hedefliyor.
“Samsung Geleceğin Mucitleri” yarışmasına; hâlihazırda
ortaöğretim düzeyinde öğrenim gören tüm öğrenciler,
çevre, enerji, sağlık ve teknoloji dallarındaki projeleri ile
katılabilecek.
Proje başvuruları, 12 Şubat 2016 tarihine kadar, www.geleceginmucitleri.comweb sitesi üzerinden yapılabilecek. Jüri
onayından geçmeyi başaran projeler Kidz TV ekranlarında
yayınlandıktan sonra halk oylamasına sunulacak.
10 İlde 10 bin kadın girişimciliğe adım attı...
Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel
Müdürlüğü,Türkiye Vodafone Vakfı ve Türkiye Bilişim
Vakfı işbirliğiyle hayata geçirilen Girişimcilikte Önce Kadın
Projesi,ilk yılında 10 ilde 10 bin kadına ulaştı.
Projenin birinci yılında düzenlenen Girişimcilikte Önce
Kadın Yarışması ödül töreninde, girişimcilik ve teknoloji
alanlarında eğitim alarak el emeğini kazanca dönüştüren
en başarılı kadınlara işlerini büyütmeleri için ilk can suyu
sermayesi sağlandı.
Ürettiği ürünleri gelire dönüştürmek isteyen kadınların,
girişimcilik kapasitelerini iletişim teknolojilerinin desteğiyle
artırmak amacıyla Millî Eğitim Bakanlığı, Türkiye Vodafone
Vakfı veTürkiye Bilişim Vakfıişbirliğiyle hayata geçirilen
Girişimcilikte Önce Kadın Projesi ilk yılında yaklaşık 10 bin
kadına ulaştı.
Proje çerçevesinde eğitimlerini başarıyla tamamlayan
vekendileri için özel olarak oluşturulan oncekadin.gov.
tr adresindeki dijital mağaza üzerinden ürünlerini satışa
sunaraken yüksek ticari performansısergileyen kadınları
ödüllendirmek üzere,Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Hilmi Çolakoğlu, Türkiye Vo4 / marketing europe & anatolia
dafone Vakfı Yönetim Kurulu BaşkanıHasan Süelve Türkiye Bilişim Vakfı Yönetim Kurulu Başkan YardımcısıBülent
Gönç’ün katılımlarıyla Girişimcilikte Önce Kadın Yarışması
ödül töreni düzenlendi. Yarışmada, Eskişehir’den Sebahat Oral birinci, Samsun’dan Asuman Kanca ikinci,
İstanbul’dan Nazik Kocaoğlu üçüncü olurken, Samsun’dan
Neslihan Kayhan ve İstanbul’dan Rabia Özdemir Tokatise
Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü.
Kısa Kısa
Pegasus,2015 yılında 22.34 milyon misafir taşıdı...
pazarın 1.1 katı, dış hatlarda da pazarın 2.1 katı büyüyerek; iç
hat pazar payını yüzde 28,3’e, dış hat pazar payını ise yüzde
9,8’e çıkarttı.
Pegasus, arz ettiği koltuk sayısını da yüzde 14,5 artışla 28.26
milyona çıkardı ve yılboyunca toplam 274.923 blok saat uçuş
gerçekleştirerekyüzde 79’luk doluluk oranı elde etti.
Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Sertaç Haybat; “Hava
trafiğinde yaşanan sıkıntılar ve jeopolitik koşullar açısından
zorlu bir yıl olmasına rağmen 22 milyonun üzerinde misafirimize
hizmet vererek, bu zor yılı da başarıyla tamamladık. 20 miPegasus Hava Yolları, 2015 yılında taşıdığı misafir sayısını bir lyon misafir eşiğini aşarak operasyonel bir rekora da imza attık.
önceki yıla göre yüzde 13,2 oranında artırarak başarılı bir per- Öncelikle tercihleriyle bizi güçlendiren misafirlerimize, daha
formans sergiledi ve 22.34 milyon misafire ulaştı. Yıl boyunca iç sonra da bu zorlu koşullarda görev yaparak başarılı sonuçlara
hatlarda 13.81 milyon, dış hatlarda ise 8.52 milyon misafir Pega- ulaşan tüm Aile Bireylerimize teşekkür ediyoruz. 2016 yılında
sus ile uçtu.
da büyümemizi sürdürerek; uçuş ağımıza yeni hatlar ilave
Türkiye’nin öncü düşük maliyetli havayolu şirketi Pegasus Hava ederek daha çok misafirimizi uygun fiyatlarla gidecekleri yerlere
Yolları, 2015 yılı trafik verilerini açıkladı. 2015 yılında taşıdığı ulaştırmayı hedefliyoruz ” dedi.
misafir sayısını, 2014 yılına oranla yüzde 13,2 artırarak 22.34 mi- Pegasus, Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) bildirdiği
lyona yükselten Pegasus’un geçen yıla göre iç hatlardaki toplam trafik verilerine göre 2015 yılında 1 Ocak – 31 Aralık tarihleri
misafir sayısı yüzde 15,4 büyüme ile 13.81 milyona; dış hatlar- arasında iç hatlarda 90.010, dış hatlarda 62.203 olmak üzere todaki toplam misafir sayısı ise yüzde 9,8büyüme ile 8.52 milyona plam 152.213uçuş gerçekleştirerek, bu alandaki performansını
yükseldi. Böylece Pegasus Hava Yolları 2015 yılında iç hatlarda önceki yıla oranla yüzde 14,2 artırdı.
“Türkiye’nin En Etkin 50 CFO’su” Belirlenecek...
Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin finans departmanlarını
yöneten CFO’lar, Data Expert ve Fortune Türkiye işbirliği
kapsamında BMI organizasyonunda bir araya geliyor. 18
Şubat’ta gerçekleşek Zirve’de, TÜSİAD Yönetim Kurulu
Başkanı Cansen Başaran Symes’in yanı sıra birçok önemli isim konuk konuşmacı olarak yer alacak. Türkiye’nin “En
Etkin 50 CFO’su” Ödülleri de CFO Summit 2016’da özel
bir tören ile takdim edilecek.
Günümüz iş dünyasında CFO’lar görev ve sorumlulukları
itibariyle şirketlerin en stratejik konumunda bulunuyor. Artan rekabet, şirketleri değer odaklı olmaya zorlarken, şirkete daha fazla değer katabilmek ancak performansı daha
iyi ölçüp, bilgiye dayalı doğru kararlar alabilmekle mümkün
oluyor. CFO Summit 2016; CFO pozisyonunun yükselen
değerine dikkat çekmek amacıyla, BMI (Business Management Institute) organizasyonu, Data Expert ve Fortune
Türkiye işbirliğiyle gerçekleştirilecek. 18 Şubat’ta, Turkcell ve Albaraka Türk Katılım Bankası ana sponsorluğunda, Conrad Hotel Istanbul Bosphorus’ta düzenlenecek
Zirve’de “CFO Fonksiyonunun Bugünü ve Geleceği” tartışılacak.
Fortune Türkiye ve Data
Expert işbirliğinde yürütülen “Türkiye’nin En Etkin 50
Finans Lideri / En Güçlü 50
CFO” araştırmasıyla belirlenen liderler de ödüllerini
CFO Summit 2016’da alacak. Son 3 yılın Fortune 500
listeleri, holdingler ve borsaya kote şirketler baz alınarak
belirlenen Türkiye’nin en büyük 500 şirketi; ciro, karlılık,
aktifler toplamı, çalışan sayısı, ciro/karlılık büyümesi, nakit
yaratma kapasitesi, sermayedar yapısı gibi kriterler üzerinden değerlendirildi ve en başarılı finansal performans
gösteren 200 şirketin en üst seviye finans/mali işler yöneticisi (CFO) konumundaki adaylar tespit edildi. Belirlenen
200 aday hakkında 6 ay süren kapsamlı bir çalışma sonucunda toplanan bilgi formları, özgeçmişler ve araştırma
sonuçlarının, araştırma danışma kurulu tarafından değerlendirilmesi sonucunda, Türkiye’nin En Etkin 50 Finans
Yöneticisi belirlenecek. Detaylı bilgi için; www.cfosummit.
com.tr ‘yi ziyaret edebilirsiniz.
marketing europe & anatolia / 5
Kısa Kısa
Samsung Electronics
Türkiye’nin Yeni Başkanı...
Samsung’un İtalya, Macaristan ve
Almanya operasyonlarında önemli
başarılara
imza
atan
DaeHyun
Kim, Samsung Electronics Türkiye
Başkanı olarak 1 Ocak 2016 tarihi
itibarıyla görevine başladı. Samsung Electronics Türkiye Başkanı
DaeHyun
Kim,
Aralık
2013’ten
bu yana Samsung Electronics İtalya Başkanı olarak 550
çalışandan oluşan bir ekibi yönetiyordu.
DaeHyun Kim,
İtalya’nın; 2014 yılında ciro açısından Avrupa’da 4.sırada
yer alarak Samsung’un önde gelen ülke pazarlarından biri
haline gelmesinde önemli bir rol üstlendi. Samsung Electronics İtalya’yı farklı ürün kategorilerinde pazar liderliğine taşıdı.
Aynı zamanda devlet ve kamu sektörüyle yakın işbirliği ile kurumsal vatandaşlık faaliyetlerinin geliştirilmesine ağırlık verdi.
Ağustos 2013’ten bu yana Samsung Electronics Türkiye’ye
başkanlık yapan Yoonie Joung’dan görevi devralan DaeHyun
Kim, 1989 yılında bilgisayar bölümünde Samsung ailesine
katıldı ve şirkette geçen 27 yılında Samsung Electronics’in
Avrupa’daki çeşitli alt kuruluşları ve birimlerinde görev aldı.
SunExpress’de yeni atamalar...
Türk Hava Yolları
ile Lufthansa’nın
ortak
kuruluşu
SunExpress’in
üst düzey yön e t i m i n d e
yeni
atamalar gerçekleşti.
SunExpress’ten
ayrılan Andreas
Thams’ın yerine
Ticaret Direktörü olarak 1 Şubat’ta başlayacak olan Peter Glade, emekli olarak ayrılan Fatih Güçlü’nün yerine ise Finans
Direktörü olarak Fatih Meriç atandı.
Fatih Meriç Kimdir? İş hayatına Türk Eximbank’ta başlayan
Meriç daha sonra sırasıyla Toyota ve Erdemir şirketlerinde görev aldı ve 2007 yılında Türk Telekom’da Fon Yönetim Müdürü
olarak göreve başladı. Meriç, Türk Telekom’da 2008 yılında
Hazine Grup Müdürü, 2012 yılında TTNET Hazine ve Risk Yönetimi Direktörü ve en son olarak da Türk Telekom Grubu Bireysel İş Birimi Finansal Kontrol Direktörlüğü görevini yürüttü.
1975 İzmit doğumlu olan Meriç evli ve 3 çocuk babasıdır.
Peter Glade Kimdir? SunExpress’teki görevine 1 Mart 2016’da
başlayacak olan Glade, 2004’te Star Alliance Kurumsal Satış
Stratejisi Müdürü olarak çalışmaya başladı. Glade, 2012’de
Pazar Geliştirme ve Satış Direktörü olarak göreve devam ettiği Star Alliance’tan ayrılarak Avusturya Havayolları’nda Ortaklık Yönetimi Direktörü olarak çalışmaya başladı. 2012’den bu
yana Avusturya Havayolları’nda Kurumsal Strateji ve Ortaklık
Yönetiminden sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev alan
Glade, 38 yaşında.
6 / marketing europe & anatolia
Intel Türkiye’de Atama...
10 yıldır Intel’de çalışan Yalım
Eriştiren, son 4 yıldır Iş Geliştirme
ve Kurumsal Satıştan Sorumlu
Genel Müdür Yardımcısı görevini
yürütüyordu. Eriştiren, bu görevi
kapsamında, Telekomünikasyon,
Küçük Ölçekli İşletmeler, Finansal
Hizmetler Sektörü, Perakende,
Kamu, Eğitim gibi dikey sektörlerde
ve Bulut, Veri Merkezi, Büyük Veri ve Nesnelerin İnterneti gibi
yeni gelişen teknoloji alanlarında önemli sonuçlar sağladı.
Eriştiren, Iş Geliştirme ve Kurumsal Satıştan Sorumlu Genel
Müdür Yardımcısı görevi süresince pek Intel global organizasyonu nezdinde birçok başarı hikayeleri yarattı.
20 yıllık iş hayatında kurumsal pazarlara ürün ve çözüm sağlayan çok uluslu teknoloji şirketlerinde çeşitli pozisyonlarda görev alan ve yönetim sorumlulukları üstlenen Eriştiren, liderlik
ettiği ekiplerin ve sorumluluk alanlarının büyümesiyle birlikte
Ekim 2015 itibarıyla Intel Türkiye Kurumsal ve Bireysel Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı.
Lisans ve lisans üstü eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Elektronik Mühendisliği bölümünde tamamlayan Eriştiren’in
Boğaziçi Universitesi’nden Executive MBA derecesi bulunuyor.
Henkel’in Global Yönetim
Kurulu Değişiyor...
Henkel, sözleşmesini 2017
sonrası için yenilememeye
karar veren CEO Kasper
Rorsted’in 30 Nisan 2016
itibarıyla şirketten ayrılacağını duyurdu. Rorsted, 8
yılı CEO olmak üzere toplam 11 yıl boyunca Henkel
Yönetim Kurulunda görev
yaptı. Yerine 1 Mayıs 2016
tarihinden itibaren görev almak üzere Hans Van Bylen
atandı. Van Bylen’ın Henkel’deki başarılı kariyeri 1984
yılında başladı ve kendisi 2005 yılından beri Beauty
Care iş biriminden sorumlu Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapıyor. Baharda CEO’luğa atanması ile Van
Bylen, Henkel’in bu yılın sonunda duyuracağı yeni stratejisinin geliştirilmesinden ve bu stratejinin başarılı bir
şekilde yürütülmesinden sorumlu olacak.
Kısa Kısa
Aralık 2015’te AVM Ciro Endeksi yüzde 16,1 arttı...
Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği ile Akademetre Research tarafından
ortaklaşa oluşturulan AVM
Endeksi’nin Aralık ayı sonuçları ve 2015 yılı değerlendirmesi açıklandı. Her ay
düzenli olarak yayınlanan verilere göre ciro endeksi 2015
Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16,1
yükselerek 224 puana ulaştı.
AVM endeksi 2015 sonuçları değerlendirildiğinde ise
endeksin 2014 yılına oranla yüzde 13,8’lik bir artışla 182
puana ulaştığı görülmüştür.
AVM’lerdeki kiralanabilir alan (m2) başına düşen cirolar
Aralık 2015’te bir önceki yılın aynı ayına göre 31 puan
arttı ve verimlilik 853 TL’ye ulaştı. Verimlilik, İstanbul’da
998 TL, Anadolu’da 756 TL olarak gerçekleşmiştir.
AVM’lerdeki kiralanabilir alan (m2) verimliliği 2015
yılında 705 TL olarak gerçekleşmiştir. Bu oran 2014 yılı
ile karşılaştırıldığında 2015 yılında m2 verimliliğinde yüzde 14,5’lik bir artış kaydedildiğini göstermektedir.
AVM ziyaret sayısı 2014 yılı ile karşılaştırıldığında 2015
yılında yüzde 4 oranında artarak 104 puana ulaşmıştır.
AVM Endeksi Aralık ayı sonuçlarını ve 2015 yılı
değerlendirmelerini paylaşan AYD Başkanı Hulusi Belgü
“AVM endeksi Aralık 2015 döneminde bir önceki yılın aynı
dönemi ile karşılaştırıldığında yüzde 16,1 oranında arttı.
Yıllık bazda endeks artışı ise yüzde 13,8 oldu. 2015 yılı
bizi şaşırtan bir yıl oldu. Endeks ilk kez 2015 yılında her
ay artış gösterdi. Metre kare verimliliği ve kategori bazlı
cirolara baktığımızda da yükselişin sürdüğünü gördük.
Aralık ayında İstanbul 998 TL’lik metre kare verimliliği ile
endeksi yayınlamaya başladığımız 2010 yılı başından beri
ulaştığı en yüksek rakamla rekor kırdı. Tüm verileri bir bütün olarak düşündüğümüzde her kalemde yaşanan artış
alışveriş merkezlerinin perakende gayrimenkul ve organize perakende sektörünün gelişimindeki katkısını daha
net görüyoruz.” dedi.
LG, dördüncü çeyrek dönem sonuçlarını açıkladı...
LG
Electronics,
2015 yılına ait
işletme
karının
2014’ün aynı dönemine
oranla
yüzde 27’lik bir
artışla 301,38 milyon dolara ulaştığını açıkladı. Bu artışta Beyaz eşya ve ev
eğlence ürünlerinin büyük katkısı oldu. LG Beyaz Eşya ve
İklimlendirme Çözümleri Bölümü son çeyrek dönem için
açıkladığı 185,49 milyon dolarlık işletme geliri ile 2015 yılı
için bu alanda yüzde 57’lik bir artış yakaladığını belirtti.
2015’in dördüncü çeyreğinde LG’nin tüm iş birimlerindeki
satışlar ise bir önceki döneme göre yüzde 3.8’lik artışla
12.57 milyar dolar olarak sonuçlandı. Piyasadaki rekabetçi
yapı ve kur farkları nedeniyle 2014’ün yıllık gelir rakamlarına göre yüzde 4,7’lik bir azalma görüldü.
2015 yılı, LG’nin birçok farklı alanda endüstri lideri ürünlerini tanıttığı bir dönem olmasına karşın oldukça rekabetçi
bir yıl oldu. Tüm yılın işletme geliri 1,03 milyar dolar olarak
açıklandı. Bir önceki yıl 50.98 milyar dolar olan tüm yıl ge-
lirleri, TV alanında yavaş bir tempoyla artan ve akıllı telefonlarda yumuşak bir artışla kendini gösteren küresel
pazar taleplerinin bir sonucu olarak 2015’te 48,8 milyar
dolar olarak gerçekleşti.
LG Ev Eğlence Bölümü 2015 yılı dördüncü çeyrek dönemine yönelik toplamda 94.3 milyon dolarlık işletme geliri
açıkladı. Dördüncü çeyrek gelirleri ise OLED ve UHD
TV satışlarındaki yüzde 11’lik artışla birlikte 4,09 milyar
dolar olarak gerçekleşti. CES 2016’da kullanıcılardan
gelen olumlu tepkilerle birlikte, LG 2016 yılında yeni LG
OLED TV’ler ve LG Super 4K Ultra HD TV’lerin yüksek
satış rakamları yakalayacağını ön görüyor. LG bu dönemde TV pazarındaki pazarlama girişimlerini daha da
ileriye taşıyarak Ridley ve Jake Scott ile gerçekleştirdiği
ortaklık çerçevesinde şirketin ilk Super Bowl reklam filmini hazırlayarak kullanıcıların beğenisine sundu.
LG- General Motors’un Chevrolet Bolt elektrikli aracında
yaptıkları işbirliğinin ne çıkmasıyla birlikte akıllı araç ve
elektrikli araç bileşenleri pazarının 2016 yılında daha da
büyüyeceğini ön gören LG bu alanda yeni iş ortaklıkları
gerçekleştirmeyi hedefliyor.
marketing europe & anatolia / 7
Teknoloji
İnşaat maketleri 3D yazıcıyla basılacak...
Son yılların en büyük buluşlarından olan 3D yazıcılar, dünya genelinde inşaat sektörüne sağladığı kolaylıklarla dikkati
çekiyor. Özellikle oldukça zahmet gerektiren maket yapımlarında kullanılmaya başlanılan 3D yazıcılar sayesinde 10
katlı binaların 10 saatte basılması artık hayal değil.
Kullanımı hızla yaygınlaşan 3D yazıcılar parça üretiminde
devrim yapmaya devam ediyor. Başta savunma ve sanayi
olmak üzere pek çok sahada parça üretmek amacıyla kullanılan 3 boyutlu yazıcılar makine sanayinde de kullanılmaya
başlandı. Kullanıldığı alanlarda üretim maliyetlerini yarı yarıya düşüren 3D yazıcılar, yakın dönemde hayatın her alanında kullanılmaya başlanacak.
Yerli 3D yazıcıyı muadillerinden çok daha uygun fiyatlarla
üreten ve satan EMESYS firmasının Genel Müdür Hakan
Ertan, ABD, Çin, Avustralya gibi ülkelerden sonra Türkiye’nin
de yakın zaman içerisinde inşaat sektöründe 3D yazıcılarla
fark yaratacağını kaydetti. Yut dışında 3D yazıcı ile bina yapıldığını hatırlatan Hakan Ertan, “Türkiye henüz bu aşamada
değil. Gelecekte inşaat maketlerini yapma hızında inşaatları
da yapacağız” dedi.
3D yazıcıların inşaat sektörüne hem zamandan, hem nakitten kazandıracağının altını çizen Ertan, “Türkiye, 3D yazıcı
teknolojisine henüz birkaç yıldır aşina. Dolayısıyla şu an için
3D yazıcılarla binalar yapılması biraz uzak bir ihtimal. Ancak en azından bu teknolojiyi kullanarak inşaat maketlerinin
yapım aşamalarındaki süre kısaltılabilir ve çok daha nitelikli
işler ortaya konabilir” şeklinde konuştu.
Dell Inspiron 13 7000 serisi 2’si 1 arada...
Dell, yaptığı açıklama ile yenilenen Inspiron 13 7000
serisi 2’si 1 arada modellerinin Türkiye’deki kullanıcılarla
buluştuğunu duyurdu. 360 derece dönebilen ekranıyla
birçok farklı kullanım seçeneği sunan şık dizüstü bilgisayar,
13,3 inç ekranıyla ideal taşıma ve kullanım imkanı veriyor.
Windows 10 deneyimini en iyi performansla sunan Inspiron
13 7000 serisi, gücünü 6. nesil Intel Core işlemciden alıyor.
Uzun süreli pil ömrü, hızlı tepkime süresi, gelişmiş performans sunan 2’si 1 arada dizüstü bilgisayar, 6 saate kadar
çalışma fırsatı sunuyor. Kolaylıkla dizüstü bilgisayar ve
tablet arasında geçiş yapan cihaz, dahili stylus kalemiyle
kullanıcıların, kolaylıkla notlar almasını, fotoğraflar üzerinde
oynamasın olanak tanıyarak tüm yaratıcı çalışmalara ilham
veriyor.
Üzerinde bulunan USB 3.0 yuvası ve SD kart okuyucusuyla kolay bağlantı imkanı tanıyan Inspiron 13 7000 serisi, HDMI çıkışı sayesinde çokça yaygınlaşan HDMI kablo
bağlantılarıyla TV ya da geniş ekranlı monitör bağlantısını
kolaylaştırıyor.
Inspiron 13 7000 serisi 2’si 1 arada dizüstü bilgisayar 2099
TL’den başlayan fiyatlarla Türkiye’de satışa sunuldu.
10 / marketing europe & anatolia
Teknoloji
Sevgilinizi kablolardan kurtarın…
larla savaşı bitirmek için zarif tasarımıyla
VARTA Kablosuz Şarj Aleti sevgililer gününde ne hediye alacağını düşünenlere
farklı ve işlevsel bir seçenek sunuyor.
Qi sertifikalı, en iyi kullanıcı uygunluğu
onayı, her yönde 2 cm yerleşim toleransı
özellikleri ile VARTA Kablosuz Şarj Aleti sayesinde bu sevgililer gününde de
VARTA Kablosuz Şarj Aleti ile Teknoloji Seven Aşıklara, Sevgililer Gününde Farklı, Şık Ve Zarif Seçenek
Sevgililerin ve akıllı telefon kullanıcılarının en büyük sorunları çabuk biten akıllı telefon şarjlarıdır. Telefon ile birlikte taşınması zorunlu hale gelen şarj cihazlarına VARTAKablosuz
Şarj Aleti şık ve pratik bir çözüm sunuyor.
Son dönemlerde prizlerden ayrılmayan, tüm günü kablolarla
geçen teknoloji severler için geliştirilen kablosuz şarj aletlerine bir alternatifte VARTA’dan geliyor. Bir günü bile kurtarmayan akıllı telefonların bataryalarını doldurmak ve kablo-
sevdikleriniz ile
iletişiminiz hiç
kesilmeyecek.
VARTA Kablosuz Şarj Aleti
Fiyatı: 159,90TL
Sevgilinize Curl Revolution...
Saç bakımı ve şekillendirmede kullanıcılarına profesyonel sonuçlar sunan Remington, Sevgililer Günü’nde hediye
arayışında olan aşıklara işlevsel seçenekler sunuyor. RemingtonCurlRevolution sayesinde sevgiliniz mükemmel buklelere en kolay şekilde kavuşacak.
14 Şubat Sevgililer Günü yaklaşırken sevgililerin hediye
arayışları da beraberinde geliyor. 2016 saç trendleri arasında
üst sıralarda gösterilen bohem saçlar ve doğal dalgalar elde
etmek için RemingtonCurlRevolution mükemmel seçenek.
Güzellik merkezlerine ayırdığınız vakti bu Sevgililer
Günü’nde kendinize ayırın.
Anında bukle teknolojisi ile muhteşem şerit bukleler yaratan
Remington Curl Revolution besleyici ve döner tambur sayesinde saçları zarar vermeden şekillendiriyor. 230 derece yüksek ısıya 15 saniye kadar kısa sürede ulaşan Curl Revolutionk olay kullanımı ile hayatınızı kolaylaştırarak saç tasarım
merkezlerine daha az uğramanızı sağlayacak.
Remington CI606 CurlRevolution Satış Fiyatı: 199,00 TL
marketing europe & anatolia / 11
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri...
Yazılı Basında Görev Değişiklikleri
• 10 yıl süreyle görev yaptığı Milliyet’ten bir süre önce
ayrılan tecrübeli yazar Uğur Meleke’nin yeni adresi Hürriyet gazetesi oldu.
• 26 yıldır Sabah gazetesinin ön sayfasında yayınlanan
Bizimcity ve Sizinkiler bant karikatürlerini çizen Salih
Memecan’la gazetenin yolları ayrıldı.
• Yeni Yüzyıl Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği görevine Sabah, Vatan ve Milliyet Gazetelerinde yöneticilik
görevlerinde bulunan deneyimli gazeteci Atilla Güner
getirildi.
• Doğuş Yayın Grubu’nda Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Görkem Yaşayan, görevinden istifa etti.
• Alem dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Melis Aygen
görevinden ayrıldı.
• Gazeteci ve Yazar Mehmet Altan, Özgür Düşünce gazetesi ile anlaştı.
• Taraf gazetesindeki köşe yazan ve ‘Sivilay Abla’ olarak
bilinen Dr. Sivilay Genç, Nokta dergisinde okuyucuyla
buluşacak.
• Gazeteci Türey Köse, Cumhuriyet
gazetesi ile yollarını ayırdı.
•Habertürk’te köşe yazarlığı yapan
Fehmi Koru görevinden ayrıldı.
• Ferhan İstanbullu, tasarım, moda,
kent ve yaşam konularındaki yazıları
ile her cuma Radikal’de yer alacak.
• Dünya Gazetesi yazarı, Dünya Kitap
ve Dünya Ehlikeyf dergilerinin Yazı İşleri MüdürüFeyzanErsinan Top gazetedeki görevinden ayrıldı.
• Gazeteci İsmail Saymaz Kafa dergisinden ayrılarak
Bavul dergisinin yazar kadrosuna geçti.
• 2014 yılından itibaren Akşam gazetesinde köşe yazarlığı yapan Gülay Göktürkgörevinden ayrıldı.
• Rückert ödüllü yazar Sema Kaygusuz Şubat 2016’dan
itibaren Kafa dergisinde yazmaya başlayacak.
• Akşam Gazetesinde 10 yıl boyunca “Çalışma Hayatı”
ile “Sosyal Güvenlik” köşesini yazan Ali Tezel Yeni Yüzyıl Gazetesi ile anlaştı.
• Işık Şimşek L’Officiel dergisinin Genel Yayın Yönetmeni görevine atandı.
• Hürriyet Spor Müdürü Mehmet Arslan,Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) üyeliğinden istifa etti.
Görsel Basında Görev Değişiklikleri
• Habertürk TV’de bir atama gerçekleşti. Habertürk haber müdür yardımcısı Fikret Bulut, fiilen yaptığı Haber
Müdürlüğü görevine atandı.
• Uzun yıllar NTV’de haberleri sunan ve kanalın en tanınmış ekran yüzlerinden biri olanSonay Dikkaya görevinden ayrıldı.
• 2015’te NTV ile el sıkışarak Erhan Ertürk ile kanalın
12 / marketing europe & anatolia
öğle kuşağı haberlerini sunan İnci Özkasnak Özbek görevinden ayrıldı.
• TRT Haber ve Spor Daire Başkanı Nasuhi Güngör ve
TRT Haber ve Spor Daire Başkan Yardımcıları Serhat
Akça ve Tarık Akyıldız görevlerinden alındı.
• Habertürk TV Genel Müdürlüğü’ne Habertürk Televizyonu Ankara Temsilcisi A. Veyis Ateş atandı.
• Habertürk TV Ankara Temsilciliği görevine Ali Can Türkoğlu getirildi. Türkoğlu, aynı zamanda Show TV, Bloomberght TV, HT 7/24 TV’nin Ankara yetki ve sorumluluğunu da üstlendi.
• Fox TV’de içerikten Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yapan Şebnem Aşkın kanalla yollarını
ayırdı.
• TRT Spor ’da Genel Yayın Yönetmeni Derya Oruçoğlu
ve Haber Müdürü Remzi Yılmaz kanalla yollarını ayırdı.
• TRT FM’de Günaydın Türkiyem adlı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yapan ünlü radyo sunucusu Cem
Ceminay’ın TRT’deki görevinden ayrıldı.
• TRT Haber İstanbul Müdürlüğü görevine 1 yılı aşkın süredir TRT Spor
İstanbul Müdürlüğü görevini sürdüren Emin Gökçegözoğlu getirildi.
• TRT Spor’da “Spor Manşet” programı sunuculuğu görevine Serkan
Yetkin getirildi.
• TRT Spor’da 2 Mart 2015 tarihinden bu yana “Spor Manşet” programını sunan Bülent Tuncay kanaldaki
görevinden ayrıldı.
Medya Dünyasından Diğer Haberler
• Dünya Yaşlılık Derneği ve Dünya Markalar Derneğince
Sosyal Sorumluluk Projelerine katkılarından dolayı Anadolu Ajansı (AA) ‘ya “Umut Çınarı Sosyal Sorumluluk
Özel” ödülü verildi.
• Radyo ve Televizyon Gazetecileri Derneği’nin her yıl
düzenlediği “Medya Oscarları Ödülleri” açıklandı. En İyi
Radyo NTV Radyo seçilirken En İyi Bölge Radyosu TRT
Diyarbakır Radyosu seçildi. Diğer yandan En İyi Spor
Programı Beyaz Futbol ile Beyaz TV seçilirken Jüri özel
ödüllerinde en iyi yerel TV Kanal Urfa seçildi.
• 23. Troya Kültür-Sanat Ödüllerinde şiir dalında ki ödül
Birgün Gazetesi yazarı Refik Durbaş’a verildi.
• D Smart, Hollywood’un başarılı stüdyolarından Twentieth Century FoxTelevision Distribution ile el sıkıştı. İşbirliği kapsamında İddialı yapımları D-Smart aboneleriyle
buluşuyor.
• Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen
“Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri” ne başvurular başladı.
Medya Dünyası
marketing europe & anatolia / 13
Röportaj
Dikiş Diken Bilgis
Singer Türkiye
Genel Müdürü
Sinem Kınran Parlak
Isaac MerrittSinger; eşinin dikiş uğraşına
ve onun üzerinde oluşan yüke çözüm bularak
onu bu dertten kurtarmak için 1850’de buluşlar dünyasına
müthiş bir icat ekler ve dikiş makinasını icat eder.
12 Ağustos 1851 yılında da bu icadı için patent alan
Singer, sadece karısının değil, bu makinayı satın
alabilecek herkesin yükünü azaltmış olur.
Röportaj Elvin Ekşioğlu / [email protected]
- Bize kendinizden biraz bahsedebilir
misiniz?
24.03.1978 – İstanbul doğumluyum.
Lise eğitimini Kültür Koleji’nde, lisans
eğitimini İstanbul Üniversitesi Mikrobiyoloji Bölümü’nde, MBA eğitimini ise
Işık Üniversitesi’nde tamamladım. 2004
yılından beri, Singer Dikiş Makinaları Türkiye bünyesinde sırasıyla Ürün
Müdürü, Pazarlama ve Satış Müdürü
olarak görev yaptım. 2012 yılından bu
yana da Singer Dikiş Makinaları Türkiye Genel Müdürü olarak görevime
devam etmekteyim. Evli ve bir çocuk
annesiyim.
- Singer’in marka hikayesi hakkında
biraz bilgi verir misiniz?
Isaac MerrittSinger; eşinin dikiş uğraşına ve onun üzerinde oluşan yüke çözüm bularak onu bu dertten kurtarmak
için 1850’de buluşlar dünyasına müthiş
bir icat ekler ve dikiş makinasını icat
eder. 12 Ağustos 1851 yılında da bu
icadı için patent alan Singer, sadece
karısının değil, bu makinayı satın ala14 / marketing europe & anatolia
bilecek herkesin yükünü azaltmış olur.
Aslında temelinde aşk olan bir icattır
dikiş makinası ve 165 yıldır hayatımızın
belki de en katma değer sağlayan olmazsa olmazlarındandır.
1850 yılında Isaac MerrittSinger, ilk düz
dikiş makinasını Boston’da; mütevazi
bir atölyede, 40 dolar borçlanarak ürettir, ilk dikiş makinasına Standard 1 adını
verir.
1851’de Isaac MerrittSinger, New
York’lu avukat Edward B. Clark ile birlikte I.M. Singer & Company’i kurar.
1853’te Singer fabrikası New York’a
taşınır, şirket, isim değişikliğine giderek
“Singer Manufacturing Company” olur
ve ilk üretilen makinalar 100 dolara satılmaya başlar.
1850’lerde ABD’den sonra Avrupa’da
da üretime başlayan Singer, ilk çok
uluslu /global şirket olur. 1867 yılında Singer dikiş makinaları İskoçya,
Glasgow’da da üretilmeye başlanır ve
Dünyadaki ilk denizaşırı firma unvanına
sahip olur. 1904 yılında ise Türkiye’de-
sayarlar...
Röportaj
(TouchTronic 2001), ilk bilgisayarlı dikiş
makinasını, Game Boy teknolojisi ile
çalışan ilk dikiş makinasını (Izek) üreten firma olur.
Singer dikiş makinasının küçük bir atölyede başlayan serüveni, bugün ileri
teknolojiyle donatılmış; “Dikiş Diken
Bilgisayarlara” dönüşmüş durumda.
- Singer’ın 2016 Türkiye hedefleri
nelerdir?
Yıllık planlamalara özen gösteren ve
uygulanması konusunda hassasiyet
gösteren bir yapımız var. Satış ve pazarlama her daim listemizin ilk sırasında. Bunlara ilaveten pazarlamanın
Singer dikiş makinasını
küçük bir atölyede
başlayan serüveni,
bugün
ileri teknolojiyle donatılmış;
“Dikiş Diken Bilgisayarlara”
dönüşmüş durumda…
ki serüveni başlar ve Singer, Türkiye’deki ilk bayisini İstiklal Caddesi’nde
açar. Böylece; Türkiye’de bayilik açan
ve fatura kesen ilk yabancı şirket olur.
”Doğrudan pazarlama” yöntemini kullanan ilk firma olmakla birlikte, Türkiye’de
satıcılar yıllarca Singer dikiş makinalarının nasıl kullanılacağını göstermek
ve anlatmakla görevli öğretmenler ve
16 / marketing europe & anatolia
teknisyenlerle dağ köylerine kadar gidip makine eğitimi verirler ki bu uygulamamız hali hazırda Türkiye’de hizmet
verdiğimiz 111’inci yılımızda da devam
etmekte.
Singer, tüketicinin nabzını tutarak taleplere uygun ürün tasarlayan; dünyadaki
ilk elektrikli dikiş makinasını, ilk elektrikli süpürgeyi, ilk hafızalı dikiş makinasını
ve satışın yeni Dünya oyuncusu dijital
üzerinde yoğun çalışmalar ve projeler
yürütüyoruz. E-ticaret ve sosyal medya
3 yıldır gündemimizdeki en önemli konulardan biri. Bu yılda geçtiğimiz 2 yılda
olduğu gibi dijital üzerinde yoğun çalışmalar bizi bekliyor olacak. Hem sosyal
medya hemde e-ticaret hakkında.
Offline’daki kurgularımız ise online ile
entegre olacak şekilde ilerlerken, Kız
Meslek Liseleri, özel kurs merkezleri, Halk Eğitimi Merkezleri ve belediye
kursları ile yürüttüğümüz çalışmalar
üzerine odaklanıyor olacak.
- Bulunduğunuz sektörlerde tüketici
güveni ve sadakatini sürdürülebilir
bir şekilde sağlayabilmek için nelere
önem gösteriyorsunuz?
Singer, müşterisi tarafından çok sevilen
ve adına gönül bağı beslenen anılarla
dolu bir marka.Herkesin Singer’le ilgili
Röportaj
en az bir anısı veya hikayesi vardır. Biz
bu bilinci sadakat bağlamında çok hassas bir şekilde yönetmeye çalışıyoruz.
Sadakat ve güven bir markanın müşteri ile arasındaki en kıymetli 2 unsur
ve bizde tabi ki bu iki konuyu çok fazla
önemsiyoruz.
Bu bağlamda müşterilerimizi anlamaya ve onlar için ihtiyaç olabilecek şeyleri önceden düşünerek uygulamaya
koymaya çalışıyoruz.Bu sebeple 2014
yılında tüm sitemizi güncelleyerek onlarla aramızdaki mesafeyi en aza indirmek için online satışa başladık.Harici
olarak 2012 yılında hayata geçirdiğimiz
Singerport-Servis Kurulum Sitemizde
bu bağlamda müşterilerimizin ihtiyaçlarına direk hizmet eden bir başka projemiz.Bu proje kapsamında satın alınmış
olan Singermarkalı makinalarımızın
evde basit kurulum ve eğitim hizmetleri servislerimiz tarafından sağlanıyor.
Yani tıpkı bir buzdolabı aldığınızda
Makinalarımızın
içinden makinanın
A’dan Z’ye
kullanımına ilişkin ve basit
dikiş tamiratlarının
nasıl yapılacağını
gösteren
dvdler çıkıyor.
servisinin sağladığı hizmeti bizde dikiş
makinası için daha kapsamlı halde ücretsiz olarak sağlıyoruz.
3.olarak kullanım dvd’lerimiz, makine
kullanımını kolaylaştırmak için müşterilerimize uzun yıllardır sağladığımız bir
hizmet. Makinalarımızın içinden makinanın A’dan Z’ye kullanımına ilişkin ve
basit dikiş tamiratlarının nasıl yapılacağını gösteren dvd’ler çıkıyor. Bu Dvd’yi
kaybeden bir müşterimiz olursa,
singer.com.tr’ye ücretsiz üye olarak buradan da tekrar tekrar izlemeleri mümkün.
Yani temelinde yapmaya çalıştığımız
şey, makine satmaktan ibaret değil.
Sonrasında bu sadakati ve güveni yaratmak için sağladığımız birçok ücretsiz
hizmet ve içerik var. Bizim için müşterilerimizle aramızdaki sadakat ve güven
duygusu makine alınana kadar değil
asıl makine alındıktan sonra başlıyor.
Bizde bu sebeple hizmete ve müşterilerimizin hayatına kattığımız katma değere yatırım yapmayı tercih ediyoruz.
- Son olarak tüketicilere vereceğiniz
tüyolar var mı?
Kesinlikle sosyal medya sayfalarımızı
takip etmelerini isteyebiliriz, sürpriz birçok çalışmamız çok yakında tüm kanallarımızdan yayında olacak. Çok güzel
içerikler, videolar ve birçok çalışma ile
karşılarında olacağız.
marketing europe & anatolia / 17
Köşe
Nurgül Eryıldır Günay / [email protected]
( kelebeğin
fırtınası)
Hayaller ve kabuslar: 14 Şubat...
Şubat ayı geldi. Kadınlar için heyecanlı, erkekler için
kabus olan 14 Şubat tarihine adım adım yaklaşıyoruz.
Biz kadınlar onca derdi bir yana bırakıp o günkü olası
sürprizler için bütün gün heyecan yapıyoruz. ''Acaba
ne hediye alacak? Gelirken çiçek alacak mı?, Akşam
yemeğe gidecek miyiz? Ne giysem acaba? Kafada
deli sorular :) Bütün gün bu kadar çok beklenti olunca
da akşam genelde fiyaskoyla sonuçlanıyor tabi. Biz
en ince ayrıntıya kadar hayaller kurup, zihnimizde
kusursuz bir akşam kurgularken bunların pek çoğu
gerçek hayatta karşılığını bulmuyor. Kızlar benden size
tavsiye, takvimlerinizden ve daha da önemlisi zihninizden
14 Şubat'ı silin! Hayal kurmayın, beklentiye girmeyin.
Hepimiz şu gerçeği biliyoruz, erkekler asla kadınlar kadar
komplike düşünemiyor. Sürprizler, hediyeler, plan program
kurgusu onlara biraz karmaşık geliyor. Hatta bir adım daha
ileri gidip diyebilirim ki, bu kadar reklam bombardımanı
olmasa çoğu 14 Şubat'ı hatırlamaz bile :) O nedenle siz
de Sevgililer Günü'nü sıradan bir gün gibi kabul edin.
Göreceksiniz ki eşiniz ya da sevgilinizin en küçük sürprizi
bile sizi çok şaşırtacak ve mutlu edecek. Ne kadar az
beklenti, o kadar çok mutluluk :)
Sevgililer günü yaklaşırken Eti çikolata biraz da kırık kalpli
genç kızları hedef alıp yepyeni bir reklam filmi hazırlamış.
Serdar Ortaç'ın hit şarkılarından oluşan reklamda
sevgilisinden ayrılmış depresyondaki kızlar, giymiş
pijamaları, mutsuz, ağlayan gözlerle bize bakıyor. Serdar
Ortaç kendi tarzıyla 5 adımda depresyondan çıkma yolunu
anlatıyor. Fikir güzel, şarkılar güzel, ama prodüksiyon
için aynı şeyi söylemek zor. O taht ne öyle Allah aşkına.
Görkemli desen değil, basit desen değil. Arada derede
tuhaf bir şey olmuş. Çok görkemli bir taht yapılmak
istenmiş de yarım kalmış gibi. Arka fon desen bomboş
bir karanlık. Kızlar yerlere saçılmış. Galiba paranın çoğu
Serdar Ortaç'a harcanmış, dekor, kızların kılık kıyafeti,
yatak, yorgan için bütçe kalmamış. Bir de 4. adımda millet
çikolatayı kağıdıyla yemeye çalışıyor gibi görünüyor.
İlla markayı gözümüze sokacaksınız, Eti çikolata yiyin
diyeceksiniz tamam da, bunun için kızlara, Serdar'a
kağıdıyla yedirmenize gerek yoktu :)
Bolulu Hasan usta reklamlarını kaç zamandır yazmak
istiyorum, kısmet bugüneymiş. Çok kısa olmasına rağmen
söyleyeceklerini çok güzel anlatan, mesajı çok iyi veren
bir reklam olmuş. Bolulu Hasan Usta'nın sunduğu sütlaç
başlıyor, Bolulu Hasan Usta'nın sunduğu sütlaç bitti. O çok
kısacık saniyelerde ''olsa da yesek'' hissini uyandırmayı
başarmışlar. Tebrikler. Demek ki neymiş, bütün parayı
ünlüye harcamadan da güzel bir iş ortaya çıkarmak
mümkünmüş. Tabi bu söylediklerim işin artistik yönüyle
ilgili. Reklamın satışa etkisi nasıl olacak bilmiyorum.
BHS bu reklamlar sonunda satışlarını artırdı mı acaba?
Sek Süt'ün ''iyilikle beslen'' reklam filmi çok hoş olmuş.
Eski Yumurcak filmlerindeki çocuk karakterleri hatırlatan
sahneler sevimli mi sevimli. En beğendim kısmı reklamın
sonunda şişenin yanındaki sütten kanatlar oluşması. Bu
fikre bayıldım.
Tatlı tatlı giderken araya baharatlı bir reklam alalım da
şekerimiz çıkmasın :)
Yerli cips markamız, Chips Master sahneye çıktı. ''Yiyen
bilir, dünyan değişir'' reklam filmleriyle ekranlarda boy
gösteren Chips Master Doğuş Çay'ın yeni patates cipsi.
Bu ismi çok mu aradılar acaba! Söylerken insanın dili
dolanıyor, zorlanıyor. C'ler S'ler arasında debeleniyor insan
:) Adı zor, reklam filmi de Yudum ayçiçek yağı gibi olunca
bakkaldan istemek de imkansız gibi. Bu memlekette ben
bildim bile Yudum reklamında insanlar havaya yükselir,
uçar. Bir markayla bu kadar özdeşleşmiş bir eylem varken,
siz ne diye insanları uçurmayı seçtiniz anlamadım. Yersen
dünyan değişir diye vaad ediyorsun, ama paket ters
dönüyor başka da birşey olmuyor. Ben henüz yemedim,
dünyam değişecek mi bilmiyorum :) Ama yiyenlerin çoğu
çok tuzlu olduğunu söylüyor. Dünyan değişir derken,
insanları yüksek tansiyondan öbür dünyaya göndermekten
bahsetmiyorlardır umarım :)
Bu sayıdaki yazım başta sevgili eşim Yener'ciğim için. İyi ki
doğmuş, iyi ki sevgiliyiz :) Sonra da ailemizin tatlı boncuğu
Ömer'im, aramıza katılmasını heyecanla beklediğimiz
Ela bebeğimiz ve tatlı Günce'm için. Hepsinin ömrü uzun,
sağlığı yerinde olsun inşallah. Büyüyünce iyi kalpli, mutlu
insanlar olsunlar. Ve bugünlerde çok fazla aklıma gelen
sevgili dostum, çocukluk arkadaşım Bülent için. Çok erken
aramızdan ayrıldın, ışıklar içinde uyu,
marketing europe & anatolia / 19
Reklam Dünyası
Doğrudan Pazarlama Ödülleri...
Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği’nin 10.yılı olması
sebebiyle 10 yılın en iyileri de ödüllendirildi.
Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği (DPİD) tarafından gerçekleştirilen; ticari etkinliği yüksek, yaratıcı, ölçülebilir ve sonuç getiren doğrudan pazarlama projelerini ve kampanyalarını ödüllendiren Doğrudan Pazarlama Ödülleri, , bu
yıl Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği’nin 10.yılı olması sebebiyle 10 yılın en iyileride ödüllendirildi. Türkiye’de
faaliyet gösteren, DPİD üyesi olan veya olmayan doğrudan
pazarlama çatısında hizmet veren dijital ajanslar, etkinlik
ajansları, halkla ilişkiler ajansları, reklam ve medya ajanslarının başvurduğu DP Ödülleri’nde ana kategorilerin yanı sıra
özel kategoriler de yer aldı. “En Yaratıcı Doğrudan Pazarlama Uygulaması” ödülü “Pardon bakar mısınız?” projesiyle
Mercedes-Benz’in olurken,“En Cesur Müşteri”özel kategori
ödülü ise; ilkleri denemekte cesur davranan ve gerçekleştirdiği çalışmaların somut sonuçlarını paylaşarak sektörün
gelişiminde teşvik edici olan Coca Cola’ya verildi.
Doğrudan Pazarlama Ödülleri’nde Etkinlik Pazarlaması, İnteraktif Pazarlama, Satış Noktasında ve Sahada Pazarlama
ile Veritabanına Dayalı Pazarlama ana kategorilerindeki projeler; pazarlamanın önemli isimlerinden oluşan jüri tarafından değerlendirildi.
Doğrudan Pazarlama Ödülleri 2015’de 1.’lik ödülü alan
projeler;
“Sahada Pazarlama Uygulamaları” 1.lik ödülü: Big’nBold
“Albeni Uyum Orkestrası” – Albeni / Ülker
“Entegre Uygulamalar” 1.lik ödülü: BrandExperienceDesigners
“Soğuk Espri” – Coca-Cola
“Entegre İnteraktif Pazarlama Kampanyaları” 1.lik ödülü:
WandaDigital
“Rexona-WhoDoesMore?”– Rexona / Unilever
20 / marketing europe & anatolia
“En Yaratıcı Doğrudan Pazarlama Uygulaması” 1. ödülü: DirectComm
“Pardon bakar mısınız?” – Mercedes-Benz
“Lansman Aktiviteleri” 1.lik ödülü: Fix-Operation
“Toyota HybridGenius Team” - Toyota
“Roadshow Aktiviteleri” 1.lik ödülü: BrandExperienceDesigners
“Soğuk Espri” – Coca Cola
“Entegre Doğrudan Pazarlama” 1.lik ödülü: DirectComm
“Yılın Otomobili Yılın Sürücüsünü Arıyor” – Peugeot Otomotiv A.Ş.
“Çekmecede Kalmış İşler” 1.lik ödülü: Lamba Dijital
“Falım’dan stresi anında anlayan uygulama” – Falım /
Mondelēz
“Sadakat Uygulamaları” 1.lik ödülü: Tanı
“Müşterimi çok seviyorum” - Koçtaş
“E-posta Çalışmaları” 1.lik ödülü: Tanı
“”Ford Sevenler El Kaldırsın” - Ford
“Doğrudan Postalama Çalışmaları” 1.lik ödülü: Big’nBold
“Nutella ile masanda sürpriz kahvaltı” – Nutella / Ferrero
“Merchandising (tanzim-teşhir) Uygulamaları” 1.lik ödülü:
BrandExperienceDesigners
“Güzelliğin Her Rengi” – Neva Color
“Satış Noktası İçi Promosyonel Aktiviteler” 1.lik ödülü: BrandExperienceDesigners
“Food Art Fest” – Coca-Cola
“Viral Pazarlama Faaliyetleri” 1.lik ödülü: LeoBurnett İstanbul
“Samsung Duyan Eller” – SamsungElectronics Türkiye
“Sosyal Medya Topluluk Yönetimi” 1.lik ödülü: Project House
“Durex Sosyal Medya Yönetimi “ – Durex
“En iyi Mobil Cihaz Uygulaması” 1.lik ödülü: WandaDigital
“Rexona – WhoDoesMore?” – Rexona / Unilever
“Entegre Etkinlik Pazarlaması” 1.lik ödülü: DirectComm
“KIA Sportage Kaçırıldı” – KIA Türkiye
“Özel Projeler” 1.lik ödülü: BoogyThe Event Company
“Selpak Tuvalete Merhaba Platformu” – İpek Kağıt
“Spor Pazarlaması Aktiviteleri” 1.lik ödülü: Etkinlik Ajans
“Çamlıca Gazozuna Kapışalım” – Çamlıca Gazoz
“Yarışma ve Festivaller” 1.lik ödülü: dsm group
“İstanbul Coffee Festival” – dsm group
“Gerilla Aktiviteleri” 1.lik ödülü: DirectComm
“Pardon bakar mısınız?” – Mercedes-Benz
“Yerel Odaklı Satış Noktası İçi Promosyonel Aktiviteler” 1.lik
ödülü: BrandExperienceDesigners
“Food Art Fest” – Coca-Cola
DP ÖDÜLLERİ 2015’te ödül kazanan tüm projelere ve “10
yılın en iyi”leri listesine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz;
http://www.dpodulleri.org/
Reklam Dünyası
Manajans’tan UNICEF’e Gönülden Destek...
Yaklaşık 5 yıldır UNICEF Türkiye Milli Komitesine gönüllü
destek veren ManajansJ. Walter Thompson desteğinin karşılığını özel bir plaketle aldı. UNICEF Türkiye’nin tasarımsal
işlerini üstlenen ve düzenli olarak UNICEF için yeni ve yenilikçi projeler geliştirenManajansJ. Walter Thompson,UNICEF
Türkiye tarafından ödüllendirildi.
UNICEF, 2010 yılından bu yana projelerine gönüllü olarak tasarımsal destek sağlayan dünyanın yaşayan en eski
reklam ajanslarından biri olan Manajans’ı verdiği plaketle
ödüllendirdi. UNICEF Türkiye adına ödülü sunanUNICEF
Türkiye GenelMüdürü Sanem BilginErkurtolurken, UNICEF
Türkiye Milli Komitesi Kaynak Sağlama Danışmanı Safter
Taşkent, ManajansJ. Walter Thompson’un desteği ile çok
daha fazla çocuğun hayatında değişiklikler yapılabileceğine
dikkat çekti. Safter ayrıca, UNICEF Türkiye Milli Komitesinin
2016-2020 programı kapsamında sürdürdüğü “Tarım İşçisi
Çocuklar”, ‘Engelli Çocuklar’, ‘Kız Çocuklar’ ve ‘Suriyeli Mülteci Çocuklar’ için yapacağı çalışmaların Manajans’ın desteğiyle bağışçılara en iyi şekilde duyurulacağına inandığını
da ekledi.
Sosyal sorumluluk projelerine herhangi bir kurumsal karşılık
beklemeden, dünyanın yaşayan en eski reklam ajansı olmaya yakışır bir biçimde önem verdiklerini belirten ManajansJ.
Walter Thompson Ajans Başkan Yardımcısı Emir Işık, toplumsal fayda sağlamak amacıyla var olan kurumlara gönüllü
hizmet vermeyi borç olarak gördüklerini vurguladı. ManajansJ. Walter Thompsonolarak her yıl gönüllü olarak iş birliğine girdiklerini dile getiren Işık, “Bu işbirliklerinde proje bazlı
ya da kısa dönemli birlikteliklerden çok uzun yıllara yayılan
fayda odaklı işbirlikleri içerisine girmeye özen gösteriyoruz.
Bu çalışmalar bize kurumları iyi tanıma, gerçekten ihtiyaca
yönelik çözümler sunabilme olanağı sunuyor” dedi.
Yeni LG OLED TV reklamını Ridley Scott çekecek...
LG Electronics yaptığı duyuruyla yayınlayacağı yeni OLED TV
reklamının Ridley Scott’a ait yapımcı şirket RSA Films tarafından
çekileceğini açıkladı. LG’nin geniş çapta beğeni toplayan OLED
TV teknolojisini tanıtacak olan reklam filminin yönetmenliğini ise
ünlü yönetmenin oğlu Jake Scott üstlenecek. LG’nin yeni OLED
TV reklamı markanın agresif pazarlama stratejisinin bir parçası
olarak, LG’nin yeni teknolojiler keşfetme konusundaki tutkusunu
ve OLED TV’nin sadece yeni bir TV modeli değil aynı zamanda
televizyon teknolojisinde yeni bir çağ başlattığına yönelik mesajını
güçlü bir şekilde vurgulayacak.
LG’nin reklam filmi aynı zamanda baba ve oğlun yaratıcılığı ve
uzmanlığını bir araya getiren bir işbirliği olarak karşımıza çıkıyor.
Ridley Scott kısa bir süre önce Marslı (The Martian) filmiyle National Board of Review’den 2015 En İyi Yönetmen Ödülünü almakla
kalmamış aynı zamanda en iyi film dalında Altın Küre Ödülleri’nde
de aday olmuştu. Aynı zamanda Macintosh için çektiği ‘1984’
isimli Super Bowl reklamı da Forbes tarafından etkinlik için çekilen
tüm zamanların en iyi reklam filmi olarak seçilmişti. Bu alanda
babasından geri kalmayan Jake Scott ise bugüne kadar içlerinde
geçtiğimiz sezonun en çok izleneni olan Budweiser’ın ‘Lost Dog’
isimli reklamı da olmak üzere Super Bowl’a özel altı farklı reklam
filmi çekti. Konuyla ilgili konuşan Ridley Scott şunları söyledi:
“OLED TV’leri ilk gördüğüm zaman inanılmaz görüntü kalitesi
karşısında adeta büyülendim”. Jake Scott ise “1984 reklamı ile izleyicilere ileride her şeyi değiştirecek teknolojileri tanıtmıştık. LG
OLED TV’lerde de aynı enerjiyi görüyorum” şeklinde konuştu. LG
Electronics Ev Eğlence Sistemleri Kıdemli Başkan Yardımcısı ve
Pazarlama İletişimi Bölümü Yöneticisi Lee Jeong-seok ise konuyla ilgili şunları söyledi: “OLED TV Super Bowl reklam projesinde
Ridley ve Jake Scott ile çalışma fırsatı bulduğumuz için oldukça
heyecanlıyız. LG olarak önümüze çıkan her fırsatta OLED TV’lerin
sahip olduğu kusursuz siyah ve üstün renklerin sunduğu kusursuz
izleme deneyimini kullanıcılarımıza göstermeye devam edeceğiz”.
Ridley Scott’un çekeceği LG OLED TV reklamı Super Bowl organizasyonu sonrasında Türkiye’de de yayınlanacak.
marketing europe & anatolia /21
Ordu-Gire
Röportaj
esun Havalimanı...
Karadenizli İşadamları Derneği
(KAİAD) Başkanı
Murat Camadan
Ordu-Giresun Havalimanı 6 ay içinde 200 bin
yolcu sayısına ulaşmıştır. DHMİ verilerine göre 6 aylık
performansıyla ülkemizdeki 55 havalimanı içerinde 36.sıraya,
bölgenin Trabzon ve Samsun’dan sonra
3. Büyük havalimanı konumuna gelmiştir. Günlük toplamda
karşılıklı 14 sefer yapılmaktadır. Bu yıl içerisinde OnurAir’in de
seferlere başlaması beklenmektedir
Röportaj Elvin Ekşioğlu / [email protected]
- Geçen mayıs ayında hizmete başlayan Ordu - Giresun Havalimanı Karadeniz bölgesine katkılarından bahseder misiniz?
Avrupa ve Türkiye’nin deniz üzerinde
inşa edilen ilk havalimanı Ordu Giresun
Havalimanı Karadeniz’e yatırım talebini
uçurdu. Bölgeye ulaşımın kolaylaşması sonrasında yerli yabancı yatırımcılar bölgede yatırım yapmak için sıraya
girdi. Özellikle turizm alanında yatırım
yapmak isteyenlerin sayısında ciddi artış var. Araplar fazlasıyla ilgi gösteriyor.
Yerli yatırımcılarımızdan da talep geliyor. Havalimanının meyvesini toplamaya başladık.
Avrupa ve Türkiye’nin deniz üzerinde
inşa edilen ilk havalimanı olma özelliği taşıyan Ordu - Giresun Havalimanı,
Karadeniz ekonomisine büyük katkı
sağladı. Bölgeye ulaşımın kolaylaşması sonrası yatırımcıların ilgisinin ciddi
şekilde arttı.
Özellikle turizm alanında yatırım yapmak isteyenlerin ön plana çıktı.
Bu anlamda yaylalarımız yatırımcıların
çok ilgisini çekiyor. Yayla turizminin böl-
gede yaygınlaşmasıyla da bu alanlara
yatırım yapmak isteyenlerin sayısı hayli
artmış durumda. 45 Dakikada İstanbul
ve Ankara’dan Ordu’ya ulaşımın mümkün hale geldi.
Daha önceki yıllarda buralara yatırım
yapmak isteyenlerin en büyük çekinceleri ulaşımdı. Kimse havalimanı olmadığından dolayı Ordu’ya ya da Giresun’a
gelmek istemiyordu. Şimdi bir yatırımcı
işadamı günü birlik Ordu ve Giresun’a
gelerek iş görüşmelerini rahatlıkla yapabiliyor.Ordu - Giresun Havalimanı’nın
meyvelerini toplamaya başladık. Çok
yeni olmasına rağmen yatırımcıların
bölgeye sıksık geldiğini görüyoruz. Bu
ziyaretler önümüzdeki günlerde yatırıma dönüşecek. Ondan sonra bu yatırımlar ise bölge halkına istihdam sağlayacak.
- Havalimanı’nın açılışından sonra
bölgedeki gayrimenkuller fiyatları
arttı mı?
Ordu-Giresun Havalimanı’nın açılışından sonra bölgedeki konut ve
arsa fiyatlarının da birden ikiye katlandı. “Ordu’nun Gülyalım İlçesi’nde
marketing europe & anatolia /23
Röportaj
Türkiye’nin ve Avrupa’nın ilk deniz üzerine inşa edilen havalimanı olan OrduGiresun Havalimanı, kentteki arsa ve
konut fiyatlarını ikiye katladı. Geçen
mayıs ayında hizmete giren Ordu-Giresun Havalimanı kentte gayrimenkul
fiyatlarını tavan yaptırdı. Havalimanı
açılmadan önce Gülyalım ilçesinde 80
bin liraya satılan daireler 160 bin lirayı
geçerken, metrekare fiyatı 100 lira civarında olan arsa birim satış fiyatı da
300 liraya kadar çıktı. Kent merkezi Altınordu İlçesi’nde havalimanıaçılmadan
önce 200 metrekare daire 200 bin lira
24 / marketing europe & anatolia
Ordu - Giresun
Havalimanı’nın
meyvelerini toplamaya
başladık.
civarındayken, havalimanı açıldıktan
sonra 400 bin lirayı buldu. 200 liralık
kiralık daire fiyatları da 350-500 lirayayükseldi.
Havalimanının hizmete girmesiyle gayrimenkul sektöründeki canlılığın arttığını, yoğun talep nedeniyle konut yap-
mak için arsa sıkıntısı yaşanıyor.
- Havalimanının eğitime katkısı oldu
mu?
Havaalanın
açılması
ile
Ordu
Üniversitesi’nin hızla büyümesi sağlandı. Ders ve konferanslar için akademislerin ulaşımı çok kolaylaştı. Karadeniz
- Akdeniz otoyolu ve Ordu Çevre yolu
çalışmalarının sona yaklaşması da ilerleyen yıllarda emlak ihtiyacının daha
da artıracağını gösteriyor.
- Ordu-Giresun Havalimanı bölge turizme etkileri nelerdir ?
Bölgenin turizm açısından da çeşitlendiğini ve sadece Ordu’ya gelen turist
sayısının birkaç yıl içinde 1 milyonu
bulacağını düşünüyoruz. Turizmimizi
çeşitlendiriyoruz. Karadeniz’de yayla
turizmi, kış turizmi, macera turizmi, eko
turizm, su sporları, sağlık turizmi, av
turizmi gibi alternatif turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi için çalışmalar yapıyoruz. Son olarak Ordu Valisi Sn. İrfan
Balkanlıoğlu’nun belirli dönemlerde 50
kişilik gruplar halinde değişik Arap ülkelerinden basın mensuplarını ağırlaması bölge turizmine katkı sağlıyor. Ve
bu yol Karadenizli İş Adamları Derneği
olarak Turizm sektörünün çok boyutlu
yapısının Ordu halkının yaşam standartlarınıarttıracağını, yeni iş imkânları
oluşturacağını düşünmekteyiz.
Köşe
( retorik)
Abdullah Ekşioğlu / [email protected]
Söylemezsem çatlayacağım...
Türk Telekom'un yeni reklam filmini seyrettim. İki laf
çöp olan reklam filmi de değil. Ülkemizin
etmezsem içimde kalacak. Bu kadar çok para ancak kurumsallaşamama hastalığı olarak ortaya çıkan
bu kadar yanlış harcanabilirmiş. Evet reklam filmi
ve müşterinin geçmişte çalıştığı reklam ajansları ile
köklü marka değişiminin gereği olarak bağırıyor.
bağını kesmek güdüsüyle birçok ajans tarafından
Büyük paralar harcanarak bu bağırmanın tonu
desteklenen kurum kimliği, logo değişimi de temel
da oldukça yükseltilmiş. Ama filmin her yerinden
olarak yanlış olmasının yanı sıra uygulamadaki
buram buram kalitesizlik, buram buram yetersizlik,
başarısızlığıyla da üniversitelerin reklamcılık
buram buram cehalet akıyor. Filmin yönetmeni kim
bölümlerinde yanlış örnek olarak gösterilmeye layık
diye bakmadım. Açıkcası bu kadar yaratım kabızı
bir çalışma olmuş.
bir yönetmenin kimliğini merak da etmedim. Ben
böyle yaratım kabızı yönetmenlerin reklam filmi
Gerçi ajans müşteriyi ikna etmiş, müşteri beğenmiş,
piyasasında yer almasına karşı da değilim. Sonuçta
parayı ödemiş, yüzlerce kişi ekmek yemiş
her yönetmenin kapasitesine uygun iş vardır. Ancak
çerçevesinden bakacak olursak ortada bir sorun
marka değişimi gibi zor bir işin kabız bir ekibe
yok. Ben sadece kapmanyayı ilk gördüğümde bana
emanet edilmesi doğru olmamış. Kısacası Türk
hissettirdiklerini açık yüreklilikle paylaşmak istedim.
Telekom'un çöpe atacak parası varmış ve bence bu
Üstelik piyasada çöpe atılan, yetersiz ekiplere
reklamı yaptırmak yayınlatmak yerine o parayı çöpe
emanet edilen, "enerjisi yüksek" ama bilgi birikimi ve
atsaymış ve bunu basına duyursaymış daha başarılı vizyonu kısır yönetmenlere ala ile vala ile yaptırılan
bir kampanyaya imza atarmış.
tek iş de bu değil. Ne diyeyim. Herkes hak ettiğini
alır. Memleketimize hayırlı uğurlu olsun.
Bu arada Türk Telekom kampanyasında tek
marketing europe & anatolia / 27
Kampanyalar
Aşkının tadı damağımda...
BiscolataMood’unyeni reklam filminde Biscolata erkeğinin Mood’la oynadığı romantik oyun konu ediliyor.
‘Aşkının tadı damağımda’ sloganının ilk kez kullanıldığı reklam filminin yaratıcı ajansı Rabarba. Prodüksiyon
ajansı olarak Dijital Sanatlar ile çalışılırken, yönetmen
koltuğunda ise Can Ulkayoturuyor.
Kampanya Künyesi
Reklamveren: Şölen
Reklam Ajansı: Rabarba
Reklamveren Yetkilisi: Zeki Bilsel, Hayat Kapukaya,
Ülkü Vural Er, Eyüp Türkoğlu
Yaratıcı Ekip: Pemra Ataç Açıkta, Murat Yaylagül,
Elif Özüdoğru, Volkan Yanik, Metin Akın, Şadi Akbudak
Müşteri İlişkileri: Birçim Akfırat, Ezgi Günaydın,
Melike Orhon
Stratejik Planlama: Oğuz Savaşan
Ajans Prodüktörü: Pınar Johnson
Medya Planlama/Satınalma: Speed
Yapım Evi – Yönetmen: Dijital Sanatlar – Can Ulkay
Müzik:Nilin İşleri
Müzik Uygulama:Nilin İşleri
Mecra: TV, Radyo, Sinema, Dijital
marketing europe & anatolia / 29
Kampanyalar
Pompomgillerin yeni reklam filmi...
Familia’nın, başta çocuklar olmak üzere herkesin beğenisini
toplayan Pompomgiller karakterleri, yeni reklam filmiyle tekrar ekranlarda. Vietnam Reklam Ajansı tarafından hazırlanan kampanyanın yapımını Shortcut üstleniyor.
Kampanya Künyesi
Reklam veren: Hayat Kimya
Reklam veren Temsilcisi: Aysel Aydın, Simin Özkar,
Seda Kıral
Reklam Ajansı: Vietnam
Yaratıcı Yönetmen: Özlem Küçükyılmaz
Yaratıcı Grup: Selin Eror, Serim Poyraz,Özlem Küçükyılmaz
Müşteri İlişkileri: Deniz Kavuk
Jingle: Ses Sanayi
Yapım Şirketi: Shortcut
Yapımcı: Esra Seyrekbasan
Post Prodüksiyon Şirketi: Animasyon Cumhuriyeti
285 saniyelik Türkiye turu...
Kampanyas Künyesi
Reklamveren: CorendonAirlines
Reklamveren Yetkisi: Tuğba Özkan Güner
Reklam Ajansı: ID İstanbul
Prodüksiyon Şirketi: RedElephant
Yönetmen: Alican Zeren
Post Prodüksiyon: ABT İstanbul
Renk İşlemleri: Sinefekt
Müzik: Purple Music Factory
Medya Ajansı: Hype
CorendonAirlines, yeniuçuş emniyet filminde Türkiye’yi tanıttı.
Reklam ajansı ID Istanbul tarafından hazırlanan ve yönetmenliğini Alican Zeren’in yaptığı “285 Saniyede Türkiye
Macerası”adlı filmin çekimleri iki ay sürdü ve Türkiye’nin 8
farklı tatil destinasyonunda çekilen film için 95 kişilik bir ekip
çalıştı.
30 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Coca-Cola taraftarla kol kola...
Kampanya Künyesi
Reklamveren: Coca-Cola
Reklamveren Yetkilileri: Ayça Çınar, Yasemin Develioğlu,
Sinan Beşkök, Ali Rıza Sancar, Kamran İskenderov
Reklam Ajansı: Concept
Kreatif Direktör: Kerem Özkut
Yaratıcı Ekip: Umut Dizdar, Sedat Dündar,
Emin Serkan Gültekin, İris
Marka Grup Direktörü: Arda Görgün
Marka Ekibi: Yasin Özhan, İpek Albudak
Stratejik Planlama Direktörü: Hakan Demir
Stratejik Planlama: Ömer Pamir Gündüz, Emre Sezer
Ajans Prodüktörü: Mert Turan, Kasım Bektaş
Prodüksiyon Şirketi: Depo Film
Yönetmen: Gönenç Uyanık
Yaklaşık bir ayda Türkiye’nin farklı köşelerinde ve statlarında Müzik: Mode XL
çekilen reklam film, Concept’in imzasını taşıyor. Yönetmenli- Kullanılan Mecralar: Televizyon, Radyo, Outdoor, Dijital,
ğini Gönenç Uyanık’ın üstlendiği filmin akıllara kazınan rek- Sinema
lam müziklerini ise hiphop grubu Mode XL yaptı. Kampanya,
televizyonun yanı sıra, sinema, radyo, outdoorve dijital mecralarda da yer aldı.
Bingo Parfümsüz...
Parfüm ve boya içermeyen hipoalerjenik formülüyle
Türkiye’de ilk ve tek olmayı sürdüren Bingo Parfümsüz
deterjan, alerjik ve hassas bünyeler için özel olarak geliştirildi. Bingo Parfümsüz Deterjan için çekilen yeni reklam
filmi, hassas bünyeli çocukların her çamaşır asıldığında ya
da yeni yıkanmış bir kıyafeti her giydiğinde parfüm kokusundan rahatsız olabileceğine vurgu yapıyor. Bingo’nun
parfümsüz deterjanı için hazırlanan reklam filmi TBWA
tarafından çekildi.
Tüketicilerin ihtiyaçları ve değişen talepleri doğrultusunda
geliştirilen Bingo Parfümsüz Deterjan, dermatolojik olarak
onaylanmış, parfüm ve boya içermeyen içeriği ile hassas
bünyeye sahip büyük küçük herkesin kullanımına uygundur.
Kampanya Künyesi
Reklamveren: Hayat Kimya
Reklam Ajansı: TBWA Group
Prodüksiyon Şirketi: Shortcut
Post Prodüksiyon Şirketi: 8 mm
marketing europe & anatolia / 31
Kampanyalar
Little Caesars’ın yeni reklamı...
Kreatif Direktör: Gökhan Erol
Yaratıcı Ekip: Erçin Sadıkoğlu, Cihan Eryılmaz, Serkan Ün,
Buğra Birgin
Stratejik Planlama: Beliz Top
Marka Ekibi: Yasemin Altan, Sezen Şerez, Selin Gürgün
Ajans Prodüktörleri: Gülengül Arlıel, Nisan Turgul
Yapım şirketi: 25Film
Yönetmen: Ozan Yalabık
Yapımcı: Fırat Parlak, Koray Şahin
Müzik: Kerem Doğrar
Little Caesars’ın reklam filminin çekimini Medina Turgul
DDB Reklam Ajansı, Kreatif Direktörlüğü’nü Gökhan Erol,
yönetmenliğini ise Ozan Yalabık yaptı.
Kampanya künyesi
Reklamveren: Little Caesars
Reklamveren Yetkilileri: Banu Arıduru, Gonca Kahraman,
Sejda Olcaş
Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB
Kendini Temizleyen Stor Perde...
Kendini Temizleyen StorPerde’yi sunuyor. Reklam filminde
stor perdenin “leke tutmayan” özelliği tüm ayrıntılarıyla izleyiciyle buluşuyor.
Kampanya künyesi
Reklamveren: Zorlu Tekstil Grubu - TAÇ
Reklam ajansı: AD-Stop
Yaratıcı yönetmen: Ali Özbek
Yaratıcı grup: Özlem Bilgin, Bengü Kırkız,
Yasemin Çıkrıkçı, Deniz Boyraz, Ozan Tasasız
Müşteri ilişkileri: Seda Şeker Tokel
Yapım Şirketi: DaylightFilms
Yönetmen: Cihangir Ateş Ağaoğlu
Müzik: Jingle House
Kullanılan mecralar: TV, sinema, gazete, sosyal mecralar
32 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
En İyi Dilekler İçin Özdilek…
“En İyi Dilekler için Özdilek” reklam kampanyası, iyi dileklerimizi sunmanın yolunun Özdilek’ten geçtiği fikri üzerine
kurulu.
Kampanya ilerleyen dönemlerde; Sevgililer Günü, Dünya
Kadınlar Günü ve Anneler Günü’nde de özel filmlerle devam
edecek.
Medina Turgul DDB tarafından hazırlanan ve 4 filmden
oluşan kampanya, Interfilm prodüksiyonuyla hayata geçirildi. Filmlerin yönetmeni ise Metin Arolat.
Kampanya künyesi
Reklamveren: Özdilek Holding
Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB
Yönetmen: Metin Arolat
Jingle : “En İyi Dilekler için Özdilek - ZIT Görsel ve İşitsel
Sanatlar
Dublaj: Gökhan Erol
Kullanılan Mecralar: TV - Radyo
Düşle ve Harekete Geç...
Zorlu Holding, “Hayallerine Hayat Ver” markasloganı çerçevesinde oluşturduğu Düşün/Düşle” adındaki yeni imaj kampanyasının lansmanı kurumsal imaj filmi ile başladı.
Kampanya künyesi
Kampanya Adı: Düşün/Düşle
Reklamveren: Zorlu Holding
Reklam Ajansı: Publicis Yorum
Kreatif Direktör: Can Faga
Yaratıcı Grup: Şölen Yücel, Duygu Yegül, Begüm Arduç,
Anıl Bağcık
Stratejik Planlama: Selda Sedes, Zeynep Bortaçina
Müşteri İlişkileri: Özlem ÖğütÇital, Eda Altan, Sinem Erkel
Ajans Prodüktörü: Arzu Köksal
Prodüksiyon Şirketi: Autonomy
Prodüktör: Berent Baytekin
Yönetmen: RiccardoPaoletti
Müzisyen: Rahman Altın
marketing europe & anatolia / 33
Kampanyalar
Nesquik® “Geleceği Besler”...
rikli Nesquik® Opti-start ile hazırlanan bir bardak sütün, çikolatalı bir sütten daha fazlası olduğu ve büyüme yolunda
çocukların en yakın arkadaşı olduğubelirtiliyor.
Kampanya Künyesi
Reklam veren: Nestle®Nesquik®
Pazarlama Müdürü: Lidya Yazmacıyan
Proje Müdürü: Merve Sönmez Karakaya
Reklam Ajansı: McCann İstanbul
Yönetmen: Noah Paul
Kreatif Başkan / Yönetici Ortak: Uğur Çakır
Kreatif Direktör: Kaan Ayçe
Metin Yazarı: Kerem Çeteci
Sanat Yönetmeni: Elvan Deniz
Grup Marka Direktörü: Funda Hergül
Buradan hareketle marka stratejisini “Geleceği Besler” ola- Marka Süpervizörü: Fırat Alagözlü
rak belirleyen Nesquik®’in yeni reklam filmindeNesquik®’li Stratejik Planlama Direktörü: Zeynep Yağcı
bir bardak sütün çocukların geleceği için taşıdığı önemin altı Stratejik Planlamacı: Gizem Ateş Yalçın
çiziliyor.
Prodüksiyon Direktörü: Zeynep Doğu
Lansman kampanyasında yaratıcı oyun ve hayal gücünün
önemini sahiplenen Nesquik®’inreklam filminde zengin içe-
Büyüklere Yok...
Panço’nun 2015-2016 sonbahar/kış koleksiyonu için hazırladığı reklam filmi ‘Büyüklere Yok’ sloganı çerçevesinde sunuluyor. Miniklerin en özgür halleri ve bitmeyen enerjilerinden
ilham alınarak şekillenen yeni sezon koleksiyonunun reklam
filmi,Karpat IndependentAdvertisingAgency imzası taşıyor.
Filmin prodüksiyon şirketi Vana Film, Yönetmeni ise Eli Kasavi.
Kampanya Künyesi
34 / marketing europe & anatolia
Reklam Ajansı: KARPAT
Ajans Başkanı: Karpat Polat
Kreatif Direktör: Cihan Kavaklıpınar, Çağlar Cengiz
Yaratıcı Grup: Selver Yılmaz, Sezen Özay
Müşteri İlişkileri: Yağmur Erengül, Emel Aydınlı,
Kübra Köseoğlu
Ajans Prodüktörü: Gencer Ziko
Prodüksiyon: Vana Film
Yönetmen: Eli Kasavi
Kampanyalar
Pazar Kahvaltıları…
Vestel Küçük Ev Aletleri’nin sahiplendiği “Pazar Kahvaltıları”
iletişimi boyunca, 12 milyona yakın erişime, 25 bine yakın
beğeniye ve 5 binin üzerinde paylaşıma ulaşıldı. Vestel,
gerçekleştirdiği bu başarılı iletişim çalışmasıyla sadece
küçük ev aletleri ile Pazar kahvaltılarının bir parçası olmanın
ötesine geçti.
Kampanya Künyesi
Reklamveren: Vestel
Reklamveren Yetkilileri: Feza Turunçoğlu Erim,
Alper Ceylan, Beyza Selçuk, Nazlı Uysal
Reklam Ajansı: Project House a member of Havas
Genel Müdür: Ceren Çubukçu Akpulat
Kreatif Grup Direktörü: Serhan Acar
Reklam Yazarı: Umut Karacaoğlu
Sr. Sanat Yönetmeni: Murat Hersan
Proje Yöneticisi: Cenk Hobaplı
Sr. Marka Yöneticisi: Birol Ecevit
Marka Yöneticisi. Burtay Baştufan
Sosyal Medya Uzmanı: Özge Asan, Anıl Güneş
Baba–Oğul LeasePlan reklamında...
LeasePlan, 5 yıllık Spor Toto Basketbol Ligi sponsorluğu
kapsamında yeni bir reklam filmi çekti. Yıldız basketbolcu
ve milli takım kaptanı Sinan Güler ile babası efsane basketbolcu Necati Güler’in rol aldıkları filmlerde, baba ve oğul
Güler’ler bir antrenmandan çıktıklarında karşılaştıkları durumları, LeasePlan’i seçen ve seçmeyen kişiler arasındaki
farkı biraz da gerçek üstü bir şekilde anlatıyor.
Kampanya Künyesi
Reklamveren: LeasePlan Türkiye
Reklamveren Temsilcileri: Barbaros Aytar, Gizem Aclan,
Özlem Can Koca
Ajans:Ping
Reklam Yazarı: Burçin Ergünt
Müşteri Temsilcisi: Sena Özata
Prodüksiyon:DirtyCheap Creative
Yönetmen: Ege Tül
Yapımcı: Ömer Abra
marketing europe & anatolia / 35
Büyüley
Gezi
yici körfez Kotor...
Kotor, Makedonya – Karadağ gezimizin son durağı.
Kotor’ dan Üsküp’ e döneceğiz. Oradan da Türkiye.
Budva’ nın eski şehrini dolaştıktan sonra
Kotor’ a doğru yola koyulduk.
Kotor - Budva arası 23 km.
Yaklaşık olarak yarım saat sürüyor.
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / [email protected]
Kotor, Makedonya – Karadağ gezimizin
son durağı. Kotor’ dan Üsküp’ e döneceğiz. Oradan da Türkiye.
Budva’ nın eski şehrini dolaştıktan sonra Kotor’ a doğru yola koyulduk. Kotor
- Budva arası 23 km. Yaklaşık olarak
yarım saat sürüyor.
Budva’ dan çıktığımızda öğlen saatleriydi, Kotor da yakın olduğu için, yolu
uzatalım, etrafı gezelim dedik.
Önce Kotor’ a değil de Tivat’ a gidelim
dedik. Sonra da Kotor’ a geçeriz.
Tivat yoluna girdik girmesine de, o civarlarda yapılacak pek bir şey göremedik. Yazlık ve sayfiye bir yer sanıyorum,
Tivat. Hesapta Tivat olmadığı için gezilip görülecek yerlerini çalışmadık tabii. Yarım saat kadar sıcağın alnında,
(hava 33 derece bu arada) yol yapıp da
bir şeyler göremeyince geri dönmeye
karar verdik.
Tivat – Kotor yol ayrımına geldikten
sonra rotamızı Kotor’ a çevirdik. Fotoğraflarından görüp de hayran olduğum
bir şehirdi Kotor. Şehre yaklaşınca hafif
hafif heyecan yaptım ben :)
Şehrin girişinde yolun sağ tarafında
denize paralel, yüksek bir dağ karşıladı bizi. Dikkatli bakınca dağın üzerinde
yükselen kale duvarlarını gördüm. Beklediğimden farklı olduğu için şaşırdım.
Çünkü hep kalın ve kocaman kale duvarları görmeye alışığım. Kotor kalesinin duvarları ince ve dimdik dağın en
tepesine kadar uzanıyor. Yapımı oldukça zor olmuştur muhtemelen. Bırakın
kaleyi yapmayı, gezmek için yukarı çıkma fikri bile yoruyor insanı.
Şehrin merkezine gelip de otelimiz bulmak için sahilde yol alırken muhteşem
körfez büyüledi bizi. Dağların kucağında, berrak deniziyle harika bir körfez.
Booking.com üzerinden ayarladığımız
otel, daha doğrusu stüdyo daire Dobrota tarafında. Elimizde adres, Dobrota’
ya doğru yol alıyoruz. Fakat sahil yolu
çok dar olduğu için biraz tedirgin bir şekilde gidiyoruz. Seyehat boyunca, otel
ararken sürekli kaybolduğumuz için
bu sefer de aynı şeyi yaşacağız, gerginliği var. İlk seferde bulamadık tabii,
Apartments Ponta’ yı. Yol üzerinde gördüğümüz bir amcaya sorup öğrendik,
sonunda.
Apartments Ponta hemen yolun üzerinde bir apartman. Önünden yol geçiyor
ve sonrasında kendine ait küçük bir
terası var. Sahildeki kayalıkların üzerine beton döküp düzlemişler. Orada
güneşlenip denize girilebiliyor. Yanlız
ortam ve konum mükemmel. Ben otelin
yerini ve konumunu görünce inanılmaz
sevindim.
Gezimizin çoğunluğunu bir günlük olarak planlamıştık. Fakat Kotor’ da iki
gece kalıp biraz da deniz keyfi yapalım
demiştik. Tam da güzel yere planlamışız deniz, dinlenme tatilini.
marketing europe & anatolia / 37
Gezi
Oteli bulup arabayı parkettikten sonra
hemen mayolarımızı giyip, atladık denize. Sıcak havanın etkisini ve kısa süren yol yorgunluğumuzu attık.
Deniz o kadar berrak ki, suyun dibini
görüyorsunuz. Yanımda şnorkel olmağına çok üzüldüm. Yüzlerce minik balık
fırıl fırıl dolanıyorla suyun içinde. Kim
bilir daha ne güzel canlılar vardır.
Hava kararmasına yakın duşumuzu
alıp Kotor’ u keşfe çıktık.
Kaldığımız yer stüdyo daire ve kahvaltı
seçeneği yok. O yüzden önce market
bulup mutfak alışverişi yapalım dedik.
Arabayla merkeze gidip, market aranırken, hemen yol üzerinde, otoparkı da
olan bir yer bulduk. Akşam yemeklerini
dışarda yemeği planladığımız sadece
sadece kahvaltılık, meyva ve içecek aldık (bir sürü bira).
Markette epey vakit geçirdikten sonra acıkan karnımızı doyurmak için yer
aramaya koyulduk. Tavsiyeler doğrultusunda da kale içindeki eski şehire gittik.
Surların dışından baktığınızda pek bir
numara yok ama içeri girince insan
38 / marketing europe & anatolia
Deniz o kadar berrak ki,
suyun dibini görüyorsunuz.
Yanımda şnorkel olmağına
çok üzüldüm.
hayran kalıyor.
Surların ardında kalan eski şehrin kapısında girince,17. yüzyıldan kalma Saat
Kulesi karşılıyor sizi. Saat kulesi ve giriş arasında ise restaurant ve kafelerin
bulunduğu bir meydan var. Bu meydanda bir birinden şık ve şirin kafeler var.
Oturup, etrafı seyrederek saatlerce vakit geçirebilirsiniz.
Bu eski şehire girince çok heyecan
duydum. Bir birinden güzel taş binalar,
kafeler, tarihi doku. Masal gibi bir yer.
Büyüleyici.
Meydanda ileriye doğru yürüdüğünüzde, St. Tryphon Katedrali karşılıyor sizi.
Hayranı olduğum gotik mimarisiyle inşaa edilmiş olan bu katedral 809 yılında
yapılmış. Kulelerin biri depremde hasar
gördüğü için 2009 yılında restore edilmiş. Kulelerin birinde 809, diğerinde ise
2009 yazıyor.
Biz şehri dolaşmaya başladığımızda
hava kararmak üzereydi. Hava iyicene
kararmadan gezmek istedik ama olmadı. En çok da tepeye tırmanmak istiyordum ama yollarda aydınlatma olmadığı
için tepeye çıkmak sıkıntı.
O yüzden biz de bu akşamlık, sadece
şehrin sokaklarını gezmeye karar verdik. Masal şehrinin taş sokaklarında
gezerken, acıkınca bir restauranta oturup kalamar, patates ve bira söyledik.
Harika tadı olan yemeğimizi yerken biz
de gelen geçeni izleyip, sohbet edip,
geç saatlere kadar oturduk, eski şehirde.
Ertesi gün, keyif günü olduğu için saat
kurmadan, kendiliğimizden uyanana
kadar uyuyup, dinlendik. Sonra da marketten aldığımız nefis peynirlerle kahvaltı masası hazırladık. Yanına da bol
peynirlik, sufle tarzında bir omlet yaptık. Aheste aheste kahvaltımızı ettikten
sonra odamızın önündeki şezloglara
uzanıp güneşin keyfini sürdük.
Gece deniz çekildiği için kayalıkların
Gezi
üzerindeki midyeler su yüzüne çıkmış.
Nefis görünüyorlar:) Onları görünce çocukluğum geldi aklıma.
Yazlıkta elimizde poşetle dalar, toplayabildiğimiz kadar midye toplardık.
Sonra da bakkal amcadan peynir tenekesinin üst sacını alır, yaktığımız ateşin
üzerine koyardık. Sacın üzerine dizdiğimiz midyelerin kapakları açılıp, eti
de turuncu renk alınca hemen atardık
ağzımıza. Nefis bir tat. Hiç unutamam
onları.
Med cezir sayesinde yüzeye çıkan midyeleri toplamamak için zor tuttum kendimi :)
Gün boyunca nefis denizin tadını çıkarıp, meyva ve kuruyemiş çöplendik. Gelen yolcu gemilerini izledik. Kotor cruise
gemilerinin en popüler limanlarından
biri. O yüzden körfezde sık sık devasa
yolcu gemileri görebiliyorsunuz.
Akşama kadar yüzdükten ve güneş
banyosu yaptıktan sonra duşumuzu
alıp tekar eski şehire gittik. Bu sefer kalenin en tepesine tırmanacağız.
Bu masal şehrini çevreleyen kalenin üç
tane kapısı var. 1555 yılında, Venedik
döneminde yapılmış olan Deniz Kapısı,
1540 tarihinde inşa edilmiş ve bir köprü
ile Skurda Nehri’nin diğer tarafına bağlanmış olan Kuzey Kapısı (Spiljarskia
Gate) ve Güney Kapısı (Gurdic Gate).
Eski şehre girdikten sonra hiç vakit
kaybetmeden bir harita alıyoruz ve
başlıyoruz tırmanmaya.
Tırmanmak oldukça zor çünkü taşların
üzeri çok kaygan. Terlik ve altı kaygan
ayakkabı ile tırmanmak çok zor. Sürekli
ayaklarınız kayıyor. Ben hazırlıklı davranıp ayakkabı giymiştim. Ama o bile
zaman zaman zor anlar yaşattı bana.
Çünkü daracık taşların üzerinde kayıp
düşüyordum. Aklınızda bulunsun, yukarı çıkacaksanız altı kaymayan ayakkabı giymeye dikkat edin.
Kaleye çıkmak için bilet almanız gerekiyor. Ama fiyatını hiç hatırlamıyorum:(
Biletlerimizi aldıktan sonra başladık tır-
Med cezir sayesinde yüzeye
çıkan midyeleri toplamamak
için zor tuttum kendimi
manmaya.
Kale, 6. yy’ da imparator Justinian tarafından, St. John (San Giovanni) dağında yaptırılmış. Bizans döneminde
kalan bu kale bir çok savaşta aktif olarak kullanılmış. I ve II Dünya Savaşları
da dahil olmak üzere. Bu tarihi surlar,
1563, 1667 ve son olarak da 15 Nisan
1979’ daki depremlerde çok fazla hasar
görmüş.
Yukarıdan bakıldığında, kalenin surları,
St. John dağının tepesi, Skurda Nehri
ve Kotor Körfezi’nin en iç kısımıyla bir
üçgen oluşturuyor. Kıyıdaki surlar, zamanında eski şehri su baskınlarından
da korumuş. Taşan Skurda Nehri’ne ve
denize karşı bir kalkan olmuş, eski şehir için.
Deniz Kapısı ve Kuzey Kapısı’ nın bulunduğu burçlar, diğerlerine nazaran
daha geniş ve sağlam. Yıllar için de
tarafta bulunan burçlar güçlendirilmiş.
Gurdic ve Bembo Bastions olarak adrılıyormuş bu burçlar. Bembo Bastion
denen yer açık hava tiyatrosuna dönüştürülmüş zamanla.
Kalenin en tepesinde, dağ ile aynı adı
taşıyan St. John Kalesi bulunuyor. 280
m yükseklikte bulunan bu kale, kale
içindeki iletişi sağlamak için kullanılıyormuş. İletişim için Our Lady of Remedy Kilisesi ve St. John Kalesi kilit
noktalarıymış. Artık aralarında nasıl bir
düzenek kurdular bilemiyorum. Ama
bilmeyi çok isterdim.
Bu fantastik kalenin dış surlarının uzunluğu 4,5 km. Duvarların kalınlığı ise 2
ile 16 m arasında değişiyor. En yüksek
duvarı ise 20 m yükseklikte.
15 Nisan 1979’ daki depremde çok fazla hasar gören eski şehir ve kale, aynı
yıl Dünya Kültür Mirası ve en tehlikeli
bölgeler listesine girmiş. O yıldan sonra da onarılarak 2003 yılında tehlikeli
yerler listesinden çıkarılmış ve turizme
açılmaya başlamış.
2001 yılında, Uluslararası Anıtlar ve
Sitler Konseyi, kalenin yeniden canlandırılması çağrısında bulunmuş. Çünkü
marketing europe & anatolia /39
Gezi
güzel kıyı kenti tarihi boyunca Venedikliler, Osmanlılar, Avusturyalılar ve
Fransızların hakimiyetine girmiş. Dolayısıyla hepsinin mimarisinden örnekler
teşkil ediyor. En çok da Venediklilerin.
Avrupa Komisyonu da restorasyonun
yeterli olmayacağını, bu tarihi yerin ülke
ekonomisine katkıda bulunması gerektiğini söylemiş. Böylece restorasyon çalışmalarına başlanmış ve eski şehir ile
kale bugün ki haline gelmiş. Şu an bir
masal kenti durumunda.
Eveeet. Kalenin geçmişinden de
bi’lokmacık bahsettikten sonra gelelim
tırmanma maceramıza. Kale duvarlarının dibinde daracık taşlardan yapılmış
yürüme yolu var. Bu taşlar sürtünmeden dolayı zamanla cilalı gibi olmuş.
Dolayısıyla çok kayıyor. Yürümek, hele
hele de yokuş çıkmak epey zor. Ben
bazen kale duvarlarından destek alarak
bazen de taşların üzerinden değil de,
yanlarındaki döküntülerden tırmanarak
yolu yarıladım.
Yukarı tırmandıkça Kotor manzarasının
güzelliğine kapılıyorsunuz. Şehir yuka40 / marketing europe & anatolia
Yukarı tırmandıkça Kotor
manzarasının güzelliğine
kapılıyorsunuz.
rıdan inanılmaz güzel görünüyor.
Yolu yarıladğınızda bir terasa varıyorsunuz. İnsanlar genelde buraya kadar
çıkıyor ve manzarayı ziliyor, yanlarında
getirdiklerini yiyip, içiyorlar. Kısacası bu
eşsiz manzaraya karşı piknik ve keyif
yapıyorlar. Bu terasa vardıp dinlendikten sonra ben en tepeye çıkmaya karar verdim ve tek başıma tırmanmaya
başladım. Yol buradan sonra daha da
dikleşiyor, hava da sıcak, bir süre sonra
insanın nefesi kesiliyor.
Bazı kısımlar karmaşık olduğu için kaleye tırmanırken harita alıyorsunuz.
Ben ilk başta yolu şaşırdım ve çıkmaz
bir sokağa girdim. Haritaya bakıp doğru
yola çıkmak için arayışa girdiğim sırada kestirme bir geçiş buldum. Bulmaz
olaydım:( Kaya kaya zor çıktım. Azıcık
korktum. Doğru yola çıkınca 3 tane Al-
man çift ile karşılaştım. Onlar da benim
gibi nefes nefese kalmışlardı.
Biz tırmanmaya başladığımızda hava
kararmaya yakındı. Yukarı doğru çıkarken daha da karardı. Kimse karanlıkta
tırmanmayı tercih etmediği için biz sadece 7 kişi kalmışız. Almanlar ve ben.
O yüzden onların dibinden ayrılmamaya karar verdim:) Zirveye vardığımda
yıkık dökük yapılarla karşılaştım. Bu
bölge restorasyon görmemiş:(
Fakat Kotor Körfezine baktığınızda
manzara muhteşem. Gün batımı ve
muhteşem körfez:) Yanıma bir şişe şarap almadığıma çok pişman oldum.
Yaklaşık yirmi dakika kadar oturup
manzarayı seyrettim. O kadar keyifliydi ki, sakin, sessiz, huzurlu. Saatlerce
orada oturabilir insan.
Daha da fazla kalmak isterdim orada
ama tatil arkadaşım, sevgili Ömür aşağıda beni beklediği için inmem gerekti.
Üstelik çok karanlığa da kalmamak lazım. Hem daha yemek yiyeceğiz.
Alman grubu da bekleyerek, onalara ek
oldum yine. İnerken de bir iki yerde kaydıktan sonra kafayı gözü kırmadan yolu
yarıladım. Yokuş aşağı inmek çıkmaktan daha zor geldi. Ömür’le buluşup
aşağı indiğimizde artık hava kararmıştı. Yemek yiyeceğimiz mekana karar
vermek için eski şehirin harika sokaklarında dolaştıktan sonra gözümüze bir
yer kestirip oturduk. Kalamar, midye ve
bira siparişi verdikten sonra büyük bir
keyifle sohbete ve etrafı seyre daldık.
Yaz akşamları cidden çok güzel.
Eski şehirin içinde bir sürü gezilecek
yapı var. Fakat biz hepsine dışardan
bakmakla yetindik. Ama isimlerini yazayım. Belki gidecek olanlar için fikir verir.
Gerçi hepsi girişteki haritada mevcut.
Görülecek yerler; Sveti Luka Kilisesi,
Sveta Ana Kilisesi, Sveta Marija Kilisesi, Gospe od Zdravlja, 20 yy.’ da yapılmış olan St. Nicholas Kilisesi Sırp Ortodoks Kilisesi ve 17. yüzyıldan kalma
Prens Sarayı ile 19. yüzyıldan kalma
Gezi
Napolyon Tiyatrosu.
Eski şehirdeki tüm binalar, kesme taşlardan yapılmış. Onlara ahşap eşlik
ediyor. Binaların hepsi birbirinden güzel.
Kotor’ da, 2001’ den beri, her yıl Ağustos ayının başında karnaval düzenleniyormuş. Biz bir kaç günle kaçırdık
karnavalı :( Karnavala diğer ülkelerden
gelen dansçılar da katılıyormuş. Edindiğimiz bilgiye göre tam bir tam bir renk
çümbüşüne dönüşüyormuş ortalık.
Meydanda başlayan gösteriler ara sokaklara doğru uzanıyor ve çok eğlenceli oluyormuş.Gece geç saatlere kadar
eski şehirde dolandık sonra konakladığımız yere geri döndük. Sessiz sahii
Kotor kıyısında huzurlu bir uykudan
sonra ertesi sabah Üsküp’ e dönmek
üzere uyandık. Kalan malzemelerle
kahvaltımızı hazırlayıp, aheste aheste kahvaltı ettik. Deniz kıyısında keyif
kahvemizi de içtikten sonra eşyalarımızı arabaya koyup yola çıktık.
Gezi planı yaparken, akşam üzeri Kotor’ dan çıkıp, tüm gece yol yapmayı ve
sabah Üsküp’ te olmayı planlamıştık.
Matka Kanyonu,
Treska Nehri’nin oluşturduğu
5000 hektar alan
kaplayan bir kanyon.
Ama planlar öyle olmadı ve biz öğlene
doğru yola çıktık. Kotor – Üsküp arası
yaklaşık 400 km. Dönüşte güzergahımız Kosova üzerinden.
Öğle sıcağına yakın yola çıktığımız
için arabanın kliması sürekli açık yok
aldık. Tabii yola çıkarken yine meyva,
kuruyemiş ve çöplenmek için diğer abur
cuburları almayı ihmal etmedik. Yolda
ihtiyaç molaları hariç pek durmadık. Bir
ara Kosova’ da mola verdiğimizde dışarısının sıcağından şok olduk. Kotor’ da
hava 30 derece iken Kosova’ da 38 dereceydi :( Klima bile arabayı soğutmayı
başaramadı :( Sıcak çarpmış olacak ki,
Kosova’ da yolu şaşırıp epey bir döndük dolaştık. Fakat sonra doğru yolu
bulup Üsküp’ e doğru yola koyulduk.
Akşama Kosova sınırını geçip Üsküp’ e
vardık. Kosova sınırı Üsküp’ e çok ya-
kınmış meğer :)
Yoldayken arayıp bir gün daha eklettirdiğimiz otele vardık ve hemen sonra
yemek yemek için sokağa çıktık. Yol
bizi epey yormuş. Birer de bira içtikten
sonra gidip uyuduk.
Gezecek yerler bitmedi. Sırada Matka Kanyonu var. Ama önce kiralık
arabamızı teslim ediyoruz. Matka
Kanyonu’na otobüs ile gideceğiz. Alış
veriş merkezindeki Avis’ e gidip arabayı teslim ettikten sonra otobüs durağını
aramaya koyulduk.
Otobüs saat başı kalkıyor. Bizim otogarı bulmamız epey sürdü, çünkü yolu şaşırdık. Yapış yapış sıcak havada koştur
koştur durağı bulduk. Otobüs yakalayacağız ya, koşturup duruyoruz. Biz
daha terminali bulamamıştık ki, bir de
baktık Matka otobüsü (60 numaralı otobüs) geçiyor. Hemen yola atlayıp önüne doğru koştuk. Neyse ki şöför kardeş
bizi ezmedi ve durdu. Böylece otobüse
binmiş olduk.
Yaklaşık bir saatlik bir yolculuğun ardından (çünkü otobüs her durakta durdu) Matka Kanyonu’ na vardık. Kanyomarketing europe & anatolia /41
Gezi
nun girişinde minik güzel kafeler var.
Biz de yürüyüşe başlamadan önce bir
tanesine oturup kahvaltı ettik. Sonra da
kanyonu keşfe çıktık.
Matka Kanyonu, Treska Nehri’nin oluşturduğu 5000 hektar alan kaplayan bir
kanyon. Matka Kanyonu içindeki Matka
Gölü ülkedeki en eski yapay göl. Kanyon girişinde, 1937 yılında inşaa edilmiş olan bir baraj bulunuyor. Sanırım
debi yükselince sular barajı aşıp gidiyordur. Barajdan sonrası yani Matka
Gölü, muhteşem.
Gölün her iki tarafında yürüme yolu var.
Biz sağ tarafı takip ettik çünkü diğer tarafa nasıl geçildiğini bulamadık. Tüm
günümüzü burada geçireceğimiz için
acele etmeden keyfini çıkara çıkara vakit geçirmek niyetimiz.
Kanyon yürüyüş parkurunun başlangıç
noktasında, 14. Yy’ da Kral Marko’nun
kardeşi Andrej tarafından yaptırılan, St.
Andrea kilisesi var Onun hemen yanında da çiçeklerle bezeli bir restaurant
var. Göl kıyısında rengarenk çiçeklerle
muhteşem görünüyor. Kahvaltıdan yeni
42 / marketing europe & anatolia
Matka Kanyonu’nda
çok fazla çeşit endemik
bitki ve kelebek var.
kalkmış olmamıza rağmen, burada oturup bir kahve içmeden gitmeyiz dedik
ve oturduk kahve içmeye :)
Matka Kanyonu’ nun yürüyüş parkuru
yaklaşık 6 km civarındaymış. Parkurun
sonunda da 1389 yılında inşaa edilmiş
olan St. Andrew Kilise’ si varmış. Fakat
bugün bizim tembellik günümüz olduğu
için biz yürümeyeceğiz, onun yerine
tekne turu yapacağız. Kanyon’da tekneler var ve size kanyonu gezdiriyorlar.
Kahvelerimizi içtikten sonra tekneye
binip kanyonda yol almaya başladık.
Güneşli, pırıl pırıl ve temiz havada teknede olmak çok güzel :) Huzur, sakinlik
ve kuş sesleri :)
Matka Kanyonu’nda çok fazla çeşit endemik bitki ve kelebek var. Manzara ve
ortam mükemmel. Yolculuk sırasında
göl kenarında gördüğümüz evler aklımızı aldı. Bir aylığına böyle bir yerde
yaşamayı çok isterdim :)
Matka Kanyonu, Kuzeybatıda Osoj tepesi, güneydoğu ve doğuda Suva Gora
ve Vodno dağı ile çevrili bir alan. Kanyonda, uzunlukları 20 m ile 176 m arasında değişen 10 tane mağara varmış.
Ayrıca, her ikisi de, aşağı yukarı 35m
Gezi
derinliğe ulaşan iki dikey çukur bulunuyormuş. Mağaralar yoğun olarak kanyonun sağ tarafında bulunan 885 metre
irtifaya sahip Visoki Rid (Yüksek Tepe)
bölgesinin altında yer alıyor. En ünlüleri
ise Vrelo, Krstalno ve Ubava’ymış.
Biz tekneyle sadece Vrelo Mağarası’
na gidebildik. Tekneyi kullanan abi bize
rehberlik de yaptı.Doğanın Yedi Harikası Projesinde, en iyi 77 doğal alan araısnda yer alana Vrelo Mağarası’nda bir
sürü sarkıtlar var. Ortadaki şeklinden
ötürü “Çam Kozalağı” olarak adlandırılmış, çünkü çam kozalağına çok benziyor. Mağaranın sonunda biri diğerinden geniş iki göl varmış. Küçük gölün
en geniş yeri 8 m, en derin noktası 15
m. Büyük gölün en geniş yeri 35 m, en
derin noktası 18 m. Bizim rehber bize
bu gölleri göstermedi :( Biz sadece
mağaradaki yarasaları gördük. Mağaranın içinde milyonlarca yarasa vardı.
O kadar çok bağırıyorlar ki, insanın içi
ürperiyor. Yaz mevsimi olmasına rağmen mağaranın içi epey soğuktu. Ama
yarasalara o kadar kaptırıyorsunuz ki,
soğuğu hissetmiyorsunuz.
Mağaranın derinliği tam olarak bilinmese de, dünyanın en derin yeraltı mağa-
Treska Nehrinin sol
yakasındaki Matka Manastırı,
14. yy’ dan kalma
rası olabileceği söyleniyor. Tamamını
gezmeyi çok isterdim.
Ürkütücü yarasaları gördükten sonra
tekrar tekneye binip restaurantın olduğu yere geri döndük. Ben kiliseye kadar
gideceğiz sanmıştım ama öyle olmadı.
Çok çabuk geri döndük. O yüzden kızdım birazcık :( Kilise ve manastırları
göremedik.
Ama onlar hakkında bilgi vereyim
bi’lokmacık. Treska Nehrinin sol yakasındaki Matka Manastırı, 14. yy’ dan
kalmaymış. Kilisedeki bir kitabeye göre
Milica adlı biri 1497’de kiliseyi, çatısı çökmüş ve harap halde bulmuş ve
çatıyı yenileyip yeni freskler eklemiş.
Kiliseye, bir sütunlu giriş inşa etmiş ve
bağ oluşturmuştur. Manastır, her yıl 28
Ağustos’ta düzenlenen dini bir festivale
ev sahipliği de yapıyormuş.
St.Nikola Manasıtırı, kanyonun ve St.
Andre Manastırı’nın üstündeki bir sarp
kayalıktaymış. Kilisenin yapım tarihi bilinmiyor. Kaynaklarda, ilk defa 17. yy,
Osmanlı döneminde kendisinden bahsediliyor. Kilisenin ikonastasisi 1645 yılında, batıdaki freskler 1630 yılında yapılmış. Manastır 18. yy’ da terk edilmiş.
1816’da bir keşiş kiliseyi çatısı çökmüş
olarak bulup canlandırmaya çalışsa da
1897’deyeniden terk edilmiş. Manastırın eşsiz bir kanyon manzarası olduğu
söyleniyor ama biz bundan mahrum
kaldık :( Kanyonu da bitirdikten sonra
Üsküp’e geri dönüp alışveriş yapalım
dedik. Bu arada son otobüse bineceğiz.
Keyifdi, geziydi derken akşamı etmişiz
yine. Otobüsün kalkacağı noktaya gidip
beklemeye koyulduk ama gelen giden
yok. Sabah kahvaltı ettiğimiz kafeye
gidip abi ile konuştuk. Endişelenmeye
gerek yok, gelir birazdan dedi. Biz de
beklerken bari, birer bira içelim dedik.
Bir saatten fazla beklememize rağmen
gelen giden yok :( Neyse ki hava kararmadan otobüs geldi ve Üsküp’ e geri
döndük.O akşamı da Üsküp eski şehirde gezinirek geçirdikten sonra memlekete geri döndük.
Genel olarak Karadağ ve Makedonya
çok güzel. Yemyeşil doğa, lezzetli yemekler, güzleryüzlü insanlar. Kendinizi
evinizde gibi hissedeceğiniz iki ülke.
marketing europe & anatolia /43
Game On
Just Cause 3...
Ali Erdem Ekşioğlu
Sonsuz Bir Dünya
Keşfetmeye doyamayacağınız, farklı
aktivitelerle dolu kocaman bir harita.
Yaratıcı Olma Şansı
Ne yapıyor olursanız olun bunu yapmak
için kendinize özgü bir yol bulma şansı.
GameOn Youtube: http://www.youtube.com/user/meaGameOn
Zayıf ama Akıcı Bir Hikaye
Gözünüze sokulmayan ama yine de orda
olduğunu bildiğiniz silik ama görevini yerine
getiren bir hikaye.
Büyüleyici Manzara
Dünya'nın bit ucundan diğerine uçarken
ağzınızı açık bırakıcak, oyun oynamayı
bırakıp güzel bir tatile çıkmanızı
sağlayacak bir manzara.
Game On
Just Cause 3 aksiyon dolu bir macera
oyunu. Büyüleyici bir Dünya'da
acımasız bir diktatörün peşine düşen
"Rico" arkasında ona tapan bir isyanla
ülkesini özgürleştirmeye çalışıyor.
Bu hikaye oyunun bütün kaosu ve
şahşahası arasında kaybolsa da
varlığını asla unutturmuyor. Oyun size
söz verdiği aksiyon silik hikayesiyle
dengelese de bunu sizin gözünüze
sokmuyor.
Yeni mekanikleri ve gelişmiş
grafikleriyle Just Cause her
zamankinden daha eğlenceli. Just
Cause size daha önce olamadığınız
kadar yaratıcı ve özgür olma fırsatı
sunuyor. İster A noktasından B
noktasına gitmek için olsun, ister A
noktasını havaya uçurmak Just Cause
herşeyi yapmak için size onlarca
farklı yol ve her yolu denemeniz
için yüzlerce farklı fırsat tanıyor.
Görevinize gitmek için bile elinizin
altında arablar, gemiler, uçaklar
helikopterler ya da paraşünüz ve
kanatlarınızla siz varsınız. Oyun size
asla sıkılamıcağınız ve denemeye
doyamayacağınız bir çeşitlilik sunuyor.
46 / marketing europe & anatolia
Sizin için deneyimleyip
montajladığımız
review videosunu
http://www.youtube.com/user/meaGameOn
adresinden izleyebilirsiniz.
Just Cause "First Person
Shooter"larda Far Cry'ın doldurduğu
özgürlük boşluğunu yeni jenerasyon
"Third Person Shooter'lar için
doldurucak oyun gibi görünüyor.
Sonsuz gibi hissettiren bir haritada
sonsuz gibi gelen aktiviteler arasında
kaybediceksiniz kendinizi.
Absürd karakterleri ve görevleriyle
size sık sık aşırıya kaçmanız
gerektiğini hatırlatan oyun tekdüze
oyuncular için tekrarlayan görevlerle
dolu sıkıcı bir oyuna çok çabuk
dönüşebilir. Bu yüzden farkı şeyler
denemekten ne kadar saçma gelse de
çekinmeyi. Çünkü sonunda ölseniz
bile alıcağınız eğlence buna kesinlikle
değer olacak.
Eğer oyunların sizi küçük haritalara
sıkıştırıp aynı şeyleri yapmaya
zorlamasından bıktıysanız Just Cause
3 tam olarak size göre bir oyun. Her
aksiyon severe önerir ve iyi oyunlar
dilerim.
Gameon
Kinguin 2015’in En Çok Satan Oyunlarını Açıkladı…
2015, oyunlar açısından oldukça parlak geçen bir yıldı diyebiliriz. Kinguin, kendileri için de oldukça heyecan verici olan
2015’in bir özetini çıkarmış ve 2015 yılında Kinguin üzerinden en çok satılan 10 oyun
10. Counter Strike: Global Offensive
Adından da belli aslında, CS: GO artık bir oyun olmanın ötesinde küresel bir fenomen haline geldi. Şüphesiz, CS: GO
olmasaydı e-spor dünyası şu ankinden çok farklı olurdu.
9. XCOM: Enemy Unknown
Dünyayı uzaylı istilasından koruyan uluslararası bir askeri
örgüt fikri kulağa oldukça cazip geliyor.
8. FIFA 16
Tıpkı geçen sene ve ondan önceki sene olduğu gibi 2015’te
de bir FIFA oyunu çıtı. Fakat bu sefer, seride bir ilk olarak
oyunda kadın milli takımları da yer aldı.
7. Call of Duty: Black Ops III
Call of Duty de her yıl görmeye alışık olduğumuz oyunlardan
biri. Her sene veya iki senede bir yeni bir CoD oyunu çıkıyor.
6. The Witcher 3: Wild Hunt
Göz alıcı grafikleri, açık dünyası ve etkileyici hikâyesiyle
Witcher 3 bu yıl tüm oyunseverleri kalbinden vurdu desek
yeridir.
5. Saints Row The Third
Eğer GTA oynayıp da oynanışı daha çılgın bir şey istediyseniz Saints Row The
Third tam aradığınız şey
olabilir.
4. Grand Theft Auto V
Milyonların çılgınca sevdiği
klasikleşmiş serinin beşinci
büyük oyunu uzun bir bekleyişin ardından PC platformuna çıkınca elbette çok satacaktı.
3. World of Warcraft
Her gün yeni birileri WoW dünyasına adım atıyor ve artık bir
Blizzard klasiği haline gelen oyun aldığı üçüncülüğü kesinlikle hak ediyor.
2. Mad Max
Mad Max, oyunculara uçsuz bucaksız çöllerde arzu ettikleri
gibi dolaşma imkânını eşsiz bir görsellik eşliğinde sunuyor.
1.Fallout 4
Yılın en fazla satılan oyunu ise Fallout 4 oldu. Şaşırdık mı?
Nükleer bir kıyametten geriye kalan devasa büyüklükte bir
açık dünyada macera dolu saatler vaad eden bir klasikten
bahsediyoruz.
Wargaming.net Ligi 2016 Büyük Finalleri...
Dünyanın en iyi World of Tanks e-spor takımları, 300.000
dolarlık ödül havuzundan pay kapmak için yarışacak
Wargaming, bu yıl Wargaming.net Ligi Büyük Finallerinin 8-9
Nisan’da Varşova’daki Torwar Hall’da gerçekleştirileceğini
duyurdu. Dünya çapında gerçekleşen bu turnuva organizasyonu, Wargaming.net Ligi takımları için büyük önem taşıyor
ve onlara profesyonel e-spor arenasında görünürlük imkânı
sağlıyor.
Etkinlikte 12 elit e-spor takımı, her biri Kuzey Amerika, Avrupa, Bağımsız Devletler Topluluğu ve Asya’nın en iyi takımları
olarak gösterilen ikişer takımla karşı karşıya gelmeye
hazırlanıyor. Üç tane de wildcard’ın yer alacağı turnuvada
toplamda 300.000 dolarlık bir ödül havuzu mevcut. Yeni 10.
Seviye formatının geçerli olacağı karşılaşmalarda izleyiciler,
oyundaki en iyi ve en tehlikeli tankların ustaların ellerinde
kapışmasına şahit olacaklar. Toplamda 68 seviye puanıyla
10 dakikalık maçlarda kapışacak olan takımlar, oyun taktiklerini sürekli gözden geçirmeleri gereken bir ortamda
karşı karşıya gelecek. Örnek vermek gerekirse, daha önceki
yıllarda maçlar 7 dakika sürüyordu ve katılan takımlar da
buna göre hazırlık yapıyorlardı.
Konuyla ilgili, “Wargaming.net Ligi Büyük Finalleri, World of
Tanks e-spor karşılaşmalarının tepe noktası olma özelliğine
sahip,” diyen Global Rekabetçi Oyunculuk Başkanı Mohammed Fadl, sözlerini “Wargaming Ligi, 2105-2016 sezonu
boyunca şimdiye kadar toplamda 3 milyon dolardan fazla
ödül dağıtmış durumda. Bu yıl da Büyük Finaller için göz dolduran bir ödül havuzu oluşturduk. World of Tanks profesyonel liginin en iyi takımları bu ihtişamlı organizasyonda tüm
becerilerini ortaya koymak için er meydanına çıkıyor olacak,”
şeklinde tamamladı.
marketing europe & anatolia / 47
Kültür - Sanat
Aşk Şarkıları Zorlu PSM’de...
Aşk şarkıları senfonik aranjmanlarla yeniden hayat buluyor. Jülide Özçelik’in, yaklaşık 4 senedir Türkiye’nin çeşitli
illerindeki devlet senfoni orkestralarıyla gerçekleştirdiği,
beğendiği aşk şarkılarını senfonik aranjmanlarla tekrar
yorumladığı proje, eklenen yeni şarkılarla ve süpriz bir konukla, Mert Fırat’la 13 Şubat’ta Zorlu PSM’nin sahnesinde
olacak.
Jülide Özçelik ve Mert Fırat’ın birlikte söyleyecekleri
şarkılara,70 kişiden oluşan İstanbul Senfoni Orkestrası
eşlik edecek. Programda Jülide Özçelik’in kendi
şarkılarının yanı sıra, caz standartlarından beğenilen sevgi temalı şarkılara kadar birçok farklı eser yer alacak.
Tarih: 13 Şubat 2016 Cumartesi
Saat: 21:00
Mekan: Zorlu Performans Sanatları Merkezi, Ana Tiyatro
Bilet Fiyatları:50 TL, 75 TL, 120 TL, 150 TL , 180 TL
Biletlere www.biletix.com , www.zorlucenterpsm.com sitelerinden veya Zorlu gişelerden ulaşabilirsiniz
Osmanlı’ya Bakmak...
Tarihçi-yazar İlber Ortaylı’nın
İnkılâp Kitabevi’nden çıkan
yeni kitabı Osmanlı’ya Bakmak
raflardaki yerini aldı.
Sözünü sakınmadan gerçekleri dobra dobra anlatan
Prof. Dr. İlber Ortaylı yeni
kitabı Osmanlı’ya Bakmak’ta
Osmanlı tarihinin tartışmalı pek
çok olay, kavram ve kurumunu
akıcı bir şekilde anlatıyor.
Türkiye’nin son altı asırlık tarihinin imparatorluklar tarihi, imparatorluklara has bir sosyolojiyle ele alınması gerektiğini düşünen İlber Ortaylı
Osmanlı’ya Bakmak’ta Osmanlı İmparatorluğu dışında
diğer imparatorlukları da ele alıyor. O yüzden kitapta
Rusya mukayeseli bir tarih ele alınıyor. Türk tarihini yazarken kesinlikle Rusya ve İran’ı, bilhassa Rusya’yı ele
almak gerektiğini de düşünen Ortaylı, Balkanlar’ı da anlamak için Orta Avrupa’yı, Avusturya’yı da kitabına ilave
ediyor.
48 / marketing europe & anatolia
Bir Varmış Ötesi
Yokmuş...
Bugüne kadar çok ses getiren
7 kitaba imza atan yazar BihinEdige, üzerinde uzun yıllar
çalıştığı “Bir Varmış Ötesi
Yokmuş” adlı yeni kitabıyla
okurlarıyla buluşuyor.
Kişisel gelişim konusunda seminerler veren ve birçok kitabı
bulunan
BihinEdige’nin“Bir
Varmış Ötesi Yokmuş” adlı yeni
kitabı şu cümlelerle başlıyor: “Peki, ben kimim? Etken
miyim, yoksa edilgen mi? Bir şeyler yapabilir, bir şeyleri
değiştirebilir miyim? Yoksa kader rüzgârının sürüklediği
yere giden çaresiz bir yaratık mıyım? İşte bütün mesele
önce bu soruları kendinize sormanızla, sonra bildiklerinizi veya bildiğinizi zannettiklerinizi sorgulamanızla ve
cevapları aramanızla başlıyor.”
Koton Kitap etiketiyle raflara çıkan “Bir Varmış Ötesi
Yokmuş” tüm kitabevlerinde.
Kültür - Sanat
“Film Noir” Sergisi...
Sade Kolektif’in The Marmara Pera ‘da düzenlediği üçüncü sergisi, 11 Şubat – 11 Mart 2016 tarihleri arasında Mehmet Güreli’nin yeni eserlerine ev sahipliği yapacak.
Mehmet Güreli, ‘Film Noir’ adını verdiği yeni sergisinde
Film Noir’ı karanlıkların içinde kalan ilişkilerin dışına çıkartmayı başarıyor ve sanat tarihine, İstanbul’un 1930’lu
yıllarındaki görüntüsüne, sinema tarihine ismini yazdırmış
filmlere göndermeler yapıyor.
Yazar, müzisyen, ressam ve yönetmen olarak tanıdığımız
Mehmet Güreli’nin resimleri belki de okuduğu kitaplar, yazdığı yazılar, yaptığı besteler, dinlediği melodilerle oluşuyor
ama ressamın her bir resmi kendi alanında renkleri, çizimleri, ışıkları ve doğasıyla bambaşka bir dünyayıyansıtıyor.
Güreli’nin okuduğu romanlar ve yaptığı araştırmalar, düşünce alanını etkilerken, resimleri ise bağımsız ve cesurca ortaya konulan, detayları incelenince ortaya çıkan bir
özgürlük alanı gibi... Güreli’nin kullandığı renkler, renklerin
gelişi güzel gibi tuvalde görünmesi ise ressamın ustalığının bir parçası.
“Yok olmadan”...
İstanbul Modern’den Çelenk Bafra ve Paolo Colombo’nun
küratörlüğünü yaptığı sergide, Roger Ackling, Bas Jan
Ader, Alper Aydın, Bingyi, Jasmin Blasco ve Pico Studio,
Charles Dellschau, Elmas Deniz, Mark Dion, Hamish Fulton, Rodney Graham, Lars Jan, Mario Merz, Maro Michalakakos, Joni Mitchell, Yoko Ono, Camila Rocha, Canan
Tolon, ikonoTV, Francesco Garnier Valletti ve Pae White
tarafından hazırlanan resim, çizim, heykel, yerleştirme, fotoğraf ve hareketli görüntüler yer alıyor.
İstanbul Modern, 2016 yılındaki ilk ana sergisi “YOK OLMADAN: Doğa ve Sürdürülebilirlik Üzerine Bir Sergi” ile
doğa ve ekolojiyi konu alırken sürdürülebilirlik kavramına
da değinen sanatçıları bir araya getiriyor. Eczacıbaşı Topluluğu ve Şekerbank sponsorluğunda, TAV Havalimanları
Holding’in katkılarıyla, 13 Ocak - 5 Haziran 2016 tarihleri
arasında dünyanın farklı köşelerinden yirmi sanatçı ve
sanat grubunu ağırlayan sergi, doğa algımıza dair farklı
bakış açıları ve ekosistemle ilişkimize dair yeni farkındalıklar öneren çalışmalara yer veriyor.
marketing europe & anatolia /49

Benzer belgeler

kelebeğin fırtınası retorik

kelebeğin fırtınası retorik Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Solemez Yusuf Yener Günay

Detaylı

kelebeğin fırtınası retorik

kelebeğin fırtınası retorik Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Solemez Yusuf Yener Günay

Detaylı

kelebeğin fırtınası retorik

kelebeğin fırtınası retorik Seval Duban Ekim Sölemez Danışman Abdullah Ekşioğlu

Detaylı