NİN SESİ

Transkript

NİN SESİ
’NİN SESİ
AĞUSTOS 2014 SAYI: 384
Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı
Irak’ın çözümü
?
İran mı oluyor
100
milyar
dolarlık
Rusya ihracatı yolda...
Sayı: 384
Türkiy
e
Irak
46
40
18 ‘Sahtecilik’ haksız rekabet yaratıyor
Rehinli treylerler yeni şasi numarası ile başka bir üreticiye ait uygunluk
belgesi ve uygun olmayan bir faturayla tekrar trafiğe çıkarılıyor.
22 Ulaştırma İşlemleri İç Gümrüklere alınıyor
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, U-NET işlemlerinin iç gümrüklere
taşınmasının 23 Haziran 2014 tarihinde başlatıldığını bildirdi.
24 İhracatın kahramanları
Ankara’da bakanları ziyaret etti
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), yeni yönetim kurulu ile ilk Ankara
temasını gerçekleştirerek bazı bakanlar ile beklentilerini paylaştı.
Ağustos
2014
40 Rusya ile ticaret hacminde hedef 100 milyar dolar
Rusya ile Batı arasında yaşanan gerginlik yaptırım kararlarıyla son buldu ve
Rusya’dan beklenen hamle geldi.
’NİN SESİ
UND Danışmanlık ve Tanıtım
Hizmetleri A.Ş İktisadi
İşletmesi Adına Sahibi
Ömer Çetin Nuhoğlu
Genel Yayın Yönetmeni
Fatih Şener
Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü
Hatice Hacısalihoğlu
Yayın Kurulu
Ali Çiçekli, Şerafettin Aras,
Nagihan Soylu,
Banu Damla Alışan
İran
26
54
Yazı Kurulu
Alper Özel, Evren Bingöl,
Muammer Ünlü, Elif Sevim
Haber Merkezi
Alpdoğan Kahraman, Berkalp Kaya,
Erman Ereke, Gürol Gülbeyaz,
İbrahim Çolak, Burak Çığa,
Kadir Çirkin
Mali İşler Müdürü
Muhammet Haybarlık
46 Tuncer: Lojistik firmalarından
beklentilerimiz yüksek
Eyüp Sabri Tuncer Yönetim Kurulu Başkan Vekili H. Engin Tuncer, lojistik firmalarından
beklentilerinin yüksek olduğunu ifade ederek pazara zamanında ve hasarsız bir şekilde ulaşabilmenin doğru yolunun lojistik paydaş firmalarından geçtiğini söylüyor.
48 Sektörel tecrübeye sahip
hocalarımız öğrencilerimize ışık tutuyor
Okan Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası Lojistik Bölüm Başkanı
Doç.Dr. A.Zafer Acar, sektör tecrübesi olan hocalarla öğrencilere hem ulusal hem de
uluslararası değerleri kapsayan eğitim vererek fark yarattıklarını ifade ediyor.
52 Kimya İhracatında en büyük pazarımız Almanya oldu
Otomotiv ile hazır giyim ve konfeksiyon sektörlerinin ardından en fazla ihracat yapan
üçüncü sektör olan kimya, Ocak - Temmuz döneminde ise 10 milyar 514 milyon dolarlık ihracata imza attı.
54 Ali Çiçekli: Yüksek faiz girişimciyi ve
ekonomik büyümeyi yavaşlatır
ALC Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı, UND Genel Sekreteri ve öğretim görevlisi Ali
Çiçekli, “Yüksek faiz girişimciyi ve ekonomik büyümeyi yavaşlatır’’ diyor.
Reklam Sorumlusu
Hatice Hacısalihoğlu
0212 359 26 00 / 208
Yayına Hazırlık
LOCA MEDYA
ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ
Genel Yönetmen
Mutlu Doğan
Editör
Ahmet Doğan
Grafik Tasarım
Erhan Aydın
İletişim
0212 579 92 35
ctp baskı ve cilt
İstanbul Basım Ltd.Şti
0212 603 26 20
Ağustos 2014
adres
Cennet Mah. Hürriyet Cad.
No: 1/1 B Blok
Cennet / Küçükçekmece
İSTANBUL - TÜRKİYE
Tel: 0212 579 92 35
Fax: 0212 598 47 62
[email protected]
Yerel ve Süreli Yayın
BAŞYAZI
ÖMER ÇETİN NUHOĞLU
UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Değerli Dostlarım,
Türkiye, 2023 hedefleri doğrultusunda 500 milyar dolarlık
ihracatı gözüne kestirdi. Biz, uluslararası nakliyeciler olarak
bu hedefin gerçekleştirilebilmesinde çok önemli bir role sahibiz. Nakliye sektörü olmadan genel anlamda ihracat gerçekleştirilemez. Nakliye sektörü olmadan ise dar anlamda
2023 ihracat hedeflerinin gerçekleştirilmesi söz konusu bile
olamaz. Türkiye, jeostratejik konumuyla, bölgedeki yapısıyla, dinamikleriyle, genç nüfusu ve kalifiye elemanı ile dünya arenasında daha çok söz sahibi olmak istiyorsa taşıma ve
nakliye sektörümüzün önündeki engellerin birer birer ortadan kaldırılması gerekiyor. Türkiye uluslararası nakliye sektörünün uzun yıllardır pek çok haksız ve hukuki dayanağı olmayan muameleler ile uğraşmak zorunda kaldığını sık sık tekrarlıyoruz. ‘Sanal prangalar’ diye nitelediğimiz bu haksızlıklar Türkiye’nin sırtındaki kamburları oluşturuyor. Ve Türkiye,
artık bir çıta daha atlamak istiyorsa bu kamburlarından kurtulmak durumunda.
Şu son günlerde ülkemiz uluslararası nakliye sektörünün birinci gündem maddesini Irak taşımaları oluşturuyor. Irak,
Almanya’nın ardından en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz
ülke. Fakat son dönemlerde Irak ve çevresinde baş gösteren kaotik ortam deyim yerindeyse işlerimizi bıçak gibi kesti.
Haziran ve temmuz ayı Irak ihracat rakamlarımızı 2013 yılına kıyasladığımızda ihracatımızın nasıl dibe vurduğunu görebiliyoruz. 2013 yılı haziran ayında 919 milyon dolar olan
ihracat 2014 yılının aynı döneminde 726 milyon dolara düştü. Gerileme artarak devam ediyor, 2013’ün temmuz ayında
1 milyar 65 milyon dolar olan ihracat 569 milyon dolara kadar geriledi. Irak’a ihracat temmuzda yüzde 46 düşmüş durumda. Bu son iki ayda meydana gelen düşüş bile durumun
vehametini ortaya koymada ana bir gösterge olarak karşımıza çıkıyor. Irak’ta IŞİD terörünün meydana getirdiği kargaşa, ABD’nin müdahalesi ile kısmen durulsa da bu durumun zamana yayılacağı aşikar. UND olarak konuyu yakından takip ediyor, gelişmeleri üyelerimizle paylaşıyoruz. 7 – 8
Ağustos’ta İran İslam Cumhuriyeti Sanayi, Ticaret ve Madenler Bakanı Sayın Rıza Nematzade ve beraberindeki heyet ülkemizi ziyaret etti. Sayın Bakan ve heyeti Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekci, Gümrük ve Ticaret Bakanımız Sayın Hayati Yazıcıoğlu, TOBB Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu ve TİM Başkanımız Sayın Mehmet Büyükekşi ile görüştüler. Sektörümüz için önem arz eden konuların İranlı bakana aktarılmış olmasını UND olarak memnuniyetle karşıladık. İhracatımız ve uluslararası taşımalarımız için hayati öneme sahip Irak’ta Musul’un işgaliyle başlayan gelişmeler sonrasında, Habur Sınır Kapısı üzerinden bu bölgeye doğrudan
taşımalar ciddi güvenlik sorunları nedeniyle sekteye uğradı.
Bu açmaz karşısında, Türk ihraç ürünlerinin Irak’a ulaştırılması için alternatif güzergah arayışlarında İran güzergâhının,
stratejik önemi arttı. IŞİD öncesi orta ve güney Irak’a yapılan taşımalarda Türk taşımacılarının maliyeti ortalama 2 bin
500 dolar iken, bugün İran üzerinden Irak’a taşıma maliyeti 5 bin 500 dolara çıktı. Navlun fiyatlarının taşımaları karşılayamaması İran üzerinden Irak’a yapılacak taşımaları zorlaştırıyor hatta imkansız hale getiriyor. İran’ın uyguladığı ‘yakıt fiyat farkı’nı UND olarak Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat
Zeybekci’ye birebir aktardık ve bir rapor olarak bakanımıza
ilettik. Firmalarımızın Irak’a taşımalarına devam edebilmeleri
için maliyetlerin düşürülmesi amacıyla, özellikle İran’ın transit geçilmek suretiyle Irak’a giden yükler başta olmak üzere akaryakıt fiyat farkının kaldırılmasını talep ettik. Bu talebimizin ardından İran Bakanı Sayın Nematzade Reuters Haber
Ajansı’na bir açıklama yaptı. Konuk Bakan’ın yaptığı açıklamayı sektörümüz adına memnuniyetle karşıladık. Nematzade
açıklamasında, Türkiye’nin Irak’a ticaretini durma noktasına
getiren son gelişmelerin bertaraf edilmesi amacıyla, Ekonomi Bakanımız Sayın Zeybekci’nin talebi doğrultusunda İran’ı
transit geçerek Irak’a taşıma yapacak Türk TIR’larına kolaylık
sağlanacağını vurguladı. UND olarak ‘eşit şartlarda’ rekabet
edebileceğimiz yarınlar umuyoruz.
Saygı ve Sevgilerimle...
8
UND’DEN
Ağustos 2014
Ukrayna’da yaşanan son gelişmelerden sonra batılı ülkelerin
ambargosuna maruz kalan Rusya, özellikle gıda ürünlerini
Türkiye’den alacağını açıkladı. Ancak iki ülke arasında mal ulaşımı
konusunda yaşanan sıkıntılar bu ihracatı tehlikeye atıyor. Eskide
kalmış ve Rusya’ya da fayda getirmeyen uygulamalardan dolayı
Türk mallarını taşıyacak izinler bulunmuyor. İki ülke arasında Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkililerinin de katılacağı ulaştırma
görüşmeleri en kısa sürede yapılmalı ve bu ihracat fırsatının
değerlendirilebilmesi için mevcut taşıma izinleri artırılmalı.
Editör’den
Fatih ŞENER
UND İcra Kurulu Başkanı
Merhaba,
Rusya fırsatını iyi değerlendirmeliyiz
Türkiye; Asya, Avrupa ve Afrika üçgeninde çok önemli bir yerde bulunuyor. Bu üç kıtayı birbirine bağlayan bir güzergahta bulunan ülkemizde nakliye sektörü, hizmet alanında turizmden sonra en fazla
katma değer sağlayan ikinci sektör konumunda bulunuyor. Sektörümüz, birçok sorunla karşı karşıya. Uluslararası arenada yaşadığımız
bu zorluklar sektörümüzün oyuncularını zora soksa da meslektaşlarımız yılmadan, bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile çalışarak ülkemiz ekonomisine katkıda bulunuyorlar. Irak ve çevresinde yaşanan gerilimi hepimiz biliyoruz. Buradaki gerilimi UND olarak yakından takip ediyor, konuyu kamunun diğer kesimleri ile de paylaşıyoruz. Ülkemizin yakınında meydana gelen bu olaylar ister istemez bizi
de etkiliyor. Çok önemli bir ihracat pazarımız olan Irak’taki bu kargaşanın biran önce düzelmesini diliyor ve bekliyoruz. Şoförlerimizin
bu bölgeye can güvenliği olmadan gitmesi düşünülemez. Irak konusunda ABD’nin sessiz kalmaması ve olaya müdahil olması ve diğer
gelişmeleri hep birlikte göreceğiz.
Güney’imizin fotoğrafı kaostan ibaret… Kuzey’imize baktığımızda da
bir dizi gelişmelerin yaşandığını görüyoruz. Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan gerginlikten sonra batılı ülkeler Rusya’ya rest çekerek ‘ambargo’ kartını gösterdiler. Rusya da bu reste rest ile karşılık
verdi. Adeta bir poker oyunundaki bu restleşme Türkiye’yi de etkileyecek. Bu etkilemeyi olumlu tarafa çekmek biraz da bizlere bağlı…
Ukrayna’da yaşanan son gelişmelerden sonra batılı ülkelerin ambargosuna maruz kalan Rusya, özellikle gıda ürünlerini Türkiye’den alacağını açıkladı. Ancak iki ülke arasında mal ulaşımı konusunda yaşanan sıkıntılar bu ihracatı tehlikeye atıyor. Eskide kalmış ve Rusya’ya
da fayda getirmeyen uygulamalardan dolayı Türk mallarını taşıyacak
izinler bulunmuyor. İki ülke arasında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkililerinin de katılacağı ulaştırma görüşmeleri en kısa sürede yapılmalı ve bu ihracat fırsatının değerlendirilebilmesi için mevcut
taşıma izinleri artırılmalı. 42 milyar dolar olan Rusya sadece AB’den,
Türkiye’den aldığının 10 katı ithalat yapıyor. Rusya, özellikle gıda
ürünlerini artık AB’den almayacak. Bu; ülkemiz için önemli bir fırsat.
Çoğunluğu ABD ve Avrupa ülkelerinden temin edilen meyve ve sebze, süt, peynir, balık ürünlerine Rus makamlarınca getirilen kısıtlama,
bu ürünlerin Türkiye’den temin edilmesi noktasında ihracatçılarımıza büyük bir fırsat yaratmıştır. Rusya ve Türkiye liderlerinin belirlemiş
olduğu 100 milyar dolarlık ihracat hedefi için önemli bir ivme kazanabiliriz. Ancak mevcut durumda bile Türk ihracatını Rusya’ya taşıyacak iznimiz yok. Eski Rusya’dan kalmış, Rus tarafına da hiçbir faydası olmayan bu uygulamayı ısrarla sürdüren ülke liderlerinin vizyonundan uzak, bir bürokratik anlayış var ve bunu aşamıyoruz. İki ülke
Ulaştırma Bakanlıkları Türk tarafının çabaları ile son bir yıl içinde iki
kez Rusya’da, bir kez de Ankara’da bir araya geldi ve uzlaşma sağlanamadan masadan kalktılar. Karşılıklı taşımaların engellerden arındırılması, Rus halkının ekonomik kısıtlamalardan dolayı mağdur olmasının önüne geçecek, iki komşu ülke halkını daha fazla yakınlaştıracaktır. Rus halkının mağduriyet yaşamaması için değerli Türk ihracatçılarımızın desteğiyle, söz konusu ürünlerin ülkemizden Rusya’ya
ulaştırılmasında Türk taşımacılar olarak hazır olduğumuzu Türk ve
Rus kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Bu konularla ilgili kamunun
tüm oyun kurucularını da bilgilendiriyoruz. UND’nin Sesi dergimizde Rusya konusunu masaya yatırdık ve Rusya’daki gelişmeleri sizler
için derledik. Bu tarihi fırsatları kaçırmamamız, bölgede ve dünyada
daha fazla söz sahibi olmamız gerekiyor.
2023 hedeflerimizi yakalayabilmemiz için eski ve demode kuralları
bir kenara koymamız gerekiyor. Nakliyecinin önünü açacak her türlü oluşum Türkiye’nin de ekonomik olarak önünü açacaktır. UND
olarak bu tür konuları raporlaştırıp gerekli makamlara iletiyoruz.
Rusya’yı bir altın fırsata dönüştürmek bizim elimizde. UND olarak
konuyu büyük bir dikkatle inceliyoruz ve gelişmeleri de dergimiz kanalıyla sizlere iletmeye çalışıyoruz.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar hoşçakalın…
Saygılarımla…
10
UND’DEN
Arap Karayolu Taşımacıları Birliği (AULT)
Genel Sekreteri Dr. Abdallatt UND’yi Ziyaret Etti
Arap Baharı ve sonrası yaşanan gelişmeler dünyanın ilgisinin Ortadoğu’ya
çekti. Aynı zamanda bu dönem içerisinde’ Arap Ligi Üyesi Ülkeler’ küreselleşmenin ekonomi üzerindeki rolünün de etkisi ile önemli kararlar almaya itti. Özellikle ulaştırma konuları
bunların başında geliyor. Alınan kararlar, Birleşmiş Milletler’in taşımacılığı ve ticareti kolaylaştırıcı sözleşmelerine taraf olma hususundaki iradeyi beyan etmekte ve ilerleyen yıllarda bu bölge üzerinde/üzerinden
taşımacılığın daha cazip ve önemli
hale geleceğini gösteriyor. Arap Karayolu Taşımacıları Birliği (Arap Union of Land Transport) 1976 yılında
Amman’da kurulmuş, Arap Ligi Ulaştırma Bakanları Konseyi’nde gözlemci statüsünde bulunan ve aynı zamanda Konsey’de alınan kararların uygulamaya geçirilmesini sağlayan, siyasi otorite ile yakın işbirliği içerisinde bulunan önemli bir birlik konumunda. Ülkemiz ile bölge ül-
keleri arasındaki taşımacılık ilişkileri üzerine işbirliği geliştirmeyi teminen, UND, 4 Haziran 2012 tarihinde Amman/Ürdün’de Arap Karayolu
Taşımacıları Birliği ile bir toplantı gerçekleştirmiş, toplantı sonucunda taraflar arasında bir Mutabakat Zap-
tı imzalanmış idi. Genel Sekreterinin
ziyareti ile yeniden işbirliğimizin geliştirilmesi yönündeki talepleri memnuniyetle karşılandı. Türk uluslararası karayolu taşımacılığı ve bölge
nakliyeciler arasında önemli bir işbirliği potansiyeli bulunduğu altı çizildi.
Gürcistan, Azerbaycan Çalışma Grubu
Toplantısı Gerçekleştirildi
Gürcistan ve Azerbaycan Çalışma
Grubu toplantısı 21 Ağustos 2014
tarihinde Trabzon Ticaret ve Sanayi
Ağustos 2014
Odası toplantı salonunda gerçekleştirildi. Temmuz ve Ağustos aylarında Gürcistan ve Azerbaycan ile
yapılan Karma Ulaştırma Komisyon toplantıları neticeleri ayrıntılı
bir şekilde değerlendirildi, söz konusu toplantılarda netice alınamayan sorunların çözümü doğrultusunda neler yapılabileceğine dair
istişarelerde bulunuldu. Azerbaycan ve Gürcistan gümrüklerinde
karşılaşılan sorunlarla ilgili Gümrük ve Ticaret Bakanımızın, Karayolu Taşıma Kanunu’ndaki sektörü
sıkıntıya sokan bazı hususlarla ile
ilgili ise Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı’nın ziyaret edilmesi kararlaştırıldı. Toplantıya Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer,
Çalışma Grubu Başkanı Alişan E.
Topaloğlu, Gökhan Kutlu, Salim
Uzun, Tolga Bakır, Aydemir Kaya,
İsa Baş, Erdal Sarali, Önder Reis,
Seyfettin Engin katılım sağladı.
12
UND’DEN
İzinli Gönderici Bilgilendirme
Semineri İzmir’de Gerçekleştirildi
İzinli Gönderici Statüsü bilgilendirme seminerlerinin ikincisi İzmir’de yapıldı. 17 Temmuz 2014 tarihinde
İzmir’de gerçekleştirildi. Toplantıya
28 adet firma katılım gösterdi. İzinli Gönderici Statüsünün taşımacı firmalarımıza getirdiği avantajlar aktarıldı. UND, Alberk Qa Technic Uluslararası Teknik Kontrol ve Belgelendirme firmasıyla imzaladığı protokol
kapsamında taşımacı firmaların İzinli Gönderici Statüsü’ne sahip olabilmeleri için gerekli şartlardan biri olan
ISO 27001 Bilgi Yönetim Sistemi ve
ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Belgeleri, UND üyelerine özel olarak düzenlenen toplu eğitim ve danışmanlık
hizmeti kapsamında çok uygun maliyetler ile elde edilebiliyor. Sürece ilişkin tüm detaylar İzmir’de gerçekleştirilen “İzinli Gönderici Statüsü Bilgi-
lendirme Toplantısında” Alberk Qa
Technic yetkililerince katılımcı firmalar ile paylaşıldı. Taşımacı firmaların
AEO - Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası kapsamında elde edecekleri “İzinli Gönderici Statüsü” sayesinde iç gümrük idarelerinde ve gümrük
kapılarında yaşanan beklemelerden,
gecikmeli teslimlere kadar birçok sorundan kurtulmasını sağlayan, gümrüklerdeki zaman kaybına son veren
ve gümrük süreçlerini basitleştirerek
rekabette bir adım öne taşıyan İzinli Gönderici Statüsüne sahip olabilme şartlarından biri olan ISO 27001
Bilgi Yönetim Sistemi ve ISO 9001
Kalite Yönetim Sistemi Belgelerine
avantajlı maliyetler kapsamında sahip olabilmek için aşağıda iletişim
bilgileri üzerinden Alberk Qa Technic firması ile iletişime geçmeleri yeterli olacak.
Kapıkule Gümrük Kapısı’nda
İyileştirme Çalışmaları Başlatıldı
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü Kapıkule Gümrük Kapısı’ndaki
gümrük süreçlerini iyileştirmek, yaşanan beklemeleri azaltmak ve TIR
trafiğini hızlandırarak ülkemiz ihracatını artırmak adına UND’nin de
destek verdiği iyileştirme çalışmaları başlatıldı. Bu amaçla gerçekleştirilen çalışmalarda Kapıkule Gümrük
Kapı’sındaki tüm süreçler ele alındı,
yaşanan beklemelerin kaynakları ve
buna dair çözüm yolları masaya yatırıldı. Bakanlığın ve bölge müdürlüğünün büyük destekleri ile birlikte
UND tarafından Kapıkule Gümrük
Kapısı’na yapılan ziyarette ele alınan
süreçler ve hazırlanan raporlar yine
bakanlık ve bölge müdürlüğü tarafından değerlendirilecek ve gerçekleştirilecek ortak toplantıda süreçlerin iyileştirilmesi ve aksayan hususların çözümlenebilmesi adına kullanılacak.
Sürücü İstihdam Kılavuzu
Antakya’daki Üyelerimiz ile Paylaşıldı
Antakya’dak UND üyesi firmaların katılımları ile gerçekleştirilen “Sürücü İstihdam Kılavuzu” eğitimi 16 Ağustos 2014 tarihinde UND Antakya
Temsilciliği’nde gerçekleştirildi. UND
İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke’nin katılımı ile gerçekleştirilen toplantıda, sü-
Ağustos 2014
rücü istihdamında önem arz eden konular, işveren ile çalışan arasında yaşanan hukuki sorunların aşılması ya
da en aza indirgenmesi adına yapılması gerekenler, sürücü istihdamında
uyulması gereken yasal gereklilikler
toplantının ana gündemini oluşturdu.
13
Ağustos 2014
14
UND’DEN
Türkiye – Azerbaycan KUKK Toplantısı
Bakü’de Gerçekleştirildi
4-5 Ağustos 2014 tarihlerinde
Bakü’de yapılan Türkiye-Azerbaycan
Kara Ulaştırması Karma Komisyon
Toplantısı’nda Türk heyetine Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Yılmaz Başkanlık yaptı. Toplantıda heyetler, ikili ve transit taşımalarda kullanılan ve kotası 20
bin adet olan belge sayısının 30 bin
adete ve 3. ülke taşımalarında kullanılan kotası bin 500 adet olan sayının 2 bin adete yükseltilmesi konusunda anlaşma sağladılar. Toplantıda ayrıca, Türk araçlarının yaşadığı ve önemli sorunlar arasında yer
alan, vize sorunu, geçiş ücretlerinin
yüksekliği, Zagatala Gümrüğü’nde
zorunlu x-ray uygulaması, Kırmızı Köprü ve Zagatala Gümrüğü’nde
yaşanan beklemeler, sigorta uygulaması, 3 günden fazla kalınması du-
rumunda uygulanan kayıt mecburiyeti gibi konular gündeme getirildi ve söz konusu sorunların çözümü
hususunda Azeri tarafının destekleri
talep edildi. Toplantıya UND’yi temsilen Yönetim Kurulu Üyesi Abdul-
lah Özer, Çalışma Grubu Başkanı
Alişan Ender Topaloğlu ve Trabzon
UND Temsilcisi Hakan Demircan
katılım sağladı. Türk heyetine Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Yılmaz ve ekibi başkanlık etti.
Türkiye - Özbekistan KUKK Toplantısı
Taşkent’te Yapıldı
12-13 Ağustos 2014 tarihlerinde Taşkent’te yapılan TürkiyeÖzbekistan Kara Ulaştırması Karma Komisyon Toplantısı’nda Türk
heyetine Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı Genel Müdürü Ali Rıza Yüceulu başkanlık
yaptı. Heyetler, iki ülke arasında
1992 yılında imzalanan Karayolu Taşımacılık Anlaşması’nın yenilenmesi hususunda anlaştı ve taslak anlaşmayı parafe ettiler. Ayrıca
önümüzdeki dönemde gerçekleştirilecek temaslarda anlaşmanın imzalanması amacıyla süreçlerin başlatılmasına karar verdiler. Taraflar,
iki ülke arasındaki ticaretin geliştirilmesi ve taşımacılığın kolaylaştırılması amacıyla işbirliği yapılması
yönünde görüş birliği oluşturdular.
Toplantıda ayrıca, Türk araçlarına
2014 yılı için ikili, transit ve 3.ülke
taşımalarında kullanılmak üzere 2
bin adet ek geçiş belgesinin ve-
Ağustos 2014
rilmesini kararlaştırdı. Söz konusu belgelerin yetersiz kalması halinde Türk tarafının ek belge taleplerinin olumlu olarak karşılanacağı
hususu protokolde yer aldı. Toplantıya UND’yi temsilen UND İcra
Kurulu Başkanı Fatih Şener katılım
sağladı.
15
Ağustos 2014
16
UND’DEN
İran Tarafı Türk TIR’larına Eşit Muamele
Yapılması Konusunda Yeşil Işık Yaktı
7 – 8 Ağustos 2014 tarihlerinde İran İslam Cumhuriyeti Sanayi, Ticaret ve Madenler
Bakanı Rıza Nematzade ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyareti ve bu vesileyle
Ekonomi Bakanımız Nihat Zeybekci’nin sektörümüz için önem arz eden konuları
İran’lı bakana aktarmış olması, UND tarafından memnuniyetle karşılandı.
İhracatımız ve uluslararası taşımalarımız için hayati öneme sahip Irak’ta
Musul’un işgaliyle başlayan gelişmeler sonrasında, Habur Sınır Kapısı
üzerinden bu bölgeye doğrudan taşımalar ciddi güvenlik sorunları nedeniyle sekteye uğradı. Bu açmaz karşısında, Türk ihraç ürünlerinin Irak’a
ulaştırılması için alternatif güzergah
arayışlarında İran güzergâhının, stratejik önemi arttı. Öte yandan, IŞİD’in
Irak’ta yarattığı sıkıntılar öncesi ve
sonrası güzergah maliyetleri UND
tarafından incelenmiş olup yapılan tespitlere göre, IŞİD öncesi orta
ve güney Irak’a yapılan taşımalarda Türk taşımacılarının maliyeti ortalama 2 bin 500 dolar iken, bugün
İran üzerinden Irak’a taşımaları maliyeti 5 bin 500 dolara çıktı.
Navlun fiyatları
maliyetleri karşılayamıyor
Navlun fiyatlarının söz konusu maliyetleri karşılamaması sebebi ile İran
üzerinden Irak’a taşımalar yapılamıyor. Zira, Türk taşımacılarının İran’a
yapılan taşımalarındaki en önemAğustos 2014
li maliyet kalemi olan “Akaryakıt Fiyat Farkı” uygulaması, Irak taşımalarını da imkansız hale getirmiş durumda. Bu vahim tablo, Ekonomi Bakanı Zeybekci’ye UND tarafından bizzat aktarıldı ve gerekli raporlar kendisi ile paylaşılmış oldu. Firmalarımızın Irak’a taşımalarına devam edebilmeleri için maliyetlerin
düşürülmesi amacıyla, özellikle İran
transit geçilmek suretiyle Irak’a giden yükler başta olmak üzere akaryakıt fiyat farkının kaldırılması talep edildi. Bu vesileyle, İran Bakanı Nematzade’nin Reuters Haber Ajansı’na yaptığı açıklama sektörümüz adına memnuniyetle karşılandı. Nematzade açıklamasında, Türkiye’nin Irak’a ticaretini durma noktasına getiren son gelişmelerin bertaraf edilmesi amacıyla, Ekonomi Bakanımız Zeybekçi’nin talebi doğrultusunda İran’ı transit geçerek Irak’a taşıma yapacak Türk
TIR’larına kolaylık sağlanacağını
vurguladı. Konuyla ilgili bir açıklama
yapan UND yetkilileri şunları kaydetti: “Bir süredir, ihracatımızın ve ihra-
cat taşımalarımızın yüzde 50’sinin
gerçekleştiği, en büyük karayolu taşıma hizmeti pazarımız olan Irak’a
ulaşamaz hale gelen sektör firmalarımıza hızlı bir çözüm arayışındaydık. İran, kısa dönemde çok önemli
bir can simidi oldu ancak bu güzergah, son olaylar öncesinde de, İran
üzeri gerçekleştirilen taşımalar için
bazı sorunlar ortaya koymaktaydı.
İranlı Bakanın açıklaması, son dönemde bu güzergahın artan önemi
doğrultusunda yoğunlaşan girişim
ve taleplerimizin, İran tarafında yanıt bulmaya başladığının ilk göstergesi olarak sektörümüz adına umut
vericidir. Bu güzergahı Türk taşımacılar için kullanılır hale getirebilecek
olan taleplerimizin İran’lı yetkililere gereğince yansıtılmasında, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızın süren yoğun çabaları için ve Ekonomi Bakanımız Sayın
Nihat Zeybekçi’ye bizzat sahiplenerek konuyu muhatap bakana aktarması yönünde ortaya koyduğu liderlik ve desteğinden dolayı içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.”
17
Ağustos 2014
18
AKTÜEL
‘Sahtecilik’
haksız rekabet
yaratıyor
Rehinli treylerler yeni şasi numarası ile başka bir üreticiye ait uygunluk belgesi ve uygun olmayan bir faturayla tekrar trafiğe çıkarılıyor. Sahteciliğin sektöre zarar verecek
boyuta yükselmesi TREDER’i harekete
geçirdi. TREDER hazırladığı ayrıntılı raporu
Başbakanlığa sundu ve sorunun çözümünün nasıl olabileceğini aktardı.
T
reyler sektörünün kanayan yarası haline gelen
sahtecilik, çözüm bekleyen en önemli konular
arasında. TREDER’in sahteciliği bitirme konusundaki girişimleri devletin en üst makamlarına kadar ulaştı. TREDER hazırladığı ayrıntılı raporu Başbakanlığa sunarak çözüm talebini yineledi. Raporda sahteciliğin nasıl yapıldığı, hangi yöntemler izlenildiği örnekleriyle dile getiriliyor. TREDER denetim yapan kolluk kuvvetlerinin ve
Ulaştırma Bakanlığı denetçilerinin
daha dikkatli olması gerektiğini dile
getiriyor.
Treyler sektöründe sahtecilik olarak,
Onay belgesi olmadan üretim yapan, bir Tip Onay belgesiyle birden
fazla araç üreten, Tip Onayını satan
veya satın alan, düşük fatura keserek
satış yapan ve eleman çalıştıran firmaların faaliyetleri kastediliyor. Sahtecilik diğer adıyla “Change” (Orijinal aracın şasi numarasını değiştirip,
aynı aracı sahte fatura ve teknik belgelerle piyasaya yeni bir marka ve
plakayla sürmek) olarak adlandırılıyor. Sektördeki Tip Onayları, usulsüz
olarak yaygın biçimde kullanılabili-
Ağustos 2014
yor ve çeşitli sahtekârlıklara alet edilebiliyor. Bu sahtekârlıklar treylerlerin bankalar ve finans kurumları tarafından finanse edilmesini güçleştiriyor ve sektörümüzü büyük zararlara uğratıyor.
Sahtecilik nasıl yapılıyor?
Trafiğe tescili yapılan, ruhsatında ‘rehinli’ ibaresi bulunan borçlu treylerlerin, sahteci firmalar tarafından şasi
numaraları siliniyor, yeni bir şasi numarası ile başka bir üreticiye ait bir
uygunluk belgesi ve uygun olmayan
bir faturayla tekrar trafiğe tescili yapılıyor. İşleri kötü giden nakliyeciler ve
bu işi kendisine meslek edinmiş organize suç örgütleri bu yola başvuruyor.
Bu tip sahtekarlıklar, işini hakkıyla yapan nakliye firmaları ve treyler üreticilerini, çok büyük bir haksız rekabet ile
karşı karşıya bırakıyor.
Trafiğe tescili yapılmış araçlar, İmal,
Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmelik (AİTM) ve Motorlu Araçlar ve Römorkları Tip Onayı Yönetmeliği’ne
(MARTOY) AİTM yönetmeliği kapsamı dışında uygunsuz biçimde tadilat
operasyonlarına tabi tutuluyor, araçların boya rengi ve araç tipi değiştirilerek mevzuata tamamen aykırı deği-
şiklikler yapılıyor. Şasi plaketleri değiştiriliyor, şasi numaraları araç üzerinden siliniyor. Araçların yeni bir şasi
numarası ile başka bir üreticiye ait
bir uygunluk belgesi ve uygun olmayan bir faturayla tekrar trafiğe tescili
yaptırılıyor. Araçlar bu durumda trafikte uzun süreler kullanılmış olmasına rağmen yeni bir araçmış gibi muamele görüyor.
Sahtecilik uygulamalarında, sökülen dingil, fren sistemi, elektrik sistemi gibi ekipmanlar başka araçlarda
da kullanılıyor. Tadilat işlemini takiben araca eski ruhsatı üzerinden tadilat projesi hazırlatılarak ruhsatının yenilenmesi de sağlanıyor. Bu tür
araç imalatları A.İ.T.M. ve MARTOY
yönetmeliklerine uygun değil.
Finans kurumlarından alınan bilgilere göre, bahsedilen sahtecilikler sonucu, halen trafikte seyir eden binlerce römorkun kayıp olduğu tahmin
ediliyor.
Bu şekilde tadil veya üretim yöntemiyle piyasaya çıkan araçların uyması gereken teknik zorunlulukları karşılayıp karşılamadığı kimse tarafından bilinmiyor ve ortaya çıkan araçlar trafikteki can ve mal güvenliğini
önemli ölçüde tehdit ediyor.
19
Treylerin finansmanı güçleşiyor
Sahtecilik yüzünden finans kuruluşları
taşımacılara kredi vermekten kaçınıyor ve kredi maliyetleri artıyor.
Sanayi Bakanlığı’ndan almış olduğu
“ Araç Tip Onay Belgeleri’ni” kötüye kullanarak sektöre zarar veren ve
bunu hukuki boyutta suç işlemeyi de
içine alacak şekilde yapan firmalar
azımsanmayacak sayıda. Bu firmalar şu an için treyler üretmedikleri
halde Sanayi Bakanlığı’ndan daha
önce almış oldukları Araç Tip Onay
Belgeleri sayesinde üretim ve trafikte
kendi ürettikleri marka ile tescil hakkına sahip olmaları sebebiyle, kendilerinin üretmedikleri treylerler için
kendileri üretmiş gibi fatura kesiyor.
Bunun neticesi olarak finans kurumlarına veya üretici firmalara halen
ödenmemiş borcu olan orjinal treylerler ortadan kayboluyor ve treyler
sektörü büyük zarar görüyor.
Avukatların çabaları ve
TREDER’in kararlılığı sonuç vermeye başladı
Bugüne kadar treylerde “change”
hukuken yeterli derecede bilinmeyen
ve daha önce hakkında emsal karar oluşturulmamış muğlak bir alandı.
Mevzuatta hukuki boşlukları değerlendiren çıkar amaçlı suç örgütlerinin
bu yola sıkça başvurması, son yıllarda sektördeki mağduriyeti katlanılmayacak noktalara taşıdı.
Söz konusu suçun yasal zeminin çok
doğru oluşmamış olması sebebiyle
mağdurların hakkını aramak konusundaki mücadelesi çok hızlı ve kolay netice elde edilebilir bir konu değildi. Kaldı ki; hak arama yolundaki
mücadeleler çoğu zaman kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (takipsizlik kararı) ile sonuçlanıyordu.
Bugün gelinen noktada ise; sektörde
uzmanlaşmış avukatların çabaları ve
TREDER’in kararlılığı ile adli makamlar nezdinde sorunun çözümlenmesine yönelik ciddi adımlar atılmaya
başlandı. Ülke genelinde yapılan suç
duyuruları sonucunda şüpheliler hakkında davalar açılıyor.
Bilirkişi raporları da suç duyurularının
ve davaların haklılığı yönünde görüş
bildirmeye başlaması da bir başka
olumlu gelişme.
Tüm bu gelişmeler change diye tabir
edilen sahteciliğin cezalandırılmasına ve dolayısıyla önlenmesine önemli bir basamak oluşturuyor. Treyler
sektörünün sağlıklı gelişimi nakliyeciler arasındaki haksız rekabetin önlenmesi ve emek hırsızlığın son bulması açısından mahkemelerin kararı
son derece önemli olacak.
Denetimler caydırıcılık
sağlayabilir
Sahtecilik ve usulsüzlüklerin önüne
geçilmesinde ve caydırıcılığın oluşmasının sağlanmasında yapılacak
denetimlerin önemli bir rolü var. Öncelikle tip onay belgelerindeki usulsüzlüklerin önüne geçilmesi için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın
önemli bir işlevi var. Bakanlığın rutin
olarak yaptığı denetimlerin yanı sıra
şikayete bağlı denetimleri de bulunuyor. Denetim mekanizmasının çalışması için nakliyecilerin, üreticilerin
usulsüzlük yaptığına inandığı kişi ve
firmalar hakkında şikayet mekanizmasını çalıştırması gerekiyor.
Tip Onay Belgesi sahibi
üreticiler nasıl denetlenmeli?
Halihazırda tip onay belgesi bulunan üretici firmaların üretim yerlerinin dönemsel denetimler gerçekleştirilmesi ve bu denetimler sırasında gerek firmanın üretim sahalarının teknik donanım yeterliliği gerekse treyler satışlarını gösteren fatura adetleri ile üretim için kullanılan parçaların alım faturalarının örtüşmesi gerekiyor. Treyler üretimi
için gereken ekipman, parça, komponent ve personel yeterliliği gözetime tabi olmalı.ediyor.
Ağustos 2014
20
UND’D3EN
Dış ticaret endeksleri açıklandı
İhracat birim değer endeksi, haziranda bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,1 arttı,
ithalat birim değer endeksi yüzde 0,3 azaldı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), haziran ayına ilişkin dış ticaret endekslerini açıkladı. Buna göre, ihracat birim değer endeksi haziranda
bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,1 arttı. Endeks bir önceki yılın
aynı ayına göre, “gıda, içecek ve tütünde” yüzde 3,9, “ham maddelerde (yakıt hariç)” yüzde 1,5, ve “yakıtlarda” yüzde 3,1 artarken, “imalat (gıda, içecek, tütün hariç) sanayinde” yüzde 0,3 azalırken, ihracat
birim değer endeksi 2014 yılı ikinci çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 0,1 düştü. İthalat
birim değer endeksi, haziranda önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,3
azaldı. Endeks, bir önceki yılın aynı
ayına göre, “gıda, içecek ve tütünde” yüzde 0,9, “yakıtlarda” yüzde
0,1 ve “imalat (gıda, içecek, tütün
hariç) sanayinde” yüzde 0,5 artarken, “ham maddelerde (yakıt hariç)”
yüzde 1,9 azaldı. İthalat birim değer
endeksi 2014 yılı ikinci çeyrekte önceki yılın ikinci çeyreğine göre yüzde 1 azalma gösterdi. İhracat mik-
Ağustos 2014
tar endeksi, haziranda bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4,2 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, “gıda, içecek ve tütünde”
yüzde 1,7 ve “ham maddelerde (yakıt hariç)” yüzde 9,7 azalırken, “yakıtlarda” yüzde 8,7 ve “imalat (gıda,
içecek, tütün hariç) sanayinde” yüzde 7,6 yükseldi. İhracat miktar endeksi, 2014 yılı ikinci çeyrekte bir
önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 5,3 arttı.
İthalat miktar endeksi
ikinci çeyrekte azaldı
İthalat miktar endeksi, haziranda bir
önceki yılın aynı ayına göre yüzde
0,8 azaldı. Endeks, bir önceki yılın
aynı ayına göre, “gıda, içecek ve tütünde” yüzde 19,9, “ham maddelerde (yakıt hariç)” yüzde 14,5 ve “yakıtlarda” yüzde 7,9 artarken, “imalat (gıda, içecek, tütün hariç) sanayinde” yüzde 0,3 ve “SITC’de başka yerde sınıflandırılmayan mallarda” yüzde 36,7 düştü. İthalat miktar
endeksi, 2014 ikinci çeyrekte bir ön-
ceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde
6,2 azaldı.
İhracat miktar endeksi yüzde 0,6
azaldı
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; bu yılın mayıs
ayında 126,1 olan ihracat miktar
endeksi yüzde 0,6 azalışla haziranda 125,4 oldu. Takvim etkilerinden
arındırılmış seriye göre ise geçen yıl
haziran ayında 121,6 olan ihracat
miktar endeksi, yüzde 4,2 artarak
bu yılın aynı ayında 126,7 değerine
yükseldi. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; mayısta 122,4 olan ithalat miktar endeksi
yüzde 2,3 azalışla haziranda 119,5
oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise geçen yıl haziranda 130,3 olan ithalat miktar endeksi
yüzde 4,7 azalarak bu yıl haziranda
124,2 oldu. İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle hesaplanan ve geçen yıl haziranda 99,8 olarak elde
edilen dış ticaret haddi, bu yılın aynı
ayında 100,2’ye yükseldi.
21
Sanayi üretimi haziranda yüzde 1.4 arttı
Takvim etkisinden arındırılmış sanayi
üretimi yıllık yüzde 1.4 ile beklentilerin altında artış gösterdi.
Sanayi üretiminde artış piyasa beklentilerinin altında geldi. Haziranda yüzde 2.2 artması beklenen takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi, yıllık
bazda yüzde 1.4 artış gösterdi. Takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış
üretim ise aylık yüzde 0.1 arttı. Arındırılmamış sanayi üretimi ise yüzde
1.4 olarak hesaplandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), haziran ayına ilişkin sanayi üretim endeksi sonuçlarını açıkladı. Buna göre, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış hesaplamada, haziranda, bir önceki aya göre
madencilik ve taş ocakçılığı sektörü
endeksi yüzde 5,8, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 1,6 azaldı. İmalat sanayi sektörü endeksi yüz-
de 0,8 arttı. Elektrik, gaz, buhar ve
iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 1,6 azaldı. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış
sanayi üretimi, haziranda bir önceki aya göre yüzde 0,1, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi ise geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 1,4
arttı. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde haziranda yıllık bazda, madencilik ve taş ocakçılığı sektörü yüz-
de 2,3 azaldı, imalat sanayi sektörü
yüzde 1,5, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü
endeksi ise yüzde 2,6 arttı. Haziranda
takvim etkisinden arındırılmamış (ham)
sanayi üretimi, geçen yılın aynı ayına
göre yüzde 1,4 artış kaydetti. Öte yandan, TÜİK mayıs ayı takvim etkisinden
arındırılmamış (ham) sanayi üretimindeki artışı yüzde 1,5’ten yüzde 1,7’ye
revize edildiğini bildirdi.
Ağustos 2014
22
UND’DEN
Ulaştırma İşlemleri İç Gümrüklere Alınıyor
Haziranda gümrük işlem sürecinin başladığı andan itibaren işlem gören ihracat beyannamelerinin yüzde 82’sinin işlemleri ilk yarım saatte, yüzde 95’inin
işlemleriyse ilk 4 saatte sonuçlandırıldı.
G
ümrük ve Ticaret
Bakanlığı’nın ticaret
erbabının işlemlerini
kolaylaştırmaya devam
ettiğini belirten Hayati Yazıcı, sınır kapılarındaki bekleme ve sıraların azaltılması amacıyla Gümrük
ve Ticaret Bakanlığı ile Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
arasında imzalanan protokol uyarınca devreye alınacak yeni uygulamayla sınır kapılarındaki gümrük işlemlerinin çok daha hızlı yapılabileceğini
ve beklemelerin oldukça azalacağını
ifade etti. Yazıcı, yeni uygulama kapsamında, daha önce sınır kapılarında yapılan Ulaştırma (U-NET) kayıt
ve kontrollerinin artık iç gümrüklerde
yapılacağını, işlemlerin daha hızlı ve
verimli yürütüleceğini belirtti.
İhracat Beyannameleri
Daha Erken Kapanacak
Diğer taraftan, yeni uygulama sayesinde ihracat beyannamelerinin kapanmasındaki teknik sıkıntıların da
giderilmiş olacağı bilgisini veren Yazıcı açıklamasında şu bilgilere de
yer verdi: “Daha önce ortak transit
(NCTS) kapsamında taşıması yapılan bir ihracat eşyasının beyannamesi, eşyanın alıcı ülkeye ulaşmasıyla
kapatılıyor iken; yeni uygulamada,
ülkemizi terk eder etmez ihracat beyannamesinin işlemleri tamamlanmış
olacak ve beyanname kapatılacak.
Böylece ihracatçımız da vergi iadesi, taahhüt kapatma gibi işlemlerini
daha kısa sürede tamamlama fırsatına kavuşacak.”
Sistem Kaynaklı Kesinti
Nedeniyle Bekleme Süresi
15 Dakikaya İniyor
Hayati Yazıcı ayrıca, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı sistemlerinde teknik bir problemin olması durumunda, daha önce 90 dakika olan sınır kapılarında bekleme
süresinin, yeni uygulamayla 15 dakikaya indirileceğini, 15 dakikayı ge-
Ağustos 2014
çen sistem kaynaklı kesintiler olması durumunda, kesintinin giderilmesi
beklenmeden sınır geçişlerin yapılacağı bilgisini verdi.
Gümrük işlem sürelerinde
hız artıyor
Gümrük ve Ticaret Bakanı Yazıcı, Haziran ayında gümrük işlem sürecinin başladığı andan itibaren işlem gören ihracat beyannamelerinin,
yüzde 82’sinin işlemlerinin ilk yarım
saatte, yüzde 95’inin işlemleri ise ilk
dört saatte sonuçlandırılarak ülkeyi
terk edebilir duruma geldiğini bildirdi. Gümrük ve Ticaret Bakanı Yazıcı
yaptığı yazılı açıklamada, ihracat ve
ithalatta gümrük işlem süreleri hakkında bilgi verdi. Risk Yönetimi ve
Kontrol Genel Müdürlüğü’nce gümrük işlem sürelerinin dönemsel olarak ölçüldüğünü belirten Yazıcı, şunları kaydetti:
Ortalama işlem süresi
2 saat 39 dk, ithalatta
1 gün 1 saat 19 dk
“İhracat ve ithalat işlemlerinde hız
büyük önem taşıyor. Bakanlık olarak
ihracatçılarımız ve ithalatçılarımıza
destek olmak için çalışmalar yapıyoruz. Bu doğrultuda haziran ayında gümrük işlem sürecinin başladığı andan itibaren işlem gören ihracat beyannamelerinin, yüzde 82’sinin işlemleri ilk yarım saatte, yüzde
95’inin işlemleri ise ilk dört saatte
sonuçlandırılarak ülkeyi terk edebilir
duruma gelmiştir. Ortalama işlem
süresi ise 2 saat 39 dakika olarak
gerçekleşmiştir. Bu önemli bir başarıdır. Bakanlık olarak bu hızı daha
da arttırmayı hedefliyoruz. İthalattaki işlem süresi; gümrük beyannamelerinin onaylandığı zamandan
başlamakta, gümrük müdürlüğünce gerçekleştirilen kontrol ve muayene işlemlerinin bitirilmesi ve ardından vergilerinin ödenmesine kadar olan süreyi kapsamaktadır. Haziran ayında gümrük işlem sürecinin
başladığı andan itibaren ithalatta işlem gören gümrük beyannamelerinin; yüzde 56’sının işlemleri ilk sekiz saatte, yüzde 74’ünün işlemleri ise ilk 24 saat içinde tamamlanarak eşyası teslim edilebilir hale gelmiştir. İthalatta ortalama işlem süresi ise 1 gün 1 saat 19 dakika olarak
gerçekleşmiştir.”
23
İhracatçıya Afrika’da ‘ebola’ engeli
Başta Mısır, Suriye ve Irak’taki karışıklıklar olmak üzere Türk ihracatçıları zorlayan gelişmelerin ardından şimdi de ihracata ‘Ebola Salgını’ engel oluyor.
İhracatçılar Ortadoğu ve Kuzey
Afrika’da yaşanan siyasi karışıklıklar nedeniyle ticaret kaybını gidermek
için yöneldikleri Batı Afrika ülkelerinde
ebola engeliyle karşılaştılar. İhracatçılar, salgın nedeniyle gelecek için endişelenirken, yakın dönemde gemilerin bölgeye mal taşımak istemeyeceklerini kaydediyor. Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları
Birliği (ÇCSİB) ocak - temmuz dönemi ihracatı ve pazar alanlarındaki yaşanılan istikrarsızlık hakkında düzenledikleri bir toplantıyla bilgi verdi. Toplantıya ÇCSİB Başkanı Bahadır Kayan ve başkan yardımcıları Ali Özinönü ve Haluk Sarıaltın katıldı. Toplantıda verilen bilgilere göre; Türkiye ekonomisine sağladıkları net döviz
girdisi ile stratejik sektörler arasında
yer alan çimento, cam ve seramiğin
her yıl artan ihracat performansı, Irak
ve Rusya’daki siyasi istikrarsızlıktan
olumsuz etkilendi. Üç sektörün tek koordinatör birliği olan ÇCSİB OcakTemmuz 2014 dönemi ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2
azalarak 1.9 milyar dolar oldu.
Irak’a ihracat yüzde 24 azaldı
Toplantıda konuşan ÇCSİB Başkanı Bahadır Kayan, birliğin en büyük
pazarı olan Irak’a ihracatın, ülkedeki siyasi istikrarsızlık ve İran nedeniyle
ocak-temmuz döneminde yüzde 24
azalarak 157 milyon dolar seviyesine indiğini söyledi. Kayan, en fazla ihracat kaybının yüzde 35 ile Libya ve yüzde 27 ile Rusya’da yaşandığına dikkat çekti. Irak dışında birliğin en büyük pazarları arasındaki Almanya’ya ihracatın yüzde 21,
İngiltere’ye ise yüzde 40 arttığına
işaret eden Kayan, ihracat yaptıkları
ülke sayısının 196’ya çıktığını söyledi. Kayan, Irak ve Rusya’da yaşanan
ihracat kaybına rağmen, yıl sonu ve
2023 hedeflerinin değişmediğini belirterek, “Bu yıl sonunda yüzde 5 artışla 3.9 milyar dolar ve 2023 yılında
ise ortalama yüzde 7 artışla 7,3 milyar dolar ihracat hedefliyoruz. Hedef pazarlarımız ise AB’den Rusya’ya
Ortadoğu’dan Uzak Doğu’ya tüm
dünya olacak” dedi.
İhracatçıları eboladan tedirgin
ÇCSİB Başkan Yardımcısı Ali Özinönü, çimentonun ocak-temmuz
dönemi ihracatının yüzde 18 azalarak 400 milyon dolar olduğunu, Irak’a ihracatlarının ise durma
noktasına geldiğini söyledi. Özinönü, “Çimento ihracatı Libya, Irak ve
Rusya’daki siyasi istikrarsızlık nedeniyle yüzde 50’ye varan oranlarda
düştü. İran’ın düşük enerji maliyetleri ve navlun avantajı sayesinde Irak
pazarına egemen olması da sektörümüzü olumsuz etkiledi. Rusya ise
limanlar üzerinde baskı kurarak ihracatımızı engellemeye çalışıyor. Firmalarımız Irak ve Rusya’daki kaybı
Batı Afrika gibi yeni hedef pazarlarda karşılamaya çalışıyor. Ancak bölgede yaşanan Ebola salgınının sürmesi de ihracatçıları gelecek dönem
için endişelendiriyor. Gemi firmaları
da bölgeye ulaşım maliyetlerini yükseltmeyi planlıyor. Yakın dönemde
gitmek istemeyebilirler” dedi.
Türkiye seramikte İtalya ve
İspanya ile aynı ligde
Birliğin en genç ve en güçlü sek-
törü olan seramikte ise AB ülkelerindeki daralma ve özellikle komşu
ve çevre ülkelerde yaşanan siyasi
istikrarsızlık nedeniyle büyüme oranı yavaşlasa da artış trendi sürdü.
Birlik ihracatından yüzde 34 pay
alan seramik sektör, ocak-temmuz
döneminde yüzde 7 artışla 671
milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. ÇCSİB Başkanı Bahadır Kayan,
seramik sektörünün Libya’ya ihracatta yüzde 42’lik oranda kayıp yaşadığını, bununla birlikte ABD gibi
dev bir pazara yüzde 38 gibi artış
kaydettiğini söyledi. Kayan, “Türk
seramiğinin marka imajı, artık İtalya ve İspanya gibi ülkelerle aynı
kalite seviyesinde algılanıyor” dedi.
Başkan Yardımcısı Haluk Sarıaltın,
yükte ağır değerde hafif olan cam
sektöründe yatırımları yurtdışına
kaydığını belirterek, “Yatırımların
Rusya gibi yerel pazarlarda yapılması ağırlık kazandığı için, Türkiye
ihracatına net katma değer yaratan
ihracatımızın orta ve uzun vadede
azalması gündeme gelebilir. Ayrıca Rusya’da cam üretiminin artması, gümrük vergileri ve tüketimdeki
durgunluk, bu ülkeye gelecek beş
yıllık ihracatta durgunluk yaşatabilir” şeklinde konuştu.
Ağustos 2014
24
GÜNDEM
İhracatın kahramanları
Ankara’da bakanları ziyaret etti
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), yeni yönetim kurulu ile ilk Ankara temasını
gerçekleştirerek bazı bakanlar ile beklentilerini paylaştı. Türkiye’nin, Ortadoğu’daki
kaos ortamına rağmen ihracatını temmuz ayında yüzde 10 oranında artırdığına
değinen TİM Başkanı Büyükekşi, ihracatçıları birer kahraman olarak tanıttı. Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekci de “TİM bir kahramanlar grubudur” dedi.
T
ürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) geçtiğimiz ay göreve seçilen yeni yönetim kurulu üyeleriyle birlikte bugün Ankara’ya çıkarma yaptı. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ve Yönetim
Kurulu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu makamında ziyaret ederek beklentilerini paylaştı. TİM
Başkanı Büyükekşi, Türkiye’nin çevresinde yaşanan sorunlara rağmen
temmuz ayında bugün itibariyle geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,7 oranında artışla 8 milyar 867
milyon dolarlık ihracat gerçekleştiğini bildirdi. Büyükekşi, “Bir yanda
Ukrayna ve Rusya, diğer yanda Suriye ve son günlerde de İsrail ile Filistin sıkıntıları var. Tüm bu ülkeler
çok önemli ihracat pazarlarımız. 60
bin ihracatçımız var ve hepsi bu kadar sıkıntıya rağmen gerçekten birer kahraman. AB ihracatını artırarak
ve yeni pazarlar hedefleyerek kahraman ihracatçılarımız başarıya ulaşıyor. Başarı için gündemimizde her
hafta bir etkinlik var. 2023 yılı hedefine ulaşabilmek için sürdürebilirlik
olmazsa olmaz. Biz hedefimize ulaşabilmek için üzerimize düşen görevi
yerine getirmeye hazırız” dedi.
TİM “Kahramanlar grubu”
Türkiye’nin ihracattaki başarı hikayesini hatırlatan Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekci de dış borçlara ve sıcak
paraya ihtiyaç duymayan bir ülke
haline geldiğimizi vurguladı. TİM ile
hükümetin aynı hedeflere kilitlendiğini kaydeden Zeybekci, “Bu ihracat
ve ihracatçı için büyük şanstır. Her
bir liralık ihracatta dışa bağımlılığımızı azaltan TİM’i bir kahramanlar
grubu olarak addediyorum” diye koAğustos 2014
nuştu. Bakan Zeybekci, Kuzey Irak’a
yönelik ihracatta 10 Haziran’dan bugüne yüzde 35 oranında bir gerileme yaşandığını ancak başka ülkelerdeki dış satış artışıyla bunun kapandığını aktardı. Zeybekci, “İhracatçımızın oralardaki bütün dinamikleri
bilmeleri, kontrolü elinde bulundurmaları beni çok sevindirdi. Bu coğrafyada yakın gelecekten çok ümit-
liyiz. Bu bölgede bizim ihracatçımız
kadar pozitif değerlere sahip başka kimse yoktur. Bizim dinamiklerimiz orada son derece güçlü. Kuzey Irak’ta haziran ayında başlayan sıkıntıların yeniden yüksek talebe döneceğini bekliyoruz” dedi.
TİM yeni yönetim kurulunun beklentilerini dinleyen bakanlar, ihracatçıların hedeflerine destek ver-
25
di. Ankara’da Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu ziyaret eden TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi liderliğindeki TİM Yönetim
Kurulu’nun yeni üyeleri, bakanlara
ihracatın daha da artırılabilmesi için
beklentilerini anlattılar. TİM Yönetim
Kurulu Üyeleri, özellikle Ekonomi Bakanlığı ve Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ile ilişkilerin daha da derinleştirilebilmesi için bürokrasi ile ihracatçılar arasında komisyonlar kurularak ortak çalışma platformu oluşturulmasını önerdiler. TİM yönetimi,
ayrıca dışişlerindeki gelişmeler üzerine bilgi aldıkları Davutoğlu ile de
daha sık bir araya gelmek ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmenin avantaj sağlayacağına inandıklarını belirttiler.
Büyüme yüzde 5 olmalı
olan bu ülkelerde şimdi sıkıntımız
var. Buralardaki risklerimizi azaltmalıyız” şeklinde konuştu.
İhracat, Ortadoğu’da kaybettiğini Avrupa ile yakalayacak
Orta Doğu’daki sıkıntılardan dolayı
bazı ülkelerde azalan ihracatın Av-
rupa ile aşılacağını kaydeden Büyükekşi, “Başta AB ülkelerindeki iyileşme ve yeni pazarlardaki başarımız
ile son zamanlarda ihracatta düşüş
görülen ülkelerin kaybını telafi edeceğiz. 2014 yılı için hedeflediğimiz
166 milyar dolar ihracatı yakalayacağız” dedi.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, ziyaret ettikleri bakanlara 2023 hedefleri
doğrultusundaki yol haritalarını anlattı. Sürdürülebilir büyüme için yıllık ortalama yüzde 5 büyümenin yakalanması gerektiğinin altını çizen Büyükekşi, TİM olarak sürekli aktiviteler yaparak hedefi canlı tuttuklarını ve emin
adımlarla yürüdüklerini aktardı.
Riskler azaltılmalı
Büyükekşi, bakanlara yaptığı konuşmasında son zamanlarda Türkiye’nin
yakın çevresinde yaşanan UkraynaRusya, Suriye, Mısır, İsrail-Filistin sorunlarına da değinerek, “Küresel kriz
döneminde ihracatta can simidimiz
Ağustos 2014
26
DOSYA
Türkiy
e
Irak
İran
Irak’taki kaotik ortama
İran çözüm olacak
Irak, Almanya’dan sonra ülkemizin en fazla ihracat gerçekleştirdiği ülke… Türkiye’nin
önemli firmaları Irak’ta çok önemli projeleri art arda gerçekleştiriyor. Türkiye, Irak’a;
Irak, Türkiye’ye can suyu olma yolunda ilerlerken IŞİD terör örgütünün Irak’ta ve
çevresinde meydana getirdiği kaos ülkemiz iş dünyasını derinden yaraladı. Irak’ta
yaşanan sorunlar nedeniyle bu ülkeye taşımaların İran üzerinden gerçekleştirilmesi
gündeme geldi. Ancak İran’ın Türk nakliyecilerinden akaryakıt fiyat farkı uygulaması
adı altında aldığı haksız ücretler sorun yaratıyordu. Bu sorunun giderilmesi için
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin attığı adıma İran tarafı yeşil ışık yaktı.
Önümüzdeki günlerde önemli gelişmeler yaşanması bekleniyor.
Ağustos 2014
27
Irak, Türkiye ihracatının temel ülkelerinden biri konumunda bulunuyor.
Almanya ile beraber her geçen gün
ihracatımızın vazgeçilmez ülkelerinden biri olan Irak, son dönemlerde yaşanan gelişmeler ve kaotik ortamla Türkiye ihracatçısına ve nakliyecisine endişe dolu günler yaşatıyor. IŞİD terör örgütünün Irak’taki faaliyetleri Iraklıların çeşitli bölgelere
göç etmelerine neden oluyor. Irak’ta
sürekli göç eden insanlara ve ailelere yollar boyunca rastlamak mümkün. Bu kaotik ortamda Irak, temel ihtiyaçlarının bile yarısından azını temin edebiliyor. Birçok ihtiyacını Türkiye’den temin eden Irak, artık krizlerle ve kaosla anılır durumda.
Nakliyecilerimizin araçlarının yakıldığı, şoförlerimizin esir alındığı Irak’ta
suların ne zaman durulacağı, güvenli ortamın ne zaman oluşacağı meçhul. Irak’ta yaşanan gelişmeleri yakından takip eden UND, nakliyecilerin daha fazla kayıp yaşamaması ve
nakliyecilerin işlerine biran önce dönebilmesi için konuyu taraflarıyla görüşüp nakliyeciye çare olmaya çalışıyor. Irak’ın güven ortamından yoksun oluşu, ülkemiz nakliyecisini çeşitli
yollar bulmaya sevk etti. “Ya yeni bir
yol buluruz ya da yeni bir yol açarız”
ilkesiyle hareket eden nakliye sektörümüz Irak taşımalarını daha güvenli güzergah olan İran üzerinden gerçekleştiriyor.
UND, İran’dan yapılacak taşımaları memnuniyetle karşılıyor
UND yaptığı açıklamayla, Irak taşımalarının İran üzerinden gerçekleştirilmesi konusunda atılan adımları
memnuniyetle karşıladığını açıkladı.
UND’nin yaptığı açıklamada, “7 – 8
Ağustos 2014 tarihlerinde İran İslam
Cumhuriyeti Sanayi, Ticaret ve Madenler Bakanı Rıza Nematzade ve
beraberindeki heyetin ülkemizi ziyareti ve bu vesileyle Ekonomi Bakanımız Nihat Zeybekçi’nin sektörümüz
için önem arz eden konuları İranlı bakana aktarmış olması, derneğimiz tarafından memnuniyetle karşılanmıştır” denildi.
Habur Sınır Kapısı üzerinden
yapılan taşımalar sekteye
uğradı
“İhracatımız ve uluslararası taşımalarımız için hayati öneme sahip Irak’ta
Musul’un işgaliyle başlayan gelişmeler sonrasında, Habur Sınır Kapısı üzerinden bu bölgeye doğru-
dan taşımalar ciddi güvenlik sorunları nedeniyle sekteye uğramıştır” denilen açıklamada, Türk ihraç ürünlerinin Irak’a ulaştırılması
için alternatif güzergah arayışlarında İran güzergâhının, stratejik öneminin arttığı vurgulandı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Öte
yandan, IŞİD’in Irak’ta yarattığı sıkıntılar öncesi ve sonrası güzergah maliyetleri derneğimiz tarafından incelenmiş olup yapılan tespitlere göre, IŞİD öncesi orta ve güney
Irak’a yapılan taşımalarda Türk taşımacılarının maliyeti ortalama 2 bin
500 dolar iken, bugün İran üzerinden Irak’a taşımaları maliyeti 5 bin
500 dolara çıkmıştır. Navlun fiyatlarının söz konusu maliyetleri karşılamaması sebebi ile İran üzerinden
Irak’a taşımalar yapılamamaktadır. Zira, Türk taşımacılarının İran’a
yapılan taşımalarındaki en önemli maliyet kalemi olan “Akaryakıt Fiyat Farkı” uygulaması, Irak taşımalarını da imkansız hale getirmiştir. Bu vahim tablo, sayın bakanımıza derneğimiz tarafından bizzat aktarılmış ve gerekli raporlar kendisi ile paylaşılmış olup, firmalarımızın
Irak’a taşımalarına devam edebilmeleri için maliyetlerimizin düşürülmesi amacıyla, özellikle İran transiti
hayata geçilmek suretiyle Irak’a giden yükler başta olmak üzere akaryakıt fiyat farkının kaldırılması talep
edilmiştir. Bu vesileyle, İran Bakanı Sayın Nematzade’nin Reuters Haber Ajansı’na yaptığı açıklama sektörümüz adına memnuniyetle karşılanmıştır. Sayın Nematzade açıklamasında, Türkiye’nin Irak’a ticaretini durma noktasına getiren son gelişmelerin bertaraf edilmesi amacıyla, Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekçi’nin talebi doğrultusunda İran’ı transit geçerek Irak’a taşıma yapacak Türk TIR’larına kolaylık
sağlanacağını vurgulamıştır.”
Şener: Reuters’te çıkan
bu haber sevindiricidir
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener de ilgili açıklamanın bölgede yaşanan sorunların çözümü konusunda sektörü ümitlendirdiğine dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Reuters’te çıkan bu haber sevindiricidir. Sektörümüz uzun süreden beri
eşit muamele beklemekteydi... Bu
uygulama ile Irak taşımalarının yapılabilir hale gelecek olması ayrıca
memnuniyet verici. Bilindiği gibi, bir
süredir, ihracatımızın ve ihracat taşımalarımızın yüzde 50’sinin gerçekleştiği, en büyük karayolu taşıma hizmeti pazarımız olan Irak’a ulaşamaz
hale gelen sektör firmalarımıza hızlı bir çözüm arayışındaydık. İran, kısa
dönemde çok önemli bir can simidi
oldu ancak bu güzergah, son olaylar
öncesinde de, İran üzeri gerçekleştirilen taşımalar için bazı sorunlar ortaya koymaktaydı. İranlı bakanın açıklaması, son dönemde bu güzergahın
artan önemi doğrultusunda yoğunlaşan girişim ve taleplerimizin, İran tarafında yanıt bulmaya başladığının
ilk göstergesi olarak sektörümüz adına umut vericidir.
Bu vesileyle,
- Transit geçişte her iki ülkenin de
aynı uygulamayı yapması,
- İran’da Türk taşımacılardan alınan
yakıt fiyat farkının kaldırılması,
- İran’dan yük almamızı zorlaştıran
22926 sayılı yasanın kaldırılması hususlarındaki çözümler sektörümüzün
acil talepleri arasındadır.
Bu güzergahı Türk taşımacılar için
kullanılır hale getirebilecek olan taleplerimizin İranlı yetkililere gereğince yansıtılmasında, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızın
yoğun çabaları sürmektedir. Ekonomi
Bakanımız Sayın Nihat Zeybekçi’ye
bizzat sahiplenerek konuyu muhatap
bakana aktarması yönünde ortaya
koyduğu liderlik ve desteğinden dolayı içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.”
Şener, UND olarak konuyu takip ettiklerini ve bu aşamadan sonra daha
da çok takip edeceklerini belirtti. Şener, İran’ın ‘yakıt farkı’ uygulamasıyla ilgili olarak UND’nin konuyu çeşitli eylemlerle duyurduğunu ve bu konuda artık bir çözüm alınması gerektiğinin de önemli olduğunu sözlerine ekledi.
Ağustos 2014
28
DOSYA
Yazıcı: Anlaşmaları imzalamaktan
daha önemlisi, hayata geçirmektir
İran Sanayi, Ticaret ve Madenler Bakanı Muhammed Rıza Nematzade ve beraberindeki heyetle görüşen Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, anlaşmaları imzalamaktan
daha önemli olanın anlaşmaları hayata geçirmek olduğu vurgusunda bulundu.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcı, Bakanlık Toplantı Salonu’nda
İran Sanayi, Ticaret ve Madenler Bakanı Muhammed Rıza Nematzade ve
beraberindeki heyetle görüştü. Türkiye ve İran’ı “dost, kardeş ve büyük ülkeler” olarak nitelendiren Yazıcı, iki ülke arasındaki ilişkilerin bölge barışa adına önemine dikkati çekti. İran’la Türkiye arasındaki sınır kapılarının modern ve güvenli şekilde hizmet vermesinin öncelikli hedefleri olduğunu vurgulayan Yazıcı, “Bu amaçlara yönelik önemli mesafeler kat ettik. Anlaşmaları imzalamaktan daha önemlisi, hayata geçirmektir. Bu ziyaretler, buna tempo
kazandıracaktır” diye konuştu. Yazıcı, bu ay içerisinde Türkiye-İran Karma Ekonomik Komisyon (KEK) Başkanı ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve TOBB heyeti ile İran’a ziyaret
gerçekleştireceklerini bildirdi.
Görevimiz risk olan bölgelerde
yeni yolları aramak
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Bakanlık Toplantı Salonu’nda
İran Sanayi, Ticaret ve Madenler Bakanı Muhammed Rıza Nematzade ile
görüşmesinin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin “Kuzey Irak’ta IŞİD
nedeniyle yaşanan güvenlik tehdidi
var. Türk kamyonlarının İran üzerinden Irak’a geçişi konusunda alınmış
bir karar var mı?” şeklindeki sorusunu yanıtlayan Yazıcı, şunları kaydetti:
“Kuzey Irak’a giriş yaparak, Irak’ın diğer bölgelerine sevki yapan taşıyıcılarımız var. Güvenlik sorunları var. Bu
sorunu by-pass etmek için hükümet
olarak seçenekler arıyoruz. Hükümet olarak görevimiz, risk olan bölgelerde yeni yolları, by-pass’ları aramak. Ekonomi yönetimi Irak’ın değişik bölgelerine ürün taşıyanların, Kuzey Irak’a girdikten sonra İran üzerinden (Irak’ın güneyine doğru) geçişlerini sağlamak üzerine formülasyon
oluşturuldu. İnşallah bunu hayata geçireceğiz. Şu anda (tamamen) başlaAğustos 2014
mış değil.” Aynı soru üzerine konuk
bakan Nematzade de “Halihazırda
Türk kamyonları İran’a geçiş yapıp,
oradan Irak’a geçiş yapıyorlar. Diğer
taraftan Türk kamyoncularının yolunu kısaltmak için başka bir güzergah
önerdik. Bu, yolu yaklaşık 500-600
kilometre kısaltacaktır. Bu güzergahı
faaliyete geçirmek için çaba göstereceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
“Sınır kapılarında Irak’taki son gelişmelerden sonra geçişlerde herhangi
bir kısıtlama yapıldı mı?” sorusunu da
yanıtlayan Yazıcı, “Türkiye her zaman
kapılarında tedbirleri alır, almaya da
devam eder. Hiçbir zaman güvenlik önlemini göz ardı etmez. Gerekli
önlemler alınıyor. ‘Kim gelirse gelsin’
gibi bir durum da yok” diye konuştu.
Habur Sınır Kapısı’nda yığılma
var pasaportu olmayanlarla ilgili bir bekletme söz konusu
Irak’taki kargaşa ortamı nedeniyle sınır kapılarında ara ara yoğunluk yaşanabildiğini belirten Yazıcı, “Habur Sınır Kapısı’nda yığılma var. Pasaportu olmayanlarla ilgili bir bekletme söz konusu. Arkadaşlarımız çalışıyor” dedi. “Türkiye’nin Musul
Başkonsolosluğu’nda yaşanan olaylar çerçevesinde, İran olarak coğrafyaya yönelik endişeleriniz var mı?”
şeklindeki bir soruyu yanıtlayan Nematzade, “Kendisini Müslüman ola-
rak nitelendiren örgüt, terörist eylemler yapıyor. Biz, bu konuyla ilgili tutumuzu başından beri gösterdik. Siyasi ve uluslararası kanallar aracılığıyla bunu kınadık. Umut ediyoruz ki inşallah bu son bulur. Irak’a yapabileceğimiz bir yardım varsa, bunu esirgemeyeceğiz” diye konuştu. İranlı Bakan Nematzade Türkiye ve İran arasındaki ilişkilerin çok eski bir geçmişe
dayandığını belirterek, söz konusu ilişkinin gerçekleştirilen üst düzey ziyaretlerle daha da geliştiğini belirtti. Özellikle ekonomi, taşımacılık, gümrük ve
ticari alanlarda görüşmeler yapmak
üzere Türkiye’de bulunduklarını ifade
eden Nematzade, “Türkiye ve İran, iki
büyük ülke. Tarihi, mezhepsel ve ekonomik bağları göz önünde bulundurarak birlikte çalışmak zorundadır.
Dolayısıyla özel sektörün birlikte çalışması için altyapının hazırlanması gerekiyor” diye konuştu. İki ülke arasında Tercihli Ticaret Anlaşması’nın imzalandığını hatırlatan Nematzade, anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle Türkiye ve İran arasındaki ticari ilişkilerin
daha da artabileceğine ve özel sektör temsilcilerinin karşılaştığı sorunun
çözüleceğine işaret etti. Nematzade,
“Son yıllarda İran’a karşı zalimce uygulanan yaptırımlar nedeniyle ticari ilişkilerimiz yeterince olmadı. Ümit
ediyoruz ki ticaretimiz istediğimiz seviyeye ulaşır” dedi.
29
Zeybekci: Tercihli Ticaret Anlaşması Türkiye ve
İran arasında çok güzel sonuçlara vesile olacak
İran Sanayi, Madenler ve Ticaret Bakanı Mohammad Reza Nematzade ile bir araya
gelen Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Tercihli Ticaret Anlaşması’nın Türkiye ve İran
arasında çok büyük ufuklara açılan yeni bir başlangıç ve çok güzel sonuçlara
vesile olacağını ifade etti.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, İran
Sanayi, Madenler ve Ticaret Bakanı
Mohammad Reza Nematzade ile bir
araya geldi. Bakan Zeybekci ve Bakan Nematzade’nin Hilton Otel’deki
görüşmesi yaklaşık 1,5 saat sürdü.
Zeybekci ve Nematzade, ikili görüşmenin ardından heyetler arası görüşmeye katıldı. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, heyetler arası görüşmede “Tercihli Ticaret Anlaşması, Türkiye ve İran arasında çok büyük ufuklara açılan yeni bir başlangıçtır, çok güzel sonuçlara vesile olacaktır” dedi. Görüşmenin ardından
Bakan Nematzade’nin yanı sıra, Türk
ve İranlı iş adamlarının da katıldığı
çalışma yemeği öncesinde konuşan
Zeybekci, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İran seyahatinde imzalanan Tercihli Ticaret Anlaşması’nın
devamı olarak toplandıklarının altını
çizdi. Tercihli Ticaret Anlaşması’nın
Türkiye ve İran arasında çok büyük
ufuklara açılan yeni bir başlangıç olduğunu çok güzel sonuçlara vesile olacağını belirten Bakan Zeybekci,
dış ticaret hacminde 35 milyar dolar
hedefine nasıl ulaşacaklarını konuştuklarını ve görüşmede bütün alanlarda mutabık kaldıklarını anlattı. Ticaretin kolaylaştırılmasıyla ilgili bir
anlaşma daha yapma kararı aldıklarını açıklayan Bakan Zeybekci, “Taşımacılık, ürünlerin kolaylığı, ortak ticaretimizin geliştirilmesi, daha çok
İran ürünün Türkiye’ye gelmesi ve
daha çok Türk ürünün İran’a gitmesiyle ilgili yani ihracatımızın karşılıklı
olarak arttırılmasıyla ilgili mutabakata vardık” diye konuştu. İran ve Türkiye sınırlarının 400 yılı aşkın süredir değişmediğine dikkati çeken Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, şunları söyledi: “İran, Türkiye için Asya’nın
büyük coğrafyasına ve ticaret fırsatlarına açılan bir kapı. Türkiye de, İran
için Avrupa’ya dünya ticaretinin kalbinin attığı bölgelere açılan bir kapı.
Onun için İran’da olmayan birçok
imkân Türkiye’de, Türkiye’de olmayan birçok olanak da İran’da var.
Bizler imkân ve fırsatları kullanarak;
iki ülke arasındaki ticareti, ihracatı, ortak yatırımları artırmak, üçüncü
ülkelerde de ortak işbirliği yapabilecek alanları araştırmalıyız.”
İki ülke arasındaki engelleri
ortadan kaldıracağız
Bakan Zeybekci, bu kapsamda
gümrük, standardizasyon, bankacılık, ulaştırma gibi alanlarda ortak
çalışma komisyonları oluşturduklarını dile getirdi. Her 3 ayda bir görüşeceklerini ve iki ülke ticaretinin
önündeki engellerin kaldırılmasında çok hızlı mesafe kat edeceklerini
vurgulayan Zeybekci, “Önümüzdeki yıl şubat ayında Türkiye, İran’da
Türk İhraç Ürünleri Fuarı’na imza
atacak. Onlar da Türkiye’de İran İhraç Ürünleri Fuarı düzenleyecek.
Türkiye İhracatçılar Meclisi de İran’a
önümüzdeki yıl ticaret heyetiyle incelemelerde bulunmak üzere etkinlikler düzenleyecek. İran’dan iş dünyası
temsilcileri Türkiye’yi ziyaret ederek iş
adamlarıyla bir araya gelecek” ifadelerini kullandı. İran Sanayi, Madenler
ve Ticaret Bakanı Nematzade de geçen yıl İran’da, İran Cumhurbaşkanı
Hasan Ruhani liderliğinde hükümetin
kurulmasından sonra Türkiye ve diğer
ülkelerle işbirliği yapmaya çalıştıklarını söyledi. İki ülke arasındaki ticaretin İran’a uygulanan ambargo nedeniyle son yıllarda düştüğünü kaydeden Nematzade, “İki ülke arasındaki ticaret hacmi bu çalıştaylarımızdan
sonra Allah’ın izniyle sorunlar giderilerek arzu edilen seviyeye ulaşacak.
Geçmişte yabancı yatırımcılar İran’da
mülk edinemezdi fakat bugün ki hükümet bir tasarı hazırlayıp meclise
sundu ve bu yasalaşırsa bunun önü
açılacak” diye konuştu.
Ağustos 2014
30
DOSYA
Hisarcıklıoğlu: İki kardeş ülke engellere
takılmadan ticaret yapabilmeli
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye ile İran’ın iki kardeş ülke olduğunu belirterek bu kardeş ülkelerin engellere takılmadan ticaret yapmaları gerektiğini ifade etti.
İran Sanayi, Ticaret ve Madenler Bakanı Rıza Nematzade TOBB Başkanı
M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nu ziyaret etti.
Ticaret hacimlerinde geçtiğimiz yıla
göresert bir düşüş yaşandığını belirten
Hisarcıklıoğlu, iki kardeş ülkenin engellere takılmadan ticaret yapabilmesi
gerektiğini vurguladı. TOBB Başkanı
Hisarcıklıoğlu, son yıllarda Türkiye’ye
en çok yatırım yapan firmaların İranlı firmalar olduğuna dikkat çekti. Görüşmede İranlı Bakan Nematzade de,
ocak ayında iki ülke arasında imza-
lanan Tercihli Ticaret Anlaşması’nın
çok önemli olduğunu, bunun yürürlüğe girmesiyle işadamlarının birçok sorununun çözüleceği bildirdi. İki ülke
arasındaki ticaret hacminin de artacağına dikkat çeken İranlı Bakan, ortak gümrük kapıları açılması yönünde çalışma yapmaları gerektiğini ifade etti. Konuk Bakan Türk firmalarının da İran’da yatırım yapmalarını arzu ettiğini dile getirdi. Görüşmenin sonunda İranlı Bakan Nematzade
Hisarcıklıoğlu’nu İran’a davet etti.
Kuzey Irak ihracatında alarmın rengi kırmızı
IŞİD’in Kuzey Irak’a saldırması Türkiye’nin ikinci büyük ihracat pazarını zora soktu.
Bölgede ticaret ABD müdahalesiyle normale döndü ancak Türkiye’deki üretici,
bekle gör politikasıyla mal göndermek istemiyor.
dünyası temsilcileri, böyle gitmesi durumunda yılsonuna kadar düşüşün yüzde 80’e yaklaşacağını iddia ediyorlar.
Asıl sıkıntılı tablo Temmuz
ayında ortaya çıkıyor
Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) saldırılarını Irak’ın Kuzeyi’ne de çevirmesi, Türkiye’nin ikinci büyük ihracat pazarını tehdit ediyor. Türkiye Irak’a olan 12 milyar dolarlık ihracatının yaklaşık 8 milyarlık bölümünü Kuzey Irak’a yapıyordu. Sadece Temmuz ayında ülkeye yapılan ihracat yüzde 53,6 düştü. Kuzey
Ağustos 2014
Irak’a yapılan ihracatın ise yüzde 46
kan kaybettiği öngörülüyor. ABD’nin
müdahalesine kadar geçen 10 günlük süreçte ticaret neredeyse durdu.
Türkiyeli işadamları Kuzey Irak’taki
yatırımlarını ise askıya aldılar. Gelişmeler nakliye sektörüne de yansıdı.
Irak’a giden taşımalar geçen ayın
verilerine göre yarı yarıya azaldı. İş
Türkiye’nin bu yılın ilk 7 ayındaki Irak ihracatı 6 milyar 344 milyon 203 bin dolar olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı döneminde
ise rakam 6 milyar 519 milyon 265
bin dolardı. Yani bu yılın ilk 7 ayında yapılan Irak ihracatı geçen yılın Ocak-Temmuz aylarında oranla yüzde 2,9 düşüş kaydetti. Asıl
düşüş aylık verilere bakınca karşımıza çıkıyor. Aylık verilere bakınca 2013’ün Haziran ayına oranla
bu yılın aynı ayında ihracatın yüzde
21 oranında gerilediği görülüyor.
Temmuz’da ise asıl sıkıntılı tablo ortaya çıkıyor. Geçen seneye oranla
bu yıl Irak’a yapılan ihracat yüzde
53,6 kan kaybetmiş durumda. Öte
yandan Ağustos ayında süren IŞİD
saldırılarının ardından Ağustos rakamların daha düşük geleceği öngörülüyor.
31
Irak’ta son durum
Irak’a yapılan taşımalarda sorunlar yaşanıyor. İran’dan yapılan girişler yetersiz kalıyor.
Erbil’de hayat normale
dönüyor ancak ticaret durdu
Kuzey Irak’ın en büyük kenti hiç şüphesiz Erbil. Türkiye’den 5 bankanın kentte şubesi bulunuyor. Ağustos ayındaki ABD müdahalesinden
önce IŞİD Erbil’in 45 kilometre yakınına kadar gelmişti. Ortadoğu Sanayici ve Genç İşadamları Derneği Erbil Şube Başkanı Mehmet Akyıl verdiği bir demeçte, “Burada insanlar can
derdine düştü. Türkiye’ye giden uçaklar artık maksimum dolulukta. Ticaret ve üretim tamamen sıfıra düştü.
ABD’nin Ağustos ayında yaptığı müdahale ile hayat normale dönüyor
gibi. Ancak ticari hayatın kendine gelmesi zor” diye konuştu. Türkiye kapısında ihracatın normal seyrinde olduğu zamanlarda 10 kilometre TIR kuyruğu olduğunu da anlatan Akyıl, “Ancak şimdilerde kapıda sadece birkaç araç vardı. Erbil Zaho arasındaki 2 kilometrelik araç kuyruğu bile bizi
memnun eder” ifadelerini kullandı. Şu
anda Türkiye’de bazı firmaların üretimini durdurduklarını da paylaşan Akyıl, “Ancak süreç böyle devam ederse bu firmalar zor durumda kalır” diyerek, sıkıntının Türkiye’ye yansımasının bir süre daha alacağını kaydetti. Akyıl, “Şu anda kimse elindeki malı
satmak istemiyor. İşadamları duruma
göre hareket edecekler” dedi.
Duhok’ta otellerin
yüzde 80’i boş
Güney’e transit geçişlerin sağlanması nedeniyle Kuzey Irak’ın önemli ticaret merkezlerinden biri olan Duhok’ta
Amerikan müdahalesine kadar geçen 10 günlük sürede hayat durmuştu. 9 yıldır Duhok’ta yaşayan İsa Erdem, hem kentteki Lomana Otel’in
sahibi hem de gıda ve tekstil üzerine perakende mağazaları olan bir
işadamı. Erdem, bir demecinde otelinin tam Musul yolu üzerinde olduğunu anlatarak, “Ağustos ayındaki
Amerikan müdahalesi ile birlikte sokakta insan görmeye başladık. Otelimiz tam Duhok Valiliği’nin karşısında, Musul yolu üzerindeyiz. Önceden Türkiye’den gelen tüm işadamları
hem Güney’e hem de Musul’a gitmek
için bizim güzergâhımızı kullanıyordu.
Şu anda otellerde doluluk oranları tarihi bir düşüş yaşamış durumda. Bizde doluluk yüzde 20. Diğer otellerde
de durum aynı. Odaların yüzde 80’i
boş. Buradaki oteller aslında iş otelleri, işadamı gelmeyince, iş durunca, oteller de duruyor” diye konuştu. IŞİD’in Türkiyeli işadamlarının büyük depolardaki mallarını yaktığını
kaydeden Erdem, “Zaten Musul’dan
mal sattığımız insanlara da artık ulaşamıyoruz. Paramızı alamıyoruz. Saldırılar burayı da vurunca, perişan olduk” dedi. Hayatın normale dönmeye başladığını anlatan Erdem, “Biz iş
dünyası temsilcilerimizden burada iş
yapan Türkiyeli işadamlarını ziyaret
etmelerini, insanlara moral vermelerini istiyoruz” açıklamasını yaptı.
AKSOY: Durum çok kötü,
umut 2015’e
lamasında bulundu. Ercüment Aksoy
her şeye rağmen Irak’ın bundan sonra
da boş bırakılmamasını istedi.
2 bin Ezidi Türkiye’de
Bölgede IŞİD’in saldırıları bir insanlık
dramı yaşanmasına da neden oluyor.
Ezidiler Şengal dağlarına sığındı. Göç
sırasında çok sayıda çocuk susuzluktan öldü. Saldırıların ardından 2 bin
Ezidi’nin Türkiye’ye sığındığı iddia ediliyor. Sadece Diyarbakır’a gelen mağdurların sayısı 800’e ulaştı. Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesi ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) savaştan kaçanlar için seferber oldu. Kentin kültür merkezi Sümerpark, Ezidilere
açılırken Eski İl Milli Eğitim Müdürlüğü Hizmet Binası’na da sığınmacı yerleştirildi
Güvenlik Nedeniyle Kimse
Mal Gönderemiyor
DEİK Türk-Irak İş Konseyi Başkanı Ercüment Aksoy, “Durum çok kötü, 2
ay önce bir haber kanalına ‘bu böyle devam ederse düşüş yüzde 50’lere
varır demiştim’, şu anda geldiğimiz nokta bu” açıklamasında bulundu. “Savaş ortamında mobilya alır mısınız, binanızı değiştirir misiniz” diye soran Aksoy, şunları kaydetti: “Geçtiğimiz 10 gün de Kuzey
Irak’ta, Erbil’in, Musul’un güneyine
sevk edemediğiniz her malda sorun
var. İran’dan girişler sağlıyoruz ama
yeterli değil. Şu anda ellerinde rehinelerimiz var. Seçilmiş Cumhurbaşkanımızı dahi tehdit ediyorlar. Bizim
ayağımızı mı içeri çekmek istiyorlar
bu hamleyle bilmiyoruz.” Irak’ı bilerek değerlendirmek gerektiğinin altını çizen Aksoy, “3 senedir Maliki hükümetiyle anlaşamıyorduk. Ona rağmen senede 1 milyar dolar ihracat
yapılıyordu, Abbadi ile buna müteahhitlik de eklenirse ihracatın 3 misli
artacağını düşünüyorum. Tabi bu bir
çırpıda olmaz. Sürekli yukarı yönlü
bir ivme ile ihracat artacaktır” açık-
Irak, Türkiye ekonomisini, üretimi ve ihracatı besleyen en önemli ülkelerin başında geliyor. Komşu Irak, Saddam rejiminden bu yana iç kargaşa ve terör
olayları ile boğuşmak durumunda kaldı. Merkezi Irak Hükümeti’nin kontrolündeki yerlerde ABD askerlerinin çekilmesi sonucu beklenen iyileşme meydana gelemedi. Irak’ın Kuzeyi’ndeki bölgede ise Barzani ve Talabani yönetimi
istenilen istikrarı kısmen de olsa sağladı. Fakat, Barzani ve Talabani’nin buradaki gücü de sınırlı. Merkezi Irak Hükümeti zaman zaman Kuzey Irak Federe Yönetimi’ne sıcak zaman zaman
da soğuk bakıyor. Kısacası Irak’ı bir
bütün olarak ele aldığımızda ‘tam bir
istikrar’dan bahsetmek neredeyse imkansız. Özellikle Türkiyeli iş adamlarının Kuzey Irak Federe Bölgesi’nde inşaat, gıda, tekstil gibi alanlarda çok
başarılı işlere imza attığı biliniyor. Gıdadan tekstile, inşaattan kimyevi maddelere karşı her şeyi taşıyan Türkiye lojistik sektörü Irak’ın gelişmesinde ve
büyümesinde söz sahibi. Ancak yaşanan son olaylarla lojistik sektörümüz
de önünü göremez durumda. Güvenliği olmayan yollardan geçmek deyim
yerindeyse ‘kelle koltukta’ çalışmayı
beraberinde getiriyor. Kaçırılan şoförlerimiz, yakılan araçlarımız nakliye sektörümüzün başa çıkmak durumunda olduğu sorunlardan birkaçı… Sorun devam ederse Irak’a iş yapan küçük işletmeler kapanabilir.
Ağustos 2014
32
DOSYA
Taha: Yetkililerimizin İran tarafı ile
görüşmesi son derece önemlidir
“IŞİD terör örgütü Irak’ta çok ciddi ekonomik ve can kaybına neden
oldu. Irak’ın en büyük ikinci kenti olan Musul da IŞİD’in kontrolünde. Özellikle şoförlerimizin sadece
ve sadece Duhok, Süleymaniye, Erbil bölgesinde kalmalarını ve o bölgelerden aşağı inmemelerini tavsiye
ediyoruz. Bu durumda ortam tehlikelidir. Güvenlik kalmamıştır ve nakliyecilik yapan firmaların bu tavsiyelerimize uymaları gerekmektedir. Aksi
takdirde istenmeyen şeyler olabilir. Irak’ta yaşanan durumun sonucu olarak ihracat hacmimiz azaldı.
Irak’ta yaşayan insanların gelecek
endişesi taşıyor ve yarınından korkuyor. Yarınını göremeyen insanlar alışveriş yapmaktan kaçınıyor ve dolayısıyla da ihracatımız ciddi yara almış
durumdadır. Şu anda resmi rakamlara göre yüzde 21oranında bir düşüş var. Ama düşüş artacaktır. Irak,
iğneden ipliğe kadar Türkiye’den ithalatını yapıyor. Türkiye’nin imalatının ihracatının ana ekseni Irak’tır.
Demir-çeliğimizin şu anda yüzde 75
ihracatı Irak’adır. Çimento ve temel
gıda ürünleri, buna bağlı ilaç sektörü, konfeksiyon, tekstil, hazır giyim,
terlik, ayakkabı, çanta ve züccaciye
aynı şekilde… Onun için kısa süre
içerisinde Irak piyasasında gittikçe
ürün tükeniyor. O piyasa bu ürünle-
Emin Taha/ MÜSİAD Lojistik Sektör Kurulu Başkanı ve
Taha Group Yönetim Kurulu Başkanı
re muhtaç. Bizim ihracatımız mutlaka bir şekilde illaki o bölgelere başlayacaktır. Şu anda kuzey bölge güvenlidir, bir sıkıntı yoktur. Fakat bir
gerçek daha var Musul IŞİD’in elinde
olmasına rağmen biz oraya ihracatını yaptığımız ürünleri Iraklı TIR’lar ile
günlük olarak Musul’a sevkiyatımızı yapmaktayız. Bir problem yaşanmıyor. Ama piyasa durgun haldedir.
Alış verişin oranı düştü. Yani Iraklılar zaruri ürünler dışında mal almak
istemiyor. Çünkü yarından korkuyor.
Daha iyi ya da daha kötü olacağı-
nı bilmediği için tedirgin. Bu yüzden fazla mal almak istemiyor. İranlı bakanlarla ve yetkililerle bizim bakan ve yetkililerimizin görüşmesi ve
Irak’a yapılacak taşımaları İran üzerinden gerçekleştirme fikri bence
son derece önemlidir. Bakanlarımızın ve yetkililerimizin bu işi en kısa
sürede halledeceğine ve ülkemizin adına hayırlı bir işin ortaya çıkacağına inanıyorum. Bütün her şeye
rağmen güvenliği en üst seviyede ve
birinci öncelik olarak ele almak gerekmektedir.”
Hakkı Keleş: Gürbülak Sınır Kapısı’nın kapasitesi
Irak’a yapılacak taşımalar için yeterli olmayacak
Hakkı Keleş/ Özkeleşler Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı ve UND Başkan Yardımcısı
“Bildiğiniz gibi Irak dünyada ihracat yaptığımız ülkeler arasında
Almanya’dan sonra ikinci sırada
yer alıyor. Irak’a biz Habur Gümrük Kapısı’ndan çıkış yapıyoruz.
Günlük araç giriş çıkışımız 40004.500 araç civarında… Taşımalar
şu anda maalesef çok düştü. İhracatçı Güney Irak’a güvenlikten dolayı ihracat yapamıyor. Transit taşımalarda da şuan sıkıntı görünü-
Ağustos 2014
yor. İran üzeri elbette taşımalar
daha güvenli yalnız Gürbülak Sınır Kapısı’nın kapasitesi Irak’a yapılacak taşımalar için yeterli olmayacaktır. Sayın bakanımızın yapmış
olduğu anlaşma elbette sevindirici bir haber. Temennimiz Irak’taki
kargaşanın bir an önce çözüme
kavuşması. Aksi takdirde güneydeki hem nakliyecileri hem ihracatçıları zor günler bekliyor.”
33
Bartık: Bankaların daha duyarlı olması lazım
“Irak, Türkiye ekonomisi için önemli bir ülke. Irak’taki son durum ülkemiz ihracatçısını ve lojistik sektörünü derinden etkiledi. İhracatçımızın
Irak’ta yaşanan gelişmelerden en az
düzeyde etkilenmesi için yol haritası çizilmeye başlandı. Bu yol haritası İstanbul-Adana ve Gaziantep toplantıları ile tamamlanacak. Irak ile ticaret yapan firmaların büyük çoğunluğunun kullandığı Dahilde İşleme
İzin Belgesi (DİİB) sürelerinin uzatılması konusunda çalışma yapılmasına bakanlık da sıcak bakıyor. Bankaların Irak ile ilgili hassas durumu göz önünde bulundurması gerekiyor. Bu konuda Bankalar Birliği ile
görüşmek gerekiyor. Irak konusunda
iş dünyası ile yaptığımız toplantılarda bankaların Irak’ta yaşanan gelişmelerin yarattığı hassas durumu göz
önünde bulundurmalarını ve Irak ile
çalışan müşterilerini sıkıştırmamaları
için Bankalar Birliği ile görüşülmesini istedik. Ayrıca KOBİ’lerin KGF taleplerinin karşılanabilmesi için yeni
kaynak aktarımı söz konusu olacak.
Irak ile ilişkilerimizin devam edebilmesi için en önemli konu güvenlik.
Irak içerisine güvenli ulaşım konusunu da toplantıda ele aldık. Bu konuda Ekonomi Bakanlığı’mızın İran ile
Gaziantep Ticaret Odası (GTO) Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Bartık
görüşebileceğini söylendi ve geldiğimiz noktada bakanlığımız konuyu İran tarafı ile görüştü. İran tarafının da bu konuda hassas olması ve
duyarlılık göstermesi bizler adına sevindirici bir gelişmedir. Irak ile ilişkilerimizde izlenecek yol ve alınacak tedbirler Ekonomi Bakanı Yardımcısı Adnan Yıldırım başkanlığın-
Pervane: Sorunlar aynen devam ederse
birçok firmamız kapanma noktasına gelebilir
Hüsnü Pervane/ Diyarbakır TSO Yönetim Kurulu Üyesi
“Bölgede kaos ve güvensizlik ortamı
doğdu. İnsanların her şeyden önce
yaşam haklarının elinden alınması ve
bunun İslamiyet’le alakası olmayan
güya İslam adına yapan bir örgüt tarafından yapılaması insanlık dışıdır.
Her şeyden önemlisi bu örgüt nerden
besleniyor? Irak kapısından bölgemizin ihracatı 13 milyar dolar. IŞİD’in
vahşeti ile birlikte ihracatımızın kaybı ise yüzde 57’i. Bölgemizde ihracat
yapan firmalarımızın öncelikli kapısı
Irak’dı. Oraya ihracat durunca firmalarımız çok büyük sıkıntı içerisine girdiler. Fabrikalarımızın üretimi durma
noktasına geldi. Zaten Suriye’de yaşanan olaylardan dolayı bölgenin ihracat rakamları düşmüşken şimdi bir de
IŞİD’in saldırıları ile sanayici zor duruma düşürüldü. Öncelikli olarak çok
ciddi güvenlik problemi var. Bu nedenle kimse oraya mal gönderemiyor.
Eğer IŞİD meselesi uzun süreli olursa,
örneğin yılsonuna kadar sürerse yüksek işletme sermayeli olmayan birçok
firmamız kapanma noktasına gelecektir. Sosyal anlamda bir heyet oluşturarak bölgeye gittik. Orada insanların ayağında ayakkabı bile yok, aç,
susuz ve perişan durumdalar. Ticaret ve Sanayi Odası olarak Rojova’ya
yaptığımız yardımların aynını Şengal’e
de yapıyoruz. Ancak bu yardımlardan
ziyade insanların kendi topraklarında
kendi yaşam hayatlarını sürdürebilmeleri için çözümler geliştirilmeli.”
da gerçekleştirilecek. İstanbul, Adana ve Gaziantep toplantılarında sivil
toplum kuruluşları, ihracatçılar ve sanayiciler ile yapılacak görüşmelerin
ardından daha iyi netlik kazanacak.
Irak’taki durum ülkemizi olumsuz bir
şekilde etkiliyor. Müteşebbisler olarak
kamunun diğer kesimleri ile konuyu
yakından takip ediyoruz.”
Diyarbakır OSB’de
bazı sektörlerde
üretim durdu
Abdulkadir Karavil/Diyarbakır
OSB Başkan Yardımcısı
“Abdulkadir Karavil Diyarbakır OSB
Başkan Yardımcısı Organize sanayi
bölgemizde (OSB) özellikle bazı kalemlerin üretimi durdu. En büyük sıkıntıyı mobilyacılar gördü. Bu işletmelerimiz üretimlerinin yüzde 95’ini
Irak’a gönderiyorlardı. Bunun yanı
sıra bölgemizdeki firmaların yaptığı
üretimin yaklaşık yüzde 70’ı Irak’a gidiyordu. Şimdi herkes kara kara düşünüyor. Bölge ekonomisi ciddi anlamda etkilendi. Bu durumun çözümü
uzun zamana yayılırsa sanayiciler olarak çok daha büyük ve ciddi sorunlar
bizi bekliyor demektir.”
Ağustos 2014
34
DOSYA
Navlun düştü, araç sahipleri
bölgeye gitmek istemiyor
Rıdvan Arıç/ UND Yönetim
Kurulu Üyesi ve Arıç Lojistik
Yönetim Kurulu Başkanı
“Irak taşımalarında azalma yüzde 50’yi
buldu. Şu anda yapılan taşımaların büyük bölümü inşaat malzemeleri. Bunlar
da devam eden şantiyeler. Şantiyeler
tamamlandığında müteahhit firmaların
önlerini görmeden yeni projelere başlayacağını tahmin etmiyorum. Bu nedenle taşımalar da ciddi ölçüde düşecektir. Bölgeye gıda taşımalarında ciddi bir etkilenme olacağını düşünmüyorum. Ancak gıda taşımaları da toplam
taşımaların yüzde 10’u kadar. Navlun
da ciddi oranda düştü. Örneğin Erbil
taşımalarında navlunlar 2 bin 500’den
1500 dolarlara geriledi. Bu durumda
taşıma firmaları araç göndermek istemiyor çünkü maliyetlerini kurtarmıyor.
Bu nedenle de başka ülkelere yönlendirme yapılamıyor. Çünkü her ülkenin
istediği araç standardı farklı ya da vizeleri farklı. Firmalar bu maliyetlere katlanmak istemediğinden beklemeyi tercih ediyor. Güney’e ise taşımalar denizyoluyla devam ediyor. Basra’ya gemiler ulaşıyor ama oradan Bağdat’a
ürünün gitmesi zahmetli.”
M.Tahir Aydoğan: Nakliyeciler kendi başlarının
çaresine baktı, bakanlık çok geç devreye girdi
“Orak, Türkiye ihracatı ve Türkiye taşımaları için son derece önemli bir ülke konumunda bulunuyor.
Irak’ta son dönemlerde meydana
gelen kargaşa ister istemez biz nakliye sektörünü derinden etkiledi. Fakat, bizler gözünü budaktan sakınmayan nakliyeciler olarak çalışmalaAğustos 2014
rımızı bütün bu olumsuzluklara rağmen geliştirmekte kararlı bir tutum
takındık. Irak’ta yaşanan gelişmelerle ilgili olarak ta başından beri
UND yetkilileri ve UND Yönetim
Kurulu Başkanımız Çetin Nuhoğlu ile sürekli iletişimde olduk ve yapabileceklerimiz üzerinde fikirlerimizi yarıştırdık. Biz, Irak’taki kargaşadan sonra güneye inmek, mağdur
olmamak için çalışma gerçekleştiren ilk firmayız. Tüm adımlarımızı
UND ile birlikte gerçekleştirdik. Irak
taşımalarının güvenli hale gelebilmesi için İran yetkilileri ile görüştük.
Gümrükler Genel Müdürlüğü’müz
ile konuyu istişare ettik ve izin aldık. Biz, Behram Sınır Kapısı üzerinden Irak içlerine taşıma gerçekleştirdik. 1.5- 2 aydır bu taşımalarımızı
gerçekleştiriyoruz. Kuzey Irak, Zaho,
Erbil, Kerkük, Tus, Xaniği ve Kut taşımalarımızı gerçekleştiriyoruz. Bazergan Sınır Kapısı ile de Kut, Bağdat ya da Basra’ya gidiyoruz. Kut,
Kerbela’ya çok yakın bir yer. İran
tarafı bizden akaryakıt farkı alıyor. Kilometre başına çok ciddi zararlarımız oluyor. Resmen İran tarafı bizim taşımalarımızla ilgili olarak ‘ayakbastı’ parası alıyor. İran
tarafı bu uygulamalardan maalesef
vazgeçmiş değil. Konuyla ilgili sayın bakanımız daha yeni yeni devreye girdi ve İran bakanı ile görüştü.
Bence bu, çok geç kalınmış bir görüşme. Bu olay ilk patlak verdiğinde görüşmelerin gerçekleşmesi gerekirdi. Bizler kendi başımızın çaresine baktık ve sayın bakanımız, yetkililerimiz bu aşamadan sonra devreye girdiler. Bakanımız gidip İran
tarafı ile görüşerek bize yönelik uygulanan haksızlıkları ortadan kaldırmalı bence. Bizim firma olarak
araçlarımız Bağdat’ta yandı. Devletimiz maalesef bizlere sahip çıkmadı. UND Başkanı Sayın Nuhoğlu bu
süreçte nakliyecilerin her zaman yanında oldu. Irak taşımalarına yönelik her türlü çareyi biz nakliyeciler
olarak kendimiz bulduk.”
35
Gündüz: Türk yatırımcı şu anda beklemede
Feridun Gündüz/Türk Irak
Uluslararası Yatırımcılar
Derneği (TURİYAD) Başkanı
“Temmuz ayı itibarıyla Irak ihracatında düşüş yüzde 45’i geçti. Bu sorun
yılsonuna kadar devam ederse daralmanın yüzde 60-70’leri bulacağını
tahmin ediyorum. Bölgede yaşanan
sorunu yine bölge halkı çözecektir.
Şu anda IŞİD yanında hükümet sorunu da var. Hükümet sorunu aşılıp,
Merkezi Bağdat Hükümeti’nin güçlü
olmasıyla birlikte 2015’te sorunların
çözümleneceğine, ticaretin de kaldığı yerden artarak devam edeceğine
inanıyorum. Çünkü bu savaşlar sonrasında yıkılan yerlerin yeniden inşasına ihtiyaç duyulacaktır. Temel sorun güvenlik ancak Amerika’nın müdahaleleri umut verdi. Türk yatırımcı
şu anda beklemede.”
Öz: Yörük Kuzey’de üretim yapıp
Güney’e yolluyor, üretim yüzde 30 azaldı
“Irak’ta yatırımımız var. Amerika’nın
bombalamasının ardından bize göre
tehlike büyük oranda bertaraf oldu.
Personelimizi çekmiştik. Şimdi yüzde
90’ını geri gönderdik. Üretimimiz yüzde 30 azaldı. Toplu ürün gönderdiğimiz yerlerde satışlar yüzde 80 gibi ciddi bir oranda azaldı. Ancak maliyetleri
3 kat artsa da Kuzey’de üretim yapıp
Güney’e ürün yollamaya devam edeceğiz. Gıda satıyor olmamızdan dolayı nispeten daha az sorun yaşıyoruz.
Diğer sektörlerde sıkıntı büyük.”
Ramazan Öz/ Yörük Süt
Yönetim Kurulu Başkanı
İşte ihracatçının B planı
Türkiye’nin ikinci büyük pazarı Irak’ta IŞİD’in saldırılarını Kuzey’deki Kürt bölgesine taşıması ile pek çok sektörün ihracatı sekteye uğradı. Ekonomi Bakanlığı ile TİM, Türkiye’nin
süreçten en az zararla çıkması için bir ‘B Planı’ hazırlıyor.
2008’de patlayan kriz sonrasında
Türkiye ağırlıklı ihracat yaptığı Avrupa ülkelerine alternatif olarak Ortadoğu pazarını hareketlendirmişti. Şimdi de başta Avrupa ülkeleri ve
Amerika kıtası var. Son ayda Avrupa
ülkelerine yapılan ihracat artışı da bu
alternatifin elini güçlendiriyor. Bu yılın ilk 7 aylık döneminde Avrupa ül-
kelerine yapılan ihracat geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 13.6 arttı. Geçen sene ocak-temmuz ayları arasında Türkiye’nin Avrupa ülkelerine yaptığı ihracat 35 milyar 493
milyon 699 bin dolarken bu yılın ilk
7 ayında rakam 40 milyar 338 milyon 181 bin dolara çıktı. Türkiye’nin
Güney Irak’a ihracatının önemli bir
bölümü yine Kuzey’de gerçekleştiriliyordu. Türkiye’den giden TIR’lar
Duhok’ta Güney’den gelen TIR’lara
ihraç ürünlerini yüklüyor ve peşin
olarak ödemelerini alıyorlardı. Şu
anda Güney’deki güvenli kentlere
de bu transfer yapılamıyor. İhracatçı aradığı alternatif pazarları ve yaşanan düşüşle ilgili bakın ne dedi?
Ağustos 2014
36
DOSYA
Aymen: Pazar araştırıyoruz
“Özellikle mobilya sektöründe AKİB
(Akdeniz İhracatçıları Birliği) Bölgesi için Irak birinci pazar. Yine mobilyada Irak, Türkiye için 2’nci pazar
konumunda. Özellikle Kuzey Irak’a
ciddi satış yapıp, buradan Güney’e
ürün gönderiyorduk. Güney’e artık
mal gönderemiyoruz. Kuzey’in satışlarında da ciddi düşüş var. Yeni pazar arıyoruz ancak bu da bir anda olmuyor. Kaybettiğimiz Avrupa pazarlarını Afrika pazarlarıyla kompanse
edilebildik ama 13 milyar dolarlık bir
Irak pazarını 2-3 ayda telafi edecek
yeni bir pazar bulmamız zor. Şu anda
hem TİM hem de Ekonomi Bakanlığı B planıyla ilgili çalışmalar yapıyor.
2008 krizi sonrasında Avrupa’daki
krizde bizi ayakta tutan en önemli unsur Ortadoğu pazarları ve Afrika’ydı.
Ortadoğu’daki jeopolitik risklerden
sonra bizi ayakta tutan ise yine Avrupa pazarları oldu. AB’ye yaptığımız
ihracatta yüzde 14’lük artış söz konusu. Mobilya sektörünün B planı da
tekrar Avrupa ülkeleri, Afrika ve Kuzey Amerika’da çok daha etkin pazarlama yapma yönünde. Bu ülkelerde Türk markasını yerleştirip satışı artırmak istiyoruz.”
Akyol: İnegöl
ihracatının
yüzde15’i zorda
Atalay: Bebe
konfeksiyonu
durdu
Bülent Aymen /Akdeniz Ağaç
Mamulleri ve Orman Ürünleri
İhracatçıları Birliği Başkanı
Kaya: Doğaltaşın
yüzde 70’i
gidiyordu
Mevlüt Kaya / Ege Maden ve
Doğaltaş İhracatçıları Birliği
Başkanı
Mustafa Akyol / İnegöl
Mobilya Sanayicileri Derneği
(İMOS) Başkanı
“İnegöl’ün 320 milyon dolarlık mobilya ihracatı bulunuyor. Bu rakamın yüzde 15-20’si Kuzey Irak
Bölgesi’ne ait. Ancak son 15-20
gündür sıkıntı var. Bölgede yaşanan olaylar nedeniyle mobilya ihracatımızın yüzde 15’i riske girdi.
İnegöllü mobilyacılar olarak farklı pazarları fırsata çevirmeye çalışıyoruz. Suudi Arabistan, Cezayir
ve Dubai yoğunlaştığımız bölgeler
arasında.”
Ağustos 2014
Halil Atalay / Bebe-Çocuk
Konfeksiyonu Sektörü
Sanayici ve İş Adamları
Derneği (BEKSİAD) Başkanı
“Bursalı bebe ve çocuk konfeksiyoncuları olarak, üretimin yüzde 10’unu
Kuzey Irak’a gönderiyoruz. Ancak
bölgedeki olaylar nedeniyle ihracat
durma noktasına geldi. Tahmini yüzde 7 kayıp söz konusu. Katliam yaşanırken ticaretin yürümesi mümkün
değil. Alternatif pazar arayışlarımız
var. Bu da tabii ki hemen olmuyor.
Sürekli hareket halindeyiz.”
“IŞİD saldırılarının en büyük etkisi
bizim sektöre oldu. Ağırlık olarak
bizim sektöre çalışan bir nakliye
firması her ay 450-550 aralığında tır dolusu malı Irak’a taşırken,
IŞİD’in terör saldırıları sonrasında
ayda 3 tır gönderir duruma geldi.
Muğla, Diyarbakır ve Güneydoğu
illeri ve Afyon’daki doğaltaş üretiminin neredeyse yüzde 70’i Irak’a
gidiyor. IŞİD’in sektörün Irak’a ihracatında yüzde 43 düşüşe neden
olduğunu söyleyebiliriz. ABD’nin
müdahalesinden sonra, yaklaşık 1
haftadır Kürt Bölgesi’ne mal gönderebiliyoruz. Ancak, oradan Bağdat, Necef, Körfez Bölgesi’ne sevkiyatta sorunlar devam ediyor.”
37
TÜRKİYE’NİN İHRACAT YAPTIĞI ÜLKELERDEKİ DEĞİŞİM
ÜLKE
OCAK
ŞUBAT
MART NİSAN
MAYIS
HAZİRAN TEMMUZ 2014 İLK 7 AY 2014 İLK 7 AY 2013 DEĞ.%
IRAK
1.016.045
1.002.504
989.567
1.004.226
1.026.181
726.138
569.542
MISIR
241.845
267.759
256.076
242.712
238.786
231.912
229.451 1.708.541 1.983.441 -13,9
LİBYA
211.659
213.664
219.990
237.239
219.043
181.632
131.884
1.415.112
1.702.550 -16,9
İSRAİL
260.637
243.827
282.926
284.155
263.238
265.817
217.630
1.818.230
1.532.328 18,7
UKRAYNA
165.690
160.427
143.885
112.522
118.519
111.291
124.635
936.970
1.155.428 -18,9
SURİYE
96.808
112.050
138.281
106.506
113.313
111.193
100.489
778.642
435.015 TOPLAM
2.700.677
2.718.709
2.706.366
2.754.129
2.810.311
2.425.470
2.215.606 18.331.266 18.779.349 6.334.204
6.525.588
-2,9
79,0
-2,4
Avcı: Adana’da mobilyalar elde kaldı
Yalçın Avcı / Adana Marangoz
ve Mobilyacılar Odası Başkanı
Yamanyılmaz: Yüzde
25 düşüş yaşadık
Ali Can Yamanyılmaz / Akdeniz
Su ve Hayvansal Mamuller
İhracatçıları Birliği Başkanı
“Irak’a yapılan yumurta, piliç, süt
ürünleri ve balık ihracatında yaklaşık yüzde 25’lik düşüş yaşadık. Düşüşümüz Türkiye ortalamasından birkaç
puan daha fazla. Kuzey Irak hükümeti birkaç aydan beri satılan petrol ve
doğalgaz gelirlerinden kendisine düşen payı alamayınca ihale bedellerini ödeyemiyor. Bu da oradaki halka
yansıyor ve tüketim düşüyor. İran üzerinden ulaşım gündemde. Ancak orada da geçiş ücreti isteniyor.”
Arslan: Gıdayı
yardım kuruluşları
alıyor
Mahmut Arslan / Akdeniz
Hububat Bakliyat ve Yağlı
Tohumlar İhracatçıları Birliği
Başkanı
“Can güvenliği nedeniyle Iraklı tüccarlar temel gıda maddesi ithalatında bile zorluk yaşıyor. Yoğun olarak Kızılay, Kızılhaç, İHH;
BM gibi kuruluşlara ürün satılıyor.
Gaziantep, Adana, Mersin’de sorunların çözülmesini bekleyen çok
arkadaşımız var. Ticaret güvenlikte yapılır. Şu anda yapılacak ticaretin nasıl sonuçlanacağı bilinmiyor. Türkiye’deki 12 sektör bu durumdan olumsuz etkilendi.”
“Mobilya ihracatında 40 milyon dolar
payımız var. Bu ülkeler arasında yüzde 50’lik ihracat payı Irak’ın. Irak’ta
yaşanan olaylar, bu ülkeye yapılan
ihracat oranını yüzde 5’lere düşürdü.
Firmalar siparişlerini iptal etti. İhracat
için hazırladıkları yeni koltuklar ellerinde kaldı. Şu anda elimizde ambalajlı şekilde duran çok sayıda ürün var
ve bu ürünlere talep yok.”
Satışı psikoloji
durdurdu
Ramazan Davulcuoğlu / Ağaç
Mamülleri Ve Orman Ürünleri
İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Alfemo Yönetim
Kurulu Başkanı
“Biz Irak’ta ciddi miktarda iş yapan bir
firmayız. IŞİD’i ilk duyduğumuz günlerde, pek bir etkisini hissetmedik. Son
15 gündür, siparişler yüzde 50 düştü. Sıkıntı sevkiyattan dolayı değil,
tüm boş araziler mülteci dolduğu için
toplum psikolojisi nedeniyle satışların
durduğunu görüyoruz.“
Ağustos 2014
38
DOSYA
Navlun fiyatları maliyetleri karşılamadığı için
İran üzerinden Irak’a taşıma yapılamıyor
IŞİD öncesi Orta ve Güney Irak’a yapılan taşımalarda Türk taşımacılarının maliyetinin
ortalama 2 bin 500 dolar iken, bugün İran üzerinden Irak’a taşıma maliyetinin 5 bin
500 dolara çıktığını ifade eden TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç, “Navlun fiyatlarının söz
konusu maliyetleri karşılamaması sebebi ile İran üzerinden Irak’a taşımalar
yapılamamaktadır. Zira, Türk taşımacılarının İran’a yapılan taşımalarındaki en
önemli maliyet kalemi olan ‘Akaryakıt Fiyat Farkı’ uygulaması, Irak taşımalarını da
imkansız hale getirmiştir” diyor.
Irak’ta son dönemlerde meydana gelen olumsuz hava iki ülke arasındaki ticareti de etkiledi. Türkiye, Irak’a
güvenlik sebeplerinden dolayı ihracat taşıması gerçekleştiremiyor. Türkiye, Irak taşımalarını daha güvenli ülke olan İran üzerinden gerçekleştiriyor. Konuyla ilgili olarak UND’nin
Sesi’ne açıklamalarda bulunan TISİAD (Türk-Irak Sanayici ve İş Adamları Derneği) Başkanı Nevaf Kılıç,
“Türkiye’nin Irak’a ihracatı 12 milyar
dolarla Almanya’nın ardından ikinci sırada yer alıyordu. Bu ihracatın
yüzde 70-80’i Irak’ın güney bölgelerine gerçekleştiriliyordu. Türkiye’nin
Irak’a ihracatı durma noktasına geldi. Zaho, Erbil ve çeşitli aktarma noktalarında yük ve dorse aktarımı yapılarak Irak plakalı araçlarla taşıma yapılıyordu. Irak’ın kuzeyine yönelik taşımalarda herhangi bir problemle
karşılaşmıyoruz. Orta ve güney Irak’a
yapılan taşımalar, Irak plakalı araçlarla gerçekleştiriliyor. Türkiye’nin bu
ülkeye ihracatı durma noktasına geldi. En büyük ikinci ihracat pazarımızı
kaybetmek istemiyoruz. Bu kapsamda Irak-İran sınırına paralel yeni bir
güzergâh çalışması var. Irak’ın güneyine ulaşmak için de İran üzerinden yeni hatlar kurulması için çalışmalar var. Orta ve güney Irak’a yapılan taşımalarda Türk taşımacılarının
maliyeti ortalama 2.500 dolar iken,
bugün İran üzerinden Irak’a taşımaları maliyeti 5.500 dolara çıkmıştır.
Türk taşımacılarının İran’a yapılan taşımalarındaki en önemli maliyet kalemi olan “Akaryakıt Fiyat Farkı” uygulaması, Irak taşımalarını da imkansız hale getirmiştir” diyor. İran’ın Türkiye nakliyecilerine yönelik haksız bir
şekilde uygulamış olduğu ‘yakıt farkı’ politikasını ve 7 – 8 Ağustos 2014
tarihlerinde İran İslam Cumhuriyeti
Ağustos 2014
Sanayi, Ticaret ve Madenler Bakanı
Rıza Nematzade’nin ülkemizi ziyareti konularını değerlendiren Kılıç, “İhracatımız ve uluslararası taşımalarımız için hayati öneme sahip Irak’ta
yaşanan olaylar sonrasında, Habur Sınır Kapısı üzerinden bu bölgeye doğrudan taşımalar ciddi güvenlik sorunları nedeniyle sekteye uğramıştır. Bu açmaz karşısında, Türk ihraç ürünlerinin Irak’a ulaştırılması için alternatif güzergah arayışlarında İran güzergâhının stratejik önemi artmıştır.
Öte yandan, IŞİD’in Irak’ta yarattı-
ğı sıkıntılar öncesi ve sonrası güzergah maliyetleri UND tarafından incelenmiş olup yapılan tespitlere göre,
IŞİD öncesi orta ve güney Irak’a yapılan taşımalarda Türk taşımacılarının maliyeti ortalama 2.500 dolar
iken, bugün İran üzerinden Irak’a taşımaları maliyeti 5.500 dolara çıkmıştır. Navlun fiyatlarının söz konusu maliyetleri karşılamaması sebebi
ile İran üzerinden Irak’a taşımalar yapılamamaktadır. Zira, Türk taşımacılarının İran’a yapılan taşımalarındaki
en önemli maliyet kalemi olan “Akaryakıt Fiyat Farkı” uygulaması, Irak ta-
39
şımalarını da imkansız hale getirmiştir. Bu vahim tablo ilgililere aktarılmış ve firmalarımızın Irak’a taşımalarına devam edebilmeleri için maliyetlerimizin düşürülmesi amacıyla, özellikle İran transit geçilmek suretiyle
Irak’a giden yükler başta olmak üzere akaryakıt fiyat farkının kaldırılması talep edilmiştir. Bu vesileyle, İran
Bakanı Sayın Nematzade’nin yaptığı
açıklamalar sektörümüz adına memnuniyetle karşılanmıştır.
Sayın Nematzade açıklamasında,
Türkiye’nin Irak’a ticaretini durma
noktasına getiren son gelişmelerin
bertaraf edilmesi amacıyla, Ekonomi
Bakanımız Sayın Nihat Zeybekçi’nin
talebi doğrultusunda İran’ı transit geçerek Irak’a taşıma yapacak Türk
TIR’larına kolaylık sağlanacağını vurgulamıştır. Bugün; Türk kamyonları Kuzey Irak’a girdikten sonra İran’a
geçmekte, sonra tekrar (İran ve Irak
arasındaki) Mehran Sınır Kapısı’ndan
Irak’a girmektedir. Türkiye’ye önerilen bu güzergahla Türk kamyonlarının Irak’ın güneyine ulaşmak için
kat ettiği yol 500-600 kilometre kısalmıştır” diyor. Bu güzergahın Türk
kamyonları tarafından kısmen uygulanmakta olduğunu anlatan TISİAD
Başkanı Kılıç, en kısa sürede daha
da genişletilmesinin gündemde olduğunu ifade ediyor.
Irak’a ihracatta son aylarda
gerileme var
Irak’a ihracatın Türkiye için son derece önemli olduğunu ifade eden Kılıç, Ortadoğu ülkelerine ihracatımızın 32 milyar dolara ulaştığını; Irak’a
ihracatımızın 12 miyar dolara yaklaştığını vurguluyor. Kılıç, ancak bu
rakamların son aylardaki olaylar nedeniyle gerilediğinin de altını çiziyor.
İhracatta ve nakliyede yaşanan sıkıntıların giderek arttığını ve sektörü
olumsuz etkilediğini ifade eden Kılıç,
“Türk müteahhitlik sektörü, Irak’ta 5
milyar dolarlık iş yapıyor. Nakliyeciler ise geçen yıl Irak’a 700 bin sefer gerçekleştirdi. Ancak bugün özellikle nakliye sektörü büyük sıkıntılar yaşıyor. Nakliye sektöründe faaliyet gösteren firmalarımız araç alımlarında banka kredisi kullanmaktadır. Irak’ta artan olaylar nedeniyle günlük 2 bin olan sefer sayısı bine
kadar geriledi. Masraflarımız aynıyken gelirlerimiz yarı yarıya azaldı. Sıkıntılar nedeniyle sektör, gerek bankalara olan kredi ödemelerinde ge-
Türkiye-Irak Arasında 2013 İlk 7 Ayı İle 2014 İlk 7 Ayının Karşılaştırılması
2013
2014
OCAK
ŞUBAT
MART
NİSAN
MAYIS
HAZİRAN
TEMMUZ
879 Milyon Dolar
840 Milyon Dolar
925 Milyon Dolar
908 Milyon Dolar
986 Milyon Dolar
19 Milyon Dolar
1milyar 65 Milyon Dolar
rekse devlete yönelik vergi ve harçlarda indirim ve erteleme beklentisi
içerisindedir. Irak’ta yatırımları bulunan veya iş alan firmaların zararlarının tazmini için de çalışma yapılmalıdır. Suriye’de yaşanan olaylar sonrasında bu ülkeye çalışan firmalara
yönelik destekler hayata geçirilmişti. Bugün bu desteğe Irak’a çalışan
firmaların ihtiyacı var. Aksi takdirde nakliye sektörü başta olmak üzere birçok sektörde ciddi daralmalar, kepenk kapatmalar yaşanacaktır” diyor. Türk-Irak Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TISİAD), gerek
Türkiye’den Irak’a, gerekse Irak’tan
Türkiye’ye yönelik ticari faaliyetler
içerisinde olan iş dünyası temsilcilerinin sıkıntılarının tespiti ve yetkililere iletilmesinde özellikle bu dönem üstlendiği köprü vazifesi görevinin stratejik önem üstlendiğini ifade eden Kılıç, bu görev kapsamında
gerek bilgilerin sağlıklı ve rapor halinde yetkililere ulaştırılması gerekse
de, önlem ve tedbir amaçlı gerek-
1Milyar 16 Milyon Dolar
1 Milyar 2 Milyon Dolar
989 Milyon Dolar
1 Milyar 4 Milyon Dolar
1 Milyar 27 Milyon Dolar
726 Milyon Dolar
569 Milyon Dolar
li taleplerin iletilmesinde sektörün sesi
olan derneğin, çözüm üretilmesi noktasında da elini taşın altına koyduğunu söylüyor. Ortadoğu coğrafyasında devam eden ve özellikle Irak ve
Suriye’de yaşanan çatışma ortamı nedeniyle Türkiye’nin olumsuz etkilendiğini ifade eden Kılıç, ancak bu durumun sona ermesi ve bölgeye barışın
gelmesine Türkiye’nin yapacağı katkının büyük olduğunu söylüyor. Kılıç
son olarak şu bilgileri veriyor: “Önümüzdeki 10 yıl içinde 500 milyar dolara ulaşmasını hedeflediğimiz toplam ihracatımızın yaklaşık 100 milyar
dolarlık bölümünün bu bölgeden geçeceği, bir başka deyişle, bugün bölgedeki tüm sınır kapılarımızdan günlük ortalama 200-300 araçlık olan
işlem yoğunluğunun 10 yıl içinde
günde 600-700 araca çıkacağı (Habur için bugün günlük bin 800-2 bin
araç iken, 10 yıl içinde en az 3 kat
artacağı) öngörülürken; bu bölgede
ticarete hizmet sunabilecek en az 2
yeni sınır kapısına olan ihtiyaç var.”
Ağustos 2014
40
ARAŞTIRMA
Rusya ile ticaret hacminde hedef
100 milyar dolar
Rusya ile Batı arasında yaşanan gerginlik yaptırım kararlarıyla tavan yaptı. Rusya da
beklenen hamleyi yaptı. Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batı’nın yaptırımlarına gıda
yaptırımıyla karşılık verme kararı aldı. Putin, Rusya şirketlerine ve vatandaşlarına yaptırım uygulayan ülkelerden gıda, tarım ve hammadde ithalatının durdurulmasına veya sınırlandırılmasına ilişkin kararnameye imza attı. Rusya’nın bu kararından sonra tüm gözler
Türkiye’ye çevrildi. Şimdi Rusya ile ticaret hacminde 100 milyar dolar hedefi konuşuluyor.
Ağustos 2014
41
Dünya devlerinden Rusya, son dönemlerde Ukrayna’da meydana gelen karışıklıklarla dünya gündemine oturmuştu. Batılı ülkelerin Rusya’nın tutumuna
karşı ‘yaptırım’ uygulama kararına Rusya da aynı sertlikle cevap verdi ve Batılı
ülkelerle ticaret ilişkilerini en aza indirdi. Batılı ülkelerin bu tutumundan sıkılmışa benzeyen dünya devi Rusya, gıda
ve diğer konularda kapımızı çaldı. Irak
başta olmak üzere yakın coğrafyamızda meydana gelen olaylar yüzünden
yara alan ticaretimize Rusya, merhem
olabilecek mi? Türkiye, Rusya’nın batılı ülkelerle olan ticari ilişkilerini en aza
indirmesini fırsata çevirebilecek mi?
UND’nin Sesi olarak araştırdık…
Erdoğan: Yatırımlar
50 milyar dolara ulaştı
23 Kasım 2013 tarihinde Başbakan
Tayyip Erdoğan, Türkiye-Rusya arasında 2020’ye kadar 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedeflediklerini açıklamıştı. Sözkonusu tarihte Erdoğan ve
Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin, Rusya’nın Saint Petersburg kentinde düzenlenen Rusya-Türkiye Üst Düzey İşbirliği Konseyi’nin 4. toplantısının ardından basın toplantısı düzenlemişlerdi. Basın toplantısında konuşan Erdoğan, iftihar edilecek yatırımlar bulunduğunu ifade ederek şunları söylemişti: “2012 itibari ile 35 milyar dolara yaklaştık. Bu yılın ilk dokuz ayı itibari ile (2013) biraz düşüş
söz konusu. Fakat iki ülkede siyasi irade 2020’de 100 milyar dolarlık hedef
belirledi. Başkan’ın da ifade ettiği gibi
başka alanlarda atacağımız adımlarla bu rakamı yakalamada engel göremiyorum. Türk müteahhit firmalarının Rusya’da iftihar ettiğimiz yatırımlara imza attığını biliyoruz. Yatırımlar 50 milyar dolara ulaştı. Turizmde Rusya’dan değerli dostlarımızın ülkemizi ziyaretleri ve Türkiye’yi önemli bir destinasyon merkezi görmeleri bizi mutlu etmiştir. 2012 sonu itibari ile 4 milyona ulaşan turist gelmiştir. Ankara’da Rusya Federasyonu’na
ait bir kültür merkezinin kurulması, Moskova’da da Yunus Emre Kültür
Merkezi kurulması gündemimizdedir.”
Müşterek Otomobil Üretimi
Her iki ülkenin de ekonomik olarak birbirini beslediğini kaydeden Erdoğan, “Enerji alanındaki ilk nükleer enerji santralimizi Rusya ile yapıyoruz. 20 milyar dolarlık yatırım. Diğer alanlarda neler yapabiliriz bun-
Putin yasak veya sınırlama uygulanacak ürünlerin listesini hazırlama talimatı
verdikten sonra yasaklı ürünlerin listesi hazırlandı. Listede; Sığır, domuz, balık,
kuş eti, meyve, süt ve süt ürünleri gibi gıda ürünleri yer alıyor.
ları görüştük. Enerji alanında bizim
birinci ortağımız Rusya. Siberbank
Türk bankacılık sektöründe farklı bir
yer edinmiş bulunuyor. Finans sektörünün karşılıklı yatırımlarda yeri
büyük önem arz ediyor. Bir diğer
önemli adım da müşterek otomobil üretimi konusu” demişti. Erdoğan ile açıklama yapan Putin, Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili bir vergi kolaylığı istedi. Putin, “Bu alandaki işbirliklerinin stratejik düzeye ulaştı. Enerji alanında Mavi Akım ve Akkuyu Nükleer Santrali önemli yer tutuyor. Rosatom, Türkiye’nin ilk nükleer güç santralini Akkuyu’da inşa
edecek. Toplam yatırım değerinin
20 milyar doları bulması bekleniyor.
Akkuyu santralindeki işlerin yüzde
25’i Türk şirketleri tarafından yapılacak. Türkiye hükümetinin bu proje-
de vergi kolaylığı sağlayacağını umut
ediyoruz” ifadelerine yer vermişti.
Rusya, Batı’nın yaptırımlarına bu ülkelerden gıda ithalatını
yasaklayarak cevap verdi
Rusya’dan beklenen hamle geldi. Devlet Başkanı Vladimir Putin,
Batı’nın yaptırımlarına gıda yaptırımıyla karşılık verme kararı aldı.
Putin, Rusya şirketlerine ve vatandaşlarına yaptırım uygulayan ülkelerden
gıda, tarım ve hammadde ithalatının
durdurulmasına veya sınırlandırılmasına ilişkin kararnameye imza attı.
Hangi ülkeleri kapsıyor?
Yasak ve sınırlamalar Rusya
şirketlerine ve vatandaşlarına
yaptırım uygulayan bütün
ülkeleri kapsıyor. Şimdi ye kadar
Ağustos 2014
42
ARAŞTIRMA
Rusya’ya yaptırım uygulayan ülkeler
ABD, Avrupa Birliği üyeleri, Kanada,
Avustralya ve Norveç. Rusya’ya yaptırım uygulayan ülkeler arasında Japonya da var, ancak Rusya hükümetinin yaptırım listesinde Japonya yok.
Kararnameye göre, bir sene içerisinde söz konusu ülkelerden hammadde, tarım ve gıda ürünlerinin ithalatı ya yasaklanacak, ya da sınırlandırılacak. Hükümete yasak veya sınırlama uygulanacak ürünlerin listesini
hazırlama talimatı veren Putin, tarım
ve gıda ürünlerinin fiyatlarının yükselmemesi için gereken önlemlerin
alınmasını istedi.
Hangi ürünler yasaklandı?
Yasaklı ürünlerin listesi artık hazır.
Bakanlar Kurulu ilgili listeyi kendi internet sitesinde açıkladı. Listeye bakılırsa, sığır, domuz, balık, kuş eti ve
ürünleri, deniz ürünleri, meyve, süt
ve süt ürünleri yasak listesinde. Her
türlü – taze, dondurulmuş, soğutulmuş, kurutulmuş, tütsülenmiş, tuzlanmış büyükbaş, domuz, kümes hayvanı eti, her türlü kabuklu deniz ürünü,
süt ve süt ürünleri, sebze, yenilebilir
kök, meyve ve ceviz, salam ve benzeri et, sakatat ürünleri, hazır gıdalar
yasak. Çocuk gıdaları ise yaptırım
Ağustos 2014
kapsamında değil.
Yasaklı ürünlerin tam listesi “Rossiyskaya Gazeta”da yayınlanacak ve
yaptırımlar yürürlüğe girecek.
Rusya yurt dışından
hangi gıdaları alıyor?
Rusya Gümrük Servisi verilerine göre,
2013 senesinde Rusya yurt dışından 43 milyar dolarlık gıda ürünü ithal etti. Bu, Rusya’nın toplam ithalatının yüzde 13,4’ü demek ve bu rakama alkollü-alkolsüz içecek dahil değil. Rusya’nın yurt dışından ithal ettiği gıda ürünlerinin yaklaşık yarısı AB, ABD, Kanada, Avustralya ve
Japonya’dan geliyor.
Ekonomik Kalkınma Bakanlığı verilerine göre, perakende ticaret hacminde ithal gıda ürünlerinin oranı yüzde
25 ila yüzde 30 arasında. Ayrı-ayrı
ürünlere göre ise rakamlar değişiyor. Mesela, Rusya İstatistik Kurumu
verilerine göre, peynirin yüzde 50’si,
domuz etinin yüzde 35’i, sığır etinin yüzde 60’ı, hayvansal yağın yüzde 35’i, bitkisel yağın yüzde 16’sı,
konservenin yüzde 19’u yurt dışından geliyor. Peki, Rusya, yaptırım uygulanacak ülkelerden en çok ne ithal ediyor? Yine Rusya İstatistik Kurumu verilerine göre, ithal et ve et
ürünlerinin yüzde 36,59’u AB ülkelerinden, yüzde 11,87’si ABD’den,
yüzde 3,77’si Kanada’dan, yüzde 2,23’ü Avustralya’dan geliyor. Rusya, balık ve deniz kabuklularının yüzde 32,37’sini Norveç’ten,
yüzde 12,97’sini AB’den, yüzde
4,18’ni Kanada’dan, yüzde 2,17’sini
ABD’den ithal ediyor. AB ülkelerinden ithal edilen yumurta, süt, bal
gibi ürünler yüzde 32,58, sebze yüzde 30,37, meyve yüzde 24,21, hazır
et ve balık ürünleri yüzde 38,72, kakao yüzde 28,62 oranında.
Yaptırım listesine giren ülkelerden
ABD; Rusya’ya esasen et, Kanada
hayvansal ve bitkisel kaynaklı gıda
ürünleri ve içecek, bitkisel ve hayvansal yağ, mineral ürünler ithal ediyor. Rusya, Avusturya’dan daha
çok dondurulmuş ve soğutulmuş et,
Avusturya’dan hammadde, ham kauçuk, kimyasal ürünler, içecek ve
tütün ürünleri alıyor. Belçika’dan
Rusya’ya et, balık, meyve ve sebze,
un ve yağlar, Bulgaristan’dan şarap,
meyve ve fındık, Danimarka’dan süt
ürünleri, yumurta, bal, et, yenilebilir
sakatatlar, balık, kabuklu deniz ürünleri geliyor. İspanya Rusya’ya dondurulmuş et ve yan ürünleri, meyve,
yarı mamuller, narenciye, zeytin ve
zeytin yağı; İtalya şarap, meyve, makarna ürünleri, Güney Kıbrıs narenciye, yeni ve soğutulmuş balık, Litvanya peynir ve lor, et, hayvan gıdası, içecek, patates, fasulye konservesi, balık ve canlı domuz ihraç ediyor.
Rusya, Hollanda’dan süt ürünleri,
yumurta, tahıl ürünleri ve canlı hayvan, Slovakya’dan büyükbaş hayvan
ve bazı gıda ürünleri, Finlandiya’dan
süt ürünleri, et ve et ürünleri, kahve, çay, hububat, yem bitkileri, balık
ürünleri, sebze ve meyve, Fransa’dan
hayvansal ürünler, kimyasallar ve
azot ürünleri, Çek Cumhuriyeti’nden
meyve-sebze, içecek, katı ve sıvı yağlar ithal ediyor.
Yaptırımdan kim etkilenecek?
Şimdi bu ürünlerin büyük bir kısmı
yasak ve sınırlama listesine giriyor.
Bu da Rusya’da bazı gıda ürünlerinin kıtlığına ve dolayısıyla fiyat artışına neden olacak. Gerçi Vedomosti
Gazetesi’ne konuşan hükümetten bir
kaynak, yurt dışından gıda ithalatının yasaklanmasıyla ülkede ciddi kıtlık oluşmayacağını söyledi. Rusya’ya
gıda ürünleri ithal eden çoğu ülkelerin yaptırım kapsamı dışında olduğu-
43
nu kaydeden kaynak, eti Arjantin ve
Brezilya’dan sebze ve meyveyi Türkiye
ve Azerbaycan’dan ithal edebileceklerini vurguladı. Putin’in başkanlığında
yapılan toplantıya da katılan kaynak,
yaptırım uygulanan partnerleri yerine Türkiye, Şili, Arjantin ve Çin’in konulabileceğini söyledi. Ancak uzmanlar böyle düşünmüyor. 2010 senesinde Rusya’da kabul edilen gıda güvenliği doktrini, ülkenin et ve et ürünlerinin yüzde 85’ni, süt ve süt ürünlerinin
yüzde 90’ını, balık ürünlerinin yüzde 80’ini, patatesin yüzde 95’ini kendi imkanlarıyla üretmesini öngörüyor.
Tarım Bakanlığı’nın 2012 senesi verilerine göre ise Rusya et, süt ve balık
hariç, diğer kategorilerde kendi ihtiyaçlarını karşılayabiliyor.
Ulusal Etçiler Birliği İcra Direktörü Sergey Yuşin, Vedomosti’ye yaptığı açıklamada tüketimin yüzde 45’ten
fazlasını oluşturan kuş etinin yüzde
10’nun ithal olduğunu bildirirken, sığır etinin yüzde 24-yüzde 26’sının yurt
dışından getirildiğini bildiriyor. Yuşin,
geçtiğimiz sene domuz etinin yüzde 60’nın, pastırma ve sakatatın yüzde 96’sının AB’den ithal edildiğini hatırlatıyor. Ancak şubat 2014’te Afrika
domuz vebası nedeniyle AB’den ithalat durduruldu. Şu an Rusya’ya et ithal eden en önemli ülkeler Brezilya
ve Kanada (yüzde 42). Sığır etinin ihtiyacının yüzde 30-35’nin ithal ürün-
le karşılandığını kaydeden Yuşin, ithalatın yüzde 90’ının Güney Amerika ve Belarus’tan gerçekleştirildiğini
söylüyor. Rusya’da faaliyet gösteren
Finlandiya et firması Atria’nın Genel Müdür Yardımcısı Yarmo Lindholm ise şu an Rusya’nın yeteri kadar domuz ve sığır eti üretemediğini, yabancı et ithaline ihtiyaç duyduğunu bildiriyor. Lindholm, Rusya’nın
uygulayacağı yaptırımların et ürünleri fiyatlarının yükselmesi ile sonuçlanmasının kaçınılmaz olduğunu vurguluyor.
Süt ürünlerine gelince, özellikle peynir ve yağla ilgili sorun yaşanacağı
bildiriliyor. Adının gizli saklanmasını
isteyen büyük süt firmalarından birisinin temsilcisinin Vedomosti’ye bildirdiğine göre, Rusya’da süt fiyatlarının
yüksel olmamasına rağmen Rus üreticileri şimdi bile fiyatta yabancılarla yarışamıyor. Rusya Balıkçılar Birliği Başkan Yardımcısı Aleksey Aronov da yaptırımların balık fiyatlarını yükselteceğini bildiriyor. Norveç
Rusya’ya yılda 200-250 bin ton dondurulmuş somon ihraç ediyor. Bu,
Norveç’in somon üretiminin dörtte birine denk geliyor. Rusya’da ise
yılda sadece 20-25 bin ton somon
üretiliyor. Dolayısıyla bu boşluğu kısa
sürede doldurmak zor olacak ki, bu
da fiyatlara yansıyacak. Balıkçılar
Birliği Başkanı Vitali Kornev ise kari-
desle ilgili sorun yaşanabileceğini söylüyor. Rusya, karidesi esasen Kanada ve Faroe adalarından ithal ediyor.
Kornev’e göre, geri kalan deniz ürünlerini Latin Amerika, Güneydoğu Asya
ve Türkiye’den almak mümkün.
Vedomosti’ye konuşan perakende satış firmalarının yöneticileri ise daha
kötümser. İthalatta büyük payı olan
şirketlerden birisinin genel müdürü
yaptırımların iki tarafı da olumsuz etkileyeceğini bildiriyor. İthalatçılar da
hem perakendecilerin, hem de tüketicilerin zarar göreceğini vurguluyor.
Çünkü ithalatın gerçekleştirildiği ülkelerin yerine yeni ülkelerle anlaşma
sağlamak ve bunu gerçekleştirmek zaman alacak. Gerçi bazı uzmanlar da
yasağın yerli üreticilerin işine yarayacağını düşünüyorlar. Bu uzmanlara
göre, yasaklara tarım sektörüne teşvik
paketleri eşlik edecek ki, bu da yerli
üreticiler için şans olabilir. Ancak burada da bir “ama” söz konusu. Tarımın teşvik edilmesi ve ithalatın yerli
ürünle değiştirilmesi için ciddi finansman gerekiyor. Bu finansmanı öncelikle devlet bankalarının sağlaması
beklenir. Ama Rusya’nın ciddi ekonomik yaptırımlarla karşı-karşıya kaldığı
bu dönemde bankaların bu talebi yerine getirmesi zor. Öte yandan, bazı
alanlarda, örneğin, sebze ve meyve
üretiminde çabuk sonuç elde etmek
mümkün değil.
Ağustos 2014
44
ARAŞTIRMA
100 milyar dolarlık ihracatın önündeki tehlike
TÜRKİYE-RUSYA ARASINDAKİ ulaşım sorunu
Ukrayna’ya da yaşanan son gelişmelerden sonra Batılı ülkelerin ambargosuna maruz kalan
Rusya, özellikle gıda ürünlerini Türkiye’den alacağını açıkladı ancak iki ülke arasında mal
ulaşımı konusunda yaşanan sıkıntılar bu ihracatı tehlikeye atıyor. UND İcra Kurulu Başkanı
Fatih Şener, eskiden kalmış ve Rusya’ya da fayda getirmeyen uygulamalardan dolayı Türk
mallarını taşıyacak izinleri bulunmadığını belirterek, “İki ülke arasında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkililerinin de katılacağı ulaştırma görüşmeleri en kısa sürede yapılmalı
ve bu ihracat fırsatının değerlendirilebilmesi için mevcut taşıma izinleri artırılmalıdır” dedi.
veriyor. Özellikle gıda ürünü taşıyan frigorifik araçlar için verilen izinin sadece 1.000 adetle sınırlı olması Rusya’ya yapılan ticareti baskı
altına alıyor. İhtiyaç duyulan taşıma
izin sayısının tamamının her iki ülke
taşımacısına tahsis edilmesi yükümlülüğüne rağmen Rus tarafı Türk tarafına ihtiyacın ¼’ü kadar izin veriyor. Aylık olarak dağıtılan Rusya taşıma belgeleri ayın 8-10’u arasında bitiyor ve her ayın 20 günü Türk
araçları taşıma yapamıyor. Türk
ve Rus Başbakanları 2003 Kasım
ayında bir araya gelmiş ve 35 milyar USD olan dış ticareti 100 Milyar USD seviyesine çıkarmak konusunda kararlılıklarını ifade etmişlerdi. Akkuyu’da yapılacak ve toplam yatırımı 20 Milyar USD’yi bulacak olan nükleer santral ile işbirliği çok üst seviyeye ulaşan Türkiye
ve Rusya arasında taşımacılık konusunda anlaşma sağlanması büyük
önem taşıyor.
Türkiye İçin Önemli Bir Fırsat
Rusya, Ukrayna politikası nedeniyle
kendisine yaptırım uygulayan Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı ülkelerden gıda ithalatını yasaklayacağını açıkladı. Bu durum, Rusya’nın gıda ve tarım ithalatını Türkiye’ye kaydırması ihtimalini büyük ölçüde artırdı. Ancak Türkiye ve Rusya arasında ulaşım konusunda yaşanan sorunlar eğer gerekli önlemler alınmazsa bu ihracatın önünde büyük engel oluşturacak. Rus bürokrasisi, Türkiye’den
Rusya’ya yıllık 36 bin taşıma ihtiyacına karşılık Türk araçlarına sadece 9 bin sefer taşıma yapma izni
Ağustos 2014
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, toplam gıda ithalatı 42 milyar USD olan Rusya’nın sadece
AB’den, Türkiye’den aldığının 10
katı ithalat yaptığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Bu ürünler artık AB’den alınmayacak. Bu ülkemiz için önemli bir fırsat. Çoğunluğu ABD ve Avrupa ülkelerinden
temin edilen meyve ve sebze, süt,
peynir, balık ürünlerine Rus makamlarınca getirilen kısıtlama, bu
ürünlerin Türkiye’den temin edilmesi noktasında ihracatçılarımıza büyük bir fırsat yaratmıştır. Rusya ve Türkiye liderlerinin belirlemiş
olduğu 100 milyar dolarlık ihracat
hedefi için önemli bir ivme kazanabiliriz. Ancak mevcut durumda
bile Türk ihracatını Rusya’ya taşıyacak iznimiz yok. Eski Rusya’dan
kalmış, Rus tarafına da hiçbir faydası olmayan bu uygulamayı ısrarla sürdüren ülke liderlerinin vizyonundan uzak, bir bürokratik anlayış var ve bunu aşamıyoruz. İki
ülke Ulaştırma Bakanlıkları Türk
tarafının çabaları ile son bir yıl
içinde 2 kez Rusya’da, bir kez de
Ankara’da bir araya gelmiş ve uzlaşma sağlanamadan masadan
kalkılmıştır.”
Mevcut Taşıma İzinlerinin
Artırılması Gerekiyor
UND’ye iletilen son bilgilere
göre, Rusya’nın ambargo kararının ardından Türk ihracatçıların
Rusya’ya gıda gönderilmesi konusunda taşımacı firmalara başvurularında son dönemde önemli bir
artış olduğuna dikkat çeken Fatih
Şener, iki ülke arasında Gıda Bakanlığı yetkililerinin de katılacağı
Ulaştırma görüşmelerinin en kısa
sürede yapılması ve mevcut taşıma izinleri arttırılması gerektiğini
söyledi. Fatih Şener, “Karşılıklı taşımaların engellerden arındırılması, Rus halkının ekonomik kısıtlamalardan dolayı mağdur olmasının önüne geçecek, iki komşu ülke
halkını daha fazla yakınlaştıracaktır. Rus halkının mağduriyet yaşamaması için değerli Türk ihracatçılarımızın desteğiyle, söz konusu ürünlerin ülkemizden Rusya’ya
ulaştırılmasında Türk taşımacılar
olarak hazır olduğumuzu Türk ve
Rus kamuoyuyla paylaşmak isteriz” dedi.
45
Ruslar gıda için pazarlığa geldi
ye arasındaki ön görüşmeler başladı” mesajı verildi. Rus yetkililerinin
Türkiye’den su ve süt ürünleri ile kanatlı eti için 1 yıllık tedarik garantisi istediği öğrenildi. Bakanlık Müsteşar Yardımcısı Nihat Pakdil başkanlığında gerçekleşen görüşmeye Rusya’dan Bitki Karantina Servisi Başkan Yardımcısı Alexie Alekseenko katıldı.
Ruslara Şirket Listesi
Batılı ülkelerden aldığı tarım, gıda ve
süt ürünlerine ambargo uygulayacağını duyuran Rusya, rotayı Türkiye’ye
çevirdi. İthalat bağlantısı yapmak isteyen Rusya, Ankara’ya heyet gönderdi.
Avrupa Birliği (AB) ve Amerika’ya tarım, gıda ve süt ürünlerine ambargo uygulayacağını duyuran Rusya,
Türkiye’ye heyet gönderdi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Rusya ile Türki-
İki ülke temsilcileri arasında yapılan
görüşmelerde teknik detaylar üzerinde durulduğunu belirten bakanlık yetkilileri, şu bilgileri verdi: “Ürün
grupları üzerinde teknik detaylar görüşüldü. Sertifikalar üzerinde en kısa
zamanda anlaşma sağlanması hususu konusunda anlaşıldı. İhracat
yapmak isteyen işletme listeleri Rus
yetkililerine iletildi” denildi.
Neler Satın Alacak?
Alekseenko ise şu değerlendirmeyi
yaptı: “Hayvansal gıdalar başta olmak üzere özelikle süt ve süt ürünleri, kanatlı eti ve ürünleri, su ürünleri,
damızlık yumurta ve damızlık hayvanların ithal edilmesi için görüşmeler başladı. Rusya’ya ithal edilecek ürünlerde
sertifika ve Rusya normları ile gümrük
birliği normlarına uygunluk aranacak.”
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker ise Rus yetkililer ile yapılan
görüşmeleri şöyle değerlendirdi: “Rusya
heyeti bakanlığımızla birtakım görüşmeler yapıyor. Komşuluk ilişkileri çerçevesinde uzun vadeli, kalıcı bir sistemin tesis edilmesini amaçlıyoruz. Bu doğrultuda muhataplarımızla gerekli teknik görüşmeleri sürdürüyoruz.”
Sektör temsilcileri ile görüşeceğiz
Rusya’nın Türkiye’den 1,8 milyar dolar
civarında gıda ithalatı yaptığını anlatan Bakan Eker, “Biz bu meseleye stratejik bakmak durumundayız. Şu anda
Rusya’nın siyasi veya ticari sebeplerle
bir pazardan mal almama, başka pazara yönelme gibi bir tutumu var. Bizi
ilgilendiren kısmı, biz burada diğer pazarlarımızı da dikkate almak suretiyle ilave tedarik yapıp yapamadığımıza bakacağız. Sektör temsilcilerinin de
görüşlerini alacağız.”
TİM: Rusya’nın talebini karşılayacak kapasitemiz var
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM),
Türkiye’nin Rusya’ya gerçekleştirdiği
tarımsal ürün ihracatındaki potansiyel
artış ve bunun iç piyasaya olası etkilerine değindiği notunda, “Rusya’nın talebini karşılayacak kapasite ve birikimimiz var” dedi Rusya’nın Batı’dan gıda
ithalatına yasak getirmesinin ardından
Türkiye’nin ihracatındaki artış potansiyeli ve bunun iç piyasada enflasyona
olası yansımaları tartışılırken TİM bu
konuda bir rapor hazırladı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı’na sunulan raporda Rus
firmalardan birtakım talepler gelmeye
başladığı ve bunun artarak devam etmesinin beklendiği belirtiliyor. TİM’in
Rusya ihracatına yönelik hazırladığı rapordan öne çıkan notlarda özellikle
kanatlı ürünlerde ve balık ihracatında
ciddi bir artış beklendiği dile getiriliyor.
Türkiye’nin yaş meyve ve sebze sektöründe de Rusya’dan gelecek ekstra talebi karşılayabilecek durumda olduğu
belirtilen notta, yumurta ve süt ürünlerinde de talep olacağı ancak şu an
Türkiye’de onaylı tesis olmamasının
sıkıntı yarattığı belirtiliyor. Rus heyetiyle izin prosedürlerini hızlandırmaya
çalışacaklarını kaydeden TİM, “Türkiye özellikle son yıllarda Rusya pazarına ihracattaki sıkı denetimler ve testlere rağmen, hemen hemen hiçbir sorun yaşamadan bölgeye en üst kalitede ürünleri ihraç etmeyi ve bunda bir
süreklilik sağlamayı başardı. Doğacak
ek 1.5 milyon tonluk talebi uygun koşullar oluştuğunda, ticaretin önündeki engeller kaldırıldığında karşılayabileceğimize inanıyoruz. Miktar ve kalite olarak Türkiye’nin oluşabilecek bu
ani talebi karşılayacak kapasite ve birikimi bulunuyor, zira Türkiye’nin yıllık 45 milyon ton meyve-sebze üretim kapasitesi bulunuyor” açıklamasında bulundu. Tarım sektörü ihracatının Rusya’ya gerçekleşen ihracattaki payının yüzde 18,5 olduğu belirtilirken, bunun rakamsal karşılığının yıllık yaklaşık 1,3 milyar dolara denk
geldiği kaydedildi. TİM’in hazırladığı
notta, “Tarım sektörlerine bakıldığın-
da Türkiye’nin Rusya’ya en fazla ihracat yaptığı alanın yaş meyve ve sebze
sektörü olduğu, bu sektörün Rusya’ya
yapılan tarım ihracatının yaklaşık yüzde 67’sini kapsadığı görülüyor” denildi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’ya yaptırım uygulayan ülkelerden gıda, tarım ürünü ve ham madde alımının bir yıllığına yasaklandığını duyurmuştu. Rusya Başbakanı Dmitri
Medvedev de ABD, AB, Kanada, Norveç ve Avustralya’dan sığır, domuz ve
kümes hayvanı eti, balık, peynir, süt ve
meyve-sebze alımını bir yıllığına durdurduklarını açıklamıştı.
Ağustos 2014
46
RÖPORTAJ
Tuncer: Lojistik firmalarından
beklentilerimiz yüksek
Eyüp Sabri Tuncer Yönetim Kurulu Başkan Vekili H. Engin Tuncer, lojistik firmalarından beklentilerinin yüksek olduğunu ifade ederek pazara zamanında ve hasarsız bir
şekilde ulaşabilmenin doğru yolunun lojistik paydaş firmalarından geçtiğini söylüyor.
S
anayi bakımından gelişmiş ülkelere
bakıldığında o ülkelerin asırları devirmiş firmalarıyla ekonomiye ‘can
suyu’ olduğunu göreceksiniz. Genç
Cumhuriyetimizle birlikte sanayimizin de genç olması bizde ‘asırlık şirket’ sayısını en aza indiriyor. Ülkemizdeki asırlık
şirket sayısı bir elin parmakları kadar. Eyüp Sabri Tuncer de bu asırlık güzide firmalarımızdan…
Cumhuriyet’le yaşıt olan Eyüp Sabri Tuncer, 1923
yılında Ankara’da küçük bir üretim atölyesi olarak
kuruluyor ve ‘müşterilerin her zaman için danışabileceği bir kimse bulabileceği’ imajını oluşturmak
adına, markaya kendi adını veriyor. Gömlekçilik ve tuhafiye ürünleri satışı yapan Tuncer, kolonya üretimine ilgi duyuyor. Dönemin şartlarında,
ürün görsellerini çizerek hazırladığı broşürüne indirim kuponu ekleyerek, halkın kullanım alışkanlığı kazanmasını sağlıyor. Zamanla görevi devralan baba Sabahattin Tuncer; yurt dışında esans
firmalarıyla iletişim kurarak, kendi limon kolonyası formülünü oluşturuyor. Böylece Eyüp Sabri Tuncer, Türkiye’de kendi formüllerini kullanan ilk Türk
kolonya markası haline geliyor. Eyüp Sabri Tuncer Yönetim Kurulu Başkan Vekili H. Engin Tuncer, “Bizler de üçüncü kuşak olarak Ankara’da 7
bin metrekare alan üzerinde, son derece modern,
tamamen bilgisayar tabanlı üretim sağlayabilen,
yüksek üretim kapasiteli bir fabrika kurduk. Bugün
başta kolonya olmak üzere, parfüm, ev bakımı,
kişisel bakım ve tekstil-spa ürünlerini kapsayan
650’yi aşkın farklı ürünümüz; Eyüp Sabri Tuncer
çatısındaki yenilikçi çizgisi ile Gizli Bahçe, genç ve
enerjik çizgisi ile Perfume Jewels ve doğal ürünler
konseptli EST 1923 markaları ile satışa sunuluyor.
Bu yıl da tüm markalarımızdaki ürün gamını genişletmeye devam ederek sadece tüketici beklentilerine hitap etmiyor aynı zamanda yeni beklentilerin oluşmasına zemin hazırlıyoruz. Türkiye’nin
koku duayeni misyonunu üstlenen markamız, geleneklerine bağlı kalarak, toplumsal sorumluluğunun da bilinci ile Küresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact) imzacılarının kozmetik sektöründeki öncüsü ve Yüzyıllık Markalar Derneği üyesidir”
diyor. Firma, 2013 yılı itibarıyla pek çok ürünü
müşterilerine sunmuş durumda. Bayram ziyaretlerinden hasta ziyaretlerine, misafir ikramlarından
gündelik el hijyenine kadar hayatımızın olmazsa
olmazları arasındaki yerini koruyan kolonya gru-
Ağustos 2014
47
bu ürünlerine Pembe Greyfurt, Vahşi İncir, Küba Tütünü, Bodrum Mandalinası, Çeşme Limonu, Alaçatı Lavantası, Ayvalık Zeytin Çiçeği gibi birbirinden
özel koku çeşitler eklenmiş. 150 ml’lik
sunumların yanı sıra geliştirilen 50
ml’lik cep tipi sunumlar da müşteriler
tarafından ilgi ile karşılanmış durumda. Eyüp Sabri Tuncer Yönetim Kurulu
Başkan Vekili H. Engin Tuncer, “Ürünlerimizin yanı sıra ürün kategorilerimizi de genişleterek tekstil ve spa kategorisi oluşturduk. Yumuşacık banyo tekstili ve eğlenceli spa ürünlerine yer verdiğimiz bu seriyi EST1923 markası altında satışa sunuyoruz. Geleneksel Türk
hamamının çizgisini takip eden banyo
tekstili grubumuzda “havlu, kese, paspas, bornoz, peştamal, bone, terlik”
gibi pek çok ürünümüz mevcut. Spa
kategorisinde ise doğallık ve sağlıktan vazgeçemeyenler için banyo yağından duş jeline, masaj yağından banyo
esansına organik seçenekler de bulunuyor” diyor.
EST 1923’ü Türkiye’den
çıkan bir dünya markası
yapmak amacındayız
“Kurum olarak önümüzdeki en önemli hedef, EST 1923’ü Türkiye’den çıkan bir dünya markası yapmaktır” diyen Tuncer, özellikle kişisel bakım
ürünleri ve organik ürünlerde çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Tuncer şu
bilgileri veriyor: “Böyle bir markanın
Türkiye’den çıkabileceğini göstereceğiz. Bunun için de önemli olan ürünleri
pazarlanabilecek hale getirmek ve katma değeri yüksek ürünler yapmak. EST
1923 markasının çıkış noktası olan
uluslararası pazarlara açılarak bir dünya markası olma vizyonu çerçevesinde,
gelecek 10 yılda Amerika’ya ve Avrupa ülkelerine gerçekleştirilecek ihracat oranında ciddi bir artış başlayacağına inanıyoruz. Yurtiçi pazarda, sektörün ana oyuncusu olmakla beraber,
hedefimizin bu topraklardan bir dünya markası çıkarmak olduğunu bir kez
daha açık ve net bir şekilde ifade etmek istiyoruz. Bu doğrultuda, önümüzdeki 10 yıl Eyüp Sabri Tuncer açısından önemli yatırımların yapıldığı, markalarımızın uluslararası sınırları zorladığı yıllar olacak. Eyüp Sabri Tuncer
için 2013 yılı geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi yine kalitenin, Ar-Ge çalışmalarının, müşteri odaklılığın ve karlılığın
ön planda olduğu bir yıldı. Yurt içindeki en büyük pazar payı ile liderliğimizi
koruyoruz. İhracatımızda ise gelenek-
sel ürünlerimizin yanı sıra geliştirdiğimiz yeni ürünlere olan yoğun talepler sonucu hissedilir hareketler gözlemledik. 2014 yılında da bu başarı artarak devam ediyor. Bunun için
gerekli altyapı, insan kaynağı, donanım ve kampanya projeleri üzerinde
çalışmaya devam ediyoruz”. En büyük hedeflerinin sektör liderliğini koruyarak, pazar payını ve iş hacmini artırmak olduğunu ifade eden Tuncer bununla birlikte öncelikli hedefleri arasında ürünlerini uluslararası pazara daha da açmak geldiğini belirtiyor. EST 1923 markasının çıkış noktası olan uluslararası pazarlara açılarak bir dünya markası olma vizyonuyla ilerlediklerini ifade eden Tuncer,
başta ABD olmak üzere, Avrupa’da
ve son olarak da Türkiye’de mağazaların açılmasının projeleri arasında olduğunu belirtiyor.
Köklü ve saygın lojistik
firmalarını tercih ediyoruz
Eyüp Sabri Tuncer’in yurt içi satış
grafiğinin yanı sıra yurt dışı satış grafiğin de her geçen yıl artış gösterdiğini ifade eden Tuncer, “Gerek kişisel bakım ürünleri gerekse ev bakım ürünleri kategorisindeki ürünler
başta Almanya, Hollanda, Avusturya, İngiltere olmak üzere Irak, Suudi
Arabistan, Rusya, Avustralya gibi pek
çok dünya ülkesine ihraç ediliyor. Bu
ve diğer tüm ilkelere yönelik ihracat
hedeflerimizi belirlerken de ilgili ülkenin kozmetik ürün dağılım payları
(kişisel bakım ürünleri, ev kozmetiği,
renkli kozmetik, hijyen ürünleri gibi),
nüfus yapısı, gelir dağılımı, tüketim
alışkanlıkları, ticari gelişmişlik, sertifika ihtiyaçları gibi bir çok kriteri bir
arada değerlendirmeye özen gösteriyoruz” diyor. Lojistik işinin kendileri
için son derece önemli olduğunu ifade eden Tuncer, “Eyüp Sabri Tuncer
Kozmetik San. A.Ş. olarak ihracatlarımızda söz konusu ülkenin özelliklerine bakarak o bölgeye yoğun ve
düzenli hizmet veren köklü ve saygın
lojistik firmaları ile çalışıyoruz. Tercih
aşamasında ise ilgili firmanın uluslararası birliklerce tanınması ve gerçekleşecek ihracat için sunulan termin süreleri önem verdiğimiz hususlar arasında yer alıyor. Bununla birlikte mümkün olan en üst seviyede
otomasyon teknolojilerinin kullanımı,
kurumsallaşmış bir yapı ve global
düşünce şekli tercihlerimizin yönünü
belirlemektedir” ifadesini kullanıyor.
Ürünlerimizin hasar görmeden
taahhüt edilen sürede sevk
edilmesi ve rekabetçi
fiyatlar verebilmesi şart
Tuncer, “Bilgi, iletişim ve lojistik sistemindeki önemli gelişmeler dünyayı küresel bir köy haline getirdi. Kısalan mesafeler sonucu lojistik firmalarından en büyük beklentimiz ürünlerimizin çıkış noktasından varış noktasına kadar hasar görmeden taahhüt edilen sürede sevk edilmesi ve rekabetçi fiyatlar verebilmesidir. Halen çalıştığımız firmalar bu konudaki hassasiyetlerimizi iyi bildiğinden taleplerimiz büyük oranda karşılanıyor. Ancak beklentimizi sadece bunlarla sınırlı değil. Tüketicisine, çalışanına, doğaya, insana,
yasalara saygılı bir yaklaşımın da lojistiğin vazgeçilmez şartlarından olduğunu düşünüyoruz. Düzenli olarak çalıştığımız lojistik firmalarını her zaman için
bir iş ortağı ve çözüm ortağı olarak görüyoruz. İhraç konusu ürünlerin üretimi,
paketlenmesi ve varış noktasına kadar
geçen süreçte her iki tarafın sorumlulukları paylaşarak ve sürekli iletişim halinde kalması oluşabilecek aksaklıkları
doğmadan engelleme hedefimize ulaştırıyor” diyor. Hizmet sağlayıcıdan kopuk ve sadece taşıma sürecinin gerçekleşmesine dayalı işlemlerde aksama
ve başarısızlıkların risk faktörleri arasında geldiğini ifade eden Tuncer, günümüz rekabet ortamında lojistik firmalara çok ciddi görev ve sorumluluk düştüğünü belirtiyor.
Tüm lojistik firmaları
ile çalışmaya açığız
Eyüp Sabri Tuncer Yönetim Kurulu Başkan Vekili H. Engin Tuncer, lojistik firmalarından beklentilerini şu sözlerle özetliyor:
“Kurumumuz sözlerine sadık,
düzenli bilgi akışı sağlayan, rekabetçi fiyatlar veren, çözüm
odaklı çalışan tüm lojistik firmaları ile çalışmaya açıktır. Son
derece hassasiyet gösterdiğimiz
etik iş anlayışı, samimiyet, sürdürülebilirlik unsurları da 3PL
sürecinde irdelediğimiz noktalar
arasında. Lojistik şirketinin marka değeri, referansları, yaklaşımı, sözleşmeye uyumu gibi hususlar birlikteliğin başlamasının
ötesinde uzun vadeli olmasında
da önem arz ediyor.”
Ağustos 2014
48
UND’DEN
Sektörel tecrübeye sahip
hocalarımız öğrencilerimize ışık tutuyor
Okan Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası Lojistik Bölüm Başkanı
Doç.Dr. A.Zafer Acar, sektör tecrübesi olan hocalarla öğrencilere hem ulusal hem de
uluslararası değerleri kapsayan eğitim vererek fark yarattıklarını ifade ediyor.
O
kan Üniversitesi, Okan
Kültür, Eğitim ve Spor
Vakfı tarafından 1999
yılında kuruluyor. Üniversitenin bu yıl kuruluşunun 15’inci yılı.
Okan Üniversitesi, 2014-2015 öğretim yılı başında açılan Tıp ve Diş
Hekimliği fakülteleri ile 8 fakülte, 3
yüksekokul ve 3 enstitüde 100’ü aşkın bölümle devam ediyor. Üniversitenin vizyonu, toplumun ve iş yaşamının gereksinimlerine evrensel standartlarda yanıt verebilen, yenilikçi, öncü bir ‘dünya üniversitesi’ olmak. Bu çerçevede ‘İş Yaşamına En
Yakın Üniversite’ sloganıyla hareket eden Okan Üniversitesi alanlarında uzman akademik kadrosuyla,
eğitim ile iş dünyası arasında köprü oluşturmayı hedefliyor. Üniversite,
hali hazırda Akfırat-Tuzla bölgesinde
yemyeşil ve geniş bir kampüs içinde
Ağustos 2014
çağdaş mimarisiyle öne çıkan binalarda öğrenim vermeye devam ediyor. Bu kampüs öğrencilerin en verimli şekilde eğitim almalarını sağlayacak modern derslikler, bilgisayar
ve teknik laboratuvarlar, kütüphane,
konferans salonları, spor merkezleri, kafeterya ve restoranlarla donatılmış durumda. Okan Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası Lojistik Bölüm Başkanı Doç.
Dr. A.Zafer Acar, “Lojistik üniversitemizde İktisadi ve İdari bilimler bünyesinde Uluslararası Lojistik ismi altında Türkçe ve İngilizce iki programdan oluşan bir bölümdür. Bölümümüz ilk öğrencilerini 2004-2005
eğitim yılında almıştır. Bölümümüz
oldukça geniş bir öğretim kadrosu
bulunmaktadır. Kadromuzda 1 Profesör, 2 Doçent, 3 Yrd. Doçent ve 3
araştırma görevlisi bulunmaktadır.
Ayrıca üniversitemiz Meslek Yüksek
Okulu’nda kadrolu bulunan 2 Yrd.
Doçentimiz’den de sürekli olarak
destek almaktayız. Tamamen sektörel uzmanlık gerektiren birkaç derste
ise hali hazırda uygulamanın içinde
bulunan birkaç sektör uzmanı hocamızdan yarı zamanlı olarak bünyemizde ders vermektedirler” diyor.
Hem ulusal hem de uluslararası gelişmeler derslerin konusunu oluşturuyor
Lojistik sektörünün entegre bir alan
olduğunu ifade eden Acar, “Malumunuz dünyada lojistik eğitimi birisi mühendislik diğeri de işletme tabanlı olmak üzere iki temel yaklaşım çerçevede verilmektedir. Ancak mevcut trent bu yaklaşımın ortak bir paydada buluşması yönündedir. Bu noktada müfredatımızı hem uluslararası ve ulusal alanda gelişmeleri hem de uluslarara-
49
sı çapta isim yapmış üniversiteleri takip ederek belirliyoruz. Bu kapsamda üniversitelerin birinci sınıflarında
verilen ortak bilimsel hazırlık derslerine ilave olarak bazı temel işletmecilik dersleri ile sektörün uluslararası ve yerel gereksinimlerine yönelik
olarak “lojistik yönetimi”, tedarik zinciri yönetimi”, “yöneylem araştırması”, “taşımacılık yönetimi”, “depolama”, “satın alma”, “planlama, modelleme”, sistem analizi”, “proje yönetimi”, “sigorta ve risk yönetimi”,
“deniz taşımacılığı”, “hava kargo taşımacılığı” gibi dersler verilmektedir” diyor. Bölümdeki bursluluk oranları ile ilgili olarak Acar, Bölümümüzde ÖSYM kılavuzunda ilan ettiğimiz yüzde 100 ve yüzde 50 bursluluk oranları bulunmaktadır. Bunun
yanında üniversitemiz mütevelli heyeti tarafından çeşitli başarı bursları verilmektedir” diyor. Öğrencilerin Okan Üniversitesi’ni seçmesinde birden çok etken olduğunu ifade
eden Acar, “Bence en temel farklılığımız her birisinin aynı zamanda sektörel tecrübesi bulunan çok geniş bir
akademik kadroya sahip olmamızdır.
Bugün Türkiye’de 40 tane lojistik bölümü bulunmaktadır. Bunların 16’sı
kamu üniversiteleri diğer 24 tanesi
ise vakıf üniversiteleri bünyesindedir.
Açıkça söylemek gerekirse bu kadar
çok sayıda bölümde özellikle sektörel açıdan gerekli dersleri hem teorik
hem de uygulamalı açıdan verebilecek yeterli akademik personel havuzu olduğuna inanmıyorum. Lojistikçiye pazarlama gerekir diyerek diğer
öğrencilerle aynı sınıfta temel pazarlama bilgisi vermek ya da standart
yönetim ve organizasyon dersi vermek maalesef bizim sektörel gereksinimlerimizi karşılamamaktadır. Diğer taraftan mühendislik tabanlı bazı
dersleri sektörel olarak hangi problemin çözümüne destek olacağını anlatmadan vermek de verimsizliğe neden olmaktadır. Bu konuda eleştirilerimi ve kaygılarımı uzun uzun anlatabilirim ama sanırım okuyucu bu kadarıyla anlayacaktır. Bu olumsuzların
sonuçları sektörün gereksinimleriyle
uyumsuz öğrencilerin mezun olmasına, dolayısıyla birçokları işsiz kalırken sektör temsilcilerinin de lojistik
mezunlarına karşı olumsuz tutum takınmasına neden olmaktadır. Şunu
gururla söyleyebilirim ki bu yıl mezun olan öğrencilerimizden yaklaşık
yüzde 60’ı mezuniyetinin üzerinden
henüz bir ay geçmeden işe yerleşti-
ler. Bunların büyük bir çoğunluğu
da staj yaptıkları firmalardı...” diyor.
İş bulmanın giderek zorlaştığı rekabet ortamında Okan Üniversitesi’nin
öğrencilere bu konuda duyarlı yaklaştığını ve sektörle sürekli iç içe olduğunu ifade eden Acar, öğrencilerin tercih yaparken üniversiteleri çok iyi araştırmalarını ve bu yönleri de dikkate almaları gerektiğini belirtiyor.
Öğretim elemanlarımız sektörel tecrübeleriyle öğrencilerimize yardımcı oluyor
Lojistiğin entegre bir sektör olduğunu vurgulayan Acar, sektör deneyimi
olan hocalarla öğrencilere yardımcı
olduklarını belirterek, “Öğretim elemanlarımızın önemli düzeyde sektörel tecrübesi bulunmaktadır. Dolayısıyla uygulama mezunlarımızdan
beklentileri kendilerine kolaylıkla aktarabilmektedirler. Özellikle günümüz lojistiğinin olmazsa olmazı olan
bilişim işlemleri laboratuvarlarımıza yüklenmiş programlar ile kendilerine aktarılmaktadır. Bunun yanın-
da bu konuda çeşitli sertifika programları düzenlemekteyiz. Çoğu ücretsiz olan bu programlardan başarılı
olanlar kendileri için önemli avantajlar sağlamaktadırlar. Ayrıca stajlarda
da uygulama olanağı bulmaktadırlar.
Fakat bu yıl uygulamaya başlayacağımız Co-Op sistemi ile öğrencilerimiz son sınıfın bahar sömestrini sektörde geçirecekler, burada hem çalışacak hem proje yapacaklar. Dönem sonu notları sadece öğretim elemanlarımızca değil aynı zamanda
iş yerindeki gözetmenin de dahil olduğu bir komisyon tarafından takdir edilecektir” diyor. Sektörde ‘ana
eleman’ sıkıntısı olduğunu kaydeden
Acar, mezun olan öğrencilerin çoğunun önemli firmalarda işe yerleştiğini
ve devreye soktukları Co-Op uygulamaları ile bu oranın daha da artacağına inandığını belirtiyor.
UND, tam destek oluyor
Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) çok önemli projelerde çalıştıklarını ifade eden Doç. Dr. Acar,
“UND ile değerli başkan Çetin
Nuhoğlu’nun destekleri ile lisans ve
ön lisans düzeyindeki lojistik ve taşımacılık bölümlerinin müfredatlarını
düzenlemekle ilgili bir çalışmayı yaklaşık bir yıldır sürdürmekteyiz. Sektörel
açıdan uzun vadeli olarak önemli faydalar elde edeceğini düşündüğümüz
bir konuda kendisinin vizyonu bizlere yol göstermiştir. Gelinen noktada
sektörel eğitime inanan değerli çalışma arkadaşlarımla birlikte ulaştırma
ve lojistik eğitim kurumlarının akreditasyonu ile ilgili bir dernek kurma kararı almış bulunmaktayız” diyor. Acar,
üniversite-sektör işbirliğinin çok önemli olduğunu ifade ederek bu konuda
UND’nin örnek bir şekilde işlevini yerine getirdiğinin altını özellikle çiziyor.
Ağustos 2014
50
LASTİK
Premium segmentin lideri Pirelli,
ilk yarıyılda 617 milyon TL ciro elde etti
Premium lastik sektöründeki konumunu güçlendiren Türk Pirelli, 2014 yılının ilk yarıyılında 617 milyon TL’lik ciro elde etti. Ocak-Haziran döneminde, bir önceki yılın aynı
dönemine kıyasla cirosunu yüzde 10 oranında artıran Türk Pirelli, faiz ve vergi öncesi
karını ise geçen yıla oranla yüzde 100 artırdı. Türk Pirelli CEO’su Mete Ekin, 2014 yılında Türkiye lastik pazarında yüzde 3’lük bir büyüme öngördüklerini belirtirken, premium segment ve kış lastiklerindeki büyümenin de etkisiyle 2014 yılını yüzde 8’lik bir artış ve 1,3 milyar TL’lik bir ciroyla tamamlamayı hedeflediklerini söyledi.
2
014 yarıyıl finansal sonuçlarını açıklayan Türk
Pirelli, ilk altı ayda, bir
önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 10 oranında artışla, 617 milyon
TL ciro elde etti. Son 5 yılda cirosunu yüzde 8, karlılığını da yüzde 57
oranında artıran Türk Pirelli, Haziran
ayı sonu itibariyle faiz ve vergi öncesi karını da 61 milyon TL’ye çıkardı.
Premium segmentin lideri
Türk Pirelli’nin ilk altı ayda elde ettiği
başarının arkasında premium segmentte yakalanan ivme yer alıyor.
2014 ilk altı ayı itibarıyla premium
segmentte yüzde 30 büyüme kaydeden Türk Pirelli, 2014 yılı sonu için
bu segmentteki büyümesini yüzde
40 olarak belirledi. Türk Pirelli, karlılığının yüzde 60’ını premium segment satışlarından elde ediyor.
Mete Ekin : “Premium
stratejimiz ile doğru yoldayız”
Türkiye lastik pazarının yaklaşık 21
milyon adet olduğunu belirten Türk
Pirelli CEO’su Mete Ekin, “Otomotiv pazarının yüzde 50’lik bir diliminin 15 inç jant ve üzerindeki araçların oluşturduğunu düşündüğümüzde, Premium segmente yönelik stratejimizin doğru olduğunu gördük. İlk altı ay sonunda elde ettiğimiz rakamlar da bunun bir göstergesi” dedi.
nı ifade eden Mete Ekin “Tüm dünyada premium segment, diğer segmentlere göre 3 kat daha hızlı bir
büyüme gösteriyor. Biz de stratejimizi buna göre belirledik ve 2014
yılının ilk 6 ayında hem bu segmentteki büyüme trendimiz, hem
de kış lastikleriyle ilgili yönetmeliğin
kamuoyunda bilinçli davranışı beraberinde getirmesi ile karlılığımızı
yüzde 100 artırdık” dedi.
“Premium segment
3 kat hızlı büyüyor”
“Şartları zor olsa da
2014 sonunda pazar büyür”
Türkiye’de premium segmentte yüzde 20 pazar payı ile lider oldukları-
Ağustos 2014
2014 yılının, seçimler, ÖTV artışı,
otomotiv sektöründeki daralma ve
kredi kartlarıyla yapılan alışverişlere
yönelik sınırlamaların etkisiyle zor bir
yıl olduğunu söyleyen Mete Ekin, “Ancak böyle zor koşullarda hep söylediğimiz gibi, tüketicilerimiz yeni otomobil
alımı yapmasalar da güvenlikleri açısından hayati önem taşıyan lastiklerini
yenileyeceklerdir. Tüm bunların ışığında ve artan kış lastikleri bilincinin etkisiyle, 2014 yılında öngörümüz pazarın
ortalama yüzde 3 oranında büyüyeceği yönünde. Türk Pirelli olarak 2014
yılında, premium segment ve kış lastiklerindeki büyümemizin etkisiyle ciromuzun yüzde 8 artışla 1,3 milyar TL’ye
ulaşmasını hedefliyoruz’’ dedi.
51
Alışan Lojistik Çalışanları
Geleneksel Piknik Etkinliğinde Buluştu
Uluslararası standartlarda sunduğu hizmetlerle sektörün öncü firmaları arasında yer alan Alışan Lojistik; Gebze Ballıkayalar’da çalışanlarının iş haricinde de keyifli vakit geçirmeleri için geleneksel piknik etkinliğini gerçekleştirdi. Yaklaşık 300 Alışan
Lojistik çalışanın katıldığı piknikte, çeşitli sosyal aktiviteler düzenlendi. Tavla turnuvası, futbol maçları, voleybol maçları, langırt turnuvası vb. gibi
aktivitelerin düzenlendiği geleneksel
piknik etkinliğinde, aktivitelerde başarılı olanlara özel anı madalyası verildi. Geleneksel Alışan Lojistik piknik
etkinliğine katılan Operasyonlar Koordinatörü Jan Devrim: “Alışan Lojistik olarak faaliyetlerimizi, çalışmalarımızı büyük bir titizlikle yıl boyunca siz değerli çalışanlarımızla birlikte gerçekleştiriyoruz. Sizin de bildiğiniz gibi biz Alışan Lojistik çatısı altında çok büyük bir aileyiz. Hep birlikte
bir araya gelerek gerçekleştirdiğimiz
pikniğimiz bu anlamda eminim ki
hepimiz için çok önemli bir motivasyon kaynağı da oldu. Güzel anılar
ile hatırlayacağımız geleneksel piknik etkinliğimize katıldığınız için tekrar teşekkür ederim” dedi.
“TEB Arval Yolda” Ürününü
Müşterilerinin Kullanımına Sundu
TEB Arval’in yeni ürünü, TEB Arval
Yolda araç takip sistemi, araç filolarında hız limitleri, rota sapmaları, izinsiz kullanım, kural ihlali ve yakıt kullanımını takip ederek Toplam
Kullanım Maliyeti alanında kurumlara yüzde 20’ye varan oranda tasarruf imkânı sağlıyor. Sistemin sürücüleri güvenli kullanıma teşvik eden
yönleri, trafik kazalarını da azaltıyor. Otomotiv sektörünün en önemli
alanlarından filo yönetimi Türkiye’de
hızla büyüyor. 2013 yılını kapsayan bir araştırmaya göre 2014 yılında Türkiye’de toplam araç sayısının 12,8 milyon, bunun içindeki filo
araçlarının sayısının ise 2,3 milyon
olması öngörülüyor. 2015 yılında
ise toplam araç sayısının 13,6 milyon adede, filodaki araç sayısının ise
2,5 milyon adede yaklaşacağı tahmin ediliyor. Filo kiralama, servis,
toplam satın alma ve bakım gibi maliyet yüklerinden şirketleri kurtararak
önemli oranda tasarruf sağlıyor.
Filo maliyetlerini yüzde 20’ye kadar
azaltan sistem: TEB Arval Yolda Araç
Takip Sistemi
Araç filolarının doğru yönetimi filo
kiralamanın avantajlarını daha da
artırıyor. Bu alanda teknolojik gelişmeler de şirketlerin filo yöneticilerine destek oluyor. Operasyonel kiralama ve filo yönetimi alanında li-
der şirket TEB Arval, araç takip sistemi “TEB Arval Yolda” ile filo yöneticilerine büyük kolaylık sağlıyor.
Sürücülerin konum, rota, durum ve
araç kullanım alışkanlıklarının anlık izlenebilmesini sağlayan “TEB Arval Yolda”, hız limiti aşımı, rota sapmaları ve izinsiz kullanımları takip
ederek kurumların Toplam Kullanım Maliyetini (TKM) azaltırken, sürücüleri daha güvenli bir araç kullanımına teşvik ediyor. TEB Arval’in
yaptığı araştırmalar, “TEB Arval Yolda” kullanımının filo masraflarından
yüzde 20’ye varan oranlarda tasarruf sağladığını ortaya koyuyor. Sistem ayrıca gereksiz yakıt tüketimi-
ni önleyerek araçların çevreye olumsuz etkilerini de azaltıyor. “TEB Arval Yolda”nın filo yöneticilerine sunduğu avantajların başında, şirketin
araç politikasının tam olarak uygulanabilmesi yatıyor. Filo yöneticileri sistem aracılığıyla tüm filoyu anlık olarak takip edebiliyor, izinsiz araç kullanımı ve fazla kullanım gibi faktörlerden anında haberdar olarak politikaya aykırı kullanımları engelleyebiliyor. Sistemin 7/24 anlık faaliyet raporları sayesinde kilometre, hız limiti, rölanti, sert ve ani fren hareketleri
gibi ayrıntıların yanı sıra her sürücünün araç kullanım alışkanlığı da tespit edilip analiz edilebiliyor.
Ağustos 2014
52
İHTACAT
Otomotiv ile hazır giyim ve konfeksiyon
sektörlerinin ardından
en fazla ihracat yapan
üçüncü sektör olan
kimya, Ocak - Temmuz
döneminde 10 milyar
514 milyon dolarlık ihracata imza attı.
Kimya İhracatında
En Büyük Pazarımız Almanya Oldu
G
eride bıraktığımız ay
kimya sektörü en fazla ihracatı Almanya’ya
yaptı. Almanya’ya olan
kimya ihracatı geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 21,84 artışla 83 milyon dolar oldu. Almanya’yı Ürdün
ve Malta izlerken; Temmuz ayında en çok kimya ihracatı yaptığımız diğer ülkeler ise şöyle sıralandı: İran, Rusya, Mısır, İspanya, Irak,
Azerbaycan-Nahcivan ve İtalya. Bu
dönemde İspanya yüzde 181 rekor
ihracat artışıyla dikkat çekti ve ihracatı 62 milyon dolara ulaştı. Yıl genelinde en fazla ihracat Irak, Alman-
Ağustos 2014
ya ve Mısır’a gerçekleştirildi. Malta,
İtalya, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya, İran, Azerbaycan-Nahcivan ve İspanya üst sıralarda yer alan diğer ülkeler oldu. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, Türkiye ekonomisinin ihracat desteğiyle büyümeye devam ettiğini belirterek, şunları söyledi: “Dünya genelinde yaşanan tüm
olumsuzluklara rağmen kimya, ihracata en fazla katkı sağlayan sektörlerden biri olmaya devam ediyor.
Ortadoğu’da yaşanan sıkıntılar tüm
bölge dinamiklerini ve ekonomilerini etkiliyor. Özellikle Irak, Türkiye ih-
racatında yerini hızla kaybediyor.
Bu durum Ortadoğu’daki ihracatımızı da etkiler boyuta ulaştı. Diğer
yandan Avrupa’daki toparlanma bizim için bir şans. Çift haneli artışlarla AB’ye ihracatımızı sürdürüyoruz.
Alternatif pazarlar üzerine çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor. Sektörün
yeni pazarlara ulaşması için uluslararası fuarlara ve dış alım heyet gezilerine ağırlık vereceğiz.” Ortadoğu ve komşu ülkelerdeki yaşanacak
huzur ortamının en büyük temennileri olduğunu da ifade eden Akyüz,
Gazze’de yaşanan acı gelişmelerin
bir an önce son bulmasını dilediklerini söyledi.
53
Türkiye yeni bir büyüme
modeline ihtiyaç duyuyor
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin yeni bir
büyüme modeline ihtiyaç duyduğunu ifade ederek
bir dizi önerilerde bulunuyor.
Ü
st ve orta gelirli ülkeler
grubunda yer alan Türkiye, yaklaşık 10 bin dolarlık kişi başına düşen
milli geliriyle 185 ülke
arasında 65’inci sırada yer alıyor. Buna karşılık Gelir Dağılımı Adaleti göstergelerinde 138 ülke arasında 82’nci, Beşeri Kalkınma Endeksi’nde 187 ülke
arasında 90’ıncı ve Sosyal Gelişme Endeksi’nde de 132 ülke arasında 64’üncü. Bütün bu göstergeler, Türkiye’nin sosyoekonomik durumunun vasat seviyede olduğuna işaret ediyor. Ülkelerin zenginleşmesinin yolu, en iyi ürettikleri mal veya hizmet konusunda uzmanlaşmaları veya
üretimin sektörel kompozisyonunu çeşitlendirmelerinden geçiyor. Bu noktada Türkiye’nin karşılaştığı zorluklardan ilki, sanayi politikasının hangisine odaklanacağı ve ikincisi sanayisizleşme süreci, (yani sanayi sektörünün
ekonomideki payının azalması) olarak
karşımıza çıkıyor. Konuyla ilgili TOBB
Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “Yine
Türkiye’de imalat sanayinin toplam istihdam içerisindeki payının düşmeye
başladığı görülüyor. 2008 yılına dek
artan bu oran, küresel krizin ardından
azalma gösteriyor. Buna paralel şekilde imalat sektörünün büyümeye katkısı da azalıyor. Türkiye imalat sanayi
üretiminde rakiplerinin gerisinde kalıyor. Türkiye 1990 yılında dünyanın en
büyük 13’üncü imalat sanayi üreticisi iken, 2000 yılında 15’inci olurken,
2010 yılında ilk 15 ülke arasına giremedi. Türkiye’de imalat sanayinin toplam katma değer içindeki payı düşüyor. 2010 yılında toplam katma değerin yüzde18’i imalat sanayi sektörleri tarafından üretiliyordu. Buna karşılık Türkiye’nin de içinde bulunduğu üst
ve orta gelir grubunda bu oran yüzde 21 olduğu görülüyor. Dolayısıyla
Türkiye’de son 10 yılda imalat sanayinin toplam katma değere katkısı yüzde 5 azalma gösteriyor. Büyük sanayi
grupları imalat sanayinden çıkıyor ve
daha kârlı görülen hizmetler sektörüne yöneliyor. İmalat sanayinde katma
değerin düşmesi, üreticilerin kârlılığını
doğrudan etkiliyor. İmalat sanayinden çıkarak hizmetlere yönelmelerinin nedeni, imalat sanayinde kârlılık
oranlarının düşmesi ve rekabet gücünün yitirilmesi olarak değerlendiriliyor. İhracat içinde Avrupa’nın payının
azalması da sanayiyi olumsuz etkiliyor. Ortalama 33 bin dolarlık kişi başına milli gelir ile Avrupa’daki talep,
yaklaşık 7 bin dolarlık ortalama kişi
başına milli gelire sahip Orta Doğu
ve Kuzey Afrika ülkelerindeki talepten
daha yüksek nitelikte” diyor. Avrupa
ülkelerinden gelen talebin yüksek niteliğinin bu ülkelere yapılan ihracatın
niteliğini de artırdığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, daha düşük nitelikli talep yapısına sahip olan ülkelere yapılan ihracatın ise Türkiye’nin ortalama ihracat sofistikasyonunu azalttığını ifade ediyor.
İnovasyon gerektiren
yüksek katma değerli
ürünler üretilemiyor
TOBB Başkanı, “Türk firmaları, yüksek teknolojili ürün sınıfında bile
daha ucuz mallar üretip ihraç ediyor. 1 kilogramlık yüksek teknolojili mal ihracatının Japonya’daki ortalama birim fiyatı 68 dolar, Güney Kore ve Almanya’da ise 53 dolar. Buna karşılık Türkiye’nin yüksek
teknolojili ihracatının ortalama birim
fiyatının 12 dolar olduğu biliniyor.
Bu sonuçlar, Türk üreticilerin yüksek teknolojili üretim grubunda bile
ürün skalasının daha ucuz tarafında
yer aldığını ve inovasyon gerektiren
yüksek katma değerli ürünleri üretemediklerine işaret ediyor.
Katma değerin yüksek olduğu alanlarda faaliyet gösteren ve istikrarlı bir şekilde kârlılığını ve verimliliğini artırabilen küresel şirketlerin sayısının artması beraberinde zenginleş-
meyi getiriyor. Bunu sağlamak için şirketler kesiminde hem yönetim biçimleri hem de şirketlerin faaliyet gösterdikleri makroekonomik ortamda kapsamlı bir dönüşüme ihtiyaç duyuluyor. Ülkemizin küresel şirketlerinin sayısı, Türkiye’nin ekonomik büyüklüğüyle uyumlu seviyenin gerisinde kalıyor. İkincisi, Türkiye’de istikrarlı bir biçimde verimliliğini, satışlarını ve ihracatını artırabilen şirketlerin azlığı dikkat çekiyor. Üçüncüsü, şirketler kesimi
getirisi uzun vadeye yayılan ama yüksek olan, ileri teknoloji alanlarına girmektense; kısa vadede öngörülebilirliği yüksek geleneksel alanlarda faaliyet göstermeyi tercih ediyor. İşte bu
üç temel problem Türkiye’nin orta gelir tuzağından çıkmasını da güçleştiriyor. Ekonomide büyüme oranın çok
değişkenlik göstermesi, özel sektörü riskli ancak getirisi yüksek ve uzun
vadeye yayılan ileri teknoloji alanlarına yatırım yapmaktan alıkoyuyor. Buradaki istikrarsızlığın kaynağında da
cari açık problemi yatıyor. Ayrıca eğitim, yargı ve vergi başlıklarında gelişmiş ülkeler gibi olmamız, rekabet dezavantajına yol açıyor” diyor. Bu sorunların aşılması için yeni bir büyüme modeline ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, ilk amacın bugüne kadar yaşanmış ekonomik krizlerin temel nedeni olan cari açığın düşürülmesi olması gerektiğine vurgu
yapıyor. “İç talebe dayalı mevcut büyümeden, ihracata ve sanayileşmeye dayalı bir büyümeye geçişe ihtiyaç
var” diyen TOBB Başkanı, bunun için
Türkiye’nin uzun zamandan beri mesafe kat edemediği yapısal reformlara yeniden hız kazandırması gerektiğini belirterek; vergi, adalet, iş gücü piyasalarına yönelik düzenlemelerin de
yapısal reform gündeminin esas unsurları olarak ele alınması gerektiğinin
altını özellikle çiziyor.
Ağustos 2014
54
RÖPORTAJ
Çiçekli: Yüksek faiz girişimciyi ve
ekonomik büyümeyi yavaşlatır
ALC Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı, UND Genel Sekreteri ve öğretim görevlisi Ali Çiçekli, “Yüksek faiz girişimciyi ve ekonomik büyümeyi yavaşlatır. Ama buna karşılık
yüksek döviz kurunun ihracatı teşvik edici bir argüman olduğu düşünülse bile bizim
gibi ihracat girdilerinin önemli bir çoğunluğunun ithalata dayalı olduğu ülkelerde yüksek kur esasen ithalatla birlikte ihracatı da olumsuz etkilemektedir” diyor.
ALC Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı, UND Genel Sekreteri ve İstanbul
Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Ali Çiçekli ile sektörün son durumundan
eğitime, ALC Lojistik’ten yaşanan
son gelişmelere kadar birçok konuyu
değerlendirdik. Sektörün duayenlerinden Çiçekli, UND’nin Sesi’ne çok
özel açıklamalarda bulundu.
Sizinle hem ALC Lojistik firmasının sahibi, hem sektörün duayenlerinden, hem öğretim görevlisi hem de UND’nin Genel Sekreteri sıfatıyla hem şirketiniz hem sektör hem de
UND’nin son durumu ve eğitim
hakkında söyleşmek istiyoruz.
ALC Lojistik yaklaşık 3 yıl önce
kurduğunuz ALC Lojistik neler
yapıyor, bu süre içerisinde nereden nereye geldi?
Burada soracağınız sorulara üç ayrı
sıfatla cevap vermenin kolay olmadığını düşünüyorum. Umarım fazlaca terletmezsiniz bu sıcak yaz mevsiminde… 1981 yılında çıktığım lojistik yolculuğuna 2011 yılında ALC
Lojistik firmasını kurarak devam ettim. ALC Lojistik 2011 yılında butik
bir lojistik hizmeti sunma anlayışı ve
15 araçlık bir filo ile başladı. Uzun
yılların deneyim ve birikimini yeni bir
anlayışla ve genç bir ekiple harmanlayarak başladı ALC Lojistik. Bu harmanlamanın ortaya çıkardığı sinerji
ALC’nin sektörde kısa sürede tanınmasına ve düzgün işler yapmasına
fırsat verdi. Biz de bu fırsatı iyi kullanmaya çalıştık. 3 yıl içerisinde butik hizmet kalite anlayışımızdan ödün
vermeden tedbirli ama kararlı bir şekilde büyüdük. Üç yıl içinde filomuzu
40 araca çıkardık. Yine üç yıl içinde
ciromuzu 3 misli artırdık.
Ağustos 2014
‘’İleri Gitmemek Aslında Geri
Gitmektir’’
Anladığımız kadarıyla ALC çok hızlı büyüyor. Peki, önümüzdeki dönemde de bu hızlı büyümeye devam edecek misiniz? Sektör bu kadar hızlı büyümeye uygun mu?
Öncelikle şunu söyleyeyim. İleri gitmemek aslında geri gitmektir. Büyümek ve ileri gitmek her canlının do-
ğasında olduğu gibi ticari işletmelerinde tabiatında vardır. Her işletme artan rekabet ve gelişen teknolojik koşullara göre kendini yenilemeli ve ilerlemelidir. Zira olduğunuz
yerde kalır ve kendinizi yenilemeyip
büyümezseniz mevcudu koruyamaz
ve kısa bir süre sonra küçülür, belki de yok olup gidersiniz. Bu anlamda biz de ALC olarak büyümeye devam edeceğiz ama az önce de ifade ettiğim gibi kontrolsüz değil, ted-
55
birli ve kararlı bir şekilde büyüyeceğiz. Uluslararası karayolu taşımacılığının zor bir süreçten geçmekte olduğu bir gerçektir. Sürekli artan maliyetler var olan haksız rekabet koşulları, iç ve dış rekabet, başta sürücüler olmak üzere kalifiye insan kaynağı yetersizliği, ekonomik krizini henüz
atlatamamış Avrupa ülkeleri ve en
önemlisi Ortadoğu’daki siyasi karışıklıklardan dolayı o ülkelerle durma
noktasına gelen ticari daralma sektörün bugünkü ciddi açmazlarıdır.
“Irak Pazarı Taşımacılarımızın
Can Damarıdır”
Suriye ve ardından Irak’taki
kargaşalar sektörü nasıl etkiledi?
Yaklaşık 3 yıl önce Suriye’de başlayan kargaşa ve kaotik durum uluslararası karayolu taşımacılarını çok
ciddi anlamda etkilemiştir. Zira savaş
öncesi gerek Suriye ile ve gerekse diğer komşu ülkelerle çok iyi ilişkilerimiz ve hızla gelişen ticari münasebetlerimiz vardı. Öyle ki; savaş öncesi
son yılda Suriye’ye ve Suriye üzerinden diğer Ortadoğu ülkelerine transit
geçerek yaklaşık 60 bin ihracat seferi gerçekleştirmekteydik. Bu taşımaların hemen hemen tamamı güney bölgelerimizde faaliyet gösteren taşımalarca yapılmaktaydı. Aynı şekilde yak-
laşık 3 ay önce Irak’ta başlayan IŞİD
terörü yüzünden iyice bozulan güven ortamı nedeniyle ihracat ve taşımalarımızın can damarı sayılan Irak
pazarında da ciddi şekilde kan kaybetmekteyiz. Başta Güneydoğu ve
Mersin, Hatay, Gaziantep Bölgesi
taşımacılarımızın temel pazarı olan
Irak taşımalarının IŞİD terörü yüzünden hızla azalması bu bölgede taşımacılık faaliyetinde bulunan taşımacılarımıza çok büyük darbe vurmuştur. Gerek filo yapılanmaları ve gerekse iş yapma modelleri ile iş yapma kültürleri Irak’a endekslenmiş bu
firmalarımızın bu belirsizlik ve kaos
ortamının yarattığı pazar kaybına tahammül etmeleri mümkün değildir.
Kısa bir örnekle gelinen noktanın
ciddiyeti açıkça görülebilir. Öyle ki;
geçen yılın Temmuz ayında Irak’a
olan ihracatımız 1.06 milyar dolar
iken bu yılın aynı ayında 569 milyon
dolar olarak gerçekleşti. Yani yüzde
46 oranında bir ihracat düşüşü ile
karşı karşıyayız. Aynı düşüş ülkemiz
üzerinden, özellikle Mersin ve İskenderun Limanlarından Irak’a yapılan
transit ticaret ve taşımacılıkta da yaşanmaktadır. Başta hükümetimiz olmak üzere ihracatçılarımız ile tüm ilgili tarafların konunun bir an önce
çözüme kavuşturulması için gereğini yapması bu bölgedeki taşımacıla-
rımız açısından hayati önem arz etmektedir.
‘’Belgesiz Taşımacılık Yapan
Firmalar Sektöre Büyük Zarar
Veriyor’’
Az önce iç ve dış rekabetten
bahsettiniz. İç rekabet konusunu
biraz açar mısınız?
Öncelikle şunu vurgulamak isterim. Rekabet kaliteyi artırır ve daha
ekonomik hizmet sunumunu sağlar. Ancak rekabetin eşit koşullarda
ve mevzuata uygun şekilde yapılması esastır. Eşit koşullarda yapılmayan
haksız rekabet bir kişi ya da zümreye geçici bir süre haksız çıkar sağlarken usulüne uygun ve istikrarlı çalışan firmalara bu süreçte zarar yazar.
Bundan dolayı esasen orta ve uzun
vadede gerçek zararı hizmet satın
alanlar görür. 2004 yılında çıkarılan
“Karayolu Taşıma Kanunu” ve akabinde yürürlüğe giren KTY sayesinde
ülkemiz karayolu taşımacılığının ciddi bir disiplin altına alınması hedeflenmiştir. Öyle de yapıldı ancak gerek belgelendirme konusundaki karmaşa ve gerekse yetersiz kontrollerden dolayı halen sektörde merdiven
altı diye tanımlanan ve hiçbir sorumluluğu da bulunmayan ‘bir masa bir
kasa’ diye tabir edilen yasadışı taşı-
Ağustos 2014
56
RÖPORTAJ
macıların varlığını sürdürmesine ve
haksız rekabete devam etmesine imkan tanımıştır. Bu tip firmalar, hiçbir yatırımları ve sorumlulukları olmadığı için, kısa aralıklarla ve hiçbir maliyet hesabı yapmadan haksız
rekabet yapmakta ve bu işi profesyonelce ulusal ve uluslararası mevzuata uygun olarak yapan firmaların ekmeğini çalmaktadır. Bu tip firmaların uzun soluklu ve kaliteli hizmet sunması da mümkün değildir.
Ancak üzülerek belirtmek gerekir ki,
birçok zaman taşıma hizmeti alan
müşterilerimiz sırf küçük fiyat menfaatleri dolayısıyla bu belgesiz faaliyet
gösteren firmaların belgelerini sorgulamadan onlarla geçici de olsa
çalışmaktadırlar. Ama bu müşterilerimiz bu firmalarla çalışmakla esasen büyük riskler de almaktadırlar.
Zira bu firmaları sorumluluk altında
tutacak hiçbir belge ve benzeri yasal bağlayıcılıkları yok. Ciddi bir yatırım ve yapılanmaları da olmadığı
için taşımayla ilgili herhangi bir sorunla karşılaşıldığında bu firmaları
bulmak ve muhatap almak da çoğu
zaman mümkün değildir. Bu nedenle öncelikle hizmet satın alan müşterilerimizin hizmet satın aldıkları taşımacı firmalarını mutlaka sorgulamaları ve belgesiz olan ya da usulüne uygun çalışmayan firmalarla
çalışmamaları gerekir. Zira belgesiz bir taşımacıdan hizmet almak da
esasen suçtur ve parasal cezayı gerektirir. Aynı şekilde Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızın da belgesiz taşımacılarla mücadele etmesi ve onlara fırsat tanımayarak gerekli cezayı vermek suretiyle kayıt altına aldırması ya da faaliyetine son verdirmesi güçlü bir lojistik sektörünün oluşması için son derece önemlidir.
‘’Yetki Belgeleri Mevzuatı Yenilenmelidir’’
Bununla birlikte, KTY’nin yürürlüğe
girdiği 10 yıldan beri değişen ve gelişen şartlar içerisinde Yetki Belgesi sisteminin günün şartlarına ve ihtiyaçlarına göre sektörle birlikte ele
alınarak yenilenmesi bir ihtiyaçtır.
Peki ya dış rekabet konusunda ne
diyeceksiniz?
Bilindiği üzere ülkemiz bölgede
önemli bir ihracat ülkesidir. Bu nedenle son yıllarda yakın coğrafyamızdaki yabancı plakalı araçlar ül-
Ağustos 2014
kemize daha çok gelip ihracat yüklerimizi almaktadırlar. Eşit rekabet şartları içerisinde buna hiç kimsenin bir
itirazı olamaz. Ama bu faaliyet mevzuata aykırı ve haksız şekilde yapılırsa işte biz buna itiraz ediyoruz.
“Yabancı Taşımacılar Haksız
Rekabet Yapmaktadır’’
Türk taşımacısı geçiş belgesi, geçiş
ücreti, kota, vize ve daha birçok maliyet artırıcı ve taşıma süresini geciktiren engellerle karşılaşırken bu yabancı taşımacılar bu maliyetlerin hiç
birsine katlanmadan bizimle haksız
rekabet yapmaktadırlar. Ne var ki,
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığımız geçen yıldan itibaren
biz taşımacıların uğradığı bu haksızlığı daha net görmüş ve buna dur
demek için gerekli önlemler almaya
başlamıştır. Bu kapsamda çıkarılan
68 sayılı genelge, sınır ve iç gümrüklerdeki belge kontrolleri gibi mevzuat
dışı taşımaları engellemeye yönelik
alınan önlemler bizlere umut vermiştir. 2008-2013 arasındaki beş yıllık süreçte yabancı araçların Türk ihraç pazarındaki payı yıllık 65 bin seferden 195 bin sefere yani tam 3 kat
artmıştır. Buna mukabil Türk araçlarının payı, ülkemizin toplam ih-
racat sefer sayısı 400 binden 500
bine çıkmasına rağmen, 335 bin seferden 310 bin sefere düşmüş yani
toplam sefer içindeki sayımız yüzde 25 azalmıştır. Daha basit bir ifade ile 2008 yılında toplam ihracat
seferleri içinde Türk araçlarının payı
yüzde 83, yabancı araçların payı ise
yüzde 17 idi. 2013 yılında ise Türk
araçlarının payı yüzde 62’ye düşmüş ve yabancıların payı yüzde 38’e
yükselmiştir. Geçen yılın başlarından itibaren bakanlıkça alınan önlemler olmasaydı korkarım ki bu yılın sonunda yabancı taşımacıların
pazarımızdaki oranı bizleri çoktan
geçmiş olurdu.
‘’3. Ülke Belgeleri Pazarlık Konusu Olmaktan Çıkarılmıştır’’
Bir diğer önemli gelişme bundan
böyle yabancı taşımacıların 3.ülke
belge sayılarının artırılmaması ve
bunun hiçbir KUKK toplantısında
pazarlık konusu yapılamaması yaklaşımıdır. Zira, daha önceleri yapılan KUKK toplantılarında, başta
transit geçmek zorunda olduğumuz
ülkeler olmak üzere belge kotası sınırlı olan ülkeler, kısıtlı kotaların artırılmasına karşılık bizden 3.ülke
belgesi talep etmekte ve maalesef
57
bu taviz bir şekilde verilmekte idi. Bakanlığın bu yeni dönemde benimsediği yeni anlayışa göre 3. ülke belgeleri hiçbir şekilde pazarlık konusu
bile yapılmamaktadır ki doğru olanı
da budur. Zira transit geçiş bir haktır. İkili taşıma da karşılıklı bir ticarettir. Ama 3.ülke taşımaları her ülkenin
kendine ait ticaretidir ve pazarlık konusu dahi yapılmamalıdır. Bu bağlamda bakanlığımızın benimsediği ve
arkasında sağlam durduğu bu anlayışından dolayı bir kez daha şükranlarımızı belirtmek isterim. Gerek yasadışı taşımaları önlemek adına yapılan belge kontrolleri gerekse de
3.ülke taşımaları konusundaki bu duruş Türk taşımacılığı açısından önemli bir dönüm noktasıdır.
Son dönemlerde UND’nin sıkça
dile getirdiği kotalar, zorunlu
geçiş güzergahları, vizeler gibi
engellerin kaldırılması konusundaki
çalışmalar ne durumda, bunlar
hakkında ne diyeceksiniz?
UND geçtiğimiz yılın başından itibaren başta AB ülkeleri olmak üzere Batı’da ve Doğu’da karayolu taşımacılığı yaptığımız tüm ülkelerdeki sorunlarla yakından ve aktif olarak
ilgilenmektedir. Dış ticaretimizin değer olarak yaklaşık yarısını karayolu
ile gerçekleştiriyoruz. Özellikle AB’ye
ihracat ve ithalatımızın önemli kısmı
karayolu ile yapılmaktadır.
‘’Karayolu Taşımacılığı İhracat
ve İthalatçılarımızın Çok Önemli Rekabet Gücüdür’’
tajımızı yakalayamaz. Tabii karayolunun bu avantajlarıyla birlikte taşımacılar olarak karşılaştığımız birçok
sorunlar vardır. Bu sorunlarla ilgili olarak UND proaktif bir vaziyet almış ve her platformda bu engellerin
kaldırılması için etkin mücadele vermektedir. Bu mücadelelerimiz ulusal
ve uluslararası platformlarda kamuoyu oluşturmak, ilgili kurum ve kişilerle direk temas etmek ve haklılığımızı anlatmak, dikkat çekici sembolik eylemler yapmak, Gümrük Birliği ve Ortaklık Konseyi ile DTÖ’den
gelen haklarımızdan referans alarak
bazı ülkelerde hukuk içerisinde yasal davalar açmak yoluyla hakkımızı
aramak, bakanlığımızla özellikle sorun yaşadığımız ülkelerde çok etkin
bir işbirliği yapmak ve ikili görüşmelere aktif katılım destek olmak şeklinde devam etmektedir.
İfadelerinizden şunu anlıyorum ki
karayolu ile ilgili bu sorunlar sadece taşımacıların değil aynı zamanda ihracatçı ve ithalatçılarla, sanayiciler ve özel sektörle birlikte devletimizin de sorunu. Bu anlamda UND
olarak gerek kamudan gerekse özel
sektörden gerekli desteği görebiliyor
musunuz?
Elbette bu sorunlar sadece biz taşımacıların değil ama tüm ülkemizin sorunudur. Bu sorunların çözümü ve taşımacımızın önüne konulan bariyerlerin
kaldırılması konusunda tüm kamudan
ve başta UDHB olmak üzere ilgili tüm
bakanlık ve teşkilatları ile yetkililerinden
gerçekten takdire şayan bir yakınlık,
anlayış ve destek görmekteyiz.
‘’Bu Dönemde UDHB’nin Yeni
Bakış Açısından Memnunuz’’
Bu yeni dönemde özellikle bakanlığımızın sektörle paralel yeni bir bakış
açısına ve vizyonuna sahip olduğunu
memnuniyetle ifade etmek isterim.
‘’Kota ve Vize Mücadelemizde
İş Dünyasından Daha Aktif Destek Bekliyoruz’’
Bununla birlikte başta TİM olmak
üzere, bu mücadelede İKV, TOBB,
İSO gibi etkin meslek örgütleri ve
STK’ların da desteğini alıyoruz. Ama
açıkçası esasen iş dünyasının da temel sorunları olan bu engellerin kaldırılması yolundaki mücadelemizde,
iş dünyası ve bu kuruluşlarımızın desteğini daha aktif hissetmek ve görmek istediğimizi de samimi olarak
ifade etmek isterim.
Malum son zamanlarda UN Ro-Ro
gündemde önemli bir yer tuttu ve nihayet satıldı. UND de sanırım satın
almak istiyordu, ne oldu da almadınız? Yeni satın almayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
‘’Ro-Ro hattı taşımacılar için
duraksız deniz otobanıdır’’
Öncelikle şunu ifade etmek isterim.
Ro-Ro hattı karayolu taşımacılığı için
hayati bir öneme sahiptir. Diğer bir
Karayolu taşımacılığında, pazara yakınlık, esneklik ve hız ihracatçılarımızın özellikle Avrupa pazarında rekabet gücünü artırmaktadır. Çin ve
Uzakdoğu’da daha ucuza üretilen
ürünlerin Avrupa pazarına ulaştırılma
süresi yaklaşık 30 gün iken ülkemizden bu pazara ulaşım süresi 3-5 gün
civarındadır. Aynı şekilde kara yolundaki esneklik de önemli bir rekabet unsurudur. Nitekim ihracatçımız
küçük miktardaki bir ürününü günlük ve parsiyel olarak da bu pazara ulaştırabilmektedir. Ama uzak doğudan bu imkan bulunmayıp konteynerlerin dolması, geminin kalkması ve deniz seyir süresi de eklendiğinde ucuz üretime rağmen rekabet gücü kalmamaktadır. Havayolu
taşıması bir alternatif olmakla birlikte maliyeti yüksek olduğundan o taşıma modu da bizim karayolu avan-
Ağustos 2014
58
RÖPORTAJ
Logistics Forum’14, nisan ayı içerisinde Yeditepe Üniversitesi İnan Kıraç Salon’unda gerçekleşmişti. Logistics Forum’14’te
UND Genel Sekreteri ve Öğretim Görevlisi Ali Çiçekli, öğrencilere sektörün son durumu hakkında bilgi verdi.
ifade ile Ro-Ro deniz otobanıdır. Türk
TIR’ları Avrupa ülkelerine Ro-Ro ile
her yıl 120 binin üzerinde sefer gerçekleştirmektedir. Ro-Ro taşımacılığında araçların daha az kilometre yapması ve böylece tasarruf edilen
amortisman maliyeti önemli bir avantajdır. İlaveten geçiş belgesi kota engeli, sınır kapılarındaki yoğunluk ve
kuyrukların olmaması da diğer avantajlardır. Ro-Ro ile yapılan römork taşımacılığı ise taşımacılarımızın daha
az çekici yatırımı ile faaliyetlerini sürdürüp maliyetlerini düşürerek rekabet
edebilme şansını artırmaktadır. Tabii
tüm bu avantajlar doğal olarak ihracatçı ve ithalatçılarımıza dolayısı ile
tüketicilere yansımaktadır.
‘’Vizelerdeki sınırlı kalış süresi
römork taşımacılığını bitirir’’
Ancak schengen vizeleri ile sürücülerimizin AB ülkelerinde sınırlı kalış süresi römork taşımacılığına vurulan çok
önemli bir darbedir. Son zamanlarda
artan sıkı vize kontrolleri, kalış süresindeki yanlış hesaplamalar ve kesilen
cezalar, bundan dolayı yeni vize müracaatlarında refüze olan pasaportların artması halinde römork taşımacılığı ciddi anlamda zarar görecektir. Vizelerdeki bu sorunun çözülmemesi römork taşımacılığını bitirir.
Ağustos 2014
‘UN Ro-Ro’nun Yeni Yönetiminden Sektör Ve UND olarak
Daha Yakın İşbirliği
Bekliyoruz’’
Bildiğiniz üzere UN Ro-Ro önceki
satışla yabancı bir fon(KKR) elinde
bulunuyordu Yabancı Fon işletmeleri esas itibari sahip oldukları fonu
en yüksek getiri sağlayacak şekilde işletmeyi hedeflerler ve bu anlayışla gittikleri ülkelerde yalnızca kar
amaçlı çalışırlar. Ticari olarak bu
anlayış doğru olmakla birlikte, RoRo gibi bir işletme esasen ülkemiz
ekonomisi açısından aynı zamanda
stratejik bir öneme de haizdir. Sektörümüz için de çok önemlidir. Bu
açıdan bakıldığında UN Ro-Ro şirketinin yerli işletmecilerin elinde olması daha yararlıdır. Bu nedenle biz
UND olarak hem ülke ekonomisi
hem de sektörümüz açısından stratejik öneme haiz bu hattı satın almak istedik. Ancak başka alıcılar da
talip olunca tabii serbest piyasa koşulları içerisinde başka bir grup tarafından satın alındı. Ro-Ro’yu satın alan Esas Holding-Actera Yatırım
Ortaklığı’nın yerli olması ve özellikle Esas Holdingin başarılı işletmelere sahip olması Ro-Ro’nun geleceği açısından bizlere ümit vermek-
tedir. Bu vesileyle, bu satın almanın
onlara hayırlı olmasını dilerim. Bununla birlikte unutulmaması gerekir
ki, Ro-Ro’nun tek ve asli müşterileri
uluslararası karayolu taşımacılarıdır.
Yeni Un Ro-Ro yönetiminin bunun bilincinde olarak ve müşterilerine saygı gereği sektörle ve sektörün yegane
meslek kuruluşu UND ile daha yakın
işbirliği içerisinde bulunacağını umut
ediyor ve bunu bekliyoruz. UND olarak biz UN Ro-Ro ile birlikte mevcut
diğer hat olan Alternatif Ro-Ro’yla da
aynı yakınlık ve işbirliğini geliştirmekten yanayız. UND, sektörle yakın işbirliği yapan ve sektörün gerçekleri ile çıkarlarını da göz ardı etmeyen
tüm Ro-Ro hatlarının her zaman destekçisi olacaktır.
Bu yılın ilk yarısını kısaca değerlendirecek olursanız gerek firmanız ALC,
gerekse sektör olarak nasıl geçtiğini
söyleyebilirsiniz ve ikinci yarı yılda neler bekliyorsunuz?
‘’Yüzde 20 Ciro Artış Hedefimizi Tutturuyoruz’’
ALC olarak yılın ilk yarısındaki ciro
hedefimizi tutturduk. Geçen yılın aynı
dönemine oranla yaklaşık yüzde 19
bir büyüme gerçekleştirdik. Zaten yılın başında hedefimizi belirlerken bu
59
yılın biraz zor geçeceği düşüncesiyle hedefimizi yüksek tutmamaya çalıştık. Bu yılın ikinci yarısında da aynı
büyüme oranı ve hedefi tutturabileceğimizi umut ediyorum. Ama açıkçası
son bir iki aydır çok olumlu sinyaller
almıyoruz. Kısmen seçimden, genel
ekonomik konjonktürden ve bölgesel sorunlar ile mevsimsel durumdan
kaynaklandığını düşündüğümüz bu
durgunluğun kısa sürede bitip ekonomi ve ihracatımızın normal rayına
oturacağını ümit ediyoruz. Bu bağlamda ‘faiz/döviz’ sarmalının da kısa
sürede gerçekçi ve makul bir düzeye
gelip istikrara kavuşmasını diliyoruz.
Faiz ve döviz kurunun yüksek
olduğunu mu söylemek istiyorsunuz?
‘’Yüksek Faiz/Yüksek Döviz
Kuru Sarmalı Tehlikelidir’’
Yüksek faiz girişimciyi ve ekonomik
büyümeyi yavaşlatır. Ama buna karşılık yüksek döviz kurunun ihracatı
teşvik edici bir argüman olduğu düşünülse bile bizim gibi ihracat girdilerinin önemli bir çoğunluğun ithalata dayalı olduğu ülkelerde yüksek kur esasen ithalatla birlikte ihracatı da olumsuz etkilemektedir. Tabii
biz uluslararası taşımacılar için ihracat ve ithalatta daralma olmaması en
büyük dileğimizdir zira dış ticaretteki en ufak bir daralma ya da durgunluk ilk olarak biz karayolu taşımacılarını direkt olumsuz etkilemektedir. Bu
nedenle ülke ekonomisinin faiz/döviz
kıskacına daha fazla girmeden kısa
süre içerisinde önceki istikrarlı düzeyine kavuşması öncelikli beklentimiz
ve dileğimizdir.
‘’Bu Dönemde Aşırı Borçlanma
ve Düşük Likidite Risktir’’
İlaveten, meslektaşlarımın bu dönemde aşırı borçlanmaya gitmemelerini ve mümkün olduğunca likiditelerini iyi düzeyde korumalarını, insan kaynakları yapısı ile bilgi ve beceri düzeylerini yükseltmelerinin gelecekleri açısından daha doğru olduğunu düşünüyorum.
Lojistik eğitimi ne durumda ki siz üniversitede öğretim görevlisi olarak da
ders veriyorsunuz?
Lojistik eğitiminin ülkemizdeki geçmişi 15 yıl olmasına rağmen bu kısa
sürede önemli gelişmeler sağlanmıştır. Gerek devlet gerekse de vakıf üniversitelerinde bugün 100’e
yakın lojistik ve ulaştırma lisans ve
ön lisans programları vardır. Her yıl
bu programlardan yüzlerce öğrenci mezun olup sektörde çalışmaya
başlamaktadır.
‘’Eğitimli İnsan Kaynağı
Sektörün İtici Gücüdür’’
Eğitimli ve bilgili insan gücünün sektörde artması elbette ki sektör adına
çok olumlu ve sevindiricidir. Bununla birlikte bu programlardaki müfredat dağınıklığı, bilgi ve kaynak yetersizliği, akademisyen/öğretim elemanı eksikliği gibi sorunların da acilen giderilmesi gerekir. Bu bağlamda
UND koordinasyonunda ‘Lojistik Eğitimi Müfredat Çalışma Grubu’ oluşturduk ve birçok üniversite ve yüksek
okuldaki değerli akademisyenleri bu
gruba dahil ederek bilgi ve belge et-
kileşimi ile paylaşımı yapılmasını hedefledik. Bu bağlamda bir adım daha
ileri giderek yine ağırlığı hocalarımızdan olmak üzere ULAKDER(Ulaştırma
Lojistik Eğitim Kurumları ve Programları Değerlendirme ve Akreditasyon
Derneği)’i kurarak ulaştırma ve lojistik alanındaki yükseköğretimde müfredatın iyileştirilmesi ve sektörün beklentileri doğrultusunda mezunlar yetiştirilmesi amacıyla aktif çalışmalar yapılmasına öncülük ve katkıda
bulunmaya çalıştık. Ben, şahsen zaten 2008/2009 Öğretim Yılından
beri aralıksız olarak, lojistik/ulaştırma
programını ilk başlatan okul olan, İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu’nda (ULYO) ‘Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Operasyon Yönetimi’ dersini vermekteyim. Bu
vesileyle bilgi birikim ve tecrübelerimizi pratik vakalarla da zenginleştirerek genç nesillere aktarmaya ve onları
mesleğe hazırlamaya çalışıyoruz.
Bu anlamda taşımacılara ve UND
üyelerine bu ekonomik konjonktürle
ilgili ne söylemek istersiniz?
‘’Maliyet Hesapları Doğru Yapılmalı, Zorunlu Olmadıkça Bu
Dönemde Yeni Araç Yatırımı
Yapılmamalıdır’’
Ülkemiz lojistik sektörünün ve özellikle
uluslararası karayolunun birçok sıkıntıları var. Bu nedenle taşımacı meslektaşlarımın bu dönemde daha dikkatli ve kontrollü olmalarını, maliyet hesaplarını çok sağlıklı yapıp fiyatlarını
ona göre düzenlemelerini, maliyet altında taşıma yapmamalarını, yenileme
yatırımları dışında bu dönemde özellikle yeniden araç yatırımı yapacaklarsa genel konjonktürü iyi düşünerek iyi
etüt yapmaları gerektiği kanısındayım.
Ağustos 2014
60
EĞİTİM
Lojistik sektöründeki gelişmeler
Doç. Dr. Serap İNCAZ
Nişantaşı Üniversitesi
Uluslararası Ticaret ve
Lojistik Bölüm Başkanı,
İ.İ.S.B.F. Dekan Yardımcısı
L
ojistik, günümüzde geniş anlamı hammaddenin kaynağından ürünün tüketildiği son noktaya kadar hareketi sırasında imalat dışında gerçekleştirilen her türlü mal, hizmet ve bilgi
akış faaliyetlerini kapsamaktadır. Lojistikte temel kavramlar ve uygulamalar bakımından Amerika’da oluşturulan Lojistik Yönetimi Konseyi, bu konudaki örgütlü çalışmaları başlatan
kuruluşların başında gelmektedir. Değişen koşullara uyum sağlamak amacı ile adı sonradan CSCM (Council of
Supply Chain Management) olarak
değiştirilen CLM (Council of Logistics
Management) tarafından lojistik yönetimi şöyle tanımlanmaktadır: “Müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere her türlü ürün, hizmet ve bilgi akışının, hammaddenin başlangıç noktasından, ürünün tüketildiği son noktaya kadar olan hareketlerinin, etkili ve verimli bir biçimde planlanması,
uygulanması, taşınması, depolanması ve kontrol altında tutulmasıdır”. Lojistik sektörü, tüm sektörlerle işbirliği
içinde olan, sektörler üstü ve aynı zamanda tüm sektörleri organize edebilecek yetiye sahip bir alan olarak karşımıza da çıkabilmektedir. Türkiye’ye
baktığımızda, özellikle son yıllarda lojistik sektörünün hem uygulama hem
de akademik alanda gelişme ve ilerleme gösteren genç bir sektör olduğu görülmektedir. Buna ek olarak,
Türkiye’nin konumu itibariyle, Ortadoğu, Türk Cumhuriyetleri ve Avrupa
arasında bir aktarma merkezi oluşturması ve lojistik üssü olma iddiası
veya idealinden dolayı oldukça avan-
Ağustos 2014
tajlı bir konumdadır. Lojistik bölümü, artan insan nüfusu, tüketim toplumu olmamızdan ve üretilen üründe artış söz konusu olmasından dolayı giderek artan ekonomik faaliyetlerin merkezinde yer alan bir sektör haline gelmektedir. Üretilen ve tüketilen üründeki artış buna paralel olarak
ürün sevkiyatını da artan bir biçimde kaçınılmaz bir duruma getirmektedir. Böylece bundan 10-15 yıl öncesine kadar hiç bilinmeyen bir sektör
olan lojistik sektörü bu gelişmeler sonucunda artık yüzyılın sektörü olarak
adlandırılmaya başlanmıştır.
Yabancı dil ve
iyi bir staj dönemi
Öncelikle dikkate alınması gereken
nokta, mezun olduğunuzda iş bulabilme olanaklarının ne olduğu konusudur. Üniversiteyi bitirdiğiniz zaman
elde ettiğiniz bu meslek iyi bir yabancı
dil bilgisi ve etkin ve verimli stajla birlikte sizleri işsiz bırakmayacak en başta gelen meslekler içinde yer almaktadır. Mezunların lojistik faaliyetin her
alanında bilgi sahibi, bu konularda
gerek duyabileceği ileri bilgi düzeyine
ulaşabilmeyi bilen, lojistik problemleri anlayabilen, analiz eden ve çözüm
önerileri oluşturabilen bilgi dağarcığına sahip olmaları gerekmektedir.
Buna ek olarak, mezun olduklarında lojistik, satın alma, stok, depolama, ulaştırma sistemleri, satın alma,
gümrük, sigorta, tedarik zinciri yönetimi gibi temel konularda yeterli bilgiye
sahip, bu bilgiyi etkin kılabilmek için
gerekli bilgisayar programlarını bilen
ve kullanabilen mezunlar olabilmelidirler. Bu sektörde başarılı olabilmenin olmazsa olmazlarından biri en az
bir yabancı dil bilgisidir. Lojistik faaliyette başarı elde edebilmek için işini sevmesi, mesleğine aşık olması ve yaşam boyu lojistiği öğrenebilecek ve kendini geliştirebilecek donanıma sahip olması da mezunların zaten ilk birkaç yıllık iş tecrübesinden
sonra çok iyi konumlara gelmelerine büyük katkıda bulunacaktır. Ayrıca, eğitim süreci içinde; sorumluluk,
iş disiplini, takım çalışması, zaman
yönetimi, müşteri odaklılık gibi birçok yetkinliği kazanabilmek için, boş
kalan günlerde bir işyeriyle bağlantı
kurmak ve olanaklar dahilinde çalışmak iş yaşamı konusunda kendisine
güvenini artırmaktadır. Bu arada, lojistik eğitimi veren eğitim kurumlarının da, sektörle çok yakın bir işbirliği içerisinde olması, uygulamalı eğitim, staj ve uluslararası eğitim kuruluşları ile işbirliğini arttırması önemli
bir katkıdır. Lojistikle ilgili meslek elemanları, uluslararası çalışan tüm kuruluşların üretim, depolama, nakliye,
pazarlama bölümlerinde, kargo ve
nakliye firmalarında dış ticaretin yoğun olduğu büyük illerde kamu sektörünün gümrük, liman işletmeciliği
bölümlerinde çalışabilirler. Mezunlar
ithalat-ihracat uzmanı, dış ticaret elemanı, satın alma uzmanı ve/veya satış temsilcisi(iç-dış piyasa) pazarlama
elemanı ve ilgili birçok alanda görev
yapabilir.
61
Lojistik eğitiminde müfredat
ve eğitmen kadrosu önemli
İstanbul Üniversitesi
Ulaştırma ve Lojistik
Yüksekokulu Müdür
Yardımcısı Ulaştırma ve
Lojistik Yönetimi Anabilim
Dalı Başkanı Yrd.Doç.
Dr.A.Özgür Karagülle
G
eçmişi uygarlık tarihine kadar uzanan lojistiğin öneminin yeniden
keşfedilmesiyle birlikte
bu alanda eğitilmiş işgücüne ihtiyaç artmaya başlamıştır. Lojistik faaliyetlerin işletmelere stratejik avantaj sağlayacağı noktasından hareketle lojistik eğitimine özel önem verilmeye başlanmıştır. Ülkemizde de 1999 yılında İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu’nun eğitim-öğretime
başlamasıyla çıkılan bu yolculuk günümüzde onlarca okulda ön lisans ve
lisans seviyesinde eğitim verilmesiyle
mevcut durumuna gelmiştir.
Başlangıçta “elimizdeki insan kaynağını nasıl geliştirebiliriz?” sorusuna aranan yanıt okulların bakış açısını şekillendirmekteyken günümüzde “lojistik eğitimi nasıl olmalı?” sorusu arayışların odak noktasını oluşturmaktadır. Geçmişi henüz 15 yıla
dayanan ve akademik bir disiplin için
genç sayılabilecek bir alanda kısa zamanda “eğitimi verebilmek”ten “nitelikli eğitimi arama”ya yönlenmek
önemli bir gelişimdir.
Lojistik eğitimi veren okullara bakıldığında okulların ders yapısını oluşturan “müfredat” ve bu derslerin öğrencilere en uygun yöntemle aktarılmasını sağlayan “eğitim kadrosu” bu
okulların eğitimleri değerlendirmek
için bir ölçüt olarak alınabilir. Lojistik alanında yükselen trendi görüp bu
alanda eğitim programı açmak isteyenlerin temel sorunu temelde bu iki
başlıktır. Sevinerek söylemek mümkündür ki lojistik alanında eğitim veren okulların eğitmen ve idari kadroları gün geçtikçe daha falza sayıda
lojistik alanında çalışma yapmış kişiler tarafından doldurulmaktadır.
Üniversite-sanayi işbirliği
Sektörde yer alan işletmelerin farklı okulların mezunlarının farklı eğitim
düzeylerini görerek daha nitelikli eğitim veren kurumların mezunlarını istihdam etmeye yönelmeleriyle birlikte lojistik bölümü enflasyonundan kaynaklanan bazı olumsuzluklar zaman içerisinde ortadan kalkacaktır. Bu aşamada lojistik eğitimi veren kurumlar ile
lojistik sektörünün aynı bakış açısı ve
işbirliği ile hareket etmeleri ve birbirlerine yakın durmaları esastır. Henüz
bir doçentlik alanı olarak tanınmamasına karşılık bu alanda çok sayıda özgün çalışma ve araştırma yapan öğretim üyeleriyle, sektördeki eğitim ihtiyacını doğru olarak tanımlayabilecek yöneticilerin ortak akıl yürütmeleri orta ve
uzun vadede lojistik eğitimlerinden alınan verimi arttıracaktır.
Lojistik eğitimi veren kurumların te-
mel sorunlarından olan eğitim programının kurucu okulun karakteristiğini yansıtması durumu, yani işletme okullarının kurduğu okulların daha çok yönetim ağırlıklı, mühendislik kökenli okulların kurduğu okulların ise daha teknik ağırlıklı olması, bu alandaki akademisyen sayısının artması ve lojistik eğitimlerinin belirli bir standard gelmesi sonucunda azalması beklenmektedir. Okulların eğitim programlarının farklı yapıda olması özerk üniversitelerin temel yaklaşımı olmasına
karşın belirli asgari derslerin belirli standart ve içeriklerde programlarda yer alıyor olması, lojistik eğitimlerinde bir standart yakalanmasının
ilk adımı olacaktır. Kısaca özetlemek gerekirse lojistik eğitiminin kalitesi arttırılmak isteniyorsa söz konusu eğitimlerin hangi program yapısı
ve hangi eğitim kadrosuyla verildiği,
üniversite-sanayi işbirliğinin ne ölçüde fonksiyonel ve iyi niyetle işletildiği
konularına odaklanılmalıdır. Lojistiğin ülkemiz açısından genç bir bilim
alanı olduğu unutulmadan, bu alanda eğitim almış ve lojistik ile ilgili
alanlarından araştırmalar, çalışmalar yapmış akademisyenlerin de gün
geçtikçe sektörel eğitimde daha fazla yer almaya başladığı unutulmadan geleceğe umutla bakılmalıdır.
Ağustos 2014
62
TESLİMAT
Reysaş Lojistik, Mercedes-Benz Actros ve
Axor’la gücüne güç katıyor
Reysaş Lojistik, filosunu Mercedes-Benz kamyonları ile güçlendirdi. Reysaş Lojistik,
8’i ADR’li olmak üzere 29 adet Axor 1840 LS ve 24 adet Actros 1841 LSNRL model
Mercedes-Benz kamyonunu filosuna ekledi.
Türkiye’de çevre duyarlılığıyla adından söz ettiren Reysaş Lojistik, filosunu Mercedes-Benz kamyonları ile
güçlendirdi. Reysaş Lojistik, 8’i ADR’li
olmak üzere 29 adet Axor 1840 LS
ve 24 adet Actros 1841 LSNRL model Mercedes-Benz kamyonunu filosuna ekledi. 2014 yılı içerisinde
Hama Oto Kiralama ve Çevre Hizmetleri A.Ş. tarafından kiralanan 36
araçla birlikte Reysaş Lojistik, toplamda 89 yeni Mercedes-Benz Actros ve Axor kamyonu müşterilerinin
hizmetine sunmaya başladı. Bu alıma Mercedes-Benz Finansal Hizmetler şirketi tarafından finansman desteği sağlandı. Kurulan bu güçlü işbirliğine, Mercedes-Benz Türk Yetkili Bayii Koluman Motorlu Araçlar İstanbul
aracılık etti. Mercedes-Benz Türk Pazarlama Merkezi’nde düzenlenen törene, Mercedes-Benz Türk A.Ş. Pazarlama ve Satış Direktörü Süer Sülün,
Kamyon Pazarlama ve Satış Müdürü Bahadır Özbayır, Kamyon Filo Satış Müdürü Alper Kurt, Mercedes-Benz
Türk Bayii Koluman Motorlu Araçlar
Ağustos 2014
İstanbul Genel Müdürü Ali Türkay Saltık, Kamyon Satış Müdürü Aytekin Yeşil, Reysaş Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Durmuş Döven ve Reysaş Lojistik
Genel Koordinatörü Rudolf Heiglmayer katıldılar.
Sülün: Kamyon pazarındaki liderliğimiz devam ediyor
Düzenlenen teslimat töreninde konuşma yapan Mercedes-Benz Türk Pazarlama ve Satış Direktörü Süer Sülün işbirliğinden duydukları memnuniyeti
dile getirerek, “Kamyon pazarında yıllardır sürmekte olan tartışmasız liderliğimiz devam ediyor. Müşteri odaklı
çalışma anlayışımız sebebiyle ihtiyaca
uygun kaliteli ürünlerimizi yine müşterilerimizin beklentilerine uygun farklı
seçenekler ile sunabiliyor olmamız bizi
başarılı kılıyor. Bildiğiniz gibi şirketimiz
araç satışının yanı sıra ikinci el araç
alım satımı, garanti, servis, finansman
ve sigorta hizmetleri de sunuyor. Geliştirmiş olduğumuz bu altyapı, yetkili bayii ve servislerimizdeki tüm çalışanlarımız ile, yani profesyonel kadromuzla hayat buluyor. Yeniliklere açık
olan, lojistik sektörünün öncü firması Reysaş Lojistik’in Mercedes-Benz
markasını tercih etmeyi sürdürmeleri bizleri sevindiriyor. Reysaş Lojistik’in
yöneticileri ve çalışanlarına bize ve
ürünlerimize duydukları güven nedeniyle, Mercedes-Benz Türk ve Koluman Motorlu Araçlar’ın yönetici ve
çalışanlarına da bu işbirliği için harcadıkları emek nedeniyle teşekkür
ediyorum.” ‘Mercedes-Benz Türk, lojistik sektörünün gözde kamyonlarını pazara sunuyor olmanın haklı gururunu yaşıyor’ şeklinde görüşlerini
dile getiren Mercedes-Benz Türk A.Ş.
Kamyon Pazarlama ve Satış Müdürü Bahadır Özbayır, gelecekte lojistik şirketlerinin hızla yenilenen çekici araçlardan oluşan mega filolarla
çalışacaklarını ve sektörün büyümeye devam edeceğini ifade etti. Reysaş
Lojistik’in yöneticilerine başarılar dileyen Özbayır, her daim kendilerinin
yanlarında olmaya devam edeceklerini söyleyerek, Mercedes-Benz kamyonlarına gösterdikleri ilgiden dolayı
teşekkürlerini iletti.
63
Tırsan Yeni Teknolojilerini IAA 2014 Fuarı’nda Tanıtacak
37 yıldır treyler sektörünün öncü lideri Tırsan, Almanya’nın Hannover kentinde 25 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek olan 65. Uluslararası Ticari Araç Fuarı’na, 50’den fazla ülkeye ihracat yaptığı Kässbohrer
ve Talson markalarıyla ve Türkiye’nin
ilk ve tek Ar-Ge merkezinde geliştirdiği üç yeni teknolojiyle katılacak. Ticari araç sektörünün en büyük fuarında Tırsan bu sene iki markası ile dört farklı alanda yer alacak.
Kässbohrer 27 no’lu salonun E011
no’lu standında, Talson 27 no’lu salonun E007 no’lu standında yer alır-
ken, Kässbohrer’in 130 ton taşıma
kapasiteli 8 dingilli hidrolik dümenleme sistemine sahip low-bed taşıyıcısı, K.SLH.8, Dış Alan - K38’de,
yeni Fren ile Dümenleme Sistemi
ise yeniliklerin tanıtıldığı bölüm olan
Innovationstage’de
sergilenecek.
Kässbohrer’in sergileyeceği araçlar arasında intermodal taşımacılık
için özel tasarlanan Yeni Nesil Perdeli Mega-Semi Treyler, K.SCS M, 2
dingilli uzayabilir hidrolik dümenlenir low-loader semi treyler, K.SLL 2,
60 m3 damperli silobas semi-treyler,
K.SSK 60, ve ADR’li paslanmaz çelik kimyasal taşımacılığına uygun
tanker, K.SSC 30, yer alırken, Talson ise FNA sınıfı ATP sertifikalı hava
kargosu treyleri Talson FNA ile fuara katılacak. Tırsan’ın 65. IAA fuarında sergileyecekleri araçlarla sınırlı değildir. 2009 yılında bir ilki gerçekleştirerek Türkiye’nin ilk treyler
Ar-Ge merkezini açan Tırsan, uluslararası sektör basınında devrim olarak nitelenen yeni geliştirdiği teknolojileri de fuarda tanıtacak. Fuarda yeniliklerin tanıtıldığı bölüm
olan Innovationstage’de sergilenecek olan Fren ile Dümenleme (Steer by Brake – SBB) teknolojisinin yanı
sıra, treylerin arkasındaki araçta yer
alan sürücü ve yolcuların güvenliğini
artırmak üzere yeni geliştirilen Enerji Sönümleyen Tampon (Rear Underrun Protection Device with Absorption
Box – RUPD-AB) ile park freni, mekanik ayak, katlanır tampon ve perdeli
araçlar için çatı kaldırma sistemi gibi
farklı işlevlerin merkezi ve sistematik
olarak dijital kontrolüne olanak sağlayan Dijital Treyler Kontrolü (Digital
Trailer Control – DTC) teknolojisi de
tanıtılacak.
TTF Lojistik’in Yatırımda İlk Tercihi Renault Trucks
2006 yılından bu yana uluslararası
karayolu taşımacılığı alanında faaliyet
gösteren TRF Lojistik, kendi araçlarından oluşturacağı filosu için 4 adet Renault Trucks Premium 460.18 T Optidriver+ alımı gerçekleştirdi. Sektörde
20 yılı aşkın deneyimiyle İspanya’dan
Danimarka’ya Avrupa’da 18 ülkede acentası bulunan TRF Lojistik, 4
adet Renault Trucks Premium 460.18
T Optidriver+ satın aldı. TRF Lojistik,
kendi filosunu oluşturmak için ilk tercihini Renault Trucks’tan yana kullandı. İstanbul’da gerçekleştirilen teslimat töreninde TRF Lojistik adına Altuğ
Arı, Özgen Keser ve Esin Çelebi, Renault Trucks adına ise, İstanbul Avrupa Bölge Satış Müdürü Soner Alpöz ile
İstanbul Avrupa Satış Sorumlusu Tayfun Fıçıcı hazır bulundu. TRF Lojistik
adına törende konuşma yapan Altuğ
Arı, “Özmal araçlarımızdan oluşacak
filomuza yaptığımız ilk yatırımda Renault Trucks’ı tercih ettik. Tercih sebeplerimizde Renault Trucks’ın yakıt tüketimi ve işletme maliyetlerindeki büyük
avantajları çok önemli rol oynadı. Bunun yanı sıra Renault Trucks’ın kendisini kanıtlamış, müşteri cephesinde güven yaratmış bir marka olması da kararımızı etkileyen faktörler oldu” dedi.
Aldıkları referansların da hep aynı adresi gösterdiğini belirten Arı, satış sırasında marka temsilcilerinin sıcak ve samimi yaklaşımı ile verdikleri kararın ne
kadar doğru olduğunu bir kez daha
gördüklerini söyledi. Renault Turcks
ekibine teşekkür eden Arı, işbirliklerinin sürebileceğini ifade etti. Renault
Trucks İstanbul Avrupa Satış Sorumlusu Tayfun Fıçıcı yaptığı değerlendirmede, “TRF Lojistik olarak yola Renault
Trucks ürünleri ile çıkmaları bizler için
ayrı bir gurur kaynağıdır. Kara taşımacılığında bugün olduğu gibi gelecekte de her zaman ürünlerimizin kalitesi
ve hizmetimizle yanlarında olacağımızı bilmelerini isteriz. Yeni yatırımlarının
hayırlı olmasını ve işbirliğimizin devamını dileriz” dedi.
Ağustos 2014
64
KISALAR
TIRSAN, İSO 500’de 19 basamak birden yükseldi
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO)
açıkladığı 2013 yılı Türkiye’nin 500
büyük sanayi kuruluşu listesinde Tırsan Treyler A.Ş. 178’inci sıradan
159’uncu sıraya yükselerek büyük
bir başarıya imza attı. Tırsan Treyler
A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Çetin
Nuhoğlu konuya ilişkin yaptığı açıklamada Tırsan’ın Türkiye’nin en büyük 159’uncu sanayi kuruluşu olmasından duyduğu gururu dile getirdi. Nuhoğlu ‘Başarımızı müşterilerimiz ile kurduğumuz uzun dönemli
işbirliklerine ve müşteri memnuniyetini temel başarı kriteri olarak kabul
etmemize borçluyuz. Birlikte çalıştığımız herkesle uzun vadeli işbirlikleri kurarak, iş ortaklıklarımızı güçlendirerek beraber büyüyor ve güçleniyoruz. 1977’den bu yana ilerle-
diğimiz yolda Avrupa’nın taşımacılık çözümleri sunan lider firmalarından biri olduk. İSO 500 listesinde 159’uncu sıraya yükselmemiz
37 yıldır sürdürdüğümüz bu istikrarlı gelişimin sonucunda gelen bir
başarıdır’ dedi. Sözlerine Tırsan’ın
2018 stratejik hedefleri ile devam
eden Çetin Nuhoğlu ‘2018 yılında
500 milyon Euro ciroyu hedefleyen
ve mevcut Adapazarı, Almanya ve
Rusya fabrikaları ile 50’den fazla
ülkeye ihracat gerçekleştiren Tırsan
olarak başarımızın haklı gururunu
yaşıyoruz’ dedi. Elde edilen başarı
müşterilerimizden bayilerimize çalışanlarımızdan tedarikçilerimize kadar uzanan ve uyum içinde çalışan
büyük Tırsan ailesinindir diyen Nuhoğlu ‘Bu büyük ailenin her bir bi-
reyine teşekkürlerimi sunar ve birlikte çok daha büyük başarılara imza
atacağımıza olan inancımı paylaşmak isterim’ dedi.
En İtibarlı Marka Sıralamasında Michelin Farkı
Michelin, Reputation Institute tarafından gerçekleştirilen 2014 yılı en iyi itibara sahip markalar sıralamasında 6
sıra birden yükselerek 15. sırada yer
aldı. Aynı araştırmada Fransız şirketler
arasında birinci sırada yer alan Michelin, lastik sektöründeki farkını bir
kez daha kanıtladı. Michelin, global
anlamda şirketlerin itibarlarını ölçümleyen Uluslarası Reputation Enstitüsü
2014 yılı sıralamasında bir kez daha
başarısını ispatladı. 2013 yılında aynı
listede 21. Sırada yer alan Michelin, bu yıl 6 sıra yükselerek 15. sırada
yer aldı ve rakiplerini geride bıraktı.
Uluslararası 100 şirketin itibarlarının
sıralandığı liste için 55 binden fazla
tüketicinin görüşü alındı. Ürün / servisler, inovasyon, çalışma ortamı, yönetişim, liderlik, finansal performansları göz önünde bulundurarak oluşturulan sıralamada Michelin, lastik sektörü sıralamasında en yakın rakibine
6 sıra fark attı.
OMSAN, İstanbul Ticaret Odası
tarafından altın plaket ile ödüllendirildi
İstanbul Ticaret Odası (İTO),
OMSAN’ı, 2012 yılında yüksek düzeyde Kurumlar Vergisi ödeyerek gösterdiği başarıdan ötürü “Altın Plaket”
ile ödüllendirdi. 36 yıllık deneyimiyle
müşterilerine entegre lojistik hizmetler sunan OMSAN, İTO tarafından
verilen “Altın Plaketlerine” bir yenisini daha ekledi. OMSAN Genel Müdürü Osman Küçükertan; İTO tarafından ödüllendirilmiş olmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirtti. Küçükertan, OMSAN’ın tüm paydaşlaAğustos 2014
rı nezdinde güvenilirliği ile bilinen bir
şirket konumunda bulunduğunu ve
alınan ödüllün bu durumun önemli bir göstergesi olduğunu vurguladı. Ayrıca Küçükertan, vergilendirilmiş kazancın kutsallığından bahsederek, OMSAN gibi her şirketin vergisini tam ve düzenli olarak ödemesinin ülke ekonomisi için çok büyük
önem taşıdığını, sorumlu bir kurumsal vatandaş olarak ülke ekonomisi
için sürekli değer yaratmaya devam
edeceklerini sözlerine ekledi.
65
Desa Nakliyat, Araç Filosunu Scania ile büyütüyor
Tekstil taşımacılığında Ege bölgesinin önde gelen firmalarından Desa
Nakliyat, filosunu Scania ile genişletti. Desa Nakliyat’a, Doğuş Otomotiv İzmir Yetkili Satıcı ve Servisi Ankara Ağır Vasıta’dan satın aldığı R400 LA4X2 HNA ve R440 LA4X2
HNA araçları düzenlenen törenle teslim edildi. Ankara ağır vasıta tesislerinde düzenlenen teslimat törenine
Desa adına firma yöneticileri Serdar
Daldan ve Şükrü Daldan ile Ankara Ağır Vasıta Genel Müdürü Mustafa Mutlubaş ve Satış Müdürü Erman
Akbulut katıldı. Serdar Daldan yaptığı açıklamada filolarında bulunan
12 araç ile ağırlıklı olarak Ege bölgesinde tekstil ve parsiyel taşımacılığı yaptıklarını belirterek yeni araçları ile dağıtım bölgelerini genişletmek
istediklerini söyledi. Daldan “Hizmet
verdiğimiz sektöre karşı sorumluluklarımızı layıkıyla yerine getirmeyi amaçlıyoruz. Scania markasından aldığımız
hizmet ve ürün kalitesinden oldukça memnun kaldık. Filomuza kattığımız yeni Scania araçlarımız ile performanslarını birebir gözlemleme imkanımız oldu. Scania ile firmamızın gücünün artacağına inancımız tamdır”
dedi. Ankara Ağır Vasıta Sahibi Mustafa Mutlubaş ise, Desa Nakliyat’a
yeni araçlarını yenilenen tesislerinde
teslim etmenin sevincini yaşadıklarını
belirterek “Bölgemizde Scania markasına hizmet vermenin gurur ve sorumluluğunu taşıyoruz. Bu sorumluluğu layıkıyla yerine getirmek arzusundayız” açıklamasında bulundu. Scania, üstün kalitesi ve sağladığı yakıt
tasarrufu ile işletme maliyetlerini düşürürken, müşterilerinin kazanımlarının sürekliliği ile üstün rekabet gücü
sağlıyor.
Kalya Lojistik Tazelik İçin Thermo King’i Seçti
Kalya Lojistik, Avrupa ve Rusya bölgelerine narenciye başta olmak üzere
mevsimsel olarak kavun, karpuz, kiraz, erik gibi birinci sınıf ihraç ürünlerinin yurt dışındaki müşterilerine ulaşana kadar en taze şekilde korunması
için Thermo King soğutucu ünitelerini
seçti. Thermo King tarafından Kalya
Lojistik tesislerinde gerçekleşen teslimat törenine Doğuş Otomotiv Thermo King marka müdürü Suna Türk,
Thermo King Kayseri Yetkili Satıcı
ve Servisi Sağıroğlu Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sağıroğlu ve Kalya Lojistik firma sahibi Ömer
Kaluti katıldı. Teslimat töreninde bir
açıklama yapan Thermo King Marka
Müdürü Türk, soğuk zincir taşımacılığının gerek ekonomik değerler, gerekse de insan sağlığı açından çok
büyük öneme sahip olduğunu hatırlatarak “Thermo King markası olarak
böyle önemli bir sektörün oyuncularının tüm ihtiyaçlarına cevap vermek
istiyoruz. Bugün Türkiye’nin yaş sebze ve meyve ihracatındaki en önemli pazarlarından birtanesi olan Rusya
ve bölgelerine taşımacılık gerçekleştiren Kalya Lojistiğe 11 adet SLX e 400
teslim ediyoruz. 2014 yılında başladıkları lojistik çalışmalarındaki ilk yatırımlarını Thermo King markasına
yapmalarından dolayı da kendilerine
güvenleri için teşekkür ederiz“ dedi.
Firma Sahibi Ömer Kaluti ise yeni
girdikleri bu pazarda hızlı bir şeklide
büyümek istediklerini belirterek “Rusya gibi Türkiye’nin en büyük, ancak
bir o kadar da zor olan bir pazarına
giriyoruz. Bu pazarda var olabilmek
ve büyüyebilmek için kaliteli hizmet
vermek zorundasınız. Biz de bu kaliteyi Thermo King ile yakalayacağımıza inanıyoruz“ dedi. Doğuş Otomotiv
Thermo King, 2011 ve 2012 yıllarında da satış ve servis alanında göstertiği başarılardan dolayı OEM tarafından “Platin Satış ve Servis Sağlayıcısı“ olarak ödüllendirildi.
Ağustos 2014
medya