NİN SESİ
Transkript
NİN SESİ
’NİN SESİ AĞUSTOS 2014 SAYI: 384 Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı Irak’ın çözümü ? İran mı oluyor 100 milyar dolarlık Rusya ihracatı yolda... Sayı: 384 Türkiy e Irak 46 40 18 ‘Sahtecilik’ haksız rekabet yaratıyor Rehinli treylerler yeni şasi numarası ile başka bir üreticiye ait uygunluk belgesi ve uygun olmayan bir faturayla tekrar trafiğe çıkarılıyor. 22 Ulaştırma İşlemleri İç Gümrüklere alınıyor Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, U-NET işlemlerinin iç gümrüklere taşınmasının 23 Haziran 2014 tarihinde başlatıldığını bildirdi. 24 İhracatın kahramanları Ankara’da bakanları ziyaret etti Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), yeni yönetim kurulu ile ilk Ankara temasını gerçekleştirerek bazı bakanlar ile beklentilerini paylaştı. Ağustos 2014 40 Rusya ile ticaret hacminde hedef 100 milyar dolar Rusya ile Batı arasında yaşanan gerginlik yaptırım kararlarıyla son buldu ve Rusya’dan beklenen hamle geldi. ’NİN SESİ UND Danışmanlık ve Tanıtım Hizmetleri A.Ş İktisadi İşletmesi Adına Sahibi Ömer Çetin Nuhoğlu Genel Yayın Yönetmeni Fatih Şener Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü Hatice Hacısalihoğlu Yayın Kurulu Ali Çiçekli, Şerafettin Aras, Nagihan Soylu, Banu Damla Alışan İran 26 54 Yazı Kurulu Alper Özel, Evren Bingöl, Muammer Ünlü, Elif Sevim Haber Merkezi Alpdoğan Kahraman, Berkalp Kaya, Erman Ereke, Gürol Gülbeyaz, İbrahim Çolak, Burak Çığa, Kadir Çirkin Mali İşler Müdürü Muhammet Haybarlık 46 Tuncer: Lojistik firmalarından beklentilerimiz yüksek Eyüp Sabri Tuncer Yönetim Kurulu Başkan Vekili H. Engin Tuncer, lojistik firmalarından beklentilerinin yüksek olduğunu ifade ederek pazara zamanında ve hasarsız bir şekilde ulaşabilmenin doğru yolunun lojistik paydaş firmalarından geçtiğini söylüyor. 48 Sektörel tecrübeye sahip hocalarımız öğrencilerimize ışık tutuyor Okan Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası Lojistik Bölüm Başkanı Doç.Dr. A.Zafer Acar, sektör tecrübesi olan hocalarla öğrencilere hem ulusal hem de uluslararası değerleri kapsayan eğitim vererek fark yarattıklarını ifade ediyor. 52 Kimya İhracatında en büyük pazarımız Almanya oldu Otomotiv ile hazır giyim ve konfeksiyon sektörlerinin ardından en fazla ihracat yapan üçüncü sektör olan kimya, Ocak - Temmuz döneminde ise 10 milyar 514 milyon dolarlık ihracata imza attı. 54 Ali Çiçekli: Yüksek faiz girişimciyi ve ekonomik büyümeyi yavaşlatır ALC Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı, UND Genel Sekreteri ve öğretim görevlisi Ali Çiçekli, “Yüksek faiz girişimciyi ve ekonomik büyümeyi yavaşlatır’’ diyor. Reklam Sorumlusu Hatice Hacısalihoğlu 0212 359 26 00 / 208 Yayına Hazırlık LOCA MEDYA ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ Genel Yönetmen Mutlu Doğan Editör Ahmet Doğan Grafik Tasarım Erhan Aydın İletişim 0212 579 92 35 ctp baskı ve cilt İstanbul Basım Ltd.Şti 0212 603 26 20 Ağustos 2014 adres Cennet Mah. Hürriyet Cad. No: 1/1 B Blok Cennet / Küçükçekmece İSTANBUL - TÜRKİYE Tel: 0212 579 92 35 Fax: 0212 598 47 62 [email protected] Yerel ve Süreli Yayın BAŞYAZI ÖMER ÇETİN NUHOĞLU UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI Değerli Dostlarım, Türkiye, 2023 hedefleri doğrultusunda 500 milyar dolarlık ihracatı gözüne kestirdi. Biz, uluslararası nakliyeciler olarak bu hedefin gerçekleştirilebilmesinde çok önemli bir role sahibiz. Nakliye sektörü olmadan genel anlamda ihracat gerçekleştirilemez. Nakliye sektörü olmadan ise dar anlamda 2023 ihracat hedeflerinin gerçekleştirilmesi söz konusu bile olamaz. Türkiye, jeostratejik konumuyla, bölgedeki yapısıyla, dinamikleriyle, genç nüfusu ve kalifiye elemanı ile dünya arenasında daha çok söz sahibi olmak istiyorsa taşıma ve nakliye sektörümüzün önündeki engellerin birer birer ortadan kaldırılması gerekiyor. Türkiye uluslararası nakliye sektörünün uzun yıllardır pek çok haksız ve hukuki dayanağı olmayan muameleler ile uğraşmak zorunda kaldığını sık sık tekrarlıyoruz. ‘Sanal prangalar’ diye nitelediğimiz bu haksızlıklar Türkiye’nin sırtındaki kamburları oluşturuyor. Ve Türkiye, artık bir çıta daha atlamak istiyorsa bu kamburlarından kurtulmak durumunda. Şu son günlerde ülkemiz uluslararası nakliye sektörünün birinci gündem maddesini Irak taşımaları oluşturuyor. Irak, Almanya’nın ardından en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz ülke. Fakat son dönemlerde Irak ve çevresinde baş gösteren kaotik ortam deyim yerindeyse işlerimizi bıçak gibi kesti. Haziran ve temmuz ayı Irak ihracat rakamlarımızı 2013 yılına kıyasladığımızda ihracatımızın nasıl dibe vurduğunu görebiliyoruz. 2013 yılı haziran ayında 919 milyon dolar olan ihracat 2014 yılının aynı döneminde 726 milyon dolara düştü. Gerileme artarak devam ediyor, 2013’ün temmuz ayında 1 milyar 65 milyon dolar olan ihracat 569 milyon dolara kadar geriledi. Irak’a ihracat temmuzda yüzde 46 düşmüş durumda. Bu son iki ayda meydana gelen düşüş bile durumun vehametini ortaya koymada ana bir gösterge olarak karşımıza çıkıyor. Irak’ta IŞİD terörünün meydana getirdiği kargaşa, ABD’nin müdahalesi ile kısmen durulsa da bu durumun zamana yayılacağı aşikar. UND olarak konuyu yakından takip ediyor, gelişmeleri üyelerimizle paylaşıyoruz. 7 – 8 Ağustos’ta İran İslam Cumhuriyeti Sanayi, Ticaret ve Madenler Bakanı Sayın Rıza Nematzade ve beraberindeki heyet ülkemizi ziyaret etti. Sayın Bakan ve heyeti Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekci, Gümrük ve Ticaret Bakanımız Sayın Hayati Yazıcıoğlu, TOBB Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu ve TİM Başkanımız Sayın Mehmet Büyükekşi ile görüştüler. Sektörümüz için önem arz eden konuların İranlı bakana aktarılmış olmasını UND olarak memnuniyetle karşıladık. İhracatımız ve uluslararası taşımalarımız için hayati öneme sahip Irak’ta Musul’un işgaliyle başlayan gelişmeler sonrasında, Habur Sınır Kapısı üzerinden bu bölgeye doğrudan taşımalar ciddi güvenlik sorunları nedeniyle sekteye uğradı. Bu açmaz karşısında, Türk ihraç ürünlerinin Irak’a ulaştırılması için alternatif güzergah arayışlarında İran güzergâhının, stratejik önemi arttı. IŞİD öncesi orta ve güney Irak’a yapılan taşımalarda Türk taşımacılarının maliyeti ortalama 2 bin 500 dolar iken, bugün İran üzerinden Irak’a taşıma maliyeti 5 bin 500 dolara çıktı. Navlun fiyatlarının taşımaları karşılayamaması İran üzerinden Irak’a yapılacak taşımaları zorlaştırıyor hatta imkansız hale getiriyor. İran’ın uyguladığı ‘yakıt fiyat farkı’nı UND olarak Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekci’ye birebir aktardık ve bir rapor olarak bakanımıza ilettik. Firmalarımızın Irak’a taşımalarına devam edebilmeleri için maliyetlerin düşürülmesi amacıyla, özellikle İran’ın transit geçilmek suretiyle Irak’a giden yükler başta olmak üzere akaryakıt fiyat farkının kaldırılmasını talep ettik. Bu talebimizin ardından İran Bakanı Sayın Nematzade Reuters Haber Ajansı’na bir açıklama yaptı. Konuk Bakan’ın yaptığı açıklamayı sektörümüz adına memnuniyetle karşıladık. Nematzade açıklamasında, Türkiye’nin Irak’a ticaretini durma noktasına getiren son gelişmelerin bertaraf edilmesi amacıyla, Ekonomi Bakanımız Sayın Zeybekci’nin talebi doğrultusunda İran’ı transit geçerek Irak’a taşıma yapacak Türk TIR’larına kolaylık sağlanacağını vurguladı. UND olarak ‘eşit şartlarda’ rekabet edebileceğimiz yarınlar umuyoruz. Saygı ve Sevgilerimle... 8 UND’DEN Ağustos 2014 Ukrayna’da yaşanan son gelişmelerden sonra batılı ülkelerin ambargosuna maruz kalan Rusya, özellikle gıda ürünlerini Türkiye’den alacağını açıkladı. Ancak iki ülke arasında mal ulaşımı konusunda yaşanan sıkıntılar bu ihracatı tehlikeye atıyor. Eskide kalmış ve Rusya’ya da fayda getirmeyen uygulamalardan dolayı Türk mallarını taşıyacak izinler bulunmuyor. İki ülke arasında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkililerinin de katılacağı ulaştırma görüşmeleri en kısa sürede yapılmalı ve bu ihracat fırsatının değerlendirilebilmesi için mevcut taşıma izinleri artırılmalı. Editör’den Fatih ŞENER UND İcra Kurulu Başkanı Merhaba, Rusya fırsatını iyi değerlendirmeliyiz Türkiye; Asya, Avrupa ve Afrika üçgeninde çok önemli bir yerde bulunuyor. Bu üç kıtayı birbirine bağlayan bir güzergahta bulunan ülkemizde nakliye sektörü, hizmet alanında turizmden sonra en fazla katma değer sağlayan ikinci sektör konumunda bulunuyor. Sektörümüz, birçok sorunla karşı karşıya. Uluslararası arenada yaşadığımız bu zorluklar sektörümüzün oyuncularını zora soksa da meslektaşlarımız yılmadan, bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile çalışarak ülkemiz ekonomisine katkıda bulunuyorlar. Irak ve çevresinde yaşanan gerilimi hepimiz biliyoruz. Buradaki gerilimi UND olarak yakından takip ediyor, konuyu kamunun diğer kesimleri ile de paylaşıyoruz. Ülkemizin yakınında meydana gelen bu olaylar ister istemez bizi de etkiliyor. Çok önemli bir ihracat pazarımız olan Irak’taki bu kargaşanın biran önce düzelmesini diliyor ve bekliyoruz. Şoförlerimizin bu bölgeye can güvenliği olmadan gitmesi düşünülemez. Irak konusunda ABD’nin sessiz kalmaması ve olaya müdahil olması ve diğer gelişmeleri hep birlikte göreceğiz. Güney’imizin fotoğrafı kaostan ibaret… Kuzey’imize baktığımızda da bir dizi gelişmelerin yaşandığını görüyoruz. Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan gerginlikten sonra batılı ülkeler Rusya’ya rest çekerek ‘ambargo’ kartını gösterdiler. Rusya da bu reste rest ile karşılık verdi. Adeta bir poker oyunundaki bu restleşme Türkiye’yi de etkileyecek. Bu etkilemeyi olumlu tarafa çekmek biraz da bizlere bağlı… Ukrayna’da yaşanan son gelişmelerden sonra batılı ülkelerin ambargosuna maruz kalan Rusya, özellikle gıda ürünlerini Türkiye’den alacağını açıkladı. Ancak iki ülke arasında mal ulaşımı konusunda yaşanan sıkıntılar bu ihracatı tehlikeye atıyor. Eskide kalmış ve Rusya’ya da fayda getirmeyen uygulamalardan dolayı Türk mallarını taşıyacak izinler bulunmuyor. İki ülke arasında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkililerinin de katılacağı ulaştırma görüşmeleri en kısa sürede yapılmalı ve bu ihracat fırsatının değerlendirilebilmesi için mevcut taşıma izinleri artırılmalı. 42 milyar dolar olan Rusya sadece AB’den, Türkiye’den aldığının 10 katı ithalat yapıyor. Rusya, özellikle gıda ürünlerini artık AB’den almayacak. Bu; ülkemiz için önemli bir fırsat. Çoğunluğu ABD ve Avrupa ülkelerinden temin edilen meyve ve sebze, süt, peynir, balık ürünlerine Rus makamlarınca getirilen kısıtlama, bu ürünlerin Türkiye’den temin edilmesi noktasında ihracatçılarımıza büyük bir fırsat yaratmıştır. Rusya ve Türkiye liderlerinin belirlemiş olduğu 100 milyar dolarlık ihracat hedefi için önemli bir ivme kazanabiliriz. Ancak mevcut durumda bile Türk ihracatını Rusya’ya taşıyacak iznimiz yok. Eski Rusya’dan kalmış, Rus tarafına da hiçbir faydası olmayan bu uygulamayı ısrarla sürdüren ülke liderlerinin vizyonundan uzak, bir bürokratik anlayış var ve bunu aşamıyoruz. İki ülke Ulaştırma Bakanlıkları Türk tarafının çabaları ile son bir yıl içinde iki kez Rusya’da, bir kez de Ankara’da bir araya geldi ve uzlaşma sağlanamadan masadan kalktılar. Karşılıklı taşımaların engellerden arındırılması, Rus halkının ekonomik kısıtlamalardan dolayı mağdur olmasının önüne geçecek, iki komşu ülke halkını daha fazla yakınlaştıracaktır. Rus halkının mağduriyet yaşamaması için değerli Türk ihracatçılarımızın desteğiyle, söz konusu ürünlerin ülkemizden Rusya’ya ulaştırılmasında Türk taşımacılar olarak hazır olduğumuzu Türk ve Rus kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Bu konularla ilgili kamunun tüm oyun kurucularını da bilgilendiriyoruz. UND’nin Sesi dergimizde Rusya konusunu masaya yatırdık ve Rusya’daki gelişmeleri sizler için derledik. Bu tarihi fırsatları kaçırmamamız, bölgede ve dünyada daha fazla söz sahibi olmamız gerekiyor. 2023 hedeflerimizi yakalayabilmemiz için eski ve demode kuralları bir kenara koymamız gerekiyor. Nakliyecinin önünü açacak her türlü oluşum Türkiye’nin de ekonomik olarak önünü açacaktır. UND olarak bu tür konuları raporlaştırıp gerekli makamlara iletiyoruz. Rusya’yı bir altın fırsata dönüştürmek bizim elimizde. UND olarak konuyu büyük bir dikkatle inceliyoruz ve gelişmeleri de dergimiz kanalıyla sizlere iletmeye çalışıyoruz. Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar hoşçakalın… Saygılarımla… 10 UND’DEN Arap Karayolu Taşımacıları Birliği (AULT) Genel Sekreteri Dr. Abdallatt UND’yi Ziyaret Etti Arap Baharı ve sonrası yaşanan gelişmeler dünyanın ilgisinin Ortadoğu’ya çekti. Aynı zamanda bu dönem içerisinde’ Arap Ligi Üyesi Ülkeler’ küreselleşmenin ekonomi üzerindeki rolünün de etkisi ile önemli kararlar almaya itti. Özellikle ulaştırma konuları bunların başında geliyor. Alınan kararlar, Birleşmiş Milletler’in taşımacılığı ve ticareti kolaylaştırıcı sözleşmelerine taraf olma hususundaki iradeyi beyan etmekte ve ilerleyen yıllarda bu bölge üzerinde/üzerinden taşımacılığın daha cazip ve önemli hale geleceğini gösteriyor. Arap Karayolu Taşımacıları Birliği (Arap Union of Land Transport) 1976 yılında Amman’da kurulmuş, Arap Ligi Ulaştırma Bakanları Konseyi’nde gözlemci statüsünde bulunan ve aynı zamanda Konsey’de alınan kararların uygulamaya geçirilmesini sağlayan, siyasi otorite ile yakın işbirliği içerisinde bulunan önemli bir birlik konumunda. Ülkemiz ile bölge ül- keleri arasındaki taşımacılık ilişkileri üzerine işbirliği geliştirmeyi teminen, UND, 4 Haziran 2012 tarihinde Amman/Ürdün’de Arap Karayolu Taşımacıları Birliği ile bir toplantı gerçekleştirmiş, toplantı sonucunda taraflar arasında bir Mutabakat Zap- tı imzalanmış idi. Genel Sekreterinin ziyareti ile yeniden işbirliğimizin geliştirilmesi yönündeki talepleri memnuniyetle karşılandı. Türk uluslararası karayolu taşımacılığı ve bölge nakliyeciler arasında önemli bir işbirliği potansiyeli bulunduğu altı çizildi. Gürcistan, Azerbaycan Çalışma Grubu Toplantısı Gerçekleştirildi Gürcistan ve Azerbaycan Çalışma Grubu toplantısı 21 Ağustos 2014 tarihinde Trabzon Ticaret ve Sanayi Ağustos 2014 Odası toplantı salonunda gerçekleştirildi. Temmuz ve Ağustos aylarında Gürcistan ve Azerbaycan ile yapılan Karma Ulaştırma Komisyon toplantıları neticeleri ayrıntılı bir şekilde değerlendirildi, söz konusu toplantılarda netice alınamayan sorunların çözümü doğrultusunda neler yapılabileceğine dair istişarelerde bulunuldu. Azerbaycan ve Gürcistan gümrüklerinde karşılaşılan sorunlarla ilgili Gümrük ve Ticaret Bakanımızın, Karayolu Taşıma Kanunu’ndaki sektörü sıkıntıya sokan bazı hususlarla ile ilgili ise Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı’nın ziyaret edilmesi kararlaştırıldı. Toplantıya Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer, Çalışma Grubu Başkanı Alişan E. Topaloğlu, Gökhan Kutlu, Salim Uzun, Tolga Bakır, Aydemir Kaya, İsa Baş, Erdal Sarali, Önder Reis, Seyfettin Engin katılım sağladı. 12 UND’DEN İzinli Gönderici Bilgilendirme Semineri İzmir’de Gerçekleştirildi İzinli Gönderici Statüsü bilgilendirme seminerlerinin ikincisi İzmir’de yapıldı. 17 Temmuz 2014 tarihinde İzmir’de gerçekleştirildi. Toplantıya 28 adet firma katılım gösterdi. İzinli Gönderici Statüsünün taşımacı firmalarımıza getirdiği avantajlar aktarıldı. UND, Alberk Qa Technic Uluslararası Teknik Kontrol ve Belgelendirme firmasıyla imzaladığı protokol kapsamında taşımacı firmaların İzinli Gönderici Statüsü’ne sahip olabilmeleri için gerekli şartlardan biri olan ISO 27001 Bilgi Yönetim Sistemi ve ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Belgeleri, UND üyelerine özel olarak düzenlenen toplu eğitim ve danışmanlık hizmeti kapsamında çok uygun maliyetler ile elde edilebiliyor. Sürece ilişkin tüm detaylar İzmir’de gerçekleştirilen “İzinli Gönderici Statüsü Bilgi- lendirme Toplantısında” Alberk Qa Technic yetkililerince katılımcı firmalar ile paylaşıldı. Taşımacı firmaların AEO - Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası kapsamında elde edecekleri “İzinli Gönderici Statüsü” sayesinde iç gümrük idarelerinde ve gümrük kapılarında yaşanan beklemelerden, gecikmeli teslimlere kadar birçok sorundan kurtulmasını sağlayan, gümrüklerdeki zaman kaybına son veren ve gümrük süreçlerini basitleştirerek rekabette bir adım öne taşıyan İzinli Gönderici Statüsüne sahip olabilme şartlarından biri olan ISO 27001 Bilgi Yönetim Sistemi ve ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Belgelerine avantajlı maliyetler kapsamında sahip olabilmek için aşağıda iletişim bilgileri üzerinden Alberk Qa Technic firması ile iletişime geçmeleri yeterli olacak. Kapıkule Gümrük Kapısı’nda İyileştirme Çalışmaları Başlatıldı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü Kapıkule Gümrük Kapısı’ndaki gümrük süreçlerini iyileştirmek, yaşanan beklemeleri azaltmak ve TIR trafiğini hızlandırarak ülkemiz ihracatını artırmak adına UND’nin de destek verdiği iyileştirme çalışmaları başlatıldı. Bu amaçla gerçekleştirilen çalışmalarda Kapıkule Gümrük Kapı’sındaki tüm süreçler ele alındı, yaşanan beklemelerin kaynakları ve buna dair çözüm yolları masaya yatırıldı. Bakanlığın ve bölge müdürlüğünün büyük destekleri ile birlikte UND tarafından Kapıkule Gümrük Kapısı’na yapılan ziyarette ele alınan süreçler ve hazırlanan raporlar yine bakanlık ve bölge müdürlüğü tarafından değerlendirilecek ve gerçekleştirilecek ortak toplantıda süreçlerin iyileştirilmesi ve aksayan hususların çözümlenebilmesi adına kullanılacak. Sürücü İstihdam Kılavuzu Antakya’daki Üyelerimiz ile Paylaşıldı Antakya’dak UND üyesi firmaların katılımları ile gerçekleştirilen “Sürücü İstihdam Kılavuzu” eğitimi 16 Ağustos 2014 tarihinde UND Antakya Temsilciliği’nde gerçekleştirildi. UND İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke’nin katılımı ile gerçekleştirilen toplantıda, sü- Ağustos 2014 rücü istihdamında önem arz eden konular, işveren ile çalışan arasında yaşanan hukuki sorunların aşılması ya da en aza indirgenmesi adına yapılması gerekenler, sürücü istihdamında uyulması gereken yasal gereklilikler toplantının ana gündemini oluşturdu. 13 Ağustos 2014 14 UND’DEN Türkiye – Azerbaycan KUKK Toplantısı Bakü’de Gerçekleştirildi 4-5 Ağustos 2014 tarihlerinde Bakü’de yapılan Türkiye-Azerbaycan Kara Ulaştırması Karma Komisyon Toplantısı’nda Türk heyetine Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Yılmaz Başkanlık yaptı. Toplantıda heyetler, ikili ve transit taşımalarda kullanılan ve kotası 20 bin adet olan belge sayısının 30 bin adete ve 3. ülke taşımalarında kullanılan kotası bin 500 adet olan sayının 2 bin adete yükseltilmesi konusunda anlaşma sağladılar. Toplantıda ayrıca, Türk araçlarının yaşadığı ve önemli sorunlar arasında yer alan, vize sorunu, geçiş ücretlerinin yüksekliği, Zagatala Gümrüğü’nde zorunlu x-ray uygulaması, Kırmızı Köprü ve Zagatala Gümrüğü’nde yaşanan beklemeler, sigorta uygulaması, 3 günden fazla kalınması du- rumunda uygulanan kayıt mecburiyeti gibi konular gündeme getirildi ve söz konusu sorunların çözümü hususunda Azeri tarafının destekleri talep edildi. Toplantıya UND’yi temsilen Yönetim Kurulu Üyesi Abdul- lah Özer, Çalışma Grubu Başkanı Alişan Ender Topaloğlu ve Trabzon UND Temsilcisi Hakan Demircan katılım sağladı. Türk heyetine Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Yılmaz ve ekibi başkanlık etti. Türkiye - Özbekistan KUKK Toplantısı Taşkent’te Yapıldı 12-13 Ağustos 2014 tarihlerinde Taşkent’te yapılan TürkiyeÖzbekistan Kara Ulaştırması Karma Komisyon Toplantısı’nda Türk heyetine Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Genel Müdürü Ali Rıza Yüceulu başkanlık yaptı. Heyetler, iki ülke arasında 1992 yılında imzalanan Karayolu Taşımacılık Anlaşması’nın yenilenmesi hususunda anlaştı ve taslak anlaşmayı parafe ettiler. Ayrıca önümüzdeki dönemde gerçekleştirilecek temaslarda anlaşmanın imzalanması amacıyla süreçlerin başlatılmasına karar verdiler. Taraflar, iki ülke arasındaki ticaretin geliştirilmesi ve taşımacılığın kolaylaştırılması amacıyla işbirliği yapılması yönünde görüş birliği oluşturdular. Toplantıda ayrıca, Türk araçlarına 2014 yılı için ikili, transit ve 3.ülke taşımalarında kullanılmak üzere 2 bin adet ek geçiş belgesinin ve- Ağustos 2014 rilmesini kararlaştırdı. Söz konusu belgelerin yetersiz kalması halinde Türk tarafının ek belge taleplerinin olumlu olarak karşılanacağı hususu protokolde yer aldı. Toplantıya UND’yi temsilen UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener katılım sağladı. 15 Ağustos 2014 16 UND’DEN İran Tarafı Türk TIR’larına Eşit Muamele Yapılması Konusunda Yeşil Işık Yaktı 7 – 8 Ağustos 2014 tarihlerinde İran İslam Cumhuriyeti Sanayi, Ticaret ve Madenler Bakanı Rıza Nematzade ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyareti ve bu vesileyle Ekonomi Bakanımız Nihat Zeybekci’nin sektörümüz için önem arz eden konuları İran’lı bakana aktarmış olması, UND tarafından memnuniyetle karşılandı. İhracatımız ve uluslararası taşımalarımız için hayati öneme sahip Irak’ta Musul’un işgaliyle başlayan gelişmeler sonrasında, Habur Sınır Kapısı üzerinden bu bölgeye doğrudan taşımalar ciddi güvenlik sorunları nedeniyle sekteye uğradı. Bu açmaz karşısında, Türk ihraç ürünlerinin Irak’a ulaştırılması için alternatif güzergah arayışlarında İran güzergâhının, stratejik önemi arttı. Öte yandan, IŞİD’in Irak’ta yarattığı sıkıntılar öncesi ve sonrası güzergah maliyetleri UND tarafından incelenmiş olup yapılan tespitlere göre, IŞİD öncesi orta ve güney Irak’a yapılan taşımalarda Türk taşımacılarının maliyeti ortalama 2 bin 500 dolar iken, bugün İran üzerinden Irak’a taşımaları maliyeti 5 bin 500 dolara çıktı. Navlun fiyatları maliyetleri karşılayamıyor Navlun fiyatlarının söz konusu maliyetleri karşılamaması sebebi ile İran üzerinden Irak’a taşımalar yapılamıyor. Zira, Türk taşımacılarının İran’a yapılan taşımalarındaki en önemAğustos 2014 li maliyet kalemi olan “Akaryakıt Fiyat Farkı” uygulaması, Irak taşımalarını da imkansız hale getirmiş durumda. Bu vahim tablo, Ekonomi Bakanı Zeybekci’ye UND tarafından bizzat aktarıldı ve gerekli raporlar kendisi ile paylaşılmış oldu. Firmalarımızın Irak’a taşımalarına devam edebilmeleri için maliyetlerin düşürülmesi amacıyla, özellikle İran transit geçilmek suretiyle Irak’a giden yükler başta olmak üzere akaryakıt fiyat farkının kaldırılması talep edildi. Bu vesileyle, İran Bakanı Nematzade’nin Reuters Haber Ajansı’na yaptığı açıklama sektörümüz adına memnuniyetle karşılandı. Nematzade açıklamasında, Türkiye’nin Irak’a ticaretini durma noktasına getiren son gelişmelerin bertaraf edilmesi amacıyla, Ekonomi Bakanımız Zeybekçi’nin talebi doğrultusunda İran’ı transit geçerek Irak’a taşıma yapacak Türk TIR’larına kolaylık sağlanacağını vurguladı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan UND yetkilileri şunları kaydetti: “Bir süredir, ihracatımızın ve ihra- cat taşımalarımızın yüzde 50’sinin gerçekleştiği, en büyük karayolu taşıma hizmeti pazarımız olan Irak’a ulaşamaz hale gelen sektör firmalarımıza hızlı bir çözüm arayışındaydık. İran, kısa dönemde çok önemli bir can simidi oldu ancak bu güzergah, son olaylar öncesinde de, İran üzeri gerçekleştirilen taşımalar için bazı sorunlar ortaya koymaktaydı. İranlı Bakanın açıklaması, son dönemde bu güzergahın artan önemi doğrultusunda yoğunlaşan girişim ve taleplerimizin, İran tarafında yanıt bulmaya başladığının ilk göstergesi olarak sektörümüz adına umut vericidir. Bu güzergahı Türk taşımacılar için kullanılır hale getirebilecek olan taleplerimizin İran’lı yetkililere gereğince yansıtılmasında, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızın süren yoğun çabaları için ve Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekçi’ye bizzat sahiplenerek konuyu muhatap bakana aktarması yönünde ortaya koyduğu liderlik ve desteğinden dolayı içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.” 17 Ağustos 2014 18 AKTÜEL ‘Sahtecilik’ haksız rekabet yaratıyor Rehinli treylerler yeni şasi numarası ile başka bir üreticiye ait uygunluk belgesi ve uygun olmayan bir faturayla tekrar trafiğe çıkarılıyor. Sahteciliğin sektöre zarar verecek boyuta yükselmesi TREDER’i harekete geçirdi. TREDER hazırladığı ayrıntılı raporu Başbakanlığa sundu ve sorunun çözümünün nasıl olabileceğini aktardı. T reyler sektörünün kanayan yarası haline gelen sahtecilik, çözüm bekleyen en önemli konular arasında. TREDER’in sahteciliği bitirme konusundaki girişimleri devletin en üst makamlarına kadar ulaştı. TREDER hazırladığı ayrıntılı raporu Başbakanlığa sunarak çözüm talebini yineledi. Raporda sahteciliğin nasıl yapıldığı, hangi yöntemler izlenildiği örnekleriyle dile getiriliyor. TREDER denetim yapan kolluk kuvvetlerinin ve Ulaştırma Bakanlığı denetçilerinin daha dikkatli olması gerektiğini dile getiriyor. Treyler sektöründe sahtecilik olarak, Onay belgesi olmadan üretim yapan, bir Tip Onay belgesiyle birden fazla araç üreten, Tip Onayını satan veya satın alan, düşük fatura keserek satış yapan ve eleman çalıştıran firmaların faaliyetleri kastediliyor. Sahtecilik diğer adıyla “Change” (Orijinal aracın şasi numarasını değiştirip, aynı aracı sahte fatura ve teknik belgelerle piyasaya yeni bir marka ve plakayla sürmek) olarak adlandırılıyor. Sektördeki Tip Onayları, usulsüz olarak yaygın biçimde kullanılabili- Ağustos 2014 yor ve çeşitli sahtekârlıklara alet edilebiliyor. Bu sahtekârlıklar treylerlerin bankalar ve finans kurumları tarafından finanse edilmesini güçleştiriyor ve sektörümüzü büyük zararlara uğratıyor. Sahtecilik nasıl yapılıyor? Trafiğe tescili yapılan, ruhsatında ‘rehinli’ ibaresi bulunan borçlu treylerlerin, sahteci firmalar tarafından şasi numaraları siliniyor, yeni bir şasi numarası ile başka bir üreticiye ait bir uygunluk belgesi ve uygun olmayan bir faturayla tekrar trafiğe tescili yapılıyor. İşleri kötü giden nakliyeciler ve bu işi kendisine meslek edinmiş organize suç örgütleri bu yola başvuruyor. Bu tip sahtekarlıklar, işini hakkıyla yapan nakliye firmaları ve treyler üreticilerini, çok büyük bir haksız rekabet ile karşı karşıya bırakıyor. Trafiğe tescili yapılmış araçlar, İmal, Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmelik (AİTM) ve Motorlu Araçlar ve Römorkları Tip Onayı Yönetmeliği’ne (MARTOY) AİTM yönetmeliği kapsamı dışında uygunsuz biçimde tadilat operasyonlarına tabi tutuluyor, araçların boya rengi ve araç tipi değiştirilerek mevzuata tamamen aykırı deği- şiklikler yapılıyor. Şasi plaketleri değiştiriliyor, şasi numaraları araç üzerinden siliniyor. Araçların yeni bir şasi numarası ile başka bir üreticiye ait bir uygunluk belgesi ve uygun olmayan bir faturayla tekrar trafiğe tescili yaptırılıyor. Araçlar bu durumda trafikte uzun süreler kullanılmış olmasına rağmen yeni bir araçmış gibi muamele görüyor. Sahtecilik uygulamalarında, sökülen dingil, fren sistemi, elektrik sistemi gibi ekipmanlar başka araçlarda da kullanılıyor. Tadilat işlemini takiben araca eski ruhsatı üzerinden tadilat projesi hazırlatılarak ruhsatının yenilenmesi de sağlanıyor. Bu tür araç imalatları A.İ.T.M. ve MARTOY yönetmeliklerine uygun değil. Finans kurumlarından alınan bilgilere göre, bahsedilen sahtecilikler sonucu, halen trafikte seyir eden binlerce römorkun kayıp olduğu tahmin ediliyor. Bu şekilde tadil veya üretim yöntemiyle piyasaya çıkan araçların uyması gereken teknik zorunlulukları karşılayıp karşılamadığı kimse tarafından bilinmiyor ve ortaya çıkan araçlar trafikteki can ve mal güvenliğini önemli ölçüde tehdit ediyor. 19 Treylerin finansmanı güçleşiyor Sahtecilik yüzünden finans kuruluşları taşımacılara kredi vermekten kaçınıyor ve kredi maliyetleri artıyor. Sanayi Bakanlığı’ndan almış olduğu “ Araç Tip Onay Belgeleri’ni” kötüye kullanarak sektöre zarar veren ve bunu hukuki boyutta suç işlemeyi de içine alacak şekilde yapan firmalar azımsanmayacak sayıda. Bu firmalar şu an için treyler üretmedikleri halde Sanayi Bakanlığı’ndan daha önce almış oldukları Araç Tip Onay Belgeleri sayesinde üretim ve trafikte kendi ürettikleri marka ile tescil hakkına sahip olmaları sebebiyle, kendilerinin üretmedikleri treylerler için kendileri üretmiş gibi fatura kesiyor. Bunun neticesi olarak finans kurumlarına veya üretici firmalara halen ödenmemiş borcu olan orjinal treylerler ortadan kayboluyor ve treyler sektörü büyük zarar görüyor. Avukatların çabaları ve TREDER’in kararlılığı sonuç vermeye başladı Bugüne kadar treylerde “change” hukuken yeterli derecede bilinmeyen ve daha önce hakkında emsal karar oluşturulmamış muğlak bir alandı. Mevzuatta hukuki boşlukları değerlendiren çıkar amaçlı suç örgütlerinin bu yola sıkça başvurması, son yıllarda sektördeki mağduriyeti katlanılmayacak noktalara taşıdı. Söz konusu suçun yasal zeminin çok doğru oluşmamış olması sebebiyle mağdurların hakkını aramak konusundaki mücadelesi çok hızlı ve kolay netice elde edilebilir bir konu değildi. Kaldı ki; hak arama yolundaki mücadeleler çoğu zaman kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (takipsizlik kararı) ile sonuçlanıyordu. Bugün gelinen noktada ise; sektörde uzmanlaşmış avukatların çabaları ve TREDER’in kararlılığı ile adli makamlar nezdinde sorunun çözümlenmesine yönelik ciddi adımlar atılmaya başlandı. Ülke genelinde yapılan suç duyuruları sonucunda şüpheliler hakkında davalar açılıyor. Bilirkişi raporları da suç duyurularının ve davaların haklılığı yönünde görüş bildirmeye başlaması da bir başka olumlu gelişme. Tüm bu gelişmeler change diye tabir edilen sahteciliğin cezalandırılmasına ve dolayısıyla önlenmesine önemli bir basamak oluşturuyor. Treyler sektörünün sağlıklı gelişimi nakliyeciler arasındaki haksız rekabetin önlenmesi ve emek hırsızlığın son bulması açısından mahkemelerin kararı son derece önemli olacak. Denetimler caydırıcılık sağlayabilir Sahtecilik ve usulsüzlüklerin önüne geçilmesinde ve caydırıcılığın oluşmasının sağlanmasında yapılacak denetimlerin önemli bir rolü var. Öncelikle tip onay belgelerindeki usulsüzlüklerin önüne geçilmesi için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın önemli bir işlevi var. Bakanlığın rutin olarak yaptığı denetimlerin yanı sıra şikayete bağlı denetimleri de bulunuyor. Denetim mekanizmasının çalışması için nakliyecilerin, üreticilerin usulsüzlük yaptığına inandığı kişi ve firmalar hakkında şikayet mekanizmasını çalıştırması gerekiyor. Tip Onay Belgesi sahibi üreticiler nasıl denetlenmeli? Halihazırda tip onay belgesi bulunan üretici firmaların üretim yerlerinin dönemsel denetimler gerçekleştirilmesi ve bu denetimler sırasında gerek firmanın üretim sahalarının teknik donanım yeterliliği gerekse treyler satışlarını gösteren fatura adetleri ile üretim için kullanılan parçaların alım faturalarının örtüşmesi gerekiyor. Treyler üretimi için gereken ekipman, parça, komponent ve personel yeterliliği gözetime tabi olmalı.ediyor. Ağustos 2014 20 UND’D3EN Dış ticaret endeksleri açıklandı İhracat birim değer endeksi, haziranda bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,1 arttı, ithalat birim değer endeksi yüzde 0,3 azaldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), haziran ayına ilişkin dış ticaret endekslerini açıkladı. Buna göre, ihracat birim değer endeksi haziranda bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,1 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, “gıda, içecek ve tütünde” yüzde 3,9, “ham maddelerde (yakıt hariç)” yüzde 1,5, ve “yakıtlarda” yüzde 3,1 artarken, “imalat (gıda, içecek, tütün hariç) sanayinde” yüzde 0,3 azalırken, ihracat birim değer endeksi 2014 yılı ikinci çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 0,1 düştü. İthalat birim değer endeksi, haziranda önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,3 azaldı. Endeks, bir önceki yılın aynı ayına göre, “gıda, içecek ve tütünde” yüzde 0,9, “yakıtlarda” yüzde 0,1 ve “imalat (gıda, içecek, tütün hariç) sanayinde” yüzde 0,5 artarken, “ham maddelerde (yakıt hariç)” yüzde 1,9 azaldı. İthalat birim değer endeksi 2014 yılı ikinci çeyrekte önceki yılın ikinci çeyreğine göre yüzde 1 azalma gösterdi. İhracat mik- Ağustos 2014 tar endeksi, haziranda bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4,2 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, “gıda, içecek ve tütünde” yüzde 1,7 ve “ham maddelerde (yakıt hariç)” yüzde 9,7 azalırken, “yakıtlarda” yüzde 8,7 ve “imalat (gıda, içecek, tütün hariç) sanayinde” yüzde 7,6 yükseldi. İhracat miktar endeksi, 2014 yılı ikinci çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 5,3 arttı. İthalat miktar endeksi ikinci çeyrekte azaldı İthalat miktar endeksi, haziranda bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,8 azaldı. Endeks, bir önceki yılın aynı ayına göre, “gıda, içecek ve tütünde” yüzde 19,9, “ham maddelerde (yakıt hariç)” yüzde 14,5 ve “yakıtlarda” yüzde 7,9 artarken, “imalat (gıda, içecek, tütün hariç) sanayinde” yüzde 0,3 ve “SITC’de başka yerde sınıflandırılmayan mallarda” yüzde 36,7 düştü. İthalat miktar endeksi, 2014 ikinci çeyrekte bir ön- ceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 6,2 azaldı. İhracat miktar endeksi yüzde 0,6 azaldı Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; bu yılın mayıs ayında 126,1 olan ihracat miktar endeksi yüzde 0,6 azalışla haziranda 125,4 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise geçen yıl haziran ayında 121,6 olan ihracat miktar endeksi, yüzde 4,2 artarak bu yılın aynı ayında 126,7 değerine yükseldi. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; mayısta 122,4 olan ithalat miktar endeksi yüzde 2,3 azalışla haziranda 119,5 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise geçen yıl haziranda 130,3 olan ithalat miktar endeksi yüzde 4,7 azalarak bu yıl haziranda 124,2 oldu. İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle hesaplanan ve geçen yıl haziranda 99,8 olarak elde edilen dış ticaret haddi, bu yılın aynı ayında 100,2’ye yükseldi. 21 Sanayi üretimi haziranda yüzde 1.4 arttı Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi yıllık yüzde 1.4 ile beklentilerin altında artış gösterdi. Sanayi üretiminde artış piyasa beklentilerinin altında geldi. Haziranda yüzde 2.2 artması beklenen takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi, yıllık bazda yüzde 1.4 artış gösterdi. Takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış üretim ise aylık yüzde 0.1 arttı. Arındırılmamış sanayi üretimi ise yüzde 1.4 olarak hesaplandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), haziran ayına ilişkin sanayi üretim endeksi sonuçlarını açıkladı. Buna göre, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış hesaplamada, haziranda, bir önceki aya göre madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi yüzde 5,8, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 1,6 azaldı. İmalat sanayi sektörü endeksi yüz- de 0,8 arttı. Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 1,6 azaldı. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi, haziranda bir önceki aya göre yüzde 0,1, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi ise geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 1,4 arttı. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde haziranda yıllık bazda, madencilik ve taş ocakçılığı sektörü yüz- de 2,3 azaldı, imalat sanayi sektörü yüzde 1,5, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi ise yüzde 2,6 arttı. Haziranda takvim etkisinden arındırılmamış (ham) sanayi üretimi, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,4 artış kaydetti. Öte yandan, TÜİK mayıs ayı takvim etkisinden arındırılmamış (ham) sanayi üretimindeki artışı yüzde 1,5’ten yüzde 1,7’ye revize edildiğini bildirdi. Ağustos 2014 22 UND’DEN Ulaştırma İşlemleri İç Gümrüklere Alınıyor Haziranda gümrük işlem sürecinin başladığı andan itibaren işlem gören ihracat beyannamelerinin yüzde 82’sinin işlemleri ilk yarım saatte, yüzde 95’inin işlemleriyse ilk 4 saatte sonuçlandırıldı. G ümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın ticaret erbabının işlemlerini kolaylaştırmaya devam ettiğini belirten Hayati Yazıcı, sınır kapılarındaki bekleme ve sıraların azaltılması amacıyla Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı arasında imzalanan protokol uyarınca devreye alınacak yeni uygulamayla sınır kapılarındaki gümrük işlemlerinin çok daha hızlı yapılabileceğini ve beklemelerin oldukça azalacağını ifade etti. Yazıcı, yeni uygulama kapsamında, daha önce sınır kapılarında yapılan Ulaştırma (U-NET) kayıt ve kontrollerinin artık iç gümrüklerde yapılacağını, işlemlerin daha hızlı ve verimli yürütüleceğini belirtti. İhracat Beyannameleri Daha Erken Kapanacak Diğer taraftan, yeni uygulama sayesinde ihracat beyannamelerinin kapanmasındaki teknik sıkıntıların da giderilmiş olacağı bilgisini veren Yazıcı açıklamasında şu bilgilere de yer verdi: “Daha önce ortak transit (NCTS) kapsamında taşıması yapılan bir ihracat eşyasının beyannamesi, eşyanın alıcı ülkeye ulaşmasıyla kapatılıyor iken; yeni uygulamada, ülkemizi terk eder etmez ihracat beyannamesinin işlemleri tamamlanmış olacak ve beyanname kapatılacak. Böylece ihracatçımız da vergi iadesi, taahhüt kapatma gibi işlemlerini daha kısa sürede tamamlama fırsatına kavuşacak.” Sistem Kaynaklı Kesinti Nedeniyle Bekleme Süresi 15 Dakikaya İniyor Hayati Yazıcı ayrıca, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı sistemlerinde teknik bir problemin olması durumunda, daha önce 90 dakika olan sınır kapılarında bekleme süresinin, yeni uygulamayla 15 dakikaya indirileceğini, 15 dakikayı ge- Ağustos 2014 çen sistem kaynaklı kesintiler olması durumunda, kesintinin giderilmesi beklenmeden sınır geçişlerin yapılacağı bilgisini verdi. Gümrük işlem sürelerinde hız artıyor Gümrük ve Ticaret Bakanı Yazıcı, Haziran ayında gümrük işlem sürecinin başladığı andan itibaren işlem gören ihracat beyannamelerinin, yüzde 82’sinin işlemlerinin ilk yarım saatte, yüzde 95’inin işlemleri ise ilk dört saatte sonuçlandırılarak ülkeyi terk edebilir duruma geldiğini bildirdi. Gümrük ve Ticaret Bakanı Yazıcı yaptığı yazılı açıklamada, ihracat ve ithalatta gümrük işlem süreleri hakkında bilgi verdi. Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nce gümrük işlem sürelerinin dönemsel olarak ölçüldüğünü belirten Yazıcı, şunları kaydetti: Ortalama işlem süresi 2 saat 39 dk, ithalatta 1 gün 1 saat 19 dk “İhracat ve ithalat işlemlerinde hız büyük önem taşıyor. Bakanlık olarak ihracatçılarımız ve ithalatçılarımıza destek olmak için çalışmalar yapıyoruz. Bu doğrultuda haziran ayında gümrük işlem sürecinin başladığı andan itibaren işlem gören ihracat beyannamelerinin, yüzde 82’sinin işlemleri ilk yarım saatte, yüzde 95’inin işlemleri ise ilk dört saatte sonuçlandırılarak ülkeyi terk edebilir duruma gelmiştir. Ortalama işlem süresi ise 2 saat 39 dakika olarak gerçekleşmiştir. Bu önemli bir başarıdır. Bakanlık olarak bu hızı daha da arttırmayı hedefliyoruz. İthalattaki işlem süresi; gümrük beyannamelerinin onaylandığı zamandan başlamakta, gümrük müdürlüğünce gerçekleştirilen kontrol ve muayene işlemlerinin bitirilmesi ve ardından vergilerinin ödenmesine kadar olan süreyi kapsamaktadır. Haziran ayında gümrük işlem sürecinin başladığı andan itibaren ithalatta işlem gören gümrük beyannamelerinin; yüzde 56’sının işlemleri ilk sekiz saatte, yüzde 74’ünün işlemleri ise ilk 24 saat içinde tamamlanarak eşyası teslim edilebilir hale gelmiştir. İthalatta ortalama işlem süresi ise 1 gün 1 saat 19 dakika olarak gerçekleşmiştir.” 23 İhracatçıya Afrika’da ‘ebola’ engeli Başta Mısır, Suriye ve Irak’taki karışıklıklar olmak üzere Türk ihracatçıları zorlayan gelişmelerin ardından şimdi de ihracata ‘Ebola Salgını’ engel oluyor. İhracatçılar Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan siyasi karışıklıklar nedeniyle ticaret kaybını gidermek için yöneldikleri Batı Afrika ülkelerinde ebola engeliyle karşılaştılar. İhracatçılar, salgın nedeniyle gelecek için endişelenirken, yakın dönemde gemilerin bölgeye mal taşımak istemeyeceklerini kaydediyor. Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği (ÇCSİB) ocak - temmuz dönemi ihracatı ve pazar alanlarındaki yaşanılan istikrarsızlık hakkında düzenledikleri bir toplantıyla bilgi verdi. Toplantıya ÇCSİB Başkanı Bahadır Kayan ve başkan yardımcıları Ali Özinönü ve Haluk Sarıaltın katıldı. Toplantıda verilen bilgilere göre; Türkiye ekonomisine sağladıkları net döviz girdisi ile stratejik sektörler arasında yer alan çimento, cam ve seramiğin her yıl artan ihracat performansı, Irak ve Rusya’daki siyasi istikrarsızlıktan olumsuz etkilendi. Üç sektörün tek koordinatör birliği olan ÇCSİB OcakTemmuz 2014 dönemi ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2 azalarak 1.9 milyar dolar oldu. Irak’a ihracat yüzde 24 azaldı Toplantıda konuşan ÇCSİB Başkanı Bahadır Kayan, birliğin en büyük pazarı olan Irak’a ihracatın, ülkedeki siyasi istikrarsızlık ve İran nedeniyle ocak-temmuz döneminde yüzde 24 azalarak 157 milyon dolar seviyesine indiğini söyledi. Kayan, en fazla ihracat kaybının yüzde 35 ile Libya ve yüzde 27 ile Rusya’da yaşandığına dikkat çekti. Irak dışında birliğin en büyük pazarları arasındaki Almanya’ya ihracatın yüzde 21, İngiltere’ye ise yüzde 40 arttığına işaret eden Kayan, ihracat yaptıkları ülke sayısının 196’ya çıktığını söyledi. Kayan, Irak ve Rusya’da yaşanan ihracat kaybına rağmen, yıl sonu ve 2023 hedeflerinin değişmediğini belirterek, “Bu yıl sonunda yüzde 5 artışla 3.9 milyar dolar ve 2023 yılında ise ortalama yüzde 7 artışla 7,3 milyar dolar ihracat hedefliyoruz. Hedef pazarlarımız ise AB’den Rusya’ya Ortadoğu’dan Uzak Doğu’ya tüm dünya olacak” dedi. İhracatçıları eboladan tedirgin ÇCSİB Başkan Yardımcısı Ali Özinönü, çimentonun ocak-temmuz dönemi ihracatının yüzde 18 azalarak 400 milyon dolar olduğunu, Irak’a ihracatlarının ise durma noktasına geldiğini söyledi. Özinönü, “Çimento ihracatı Libya, Irak ve Rusya’daki siyasi istikrarsızlık nedeniyle yüzde 50’ye varan oranlarda düştü. İran’ın düşük enerji maliyetleri ve navlun avantajı sayesinde Irak pazarına egemen olması da sektörümüzü olumsuz etkiledi. Rusya ise limanlar üzerinde baskı kurarak ihracatımızı engellemeye çalışıyor. Firmalarımız Irak ve Rusya’daki kaybı Batı Afrika gibi yeni hedef pazarlarda karşılamaya çalışıyor. Ancak bölgede yaşanan Ebola salgınının sürmesi de ihracatçıları gelecek dönem için endişelendiriyor. Gemi firmaları da bölgeye ulaşım maliyetlerini yükseltmeyi planlıyor. Yakın dönemde gitmek istemeyebilirler” dedi. Türkiye seramikte İtalya ve İspanya ile aynı ligde Birliğin en genç ve en güçlü sek- törü olan seramikte ise AB ülkelerindeki daralma ve özellikle komşu ve çevre ülkelerde yaşanan siyasi istikrarsızlık nedeniyle büyüme oranı yavaşlasa da artış trendi sürdü. Birlik ihracatından yüzde 34 pay alan seramik sektör, ocak-temmuz döneminde yüzde 7 artışla 671 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. ÇCSİB Başkanı Bahadır Kayan, seramik sektörünün Libya’ya ihracatta yüzde 42’lik oranda kayıp yaşadığını, bununla birlikte ABD gibi dev bir pazara yüzde 38 gibi artış kaydettiğini söyledi. Kayan, “Türk seramiğinin marka imajı, artık İtalya ve İspanya gibi ülkelerle aynı kalite seviyesinde algılanıyor” dedi. Başkan Yardımcısı Haluk Sarıaltın, yükte ağır değerde hafif olan cam sektöründe yatırımları yurtdışına kaydığını belirterek, “Yatırımların Rusya gibi yerel pazarlarda yapılması ağırlık kazandığı için, Türkiye ihracatına net katma değer yaratan ihracatımızın orta ve uzun vadede azalması gündeme gelebilir. Ayrıca Rusya’da cam üretiminin artması, gümrük vergileri ve tüketimdeki durgunluk, bu ülkeye gelecek beş yıllık ihracatta durgunluk yaşatabilir” şeklinde konuştu. Ağustos 2014 24 GÜNDEM İhracatın kahramanları Ankara’da bakanları ziyaret etti Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), yeni yönetim kurulu ile ilk Ankara temasını gerçekleştirerek bazı bakanlar ile beklentilerini paylaştı. Türkiye’nin, Ortadoğu’daki kaos ortamına rağmen ihracatını temmuz ayında yüzde 10 oranında artırdığına değinen TİM Başkanı Büyükekşi, ihracatçıları birer kahraman olarak tanıttı. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de “TİM bir kahramanlar grubudur” dedi. T ürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) geçtiğimiz ay göreve seçilen yeni yönetim kurulu üyeleriyle birlikte bugün Ankara’ya çıkarma yaptı. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ve Yönetim Kurulu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu makamında ziyaret ederek beklentilerini paylaştı. TİM Başkanı Büyükekşi, Türkiye’nin çevresinde yaşanan sorunlara rağmen temmuz ayında bugün itibariyle geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,7 oranında artışla 8 milyar 867 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiğini bildirdi. Büyükekşi, “Bir yanda Ukrayna ve Rusya, diğer yanda Suriye ve son günlerde de İsrail ile Filistin sıkıntıları var. Tüm bu ülkeler çok önemli ihracat pazarlarımız. 60 bin ihracatçımız var ve hepsi bu kadar sıkıntıya rağmen gerçekten birer kahraman. AB ihracatını artırarak ve yeni pazarlar hedefleyerek kahraman ihracatçılarımız başarıya ulaşıyor. Başarı için gündemimizde her hafta bir etkinlik var. 2023 yılı hedefine ulaşabilmek için sürdürebilirlik olmazsa olmaz. Biz hedefimize ulaşabilmek için üzerimize düşen görevi yerine getirmeye hazırız” dedi. TİM “Kahramanlar grubu” Türkiye’nin ihracattaki başarı hikayesini hatırlatan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de dış borçlara ve sıcak paraya ihtiyaç duymayan bir ülke haline geldiğimizi vurguladı. TİM ile hükümetin aynı hedeflere kilitlendiğini kaydeden Zeybekci, “Bu ihracat ve ihracatçı için büyük şanstır. Her bir liralık ihracatta dışa bağımlılığımızı azaltan TİM’i bir kahramanlar grubu olarak addediyorum” diye koAğustos 2014 nuştu. Bakan Zeybekci, Kuzey Irak’a yönelik ihracatta 10 Haziran’dan bugüne yüzde 35 oranında bir gerileme yaşandığını ancak başka ülkelerdeki dış satış artışıyla bunun kapandığını aktardı. Zeybekci, “İhracatçımızın oralardaki bütün dinamikleri bilmeleri, kontrolü elinde bulundurmaları beni çok sevindirdi. Bu coğrafyada yakın gelecekten çok ümit- liyiz. Bu bölgede bizim ihracatçımız kadar pozitif değerlere sahip başka kimse yoktur. Bizim dinamiklerimiz orada son derece güçlü. Kuzey Irak’ta haziran ayında başlayan sıkıntıların yeniden yüksek talebe döneceğini bekliyoruz” dedi. TİM yeni yönetim kurulunun beklentilerini dinleyen bakanlar, ihracatçıların hedeflerine destek ver- 25 di. Ankara’da Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu ziyaret eden TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi liderliğindeki TİM Yönetim Kurulu’nun yeni üyeleri, bakanlara ihracatın daha da artırılabilmesi için beklentilerini anlattılar. TİM Yönetim Kurulu Üyeleri, özellikle Ekonomi Bakanlığı ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile ilişkilerin daha da derinleştirilebilmesi için bürokrasi ile ihracatçılar arasında komisyonlar kurularak ortak çalışma platformu oluşturulmasını önerdiler. TİM yönetimi, ayrıca dışişlerindeki gelişmeler üzerine bilgi aldıkları Davutoğlu ile de daha sık bir araya gelmek ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmenin avantaj sağlayacağına inandıklarını belirttiler. Büyüme yüzde 5 olmalı olan bu ülkelerde şimdi sıkıntımız var. Buralardaki risklerimizi azaltmalıyız” şeklinde konuştu. İhracat, Ortadoğu’da kaybettiğini Avrupa ile yakalayacak Orta Doğu’daki sıkıntılardan dolayı bazı ülkelerde azalan ihracatın Av- rupa ile aşılacağını kaydeden Büyükekşi, “Başta AB ülkelerindeki iyileşme ve yeni pazarlardaki başarımız ile son zamanlarda ihracatta düşüş görülen ülkelerin kaybını telafi edeceğiz. 2014 yılı için hedeflediğimiz 166 milyar dolar ihracatı yakalayacağız” dedi. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, ziyaret ettikleri bakanlara 2023 hedefleri doğrultusundaki yol haritalarını anlattı. Sürdürülebilir büyüme için yıllık ortalama yüzde 5 büyümenin yakalanması gerektiğinin altını çizen Büyükekşi, TİM olarak sürekli aktiviteler yaparak hedefi canlı tuttuklarını ve emin adımlarla yürüdüklerini aktardı. Riskler azaltılmalı Büyükekşi, bakanlara yaptığı konuşmasında son zamanlarda Türkiye’nin yakın çevresinde yaşanan UkraynaRusya, Suriye, Mısır, İsrail-Filistin sorunlarına da değinerek, “Küresel kriz döneminde ihracatta can simidimiz Ağustos 2014 26 DOSYA Türkiy e Irak İran Irak’taki kaotik ortama İran çözüm olacak Irak, Almanya’dan sonra ülkemizin en fazla ihracat gerçekleştirdiği ülke… Türkiye’nin önemli firmaları Irak’ta çok önemli projeleri art arda gerçekleştiriyor. Türkiye, Irak’a; Irak, Türkiye’ye can suyu olma yolunda ilerlerken IŞİD terör örgütünün Irak’ta ve çevresinde meydana getirdiği kaos ülkemiz iş dünyasını derinden yaraladı. Irak’ta yaşanan sorunlar nedeniyle bu ülkeye taşımaların İran üzerinden gerçekleştirilmesi gündeme geldi. Ancak İran’ın Türk nakliyecilerinden akaryakıt fiyat farkı uygulaması adı altında aldığı haksız ücretler sorun yaratıyordu. Bu sorunun giderilmesi için Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin attığı adıma İran tarafı yeşil ışık yaktı. Önümüzdeki günlerde önemli gelişmeler yaşanması bekleniyor. Ağustos 2014 27 Irak, Türkiye ihracatının temel ülkelerinden biri konumunda bulunuyor. Almanya ile beraber her geçen gün ihracatımızın vazgeçilmez ülkelerinden biri olan Irak, son dönemlerde yaşanan gelişmeler ve kaotik ortamla Türkiye ihracatçısına ve nakliyecisine endişe dolu günler yaşatıyor. IŞİD terör örgütünün Irak’taki faaliyetleri Iraklıların çeşitli bölgelere göç etmelerine neden oluyor. Irak’ta sürekli göç eden insanlara ve ailelere yollar boyunca rastlamak mümkün. Bu kaotik ortamda Irak, temel ihtiyaçlarının bile yarısından azını temin edebiliyor. Birçok ihtiyacını Türkiye’den temin eden Irak, artık krizlerle ve kaosla anılır durumda. Nakliyecilerimizin araçlarının yakıldığı, şoförlerimizin esir alındığı Irak’ta suların ne zaman durulacağı, güvenli ortamın ne zaman oluşacağı meçhul. Irak’ta yaşanan gelişmeleri yakından takip eden UND, nakliyecilerin daha fazla kayıp yaşamaması ve nakliyecilerin işlerine biran önce dönebilmesi için konuyu taraflarıyla görüşüp nakliyeciye çare olmaya çalışıyor. Irak’ın güven ortamından yoksun oluşu, ülkemiz nakliyecisini çeşitli yollar bulmaya sevk etti. “Ya yeni bir yol buluruz ya da yeni bir yol açarız” ilkesiyle hareket eden nakliye sektörümüz Irak taşımalarını daha güvenli güzergah olan İran üzerinden gerçekleştiriyor. UND, İran’dan yapılacak taşımaları memnuniyetle karşılıyor UND yaptığı açıklamayla, Irak taşımalarının İran üzerinden gerçekleştirilmesi konusunda atılan adımları memnuniyetle karşıladığını açıkladı. UND’nin yaptığı açıklamada, “7 – 8 Ağustos 2014 tarihlerinde İran İslam Cumhuriyeti Sanayi, Ticaret ve Madenler Bakanı Rıza Nematzade ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyareti ve bu vesileyle Ekonomi Bakanımız Nihat Zeybekçi’nin sektörümüz için önem arz eden konuları İranlı bakana aktarmış olması, derneğimiz tarafından memnuniyetle karşılanmıştır” denildi. Habur Sınır Kapısı üzerinden yapılan taşımalar sekteye uğradı “İhracatımız ve uluslararası taşımalarımız için hayati öneme sahip Irak’ta Musul’un işgaliyle başlayan gelişmeler sonrasında, Habur Sınır Kapısı üzerinden bu bölgeye doğru- dan taşımalar ciddi güvenlik sorunları nedeniyle sekteye uğramıştır” denilen açıklamada, Türk ihraç ürünlerinin Irak’a ulaştırılması için alternatif güzergah arayışlarında İran güzergâhının, stratejik öneminin arttığı vurgulandı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Öte yandan, IŞİD’in Irak’ta yarattığı sıkıntılar öncesi ve sonrası güzergah maliyetleri derneğimiz tarafından incelenmiş olup yapılan tespitlere göre, IŞİD öncesi orta ve güney Irak’a yapılan taşımalarda Türk taşımacılarının maliyeti ortalama 2 bin 500 dolar iken, bugün İran üzerinden Irak’a taşımaları maliyeti 5 bin 500 dolara çıkmıştır. Navlun fiyatlarının söz konusu maliyetleri karşılamaması sebebi ile İran üzerinden Irak’a taşımalar yapılamamaktadır. Zira, Türk taşımacılarının İran’a yapılan taşımalarındaki en önemli maliyet kalemi olan “Akaryakıt Fiyat Farkı” uygulaması, Irak taşımalarını da imkansız hale getirmiştir. Bu vahim tablo, sayın bakanımıza derneğimiz tarafından bizzat aktarılmış ve gerekli raporlar kendisi ile paylaşılmış olup, firmalarımızın Irak’a taşımalarına devam edebilmeleri için maliyetlerimizin düşürülmesi amacıyla, özellikle İran transiti hayata geçilmek suretiyle Irak’a giden yükler başta olmak üzere akaryakıt fiyat farkının kaldırılması talep edilmiştir. Bu vesileyle, İran Bakanı Sayın Nematzade’nin Reuters Haber Ajansı’na yaptığı açıklama sektörümüz adına memnuniyetle karşılanmıştır. Sayın Nematzade açıklamasında, Türkiye’nin Irak’a ticaretini durma noktasına getiren son gelişmelerin bertaraf edilmesi amacıyla, Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekçi’nin talebi doğrultusunda İran’ı transit geçerek Irak’a taşıma yapacak Türk TIR’larına kolaylık sağlanacağını vurgulamıştır.” Şener: Reuters’te çıkan bu haber sevindiricidir UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener de ilgili açıklamanın bölgede yaşanan sorunların çözümü konusunda sektörü ümitlendirdiğine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Reuters’te çıkan bu haber sevindiricidir. Sektörümüz uzun süreden beri eşit muamele beklemekteydi... Bu uygulama ile Irak taşımalarının yapılabilir hale gelecek olması ayrıca memnuniyet verici. Bilindiği gibi, bir süredir, ihracatımızın ve ihracat taşımalarımızın yüzde 50’sinin gerçekleştiği, en büyük karayolu taşıma hizmeti pazarımız olan Irak’a ulaşamaz hale gelen sektör firmalarımıza hızlı bir çözüm arayışındaydık. İran, kısa dönemde çok önemli bir can simidi oldu ancak bu güzergah, son olaylar öncesinde de, İran üzeri gerçekleştirilen taşımalar için bazı sorunlar ortaya koymaktaydı. İranlı bakanın açıklaması, son dönemde bu güzergahın artan önemi doğrultusunda yoğunlaşan girişim ve taleplerimizin, İran tarafında yanıt bulmaya başladığının ilk göstergesi olarak sektörümüz adına umut vericidir. Bu vesileyle, - Transit geçişte her iki ülkenin de aynı uygulamayı yapması, - İran’da Türk taşımacılardan alınan yakıt fiyat farkının kaldırılması, - İran’dan yük almamızı zorlaştıran 22926 sayılı yasanın kaldırılması hususlarındaki çözümler sektörümüzün acil talepleri arasındadır. Bu güzergahı Türk taşımacılar için kullanılır hale getirebilecek olan taleplerimizin İranlı yetkililere gereğince yansıtılmasında, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızın yoğun çabaları sürmektedir. Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekçi’ye bizzat sahiplenerek konuyu muhatap bakana aktarması yönünde ortaya koyduğu liderlik ve desteğinden dolayı içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.” Şener, UND olarak konuyu takip ettiklerini ve bu aşamadan sonra daha da çok takip edeceklerini belirtti. Şener, İran’ın ‘yakıt farkı’ uygulamasıyla ilgili olarak UND’nin konuyu çeşitli eylemlerle duyurduğunu ve bu konuda artık bir çözüm alınması gerektiğinin de önemli olduğunu sözlerine ekledi. Ağustos 2014 28 DOSYA Yazıcı: Anlaşmaları imzalamaktan daha önemlisi, hayata geçirmektir İran Sanayi, Ticaret ve Madenler Bakanı Muhammed Rıza Nematzade ve beraberindeki heyetle görüşen Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, anlaşmaları imzalamaktan daha önemli olanın anlaşmaları hayata geçirmek olduğu vurgusunda bulundu. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Bakanlık Toplantı Salonu’nda İran Sanayi, Ticaret ve Madenler Bakanı Muhammed Rıza Nematzade ve beraberindeki heyetle görüştü. Türkiye ve İran’ı “dost, kardeş ve büyük ülkeler” olarak nitelendiren Yazıcı, iki ülke arasındaki ilişkilerin bölge barışa adına önemine dikkati çekti. İran’la Türkiye arasındaki sınır kapılarının modern ve güvenli şekilde hizmet vermesinin öncelikli hedefleri olduğunu vurgulayan Yazıcı, “Bu amaçlara yönelik önemli mesafeler kat ettik. Anlaşmaları imzalamaktan daha önemlisi, hayata geçirmektir. Bu ziyaretler, buna tempo kazandıracaktır” diye konuştu. Yazıcı, bu ay içerisinde Türkiye-İran Karma Ekonomik Komisyon (KEK) Başkanı ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve TOBB heyeti ile İran’a ziyaret gerçekleştireceklerini bildirdi. Görevimiz risk olan bölgelerde yeni yolları aramak Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Bakanlık Toplantı Salonu’nda İran Sanayi, Ticaret ve Madenler Bakanı Muhammed Rıza Nematzade ile görüşmesinin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin “Kuzey Irak’ta IŞİD nedeniyle yaşanan güvenlik tehdidi var. Türk kamyonlarının İran üzerinden Irak’a geçişi konusunda alınmış bir karar var mı?” şeklindeki sorusunu yanıtlayan Yazıcı, şunları kaydetti: “Kuzey Irak’a giriş yaparak, Irak’ın diğer bölgelerine sevki yapan taşıyıcılarımız var. Güvenlik sorunları var. Bu sorunu by-pass etmek için hükümet olarak seçenekler arıyoruz. Hükümet olarak görevimiz, risk olan bölgelerde yeni yolları, by-pass’ları aramak. Ekonomi yönetimi Irak’ın değişik bölgelerine ürün taşıyanların, Kuzey Irak’a girdikten sonra İran üzerinden (Irak’ın güneyine doğru) geçişlerini sağlamak üzerine formülasyon oluşturuldu. İnşallah bunu hayata geçireceğiz. Şu anda (tamamen) başlaAğustos 2014 mış değil.” Aynı soru üzerine konuk bakan Nematzade de “Halihazırda Türk kamyonları İran’a geçiş yapıp, oradan Irak’a geçiş yapıyorlar. Diğer taraftan Türk kamyoncularının yolunu kısaltmak için başka bir güzergah önerdik. Bu, yolu yaklaşık 500-600 kilometre kısaltacaktır. Bu güzergahı faaliyete geçirmek için çaba göstereceğiz” değerlendirmesinde bulundu. “Sınır kapılarında Irak’taki son gelişmelerden sonra geçişlerde herhangi bir kısıtlama yapıldı mı?” sorusunu da yanıtlayan Yazıcı, “Türkiye her zaman kapılarında tedbirleri alır, almaya da devam eder. Hiçbir zaman güvenlik önlemini göz ardı etmez. Gerekli önlemler alınıyor. ‘Kim gelirse gelsin’ gibi bir durum da yok” diye konuştu. Habur Sınır Kapısı’nda yığılma var pasaportu olmayanlarla ilgili bir bekletme söz konusu Irak’taki kargaşa ortamı nedeniyle sınır kapılarında ara ara yoğunluk yaşanabildiğini belirten Yazıcı, “Habur Sınır Kapısı’nda yığılma var. Pasaportu olmayanlarla ilgili bir bekletme söz konusu. Arkadaşlarımız çalışıyor” dedi. “Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’nda yaşanan olaylar çerçevesinde, İran olarak coğrafyaya yönelik endişeleriniz var mı?” şeklindeki bir soruyu yanıtlayan Nematzade, “Kendisini Müslüman ola- rak nitelendiren örgüt, terörist eylemler yapıyor. Biz, bu konuyla ilgili tutumuzu başından beri gösterdik. Siyasi ve uluslararası kanallar aracılığıyla bunu kınadık. Umut ediyoruz ki inşallah bu son bulur. Irak’a yapabileceğimiz bir yardım varsa, bunu esirgemeyeceğiz” diye konuştu. İranlı Bakan Nematzade Türkiye ve İran arasındaki ilişkilerin çok eski bir geçmişe dayandığını belirterek, söz konusu ilişkinin gerçekleştirilen üst düzey ziyaretlerle daha da geliştiğini belirtti. Özellikle ekonomi, taşımacılık, gümrük ve ticari alanlarda görüşmeler yapmak üzere Türkiye’de bulunduklarını ifade eden Nematzade, “Türkiye ve İran, iki büyük ülke. Tarihi, mezhepsel ve ekonomik bağları göz önünde bulundurarak birlikte çalışmak zorundadır. Dolayısıyla özel sektörün birlikte çalışması için altyapının hazırlanması gerekiyor” diye konuştu. İki ülke arasında Tercihli Ticaret Anlaşması’nın imzalandığını hatırlatan Nematzade, anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle Türkiye ve İran arasındaki ticari ilişkilerin daha da artabileceğine ve özel sektör temsilcilerinin karşılaştığı sorunun çözüleceğine işaret etti. Nematzade, “Son yıllarda İran’a karşı zalimce uygulanan yaptırımlar nedeniyle ticari ilişkilerimiz yeterince olmadı. Ümit ediyoruz ki ticaretimiz istediğimiz seviyeye ulaşır” dedi. 29 Zeybekci: Tercihli Ticaret Anlaşması Türkiye ve İran arasında çok güzel sonuçlara vesile olacak İran Sanayi, Madenler ve Ticaret Bakanı Mohammad Reza Nematzade ile bir araya gelen Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Tercihli Ticaret Anlaşması’nın Türkiye ve İran arasında çok büyük ufuklara açılan yeni bir başlangıç ve çok güzel sonuçlara vesile olacağını ifade etti. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, İran Sanayi, Madenler ve Ticaret Bakanı Mohammad Reza Nematzade ile bir araya geldi. Bakan Zeybekci ve Bakan Nematzade’nin Hilton Otel’deki görüşmesi yaklaşık 1,5 saat sürdü. Zeybekci ve Nematzade, ikili görüşmenin ardından heyetler arası görüşmeye katıldı. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, heyetler arası görüşmede “Tercihli Ticaret Anlaşması, Türkiye ve İran arasında çok büyük ufuklara açılan yeni bir başlangıçtır, çok güzel sonuçlara vesile olacaktır” dedi. Görüşmenin ardından Bakan Nematzade’nin yanı sıra, Türk ve İranlı iş adamlarının da katıldığı çalışma yemeği öncesinde konuşan Zeybekci, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İran seyahatinde imzalanan Tercihli Ticaret Anlaşması’nın devamı olarak toplandıklarının altını çizdi. Tercihli Ticaret Anlaşması’nın Türkiye ve İran arasında çok büyük ufuklara açılan yeni bir başlangıç olduğunu çok güzel sonuçlara vesile olacağını belirten Bakan Zeybekci, dış ticaret hacminde 35 milyar dolar hedefine nasıl ulaşacaklarını konuştuklarını ve görüşmede bütün alanlarda mutabık kaldıklarını anlattı. Ticaretin kolaylaştırılmasıyla ilgili bir anlaşma daha yapma kararı aldıklarını açıklayan Bakan Zeybekci, “Taşımacılık, ürünlerin kolaylığı, ortak ticaretimizin geliştirilmesi, daha çok İran ürünün Türkiye’ye gelmesi ve daha çok Türk ürünün İran’a gitmesiyle ilgili yani ihracatımızın karşılıklı olarak arttırılmasıyla ilgili mutabakata vardık” diye konuştu. İran ve Türkiye sınırlarının 400 yılı aşkın süredir değişmediğine dikkati çeken Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, şunları söyledi: “İran, Türkiye için Asya’nın büyük coğrafyasına ve ticaret fırsatlarına açılan bir kapı. Türkiye de, İran için Avrupa’ya dünya ticaretinin kalbinin attığı bölgelere açılan bir kapı. Onun için İran’da olmayan birçok imkân Türkiye’de, Türkiye’de olmayan birçok olanak da İran’da var. Bizler imkân ve fırsatları kullanarak; iki ülke arasındaki ticareti, ihracatı, ortak yatırımları artırmak, üçüncü ülkelerde de ortak işbirliği yapabilecek alanları araştırmalıyız.” İki ülke arasındaki engelleri ortadan kaldıracağız Bakan Zeybekci, bu kapsamda gümrük, standardizasyon, bankacılık, ulaştırma gibi alanlarda ortak çalışma komisyonları oluşturduklarını dile getirdi. Her 3 ayda bir görüşeceklerini ve iki ülke ticaretinin önündeki engellerin kaldırılmasında çok hızlı mesafe kat edeceklerini vurgulayan Zeybekci, “Önümüzdeki yıl şubat ayında Türkiye, İran’da Türk İhraç Ürünleri Fuarı’na imza atacak. Onlar da Türkiye’de İran İhraç Ürünleri Fuarı düzenleyecek. Türkiye İhracatçılar Meclisi de İran’a önümüzdeki yıl ticaret heyetiyle incelemelerde bulunmak üzere etkinlikler düzenleyecek. İran’dan iş dünyası temsilcileri Türkiye’yi ziyaret ederek iş adamlarıyla bir araya gelecek” ifadelerini kullandı. İran Sanayi, Madenler ve Ticaret Bakanı Nematzade de geçen yıl İran’da, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani liderliğinde hükümetin kurulmasından sonra Türkiye ve diğer ülkelerle işbirliği yapmaya çalıştıklarını söyledi. İki ülke arasındaki ticaretin İran’a uygulanan ambargo nedeniyle son yıllarda düştüğünü kaydeden Nematzade, “İki ülke arasındaki ticaret hacmi bu çalıştaylarımızdan sonra Allah’ın izniyle sorunlar giderilerek arzu edilen seviyeye ulaşacak. Geçmişte yabancı yatırımcılar İran’da mülk edinemezdi fakat bugün ki hükümet bir tasarı hazırlayıp meclise sundu ve bu yasalaşırsa bunun önü açılacak” diye konuştu. Ağustos 2014 30 DOSYA Hisarcıklıoğlu: İki kardeş ülke engellere takılmadan ticaret yapabilmeli TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye ile İran’ın iki kardeş ülke olduğunu belirterek bu kardeş ülkelerin engellere takılmadan ticaret yapmaları gerektiğini ifade etti. İran Sanayi, Ticaret ve Madenler Bakanı Rıza Nematzade TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nu ziyaret etti. Ticaret hacimlerinde geçtiğimiz yıla göresert bir düşüş yaşandığını belirten Hisarcıklıoğlu, iki kardeş ülkenin engellere takılmadan ticaret yapabilmesi gerektiğini vurguladı. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, son yıllarda Türkiye’ye en çok yatırım yapan firmaların İranlı firmalar olduğuna dikkat çekti. Görüşmede İranlı Bakan Nematzade de, ocak ayında iki ülke arasında imza- lanan Tercihli Ticaret Anlaşması’nın çok önemli olduğunu, bunun yürürlüğe girmesiyle işadamlarının birçok sorununun çözüleceği bildirdi. İki ülke arasındaki ticaret hacminin de artacağına dikkat çeken İranlı Bakan, ortak gümrük kapıları açılması yönünde çalışma yapmaları gerektiğini ifade etti. Konuk Bakan Türk firmalarının da İran’da yatırım yapmalarını arzu ettiğini dile getirdi. Görüşmenin sonunda İranlı Bakan Nematzade Hisarcıklıoğlu’nu İran’a davet etti. Kuzey Irak ihracatında alarmın rengi kırmızı IŞİD’in Kuzey Irak’a saldırması Türkiye’nin ikinci büyük ihracat pazarını zora soktu. Bölgede ticaret ABD müdahalesiyle normale döndü ancak Türkiye’deki üretici, bekle gör politikasıyla mal göndermek istemiyor. dünyası temsilcileri, böyle gitmesi durumunda yılsonuna kadar düşüşün yüzde 80’e yaklaşacağını iddia ediyorlar. Asıl sıkıntılı tablo Temmuz ayında ortaya çıkıyor Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) saldırılarını Irak’ın Kuzeyi’ne de çevirmesi, Türkiye’nin ikinci büyük ihracat pazarını tehdit ediyor. Türkiye Irak’a olan 12 milyar dolarlık ihracatının yaklaşık 8 milyarlık bölümünü Kuzey Irak’a yapıyordu. Sadece Temmuz ayında ülkeye yapılan ihracat yüzde 53,6 düştü. Kuzey Ağustos 2014 Irak’a yapılan ihracatın ise yüzde 46 kan kaybettiği öngörülüyor. ABD’nin müdahalesine kadar geçen 10 günlük süreçte ticaret neredeyse durdu. Türkiyeli işadamları Kuzey Irak’taki yatırımlarını ise askıya aldılar. Gelişmeler nakliye sektörüne de yansıdı. Irak’a giden taşımalar geçen ayın verilerine göre yarı yarıya azaldı. İş Türkiye’nin bu yılın ilk 7 ayındaki Irak ihracatı 6 milyar 344 milyon 203 bin dolar olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı döneminde ise rakam 6 milyar 519 milyon 265 bin dolardı. Yani bu yılın ilk 7 ayında yapılan Irak ihracatı geçen yılın Ocak-Temmuz aylarında oranla yüzde 2,9 düşüş kaydetti. Asıl düşüş aylık verilere bakınca karşımıza çıkıyor. Aylık verilere bakınca 2013’ün Haziran ayına oranla bu yılın aynı ayında ihracatın yüzde 21 oranında gerilediği görülüyor. Temmuz’da ise asıl sıkıntılı tablo ortaya çıkıyor. Geçen seneye oranla bu yıl Irak’a yapılan ihracat yüzde 53,6 kan kaybetmiş durumda. Öte yandan Ağustos ayında süren IŞİD saldırılarının ardından Ağustos rakamların daha düşük geleceği öngörülüyor. 31 Irak’ta son durum Irak’a yapılan taşımalarda sorunlar yaşanıyor. İran’dan yapılan girişler yetersiz kalıyor. Erbil’de hayat normale dönüyor ancak ticaret durdu Kuzey Irak’ın en büyük kenti hiç şüphesiz Erbil. Türkiye’den 5 bankanın kentte şubesi bulunuyor. Ağustos ayındaki ABD müdahalesinden önce IŞİD Erbil’in 45 kilometre yakınına kadar gelmişti. Ortadoğu Sanayici ve Genç İşadamları Derneği Erbil Şube Başkanı Mehmet Akyıl verdiği bir demeçte, “Burada insanlar can derdine düştü. Türkiye’ye giden uçaklar artık maksimum dolulukta. Ticaret ve üretim tamamen sıfıra düştü. ABD’nin Ağustos ayında yaptığı müdahale ile hayat normale dönüyor gibi. Ancak ticari hayatın kendine gelmesi zor” diye konuştu. Türkiye kapısında ihracatın normal seyrinde olduğu zamanlarda 10 kilometre TIR kuyruğu olduğunu da anlatan Akyıl, “Ancak şimdilerde kapıda sadece birkaç araç vardı. Erbil Zaho arasındaki 2 kilometrelik araç kuyruğu bile bizi memnun eder” ifadelerini kullandı. Şu anda Türkiye’de bazı firmaların üretimini durdurduklarını da paylaşan Akyıl, “Ancak süreç böyle devam ederse bu firmalar zor durumda kalır” diyerek, sıkıntının Türkiye’ye yansımasının bir süre daha alacağını kaydetti. Akyıl, “Şu anda kimse elindeki malı satmak istemiyor. İşadamları duruma göre hareket edecekler” dedi. Duhok’ta otellerin yüzde 80’i boş Güney’e transit geçişlerin sağlanması nedeniyle Kuzey Irak’ın önemli ticaret merkezlerinden biri olan Duhok’ta Amerikan müdahalesine kadar geçen 10 günlük sürede hayat durmuştu. 9 yıldır Duhok’ta yaşayan İsa Erdem, hem kentteki Lomana Otel’in sahibi hem de gıda ve tekstil üzerine perakende mağazaları olan bir işadamı. Erdem, bir demecinde otelinin tam Musul yolu üzerinde olduğunu anlatarak, “Ağustos ayındaki Amerikan müdahalesi ile birlikte sokakta insan görmeye başladık. Otelimiz tam Duhok Valiliği’nin karşısında, Musul yolu üzerindeyiz. Önceden Türkiye’den gelen tüm işadamları hem Güney’e hem de Musul’a gitmek için bizim güzergâhımızı kullanıyordu. Şu anda otellerde doluluk oranları tarihi bir düşüş yaşamış durumda. Bizde doluluk yüzde 20. Diğer otellerde de durum aynı. Odaların yüzde 80’i boş. Buradaki oteller aslında iş otelleri, işadamı gelmeyince, iş durunca, oteller de duruyor” diye konuştu. IŞİD’in Türkiyeli işadamlarının büyük depolardaki mallarını yaktığını kaydeden Erdem, “Zaten Musul’dan mal sattığımız insanlara da artık ulaşamıyoruz. Paramızı alamıyoruz. Saldırılar burayı da vurunca, perişan olduk” dedi. Hayatın normale dönmeye başladığını anlatan Erdem, “Biz iş dünyası temsilcilerimizden burada iş yapan Türkiyeli işadamlarını ziyaret etmelerini, insanlara moral vermelerini istiyoruz” açıklamasını yaptı. AKSOY: Durum çok kötü, umut 2015’e lamasında bulundu. Ercüment Aksoy her şeye rağmen Irak’ın bundan sonra da boş bırakılmamasını istedi. 2 bin Ezidi Türkiye’de Bölgede IŞİD’in saldırıları bir insanlık dramı yaşanmasına da neden oluyor. Ezidiler Şengal dağlarına sığındı. Göç sırasında çok sayıda çocuk susuzluktan öldü. Saldırıların ardından 2 bin Ezidi’nin Türkiye’ye sığındığı iddia ediliyor. Sadece Diyarbakır’a gelen mağdurların sayısı 800’e ulaştı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) savaştan kaçanlar için seferber oldu. Kentin kültür merkezi Sümerpark, Ezidilere açılırken Eski İl Milli Eğitim Müdürlüğü Hizmet Binası’na da sığınmacı yerleştirildi Güvenlik Nedeniyle Kimse Mal Gönderemiyor DEİK Türk-Irak İş Konseyi Başkanı Ercüment Aksoy, “Durum çok kötü, 2 ay önce bir haber kanalına ‘bu böyle devam ederse düşüş yüzde 50’lere varır demiştim’, şu anda geldiğimiz nokta bu” açıklamasında bulundu. “Savaş ortamında mobilya alır mısınız, binanızı değiştirir misiniz” diye soran Aksoy, şunları kaydetti: “Geçtiğimiz 10 gün de Kuzey Irak’ta, Erbil’in, Musul’un güneyine sevk edemediğiniz her malda sorun var. İran’dan girişler sağlıyoruz ama yeterli değil. Şu anda ellerinde rehinelerimiz var. Seçilmiş Cumhurbaşkanımızı dahi tehdit ediyorlar. Bizim ayağımızı mı içeri çekmek istiyorlar bu hamleyle bilmiyoruz.” Irak’ı bilerek değerlendirmek gerektiğinin altını çizen Aksoy, “3 senedir Maliki hükümetiyle anlaşamıyorduk. Ona rağmen senede 1 milyar dolar ihracat yapılıyordu, Abbadi ile buna müteahhitlik de eklenirse ihracatın 3 misli artacağını düşünüyorum. Tabi bu bir çırpıda olmaz. Sürekli yukarı yönlü bir ivme ile ihracat artacaktır” açık- Irak, Türkiye ekonomisini, üretimi ve ihracatı besleyen en önemli ülkelerin başında geliyor. Komşu Irak, Saddam rejiminden bu yana iç kargaşa ve terör olayları ile boğuşmak durumunda kaldı. Merkezi Irak Hükümeti’nin kontrolündeki yerlerde ABD askerlerinin çekilmesi sonucu beklenen iyileşme meydana gelemedi. Irak’ın Kuzeyi’ndeki bölgede ise Barzani ve Talabani yönetimi istenilen istikrarı kısmen de olsa sağladı. Fakat, Barzani ve Talabani’nin buradaki gücü de sınırlı. Merkezi Irak Hükümeti zaman zaman Kuzey Irak Federe Yönetimi’ne sıcak zaman zaman da soğuk bakıyor. Kısacası Irak’ı bir bütün olarak ele aldığımızda ‘tam bir istikrar’dan bahsetmek neredeyse imkansız. Özellikle Türkiyeli iş adamlarının Kuzey Irak Federe Bölgesi’nde inşaat, gıda, tekstil gibi alanlarda çok başarılı işlere imza attığı biliniyor. Gıdadan tekstile, inşaattan kimyevi maddelere karşı her şeyi taşıyan Türkiye lojistik sektörü Irak’ın gelişmesinde ve büyümesinde söz sahibi. Ancak yaşanan son olaylarla lojistik sektörümüz de önünü göremez durumda. Güvenliği olmayan yollardan geçmek deyim yerindeyse ‘kelle koltukta’ çalışmayı beraberinde getiriyor. Kaçırılan şoförlerimiz, yakılan araçlarımız nakliye sektörümüzün başa çıkmak durumunda olduğu sorunlardan birkaçı… Sorun devam ederse Irak’a iş yapan küçük işletmeler kapanabilir. Ağustos 2014 32 DOSYA Taha: Yetkililerimizin İran tarafı ile görüşmesi son derece önemlidir “IŞİD terör örgütü Irak’ta çok ciddi ekonomik ve can kaybına neden oldu. Irak’ın en büyük ikinci kenti olan Musul da IŞİD’in kontrolünde. Özellikle şoförlerimizin sadece ve sadece Duhok, Süleymaniye, Erbil bölgesinde kalmalarını ve o bölgelerden aşağı inmemelerini tavsiye ediyoruz. Bu durumda ortam tehlikelidir. Güvenlik kalmamıştır ve nakliyecilik yapan firmaların bu tavsiyelerimize uymaları gerekmektedir. Aksi takdirde istenmeyen şeyler olabilir. Irak’ta yaşanan durumun sonucu olarak ihracat hacmimiz azaldı. Irak’ta yaşayan insanların gelecek endişesi taşıyor ve yarınından korkuyor. Yarınını göremeyen insanlar alışveriş yapmaktan kaçınıyor ve dolayısıyla da ihracatımız ciddi yara almış durumdadır. Şu anda resmi rakamlara göre yüzde 21oranında bir düşüş var. Ama düşüş artacaktır. Irak, iğneden ipliğe kadar Türkiye’den ithalatını yapıyor. Türkiye’nin imalatının ihracatının ana ekseni Irak’tır. Demir-çeliğimizin şu anda yüzde 75 ihracatı Irak’adır. Çimento ve temel gıda ürünleri, buna bağlı ilaç sektörü, konfeksiyon, tekstil, hazır giyim, terlik, ayakkabı, çanta ve züccaciye aynı şekilde… Onun için kısa süre içerisinde Irak piyasasında gittikçe ürün tükeniyor. O piyasa bu ürünle- Emin Taha/ MÜSİAD Lojistik Sektör Kurulu Başkanı ve Taha Group Yönetim Kurulu Başkanı re muhtaç. Bizim ihracatımız mutlaka bir şekilde illaki o bölgelere başlayacaktır. Şu anda kuzey bölge güvenlidir, bir sıkıntı yoktur. Fakat bir gerçek daha var Musul IŞİD’in elinde olmasına rağmen biz oraya ihracatını yaptığımız ürünleri Iraklı TIR’lar ile günlük olarak Musul’a sevkiyatımızı yapmaktayız. Bir problem yaşanmıyor. Ama piyasa durgun haldedir. Alış verişin oranı düştü. Yani Iraklılar zaruri ürünler dışında mal almak istemiyor. Çünkü yarından korkuyor. Daha iyi ya da daha kötü olacağı- nı bilmediği için tedirgin. Bu yüzden fazla mal almak istemiyor. İranlı bakanlarla ve yetkililerle bizim bakan ve yetkililerimizin görüşmesi ve Irak’a yapılacak taşımaları İran üzerinden gerçekleştirme fikri bence son derece önemlidir. Bakanlarımızın ve yetkililerimizin bu işi en kısa sürede halledeceğine ve ülkemizin adına hayırlı bir işin ortaya çıkacağına inanıyorum. Bütün her şeye rağmen güvenliği en üst seviyede ve birinci öncelik olarak ele almak gerekmektedir.” Hakkı Keleş: Gürbülak Sınır Kapısı’nın kapasitesi Irak’a yapılacak taşımalar için yeterli olmayacak Hakkı Keleş/ Özkeleşler Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı ve UND Başkan Yardımcısı “Bildiğiniz gibi Irak dünyada ihracat yaptığımız ülkeler arasında Almanya’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Irak’a biz Habur Gümrük Kapısı’ndan çıkış yapıyoruz. Günlük araç giriş çıkışımız 40004.500 araç civarında… Taşımalar şu anda maalesef çok düştü. İhracatçı Güney Irak’a güvenlikten dolayı ihracat yapamıyor. Transit taşımalarda da şuan sıkıntı görünü- Ağustos 2014 yor. İran üzeri elbette taşımalar daha güvenli yalnız Gürbülak Sınır Kapısı’nın kapasitesi Irak’a yapılacak taşımalar için yeterli olmayacaktır. Sayın bakanımızın yapmış olduğu anlaşma elbette sevindirici bir haber. Temennimiz Irak’taki kargaşanın bir an önce çözüme kavuşması. Aksi takdirde güneydeki hem nakliyecileri hem ihracatçıları zor günler bekliyor.” 33 Bartık: Bankaların daha duyarlı olması lazım “Irak, Türkiye ekonomisi için önemli bir ülke. Irak’taki son durum ülkemiz ihracatçısını ve lojistik sektörünü derinden etkiledi. İhracatçımızın Irak’ta yaşanan gelişmelerden en az düzeyde etkilenmesi için yol haritası çizilmeye başlandı. Bu yol haritası İstanbul-Adana ve Gaziantep toplantıları ile tamamlanacak. Irak ile ticaret yapan firmaların büyük çoğunluğunun kullandığı Dahilde İşleme İzin Belgesi (DİİB) sürelerinin uzatılması konusunda çalışma yapılmasına bakanlık da sıcak bakıyor. Bankaların Irak ile ilgili hassas durumu göz önünde bulundurması gerekiyor. Bu konuda Bankalar Birliği ile görüşmek gerekiyor. Irak konusunda iş dünyası ile yaptığımız toplantılarda bankaların Irak’ta yaşanan gelişmelerin yarattığı hassas durumu göz önünde bulundurmalarını ve Irak ile çalışan müşterilerini sıkıştırmamaları için Bankalar Birliği ile görüşülmesini istedik. Ayrıca KOBİ’lerin KGF taleplerinin karşılanabilmesi için yeni kaynak aktarımı söz konusu olacak. Irak ile ilişkilerimizin devam edebilmesi için en önemli konu güvenlik. Irak içerisine güvenli ulaşım konusunu da toplantıda ele aldık. Bu konuda Ekonomi Bakanlığı’mızın İran ile Gaziantep Ticaret Odası (GTO) Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Bartık görüşebileceğini söylendi ve geldiğimiz noktada bakanlığımız konuyu İran tarafı ile görüştü. İran tarafının da bu konuda hassas olması ve duyarlılık göstermesi bizler adına sevindirici bir gelişmedir. Irak ile ilişkilerimizde izlenecek yol ve alınacak tedbirler Ekonomi Bakanı Yardımcısı Adnan Yıldırım başkanlığın- Pervane: Sorunlar aynen devam ederse birçok firmamız kapanma noktasına gelebilir Hüsnü Pervane/ Diyarbakır TSO Yönetim Kurulu Üyesi “Bölgede kaos ve güvensizlik ortamı doğdu. İnsanların her şeyden önce yaşam haklarının elinden alınması ve bunun İslamiyet’le alakası olmayan güya İslam adına yapan bir örgüt tarafından yapılaması insanlık dışıdır. Her şeyden önemlisi bu örgüt nerden besleniyor? Irak kapısından bölgemizin ihracatı 13 milyar dolar. IŞİD’in vahşeti ile birlikte ihracatımızın kaybı ise yüzde 57’i. Bölgemizde ihracat yapan firmalarımızın öncelikli kapısı Irak’dı. Oraya ihracat durunca firmalarımız çok büyük sıkıntı içerisine girdiler. Fabrikalarımızın üretimi durma noktasına geldi. Zaten Suriye’de yaşanan olaylardan dolayı bölgenin ihracat rakamları düşmüşken şimdi bir de IŞİD’in saldırıları ile sanayici zor duruma düşürüldü. Öncelikli olarak çok ciddi güvenlik problemi var. Bu nedenle kimse oraya mal gönderemiyor. Eğer IŞİD meselesi uzun süreli olursa, örneğin yılsonuna kadar sürerse yüksek işletme sermayeli olmayan birçok firmamız kapanma noktasına gelecektir. Sosyal anlamda bir heyet oluşturarak bölgeye gittik. Orada insanların ayağında ayakkabı bile yok, aç, susuz ve perişan durumdalar. Ticaret ve Sanayi Odası olarak Rojova’ya yaptığımız yardımların aynını Şengal’e de yapıyoruz. Ancak bu yardımlardan ziyade insanların kendi topraklarında kendi yaşam hayatlarını sürdürebilmeleri için çözümler geliştirilmeli.” da gerçekleştirilecek. İstanbul, Adana ve Gaziantep toplantılarında sivil toplum kuruluşları, ihracatçılar ve sanayiciler ile yapılacak görüşmelerin ardından daha iyi netlik kazanacak. Irak’taki durum ülkemizi olumsuz bir şekilde etkiliyor. Müteşebbisler olarak kamunun diğer kesimleri ile konuyu yakından takip ediyoruz.” Diyarbakır OSB’de bazı sektörlerde üretim durdu Abdulkadir Karavil/Diyarbakır OSB Başkan Yardımcısı “Abdulkadir Karavil Diyarbakır OSB Başkan Yardımcısı Organize sanayi bölgemizde (OSB) özellikle bazı kalemlerin üretimi durdu. En büyük sıkıntıyı mobilyacılar gördü. Bu işletmelerimiz üretimlerinin yüzde 95’ini Irak’a gönderiyorlardı. Bunun yanı sıra bölgemizdeki firmaların yaptığı üretimin yaklaşık yüzde 70’ı Irak’a gidiyordu. Şimdi herkes kara kara düşünüyor. Bölge ekonomisi ciddi anlamda etkilendi. Bu durumun çözümü uzun zamana yayılırsa sanayiciler olarak çok daha büyük ve ciddi sorunlar bizi bekliyor demektir.” Ağustos 2014 34 DOSYA Navlun düştü, araç sahipleri bölgeye gitmek istemiyor Rıdvan Arıç/ UND Yönetim Kurulu Üyesi ve Arıç Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı “Irak taşımalarında azalma yüzde 50’yi buldu. Şu anda yapılan taşımaların büyük bölümü inşaat malzemeleri. Bunlar da devam eden şantiyeler. Şantiyeler tamamlandığında müteahhit firmaların önlerini görmeden yeni projelere başlayacağını tahmin etmiyorum. Bu nedenle taşımalar da ciddi ölçüde düşecektir. Bölgeye gıda taşımalarında ciddi bir etkilenme olacağını düşünmüyorum. Ancak gıda taşımaları da toplam taşımaların yüzde 10’u kadar. Navlun da ciddi oranda düştü. Örneğin Erbil taşımalarında navlunlar 2 bin 500’den 1500 dolarlara geriledi. Bu durumda taşıma firmaları araç göndermek istemiyor çünkü maliyetlerini kurtarmıyor. Bu nedenle de başka ülkelere yönlendirme yapılamıyor. Çünkü her ülkenin istediği araç standardı farklı ya da vizeleri farklı. Firmalar bu maliyetlere katlanmak istemediğinden beklemeyi tercih ediyor. Güney’e ise taşımalar denizyoluyla devam ediyor. Basra’ya gemiler ulaşıyor ama oradan Bağdat’a ürünün gitmesi zahmetli.” M.Tahir Aydoğan: Nakliyeciler kendi başlarının çaresine baktı, bakanlık çok geç devreye girdi “Orak, Türkiye ihracatı ve Türkiye taşımaları için son derece önemli bir ülke konumunda bulunuyor. Irak’ta son dönemlerde meydana gelen kargaşa ister istemez biz nakliye sektörünü derinden etkiledi. Fakat, bizler gözünü budaktan sakınmayan nakliyeciler olarak çalışmalaAğustos 2014 rımızı bütün bu olumsuzluklara rağmen geliştirmekte kararlı bir tutum takındık. Irak’ta yaşanan gelişmelerle ilgili olarak ta başından beri UND yetkilileri ve UND Yönetim Kurulu Başkanımız Çetin Nuhoğlu ile sürekli iletişimde olduk ve yapabileceklerimiz üzerinde fikirlerimizi yarıştırdık. Biz, Irak’taki kargaşadan sonra güneye inmek, mağdur olmamak için çalışma gerçekleştiren ilk firmayız. Tüm adımlarımızı UND ile birlikte gerçekleştirdik. Irak taşımalarının güvenli hale gelebilmesi için İran yetkilileri ile görüştük. Gümrükler Genel Müdürlüğü’müz ile konuyu istişare ettik ve izin aldık. Biz, Behram Sınır Kapısı üzerinden Irak içlerine taşıma gerçekleştirdik. 1.5- 2 aydır bu taşımalarımızı gerçekleştiriyoruz. Kuzey Irak, Zaho, Erbil, Kerkük, Tus, Xaniği ve Kut taşımalarımızı gerçekleştiriyoruz. Bazergan Sınır Kapısı ile de Kut, Bağdat ya da Basra’ya gidiyoruz. Kut, Kerbela’ya çok yakın bir yer. İran tarafı bizden akaryakıt farkı alıyor. Kilometre başına çok ciddi zararlarımız oluyor. Resmen İran tarafı bizim taşımalarımızla ilgili olarak ‘ayakbastı’ parası alıyor. İran tarafı bu uygulamalardan maalesef vazgeçmiş değil. Konuyla ilgili sayın bakanımız daha yeni yeni devreye girdi ve İran bakanı ile görüştü. Bence bu, çok geç kalınmış bir görüşme. Bu olay ilk patlak verdiğinde görüşmelerin gerçekleşmesi gerekirdi. Bizler kendi başımızın çaresine baktık ve sayın bakanımız, yetkililerimiz bu aşamadan sonra devreye girdiler. Bakanımız gidip İran tarafı ile görüşerek bize yönelik uygulanan haksızlıkları ortadan kaldırmalı bence. Bizim firma olarak araçlarımız Bağdat’ta yandı. Devletimiz maalesef bizlere sahip çıkmadı. UND Başkanı Sayın Nuhoğlu bu süreçte nakliyecilerin her zaman yanında oldu. Irak taşımalarına yönelik her türlü çareyi biz nakliyeciler olarak kendimiz bulduk.” 35 Gündüz: Türk yatırımcı şu anda beklemede Feridun Gündüz/Türk Irak Uluslararası Yatırımcılar Derneği (TURİYAD) Başkanı “Temmuz ayı itibarıyla Irak ihracatında düşüş yüzde 45’i geçti. Bu sorun yılsonuna kadar devam ederse daralmanın yüzde 60-70’leri bulacağını tahmin ediyorum. Bölgede yaşanan sorunu yine bölge halkı çözecektir. Şu anda IŞİD yanında hükümet sorunu da var. Hükümet sorunu aşılıp, Merkezi Bağdat Hükümeti’nin güçlü olmasıyla birlikte 2015’te sorunların çözümleneceğine, ticaretin de kaldığı yerden artarak devam edeceğine inanıyorum. Çünkü bu savaşlar sonrasında yıkılan yerlerin yeniden inşasına ihtiyaç duyulacaktır. Temel sorun güvenlik ancak Amerika’nın müdahaleleri umut verdi. Türk yatırımcı şu anda beklemede.” Öz: Yörük Kuzey’de üretim yapıp Güney’e yolluyor, üretim yüzde 30 azaldı “Irak’ta yatırımımız var. Amerika’nın bombalamasının ardından bize göre tehlike büyük oranda bertaraf oldu. Personelimizi çekmiştik. Şimdi yüzde 90’ını geri gönderdik. Üretimimiz yüzde 30 azaldı. Toplu ürün gönderdiğimiz yerlerde satışlar yüzde 80 gibi ciddi bir oranda azaldı. Ancak maliyetleri 3 kat artsa da Kuzey’de üretim yapıp Güney’e ürün yollamaya devam edeceğiz. Gıda satıyor olmamızdan dolayı nispeten daha az sorun yaşıyoruz. Diğer sektörlerde sıkıntı büyük.” Ramazan Öz/ Yörük Süt Yönetim Kurulu Başkanı İşte ihracatçının B planı Türkiye’nin ikinci büyük pazarı Irak’ta IŞİD’in saldırılarını Kuzey’deki Kürt bölgesine taşıması ile pek çok sektörün ihracatı sekteye uğradı. Ekonomi Bakanlığı ile TİM, Türkiye’nin süreçten en az zararla çıkması için bir ‘B Planı’ hazırlıyor. 2008’de patlayan kriz sonrasında Türkiye ağırlıklı ihracat yaptığı Avrupa ülkelerine alternatif olarak Ortadoğu pazarını hareketlendirmişti. Şimdi de başta Avrupa ülkeleri ve Amerika kıtası var. Son ayda Avrupa ülkelerine yapılan ihracat artışı da bu alternatifin elini güçlendiriyor. Bu yılın ilk 7 aylık döneminde Avrupa ül- kelerine yapılan ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13.6 arttı. Geçen sene ocak-temmuz ayları arasında Türkiye’nin Avrupa ülkelerine yaptığı ihracat 35 milyar 493 milyon 699 bin dolarken bu yılın ilk 7 ayında rakam 40 milyar 338 milyon 181 bin dolara çıktı. Türkiye’nin Güney Irak’a ihracatının önemli bir bölümü yine Kuzey’de gerçekleştiriliyordu. Türkiye’den giden TIR’lar Duhok’ta Güney’den gelen TIR’lara ihraç ürünlerini yüklüyor ve peşin olarak ödemelerini alıyorlardı. Şu anda Güney’deki güvenli kentlere de bu transfer yapılamıyor. İhracatçı aradığı alternatif pazarları ve yaşanan düşüşle ilgili bakın ne dedi? Ağustos 2014 36 DOSYA Aymen: Pazar araştırıyoruz “Özellikle mobilya sektöründe AKİB (Akdeniz İhracatçıları Birliği) Bölgesi için Irak birinci pazar. Yine mobilyada Irak, Türkiye için 2’nci pazar konumunda. Özellikle Kuzey Irak’a ciddi satış yapıp, buradan Güney’e ürün gönderiyorduk. Güney’e artık mal gönderemiyoruz. Kuzey’in satışlarında da ciddi düşüş var. Yeni pazar arıyoruz ancak bu da bir anda olmuyor. Kaybettiğimiz Avrupa pazarlarını Afrika pazarlarıyla kompanse edilebildik ama 13 milyar dolarlık bir Irak pazarını 2-3 ayda telafi edecek yeni bir pazar bulmamız zor. Şu anda hem TİM hem de Ekonomi Bakanlığı B planıyla ilgili çalışmalar yapıyor. 2008 krizi sonrasında Avrupa’daki krizde bizi ayakta tutan en önemli unsur Ortadoğu pazarları ve Afrika’ydı. Ortadoğu’daki jeopolitik risklerden sonra bizi ayakta tutan ise yine Avrupa pazarları oldu. AB’ye yaptığımız ihracatta yüzde 14’lük artış söz konusu. Mobilya sektörünün B planı da tekrar Avrupa ülkeleri, Afrika ve Kuzey Amerika’da çok daha etkin pazarlama yapma yönünde. Bu ülkelerde Türk markasını yerleştirip satışı artırmak istiyoruz.” Akyol: İnegöl ihracatının yüzde15’i zorda Atalay: Bebe konfeksiyonu durdu Bülent Aymen /Akdeniz Ağaç Mamulleri ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Kaya: Doğaltaşın yüzde 70’i gidiyordu Mevlüt Kaya / Ege Maden ve Doğaltaş İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Akyol / İnegöl Mobilya Sanayicileri Derneği (İMOS) Başkanı “İnegöl’ün 320 milyon dolarlık mobilya ihracatı bulunuyor. Bu rakamın yüzde 15-20’si Kuzey Irak Bölgesi’ne ait. Ancak son 15-20 gündür sıkıntı var. Bölgede yaşanan olaylar nedeniyle mobilya ihracatımızın yüzde 15’i riske girdi. İnegöllü mobilyacılar olarak farklı pazarları fırsata çevirmeye çalışıyoruz. Suudi Arabistan, Cezayir ve Dubai yoğunlaştığımız bölgeler arasında.” Ağustos 2014 Halil Atalay / Bebe-Çocuk Konfeksiyonu Sektörü Sanayici ve İş Adamları Derneği (BEKSİAD) Başkanı “Bursalı bebe ve çocuk konfeksiyoncuları olarak, üretimin yüzde 10’unu Kuzey Irak’a gönderiyoruz. Ancak bölgedeki olaylar nedeniyle ihracat durma noktasına geldi. Tahmini yüzde 7 kayıp söz konusu. Katliam yaşanırken ticaretin yürümesi mümkün değil. Alternatif pazar arayışlarımız var. Bu da tabii ki hemen olmuyor. Sürekli hareket halindeyiz.” “IŞİD saldırılarının en büyük etkisi bizim sektöre oldu. Ağırlık olarak bizim sektöre çalışan bir nakliye firması her ay 450-550 aralığında tır dolusu malı Irak’a taşırken, IŞİD’in terör saldırıları sonrasında ayda 3 tır gönderir duruma geldi. Muğla, Diyarbakır ve Güneydoğu illeri ve Afyon’daki doğaltaş üretiminin neredeyse yüzde 70’i Irak’a gidiyor. IŞİD’in sektörün Irak’a ihracatında yüzde 43 düşüşe neden olduğunu söyleyebiliriz. ABD’nin müdahalesinden sonra, yaklaşık 1 haftadır Kürt Bölgesi’ne mal gönderebiliyoruz. Ancak, oradan Bağdat, Necef, Körfez Bölgesi’ne sevkiyatta sorunlar devam ediyor.” 37 TÜRKİYE’NİN İHRACAT YAPTIĞI ÜLKELERDEKİ DEĞİŞİM ÜLKE OCAK ŞUBAT MART NİSAN MAYIS HAZİRAN TEMMUZ 2014 İLK 7 AY 2014 İLK 7 AY 2013 DEĞ.% IRAK 1.016.045 1.002.504 989.567 1.004.226 1.026.181 726.138 569.542 MISIR 241.845 267.759 256.076 242.712 238.786 231.912 229.451 1.708.541 1.983.441 -13,9 LİBYA 211.659 213.664 219.990 237.239 219.043 181.632 131.884 1.415.112 1.702.550 -16,9 İSRAİL 260.637 243.827 282.926 284.155 263.238 265.817 217.630 1.818.230 1.532.328 18,7 UKRAYNA 165.690 160.427 143.885 112.522 118.519 111.291 124.635 936.970 1.155.428 -18,9 SURİYE 96.808 112.050 138.281 106.506 113.313 111.193 100.489 778.642 435.015 TOPLAM 2.700.677 2.718.709 2.706.366 2.754.129 2.810.311 2.425.470 2.215.606 18.331.266 18.779.349 6.334.204 6.525.588 -2,9 79,0 -2,4 Avcı: Adana’da mobilyalar elde kaldı Yalçın Avcı / Adana Marangoz ve Mobilyacılar Odası Başkanı Yamanyılmaz: Yüzde 25 düşüş yaşadık Ali Can Yamanyılmaz / Akdeniz Su ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı “Irak’a yapılan yumurta, piliç, süt ürünleri ve balık ihracatında yaklaşık yüzde 25’lik düşüş yaşadık. Düşüşümüz Türkiye ortalamasından birkaç puan daha fazla. Kuzey Irak hükümeti birkaç aydan beri satılan petrol ve doğalgaz gelirlerinden kendisine düşen payı alamayınca ihale bedellerini ödeyemiyor. Bu da oradaki halka yansıyor ve tüketim düşüyor. İran üzerinden ulaşım gündemde. Ancak orada da geçiş ücreti isteniyor.” Arslan: Gıdayı yardım kuruluşları alıyor Mahmut Arslan / Akdeniz Hububat Bakliyat ve Yağlı Tohumlar İhracatçıları Birliği Başkanı “Can güvenliği nedeniyle Iraklı tüccarlar temel gıda maddesi ithalatında bile zorluk yaşıyor. Yoğun olarak Kızılay, Kızılhaç, İHH; BM gibi kuruluşlara ürün satılıyor. Gaziantep, Adana, Mersin’de sorunların çözülmesini bekleyen çok arkadaşımız var. Ticaret güvenlikte yapılır. Şu anda yapılacak ticaretin nasıl sonuçlanacağı bilinmiyor. Türkiye’deki 12 sektör bu durumdan olumsuz etkilendi.” “Mobilya ihracatında 40 milyon dolar payımız var. Bu ülkeler arasında yüzde 50’lik ihracat payı Irak’ın. Irak’ta yaşanan olaylar, bu ülkeye yapılan ihracat oranını yüzde 5’lere düşürdü. Firmalar siparişlerini iptal etti. İhracat için hazırladıkları yeni koltuklar ellerinde kaldı. Şu anda elimizde ambalajlı şekilde duran çok sayıda ürün var ve bu ürünlere talep yok.” Satışı psikoloji durdurdu Ramazan Davulcuoğlu / Ağaç Mamülleri Ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Alfemo Yönetim Kurulu Başkanı “Biz Irak’ta ciddi miktarda iş yapan bir firmayız. IŞİD’i ilk duyduğumuz günlerde, pek bir etkisini hissetmedik. Son 15 gündür, siparişler yüzde 50 düştü. Sıkıntı sevkiyattan dolayı değil, tüm boş araziler mülteci dolduğu için toplum psikolojisi nedeniyle satışların durduğunu görüyoruz.“ Ağustos 2014 38 DOSYA Navlun fiyatları maliyetleri karşılamadığı için İran üzerinden Irak’a taşıma yapılamıyor IŞİD öncesi Orta ve Güney Irak’a yapılan taşımalarda Türk taşımacılarının maliyetinin ortalama 2 bin 500 dolar iken, bugün İran üzerinden Irak’a taşıma maliyetinin 5 bin 500 dolara çıktığını ifade eden TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç, “Navlun fiyatlarının söz konusu maliyetleri karşılamaması sebebi ile İran üzerinden Irak’a taşımalar yapılamamaktadır. Zira, Türk taşımacılarının İran’a yapılan taşımalarındaki en önemli maliyet kalemi olan ‘Akaryakıt Fiyat Farkı’ uygulaması, Irak taşımalarını da imkansız hale getirmiştir” diyor. Irak’ta son dönemlerde meydana gelen olumsuz hava iki ülke arasındaki ticareti de etkiledi. Türkiye, Irak’a güvenlik sebeplerinden dolayı ihracat taşıması gerçekleştiremiyor. Türkiye, Irak taşımalarını daha güvenli ülke olan İran üzerinden gerçekleştiriyor. Konuyla ilgili olarak UND’nin Sesi’ne açıklamalarda bulunan TISİAD (Türk-Irak Sanayici ve İş Adamları Derneği) Başkanı Nevaf Kılıç, “Türkiye’nin Irak’a ihracatı 12 milyar dolarla Almanya’nın ardından ikinci sırada yer alıyordu. Bu ihracatın yüzde 70-80’i Irak’ın güney bölgelerine gerçekleştiriliyordu. Türkiye’nin Irak’a ihracatı durma noktasına geldi. Zaho, Erbil ve çeşitli aktarma noktalarında yük ve dorse aktarımı yapılarak Irak plakalı araçlarla taşıma yapılıyordu. Irak’ın kuzeyine yönelik taşımalarda herhangi bir problemle karşılaşmıyoruz. Orta ve güney Irak’a yapılan taşımalar, Irak plakalı araçlarla gerçekleştiriliyor. Türkiye’nin bu ülkeye ihracatı durma noktasına geldi. En büyük ikinci ihracat pazarımızı kaybetmek istemiyoruz. Bu kapsamda Irak-İran sınırına paralel yeni bir güzergâh çalışması var. Irak’ın güneyine ulaşmak için de İran üzerinden yeni hatlar kurulması için çalışmalar var. Orta ve güney Irak’a yapılan taşımalarda Türk taşımacılarının maliyeti ortalama 2.500 dolar iken, bugün İran üzerinden Irak’a taşımaları maliyeti 5.500 dolara çıkmıştır. Türk taşımacılarının İran’a yapılan taşımalarındaki en önemli maliyet kalemi olan “Akaryakıt Fiyat Farkı” uygulaması, Irak taşımalarını da imkansız hale getirmiştir” diyor. İran’ın Türkiye nakliyecilerine yönelik haksız bir şekilde uygulamış olduğu ‘yakıt farkı’ politikasını ve 7 – 8 Ağustos 2014 tarihlerinde İran İslam Cumhuriyeti Ağustos 2014 Sanayi, Ticaret ve Madenler Bakanı Rıza Nematzade’nin ülkemizi ziyareti konularını değerlendiren Kılıç, “İhracatımız ve uluslararası taşımalarımız için hayati öneme sahip Irak’ta yaşanan olaylar sonrasında, Habur Sınır Kapısı üzerinden bu bölgeye doğrudan taşımalar ciddi güvenlik sorunları nedeniyle sekteye uğramıştır. Bu açmaz karşısında, Türk ihraç ürünlerinin Irak’a ulaştırılması için alternatif güzergah arayışlarında İran güzergâhının stratejik önemi artmıştır. Öte yandan, IŞİD’in Irak’ta yarattı- ğı sıkıntılar öncesi ve sonrası güzergah maliyetleri UND tarafından incelenmiş olup yapılan tespitlere göre, IŞİD öncesi orta ve güney Irak’a yapılan taşımalarda Türk taşımacılarının maliyeti ortalama 2.500 dolar iken, bugün İran üzerinden Irak’a taşımaları maliyeti 5.500 dolara çıkmıştır. Navlun fiyatlarının söz konusu maliyetleri karşılamaması sebebi ile İran üzerinden Irak’a taşımalar yapılamamaktadır. Zira, Türk taşımacılarının İran’a yapılan taşımalarındaki en önemli maliyet kalemi olan “Akaryakıt Fiyat Farkı” uygulaması, Irak ta- 39 şımalarını da imkansız hale getirmiştir. Bu vahim tablo ilgililere aktarılmış ve firmalarımızın Irak’a taşımalarına devam edebilmeleri için maliyetlerimizin düşürülmesi amacıyla, özellikle İran transit geçilmek suretiyle Irak’a giden yükler başta olmak üzere akaryakıt fiyat farkının kaldırılması talep edilmiştir. Bu vesileyle, İran Bakanı Sayın Nematzade’nin yaptığı açıklamalar sektörümüz adına memnuniyetle karşılanmıştır. Sayın Nematzade açıklamasında, Türkiye’nin Irak’a ticaretini durma noktasına getiren son gelişmelerin bertaraf edilmesi amacıyla, Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekçi’nin talebi doğrultusunda İran’ı transit geçerek Irak’a taşıma yapacak Türk TIR’larına kolaylık sağlanacağını vurgulamıştır. Bugün; Türk kamyonları Kuzey Irak’a girdikten sonra İran’a geçmekte, sonra tekrar (İran ve Irak arasındaki) Mehran Sınır Kapısı’ndan Irak’a girmektedir. Türkiye’ye önerilen bu güzergahla Türk kamyonlarının Irak’ın güneyine ulaşmak için kat ettiği yol 500-600 kilometre kısalmıştır” diyor. Bu güzergahın Türk kamyonları tarafından kısmen uygulanmakta olduğunu anlatan TISİAD Başkanı Kılıç, en kısa sürede daha da genişletilmesinin gündemde olduğunu ifade ediyor. Irak’a ihracatta son aylarda gerileme var Irak’a ihracatın Türkiye için son derece önemli olduğunu ifade eden Kılıç, Ortadoğu ülkelerine ihracatımızın 32 milyar dolara ulaştığını; Irak’a ihracatımızın 12 miyar dolara yaklaştığını vurguluyor. Kılıç, ancak bu rakamların son aylardaki olaylar nedeniyle gerilediğinin de altını çiziyor. İhracatta ve nakliyede yaşanan sıkıntıların giderek arttığını ve sektörü olumsuz etkilediğini ifade eden Kılıç, “Türk müteahhitlik sektörü, Irak’ta 5 milyar dolarlık iş yapıyor. Nakliyeciler ise geçen yıl Irak’a 700 bin sefer gerçekleştirdi. Ancak bugün özellikle nakliye sektörü büyük sıkıntılar yaşıyor. Nakliye sektöründe faaliyet gösteren firmalarımız araç alımlarında banka kredisi kullanmaktadır. Irak’ta artan olaylar nedeniyle günlük 2 bin olan sefer sayısı bine kadar geriledi. Masraflarımız aynıyken gelirlerimiz yarı yarıya azaldı. Sıkıntılar nedeniyle sektör, gerek bankalara olan kredi ödemelerinde ge- Türkiye-Irak Arasında 2013 İlk 7 Ayı İle 2014 İlk 7 Ayının Karşılaştırılması 2013 2014 OCAK ŞUBAT MART NİSAN MAYIS HAZİRAN TEMMUZ 879 Milyon Dolar 840 Milyon Dolar 925 Milyon Dolar 908 Milyon Dolar 986 Milyon Dolar 19 Milyon Dolar 1milyar 65 Milyon Dolar rekse devlete yönelik vergi ve harçlarda indirim ve erteleme beklentisi içerisindedir. Irak’ta yatırımları bulunan veya iş alan firmaların zararlarının tazmini için de çalışma yapılmalıdır. Suriye’de yaşanan olaylar sonrasında bu ülkeye çalışan firmalara yönelik destekler hayata geçirilmişti. Bugün bu desteğe Irak’a çalışan firmaların ihtiyacı var. Aksi takdirde nakliye sektörü başta olmak üzere birçok sektörde ciddi daralmalar, kepenk kapatmalar yaşanacaktır” diyor. Türk-Irak Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TISİAD), gerek Türkiye’den Irak’a, gerekse Irak’tan Türkiye’ye yönelik ticari faaliyetler içerisinde olan iş dünyası temsilcilerinin sıkıntılarının tespiti ve yetkililere iletilmesinde özellikle bu dönem üstlendiği köprü vazifesi görevinin stratejik önem üstlendiğini ifade eden Kılıç, bu görev kapsamında gerek bilgilerin sağlıklı ve rapor halinde yetkililere ulaştırılması gerekse de, önlem ve tedbir amaçlı gerek- 1Milyar 16 Milyon Dolar 1 Milyar 2 Milyon Dolar 989 Milyon Dolar 1 Milyar 4 Milyon Dolar 1 Milyar 27 Milyon Dolar 726 Milyon Dolar 569 Milyon Dolar li taleplerin iletilmesinde sektörün sesi olan derneğin, çözüm üretilmesi noktasında da elini taşın altına koyduğunu söylüyor. Ortadoğu coğrafyasında devam eden ve özellikle Irak ve Suriye’de yaşanan çatışma ortamı nedeniyle Türkiye’nin olumsuz etkilendiğini ifade eden Kılıç, ancak bu durumun sona ermesi ve bölgeye barışın gelmesine Türkiye’nin yapacağı katkının büyük olduğunu söylüyor. Kılıç son olarak şu bilgileri veriyor: “Önümüzdeki 10 yıl içinde 500 milyar dolara ulaşmasını hedeflediğimiz toplam ihracatımızın yaklaşık 100 milyar dolarlık bölümünün bu bölgeden geçeceği, bir başka deyişle, bugün bölgedeki tüm sınır kapılarımızdan günlük ortalama 200-300 araçlık olan işlem yoğunluğunun 10 yıl içinde günde 600-700 araca çıkacağı (Habur için bugün günlük bin 800-2 bin araç iken, 10 yıl içinde en az 3 kat artacağı) öngörülürken; bu bölgede ticarete hizmet sunabilecek en az 2 yeni sınır kapısına olan ihtiyaç var.” Ağustos 2014 40 ARAŞTIRMA Rusya ile ticaret hacminde hedef 100 milyar dolar Rusya ile Batı arasında yaşanan gerginlik yaptırım kararlarıyla tavan yaptı. Rusya da beklenen hamleyi yaptı. Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batı’nın yaptırımlarına gıda yaptırımıyla karşılık verme kararı aldı. Putin, Rusya şirketlerine ve vatandaşlarına yaptırım uygulayan ülkelerden gıda, tarım ve hammadde ithalatının durdurulmasına veya sınırlandırılmasına ilişkin kararnameye imza attı. Rusya’nın bu kararından sonra tüm gözler Türkiye’ye çevrildi. Şimdi Rusya ile ticaret hacminde 100 milyar dolar hedefi konuşuluyor. Ağustos 2014 41 Dünya devlerinden Rusya, son dönemlerde Ukrayna’da meydana gelen karışıklıklarla dünya gündemine oturmuştu. Batılı ülkelerin Rusya’nın tutumuna karşı ‘yaptırım’ uygulama kararına Rusya da aynı sertlikle cevap verdi ve Batılı ülkelerle ticaret ilişkilerini en aza indirdi. Batılı ülkelerin bu tutumundan sıkılmışa benzeyen dünya devi Rusya, gıda ve diğer konularda kapımızı çaldı. Irak başta olmak üzere yakın coğrafyamızda meydana gelen olaylar yüzünden yara alan ticaretimize Rusya, merhem olabilecek mi? Türkiye, Rusya’nın batılı ülkelerle olan ticari ilişkilerini en aza indirmesini fırsata çevirebilecek mi? UND’nin Sesi olarak araştırdık… Erdoğan: Yatırımlar 50 milyar dolara ulaştı 23 Kasım 2013 tarihinde Başbakan Tayyip Erdoğan, Türkiye-Rusya arasında 2020’ye kadar 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedeflediklerini açıklamıştı. Sözkonusu tarihte Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin, Rusya’nın Saint Petersburg kentinde düzenlenen Rusya-Türkiye Üst Düzey İşbirliği Konseyi’nin 4. toplantısının ardından basın toplantısı düzenlemişlerdi. Basın toplantısında konuşan Erdoğan, iftihar edilecek yatırımlar bulunduğunu ifade ederek şunları söylemişti: “2012 itibari ile 35 milyar dolara yaklaştık. Bu yılın ilk dokuz ayı itibari ile (2013) biraz düşüş söz konusu. Fakat iki ülkede siyasi irade 2020’de 100 milyar dolarlık hedef belirledi. Başkan’ın da ifade ettiği gibi başka alanlarda atacağımız adımlarla bu rakamı yakalamada engel göremiyorum. Türk müteahhit firmalarının Rusya’da iftihar ettiğimiz yatırımlara imza attığını biliyoruz. Yatırımlar 50 milyar dolara ulaştı. Turizmde Rusya’dan değerli dostlarımızın ülkemizi ziyaretleri ve Türkiye’yi önemli bir destinasyon merkezi görmeleri bizi mutlu etmiştir. 2012 sonu itibari ile 4 milyona ulaşan turist gelmiştir. Ankara’da Rusya Federasyonu’na ait bir kültür merkezinin kurulması, Moskova’da da Yunus Emre Kültür Merkezi kurulması gündemimizdedir.” Müşterek Otomobil Üretimi Her iki ülkenin de ekonomik olarak birbirini beslediğini kaydeden Erdoğan, “Enerji alanındaki ilk nükleer enerji santralimizi Rusya ile yapıyoruz. 20 milyar dolarlık yatırım. Diğer alanlarda neler yapabiliriz bun- Putin yasak veya sınırlama uygulanacak ürünlerin listesini hazırlama talimatı verdikten sonra yasaklı ürünlerin listesi hazırlandı. Listede; Sığır, domuz, balık, kuş eti, meyve, süt ve süt ürünleri gibi gıda ürünleri yer alıyor. ları görüştük. Enerji alanında bizim birinci ortağımız Rusya. Siberbank Türk bankacılık sektöründe farklı bir yer edinmiş bulunuyor. Finans sektörünün karşılıklı yatırımlarda yeri büyük önem arz ediyor. Bir diğer önemli adım da müşterek otomobil üretimi konusu” demişti. Erdoğan ile açıklama yapan Putin, Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili bir vergi kolaylığı istedi. Putin, “Bu alandaki işbirliklerinin stratejik düzeye ulaştı. Enerji alanında Mavi Akım ve Akkuyu Nükleer Santrali önemli yer tutuyor. Rosatom, Türkiye’nin ilk nükleer güç santralini Akkuyu’da inşa edecek. Toplam yatırım değerinin 20 milyar doları bulması bekleniyor. Akkuyu santralindeki işlerin yüzde 25’i Türk şirketleri tarafından yapılacak. Türkiye hükümetinin bu proje- de vergi kolaylığı sağlayacağını umut ediyoruz” ifadelerine yer vermişti. Rusya, Batı’nın yaptırımlarına bu ülkelerden gıda ithalatını yasaklayarak cevap verdi Rusya’dan beklenen hamle geldi. Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batı’nın yaptırımlarına gıda yaptırımıyla karşılık verme kararı aldı. Putin, Rusya şirketlerine ve vatandaşlarına yaptırım uygulayan ülkelerden gıda, tarım ve hammadde ithalatının durdurulmasına veya sınırlandırılmasına ilişkin kararnameye imza attı. Hangi ülkeleri kapsıyor? Yasak ve sınırlamalar Rusya şirketlerine ve vatandaşlarına yaptırım uygulayan bütün ülkeleri kapsıyor. Şimdi ye kadar Ağustos 2014 42 ARAŞTIRMA Rusya’ya yaptırım uygulayan ülkeler ABD, Avrupa Birliği üyeleri, Kanada, Avustralya ve Norveç. Rusya’ya yaptırım uygulayan ülkeler arasında Japonya da var, ancak Rusya hükümetinin yaptırım listesinde Japonya yok. Kararnameye göre, bir sene içerisinde söz konusu ülkelerden hammadde, tarım ve gıda ürünlerinin ithalatı ya yasaklanacak, ya da sınırlandırılacak. Hükümete yasak veya sınırlama uygulanacak ürünlerin listesini hazırlama talimatı veren Putin, tarım ve gıda ürünlerinin fiyatlarının yükselmemesi için gereken önlemlerin alınmasını istedi. Hangi ürünler yasaklandı? Yasaklı ürünlerin listesi artık hazır. Bakanlar Kurulu ilgili listeyi kendi internet sitesinde açıkladı. Listeye bakılırsa, sığır, domuz, balık, kuş eti ve ürünleri, deniz ürünleri, meyve, süt ve süt ürünleri yasak listesinde. Her türlü – taze, dondurulmuş, soğutulmuş, kurutulmuş, tütsülenmiş, tuzlanmış büyükbaş, domuz, kümes hayvanı eti, her türlü kabuklu deniz ürünü, süt ve süt ürünleri, sebze, yenilebilir kök, meyve ve ceviz, salam ve benzeri et, sakatat ürünleri, hazır gıdalar yasak. Çocuk gıdaları ise yaptırım Ağustos 2014 kapsamında değil. Yasaklı ürünlerin tam listesi “Rossiyskaya Gazeta”da yayınlanacak ve yaptırımlar yürürlüğe girecek. Rusya yurt dışından hangi gıdaları alıyor? Rusya Gümrük Servisi verilerine göre, 2013 senesinde Rusya yurt dışından 43 milyar dolarlık gıda ürünü ithal etti. Bu, Rusya’nın toplam ithalatının yüzde 13,4’ü demek ve bu rakama alkollü-alkolsüz içecek dahil değil. Rusya’nın yurt dışından ithal ettiği gıda ürünlerinin yaklaşık yarısı AB, ABD, Kanada, Avustralya ve Japonya’dan geliyor. Ekonomik Kalkınma Bakanlığı verilerine göre, perakende ticaret hacminde ithal gıda ürünlerinin oranı yüzde 25 ila yüzde 30 arasında. Ayrı-ayrı ürünlere göre ise rakamlar değişiyor. Mesela, Rusya İstatistik Kurumu verilerine göre, peynirin yüzde 50’si, domuz etinin yüzde 35’i, sığır etinin yüzde 60’ı, hayvansal yağın yüzde 35’i, bitkisel yağın yüzde 16’sı, konservenin yüzde 19’u yurt dışından geliyor. Peki, Rusya, yaptırım uygulanacak ülkelerden en çok ne ithal ediyor? Yine Rusya İstatistik Kurumu verilerine göre, ithal et ve et ürünlerinin yüzde 36,59’u AB ülkelerinden, yüzde 11,87’si ABD’den, yüzde 3,77’si Kanada’dan, yüzde 2,23’ü Avustralya’dan geliyor. Rusya, balık ve deniz kabuklularının yüzde 32,37’sini Norveç’ten, yüzde 12,97’sini AB’den, yüzde 4,18’ni Kanada’dan, yüzde 2,17’sini ABD’den ithal ediyor. AB ülkelerinden ithal edilen yumurta, süt, bal gibi ürünler yüzde 32,58, sebze yüzde 30,37, meyve yüzde 24,21, hazır et ve balık ürünleri yüzde 38,72, kakao yüzde 28,62 oranında. Yaptırım listesine giren ülkelerden ABD; Rusya’ya esasen et, Kanada hayvansal ve bitkisel kaynaklı gıda ürünleri ve içecek, bitkisel ve hayvansal yağ, mineral ürünler ithal ediyor. Rusya, Avusturya’dan daha çok dondurulmuş ve soğutulmuş et, Avusturya’dan hammadde, ham kauçuk, kimyasal ürünler, içecek ve tütün ürünleri alıyor. Belçika’dan Rusya’ya et, balık, meyve ve sebze, un ve yağlar, Bulgaristan’dan şarap, meyve ve fındık, Danimarka’dan süt ürünleri, yumurta, bal, et, yenilebilir sakatatlar, balık, kabuklu deniz ürünleri geliyor. İspanya Rusya’ya dondurulmuş et ve yan ürünleri, meyve, yarı mamuller, narenciye, zeytin ve zeytin yağı; İtalya şarap, meyve, makarna ürünleri, Güney Kıbrıs narenciye, yeni ve soğutulmuş balık, Litvanya peynir ve lor, et, hayvan gıdası, içecek, patates, fasulye konservesi, balık ve canlı domuz ihraç ediyor. Rusya, Hollanda’dan süt ürünleri, yumurta, tahıl ürünleri ve canlı hayvan, Slovakya’dan büyükbaş hayvan ve bazı gıda ürünleri, Finlandiya’dan süt ürünleri, et ve et ürünleri, kahve, çay, hububat, yem bitkileri, balık ürünleri, sebze ve meyve, Fransa’dan hayvansal ürünler, kimyasallar ve azot ürünleri, Çek Cumhuriyeti’nden meyve-sebze, içecek, katı ve sıvı yağlar ithal ediyor. Yaptırımdan kim etkilenecek? Şimdi bu ürünlerin büyük bir kısmı yasak ve sınırlama listesine giriyor. Bu da Rusya’da bazı gıda ürünlerinin kıtlığına ve dolayısıyla fiyat artışına neden olacak. Gerçi Vedomosti Gazetesi’ne konuşan hükümetten bir kaynak, yurt dışından gıda ithalatının yasaklanmasıyla ülkede ciddi kıtlık oluşmayacağını söyledi. Rusya’ya gıda ürünleri ithal eden çoğu ülkelerin yaptırım kapsamı dışında olduğu- 43 nu kaydeden kaynak, eti Arjantin ve Brezilya’dan sebze ve meyveyi Türkiye ve Azerbaycan’dan ithal edebileceklerini vurguladı. Putin’in başkanlığında yapılan toplantıya da katılan kaynak, yaptırım uygulanan partnerleri yerine Türkiye, Şili, Arjantin ve Çin’in konulabileceğini söyledi. Ancak uzmanlar böyle düşünmüyor. 2010 senesinde Rusya’da kabul edilen gıda güvenliği doktrini, ülkenin et ve et ürünlerinin yüzde 85’ni, süt ve süt ürünlerinin yüzde 90’ını, balık ürünlerinin yüzde 80’ini, patatesin yüzde 95’ini kendi imkanlarıyla üretmesini öngörüyor. Tarım Bakanlığı’nın 2012 senesi verilerine göre ise Rusya et, süt ve balık hariç, diğer kategorilerde kendi ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Ulusal Etçiler Birliği İcra Direktörü Sergey Yuşin, Vedomosti’ye yaptığı açıklamada tüketimin yüzde 45’ten fazlasını oluşturan kuş etinin yüzde 10’nun ithal olduğunu bildirirken, sığır etinin yüzde 24-yüzde 26’sının yurt dışından getirildiğini bildiriyor. Yuşin, geçtiğimiz sene domuz etinin yüzde 60’nın, pastırma ve sakatatın yüzde 96’sının AB’den ithal edildiğini hatırlatıyor. Ancak şubat 2014’te Afrika domuz vebası nedeniyle AB’den ithalat durduruldu. Şu an Rusya’ya et ithal eden en önemli ülkeler Brezilya ve Kanada (yüzde 42). Sığır etinin ihtiyacının yüzde 30-35’nin ithal ürün- le karşılandığını kaydeden Yuşin, ithalatın yüzde 90’ının Güney Amerika ve Belarus’tan gerçekleştirildiğini söylüyor. Rusya’da faaliyet gösteren Finlandiya et firması Atria’nın Genel Müdür Yardımcısı Yarmo Lindholm ise şu an Rusya’nın yeteri kadar domuz ve sığır eti üretemediğini, yabancı et ithaline ihtiyaç duyduğunu bildiriyor. Lindholm, Rusya’nın uygulayacağı yaptırımların et ürünleri fiyatlarının yükselmesi ile sonuçlanmasının kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. Süt ürünlerine gelince, özellikle peynir ve yağla ilgili sorun yaşanacağı bildiriliyor. Adının gizli saklanmasını isteyen büyük süt firmalarından birisinin temsilcisinin Vedomosti’ye bildirdiğine göre, Rusya’da süt fiyatlarının yüksel olmamasına rağmen Rus üreticileri şimdi bile fiyatta yabancılarla yarışamıyor. Rusya Balıkçılar Birliği Başkan Yardımcısı Aleksey Aronov da yaptırımların balık fiyatlarını yükselteceğini bildiriyor. Norveç Rusya’ya yılda 200-250 bin ton dondurulmuş somon ihraç ediyor. Bu, Norveç’in somon üretiminin dörtte birine denk geliyor. Rusya’da ise yılda sadece 20-25 bin ton somon üretiliyor. Dolayısıyla bu boşluğu kısa sürede doldurmak zor olacak ki, bu da fiyatlara yansıyacak. Balıkçılar Birliği Başkanı Vitali Kornev ise kari- desle ilgili sorun yaşanabileceğini söylüyor. Rusya, karidesi esasen Kanada ve Faroe adalarından ithal ediyor. Kornev’e göre, geri kalan deniz ürünlerini Latin Amerika, Güneydoğu Asya ve Türkiye’den almak mümkün. Vedomosti’ye konuşan perakende satış firmalarının yöneticileri ise daha kötümser. İthalatta büyük payı olan şirketlerden birisinin genel müdürü yaptırımların iki tarafı da olumsuz etkileyeceğini bildiriyor. İthalatçılar da hem perakendecilerin, hem de tüketicilerin zarar göreceğini vurguluyor. Çünkü ithalatın gerçekleştirildiği ülkelerin yerine yeni ülkelerle anlaşma sağlamak ve bunu gerçekleştirmek zaman alacak. Gerçi bazı uzmanlar da yasağın yerli üreticilerin işine yarayacağını düşünüyorlar. Bu uzmanlara göre, yasaklara tarım sektörüne teşvik paketleri eşlik edecek ki, bu da yerli üreticiler için şans olabilir. Ancak burada da bir “ama” söz konusu. Tarımın teşvik edilmesi ve ithalatın yerli ürünle değiştirilmesi için ciddi finansman gerekiyor. Bu finansmanı öncelikle devlet bankalarının sağlaması beklenir. Ama Rusya’nın ciddi ekonomik yaptırımlarla karşı-karşıya kaldığı bu dönemde bankaların bu talebi yerine getirmesi zor. Öte yandan, bazı alanlarda, örneğin, sebze ve meyve üretiminde çabuk sonuç elde etmek mümkün değil. Ağustos 2014 44 ARAŞTIRMA 100 milyar dolarlık ihracatın önündeki tehlike TÜRKİYE-RUSYA ARASINDAKİ ulaşım sorunu Ukrayna’ya da yaşanan son gelişmelerden sonra Batılı ülkelerin ambargosuna maruz kalan Rusya, özellikle gıda ürünlerini Türkiye’den alacağını açıkladı ancak iki ülke arasında mal ulaşımı konusunda yaşanan sıkıntılar bu ihracatı tehlikeye atıyor. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, eskiden kalmış ve Rusya’ya da fayda getirmeyen uygulamalardan dolayı Türk mallarını taşıyacak izinleri bulunmadığını belirterek, “İki ülke arasında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkililerinin de katılacağı ulaştırma görüşmeleri en kısa sürede yapılmalı ve bu ihracat fırsatının değerlendirilebilmesi için mevcut taşıma izinleri artırılmalıdır” dedi. veriyor. Özellikle gıda ürünü taşıyan frigorifik araçlar için verilen izinin sadece 1.000 adetle sınırlı olması Rusya’ya yapılan ticareti baskı altına alıyor. İhtiyaç duyulan taşıma izin sayısının tamamının her iki ülke taşımacısına tahsis edilmesi yükümlülüğüne rağmen Rus tarafı Türk tarafına ihtiyacın ¼’ü kadar izin veriyor. Aylık olarak dağıtılan Rusya taşıma belgeleri ayın 8-10’u arasında bitiyor ve her ayın 20 günü Türk araçları taşıma yapamıyor. Türk ve Rus Başbakanları 2003 Kasım ayında bir araya gelmiş ve 35 milyar USD olan dış ticareti 100 Milyar USD seviyesine çıkarmak konusunda kararlılıklarını ifade etmişlerdi. Akkuyu’da yapılacak ve toplam yatırımı 20 Milyar USD’yi bulacak olan nükleer santral ile işbirliği çok üst seviyeye ulaşan Türkiye ve Rusya arasında taşımacılık konusunda anlaşma sağlanması büyük önem taşıyor. Türkiye İçin Önemli Bir Fırsat Rusya, Ukrayna politikası nedeniyle kendisine yaptırım uygulayan Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı ülkelerden gıda ithalatını yasaklayacağını açıkladı. Bu durum, Rusya’nın gıda ve tarım ithalatını Türkiye’ye kaydırması ihtimalini büyük ölçüde artırdı. Ancak Türkiye ve Rusya arasında ulaşım konusunda yaşanan sorunlar eğer gerekli önlemler alınmazsa bu ihracatın önünde büyük engel oluşturacak. Rus bürokrasisi, Türkiye’den Rusya’ya yıllık 36 bin taşıma ihtiyacına karşılık Türk araçlarına sadece 9 bin sefer taşıma yapma izni Ağustos 2014 UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, toplam gıda ithalatı 42 milyar USD olan Rusya’nın sadece AB’den, Türkiye’den aldığının 10 katı ithalat yaptığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Bu ürünler artık AB’den alınmayacak. Bu ülkemiz için önemli bir fırsat. Çoğunluğu ABD ve Avrupa ülkelerinden temin edilen meyve ve sebze, süt, peynir, balık ürünlerine Rus makamlarınca getirilen kısıtlama, bu ürünlerin Türkiye’den temin edilmesi noktasında ihracatçılarımıza büyük bir fırsat yaratmıştır. Rusya ve Türkiye liderlerinin belirlemiş olduğu 100 milyar dolarlık ihracat hedefi için önemli bir ivme kazanabiliriz. Ancak mevcut durumda bile Türk ihracatını Rusya’ya taşıyacak iznimiz yok. Eski Rusya’dan kalmış, Rus tarafına da hiçbir faydası olmayan bu uygulamayı ısrarla sürdüren ülke liderlerinin vizyonundan uzak, bir bürokratik anlayış var ve bunu aşamıyoruz. İki ülke Ulaştırma Bakanlıkları Türk tarafının çabaları ile son bir yıl içinde 2 kez Rusya’da, bir kez de Ankara’da bir araya gelmiş ve uzlaşma sağlanamadan masadan kalkılmıştır.” Mevcut Taşıma İzinlerinin Artırılması Gerekiyor UND’ye iletilen son bilgilere göre, Rusya’nın ambargo kararının ardından Türk ihracatçıların Rusya’ya gıda gönderilmesi konusunda taşımacı firmalara başvurularında son dönemde önemli bir artış olduğuna dikkat çeken Fatih Şener, iki ülke arasında Gıda Bakanlığı yetkililerinin de katılacağı Ulaştırma görüşmelerinin en kısa sürede yapılması ve mevcut taşıma izinleri arttırılması gerektiğini söyledi. Fatih Şener, “Karşılıklı taşımaların engellerden arındırılması, Rus halkının ekonomik kısıtlamalardan dolayı mağdur olmasının önüne geçecek, iki komşu ülke halkını daha fazla yakınlaştıracaktır. Rus halkının mağduriyet yaşamaması için değerli Türk ihracatçılarımızın desteğiyle, söz konusu ürünlerin ülkemizden Rusya’ya ulaştırılmasında Türk taşımacılar olarak hazır olduğumuzu Türk ve Rus kamuoyuyla paylaşmak isteriz” dedi. 45 Ruslar gıda için pazarlığa geldi ye arasındaki ön görüşmeler başladı” mesajı verildi. Rus yetkililerinin Türkiye’den su ve süt ürünleri ile kanatlı eti için 1 yıllık tedarik garantisi istediği öğrenildi. Bakanlık Müsteşar Yardımcısı Nihat Pakdil başkanlığında gerçekleşen görüşmeye Rusya’dan Bitki Karantina Servisi Başkan Yardımcısı Alexie Alekseenko katıldı. Ruslara Şirket Listesi Batılı ülkelerden aldığı tarım, gıda ve süt ürünlerine ambargo uygulayacağını duyuran Rusya, rotayı Türkiye’ye çevirdi. İthalat bağlantısı yapmak isteyen Rusya, Ankara’ya heyet gönderdi. Avrupa Birliği (AB) ve Amerika’ya tarım, gıda ve süt ürünlerine ambargo uygulayacağını duyuran Rusya, Türkiye’ye heyet gönderdi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Rusya ile Türki- İki ülke temsilcileri arasında yapılan görüşmelerde teknik detaylar üzerinde durulduğunu belirten bakanlık yetkilileri, şu bilgileri verdi: “Ürün grupları üzerinde teknik detaylar görüşüldü. Sertifikalar üzerinde en kısa zamanda anlaşma sağlanması hususu konusunda anlaşıldı. İhracat yapmak isteyen işletme listeleri Rus yetkililerine iletildi” denildi. Neler Satın Alacak? Alekseenko ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Hayvansal gıdalar başta olmak üzere özelikle süt ve süt ürünleri, kanatlı eti ve ürünleri, su ürünleri, damızlık yumurta ve damızlık hayvanların ithal edilmesi için görüşmeler başladı. Rusya’ya ithal edilecek ürünlerde sertifika ve Rusya normları ile gümrük birliği normlarına uygunluk aranacak.” Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ise Rus yetkililer ile yapılan görüşmeleri şöyle değerlendirdi: “Rusya heyeti bakanlığımızla birtakım görüşmeler yapıyor. Komşuluk ilişkileri çerçevesinde uzun vadeli, kalıcı bir sistemin tesis edilmesini amaçlıyoruz. Bu doğrultuda muhataplarımızla gerekli teknik görüşmeleri sürdürüyoruz.” Sektör temsilcileri ile görüşeceğiz Rusya’nın Türkiye’den 1,8 milyar dolar civarında gıda ithalatı yaptığını anlatan Bakan Eker, “Biz bu meseleye stratejik bakmak durumundayız. Şu anda Rusya’nın siyasi veya ticari sebeplerle bir pazardan mal almama, başka pazara yönelme gibi bir tutumu var. Bizi ilgilendiren kısmı, biz burada diğer pazarlarımızı da dikkate almak suretiyle ilave tedarik yapıp yapamadığımıza bakacağız. Sektör temsilcilerinin de görüşlerini alacağız.” TİM: Rusya’nın talebini karşılayacak kapasitemiz var Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türkiye’nin Rusya’ya gerçekleştirdiği tarımsal ürün ihracatındaki potansiyel artış ve bunun iç piyasaya olası etkilerine değindiği notunda, “Rusya’nın talebini karşılayacak kapasite ve birikimimiz var” dedi Rusya’nın Batı’dan gıda ithalatına yasak getirmesinin ardından Türkiye’nin ihracatındaki artış potansiyeli ve bunun iç piyasada enflasyona olası yansımaları tartışılırken TİM bu konuda bir rapor hazırladı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı’na sunulan raporda Rus firmalardan birtakım talepler gelmeye başladığı ve bunun artarak devam etmesinin beklendiği belirtiliyor. TİM’in Rusya ihracatına yönelik hazırladığı rapordan öne çıkan notlarda özellikle kanatlı ürünlerde ve balık ihracatında ciddi bir artış beklendiği dile getiriliyor. Türkiye’nin yaş meyve ve sebze sektöründe de Rusya’dan gelecek ekstra talebi karşılayabilecek durumda olduğu belirtilen notta, yumurta ve süt ürünlerinde de talep olacağı ancak şu an Türkiye’de onaylı tesis olmamasının sıkıntı yarattığı belirtiliyor. Rus heyetiyle izin prosedürlerini hızlandırmaya çalışacaklarını kaydeden TİM, “Türkiye özellikle son yıllarda Rusya pazarına ihracattaki sıkı denetimler ve testlere rağmen, hemen hemen hiçbir sorun yaşamadan bölgeye en üst kalitede ürünleri ihraç etmeyi ve bunda bir süreklilik sağlamayı başardı. Doğacak ek 1.5 milyon tonluk talebi uygun koşullar oluştuğunda, ticaretin önündeki engeller kaldırıldığında karşılayabileceğimize inanıyoruz. Miktar ve kalite olarak Türkiye’nin oluşabilecek bu ani talebi karşılayacak kapasite ve birikimi bulunuyor, zira Türkiye’nin yıllık 45 milyon ton meyve-sebze üretim kapasitesi bulunuyor” açıklamasında bulundu. Tarım sektörü ihracatının Rusya’ya gerçekleşen ihracattaki payının yüzde 18,5 olduğu belirtilirken, bunun rakamsal karşılığının yıllık yaklaşık 1,3 milyar dolara denk geldiği kaydedildi. TİM’in hazırladığı notta, “Tarım sektörlerine bakıldığın- da Türkiye’nin Rusya’ya en fazla ihracat yaptığı alanın yaş meyve ve sebze sektörü olduğu, bu sektörün Rusya’ya yapılan tarım ihracatının yaklaşık yüzde 67’sini kapsadığı görülüyor” denildi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’ya yaptırım uygulayan ülkelerden gıda, tarım ürünü ve ham madde alımının bir yıllığına yasaklandığını duyurmuştu. Rusya Başbakanı Dmitri Medvedev de ABD, AB, Kanada, Norveç ve Avustralya’dan sığır, domuz ve kümes hayvanı eti, balık, peynir, süt ve meyve-sebze alımını bir yıllığına durdurduklarını açıklamıştı. Ağustos 2014 46 RÖPORTAJ Tuncer: Lojistik firmalarından beklentilerimiz yüksek Eyüp Sabri Tuncer Yönetim Kurulu Başkan Vekili H. Engin Tuncer, lojistik firmalarından beklentilerinin yüksek olduğunu ifade ederek pazara zamanında ve hasarsız bir şekilde ulaşabilmenin doğru yolunun lojistik paydaş firmalarından geçtiğini söylüyor. S anayi bakımından gelişmiş ülkelere bakıldığında o ülkelerin asırları devirmiş firmalarıyla ekonomiye ‘can suyu’ olduğunu göreceksiniz. Genç Cumhuriyetimizle birlikte sanayimizin de genç olması bizde ‘asırlık şirket’ sayısını en aza indiriyor. Ülkemizdeki asırlık şirket sayısı bir elin parmakları kadar. Eyüp Sabri Tuncer de bu asırlık güzide firmalarımızdan… Cumhuriyet’le yaşıt olan Eyüp Sabri Tuncer, 1923 yılında Ankara’da küçük bir üretim atölyesi olarak kuruluyor ve ‘müşterilerin her zaman için danışabileceği bir kimse bulabileceği’ imajını oluşturmak adına, markaya kendi adını veriyor. Gömlekçilik ve tuhafiye ürünleri satışı yapan Tuncer, kolonya üretimine ilgi duyuyor. Dönemin şartlarında, ürün görsellerini çizerek hazırladığı broşürüne indirim kuponu ekleyerek, halkın kullanım alışkanlığı kazanmasını sağlıyor. Zamanla görevi devralan baba Sabahattin Tuncer; yurt dışında esans firmalarıyla iletişim kurarak, kendi limon kolonyası formülünü oluşturuyor. Böylece Eyüp Sabri Tuncer, Türkiye’de kendi formüllerini kullanan ilk Türk kolonya markası haline geliyor. Eyüp Sabri Tuncer Yönetim Kurulu Başkan Vekili H. Engin Tuncer, “Bizler de üçüncü kuşak olarak Ankara’da 7 bin metrekare alan üzerinde, son derece modern, tamamen bilgisayar tabanlı üretim sağlayabilen, yüksek üretim kapasiteli bir fabrika kurduk. Bugün başta kolonya olmak üzere, parfüm, ev bakımı, kişisel bakım ve tekstil-spa ürünlerini kapsayan 650’yi aşkın farklı ürünümüz; Eyüp Sabri Tuncer çatısındaki yenilikçi çizgisi ile Gizli Bahçe, genç ve enerjik çizgisi ile Perfume Jewels ve doğal ürünler konseptli EST 1923 markaları ile satışa sunuluyor. Bu yıl da tüm markalarımızdaki ürün gamını genişletmeye devam ederek sadece tüketici beklentilerine hitap etmiyor aynı zamanda yeni beklentilerin oluşmasına zemin hazırlıyoruz. Türkiye’nin koku duayeni misyonunu üstlenen markamız, geleneklerine bağlı kalarak, toplumsal sorumluluğunun da bilinci ile Küresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact) imzacılarının kozmetik sektöründeki öncüsü ve Yüzyıllık Markalar Derneği üyesidir” diyor. Firma, 2013 yılı itibarıyla pek çok ürünü müşterilerine sunmuş durumda. Bayram ziyaretlerinden hasta ziyaretlerine, misafir ikramlarından gündelik el hijyenine kadar hayatımızın olmazsa olmazları arasındaki yerini koruyan kolonya gru- Ağustos 2014 47 bu ürünlerine Pembe Greyfurt, Vahşi İncir, Küba Tütünü, Bodrum Mandalinası, Çeşme Limonu, Alaçatı Lavantası, Ayvalık Zeytin Çiçeği gibi birbirinden özel koku çeşitler eklenmiş. 150 ml’lik sunumların yanı sıra geliştirilen 50 ml’lik cep tipi sunumlar da müşteriler tarafından ilgi ile karşılanmış durumda. Eyüp Sabri Tuncer Yönetim Kurulu Başkan Vekili H. Engin Tuncer, “Ürünlerimizin yanı sıra ürün kategorilerimizi de genişleterek tekstil ve spa kategorisi oluşturduk. Yumuşacık banyo tekstili ve eğlenceli spa ürünlerine yer verdiğimiz bu seriyi EST1923 markası altında satışa sunuyoruz. Geleneksel Türk hamamının çizgisini takip eden banyo tekstili grubumuzda “havlu, kese, paspas, bornoz, peştamal, bone, terlik” gibi pek çok ürünümüz mevcut. Spa kategorisinde ise doğallık ve sağlıktan vazgeçemeyenler için banyo yağından duş jeline, masaj yağından banyo esansına organik seçenekler de bulunuyor” diyor. EST 1923’ü Türkiye’den çıkan bir dünya markası yapmak amacındayız “Kurum olarak önümüzdeki en önemli hedef, EST 1923’ü Türkiye’den çıkan bir dünya markası yapmaktır” diyen Tuncer, özellikle kişisel bakım ürünleri ve organik ürünlerde çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Tuncer şu bilgileri veriyor: “Böyle bir markanın Türkiye’den çıkabileceğini göstereceğiz. Bunun için de önemli olan ürünleri pazarlanabilecek hale getirmek ve katma değeri yüksek ürünler yapmak. EST 1923 markasının çıkış noktası olan uluslararası pazarlara açılarak bir dünya markası olma vizyonu çerçevesinde, gelecek 10 yılda Amerika’ya ve Avrupa ülkelerine gerçekleştirilecek ihracat oranında ciddi bir artış başlayacağına inanıyoruz. Yurtiçi pazarda, sektörün ana oyuncusu olmakla beraber, hedefimizin bu topraklardan bir dünya markası çıkarmak olduğunu bir kez daha açık ve net bir şekilde ifade etmek istiyoruz. Bu doğrultuda, önümüzdeki 10 yıl Eyüp Sabri Tuncer açısından önemli yatırımların yapıldığı, markalarımızın uluslararası sınırları zorladığı yıllar olacak. Eyüp Sabri Tuncer için 2013 yılı geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi yine kalitenin, Ar-Ge çalışmalarının, müşteri odaklılığın ve karlılığın ön planda olduğu bir yıldı. Yurt içindeki en büyük pazar payı ile liderliğimizi koruyoruz. İhracatımızda ise gelenek- sel ürünlerimizin yanı sıra geliştirdiğimiz yeni ürünlere olan yoğun talepler sonucu hissedilir hareketler gözlemledik. 2014 yılında da bu başarı artarak devam ediyor. Bunun için gerekli altyapı, insan kaynağı, donanım ve kampanya projeleri üzerinde çalışmaya devam ediyoruz”. En büyük hedeflerinin sektör liderliğini koruyarak, pazar payını ve iş hacmini artırmak olduğunu ifade eden Tuncer bununla birlikte öncelikli hedefleri arasında ürünlerini uluslararası pazara daha da açmak geldiğini belirtiyor. EST 1923 markasının çıkış noktası olan uluslararası pazarlara açılarak bir dünya markası olma vizyonuyla ilerlediklerini ifade eden Tuncer, başta ABD olmak üzere, Avrupa’da ve son olarak da Türkiye’de mağazaların açılmasının projeleri arasında olduğunu belirtiyor. Köklü ve saygın lojistik firmalarını tercih ediyoruz Eyüp Sabri Tuncer’in yurt içi satış grafiğinin yanı sıra yurt dışı satış grafiğin de her geçen yıl artış gösterdiğini ifade eden Tuncer, “Gerek kişisel bakım ürünleri gerekse ev bakım ürünleri kategorisindeki ürünler başta Almanya, Hollanda, Avusturya, İngiltere olmak üzere Irak, Suudi Arabistan, Rusya, Avustralya gibi pek çok dünya ülkesine ihraç ediliyor. Bu ve diğer tüm ilkelere yönelik ihracat hedeflerimizi belirlerken de ilgili ülkenin kozmetik ürün dağılım payları (kişisel bakım ürünleri, ev kozmetiği, renkli kozmetik, hijyen ürünleri gibi), nüfus yapısı, gelir dağılımı, tüketim alışkanlıkları, ticari gelişmişlik, sertifika ihtiyaçları gibi bir çok kriteri bir arada değerlendirmeye özen gösteriyoruz” diyor. Lojistik işinin kendileri için son derece önemli olduğunu ifade eden Tuncer, “Eyüp Sabri Tuncer Kozmetik San. A.Ş. olarak ihracatlarımızda söz konusu ülkenin özelliklerine bakarak o bölgeye yoğun ve düzenli hizmet veren köklü ve saygın lojistik firmaları ile çalışıyoruz. Tercih aşamasında ise ilgili firmanın uluslararası birliklerce tanınması ve gerçekleşecek ihracat için sunulan termin süreleri önem verdiğimiz hususlar arasında yer alıyor. Bununla birlikte mümkün olan en üst seviyede otomasyon teknolojilerinin kullanımı, kurumsallaşmış bir yapı ve global düşünce şekli tercihlerimizin yönünü belirlemektedir” ifadesini kullanıyor. Ürünlerimizin hasar görmeden taahhüt edilen sürede sevk edilmesi ve rekabetçi fiyatlar verebilmesi şart Tuncer, “Bilgi, iletişim ve lojistik sistemindeki önemli gelişmeler dünyayı küresel bir köy haline getirdi. Kısalan mesafeler sonucu lojistik firmalarından en büyük beklentimiz ürünlerimizin çıkış noktasından varış noktasına kadar hasar görmeden taahhüt edilen sürede sevk edilmesi ve rekabetçi fiyatlar verebilmesidir. Halen çalıştığımız firmalar bu konudaki hassasiyetlerimizi iyi bildiğinden taleplerimiz büyük oranda karşılanıyor. Ancak beklentimizi sadece bunlarla sınırlı değil. Tüketicisine, çalışanına, doğaya, insana, yasalara saygılı bir yaklaşımın da lojistiğin vazgeçilmez şartlarından olduğunu düşünüyoruz. Düzenli olarak çalıştığımız lojistik firmalarını her zaman için bir iş ortağı ve çözüm ortağı olarak görüyoruz. İhraç konusu ürünlerin üretimi, paketlenmesi ve varış noktasına kadar geçen süreçte her iki tarafın sorumlulukları paylaşarak ve sürekli iletişim halinde kalması oluşabilecek aksaklıkları doğmadan engelleme hedefimize ulaştırıyor” diyor. Hizmet sağlayıcıdan kopuk ve sadece taşıma sürecinin gerçekleşmesine dayalı işlemlerde aksama ve başarısızlıkların risk faktörleri arasında geldiğini ifade eden Tuncer, günümüz rekabet ortamında lojistik firmalara çok ciddi görev ve sorumluluk düştüğünü belirtiyor. Tüm lojistik firmaları ile çalışmaya açığız Eyüp Sabri Tuncer Yönetim Kurulu Başkan Vekili H. Engin Tuncer, lojistik firmalarından beklentilerini şu sözlerle özetliyor: “Kurumumuz sözlerine sadık, düzenli bilgi akışı sağlayan, rekabetçi fiyatlar veren, çözüm odaklı çalışan tüm lojistik firmaları ile çalışmaya açıktır. Son derece hassasiyet gösterdiğimiz etik iş anlayışı, samimiyet, sürdürülebilirlik unsurları da 3PL sürecinde irdelediğimiz noktalar arasında. Lojistik şirketinin marka değeri, referansları, yaklaşımı, sözleşmeye uyumu gibi hususlar birlikteliğin başlamasının ötesinde uzun vadeli olmasında da önem arz ediyor.” Ağustos 2014 48 UND’DEN Sektörel tecrübeye sahip hocalarımız öğrencilerimize ışık tutuyor Okan Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası Lojistik Bölüm Başkanı Doç.Dr. A.Zafer Acar, sektör tecrübesi olan hocalarla öğrencilere hem ulusal hem de uluslararası değerleri kapsayan eğitim vererek fark yarattıklarını ifade ediyor. O kan Üniversitesi, Okan Kültür, Eğitim ve Spor Vakfı tarafından 1999 yılında kuruluyor. Üniversitenin bu yıl kuruluşunun 15’inci yılı. Okan Üniversitesi, 2014-2015 öğretim yılı başında açılan Tıp ve Diş Hekimliği fakülteleri ile 8 fakülte, 3 yüksekokul ve 3 enstitüde 100’ü aşkın bölümle devam ediyor. Üniversitenin vizyonu, toplumun ve iş yaşamının gereksinimlerine evrensel standartlarda yanıt verebilen, yenilikçi, öncü bir ‘dünya üniversitesi’ olmak. Bu çerçevede ‘İş Yaşamına En Yakın Üniversite’ sloganıyla hareket eden Okan Üniversitesi alanlarında uzman akademik kadrosuyla, eğitim ile iş dünyası arasında köprü oluşturmayı hedefliyor. Üniversite, hali hazırda Akfırat-Tuzla bölgesinde yemyeşil ve geniş bir kampüs içinde Ağustos 2014 çağdaş mimarisiyle öne çıkan binalarda öğrenim vermeye devam ediyor. Bu kampüs öğrencilerin en verimli şekilde eğitim almalarını sağlayacak modern derslikler, bilgisayar ve teknik laboratuvarlar, kütüphane, konferans salonları, spor merkezleri, kafeterya ve restoranlarla donatılmış durumda. Okan Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası Lojistik Bölüm Başkanı Doç. Dr. A.Zafer Acar, “Lojistik üniversitemizde İktisadi ve İdari bilimler bünyesinde Uluslararası Lojistik ismi altında Türkçe ve İngilizce iki programdan oluşan bir bölümdür. Bölümümüz ilk öğrencilerini 2004-2005 eğitim yılında almıştır. Bölümümüz oldukça geniş bir öğretim kadrosu bulunmaktadır. Kadromuzda 1 Profesör, 2 Doçent, 3 Yrd. Doçent ve 3 araştırma görevlisi bulunmaktadır. Ayrıca üniversitemiz Meslek Yüksek Okulu’nda kadrolu bulunan 2 Yrd. Doçentimiz’den de sürekli olarak destek almaktayız. Tamamen sektörel uzmanlık gerektiren birkaç derste ise hali hazırda uygulamanın içinde bulunan birkaç sektör uzmanı hocamızdan yarı zamanlı olarak bünyemizde ders vermektedirler” diyor. Hem ulusal hem de uluslararası gelişmeler derslerin konusunu oluşturuyor Lojistik sektörünün entegre bir alan olduğunu ifade eden Acar, “Malumunuz dünyada lojistik eğitimi birisi mühendislik diğeri de işletme tabanlı olmak üzere iki temel yaklaşım çerçevede verilmektedir. Ancak mevcut trent bu yaklaşımın ortak bir paydada buluşması yönündedir. Bu noktada müfredatımızı hem uluslararası ve ulusal alanda gelişmeleri hem de uluslarara- 49 sı çapta isim yapmış üniversiteleri takip ederek belirliyoruz. Bu kapsamda üniversitelerin birinci sınıflarında verilen ortak bilimsel hazırlık derslerine ilave olarak bazı temel işletmecilik dersleri ile sektörün uluslararası ve yerel gereksinimlerine yönelik olarak “lojistik yönetimi”, tedarik zinciri yönetimi”, “yöneylem araştırması”, “taşımacılık yönetimi”, “depolama”, “satın alma”, “planlama, modelleme”, sistem analizi”, “proje yönetimi”, “sigorta ve risk yönetimi”, “deniz taşımacılığı”, “hava kargo taşımacılığı” gibi dersler verilmektedir” diyor. Bölümdeki bursluluk oranları ile ilgili olarak Acar, Bölümümüzde ÖSYM kılavuzunda ilan ettiğimiz yüzde 100 ve yüzde 50 bursluluk oranları bulunmaktadır. Bunun yanında üniversitemiz mütevelli heyeti tarafından çeşitli başarı bursları verilmektedir” diyor. Öğrencilerin Okan Üniversitesi’ni seçmesinde birden çok etken olduğunu ifade eden Acar, “Bence en temel farklılığımız her birisinin aynı zamanda sektörel tecrübesi bulunan çok geniş bir akademik kadroya sahip olmamızdır. Bugün Türkiye’de 40 tane lojistik bölümü bulunmaktadır. Bunların 16’sı kamu üniversiteleri diğer 24 tanesi ise vakıf üniversiteleri bünyesindedir. Açıkça söylemek gerekirse bu kadar çok sayıda bölümde özellikle sektörel açıdan gerekli dersleri hem teorik hem de uygulamalı açıdan verebilecek yeterli akademik personel havuzu olduğuna inanmıyorum. Lojistikçiye pazarlama gerekir diyerek diğer öğrencilerle aynı sınıfta temel pazarlama bilgisi vermek ya da standart yönetim ve organizasyon dersi vermek maalesef bizim sektörel gereksinimlerimizi karşılamamaktadır. Diğer taraftan mühendislik tabanlı bazı dersleri sektörel olarak hangi problemin çözümüne destek olacağını anlatmadan vermek de verimsizliğe neden olmaktadır. Bu konuda eleştirilerimi ve kaygılarımı uzun uzun anlatabilirim ama sanırım okuyucu bu kadarıyla anlayacaktır. Bu olumsuzların sonuçları sektörün gereksinimleriyle uyumsuz öğrencilerin mezun olmasına, dolayısıyla birçokları işsiz kalırken sektör temsilcilerinin de lojistik mezunlarına karşı olumsuz tutum takınmasına neden olmaktadır. Şunu gururla söyleyebilirim ki bu yıl mezun olan öğrencilerimizden yaklaşık yüzde 60’ı mezuniyetinin üzerinden henüz bir ay geçmeden işe yerleşti- ler. Bunların büyük bir çoğunluğu da staj yaptıkları firmalardı...” diyor. İş bulmanın giderek zorlaştığı rekabet ortamında Okan Üniversitesi’nin öğrencilere bu konuda duyarlı yaklaştığını ve sektörle sürekli iç içe olduğunu ifade eden Acar, öğrencilerin tercih yaparken üniversiteleri çok iyi araştırmalarını ve bu yönleri de dikkate almaları gerektiğini belirtiyor. Öğretim elemanlarımız sektörel tecrübeleriyle öğrencilerimize yardımcı oluyor Lojistiğin entegre bir sektör olduğunu vurgulayan Acar, sektör deneyimi olan hocalarla öğrencilere yardımcı olduklarını belirterek, “Öğretim elemanlarımızın önemli düzeyde sektörel tecrübesi bulunmaktadır. Dolayısıyla uygulama mezunlarımızdan beklentileri kendilerine kolaylıkla aktarabilmektedirler. Özellikle günümüz lojistiğinin olmazsa olmazı olan bilişim işlemleri laboratuvarlarımıza yüklenmiş programlar ile kendilerine aktarılmaktadır. Bunun yanın- da bu konuda çeşitli sertifika programları düzenlemekteyiz. Çoğu ücretsiz olan bu programlardan başarılı olanlar kendileri için önemli avantajlar sağlamaktadırlar. Ayrıca stajlarda da uygulama olanağı bulmaktadırlar. Fakat bu yıl uygulamaya başlayacağımız Co-Op sistemi ile öğrencilerimiz son sınıfın bahar sömestrini sektörde geçirecekler, burada hem çalışacak hem proje yapacaklar. Dönem sonu notları sadece öğretim elemanlarımızca değil aynı zamanda iş yerindeki gözetmenin de dahil olduğu bir komisyon tarafından takdir edilecektir” diyor. Sektörde ‘ana eleman’ sıkıntısı olduğunu kaydeden Acar, mezun olan öğrencilerin çoğunun önemli firmalarda işe yerleştiğini ve devreye soktukları Co-Op uygulamaları ile bu oranın daha da artacağına inandığını belirtiyor. UND, tam destek oluyor Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) çok önemli projelerde çalıştıklarını ifade eden Doç. Dr. Acar, “UND ile değerli başkan Çetin Nuhoğlu’nun destekleri ile lisans ve ön lisans düzeyindeki lojistik ve taşımacılık bölümlerinin müfredatlarını düzenlemekle ilgili bir çalışmayı yaklaşık bir yıldır sürdürmekteyiz. Sektörel açıdan uzun vadeli olarak önemli faydalar elde edeceğini düşündüğümüz bir konuda kendisinin vizyonu bizlere yol göstermiştir. Gelinen noktada sektörel eğitime inanan değerli çalışma arkadaşlarımla birlikte ulaştırma ve lojistik eğitim kurumlarının akreditasyonu ile ilgili bir dernek kurma kararı almış bulunmaktayız” diyor. Acar, üniversite-sektör işbirliğinin çok önemli olduğunu ifade ederek bu konuda UND’nin örnek bir şekilde işlevini yerine getirdiğinin altını özellikle çiziyor. Ağustos 2014 50 LASTİK Premium segmentin lideri Pirelli, ilk yarıyılda 617 milyon TL ciro elde etti Premium lastik sektöründeki konumunu güçlendiren Türk Pirelli, 2014 yılının ilk yarıyılında 617 milyon TL’lik ciro elde etti. Ocak-Haziran döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla cirosunu yüzde 10 oranında artıran Türk Pirelli, faiz ve vergi öncesi karını ise geçen yıla oranla yüzde 100 artırdı. Türk Pirelli CEO’su Mete Ekin, 2014 yılında Türkiye lastik pazarında yüzde 3’lük bir büyüme öngördüklerini belirtirken, premium segment ve kış lastiklerindeki büyümenin de etkisiyle 2014 yılını yüzde 8’lik bir artış ve 1,3 milyar TL’lik bir ciroyla tamamlamayı hedeflediklerini söyledi. 2 014 yarıyıl finansal sonuçlarını açıklayan Türk Pirelli, ilk altı ayda, bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 10 oranında artışla, 617 milyon TL ciro elde etti. Son 5 yılda cirosunu yüzde 8, karlılığını da yüzde 57 oranında artıran Türk Pirelli, Haziran ayı sonu itibariyle faiz ve vergi öncesi karını da 61 milyon TL’ye çıkardı. Premium segmentin lideri Türk Pirelli’nin ilk altı ayda elde ettiği başarının arkasında premium segmentte yakalanan ivme yer alıyor. 2014 ilk altı ayı itibarıyla premium segmentte yüzde 30 büyüme kaydeden Türk Pirelli, 2014 yılı sonu için bu segmentteki büyümesini yüzde 40 olarak belirledi. Türk Pirelli, karlılığının yüzde 60’ını premium segment satışlarından elde ediyor. Mete Ekin : “Premium stratejimiz ile doğru yoldayız” Türkiye lastik pazarının yaklaşık 21 milyon adet olduğunu belirten Türk Pirelli CEO’su Mete Ekin, “Otomotiv pazarının yüzde 50’lik bir diliminin 15 inç jant ve üzerindeki araçların oluşturduğunu düşündüğümüzde, Premium segmente yönelik stratejimizin doğru olduğunu gördük. İlk altı ay sonunda elde ettiğimiz rakamlar da bunun bir göstergesi” dedi. nı ifade eden Mete Ekin “Tüm dünyada premium segment, diğer segmentlere göre 3 kat daha hızlı bir büyüme gösteriyor. Biz de stratejimizi buna göre belirledik ve 2014 yılının ilk 6 ayında hem bu segmentteki büyüme trendimiz, hem de kış lastikleriyle ilgili yönetmeliğin kamuoyunda bilinçli davranışı beraberinde getirmesi ile karlılığımızı yüzde 100 artırdık” dedi. “Premium segment 3 kat hızlı büyüyor” “Şartları zor olsa da 2014 sonunda pazar büyür” Türkiye’de premium segmentte yüzde 20 pazar payı ile lider oldukları- Ağustos 2014 2014 yılının, seçimler, ÖTV artışı, otomotiv sektöründeki daralma ve kredi kartlarıyla yapılan alışverişlere yönelik sınırlamaların etkisiyle zor bir yıl olduğunu söyleyen Mete Ekin, “Ancak böyle zor koşullarda hep söylediğimiz gibi, tüketicilerimiz yeni otomobil alımı yapmasalar da güvenlikleri açısından hayati önem taşıyan lastiklerini yenileyeceklerdir. Tüm bunların ışığında ve artan kış lastikleri bilincinin etkisiyle, 2014 yılında öngörümüz pazarın ortalama yüzde 3 oranında büyüyeceği yönünde. Türk Pirelli olarak 2014 yılında, premium segment ve kış lastiklerindeki büyümemizin etkisiyle ciromuzun yüzde 8 artışla 1,3 milyar TL’ye ulaşmasını hedefliyoruz’’ dedi. 51 Alışan Lojistik Çalışanları Geleneksel Piknik Etkinliğinde Buluştu Uluslararası standartlarda sunduğu hizmetlerle sektörün öncü firmaları arasında yer alan Alışan Lojistik; Gebze Ballıkayalar’da çalışanlarının iş haricinde de keyifli vakit geçirmeleri için geleneksel piknik etkinliğini gerçekleştirdi. Yaklaşık 300 Alışan Lojistik çalışanın katıldığı piknikte, çeşitli sosyal aktiviteler düzenlendi. Tavla turnuvası, futbol maçları, voleybol maçları, langırt turnuvası vb. gibi aktivitelerin düzenlendiği geleneksel piknik etkinliğinde, aktivitelerde başarılı olanlara özel anı madalyası verildi. Geleneksel Alışan Lojistik piknik etkinliğine katılan Operasyonlar Koordinatörü Jan Devrim: “Alışan Lojistik olarak faaliyetlerimizi, çalışmalarımızı büyük bir titizlikle yıl boyunca siz değerli çalışanlarımızla birlikte gerçekleştiriyoruz. Sizin de bildiğiniz gibi biz Alışan Lojistik çatısı altında çok büyük bir aileyiz. Hep birlikte bir araya gelerek gerçekleştirdiğimiz pikniğimiz bu anlamda eminim ki hepimiz için çok önemli bir motivasyon kaynağı da oldu. Güzel anılar ile hatırlayacağımız geleneksel piknik etkinliğimize katıldığınız için tekrar teşekkür ederim” dedi. “TEB Arval Yolda” Ürününü Müşterilerinin Kullanımına Sundu TEB Arval’in yeni ürünü, TEB Arval Yolda araç takip sistemi, araç filolarında hız limitleri, rota sapmaları, izinsiz kullanım, kural ihlali ve yakıt kullanımını takip ederek Toplam Kullanım Maliyeti alanında kurumlara yüzde 20’ye varan oranda tasarruf imkânı sağlıyor. Sistemin sürücüleri güvenli kullanıma teşvik eden yönleri, trafik kazalarını da azaltıyor. Otomotiv sektörünün en önemli alanlarından filo yönetimi Türkiye’de hızla büyüyor. 2013 yılını kapsayan bir araştırmaya göre 2014 yılında Türkiye’de toplam araç sayısının 12,8 milyon, bunun içindeki filo araçlarının sayısının ise 2,3 milyon olması öngörülüyor. 2015 yılında ise toplam araç sayısının 13,6 milyon adede, filodaki araç sayısının ise 2,5 milyon adede yaklaşacağı tahmin ediliyor. Filo kiralama, servis, toplam satın alma ve bakım gibi maliyet yüklerinden şirketleri kurtararak önemli oranda tasarruf sağlıyor. Filo maliyetlerini yüzde 20’ye kadar azaltan sistem: TEB Arval Yolda Araç Takip Sistemi Araç filolarının doğru yönetimi filo kiralamanın avantajlarını daha da artırıyor. Bu alanda teknolojik gelişmeler de şirketlerin filo yöneticilerine destek oluyor. Operasyonel kiralama ve filo yönetimi alanında li- der şirket TEB Arval, araç takip sistemi “TEB Arval Yolda” ile filo yöneticilerine büyük kolaylık sağlıyor. Sürücülerin konum, rota, durum ve araç kullanım alışkanlıklarının anlık izlenebilmesini sağlayan “TEB Arval Yolda”, hız limiti aşımı, rota sapmaları ve izinsiz kullanımları takip ederek kurumların Toplam Kullanım Maliyetini (TKM) azaltırken, sürücüleri daha güvenli bir araç kullanımına teşvik ediyor. TEB Arval’in yaptığı araştırmalar, “TEB Arval Yolda” kullanımının filo masraflarından yüzde 20’ye varan oranlarda tasarruf sağladığını ortaya koyuyor. Sistem ayrıca gereksiz yakıt tüketimi- ni önleyerek araçların çevreye olumsuz etkilerini de azaltıyor. “TEB Arval Yolda”nın filo yöneticilerine sunduğu avantajların başında, şirketin araç politikasının tam olarak uygulanabilmesi yatıyor. Filo yöneticileri sistem aracılığıyla tüm filoyu anlık olarak takip edebiliyor, izinsiz araç kullanımı ve fazla kullanım gibi faktörlerden anında haberdar olarak politikaya aykırı kullanımları engelleyebiliyor. Sistemin 7/24 anlık faaliyet raporları sayesinde kilometre, hız limiti, rölanti, sert ve ani fren hareketleri gibi ayrıntıların yanı sıra her sürücünün araç kullanım alışkanlığı da tespit edilip analiz edilebiliyor. Ağustos 2014 52 İHTACAT Otomotiv ile hazır giyim ve konfeksiyon sektörlerinin ardından en fazla ihracat yapan üçüncü sektör olan kimya, Ocak - Temmuz döneminde 10 milyar 514 milyon dolarlık ihracata imza attı. Kimya İhracatında En Büyük Pazarımız Almanya Oldu G eride bıraktığımız ay kimya sektörü en fazla ihracatı Almanya’ya yaptı. Almanya’ya olan kimya ihracatı geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 21,84 artışla 83 milyon dolar oldu. Almanya’yı Ürdün ve Malta izlerken; Temmuz ayında en çok kimya ihracatı yaptığımız diğer ülkeler ise şöyle sıralandı: İran, Rusya, Mısır, İspanya, Irak, Azerbaycan-Nahcivan ve İtalya. Bu dönemde İspanya yüzde 181 rekor ihracat artışıyla dikkat çekti ve ihracatı 62 milyon dolara ulaştı. Yıl genelinde en fazla ihracat Irak, Alman- Ağustos 2014 ya ve Mısır’a gerçekleştirildi. Malta, İtalya, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya, İran, Azerbaycan-Nahcivan ve İspanya üst sıralarda yer alan diğer ülkeler oldu. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, Türkiye ekonomisinin ihracat desteğiyle büyümeye devam ettiğini belirterek, şunları söyledi: “Dünya genelinde yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen kimya, ihracata en fazla katkı sağlayan sektörlerden biri olmaya devam ediyor. Ortadoğu’da yaşanan sıkıntılar tüm bölge dinamiklerini ve ekonomilerini etkiliyor. Özellikle Irak, Türkiye ih- racatında yerini hızla kaybediyor. Bu durum Ortadoğu’daki ihracatımızı da etkiler boyuta ulaştı. Diğer yandan Avrupa’daki toparlanma bizim için bir şans. Çift haneli artışlarla AB’ye ihracatımızı sürdürüyoruz. Alternatif pazarlar üzerine çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor. Sektörün yeni pazarlara ulaşması için uluslararası fuarlara ve dış alım heyet gezilerine ağırlık vereceğiz.” Ortadoğu ve komşu ülkelerdeki yaşanacak huzur ortamının en büyük temennileri olduğunu da ifade eden Akyüz, Gazze’de yaşanan acı gelişmelerin bir an önce son bulmasını dilediklerini söyledi. 53 Türkiye yeni bir büyüme modeline ihtiyaç duyuyor TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin yeni bir büyüme modeline ihtiyaç duyduğunu ifade ederek bir dizi önerilerde bulunuyor. Ü st ve orta gelirli ülkeler grubunda yer alan Türkiye, yaklaşık 10 bin dolarlık kişi başına düşen milli geliriyle 185 ülke arasında 65’inci sırada yer alıyor. Buna karşılık Gelir Dağılımı Adaleti göstergelerinde 138 ülke arasında 82’nci, Beşeri Kalkınma Endeksi’nde 187 ülke arasında 90’ıncı ve Sosyal Gelişme Endeksi’nde de 132 ülke arasında 64’üncü. Bütün bu göstergeler, Türkiye’nin sosyoekonomik durumunun vasat seviyede olduğuna işaret ediyor. Ülkelerin zenginleşmesinin yolu, en iyi ürettikleri mal veya hizmet konusunda uzmanlaşmaları veya üretimin sektörel kompozisyonunu çeşitlendirmelerinden geçiyor. Bu noktada Türkiye’nin karşılaştığı zorluklardan ilki, sanayi politikasının hangisine odaklanacağı ve ikincisi sanayisizleşme süreci, (yani sanayi sektörünün ekonomideki payının azalması) olarak karşımıza çıkıyor. Konuyla ilgili TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “Yine Türkiye’de imalat sanayinin toplam istihdam içerisindeki payının düşmeye başladığı görülüyor. 2008 yılına dek artan bu oran, küresel krizin ardından azalma gösteriyor. Buna paralel şekilde imalat sektörünün büyümeye katkısı da azalıyor. Türkiye imalat sanayi üretiminde rakiplerinin gerisinde kalıyor. Türkiye 1990 yılında dünyanın en büyük 13’üncü imalat sanayi üreticisi iken, 2000 yılında 15’inci olurken, 2010 yılında ilk 15 ülke arasına giremedi. Türkiye’de imalat sanayinin toplam katma değer içindeki payı düşüyor. 2010 yılında toplam katma değerin yüzde18’i imalat sanayi sektörleri tarafından üretiliyordu. Buna karşılık Türkiye’nin de içinde bulunduğu üst ve orta gelir grubunda bu oran yüzde 21 olduğu görülüyor. Dolayısıyla Türkiye’de son 10 yılda imalat sanayinin toplam katma değere katkısı yüzde 5 azalma gösteriyor. Büyük sanayi grupları imalat sanayinden çıkıyor ve daha kârlı görülen hizmetler sektörüne yöneliyor. İmalat sanayinde katma değerin düşmesi, üreticilerin kârlılığını doğrudan etkiliyor. İmalat sanayinden çıkarak hizmetlere yönelmelerinin nedeni, imalat sanayinde kârlılık oranlarının düşmesi ve rekabet gücünün yitirilmesi olarak değerlendiriliyor. İhracat içinde Avrupa’nın payının azalması da sanayiyi olumsuz etkiliyor. Ortalama 33 bin dolarlık kişi başına milli gelir ile Avrupa’daki talep, yaklaşık 7 bin dolarlık ortalama kişi başına milli gelire sahip Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki talepten daha yüksek nitelikte” diyor. Avrupa ülkelerinden gelen talebin yüksek niteliğinin bu ülkelere yapılan ihracatın niteliğini de artırdığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, daha düşük nitelikli talep yapısına sahip olan ülkelere yapılan ihracatın ise Türkiye’nin ortalama ihracat sofistikasyonunu azalttığını ifade ediyor. İnovasyon gerektiren yüksek katma değerli ürünler üretilemiyor TOBB Başkanı, “Türk firmaları, yüksek teknolojili ürün sınıfında bile daha ucuz mallar üretip ihraç ediyor. 1 kilogramlık yüksek teknolojili mal ihracatının Japonya’daki ortalama birim fiyatı 68 dolar, Güney Kore ve Almanya’da ise 53 dolar. Buna karşılık Türkiye’nin yüksek teknolojili ihracatının ortalama birim fiyatının 12 dolar olduğu biliniyor. Bu sonuçlar, Türk üreticilerin yüksek teknolojili üretim grubunda bile ürün skalasının daha ucuz tarafında yer aldığını ve inovasyon gerektiren yüksek katma değerli ürünleri üretemediklerine işaret ediyor. Katma değerin yüksek olduğu alanlarda faaliyet gösteren ve istikrarlı bir şekilde kârlılığını ve verimliliğini artırabilen küresel şirketlerin sayısının artması beraberinde zenginleş- meyi getiriyor. Bunu sağlamak için şirketler kesiminde hem yönetim biçimleri hem de şirketlerin faaliyet gösterdikleri makroekonomik ortamda kapsamlı bir dönüşüme ihtiyaç duyuluyor. Ülkemizin küresel şirketlerinin sayısı, Türkiye’nin ekonomik büyüklüğüyle uyumlu seviyenin gerisinde kalıyor. İkincisi, Türkiye’de istikrarlı bir biçimde verimliliğini, satışlarını ve ihracatını artırabilen şirketlerin azlığı dikkat çekiyor. Üçüncüsü, şirketler kesimi getirisi uzun vadeye yayılan ama yüksek olan, ileri teknoloji alanlarına girmektense; kısa vadede öngörülebilirliği yüksek geleneksel alanlarda faaliyet göstermeyi tercih ediyor. İşte bu üç temel problem Türkiye’nin orta gelir tuzağından çıkmasını da güçleştiriyor. Ekonomide büyüme oranın çok değişkenlik göstermesi, özel sektörü riskli ancak getirisi yüksek ve uzun vadeye yayılan ileri teknoloji alanlarına yatırım yapmaktan alıkoyuyor. Buradaki istikrarsızlığın kaynağında da cari açık problemi yatıyor. Ayrıca eğitim, yargı ve vergi başlıklarında gelişmiş ülkeler gibi olmamız, rekabet dezavantajına yol açıyor” diyor. Bu sorunların aşılması için yeni bir büyüme modeline ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, ilk amacın bugüne kadar yaşanmış ekonomik krizlerin temel nedeni olan cari açığın düşürülmesi olması gerektiğine vurgu yapıyor. “İç talebe dayalı mevcut büyümeden, ihracata ve sanayileşmeye dayalı bir büyümeye geçişe ihtiyaç var” diyen TOBB Başkanı, bunun için Türkiye’nin uzun zamandan beri mesafe kat edemediği yapısal reformlara yeniden hız kazandırması gerektiğini belirterek; vergi, adalet, iş gücü piyasalarına yönelik düzenlemelerin de yapısal reform gündeminin esas unsurları olarak ele alınması gerektiğinin altını özellikle çiziyor. Ağustos 2014 54 RÖPORTAJ Çiçekli: Yüksek faiz girişimciyi ve ekonomik büyümeyi yavaşlatır ALC Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı, UND Genel Sekreteri ve öğretim görevlisi Ali Çiçekli, “Yüksek faiz girişimciyi ve ekonomik büyümeyi yavaşlatır. Ama buna karşılık yüksek döviz kurunun ihracatı teşvik edici bir argüman olduğu düşünülse bile bizim gibi ihracat girdilerinin önemli bir çoğunluğunun ithalata dayalı olduğu ülkelerde yüksek kur esasen ithalatla birlikte ihracatı da olumsuz etkilemektedir” diyor. ALC Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı, UND Genel Sekreteri ve İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Ali Çiçekli ile sektörün son durumundan eğitime, ALC Lojistik’ten yaşanan son gelişmelere kadar birçok konuyu değerlendirdik. Sektörün duayenlerinden Çiçekli, UND’nin Sesi’ne çok özel açıklamalarda bulundu. Sizinle hem ALC Lojistik firmasının sahibi, hem sektörün duayenlerinden, hem öğretim görevlisi hem de UND’nin Genel Sekreteri sıfatıyla hem şirketiniz hem sektör hem de UND’nin son durumu ve eğitim hakkında söyleşmek istiyoruz. ALC Lojistik yaklaşık 3 yıl önce kurduğunuz ALC Lojistik neler yapıyor, bu süre içerisinde nereden nereye geldi? Burada soracağınız sorulara üç ayrı sıfatla cevap vermenin kolay olmadığını düşünüyorum. Umarım fazlaca terletmezsiniz bu sıcak yaz mevsiminde… 1981 yılında çıktığım lojistik yolculuğuna 2011 yılında ALC Lojistik firmasını kurarak devam ettim. ALC Lojistik 2011 yılında butik bir lojistik hizmeti sunma anlayışı ve 15 araçlık bir filo ile başladı. Uzun yılların deneyim ve birikimini yeni bir anlayışla ve genç bir ekiple harmanlayarak başladı ALC Lojistik. Bu harmanlamanın ortaya çıkardığı sinerji ALC’nin sektörde kısa sürede tanınmasına ve düzgün işler yapmasına fırsat verdi. Biz de bu fırsatı iyi kullanmaya çalıştık. 3 yıl içerisinde butik hizmet kalite anlayışımızdan ödün vermeden tedbirli ama kararlı bir şekilde büyüdük. Üç yıl içinde filomuzu 40 araca çıkardık. Yine üç yıl içinde ciromuzu 3 misli artırdık. Ağustos 2014 ‘’İleri Gitmemek Aslında Geri Gitmektir’’ Anladığımız kadarıyla ALC çok hızlı büyüyor. Peki, önümüzdeki dönemde de bu hızlı büyümeye devam edecek misiniz? Sektör bu kadar hızlı büyümeye uygun mu? Öncelikle şunu söyleyeyim. İleri gitmemek aslında geri gitmektir. Büyümek ve ileri gitmek her canlının do- ğasında olduğu gibi ticari işletmelerinde tabiatında vardır. Her işletme artan rekabet ve gelişen teknolojik koşullara göre kendini yenilemeli ve ilerlemelidir. Zira olduğunuz yerde kalır ve kendinizi yenilemeyip büyümezseniz mevcudu koruyamaz ve kısa bir süre sonra küçülür, belki de yok olup gidersiniz. Bu anlamda biz de ALC olarak büyümeye devam edeceğiz ama az önce de ifade ettiğim gibi kontrolsüz değil, ted- 55 birli ve kararlı bir şekilde büyüyeceğiz. Uluslararası karayolu taşımacılığının zor bir süreçten geçmekte olduğu bir gerçektir. Sürekli artan maliyetler var olan haksız rekabet koşulları, iç ve dış rekabet, başta sürücüler olmak üzere kalifiye insan kaynağı yetersizliği, ekonomik krizini henüz atlatamamış Avrupa ülkeleri ve en önemlisi Ortadoğu’daki siyasi karışıklıklardan dolayı o ülkelerle durma noktasına gelen ticari daralma sektörün bugünkü ciddi açmazlarıdır. “Irak Pazarı Taşımacılarımızın Can Damarıdır” Suriye ve ardından Irak’taki kargaşalar sektörü nasıl etkiledi? Yaklaşık 3 yıl önce Suriye’de başlayan kargaşa ve kaotik durum uluslararası karayolu taşımacılarını çok ciddi anlamda etkilemiştir. Zira savaş öncesi gerek Suriye ile ve gerekse diğer komşu ülkelerle çok iyi ilişkilerimiz ve hızla gelişen ticari münasebetlerimiz vardı. Öyle ki; savaş öncesi son yılda Suriye’ye ve Suriye üzerinden diğer Ortadoğu ülkelerine transit geçerek yaklaşık 60 bin ihracat seferi gerçekleştirmekteydik. Bu taşımaların hemen hemen tamamı güney bölgelerimizde faaliyet gösteren taşımalarca yapılmaktaydı. Aynı şekilde yak- laşık 3 ay önce Irak’ta başlayan IŞİD terörü yüzünden iyice bozulan güven ortamı nedeniyle ihracat ve taşımalarımızın can damarı sayılan Irak pazarında da ciddi şekilde kan kaybetmekteyiz. Başta Güneydoğu ve Mersin, Hatay, Gaziantep Bölgesi taşımacılarımızın temel pazarı olan Irak taşımalarının IŞİD terörü yüzünden hızla azalması bu bölgede taşımacılık faaliyetinde bulunan taşımacılarımıza çok büyük darbe vurmuştur. Gerek filo yapılanmaları ve gerekse iş yapma modelleri ile iş yapma kültürleri Irak’a endekslenmiş bu firmalarımızın bu belirsizlik ve kaos ortamının yarattığı pazar kaybına tahammül etmeleri mümkün değildir. Kısa bir örnekle gelinen noktanın ciddiyeti açıkça görülebilir. Öyle ki; geçen yılın Temmuz ayında Irak’a olan ihracatımız 1.06 milyar dolar iken bu yılın aynı ayında 569 milyon dolar olarak gerçekleşti. Yani yüzde 46 oranında bir ihracat düşüşü ile karşı karşıyayız. Aynı düşüş ülkemiz üzerinden, özellikle Mersin ve İskenderun Limanlarından Irak’a yapılan transit ticaret ve taşımacılıkta da yaşanmaktadır. Başta hükümetimiz olmak üzere ihracatçılarımız ile tüm ilgili tarafların konunun bir an önce çözüme kavuşturulması için gereğini yapması bu bölgedeki taşımacıla- rımız açısından hayati önem arz etmektedir. ‘’Belgesiz Taşımacılık Yapan Firmalar Sektöre Büyük Zarar Veriyor’’ Az önce iç ve dış rekabetten bahsettiniz. İç rekabet konusunu biraz açar mısınız? Öncelikle şunu vurgulamak isterim. Rekabet kaliteyi artırır ve daha ekonomik hizmet sunumunu sağlar. Ancak rekabetin eşit koşullarda ve mevzuata uygun şekilde yapılması esastır. Eşit koşullarda yapılmayan haksız rekabet bir kişi ya da zümreye geçici bir süre haksız çıkar sağlarken usulüne uygun ve istikrarlı çalışan firmalara bu süreçte zarar yazar. Bundan dolayı esasen orta ve uzun vadede gerçek zararı hizmet satın alanlar görür. 2004 yılında çıkarılan “Karayolu Taşıma Kanunu” ve akabinde yürürlüğe giren KTY sayesinde ülkemiz karayolu taşımacılığının ciddi bir disiplin altına alınması hedeflenmiştir. Öyle de yapıldı ancak gerek belgelendirme konusundaki karmaşa ve gerekse yetersiz kontrollerden dolayı halen sektörde merdiven altı diye tanımlanan ve hiçbir sorumluluğu da bulunmayan ‘bir masa bir kasa’ diye tabir edilen yasadışı taşı- Ağustos 2014 56 RÖPORTAJ macıların varlığını sürdürmesine ve haksız rekabete devam etmesine imkan tanımıştır. Bu tip firmalar, hiçbir yatırımları ve sorumlulukları olmadığı için, kısa aralıklarla ve hiçbir maliyet hesabı yapmadan haksız rekabet yapmakta ve bu işi profesyonelce ulusal ve uluslararası mevzuata uygun olarak yapan firmaların ekmeğini çalmaktadır. Bu tip firmaların uzun soluklu ve kaliteli hizmet sunması da mümkün değildir. Ancak üzülerek belirtmek gerekir ki, birçok zaman taşıma hizmeti alan müşterilerimiz sırf küçük fiyat menfaatleri dolayısıyla bu belgesiz faaliyet gösteren firmaların belgelerini sorgulamadan onlarla geçici de olsa çalışmaktadırlar. Ama bu müşterilerimiz bu firmalarla çalışmakla esasen büyük riskler de almaktadırlar. Zira bu firmaları sorumluluk altında tutacak hiçbir belge ve benzeri yasal bağlayıcılıkları yok. Ciddi bir yatırım ve yapılanmaları da olmadığı için taşımayla ilgili herhangi bir sorunla karşılaşıldığında bu firmaları bulmak ve muhatap almak da çoğu zaman mümkün değildir. Bu nedenle öncelikle hizmet satın alan müşterilerimizin hizmet satın aldıkları taşımacı firmalarını mutlaka sorgulamaları ve belgesiz olan ya da usulüne uygun çalışmayan firmalarla çalışmamaları gerekir. Zira belgesiz bir taşımacıdan hizmet almak da esasen suçtur ve parasal cezayı gerektirir. Aynı şekilde Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızın da belgesiz taşımacılarla mücadele etmesi ve onlara fırsat tanımayarak gerekli cezayı vermek suretiyle kayıt altına aldırması ya da faaliyetine son verdirmesi güçlü bir lojistik sektörünün oluşması için son derece önemlidir. ‘’Yetki Belgeleri Mevzuatı Yenilenmelidir’’ Bununla birlikte, KTY’nin yürürlüğe girdiği 10 yıldan beri değişen ve gelişen şartlar içerisinde Yetki Belgesi sisteminin günün şartlarına ve ihtiyaçlarına göre sektörle birlikte ele alınarak yenilenmesi bir ihtiyaçtır. Peki ya dış rekabet konusunda ne diyeceksiniz? Bilindiği üzere ülkemiz bölgede önemli bir ihracat ülkesidir. Bu nedenle son yıllarda yakın coğrafyamızdaki yabancı plakalı araçlar ül- Ağustos 2014 kemize daha çok gelip ihracat yüklerimizi almaktadırlar. Eşit rekabet şartları içerisinde buna hiç kimsenin bir itirazı olamaz. Ama bu faaliyet mevzuata aykırı ve haksız şekilde yapılırsa işte biz buna itiraz ediyoruz. “Yabancı Taşımacılar Haksız Rekabet Yapmaktadır’’ Türk taşımacısı geçiş belgesi, geçiş ücreti, kota, vize ve daha birçok maliyet artırıcı ve taşıma süresini geciktiren engellerle karşılaşırken bu yabancı taşımacılar bu maliyetlerin hiç birsine katlanmadan bizimle haksız rekabet yapmaktadırlar. Ne var ki, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımız geçen yıldan itibaren biz taşımacıların uğradığı bu haksızlığı daha net görmüş ve buna dur demek için gerekli önlemler almaya başlamıştır. Bu kapsamda çıkarılan 68 sayılı genelge, sınır ve iç gümrüklerdeki belge kontrolleri gibi mevzuat dışı taşımaları engellemeye yönelik alınan önlemler bizlere umut vermiştir. 2008-2013 arasındaki beş yıllık süreçte yabancı araçların Türk ihraç pazarındaki payı yıllık 65 bin seferden 195 bin sefere yani tam 3 kat artmıştır. Buna mukabil Türk araçlarının payı, ülkemizin toplam ih- racat sefer sayısı 400 binden 500 bine çıkmasına rağmen, 335 bin seferden 310 bin sefere düşmüş yani toplam sefer içindeki sayımız yüzde 25 azalmıştır. Daha basit bir ifade ile 2008 yılında toplam ihracat seferleri içinde Türk araçlarının payı yüzde 83, yabancı araçların payı ise yüzde 17 idi. 2013 yılında ise Türk araçlarının payı yüzde 62’ye düşmüş ve yabancıların payı yüzde 38’e yükselmiştir. Geçen yılın başlarından itibaren bakanlıkça alınan önlemler olmasaydı korkarım ki bu yılın sonunda yabancı taşımacıların pazarımızdaki oranı bizleri çoktan geçmiş olurdu. ‘’3. Ülke Belgeleri Pazarlık Konusu Olmaktan Çıkarılmıştır’’ Bir diğer önemli gelişme bundan böyle yabancı taşımacıların 3.ülke belge sayılarının artırılmaması ve bunun hiçbir KUKK toplantısında pazarlık konusu yapılamaması yaklaşımıdır. Zira, daha önceleri yapılan KUKK toplantılarında, başta transit geçmek zorunda olduğumuz ülkeler olmak üzere belge kotası sınırlı olan ülkeler, kısıtlı kotaların artırılmasına karşılık bizden 3.ülke belgesi talep etmekte ve maalesef 57 bu taviz bir şekilde verilmekte idi. Bakanlığın bu yeni dönemde benimsediği yeni anlayışa göre 3. ülke belgeleri hiçbir şekilde pazarlık konusu bile yapılmamaktadır ki doğru olanı da budur. Zira transit geçiş bir haktır. İkili taşıma da karşılıklı bir ticarettir. Ama 3.ülke taşımaları her ülkenin kendine ait ticaretidir ve pazarlık konusu dahi yapılmamalıdır. Bu bağlamda bakanlığımızın benimsediği ve arkasında sağlam durduğu bu anlayışından dolayı bir kez daha şükranlarımızı belirtmek isterim. Gerek yasadışı taşımaları önlemek adına yapılan belge kontrolleri gerekse de 3.ülke taşımaları konusundaki bu duruş Türk taşımacılığı açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Son dönemlerde UND’nin sıkça dile getirdiği kotalar, zorunlu geçiş güzergahları, vizeler gibi engellerin kaldırılması konusundaki çalışmalar ne durumda, bunlar hakkında ne diyeceksiniz? UND geçtiğimiz yılın başından itibaren başta AB ülkeleri olmak üzere Batı’da ve Doğu’da karayolu taşımacılığı yaptığımız tüm ülkelerdeki sorunlarla yakından ve aktif olarak ilgilenmektedir. Dış ticaretimizin değer olarak yaklaşık yarısını karayolu ile gerçekleştiriyoruz. Özellikle AB’ye ihracat ve ithalatımızın önemli kısmı karayolu ile yapılmaktadır. ‘’Karayolu Taşımacılığı İhracat ve İthalatçılarımızın Çok Önemli Rekabet Gücüdür’’ tajımızı yakalayamaz. Tabii karayolunun bu avantajlarıyla birlikte taşımacılar olarak karşılaştığımız birçok sorunlar vardır. Bu sorunlarla ilgili olarak UND proaktif bir vaziyet almış ve her platformda bu engellerin kaldırılması için etkin mücadele vermektedir. Bu mücadelelerimiz ulusal ve uluslararası platformlarda kamuoyu oluşturmak, ilgili kurum ve kişilerle direk temas etmek ve haklılığımızı anlatmak, dikkat çekici sembolik eylemler yapmak, Gümrük Birliği ve Ortaklık Konseyi ile DTÖ’den gelen haklarımızdan referans alarak bazı ülkelerde hukuk içerisinde yasal davalar açmak yoluyla hakkımızı aramak, bakanlığımızla özellikle sorun yaşadığımız ülkelerde çok etkin bir işbirliği yapmak ve ikili görüşmelere aktif katılım destek olmak şeklinde devam etmektedir. İfadelerinizden şunu anlıyorum ki karayolu ile ilgili bu sorunlar sadece taşımacıların değil aynı zamanda ihracatçı ve ithalatçılarla, sanayiciler ve özel sektörle birlikte devletimizin de sorunu. Bu anlamda UND olarak gerek kamudan gerekse özel sektörden gerekli desteği görebiliyor musunuz? Elbette bu sorunlar sadece biz taşımacıların değil ama tüm ülkemizin sorunudur. Bu sorunların çözümü ve taşımacımızın önüne konulan bariyerlerin kaldırılması konusunda tüm kamudan ve başta UDHB olmak üzere ilgili tüm bakanlık ve teşkilatları ile yetkililerinden gerçekten takdire şayan bir yakınlık, anlayış ve destek görmekteyiz. ‘’Bu Dönemde UDHB’nin Yeni Bakış Açısından Memnunuz’’ Bu yeni dönemde özellikle bakanlığımızın sektörle paralel yeni bir bakış açısına ve vizyonuna sahip olduğunu memnuniyetle ifade etmek isterim. ‘’Kota ve Vize Mücadelemizde İş Dünyasından Daha Aktif Destek Bekliyoruz’’ Bununla birlikte başta TİM olmak üzere, bu mücadelede İKV, TOBB, İSO gibi etkin meslek örgütleri ve STK’ların da desteğini alıyoruz. Ama açıkçası esasen iş dünyasının da temel sorunları olan bu engellerin kaldırılması yolundaki mücadelemizde, iş dünyası ve bu kuruluşlarımızın desteğini daha aktif hissetmek ve görmek istediğimizi de samimi olarak ifade etmek isterim. Malum son zamanlarda UN Ro-Ro gündemde önemli bir yer tuttu ve nihayet satıldı. UND de sanırım satın almak istiyordu, ne oldu da almadınız? Yeni satın almayı nasıl değerlendiriyorsunuz? ‘’Ro-Ro hattı taşımacılar için duraksız deniz otobanıdır’’ Öncelikle şunu ifade etmek isterim. Ro-Ro hattı karayolu taşımacılığı için hayati bir öneme sahiptir. Diğer bir Karayolu taşımacılığında, pazara yakınlık, esneklik ve hız ihracatçılarımızın özellikle Avrupa pazarında rekabet gücünü artırmaktadır. Çin ve Uzakdoğu’da daha ucuza üretilen ürünlerin Avrupa pazarına ulaştırılma süresi yaklaşık 30 gün iken ülkemizden bu pazara ulaşım süresi 3-5 gün civarındadır. Aynı şekilde kara yolundaki esneklik de önemli bir rekabet unsurudur. Nitekim ihracatçımız küçük miktardaki bir ürününü günlük ve parsiyel olarak da bu pazara ulaştırabilmektedir. Ama uzak doğudan bu imkan bulunmayıp konteynerlerin dolması, geminin kalkması ve deniz seyir süresi de eklendiğinde ucuz üretime rağmen rekabet gücü kalmamaktadır. Havayolu taşıması bir alternatif olmakla birlikte maliyeti yüksek olduğundan o taşıma modu da bizim karayolu avan- Ağustos 2014 58 RÖPORTAJ Logistics Forum’14, nisan ayı içerisinde Yeditepe Üniversitesi İnan Kıraç Salon’unda gerçekleşmişti. Logistics Forum’14’te UND Genel Sekreteri ve Öğretim Görevlisi Ali Çiçekli, öğrencilere sektörün son durumu hakkında bilgi verdi. ifade ile Ro-Ro deniz otobanıdır. Türk TIR’ları Avrupa ülkelerine Ro-Ro ile her yıl 120 binin üzerinde sefer gerçekleştirmektedir. Ro-Ro taşımacılığında araçların daha az kilometre yapması ve böylece tasarruf edilen amortisman maliyeti önemli bir avantajdır. İlaveten geçiş belgesi kota engeli, sınır kapılarındaki yoğunluk ve kuyrukların olmaması da diğer avantajlardır. Ro-Ro ile yapılan römork taşımacılığı ise taşımacılarımızın daha az çekici yatırımı ile faaliyetlerini sürdürüp maliyetlerini düşürerek rekabet edebilme şansını artırmaktadır. Tabii tüm bu avantajlar doğal olarak ihracatçı ve ithalatçılarımıza dolayısı ile tüketicilere yansımaktadır. ‘’Vizelerdeki sınırlı kalış süresi römork taşımacılığını bitirir’’ Ancak schengen vizeleri ile sürücülerimizin AB ülkelerinde sınırlı kalış süresi römork taşımacılığına vurulan çok önemli bir darbedir. Son zamanlarda artan sıkı vize kontrolleri, kalış süresindeki yanlış hesaplamalar ve kesilen cezalar, bundan dolayı yeni vize müracaatlarında refüze olan pasaportların artması halinde römork taşımacılığı ciddi anlamda zarar görecektir. Vizelerdeki bu sorunun çözülmemesi römork taşımacılığını bitirir. Ağustos 2014 ‘UN Ro-Ro’nun Yeni Yönetiminden Sektör Ve UND olarak Daha Yakın İşbirliği Bekliyoruz’’ Bildiğiniz üzere UN Ro-Ro önceki satışla yabancı bir fon(KKR) elinde bulunuyordu Yabancı Fon işletmeleri esas itibari sahip oldukları fonu en yüksek getiri sağlayacak şekilde işletmeyi hedeflerler ve bu anlayışla gittikleri ülkelerde yalnızca kar amaçlı çalışırlar. Ticari olarak bu anlayış doğru olmakla birlikte, RoRo gibi bir işletme esasen ülkemiz ekonomisi açısından aynı zamanda stratejik bir öneme de haizdir. Sektörümüz için de çok önemlidir. Bu açıdan bakıldığında UN Ro-Ro şirketinin yerli işletmecilerin elinde olması daha yararlıdır. Bu nedenle biz UND olarak hem ülke ekonomisi hem de sektörümüz açısından stratejik öneme haiz bu hattı satın almak istedik. Ancak başka alıcılar da talip olunca tabii serbest piyasa koşulları içerisinde başka bir grup tarafından satın alındı. Ro-Ro’yu satın alan Esas Holding-Actera Yatırım Ortaklığı’nın yerli olması ve özellikle Esas Holdingin başarılı işletmelere sahip olması Ro-Ro’nun geleceği açısından bizlere ümit vermek- tedir. Bu vesileyle, bu satın almanın onlara hayırlı olmasını dilerim. Bununla birlikte unutulmaması gerekir ki, Ro-Ro’nun tek ve asli müşterileri uluslararası karayolu taşımacılarıdır. Yeni Un Ro-Ro yönetiminin bunun bilincinde olarak ve müşterilerine saygı gereği sektörle ve sektörün yegane meslek kuruluşu UND ile daha yakın işbirliği içerisinde bulunacağını umut ediyor ve bunu bekliyoruz. UND olarak biz UN Ro-Ro ile birlikte mevcut diğer hat olan Alternatif Ro-Ro’yla da aynı yakınlık ve işbirliğini geliştirmekten yanayız. UND, sektörle yakın işbirliği yapan ve sektörün gerçekleri ile çıkarlarını da göz ardı etmeyen tüm Ro-Ro hatlarının her zaman destekçisi olacaktır. Bu yılın ilk yarısını kısaca değerlendirecek olursanız gerek firmanız ALC, gerekse sektör olarak nasıl geçtiğini söyleyebilirsiniz ve ikinci yarı yılda neler bekliyorsunuz? ‘’Yüzde 20 Ciro Artış Hedefimizi Tutturuyoruz’’ ALC olarak yılın ilk yarısındaki ciro hedefimizi tutturduk. Geçen yılın aynı dönemine oranla yaklaşık yüzde 19 bir büyüme gerçekleştirdik. Zaten yılın başında hedefimizi belirlerken bu 59 yılın biraz zor geçeceği düşüncesiyle hedefimizi yüksek tutmamaya çalıştık. Bu yılın ikinci yarısında da aynı büyüme oranı ve hedefi tutturabileceğimizi umut ediyorum. Ama açıkçası son bir iki aydır çok olumlu sinyaller almıyoruz. Kısmen seçimden, genel ekonomik konjonktürden ve bölgesel sorunlar ile mevsimsel durumdan kaynaklandığını düşündüğümüz bu durgunluğun kısa sürede bitip ekonomi ve ihracatımızın normal rayına oturacağını ümit ediyoruz. Bu bağlamda ‘faiz/döviz’ sarmalının da kısa sürede gerçekçi ve makul bir düzeye gelip istikrara kavuşmasını diliyoruz. Faiz ve döviz kurunun yüksek olduğunu mu söylemek istiyorsunuz? ‘’Yüksek Faiz/Yüksek Döviz Kuru Sarmalı Tehlikelidir’’ Yüksek faiz girişimciyi ve ekonomik büyümeyi yavaşlatır. Ama buna karşılık yüksek döviz kurunun ihracatı teşvik edici bir argüman olduğu düşünülse bile bizim gibi ihracat girdilerinin önemli bir çoğunluğun ithalata dayalı olduğu ülkelerde yüksek kur esasen ithalatla birlikte ihracatı da olumsuz etkilemektedir. Tabii biz uluslararası taşımacılar için ihracat ve ithalatta daralma olmaması en büyük dileğimizdir zira dış ticaretteki en ufak bir daralma ya da durgunluk ilk olarak biz karayolu taşımacılarını direkt olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle ülke ekonomisinin faiz/döviz kıskacına daha fazla girmeden kısa süre içerisinde önceki istikrarlı düzeyine kavuşması öncelikli beklentimiz ve dileğimizdir. ‘’Bu Dönemde Aşırı Borçlanma ve Düşük Likidite Risktir’’ İlaveten, meslektaşlarımın bu dönemde aşırı borçlanmaya gitmemelerini ve mümkün olduğunca likiditelerini iyi düzeyde korumalarını, insan kaynakları yapısı ile bilgi ve beceri düzeylerini yükseltmelerinin gelecekleri açısından daha doğru olduğunu düşünüyorum. Lojistik eğitimi ne durumda ki siz üniversitede öğretim görevlisi olarak da ders veriyorsunuz? Lojistik eğitiminin ülkemizdeki geçmişi 15 yıl olmasına rağmen bu kısa sürede önemli gelişmeler sağlanmıştır. Gerek devlet gerekse de vakıf üniversitelerinde bugün 100’e yakın lojistik ve ulaştırma lisans ve ön lisans programları vardır. Her yıl bu programlardan yüzlerce öğrenci mezun olup sektörde çalışmaya başlamaktadır. ‘’Eğitimli İnsan Kaynağı Sektörün İtici Gücüdür’’ Eğitimli ve bilgili insan gücünün sektörde artması elbette ki sektör adına çok olumlu ve sevindiricidir. Bununla birlikte bu programlardaki müfredat dağınıklığı, bilgi ve kaynak yetersizliği, akademisyen/öğretim elemanı eksikliği gibi sorunların da acilen giderilmesi gerekir. Bu bağlamda UND koordinasyonunda ‘Lojistik Eğitimi Müfredat Çalışma Grubu’ oluşturduk ve birçok üniversite ve yüksek okuldaki değerli akademisyenleri bu gruba dahil ederek bilgi ve belge et- kileşimi ile paylaşımı yapılmasını hedefledik. Bu bağlamda bir adım daha ileri giderek yine ağırlığı hocalarımızdan olmak üzere ULAKDER(Ulaştırma Lojistik Eğitim Kurumları ve Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği)’i kurarak ulaştırma ve lojistik alanındaki yükseköğretimde müfredatın iyileştirilmesi ve sektörün beklentileri doğrultusunda mezunlar yetiştirilmesi amacıyla aktif çalışmalar yapılmasına öncülük ve katkıda bulunmaya çalıştık. Ben, şahsen zaten 2008/2009 Öğretim Yılından beri aralıksız olarak, lojistik/ulaştırma programını ilk başlatan okul olan, İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu’nda (ULYO) ‘Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Operasyon Yönetimi’ dersini vermekteyim. Bu vesileyle bilgi birikim ve tecrübelerimizi pratik vakalarla da zenginleştirerek genç nesillere aktarmaya ve onları mesleğe hazırlamaya çalışıyoruz. Bu anlamda taşımacılara ve UND üyelerine bu ekonomik konjonktürle ilgili ne söylemek istersiniz? ‘’Maliyet Hesapları Doğru Yapılmalı, Zorunlu Olmadıkça Bu Dönemde Yeni Araç Yatırımı Yapılmamalıdır’’ Ülkemiz lojistik sektörünün ve özellikle uluslararası karayolunun birçok sıkıntıları var. Bu nedenle taşımacı meslektaşlarımın bu dönemde daha dikkatli ve kontrollü olmalarını, maliyet hesaplarını çok sağlıklı yapıp fiyatlarını ona göre düzenlemelerini, maliyet altında taşıma yapmamalarını, yenileme yatırımları dışında bu dönemde özellikle yeniden araç yatırımı yapacaklarsa genel konjonktürü iyi düşünerek iyi etüt yapmaları gerektiği kanısındayım. Ağustos 2014 60 EĞİTİM Lojistik sektöründeki gelişmeler Doç. Dr. Serap İNCAZ Nişantaşı Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı, İ.İ.S.B.F. Dekan Yardımcısı L ojistik, günümüzde geniş anlamı hammaddenin kaynağından ürünün tüketildiği son noktaya kadar hareketi sırasında imalat dışında gerçekleştirilen her türlü mal, hizmet ve bilgi akış faaliyetlerini kapsamaktadır. Lojistikte temel kavramlar ve uygulamalar bakımından Amerika’da oluşturulan Lojistik Yönetimi Konseyi, bu konudaki örgütlü çalışmaları başlatan kuruluşların başında gelmektedir. Değişen koşullara uyum sağlamak amacı ile adı sonradan CSCM (Council of Supply Chain Management) olarak değiştirilen CLM (Council of Logistics Management) tarafından lojistik yönetimi şöyle tanımlanmaktadır: “Müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere her türlü ürün, hizmet ve bilgi akışının, hammaddenin başlangıç noktasından, ürünün tüketildiği son noktaya kadar olan hareketlerinin, etkili ve verimli bir biçimde planlanması, uygulanması, taşınması, depolanması ve kontrol altında tutulmasıdır”. Lojistik sektörü, tüm sektörlerle işbirliği içinde olan, sektörler üstü ve aynı zamanda tüm sektörleri organize edebilecek yetiye sahip bir alan olarak karşımıza da çıkabilmektedir. Türkiye’ye baktığımızda, özellikle son yıllarda lojistik sektörünün hem uygulama hem de akademik alanda gelişme ve ilerleme gösteren genç bir sektör olduğu görülmektedir. Buna ek olarak, Türkiye’nin konumu itibariyle, Ortadoğu, Türk Cumhuriyetleri ve Avrupa arasında bir aktarma merkezi oluşturması ve lojistik üssü olma iddiası veya idealinden dolayı oldukça avan- Ağustos 2014 tajlı bir konumdadır. Lojistik bölümü, artan insan nüfusu, tüketim toplumu olmamızdan ve üretilen üründe artış söz konusu olmasından dolayı giderek artan ekonomik faaliyetlerin merkezinde yer alan bir sektör haline gelmektedir. Üretilen ve tüketilen üründeki artış buna paralel olarak ürün sevkiyatını da artan bir biçimde kaçınılmaz bir duruma getirmektedir. Böylece bundan 10-15 yıl öncesine kadar hiç bilinmeyen bir sektör olan lojistik sektörü bu gelişmeler sonucunda artık yüzyılın sektörü olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Yabancı dil ve iyi bir staj dönemi Öncelikle dikkate alınması gereken nokta, mezun olduğunuzda iş bulabilme olanaklarının ne olduğu konusudur. Üniversiteyi bitirdiğiniz zaman elde ettiğiniz bu meslek iyi bir yabancı dil bilgisi ve etkin ve verimli stajla birlikte sizleri işsiz bırakmayacak en başta gelen meslekler içinde yer almaktadır. Mezunların lojistik faaliyetin her alanında bilgi sahibi, bu konularda gerek duyabileceği ileri bilgi düzeyine ulaşabilmeyi bilen, lojistik problemleri anlayabilen, analiz eden ve çözüm önerileri oluşturabilen bilgi dağarcığına sahip olmaları gerekmektedir. Buna ek olarak, mezun olduklarında lojistik, satın alma, stok, depolama, ulaştırma sistemleri, satın alma, gümrük, sigorta, tedarik zinciri yönetimi gibi temel konularda yeterli bilgiye sahip, bu bilgiyi etkin kılabilmek için gerekli bilgisayar programlarını bilen ve kullanabilen mezunlar olabilmelidirler. Bu sektörde başarılı olabilmenin olmazsa olmazlarından biri en az bir yabancı dil bilgisidir. Lojistik faaliyette başarı elde edebilmek için işini sevmesi, mesleğine aşık olması ve yaşam boyu lojistiği öğrenebilecek ve kendini geliştirebilecek donanıma sahip olması da mezunların zaten ilk birkaç yıllık iş tecrübesinden sonra çok iyi konumlara gelmelerine büyük katkıda bulunacaktır. Ayrıca, eğitim süreci içinde; sorumluluk, iş disiplini, takım çalışması, zaman yönetimi, müşteri odaklılık gibi birçok yetkinliği kazanabilmek için, boş kalan günlerde bir işyeriyle bağlantı kurmak ve olanaklar dahilinde çalışmak iş yaşamı konusunda kendisine güvenini artırmaktadır. Bu arada, lojistik eğitimi veren eğitim kurumlarının da, sektörle çok yakın bir işbirliği içerisinde olması, uygulamalı eğitim, staj ve uluslararası eğitim kuruluşları ile işbirliğini arttırması önemli bir katkıdır. Lojistikle ilgili meslek elemanları, uluslararası çalışan tüm kuruluşların üretim, depolama, nakliye, pazarlama bölümlerinde, kargo ve nakliye firmalarında dış ticaretin yoğun olduğu büyük illerde kamu sektörünün gümrük, liman işletmeciliği bölümlerinde çalışabilirler. Mezunlar ithalat-ihracat uzmanı, dış ticaret elemanı, satın alma uzmanı ve/veya satış temsilcisi(iç-dış piyasa) pazarlama elemanı ve ilgili birçok alanda görev yapabilir. 61 Lojistik eğitiminde müfredat ve eğitmen kadrosu önemli İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu Müdür Yardımcısı Ulaştırma ve Lojistik Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Yrd.Doç. Dr.A.Özgür Karagülle G eçmişi uygarlık tarihine kadar uzanan lojistiğin öneminin yeniden keşfedilmesiyle birlikte bu alanda eğitilmiş işgücüne ihtiyaç artmaya başlamıştır. Lojistik faaliyetlerin işletmelere stratejik avantaj sağlayacağı noktasından hareketle lojistik eğitimine özel önem verilmeye başlanmıştır. Ülkemizde de 1999 yılında İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu’nun eğitim-öğretime başlamasıyla çıkılan bu yolculuk günümüzde onlarca okulda ön lisans ve lisans seviyesinde eğitim verilmesiyle mevcut durumuna gelmiştir. Başlangıçta “elimizdeki insan kaynağını nasıl geliştirebiliriz?” sorusuna aranan yanıt okulların bakış açısını şekillendirmekteyken günümüzde “lojistik eğitimi nasıl olmalı?” sorusu arayışların odak noktasını oluşturmaktadır. Geçmişi henüz 15 yıla dayanan ve akademik bir disiplin için genç sayılabilecek bir alanda kısa zamanda “eğitimi verebilmek”ten “nitelikli eğitimi arama”ya yönlenmek önemli bir gelişimdir. Lojistik eğitimi veren okullara bakıldığında okulların ders yapısını oluşturan “müfredat” ve bu derslerin öğrencilere en uygun yöntemle aktarılmasını sağlayan “eğitim kadrosu” bu okulların eğitimleri değerlendirmek için bir ölçüt olarak alınabilir. Lojistik alanında yükselen trendi görüp bu alanda eğitim programı açmak isteyenlerin temel sorunu temelde bu iki başlıktır. Sevinerek söylemek mümkündür ki lojistik alanında eğitim veren okulların eğitmen ve idari kadroları gün geçtikçe daha falza sayıda lojistik alanında çalışma yapmış kişiler tarafından doldurulmaktadır. Üniversite-sanayi işbirliği Sektörde yer alan işletmelerin farklı okulların mezunlarının farklı eğitim düzeylerini görerek daha nitelikli eğitim veren kurumların mezunlarını istihdam etmeye yönelmeleriyle birlikte lojistik bölümü enflasyonundan kaynaklanan bazı olumsuzluklar zaman içerisinde ortadan kalkacaktır. Bu aşamada lojistik eğitimi veren kurumlar ile lojistik sektörünün aynı bakış açısı ve işbirliği ile hareket etmeleri ve birbirlerine yakın durmaları esastır. Henüz bir doçentlik alanı olarak tanınmamasına karşılık bu alanda çok sayıda özgün çalışma ve araştırma yapan öğretim üyeleriyle, sektördeki eğitim ihtiyacını doğru olarak tanımlayabilecek yöneticilerin ortak akıl yürütmeleri orta ve uzun vadede lojistik eğitimlerinden alınan verimi arttıracaktır. Lojistik eğitimi veren kurumların te- mel sorunlarından olan eğitim programının kurucu okulun karakteristiğini yansıtması durumu, yani işletme okullarının kurduğu okulların daha çok yönetim ağırlıklı, mühendislik kökenli okulların kurduğu okulların ise daha teknik ağırlıklı olması, bu alandaki akademisyen sayısının artması ve lojistik eğitimlerinin belirli bir standard gelmesi sonucunda azalması beklenmektedir. Okulların eğitim programlarının farklı yapıda olması özerk üniversitelerin temel yaklaşımı olmasına karşın belirli asgari derslerin belirli standart ve içeriklerde programlarda yer alıyor olması, lojistik eğitimlerinde bir standart yakalanmasının ilk adımı olacaktır. Kısaca özetlemek gerekirse lojistik eğitiminin kalitesi arttırılmak isteniyorsa söz konusu eğitimlerin hangi program yapısı ve hangi eğitim kadrosuyla verildiği, üniversite-sanayi işbirliğinin ne ölçüde fonksiyonel ve iyi niyetle işletildiği konularına odaklanılmalıdır. Lojistiğin ülkemiz açısından genç bir bilim alanı olduğu unutulmadan, bu alanda eğitim almış ve lojistik ile ilgili alanlarından araştırmalar, çalışmalar yapmış akademisyenlerin de gün geçtikçe sektörel eğitimde daha fazla yer almaya başladığı unutulmadan geleceğe umutla bakılmalıdır. Ağustos 2014 62 TESLİMAT Reysaş Lojistik, Mercedes-Benz Actros ve Axor’la gücüne güç katıyor Reysaş Lojistik, filosunu Mercedes-Benz kamyonları ile güçlendirdi. Reysaş Lojistik, 8’i ADR’li olmak üzere 29 adet Axor 1840 LS ve 24 adet Actros 1841 LSNRL model Mercedes-Benz kamyonunu filosuna ekledi. Türkiye’de çevre duyarlılığıyla adından söz ettiren Reysaş Lojistik, filosunu Mercedes-Benz kamyonları ile güçlendirdi. Reysaş Lojistik, 8’i ADR’li olmak üzere 29 adet Axor 1840 LS ve 24 adet Actros 1841 LSNRL model Mercedes-Benz kamyonunu filosuna ekledi. 2014 yılı içerisinde Hama Oto Kiralama ve Çevre Hizmetleri A.Ş. tarafından kiralanan 36 araçla birlikte Reysaş Lojistik, toplamda 89 yeni Mercedes-Benz Actros ve Axor kamyonu müşterilerinin hizmetine sunmaya başladı. Bu alıma Mercedes-Benz Finansal Hizmetler şirketi tarafından finansman desteği sağlandı. Kurulan bu güçlü işbirliğine, Mercedes-Benz Türk Yetkili Bayii Koluman Motorlu Araçlar İstanbul aracılık etti. Mercedes-Benz Türk Pazarlama Merkezi’nde düzenlenen törene, Mercedes-Benz Türk A.Ş. Pazarlama ve Satış Direktörü Süer Sülün, Kamyon Pazarlama ve Satış Müdürü Bahadır Özbayır, Kamyon Filo Satış Müdürü Alper Kurt, Mercedes-Benz Türk Bayii Koluman Motorlu Araçlar Ağustos 2014 İstanbul Genel Müdürü Ali Türkay Saltık, Kamyon Satış Müdürü Aytekin Yeşil, Reysaş Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Durmuş Döven ve Reysaş Lojistik Genel Koordinatörü Rudolf Heiglmayer katıldılar. Sülün: Kamyon pazarındaki liderliğimiz devam ediyor Düzenlenen teslimat töreninde konuşma yapan Mercedes-Benz Türk Pazarlama ve Satış Direktörü Süer Sülün işbirliğinden duydukları memnuniyeti dile getirerek, “Kamyon pazarında yıllardır sürmekte olan tartışmasız liderliğimiz devam ediyor. Müşteri odaklı çalışma anlayışımız sebebiyle ihtiyaca uygun kaliteli ürünlerimizi yine müşterilerimizin beklentilerine uygun farklı seçenekler ile sunabiliyor olmamız bizi başarılı kılıyor. Bildiğiniz gibi şirketimiz araç satışının yanı sıra ikinci el araç alım satımı, garanti, servis, finansman ve sigorta hizmetleri de sunuyor. Geliştirmiş olduğumuz bu altyapı, yetkili bayii ve servislerimizdeki tüm çalışanlarımız ile, yani profesyonel kadromuzla hayat buluyor. Yeniliklere açık olan, lojistik sektörünün öncü firması Reysaş Lojistik’in Mercedes-Benz markasını tercih etmeyi sürdürmeleri bizleri sevindiriyor. Reysaş Lojistik’in yöneticileri ve çalışanlarına bize ve ürünlerimize duydukları güven nedeniyle, Mercedes-Benz Türk ve Koluman Motorlu Araçlar’ın yönetici ve çalışanlarına da bu işbirliği için harcadıkları emek nedeniyle teşekkür ediyorum.” ‘Mercedes-Benz Türk, lojistik sektörünün gözde kamyonlarını pazara sunuyor olmanın haklı gururunu yaşıyor’ şeklinde görüşlerini dile getiren Mercedes-Benz Türk A.Ş. Kamyon Pazarlama ve Satış Müdürü Bahadır Özbayır, gelecekte lojistik şirketlerinin hızla yenilenen çekici araçlardan oluşan mega filolarla çalışacaklarını ve sektörün büyümeye devam edeceğini ifade etti. Reysaş Lojistik’in yöneticilerine başarılar dileyen Özbayır, her daim kendilerinin yanlarında olmaya devam edeceklerini söyleyerek, Mercedes-Benz kamyonlarına gösterdikleri ilgiden dolayı teşekkürlerini iletti. 63 Tırsan Yeni Teknolojilerini IAA 2014 Fuarı’nda Tanıtacak 37 yıldır treyler sektörünün öncü lideri Tırsan, Almanya’nın Hannover kentinde 25 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek olan 65. Uluslararası Ticari Araç Fuarı’na, 50’den fazla ülkeye ihracat yaptığı Kässbohrer ve Talson markalarıyla ve Türkiye’nin ilk ve tek Ar-Ge merkezinde geliştirdiği üç yeni teknolojiyle katılacak. Ticari araç sektörünün en büyük fuarında Tırsan bu sene iki markası ile dört farklı alanda yer alacak. Kässbohrer 27 no’lu salonun E011 no’lu standında, Talson 27 no’lu salonun E007 no’lu standında yer alır- ken, Kässbohrer’in 130 ton taşıma kapasiteli 8 dingilli hidrolik dümenleme sistemine sahip low-bed taşıyıcısı, K.SLH.8, Dış Alan - K38’de, yeni Fren ile Dümenleme Sistemi ise yeniliklerin tanıtıldığı bölüm olan Innovationstage’de sergilenecek. Kässbohrer’in sergileyeceği araçlar arasında intermodal taşımacılık için özel tasarlanan Yeni Nesil Perdeli Mega-Semi Treyler, K.SCS M, 2 dingilli uzayabilir hidrolik dümenlenir low-loader semi treyler, K.SLL 2, 60 m3 damperli silobas semi-treyler, K.SSK 60, ve ADR’li paslanmaz çelik kimyasal taşımacılığına uygun tanker, K.SSC 30, yer alırken, Talson ise FNA sınıfı ATP sertifikalı hava kargosu treyleri Talson FNA ile fuara katılacak. Tırsan’ın 65. IAA fuarında sergileyecekleri araçlarla sınırlı değildir. 2009 yılında bir ilki gerçekleştirerek Türkiye’nin ilk treyler Ar-Ge merkezini açan Tırsan, uluslararası sektör basınında devrim olarak nitelenen yeni geliştirdiği teknolojileri de fuarda tanıtacak. Fuarda yeniliklerin tanıtıldığı bölüm olan Innovationstage’de sergilenecek olan Fren ile Dümenleme (Steer by Brake – SBB) teknolojisinin yanı sıra, treylerin arkasındaki araçta yer alan sürücü ve yolcuların güvenliğini artırmak üzere yeni geliştirilen Enerji Sönümleyen Tampon (Rear Underrun Protection Device with Absorption Box – RUPD-AB) ile park freni, mekanik ayak, katlanır tampon ve perdeli araçlar için çatı kaldırma sistemi gibi farklı işlevlerin merkezi ve sistematik olarak dijital kontrolüne olanak sağlayan Dijital Treyler Kontrolü (Digital Trailer Control – DTC) teknolojisi de tanıtılacak. TTF Lojistik’in Yatırımda İlk Tercihi Renault Trucks 2006 yılından bu yana uluslararası karayolu taşımacılığı alanında faaliyet gösteren TRF Lojistik, kendi araçlarından oluşturacağı filosu için 4 adet Renault Trucks Premium 460.18 T Optidriver+ alımı gerçekleştirdi. Sektörde 20 yılı aşkın deneyimiyle İspanya’dan Danimarka’ya Avrupa’da 18 ülkede acentası bulunan TRF Lojistik, 4 adet Renault Trucks Premium 460.18 T Optidriver+ satın aldı. TRF Lojistik, kendi filosunu oluşturmak için ilk tercihini Renault Trucks’tan yana kullandı. İstanbul’da gerçekleştirilen teslimat töreninde TRF Lojistik adına Altuğ Arı, Özgen Keser ve Esin Çelebi, Renault Trucks adına ise, İstanbul Avrupa Bölge Satış Müdürü Soner Alpöz ile İstanbul Avrupa Satış Sorumlusu Tayfun Fıçıcı hazır bulundu. TRF Lojistik adına törende konuşma yapan Altuğ Arı, “Özmal araçlarımızdan oluşacak filomuza yaptığımız ilk yatırımda Renault Trucks’ı tercih ettik. Tercih sebeplerimizde Renault Trucks’ın yakıt tüketimi ve işletme maliyetlerindeki büyük avantajları çok önemli rol oynadı. Bunun yanı sıra Renault Trucks’ın kendisini kanıtlamış, müşteri cephesinde güven yaratmış bir marka olması da kararımızı etkileyen faktörler oldu” dedi. Aldıkları referansların da hep aynı adresi gösterdiğini belirten Arı, satış sırasında marka temsilcilerinin sıcak ve samimi yaklaşımı ile verdikleri kararın ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gördüklerini söyledi. Renault Turcks ekibine teşekkür eden Arı, işbirliklerinin sürebileceğini ifade etti. Renault Trucks İstanbul Avrupa Satış Sorumlusu Tayfun Fıçıcı yaptığı değerlendirmede, “TRF Lojistik olarak yola Renault Trucks ürünleri ile çıkmaları bizler için ayrı bir gurur kaynağıdır. Kara taşımacılığında bugün olduğu gibi gelecekte de her zaman ürünlerimizin kalitesi ve hizmetimizle yanlarında olacağımızı bilmelerini isteriz. Yeni yatırımlarının hayırlı olmasını ve işbirliğimizin devamını dileriz” dedi. Ağustos 2014 64 KISALAR TIRSAN, İSO 500’de 19 basamak birden yükseldi İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) açıkladığı 2013 yılı Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu listesinde Tırsan Treyler A.Ş. 178’inci sıradan 159’uncu sıraya yükselerek büyük bir başarıya imza attı. Tırsan Treyler A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu konuya ilişkin yaptığı açıklamada Tırsan’ın Türkiye’nin en büyük 159’uncu sanayi kuruluşu olmasından duyduğu gururu dile getirdi. Nuhoğlu ‘Başarımızı müşterilerimiz ile kurduğumuz uzun dönemli işbirliklerine ve müşteri memnuniyetini temel başarı kriteri olarak kabul etmemize borçluyuz. Birlikte çalıştığımız herkesle uzun vadeli işbirlikleri kurarak, iş ortaklıklarımızı güçlendirerek beraber büyüyor ve güçleniyoruz. 1977’den bu yana ilerle- diğimiz yolda Avrupa’nın taşımacılık çözümleri sunan lider firmalarından biri olduk. İSO 500 listesinde 159’uncu sıraya yükselmemiz 37 yıldır sürdürdüğümüz bu istikrarlı gelişimin sonucunda gelen bir başarıdır’ dedi. Sözlerine Tırsan’ın 2018 stratejik hedefleri ile devam eden Çetin Nuhoğlu ‘2018 yılında 500 milyon Euro ciroyu hedefleyen ve mevcut Adapazarı, Almanya ve Rusya fabrikaları ile 50’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiren Tırsan olarak başarımızın haklı gururunu yaşıyoruz’ dedi. Elde edilen başarı müşterilerimizden bayilerimize çalışanlarımızdan tedarikçilerimize kadar uzanan ve uyum içinde çalışan büyük Tırsan ailesinindir diyen Nuhoğlu ‘Bu büyük ailenin her bir bi- reyine teşekkürlerimi sunar ve birlikte çok daha büyük başarılara imza atacağımıza olan inancımı paylaşmak isterim’ dedi. En İtibarlı Marka Sıralamasında Michelin Farkı Michelin, Reputation Institute tarafından gerçekleştirilen 2014 yılı en iyi itibara sahip markalar sıralamasında 6 sıra birden yükselerek 15. sırada yer aldı. Aynı araştırmada Fransız şirketler arasında birinci sırada yer alan Michelin, lastik sektöründeki farkını bir kez daha kanıtladı. Michelin, global anlamda şirketlerin itibarlarını ölçümleyen Uluslarası Reputation Enstitüsü 2014 yılı sıralamasında bir kez daha başarısını ispatladı. 2013 yılında aynı listede 21. Sırada yer alan Michelin, bu yıl 6 sıra yükselerek 15. sırada yer aldı ve rakiplerini geride bıraktı. Uluslararası 100 şirketin itibarlarının sıralandığı liste için 55 binden fazla tüketicinin görüşü alındı. Ürün / servisler, inovasyon, çalışma ortamı, yönetişim, liderlik, finansal performansları göz önünde bulundurarak oluşturulan sıralamada Michelin, lastik sektörü sıralamasında en yakın rakibine 6 sıra fark attı. OMSAN, İstanbul Ticaret Odası tarafından altın plaket ile ödüllendirildi İstanbul Ticaret Odası (İTO), OMSAN’ı, 2012 yılında yüksek düzeyde Kurumlar Vergisi ödeyerek gösterdiği başarıdan ötürü “Altın Plaket” ile ödüllendirdi. 36 yıllık deneyimiyle müşterilerine entegre lojistik hizmetler sunan OMSAN, İTO tarafından verilen “Altın Plaketlerine” bir yenisini daha ekledi. OMSAN Genel Müdürü Osman Küçükertan; İTO tarafından ödüllendirilmiş olmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirtti. Küçükertan, OMSAN’ın tüm paydaşlaAğustos 2014 rı nezdinde güvenilirliği ile bilinen bir şirket konumunda bulunduğunu ve alınan ödüllün bu durumun önemli bir göstergesi olduğunu vurguladı. Ayrıca Küçükertan, vergilendirilmiş kazancın kutsallığından bahsederek, OMSAN gibi her şirketin vergisini tam ve düzenli olarak ödemesinin ülke ekonomisi için çok büyük önem taşıdığını, sorumlu bir kurumsal vatandaş olarak ülke ekonomisi için sürekli değer yaratmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi. 65 Desa Nakliyat, Araç Filosunu Scania ile büyütüyor Tekstil taşımacılığında Ege bölgesinin önde gelen firmalarından Desa Nakliyat, filosunu Scania ile genişletti. Desa Nakliyat’a, Doğuş Otomotiv İzmir Yetkili Satıcı ve Servisi Ankara Ağır Vasıta’dan satın aldığı R400 LA4X2 HNA ve R440 LA4X2 HNA araçları düzenlenen törenle teslim edildi. Ankara ağır vasıta tesislerinde düzenlenen teslimat törenine Desa adına firma yöneticileri Serdar Daldan ve Şükrü Daldan ile Ankara Ağır Vasıta Genel Müdürü Mustafa Mutlubaş ve Satış Müdürü Erman Akbulut katıldı. Serdar Daldan yaptığı açıklamada filolarında bulunan 12 araç ile ağırlıklı olarak Ege bölgesinde tekstil ve parsiyel taşımacılığı yaptıklarını belirterek yeni araçları ile dağıtım bölgelerini genişletmek istediklerini söyledi. Daldan “Hizmet verdiğimiz sektöre karşı sorumluluklarımızı layıkıyla yerine getirmeyi amaçlıyoruz. Scania markasından aldığımız hizmet ve ürün kalitesinden oldukça memnun kaldık. Filomuza kattığımız yeni Scania araçlarımız ile performanslarını birebir gözlemleme imkanımız oldu. Scania ile firmamızın gücünün artacağına inancımız tamdır” dedi. Ankara Ağır Vasıta Sahibi Mustafa Mutlubaş ise, Desa Nakliyat’a yeni araçlarını yenilenen tesislerinde teslim etmenin sevincini yaşadıklarını belirterek “Bölgemizde Scania markasına hizmet vermenin gurur ve sorumluluğunu taşıyoruz. Bu sorumluluğu layıkıyla yerine getirmek arzusundayız” açıklamasında bulundu. Scania, üstün kalitesi ve sağladığı yakıt tasarrufu ile işletme maliyetlerini düşürürken, müşterilerinin kazanımlarının sürekliliği ile üstün rekabet gücü sağlıyor. Kalya Lojistik Tazelik İçin Thermo King’i Seçti Kalya Lojistik, Avrupa ve Rusya bölgelerine narenciye başta olmak üzere mevsimsel olarak kavun, karpuz, kiraz, erik gibi birinci sınıf ihraç ürünlerinin yurt dışındaki müşterilerine ulaşana kadar en taze şekilde korunması için Thermo King soğutucu ünitelerini seçti. Thermo King tarafından Kalya Lojistik tesislerinde gerçekleşen teslimat törenine Doğuş Otomotiv Thermo King marka müdürü Suna Türk, Thermo King Kayseri Yetkili Satıcı ve Servisi Sağıroğlu Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sağıroğlu ve Kalya Lojistik firma sahibi Ömer Kaluti katıldı. Teslimat töreninde bir açıklama yapan Thermo King Marka Müdürü Türk, soğuk zincir taşımacılığının gerek ekonomik değerler, gerekse de insan sağlığı açından çok büyük öneme sahip olduğunu hatırlatarak “Thermo King markası olarak böyle önemli bir sektörün oyuncularının tüm ihtiyaçlarına cevap vermek istiyoruz. Bugün Türkiye’nin yaş sebze ve meyve ihracatındaki en önemli pazarlarından birtanesi olan Rusya ve bölgelerine taşımacılık gerçekleştiren Kalya Lojistiğe 11 adet SLX e 400 teslim ediyoruz. 2014 yılında başladıkları lojistik çalışmalarındaki ilk yatırımlarını Thermo King markasına yapmalarından dolayı da kendilerine güvenleri için teşekkür ederiz“ dedi. Firma Sahibi Ömer Kaluti ise yeni girdikleri bu pazarda hızlı bir şeklide büyümek istediklerini belirterek “Rusya gibi Türkiye’nin en büyük, ancak bir o kadar da zor olan bir pazarına giriyoruz. Bu pazarda var olabilmek ve büyüyebilmek için kaliteli hizmet vermek zorundasınız. Biz de bu kaliteyi Thermo King ile yakalayacağımıza inanıyoruz“ dedi. Doğuş Otomotiv Thermo King, 2011 ve 2012 yıllarında da satış ve servis alanında göstertiği başarılardan dolayı OEM tarafından “Platin Satış ve Servis Sağlayıcısı“ olarak ödüllendirildi. Ağustos 2014 medya