okumak için tıklayın

Transkript

okumak için tıklayın
Fiyat:10¨ Yıl:3 Sayı:14 Mart-Nisan 2015
Murat Kıran:
Önümüzdeki süreç seçim süreci değil!
Çünkü biz zaten bir aile gibiyiz
Mustafa Zorlu:
Başarılarımız
Türk Loydu
Kimliğine güç
katacak
Murat Demir:
Denizcilik sektörü bizi önemsemiyor
İÇİNDEKİLER
18
Yönetim
7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık,
Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına
İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
İbrahim Kocamış
[email protected]
Genel Yayın Koordinatörü
Derya Altuntepe
[email protected]
24
18
Önümüzdeki süreç seçim süreci
değil! Çünkü biz zaten bir aile gibiyiz
24
Başarılarımız “Türk Loydu” kimliğine güç
katacak! Tüm zorlukları aşacak güce sahibiz
28
“Denizcilik sektörü bizi
önemsemiyor”
40
Çelikten 8 kat daha dayanıklı,
3 kat daha hafif yolcu gemileri
44
Hayatta “olmaz”, DHL’de de
“olmadı” diye bir şey yok!
48
“Fark; iş yapmakla işi doğru
yapmak arasında”
50
Proje yüklerinin RORO gemileri
ile taşınması
52
Yug Logistics bir dünya şirketi
olmayı yolunda ilerliyor
58
Biliyor musunuz, Pamir’i hala
sadece Fransızlar destekliyor!
62
Sisar tüm yangınları
10 saniyede söndürüyor
64
Gemi İnşa Sanayi, 2023’e yeni
yatırımlar ve hedeflerle demir alıyor
70
Genç mühendisler devasa
projelere imza atıyor
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Çilem Kocamış
Editör
Cengiz Tepebaş
[email protected]
Muhabir
Gamze Kahraman
[email protected]
Katkıda Bulunanlar
Kapt. Kubilay Ulucan, Can Besev,
Tarık İlter
28
Görsel Yönetmen
Polat Sarıgül
[email protected]
Yayın Danışma Kurulu
Altan Köseoğlu, Can Besev,
Kapt. Kubilay Ulucan,
Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan,
Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan,
Bahadır Tonguç, Rıza Arslan
Semih Ege, Av. Pekcan Türkeş
Temsilcilikler
ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan,
İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan
40
Reklam ve Abone
Reklam ve Halkla İlişkiler Md
Ebru İşcan
[email protected]
İletişim adresi
Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok.
No: 66/22 Kadıköy / İstanbul
Tel: 0216 550 55 46
e-mail: [email protected]
CTP ve Baskı
Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic.
Ltd Şti.
Yayın
Yerel - Süreli Yayın
7deniz Dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve
fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı
7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık,
Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. İzinsiz
hiçbiryerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların
sorumluluğu sahibini bağlar.
44
Makale
MART - NİSAN 3
“…Biz zaten bir aile gibiyiz”
Editör
GİSBİR Başkanı Murat Kıran’a ait bu söz ve bence çok
önemli. Önemli çünkü tek kelimeyle krizden çıkışın
anahtarı oldu. Ülkemiz 2008’den 2014 sonuna kadar
alınan gemi, yat ve askeri gemi siparişinde ilk 10’da. En
büyük beşinci üretici konumunda ve faal olan 93 tersanemizde 20 binden fazla kişi çalışıyor. Bu başarının altında elbette azim, taktik ve emek yatıyordur ama “bir”
olmadan böylesi bir sonuç elde edilir miydi, açıkçası
emin değilim. Emin olduğum tek bir şey var, eğer bu
portreden gurur duyuyorsak bunu tüm kişisel hırsları
geride bırakıp “bir” olabilen Türk gemi inşa sanayisine
borçluyuz.
4 MART - NİSAN
Köklü bir geçmişe sahip GİSBİR’in Yönetimini “gurur
duyarak” ifa ediyor Kıran ve ekibi. Peki, GİSBİR bayrağını Ekim 2011’de devralan Kıran’ın yönetim anlayışının temelinde ne yatıyor; “Bugünden itibaren ortak
ideallerimiz etrafında kenetlenecek ortak sorunlarımıza
birlikte çözümler bulacak, daha demokratik, şeffaf ve
katılımcı bir anlayışı öne çıkartacağız”… (Kıran’ın göreve geldiği 3 Ekim 2011’deki ifadesi)
Bugün gerek ulusal gerekse sektörel basında gemi inşa
sanayi hak ettiği haberlerle yer bulabiliyorsa, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda getirilen düzenlemelerden
çok daha evvel GİSBİR bu hamleleri gerçekleştiriyorsa,
yavaş veya hızlı olmasından öte kamu nezdinde tersaneler lehine kararlar alınmaya başlamışsa… Tüm bunlar,
GİSBİR’i GİSBİR yapan 91 üyeye ve yönetim ekibine ait-
tir. Aslında başarıyı onlara çok görmemek gerek ya da
onların başarısına şaşırmamak lazım. Çünkü Kıran’ın
ifadesiyle “GİSBİR zaten bir aile”. Hepsi “dost” ve “arkadaş”. Bu yüzden de yakın gelecekte gerçekleşecek
GİSBİR Olağan Genel Kurulu bir seçim süreci değil.
Denizcilik sektörünün gurur kaynağı olan Türk gemi
inşa sanayi ve GİSBİR’e önümüzdeki süreçte başarılar
diliyoruz. Diyoruz ki denizciliğimizin yarınları için her
daim “aile” kalın.
Değinmeden geçmek istemediğim iki isim daha var.
Bunların ikisi de yurt dışında göğsümüzü kabartan,
denizciliğimizin yarınları için hedefler belirlemiş kişiler. Bu isimlerden ilki biraz kırgın olsa da sektörümüze
bitmeyen memleket aşkı ve denizci kimliğiyle büyük
projeler gerçekleştirmek isteyen Güven Kepçe Yönetim
Kurulu Üyesi Murat Demir.
Bir diğer isim ise Figaro’da Türk Bayrağı’nı temsil eden
Tolga Pamir. Pamir’in bütçesinin yüzde 50’si Fransızlar
tarafından karşılanıyor fakat diğer yüzde 50’lik kısım
hala açık. Böylesi bir organizasyonda yer alan Pamir’e
destek veren firmanın prestij açısından çok büyük bir
geri dönüş kazanacağı aşikar ama daha da önemlisi
Pamir’in hepimizin desteğine ihtiyacı olması…
Bir sonraki sayımızda buluşana kadar sevgiyle kalın…
Saygılarımızla
İbrahim Kocamış
Makale
MART - NİSAN 5
Aliağa 42 milyon ton
elleçleme miktarına ulaştı
Kısa Kısa
Boatshow İzmir Fuarı 8
Nisan’da açılıyor
Deniz tutkunlarının heyecanla beklediği
Boatshow İzmir-3. Tekne, Yat ve Denizcilik
Fuarı, 8–12 Nisan 2015 arasında, Türkiye’nin
en büyük ve en modern fuar kompleksi Fuar
İzmir’de yelken açacak. İzmir Büyükşehir
Belediyesi ev sahipliğindeki fuar, İZFAŞ
tarafından düzenleniyor.Boatshow İzmir,
profesyonel ve son müşteriye açık. Dört
gün sürecek fuar çarşamba ve perşembeleri
10.00–19.00, cuma ve cumartesileri 11.0020.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
İZMİR’in Aliağa ilçesi, 2014 yılı içerisinde 42 milyon
ton elleçleme yaparak bir önceki yılın rakamlarını geçti.
Aliağa, bir önceki yıla göre 40 milyon 14 bin 873 ton
elleçleme miktarını artırarak toplam 42 milyon 365 bin
293 ton elleçleme miktarına ulaştı. Aliağa İlçesinde
bulunan TÜPRAŞ, PETKİM, EGE ÇELİK, İDÇ, POAŞ, EGE
GÜBRE, HABAŞ, NEMPORT, BATIÇİM, EGE GAZ, TOTAL,
ALPET ve MİLANGAZ liman işletmelerinden yıl içerisinde
toplam 4 bin 814 gemi hareketi olurken konteyner
hareketleri 536 bin 518 TEU olarak gerçekleşti. Aliağa
Liman Başkanlığı’nın verilerine göre, Aliağa’da, 13
iskelede faaliyet gösteren liman işletmelerinde elleçleme
rekoru TÜPRAŞ’ın oldu. 2015 Ocak ayı verilerine göre,
TÜPRAŞ İzmir Rafinerisi, 5 milyon ton yükleme, 10
milyon ton boşaltma olmak üzere 15 milyon ton ile
elleçleme de birinci oldu.
6 MART - NİSAN
2014’te boğazlardan 89 bin 111 gemi geçti
ULAŞTIRMA, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı’ndan
alınan bilgiye göre, transit
gemi trafiğinin yanı sıra
şehir içi ulaşımda da
önemli yer tutan İstanbul
Boğazı’ndan geçen yıl 8
bin 745’i tanker olmak
üzere 45 bin 529 gemi
geçiş yaptı. Söz konusu
dönemde Çanakkale Boğazı
ise 9 bin 250’si tanker
olmak üzere 43 bin 582
gemi tarafından kullanıldı.
2002-2007 yılları arasında
boğazlardan geçiş yapan
gemi sayılarında artışlar
gözlenirken, 2006’da BaküTiflis-Ceyhan Petrol Boru
Hattı’nın devreye girmesi ve
2008’de yaşanan küresel
ekonomik krizin etkisiyle
boğazlardan geçen gemi
sayısının azaldığı görüldü.
Bureau Veritas
your reliable partner for
ships classification and certification
For further details please contact us:
Bureau Veritas
Deniz ve Gemi Siniflandirma Hizmetleri Ltd.Sti.
Centrum Is Merkezi - Aydinevler Sanayi Cd. - No 3/1
34854 Kucukyali Maltepe - İstanbul
Tel: +90 216 518 40 50
Fax: +90 216 518 39 05
Visit us at: www.bureauveritas.com.tr
Move Forward with Confidence
Almanya’dan Türkiye’ye denizaltı tazminatı
DENİZALTI üreten ThyssenKrupp firması,
Türkiye’nin sipariş ettiği denizaltıları zamanında
teslim etmediği için tazminat ödeyecek. İlk
teslimatı bu yıl içinde yapması gereken Alman
firması 2 milyon Euro ödemek zorunda kalacak.
Türkiye ile Almanya arasında yaşanan deniz altı
krizi farklı bir boyuta taşınıyor. 2011 yılında Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı'nın talebi doğrultasında
altı deniz altı siparişi veren Türkiye, üretici firma
TyhssennKrupp ile ilk teslimatın 2015'te yapılmasını
için anlaşmaya vardı. 2,5 milyar Euro değerinde
olan alım anlaşmasının üzerinden dört yıl
geçmesine rağmen TyhssenKrupp firması teslimat
yapmadığı gibi denizaltılarında inşasına başlamadı.
Alsancak limanı’na yeni
işletme müdürü
EN yüksek tutarlı sendikasyon işlemlerinden
birisine imza atan Arkas Holding, sağlanan kaynağı
ağırlıklı olarak deniz ve demiryolu taşımacılığı
ve liman yatırımlarında kullanacak.2014 yılında
2 milyar 523 milyon dolar ciro gerçekleştiren
Arkas Holding, 235 milyon dolar tutarında, 5 yıl
vadeli sendikasyon kredisi sağladı.Arkas Holding
Başkanı Önder Türkkanı yaptığı açıklamada, "kredi
miktarında hedeflenenin çok üzerinde bir katılım
ile karşılaştıklarını ve sendikasyonu öngörülenin
altında bir maliyetle sonuçlandırdıklarını" belirtti.
Türkkanı, "Bu seviyedeki ilgi ve desteğin, Arkas'ın
Türkiye'nin dış ticaretinin gelişimine sağladığı katkıyı
ve hizmetlerini daha da artıracağını" vurguladı.
Kısa Kısa
8 MART - NİSAN
Arkas Holding’ten, 235
milyon dolarlık anlaşma
İZMİR Liman İşletme Müdürü Turhan Yalçın
emekli olurken yerine geçmişte aynı koltukta
oturan İsmet Canbaz geldi.TCDD’ye bağlı
İzmir Liman İşletme Müdürlüğü’nde uzun
süredir müdür olarak görev yapan Turhan
Yalçın yaş haddinden emekli oldu. Yerel seçim
öncesinde düzenlenen liman operasyonunda
gözaltına alınan ve bir süre cezaevinde kalan
Yalçın, serbest kaldıktan sonra görevine geri
dönmüştü. Yalçın emekliliği tercih etti. Yalçın’ın
yerine bir dönem aynı görevde bulunan TCDD
Denizli İşletme Müdürü İsmet Canbaz getirildi.
Canbaz’ın göreve vekalet edeceği öğrenildi.
Makale
MART - NİSAN 9
Armutlu turizm tahsisinde
sona gelindi
Kısa Kısa
YALOVA’nın Armutlu ilçesinde belediyeye ait 800 bin metre
karelik alanın 300 bin metrekaresi Turizm Bakanlığı tarafından,
Turizm Tahsis Alanı olarak ilan edildi.Orman Bakanlığı alanın
Turizm Bakanlığı’na verilmesi için gerekli yazıyı yazdı. Mart
ayı içerisinde bu alanın Turizm Bakanlığına aktarılması
bekleniyor. 800 bin dönümlük arazinin 300 bin dönümü,
turizm tahsis alanı olarak talepte bulunan firmalara verilecek.
Turizm Bakanlığı, arazinin Orman Bakanlığı’ndan kendilerine
geçmesinin ardından tahsis çalışmalarının startını verecek.
10 MART - NİSAN
Asyaport haziran’da açılıyor
TÜRKİYE'nin en büyük
konteyner limanı olma özelliğini
taşıyan Asyaport Limanı'nda
sona gelindi. 2,5 milyon
TEU’ya varacak kapasitesi ile
dünya ölçeğinde bir liman
olan Asyaport’un Haziran ayı
sonunda faaliyete geçmesi
planlanıyor.Tekirdağ Barbaros’ta
320 bin metrekare alana
kurulan Türkiye'nin ilk transit
konteyner limanı (Hubport)
olan 20 metre derinliğe kadar
yekün 2 bin metre rıhtımı ve
yıllık 2,5 milyon TEU’ya varacak
kapasitesi ile dünya ölçeğinde
bir liman olan Asyaport'ta
çalışmalar bütün hızıyla sürüyor.
Haziran ayı sonunda faaliyete
geçmesi planlanan Asyaport
Limanı’nda 11 tane 24 taraf
sıraya kadar hizmet verebilecek
kapasitede rıhtım vinci (Shipto-ShoreGantry Crane) ile 33
tane lastik tekerlekli alan vinci
(RubberTyreGantry Crane)
çevreci bir yaklaşımla, tamamen
elektrik enerjisi ile çalışacak
şekilde tasarlandı.
BU yıl ikincisi düzenlenen ve “şehir içi
engelsiz deniz yolculuğu” temasıyla
gerçekleştirilen ulusal Autodesk DesignNext Ulusal
Öğrenci Tasarım Yarışması’na, Türkiye genelinde 68
üniversiteden 211 takım katıldı ve toplam 63 proje teslimi
gerçekleşti.“Mimari Tasarım” dalında“engelsiz” iskele
tasarımları, “Ürün Tasarımı” dalında ise şehir içi deniz
ulaşımına yönelik “engelsiz” yolcu motoru tasarımları
yarıştı. Mimari tasarım dalının birincisi “Engelsiz Büyükada
İskelesi Projesi” ile İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ekibi
olurken; ürün tasarımı dalında jüriden en yüksek puanı
“Balina Gemi Projesi” ile Gazi Üniversitesi ekibi topladı.
Autodesk “Engelleri” kaldırıyor
Kadıköy'e cami ve
yat limanı
KADIKÖY'e yapılması önerilen "Ulu
Camii" için hazırlanan plan değişikliğine
Kadıköy Belediyesi'nden itiraz geldi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ysa cami ve
yat limanı projesinde ısrarcı.Geçtiğimiz
günlerde Kadıköy ilçesi için gündeme
gelen Ulu Cami ve yat limanı projeleri
tartışma yaratmıştı. Kadıköy Meydan
ve Çevresi Düzenleme Projesi’nin
kamuoyunda bilinen iki etabı dışında
Rıhtım’ın sonundan Moda Sahili’ne kadar
olan alanı kaplayan bir 3. Etabı olduğu
gündeme gelmiş, İBB konu ile ilgili
açıklama yapmamıştı. Hemen ardından
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı’na cami talebinde
bulunduğu gündeme geldi. Bakanlık’ın
görüş almak için belediyeye ilettiği plan
açıklama raporuna Kadıköy Belediyesi
itiraz etti.
Kısa Kısa
İnsan ve balık beyinleri benziyor
12 MART - NİSAN
Çanakkale’ye kruvaziyer ile
14 bin turist geliyor
ÇANAKKELE Deniz Savaşları’nın 100.
yıldönümü nedeniyle Avustralya ve
Yeni Zelanda’dan kruvaziyer gemilerle
kente turist yağacak. 14 kruvaziyer gemi
ile yaklaşık 14 bin yolcu ve gemilerde
görevli yaklaşık 6 bin mürettebat geliyor.
Kentteki yatak kapasitesinin sınırlı olması
nedeniyle atalarını, savaştıkları topraklarda
anmak isteyen Avustralya ve Yeni Zelanda
vatandaşları kruvaziyer gemiler kiralayarak
sorunu aşmaya yönelik pratik bir çözüm
geliştirdi. 24 Nisan’da düzenlenecek olan
resmi anma tör enlerine katılacak olan
İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’i 7 destroyer
koruyacak. Çanakkale Limanı’na aynı anda
sadece 2 gemi yanaşabildiği için gelen
gemilerin çoğu limanın karşısında açıkta
demirleyecek.
TRENTO Üniversitesi'nden bilim insanları, optik
illüzyon kullanarak yaptıkları araştırmada, balık ve
insanların beyinlerinin benzerlik gösterdiği bulgusuna
ulaştı. Uzmanlar, balıkların da tıpkı insanlar gibi
göz yanılması yaşadığını açıkladı. Optik illüzyonlar,
çeşitli şekilleri, aynı boylarda olmasına rağmen
farklı görmeye neden oluyor. Araştırmayı yürüten
bilim insanı Prof. Valeria Anna Sovrano, ilk olarak
balıkları, biri büyük, biri küçük dairelere tepki vermeye
şartlandırdıklarını belirtti. Bilim insanları, bir grup balığı
yem vererek küçük daireye, diğer grubu da büyük
daireye yüzmeye şartlandırmış.
COMBINATION
OF QUALITY AND
EXPERIENCE
SAR BOAT
CARBON CATAMARAN
PASSENGER FERRY
FACILITY IN ACCORDANCE
WITH STANDARDS
Çeksan tersanesi
OYTIND’ı denize indirdi
ÇEKSAN Tersanesi, Norveçli
AASMEK firmasına inşa ettiği
OYTIND isimli Canlı Balık Taşıma
Gemisi projesinin çelik inşasını
tamamlayarak denize indirdi.
17.000 m2 alana ve 130x24
m ve 100x18 m'lik iki adet
kızağı ile gemi inşa ve bakımonarım faaliyetleri gösteren
Çeksan Tersanesi, Norveçli
AASMEK firması adına inşa ettiği
OYTIND isimli Canlı Balık Taşıma
Gemisi projesinin çelik inşasını
tamamlayarak denize indirdi.
AASMEK firması için geçtiğimiz
yıl OYSUND'u indiren Çeksan, eş
gemisini de suya kavuşturdu.
Kısa Kısa
Balık zekayı artırıyor
BİLİM insanları, yaptıkları araştırmalarda balık tüketen
çocukların tüketmeyenlere oranla yüzde 27 daha zeki
olduğunu saptadı.Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Su Ürünleri
Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Cengizler,
haftada 3 gün balıkla beslenen çocukların, hiç balık
yemeyen çocuklara göre yüzde 27 daha zeki olduğunun
bilimsel verilerle ortaya koyulduğunu belirtti. Çocuklara
balık yedirilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Cengizler,
"Sindirimi çok kolay olduğu için yaşlılarımıza da balık
yedirmeliyiz. Çok kaliteli bir protein kaynağı, büyüme
gelişme çağındaki gençlerimize, çocuklarımıza balık
yedirmeliyiz. Dişi çıkmış 7 aylık çocuktan 77 yaşına kadar
ve hatta 97 yaşına gelmiş kişilere kadar çok geniş bir
spektrumda insan kitlesine balık yedirmek gerek” dedi.
14 MART - NİSAN
Darıca Marinası'nda geri sayım başladı
DARICA Belediyesi tarafından
Darıca Sahile yapılan Mini
Marina Projesi’nin kaba inşa
çalışmaları tamamlandı. İlçe
halkı tarafından da büyük bir
merakla beklenen projede artık
geri sayım başladı. Mini Marina
Projesi ile ilgili olarak bilgi veren
Darıca Belediye Başkanı Şükrü
Karabacak, ince işçiliğinin 4-5
ay gibi bir sürede bitirilmesiyle
birlikte hizmete gireceğini
söyledi.Yapılan projeyle
balıkçı teknelerinin bakım ve
onarımlarına olanak tanıyan
alanların yanı sıra, balıkçıların
her türlü ihtiyacını karşılayacak
tesislerin de oluşturulacağı
öğrenildi. İçerisinde 2 adet
deniz feneri, kontrol merkezi
ve balık satış yerleri, Darıca’da
balık ticaretinde artış sağlamayı
ve halkın taze balık yemesini de
sağlayacak.
HYDROSTATIC RELEASE
UNIT FOR LIFERAFTS
Makale
Ready for
competition
with
h innovation
inno
ovation
ova
ovation
on
MART - NİSAN 15
EP-1
HYDROSTATIC RELEASE
UNIT FOR EPIRB
008
Deniz dalgalarından enerji
HÜKÜMETLERARASI İklim Değişikliği
Paneli'nin verilerine göre dünyanın
enerji ihtiyacının yüzde 30'unu deniz
dalgalarından karşılamak mümkün.
İspanyollar bu yönde ilk adımı çoktan
attı.Deniz dalgaları, yenilenebilir enerji
kaynaklarının son keşfedilen türü
olarak biliniyor. Masrafsız ve çevre
dostu olan dalga enerjisi, güçlü ve
sınırsız, doğal yenilenebilir kaynak olma
özelliği taşıyor.Dalganın yüzeyinden
ya da yüzey altındaki dalgaların
basıncından elde ediliyor. Dalga enerjisi
makineleri, rüzgârın su yüzeyinde yaptığı
hareketlenme sonucu oluşan basıncı
kullanarak elektrik üretiyor.
Kısa Kısa
Denizcilik federasyonu’ndan
kılavuzluk eleştirisi
16 MART - NİSAN
Derince limanı safi
holding’in oldu
TÜRKİYE’nin en büyük limanlarından
biri olmasına rağmen yıllardır verimli
işletilemeyen, geçen yıl Özelleştirme
Yüksek Kurulu’nca ihaleye çıkarılan TCDD
Genel Müdürlüğü’ne ait Derince Limanı,
543 milyon ABD dolar olan özelleştirme
bedelinin bir yıl gecikmeyle peşin olarak
ödenmesiyle, 39 yıllığına Safi Holding’in
oldu. Özelleştirme kararı alındıktan sonra
birçok protesto gösterileri yapılan Derince
Limanı’nın 39 yıl işletme hakkı için 2014
yılı Ocak ayınca açılan ihaleyi Safi Holding
kazandı. Bir yıl önce gerçekleştirilen bu
ihalenin ardından, 543 milyon dolar olan
ihale bedeli, uzun süre ödenmeyince
devir gerçekleşmedi.Safi Holding T.C.
Başbakanlık Özelleştirme Başkanlığı’na
543 milyon dolar peşin ödeme yaparak
limanı teslim aldığı duyurdu.
DENİZCİLİK Federasyonu Nemrut Körfezinde
kılavuzluk hizmetlerinin fiilen rekabete açılmasını
eleştiren bir bildiri yayınladı. İşte Denizcilik
Federasyonu’nun bildirisinde: Aynı bölgede birden
fazla kurum tarafından kılavuzluk hizmetinin verilmesi
kazalara davetiye çıkarmaktır. Böyle bir uygulama
nedeniyle geçmişte ülkemizde ve bunu deneyen 2
diğer ülkede yaşanan kazalar unutulmamalıdır.Kamusal
bir alan olduğu Yüksek Yargı ve Rekabet Kurumu
kararları ile şüphe götürmeyecek şekilde defaten
onaylanmış olan kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetleri
konusunda geçtiğimiz günlerde yapmış olduğu
idari işlem ile tüm Denizcilik Sektörünü olduğu gibi
denizcilik meslek örgütlerinin çatı örgütü niteliğindeki
Federasyonumuzu da şaşırtmıştır.
Röportaj
MART - NİSAN 17
Önümüzdeki süreç seçim
süreci değil! Çünkü biz zaten
bir aile gibiyiz
GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı
Murat Kıran’ı taşıdık satırlarımıza.
Hem GİSBİR’in Kıran Başkanlığındaki
dönemini hem bu dönemde atılan
adımları ve gerçekleştirilen projeleri
hem de mayısta gerçekleşecek genel
kurulu konuştuk. “Mayıs ayı itibariyle
yaklaşık dört senedir bu görevi yapmış
olacağım. Herhalde bir şeyleri başardık
ki paydaşlarımız da bize devam etmemiz
konusunda baskı yapıyorlar” diyen
Kıran, üstüne basa basa “Biz zaten bir
aile gibiyiz” diyor.
Röportaj
Öncelikle ülkemizin kökenleri hayli eskiye
dayanan aynı zamanda da güçlü bir sivil toplum
kuruluşu olan GİSBİR’de başkan statüsüyle görev
almak Murat Kıran için ne ifade etmekte?
İçinde bulunduğumuz coğrafyada 1228 yılında
kurulan Alanya Tersanesi; 11 Aralık 1455 tarihinde
ise Osmanlı İmparatorluğu Padişahı Fatih Sultan
Mehmet’in teşebbüsüyle kurulan Taşkızak Tersanesi ile kökleri oluşan ve faaliyetlerine günümüze
kadar aralıksız devam etmiş Türk gemi inşa sanayinin, 1971 yılında kurulan ve çatı örgütü olan
Türkiye Gemi İnşa Sanayiciler Birliği’nin (GİSBİR)
Yönetim Kurulu Başkanı olmak benim için tabi ki
çok gurur verici bir olaydır.
18 MART - NİSAN
GİSBİR Yönetim Kurulu Başkan Murat Kıran
Bir tarafınızda size ve yönetim ekibinize inanan, güvenen büyük bir sektör var, diğer tarafınızda da sorunlar, hedefler, amaçlar gibi aşılması
gereken sert bir ortam söz konusu. Bu koşullarda
nasıl bir yönetim anlayışı ve süreç planlaması yapıyorsunuz, yaptınız?
Yönetim kurulu üyelerimizle birlikte göreve
geldiğimiz 3 Ekim 2011’de şunu dile getirmiştim:
“Bugünden itibaren ortak ideallerimiz etrafında
kenetlenecek ortak sorunlarımıza birlikte çözümler bulacak, daha demokratik, şeffaf ve katılımcı
bir anlayışı öne çıkartacağız”. Bizim prensip olarak
her şeyden önce gelen ilkemiz şeffaflık olmuştur.
Bu doğrultuda öncelikle Yönetim kurulu üyelerimizle, danışma kurulumuzla ve üyelerimizle -kaldı
ki sadece üyemiz olması da gerekmiyor, sektörden
tanıdığımız ve kendi işinde duayen olmuş profesyonellerle- istişare ederek yönetimimizi idame et-
Hem kamu tarafında hem de
medyada denizcilik sektörüne
olan algı sizlerin ifade etmeye
çalıştığınızdan çok daha farklı
-özellikle tersanelerin olumsuz
haberler veya kazalarla gündeme
gelmesi- bunu sektör açısından
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Göreve geldiğimiz ilk günden
beri bu algıyı değiştirmek için ciddi bir mücadele verdik ve bu mücadele sonrasında, özellikle son
iki yılda bu algıyı olumlu yönde
değiştirdiğimiz
kanaatindeyim.
Son dönemde sektörümüze ilişkin
görsel ve yazılı medyada yer alan
haberler de bu kanaatimizi destekler niteliktedir. Çünkü içinde
bulunduğumuz sosyal ortamlarda
istişareler yapıyoruz. Mevzu bahis, 2008’li yıllardaki kazalar artık
yaşanmıyor, dolayısıyla gündeme
gelmiyor. İnsanlar Türk gemi inşa
sanayinin faaliyetleri ve ürettiği
gemilerle ilgileniyor ki bizim de
amacımız buydu.
GİSBİR, Türk gemi inşa sanayi
ve tersanelerimiz için çalışanların
can güvenliğinden daha önemli
bir konu yoktur ve tersanelerimiz
gerekli tüm kriterlere uyum sağlayarak, hatta Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı’nın belirttiği
kriterlerin de üzerinde kriterleri
hayata geçirerek üzerine düşeni
yapmış olmanın gönül rahatlığı
içerisindedir.
Ancak ağır risk gurubu olan
gemi inşa sanayinde bu konuda
faaliyet gösteren tüm ülkelerde
olduğu gibi hiç arzu etmesek de
ülkemizde de zaman zaman iş
kazaları olabilmektedir. Dünyada gemi inşada söz sahibi ve lider
konumunda olan Japonya, Güney
Kore, Çin, Singapur gibi ülkeler
ile ülkemizdeki kaza istatistikleri
kıyaslandığında, Türk gemi inşa
sanayi adam/saat kaza sayısı ilişki-
sinde ortalamanın altındadır.
Aynı yaklaşımla, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın her
yıl yayınladığı Çalışma Hayatı İstatistikleri verilerinde açıklanan
ve ülkemizdeki diğer sektörlerde
vuku bulan kaza sayısında Türk
gemi inşa sanayi diğer birçok sektörün son derece gerisinde yer
almaktadır. Şunu da unutmamak
gerekli; gemi inşa sanayi faaliyetlerini yüzde 95 oranında ihracata
dayalı yürütmektedir ve denizler
üzerinde hizmet veren, dünyanın
önde gelen şirketleriyle çalışmaktadır. Gururla ifade etmek isterim
ki, Türk gemi inşa sanayi, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
kapsamında belirlenen şartları,
kanun çıkmadan yaklaşık 4 dört
sene evvel yerine getirmiştir. Aksi
takdirde Türk tersanelerinin varlığını sürdürebilmesi ve hala sipariş
almaya devam etmesi mümkün olmazdı.
Türk tersaneleri, dünyanın önde
gelen ve borsaya kayıtlı birçok armatörlük şirketiyle imzalamış oldukları filo anlaşmaları sayesinde
tamir-bakım konusunda başarılı
projeler yürütmektedir. Bahsi geçen filo anlaşmalarının imzalanabilmesi için, İngiltere merkezli
The Oil Companies International
Marine Forum (OCIMF) Birliği
tarafından da belirlenen ve sadece
teknik konularda değil, iş sağlığı
ve güvenliği, finans ve idari konulardaki şartları da kapsayan denetimlerin başarıyla tamamlanmış
olması gereklidir. Bu denetimler
dünyada kabul görmüş normlar
çerçevesinde gerçekleştirilmekte
ve tersanelerimiz bu denetlemeler sonrasında approved vendor
(onaylı firma) listesine girebilmektedir.
Bizler, Türk gemi inşa sanayi
hakkında yayınlanan olumsuz haberlerin büyük çoğunluğunun birtakım yanlı haberler olduğunu; bir
diğer ifadeyle içinde bulunduğumuz sektörde hâkim olan ülkelerarası rekabet koşullarında, rakiplerimize avantaj sağlamak amacıyla
yapıldığı kanaatini hem kamuoyuna hem de idaremize anlatabildiği-
miz düşüncesindeyim.
GİSBİR’in başkanlığınız dönemindeki üç senesini değerlendirme arzusundayız…
Geçtiğimiz 3 yıla, hatta 3,5 yıla
baktığımızda çok meşakkatli bir
dönem geçirdiğimizi ve birçok
sorunla karşılaştığımızı ve bu soruların bazılarının hala mevcut
olduğunu ifade etmek istiyorum.
Özellikle Türk gemi inşa sanayinin
sorunları konusunda bize yardımcı
olan, öncelikle Ankara’daki idarecilerimize, burada mesai harcayan
yönetim kurulumuza, arkadaşlarımıza ve üyelerimize çok teşekkür
ediyoruz.
Yönetim Kurulumuzun göreve geldiği 3 Ekim 2011 tarihinden
itibaren GİSBİR’i gücüyle orantılı
bir sivil toplum kuruluşu haline
getirme yolunda önemli adımlar
atmış bulunuyoruz. Yönetim felsefemizin, tespitlerimizde ve taleplerimizde gerçekçilik olduğunu
farklı platformlarda dile getirmiş;
2011 yılında yola çıkış nedenimizi
şu şekilde ifade etmiştim:
“Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’ni (GİSBİR) sektörün her
kesiminin, her farklı düşüncenin,
her farklı anlayışın kendisini temsil
etme imkânı bulduğu, her yönüyle
Türkiye’nin ülke ekonomisine katkısı ile orantılı önemli ve kurumsal bir
çatı örgütü haline getirmeyi hedefliyoruz. GİSBİR’in kendi imkânları
ile ayakta durabileceği mali yapıya
ve imkânlara kavuşması öncelikli
hedeflerimizden biridir. Kısa vadede; GİSBİR’in kurumsallaşması ve
kendi imkânları ile faaliyetlerini
sürdürebileceği bir yapıya kavuşması hedeflenecektir. Orta ve uzun
vadede ise birliğin örgütlenme ve
üyelik yapısını çok daha etkin, çok
daha verimli çok daha katılımcı
bir duruma getirmek ve ülkemizin
dört bir yanındaki tersaneler başta
olmak üzere, tekne imal ve çekek
yerleri, gemi sanayi, malzeme tedarikçileri ile alt işverenler olmak
üzere sektörü oluşturan tüm unsurların çatımız altında toplanmasına
imkân sağlamak, ana hedefimiz
olacaktır. Bugünden itibaren ortak
Röportaj
tiriyoruz ve bu istişarelerden azami fayda sağlıyoruz. En doğru ve
optimum yolu belirleyerek hayata
geçirmeye çalışıyoruz. Aklın yolu
bir olduğundan bu doğrular başarı
getiriyor ve aynı doğrultuda yolumuza devam etmeyi planlıyoruz.
MART - NİSAN 19
Röportaj
20 MART - NİSAN
ideallerimiz etrafında kenetlenecek,
ortak sorunlarımıza birlikte çözümler bulacak, daha demokratik, şeffaf
ve katılımcı bir anlayışı öne çıkartacağız”.
Gururla ifade etmek isterim
ki 2015 yılı itibariyle GİSBİR, kurumsallaşma, şeffaflık, katılımcılık,
çoğulculuk, üye sayısının arttırılması, gerçek kişi üyeliğinin yolunun açılması, 2011 yılında 38 olan
üye sayısının 53 yeni üye ile 91’e
yükselmiş olması, bağışlarla ayakta
duran bir birlikten bağış yapan bir
sivil toplum örgütüne dönüşmesi,
kendi ayakları üzerinde durabilecek bir birlik haline gelmesi sağlanmıştır.
Tersaneler için önemli bir problem sahası oluşturan muvazaa
sorununun çözümüne ilişkin önerilerimiz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na müteaddit defalar sunulmuştur. Konuya ilişkin
yasal Bakanlık düzenlemesi devam
etmekte olup, süreç içerisinde GİSBİR Hukuk Müşaviri koordinesinde davalara müdahil olunmuş ve
bugüne kadar neticelenen davalar
kazanılmıştır.
Yıllardır tersanelerin en önemli sorunlarından birini teşkil eden
Milli Emlak - Kira Artışı, her seviyede yapılan girişimler ve uzun
süreli mücadeleler sonucunda, kanunda tersaneler lehine bir yasal
düzenleme yapılmasının sağlanması ile sonuçlanmıştır.
Türkiye
Büyük
Millet
Meclisi’nde kabul edilen yasa ile
4706 sayılı kanunun bazı maddelerinde değişikliğe gidilerek
Hazine’nin özel mülkiyetindeki
veya devletin hüküm ve tasarrufu
altındaki taşınmazların üzerinde
tersane, tekne imal ve çekek yeri
yatırımı yapılmak için irtifak hakkı
tesis edilen veya izin verilen yatırımcıların başvuruda bulunması
halinde; yıllık hasılatlarının binde
biri payında hasılat payı alınması
ve ayrıca irtifak hakkı veya kullanma bedeli alınmaması kararlaştırılmıştır.
GİSBİR Yönetim Kurulunun
önerisiyle, katılımcılık ve çoğulculuk ilkesi doğrultusunda tüzük
tadilatı gerçekleştirilerek üyelik
kolaylaştırılmış ve gerçek kişi üyeliği hayata geçirilmiştir. Bu sayede
sektör hakkında bilgi ve tecrübe
sahibi olan kişilerin de sektöre katkı yapmaları hedeflenmiştir.
07.07.1971 – 26.09.2011 tarihleri arasında 38 olan asil üye sayısı,
31 asil üye, 22 gerçek kişi üye olmak üzere 53 yeni üye kazandırılmış ve üye sayısı 2015 yılı itibariyle
91’e yükselmiştir.
Mevzuat, Sosyal İlişkiler, Araştırma-Geliştirme, Dış İlişkiler ve
İş Geliştirme Komisyonları oluşturulmuş ve çalışma komisyonlarımız aktif olarak faaliyet göstermeleri, ayrıca oluşan komisyonlarda
bakış açısını genişletmek adına
sektör dışından da katılımlar sağlanmıştır.
Diğer faaliyetlerimizin yanı sıra
büyük önem verdiğimiz bir diğer
alan sosyal sorumluluk projeleridir. “Denizci millet, denizci ülke”
ve “Denizlere hakim olan, cihana
hakim olur” sloganlarından hareketle; öncelikle Türkiye’nin en
eski sivil toplum örgütlerinden biri
olarak her yıl belirlediğimiz ve artırdığımız sosyal sorumluluk projesi bütçemizle birçok farklı alanda projeleri desteklemeye devam
ediyoruz. Başarılı ancak imkânları
kısıtlı öğrencilere düzenli burs yardımı, yardıma muhtaç vatandaşlara yılın belli dönemlerinde destek
verilmesi, sektörel sivil toplum
örgütlerinin ve faaliyetlerinin aktif
olarak desteklenmesi, sektöre eleman yetiştiren üniversitelerimizin
desteklenmesi, gerektiğinde ülkemizin bir diğer ucunda yer alan
ilk ve orta öğrenim öğrencilerine
eğitim hayatlarında gereksinim
duydukları desteğin sağlanması
ve denizciliğe ilişkin faaliyetlerin
desteklenmesi GİSBİR olarak büyük önem verdiğimiz faaliyetlerin
başında gelmektedir.
Üniversitelerle işbirliği sağlanmıştır ve yeni işbirlikleri geliştirmeye devam edilmektedir.
Sektörle ilişkili tüm platformlarda tek ses prensibinden hareketle kurumlar arası koordinasyonla
ifade birliği sağlanmıştır.
Aktif basın ve medya politikası
izlenerek, yeni yönetimin göreve
geldiği 2011 yılından itibaren yazılı ve görsel medyada sektörün
ülkemize katma değer oluşturan
yönleri ön plana çıkarılarak Türk
gemi inşa sanayinin katkısı ve katma değerini ifadeye yönelik güçlü
bir politika izlenmiş ve çalışmalar
meyvesini vermeye başlamıştır.
Alt İşverenlik Standardizasyon
Çalışması kapsamında – 186 alt
işveren firmanın katılımı ile 6 ay
boyunca 51 toplantı yapılarak hazırlanan ve sektörümüz için büyük
önem arz eden yönetmelik taslağı
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na sunulmuştur.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Mesleki Yeterlilik Kurumu ile birlikte Gemi İnşa
ve Geri Dönüşüm Tesislerinde Çalışanların Meslek Standartlarının
Belirlenmesi çalışmaları yürütülmüş; bu kapsamda sektöre yönelik
yedi adet meslek grubuna ait ulusal
meslek standartları yazılmıştır. Bu
kapsamda, mesleki yeterliliklerin
belirlenmesi çalışmaları halen devam etmektedir.
Girişimlerimiz
neticesinde
1/100.000 ölçekli İstanbul çevre düzeni planının tadil edilmesi ve böylelikle Tuzla Tersaneler
Bölgesi’nin mevcut durumunun
muhafaza edilmesi sağlanmıştır.
Türk gemi inşa sanayi ulusal
ve uluslararası platformlarda aktif
ve güçlü bir şekilde temsil edilmektedir. GİSBİR Yönetim Kurulu
Üyeleri ve Genel Sekreteri, ulusal
ve uluslararası birçok konferansa
ve foruma konuşmacı ve panelist
olarak iştirak ederek katma değer
sağlamaktadır.
Hem bir başkan hem de bir
“denizci” olarak sektörün 2015
yılını nasıl öngörüyorsunuz? Yakın gelecekte sektörü nasıl bir süreç beklemekte?
Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri
Birliği (GİSBİR) tarafından gerçekleştirilen Tersanelerin Güncel
Durumu Çalışması’nda tespit edildiği üzere, 2013 Ağustos – 2014
Ağustos döneminde Türk tersane-
42. Olağan Genel Kurul “rekor” katılımla ve tüm üyelerin
size ve yönetiminize olumlu oylarıyla geride kalmıştı. Bu elbette ki
güzel bir sonuç fakat çok büyükte
bir sorumluluktu. Son üç seneyi
bir başkan olarak değil de size
oy veren üye olarak değerlendirir
misiniz?
Bu soruyu yanıtlamak yanlış
anlaşılmaya mahal verebilir fakat
bir üye olarak bağlı bulunduğum
kurumdan ne beklerim diye kendime sorarsam, öncelikle şeffaf,
geleceği gören ve temiz bir çalışma
ortamı isterim. Bir önceki soruda
ele aldığımız, bireyin değil genelin
hali hazırda karşı karşıya kaldığı,
kangren olmuş bir takım problemlere çözüm arayan ve bulan bir kurum isterdim.
Geriye dönüp baktığımızda,
üyelerimizin daha fazla gelecek
kaygısı olmadan, önlerini görerek
iş yapabilmelerine olanak sağlayan problemler üzerine çalıştık
ve bunların hepsini de bir zemine
oturttuk kanaatindeyim. Dolayısıyla artık UDH Bakanlığı’nın gözünde çalışan bir GİSBİR olması,
her sorunun bizim Birliğimize de
görüş alınmak üzere bildirilmesi, gelecekle ilgili planlamalarda
GİSBİR’in dahil edilmesi bize gu-
rur veriyor.
Şunu da unutmamak lazım, en
büyük problemlerden biri, önceki soruda da bahsettiğimiz gibi
kamuoyuna yanlış aksettirilmemiz, yanlış tanıtılmış olmamız. Bu
imajı, insanların gözünde olumlu
yönde değiştirmek ve yansıtılan
olumsuz ifadelerin objektif olmadığı, gerçeğin farklı olduğu fikrini
uyandırabilmek benim için üyesi
bulunduğum kurumun başarısıdır
diye düşünürdüm. Bir üye olarak
da bekleyeceklerim, bağlı olduğum
kurumun etkisiz değil etkili bir kurum olması, sürece etki eden, kararlara etki eden, gücüyle orantılı
bir sivil toplum örgütü olması ve
uluslararası platformlarda kabul
görmesidir.
Gelelim son olarak GİSBİR’de
yaşanacak seçime…
Evet, önümüzdeki mayıs ayında
GİSBİR Olağan Genel Kurulu’nu
gerçekleştireceğiz. Fakat bu genel
kurulu bir seçim süreci olarak değerlendirmek yanlış olur. Çünkü
biz zaten bir aile gibiyiz. GİSBİR’in
üyeleri ve Türk gemi inşa sanayini
oluşturan tersaneler her ne kadar
Türkiye’yi kaplasa da, adet olarak
çok fazla olmamasından mütevellit
hepimiz dost ve arkadaşız. Dolayısıyla burada görev almak isteyen
herkes gönül rahatlığıyla görev alabilir. GİSBİR üyelerinden ve sektör
paydaşlarımızdan bu göreve yeni
belirleyeceğimiz bir yönetimle devam etmem yönünde büyük baskı-
lar var. GİSBİR yönetimini bir dönem daha sürdürmemiz yönünde
ciddi talepler var. Biz de şimdilik
bunları değerlendiriyoruz. Ayrıca
takdir edersiniz ki GİSBİR’in yönetimi hem şahsımın hem de yönetim kurulu üyelerimizin fazlasıyla
zaman ve mesai ayırması gereken,
tüm bunların yanı sıra kendi hayatımızdan özveri gerektiren bir
görev.
Mayıs ayı itibariyle yaklaşık
dört senedir bu görevi yapmış
olacağım. Herhalde bir şeyleri başardık ki paydaşlarımız da bize
devam etmemiz konusunda baskı
yapıyorlar. Bunu, yönetim kurulu
üyelerimizle yeri geldiğinde istişare edeceğiz. Şu an bilgi vermek için
henüz erken. Yeniden aday olup
olmayacağımızı zamanı geldiğinde
herkes duyacaktır. Daha önce de
ifade ettiğim gibi, burada bir rekabet olacağını, bir rekabet ortamı
oluşacağını değerlendirmiyorum.
Burada gene arkadaşlık, kardeşlik,
birlik içerisinde yolumuza devam
ederiz diye düşünüyorum. Hedeflerimize gelince de hedeflerimiz
zaten hali hazırda göreve ilk geldiğimizde belirlediğimiz kısa, orta ve
uzun vadeli hedeflerdir. Kısa vadeli
hedeflerin hepsini neredeyse gerçekleştirdik. Orta vadeli hedeflerde
süreç halinde olan birkaç konumuz
var. Uzun vadede ise sektörün yurt
dışıyla daha çok iş yapabilmesi hedeflerimizden biridir.
2023 yılı için hedeflenen 10 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaş-
Röportaj
lerinde 249 adet gemi inşa edilmiştir. 2014 yılı tamir-bakım, askeri
projeler ve römorkör imalatının ön
plana çıktığı bir yıl olmakla birlikte, 2009 yılındaki küresel krizden
bu yana Türk gemi inşa sanayi,
çıkışını sürdürmektedir. Türkiye
İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2013 yılında 1,139 milyar
USD gemi ve yat ihracatı yapılmışken, Türk gemi inşa sanayi 2014
yılı ihracat rakamı 1,27 milyar
USD olarak gerçekleşmiştir. 2015
yılında 1,5 milyar USD’ye ulaşılması öngörülmektedir.
Özellikle 2023 yılı hedefleri
göze alındığında, 2015 yılı ihracat
rakamlarının yüzde 10-15 oranında artış göstermesinin, 10 milyar
USD hedefine ulaşabilmek için
gerekli olduğunu değerlendirmekteyiz.
MART - NİSAN 21
Röportaj
22 MART - NİSAN
mamız ve bu hedefin çok daha üstüne çıkmamızın, daha önce farklı
platformlarda defaten dile getirdiğimiz üzere milyar dolarlarla ifade
edilen projelerin yer aldığı offshore
sektörü sayesinde mümkün olduğunu değerlendirmekteyiz. Dünya
genelinde inşası devam eden gemi
ve platformların yüzde 7’si cironun
yüzde 26’sına tekabül etmektedir,
bu demek oluyor ki gemi inşa sanayinde işlem gören her dört liranın
bir lirası offshore marketine aittir.
Gemi inşa sanayimizin offshore
pastasından pay alabilmesi için
GİSBİR olarak önerimiz, Enerji Bakanlığımızın öncülüğünde Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı’na
(TPAO) ait bir offshore filosu oluşturulmasıdır. Burada, Brezilya’daki
PETROBRAS ve TRANSPETRO
arasındaki ilişki örnek alınarak bir
offshore şirketi kurulabilir ve Türk
tersaneleri bu filoya platformlar,
platform destek gemileri (FPSO,
PSV, FSO, Jack-up, Rig, v.b.) inşa
edilebilir. Bu projeleri hayata geçirebilmek ve gerekli know-how
desteğini sağlayabilmek için bu konuda dünyada söz sahibi firmalarla
verimli bir ortaklık geliştirilmesi
gerekecektir. Çünkü iş ortaklığı bu
işin anahtarı olacaktır. Böylelikle,
TPAO’nun Transpetro benzeri bir
şirket bünyesinde deyim yerindeyse offshore makine parkı oluştu-
rulacaktır. Oluşturulacak bu filo,
Enerji Bakanlığımızın bölgemizdeki offshore faaliyetlerinde kullanılabilecek ve gerektiğinde kiralanabilecektir. Böylelikle, gemi inşa
sanayimiz hem boyut değiştirecek,
hem de milyon dolarların döndüğü bu dev markette referansa sahip
hale gelecektir.
Karadeniz’de gerçekleştirilen
bütün sismik araştırmalar sonucunda Karadeniz’de ciddi doğalgaz
kaynakları olduğu tespit edilmiştir.
Burada çalışan platform sayıları
artıkça gerekli ekipmanlar Türk
gemi inşa sanayinden tedarik edilecektir.
Cumhurbaşkanımız
Recep
Tayyip Erdoğan’ın 10 Aralık 2014
tarihinde gerçekleşen Uluslararası Petrol ve Doğalgaz Stratejileri
Sempozyumu Galası ve Türkiye
Petrolleri 60. Yıl Resepsiyonu’nda
dile getirdiği “Ocak ayı içerisinde
inşallah Batı Karadeniz’de yeni bir
sondaja başlayacağız. Bu noktada
yerli bir petrol sondaj platformunun yapılması ihtiyacı da ortaya
çıkabilir. Bu platformu da hamdolsun tersanelerimizde yapabilecek
güce sahibiz. Bunun da müjdesini vermek istiyorum” ifadesinin,
Türk gemi inşa sanayinin offshore
sektöründeki mevcudiyetinin artacağının bir göstergesi olduğunu
değerlendirmekteyiz.
Tüm bunların yanı sıra, hali hazırda tersanelere tahsis edilmiş ve
kullanmadığımız, faaliyete geçiremediğimiz 3,5 milyon metrekare
civarında bir alan var. Kullanılmayan bu alanları Türk gemi inşa
sanayine ve ülkemize nasıl kazandırabiliriz konularında çalışacağız. Tabii ki değişen konjonktürde
şu anda deniz üstü petrol arama,
çıkarma işlerine bir yönelme var.
Bizim de ülkemizi çevreleyen Ege
Denizi olsun, Akdeniz olsun, Karadeniz olsun, edindiğimiz bilgiler
doğrultusunda burada da birtakım
rezervler olduğu tespit edilmiştir.
Bu sanayi koluna hizmet edebilen
bir sektör haline gelmek hedeflerimiz arasındadır. Savunma Sanayi
alanında hali hazırda üyelerimizden bugün itibariyle 6 tersane aktif bir şekilde faaliyetlerine devam
ediyor. Temennimiz, üyelerimizin
yakın bir zamanda yabancı ülkelere de savunma sanayi segmentinde
gemi ihraç edilebilir hale gelmesidir. Tüm bu faaliyetlerin yanı sıra
tabi ki üyelerimizin içinde bulundukları ekonomik şartlarda daha
fazla zorlanmadan hayatta kalabilmelerinin ve işlerini idame ettirebilmelerinin yollarını aramaya
devam edeceğiz.
Röportaj
MART - NİSAN 23
Başarılarımız Türk
Röportaj
Loydu Kimliğine güç katacak
Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Zorlu
24 MART - NİSAN
Dergimizin konuklarından bir tanesi de yaklaşık iki
senedir Türk Loydu’nun Yönetim Kurulu Başkanlığını
üstlenen Mustafa Zorlu oldu. Zorlu ile yaptığımız
söyleşi de Türk Loydu’nun yürütmüş olduğu projeleri,
gelecekle ilgili hangi hedeflerin belirlendiğini ve bu
doğrultuda hangi adımların atıldığını konuştuk…
Ve gördük ki bugün ve yarınlarda atılacak her adım
gelecekte daha güçlü ve uluslararası alanda faaliyet
gösteren Türk Loydu kimliği için!
“Türk Loydu açısından 2014
yoğun bir yıldı”
Türk Loydu Yönetim Kurulu
Başkanı Mustafa Zorlu, geride bıraktığımız seneyi iki ayrı başlıkta
değerlendirdi. Bu başlıklardan ilki
içerisinde hem Türk Loydu’nun
mevcut iş potansiyeli olan endüstri sektöründeki faaliyetleri hem
de deniz endüstrisi hizmetleri,
özellikle askeri gemilerin klaslanması konusu yer almaktaydı. Türk
Loydu’nun bu alanlardaki çalışma-
“Yeni hizmet alanlarında çalışma fırsatı yakaladık”
“Ayrıca son yıllarda ülkemizdeki ulaştırma alt yapısının güçlendirme çalışmalarının bir sonucu
olan köprü inşaatları gibi yeni bir
hizmet alanında da çalışma fırsatı
bulduk. Yeni bir hizmet alanı olan
İzmit Geçiş Köprüsü inşaatı özellik
ve zorluk arz eden faaliyetlerde,
sürecin başından sonuna kadar
kontrollü olması gerektiği için bu
amaç doğrultusunda kurumumuz
‘Deniz Garanti Sörvey Hizmetleri’
olarak adlandıracağımız faaliyetlere başlamış ve başarıyla yürütmüştür” diyerek sözlerine devam eden
Zorlu, Türk Loydu Vakfı’nda müşteri ilişkilerine önem gösterdiklerini, müşterileri dinlemenin hizmet
kalitesini arttıracağına inanarak
hareket ettiklerini, bu bağlamda da
sektör paydaşlarıyla sık sık bir araya geldiklerini belirtiyor.
“Artık hızlı pozisyon alabilen
bir kuruluşuz”
Türk Loydu’nun 2014 yılı faaliyetlerinin ikinci ana başlığında
kuruluşun yasal statüsü ile ilgili
atılan adımlar ve kurulmakta olan
şirketler yer alıyor. Zorlu, söz konusu iki konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı, “2014 içinde uzun yıllardır konuşulan ama bir türlü hayat
geçirilemeyen Türk Loydu’nun
anonim şirket (A.Ş.) statüsünü
alması konusu çözüme kavuşturuldu. Bu şekilde Türk Loydu, iktisadi
işletme olması nedeniyle yaşadığı
dezavantajlardan kurtuldu. Kuruluşumuz böylece rekabet edebilen,
hızlı pozisyon alabilen bir kuruluş
olacaktır. Diğer taraftan iktisadi işletme olmanın yaratacağı olumsuz
yasal düzenlemelerden ve gerek
IACS gerekse EMSA denetimlerinde tespit edilen olumsuzluklardan
kurtulmuş oldu”.
“Hedeflerimizden biri; uluslararası alanda faaliyet göstermek”
Türk Loydu Teknopark Şirketi
konusuna da değinen Zorlu, “Bu
husus 2014’deki önemli projelerimizden bir diğeridir. Bu adımla
kuruluşumuzun ihtiyaç duyduğu
Ar-Ge ve sektöre katkı sağlayacak
yazılımların hazırlanması daha uygun maliyetlerle ve daha nitelikli
insan gücüyle sağlanabilecektir.
Teknoparkta kurulan şirket Türk
Loydu’nun giderlerinin önemli oranda azaltılmasına yardımcı
olacaktır. İhtiyacımız olan yazılım
altyapısını daha uygun maliyetlerle
yürüteceğiz ve önümüzdeki birkaç
sene içerisinde benzerimiz olan
IACS kuruluşlarının sahip olduğu yazılımlara sahip olabileceğiz.
Ayrıca Santez, Tübitak ve Avrupa
Birliği projelerinden yararlanarak
bu konuda tecrübe sahibi olabileceğiz. Uzun vadede sadece teknopark bünyesinde değil teknopark
dışında bir Ar-Ge kuruluşu olmak
hedeflenmelidir. Bu çalışmaların
yanı sıra uluslararası alanda faaliyet göstermeyi hedefleyen Türk
Loydu, Azerbaycan’da bir şirket
kurmaya yönelik faaliyetlerini başlatmış olup 2015 yılının ilk çeyreğinde bu şirketin kurulması çalışmalarını tamamlayacaktır.
“Uygun bir model ve teşvikle
ülkemizin kazanacağı açık”
“Sektörümüzün 2015’te toparlanmaya başladığını söyleyebilirim. 2014’de karşılanamayan
beklentilerin 2015 yılında karşılanmasının çok önemli olduğunu
özellikle belirtmek isterim. Askeri
gemi alanındaki canlılığın 2015
yılı içinde ticari gemi inşaatı alanında yaşanmasını bekliyorum.
Bu kapsamda koster filomuzun
yenilenmesi ile ilgili çalışmaların
tamamlanmasının daha iyi rekabet
eden bir deniz taşımacılığı yaratacağına inanıyorum. Sonuç olarak
koster filosunun yenilenmesinin
hem tersanelerimize hem de gemi
yan sanayimiz için iş olanağı yaratacağını düşünüyorum. Kuşkusuz
belirtilen yönde bir çalışma gemi
inşa ve yan sanayinin suskun dinamiklerini harekete geçirecektir,
yerli üretime katkı sağlayacaktır”
diyen Zorlu, sektörün tüm taraflarının kazanacağı uygun bir model
oluşturulduğunda ve verilecek teşviklerle ülkemizin bir bütün olarak
kazanacağının açık olduğunu ifade
etti.
Zorlu, Türk Loydu’nun Rina ile
yaptığı işbirliği hakkındaki düşüncelerini “Rina ile ortak klaslanacak
bu römorkörler, her iki kuruluşun
gelecekteki ortak çalışmalarına vesile olacaktır. Bundan sonra Türk
1Türk Loydu, 24.10.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınması Yönetmeliği uyarınca muayene ve belgelendirme hizmetlerini gerçekleştirmek üzere 26.12.2013 tarihinde Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile yapmış olduğu protokol gereğince, 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren tehlikeli maddelerin taşınmasında kullanılan tank konteynerler ile -araca sabitlenen her türlü tank, basınçlı kap ve ekipman, tank vagonlar,
metal olmayan tanklar, tüplü gaz tankerleri hariç olmak üzere- taşınabilir basınçlı kaplar ve CSC Konvansiyonu kapsamına giren dökme yük konteynerlerin
onay, sertifikalandırma ve muayene hizmetlerini gerçekleştirmektedir. Ayrıca kuruluşumuz, yetkilendirilmiş eğitim kuruluşu” vasfı ile 2011 yılından bu
yana “Denizyoluyla Taşınan Tehlikeli Yüklere İlişkin Uluslararası Kod (IMDG Kod)” kapsamında limancılık, lojistik, taşımacılık, kimya, depolama, LNG,
Petrokimya, vb. sektörlerinde çalışanlara yönelik eğitim faaliyetlerini (Genel Farkındalık, Göreve Yönelik ve Yenileme eğitimleri) sürdürmektedir. Ayrıca
tehlikeli maddelerin taşınması ile ilgili; “ADR Genel Farkındalık”, “Emniyetli Konteynerler Hakkında Uluslararası Sözleşme (CSC) Bilgilendirme”, “Karayollarında Yükleme Güvenliği”, “Sınıf 1 (ADR/IMDG Kod/RID) Patlayıcı Maddelerin Taşınması Hakkında Bilgilendirme”, “Sınıf 7 (ADR/IMDG Kod/RID)
Radyoaktif Maddelerin Taşınması Hakkında Bilgilendirme”, vb. eğitimleri de talep eden kurum ve kuruluşlar için düzenlemektedir.
2Ülkemizin ilk millileştirme projelerinden biri olan MİLGEM konusundaki başarısı ve paydaşlarıyla yürüttüğü olumlu işbirliği diğer, askeri projelerde
milli klas kuruluşu olarak yer almasını sağlamıştır. Oluşturduğu bilgi birikimi ve uzmanlığın bir sonucu olarak bu tarihten sonra Yeni Tip Karakol Botu
projeleri, Tank Çıkarma Gemisi (LST), LCT (Tank Çıkarma Aracı), Denizaltı Kurtarma Ana Gemisi (MOSHIP), Denizde İkmal Muhabere Destek Gemisi
(DİMDG), Denizaltı Kurtarma Yedekleme Gemisi (KURYED) ve projesi Savunma Sanayi Müsteşarlığımız tarafından yönetilen Sismik Araştırma Gemisi
(MTA TURKUAZ) projelerinde klas kuruluşu olarak yer bulmayı başarmıştır. Bu projeler sayesinde yerli ve yabancı pek çok firmanın bu gemiler için
ürettiği (Ana makineden, ırgata, boru devresi elemanlarından, dümen makinesine) ürünlerin sertifikasyonunu yapmıştır.
Röportaj
larının krize rağmen başarıyla sürdürüldüğüne vurgu yapan Zorlu,
“Endüstri sektörü faaliyetleri kapsamında kuruluşumuz, tehlikeli
maddelerin taşınması konusunda;
ambalajlama, dolum, nakliye, boşaltma hizmetleri gerçekleştiren
firmalar ile tanker, konteyner, taşınabilir basınçlı kap üretimi ve işletmesini yapan kuruluşlara bir dizi
yaptırım, eğitim, belgelendirme ile
periyodik muayene faaliyetlerini
gerçekleştirmektedir.1 Deniz endüstrisi faaliyetleri kapsamında ise
askeri gemi klaslama konusunda
önemli başarılara imza attık2” dedi.
MART - NİSAN 25
Röportaj
Loydu ve Rina daha başka hangi ortak
çalışmaların yürütülebileceği konulara
odaklanmalıdırlar. Ayrıca Türk Loydu,
IACS’a girdiğinde bu ortaklığı, birlikte hareket ederek uluslararası alana yaymalıdır.
Bu proje sadece bilgi ve deneyimlerimizi
paylaşacağımız bir proje olmayacaktır. Bu
proje ile başlayan işbirliği gelecekte her
iki kuruluşun sektörde daha etkili ve daha
fazla söz sahibi olmasına katkıda bulunacaktır” şeklide açıkladı.
26 MART - NİSAN
“Yeni projelerde yer almak bizleri gururlandırmaktadır”
Türk Loydu’nun özellikle 2010 yılından bu yana IACS üyeliğine yönelik hedef ve çalışmalarını ön plana çıkardığının
altını çizen Zorlu, “Kuruluşumuzun bu
tarihten itibaren altyapısını IACS kriterlerine uygun hale getirmek için yoğun bir
çaba harcamıştır. Gururla belirtmek isterim ki 2011’den itibaren yaptığımız çalışmalar sonrasında altyapımız ve çalışma
sistemimiz IACS üyesi klas kuruluşları
ile eşdeğer haldedir. Önümüzdeki sürece
yönelik en önemli hedeflerimizden bir
tanesi oluşturulan bu altyapı ve çalışma
sistematiğinin daha fazla kurum kültürü
haline gelmesi ve kusursuz işlemesidir.
Askeri gemi inşası alanında ulaştığımız
tecrübenin sonucu oluşan olumlu geri
dönüşler bizleri mutlu etmekte, yeni projelerde klas kuruluşu olarak yer almak
bizleri gururlandırmaktadır” dedi.
“Unutmayalım ki deniz yollarımız taşımacılık faaliyetleri için doğal yollardır,
fazladan para harcamaya gerek duyulmaz
ve daha güvenilirdir” diyen Zorlu, bu noktada Türk denizciliğinin önemli aktörlerinden bir tanesi olan Türk Loydu’nun
ülkemiz denizciliğini her alanda en iyi
şekilde temsil ettiğini ve sektörün paydaşlarının desteği ile tüm zorlukları aşarak
hedeflerine ulaşacağına olan inancının da
tam olduğunu ifade etti.
Klâs kuruluşları, inşaatı yapılan gemilerin ve deniz yapılarının belirlenmiş standartlara uygun olarak yapılmasını ve bu
standartlara uygunluğunun devamının sağlandığını takip edip
onaylayan bağımsız, tarafsız ve uzman kuruluşlardır. Gemilerin
klaslanması, en basit bir anlatımla, tanınmış bir klas kuruluşu tarafından geliştirilmiş ve yayımlanmış kurallara uygun olarak inşa
edilmiş gemilerin, bu kurallara uygunluğunun belgelenmesidir.
Diğer bir deyişle klaslama, klas kuruluşu tarafından üretilmiş kurallara uygunluğunun üçüncü taraf tarafından doğrulanmasıdır.
Klas kuruluşları kurallar oluşturup, inşaatı yapılacak gemi ya da
deniz yapısının bu kurallara uygun olduğunu teyit eder. Bu süreç,
1- İmalat öncesi dizayn safhasında proje onaylarını,
2- Gemi ve açık deniz yapısında kullanılacak malzeme ve teçhizatın sertifikalandırılmasını,
3- Gemi ya da deniz yapısının inşa edilmesi sürecinde tüm
safhalarında onaylı projelere uygunluğunun kontrol edilmesini
ve bu safhaları başarıyla geçmesinden sonra yapılan nihai test ve
tecrübeler sonrasında klas sertifikası almaya hak kazanması ile
4- Klas aldıktan sonra gemi ya da açık deniz yapısının tüm
işletme hayatı boyunca, klas kuruluşu tarafından yapılan periyodik sörveyler sayesinde, inşa edildikleri koşulların yani can, mal
ve çevre emniyetinin devam ettiğinin doğrulanması şeklinde tanımlanabilir.
Klaslama, geminin teknesini, stabilitesini ve elektrik tesisatının tümünü içermek üzere, makine donanımınım kurallara göre
dizayn edilmesi ve inşa edilmesi faaliyetlerini kapsar. Türk Loydu
denizcilik alanında klaslama faaliyetine ek olarak, statutory faaliyetlerini yetkilendirilmiş olduğu bayrak devleti adına yürütmektedir. Türk Loydu başta Türk Bayraklı gemiler olmak üzere 15 ülke
bayrağını taşıyan gemilere bayrak devleti adına sertifika düzenleme yetkisine sahip (Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti,
Moğolistan, Suriye, Lübnan, Kamboçya, Libya, Kribati, Azerbeycan, Komoros, St.Kitts&Nevis, Moldova, Cook Island, St.Vincent
and Grenadines, Palau). Yurt içinde Ankara, İzmir, Marmaris ve
Adana’da ofislerimiz faaliyetlerini sürdürüyorlar. Yurt içine tüm
ofislerimizde toplam çalışan sayımız 138’dir. Yunanistan, İtalya,
Suriye, Libya’da ticari temsilciliklerimiz mevcut olmakla beraber,
bunların dışında, dost ve kardeş Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de
kendi ofisini açmıştır. Endüstri faaliyetlerinin başlıcaları olan;
uygunluk değerlendirme, yönetim sistemi belgelendirme, personel-kaynakçı belgelendirme ve ürün belgelendirme faaliyetlerini
de yürütmekte olup bunun yanı sıra ulaştırma alanında önemli
ve güncel bir gündem konusu olan; tehlikeli madde “taşımacılığı” konusu sürdürülmektedir. Ulusal ve uluslararası alanlarda
geçerli belgeler düzenleyebilmek amacıyla “Yönetim sistemleri
belgelendirmesi için TS EN ISO IEC 17021, uygunluk değerlendirme faaliyetleri için TS EN ISO 17020, kaynakçı belgelendirme
faaliyetleri için TS EN SO IEC 17024 ve ürün belgelendirme faaliyetleri için TS EN 45011 akreditasyonlarına sahiptir. Belirtilen akreditasyon ve yetkilere ek olarak kuruluşumuz, 2009/105/
EC (ex-87/404/EEC) Simple pressure vessels, 2009/142/EC (ex90/396/EEC) Appliances burning gaseous fuels, 92/42/EEC Hotwater boilers, 94/25/EC Recreational craft ve 97/23/EC Pressure
equipment konularında onaylı kuruluş (Notified Body) olarak
hizmet vermektedir.
Dosya
OCAK - ŞUBAT 27
Röportaj
“Denizcilik sektörü
bizi önemsemiyor”
28 MART - NİSAN
Güven Kepçe Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir
O, babasının “Ağabeyinizin yardıma ihtiyacı var”
sözüyle küçücük yaşında giydi tulumu, geçti tezgahın
başına ve başladı ağabeyiyle birlikte çalışmaya. Bir
süre sonra küçük biraderleri de eşlik etti onlara. 40
metrekarelik atölyede iki de işçiyle başladı serüvenleri.
Ama öyle böyle bir serüven değil! O üç kardeşin
hikayesi bugün ülkemiz adına bir gurur kaynağı. Peki,
nasıl oldu, neydi onların başarısındaki sır? “Kolay
olmadı, hem de hiç kolay değildi!” diyen Güven Kepçe
Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir ile başarının
ardındaki tüm gerçeği konuştuk ve bitmeyen enerjisi ile
muazzam memleket aşkına tanık olduk. Sohbetimize
hem denizciliği hem de siyaseti ekledikten sonra
gördük ki, belki biraz kırgın sektöre ama denizcilik
kanına işlemiş bir kere bu yüzden olsa gerek denizci
kimliği Kastamonu için hedeflediği her şeyin temelinde
yatıyor…
Başarılı bir şirketin başarılı
bir yöneticisi Murat Demir. Peki,
bu şirketin temelleri nasıl atıldı?
Güven Kepçe’nin temelinin
ağabeyimin amcamızla yaptığı ortaklıkla atıldığını söyleyebilirim.
Tabi bu, birden bire alınan bir karar değil. Amcamın geçmişi gemi
inşa sektörüne dayanmaktaydı.
Gururla söyleyeceğim, Türkiye’de
kum kepçesini ilk yapan amcamdır. Biz üç erkek kardeş, ablam,
annem, babam Kastamonu’da yaşıyorduk. Babam kalafataçıydı. Ağabeyimde Kastamonu’da kaynak
sektöründeydi, gemilerin tamirat, tadilat işleriyle ilgileniyordu,
1983’te Kastamonu’dan İstanbul’a
gelerek amcamla ortak oldu. O
zamanlar Maltepe’de 40 metrekarelik küçük bir atölyede amcamla
birlikte iki seneye yakın çalıştılar.
Amcam 1985’te kendi işine geri
döndü. Bende o yıllarda ilkokulu
bitirmek üzereyim, okumak istiyorum ama ağabeyimiz dükkan
açmış, babamız da “Ağabeyinizin
yardıma ihtiyacı var” deyince ilkokulu bitirdikten altı ay sonra ağabeyimin yanına geldim. Ağabeyim
evlenmişti, yengem, ağabeyim, ben
başladık yaşamaya. Velhasıl çırak
olarak ağabeyimle birlikte girdim
sanayinin içine. Daha sonra küçük
kardeşimizi de aldık yanımıza ve
başladık üçümüz birlikte çalışmaya. Zamanla iki de işçi aldık, olduk
beş kişi. O dönemlerde sadece
kum kepçesi imalatı var, biz hem
bunları yapıyoruz hem de bakım,
onarım işleriyle ilgileniyoruz. Hepimiz alaylıyız, makine mühendisimiz falan yok, kafamızdaki
mühendislikle yapıyoruz her şeyi.
Hayatın çok zorluklarını yaşayarak
geldik bu noktaya. Kolay olmadı,
hem de hiç kolay değildi!
bitirmek
süreçleri?
İlk ihracat
üzereyim, okumak
Güven Kepnereye geristiyorum ama ağabeyimiz
çe, 2009 kriziçekleşmişti?
ni yaşamadı.
dükkan açmış, babamız
Aracı firBunda alaylı
da “Ağabeyinizin yardıma
mayla vasıolmamızın
ihtiyacı var” deyince ilkokulu etkisi bence
tasıyla yaptığımız
ilk
bitirdikten altı ay sonra
çok
büyük.
ihracat, henüz
ağabeyimin yanına
Buna geçmeden
Maltepe’deyken
önce
söylemek
geldim
1997
senesinde
isterim ki, okumak
bizim içimizde bir uhdeydi.
İlkokulu bitirip göÇok
zümüzü sanayide
açtık ama çok
sıkıntılı
sonrada olsa
zamanlardı elbet
tahsilimizi
lakin o sıkıntıları
t amam layayaşamasaymışız
bildik. Şimdi
geleyim tekbugünleri de
rar sorunuza;
göremezmişiz diye
piyasada ticaret
düşünüyorum
yaparken ya da
tezgah başında iş
yaparken alaylı olmamızın çok faydasını yaşadık. İşin ta
dibinden gelmek farklı düşünmeyi
de beraberinde getiriyor. Müşteri
gibi de düşünebiliyorsun, tezgahta
çalışan işçi gibi de düşünebiliyorsun. 2009’da malum kriz kapıya
MART - NİSAN
dayandı. Öncesinde imzaladığımız
bir sürü projemiz vardı ama piyasa
krizde, ürünü nasıl satacağız. Dedik ki, fiyatımızı indirelim, gerekirse kar da etmeyelim, zararımız
olmasın yeter dedik. Böylece kimse
siparişini iptal ettirmedi. Almanya,
Hollanda, İtalya gibi ülkelerden
kimse kepçe almadı. Hatta Rus bir
firma üç yıl boyunca bizimle çalıştı. Aldığımız bu karar 2014-2015
senesinde dünyada en çok kepçe
Röportaj
İlk kırılma noktası neydi?
Bir yasak. 1999 depreminden
sonra deniz kumuna yasaklama
getirildi. İşlerimiz sıkıntıya girdi.
Ne yapacağımızı, nasıl ayakta kalacağımızı başladık düşünmeye.
Bir gün broker firmasından bir
arkadaşımız geldi, o arkadaşımızla
hala görüşüyoruz, onula konuştuk
ve sonrasında birlikte çalışmaya
başladık. O, bize yurt dışından
müşteri buldu, biz ürettik. Böylece
ihracat yapmaya başladık. Sonra
işler açılmaya başladı, üretimimiz
devam etti, hatta büyüme çizgisine
girdi. Güven Kepçe’nin bugünlere gelmesinde bir arkadaşımızın,
dostumuzun da emeği çoktur. O
arkadaşımız sayesinde Gebze’deki
yer aldık. 40 metrekarelik atölyeden 300 metrekarelik bir yere taşındık. Orası bizim gözümüzde bir
fabrikaydı. Orayı nasıl dolduracağımızı dahi bilmiyorduk. Yurt dışı
işlerimiz arttıkça, üretimimiz daha
kaliteli olmaya başladı. Mekanik
Pakistan’a oldu. İhracat yapıyoruz
olarak kepçelerde değişiklikler
ama çok iyi para kazanamıyoruz
yaptık, kendi bulduğumuz mekaki! Bir aracı firma vasıtasıyla yapınik bir kepçe vardı, onu geliştirdik.
yoruz. 2005’te şirketimize endüstri
Osman Türeyyen ağabeyimin bir
mühendisi olarak tahsilini tamamsözü vardır, hiç unutmam: Bize
layan Yeğenimiz Engin Demir
dedi ki “Yurt dışında çok iyi iş var.
geldi. Bizim ufkumuzda böylece
Değil burası, bunun gibi 3-4 tane
açılmaya başladı. Yurt dışıyla olan
daha yer size yetmeyecek, ona
bağlantılarımızı kendimiz yapmagöre çalışın”. Gerçekten de öyle
ya başladık. 2005’te aracısız olarak
oldu. Bizim için önemli bir diğer
ilk ihracatımızı Kuveyt’e yaptık.
kırılma noktası da Er Madencilik
İşte bu tarihten sonra bambaşka
oldu. Onlar bize yurt dışından gebir Güven Kepçe sayfası açıldı.
tirdikleri bir kepçe fotoğrafından
Kendi fikrimiz olan mekanik kepüretim yapmamıza vesile oldular.
çemiz dünyada adını duyurmaya
Fotoğrafa baktık ve yap-boz yapar
başladı. Hem fiyatı, Alman, Holgibi onu imal ettik. Çok sıkıntılı
landa markalarına göre çok ucuzzamanlardı elbet lakin o sıkıntıları
du, hem de kalitede onlarla yarışayaşamasaymışız bugünleri
cak noktadaydı.
de göremezmişiz diye
İlkokulu
düşünüyorum.
Peki ya kriz
29
Röportaj
satan firma konu-
muna yükseltti.
Her
Dünya birinşeyden önce
cisi olduk.
ülkemizin geleceği
B u n u n
için ülkemiz şartlarını
altında yazorlamalıyız. Bu ülkede
tan sadece
fiyatı inkazanmalı ve ülkemize
dirmek mi,
kazandırmalıyız
30 MART - NİSAN
hayır tabi ki!
Bir anımı anlatayım size; yaptığımız bir kepçe Rus gemisinde arıza
yapmış. Adamlar bir ay boyunca
kepçeyi tamir edebilmek için proje çizmişler ama olmamış. Ben
gittim, dedim ki “İki saat verin ve
çalışmaya başlayın”. Tabi şaşırdılar,
giydim tulumumu bir buçuk saatte
arızayı buldum, tamir ettim. Hiçbir mühendis arkadaşım alınmasın gücenmesin, elbet okumuşlar
emek vermişler lakin pratik bambaşka bir şey ve bu okulda öğrenilmiyor.
Gerçekten çok büyük anlaşmalara imza atıyorsunuz…
Emeğimizin karşılığını çok şükür alıyoruz. Kötü niyetli insanlar
yok mu, var muhakkak. Ürünlerimizi kopyalamak isteyenlerle de
karşılaşıyoruz. Kepçemizi görsel
olarak kopyalayabilirler belki ama
teknik olarak yapabilmeleri mümkün değil. Diğer taraftan bugün
herkesin gözünü korkutan Çin’in
devlet firması COSCO, bizimle 2017 senesine kadar anlaşma
yapmışsa bu sadece bizim değil, ülkemizin başarısıdır. Sadece
COSCO’da değil, Amerikan firması bizimle 50, Singapur firması 30
gemilik anlaşma yaptı. Fakat üzülerek ifade edeceğim Türk denizcilik sektörü bizi önemsemiyor. Ne
Deniz Ticaret Odası ne de Gemi
İnşa Sanayicileri Birliği. Gemi yük
taşıyor, o yükü getiriyor, götürüyor ama gemiye ihracatı yaptıran
Güven Kepçe’dir. Herkesi bir kefeye koymak olmaz, Cengiz Kaptanoğlu, Bedri İnce, Bayram Aslan
gibi denizciliğin duayen isimlerin
bizim reklamımızı yapmaları büyümemizdeki katkılarını ifade etmezsem yanlış yapmış olurum.
Bir aile şirketi olarak büyük
başarılara imza attınız. Aile şirketi olmanın avantaj ve dezavantajları neler?
Aile üyeleri arasında saygı varsa
hiçbir sorun olmaz. Sıkıntı saygıyı kaybederseniz başlar. Üç erkek
kardeş çalışırken iki işçi alıp beş
kişi olduk, oradan 20 kişiye çıktık, bugün ise 95 kişinin çalıştığı
bir şirketiz. Üç kardeş hep bir aradaydık, şuanda da Tuzla’da bir arsa
içerisinde üç ayrı evde yaşıyoruz.
İşteki sorunları eve taşımıyoruz
ama illaki evde iş konuşuyoruz.
Büyüğümüz bir karar verdiyse, bu
kararı kendi aramızda tartışıp, uyguluyoruz. Biliyoruz ki sonuç ne
olursa olsun birimizden birinin aldığı karar şirketin iyiliği için. Tüm
bunlar bizim için büyük avantaj.
Hepimizin işin hamurundan gelmesi de ayrı bir güç. İşçinin halini, davranışlarını, ne istediğini, ne
beklediğini biliyoruz. O tezgahın
başında bir zamanlar biz vardık.
Bugün işe başladığımız günlerden
bugüne kadar bizle birlikte olan
personelimiz varsa sadece üreterek
kazanmamışız, insan da kazanmışız demek ki.
Bir iş adamı olarak Türkiye’de
iş yapmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her şeyden önce ülkemizin geleceği için ülkemiz şartlarını zor-
Memleketiniz Kastamonu’dan
adaylığınızı koydunuz. Kastamonu için hedefleriniz neler?
Kastamonu ile ilgili hedeflerimde denizci kimliğim ağır basıyor. Kastamonu’da stratejik bir
limanımız var; İnebolu. Burası
biliyorsunuz İstiklal Savaşı’nda
Anadolu’nun dışarı açılabileceği
tek limandı. Ben bu limanı konteyner hatlarıyla dünyaya bağlamak istiyorum. Bu proje hayata
geçtiğinde Kastamonu halkı çok
şey kazanacak. Bir sanayici olarak
memleketime her zaman yatırım
yaptım, yapmaya da devam edeceğim, o ayrı. Fakat milletvekili
olursam Güven Kepçe yöneticisi
vasfımdan çok daha fazla şeyler
yapacağım aşikar. Ben İstanbul’dan
aday olmayı hiç düşünmedim bile.
İyi şeyler yapmak istiyorum ve inanıyorum ki milletin vekili olursam
Kastamonu çok şey kazanacak. Ülkemde dürüst bir iş adamı olarak
güzel işler başardım, siyasetin her
zaman temiz tarafında yer aldım.
Hemşerilerim yanımda olursa her
zaman temiz kalarak güzel işler yapacağım.
Röportaj
Tam bu noktalamalıyız. Bu ülkede
Kastamonu
da sormak istekazanmalı ve ülkemize kazandırriz Adalet ve
ile ilgili
malıyız. UnutKalkınma
hedeflerimde denizci
mamalıyız
Partisi’nden
kimliğim ağır basıyor.
Türkiye’de işKastamonu
Kastamonu’da stratejik bir
ler iyi giderse
milletvekili
limanımız var; İnebolu. Ben bu aday adayhepimizin işleri iyi gider,
limanı konteyner hatlarıyla
lığınız söz
kötü giderse
konusu…
Bir
dünyaya bağlamak
hepimiz kaysüredir
siyaseistiyorum
betmeye başlarız.
tin içerisindesiBu sebeple iş adaniz, size bu kararı
mı olarak ülkemize ve
verdiren faktörler nebu topraklarda bizlerle birlikte
ler?
yaşayan herkese karşı sorumluBenim oldum olalı sosyal yöluğumuz var. Bürokratik engeller nüm ağar basıyordu. Uzun yıllardır
yok mu, var ama diğer tarafta su- sivil toplum kuruluşlarında yöneiistimal de var. Tek taraflı değil ki
tici olarak çalıştım. 2009’dan itibahiçbir şey. Mesela organize sanayi
ren siyasetle yakinen ilgilenmeye
bölgeleri. Buralar rağbet görmeye
başladım. İstanbul Tuzla AK Parti
başlayınca fiyatlarda tavan yapıyor.
İlçe Yönetim Kurulu Üyesi oldum.
Arsa bedeli çıkıyor iki katına. Bu
Şimdi ise yeri ve zamanı geldiğini
durumdan zarar gören yatırımdüşündüğüm için Kastamonu’dan
cı, bunu denetlemesi gereken de
AK Parti milletvekili aday adayı
hükümetimiz. Bunu ben sanayici
oldum. Ben her zaman sanayicileolduğum için görüyorum, sadece
bürokrat olsam göremeyebilirim. rimizin siyasetin içerisinde yer alSanayicilerimizin
bürokrasinin ması gerektiğine inanmışımdır. İş
içerisinde daha fazla olmaları ge- adamlarımızın siyasete, bürokrasiye çok şey katacağı kanaatindeyim.
rektiği kanaatindeyim.
MART - NİSAN 31
PORT FINANCE INTERNATIONAL
29 & 30 NİSAN 2015
ISTANBUL
#pfiistanbul
Bölgedeki projeleri, planları ve yatırımları değerlendirmek üzere sektördeki liman uzmanlarını ve yatırımcıları bir araya getiriyoruz
Bu yıl altıncısını düzenlediğimiz Port Finance International Istanbul konferansımız 2015`te de sizlerle. Konferans
her yıl olduğu gibi unlu sektör uzmanları ve finansçılardan oluşan konuşmacıları bir araya getirerek; 2018`e kadar
dünyanın ikinci en hızlı büyüyen ekonomisi olduğu tahmin edilen Türkiye ekonomisinin güncel halini tartışma
imkânı sağlayacaktır.
Türkiye’deki diş ticaretin %80`inini deniz ticareti ihtiva etmektedir. Türkiye’de 8000 km’lik kıyı şeridinde 20 Türk
Limanı hizmet vermektedir ve yatırım ve gelişim fırsatlarına açık atıl durumda olan limanlar bulunmaktadır.
Konferansımız, proje aşamasında olan Galataport gibi yeni projelere yer verecek olup; Goldman Sachs`in $250
milyon dolar yatırım yaptığı Petkim Konteyner limanı gibi yakın zamanda yatırım yapılmış limanlarla ilgili konuları
da ele alacaktır. Uzmanlar bölgedeki finansal sermaye araçlarına bağlı olarak gelişen Mersin Limanının bono
finansmanı gibi önemli konulara değineceklerdir.
Ayrıca konferansımızda; hükümetin hazırladığı ikinci plandaki özelleştirme altyapı çalışmaları hakkında sektördeki
yatırımcıların bakış açıları değerlendirilecektir. Türkiye’nin lojistik ve enerji dağıtım merkezi olması açısından
dengeli stratejik konumu ele alınacaktır. Petrol ihracatçıları açısından uzun zamandan beri önemli bir liman
olan Ceyhan limanı detayları ile tartışılacaktır. Konferans hakkında daha detaylı bilgi için web sayfamızı ziyaret
edebilirsiniz. www.portfinanceinternational.com
Port Finance
International
Istanbul konferansı
ana sponsorluğunu yapacak olan The Port of
Antwerp International tüm katılımcılara bire bir
iş değerlendirme toplantısı fırsatı sunacaktır.
Bu toplantılara katılmak için event web sayfası
üzerindeki formu doldurabilir yada
joanne@portfinanceinternational.com
mail adresine basvurabilirsiniz
ÖNCEKİ YILLARDAKİ KATILIMCILAR
Akcansa Cimento
Akport
Alpha Terminals
APM Terminals
Arkas Holdings
Arup
Belde Liman
Borusan Lojistik
Bulgarian Ports Company
Celebi Holding Inc.
Ceynak Lojistik ve Ticaret
Constantza Port
DEGERE International Trading
DP World
EBRD
Efesan Port
Port Finance International
büyük çaplı altyapı
çalışmalarını ve dünyadaki en iyi
örnekleri mükemmel bir konferans
ortamında sunmaya devam
ediyor. PFI etkinlikleri potansiyel
iş ortakları ile buluşma ve sektör
çalışanlarına yönelik uzman
görüşlerini dinleme fırsatı yaratır.
Biz PFI etkinliklerine katılarak
zamanı kazanıma çevirmeye
devam edeceğiz!
Sean Pierce, CEO, Yilport
Eversheds LLP
Evyap Liman Isletmesi
Garanti Bank
GEMPORT
Grup Maritim TCB, S.L.
Gulftainer Co. Ltd.
Halcrow Group Limited
HANSU AVUKATLIK BÜROSU
HAPAG –LLOYD
Holman Fenwick Willan
HPC Ukraina
IFC
KARABÜK PORTS
KfW IPEX-BANK
Koruma Klor Alkali
KPMG
GLOBAL PARTNER SPONSOR
Liebherr-Werk Nenzing
LIMAS PORT
LLC “PORTINVETS”
Maersk Denizcilik
Mersin International Port
Nemport
Odessa Sea Port
Penang Port Commission
Port of Burgas
Port Varna
Poti Sea Port
RODA LIMAN
Rosmorport
STFA
Taman Ferry Terminal
Unicredit Bank
GLOBAL SILVER SPONSOR
KONFERANS BOYUNCA ELE ALINACAK
KONU BAŞLIKLARI:
• Türkiye’deki ekonomik gelişmeler ve dış ticaret hedefleri
• Türkiye’deki örnek projeler: Galataport Projesi
• Mevcut limanlardaki güncel yatırımlar: Goldman Sachs`in Petkim
Konteyner Limanındaki $250 milyon dolarlık yatırımı
• Bölgeye uygun finansal enstrümanlar
• Mersin Port özel finansman bonosu
• Yatırımcılar açısından Liman yönetmeliği
• Türkiye’de özelleştirilmesi beklenen ikinci dalga altyapı yatırımları
• Bir kurumsal yatırımcı bakış açısıyla bölgedeki limanların
değerlendirilmesi ve nasıl sermaye sağlanacağı
• Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki Cin yatırımcıları
• Türkiye enerji dağıtım merkezi olarak Türkiye’nin limanları nasıl tam
kapasite çalıştıracağı
• Ceyhan Limanı uzerine degerlendirme
• Ve daha fazlası
KATILIM
Şirketinizin sektördeki yerini belirginleştirmek ve sponsor olmak
için bizimle irtibata geçebilirsiniz.
Timur Chairutdinov • timur@portfinanceinternational.com
Konuşmacı yada panelist olmak için:
cathy@portfinanceinternational.com
Katılımcı kaydı için:
Arzu Guler • +44 207 017 3415 • arzu@portfinanceinternational.com
Erken Kayıt Fırsatını Kaçırma!
Standart Kayıt Ücreti:
Erken Kayıt Ücreti:
1095 Euro
995 Euro
Son indirimli kayıt tarihi 20 Mart 2015
Daha fazla bilgi için:
+44 207 017 3415
timur@portfinanceinternational.com
www.portfinanceinternational.com
TECHNICAL PARTNER
MEDIA PARTNERS
www.portfinanceinternational.com
FUARCILIK T‹C. LTD. fiT‹.
Dosya
GATE TO
LOGISTICS
18-20 Kas›m 2015
‹stanbul
www.logitrans.com.tr
OCAK - ŞUBAT 33
Uluslararas›
Transport Lojistik Fuar›
Organizasyon EKO MMI Fuarc›l›k Ltd. fiti.
BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GERE⁄‹NCE TOBB (TÜRK‹YE ODALAR VE BORSALAR B‹RL‹⁄‹) DENET‹M‹NDE DÜZENLENMEKTED‹R.
İşi
uzmanına
bırakmak
lazım
Can BESEV
Yönetici-Analist
Makale
İ
34 MART - NİSAN
ki ünlü düşünürün sözleriyle
başlamak istiyorum bu yazımıza, ilki Darwin’den; “cehalet, genellikle bilgi sahibi olmaktan daha
çok özgüvene sebep olur”, ikincisi
ise Bertrand Russell’dan; “dünyanın
sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”
Çevremize baktığımızda bunların birçok örneğini görüyoruz çünkü diyebiliriz ki, yetkin olmayan
insanlar becerilerine aşırı değer
biçme eğilimindedirler. Yetkin olmayan insanlar diğer insanlardaki
gerçek beceriyi fark edememektedirler. Yetkin olmayan insanlar
kendilerindeki yetersizliğin boyutunu görememektedirler ve genellikle eğer bu yetkin olmayan insanlar becerilerini geliştirmek üzere
eğitilirlerse, geçmişteki eksikliklerini fark edip kabul etmektedirler.
Buna idare biliminde DunningKruger etkisi deniyor veya Türkçe
kifayetsiz muhterisler diye de özetlenebilir. Denizciliğe baktığımızda
da, bugün içinde olunan birçok
sorunun esasında bu kendini alim
sanan cahillerden kaynaklandığını
da söylemek mümkün.
Bu kişiler, genellikle her şeyi en
iyi kendilerinin bildiklerini iddia
ederler. Zira 2008 krizi öncesi uzun
vadeli çok olumlu tahminleri olanları hatırlarsınız, veya daha yakın
zamanda iflas eden büyük firmaların üst yöneticilerinin halen daha
etrafta konunun en uzman kişileri
olarak kendilerini satmalarını görmüşsünüzdür. Hatta bu kadarla da
kalmayıp, çevrelerindeki alim kişileri de aşağılamaya çalışırlar, “biz
biliriz” kelimelerini çok sıkça duyarsınız bu sendromdan mustarip
olanlarda.
Her konuda fikir sahibidirler
ve her şeye de hazırlıklı olduklarını sanır bu insanlar ve çevrelerine
de öyle söylerler, büyük özgüvenle
konuşurlar. Aslında yaptıkları önce
kendilerini sonra da çevrelerinde
bir bildiği var herhalde diye ona
inanıp güvenenleri kandırmaktır.
İkna kabiliyetleri yüksektir ve bu
kişileri üst düzeylerde görmek de
sürpriz olmaz, çünkü işinde çok iyi
olduğuna yürekten inanan “yetersiz” kişiler, kendini ve yaptıklarını
övmekten, her işte öne çıkmaktan
ve haddi olmayan görevlere talip
olmaktan en küçük bir rahatsızlık
duymayacaktır. Aksine bunu bir
“hak” olarak görecektir.
Bu “hak” verilmediği takdirde
agresif olabilirler. Bu en “tabii hakkın” kaynağı, bilgisi ve deneyimi
hiç bulunmayan kişilerin kendine
güven seviyeleri neredeyse tamdır,
bilmedikleri alan yoktur ve her şeye
“yaparız abi” derler.
Ama gerçek hayatta, hiç bir uz-
man ben her şeyi biliyorum diye
dolaşmaz. Genellikle temkinli cevaplar verirler. Araştıralım, bakalım derler ve dediklerini de yaparlar, ince eler sık dokurlar. Büyük
yatırımlar yaparlar bilgiye erişmek
için, uzmanları toplarlar, danışırlar,
araştırırlar, raporlar ister ve analizler yaparlar, yaptırırlar. Ama bütün
bunlar cahile göre beyhude işlerdir.
Tabii alim araştırmasını yapıp,
cahile göre “aptalca” olan sorulara
cevap ararken, kifayetsiz muhterisimiz hatta bir takım yatırımcıları
da peşine takıp çoktan yatırımlara
başlamıştır. Dergilerde gazetelerde tersanelerde çekilmiş boy boy
fotoğrafları çıkar, bir anda “büyük
armatör X Bey” olur ve her önüne
gelene de vaaz vermeye, ne kadar
başarılı olduğunu ballandıra ballandıra anlatır. Şiştikçe şişer, büyüdükçe buyur ve çevresinde de alkışlayanları hiç eksik olmaz.
Yahu, dünyada çok büyük arztalep dengesizliği var bu böyle
gidemez diyenlere güler geçer ve
onları korkaklıkla, iş bilmezlikle ve
hatta aptallıkla itham eder, muhafazakar der. Sanki muhafazakârlık
kötü bir şeymiş gibi, “koruyuculuk”
kelime anlamı, yıllar yılı alın teriyle
akılla, canla, başla kazanılanı elde
muhafaza etme cabası.
Gün gelir de, gerçekler boy gösterdiğinde ve bu büyük armatör
ama acımasının sebebi iflası veya
kayıpları değildir, kendini bilmezliğine ve bu kendini bilmez, işten
anlamazlara kendilerini kaptıranlara acır. Mevlana’nın dediği gibi:
Edep, edepsizlerin edepsizliğine
sabretmektir, ve diğer bir ustada
Balzac’la da devam edersek, her
güç, sabır ile zamanı birleştirerek
sağlanır.
İşte simdi gün, gemi almak isteyen alimlerin günü denizcilikte.
Zamanında cahil edepsizlerin ba-
lonuyla yükselen gemileri, ederinden çok aşağıya toplama zamanı.
Ama sadece o gemileri işletebilecek
teknik bilgi ve beceriye sahip olanlar için güzel fırsatlar günü: kendini bilenler için.
Zaten Platon’dan Mevlana’nın
Mesnevi’sine oradan da DunningKruger’e kadar hep aynıdır: lezzet
dışardan gelmez içten gelir. İnsanın
kendi benlik bilgisine sahip olması,
en büyük baht, bilmeyişi ise en büyük bahtsızlıktır.
Makale
çok Sayın X Bey iflas ettiğinde,
normalde beklenir ki “ah, vah ben
cahilmişim, aptalmışım meğer” desin. Ama bir bakarsınız ki, kendisinden başka herkes ve her şey suçludur, lakin kendisi zinhar değildir.
Kurbandır, mağdurdur ama halen
en iyisini kendisi bilir. Hatta devletler yetimin hakkıyla onu kurtarmalıdır, paketler hazırlanmalıdır,
faizsiz krediler verilmelidir onları
da batırsın diye.
Alim ise, Bay X’e acıyarak bakar,
MART - NİSAN 35
Dev gemiler "promosyonla"
yanaşsın
KRUVAZİYER turizmde geçen yıla kadar rakamlarını hızla
artıran Türkiye'nin Yunanistan, Mısır ve İsrail'e karşı rekabet
edebilmesi için promosyon desteklerini gündeme alması
gerektiği ifade edildi Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Başkan
Yardımcısı ve MSC Cruises Operasyonlar Sorumlusu Savaş
Ercan: "Gemilerin yanaşma maliyeti en yakın rakibimiz
Yunanistan'ın çok üzerinde. Kruvaziyer şirketlerinin Türk
limanlarına daha fazla gemi getirmesinin teşvik edilmesini
istiyoruz."Tatillerini dev gemilerde geçirmeyi tercih eden insan
sayısındaki hızlı artış kruvaziyer sektöründe rekabeti kızıştırdı.
Geçen yıla kadar limanlarına çektiği gemi sayısını sürekli
artıran Türkiye 'nin Yunanistan, Mısır ve İsrail ile rekabet için
"promosyon" destekleri sağlaması gerektiği ifade edildi.
Dünyanın en pahalı ve uzun yatı
lük yat, 222 metrelik uzunluğuyla da bu
alandaki rekoru eline geçirecek.Bir cruise
gemisinde daha uzun olacak olan yatın yıllık
masrafı ise yılda 30 milyon dolara ulaşacak.
Saatte 35 deniz mili hıza ulaşabilen "Triple
Deuce", 100 bin beygirgücüne sahip
motorlarla desteklenmiş.
Kısa Kısa
YAPIMI devam eden "Triple Deuce" isimli
ultra lüks yat, 2018 yılında tamamlandığında
"Dünyanın en pahalı ve en uzun yatı"
ünvanını alacak.7 güverte, 2 havuz ve 275
metrekarelik bir suite sahip olan yat, 787
milyon sterline (yaklaşık 3 milyar) liraya mal
olacak. Fiyatıyla yeni rekor kıracak olan
Gazze limanı bu yıl hizmete girecek
36 MART - NİSAN
İSRAİL'İN son Gazze katliamının ardından
imzalanan “Barış” planında Hamas’ın şart
koştuğu “Uluslararası Gazze limanı” için
Türkiye, Katar ve Yunanistan’ın desteğiyle
hazırlıklara başlandı. Liman bir yıl içinde
tamamlanacak.Gazze’deki Hamas yönetimi
“Uluslararası Gazze Limanı” için düğmeye
bastı. İsrail’in son Gazze saldırısının ardından
imzalanan “barış” planında Hamas, bölgenin
yeniden inşasının yanı sıra ablukanın
kırılması ve ekonominin düzeltilebilmesi
için uluslararası bir liman yapılmasını şart
koşmuştu.
KOSDER eğitim startını verdi
KOSDER, eğitim programlarına
başladı. İlk eğitim ABS Academy
tarafından iki gün ücretsiz olarak
verildi. KOSDER Yönetim Kurulu
Başkanı Salih Zeki Çakır, “KOSDER,
çok yeni olmasına rağmen denizcilik
ve ülkemiz kamuoyunda ses
getiren bir dernek haline geldi.
Bundan dolayı hem mutlu hem
de gururluyuz. Dernek olarak
amaçlarımızdan birisi de karada ve
denizde görev alan denizcilerimizin
eğitim düzeyini geliştirmekti. Bu amaç
doğrultusunda eğitim faaliyetlerimize
başlamış olduk” dedi. “KOSDER,
denizciliğimizin mesleki örgütlerinden
bir tanesi. Biliyoruz ki mesleğimizde,
gemilerimizin özelliği, çalışma
sahaları, teknolojik gelişmeler, işletme
faaliyetleri ile personel kalitesi çok
önemli. Son yıllarda işleyişle ilgili yeni
kurallar hayata geçirildi. Bu anlamda
hem denizde hem karada çalışan
arkadaşlarımızın bu kuralları layıkıyla
öğrenmesinin onların öncelikle can ve
mal emniyeti ve sonrasında yarınları
için gerekli olduğun düşünmekteyiz”
diyen Çakır, eğitimlerin dikkate alınıp,
değerlendirildiği takdirde olumlu
sonuçlar elde edileceğini ifade etti.
KOSDER’in eğitim konusunda üzerine
düşen vazifeyi her daim üstleneceğini
ve bu vazife doğrultusunda ilk adımı
atmaktan dolayı mutlu olduklarını
dile getiren Çakır, “Biz bir dayanışma
platformuyuz. Birlikte hareket ettikçe
çok basamaklar kat edeceğiz”
şeklinde konuştu.
“Evet ama yetmez”
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı tarafından Türk koster
filosunun yenilenmesi için hurda
teşviki verilecek olmasını da
değerlendiren Çakır, “Koster
filosunun yenilenme ihtiyacının
ortaya konulması açısından güzel bir
gelişme lakin teşviki sadece hurdaya
bağlamış olmak armatörün filosunu
yenilemesinin önünde de bir engel.
En büyük sebebi Türk Bayrağı altında
yeterli sayıda hurdaya verilecek
gemi bulunmamakta. Diğer tarafta
da armatörlerin finansal anlamda
zaten sıkıntıları var. Gemisini hurdaya
verdiğinde elinde yeterli bir kaynak
kalmıyor” diyen Çakır, kanun çıktıktan
sonra yürürlüğe girecek tebliğ için
dernek öncülüğünde bir çalışma
grubu oluşturulduğunu, o çalışma
grubunun hazırladığı raporun yakında
Ankara ile paylaşacağını açıkladı.
VODA DENİZCİLİK
www.vodashipping.com
MV LIRA
MV VEGA
MV FB GLORY
MV MIMOZA
MV REGGAE
MV TEMPO
MV TAHSIN
3.078
3.346
2.806
3.041
2.350
2.766
2.300
DWT
DWT
DWT
DWT
DWT
DWT
DWT
GİSBİR’in desteklediği Procat
Marine Yarış Takımı 4. oldu
TÜRKİYE Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’nin
(GİSBİR) desteklediği Procat Marine Yarış Takımı, 7
Şubat 2015 tarihinde Katar’ın başkenti Doha’da
uluslararası katılımcılarla gerçekleşen 2015 Katar
Kupası U.I.M. World Offshore 225 Şampiyonası’nda
dördüncü oldu.Procat Marine Yarış Takımı’na Katar
Su Sporları Federasyonu Başkanı SN. Sheikh Hassan
bin Jabor Al-Thani tarafından bir anı objesi takdim
edildi.
Kısa Kısa
HAVELSAN Almanya'ya
sistem ihraç etti
38 MART - NİSAN
İhracat yılın ilk
çeyreğine kötü başladı
TÜRKİYE İhracatçılar Meclisi (TİM),
2015 yılı Ocak ayı ihracat verilerine
yönelik bir basın açıklaması yaptı.
Buna göre Ocak ayında Türkiye'nin
ihracatı geçen yılın aynı ayına göre
yüzde 9,8 düşüşle 10 milyar 804
milyon dolar oldu. Son 12 aylık
ihracat ise yüzde 2,5 artışla 156
milyar 118 milyon dolar oldu.2015
yılında Türkiye ekonomisindeki en
büyük artının "petrol fiyatlarındaki
düşüş” olduğunu belirten TİM Başkanı
Mehmet Büyükekşi, "Petrol fiyatlarının
kısa sürede yükselmesi öngörülmüyor.
Düşen enerji fiyatları büyüme, cari
açık ve enflasyon üzerinde olumlu etki
yapacak. Nitekim 2014'ün tamamında
dış ticaret açığı yüzde 15,4 daraldı”
dedi.
DENİZ Kuvvetleri'ne yönelik büyük projeleri
yaşama geçiren HAVELSAN, CERBE sınıfı denizaltı
projesi için ürettiği, bütün hakları kendisine
ait olan Denizaltı Bilgi Dağıtım Sistemi'ni
(DBDS) Almanya'ya ihraç etti.Yeni Tip Denizaltı
Programı'nın HAVELSAN tarafından üstlenilen 3
proje paketinden biri olan DBDS'nin ilk ürünü,
ATLAS Elektronik firmasına teslim edilmek üzere
Bremen-Almanya'ya sevk edildi. Gelecek dönemde,
DBDS ile başka denizaltı sistemleri arasında ATLAS
Elektronik şirketinin Bremen'deki tesislerinde sistem
testleri gerçekleştirilecek.
www.coli.com.tr
COLI PROJECT CARGO (CPC) SHIPPING LTD. - ISTANBUL represents Singapore based ABB
Asia Break Bulk Pte Ltd and Hamburg based CPC Coli Project Cargo GmbH. Both are providing
COLI Project Cargo Ltd.
regular project parcel services between Europe and Asia and vice versa including SE Asia, India,
Persian Gulf, Black Sea, Turkey, Med Sea and Baltic.
CPC Istanbul is priorly responsible for Turkish and Black Sea markets for imports, exports, transit
cargoes and cross trades.
Solutions beyond the ordinary
Coli Project Cargo Denizcilik Ltd. Şti.
Eğitim Mah. Ahsen Sk. Sadıkoğlu İş Merkezi 1 No:10 D:66 Kadıköy 34722 İstanbul | Turkey
Phone: +90 (216) 325 7970 • E-mail: [email protected]
Gemi İnşa
Çelikten 8 kat daha dayanıklı,
3 kat daha hafif yolcu gemileri
40 MART
OCAK - ŞUBAT
NİSAN
Y
Özata Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Ataseven
alova’da kurulu Özata Tersanesi, İzmir ve İstanbul
için vakum infüzyon teknolojisiyle çelikten 8 kat daha dayanıklı, 3 kat daha hafif olduğu
belirtilen karbon kompozit malzemeden yolcu gemileri üretiyor.
Karbon kompozit malzemeden
gemi üreten ilk ve bir hususi tersane olma unvanını elinde bulunduran Özata Tersanesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne 15 gemilik
projenin dördünü teslim etti. Son
olarak İzmir’in sembol isimlerinden şarkıcı ve sinema oyuncusu
Dario Moreno’nun adını taşıyan
nihai yolcu gemisi de denize indirildi. İç donanım çalışmaları
da tamamlandıktan sonra “Dario
Moreno” yolcu gemisi de İzmir
Büyükşehir Belediyesi’ne teslim
edilecek.
Özata Tersanesi Yönetim Kurulu
Başkanı Özdemir Ataseven, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden de
4 gemi siparişi aldıklarını belirtti.
Ataseven, ”Bu siparişlerin ilkini
mart ayının sonunda, diğer gemileri de 1’er ay arayla İstanbul’da Şehir Hatları’nda kullanılmak üzere
teslim edeceğiz. Vakum infüzyon
teknolojisiyle karbon kompozit
malzemeden üretilen gemiler, çelik, alüminyum gibi malzemelerden daha pahalı olmasına rağmen
yakıt ve bakım avantajı sunuyor.
Bu gemiler işletme başarısına göre,
4 senede kendisini amorti edebiliyor. Malzeme çelikten 8 kat daha
dayanıklı, 3 kat daha hafif. Bu sıfatı
sayesinde daha düşük güçte makine ve daha az yakıtla 30 knot hıza
ulaşabiliyor. Her sene yapılması
gereken beden bakım işleri konusunda da büyük avantaj sağlıyor”
şeklinde konuştu.
Karbon kompozit teknolojisi
Türkiye’ye nasıl geldi?
Özata Tersanesi ile Türkiye,
Norveç, İsveç ve Danimarka’nın
ardından vakum infüzyon teknolojisiyle karbon kompozit malzemeden gemi üreten hususi tersaneye
sahip dördüncü memleket oldu.
Özdemir Ataseven, gemi inşa
işinde 40 yıllık mazileri olduğunu
belirtti. Tuzla’da 1985’te kurduğu
şirketin ardından Altınova’da da
bir tesisin daha faaliyete geçirildiğini aktaran Ataseven, buradaki
başka tersanelerin gelişmesine de
ön ayak olduğunu ifade etti.
Gemi inşa teknolojileri konusunda yurtdışında daimi araştırmalar yaptığını belirten Ataseven,
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tersanelerin hususi gemiler
üreterek, ihtisaslaşarak bir yere
geleceğini düşünüyordum. Konteyner, kuru yük gemileri yaptım
fakat başka tersanelere de bakıyorum, hepimiz aynı şeyleri yapıyoruz. Küçük yolcu gemileri almaya
başladım. Daha çok çelikten yaptık. Sonra Kıyı Emniyeti’nin ihtiyacı ‘Hacıyatmaz’ diye bilinen kurtarma gemileri işlerine başladık.
O arada da daimi araştırıyoruz.
Avrupa’yı dolaşıyoruz, ‘Ne yapabiliriz?’ diye. Sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ihalesi çıktı. İki
defa girmedik. Sonra söyledik ki
‘Bu ihaleye girelim.’ Yatırım masrafı çok ağırdı. 1 yıl içinde 20 milyon
avro yatırım yapmamız lazımdı ki,
krizde çok zordu. Bu bir riskti fakat sanayici riskle yaşıyor. İhaleye
nihai 20 günde karar verdik. Biz ve
Norveçli bir firma girdi. Kompozit
vakum infüzyon sistemi Türkiye’de
denenmemişti. ‘Bu olamaz, yapamazsınız’ diyen çok oldu fakat ‘Biz
bunu yaparız’ dedik. Yatırım olursa, olanak verirse bizim milletimiz
her şeyi yapar. Çünkü mühendisli-
“Hedef Avrupa”
İzmir
Büyükşehir
Belediyesi’nin ihalesi-
ne girme nedenlerinin
Türkiye’ye bu teknolojiyi getirmek olduğunu
aktaran Ataseven, şu
bilgileri verdi:
“Eğer biz bu teknolojiyi
getirmeseydik
tıpkı Devrim otomobilleri gibi bu teknoloji
bize 30 yıl daha gelmezdi. İhaleye 117 milyon
avroya aldık. Norveçli
firma, rakip olduğumuz
için 150 milyon avroya
düştü, yoksa 200 milyon avroya alacaklardı.
Biz artık bu gemileri
Türkiye’ye satmakla bir
şey elde edemeyiz. Hedefimiz Avrupa’ya bu
gemileri satmak. Rakiplerimiz belli, Avrupa’da
bir-iki tersane. İkinci
hedefimiz mega yatlar
en önemlisi de askeri
projeler.”
Gemi İnşa
ğimiz çok iyi derecede.
İhaleye girdik ve kazandık. Karbon kompozit için iyi bir ekip
oluşturduk. Avrupa’da
dolaştığımda
teknoloji ve kapasite olarak
bu büyüklükte karbon
kompozit malzemeden
gemi üreten bizim ayarımızda tersane yok.”
Özdemir Ataseven,
tersanelerine dünyanın
pek çok yerinden araştırmacıların da alaka
gösterdiğini belirterek,
“Son olarak Belçika’dan
bir üniversite grubu
geldi. Knowhow bölümümüz de herkese
tersanemizi açıyoruz”
ifadelerini kullandı.
MART - NİSAN 41
Araç kiralama şirketi Intercity, şimdi de denize açılıyor
INTERCİTY’nin patronu Vural Ak, deniz
taşımacılığına girmeye hazırlandıklarını açıklayarak
dünyanın en ilginç gemilerinden `Susitna` adlı
gemiyi almak için görüşmelere başladıklarını
söyledi.78 milyon dolara alınacağı tahmin edilen
Susitna için firma özel bir ekip yollamış. Alaska'ya
giden ekip, 20 bin dolar vererek, geminin test
sürüşüne katılmış. Aldığı ödüllerle dünyanın en
ilginç deniz taşıtlarından biri olarak gösterilen
Susitna, tasarımıyla dikkat çekiyor.Susitna, 59
metre uzunluğuyla öne çıkıyor. 2010'da denize
indirilen gemi, 129 yolcu, 20 araç ve bir traktör
römorku taşıma kapasitesine sahip.
Kısa Kısa
Başarıları Türk kaptanlara
ilgiyi artırdı
42 MART - NİSAN
İSTANBUL Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi
mezunları, deniz taşımacılığı yapan uluslararası
şirketlerin yakın takibine girdi. Denizcilik Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Nil Güler, "Uluslararası denizcilik
camiasında görev alan öğrencilerimiz sayesinde
ülkemizin gururu haline geldik. Yabancı firmalar
buraya gelerek, öğrencilerimizi yakın takibe alıyor
ve mezun olduktan sonra onları kendi bünyelerine
katmanın çabasını veriyor" dedi. Mezun verdikleri
öğrencilerin uluslararası denizcilik camiasında
önemli görevler üstlenmesinin mutluluğunu
yaşadıklarını belirten Güler, "Uluslararası denizcilik
camiasında görev alan öğrencilerimiz sayesinde
ülkemizin gururu haline geldik. Bizim asıl işimiz
gemi adamı yetiştirmek. Kaliteyi üst seviyede
tuttuğumuz için bugün uluslararası arenada söz
sahibi olduk. Buradan mezun olan öğrenciler,
dünyanın tanınmış en iyi filolarında görev alıyor.
Özelikle bazı firmalar buraya gelerek öğrencilerimizi
yakın takibe alıyor" şeklinde konuştu.
Kırım -Türkiye arası
gemi seferleri nisanda
başlıyor
KIRIM Turizm Bakan Yardımcısı Olga Burova,
Karadeniz kıyısında yer alan sahil şehri
Yalta ile İstanbul arasındaki yolcu gemisi
seferlerinin Nisan ayından itibaren tekrar
başlayacağını açıkladı.Kırım Tatil ve Turizm
Bakanlığı, Nisan ayında Kırım ile Türkiye
arasında düzenli gemi seferleri yapılacağını
duyurdu. Kırım Turizm Bakanlığı’ndan
yapılan açıklamada, “Adriana” adlı geminin
yapacağı Yalta-İstanbul-Yalta seferleri
tarifesinin hazırlandığı belirtildi.Açıklamada,
“Gemi, Kırım limanından Cumartesi günleri
saat 21.00’da hareket edecek. İstanbul’a
ise Pazartesi günleri saat 8.00’da ulaşacak.
3 gün İstanbul limanında durduktan
sonra Perşembe günleri saat 12.00’da
geri dönecek. Yalta’ya Cuma günleri saat
18.00’da ulaşması planlanıyor. Tarifede
değişiklikler olabilir” denildi.
Van Gölü Tatvan sahiline
marina yapılacak
Dosya
VAN Gölü kıyısındaki Tatvan ilçe sahiline
marina yapılması planlanıyor. Tatvan
Kaymakamlığından yapılan açıklamada,
Van Gölü sahil şeridinde marina
yapmayı planladıklarını söyledi. Marina
için ön inceleme ve etüt çalışmalarının
yürütüldüğü ifade edilen açıklamada:
"Marina için bu yıl proje tamamlandıktan
sonra, ihaleye çıkılmasını bekliyoruz.
Bu deniz ve su turizmi anlamında bize
katkı sağlayacak. Tekne, yelken ve farklı
deniz aracı almak isteyenler, bu araçlarını
rahatlıkla marinada muhafaza edebilecek.
Adilcevaz ilçemizde Su-Kay Projesi
tamamlanarak faaliyete girdi. Bunun da
turizme canlılık katacağına inanıyoruz"
denildi.
OCAK - ŞUBAT 43
Hayatta “olmaz”,
DHL’de ise “olmadı”
diye bir şey yok!
Proje Kargo
Yeri geldiğinde 1 gram vidanın bin
tonluk parçadan daha elzem bir şekilde
taşındığı sektörde işi önce en ince
ayrıntısına kadar tasarlıyor DHL. Sonra
cebine hayatta olmaz diye bir şey yoktur
diyerek B ve C planlarını koyuyor. Öyle
ya yeri geliyor çoğumuzun haritada
nerede olduğunu bulmakta zorlanacağı
bir noktaya yük taşıyor. Sonra işin
operasyon kısmına geçiyor. Burada
ise uzman ekibiyle pro-aktif çalışma
yöntemini devreye sokuyor. Ve sonuçta
DHL Türkiye Endüstriyel Projeler
Müdürü Güney Gök’ün tabiriyle “terzi
hassasiyeti” ile yaptıkları iş, müşterilerin
beğenisini ve gereksinimlerini karşılıyor,
onları mutlu ediyor…
44 MART - NİSAN
DHL Türkiye Endüstriyel Projeler Müdürü Güney Gök
DHL’nin proje taşımacılığındaki hizmet anlayışı nasıl?
DHL Global Forwarding bünyesinde yer alan
“Endüstriyel Projeler Departmanı” müşterilerimizin proje taşımacılığı alanındaki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuştur. Tüm taşımalar “Freight
Forwarder” mantalitesi ile yapılmaktadır. Butik hizmet anlayışı ile çalışan departmanımız başta enerji
yatırımları olmak üzere, petrol&doğalgaz, inşaat,
maden, otomotiv, savunma sanayi gibi sektörlerde
anahtar teslim proje lojistiği hizmeti sunmaktadır.
Yaygın network ağı ve güçlü DHL ofisleri ile birlikte
dünya üzerinde bölge ayırt etmeksizin taşıma yapabilmekteyiz. Türkiye içerisindeki projelerde taşıma
hizmeti sunabildiğimiz gibi komşu ülkelerdeki yatırımlar doğrultusunda da taşımalar yapabiliyoruz.
Yaptığımız proje taşımalarında birden fazla taşıma
metodunu entegre olarak kullanabilme yeteneğine
sahibiz. Pro-aktif operasyon anlayışımız ile birlikte taşıma modlarının birbirine temas ettiği noktalarda, uzman ekiplerimiz işin başında süpervizör-
Planlama sürecini nasıl yürütüyorsunuz?
Proje taşımacılığına konu bir
yükün talebi müşterimizden bize
ulaştıktan sonra öncelikle kendi
içimizde taşımanın en uygun yöntem ve en uygun maliyet ile transit
süreyi de göz önünde alarak nasıl
yapılacağını planlıyoruz ve birbirinden farklı taşıma alternatifleri
oluşturuyoruz. Yani işin önce kağıt üstünde projesini çiziyoruz.
Yapmış olduğumuz bu plan doğrultusunda belirlediğimiz taşıma
modları için uygun ekipman tedarikçileri belirliyoruz. Bu belirleme
sırasında maliyet, ekipman durumu ve kalitesi, servis şartları, iş güvenliği ve çevresel faktörler bir arada değerlendiriliyor. Seçeceğimiz
yöntemin sürdürülebilir olması da
çok önemli çünkü müşterilerimiz
bizim onlara sunacağımız bu çözümler doğrultusunda yatırımla-
rını şekillendirebiliyorlar. Taşıma
yöntemleri belirlendikten sonra
modlar arasındaki boşlukların
nasıl doldurulacağı planlanıyor.
Bazen ağır ve gabari dışı bir yükü
tren yolu ile bir limana getirip bu
limandan gemiye yükledikten sonra başka bir limandan tahliye edip
özel karayolu araçları ile birlikte
farklı bir noktaya taşımamız hatta
bu noktada yükün indirilmesi için
tahliye hizmeti sunmamızda gerekebiliyor. Her taşıma modunun
kendine has operasyonel özellikleri
var, zamanlama çok önemli, doğru
ekipmanla işi sürdürmek işin olmazsa olmazı, işi yaparken mutlaka cebimizde B ve C planları olmalı, her an kontrolümüzde olmayan
bir sebepten ötürü planımızı değiştirmemiz gerekebilir. Tüm bu
saydıklarımı kendi içimizde “terzi
hassasiyeti” olarak adlandırıyoruz.
İşin sonunda ortaya çıkaracağımız
elbise tüm yönleri ile müşterilerimizin beğenisini ve gereksinimlerini karşılamalı, onları mutlu
etmeli. Tüm bu saydıklarım planlama aşamasında yaşananlar, müşterimizin teyidine istinaden işin
operasyonuna geçtiğimiz zaman
pro-aktif çalışma yöntemimiz dev-
reye giriyor ve
uzman ekibimizin gözetmenliğinde
yükler istenilen noktaya arzu edilen sürede kusursuz
bir şekilde taşınıyor.
Potansiyel müşteriler DHL’den
ayrıca nasıl faydalanabilirler?
Özellikle komşu ülkelerdeki
yatırımlardaki gümrük mevzuatındaki değişiklikleri yakından
takip ediyoruz ve müşterilerimize
bu bilgileri fizibilite aşamasında
sunabiliyoruz. Bir yatırım için projeleme ve bütçeleme döneminde
bizden faydalı bilgiler alınabilir ve
fizibilite çalışmalarına bizi erken
dahil etmeleri faydalı olabilir.
Bu noktada sormak isteriz
proje taşımacılığını diğer taşımacılık türlerinden ayıran ayrıntılar
nelerdir?
Proje taşımacılığını ihtiyaçlar belirliyor. Bazen yeri geliyor
1 gram vidanın 1.000 tonluk bir
parçadan daha elzem bir şekilde
taşınması gerekebiliyor. Bu taşıma
şekli standartların dışında çünkü
Proje Kargo
lük hizmeti sunarak, oluşabilecek
problemlere önceden müdahale
edebilmektedir, böylelikle kapıdan
kapıya taşımalardaki sorunları
bertaraf ederek zaman kaybını da
müşterilerimizin lehine olacak şekilde önlemiş oluyoruz.
Yaygın
network ağı ve
güçlü DHL ofisleri
ile birlikte dünya
üzerinde bölge ayırt
etmeksizin taşıma
yapabilmekteyiz
MART - NİSAN 45
Proje Kargo
46 MART - NİSAN
Bazen
yeri geliyor 1
gram vidanın 1.000
tonluk bir parçadan
daha elzem bir
şekilde taşınması
gerekebiliyor
taşınan
yükler
hem ölçüleri hem değerleri
hem de stratejik önemleri itibari
ile diğer yüklerden farklılar. Tarifeli taşımacılık alternatiflerinde
çok fazla değiştirebileceğiniz bir
şey yok, geminin ya da uçağın ne
zaman hareket edeceği, ne zaman
varacağı, ne kadar sürede gideceği
kısmen biliniyor. Taşıma güzergahı da herhangi bir sürprize açık
değil ama proje taşımacılığında taşınan malın gittiği yere belki de ilk
defa siz götürüyorsunuz. Geçtiğimiz yıllarda yaptığımız rüzgar türbini taşımalarında türbinlerin kurulduğu sahalar genelde yerleşim
merkezinden yüksekte, şehir yaşamının olmadığı noktalarda idi. Bu
taşımaları yapmadan önce taşıyacağımız güzergahı etüt ederek güzergah üzerindeki olumsuzlukları
önceden tespit ettik ve güzergah
üzerindeki engelleri bertaraf edebilmek için bazı mühendislik çalışmalarına ihtiyaç duyduk.
Türkiye’deki proje taşımacılı- timli hem tecrübeli personel açığı
ğını nasıl değerlendiriyorsunuz?
azalıyor. Yavaş ilerlese de altyapı
Benim değerlendirebileceğim yatırımları yapılıyor; tren yolları
sürede tabi ki bazı değişmeler ve ve limanların modernizasyonu söz
gelişmeler oldu. Öncelikle eski konusu.
yıllara göre proje taşımacılığının
bilinirliği şuanda daha fazla. Bizim
Son olarak sizce sektörün geligibi çok uluslu şirketler artık daha şimi için atılması gereken adımfazla işin içerisinde, çünkü bu işte
lar nelerdir?
en çok desteği network ofisleriBence öncelikle altyapı sorunu
nizden görmeniz gerekiyor. Bu
halledilmeli. Tren yolu
sebeple de müşterilerin
daha aktif olarak
Her
tercihi oluyorlar.
kullanılabilmeli.
Yeri geliyor hataşıma
Devlet limanlaritada yerini
modunun kendine has
rındaki ekipbulmakta
operasyonel
özellikleri
var,
manlar
ve
zorlandızamanlama
çok
önemli,
doğru
depo sahalağınız
bir
ekipmanla işi sürdürmek işin
rı moderninoktaya
çok değerli
ze edilmeli.
olmazsa olmazı, işi yaparken
ve taşıması
Karayollar ı
mutlaka cebimizde B ve
zahmetli bir
ile ilgili yapılC planları
yükü
teslim
ması gerekenler
olmalı
etmeniz gerekevar. Kabotaj kuralbiliyor. Ekipmanlar
ları doğrultusunda yurt
eskiye göre daha güçlü ve
içi deniz taşıması daha aktif oladaha yeni. Denizcilik ve lojistik farak kullanılmalı. Genç ve eğitimli
kültelerinden mezun olan insanlar
çalışan sayısında ihtiyacı karşılayabu alanı tercih ediyor ve hem eğicak düzeyde artış olmalı.
Röportaj
OCAK - ŞUBAT 47
“Fark; iş yapmakla işi
Proje Kargo
doğru yapmak arasında”
48 MART - NİSAN
Supramar Genel Müdürü Bahadır Tonguç
Endüstriyel proje taşımacılığında Coli Grubu ile ortak
olarak Coli Project Cargo (CPC) İstanbul’u kuran
Supramar Genel Müdürü Bahadır Tonguç ile sektörün
dünü, bugünü ve yarınlarını masaya yatırdık. Gördük ki
Tonguç’un deyimiyle belki “binlerce fırın ekmek yiyecek
ama bize de ekmek yedirtecek” bir sektör endüstriyel proje
taşımacılığı. Geleceği “parlak” ama kuralların “layıkıyla”
oynanması gereken bir piyasa aynı zamanda…
Supramar’ın endüstriyel proje
taşımacılığına adım atması nasıl
oldu?
Supramar’ı kurmadan evvel
de yoğun olarak endüstriyel proje
taşımacılığı ile uğraşıyordum. Dolayısıyla yoğun kuru yük faaliyetlerimizin yanında, tanker, off-shore
ve proje taşımacılığı daima mevcut
olmuştur. Supramar olarak yatay
ve dikey genişleme üzerine bazı
stratejiler geliştirdik dolayısıyla
proje taşımacılığına daha da fazla
önem vermeye başladık. Bu alanda
zaman içerisinde bazı yatırımlarımız ve iştiraklerimiz oldu. Hem
kendimizi çok geliştirdik hem iş
hacmimizi yükselttik. Biz sektörde
gördüğümüz boşluğu değerlendirerek, tecrübesiyle 40 yılı deviren
Alman Coli Grubuyla bir ortaklık
yaparak Coli Project Cargo (CPC)
İstanbul’u kurduk. İstanbul ofisi
sadece Türkiye değil, komşu ülkeleri de kapsayan geniş bir alanı
temsil ediyor.
Coli
Group
Avrupa
ve
Uzakdoğu’da çok güçlü bir firma, ağır donanımlı (2x180 ton
swl) MPP gemiler ile hat taşımacılığı yapmakta. Biz dedik ki,
Marmara’dan Hazar Denizine,
BDT ülkelerine zaten taşıyoruz,
yükleri çıkış limanlarından alıp
aktarmasını da biz yapalım ve kapıdan kapıya hizmet verelim. Müşterinin tek muhatabı olsun. Bu konuya özellikle değinmek istiyorum
çünkü bu alanda projesi çizilmiş,
belirlenmiş işlerimiz 2015, 2016,
2017 diye devam edecek.
Bizim yaptığımız işin farklı bir
yanı da, iş yapmaya başladığımızda
işimizin büyük bir bölümü bitmiş
oluyor; hesabının, kitabının, kontratının çok daha öncesinden yapılmış, imzalanmış olması gerekiyor.
Tekliflerimizi aylar öncesinden
vermiş, şartları aylar öncesinden
konuşmuş oluyoruz. Bu yüzden
doğru zamanlama, pozisyon alma
çok önemli. Büyük çaplı projeler
başladıktan sonraki safhalarda işin
içerisine dahil olabilmek oldukça
zor.
Bu alanda göz bebeği olan bölgeleriniz neler?
Endüstriyel proje taşımacılığında odaklandığımız bölgeler; öncelikli olarak Uzakdoğu, Ortadoğu
ve BDT Ülkeleri. Coğrafyamıza
yakın olması, dil kolaylığı, oradaki
tüccarlarla kolay ticaret yapabiliyor
olmamız öncelikli sebeplerimiz.
Bunların yanında kömür, gübre,
demir-çelik gibi kuru yükler de dahil olmak üzere, şirketlerimiz tüm
denizlerde hizmet veriyor.
Endüstriyel proje taşımacılığında ülkemiz durumunu nasıl
değerlendirirsiniz?
Ana endüstriler ile beslenen
rotalarda daimi bir trafik mevcut.
Özellikle Ortadoğu’ya hem Atlantik hem de Pasifik hatlarında taşıma yapılıyor. Onlarca proje var ki
bunların bazıları devam ediyor, bir
kısmı da 2016, 2017 ve takip eden
senelerde başlayacak. Meksika
Körfezi bizim için çok önemli bir
bölge bu nedenle Houston ofisimizi biraz güçlendirmeye çalışıyo-
Geçmişe kıyasla değerlendirdiğimizde nasıl bir tablo ortaya
çıkıyor?
Endüstriyel proje taşımacılığında rekabetin gün geçtikçe arttığını
söyleyebilirim. Piyasa daraldığında
büyük oyuncular iş kaçırmak istemiyorlar. Şimdi piyasada şöyle bir
durum da var; sektörde pek çok
firma “endüstriyel proje taşımacılığı” departmanı kurmuş olsa dahi
iş yapmakla işi doğru yapmak arasındaki farkı gözden kaçırmamak
gerekli. Bu iş öyle sanıldığı kadar
basit bir iş değil. Konu hakkında
bilgi birikimin, nitelikli personelin, finansman gücünün olması
şart. Bunların hepsi sabit maliyet oluşturuyor ki bunu satışınıza
yansıtamazsınız. Kendi ülkemiz
için konuşuyorum, endüstriyel
proje taşımacılığı için binlerce fırın ekmek yememiz gereken ama
bize de ekmek yedirtecek bir
sektör. Avrupa’da, Amerika’da,
Uzakdoğu’da bu işin kitabı yazılmış
artık. Toplum olarak “her şeyin en
iyisini biz yaparız” psikolojisinden
ve egolardan kurtulmamız şart. Bu
işin, okuyarak, öğrenerek, bilerek
yapılması gerekiyor.
Bunun nedeni Türkiye’de bu
işi kotarabilecek firmaların olmaması mı?
Esasen öyle değil. Ülkemizde
çok kaliteli lojistik firmaları var.
Senelerdir bu işi layıkıyla yapan,
tekniğini çok iyi bilen firmalar var.
Ama bizim firmalarımız uluslararası ve çok uluslu firmaların yanında genellikle orta ölçekte kalıyorlar
ve oyunun dışına itilmeye çalışılıyorlar. 20. yüzyılın en önemli ekonomi kitaplarından biri olan E.F.
Schumacher’in “Small is beautiful”
eserine atıfla kriz dönemlerinde ya
küçük kalmayı başarabilecek ya da
büyük olacaksınız. “Bilinçli ve sürdürülebilir büyüme” kavramları
tam bu noktada ciddi önem kazanıyor. Hepimiz zalim bir rekabetin
içerisinde is yapmaya çalışıyoruz
ve fark yaratmayan gözden düşüyor. Maliyeti düşürürken kaliteyi düşürmemek kolay iş değildir.
Kafa yoracaksınız, hesap yapacaksınız, denenmemişi deneyeceksiniz. Kimseye oturduğu yerden
para
kazandırmazlar.
Biz modern çağ muSektörde
citleriyiz. Başka
türlü ne Türk
gördüğümüz boşluğu
denizciliği ne
değerlendirerek, tecrübesiyle 40
de ülkemiz
yılı deviren Alman Coli Grubuyla
bir adım
bir
ortaklık yaparak Coli İstanbul’u
öteye gidekurduk ve bölge temsilciliği aldık”
mez.
To p l u “İş yapmakla işi doğru yapmak
mumuzun
arasındaki farkı gözden
bir eksikliği
kaçırmamak gerekli. Bu iş öyle
olarak nitesanıldığı kadar basit bir iş
lendirdiğim
konu “birlikte çadeğil
lışamamak”. Halbuki
gelişmiş toplumlara baktığımızda görüyoruz ki birlikten
güç doğuyor. Gemi işletmeciliği
havuzları, co-loading yapan armatörler. Bunların hepsi risk yönetimi ve ölçek ekonomisinden faydalanma lüksü sağlıyor. Ama bunu
başarmak için “etik” kelimesinin
anlamını iyice hazmetmek gerekiyor. Biz ekip olarak bu doktrinleri
senelerdir savunan insanlarız. Akreditasyonlarımız ve çalışma disiplinimiz de bunun en iyi göstergesidir. Bu konuda kesinlikle tevazu
gösteremem.
Coli Group ile ortaklığınıza
değinelim mi?
Coli, senelerdir çok uyumlu bir
iş birlikteliğim olan bir firma. Birlikte oldukça değerli projelere imza
attık ve geçtiğimiz sene bu birlikteliğimizi ilerletmeye karar verdik.
40’ıncı senesini kutlayan bir firmayı ülkemizde temsil etmek elbette
gurur verici. CPC İstanbul olarak
amacımız kendi coğrafyamızda
hacmimizi genişletmek ve servislerimizi çeşitlendirmek. Yeri geldiğinde, farklı iş alanlarında hizmet
veren Supramar, Coli ve Mirali firmaları bazı projelerde birlikte çalışıyorlar ve mükemmel bir sinerji
yakalıyoruz. Yabancı ve çokuluslu
firmaların Türkiye piyasasına giriyor olması ümit verici. Rakiplerimize kıyasla bizim önemli avantajımız, dünya çapında 17 ofisimiz
olması ve tüm ofislerin birbirini
destekliyor olması.
Proje Kargo
ruz. Ülkemiz transit yükler için de
vazgeçilmez bir coğrafya. Bunların
yanında komşu ülkelerde yeni yapılanma merkezli bir hareketlilik
olacak. İnşaatlar yapılacak. Bazı
bölgelerin yeniden inşa edilmesi
demek, ciddi bir lojistik ihtiyacı
demektir. Demirinden çimentosuna tonlarca yük taşınacak. Etrafınızda olup bitenden haberdar olup,
doğru pozisyonlar almanız gerekiyor. Bilgiye ulaşmak artık kolay.
Piyasada son birkaç aydır pek
elle tutulur işlerin olduğunu söylemek zor. Bizim “kırıntı” dediğimiz
işler var ama hızlanacağını öngörüyorum. Bizim sektörümüzde işler
genellikle mühendislik, satın alma
ve inşa şeklinde. Firmalar lojistik
hizmet satın almayı tek bir firmaya
da verebiliyorlar, birden fazla firma arasında da paylaştırabiliyorlar.
Büyük lojistikçi demek, bazen hantal demek, klişe demek. Yerel veya
daha küçük lojistik firmaları ise
genellikle çevik fakat finansman
veya ekip gücü açısından nispeten
zayıf demek. Neye ihtiyacınız olduğunu iyi hesaplamanız lazım. Çok
büyük firmalar standart hizmeti
elbette sunarlar lakin mucizeler
beklememek lazım. Zaman içinde
bu tip işler orta ölçekli firmalara
da verilmeye başlandı. Bunun da
avantajı vardı; maliyet, yerli firma,
patronla direkt muhatap olabilme
gibi. Bu noktadan sonra sektördeki
oyunun kuralları değişti. Orta ve
küçük ölçeğin finansman gücünü,
personel sayısını çok fazla sorgulayamazsınız, bazı şeyleri göze alarak işe girersiniz. Orta ölçeklilerin
yaptıkları hataların cezası yine orta
ölçekli firmalara kesildi. Kurunun
yanında yaş da yandı. Müşteriler
tövbe edip kısmen en büyüklere
döndüler. Özetle, orta ölçeğin iyi
kazandığı dönem geride kaldı. Bizim ana stratejimiz daha da fazla
şeffaflık. Kazancımız üç aşağı beş
yukarı ortada. Faaliyetlerimizin
büyük bir bölümü uzun zamandır çalıştığımız arkadaşlarımız ve
dostlarımız. Zaman geliyor onlar
da dostlarına referans gösteriyorlar
bizi. Prensiplerimize saygı göstermeyen şirketlerle hiçbir zaman çalışmadık ve milyon dolar kazandıracak olsalar da çalışmayız.
MART - NİSAN 49
Tarık İlter
Lyonel A.Makzume Şirketler Grubu
Makale
T
50 MART - NİSAN
ürkiye’yi ithalat - ihracat
hacmi ve transit aktarma limanı olması açılarından ele
aldığımızda, otomobilden iş makinesine kadar, geniş bir tekerlekli
araç yelpazesi için önemli bir hareket alanıdır. Paletli iş makinelerini
ve çekilerek sevk edilen dorseleri
de göz önünde bulundurduğumuzda, kendi kendine veya çekilerek
yürür kargo ifadesini kullanmamız
daha doğru olacaktır.
Büyük üretim hacmine sahip
üreticilerin, Türkiye’de, ağırlık olarak ihracata yönelik üretim yapmaları, Türkiye’nin önemli bir tüketici
olması ve konumu gereği, kendi
kendine ve ya çekilerek yürür kargoların komşu ülkelere aktarma
noktası olması; haliyle, Türkiye’yi
önemli ve büyük bir RORO gemisi
uğrak limanına dönüştürmüştür.
Bu ve benzeri yüklerin neredeyse
tamamı, RORO gemileri ile taşınmaktadırlar.
Sadece global RORO hatlarını
göz önünde bulundurduğumuzda, yaklaşık 12 büyük RORO hattı
Türkiye limanlarına düzenli uğrak
yapmaktadır. Bu hatların ayda ortalama iki sefer yaptığını göz önünde bulundurabiliriz. Dünyanın pek
çok limanı ile ticari bağlantı kurma
şansı elde edilebilecek, böylesine
büyük bir ticari gemi filosunu, ana
konusu olan, kendi kendine ve ya
çekilerek yürür kargoların sevki-
Proje
yüklerinin
RORO
gemileri ile
taşınması
yatlarında kullanmanın yanı sıra,
proje yükleri için de kullanmak,
proje taşıması ile ilgili firmalar için
büyük bir potansiyeldir.
Öteden beri, RORO gemileri,
statik proje yüklerinin taşınmasında kullanılan alternatif bir taşıma
seçeneğidir. Fakat proje lojistiği
firmalarının, bu alternatife dikkatlerinin daha fazla çekilmesi, 2008
dünya ekonomik krizi sonrası daha
etkin bir şekilde olmuştur diyebiliriz. 2008 ekonomik krizi, RORO
gemilerinin, sabit proje yüklerinin
sevkiyatında da çok önemli bir
taşıma aracı olabileceği düşüncesinin, proje yükü taşıyan firmalar
tarafından etkin bir şekilde kabul
görmesinde önemli bir etken olmuştur. Aslında, bu aşamada talep
biraz da armatör kanadından geldi dersek yanlış söylemiş olmayız.
Krize kadar kurulmuş olan sistem,
dünya genelinde araç taşıması arzını karşılayabilecek sayıda RORO
gemisinin, ticari rotalar üzerinde seyir etmesi üzerineydi. Fakat
kriz ile birlikte yaşanan hızlı düşüş, dolu gelip dolu giden RORO
gemilerinin çok daha az yük ile
seyretmelerine sebep olmuştur.
Böylelikle ticari kaybı azaltabilmek
için RORO armatörleri, tekerlekli
kargolara göre daha detaylı operasyon gerektiren proje yüklerinin
taşınmasına da sıcak bakmaya
başlamışlar ve bizzat servislerini,
proje lojistiği firmalarına ve direk
yük sahiplerine pazarlama yolunu
seçmişlerdir.
O zamana kadar, break bulk
gemilerle part kargo bazında yükleme seçeneğini öncelikli olarak
değerlendiren yük sahipleri ve proje lojistik firmaları, çok daha avantajlı navlunlarla sunulan bu servisi,
hızla benimseyip önemli bir alternatif haline getirmişlerdir.
RORO gemileri ile proje yükü
taşınması icin en önemli ekipman
RORO gemilerine ait alçak dorselerdir (roll treyler). Bu roll treylerler, konteynerlerde olduğu gibi
standart ölçülere sahiptirler. Proje
yükleri, roll treyler üzerine yüklenip sabitlenir ve gemiye çekilerek
yüklenir. Ayrıca, bazı proje yükleri, belli tonaja kadar forkliftler ile
elleçlenip roll treyler yardımı olmadan da gemiye yüklenebilmektedirler.
Elbette ki RORO gemisinin iç
güverte yapısı, rampa kapasitesi
ve kapı giriş yüksekliği ayrıca roll
treylerlerin taşıma kapasitesi gibi
etkenleri göz önünde bulundurduğumuzda, RORO gemileri her
türlü proje yükünün taşınması için
elverişli değildir. Kafamızda daha
net bir resim oluşturabilmek adına, yaklaşık rakamlarla bildirecek
olursak, RORO gemilerinde, 120
tona, 25m uzunluğa, 4,60m yüksekliğe ve 4,5m genişliğe kadar tek
şartları doğrultusunda sabitleme
işlemleri tamamlanmış olmalıdır.
Ayni şekilde ithalat gelen roll treyler üstü yüklerin gemiden tahliye
edildikten sonra hızlı bir şekilde
roll treylerden boşaltılıp, roll treylerin boşa çıkarılması armatörler
için oldukça önemlidir. Proje lojistiği firması bu asgari şartları yerine
getirdiğinde, bu taşıma şeklini etkin bir şekilde kullanma şansı yakalayacaktır. Bununla birlikte proje yükü, armatör için de oldukça
kazançlı bir yük olacaktır. RORO
armatörleri, proje yüklerini, tekerlekli yüklere göre daha karlı navlunlarla elleçlemektedirler.
Belli tonaj ve ölçülere kadar
proje yükleri için rekabetçi navlun
yakalama şansı sağlayan RORO gemileri ile proje yükü taşınması seçeneği, proje yükü taşıyan lojistik
firmaları ve gerçek alıcı/yükleyici-
ler için önemli bir alternatif taşıma
seçeneği ve armatörler için de karlı
bir taşıma şeklidir. Ayrıca değeri
yüksek kargoların, hasar riskinin
düşük olması ve break-bulk taşımalarına nazaran transit sürenin
güvenilirliği, bu taşıma şekli için
avantaj yaratan diğer unsurlardır.
Proje yüklerinin RORO gemileri
ile taşınması seçeneği, her gecen
gün bilinirliği ve elleçlenen yük
miktarı artan bir taşıma şekli olmuştur. Yakın gelecekte, bu artışın
devam edeceğini ve RORO armatörlerin proje yükü konusunda da
gelişim yaşayacaklarını düşünmek,
uzak bir ihtimali akla getirmek değildir. Bu artış, gelecekte, RORO
gemilerinin dizaynlarında dahi
yeni yaklaşımları beraberinde getirebilir.
Makale
parça sabit proje yükleri, roll treyler üstü taşınabilir. Proje lojistiği
hizmeti veren bir firma için, detaylı gemi programlarına rahatlıkla ulaşabilecekleri, dünyanın pek
çok limanı için hizmet verebilecek
böyle bir taşıyıcı potansiyeli, büyük
bir avantajdır.
RORO gemileri liman operasyonları kısa süren gemilerdir.
RORO armatörleri, gemiye yüklenmeye hazır halde roll treyler
üstüne sabitlenmiş yükün, gemiye
çekilerek yüklenmesi ve gemiden
boşaltılmasından sorumludurlar.
Bu yüzden armatörün en büyük
beklentisi, gemi limana vardığında,
yükleyeceği tüm yüklerin, yüklemeye hazır olmasıdır. RORO gemisine yüklenmeyi planlanan proje
yükleri gemi gelmeden önce liman
girişleri tamamlanmış, roll treyler
üzerine yüklenmiş ve armatörün
MART - NİSAN 51
Yug Logistics bir dünya şirketi
olma yolunda ilerliyor
Türkiye’de yerleşik bir firma olmasına
rağmen dünyanın pek çok noktasındaki
güçlü partner ve acente ağlarıyla bir dünya
şirketi olma yolunda ilerleyen Yug Logistics,
proje taşımacılığında iddialı iddialı bir
firma.
T
Proje Kargo
Yug Logistics Ve
Uluslararası Taşımacılık
A.Ş Pazarlama Müdürü
Tolga İlki
52 MART - NİSAN
ürkiye merkezli, hava, deniz, kara ve proje
gemi taşımacılığı işlemlerinde uzmanlaşmış
intermodal taşıma yapan bir lojistik firması
olan Yug Logistics ve Uluslararası Taşımacılık A.Ş.,
farklı ülkelerde yer alan Nizh Yug Chemical (Türkiye),
Tatex (Rusya Federasyonu, Türkiye), Nizh Yug Co.
(İsviçre, İtalya), Tataristan Ticaret Merkezi (Türkiye,
Rusya Federasyonu), Nizh Yug Dış Ticaret (Bulgaristan) benzeri şirketleri aracılığı ile küresel anlamda
ticari faaliyet gösteren kurumsal bir ailenin üyesi olan
uluslararası lojistik, sevkiyat ve taşımacılık hizmetleri
sunan bir şirket.
Yug Logistics Ve Uluslararası Taşımacılık A.Ş
Pazarlama Müdürü Tolga İlki, Novorossiysk,
St.Petersburg, Batevo, Türkiye bölgelerinde depo anlaşmalarımız bulduğunu ve uluslararası karayolu taşımacılığında C2 Belgesine sahip olduklarını belirterek,
öz mal araç filoları ve güçlü tedarikçi bağlantılarıyla
özellikle Rusya ve Kazakistan Bölgelerinde kara yolu
taşımacılığında iddialı bir noktada olduklarını ifade
etti.
2014 senesi itibariyle de Yug Logistics olarak gemi
proje taşımaları üzerinde ciddi bir yoğunlaşma yaşadıklarını belirten Tolga İlki, “Yug Logistics olarak
işimizi sadece kara, deniz, hava taşımacılığı olarak
görmüyoruz. Biz yürüttüğümüz tüm projelerde multimodal taşımacılığın tüm olanaklarını sonuna kadar
kullanarak müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılayacak
hizmet vermeyi hedef alarak çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Güvenilir tedarikçi ağlarımızla beraber
vagon taşımaları, depo ve antrepo, yurt içi ve yurt dışı
full ve parsiyel kara yolu taşımaları, full ve parsiyel
proje gemisi taşımaları, lashing hizmetleri, her türlü
likit proje taşımaları, flexy tank ve ISO tank organizasyonları, hava yolu taşımaları gibi pek çok değişik
alternatifleri doğru ve zamanında kullanma konusunda ekibimizin ciddi bilgi ve becerileri mevcut. Lojistik
Sektöründe, en önemli noktalardan biri, tecrübeli ve
profesyonel iş gücüdür” şeklinde konuştu.
Türkiye lojistik ve proje taşımacılığı konusunda
Türkiye Asya ile Avrupa arasında bir köprü olmasına rağmen
halen pek çok noktada eksiklikleri
olduğunu vurgulayan Tolga İlki,
“Limanlarımızın proje taşımalarına uygunluğu her geçen gün olumlu olarak gelişse de, halen Asya ve
Avrupa arasında bir köprü olma
yönünde alınacak daha çok yol var.
Limanlarımıza daha fazla yatırım
yapılmalıdır. Ülkemizin büyük
projeler ile ilgili olarak en büyük
eksikliği demir yollarımızın yük
taşıma konusunda nerdeyse hiç
kullanılamıyor olmasıdır. Özellikle Avrupa ve Rusya/CIS Ülkeleri
bu yönde çok ciddi ileri bir noktadadırlar. Bu ülkelerde, limanların
demiryolu bağlantılarının olmasından daha da önemli olarak, ülkelerinde bulunan büyük fabrika
kompleksleri içinde kendi yük
indirme/bindirme istasyonlarının
olduğudur. Böylece on binlerce
tonluk mallar, blok tren ve katarlar
ile çok kısa bir süre zarfında kara
yoluna ihtiyaç duymadan çok hızlı
ve ucuz şekilde limanlara yada limanlardan aktarılmaktadır. Böyle-
ce yollardaki kamyon trafikleri de
azalmakta, kaza oranları da düşmektedir” dedi.
Tolga ilki, “Demir yollarımızın
uluslararası bağlantılarının da uygunluğu sağlanarak, uluslararası
ticarette de demiryolunu daha fazla kullanabilme olanağı yaratılması
ülkemizin proje taşımacılığı konusunda önünü açacaktır. Özellikle
İran, Rusya ve Türk Cumhuriyetleri hatta Hindistan’a kadar uzanan
yolu çok iyi değerlendirmek gerekir. Bugün pek çok limanımızın
demir yolu bağlantısının hiç olmaması bile bu konuda çok büyük
bir eksikliktir. Bunun düzeltilmesi
yönünde de ciddi adımlar maalesef atılmamaktadır. Özellikle son
dönemde transit mallar ile ilgili
getirilen gümrük mevzuat değişiklikleri de, antrepoları sıkıntıya sokmakta ve bu da transit taşımacılık /
proje taşımacılığı konusunda ülkemizin elini zayıflatan sorunlardan
biri olarak karşımıza çıkmıştır”
şeklinde konuştu.
Proje Kargo
son yıllarda çok gelişmiş bir noktaya geldiğini anlatan İlki, “Özellikle
limanlarımızın bu konuda kendilerini geliştirdiklerini görmek mutluluk verici. Artık çok ciddi hacimli
projeler bile Türkiye’de aktarılarak
üçüncü ülkelere taşımaları organize edilebilmektedir. Fakat halen
pek çok Avrupa limanını düşünecek olursak bu konuda alınacak
daha çok yol olduğunu söyleyebiliriz. Proje taşımacılığı alanında pek
çok yerli ve yabancı ortaklı global
firma ülkemizde hizmet vermekte.
Fakat iyi servis veren firmaların
yanında mutlaka çürükler de olduğundan, müşterilerin çalıştıkları firma seçimlerinde çok dikkatli
olmaları gerekmektedir. Yug Logistics olarak Türkiye’de yerleşik
bir firma olmamıza rağmen dünyanın pek çok noktasındaki güçlü
partner ve acente ağlarımızla bir
dünya şirketi olma yolunda ilerliyoruz. Proje taşımacılığında iddialı
olmayı hedefleyen bir firma, mutlaka kendini aşarak hedefine tüm
dünyayı oturtmalıdır” ifadesinde
bulundu.
MART - NİSAN 53
Kızıldeniz ile Ölü
Deniz arasına boru
hattı inşa ediliyor
ÜRDÜN ve İsrail, Kızıldeniz'den Ölü
Deniz'e su taşınmasını amaçlayan
900 milyon dolar bütçeli boru hattı
anlaşması imzaladı. Ürdün Su ve Sulama
Bakanlığı Sözcüsü Ömer Selame, yaptığı
açıklamada, yaklaşık 900 milyon dolara
mal olacak deniz suyunu arıtma projesi ve
Kızıldeniz-Ölü Deniz boru hattı projesinin
finansmanının, ABD ile Dünya Bankası'nın
da aralarında bulunduğu bağışçı kurumlar
ve ülkeler tarafından karşılanacağını ifade
etti.
Kısa Kısa
Serin Treyler
konteyner işine giriyor
TREYLER üreticileri içinde önemli bir
yere sahip olan Serin Treyler, 2014 yılını
da sektörün ikincisi olarak tamamlama
başarısını gösterdi. Pazar payını artırma
konusunda seri üretim bantlarına lowbed
ve konteyner taşıyıcıların üretimini ilave
etti. Proje olarak müşterilerinden gelen
konteyner taleplerini karşılayan Serin
üretim tesisleri seri olarak üretim hattını
yenileyerek, konteyner taşıyıcı grubunda
Serin ve MRM markası ile 7 farklı modelde
üretime başladı.
54 MART - NİSAN
Koylarımızın yüzde 25'ini kaybettik
MUĞLA'nın Marmaris ve
Fethiye arasındaki deniz turizm
güzergahlarının, koylarda
yaşanan kontrolsüz yapılaşma
nedeniyle kaybolmaya
başladığı iddia edildi. Deniz
Ticaret odası 38 No’lu
Yatçılık Komite Başkanı Tunç
Kutluoğlu son 20 yılda koyların
yüzde 25'inin kaybedildiğini
açıkladı. Muğla bölgesinde
çoğunlukla korunaklı koylar
bulunduğunu hatırlatan
Kutluoğlu, buna rağmen
koylarda ciddi kaybedilme
korkusu bulunduğunu
açıkladı. Önceden turizmcilerin
Kuşadası-Bodrum diye bir rotası
olduğunu ve burada mavi tur
yapıldığını belirten Kutluoğlu,
"Koyların hepsi yapılaştı.
Tesisler yapıldı ve böyle bir
rotamız kalmadı” şeklinde
konuştu.
Yıldırım Holding Fildişi
Sahili’ni gözüne
kestirdi
Yıldırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Yıldırım
DENİZCİLİK sektöründeki yatırımları ile
adından söz ettiren Yıldırım Holding yeni
yatırımları için Afrika`nın bakir ülkesi Fildişi
Sahili’ni gözüne kestirdi.Afrika pazarında
önemli fırsat gören Yıldırım Holding,
ülkede ulaşım yatırımı yapmaya karar
verdi. Yıldırım Holding, Fildişi Sahilinin
ünlü şirketlerinden SnedaiGroup ile işbirliği
yaparak, 7 milyona yakın kişinin yaşadığı
en büyük kenti Abidjan’da deniz otobüsü
işletmeciliğine göz dikti.Bu planlama için
iki şirketin yöneticisi, Yıldırım Holding’in
Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Yıldırım ile
SnedaiGroup’un sahibi Bictogo Adama,
RainbowFerryLines alı firmayı kurdular.
Ülkedeki ilk özel sektör deniz taşımacılığı
firması olan RainbowFerryLines, ilk
olarak 2015’te 45 deniz otobüsü almayı
hedefliyor.
Altınova Tersaneler Bölgesi B11-12 Parsel Hersek Köyü
Altınova / Yalova , Turkey
T: +90 226 461 30 05 F: +90 226 461 43 41
E: [email protected]
www.cemreshipyard.com
Körfez Köprüsü'nde yeni aşamaya geçildi
İSTANBUL - İzmir
arasında yolculuğu 3.5
saate indirecek GebzeOrhangazi- İzmir Otoyol
Projesi'nin en önemli
geçiş noktası İzmit
Körfez Köprüsü'nde
yeni bir aşamaya geçildi.
Tabliyeleri taşıyacak ana
kabloların çekimi öncesi,
bu işi yapacak mühendis
ve işçilerin yürüyeceği
yolun kablolarının çekimi
nedeniyle 6 Şubat'tan bu
yana Körfez'de saat 08.00
ile 16.00 arasında gemi
trafiğine kapatılıyor. Yıl
sonunda tamamlandığında
dünyanın 4'üncü büyük
asma köprüsü olacak
Körfez Köprüsü'nde, 254
metre yüksekliğindeki
kulelerin montajı yıl
sonunda tamamlanmıştı.
Kısa Kısa
Lucien Arkas'a onursal doktora
56 MART - NİSAN
DOKUZ Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet
Füzün, Denizcilik Fakültesi'nin önerisi doğrultusunda
üniversite senatosunda Arkas Holding Yönetim Kurulu
Başkanı Lucien Arkas'a 'Onursal Doktora Beratı' verilmesi
kararı aldıklarını belirterek, “Dokuz Eylül Üniversitesi'nin
en önemli özelliklerinden biri denizci olmasıdır. Lucien
Arkas, konteyner taşımacılığında Türkiye'nin en büyük
filosuna sahip. Bunun yanı sıra 7 bin 400 kişiye istihdam
sağlaması, kültür, sanat ve spora yaptığı katkılar
nedeniyle Dokuz Eylül Üniversitesi Senatosu tarafından
Onursal Doktora unvanı verilmesi kararlaştırıldı" dedi.
Marmaray'ın batık gemileri sergilenmeye hazırlanıyor
İSTANBUL Marmaray ve metro
projeleri kapsamında yürütülen
arkeolojik kazılar sırasında
Yenikapı'da bulunan, 8 yılda
araziden taşınan 37 batık geminin
konservasyon işlemleri devam
ediyor. İstanbul Üniversitesi (İÜ)
Edebiyat Fakültesi Sualtı Kültür
Kalıntılarını Koruma Anabilim
Dalı Başkanı ve İÜ Yenikapı
Batıkları Projesi Başkanı Doç.
Dr. Ufuk Kocabaş, batık gemi
kalıntıları üzerindeki bilimsel
çalışmaların sürdüğünü, en eskisi
yaklaşık bin 500 yaşındaki ahşap
kalıntıların restorasyonunun yıllar
alabileceğini anlattı. Tüm batıkların
konservasyonunun yapılacağını
ancak 37 geminin hepsinin
sergilenmeyeceğini vurgulayarak,
bazı kriterlere göre seçki yapılarak
belli başlı batıkların sergileneceğini
belirtti.
Endüstriyel Kontrol Ürünleri
Akış kontrol, basınç ve sıcaklık izleme ve kontrol
Makale
“Uyguladığımız
eğitimlerin yanı
sıra, özellikle
mevcut iş ortaklarımız ve bu alanda
faaliyet gösteren
cilerinin katılımı ile
gerçekleştirdiğimiz
“Masabaşı Tatbikatları” ile personelimizin güvenlik
farkındalığını üst
seviyede tutuyoruz. ”
MART
- NİSAN • |57
MAYIS-HAZİRAN
29 |
DEVİNİM MAKİNA
Müh. ve Müm. San. ve Tic. Ltd. Şti.
Atatürk Oto Sanayi Sitesi, Ahi Evran Cad.
Nazmi Akbacı İş Merkezi No: 278
34398 Maslak/İstanbul
Tel : 0 212 346 25 79
Faks : 0 212 346 25 78
[email protected]
7 DENİZ
www.devinimmakina.com
Hem ülkemiz hem de kendi için büyük
hedefleri olan Tolga Pamir’le ilgili çok şey
yazılabilir; azimli, gözü kara, bıkmıyor,
usanmıyor, yılmıyor… Lakin asıl yazılması
gereken; bizim sporcumuz Pamir ve
ilk defa Avrupa’nın en önemli yelken
organizasyonları arasında olan Figaro’ya
katılan ilk Türk’te… Dahası da var,
uluslararası finansman alan ilk sporcumuz.
Hatta bütçesinin yüzde 50’si Fransız Cap FI
Groupe tarafından karşılanıyor ama diğer
yüzde 50’lik kısımda yer alan bir tane bile
Türk firması bulunmuyor…
Yelken
Fotoğraflar:
Christophe Breschi
Biliyor musunuz, Pamir’i hala
sadece Fransızlar destekliyor!
58 MART - NİSAN
Tolga Pamir
Tolga Pamir’in Figaro serüveni başladı, peki bu
serüveni doğuran sebepler nelerdir?
Fransa’ya yerleşme sebebimin arkasında bu açık deniz yarışları arasında denizlerin Everest’i olarak adlandırılan Vendee Globe yarışına katılma hedefi vardı. Bu
hedefe giden yolda da denizcilerin geçmişlerine baktığınızda önemli solo sınıflarından bir akış söz konusu.
Minitransat katılımımın ardından sıradaki kademe Figaro olarak karşımıza çıkıyor. Bu sıralama dışında da,
teknik, strateji, dayanıklılık, disiplin gibi başarıyı etkileyen konularında hassaslık kazandığı bir sınıf olması
benim için önemli
kriterlerinden biriydi.
Çok sıkı bir
çalışma programı
yürüttüğünüzü biliyoruz. Bu program
çerçevesinde özellikle Kaya
Ropes’in size olan desteğini de biliyoruz. Bu bağlamda Türk markalarının deniz sporları ve sporcularına olan bakış açısının son
yıllarda değişikliğe uğradığını
söyleyebilir miyiz? Bu konudaki
düşüncelerinizi bizimle paylaşır
mısınız?
Doğruyu söylemek gerekirse
markalardan daha çok toplumumuzun yelken sporuna ve denize
karşı artan ilgilisini kolayca gözlemleyebiliyoruz. Deniz ve yelken
birçok değişkeni içinde barındıran
bir spor dalı. Bu sebeple kurgusunda da birçok değişken önemli
bir şekilde yer alıyor; kulübünden
organizasyonuna, ürettiricisinden
markasına tüm birimlerin etkileri bu sporun gelişmesinde büyük
önem taşıyor. Kaya Ropes ile yaptığımız çalışma direkt tüketici odaklı
bir çalışmaydı. Projemiz talihsiz bir
kazayla son bulmasına rağmen hala
destek vermeye devam ediyorlar.
Ancak dışarıdan takip edebildiğim kadarıyla markalarımız da
artık bu sporun iletişimsel önemini algılamaya başladı. Ancak projemde de olduğu gibi uzun süreli
kurgularda iletişimcilerin bu sporu
nasıl kullanabileceklerini bilmemesi yatırım ve desteklerinin önünün
açılmasını engelliyor diye düşünüyorum.
Aslında
motivasyonunuzu
bozmamak için hiç değinmek istemesek de anlayışınıza sığınarak
sormak istiyoruz;
yakın
geçmişte
talihsiz iki olay
atlattınız. Bunun
sizin üzerinizde yarattığı etki nasıldı ve
süreci nasıl atlattınız?
Evet iki kaza atlattım, bu
kazalardan biri tankerle çarpışmamdı. Bunlar solo açık denizciliğin taşıdığı risklerden sadece
bazıları. Ne kadar birçok güvenlik
eğitimini tamamlamak zorunda
olsak da sonuçta tekne üzerinde
yalnızsınız. Tüm problemlere tek
başınıza çözüm üretmek durumundasınız. Tabi burada şans büyük
faktör. Ben, geçirdiğim kazalardan
ufak sıyırıklarla çıkabildiğime şükrediyorum. Ancak başıma gelenler
ilk değil, son da olmayacak. Diğer
taraftan elbette bir sindirme süreci olduğu kesin. Kazadan hemen
sonra yarışlara dönmeye çalıştım.
Ancak araya biraz zaman girdi, bu
süreçte sindirmeme yardımcı oldu.
Şimdi bu tecrübeleri tekrar yaşamamak üzere çok daha olgun davranacağım kesin.
Tekrar Figaro’ya dönersek,
Figaro’da olmak nasıl bir duygu?
Yarış listelerinde açıklanan isimlere baktığınızda insan ürküyor biraz. Pontonlarda imza toplamak
içşin sırada olduğunuz isimlerle
aynı start çizgisinde yer alacağınızı bilmek biraz rüyadaymışım izlenimi yaratıyor. Seviye gerçekten
çok yüksek ve birbirine yakın. Eşit
teknelerle sadece hatayı azaltarak
metreler kazanıyorsunuz denebilir.
Bu, tecrübe ve tekneyi iyi tanımaktan geçiyor. Çok gizli bir formülü
de yok aslında; sürekli denize çıkıp,
farklı koşullarda seyir yaparak aynı
manevraları tekrarlamak gerekli.
Fransızların
yaptığı gibi sporu
Üç
aydan
halka indirmeliyiz.
fazla olan bu
Gençlerimizin hayallerini
süreç nasıldı?
Tü r k i kısıtlamamalı, onların
ye-Fransa
hedeflerine giden yolda
transferini gersonsuz inançla
çekleştirdikten
destek olmalı
sonra Akdeniz kıyısındaki CEM Antrenman Merkezi’ne başvurumu
yaptım. Bu merkezde benim gibi
diğer beş sporcuyla antrenmanlara
başladık. Antrenmanlarımız mart
sonuna kadar devam edecek. Programımız şöyle; 15 gün antrenman
bir hafta izin şeklinde. Bu dalda deneyimli kaptanların da kimi zaman
bize eşlik ettiği antrenmanlarda;
donanımdan elektroniğe, fiziksel
hazırlıktan uykuya kadar birçok
konu üzerinde çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Mart sonu tekneyi La
Rochelle’ye götürerek Atlantik kıyısındaki yarışlar öncesi son hazırlıkları tamamlayacağım. Ardından
aynı Formula1 gibi yarış sezonu
başlayacak.
Ülkemiz bir deniz ülkesi olmasına rağmen sadece yelken sporu
Yelken
Şimdi
bu tecrübeleri
tekrar yaşamamak
üzere çok daha
olgun
davranacağım
kesin
MART - NİSAN 59
tanımalıyız. Kısaca Fransızların
yaptığı gibi sporu halka indirmeliyiz. Gençlerimizin hayallerini
kısıtlamamalı, onların hedeflerine
giden yolda sonsuz inançla destek
olmalıyız.
Elbette ki sonuçtan çok daha
önemli olan bir organizasyon içerisinde yer almak, ülkemizin bayrağını dalgalandırmak ve örnek
olmaktır ama bu organizasyonla
ilgili Pamir’in hedefi nedir?
Tolga Pamir’in hedefi, bayrağımızı ve denizciliğimizi, denizlerin
Everest’i Vendee Globe’a kadar taşımak. Figaro bu hedefe hazırlıktaki
etaplardan biri. Öncelik tabi ki bu
yarış serilerinde yer alabilmek, yarışları tamamlayabilmek ve bu tecrübeli yarışçılar arasından kopmaya
çalışmak.
Şans sizden yana olsun diyorum ve son olarak eklemek istedikleriniz varsa lütfen paylaşır
mısınız?
Teşekkürler. Bildiğiniz gibi bir
Fransız şirket vakfı projenin yüzde
50’lik bölümüne destek vermekte.
1jour1Homme1Arbre/ 1Gun 1Insan1Agc by CAPFI Groupe. Hedef
küresel ısınma, erozyon, doğal afetler gibi dünyamızı etkileyen ekosisteme katkıda bulunmak üzere
bireyleri bilinçlendirmek. Böyle bir
konuda uluslararası proje gerçekleştiren ilk Türküm. Hatta uluslararası finansman alan ilk Türküm.
Hala yarış bütçemi tamamlamış
değilim. Bu tarz iletişim projelerine
destek veren markalarımızı projeye
katılmaya davet ediyorum.
Yelken
değil diğer deniz sporlarında da
ne yazık ki arzu edilen performansı sergilemiş değiliz. Bu portrenin
içerisinde yer alan denizcimiz olarak bu konudaki düşünceleriniz
nedir?
Fransa gibi denizcilikte ileri noktaya gelmiş bir ülkenin bulunduğu
yerdeki bir kriterinden bahsetmek
istiyorum; bu sporun incelenen
yeni favorisi Çin, her daldan 600’e
yakın çocukla yelken sporunun
başlangıcını atıyorlar. Boy, kilo, yaş
kriterlerinin ardından fiziksel testler, su üzerinde denemeler derken
bunu 30’lara kadar indirip gerçek
çalışmalara başlıyorlar. Biz, tüm sınıflarda 30 kişiyi bir araya getirebilsek süper bir gelişme. Bence farklı
yelken sınıflarının oluşmasına izin
vermeliyiz. Bu sporun okullarımızda öğrencilere sunulmasına fırsat
60 MART - NİSAN
Hala
yarış bütçemi
tamamlamış
değilim. Bu tarz iletişim
projelerine destek veren
markalarımızı projeye
katılmaya davet
ediyorum
Makale
MART
- NİSAN • |61
EYLÜL-EKİM
63 |
7 DENİZ
Sisar tüm yangınları
10 saniyede söndürüyor
Yan Sanayi
Sisar Mühendislik
firmasının sahibi Gemi
Makine Mühendisi ve
Yangın Uzmanı
Sabih Coşkuncu
62 MART - NİSAN
Yangın söndürme
sistemlerinde Aerasol gazı
kullanan Siser Mühendislik,
yangın çıkan alanın ve
yangının büyüklüğüne
bakmaksızın, çıkan yangını
10 saniye içerisinde
söndürme özelliğine sahip
ürünler sunuyor.
U
zun yıllar Türk Deniz
Kuvvetlerin’de görev aldıktan sonra özel sektöre geçen
Gemi Makine Mühendisi ve Yangın Uzmanı Sabih Coşkuncu, Deniz Kuvvetleri’nde çalışırken yangın
konusunda süre çalışmalar yapmış
ve Amerika’da yangın uzmanlığı sertifikası aldıktan sonra Türkiye’ye dönerek donanmadaki görevine devam
etmiş eski bir subay.
Amerika’dan Türkiye’ye döndükten sonra gemi yangınları üzerine deniz kuvvetlerinde uzun süre hizmet
verdiğini söyleyen Bursa’da faaliyet
gösteren Sabih Coşkuncu, “Donanmada bir çok personel yetiştirdim.
Yangın üzerine bir takım çalışmalar
yaptım. Sivil hayata geçtikten sonra
bu çalışmalar devam etti. 2000 yılında firmamı kurmadan önce Amerikalı bir şirketin buradaki yangın
sistemlerini kurdum. Kendi firmamı
kurduktan sonra yangın sektörüne
firma olarak resmen girmiş oldum.
Türkiye bu işte gelişmekte geç kaldı.
Sadece tüplü, tozlu ve sulu sitemlerle
yangına müdahale ederseniz, yangından dolayı hasar oluşmamış cihazların bozulmasına sebebiyet vermiş
olursunuz. O dönemde Türkiye’de
yangın sistemleri çok yaygın değildi.
Otomasyon sistemler yoktu. İlk otomasyon sistemlerini getiren firma
olduk. Yangın algılama ve otomatik
söndürme alanında ilk firmalardan
biriyiz. Daha sonra yangın konusunda eğitimin çok yetersiz olduğunu
gördük ve Türkiye genelinde hizmet
verdik. Ürün ve hizmet işlerimizin
yanında yangın eğitimi konusunda
çalışmalara başladım. Bir yangın
eğitim merkezi kurduk. Burada hala,
hem gemi personellerine hem de kara
tesislerinde görev yapan personellere
yangın eğitimleri veriyoruz. Eğitim
merkezimiz Bursa’da ama hem yurtiçinde hem yurtdışında birçok kurum
ve kuruluşa yangın eğitim hizmeti
veriyoruz. Bursa’da Türkmenistan
Deniz Kuvvetleri personelinin tamamına yangın ve yara savunma eğitimlerini biz verdik. Bunun yanında
çok büyük kuruluşlarının gerek kendi
yerlerinde gerekse merkezimize getirerek yangın eğitimlerini veriyoruz”
şeklinde konuştu.
Aerosol gazının maliyet açısından
karbondioksit gazlı sitemle aynı seviyede olduğu vurgulayan Coşkuncu,
“Ancak o sistemle kıyaslanamayacak
kadar avantajı var. Depolama yok.
Bakım süresi 15 yıl. Tüm deniz sertifikaları olan bir sistem. Bir mahallin
önce hacmini alıyoruz. Hacme göre
bir hesaplama yapıyoruz. Bir metreküplük yerde 100 gramlık aerosol
tüpü yeterli oluyor. İki türlü çalışması
var. Birincisi tam otomatik sistemlerdir. İçeride yangın algılama, ısı ve duman detektörleri var. Yangın çıktığı
anda ilk önce koku ve duman çıkar.
Sensör dumanı algıladıktan sonra
sistem bu bilgiyi yangın söndürme
paneline gönderiyor. O paneldeki
birinci alarm başlıyor. Eğer müdahale etmezseniz dumandan sonra ısı
artışı oluyor. Isı detektörümüz bunu
doğruluyor. Müdahale için biz bir
süre koyuyoruz. Bu süreyi 1 saniye
olarak da koyabilirsiniz. Veya daha
uzun süre de ayarlayabilirsiniz. Yani
sistem otomatik müdahale etmeden
kendiniz söndürebilirsiniz. Ayarlanan sürede kimse müdahale etmezse
sistem devreye giriyor ve gazı ortama
vermeye başlıyor. Hacim ne olursa olsun yangın söndürme süresi 10 saniyedir. Bu sistemlerin diğer bir özelliği
de eski sistemlere göre tam kapalı bir
ortamın olmasına gerek duymuyor.
Yani havalandırma kanalları olabilir,
pencere açık olabilir vs. Bunun yanında karayolu araç yangınlarında
çok etkili bir ürün bu. Yurtdışında
çok kullanılıyor. Yeni çıkacak yönetmeliklerde de araç yangınlarında bu
sitemin tercih edilmesi gerektiğini
tavsiye ediyoruz” şeklinde konuştu.
İlk kurulduklarında kara tesislerine hizmet vererek işe başladıklarını
belirten Coşkuncu, “Öncelikle bir
firmanın yangın konusunda danışmanlık hizmetini veririz. Daha sonra projelendirme aşamalarına geçip
kurulumunu yaparız. Hem mekanik
sistemler hem de elektronik sistemlerin tamamını yapıyoruz. Yangın sistemlerinin kurulumundan sonra en
önemli kısım bakımdır. Bu konuda
rın yüzde 80’inin elektrikten kaynaklandığı görülüyor. Burada su ve
köpükle söndürme yöntemi yetersiz
kalıyor. Burada kullanılan sitemler
gazlı sistemler oldu. Karbondioksitle söndürmek gerekiyor. Ancak
bu yöntemin birçok dezavantajı ve
zararları var. Hem çevreye zarar
veriyor hem de yangına müdahale sırasında solunduğunda kişiye
zarar veriyor. Özellikle denizcilik
sektörün çok kullanılıyor. Bir gemini içinde yüksek barlı bir tüpün
bulunması tehlikeli zaten. Bu yöntemden vazgeçilmeye başlandı ancak ucuz olduğu için hala kullanılmaya devam ediyor. 2010 yılından
sonra Amerika’da ve Avrupa’da aeresol gazı kullanılmaya başladı. Lokal olarak sistemlere ve otomasyon
sitemine entegre olabiliyor. Burada
diğer sitemlerde olduğu gibi oksijenin yok edilmesi gibi bir durum
yok. Bir sistemi kurmak kolay ama
periyodik bakımını yaptırmıyorsa-
nız o sistem hiçbir işe yaramaz. Aerosolun dışındaki sistemlerin yıllık,
haftalık hatta günlük bakımlarının
yapılması gerekiyor. Bunun içinde
yetkili firmaların olması gerekiyor. Seyyar tozlu söndürücüler var.
Bunlar küçük yangılar için uygun
ama büyük yangınlarda iş yapamazlar” ifadelerini kullandı.
Bayilik çalışmalarının başladığını söyleyen Sabih Coşkuncu,
“Bir organizasyon oluşturuyoruz.
Önce Bursa’da başladık. 12 firma
bu işe katıldı. Bu firmalar geldi ve
eğitimlerini aldılar. Türkiye’nin bir
çok ilinde bayilerimizi belirledik ve
belirlemeye de devam ediyoruz. Bu
işte bayi olacak kişilerin kesinlikle
yangın sektöründe çalışıyor olması ve deneyimli olması gerekiyor.
Bunun yanında, ülkemizde isteyen
herkes yangın söndürme firması
kurabiliyor. Bunun için bir yeterlilik belgesi gerekmiyor. Bu sektör
henüz oturmamış durumda. Böyle
son derece hassas bir işin belli kurallarının olması gerekiyor. Canı
isteyen yangın firması kurabiliyor.
Zaten bu konuda çalışmalarımızı
yürütmek için Bursa’da insanları
bilinçlendirmek için Yangından
Korunma ve Eğitim Derneği’ni kurdum. Bu sektöre sırf ticari gözle bakıp girilmesini istemiyoruz. Çünkü
yangının ne olduğunun bilinmesi
lazım” dedi.
Yan Sanayi
da firmalarla çalışmalarımız devam
ediyor. Yangın söndürme sistemlerini iki aşamada değerlendirmek
lazım. Birincisi mekanik sistem,
ikincisi elektronik otomasyonla
algılama sistemi. Yangında önemli
olan zamandır. Bu zamanı ne kadar
kısa süreye düşürebilirseniz yangına o kadar çok kolay müdahale edebilirsiniz. Yangın algılama sistemleri 2004-2005 yıllarından itibaren
yaygın olarak kullanılmaya başladı.
Yönetmelikler de buna göre düzenlenmeye başladı. Sağlıklı bir yangın
algılamasının olabilmesi için kaliteli malzeme kullanılması gerekiyor.
İlk önce konvansiyonel sistemler
olan bölgesel algılamalarla başladı.
Daha sonra adresli sistemlere geçildi. Çünkü büyük mekanlarda adresli sistem daha elverişli, algılama
açısından da daha kolay oluyor. Bu
sistemlerin göstermelik olmaktan
çıkması gerekiyor. Sadece bir ruhsat
almak için yangın algılama sitemi
yapılmaması lazım. Bu sistemin
sağlıklı olduğunu söyleyebilmemiz
için en kısa sürede doğru algılamanın yapılması ve müdahalenin
noktasal olarak yapılması gerekiyor. Algılamadan sonra söndürme
işi var. Söndürme sisteminde çeşitli
yöntemler var. Sulu söndürme sistemleri zamanla gelişmeye başladı.
Daha sonra yukarıdan püskürtmeli
sitemler yaygınlaşmaya başladı. Bu
sistemleri ilk kuran firmalardan
biriyiz. Bu suyla söndürülebilecek
yangınlar için etkili” dedi.
O dönemlerde köpüklü söndürme sitemlerinin geliştiğini anlatan
Coşkuncu, “Ağırlıklı olarak tersanelerde kullanılan bir yöntem. Yapılan
istatistik çalışmalarında yangınla-
MART - NİSAN 63
Gemi İnşa Sanayi,
2023’e yeni yatırımlar ve
hedeflerle demir alıyor
Gemi İnşa
T
64 MART - NİSAN
ürkiye Gemi İnşa Sanayicileri
Birliği’nin (GİSBİR) desteği
ile, 11-14 Mart 2015 tarihleri
arasında İMEAK Deniz Ticaret Odası adına, UBM NTSR Fuarcılık ve
AHOY Rotterdam işbirliği ile İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek
olan 13.Uluslararası Denizcilik Fuarı Exposhipping Europort İstanbul
2015 Fuarı kapsamında, Türkiye’nin
önde gelen medya kuruluşlarının
temsilcileri Tersane Bilgilendirme
Organizasyonu kapsamında Tuzla
Tersaneler Bölgesi’nde yer alan TK
Tuzla Tersanesi’ni, Yalova’da yer alan
Cemre ve Özata tersanelerini ziyaret
etti.
Tersane Bilgilendirme Organizasyonunun ilk durağı Türkiye Gemi
İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR)
Yönetim Kurulu Başkanı Murat
Kıran’ın Yönetim Kurulu Başkanı
olduğu TK Tuzla Shipyard 2007 yılından bu yana Kıran Holding bünyesinde faaliyet gösteriyor. Kıran
Holding’in öyküsü Onursal Başkanı
Turgut Kıran’ın 1959 yılında kurduğu bakım-onarım atölyesi ile başladı, daha sonra satılığa çıkarılan eski
bir yük gemisi vesilesiyle denizcilik
sektörüne yöneldi. Onarılarak kapasitesi yükseltilen ve adı değiştirilen
gemi M/V Tahir Kıran adı ile tescil
edildi ve bugün ülkemizin önde ge-
len denizcilik şirketlerinden Kıran
Holding’in 50 yılı aşan denizcilik serüvenine ilk adım oldu.
Tersane Tanıtım Gezisinin ikinci
durağı Yalova’da konumlanan Cemre
Tersanesi oldu. 1996 yılında kurulan
Cemre Mühendislik, 2005 yılında
başlayan gemi inşa sürecinin ilk 3
senesinde Norveçli Havyard Group
AS firmasına 10 adet offshore destek gemisi teslim etti. 2007 yılında
Yalova’da Altınova Tersane Girişimcileri A.Ş bünyesinde tersane alanında yatırım yaptı. Cemre, 2010
yılında Türkiye İhracatçılar Meclisi
tarafından açıklanan en çok ihracat
yapan firmalar listesinde 230. sıraya
kadar yükselmiş daha çok ihracat
yapmak için büyük gayret gösteren
başarılı yatırımlardan biri olarak öne
çıkmaktadır.
Tersane Tanıtım Gezisinin son
durağı olan Özata Tersanesi ise;
1985 yılında Tuzla’da kuruldu. 2002
yılında Yalova ili Altınova bölgesine
yeni yatırımlar yapan Özata Tersanesi;
70.000 metrekare alan üzerine
kurulu ve tam donanımlı imkanları
ile yatlar, mega yatlar, yolcu taşıma
gemileri, tankerler, kuru yük gemileri ve arama kurtarma botları (Sar
Boat) ile teknolojik olarak gemi inşanın son noktası sayılan Karbon fiber gövdeli katamaran feribotlar inşa
etmektedir. Yıllık 20.000 ton çelik
işleme kapasiteli Özata Tersanesi deneyimli iş gücü ve personeli ile dünya standartlarında 30.000 DWT’ye
kadar gemi inşa yeteneğine sahip.
Daralan talep ve artan maliyetlerin dünyada güçlü sanayilerde
konsolidasyon sürecini başlattığını söyleyen GİSBİR Başkanı Murat
Kıran; “Japonya bunun en güzel örneğini oluşturmaktadır. Sektörümüzün, sermaye yapısının doğru
oluşabilmesi için gereken yerli veya
yabancı ortaklıklara yönelmediği ve
bu konuda yeterince aktif ve hevesli
olmadığı, bugün görülen durumdur.
Ancak, geçmişten bugüne tersanelerimiz arasında bu gibi birleşme ve
işbirliği örnekleri mevcuttur. Komşu
iki tersaneden birinin diğerini satın
alması, birkaç tersanenin birleşerek
yeni bir oluşum altında ortak faaliyet
yürütmesi, birinin diğerinin havuzunu/rıhtımını kullanması, diğer tersanede imalat yapması/yaptırması gibi
örnekler sektörümüzde gerçekleşmiş
olup, sonuçları tarafları açısından
olumlu değerlendirilmektedir” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı, Doğan Haber Ajansı,
İhlas Haber Ajansı gibi önde gelen haber
ajanslarının, Milliyet, Hürriyet, Sabah
gibi ulusal gazetelerin, TRT Haber, CNN
Türk, NTV, Bloomberg HT, Habertürk
gibi ulusal TV kanallarının yanı sıra 7
Deniz, UniBusiness gibi sektörel medyanın da yoğun katılımıyla gerçekleşen
Basın Toplantısı’nda GİSBİR ve TK
Tuzla Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran, Türk gemi inşa sanayi,
tersanelerin başarıyla yürüttüğü projeler,
savunma ve offshore gemi inşa sanayi ve
iş sağlığı ve güvenliği konularında basın
mensuplarına bilgilendirme yaptı ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. GİSBİR
Genel Sekreteri Süheyl Demirtaş ise
GİSBİR’in tarihi, üyeleri ve faaliyetleri
hakkında bir briefing verdi.
Makale
MART
- NİSAN • 65
EYLÜL-EKİM
|5|
7 DENİZ
Doğu Karadeniz'de
Mavi Rota oluşturulacak
DOĞU Karadeniz Kalkınma Ajansı DOKA,
bölgede farklı turizm alternatifleri için
kruvaziyer turlarıyla su sporlarına yönelik
Mavi Rota" oluşturacak. Doğal güzellikleri
ve sunduğu tarihi, kültürel ve sportif
aktiviteleriyle yerli ve yabancı turistlerin
ilgi odağı olan Doğu Karadeniz, her yıl
milyonlarca yerli ve yabancı turisti ağırlıyor.
Her mevsim yerli ve yabancı turistlerin ilgisini
çeken Doğu Karadeniz'de, bölgede farklı
alternatiflerin oluşturulması çalışmaları
kapsamında, 200 milyon liralık harcama
öngörülerek hayata geçirilecek " Mavi Rota"
projesiyle, bölgenin kruvaziyer turizmi ve
su sporlarında da cazibe merkezi haline
getirilmesi amaçlanıyor.
Kısa Kısa
Okyanuslarda İstanbul'un
yarısını kaplayacak kadar
plastik var
66 MART - NİSAN
HER yıl dünyadaki okyanuslara ulaşan
plastik atık miktarının yaklaşık 8 milyon
tonu bulduğu hesaplandı. Bu da İstanbul'un
yaklaşık yarısı kadar bir alanı tamamen
kaplayabilecek bir miktar. Dip akıntılarına
takılarak, suyun içinde sürekli hareket halinde
olduğu bildirilen plastik çöp miktarı daha önce
sanılandan en az 20 kat fazla. Balık yerine
plastik Araştırmacılar nüfus, üretilen çöp
miktarı, atıkların yönetimi gibi konulardaki
uluslararası verilerden yola çıkarak, okyanus
ortamına girme olasılığı yüksek olan plastik
miktarını hesapladı.
Üniversite-Sanayi işbirliği
projesi “MentorSHIP”
PİRİ REİS Üniversitesi tarafından “Gemi
İnşa Sanayi Ar-Ge ve İnovasyon Kapasitesi
Geliştirme Merkezi ve Sertifikasyon
Programı” kapsamında “Innovative Solutions
in Maritime and Naval Sector" semineri dün
gerçekleştirildi. Üniversite-sanayi işbirliğinin
ön plana çıktığı seminerde İstanbul Kalkınma
Ajansı tarafından desteklenen MentorSHIP
(Gemi İnşa Sanayi Ar-Ge ve İnovasyon
Kapasitesi Geliştirme Mentorluk ve Sertifika
Programı’nın tanıtımı yapıldı. 10 ders, 1
çalıştay ve 4 seminerden oluşan projeyle
Ar-Ge ve inovasyon konusunda farkındalık
yaratılması, sektör oyuncusu tersane
ve tasarım ofislerinin Ar-Ge, Yaratıcılık
ve İnovasyon kapasitelerinin arttırılması
amaçlanıyor.
Nakliyeciler Mısır’la anlaşma
yapılmasını istiyor
Kısa Kısa
TÜRKİYE’den Mısır üzerinden Suudi
Arabistan’a, Körfez ülkelerine ve Orta
Afrika’ya yapılan taşımalarda alternatif bir
güzergahın olmadığını ifade eden Uluslararası
Nakliyeciler Derneği (UND) Yönetim Kurulu
Başkanı Çetin Nuhoğlu, “Tek alternatifimiz
mevcut Ro-Ro hattının devam etmesidir”
dedi. Nuhoğlu, 2012’de Mısır ile imzalanan
taşımacılık anlaşmasının süresinin 22 Nisan’da
sona ereceğini anımsatarak, anlaşmanın
yenilenmemesi halinde yıllık 10 bin taşımanın,
bir başka ifadeyle yıllık ortalama 500 milyon
dolarlık ihracatın gerçekleşmeyeceğini belirtti.
68 MART - NİSAN
CMES, 8 gemisini hurdaya gönderiyor
ÇİN’ini devlet destekli
denizcilik devi CMES
(China Merchants Energy
Shipping), filoyu gençleştirme
programından dolayı, yaşlı
gemilerinden 8 tanesini
hurdaya göndermek üzere
anlaştığını açıkladı. CMES’in
alt firması olan Youhua
Nakliyat işletmesinde olan 2
adet aframax petrol tankeri
ve 8 adet dökmeci gemi
hurdaya gidecek. Gemilerin
isimleri ve yaşları belirtilmedi.
Bundan başka 6 adet gemi
de Shanghai Waigaoqiao
Tersanesi tarafından inşa
edilecek. Bu tersanenin yıllık
gemi inşa kapasitesi 8 milyon
dwt’un üzerinde. Tersane
Şubat ayında Cma-Cgm için
18,000 TEU klasmanında
büyük bir konteyner gemisi
denize indirmişti.
Japon heyeti Gemisander’i ziyaret etti
EKONOMİK ömrünü tamamlayan
gemilerin geri dönüşüme
kazandırılması için harekete
geçen Japonya Devleti’nin
görevlendirdiği MitsuhikoIda’ın
başkanlığında 5 kişiden oluşan
Japon heyeti, İzmir’in Aliağa
ilçesinde faaliyet gösteren Gemi
Geri Dönüşüm Sanayicileri
Derneği’ni (GEMİSANDER) ziyaret
etti MitsuhikoIda’ın başkanlığında
5 kişiden oluşan Japon heyeti.
Gemi İnşaatı Politikası Direktörü
Akihiro Tamura, ziyaret sonrası
yaptığı açıklamada; Türkiye’nin
gemi geri dönüşüm endüstrisi
hakkında bilgi edinmek, gözlemde
bulunmak, Hong Kong Sözleşmesi
ve Avrupa Birliği Gemi Geri
Dönüşüm Yönetmeliği hakkında
görüş alış verişi yapmak ve OECD
Gemi İnşa Çalışma Grubu ile
birlikte MEPC nezdinde tartışılan
güncel meseleleri görüşmek
adına Aliağa Gemi Geri Dönüşüm
tesislerini ziyaret ettiklerini söyledi.
Makale
“Halat değil, Hayat”
MART - NİSAN 69
w w w. k u r t o g l u c e l i k . c o m
Merkez:
Sultanorhan Mah. 1118-1 SK.
No:13 Gebze - KOCAELİ
Tel : (262) 642 63 62
Fax : (262) 642 63 70
Email : [email protected]
Şube:
Çavuşoğlu Mah. Yakacık Cad.
No:36/A Kartal - İSTANBUL
Tel : (216) 488 61 76
Fax : (216) 488 74 63
Web : www.kurtoglucelik.com
Genç mühendisler devasa
projelere imza atıyor
da kazanımlar sağlanılması hedeflenmektedir.
Ayrıca bu yazılımları geliştiren
yurt dışındaki firmalar, üniversitelerimizle çok fazla işbirliği yapmadıkları için üniversitelerimizin
bilgisayar laboratuvarlarında bu
yazılımlar bulunmamaktadır. Öğrenciler bu yazılımlar ile ilk defa
iş hayatında yüz yüze gelmektedir.
Ayden Marine olarak geliştirdiğimiz yazılımları üniversitelerimizin
laboratuvarlarına ücretsiz kurarak
ve öğrencilerin öğrendikleri teorik bilgiyi daha iyi kullanmalarına
katkıda bulunarak, iş hayatına veya
akademik hayata daha iyi hazırlanmalarını sağlamayı hedefliyoruz.
Röportaj
Ayden Marine’nin CEO’su Ayçın Özsakabaşı
70 MART - NİSAN
Ayden Marine, Türkiye’nin
ilk yerli 3D gemi
mühendisliği yazılımını
geliştirdi. Türkiye’de
bir ilke imza atan genç
mühendislerin kurduğu
Ayden Marine’nin CEO’su
Ayçın Özsakabaşı ile
yaptığımız röportajı siz
değerli okuyucularımızla
paylaşıyoruz.
Genç mühendisler devasa projelere imza atıyor
Ayden Marine, Türkiye’nin ilk
yerli 3d gemi mühendisliği yazılımını geliştirdi. Türkiye’de bir ilke
imza atan genç mühendislerin kurduğu Ayden Marine’nin CEO’su
Ayçın Özsakabaşı ile yaptığımız
röportajı siz değerli okuyucularımızla paylaşıyoruz.
Türkiye’de bugüne kadar yapılmamış olan bir yazılımı geliştirdiniz. Ayden Marine’i tanıya-
bilirmiyiz?
2010 yılında kurduğumuz şirketimizin, ana faaliyet konusu,
başta denizcilik sektörü olmak
üzere diğer alanlarda da ihtiyaç
duyulan mühendislik yazılımlarını
geliştirmektir. Şirketimiz genç, dinamik, geniş bir vizyona sahip ve
daha önce çalıştıkları kurumlarda
çalışmalarıyla ön plana çıkan bir
ekipten oluşmaktadır. Merkezi İstanbul Teknopark’tadır.
Böyle bir programı geliştirme
fikri nerden ortaya çıktı?
Gemi inşa sanayiinde kullanılan
profesyonel yazılımlar yurt dışından temin edilmekte olup, bu yazılımların maliyeti çok yüksektir.
Ülkemizde 2008 ‘den beri devam
eden krizin etkisiyle , mühendislerimiz bu yazılımları temim etmekte zorlanmaktadırlar. Ayden Marine, bu tarz yazılımları ülkemizde
geliştirerek yurt dışına para akışını
engellemeyi, yerli yazılımlarının
dünya denizcilik sektöründe söz
sahibi ve etkin olmasında rol oynamayı amaç edinmiştir. Böylece
ülkemize döviz girdisi açısından
Böyle bir amaca uygun olarak, Uluslararası Tonaj 69
Konvansiyonu’na göre gemilerin
gross ve net tonajlarının hesaplayan “Ayden Marine-Tonnage Calculation Program”’ı geliştirmiştir.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Tersane Kıyı Yapıları Genel Müdürlüğü bu yazılımı
Gemi Sürvey Kurulu’nda kullanılmak üzere onaylamıştır. Bu yazılım Gemi Sürvey Kurulu’na ücretsiz verilmiştir.
Ayden Marine yazılımları nelerdir?
Ayden Surface
Gemilerin denge ve mukavemet
açısından güvenli olarak taşıyabilecekleri azami yük miktarı ve
maksimum yolcu sayısı, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından tespit edilen kurallara göre
hesaplanmaktadır. Bilindiği üzere
gemilerin taşıma kapasitelerinin
doğru olarak belirlenmesi denizde
can ve mal güvenliği açısından hayati önem taşımaktadır.
Ayrıca, geminin taşıma kapasitesi işletme maliyeleri ve küresel
rekabet açısından da çok önemlidir. Bu kapsamda, mühendislerin
ön dizayn aşamalarında gerekli
stabilite hesaplamalarını yapmaları
gerekmektedir.
Ayden Surface modülü, gemi
formunun ve gemi içerisindeki
tankların 3D modellenmesi için
geliştirilen yapay zekaya sahip
olan bir yazılımdır. 3D teknolojilsi
kullanılarak yapılan modellemeler
görsel açıdan da kontrol sağlanabildiği için daha sağlıklı olmaktadır. Ayden Surface modülü, CAD
programlarında bulunan çizim
için gerekli olan özellikleri içermektedir. Ayrıca çeşitli CAD programları import edilebildiği için en
kısa sürede en doğru modelleme
yapılabilmektedir.
Ayden Stability
Ayden Stability modülü, Ayden
Surface modülünde oluşturulan
gemi ve tankların 3D geometrik
yüzey özelliklerini kullanarak çeşitli stabilte hesapları yapan bir
yazılımdır. Geliştirilen yazılımda
çeşitli “Design Pattern” ler kullanıldığı için yazılım istenilen hesaplama türlerine göre sürekli geliştirilebilmektedir. Yazılım içersindeki
stabilite kuralları, kullanıcı tarafından güncellenebilmekte ve yeni
kurallar eklenebilmektedir.
Ayden Stability Modülü ile yapılabilen hesaplamalar:
• Hasarsız Stabilite Hesaplamaları,
• Hidrostatik Hesaplamalar,
• Boyuna Mukavement Hesapla
maları,
• Grain Stabilite Hesaplamaları,
• Yaralı Stabilite Hesaplamaları ,
• Kritik KG/GM Tabloları,
• Tank Kalibrasyonu,
• Meyil Deneyi,
• Freeboard Hesabı,
Stabilite Programı
• Tonaj Hesabı,
Ayden Load
Gemilerin, Limanlar da güvenli bir şekilde yük almalarını ve aldıkları yük ile sorunsuz bir seyir
yapabilmeri için gemi üzerinde geminin stabilite ve mukavemet değerlerini hesaplayabilen yükleme
programları vardır.
Ayden Load , 3D teknolojisiyle
geliştirilen ve “Direct Calculations” yöntemiyle hesap yapan bir
yazılımdır. ”Direct Calculations”,
hesaplamaların interpolasyon yöntemi yerine, geminin 3D geometrik
yüzeylerini kullanarak yapılmasını
sağlayan yöntemdir.
Ayden Hull
Gemilerin dizayn aşamasında,
gemiyi oluşturan yapısal elemanların üretime yönelik resimlerinin
hazırlanması gerekmektedir.
Ayden Hull, Gemi yapısal elemanlarının 3D modellenmesini
ve üretim için gereken resimlerin
hazırlanmasını sağlayan bir yazılımdır. Ayden Hull modülünün
testleri devam etmekte olup, 2015
yılı içerisinde piyasaya çıkması hedeflenmektedir.
Ayden Marine ‘in hedefleri nelerdir?
Ayden Marine olarak, gemilerdeki egzoz emisyonlarının azaltılması ve enerji verimliliğinin arttırılmasına yönelik, gemilerdeki hız,
trim, deadweight optimizasyonu
konularına yardımcı olacak yazılımlar geliştirmeye devam etmekteyiz.
Ayden Marine, denizcilik sektöründe bu kapsamda geliştirilmiş
ilk profosyonel 3D yazılımdır. Bu
açıdan ülkemiz adına öncü bir
yükleme programı
yazılım olacağından, yurt dışında
da denizcilik sektörümüzün tanıtımıyla ilgili katkıda bulunacaktır.
En büyük hedefimiz yerli yazılımlarımızla yurt dışı pazarının güçlü
oyuncusu haline gelmektir.
2015 yılı içerisinde bir çok yurtdışı fuarında tanıtımlarımız ve katılımlarımız olacaktır.
Ayçın Özsakabaşı kimdir?
1981 İzmir doğumlu olup ,liseyi İzmir
Atatürk Lisesi’nde okudu. İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Gemi
Makineleri Mühendisliği bölümünden
mezun oldu. Mezun olduktan sonra
Prof. Dr. Yücel ODABAŞI tarafından,
bilgisayar ve yazılım konularında ki
tecrübeleri nedeniyle Türk Loydu Plan
Kontrol ve Araştırma Bölümüne alındı. Türk Loydu’ndaki görevi gemilerin
stabilite hesaplamalarının kontrolü
konusunda oldu.
2008 yılında “Gemilerin Tank Kalibrasonu” projesiyle Türk Loydu’ndan üstün başarı ödülü aldı. Bu proje, daha
önce yabancı firmalar tarafından
yapılan, gemilerin kargo tanklarının
kalibrasyonunun, lazer ölçüm yöntemiyle milli klas kuruluşumuz olan
Türk Loydu tarafından yapılmasıydı.
Bu proje kısa zamanda başarılı olmuş
ve Türk Loydu tarafından bu hizmet
günümüzde de verilmektedir.
2009 yılında Türk Loydu’ndan ayrılarak dizayn ofis olarak hizmet veren
Ayden İstanbul Gemi Müh. San. Ve
Tic. Ltd. Şti. firmasını kurdu. 2010
yılında Ayden Marine Yazılım Gemi
Müh. San. Ve Tic. Ltd. Şti. firmasını
kurarak denizcilik sektöründe yazılım
alanında çalışmalarına hızla devam
etmektedir.
Röportaj
Gross Tonaj Programı
MART - NİSAN 71
Ordu Limanı Büyükşehir Belediyesi'ne devredildi
ORDU Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, mahalli seçimlerde söz verdiği 7 mega projeden
birini daha hayata geçiriyor. Özellikle kentleşmenin yoğun olduğu bölgelerde, kentsel dönüşüm,
kıyı kenar ihlali yapan yapıların yıkılması gibi projelere hız veren Ordu Büyükşehir Belediyesi, şimdi
de Altınordu’da şehrin içerisinde kalan ve kullanılmayan Ordu Limanı’nı halkın kullanımına açıyor.
Ordu Büyükşehir Belediyesi, mevcut iskeleyi yıkarak ve etrafında çevre düzenlemesi yaparak halkın
rahatlıkla kullanımını sağlayacağı yeni bir projeyi hayata geçirecek.
Kısa Kısa
Özel iskeleler marinaya
döndü: Ceza kapıda
72 MART - NİSAN
YABANCI bayraklı yatların, 'sadece
Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli
yat limanları ile yat çekek yerlerine
kışlama, bakım ve onarım amacıyla
bırakılabilmesi' koşuluna rağmen,
pek çoğunun marinaların yakınındaki
özel kişilere ait iskelelerde kışladıkları
belirtildi. Orhaniyeli Kaptan Mustafa
Şen'in durumu dilekçeyle bildirdiği
Marmaris Gümrük Müdürlüğü'nden
gelen yanıtta, 'ihlal yapan teknelere
nasıl bir idari yaptırım uygulanacağına
dair mevzuatta açıklık bulunmadığı'
ortaya çıktı.
Savunma sanayiinde firmalar
yeterince verimli değil
SAVUNMA Sanayii Müsteşarlığı yaptığı sektör
analizini yayınladı. Müsteşarlık, çalışmasında, önceki
yıllarda da görülen temel sorun alanlarının devam
ettiğini gösteren tespitlerde bulundu. Savunma
Sanayii Müsteşarlığı (SSM) tarafından yayınlanan
sektör analizinde, sektörün temel sorunları olan
verimlilik, yeterince derinleşememe ve tedarik
zincirinde etkinleşememe olgularının devam ettiği
belirtildi. Şubat 2015 tarihinde yayınlanan SSM
analizi 2013 verilerini kapsıyor. Çalışmada, savunma
sanayiini temsil eden 25 büyük firmanın 13’ünün
Ankara’da bulunması ve sektöre Türk Silahlı
Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı’nın (TSKGV) sahip
olduğu şirketlerin hakim olması dikkat çekti.
SES VE TİTREŞİM
YALITIMI
BH 3000
Steel Tiles
Primer 54
PU-D20 Visco Elastic Damping Layer
Steel deck
Steel deck
Titreşim sönümleyici Viskoelastik ürünler çabuk kuruyan
şaplar artık Türkiye de..
Danimarka nın ünlü Denizcilik ve Kimya firması Danish
Marine System DMS - EFES YALITIM işbirliği ile artık
Türkiye de..
Joint
PU-D20 Visco Elastic Damping Layer
PU - D20 VİSKOELASTİK MACUN: FLOATING FLOOR VE
TÜM TİTREŞİM UYGULAMALARINDA DNV SERTİFİKALI
ÜRÜNÜMÜZ.
Steel
Steel
Paroc
Steel deck
DMS BH - 3000 ZEMİN ŞAPI: YÜZEY DÜZLEMESİ
GEREKTİRMEYEN 3 SAATTE KURUYAN ZEMİN ŞAPI
Uygulama sonrası ekstra bir yüzey düzeltme şapı
uygulamasına gerek yoktur, tek uygulamada hem şap
hem yüzey düzgünlüğü sağlar, 24 saat sonra üzerine pvc
uygulanabilir. DNV sertifikalıdır.
DMS BS - 3010 ZEMİN ŞAPI: EKSTRA SU DAYANIMLI,
4 SAATTE KURUYAN, DÜZGÜN YÜZEYLİ ZEMİN ŞAPI
Floating Floor un taşyününü suya karşı koruyan, çabuk
kuruyan, düzgün yüzey veren zemin şapıdır, DNV
sertifikalıdır.
w w w. e f e s y a l i t i m . c o m
Ankara Caddesi No:80/B
İçmeler - Tuzla / İstanbul
Tel : (216) 493 45 67
: (216) 494 56 78
Selah Tersanesi Türk Loydu ile
sözleşme imzaladı
SELAH Tersanesi, Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı için inşa edeceği 2
adet Lojistik Destek Gemisi Projesi
ile ilgili ile klas anlaşmasını Türk
Loydu ile yaptı. Selah Tersanesinde
gerçekleşen törene, Türk Loydu
Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa
Zorlu ile Selah Makine ve Gemicilik
Endüstri Ticaret A.Ş adına Erkan
Selah imza koydu.Bu proje,
bugüne kadar inşa edilen projeler
içinde, en kısa sürede inşa edilecek
proje unvanını da taşıyor.Lojistik
Destek Gemisinin ilki 16 ay gibi
kısa bir süre içinde Deniz Kuvvetleri
Komutanlığına teslim edilecek. İki
geminin teslim süresi 26 ay olacak.
Kısa Kısa
Solonport’a Filipinler’de
büyük ilgi
74 MART - NİSAN
GEÇTİĞİMİZ günlerde Filipinler’de yapılan
Ports And Shipping 2015 fuarına katılan
Türkiye’nin ilk liman otomasyon yazılımı
firması Solonport büyük ilgi gördü.
Türkiye’nin liman yazılımı konusunda
dünyaya açılması konusunda liderlik eden,
Genel Müdürü Oktay Okşak önderliğinde
çalışmalarını yürüten Solonport, liman
otomasyonu yazlımı konusunda uzmanlaşmış
durumda.Solonport adına fuara katılan
Yelda Okşak ve John S. Dunlop, Türkiye’nin
ilk liman otomasyon yazılım firması
olmalarının kendileri için önemli bir sorumluk
olduğunu ve orada ülkemizi en iyi şekilde
temsil ettiklerini söyledi. Fuarda SolonPort
International Development Uzmanı John
S. Dunlop, APEC ülkelerindeki liman ve
denizcilik sektörüne yönelik bir sunum
gerçekleştirdi.
STAR Rafineri’ye ‘Yılın Petrol
ve Gaz Projesi Ödülü’
İZMİR Aliağa’da bulunan STAR Rafineri,
Avrupa’da “Avrupa’da Yılın Petrol ve Gaz
Projesi”ödülünü aldı. SOCAR’ın yatırımı olan
rafinerinin toplam maliyetinin 5,7 milyar
doları bulacağı ifade ediliyor.Enerji yatırımı
projelerinde 2014’ün en iyileri belli oldu. IJ
Global’in belirlediği Avrupa ve Afrika ödülleri
önceki gün Londra’da düzenlenen törende,
sahiplerini buldu. Türkiye’de ‘özel sektör
eliyle yapılan ilk rafineri projesi’ özelliği
taşıyan Star Rafineri’nin 3.29 milyar dolar
değerindeki proje finansmanı, Uluslararası
Finans Proje Ödülleri kapsamında, ‘En İyi
Rafineri Finansman Anlaşması’ ödülünü
aldı. IJ Global yetkilileri, STAR Rafineri proje
finansmanın, kredi miktarı ve süresi bazında
kendi türünde bir ilk olduğunu vurguladı.
Makale
“Uyguladığımız
eğitimlerin yanı
sıra, özellikle
mevcut iş ortaklarımız ve bu alanda
faaliyet gösteren
firmaların yöneticilerinin katılımı ile
gerçekleştirdiğimiz
“Masabaşı Tatbikatları” ile personelimizin güvenlik
farkındalığını üst
seviyede tutuyoruz. ”
MART
- NİSAN• | 75
EYLÜL-EKİM
31 |
7 DENİZ
Şehir Hatları’nın Marmaray
zararı 28 milyon TL
İSTANBUL’da yıllarca toplu taşımacılığın en
önemli ayaklarından biri olan ve 2005 yılında
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) devredilen
Şehir Hatları İşletmesi, Marmaray’ın açılışından
sonra yolcu kaybına uğrayıp 2014’te 28 milyon
lira zarar etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin
sermayesine yüzde 90 oranında iştirak ettiği
İstanbul Şehir Hatları, zarar ettiği gerekçesiyle 30
milyon lira sermaye artırımına gitti. İBB Meclisi
Plan Bütçe Komisyonu’nun gündeme getirdiği
raporda, şirketin tüm gelirleri toplamı 2015 yılında
aylık 8 milyon 165 bin 750 lira iken, aylık gideri
10 bin 195 bin lira olarak açıklandı.
Kısa Kısa
Tarihi Kerpe Limanı
turizme kazandırılacak
76 MART - NİSAN
KOCAELİ Büyükşehir Belediyesi
İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı
Tarihi Mekanlar ve Kent Estetiği Şube
Müdürlüğü tarafından Antik Kerpe
Limanı Mendireği Rekonstrüksiyon
Yapım İhalesi yapıldı. İhaleye tek
katılımcı Nomak İnşaat 329 bin 998 TL
teklif verdi. Tarihi Kerpe Limanı'nın gün
yüzüne çıkarılacağı rekonstrüksiyon
çalışmalarıyla yüzyıllar önce Cenevizliler
ve Osmanlı Devleti’nin Karadeniz’de
yoğun olarak kullandığı Kerpe
Limanı turizm amaçlı kullanılmak
üzere şekillendirilecek. Limanın
restorasyon çalışması tamamlandıktan
sonra Ceneviz dönemini yansıtan
iki küçük Ceneviz Gemisi yapılacak.
Bu gemilerden biri denize batırılarak
dalış turizmine hizmet verirken diğer
gemi su üstünde turistik gezi amaçlı
kullanılacak.
Su Ürünleri Avcılığı
Kooperatifleri’nden güç
birliği
TÜRKİYE ekonomisine her yıl 2.5 milyar dolar
katkı sağlayan su ürünleri sektöründe önemli yeri
olan balıkçılık kooperatifleri, sorunlarının çözümü
için yol haritası oluşturdu. Kooperatif temsilcileri,
sorunlarını ve çözüm önerilerini ele aldı. Kaçak
avcılık, balığın KDV’sinin yüzde 8’den yüzde 1’e
inmesi, balıkçı barınaklarının yetersizliği sorunu,
çekek sorunu, tekne atıklarını verme sorunu,
lojistik alanında yaşanan sıkıntılar, soğuk hava
depolarının yetersizliği, kooperatiflerin kiralama
sorunu, kontrol altında olmayan avcılık ve arztalep dengesinde yaşanan sıkıntıları ele alan
avcılık kooperatiflerinin temsilcileri, sorunların
çözümü için destek istedi.
Makale
MART
- NİSAN• | 77
EYLÜL-EKİM
17 |
7 DENİZ
TURMEPA’ya 350 bin
liralık bağış
Kısa Kısa
Ticari yük gemilerinde ‘Yakıt
Teknolojisi Devrimi’
78 MART - NİSAN
KOPENHANG’daki bir araştırma merkezinde
çok özel bir gemi motoru geliştiriliyor. Dizel ve
sıvı doğal gazla çalışabilen bu motor, açığa çıkan
karbon dioksit ve nitrojen oksit gibi doğaya zararlı
gazları azaltıyor.Avrupa araştırma projesinde
çalışan bir bilim adamı, normal dizel gemi
motorlarında bazı değişiklikler yapmanın motorun
gazla çalışabilmesi için yeterli olduğunu söylüyor.
Makine Mühendisi Michael Johnsen Kryger:
Gemi çalışanları işlem mekanizmasını ayrı bir
monitörden izliyor.İlgilenmeleri gereken tek özellik
ise gerektiği zaman motora gaz pompalamak.
Araştırmacılara göre en büyük zorluk, yeni
malzemeler kullanılarak yapılan yeni cihazların
motorun bilgilerini güvenli bir şekilde kayıt altına
alması.
Türk yelkenciler
Singapur'da
göğsümüzü
kabarttı
DÜNYANIN en iyi
yelkencilerinin yarıştığı Extreme
SailingSeries’ine ilk defa katılan
Türk yelken takımı Beko Team
Turx, Singapur’da ilk iki ayakta
birincilik elde ederek tarih
yazdı.Geçtiğimiz Eylül ayında
Türkiye’yi Extreme Sailing
Series’in İstanbul ayağında
başarıyla temsil eden ve bu
seviyede bir yelken yarışına
katılan ilk Türk takımı olan
Beko Team Turx, yelkenin
Formula 1’i olarak tabir edilen
Extreme Sailing 2015 Series’inin
Singapur ayağında Türkiye’yi
başarıyla temsil ediyor.
ÜNLÜ işadamı Ali Ağaoğlu, Rahmi
Koç’un kurucusu ve onursal başkanı
olduğu, Tezcan Yaramancı’nın
yönetim kurulu başkanlığını yürüttüğü
TURMEPA’ya, 350 bin lira değerinde
bir atık alım teknesi satın alacak. Ali
Ağaoğlu’nun alacağı teknenin, İstanbul
Boğazı’nın temizliği için kullanılacağı
belirtildi. Son üç yılda 14 milyon litre
atık su ve yaklaşık 140 bin torba katı
atığın denize karışmasını önleyen
TURMEPA, Ağaoğlu’nun bağışlayacağı
tekneyi Boğaz’daki çalışmalarına
yoğunlaştıracak.
Makale
MART - NİSAN 79
OCAK-ŞUBAT • | 79 |
7 DENİZ

Benzer belgeler