Sürdürülebilirlik ve Enerji Verimliliği

Transkript

Sürdürülebilirlik ve Enerji Verimliliği
Temmuz
Ağustos
Eylül
2014
Dosya
Kerem Okumuş
Baha Kuban
Eskişehir Tepebaşı Belediyesi
Antalya Büyükşehir Belediyesi
İzocam Kullananlar
Mall of Egypt - Nabil Farahat
Yaşamın İçinden
ODTÜ Mimarlık Bölümü
uygulamalı yalıtım eğitimi
Sürdürülebilirlik
ve Enerji Verimliliği
İzocam Diyalog
04
25
Kerem Okumuş: “18 milyonu aşkın konutun
yüzde 85’i yalıtımsız”
06
Haluk Sevinçli: “Öncü projeler hazırlamaya ve
uygulamaya devam edeceğiz”
08
Baha Kuban: “Başka bir kentsel yaşam
mümkün”
11
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nden
temiz adım
18
22
Dosya: Sürdürülebilirlik ve
Enerji Verimliliği
Yalıtımda Detay
Malzeme seçimi konusunda karar vericileri
yanıltmamak önemli
Yaşamın İçinden
Öğrenciler için uygulama,
teorik eğitim kadar önemli
İzocam Kullananlar
“Mısır yalıtım pazarında
İzocam çok güçlü bir marka”
28
Sokak Röportajı
30
Kişisel Gelişim
Yalıtım sizin için
ne ifade ediyor?
Başarıyı sağlıklı uykuyla
yakalayın
İZO­CAM Di­ya­log İzo­cam Ya­yın Or­ga­nı
Ya­yın tü­rü: Ye­rel, sü­re­li, üç ay­lık der­gi
İzo­cam Adı­na İm­ti­yaz Sa­hi­bi: A. Nu­ri Bu­lut Ya­yın So­rum­lu­su: Hakan Kiraz Ya­yın Ku­ru­lu: Fa­tih Ök­tem, Hakan Kiraz, Sezen Burcu Ertek
Da­nış­man: Dr. Ke­mal Ga­ni Bay­rak­tar Edi­tör: Melda Bağdatlı Gra­fik Ta­sa­rım: Kadir Kaymakçı
Ya­zış­ma Ad­re­si: İzocam Ticaret ve Sanayi A.Ş. Altayçeşme Mah. Öz Sok. No: 19 Kat: 3-5-6, 34843 Maltepe / İstanbul
Tel: (0216) 440 40 50 Faks: (0216) 440 40 70
E-posta: kurumsaliletisim@izo­cam.com.tr İnternet: www.izocam.com.tr Sosyal Medya: facebook.com/izocam | twitter.com/IzocamOfficial
Ya­pım: Konak Medya Yıldız Posta Cad. Akın Sitesi 3. Blok No: 10 K: 5 D: 54 Gayrettepe / İstanbul Tel: (0212) 216 97 00 www.konakmedya.com
Renk Ay­rı­mı ve Bas­kı: Özgün Ofset - Aytekin Sok. Yeşilce Mah. No: 21 34418 4. Le­vent / İs­tan­bul Tel: (0212) 280 00 09 Faks: (0212) 264 74 33
2
Başlarken
Yılın son çeyreğine adım attık. Sıcak gündemin yanı sıra, iklim değişikliği, küresel ısınma,
çevresel olumsuzluklara dair haberlerin ne yazık ki dünya gündeminde giderek daha
fazla yer aldığını görüyoruz.
Biz de İzocam olarak yalıtım bilincinin toplum genelinde benimsenmesi, tanınması için
eğitim çalışmaları, yarışmalar ve farklı etkinliklerle kamuoyunun ilgisini çekmeye, enerji
verimliliğinin önemini anlatmaya çalışıyoruz. Hayata geçirdiğimiz ya da destek
olduğumuz etkinliklerin yanı sıra; geliştirdiğimiz ürün ve sistemlerle de enerji kaybını en
aza indirmeyi hedefliyoruz. Sıfır salımlı binalar, multikonfor yapılar, pasif evler, yalıtım ve
enerji verimliliği, yapı ve kent ölçeğinde kullanılan yenilenebilir enerji uygulamaları
gündemimizdeki yerini her zaman koruyor.
Konuya dair hassasiyetimizden ve yalıtım konusunda 50 yıla yaklaşan bilgi birikimi ve
uzmanlığımızdan hareketle; yeni sayımızın dosya konusunu “Sürdürülebilirlik ve Enerji
Verimliliği” olarak belirledik. Biliyoruz ki enerji verimliliğine katkı sağlayan en önemli
unsurlar arasında yalıtım ilk sıralarda geliyor. Bilinçli enerji kullanımı ve enerji tasarrufu,
ülke ve toplumların kalkınmasında da önemli rol oynuyor. Enerji ithalatımız, dış ticaret
açığının önemli bir kısmını oluşturuyor. Enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmak için enerji
verimliliği uygulamalarının mecburi olduğu artık aşikar. Neyse ki bu hassasiyetlerle yola
çıkan yerel yönetimler ve kurumlar var.
İzocam Diyalog
“Bilinçli enerji kullanımı
kalkınmada önemli rol oynuyor”
Diyalog’un yeni sayısında
Sürdürülebilirlik ve Enerji
Verimliliği’ne odaklandık.
Bu kapsamda uzman
görüşlerinin yanı sıra;
sürdürülebilirliği ilke
edinen ve çalışmalarıyla
kamuya örnek olan Antalya
Büyükşehir ve Eskişehir
Tepebaşı belediyelerinin
çalışmalarına yer verdik.
Yurtdışı bayilerimiz de yeni
sayımızın konukları oldular.
Biz de Diyalog’un yeni sayısında yerimiz el verdiğince bu çalışmalara yer vermek istedik.
Sürdürülebilirlik ve Enerji Verimliliği konusunda değerli düşüncelerini bizlerle paylaşan
Sayın Baha Kuban ve Kerem Okumuş’a; konuya dair örnek çalışmaları hayata geçiren
Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Eskişehir Tepebaşı Belediyesi’ne teşekkür etmek
istiyorum.
Bu sayımızın diğer konukları yurtdışı bayilerimizdi. Bir çoğu ile uzun bir geçmişi
paylaştığımız, dostça ilişkilerimizle daha da güçlenen iş ortaklığımızın karşılıklı güvene
dayandığı yurtdışı bayilerimiz, Diyalog okurlarıyla sektöre giriş hikayelerini ve İzocam ile
ilişkilerini paylaştı. İzocam Kullananlar sayfamızda ise bu sayımızda, Mısır’ın başkenti
Kahire’nin önemli inşaat projelerinden biri olan Mall of Egypt’e yer verdik.
İzocam Manto ürünümüz de bu sayımızın konuklarındandı. İzocam olarak, sıvalı dış
cephe yalıtım sistemlerinden İzocam Manto’yu profesyonellerin ve tüketicinin kullanımına
sunarak ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam etmeyi amaçlıyoruz.
Üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir diğer konuda, hemen hemen her ay farklı eğitim
kurumları ile gerçekleştirdiğimiz uygulamalı yalıtım eğitimleri. ODTÜ Mimarlık Bölümü
öğrencileri ve öğretim görevlileri de bu kapsamda son sayımızın konuğu oldular.
Mimarlık Bölümü öğrencilerinin yaz stajı kapsamında gerçekleştirdiğimiz teorik ve
uygulamalı yalıtım eğitimi sonrası bizlerle düşüncelerini paylaştılar. Kendilerine teşekkür
ediyoruz.
Diyalog’un yeni sayısını keyifle okuyacağınızı umuyoruz.
Sevgi ve Saygılarımla,
A. Nuri Bulut
Genel Müdür
3
İzocam Diyalog
Dosya: Sürdürülebilirlik ve Enerji Verimliliği
“18 milyonu aşkın konutun
yüzde 85’i yalıtımsız”
Dünya Bankası İklim Yatırım
Fonu’nun değerlendirme
panelinde görev alan
ve İtalyan Trust Fund ile
Ortadoğu ve Kuzey Afrika
Yeşil Ekonomi için İş
Liderleri Forumu’nun kurucu
yöneticiliğini yapan Kerem
Okumuş ile ısı yalıtımının
iklim değişikliğiyle mücadele
ve sürdürülebilirliğe katkısı
üzerine sohbet ettik.
K
erem Okumuş, Türkiye ve yakın coğrafyasında bugünden “farklı” bir geleceğin
inşaasına katkıda bulunmak; günümüzün ve geleceğin nesilleri için
sürdürülebilirliği mümkün kılacak karmaşık konulara, yalın ve etkin çözümler
üretmek amacıyla 2013 yılında S360’ı kurdu. 2013 ve 2014’ün ilk yarısında merkez
ofisi Budapeşte’de bulunan REC’in Orta ve Doğu Avrupa Bölgesi’nde
sürdürülebilirlikten ve iş ağlarından sorumlu bölüm başkanı olarak görev yapan
Okumuş, aynı süreçte Al Gore’un kurucusu olduğu İklim Gerçekliği Projesi’nin Orta ve
Doğu Avrupa ile Türkiye bölge ofisinin başkanlığını yürüttü.
Şu anda Dünya Bankası İklim Yatırım Fonu’nun, özel sektöre değişen iklimsel şartlara
uyum için ayırdığı fonun değerlendirme panelinde görev alan Okumuş, aynı zamanda
İtalyan Trust Fund ile Dubai merkezli Ortadoğu ve Kuzey Afrika Yeşil Ekonomi için İş
Liderleri Forumu’nun kurucu yöneticiliğini yapıyor.
S360’ın sürdürülebilirlik hedeflerinden bahsedebilir misiniz?
S360 olarak sürdürülebilirlik için liderlik ve öğrenme ile ilgili konuları THINK360 yapısı
altında geliştirme hedefiyle yeni bir yolculuğa çıktık. Bunu gerçekleştirebilmek için
eleştirel yaklaşımlar ve yenilikçi çözümleri temel alan ve toplumun sürdürülebilirlik
sorunlarının çözümüne katkı sunacak araçlar ortaya çıkarmayı planlıyoruz. İlgili
araştırmaları ve yayınları destekleyerek; toplantılar, çalıştaylar, oturumlar ve birlikte
çalışma günleri organize ederek; sürdürülebilirlik, öğrenme, liderlik ve değişim
kolaylaştırıcılığı bağlamlarında 360 derecelik, kapsayıcı bir yaklaşımı uygulamaya
geçirmek amacındayız.
Binalarda ısı yalıtımının iklim
değişikliği ile mücadele ve
sürdürülebilirliğe katkısı nedir?
Günümüzde, küresel enerji tüketiminin
yüzde 40’ından fazlasının, küresel sera
gazı salımlarının ise üçte birinin
binalardan kaynaklandığı ileri sürülüyor.
Bu durum gelişmekte olan ülkelerde de
gelişmiş ülkelerde de benzer bir nitelik
taşıyor. ABD Enerji Bakanlığı’na bağlı
Enerji Bilgi Yönetimi (EIA) verilerine göre
binalarda tüketilen toplam enerjinin yüzde
55’i konutlardan, yüzde 45’i ticari
binalardan kaynaklanıyor. Sadece
konutlara baktığımızda ise, tüketilen
toplam enerjide ısıtma yüzde 31’lik bir
payla ilk sırada yer alırken; ısıtmayı yüzde
12 ile soğutma, yine yüzde 12 ile su
ısıtma ve yüzde 11 ile aydınlatma takip
ediyor.
Bunun yanı sıra, yapı sektörünün hem
uzun vadeli hem de en büyük oranda
sera gazı azaltım potansiyeline sahip
sektörlerden biri olduğunu söyleyebiliriz.
Bugün mevcut olan teknolojiler
sayesinde, hem mevcut hem de yeni
binalarda enerji verimliliğini yüzde 30-80
oranında artırma potansiyeli bulunduğu
vurgulanıyor. Sadece ısı yalıtımı sayesinde
ise, binalardaki enerji tüketiminin en
büyük payını oluşturan ısıtma ve
soğutmadan kaynaklı tüketimin azaltılması
sağlanarak, yüzde 50-60 oranında enerji
verimliliği sağlamanın mümkün olduğu
söylenebilir. UNEP de (Birleşmiş Milletler
Çevre Programı), yapı sektörünün en
4
Ayrıca şunu da hatırlamakta fayda var ki, binaların ömürleri oldukça uzundur. Bir başka
deyişle bugün binalarda aldığımız önlemler ve uygulamaya koyduğumuz teknolojiler
önemli oranda sera gazı azaltımına yol açabileceği gibi, orta ve uzun vadede de söz
konusu değerlerin söz konusu seviyede tutulabilmesinde önemli rol oynayacaktır.
Türkiye’ye baktığımızda ise Isı Yalıtımı Sanayicileri Derneği’nin açıkladığı verilere göre,
Türkiye’de bulunan 18 milyonu aşkın konutun yüzde 85’inin yalıtımsız olduğunu
söyleyebiliriz. Bu doğrultuda, 5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ve bu kanuna bağlı
olarak çıkartılan Binalarda Enerji Performansı yönetmeliğine göre, 1 Ocak 2011 itibariyle
50 m2 üzeri inşaat alanına sahip, yeni yapılan tüm binalarda Enerji Kimlik Belgesi
çıkarılmasının zorunlu hale getirildiğini hatırlatmakta fayda var. Bir başka deyişle, 2017’ye
dek hem mevcut hem de yeni binaların enerji kimlik belgesine sahip olması bir gereklilik
halini aldı. Bunun da hem binalarda enerji verimliliğinin artırılması ve karbon salımlarının
ciddi oranda azaltılması; hem de dolaylı olarak yalıtım sektörü için çok önemli bir fırsat
olarak karşımıza çıktığını söylemek mümkün.
“Ülkemizde sürdürülebilir
kalkınmayı da
destekleyen birçok
temiz enerji yatırımı var.
2023’te ülkemizin ihtiyaç
duyacağı enerjinin yüzde
35’inin yenilenebilir
enerjiden elde edilmesi
hedefleniyor.”
İzocam Diyalog
büyük oranda ve en maliyet etkin biçimde sera gazı azaltımı sağlayabilecek sektör
olduğunu vurguluyor. Sera gazı azaltım hedefleri olan ülkelere, bu hedefler
doğrultusunda en öncelikli olarak yapı sektörüne odaklanmalarını öneriyor.
Isı yalıtımı, öncelikli hedefleri arasında enerji verimliliğinin yaygınlaştırılması olan,
ülkemizde öncelikli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Isı yalıtımı sektörünün geliştirilmesi
ve yaygınlaştırılması ise enerji verimliliğinin sağlanması ve bunun doğal bir sonucu olarak
iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında önemli bir rol oynuyor ve önümüzdeki süreçte
de oynamaya devam edecek.
Bu konuda farklı ülkelerden hangi öncü çalışmaları örnek
verebilirsiniz?
Özelikle Avrupa Birliği’nde pek çok ülkenin binalarda enerji tüketimini azaltmak adına
uzun vadeli stratejisi bulunuyor. Örnek olarak Hollanda’dan söz etmek mümkün.
Hollanda, sanayi sektörü ile binalarda 2015 yılına dek, 2011’deki enerji tüketimini yüzde
25 oranında azaltma konusunda “gönüllü” bir anlaşmaya sahip. Bunun yanı sıra
2020’ye dek söz konusu binaların “enerji nötr” binalar haline getirilmesi hedefleniyor.
İngiltere de bu konuda iddialı ülkeler arasında. 2016’dan sonra “sıfır karbonlu” binalar
dışındaki inşaatları yasadışı hale getiren karar ve stratejileri yürürlüğe koydu. Ülkedeki
yeni planlama ve inşaat yönetmelikleri, yeni binaların ısı yalıtımına sahip olması ve güneş
panelleri ile fotovoltaik piller aracılığıyla binaların kendi enerjisinin çoğunu üreteceği
anlamına geliyor. Japonya da bu konuda önemli adımlar atıyor. Japonya 2030’a dek
“sıfır enerjili” binalar için strateji belirlenmesi konusu üzerine yoğunlaşıyor. Kuzey
Amerika’da ise, elektrik kesintisi ve kısıtlılığının yanı sıra hava kirliliği gibi şikayetlerden
dolayı bu konuya odaklanan Kaliforniya başta olmak üzere çeşitli eyaletlerde, sıfır
karbonlu binalar için strateji çalışmaları sürüyor. Bu iyi örneklerin hem gündeme
gelmesinde hem de uygulanabilirliğinde, hükümetin belirlediği hedefler ve uygulamaya
koyduğu teşviklerin yanı sıra, söz konusu ülkelerdeki gönüllü mekanizmaların
gelişmişliği ve ekonomik, çevresel, sosyal anlamda bu değişimin gerekliliği şüphesiz
önemli rol oynuyor.
Sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği konularında
ülkemizin içinde bulunduğu konumu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Geçmiş 20 yıla baktığımızda hem küresel anlamda hem de ülkemizde çevresel
farkındalığın güçlendiğini görebiliriz. İklim değişikliği gerçeği de bu farkındalığın öncelikli
konularından biri. İklim değişikliğinin bireysel ve toplumsal düzeyde yarattığı baskıyla
birlikte; yoksulluk, kaynaklara erişimdeki eşitsizlik, hızlı tüketim, gıda güvenliği, çevresel
bozunma gibi konuların yarattığı baskılar bir araya gelince; sürdürülebilirlik, hem bireysel
hem de toplumsal olarak öncelikli konularımızdan biri haline geliyor.
İklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilir kalkınma birbirlerini destekleyen, aynı
hedefleri paylaşan ve aslında birbirlerinden ayrılamayacak iki farklı girişim. Bugün
Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen şirketlerinin sürdürülebilirlik raporlarına
baktığımızda iklim değişikliği öncelikli konuların ilk sıralarında yer alıyor. Tüketicilerin
iklim değişikliğini önemsediğini ve şirketlerin bu konudaki beklentilere cevap aradığını
görmek umut verici.
Ülkemizde sürdürülebilir kalkınmayı da destekleyen birçok temiz enerji yatırımı var.
2023’te ülkemizin ihtiyaç duyacağı enerjinin yüzde 35’inin yenilenebilir enerjiden elde
edilmesi hedefleniyor. Ülkemizde üretim yapan birçok firma sera gazı salımlarını ve
kaynak kullanımını azaltırken, verimliliklerini arttırıyor.
Al Gore ve Kerem Okumuş
5
İzocam Diyalog
Dosya: Sürdürülebilirlik ve Enerji Verimliliği
“Öncü projeler hazırlamaya ve
uygulamaya devam edeceğiz”
Eskişehir Tepebaşı
Belediyesi Hizmet Binası
Enerji Yöneticisi Haluk
Sevinçli’den, Tepebaşı
Belediyesi’nin hazırlıklarına
2010 yılında başladığı
Sürdürülebilir Eylem Planı
çalışmaları ve geleceğe
yönelik enerji verimliliği
projeleri üzerine bilgi aldık.
T
epebaşı Belediyesi uzun yıllardan beri stratejik eylem
planlarında yer verdiği sürdürülebilirlik, enerji verimliliği ve
çevreye endeksli hedeflerinin sonucu olarak, 1 Nisan 2013
tarihinde Belediye Başkanları Sözleşmesi’ne (Covenant of Mayors)
imza attı. Haluk Sevinçli’ye göre, artan enerji maliyetleri ve nüfusla
birlikte küresel anlamda bir eylem planı oluşturmak ülkemizin de
ortaya koyduğu temel hedeflerden biri. 2012 yılında yayınlanan
2012-2023 Enerji Verimliliği Strateji Belgesi’ne paralel süren
çalışmalar sonucu Avrupa Birliği’ne uyumlu bir çalışma yapma
gerekliliği Tepebaşı Belediyesi’ni “Sürdürülebilir Eylem Planı”
hazırlıkları için teşvik etmiş.
Haluk Sevinçli
Sürdürülebilir Eylem Planı çalışmalarınız ne zaman başladı?
AB Sürdürülebilir Enerji Haftası’na paralel olarak, Avrupa Parlamentosu’nda 2013 yılında
üçüncüsü düzenlenen Belediye Başkanları imza seremonisine, Avrupa enstitülerinden
başkanlar, AB Komisyonu üyeleri, Avrupa Parlamentosu üyeleri ve belediye başkanları bir
araya geldiler. Bu seremonide Tepebaşı Belediyesi de Belediye Başkanları Sözleşmesi’ne
taraf oldu.
Belediye Başkanları Sözleşmesi, yerel ve bölgesel yönetimlerin yenilenebilir enerji kullanımı
ve etkin enerji tüketiminin artırılmasını gönüllü olarak desteklemeleri amacıyla, 2008’den bu
yana Avrupa’da yürütülen önemli bir eylem. Sözleşmeye imza atan yerel yönetimlerin
taahhütleriyle, 2020 yılına dek Avrupa Birliği ülkelerinin CO2 salımının yüzde 20 azaltılması
hedefleniyor. Sözleşmeye, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere 5938 yerel yönetim taraf oldu.
Taraflar arasında Türkiye’den bir büyükşehir belediyesi ile -bizden başka- altı ilçe belediyesi
de yer alıyor.
Konuyla ilgili geniş katılımlı bir çalıştayın ardından, Eskişehir’de faal olan STK’lar, üniversiteler
ve meslek odalarının da katılımlarıyla birlikte Sürdürülebilir Enerji Eylem Planı hazırlıklarına
başladık. Prof. Dr. Cengiz Türe tarafından Eskişehir, Tepebaşı ilçesinin 2010 yılı baz alınarak
hazırlanan CO2 emisyon envanteri doğrultusunda Enerji Eylem Planı çalışmalarımız başlamış
oldu. Eylem Planı’nın Aralık 2014 sonrası onaylanmasının ardından, planın işlerliği ve
değerlendirmeleri için çalışmalarımız hız kazanacak.
6
Eylem Planı’nın olumlu etkileri neler olacak sizce?
Sürdürülebilir Enerji Eylem Planı, yıllardır ilçemizde sürdürmekte olduğumuz enerji verimliliği
çalışmalarının daha etkin ve görünürlüğü yüksek bir şekilde devam etmesini, halkın
katılımının artmasını ve getirilerinin daha net ortaya çıkmasını sağlayacak. Hızla gelişen
ilçemizde enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik kavramlarını kalıcı bir şekilde yerleştirmeye
gayret ediyoruz. Bu hedefimizin ardından, yenilenebilir enerji ve sürdürülebilirlik politikalarının
yaygınlaştırılması için öncü projeler hazırlamaya ve uygulamaya devam edeceğiz. Uzun
vadede ise, üçüncü iklim bölgesinde (karasal iklim) bulunmasına rağmen enerji maliyetleri
düşük bir ilçede yaşamanın halkımızı daha da memnun edeceğini düşünüyorum.
“Enerji verimliliği
ve sürdürülebilirlik
çalışmalarının
ilk örneklerine
Tepebaşı Belediyesi
Hizmet Binası ile
başladık. İyileştirme
ve modernizasyon
çalışmaları ile yüzde
35 civarında tasarruf
sağlandı.”
İzocam Diyalog
Enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik çalışmalarının ilk örneklerine Tepebaşı Belediyesi Hizmet
Binası ile başladık. Mevcut sistemlerde yapılan bazı iyileştirme ve modernizasyon çalışmaları
ile doğalgaz ve elektrik tüketimlerinde yüzde 35 civarında tasarruf sağlandı. Bu kapsamda
ısıtma sisteminin modernizasyonu, bina otomasyon sisteminin kurulması, klima santrallerinde
verimlilik uygulamaları, binadaki talebin konfor koşullarında dengelenmesi gibi çalışmalar
yürütüldü. Ayrıca bina elektrik tüketiminin yılda yüzde 20’sini karşılayan, 95 kWp kapasiteli
Fotovoltaik Güneş Enerjisi Santrali’nin (GES) 2013’te devreye alınması ile ciddi enerji
tasarrufları sağlandı ve konfor şartları iyileştirildi. GES, ülkemizde yasal kabulü yapılan üçüncü
enerji santrali ve çift yönlü sayaçla ihtiyaç fazlası üretimi şebekeye satabiliyor. Proje, Bursa
Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı desteğiyle sağlanan yüzde 75’lik hibeyle hayata geçti.
2011’de projelendirilen tesis, 2013 başında kabullerinin yapılmasıyla devreye alındı.
Sizce yerel yönetimlerin sürdürülebilir iklim ve enerji stratejileri
nasıl olmalı?
Her yerel yönetim kendi bölgesinde sürdürülebilir enerji politikaları üretmek ister. Ancak
halkın ve yatırımcıların desteğini almak, arz ve talep dengesini oluşturabilmek zamana yayılan
bir politikadır. Bu yüzden hedeflenen amaca ulaşabilmek için başlatılan çalışmaların
yılmadan ve süreklilik arz etmesini sağlayacak şekilde desteklenerek devam ettirilmesi
gerekiyor. Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında enerji politikalarımızın ve özellikle sürdürülebilir
enerji politikalarının 20-30 yıl geriden geldiği bir gerçek. Bu açığı çok kısa sürelerde
kapatmak elbette zor. Halkın katılımının sağlanması mali portresiyle de önümüze engel
olarak çıkıyor. En basitinden; bir binanın yalıtımına karar veriliyor ancak uygulaması birkaç
sene sonra gerçekleşebiliyor. Ancak son yıllarda hız kazanan bina yalıtım çalışmalarının,
önümüzdeki yıllarda hedeflenen sonuca erişebilmemiz için olumlu bir gelişme olduğunu
düşünüyorum.
Gelecekte Tepebaşı Belediyesi’nin benzer projeleri olacak mı?
Tepebaşı’nda artan yeni yapı sayısı ve bu yapıların sağladığı enerji performansı, mevcut
binaların iyileştirilmesi çalışmalarını da teşvik ediyor. Komşusu gibi yarı fiyatına ısınan bir
dairede yaşama isteği insanları bu konuları araştırmaya yöneltiyor. Mühim olan bu
iyileştirmelerin kontrollü ve sağlıklı bir şekilde yapılmasını sağlayabilmek ve arz-talep
dengesini, fiyat-performans dengesini doğru kurabilmek. Bu noktada belediyelere büyük rol
düşüyor.
Avrupa Birliği ve Kalkınma Ajansı’nın bazı hibe fonlarının projelendirilerek “sürdürülebilirlik”
başlığı altında ilçe halkı yararına kullanılması da ancak belediyeler öncülüğünde
gerçekleştirilebilir. Bu noktada yaptığımız çalışmalar, devam eden projeler ve başvurular var.
Bu çalışmalara yön vererek, ilçe halkının taahhüdünü kapsayan geniş ölçekli başka projeleri
de gelecek yıllarda hayata geçirebileceğimize inanıyoruz.
Sürdürülebilir Enerji Eylem Planı kapsamında gerçekleştirilen yenileştirme çalışmalarımızı
diğer binalarımızda da uygulamak istiyoruz. Yakında hizmete girecek olan ve LEED GOLD
sertifikası alacak şekilde tasarlanmış olan Tepebaşı Belediyesi Su Sporları Kompleksi ile
Avrupa Birliği Horizon 2020 Çerçeve Programı’na olan başvurumuz gibi devam eden ve
başlayacak projelerimiz de mevcut.
Horizon 2020 kapsamında; 9 bin metrekare inşaat alanına sahip mevcut binalarda, Pasif Ev
kriterlerine erişebilecek enerji verimliliği iyileştirmeleri gerçekleştirmek üzere geniş kapsamlı
bir örnek proje için başvuruda bulunduk. Binalarda bölgesel ısıtma ve ısı pompası kullanımı,
yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, ulaşımda verimlilik, elektrikli araçlar ve bisiklet
yolları, otomasyon ve izlenebilirlik gibi pek çok alt başlıktan oluşan projemiz henüz
değerlendirilme aşamasında. Bu proje büyük ölçüde AB hibe desteği ve pek çok KOBİ’nin
doğrudan mali desteği planlanarak bütçelendirildi.
İlerleyen yıllarda Tepebaşı halkının taahhüdü ve desteğini içeren daha geniş kapsamlı
projelerle ve geniş kitlelerin katılımı ile sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşabileceğiz.
Vizyonumuzu bu hedeflere göre belirleyerek geleceğe yapılacak yatırımların alt yapısını daha
sağlam temellere oturtabilmek için çalışmalarımız devam edecek.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç
7
İzocam Diyalog
Dosya: Sürdürülebilirlik ve Enerji Verimliliği
“Başka bir kentsel yaşam mümkün”
Yenilenebilir enerji,
enerji verimliliği ve iklim
değişikliği konularında
ulusal ve uluslararası
düzeyde çalışmalara imza
atan Dr. Baha Kuban;
sürdürülebilirlik ve enerji
verimliliği çalışmalarında
STK’ların rolünü ve
dünyadan örnek çalışmaları
Diyalog okurları için
değerlendirdi.
Y
enilenebilir enerji, enerji verimliliği ve iklim değişikliği konularında proje yönetimi,
analizi, Ar-Ge ve politika tasarımı üzerine 23 yıldır emek veren Dr. Baha Kuban;
Şişecam Ar-Ge’de yönetici ve Ecofys’te danışman olarak geçirdiği yılların ardından
özel sektörde pek çok firmaya danışmanlık yaptı, belediyeler için sürdürülebilir enerji eylem
planları hazırladı. Demir Enerji’de İklim Değişikliği ve Yenilenebilir Enerji Politikaları Danışmanı
olarak görev yapan Dr. Kuban, 2000’lerin başından beri Avrupa Birliği Çerçeve
Programları’nda hakemlik görevini sürdürüyor.
Enerji verimliliği ve iklim değişikliği üzerine çalışmalarınız nasıl, ne
zaman başladı?
Benim şahsi hikayemde enerji verimliliği ile doğrudan karşılaşmam -çocukluğumuzda,
çıktığımız odanın ışıklarını söndürmeye dair ana, baba telkinlerinin dışında- çalışma hayatına
başladığım Şişecam Ar-Ge’de cam yüzeylerine ince film kaplamalarla ilgilenmeme denk gelir.
O zamanlar Bakanlığın şekillendirmeye çalıştığı ulusal enerji verimliliği stratejileri ve bağlantılı
kurumlar ağının sanayi tarafındaki unsurlarından biri olarak çok çeşitli çalışmalara ve
platformlara, standart yapıcı oluşumlara katılıyordum. Tabii yine cam üretiminde enerjinin
başat rolü nedeniyle, üretimde enerji verimliliği, uygulamalı Ar-Ge konularının en önde
geleniydi. Teknoloji Ödülleri’nde Şişecam’ın jüri özel ödülü kazanan başvurusunu
hazırlarken, enerji verimliliğine ulusal politikalar düzeyinde yaklaşım konusundaki uluslararası
deneyimlere çok daha yakından bakma, ekonomi düzeyinde katmanlı ve çok aktörlü
programları inceleme fırsatı buldum.
Daha sonra şirketin bu alandaki politikalarının Avrupa Birliği nezdinde biçimlenmesine
katkıda bulunurken de bu uluslararası birikimin zenginleştiğini söyleyebilirim. Evet, Türkiye
nevi şahsına münhasır bir ülke ama dünyada oldukça eskiye dayanan, ciddi bir politika
tasarımı deneyimi var, faydalanabileceğiniz ve sonuçlarını görebileceğiniz… Daha sonra
gerek sanayide ve uygulama süreçlerinde gerekse yapılarda enerji verimliliği ile ilgili pek çok
ulusal ve uluslararası çalışmada yer aldım. Bugün itibariyle, iklim değişikliği bağlamında enerji
etkin bir sınai ve mekansal ekoloji yaratmanın dinamiklerine yoğunlaştığımı söyleyebilirim.
Enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygın kullanımı ile birlikte iklim
değişikliğiyle mücadelede en önemli silahlardan biri, bildiğiniz gibi.
IEA senaryolarında, farklı karbon fiyatları için
sektörel azaltım potansiyelleri.
8
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) senaryolarında, farklı karbon fiyatları için sektörel azaltım
potansiyellerine baktığımızda (soldaki grafik), yapı stokunun ön planda olduğunu söylemek
mümkün. Özellikle kentsel enerji akışlarının önce ölçülmesi ve hesaplanması, azaltım
stratejilerinin sonra hayata geçirilmesi, salım azaltımlarının hızlı ve dramatik şekilde
İzocam Diyalog
gerçekleşmesinde en can alıcı yol olmaya devam ediyor. Türkiye gibi enerji ve karbon
yoğun, kentsel büyümesi doludizgin süren bir ülkede belki de en yakıcı mesele bu… Yapı
stoklarının yanı sıra mekansal gelişmenin belirlediği ulaşım biçimleri ve nitelikleri de, bu
konuda en ön sırada gelen unsurlar tabii. Kentin fiziksel planlamasını enerji planlamasıyla
birleştiren gelişme stratejileri, iklim değişikliği karşısında asgari gereklilik olarak ortaya çıkıyor.
Mevcut ve 2050’ye doğru kentleşme perspektifleri, gerek ekonomik değer yaratma, gerekse
enerji tüketimi ve toplam seragazı salımlarındaki payları ile kentler, hem büyük bir endişe
kaynağı hem de imkan olarak algılanmalı.
Kentleşme olgusu, tüm olumlu ve olumsuz nitelikleriyle 21. yüzyıla da damgasını vuracak gibi
görünüyor. Ancak günümüzün kentleşmesi, kapitalizmin merkez ülkelerinin ilk kentleşme
dalgasından hem ölçek hem de özellikleri itibarı ile muazzam farklılıklar içeriyor. Başta Çin
olmak üzere, sistemin hızlı yayılma bölgelerinde, büyük yıkımlar ve doğal felaketler eşliğinde
gerçekleşen bu yeni kentleşme dalgası, iklim değişikliğiyle başa çıkma girişimleriyle çok
yakından ilgili. Kentler ve kentsel bölgeler nüfusları, ekonomideki ağırlıkları, 30-40 yıllık
neoliberal politikaların alabildiğine şiddetlendirdiği iktisadi, bölgesel eşitsizlikleri ve yüksekkarbon gelişme doğrultularına kilitlenmeleri nedeniyle, iklim değişikliğiyle mücadelenin de
sıklet merkezi olarak kabul edilmeli.
Uluslararası iklim değişikliği müzakerelerinin tarihi seyrine baktığınızda bu ağırlığın artışını
rahatlıkla görebiliyorsunuz. Hükümetlerarası iklim görüşmelerinin fiyaskolarla sonuçlandığı
son 20 yılda yerel yönetimlerin, kentlerin, kendi hükümetlerinden çok daha ileri siyasi ve
toplumsal programları benimseyebildiklerini, 20-30 yıllık geleceklerine yönelik kimi ciddi
adımlar attıklarını görmek mümkün. Yerel yönetimlerin oluşturdukları şemsiye kurum ve
kuruluşlar; ICLEI’nin (International Council for Local Environmental Initiatives- Uluslararası
Sürdürülebilirlik İçin Yerel Yönetimler Ağı) dünya çapında Dünya Belediye Başkanları ve
Yerel Yönetimler İklim Koruma Anlaşması, ABD’de Belediye Başkanları İklim Koruma
Anlaşması ve Yerel Hükümetler İklim Yol Haritası, Avrupa Birliği ülkelerindeki Belediye
Başkanları Sözleşmesi (CoM) bu alandaki başlıca örnekler. Sürdürülebilirlik ve iklim
değişikliğiyle mücadele penceresinden bakıldığında, enerjinin insan yaşamı ve
alışkanlıklarındaki merkezi yerini düşündüğünüzde, bugünün STK’larında arayacağımız
nitelikler ve özellikler ortaya çıkıyor.
Sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği çalışmalarında STK’ların rolü
sizce nasıl olmalıdır?
Dar iktisadi ve sektörel çıkarları temsil eden STK anlayışı bugünün katılımcı, eşitlikçi toplum
özlemleri ve olasılıklarıyla örtüşmüyor. Özellikle sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği gibi
konularda meselelere salt teknisyen gözlükleriyle bakmanın yeterli olmadığını düşünüyorum.
Değişim ihtiyacı ve fırsatını yeni ve daha eşitlikçi/katılımcı bir dünya perspektifiyle
birleştirebilmeliyiz. Gerçekten de başta kent düzeyinde ele alınacak politikalar bağlamında;
enerji-iklim-eşitlik üçgeninin, bugün birbirinden ayrı dişliler şeklinde çalışan STK alemini ortak
bir zeminde birleştirdiğini göreceksiniz. Bunun en kolay algılanabildiği yer kuşkusuz kentsel
mekan. Örneğin Aalborg Taahhütleri yerel yönetimlere çalışabilecekleri sağlam bir zemin
yaratıyor; sürdürülebilirlik, yerel iktisadi katma değer ve insani mekanlarda yaşama hakkı ete
kemiğe bürünüyor. Avrupa Birliği ve ABD’de bu konuda güzel örnekler görmek mümkün.
Yurttaşların, giderek kentlilerin düşük karbon yaşam tarzlarına, enerji etkin konutlara ve iş
yerlerine, yürünebilir, bisiklete binilebilir şehirlere, yereli öne çıkaran iktisadi faaliyetlere sahip
çıkmalarını nasıl sağlayacağız? Böyle söyleyince sanki bir ütopya dile getiriliyor gibi geliyor
kulağa değil mi? Gökdelenler, “Dubaileşme”, otoyollar, batçıklar, AVM’ler ve sınırsız tüketim
iştahı… Bunları normal büyüme olarak algılar hale geldik. Oysa, başka bir kentsel yaşam
mümkün! İşte STK’lar ve güçlü işbirliği yaptıkları yerel yönetimlere burada büyük iş düşecek.
Meseleyi bir takım teknik standartların hayata geçirilmesi olarak gördükçe, gerçek çözümü
anlamaktan çok uzak kalacağız.
“Kentin fiziksel
planlamasını enerji
planlaması ile
birleştiren gelişme
stratejileri, iklim
değişikliği karşısında
asgari gereklilik olarak
ortaya çıkıyor.”
Bu konuda dünyadan hangi öncü çalışmaları örnek verebilirsiniz?
ABD ve Avrupa’da pek çok sektörde başarılı STK’lar var. Özellikle enerji sektörlerinde
gerek enerji verimliliği gerekse yenilenebilir enerji alanlarında hükümetlerin, yerel
yönetimlerle yakın ve verimli ilişkileri var. California eyaletinin 30 yıldır bu konudaki STK’larla
yürüttüğü inatçı ve başarılı politikaların sonuçları ortada. California, ABD ortalamasının
yüzde 25 altında enerji etkin bir ekonomiye sahip. Alman ve İskandinav toplumlarının ve
onların içinden çıkan STK’ların toplum içindeki saygınlıkları ve karar vericileri etkileme
düzeyleri de parmak ısırtıyor. Başta Almanya olmak üzere Avrupa’yı yenilenebilir enerji
teknolojilerinin lokomotifi yapan örgütlenmeleri de es geçmeyelim. Bunlar hep yukarıda
sözettiğim klasik STK’lara örnekler.
Bilinen kalıpların dışında bir STK örgütlenme türü de var ki, gerçekten sıradışı… Almanya ve
Danimarka’daki yenilenebilir enerji kooperatiflerinden söz ediyorum. Kooperatif örgütlenmesi
aslında tam olarak bir STK örgütlenmesi sayılmayabilir; daha çok bir iktisadi faaliyet şekli
9
İzocam Diyalog
Dosya: Sürdürülebilirlik ve Enerji Verimliliği
olarak kabul ediliyor ama bence devlet dışındaki sivil topluma dayalı kitlesel ve sektörel bir
kurumlaşma tarzı olarak kabul edilebilir. Enerji kooperatiflerinin Almanya ve Danimarka’daki
muazzam başarısını iki rakamla göstermek istiyorum. Almanya’da tüm yenilenebilir enerji
yatırımlarının yüzde 60’a yakını koooperatifler şeklinde örgütlenmiş, çiftçiler, bireyler ve yerel
yönetimler tarafından yapılmış durumda. Ülkenin ve Avrupa’nın dev elektrik şirketleri EoN,
RWE ve Vattenfall’ın payı yalnızca yüzde 7 civarında.
Danimarka’nın kurulu rüzgar kapasitesinin yüzde 75’i aşkın kısmının sahibi ise
kooperatiflerde örgütlenmiş 150 bin aile… Bu ülkelerde toplam elektrik üretiminde sırasıyla
yüzde 26 ve yüzde 50 yenilenebilir enerji payı olduğunu belirtelim. Almanya 2050’de yüzde
80, Danimarka yüzde 100 yenilenebilir enerji tedariği hedefliyor. Elektrik sektöründe
arzulanan düşük karbon dönüşümünün gerçekleşmesine bu şekilde katkıda bulunan,
hayata geçirmekte olan enerji kooperatifleri bana göre çok başarılı örnekler. ABD’de de bu
konuda ilginç gelişmeler var ama daha farklı ölçek ve nitelikte.
Sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği konularında ülkemizin içinde
bulunduğu konumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Örnek projelerin
niceliği ve niteliği konusunda umut vaat ediyor muyuz?
Türkiye’de her konuda iyi niyetle, inat ve fedakarlıkla çalışan insanlar ve kurumlar olduğunu
biliyorum. Sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği ile mücadele ve uyum meselesi, ekonominin
bütününü etkileyen, bilim ve teknoloji politikalarından, tarım ve sanayi politikasına, kentli
haklarından yerel yönetimlerin yetkileri gibi idari konulara, eğitim ve yurttaş haklarına uzanan,
uzun vadeli, derinlemesine bakışlara ve öngörülere ihtiyaç duyuyor. Kimsenin umudunu
kırmaya hakkımız yok elbette, kişisel görüşümü açıklıyorum, ama en azından yukarıdaki
alanlarda mevcut durumumuz ve uzun vadeli politikalarımızın, ülkenin yetişmiş insan
kaynağına, entelektüel birikimine, sanayisinin yeteneklerine, kaynak potansiyellerine ve genel
olarak yapabileceklerine hiç yakışmadığını düşünüyorum. Ne kadar öngörülü olduğumuzu
hemen örneklemek isterim: 1999 Marmara Depremi’nden sonra İstanbul’da deprem
toplanma alanı olarak ayrılan kent arazilerinin dörtte üçünün AVM ve rezidans yapımına
ayrıldığı söyleniyor. Başka söze gerek var mı bilmiyorum…
“Enerji verimliliği,
yenilenebilir enerji
kaynaklarının yaygın
kullanımı ile birlikte, iklim
değişikliğiyle mücadelede
en önemli silahlardan biri.”
10
İzocam Diyalog
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nden
temiz adım
D
ünyada enerji kullanımı temiz enerjiye doğru kayarken en büyük görev yerel
yönetimlere düşüyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi bu bilinçle 640 kilometre
sahile sahip, dünyanın en önemli turizm merkezlerinden biri olan Antalya’nın
denizinden, güneşinden ve rüzgarından en iyi şekilde yararlanmak için çalışmalar
yürütüyor. Bu amaçla Sürdürülebilir Eylem Planı’nı hazırlayan Büyükşehir Belediyesi,
güneşi sadece turizm amaçlı değil enerji üretim noktasında kullanmak için ve temiz bir
kent yaratmak için adımlar atıyor.
Yerelde kendini sürdürülebilir enerjiye adamış belediyelerin birleştiği Covenant of Mayors’ı
(Belediye Başkanları Sözleşmesi) imzalayan Türkiye’deki ilk büyükşehir belediyesi olan
Antalya; sözleşme gereği tüm enerji tüketimlerinin azaltılması, karbon salımının düşürülmesi,
temiz enerji kaynaklarının kullanımın yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar yapmayı taahhüt
etti. Bu çerçevede yapılan envanter çalışmasında Antalya’nın bir yıllık karbon salımının 900
milyon ton olduğu, bunun yaklaşık olarak yüzde 1,6’lık kısmının Büyükşehir Belediyesi
hizmetleri esnasında tüketildiği belirlendi. 2013 yılında imzalanan sözleşme ile, Antalya’da
2020 yılına kadar karbon salımının yüzde 20 düşürülmesi öngörülüyor.
Antalya’yı havası ve
doğasıyla temiz bir kent
haline getirmeyi hedefleyen
Antalya Büyükşehir
Belediyesi, hazırladığı
Sürdürülebilir Eylem Planı
ile kentin karbon salımını
2020 yılına dek yüzde 20
düşürmeyi öngörüyor.
Karbon salımını düşürücü önlemlerin alınması konusunda öncü rolü üstlenen Antalya
Büyükşehir Belediyesi, önümüzdeki süreçte toplantılar düzenleyerek halkın, sanayi ve turizm
girişimcilerinin bu konuda bilinçlendirilmesini amaçlıyor. Büyükşehir Belediyesi, güneş
potansiyeli dünyanın en önde gelen şehirleri arasında yer alan Antalya’yı, uzun vadede “sakin
şehir” (slow city) tarzı yaşam kalitesi ile karbon salımı düşmüş, güneşi sadece turizm amaçlı
değil enerji üretimi noktasında da kullanan, temiz bir şehir haline dönüştürmeyi hedefliyor.
11
İzocam Diyalog
Yol Hikayesi: Atina-Sofya
Yunanistan’dan Gürcistan’a…
Bu sayımızda İzocam’ın yurt dışı bayilerine kulak verdik. Yunanistan, Bulgaristan,
Makedonya, Mısır, Lübnan ve Gürcistan bayileriyle sektöre adım atışları, hizmetleri, İzocam
ile tanışma hikayeleri üzerine konuştuk. Hazır yeri gelmişken Diyalog okurlarına bayilerin
yer aldığı kentleri kısaca olsa da tanıtmak istedik.
Y
unanistan’ın başkenti ve 4
milyona ulaşan nüfusuyla en
büyük şehri olan Atina, antik
çağlardan bu yana önemli bir ticaret ve
kültür merkezi. İsmini, koruyucusu olan
savaş tanrıçası Athena’dan alan yerleşim,
kendine özgü tarihi ve kültürüyle tam
anlamıyla bir Yunan kenti.
Atina
Atina’nın özellikle 1950’lerden sonraki hızlı
değişimine karşın, 1931-60 yılları arasında
bütünüyle onarılan antik Agora ile
çevresindeki caddelerde ve Akropolis’in
kuzeyinde yer alan Plaka’da hala eski
kentten izlere rastlamak mümkün. Hem
Akropolis’e tırmanan yamaçtaki dar
sokakları, hediyelik eşya dükkanları ve
tarihi yapılarıyla eski Atina; hem de
kalabalık caddeleri ve meydanlarıyla
modern Atina, farklı beğenilere keyif
alabileceği seçenekler sunuyor.
Tam anlamıyla gezebilmek için en az bir
tam gününüzü ayıracağınız Akropolis
gezisini iki güne yaymanızı tavsiye ederiz.
Atina’nın tam merkezinde, deniz
seviyesinden 150 metre yükseklikte yer
alan Akropolis’teki yapıların en ünlüsü
antik Yunan’da kentin koruyucusu sayılan
Tanrıça Athena’nın baş tapınağı
Parthenon.
Şehrin tarihi dokusu ağır basıyor olsa da
Atina sadece tarihten ibaret değil; eğlence
mekanları da çeşitli ve bol, insanları
eğlenmeyi seviyor. “Barlar sokağı” olarak
ünlenen Psyrrí’yi veya popüler mekanların
bulunduğu ve Atinalıların da severek
takıldıkları Gazi’yi tercih edebilirsiniz. Yüksek
sosyetenin takıldığı Balux ise şık bir
mahalle… Havanın güzel olduğu
zamanlarda Glyfada ve Voula’yı da
gezebilirsiniz. Bir de gitmişken meşhur
icatları frappé’den içmeden dönmeyin.
Petros Krikzonis / Isoren Krikzonis S.A., Yunanistan
“İzocam’ın ayrı ve özel bir yeri
var”
yıllarda, bugüne dek uzanan ve bizim için
çok önemli olan stratejik ortaklığımızın
temellerini attık. Şirketimiz yıllar içinde
Avrupa, ABD ve Çin gibi büyük
pazarlarda başka önemli ortaklıklar da
yaptı. Ancak yıllar içinde
gerçekleştirdiğimiz işbirlikleri içinde
İzocam’ın ayrı ve özel bir yeri var.
Türkiye’nin yalıtım pazarının lider
firmalarından biri İzocam. Aynı zamanda
Türkiye dışındaki tanınırlığı, bilinirliği de
hayli yüksek. Bu başarıda, ürünlerinin
kalitesinin, süregelen yatırımlarının, enerji
ve çevre konusundaki hassasiyetinin
payının büyük olduğunu düşünüyorum.
Isoren Krikzonis, yalıtım malzemelerinin
depolanması ve Yunanistan pazarına
dağıtımı amacıyla 1988 yılında kuruldu.
Yunanistan pazarı için camyünü üreten
bir firmanın kapanmasının ardından kendi
şirketimizi kurma kararını aldık. Isoren
Krikzonis’in ticari müdürü olarak 15 yıldır
görev yapıyorum.
Faaliyetlerimizi ve ürünlerimizi üç grupta
toplayabiliriz: Yalıtım malzemeleri, alçı
panel sistemleri ile su yalıtımı ve
yenileme işlemleri. Ürünlerimiz,
Yunanistan’ın her yerine ulaşıyor;
bölgenin en önemli ve büyük
projelerinde tercih ediliyor.
İşin bilim kısmıyla ilgilenen ve
ürünlerimiz konusunda uzman bir
ekibimiz var. İki oğlum Vagelis ve
12
Dimitris de bizlerle birlikte çalışıyor.
Onların Isoren Krikzonis’i geleceğe
taşıyacaklarına inanıyorum.
İzocam ile kurulduğumuz yıl olan
1988’den bu yana ilişki içindeyiz. Daha o
Türkiye ve Yunanistan iki komşu ülke…
Ortak bir geçmişi ve kültürü paylaşıyor
oluşumuzun, İzocam ile ilişkilerimizi
geliştirmemize katkısı büyük. İşbirliğimizin
gelecekte de artarak devam edeceğini
düşünüyorum.
Sofya
İzocam Diyalog
B
ulgaristan’ın başkenti ve en büyük
şehri Sofya, İskır nehrinin ve soldaki
kollarının şeritleri üzerine kurulu.
Ülkenin politik, kültürel ve ekonomik
merkezi konumundaki kent; yemyeşil
doğası, dünyaca ünlü sıcak ve soğuk
kaplıcalarıyla eski kıta Avrupa’nın en köklü
yerleşimlerinden.
Sveti Alexander Nevsky Katedrali ile
katedralin yakınlarında yer alan Meçhul
Asker Anıtı, kentin sembolü olabilecek
nitelikteki tarihi mihenk noktaları. Aziza
Sofia ile Aziz George Rotunda Kilisesi,
Ulusal Arkeoloji Müzesi, Kadı Seyfullah
Efendi Camii, Ulusal Sanat Galerisi, Ulusal
Tarih Müzesi ve Boyana Kilisesi de kentin
mutlaka görülmesi gereken diğer tarihi
mekanlarından.
Sofya’da Bulgar mutfağının tüm lezzetlerini
tadabileceğiniz çokça restoran bulunuyor.
Her bütçeye uygun restoranların
bulunduğu şehirde Ortadoğu’dan Avrupa
mutfağına pek çok seçenek yer alıyor.
Hareketli bir gece hayatına sahip olan
Sofya’da çok fazla sayıda disko, bar, gece
kulübü ve pub var.
Sofya pek çok Avrupa başkentine oranla
daha fazla yeşil alana sahip. Kent içindeki
büyük parklar ve semt parklarının yanı sıra,
Sofya’nın 15 km güneydoğusunda yer
alan Pançarevo Gölü doğa tutkunları ve
kaplıca sevdalıları için bir cazibe merkezi.
Doğa yürüyüşlerinin yanında su sporları ve
balıkçılık için de tercih edilen Pançarevo,
deniz seviyesinden 550 metre yükseklikte
ve 4 km uzunluğa sahip.
Ani Tzonevska / Di-Trade, Bulgaristan
“Artık yalıtım olmadan ilerlemek
mümkün değil”
başladı. O yıldan bugüne İzocam’ın
Bulgaristan’daki tek bayisiyiz. İzocam adı
bizim için profesyonellik, doğruluk ve
sadakatle bire bir örtüşüyor. Yalıtım
malzemeleri üretiminde lider bir marka.
Ve elbette İzocam ile yıllar içinde gelişen
dostluğumuz da bizler için çok önemli.
Di-Trade 1994 yılında aile şirketi olarak,
Bulgaristan pazarında yalıtım malzemeleri
ticareti yapma amacıyla kuruldu. 20 yıl
boyunca Bulgaristan’ın büyük kentlerinde
kendi depolarımızı ve ofislerimizi
oluşturarak büyüdük. Di-Trade olarak
40’tan fazla çalışanımızla, ülkenin dört bir
yanında dağıtım ağımızı örgütledik.
Bulgaristan yalıtım ve inşaat pazarının
önde gelen şirketlerinden biri haline
geldik.
Hizmetlerimiz çoğunlukla yalıtım
malzemelerinin –ağırlıklı olarak camyünü
ve taşyünü ürünler- satış ve dağıtımı ile
cephe yalıtım uygulamalarından oluşuyor.
Birkaç yıl önce kendi EPS markamızın
üretimine de başladık. Boru yalıtımı
malzemeleri, tel örgü ya da cam tülü kaplı
özel yalıtım ürünlerinin satışı konusunda
da tanınan bir isimiz.
Yalıtımı seçmemizin bir nedeni,
Bulgaristan’ın o dönemde yabancı
olduğu bir sektör olmasıydı. Bugün,
İzocam, Bulgaristan pazarında çok
tanınıyor. Di-Trade ile süren 20 yıllık
mazisi kadar; yüksek kalitesi ve geniş
ürün yelpazesi de İzocam’ı Bulgaristan
inşaat sektöründe tercih edilen bir marka
konumuna getiriyor.
yalıtım malzemeleri ve sistemleri olmadan
inşaat yapmanın mümkün olmadığını
görüyoruz. Konutlar, iş merkezleri,
endüstriyel yapılar, güneş enerjisi
sistemleri ve diğer enerji etkin sistemlerin
inşasında artık yalıtım olmadan ilerlemek
mümkün değil. Gelişen teknolojiyle daha
etkili yalıtım malzemelerinin de
üretileceğine inanıyorum.
İzocam ile ilişkimiz 1995 yılında,
İstanbul’da gerçekleşen bir toplantı ile
Bölgemizde en çok İzocam Camyünü
ürünleri tercih ediliyor. Müşterilerimize son
yıllarda çoğunlukla kalınlığı yüksek olan
camyünü ve taşyünü malzemeleri
öneriyoruz. Bunun bir nedeni de
Bulgaristan’ın artık enerji ve para tasarrufu
konularında daha bilinçli olmaya
başlaması. Bölgemizde en çok tercih
edilen yalıtım kalınlığı 5 cm; ancak
gelecekte yeni inşaat projelerinde ve
yalıtım tasarımında yoğunluk ve kalınlığın
daha fazla rol oynayacağını düşünüyorum.
13
İzocam Diyalog
Yol Hikayesi: Ustrumca-Kahire
M
akedonya’nın güneydoğusunda
yer alan Ustrumca ya da
Makedonca adıyla Strumica,
bulunduğu bölgenin en büyük şehri. Aynı
zamanda da kültür ve ticaret merkezi…
Adını, içinden geçen Ustruma nehrinden
alan şehir, 14. yüzyılın son çeyreğinde
Osmanlı İmparatorluğu sınırları içine
katılmış.
Ustrumca
Osmanlı döneminde Selanik’e bağlı bir
kaza olan Ustrumca, mübadele sırasında
Türkiye’ye çok sayıda göçmen göndermiş.
Ancak yine de Makedonya’da Türklerin
yoğun olarak yaşadıkları şehirlerden biri
hâlâ. Sadece şehir merkezinde değil,
civarında da çok sayıda Türk köyü ve
yerleşimi var. Kentte Osmanlı izlerini
bugün de kısmen izlemek mümkün.
Meyvesi bol olan Ustrumca’ya 30 km
mesafedeki Doyran Gölü bölge halkının
büyük ilgisini görüyor. Ustrumca, Doyran
arasındaki Valandova kasabasına bağlı
Çalıklı köyünde her yıl düzenlenen
Ustrumca Karnavalı ise dünyaca üne
sahip. Baharın başlangıcını simgeleyen
geleneksel karnavalın ilk kez 1670 yılında
kutlandığı biliniyor. Yolu Ustrumca’ya
düşecekler ziyaret zamanını karnavala
göre ayarlayabilirse tarihi bir festivale tanık
olma şansını yakalayabilir. Kent
merkezindeki Goce Delcev Anıtı ise
Ustrumca’nın belli başlı ziyaret
noktalarından.
Hristo Kararistov / Izolmak-Fibran, Makedonya
“Yakın gelecekte 150 mm’lik
kalınlıklara ulaşacağız”
Izolmak’ı 1994’te ortağım Nikola Banov
ile birlikte kurduk. O dönemde İzocam’ın
ısı yalıtımı ürünlerini ithal ediyor,
Makedonya pazarında satıyorduk.
2001’de Selanik’te yer alan Fibran SA ile
birlikte yeni şirketimiz İzolmak-Fibran’ı
hayata geçirdik. 2003’te de EPS odaklı
yeni fabrikamızı açtık. Yalıtım sektöründe
Makedonya’nın en büyük EPS
üreticilerinden biriyiz; kendi ürünlerimiz
Termopor ve Grafit. Bu yıl ise Üsküp’te
yeni bir yalıtım merkezi kurarak ana
hedefimiz olan bölgenin ısı yalıtımı
liderliğine bir adım daha yaklaştık. Artık
Izolmak-Fibran olarak 20 çalışanımızla
Makedonya’nın saygın yalıtım
firmalarından biriyiz.
Yalıtım sektörüne girişimize İzocam; hatta
bizzat İzocam’ın İhracat Müdürü Ahmet
Demirtaş ön ayak oldu. Yalıtımın ticari
açıdan henüz cazip olmadığı o
dönemde; yakın gelecekte ısı yalıtımının
inşaat sektöründe en az çimento kadar
vazgeçilmez olacağını söyleyerek bizleri
ikna eden İzocam oldu. Zaman içinde
öngörülerinin gerçek olduğunu gördük.
İzocam’la ilişkimizin başlangıcı ise 1994
Eylül’üne uzanıyor. Bulgaristan
Plovdiv’deki bir fuarda İzocam İhracat
Departmanı’ndan Süha Özalp ile tanıştık.
Bir ay sonra Gebze’deki fabrikalarını
ziyaret ettiğimizde de Sayın Demirtaş ile
14
ülkelerden aldıkları yalıtım malzemelerini
aynı kalitede ve daha ucuza Türkiye’den
alabilecekleri konusunda sonunda ikna
oldular. İzocam’dan en çok camyünü
talebimiz oluyor; bunun ana nedeni
mesafe ve ulaşım giderleri açısından
randımanlı oluşu. Bölgede en çok talep
gören camyünü ürünler ise aluminyum
folyolu veya folyosuz dış cephe şilteleri,
asma tavanlar, boru kesitleri ve levhalar.
Elbette sektörde rekabet çok fazla; ancak
buna rağmen her geçen yıl büyüyoruz.
tanışma fırsatı bulduk. O zamandan bu
yana İzocam’ın Makedonya bayisi
olmaktan gurur duyuyoruz.
İzocam’ı tercih etmemizin nedeni,
öncelikle kendileriyle rahat iletişim
kurabiliyor olmamız. Her konuda
kendilerinden destek alabiliyoruz. 20 yıllık
iş mazimizin getirdiği karşılıklı sadakat da
çok önemli… Ürünlerinin kalitesi ve
aranan standartları karşılıyor oluşu,
müşterilerin güvenini ve memnuniyetini
kazanmamız konusunda bize her zaman
yardımcı oldu. Tüm bunlar karşılıklı
işbirliğimizin uzun vadeli ve başarılı
olabilmesini sağladı.
Başlangıçta kullanıcılarımızı ikna etmekte
zorlandık. Avusturya, Slovenya gibi
Bölgemizin yalıtım kalınlığı konusuna
yaklaşımı belli bir süreç içinde değiştı;
1990’lardaki 30-50 mm’lik kalınlıklar,
günümüzde yerini EPS cephe
kaplamalarında en az 80 mm, hatta 100
mm’lik kalınlıklara bıraktı. Yakın gelecekte
120-150 mm’lere ulaşacağını
düşünüyoruz. Çatı yalıtımında ise en az
100 mm’lik kalınlıklar aranıyor, hatta 200
mm’lik taleplerle sıklıkla kaşılaşıyoruz.
Günümüzde bölgemizdeki yatırımcıların
yalıtım konusunda ısrarcı olması büyük
bir gelişme. Ayrıca her projede yalıtım
planlaması yapılıyor; proje tasarımcıları ve
mimarlar ısı kaybını hesaplayarak ve
yalıtım kalınlıklarını yükselterek, ne tür
yalıtımın etkili olacağını mutlaka belirtiyor.
2015 yılından itibaren Makedonya’daki
konut ve işyeri inşaatlarına “enerji belgesi”
zorunluluğu getirilecek. Bu da hepimiz
için daha fazla iş demek.
Kahire
İzocam Diyalog
M
ısır’ın başkenti olarak belleklere
kazınan Kahire, Afrika’nın en
büyük kenti aynı zamanda. Büyük
bölümü Nil Nehrinin doğu kıyısında; nehrin
Reşid ve Dimyat kollarına ayrıldığı noktanın
biraz aşağısında yer alıyor. 1300 yılı aşkın
süredir aynı alanda, aynı adla yer alan
şehir, Arapça Misru, Mısır Arapçasıyla
Masr olarak adlandırılıyor.
Antik Mısır, Roma, ortaçağ Arap ve
Osmanlı mimarisinden zengin örnekler
barındıran Kahire’de tescil edilmiş 400’den
fazla tarihsel anıt bulunuyor. Kentin bazı
kesimlerinde izlenebilen ve çoğu çeşmeli
bir avluya açılan geleneksel konutlarda
yöreye özgü ahşap pencere kafeslerini
(müşrefiye) bugün de görmek mümkün.
Kentin 19. yüzyılda inşa edilen kesiminde
yer alan zengin bezemeli taş yapılarda ise
abartılı Avrupa etkisi hakim. Nil kıyısındaki
Akdeniz tipi binalarda da eski Mısır
mimarisinin bazı özellikleri korunagelmiş.
Kahire’nin tarihi pazar alanı Han el-Halili
insana bir film setinde dolaşıyormuş hissi
veriyor. Ortadoğu’da kurulan en büyük
pazarlardan olan Han el-Halili, Kahire’nin
hatta Mısır’ın en çok turist çeken
noktalarından. Bu devasa pazar alanında
gümüş, bakır, altın ve kaymaktaşı gibi
madenlerden yapılmış hediyelik eşyalar,
takılar, rengârenk kıyafetler, egzotik
baharatlar, çay ve kahve satan dükkan ve
satıcılar dizi dizi… Kahire’nin “oryantal”
yüzünü görmek isteyenlere mutlaka
önerilir.
Hossam Ismail / Al Madena, Mısır
“Yalıtım neredeyse biz oradayız”
Al Madena 2004 yılında kuruldu, ancak
1995 yılından bu yana yalıtım ve inşaat
sektörünün içindeyiz. Yalıtımı seçmemizin
nedeni, sektörde pek çok projenin tek
ortak bileşeni olması ve bizlere yaygın
kullanım olanağı sunmasıydı.
Al Madena olarak yalıtım neredeyse biz
de oradayız. Müteahhitlerden gelen tüm
yalıtım isteklerine cevap veriyoruz. Özel
hizmet alanımız ise fırın ve ocak üretim
tesislerinin yalıtım ihtiyacını karşılamak.
Firma olarak büyüdükçe, sektörün
büyükleriyle çalışmak istedik ve İzocam’ı
tercih ettik.İzocam ürünlerinde kaliteyi
tercih ediyor ve sektörün büyük
isimlerinden. Ayrıca her konuda destek
alabiliyoruz kendilerinden. Müşterilerimiz
de İzocam’ın ürünlerinden ve
kalitesinden memnun, bu nedenle çok
tercih ediliyor. Bölgemizde en çok talep
edilen İzocam ürünü ise camyünü. Artık
yalıtım kalınlıkları konusunda da daha
bilinçli olduklarını düşünüyorum
bölgemizdeki kullanıcıların.
Antik Mısır’ın sembolü piramitler ise
Kahire’ye 15 km uzaklıkta. Giza
bölgesinde yer alan üç anıtsal piramitten
en eski ve en büyük olanı Keops’un MÖ
2551-2560 yıllarında yapıldığı
düşünülüyor. Kültür turu yapmak
isteyenlerin ilk durağı piramitlerse, ikinci
durağı mutlaka Mısır Müzesi olacaktır.
1900 yılında Fransız mimar Marcel
Dourgnon tarafından neoklasik tarzda inşa
edilen müze, dünyadaki en geniş Antik
Mısır koleksiyonuna sahip.
15
İzocam Diyalog
Yol Hikayesi: Beyrut-Tiflis
B
ir zamanlar Ortadoğu’nun
gözbebeği olan Beyrut, ne yazık ki
Lübnan İç Savaşı’ndan olumsuz
etkilenmiş ve yeniden yapılandırılmış.
Ardından patlak veren 2006 İsrail-Lübnan
Krizi de özellikle kentin güney kısmına ağır
hasar vermiş. Onca badireye rağmen
Beyrut özellikle çevre ülkelerden çok
sayıda turistin uğrak noktası hâlâ.
Beyrut
Şehrin “buluşma noktası” kabul edilen,
şehre hakim Güvercin Kayalıkları ile sahil
kenarı olan Korniş Bölgesi kafe ve
restoranlarıyla sakin ve güzel bir manzara
eşliğinde keyif yapılacak yerlerden.
Lübnan mutfağından lezzetler sunan
Aşrafiye, Beyrut’un en popüler
bölgelerinden. Place de L’Etoile ise, yerel
mutfağın meze ve tatlılarından
tadılabilecek en iyi mekanları barındırıyor.
Beyrut ziyaretçileri Lübnan’nın ulusal
içeceği Arak’ı ve meşhur şarabını
mutlaka tatmalı.
Pek çok farklı kültüre ev sahipliği yapmış
olan Beyrut, özellikle dini yapılarıyla
dikkati çekiyor. Zengin bir koleksiyona
sahip Beyrut Ulusal Müzesi ile mimari
açıdan etkileyici Sursock Müzesi şehrin
görülmesi gereken noktalarından.
Zamanı olanlar Baalbek antik kentine ve
dünyanın en eski kentlerinden olan
Byblos’a mutlaka uğramalı.
Ziyaretçilerine golf, at yarışı ve balon
turları gibi pek çok faaliyet seçeneği de
sunan Beyrut’un plajları ve su sporlarına
imkan veren “beach clubları” da çokça
tercih ediliyor. Doğa harikası Jeita Gratto
Mağarası ise, şehir merkezine 20 km
uzaklıkta.
Aramik Fesdjian / Fesco Noubisol, Lübnan
“Yıllar boyunca örülmüş sağlam
bir ilişkimiz var”
tarafımızda elimizden geleni yaptığımıza
inanıyorum.
Fesco Noubisol, 1967’de babam Noubar
Fesdjian tarafından kuruldu. Yalıtım
sektörüne girişimizin hikayesi de yine
babamın hikayesiyle örtüşüyor. Babam
1930’larda Romanya, Bükreş’te bir yalıtım
okuluna kayıt oluyor ve her şey böyle
başlıyor…
İzocam bayisi oluşumuz ise 1976 yılına
uzanıyor. O zamandan bu yana ağırlıklı
olarak İzocam ürünlerinin satışını
gerçekleştiriyoruz. İzocam ile yıllar içinde
karşılıklı geliştirdiğimiz güven ve işbirliği,
bize doğru kararı verdiğimizi gösteriyor.
Güçlü iş ortaklığımızın yanı sıra yıllar
boyunca örülmüş sağlam bir ilişkimiz var.
16
Satışını yaptığımız ürünler ağırlıklı olarak
boru ve su kanalı yalıtımı malzemeleri ile
akustik panellerden oluşuyor. İklimsel
nedenlerden dolayı bölgede uygulanan
yalıtım kalınlıkları çoğunlukla 25 mm.
Akustik panellerde ise bu kalınlık 50
mm’lere ulaşıyor.
İzocam’ın sektörde yıllar içinde
oluşturduğu saygınlık ve itibarı
pekiştirmek için, bizlerin de kendi
Bölgemizde yıllar boyunca süregelen
istikrarsızlık ve savaşlar, yetkili mercileri
yalıtım konusuna odaklanmaktan ve
gerekli yaptırımları uygulamaktan
alıkoydu. Ancak halkın son yıllarda yalıtım
konusuna daha bilinçli yaklaştığını
söyleyebilirim.
G
ürcistan’ın başkenti Tiflis, Kura
Irmağı’nın her iki yakası
boyunca uzanıyor. Ülkenin
endüstriyel ve kültürel merkezi olan
kent, tarihsel İpek Yolu üzerinde
oluşundan dolayı bölge coğrafyasında
ve siyasetinde her daim önemli bir role
sahip olmuş.
İzocam Diyalog
Tiflis
Tiflis’i keşfetmeye başlamak için en iyi
yer “Old Town” denilen eski kent. Eski
kentin tarihi evleri, sokakları, katedrali,
sinagog ve camisi yol boyunca
gezginleri yalnız bırakmıyor. Tiflis’in
iyileştirici özellikleri olduğu söylenen
meşhur sülfür hamamları da bu bölgede
yer alıyor. Hamamların bulunduğu
meydan ve çevresi cafe ve
restoranlarıyla canlı bir yer.
Özgürlük Meydanı’ndan itibaren 1,5 km
boyunca uzanan kentin ana caddesine
ise şehrin resmi binaları ve müzeleri
sıralanmış: Parlamento Binası, Kashveti
Kilisesi, Gürcistan Ulusal Müzesi, Tiflis
Opera ve Bale Salonu, Rustaveli Devlet
Tiyatrosu, Rustaveli Müzesi, Gürcistan
Bilimler Akademisi ve Sovyet İşgali
Müzesi… Caddedeki cafe ve restoranlar
da Tiflisliler tarafından beğeniliyor.
İlginç olan şu ki, bazı binaların ön cephesi
tamamen Avrupai ve modern
gözükürken, cephenin hemen arkasında
gözünüze ilişen yıkık dökük gerçeklik
oluyor. Yol boyunca dizili küçük heykeller
de, tüm Tiflis’te karşılaşacağınız sokak
sanatı örneklerinden.
Zviad Abuladze / Nova, Gürcistan
“En çok tercih edilen ürün
folyolu ve folyosuz camyünü”
Nova 2007 senesinde kuruldu. İnşaat
malzemelerinin ithalatını, ihracatını ve
üretimini yapıyoruz. Ülke içinde ve dışında
büyük bayilerimiz bulunuyor.
Yurtdışındaki bayilerimize yıllardır
ürettiğimiz ve ithal ettiğimiz ürünleri
tedarik ediyoruz. Çalışma alanımız baştan
beri inşaat malzemeleri ithalatı ve
satımıydı. Kısa süre sonra çeşitli renk ve
boyutta çatı malzemelerinin üretimine de
başladık. Ardından yalıtım malzemeleri
satma kararı aldık.
Tiflis ve Batum’da teşhir salonlarımız,
ayrıca çatı malzemeleri ve polietilen su
depoları ürettiğimiz fabrikalarımız
bulunuyor. Sunduğumuz ürünlerin
geniş yelpazesi ve kalitesi
müşterilerimizle aramızda köprü görevi
oluşturuyor. Müşterilerimiz bizim adımız
altında anılan bütün ürünlere
güveniyorlar.
Önceleri ürünleri yerli pazardan alıyorduk.
Zamanla iş hacmimiz arttıkça taleplerimizi
karşılayamaz olduk ve İzocam’la irtibata
geçme kararı aldık. Bu kararı almamızda
en büyük etken öncelikle İzocam
markasının tanınırlığıydı. Birkaç mektubun
ardından İzocam’ın davetini alarak Aralık
2010’da İzocam’ın Gürcistan’daki resmi
bayii olduk.
İzocam’ın bölgemizde en çok tercih
edilen ürünü folyolu ve folyosuz
camyünü. Sebebi ise fiyatlarının daha
uygun olması. Ancak son zamanlarda
taşyününe de talep oluşmaya başladı.
Tüketicilerin çoğu İzocam’ı ve ürünlerini
bilmiyor. Biz de elimizden geldiğince
İzocam hakkında müşterilerimizi
bilgilendirmeye çalışıyoruz. İzocam’ın
resmi temsilcisi olduğumuz için bize
güvenerek sunduğumuz ürünleri
seçiyorlar. Ancak bilgi amaçlı broşürlerin
Gürcüce olarak da hazırlanması bizce
çok önemli. Böylece tüketici yalıtım
malzemelerinin kullanımı ve sonuçları
hakkında daha iyi bilgilenebilmiş olur.
Çünkü bölgemizde, doğru seçilip doğru
uygulanan yalıtım malzemelerinin olumlu
sonuçları konusunda kimsenin maalesef
bilgisi yok. Gelen müşterimize yalıtım
malzemesinin kalınlığının önemini, doğru
kullanımını anlatıyoruz, bizi dinliyorlar
fakat kararı fiyatına göre veriyorlar,
sonuca göre değil.
17
İzocam Diyalog
Yalıtımda Detay
Malzeme seçimi konusunda karar
vericileri yanıltmamak önemli
İzocam Satış ve
Pazarlamadan Sorumlu
Genel Müdür Yardımcısı
Fatih Öktem; mineral yünler
olan taşyünü ve camyünü
malzemelerin özelliklerini,
uygulamada dikkat edilmesi
gereken hususları ve ilgili
standartları Diyalog okurları
ile paylaştı.
İ
nsan yapımı mineral elyaf; cam, kaya, taş, cüruf elyafları ve diğer inorganik oksitlerden
elde edilen elyaflara verilen genel isimdir. Binalarda ve teknikte ısı, ses ve yangın
yalıtımı amacıyla kullanılan elyaflar, Amerikan (ASTM) standartlarında mineral elyaf
(mineral fiber), Avrupa (EN) standartlarında ise mineral yün (mineral wool) olarak
isimlendirilmektedir.
Isı yalıtım malzemeleri için EN 13162, EN 14303, ASTM C 547, ASTM C 553, ASTM C
612 ve diğer Avrupa ve Amerikan standartları incelendiğinde; camyünü, taşyünü ve diğer
inorganik oksitlerden elde edilen elyaf/yün malzemelerin tamamının aynı standartlara tabi
oldukları görülmektedir. Ayrıca mineral yünlerin sağlıkla ilgili olarak EUCEB (Mineral
Yünler için Avrupa Sertifikasyon Kurulu) tarafından sertifikalandırılmış olmaları
gerekmektedir. Özetle; taşyünü, kaya yünü, camyünü, cüruf yünü gibi malzemelerin
tamamı mineral yündür.
Camyünü ve taşyününün
özellikleri
Camyünü ve taşyünü termo–akustik
özellikler açısından mükemmel ve
inorganik esaslı malzemelerdir. Bununla
beraber, bu malzemeler sahip oldukları
özelliklere bağlı olarak ısı, ses ve yangın
yalıtımı uygulamalarında farklı performans
değerleri sağlamaktadırlar. Hangi
malzemenin seçilmesi gerektiği
hedeflenen uygulamada beklenen
performans özelliklerine göre belirlenir.
Camyünü, binalarda ve endüstride
çalışma sıcaklığı 250–350°C arasındaki
uygulamalarda kullanılabilen hafif, esnek
ve ekonomik, yanmaz bir ısı ve ses yalıtım
malzemesidir. Taşyünü ise, binalarda ısı,
ses ve yangın yalıtımı sağlamasının
yanında 350–650°C arasındaki yüksek
sıcaklıktaki endüstriyel uygulamalarda da
kullanılabilir.
Taşyünü ürünler, camyünü ürünlere göre
daha yüksek sıcaklığa dayanıklı ürünler
olduğundan yangın yalıtım çözümlerinde
daha yüksek bir yangın dayanımı
sağlamaya yardımcı olurlar. Örneğin ara
bölme uygulamalarında, camyünü ile
EI30, taşyünü ile EI60 sınıfı yangın
dayanımı performansı elde
edilebilmektedir.
Camyünü ve taşyünü ürünlerin şilte
tipinde olanları yük taşıma özelliğine sahip
değildir. Ancak taşyünü levha tip ve
kalınlığa bağlı olarak 10 ton/m2’den daha
fazla yük taşıyabilirler.
Camyünü ürünler ise, üretim
teknolojileri nedeniyle elyaflaşmamış
madde içermeyen %100 elyaf
malzemelerdir. Bu nedenle camyünü
ürünler, elyaf çap ve kalitesine de bağlı
olarak taşyünü ürünlere göre daha
düşük bir ısı iletim katsayısına sahiptir.
Bu sayede camyünü ürünler söz
18
İzocam Diyalog
konusu benzer fiziksel özelliklerdeki taşyününe göre %10-15 oranında
daha iyi bir ısı yalıtımı sağlayabilirler.
Camyünü ve taşyünü isimlendirilmeleri yapılırken
yurtdışında “Glass Mineral Wool” ve “Stone
Mineral Wool” kullanılmaktadır. Sadece camyünü
ve taşyünü, ülkemizde bu malzemelerin
adlanlandırılmalarında yeterli ve açıklayıcı
olmaktadır. Ancak son yıllarda ülkemizde yeni
tanımlamaların kullanılmaya başlandığı
görülmektedir. Kullanıcıları yanlış yönlendiren bu
tanımlamalardan ivedi vazgeçilmelidir. Ürün isimlerinde
sadece mineral yün denilerek malzemenin bu ürün grubu
içinde hangi ürün olduğunu gizlemek, haksız rekabet
açısından da düşündürücüdür. Dünyada üreticiler tarafından
geliştirilmiş bir çok elyaflama teknolojisi ve üretimde kullanılan
bağlayıcı tipi bulunmaktadır. TEL, G3, Acrylic, PureOne, Ecose,
EcoTouch, GB, Climawool, Engloba, Ecoguard, Rex, Sillan gibi teknolojiler
ve bağlayıcılar sayesinde artık ürünlerin renkleri alışılmış olan renklerin dışına
çıkmakta, özellikleri farklılaşmaktadır. Özellikle camyünü yalıtım malzemesinin
alışagelmiş sarı renginden farklı bir renkte üretilmesiyle ürünün taşyünü gibi bir
algı yaratılması haksız rekabete yol açabileceği ve tüketiciyi yanıltabileceği gibi,
zaman içinde birçok detay problemine de yol açacaktır. Kullanıcıların ve
uygulayıcıların uygun fiyatlı olarak aldığını sandığı bir ürünün sanıldığı gibi gerekli
ve yeterli teknik özelliklere sahip olmadığı ve aslında yanıltılarak aynı teknik
özelliklere ve dayanıma sahip bir üründen çok daha pahalıya bir ürün aldığının
farkında olmadığı görülmektedir.
Taşyünü
Hangi uygulamalarda hangi malzeme kullanılmalı?
Performans özellikleri ve gereksinimlerinden yola çıkarak, yük taşıma ihtiyacı olan
uygulamalarda taşyünü ürünler tercih edilebilir. Yüzer döşeme, teras çatı,
sıvalı dış cephe ısı yalıtımı gibi yüksek basma ve ayrılma mukavemeti
gereken uygulamalarda, hedeflenen mukavemet değerlerini
sağlayabilecek, uygun teknik özellik ve kalınlıklarda taşyünü
ürünlerin kullanılması faydalıdır.
Yüksek ısıl direncin yanı sıra esneklik ve hafiflik gerektiren,
kullanılmayan çatı arası, mertek arası yük taşımayan çift saç
arası çatı, ara bölme duvar, giydirme cephe, asma tavan vs
uygulamalarda ise camyünü malzemelerin tercih edilmesi
doğru ve ekonomik sonuçlar verecektir.
Boru tesisatlarında, sistem sıcaklığına bağlı olarak prefabrike
camyünü ve taşyünü boru malzemeler kullanılabilir. Bununla birlikte
iklimlendirme tesisatlarında da A sınıfı yanmaz camyünü levha ve şilteler,
düşük ısı iletim katsayısı ve hafiflikleri ile güvenilir çözümler sunacaktır.
EUCEB nedir, neden önemlidir?
EUCEB (Mineral Yünler için Avrupa Sertifikasyon Kurulu) 1272/2008/EC no’lu
Avrupa Yönergesi’ne göre kanserojen olarak sınıflandırılmamış mineral yün
ürünleri izleyen belgelendirme otoritesidir.
EUCEB, camyünü ve taşyünü ürünlerin 1272/2008 EC Yönergesi Note Q
kriterlerine uygunluğunu belgeler ve elyafların bu kriterleri sürekli olarak
sağladığını, bağımsız ve nitelikli uzmanlar ve kurumlar tarafından gerçekleştirilen
örnekleme ve analiz sonuçları ile izler. EUCEB Belgeli camyünü ve taşyünü,
kanserojen olmadığı kesin olarak ispat edilmiş elyaflardır. EUCEB Belgesi
alabilmek için aşağıdaki şartların yerine getirilmesi gereklidir:
• Camyünü ve taşyünü, (EC) No.1272/2008 Note Q kriterlerini sağlayan, EUCEB
tarafından tanınmış bir laboratuvarda test edilmeli ve belgelendirilmelidir.
• EUCEB Belgeli camyünü ve taşyünü üreticilerinin elyafları, yılda iki kez EUCEB
tarafından yetkilendirilmiş örnekleme ve analiz kurumları tarafından temin
edilerek analiz edilmeli, bu örneklerin başlangıçta test edilen ve belgelendirilen
ürün ile aynı olduğu delillendirilmeldir.
İnsan sağlığına zararlı olmadıkları ispatlanmış ve sürekli kontrolunun sağlanmış
olması kullanıcıların güvenilirlik dahil olası birçok soru ve tereddütünü de
giderecektir.
Camyünü
Özellikle camyünü
yalıtım malzemesinin
alışagelmiş sarı
renginden farklı bir
renkte üretilmesiyle
ürünün taşyünü gibi
bir algı yaratılması
haksız rekabete yol
açabileceği ve tüketiciyi
yanıltabileceği gibi,
zaman içinde birçok
detay problemine de yol
açacaktır.
19
İzocam Diyalog
Haberler
Yangın güvenliğinizi İzocam
Manto Taşyünü ile sağlayın
Türkiye’de her yıl 25 Eylül haftası “Yangından Korunma Haftası” olarak
değerlendiriliyor ve bu önemli hafta boyunca çeşitli bilinçlendirme
çalışmaları gerçekleştiriliyor. Yangından korunmanın, can ve mal
kayıplarına engel olmanın en önemli yollarından birisi de doğru
uygulanmış yalıtım.
B
inaların Yangından Korunması
Hakkında Yönetmelik’e uygun
şekilde, A1 sınıfı “yanmaz malzeme”
olarak üretilen İzocam Manto Taşyünü, bu
özelliğiyle olası bir yangın sırasında zaman
kazandırıyor. Normalde bir anda alevler
arasında kalabilen bir bina İzocam Manto
Taşyünü’nün yanmaz özelliği sayesinde
kolay tutuşmuyor ve duman yaymıyor.
Yangında en önemli hususlardan biri olan
dumandan etkileşim engelleniyor. Böylece
yangından kaçış anı ve itfaiyenin yetişmesi
süreçleri için binaya daha uzun bir zaman
tanınmış oluyor. Zamanla yarışılan yangın
anında can ve mal kayıpları da bu sayede
en aza indirilebiliyor.
İzocam, binalar inşa edilirken zeminden
çatıya, duvardan döşemeye ve tesisata
kadar uygulanan etkili yalıtım sistemleriyle
hem güvenlik sağlıyor hem enerji tasarrufuna
katkıda bulunuyor. Binalarda oluşabilecek
yangınlara karşı, yangın güvenliği
sağlamanın yolunun aktif önlemlerin
yanında, öncelikle pasif önlemlerden
dolayısıyla da yalıtımdan geçtiğini belirten
İzocam Pazarlamadan Sorumlu Genel
20
Müdür Yardımcısı Fatih Öktem;
kamuoyunda yangın güvenliği bilincinin
oluşturulmasının can ve mal güvenliği
açısından önemli rol oynadığını söylüyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 16
Temmuz’da yayınladığı “Isı yalıtımlı dış
cephe binaları” genelgesinde yer alan “dış
cephelerin, yüksek binalarda zor yanıcı
malzemeden ve diğer binalarda ise en az
zor alevlenici malzemeden olması gerekir.
Cephe elemanları ile alevlerin
geçebileceği boşlukları bulunmayan
döşemelerin kesiştiği yerler, alevlerin
komşu katlara atlamasını engelleyecek
şekilde döşeme yangın dayanımını
sağlayacak süre kadar yalıtılır” hükmü,
yangın yalıtımının önemini bir kez daha
gündeme taşıyacak nitelikte. İzocam
tarafından bu genelgeye uygun şekilde
üretilen İzocam Manto Taşyünü de ısı ve
ses yalıtımı sağlarken, yanmazlık özellikleri
ile yangın güvenliği de sağlıyor.
İzocam mineral yün ürünleri; İzocam
taşyünü ve İzocam camyünü, aynı
zamanda Mineral Yün Ürünler için Avrupa
Sertifikalandırma Kurulu tarafından sadece
bio ürün kategorisine verilen EUCEB
sertifikasına da sahip.
Yüksek binalarda cephelerin yanmaz
olarak sınıflandırılan A sınıfı malzemelerle
tasarlanması ve uygulamanın bu
malzemelerle ve doğru biçimde yapılması
gerektiğine değinen Fatih Öktem; ilgili
yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle
cephelerde ve kat aralarında yanmaz
olarak tanımlanan A sınıfı malzemelerin
kullanılmasının zorunlu hale geldiğini
belirtiyor. Bunun yanı sıra olası bir yangının
yayılmasını önlemek ve zararı asgari
düzeyde tutmak amacıyla yapının ana
konstrüksiyonu ile katlar arası noktalarda
veya ilgili uzmanlarca tanımlanan
noktalarında yangın bariyerleri mutlaka
oluşturulmalı. Buradan hareketle dış
cephelerde, özellikle yüksek binalarda,
giydirme cephe uygulamalarında camyünü
ve taşyünü kullanılmalı.
A
nkara’da Türkiye Yol-İş İntes Eğitim
Şantiyesi İzocam Atölyesi’nde
düzenlenen eğitimler, 9-12 Eylül ve
23-26 Eylül tarihlerinde gerçekleştirildi.
İzocam’ın konusunda uzman mimar,
mühendis ve tekniker kadrosundan oluşan
eğitim ekibi; Milli Eğitim Bakanlığı tarafından
görevlendirilen konusunda uzman öğretim
görevlilerinin gözetiminde her ay Türkiye
Eğitim Şantiyesi’ndeki İzocam Atölyelerinde
eğitim düzenlemeye devam ediyor. İzocam
ve Rigips ürünlerinden oluşan akustik,
yangın güvenliği, ısı ve ses yalıtımlı
sistemlerin tanıtılması ve doğru
uygulamaların sağlanmasını hedefleyen
usta eğitimleri; ürünlerin nasıl yapıldığını,
özelliklerini, kullanım amaçlarını,
farklılıklarını, sistem kavramını,
uygulamalarını ve InWall Yangına Dayanımlı
Duvar Sistemlerini öğrenmelerini amaçlıyor.
Eğitimler, “Dış Cephe Yalıtım Sistemleri
(Mantolama)”, “Sanayi Yapıları Çatı ve
Cephelerinde Yalıtım” ile “Yalıtımlı Alçı
Levha ve Asma Tavan Sistemleri (İç
Yalıtım)” başlıkları altında veriliyor.
Rigips ve Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve
Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü
işbirliğinde gerçekleştirilen, yalıtım
ürünlerinin doğru uygulanmasını
hedefleyen Eylül ayı eğitimleri, “Yalıtımlı Alçı
Levha Bölme Duvar ve Asma Tavan
Sistemleri Uygulamalı Usta Eğitimleri (İç
Yalıtım)” başlığıyla dört gün boyunca teorik
ve uygulamalı olarak verildi.
İzocam ve Rigips’in uzman kadrosu ile
gerçekleştirilen İç Yalıtım Usta Eğitimi’nde
İzocam’ın başarılı bayileri
bu kez Berlin’i keşfedecek
Bayi ve müşterileri için her yıl farklı
sürprizler hazırlayarak dünyanın en
keyifli ülke ve şehirlerini yakından görme
fırsatı sunmaya devam eden İzocam,
başarılı bayilerini 2015’te Berlin’de
ağırlayacak. Rekor bir katılımla farklı
şehirlerden 405 temsilci Herta Berlin–
Schalke 04 maçını Berlin’de izleyecek.
Kampanyaya dahil ürünlerde, AğustosKasım 2014 döneminde belirlenen
hedefe ulaşan İzocam bayi ve
müşterileri, 13-16 Mart 2015 tarihleri
arasında Berlin’e yapılacak 3 gece 4
günlük seyahat programına katılacak.
Mimari, güzel sanatlar ve sahne sanatları
alanlarında dünya ve Avrupa’nın kültür
başkenti olarak bilinen Berlin’in kafeleri,
eğlence hayatı, tarihi, mimarisi ve doğal
güzelliklerini keşfedecek olan İzocam
bayi ve müşterileri, Herta Berlin–Schalke
04 maçını da izleme şansını
yakalayacak. Bundesliga’nın muhteşem
derbi heyecanını yerinde yaşayacak.
İzocam Diyalog
İzocam ve Rigips deneyimiyle
“İç Yalıtım Usta Eğitimleri”
ustalara aldıkları projeyi okuyup,
metrajlandırıp, malzeme analizi çıkararak,
doğru detay ve doğru montaj yapmaları
öğretilerek, sektörde doğru bilinen yanlış
uygulamaları ve detay bilgilerini düzeltmeleri
sağlandı.
Eğitimin sonunda, 2004 yılından bu yana
başarılı olan 1435 ustaya İzocam tarafından
MEB onaylı sertifikaları verildi ve sektörün
nitelikli eleman ihtiyacına önemli katkıda
bulunuldu.
İzocam bayi
eğitimlerine
devam ediyor
İzocam, Türkiye’nin dört bir yanındaki
profesyonel mimar ve mühendis
kadrosu ile birlikte düzenlediği bayi
eğitimlerini bu kez 10 Eylül’de
Elazığ’da gerçekleştirdi.
Yalıtım sektöründeki başarılı
faaliyetlerinin yanı sıra sektör
temsilcilerine ve bayilerine sağladığı
eğitimlerle de yalıtım bilincinin
gelişimini sağlayan İzocam, bayilerini
ürün, sistem ve hizmetler hakkında
bilgilendirerek en doğru şekilde
uygulanması esaslarını da aktarıyor.
Elazığ’da Akgün Otel’de 13 kişinin
katılımıyla düzenlenen eğitimde Yeni
Nesil Camyünü ile birlikte güncel
haberler ve belgeler hakkında detaylar
katılımcılara aktarılarak, İzocam
gündemindeki tüm önemli konular ve
yeni bilgiler paylaşıldı.
21
İzocam Diyalog
Yaşamın İçinden
Öğrenciler için uygulama, teorik
eğitim kadar önemli
ODTÜ Mimarlık Bölümü’nün uygulamalı yaz stajları kapsamında gerçekleşen ve İzocam’ın
uzman personeli tarafından verilen teorik ve uygulamalı yalıtım eğitiminin ardından,
Mimarlık Bölümü öğretim görevlileri ve öğrencilerinin düşüncelerini aldık.
“Öğrencilerimiz
unutamayacakları bir
eğitim süreci yaşadı”
Prof. Dr. Güven Arif Sargın
ODTÜ Mimarlık Bölümü, staj konusuna en
fazla ağırlık veren ve uygulamalı eğitimi
kapsamlı şekilde eğitim programına alan
mimarlık okullarından. Kuruluşundan bu
yana yapı sektörüyle ve toplumla kuvvetli
bir iletişim kurmaya önem vermiş;
aralarında sağlıklı bir arayüz olmayı
başarmış bir eğitim kurumu.
Öğrencilerimizin yapı, yapım ve tasarım
sektörleriyle tanışmaları ve uygulamalı
çalışmalarla meslek pratiğini kazanmaları
bakımından staj derslerine had safhada
önem veriyoruz. Birinci, ikinci ve üçüncü
sınıf öğrencilerine staj dersleri zorunlu ders
statüsünde veriliyor; yaz dönemlerinde
birinci sınıflar yapı, rölöve ve bilgisayar
stajlarını, ikinci sınıflar şantiye stajını,
üçüncü sınıflar da büro stajını yapıyorlar.
ODTÜ Mimarlık Bölümü olarak, uygulamalı
yaz stajlarını sadece akademik ve mesleki
perspektif içerisinde değerlendirmiyoruz;
bir “toplumsal sorumluluk” projesi olarak
ele alıyoruz. Önceki dönemlerde özellikle
kırsalda yapılan ve kullanıma yönelik
uygulamalar bunun en güzel örneği.
Amacımız öğrencilerin akademik ve
mesleki yetkinliklerinin yanı sıra, toplumsal
projeler aracılığı ile ülke koşulları ve
gerçeklikleriyle yüzleşmeleri, mimar olarak
sosyal sorumluluk bilinci edinmeleri.
Bu sene yapı stajında bir yenilik yapmak
istedik ve önde gelen yapı malzemesi
üreticileriyle görüşerek, uygulamalı bir yapı
eğitim etkinliği gerçekleştirmek istediğimizi
dile getirdik. Atölye çalışmalarına uygun
mekanlar sağlayabilecek olan Türkiye Yol-İş
İntes Eğitim Şantiyesi ile ön görüşme
yaptıktan sonra, uzman eğitmen ve ustaların
gözetmenliğinde öğrencilerimize ürünlerini
tanıtabilecekleri, yapım tekniklerini
öğretebilecekleri ve birebir yaptırabilecekleri
bir uygulamalı eğitim olanağı sağlamaları
için Türkiye’deki saygın firmalardan işbirliği
rica ettik. İzocam projemize hemen ilgi ve
destek gösterdi; malzeme ve eğitmen
temini, teorik ve pratik derslerin
planlanması, verilmesi ve benzeri bir çok
konuda yardımcı oldu. Eğitim etkinliğine bu
denli heyecan ve ilgiyle katkıda bulunması
bizler için bir şans oldu.
22
İzocam ile türlü eğitim ve araştırma etkinliklerinde uzun yıllardır biraraya geliyoruz.
Uygulamalı eğitim projemizi hayata geçirme konusunda yapı sektöründe önemli bir yeri
olan İzocam’ın desteğini almak ve işbirliği arzumuz da bundan kaynaklandı.
Uygulamalı eğitim süresince ve hazırlık aşamalarında, İzocam çalışanlarının heyecanımıza
ortak olması bizler için çok önemliydi. Öğrencilerimize verimli bir eğitim süreci ve sağlıklı bir
eğitim ortamı sağlayabilmek için ekip olarak çok çaba sarfettiler. Tüm bu çabaların başta
öğrencilerimiz ve bizler tarafından farkedilmemesi mümkün değil. Öğrencilerimiz
unutamayacakları bir eğitim süreci yaşadı; uzmanlar ve ustalarla kurdukları diyalog ve
karşılıklı tartışma ortamlarının uzun vadede yararını göreceklerini düşünüyorum.
İzocam ile eğitim ve araştırma konularında işbirliğimiz devam ediyor. Gelecekte de benzer
eğitim projeleriyle bu güzel dayanışmayı devam ettirmeye çok istekliyiz.
“ODTÜ Mimarlık Bölümü olarak, uygulamalı
yaz stajlarını sadece akademik ve mesleki
perspektif içerisinde değerlendirmiyoruz;
bir ‘toplumsal sorumluluk’ projesi olarak ele
alıyoruz.”
İzocam Diyalog
“Verimli ve eğlenceli bir eğitim süreciydi”
Doç. Dr. Ayşe Tavukçuoğlu
Bu dönem, diğer dönemlerden farklı bir uygulama yaptık ve İzocam dahil olmak üzere yapı
malzemeleri üreten birçok saygın firmayla işbirliği içinde Uygulamalı Yapı Eğitim Programı’nı
organize ettik. Program kapsamında firmalar kendi eğitimcileri, uzmanları ve ustaları
gözetiminde öğrencilerimize kendi ürünleri ve uygulama esasları hakkında temel bilgileri
önce sözlü olarak, sonrasında uygulamalı olarak anlattı. Firmaların eğitim programına ilgi
göstermeleri ve destekleri sayesinde, öğrencilerimiz uygulamalı bir eğitim ortamında staj
yapma imkanı buldu. Yapı malzemeleri ve yapım ile ilgili birçok konuyu, yetkin uzmanların
gözetiminde, dokunarak, bilfiil yaparak, gözlemleyerek yerinde öğrendiler.
Uygulamalı eğitim programı her hafta 20-25 kişilik öğrenci grubuna verildi ve her gün farklı
bir firma öğrencilerimizle birlikte çalıştı. İzocam’ın eğitimine üç öğrenci grubu, yani yaklaşık
70 öğrencimiz katıldı. Bu eğitim esnasında farklı ısı yalıtım malzemeleri, bu ürünlerin duvar,
döşeme ve çatıda uygulamaları ve dış cephe ısı yalıtımı konuları işlendi. Dış cephe ısı yalıtımı
uygulamaları uzmanların gözetiminde öğrencilerimiz tarafından atölye ortamında yapıldı.
Firmaların TES Eğitim Şantiyesi ile işbirliği yapmaları sayesinde öğrencilerimiz temiz, geniş
ve güvenli bir atölye ortamında ve uygulamalı eğitimi destekleyebilecek altyapıya sahip bir
binada öğrenim gördüler. Her bakımdan iyi düşünülmüş ve planlanmış, tecrübeli ustalar ve
eğitmenler eşliğinde, sağlıklı ortamda, güleryüzle geçen verimli ve aynı zamanda eğlenceli
bir uygulamalı eğitim süreci yaşandı.
Bu eğitim etkinliği aslında yerinde öğrenmenin bütün artı yönlerini içeriyordu. Öğrenciler
malzemelere dokunarak; çekiç, dübel, mala, matkap gibi gerekli aletleri kullanarak yapım
tekniklerini öğrenmeye ve uygulamaya çalıştı. Önemli olan öğrencilerimizin en yaygın yanlış
uygulamaların nerelerden kaynaklanabileceğini; doğru malzeme seçiminin ve doğru
tekniklerin neden önemli olduğunu; her bir uygulamanın yapının bütününü ve uzun dönem
performansını nasıl etkilediğini daha iyi anlayacakları bir ortamı yaşamış olmaları. Teknik
konuları işin uzmanlarıyla karşılıklı konuşarak, hatta tartışarak pekiştirmelerinin
öğrencilerimizin iyi bir altyapı oluşturmalarına yardımcı olduğunu düşünüyorum. Aynı
zamanda meslek ortamında karşılaşabilecekleri terminolojik ve pratik konuşma diliyle
iletişim kurma becerilerini geliştirecek bir eğitim ortamına girdikleri kanısındayım. Çok yönlü
ve verimli geçen, öğrencilerimizin hep güleryüzle hatırlayacakları bir eğitim süreci oldu.
“Öğrencileri çalışma
hayatına hazırlayan bir
çalışma”
Arş. Gör. Nilüfer Kızılkaya
ODTÜ Mimarlık Bölümü 1. sınıf yaz stajının
yapı birimi kapsamında gerçekleşen
İzocam uygulama eğitimi üç haftalık bir
süreçte, haftada bir gün gerçekleşti.
Eğitime ODTÜ öğretim üyelerinden Doç.Dr.
Ali Murat Tanyer, Doç.Dr. Arzu Gönenç
Sorguç, Doç.Dr. Ayşe Tavukçuoğlu, Dr.
Ayşem Berrin Zeytun Çakmaklı, Dr.
Mehmet Koray Pekeriçli, Prof.Dr. Soofia
Tahira Elias Özkan; araştırma
görevlilerinden ben Nilüfer Kızılkaya, Melek
Pınar Uz, Deniz Üçer, Meltem Erdil ve Şehri
Kartal dahil oldu. Eğitim süresinde İzocam
eğitmenlerinden Kenan Özdemirci
tarafından önce teorik malzeme ve
uygulama bilgileri örnek malzemeler
üzerinden dersliklerde anlatıldı,
malzemelerin teknik bilgileri ve uygulama
alanları sunuldu. Sonrasında uygulama
atölyelerine geçilerek, İzocam eğitmenleri
Kenan Özdemirci, Sena Yıldız ve
Muharrem Yılmaz ile birlikte 4’er kişilik
öğrenci grupları halinde yalıtım
malzemelerinin örnek duvarlar üzerinde
uygulaması yapıldı. Yalıtım katmanları
üzerine eğitmenler tarafından sıva ve
kaplama uygulaması örnekleri gösterildi.
23
İzocam Diyalog
Yaşamın İçinden
Mimarlık Bölümü 1. sınıf öğrencilerinin
yalıtım malzemeleriyle ilk kez tanıştığı,
teknik özellikleri hakkında bilgi edindiği ve
uygulamasını deneyimlediği; eğitim
hayatlarına önemli katkılarda bulunan bir
çalışma oldu. Uzun vadede ise öğrencileri
diğer staj deneyimlerine ve çalışma
hayatına hazırlayan bir çalışma olacağını
düşünüyorum. Öğrencilerin malzemelerle
birebir uygulama yapabilmesi, yapı
malzemelerini tanıması ve projelerde
malzeme seçimi ile özgün detay
çözümlerinin üretilmesi açısından da
eğitimi çok olumlu buluyorum.
Malzemelerin teknik özelliklerinin
karşılaştırmalı sunumlarının ve sistem
detaylarının da değerli ön bilgiler olduğunu
düşünüyorum.
“Teorik eğitimin, uygulama
ile desteklenmesini çok
olumlu karşıladım”
Buse Ezgi Sökülmez
İzocam, uygulama eğitimine katılmadan
önce ismini duyduğum bir firmaydı,
alanında iyi bir firma olduğunu
düşünüyordum. Daha önce, böyle bir
eğitime katılma fırsatım olmamıştı. Mimarlık
öğrencisi olarak, yapı malzemelerine
yönelik teorik eğitimlerin, alanında iyi bir
firmayla yapılacak uygulama eğitimiyle
desteklenmesi fikrini çok olumlu
karşıladım. Çünkü, somut karşılıklarını
fiziksel dünyada bulabilen mimarlık gibi
mesleklerin bilgisine haiz olmanın, yalnızca
teorik eğitimle mümkün olabileceğini
24
düşünmüyorum. Bir proje tasarlamak, ilk fikir noktasından, detayların kararına, şantiye
sürecinin başlangıcından yapının son kullanıcıya hazır hale getirilmesine dek pek çok
aşaması olan bir süreç. Mimar olarak, bu aşamaların tamamına mümkün olan en iyi şekilde
hakim olmanın gerekliliğine inanıyorum. Uygulama çalışmaları, öğrencilerin ellerini
kullanarak, yani bizzat yaparak öğrenmelerini, yapım sürecinde karşılaşılan zorluk ve
kolaylıklara doğrudan şahit olmalarını ve malzemelerin potansiyelini daha iyi algılamalarını
sağlıyor. Dolayısıyla bilgi, teorik olmakla kalmayıp, beş duyumuzla algılayabildiğimiz bir hale
gelerek daha kalıcı bir şekilde edinilmiş oluyor.
Uygulama aşamasında karşılaşılması muhtemel problemleri öngörebilmek ve genel olarak
malzeme, özelde ise yalıtım malzemeleri konusunda edindiğim bilgileri gelecekteki mimari
tasarım süreçlerimin bir parçası yapabilmek adına, aldığım uygulama eğitiminin faydalı
olduğunu düşünüyorum.
“Bir yalıtım firması ile ilk eğitimimdi”
Hasan Hüseyin Özdurmuş
İzocam gibi kendi alanında öncü bir firma ile uygulama yapabilme fikri oldukça güzeldi,
bizim için bir şanstı. Hem eğitimden hem de eğitim ortamından çok memnun kaldım. Daha
önce bu tarz eğitimlere katılmıştım ancak bir yalıtım firması ile ilk eğitimimdi. Açıkçası, bir
malzemeyle neler yapılabileceğini uygulama yaparak görmek çok farklı bir tecrübe. En
azından ileride çalışma hayatımızda bir ustayla karşılaştığımızda onunla aynı dili
konuşabileceğimizi düşünüyorum.
“Bilgiyi kalıcı hale getirme adına çok etkiliydi”
Beril Önalan
Bu eğitimi, adı Türkiye’de yalıtım malzemesiyle özdeşleşmiş ve yalıtım sektöründe öncü
bir firmadan almanın güzel bir şans olduğunu düşünüyorum. Daha önce yalıtım üzerine
pratik odaklı bir eğitime katılma fırsatım olmamıştı. Sözlü olarak bilgi almaya kıyasla, bir
uygulamanın ustası tarafından yapılışını birebir gözlemlemek ve sonrasında pratiğini
yapmanın, bilgiyi kalıcı hale getirme adına çok daha etkili olduğunu düşünüyorum. Eğitim
oldukça faydalı ve kapsamlı bir içeriğe sahipti. Gerek eğitimin yapıldığı atölye ortamı,
gerek eğitim esnasında bize sağlanan ekipman, bize donanımlı şartlarda bilgi edinme
fırsatı sundu. Özellikle, “Doğru yalıtım nedir, ne kadar avantaj sağlar ve nasıl
uygulanmalıdır?” konularında birinci elden edindiğimiz tecrübenin faydalı olduğunu
düşünüyorum.
İzocam Kullananlar
İzocam Diyalog
Mısır’ın başkenti
Kahire’de inşaat
çalışmalarına başlanan
Mall of Egypt, yalıtım
ürünlerinde tercihini
İzocam’dan yana
kullandı. 2015’te
açılması planlanan dev
alışveriş ve eğlence
merkezi Mall of
Egypt Teknik Müdürü
Nabil Farahat proje
ile ilgili sorularımızı
yanıtladı.
“Mısır yalıtım pazarında
İzocam çok güçlü bir marka”
K
ahire’nin batısında yer alan Mall of
Egypt, Kuzey Afrika’nın en kapsamlı
alışveriş ve eğlence merkezi olma
iddiasında. İki kata sahip dev mekan toplam
162.500 metrekarelik bir yerleşim alanına
sahip. Uluslararası markalara evsahipliği
yapacak 400 mağazanın, 50’den fazla yemeiçme noktasının yer alacağı alışveriş
merkezinin otopark kapasitesinin 6500
araçlık olması planlanıyor. Otopark, bir köprü
aracılığıyla Al Wahat otobanına doğrudan
bağlantı sağlayacak.
Mall of Egypt’in en önemli özelliği, Ski Park
adı verilen kapalı bir kayak parkına sahip
olması. 17 salondan oluşan sineması ve aile
eğlence merkezi de alışveriş merkezinin fark
yaratan bölümlerinden.
Proje kapsamında İzocam ile
ilişkiniz ne zaman, nasıl
başladı?
Mall of Egypt’in proje çalışmaları yaklaşık 1
buçuk yıl önce başladı. O dönemde
İzocam’ın Mısır’daki bayilerinden Kebaa ile
iletişime geçtik. Ardından proje
kapsamındaki tüm teknik ve ticari alımlarımız
için birlikte çalışmaya başladık.
rakamları da diğer rakiplerinin yanında onları
tercih etmemizi sağladı.
İzocam’dan aldığınız hizmet ve
ürünleri konusunda
düşüncelerinizden bahsedebilir
misiniz?
İzocam’ın kalitesi ve hizmetlerinden çok
memnunuz. Mısır yalıtım pazarında sahip
olduğu olumlu şöhreti sonuna dek
hakediyor.
İzocam’ı tercih etme
nedenleriniz nelerdi?
Mısır yalıtım pazarında İzocam çok güçlü bir
marka, hatta bölgede pazarın lideri kabul
ediliyor. Ayrıca, proje danışmanımızdan
İzocam ürünleri için gerekli tüm teknik
güvenlik onaylarımızı aldık. Kalitesinin
yanında İzocam’ın bize verdiği maliyet
25
İzocam Diyalog
İzocam Kullananlar
Bayburt Çil-Çil Projesi’nde İzocam imzası
B
ayburt’un yeni gelişen alanlarından
olan Çil-Çil bölgesinde inşaatı
tamamlanan Bayburt Çil-Çil
Konutları projesi, toplam 4500
metrekarelik taban alanına sahip. Çil-Çil
Yapı Kooperatifi tarafından hayata geçirilen
ve 27 metre yüksekliğe sahip blokların
yalıtımında İzocam ürünleri tercih edildi.
Tedarikçiliğini Teknik Ticaret’in
gerçekleştirdiği, 375 metrekare oturum
alanına sahip inşaatta bloklar zemin +8 kat
olarak planlandı. 12 bloktan oluşan ve
Bayburt’un modern yüzünü gösteren
Çil-Çil Konutları projesinde; yaklaşık 30.000
metrekarelik alanda 5 cm’lik İzocam Manto
İzopor Plus, İzocam Manto paket sistem
aksesuarları, İzocam Manto Yapıştırma
Harcı, İzocam Manto Yüzey Sıvası, İzocam
Manto Son Kat Kaplaması, İzocam Manto
Son Kat Boya ve Astarı kullanıldı.
26
İzocam Diyalog
Van Cezaevi
İzocam ile
yalıtılıyor
V
an T Tipi ve Yüksek Güvenlikli
Cezaevi’nde İzocam Manto Dış
Cephe Yalıtım Sistemlerinin
Uygulanması projesi, YTY İnşaat ve
Cemiloğlu İnşaat tarafından
gerçekleştirilen inşaat kapsamında
tamamlandı. 7 metre yüksekliğe sahip
cezaevi binasının taban alanı toplam
80.000 metrekare.
İzocam bayi Sevimliler İnşaat tarafından
gerçekleştirilen yalıtım uygulaması
kapsamında iç duvarlarda; 40.000
metrekarelik alanda 8 cm’lik İzocam
Manto Foamboard paket sistem
aksesuarları, İzocam Manto Yapıştırma
Harcı, İzocam Manto Yüzey Sıvası, İzocam
Manto Son Kat Kaplaması, İzocam Manto
Son Kat Boya ve Astarı; çatıda 40.000
metrekarelik Tip 300 (18 kg/m3) 16
cm’lik çatı şiltesi kullanılıyor. Yapının
30.000 metrekarelik alanında ise İzocam
Manto Yüzey Sıvası, İzocam Manto Son
Kat Boya ve Astarı uygulanıyor.
27
İzocam Diyalog
Sokak Röportajı
Yalıtım sizin için ne ifade ediyor?
Yalıtım toplumun büyük bölümü için tasarrufla eş anlamlı. “Tasarruf” ile ifade edilmek
istenen ise hem enerjik hem de ekonomik tasarruf… Doğal kaynakların daha az kirlenmesi,
çevreye verilen hasarın azalması açısından da çoğunluk yalıtımın öncelikli bir önlem olduğu
konusunda hemfikir.
“Yasal zorunluluk olmalı”
Mehmet Egrik
Yaşı: 41
Mesleği: Editör
Yalıtım denilince iki yönlü
tasarruf geliyor aklıma,
ekonomik ve çevresel…
Enerji kaybının azaltılması faturaları
şişmekten kurtarırken aynı zamanda
dünya kaynaklarının da verimli kullanılması
sonucunu doğuruyor. Gürültü kirliliğini
önlemesi de cabası… Yine aynı nedenlerle
bu konunun yasalarla belirlenip kanuni bir
zorunluluk haline getirilmesi taraftarıyım.
Konut ve iş yerlerinde yalıtım yasal
zorunluluk olmalı ve ilgili kamu kuruluşları
bu işin takipçisi olmalılar. Sektördeki üretici
firmaların yanı sıra uygulamayı yapan
kurum ve ustalar da denetlenmeli, örneğin
belediyeler bu işin ehil ellerde gerçekleşip
gerçekleşmediğini kontrol etmeliler.
“En büyük anlamı ısı
tasarrufu”
Ünal Gönder
Yaşı: 44
Mesleği: İşletme
Yalıtımın benim için en
büyük anlamı ısı
açısından tasarruf.
Sadece kişisel olarak değil, ülke ve dünya
açısından da gereksiz tüketimi önlemek
için yalıtım şart. Gereksiz tüketim
yapılmazsa üretim de azalır, bu da dünyaya
daha az zarar verilmesini sağlar. Hem
kendi bütçemiz hem de enerjiyi dışarıdan
satın alan ülkemiz için ısı tasarrufu çok
önemli. Ayrıca evlerde ses yalıtımı
sağlanması da gerek özel hayat ve
mahremiyet, gerekse gürültü kirliliği
açısından dikkat edilmesi gereken bir
konu.
“Kendimizi koruyabildiğimiz
sürece rahatız”
Egemen Keleş
Yaşı: 29
Mesleği: Fotoğrafçı
Bize zarar verme ihtimali
olan yangın, sel, aşırı
sıcaklık ve gürültü gibi
etkenlerden kendimizi koruyabildiğimiz
sürece fiziksel olarak rahat
28
hissedebiliyoruz. Bunu sağlamak için de
teknolojiye ihtiyaç duyuyoruz. Gürültüye,
soğuğa ve sıcağa veya evimizde
oluşabilecek su baskınına karşı kendimizi
korumak için bir takım çareler geliştirmek
zorundayız. Bu yüzden, gerek başkalarını
rahatsız etmemek için, gerekse başkaları
tarafından ya da aşırı sıcaklık gibi bir takım
doğal faktörler tarafından rahatsız edilme
ihtimalimize karşılık ısı, ses, yangın ve su
yalıtımı gibi bir takım teknik donanımlara
ihtiyaç duyuyoruz. Ve ancak bu şekilde
kendimizi huzurlu ve korunaklı
hissediyoruz.
“Sorunuz bana ışık tuttu”
Koru Aldoğan
Yaşı: 28
Mesleği: Bankacı
Yalıtım benim için özellikle
şu sıralar hassas bir konu.
Kış aylarında kafa
dinlemek için gittiğim yazlığımda ısı yalıtımı
yapılmadığı için resmen eziyet çekiyorum.
Yalıtım olmaması kötü sonuçlar
doğurabiliyor. Stresli iş yaşamından
uzaklaştığım bu zamanlarda, bu sefer de
yalıtım olmadığından grip tehlikesi
yaşıyorum. Bu soru en kısa zamanda
önlemler almam için bana ışık tuttu.
“En önemli tasarruf
kalemlerinden”
Sebahat Demirkaya
Yaşı: 43
Mesleği: Muhasebeci
Yalıtım, günümüzün en
önemli tasarruf
kalemlerinden biri.
Özellikle küresel enerji
krizlerinin eşiğinde olduğumuz bir
dönemde, yalıtım da tasarrufun önemini
iyice artırıyor. Konutlarda ve ofislerde
yalıtım tasarrufu, hem bireylerin bütçesi
hem ülke ekonomisi, daha da önemlisi
çevre kirliliği ve doğal kaynakların
tükenmesi açısından dikkate alınması
gereken bir konu. Devletler bu konuda
toplumları eğitmeli ve gerekli önlemleri
zorunlu hale getirecek yasal düzenlemeler
getirmeli. Bu noktada resmi kurumlar
kadar bireylere de oldukça büyük
sorumluluk düşüyor.
“Doğal kaynakların doğru
kullanılmasını sağlıyor”
Evren Barın
Yaşı: 35
Mesleği: Akademisyen
Yalıtım denince ilk aklıma
gelen şey tasarruf. Evde
ya da iş yerinde
kullandığımız ısıtma ya da
soğutma kaynaklarındaki enerjinin yalıtım
yoluyla israf edilmemesi, hem bütçemizin
hem de doğal kaynakların doğru
kullanılmasını sağlıyor. Yalıtım çoğunlukla
kapalı alanlardaki mevcut ısı seviyesinin
korunmasını amaçlarken, ses için yapılan
yalıtımlar da kapalı alanın dışında kalan
yerlerdeki ses kirliliğini azaltmayı hedefliyor.
Yalıtım benim için, özellikle evimizdeki ısı
kaynaklarının doğru kullanılmasına yardım
eden en büyük unsur. Evimizde yalıtım
öncesi gelen fatura miktarıyla sonrasında
gelenler arasında oldukça ciddi bir fark
var. Özellikle yalıtımdan sonra kış aylarında
gözü korkutacak fatura miktarlarıyla
karşılaşmıyoruz. Bu da doğal olarak
bütçemize yansıyor. Diğer yandan, benim
gibi gürültüsü fazla olan semtlerde
oturanlar için yalıtım gerekli. Gürültülü
eğlence mekânları ve buna maruz kalan
ikametler için de ses yalıtımı şart.
Haberler
İzocam Diyalog
İzocam bayileri
ve iş ortakları
Mısır’daki
seminerde
biraraya geldi
Mısır’ın başkenti Kahire’de 8-9 Eylül
tarihlerinde gerçekleştirdiği seminer
ile İzocam, sektöründe söz sahibi
120’den fazla kişiye ulaşarak ürün
yelpazesini ve sektördeki yenilikleri
aktardı.
Yalıtımın liderinden güvenilir
mantolama: “İzocam Manto”
İzocam, uzun yıllara dayanan bilgi birikimini İzocam Manto ile yalıtım
sektörünün hizmetine sunuyor. İzocam’ın mantolamayı tek kalemde
çözüme ulaştıran yalıtım sistemi, aile ve ülke ekonomisine katkı sağlıyor.
Dış cephe yalıtımı için gerekebilecek tüm detaylar “İzocam Manto”
sayesinde kullanıcı ile tek seferde ve bir sistem kurgusuyla buluşuyor.
1
965 yılından bugüne yalıtım
sektörünün lideri olarak faaliyet
gösteren İzocam, sıvalı dış cephe
yalıtım sistemleri İzocam Manto’yu
profesyonellerin ve tüketicinin kullanımına
sunarak ülke ekonomisine katkı
sağlamaya devam ediyor.
Etkili ve sağlıklı bir mantolama olanağı
sunan İzocam Manto, kullanıcıları her
detayı düşünmekten kurtarıyor. İhtiyaç
duyulan yapıştırıcı, sıva, ısı yalıtım levhası,
yardımcı-tamamlayıcı malzemeler ve tüm
diğer sistem tamamlayıcılarını içinde
bulunduran İzocam Manto’yu tercih
edenler, A’dan Z’ye donatılmış bir
sistemle mantolamada kolaylığı yaşıyor.
“İzocam Manto” enerji
kayıplarına izin vermiyor!
Isı köprülerini tamamen ortadan kaldıran
İzocam Manto, en etkin ısı yalıtım sistemini
sunuyor. Tercih ve ihtiyaca göre Taşyünü,
İzopor, İzopor Plus (Ekspande Polistiren)
ve Foamboard (Ekstrüde Polistiren) Yalıtım
Levhaları ile yapılan mantolama, ısı kaybını
önemli ölçüde azaltıyor.
İzocam uzmanlığıyla sunulan İzocam
Manto sıvalı dış cephe yalıtım sistemleri,
bina kabuğunu oluşturan tüm yüzeyleri
bir zırh gibi sararak yalıtımda en etkin
sonucu sağlıyor. İzocam Manto, yapı
bileşenlerinde ısıl gerilimler sebebiyle
oluşabilecek fiziksel değişimleri önlüyor,
duvar içi gerilimleri, yüzey çatlaklarını,
korozyon gibi yapı hasarlarını
engelleyerek daha güvenli ve uzun
ömürlü binalar yaratıyor. Sistemde farklı
ısı yalıtım levhası alternatifleri ile
tüketicinin tüm beklentilerini karşılıyor.
Yangın güvenliği söz konusu
olduğunda, İzocam Manto Taşyünü
kullanılarak ısı yalıtımı sağlanırken,
taşyününün ses yutma ve yanmazlık
özellikleri ile ses yalıtımı ve yangın
güvenliği de sağlanmış oluyor.
İzocam Manto dış cephe yalıtım
sistemlerinde kullanılan İzocam Yalıtım
Levhaları, Manto Taşyünü, Manto İzopor,
Manto İzopor Plus ve Manto Foamboard
tek çatı altında ve İzocam güvencesi ile
üretiliyor. Manto Taşyünü ısı, ses ve
yangın yalıtımında, Manto İzopor, Manto
İzopor Plus ve Manto Foamboard ise ısı
yalıtımı amaçlı kullanılıyor.
Kahire’de düzenlenen seminerin ilk
gününde, İzocam’ın ürün yelpazesi
ve hizmetleri ile Yeni Nesil Camyünü
tanıtıldı. Seminere Mısır’ın belli başlı
müteahhit ve danışman firmaları,
mimari ofisleri ve İzocam bayileri ile
müşterileri katıldı. Yalıtımda
kullanılabilecek tüm ürünlerin ve
İzocam teknik hizmetlerinin detaylı
olarak anlatıldığı seminer eğitici
yönüyle katılımcıların büyük
beğenisini topladı.
Seminerin fırın üreticileri için özel
olarak hazırlanan ikinci gününe
Mısır’da fırın üretimi yapan firmalar
katıldı. Seminerde fırın üretimi için
uygun malzemeler tanıtılırken
üreticiler de karşılaştıkları bazı teknik
güçlükleri İzocam yetkilileriyle
paylaştı. Fırın üretiminde karşılaşılan
250˚C üzeri sıcaklıklarda ısı
kaçakları oluşması ve bakalitli
ürünlerle yapılan yalıtımın kokuya
sebep olması gibi teknik zorlukların,
yalıtım özelliği daha yüksek olan
“iğneli fırın şiltesi” ile kolaylıkla
çözülebileceği İzocam yetkilileri
tarafından aktarıldı. İzocam
ürünlerinin EUCEB belgeli ürünler
olduğu da ele alınan önemli konu
başlıkları arasındaydı. Bu ürünleri
kullananların, fırınlarında sağlığa
aykırı bir madde bulunmadığını gönül
rahatlığıyla beyan edebilecekleri de
İzocam yetkilileri tarafından detaylı
olarak anlatıldı.
İzocam’ın ISO 9001 Kalite Güvence
Sistemi, ISO 14001 Çevre Yönetim
Sistemi ve OHSAS 18001 İşçi Sağlığı ve
İş Güvenliği Yönetim Sistemi sertifikalarına
sahip tesislerinde üretilen yalıtım levhaları
Manto Taşyünü, Manto İzopor, Manto
İzopor Plus ve Manto Foamboard CE ve
TSE belgeli ürünler olarak yurt içinde
olduğu gibi yurt dışında da tercih ediliyor.
29
İzocam Diyalog
Kişisel Gelişim: Zaman Yönetimi
Başarıyı sağlıklı uykuyla yakalayın
Uyku pasif bir süreç gibi
görülse de; içinde farklı
dinamikler taşıyan, yaşam
için zorunlu bir zaman
dilimi. Sağlıklı bir vücudun
ve başarılı bir iş yaşamının
yolu, hem bedensel hem de
ruhsal olarak bizi yenileyen,
vücudu onaran uykudan
geçiyor.
H
ayatımızın en az dörtte birini uykuda
geçiriyoruz. Bedenimizi onarması,
vücudumuzu hastalıklara karşı
dirençli kılması, yaşamımızın kalitesini
yükseltmesi açısından uykuda geçirdiğimiz
süre ve bu sürenin niteliği hepimiz için çok
önemli.
İnsan vücudunun biyolojik saat denilen;
aydınlık ve karanlıktan oluşan 24 saatlik
periyodlara uyum sağlamış olduğu biliniyor.
Biyolojik saat, her gece ortalama 8 saat
süren (6-9 saat arasında) uyku periyodunu
başlatıyor. İnsanların uyku ihtiyacı genetik
olarak belirleniyor; yüzde 90’ı ideal olarak
bilinen 7,5-8 saatlik uykuyla yetiniyor. Yüzde
5’lik bir grup 6 saatin altında uyurken, geri
kalan yüzde 5 uyumak için 12 saat ve
üzerinde bir süreye ihtiyaç duyuyor. İdeal
uyku miktarımızı, basitçe sabah kendimizi
dinlenmiş hissetmemizden ve gün içi
performansımızdan anlamak mümkün.
Uykunun yüzde 20-25’ini kapsayan derin
uyku evresi, gerçek anlamda vücudumuzun
Günümüzde başarıya
odaklanarak az zamanda
çok işin altından kalkma
isteği uykumuzu da
kısıtlıyor. İnsanlar çalışmak
için gerekenden daha fazla
zamanı diğer aktiviteler
yerine önce uykudan
almayı tercih ediyor.
30
bakım ve onarımını yapıyor. Bu evrede
vücudumuz yıpranmış hücrelerin
onarımında kullanmak üzere kolesterol
sentezliyor, hormon salgılıyor.
Herkesin uyku süresi kişiye özel olsa da,
günümüzde başarıya odaklanarak az
zamanda çok işin altından kalkma isteği
uykumuzu da kısıtlıyor. Çünkü insanlar
çalışmak için gereken daha fazla zamanı
diğer aktiviteler yerine önce uykudan almayı
tercih ediyor. Eğlence ve sosyalleşmeyi
kısıtlamaktansa daha az uyuyarak
yaşamlarından bir şey eksilmediğini görmek
istiyorlar. Özellikle zihinsel ağırlıklı işlerde
çalışanların mesaj, e-posta ve sesli aramalar
nedeniyle işle ilgili gelişmelerden anında
haberdar olması ve uzaklaşamaması, daha
verimli bir yaşam için gerekli olan yenilenme
ve dinlenme zamanlarının giderek
azalmasına yol açıyor.
Yapıcı yönlerini görmezden gelerek az
uykuyla yetinmeyi seçen bünyelere,
özellikle iş yaşamı hoş olmayan sürprizler
hazırlıyor. Yetersiz uyku reaksiyon süresinin,
karar alma ve yargılama mekanizmalarının
ve hafıza becerilerinin bozulmasıyla
sonuçlanıyor. Yetersiz uyuyan kişiler
üzerinde yapılan testler, hafıza ve
matematik yeteneklerinde belirgin bir
düşüşe işaret ediyor. Uyku eksikliği sosyal
becerilerde, özellikle duygusal tepki
vermede sorunlara yol açıyor. Kronik uyku
sorunu yaşayanlar, işlerinde hem çalışma
arkadaşları ile hem de hizmet verdikleri
müşterileriyle sorun yaşamaya daha eğilimli
hale geliyor.
Kronik uyku bozuklukları depresyon ve
kaygı bozuklukları riskini artırarak çalışma
yaşamında ciddi verim kayıplarına sebep
oluyor. Uyku sorunları doğrudan bağışıklık
sistemimize olumsuz etki ediyor. Böylece,
“daha az uyku, daha çok iş” düsturu, kısa
vadede sağlığımızı bozarak etkisini aksi
yönde gösteriyor ve iş kayıplarına neden
oluyor. Dolayısıyla iyi bir uykunun, hem
yapılan işi niceliksel olarak iyileştirdiğini,
hem de nitelikli iş üretmeyi garantilediğini
akıllardan çıkarmamak gerekiyor.
Sağlıklı ve kaliteli
bir uyku için
•Sadece uykulu hissettiğinizde yatağa
gidin
•Aynı saatte yatıp aynı saatte kalkın
•Yatak odanızı sadece uyku için kullanın;
televizyon, bilgisayar ya da kurutulan
çamaşırlar olmasın
•Uyumanız için gereken rahat bir ortam
oluşturun (Herkesin kendine göre rahat
ettiği bir ışık ve ses oranı vardır)
•Uyarıcı madde içeren kahve, kola, çikolata
gibi gıdaları özellikle saat 17.00’den sonra
almamaya çalışın
•Yatmadan önce ağır yemek ve sıvı içecek
tüketmekten kaçının
•Öğleden sonra ve akşamları şekerleme
yapmayın
•Odanız serin olsun; çünkü uyuyabilmek
için vücut ısısının yarım derece kadar düşmesi, vücudun ısı kaybetmesi gerekiyor
•Uykuya dalabilmek ve uykuyu sürdürmek
için yatak odasının karanlık olmasına dikkat edin
•Adrenalin seviyesinin yükselmesi uykuya
dalmayı zorlaştırdığı için akşamları spor
yapmamaya özen gösterin
TS EN 13162 ve TS EN 14303 Standartlarına tabi, binalarda ve
tesisatlarında kullanılan İzocam Camyünü Isı ve Ses Yalıtım
Malzemeleri, Yapı Malzemeleri Yönetmeliği (305/2011/AB)
çerçevesinde CE işareti taşımaya haizdir.
İzocam Camyünü ürünler sadece bio ürün
kategorisine verilen EUCEB sertifikasına sahiptir.

Benzer belgeler

"İzo ca m M a n to" ile k a lite li ve g üve n ilir ç ö zü m le r

"İzo ca m M a n to" ile k a lite li ve g üve n ilir ç ö zü m le r İZO­CAM Di­ya­log İzo­cam Ya­yın Or­ga­nı Ya­yın tü­rü: Ye­rel, sü­re­li, üç ay­lık der­gi İzo­cam Adı­na İm­ti­yaz Sa­hi­bi: A. Nu­ri Bu­lut Ya­yın So­rum­lu­su: Hakan Kiraz Ya­yın Ku­ru­lu: Fa­ti...

Detaylı

Yeni Nesil Camyünü inşaat ve yalıtım sektörüyle buluştu

Yeni Nesil Camyünü inşaat ve yalıtım sektörüyle buluştu Ya­yın tü­rü: Ye­rel, sü­re­li, üç ay­lık der­gi İzo­cam Adı­na İm­ti­yaz Sa­hi­bi: A. Nu­ri Bu­lut Ya­yın So­rum­lu­su: Hakan Kiraz Ya­yın Ku­ru­lu: Fa­tih Ök­tem, Hakan Kiraz, Sezen Burcu Ertek D...

Detaylı

Kentsel Dönüşüm

Kentsel Dönüşüm Ya­yın tü­rü: Ye­rel, sü­re­li, üç ay­lık der­gi İzo­cam Adı­na İm­ti­yaz Sa­hi­bi: A. Nu­ri Bu­lut Ya­yın So­rum­lu­su: Hakan Kiraz Ya­yın Ku­ru­lu: Fa­tih Ök­tem, Hakan Kiraz, Sezen Burcu Ertek D...

Detaylı