KantinOcak copy - Kemerburgaz Üniversitesi

Transkript

KantinOcak copy - Kemerburgaz Üniversitesi
İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ
DERGİSİ
OCAK 2015
MUTLU, SAĞLIKLI,
BAŞARILI VE BARIŞ
İÇİNDE BİR YIL
DİLEĞİYLE…
İÇİNDEKİLER
Umutlar ve hayaller
İçimizde büyük beklenti ve ümitler var
İKBU-HÜRRİYET iş birliği
Benim üniversitem
Eczacılıkta hasta odaklı eğitim
ODTÜ’den İKBU’ya
Vakkas Altınbaş’tan yaşama dair
Köln programı öğrencilerle buluştu
Gümrük Birliği tartışmaları yine alevlendi
Ekranlardaki gibiyim
Fabrika’da eğitim
İlklerin markası Alpet Kıbrıs
Çocuğum ve ben
KÜNYE
Sahibi: İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi adına Rektör Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ
Genel Yayın Yönetmeni: Sibel Kahraman
Yayın Kurulu: Prof. Dr. Kaan Ökten, Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar, Boğaçhan Çanak
Editör: Banu Gökçe Taşkın, Ayça Yılmazel
Görsel Tasarım ve Grafik: Onur Sertel, Vagabond
Katkıda Bulunanlar: Öğrenci Konseyi, Öğrenci Kulüpleri
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi
1
2
3
4
5
7
11
13
14
15
17
18
22
25
Mahmutbey Dilmenler Caddesi No:26 34217 Bağcılar / İstanbul
Tel: 0212 604 01 00
www.kemerburgaz.edu.tr
REKTÖRDEN
Prof. Dr. Yıldırım ÜÇTUĞ
Rektör
Umutlar
ve hayaller
Yeni bir yıl, yeni umutlar... Her yılbaşı kullanılan fazlasıyla klişeleşmiş bir ifade bu. Oysa umut
yılın belirli günlerine hapsolmuş bir duygu değil. İnsanın yaşamını besleyen en temel zihinsel
dürtü. Düşünebiliyor musunuz, umutlarımız sadece 20 Aralık ile 1 Ocak arasına sıkışsaydı geri
kalan günlerimizi nasıl geçirirdik?
Ya da yeni umutlara kapılmaya yalnızca yılbaşılarında izin
verilecek olsaydı bahar aylarının tadı mı kalırdı?
İnsan kendi kendine düşünebilme, hayal edebilme yetisini
kazandığı yaşlardan itibaren umut etmeye başlar. Önce büyümektir umut, yaş genç olduğu için kendinden esirgenen hayallere ulaşmaktır. ‘Ben de ablamın, ağabeyimin yaşına gelsem’
diye başlayan cümlelerdir o yıllarda zihinlerdeki ümitleri
şekillendiren. O yaşlara gelindiğinde nelerin olacağı açık açık
bilinmese de bir öykünme vardır çocukluk hayallerinde. Gençlik yıllarına ulaşıldığında ise artık hedefler daha netletmiştir
gözlerde. Umutlar kariyerdedir, gelecek hayatta bir yer
edinmededir, bir sevgili bulmaktadır kendine. Artık hedefler
tespit edilmiştir, çocukluk yıllarındaki belirsizlik yerini bir
yarışın içerisinde önde yer alma çabasına terk etmiştir. Daha iyi
bir üniversitede okumak, daha iyi bir mesleğin sahibi olmak,
daha güzel bir ilişkiyi yakalayabilmek... Her yarışma bir umuttur aslında, bir beklentinin peşinde koşmaktır; ulaşıldığında bir
sonraki durağa doğru başlayacak yeni yarışın ön hazırlığıdır.
Diploma, iş, kariyer, mutlu bir birliktelik... Bunlar olduğunda
biter mi peki umutlar; artık sadece yılbaşılarına mı hapsolur
hayaller? Yoksa yerlerini daha çok kazanmaya, işte daha çok
yükselmeye, dünyaya yeni hayatlar kazandırmaya mı yönelir?
Ama biz bir üniversiteyiz. Her yanımız gençlerle çevrili. Bizler
de onlar için varız, onların umutlarını gerçeğe dönüştürmek
yolundaki çabalarına bir nebze de olsa katkıda bulunmak için
onların yanındayız. Onlara devredeceğimiz dünyada çok daha
güzel hayallerle yaşayabilsinler, çok daha büyük umutların
Belkıs
peşinde koşabilsinler
ve bu hayallerini gerçekleştirebilsinler
diye. Katkının küçücük bir kısmı bizden, ama çok daha
büyüğü sizlerden sevgili gençler, çünkü kendi yaşamınızı siz
kendi ellerinizle kuracaksınız. Düşlerinizi gerçekleştirmek sizin
irade gücünüze bağlı olacak. Umutların ardından giderken
sahip olmanız gereken yetenek ve bilgiyi sizler elde edeceksiniz.
Her gününüzle bir sonraki gününüzü hak edeceksiniz ve
eminim ki sizler de yarınlara izler bırakarak yol alacaksınız...
Aslında o yıllar çok çabuk geçer.
Umutlar tükenmez, şekil değiştirir.
Büyüme hayaliyle yanıp tutuşulan günlerin yavaşlığı sanki
acısını çıkarır insandan. Şu günler geçse de diye başlayan
yakınmalar nasıl yaparım da zamanı durdururum telaşına
dönüşüverir. Hayaller sürer bu arada, ama yıldırım hızıyla
geçer gider bunlar. Biri yakalandığında hemen bir diğeri
belirir. Onun peşinden koşarken bir başka umut göz kırpar
insana. Hiç mi karamsarlıklar olmaz bu sırada? Hiç mi serap
peşinden koşmaz insan? Ama ilginçtir ki çoğu serabın bittiği
noktada bir vaha başlar. İşte o vahaların serinliğini yakalayabilmektir yaşamın bir ucundan tutunmak. Bir güzelliğin peşinden
koşmaktır, bir ideali paylaşmaktır, bir sevgiyi yüreğinde hissetmektir, ölümün yok ediciliğine karşı direnmek ve yarına bir iz
bırakmaktır. O yüzden yaş ilerledikçe de tükenmez umutlar, en
fazla şekil değiştirirler belki.
2
ÖĞRENCİ KONSEYİ
İçimizde büyük
beklenti ve
ümitler var
İrem
SibelGAMSIZOĞLU
KAHRAMAN
Öğrenci Konseyi Başkanı
Bu sene hepimizin içinde çok büyük beklenti ve ümitler var. Üniversitemizin gelişimini,
büyümesini ve genişlemesini görmek bizi çok mutlu ve motive ediyor. İnanıyoruz ki, sadece
bizi değil, tüm öğrenci arkadaşlarımızı da öyle. Ve 2014-2015 senenin ilkleri ve
değişiklikleri önümüzdeki senelerde olacak değişikliklerin sadece ilk basamağı olduğuna
hepimiz çok güveniyoruz.
Bu sene üniversitemizin dördüncü senesi ve bu sene bize,
öğrenci konseyine, değişiklik senesi gibi geliyor. İlk sefer bu
kadar büyük bir konseyimiz var: 8 Fakülte, 1 Meslek Yüksekokulu ve uluslararası öğrencilerin temsilcisinden oluşturduğumuz konsey aslında çok daha geniş. Çünkü hedeflerimizin
arasında bölüm temsilcileri ile birlikte çalışıp, her öğrenci için
bize ulaşma imkânını sağlamak yer alıyor.
Diğer ilklerin arasında bu sene okulumuz ilk mezunlarını
verecek ve biz konsey olarak, bunun heyecanını yaşamaktayız:
İlk mezuniyet balomuzu organize etmek için mezun olacak
arkadaşlarımızla şimdiden çalışmalara koyulduk.
Aynı çalışma hevesini bahar şenliği için de gösteriyoruz.
Öğrenci sayısının artmasıyla birlikte bizim de planlarımız ve
imkânlarımız genişledi ve bu sene bizi gerçekten eğlenceli ve
güzel bir bahar şenliği bekliyor. Tabi öğrenci sayısındaki artış
diğer konuları da etkiledi; uluslararası öğrencilerin sayısı da
arttı ve onlar artık daha etkin ve aktif bir hale geldiler. Bizim
de görevimiz ve isteğimiz onların Türk uyruklu öğrencilerle
birlikte değişik etkinlikler planlayıp onlara katılmaları. Güz
döneminde uluslararası öğrenciler temsilcisi Abdul Wahid
Abro ile birlikte hem yabancı hem Türk öğrenciler için
İstanbul'un tarihi yerlerine geziler planladık.
Bunların dışında bu sene artık bir yurdumuz oldu ve yurdun
açılışı ile birlikte etkinlik yapabileceğimiz alan arttı. İki sene
önce yapılan yılbaşı partisi bu sene orada yapıldı ama bu
seneki hediyelerimiz çok daha etkileyici ve büyüktü.
Bu sene diğer ilkler arasında üniversitemizin White Fest'e
katılması var. Biletlerin satışı hem okuldan hem internetten
sağlanacak.
Güz döneminde çeşitli motivasyon artıracak etkinlikler planladık. Onların arasında barbekü partisi, açık hava sineması,
Birinci GameFest gibi etkinlikler olacak. Nevruz etkinliğini de
bu sene konsey üstlendi, onunla ilgili çalışmalarımız da başladı.
Bu sene hepimizin içinde çok
büyük beklenti ve ümitler var.
Üniversitemizin gelişimini, büyümesini ve genişlemesini görmek
bizi çok mutlu ve motive ediyor.
İnanıyoruz ki, sadece bizi değil,
tüm öğrenci arkadaşlarımızı da
öyle.Ve 2014-2015 senesinin
ilkleri
ve
değişikliklerinin
önümüzdeki senelerde gerçekleşecek değişikliklerin sadece ilk
basamağı olduğuna hepimiz çok
güveniyoruz.
Önümüzdeki senelerde okulumuzun yeni yerleşkelerinin açılmasıyla birlikte aramıza daha çok
öğrenci arkadaşlarımızın katılması, eminiz ki bizi daha güzel yerlere getirecek.
3
EDİTÖRDEN
İKBU-HÜRRİYET
iş birliği
Kantin artık ulusal yayında da yerini aldı. Hürriyet Gazetesi’nde her
hafta yayımlanan ve Kantin adını alan Eğitim Sayfası’nda gençliğe dair
merak edilen tüm soruların cevapları yer alıyor.
Sibel
SibelKAHRAMAN
KAHRAMAN
Kurumsal İletişim Direktörü
İKBU- veli buluşmaları başladı
Bursa’da velilerimizle buluştuk
Üniversitemiz Hürriyet Gazetesi ile büyük bir işbirliğine imza attı.
Bir yıl süresince Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanacak Kantin Eğitim
Sayfası, üniversitemizin katkılarıyla hazırlanıyor. Yeni yılın ilk günü
olması nedeniyle birinci sayısı 1 Ocak Perşembe günü yayınlanan
Kantin Eğitim Sayfası, bundan sonra her Çarşamba günü Hürriyet
okurlarıyla buluşacak. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, Hürriyet Kantin Eğitim Sayfası’yla gençleri bilgilendirecek önemli bir
sosyal sorumluluk projesinin mimarlığını yapıyor.
Kantin Eğitim Sayfası’nda gençlerin en fazla karşılaştıkları sağlık
sorunlarının yer aldığı “Gençlik Sağlık”, üniversite adaylarına yol
gösterecek olan “Meslekler Rehberi”, yine gençlerin kariyerine yön
verecek olan etkinliklerin yer aldığı “Akademik Pano”, eğitimle ilgili
tüm sorulara cevap verecek Rehbere Sorun ve “Üniversite Sözlüğü” bölümleri yer alıyor. İçeriklerin üniversitemiz tarafından hazırlandığı Kantin Eğitim Sayfası’nın Editörlüğünü Hürriyet Gazetesi
Eğitim Köşe Yazarı Nuran Çakmakçı yapıyor.
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi yalnızca kendi içinde değil
diğer üniversiteler arasında da ilklere imza atıyor. Bu yıl ilk kez
düzenlenilen İKBU-Veli Buluşmalarıyla öğrencilerimizin aileleriyle
bir araya geldik.
Birkaç hafta önce, İstanbul'dan sonra öğrenci sayımızın en fazla
olduğu il özelliğini taşıyan Bursa'daydık. Bursa'nın tarihi otellerinden Çelik Palas'da düzenlediğimiz kokteyle Bursalı öğrencilerimizin aileleriyle bir araya geldik. Doğrusunu isterseniz bu projeyi
gerçekleştirmeden önce Kurumsal İletişim olarak hepimiz hem
heyecanlı hem de endişeliydik. Ailelerimiz gelecekler mi, gelirlerse
oradaki hava nasıl olacak? Saat 19.00 olduğunda ailelerimiz birer
ikişer gelmeye başladılar. Bir süre sonra 80 ailemizle birlikte çocuklarının gönderdikleri mesajları izliyorduk.
Bursalı gençlerimizin üniversitede yaptığımız çekimleri ve ailelerine
gönderdikleri mesajlar duygulu anların yaşanmasına neden oldu.
Ardından Rektörümüz Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, konuşma
yaparak, tüm ailelerimizle tek tek görüşeceğini ve onların çocuklarıyla ilgili sorunlarını, isteklerini dinleyeceğini belirtti. Rektörümüz
2 saat süresince tüm masaları tek tek gezerek her velimizle tanıştı ve
özel sorularını cevaplandırdı. Kokteylimiz sona erdiğinde herkes
biraz yorgun ama çok da mutlu olarak otelden ayrıldı.
Bizler mutluyduk, çocuklarımızın anne babalarıyla görüşmüş,
akıllarındaki soru işaretlerini gidermeye çalışmıştık. En önemlisi de
neredeyse tüm ailelerimiz İKBU'yu tercih etmekten dolayı mutlu
olduklarını dile getirmiş, çocuklarının üniversitelerini çok sevdiklerini söylemişlerdi.
Aileler mutluydu; çocuklarının eğitim aldıkları üniversitenin rektörüyle tanışmışlar, sorularının cevaplarını en yetkin ağızdan almışlar
ve tercih edilene kadar değil her zaman çok önemsendiklerini
görmüşlerdi. İKBU-Veli buluşmaları önümüzdeki süreçlerde de
devam edecek.
OKURKEN İŞ İMKANI
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, eğitimi iş dünyası ile birleştiren Cooperative Education
(Co-Op) programını hayata geçirdi.
Öğrenciler, Altınbaş Holding şirketlerinde derslerini aksatmadan 6 ay staj
imkanı bulurken, iş dünyası aradığı mezunlara, öğrenciler de hayallerindeki
işe kavuşuyor.
Mahmutbey Dilmenler Caddesi No: 26, 34217 Bağcılar - İstanbul
Kantin eğitim sayfasında yayınlanan ilanımız.
4
İKBU’DA YAŞAM
İKBU’DA ÖĞRENCİ OLMAK
Benim
üniversitem
Faruk KURTULUŞ
Mühendislik ve Mimarlık
Fakültesi Öğrencisi
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi... Benim üniversitem... Hala buna alışabilmiş değilim sanırım. Sonuçta 2 ay önce katıldım bu aileye... Evet, aileye...
Dışarıdan baktığımda bu sıfatı kullanabileceğim hiç aklıma gelmemişti.
Duyulması istenenin aksine İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi benim için bir hayal veya bir ideal değildi. Pertevniyal
Lisesi’nden mezun olduktan sonra ilk sene tercih yapmadım.
Çünkü kendimi bir devlet üniversitesinde görmek istiyordum.
Bunu gerçekten önemli bir şey sanıyordum. Bu yüzden tekrar
hazırlandım. Pek de iyi geçmeyen bir sınav sürecinin ardından
İstanbul’da devlet üniversitesine puanım yetmedi.
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’ni tercih etmek durumu ile
karşı karşıyaydım. Tanrı’m... Ne yalan söyleyeyim, içim bir
buruktu bu yüzden. Bir tane mezunu ile tanışmadığım bir
üniversite tercih listemin tepesindeydi ve girmeye hak kazandığım üniversite olacaktı. Kazandığım üniversite… Ne yalan
söyleyeyim, üzülmüştüm. Ancak bilmiyordum ki 2 ay sonra
bunları düşündüğüm için adeta kendimden utanacaktım.
Okul başladı. Eğitim dili İngilizce olan bir üniversite çok
korkutucu geliyordu. Kapıdan adımımı attığım an gördüğüm
yabancı öğrenciler, adeta korkumu arttırıyordu. Sanki hiç
alışamayacakmışım gibi, hiç benimseyemeyecekmişim gibi
geliyordu. İnanın kapıdan geri dönüp tekrar hazırlanmak dahi
5
aklımdan geçiyordu. Ta ki ilk derse girene dek. Girdiğim ilk
dersteki hocanın tutumu beni adeta çok şaşırtmıştı. Çok sıcakkanlıydı. Sanki beni yıllardır tanıyordu. Bu şaşkınlıkla diğer
derse girdim. İlginçti. Aynı his bu derste de peşimi bırakmıyordu. Bu öğretmen de beni tanıyordu sanki. Sadece beni değil,
sanki tüm sınıfı tanıyordu.
Çok sıcakkanlıydı her şey.
Sadece 1 ay. Bir ay sonra İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi
adeta evim gibi oldu. Kapıdan girdiğimde kendimi rahat hissediyordum. O aile ortamı başkaydı. Herkes birbirini tanıyor
gibiydi. Beklediğime değdiğini hissettim işte o an. Gerçekten 1
yıl beklediğime değmişti. Sosyal olanakları çok fazlaydı.
Öğrenciye verilen değer çok fazlaydı. Dinamikti. Kendimi
geliştirmeme olanak sağlıyor, adeta bana ilham kaynağı olmak
için kendini geliştiriyordu üniversitem. Sürekli değerli konferanslar oluyordu. Dersler çok yararlı geçiyordu. İngilizce olmasına rağmen dersler çok anlaşılır anlatılıyordu. Saygı duyuluyordu.
Yabancıya
veya farklı düşünene
saygı duyuluyordu ki
bu günümüz şartlarında çok önemli bir
şeydi. Hele ki üniversite gibi bir yığın farklı
fikrin olduğu bir
yerde. Çalışma bursu
sağlanıyordu ki bu
isteyen için çok iyi bir
fırsattı.
Erasmus
imkanı vardı ki bu
hayallerinin peşinden
koşabilmek için iyi bir
basamaktı.
Ve de en önemlisi
artık ikinci bir ailem
vardı ki her zaman
desteğini hissedebilecektim. 1 ay içerisinde
bana
önyargımı
kırdırmıştı ve geleceğim için bana yol
gösteriyordu.
İKBU’DA YAŞAM
HABER
Öğrenciye saygı duyun,
rahat hissettirin
Etkili Öğretim Semineri ile üniversite öğretim elemanlarına
öğrenciye ders anlatmanın inceliklerini aktaran İstanbul
Kemerburgaz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ,
"İstediğiniz konuda, teoriyi bilin, eğer iletişimi bilmiyorsanız
karşıya hiçbir şey ulaşmaz" dedi. Ders vermenin bir yerde rol
yapmak olduğunu belirten Prof. Dr. Üçtuğ, ilgiyi sürekli tutabilmek için tiyatrocular gibi olmanın gerektiğini söyledi.
Öğrenciyle sınıf içinde iletişim kurulması gerektiğini belirten
Prof. Dr. Üçtuğ, etkin öğretim için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
- Göz Teması: Tüm ders bir su şişesine veya bir öğrenciye veya
tahtaya bakarak anlatılırsa öğrenciye hakim olmak mümkün
olmaz. Ders sınıfın tamamının gözlerinin içine bakarak anlatılmalı.
- Hareket: Tüm ders bir noktada durarak verilmemeli. Sürekli
hareket halinde olduğunuzda da hareket iletişimin önüne geçecektir. Hareket dengede tutulmalı ve belirli bir vücut dili kullanılmalı.
- Ses Tonu: Tüm sınıfa hakim olmak çok kolay değil. Arka sıralardaki öğrenciler uyuyabilirler. Çözüm onların başlarına tebeşir
atarak uyandırmak da değil. Ses tonunuzu indirip çıkarmalısınız.
Bazen yavaşlamalı bazen de hızlanmalısınız. Bu, arka sıralarda
uyuyan öğrenciyi uyandıracak, tüm sınıfa hakim olmanızı kolaylaştıracaktır.
- Öğrenciyi Tanımak: İyi öğrenci bilinmek ister. Ortalama veya iyi
seviyede olmayan öğrenci de ilgiden motive olur. Öğrenciyi
tanımak onu bilmek gerekir.
- Rahat Hissettirmek: Öğrenci sınıfta kendini rahat hissetmeli.
Diken üstünde hissetmemeli. "Söyle Yasemin şu nedir?" şeklinde
bir kişiyi işaret ederek konuşmak çok yanlış. Hem o öğrenciyi hem
de diğerlerini iletişime kapatır. Öğrenci sınıfta kendisini huzurlu-mutlu hissettiği hocadan öğrenir. Huzuru kaçtığı noktada iletişim
kanallarının bir kısmını kapatır.
- Konu Ortaya Konulmalı: Öğrenciye derse başlamadan önce neden
bahsedeceğinizi söylemelisiniz. Öğrenci konuyu bilmeden derse başlamamalı.
- Saygı Duymak: Öğretmen öğrencisine saygı göstermeli. Öğrenci
bir bireydir ve bizimle eşit bir bireydir. Öğrenci aşağılandığını,
küçümsendiğini hissederse onu kaybedersiniz. Öğrencinin karşısına
çıktığınız kıyafet, tavır çok önemli. Öğrenciler için hoca bir idoldür.
Onu hayal kırıklığına uğratma hakkımız yok.
- Esprili Olmak: Öğrencilerin sınıfta dikkatlerinin dağılmadan
dinleme süreleri 20 dakikadır. Dersler ise çok daha uzun. Öğrencinin bu sürede ilgisini çekmek için şaka, espri yapmak, hiçbir insan
grubunu, inanışı küçültmeyecek fıkralar anlatmak uyanıklığı sağlar.
Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ’un ardından Hacettepe Üniversitesi
Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Fitnat
Kaptan ve Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim
Bölümü öğretim üyesi Dr. Kaan Batı, üst düzey düşünme becerileri
Prof. Dr. Yıldırım ÜÇTUĞ
ve ait olma gibi duyuşsal becerilerin kazandırılmasında
etkili yöntem teknikleri üzerinde durarak; ölçme değerlendirme amaçları, çeşitleri, işgörüleri ve farklı yapıda üst
düzey becerileri ölçmede etkili soru yazma, sınav oluşturma konularını ele aldı.
Engelli Yoktur. Engeller Vardır
İKBU Meslek Yüksekokulu’nun, 3 Aralık Dünya
Engelliler Farkındalık Günü kapsamında düzenlediği etkinliğe Antrenör Erbil Çamlı ve Öğretim
Görevlisi Yasemin Akdemir konuşmacı olarak
katıldı. İlk söyleşide Antrenör Erbil Çamlı Otizmlilerin Dünyaya Açılan Gözü Spor başlıklı bir sunum
gerçekleştirdi. Sunumunda, verdiği spor eğitimi ile
gelişmelerine yardım yardımcı olduğu çeşitli yaş
aralıklarındaki otizmli kişilerle olan tecrübelerini
paylaşan Çamlı, sporun otizm üzerindeki etkisini
anlattı. Zaman zaman eğitim videolarıyla da desteklenen sunum, soru – cevaplarla karşılıklı etkileşim
içinde yapıldı.
Antrenör Çamlı’nın ardından, MYO Öğretim
Görevlisi Yasemin Akdemir “Kim Engelli?” başlıklı
sunumunu yaptı. Sunumunda engellilerle iletişim
konusunu ele aldı.
Antrenör Erbil Çamlı
6
İKBU’DA YAŞAM
ÖĞRENCİYE MESAJ VAR
Eczacılıkta
Prof. Dr. Akgül YEŞİLADA
Eczacılık Fakültesi Dekanı
hasta odaklı
eğitim
İKBU Eczacılık Fakültesi, ABD’nin Colorado Üniversitesi ile Türkiye’de ilk olarak
hasta-odaklı eğitim sistemini hayata geçirerek klinik eczacılık altyapısına sahip mezunlar
vermeyi misyon olarak benimsedi.
Üniversitemiz, Amerika Birleşik Devletleri Colorado
Üniversitesi Skaggs Eczacılık Okulu –Denver ile başlattığı
işbirliği ile bu alandaki akademisyen eksiğini tamamlayarak,
öğrencilerimizin gerekse eğiticilerin iletişim becerileri ve
farmakoterapi alanlarında Colorado Üniversitesi Skaggs
Eczacılık Okulu akademisyenleri tarafından eğitilmelerinini hedeflemektedir. 5 yıllık işbirliği antlaşması bunun yanı
sıra öğrenci değişimleri, akademisyen ve araştırmacı değişimi, ortak araştırma ve yayınlar yapma, eğitim programları
düzenleme gibi faaliyetleri de kapsamaktadır.
Bu antlaşmanın Türkiye’de ilk defa lisans düzeyinde hasta
odaklı eczacılık eğitimi hayata geçeceği gibi gerek eğitim
gerekse araştırma alanında öğrencilerimize ve öğretim
elemanlarımıza yeni ufuklar açılacaktır.
İlaçlar insan sağlığının korunması ve hastalıkların tedavisi
bakımından en önemli araçlardan biridir. Eczacılar ilaçların
geliştirilmesi, hastaya ulaştırılması ve doğru kullanımını
sağlayan temel bir sağlık mesleği grubudur. Bu amaca yönelik olarak hizmet veren Eczaneler ise sağlık alanında en
kolay ulaşılabilen danışma ve hizmet noktalarıdır. Ancak
mevcut uygulamalarda, ihtiyaç olmasına rağmen, ülkemizde ve dünyada gerek halk sağlığı ve gerekse hasta bakımı
hizmetlerinde eczacılardan yeterince yararlanılmamaktadır.
Zira ilaç endüstrisindeki gelişmeler sonucu eczanelerde ilaç
İKBU Eczacılık Fakültesi Dekanı - Prof. Dr. Akgül Yeşilada / Colorado Üniversitesi Skaggs
Eczacılık Fakültesi (Denver) Dekanı Prof. Ralph Altiere ve Dekan Yardımcısı Kari Franson
hazırlanması en az düzeye indirgenmiş, eczacılar hazır ilacı raftan
alıp hastaya veren bir konuma gelmişlerdir. Diğer taraftan, ilaca
yönelik bilgilerle donatılan Eczacılık Fakültesi mezunlarından
%1-4 gibi son derece düşük bir kısmı endüstriyel eczacılık alanını
seçerek ilaç üretiminde doğrudan görev almakta, büyük bir
çoğunluğu ise serbest eczane ve hastane eczacılığı gibi görevleri
üstlenerek eğitimlerinde aldıkları ilaç bilgilerinin bir çoğunu
kullanamamakta, asıl ihtiyaçları olan ve onları hasta ve hastalıklara ilişkin danışmanlık hizmetinde ve eczane yönetiminde yetkin
kılacak bilgi ve becerileri zaman içinde meslek tecrübesiyle
edinmek zorunda kalmaktadırlar.
Böylelikle geçtiğimiz 25 yılda eczacılık mesleği, Amerika, Kanada,
İngiltere gibi eczacılık hizmetleri alanında gelişmiş ülkelerde,
ilacın hazırlanması ve hastaya sunulmasının ötesinde yeni bir
mesleki işlev kazanmıştır: Sağlık hizmetinde disiplinler arası ilaç uzmanlığı.
Bu mesleki işlevin eczacılara
kazandırılması için bu ülkelerde eczacılık eğitimi programlarında
öğrenciye
ilacın
hazırlanması,
analizleri, hastaya sunulması vb. gibi ilaç odaklı
bilgilerin yanı sıra hasta
odaklı bilgi, beceri, davranış
ve değerlerin de ağırlıklı olarak
öğretilmesi hedeflenmiş ve eğitim
programları bu yönde değiştirilmiştir.
Bu hasta 60 yaşında,
önceki kayıtlarına
baktım, kronik kalp
hastası ve reflusu var.
Acaba bu ilaçlar bu
hasta için gerçekten
uygun mu?
7
ÖĞRENCİYE MESAJ VAR
İKBU’DA YAŞAM
Hasta odaklı
eczacılık hizmeti nedir
Bu amaçla temel olarak:
a) Hastanın ilaç tedavisi ihtiyacını
değerlendirir ve muhtemel problemleri belirler.
b) Eğer bir veya daha fazla problem
tespit ederse hekimlerle ve gerekirse
hemşirelerle temasa geçerek yeni bir
ilaç tedavi planı uygulanmasını sağlar
ve süreci izler.
c) Hastayı doğru ilacı doğru zamanda, yeterli dozda ve düzenli kullanması için bilgilendirir ve danışmanlık
yapar.
Böylelikle akılcı ilaç kullanımı ve
hasta güvenliği gibi önemli konularda
sağlık hizmetine katkıda bulunur.
Mezunlarına sağladığı faydalar
Hasta odaklı eğitim için, eczacılık eğitim programlarında ilaca yönelik derslerin yanı sıra
hasta ve hastalıklara ilişkin farmakoterapi
derslerinin de ağırlıklı olarak yer alması, ayrıca
hekim-hasta-eczacı iletişim becerilerinin
geliştirilmesine, kanıta dayalı bulguları yorumlayabilme ve değerlendirebilme, doğru bilgiye
ulaşma vb. becerilerin kazandırılmasına yönelik değişikliklerin yapılması ile sağlanmaktadır.
İnteraktif eğitim teknikleri ile pratik ve teorik
bilgiler bütünleştirilmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve
Avustralya gibi gelişmiş ülkeler bu eğitimin
öncüleri olmuşlar ve 30 yılı aşkın bir süredir bu
eğitimin araştırmacıları ve uygulayıcıları
olarak eczacılık mesleğinin gelişimine önemli
katkılar getirmişlerdir. Bugün Amerika’da 400
yataklı bir hastanede 160’tan fazla eczacı
gerek hastane eczacısı gerekse klinik eczacı
olarak hizmet vermekte, hastaların ilaç tedavisinin şekillendirilmesinde hekimlerin yanında
yer almaktadırlar.
Ülkemizde ise ne yazıkki bu alandaki gelişmeler yavaş ilerlemiş ve bu eğitimde ve klinikte
yararlanılabilecek klinik eczacılar, ihtiyaç
olmasına rağmen yeterli sayıda yetişememiştir.
8
İKBU’DA YAŞAM
HABER
Bilimsel gelişmenin
neresindeyiz?
Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, “Bilimsel Gelişmenin Neresindeyiz” başlıklı
konferansı ile Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Bilim Akademisi Derneği
kurucularından Prof. Dr. Önder Pekcan’ı ağırladı. Bilim ve teknolojinin tarihsel
gelişimini ve bugününü anlatan Pekcan, bilimin teknolojiye, teknolojinin de topluma
dönüşüm ve aktarım süreçlerini ele aldı. Seminerde ayrıca polimer malzemelerin
günlük yaşamda nasıl ve nerelerde kullanıldığına dair ayrıntılı bilgiler verildi.
Sümerler’den Mısır’a, Hindistan’dan Eski Yunan’a, Arap döneminden Rönesans’a
ve modern bilime, son olarak da bugünkü gelişmiş ülkelerde bilime kısaca göz atan
Pekcan, bilimsel gelişmenin 1950’lerde durduğunu söyledi. Günümüzde teknolojik
devrimlerin devam ettiğini ancak yeni bir bilim beklendiğini belirten Prof. Dr.
Önder Pekcan, “CERN deneyleri çok önemli, oradaki birtakım sonuçlar bize belki
yeni bir bilim getirecek. Bu teknolojik gelişmenin sonunda mutlaka yeni bir bilime
geleceğiz. Şöyle bir döngü var; bilim gelişiyor teknolojiyi yaratıyor, teknoloji gelişiyor
topluma dönüyor” dedi.
Prof. Dr. Önder Pekcan
Felsefe günleri Cübbelerini
İKBU Felsefe Kulübü tarafından düzenlenen Felsefe Günleri, Kant ve
Hegel konusunda Dünyanın en önemli filozoflarından biri olan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenneth Westphal’u ağırladı.
Dünya Felsefe Günü kapsamında düzenlenen etkinliğin açılış konuşmalarını Felsefe Kulübü Başkanı Çağla Baylan, Fen-Edebiyat Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Kaan Ökten ve Rektör Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ yaptı.
Felsefe Kulübü Başkanı Çağla Baylan yaptığı konuşmada, katılımcıları
felsefenin çeşitli alanlarında bilgi sahibi olmaya ve daha önceden sahip
olunan bilgileri ise sorgulayıcı bir düşünce süzgecinden geçirmeye davet
ettiklerini söyledi. Ayrıca felsefenin yaşamın her alanında var olduğunu
ve aslında kimsenin felsefeye uzak olmadığını göstermek amacında
olduklarını belirtti.
Prof. Dr Kaan Ökten ve Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ ise konuşmalarında
etkinliğin tamamen öğrenciler tarafından organize edilmesine dikkati
çekerek; üniversite için bunun önemini vurguladı.
giydiler
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi akademik
kadrosunda yer alan 82 öğretim elemanı, düzenlenen törenle cübbelerini giydi. Törende son 1 yıl
içinde üniversitemiz akademik kadrosuna katılan
ya da kadroda olup son bir yıl içinde terfi alan
öğretim elemanları cübbe giymenin heyecanını
yaşadı. Kantin dergisi olarak kendilerini tebrik
ediyoruz.
Öğretim elemanlarımız cübbelerini giyiyor.
Prof. Dr. Kenneth Westphal
9
İKBU’DA YAŞAM
HABER
Uluslararası buluşma
Üniversitemizin Uluslararası Öğrencileri 11 Aralık 2014 tarihinde Mahmutbey Kampüsünde “Meet, Greet and Eat” isimli bir etkinlik düzenledi.
Sayıları her geçen gün artan uluslararası öğrencilerimiz ile yerel öğrencilerimizi kaynaştırmak ve kampüsümüzdeki çok kültürlülüğü kutlamak için
gerçekleştirilen etkinlikte 17 farklı ülkeden öğrenciler stant kurarak ülkelerinin mutfaklarından, kıyafetlerinden ve danslarından örnekler sergilediler.
Duayenlerden mimarlık eğitimi
Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi tarafından düzenlenen
“Mimarlık Eğitiminde Pedagoji ve Pratik Arasında Var
Olmak” başlıklı sempozyum, sektörün önde gelen isimleri ve
akademisyenler ile öğrencileri bir araya getirdi. Etkinlikte
mimarlık pratiği içinde aktif olarak yer alan akademisyenler
tecrübe, düşünce ve edinimlerini paylaşarak, değerlendirmelerde bulundular.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Mimarlık Bölümü
Başkanı Yrd. Doç. Dr. Derya Yorgancıoğlu, Mimarlık eğitimi
ve mesleki uygulama alanları arasındaki ilişkinin, bu ilişkinin
önemi ve açmazlarının hem akademik hem de mesleki tartışma platformlarının odağında yer aldığını söyleyerek, “Bu
sempozyumda akademi ve mesleki uygulama alanları arasında daha verimli etkileşim alanları ne şekilde kurulabilir?
“Mimarlık eğitimi süresinde öğrencilerin mimarlık eğitimine
dair güncel bilgi ve beceriler kazanması için müfredata dair
yaklaşımlar neler olabilir?” gibi sorulara yanıt arayacağız.
“Mimarlık eğitimi ve pratiği arasındaki etkileşim kadar bu
etkileşimin doğuracağı bilgilerin geniş kitlelerce paylaşması
çok önemli” diye konuştu.
Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz
Kaptan ise alanında bu derece yetkin mimar ve akademisyenleri bir arada görmenin zor olduğunu belirterek, öğrencilere
“Lütfen onlardan faydalanmaya bakın. Mimarlık eğitimi
stüdyo ve atölyelerde geçer ama bunların dışında bu tür
toplantılardan alacağınız çok şey var. Lütfen onları zorlayın,
alabileceğiniz her şeyi almaya çalışın” dedi.
Sektörün ve akademinin usta isimleri mimarlık sempozyumunda buluştu.
10
BİZDEN BİRİ
Ayça YILMAZEL
Medya İlişkileri Uzmanı
Röportaj
ODTÜ’den İKBU’ya
Öğretmenlikten şirket yönetimine iş dünyasında geniş bir yelpazesi var. Spor, gezi,
yemek, müzik, çizgi roman ve kitap vazgeçilmezleri arasında. İşten eve koşa koşa
giden tam bir aile babası. Bu ay Kantin’in konuğu Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü
Meriç Bıçakcıoğlu.
Meriç Bıçakcıoğlu, Muğlalı ama Almanya’da doğup büyümüş. Orada büyümenin ve Alman disiplinin etkisini yaşamının pek çok noktasında hissetmiş. Liseden sonra Ankara’ya
ODTÜ’ye gitmiş, Ankara ona dar gelmeye başlayınca, İstanbul’a düşmüş yolu. Meriç Bıçakçıoğlu İKBU’nun yeni yüzlerinden. Biz sorduk o, kendisini anlattı:
- ODTÜ’den geldiniz, lisansınız ne üzerineydi?
ODTÜ Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği mezunuyum. Ardından ODTÜ Kolejinde öğretmenlik yaptım.
Zamanla Ankara bana dar geldi. İstanbul’a göçtüm.
- İKBU’ya geçişiniz nasıl oldu?
Danışmanlık yaparken tesadüfen Kemerburgaz Üniversitesi-
11
ne geldim. O görüşmeler esnasında SEM’deki pozisyonu
öğrendim ve burada SEM Direktörü olarak göreve başladım.
Ailenizden bahsedelim biraz.
Evliyim eşim avukat, 10 yaşında bir kızım ve 2 buçuk yaşında
bir oğlum var. Kızımla çok iyi bir baba-kız ilişkimiz var. Tam
bir kız babasıyım. Oğlan yaş itibarıyla annesinin kuzusu.
Oğul baba ilişkisi için daha erken.
- Neler yaparsanız iş dışında?
Sanatla çok ilgiliyim, flüt ve bateri çalıyorum. İyi bir dinleyiciyim caz ve rock ağırlıklı dinlerim. Klasik de severim. Kasetlerim, CD’lerim vardı onları elektronik ortama taşıdım. Sürekli
çocuklarıma da müzik dinletirim. Kızım da çok ilgili müzikle,
BİZDEN BİRİ
piyano çalıyor. Spor yapıyorum uzun süre trek (yürüyüş) ile uğraştım. Çok da gezdim bunun için, temel dağcılık yaptım. Bir süre
scuba diving yaptım. Haftada 2-3 gün mutlaka spor salonuna
giderim, yüzerim. ODTÜ’de ve lisede basket oynadım, atletizm
yaptım. Almanya’da jimnastikle uğraştım. Judo ve aikido ile
uğraştım hepsinin de lisanslı yaptım. Sporun bana çok faydası
oldu. Mesela dağcılıkta, trek’te disiplin çok önemli, yediğiniz
şeyler, kurallara uymak çok önemli.
- Ailece nasıl geçer bir gününüz?
Aileme çok düşkünüm koşa koşa eve gidiyorum. Ben tam bir ev
babasıyım. Gezmeyi çok severiz. Cumartesilerim bu aralar daha
çok kızımla geçiyor. Kızımı sabah bir kursa bırakıyorum. Ofise
uğruyorum sonra gidip onu ikinci kursuna bırakıyorum. Akşam
yemek yer, film keyfi yaparız. Belgesel çok izlerim, film biriktiririm, klasikler ve aksiyon severim. Kızıma da mutlaka izlettiririm.
Çizgi roman koleksiyonu yapıyorum. Büyük kısmını dijital
ortama taşıdım, uygun olanları kızımla paylaşıyorum. 1980’lerden kalma Gırgır dergilerim hala durur. O dönemin politik durumunu da gösterir bize, onlar kültürel bir tarih yatıyor orda.
Çocuklarla çok gezeriz. Uzakdoğu’yu, Avrupa’yı çok gezdim, her
sene uzak bir ülkeye gideriz. Benim kızım 1 yaşından beri dünyayı
geziyor. Tayland’a çok gittik, Malzeya, Endonezya, Japonya,
Singapur Myanmar, Hindistan gezdik. İlginç geliyor bana Uzakdoğu ve oryantalizm. Batıda her şey çok aynı çünkü. Karşılaştığınız profil aynı. Uzakdoğu’da mutfak ve insan davranışları farklı.
Sırada Güney Amerika var.
Yangon, Myanmar gezisi
Avusturya’da trek sırasında çekilmiş bir kare
Ezgi Sertel
- Yemek yapar mısınız?
15 yıl bekar yaşadım, mutfağım çok güçlüdür, çok iyi yemek yaparım. Sunumum da çok iyidir. Osmanlı yemeklerini çok severim.
Uzun süre tek çocuktum annem çalışıyordu ona yardım ederken
ev işlerini öğrendim. Bekarken çok temizdi evim, kendi işimi
kendim yaparım hala.
- Almanya’da büyümeniz ve dünyayı dolaşmanız size ne
kattı?
Alman sistemi çok katı ama çok iyi bir eğitim sistemiydi benim
için. Disipliner bir yapıları var. Ben de çocuklarıma onu aşılamaya çalışıyorum. Sistemin bütünlüğüne inanırım. Orada yaşadıklarım ve gördüklerimin işime katkısı oluyor. Karşınızdakinin tartarak konuşmayı öğreniyorsunuz. Önce karşımdakinin nasıl
davrandığına bakarım. İlk ilişkilerim daha seviyeli ve mesafelidir.
Espri yapmayı çok sonraya atarım. Bazı insanlar sıcak görünür
ama seviyeyi korumak ister. Özellikle yönetici olduğunuzda çok
önemli bu nokta.
- İş konusunda hangisi daha özeldi sizin için öğretmenlik
mi yöneticilik mi?
Sınıfı çok özlüyorum. Sınıf yönetimi şirket yönetmekten daha zor.
Ama oradaki tatmin müthiş. Ben eğitim işine yakın durmayı
seviyorum.
Meriç Bıçakcıoğlu ve kardeşi Ebru
12
İKBU’DA YAŞAM
HABER
Vakkas Altınbaş’tan
yaşama dair
Mehmet Altınbaş Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Vakkas
Altınbaş, “Her Şey Barış İçin” başlıklı konferansıyla İKBU öğrencileri ile buluştu.
Yaşam hikayesiyle öğrencilerin büyük ilgisini çeken Altınbaş, Altınbaş Holding’in
kuruluş öyküsünden, hayatındaki ilklere kadar pek çok anısını gençlerle paylaştı.
Önemli olan hedefler
“Bana neden 55 yaşından sonra yüzme öğrendiğimi soruyorlar. Aslında amaç; hedef koymak. Kıbrıs’ta özellikle 55-60
yaşından sonra emekli olup hayattan çekiliyorlar. Ben orada
uyarmak istedim 55’inden sonra da insan isterse yapar demek
istedim. İkincisi burası Türkiye’ye yüzme mesafesi kadar yakın.
Kıbrıs Türkiye için çok avantajlı bir yer. 74’te büyüklerimiz
çıkartma yapmışlar. Biz de bunu taçlandırmalıyız dedik. Şimdi
de yatırıma gelin burayı bırakmayalım burayı kalkındırmamız
lazım dedik. Bu yüzmeyle beraber Kıbrıs’ta patlama oldu.
Ecevit’ten sonra Altınbaş başlığı attı gazeteler. Türkiye yatırımda çıkarma yaptı. Yatırımcılar iş adamları turizmciler çıkarma
yaptı. Bundan güzel bir şey olamaz. Hedef koydum. Orada
binlerce şehit var. Şehitlerimiz unutulmasın istedik.”
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi öğrencilerine hayata dair
konferans veren Mehmet Altınbaş Eğitim ve Kültür Vakfı
Yönetim Kurulu Başkanı Vakkas Altınbaş, gençleri zaman
zaman güldürdü zaman zaman da düşündürdü. Altınbaş
ailesinin yaşam hikayesinden Altınbaş Holding’in kuruluşuna
kadar pek çok anıyı gençlerle paylaşan Vakkas Altınbaş,
azmin başarısını hayatından örneklerle anlattı.
Vakkas Altınbaş’ın gençlerle paylaştığı ve her biri yol gösterici
nitelik taşıyan anıları sizler için derledik:
Altınbaşlar’ın değişim yılı
“Sene 1974 Kıbrıs harbi oluyor. Antep’te okuma şansım yok.
Ağabeyim, babam , amcamın oğlu Kıbrıs’a gidiyorlar. Arkalarından ben ve tüm aile gidiyoruz. Önce turistik eşya satışı
yapıyoruz. Sonra altın işine giriyoruz. Hiç mağaza yoktu o
zaman. İlk kuyumculuk mağazasının temelini 1979 yılında
attık. Önce ağabeyimle ben başladık. 1985 yılında kardeşlerimizi de yanımıza aldık. Altınbaş Holding’in temeli o gün atıldı
ve halen devam ediyor. Başarıyı yakalamak için uzmanlaşmazsanız başarılı olmak mümkün değil.”
Eğitim babamın vasiyeti
“Eğitim babamın vasiyetiydi. Gençleri okutun, kurtuluş
okumaktan geçer derdi. Biz de öyle bir üniversite kuracağız ki
Türkiye’nin gözde öğrencileri, hocaları bu üniversitede olacak
dedik. Ve İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’ni kurduk.”
13
HABER
İKBU’DA YAŞAM
Köln programı
öğrencilerle buluştu
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi ve Köln Üniversitesi iş
birliği ile hayata geçirilen, Çift Diplomalı Türk-Alman
Hukuk Lisans Programı, Almanya Başkonsolosluğu’nun
himayelerinde düzenlenen resepsiyonla, Almanca eğitim
veren liselerin öğrencileriyle buluştu.
Çift Diplomalı Türk Alman Hukuk Lisans Programı resepsiyonuna İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Direktörü Prof.
Dr. Şükran Şıpka, Köln Üniversitesi Direktörü Prof. Dr.
Heinz-Peter Mansel, Program Koordinatörü Ayşegül Altınbaş ile Almanca eğitim yapan okulların öğrencileri, öğretmenleri ve aileler katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Almanya Federal Cumhuriyeti
Başkonsolosu Jutta Wolke’nin Köln programının
Türk-Alman hükümetleri ilişkilerinde çok önemli olduğunu
söyledi. Programın çok başarılı olacağına inandığını belirten
Wolk, öğrenci ve öğretmenlere Köln Üniversitesi ile ilgili bilgi
vererek hukukun öneminden bahsetti.
Çift Diplomaları Türk-Alman Hukuk Lisans Programı Koordinatörü Ayşegül Altınbaş, hukuk eğitimini yurtdışında yapan
öğrencilerin en büyük sorunlarının denklik olduğunu belirterek, “Çift diplomalı hukuk programında ise denklik, tanınma
problemleri yaşanmıyor. Türkiye’de de Almanya’da da onaylı
ortak bir müfredat bulunuyor. Yurtdışı tecrübesi ve Hukuk
istiyorsanız bu program olağanüstü bir fırsattır” dedi.
Resepsiyonda öğrencilere, Çift Diplomalı Türk-Alman
Hukuk Lisans Programı hakkında ve mezunların iş/kariyer
fırsatları, denklik, burslar konularında bilgi verildi.
Konuşmaların ardından Çift Diplomalı Türk/Alman Hukuk
Lisans Programına devam eden Aras Koç deneyimlerini ve
düşüncelerini paylaştı.
Uluslararası sermaye hareketleri
Sürekli Eğitim Merkezi Vergi Serisi eğitimleri kapsamında
Taxand Türkiye ortağı Erdikler YMM A.Ş. Başkanı ve
YASED eski başkanlarından Sayın Şaban Erdikler’in sunumuyla, “Uluslararası Sermaye Hareketleri, Ekonomik Sonuçları ve Türkiye Ekonomisi’ne Etkisi” semineri gerçekleştirildi.
Şaban Erdikler ve İKBU Ekonomi Kulübü öğrencileri
IKBU Ekonomi Kulübü ve Çağdaş Hukukçular Kulübü’nü
temsilen katıldığımız seminerde özellikle Türkiye’nin küresel
olarak beklenen sermaye girişini başaramadığını belirten
Erdikler, en büyük yabancı sermaye girişinin 2007 yılında
olduğunu ve o zamandan bu zamana kadar son yıllardaki
girişlerin sadece görünürde olduğunu ve pratikte bunun geçerliliğini sağlamadığını belirtti. Seminer sonunda öğrencilerle bir
araya gelen Erdikler, öğrenci kulüplerinin etkinliklerine destek
vererek yer alabileceğini belirtti.
Haber: Tuğçe Taşdemir (Ekonomi Kulübü Başkanı)
14
İKBU’DA YAŞAM
Prof. Dr. Emre ALKİN
İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Öğretim Üyesi
HABER
Gümrük Birliği
tartışmaları yine alevlendi
Gençler hatırlamaz bilmez ama 1980’lerin sonu ve 1990’ların başında Türk İnsanı evde üzerlerine yürüyen çamaşır makinaları ve “soğutuyorum” diye bağıran buzdolaplarına mahkumdu. Aylarca sırada bekleyip satın aldığımız arabaların bir süre konsolları öyle bir öterdi ki,
müzik sesini sonuna kadar açmak zorunda kalırdık. Emniyet kemeri, hava yastığı bir lükstü.
Ekonomi dış rekabete kapalı olduğu için, kalitesi tartışılır ama
alım gücüne göre pahalı ürünlere mahkum edilmiştik. Hele
Hele “en iyi yerli” diye ürün reklamları vardı. Ara sıra aklıma
geliyor ve gülüyorum. Çok iyi hatırlıyorum. Gümrük Birliği
imzalanmadan önce 1980'lerin sonlarına doğru ciddi tartışmalar yapılıyordu. Gürmrük kapılarının Avrupa ülkelerine açılması bazı kesimleri rahatsız ediyordu. Hatta doktora yeterlilik
sınavında Gümrük Birliği ile ilgili bana sorulan soruya "yerli
sanayi elitinin kendine çeki düzen vermesi için iyi bir fırsat" diye
cevap verdiğim için jurideki bir hoca protesto ederek salonu
terk etmeye kalkmıştı. Benim "adaletli rekabet" ile
ilgili mücadelem erken başladı diyebilirim.
Sanıyorum annemin vefat ettiği 1994
yılından bir yıl sonra Gümrük Birliği
Anlaşması’nı imzalamıştık. Faaliyete
geçmesi ise 1996’yı bulmuştu.
Babam 1980’li ve 1990’lı yıllarda
“katıksız bir liberal” olarak
serbest piyasa ve devletin sınırlı
kontrolünü
savunuyordu.
Liberal düşünceli bir aydındı
ve sosyal demokrasinin “fakirliği paylaşmak” olmadığını
söylerdi. Bu nedenle bir
ülkenin tek başına istikrarlı
şekilde refahını artırmayacağını, ancak gümrük duvarlarının
kaldırılmasıyla birlikte ülkelerin
çeşitli mal ve hizmetlerde
uzmanlaşmaya gideceğini düşünürdü ve “Zorla kalkınma olmaz,”
derdi. Bana göre isabetli bir cümleydi bu. Neyse, konuya geri döneyim.
Erdoğan hoca, Gümrük Birliği’ni destekledi. Çok iyi hatırlıyorum, daha anlaşma
imzalanmadan ithal ikameci politikalarla serpilmiş olan şirketler ve holdinglerin yöneticileri aleyhte
propagandaya başlamışlardı. Robert College mezunlarının
kurduğu Bizim Tepe’nin lokalinde bir toplantı oldu. Hatırlıyorum o zamanların holding sözcülerinden biri, Gümrük Birliği
projesine şiddetle karşı çıkmıştı. Hatta babam dâhil konuşmacılara bu projeye karşı çıkmadıkları için eleştirmişti. Bunun üzerine söz alan birçok kişi, o sıralarda “Türk Malı” diye üretilen
arabaların, çamaşır makinelerinin veya buzdolaplarının Avrupa
mallarıyla aynı fiyat ancak kalite olarak çok aşağıda olduğunu
söyleyerek, “Belki aklınız başınıza gelir,” diyerek taarruz etmişlerdi. Türk halkı ithal ikameci politikanın sömürüsünden
15
bıkmıştı. Artık “rekabete açık bir sanayi eliti” gerekiyordu.
Devlet, kamuya zorla "imtiyaz" dikte ettiren bu kuruluşların
sömürüsünden kurtulma yolunu bulmuştu. Çünkü bu kurumlar
yıllarca bu ayrıcalıklı durumlarını teknoloji geliştirmek için
değil, sermayeyi büyütmek için kullanmışlardı. Nitekim onca eleştiriye rağmen Türk sanayi biraz bocalamadan
sonra toparlamayı bildi ve Avrupalı rakipleriyle dişe diş bir
rekabete başladı. Hatırlıyorum da 1980’lerde Londra’dan İstanbul’a döndüğümde, Türkiye’de hiçbir şey yokmuş gibi gelirdi.
Özal’ın cesur hamlelerinin üzerine Çiller de radikal bir adım
eklemiş, Türkiye dünya rekabetinde ismini duyurmaya çalışan bir ülke olmuştu.Yine de sanayi
hayat eğrisine bakıldığında Türkiye
1990’lardan bu yana sadece kalite-fiyat
rekabetinde devam eden bir ülke
konumuna gelebildi. Sebepleri belli.
Tüm bunları Mart ayında çıkarmış
olduğumuz "Her şey Ekonomi
Değil" kitabında anlattık. Son 20
yılda hiçbir şeyin değişmediğini
de bugün görüyoruz. Rekabet ayrıcalıklı olanların
menfaatlerini azaltır. Adaletli
rekabet kalitenin sürekli artmasını sağlar. Kaynakların sadece
bir zümre tarafından değil
toplumun her kesimi tarafından
kullanılmasını sağlar. Kalkınmanın özünde rekabet vardır. Ancak
biz “ayrıcalıklı” olmaktan hoşlanan insanlarız. Bunu kabul etmek
lazım. Eşit ya da adil şartlarda
yarışmaktan hoşlanmıyoruz. Bunu
yaparken de “bugüne kadar kurduklarımı
korumaya çalışıyorum” mazeretiyle yapıyoruz. Kurduğumuz yapıların ülkeye ya da vatandaşa faydasını düşünmüyoruz. Daha kaliteli ya da
daha faydalı olana geçit vermiyoruz. Üzülerek görüyorum ki, bugün de aynı zihniyetle “ayrıcalıklı”
olanlar Türkiye’yi rekabete kapatmak istiyor. Türk İnsanı 1980 ve 1990’lardaki şartlara mahkum edilmemeli. Türkiye rekabete
kapatılmamalı. “İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın” demişler ya,
temel prensibimiz bu olmalı. Zengini daha zengin etmek değil,
zenginliğin paylaşılması olmalı amaç. Gümrük Birliği gömleği bize dar geliyor doğrudur. Ancak bunu bahane ederek Türkiye'ye deli gömleği giydirilmesine müsaade
edilmemeli. KARİYER
Pazarlamacılar
Yrd. Doç. Dr.
Tutku Eker İŞÇİOĞLU
İİBF Öğretim Üyesi
giremez (!)
Pazarlama sürekli değişim halinde iken, sizin durağan kalmanız mümkün değil. Öğrenim
hayatınız süresince ve sonrasında göstereceğiniz gelişim sayesinde, “pazarlamacılar giremez”
olgusunu yıkıp istediğiniz yere girmeniz ise pek tabi ki mümkün!
Mutlaka görmüşsünüzdür apartman girişlerinde ki “Pazarlamacılar giremez!!!” uyarılarını. Kapı kapı dolaşıp “Şu elimde
görmüş olduğunuz ürün …” diye başlayarak insanları sıkboğaz
eden bazı satıcılar sebebiyle “pazarlamacı” addedilen bu kişiler
pek sevilmez. Ne yalan söyleyeyim, bana oyuncak bebek alınmasını bekleyecek bir yaşta iken, çeyizim için annemi tencere-tava
seti almaya ikna eden her kim ise, ben de pek haz etmezdim bu
satıcılardan.
Oysaki ürün pazarlamak, kapı kapı dolaşıp satış yapmak
değildir. En basit tanımıyla pazarlama, tüketici beklenti ve
isteklerini anlayarak doğru ürün, fiyat, dağıtım kanalı ve iletişim
faaliyetlerini belirlemek ve bu sayede markayı yönetmek demektir. En iyi global markalar sıralamasında 2010 yılında 17. sırada
yer alan Apple’ı, 2013’te 1. sıraya çıkaran aslında bir pazarlama
dehasıdır. Bir Türk markası olsa da, Fransız sandığımız
Madame Coco ev tekstili ürünlerini sadece üç sene içerisinde
130 mağazaya taşıyan başarının arkasında yine pazarlama
vardır. Samsung, H&M, Simit Sarayı, Koton, Yemek Sepeti
aklıma ilk sırada gelen ve dijital pazarlama, sosyal medya, nöro
pazarlama gibi yeni gelişmeleri takip ederek başarı kazanan
diğer markalardır.
İyi bir pazarlamacı olmak kolay iş değildir haliyle. İşletme,
uluslararası ticaret veya ekonomi bölümü mezunlarına ek
olarak, başta endüstri mühendisleri olmak üzere tüm mühendislerin de çalışabileceği bir alandır pazarlama. Yenilikleri sürekli
takip etmeyi, değişime ayak uydurmayı, analitik düşünmeyi,
sosyal ilişkilerde başarılı olmayı, empati kurabilmeyi (tüketici
bakış açısını anlamak adına) gerektirir. Eğer pazarlama alanında
çalışmayı düşünüyorsanız, mezun olmadan önce kendinizi bu
alanlarda mutlaka geliştirin, bir firmanın pazarlama bölümünde
kesinlikle staj yapın. Kütüphanemizin abone olduğu Harvard
Business Review, Brandage, Marketing Türkiye, MediaCat gibi
dergileri bol bol okuyarak pazarlama dünyasındaki gelişmeleri
yakından takip edin. Sadece İngilizceyi değil, ikinci bir yabancı
dili daha bilmek ve Erasmus’la yurtdışında eğitim almak da
olmazsa olmazlar arasında. Hele bir de, pazarlama yüksek
lisansı veya MBA (özellikle mühendisler) yaparsanız “tadından
yenmez”ler arasına girersiniz.
Pazarlama sürekli değişim halinde iken, sizin durağan kalmanız
mümkün değil. Öğrenim hayatınız süresince ve sonrasında
göstereceğiniz gelişim sayesinde, “pazarlamacılar giremez”
olgusunu yıkıp istediğiniz yere girmeniz ise pek tabi ki mümkün!
16
RÖPORTAJ
Dilara POLAT
Rehber Öğretmen ve
Tanıtım Uzmanı
Röportaj
“Ekranlardaki
gibiyim”
daha kolay ama tersiyse hakikaten zorluk çekildiği
kanaatindeyim…
- Reyting kaygısı taşıdığınız zamanlar oluyor mu?
O zamanı çok geride bıraktım. Kemik bir izleyicim var. Ama
reyting yaptığımız işin karnesi olunca haklı olarak karneni
bekliyorsun. Yüksek sesle goy goy yapmadan da reytingin
geleceği damarları iyi biliyorum. Seyirci beni, ben seyirciyi iyi
tanıdık kısacası…
Kendisini “ekranlardaki gibiyim” şeklinde tarif ediyor. Ama
hiç tahmin edemeyeceğimiz bir konuyu da özellikle
vurguluyor; “Asosyal bir tarafım var. Öyle herkesle sohbet
edebilen bir adamım dersem yalan olur.”
İş yaşamına meslek lisesi mezunu olarak başlamasını “skorda
bir sıfır yenik” olarak tanımlıyor. Meslek lisesinin ardından
arkeoloji okumuş. Ardından birincilikle fakülte mezuniyeti
gelmiş.
Kendi sınırlarını zorlayan bir adam olarak çok, daha çok
çalışmış. Bunda babasını erken kaybetmesinin etkisi de
büyükmüş. Bundan sonrasını Mesut Yar’ın cümleleriyle
okuyalım:
- Arkeoloji okuyup da medya ile nasıl tanıştınız?
Harçlar ve okul masrafları için para kazanmam gerekiyordu.
Babam yoktu, erken yitirmiştik. Bir süre sonra annemi de
yitirdim. Açıkçası tek tabanca bir hayatta sadece öğrencilik
yapabilecek lüksüm yoktu. Çalışmak için bir gazeteye ofis
boyluk başvurusu yaptım. Ve medyaya ilk adımımı atmış
oldum. Neye niyet, neye kısmet diyelim…
- Tüm televizyon programlarını ve dizilerini analiz
etmeye nasıl vakit ayırabiliyorsunuz?
İşim bu. 25 yıldır TV çalışanı ve izleriyim. İyi bildiğim bir işi
doğru zaman planlamasıyla en ufak ayrıntılarına kadar
kovalayabilirim. Günde 45 dakika TV izlemek genel fotoğrafı
yakalamak için yeterli zaten…
- Gazeteci-televizyoncu olmanın avantajları ve
dezavantajlarından biraz bahsedebilir misiniz?
Bu kişisine ve ilişki biçimlerine göre değişir. Gazeteciyi ayakta
tutan merak ve azimdir. Şimdilerde bu türden bir saf
meraktan söz edemiyoruz. Sonra ilişki ağın genişler ve eğer
makbul bir gazeteci isen saygı görmeye başlarsın. Ama
şimdilerde bizim meslek aşırı politize oldu. Ben de bıraktım
kendime gazeteci demeyi zaten…
- Medya özgürlüğü son günlerde çok tartışılan bir
konu. Gerçekten insanlar içinden geleni söyleyemiyor
mu, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Ben söylediğim her şeyin bedelini ödedim. Gerek RTÜK
cezası gerekse hapis cezası olarak. İçeri girmedim ama ceza
aldım. Bir otokontrol mekanizması gelişti. Yani öyle uluorta
istediğini ifade edemiyorsun. İktidarla ilişkin varsa işler biraz
17
Mesut Yar
HABER
Fabrika’da eğitim
Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Takı Tasarımı bölümü ile Onsa Mücevherat arasında yapılan
Co-Op işbirliği çerçevesinde; ONSA’da fabrika ile eğitim alanını bir araya getirmeyi amaçlayan
Takı Tasarımı Bölümü Uygulama Birimi açıldı.
Uygulama atölyesi, tasarım atölyesi, malzeme odası, toplantı
salonu, öğretim üyeleri odası ve birim yöneticisi odasından
oluşan Uygulama Birimi, öğrencilere iş yaşamının içinde
deneyim kazanma şansı ve doğrudan iş hayatına geçiş imkanı
sağlayacak.
Birimin açılışında konuşan Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmet Vildan Alptekin fabrikayı ilk gezdiğinde büyük heyecan duyduğunu ve burada iki hazine bulduğunu söyledi: “Burada iki büyük hazine buldum. Biri gerçek
altın, ikinci hazine de insanları buldum. Buradaki insanlar
birer hazine değerinde, o altını mücevher yapan onların tasarımı, elleri, beyin gücü. Bu fabrikadan Takı Tasarımı bölümü
için nasıl yararlanabiliriz diye düşündük. Onsa Genel Müdürü
Hakkı Sezer’in sıcak ilgisi ile çok kısa sürede burada bir birim
oluşturmayı başardık ve sadece Türkiye’de değil belki de
dünyada bir ilki gerçekleştirdik. Dünyada fabrikası olan bir
üniversite ve üniversitesi olan bir fabrika yoktur. Kurumumuzu
ayrıcalıklı kılan bir sistem oldu.” dedi.
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldırım
Üçtuğ ise Türkiye’de ilk kez bir üniversitenin bünyesinde 4
yıllık Takı Tasarımı bölümünü kurduklarını söyleyerek, “Böyle
bir grubun içinde olup bu eğitimin verilmemesi olmazdı.
Kuruluş gününden bu yana bu bölümü iş yaşamı ile bütünleştirmekti amacımız. Öğrencilerimizin sadece üniversitemizdeki
atölyede pratik yapmaları bize göre yeterli değildi. Bu fikrin ilk
uygulaması burada gerçekleşti. 3 taraflı büyük kazanç yaratacak bu uygulama. Bir taraftan Onsa hazır yetişmiş elemana
kavuşacak, öğrencilerimiz sınıfta bilgisayarda değil burada
bilfiil sektörün içinde yer alarak nerede çalışırlarsa çalışsınlar
altın bileziklerini takmış olacaklar. Öğrencilerini bu sürecin
içine sokan bir üniversite olarak üniversitemiz için de çok
büyük bir artı bu uygulama.” dedi.
Onsa Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Altınbaş, konuşmasında Almanya’daki iş yaşamından tecrübelerini paylaşarak,
eğitime desteğe dair örnekler verdi: “Gençler bir yandan
eğitimi bitirmek istiyor eğitim yeter diye düşünüyorlar. Ama
bugünkü yerde eğitimin insan hayatında ölene dek sürecek bir
unsur olduğunun gerekli olduğunun bilincindeyim. Bugün iş
alemi ile üniversiteyi yan yana getirdik. Biz gönüllüler olarak
bu çabanın her zaman arkasındayız. Böyle gelişip büyüyeceğimizi düşünüyorum.” dedi.
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı
Ali Altınbaş, açılış konuşmasında şunlara yer verdi:
“Mücevherat sektöründe en önemli sıkıntılardan biri üretim
yapanların öğretmeye hevesli olmayışı. Takı Tasarımı bölümünü fabrikanın içine taşıyıp eğitim ve üretim bölümlerini birbirine çok yakınlaştırarak bu sıkıntının üstesinden gelebileceğiz.
Ayrıca burada yetişen öğrenciler sadece tasarım yapan değil
bütün bölümleri öğrenerek birer yönetici adayı olacaklar. Bu
mesleğe giren insanların çoğu bu şanslara sahip değil. Mum
basacaksa hayat boyu mum basıyor. Ocaktaysa ocakta kalıyor.
Burada tüm bölümleri öğrenecekler ama öğrencilerin şahsi
gayret de göstermeleri gerekiyor. İnşallah buraya taş kesme
üzerine de bir bölüm ekleyeceğiz. Pırlanta gibi değerli taşların
kesimi Türkiye’de hiç yapılmamakta. Bunu öğreten hocalarımızı da dışarıdan getireceğiz. Buradaki eğitimle öğrencilerimizin bu sektörde parmakla gösterilecek mezunlar olacağına
inanıyorum.”
18
HABER
“Ekonomi önemseniyor
kalite göz ardı ediliyor”
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin düzenlediği “Eğitimde
Yeni Arayışlar ve Türkiye” başlıklı çalıştayda, eğitim politikalarında yeni arayışlar ve Türkiye'nin geleceği açısından
eğitimci kalitesinin önemi, Türkiye'de cinsiyet ve eğitim
eşitsizliği sorunu, zorunlu eğitimin uzamasının evlilik ve
doğuma olan etkisi, eğitimin sosyal getirileri gibi konular
tartışıldı.
Dünyanın önde gelen eğitim ekonomistlerinden Stanford
Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eric Hanushek,
Prof. Dr. Eric Hanushek
eğitimin ekonomi üzerindeki etkisinin bilindiğini ancak
kalitenin göz ardı edildiğini belirterek, Türkiye’nin eğitim
konusunda bir dizi çalışması olduğunu ancak kaliteyi de
aklında tutması gerektiğini söyledi.
Charter Okulları dahilinde Amerika’daki eğitim modelini
anlatan Margaret Raymond, toplamda 43 eyalette bulunan
Charter Okulları ve bu okulların tercih edilme nedenleri
hakkında bilgi verdi.
Dr. Margaret Raymond
Grup Rest coşturdu
İKBU öğrencileri, sınavlar ve yoğun ders programının ardından, Fatma Altınbaş Salonunda sahne alan Grup Rest ile stres
attılar. Tüm salonu dolduran öğrenciler, Mor ve Ötesi, Athena
ve Duman gibi usta grupların sevilen şarkılarını yorumlayan
Grup Rest ile coştular.
2010 yılında kurulan ve 4 kişiden oluşan Grup Rest konserinde Türkçe ve alternatif rock ağırlıklı şarkılara yer verdi. Bir ay
19
sonra “Seni Kimlere Anlatsam” isimli bir albüm çıkaracak
olan Grup Rest “İKBU’da üçüncü konserimiz. Sahneye çıktıktan sonra ilk yarım saat ciddi şekilde çalıp müziğin keyfinin
çıkarıyoruz. Yarım saatten sonra asıl eğlence başlıyor bizim
için. Bugün burada enerji çok güzeldi, ilgi çok iyiydi.” dedi.
BASINDA BİZ
İİBF Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Kaliber, Avrupa’da güvenlik ve terör konusu ile ilgili olarak TRT
Türk’te yayınlanan Küresel Bakış programına katıldı.
Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel, iş kazaları ile ilgili Cine 5’te yayınlanan Asıl
Mesele programına katıldı.
Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar, Google’da unutulma hakkı konusunda, NTV Gece Bültenine konuk olarak katıldı.
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Rusya’daki kriz ile ilgili, Kanal D’de
yayınlanan 5N 1K programına konuk oldu.
Eğitimde Yeni Arayışlar ve Türkiye başlıklı çalıştayın haberleri, Milliyet, Sabah, Milliyet Akademi,
Yurthaber ve İstanbul gazetesinde ayrıca milliyet.com.tr, iha.com.tr, sabah.com.tr, mynet.com, haberdenhaber.com, hakimiyet.com, haberkenti.com, haberexen.com’da yayınlandı.
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’nun petrol politikası ile ilgili görüşlerinin
yer aldığı haber, Cumhuriyet gazetesinde yer aldı.
Şaban Erdikler’in Uluslararası Sermaye Hareketleri; Ekonomik Sonuçları ve Türkiye Ekonomisine
Etkisi konulu seminerinin haberi, borsamatik.com.tr, turk-internet.com, yurtgundemi.com, ajans34.com, haberler.com, sondakika.com, gundemaktuel.com, haberfeed.com sitelerinde yayınlandı.
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’nun Rusya’daki kriz ile ilgili görüşleri,
Cumhuriyet gazetesinde ve patronlardunyasi.com, halkinhabercisi.com, ekoayrinti.com’da yer buldu.
Educaturk İstanbul eğitim fuarına katılımımız ile ilgili haberler, İstanbul, Milat, Yurthaber gazetesinde
ve milliyet.com.tr, iha.com.tr, merhabahaber.com, mynet.com, politikars.com, haber3.com,
haberexen.com, haberordu.com, ogunhaber.com adlı sitelerde yer aldı.
Etkili Öğretim Seminerinin haberi, Güneydoğu Ekspress, Başkent Ankara gazetesi ile hurriyet.com.tr,
iha.com.tr, milliyet.com.tr, mynet.com, ogunhaber.com, politikars.com, hakimiyet.com, marasgundem.com, haberdenhaber.com, haberordu.com, haberkenti.com, haberexen.com, dogurehberi.com
adlı haber sitelerinde yayınlandı.
Meslek Yüksekokulu Müdürü Fahri Erenel’in İş sağlığı ve güvenliği konusunda getirilen yenilikler ile
ilgili görüşleri, Anadolu’da Vakit, Eko Haber, Gaziantep Hakimiyet, Tünaydın, Bursa Kent ve
İstanbul gazetesinde ayrıca milliyet.com.tr, iha.com.tr, bugun.com.tr, haberiniz.com, toplamhaber.com, haberexen.com, tarim2023.com, yenimarmaragazetesi.com, guneyhaber.com, haberlisan.com,
mansethaber.com.tr adlı haber sitelerinde yer aldı.
İlki Bursa’da gerçekleştirilen İKBU-Veli buluşmalarının haberi, Bursa Hakimiyet Gazetesi, milliyet.com.tr, iha.com.tr, bursadabugun.com, mynet.com, haberdenhaber.com, haberkenti.com, elazighaberi.com, canakkalehaber.com, dogurehberi.com, aydinlife.com, marasgundemi.com, tarim2023.com, politikars.com, hakimiyet.com, mersinhaber.com sitelerinde yayınlandı.
Samsun’da gerçekleştirilen il ve meslek tanıtım seminerlerimizin haberi, Samsun Denge, Gazete
Gerçek, Gazete Arena, Samsun Ekip, Samsun Olay, Başkent Ankara ve Habervaktim gazetesinde
ayrıca; milliyet.com.tr, iha.com.tr, haberordu.com, haberdenhaber.com, hakimiyet.com, mynet.com,
samsuncitiy.com, marasgundem.com, ogunhaber.com, politikars.com, habergazetesi.com.tr, haberkenti.com, gazetearena.com, haberexen.com, mynet.com, kanalahaber.com, akampus.com’da yayınlandı.
Akran Zorbalığı seminerinin haberi Hürriyet gazetesi Turuncu ekinde yer aldı.
20
AKADEMİK PANO
Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nazan Maksudyan, Osmanlı - Türk Çalışmaları Derneği (OTSA) Yönetim Kurulu
Üyesi seçildi. Seçim sonuçları yıllık Orta Doğu Çalışmaları (MESA) Kongresinde ilan edildi.
İİBF Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sevil Acar, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde Jean Monnet Kürsüsü seminerleri kapsamında "Multilateralism or Bilateralism: Trade Policy of the European Union in the Age of Free Trade Agreements" başlıklı bir seminer sundu.
İİBF Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sevil Acar, Antalya’da düzenlenen Türkiye Ekonomi Kurumu konferansında “Is Turkey’s Growth a
Sustainable 'Miracle'?” başlıklı bildirisini sundu.
İİBF Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sevil Acar, Roma’da düzenlenen IAEE konferansında “Fossil Fuel Subsidies as a Lose-Lose: Fiscal
and Environmental Burdens in Turkey” başlıklı bildirisini sundu.
Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kaan Polatoğlu, İstanbul’da düzenlenen Uluslar arası İlaç ve Eczacılık Kongresi’nde
“DPPH Scavenging, PRAP, FRAP and AChE, BChE Inhibitory Activity of Salvia veneris Extracts” ve “DPPH, PRAP, Phytotoxic
Activiy and AChE, BChE Inhibitiion of Chrysanthemum coronarium Extracts” başlıklı poster sunumlarını gerçekleştirdi
Tıp Fakültesi Uzmanı Vuslat Bük, İstanbul’da düzenlenen Uluslar arası İlaç ve Eczacılık Kongresi’nde “DPPH Scavenging, PRAP,
FRAP and AChE, BChE Inhibitory Activity of Salvia veneris Extracts” başlıklı poster sunumunu gerçekleştirdi.
Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yasemin Yücel Yücel, İstanbul’da düzenlenen Uluslararası İlaç ve Eczacılık Kongresi’nde “DPPH Scavenging, PRAP, FRAP and AChE, BChE Inhibitory Activity of Salvia veneris Extracts” ve “DPPH, PRAP, Phytotoxic
Activiy and AChE, BChE Inhibitiion of Chrysanthemum coronarium Extracts” başlıklı poster sunumlarını gerçekleştirdi.
Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar’ın “Data Protection in Turkish Criminal Law” başlıklı İngilizce makalesi Prof.
Dr. Feridun Yenisey’e Armağan-Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Özel Sayısı, C: I, 2014, s. 635-666’da yayınlanmıştır.
Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Leyla Ateş Uluslararası Vergi Araştırmaları Derneği (IFA Türkiye) ve Pricewaterhouse Coopers
tarafından düzenlenen Uluslararası Vergi Hukuku Konularına Türkiye Yaklaşımı Çalıştayı’nda “Türkiye Uygulamasında Transfer Fiyatlandırması ve Gayrimaddi Mallar” başlıklı sunumunu yapmıştır.
Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Hasan Sınar, 2014 Türk-Alman Bilim Yılı kapsamında Türkiye Adalet Akademisi, Max Planck
Uluslar arası Ceza Hukuku Enstitüsü ve Bahçeşehir Üniversitesi tarafından birlikte düzenlenen “Türk-Alman Ceza Hukukunda Güncel
Gelişmeler Sempozyumu”nda “Türkiye’de İnternet ve İletişim Özgürlüğünün Ceza Hukuku Araçlarıyla sınırlandırılması Rejimi” başlıklı bilimsel bir tebliğ sunmuştur.
Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Bianca Kaiser Ankara’da “TOVAK Türk-Alman Dostluk Ağı” tarafından düzenlenen
“Türkiye’deki Almanlar, Almanya’daki Türkler, Olumlu Örnekler” başlıklı toplantıda ana konuşmacı olarak yer aldı.
Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özlem Dilek, aşağıda belirtilen çalışmalarını Philadelphia-USA’de
düzenlenen Yıllık Amerikan Hücre Biyolojisi Kongresi’nde sunmuştur.
1- Ozlem Dilek, Anthony M. Sorrentino, Susan Bane
“Efficient phosphate-catalyzed hydrazone reaction with improved biocompatibility for bioorthogonal conjugations.”
2- Ozlem Dilek and Veli Cengiz Ozalp
“Aptamer-gated silica nanoparticles synthesized via click chemistry.”
ETKİNLİKLER
Türk Kültürü ve Tarihi Kulübü tarafından, Rumeli Balkan Türkleri Federasyonu Kurucu Başkanı Avukat Özcan Pehlivanoğlu’nun
katılımıyla, 100. Yılında Balkan Savaşları ve Balkan Türkleri Konferansı gerçekleştirildi.
“Kemerburgaz Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Günü: Klinikten İzlenimler” adlı etkinlikte, Tıp Fakültesi ikinci sınıf öğrencileri Medikal
Park Bahçelievler Hastanesi’nin çeşitli kliniklerinde yaptıkları gözlem ve röportajların sonuçlarını paylaştı.
Hukuk Fakültesi, Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar’ın moderatörlüğünde, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Başkanı Prof. Dr.
Mehmet Akif İnanıcı, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar ve İstanbul Barosu Çocuk
Hakları Merkezi’nden Av. Selmin Cansu Demir’in konuşmacı olarak katıldığı “Çocukların Cinsel İstismardan Korunması” konulu bir
seminer düzenlendi.
İnovatif Düşünce Kulübü, Kaos GL Üyesi Yıldız Tar’ın konuşmacı olarak katıldığı LGBT Hakkında Farkındalık söyleşisi gerçekleştirdi.
Hukuk fakültesinin düzenlediği ve ülkemizin Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde İnsan Hakları sorunlarının tartışıldığı Konferans, Avrupa
Birliği Bakanlığı Siyasi İşler Daire Başkanı Ege Erkoçak’ın katılımıyla yapıldı.
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Çocuk Üniversitesi, “Zaman Yolcuları: Geçmişe Misafir Olmak” adlı atölyesi, Yrd. Doç. Dr. Tuba
Demirci Yılmaz’ın koordinatörlüğünde gerçekleşti.
21
İŞ DÜNYASI
İlklerin markası
“Alpet Kıbrıs”
Ali Murat Yeşilyurt
Alpet Genel Müdür Vekili
Kıbrıs’ta 50 bayisi ve 35 ticari müşterisi ile faaliyet gösteren ve
hayata geçirdiği birçok yenilikçi proje ile sektöre yön veren Alpet
Kıbrıs’ın Genel Müdür Vekili Ali Murat Yeşilyurt ile Şirketin
faaliyetlerini ve gelecek hedeflerini konuştuk. Sektöre, işe ve
pazara son derece hakim bir yönetim kadrosuyla faaliyetlerini
yürüttüklerini anlatan Yeşilyurt; ‘’Son derece yenilikçi ve dinamik
olan ekibimiz sayesinde daima ilkleri gerçekleştiriyoruz, çok
sayıda özgün projeyi hayata geçirdik. Çalışmalarımızla sektöre
örnek teşkil ediyoruz’’ dedi
- Alpet Kıbrıs’tan söz eder misiniz?
Şirketimiz bugün, 7 Milyar TL aktif büyüklüğe ulaşmış Altınbaş Holding çatısı altında 1997 yılından beri Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’nde faaliyet göstermektedir. Şu an 50
kurumsal kimlikli bayi, Türk Havayolları başta olmak üzere
birçok havayolu şirketi, deniz taşımacılığı şirketleri, kamu ve
endüstriyel müşterilere hizmet vermekteyiz. Hemen hemen
tüm bayilerimizde satışı serbest olan tüm akaryakıt ürünleri ve
Alpet madeni yağları satılmaktadır.
İKBU öğrencilerine yönelik bir çalışmanız var mı?
Grup şirket sinerjisine önem veriyoruz, Altınbaş Holding çatısı
altında yer alan tüm kurumlarımızla birlik ve beraberlik
içerisinde hareket etmek bizim için büyük önem arz ediyor.
Sistemimize uyum sağlayacak ve yeni bakış açısı ile şirketimize
artı değerler katacak genç nesili her zaman destekler ve
aramızda görmek isteriz.
İş kolunuzda hangi alanlardan mezun olan gençlere
ihtiyaç bulunuyor?
İşin türüne ve sektöre göre değişmekle birlikte birçok bölüme
ihtiyaç duyulabileceği gibi enerji sektörü için İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, Eğitim Fakültesi,
Hukuk Fakültesi ve Mimarlık Fakültesi mezunlarına ihtiyaç
duyulabiliyor.
Kalite ve güvenlik politikanız nedir?
Son derece önem verdiğimiz ve profesyonel danışmanlık
firmalarından hizmet alarak yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde kalitemizi dünya standartlarında sektörde ilk olarak
9001-14001 ve 18001 ISO belgeleri ile tescilledik.
Eğitim konusunda çalışmalarınız var mı?
Alpet olarak TOFEL CBT, TOEFL IBT, TOEFL PBT +
TWE ve IELTS için belirli puan barajını aşan tüm personellerimize yabancı dil desteği ve belirli bölümler için yüksek lisans
eğitim katkısı sağlıyoruz. Ayrıca İnsan Kaynakları Bölümü’nün
düzenli olarak gerçekleştirdiği performans ölçümleri neticesinde belirli bir başarı puanı altında kalan personeli en uygun
eğitimi tespit ederek eğitim almasını sağlıyoruz. Alpet olarak
kişiye yapılan yatırımın her zaman en kıymetli yatırım olduğu
inancındayız.
Başarılı bir kariyer için gençlere neler tavsiye
edersiniz?
Yapacakları işi kendi işleri gibi yapmalarını ve çok iyi takip
etmelerini, sabırlı ve anlayışlı olmalarını, detaya önem vermelerini, zamanı ve stresi etkin yönetmelerini, sadece yönetici
değil lider de olmaya çalışmalarını, eksik iş ve erteleme alışkanlığına asla bürünmemelerini öneririm.
22
KÜTÜPHANE
Yazgı CİHANGİR
Kütüphane Direktörü
Neden
açık erişim?
Üniversiteler; bilgiyi üreten ve ürettiği bilgiyi kamu yararına
sunan, bir ülkenin kalkınmışlık düzeyini yayınladığı nitelikli
araştırmalarla yükselten en önemli kurumlardır. Günümüzde
‘bilgi’ bir güç haline gelmiş, bilgiye sahip ülkeler gelişmiş ülkeler
olarak nitelendirilmeye başlanmıştır. Bu nedenledir ki üniversitelerin kuruluş amaçlarından biri ‘bilgi’ kavramı üzerinde yoğunlaşır. Vizyonunu, misyonunu ‘bilgi’ temelli şekillendirir.
Üniversite=akademik çalışma demektir. Akademisyen bilgiyi
üretir, sunar ve yayar. Evrensel ve bilimsel bilgiyi üretmek kadar
üretilmiş bilgiyi kullanmak da yaşamı anlamlı hale getirir. Bu
nedenledir ki bilimsel bir çalışma üreten bir akademisyenin
yarattığı bir bilgiye diğer araştırmacılar da rahatlıkla erişebilmeli,
fikirlerinden yararlanabilmelidir.
İşte bu noktada açık erişimin önemi ortayı çıkmaktadır. Açık
erişim; Bilimsel literatürün World Wide Web üzerinden zaman
ve mekan ayırmadan herkesin istediği bilgiye erişme, okuma,
indirme, kopyalama, yazdırma gibi her türlü yasal kullanımı
ücretsiz olarak sağlamak olarak tanımlanabilir. Buradan açık
erişimin kendi kendine yayın yapma, maliyeti düşürülmüş ya da
hakemsiz yayın/yayıncılık yapma anlamı çıkarılmamalıdır. Açık
erişimli yayınlar; düşük maliyetli/ maliyetsiz yayınlar değil;
maliyetini okuyucuya ödetmeyen, erişimde bilgiyi meta haline
getirmeden farklı finansmanlarla erişime sunulan yayınlardır ve
tamamen Telif Hakları ile hem yazarın hem yayıncının desteklendiği, karşılıklı kar sağlanan bir erişim türüdür.
Tüm dünyada destek gören açık erişimli yayınlar; günümüzde
üniversitelerin de entelektüel çıktılarını ve ürettikleri akademik
çalışmalarını yönetmek için “Açık Erişim Politikalarını” geliştirme ihtiyacını doğurmuştur. Şu an tüm üniversiteler kurumsal
arşivleri ile açık erişime yeşil ışık yakmış durumdadır. Bu bağlamda YÖK, açık erişim çalıştayları ile sadece yazarın değil, yayıncının/editörün vb. herkesin emeğini karşılıksız bırakmadan, çeşitli
finansman kaynakları ile açık erişimi Türkiye’de de Kurumsal
arşivlerle başlatmıştır.
Yakın bir gelecekte; tüm üniversiteler kendi akademisyenlerinin
yayınlarını kendi sitelerinden ücretsiz erişime sunacak, YÖK
kanalı ile de tüm üniversitelerin kurumsal arşivleri tüm dünyaya
yayılacaktır.
Ücret, lisans vb. her türlü engeli kaldırarak bilimsel bilgiyi özgürleştiren, atıf oranını ve çalışmanın tanınırlığını artıran ve adil
kullanımı sağlayan; bilgi konusunda toplumsal bir hareket olan
Açık Erişim’i Kütüphane Birimi olarak destekliyor, Bilgiye özgürlük diyoruz.
Açık erişimli kaynaklarla ilgili detaylı bilgi için Kütüphane
Birimi’ne başvurabilir, web sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
17 Kasım-16 Aralık 2014 Tarihli Kütüphane Kullanım Bilgileri:
• En Çok Okuyan Öğrenci: Nida Demir (Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi)
• En Çok Okuyan Akademisyen: Yeliz Ergül (Yabancı Diller Yüksekokulu - Okutman)
• En Çok Okuyan İdari Personel: Murat Acet (Rehberlik Koordinatörü)
• En Çok Okunan Kitap: Kürk Mantolu Madonna / Sabahattin Ali • En Çok Okunan Ders Kitabı: Sears and Zemansky's University Physics:
With Modern Physics/ Hugh D. Young
• En Çok İzlenen Film: My Best Friend's Wedding = En İyi Arkadaşım Evleniyor
[DVD]/ yön.: P.J. Hogan
• En Çok Bağış Yapan Kişi: Boğaçhan Çanak (Genel Sekreter)
Yeni Gelenler:
• 21. Yüzyılda Türkiye / Emre Kongar
• Gerçek Özgürlük/ Doğan Cüceloğlu
• Toplumsal Cinsiyet Yazıları-Kadınlara Dair Bir Kaç Söz/ Şengül Hablemitoğlu
• Moda Okulu /Aysu Altaş
• Siyaset, Sosyoloji ve Toplumsal Teori/ Anthony Giddens
• Kafamda Bir tuhaflık / Orhan Pamuk
• Bana İkimizi Anlat / Ahmet Batman
24
BİLİM
Yrd. Doç. Dr.
Aylin İlden Koçkar
Fen-Edebiyat Fakültesi
Öğretim Üyesi
“Çocuğum
ve ben”
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından desteklenmekte olan
erken dönem ebeveynlik desteği: Anne Duyarlığı ve Güvenli Bağlanmayı Artırmaya Yönelik Müdahale programı uygulaması Türkiye’de ilk kez yapılacak.
Psikolojik gelişim bakımından yaşamın ilk yılları en önemli
dönem olarak kabul edilir. Son otuz yılda psikoloji alanında
yaygın olarak çalışılan bağlanma kuramına göre, yaşamın ilk
yıllarında çocukla onu büyüten(ler) arasındaki duygusal bağın
kalitesi, çocuğun hem çocukluk devresinde hem de ileriki
yaşamı boyunca psikolojik gelişimini etkiler. Güvenli bir
duygusal bağın ve dengeli duygusal gelişimin sağlanabilmesi
için erken dönemdeki olumlu ebeveyn davranışları çok önemlidir.
Bu projenin temel amacı olumlu ebeveyn davranışlarını
artırmaya yönelik olarak geliştirilen bireysel video-geribildirime dayalı müdahale programının Türk kültürüne uyarlanması, uygulanması ve etkisinin görgül olarak test edilmesidir.
Çalışmaya, Ankara ve İstanbul'un görece düşük gelir ve eğitim
düzeyine sahip ailelerin yaşadıkları bölgelerinden seçilecek
olan, bebekleri 9-30 ay aralığında 100 annenin katılması
planlanmaktadır. Proje grubunda yer alan önceden eğitilmiş
Yüksek Lisans ve Doktora öğrencileri tarafından, müdahale
grubundaki 60 anne ile bir yıl süresince her biri yapılandırılmış
dört görüşme yapılacaktır. Görüşmelerde annelere, daha önceden anne-çocuk etkileşimlerinin kaydedildiği videolar üzerinden, ‘çocuğun işaretlerini doğru tanıma’, bunlara ‘tutarlı, etkin
ve zamanında karşılık verebilme’ ve bu şekilde ‘çocuğun ihtiyacı olan güvenli üssü sağlayabilme’ konularında bireysel
geribildirimler verilerek, farkındalık ve duyarlık kazanmaları hedeflenmektedir. Kontrol grubundaki 40
anneye ise herhangi bir müdahalede bulunulmayacak, sadece telefonla yapılacak görüşmelerle
çocuğun gelişimi takip edilecektir. Bilgilendirici
dokümanlarla da desteklenecek olan bu
programının, anne duyarlığı ve güvenli
bağlanmayı artırarak, çocukların olumlu
duygusal ve sosyal gelişimlerini desteklemesi beklenmektedir. Uygulanacak
olan bu programının düşük sosyoekonomik düzey (SES) ve eğitime
sahip ailelerde daha etkili olduğu
literatürdeki çalışmalarda gösterildiğinden,
katılımcıların
ağırlıklı olarak bu özelliklere
sahip annelerden seçilmesi
hedeflenmektedir. Güvenli
bağlanma ve dengeli
duygusal gelişim, bireyin ve
toplumun sağlıklı gelişimi
ve geleceği bakımından en
değerli sosyal kapitaldir.
25
Bu nedenle, erken dönemde olumlu ebeveyn davranışlarını
artırmaya yönelik destek/müdahale programlarının geliştirilmesi ve uygulanması toplum ve ülke yararı bakımından öncelikli önem arz etmektedir. Bu çalışmanın en önemli katma
değeri, toplumda güvenli bağlanma ve buna uygun annebabalık tutum ve davranışlarını yaygınlaşmasını teşvik etmek
olacaktır.
Türkiye’de ilk kez uygulanacak olan bu programın gelecekte
sistematik olarak yaygınlaştırılması annelerin olumlu ebeveynlik davranışlarını geliştirmeleri ve bunun sonucunda çocukların sağlıklı psikolojik gelişimi bakımından topluma önemli
katkıda bulunacağı düşünülmektedir.
SAĞLIK
Yrd. Doç. Dr.
Gökhan OKAN
Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi
Sivilceler
hakkında bilinmesi gerekenler
Akne ya da bilinen ismiyle sivilce gençlerde en sık karşılaşılan cilt hastalığıdır. Sivilceler genellikle
erkeklerde 14-19 yaş, kızlarda ise 10-17 yaş arasında başlar. Sivilceler estetik açıdan kişide önemli
sorunlar yaratır. Sivilceli gençlerin tedavilerinin erken başlanılıp, düzenli takiplerinin yapılması psikolojileri üzerinde de iyileştirici olmaktadır.
Kronik bir hastalık olan ve düzenli takip gerektiren akne kişinin ruh
sağlığını olumsuz etkiler. Akneli hastalarda psikiyatrik bozukluklar
sanıldığından daha fazla görülür. Ergenlik döneminde dış görünüm
önem kazanmaktadır. Bu dönem kişilerin kendini tanıdığı, kişiliğin
geliştiği dönemdir. Gençler kendilerini güzel görmek, çevreye
beğendirmek, hoşlanılmak isterler. Böyle bir dönemde aynaya
bakıldığı zaman sivilceli bir yüzle karşılaşmak gençleri üzebilir,
bazen sosyal becerilerin gelişimini olumsuz etkileyebilir. Kişinin
kendini
olumsuz
algılamasına neden
olarak kendine olan
güvenini azaltabilir.
Sivilceli kişiler sivilcelerini kapatmak için
birtakım yöntemlere
başvurur.
Bazıları
saçlarını uzun tutarak
alınlarını kapatmaya
çalışırken bayanlarda
makyajla
sivilceleri
kapatma
yoluna
başvurur. Sivilceleri
kapatmak için kullanılan makyaj ürünleri
ise sivilceleri daha çok
artırarak bir kısır
döngü gelişir. Bazıları
ise sivilceleri sıkarak
tedavi etmeye çalışır.
Sivilcelerin sıkılması
ciltte
leke ve iz kalmaAJANDA
sına neden olur. Tüm bu işlemlerin amacı sivilceleri çevreye göstermemek, çevreye güzel görünmektir.
Sivilceler çok sayıda neden ile oluşmaktadır. Sivilce oluşumunda
ana sebep vücuttaki androjen dediğimiz hormon miktarının artmasıdır. Kadınlarda eğer sivilceler şiddetli seyrediyor ve kullanılan
ilaçlardan cevap alınamıyorsa androjen fazlalığı buna neden
olabileceğinden hormon araştırması gerekebilir.
Genetik sebepler, bazı ilaçlar, makyaj ürünleri sivilce oluşumuna
neden olan diğer sebeplerdir. Gıdaların sivilce üzerine olan etkileri
çok azdır. Karbonhidrattan yoğun beslenme sivilceleri azdırabilir.
Aynı zamanda sivilcesi olan gençlerin fazla yağlı süt ürünleri
kullanılması tavsiye edilmez
Sivilceler iltihabi olanlar ve iltihabi olmayanlar olmak üzere iki
çeşittir. İltihabi olmayan sivilceler komedon olarak isimlendirilir.
Deri gerildiği zaman beyaz görünümde olan minik kabarıklar ya da
uçlarında siyah tıkaç bulunan görüntüde belli olurlar. İltihabi
sivilceler ise deri yüzeyinden kabarık, uçları sarı iltihabi görünüme
sahiptir. Sivilceler en fazla yüzde, daha az sıklıkta boyun sırt, omuzlar ve göğüs ön yüzünde görülür.
Sivilcenin şiddetine göre tedavi şekli değişir. Hafif ve orta şiddetli
aknede dıştan uygulanan ilaçlar kullanılır. Bu ilaçların bazıları
antibiyotik içerikli, bazıları cilt soyucu özellikte bazıları da birkaç
aktif maddeyi içeriğinde taşımaktadır. Antibiyotiklere karşı direncin
gelişmesi son yıllarda
sık karşılaşılan bir
problemdir. Yıkama
jeli tonik, losyon, krem
şeklinde tedavi ürünleri
vardır.
Renkli
ürünlerin
kapatıcı
özellikleri ayrıca bir
avantaj olmaktadır.
Akne ilaçlarının sonuç
vermesi en erken 4
hafta kadar zaman alır
ve uzun süre düzenli
olarak
kullanılması
gerekmektedir. Gençler bu konuda bilgilendirilmelidir. Sivilceler
yaz
döneminde
hafiflerken kışın ve
sonbaharda artar.
Harici
ilaçların
yetersiz kaldığı ya da
tahrişe neden olduğu
durumlarda ağızdan alınan ilaç tedavisine başvurulur. Şiddetli
iltihabi aknelerde antibiyotikler kullanılır. Bayan hastalarda özellikle
ciltte yağlanma, tüylenme artışı, erkek tipi saç dökülmesi gibi bulgularda sivilcelere eşlik ediyorsa hormonal dengeyi düzenleyen ilaçlar
kullanılır. Çok inatçı ve kistik vakalarda yüksek doz A vitamini
tedavisine başlanılır. Bu tedavi yan etkilerinden dolayı çok düzenli
takip gerektirir.
Sivilce izleri leke şeklinde olan izler ya da çukur şeklinde olan izler
olmak üzere iki çeşittir. Leke şeklindeki izler daha kısa sürede
iyileşme özelliği gösterirler ve harici ilaçlar ya da kimyasal peeling ile
tedavi edilebilirler. Çukur şeklindeki izler daha geç iyileşirler ve sabır
gerektiren bir tedavi gerektirir. Bu tarz izlerde ise dermaroller, laser
ya da derin peeling işlemine başvurulur. Bu tip işlemlerden sonra ise
güneşten korunmak çok önemlidir.
26
TANIDIK TANITTIK
Tanıtımlar, fuarlar ve
il meslek seminerleri
devam ediyor.
İKBU’dan
veli
buluşması
Kurumsal iletişim Direktörlüğü
tarafından düzenlenen İKBU Veli
buluşmaları, Bursa Veli Buluşması
ile başladı. Bursa’da yaşayan öğrenci ailelerimizin yoğun ilgi gösterdikleri gecede Rektörümüz Prof. Dr.
Yıldırım Üçtuğ ile bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadılar.
Kurumsal İletişim Direktörlüğü, Tanıtım Uzmanları
üniversitemizi aday öğrencilerle buluşturmaya devam
ediyor. Ekim ayında başlayan il seminerleri, bu ay da
Samsun, Trabzon ve Ordu İl seminerleriyle devam
etti. İstanbul’dan kendilerine meslek semineri vermek
için gelen akademisyen ve tanıtım uzmanlarımıza
öğrencilerin ilgisi oldukça yoğundu. Öğrenciler bu
uygulamadan memnun olduklarını dile getirdiler.
Velilerin önerileriyle tek tek ilgilenen Üçtuğ, Bursa’nın İstanbul’dan
sonra en fazla öğrencisi olan il
olduğunu belirtti. Gece öğrencilerin
ailelerine gönderdiği mesajlı video
ile son buldu.
Bir günlüğüne
Eczacılık ve Tıp
Fakültesi Laboratuar üniversiteli
oldular
çalışmalarında fark
yaratan uygulamalar.
Güneşli Doğa Kolejinde Eczacılık Fakültesi düşünen
üniversite adayı öğrenciler, fakültemizin laboratuarında akademisyenlerimizle ders işleme imkanı yakaladılar. Uygulanan laboratuar çalışmasını ilgiyle izleyen
öğrenciler, uygulamanın içinde yer almaktan keyif
aldıklarını dile getirdiler.
27
Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi akademisyenlerimizin düzenlediği, Mimarlık ve Robotik Atölye
çalışmaları lise öğrencilerinin
okumak istedikleri bölümlerde, bir
günlüğüne öğrenci olma fırsatı
veriyor. 05 Aralık 2014 tarihinde
Ensar Koleji öğretmen ve öğrencileri Robotik Atölye çalışmasına
katıldı. 09 Aralık 2014 tarihinde
de Devran Koleji öğrencileri
öğretmenleriyle birlikte Mimarlık
Atölyesine katılım gösterdiler. 23
Aralık 2014 tarihinde ise, Sariyer
Ali Akkanat Anadolu Lisesi öğretmen ve öğrencielri Mimarlık
Atölyesine
katıldılar.
Atölye
çalışmalarına katılan öğrenciler,
bölümler hakkında detaylı bilgi
sahibi oldular ve bir günlüğüne
üniversiteli olmanın heyecanını
yaşadılar.
Banu Gökçe TAŞKIN
Tanıtım Uzmanı
Eğitim
Fuarları
Kurumsal İletişim Direktörlüğü, Tanıtım uzmanları, Gaziantep Educaturk, Hatay – İskenderun
Eket, İstanbul Educaturk
ve Adana Educaturk
eğitim fuarlarına katıldılar. Üniversite adayı
öğrencilerin
Tıp,
Mühendislik ve Mimarlık Fakültelerine ilgileri
oldukça yoğundu. Altınbaş Holding bünyesinde
kurulan üniversitemizin
sağladığı iş ve staj olanakları öğrencilerin beğenisini topladı.
Liselere seminer
vermeye devam
ediyoruz.
Yoğun ders takvimleri nedeniyle
kampüsümüzdeki
uygulamalara katılamayan
üniversite adayı öğrenciler
için, seminer uygulamalarımızı kendi okullarında
uygulamaya devam ediyoruz. 01 ve 02 Aralık 2014
tarihlerinde Kağıthane ve
Bağcılar Anadolu Liselerinde eğitim gören öğrencilere
yönelik Mühendislik ve
Mimarlık Fakültesi semineri
verildi. Özel Uğur Hazırlık
Lisesi öğrencileri ise Fen
Edebiyat Fakültesi bölümleri hakkında bilgi alarak,
seminer uygulamamızdan
yararlandılar.
DİJİTAL DÜNYA
“Instagram”cı mısın
“Twitter”cı mı?
Devir görsellik ve hız devri olunca 2012 yılında Facebook
tarafından satın alınan Instagramın Twitter’ı geçmesi de
çoğu kimseyi şaşırtmadı. Oysa senelerdir Twitter, büyümesini
gayet iyi sürdürse de çoğu kişi yavaş yavaş fotoğrafı yazıya
tercih etmeye başlamıştı. Gençler kendi aralarında birbirlerini Facebook insanı, Twitter insanı, Instagram insanı gibi
sınıflandırmalara başladıklarında Twitter insanı kalite ve
donanım olarak elbette daha ön sıralarda yer almaktaydı.
Zor bir iş olan takip edilen kişileri okumak hatta belki de
daha da zoru yazmak beyin yoran bir işlemdi son tahlilde.
2015’e girerken daha az kafa yoran, çekilen fotoğrafı rötuşlayıp, cilası olan güzel birkaç filtre ekleyerek takipçileri ile payaşıp beğeniler kazanmak hatta ve hatta Instagram takipçilerini
çeşitli yollarla arttırarak standart bir fotoğraf paylaşım uygulamasını günümüz şartlarında ticarete dönüştürerek paralar
kazanmak oldukça iyi gelmişti birçoğumuza. 2012’de Instagram’ın fotoğraf linkleri ile Twitter Zaman Akışı’nda önizlemeyi kapatması karşısında kendi fotoğraf filtrelerini çıkaran
Twitter, Instagram’la bir rekabete girişmişti.
Facebook ve Twitter’da İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi
En Fazla Etkileşim Alan Facebook Paylaşımımız:
Ekrem KANDEMİR
Dijital Pazarlama ve
Sosyal Medya Uzmanı
Sonuçta Instagram günde 70 milyon gibi inanılmaz sayıdaki
fotoğraf/video paylaşımı ve 300 milyonu geçen kullanıcısı ile
284 milyon aktif kullanıcısı bulunan Twitter, 2015’e Instagram’ın gerisinde kalarak girdi. Twitter’ın kurucularından
Evan Williams’ın bu duruma tepkisi ise kaçan yatırımcıları ve
kullanıcıları yeniden Twitter’a çekme girişimi olarak algılandı. Williams: “Facebook, yatırımcıları en önemli ölçünün
toplam kullanıcı sayısı olduğuna ikna etti, ama önemli olan
kullanıcıların platforma katılımıdır. Twitter’ın dünya üzerindeki etkisini Instagram’ınkiyle karşılaştırırsanız epey önemli
olduğunu görürsünüz. Elmayla portakalın karşılaştırması
gibi. Twitter, gerçek zamanlı bir bilgi ağı olarak bizim daima
olmasını istediğimiz şey. Dünyadaki her şey Twitter’da
meydana geliyor, önemli şeyler Twitter’da duyuluyor ve
dünya liderleri buradan birbirleriyle konuşuyor. Eğer bu
oluyorsa, dürüstçe söyleyebilirim ki Instagram’ın sevimli
resimlere bakan daha fazla insana sahip olması umurumda
değil! Açıklamasıyla kullanıcı sayısının en önemli ölçü olmadığını kendine has üslubuyla yorumladı.
En Fazla Etkileşim Alan Tweetimiz:
28
KÜLTÜR SANAT
Müzik
Sevilen aşk şarkılarının başarılı yorumcusu Feridun Düzağaç,
10 Ocak'ta Garajistanbul'da şarkılarını seslendirecek.
İlk kez Mersin'de bir grubun solisti olarak
şarkı söylemeye başlayan Feridun Düzağaç, kendi müziklerini üretmeye 1988'de
üniversiteden dört arkadaşıyla birlikte
kurduğu Tını grubuyla başladı. 1990'lı
yıllardan beri melankolik şarkı sözleriyle
dikkatleri üzerine çeken Düzağaç, 2009 Kral
TV
Video Müzik Ödülleri'nde "Beni Bırakma"
şarkısına çektiği klip ile "Yılın Klibi" ödülüne layık görüldü. Feridun Düzağaç, müziğin yanı sıra televizyon ve sinema filmlerinde de
rol aldı. 2005 yapımı "Gece 11.45", 2007 yapımı "2 Süper Film Birden" ve
2008 yapımı "Aşk Tutulması" isimli sinema filmleri ile "Derman" ve "Binbir
Gece" dizilerinde kamera önüne geçti.
Çıkarttığı son albümle müzik listelerinin üst sıralarında yer alan Zakkum,
23 Ocak'ta Beyoğlu Hayal Kahvesi'nde sevenlerinin karşısına çıkıyor... "On beş yılı geride bırakırken... Doğuya ve batıya aynı mesafeden: Sonbaharın erkenden düştüğü şehir, Ankara'dan...
Burada saatler bozuk, burada takvim durdu, burada her gün sonbahar..." paragrafıyla başlayan “Her gün sonbahar”
albümü, grubun dördüncü stüdyo çalışması ve on üç yeni şarkıdan oluşuyor. DMC Müzik etiketli yeni Zakkum albümünde;
tüm sözler Cem Senyücel’e, tüm müzikler ise Yusuf Demirkol’a ait. Albümün ilk video klibi ise, albümle aynı adı taşıyan
“Her Gün Sonbahar” şarkısına çekildi. DCM Müzik etiketli yeni Zakkum albümünde; tüm sözler Cem Senyücel’e, tüm
müzikler ise Yusuf Demirkol’a ait.
LA BOHÈME by Giacomo Puccini
Büyük kalabalık sahneleri, dekorları ve epik hikayeleriyle bilinen Grand Opera'nın en sevilen eseri
La Bohème; sahne sanatlarının en saygın kuruluşlarından Royal Opera'nın global prodüksiyonu ile
İstanbul'da! Hayat dolu Latin Mahallesi'nde yaşayan fakir sanatçıların kıt kanaat bir yaşam sürdüğü 1830'ların Paris'ini yeniden canlandıran eser, Londra Royal Opera House'dan, 18 Ocak 2015 ve
24 Ocak 2014 tarihlerinde, Zorlu sahnesine taşınıyor. Puccini'nin notaları, tıpkı Rodolfo ve
Mimi'nin aşkında olduğu gibi hem duygusal yoğunluğu hem de Paris toplumundan bir kesitin
bütün gürültü ve canlılığı ile resmedildiği bir renk cümbüşünü içeriyor. Paris'in bohem ruhunu
gündelik yaşamdan bir aşk hikayesi ve eşsiz bir müzik ile anlatan bu romantik eser sizi de büyüleyecek. Tıpkı yüzyılı aşkın bir süredir dünyanın dört bir yanındaki dinleyicilerine yaptığı gibi... La
Bohème; Royal Opera House, Covent Garden, Londra ile işbirliği içinde yapılmaktadır. Bu yapım
ilk olarak 6 Şubat 1974'te Londra'da Royal Opera House'da sergilenmiştir.
29
KÜLTÜR SANAT
Cemal Erez - Bir Bürokratın
24 Saati Resim Sergisi
Sergi
Galeri Selvin'in 30. kuruluş yıl dönümü
sanat etkinliklerinden ikincisi, Tütün
Depo'sunda gerçekleşecek olan Cemal
Erez'in "Bir Bürokratın 24 Saati" isimli
resim sergisi ile devam edecek.
Cemal Erez’in “Bir Bürokratın 24 saati” adlı
resim sergisinde, iktidarların, kendi güçlerini
korumak üzere yarattıkları, çelişkiler ve saçmalıklarla kitlelerin öneri ve girişimlerini engellemek üzere
yapılandırılmış atanmışlar güruhunun soytarılıkları, bir sanatçının gözüyle ironik bir tavır içinde yorumlanıyor. Cemal
Erez'in “Bir Bürokratın 24 Saati” isimli resim sergisini 4 Aralık 2014 - 5 Ocak 2015 tarihleri arasında Tütün Depo'sunda
görebilirsiniz.
Laleper Aytek / Non Paris
Laleper Aytek`in "Non Paris" başlıklı 14. kişisel sergisi açıldı.
31 Ocak 2015`e kadar açık kalacak olan sergide fotoğrafçının
Paris`te iki yıl boyunca sürdürdüğü fotoğraf çekimlerinden
63 siyah-beyaz fotoğraf yer alıyor. Sergiyle birlikte fotoğrafçının
"non paris" adlı bir fotoğraf albüm kitabı da Aralık başında
yayımlanmış olacak. Sergi hafta içi Pazartesi - Cuma günleri
arasında ve Cumartesi günleri 09 :00 - 20 :30 saatleri arasında,
Pazar günleri 09 :30 - 14 :00 arasında gezilebilir.
İstanbul Fransız Kültür MerkeziIstiklal Caddesi
N°4 - Taksim - Istanbul
T : (00 90) (212) 393.81.11
Sinema
Hacker
Siber suç dünyasının global
çapta ele alan film, izinli bir
mahkum ile onun Amerikalı
ve Çinli ortaklarını merkezine alıyor. Chicago’dan Los
Angeles, Hong Kong ve
Jakarta’ya kadar uzanan üst
düzey bir siber suç ağının karanlık yüzünü beyazperdeye taşıyan
filmin yapımını ve yönetmenliğini Michael Mann
üstlenirken, filmin zengin oyuncu kadrosunda Chris Hemsworth, Viola Davis, Tang Wei ve
Wang Leehom yer alıyor. Filmin senaryosu ise Morgan Davis Foehl ve Michael Mann ikilisine ait. Film, 2015 Ocak’ta gösterime giriyor.
Yedinci Oğul Genç Thomas üzerine odaklanan
hikayesiyle 18. yüzyılda geçen bir
macera filmi. Yerel bir hayalet
tarafından bir eğitimden geçen
Thomas kötü ruhlarla savaşmayı
öğrenmektedir. Thomas'ın başa
çıkması gereken ilk gerçek zorluk
ise eğitmeni olan hayalet uzaktayken, güçlü Anne Malkin'in
hapsolduğu yerden kaçmasıyla
başlar. Sergey Bodrov tarafından
yönetilen filmin başrollerini Ben
Barnes, Julianne Moore ve Jeff
Bridges paylaşıyor. Film sinemaseverlerle, 30 ocak’ta buluşuyor.
30
KÜLTÜR SANAT
Fatih'in Fedaisi Kara Murat Türk sinemasının
efsane filmi, 16 Ocak 2015’te yeniden seyircisiyle
buluşuyor.
Korkusuz, genç ve gözü pek bir akıncı beyi olan Kara Murat, Osmanlı ve Bizans
İmparatorlukları arasında Sırbistan'da yaşanan savaşta, Bizans askerlerinin arasına tek başına girip, çatışmaların kaderini belirleyebilen bir savaşçıdır. Osmanlı sınırlarını
koruyarak ve savaşta elde ettiği başarılarla cesaretini bir kez daha kanıtlayan Kara
Murat, Bizans'ın da dikkatini çeker. Ülkesini, halkını, Osmanlı İmparatorluğu'nu ve
de ailesini korumak için canını ortaya koyar. Fakat Sultan Murat'ın kardeşi olan
Orhan Çelebi'nin tek hedefi tahta geçmektir. Öte yandan Sultan Murat'ın padişahlığı genç ve cesur oğlu Sultan Mehmet'e bırakır. Sultan Mehmet'in gençliğinden
cesaret alanlar durumu fırsat bilip, kumpas kurarlar.
Daha önce Yeşilçam sinemamızda 1966 ve 1972 yıllarında iki ayrı versiyonla çekilen Fatih Fedaisi filmleri Cüneyt Arkın ve Kartal Tibet'in canlandırdığı Kara Murat
karakteri ile efsaneleşmişti. Tarihi dönem filmlerinin yeniden popüler olduğu günümüzde Fatih Fedaisi Kara Murat yeniden türün seyircisiyle buluşuyor. Es Yapım
tarafından hayata geçirilen filmin yönetmenliğini Aytekin Birkon üstlenirken, senaryo da yönetmenle birlikte Fatih Usta'ya ait. Filmin oyuncu kadrosunda ise Fatih
Usta'nın yanı sıra Bahadır Sarı, Nezih Işitan, Ömer Faruk Hakeri, Kaan Erkam,
Cem Baza, Şükran Çağman, Şendoğan Öksüz ve güzel oyuncular Nefise Karatay
ile Ceyda Tepeliler yer alıyor.
Tiyatro
Kalp Düğümü
08 Ocak 2015 20:30 - 29 Ocak 2015 20:30
David Eldridge'in kaleme aldığı "Kalp
Düğümü" adlı tiyatro oyunu, Craft Tiyatro'da sahnelenmeye devam ediyor.
"Elinde olsa annemin beni yiyebileceğini
düşünüyorum. Böylece beni tekrar karnının içine sokabilir... “Televizyon sunuculuğu yapan evin küçük güzel kızı Lucy,
annesi tarafından istediği sevgiyi alamamış,
katı mantığı hayatına hükmeden avukat abla
Angela ve eşini alkolden kaybeden, kızlarıyla
sağlıksız bir sevgi ilişkisi kurmuş alkolik bir anne
Barbara... Lucy'nin hayatında hem olumlu hem olumsuz önemli değişikliklere
neden olan 6 erkek karakteri ve bütün bu süreçte tüm aile bireylerin iyileşme
çabasına şahit olacaksınız. Bir Delinin
Hatıra Defteri
Ülkemizde oynanan ilk tek kişilik
oyun olan Bir Delinin Hatıra Defteri'ni Genco Erkal 50 yıl sonra
yeniden yorumluyor. Bir Delinin
Hatıra Defteri, 29 Ocak'ta Kadıköy
Halk Eğitim Merkezi'nde... Nikolay
Gogol'un en sevilen öykülerinden
olan bir Delinin Hatıra Defteri 1965
yılında sahneye uyarlanmış ve
ülkemizde ilk tek kişilik oyun olarak
Genco Erkal tarafından Ankara
Sanat Tiyatrosu'nda oynanmıştı.
Yıllar boyunca sanatçı aynı eseri üç
kez, üç değişik yorumla sahneledi.
Şimdiki yapım oyunun 50. yıl
kutlaması olarak gündeme geliyor.
Gogol'un toplumsal kara mizah
başyapıtı bir kez daha güldürürken
içimizi acıtacak.
İki perde / 135 dakika 31
KÜLTÜR SANAT
Sony'den, Glass Rakibi Gözlük
Teknoloji
Sony, teknoloji meraklılarının ilgisini çekecek yeni bir ürün üzerinde çalışıyor. Cihaz farklı tasarımı
sayesinde istenildiği zaman kullanılabilinecek. Japon üreticinin üzerinde çalıştığı bu proje esasında küçük sayılabilecek bir modülden oluşuyor. Şirketin cihazı herhangi bir gözlüğe, hatta numaralı
camların olduğu gözlüklerde dahi kullanılabilecek. Kullanıcının tek yapması gereken Sony'nin modülünü kendi gözlüğüne yerleştirmek. Bluetooth destekli gözlük modülü OLED bir gösterge ekranı ile
gelirken, desteklenen çözünürlük değeri ise 600 x 400 piksel şeklinde. Ürünün ağırlığı ise sadece 40
gram. Her türlü ışığa ve ortama uyum sağlıyor.
Spor aktivitelerinde de bir gösterge gibi kullanılabilinecek Sony gözlük modülünün çıkış tarihi ve fiyatı
ise bilinmiyor.
Assassin’s Creed Unity İçin 6.7 GB’lık Güncelleme
Ubisoft, piyasaya çıktığından beri birçok hata ile oyuncuların tepkisini çeken Assassin’s
Creed: Unity için bir süredir hazırlanan son güncellemeyi yayımladı. PlayStation 4 ve
Xbox One sahipleri için dün akşam yayımlanan güncellemenin boyutu ise 6.7 GB. Bir
güncelleme için epey yüksek boyutlu olsa da Ubisoft, bu güncelleme ile birçok hatayı
düzelttiğini belirtiyor. Ubisoft’un güncelleme notunda oyunla ilgili frame düşmesi,
lockpick sorunu, harita sorunu, companion app bağlantı hatası, oyunun çökmesi,
ilerlemenin kaybolması, online matchmaking ve bağlanma sorunu gibi birçok hatanın
giderildiği yazıyor. Ancak bu güncelleme beraberinde Xbox One sahipleri için bir de
sıkıntıyı beraberinde getiriyor. Xbox One’da oyunu güncellemek yerine sistem yanlışlıkla oyunun tamamını indirmeye çalışıyor. Güncelleme ile birlikte indirse de zaten
6.7 GB gibi yüksek bir boyut varken bir de 47 GB’ı tekrar indirmeye çalışması gerçekten kötü bir durum. Ubisoft, konuyla ilgili özür diledi ve hatayı gidermeye çalıştıklarını
belirtti. Eğer kutulu bir şekilde alındıysa oyunu komple silip tekrar diskten yüklemek,
ardından güncelleme yapmak mümkün. Dijital ise şimdilik bir çözümü bulunmuyor,
6.7 yerine 40 GB’tan fazla veriyi tekrar indirmek gerekiyor.
2014 yılında Google’da
en çok hangi kelimeleri
aradık ?
Google verilerinden derlediği bilgilere
göre, Türkiye genelinde 2014'te Google'da yapılan aramalarda en büyük yükseliş gösteren kelimeler, "seçim sonuçları",
"dailymotion",
“soma”,
"izlesene",
"düğün dernek", "eokul", yabancı dizi
izle", "med cezir", "yandex" ve "milli
piyango" oldu.
Aynı dönemde dünya genelinde en çok
"Facebook", "Youtube", "Google", "Hotmail", "film", "video", "outlook", "song",
"translation", kelimeleri aranırken, Google'da dünyada en çok yükselen aramalar
"aeat", "game of thrones", "e okul",
"iphone 6", "www.facebook.com login",
"nba", "milli piyango" şeklinde gerçekleşti.
32
İKBU’DAN KARELER
33
İKBU’DAN KARELER
34

Benzer belgeler

00KantinNisan1-18 copy - Kemerburgaz Üniversitesi

00KantinNisan1-18 copy - Kemerburgaz Üniversitesi Vakkas Altınbaş’tan yaşama dair Köln programı öğrencilerle buluştu Gümrük Birliği tartışmaları yine alevlendi Ekranlardaki gibiyim Fabrika’da eğitim İlklerin markası Alpet Kıbrıs Çocuğum ve ben

Detaylı

Vakıf üniversiteleri - Kemerburgaz Üniversitesi

Vakıf üniversiteleri - Kemerburgaz Üniversitesi Aklı devlet üniversitesinde kalanlara Sevgiye, sanata adanmış bir yaşam Mühendislik eğitiminde kariyer planlaması Kış aylarında düşmeye dikkat Koca Kafaları çok sevdik 14 Şubat aşkın günü İKBU’da b...

Detaylı