03 - Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı

Transkript

03 - Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı
AB VE DIŞ ĐLĐŞKĐLER DAĐRESĐ BAŞKANLIĞI
T.C.
MALĐYE
BAKANLIĞI
SAYI 49
BÜLTEN
MART 2011
BU SAYIDA:
AVRUPA BĐRLĐĞĐ’NĐN 2011
BÜTÇESĐ
2
ULUSLARARASI AVRUPA
HAREKETĐ
8
CANCUN ÇIKTILARI
11
THOMAS MORE’UN
“ÜTOPYA”SI
15
2011 Avrupa Gönüllülük Yılı
2009 “Yenilik ve Yaratıcılık” ve 2010 "Yoksulluk ve Sosyal Dışlanmayla
Mücadele" yılından sonra 2011 yılı Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi
tarafından “Avrupa Gönüllülük” yılı olarak ilan edildi. 2011, bireyin gönüllü
faaliyetler yoluyla sosyal yaşantıya daha aktif katılımının önünün açılması
ve sivil toplum düzeyindeki katılımının ve sosyal uyumun artırılması
amacıyla gönüllülük temasına ayrılmıştır.
2011 Avrupa Gönüllülük yılı çerçevesinde, Avrupa Birliği’nde gönüllü
faaliyetlere fırsat tanıyan ve bu faaliyetleri kolaylaştıran bir ortam
yaratılması, gönüllü kuruluşları güçlendirerek gönüllü faaliyetlerin kalitesinin
arttırılması, gönüllü faaliyetlerde kaydedilen başarıların tanınması ve
ödüllendirilmesi ve gönüllü faaliyetlerin değeri ve önemi konusunda
duyarlılığın arttırılmasının amaçlandığı ifade edilmektedir.
Bu zamana değin Avrupa Birliği, Gençlik Programları çerçevesinde
"Avrupa Gönüllü Hizmeti" gibi araçlarla gönüllülük yönünde bazı
girişimlerde bulunmakta idi. Ancak 2011 yılının spesifik olarak bu konuya
odaklanması, girişimlerin sürdürülebilirliği açısından kayda değer bir katkıda
bulunulması bakımından önem arz etmektedir. Avrupa Parlamentosu bu
yöndeki etkinliklerin finansmanı için, 2010 yılında hazırlık bütçesi olarak 3
milyon Avro, 2011 yılında ise 8 milyon Avro tahsis edilmesini onaylamıştır.
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
Avrupa Birliği’nin 2011 Bütçesi
Müge HAYRİYE GÜVENÇ
Avrupa Birliği’nin 2011 yılı bütçesi 15
Aralık
2010
tarihinde
Avrupa
Parlamentosu tarafından onaylanarak
resmi olarak yürürlüğe girmiştir.1 17
Mayıs
2006
tarihinde
Avrupa
Parlamentosu, Konsey ve Komisyon
tarafından kabul edilen Bütçe Disiplini
ve
Mali
Yönetim
Hakkında
Kurumlararası Anlaşma ve Anlaşmaya
Ek
2007-2013
Mali
Çerçevesi
kapsamında yer alan 2011 yılı bütçesi,
Lizbon Antlaşması yürürlüğe girdikten
sonra onaylanan ilk Birlik bütçesi olma
özelliğini taşımaktadır. Bu anlamda,
‘yetki ikamesi ilkesi’2 ne uygun olarak
enerji güvenliği, iklim değişikliği ile
mücadele, çevre, ticaret ve mali
istikrar gibi geniş çapta müdahale
gerektiren politika alanları için ayrılan
mali kaynakların daha etkin ve verimli
kullanılması
amaçlanmaktadır.
Bu
yazıda, Avrupa Birliği’nin 2011 yılı
bütçesinin genel harcama ve gelir
yapısı incelenecek ve 2007-2013 mali
çerçevesi
kapsamında
bir
değerlendirmesi yapılacaktır.
Avrupa Birliği’nin 2007-2013 yıllarına
ilişkin dördüncü mali çerçevesini içeren
Kurumlararası
Anlaşma’da Avrupa
Parlamentosu, Komisyon ve Konsey,
Birlik harcamalarının yedi yıl boyunca
üç temel önceliğe odaklanmasına
karar vermiştir. Bu öncelikler, Tek Pazar
hedefinin
sürdürülebilir
büyümeyi
destekleyecek ekonomi, sosyal ve
çevre politikaları ile bütünleştirilmesi;
özgürlük, adalet, güvenlik ve temel
kamusal ürün ve hizmetlere ulaşım gibi
temel meselelerin daha bütünlüklü
hale
getirilmesi
suretiyle
Avrupa
Vatandaşlığı kavrayışının daha da
güçlendirilmesi ve Avrupa Birliği’nin
küresel çapta daha etkin bir aktör
haline getirilmesidir. Bu önceliklere
AB Uzmanı
uygun olarak da Mali Çerçevede
“Sürdürülebilir
Büyüme”,
“Doğal
Kaynakların Yönetimi ve Korunması”,
“Vatandaşlık, Özgürlük, Güvenlik ve
Adalet”, “Küresel Bir Aktör Olarak
Avrupa Birliği”, “Yönetim Harcamaları”
ve “Telafiler” olmak üzere toplam 6
harcama başlığı oluşturulmuştur.3
Bununla beraber, 1 Aralık 2009
tarihinde yürürlüğe giren Avrupa
Birliği’nin İşleyişi’ne İlişkin Antlaşma’nın
312 inci maddesi ile daha önceki
dönemlerde
Kurumlararası
Anlaşma’nın Ek’i niteliğinde olan ‘Çok
Yıllık Mali Çerçeveler’, kendi başlarına
kurumsal
bir
metin
haline
getirilmişlerdir.4 Lizbon Antlaşması ile,
Kurumlararası Anlaşma’nın bu tarihten
itibaren yalnızca kurumlararası konuları
düzenlemesi
ve
çok
yıllık
mali
çerçevenin Kurumlararası Anlaşma’nın
hükme bağladığı konuların büyük bir
kısmını içermesine karar verilmiştir.5 3
Mart 2010 tarihinde de bu karara
paralel olarak Komisyon Çok Yıllık Mali
Çerçeve Tüzüğü ve Bütçe Disiplini
Hakkında Kurumlararası Anlaşma’ya
ilişkin öneriyi kabul etmiştir.6
Genel olarak bakıldığında AB’nin 2011
yılı
bütçesinin
2007-2013
Mali
Çerçevesine uyumlu olduğu ve genel
harcama
eğilimlerini
yansıttığı
görülmektedir. 2011 yılı bütçesinde
taahhüt ödeneklerinin toplam 141,9
milyar Avro, harcama ödeneklerinin ise
toplam 126,5 Avro’ya ulaşacağı
öngörülmüştür. Böylelikle, 2010 yılında
141,5 milyar Avro olan toplam
harcama miktarı 2011 yılında yaklaşık
400 milyon Avro artarak 141,9 milyar
Avro hacmine ulaşmıştır. AB bütçesine
tahsis
edilen
maksimum
kaynak
2
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
miktarını belirleyen ve bu anlamda
bütçe disiplininin sağlanması açısından
en temel kriter olan öz kaynaklar
tavanına {AB’nin Gayri Safi Milli
Hasılası’nın (GSMH)
%1,23’ü} 2011
yılında da riayet edilmiş ve taahhüt
ödenekleri AB’nin toplam GSMH’sinin
%1,13’ü, harcama ödenekleri ise
%1.01’i sınırları dahilinde kalmıştır.7 AB
bütçe
rakamlarının
son
üç
yıl
içerisindeki gelişme eğilimleri Tablo
1’de gösterilmiştir.
Tablo 1: 2009-2010-2011 Harcama Başlıkları (Taahhüt Ödenekleri)
AB Politikaları için tahmin edilen harcama
miktarı (milyar Avro)
2009
Bütçesi
2010
Bütçesi
2011
Bütçesi
Sürdürülebilir Büyüme
Rekabet edebilirlik:
Büyüme ve İstihdam için Uyum:
60,2
11,8
48,4
64,3
14,9
49,4
64,5
13,5
51,0
Doğal Kaynakların Yönetimi ve Korunması
56,1
59,5
58,7
Vatandaşlık, Özgürlük, Güvenlik ve Adalet
1,5
1,7
1,8
Küresel Bir Aktör Olarak Avrupa Birliği
8,1
8,1
8,8
Yönetim Giderleri
7,7
7,9
8,2
TOPLAM
133,8
141,5
141,9
Kaynak: Rakamlarla AB Bütçesi 2009, 2010 ve 2011 Derleme.8
Şekil 1’de de görüleceği üzere, Avrupa
Birliği’nin 2011 yılı bütçesinin en büyük
kısmını %45,5’lik bir oranla “Sürdürülebilir
Büyüme
Başlığı”
oluşturmaktadır.
Tarımsal harcama ve kırsal kalkınma
önlemlerinin içinde yer aldığı “Doğal
Kaynaklar Başlığı” ise %41,3’lük bir
oranla
“Sürdürülebilir
Büyüme
Başlığı”ndan sonra gelen en büyük
ikinci harcama kalemi durumundadır.
2011 yılı bütçe rakamlarının taahhüt
ödenekleri
bazında
miktar
ve
dağılımlarının 2010 yılı bütçe rakamları
ile
büyük
ölçüde
örtüştüğü
görülmektedir.
Bu
kapsamda,
“Sürdürülebilir Büyüme” için ayrılan
kaynak miktarı 2010 yılına kıyasla %3,6
düzeyinde bir artış göstermiş, “Doğal
Kaynakların Yönetimi ve Korunması”
için ayrılan kaynak miktarı da %1,4
oranında azalmıştır.
Aynı kıyaslama harcama ödenekleri
bazında yapıldığında ise daha farklı bir
Bu
durumla
karşılaşılmaktadır.9
çerçevede, 2011 yılında ekonomik
büyümenin arttırılması için ayrılan
harcama ödeneklerinin (Başlık 1b:
Büyüme ve İstihdam için Uyum) %14,5
oranında arttığı, tarım ve çevre için
ayrılan harcama ödeneklerinin (Başlık
2: Doğal Kaynakların Yönetimi ve
Korunması) ise %3 oranında azaldığı
göze çarpmaktadır. Uyum fonlarına
ayrılan mali kaynak miktarındaki artışın
en önemli sebebi, Birliğe 2004 ve 2007
yıllarında üye olan Merkezi ve Doğu
Avrupa Ülkeleri ile Romanya ve
Bulgaristan’ın
bölgesel
kalkınma
projelerinin hızlanması ve sayıca
artmasıdır.10
Dolayısıyla
Komisyon
bölgesel
gelişmişlik
farklarının
azaltılmasını amaçlayan bu projeler
için daha fazla eş finansman ayırmak
zorunda kalmıştır.
3
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
Şekil 1: 2011 Bütçesi Harcama Dağılımı
Öz
kaynaklarından
oluşan
AB
bütçesinin gelirleri 436/2007 sayılı Öz
Kaynaklar Kararı ile tanımlanmıştır. Bu
kaynaklar, Birliğin ortak politikalarından
(gümrük politikası ve tarım politikası)
elde edilen geleneksel öz kaynaklar,
üye devletlerin ESA 95 kurallarına
uygun olarak hesaplanmış GSMH’lerine
her yıl Birlik tarafından belirlenecek bir
oranın uygulanması sonucunda elde
edilen
GSMH
kaynağı
ve
üye
devletlerin
istatistiksel
yöntemlerle
hesaplanmakta olan KDV matrahları
üzerinden alınan KDV kaynağıdır. 2011
yılında AB harcamalarının %13’ünün
Geleneksel Öz Kaynaklar, %38’inin KDV
kaynağı ve %40’ının ise GSMH kaynağı
ile finanse edilmesi öngörülmektedir.
Birlik
harcamalarının
finansman
kaynaklarının 2009-2011 yılları itibariyle
dağılımı Tablo 2’de gösterilmiştir.
2011 yılı bütçesinde en büyük kaynak
artışı “Vatandaşlık, Özgürlük, Güvenlik
ve Adalet Başlığı”nda gerçekleşmiştir.
Buna göre taahhüt ödenekleri bazında
bu başlık için ayrılan kaynak miktarı %8
oranında artarak 1,8 milyar Avro
düzeyine ulaşmıştır. Bununla birlikte, bu
artışın 813 milyon Avro’luk kısmı
“Özgürlük,
Güvenlik
ve
Adalet”
harcamalarına tahsis edilmiştir.
Bütçe kapsamındaki harcamaların
miktarı tüm bu harcamaların hangi
gelir kaynakları ile finanse edileceği
sorusunu
da
beraberinde
getirmektedir. Bilindiği üzere, 1605/2002
sayılı Mali Tüzük’te tanımlanan bütçe
ilkeleri gereği AB bütçesinin gelir ve
giderleri birbirine denk olmalıdır. Bu
nedenle, AB herhangi bir mali yılda
yapılacak harcamalar için kaynak
göstermeden bir harcama öngöremez.
Tablo 2: Öz Kaynak Finansman Dağılımı
(%)
GSMH
kaynağı
KDV Kaynağı
Geleneksel
Öz Kaynaklar
Diğer
2009
2010
2011
65
17
76
11
75
11
17
1
12
1
16
1
Kaynak: Rakamlarla AB Bütçesi 2009, 2010 ve 2011 Derleme.11
4
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
Kaynak finansmanında 2000 ile 2011
yılları arasında meydana gelen değişim
ise
Tablo
3’te
gösterilmektedir.
Görüleceği üzere, 2000 yılında Birlik
harcamalarının büyük kısmı KDV ve
GSMH kaynaklarının eşit dağılımı ile
finanse edilmekte iken bu durum son
yıllarda Birliğin mali mevzuatında
meydana
gelen
değişmeleri
yansıtacak
şekilde
değişikliğe
uğramıştır. Bu noktada, AB bütçesinin
gelir kaynaklarının gittikçe artan
miktarlarda
GSMH
kaynağından
oluştuğu ve diğer gelir kaynaklarının
oranının düştüğü göze çarpan bir husus
olarak öne çıkmaktadır.
Tablo 3: Öz Kaynak Finansmanı 2000-2011 Karşılaştırması
Kaynak: Avrupa Komisyonu, Finansal Programlama ve Bütçe Genel Müdürlüğü12
Sonuç olarak, Avrupa Birliği’nin 2011 yılı
bütçesinin harcamaların tahsisi ve
gelirlerin finansmanı konusunda 20072013 Mali Çerçevesinde yer alan diğer
yıllara ilişkin bütçelerden pek büyük bir
farklılık
göstermediği
söylenebilir.
Bundan önceki yıllarda olduğu gibi,
2011 yılı bütçesinde de “Doğal
Kaynaklar Başlığı” altında yer alan
tarımsal harcamalara çok büyük
miktarda kaynak tahsis edilmeye
devam edilmiş ve bu harcamaların çok
büyük bir kısmının GSMH kaynağı ile
finanse edilmesi öngörülmüştür. Öte
yandan,
Lizbon
Antlaşması’nın
yürürlüğe
girmesinden
sonra
onaylanan ilk Birlik bütçesi olması
dolayısıyla, ‘yetki ikamesi ilkesi’ne
uygun olarak enerji güvenliği, iklim
değişikliği ile mücadele, çevre, ticaret
ve mali istikrar gibi geniş çapta
müdahale gerektiren politika alanları
için ayrılan mali kaynak miktarlarında
meydana gelen artış diğer göze
çarpan bir husustur.
5
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
Kaynakça:
EU Press Releases, “EU Budget 2010: Investing to Restore Jobs and Growth”,
Strasbourg, 17 December 2009,
<http://europa.eu/rapid/pressReleasesAction.do?reference=IP/09/1958&format=HT
ML&aged=0&language=EN&guiLanguage=en>
Avrupa Komisyonu, Finansal Programlama ve Bütçe Genel Müdürlüğü, “EU Budget
2009” ve “EU Budget 2010”,
< http://ec.europa.eu/budget/budget_detail/current_year_en.htm> ve
< http://ec.europa.eu/budget/budget_detail/next_year_en.htm>
Avrupa Komisyonu, Finansal Programlama ve Bütçe Genel Müdürlüğü, “A Financial
Framework for the Enlarged Union (2007-2013)”,
< http://ec.europa.eu/budget/prior_future/fin_framework_en.htm>
Avrupa Komisyonu, Finansal Programlama ve Bütçe Genel Müdürlüğü, “ The Current
Year: EU Budget 2011”,
<http://ec.europa.eu/budget/budget_detail/current_year_en.htm>
Avrupa Komisyonu, Finansal Programlama ve Bütçe Genel Müdürlüğü, “EU Budget at
a Glance: Where Does the Money Come From?”
< http://ec.europa.eu/budget/budget_glance/where_from_en.htm>
Avrupa Birliği’nin İşleyişine İlişkin Antlaşma (konsolide metin) (OJ C115, 9.5.2008)
< http://www.consilium.europa.eu/uedocs/cmsUpload/st06655-re01.en08.pdf>
Avrupa Topluluklarının Genel Bütçesi Hakkında 25 Haziran 2002 tarih ve 1605/2002/EC,
Euratom sayılı Konsey Tüzüğü.
Avrupa Topluluklarının öz kaynaklar sistemi hakkında 7 Haziran 2007 tarih ve
2007/436/EC, Euratom sayılı Konsey Kararı.
1 Avrupa Komisyonu, Finansal Programlama ve Bütçe Genel Müdürlüğü, “The Current Year: EU Budget
2011”, <http://ec.europa.eu/budget/budget_detail/current_year_en.htm>
2 “Subsidiary Principle”
3 2007-2013 Mali Çerçevesi’nde Başlık 1: Sürdürülebilir Büyüme altında yer alan Başlık 1a: Büyüme ve
istihdam için rekabet edebilirlik, Lizbon Stratejisi kapsamında öncelikli ve geliştirilmesi gerekli alanlar
olarak tanımlanan araştırma geliştirme, eğitim öğretim, trans-Avrupa ağlarının güvenliği ve çevresel
sürdürülebilirliği, tek pazar bütünleşmesinin desteklenmesi ve sosyal politika gündeminin uygulanması gibi
alanların finansmanı için ayrılmış mali kaynakları içermektedir. Başlık 1b: Büyüme ve istihdam için
dayanışma, Yapısal Fonlar, Uyum Fonu, Avrupa Bölgesel İşbirliği ve bölgesel rekabet edebilirlik ve
istihdama yönelik harcamaları kapsamaktadır. Başlık 2: Doğal Kaynakların Yönetimi ve Korunması, Ortak
Tarım Politikası çerçevesindeki pazara yönelik harcamaları ve doğrudan yardımları ve buların dışında
kırsal kalkınma, çevre ve balıkçılık ile ilgili harcamaları kapsamaktadır. Başlık 3: Vatandaşlık, Özgürlük,
Güvenlik ve Adalet, merkezi olmayan ajanslar, temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi, güvenlik ve
koruma, dayanışma ve göçün yönetilmesi, Avrupa kültür ve çeşitliliğinin genişletilmesi, vatandaşların Birlik
politikalarından daha iyi haberdar edilmesi vb. alanları içermektedir. Başlık 4: Küresel Bir Aktör Olarak AB,
Avrupa Komşuluk ve Ortaklık Enstrümanı (ENPI), Kalkınma İşbirliği Aracı (DCI), Endüstriyel Ülkeler
Enstrümanı (ICI), insani yardım, Nükleer Güvenlik İşbirliği Enstrümanı (INSC), Ortak Dış ve Güvenlik Politikası
ve İstikrar Enstrümanı gibi harcama alanlarından oluşmaktadır. Başlık 5: Yönetim Harcamaları, büyük
6
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
ölçüde Birliğin kurumlarında görev yapan çalışanlara ödenen aylıklar ve emeklilik ödemelerini
içermektedir. Başlık 6: Telafiler ise Bulgaristan ve Romanya’ya yönelik harcamalardan oluşmaktadır.
4 Avrupa Birliği’nin İşleyişine İlişkin Antlaşma, (konsolide metin) (OJ C115, 9.5.2008)
< http://www.consilium.europa.eu/uedocs/cmsUpload/st06655-re01.en08.pdf>, Madde 312.
5 Avrupa Komisyonu, Finansal Programlama ve Bütçe Genel Müdürlüğü, “A Financial Framework For the
Enlarged Union (2007-2013)”, < http://ec.europa.eu/budget/prior_future/fin_framework_en.htm>
6 Ibid. “Multiannual Financial Framework Regulation” ve “Interinstitutional Agreement on Budgetary
Discipline”.
7 16 Mart 2010 tarih ve 2010/196/EU, Euratom sayılı Konsey Kararı uyarınca AB GSMH’sinin %1,24 olan öz
kaynaklar tavanı %1,23 olarak değiştirilmiştir. Bu değişiklik dolaylı olarak hesaplanan mali aracılık
hizmetlerinin (Financial Intermediation Services Indirectly Measured – FISIM) AB bütçesi ve öz kaynaklar
amacıyla tahsis edilmesinden kaynaklanmıştır. Konsey Kararına ilişkin Tebliğ ise 16 Nisan 2010 tarihinde
kabul edilmiştir.
8 Avrupa Komisyonu, Finansal Programlama ve Bütçe Genel Müdürlüğü, “EU Budget 2009” ve
“EU
Budget 2010”, < http://ec.europa.eu/budget/budget_detail/current_year_en.htm> ve
< http://ec.europa.eu/budget/budget_detail/next_year_en.htm>.
9 “The Current Year: EU Budget 2011”
10 Ibid.
11 Avrupa Komisyonu, Finansal Programlama ve Bütçe Genel Müdürlüğü, “EU Budget 2009”, “EU Budget
2010” ve “EU Budget at a Glance: Where Does the Money Come From?”
<http://ec.europa.eu/budget/budget_detail/current_year_en.htm>,
< http://ec.europa.eu/budget/budget_detail/next_year_en.htm> ve
<http://ec.europa.eu/budget/budget_glance/where_from_en.htm>
12 Avrupa Komisyonu, Finansal Programlama ve Bütçe Genel Müdürlüğü, “EU Budget at a Glance:
Where Does the Money Come From?”
< http://ec.europa.eu/budget/budget_glance/where_from_en.htm>
7
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
Uluslararası Avrupa Hareketi
Didem DOĞMUŞ AB Uzmanı
Uluslararası Avrupa Hareketi (European
Movement International)1, Avrupa
entegrasyonunu geliştirmek ve bilgi
paylaşımını
sağlamak
amacıyla,
dernekleri ve ulusal konseyleri koordine
eden
bir
lobi
kuruluşudur.
Sivil
toplumdaki tüm siyasi, ekonomik, sosyal
ve kültürel akımlara açık olan örgütün
amacı; barış, demokrasi, özgürlük,
dayanışma ve insan haklarına saygı
ilkeleri ile vatandaşların aktif katılımı
temelinde
birleşik
bir
Avrupa
oluşumuna katkı sağlamaktır.
Bu yazıda, Avrupa’nın oluşumunda kilit
bir rol oynayan Uluslararası Avrupa
Hareketi ele alınacaktır. Bu çerçevede
yazıda; hareketin nasıl ortaya çıktığı, ne
tür faaliyetler gerçekleştirdiği, hedefleri
ve
üyelerinin
kimler
olduğu
hususlarında özet bir bilginin verilmesi
amaçlanmaktadır.
Avrupa Hareketi’nin temelleri, Winston
Churchill ve Duncan Sandys’in “AngloFransız Birleşik Avrupa Hareketi” (AngloFrench United European Movement)
çerçevesinde öncülüğünü yaptıkları bir
birleşik Avrupa fikrinin ortaya çıktığı
Temmuz
1947’ye
dayanmaktadır.2
Avrupa
Hareketleri
Koordinasyon
Komitesi Kongresi; Avrupa Ekonomik
İşbirliği Derneği (La Ligue Européenne
de Coopération Economique - LECE),
Avrupa Federalistler Birliği (I’ Union
Européenne des Fédéralistes - UEF) ve
Avrupa Parlamenter Birliği (I’ Union
Parlementaire Européenne - UPE)’nin
de katılımlarıyla 17 Haziran 1947
tarihinde Paris’te gerçekleştirilmiştir.
10 Kasım 1947’de ismi “Avrupa
Bütünlüğü için Ortak Uluslararası Komite
- The Joint International Committee for
European
Unity”
olarak
değişen
hareket; 7-11 Mayıs 1948 tarihlerinde
Kanada ve ABD’den gözlemcilerin de
katılımlarıyla
Hollanda’nın
Lahey
kentinde tekrar bir araya gelmiştir.
Toplam 800 delegenin katılım sağladığı
ve Winston Churchill’in başkanlığını
yürüttüğü Kongre, geniş bir siyasi
yelpazeden temsilcileri bir araya
getirmiş ve Avrupa Birliği’nin (AB)
gelişimi
konusundaki
fikirlerin
tartışılmasına yönelik bir platform
oluşturmuştur.
Konrad
Adenauer,
Winston Churchill, Harold Macmillan,
François Mitterand, Paul-Henry Spaak,
Albert Coppé ve Altiero Spinelli
Kongrede
aktif
rol
almışlar
ve
Avrupa’nın siyasi, ekonomik ve parasal
birliğine
yönelik
bir
çağrıyı
başlatmışlardır. Bu dönüm noktası
niteliğindeki konferansın, daha sonra
oluşturulan
“Avrupa
Hareketinin”
şekillenmesinde
büyük
bir
etkisi
olmuştur.
Avrupa Hareketi, resmi olarak 25 Ekim
1948 tarihinde Avrupa Bütünlüğü için
Ortak Uluslararası Komite’nin ismini
değiştirmeye
karar
vermesi
ile
oluşturulmuştur.
Duncan
Sandys
başkan olarak seçilirken Léon Blum,
Winston Churchill, Alcide De Gasperi
ve Paul-Henry Spaak onursal başkan
olarak seçilmiştir.
Avrupa Hareketi’nin ilk temel başarısı,
Mayıs 1949’da Avrupa Konseyi’nin
kurulmasıdır. Avrupa Hareketi ayrıca
Brüj’de
Avrupa
Koleji’nin
ve
Cenevre’de Avrupa Kültür Merkezi’nin
oluşumunda da rol almıştır.
1948 yılından itibaren Avrupa Hareketi,
Avrupa entegrasyon sürecinde temel
bir
rol
üstlenmiştir.
Avrupa
Parlamentosu’nun
Avrupa
halkları
8
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
tarafından
doğrudan
seçilmesi
yönünde, ayrıca AB Antlaşması ve
Avrupa Anayasası lehinde çabalar sarf
etmiştir. Bunların yanı sıra, Avrupa’daki
demokratik ülkelerde ve totaliter rejime
tabi olmuş ülkelerde beyin takımlarının
(think-tank) ve bir hareket ağının
oluşturulması noktasında çalışmalar
yürütmüştür.
-
Uluslararası Avrupa Hareketi bugün,
Birleşik
Avrupa’nın
gelişiminde
vatandaşların
ve
sivil
toplum
kuruluşlarının
(STK)
aktif
katılımını
sağlamada teşvik edici ve kolaylaştırıcı
bir yapının oluşumunu temin için
çalışmaktadır. Bu kapsamda Hareket;
üye
ülkelerdeki
Ulusal
Konsey
temsilcileri ile Avrupa’daki dernekler,
siyasi
partiler,
teşebbüsler,
işçi
sendikalarından temsilciler ve bireysel
lobicileri bir araya getirme ve bu
çerçevede siyasi, sosyal ve kültürel
arenaları
etkileme
yönünde
çalışmalarını sürdürmektedir.
-
Hareket bir çalışma ve bilgi grubu
olarak çalışmaktadır. Bu çerçevede
pek çok proje yürütmekte ve faaliyet3
gerçekleştirmekte;
yürütülen
bu
projelere ve faaliyetlere ilişkin bilginin
yayılmasını sağlayarak daha çok
vatandaşın projelerde yer alması
yönünde çaba sarf etmektedir.
Uluslararası Avrupa Hareketi; AB Üye
Devletleri, aday ülkeleri ve adayolmayan ülkeler dahil neredeyse tüm
Avrupa’yı
kapsayan
ve
Avrupa
genelinde geniş bir çarpan etkisiyle
etkin bilgi dağılımını sağlayan, türünde
tek STK’dır. Bu çerçevede, 43 ülkede6
temsil edilmekte ve 30 uluslararası
derneği7 (international association)
bünyesinde
toplamaktadır.
AB’nin
yürüttüğü
faaliyetler
ve
izlediği
politikalar
alanında
Avrupa
Sivil
Toplumunda farkındalık yaratma ve
katılımcı demokrasiyi teşvik etmede
öncü bir rol üstelenen Hareket; 43
ulusal konseyi ve 30 uluslararası üye
derneği ile milyonlarca vatandaşa
ulaşmayı başarmıştır.
Hareket ayrıca bir baskı grubu olarak
da faaliyet göstermektedir. Avrupa
Parlamentosu,
Komisyon,
ulusal
parlamentolar,
otoriteler
ve
hükümetler,
iş
adamları,
sanayi
kuruluşları, STK’lar ve Avrupa’da sivil
toplumu oluşturan pek çok örgüt;
Avrupa Hareketi’nin iletişim ağından
etkilenmektedir.
Uluslararası Avrupa Hareketi’nin, üç
temel çalışma alanı bulunmaktadır:
-
Avrupa’nın
Geleceği:
İklim
değişikliği, finansal piyasalar ve
ekonomi, Lizbon Antlaşması ve AB
seçimleri,
Avrupa’nın
sosyal
boyutları ve Avrupa’nın geleceğine
ilişkin konular.
AB ve Komşuları: AB Komşuluk
Politikası,
genişleme
süreci,
Akdeniz’le ilişkiler, küresel yönetişim
ve çevre ve enerji ile ilgili konular.4
Avrupa Vatandaşları ve Avrupalı
Kimliği: Avrupa’nın iletişiminde, sivil
toplum ve yerel/bölgesel otoriteler
ile birlikte çalışmada, cinsiyet
eşitliğinin
teşvik
edilmesinde,
eğitimin geliştirilmesinde ve Avrupa
entegrasyonunun
tarihinin
ve
mirasının canlı tutulmasında AB’nin
rolü.
Hareketin merkez ofisi Brüksel’dedir.
Yürütülen politika bir kurul tarafından
formüle edilmektedir. Kurulun mevcut
başkanı5, Avrupa Parlamentosu’nun
eski başkanı Pat Cox’tur.
Avrupa entegrasyonunu geliştirmeyi ve
bu süreçte sivil toplumun aktif katılımını
sağlamayı amaç edinen Uluslararası
Avrupa Hareketi, AB’nin yürüttüğü
9
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
faaliyetler ve izlediği politikalara ilişkin
Avrupa
genelinde
bilginin
yayılmasında kilit rol oynayan bir lobi
kuruluşudur. Kapsadığı üye devletler ve
uluslararası örgütler ile milyonlarca
vatandaşa ulaşmayı başaran örgüt,
yürüttüğü projeler ve gerçekleştirdiği
faaliyetler
ile
Avrupa
genelinde
farkındalık
yaratma
ve
katılımcı
demokrasiyi teşvik etmede öncü bir rol
üstlenmekte; bu çerçevede Birleşik
Avrupa fikrinin oluşumuna da ciddi
katkılar sağlamaktadır.
Kaynakça:
European Movement, Annual Report, 2007-2008.
İKV e-bülten, 7-13 Şubat 2011.
http://www.europeanmovement.eu/
http://ikv.org.tr
http://www.tusev.org.tr/content/detail.aspx?cn=629
1
Ayrıntılı bilgi için bakınız: http://www.europeanmovement.eu/
Birleşik Avrupa Hareketi, İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşturulan örgütlerin koordinasyonunda bir
platform görevi görmüştür.
3 Örneğin 9 Mayıs Avrupa Günü kutlamaları, pek çok konuda seminer ve konferanslar ve eğitsel, kültürel
ve bilgilendirici projeler.
Bu faaliyetler çerçevesinde 11-12 Şubat 2011 tarihlerinde İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde “Aday Ülkelerde
STK’lar: Siyasi Taahhütten Etkin Diyaloga” başlıklı bir kongre gerçekleştirilmiştir. Uluslararası Avrupa
Hareketi ve Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) tarafından gerçekleştirilen ve AB’ye üye ve aday
ülkelerden üç yüz kadar sivil toplum kuruluşu temsilcisi, kamu yetkilisi, uzman ve akademisyenin katılım
sağladığı kongreye ilişkin detaylı bilgiler için bakınız: http://www.tusev.org.tr/content/detail.aspx?cn=629
ve http://www.ikv.org.tr/
4 Uluslararası Avrupa Hareketi, Akdeniz’in kuzeyi ve güneyi arasındaki diyalogda çok aktif bir rol almıştır.
Aynı önem, doğudaki komşular için de gösterilmektedir
5 Avrupa Hareketine, Paul-Henry Spaak, Robert Schuman, Walter Hallstein, Jean Rey, Gaston Thorn,
Enrique Baron Crespo, Valery Giscard d’Estaing, Mario Soares ve Jose-Maria Gil Robles gibi tarihte
önemli rol oynamış Avrupa siyasi liderleri başkanlık etmiştir.
6 Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belçika, Beyaz Rusya, Birleşik Krallık, Bosna Hersek,
Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Ermenistan, Estonya, Finlandiya, Fransa, Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, İtalya, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İzlanda, Karadağ,
Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malta, Moldova, Norveç, Polonya, Portekiz,
Romanya, Sırbistan, Slovenya, Ukrayna, Türkiye, Yunanistan.
7 Avrupa Gazeteciler Derneği (AEJ), Avrupa Diş Hekimleri Konseyi (CED), Avrupa Demiryolu Personeli
Derneği (AEC), Avrupa Emeklilik Planı Derneği (European Association of Retirement Schemes for Liberal
Professions - EurelPro), Avrupa Veterinerler Konfederasyonu, Avrupa Kültür Merkezi (EEC), Avrupa
Ekonomik İşbirliği Derneği (European League of Economic Cooperation - ELEC), Dünyada Avrupalılar
(Europeans Throughout the World - ETTW), EurActiv Vakfı, Avrupa Sivil Toplum Daimi Forumu; Avrupa
Öğretmenler Derneği (AEDE), Avrupa Öğrencileri Forumu (AEGEE), Güney Avrupa Kadın Derneği
(AFEM), Avrupa Bağımsız İşçi Sendikaları Konfederasyonu (CESI), Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi
(CEMR), Avrupa Kırsal Topluluklar Şartı, Avrupa Çevre Denizcilik Bölgeleri Konferansı (Conférence des
Régions Périphériques Maritimes d'Europe - CRPM), Avrupa Vatandaşları Eylem Servisi (ECAS), İnşaat
Şirketleri Avrupa Federasyonu (European Federation of Building Societies - EFBS), Avrupa İşçi Sendikaları
Konfederasyonu (ETUC), Avrupa Halk Partisi (EPP), Avrupa Liberal, Demokrat ve Reform Partisi (ELDR),
Avrupa Toplulukları Eski Resmi Görevlileri Uluslararası Birliği (International Association of Former Officials of
the European Communities - AIACE), Uluslararası Avrupa Çalışmaları Merkezi (CIFE), Genç Avrupalı
Federalistler (JEF), Avrupa Sosyalist Partisi (PES), Federal Sendika Birliği, Avrupa Federalistler Birliği (UEF),
Avrupa Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler ve El Sanatları Birliği (UEAPME), Avrupa Petrol Birliği (Union of
European Petroleum Independents - UPEI).
2
10
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
Cancun Çıktıları
Ayşenur ONUR AB Uzmanı
Birleşmiş
Milletler
İklim
Değişikliği
Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 16.
Taraflar Konferansı (COP-16) ve Kyoto
Protokolü 6. Taraflar Toplantısı (CMP-6)
29 Kasım-10 Aralık 2010 tarihlerinde
Meksika’nın
Cancun
kentinde
gerçekleştirilmiştir. Zirve’de, 2012 yılında
ilk yükümlülük dönemi sona eren Kyoto
Protokolü yerine, 2012 yılı sonrasındaki
döneme ilişkin küresel bir iklim rejiminin
oluşturulmasına yönelik müzakerelerin
sürdürülmesi
hedeflenmiştir.
Müzakereler, bir sene öncesinde
Kopenhag’da
alınan
kararlar
üzerinden sürdürülmüş ve esasen
kamuoyunda
iklim
değişikliğiyle
mücadelede Birleşmiş Milletler (BM)
sisteminin etkinliğine olan inancın
yaralanmasına neden olan Kopenhag
Zirvesi’nin etkilerinin hakim olduğu bir
ortamda yapılmıştır. Bu çalışmada,
Cancun Zirvesi’nde alınan kararlar
paketinde yer alan temel unsurlar ile
ülkemiz açısından paketin önemi ve
son
olarak
Zirve’nin
genel
değerlendirmesi üzerinde durulacaktır.
Hatırlanacağı gibi, 7-18 Aralık 2009
tarihlerinde Danimarka’nın Kopenhag
kentinde yapılan 15. Taraflar Konferansı
ve 5. Taraflar Toplantısı (COP-15/CMP5) hukuki açıdan bağlayıcı ve somut
hedefler getiren küresel bir iklim
değişikliği anlaşmasının yapılması ile
sonuçlanamamış, aksine ABD başta
olmak
üzere
belirli
ülkelerin
öncülüğünde siyasi bir uzlaşıyı gösteren
Kopenhag
Mutabakatı
ile
neticelenmişti. Kopenhag Zirvesi’nin
ardından, 4-9 Ekim 2010 tarihlerinde
Çin’in Tianjin şehrinde yapılan İklim
Değişikliği
Oturumlarının
da
ilerlemeden çok sorularla bittiği ve
oturumların ABD ve Çin’in karşılıklı
suçlamalarına sahne olduğu göz
önüne alındığında, 194 ülkeli sürecin
hantallığının COP-16 Zirvesi’ne de
yansıyacağı ve bunun da somut bir
sonuç alınmasına yönelik umutları
kırdığı
yönünde
bir
kamuoyu
oluşturmuştu. Esasen, gelişmiş ülkeler ile
gelişmekte olan ülkeler arasında,
özellikle emisyon azaltımı (mitigasyon)
ve finansman konularında var olan
somut görüş ayrılıklarının çözülememesi
sürecin
önünü
tıkayan
temel
problemdi. Bu doğrultuda, Cancun
Zirvesi’nin başarısız olması halinde
birçok ülkenin BM iklim müzakerelerini
sorgulamaya başlayacağı yönündeki
görüş doğrultusunda anılan zirvede
Kopenhag’da
sonuçlanamayan
konular hakkında ilerleme sağlanması
ve
sonuçta
da
tüm
tarafları
bağlayacak
kesin,
bağlayıcı
ve
bütünleşik bir metnin kabul edilmesi
önem kazanmıştır.
Meksika
Çevre
Bakanı
Patricia
Espinosa’nın
başkanlık
görevini
üstlendiği ve Kopenhag’da alınan
sonuçlara dayanarak 2012 yılı sonrası
için iklim değişikliği çatısını ortaya
koyan COP 16’da varılan uzlaşmanın
temel
unsurları
aşağıda
özetlenmektedir:
• Kopenhag Mutabakatı’nda yer alan
ve küresel hava sıcaklıklarındaki
artışın 1990 yılındaki seviyeye göre 2
derecede sabitlenmesi hedefine ilk
kez bir BM belgesinde yer verilmiştir.
Bunun yanı sıra 2050 yılı itibariyle akıllı
ve
yenilikçi
düşük
karbon
ekonomisinin nasıl oluşturulacağına
dair hedefin belirlenmesine yönelik
bir yol haritası sunulacaktır.
11
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
• 2 derece hedefi doğrultusunda
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin
Kopenhag Zirvesi öncesinde vermiş
oldukları emisyon azaltım taahhütleri
resmi olarak çok taraflı BM süreci
içine alınmış olup, taahhütlerin
netleşmesine
katkı
sağlayacak
süreçler oluşturulacaktır. Buna göre
tüm
ülkeler
düşük
karbon
ekonomilerinin
oluşturulmasını
sağlayacak planlar ve stratejiler
oluşturacaktır.
• Uygun emisyon azaltım önlemlerini
uygulayacak tüm ülkeler, ulusal
uygun emisyon azaltım eylemlerini
tanımlayacaklar ve bunları da yıllık
olarak raporlayacaklardır. Karar
paketinde, şeffaflık ilkeleri, diğer bir
deyişle ülkelerin emisyonlarını nasıl
ölçeceklerine ve raporlayacaklarına
ilişkin kurallar da belirlenmiştir.
Böylece
eylemlerin
saydamlığı
sağlanarak tüm sürecin daha etkin
bir şekilde yürütülmesi sağlanacaktır.
• Gelişmekte
olan
ülkelere
kısa
vadede (2010-2012) toplam 30
milyar dolar ve 2020 yılına kadar 100
milyar dolar finansman ayrılması
taahhüdü onaylanarak finansmanın
doğru bir şekilde gelişmekte olan
ülkelere yönlendirmesini sağlayacak
ve gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerin eşit olarak temsil edildiği bir
“Yeşil İklim Fonu” (Green Climate
Fund) oluşturulacaktır.
• Artan mali ve teknik kaynaklar
doğrultusunda
gelişmekte
olan
ülkelerde adaptasyon projelerinin
daha
etkin
planlanmasını
ve
uygulanmasını sağlayacak yeni bir
“Cancun Adaptasyon Çerçevesi”
(Cancun Adaptation Framework)
oluşturulacaktır.
• Gelişmekte
olan
ülkelerde
ormansızlaşmadan
ve
orman
alanlarının
bozulmasından
kaynaklanan emisyon artışlarının
azaltılabilmesi amacıyla eylemlerin
gerçekleştirilmesini
sağlayacak
mekanizması
“REDD+”1
başlatılacaktır.
• Adaptasyon ve emisyon azaltımı
alanında
teknolojik
işbirliğinin
geliştirilmesini desteklemek üzere
“Teknoloji
Yürütme
Komitesi”
(Technology Executive Committee)
ve “İklim Teknoloji Merkezi ve
Ağı”ndan
oluşan
(Climate
Technology Centre and Network) bir
“Teknoloji
Mekanizması”nın
(Technology Mechanism) kurulması
kararlaştırılmıştır.
• Gelişmekte olan ülkelerde çevresel
etkisi yüksek ve sürdürülebilir emisyon
azaltım projelerini geliştirecek yatırım
ve
teknolojinin
desteklenmesini
teşvik edecek bir “Temiz Kalkınma
Mekanizması Rehberi” (Guidance
on
the
Clean
Development
Mechanism) oluşturulacaktır.2
COP-16 Zirvesi’nin ülkemiz açısından da
değerlendirilmesi
gerekmektedir.
Nitekim, 2012 yılı sonrası için geçerli
olacak
yeni
uluslararası
iklim
anlaşmasına yönelik müzakerelerde
ülkemizin en önemli amacı, taraflarca
sunulan finansman önerilerinde ülkemiz
için risk arz eden çeşitli hususları
bertaraf edebilmek olmuştur. Bu
kapsamda,
COP-16
Zirvesi’nde
ülkemizin özel koşullarına odaklanan ve
2001 yılında Marakeş’te alınan 26/CP.7
sayılı Kararın devamı niteliğinde bir
kararın
pakette
yer
almasının
sağlanması önem arz etmiştir. Böylece,
2012 yılı sonrası için geçerli olacak yeni
uluslararası
iklim
rejimine
yönelik
görüşmelerde finansman konusunda
12
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
ülkemizi mali açıdan taahhüt altına
sokacak
(emisyon
azaltım
taahhüdünde
bulunmamak,
finansmana katkı veren bir ülke
olmamak
ve
ileriki
dönemde
finansman
mekanizmasından
yararlanacak bir konuma sahip olmak)
herhangi
bir
yükümlülük
altına
girmemesinin kabul ettirilebilmesi temel
öncelik olmuştur. Bunun yanı sıra,
ülkemizce, gelişmiş ülkelerin sera gazı
emisyonlarının
azaltılması
için
finansman ve teknoloji transferinde
öncülük
etmeleri
gerektiği
savunulmuştur. Sonuçta da, 26/CP.7
sayılı Karara atıfla “ülkemizin Ek-1
ülkelerinden farklı olduğu tüm ülkeler
nezdinde tanınmıştır” ifadesi karar
paketine eklenmiştir. Bu kapsamda
ülkemizin finansman ve teknoloji
konularında herhangi bir yükümlülüğü
bulunmamaktadır ancak ülkemizin
bunlardan
yararlanmaya
elverişli
olduğu karar paketinde vurgulanmıştır.3
Böylece ülkemiz bu tür kaynaklardan
yararlanabilme açısından daha fazla
müzakere etme şansını elde etmiştir.
Sonuç itibariyle, Cancun’un en önemli
özelliği, iklim konusunda uluslararası
ortak bir sistemin kurulmasına öncülük
etmesidir.4 Konferans sonunda kabul
edilen kararlar genel olarak bir başarı
olarak
değerlendirilmiştir.
Nitekim
Kopenhag’dan
çıkarılan
ders
neticesinde Cancun’da beklentiler
düşük tutulmuş, sürecin devamını
sağlamak
üzere
mutabakat
sağlanması olası konulara öncelik
verilmiştir.5 Neticede de, Cancun’da
bağlayıcı bir anlaşma kabul edilmese
de, sürecin devamlılığı yönünde somut
kazanımlar sağlayan bir kararlar paketi
ortaya
konulmuştur.
Öyle
ki,
beklentilerin ötesinde bir kararlar
paketinde uzlaşmaya varılmış olunması,
iklim değişikliği alanında küresel ve
kapsamlı bir iklim anlaşmasına doğru
bir ara adım olarak nitelendirilebilir.
Cancun’da bağlayıcı bir anlaşma
kabul edilmese de, Cancun Zirvesi
durağan
bir
sürece
canlılık
kazandırılması yönünde başarı olarak
görülmektedir. Ancak unutulmaması
gereken husus, her ne kadar COP
16’da beklentilerin ötesinde bir sonuç
elde edilmiş olsa da üzerinde uzlaşı
sağlanacak kapsamlı ve küresel bir
anlaşmanın sağlanması hususunda
uluslararası
toplumu
bekleyen
zorlukların farkında olunmalı ve konuya
gerçekçi bakılmalıdır. Bu doğrultuda
da Güney Afrika’nın Durban kentinde
28 Kasım-9 Aralık 2011 tarihlerinde
gerçekleştirilecek
COP-17/CMP-7
müzakerelerinde sürecin devamı için
ciddi bir gayret gösterilmeli ve karşıt
görüşlü
ülkelerin
sürece
engel
olmalarının önüne geçilmelidir.
Kaynakça:
Birleşmiş Milletler, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Draft
Decision-/CP.16, “Outcome of the Work of the Ad Hoc Working Group on Long-Term
Cooperative Action Under the Convention”, ss.1-29,
http://unfccc.int/files/meetings/cop_16/application/pdf/cop16_lca.pdf (23.02.2011)
UNFCCC Sekretaryası, “Press Release: UN Climate Change Conference in Cancun
delivers balanced package of decisions, restores faith in multilateral process”,
http://unfccc.int/files/press/news_room/press_releases_and_advisories/application/p
df/pr_20101211_cop16_closing.pdf (23.02.2011)
13
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
http://europa.eu/rapid/pressReleasesAction.do?reference=IP/10/1699&format=HTML
&aged=0&language=EN&guiLanguage=en (23.02.2011)
Evin, Mehveş, “Cancun’dan ne çıktı?”, 15.12.2010,
http://www.euractiv.com.tr/cevre/analyze/mehve-evin-cancundan-ne-kt-014007
(22.02.2011)
1 Gelişmekte Olan Ülkelerde Ormansızlaşmadan ve Orman Bozulmasından Kaynaklanan Emisyonların
Azaltılması (REDD-Reducing Emissions from Deforestraion and Degradation in Developing Countries)
süreci olarak adlandırılan REDD’in amacı; ormansızlaşma ve orman bozulmasının önlenerek emisyonların
azaltılmasını sağlamaktır.
2 UNFCCC, “Draft Decision-/CP.16: Outcome of the Work of the Ad Hoc Working Group on Long-Term
Cooperative Action Under the Convention”, ss.1-29, http://unfccc.int/files/meetings/cop_16/application/pdf/cop16_lca.pdf (23.02.2011);
UNFCCC Sekretaryası tarafından yayımlanan basın özeti için bkz. “Press Release: UN Climate Change
Conference in Cancun delivers balanced package of decisions, restores faith in multilateral process”,
http://unfccc.int/files/press/news_room/press_releases_and_advisories/application/pdf/pr_20101211_co
p16_closing.pdf (23.02.2011); ayrıca Cancun Anlaşması sonuçları özeti için bkz,
http://europa.eu/rapid/pressReleasesAction.do?reference=IP/10/1699&format=HTML&aged=0&langua
ge=EN&guiLanguage=en (23.02.2011).
3 UNFCCC, “Draft Decision-/CP.16: VI: Other Matters”, s.22.
4 Mehveş Emin, “Cancun’dan ne çıktı?”, 15.12.2010, http://www.euractiv.com.tr/cevre/analyze/mehveevin-cancundan-ne-kt-014007 (22.02.2011).
5 Kopenhag Mutabakatı’nın uzlaşı sağlanmadığı için kabul edilmediğini göz önüne alan Bakan Espinosa,
Bolivya’nın itirazlarına rağmen COP ve CMP kararlarının kabul edilmesini sağlamıştır. Cancun’da Bolivya
hariç bütün ülkeler Kopenhag’da alınan kararlarla mutabık kalmıştır.
14
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
Thomas More’un “Ütopya”sı
İbrahim Barış ŞAYLAN AB Uzmanı
Bu yazıda, Thomas More tarafından
1516 yılında yayımlanan, ideal ve mutlu
bir yaşamın nasıl kurulabileceğine ilişkin
farklı fikirler ortaya koyan ve günümüze
kadar ilgi çekmeyi başaran eserlerden
biri
olan
“Ütopya”1
adlı
kitap
tanıtılacaktır. Esere geçmeden önce
yazar hakkında kısa bir bilgi vermek
Ütopya’yı
daha
iyi
anlamamızı
sağlayacaktır. İngiliz yazar ve hukukçu
olan ve hümanist kimliği ile öne çıkan
Thomas More (1478-1535), üst düzey
devlet görevlerinde bulunmuş ve kralın
hizmetine girerek danışmanlığına kadar
yükselmiştir. Ancak zamanla Kral VIII.
Henry ile arası açılmış ve sonrasında
vatana ihanet bahanesiyle idam
edilmiştir. Yazarın Ütopya dışında, Kral
III.
Richard’ın
Tarihi,
Tyndals’ın
Yanıtlarına Tekzip, Savunma ve Fatih
gibi eserleri de bulunmaktadır.
Ütopya ile ün kazanan ve insanları
ideal
devlet
biçimleri
üzerinde
düşünmeye sevk eden More, zamanın
İngiliz Kraliyet yönetimini ve sosyal ve
ekonomik düzenini eleştirerek, insanlar
için daha iyi ve huzurlu bir yaşamın
arayışına koyulmuş ve kendi ideal ada
devletini oluşturmuştur. Ütopya, ideal
devletin
nasıl
kurulabileceğine
odaklanan ilk eser olmamakla birlikte,
Platon’dan beri ideal devlet tanımını ilk
kez bu kadar ayrıntılı ele alması
açısından da dikkat çekmektedir.
Yunanca kökenli ve “olmayan ülkebelli olmayan yer“ anlamına gelen
ütopya sözcüğü, More’un kullanımıyla,
“kusursuz koşullar içinde yaşadıkları
varsayılan insanların bir araya geldiği
ideal ülke”2 olarak ele alınabilir. Eserde
kastedilen
söz
konusu
adanın,
İngiltere’de, Güney Yarım Kürede ve
Atlantik’te Amerika kıtası civarında bir
yerlerde olduğu tahmin edilse de,
aslında nerede bulunduğu tam olarak
bilinmemektedir.
Gerçi
eserin
okuyucuyu öncelikle ilgilendiren tarafı,
adanın nerede olduğundan ziyade, bu
adada
kurulmuş
olan
Ütopya
devletinin kurumları ve işleyişi ile sosyal
ve ekonomik düzenidir.
Ütopya
iki
ana
bölümden
oluşmaktadır. More ilk bölümde,
özellikle İngiltere’deki başına buyruk
kraliyet
yönetimini,
soyluların
egemenliğine dayalı ve zenginliğin adil
dağıtılmadığı ekonomik ve sosyal
düzeni ve savaşların önemli bir yer
tuttuğu siyasi yaklaşımları eleştirerek
başlıyor eserine. İkinci bölümde ise,
Ütopya adası ayrıntılı olarak okuyucuya
aktarılıyor. Ada, More’un bir arkadaşı
vesilesiyle tanıştığı ve eserin baş
karakteri olan, bilgili ve kendini dünyayı
gezmeye adamış Raphael Hythloday
tarafından anlatılıyor. Birçok ülke
görmüş olan Raphael’in yolu bir gün
Ütopya adasına düşer ve orada
gördüğü kendince kusursuz düzeni bir
sohbet ortamında ayrıntılı olarak More
ve yanındakilere anlatır. Ütopya’daki
şehirlere ve başkente ilişkin bilgiler,
yönetim şekli, ceza kurumları, sağlık, din
ve eğitim alanındaki düzenlemeler,
bilim, sanat ve çeşitli uğraşlar, karşılıklı
ilişkiler ve yaşam tarzları, aile hayatı,
evlenme, boşanma, çalışma hayatı ve
köleliliğe ilişkin düzenleme ve kurallar
ve Ütopya’nın savaşa karşı tutumu
ikinci
bölümün
ana
konusunu
oluşturuyor.
More, Ütopya’sını kurarken “mülkiyetin
bireysel olduğu, her şeyin parayla
ölçüldüğü yerde, adaletin ve sosyal
mutluluğun
olamayacağı”3
varsayımdan
yola
çıkıyor.
Bu
varsayımdan hareketle, özel mülkiyetin
olmadığı ve ülke içinde paranın geçerli
15
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
olmadığı bir ada yaratıyor. Bu
bakımdan, ortak mülkiyete ilişkin
verilebilecek en dikkat çekici örnek ise,
kimsenin kendine ait bir evi olmaması
ve evlerin 10 yılda bir kurayla
değiştirilmesidir.
Böylece
insanlar
arasında sahiplik duygusu oluşmasın
istenmiş. Bununla birlikte, Ütopyalıların
evleri hakkında dikkat çekici yönlerden
biri de evlerin aynı tarzda inşa edilmiş
olması, evlerin dış kapılarında kilit
bulunmaması, bahçelerinin düzenine
büyük özen gösterilmesi ve her
Ütopyalının istediği eve girebilmesidir.
Çalışma hayatına gelince, Ütopya’da
engelliler ve hastalar dışında kadınerkek fark etmeksizin herkes çalışmak
zorunda. Kısacası bu adada herkes
herkes için çalışıyor. Tarım ülkesi olması,
Ütopya’da
herkesin
tarımdan
anlamasını gerekli kılıyor. Köylerde 2’si
köle olmak üzere 40 kişiden oluşan
çiftlikler bulunuyor. Hem kadınlar hem
erkekler mevsimsel olarak dönüşümlü
bu çiftliklerde çalışıyor ve böylece
köylü ve şehirli gibi sınıfların ortaya
çıkmasına engel olunuyor. Bu çiftlikleri
bilgi ve tecrübe sahibi biri kadın biri
erkek olmak üzere iki kişi yönetiyor.
Bunun dışında toplumun ihtiyaçlarına
cevap
verebilmek
açısından
dokumacılık ve demircilik gibi çeşitli
zanaat dallarında çalışan Ütopyalılar,
yöneticiler ve din görevlileri de
bulunuyor adada. Çalışma süresi
günde 6 saat olarak belirlenmiş ve geri
kalan zamanlarda kendilerini geliştirme
fırsatı veriliyor Ütopyalılara.
Öte yandan kölelik sistemi de var
Ütopya’da. En çetrefilli ve zor işler
köleler tarafından gerçekleştiriliyor. Bu
konudaki ilginç bir örnek ise, et ihtiyacı
için hayvanların kesilmesi kölelerce
yapılıyor. Böylece kan göre göre
acıma
duygularının
körelmesi
önlenmek istenmiş Ütopyalıların. Ancak
savaş
durumunda
silahlı
olarak
yakalanan
düşmanlar,
ağır
suç
işleyenler ve diğer ülkelerde ölüm
cezasına çaptırılıp buralardan köle
olarak satın alınan kişiler köle oluyor
Ütopya’da.
Ütopya’da evler gibi birçok şey herkes
için hemen hemen aynı. Örneğin,
kadın-erkek veya evli-bekar olmak gibi
durumlar dışında herkesin giysisi aynı
şekilde tasarlanmış. Diğer bir aynılık,
şehirler için de geçerli. Her şehirde 6 bin
ailenin yaşadığı 54 şehir bulunan
Ütopya’da başkent Amaraute dışında
tüm şehirler sokaklarından çarşılarına
kadar aynı şehir planına göre kurulmuş.
Şehirler arasında 1 günlük yürüyüş
mesafesi olacak şekilde en az 24 millik
bir mesafe bırakılmış. Başkenti ise tüm
şehirlerin tam ortasında ve ulaşımı her
şehirden rahat olacak bir şekilde
kurulmuş. Şehirlerin nüfusunun fazla
artması arzu edilen bir durum değil
Ütopya’da. Bir nevi nüfus kontrolü
olmakla birlikte, nüfus artışına göre
diğer şehirlere aktarım ya da yeni
şehirlerin
kurulması
gündeme
gelebiliyor. Şehirler 4 ana bölgeye
ayrılmış ve her bölgede 1’er çarşı
bulunmakta. Her Ütopyalı besin,
giyecek ve eşya gibi ihtiyaçların
bulunduğu bu çarşılardan herhangi bir
karşılık olmadan ihtiyaçlarından istediği
kadarını alabiliyor. Ancak hiç kimse bu
çarşılardan
ihtiyacından
fazlasını
almıyor.
Ütopya’da ataerkil bir aile hayatı
bulunuyor ve aile toplum içinde
merkezi bir role sahip. Ailenin reisi evin
en yaşlı erkeği ve evlenen oğullar
genelde babasının evinde yaşamaya
devam ediyor. Kızların 18, erkeklerin ise
22
yaşından
önce
evlenmesi
yasaklanmış
durumda.
Boşanma
normal şartlarda ancak bir tarafın
ölmesi ile vuku buluyor, ayrıca aldatma
ya da aşırı geçimsizlik gibi durumlar
16
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
sonucu yaşanan boşanmada, suçlu
taraf bir daha evlenemiyor.
Yemekler ise her sokakta bulunan
halkevlerinde hep birlikte yeniyor.
Böylece
hem
yemek
yapma
zahmetinin önüne geçiliyor hem de
aynı masanın paylaşılmasıyla birliktelik
sağlanmış oluyor. Yemeklerde her
gencin yanına bir yaşlı kişi oturuyor ve
böylece gençlerin yemek süresince
yapabilecekleri
taşkınlıkların
engellenmesi
sağlanıyor.
Aynı
zamanda
Ütopya’daki
yemek
masalarında gençlere düşüncelerini
açıkça
söylemelerine
de
imkan
veriliyor.
Sağlık açısından her şehrin dışında 4
tane hastane bulunuyor ve buralarda
yaşlılara ve diğer hastalara özenle
bakılıyor. Ütopya’da bir nevi ötenaziye
de izin verilmiş durumda. İyileşmeyecek
kadar ağır ve eziyet çeken hastalara
isteğe bağlı ölüm de seçenekler
arasında. Sağlık açısından dikkat edilen
diğer bir husus ise, besin maddeleri ve
dışarıdan gelen yabancıların kente
sokulmadan önce yıkanması olarak
karşımıza çıkıyor. Böylece bulaşıcı
hastalıkların önüne geçilmesi isteniyor.
Ütopyalılar
için
demokratik
bir
yönetime sahip diyebiliriz. Her kentte
oturan 30’ar aile yılda bir gizli oy
yöntemiyle bir yönetici seçiyor. 300 aile
ve her 30 aile tarafından seçilen 10
yönetici toplanarak yeni bir üst yönetici
daha seçiyorlar. Sonunda seçilen tüm
yöneticiler halkın gösterdiği 4 aday
arasından birini kentin başkanı olarak
seçiyor. Görev süreleri genelde bir yıllık
olup,
kent
başkanı
zorbalığa
kaçmadığı sürece ve başarılı olduğu
takdirde ömür boyu bu görevde
kalabiliyor.
Yöneticilerin
katılımıyla
oluşan kent kurultaylarında kente ilişkin
hususlar tartışılıyor ve üzerinde iyice
düşündükten sonra karara bağlanıyor.
İlginç bir durum ise, bu tür kurultaylar
ya da büyük halk toplantıları dışında bir
araya gelip memleket işlerini konuşmak
ölümle cezalandırılan bir suç olarak
belirlenmiş. More, bunun nedeninin,
yöneticileri
halka
eziyet
edecek
kararlardan uzak tutmak ve rejimi
değiştirmelerinin
önüne
geçmek
olduğunu belirtiyor. Ütopya’da aydın
olmak bir nevi ayrıcalık sağlıyor ve tüm
yöneticiler, hakimler ve din görevlileri
aydın olarak tanımlanan insanlar
arasından seçiliyor. Herkesin kendini
geliştirdiği takdirde aydın olabileceği
bir ülkede, varlıklı ve soylu olmanın
ayrıcalık
yaratmaması
More’un
yaşadığı dönem açısından dikkat
çekici olarak görülebilir.
Hukuk düzeninin oldukça az detaya
sahip olduğu Ütopya’da, kanunlar
herkesin anlayabileceği gibi sade ve
sayıca
az.
Özel
mülkiyetin
ve
maddi/ticari ilişkilerin bulunmadığı bir
yerde yasaların sade olması aslında
normal karşılanabilir. Bununla birlikte,
böylesine dengeler üzerine kurulu
eşitlikçi bir toplumsal düzen için her
kuralın
sıkı
sıkıya
belirlenmesi
zorunluluğu bir nevi mutlak disiplini
ortaya çıkarmış durumda. Ütopya’da
suç işlemek de bunu tasarlamak da
aynı cezaya tabii. Ölüm cezası yerine
topluma tekrar kazandırılmak isteniyor
suçlular.
Ancak
köle
olarak
cezalandırılanlar istenildiği gibi hareket
etmezlerse ölüm cezası alabiliyorlar.
Ütopyalılar
savaşa
hiç
sıcak
bakmıyorlar. Savaşın ancak savunma
amaçlı
yapılması
gerektiğini
düşünüyorlar. Savaş, savaş yapılmadan
kazanılmak isteniyor ve düşman tarafını
para ve çeşitli yollarla bölerek savaşı
baştan
kazanmak
arzusundalar.
Örneğin, savaş başladığında düşman
ülkenin en kalabalık yerlerine ilanlar
asılıyor ve krallarının veyahut liderlerinin
öldürülmesi ve teslim edilmesi için çeşitli
17
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
ödüller ortaya koyuyorlar. Savaşı
kazanmaları durumunda ise, düşman
tarafına büyük tahrip vermeden savaş
sonucu
ortaya
çıkan
masrafları
ödetiyorlar. Zorunlu halde savaşa
girildiği takdirde, kendi vatandaşları
yerine paralı asker tutmayı yeğliyorlar.
Bu nedenle, dış ticarette kazandıkları
para, elmas ve altın gibi değerli şeyleri
bu amaç için saklıyorlar. Zaten ülke
içinde bu tür değerli şeylerin pek bir
maddi değeri yok aslında. Bu tür
değerli
madenler
ya
çocuklara
oyuncak olarak veriliyor ya da suç
işleyenlere utanç sembolü olarak
takılıyor. Ütopya’ya bu tür süslü şeyler
takmış
olarak
dışarıdan
gelen
yabancılar ve elçiler alay konusu
olabiliyor.
Ütopya’da çeşitli dini inanışlar da
mevcut; örneğin güneşe, aya ve
gezegenlere tapanlar olduğu gibi, tek
tanrı inancını taşıyanlar da var.
Ütopyalılar akılla dini bir tutuyorlar ve
kimsenin
asla
dininden
dolayı
kötülenemeyeceğine inanıyorlar. Dinle
devlet işlerini de birbirinden ayrı
tutuyorlar. Ütopya’da din adamı sayısı
da sınırlı tutuluyor. Ütopyalılar ruhun
ölümsüzlüğüne inandıkları için ölümü bir
şölen gibi karşılıyorlar ve ölenin
arkasından ağlamak yerine onun için
şarkılar söylüyorlar ve şiirler okuyorlar.
Sonuç itibariyle, Thomas More’un
Ütopya’sı, yaşadığı zamanın başta
İngiltere olmak üzere Avrupa’sında var
olan siyasi, ekonomik ve sosyal
düzenine bir tepki niteliğinde. More
halkın mutlu ve eşit bir şekilde
yaşayacağı aklındaki ideal devleti
Ütopya’da kurarak; para, mülk ve
gelecek kaygısı olmayan bir dünya
yaratmak istemiş. Bu ideal düzenin
hem kendi ülkesinde hem de dünya
çapında yayılması arzusunu belirten
More, “bir şu Ütopyalıların, bir de bizim
şu halimize bakın mesajı”nı4 vermek de
istiyor. More’dan sonra onun takipçisi
olarak, Campanella’nın Güneş Ülkesi,
Bacon’ın Yeni Atlantis’i, Winstanley’in
yazıları
ile
Leveller-Tesviyeciler,
Harrington’un Oceana’sı, Vairasse’ın
Severambların
Tarihi
gibi
çeşitli
eserlerde
yazarlar
kendi
ideal
devletlerini kurmuşlar ve bu yönde yeni
fikirlerin
doğmasına
olanak
sağlamışlardır.
Kaynakça:
Encyclopædia Britannica Online (2011), 22 Feb. 2011,
http://www.britannica.com/EBchecked/topic/620755/utopia
More, Thomas (1997), Utopia (Çev. Sabahattin Eyuboğlu ve Vedat Günyol), Cem
Yayınevi, İstanbul.
Sarıca, Murat (1999), 100 Soruda Siyasi Düşünce Tarihi, Gerçek Yayınevi, İstanbul.
Vorlander, Karl (2004), Felsefe Tarihi (çevirenler Mehmet İzzet ve Orhan Saadeddin) İz
Yayıncılık, İstanbul, 2004.
Urgan, Mina (2000), Utopia – Thomas More (Mina Urgan’ın İncelemesiyle), İş Bankası
Yayınları, İstanbul.
1
Kitabın çevirisinde Ütopya kelimesi Utopia olarak kullanılmıştır.
"utopia." Encyclopædia Britannica Online, 22 Şubat 2011,
http://www.britannica.com/EBchecked/topic/620755/utopia
3 Murat Sarıca, 100 Soruda Siyasi Düşünce Tarihi, Gerçek Yayınevi, 1999, İstanbul, s. 55.
4 Bkz. Mina Urgan, Utopia – Thomas More (Mina Urgan’ın İncelemesiyle), İş Bankası Yayınları, İstanbul,
2000.
2
18
T.C.
MALĐYE BAKANLIĞI
AB VE DIŞ ĐLĐŞKĐLER DAĐRESĐ BAŞKANLIĞI
Đlkadım Caddesi No:2 Kat:6 06450 Dikmen/ANKARA
Telefon: (312) 415 23 28 - 415 23 31
Faks: (312) 417 11 72
e-posta: [email protected]
http://www.abmaliye.gov.tr/
© 2011 T.C. Maliye Bakanlığı
Tüm hakları saklıdır.
Bültenimizde yer alan yazıların sorumluluğu yazarlara ait olup Maliye Bakanlığı açısından bağlayıcılığı yoktur.

Benzer belgeler

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ üstünde tutan zorba bir kişinin yönetim biçimidir. Devlet, yönetim ve toplumla ilgili olarak bazı ilkçağ filozoflarının düşüncelerine de detaya girmeden yer vermek yerinde olacaktır. Çünkü ilkçağ f...

Detaylı