RAFET EL ROMAN - Çekmeköy Belediyesi

Transkript

RAFET EL ROMAN - Çekmeköy Belediyesi
RÖPORTAJ
si
Çekmeköy Belediyesi Aylık Kültür Sanat Dergi
TEMMUZ 2015 Sayı:8
TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ…
KARS
Çekmeköy Müftüsü
MUHAMMET
SUİÇMEZ
“ROMANTİK” ŞARKILARIN PRENSİ
RAFET EL ROMAN
Çekmeköy2023
-1
BAŞARI YOLCULUKTUR
BİR VARIŞ NOKTASI DEĞİL...
Çekmeköy Belediyesi Fen İşleri Müdürülüğü
ARTTIRAN GERÇEK
Nİ
Rİ
ĞE
DE
N
NI
RI
ŞA
BA
R
LA
UK
ZORL
0216 600 0 600
www.cekmekoy.bel.tr
GÜÇLERDİR
Ahmet POYRAZ / Belediye Başkanı
Ahmet POYRAZ
Değerli dostlar,
Belediye Başkanı
facebook.com
/BaskanAhmet
Poyraz
twitter.com/A
hmettPoyraz
instagram.com
/ahmettpoyra
z
Bir kutlu zaman diliminin tam da ortasına gelmiş bulunmaktayız. Bu kutlu ay bize sonsuz mutluluğun resmini çiziyor adeta. Orucu yazın şu sıcak
günlerinde serin bir meltem esintisi olarak ilçemize, hanelerimize ve bizzat
kendimize konuk ediyoruz. Ki kutlu bir ziyafetle tanışalım. Bu ay bir olmanın,
birlikte olmanın ayıdır. İyilik ayıdır Ramazan. Soframızı paylaşmanın, dostluğumuzu paylaşmanın ayıdır.
Ramazan ayında siz sevgili dostlarımızla bir arada olmak için belediyemiz önüne
Ramazan etkinlik alanı kurarak sizler için çok özel programlar hazırladık.
Ramazanı, ruhuna yakışır biçimde yaşamak için titizlikle hazırladığımız
etkinliklerde bir arada olmayı ümit ediyoruz. İstiyoruz ki her bir etkinlik
gönüllerimizin tercümanı olsun.
İlçemiz İstanbul’un bir mozayiği ise İstanbul da tüm Türkiye’nin bir mozayiği durumundadır. Bu nedenle Ramazan etkinlik alanında hazırladığımız
hemşehri dükkanları memleket özlemi duyanlar için bir uğrak yeri olmuş durumdadır.
Allah’ın bizleri, içerisinde bin aydan daha hayırlı bir gecenin gizli olduğu
kadir gecesine ve ardından Ramazan Bayramına ulaştırmasını temenni ediyoruz.
Şimdiden Ramazan Bayramının ülkemize ve tüm dünyaya esenlikler getirmesini diliyorum.
Çekmeköy2023
-3
RÖPORTAJ
Çekmeköy Belediyesi Aylık Kültür Sanat Dergisi
TEMMUZ 2015 Sayı:8
TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ…
KARS
Çekmeköy Müftüsü
MUHAMMET
SUİÇMEZ
“ROMANTİK” ŞARKILARIN PRENSİ
RAFET EL ROMAN
Çekmeköy2023
-1
Soner KARTAL / Editör
Temmuz 2015 Yıl:1 SAYI:8
Çekmeköy Belediyesi Adına
İmtiyaz Sahibi
Ahmet POYRAZ
Genel Yayın Yönetmeni
Şahmettin Yüksel
Başkan Yardımcısı
Danışma Kurulu
Şenol Çetin-Başkan Yardımcısı
Latif Coşar-Başkan Yardımcısı
Eyüp Yıldırım-Başkan Yardımcısı
Hasan Öztürk-Başkan Yardımcısı
Ahmet Epli-Başkan Yardımcısı
Fatih Sırmacı-Başkan Yardımcısı
Genel Yayın Koordinatörü
Muhammed Sarı
Kültür ve Sosyal İşler Müdürü
Editör
Soner Kartal
Yayın Kurulu
Muhammed Sarı
Nevzat Hartomacıoğlu
Salih Gebel
Ömer İslam
Cem Mutlu
Hikmet Tekin
Haber Servisi
Çekmeköy Belediyesi Basın Yayın ve
Halkla İlişkiler Müdürlüğü
Tasarım
Greenart Reklam
Matbaa
Greenart Reklam
İletişim
Çekmeköy Belediyesi
Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü
[email protected]
Tel:0216 484 82 57
Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazara aittir.Gönderilen
yazılar, yayınlansın yayınlanmasın iade edilmez. Gönderilen
yazılarda gerekli editoryal değişiklikler yapılabilir.
Bu dergide kullanılan yazı ve görseller izin almak
ve kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir, alıntı
yapılabilir.
4 - Çekmeköy2023
BAYRAMIMIZ MÜBAREK OLSUN…
Rahmetini ve bereketini sınırsızca sunan, bir daha “ya kısmet” diyerek
uğurlayacağımız Ramazan ayını geride bırakmaya hazırlanıyoruz. Gelişini
sabırsızlıkla bekleyen ve geldiğinde “hoş geldin ya “Şehr-i Ramazan” diyebilen, O’ndan hakkıyla istifade edebilen herkese selam olsun.
Ramazanı hakkıyla ve layıkıyla idrak etmiş olmanın sevincini doyasıya
yaşama gününe yani bayrama az bir süre kaldı… Bu rahmet iklimini bize
yaşatan Rabbimize hamt ve şükürler olsun…
Bayramlar, sevinçlerin, mutlulukların doya doya ve coşkuyla yaşandığı ve
paylaşıldığı günlerdir. Dargınlıkların ve kırgınlıkların unutulduğu, küskünlerin aralarındaki kin ve nefret duvarlarını yıkıp attıkları günlerdir...
Gözden uzaklardakilerin hatırlandığı, gönülden uzaklardakilerin ise kucaklandığı günlerdir. Çocukların, mutluluklarının gözlerinden okunduğu,
yetimlerin-öksüzlerin, hüzünlerinin hissedildiği günlerdir, bayramlar…
Bayramlar, affetmenin büyüklüğünün yaşanacağı en güzel günlerdir. Gelin bayramı “bayram” edelim. “Çekmeköy 2023”ekibi olarak sizlere bayram şekeri tadında bir sayı hazırladık. İşte öne çıkan bazı haberlerimizden
başlıklar.
Bu röportajı dikkatle okumanızı öneririm. Romantik şarkıların prensi Rafet El Roman’dan samimi açıklamalar. Usta kalem Cahit Eroğul’un
kaleme aldığı ve siz değerli okuyucularımızın yoğun ilgi gösterdiği “ Futbol Savaşları’ndaki” ikinci perdeyi yine sizler için araladık. Çekmeköy İlçe
Müftüsü Muhammet Suiçmez’den, kulağınıza küpe olacak önemli bilgiler.
Hayatınızın akışını değiştirmeye hazırsanız Dr. Ali Çakmak’ın tavsiyelerini
sakın kaçırmayın. Mahallemizin Muhtarı, Başarıları ile parmak ısırtan firmalarımız, Meclis üyelerimiz, eğitim ve daha fazlası sizler için yine özenle
hazırlandı.
Keyifli okumalar diler, Ramazan bayramınızı şimdiden tebrik ederim.
Görüş ve önerileriniz için adresimiz: [email protected]
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER
06
10
TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ…
“ROMANTİK” ŞARKILARIN PRENSİ
KARS
RAFET EL ROMAN
18
16
AİLEMİZİN ÇINARLARI 5
BEN HALA AĞLARIM..
İSTİKRAR MI KRİZ Mİ?
Mehmet DUMAN/
Kentleşme ve Çevre Sorunları Uzmanı
22
ANNELER-BABALAR DİKKAT…
Muhammed EROL
30 SANATTA HİÇBİR ŞEY
TESADÜF DEĞİLDİR
38
MAHALLEMİZİN MUHTARI
Serdar KARAMAN /
Taşdelen Mahalle Muhtarı
44
24
TABAĞINIZDAKİLER NE KADAR BİRBİRİNE KEFİL OLAN KÖYLÜLER
MASUM?
MODERN ÇEKMEKÖY’ÜN TARiHi-8
Fadime Ceylan Komşu/ Gıda Mühendisi
52
Reha Tekstil
Reha Demirdağ
58
35
ÖMERLİ’DE
İFTAR YAPMAK
68
TANKUT GÜNDOĞAR
Çekmeköy Müftüsü
MUHAMMET SUİÇMEZ
Çekmeköy2023
-5
RÖPORTAJ
“ROMANTİK” ŞARKILARIN PRENSİ
RAFET EL
ROMAN
6 - Çekmeköy2023
RÖPORTAJ
Şarkılarıyla kalbimizin ritmini
artıran, içimizde birikmiş fakat
bir türlü haykıramadığımız duygularımızın sesi olan Rafet El
Roman ile hayatı ve gelecekteki projeleriyle ilgili keyifli bir
röportaj yaptık.
Rafet El Roman, gençlerin en
çok dinlediği ve takip ettiği
şarkıcılar arasında ilk sırada
yer alıyor. Bu başarının sırrını
bizimle paylaşır mısınız?
Başarımın sırrı; farklı kültürleri ve o
kültürden gelen insanları tanıyor olmam. Ufak yaşlarda yaşadığım Almanya
deneyimi, oradaki insanlarla kaynaşmam
ve çeşitli ülkelerden gelen insanlarla
müzik yapmam büyük bir birikim oldu
benim için. Müzik tarzımı ve bilgi birikimimi Almanya’da yaşadığım ortama
borçluyum, daha sonraki başarılarımı ise
istikrarlı çalışmalarıma... 20 yıl boyunca
yaklaşık 12 albüm çıkardım. Her albümde sevenlerimi memnun etmek, bir-iki
hit yakalamak çok önemliydi. İlk anlamda tamamıyla kendi düşünce ve duygularımdan yola çıkıyorum. İşimde en zor
kısım sözü, besteyi, yorumu duygulu bir
biçimde bir eserde bütünleştirebilmek.
Sanatçıyı gündemde tutan ve var eden
şarkılarıdır. Bu durum yavaşladığında
veya tükendiğinde siz de eskiyorsunuz.
90’lı yılların başında benimle aynı
başarıyı yakalamış birçok arkadaşım şu
an unutulmuş durumda. Başarının sırrı;
iyi eser bulmak, üretmek ve her zaman
yaptığınız işle gündemde kalabilmektir.
Böyle bir çıkışı hayal etmiş
miydiniz?
Müzikle hayatımı geçindirmek çocukluk
hayalimdi. Daha Çocukken ileride ne
yapmak istediğimi keşfetmiştim. Hayatta, inanarak, samimiyetle ve sevgiyle
yapılan her şeyin, insana başarı olarak
geri döneceğini biliyordum.Televizyonlarda ve festivallerde sahnedeki sanatçıları
seyrediyordum. Ben de bir gün sahnede
olacağım diye kendime telkin veriyordum. Bu düşünce ister istemez beni
müzik dünyasına hızlı bir şekilde çekmeye
başladı. Nerde müzik cemiyeti veya grubu varsa hemen o ortamın içine giriyordum. 16 yaşında artık kendi sözlerimi ve
bestelerimi oluşturmaya başladığımda
kendime, “Artık bu işi sen de yapabilirsin”
dedim. İlk stüdyoya girdiğimde herkesin
beğenisini toplamayı başardım. Müzik
konusunda tecrübesi olmama rağmen
çalıştığım insanlarla fikir alışverişinde
bulunabiliyordum. Tüm bunların dışında
şansın da yanınızda olması gerekiyor.
Herkes her zaman doğru insanları ve doğru şirketleri bulamayabilir. Başarı için 10
yıl doğru insanları aramakla geçirdim. Ardından gelen eserler, üretkenlik ve doğru
insanlarla çalışmak bu başarıyı yakalamamı sağladı.
Müzik yaşamına çok küçük
yaşlarda başladınız bunun
avantajları ve dezavantajları
nelerdir? Bu durum hayatınızı
nasıl etkiledi?
Müzik, hayaliyle yaşadığım ve yapmak
istediğim bir şeydi ve kesinlikle hayatımı
olumlu yönde etkiledi. 16-18 yaşlarında
kararımı vermiştim, müzikle hayatımı
geçindirecektim. Şöhret basamaklarını
tırmanırken yaşadığım hayal kırıklıkları
mutlaka olmuştur. 80’li yılların sonunda uçak bileti parası biriktirerek Türkiye’ye
geldiğimde
kimse
şarkılarımı
dinlemiyordu ve eli
boş
dönüyordum.
Ama iki ay sonra Alman Radyo Kurumu
tarafından,“Yılın En
İyi Yeteneği” adıyla
düzenlenen yarışmada birinci seçilmem
tekrar umutlanmama
sebep oldu. Bu şekilde inişli çıkışlı bir
serüvenim
oldu.
Şöhreti yakaladıktan
sonra zirvede kalabilmek çok daha zordu. Başarının devamlılığını getirmek
uzun ve iyi bir çalışma gerektiriyor. Bir
albüm 2-3 yıllık çalışmanın sonucunda
ortaya çıkıyor. Sevdiklerime yeni albüm hazırlamak ve iyi bir çalışma ortaya
koyabilmek için 2-3 yıl çok uzun bir süre
değil. Ama o uzayan zamanın sonrasında doğru hamleler yapmak, doğru şarkı
ve klip oluşturabilmek çok önemli. 48
yaşına giriyorum, bu zamana kadar her
şeyi yaşadım diyebilirim. Başarı, şöhret,
aşk, aile, çocuk… Tüm bunların yanında
yaşadığım yalnızlıklar, yolculuklar zordu ama üretim ve başarı için beni daha
çok kamçıladı.
Uzun zamandır müzik piyasasının
içindesiniz en çok özlediğiniz
dönemi ve nedenlerini bizimle
paylaşır mısınız?
Ardımda özlemle bıraktığım veya büyük
Çekmeköy2023
-7
RÖPORTAJ
bu eser patlar” dediğim şarkılarımı doğal
olarak kendime saklıyorum. Diğer sanatçı
arkadaşlara zaman ayırıp şarkı yazmak gibi
bir fırsatım olmadı, bu gidişle de olmayacak gibi görünüyor.
Sanatçı kimliğinin dışında
Rafet El Roman’ı anlatan üç
cümle nedir?
Bu soruyu şöhret olmak isteyen arkadaşlara
bir mesaj vererek cevaplayabilirim.
Mesleğinizde ve sanatınızda ne kadar
büyürseniz büyüyün, alçak gönüllülüğünüzü
hiçbir zaman kaybetmeyin. Çünkü ancak o
zaman kazanabilirsiniz.
Bir daha dünya ya gelseydim
bunu kesinlikle yapmazdım
dediğiniz bir şey var mı?
mutluluklardan hep kaçındım. Ben zaten çok gülen biri değilim. Ekranlardan
dikkat ederseniz yüzüm hep asıktır.
Başarımı birazda yaşadığım hüzünlere
ve yazdığım aşk şarkılarına bağlıyorum.
pişmanlık yaşadığım bir durum yok.
Aslında bugüne kadar yaptığım hiçbir
şey beni çok ilgilendirmiyor. Yarınlarımı
düşünüyorum, yarın ne yapmam gerektiğine bakıyorum. Şimdiye kadar sağlık ve
iş yönünden güzel günler yaşadım. Özel
hayatımda sarsıldığım zamanlar oldu.
Ünlü olmanın beraberinde getirdiği bazı
sıkıntılar var, işin kamuoyuna abartılı
şekilde yansıması, içime kapanmam
ve ciddi kararlar almak zorunda kalmam tüm bunlar zor ve yorucuydu. Bu
üzüntülerim dışında geçmişime dönüp
baktığımda güzel bir hayat yaşadığımı
düşünüyorum.
Neden Aşk şarkıları?
İlk şarkım, aşkımdı. Bir Alman kızına
aşık olmuştum ve onu etkilemek için bir
şarkı yazmıştım. Aşk dünyanın en büyük
konusu ve hayatın kendisidir. İnsanların
ortak noktası olduğu için aşk şarkılarına
tutundum. İnsanların duygularına aşkla
dokunabiliyorsunuz, aşkı içinde barındırmayan her kitap, film ve eser yarımdır.
Aşksız bir şarkı düşünemediğim için tüm
eserlerim aşk dolu…
Ayrıca duyguları yoğun yaşamayı seven
biriyim. Beni zaten mutluluk tatmin etmiyor. Toplumsal meseleler, aşk acısı
ailenizle yaşadığınız bir kavganın geri
dönüşümü olabilir. Bu nedenle gereksiz
8 - Çekmeköy2023
Elinizde sihirli bir değnek var
sanki kime dokundursanız
maaşallah
şöhret
oluyor.
Genelde sizin piyasanızda
ayak oyunları bu kadar çokken
siz aksini yaparak yeteneklere
el uzatıyorsunuz neden?
Şöhret basamaklarını tırmanırken, doğru
insanla çalışma arzusu ve arayışı içindeydim. Çok dua ettim, bir gün karşıma biri
çıksın, beni dinlesin ve keşfetsin istedim. Bu imkanı bulamayarak kapıları
zorlamak zorunda kaldım. Bu durumu
yaşamamdan dolayı, yetenekli gençleri
görünce hemen elimi uzatmak istiyorum.
Yetenekli, üretken ve yıldızı parlak olan
birini gördüğümde yardım etmek istiyorum. Herkese prodüksiyon yapma
veya albüm çıkarma gibi bir imkanım
yok ama en azından vakit ayırıyorum
ve elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Çok sayıda yetenekli gencimiz var,
müzik benim hayatım adlı sitemiz bu
yeteneklere ayrılmış durumda. Sitede
10.000 yeni yeteneğimiz var, bunların
içinde 10 eser ve yeteneği seçerek yeni
bir albüm oluşturdum. Gönül ister ki
bütün yeteneklerle ayrı ayrı ilgilenebilelim…
Bu kadar üretken biri olarak
neden diğer sanatçılara fazla
şarkılarınızı vermiyorsunuz?
Ben hayatı çok yoğun yaşayan biri olarak
sürekli üretim yapma adına fazla zamanım
ve fırsatım olmuyor. Bir de inandığım “evet
Kesinlikle yapmazdım dediğim bir şey yok.
Ne yaptıysam severek ve isteyerek yaptım.
Acısını da, zararını da kendim çektim ve en
önemlisi kimseyi suçlamadım. “Hayat
senindi, karar senindi” diyerek her şeyden
kendimi sorumlu tuttum. Bu sebeple keşkelerim hiç olmadı.
Çekmeköy’ü ve Çekmeköy’lü
hayranlarınızı
nasıl
buldunuz?
Çekmeköy doğasıyla ve çevresindeki
güzelliklerle yaşanılası bir yer. Seyirci
her zaman sıcak ve coşkulu. Çekmeköy
seyircisi de coşkulu ve samimiydi. Sahne tansiyonu çok yüksek olan bir ortam
ki seyircilerle tam olarak bunu yaşadık.
Çekmeköy’de konser benim için çok
keyif verici ve heyecanlıydı. Daha nice
konserlerde buluşuruz inşallah. Tüm
okuyucuların Ramazan Bayramını kutlarım, sevgi ve saygılarımla…
Röportaj Soner
KARTAL
HABERLER
)
MiNiKLERiN GÜNLÜGÜ
SES GETiRDi
Çekmeköy Belediyesi Kültür ve Sosyal
İşler Müdürlüğü tarafından altıncısı düzenlenen okul günlüğü projesinde, dereceye
girenler ödüllerini aldılar. Turgut Özal
Kültür Merkezi’nde düzenlenen ödül
töreninde dereceye girenlere ödüllerini,
Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü
Kansız, Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Aktaş verdi.
Çekmeköy’deki tüm ilkokulların üçüncü
sınıflarına dağıtılan okul günlüklerine, gün
boyu yaşadıklarını yazan öğrencilerden, okullarında ilk beşe girmeye hak kazananlara
lük tutan öğrencilerden; birinciye diz
üstü bilgisayar, ikinciye tablet, üçüncüye
fotoğraf makinesi, dördüncüye kol saati
ve beşinciye taşınabilir müzik çalar hediye
edildi.
ödül verildi. Okul yönetimleri tarafından
kurulan jürilerin belirlediği en güzel gün-
Çekmeköy2023
-9
YAZI DİZİSİ
TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ…
10 - Çekmeköy2023
YAZI DİZİSİ
T
ürkiye’nin
Kafkasya’ya
açılan kapısı olmasının yanı
sıra, pek çok etnik kökeni
bünyesinde barındırarak bir
kültür mozaiği oluşturan
ve tarihimizin tanığı olmuş
Kars’tayız. Atalarımızın, Türkiye sınırlarında ilk yerleştiği bölge olarak bilinen
Kars’a ilk gelişin, M.Ö 1300’lü yıllarda
olduğu günümüze kadar muhafaza edilmiş
olan kalıntılardan anlaşılmaktadır.
İpek Yolu dâhil eski ticaret yollarının
kavşağında bulunan Kars; Urartu, İskit,
Kimmer, Pers, Roma, Arsaklı, Sasani,
Emevi Abbasi, Bizans, Bagratlı, Selçuklu, Saltuklu, Moğol, Gürcü, Karakoyunlu,
Akkoyunlu, Osmanlı ve Ruslar bu kadim
şehirde siyasi egemenlik kurma isteğinin
haklı gerekçesini oluşturmuş belli ki.
Kanuni Sultan Süleyman’ın 1534 yılında gerçekleşen seferi sırasında Osmanlı
topraklarına katılmış, 19. yüzyıl sonları ile 20. yüzyılın ilk çeyreği arasında
sırasıyla Rus, Ermeni ve İngiliz işgallerine
uğramış, son olarak 13 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Kars Antlaşması ile Türkiye
sınırlarına dahil edilen bu güzel şehir; tari-
hi eserleri, kendine özgü mimarisi, coğrafi
yapısı ve iklimiyle insanı kendine hayran
bırakıyor. Hazırsanız tekrar tekrar gezip
görmek isteyeceğiniz bu muhteşem ilimizde
gezimiz başlıyor.
Kars İsmi Nereden Geliyor?
Kars adının nereden geldiği konusunda
birçok rivayet vardır. En kuvvetli ihtimal Kars isminin,M.Ö. 130-127 tarihleri
arasında Kafkas dağlarının kuzeyinden
gelen Bulgar Türklerinin, Velentur boyundan geldiğidir. Aynı zamanda Kars
adının, Gürcüce dilinde kapı kenti anlamına gelen Kariskalaki kelimesinden
aldığı da söylenmektedir.
Kars’a Has Güzellikler
Kuyucuk Kuş Cenneti
Kuyucuk Kuş Cenneti 182 kuş çeşidi ile
dünyanın her yerinden ziyaretçi ağırlamaktadır. Akyaka ilçesinde bir doğal güzellik
ve görsel şölen yaşatan kuşlar görenleri
kendilerine hayran bırakıyor. Hem göl
manzarasına sahip hem de eşsiz ve ender
kuşların yaşam alanı olan Kuyucuk Türkiye’de kesinlikle görülmesi gereken yer-
lerden biri. Türkiye’nin değerleri arasına
giren bu nadide yer, akarsu ve göllerin
bilinçsiz kullanımı sebebiyle birçok tehlike atlatmış durumda. Kuyucuk kuş gölü
ve kuş cennetiyle birlikte ülkemizin diğer
doğal güzelliklerini yaşatmak adına
elimizden geleni yapmalıyız. Yapmalıyız
ki gelecek nesillere ve dünyaya daha fazla
zarar vermeyelim.
Sarıkamış
Türkiye’nin en soğuk yerlerinden biri
olan Sarıkamış’ta kayak meraklıları için
mükemmel bir tatil ortamı oluşturulmuş durumda. En yüksek kar kalitesi ile
önemli kayak merkezlerimizden biri olan
Sarıkamış kayak tesisleri, kar tutkunlarının gözbebeği durumundadır.“Kış
tatili olsun ama macera olmasın” diyenlere de önerimiz var: Sarı Çam
ormanlık alanlarıyla kaplı merkezde
teleferik keyfi; acı su ve soğuk su
çevresinde piknik yapabilirler. Ya da
akşamları şöminenin başında kahve keyfi yapabilir ve kar manzarasının doyasıya
tadını çıkarabilirler.
Sarıkamış ilçesinin eşsiz Katherina
Çekmeköy2023
- 11
YAZI DİZİSİ
Köşkü de görülmeye değer. 2. Çar Nikola zamanında yapılan bu eşsiz güzellikteki yapının en önemli özelliği, Yekpare
ağaçtan yapılmış olması ve çivi kullanılmadan inşa edilmiş olmasıdır. Av Köşkü
ve Ana Köşk olarak iki yapıdan oluşmaktadır. Çarlık dönemine ait birçok Türk filmi burada çekilmiştir.
Son Adresimiz Allahuekber Dağları. Türkiye’nin en önemli sıra dağlarından biri
olup Milli Park olarak ilan edilerek korumaya alınmıştır. Aynı zamanda tarihin
en önemli zamanına tanıklık etmektedir.
Yıl 1914, yer Sarıkamış… 60 bin, başka
bir rivayete göre ise 90 bin askerimizi şehit
verdik. Allahuekber dağlarının tanıklık
ettiği, Enver Paşa komutasındaki 1. Dünya Savaşında yapılan Sarıkamış Harekatının acıları ve şehitleri asla unutulmayacaktır.
Ebu’l-Hasan Harakani
Türkmenistan’dan Şam’a kadar yaşamakta
olan birinin “eline diken batsa acısı benim
acımdır” sözüyle bilinen ve Anadolu’ya
gelen ilk evliyalardandır. Selçuklulardan
önce Anadolu’daki Oğuz beylerinin yapmış olduğu savaşlarda şehit düşen Hasan
Harakani’ye ait türbenin çevresinde 21
adet mezar bulunmaktadır. Türbe dikdörtgen planlı olup üzeri kubbe ile örtülü
ve kubbesi dıştan çinilerle kaplıdır. Zi-
12 - Çekmeköy2023
yaretçilerinin huzur bulduğu bu yapı,
Kars’ın mutlaka görülmesi gereken yerlerindendir.
KARS KALESİ
Öyle sanıyoruz ki Kars’ı gezmeye
Kaleden başlayacaksınız. Şehri Kaleden
kuş bakışı seyredecek ve gördüğünüz
manzara karşısında adeta mest olacaksınız.
Biz de öyle yapıyoruz.
Kars Kalesi 1153 yılında Saltuklu Sultanı
Melik İzzeddin tarafından yaptırılmış.
Tarihin akışı içinde saldırıya uğramış,
yıkılmış, onarılmış, genişletilmiş ve
gelmiş bugüne… Şimdi dış kaleden neredeyse iz kalmamış. Ama iç kale orijinalliğini yitirmesine rağmen tüm görkemi
ile ayakta. Kesme bazalt taştan yapılmış
kalenin dört kapısı var.
Kalenin sunduğu manzara beklentimizi
fazlasıyla karşılıyor: Eteklerinde Eski
Kars, biraz ileride Taht Düzü denilen
yerde Rusların inşa ettiği modern Kars,
daha da ilerisi alabildiğine uzanan yeşil
ağırlıklı rengârenk plato. Hemen aşağıda kalenin üstüne kurulduğu tepenin
bir bölümünü çevreleyerek akan, kavak
ağaçlarının eşlik ettiği narin Kars Çayı ve
üzerindeki üç gözlü Taş Köprü. Etrafında
eski Osmanlı evleri ve hamamların kubbeleri.
Camuşlu Kaya Yazıtları
İnsanlık tarihinin 10 bin yıl öncesine
dayanan Camuslu Kaya Yazıtları görenleri adeta büyülüyor o zamanın insanının
nasıl yaşadığına, nasıl avlandığına,
hayatını nasıl sürdürdüğüne dair bilgiler
veriyor. Resimlerde en dikkat çekici olanları insan, geyik, yaban keçisi ve eşek
figürleriyle adeta insanın nefesini kesiyor. Dünyanın en güzel doğal portresinin
bulunduğu Camuslu Kaya Yazıtları yerli
ve yabancı turistlerin yoğun ilgisini çekiyor. Eğer sizin de yolunuz Kars’a düşerse
Camuşlu köyündeki kültürel zenginliklerimizden kaya yazıtlarının o büyüleyici atmosferinde binlerce yıl öncesini
görebilirsiniz.
Ani Antik Kenti
Bu topraklar, 24 farklı uygarlığa ev sahipliği yapmış. Girişi çift kaleli olan bu kent
adını, İran, Eti ve Roma tanrılarından
aldığı söyleniyor. Ani, Hristiyan Ermeni inancına göre kutsal sayılıyor. Şehir; Kale, Şehristan ve Rabat olarak üç
bölüme ayrılıyor. Kendine hayran bırakan bu muhteşem kentte her türlü inanca
göre inşa edilmiş yapılar mevcut, Cami,
Kilise, Katedral gibi farklı inançlara ait
birçok ibadet yeri bulunmaktadır. Bu
nedenle buraya Mabetler Kenti de denilmektedir.
YAZI DİZİSİ
Çıldır Gölü
Çıldır Gölü, Doğu Anadolu Bölgesi’nin
en büyük tatlı su ve en büyük ikinci
gölüdür. Yılın dört mevsiminde yapılabilen balıkçılık yöre halkı için önemli
bir ekonomik gelir kaynağıdır. Yerli ve
yabancı ziyaretçilerinin kışları atlı kızaklarla yapılan yarışları izleme imkanı bulunduğu ve bu kızaklardan birine binip buz
tutmuş gölün üzerinde gezinti yapmaları
ayrı bir zevk olsa gerek. Özellikle bahar aylarında gölün buzları erirken sergilediği o
muhteşem manzara yöre halkının söylediği ve yakıştırdığı gibi isminin hakkını
verircesine ağlıyor. “Ağlayan Göl” her
mevsim doğayla iç içe huzurlu ve keyifli zaman geçirmek istiyorsanız adresiniz
belli. Çıldır Göl’ü, siz ziyaretçilerini bekliyor.
Kars’ın Lezzetleri
Doğu Anadolu’da adettir, gelen misafir tok
bile olsa ikram yapılmadan bırakılmaz.
Misafir mükellef sofralarla karşılanır,
çeşit çeşit yemekler hazırlanır. Gözünüzü
alamadığınız yemekleri afiyetle yerken
tatlıya yer ayırmayı unutmayın. Kars’ın
mutfak kültürünün vaz geçilmezleri unlu
mamuller, baklagiller ile hayvansal ürünlere dayalı yiyecek ve yemekler oluşturmaktadır. Bu yemekler genel olarak:
helva, hörbe, Kars böreği, hangel, kete,
patatesli veya yeşil mercimekli bulgur
pilavı, erişte pilavı, haşıl, ekşili et, feselli, tencerede şiş kebap, yaprak mantı, tandırda kaz çekmesi, kesme çorba,
hasuda, kuymak, katmer, erişte aşı,
mezik olarak isimlendirilmektedir. Hayvancılığa dayalı süt ürünlerinden peynir
yapımı ve arıcılık yöre halkının en
önemli geçim kaynağını oluşturmaktadır.
Kaz Yemeği
Malzemeler:
Yarım parça kurutulmuş kaz eti, 2 litre Su
Ön Hazırlık: Kaz üzerinde bulunan
telek artıkları temizlenir ve kuyruk üzerinde bulunan yağ keseciği kesilip atılır.
Ardından bir bütün kaz uzunlamasına
ortadan ikiye parçalanır. Parçalardan
biri “kanat ve but olarak” tekrar ikiye
parçalanır ve bir güzel yıkanır. Diğer kalan
parça olduğu gibi dolaba kaldırılır.
Kurutulmuş Kaz Eti Tuzunun Giderilmesi:
Tencere içerisine 2 litre su konulur ve
kaynatılır. Kaynayan su içerisine kaz
parçaları ilave edilir ve parçalar 2 dakika su içerisinde tutulur. Ardından kaz eti
tencereden alınır ve yıkanır.Tenceredeki
su kullanılmaz.
Tencere içerisine kaz eti, 2 litre su konulur ve normal ısıda kaynatılır. Tencere
kaynamaya başladıktan sonra tencerenin
kapağı kapatılır. Ocak ısısı düşük ısı
konumuna getirilir. Kaz eti 2,5 saat süre
ile tencerede haşlandıktan sonra ocaktan
alınır.
Not: Haşlama suyuna tuz ilave edilmez.
Zira etin bünyesinde bulunan tuz, eti tatlandırmak için yeterlidir. Kolay Gelsin…
Çekmeköy2023
- 13
YAZI DİZİSİ
Kars Hatırası
Kars’a geldiğinizde kendinize ve
sevdiklerinize alacağınız hediyelerin
başında Kars kaşarı, gravyeri ve Kars
balı geliyor. Eğer kalıcı hatıra istiyorsanız yöresel motiflerle süslenmiş Kars
kilimleri ve halılarından zevkinize göre
seçip alabilirsiniz. Yöresel gümüş kemerler, başlıklar ve çeşitli gümüş takılar
Kars’ın özgün hediyelik eşyalarıdır. Semt
pazarındaki tezgâhlarda taze sebze ve
meyve, kurutulmuş ya da taze otlar ve
kışlık salça, reçel, erişte gibi ürünler satın
alabilirsiniz.
Notunuzu Almayı Unutmayın
Bu güzel şehre gittiğinizde tarihi
geçmişini öğrenmeden, kaleye çıkıp şehri
kaleden izlemeden, Havariler kilisesini,
Taş köprüyü, Osmanlı dönemi hamamlarını ve Beylerbeyi Sarayını görmeden;
Kaleiçi mahallesinde bulunan Evliya
Camii’ni, Yusuf Paşa mahallesinde bulunan Yusuf Paşa Camii’ni, Ortakapı mahallesinde Fethiye Camii’ni görmeden;
Kars Müzesini gezmeden, Kars merkez
Anı ören yerindeki Büyük katedrali, Tigran Honents (Resimli) kiliseyi,
Abukhamrents (Polatoğlu) kilisesini,
Aziz Prkich kilisesini, Selçuklu Kervan
Sarayını, Küçük hamamı, Anadolu’daki
ilk Türk camii Ebu’l-Menucehr Camii’ni,
Genç Kızlar Kilisesini, Bakireler Manastırını, Soğanlı yaylasını ve Topkaya’yı
görmeden; yöresel mutfak kültürünün
göz bebeği olan tandırda kaz asması ve
tandırda kazın yağıyla demlenen erişte
pilavını yemeden; Kars’ın “Hoş gelişler
14 - Çekmeköy2023
ola Mustafa Kemal Paşa” Şeyh Şamil”
vb. yöresel oyunlarını görmeden; ayrıca
Karslı halk ozanlarının atışmalarını izlemeden, saatlerce süren hikâyelerini dinlemeden; Kars’tan ayrılırken sevdiklerinize
Peynir (kaşar, gravyer, çeçil), tereyağı ve
kara kovan balı almadan DÖNMEYİN…
Bir Şiir…
İster Benden
Sevdiğim yar bana göndermiş name
Rüzgar dokunmamış dal ister benden
Bir lezzet olmasın onun tadında
Hiç arı görmemiş bal ister benden
Ne bir çiçeğim var, ne de bir bağım
Ne bir sedirim var, ne de konağım
Ne bir yuvam vardır, ne de otağım
Al kuşam içinden şal ister benden
Kaşları kemandır, kirpiği oktur
Feleğe karşılık oyunum yoktur
Bir kuzu bulamam koyunum yoktur
Yine de bir sürü mal ister benden
Ben bu gidişilen nereye varam
Derman bulabilmem, yaramı saram
Ne bir çölüm vardır, ne de bir sahram
Yine yüce dağdan yol ister benden
Bu fani dünyada çoktur zararım
Ne bir kazancım var, ne de bir karım
Ne bir ağacım var, ne de yaprağım
Yazın kışın solmaz gül ister benden
Çobanoğlu’yum ben iz bulabilmem
Kışın çok ararım yaz bulabilmem
İnsanlarda doğru söz bulabilmem
Yalan söylemeyen dil ister benden
Murat Çobanoğlu
Bir FIKRA…
Başka Kimse Yok Mu?
Karslı asker, çavuş olmak için imtihana
girer. Komutan sorar:
Oğlum düşman sağdan geldi, ne
yaparsın?
- Ateş açarım kumandanım.
Soldan geldi ne yaparsın ?
- Ateş açarım kumandanım.
Arkadan geldi ne yaparsın ?
- Ateş açarım kumandanım.
Peki yukarıdan hava taarruzu geliyor, ne
yaparsın?
- Kumandanım orada mennen başka bir
Ümmet-i Muhammet yok mu?
Karslı Ünlülerimiz
- Peker Açıkalın - Recep Ergül
- Reis Çelik - Sinan Çetin
- Sönmez Atasoy - Servet Çetin
- Talat Bulut - Tamer Karadağlı
- Tarık Akan - Tuğba Ekinci
- Uğur Yücel - Yavuz Bingöl
- Zafer Algöz - Atilla Cengiz
- Aydemir Akbaş - Azer Bülbül
- Başak Sayan - Bedirhan Gökçe
- Beyhan Saral - Çağla Şikel
- Ceren Hindistan - Hülya Avşar
- Kubilay Penbeklioğlu - Muhlis Asan
- Murat Çobanoğlu
HABERLER
MİNİKLERİN
KARNE SEVİNCİ…
2014-2015 eğitim-öğretim yılının son
ders zili çalarken, Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız, Çekmeköy Belediye Başkan Yardımcısı
Şahmettin Yüksel ve İlçe Milli Eğitim
Müdürü Ahmet Aktaş, Öğretmen Semiha Yıldırım İlkokulu’ndaki öğrencilerin
karne sevincini paylaştı. Okulda öğrenciler, öğretmenler ve velilerin de hazır
bulunduğu bir tören düzenlenirken,
miniklerin gösterileri renkli görüntülere
sahne oldu.
14 Eylül’de Ders Başı
Gelecek eğitim-öğretim yılının ilk zili
14 Eylül Pazartesi çalacak. Okulöncesi,
ilkokul birinci sınıf, ortaokul ve imam
hatip ortaokullarının 5’inci sınıflarındaki öğrenciler uyum programına, 7-11
Eylül’de katılacak. Birinci dönemin 22
Ocak’ta sona ermesiyle öğrenciler, 25
Ocak-5 Şubat’ta yarıyıl tatiline girecek.
İkinci dönem ise 8 Şubat 2016 Pazartesi günü başlayacak ve 10 Haziran 2016
Cuma günü sona erecek.
Çekmeköy2023
- 15
YAZI DİZİSİ
AİLEMİZİN ÇINARLARI 5
BEN HALA AĞLARIM..
Daha başka tür aşklar; geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim.
Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Ş
evket Amca Çekmeköy’ün
tanınan ve çok sevilen
esnaflarından biridir. Oğullarıyla birlikte işlettiği restoranında misafiri eksik olmayan Şevket Amca’nın güler yüzü
ve babasından miras edindiği vakarlı
duruşu, adeta bir davet gibidir her misafirine.. Henüz çocuk yaşta iken kaybettiği babasının acısı yüreğine işlese de,
onun sevgisi eğitmiş bu küçük çocuğu
ve hayata karşı güçlü kılmış.. Babasının
vefat ettiği vakitler hala boğazında bir
düğümdür:
“Ben babamı çok seven bi insanım. Benim kadar babasını seven acaba bi insan daha var mıdır bilemem. Annemi o
kadar sevmezdim. Anne sevilmez mi?
Severdim ama.. Baba dedin mi, ben hala
ağlarım. 13 yaşında babamı kaybettim...
İnanın ben babama tam 4 yıl ağladım.
Çocuk olduğum halde.”
Şevket Amca, babasının nasıl bir insan olduğunu o öldükten sonra aileye
göz kulak olan arkadaşları vasıtasıyla
daha iyi anlar. Ondan kalan en önemli
yadigârlardan biri de, Adnan Menderes
ile ilgilidir.Şevket Amca’nın Menderes
dönemine ilişkin anıları çok sınırlıdır.
Bu yüzden bir kişi ve yönetici olarak
Menderes ile bağı tamamen babasının
Menderes sevgisi ve ona ettiği dualar
üzerinden hacimlenir:
“Babam tabi ki bizi çok severdi. Menderes’i çok severdi. Menderes derdi
başka bir şey demezdi. Ben Kuran’ı ahırda, tarlada, ormanlarda öğrendim diye
ağlardı. (…) Menderes öldüğü zaman
çok ağladı, şunu dedi, Allah rahmet eylesin. Keşke evlatlarımdan biri ölseydi bu
milletiçin, Menderes idam edilmeseydi.”
Şevket Amca’nın Menderes’e duyduğu
derin saygı ve hürmet ise şimdi oğulları16 - Çekmeköy2023
Can Yücel
na anlatımlarında ses bulur.
Babasının ölümüyle zor bir çocukluk
dönemi geçiren Şevket Amca, okuyamamış.
Ancak okumak hep içinde bir ukde
olarak kalmış. Okuma sevgisini anlatırken
gözleri dolan Şevket Amca, şimdilerde
çocuklarına, torunlarına ve her gördüğü
gence okumasını salık vermekte, gençlerin
okuması için elinden geleni yapmaktadır.
İstanbul’a geldikten sonra açık öğretime
başvurarak okuyan Şevket amca, diplomasını alarak okumaya ilişkin ukdesini bir
nebze de olsa teselli etmiştir.
Babasının yokluğunu hissettirmemek
için çırpınan Şevket Amca, daha çocuk
yaşta büyük bir sorumluluğun altına
girmiştir. Evin geçimini sağlamak için
fındıkçılıktan mısır yetiştiriciliğine
kadar her şeyi yapmış, tarlada bağda
bahçede annesiyle birlikte çalışmıştır.
Bir ara köylerinde değirmen bile işletmiş olan Şevket amca, bu zor yıllarda babasının arkadaşlarının onlara kol
kanat gerdiklerini ve böylece babasının
gölgesini sürekli üzerlerinde hissettiğini
anlatır.
Varlıklı bir ailenin kızına sevdalanan
Şevket Amca, kendi deyimiyle ‘Karadeniz
heyheylerinin’ başında olduğu bir dönemde sevdalandığı kızı kaçırır. Uzun süren
kaçıştan sonra kayınpederinin gönlünü
alan Şevket Amca ve eşi, neredeyse 2
yıl sonra ancak evlenebilirler. Zengin bir
ailenin kızı olmasına rağmen, yokluk ve
sıkıntıyı sükunet ve sabırla karşılayan
eşini, dua ve muhabbetle anıyor Şevket
Amca:
“ Yumruk kadar çocuk, 40 kiloluk bi
kadın. İnanın yani 40-50 kilo anca var.
Köyde mecbur, iş bilmez, inek bilmez,
tarla bilmez, bişey bilmez. Şehirde
doğmuş, şehirde büyümüş. Allah razı
olsun, eşimden çok memnunum.”
Ordu’dan
Çekmeköy’e
gelen
Şevket
Amca
Sultançiftliği’ne yerleşmiş.
İstanbul’a ilk geldiğinde
kentin farklı semtlerini
gezen Şevket Amca’nın burayı tercih etmesinin sebebi,
öve öve bitiremediği ve yıllardır kopamadığı Taşdelen sularıymış. Farklı farklı suların
bulunduğu Taşdelen, Şevket
Amca’ya
memleketinin
yeşilini ve suyunu aratmayan,
ona memleketinin havasını
yaşatan bir yerleşim yeri olmuş. Günümüzde Çekmeköy’de
ikamet eden yoğun bir Ordulu
nüfus mevcuttur. Şevket Amca’ya göre Ordu’dan gelip Çekmeköy’e yerleşen çoğu kişinin
bölgeyi tercih sebebi, bölgenin su
kaynaklarıdır:
“Bizim Gürcü milleti suyu
çok sever. Ben buraya da suyun
yüzünden geldim.İstanbul’a ilk
geldiğimde, 69’da buraları gezdik
kayınpederle. Nasıl su akıyo biliyo
musun, her bi tane çeşmenin yanından
böyle sular akıyo (bileğini gösteriyor).
Birisinde şeker suyu yazıyor, birisinde
Taşdelen yazıyor… Hangisini içtiysem
gerçekten mükemmel bir su. Ben İstanbul’a gelirsem buraya yerleşcem dedim.
Allah nasip etti, İstanbul’a geldim, buraya yerleştim. Buranın bizim memleketten farkı yok o zaman.”
İstanbul’a geldikten sonra en mutlu günlerini Taşdelen’de geçiren Şevket Amca’nın çocukları da Taşdelen müdavimlerinden. Kendilerine burada iş kuran
aile, yeşilin ve mavinin harmanlandığı
bu bölge de yaşamayı bir ayrıcalık olarak
görmektedirler.
YAZI DİZİSİ
Şevket Elgin/Ekşioğlu Mahallesi
Çekmeköy2023
- 17
EKONOMİ
İSTİKRAR MI
KRİZ Mİ?
H
Mehmet DUMAN
Kentleşme ve Çevre Sorunları Uzmanı
aziran
seçimlerini
geride
bıraktığımız şu günlerde
“koalisyon mu tek partili
hükümetmi” olacağı tartışmalarının nereye varacağını ve ne getirip
ne götüreceğini bekleyip göreceğiz elbet… Ancak bu tartışmaların ekonomiye yansımalarının neler olabileceği, hiç
şüphesiz üzerinde önemle durulması
gereken bir konudur.
KOALİSYON İSTİKRASIZLIK
MIDIR?
Sosyal, siyasal ve ekonomik istikrarsızlıklar
koalisyon zamanlarında mı yoksa tek
parti iktidarı döneminde mi ön plana
çıkmaktadır. Biz bu konuya objektif
yaklaşarak, her iki tarafın da düşünceleri
doğrultusunda ele almayı doğru buluyoruz.
Bu sebeple fazla yoruma girmeden her
iki tarafın savunucuları bu konuda neler
demişler, hep beraber bakalım.
Tek Parti İktidarını Savunanlara
Göre:
Tek parti iktidarı düşüncesinin doğru18 - Çekmeköy2023
luğunu savunanlara göre siyasi, sosyal ve
ekonomik hamleler, hemen her zaman tek
parti iktidarları dönemlerinde yaşanmıştır.
Örneğin Anavatan Partisi zamanında
1985 yılında alınmış olan “kimilerine
göre” ekonomik devrim niteliğinde olan
kararların, koalisyon hükümetlerinde
alınması çok daha zordur. Genellikle
koalisyon hükümetleri, uzun süreli ve
ülke sorunlarını çözmek için değil, kısa
süreli ve tıkanmaya yüz tutmuş siyasi krizlere çözüm amacıyla başvurulan
geçici çözümler olarak kurulmaktadır.
Bu sebeple de bu tür hükümetlerden
uzun süreli siyasi ve sosyal problemlerin çözümünü beklemek de hayalcilik
olacaktır. Nitekim Haziran 1997-Ocak
1999 tarihleri arsında görev yapan 55.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti (AnasolD’de), erken seçime gitmek zorunda
kalmışlardır.
Hatırlanacak olursa Ülkemizin IMF
politikalarına mahkum edildiği, birçok
işyerinin kapandığı, yazar kasaların z
raporu yerine Başbakanlık bahçesinde
tarih yazdığı, işsizlik oranlarının arttığı
EKONOMİ
ve enflasyonun zirveye tırmandığı, tek
gecelik faiz oranlarının tavan yaptığı,
fakirin daha fakir, zenginin bir gecede
olduğundan daha zengin olduğu dönemler koalisyon hükümetleri ile birlikte
gelen istikrarsızlık zamanlarına denk
gelir. Bu sebeple piyasalar da tek parti
hükümetinin iktidarını öngörmüşlerdir
her zaman.
90’lı yılları siyasi ve ekonomik yönden
hayli zorlu ve sıkıntılı geçiren ülkemizin
kaderi, 2001’in başında yaşanan, (zincirleme bir şekilde faiz ve bankacılık
patlamalarıyla dolu olan bu dönem)
tarihinin en büyük ekonomik krizinden
sonra alınan tedbirler ve özellikle 2002
Kasım seçiminin meydana getirdiği siyasi ve ekonomik istikrar sayesinde
olumlu yönde hızla değişmeye başladı.
Ayrıca bu seçimle beraber daha önce
çözülmesi oldukça zor sorunlar da birer
birer çözülmeye başlandı. 1977-2002
yılları arasında ortalama % 70 civarında
seyreden enflasyon oranı, 2003 yılından
itibaren hızla küçülerek kısa zamanda
tek haneli rakamlara düştü. Yine 90’lı
yıllarda % 200’lere kadar çıkan faiz
oranlarını, 2009’dan itibaren tek haneli rakamlara geriletmeyi başaran da tek
parti iktidarıdır. Hatta bir zamanlar %
50’ye kadar tırmanan reel faizlerin, yine
böyle bir iktidar döneminde eksiye bile
döndüğüne şahit olunmuştur.
Koalisyonu Savunanlara Göre:
Diğer yandan koalisyonların istikrara
katkısı olduğunu düşünenler de yok
değil. Buna göre, toplumda yaşanması
muhtemel gerilimleri temsil yoluyla
azaltma ihtimalleri bulunduğu için istikrarın yeniden tesis edilmesine ve hatta
siyasi- sosyal ve ekonomik krizlerden bu sayede
çıkılabildiğini de savunmaktadırlar. Bu görüşü
savunanlara göre, 19621964 koalisyon iktidarı
döneminde elde edilen
yıllık ortalama %6,7
oranındaki
büyüme
oranı bir başarıdır ve
bu büyüme oranına tek
parti dönemlerinin hiç
birinde ulaşılamamıştır.
Aynı zamanda ithal
ikameci dönem olarak
nitelendirilen 1971-1977
dönemlerinde kurulan
koalisyon hükümetleri
döneminde GSYH yıllık
oranının %6,1 oranında
büyüdüğünü örnek olarak
önümüze koymaktadırlar.
Son olarak en yakın tarihimizin son
koalisyon örneklerini de ele alırlar. Buna
göre 1992-2002 koalisyon hükümetleri
dönemlerinde gerçekleşen yıllık ortalama %3,4 oranındaki büyüme oranının
tüm gelir gruplarına göre daha düşük
kalmasının en temel nedeni, 2001 krizi
ve 1999 yılında yaşanan depremdir. Bu
sebeple özellikle 2000/2001 krizini
koalisyon hükümetine bağlamanın hiç
bir maddi temeli de bulunmamakta, talihsizlik olarak değerlendirilmektedir.
Koalisyonun istikrarsızlığa sebebiyet
vermediğini, ekonomik büyümenin tamamen uygulanan iktisat politikalarına
bağlı olduğunu da söylerler. Bu sebeple
ekonomik büyüme ile iktidar biçimleri
arasında kesin bir bağlantı kurmanın
güçlüğü üzerinde yoğunlaşırlar. Yani
bazı koalisyon hükümetleri döneminde
sağlanan büyüme oranları tek parti
hükümeti dönemlerinden daha yüksek
gerçekleşebileceği gibi tersi de söz konusu olabilir. Bu bağlamda büyüme oranı
üzerinde tek parti iktidarının sağladığı
iddia edilen istikrar ya da koalisyonların
neden olduğu iddia edilen istikrarsızlıktan ziyade önemli olan uygulanan iktisat
politikalarının etkisidir.
Özetlersek…
Özetlersek, koalisyon hükümetlerinin
daha az başarılı olduğu, istikrarsızlığa
sebebiyet verdiği; buna karşılık tek parti
iktidarının daha çok başarılı ve istikrarı
getiren iktidarlar olduğunu söylemek
ciddi akademik çalışmaları gerektiren
hususlardandır. Realite gereği, siyasi, sosyal ve ekonomik hamleler, rahatlıkla tek parti iktidarı dönemlerinde
yaşanıyor olsa da, değişik toplumsal
sınıf ve tabakaları temsil ettikleri ölçüde
koalisyonların da, demokrasinin gelişmesine katkıda bulunabilecekleri göz ardı
edilmemelidir. Bugün ekonomide halledilmesi gereken hususlar yok mudur? Elbette bulunmaktadır. Bu sebeple ister tek
parti hükümeti olsun isterse koalisyon
hükümeti olsun, iktidarın öncelikle çözmesi, sonuçlandırması gereken hususlara
dikkat ve hakkaniyet ölçüsünde eğilmesi
gerekmektedir. Son bir not olarak, ister
koalisyon ister tek parti hükümetleri
olsun, gelir dağılımında adalet sağlandığı
vakit, bu cennet vatan ülkemiz altın
çağını işte o zaman yaşayacaktır…
Çekmeköy2023
- 19
KÖŞE YAZISI
FUTBOL SAVAŞLARI
Cahit EROĞUL
‘FUTBOL ASLA
SADECE FUTBOL
DEĞİLDİR’ 2
Türkiye Gazetesi İstihbarat Şefi
TRİBÜNDE BİR SAVAŞ
SUÇLUSU
‘Barış Maçı’
sloganıyla oynan
maçta tribünlerde
yaşanan olaylar
maça damga
vurdu.
Eski Yugoslavya topraklarında 1990’lı
yılların başından itibaren yaşanan
savaşlar, parçalanan Yugoslavya’dan
ayrılarak bağımsız olan ülkeler arasında yaklaşık 10 yıl boyunca hiçbir spor
müsabakası oynanmamasına neden oldu.
Savaşların ardından ‘yüksek riskli’ ilk
maç, bugünkü Sırbistan ve Karadağ’dan
oluşan Yugoslavya Federal Cumhuriyeti ile Hırvatistan arasında 18 Ağustos
1999 tarihinde Belgrad’daki ‘Maracana’
Stadı’nda oynandı.
Maçın başında Hırvatistan milli marşının
okunması, tribünleri dolduran binlerce
Sırp taraftar tarafından ıslıkla protesto
edilirken, futbolcular ve teknik heyet
maç boyunca birçok kez hakarete uğradı.
1990 yılındaki olaylı maçın başkahramanı Boban’ın Hırvatistan forması
giydiği maçta büyük çaplı bir olay
yaşanmadı. Savaş suçundan Lahey’de
yargılanması devam eden eski Sırp general
Ratko Mladiç’in de izlediği maç, golsüz
berabere sona ermişti.
Maçın rövanşı ise benzer bir atmosferde
Zagreb’de oynandı. Maksimir Stadı’nı
dolduran 40 bin taraftar, maç boyunca
Sırp oyunculara hakaret etmişti. Büyük
çaplı olayların yaşanmadığı bu maç, 2-2
berabere tamamlanmış ve Yugoslavya
Federal Cumhuriyeti 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılma hakkı elde
etmişti.
‘BARIŞ’ MAÇINDA KAN AKTI
Bosna Hersek, savaşın ardından Yugoslavya Federal Cumhuriyeti ile ilk
maçını 21 Ağustos 2002’de oynadı.
20 - Çekmeköy2023
Saraybosna’daki Koşevo Stadı’nda oynanan karşılaşma, yüzbinin üzerinde insanın hayatını kaybettiği savaşın ve 1995
yılında Srebrenitsa’da soykırımın yaşanmasının ardından ilk kez iki tarafı karşı
karşıya getirmesi dolayısıyla önemliydi.
Karşılaşma, ‘Barış Maçı’ sloganıyla
oynansa da tribünlerde yaşanan olaylar
maça damga vurdu.
Bosna Hersek, 2006 Dünya Kupası Elemelerinde yeniden Sırbistan-Karadağ karşı
karşıya geldi. Saraybosna’daki mücadele 9
Ekim’de Koşevo Stadı’nda oynandı.
Saraybosna’daki maçın rövanşı ise
12 Ekim 2005’te Belgrad’da oynandı.
Bu karşılaşma da olaylar çıktı. Sırbistan-Karadağ maçtan 1-0 galip ayrılmıştı.
Balkanlar’da futbolun sadece futbol olmadığının bir diğer kanıtı ise UEFA Kupası elemeleri kapsamında 2007 yılında
Bosna Hersek’in Zirinski ve Sırbistan’ın
Partizan takımları arasında oynanan
olaylı maçtı. İki takım taraftarları ve
güvenlik güçleri arasında yaşanan arbedede onlarca insan yaralanmıştı.
Zirinski-Partizan maçından sadece bir
ay sonra, dünya kamuoyu başları kanlar
içinde taraftarları Saraybosna sokaklarında yeniden gördü. Bosna Hersek ile
Hırvatistan arasında Koşevo Stadı’nda
oynanan ‘dostluk’ maçı, büyük saha
olaylarına sahne oldu. Maç öncesinde
iki taraftar grubu arasında sokaklarda
başlayan kavgalar, maçın başlamasıyla
tribünlere sıçradı. Maç boyunca, Hırvat
taraftarlar ile polis arasında sık sık arbede yaşandı.
SIRP-ARNAVUT KAVGASI
2016 Avrupa Şampiyonası elemelerindeki
KÖŞE YAZISI
Sırbistan-Arnavutluk maçında yaşanan
olaylar da, Balkanlarda son derece
popüler olan futbolun aslında sadece bir
spor dalı olmadığını gözler önüne seriyor.
Kosova başta olmak üzere birçok konuda
anlaşmazlık yaşayan Sırbistan ve Arnavutluk’un A milli futbol takımları
arasındaki Euro 2016 eleme maçı, çıkan
olaylar nedeniyle yarıda kaldı. Futbolcuların sahada tekme tokat kavga ettiği
olaylarda onlarca kişi gözaltına alındı.
Belgrad, Tiran ve Priştine’de binlerce
kişi gösteri yaptı.
UEFA’nın ‘en kritik maç’ ilan ettiği Sırbistan-Arnavutluk karşılaşması, saha
içinde çıkan olaylar nedeniyle tatil edildi.
Maçın 42. dakikasında stat dışından saha
içine yollanan gökyüzü kamerasına asılı
(drone) Arnavutluk bayrağı saha içini
ve tribünleri karıştırdı. Maç oynandığı
sırada stadyum üzerinde dalgalanan
ve sahanın içine kadar giren bayrağın,
Sırp futbolcu Stefan Mitrovic tarafından
yakalanıp indirilmesine Arnavut Milli
Takımı futbolcuları müdahale etti. Çıkan
olaylarda 2 futbolcu yaralandı. Bu sırada
tribündeki Sırp taraftarlar Arnavutluk ve
NATO bayrakları yaktı. Arnavut futbolcular tribünden atlayan Sırp taraftarlarla
saha içinde kavga etti.
Maçın tatil edilmesinin ardından Belgrad
sokaklarına dökülen Sırp taraftarlar, Arnavutluk bayrağını yakıp Kosova ve Arnavutluk aleyhine sloganlar attılar.
Olayların yaşanması ardından Prizren’de
binlerce Arnavut sokaklara döküldü.
Prizren’in tarihi Şadırvan merkezine
akın eden Arnavut taraftarlar ellerinde
bayraklarla sevinç gösterisinde bulundu.
Prizren’in merkezi caddelerine araçlarıyla inen binlerce Kosovalı Arnavut,
yaşanan olayı kutladılar. Prizren, Koso-
va’nın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından yapılan en kalabalık kutlamayı
gördü...
Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Arnavutluk Milli Takımı’yla gurur duyduğunu söylerken Teknik Direktör Giovanni De Biasi’nin ağzından “Biz savaşa
mı yoksa maç oynamaya mı geldik? Anlayamadım” sözleri dökülmüştü.
HAYDUTLARIN TAKIMI
SPLİT
Hırvatistan’ın Yugoslavya’dan ayrılış
sürecinde başrolü oynayan Dinamo
Zagrebli taraftarların Kızılyıldız maçı
sırasında çıkan olaylardan sonra nasıl
bir bağımsızlık mücadelesine öncülük
ettiğini ve savaşı başlatan taraf olduğundan
bahsettik. Dinamo Zagreb’le birlikte Hırvatistan’ın diğer büyük takımı Hajduk Split’i
anmazsak olmaz.
Kulüp, 13 Şubat 1911 tarihinde Prag
şehrindeki bir barda kurulmuştur. Prag’da
okudukları dönemde Slavia Prag-Sparta
Prag maçını izleyip etkilenen dört Splitli
genç Fabiyan Kaliterna, Lusiyan Stella,
Ivan Sakiç ve Vyekoslav Ivaniseviç barda bir futbol takımı kurmaya karar verirler
ve Osmanlılara karşı mücadele vermiş olan
“Hırvat haydutları” demek olan “Hajduk”
adını benimserler.
HNK HajdukSplit; Dinamo Zagreb’in
‘ezeli rakibi’ ve onlarla beraber Hırvat
futbolunun en başarılı ve en ünlü iki
futbol kulübünden biridir. Daha önceleri aynı safta yer alan bu iki kulüp
90’lı yılların ortalarına kadar Partizan
ve Kızılyıldız gibi iki Belgrad takımına
karşı aynı rekabet duygularını beslerler
ve birlikte hareket ederlerdi. Fakat Yugoslavya’nın dağılıp Hırvatistan’ın egemenliğini kazanmasın ardından iki kulüp
karşılaşmaları büyük hasarlı rekabetlere dönüştü. Bunda Zagreb’in başkent
ilan edilip para, güç ve iş imkânının bu
şehre kaymasının ve Split halkının buna
isyanının rolü fazlaydı. Yugoslavya
zamanında Kızılyıldız, Partizan ve Sarajevo gibi takımlarla rekabete giren bu
iki ekipten HajdukSplit 7 kere, Dinamo
Zagreb ise 4 kere şampiyon olabilmiştir.
Hırvatistan’ın bağımsızlığını ilan etmesine kadar HajdukSplit, hem Avrupa’da
hem de ülkede Dinamo’ya göre daha
başarılı olur. Fakat Hırvatistan döneminin ardından dengeler Dinamo Zagreb’e
doğru kaymıştır. Hırvatistan’ın bağımsızlık mücadelesi verdiği günlerde Sırplara
karşı savaşan Hajduklu taraftarlar için de
yıllar sonra Poljud Stadı’nın girişine bir
anıt dikilir.
Dinamo Zagreb ve HajdukSplit maçlarını
farklı kılan ve dünyanın sayılı rekabetleri arasına sokan iki taraftar grubu.
Zagreb’in Bad Blue Boys ve Split’inTorcida grupları... Her iki kentte de maç
esnasında hayat duruyor. Sokaklar mavi
ana temalı renklerle donanıyor.
Ülkenin en büyük iki kulübü arasında
transferler genelde Split’ten Zagreb’e doğru gelişiyor. Çünkü Zagreb başkenttir,
paranın, eğlencenin, imkânın merkezidir.
Fakat Dinamo Zagreb’in alt yapısından
yetişen bir isim farklı bir şekilde Hajduk
Split’e transfer olur. Bu isim de Niko
Krancjar’dır. Bu transferi farklı kılan
noktalardan biri de Niko’nun babası
Zlatko’nun o dönem Dinamo Zagreb’in
teknik direktörlüğünü yapmasıdır. Niko,
takımdan ayrılıp Split’e gitme kararı
alınca Dinamolu taraftarlar futbolcunun
evinin önüne 200 mumdan oluşan ‘D’
harfi yaparlar ve bir pankart asarlar. Bu
pankartta ise “Sen artık bizim için bir
ölüsün” yazıyordur.
Çekmeköy2023
- 21
KÖŞE YAZISI
ANNELER-BABALAR
DİKKAT…
BU YAZIYI OKUMADAN TATİL
PROGRAMI YAPMAYIN
Muhammed EROL
Vatan Ortaokulu
Matematik Öğretmeni
22 - Çekmeköy2023
Özellikle son yıllarda eğitim sistemimizin
öğrenciler için hedefleri yükselten bir
yapılanma içinde olduğu düşünülürse;
çocukların stresli akademik dönemin
sonunda keyif alacakları bir yaz tatiline
ihtiyaçları giderek artmaktadır. Yaz tatili
kesinlikle çocuk için keyifli, eğlenceli bir zaman olmalıdır. Aynı zamanda eğitim döneminde öğrendiği yeni
bilgileri bir sonraki döneme transfer
edebilmesi için unutmaması gereken
bir zamandır. Yaz tatili iki eğitim dönemi arasında bir köprü görevi görmelidir,
çocuğun okul sürecinden kopması anlamına gelmemelidir.
Yaz tatillerinde öğrenilen bilgi ve becerilerin
bir kısmı tamamen unutulur, bir kısmı ise
aktif olarak kullanılmadığı için gerilere itilir.
Örneğin yaz tatilinden sonra öğrencinin,
eğer kitap okuma alışkanlığı yoksa okuma hızı düşmektedir. Bu nedenle yaz
tatillerini dinlenme ve eğlenceli zaman
geçirmenin yanı sıra, okulda kazanılmış
becerilerin günlük hayatta tekrarını
yapabilme fırsatı olarak değerlendirmek
daha önemlidir.
Ancak yaz tatilini fırsat bilerek okulun
adeta üçüncü dönemi haline getirmenin
de doğru olmadığı, tam tersi çocuğun
bireysel gelişimi için farklı deneyimlerin yaşayabileceği bir tatil planlamak
olduğu unutulmamalıdır. Böylece hem
çocuğun okul ortamından kopmaması
hem de sadece akademik çalışmaların
içinde boğulmaması sağlanabilir. Tatilde
sınav baskısı olmadan yapılan çalışmalar öğrenciyi okula ısındırır. Not için
değil de merakı doğrultusunda çalışmalar yapabilir. Geçmiş yılların konularını
zorunlu olmadan tekrar etmek, konulara
tatilde farklı bir bakış açısıyla bakmasını
sağlayacaktır.
Böylece tatil bittiğinde okula giderken
ayaklarınız geri geri değil gönül rahatlığıyla ileriye gidecek ve her zaman
dediğimiz özgüven problemini ortadan
KÖŞE YAZISI
hoşlandığınız aktivitelere
ayırın. Sinema, tiyatro,
spor etkinlikleri, ev partileri v.s.
• Ders dışında ne yapmak istiyorsanız onu
yapın. Mümkünse keyif
aldığınız türde kitaplar
okumaya çalışın.
Velilere Tavsiyeler
kaldırmaya yönelik ciddi bir aşama
kaydetmiş olacaksınız.
‘Bütün sene okula gidip geldim, tatilde kitapların yüzüne bakmam.’ diyen
öğrencilerden olmayın.
8 adımda tatilde ders çalışma
• Yıl içerisinde görmüş olduğunuz dersleri
değerlendirerek, kendinizi yeterli bulmadığınız ders ve konuları belirleyin.
• Bu konuları tekrar edebilmek için
kendinize bir çalışma programı yapın.
(Günün, sizin için en verimli olacağını
düşündüğünüz kısmını belirleyin)
• Çalışacağınız konuları bu planın içine
yerleştirin.
• Tekrar çalışmanızı yaparken öncelikle
varsa bilgi eksikliklerinizi gidermeye
çalışın.
• Sonraki aşamada çalıştığınız konuyla
ilgili soru çözümlerine geçin.
• Kendinizi her çalışmadan sonra
denetleyin.
• Günün kalan kısmını
Çocuklarınızı
sadece
“çalış” diyerek zorlamayın. “Çalış” diyerek
çocuğunuza karşı vazifelerinizi yerine getirdiğinizi düşünmeyin.
Neyi, nasıl çalışmaları
gerektiği konusunda onların kendi programlarını
yapmalarında yardımcı olun. Kendilerini
denetleme aşamasında onlara destek
olun. Ayrıca dinlenebilmeleri için ortam
hazırlamaya çalışın.
Tatilde çocuklarımıza vereceğiniz en
iyi hediye onlara göstereceğiniz ilgi ve
ayırdığınız zaman olacaktır. Birlikte
konsere, sinemaya, maçlara ve doğa
gezilerine gidebilirsiniz.
Yaz Tatili İçin Örnek Ders Çalışma Programı
“Ders çalışma programı kişiye özeldir.”
Her öğrencinin verimli ders çalışacağı
vakit farklıdır. Örneğin bir öğrenci için
verimli vakit sabah saatlerinde ise, bir
başka öğrenci için gece saatleri olabilir.
Program haftalık olmalıdır. Vereceğim
örnekte sabah saatlerinde
verimli çalışabilen öğrencinin bir günü
şöyle olabilir:
09.00 – 10.00: Kahvaltı
10.00 – 10.40: Ders Zamanı
10.40 – 11.00: Dinlenme
11.00 – 11.40: Ders Zamanı
11.40 – 12.30: Öğle Yemeği
SERBEST ZAMAN
Alışveriş yapabilir, bir arkadaşınıza oturmaya gidebilirsiniz. Denize gidebilir.
Hobilerinizle uğraşabilirsiniz. Bilgisayarda oyun oynayabilir ya da uzun süredir toplamadığınız odanızı bir gözden
geçirebilirsiniz. Gezintiye çıkabilirsiniz.
18.00 – 19.00: Okuma Saati
19.00 – 20.00: Akşam Yemeği
20.00 – 22.00: Gezinti/TV/Sinema/Tiyatro/Konser/Sergi (evdeki duruma göre
hangisini programlayabilirseniz o olabilir)
Bu programı kendinize göre geliştirebilirsiniz. Önemli olan yaz tatilini
verimli geçirmektir. Görüldüğü gibi
40’ar dakikalık 2 ders saati çalışmanın
ardından gün yine size ait olacaktır.
Bu zamana kadar yazılarımızda hep
matematik korkusundan, kaygısından
ve özgüven eksikliğinden söz ettik. Bu
durumu ortadan kaldırmak için alternatif
olarak bir başka çalışma yöntemi daha
önermek istiyorum. Matematik sevgisi
ve matematik korkusu üzerine yazılmış
kitaplardan tatil sürecinde yararlanmanın faydalı olacağı şüphesizdir.
Sağlıklı, huzurlu verimli bir tatil geçirmenizi dilerim.
Ayrıca Ramazan Bayramınızı da en içten
dileklerimle kutlarım.
Çekmeköy2023
- 23
YAZI DİZİSİ
MODERN
ÇEKMEKÖY'ÜN
TARiHi-8
BİRBİRİNE KEFİL OLAN KÖYLÜLER
24 - Çekmeköy2023
YAZI DİZİSİ
O
smanlı Devleti, halkı yönetmek, asayişi temin etmek
ve vatandaşları arasındaki
münasebetlerin sağlıklı bir
şekilde yürümesini sağlamak maksadıyla
bazı idarî ve hukukî düzenlemeler yapmıştı. Bunlara göre, aynı mahalle veya
köyde oturan komşular, orada meydana
gelen ve herkesin emniyetini ilgilendiren
bazı kamu olaylarından hep birlikte
sorumluydular. Mesela, mahalle veya
köyde meydana gelen öldürme, hırsızlık
gibi hadiselerin eğer suçlusu bilinmiyorsa veya bulunamıyorsa ceza bütün
komşulara paylaştırılırdı.
Bu kanunlar ile Osmanlı, asayiş ve
huzurun korunması sorumluluğuna
toplumuda ortak ederek bir otokontrol sistemi kurmanın yanında, halkın suçluyu
saklamasınında önüne geçerek güvenlik
güçlerine yardımcı olmalarını sağlamıştı.
Buna göre, mahalle veya köydeki
bütün komşular, toplumu ilgilendiren
asayiş konularında birbirlerine “kefil”
yapılmışlardı. Böylece kötülükleri önleme ve caydırıcı olmak amaçlanmıştı.
Hukuki soruşturmalarda ve mahkemelerdeki sorgulamalarda da kefillik çok
önemliydi. Hakkında şikayet bulunup
da aleyhinde kesin delil veya şahit bulunmayan zanlıların durumu mahkemece
veya ilgililerce komşularına sorulur;
eğer onlar “biz yapmadığına kefiliz”
derlerse bu suçsuzluğun ispatlanması
için hemen hemen yeterliydi. Tersi olursa hukuk da suçlu görmekte veya en
azından görevlilerce sıkı takibe alınmaktaydı. Osmanlı’daki bu durum sadece
asayiş konularında değil, yardımlaşma,
birbirini gözetme gibi hayır konularında
da uygulanmaktaydı.
İşte sicil kayıtlarından bir diğeri de bukonuyla alakalıdır. Kayıt Ağustos 1530
tarihli olup, Ömerli ve Koçullu köylerinden bazı kişilerin birbirine kefil olması
hakkındadır. Toplam 6 kefil kaydının
transkriptleri şöyledir:
• Kaziyye budur ki,- Kaza-i Yoros’dan
karye-i Ömerli’den Mehmed b. Ahmed
nefsine kefil taleb olundukda İlyas b.
Beşir kefil bi’n-nefs olup gıbbe’t-taleb
tescil olundu tahriren fi’t tarihi’l-mezbur.
• Karye-i Koçullu’dan Süleyman b.
(okunamadı) nefsine kefil talep olundukda İlyasb. Beşir kefil bi’n-nefs olup
gıbbe’t-taleb tescil olundu. Fi evâil-i
Zilhicce sene 936.
• Halil b. Musa’nın nefsine kefil talep
olunduk da Karye-i Koçullu’dan Hamza
b.Musa kefil bi’n-nefs olup gıbbe’t-taleb
tescil olundu. Fi evâil-i Zilhicce sene
936.
• Karye-i Ömerli’den Mustafa b. Ahmed
nefsine kefil talep olundukda Ahmed
b. El-Hâcc Ali kefil bi’n-nefs olup
gıbbe’t-taleb tescil olundu. Fi evâil-i
Zilhicce sene 936.
• Karye-i Koçullu’dan İbrahim b. Emir
nefsine kefil talep olundukda Ahmed b.
El-Hâcc Ali ve Mehmed b. Kasım kefil
bi’n-nefs olup gıbbe’t-taleb tescil olundu. Fi evâil-i Zilhicce sene 936.
• Karye-i Koçullu’dan İsa b. Emir
nefsine kefil talep olundukda Emir b.
Mustafa kefilbi’n-nefs olup gıbbe’t-taleb
tescil olundu. Fievâhir-i Zilhicce sene
936.
600 AKÇEYE BİR ÖKÜZ
Yine bir başka kayıt Viran Köyü’nden
Abdi b. Vakkas adlı şahsın Koçullu
Köyü’nden Durali isimli kişiye olan borcu hakkındadır. 18 Şubat 1539 tarihli ve
Çekmeköy2023
- 25
YAZI DİZİSİ
Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait
mahkeme kaydına göre Viran Köyü’nden
Vakkasoğlu Abdi isimli şahıs, Koçullu Köyü’nden Durali isimli kişiye öküz
alım-satımından dolayı 600 akçe borcu
olduğunu mahkemede şahitler huzurunda kabul etmiştir. Bu olay günümüzdeki
noterlerde yapılan alım-satım işlemlerine
benzetilebilir
ÖMERLİLİ MUSTAFA, HATİCE
HANIM’DAN BORÇ PARA ALIYOR
Diğer bir dava da Ömerli Köyü sakinlerinden birisinin alacak-verecek meselesi ile
ilgilidir.
11 Aralık 1750 tarihli sicil kaydından anlaşıldığına göre, Yoros Kazası’na bağlı
Ömerli Köyü’nden Salih oğlu Mustafa’ya Abdullah kızı Hatice tarafından 15
kuruş borç verilmiş ve bu borç karşılığında da Mustafa10 kuruş değerinde bir çift
gümüş bilezik ve10 kuruş değerinde bir
gümüş kuşağı rehin vermiştir. Şahıs borcunu ödeyip rehin verdiği eşyaları geri
almak istediğinde ise bir anlaşmazlık
olmuş ve kadın eşyaları vermek istememiştir. Bunun üzerine olay mahkemeye intikal etmiş. Ancak daha sonra
görülen davada şahıslar, musallihûn /
aracılar vasıtasıyla anlaşmış ve şahitler
huzurunda davacı olan şahıs davadan
vazgeçmiştir.
LAZ ÖMER’İN KAHVEHANESİNDE
İŞLENEN CİNAYET
13 Nisan 1765 tarihli sicil kaydı da sulh
konusuyla alakalıdır. Belge, Ömerli’de
eşkıya tarafından bir kahvede işlenen
cinayet üzerine ölenlerin yakınlarının
şikâyetçi olması ve olayın mahkemeye
intikalini anlatır.
Kayıttan anlaşıldığına göre, Üsküdar’ın Yoros Nahiyesi’ne bağlı Ömerli
Köyü’nde Laz Ömer’in kahvesinde Kürt
Feyzullah ve Mehmed isimli iki kardeş
eşkıya tarafından bir cinayet işlenmiştir.
Öldürülen kişi Beşiktaş’a bağlı Serence-
bey Mahallesi sakinlerinden Seyyid
Ali’dir. Olayın mahkemeye intikalinden
sonra katiller suçlarını reddetmişler,
fakat olayı görenler şahitlik edince kabul etmek zorunda kalmışlardır. Daha
sonra da cinayeti işleyen şahıslar maktülün babası ile anlaşma yoluna gitmişler
ve 140 kuruş bedel ödeyerek davadan
vazgeçmesini sağlamışlardır. Duru mahkemede şahitler huzurunda kabul edilmiştir.
SIRAPINARLILAR CEZALARINI
İKİ ARABA ODUNLA ÖDEDİLER
Bundan sonraki üç mahkeme kaydı da
Burhan b. Hızır isimli şahsın Hüseyin b.
Abdullah isimli şahsı yaralaması ve davanın sonuçlanması ile ilgilidir. Hadise
1583 yılın Kasım ayında cereyan etmiş
olup, tarafların anlaşmasıyla da dava
sonuçlanmıştı.
Kayıttan anlaşıldığına göre, Sırapınar
Köyü’nden Hızır oğlu Burhan ve Ahmedoğlu İbrahim isimli iki şahıs Piyale
Paşa Çayırı’nda ve sarhoş bir vaziyette
Üsküdar’da ikamet eden Abdullah
oğlu Hüseyin’e balta ile saldırararak
sağ kolundan yaralanmasına sebep olmuşlardır. Bunun üzerine yaralı dava
açmış, ancak sulh için aracılık yapan-
ların gayretiyle mahkemeden nafaka
ve zarurî ihtiyaçlarının karşılığı olarak
720 akçe ve iki araba odun talep etmişti. Bu şartlar altında mahkeme
önünde iki tarafın anlaştığı ve mağdurun davasından vazgeçtiği şahitler
huzurunda belirtiliyor.
İstanbul ahkâm defterlerindede Çekmeköy ve diğer köylerin sosyal hayatına
dair kayıtlar bulmak mümkündür. Mesela; 18 Mart 1860 tarihinde, Üsküdar’a
tabi Çekme Köyü yakınındaki Baltacı
Çiftliği’ni mesken tutarak ahaliye zulüm
ve teaddide bulunan ve firarda olan 25
cemaati yeniçerilerinden olan eşkıyanın
mübaşir tarafından yakalanarak Asitane’ye getirtilmelerine dair hüküm
yazılmıştır.
27 Mart 1761 tarihinde Beykoz’a bağlı
köylerdeki rençberlerin dağdan odun kesme, iskelelere nakletme ve gemi reislerine
satma nizamına ve bu nizama muhalefet
olunmamasına dair ilâm üzere Yoros Kazâsınâibi Mevlânâ Feyzûllahzîde İlmuhûyahükûm gönderilmiştir. Burada Kılıçlı,
İshaklı, Hüseyinli, Ayvalı, Sırapınar,
Ömerli, Muradlı ve Koçullu köyleri ile
ilgili bilgiler de yer alır.
Yukarıda örnekleri verilen şer’iyye sicilleri kayıtları ve ahkâm defterleri kayıtları, Çekmeköy ve diğer köylerde insan
ilişkileri, hırsızlık, kölelik gibi sosyal
problemler, köylerde yaşayan Müslüman
ve gayrimüslim nüfus, resmi görevliler
ve durumları, yerleşim birimlerinin idari
olarak bağlı oldukları yerler vesaire gibi
bölgenin sosyal, iktisadi ve idari hayatı
hakkında ipuçları vermektedir.
İstanbul’un Yaşam Pınarı Çekmeköy
Kitabından alınmıştır.
26 - Çekmeköy2023
HABERLER
2014
TEÇÖM
ÇEKMEKÖY BELEDİYESİ
TEST ÇÖZÜM MERKEZİ
Ç
TEST ÇÖZÜM MERKEZİ
TAM NOT ALDI
ekmeköy
Belediyesi
Kültür ve Sosyal İşler
Müdürlüğü
tarafından
Hamidiye Kültür Merkezi’nde
eğitim-öğretim
yılı başında açılan Test Çözüm Merkezi, ilk öğrencilerini ödüllerle uğurladı.
Yıl boyunca bir eğitmen gözetiminde
konu tekrarı yapan ve test çözen öğrenciler, belediyenin düzenlediği kapanış
töreninde bir araya geldiler. Çekmeköy
Belediye Başkanı Ahmet Poyraz’ın ev
sahipliği yaptığı törende, AK Parti İstanbul 1. Bölge Milletvekili Doç. Dr. Hüseyin Yayman ve veliler katıldı. Yılsonu
sınavında dereceye giren öğrencilere hediyeler verildiği törende başarılı geçen bir
yılın mutluluğu paylaşıldı.
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, çocukları tebrik ettiği konuşmasında, Hamidiye Mahallesi’nde yapılacak
yeni bir okulun da müjdesini verdi.
Çekmeköy2023
- 27
HABERLER
SOKAK İFTARLARININ İLKİNE
‘BİSMİLLAH’ DEDİK
H
er gün binlerce otomobilin geçtiği Çekmeköy’ün en büyük caddesi bu kez yayalara ev
sahipliği yaptı. Çekmeköy Belediyesi’nin sokak iftarlarında,
sofralar, eski Şile Yolu olarak bilinen
Taşdelen Turgut Özal Bulvarı’na kuruldu. Caddeye kurulan masalar ve
yemekler hazırlandığında; genç, yaşlı
binlerce Çekmeköylü alanı doldurmaya başladı.
İftara saatler kala alana gelen Başkan
Poyraz, masaları dolaşarak aileleri selamladı.
KRAL FM CANLI YAYINI
Türkiye’nin köklü radyolarından Kral
FM, Taşdelen’deki iftar alanından
canlı yayın yaptı. Afrikalı Ali’nin
mikrofon başında olduğu yayın
iki saat sürdü. Yayına katılan Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet
Poyraz, “Vatandaşlarımıza vermiş
olduğumuz iftardan sonra belediyemizin bahçesindeki hazırladığımız
28 - Çekmeköy2023
Ramazan Sokağımızda ağırlıyoruz.
Vatandaşlarımızın rahatlıkla çayını
içebileceği ve birçok güzel aktivitelerinin olduğu, tasavvuf müziğinin
önde gelen isimlerinin konser verdiği,
teravih namazlarını kılacakları güzel
mekanlar hazırladık. Ramazan ayını
vatandaşlarımızla güzel bir şekilde
değerlendirmeye çalışıyoruz” diye
konuştu.
HABERLER
ÇEKMEKÖY TÜM RENKLERİ İLE
İFTAR SOFRASINDA
Sivil toplum kuruluşları iftarda bir araya geldi
Ç
ekmeköy Belediyesi’nin
her yıl düzenlediği geleneksel açık hava iftarları
kapsamında sivil toplum
kuruluşları bir araya geldi. Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz’ın ev sahipliği yaptığı iftar
programına; Çekmeköy Kaymakamı
Cemal Hüsnü Kansız, AK Parti Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı, eski milletvekilleri, Çekmeköy’e hizmet vermiş eski belediye başkanları, 267 sivil
toplum kuruluşundan üyeler, muhtarlar,
işadamları, eski ve yeni meclis üyeleri
katıldı.
Ramazan etkinlik alanında gerçekleştirilen
iftarda misafirlerini kapıda karşılayan Başkan Poyraz, konuşmasında birlik ve beraberlik mesajları verdi.
Çekmeköy2023
- 29
AKTÜEL
SANATTA HİÇBİR ŞEY
TESADÜF DEĞİLDİR
D
eğerli dostlar 2014-2015
Eğitim-öğretim yılının
sonuna geldik. Bu ayki
yazımızda sizlere Güzellik ve Saç Bakımı Hizmetleri alanından Saç
Bakımı ve Yapımı, Manikür-Pedikür
Teknikleri kurslarımızı anlatacağız.
Saç Bakımı ve Yapımı ve Manikür-Pedikür Teknikleri uzun soluklu kurslarımızdandır. Saç Bakımı ve
Yapımı 832, Manikür-Pedikür Teknikleri
kursu 256 saat sürmektedir. Kurslarımızda amacımız öğrendiklerini mesleğine
iyi yansıtan bireyler yetiştirmektir. Kurs
süresince bir kuaför salonunda neler
yapılıyorsa, merkez binamızda bulunan Güzellik ve Saç Bakımı Hizmetleri
sınıfında hem teorik hem pratik olarak
öğretilmektedir. Kurslarımızı başarı ile
tamamlayan bireyler meslek hayatına
hazır olmaktadır. Bu mesleğin içerisinde
uzun yıllar çalışılarak öğrenilen birçok
konu kurslarımızda daha kısa sürede
kazandırılmaktadır. Kurslarımızın en
büyük artısı öğretmenimiz Gülnar ZEY30 - Çekmeköy2023
BEK’ in sektörün tecrübeli isimlerini
ve markalarını kursiyerlerimizle buluşturmasıdır. Kurs süresince seminerler
düzenlenerek meslek hakkında daha ayrıntılı bilgiler verilmektedir.
Kurslarımızı başarı ile tamamlayan
kursiyerlerimizi sizlerle tanıştırmak istiyoruz.
Name KIZILARSLAN
dostluklar kurduk, etkinlikler düzenledik. Kursun, meslek kazanmanın yanında
kişisel gelişimimde de çok katkısı oldu.
Bu meslekte en önemli konu iletişim.
Bu konudaki eksikliklerimi de kapattım.
2012 yılında öğretmenimin tavsiyesi ile
bir kuaför salonunda işe başladım. Eğitim
sayesinde hiç zorlanmadan mesleğimi icra
etmekteyim. Bu hizmeti sunan Çekmeköy Halk Eğitimi Merkezine ve Gülnar
ZEYBEK hocama çok teşekkür ederim.
Nurtaç İŞTEN
Merhaba ben Name Kızılarslan. Gülnar
ZEYBEK öğretmenim ile 2010 yılında Çekmeköy Halk Eğitimi Merkezinde tanıştım.
Kursta ilk olarak teorik, daha sonra
uygulamalı eğitim aldık. Bu süreçte
meslek edinmenin yanında çok güzel
İlk kursa başladığımda sadece bir kaç
AKTÜEL
Gülnar ZEYBEK
el becerisi kazanıp, kızıma ve kendime
faydalı olmak istiyordum. Sonrasında bu
mesleğin kendime uygun olduğunu anladım ve becerileriminetrafımdaki insanlar tarafından takdir edildiğini gördükçe,
kendime olan güvenim iyice arttı. Ve bu
mesleğe daha fazla odaklandım. Gün
geçtikçe kendimi geliştirmek için ne
gerekiyorsa yaptım. Tabii ki bu becerilerimi ilerletmemdeki en büyük ve en önemli
etken Gülnar ZEYBEK hocamın bana ve
arkadaşlarıma vermiş olduğu destek ve
güvendi. Şu anda kendi işyerimi işletmekteyim. Kendisine çok teşekkür ediyorum.
sonrasında iş hayatına başladım, her şeyi
yapabiliyorum ve müşterilerim çok mutlu ayrılıyorlar. Eğitimini alarak bir işe
başlamanın çok önemli olduğunu fark
ettim. Artık kendi ayaklarımın üzerinde
duruyorum ve kendi iş yerimin sahibi olmaya çalışıyorum. Gülnar ZEYBEK hocama ve kurum yetkililerine çok teşekkür
ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
RUHUN ELLE BİRLİKTE ÇALIŞMADIĞI YERDE SANAT OLMAZ
isindeki kuaför ve güzellik salonları
vb. yerlerde çalışabilirler.
Sizde bu alanda meslek edinmek
isterseniz merkezimize bekleriz…
Songül ERDOĞAN
Öğretmenimizi tanıyalım.
Orta öğretimde eğitimimi bırakmak
zorunda kaldım. Çalışma hayatına
başladım. Bazı yerlerde çalıştım, tecrübem
olmadığı için çırak olarak görev aldım.
Bu süreçte kazanımlarım beklediğim
şekilde gerçekleşmedi. Daha sonra Gülnar ZEYBEK hocamla tanıştım ve kursuna başladım. Kurs beklentilerimden
daha fazlasını verdi. Eğitim, uygulamalar hepsi çok faydalı oldu. Hayatımın
dönüm noktası oldu diyebilirim. Kurs
Kurslarımıza katılmak için okur-yazar
ve mesleğin gerektirdiği fiziksel yeterliliklere sahip olmanız yeterlidir. Kurslarımızı tamamlayan kursiyerler;
Bayan ve erkek kuaför salonlarında,
güzellik salonları ve merkezlerinde v.b
yerlerde çalışabilirler. Kazandıkları yeterlikler doğrultusunda;
1. Bayan kuaför salonlarında,
2. Güzellik salonları ve merkezlerinde,
3. TV kanallarında,
4. Tiyatro salonlarında,
5. Sinema stüdyolarında,
6. Kozmetik imalatçılarında,
7. Kamu kurum kuruluşları içer-
Öğretmenimiz Gülnar ZEYBEK, 1975
Erzurum doğumlu evli ve 1 çocuk annesidir. Güzellik ve saç bakım hizmetleri
alanında 6 yılı Çekmeköy Halk Eğitimi Merkezi olmak üzere, 17 yıldır bu
mesleği icra etmektedir.
İletişim Bilgilerimiz:
Adres: Kirazlıdere M. Sultangazi C. No:1
Çekmeköy
Tel: (216) 429 51 10
İnternet: www.cekmekoyhem.meb.k12.tr
Çekmeköy2023
- 31
KÖŞE YAZISI
Ezgi Ökse
Oyun Terapisti
www.ezgiokse.com
TİK DEYİP
GEÇMEYİN
“Tik” istemli çalışan çizgili beden
kaslarında istem dışı ortaya çıkan
aralıklı kasılmalardır. En sık görülenler, göz kırpma, kaşları kaldırma, burun
kıvırma ve dudak oynatma gibi yüzdeki
tiklerdir. Boyun, gövde ve elektriklenmelerde de görülebilir. Boğaz temizleme ya
da öksürük şeklinde olanlar vardır. Bir
çocukta birden fazla tik görülebilir. Bazen biri bitip, diğeri başlayabilir. Geçici
bir süre istemli olarak engellenebilirler.
Zaman zaman tiklerin sıklığı ve şiddeti değişebilir. Uykuda kaybolurlar ve
stresle artarlar. Bir aydan önce geçerse,
“geçici tik” 1 yıldan fazla sürerse “kronik tik” denmektedir. Genellikle çocuklukta ve erken ergenlikte başlar. En fazla
görüldüğü yaş 6,7 yaş arasıdır.
Sağlıklı çocukların % 12- 14’ünde tik görülebilmektedir. Erkek çocuklarda kızlardan üç
kez daha sıktır. Kimi kez istemsiz kasılmanın ortaya çıktığı bölgeye ya da organa ilişkin uzun süreli fiziksel bir tahriş
de tike neden olabilmektedir. Tiklerin
en önemli nedenlerinden biri de taklit-
32 - Çekmeköy2023
tir. Tikler kendiliğinden geçebilir, stres
karşısında tekrar başlayabilir. Çocukta
tik görüldüğünde bir uzmana başvurmak
gerekebilir. Tike sebep olabilecek organik
etkenlerin dikkatle ele alınması, varsa bu
tür bozuklukların tedavisi yoluna gidilmelidir.
Anne baba çocuğun karşısında yer
alarak, sürekli onu davranışları ile
eleştirmek yerine çocuğu anlamalıdır.
Bu davranışlarının onun elinde olmadan
ortaya çıktığı belirterek gerginliği azaltmalı, kaygıya neden olabilecek şeylerden uzak durulmalıdır. Eğer çocuk
tikleri ev dışı ortamlarda sergilemiyor,
belirli durumlarda gösteriyorsa; tiklerin
ortaya çıktığı durumların değerlendiril-
KÖŞE YAZISI
kazanmaktadır.
Çocuklarda
Özellikleri:
Görülen
Çocuklarda
Nedenleri:
Görülen
Tiklerin
Tikler genellikle 3-4 yaşlarından önce
görülmemektedir, ancak nadiren 15 aylık
gibi erken bir dönemde de görülebilmektedir. En fazla ortaya çıktığı zamanlar
6-7 yaşlar ve ilk ergenlik (11-13) yaş
dönemidir.
* Tikler erkek çocuklarda kız çocuklara
oranla daha sık görülmektedir.
* Tikle birlikte sıkça rastlanan belirtiler
dikkat ve öğrenme problemleridir.
* Tikler boyunda ve gövdede görülebilir. Ama en sık olarak görülenleri göz
kırpma, burun kıvırma, dudak oynatma,
kaşları kaldırma gibi yüz tikleridir.
* Huzursuz, engellenmeye karşı toleransı
düşük, çabuk öfkelenen, yerinde durmakta zorlanan ve dikkat eksikliği olan
çocuklarda daha sık görülür.
* Hareket, konuşma ve düşünmeyi
engellediği için tikler çocuğun günlük
yaşantısında zorluklarla karşılaşmasına
neden olabilir.
mesi gerekecektir. Bu durumlar gerginliğin arttığı, çocuğu huzursuz eden ya
da yoğun ilginin gösterildiği durumlar
mıdır? Ancak son durumda ilgi çekmek
amacıyla yapıldığı düşünülerek çocuğa
tümüyle kayıtsız kalmamak gerekmektedir. Burada da anne babanın birlikte
geçirilecek kaliteli bir zaman ayırması
tik belirtilerini söndürecektir. Tiklerin
tedavisine başlamadan önce detaylı
bir öykü alınarak tam bir tanı konur,
tiklerin sıklığı ve şiddeti değerlendirilir,
eşlik eden diğer psikiyatrik sorunlar
ayırt edilir. Tiklerin stres dönemlerinde
arttığı bilindiği için, tedavide ilk yapılması gereken, bu stres etkenlerinin
neler olduğunun ortaya konması, ortadan
kaldırılmaya çalışılması veya çocuğun
kaygı ile başa çıkma becerisinin arttırılmasıdır (stres yönetimi). Basit tiklerin
tedavisinde bazen bu kadarı bile yeterli
olabilir. Karmaşık tiklerin varlığında ve
çocuğun yaşam kalitesinin bozulduğu
noktada ilaç tedavileri, davranışçı tedaviler, ailenin çocuğa olumlu tutumlar
sergilemesini hedefleyen aile eğitimi de
diğer yaygın tedavi yöntemleridir. Ayrıca transkraniyal manyetik uyarım, bazı
beyin bölgelerine odaklı cerrahi operasyonlar da son yıllarda üzerinde durulan alternatif tedavi yöntemleri olarak önem
Tiklerin
Çocuğun genetik açıdan yatkın oluşu
(ailede tiki olan bir bireyin olması),
• Aile ve çevre içinde stres yaratan çeşitli
durumlar,
• Aile içinde aşırı baskılı ve otoriter bir
eğitim olması,
• Çocuğa gösterilen sevgi ve ilginin yetersizliği ve bu tutumun çocukta yol
açtığı olumsuz benlik algısı ve kendine
güven eksikliği,
• Çocuğun davranışlarının sıkça eleştirilmesi ve yeteneklerinin üzerinde zorlanması,
• Kardeş kıskançlığı,
• Aile içindeki geçimsizlikler,
• Çocuğun yaşadığı ortamın kaygı verici
ve güvensiz olması,
• Ortaya çıktığı bölgenin ya da organın
uzun süren rahatsızlığı sayılabilir.
BU KONUDA MUTLAKA BİR
UZMANDAN YARDIM ALINMALIDIR
Çekmeköy2023
- 33
KÖŞE YAZISI
KURAN-I KERİMİ ANLAMAK
Ç
ekmeköy
Belediyesi,
Ramazan’ın
ve
Oruç’un maneviyatını
anlamak için Şevki Yılmaz’ın katılımıyla belediye bahçesinde kurulan Ramazan
sokağında söyleşi düzenledi. Şevki
Yılmaz söyleşisine;Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, AK Parti
Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı ve
çok sayıda vatandaş katıldı. Programa
katılan yetişkinler Şevki Yılmaz’ın
“Kuran-ı Kerim’i Anlamak” konulu
söyleşisi büyük beğeni topladı.
Yılmaz sohbetinde; “Kuran-ı Kerim’in
bize ne dediğini anlamamız ve ona
uygun olarak yaşamamız için önce
onun Türkçesini bilmeliyiz. Allah bizi
yeryüzünde Kuran-ı Kerim’i anlayan,
yaşayanve seven bir topluluk olarak
yaşatıyor. O ruhla Rabbim ruhumuzu
alsın ve o aşkla huzuruna çıkarsın,”
dedi.
Program sonrası Çekmeköy Belediye
Başkanı Ahmet Poyraz, hocam dediği
Şevki Yılmaz’a teşekkür ederek, çiçek
takdim etti.
34 - Çekmeköy2023
KÖŞE YAZISI
ÖMERLİ’DE İFTAR YAPMAK
Ç
Çekmeköy Belediyesi’nin geleneksel sokak iftarlarında bu kez Ömerli’de sofralar kuruldu
ekmeköy Belediyesi’nin
Kültür ve Sosyal İşler
Müdürlüğü
tarafından
düzenlenen sokak iftarlarının 25 Haziran
akşamındaki adresi Ömerli Mahallesi
oldu. Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz’ın ev sahipliği yaptığı iftar
sofrasında mahalle sakinleri hep birlikte
orucunu açtı.
İrfan sohbetlerine katılan Engin Noyan,
Çekmeköylü hayranlarıyla buluştu.
Çekmeköy belediyesi vatandaşların
Ramazan’ı doyasıya yaşaması için her
ayrıntıya önem veriyor. Ramazan Etkinlik Alanı’nda Teravih Namazı çıkışında
camii cemaatine limonata ikram ediliyor.
Yaz aylarının gelenekselleşen ikramları
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz’ın selamı ile vatandaşlara ulaştırılıyor.
Limonata dağıtımları Ramazan boyunca
devam edecek.
Engin Noyan’la Sohbet
Çekmeköy Belediye binasının bahçesine
kurulan Ramazan Etkinlik Alanı’ndaki
Çekmeköy2023
- 35
KÖŞE YAZISI
İMAN-AHLAK
BÜTÜNLÜĞÜ
Davranışlarımız inançlarımızla
ne kadar uyumlu?
C
Hikmet TEKİN
İlahiyatçı Araştırmacı
[email protected]
Ancak görünen o ki;
ahlak bilincini canlı tutması gereken
ibadetlerin kişiliğimize
bir yansıması olmadığı
gibi, sosyal hayatımızda da herhangi bir
tezahürünün olmadığı
gün gibi ortadadır.
36 - Çekmeköy2023
amilerin, dergahların dolup taştığı, tespihlerin yetmeyip zikirmatiklerin ellerde
dolaştığı, üstüne üstlük bir
de buğulu gözlü kıssacı hocaların dini konuları ağlamaklı olarak
anlatmaları ve kitlelerin de ağlamalarına bakıldığında ülkemizde İslam’ın,
görünürde bir hayli yoğun yaşandığı
sanılmaktadır. Ancak görünen o ki;
ahlak bilincini canlı tutması gereken
ibadetlerin kişiliğimize bir yansıması
olmadığı gibi, sosyal hayatımızda da
herhangi bir tezahürünün olmadığı gün
gibi ortadadır. Zira ülkemizde her türlü
şiddet başta olmak üzere, kötülükler kol
gezmekte, her türlü haram ve günahın
önlenemez bir tırmanışta olduğu inkar
edilemez bir vakıa olarak ortaya çıkmaktadır. Peki ama neden?
Bu konuda pek çok gerekçe saymak
mümkün, ancak bunları sorgulamadan
önce bazı sorulara hep beraber cevap
bulmaya çalışalım.
Muhasebe ve muhakeme
Yüce Allah tarafından bize bahşedilen
ve şerefle tamamlamamız gereken en
asli görevimiz olan hayatımızı nasıl
değerlendiriyoruz? Servetimizi ne uğruna tüketiyoruz? Bir zamanlık makam/
mevki ve kalıcı olmadığını bildiğimiz
halde çeşitli menfaat temini fırsatları
karşısında onurumuzu koruyabiliyor
muyuz? Birilerine celallenip ortalığa kin
ve nefret tohumları mı ekiyoruz? Bu ve
benzer soruları çoğaltmak yerine, muhakeme ve muhasebe açısından gelinen
noktanın değerlendirilmesinde fayda var.
İşte ortaya çıkan tablo:
Durum tespitine en küçük toplum birimi
olarak aileden başlarsak; eşler, ebeveyn-evlat ilişkisi, gelinlerle kayınvalideler
arasındaki ilişki, dede ile torun, hatta oturduğumuz apartmandaki komşularımızla olan ilişkilerimizi süzersek; iş
yerimizdeki, sonra sokaktaki durumumuza bakarsak, daha sonra da yöneticilerle
halk arasındaki ilişkilere ve toplulukların,
kavimlerin ilişkisine… Derken, tespitimizi genelleştirip Müslüman topluluklar çerçevesinde bir irdeleme yaparsak,
bariz olarak görülecek olan odur ki; Hz.
Peygamber ve onun inşa ettiği toplumla
aramızdaki mesafe bir hayli açılmıştır. Öyle
ki, sevgili peygamberimizin bıraktığı mesaj
ne yazık ki tanınmaz haldedir.
Bu zaafın sebebi ne?
Hayatın bütün alanlarıyla ilgili iddia ve önerileri olan Müslümanlar, neden
Müslümanca yaşamıyor? Neden hak,
hukuk ve adaleti tesis etmiyorlar? Öyle
ki; kutsal geceler, Kutlu Doğum Haftası
ve türbe ziyaretleri gibi İslami temeli
olmayan uygulamalar söz konusu olunca olmadık itina ve ihtiram gösteren
Müslümanlar; sıra hayatın maddi ve
sosyal yönüne gelince İslami hassasiyetlerden bir anda uzaklaşıyor. Bununla da kalmıyor, bir kapitalist gibi vahşi
piyasanın kurallarına uymakta tereddüt
bile etmiyorlar. Lüks, şatafat ve israf
tavan yapıyor, tesettür hikmetini yitiriyor,
göstermelik hat sanatı gölgesine sığınılarak
yapılan sözüm ona şuh defileler düzen-
KÖŞE YAZISI
diasıyla, hem aralarında çeşitli gruplara
bölünmüş hem de bir taraftan “Din elden
gidiyor”, diğer taraftan “Din geliyor”
gibi 2 ayrı söylem ve yersiz korkuya
kapılmalara da kapı aralamışlardır.
Bütün bu olup bitenlerin, yaşanan İslam’a
yansımasının olması tabiidir. Tarihi seyri
içerisinde süregelen kadim tartışmaları
bir yana bırakarak, günümüzdeki uygulamaya kısaca bakalım.
leniyor... Şirazesinden çıkmış, bunun
gibi örnekleri çoğaltmak mümkün…
Görünen o ki Müslümanlar; dinlerinin bu
dünyayı adaletle yönetecek potansiyele
sahip olduğuna gerçekte inanmıyor. Evet,
dinlerinden vazgeçmiyorlar ancak dinin,
gerek kişisel ve gerekse sosyal hayatlarına yön vermesini de pek istemiyorlar. Bu,
üzerinde derin derin düşünülmesi gereken
temel bir konu olarak öne çıkıyor.
Sorun anlayışta mı uygulamada mı?
Hz. Peygamber’in tebliğ ettiği ve bizzat
yaşadığı din, Kur’an’ın ifadesiyle “açıkseçik ve anlaşılır” olduğuna göre asıl
sorunun çıkış noktası ne? İki nedenden
söz edilebilir: Anlayış ve uygulama…
Uygulamaya da anlayış yön vereceğinden onunla başlayalım... Bilindiği üzere
din, insanla birlikte doğmuştur ve insanla birlikte var olmaya devam edecektir.
İslam’ın yeryüzündeki hedefi; adalet ve
ahlak merkezli bir düzen inşa ederek,
insanların dünya ve ahiret saadetini
temin etmektir. Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar tüm peygamberlerin
dini olan İslam, kaynağından yeni çıkmış bir pınar gibi berrak ve tazedir. Tarih
boyunca insanların çok ilgilendiği ve üzerinde çokça tartıştığı bu dosdoğru din, ne
yazık ki bir o kadar da yanlış anlaşılmaya
maruz kalmıştır. Tarihi seyrine kısaca bir
göz atalım:
Üstat Necip Fazıl’ın ifadesiyle İslam’ın
3 döneminden söz edilebilir: İlki atılım,
ikincisi taklit ve duraklama, üçüncüsü ise
hazırlıksız yakalandığı bocalama dönemidir. Buna göre hicri 2. asırdan son-
ra Kur’an’dan uzaklaşmalar başlamış,
rüya ve ilham yoluyla elde edildiği iddia
edilen temelsiz bilgilerle çeşitli tezler ve
ekoller oluşturularak, körü körüne taklit
yolu izlenmiştir. Oysa Ebu Hanife gibi
büyük müçtehitler; Kur’an ve sahih sünnete başvurarak zamanın ruhuna uygun
yorumlar getirmekteydiler.
Niye böyle oldu?
Zamanla gerek despot yöneticilerin tutumu ve gerekse içtihat kapısının kapatılmasıyla hem ilmi miras tüketilmiş, hem
de ulema zihniyeti, yerini halk kültürü
anlayışı ve geleneğine bırakmıştır. Dahası, Hz. Peygamber’in “Kim bana bir
yalan isnat ederse (söz uydurursa) cehennemdeki yerini hazırlasın…” ihtarına
rağmen, fütursuzca hadis uydurulması
vahametin daha da büyümesine yol
açmıştır. Hatta öyle ki; asılsız rivayetler
ve eski fıkıh kitaplarındaki dönemsel bilgiler (üzerinde hiçbir çalışma
yapılmadan) olduğu gibi alındığı için
değişkenlerle sabitelerin ayırt edilmesi
göz ardı edilmiştir.
Mehmet Akif’in deyimiyle; “Belki on
şerhe bakıp, bir kuru mana çıkaran,/ Yedi
yüz yıllık eserlerle bu dinin hala, ihtiyacatını kabil mi telafi? Asla. / Doğrudan
doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı,/ Asrın
idrakine söyletmeliyiz İslam’ı.”
Öte yandan Müslümanlar; “Dinlerini
parçalayan, bölük pörçük olanlardan olmayın. Bunlardan her grup kendilerinde
olanla böbürlenecektir” (Rum 30,32) ilahi ikazını adeta görmezden gelerek ve tek
doğru görüşün kendi görüşleri olduğu id-
Yaşanan İslam; vahiy kaynaklı mı, gelenek kaynaklı mı?
Din, insan için olduğuna ve insana
gönderildiğine göre doğru anlaşılmalı,
gereği gibi de yaşanmalıdır. Bunun için
öncelikle “Allah Resulü dışında(vahyin
gözetiminde olduğu için) bütün insanlar
yanılabilirler, günah işleyebilirler, eksikleri ve kusurları vardır. Buna alimler,
arifler, şeyhler, kutuplar, başkanlar, liderler,
okumuşlar, okumamışlar dahildir” anlayışı kabul edilmelidir. Maddi-manevi
problemlerin halledilmesinde; evrende
olup biten her şeyin sevk ve idaresinde
Yüce Allah’tan başkasının tasarrufta bulunabileceği izlenimi veren ifadelerin de
şirke kapı aralamak anlamına geleceği
özellikle bilinmelidir. Birilerini, bir din
büyüğünü Allah’ın yakın dostu sayma,
ona hayali güç ve yetkiler verip Allah’a
onun aracılığıyla ulaşma inancı, böyle
bir hastalık olsa gerek.
Dini anlaşılmaz hale getiren hiç şüphesiz onun yanlış uygulanmasıdır. Aslında sorun tamamen zihniyet sorunudur.
Neyin gelenek ve neyin din olduğu
sorgulanmadığı için gelenekler dinin
önüne geçmiş durumdadır. Bu yüzden
çatışmacı bir anlayışa kapı aralanmış;
daha da kötüsü ve ne yazık ki İslam,
terör örgütleriyle birlikte anılır olmuştur. Nitekim insanca yaşayabilmenin
temel ortak paydası konumundaki din,
neredeyse birleştirmek yerine ayrıştırmayı; özgürleştirmek yerine özgürlük
karşıtlığını, hatta köleliği meşrulaştırmıştır. Bu açıdan bakıldığında dine
en büyük zararın, bizzat birtakım sözüm
ona dindarlar tarafından verildiği açıktır. Son sözü, İslam şairi Mehmet Akif’e
bırakalım:
“Çalış” dedikçe şeriat, çalışmadın durdun,
Onun hesabına birçok hurafe uydurdun!
Sonunda bir de “tevekkül” sokuşturup
araya,
Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya!
Çekmeköy2023
- 37
RÖPORTAJ
MAHALLEMİZİN
MUHTARI
Her mahallenin gözü, kulağı ve sessizliğine
ses olan Çekmeköy2023’ün bu ayki konuğu
Taşdelen Mahalle Muhtarı Serdar Karaman
ile röportajımıza başlıyoruz…
Sizi tanıyabilir miyiz?
09.09.1977 Trabzon doğumluyum. Dört
çocuklu bir ailenin en büyüğüm. Yaklaşık 60 yıldır aile büyüklerimle birlikte Taşdelen mahallesinde yaşıyorum.
Hayatımı ticaret ve inşaat sektörüyle
uğraşarak idame ettiriyorum. Evli ve 2
erkek çocuk sahibiyim.
Serdar KARAMAN
Taşdelen Mahalle Muhtarı
Siyasi kökenli bir aileden
gelmem ve halkla iç
içe olmam sebebiyle
çevremin ve mahallelinin
isteğiyle aday oldum.
Ne zamandır muhtarlık görevini yerine getiriyorsunuz? Muhtar olarak
seçilmenizde en büyük etken neydi?
2009 yılından beri yaptığım muhtarlık
görevinde 2. dönemimi sürdürmekteyim.
Muhtar olma fikri hiç aklımda yokken,
siyasi kökenli bir aileden gelmem ve
halkla iç içe olmam sebebiyle çevremin
ve mahallelinin isteğiyle aday oldum.
Muhtar olarak seçilmemde; Taşdelen’de
yetişmiş olmam, mahalleyi-mahalleliyi
tanımam gibi unsurlar etken oldu. Aday
olduğum yıllarda yeni kurulan bir ilçede,
siyasi başlangıç olarak muhtarlık görevini seçtim. Eski muhtarlarımızın da
birçok hizmeti olan mahallemizde daha
disiplinli ve prensipli çalışacağıma inanarak muhtarlığa aday oldum.
Muhtarlık sizin için yeterli midir?
İleride siyasi olarak atılımlar gerçekleştirmeyi düşünüyor
musunuz?
Muhtar olarak önümde 4 yıl daha var.
Yarının ne getireceğini bilemiyorum.
İkinci kez muhtarlığa aday olduğum
zaman halk tarafından bir üst kademeye
geçmem gerektiği söylendi. “Biz seni
meclis üyesi olarak görmek istiyoruz”
diyen birçok insana rağmen, en az iki
dönem muhtarlık görevini yerine getirmem gerektiğini söyledim. İleride
nasibimizde varsa farklı atılımlar da
gerçekleştirebilirim, neden olmasın…
38 - Çekmeköy2023
Mahallenizden bahsedebilir misiniz?
Eski ismiyle Çamlık şimdiki ismiyle
Taşdelen, 10.000 nüfusa sahip olan
küçük bir mahalledir. % 60’ı Karadenizli
insanlardan oluşan mahallemizde şehir
yaşantısının beraberinde getirdiği kopuk
ilişkilerin aksine birlik beraberlik hala
devam etmektedir. Düğün, nişan veya
cenaze olduğu zaman tüm mahalleli
aynı yerde birbirine destek olmak için
toplanır. Öte yandan küçük bir mahalle
olmamıza rağmen her şey ayağımızın
altında diyebilirim. Birer ilkokul ve liseye sahip olan mahallemizin sol tarafı
ormanlık alanlarla kaplıdır. Yeni gelen
nikah sarayımızla daha da güzelleşen
mahallemizde, mahallelinin ihtiyacına
cevap veren yeterli alanlar mevcuttur.
Parklar, okullar ve çeşitli sosyal mekanlarla
tüm ihtiyaçlarımız karşılanmaktadır.
Muhtarlık göreviniz süresince mahallenize neler kazandırdınız?
En büyük çalışmalarım mahalleliye her
konuda yardımcı olmamdır. Hastası
olanın hastasına, ihtiyaç sahibi olanın
ihtiyacına, düğünü veya cenazesi olanın
yanında olmaya çalışırım. Örneğin,
Soğuk havalarda zor durumda kalınmaması adına cenazeler için 100 kişilik
konteynır yaptırdık. Bu tip çalışmalarla insanlara pek çok yardımım oldu. İş
arayan mahallelinin iş bulma konusunda tabiri caizse iş bulma kurumu gibi
çalışırım. Muhtarlık binasını kişisel
çabalarımla elimden geldiği kadarıyla
güzelleştirdim. Görev süresi boyunca
mahallede parklarımız yenilendi, yarım
kalan spor salonumuz tamamlandı.
Büyük bir otoban sorunumuz vardı.
Birçok kazanın gerçekleştiği otoban
kazalarını azaltma ve güvenlik adına
girişimlerim oldu. 2009 yılından beri
gerek şahsi çabalarım gerek belediyemizin
yardımı ve gerekse iş takibini sıkı tutmam
sebebiyle vatandaşın tüm sorunlarına
çözüm bulma yolunda çalıştığımı gönül
rahatlığıyla söyleyebilirim.
RÖPORTAJ
Mahalle ile ilgili çözüme ulaşamayan sorunlar veya eksiklikler var
mı?
Çözümsüz sorun yoktur. Muhtarlık görevine geldiğimden beri disiplinli çalışmam
neticesinde sorun varsa tespit edip, en
kısa ve kolay yoldan çözüm bulmaya
çalışırım. Örneğin Taşdelen çevresinde
hemen herkesin sorunu olan Ayedaş bu
bölgede büyük bir sorun olmaktan çıkmıştır. Her akşam, Herhangi bir sorun
veya eksik var mı diye kontrol etmek
amacıyla tüm mahalleyi dolaşarak evime
gidiyorum. Bu şekilde en ufak bir sorunun dahi üstünde durunca ortada sorun
olacak hiçbir pürüz kalmamış oluyor. Tek
eksiğimiz olan sağlık ocağı yetersizliği
de belediyemizin çalışmalarıyla ortadan
kalkacaktır. Şu anlık mahallede herhangi
bir sorun veya eksiklik görülmüyor.
Yalnız gelişen Taşdelen’le birlikte
artışa geçecek olan nüfusun eğitim ihtiyaçları ileriki yıllarda karşılanamayabilir. Konuyla ilgili belediyemize gerekli
bilgilendirmeyi yapmış bulunmaktayım.
Belediyemiz her problemde olduğu gibi
bu konuda da tedbir alacaktır.
“Eski komşuluklar artık kalmadı”
diye düşünen toplumumuzda tekrar
“komşuluk” ilişkilerini kazandırmak
için bir mahallede neler yapılabilir?
büyük bir fırsattır. Sokak iftarları komşuların tanışması ve kaynaşması için güzel
bir vesiledir. Kalabalık siteler ve apartman dairelerinde yaşayan kişiler artık
kapı komşularını bile tanımıyor. Bu durumun ortadan kalkması için herkesin davet
edileceği piknik, iftar v.b. organizasyonlar yapılabilir. Belediyemizin yaptığı bu
tarz organizasyonlara dahil olunabilir.
Mahallenizle ilgili Çekmeköy Belediyesi’nden beklentileriniz nelerdir?
Başkanımız Ahmet Poyraz’la sorun
ve beklentilerimizi konuşabileceğimiz
toplantılarda her şeyi dile getiriyorum.
En büyük destekçimiz olan belediye, tüm samimiyetimle söylüyorum ki
bütün beklentilerimize hızlı ve aktif
bir şekilde cevap veriyor. Mahallemizin
büyük bir kısmı 2B alanına girmekteydi.
Konuyla ilgili mevcut altyapının yetersiz
kalabilme olasılığı vardı. Sağlık ocağımız yetersiz ve bu konuyla ilgili yenileme çalışması yapılması gerekiyordu.
Bu gibi sorunları dile getirdiğimizde belediyemiz gerekli çalışmaları başlattı. Tüm
muhtarların destekçisi ve yardımcısı olan
belediyemize sizin aracılığınızla teşekkür ediyorum. Tüm okuyucularınızın
Ramazan Bayramını kutluyorum. Sevgi
ve saygılarımla…
Komşuluk ilişkilerini her zaman canlı
tutmak gerekir. Ramazan ayı bunun için
Kalabalık siteler ve apartman
dairelerinde yaşayan kişiler
artık kapı komşularını bile
tanımıyor. Bu durumun ortadan kalkması için herkesin
davet edileceği piknik, iftar
v.b. organizasyonlar
yapılabilir.
Çekmeköy2023
- 39
ŞİİR
2 ŞİİR 1 ŞAİR
“HAYAT ANCAK
ÖZGÜRLÜĞÜN
EVİNDE YAŞANIR.”
ALİ AHMED SAİD
EŞBER
A
sıl adı Ali Ahmed
Said Eşber olan şair,
Suriye’nin yoksul bir
köyünde dünyaya gelir. Belki biraz şans ama
daha çok kendi azmi
sayesinde günümüzde dünyaca tanınan
bir şairdir artık.
Ali Ahmed Said Eşber’in hayatını
okuduğunuzda iki önemli kırılma noktası olduğunu görürüz. Bu kırılma noktaları onu doğduğu yerden farklı şehir
ve ülkelere taşımakla kalmamış, fikir
dünyasını zenginleştiren yeni kapıları da
aralamasına vesile olmuştur. Bu kırılma
noktalarından ilki şairin henüz çocukluk
döneminde yaşanır.
Suriye’nin 1944 yılında bağımsızlığına kavuşması ve Şükrü El-Kuvvetli’nin
40 - Çekmeköy2023
ilk cumhurbaşkanı seçilmesi Ali Ahmed
Said’in yaşamındaki ilk kırılma noktasıdır. Yeni cumhurbaşkanının ülkeyi
kendi gözleriyle tanımak için başladığı
gezi, onun yaşamında belirleyici bir etken olacaktır. Şükrü El-Kuvvetli’nin
bir geziye çıkacağını duyan Ali Ahmed
Said, babasına bu olay üzerine bir şiir
yazacağını söyler. Yazdığı şiiri binlerce
Suriyelinin önünde cumhurbaşkanına
okur. Genç şair, “Her iki taraf da güven
ve sabır göstermeli, vatandaşlık ilkelerini
bilmeli. Halk elini uzatıyor.” diyordu. Ali
Ahmed şiirini bitirince cumhurbaşkanı
yerinden kalkıp genç şairi alnından öptü
ve “Söyle bakalım ne istersin?” dedi.
“Okumak istiyorum.” Ali Ahmed, bir
hafta sonra cumhurbaşkanından bir
mektup aldı. Bir liseye kaydı yapılmıştı
ŞİİR
“
Ali Ahmed Lübnan’da Adonis adını alır.
Adonis; Sümer, Hitit, Babil ve Fenike kaynaklarından
Antik Yunan’a kadar gelen öyküleriyle
bir Fenike ‘erkeklik’ tanrısıdır.
Çöl
1
Şehirler bölünmüş
Bildiğim bütün yönlerde toz bulutu
Yalnız şiire açılır bu toprağın sancıları.
2
Evine giden yol kalmadı – kuşatma.
Ve bulvarlar artık mezarlıktır;
“
ve Tartus kentine gelmesi isteniyordu.
Ali Ahmed burada üç yıl kaldı, daha sonra Latakia’da bir devlet okuluna gitti ve
on iki yıllık okulu beş yılda bitirip diplomasını aldı.
Eğitimine ve siyasi yaşamdaki faaliyetlerine aktif olarak devam eden Ali
Ahmed’in hayatındaki bir diğer temel
kırılma, 1956 yılında günümüz Arap
yazınının en önemli eleştiricilerinden
biri olan Halide Salih ile evlenip Lübnan’a gitmesiyle olmuştur. Lübnan’a
giden Ali Ahmed burada Adonis adını
alır.
Adonis; Sümer, Hitit, Babil ve Fenike
kaynaklarından Antik Yunan’a kadar gelen öyküleriyle bir Fenike ‘erkeklik’ tanrısıdır. Bir söylenceye göre, Adonis’e aşık
olan Aphrodite’i kıskanan Tanrıça Artemis, onun (Adonis’in) üzerine domuz
saldırtmış, Adonis’in kanlarıyla sulanan topraktan ‘Manisa laleleri’ bitmiş.
Adonis ölünce Tanrıça Aphrodite (Fenike
kaynaklarına göre İştar) onu kurtarmak
için ölüm ülkesine inmiş. Ölüm ülkesi
tanrıçası Persephone de Adonis’e aşık
olunca iki tanrıçayı kırmak istemeyen
Zeus, Adonis’in bir yıl yer altında, bir
yıl yer üstünde kalmasını buyurmuş. Bu
hikâyelerden hareketle şairin bu ismi
seçmesinin kendine göre anlamlı bir
karşılığını olduğunu görebiliriz. Adonis, Ali
Ahmed için sürekli bir değişim, dönüşüm
ve dirilişin apaçık göstergesidir.
Şair’in şiir kitaplarından bazıları şöyle:
Şamlı Mihyar’ın Şarkıları, New York’a
Mezar, Arap Şiirine (Poetikasına) Giriş.
Uzaklarda dayanılmaz bir ay
Evinin üzerinde
Bitimsiz bir toz bulutu çatık kaşlarıyla.
3
Dedim: Bu yol evimize çıkıyor. Dedi:
Hayır.
Geçemezsin. Ve bana mermilerle cevap
verdi.
Olsun, hemen her caddede
Evlerim ve dostlarım var benim.
4
Yollar dolusu kan,
Bir çocuk
Arkadaşlarına fısıldıyor:
“Yalnız yıldız denen delikler
Kaldı gökyüzünde.”
5
Kentin sesi yumuşak
Kentin yüzü parlıyor
Geceye rüyasını anlatan
Ve yerini sabaha bırakan
Küçük bir çocuk gibi.
Katil
Hava boşluğunda
Kentin yarasında yüzüyorYara bir düşüştür
Adıyla sarsıyor her yanı,
Kanayan adıyla
Her şey çevremizi
Evler duvarlarını terk ediyor
Ben nasıl edeyim terk etmeden kendimi?
9
Belki bir zaman gelecek ve senin
Yaşamana izin verilecek sağır ve dilsiz
ve belki
Mırıldanmana izin verecekler: ölüm,
Hayat ve diriliş
Selam üzerine olsun.
Bu Benim Adımdır
Kollarında bir güneş ölür,
Gece gömmem onu diye tutturmuştur,
Sürekli dalgalanmalarla
Deniz öğretti ona,
Nasıl çıkacağını kendinden,
Hem de hep kendi kalıp.
6
Ayaklarında çorabıyla buldular:
Birinin başı yoktu
Birinin dili ya da elleri
Biri iple boğulmuş
Kalanların ne şekli var ne adı.
Deli mi oldunuz? Lütfen,
Böyle şeyler yazmayın.
7
Bir kitabın bir sayfasında
Bombalar kendilerini görürler,
Kehanetler ve antik hikmetler de görürler kendilerini,
Duvarlardaki oyuklar da.
Sözcüklerin nakış ipliği
Anıların iğnesine doğru
Kentin yüzünü yalayıp geçer.
8
Hazırlayan
Deniz BİNİCİ
Çekmeköy2023
- 41
AKTÜEL
ÇEVRE VE ÇEVRE HUKUKU
Halim DAŞDEMİR
Temizlik İşleri Müdürlüğü İdari
İşler Şefi
ÇEVREYİ HOR GÖREN,
GELECEĞİ ZOR GÖRÜR
M.Ö. 3200 yıllarında Sümerler tarafından
yazının bulunmasının akabinde ilk
yazılı Kanunlar da Sümerler tarafından
yazılmıştır. Daha sonraki yüzyıllarda yaşayan çeşitli devletler ve milletler
de kendilerince çeşitli yasalar hazırlamışlardır. Yaşayan her canlı gibi insanlar ve devletler yaşadıkları çevrede
kendilerince değişiklikler yapmaktadır.
Bu değişiklikler Özellikle 20. yüzyılda yaşanan teknolojik gelişmeler ve bu
gelişmelere bağlı olarak yaşanan hızlı
sanayileşme, sanayi atıklarının çevre
üzerindeki olumsuz etkileri, insan ve
çevre sağlığını tehdit edici boyutlara
ulaşmış, bu tehlike küresel ısınma,
kuraklık, iklim değişikliği, içme suyu
kaynaklarının azalması şeklinde gözardı
edilemeyecek seviyeye ulaşmıştır.
Çevre sorunlarındaki artış aynı zamanda çevre ile ilgili tedbir alınması gerekliliğini de ortaya çıkarmış, çevresel
42 - Çekmeköy2023
değerlerin hukuki güvence altına alınması amacıyla çevreye ilişkin hükümler
Anayasa, Kanun ve Yönetmeliklerde yer
almaya başlamıştır.
Ayrıca küresel bir boyut kazanan çevre
kirliliğin önlenmesi, çevrenin korunması, iyileştirilmesi, doğal kaynaklarla
ilgili koruma ve kullanım esaslarının
belirlenmesine yönelik uluslararası antlaşmalar, çevre ile ilgili yargı kararları ve
bu kararlar sonucu ortaya çıkan içtihatlar ile “Çevre Hukuku” adıyla bir hukuk
dalını da var etmiştir.
Çevrenin korunması ve çevre kirliliği
problemi, kirliliğin kaynağı olan ülke ile
sınırlı kalmamakta dünya üzerinde var
olan diğer devletleri ve insanları da etkilemekte ve ilgilendirmektedir.
Bunun tabii sonucu olarak, çevre ile ilgili birtakım devletlerarası düzenlemelerin
yapılması da zorunluluk olduğundan,
çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin
AKTÜEL
önlenmesi için birtakım devletlerarası
çalışmalar ve toplantılar tertip edilmiştir.
Bu çalışmaların ilki 1913 yılında yapılan
Bern Konferansıdır. Bu konferansı 1923
yılında Paris ve Londra’da yapılan konferanslar izlemiştir. Uluslararası alanda,
çevre hakkının dile getirildiği ilk
toplantı Birleşmiş Milletler Çevre ve
İnsan Konferansı’dır. (Stockholm 1972)
Stockholm Konferansı, çevre sorunlarına yönelik politika arayışlarında bir
başlangıçtır. Çevre hakkı açısından “İnsan, onurlu ve iyi bir yaşam sürmeye olanak veren nitelikli bir çevrede, özgürlük,
eşitlik ve yeterli yaşam koşulları temel
hakkına sahiptir” (m.1) ilkesinin yer aldığı bildirinin kabul edilmesi nedeni ile
ayrı bir öneme sahiptir. Bu konferansın
sonrasında, uluslararası platformlarda
(Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi gibi)
çevre hakkı kavramının yeniden tanımlandığı gelişmeler yaşanmıştır.
Çevre hakkı ile ilgili gelişmeler 1982
Anayasamızda
da
yer bulmuştur.
Anayasamızın
56.
Maddesi’nde “Herkes
sağlıklı ve dengeli bir
çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi
geliştirmek,
çevre
sağlığını korumak ve
çevre
kirlenmesini
önlemek devletin ve
vatandaşın ödevidir”
hükmü yer almıştır.
09.08.1983 tarihinde 2872 sayılı Çevre
Kanunu
yayımlanmıştır. Bu Kanununa
istinaden birçok Yönetmelik, Genelge ve
Tebliğ yayınlanmaya devam etmektedir.
Anayasa ve Kanun’la hukuki güvence
altına alınan, Yönetmeliklerle açıklanan çevre hakkı ve çevre ile ilgili uyulması gereken usul ve esasların denetimi,
Mülga Çevre Bakanlığı’nın 2001 yılında tamamlanan taşra teşkilatlanması
ile daha da işlerlik kazanmıştır. 2872
sayılı Kanun, 26.04.2006 tarih ve 5491
sayılı Kanun ile revize edilmiş ve
çevre kirliliğine neden olduğu tespit
edilen kurum kuruluş ve işletmelere
ağır yaptırımlar getirmiştir. 2872 sayılı
Çevre Kanununda (5491 ile değişik)
idari yaptırım ön görülen çevre suçları
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
yürürlüğe girmesi ile ayrı bir boyut kazanmıştır. Dünya üzerinde ilk kez Türkiye’de kabul edilen bir Ceza Kanunu’nda
yasanın amaçlarından birinin çevreyi
korumak olduğu belirtilmektedir. 5237
sayılı Kanunun 181. Maddesi Çevrenin Kasten Kirletilmesi hakkında hapis
cezasını, 182. Maddesi
Çevrenin Taksirle Kirletilmesi hakkında adli para
cezasını gerektirmektedir.
Ayrıca Türk Ceza Kanunu
“Bu kanun kapsamında
kovuşturma ve soruşturma gereken bir fiilin ilgili
makamlara
bildirilmesi,
hatta bu hususta gecikme
gösterilmesi halinde ilgili
kamu personeli hakkında da işlem yapılacağını”
hüküm altına almıştır.
Bunun anlamı çevre kirliliği
ile ilgili her tespitte konunun
Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri kapsamında değerlendirilmek üzere
Cumhuriyet Savcılıklarına bildirileceği,
Savcılıkların talebine istinaden Sulh
Ceza Mahkemeleri nezdinde kamu
davası açılabileceğidir. Çevre kirliliği ile
ilgili olarak herkesin yürütme organlarına müracaat hakkı vardır. Bu hak 2872
sayılı Çevre Kanununun 30. Maddesinde
yer alan “Çevreyi kirleten veya bozan
bir faaliyetten zarar gören veya haberdar
olan herkes ilgili mercilere başvurarak
faaliyetle ilgili gerekli önlemlerin alınmasını veya faaliyetin durdurulmasını
isteyebilir. “ hükmü ile yinelenmiştir.
Daha sağlıklı ve yaşanabilir bir çevre,
ancak bu konuda toplumsal bilincin artması ve herkesin sağlıklı ve dengeli bir
çevrede yaşama hakkına sahip çıkması
ile mümkün olabilecektir. Aksi takdirde
yeşil hızla buharlaşacaktır.
Çekmeköy2023
- 43
KÖŞE YAZISI
TABAĞINIZDAKİLER
NE KADAR
MASUM?
Y
Fadime Ceylan Komşu
Gıda Mühendisi
44 - Çekmeköy2023
aşamımızın temel maddesi
olan gıdalar, satın almadan
tüketime kadar geçen süre
içerisinde teknik ve hijyenik
koşulların sağlanamaması,
fiziksel, kimyasal ve biyolojik nedenlerle zararlı hale gelerek insan sağlığı
üzerinde olumsuz birçok etkiye, hatta
ölümcül sonuçlara yol açabilmektedir.
Yaşamın sürdürülebilmesi ve sağlığın korunması için tükettiğimiz gıdaların uygun
olmayan koşullarda üretimi, satışa sunulması, saklanması ve tüketimi sürecinde
bakteri ile bulaşmasının ile insan sağlığı
üzerinde yaptığı olumsuz etkilere “gıda
zehirlenmesi” diyoruz. Bu hastalıklar herkeste görülebilir ancak bağışıklık sistemi
zayıf olan, bebekler, çocuklar, gebeler ve
yaşlılar daha duyarlıdır.
Gıdaların kirlenmesine ve gıda zehirlenmesine sebep olan etkenler nelerdir?
• Gıdanın bileşiminde doğal olarak bulunan toksik maddeler (filizlenmiş patates,
bazı mantar türleri, zehirli bal vb.)
• Hijyenik olmayan ve uygunsuz koşullarda saklanan gıdalarda oluşan mikro organizmalar (bakteri, küf, parazit vb.)
• Verimliliği arttırmak için kullanılan
tarım ilaçları
• Gıdaların saklanmasında kullanılan ve
gıdaya uygun olmayan renkli plastik, kalaylanmamış bakır vb. kaplardan geçen
ağır metaller
• Gıda endüstrisinde kullanılan deterjan
kalıntıları
• Üretim yeri ve çevresindeki evcil hayvan
ve haşereler
• Kirli sular
BAKTERİLER
GIDALARA
NASIL BULAŞIYOR?
Bakteriler gıdaya bulaşabilmek için aracı
olarak insanları, hayvanları ve haşereleri
kullanırlar. Ayrıca ‘çapraz bulaşma olarak
tabir edilen; temiz olan bir yiyeceğe dış
etkenler yoluyla bakteri bulaşması sonucu
gıdalar kirlenebilmektedir. Çapraz bulaşmaya sebep olan bu etmenlerin en önemlilerini şöyle sıralayabiliriz;
• Üretimde çalışan personelin elleri ve derisindeki yara, kesik ve çatlaklar
• Personelin burun ifrazatı, öksürme ve
hapşırmasından bulaşan damlacıklar
• Personel giysileri, saç, sakal ve tırnakları
• Üretimde kullanılan alet - ekipmanlar,
doğrama tahtaları
• Bakteri bulaşmış mutfak tezgahları ve
yüzeyleri, mutfakta kullanılan bez ve süngerler
• Mutfak içerisinde ağzı açık kalmış çöp
kovaları
KÖŞE YAZISI
• Mutfak ve çevresindeki evcil hayvanlar,
sinek ve haşereler
GIDA ZEHİRLENMESİ NEDİR?
Gıda zehirlenmesi; herhangi bir yiyecek
ya da içeceğin tüketimi sonucu meydana
gelen enfeksiyon veya intoksikasyon durumuna verilen genel isimdir. Gıda enfeksiyonları, zararlı bakterilerin ürediği
yiyeceğin tüketilmesi sonucu oluşan gıda
zehirlenmeleridir. Besin intoksikasyonu
ise toksin (zehir) üreten bazı bakterilerin
ürettiği toksinli yiyeceğin yenmesi ile
oluşan gıda zehirlenmeleridir.
ZEHİRLENME BELİRTİLERİ
NELERDİR?
Hastalığa neden olan bakterinin veya toksininin özelliği, besinin ne oranda bakteri
ile bulaştığı ve kişinin vücut direncine
bağlı olmakla birlikte; mide bulantısı, kusma, karın ağrısı, ishal ve karında kramplar
şeklinde belirtiler gösterir.
Genellikle ani başlar ve hastalık belirtisi
30 dk. İle 72 saat arasında ortaya çıkabilir.
Bireylerin kontamine olmuş (bakteri
üremiş veya bulaşmış) besin yedikten
sonra gösterdikleri tepki, bakteri veya toksine, besinin ne oranda kontamine olduğuna, tüketilen miktara ve kişinin bakteriye
karşı gösterdiği duyarlılığa göre değişiklik gösterir. Aynı kontamine besini tükettikten sonra sizde oluşan belirtiler diğer
kişide oluşmayabilir. Kimisinde hiç belirti
görülmezken, kimisinde de belirtiler çok
ağır seyredebilir.
ZEHİRLENME ŞÜPHESİNDE
NELER YAPILMALIDIR?
• Şikayetlerin başlamasını takiben 24 saat
içerisinde bulantı ve ishal önleyici ilaçlar
kullanılmamalıdır.
• İshal tedavisi için dinlenmek ve bol miktarda sıvı tüketmek gereklidir.
• İshal geçene kadar yoğurt, pirinç lapası, haşlanmış patates gibi besinler tüketilmeli; bağırsak hareketliliğini arttıracak çiğ
sebze, erik, kayısı, incir, üzüm vb meyveler tüketilmemelidir.
• Meyveler iyice yıkanıp kabuğu
soyulduktan sonra tüketilmelidir
• Kanlı ishal, boyun sertliği, şiddetli baş
ağrısı ve ateş söz konusu olduğunda 2
günden fazla devam ediyorsa doktora başvurulmalıdır.
tüketim tarihleri, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına kayıtlı olup olmadığı
kontrol edilmeli ve satış yerindeki saklama koşullarına dikkat edilmelidir.
• Besinlerin ve içme sularının güvenilir
yerlerden alınmasına özen gösterilmelidir.
• Özellikle yaz aylarında dışarıda ve açıkta
satılan yiyeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır.
• Kırmızı et, tavuk eti, balık ve süt ürünleri besin zehirlenmesi açısından en riskli
gıdalar olup, tüketilmeden önce mutlaka
buzdolabında muhafaza edilmeli, bozulmaya bağlı koku ve renk değişimleri kontrol
edilmeli ve son tüketim tarihlerine dikkat
edilerek tüketilmelidir. Pişirildikten sonra
oda sıcaklığında 1 saatten fazla bekletilmemelidir.
GIDA ZEHİRLENMESİNDEN
KORUNMA YOLLARI NELERDİR?
• Her türlü gıda maddesi satın alınırken
etiket bilgisi okunmalı, üretim ve son
Çekmeköy2023
- 45
AKTÜEL
HUZUR DOLU
ÇEKMEKÖY SOKAKLARINDA
EZANI BEKLEMEK
Biliriz ki, toplu olarak yapılan iftarların bereketi, tadı,keyfi bir başkadır.
Çekmeköy sokaklarında Belediyemiz
tarafından hazırlanan iftar sofralarının
ayrı bir güzelliği vardır. Sevdikleriniz ve
edineceğiniz yeni dostlarınızla, komşularınızla birlikte açacağınız orucun, edilen
duaların tarifi mümkün olmayacaktır.
Yapacağınız tek şey Çekmeköy Belediyesi’nin bu davetine icabet etmek. Gelin
bir daha “ya kısmet” diyeceğimiz şu özel
günleri birlikte değerlendirelim.
Ramazanda Buluşma Yerimiz Belediye Önü
Belediye binası önünde hazırlanan; eşinizle,
46 - Çekmeköy2023
çocuklarınızla ve dostlarınızla birlikte,
size farklı bir atmosferde Ramazan ayının
tüm güzelliklerini yaşama imkânı sunan
‘Ramazan Etkinlik Alanı’na gidip, programları görmek için hala zamanınız var.
Tasavvuf müziği konserlerinde ruhunuzu dinlendirip, irfan sohbetleriyle
ufkunuzu aydınlatabilirsiniz. Ramazanların değişmez eğlencesi, gözdesi olan;
orta oyunu, Hacivat-Karagöz gösterilerini
çocuklarınızla birlikte izleyebilirsiniz. Otağ
çadırında keyif kahvelerinizi yudumladıktan sonra, dünyaca ünlü hafızlar eşliğinde,
huşu ile Teravih namazını kılabilirsiniz.
Sokak
iftarlarına
buyurmaz
mısınız?
Niyet; birlik ve beraberliği sağlamak,
sürdürmek! Yetim ve öksüz çocuklara,
kimsesiz olduğunu düşünenlere, aslında yalnız olmadıklarını, her kesimin yan
yana, birlikte olduğunu hissettirebilmek.
Ramazan ayı; eş,dost,akrabalık ilişkilerinin
en sıcak tutulduğu aydır. Bu buluşmalar,
manevi değerin gücünü ortaya çıkarabilmek ve kopan bağları onarabilmek içindir.
Öyleyse buyurun bu değere, büyük sofrada hep beraber “Bismillah” diyelim.
Taşdelen Mesire Yeri’nde İftar…
Bedeninizle birlikte ruhunuzu da dinlendirin.Yazın bunaltıcı havasından biraz
AKTÜEL
sıyrılıp, manevi huzurunuzu Çekmeköy’ün vazgeçilmez mesire alanlarında
tamamlamaya ne dersiniz? Doldurun
piknik sepetlerini, suyunuzu,ekmeğinizi
alın ve iftarınızı, Taşdelen Mesire Yerinde açın. Yeni insanlar, yeni değerler…
Farklı Ramazan anıları dinlemenize de
vesile olacaktır. Paylaşıldığında lezzeti artan iftarınızın bereketi bol olsun… Bütün
günün stresini orada bırakın ve yeni güne
daha huzurlu hazırlanın.
Lunaparkta
mısınız?
Eğlenmeye
Hazır
için kalktığımız sahurlar, iftarda “misafirlere ne ikram etsem” telaşı, alışveriş
stresi, koşuşturmalar ve yorgunlukların,
hoş sohbetlerle unutulduğu iftar sonrası.
Yerini bayram telaşına bırakmaya hazır.
bulacaksınız. El değmemiş yeşiliyle,
doğasıyla, doğallığıyla merak uyandıran,
insanları cezbeden, herkesin akın akın
geldiğiÇekmeköy’ü değerlendirmeye ne
dersiniz?
BAYRAMDA NE YAPMALI…
Binicilik
Bayram
ziyaretlerini
yaptınız.
Büyüklerinizden dualar aldınız. İkramlar arasında vazgeçilmez yeri olan bayram
tatlınızı da yediniz.Şekerler ve harçlıklar
da toplandığına göre,elbette sıra geldi
tatile!
Ama vaktiniz, fırsatınız yok başka
bir şehre gitmeye…O halde; dünya
telaşından, rutin istikametinizden fırsat
bulup tadını çıkaramadığınız muhteşem
şehrin, İstanbul’ un, tadına varın…
Hatta çok uzaklaşmaya da gerek yok.
Olduğunuz yerde kalın!
Çocuklarınız bütün yıl atamadıkları enerjilerini atacak, hanımlar ev işlerine kısa
bir ara verecek… Trafikten, şehir keşmekeşliğinden, iş stresinden uzaklaşıp, huzur
Çekmeköy; ata sporu olan biniciliği, milli
biniciler eşliğinde gerçekleştirebileceğiniz
mükemmel bir adres. Bu keyifli deneyimin
ardından, lezzetli yemeklerle gününüzü
tamamlayabilirsiniz. Koca bir günü buraya ayırın, pişman olmayacaksınız.
Atv Turları / Safari
Doğayı, adrenalini seviyorsanız; maceraya
ve eğlenceye hazır olun!
İftarımızı açtık, yemeğimizi yedik. Çok
şükür bedenimiz de ruhumuzda doydu.
Şimdi çocuklarınızı ve çocukluğunuzu
eğlendirme vakti… Hanginiz daha iyi araba kullanıyor? Var mısınız yarışa? Çarpışan
arabalar bunu test etmek için en doğru
seçim. Çocuklarınız atlıkarıncada uslu uslu
dönerken, sizin eğlenmenize de olanak
sağlayan lunaparkı es geçmemelisiniz.
Tatlı uykuları bölüp, manevi huzura ermek
Çekmeköy2023
- 47
AKTÜEL
Taşdelen Mesire Yeri’nde; doğal orman
parkurlarında sınırlarınızı zorlayabilirsiniz.
Bu yorucu ve keyifli günün ardından,
yine aynı yerde, yeşilin verdiği huzuru
dinleyerek, dinlenebilirsiniz.
Paintball
Taşdelen Mesire Yeri’nde çılgınlığınıza
çılgınlık katabilirsiniz. Oyunu kuralına
göre oynadığınızda, başka hiçbir şeye ihtiyacınız kalmayacak. Heyecan, eğlence,
adrenalin hafızalarınızda uzun süre tazeliğini yitirmeyecek. Tadını çıkarın yeter.
Rotamız Şile
Ama önce, aynı yol üstünde, görmenizi
istediğimiz başka bir yer var!
Saklı Göl
48 - Çekmeköy2023
Temiz hava, bol enerji, ağaçlar, oksijen,
gölün içinde yüzen ördekler... Kesinlikle
bir sabah kalkın ve hiç tereddüt etmeden
Saklı Göl’e gelin.
Saklı Göl… Adı gibi birçok güzelliği
içinde saklayan doğa harikası! Bir kere
geldiğinizde, bir daha
gelmek isteyeceğiniz yerler arasında yerini alacak
hiç şüphesiz.
Piknik yapabilirsiniz. Ya
da kiremitte menemen yiyebileceğiniz bir kahvaltıya
ne dersiniz? İsterseniz
sadece yürüyüş yapın ve
bu eşsiz güzelliğin tadını
çıkarın. Hepsi için yeriniz
hazır. Seçim sizin. Saklı
Göl’ü vazgeçilmezleri
arasına ekleyen birçok
kişi olduğunu hatırlatır, fotoğraf makinelerinizi alıp, erkenden yola çıkmanızı
öneririm.
İstikametimiz Şile
İstanbul’a uzaklığı 55 km olan Şile, yaz
aylarında şehre yakınlığı sayesinde insanların, özellikle de haftasonunu geçirmek
için tercih ettiği ilçemizdir. Şile’ye
geldiğinizde göz alıcı yapısı ve yüksekliğiyle dikkatinizi çekecek olan Şile
Feneri, 150 yaşında ve dünyanın en aktif görev yapan ikinci, ülkemizde ise en
büyük fener unvanına sahiptir.
İlçenin ayrı bir cazibe merkezi de Ağva’dır. İki dere arasında kalan bu balıkçı
koyu, en eski yerleşim yerlerinden olup,
butik oteller barındıran turizm cennetidir.
Maşatlık Seyir Terası, Aşıklar (istavrit) Tepesi, Kumbaba Roket Hanesi civarı, Şile
Feneri Seyir Terası, Zeytinli Adası’nda
Şile’yi seyredebilirsiniz.
Denize girme ve serinleme vakti…
Öyleyse; Büyük Plaj, İskele Yeri Plajı ya da daha sakin koylar tercihiniz ise,
Ağlayan Kaya, Kumbaba, Ayazma, İmrenli, Sahilköy, Ağva ve Kurfallı sizi
bekliyor. Denize girecek vatandaşlarımız
dikkat! Güzel gününüzü mutlu sonla
kapatmak için kurallara uyalım ve uymayanları lütfen uyaralım.
Bütün gün gezdiniz, eğlendiniz, yoruldunuz. Yemek yiyebileceğiniz bir sürü yer
var elbette. Farklı tatlara meraklıysanız,
yöresel yemeklerine bir göz atalım birlikte… Erikli Çorbası, Mındıllı Çorbası,
Kabaklı Börek, Üzerli Sarma. Tatlı olarak,
Öre ya da Boncuk Helva almaz mıydınız?
Eve dönme vakti geldi.Fakat Şileli hanımların el emeği, göz nuru kültürü olan meşhur
Şile bezinden yapılmış; motiflerine, çatlak
kahve, hapishane penceresi, gelin tacı,
aslanpençesi,şile feneri,yeminli örnek
gibi isimler verdikleri masa örtülerinden, elbiselerden, bluzlardan almadan
dönmeyin.
Keyifli ve huzurlu günler dilerim.
Hazırlayan: Soner KARTAL
Sibel KARIŞAN
HABERLER
KUR’AN AYINDA
KUR’AN’LA BULUŞALIM
Ç
ekmeköy
Belediyesi,
yaz tatillerinde mahallelerindeki Kuran Kurslarına gidecek çocuklar için ödüllü yarışma
düzenliyor. Çekmeköy
Müftülüğü işbirliği ile hazırlanan projeye,
ilçedeki 50 Yaz Kuran Kursu katıldı.
Kurslarda, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın
belirlediği müfredat doğrultusunda eğitim
alacak olan öğrenciler, 17 Ağustos’ta
sınava girecekler.
KURS SONUNDA ÖDÜL VAR
9-10 yaş, 10-11 yaş, 12-13 yaş 14-15 yaş
kategorilerinde yapılacak sınav sonucunda dereceye girecekler, birbirinden
güzel ödülleri de almaya hak kazanacaklar. Proje sonunda; birincilere diz üstü
bilgisayar, ikincilere tablet, üçüncülere fotoğraf
makinesi, dördüncülere
müzik çalar, beşincilere
kol saati ve 25. sıradakilere
kadar futbol topu ya da
kitap seti hediye edilecek.
tanıtıldı. Çekmeköy Kaymakamı Cemal
Hüsnü Kansız, Çekmeköy Belediye
Başkanı Ahmet Poyraz ve İlçe Müftüsü
Muhammed Suiçmez’in de katıldığı
törende, çocuklara projenin detayları
anlatıldı.
PROJE TANITILDI
Proje, Taşdelen Cebir Caminde düzenlenen törenle
Çekmeköy2023
- 49
TEKNOLOJİ
Oğuzhan AYDEMİR
Gelecekten Gelenler
Bilim ve Teknoloji Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı
İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda bilim ve
teknolojiye damgasını vuran toplumlar
çağdaş ülkeler olarak nitelendirilmekte ve
dünyada söz söyleyen konumunda yer almaktadırlar. Okuyan, düşünen, araştıran,
tartışan ve bir ürün ortaya koyabilme
becerisine sahip bireylerle örülü toplumlar, dünyaya yön vermekte, çağdaş uygarlığında en üst seviyesini oluşturmaktadırlar. Araştırma ve geliştirme çalışmaları,
gelişmiş ülkelerin yeni pazarlar oluşturarak ekonomik gelirlerini arttırdıkları
önemli bir mecra iken acaba ülkemizde
neler yapılıyor?
Küresel ısınma, iklimsel değişiklikler ve
evrimleşen hastalık kaynakları geleceğin
yoğun emek gerektiren çalışma sahalarındandır. Ülkemizde sağlık alanında bir çok
çalışma bulunmasına rağmen bunların
en önemli alanlarından biri, şüphesiz
kanser tedavi yöntemleri üzerine yapılan
çalışmalardır. İzmir Yüksek Teknoloji
Enstitüsü’nde Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nde tasarlanan çipler ile
artık kanser tedavisi için ilaç geliştirme
çalışmaları kolaylaşacak!
Resim Açıklaması: 45 ülkeden
700’den fazla buluş sahibinin ve 1000
kadar buluşun tanıtıldığı 43. Cenevre
Uluslararası Buluşlar Fuarı’nda İzmir
Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE)
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Devrim Pesen
Okvur’un “Hücre biyolojisinde uzaklığa
bağlı etkileşimlerin araştırılması için
mikro akışkan cihaz” buluşu yer alıyor.
50 - Çekmeköy2023
TÜRKİYE’NİN
TEKNOLOJİLERİ
On dokuz Mayıs Üniversitesi, Havacılık
ve Uzay Teknolojileri Uygulama ve
Araştırma Merkezi, 1,5 sene sonra uçuşa
hazır hale gelecek, iki kişilik genel havacılık uçağının kompozit kanat ve gövde
imalatına başladı.
Resim Açıklaması: “Doğan” adı
verilen ve 1500 kilometreye yakın menzili bulunan uçak, hem sportif hem de uzun
mesafe seyir uçuşlarında kullanılacak.
Yeraltı kaynaklarının ve fosil yakıtların
tükeneceği bir gelecekte araba sanayisi,
muhakkak yenilenebilir enerji ile çalışan
motorlara yönelecek. Ancak ülkemizde,
kaynakların verimli kullanılarak daha
uzun süre enerji sıkıntısı olmayan bir
dünya hedefi ile otomobiller tasarlanmaya başlandı. Türkiye’de ilk kez güneş
enerjili olarak yapılan ve “resmi” araç
olan Fırat ve Komagene Adıyaman’da kullanılıyor. Adıyaman Üniversitesi Teknoloji
Fakültesi Dekanlığı tarafından tasarlanarak
üretilen ilk resmi güneş enerjili prototip
araçlar 2010 yılında trafiğe çıkmıştı.
Adıyaman’da üretilen Prototip araçları,
Balıkesir’de iki mühendis tarafından
8 aylık çalışma ile üretilen ‘Ekolojij
Türk Otomobili’ takip etti. Balıkesir
‘de iki mühendis, 8 aylık çalışma ile 1
Lira 60 kuruşa 60 Km giden ‘Ekoloji
Türk Otomobili’ aracı üretti. Hibrit araba modellemeleri dışında Konya Selçuk
Üniversitesi öğrencilerinden de trafiğin
alternatif araçlarından bisikletler için
hibrit bir model geliştirildi.
Resim Açıklaması Bisiklet: Aldığı
enerjiyle ortalama 35 kilometre hızla 40
kilometre yol alabilen bisiklet, elektrikli
bisiklete göre daha hafif ve ekonomik.
Proje Sahibi: Yiğit Kaan Er
Yenilikçi söz konusu projelerin yanı sıra
Çekmeköy Belediyesi Yenilik Akademisi
tarafından yürütülen ve sosyal alanda büyük
yararlar sağlayacağına inandığımız
‘Titreşim Dili’ isimli çalışmayı da
ülkemizin teknoloji girişimleri arasında
göstermemiz uygun olacaktır. Söz konusu
proje, İşitme engelli bireylerin çevrelerini anlamada, konuşulanları anlamlandırmada
yardımcı olacak bir sistem üzerine kurgulanmıştır. Yeni eğitim, öğretim döneminde test aşamasına başlanılacak olan
proje, ülkemizin bu alanda ihraç edilebilir
nitelikte üretilen ilk ürünü olma yolunda
ilerlemektedir.
Titreşim Dili
Kendi pazarında kendi ürünlerini
pazarlayan bir Türkiye yerine yeryüzünün
her yerinde pazarı olan Türkiye ile tanışmaya hazır olun. İstikrar ve birlik içinde...
HABERLER
YENİ KAŞİFLER
ÇEKMEKÖY’DE YETİŞİYOR
Televizyon Kumandaları Artık Kaybolmayacak!
Çekmeköy Belediyesi tarafından Doğa
Park’ta düzenlenen Bilim Şenliği renkli
görüntülere sahne oldu. Lise öğrencilerinin,
almış oldukları“uluslararası ödüllü” projelerle katıldıkları “Bilim Şenliği” hayranlıkla izlendi.
Elektronik Kart İstanbul Kart’ı
Bitirecek
Bugün liseden mezun olan Pınar Şahin,
“Projemin adı ‘Elektronik İstanbul Kart’.
Bu uygulama sayesinde İstanbul Kartlar
kullanılmayacak. Bu projeyle android
telefon kullanan insanlar bu uygulamayı
telefonlarına indirebilecek ve bu sayede
de kart kullanımı olmayacak. Yani telefondaki barkod sistemi sayesinde direkt
cihaza telefonu okutup yerimize geçebileceğiz. Bu projeyle bakiye sorgulama,
bakiye yükleme kendi telefonumuz üzerinden yapılabilecek” diye konuştu.
“Endemik Bitkiler Doğal Afetler
Konusunda Uyarılarda Bulunuyor”
Yaptıkları uzun araştırmalar sonrası
buldukları endemik projesiyle uluslararası üçüncülük alan Esra ve Ebru Turan
kardeşler ise, “Endemik bitkiler doğal
afetlere karşı bize bilgi veriyor. Biz bu
projeyi uzun süren araştırmalarımız
sayesinde bulduk. Bizim projemizin adı
‘Endemik’. Biz proje sayesinde doğal
afetlerden birkaç dakika önce haber al-
mayı hedefledik. Endemik, dünyanın
her yerinde yetişmeyen ve sadece belirli bölgelerinde yetişen bir bitki türüdür.
Endemik bizim ülkemizde çok sayıda bulunduğu için ülkemiz diğer ülkeler tarafından
dikkat çeken bir ülke haline gelmiştir. Endemik konusunda ülkemiz doğal bir laboratuvar gibidir. Bizde yaptığımız araştırmalar
sonucunda bunlardan yararlanmak istedik. Yaptığımız çalışmalar sonrası doğal
afetler arasındaki bağlantıyı bulduk. Bu
bitkilerden en çok bilineni ayçiçekleridir.
Ayçiçekleri depremden 45 saniye önce
tam dik konuma gelir ve yapraklarında su kaybı gözlenir. Bunun dışında ise
deniz kenarlarında doğal afet öncesi
çok fazla yosunlaşma görülür” şeklinde
konuştular.
Televizyon Kumandaları
Kaybolmayacak
Artık
Arkadaşlarının bilimi çok fazla sevmemeleri ve ona değişik şeyler söylemesine rağmen sevdiği bilim konusunda
çalışmalarına devam eden lise öğrencisi
Bahadır Köprübaşı da, yaptığı projeyle yarışmada dikkat çekti. Köprübaşı,
“Arkadaşlarım bana değişik şeyler deseler de ben bilimle uğraşmayı seviyorum.
Bilim işini seve seve yapıyorum. Bu
yaptığım projede günümüzün güncel sorunlarından biri olan kumandalarımızın
kaybolmasını ele aldık. Kumandamız
kaybolduğu zaman cihaza yerleştirdiğimiz
düğme sayesinde kumandamızı rahatlıkla bulabiliriz. Hem cihazda hem de kumandada verici var. Düğmeye basıldığı
zaman verici radyo frekansı ile bu kumandayı uyarıyor ve kumanda ötmeye
başlıyor. Artık yastıkların ve koltukların
altına bakmaya son diyebilirim” ifadelerini kullandı.
Şenlikte, Çekmeköy Belediyesi’nin üretime teşvik için düzenlediği yarışmada dereceye girenlere ödülleri, Başkan
yardımcısı Şahmettin Yüksel tarafından
verildi. Teknoloji kategorisinde, Geri
Dönüşüm Makinesi projesiyle Caner
Temel, Araştırma Kategorisinde, Endemik Bitki Türleri projesiyle Esra-Ebru
Turan Kardeşler, Enerji Kategorisinde,
Elektromanyetik Motor Projesi ile Tuğçe
Ünver birincilik ödülünü kazandı. Yarışmada birincilere dizüstü bilgisayar,
ikincilere tablet bilgisayar, üçüncülere
fotoğraf makinesi ve ilk 10’a girenlere
yabancı dil kursu hediye edildi.
Çekmeköy2023
- 51
YAZI DİZİSİ
BAŞARI HİKAYELERİ İLE
PARMAK ISIRTAN FİRMALARIMIZ
5
Reha Tekstil
Reha Demirdağ
Başarılarıyla kendisini ispatlamış,
kalite çıtasını en
üst sınıra taşımayı
başarmış ve mükemmeli hedefleyen firmalarımızdan Reha
Tekstil’in kurucusu
Reha Demirdağ
ile röportajımıza
başlıyoruz…
52 - Çekmeköy2023
YAZI DİZİSİ
yıllık 100.000 adet Gore-Tex ürün üretim kapasitesine ulaştık. Reha Tekstil;
sıfırdan başlayarak, sıradanlığı kırarak
ve yüksek hedeflerle risk alarak sağlanmış bir başarı hikayesinin sonucudur.
Reha Tekstil’i diğer tekstil firmalarından farklı kılan nedir?
Diğer tekstil firmalarından daha farklı
bir kulvarda yarışıyoruz. Farkımız, üretimde kullanılan malzeme, makine ve
gerekli teçhizatların son teknoloji donanımına sahip olmasıdır. Şu anda dünya
üzerinde Reha Tekstil’e rakip olabilecek
en fazla 5-6 firmadan bahsedilebilir.
Firmanızın ülke istihdamına katkısı nedir?
Reha Demirdağ’ı tanıyabilir miyiz?
30 Mart 1961 İstanbul doğumluyum.
Gençliğimde profesyonel tenis sporuyla
uğraştım. Üniversite öğrenimi için bursla Amerika’ya gittim, ancak ciddi sağlık
problemleri nedeniyle eğitimimi yarım
bırakmak zorunda kaldım. Türkiye’ye
döndükten sonra ülkenin ekonomisinin
iyileşmesini fırsat bilerek iş hayatına atılmaya karar verdim. İlk etapta küçük çaplı
yazın tenis, kışın kayak sporu alanında ürünler satarak başladım. İlerleyen
dönemlerde büyük atılımlar yaparak
ayakta kalabilirim düşüncesi ile Ümraniye’de bir atölye sahibi oldum. Vizyonumu
geliştirmek amacıyla yurtdışı piyasasını
da yakalayabilmek için çeşitli fuarlara katıldım. Gerekli lisansları alarak,
‘herkesin yaptığı değil, hiç kimsenin
yapmadığını yapmalıyım’ stratejisiyle
hareket ederek, bugünkü hayatımın temellerini atmış oldum. Ailesine bağlı
biri olarak mutlu bir yaşantıya ve iki kız
evladına sahibim.
Firmanızdan bahsedebilir misiniz?
Şirketimiz, aktif spor giyim üretim ve
ihracatı hedefi ile kuruldu.1993 yılında kurulan Reha Tekstil’de kurulduğu
günden beri amacımız; üretimimizi ve
hizmet kalitemizi sürekli geliştirmek,
bu amaçla da son teknoloji ve yenilikleri
yakından takip etmek ve uygulamak
olmuştur. Üretimimiz, öncelikli olarak
kayak kıyafetleri, açık alan, bisiklet ve
koşu kıyafetlerini kapsayan ürünlere
odaklanmaktadır.Başarılı olabilmek için
diğer spor giyim üretimi yapan firmalardan daha kaliteli ve farklı olmak zorundaydık. Bu sebeple Gore-Tex ürünlerin
imalatına yönelik sertifikasyon sahibi
olduk. Teknoloji ve tekstilin birleşme
noktasını yakaladıktan sonra dünyayı
takip ederek ürünlerimizde tüketiciye en
iyisini sunmaya çalıştık. Sonuç olarak
Firmamızın; 45 kişilik yönetim kadrosu,
300 kişilik dikim ekibi, 25 kişilik dikim
yapıştırma ekibi, 40 kişilik bonding ekibi, 10 kişilik nakış ekibi, 5 kişilik lazer
kesme ekibi, 12 kişilik kesim ekibi, 10
kişilik kalıp ekibi, 8 kişilik modelleme
ve geliştirme ekibi ve 50 kişilik kalite
kontrol ve ambalaj ekibi ile birlikte 505
çalışanı bulunmaktadır. Bununla birlikte
firmanın temizlik ve yemek için ayrıca
çalışanları mevcuttur. Çalışanlarımızı
öncelikli olarak Çekmeköy’de ikamet
edenlerden seçmeye çalışıyoruz. Bu
güzel ilçeye firma olarak bizimde katkı
sağlamamız gerektiğine inanıyorum.
Reha Demirdağ’ın çalışanlarıyla
iletişimi nasıl?
Önceliğimiz,iş ortamında huzur ve
karşılıklı güveni sağlayarak çalışanlarla
birlikte Reha Tekstil ailesini korumaktır. Çalışanlarımızın işlerini en kolay
ve rahat şekilde yapmalarını sağlamak
amacıyla imkanlarımızı sonuna kadar
kullanıyoruz. Firma olarak yılda 2-3 kez
iş sağlık ve güvenliğiyle alakalı a’dan
z’ye denetleniyoruz. Tüm bunların sonucu olarak karşılıklı sevgi ve saygı
içerisinde hepimiz aynı gemide güvenle
ilerliyoruz.
Spor ürünleriyle ilgili üretim yapan bir firma sahibi olarak sporla
aranız nasıl?
Gençliğimde profesyonel sporcuydum.
Şu anda profesyonel olmasa da sağlıklı
ve kaliteli bir hayat sürebilmek için
spora devam ediyorum, tenis, fitness ve
yürüyüş gibi…
Aile sıcaklığı ve mutluluğu iş hayatına
direkt olarak yansıyor. Evinde ve normal yaşantısında mutlu olan kişi tüm
dikkatini işine odaklayıp sağlam adımlar atabiliyor, sonuç olarak gerçek bir
başarı elde ediliyor. Başarıyı etkileyen
dış etkenler de mevcut, ülkemizin istikrarı
ve ekonomisi gibi. İş hayatının içerisine
girdiğim günden beri en mutlu ve başarılı
olduğum dönem, geçirdiğimiz son 10
yıldır. Başarının olumsuzlukları muhakkak ki sorumluluklarının artması ve daha
fazla insanla uğraşmak zorunda kalmaktır.
Çekmeköy’de bulunan bir iş adamı
olarak ilçe hakkındaki düşünceleriniz neler?
Çekmeköy, hızla gelişen bir ilçe. Bu
ilerleme çok kısa sürede gerçekleşti.
Çevremizde sürekli belediye araçlarını
ve çalışanlarını görüyoruz. Belediyemizin hareketli çalışmalarıyla birlikte
durmaksızın güzelleşen bir Çekmeköy’e sahip olduk. Önceki dönemlerde yurtdışından bir misafir ağırlamak durumunda kaldığımızda, kötü
görüntüleri saklamak amacıyla belli
yol güzergahlarını kullanırken, şu anda
göğsümüzü gere gere herkesi ağırlayabiliyoruz. Çevremizin güzelliği, düzeni,
intizamı ve yeşilliği gurur verici tabii ki.
Başarılı bir iş adamı olarak
okuyucularımıza başarıyı yakalayabilmek için ne gibi tavsiyelerde
bulunursunuz?
Başarı için; hayatı kısa dönemli değil,
uzun vadeli planlar üzerine yerleştirmek
yapılacak ilk iştir. Dünyayı yakından takip
edeceksiniz, sorumluluğunuzu iyi bileceksiniz, işinizin başında olacak ve kaliteden
ödün vermeyeceksiniz. Yaptığınız her ne
olursa olsun en kısa sürede ve en ucuz
şekilde nasıl kar ederim düşüncesinden
sıyrılacak, geleceğe yatırım yapacaksınız.
Dürüst olacak, hakkıyla iş yapmaya
özen göstereceksiniz. Bu şekilde çalışma
disiplinine sahip bir birey dünyanın
neresinde olursa olsun iş bulur ve
başarıya ulaşır.
Yakaladığınız
bu
başarının
hayatınıza
getirdikleri
ve
götürdükleri mutlaka vardır. Bunları bizimle paylaşır mısınız?
Başarıyı bireysel değil, ekip işi olarak
görmeliyiz. Başarının temeli ailedir;
insan evinde değil de sokakta ararsa
mutluluğu istediği hedeflere ulaşamaz.
Çekmeköy2023
- 53
KÜLTÜR SANAT
KÜLTÜR
KÜLTÜR sanat
sanat
Deniz BİNİCİ / SOSYOLOG
BİR ADAM DÜŞÜNÜN ADI SİNEMA
Kısa Kısa
Köyden çıkan yazar, köyden çıkan şair
çokça duyulmuştur fakat köyde doğup
büyüyen ve köyde kalıp sinemacı olana
bir istisna dışında rastlanmamıştır. Ahmet Uluçay sinema tutkusu yaşamının
her saniyesine işlemiş bir sinema aşığıdır.
Yaşadığı köyde çocukluğundan itibaren
filmleri takip etmiş. Hatta bununla yetinmeyip çocukken arkadaşlarıyla bir araya
gelip film gösterimi için tahtadan bir
makine bile icat etmiştir.
Ahmet Uluçay sinema anlatıları bağlamında ne kadar işlense az kalacak ve yeri zor
doldurulabilecek bir yönetmendir. Sinema
tarihinin seçkin yönetmenlerinden olan
Ahmet Uluçay’ın etraflıca anlatıldığı Yönetmen Sineması Ahmet Uluçay kitabı
köyde başlayıp dünyanın her yerinde ödül
almaya kadar giden bir serüvene şahitlik
etmeye çalışmakta.
Gösterime girdiği andan itibaren hem
izleyenlerin hem de eleştirmenlerin üzerinde uzun uzun konuştuğu Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filmi Ahmet
Uluçay’ın tek filmi değildir sadece en çok
duyulan izlenen filmidir. Kitap bu yanılsamayı ve tek yönlü bakışı da kırmak istemekte. Hazırlıklarını Ayşe Pay’ın yaptığı
kitapta Ahmet Uluçay’ın kısa filmleri
dahil tüm çalışmaları yer almakta. Ayrı
başlıklar altında yazılan yazıların her
birini yönetmeni yakından takip eden
yazarlar-sinemacıların kaleme aldığı
görülmekte. Ayrıca kitabın sunuş kısmını
İhsan Kabil’in yazmış olması da okurlar
için kitaba iyi bir hazırlık süreci gibi durmakta.
Kitapta Ahmet Uluçay’ın sinema sanat
yaklaşımı, köyde filmlerini nasıl inşa ettiği, diğer yönetmenler ile kurduğu bağ ve
birçok konu üzerine 2002 yılında Bilim Sanat
Vakfı’nda gerçekleştirilen bir söyleşi de yer
almakta. Söyleşide Ahmet Uluçay’ın sinemadan maksadının ne olduğunu açıkladığı
kısım kesinlikle dikkate değer: “Ben karanlığa yazılmış bir mektup olarak görüyorum
filmlerimi. Yani birilerinin yüreğinde
yansımasını bulur. Bence bütün semeresi
de budur sanat yapmanın.” 2009 yılında
aramızdan ayrılan Ahmet Uluçay sanattan
beklentisinin karşılığını fazlasıyla almak-
tadır. Karanlığa yazılmış bir mektup gibi
baktığı filmleri dünyanın her bir köşesinde
yankı bulmakta ve bir köyden dünyanın
tüm hislerini barındırabilecek bir güçte
sanat eserlerinin çıkabileceğini bir kez daha
göstermektedir.
“Birini küçük düşürmek, seni daha büyük yapmaz..” / (Angela)
“Beni hiç tanımadan yargılıyorlar; bu yüzden yalnızlığı seviyorum..” / (Shrek)
“Bir kişiyi öldürürsen katil, milyonlarca kişiyi öldürürsen kahramansın.” / (Charlie Chaplin)
“+Rüyada ölürsen gerçek dünyada uyanırsın. Gerçek dünyada ölürsen nolur diye sor. -Nolur?
+Ölürsün gerizekalı bu yüzden gerçek” / (Inception)
“Neden birinin başarısızlığı herkese ilan ediliyor? Demir eksikliğin varsa doktor ilaç mı yazar yoksa bunu televizyona mı
verir? ./ (3 Idiots)
54 - Çekmeköy2023
KÜLTÜR SANAT
Sessiz Mürekkep
KEŞKE!
Adı Keşke olan bir dergi çıkmakta. Henüz
yeni diyebileceğimiz dergilerden bir tanesi.
2013 yılında çıkmaya başlayan dergi iki
ayda bir yayınlanmakta. En son 11. sayısı
yayınlandı.
Keşke dergisi, bir düşünce ve edebiyat
dergisi. Bildiğimiz dergi formatından daha
küçük bir boyutu var. Bu haliyle aslında fanzini hatırlatıyor. İllüstrasyonlarla
zenginleştirilen derginin dolu dolu bir
içeriği var. Şiirler, hikayeler, röportaj ve
söyleşilerin yanı sıra her sayı da bir dosya
konusu belirlenerek bu konu üzerine farklı
tatlarda yazılar yayınlanıyor. İşlenen
dosya konuları hayatın merkezinden ve
gündeminden uzak şeyler de değiller.
Şimdiye kadar işlenen bazı dosya konuları
şöyle:
- Sezai Karakoç
- Mehmet Akif Ersoy
- Kadın Edebiyatçılar
Derginin en özgün yanlarından
biri kanaatimce gerçekleştirilen
söyleşiler. Söyleşilerin içeriği sadece keyifli bir sohbet sunmuyor
beraberinde şiirin, hikayenin, romanın kısacası edebiyatın farklı
konu ve sorunlarını derinlikli
düşünmeye de vesile oluyor. Bu
söyleşilerin birinden bir bölüm ile
yazıyı sonlandıralım.
Nurullah Genç ile Söyleşi
Soru:
Bir
kısım
popüler
kültürün şiir adıyla yeşertilip
büyütüldüğünü üzülerek gözlemlediğimiz günlerdeyiz. Bu durum
has şiiri, hakiki şiiri gölgeliyor
mu yoksa şiirin ne olmadığını kavramamızı sağlayarak diğerlerinden ayırmamıza
yardımcı
mı
oluyor?
N.G. -Maalesef faydası
zararından daha az. Zararı daha çok… Çünkü
bugünkü modern dünyanın, modern dedikleri
neslin en böyle dikkat
çeken, bizim için problem diye tespit edebileceğimiz özelliği kitap
okumadan günübirlik
teknolojik
aletlerin
dünyasına
hapsolup, kutulara hapsolup,
televizyonlara,
telefonlara vs… Ve
oralardan hayatı takip
etmeye çalışmalardır.
Hazlarını
oralardan
almalarıdır. Kitaptan haz
almayı
beceremeyen,
hissedemeyen,
yaşayamayan bir insanın teknolojik bir kutunun
içinden
zevklenmeye
başlaması,
hazlanma-
ya başlaması, aslında o insan grubunun
yavaş yavaş robotlaşmaya başlamasıdır
ve kendi özelliklerini, insani özelliklerini
kaybetmeye başlamasıdır. Şimdi böyle
bir âlem içerisinde şiiri siz, bir de hâkim
kültür, popüler kültürle birleştirip sadece bir çığlık aracı gibi ya da herhangi
bir şeye ulaşma aracı gibi algılar, bayağı
hâllere mahkûm ederseniz, sıradan sözlerle, sıradan imgelerle hatta imge olmayan
birtakım ifadelerle şiir diye sunarsanız,
şiire büyük zarar verirsiniz. Ve maalesef
bugün internet ortamında yüzlerce binlerce şiir yayınlanıyor. Yazanları şair gibi
hissettirdiği için ayrı bir problem meydana
getiriyor. İyi şairlerin okunmasına engel
oluyor. İyi şiirin gelişmesine engel oluyor.
Faydası da belki şu… Onları yazmasalar
onlarla uğraşmasalar neyle uğraşacaklar?
Bir taraftan da diyorsunuz ki bırakın hiç
olmazsa popüler kültürün içinde şiir diye
bir şeyle uğraşsınlar. Öbür türlü daha kötü
şeylerle uğraşacaklar. Bir taraftan da böyle
bir faydası var. Yani iki tarafı kesen bir
kılıç gibi… Yukarı dönseniz bıyık, aşağı
dönseniz sakal…
Çekmeköy2023
- 55
KÜLTÜR SANAT
Bilim-kurgu sineması ne yazık ki herkese hitap eden bir tür değil. Bilim-kurgu
denince akla sanki daha fazla çocuklara yönelik hazırlanmış filmler gelir. Belki içimizdeki çocuğu erken
öldürdüğümüzden, belki sert yaşam
koşullarının hayal gücümüzü acımasızca
törpüleyerek bizi doğrudan gerçeklerle
yüzleşmek üzere yalnız bırakmasından..
Ama sevemeyiz bir türlü, olmayacağını
bırakın düşünmeyi hayal bile edemeyeceğimiz şeyleri beyaz perdede görmeyi.
Düşünemiyorsak, hayal edemiyorsak
gerek yoktur ne sinemada izlemeye ne
de üzerine konuşmaya!
Oysa içinde bulunduğumuz dünya geleceğin dünyası adına da bir referans
değil mi? Cep telefonları, elektrikli
otomobiller, mikronluk ameliyatlar, android işletim sistemleri, hızla gelişen
robotik sistemler ve daha birçoğu.. Bu
saydıklarımın hepsi de öyle sadece haberlerde gördüğümüz ya da kulaktan kulağa
duyduğumuz şeyler değil. Hayatımıza
bütünüyle entegre olmuş olan teknolojiler. Bugünün hayali, yarının gerçeği.
Yarının Dünyası (Tomorrowland) bir
bilim-kurgu ama tam da yukarıda anlattığım tabloyu tersine çevirebilecek güçte
56 - Çekmeköy2023
bir film.
Ç o c u k l a r
tarafından
da
izlenebilecek bir
film olmakla birlikte,
esasında
yetişkinlerin hayal
dünyasını harekete
geçirecek
nitelikte. Hayalperest
olmayı çocuklara
ve çocukluğa özgü
kılmak,
filmin
yapıcı ve kurucu
macera tabanlı yapısını yetişkinler için
de anlamlı kılmaktan alıkoyamıyor. Hem
çocuk hem de yetişkin oyuncuların çok
olması bu savı desteklerken, filmin görsel efektleri muazzam bir görsel şölen
oluşturuyor. Özellikle yer çekimi kurallarına aykırı düzenlenmiş havuzlar, eminim
tüm izleyenlerin dikkatini çekecek ve
herkesi heyecanlandıracaktır.
Bilimin tamamen insanların iyiliğine
hizmet ettiği bir gelecek tasavvuru
olan Yarının Dünyası, bir ütopyadır.
Günümüz dünyası ile yarının dünyası arasındaki geçişler, sizi bu dünyadan alıp
farklı bir gezegene taşıyor adeta. Mucit
olmanın ve bir şeyler keşfetmenin dünyaya iyilikten başka birşey getirmeyeceğini bilmenin hazzı vazgeçilemez olsa
gerek!
Tabiki her bilim kurgu gibi bu filmde de
robotlar vazgeçilmez unsurlardan. Özellikle robotların da dahil olduğu çarpışma
sahneleri son derece göz dolduruyor.
Filmin bu sahnelerini izlerken Terminatör akla gelmiyor değil!
Filmin tanıdık yüzü George Clooney,
filmin konseptine ve heyecanına biraz
fazla ağır kaçmış ne yazık ki. Filmin
heyecanı Clooney’nin sakinliğinde yitip
gidiyor. Clooney’ninkarizması rolü kurtarmasına yetmiyor.
Filmim tüm bu iyi yönlerinin yanında
vasat bir sonla bitiyor olması tam bir
hayal kırıklığı! Filmin sonu o kadar hızlı
geliyor ki, optimist konusu ve muhteşem
görsel efektlerine rağmen ağzınızda
buruk bir tat kalıyor. Çünkü hikayenin
en başından uzun uzadıya anlatılan bu
kurgunun sonu bu kadar çabuk ve ani
gelmemeliydi! En azından hikayenin başı
gibi sonu da sağlam bir zemine oturtulmalıydı! Ancak filmin görsel efektlerinin bu durumu kurtaracağı düşünülmüş olsa gerek
ki, baştaki enerjik giriş filmin sonuna
kadar sürdürülemiyor.
HABERLER
GEÇMİŞTEN GELECEĞE
GÖZ KAMAŞTIRAN SERGİ
Ç
ekmeköy Taşdelen İSMEK’te Tezhip eğitimi
alan 15 kursiyer, bir yıl
içerisinde ortaya çıkardıkları
eserleri, yılsonu sergisinde
görücüye çıkardı. Çekmeköy Belediyesi’nin fuaye alanında açılan
sergiye, Çekmeköy Belediye Başkan
Yardımcıları Şenol Çetin, Eyüp Yıldırım,
Fatih Sırmacı ve Şahmettin Yüksel katıldı.
Eser sahiplerinin yakınlarının yoğun ilgi
gösterdiği sergide, yapım süresi dört yılı
bulan eserler yoğun ilgi gördü.
Kurdele kesme töreninde konuşan Başkan Yardımcısı Şenol Çetin, “Tezhip,
kültürümüzdeki önemli sanatlarımızdan
biridir. Bugün Çekmeköy Belediyesi ve
Taşdelen İSMEK işbirliği ile hayata
geçirilen kurslarda eğitim alan öğrencilerin eserleri sergileniyor. Sergi hakkında bilgi alırken, bir eserin 1 yıl ile
4 yıl arasında değişebilen yapım süreleri
olduğunu öğrendik. Gerçekten büyük bir
emek ve sabır isteyen bu sanata gönül
veren tüm eser sahiplerini tebrik ediyorum” dedi.
Çekmeköy2023
- 57
YAZI DİZİSİ
MECLİS ÜYELERİMİZ
TANKUT
GÜNDOĞAR
Çekmeköy 2023, yaşamlarını halk ile harmanlamış meclis üyelerimizi misafir
etmeye devam ediyor. Konuğumuz Tankut Gündoğar…
58 - Çekmeköy2023
YAZI DİZİSİ
Tankut Gündoğar’ı tanıyabilir miyiz?
19.12.1962 İstanbul doğumluyum.
Memleketim Samsun, Çerkez kökenliyim. Yıldız Teknik Üniversitesi, İnşaat
Mühendisliği üzerine lisans, Finans ve
İşletme üzerine yüksek lisans eğitimi
aldım. Çekmeköy’de ikamet ediyorum,
evli ve bir kız çocuk babasıyım. Eşim
ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi
mezunu, kızım ise Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünü birincilikle bitirdikten sonra London Scholl
Of Ecnomics’de Uluslararası Kalkınma
üzerine master eğitimini sürdürmektedir. Eşim ve kızım hayat boyu benim en
büyük destekçilerim olmuşlardır.
İmar Komisyonu’nun görevleri
nelerdir? Vatandaşa ne gibi hizmetler sunar?
İmar komisyonu, bölgedeki imar faaliyetleriyle ilgili her türlü plan, projeleri
ve o bölgenin gelişimine katkı sağlayacak tüm konuları kapsıyor. Temel olarak
görevlerimiz; bölge ve uygulama imar
planlarını incelemek, yapım aşamasında ve sonrasında gerekli fikir beyanı
ve müdahaleleri gerçekleştirmek, aynı
zamanda vatandaştan gelen istek ve
şikayetleri değerlendirmek. Genel olarak
var olan bölgenin düzgün yapılaşması,
şehirleşmenin batılı standartlara uygun
gelişmesi adına kısa ve uzun vadede belirleyen kararlar almak durumundayız.
Üstelik bu kararları alırken bugünü değil
yarını, hatta sadece bulunan bölgeyi
değil çevre bölgeleri ve bütün bir şehri
yeni vizyon ve fikirlerle inşa etmek durumundayız.
Siyasi kimliğiniz dışında ne ile
meşgulsünüz?
Üniversite öğrencisiyken inşaat şirketlerinde muhtelif görevlerde yer aldım. Mezuniyet sonrası yurtiçi-yurtdışı
müteahhitlik şirketlerinde, şantiyelerde
ve proje ofislerinde görev yaptım. Finans, işletme ve proje yönetimi üzerine
master eğitimimi tamamladıktan sonra
bankalarda uzman yardımcılığı ve genel
müdürlük görevinde bulundum. Yaklaşık
7 yıl kurumsal şirketlerde iş geliştirme,
inşaat ve yatırım hakkında profesyonel
olarak çalıştım. Profesyonellik ve iş
hayatı ekip işidir. Hiçbir zaman tek başıma olduğumu düşünmedim. Şanslıydım
çünkü; hep iyi ekiplerle çalıştım. Herkese
bir şeyler öğrettim ve herkesten bir şeyler öğrendim. Sıradan bir memur olarak
başladığım iş alanında yönetim kurulu,
başkan vekili ve genel müdür
lüğe kadar yükseldim. Daha
sonra eski sınıf arkadaşlarımla
hayalim olan proje geliştirme,
inşaat ve yatırım üzerine bir
şirket kurduk. Hala aynı iş
üzerine çalışmalarıma devam
etmekteyim.
Yaşamınızda ne olsaydı
siz siyasi hayatın içinde olmazdınız? Ve yaşamınızda
ne olduğu için şu an siyaset
yapmaktasınız?
Siyasetin dışında olmayı hiç
düşünmedim çünkü; öğrencilik yıllarımda dahi siyasetin içinde olarak bir şeyleri
değiştirebileceğime inandım.
Siyaset toplumun iyi yöne
gidebilmesi için en etkili
araçtır. Fakat siyasetin içinde
olmak aile, arkadaş ve sosyal
yaşamdan fedakarlık yapmaktır. Buna rağmen hayatının
en az bir döneminde herkesin
yürekten ve inanarak siyasetle ilgilenmesi gerekir. Hobi
olarak veya bir beklenti içine
girerek değil, çevresindeki
insanlara ve topluma fayda
sağlamak amacıyla bilgilerini
takım arkadaşlarıyla birlikte
bir plan dahilinde ortaya koyması gerekir. Hangi partide
olursa olsun, pozitif değişim
için elinden geleni yapması
gerekir. Eğer iyi yönde az da
olsa bir çaba sarf edersek herkesin ufak çabaları birikerek
büyük bir sonuca dönüşebilir. O sonucu
gördüğünüzde “benim de buna katkım
olmuştu” diyebilmek dünyadaki en
büyük zenginliktir.
Size göre ideal toplum ve ideal birey nasıl olmalıdır?
Toplumumuzun en büyük sıkıntılarından
biri, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmasıdır. Mühim olan önce bilgiye sahip
olmaktır. Bilgiye ulaştıktan sonra doğru
ve yapıcı bir fikre ulaşırsınız.
Daha da önemlisi toplumun genelinde
eşitlik sağlanmalıdır. Kabul etsek de
etmesek de kadın - erkek eşitliği ve
yaşlılara - çocuklara saygı kalmamış
durumda. İnsanlar etiketlenmemeli ve
emeklerine saygı duyulmalıdır. Eğer bir
toplumda saygı yoksa, insan ayırımı varsa ve kadın - erkek eşitliği hala tartışma
konusuysa o toplumun bir ayağı sakat
demektir.
Diğer yandan refah seviyesine ulaşabilmek adına dünyayı takip etmek için
Çekmeköy2023
- 59
YAZI DİZİSİ
üretilen teknolojik aletleri kullanmaktan
öte onu üreten ülke olmalıyız.
İdeal toplum bireyle başlar. İdeal birey
herkese saygı duyan ve yapıcı olan insandır. Bu ideal bireylerin oluşturduğu
ideal toplum adaletin ve eşitliğin hakim
olduğu çevresindeki herkese ve her şeye
saygıyla yaklaşan bir topluluktur.
Tankut Gündoğar’ın olmazsa olmazları nelerdir?
1. Hz. Mevlana’nın söylediği gibi, “ya
olduğun gibi görün ya da göründüğün
gibi ol.”
2. Yalan söylememek ve gerçekleri de
çarpıtmamak.
3. Kimseyi kınama, yadırgama ve herkesi
olduğu gibi kabul et. Bakmakla görmek
arasındaki farkı ayırt etmeliyiz. Herkesin
içinde Allah vergisi olan iyiliği görebilmek çok önemli. “Bir Ceza Avukatının
Anıları” oyununda söylendiği gibi, “her
suçluyu kazıyın, altından insan çıkar.”
Hangi takımı tutuyorsunuz? Fanatik misiniz?
Fenerbahçeliyim ve Fenerbahçe kongre
60 - Çekmeköy2023
üyesiyim.
Tüm maçlara
eşimle birlikte
gidiy o r u m .
Tüm takım
taraftarlarına da eşleriyle birlikte maç izlemelerini
öneriyorum. Eşlerimiz ve kızlarımızla
gittiğimiz maçlarda statlar daha renkli oluyor. Bu sayede statlarda var olan
olumsuzlukları azami dereceye indirgemiş oluruz. Fanatiklik konusuna
gelince, taraftarı olduğum takımı tabii ki
sonuna kadar destekliyorum.
ve çevresindeki tüm insanlara saygıyla
yaklaşmasını öneririm. Herkesin kırgınlıkları bir kenara bırakarak çevresiyle ortak bir paydada barış içinde yaşamasını
öneririm. Hayat uzun değil, nerde nasıl
ve ne zaman hayatımızın son bulacağını
bir Allah biliyor. Bu yüzden tüm hırslarımızı kenara bırakmalıyız. Bunu
başarırsak hem psikolojik hem fizyolojik
olarak birçok hastalıktan kurtulduğumuzu göreceğiz. Herkesin bayramını
kutlar, sevgi-saygı ve esenlik içinde
sevdikleriyle birlikte güzel bir bayram
geçirmelerini Allah’tan niyaz ederim…
Ne tarz müzikler dinlersiniz? En
sevdiğiniz sanatçılar kimlerdir?
Müzik benim için kulağa hoş gelen tını
değil, terapidir. O günkü ruh halime uygun gelen müzik neyse onu arar, bulur
ve dinlerim. Dinlediğim müziğin içinde
kaybolur giderim. Bu sebeple belli bir
tarz veya sanatçı ayrımı yapmıyorum.
Son olarak Çekmeköy 2023
aracılığıyla okuyucularımıza neler
iletmek istersiniz?
Çekmeköy 2023 içeriğiyle, fotoğraflarıyla ve basımıyla ince ince işlenerek değerlendirilen çok başarılı bir dergidir. Çabalarınızı yürekten destekliyorum.
Tüm okuyucularınıza dünyaya, doğaya
Röportaj /
Soner KARTAL
HABERLER
EKONOMİYE KADIN ELİ
G
irişimci
kadınların
ekonomiye olan katkılarının arttırılması ve
girişimciler
arası
diyalogların güçlendirilmesi
amacıyla başlatılan “Girişimci Kadınlar Çekmeköy’de Buluşuyor” projesi
çerçevesinde Çekmeköy Kent Konseyi
girişimci kadınları yemekte buluşturdu.
Çekmeköy Belediyesi Nikah Sarayı’nda,
Kent Konseyi Başkanı Hatice Sıraç’ın ev
sahipliğinde gerçekleşen toplantıya; Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz,
İdris Güllüce’nin eşi Fatma Güllüce’nin
yanı sıra çok sayıda girişimci kadın katıldı.
Çekmeköy Kent Konseyi çalışanlarını,
çalışmalarından dolayı tebrik eden Başkan
Ahmet Poyraz, ”Belediyemizin önemli
bir sivil toplum kuruluşu içerisinde birçok
farklı yapılandırmayı barındıran bir kurul.
Bizimle beraber şehrin güzelleşmesine
önemli katkıları olan kardeşlerimiz
var içerisinde. Bu hizmet kurumunu
vatandaşlara kazandırmak gerçekten
parayla olmaz. Bu tabi ki duayla olur.
Biz de milletimizden aldığımız duayla
bunlara devam edeceğiz. Hemen yan
tarafımıza metro gelmekte. Çok büyük
hizmet bu. Çekmeköy 4’üncü yılında
metrosunun temelini atmış 6’ncı yılın
sonunda ise metrosuna kavuşmuş bir
ilçe” ifadelerini kullandı.
Çekmeköy2023
- 61
SOKAĞIN SESİ
Sokağın nabzını okurlarıyla paylaşan Çekmeköy 2023,
gündem belirlemeye devam
ediyor. Seçim sonrası sokağın
sesini merak eden ekibimiz yine
iş başında.
“Seçim
sonuçlarını nasıl
değerlendiriyorsunuz?”
A
Muhittin Şeker
daletli bir seçim oldu ve hak yerini buldu diye düşünüyorum. Bir partinin
tek başına iktidar olması ve bu iktidar sürecinin oldukça uzun sürmesinden
memnun değildim. Şu anki seçim sonucuna göre tek başına iktidar olan herhangi bir parti yok. Çiçeği burnunda bir parti olarak HDP’nin barajı aşması
Türkiye için yeni bir durum. Bu konuyla ilgili tedirginlikler mevcut. Çözüm sürecinin nasıl
ilerleyeceği ve her şeye tam olarak açıklama yapılmaması toplumda dalgalanmalara sebep
oluyor. Doğu’yu seven ve orada hizmet yapmış bir insan olarak şunu söylemeliyim ki;
terör artık son bulmalı. Yıllardır süren ve bir türlü sonlandırılamayan terör Türkiye’nin en
büyük sorunlarından biri. HDP’nin olumlu-olumsuz ne gibi bir yöntem uygulayacağı hakkında bir fikrim yok. Seçim sonucunun getirisi ya koalisyon ya da erken seçim. Bu durumda, zorda olsa Ak Parti-CHP koalisyonu kurulmasından yanayım. Bir an önce hükümetin
kurulması gerektiği düşüncesindeyim. 4 partinin koalisyon kurması imkansız görünse de
önemli olan ülkenin çıkarları doğrultusunda uzlaşma yoluyla ortak noktada buluşmaktır.
Bu bağlamda tüm yollar denenmeli ve en yararlı sonuç için çaba harcanmalıdır.
S
Lale Küçük
62 - Çekmeköy2023
eçim sonuçlarından memnun olduğumu söyleyemem. Birinci parti % 40 ile Ak
Parti olmasına rağmen hükümet kurulamadı. Seçimin olumsuz sonuçları hızlı bir
şekilde ekonomiye yansıdı. Altın, Dolar ve Euro fiyatları sabitlenemiyor, durmaksızın olumsuz yönde hareketlenme mevcut. Geçim zordu daha da zorlaştı.
Ak Parti’nin belki ufak çaplı bir sarsılmaya ihtiyacı vardı, her şerde bir hayır vardır. Bu
seçim sonucu hepimize bir ders vermiştir ve ileride daha güzel günler bizi bekliyor olabilir.
Önümüz koalisyon hükümeti gibi görünüyor fakat HDP’nin içinde olacağı bir koalisyon
olmasını birçok kişi gibi bende istemiyorum. Şehitlerimizin kanıyla ayakta duran ülkemizde
farklı düşüncelere sahip bir partinin barajı aşacak kadar oy alabilmesi can yakıcı. Seçim
sonuçlarında payı olan insanlar dahi büyük bir pişmanlık içinde olduğunu itiraf ediyor.
Çoğu yerde baskıyla oy kullanma durumu söz konusu. Bu şekilde koalisyon ülkeyi olumsuz yönde etkileyeceği için erken seçime gidilmeli ve ülkemizin en iyi zamanlarının
yaşandığı tek partinin iktidarıyla hükümet kurulmalı.
SOKAĞIN SESİ
S
eçim sonrası değil öncesinde kurulan bir koalisyon söz konusu. Ak Parti’ye
yönelik karşıt bir politikayla örgütlenmenin sonucunu yaşıyoruz. Bilinçli olarak
yapılan çeşitli kurgular bizi bu duruma getirdi. Ülkemizin çıkarları ve geleceği
için istikrarın devamını istiyorum. Birkaç partiyle oluşacak koalisyon ülkemizi
ileriye değil geriye götürür. Bu sebeple halk için, gelecek için ve istikrarın devamı için
erken seçime gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. Vatandaşlarımızı bilinçlendirme adına
tüm Ak Parti teşkilatlarının ve gençlik kollarını canla başla çalışmaya devam etmelerini
istiyorum. Erken seçime gidilirse şu anki durumun değişeceği düşüncesindeyim.
Ayfer Yağcı
B
Belirsizliği beraberinde getiren seçim sonuçları, çeşitli olumsuzluklara neden
oldu. Özellikle HDP’nin oy oranı herkesi şaşırtmış durumda. Her şeye rağmen
halkımızın kararına saygı duyulmalı ve zor da olsa koalisyon oluşturulmalı.
En azından uzlaşma yoluna gidilmeli ve koalisyon hükümeti denenmeli.
Koalisyon isteyen halk, koalisyon hükümetiyle yönetimin neler getireceğini görmeli.
Bu şekilde daha sağlıklı yol alınabileceği düşüncesindeyim.
Kenan Ateşçi
S
anırım halkın istediği oldu, hepimize hayırlı olsun. Tek parti iktidarı yerine koalisyon isteniyorsa, oluşturulmalı. Koalisyonla oluşan hükümetin
ülkeye ne getireceğini göreceğiz. Yakın geçmişte aynı deneyimi yaşamış
halk tekrar koalisyon istiyorsa söylenecek fazla bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ülkemizin istikrarı için tek parti hükümetinin sağlıklı sonuçlar getireceğine inanıyorum ama toplumumuzun kararına saygı duymak zorundayız.
Oktay Karagöz
S
eçim sonucunda sandıktan koalisyon çıktı. Yapılması gereken koalisyon oluşturmak. İstikrarın bozulmaması ve ülke menfaatlerinin sarsılmaması için tek parti
hükümetiyle yönetimin en iyisi olacağı düşüncesindeyim. Fakat sonuçlar buna
imkan sağlamıyor. Birinci parti olarak Ak Parti’nin de içinde olacağı ve
ülkemizin çıkarlarına yönelik koalisyon oluşturulmalı diye düşünüyorum. Ne olacağını yaşayarak göreceğiz, umarım ülkemiz için en hayırlısı olur.
Maksut Demir
Çekmeköy2023
- 63
SOKAĞIN SESİ
S
Bülent Küçük
eçim sonuçlarının ülkemiz için hayırlı olmadığını düşünüyorum. Sonuçlarının
yansımalarını gerek ekonomide gerek var olan belirsizlikte yaşıyoruz. Kısa
zamanda kaybedilen paralar ve ekonomik gerileme ciddi zarar oluşturmakta.
Koalisyon hükümetini yakın geçmişte yaşadık, gördük. Tekrar aynısını
yaşamak açıkçası tedirgin edici. Çünkü koalisyonun fayda sağlamadığını hep
birlikte gördük, ülkemiz koalisyon hükümeti zamanında gerileme yaşadı. Bile bile
olumsuza yönelmektense erken seçim olması gerektiği düşüncesindeyim. Tek parti
hükümetinin her bakımdan daha sağlıklı olacağı görüşündeyim. Farklı partiler ve muhalifler her zaman olacaktır, demokrasinin gereği olarak olmalıdır da. Fakat bu farkı
partilerin birleşiminden oluşan koalisyon hükümeti Türkiye’ye yarar değil zarar getirecektir.
Ö
ncelikle seçim sonuçlarının ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Sonuçta halkın tek parti hükümeti yerine koalisyon hükümeti istediği ortaya
çıktı. Anladığım kadarıyla bu seçimlerde ülkenin çıkarları değil bireysel
düşünceler ön planda tutuldu. Bu sebeple sandık sonucunda tek parti iktidarına ulaşılamadı. Ne olacağını yaşayarak birlikte göreceğiz. Ülkemiz için hayırlısı
olur inşallah.
Kübra Gül
S
Büşra Alpay
eçim sonuçlandı, belirsizlik hakim oldu. Açıkça söylemek gerekir ki, vatandaş
tepki oyu kullandı. Seçim sonucu görüldüğünde çoğu kişi tepki oyu kullandığı
için pişman oldu. Farklı partilerin oy oranının yükselmesi sebebiyle mecliste
yer edinmeye çalışmaları herkesin dikkatini ve tepkisini çekmiş durumda. Belki hayırlı olan budur ve bu sayede herkes kendini silkeleyip toparlayacaktır. İlerleyen
zamanlarda koalisyon hükümeti kurulacak gibi görünüyor. Fakat bu kadar zıt görüşlü
partilerin oluşturacağı bir koalisyon ülkemiz için doğru bir adım olmayabilir. Bu sebeple erken seçime gidilmeli ve tekrar bir oylama yapılmalıdır. Belki yeni bir seçimle daha
sağlıklı sonuçlara ulaşabiliriz.
S
Songül Yeşilyaprak
eçim sonuçları milletin karardır ve saygı duymak gerekir. Sandık sonucunda
demokratik bir ülke olduğumuzu kanıtladık. Bu seçimden sonra tek parti iktidarlığı kalmamıştır. Koalisyon hükümeti taraftarı olarak bir uzlaşmaya varılması
gerektiği düşüncesindeyim. Fakat her parti bir diğerinden farklı düşüncede ve
orta yol bulunabilecek gibi görünmüyorlar. Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda, seçim
sonuçları da göz önüne alınarak koalisyon oluşturulmalı ve bir an önce hükümet kurulmalıdır. Önemli olan ülkemizin refahı ve kazancıdır. Bunun için koalisyon hükümeti en
azından denenmeli. Eğer başarılı olunmazsa veya olumsuz sonuçlar elde edilirse son
seçenek olarak erken seçime gidilmelidir.
Röportaj
ÖMER İSLAM
64 - Çekmeköy2023
HABERLER
ÇOCUK VE RAMAZAN
Ç
ekmeköy
Belediyesi,
Ramazan’ın güzel hatırlanması ve sevilmesi için
etkinlik alanına çocuklar için özel bir alan kurdu. Ramazan boyunca ücretsiz olarak
kapılarını çocuklar için açan oyun
alanında; şişme oyun parkı, çocuk
oyunları, yüz boyama etkinlikleri ve
çocuk tiyatrolarına yer veriliyor. Etkin-
lik alanında Ramazan’ı öğrenen çocuklar, alanda kaldıkları süre boyunca
görevlilere emanet ediliyor.
Görevlilere çocuklarını güven içinde
teslim eden aileler, alanda yer alan
mescitte Teravih namazlarını kılıyor
veya sohbet programlarını keyifle takip
edebiliyorlar. Ayrıca Ramazan etkinlik
alanına gelen vatandaşlara lokum ve
şerbet ikramı yapılarak geleneksel lezzetlerimiz tattırılıyor.
Çekmeköy2023
- 65
EĞİTİM
OYNAMAYAN TAY
AT OLMAZ
M
odern dünya çocuğu
ve çocukluğu taş
duvarlar
arasına hapsetti. Artık
çocuklar
çocukluğunu yaşayamıyor, doya doya koşup
oynayabilecekleri ortamlar ve rahatça
güvenebilecekleri arkadaşlar bulamıyorlar. Oysa oyun, çocukların baş uğraşısı
ve en önemli işidir. Çocukların oyunu
oyun değil, onların en ciddi uğraşıdır.
Oyun, çocuğun hayatının tuzu biberi,
en temel ihtiyacıdır. Bu ihtiyaca bağlı
olarak, dünyanın neresinde olursa olsun,
çocuğun olduğu her yerde oyun vardır ve
âdeta onun hayatının gayesidir.
“Oynamayan tay, at olmaz” atasözünde
oyunun, çocuk ve toplum hayatına
katkısı özlü bir biçimde dile getirilir.
Çocuk oynadıkça duyuları keskinleşir,
yetenekleri gelişir, becerisi artar. Çünkü
66 - Çekmeköy2023
oyun çocuğun en doğal öğrenme ortamıdır. Oyun adeta çocukların duyduklarını, gördüklerini sınayıp denedikleri,
öğrendiklerini pekiştirdikleri bir deney
odası gibidir…
Teknolojinin gelişmesi ve çok kolay ulaşılabilir olmasıyla çocuklarımız, becerilerini geliştirecekleri aile ve arkadaş
ortamlarından yoksun kalıyorlar. Sadece çocuklarımız değil bizlerde sosyal,
fiziksel ve zihinsel anlamda bazı becerilerimizi kaybediyoruz. Teknolojik gelişmelerin günü birlik cazibesi
ve gerekli-gereksiz her şeyden haberdar olma arzusu yüzünden neredeyse iletişim çağında iletişimsiz kalan
aile ortamlarında yaşamaya başladık.
Çocuklar anne-babalarıyla değil elektronik cihazlarla vakit geçiriyor. Üstelik bu
sırada anne babalar da başka bir teknolojik
cihazın egemenliğine teslim ediyor-
lar kendilerini. Bu durumun olumsuz
sonuçları ise çoktan beri toplumumuzda gözlemlenir oldu. Yaşadığımız
çağı değiştiremeyeceğimize göre; aile
bağlarımızı kuvvetlendirmek, çocuklarımızla kaliteli vakit geçirebilmek,
ailece uygun ölçülerde eğlenmek,
eğlenirken de öğrenmek için neler
yapabiliriz? Çocuklarımızın çok yönlü düşünme becerilerini geliştirmek
ve sosyal anlamda iletişimi kuvvetli,
hayata hazır bireyler yetiştirmek için
neler yapabiliriz?
Çocuğumuzun toplumsal bir varlık olarak
sağlıklı bir gelişim göstermesi için; kendi
kişiliğini düzgün ve genel geçer ahlaki
değer ölçülerine göre oluşturmasına ve
kendini başkalarından ayıran özelliklerin
farkına varmasına nasıl yardımcı olabiliriz? Bu konuda ailece ya da bireysel
oynanabilen zeka oyunları bize yardımcı
EĞİTİM
olabilir mi?
Platon; “Bir insanla bir saat oyun
oynayarak, onun hakkında onunla bir
yıl konuşarak keşfedebileceğinizden
daha çok şey keşfedebilirsiniz”diyerek
oyunun, kişiliğimizdeki rolü ve önemine dikkat çekmiştir. Çünkü kişi oyun
oynarken kişiliğini gizlemez ve duygularını, düşüncelerini çok daha kolay bir
biçimde dile getirir.
Zaten bu tür etkinliklerde ‘’oyun oynama’’ söylemi bile başlı başına fiziksel ve
duygusal olarak bireyleri rahatlattığı için
zihinsel olarak da öğrenmeye elverişli
bir ortam sağlar. Böylece çocuklarımız
ve biz zorunlu bir eyleme kalkışmış olmayız bilakis gönüllü bir etkileşime
geçeriz. Dolayısıyla öğrenmek, sıkıcı ve
tek düze, ezbere dayalı, kopyala yapıştır
bir eylem olmaktan çıkar ve hem çocuklar hem de yetişkinler için bir eğlence
halini alır. Böyle bir ortamda edinilen
bilginin de bireylerin hayatında kalıcı ve
yararlı bir yeri olur.
Çocuk, yaşam için gerekli olan davranış,
bilgi ve becerileri oyun içerisinde
kendiliğinden öğrenir. Oyun esnasında
arkadaşlarını taklit ederek doğru ya da
yanlış bilgiler, davranış kalıpları edinir.
Çocuk oyun içinde;kendi çevresi ile
uzlaşmayı,sağlıklı iletişim kurmayı, sosyal yaşama uyum sağlamayı, hakkını
savunmayı,başkalarının hakkına saygı
göstermeyi,iş birliği yapmayı, paylaşmayı öğrenir ve böylece sosyalleşir.
Günümüz anne-babaları çocuklarının
bu becerilerin çok daha azına sahip
olabilmeleri için bile sayısız özverilere
katlandıkları su götürmez bir gerçektir.
Çocuklarının ders başarılarını arttırmak
için kurslar, etütler, özel dersler hatta
yaşam koçu tutan aileler bile var. Oysa
sorun kritik aşamaya gelmeden önce
çocuklarımızla geçireceğimiz kaliteli vakitler büyük önem taşımaktadır. Çocuklarımızı erken yaşlardan itibaren sadece
özel öğretmenlerle değil Özel Aile
İlgisiyle yetiştirmemiz bizim için çok
daha gerekli ve yararlıdır. Hiç birimiz
giden zamanı geriye getiremeyeceğimize
göre hemen kolları sıvamalı ve taşın altına elimizi koymalıyız.
Berkeley üniversitesinde çalışan nörolog
Dr. SilviaBunge, uzun süredir çocuklarda zeka gelişimini anlamaya yönelik
çalışmalar yapmakta. Bunlardan biride
ders başarısı ortalamanın altında olan 2.
, 3. ve 4. Sınıf öğrencileriyle yapılan bir
çalışmadır. Bu çalışmada seçilen öğrenciler haftada iki kere ders çıkışında okulda kalarak 75 dakika süreyle zeka oyunları oynadılar. Seçilen oyunlar farklı
zihinsel işlevler gerektiren kullanıma
hazır kutu oyunları ve kart oyunlarından
oluşuyordu. Bu oyunlar çocukların akıl
yürütme yeteneklerini harekete geçiriyor, ileriyi görme, planlama, kıyaslama
ve mantıksal bütünleme becerilerini kullanmalarını gerektiriyordu. Bunlardan
bazıları RushHour, Set, Chocolate Fix,
Qwirleke, Nintendo, Picross ve Big
Brain Academy gibi oyunlardı. Yapılan
bu çalışma kulağa oldukça basit gelebilir,
fakat sonuçlar olabildiğince şaşırtıcıydı.
Sadece 8 hafta sonra, toplam 20 saatlik
oynama süresi sonunda en zor gelişim
sağlanan mantıklı düşünme becerilerinde
bile çok ilginç bir sonuca ulaşıldı.
Çalışmaya katılan çocukların IQ skorunda ortalama 13 puanlık artış tespit edildi.
Şimdi birlikte düşünelim; piyasaya yeni
çıkan ve sağlık bakanlığı onaylı bir
ilaç olsa ve hiçbir yan etkisi olmadan
çocuğunuzun IQ seviyesini arttırdığı ispatlansa ne yapardınız? Eminim bu ilaç
kaç paraya satılırsa satılsın her aile hemen varını yoğunu seferber ederek bu
ilacı alır ve kullanmaya başlardı. Öyleyse yapmamız gereken şey oldukça
basittir. Dünya çapında ödüller almış
pek çok akıl ve zeka oyunu var. Her
geçen gün bunların sayıları artmakta ve
içerikleri de zenginleşmektedir. Üstelik
bu oyunlara çok uygun fiyatlara kolayca
ulaşabilmemiz mümkündür. Yapmamız
gereken işin en zor(!) ve en önemli tarafı
ise çocuklarımıza zaman ayırarak onlarla birlikte bu oyunları oynamak olacaktır. Bu oyunları oynarken aynı zamanda
çocuklarımızla olan ilişkilerimizde daha
kaliteli, daha sıcak ve samimi olacak
belki de ileride karşılaşmamız mümkün
olan pek çok duygusal ve davranışsal sorunun önüne geçilebilecektir.
Çünkü çocuk, oyun içinde karşılaştığı
sorunları daha rahat dile getirir, bu sorunlara çözüm yolları araştırır böylece
problem çözme yeteneğini de geliştirir.
İşte bu süreci yaşarken çocuğun yanında
güvendiği, ailesinden birilerinin olması
ona büyük bir rahatlama sağlar. Dixit,
Tabu, Cranium gibi grup oyunlarında
işbirliğinin kazanmadaki rolünü kavrar,
bilinci gelişir.Çocuk, anne babasından
oyunlar yardımıyla plan program yapmayı öğrenir ve bir şeyleri başarmanın
ve paylaşmanın verdiği hazla ruhsal tatmin yaşarken, daha büyük başarılara
ulaşmak için kendine olan özgüveni
artar. Aile içinde oyun oynarken hedefine ulaşamayan çocuğun duyguları kamçılanır, kendini eksik ve geride
hissetmektense bir sonraki oyunu kazanmak için daha çok çalışır. Böylece
başarmak için çalışmanın gerekliliğini
kavrar. Quoridor, Abalone, Gyges, Quarto
gibi oyunlar çocuklarımız kadar bizlerin de
stratejik hamleler geliştirme ve sonuca ulaşma becerilerimizi arttırır. Öğrenmenin yaşı
olmadığı gerçeği; her yeni gün karşımıza
çıkan akıl oyunlarını çocuklarımızla birlikte öğrenmeye başlamamızla bir kez
daha kendini ispat eder.
Zekâ oyunları aile bireylerinin yalnızlaştığı
çağımızda aile bağlarının Güçlenmesine
yardımcı olabilecek eğlenceli ve öğretici
bir seçenektir. Mangala gibi tarihi, Orta
Asya Türk Devletlerine dayanan strateji oyunları kültürümüzü tanıyarak ona
sahip çıkmamıza, Dokuz Taş gibi oyunlarda eski birikim ve bilgilerimizi çocuklarımıza aktarmamıza imkan sağlar.
Nihal KARAGÖZ
Çınar Koleji
Üstün Zekalılar Öğretmeni
Çekmeköy2023
- 67
RÖPORTAJ
Çekmeköy Müftüsü
MUHAMMET
SUİÇMEZ
Bir ilçe halkını dini konularda en doğru şekilde aydınlatan, din hizmetlerini en iyi şekilde
düzenleyen, denetleyen en önemli ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nı ilçede temsil eden tek
yetkili kurumdur Müftülük. Biz de bu anlayışla yola çıkarak İlçemizde bu sorumluluğu en
iyi şekilde yerine getirmek için çalışan mütevazı kişiliği ve halkla iç içe olması münasebetiyle çok sevilen Müftümüz Muhammet Suiçmez’in misafiri olduk.
68 - Çekmeköy2023
RÖPORTAJ
Muhammet Suiçmez’i tanıyabilir
miyiz?
Öncelikle bu güzel ve kaliteli dergimizi hazırlayan, okuyan, destek olan herkesi saygıyla sevgiyle selamlayarak
başlamak istiyorum. Trabzon-Köprübaşı
doğumluyum. 1980 yılında İlköğrenimimi ve hafızlığımı Sürmene ilçesi Petekli
Köyünde tamamladım.İmam Hatip Lisesi’nden sonra Riyad, Suud Üniversitesi
İslam Hukuku bölümünden 1996 yılında
mezun oldum.
1996 yılında YÖK’ün aldığı diploma
denklik kararı gereğince Ankara İlahiyat
Fakültesinde bir yıl ilave lisans tamamlama eğitimi almama rağmen, daha
önce aldığım denkliğim iptal edildi ve
28 Şubat mağduru oldum. 1998 yılında
İmam - Hatip olarak göreve atandım.
Aynı yıl İstanbul Haseki Eğitim
Merkezinde eğitimimi tamamladım.
Akçaabat ilçesine Vaiz olarak atandım.
Pertek ve Çaykara’da Müftülük görevlerinde bulundum. Yüksek lisansımı,
Hadîs dalında tamamladım. Doktora
eğitimine devam etmekteyim. “İmam
Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî’nin
Ebu Hanife’ye muhalefetlerinde hadis
faktörü” adlı tez konusunu çalışmaktayım. 01.10.2014 tarihinden itibaren
Çekmeköy ilçe Müftülüğü görevimi
sürdürmekteyim.
Kur’an-ı Kerim ve Sahih sünnet. Beş
duyu organımız ve aklımız da bilgi
elde etme yollarındandır. Zira akıl, insanı diğer canlılardan ayıran en önemli
özelliktir. Ancak akıl yoluyla elde edilen
bilimsel bilgi tek başına yeterli değildir.
Çünkü o, manevi değer üretmez; iyilik,
kötülük, sevap günah, inanç, güven, salih
amel gibi konular, bilim alanının dışındadır. Hiçbir bilim kitabında, gönülden
okunacak ve okuyanı rahatlatacak bir dua
yer almaz. Yüce Kitabımız her iki bilgiyi de önemli görmüş, bir yandan Allah’a
inanmayı ve güvenmeyi öğretirken, diğer
yandan düşünmeyi emrederek, büyük bir
kitaba benzettiği kainatı iyi okumamızı
öğütlemiştir. Peygamberimiz (sav) şöyle
buyurur: “Size iki şey bırakıyorum, bunlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu
şaşırmazsınız. Bunlar, Allah’ın kitabı
Kur’an-ı Kerim ve O’nun resulünün sünnetidir.”
Müftülük vatandaşa ne gibi hizmetlerde
bulunur?
İlçe müftüsü, bulunduğu ilçede müftülük
teşkilatının birim amiri olup, ilçede
müftülük görevlerini yürütmek ve denetlemekle görevlidir.
İslâm Dininin itikat, ibadet ve ahlâk esasları
ile ilgili vaaz, hutbe, konferans ve benzeri faaliyetler ile her türlü basın ve yayın
vasıtalarından yararlanarak cami içinde
ve dışında toplumu dini konularda aydınlatmak adına vaaz ve irşat programları hazırlamak. Kur’an Kursları, öğrenci yurt ve pansiyonlarının açılış, eğitim
ve öğretimlerini denetlemek, hizmet içi
eğitim faaliyetlerini düzenlemek. Cami
ve mescitlere ilişkin imar planlarındaki
düzenlemelerle ilgili görüş bildirmek.
Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarının
dağıtım ve satışı ile ilgili işleri yürütmek. Diyanet Personelimizin kadro, atama, nakil, sicil, emeklilik ve diğer özlük
işlemlerini yürütmek. Camilerin temizliği
ve cami ziyaretlerinin İslâm adabına ve
caminin emniyetine uygun bir şekilde
yapılmasını sağlamak; camilerin avlu ve
müştemilatında ibadetin huzurunu ihlal
eden her türlü rahatsız edici faaliyetleri
Sosyal yaşantısında ve aile hayatında
Muhammet Suiçmez nasıldır?
Sosyal yaşantımızın istenen seviyede
olduğu söylenemez. Genelde göreve
bağımlı yaşarım. Acaba bir şeyler daha
yapabilir miyim anlayışıyla, işlerin daha
güzel olmasına, tertibe ve düzene çok
dikkat ederim. Eşimin de öğretmen
olarak çalışıyor olması hayatımızı programlı kılmaktadır. Tatilimizi genelde yazın
sonunda memleket ziyareti olarak değerlendiririm. Babam ve annem Trabzon’da
olduklarından onların yanına giderim.
Trabzon’un yaylalarını görmeyenlere
kesinlikle tavsiye ederim.
önlemek için gerekli tedbirleri almak.
Camilerde toplanacak yardımlar konusunda yardım toplama mevzuatına ve
Başkanlık talimatlarına göre hareket etmek başlıca görevlerimizdendir.
İslam Diniyle ilgili bir konuda en
doğru bilgiye nasıl ulaşabiliriz? Ve
doğruluğundan nasıl emin olabiliriz?
İslam’ın iki temel kaynağı vardır:
Mesleğinizden dolayı
kısıtlanıyor mu?
hayatınız
Mesleğimiz dünyanın en güzel mesleğidir.
Tekrar tercih hakkım olsa aynı görevi
seçerim. Ortaokuldan beri istediğim bir
mesleği yapmaktayım. İbnAtâullah’a ait
bir söz vardır:“Allah katında değerinizi bilmek isterseniz O’nun sizi hangi işlerde
istihdam ettiğine bakın” der. İnşallah bu
işte çalışmakla, bu işin hakkın vermekle
Çekmeköy2023
- 69
RÖPORTAJ
dünya ve
ahiret saadetine erişmiş
oluruz. Hiç bir zaman da hayatımı kısıtladığını düşünmedim, tam aksine hayatıma renk kattığını düşündüm.
Sizce ideal Müslüman nasıl olmalıdır?
İdeal bir Müslüman’ın özellikleri elbette
pek fazladır. Bu özellikleri hem Kur’an’dan,
hem de Resulullah(sav)’in hadislerinden
öğrenmekteyiz. Müslümanlar öncelikle
sadece Allah’a kulluk ederler. Allah’tan
korkup-sakınırlar, Allah’a güvenirler,
Allah’tan başka hiç kimseden korkmazlar,
Allah’a şükrederler, Kur’an’a kuvvetle bağlıdırlar, Sürekli Allah’ı anarlar,
Allah karşısında acizliklerini bilirler.
Asıl hedef olarak ahireti belirlemişlerdir. Sadece Allah’ı ve müminleri dost ve
70 - Çekmeköy2023
sırdaş edinirler. Her
an
ibadet
bilincinde
olduklarından
sürekli
dikkatli ve uyanıktırlar.
Devamlı
olarak müminlerin
ve dinin lehine akılcı hizmetler yaparlar. Tüm güçleriyle Allah
adına inkarcılara, özellikle
inkarcıların önde gelenlerine karşı
büyük bir fikri mücadele verirler. Hiç
yılmadan ve gevşemeden mücadelelerini sürdürürler. Hakkı söylemekten çekinmezler, Allah’ın dinini tebliğ
eder, öfkelerine kapılmazlar, hoşgörülü
ve bağışlayıcıdırlar. Güvenilir insanlardır. Son derece güçlü bir kişilik sergiler, etraflarına da güven telkin ederle. Zorluklara katlanırlar. Şeytanı ve
yandaşlarını düşman edinmişlerdir. Birbirlerine danışarak (istişare ile) hareket
ederler.Zenginlik ve mevkiden etkilenmezler, İffetli davranırlar ve Allah’ın
istediği şekilde evlenirler. Her daim Allah’tan bağışlanmalarını talep ederler.
Genç nesli ibadete teşvik için
ailelere ne gibi tavsiyelerde bu-
lunursunuz?
Gençlerimizi ibadete küçük yaşta yönlendirmeliyiz. Maalesef 28 Şubat süreci bu açıdan memleketimiz için hiç
iyi olmamıştır. Gerçi 28 Şubat sürecinin bu manada zararları olduysa da
Kur’an Kurslarında kadınların okumaya
başlaması kısmen telafi etti. Öncesinde
erkekler kurslarda okurken bu sürecin
sonunda kadınlara ağırlık verilmeye
başlandı ve yaşlı kadınlarda Kur’an
öğrenme şansı yakaladılar. Bu yönüyle
hiç beklenmeyen bir gelişme yaşandı.
Şimdi o okuyan anneler çocuklarına sahip çıkacaklar. Onları yönlendirecekler.
Küçük yaştan itibaren namaza, camiye,
Kur’an’a alıştıracaklar çocuklarını. Onlara peygamber sevgisini aşılayacaklar
ve genç yaşta bu çocuklarımızı kazanmış
olacağız. Yoksa liseye başlayan çocukların yönlendirilmesi zorlaşmaktadır.
Küçük yaşta gerekli eğitimin verilmesi
önemlidir. Atalarımız “ağaç yaşken
eğilir” derken herhalde bunu kastetmişlerdir.
Engellilere yönelik camilerde ve
diğer mescit alanlarında çalışmalar
yapılıyor mu?
Engellilere yönelik bazı camilerimizde
yeterli olmasa da yapısal düzenlemeler
yapılmıştır. Yapılmaya da devam edilmektedir. Yaz kurslarımızda ilçemizde
engellilere yönelik sınıf açılacaktır.
Görme engelliler için, onlara uygun elifbalar hazırlatmış ve bu kardeşlerimize
ücretsiz olarak temin edilmektedir. Bedensel engelli olan kardeşlerimiz için
evde eğitim programları geliştirmeyi
hedeflemekteyiz. Davet geldiği sürece
her kapıya gitmeye hazırız. Bizde engelli adayıyız. Bu gün onlara yarın bize
olabilir. Engelli denilince hep aklımıza
maddi engelliler gelir. Oysa Kur’an’da
asıl engellilerden bahsedilir ki, bu
daha kötü bir engellidir: “Gözleri var
görmezler, kulakları var duymazlar ve
dilleri var söyleyemezler” diye tanıtılır.
Allah bizi böyle engelli olmaktan korusun. Yoksa dünyalık maddi engellilik
RÖPORTAJ
aslında karşılığı kıyamet günü alınacak
ve telafisi olacak geçici bir durumdur.
Ama Kur’an’ın bahsettiği türde engelli olmak, Allah korusun kişinin ebedi
hayatının mahvolması demektir.
Çekmeköy belediyesiyle ne tür ortak çalışmalarda bulunuyorsunuz?
Belediyemize başta Sayın Ahmet POYRAZ başkanımıza, yardımcılarına,
müdürlerine, diğer tüm çalışanlarına
teşekkür ediyorum. Belediye ile işlerimizde
imkanları nispetinde kendi işleri gibi bizlere
yardımcı olmak gayretindeler. Çok güzel
ortak çalışmalarımız da olmaktadır. Hizmetlerimizde belediyemizi hep yanımızda hissediyor olmamız bize cesaret vermektedir.
‘Çekmeköy 2023’ aracılığıyla
okuyucularımıza Ramazan bayramıyla ilgili neler iletmek istersiniz?
Dergimiz aracılığıyla tüm okuyucularımıza hayırlı Ramazanlar ve bayramlar
diliyorum. Fırsatları değerlendirmelerini
öneriyorum. Her biten Ramazan kaçan
bir fırsattır. Hayatımızda yaşayacağımız
Ramazanlar sınırlıdır. Hele hele bizler,
günahlarımızdan arınacağımız bir ayı
boşa geçirip bu manevi temizliği
sağlayamazsak Allah korusun
bir daha ne zaman elimize fırsat
geçeceği belli değildir.
Peygamber Efendimiz (sav) bir
gün minbere çıkarken merdivenin birinci basamağında
“amin!” dedi. İkinci basamakta yine
“amin!” dedi. Üçüncü basamakta
bir kere daha “amin!” dedi. Hutbeden
sonra bunun sebebi sorulduğunda şöyle
buyurdu:” Bana Cibrilgeldi ve yanında
‘Anne-babasının ihtiyarlığına şahit olmuş, ancak onların hakkını gözetememiş
olan kimseye yazıklar olsun, burnu yere
sürtülsün onun!’ dedi, ben de ‘amin!’
dedim. Bir de, adın anıldığıhalde, Sana
salât ü selâm getirmeyen rahmetten
uzak olsun, burnu yere sürtülsün!’ dedi,
ben de ‘amin’ dedim.Son basamakta ise
‘Ramazanı idrak etmiş olduğu halde Allah’ın mağfiretini kazanamamış, kimseye de yazıklar olsun, rahmetten uzak
olsun o!’ dedi, ben de ‘amin’ dedim. (Buharî,
el-edebu’l-müfred-)
Son olarak bütün kardeşlerimin
Ramazanını ve bayramını şimdiden tebrik
ediyorum. Bayramın kurtuluşumuza,
yeni başlangıçlara, yeni yönelişlere,
birliğe, beraberliğe, kimsesizlere kimse olmaya, dertlilere derman olmaya,
hastalarımıza şifa olmaya vesile olmasını diliyor, temizlenen sayfalarımızın
tekrar hiç kirlenmemek üzere koruma
altında kalabilmesini yüce Mevla’dan
niyaz ediyorum.
Çekmeköy2023
- 71
HABERLER
ALEMDAĞ İÇİN İFTAR VAKTİ
F
arklı mahallelerde iftar
programları
hazırlayan
Çekmeköy Belediyesi, birlik ve beraberlik ruhunu
bu defa Alemdağ Mahallesinde ortaya çıkardı. Başta mahalle sakinleri olmak üzere, katılmak
isteyen herkes bu sofrada buluştu.
88.6 frekansından yayın yapan İstanbul Fm, canlı yayın otobüsüyle iftar
alanındaydı. Şebnem’le Mecburi İstikamet programıyla tanınan, Şebnem
Doğan’ın canlı yayın konuğu Başkan
Ahmet Poyraz’dı.
“Evveli Rahmet, ortası merhamet,
sonu af ”
Ramazanın, manevi duyguları or72 - Çekmeköy2023
taya çıkaran önemli bir ay olduğunu
söyleyen Çekmeköy Belediye Başkanı
Ahmet Poyraz ; “Evveli rahmet, ortası
merhamet, sonu af olan bu mübarek ay;
içinde bin aydan daha hayırlı olan bir
geceyi, Kadir Gecesi’ni barındırıyor.
Bu aylarda yaptığımız ibadetleri Rabbim
kabul eylesin. Bu aylarda, kendimize ve
İslam alemine dileyeceğimiz bütün güzel
duygular için el açıp dua etmeliyiz. Hepimiz yaptığımız ibadetlerin sonunda birbirimize dua edelim” diyerek sözlerini
tamamladı.
İftar programının ardından Eski Diyanet
İşleri Başkan Yardımcısı Necmettin Nursaçanda, Çekmeköy Belediyesi bahçesinde
kurulan etkinlik alanında vatandaşlarla bir
araya geldi.
HABERLER
HER ŞEY VATANDAŞ İÇİN
Ç
ekmeköy Belediyesi’nin
ilçedeki gıda üretim alanlarında yaptığı denetimlerin bu aya özel ürünü,
Ramazan pidesi oldu.
Belediye Başkan Yardımcısı Şahmettin
Yüksel eşliğinde Zabıta Müdürlüğü’ne
bağlı ekipler, iftar sofralarının vazgeçilmezi olan pidelerin sağlıklı ortamlarda
üretimini ve gramajının doğruluğunu
denetledi.
Ekipler, iftara
sayılı
saatler
kala
vatandaşların önünde uzun kuyruklar
oluşturduğu fırınlarda, imalathanelerin asgari teknik ve hijyenik şartlarının denetimini yaptı.
Çekmeköy2023
- 73
SAĞLIK
HASTALIKLARIN
OLUŞMASINDA
GIDA DUYARLILIĞI
(İNTOLERANSI) NEDİR?
Dr. Ali ÇAKMAK
GIDA TÜKETİMİNDE DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR NELER?
HAYATINIZIN AKIŞINI DEĞİŞTİRMEYE HAZIR OLUN…
S
Sağlıklı olduğunu düşündüğümüz ve
tükettiğimiz birçok besin vücudumuzu
olumsuz etkileyebilir. Örneğin çok
sağlıklı olduğunu düşündüğümüz peynir
veya yoğurt eğer vücudumuz yabancı
algılanırsa, bu peynirin içindeki proteinlere karşı bağışıklık tepkisi gösterir. Bu
olumsuz etki “Gıda Duyarlılığı” olarak adlandırılır ve vücutta kilo almadan, birçok
kronik rahatsızlığa kadar olumsuz etkilere
sebep olur.
Gıda intoleransı gıda alerjisi ile karıştırılmamalıdır. Gıda alerjisi (Tip 1 alerji) gıda
duyarlılığından (Tip 3 alerji) farklıdır.
Gıda alerjisi az kişide görülür ve kısa bir
süre içinde öldürücü etkilere kadar varan
sonuçlar doğurabilir. Gıda duyarlılığı
gıda alerjisinden daha sıklıkla görülür.
Örneğin çilek gibi herhangi bir gıda alerjileri olan kişi 30 dakika ile 1 saat arası
kısa bir sürede anaflaktik şoka girerek
nefes bile alamayacak duruma gelebilirler.
Gıda duyarlılığının aksine gıda alerjisi
tamamen bir kısa dönem bağışıklık sistemi reaksiyonu olarak tanımlanır. Gıda
duyarlılığında yediğimiz yiyeceklerin
olumsuz etkisi gecikmeli olarak birkaç
saat ya da gün arasında çıkmaya başlar.
Normal beslenen bir insan, bir kaç saat
veya bir kaç gün içinde birçok yiyecek
yediği için, yaşadığı sorunun gıdadan
olduğunu tahmin etse bile hangi gıdadan olduğunu tespit etmesi çok zordur. Örneğin sabah yumurta yemiş ve
sonra geceye kadar 2 öğün farklı yemek
74 - Çekmeköy2023
yemiş biri, gece yatmadan ortaya çıkacak bir bağırsak sorununun sabah yemiş
olduğu yumurtaya bağlayamaz. Gıda duyarlılığınızın olması, belirli gıda bileşenlerine karşı vücudunuzda ters bir reaksiyon oluşacağı anlamına gelir.
Çoğunlukla farkında olunmasa da Gıda
Duyarlılığına bağlı alerjik reaksiyonlar
günümüzde rahatsızlıklara en çok neden
olan faktörlerdendir. Bağışıklık sisteminin
kişiye göre değişen gıdalara tepki vermesinden oluşan enflamasyon, farklı
hastalıklara neden olabilir:
GIDA İNTOLERANSININ Belirtileri
Gıda intoleransı ile bazı sağlık sorunları
arasında doğrudan ilişki vardır. Eğer;
• Vücudunuzun bazı gıda maddelerini
pek de iyi tolore etmediğini düşünüyorsanız,
• Yemeklerden sonra kendinizi hep
yorgun hissediyorsanız,
• Gaz, kabızlık, ishal, IBS gibi sorunlarınız varsa,
SAĞLIK
dunuzdaki yağ yüzdesi artabilir. Besin
duyarlılığının olması metabolizmayı
yavaşlatır ve yavaş çalışan bir metabolizma da siz normal miktarda ve normal
kalorili besinler tüketseniz de vücutta
yağlanmaya, yani obeziteye sebep olacaktır.
Sürekli ve periyodik olarak duyarlı olunan
gıdaların tüketilmesi kaçınılmaz olarak
kronik obezite ve kilo problemlerine yol
açar.
Kas, Doku, Eklem Ağrıları ve
Romatizmal Hastalıklar
• Kilo sorununuz varsa ve kilonuz bir günde
bile kayda değer şekilde azalıp artabiliyorsa,
• Yemek yemediğiniz zaman sorunlarınız
artıyorsa,
• Cilt sorunlarınız varsa veya kaşınıyorsanız,
• Migren, kronik yorgunluk hatta
depresyonunuz varsa,
• Hiperaktivite ya da dikkat toplayamama gibi sorunlarınız varsa,
• Tansiyon ve diyabet gibi kronik
hastalığınız varsa gıda duyarlılığı testi yaptırmalısınız.
Gıda duyarlılığının en önemli mekanizması kronik iltihaplanma (enflamasyon)
dır. Gıda Duyarlılığını bazı hastalıklar
üzerinden değerlendirelim.
Migren
Besin intoleransları ve sebep oldukları
enflamatuar reaksiyonlar beyinde seratonin hormonu salgısını azaltır ve normalden düşük serotonin düzeyine sebep
olurlar. Eğer besin duyarlılığınız olduğunu
bilmeden bu tür besinleri tüketirseniz,
migren ataklarına sebep olacaktır.
Gıda duyarlılığına bağlı kronik enflamasyon
reaksiyonları normal dışı damar daralması ve gelişmesine yol açarak migrene
sebebiyet verebilmektedir.
Mide, Bağırsak Sorunları ve
İritable Bağırsak Sendromu
Gaz, şişkinlik ve mide yanması gibi
sorunlarınoluşma sebebi genellikle
yediğimiz besinlerde gıda duyarlılığı ol-
masından dolayıdır. Genellikle hangi besinin gaz ve şişkinlik şikayeti yaptığını
besinleri teker teker deneyerek bulmaya
çalışırız. Fakat birden çok besin veya besin
kombinasyonu, gaz ve şişkinlik yapıyorsa, bu besinleri bulmak imkansızlaşır ve
hayatımız boyunca nedenini bilmediğimiz
gaz-şişkinlik problemi yaşamak zorunda
kalırız. İrritabl bağırsak sendromu (IBS)
en sık görülen sindirim sistemi bozukluklarından biridir. Özellikle endüstrileşmiş
ülkelerde çok sık rastlanır. Belirtileri
kişiden kişiye değişmekle beraber; karın
ağrısı, kabızlık ve/veya ishal, şişkinlik ve
aşırı gaz, nefes darlığı, dışkıda mukus benzeri yapı, bağırsakların tam boşaltılamadığı hissi, yorgunluk, çok sık idrara çıkma
isteği, sırt ve bel ağrısı, genellikle görülebilir.
Obezite ve Kilo Problemleri
Besin intoleransları ve sebep oldukları
kronik enflamasyon vücutta yağ dokusunun
artmasına sebep olmaktadır. Ne kadar az
yağlı besin tüketmeye çalışsanız da gıda
duyarlılığı sebebiyle bir süre sonra vücu-
Vücutta hergün gıda duyarlılığına bağlı
kronik enflamasyonlar yavaş, derinden,
ve etkili reaksiyonlara bağlı küçük zararlar
oluşur. Eğer bu zararlar vücudun günlük
onarma gücünün üzerinde ise ve uzun
süre devam ederse yavaştan ve derinden
zarar verirler. Damlaya damlaya göl olduğu
gibi. Kronik romatizmal ve kas hastalıklarını
oluşturur.
Kronik Yorgunluk Hastalığı
Sürekli halsizlik, sabah rahat kalkamama, baş ağrısı, iştahsızlık gibi şikayetler
yaşarız. Bu sorunlar eğer uzun süre devam ediyorsa, kronik yorgunluk hastalığı
olarak adlandırılır. En temel iki mekanizması vücutta bulunan kronik viral enfeksiyonlar ve besin duyarlılığının olduğudur.
Duyarlı olduğunuz gıdalar tükettiğiniz
sürece yorgunluğunuz devam eder. Gıda
duyarlılığına bağlı kronik yorgunluk,
reaktif gıdaların tüketimi kesildiğinde
son bulur.
Egzama ve Deri Hastalıkları
Enflamasyonun ve etkilerinin gözle
görülür şekilde belli olduğu organ deridir. Gıda duyarlılığına bağlı enflamatuar
reaksiyonlar deride, kızarıklık, kaşıntı,
şişkinlik şeklinde ortaya çıkartır. Egzama gıda duyarlılığının en sık rastlanan sendromudur. Akne-sivilce, sedef
hastalığı, rashes, açıklanamayan kaşıntı,
dermatit gibi deri problemleri çeşitli düzeylerde gıda duyarlılığına bağlı
kronik enflamasyonla ilişkilendirilir.
Kısaca, her gıda vücudumuza uygun olmayabilir. Bunu araştıran testleri yaptırmak ve bu konuda yediğimize dikkat
etmek hastalıklarla mücadelemizde bize
avantaj sağlar. Hayırlı ve sağlıklı ömürler
dileğiyle
Çekmeköy2023
- 75
BULMACA
ZEKA SORULARI/OYUNLARI
Kutudaki şekli bütün kareleri
sadece bir kere kullanacak
şekilde gezdir ve başlangıç
noktasına geri getir.
100 m’lik bir koşu yarışmasında
iki yarışmacıdan biri diğer
yarışçıyı 10 m fark ile
geçmektedir. Bütün
yarışmalarda aynı sonuç ile
karşılaşılınca hızlı olan yarışmacı
10 m geriden başlatılmıştır.
Bu yarışı kim kazanır?
GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ
Bu resimde
30 kare var.
? = 3 kare 1 daire
?= 1 üçgen 3 daire
HAZIRLAYAN/DÜZENLEYEN: Fatma EROL
Cevapları bir sonraki sayımızda bulabilirsiniz
76 - Çekmeköy2023
BULMACA
BULMACA
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
1- Birbirinin tıpkısı olan yazılı şeylerin her biri
2- Özellikle Batı ve Güney Anadolu’da yetiştirilen dikenli bir ağaç, çiğde
3- Karınca yuvası. Demirci körüğünün, kömürlerin yandığı bölüme açılan deliği
4- Ayakkabı altının topuğa rastlayan yüksek bölümü, topuk
5- Yiğit, sözünün eri, güvenilir (kimse), erkek
6- En önemli, belli başlı, ana, taban, esas, asıl, baz
7- İndirgeme
8- Bilgi şöleni
9- Bir uyarıyı, bir tehlikeyi bildirmek için verilen işaret
10- Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve
11- Bir eser yazılırken başvurulan kaynak
12- Duruk, ilerleme göstermeyen (soldan sağa)
12- Bayan elçi (yukarıdan aşağıya)
13- Yeryüzü parçası, yerey, toprak
14- Avrupa ve Kuzey Afrika’da toplu olarak yaşayan, göçebe, iri bir kuş
15- İyimserlik
16- Bir oyunda, kişilerden birinin kendi kendine yaptığı konuşma
17- Binicilik, bisiklet, atletizm, yürüyüş vb. sporların yapıldığı özel yol
18- Bir emek sonucunda ortaya konulan ürün, eser
19- Maden kömürü katranının kuru kuruya damıtılmasından elde edilen kumaş, elbise, halı vb.ni güve gibi zararlılardan korumakta
kullanılan antiseptik bir hidrokarbon
20- Üzerinde kitap okunan, yazı yazılan, bazıları açılıp kapanabilen alçak, küçük masa
21- Bir yere takılmaya, geçirilmeye yarayan eğri ve ucu sivri demir
Çekmeköy2023
- 77
KISSADAN HİSSE
KISSADAN HİSSE
İBRETLİK
HİKAYELER
Her Kula Helal, Müslüman'a Haram
Vaktiyle Bursa’da bir Müslüman,
eski adı “Yahudilik Yolağzı” bugünkü
adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme
yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş;
“Her kula helâl, Müslüman’a haram!”
Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış,
bu nasıl fitnedir diye… Gitmişler kadıya
şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça
huzura getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir,
dinî İslâm, ahalisi Müslüman olan koca
devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye
çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a
yasakla! Olacak iş midir, nedir sebebi,
aklını mı yitirdin?” diye çıkışmışlar adama.
O da;
“Müsaade buyurun, sebebi var, lâkin
ispat ister, Delil şarttır…” dedikçe kadı
kızmış; “Ne delili, ne ispatı? Sen fitne
çıkardın, Müslüman ahâlinin huzurunu
kaçırdın, katlin vâciptir!” demiş. Demiş
ama bir yandan da merak edermiş; “Nedir gerçekten?” diye sormuş. Adam: “Bir
tek sultana derim” diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş,
adam yaka paça saraya götürülmüş…
Padişah da sinirlenmiş ama diğer yandan “De bakalım ne diyeceksin. Bu
nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem
de her kula helâl, Müslüman’a haram
yazarsın?” Adam, başı önünde; “Delilim
vardır, lâkin ispat ister” der. Padişah;
“Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?” deyince, “O zaman boynum, hükme
78 - Çekmeköy2023
kıldan incedir Sultanım” diye cevap verir
adam. İspat içinse adam; “Sultanım, herhangi bir havradan (Sinagog) rast gele
bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun, bir hafta sonra.
Bakın neler olacak…” diye bir öneride
bulunur. Adamın dediği yapılınca, bütün
azınlıklar bir olmuş, başlarında Museviler, “Ne oluyor, bu ne zulüm? Bizim
din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse
söyleyin yapalım. O masumdur, gerekirse
kefalet ödeyelim” demişler. Çevre ülkelerden
bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne
mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam; “Sultanım, artık bırakmak
zamanıdır” demiş. Haham bırakılmış,
azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler… Az zaman geçmiş ki,
adam; “Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız, Sultanım”
demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest
edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş.
Haftası dolunca da serbest bırakılmış.
Mutluluk ve sevinç gösterileri daha
bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar…
Levantenler, din adamlarına kavuşmanın
mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine… Sultan; “Bitti mi?” diye sorunca, “Sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.
“Efendim payitahtımız Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenebilen, itimat edilen
âlimini alınız minberinden…” Adamın
dediğini yapmışlar, Ulu Camii imamını
Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler…Ve ne olmuş bilin
bakalım? Bir Allah’ın kulu çıkıp da, “Ne
oluyor,siz ne yapıyorsunuz? Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”
gibi tek bir kelam etmemiş, imamın
peşinden giden,arayan-soran olmamış!
Geçmiş bir hafta, “Nerde imam” diye gelen-giden yok! Yerine başka bir imam
tayin edilmiş… Halk halinden memnun,başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca alim için “Biz de
onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”,
“Kim bilir ne halt etti de tevkif edildi!”,
“Vah vah! Acırım arkasında kıldığım
namazlara…” gibi cümleler sıralanmış.
Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış
olup bitenleri. Sonunda padişah çeşmeyi
yaptırana sormuş; “Ne olacak şimdi?”
Adam; “Bırakma zamanıdır. Bir de
özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.” “Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş
ve adama dönmüş. Adam başı önünde
konuşmuş; “Ey büyük Sultanım, siz irade
buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara
su helâl edilir mi?” Sultan acı acı tebessüm etmiş; “Hava bile haram, hava
bile!” demiş…
TARİHTE BU AY
Temmuz
Tarihte Bu Ay
1 Temmuz: Kabotaj Kanunu kabul edildi (1926). ( Kabotaj ve Deniz Bayramı)
2 Temmuz: Kuba Mescidi’nin yapılması (622)
Hac’da tünel faciasında 1426 kişi şehit oldu (1990)
Abdulkadir Geylani Hz. vefatı (1165)
Amerikan 6. Filosunun İstanbul’a gelişi kanlı olaylara
dönüştü (1968)
18 Temmuz: Büyük Millet Meclisi’nin, Misaki Milli üzerine yemin etmesi (1920).
3 Temmuz: Fatih Sultan Mehmet Köprüsü açıldı. (1988)
4 Temmuz: Barbaros Hayrettin Paşa’nın ölümü (1549).
5 Temmuz: Büyük İstanbul yangını (1756)
Başbağlar katliamı (1993)
8 Temmuz: Avrupalılar’dan ilk borç alınması (1855)
9 Temmuz: Kurucu Meclis’ce hazırlanan 1961
Anayasası için halk oylaması yapıldı (1961).
Rumeli Hisarı inşa edildi (1452)
19 Temmuz: Saraybosna bombalandı. 11 sivil öldü
(1992)
20 Temmuz: Kıbrıs Barış Harekatı’nın başlaması
(1974).
Millet Partisi kuruldu (1948).
Montreux Antlaşması’nın imzalanması (1936).
21 Temmuz: Büyük muhaddis İmam Buhari’nin doğumu (810)
Latin harflerinin kullanılmaya başlanması (1928)
İnsanoğlu Ay’a ayak bastı (1969).
10 Temmuz: Büyük İstanbul Depremi (1894)
13 Temmuz: Hz. Aişe Validemizin vefatı (676)
Siyasi Partiler Kanunu kabul edildi (1965).
14 Temmuz: Fransız ihtilali (1789)
İkinci Viyana Kuşatması (1683)
15 Temmuz: Haçlıların Kudüs katliamı (1099).
16 Temmuz: Atom bombasının ilk denemesi (1945)
17 Temmuz: Ramazan bayramı 1. Gün ( 17-18-19 )
23 Temmuz: Hatay’ın Anavatana katılışı (1939)
İkinci Meşrutiyet’in ilanı (1908).
24 Temmuz: Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması
(1923).
24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı
28 Temmuz: Kore’de savaşın sona ermesi (1953).
Birinci Cihan Harbi’nin başlaması (1914).
31 Temmuz: Ahmet Bin Hanbel’in şehadeti (855)
İstiklal Mahkemeleri Kanunu’nun TBMM’de kabul edilmesi (1922).
Çekmeköy2023
- 79
TARİFLER
BAL
KABAKLI
ÇORBA
Zeli
ş
Ze
ları
Sır
u
t
f
M
ak
n
’i
Malzemeler:
250 gr balkabağı
1 orta boy havuç
1 orta boy kuru soğan
1 orta boy patates
4 yemek kaşığı zeytinyağı
1 su bardağı et suyu
5 su bardağı sıcak su
tuz, karabiber, muskat
li h a B o l at
Yapılışı:
Balkabağı, havuç, soğan ve patatesi eşit büyüklükte doğrayın. (Kabağınız haşlanmışsa doğramanıza gerek yok) Tencereye zeytinyağı,
ve doğranmış malzemeleri alarak orta ateşte 5 dakika kadar kavurun.
(Haşlanmış balkabağı ya da balkabağı püresi kullanacaksanız soğan,
patates ve havucu 3-4 dakika kavurduktan sonra balkabağını ekleyin
ve 2 dakika boyunca, kabak tamamen ezilinceye kadar kavurun.)
Soğanlar şeffaflaşmaya başlayınca et suyu ve suyu tencereye ilave edin,
tuz ve baharatları ilave ederek lezzetlendirin.Orta ateşte havuçlar
yumuşayıncaya kadar pişirin. Pişen çorbayı blendırdan geçirin ve
1-2 dakika daha kaynatıp ocaktan alın. Afiyet olsun.
80 - Çekmeköy2023
TARİFLER
KUZU TANDIR
Malzemeler:
1 ad kuzu kol – kemikli – bütün
2 yemek kaşığı tereyağı
1 baş sarımsak
1 kg. bebek patates
2-3 dal biberiye
2 paket bebek havuç
Zeytinyağı
Tuz
Karabiber
Yapılışı:
Kuzu kolun üzerine çizikler atın ve zeytinyağı, tuz ve karabiber ile ovalayın. Kuzu kolun sığacağı bir fırın kabına patatesleri 2’ye
bölüp, havuçları bütün, biberiyeleri dal halinde ve sarımsağı bir baş olarak koyup tuz, karabiber ve zeytinyağı ile sebzeleri harmanlayın. Ardından eti bu sebzelerin üzerine koyup, ete kürdanlar saplayarak yükseklik verin. Kürdanların ucuna iri havuç dilimleri
saplayın ve folyoyu kabınızın her tarafını kaplayacak şekilde kapatın.
Not: Havuçlu kürdanlar folyonun ete değmemesini ve etinizin hava akışı olan bir kapta pişmiş olmasını sağlar.Folyoyla kapladığınız
kabınızı 180 derece de önceden ısıtılmış fırına atın ve 2,5 saat fırında etler kemikten kendiliğinden ayrılıncaya kadar pişirmeye devam edin. Çıkartmaya yakın folyoyu kaldırın, kürdanları çıkartın ve tereyağını etin üzerine parça parça atın, fırında üzeri açık bir
şekilde 15-20 dakika daha pişirin. Afiyet olsun.
MEYVELİ JÖLE PASTA
Malzemeler:
1
5
2
2
paket muzlu jöle
tane çilek
tane muz
tane kivi
Yapılışı:
Muzlu hazır jöleliyi hazırlayın ve mini buz
kalıplarına dökün…
İçine çilek, muz ve kiviyi minik, minik
keserek kalıplara koyun ve dondurun.
Sonra servis tabağına çoklu bir şekilde
dizin. Hem değişik hem de çok lezzetli bir
tatlıdır . Afiyet olsun.
Çekmeköy2023
- 81
Bunları Biliyor Musunuz?
BUNLARI BİLİYOR
MUSUNUZ?
82 - Çekmeköy2023
• Kalbinizi kıran birini, beyninizin affe
tmesi ortalama 6-8 ay sürmektedir.
• Haftada sadece bir kere bile olsa 45
dakika koşmak, kalp ritminizi düzenle
r ve
kalp hastalıkları riskini % 40 azaltır.
• Deve kuşları korktukları için değil,
yaklaşmakta olan düşmanların ayak
seslerini toprağın ses iletimi sayesinde duy
abilmek için kafalarını kuma gömerle
r.
• Kelebeklerin ömrü 24 saat değildir
. Bazı ergin kelebeklerin ömrü 1-2 ay
olabilir. Ömürlerinde birkaç mevsim yaş
ayabilenler, kış uykusuna yatabilir vey
a
daha sıcak bölgelere göç edebilir.
• Parmaklarınızı çıtlattığınızda çıkan
ses kireçlenmeden değil eklemlerdeki hav
a
boşluğundan gelir.
• İnsan nadiren uyku sırasında rüya
gördüğünün farkında olabilir. Ve rüyasın
ı
kontrol edebilir. Bu duruma lucid drea
ming denir.
• Salyangoz zehri, ağrı kesici olarak kull
anılabilir. Morfinden daha güçlüdür ve
bazı ağrı kesicilerde olan bağımlık duy
gusu yapmaz.
• Dilin farklı bölümleri farklı tatları
tespit eder, bilgisi yanlıştır. Dil üzerind
e
farklı tat tomurcukları vardır fakat kesi
n bölümlerle birbirinden ayrı değiller
dir.
• Yaşlandığımızda saçlarımızın beyazla
masının sebebi daha az renk pigmenti
ve melanine sahip olmamızdandır.
ACİL TELEFONLAR
Polis İmdat
Vergi Danışma
Hızır Acil Servis
Ankesör Arıza
Yangın İmdat
Teleks Arıza
Alo Doktorum Yanımda
Data Arıza
Telefon Arıza
Kablo TV Arıza
Sağlık Danışma
Posta Kodu Danışma
Su Arıza
Uyandırma
155
189
112
122
110
123
113
124
121
126
184
119
185
135
Elektrik Arıza
Milletlerarası Kayıt
Gaz Arıza
Bilinmeyen Numaralar Danışma
Alo Zabıta
Şehirlerarası Kayıt
Alo Trafik
Çağrı
Jandarma İmdat
Yerinde Olmayan Abone
Alo Sahil Güvenlik
Fono Tel
Zehir Danışma
TTNET
186
115
187
118
153
131
154
133
156
134
158
141
114
145
Alo Turizm Bilgi
İnternet Çevir Sesi
Kadın ve Sosyal Hizmetler
Telekom Hizmet Danışma
Telekom Borç Sorma
Alo Gürültü
Masal Müzik
Orman Yangını İhbar
Kodlu Arama
Alo Valilik
Alo Post
Çevre Bilgi
Uyuşturucu Bilgi
Cenaze Hizmetleri
170
146
183
161
163
176
166
177
168
179
169
181
171
188
RÖPORTAJ
“Bin Aydan Daha Hayırlı” olan
Kadir Gecenizi ve Ramazan Bayramınızı
En Samimi Duygularımla Tebrik Eder,
Ramazanın Size, Ailenize ve
Tüm İnsanlığa Barış ve
Huzur Getirmesini Rabbimden
Niyaz Ederim.
Ahmet POYRAZ
Çekmeköy Belediye Başkanı
Çekmeköy2023
- 83
RÖPORTAJ
HAYDİ ÇOCUKLAR
KUR’AN AYINDMA
KUR’AN’LA BULUŞALI
100 öğrenciye 100 hediye
er
Kategoril
;
egorinin
t
a
K
r
e
H
op
Ödüller
ne: Lapt
i
r
e
l
i
c
n
i
Bir
let
ine: Tab akinesi
r
e
l
i
c
n
i
İk
otoğraf M lar
F
:
e
n
i
r
le
a
Üçüncü
e: MP3 Ç
n
i
r
e
l
ü
c
Dördün lere: Kol Saati
kadar
Beşinci ide 6.'dan 25.'ye seti
ş
• 9-10 Ya
aş
• 10-11 Y
aş
• 12-13 Y
aş
• 14-15 Y
kitap
kategor
4
r
e
h
u ya da
p
a
o
t
l
o
Ayrıc
b
t
nciye fu
her öğre
ış Töreni:
Kursu Açıl
Yaz Kur'an
esi
n 2015 Pazart
ı:
rsu Sınav si
u
K
n
'a
r
u
Yaz K
5 Pazarte
ğustos 201
ra
Tarih:22 Hazi
Saat: 10:00
Cebir Camii
Yer: Taşdelen
Tarih: 17 A
Saat: 10:00
Yaz Kur'an Kursu Ödül Töreni:
Tarih: 21 Ağustos 2015 Cuma
Saat: 10:00
Yer: Taşdelen Cebir Camii
Yarışmaya Katılım Şartları:
1) Yaz Kur'an Kurslarına kayıt olmak
2) 22 Haziran -21 Temmuz tarihleri arasında derslere devam etmek
3) Çekmeköy Yaz Kur'an kursları genelinde yapılacak bilgi yarışması sınavına girmek ve başarılı olmak
84 - Çekmeköy2023
Çekmeköy Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü - Çekmeköy Müftülüğü

Benzer belgeler