2014 Uluslararası Faaliyet Raporu

Transkript

2014 Uluslararası Faaliyet Raporu
SINIR TANIMAYAN DOKTORLAR
Bu belge Sınır Tanımayan Doktorlar’ın (MSF) Ocak ve Aralık 2014 tarihleri arasında dünya
çapında yürü üğü operasyonları içeren 2014 Uluslararası Faaliyet Raporunun Türkçe öze dir.
MSF’nin çalış ğı ülkelerin tamamını göstermekle birlikte faaliyetlerin tüm detaylarını içermemektedir.
Bazı hastaların isimleri gizlilik ilkemizden dolayı değiş rilmiş r.
Faaliyetlerimiz hakkına daha kapsamlı bilgi edinmek isterseniz Uluslararası İnternet sitemizi
(www.msf.org) veya Türkçe internet sitemizi (www.sinirtanimayandoktorlar.org) ziyaret edebilir
ya da [email protected] adresine yazarak bize ulaşabilirsiniz.
3
MSF FAALİYET HARİTASI
4
YILIN ÖZETİ
12
FAALİYET ALANLARIMIZ
19
SURİYE: TEDAVİ ETTİĞİMİZ HER BİR HASTAYA KARŞILIK,
ULAŞAMADIĞIMIZ BİNLERCE HASTA VARDI
22
EBOLA'YLA MÜCADELE
25
SINIR TANIMAYAN DOKTORLAR'IN (MSF) 10 YILLIK SAHA
ARAŞTIRMALARI: LÜKS MÜ, GEREKSİNİM Mİ?
30
4 Yılın Özeti
19 Suriye
RAKAMLARLA MSF
22 Ebola
25 Lüks Mü? Gereksinim Mi?
30 Rakamlarla MSF
SIRBİSTAN
ERMENİSTAN
TÜRKİYE
SURİYE
FİLİSTİN
ÜRDÜN
LİBYA
IRAK
MISIR
MEKSİKA
HAİTİ
MALİ
NİJER
YEMEN
ÇAD
GİNE
BURKİNA
FASO
FİLDİŞİ
LİBERYA SAHİLİ
NİJERYA
SİERRA LEONE
KAMERUN
DEMOKRATİK
KONGO
CUMHURİYETİ
KENYA
BURUNDİ
MALAVİ
BOLİVYA
SVAZİLAND
GÜNEY
AFRİKA
2
MSF Faaliyet Raporu 2014
LESOTHO
KUZEY KORE
TACİKİSTAN
ÇİN
İRAN
HİNDİSTAN
MYANMAR
FİLİPİNLER
3
YILIN ÖZETİ
Dr. Joanne Liu, MSF Uluslararası Başkanı
Jérôme Oberreit, MSF Genel Sekreteri
2014 yılında Ba Afrika, tarihin en büyük Ebola salgınına tanıklık e . Dünya çapında yerinden edilen
insanların sayısı 50 milyona ulaş ve Suriye Savaşı dördüncü yılına girdi.
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), Liberya'dan Güney Sudan'a, Ukrayna'dan Irak'a kadar dünyanın dört bir yanında
meydana gelen afetlere müdahale edebilmek için farklı bölgelerdeki ekiplerini eşzamanlı olarak harekete geçirdi.
Bu yıl yaşanan insani krizlerin ortak noktası kaderine terkedilen insanlardı. Ebola salgını doruk noktasına ulaş ğında
salgından etkilenen binlerce hasta insanlık onuruna yakışmayacak şekilde, yapayalnız ölüme terkedildi. Ça şma
bölgelerinde yaşlılar, engelliler ve hastalar sığınacak güvenli bir yer bulamadılar, gelişmiş ülkeler de kendi iç
meseleleriyle meşguldü, yardıma asıl ih yacı olan mağdur durumdaki insanlar ise bu süreçte neredeyse
tamamen unutuldu.
Ba Afrika'da Ebola ile Mücadele
22 Mart 2014'te Ba Afrika ülkesi Gine'de Ebola salgını resmi olarak ilan edildiğinde kimse bu hastalığın
doğuracağı sonuçları tahmin edemedi. Salgın, yıl sonunda Ba Afrika'da 13'ü MSF personeli olmak üzere toplam
8.000 kişinin haya na mal oldu. MSF ve Sağlık Bakanlığı'nın ilk hesaplamalarına göre, teşhisi kesinleşen
hastaların %50'si yıl sonuna kadar haya nı kaybetmiş olacak . Sahadaki sağlık personeli ise her gün, henüz
tedavisi bulunamamış olan bu hastalığın kendilerine de bulaşacağı korkusuyla çalış . Vakaların sayısının günden
güne artmasıyla her bir hastaya ayrılan zaman da aynı oranda azalmaya başladı. Ha a bir süre sonra bir hastaya
yoğunlaşabilecek çalışan sayısı da yeterli gelmemeye başladı.
Onbinlerce insan ağustos ayında Suriye üzeriden
geçerek görece daha güvenli olan Kuzey Irak bölgesine ilerliyor.
Ebola ile mücadele hiç kolay olmadı. Bu süreçte kapımızı çalan çok sayıda hastayı geri çevirmek zorunda kaldık ve
düşüncesi bile hoş olmayan noktalarda ödünler vermek durumunda kaldık. Liberya'da bir MSF antropoloğu olarak
görev yapan Pierre Trbovic, hasta kızını arabanın arkasında hastaneye ge ren bir babayı nasıl geri çevirdiğini anla :
“Karşımda ergenlik dönemindeki hasta kızını tedaviye almamız için bize yalvaran eği mli bir adam duruyordu. Kızını
kurtaramayacağımızı o da biliyordu. Ama en azından enfeksiyon bulaş rma riski taşıyan kızından ailesinin geri
kalanını korumamızı is yordu.” Yağmur al nda, yol kenarında, Ebola merkezlerinin hemen önünde yalnız başına ölen
binlerce insanla karşılaş k. Ba Afrika halkının yıl boyunca yaşadığı korku gerçekten de sözcüklerle tarif edilebilecek
gibi değildi.
Ebola ilk kez 2014'te coğrafi sınırları aşarak hızla yayılmaya başladı. Daha önce böyle bir vaka hiç yaşanmamış .
Geçmişte görülen salgınlar çok daha küçük çaplıydı ve Ebola tedavi süreçleriyle ilgili deneyimi olan insanların sayısı
da bir o kadar azdı. Asıl sorun, Ebola ile mücadele için siyasi iradenin yetersiz oluşuydu. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)
8 Ağustos'ta, yani salgının başlangıcından aylar sonra, Ebola'yı “halk sağlığı açısından uluslararası acil durum” ilan
e . Finansman ve sağlık çalışanı desteği, ancak WHO'nun geç kalınmış açıklamasından sonra bölgeye akmaya
başladı. Buna rağmen yardımlar yetersizdi. Bu nedenle MSF 2 Eylül'de New York'ta, sivil ve askeri biyolojik tehlike
uzmanlarının bölgeye atanması ve daha fazla yardım ulaş rılması için Birleşmiş Milletler'e üye ülkelere çağrıda
bulundu.
MSF, Ebola'nın insan vücudu üzerindeki etkileri konusunda çok şey öğrenmiş olmasına rağmen, virüsle ilgili mevcut
ve somut bilgiler hala çok sınırlı. Bu büyük salgından önce Ebola, dönem dönem ortaya çıkan ve sadece Afrika'nın
uzak köşelerinde yaşayan, ekonomik olarak dezavantajlı küçük bir grup insanı etkileyen, önemsiz bir hastalık olarak
görülüyordu. Bu nedenle ilaç firmaları Ebola araş rmalarına hiçbir zaman öncelik vermemiş . MSF, virüsün etkisiz
hale ge rilmesi ve kesin tedavi yöntemlerinin bulunması amacıyla deneysel çalışmalar yapılması için, Ağustos ayında
çeşitli araş rma kuruluşları, WHO, sağlık bakanlıkları ve ilaç firmalarıyla işbirliği yapma kararı aldı. İlk deneme,
17 Aralık'ta Gine'nin Gueckedou şehrinde yer alan MSF merkezinde yapıldı.
Ebola'ya yönelik aşı, tedavi ve teşhis yöntemleri geliş rmek ve araş rmaları kesin siz bir şekilde sürdürebilmek için
kapsamlı bir plan hazırlamak gerekiyor. Geçen yıl gerçekleşen olaylar, gelişmekte olan ülkelerde yaşayan ve çoğu
zaman ih yacı olan ilaçları bile alamayacak kadar zor durumdaki insanların, dünya kamuoyu tara ndan görmezden
gelindiğini bir kez daha kanıtladı. Dünyanın bir diğer ucundaki insanları, ölümcül Ebola'dan ve diğer salgın
hastalıklardan korumanın tek yolu, ekonomik çıkar gözetmeyen etkili araş rma ve geliş rme süreçlerinden geçiyor.
2014'ün sonlarına yaklaşırken Ebola vakalarında azalma gördüğümüzü söyleyebiliriz fakat henüz salgını geride
bırakmış sayılmayız. Bir salgın ancak salgın bölgesinde 42 gün boyunca herhangi bir yeni vaka ortaya çıkmazsa
sonlanmış kabul edilir.
Suriye ve Irak'taki Ça şmalar
MSF'nin bu yıl zorluk yaşadığı bir diğer husus da, sağlık hizme ne ih yaç duyan insanlara ulaşamamak . Bürokra k,
siyasi veya güvenlikle ilgili sorunlardan ötürü Libya, Nijerya, Sudan, Mali ve Myanmar gibi bazı ülkelerde
programlarımızda kısıtlamaya gitmek, ha a bazı programlarımızı tamamen sonlandırmak zorunda kaldık. Bu nedenle
şu anda çalışma yöntemlerimizi yeniden değerlendirdiğimiz bir süreçten geçiyoruz.
Suriye bu açıdan bizim için çok somut bir örnek. Daha önce bölgede hiçbir engelle karşılaşmadan çalışabileceğimize
dair yerel komutanlarla anlaşma yapılmış olmasına rağmen, beş MSF çalışanı 2 Ocak'ta Kuzey Suriye'de Irak ve Şam
İslam Devle (IŞİD) tara ndan rehin alındı. Üçü Nisan ayında, ikisi ise Mayıs ayında serbest bırakıldı. Bu kaçırılma
olayları, Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) IŞİD tara ndan kontrol edilen bölgelerden çekilmesine yol aç . Yerel
komutanlar bu bölgelere geri dönmemiz için çağrı yapmasına rağmen, ekiplerimizin güvenliğinin garan ye alındığından emin olmadan bölgeye dönmemiz mümkün değil. Buna ek olarak hükümet kontrolünde olan bölgeler için de
hüküme en çalışma izni alabilmiş değiliz. Bu nedenle hala Suriye'deki sivillere doğrudan sağlık desteği sağlayabilmek
için büyük bir mücadele veriyoruz. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Suriye'nin çeşitli bölgelerinde sağlık tesisleri
işletmeye devam ediyor, tehlikeli koşullar al nda çalışan Suriyeli sağlık personellerine destek veriyoruz. Bu destekler,
ülkedeki sağlık hizmetlerine önemli bir katkı sağlamasına rağmen oldukça kısıtlı bir alanda sürdürülebiliyor ve Suriyeli
sağlık çalışanlarının ih yaçlarının yalnızca küçük bir kısmını karşılayabiliyor.
Bu yıl ça şmalardan kaçan milyonlarca insan Suriye'yi terk ederek Ürdün ve Lübnan gibi komşu ülkelere sığındı.
MSF'nin bir yandan savaş yaralılarını tedavi e ği, diğer yandan mültecilerin yükünü ve altyapı sıkın larını hafifletmek
için projeler yürü üğü bu ülkelerin yanı sıra, bir kısım Suriyeli ise, ça şmaların her geçen gün ar ğı Irak'a kaçmak
zorunda kaldı. Yıl boyunca neredeyse 2 milyon kişi güvenlik arayışıyla evlerini terk e . Hava saldırıları ve ça şmalar,
insani yardım kuruluşlarının yiyecek, su ve sağlık hizme ne ih yaç duyan zor durumdaki insanlara ulaşmasına engel
oldu.
Uygun olmayan şişme botlarla denize açılarak Avrupa'ya ulaşmaya çalışanların en az yarısı, güvenli ve daha iyi yaşam
koşulları için ça şma bölgelerinden kaçanlardan oluşuyor. Fakat karasal sınırlar bir bir göçmenlere kapa lıyor ve
güvenli rotalar zamanla yerini tehlikeli yolculuklara bırakıyor. Bu nedenle sığınmacılar, göçmenler ve mülteciler için
tek seçenek olarak, bu riskli deniz yolculukları kalıyor. 2014 yılında, bu yolculuklar sırasında, Avrupa sahillerine yakın
sularda en az 3.500 kişinin boğularak haya nı kaybe ği tahmin ediliyor. Bu kişilerin büyük kısmının Suriye, Eritre ve
Sahra Al Afrikası'ndan olduğu biliniyor. MSF, Yunanistan, Bulgaristan, İtalya, Sırbistan ve Mısır gibi pek çok ülkede
sığınmacı, göçmen ve mültecilere ücretsiz muayene hizme veriyor, psikososyal destek sağlıyor ve ih yaç
malzemeleri tedarik ediyor.
Sağlık Hizmetlerine Yönelik Saldırılar
Bu yıl da, Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) ekiplerinin, sağlık tesislerinin ve hastaların saldırıya uğradığı veya
tehlikeyle karşı karşıya kaldığı; ve bizim ne yapacağımızı düşünmek zorunda kaldığımız bir yıl oldu. Nisan ayında
Orta Afrika Cumhuriye 'nin (CAR) Boguila kasabasındaki MSF hastanesi yakınlarında gerçekleşen silahlı bir soygun
sırasında, üçü yerel MSF çalışanı olmak üzere toplam 19 kişi öldürüldü. Buna rağmen MSF, 2014 yılında Orta Afrika
Cumhuriye 'ndeki sağlık hizmetlerini ikiye katlarken komşu ülkelerdeki Orta Afrikalı mülteciler için ek projeler
yürütmeye başladı. Ancak sağlık personeli ve hastaların can güvenliği, Orta Afrika'da hala sorun olmaya devam
ediyor. Bugüne kadar yıl içinde pek çok kez silahlı grupların hastanelere baskın düzenlediğine ve MSF çalışanlarının
hastaları korumak için kendilerini kalkan e klerine şahit olduk.
Sağlık hizmetlerine yönelik saldırılar ve ihlaller, yalnızca Orta Afrika Cumhuriye 'yle sınırlı kalmadı: Güney Sudan'da
hastalar yataklarındayken vuruldu, hastane koğuşları ateşe verildi, bbi malzemeler yağmalandı ve Leer'deki bir
hastane yerle bir edildi. Yıkılması yalnızca saatler süren bir yerin yeniden inşa edilmesi aylar, ha a yıllar alıyor oysa.
Dünya çapında yüzbinlerce insanın hayat kurtaran sağlık hizmetlerine erişimi, sırf buna benzer eylemler nedeniyle
engellenmeye devam ediyor.
2013 yılının Temmuz ayında silahlı gruplar tara ndan kaçırılan Kongolu çalışanımız Chantal ise bu yıl serbest bırakıldı
ve ailesine kavuştu. Ama Philippe, Richard ve Romy'den hala haber alınamıyor ve onlar kadar aileleri ve arkadaşları
için de endişeleniyoruz.
Filis n ve Ukrayna'da Desteklediğimiz Hastaneler
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), 2014 ortasında İsrail ve Filis n arasındaki ça şmalar yeniden alevlenince, Al Shifa
Hastanesi'ne tam donanımlı bir cerrahi ekip ve acil bbi malzeme desteği gönderdi ve eczaneye acil durum
stoklarından bağışlar yap . Normalde bölgede kısa süreli ziyaretlerle faaliyet yürüten MSF, yaşanan can kayıplarının
artması nedeniyle Gazze'de bir acil cerrahi ekip oluşturmaya karar verdi. Bu ekip, Temmuz'dan Eylül'e kadar bölgede
hayat kurtaran kri k ameliyatlar gerçekleş rdi. MSF'nin rekonstrük f- plas k cerrahi ekibi ise Aralık ayına kadar
çalışmalarını sürdürdü.
Dünyanın dört bir yanında devam eden ça şmalar Avrupa'yı da etkisi al na aldı. 2013 sonunda Ukrayna'da başlayan
siyasi eylemlerin kısa sürede ivme kazanması, polis ve protestocular arasındaki şiddet ve gerginliğin artmasına ve
Ukrayna devlet başkanının görevden alınmasına neden oldu. Mayıs ayında ise ayrılıkçı silahlı gruplar ve hükümet
güçleri arasında şiddetli ça şmalar yaşandı. Sağlık malzemesi tedariğinde ciddi sıkın lar yaşandı, ha a tedarik zinciri
tamamen kesin ye uğradı, buna ek olarak sağlık tesislerinin mevcut bütçeleri kısa süre içinde sı rlandı. MSF,
ça şmaların ülke çapında artması ve yayılması nedeniyle sağlık hizmetleri desteğini hızlı bir biçimde ar rdı ve yıl
sonuna kadar ça şmayı sürdüren tarafların kontrolündeki hastanelere toplam 13.000 yaralıyı tedavi etmeye yetecek
kadar sağlık malzemesi tedarik e .
Sıtma, Tüberküloz (TB) ve HIV Gibi Hastalıklarla Mücadele
Sınır Tanımayan Doktorlar olarak bu yıl da afetlerin yanı sıra, Özbekistan, Güney Afrika, Kamboçya ve Hindistan gibi
pek çok ülkede sıtma, verem ve HIV gibi hastalıklara karşı büyük bir mücadele verdik. Ekim ayında Hai 'de bir anda
Bir MSF danışmanı Mozambik'te, Tete ve Beira transit şehirleri üzerinde yeni başlatılan "koridor projesi"'nin bir parçası olarak bir kamyon
sürücüsüyle HIV testi hakkında konuşurken.
başlayan kolera salgınının ardından bölgede tedavi merkezleri kurduk, dezenfeksiyon kitleri dağıttık ve
bilinçlendirme - bilgilendirme eğitimleri düzenledik. Nijer'de diğer kuruluşlarla işbirliği halinde çalışarak özellikle
beslenme yetersizliği ve sıtma vakalarına odaklandık ve beş yaş altı çocuklarda ölüm oranını düşürmek için
faaliyetler yürüttük.
Programlarımız aynı zamanda, toplum merkezlerinin desteklenmesi ya da viral yük testlerinin yaygınlaştırılması
gibi tedavi protokollerini ve bakım modellerini geliştirmeye yönelik yeni yöntemler üzerine yoğunlaştı. MSF 2014'te,
Güney Sudan'da Kala Azar tedavisinden Honduras'taki cinsel şiddet mağdurlarını desteklemeye kadar, dünyanın en
zorlu bölgelerinde kapsamlı programlar geliştirerek çalışmalarını sürdürdü.
Gelecek
Bu yıl yaşanan Ebola krizi, mevcut sağlık sistemlerinin ve insani yardım çalışmalarının dünya çapında ne kadar
yetersiz kaldığını bir kez daha kanıtlamış oldu. Yıllardır bu konuda çeşitli sıkıntılar yaşanmasına rağmen, Ebola salgını
sırasında yaşananlar insani yardım ve sağlık sistemlerinin başarısızlığını tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.
Bu yıl bizi en derinden sarsan şey, Ebola krizindeki lider eksikliği ve iktidardakilerin salgınla mücadelede gösterdiği
çekimserlik oldu. Biz Sınır Tanımayan Doktorlar olarak bu konuda sesimizi yükselttik. Fakat MSF olarak asli
görevimiz, küresel sağlık sistemini revize etmek değil, hasta, yaralı ve yardıma ihtiyacı olan mağdur durumdaki
insanları çalışmalarımızın merkezine yerleştirerek, tıbbi insani yardım çalışmalarımızı sürdürmektir. Bizim için en
önemli şey, hastalarımızın hayatını kurtarmaktır. Afetlere müdahale etmek için attığımız her adımda, bu önceliğimiz
ve sorumluluğumuz doğrultusunda hareket ederiz. Dünyanın dört bir yanındaki destekçilerimiz ve ekiplerimiz
olmadan projelerimizi hayata geçiremez, bu şekilde çalışamazdık. Bu vesileyle hepinize sonsuz teşekkürlerimizi
sunuyoruz.
MSF Faaliyet Raporu 2014 9
2014 FAALİYETLERİMİZ
Projelerde Yapılan Harcamalara Göre
En Büyük Projelerimiz
Proje Yerleri
Proje Sayısı
Bu 10 ülkede yürütülen programların
toplam bütçesi 380.5 Euro'dur
ve bu miktar MSF'nin tüm operasyonları
için ayrılan miktarın %54'üne denk gelir.
Afrika 240
Asya* 55
Orta Doğu 47
1. Güney Sudan
2. Kongo Demokra k Cumhuriye
3. Orta Afrika Cumhuriye
4. Hai
5. Sierra Leone
6. Afganistan
7. Nijer
8. Liberya
9. E yopya
10. Irak
İs hdam
Sahada görev yapan MSF çalışanlarının
sayısına göre en büyük ülke programlarımız.
Çalışan sayısı yalnızca tam zamanlı ve eş değer
pozisyonlar dikkate alınarak hesaplanmış r.
Asya
Afrika
%14
Orta Doğu
1. Kongo Demokra k Cumhuriye
2. Orta Afrika Cumhuriye
3. Güney Sudan
4. Nijer
5. E yopya
6. Kenya
7. Afganistan
8. Pakistan
9. Çad
10. Sudan
Amerika
%5
Avrupa
%4
Pasifik
%2
*Ka asya Asya'ya dahildir.1
2%
Proje Yürütülen Bölgelerin Durumu
Proje Sayısı
İs krarlı ülkeler 157
Silahlı ça şma 120
İç is krarsızlık 86
Ça şma sonrası 21
%41
İstikrarlı ülkeler
10
MSF Faaliyet Raporu 2014
%63
%12
1. Güney Sudan
2. Kongo Demokra k Cumhuriye
3. Orta Afrika Cumhuriye
4. Hai
5. Nijer
Ayakta Muayene
Ayakta muayene edilen hasta sayısına göre
en büyük ülke programlarımız.
Bu rakamlarda uzmanlık gerek ren
muayeneler dikkate alınmamış r.
Kuzey ve Güney Amerika 20
Avrupa 16
Pasifik 6
%31
Silahlı
çatışma
%22
İç
istikrarsızlık
%6
Çatışma
sonrası
2014 FAALİYETLERİNDE GÖZE ÇARPANLAR
Buradaki veriler doğrudan ve uzaktan destekle beraber koordinasyon faaliyetlerini kapsar.
8.250.700
194.400
Ayakta muayene
Sezaryen de dahil olmak
üzere doğum yapan kadın
sayısı
32.700
Grup danışmanlığı veya
ruh sağlığı seansları
511.800
Kabul edilen
hasta sayısı
2.114.900
81.700
Genel veya spinal
anesteziyle gerçekleştirilen
kadın doğum ameliyatları
da dahil olmak üzere
genel cerrahi müdahale sayısı
Tedavi edilen
sıtma vakası
46.900
Kolera tedavisi görmüş
hasta sayısı
1.513.700
Salgına karşı kızamık aşısı
yapılan kişi sayısı
217.900
Ayakta veya yatılı
beslenme programlarına
alınan akut beslenme
yetersizliği gösteren
çocuk sayısı
229.900
2014 sonunda kayıtlı
olarak tedavi gören
HIV hastası sayısı
11.200
Cinsel şiddet sebebiyle
fiziksel tedavi gören
hasta sayısı
33.700
Kızamık tedavisi gören
kişi sayısı
21.500
Birinci basamak
tüberküloz tedavisi
gören hasta sayısı
75.100
Salgına karşı menenjit aşısı
yapılan kişi sayısı
7.400
218.400
2014 sonunda birinci
basamak antiretroviral
tedavi gören AIDS
hastası sayısı
1.800
İkinci basamak
tüberküloz tedavisi
gören hasta sayısı
Batı Afrika
ülkelerinde
Ebola Yönetim
Merkezlerine kabul
edilen kişi sayısı. Bu kişilerin 4,700'üne
Ebola teşhisi kondu.
2.200
8.100
185.700
2014 sonunda ikinci
basamak antiretroviral
tedavi gören AIDS hastası
sayısı (birinci basamak
işe yaramadığında)
Bireysel ruh sağlığı
danışmanlığı
Tedaviyle Ebola'yı
atlatan kişi sayısı
Not: Belir lenler MSF'nin çoğu faaliye ne genel bir bakış sunar ancak detaylı bilgi olarak düşünülmemelidir.
MSF Faaliyet Raporu 2014 11
FAALİYET ALANLARIMIZ
Chagas Hastalığı: Chagas genellikle Latin Amerika'da görülmesine rağmen, uluslararası yolculukların ve göçlerin
artışıyla Kuzey Amerika, Avrupa, Avustralya ve Japonya'da da görülme sıklığı artmıştır. Chagas hastalığı parazit kaynaklı
olup duvar çatlaklarında, çamur çatılarda ve saman evlerde yaşayan triatomine böceklerinden bulaşır. Aynı zamanda
kan transferi yoluyla geçebilir, anne karnındaki ceninlere taşınabilir ve daha nadir olmakla birlikte organ nakliyle
bulaşabilir. Hastalığın ilk (akut) evresinde semptomlar belirgin değildir veya çok hafiftir. Hastalığın kronik evresindeyse
yıllarca belirti gözlenmez. Fakat vücudu güçten düşüren komplikasyonlar, enfekte olmuş hastaların yaklaşık %30'unda
ortaya çıkar ve bu kişilerin yaşam sürelerini ortalama 10 yıl azaltır. Kalp yetmezliği, aritmi, kalp kası rahatsızlıkları gibi
komplikasyonlar yetişkin hastalar için en yaygın ölüm sebebidir.
Hastalığın teşhisi de bir o kadar zordur ve kan örneklerinden laboratuvar analizi gerektirmektedir. Bugün itibarıyla
dünyada bu hastalığın tedavisi için yalnızca iki çeşit ilaç bulunmaktadır: Yaklaşık 40 yıl önce geliştirilmiş olan benzni
dazole ve nifurtimox. Akut vakalarda, bebeklerde ve yeni doğanlarda iyileşme oranı %100'dür. Ancak enfeksiyon
kapıldığı gün ile tedaviye başlanan gün arasındaki zaman uzadıkça iyileşme oranı da buna bağlı olarak azalır. Şu anda
uygulanan tedavi vücutta toksik etki yarattığı için tamamen uygulanması iki aydan fazla sürebilir. Daha etkili ve
güvenilir ilaçlara yönelik ihtiyaç çok belirgin olmasına rağmen, geliştirme aşamasında olan çok az sayıda ilaç vardır.
Kolera: Kolera, Vibrio cholerae bakterisinin su yoluyla bulaşması sonucunda gelişen ve sindirim sisteminin akut
enfeksiyonuyla sonuçlanan bir hastalıktır. Kirli su ve yiyeceklerin tüketilmesi veya kontamine yüzeylere direkt temas
yoluyla bulaşır. Hastalık, endemik olmayan bölgelerde bir anda ciddi bir salgına dönüşebilir. Enfekte olan bireylerin
çoğu orta düzeyde bir enfeksiyon rahatsızlığı yaşar. Bazılarındaysa hastalık bu aşamaya bile gelmez. Ancak hastalık
çok şiddetli bir şekilde de kendini gösterebilir. Kolera, çok ciddi su kaybına yol açan kesintisiz ishal ve kusma yaşandığı
takdirde dehidrasyon sonucu ölüme yol açabilir. Tedavi, hastanın kaybettiği su miktarının ağız veya damar yoluyla
rehidrasyonu ve kaybedilen tuz ve minerallerin takviye edilmesini içerir. Kolera genellikle nüfusun çok yoğun olduğu,
sıhhi temizliğin sağlanamadığı ve su kaynaklarının güvenilir olmadığı bölgelerde görülür. Bir salgından şüphelenildiği
takdirde, tüm hastalar enfeksiyon kontrol önlemleri altında bir tedavi merkezine yerleştirilmeli ve enfeksiyonun daha
fazla kişiye bulaştırılması engellenmelidir. Katı hijyen kuralları takip edilerek bol miktarda temiz ve sağlıklı içme suyu
tedarik edilmelidir.
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) 2014'te 46.900 kolera hastasını tedavi etmiştir.
Ebola: Ebola; kan, vücut salgıları, organlar ve enfekte insanlarla doğrudan temas yoluyla bulaşan bir virüstür. İlk kez
1976 yılında ortaya çıkan Ebola'nın çıkış noktası henüz tam olarak bilinmese de, yarasaların taşıyıcı olduğu kabul
edilmektedir. Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), son yıllarda yaşanan Ebola salgınlarının neredeyse tamamına
müdahale etmiştir. Fakat bu salgınlar, 2014 yılına kadar çoğunlukla coğrafi anlamda dünyanın geri kalanından kopuk
sayılabilecek ücra bölgelerde ortaya çıkmıştır.
Ebola'nın ölüm oranı yüzde 25 ila 80 arasında seyretmektedir. Henüz etkili bir aşı veya tedavi yöntemi
geliştirilemediğinden,1 hastanın
tedavisi kaybedilen suyu vücuda geri kazandırma, ateş ve bulantı gibi semptomları
1
kontrol altında tutma gibi süreçler üzerine yoğunlaşmıştır. Ebola başlangıçta gribe benzer semptomlarla kendini
gösterir. Daha sonraki aşamada kusma, ishal ve bazı vakalarda kanamalara sebep olarak çoğu zaman hastanın
hayatını kaybetmesine sebep olur. Bu denli ölümcül olmasına rağmen, Ebola virüsü son derece hassastır ve güneş
ışığı, yüksek ısı, çamaşır suyu, klor ve hatta su ve sabunla yok edilebilir. Bulaşmanın önüne geçmek, salgının
önlenmesinde büyük önem taşır. Hastalar Ebola kontrol merkezlerinde, son derece katı enfeksiyon kontrol
prosedürleri altında tedavi edilmektedir. Hastanın temasta bulunduğu kişileri tespit etmek, güvenli gömü işlemleri
yürütmek kadar hayati öneme sahiptir. Eşzamanlı olarak insanları olası tehditler, virüsten korunma yolları ve hastalık
belirtilerini kendilerinde veya yakınlarında tespit ettikleri takdirde ne yapmaları gerektiği konusunda bilgilendirmek
için halk sağlığı geliştirme çalışmaları yürütülmektedir.
1
Raporun hazırlandığı tarihten sonraki dönemde Ebola aşısıyla ilgili yapılan araştırma ve geliştirme çalışmalarının
sonuçları için bkz. “Ebola Aşısı Umut Vadediyor”: http://sinirtanimayandoktorlar.org/salgin-hastaliklar/ebola-asisi-umut-vadediyor/
12
MSF Faaliyet Raporu 2014
Bir sağlık çalışanı Liberya Paynesville'de yüksek riskli MSF Ebola yönetim merkezinde bir saatlik çalışmanın ardından koruyucu giysilerini
çıkarırken klorlu suyla ellerini yıkıyor.
MSF'nin 2014'te Batı Afrika'nın üç büyük ülkesinde kurduğu Ebola kontrol merkezlerine 7.400 kişi başvurmuş ve
bu kişilerin 4.700'üne Ebola teşhisi konmuştur.
Sağlığın Teşviki ve Geliştirilmesi Programları: Bu programlar, sağlık hizmetlerinin etkili kullanımını teşvik etmeyi ve
halk sağlığını iyileştirmeyi amaçlar. Sağlığın teşviki ve geliştirilmesi çift yönlü bir süreçtir: Çalışma yürütülen
toplumun kültürel değerlerini ve yaşayışını anlamak, kamuoyunu bilinçlendirmek kadar önemlidir. Sınır Tanımayan
Doktorlar, salgınlar veya hastalıklar sırasında hastalığın nasıl bulaştığı, bu hastalıktan nasıl korunulabileceği,
semptomların nasıl tespit edilebileceği ve bir kişi hastalandığında ne yapılması gerektiğiyle ilgili insanlara bilgi verir,
eğitimler düzenler. Örneğin MSF kolera salgınına müdahale ediyorsa, ekiplerimiz bölge halkını dezenfeksiyon ve
hijyen yöntemlerinin önemi hakkında bilgilendirir çünkü bu hastalık kirli su ve yiyeceklerden veya dezenfekte
edilmemiş yüzeylerle temas yoluyla bulaşmaktadır.
HIV/AIDS: Türkçe'de İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü olarak adlandırılan HIV, kan ve vücut salgıları yoluyla bulaşır ve
kişinin bağışıklık sisteminde genellikle üç ila on beş yıllık zaman dilimi içerisinde ciddi bozulmaya yol açar. Bu durum
Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu'nu (AIDS) beraberinde getirir. Virüs zaman içinde ilerledikçe hastalar çeşitli
fırsatçı enfeksiyonlara maruz kalır. AIDS hastaları arasında sıklıkla ölüme yol açan ve en yaygın görülen fırsatçı hastalık
tüberkülozdur.
HIV, basit kan testleriyle kolaylıkla teşhis edilebilir. Ancak birçok insan HIV virüsü taşıdığını bilmeden ve herhangi bir
semptom geliştirmeden yıllarca yaşayabilir. Antiretroviral (ARV) olarak adlandırılan ilaç kombinasyonları bu virüsle
savaşmada ve hızla gelişmesini engellemekte etkilidir ve hastaların yaşam sürelerini ve sağlığını artırmada önemli
rol oynar. ARV'ler aynı zamanda virüsün bulaşma riskini de azaltır.
MSF Faaliyet Raporu 2014 13
Sınır Tanımayan Doktorlar, dünya çapında aktif olarak üstlendiği tedavilerin yanı sıra, HIV/AIDS hakkında
farkındalığı artırmaya yönelik eğitim-bilgilendirme, prezervatif dağıtımı, HIV testleri ve danışmanlık hizmetleri gibi
faaliyetler yürütmektedir. Aynı zamanda anneden çocuğa bulaşma (PMTCT) riskini azaltmaya dönük çalışmalar
yapmaktadır. PMTCT hizmetleri, anneye hamilelik, loğusalık ve emzirme döneminde, bebeğe ise hemen doğum
sonrasında uygulanacak olan ARV tedavisini içermektedir.
MSF 2014'te HIV/AIDS ile yaşayan 229.900 kişiye hizmet vermiş, 226.500 kişiye ARV tedavisi uygulamıştır.
Kala Azar (Visceral leishmaniasis): Kala Azar hastalığı, Akdeniz havzasında görülmesine rağmen, yüksek gelir
seviyesine sahip ülkelerde bilinmez. Hintçe'de “kara ateş” anlamına gelen Kala Azar, tropikal, parazitik bir hastalıktır
ve tatarcık sineklerinin bazı türlerinin ısırması yoluyla bulaşır. Yılda yaklaşık 200.000 - 400.000 kişi, 76 ülkede
endemik olan Kala Azar hastalığına yakalanır. Hastalığa yakalananların %90'ı Bangladeş, Hindistan, Güney Sudan,
Sudan ve Brezilya'dadır. Kala Azar'ın karakteristik olarak ateş, kilo kaybı, dalak ve karaciğerde büyüme, anemi ve
bağışıklık sisteminin zayıflaması olarak kendini gösterir. Tedavi edilmediği takdirde neredeyse her vakada ölümle
sonuçlanır.
Hastalık, Asya'da son derece hızlı sonuç veren testlerle teşhis edilebilir. Fakat bu testler Afrika'da uygulanabilecek
kadar yüksek hassasiyete sahip değildir çünkü çoğu zaman dalak, kemik iliği ve lenf düğümlerinden alınan örneklerin
mikroskop altında analiz edilmesi gerekir. Bu aşamaların her biri, gelişmekte olan ülkelerde mevcut olmayan kaynakları
gerektiren zorlu ve uzun süreçleri içerir.
Son yıllarda Kala Azar tedavisine yönelik seçenekler artmıştır. Liposomal amphotericin B, tek başına veya kombinasyon
tedavisisin bir parçası olarak Asya'da bir numaralı tedavi yöntemi olmuştur. Bu yöntem çok daha güvenlidir ve kısa
sürede etki eder. Ancak intravenöz uygulaması gerektirdiğinden yerel kliniklerde bu tedavinin yapılması sıkıntılıdır.
Afrika'da hala en geçerli ve uygun tedavi yöntemi beş duyarlıklı antimonlu ilaç ve toksik olduğu kadar son derece acılı
enjeksiyon uygulaması gerektiren paromomisin kullanımıdır. Daha basit bir tedavi öngören yeni yöntemler
geliştirilmektedir ve çok yakında kullanılabilir hale gelmesi beklenmektedir. Bir kişide hem Kala Azar hem de HIV
görüldüğü takdirde, durum çok daha karmaşık bir hal alır çünkü bu iki virüs yüksek oranda etkileşime girer ve bireyin
bağışıklık sistemine saldırarak direnci kırar.
Sınır Tanımayan Doktorlar, 2014'te Kala Azar teşhisi konan 9.500 hastayı tedavi etmiştir.
Sıtma: Sıtma hastalığı virüs taşıyan sivrisineklerden bulaşır. Semptomlar ateş, eklemlerde ağrı, baş ağrısı, devamlı
kusma, kasılma ve komadır. Şiddetli sıtma çoğu zaman Plasmodium falciparum parazitinden kaynaklanır ve bu durum
organlara ciddi hasar vererek tedavi edilmediği takdirde ölümle sonuçlanır. Sınır Tanımayan Doktorlar tarafından
yürütülen saha araştırmaları, artemisinin temelli kombinasyon terapisinin, şu ana kadar bu parazitin yol açtığı sıtma
vakalarındaen etkili yöntem olduğunu kanıtlamaya yardımcı olmuştur. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2010 yılında hazırladığı
kılavuzlar, çocuklarda görülen şiddetli sıtma vakaların tedavisinde arthemeter yerine artesunate kullanımının
desteklenmesi yönünde değiştirilmiştir.
Uzun etkili böcek kovucu ilaçlarla işlem görmüş cibinlikler sıtmayı kontrol altında tutmada çok etkilidir. MSF,
endemik bölgelerde annelere ve yüksek oranda hastalığa maruz kalabilen beş yaş altı çocuklara cibinlik dağıtırken,
aynı zamanda cibinlik kullanımı hakkında insanları bilgilendirmektedir.
MSF, 2012'de Çad ve Mali'de ilk kez dönemsel kemoprevansiyon yöntemini denemiştir. Hastalığın en yüksek seviyeye
çıktığı dönemde beş yaş altı çocuklara üç ila dört ay boyunca oral anti-sıtma ilaçları verilmiştir.
MSF, 2014'te 2.114.900 sıtma hastasını tedavi etmiştir.
Beslenme Yetersizliği: Yiyecek yetersizliği veya temel besin maddelerinden yoksun kalma durumu beslenme
yetersizliği olarak adlandırılır. Çocuklarda büyüme dengesizlikleri görülür ve hastalıklara yakalanma riski artar.
Beslenme yetersizliği durumunda kritik dönem, altı ila 24 ay arasında, anne sütünün takviyeler ile desteklendiği
14
MSF Faaliyet Raporu 2014
Hem HIV hem de kapsamlı ilaca dirençli tüberküloza yakalanmış bir hasta MSF'nin Bombay, Hindistan'daki kliniğinde
rutin check-up yaptırıyor.
dönemden sonra başlar. Ancak beş yaş altı çocuklarda, ergenlik dönemindeki gençlerde, hamile ve emziren
kadınlarda, yaşlılarda ve kronik rahatsızlığı olanlarda da sıklıkla görülen bir sorundur. Çocuklarda beslenme
yetersizliği şu yöntemlerle tespit edilebilir: Boy, kilo veya üst kol çemberi ölçülür ve bu değerler normal değerlerle
kıyaslanır. Bu ölçümler doğrultusunda sorunun normal düzeyde mi, yoksa ciddi boyutta mı olduğu hesaplanır.
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) beslenme yetersizliği tedavisinde terapötik besin kullanmaktadır. Terapötik besin,
besin değeri yüksek süt tozlarıdır ve ihtiyaç duyulan her türlü besin maddesini içeren özel karışımlardır. Raf ömürleri
uzun olup hazırlanması çok kolaydır. Hastanın durumu çok kritik değilse, bu besinleri alıp evde de kullanabilir ve bu
yolla kaybedilen kilo ve minerallerin alımı sağlanmış olur. MSF, beslenme yetersizliğinin ciddi olduğu durumlarda,
önleyici tedavi yaklaşımını benimser ve özellikle çocuklara ek besin maddeleri dağıtır.
MSF, 2014'te beslenme programları dahilinde 217.900 çocuğayatılı veya ayakta tedavi hizmeti vermiştir.
Kızamık: Kızamık son derece bulaşıcı olan viral bir hastalıktır. Virüs vücuda girdikten 8 ila 13 gün sonra ilk belirtiler
kendini göstermeye başlar. Burun akıntısı, öksürük, göz enfeksiyonu, kızarıklıklar ve yüksek ateş, henüz tedavisi
olmayan bu hastalığın en belirgin semptomlarıdır. Hastalar izole bir yerde A vitamini ile tedavi edilir. Bu süreçte
görme bozuklukları, viral ağız enfeksiyonu, dehidrasyon, protein eksikliği ve solunum yolları enfeksiyonu görülebilir.
Gelişmiş ülkelerde kızamık kapan insanlar en fazla iki ila üç hafta içinde iyileşir ve ölüm oranı çok düşüktür. Ancak
gelişmekte olan ülkelerde ölüm oranı %3 ila 15 arasında seyrederken, bazı bölgelerde bu oran %20'ye kadar
yükselir). Ölüm nedenleri genellikle ishal, su kaybı, ciddi solunum yolları enfeksiyonu ve beyin iltihabıdır.
Güvenilir ve uygun maliyetli aşılar piyasada bulunabilmektedir. Büyük ölçekli aşı kampanyaları da vaka sayısında ve
ölüm oranlarında ciddi düşüş yaşanmasını sağlamıştır. Ancak sağlık sisteminin yetersiz olduğu ve hizmetlere ulaşımın
zor olduğu ülkelerde insanlar kızamık kapmaya çok yatkındır.
MSF Faaliyet Raporu 2014 15
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), 2014'te yaşanan salgınlarda 33.700 kızamık hastasını tedavi etmiş ve 1.513.700
kişiyi aşılamıştır.
Meningokokal Menenjit: Meningokokal menenjit beyin ve omurilik etrafındaki zarın bakteriyel enfeksiyondur. Ani
ve şiddetli baş ağrısı, kasılmalar, ateş, kusma, ışığa karşı hassasiyet ve boyun bölgesinde sertleşme gibi belirtilerle
kendini gösterir. Semptomlar görülmeye başladıktan yalnızca saatler sonra ölüm gerçekleşebilir. Enfekte hastaların
neredeyse %50'si tedavi görmeye başlamadan hayatını kaybeder. Menenjite sebep olan bakteriyi birçok insan belirti
göstermeden veya farkında olmadan taşıyor olabilir ve öksürük veya hapşurma yoluyla bu bakteriyi diğer kişilere
bulaştırabilir. Omurilik sıvısından alınan bir örneğin incelenmesiyle hastalık teşhis edilebilir ve tedavi özel antibiyotik
kullanımını gerektirir. Ancak tedaviyle bile hastaların %10'dan fazlası hayatını kaybeder ve hastalığı atlatan her beş
kişiden biri, işitme kaybı ve öğrenme bozuklukları gibi hastalığın diğer etkilerine maruz kalır.
Menenjit dünyanın her yerinde görülen bir hastalıktır, fakat enfeksiyonların ve ölümle sonuçlanan vakaların çoğu
Afrika'da görülür. “Menenjit Kuşağı” olarak adlandırılan ve doğu-batı ekseninde Etiyopya'dan Senegal'e kadar olan
bölge dahilinde, salgınların çoğundan meningokoksik bakteri sorumludur. Yeni geliştirilen bir aşı en az 10 yıllık bir
koruma sağlarken, sağlıklı bakteri taşıyıcılarının da hastalığı bulaştırmasının önüne geçer. Benin, Burkina Faso,
Kamerun, Çad, Gana, Mali, Nijer, Nijerya, Senegal ve Sudan'da yapılan aşı kampanyaları sonucunda hastalığın
görülme sıklığı büyük ölçüde azalmıştır.
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), 2014'teki menenjit salgınlarında 75.100 kişiyi aşılamıştır.
Ruh Sağlığı Tedavisi: Şiddete tanıklık etme, sevdiklerini kaybetme, geçim kaynaklarının zarar görmesi veya herhangi
bir sebepten ötürü acı çekmek gibi travmatik olaylar, bir insanın ruh sağlığını olumsuz yönde etkiler. Sınır Tanımayan
Doktorlar (MSF) bu kişilere psikososyal destek sağlayarak bireylerin uzun süreli psikolojik sorunlarını aşmalarına
yardımcı olur. Psikososyal destek, hastaların yaşadıkları travmalarla başa çıkabilmek için kendi yöntemlerini
geliştirmelerine odaklanır. Danışmanlarımız, hastaların yaşadıkları travmalarhakkında konuşmaları için onları
cesaretlendirir ve duygularını süzgeçten geçirmelerine yardımcı olur.Bu sayede bireylerin stresini azaltmayı amaçlar.
MSF, aynı zamanda tamamlayıcı bir çalışma olarak gruplar için psikolojik danışmanlık da verir.
MSF, 2014'te 218.400 kişiye ruh sağlığı hizmeti vermiştir.
Acil Yardım Malzemesi Dağıtımı: Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) üstlendiği temel görev sağlık hizmetleri olmakla
birlikte acil durumlarda hayatta kalmaya yönelik acil yardım malzemeleri dağıtımı da yapmaktayız. Bunlar kıyafet,
battaniye, yatak, sığınma, temizlik malzemeleri, yemek pişirme araçları ve yakıttır. Çoğu afette, bu yardım malzemeleri
kitler halinde dağıtılır. Mesela yemek pişirme kitleri, insanların kendileri için yemek hazırlamasını sağlamak için ocak,
tencere, tabak, kap, kesici aletler ve kavanozlar içerir. Temizlik kitleri ise sabun, şampuan, diş fırçası, diş macunu ve
deterjandan oluşur.
MSF, kalacak ve sığınacak yeri olmayan, temel ihtiyaç malzemelerinden yoksun kişiler için ip, tarpolin, çadır gibi acil
yardım malzemeleri sağlar. MSF ekipleri, soğuk iklimlerde insanların hayatta kalabilmesi için dayanıklı çadırlar
dağıttığı gibi, bu kişilerin geçici olarak yerleşebileceği kalıcı yapılar da inşa ederler.
MSF, 2014'te 52.200 yardım kiti dağıtmıştır.
Üreme Sağlığı: Kadın doğum ve yeni doğan sağlık hizmeti Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) afet programlarının bir
parçasıdır. Sağlık çalışanlarımız doğumlara yardımcı olur ve gerekmesi halinde sezaryen doğum gerçekleştirir. Hasta
veya zayıf doğan bebekler ise, ekiplerimiz tarafından özel bakıma alınır.
MSF'nin uzun dönem programları, anne ve çocuk sağlığı konusunda daha kapsamlı hizmetler sunar. Doğum öncesi
hamile kadınlara yapılan ziyaretler, tıbbi ihtiyaçları ve doğum sırasında çeşitli komplikasyonlar yaşayabilecek anne
adaylarını tespit etmek için hayati önem taşır. Doğumdan sonra annelere yeni doğan bakımıyla beraber tedavi,
danışmanlık, aile planlaması ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar hakkında bilgilendirme seansları düzenlenir.
16
MSF Faaliyet Raporu 2014
Doğum sonrasında annenin sağlığına dikkat edildiği ve kişinin bakımına özen gösterildiği takdirde obstetrik fistül gibi
sorunlar önlenebilir. Obstetrik fistül, özellikle uzun ve zorlu doğumlar sırasında vajina ve rektum arasında oluşan bir
açıklıktır. İdrarını ve tuvaletini tutamama gibi sorunlara yol açan bu durum, kadınların kendini toplumdan dışlanmış
hissetmesine sebep olur. Dünya çapında bu sorunu yaşayan yaklaşık 2 milyon kadının tedavi göremediği ve her yıl
50.000 ila 100.000 yeni vakanın oluştuğu bilinmektedir. Birçok MSF programında uzman hekimlerin gözetiminde
obstetrik fistül ameliyatları yapılmaktadır.
MSF, 2014'te 665.400'den fazla doğum öncesi tedavi ve bakım hizmeti vermiştir.
Cinsel Şiddet: Cinsel şiddet tüm toplumlarda ve farklı seviyelerde görülen bir sorundur. Toplumsal şartlardaki
dengesizlik ve istikrarsızlık, çoğu zaman şiddet seviyesinin artmasına yol açar. Buna cinsel şiddet de dahildir. Cinsel
şiddete maruz kalmak, kişinin kendisini toplumda utanç kaynağı olarak görmesine ve dışlanmış hissetmesine yol açar.
Bu tür şiddet vakalarının kişi üzerinde son derece karmaşık etkileri vardır ve uzun süreli, ciddi sağlık problemlerine
yol açabilir.
Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) cinsel şiddet mağdurları için yürüttüğü çalışmalar; HIV, frengi ve bel soğukluğu
gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar için önleyici tedaviler ile Tetanos ve Hepatit B aşılama programlarını içerir.
Sistematik bakım ve tedavi programları, aynı zamanda fiziksel yaralanmaların tedavisi, psikolojik destek, istenmeyen
hamilelikleri önleme ve istenmeyen hamiliklerle başa çıkma yolları gibi faaliyetlere odaklanır. MSF tüm şiddet
mağdurları için sağlık raporu temin etmektedir. MSF'nin cinsel şiddet mağdurlarına yönelik faaliyetlerinin temelini
tıbbi tedavi oluşturur.Fakat yaftalanma ve dışlanma korkusu, birçok insanı yardım almaktan alıkoyabilmektedir.
Tedavi ve yardımın ulaşılabilir olduğunu bu insanlara anlatmak ve farkındalığı artırmak için aktif bir yaklaşım gereklidir.
MSF, özellikle çatışma ve savaş bölgelerinde çok sayıda şiddet mağduruyla karşılaştığı durumlarda, yerel yönetimlerde
ve çatışmaları sürdüren silahlı gruplar arasında farkındalığı artırmak amacıyla savunuculuk faaliyetlerini devreye sokar.
MSF,2014'te cinsel şiddet mağduru 11.200 kişiyi şiddet kaynaklı yaralanmalar nedeniyle tedavi etmiştir.
Uyku Hastalığı (Afrika Tripanosomiyazisi): Afrika Uyku Hastalığı parazit kaynaklı bir enfeksiyondur ve Sahra Altı
Afrikası'nda yaygın bulunan çeçe sinekleri tarafından bulaştırılır. Parazit, hastalığın ileri safhalarında merkezi sinir
sistemini etkiler ve ciddi nörolojik sorunlara sebep olur. Uyku Hastalığı tedavi edilmediği takdirde ölümle sonuçlanır.
Rapor edilen hastaların %95'ten fazlasında hastalığın,Batı ve Orta Afrika bölgesinde bulunan Trypanosoma brucei
gambiense parazitinden kaynaklandığı görülmüştür. Vakaların kalan %5'ine ise Doğu ve Güney Afrika'da bulunan
Trypanosoma brucei rhodesiense paraziti sebep olmuştur.
İlk safhalarda hastalığın tedavisi görece kolaydır, fakat teşhisi zordur çünkü başlangıçta görülen ateş ve güçsüzlük
hissi semptomları yalnızca Uyku Hastalığı'na özgü belirtiler değildir. Hastalığın ikinci safhası, parazit merkezi sinir
sistemine saldırdığı zaman başlar. Hasta bu aşamada koordinasyon bozukluğu, kafa karışıklığı, kasılmalar ve uyku
bozukluğu gibi nörolojik ve psikiyatrik semptomlar göstermeye başlar. Hastalığın tam teşhis edilmesi için omurilik
sıvısından örnek alınması gerekir. Nifurtimoks Eflornitin Kombinasyon Terapisi (NECT), Sınır Tanımayan Doktorlar,
İhmal Edilen Hastalıklar için İlaç İnsiyatifi (DNDi) ve Epicentre işbirliğiyle geliştirilmiştir ve günümüzde Dünya Sağlık
Örgütü'nün (WHO) önerdiği tedavi protokolüdür. NECT, daha önce bu hastalığa karşı kullanılan ve arseniğin bir türevi
olan melarsoprol haplarından daha güvenlidir çünkü melarsoprol kullanımının ciddi yan etkileri olmakla beraber,
bu haplar hastanın ölümüne de neden olabilmektedir. Klinik deneyleri devam eden yeni moleküllerin, hastalığın her
iki safhasında da etkili ve güvenilir sonuçlar verebilecek bir tedavi yöntemi için yol gösterici olması beklenmektedir.
MSF, 2014'te Uyku Hastalığı'na yakalanan 330 hastayı tedavi etmiştir.
MSF Faaliyet Raporu 2014 17
Tüberküloz (TB): Bugün dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri Tüberküloz (TB) basili taşıyor. Fakat bu kişilerin çoğunda
hastalık belirti göstermemektedir ve bulaşma riski yoktur. Özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde, TB basili
gelişerek akut tüberküloz halini alır. Her yıl yaklaşık 9 milyon kişi aktif tüberküloz geliştirir ve bu kişilerin 1,5 milyonu
hayatını kaybeder.
TB basili, enfekte kişiler öksürdüğünde veya hapşurduğunda hava yoluyla taşınır ve diğer kişilere bulaşır. Vücuduna
TB basili yerleşen her insanda hastalık baş göstermez, fakat bu kişilerin yaklaşık %10'unda hayatlarının belli bir
döneminde TB aktif hale gelir. Hastalık en çok akciğerleri etkiler. Hastalarda sürekli öksürük, ateş, kilo kaybı, göğüs
ağrısı ve nefes almada zorlanma görülür ve hastalık tedavi edilmediği takdirde ölümle sonuçlanır. Ölümle sonuçlanan
TB, HIV hastaları arasında çok yaygın görülür.
TB'nin teşhis edilmesi için tükürük veya mide sıvısından örnekler alınması gerekir, fakat bu işlemin çocuklarda
yapılması zordur. Bugün, yapıldıktan yalnızca iki saat sonra sonucu alınan ve aynı zamanda ilaca direnç seviyesini
tespit edebilen yeni bir moleküler test kullanılmaktadır. Test oldukça maliyetli olmasının yanı sıra ciddi bir güç
kaynağı ve mukus-balgam örneği gerektirir.
Basit TB vakalarında tedavi en az altı ay sürer. Hastalar birinci basamak tedavide kullanılan en güçlü iki antibiyotiğe
(izoniazid ve rifampisin) karşı direçliyse, bu kişilerin Çok İlaca Dirençli Tüberküloz'a (MDR-TB) sahip olduğu kabul
edilir. Bu durumda bile hastanın tedavisi mümkündür. Fakat kullanılacak ilaç grupları çok ağırdır ve çok sayıda yan
etki gösterir. Tedavi iki yıla kadar sürebilir. Yaygın İlaçDirençli Tüberküloz (XDR-TB)ise, ikinci basamak ilaçlara dirençli
TB hastalarının tedaviye yanıt vermediği durumlarda anlaşılır ve bu aşamada hasta için yapılabilecekler kısıtlıdır.
MSF, 2014'te 21.500 tüberküloz hastasını ve 1.800 MDR-TB hastasını tedavi etmiştir.
Aşılama: Bağışıklığı güçlendirme, tıbbi müdahaleler ve kamu sağlığı sözkonusu olduğunda en uygun maliyetli
yöntemlerden biridir. Ancak buna rağmen her yıl yaklaşık iki milyon insan, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Sınır
Tanımayan Doktorlar(MSF)gibi sağlık kuruluşlarının, özellikle çocuklar için önerdiği aşılarla kolaylıkla önlenebilecek
hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Bunlar DTP (difteri, boğmaca, tetanos) kızamık, çocuk felci, hepatit B,
Haemophilus influenzae tip b (Hib), pnömokoksal hastalıklar, rota virüs, BCG (TB için), kızamıkçık, sarı humma, insan
papillom virüsü için geliştirilen aşılardır. Fakat bu aşıların her biri her yer yerde önerilmez.
Aşılama, MSF için kızamık, sarı humma ve bazen de menenjit gibi salgınlarla mücadelede en önemli araçlardan biridir.
MSF, aşılama için ayrılan bütçenin düşük olduğu ülkelerdeki temel sağlık programları çerçevesinde, özellikle beş
yaş altı çocuklar için aşılama kampanyaları yürütmektedir. Büyük ölçekli aşılama kampanyaları, bağışıklık sisteminin
önemi hakkında toplumsal farkındalık oluşturma amaçlı eğitim faaliyetleri ve insanların kalabalık gruplar halinde
buluştukları yerlerde oluşturulan aşılama noktalarıyla desteklenir. Tipik bir aşılama kampanyası iki ila üç hafta arası
sürer ve bu süreçte yüzbinlerce kişiye ulaşılabilir.
MSF, 2014'te 376.100 rutin aşılama çalışması yürütmüştür.
Su ve Sanitasyon: Yürüttüğümüz sağlık projelerinde temiz su ve sıhhi temizlik vazgeçilmez öneme sahiptir. Sınır
Tanımayan Doktorlar (MSF), çalışılan bölgelerdeki sağlık tesislerinde temiz su tedariğinin ve atık yönetim
sistemlerinin sorunsuz bir şekilde işlemesini sağlar. MSF, afet durumlarında bölge halkına temiz su tedarik etme ve
güvenli sıhhi temizlik konusunda yardımcı olmaktadır. İçme suyu tedariği ve atıkların imhası, MSF'nin her projede
öncelik verdiği konular arasında yer alır. Yakınlarda temiz su kaynakları olmadığı takdirde bölgeye konteynırlarla su
taşınır. Çalışanlarımız bilgilendirme kampanyaları düzenleyerek bölge halkını bu araçların kullanımı konusunda teşvik
eder ve hijyen uygulamalarına ağırlık verir.
18
MSF Faaliyet Raporu 2014
SURİYE: TEDAVİ ETTİĞİMİZ HER BİR HASTAYA KARŞILIK,
ULAŞAMADIĞIMIZ BİNLERCE HASTA VARDI
SAM TAYLOR
Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da hızla yayılan Arap Baharı'nın etkisiyle, 2011 yılının Mart ayında Suriye'de hükümet
karşıtı protestolar başladı. Hükümetin bu protestoları şiddet kullanarak bastırması, olayların hızla çok daha
karmaşık bir hal almasına yol açtı. Çatışmalar, geride bıraktığımız dört yıl içinde ülkede kalıcı hale gelerek toplumsal
bölünmelere yol açtı. Bugün Suriye'de yaşamını sürdürmeye çalışan insanlar için hayat çok zor.
Suriye; 2014'te Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) destek vermeye çalıştığı en zorlu ülkelerden biri oldu. MSF, farklı
cephelerde yürütülen silahlı çatışmaların gölgesindeki ülkede, projelerinin çoğunu iptal etmek ve uluslararası MSF
çalışanlarını ülkeden çıkarmak zorunda kaldı. Bu nedenle MSF'nin yaralılara ve hastalara ulaşması gün geçtikte daha
da zorlaştı ve kuşatma altındaki bölge halkı, temel tıbbi ve insani yardımdan mahrum kaldı. Suriye, son zamanların
en korkunç insanlık felaketlerinden biri olarak görülüyor.
Kuzey Suriye'de Yürütülen Çalışmalar
MSF, 2014'ün başlangıcında, Suriye'nin kuzeyinde hükümet tarafından kontrol edilmeyen bölgelerde etkin bir şekilde
varlığını sürdürmeye devam ediyordu. Bölgede sağlık tesislerinin kurulması elbette hiç de kolay olmadı. Fakat MSF,
kendini adayan Suriyeli çalışanları sayesinde,kısa sürede buradaki faaliyetlerini artırmayı başardı. Yüzlerce Suriyeli
yerel çalışanımız ve yaklaşık 60 uluslararası çalışanımız, MSF'nin işlettiği altı hastane, altı klinik ve çok sayıda gezici
klinikte, İdlip ve Halep'te çok sayıda Suriyeli'ye ulaşarak tedavi hizmeti veriyorlardı.
Fakat Ocak ayından itibaren her şey değişti. 13 MSF çalışanı, kendilerini Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) olarak tanıtan
bir grup tarafından kaçırıldı. Yerel komutanlardan alınan sözlü ve yazılı teminatlara rağmen gerçekleşen bu üzücü
olayın ardından sekiz Suriyeli çalışanımız kısa süre sonra serbest bırakıldı. Ancak beş uluslararası çalışanımız beş ay
boyunca alıkoyuldu. Bu durum MSF'nin kuzeydeki faaliyetlerinin gidişatını değiştirdi ve bu bölgedeki faaliyetlerimizi
azaltmak durumunda kaldık. Üst
düzey IŞİD liderlerince verilen güvenlik
teminatı yeterli görülmediğinden, MSF,
IŞİD kontrolündeki tüm bölgelerde
faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı.
Bu kararı almak bizim için hiç kolay
olmadı. Fakat yaşanan olumsuzluklara
rağmen IŞİD'in kontrolünde olmayan
bölgelerde sağlık hizmetlerimize devam
ettik. MSF daha önceki yıllarda olduğu
gibi 2014 yılında da hükümet
kontrolündeki bölgelerde çalışma izni
alamadı, ancak Kuzey Suriye'de, biri
İdlip'teki bir yanık ünitesi, ikisi Halep
bölgesinde hastane olmak üzere,
Suriyeli sağlık personeli tarafından
yürütülen üç sağlık tesisinde sağlık
hizmeti vermeye devam etti. MSF,
aynı zamanda Suriye'nin
İdlip vilayetinde MSF Kuzey Suriye’de bulunan tek yanık ünitesini işletiyor ve burada anestezi
kuzeydoğusunda
iki sağlık tesisi açtı.
altında yanık - yara temizleme ve pansuman işlemleri yapılıyor.
MSF Faaliyet Raporu 2014 19
Varil Bombalarının Gölgesindeki Halep
Halep Suriye'nin ikinci büyük şehri olmasına rağmen, yıllardır süregelen çatışmalar mevcut sağlık sistemini tamamen
çökertmiş durumda. Binlerce sağlık çalışanı ise, savaş süresince ya öldürüldü ya da şehri ve ülkeyi terk etmek zorunda
kaldı.
Her geçen gün kötüleşen bu insanlık felaketinin yarattığı tüm zorluklara rağmen, Suriyeli çalışanlarca işletilen
ve uluslararası MSF ekiplerince uzaktan desteklenen sağlık tesisleri,yıl boyunca kuşatma altındaki Halep'te kapana
kısılmış ve hayati tehlike altındaki hasta ve yaralılara hizmet vermeye devam etti.
Tedavi edilenler arasında, varil bombalarıyla ağır yaralanmış kişiler ağırlıktaydı. Güdümsüz ve patlayıcı etkisi yüksek
olan varil bombaları, uçak veya helikopterlerden aşağı bırakıldığında etrafa metal parçaları saçar ve düştüğü yerde
ağır hasar bırakır. Bombalar askeri yerleşkeleri doğrudan hedef alamadığından, kurbanlar çoğu zaman sivil halk olur.
Çatışmalardan kaynaklanan travmatik yaralanmaların neden olduğu bu ürkütücü tablo, diyabet gibi kronik rahatsızlıkları
olan sivillerin temel sağlık hizmetlerine ulaşamamasıyla daha da kötü bir hal aldı. Kadınlar sağlıksız koşullarda doğum
yapmak zorunda kalırken, çok sayıda insan, yıllardır devam eden çatışmaların ortasında hayatını sürdürmeye çalıştığı
için ciddi ruh sağlığı sorunlarıyla karşı karşıya kaldı.
MSF'nin ve diğer insani yardım kuruluşlarının Suriye'de sunduğu hizmetler ise ne yazık ki, bölge halkının artan
ihtiyaçlarını karşılamaya yetmedi. Temmuz ayında, biri MSF'ye ait olmak üzere Halep'teki altı hastanenin
bombalanması ve büyük hasar görmesi, durumu daha da zorlaştırdı.
Temel Sağlık Hizmetlerine Yönelik Çalışmalar
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), çatışmaların başladığı tarihten bu yana, ülkede zor koşullarda faaliyet gösteren ve
ayakta kalmaya çalışan sağlık tesislerini ve çalışanlarını desteklemek için çok sayıda ekipman bağışında bulundu.
Bu süreçte yaraların tedavisinde kullanılan basit gazlı bezlerden ortopedik ameliyatlar için gerekli malzemelere ve
tamamen ilaçlardan oluşan kitlere kadar çok çeşitli operasyonlarda kullanılabilen cerrahi malzeme temin edildi.
MSF'nin sunduğu tıbbi insani yardım, zaman içinde farklı bir boyut kazandı: Şu anda 100'den fazla saha hastanesi,
sağlık ocağı ve klinik MSF'nin destekleri sayesinde bölgedeki temel sağlık hizmetlerini sürdürebiliyor.
Özellikle hükümet güçlerinin kuşatması altındaki bölgelerde MSF'nin desteklediği temel sağlık hizmetleri ayrı bir
öneme sahip. Bu bölgelerin büyük bir kısmında belirli ihtiyaç malzemelerinin girişine iki yıldır izin verilmediği için
MSF destekli temel sağlık hizmetleri bir yere kadar bölge halkının imdadına yetişiyor, fakat ne yazık ki tüm nüfusun
ihtiyacını karşılayamıyor.
MSF, 2014'teki dünyadaki en kapsamlı projelerinden birini Suriye'de yürütüyor olmalıydı. Fakat çalışanlarımız için
herhangi bir güvenlik garantisinin verilmemesi ve hükümet güçleri tarafından kontrol edilen bölgelere erişim
sağlanamaması, çok kapsamlı bir program geliştirmemize engel oldu.
Çatışmaları sürdüren tarafların siyasi iradelerinin yetersiz kaldığı, tarafsız ve bağımsız tıbbi insani yardım çalışmalarına
gerekli saygının gösterilmediği durumlarda, doğrudan müdahale ne yazık ki mümkün değildir.
2014'te karşılaştığımız bu engeller, çok sayıda Suriyelinin dayanılmaz acılar çekmesine ve pek çoğunun hayatını
kaybetmesine neden oldu.
20
MSF Faaliyet Raporu 2014
MSF Saha Çalışanının Gözünden...
Dr. S - Şam'ın doğusunda MSF tarafından desteklenen bir hastanede çalışan genç bir cerrah
“Üç yıldır çok zor şartlar altında ameliyatlarımızı gerçekleştiriyoruz. Bu süreçte korkunç durumlarla, acı verici sayısız
vakayla karşılaştım. Gerçekten çok yıprandım. Geçenlerde cerrahi profesörümle telefonda konuşuyordum ve bana
şöyle dedi: 'Ameliyat ettiğiniz şartlara bakmadan, senin bu üç yılda yaptıklarının, benim 30 yıldır bir doktor olarak
yaptıklarımla eşdeğer olduğunu düşünüyorum. Üç yılda emekliliği hak edecek noktaya geldin.' Gerçekten de her gün,
hatta her dakika,artık daha fazla dayanamayacağımı hissediyorum. Ama başka şansım yok. Buradaki insanların
bize ve her türlü tıbbi desteğe ihtiyacı var. İşleri daha da kötüleştiremeyiz. Savaş bittiğinde artık tıp alanında
çalışmayacağıma eminim. Benim yaşadıklarımı yaşayan herkes eminim ki aynı kararı verirdi. Savaşın son bulmasını
sabırsızlıkla bekliyorum. Savaş eninde sonunda bitecek, bitmek zorunda. İşte o zaman ne yapmak istediğime karar
verebileceğim ve ancak o zaman yaşadığımı hissedebileceğim.”
Kuzey Suriye’de bir MSF doktoru hastanın yarası ile ilgileniyor.
MSF Faaliyet Raporu 2014 21
EBOLA'YLA MÜCADELE
Yüksek riskli Sierra Leone, Kailahun'da bir hemşire, Ebola yönetim merkezinde enfekte olduğundan şüphelenilen hastaya
ilaç veriyor.
Aralık
2013
Mart
2014
6 Aralık
Salgının “ilk vakası” olduğu
iddia edilen 2 yaşındaki
Gineli çocuğun ölümü.
Mayıs
2014
22 Mart
Gineli yetkililerce Ebola
salgını resmen duyuruldu.
2 Mayıs
Yeni vaka sayısında azalma
olmasına rağmen MSF
“salgın hala bitmedi, tetikte
olmalıyız” açıklamasını yaptı.
27 Mart
Conakry, Gine'nin başkentinde
ilk vakalar duyurulmaya başladı.
31 Mart
Liberya iki vakayı duyurdu.
26 Mayıs
Dünya Sağlık Örgütü (WHO)
Sierra Leone'daki ilk vakaları
ve ölümleri resmen duyurdu.
Haziran
2014
Temmuz
2014
3 Haziran
MSF Batı Afrika'da salgının
yeniden hareketlendiğine
dair uyarı yaptı.
20 Temmuz
Nijerya'da ilk Ebola vakası
onaylandı. Burada 20 Ekim'de
salgının bitişi ilan edildi.
17 Haziran
Liberya'nın başkenti
Monrovia'da görülen Ebola
vakaları açıklandı.
28 Temmuz
Sierra Leone'un başkenti
Freetown'da ilk vaka bildirildi.
23 Haziran
MSF salgının kontrolden
çıktığını ve bunun tarihte
görülen en ciddi salgın
olduğunu açıkladı.
Ebola virüsü 2014'te Liberya, Gine ve Sierra Leone'de daha önce görülmemiş şekilde geniş bir coğrafyaya yayıldı.
Ebola salgını ise, 22 Mart'ta resmi olarak duyuruldu ve kısa sürede tarihindeki en büyük salgın olarak kayıtlara
geçti. Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), salgına karşı eşi benzeri görülmemiş bir savaş başlattı. Binlerce MSF
çalışanı görevlendirildi ve Batı Afrika'daki toplam vaka sayısının üçte biri MSF tarafından tedaviye alındı .
Sağlık çalışanlarının virüse maruz kalma ihtimalinin yüksek olması, Ebola salgınının daha ciddi boyutlara ulaşmasına
neden oldu. Nitekim Ebola, hastaları tedavi etmek için çalışan 500'e yakın sağlık çalışanının hayatına mal oldu ve
binlerce çalışan, her an Ebola'ya yakalanma riskine rağmen, salgını kontrol altına almak için durmaksızın çalıştı. Ebola,
MSF çalışanları arasında da büyük bir kayba neden oldu: 2014'te 27 çalışanımız Ebola'ya yakalandı ve 13 çalışanımız
hayatını kaybetti.
22
MSF Faaliyet Raporu 2014
25 Ağustos
Samaritan's Purse'ten iki
uluslararası çalışan Ebola'ya
yakalandı ve tedavi için ABD'ye
gönderildi. 21 Ağustos'ta
iyileştikleri duyuruldu.
2 Eylül
MSF Uluslararası Başkanı Dr. Joanne Liu, Birleşmiş
Milletler'e yaptığı açıklamada dünyanın Ebola ile
savaşta sınıfta kaldığını söyledi.
8 Ağustos
WHO Ebola'yı “uluslararası kamu
sağlığı acil durumu” olarak
tanımladı
17 Eylül
MSF Fransız hemşiresinin Ebola'ya yakalandığını
duyurdu. Paris'te tedavi gören hemşire 4 Ekim'de
iyileşti.
Ağustos
2014
Eylül
2014
12 Ağustos
WHOEbola tedavisi için deneme
aşamasında olan aşı ve ilaçların
kullanılmasına temkinli biçimde
onay verdi.
24 Ağustos
Kongo'da Ebola salgını ilan edildi
ancak bunun Batı Afrika salgınıyla
ilgisiz olduğu belirtildi. Salgın
Kongo'da Kasım ayında son buldu.
29 Ağustos
Senegal'de ilk Ebola vakası.
17 Ekim'de ülke salgının
bittiğini duyurdu.
3 Ekim
MSF Liberya'da aile koruma ve
dezenfekte kitleri dağıtmaya başladı.
Bu kitler enfekte insanlarla temasta
bulunan ve Ebola merkezine hemen
getirilemeyen kişiler için dizayn
edilmişti. MSF bunları
13 Kasım
“büyük salgına karşı mükkemel
MSF Batı Afrika'daki
olmayan çözüm” adını verdi.
3 Ebola merkezinde
denemelere başlayacağını
duyurdu.
Ekim
2014
18 Eylül
Dr KP Jackson Naimah, Liberyalı bir MSF doktoru,
BM Güvenlik Konseyi'ne MSF'nin sınırlarınaulaştığını
ve uluslararası yardıma ihtiyaç duyduğunu açıkladı.
Konsey oy birliğiyle “Resolution 2177”'yi uyguladı.
Salgın” uluslararası barış ve güvenliğe bir tehdit”
olarak ilan edildi.
25 Eylül
BM'de yapılan konuşmada Dr. Liu üye ülkelere derhal
harekete geçmeleri çağrısında bulundu. Salgınla
mücadele için dışarıdan müdahale istenmeden kendi
kaynak ve tedarikleriyle müdahale etmeleri
gerektiğini belirtti.
Kasım
2014
23 Ekim
Mali'deki ilk vaka duyuruldu.
MSF doktoru Craig Spencer Ebola
pozitif çıktı. 10 Kasım'da iyileştiği
duyuruldu.
25 Ekim
Liberya Monrovia'da MSF
anti-sıtma ilaçları dağıtmaya
başladı.
Aralık
2014
10 Aralık
Time dergisi
Ebola savaşçılarını
”yılın insanları” seçti.
17 Aralık
Favipiravir denemesi
Guéckédou, Gine'de
başladı.
Aralık sonunda
WHO toplamda 20,206
Ebola vakasının 7,905
ölümle sonuçlandığını
duyurdu.
30 Eylül
ABD'deki hastalık kontrol ve önleme merkezleri
Liberyalı Thomas Duncan'ın Ebola olduğunu duyurdu.
Batı Afrika dışında teşhis konan ilk hastaydı ve
8 Ekim'de hayatını kaybetti.
MSF ekipleri, daha önce böylesine büyük boyutlara ulaşan bir viral kanamalı ateş felaketine müdahale etmemişti.
Salgın en çok Gine, Nijerya, Sierra Leone, Mali, Senegal ve Liberya'yı etkisi altına aldı. Bu salgından bağımsız olarak
Kongo'da da Ebola salgını görüldü.
Sahada aylarca Ebola ile mücadele eden MSF, salgının ilk safhalarında yaptığı uyarılara ve uluslararası destek
çağrılarına, bir türlü ortak eylem kararı alamayan “uluslararası atalet koalisyonundan” destek alamadı. Virüsün
bölgede hızla yayılması, nadiren Birleşmiş Milletler'e (BM) bu tür çağrılarda bulunan MSF'yi harekete geçirdi:
Ebola'yla kapsamlı bir şekilde mücadele edilebilmek amacıyla sivil ve askeri biyolojik tehlike uzmanlarının bölgeye
atanması ve daha fazla yardım ulaştırılması için BM üye ülkelerine çağrı yapıldı.
Şu anda kaç kişinin salgın yüzünden hayatını kaybettiği hala tam olarak bilinmiyor çünkü sağlık sisteminin çökmesiyle
birlikte ortaya çıkan başka hastalıklar da tedavi edilemedi ve bu da çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine neden
oldu.
2014 sonunda bölgede görülen Ebola vakalarında azalma olmasına rağmen, salgın henüz sona ermiş değil. MSF
ekipleri hala Ebola kontrol merkezlerini işletmeye devam ediyor ve salgının azalmasıyla birlikte dikkatlerini takip,
temas izleme, sosyal destek programları gibi saha faaliyetlerine yoğunlaştırıyorlar.
MSF Çalışanının Gözünden...
Patrick Tyre Freetown'da (Sierra Leone) MSF ile çalışan Sağlık Koordinatörü Asistanı
“2008'den beri MSF ile çalışıyorum. 2014'ün Eylül ayında, hiç beklemediğim bir anda kendimi çok kötü hissetmeye
başladım ve doğrudan ekip arkadaşlarımın çalıştığı kliniğe gittim. İlk başta sıtma olduğumu düşüdüm. Vücudum 48
saatlik sıtma tedavisine yanıt vermeyince, sağlık koordinatörümüz detaylı testler yapılması için beni Bo'daki kontrol
merkezimize gönderdi. Sonuç 24 saat içinde elimize ulaştı ve Ebola virüsü kaptığım ortaya çıktı. Sonuç açıklandığında
çok korktum. Fakat neyse ki buradaki merkezde sağlık sistemi işliyordu ve hastalığa karşı ilk müdahale için gerekli
MSF Faaliyet Raporu 2014 23
ekip ve ekipman vardı. Vücudum henüz Ebola belirtileri göstermeden tedavim başladı. Eğer ücretsiz olduğu için
117'yi aramış olsaydım, benim için durum çok daha vahim olacaktı çünkü ekiplerin bana ulaşması 48 saati
bulabilirdi.
Ebola merkezinde Ebola'dan dolayı hayatını kaybeden insanları gördüğümde şok oldum çünkü aynı hastalığın bana
bulaştığını yeni öğrenmiştim. Yine de çevremdekilere yardım etmeye devam ettim. Kısa süre sonra hastalık bende
belirtilerini kusma, ishal, boğaz ağrısı olarak göstermeye başladı ve vücudumda müthiş bir güçsüzlük hissetmeye
başladım. Ayakta duramıyordum. Öleceğimi, zamanımın geldiğini düşündüm. Sonra ailem aklıma geldi. Beni her
zaman destekleyen sevgili eşimi, çocuklarımı ve yaşlı annemi düşündüm.
Hastanedeyken yaşadığım zorlukları ve bu zorluklar karşısındaki duygularımı kelimelerle tarif edebilmem mümkün
değil. Ebola'ya yakalandıktan sonra hastalığı atlatacağına inanan MSF'deki bir ekip arkadaşımı hatırladıkça daha
fazla üzülüyor, daha fazla korkuyordum. Kendisi daha önceki sohbetlerimizde, yıllar önce Lassa hummasını
atlattığını, Ebola'yı da atlatabileceğini söylemişti. Ne yazık ki bana bunları anlattıktan iki gün sonra hayatını
kaybetti. Çok üzülmüştüm.
Hastanede yattığım sırada yedi gün boyunca ateşim düşmedi ve zaman zaman ilaçlarımı almayı reddettim. Ama
merkezde çalışanlar pes etmedi ve ilaçlarıma devam etmem için beni ikna ettiler. Boğazım için antibiyotik kullandım.
İştahım yoktu ve yemek yemiyordum. Vücut susuz kaldığında intravenöz sıvılarla destekleniyordum ve mide
bulantısına karşı oral haplardan alıyordum. Tedaviye başladıktan 10 gün sonra vücudum tedaviye yanıt vermeye
başladı. Kusma, ishal ve boğaz ağrım geçti. İştahım geri geldi, vücut ısım normale döndü ve yavaş yavaş gücümü
geri kazandım. Nihayet 23 Ekim'de Ebola'yı atlattığım duyuruldu, Ebola'dan sağ kurtulmuştum.
Altı haftalık dinlenme sonunda yarıda bıraktığım bir savaş olduğunu hatırladım. Çevremde acılar içinde hayatını
kaybeden çok sayıda insan vardı ve şimdi bu hastaların bana daha çok ihtiyacı vardı. Medikal koordinatörümüzün
de onayıyla işime döndüm ve yarı-zamanlı çalışmaya başladım. Normal yaşantıma geri dönebildiğim için çok
mutluyum.“
Ebola Hastasının Gözünden...
Benetta Coleman - 25 yaşında Ebola'yı atlatan bir hasta
“Ebola geleceğimi mahvetti. Yalnızım, yardıma muhtacım ve umutsuzum. Yine de tüm bu kayıplara, kederime ve
mutsuzluğuma rağmen, hala hayatta olduğum için minnettarım. Eşimi ve çocuğumu kaybettim. Ebeveynlerim,
kardeşlerim, yeğenlerim de dahil olmak üzere ailemden 22 kişiyi kaybettim. Benim gibi hayatta olan dört yeğenimle
beraber hayata tutunmayı başardım.
İlk önce dört yaşındaki yeğenim virüsü kaptı ve Ebola çok kısa sürede aynı bölgede yaşayan bütün aileme yayıldı.
Hala onun nasıl olup da Ebola'yı herkese bulaştırdığına anlam veremiyorum.
Bu olanlardan önce ailesiyle çok mutlu bir hayatı olan bir kadındım. Ebola beni evsiz bıraktı, sevdiklerimi benden
aldı. Şimdi ben hem dul, hem öksüz, hem de yetimim; çocuklarının yasını tutan bir anneyim. Hayatımın bu noktaya
gelebileceğini asla tahmin etmezdim. Bu acıların hayatın bir gerçeği olduğunu kabul etmek ve bu gerçekle
yüzleşmek zorundayım. Yaşadığımız bu korkunç olayları geride bırakmam gerektiğini biliyorum. Ebola'yı atlatmış
olsam bile hala vücudumdaki artçı etkilerini ve bacaklarımdaki ağrıları hissedebiliyorum.
Ebola aileme bulaşmadan önce okula gidiyordum. 12. sınıfa geçmiştim. Şimdi okula geri dönüp dönemeyeceğimi
bilmiyorum çünkü benim maddi dayanağım eşim ve ebeveynlerimdi. Kendi hayatımı idame ettirebilecek herhangi
bir gelirim yok. Ebola, hayallerimi yerle bir etti.”
24
MSF Faaliyet Raporu 2014
SINIR TANIMAYAN DOKTORLAR'IN (MSF) 10 YILLIK SAHA
ARAŞTIRMALARI: LÜKS MÜ, GEREKSİNİM Mİ?
Katkıda Bulunanlar: Rony Zachariah, Tony Reid, Nathan Ford, Eric Goemaere, Marc Biot, Tom Ellman, Roger Teck,
Wilma van den Boogaard, Engy Ali, Marcel Manzi, Rafael Van den Bergh, Petros Isaakidis, Mohammed Khogali,
Walter Kizito, Tom Decroo, Laura Bianchi, Paul Delaunois, Bertrand Draquez
Saha araştırmasını nasıl tanımlıyorsunuz?
Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) perspektifinden saha araştırmasının en basit tanımı, “Bizi, projelerimizin etkisini
ve kalitesini artırabilecek farklı müdahale yöntemlerine, stratejilere ve araçlara ulaştırabilecek bilginin kendisini
aramak”tır. Saha araştırması, genel hatlarıyla “daha iyi yapma bilimi” olarak ifade edilebilir. MSF olarak yürüttüğümüz
projelerde neyin işe yarayıp neyin yaramadığını görebilmek ve bilimsel açıdan güvenilir bir yaklaşım çerçevesinde
savunuculuk yapmak ve değişimi desteklemek için kullandığımız bir yöntemdir.
Saha araştırması çalışmalarınıza nasıl katkıda bulunuyor?
MSF'nin saha araştırmalarına başlamasını sağlayan çok sayıda olay ve hikaye var. Muhtemelen bunlardan en etkileyici
olanı, MSF'nin ilk dönemlerinde Sahra Altı Afrikası'nda sıtma ve HIV/AIDS'e karşı verdiği mücadele ve bu süreçte
yaşanan zorluklardır.
Sıtma
Mali'de 90'lı yıllarda ayakta tedavi veren bir hastanede sıtma hastalarını tedavi eden doktorlar, bir hasta için klorokin
tedavisi önermişti. Fakat hasta, daha önce bu ilaçları defalarca denediğini, buna rağmen bir sonuç alamadığını
söyleyerek doktorlardan başka bir tedavi alternatifi istedi. O zamanlar MSF, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) tavsiye
ettiği ulusal protokolleri uyguluyordu ve klorokin ellerindeki tek ilaçtı. Ulusal ve uluslararası otoriteler klorokin
direncine dair mevcut kanıtları, daha etkili ama daha pahalı tedavi yöntemlerinin uygulanması için yeterli bir
gerekçe olarak görmüyordu. Böylesine köklü bir değişimin doğurabileceği ekonomik sonuçları göz önünde
bulunduruyorlardı. Bu nedenle klorokinin etkili olmadığını göstermek için daha fazla kanıta ihtiyaç vardı.
MSF ve MSF'nin araştırma kollarından biri olan Epicentre, 2000'lerin başında ulusal protokolleri değerlendirmek
için sağlık bakanlıklarıyla işbirliği yaparak bu sorumluluğu üstlendi ve daha somut kanıtlar elde etmek için kolları
sıvadı.
Mali'deki sıtma hastası haklı çıkmıştı: Klorokin tedavisi, hastalığın en yaygın ve en ölümcül türlerinden biri olan
Plasmodium falciparum sıtmasında %91'e varan oranda sınıfta kalıyordu. Artık yönergeler değişebilir ve yeni
alternatifler için araştırma başlatılabilirdi.
Verdiğimiz bu örnekle, kısıtlı kaynaklarıyla elinden gelenin en iyisini yapan klinisyenleri suçlamıyoruz. Bu hikaye,
bir proje değerlendirilirken saha araştırmasının ne denli önemli olduğunu ve saha araştırmalarının neden projelerin
ayrılmaz bir parçası olması gerektiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Sorgulama kültürü, bilimsel yöntemlerin
uygulanması ve meslektaşlarımızın incelemesinden geçmiş yayınlar savunuculuk faaliyetlerimizin temelini
oluşturuyor ve bu süreçte neyin işe yarayıp yaramadığını bizlere göstererek, pratik çözümler bulmamıza yardımcı
oluyor.
HIV/AIDS
MSF, 90'ların sonunda ve 2000'lerin başında HIV/AIDS'in düşük gelirli ülkelerde yol açtığı büyük çaplı kayıplara ilk
elden tanıklık etti. Bu dönemde hayat kurtarma potansiyeli oldukça yüksek olan antiretrovial (ARV) tedavi
MSF Faaliyet Raporu 2014 25
Malawi’nin Thyolo bölgesinde HIV pozitif bir hastaya aylık kullanması gereken ARV’ler veriliyor.
konusunda destek verip vermeme konusu, MSF içinde de ateşli tartışmalara neden olmuştu. Batılı hükümetler,
ARV tedavisinin çok karmaşık ve pahalı olduğunu öne sürerek Afrika'nın farklı sağlık sorunlarına eğilmesi gerektiğini
düşünüyordu. O tarihlerde bir hastanın ihtiyacı olan ARV'lerin yıllık toplam maliyeti yaklaşık 10.000 ila 15.000
Amerikan doları arasındaydı.2 Yine o tarihlerde Sahra Altı Afrikası'nda yaklaşık 25 milyon kişi HIV/AIDS hastasıydı.
Bu bölgede hayatını kaybedenlerin sayısı ise 17 milyona ulaşmış, HIV kaynaklı ölümler ve hastalıklar insanları
çaresizlikle baş başa bırakmıştı.
Kimilerine göre ise asıl sorun algıydı. Uç bir örnek verecek olursak, o dönemde George W. Bush yönetimindeki
ABD'de, Uluslararası Kalkınma Ajansı'nın Başkanı olarak görev yapan Andrew Natsios, 2001 yılının Haziran ayında
Boston Globe'a verdiği bir röportajda, Afrika'da ARV tedavisi için bu kadar para harcanmasını desteklemediğini
belirtmişti: “Sorunun temeli Afrikalılara kadar uzanıyor. Saatin ne olduğunu, nasıl işlediğini bile bilmiyorlar. Bu
ilaçları her gün belirli saatlerde almadığında işe yaramazlar. Afrikalılara 'Öğleden sonra saat 1'de alacaksın'
dediğinizde, neden bahsettiğinizi bile anlamayacaklar.”
Elbette bu iddia hiçbir şekilde kamuoyundan destek bulmadı ve şiddetle karşı çıkılan bu açıklamanın ardından istifası
istendi. Bu örnek, saha araştırmasının önemini bir kez daha ortaya koyuyor: Natsios gibi haklı olduğunu düşünen
kişilere, elde edilecek kanıtlarla yanıldıklarını göstermek... Uganda, Kenya, Güney Afrika, Malawi ve Tayland'da MSF
tarafından yürütülen bu araştırma, kısıtlı kaynaklara sahip coğrafyalarda ve ülkelerde HIV/AIDS tedavisinin
uygulanabilirliğini ve etkisini göstermesi açısından tarihsel bir önem arz ediyordu. Aynı zamanda ARV tedavisine
erişim sağlandığı takdirde, AIDS'in ölüm fermanı anlamına gelmediğini, tam aksine, ARV'ler sayesinde başa çıkılması
güç olmayan herhangi bir kronik hastalıktan farkı olmadığını kanıtlıyordu.
MSF'nin saha araştırmaları, diğer kuruluşların ARV fiyatlarının düşürülmesi için yürüttüğü savunuculuk faaliyetleri ile
birlikte, bugün dünya çapında ARV tedavisinin yaygınlaştırılması için gereken siyasi ivmeye yön vermede önemli rol
oynamıştır.
Şu anda bir hastanın yıllık ARV maliyeti yaklaşık 70 dolardır.
26
MSF Faaliyet Raporu 2014
PROJE KONUSU
Monrovia’da cinsel
şiddet mağdurlarına
yönelik hizmet
veren üç klinik var
SAHADA YAPILAN GÖZLEM
Yardım programları yetişkin
kadınlarayönelik hazırlanıyor,
fakat çocuk ve erkek kurban
sayısı azımsanmayacak kadar
çok
SAHADA YAPILACAKLAR
Cinsel şiddete maruz kalan
çocukların tedavisine yönelik
ana esasların belirlenmesi
Cinsel şiddet eylemlerine
yönelik yeni bir terminoloji
oluşturulması
Eşlerle diyalog: Erkek
kurbanlara nasıl ulaşılabilir?
Özel Araştırma
Çatışma Sonrası
Liberya’da Cinsel
Şiddet: Hayatta
Kalanlar ve Tedavileri
SORU
Bu bağlamda MSF’nin cinsel
şiddete yönelik geliştirdiği
yaklaşım ne kadar doğru?
AMAÇ: Hayata kalanların ortak
özelliklerini belirlemek ve
cinsel şiddetin tıbbi sonuçlarını
ortaya koymak
CEVAP
YAYGINLAŞTIRMA
Hakemli dergilerde
yayınlamak
Konferanslarda sunum
yapmak
Yardım programı çocuklara ve
erkeklere göre belirlenmemiş;
bu gruplar kapsama
alınmamıştır.
TAVSİYELER
Mevcut yaklaşımı hayatta
kalanların ihtiyaçları
doğrultusunda değiştirmek
Savunuculuk ve farkındalık
programlarını yaygınlaştırmak
Cinsel şiddetle bağlantılı
bir terminoloji oluşturmak
Saha araştırmaları hangi noktada MSF'nin çalışmalarıyla uyumluluk gösteriyor?
Saha araştırmaları MSF'nin projelerini geliştirmesine olanak tanımakta, hastalara destek olmakta, yeni stratejilerin
uygulanabilirliğini test etmemizi ve mevcut politikaların değiştirilmesi için savunuculuk yapabilmemizi sağlamaktadır.
Aynı zamanda MSF'nin hastalarına, bağışçılarına ve kendine hesap verebilmesini ve bu sorumluluğu her daim
taşımasını sağlar. Bilimsel ve tıbbi çalışmalarımızın görünürlüğünü ve güvenilirliğini artıran saha araştırmaları, ayrıca
saha çalışanlarımızın bilimsel literatüre daha hakim olmalarına yardımcı olur. Diğer kuruluşlarla işbirliğinin kapılarını
açabilen bu araştırmalar, veri toplama, izleme ve geri bildirim süreçlerinde sinerjik bir etki yaratarak mevcut
uygulamaları iyileştirir. Bu, MSF'nintanıklık (témoignage) ilkesi için hayati önem taşır. Proje verilerinden yola çıkan
saha araştırmaları, bu açıdan bilimsel bir “tanık” işlevi görür.
MSF Hareketi bu bilimsel tekniği ne kadar benimsedi?
Araştırma faaliyetlerinin kapsamına bakıldığında, MSF'nin bugün uluslararası sağlık araştırmalarına önemli katkılarda
bulunan belli başlı kuruluşlardan biri olduğu açıkça görülebilir. MSF'nin çalışmalarını konu alan pek çok bilimsel
makale de bunu kanıtlar niteliktedir: 2000 yılında ağırlıklı olarak HIV/AIDS'e odaklanan ve beşi geçmeyen makalelerin
sayısı, 2014 yılında 150'yi aşmıştır ve konu çeşitliliği de bir o kadar artmıştı.
MSF Saha Araştırmaları için özel olarak hazırlanan web sitesi (www.fieldresearch.msf.org), 2010'dan bu yana MSF
tarafından kaleme alınan her türlü yayını arşivinde tutar ve ücretsiz olarak paylaşıma açar. Dört yılda siteden indirilen
dosyaların sayısı 430.000'e ulaşmıştır. MSF'nin yürüttüğü saha araştırmaları, bu verilerden de görüldüğü üzere, artık
dünya çapında ilgi çekiyor ve insanların merak ettiği konularda bir bilgi kaynağı olarak işlev görüyor.
MSF bugüne kadar saha araştırmaları için inovasyon fonu ayırdı, çeşitli burslar verdi, araştırma kayıtları oluşturdu,
uluslararası bilimsel konferanslara katıldı ve konuyla ilgili özel bir Etik Kurul kurdu. Aynı zamanda mevcut yayınların
ücretsiz olarak herkesin erişimine açık olmasını kurumsal ilkelerinden biri olarak benimsedi. MSF, tüm bunlara ek
MSF Faaliyet Raporu 2014 27
olarak, düşük ve orta gelirli 70 ülke için bir yol haritası olarak kullanılabilecek ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO)
tarafından onaylanmış bir kursun geliştiricilerinden biri olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çalışmanın, saha
araştırmalarının daha etkin bir şekilde yürütülmesini ve sağlık programlarının daha iyi bir şekilde uygulanmasını
sağlayarak daha fazla insanın hayatını kurtarmamıza yardım edeceğini düşünüyoruz.
Saha araştırmalarımızı projelerimizin bir parçası haline getirdikten sonra, yürüttüğümüz programların daha etkili
olduğuna şahit olduk. Aynı zamanda risk altındaki hastaların haklarını savunmak için bize daha fazla kanıt sunduğunu,
dünya çapındaki araştırma kapasitesini büyük ölçüde artırdığını gördük. LuxOR (Lüksemburg), SAMU (Güney Afrika),
Manson Unit (İngiltere), Epicentre (Fransa) ve BRAMU (Brezilya) gibi MSF birimlerinin yürüttüğü saha
araştırmalarının bir lüksten çok gereklilik olduğunu, insani yardım faaliyetlerinin vazgeçilmez bir bileşeni olduğunu
zaman içinde sayısız örnekle bizzat deneyimlemiş olduk.
Politika ve Uygulamalar Üzerindeki
Etkiler
Destek programı yalnızca
kadınlar için tasarlanmış,
cinsel şiddetin aynı zamanda
erkekleri ve çocukları da
etkilediği düşünülmemiş.
Politika ve Uygulamalar Üzerindeki
Etkiler Liberya’nın ulusal
yönetmelikleri ve MSF’nin
ana esasları yeniden düzenlendi.
Entegre ARV tedavisi
çatışma bölgelerinde de
iyi sonuçlar almak üzere
yaygınlaştırılabilir.
Kırsal alanlardaki çatışma bölgelerinde
entegre bir HIV/AIDS programının nasıl
uygulanabileceğine dair faydalı bilgiler
sundu ve yerinden edilen topluluklara
yönelik SPHERE esaslarının yeniden
düzenlenmesini sağladı.
Falciparum sıtmasında ilaca
dirençlilik yüksek çıkmıştır
ve 18 ülkede ilaç rejimleri
etkisiz kalmaktadır.
Daha etkili sıtma tedavilerinin
uygulanması konusunda ulusal ve
uluslararası politikalarda
değişime yol açtı.
2014'te MSF'nin “Temel İlaçlara Erişim” Kampanyası
Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) 1999 yılında başlattığı Temel İlaçlara Erişim Kampanyası'nın
(Access Campaign)tek bir hedefi vardı: Dünyanın farklı bölgelerindeki milyonlarca insanın hayatını
kurtarabilecek temel ilaç ve aşıların geliştirilmesi ve bu tedavilerin erişilebilir olması için savunuculuk
faaliyetleri yürütmek... MSF'nin 2014'te Temel İlaçlara ErişimKampanyasıdahilinde çalışmalarını yoğunlaştığı
alanlardan bazıları şöyledir:
Aşılar
Temel İlaçlara Erişim
Kampanyası, bu yıl gelişmekte olan ülkelerde
yaşayan çocukların hayatını kurtaracak olan
aşıları temin etmekte yaşanan sorunlara
dikkat çekti. Firmaların aşı fiyatlarını
düşürmesini talep eden kampanya,
aynı zamanda aşıların dondurucularda
saklama zorunluluğu olmadan uzak
mesafelere bozulmadan taşınabilmesi
için, ısıya dayanıklılıklarının artırılması
gerektiğini savundu.
28
MSF Faaliyet Raporu 2014
Tüberküloz
Hastalığın en ölümcül biçimi olan Yaygın İlaç Dirençli
Tüberküloz'u (XDR-TB) atlatan Phumeza Tisile,
MSF doktorlarından Jenny Hughes ile birlikte
“Test Me, Treat Me” (Beni Test Et, Tedavi Et)
başlıklı bir manifesto hazırladı. Bu manifestonun
amacı, İlaca Dirençli Tüberküloz'un (DR-TB)
teşhis ve tedavisini kolaylaştıracak uygulamalara
destek vermeleri için siyasi liderleri, firmaları,
bağışçıları ve araştırmacıları harekete geçirmekti.
55.000'den fazla kişinin imzaladığı bu dilekçe,
Mayıs ayında Cenevre'de düzenlenen
Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık
Asamblesi'nde dünya liderlerine sunuldu.
“Gelişmekte Olan Ülkelerin Eczanesi Hindistan”
Hindistan, hem gelişmekte olan
ülkelere hem de MSF programlarına
uygun fiyatla ilaç satan önemli bir ülke.
Bu nedenle “gelişmekte olan ülkelerin
eczanesi” olarak anılıyor. Hindistan'ın
patent kanunlarındaki halk sağlığı
“tedbirleri”, patentlerin kötüye kullanımını
engelliyor ve uygun fiyatlı ilaçların önünü açan
jenerik ilaç rekabetini ayakta tutuyor. Fakat bu
tedbirler, bugün çok uluslu ilaç firmalarının ve
ABD hükümetinin kanun değişikliği girişimleri
nedeniyle büyük bir risk altında. MSF,Hindistan
hükümetini, uluslararası baskılar karşısında
tavrından ödün vermemesi için destekliyor.
Hepatit C
MSF'nin dünya çapında 150 milyon insanı
etkileyen Hepatit C'ye yönelik tedavi
programlarını artırmayı planladığı bir
dönemde, Temel İlaçlara Erişim
Kampanyası hastalığın tedavisinde
kullanılan ilaçların fiyatlarını
düşürmeleri için ilaç
firmalarına bir kez daha
çağrıda bulundu. İlaçların
üretim maliyeti ve satış fiyatları
arasındaki uçuruma dikkat çeken
MSF, hayati önem taşıyan bu
ilaçların fiyatlarını erişilebilir
seviyeye çekmek üzere hükümetleri ve firmaları
gerekli adımları atmaya ve bu konuda teminat
vermeye çağırdı.
Ebola
Ticari Anlaşmalar
MSF, Batı Afrika'da yayılan ve
kısa sürede çok ciddi boyutlara
ulaşan Ebola salgını sebebiyle
bağışçılarına, araştırmacılara
ve ilaç firmalarına, yeni aşı ve
tedavi yöntemlerinin hızla
geliştirilmesine ve Batı Afrika'daki
MSF merkezlerinde yeni denemelerin
yapılmasına yönelik destek vermeleri
çağrısında bulundu. Umut vadeden tedavi
yöntemlerinin geliştirilmesine ve bu yöntemlerin,
başta salgından en çok etkilenen ülkeler olmak
üzere, uygun fiyatlarla piyasaya sunulmasına
öncelik verilmelidir.
Bugün gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkeler arasında
müzakereleri süren Trans
Pasifik Ortaklığı gibi ticari
anlaşmalar, erişilebilir ve
uygun fiyatlı ilaçlar için
ciddi bir tehlike arz ediyor.
MSF müzakere sürecinde
yer alan hükümetlere, ilaç
fiyatlarını yükselten, tekelleşmeyi artıran ve
jenerik rekabeti azaltan fikri mülkiyet
hükümlerini kabul etmemeleri
için çağrıda bulunuyor.
2015 YılıÖnceliklerimiz
Önümüzdeki yıl aşı fiyatlarının düşürülmesini ve fiyatlandırmada şeffaflığın sağlanmasını talep eden geniş çaplı bir
kampanya başlatılacak. Temel İlaçlara Erişim (Access) Kampanyası ise, Hepatit C ilaçlarının ve ilaca dirençli TB
tedavisinde kullanılabilecek yeni ilaçların uygun fiyatlarla piyasaya sunulması için firmalara ve hükümetlere yönelik
baskısını sürdürecek.
MSF'nin Temel İlaçlara Erişim Kampanyası ile ilgili daha fazla bilgi almak ve son gelişmelerden haberdar olmak için
www.msfaccess.org adresini ziyaret edebilir, e-bültenlerimize üye olarak güncel haberlerimizi takip edebilirsiniz.
Twitter: @MSF_Access
Çizimler: ©Vivien
MSF Faaliyet Raporu 2014 29
RAKAMLARLA MSF
Sınır Tanımayan Doktorlar (Médecins Sans Frontières - MSF), kar amacı gütmeyen bağımsız ve uluslararası
bir kuruluştur.
MSF; Avustralya, Avusturya, Belçika, Brezilya, Kanada, Danimarka, Fransa, Almanya, Yunanistan, Hollanda, Hong
Kong, İtalya, Japonya, Lüksemburg, Norveç, Güney Afrika, İspanya, İsveç, İsviçre, İngiltere ve ABD olmak üzere 21
ulusal ofisten oluşur. Arjantin, Çek Cumhuriyeti ve İrlanda'da da MSF ofisleri bulunmaktadır. MSF'nin uluslararası
merkezi ise Cenevre-İsviçre'dedir.
MSF, projelerinin etkinliğini artırmak amacıyla, “uydu kuruluş” olarak adlandırılan, sosyal eylem faaliyetleri ve insani
yardım tedarikinden epidemiyolojik ve tıbbi araştırmalara kadar farklı konularda projeler yürüten, kendi alanında
uzmanlaşmış 11 farklı kuruluşu hayata geçirmiştir. Ulusal ofislerimize bağlı birimler olarak düşünülebilecek olan bu
uydular; MSF- Supply, MSF-Logistique, Epicentre, Fondation MSF, Fondation MSF Belgique, Etat d'Urgence Production,
MSF Assistance, SCI MSF, SCISabin, Ärzte Ohne Grenzen Foundation ve MSF Enterprises Limited'ten oluşmaktadır.
Bu kuruluşlar MSF tarafından denetlendiğinden, MSF Finansal Raporu'na ve burada ifade edilen rakamsal verilerin
kapsamına dahil edilir.
MSF'nin uluslararası düzeyde birleştirilen finansman verilerini ortaya koyan bu rakamlar, Uluslararası Finansal
Raporlama Standartları (IFRS) ile büyük ölçüde örtüşen MSF uluslararası muhasebe standartlarına uygun olarak
hazırlanmıştır. Rapordaki rakamsal veriler, muhasebe firmaları KPMG ve Ernst & Young tarafından Uluslararası
Denetleme Standartları'na uygun olarak denetlenmiştir. 2014 Finans Raporumuzun bir kopyası www.msf.org
adresinden edinilebilir. Dünya çapındaki tüm MSF ofislerinin kendi ulusal muhasebe, denetleme ve mevzuat
politikalarına göre hazırladığı, denetlenmiş Finansal Tabloların kopyaları ise, ilgili ofislerimizden talep
edilebilmektedir.
Bütçemizin en büyük kısmı sahada çalışan ekiplerimiz için harcanmaktadır. Fonlarımızın yaklaşık %52'si işe alınan
yerel ve uluslararası çalışanlarımızın uçak biletleri, sağlık sigortası, kalacak yer, vb. gibi harcamaları için kullanılır.
Sağlık ve besin harcamaları; ilaçlar, tıbbi ekipmanlar, aşılar, hastane harcamaları ve tedavi amaçlı besin
takviyelerinden oluşmaktadır. Bu malzemelerin ihtiyaç duyulan bölgelere gönderilmesi için gerekli olan nakliye
işlemleri ise, depolama ve ulaştırma hizmetleri kategorisine dahildir.
Lojistik ve sanitasyon harcamaları, sağlık merkezlerimizin kurulumu ve inşaası için gereken yapı malzemeleri, su,
sıhhi temizlik malzemeleri ve lojistik tedariklerini kapsar.
Raporda görülen rakamsal veriler 2014 yılına aittir ve tüm meblağlar “milyon avro” ile temsil edilir.
Not: Tablolardaki rakamlar yuvarlanmıştır. Bu nedenle yüzdeler toplandığında küçük çaplı tutarsızlıklar görünebilir.
4 yaşındaki İsmail Haiti’deki MSF hastanesinde kolera tedavisi oluyor.
30
MSF Faaliyet Raporu 2014
KAYNAKLARIMIZ NASIL KULLANILDI?
Program Harcamaları
Yerel çalışanlar %31
Uluslararası çalışanlar %21
Sağlık ve beslenme %18
Ulaşım, nakliye ve depolama %14
Lojistik ve sıhhi temizlik %7
Operasyon yürütme harcamaları %6
Danışmanlık ve saha destek %2
Eğitim ve yerel destek %1
Kıtalara Göre Program Harcamaları
Afrika %66
Asya %24
Kuzey ve Güney Amerika %6
Avrupa %2
Okyanusya %1
Belirlenmemiş %1
MSF Faaliyet Raporu 2014 31
KAYNAKLARIMIZ NEREDEN GELDİ?
2014
2013
milyon €
yüzde
milyon €
1,141.7
%89
899.7
%89
114.7
%9
93.0
%9
Diğer
24.0
%2
15.9
%2
Gelir
1,280.3
Bireysel
Kamu Kurumları
%100
yüzde
1,008.5
%100
Bireysel
%89
Kamu Kurumları %9
Diğer
%2
KAYNAKLARIMIZ NASIL KULLANILDI?
Programlar
Merkez ofis program desteği
Tanıklık etme (témoignage)/
Farkındalık yaratma
Diğer insani yardım faaliyetleri
2014
2013
milyon € yüzde milyon €
699.1
%66
615.4
113.9
%11
108.8
31.1 %3
30.2
yüzde
%65
%11
%3
14.1
%1
9.3
%1
Sosyal sorumluluk
858.1
%80
763.7
%80
Bağış toplama
İdari masraflar
Gelir vergisi
147.2
60.2
0.6
%14
%6
---
131.6
57.1
0
%14
%6
---
Diğer harcamalar
207.9
%20
188.8
%20
1,066.1
%100
952.5
%100
Giderler
Kur karları/zararları
Bütçe fazlası/Bütçe açığı
GELİR KAYNAKLARIMIZ
Bireysel gelirler
%89
Kamu kurumu gelirleri %9
Diğer gelirler
32
%2
MSF Faaliyet Raporu 2014
9.7
-7.9
223.9
48.1
Programlar
Merkez ofis program
desteği
Tanıklık etme (témoignage)/
Farkındalık yaratma
Diğer insani yardım
faaliyetleri
Bağış toplama
İdari masraflar
5.7
MİLYON
BİREYSEL BAĞIŞÇI
%66
%11
%3
%1
%14
%6
RAPOR HAKKINDA
Katkıda bulunanlar
Halimatou Amadou, Corinne Baker, Talia Bouchouareb, Brigitte Breuillac, Andrea Bussotti, Giorgio Contessi,
Silvia Fernández, Mathieu Fortoul, Diala Ghassan, Sarah-Eve Hammond, Solenn Honorine, Karem Issa,
Aurélie Lachant, Vivian Lee, Johan Martens, Sally McMillan, Robin Meldrum, Isabelle Merny, Pau Miranda,
Agustin Morales, Susana Oñoro, Heather Pagano, Victoria Russell, Caitlin Ryan, Faith Schwieker-Miyandazi,
Martin Searle, Alessandro Siclari, Shumpei Tachi, Clara Tarrero, Sam Taylor, Rony Zachariah.
Teşekkürler
Valérie Babize, Lali Cambra, Kate de Rivero, François Dumont, Marc Gastellu Etchegorry, Jean-Marc Jacobs,
Nicole Johnston, Jérôme Oberreit, Emmanuel Tronc. Raporla ilgili verileri toplayan ve derleyen sahadaki,
operasyondaki ve iletişim departmanlarımızdaki ekiplerimize ayrıca teşekkür ederiz.
SINIR TANIMAYAN DOKTORLAR
Sınır Tanımayan Doktorlar (Médecins Sans Frontières - MSF)silahlı
çatışma, salgın hastalık, doğal afet durumlarından
etkilenen veya sağlık hizmetlerinden mahrum bırakılan insanlara
acil yardım hizmeti veren uluslararası bağımsız tıbbi insani yardım
kuruluşudur. Sınır Tanımayan Doktorlar, dil, din, ırk, cinsiyet ve
siyasi görüş ayrımı gözetmeksizin yalnızca ihtiyaca dayalı olarak
sağlık hizmeti sunar. Sınır Tanımayan Doktorlar'ın faaliyetleri
tamamen tıp etiğini ve tarafsızlık ilkesini temel alır.
MSF International
78 rue de Lausanne, Cp 116, Ch-1211, Cenevre 21, İsviçre
Tel: +41 (0)22 849 8400, Faks: +41 (0)22 849 8404
İLETİŞİM
MSF TÜRKİYE
Gaziosman Paşa Mah.
Boğaz Sokak No: 5/8
Çankaya / ANKARA
MSF İSTANBUL ŞUBESİ
General Asım Gündüz
Caddesi No: 37/4
Kadıköy / İSTANBUL
MSF GAZİANTEP ŞUBESİ
Değırmiçem Mah. İmam
Hüseyin İncioğlu Caddesi No: 5
Şahinbey / GAZİANTEP
MSF URFA ŞUBESİ
Karşıyaka Mahallesi 4002.
Sokak Neval Apt. No: 13
Karaköprü / ŞANLIURFA
MSF KİLİS ŞUBESİ
Albay İbrahim Karaoğlanoğlu
Mahallesi Kazım Karabekir
Caddesi No: 12
Merkez / KİLİS
MSF HATAY ŞUBESİ
Fevzi Çakmak Mahallesi
Kurtuluş Caddesi No: 80
Merkez / HATAY
Kapak Fotoğrafı:
Bir hemşire Kailahun'daki (Sierra Leone) yüksek
riskli Ebola kontrol merkezine girerken.
© Sylvain Cherkaoui/Cosmos

Benzer belgeler

(MSF) Faaliyet Raporu 2015 - Sınır Tanımayan Doktorlar

(MSF) Faaliyet Raporu 2015 - Sınır Tanımayan Doktorlar operasyonları içeren 2015 Uluslararası Faaliyet Raporu’nun Türkçe özetidir. MSF’nin çalıştığı ülkelerin tamamını göstermekle birlikte faaliyetlerin tüm detaylarını içermemektedir. Bazı hastaların i...

Detaylı