Sigorta Acentelerinin Muhasebe Kayıt Düzeni

Transkript

Sigorta Acentelerinin Muhasebe Kayıt Düzeni
SİGORTA ACENTELERİNİN MUHASEBE KAYIT DÜZENİ
Ali Bülent Kayacan1
Sigorta Acentesi
Referans ABK Sigorta Acenteliği Limited Şirketi
ÖZET:
Son yıllarda ülkemizde sigortacılık faaliyeti yasal düzenleme olarak birçok değişikliğe uğramıştır. Sigorta
şirketleri, sigorta acenteleri, sigorta brokerları ve sigorta eksperleri yeni hukuki düzenlemelere tabi
tutulmuşlardır. Buradaki amaç, ülkemiz sigortacılığının gelişimini sağlamak, şeffaflık getirmek ve ülkemiz
sigortacılık faaliyetinin uluslararası sigortacılık faaliyeti ile karşılaştırılabilir bir yapıya ulaştırılmasıdır. Ülkemiz
sigortacılık faaliyetin büyük çoğunluğu sigorta acenteleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla, tacir
sıfatını haiz acenteler doğal olarak yapmış oldukları ticari işlemler nedeniyle muhasebe kaydı tutmak
zorundadırlar. Amacımız, acentelerin bu işlemler ile ilgili tutmuş oldukları muhasebe kayıtlarının nasıl
olduğunu incelemek, tutulan kayıtların, yapılan işlemleri tam olarak yansıtıp yansıtmadığına değinmek ve bu
kayıtların nasıl daha doğru yapılabileceğini ortaya koymak olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Sigorta Acenteleri, Acente Muhasebesi, Kayıt Düzeni, Sigorta Muhasebesi, Defter Tutma
1 - GİRİŞ
Bilindiği üzere, Türkiye’de sigorta sözleşmeleri çoğunlukla sigorta acenteleri aracılığıyla yapılmaktadır. Tam
yetkili olan acenteler, sigorta sözleşmelerini yapabilmekte, sigorta poliçelerini düzenleyebilmekte ve sigorta
primlerini tahsil edebilmekte, kısmi yetkili acenteler ise poliçe düzenleyememekte sadece sigorta primlerini
tahsil edebilmektedirler. Çalışmamızın konusu, sigorta sözleşmelerinin yapımında aracılık yapan ve sigorta
primlerini tahsil etmeye yetkili sigorta acentelerinin, bu işlemlerini, ülkemiz hukuk mevzuatının hükümleri ile
Muhasebe Sistemi'nin, tanım ve kavramları çerçevesinde irdelemek, varsa, tutarsızlıklara değinmek ve ilgili
muhasebe kayıtlarının ne şekilde yapılmasının daha doğru olacağını, ortaya koymak olacaktır. Aşağıda, ikinci
bölümde sigortacılıkta yapılan işlemlerin ne anlama geldiği, tarafların kim olduğu ve taraflar arası ilişkiler,
hukuki yapı ve muhasebe sistemi içinde incelenip tanımları yapılacaktır. Üçüncü bölümde, tarafların
uygulamada var olan kayıt düzeni hakkında bilgi verilecek, yapılan işlemler ve buna karşılık yapılan kayıtların
ne anlama geldiği açıklanacak ve hukuki durum ile muhasebe kayıtları arasındaki uyumsuzluklara diğer bir ifade
ile kayıtların gerçek hukuki durumu yansıtıp yansıtmadığına değinilecektir. Dördüncü bölümde ise mevcut
hukuki düzenlemelere ve muhasebe prensiplerine dayanılarak, muhasebe kayıtlarının hangi hesaplar arası ve ne
şekilde yapılmasının daha doğru olacağı açıklanmaya çalışılacaktır.
2 – YASAL MEVZUAT VE TANIMLAR
Bu bölümde, sigortacılık olarak adlandırılan ticari faaliyetin ne anlama geldiği, taraflarının kimler olduğu, bunlar
arasındaki ilişkilerin neler olduğu hukuki yapı ve tanımlar içinde irdelenecektir. Sigortacılık faaliyeti en başta
sigorta sözleşmesi yapmak olduğundan, önce sigorta sözleşmesine değinilecektir.
2.1 – SİGORTA SÖZLEŞMESİ:
Sigorta sözleşmesi, Türk Ticaret Kanunu'nun 1401. maddesinde şu şekilde tanımlanmıştır.
“Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan
tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri
sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde
bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.
1
Adres: Sahne Sokak, Aslıhan Çarşısı, No:7/90-91, Kat:2, Galatasaray, Beyoğlu, İstanbul, 34430
Tel: 0212 249 12 35, 0533 222 97 09, Faks: 0212 249 11 28
email:[email protected]
(2)Ruhsatsız bir şirket ile onun bu durumunu bilerek yapılan sigorta sözleşmeleri hakkında Türk Borçlar
Kanununun 604 ve 605 inci maddeleri uygulanır. Türkiye’de yerleşik olmayan sigorta şirketleriyle kurulan
sigorta sözleşmelerinde bu hüküm uygulanmaz.”
Maddedeki tanımdan görüldüğü üzere, sigorta sözleşmesi, her iki tarafa da borç yükleyen, koşula bağlı bir
sözleşmedir. Sözleşmenin bir tarafı sigorta ettiren, diğer tarafı ise sigortacı, yani, sigorta şirketidir. Sigorta
ettirenin borcu(edimi), sözleşmede mutabık kalınan primi ödemek, sigorta şirketinin yükümlülüğü(edimi) de
sözleşmede mutabık kalınan koşul gerçekleştiğinde, ortaya çıkacak gerçek zararı tazmin etmektir. Sigorta
sözleşmesinin taraflarının, haiz olduğu hak ve borçlar, sigorta poliçesi adı verilen yazılı belgede gösterilir
(T.T.K. madde 1424 ). Bir sigorta poliçesinin, neleri ihtiva etmesi gerektiği, T.T.K.’nun 1425. maddesinde
düzenlenmiştir. T.T.K.’nun 1401. maddesine göre, bir sigorta sözleşmesinde, prim borçlusu sigorta ettiren,
prim alacaklısı ise sigorta şirketidir. Ayrıca, T.T.K.’nun “prim ödeme borcu” başlığını taşıyan 1430.
maddesinde de prim borcunun, sigorta ettirenin yükümlülüğü olduğu kesin olarak hüküm altına alınmıştır.
2.2 - SİGORTACI:
Türkiye'de sigortacılık yapma yetkisi, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun (S.K.) 3. maddesi gereği, anonim
şirket veya kooperatif şeklinde Türkiye'de kurulmuş sigorta şirketleri ile yurt dışında kurulmuş sigorta
şirketlerinin Türkiye'deki teşkilatına verilmiştir. Bunun yanı sıra, sigorta şirketleri T.C. Hazine Müsteşarlığından
faaliyette bulunacakları her bir sigorta branşı için ruhsat almak zorundadırlar (S.K. madde 5).
2.3 – SİGORTALI VE/VEYA SİGORTA ETTİREN:
Sigortalı veya sigorta ettiren ise, malı veya mal varlığı ile hayatının zarara uğraması nedeniyle, para ile
ölçülebilir bir menfaati tehlike altında olan kişidir (T.T.K. madde 1401).
2.4 – SİGORTA ACENTESİ:
Acente, T.T.K.'nun 102. maddesinde genel olarak şu şekilde tanımlanmıştır.
“Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki
konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir
işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye
acente denir.”
(2) Bu kısımda hüküm bulunmayan hallerde aracılık eden acentelere Türk Borçlar Kanununun simsarlık
sözleşmesi hükümleri, sözleşme yapan acentelere komisyon hükümleri ve bunlarda da hüküm bulunmayan
hallerde vekâlet hükümleri tatbik olunur."
(3)Taşıma, deniz ticareti, sigorta, turizm gibi alanlara ilişkin özel düzenlemeler saklıdır.”
Yeni Türk Ticaret Kanunu’muz sigorta sözleşmelerinin yapılmasına aracılık eden acentelerin, öncelikle kendi
özel kanunlarına tabi olduklarını hüküm altına almıştır. Buna göre, Sigorta acenteleri öncelikle 5684 sayılı
Sigorta Denetleme Kanunu’na tabidirler. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 2. Maddesinin birinci fıkrasının
(I) bendinde sigorta acentesinin tanımı, şu şekilde yapılmıştır.
"Acente, ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müstahdem gibi tabi bir sıfatı olmaksızın bir
sözleşmeye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimi bir surette sigorta şirketlerinin nam ve hesabına
sigorta sözleşmelerine aracılık etmeyi veya bunları sigorta şirketi adına yapmayı meslek edinen, sözleşmenin
akdinden önce hazırlık çalışmalarını yürüten ve sözleşmenin uygulanması ile tazminatın ödenmesinde yardımcı
olan kişiye denir”.
Kimlerin sigorta acentesi olacağı da aynı kanunun 23. maddesinde hüküm altına alınmıştır.
Hem, Türk Ticaret Kanunu’nun acenteliği tanımlayan ve düzenleyen, hem de Sigortacılık Kanunu’nun acenteliği
tanımlayan ve düzenleyen hükümlerine göre, sigorta acentesinin yaptığı işlem, tamamıyla aracılık işlemidir.
Maddeden de görüleceği üzere acentenin, poliçeyi, düzenleyip imzalaması, sigorta sözleşmesinin tarafı olduğu
anlamına gelmemektedir. Acente, sigorta sözleşmesinin tarafı olmadığı için, sigorta sözleşmesinden doğan bir
yükümlülük(edim) yüklenmemektedir. Sigorta acentesi, sigorta sözleşmesini, sigorta şirketinin kendisine vermiş
olduğu vekâlete dayanarak, sigorta şirketi adına yapmaktadır. Düzenlenen sigorta poliçesini de, sigorta
şirketinin adına düzenlemektedir ve düzenlenen poliçe sigorta şirketinin poliçesidir. Bu nedenle, sigorta
acentesi, bir sigorta sözleşmesi yapıldığı ve sigorta poliçesi düzenlendiğinde, sigorta sözleşmesi nedeniyle ne
prim borçlusu veya alacaklısı ne de tazminat borçlusu veya alacaklısı olmaktadır. Acente, bu durumda, sadece
acentelik sözleşmesi nedeniyle, sigorta şirketinden, komisyon alacaklısı olmaktadır. Sigorta prim alacağının
kaynağını sigorta sözleşmesi, acente komisyon alacağının kaynağını da acentelik sözleşmesi oluşturmaktadır.
Sigorta acentesinin asli işi tanımdan da görüleceği üzere sigorta sözleşmelerinin yapılmasına aracılık etmektir.
Esasen, sigorta sözleşmesi akdetme ve/veya prim tahsil etme yetkisi 5684 sayılı Sigorta Denetleme Kanunu’na
göre primin asıl alacaklısı olan sigorta şirketlerine aittir. Bu yetki, acentelik sözleşmelerinde belirtilmek
kaydıyla, sigorta acentelerine devredilebilmektedir. 5684 sayılı Sigorta Denetleme Kanunu’na göre, acentelik
sözleşmelerinde kendisine prim tahsil yetkisi verilmiş olan acentelerin, aracılık etmiş oldukları sigorta
sözleşmelerinin primlerini tahsil etmeleri halinde, acenteye yapılan ödeme, sigorta şirketlerine yapılmış kabul
edildiğinden, prim borçlusunu, borçtan kurtarmaktadır. Bu aşamadan sonra borç, sigorta sözleşmesinden doğan
bir borç olmaktan çıkmakta, acentelik sözleşmesinden doğan ticari bir borç haline gelmektedir.
3 - MEVCUT KAYIT DÜZENİ
Bu bölümde, uygulamada yapılmakta olan muhasebe kayıtlarına değinilerek ne anlama geldikleri açıklanmaya
çalışılacaktır. Örnek kayıtlar çok kaba ve basit olarak eklentileri(vergi) içermeksizin verilmiş olup, ana hesap
numaraları kullanılmıştır. Birinci kayıtlar borç, ikinci kayıtlar alacak kayıtlarıdır.
3.1-SİGORTA ETTİRENİN MUHASEBE KAYDI
Hali hazırdaki uygulamada, sigorta sözleşmesi bir acente aracılığı ile yapılıp, poliçe düzenlendiğinde, bu işlem
sigorta sözleşmesini yaptıran kişi, yani sigorta ettiren tarafından aşağıdaki şekilde muhasebeleştirilmektedir.
79 Numaralı Gider Çeşitleri Hesabı
32 Numaralı Ticari Borçlar Hesabı
Özel Sigorta Gideri
Sigorta Acentesi Cari Hesabı
Brüt prim tutarı
Brüt prim tutarı
Bu muhasebe kaydı ile sigorta ettiren, pasif hesaplarında prim tutarı kadar ticari bir borç doğurmakta ve
kendisini sigorta acentesine karşı borçlu konuma getirerek gider kaydetmektedir. Bu kayıt sigorta priminin
gerçek alacaklısını sigorta acentesi gibi göstermekte olduğundan yanıltıcı mahiyettedir. Sigorta priminin gerçek
alacaklısı sözleşme hükümlerine göre sigorta şirketidir. Bu uygulama muhasebenin temel kavramlarından olan
sosyal sorumluluk kavramıyla çelişmektedir.
Çünkü bu kavrama göre muhasebe uygulamalarının
yürütülmesinde ve dolayısıyla bilgi üretilmesinde gerçeğe uygun, tarafsız ve dürüst davranılması gerektiğini
ifade etmektedir. Bu kayıt gerçeği tam olarak yansıtmamaktadır.
3.2-SİGORTA ACENTESİNİN MUHASEBE KAYDI
Sigorta sözleşmesinin yapılmasına aracılık yapan sigorta acentesinin buna karşılık yaptığı muhasebe kayıtları
aşağıdadır.
12 Numaralı Ticari alacaklar Hesabı
(1)
120 Sigorta Müşterileri Hesabı
Brüt prim tutarı
(2)
320 Sigorta Şirketi Cari Hesabı
Komisyon Tutarı
32 Numaralı Ticari Borçlar Hesabı
320 Sigorta Şirketi Cari Hesabı
Brüt prim tutarı
600 Yurtiçi Hasılat Hesabı
Komisyon Tutarı
Sigorta acentesi, birinci muhasebe kaydı ile hesaplarında prim tutarı kadar hem ticari bir alacak hem de ticari bir
borç doğurmuş olmaktadır. İkinci muhasebe kaydı ile de komisyon tutarı kadar ticari bir alacak doğurmakta,
sigorta şirketini borçlandırmak suretiyle gelir tahakkuku yapmış olmaktadır. Birinci kayıt, acentenin,
varlıklarında ve yükümlülüklerinde bir artış olduğu anlamına gelmektedir. Halbuki bu aşamada prim nedeniyle
acentenin ne varlıklarında ne de yükümlülüklerinde herhangi bir artış olmuştur. Acente bu kayıtla, kendisine ait
olmayan bir alacakla, varlık yaratmakta ve karşılığında kendisini sigorta şirketine karşı henüz tahsil etmemiş
olduğu prim tutarı kadar borçlandırarak, kendisini prim borçlusu haline getirmiş olmaktadır. Bu kayıt da gerçeği
tam olarak yansıtmamakta olup, muhasebenin, sosyal sorumluluk kavramı ile çelişmektedir. Sigorta acentesinin,
kendisine ait olmayan bir alacak için (sigorta primi, sigorta şirketinin alacağıdır.) kendisini alacaklı duruma
getiren bir muhasebe kaydı yapması, hukuken de muhasebe ilkelerince de (ticari işletmeye ait olmayan bir
alacağın, işletme aktifinde varlık olarak gösterilmesi) yanıltıcıdır.
3.3-SİGORTA ŞİRKETİNİN MUHASEBE KAYDI
Sigorta Şirketleri ise Hazine Müsteşarlığınca yayımlanan sigortacılık hesap planı ve izahnamesi hakkında
tebliğde yer alan tek düzen hesap planını kullanmak ve tebliğde yer alan açıklamalara uymak zorundadırlar ve
aşağıdaki şu kayıtları yapmaktadırlar.
(1) 120.03.1 Acentelerden Alacaklar
Brüt prim tutarı
(2) 701.02.5.1 Üretim Komisyonu Giderleri
Komisyon Tutarı
701.01.1.1 Brüt Yazılan Primler
Brüt prim tutarı
320.03.1 Acentelere Borçlar
Komisyon Tutarı
Birinci kayıt ile sigorta şirketi sigorta acentesini prim tutarı kadar borçlandırarak, ticari bir alacak doğurmakta,
karşılığında prim gelirinin tahakkukunu yapmakta, ikinci kayıt ile bu sefer komisyon tutarında kendisini
borçlandırarak ticari bir borç doğurmakta ve gider tahakkukunu yapmaktadır. Birinci kayıtla, sigorta şirketi,
acente henüz primi tahsil etmemiş olduğu halde acenteyi doğrudan borçlandırmakta ve sigorta ettirenin prim
borcunu acenteye yüklenmiş olmaktadır. Bu kayıt, ayrıca, acenteyi prim borçlusu gibi göstermektedir. Halbuki
bu aşamada acente herhangi bir tahsilat yapmamıştır. Sigortacılık hesap planı ve izahnamesi hakkında tebliğde
yer alan 120.03.01 numaralı hesabın açıklamasında, “sigortacılık faaliyetleri ile ilgili olarak acentelerden
alacaklar bu hesapta izlenir” denilmektedir. Hâlbuki poliçe düzenlendiğinde oluşan alacak acenteden değil,
sigorta ettirenden olan bir alacaktır. Dolayısıyla, bu kayıt da yanıltıcı mahiyette olup gerçeği tam olarak
yansıtmamaktadır.
Görüleceği üzere, uygulamada, acenteler, aracılık ettikleri sigorta sözleşmeleriyle ilgili poliçeler
düzenlendiğinde, kendilerini sigorta ettirene karşı, toplam prim tutarı kadar alacaklı duruma getiren bir
muhasebe kaydı yapmaktadırlar. Buna karşılık, sigorta şirketleri de kendi hesaplarında acenteleri aynı tutarda
borçlandırıcı kayıt yapmaktadırlar. Bu tür bir muhasebe kaydının hukuki dayanağı olmadığı gibi gerçekleri de
tam olarak yansıtmamaktadır. Çünkü yukarıda, yasal mevzuat çerçevesinde de açıkladığımız üzere, poliçe ister
sigorta şirketince düzenlensin isterse acente tarafından düzenlensin, prim borcu sigorta ettirenin borcudur, prim
alacağı da sigorta şirketinin alacağıdır. Sigorta acentesi, ancak, acentelik sözleşmesinde kendisine yetki verilmiş
ve bu yetkiye dayanarak, sigorta primini, sigorta ettirenden, nakden tahsil etmiş ise sigorta şirketine karşı, tahsil
ettiği sigorta primi tutarında borçlu duruma gelir. Bu durumda, borç, prim borcu olmaktan çıkar, acentenin
sigorta şirketine karşı olan ticari bir borcu haline gelir. Tahsilât, sigorta şirketi nam ve hesabına yapıldığından ve
emanet para hükmünde olduğundan, acente, bu durumda kendisini, sigorta şirketine karşı tahsilat tutarı kadar
borçlu duruma getiren bir muhasebe kaydı düşmesi yapılan işlemi daha doğru yansıtacaktır. Sigorta şirketi de
ancak bu durumda acenteyi borçlu duruma getiren bir muhasebe kaydı yapmalıdır. Acente, sigorta primini
nakden tahsil etmemiş ise sigorta şirketine karşı sigorta primi nedeniyle borçlu duruma
gelmemektedir. Acentenin prim tahsil yetkisine sahip olması, prim borcunu doğrudan üstlenmesi anlamına da
gelmemektedir. Acente, poliçe düzenlendiğinde, acentelik sözleşmesi gereği komisyona hak kazanacağından,
kendisini sigorta şirketine karşı komisyon tutarı kadar alacaklı durumuna getiren bir muhasebe kaydı
yapmalıdır. Bu tutar, acentenin ticari bir alacağını oluşturmakta ve aktifinde bir artış yaratmaktadır.
Bilindiği üzere, sigorta primi, çeşitli kanallardan ödenebilmektedir. Prim, direkt olarak sigorta şirketine, sigorta
şirketinin banka hesabına, posta havalesi yapılarak veya sigorta acentesine nakden ödenebileceği gibi kredi kartı
talimatı ile veya sürekli banka ödeme talimatı verilmek suretiyle de ödenebilmektedir. Ayrıca, sigorta ettirenler,
prim borçlarına karşılık çek ve senet gibi kambiyo senedi de verebilmektedirler. T.T.K.’nun 1430. maddesinin
2. Paragrafında “sigorta primi nakden ödenir. İlk taksitin nakden ödenmesi şartıyla, sonraki primler için
kambiyo senedi verilebilir; bu halde ödeme kambiyo senedinin tahsili ile gerçekleşir.” hükmü
bulunmaktadır. Bu hükme göre, sigorta prim borcu karşılığında, senet ve/veya çek verilmesi doğrudan prim
ödemesi sayılmamıştır. Dolayısıyla da prim borcunu azaltmamaktadır. Ancak, uygulamada, acenteler, sigorta
ettirenlerden, prim borcuna karşılık, kendi adlarına düzenlenmiş veya ciro edilmiş çek ya da senet
almaktadırlar. Buna mukabil, sigorta şirketleri de bu çek ve senetlerin acentelerce ciro edilmesini şart koşarak,
sanki bu primler sigorta ettirenlerden, acentelerce nakden tahsil edilmişçesine acenteleri prim borçlusu durumuna
sokmaktadırlar. Acente, prim borcu karşılığında, sigorta ettirenden çek ya da senet gibi bir kambiyo senedi
alıyor ise, bu kambiyo senedinin, sigorta ettiren tarafından, sigorta şirketi adına düzenlenmiş ya da sigorta şirketi
namına ciro edilmiş olması gerektiği görüşündeyiz. Acentenin, sigorta işlemi nedeniyle, kendi adına
düzenlenmiş ya da ciro edilmiş bir kambiyo senedi almasının veya aynı şekilde, kendi hesabına kredi kart
talimatı almasının, prim alacağı, kendisinin alacağı olmadığından hiçbir hukuki dayanağı olmadığı
düşünmekteyiz. Böyle bir durumda, acentenin, alacağı kambiyo senedinin, sigorta ettiren tarafından, sigorta
şirketi namına düzenlenmesinin ya da ciro edilmesinin gerekçesi, kambiyo senedinin, sigorta ettiren tarafından,
acenteye, acentenin bir alacağına karşılık olarak değil, sigorta şirketinin prim alacağına karşılık olarak
verilmesidir. Öte yanda, sigorta şirketi, sigorta ettiren tarafından adına düzenlenmiş veya ciro edilmiş olan
kambiyo senedini teslim alırken, acentenin cirosunu talep etmesinin yasal bir dayanağı olmadığı
görüşündeyiz. Prim borcuna karşılık kambiyo senedi alınması, primin ödendiği anlamına gelmediği gibi sigorta
sözleşmesinin borçlusunu da değiştirmemektedir. Ayrıca, sigorta ettirenin, sigorta şirketi hesabına verdiği kredi
kart talimatı ile prim tahsil edilememiş ise bu primi, acentenin borcu olarak değerlendirmek de hukuken
yanlıştır. Çünkü her iki halde de T.T.K.’nun 1430. maddesine göre, prim ödemesi yapılmamış demektir. Her iki
durumda da acentenin bir kusuru yoktur. Sigorta ettirenin prim borcunu ödememesinin hukuki neticeleri
T.T.K.’nda düzenlenmiştir. Bunlar arasında, sigorta ettiren prim borcunu ödemez ise, prim borcundan kusursuz
acente sorumlu olur diye bir hüküm de bulunmamaktadır.
4 – MUHASEBE KAYIT DÜZENİ NASIL OLMALI
Yazımızın ikinci bölümünde, sigorta işleminin ne olduğunu, taraflarının kimler olduğunu, borç ve alacak
ilişkisinin neden kaynaklandığını, sigorta acentesinin tanımını, işlevlerini, prim borcu ve alacağı ile olan
ilişkisini, yürürlükteki yasal mevzuat çerçevesinde ortaya koymaya çalıştık. Üçüncü bölümde mevcut
uygulamanın ne şekilde olduğuna ve bu kayıtların muhasebe dilinde ne anlama geldiğini açıklamaya çalıştık.
Uygulama ile hukuki durum arasındaki çelişkileri ve tutarsızlıkları ortaya koymaya çalıştık. Bu bölümde ise
yukarıda değinilen yasal gerçekler çerçevesinde, bu işlemlerle ilgili yapılacak muhasebe kayıtlarının, nasıl
olması halinde işlem ile kayıtların birbirini doğrulayıcı tamamlayıcı olduğunu örnek muhasebe kayıtları ile
açıklamaya çalışacağız. Örnek muhasebe kayıtları, çok kaba bir şekilde prim eklentileri (vergi) dikkate
alınmaksızın yapılmıştır.
4.1-SİGORTA ETTİRENİN MUHASEBE KAYDI
Sigorta ettiren ve/veya sigortalının, sözleşme yapılıp poliçe düzenlendiğinde, aşağıda yer alan kaydı yapması
daha doğru olacaktır. Burada, sigorta şirketi ana hesabı altında, şirket için ayrı acente için ayrı alt hesaplar da
kullanılabilir. Böylece, sigorta ettiren ve/veya sigortalı sigorta şirketine doğrudan ödemiş olduğu prim tutarlarını
ayrı izleme imkânını elde etmiş olur.
79 Numaralı Gider Çeşitleri Hesabı
32 Numaralı Ticari Borçlar Hesabı
Özel Sigorta Gideri Hesabı
Sigorta Şirketi Cari Hesabı
Sigorta Şirketine Ödemeler Hesabı
Sigorta Acentesine ödemeler Hesabı
Brüt prim tutarı
Brüt prim tutarı
Böyle bir kayıt, gerçekleri daha doğru yansıtmakta, yapılan işlem ile kayıt birbirini doğrulamakta ve borçları
daha detaylı izleme imkânı da doğmuş olmaktadır.
4.2-SİGORTA ACENTESİNİN MUHASEBE KAYDI
Aynı işlem için acentenin yapması gereken muhasebe kaydı da şu şekilde olmalıdır. Sigorta primi, acentenin
doğrudan borcu veya alacağı olmadığı için muhasebe kaydının, Nazım Hesaplar arasında yapılması
gerekmektedir.
901 Borçlu Nazım Hesaplar
902 Alacaklı Nazım Hesaplar
Prim borçlusu sigorta ettiren
Prim alacaklısı sigorta şirketi
Brüt prim tutarı
Brüt prim tutarı
Bu kayıt, acentenin aktif veya pasifinde herhangi bir artış yaratmamakta yani, gerçeği tam olarak yansıtmakta ve
ayrıca, takibinde yarar umulan hareketlerin muhasebeleştirilmesine imkân tanımış olmaktadır.
Komisyon alacağı ise acentenin ticari bir alacağı ve sigorta şirketinin ticari bir borcu olduğu ve işletme aktif ve
pasifinde doğrudan bir artışa yol açtığından, bu kayıtların aktif ve pasif hesaplar arasında yapılmasının daha
doğru olacağı aşikârdır.
120 Ticari alacaklar
600 Gelir Tablosu Hesapları
Komisyon tutarı
Komisyon tutarı
Bu kayıt, acentenin varlıklarında bir artış yaratmakta ve gerçeği daha doğru yansıtmaktadır.
4.3- SİGORTA ŞİRKETİNİN MUHASEBE KAYDI
Bir sigorta sözleşmesi yapıldığı ve sigorta poliçesi düzenlendiğinde, sigorta şirketinin yapması gereken
muhasebe kaydı şu şekilde olmalıdır.
120.01.1 Sigortalılardan Alacaklar
Brüt prim tutarı
701.02.5.1 Üretim Komisyonu Giderleri
Komisyon Tutarı
701.01.1.1 Brüt Yazılan Primler
Brüt prim tutarı
320.03.1 Acentelere Borçlar
komisyon Tutarı
Bu kayıtla, sigorta şirketi, sigorta sözleşmesinin gerçek borçlusunu borçlandırmış ve acentelik sözleşmesinin
gerçek alacaklısını da alacaklandırmış olmaktadır. Kayıtla işlem birbirini tamamlamaktadır.
Sigorta sözleşmesi iptal ya da fesih edildiğinde ise yukarıdaki kayıtların tam tersi yapılmalıdır. Sigorta primi ile
ilgili yapılacak kaydın dayandığı belge poliçe, komisyon geliri ile ilgili yapılacak kaydın dayandığı belge ise
komisyon gider belgesidir (Vergi Usul Kanunu 243 sayılı genel tebliğ).
5. – SİGORTA PRİMİNİN ACENTE TARAFINDAN NAKDEN TAHSİL EDİLMESİ
Sigorta acentesi, kendisine yapılan nakit prim ödemeleri sonucu, sigorta şirketine karşı, tahsil ettiği prim tutarı
kadar borçlu duruma gelir. Bu durumda, sigorta acentesi, sigorta şirketine ait bir parayı aldığı ve bu para emanet
para hükmünde olduğu için, borç artık sigorta sözleşmesinden doğan prim borcu olmaktan çıkar, acentelik
sözleşmesinden doğan ticari bir borç haline gelir ve yapılacak muhasebe kaydı şu şekilde olmalıdır.
100/102 Kasa veya Banka Hesabı
Tahsilat tutarı
320 Ticari Borçlar
Tahsilat tutarı
Öte yanda, Sigorta Acenteleri Yönetmeliği’nin 12. maddesinin 3. bendine göre, acenteye yapılan ödeme, yasal
olarak, sigorta şirketine yapılan ödeme kabul edildiğinden, sigorta ettiren acenteye ödediği sigorta primi kadar
borçtan kurtulmuş olur. Bu durumda da yapılacak muhasebe kaydı ise şu şekilde olmalıdır.
902 Alacaklı Nazım Hesaplar
901 Borçlu Nazım Hesaplar
Prim alacaklısı sigorta şirketi
Prim borçlusu sigorta ettiren
Tahsilat tutarı
Tahsilat tutarı
Acente yapmış olduğu tahsilatı sigorta şirketine bildirdiğinde de sigorta şirketi aşağıdaki muhasebe kaydını
yapmalıdır.
120.03.1 Acentelerden Alacaklar
Tahsilat tutarı
120.01.1 Sigortalılardan Alacaklar
Tahsilat tutarı
6.- SİGORTA PRİMİ BORCUNA KARŞILIK KAMBİYO SENEDİ ALINMASI
Acente, sigorta prim borcuna karşılık, sigorta ettirenden, sigorta şirketi adına düzenlenmiş veya ciro edilmiş olan
çek ve senetleri, bir bordro ekinde almalı ve almış olduğu bu çek veya senetleri, bir bordro ekinde sigorta
şirketine teslim etmelidir. Sigorta prim borcuna karşılık, çek veya senet alınması, hukuken prim ödemesi
sayılmadığından, acente bu işlemleri Nazım Hesaplarda izleyebilir. Çek ya da senet tutarları sigorta şirketince
nakden tahsil edildiğinde, sigorta ettiren borçtan kurtulduğu için sigorta şirketinin bildirimi üzerine acentenin
yapması gereken muhasebe kaydı şu şekilde olmalıdır.
902 Alacaklı Nazım Hesaplar
901 Borçlu Nazım Hesaplar
Prim alacaklısı sigorta şirketi
Prim borçlusu sigorta ettiren
Tahsilat tutarı
Tahsilat tutarı
7. – SİGORTA PRİM BORCUNA KARŞILIK KREDİ KART TALİMATININ ALINMASI
Sigorta prim borcuna karşılık, sigorta ettirenden, kredi kart talimatı alınması halinde de yukarıda belirtilen
nedenlerden dolayı, prim ödemesi sayılmadığından, acente bu işlemleri de Nazım Hesaplarda izleyebilir. Sigorta
primi, kredi kart hesabından sigorta şirketi tarafından nakden tahsil edildiğinde, sigorta şirketinin bildirimi
üzerine acente aşağıdaki muhasebe kaydını yapmalıdır.
902 Alacaklı Nazım Hesaplar
901 Borçlu Nazım Hesaplar
Prim alacaklısı sigorta şirketi
Prim borçlusu sigorta ettiren
Tahsilat tutarı
Tahsilat tutarı
8 - SONUÇ
Yukarıda yapılan açıklamalardan görüleceği üzere, sigorta acentelerinin mevcut muhasebe kayıt düzeni ile
yapılan işlemler gerçekleri tam olarak yansıtamamaktadır. Yapılan muhasebe kaydı, yapılan işlemle tam olarak
örtüşmemektedir. Muhasebe kaydı ile yapılan işlemin birbirini tam olarak yansıtmadığı ve yanıltıcı mahiyette
olduğu görülmektedir. Ticari işlemlerle ilgili yapılan muhasebe kayıtlarının, mutlaka gerçeği yansıtması,
birbirini tamamlaması ve doğrulaması muhasebenin temel ilkelerindendir. Sigorta acentelerinin uygulamakta
oldukları muhasebe kayıt düzeninin, bu haliyle, Genel Kabul Görmüş Muhasebe Prensiplerine tam uygun
olmadığı görülmektedir. Kamu otoritesinin, sigorta acenteleri için yukarıda değindiğimiz şekilde bir kayıt
düzeni oluşturması ve tüm sigorta acentelerine bu düzene uyma zorunluluğu getirmesi, tüm taraflar için daha
doğru olacağı düşünülmektedir.
Kaynakça:
•
•
•
•
•
•
Genel Kabul Görmüş Muhasebe Prensipleri
Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği
Sigorta Acenteleri Yönetmeliği
Sigortacılık Kanunu
Türk Ticaret Kanunu
Vergi Usul Kanunu

Benzer belgeler