Foseco - Tüdöksad

Transkript

Foseco - Tüdöksad
BOYALAR
FİLTRASYON
BESLEYİCİ SİSTEMLERİ
OCAK VE POTA
ASTARLARI
METAL
TRETMANLARI
REÇİNELER
POTALAR
INOCULIN* I MSI I INITEK* I NODULANT* I FERROGEN*
THE POWER OF 2
Hayatın her alanında güzel bir ahenk vardır. Örneğin, yüksek kaliteli
döküm parçalar elde edebilmeniz için bizim teknolojimiz ve sizin
dökümhaneniz. Veya günlük hayatta kullandığımı mükemmel teknolojileri
üreten mühendislerin ellerinde sizin döküm parçalarınız.
Dökümhane uzmanlarımız metalurjik ihtiyaçlarınıza uygun yenilikçi
çözümler geliştirmenize yardımcı olmak için her zaman hazırlar.
Bizim ürünlerimiz, hizmetlerimiz ve uzmanlığımız ve sizin becerileriniz
ve proses bilginizle dökümhane operasyonlarınızın gerçek potansiyelini
ortaya çıkaralım.
Ürününüzün mekanik özelliklerini iyileştirmek, metal kalitesini artırmak,
emisyon oranını düşürmek, israfı önlemek veya proses kontrolünüzde
artış sağlamak istiyorsanız, Foseco’ya güvenebilirsiniz.
Her türlü dökümhane ihtiyaçlarınız için, bizimle irtibata geçin.
Sizin dökümhaneniz ve Foseco. Çözüm üreten ortaklık.
ŞİMDİ YERLİ
Telefon: 0262 677 1050
Faks:
0262 677 1060
[email protected]
www.foseco.com.tr
* INOCULIN, INITEK, NODULANT ve FERROGEN Vesuvius Grubu’nun tescilli markasıdır ve lisanslı kullanılabilir.
başkandan...
YENİ OFİS KATIMIZ HAYIRLI OLSUN
Değerli Meslektaşlarım,
Bir seneyi daha geride bıraktık. 2011 yılının bu son dergisini çıkarmakta biraz geciktik. Elimizde
olmayan nedenlerle oluşan bu gecikme için sizlerden özür diliyor ve sizlerle bu satırları paylaşabilmenin mutluluğunu yaşadığımı ifade etmek istiyorum.
Yıllardır yönetimlerimizin, derneğimize yeni bir mekân kazandırmak için çalıştığı malumunuzdur. Ancak, ya beğenilenlere mevcut para yetmedi ya da paranın yettiği beğenilmedi. Bizim de
iki yıllık çalışma dönemimizde önemli hedeflerimizden biri buydu. Zira uygun mekân olmadan
kadrolaşamıyorsunuz, kadrolaşamayınca da üyelerinize yeterli hizmeti veremiyorsunuz. Faaliyet
dönemimizin sonuna geldiğimiz bu günlerde, Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarımın ve genel sekreterimiz Kubilay Dal’ın üstün çabalarıyla mevcut mekânımıza yakın bir yer olan İstanbul ili, Şişli
ilçesi, Dikilitaş Mahallesi 58 pafta, 2 ada, 30 parsel sayılı, 258/2400 arsa paylı 3. Normal kat 6. Bağımsız bölüm numaralı gayrimenkulü almaya karar verdik. Mecidiyeköy 18 Plaza’da ki, brüt 300
metrekare, net 250 metrekare olan bu ofis katının mevcut iç bölmeleri çok ufak bir tadilatla bize
uygun hale getirilebilir. Ve o kata ait 5 araçlık kapalı otoparkı bulunmaktadır. Bina son derece merkezi bir konumdadır. Büyükdere caddesine paralel 1. sokakta metroya ve Mecidiyeköy meydanına
250 metre, Cevahir Alışveriş Merkezi’ne ise 50 metre uzaklıkta bulunmaktadır. Bedeli Sayın Uğur
Kocaoğlu tarafından pazarlıkla 1.600.000 TL’ye indirilmiştir. Yapılan araştırmalar mevcut ofis binamızın en fazla 400,000 TL’ye değerlendirilebilineceğini göstermiştir. Genel Kurulumuzun bize verdiği yetkiye dayanarak, yıllardır siz değerli üyelerimizin ödediği aidatlardan oluşan birikimlerimiz
ve mevcut binamızın satışından elde edilecek gelirle, bu mekânı satın almaya karar verdik. Yeni
ofis binamıza, içinde kiracı olduğu için Eylül 2012’de taşınabileceğiz ve taşınana kadar da mevcut
binamızı kiracı olarak kullanacağız. Mevcut binamızın alımını gerçekleştiren Mete Nakiboğlu ve
Yönetim Kurulu arkadaşlarının o dönemde ne gayretlerle bu binayı alabildiklerini şimdi daha iyi
anlıyor derneğimiz adına bir kere daha teşekkür ediyor, şükranlarımızı sunuyorum. Yeni
ofis binamızın da derneğimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
Bu senenin son yemekli toplantısını 9 Aralık 2011 tarihinde İstanbul Swiss
Otel’de gerçekleştirdik. Yemek öncesinde, TCMB eski Başkan Yardımcısı, Radikal
ve Dünya gazetelerinde çıkan makalelerinden ve istikrar programları, parasal ve
uluslararası iktisat, para krizleri, büyüme kuramları konularındaki çalışmalarıyla
tanıdığımız TOBB ETÜ, İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Fatih Özatay “Türkiye Ekonomisindeki Muhtemel Gelişmeler” konulu bir sunuş yaptı. Kendisine bu çalışmasını bizimle paylaştığı için teşekkür ederiz. Sunuşu
derneğimizin web sayfasında bulabilirsiniz.
Bu sene yıl sonunda yapmayı planladığımız 35’inci kuruluş yılı balomuzu, hepimizi derinden üzen terör olayları ile Van ve Erciş’de
yaşanan depremler nedeniyle ileri bir tarihe erteledik. Baloda dağıtmak niyetiyle hazırladığımız üyelik plaketlerimizi Swiss Otel’de
gerçekleştirdiğimiz yemekli toplantıda katılan üyelerimize verdik.
Plaketimizde, ahşap bir kaide üzerine yerleştirilmiş bronz döküm
bir Hitit Güneşi Kursu yer almaktadır. Bronz Kurslar Heykeltıraş Selim Kamer ve İbrahim Şafak tarafından Ankara Heykel Atölyesi’nde kabuk kalıp yöntemiyle dökülmüştür. Plaketlerde yer alan kurs her ne kadar Hitit adını
taşımakta ise de Anadolu’nun en eski uygarlığı olan ve
Hititler’den, yaklaşık 300 yıl önce, bu yörede varlıkları
bilinen “Hattiler”e aittir ve Hitit döneminin öncesine ait
bir semboldür. O dönemlerde insanlar çok tanrılı dinlere inanırlarmış ve Güneşin yeryüzüne bolluk, bereket
getirdiğine inandıkları için güneşi kutsal sayarlarmış.
Kursta yer alan yuvarlağın güneşi ya da gökyüzünü,
çevredeki yedi adet çıkıntıların gökkuşağını, üç adet tomurcuğun tabiatı ya da bitki örtüsünü sembolize ettiğine, üç adet sallanan çemberin ise çıngırak vazifesi gördüğüne inanılırmış. Tunçtan yapılmış bu güneş kursları
ahşap asaların ucuna takılır, sallandığında halkalar ses
çıkarır ve bu ses, o merasime katılanlara bir huşu, ayrı
bir hava verirmiş. Törenlerin sonunda ise bu kurslar, kral
mezarlarına, ölü hediyesi olarak bırakılırmış. Kursların
örnekleri Çorum - Alacahöyük yöresindeki Hatti krallarının mezarlarında bulunmuştur ve eski Tunç Çağına yani
günümüzden yaklaşık 4 bin 300 yıl öncesine ait oldukları düşünülmektedir. Plaketlerin ofisinizin bir köşesini
süsleyeceğine inanıyorum ve bugüne kadar plaketlerini
alamayan üyelerimizin derneğimizle temasa geçmelerini rica ediyorum.
Bu yıl 11. Ankiros fuarını ve 6. Döküm kongremizi gerçekleştireceğiz. Dernek yönetimimiz kongrenin daha
geniş bir katılımla ve sektör mensuplarımızın beklentilerine daha fazla cevap verecek zenginlikte bir içerikle
gerçekleştirilmesinin sağlanması için çalışmalara başlamıştır. Sunumlarla ilgili olarak tüm üyelerimizin katkılarını özellikle rica ediyorum.
T.C. Ekonomi Bakanlığı yetkililerine, yapmakta oldukları Sektörel Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) çalışmalarına
katkı olması açısından kendilerine, TOBB Türkiye Döküm Sanayi Meclisi ve TÜDÖKSAD olarak sektörümüzün
yarattığı katma değer ve ithal girdilerimiz konularında
detaylı bilgi aktardık. Bakanlığın bu konu ve Sektörel
teşviklerin hazırlanması konularındaki çalışmalarını dikkatle izliyoruz. Bu kapsamda Ereğli Demir Çelik Fabrikası
TÜDÖKSAD
yetkilileri ile Bakanlığımızın yönlendirmeleri sonucunda
gerçekleştirilen toplantıda, önümüzdeki günlerde sektörümüzün ihtiyacı olan miktar ve kalitede döküm pikinin üretileceği müjdesini aldık. Bunu sizlerle paylaşmak
istiyorum. Bakanlık bürokratlarına bu nedenle teşekkür
ediyor, kısa bir süre içinde primer alüminyum döküm
hammaddeleri için de sizlere aynı müjdeyi verebilmeyi
ümit ediyorum.
2012 yılına girdiğimiz bu günlerde, yeni yılın bize neler
getireceğini incelersek; bankacılık sektöründe başlayan
ve finansal kriz olarak adlandırılan küresel krizin etkilerini azaltabilmek için alınan ve uygulamaya konulan
teşvik tedbirleri, para politikaları ve finans sektörünü
iyileştirmeye yönelik tedbirler nedeni ile 2010 yılında
bütün ülke ekonomilerinde bir iyileşme gözlenmiş, belirli büyüme oranlarına ulaşılmış ve uluslararası ticaret
hacminde bir artış yaşanmıştır. Ancak alınan tedbirler
krizden etkilenen ülkelerin bütçelerini olumsuz yönde
etkilemiş ve 2011 yılında bu ülkelerin kamu borçları
artmış, bu borçlanmanın sürdürülebilirliği sorgulanmaya başlanmış, büyüme hedeflerinde revizyonlara gidilmiş enflasyon oranlarında bir yükselme görülmüştür.
Bu arada, kriz sonrası yaşanan kur dalgalanmaları, arz
- talep dengesizlikleri gibi nedenlerle petrol, doğalgaz,
emtia ve gıda fiyatlarında meydana gelecek değişiklikler Türkiye ve Türkiye gibi ekonomisi enerji fiyatlarına
bağımlı ülkeler için 2012 yılında önemli bir risk oluşturmuş ve küresel ekonomilerde ikinci dip ve/veya 20082009 krizindekine benzer korkular yaşanmaya başlamıştır. 2011 yılında, gerçekleşmesi beklenen yüzde 8
civarındaki GSYH büyüme oranı ile Çin’den sonra dünyanın ikinci en hızlı büyüyen ekonomisi konumundaki
ülkemizde işsizlik de yüzde 10’ların altına inmiştir. Ancak enflasyonda beklenen hedefler yakalanamamıştır.
2011 yılında gerçekleşen 134,6 milyar Dolar ihracat ve
241,2 milyar Dolar ithalat ile yaklaşık 107 milyar dolara
ulaşan dış ticaret açığının körüklediği ve 100 milyar Dolar sınırına dayanan cari açık sorunu ve cari açığın milli
gelire oranının yüzde10’lara varması nedenleriyle, büyümenin sürdürülebilirliği konusu ciddi bir sorun olarak
ortaya çıkmaktadır. 2012’de ekonomimizde bu baskılar,
alınmış ve alınacak ilave tedbirlerle 2011 yılında yaşadığımız büyümenin hızının kesileceği ve yerine çok
daha düşük bir büyüme yaşanacağı öngörülmektedir.
Hükümetimiz 2012 büyüme oranı hedefimizi yüzde 4
olarak vermektedir. IMF ise Türkiye ile ilgili değerlendirmesinde, büyümenin 2012’de keskin bir düşüşle yüzde
2’ye gerileyeceği tahmininde bulunmaktadır. 2011 son
çeyreğinde düzeltme olarak uygulamaya konulan döviz değer ayarlamasında da fren tutmamış TCMB döviz
satarak engelleme çalışmalarına rağmen 1.75 TL’de durması beklenen USD değeri 1.9-2.0 TL’lere çıkmıştır. Sayın
Ali Babacan tarafından, merkez bankamızca satılan bu
dövizlerin yurt dışına çıkmamakta ve resmi hesaplardan
özel hesaplara bir döviz hareketi olduğu, ifade edilmektedir. Bu döviz rezervimiz için çok önemli bir husustur.
Keşke bu düzeltmeler daha düşük bir hızda uygulamaya
konsa ve tedricen yapılsaydı. Şimdi ilave tedbirlerle bu
aşırı değerlenmenin verdiği hasarları ortadan kaldırmaya çalışmıyor olsaydık. Sonuç olarak 2012 ve sonraki
yıllarda iç sorunlara ilaveten ekonomimizin yurtdışına,
özellikle de ihracatımızın en fazla olduğu AB ekonomilerine bağımlı olarak şekilleneceğini söyleyebiliriz. Bu
arada Avrupa’da hem ülkeler bazında hem de ortak politikalarda daha olumlu kararlar, tedbirler alınır ise Euro
bölgesinde işlerin iyiye doğru yönelmeye başlayacağını
düşünülebiliriz. Aksi takdirde Avrupa Merkez Bankasının (ECB) para basmaya devam edeceği ve ekonomik
problemlerin içinden çıkılmaz bir hale geleceği kesindir.
Bütün bu belirsizliklerin yanı sıra 2011’de Kuzey
Afrika’da başlayan ve Orta Doğu’ya doğru yayılma eğilimi gösteren ve demokratikleşme diye tanımlanan, perde arkasında dış güçlerin bulunduğu bir dönem yaşanmaktadır. Bu sürecin biran evvel sonuçlanması ve yeni
düzenin dengesinin biran evvel sağlanması gerektiğini
düşünmekteyiz. Bugünlerde Suriye’de kendini gösteren
iç karışıklıkların ve ülkemizin bu karışıklıkta taraf gibi
görünmesinin ülkemizin uzun yıllardan beri benimsediği büyük Atatürk’ün “yurtta sulh cihanda sulh” felsefesi
ile ne derece de bağdaştığı tartışılır. Bu komşu ülkelerin,
ülkemizde mevcut olan teröre destek verme olasılığı da
2012 yılının terörle mücadele açısından da pek sakin
geçmeyeceği değerlendirmesinin yapılmasını mümkün
kılıyor.
Bütün bunlara ilaveten iç siyasetimizde son günlerde
tartışmaya açılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin süresi ve Sayın Başbakanımızın sağlık durumu hakkında
konuşulan rivayetler 2012 yılının her açıdan problemli
geçeceğini, 2011 yılını aratacağını ve huzurlu bir ortam
yaşamakta zorlanacağımızı gösteriyor. 2012 yılının bütün bu olumsuzlukların ortadan kalktığı bir yıl olmasını, memleketimize ve bütün meslektaşlarıma hayırlı ve
uğurlu gelmesini, sağlık, mutluluk, başarı ve bol kazanç
getirmesini diler, hepinizi muhabbetle kucaklar, en derin saygılarımı sunarım.
M. Niyazi Akdaş
TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanı
İÇİNDEKİLER
ARALIK / 2011
4
BAŞKANDAN
10
DERNEKTEN HABERLER
• TÜDÖKSAD Üyeleri Yıl Sonu Yemeğinde Buluştu
• Ankiros “2. Dökümün Fotoğrafları” Yarışması ve Sergisi
14
DÖKÜM KUMU
• Türkiye’de Döküm Kumu Üzerine Bir Söyleşi: Atilla Uçar
24
14
ÜYELERDEN HABERLER
• Demisaş’tan CGI Üretimi ile Otomotiv Dünyasina Destek
• Heraeus Electro-Nite’tan Çelikte Hidrojen Semineri
• İgrek Yeni Yatırımları ve Teknolojisiyle 2012’den Umutlu
• Cevher Grup 56. Yılını Paydaşları ile Kutladı
• Foseco’dan Yeni Teknolojiler
• Foseco’da Görev Değişimi
• Kumsan’a İSO’dan Onurlu Ödül
“ŞİLE’DE KUM MADENLERİ
REHABİLİTASYONLA BULUŞMALI”
Kumsan’ın Genel Müdürü Atilla Uçar çevreye
zarar vermeden, gerekli rehabilitasyonlar
yapılarak Şile’deki kum madenlerinden uzun
yıllar faydalanılacağına inanıyor.
36
DÜNYA DÖKÜM ÜRETİMİ
•
Rakamlar, Yıllık Döküm Üretiminde Artış Olduğunu
Gösteriyor
•
42
CAEF Avrupa Döküm Sanayi Eğilim Göstergeleri
ENERJİ VERİMLİLİĞİ
• Akıllı Enerji Çemberi Yenilikçi Ankara Proje Pazarı’ndaydı
10
48
MAKALE
• TPM (Toplam Üretken Bakım) Uygulamaları
TÜDÖKSAD ÜYELERİ YIL SONU
YEMEĞİNDE BULUŞTU
KÜNYE
TÜRKDÖKÜM / TURKCAST DERGİSİ İMTİYAZ SAHİBİ: Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı M. NİYAZİ AKDAŞ
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: KUBİLAY DAL (Genel Sekreter) YAYIN KURULU: UMUR DENİZCİ - MEHMET ATİK - UĞUR KOCAOĞLU - UĞUR DEMİRCİ - SEYFİ DEĞİRMENCİ
DR. CAN AKBAŞOĞLU - PROF. DR. E. SABRİ KAYALI - M. ERHAN İŞKOL - CAN DEMİR - TEVFİK GÜNHAN
YÖNETİM YERİ: Yasemin Sok. Birlik Apt. No: 7 / 3 34349 Gayrettepe - İSTANBUL Tel: 0212 267 13 98 Faks: 0212 213 06 31 www.tudoksad.org.tr
YAYINA HAZIRLAYAN: TEMATİK MEDYA Yayıncılık ve Ajans Hiz. Ltd. Şti. BASKI: Promat Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş Tel: 0212 622 63 63
YAYIN TÜRÜ: Yerel - Süreli / TÜRKDÖKÜM - TURKCAST dergisi 3 ayda bir yayınlanır. Dergimizdeki yazılar kaynak gösterilerek kısmen veya tamamen yayınlanabilir.
KAPAK FOTOĞRAFI : Dökümün Fotoğrafları - Ahmet Çelik
36
63
KONGRE/FUAR
• Hannover Messe 2012’de Yeşil Teknolojiye Odaklanıyor
• Alüminyum Sektörü Aluexpo 2011’de Buluştu
56
RAKAMLAR, YILLIK DÖKÜM
ÜRETİMİNDE ARTIŞ OLDUĞUNU
GÖSTERİYOR
HABER
• METMAT, 6. Ankiros Döküm Kongresi’ne Hazırlanıyor
• ITÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü 50.Yılını
Kutladı
• Çöpe Atmadan Önce Bir Daha Düşünün
60
62
HAMMADDE PİYASALARI
• TÜDÖKSAD Hammadde Fiyat Endeksi
• Türkiye’nin Pik Demir İthalatları 1 Milyon Tonu Aşıyor
TEKNİK MAKALE
• Dünya Alüminyum Ticaretinde Türkiye’nin Yeri
70
70
İÇİMİZDEN BİRİ
İÇİMİZDEN BİRİ:
HALİL KAYA GEDİK
• Halil Kaya Gedik
80
ÜYE REHBERİ
82
YAYINLARIMIZ
İNDEKS
Almanya’da aldığı metal ve kaynak
teknolojileri teknik eğitimiyle uluslararası
kaynak mühendisi diplomasına sahip.
Almanya dönüşü 1957’de Devlet Demir
Yolları’nda başlayan iş yaşamı sayısız
başarılar ile dolu.
AMCOL MİNERAL.......................................25
FERRO TRADE...............................................55
MARMARA METAL.........................................7
ANKİROS........................................................51
FOSECO.............................................................3
TEKNO METALURJİ......................................23
AVEKS............................................arka kapak
HERAEUS.................................arka kapak içi
TOSÇELİK....................................ön kapak içi
EGES................................................................19
HİDROSER...............................................34-35
EVREN.............................................................13
INDUCTOTHERM.........................................43
DERNEKTEN
TÜDÖKSAD Üyeleri
Yıl Sonu Yemeğinde
Buluştu
Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği, geleneksel hale getirdiği “Yıl Sonu Yemeği”nde
üyeleriyle buluştu. Üyeler tarafından beklenilenin üstünde ilgi gösterilen yemekli
toplantıda, katılan üyelere firma düzeyinde üyelik plaketi takdim edildi.
T
ürkiye Döküm Sanayicileri Derneği’nin 9 Aralık 2011 tarihinde İstanbul Swissotel’de düzenlediği yıl sonu yemeği üyelerinin yoğun
ilgisi ile gerçekleşti. Dernek Genel Sekreteri
Kubilay Dal’ın açılış konuşmasının ardından TOBB-ETÜ
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih
Fatih Özatay ekonomik değerlendirmelerde bulunduğu bir sunum yaptı.
Üyelerin her zaman ilgi gösterdiği yemekli toplantıların en önemli özelliği, sektör temsilcilerinin ve çalışanların yoğun iş temposu arasından bir nebze de
olsa uzaklaştırıp birbirleriyle sohbet etme, bilgi alış
verişinde bulunabilme olanağı yakalamaları. 2011 yıl
sonu yemeği de bu özelliğiyle öne çıktı. Katılım sayısının fazla olması hem yönetim kurulu üyelerini hem
de katılımcıları oldukça memnun etti. 9 Aralık’taki buluşmada da sektör çalışanları yılın yorgunluğunu kok-
10
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
teyl ve akşam yemeğiyle çıkarırken, meslektaşlarıyla
bir araya gelerek stres atmış oldular. Bu yemeğin bir
başka özelliği ise TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanı
Niyazi Akdaş’ın bizzat kendisi ilgilenerek, emek harcayarak hazırlattığı üyelik plaketiydi. “Hitit Güneşi Dökümü Plaketi” yemeğe katılan üyelere taktim edildi. Tüm
üyeler için hazırlanan Hitit Güneşi Dökümü Plaketi’nin
üzerindeki Hitit Güneşi, döküm olarak yapıldı, aldındaki kaide de yine bir dökümhanenin modalhanesinde model olarak hazırlandı.
Yemekli toplantının açılış konuşmasını yapan TÜDÖKSAD Genel Sekreteri Kubilay Dal, yönetim kurulu adına herkesi selamlayarak, dernek çalışmaları, ekonomik ve siyasi durumla ilgili kısa bilgiler verdi. Döküm
sektörünün global krizden sonra eski kapasitelerini
yakalamaya başladığına dikkat çeken Kubilay Dal,
var olan iyileşme ve geleceğe umutlu bakmanın en
DERNEKTEN
önemli göstergesinin dernek üye firmalarının yapmış olduğu önemli yatırımlar olduğunu söyledi. Hemen hemen tüm üyelerin yatırım yaptığını ve dökümhanelerde
kapasite artışına gittiklerini söyleyen Kubilay Dal, artan kapasitelerin aynı zamanda önümüzdeki yıllar için soru işaretleri
de doğurduğunu belirtti. Doğru zamanda
doğru yatırım kararlarının önemli olduğunu vurgulayan Kubilay Dal 2012, yılında
da yatırımların devam edileceğininin görüldüğünü söyledi. Kubilay Dal yemekli
toplantıya katılan herkese yönetim kurulu
adına teşekkür ederek, sözü Prof. Dr. Fatih
Özatay’a verdi.
Prof. Dr. Fatih Özatay
Kubilay Dal
Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı, Radikal ve Dünya gazetelerinde çıkan makalerülemeyeceği konusunda sanırım kimse farklı düşünlerinden ve istikrar programları, parasal ve uluslararası
müyordur. 2012 yılında büyüme hızımızda bir miktar
iktisat, para krizleri, büyüme kuramları konularındaki
düşüş yaşanacaktır” dedi.
çalışmalarıyla tanınan TOBB ETÜ, İktisat Bölümü ÖğreBüyüme, işsizlik, enflasyon, cari açık, dış ticaret, döviz
tim Üyesi Sayın Fatih Özatay “Türkiye Ekonomisindeki
kuru ve faiz, maliye ve para politikası ana başlıklarıymuhtemel gelişmeler” konulu bir sunuş yaptı.
la sunumuna devam eden Fatih Özatay, şuan Türkiye
Türkiye ekonomisinin muhtemel gelişmeleri üzerinde
ekonomisinin en büyük sorununun cari işlemler denduran ve güncel ekonomik göstergeler hakkında bilgesindeki bozulma olduğunu söyledi. Fatiy Özatay
gi veren Fatih Özatay, bu bilgilerini hazırlamış olduğu
cari dengesizlikle ilgili şunları söyledi: “İthalat, ihracat
grafiklerle de destekledi. Türkiye ekonomisinin 2011
ve turizm ile mütehatlik hizmetlerimizden kazandığıyılında yüksek bir büyüme hızı yakaladığını bu büyümız dövizden çok daha fazla döviz ödemesi yapıyoruz.
me hızının yüzde 7,5 ila 8 arasında olmasının beklenÖdediğimiz bu dövizin 2011’deki tutarı arttı. Ekonomidiğini belirten Fatih Özatay, geçmiş performanslara
mizin en zayıf tarafı bu cari işlemlerdeki dengesizliktir.
bakıldığında bunun oldukça yüksek bir büyüme hızı
Türkiye ekonomisi çokhızlı büyüdüğü dönemlerde bu
olduğunu söyledi. Son 50 yıllık büyüme hızımızın
açık da çok hızlı büyüyor.”
yüde 4,8 ve ya son 10 yıla bakıldığında bu büyüme
Yemekli toplantıda yaklaşık bir saat süren Prof. Dr. Fahızının ortalama yüzde 5 olduğunu vurgulayan Fatih
tih Özatay’ın sunumundan sonra katılımcılar akşam
Özatay, 201’de ise yüzde 8’lere varan bir büyüme hıyemeğine geçti. Yemek sırasında ve bitiminde TÜzının çok önemli olduğunu söyledi. Fatih Özatay, “bu
DÖKSAD Yönetim kurulu üyeleri ve çalışanları katılan
büyeme hızına bakıldığında, ister istemez herkesin
tüm üyelerle yakından ilgilenerek herkese teşekkür
veya iktisatçıların aklına ilk gelen bunun sürdürülüp
edip, yeni yıllarını kutladılar.
sürdürülemeyeceğidir. Ama bu büyüme hızının sürdü-
Türkdöküm
11
2.
Ankiros Dökümün Fotoğrafları
Yarışması ve Sergisi
13 – 16 Eylül 2012 tarihleri arasında Tüyap sergi salonlarında yapılacak olan 10. Ankiros / Annofer /
Turkcast Fuar ve 6. Döküm Kongresine paralel olarak “Döküm” konulu bir fotoğraf yarışması ve sergisi düzenlenecek.
İlki geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen “Dökümün Fotoğrafları” sergisine gösterilen ilginin ikincisinde de artarak devam edeceği ve bu serginin gelenekselleşmesine katkıda bulunacağı beklenmekte.
Sergi 13 Eylül 2012 tarihinde saat 13:00’ da Tüyap İstanbul adresindeki sergi alanında dereceye giren eserlere
ödülleri takdim edilerek sergi tören ile açılacak, fuara ve kongreye katılanların ziyaretine açık olacaktır.
Serginin ulusal medyada haber olarak yer alması için tanıtım çalışmaları yapılacaktır.
KATILIMCILAR
Döküm sektörü ile ilişkisi olan tüm amatör ve profesyonel fotoğrafçılar, çektikleri siyah beyaz veya renkli fotoğrafları sergide değerlendirmek üzere gönderebilirler.
KONULAR
Ana tema: “Döküm ve Dökümcüler” olarak belirlendi.
FOTOĞRAF KONULARI;
• Döküm süreçlerinin görüntüleri,
• Döküm çalışanları (portre veya grup),
• Döküm parçaları (güncel, tarihi, arkeolojik),
• Döküm makineleri, techizatı, tesisleri,
• Takım çalışmaları,
• Dökümde yeni teknolojiler,
• Mikroskopik yapılar.
FOTOĞRAFLARIN ÖZELLİKLERİ
• Her katılımcı enfazla 10 fotoğraf ile yarışmaya katılabilecektir.
• Fotoğraflar, dijital ortamda (CD’ye yazılmış), jpg formatında
teslim edilecektir.
• Fotoğrafların çözünürlüğü 300 dpi, kısa kenarı en az 2848 pixel olacaktır, uzun kenar için sınırlama bulunmamaktadır.
• Fotoğraflarda temel müdahalelerin (kontrast, keskinlik, ton-
lama gibi) dışında başkalaştırmaya gidilmemeli, orijinal kadrajda yer almayan unsurlar eklenmemelidir.
2006 yılından önce çekilen fotoğraflar değerlendirme dışında kalacaktır.
•
ÖDÜLLER
Yarışmada Birinciye 2000, İkinciye 1000 Üçüncüye 500 Tl nakit
ve sponsor hediyeleri ödül olarak verilecektir.
KATILIM ŞEKLİ VE SÜRESİ
• Fotoğrafların isimlendirilmesi; Katılımcı rumuzu (6 haneli)-
fotoğrafın sıra numarası- fotoğrafın ismi şeklinde olacaktır (örneğin; 661155-01-dokumhane calisanlari.jpg)
Fotoğraflar, yukarıda belirtilen şekilde isimlendirildikten
sonra CD’ye (veya DVD’ye) kaydedilecek, bu CD (DVD) üzerine
sadece rumuz (6 haneli) yazılacaktır.
Aynı CD (DVD) içine fotoğrafçının vesikalık / portre bir fotoğrafı da eklenecektir.
Katılımcı ekli başvuru formunu okunaklı bir şekilde dolduracaktır. Katılımcının sivil fotoğrafı ile birlikte fotoğraf sanatına
•
•
•
ilgisini anlatan kısa bilgi, Fotoğrafın; İsmi veya rumuzu, Çekildiği yer, Tarih, Hikayesi (En fazla 50 kelime)
CD ve katılım formu korumalı bir zarf içine konulacak ve aşağıda belirtilen adrese 15 Haziran 2012 tarihine kadar gönderecektir. Postada oluşabilecek hasarlardan derneğimiz sorumlu
tutulamayacaktır.
•
GÖNDERME ADRESİ
Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDÖKSAD)
2. Dökümün Fotoğrafları Sergisi
Yasemin Sokak Birlik Sitesi No:1/3
Gayrettepe / İSTANBUL
Tel: 0212 267 13 98
e-mail: [email protected]
SON KATILIM TARİHİ
• 15 Haziran 2012
DEĞERLENDİRME VE SERGİ
Gelen fotoğraflar, seçici kurul tarafından değerlendirildikten
sonra sergilemeye değer bulunanların baskıları yapılıp, sergi
için hazırlanacaktır. Bu sergi için birinci, ikinci ve üçüncü olmak
üzere değerlendirme ve ödüllendirme yapılacaktır.
Gönderilen CD ve DVD ler iade edilmeyecektir.
Sergilenen fotoğraflar için bir sergi kataloğu hazırlanacaktır.
Her katılımcıya ücretsiz olarak 10 adet basılı katalog gönderilecektir.
Gönderilen fotoğraflar, Tüdöksad tarafından, TürkDöküm Dergisinde, internet sitesinde ve Tüdöksad’ca organize edilecek
kongrelerde eser sahibinin ismi belirtilmek kaydı ile telif ücreti
ödenmeden kullanılabilecektir.
Sergilenen fotoğraflar için bir bedel ödenmeyecektir. Seçici
Kurul’un kararı kesindir.
DÖKÜM KUMU
RÖPORTAJ
“Şile’de Kum Madenleri
Rehabilitasyonla
Buluşmalı”
Döküm sanayinin en önemli girdilerinden biri olan kum,
yanlış bilinenin aksine kolay temin edilen, kolay çıkarılıp
işlenen bir hammadde değil. Kaliteli bir döküm kumunu
elde etmek için de pek çok kriterin bir araya gelmesi gerekiyor. Çünkü döküm kumu ancak hünerli ellerde doğru biçimde işlenirse döküme yoldaş olabiliyor. Döküm
sanayi için bu denli elzem olan kumun tedariği ise bu
ürünü çıkarıp işleyen firmalar için giderek zorlaşıyor. Gerek çevre ve ormancılık kanunları, gerekse Türkiye ekonomisinin genel durumu kum sektöründe gelecek
beklentilerinde kaygıya neden oluyor. Döküm
sektörüne kum tedariğinde ana damar olarak ön plana çıkan Şile bölgesi zengin maden kaynakları ile pek çok maden firmasına
ev sahipliği yapıyor. Ancak maden kaynaklarını, orman alanlarını ve de yerleşim
yerlerini bir arada bulunduran Şile tüm bu
özellikleri ile zenginlik sunarken karmaşaya da neden oluyor. Şu günlerde çevrecilerle sanayicileri karşı karşıya getiren
Şile’de maden sahalarının kapatılması
gündemde. Ancak bölgeden kum çıkaran işletmelerden Kumsan’ın Genel
Müdürü Atilla Uçar çevreye zarar vermeden, gerekli rehabilitasyonlar yapılarak Şile’de bu kıymetli madenden
uzun yıllar faydalanılacağına inanıyor. Uçar; “Kum sektöründe bizim
gibi çalışan firmalar, zeminin 2 ila
6 metre derininde çalışıyorlar. Bizler sahalarımızı rehabilite ederek
tekrar ağaçlandırılmış bir şekilde
Çevre ve Orman Bakanlığı’na
iade ediyoruz. Kumsan olarak
son 10 yılda çalıştığımız yaklaşık 30 hektar alanı rehabilite
sonrası ağaçlandırıp bakanlığa teslim ettik” diyor.
14
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
RÖPORTAJ
Kumsan ne zaman ve nasıl kuruldu?
Kumsan, 1980 yılında 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın
başkanı olduğu Demir Çelik Döküm Sanayicileri Derneği içerisinden 22 döküm üreticisi firma tarafından kurulmuş bir firmadır. Orta ve uzun vadede silis kumu tedariğinde karşılaşılan veya karşılaşılabilecek riskleri ortadan
kaldırmak amacıyla kurulmuş bir firmayız. Silis kumu
tedariğinin kesintisiz sürdürülmesi, başta döküm sektörü olmak üzere tedarikçisi olunan sektörlerin ürünlerini büyük oranda ihraç ediyor olmasından dolayı çok
önemli. İlk üretimini 1986 yılında yapan Kumsan, o yıla
13 bin ton üretimle başlamış. Bugün ise yılda 250-300
bin ton arasında üretim yapıyoruz. Tabi 1986’dan 2011
yılına gelindiğinde Kumsan’da hitap ettiği sektörlerin de
büyümesi ile kalite ve miktar beklentileri doğrultusunda üretim teknolojisi ve kapasite açısından önemli gelişmeler oldu. Ayrıca bu zaman zarfında silis kumunun
kullanım alanlarında
da artış söz konusu
oldu. 1986 yılında sadece döküm sektörü
için üretim yapıyorken
şu an piyasa şartlarına
bağlı olarak, döküm
sektörü dışında altyapı yatırımlarının vazgeçilmez ürünü cam
elyaf takviyeli polyester boru sektörü, yapı
kimyasalları ve inşaat
sanayinde Türk sanayisine hizmet veriyoruz.
Sektörlerdeki inişli çıkışlı seyre göre toplam
üretimimizin yüzde 60
ila 70’i döküm sanayisine yönelik. Geri kalan
kısım ise yapı kimyasalları ve cam elyaf takviyeli polyester boru ve inşaat sektörüne yönelik.
İki ana fabrika tesisi ve şile bölgesindeki maden sahalarımızla hizmet veriyoruz. Şile bölgesinde 2 adet ruhsatlı maden sahamız var. Şile’de üretim tesisimiz mevcut.
Ayrıca Zonguldak Kozlu-Ilıksu mevkiinde 1200 hektarlık
kum ruhsatlı sahamız var. Maden havzalarından getirdiğimiz tuvönan kumun zenginleştirilmesi ve tane boyutuna göre sınıflandırılması işi Şile’deki ana tesisimizde
yapılıyor. Burada 63 mikron ile 1.000 mikron arasında
sınıflandırılan yüzde 4-7 rutubetli ürün, kurutma işlemine tabi tutulmak üzere Tuzla tesisimize naklediliyor.
Tuzla kurutma tesisimiz 2007 yılında Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’nde kuruldu. Kurutma sistemini, yapılan ön
araştırmalarda yanma, yakıt kokusu, kumun aşırı sıcak
olması gibi kullanıcı sorunları dikkate alınarak akışkan
yataklı olarak tercih ettik. Bu sistem silis kumu üreticileri arasında tektir. 2011 yılında bu 2 tesisimizde yaklaşık
240 bin ton üretimimiz ve satışımız olacak.
Kuma döküm yapan
dökümhaneler için
kumun önemi herkes
tarafından biliniyor.
İyi döküm kumu nedir, nasıl olmalıdır?
Dökümde
döküm
kumunun
önemi
çok büyüktür. Çünkü
Türkiye’de
dökülen
yaklaşık 1 milyon 500
bin ton civarında sıvı
döküm
madeninin
çok önemli bir bölümünü bu kumun içine
dökersiniz. Tabii maça
yapımında kullanılan
kumu ayrı tutuyorum.
Dökümün kaliteli olmasında yaklaşık 200
adet faktör sayılır. Bu
faktörlerin yüzde 50’si direkt döküm kumu ve kum sistemler ile ilgilidir. Sinterleşme sıcaklığı, tane boyutu,
kumun tane dağılımı, mukavemeti, kil oranları, kumun
köşeliliği, köşelilik katsayısı, silis oranları, mineralojik
yapısı, alümina, alüminyum, magnezyum, demir oranlarının hepsi kaliteli ve sakatsız dökümün olmazsa olmazlarındandır. Dolayısıyla Türkiye’de döküme uygun
spesifikasyonlarda kaliteli kumu ve kum sahaları bulmak da çok kolay değildir. Kumun kolay bulunduğu gibi
yanlış bir algı vardır. Kum denilince halkımız dağ - taş,
her taraf kumdur diye düşünüyor. Ama bu doğru değil.
Her sektör için kum farklıdır.
Bir silis kumu maden sahasını işletmeye alabilmeniz için;
birincisi maden kanununa göre tuvönan olarak enaz
yüzde 80 SiO2 ihtiva ediyor olmalıdır. İkincisi bu saydığım fiziksel ve kimyasal özelliklerin hepsini aynı anda
sağlıyor olmalıdır. Üçüncüsü ise navlun, tüketicimizi
zorlamamalıdır. Talep edilen silis kumu sektöre göre
Şuandaki orman izinlerimiz
31.12.2014 yılına kadar. Bu tarihten
sonra ne olacağı konusunda bir
belirsizlik yaşanıyor. Dolayısıyla
Türkiye için çok önemli olan
bu hammaddeyi tedarikimiz
sırasında ciddi sıkıntılar olabilir. Bu
hammaddenin ithal ikamesi son
derece zor. Kum, mal olarak ucuz
ama navlun ve nakliye, stoklama
ve finansman açısından son derece
yüksek maliyetli bir hammadde
22 şirketin ortaklığı hala devam ediyor mu?
Bu 22 şirketin ortaklığı devam ediyor. Fakat esas üç ana
ortağımız var. Bunlar Erkunt Sanayi A.Ş., Adarad Döküm
A.Ş. ve Finlandiya merkezli Componenta Dökümcülük
A.Ş.’dir. Bilindiği gibi bu ortaklarımızdan Componenta
ve Adarad; Koç Grubu’nun yeni yapılanmaları öncesindeki eski şirketleridir. Satın almalardan sonra yeni isimler ile yeni şirketler devreye girmiş oldu. Bu üç firmanın
şirketteki payı yüzde 25’er olmak üzere toplam yüzde
75’tir. Geri kalan yüzde 25 ise küçük hisselerle diğer ortaklarındır. Kumsan, çok ortaklı ama aynı zamanda çok
kurumsal niteliklere sahip bir şirkettir. Küçük fakat hızlı
hareket kabiliyeti olan, Koç Grubu’nun tüm kurumsal niteliklerini içinde taşıyan bir yapıya sahiptir.
Kumsan kaç tesis ile hizmet veriyor?
Türkdöküm
15
RÖPORTAJ
özellikle tane boyutuna göre farklılıklar göstermektedir
ve hassasiyetleri farklıdır. Bu sebeple ARGE çalışmalarımız müşterilerimizin ARGE çalışmaları ile bütünleşmiştir. Ziyaret ettiğim Avrupa’nın büyük bir silis kumu
üreticisi sadece 5 ürün gamına sahipti ve tüketicilerin
bunlardan birini seçmek durumunda olduğunu öğrendim. Bizim ise müşteri taleplerimiz doğrultusunda ürün
gamımız 11 üründen oluşuyor.
Döküm, yapı kimyasalları, cam elyaf takviyeli polyester
boru, çelik sektörü gibi sanayilerin kum ihtiyaçları farklıdır ve tüm sanayilerin ayrı ayrı fiziksel ve kimyasal analizleri, talepleri farklıdır. Bunların tümünün, içindeki silis
oranları, köşelikleri, tane dağılımları, kil oranları farklıdır.
‘Dağ-taş her taraf kum sanılıyor’ dediniz. Döküm
veya sanayinin talebi olan kum burada nasıl farklılaşıyor? Döküm kumunu elde etme sürecini anlatır
mısınız?
Kuma milyonlarca yıl önce metaformik dediğimiz kayaçların ayrışmasıyla oluşmuş bir maden diyelim. Bizim kullandığımız kum doğada serbest taneler halinde
-özellikle Şile bölgesindeki oluşumlar 2 ile 10 metre
arasında- olduğu için herhangi bir kırma-öğütme işlemine gerek yoktur. İşlem kolaydır çünkü kumtaşı veya
kayaç halinde değildir. Kepçeyle kolaylıkla alırsınız
ve kamyonlara yükleyip üretim merkezine taşırsınız.
Serbest halde ve gevşek karaktere sahiptir. Zaten Şile
bölgesini döküm kumu veya diğer sanayiler için en
elverişli kılan şey de kumunun bu yapısı ve tüketiciye
yakınlığıdır. Bizim coğrafyamız içinde en kaliteli kumlar
16
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Şile bölgesindedir. Fakat Şile bölgesi madencilik, çevreorman, konutlaşma, turizm, eğitim gibi faktörleri içinde
barındıran ender bölgelerden bir tanesidir. Dolayısıyla
Türkiye’de madencilik yapmanın sıkıntılarını bir kenara
koyduğunuzda, Şile bölgesinin coğrafi hassasiyetini de
göz önüne aldığınızda, orada çalışmanın zorluğu çok
fazla. Biz çalışmalarımızı Enerji Bakanlığı’nın ruhsatlandırdığı sahadan Çevre ve Orman Bakanlığı’nın o ruhsatlı
sahalardan verdiği izinler çerçevesinde yürütüyoruz.
Niçin Çevre ve Orman Bakanlığı, derseniz; kum özellikle
Şile’de ormanlık alanlar içindedir. Bu alanların üzerinde
kısa, bodur bitki toplulukları olduğu gibi çam ve diğer
bitkiler de var. Mümkün olduğu kadar çamlık alanlarda
çalışmıyoruz. Sonuçta kısa veya uzun, yeşil bir bitki örtüsünü oradan almak zorundayız.
Şile bölgesinden bahsetmişken, bölgedeki maden
sahalarının kapatılması gündemde, niye kapatılmak isteniyor?
Şile’nin özel konumundan dolayı, bölgede yapılan madencilik faaliyetlerinin geleceği konusunda bir takım
endişeler var. Yaklaşık 5-6 yıldır bu maden sahalarındaki izinler konusunda bir karmaşa söz konusu. Özellikle
kum üretiminin dışında yapılan, kil ve kömür çıkarma
faaliyetlerinde çalışma şekillerinden dolayı, doğa tahribatı ve bu sahaların rehabilitasyonu konusunda bazı sıkıntılar oluştu. Kabul etmek gerekirse, kum sektörünün
çalışma alanları haricinde doğa biraz tahrip edildi. Bu
durumdan kaynaklı olarak bölgede madencilik faaliyetleri ciddi bir tepki çekmiş durumda. Şile’de yeşilin altın-
RÖPORTAJ
Şile’nin özel konumundan dolayı, bölgede yapılan
madencilik faaliyetlerinin geleceği konusunda bir takım
endişeler var. Yaklaşık 5-6 yıldır bu maden sahalarındaki
izinler konusunda bir karmaşa söz konusu.
da kum tabakası, kumun altında kil tabakası,
kilin altında tekrar bir kum tabakası ve o kum
tabakasının altında da bir kömür tabakası var.
Şile, katmanlar arasında değişik maden cevherlerine sahip çok özel bir bölgedir.
Bizim çalıştığımız alanlar genelde 2 ila 6 metre arasında olmasına rağmen diğer madenciler çalışma şekli gereği çalıştığı alanlarda
daha derinlere iniliyor. Bu da doğa tahribini
getiriyor ve bu tahrip sonrasında rehabilitasyon biraz zorlaşıyor. Kum sektöründe bizim
gibi çalışan firmalar, 2 ila 6 metre arasında
çalıştıkları için sahalarımızı rehabilite ederek tekrar ağaçlandırılmış bir şekilde Çevre
ve Orman Bakanlığı’na iade ediyoruz. Biz
son 10 yılda çalıştığımız yaklaşık 30 hektar
bir alanı rehabilite sonrası ağaçlandırıp bakanlığa teslim ettik. Bu konudaki çalışmalarımızdan dolayı İstanbul Sanayi Odası’nın 6
aylık değerlendirmelerinden dolayı 2010 yılı
Sürdürülebilir Çevre Dostu “Yeşil Madencilik
Uygulamaları” konusunda 2 ödül aldık. Dolayısıyla çalışma şekillerimiz ve sonuçları farklı
olmakla birlikte sonuçta orada hepimiz madenciyiz.
Çevre konusunda duyarlılığımız bir tarafa; değişik platformlarda, yaptığımız işin önemini yeteri kadar duyuramamaktan kaynaklı sıkıntılar artıyor. Şile’deki çevresel
sıkıntılar, eğitim, konutlaşma ve o bölgenin kendine has
özelliğinden dolayı, Türkiye’de tüm madencilerin başına gelen çevre kaynaklı sıkıntılar burada bizlerin başına
da geliyor. Geçtiğimiz 2007, 2008, 2009 yıllarında gerek
yasal değişiklikler ve yüksek yargının maden yasalarını
iptal etmesi gibi nedenler, gerekse buna bağlı olarak
orman izinlerindeki gecikmeler bizim gibi çok önemli
sanayi hammaddesini üreten şirketleri zor durumda bıraktı. Fabrikalarımızda o yıllarda ciddi anlamda rezerv
hammadde sıkıntısı baş gösterdi. Şu anda bu sorunlar
aşıldı gibi gözüküyor.
en temel sorunu olan cari açık konusunda duyulan büyük hassasiyet ve önlemler dizisi içinde ülkemizin yer
altı zenginliklerini ekonomiye kazandırmak ve ithalatı
azaltarak katma değeri ülkemizin içinden yaratmak en
önemli hedeflerimizden biri olmalıdır kanımca.
Türk ekonomisinin en yapısal sorunu olarak gözüken ve
başımızda keskin bir kılıç gibi hazır ve nazır bekleyen
cari açığın azaltılması konusunda, Bilim Sanayi Teknoloji Bakanlığı, Maliye ve Ekonomi Bakanlıkları, diğer kamu
– özel kuruluşların önemli çalışmalar içinde olduğu bu
günlerde, Şile bölgesindeki bu değerli hammaddenin
tedariğinde sıkıntı olmamasını diliyoruz. Ve bu konuda her türlü çevresel önlemlerin alınıp bu zenginliğin
ekonomiye kazandırılarak, Türk sanayisi ve sanayicisinin
önüne konması gerektiğini düşünüyoruz.
Gelecekte ne tür sorunlar olacak?
Oradaki politikaların ne olacağı konusunda bir belirsizlik var. Şuandaki orman izinlerimiz 31.12.2014 yılına
kadar. Bu tarihten sonra ne olacağı konusunda bir belirsizlik yaşanıyor. Dolayısıyla Türkiye için çok önemli olan
bu hammaddeyi tedarikimiz sırasında ciddi sıkıntılar
olabilir. Bu hammaddenin ithal ikamesi son derece zor.
Kum, mal olarak ucuz ama navlun ve nakliye, stoklama
ve finansman açısından son derece yüksek maliyetli bir
hammadde. Türkiye’deki fiyatlarla yurtdışındaki fiyatlar
hemen hemen bire beş oranında. Burada bire alıyorsanız, yurtdışından bunu beşe getirmek durumundasınız.
Bu da kumu hammadde olarak kullanan sanayiler için
maliyet artışı anlamına geliyor. Türkiye ekonomisinin
Sahalar kapatılırsa tamamen bir dışa bağımlılık mı
olacak?
Tamamen dışa bağımlı olacak gibi görülüyor. Ama bu
arada da biz boş durmuyoruz, çalışmalara ve araştırmalara devam ediyoruz. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde
özellikle döküm sanayisine uygun saha arayışlarımız devam ediyor. Bunlardan biri Zonguldak bölgesi, burada
bizim 1.300 hektar arazimiz var. Bilindiği gibi bu bölgede çok ciddi bir kömür rezervi var. Bu rezervin üzerinde
bir kum var ve kumun üzerinde de bir orman kıymeti
var. O sahada bizim her yıl yaptığımız bir takım çalışmalar mevcut. Fakat Şile bölgesindeki tane dağılımlarını
bulmak da sıkıntı var. Genelde taş şeklinde, silis oranı
yüksek fakat dökümün istediği dağılım oranlarından
Türkdöküm
17
RÖPORTAJ
biraz uzak, döküm sanayisi için Şile bölgesinden biraz
daha verimsiz, çok büyük rezervli sahalar var. Fakat kum
rezervi açısından müthiş bir hesaplamaya göre 250 milyon rezerv hesaplanıyor. 2012 yılı içerisinde bizim en
büyük hedeflerimizden biri bu çalışmaları devam ettirip
neticelendirmek. Çünkü bu işin önemi o kadar büyük ki
bu kaliteli kumu üretecek saha, rezerv bulamadığınız
takdirde Türk sanayinde ciddi sorunlara yol açarsınız.
Dökümün, dolayısı ile sanayi kumunun girmediği hiçbir alan gösteremezsiniz. Sanayi kumu ithalatı zordur;
temininde, stoklanmasında, ithalatının navlununda…
Dolayısı ile rekabet edilebilecek maliyetlerde ciddi sıkıntılara yol açacaktır. Türkiye’nin kaynaklarını böyle
bir hammadde konusunda dışa bağımlı hale getireceksiniz. Sonuçta sanayiciyi kumsuz veya hammaddesiz
bırakamazsınız fakat bunun bedeli belirttiğim faktörlerden dolayı çok sıkıntılı olur. Bu ürünü yurt dışından
ithal edebilirsiniz ama buradan 25 dolara aldığınız malı
150 dolara ithal edersiniz. Bu da ihracat yapan, rekabet
eden döküm ve diğer sanayiler için maliyetlerin artması
anlamına geliyor. Bizim geçen sene az da olsa bir ihracatımız oldu.
Ruhsatlar kaç yılda bir yenileniyor, ruhsatları ya da
izinleri kim veriyor?
18
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Aslında ruhsatlar 10 veya 15 yıllık veriliyor. Ruhsatları
veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı fakat bu ruhsatlar çerçevesinde izinleri ise Çevre ve Orman Bakanlığı
veriyor. Bakanlık bu izinleri 3-4 yıllık periyodlarla veriyor. Daha önceki izinler ruhsat sürelerine göreydi. Örneğin bizim ruhsat sürelerinin sonu 2019 yılına kadar. Orman izinlerimizin de bu tarihe kadar olmasını beklerken
2014 yılının sonuna kadar alabildik. Dolayısıyla 2014 yılı
gerek bizim gerekse döküm sanayinin karşısına önemli
bir tarih olarak çıkıyor. Ama ülkemizi yönetenler, Türk
sanayisi için böyle önemli bir hammaddenin tedariğindeki sıkıntının farkındalar. Her platformda, bakanlıklar
nezdinde, STK’lar çerçevesinde bu sorunu her fırsatta
dile getirmeye çalışıyoruz. Böyle kötü bir sürprizle karşılaşacağımızı zannetmiyoruz ama bu riske karşı çalışmalarımızı da devam ettiriyoruz.
Umarız bahsettiğiniz sıkıntılar dengeli bir şekilde
tüm tarafların ortak beklentilerinin karşılanmasıyla
aşılır. Döküm kumuna dönersek, Türkiye’de döküm
sanayisi 1960 - 1970’li yıllardan sonra kurulmaya
başlandı diyebiliriz ve o tarihten sonra da sürekli bir
gelişim ve değişim yaşadı. O günden bu güne kum
konusunda ne gibi farklılıklar oldu?
Kumun üretiminde makine ve teçhizat bakımından cid-
RÖPORTAJ
di yatırımlar yapıldı. Sonuçta doğadan aldığınız kumu
bir şekilde yıkayıp, eleyip, sınıflandırarak bunu döküme
vermeniz lazım. Daha önce de belirttiğim gibi dökümün kalitesini etkileyen faktörlerin yüzde 50‘si kumdan
kaynaklanıyorsa bizim de bu kumu çok iyi eleyip, sınıflandırıp, zenginleştirerek döküm sanayisine vermemiz
gerekir. Dolayısıyla kum konusunda çok büyük aşamalar kaydedilmiştir. Bahsettiğimiz 1960’lı yıllarda kum,
derelerden küfelerle eşekler sırtında taşınıyor, basit bir
sulama tekniğiyle yıkanıp dökümhanelere veriliyordu.
O dönem yüzde 50-60 sakat çıkan döküm ürünü vardı.
Şuanda böyle bir durum yok. Hatta birçok dökümhanede kalite kontrol süreçlerine girmeden direkt dökümün
içine katılmaktadır. Bunun için biz sürekli iyileştirmeler
yapıyoruz. Son 4 yılda iyileştirme ve çevreye yaptığımız yatırım tutarı 6 milyon TL’yi geçmiş durumda. Bu,
Kumsan hacmindeki bir şirket için çok ciddi bir rakam.
Bu tamamen iyileştirme ve şirketleri çevresel atıklar
konusunda daha rahat bir konuma getirmek için yapılıyor. Örneğin bizim en büyük atığımız, kumu yıkadıktan sonra çıkan çamurlu su, yani kil. Bunu açıklarsak; biz
yaklaşık 300 bin ton üretim yapıyorsak bunun 170-180
bin tonu atık olarak karşımıza çıkıyor ve bunu sulu bir
şekilde uzaklaştırmamız lazım. Uzaklaştırma dediğiniz
de bunun önemli bir bölümü su, dolayısıyla bu suyu
kazanmamız gerekir. Son 2 yılda yaptığımız en büyük
yatırım, bu kirli suyu tekrar arıtarak prosesin içinde tekrar döner hale getirmemizdir ki şuanda yaklaşık 170 bin
ton atığın yaklaşık 80-90 bin tonunu yani yüzde 60’ını
tekrar prosese besliyoruz. Geri kalan yüzde 40’ını ise
maden sahalarına göndermek suretiyle maden sahalarımızı rehabilite ediyoruz. Rehabilite ettiğimiz sahaları
da ağaçlandırıyoruz. Kısacası doğadan aldığımızı tekrar
doğaya veriyoruz.
Bildiğiniz gibi dökümde de kum atık olarak görülüyor,
orada da son çevre mevzuatına göre atık kum dökümhaneler için sıkıntı yaratıyor. Bu konuyla ilgili neler söyleyebilirsiniz? Aslında kumun tehlikeli bir atık olmadığını herkes biliyor. Geri dönüşümle birlikte hem tekrar
kullanılabiliyor, hem de başka sanayilere hammadde
olabiliyor. Örneğin asfalt sanayi atık kumu kullanıyor.
Asfalt sanayinde pek kullanılmıyor. 1980’lerde karayolları yol yapımlarında dolgu malzemesi olarak kullanıyordu fakat daha sonra malzemenin kayganlığı ve yollarda
problem açacağı endişeleri ile vazgeçildi. Son zamanlarda çimento sektörü kullanmaya başladı. Bu sektörden gelen ve bu işin sıkıntılarını en fazla çeken bir kişi
olarak söyleyeyim; döküm kumunun tedariğindeki bu
sıkıntılar ve çevresel baskılarla beraber kumun döküm
prosesinden çıktıktan sonraki durumu da Türkiye’de
gerçekten başlı başına bir problem. Çok ciddi miktarda
atık kum çıkıyor. Bazı şirketlerin rejenerasyon yapmak
suretiyle bu kumu 2-3 kere döndürme kabiliyetleri var.
Yüzde 40-50 civarında yeni kum ekleyerek bunu tekrar
kullanıyor. Ama sonuçta yine rejenere olmuş pudra gibi
ince bir atık çıkıyor. İçinde kimyasalları olan kullanılamayacak vaziyette bir toz. Özellikle reçine gibi tehlikeli
20
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
2012 yılı içerisinde bizim en
büyük hedeflerimizden biri
yeni rezervler bulmaktır.
Çünkü bu işin önemi o kadar
büyük ki kaliteli kumu üretecek
saha, rezerv bulamadığınız
takdirde Türk sanayinde ciddi
sorunlara yol açarsınız
atık klasmanına girebilecek nitelikte bir takım atıklarla
beraber bunu depolamanız lazım. Büyük sıkıntılar var
burada. Belediyelerle bir takım yakın ilişkiler çerçevesinde bu sorun çözülüyor ama sorun kökten çözülmüş
değil. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın bu konuda radikal
çözümler üretmesi lazım. Atık konusunda bir yönlendirme yok. Herkes kendi başının çaresine bakıyor. Bu atıkları bertaraf etmek çok da büyük bir maliyet. Benim eski
çalıştığım şirketten 2007 yılının sonunda ayrıldığımda,
yıllık 1.2 milyon TL Bursa ve Orhangazi belediyelerine
nakliye dahil atık ücreti ödeniyordu -ki bu hemen hemen kumun tedariğinde yaklaşılan rakama yakın bir rakam. Cezalar çok ağır. Ama bu konuda yol gösterici bir
mekanizma maalesef çalışmıyor.
Dökümhaneler kullandığı malzemenin içinde ne gibi
kimyasallar olduğunun farkında aslında, bilinçli bir şekilde atıklarını sınıflandırırsa ve buna göre hareket ederse daha sağlıklı olmaz mı?
Herkes malzemenin içinde ne olduğunu biliyor tabii.
Bildiğim kadarıyla en fazla reçine kullanılıyor, ayrıca
bağlayıcılar gibi 1-2 tane kimyasal atık da var. Aslında
içindeki bentonit, mogul, diğer ferroalyaj gibi katkılardan dolayı çevre açısından da kullanılabilecek bir meta
atık kum. Birçok belediyede bunları toprağın altında
malzeme olarak kullanılabiliyor, yeşillendirme yapılıyor.
Çünkü içinde bir takım besleyici maddeler var. Benim
şahsi kanaatim, bir kere kullanılan kumu rejenere etmek
lazım. Yani kullanımının devrini fazlalaştırmak lazım, en
azından 2-3 kerelik. Sonuçta bir atık kum çıkacaktır ama
açıkçası nereden baksanız şimdi çıkan atığın yüzde 3040’ını geçmeyecektir. O yüzden burada devletin çevresel desteği de olması lazım. Türkiye’deki arıtma-depolama tesisleri maalesef yetersiz durumda. İzaydaş’ın
durumu belli. Şu anda tedarikli mal da kabul etmiyor.
Herkes kendi başının çaresine bakıyor.
Dökümhanelerin yüzde kaçı bu kumu tekrar kullanabiliyor?
Bildiğin kadarıyla bir tek Componenta’da yıllar önce yapılmış bir rejenerasyon tesisi var. Onun haricinde de bir
takım çalışmalar var ama yeterli değil.
Bu yapıldığında maliyetler düşer mi?
RÖPORTAJ
Maliyeti düşürecek. Kum tedarikini en azından
3’te 1 oranında azaltacak. Atığın atımını en azından 3’te 1 oranında azaltacak. Sonuçta çıkabilecek olan o yüzde 30-40’lık atığı da bir şekilde
devletin teşvikiyle bertaraf edecek. Maalesef
bu konuda istenilen noktaya henüz gelinmedi.
Componenta, Bursa bölgesinde bununla ilgili bir
çalışma yaptı. Orhangazi’nin boşaltılmış mozaik,
taş ve kireç ocakları vardır. Onların boşalttıkları
yerlerde her türlü yer altı izolasyonları yapılarak
bir takım çalışmalar ve izinler alındı fakat zannediyorum daha sonra bir yerlerde tıkanıldı kalındı.
Sonrasında orada da bir gelişme kaydedilemedi.
Şu anda dökümhanelerde en büyük sıkıntılardan
bir tanesi bu atık kum sorunudur. Belediyeler bu konuda biraz yardımcı olmaya çalışıyorlar ama ciddi bir bedel karşılığında bunu bir yerlere stokluyorlar fakat çok
geçici çözümler bulunuyor.
Türkiye döküm kumunu ithal ediyor mu?
Türkiye döküm kumunun hemen hemen yüzde 90’ını
Şile bölgesinden sağlıyor diyebiliriz. İthal kum belli bazı
özel çalışmalar için getiriliyor. Ama şu anda Şile bölgesi
tüm döküm sektörünün ihtiyacını karşılayabilecek konumda.
Kumsan bunun yüzde kaçını karşılıyor?
Türkiye’de yaklaşık 600-700 bin ton civarında döküm
kumu kullanımı var. Bu dökümhaneler içinde büyükler
de küçükler de mevcut. Bizim üretimimiz olan yaklaşık
250 bin tonun 125 bin tonu döküm kumudur. Şu anda
döküm kumunun yaklaşık olarak yüzde 30-40’ının sağlıyoruz. Dediğim gibi bu rakamlar kayıt altındaki dökümhaneler içindir. Konya, Eskişehir, Bursa’da, sokak aralarında, değişik yerlerde yüzlerce yerde, yılda 200-300
ton, hatta bin ton döken dökümhaneler var. Bunların
ne kullandıklarını bilmiyoruz. Ama çok ufak dökümhanelerde dahil olmak üzere eldeki rakamlar toplam 600
bin ton civarında.
İyi kum tesisi nasıl olmalıdır? Kaliteli ürün nasıl sağlanır?
Bir bütün olarak düşünmek lazım. Bentonit kaliteli bir
dökümün olmadan olmazlarından bir tanesi. Ama bentonit, mogul, ferroalyajlar olmadan önce de döküm yapılıyordu. Kuma yapılıyordu. Burada kum vazgeçilmez
Türkdöküm
21
RÖPORTAJ
bir unsur. Çünkü diğerleri kumun içine giren girdilerdir.
Bentonit çok sonradan bulunmuş bir hammadde. Kum
açısından söyleyelim; öncelikle silis oranının yüzde 95’in
üzerinde olması lazım. Kum dağılımı ince, orta, kalın
diyebileceğimiz 30-35 afs’den 70-80 afs’ye kadar dağılıma sahip, ölçülebilen dağılım aralıklarında olmalıdır.
Döküm kumunun kalıp ve maça kumu ayırımında genelde 50-55 ve 70-80 arasında olan dağılımı çok önemli.
Afs’ler kendi içinde, bazen şirket bazında da daha ufak
dağılım aralıklarında istenebiliyor. Dolayısı ile kuyumcu
hassasiyetinde kumu sınıflandırmanız gerekiyor. Fakat
doğa buna her zaman izin vermiyor. Belli metrelerde
ince, belli metrelerde kalın, belli katmanlarda sanayinin
işine yaramayan çok ince killi kumla karşılaşabiliyorsunuz. Sondajlarınız ve sahanın farklı katmanları sizin beklentilerinizin ötesinde olabiliyor. Özellikle Şile bölgesinde 50-55 afs’de, döküm kumu rezervlerinde diğer ince
kum tabir ettiğimiz 60-70-80 afs kumlara göre daha az
bulunmaya başladığını ve sahaların azaldığını söyleyebiliriz. Bunun dışında kumun diğer vasıfları olan demir,
alüminyum gibi bir takım diğer elementlerin oluşumu,
silis oranı ve özellikle kil oranları çok önemli.
Silis bin 500 derece sıcaklığa dayanabilen bir meta. Esas
kullanımı da cam sanayidir. Bu sıcaklığa dayanabilen
doğadaki ender bir hammadde. Döküm ise bin 500-bin
700 derecede kuma dökülüyor. Buna şekil verebilecek
tek hammadde silistir. Ortak yaptığımız çok çalışma var.
Zaten verdiğimiz her kum, kamyon ve silobaslar kalite
kontrol laboratuarlarından geçiriliyor. Özellikle dökümde kil oranı çok önemli, olmazsa olmaz kriterlerden biri.
Genelde kil oranının kumda binde 3-5’lere kadar olması gerekir. Kilin fazlalığı dökümün zararınadır. Çünkü kil
bildiğimiz çamurdur, dolayısıyla kum özelliğini yitirir.
Dökümde de her türlü kalitesizliği ve sakatı beraberinde getirir. Tane dağılımları ile birlikte kiloranları aynı
öneme sahiptir. Biz maden sahalarında hammaddeyi yüzde 10-15, bazen sahanın verimsizliğine ve kiline
bağlı yüzde 20 kil oranlarıyla tesislerimize sokarız. Yıkama ve ayırma işlemi sırasında bunu binde 5’in altına
çekeriz. Fabrikalara giden kumumuzda laboratuarlarda
ilk bakılan ve değerlendirilendir. Bunun yanında dağılım da önemli. Sorunuza dönersek; ortaklarımızla olan
iş ilişkilerimizde yeni döküm ürünlerinde kalite kontrol,
laboratuar ve bizim teknik servislerimiz çok yakın bir
mesai içinde olurlar. Sadece döküm için değil, yapı kimyasallarında ve özellikle de cam elyaf takviyeli polyester
boru sektöründe de böyle. Son zamanlarda TÜBİTAK ile
AR-GE çalışmalarına girdik. Bu çalışmalarda atık kilin değerlendirilmesi ayrıca dökümhanelerin atık kumunun
değerlendirilmesinde konusunda önemli çalışmalar yapacağımızı ümit ediyoruz. Bir şirketin atığı hiç ummadığınız şekilde diğer şirketin girdisi olabiliyor. Bu bilgileri
gelişmelere bağlı olarak TÜDÖKSAD ile de paylaşacağız.
Teknolojik olarak her şeyi yapmanız mümkün, yapıyoruz
da. Bunu yalnızca Kumsan olarak değil bütün sanayi için
söylüyorum. Ama doğadan gelen bir güç var, bir takım
rezervler var. Bu rezervlerin bir kısmı sanayinin işine ya-
22
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
rıyor bir kısmı yaramıyor. Bir dönümlük sahada bile çok
farklı yapıda kumla karşılaşabiliyorsunuz. Özellikle tane
dağılımları ve kilde çok üzüldüğünüz veya sevindiğiniz
sahalar ile devamlı karşılaşabiliyoruz. Bunlara gücünüz
bir yere kadar yetiyor. Yapabileceğimizin en iyisini yapıp,
oradan o cevheri, madeni alıp, ekonomiye kazandırmak;
sonrasında da bu cevheri boşalttığınız yerdeki sosyal ve
çevresel, bütün sorumluluklarımızı yerine getirmeye
çalışıyoruz. ‘Ben aldım, kullandım. Benden sonrası tufan’
diyemezsiniz. Böyle bir sanayicilik yok. Bundan sonra da
olmayacak, çünkü inanılmaz büyük yasal düzenlemeler
ve cezalar var. Bunun haricinde zaten insan olarak, sizden sonraki nesillere bir şeyler bırakmanız lazım. Kısa bir
örnek vereyim; geçen hafta bizim sahalarımıza 2 tane
ceylan girip kalmış herhalde avcı köpekleri kovalıyordu.
Bir tanesi bizim atığımızı koyduğumuz ve rehabilite ettiğimiz tel örgülerle çevrili sahada kalmış. Çok üzüldük,
hemen ilgili mercilere müracaat ettik. Dolayısıyla doğadan aldığınızı doğaya vermek zorundasınız.
Rezervlerle ilgili bir sıkıntı var mı?
Bir süre sonra bir sıkıntı da yavaş yavaş başlayacaktır.
Şile bölgesi bitecek sonuçta. Bunu çok verimli kullanmanız lazım. Tahminimizce Şile bölgesinde 30 milyon
ton civarında bir rezerv daha bulunduğu. Ama bunun
ne kadarı döküm kumuna, ne kadarı yapı kimyasallarına, ne kadarı inşaat ve dolgu kumuna uygundur bir bilgimiz yok.
Kumdaki en büyük sıkıntı nedir?
Ruhsat ve izinlerin haricinde, en büyük sıkıntı çevresel
faktörler, baskılardır. Şile bölgesinde örneğin ciddi bir
konutlaşma var. Bizim fabrikamız imar planlarındaki
ya da inşaat ruhsatlarındaki çekme mesafesinde değil,
tam sınırımızda villalarla sarılmış durumdayız. Komşunun evinin salonu fabrika sınır trapezine bakıyor. Yazın
trapez ısınıp ısı veriyor diye şikayet alıyoruz. Hâlbuki biz
geldiğimizde oralarda konut yoktu. Sanayileşme ve konutlaşmanın belli politikalar çerçevesinde yürütülmesi
lazım. Bunun dışında Orman İdaresi ile ilgili izin ve ruhsatlar konusunda yaşadığımız sıkıntılar haricinde tek
sorun bu çevresel sıkıntılar. Bunun dışında teknolojik
olarak yapamayacağımız hiç bir şey yok.
Bir de Türkiye sanayisinin son derece önemli bu hammaddesi için politikalarının 2014 sonrasını görebilmemiz lazım. Bir süre sonra rezervler bitecektir mutlaka. Ama mümkün olduğu kadar rezervleri kullanıp,
hammaddeyi sanayiye kazandırmalıyız. Amacımız
Türkiye’nin değişik sahalarında yapacağımız araştırmaları bitirip ülkeyi bu çok önemli sanayi hammaddesinden mahrum bırakmamaktır. Ülkenin yönetici kesiminin, bağlı olduğumuz kurum ve kuruluşların buradaki
hassasiyeti önemle göz önüne alması lazım. Bunu geçtiğimiz yıllarda bakanlıklarda mümkün olduğu kadar dile
getirmeye çalıştık, dile getirmeye de devam edeceğiz.
Ama bizim de bu çevresel sorumluluk bilinci içerisinde
yapabileceğimizin maksimumunu yapmamız gerekir.
OTOMATİK TAŞLAMA ÇÖZÜMLERİ
FLEXIBILITY AND PRODUCTIVITY:
THE EXCLUSIVE ADDED VALUE OF AUTUMATIC GRINDING
Flexible machines
Robotised cells
Grinding cells for the
automotive industry
Combined machines
TAŞLAMA VE KESME İŞLEMLERİNDE
NİHAİ ÇÖZÜM
CSS WIRE ROLL - WHAT A
CALIBRE!
The solution to grinding cemented
carbide rolls
THE MAKINGS OF A STAR:
CSS ROLL STAR
Roll grinding redened
FOCUR SA
The diamond of grinding wheels for automatic fettling
CSS CENTERLESS THE ALL-AROUND SOLUTION!
Unbeatable in the machining of
bar stock and wire rod
FOCUR EXTRA
New line with improved easy
cutting behaviour - for pedestal
and swing frame grinding
Dökümhaneler ve Çelikhanelerdeki Partneriniz
Tekno Metalurji Malzeme Makina İç ve Dş Tic. Ltd. Şti.
İnönü Cad. 19 Mays Mah. Sümko Sit. A4 Blok Kat:4 D:10 Kozyatağ 34736 İstanbul
T. 0216 463 3390 F. 0216 384 3677 [email protected]
www.teknometalurji.com
www.maus.it
www.tyrolit.com
ÜYELERDEN
Demisaş’tan CGI
Üretimi ile Otomotiv
Dünyasına Destek
Petrol fiyatlarının artışı ve tüketiminin sınırlandırıldığı bir dünyada çevreye duyarlılığın da
getirdiği itici güç ile CGI prosesi ve ürünleri Demisaş’ın önümüzdeki dönemlerdeki önemli
pazarlarından biri olacak.
G
ünümüzün ve yakın geleceğin büyük yarışlarından biri, daha küçük boyutta, hafif,
az tüketen ve az gaz salınımı olan motor
ve aksamları üretmek. Bahsedilen özelliklerde motor ve aksamları, ancak kompakt grafitli
dökme demirin getirdiği avantajlar ile daha üretilebilir bir hale geliyor. Demisaş, bu noktada otomotiv
dünyasının mükemmel dizel motor ve aksamları
üretme çabasına destek sunuyor.
Compacted Graphite Iron - Kompakt Grafitli Dökme Demir yani CGI, fren diskleri, volanlar, debriyaj
parçaları, eksoz manifoltları, motor kapağı ve motor blokları gibi parçaların yapımında oldukça fazla
seçilen bir malzeme olarak kullanılıyor. Gri dökme
demirle karşılaştırıldığında, yüksek basınçlı yanma
odalarının imalatına daha elverişli CGI, daha verimli
yanma ve düşük emisyon değerleri elde edilmesine olanak sağlıyor. CGI ile daha ince et kalınlığında
parça üretmek mümkün olup daha hafif motorların
imalatı söz konusu oluyor.
Önceleri özel amaçlar için sınırlı miktarlarda üretilebilen CGI, günümüzde yakalanan seri üretim şartlarına uygun proses gelişimi neticesinde artık büyük
miktarlarda da üretilebiliyor. CGI son derece ilgi ge-
24
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
rektiren ve hassas bir proses penceresine sahip. Öte
yandan son yıllarda dünyada çevre sorunlarının daha
fazla tartışılması ve tüketicilerin satın aldıkları ürünlerin çevre ile uyumu konusunda daha duyarlı hale
gelmesi, çevreci ürünlerin giderek önem kazanmasını sağlıyor. Dünyadaki bu değişimi gören otomotiv
firmaları, çevre bilinci ve sürdürülebilirlik anlayışıyla,
çevre dostu olduğu kadar, enerji maliyetlerini aşağıya çeken ürünlere yoğunlaşıyor. Günümüzde otomotiv firmaları çevreci, alım fiyatı ekonomik, az yakıt
tüketen, estetik ve yüksek performansa sahip araç
üretme hedefine ulaşma çabasındalar.
Demisaş, bugüne kadar üretegeldiği gri ve sfero
dökme demir üretiminin yanında 2011 yılının son
çeyreğinden itibaren CGI üretimine de başladı. Demisaş, proje geliştirme ortağı ile birlikte gerçekleştirdiği uzun çalışmalar sonucunda, seri üretim şartlarını sağlayarak, müşterilerinin özel testlerinden
geçti. Demisaş, Türkiye’de üretimi son derece kısıtlı
olan ve Avrupa’da da az sayıda firma tarafından üretilmekte olan hafif ve ısıya dayanıklı bu malzemenin,
araçlara getirilen karbon emisyonunu azaltıcı kısıtlamaların genişletilmesi ile kullanımının artacağını
öngörüyor.
ÜYELERDEN
Heraeus Electro-Nite’tan
Çelikte Hidrojen
Semineri
Sıvı metallerde ölçme ve numune alma sitemleri konusunda ileri teknoloji üreticisi Heraeus
Electro-Nite Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek demir-çelik sektöründen 70 kişiye “Çelikte Hidrojen”
semineri verdi. 26 Kasım 2011 Cumartesi günü İstanbul Swiss Otel’de gerçekleşen seminere
çelikhanelerin gösterdiği ilgi Türkiye’de 30. yılını kutlayan Heraeus Electro–Nite’ı memnun etti.
D
iler Holding Yönetim Kurulu Üyesi Necdet
Utkanlar moderatörlüğünde, ODTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Sevinç’in verdiği
Çelikte Hidrojen semineri, “Hidrojen, Hidrojenin Çelik
İçerisinde Çözünürlülüğü, Çeliğe Hidrojenin Girmesi,
Çelikte Hidrojenin Etkileri, Çelikte Hidrojen Giderme”
ana başlıkları altında toplandı. Katılımcıların soru ve
hidrojen konusunda fabrikalarında yaşadıkları sorunları spontan bir şekilde aktarmaları, seminerin gün
boyu karşılıklı konuşmalar içinde geçmesini de beraberinde getirdi. Tam bir eğitim şeklinde geçen seminerin, dinleyicilerden birçok kişinin üniversiteden
hocası olan Prof. Dr. Naci Sevinç tarafından verilmesi
ise katılımcıları oldukça memnun etti.
Hidrojenin çelik açısından çok önemli bir konu oldu-
26
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
ğunu belirten Prof. Dr. Naci Sevinç, bu önemin eskiden beridir bilindiğini ama son yıllarda hidrojenin
öneminin daha da arttığını söyledi. Bunun en önemli
nedenini ise çelikten beklentilerin sürekli artmasına
bağlayan Sevinç, buna bağlı olarak hidrojen kontrolünün çok önemli hale geldiğini söyledi. Seminerde
“hidrojen hangi yollarla çeliğe girer, girerse bunun
etkileri ne olur, engellemek için neler yapılabilir veya
girdiyse hidrojeni çelikten almak için dikkat edilmesi
gerekenler nelerdir” konuları üzerinde özellikle durulduğunu söyleyen Sevinç, kaliteli çelik için bunların
çok önemli olduğunun altını çizdi.
Hidrojenin çok kritik etkisinin olduğu düşük alaşımlı
denilen çeliklerde her dönem hidrojene çok dikkat
edildiğini ve önem verildiğini söyleyen Naci Sevinç,
inşaat demiri üreten fabrikalarda ise önceleri hidro-
ÜYELERDEN
jene bu denli önem verilmediğini ve bu durumun
sadece Türkiye için değil tüm dünyada böyle olduğunu belirti. Hidrojen konusunun artık her türlü çelikte
önem kazandığının altını çizen Sevinç, seminere katılımın bu kadar yüksek olmasının bunun bir göstergesi
olarak görülebileceğini söyledi. Seminere katılımın
bu kadar yüksek olacağını beklemediğini söyleyen
Sevinç, çelik tesislerinin bu kadar ilgi göstermesinin
kendisini çok memnun ettiğini belirtti.
Heraeus Electro–Nite Türkiye Genel Müdürü Haluk
Güldür ise, Heraeus Electro–Nite’da çok ciddi bir teknolojik birikim olduğunu ve bu birikimi her zaman
iş ortağı olarak gördükleri müşterilerine aktarmaya
çalıştıklarını belirterek, Çelikte Hidrojen semineriyle
de bu birikimi demir–çelik sektörüyle paylaştıklarını
aktardı. Haluk Güldür, “Heraeus Electro-Nite, yeni bir
konuda ölçüm probu geliştiriyor. Ölçmeye başlayınca artık o parametre kontrol edilebilir hale geliyor.
Kontrol edildikten sonra da ona uygun prosesler gelişiyor. Dolayısıyla çelik üretimindeki birtakım proses
gelişimleri bizim ürün geliştirmemizle gerçekleşiyor.
Dolayısıyla Heraeus Electro-Nite’ın demir–çelik sektörü içinde çok önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum.
Örneğin bu seminerdeki konumuz hidrojendi. Hidrojen, bizim tarafımızdan hassas ve doğru bir şekilde
ölçülebildiği için, sonra hidrojen giderme, hidrojenin
yarattığı çelikteki sorunların ortadan kaldırılması konuşulabiliyor. Eskiden bu olanaklar yoktu” diyor.
Son zamanlarda en popüler konunun hidrojen olabileceğini düşünerek bu semineri organize ettiklerini belirten Haluk Güldür, çelik sektöründe önemli bir yapı
dönüşümünün söz konusu olduğunu, eskiden inşaat
demiri ağırlıklı bir sektör iken bugün yassı üretimin
çok önemli bir yere geldiğinin görülebildiğini söylüyor. “Kaliteli” dediğimiz çeliğin Türkiye’de giderek
daha fazla üretildiğini görüyoruz. Kaliteli çelik üretim
artışıyla birlikte kendilerinin de tartışmasız ön plana
çıktığını belirten Haluk Güldür, “30 yıldır içinde olduğum Türkiye demir-çelik sektöründe şimdiye kadar
teknik yöneticilerin bir araya geldiği böyle geniş katılımlı bir toplantı olmadı. Bizim bugün burada yaptığı-
mız bu açıdan da çok
önemliydi. Sektörün
bu çok önemli kuruluşlarının temsilcilerini böyle önemli
bir konuda bir araya
getirdiğimiz için ve
bunu başardığımız
için çok mutluyuz.
Bundan sonra da bu
tür organizasyonlar
Haluk Güldür
gerçekleştirmek için
çaba göstereceğiz”
dedi. Kendisinin de
Prof. Dr. Naci Sevinç’in öğrencisi olduğunu ve Prof. Dr.
Naci sevinç’in bu semineri vermesinden büyük onur
duyduğunu dile getiren Haluk Güldür, şöyle devam
etti: “Demir-çelik metalurjisi konusunda tartışmasız
dünyada en iyi hocalardan bir tanesi. Büyük bir bilgi
birikimi var. Bu birikimin bir şekilde sektöre aktarılması gerektiğini düşünüyorum. Bugün burada yapılan
bunun bir adımıdır. Tabii 4-5 saatlik bir eğitim yeterli
değil. Benim beklentim; bu toplantıya katılan bazı firmaların bu konuda daha detaylı çalışmaları için Prof.
Dr. Naci Sevinç ile ilişkilerini devam ettirmeleri. Biz
bunun bir ön çalışmasını yapmış olduk.”
Seminer dışında Heraeus Electro-Nite Türkiye’deki gelişmelerden de bahseden Haluk Güldür, bu yıl
Türkiye’de 30. yılına girdiklerini ve Haziran 2011 tarihi
itibariyle Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki ülkelere yapılan bütün satışların artık Türkiye üzerinden yürütüldüğünü, bunun da kendilerine ciddi bir atılım ve motivasyon getirdiğini söyledi. Heraeus Electro-Nite’ın
kendi alanında geçmişten beridir sektöre yeni teknolojiyi getiren tek firma olduğunun altını çizen Haluk
Güldür, seminerde de bu tür ürünlerden bir tanesini
tanıttıklarını belirtti. Swiss Otel Mimosa salonunda
gün boyu devam eden Çelikte Hidrojen semineri,
Heraeus Electro-Nite’ın katılımcılara boğaz manzarası eşliğinde verdiği kokteyl ve akşam yemeğiyle son
buldu.
Prof. Dr. Naci Sevinç
Türkdöküm
27
ÜYELERDEN
İğrek Yeni Yatırımları
ve Teknolojisiyle
2012’den Umutlu
Dünyanın önde gelen otomobil firmalarına kalıp dökümü üreten ve bu yıl 66. yılını kutlamaya
hazırlanan İğrek Makina, 2012 öncesi olası talebi karşılamak adına laboratuar, modelhane ve
makine yatırımlarına devam ediyor.
G
enişleyen üretim alanları ve teknolojileriyle 2011 yılında yüzde 15’lik büyüme ve
yüzde 30’a yakın kapasite artışı yaşayan İğrek, yeni bir Ferrari modeli ile Mercedes ve
Ford’a da kalıp desteği vermeye hazırlanıyor.
2011 yılında önemli bir yükseliş trendi yakalayan, hedeflediği ciroyu ve büyüme oranlarını tutturan, üretim alanını 30 bin metrekareye çıkarma çalışmalarının
sürdüren İğrek Makina, 2011 yılında önemli makine
yatırımları gerçekleştirdi. 12 adet büyük CNC işleme
makinesine ilave olarak, bir adet 6 metrelik taşlama
tezgahı, bir adet de 5 metre çaplı dik torna devreye
aldıklarını belirten İğrek yetkilileri, otomotiv, makine
ve enerji sektörüne yönelik her türlü metal parçayı
işleyebilecek 5 eksenli, 2 ve 3 boyutlu hassas işleme
tezgahlarına sahip durumda olduklarını belirtiyorlar.
Yeni üretim binalarının iç lojistik yatırımlarını tamamladıklarını ve 2011’de döküm laboratuarını tamamen
28
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
yenilediklerini söyleyen yetkililer, döküm simülasyonu, tahribatlı ve tahribatsız muayene ekipmanları,
spektral analiz cihazlarının tümünü en yeni teknoloji
ile yenilediklerini ve bunun yanında ekiplerini de güçlendirerek yeni yıla hazırlandıklarını belirtiyorlar.
İğrek, kriz tehdidi hissedilse de 1012’nin otomotivde
önemli bir yıl olacağını, oluşabilecek talepleri karşılamak üzere modelhanesinde Almanya’dan ithal 10
metreye 5 metre boyunda yeni bir CNC strafor işleme
merkezi devreye aldı. Böylece Türkiye’nin en büyük
strafor model imalathanesi olma iddiasının da devamlılığı sağladı. Modelhaneyi üretiminin ana kaynağı
olarak gören İğrek, “ne kadar çok model üretebilirse o
kadar üretim yapılabiliyor” felsefesiyle hareket ediyor.
Otomotivde kalite ve zamanlamanın öneminin farkında olduklarını belirten firma yetkilileri, “bazen çok
kısa zamanda büyük işler isteniyor ve çoğu zaman da
işler piyasada bölüştürülüyor.
Biz de CAD/CAM’den başlayıp tüm süreçleri tek bir
merkezde toplayarak hızlı ve entegre bir hizmet vermeyi amaçlıyoruz.” Yeni aldıkları tezgahın 10 metrelik
bir büyüklüğe sahip olması; inşaat, enerji ve makine
gibi sektörlerde hizmet verebilecek esnekliği sağladığını söyleyen yetkililer, özellikle rüzgar enerjisi için
türbin üretiminde Türkiye’de olmayan önemli bir kapasite vaat ettiklerini belirtiyorlar. 110 çalışanı ve ayda
bin 200 ton döküm kapasitesi ile 2011yılında yüzde
10 büyüyen İğrek, 2012’de olası krizlerin negatifliğinin baskın olarak hissedilmediği durumda, genişleyen
üretim alanları ve teknolojisi ile birlikte yüzde 15’lik
büyüme hedeflemekte. İğrek, bu anlamda 2012 yılını
parlak ve iyi bir yıl olarak görmekte. Geçtiğimiz yıl ilk
kez Peugeot Citroen Grubu ile doğrudan çalışmaya
başlayan firma yetkilileri, 2012’de yeni tezgah alımlarının devam edeceğini ve Türkiye’de çok özel şirketlerde bulunan 5 metrelik CNC dik torna tezgahının kurulumunu tamamlamak üzere olduğu belirtiyor. İğrek,
2011’de üretimin yüzde 25’ini ihraç etti, söz konusu
yatırım ve projelerle 2012’de bu oranı yüzde 40’lara
çıkarmayı hedeflemekte. İtalya, Almanya, Slovenya ve
Romanya başta olmak üzere en büyük ihracat pazarı
Avrupa olan İğrek’in amacı, 2012 yılında yeni projeler
ile bu zincire yeni halkalar ekleyebilmek.
ÜYELERDEN
Cevher Grup 56. Yılını
Paydaşları ile Kutladı
Cevher Döküm ve Cevher Jant sanayi olmak üzere iki firmayı bünyesinde barındıran Cevher Grup,
56. yılını paydaşları ile birlikte kutladı. Cevher Grup Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Özyavuz, özel
bir akşam yemeğinde bir araya gelen geniş Cevher ailesine hitaben; “Cevher Grup çalışanlarının
56 yılda elde ettikleri bu önemli başarıyı ülkemize yakışır bir biçimde devam ettireceğine,
yarattıkları güçlü sinerjiyi de yanlarına alarak, önümüzdeki yıllarda hep birlikte çok daha büyük
hedeflere koşacağımıza inanıyorum” dedi.
C
evher Grup, yurt içi ve yurt dışında yürütülen projelere verdiği ürünlerle otomotiv
sektörünün tanınan markaları arasında yer
alıyor. Sektörde yarım asrı çoktan geride bırakan grubun yeni yaş kutlaması için bir araya gelen
yönetim kadrosu ve çalışanlar kutlama yemeğinde yaratılan ortak başarılarını da anma fırsatı buldu. Gecede paydaşlarına kısa bir konuşmayla seslenen Cevher
Grup Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Özyavuz, geçen
yıl yapılması planlanan kutlama yemeğini bir yıl gecikmeli de olsa gerçekleştiriyor olmanın mutluluğunu
yaşadığını söyleyerek “Şöyle arkaya baktığımızda, aklımızda kalan başarı dolu, keyifli, devamlı büyüme tren-
30
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
dinde olan, içinden dünya markaları çıkaran, inovatif,
genelde hırslı, istekli bir firma görüyorum. Demotive
geçen son iki sene ise sıkıntılı ve stres doluydu. Ancak
2011’den itibaren geleceğe tekrar iştahlı bakan, yeni
hedeflere bilenmiş bir Cevher olduk. Ve koskocaman
bir 56 yıl geçirdik” dedi. Özyavuz, otomotiv sektöründe kat ettikleri yolu da şu sözlerle hatırlattı: “Cevher
Grup, yurtiçinde ve yurtdışında özellikle OEM’lerden
alınan çok önemli ve yüksek standartlardaki projelerin
hayata geçirilmesindeki başarısıyla, isabetli öngörüleri ve vizyoner yaklaşımıyla, otomotiv endüstrisinde
uluslararası bir saygınlık elde etti. Değerli ve aranan bir
marka haline geldi. Cevher Grup çalışanlarının, 56 yıl-
ÜYELERDEN
da elde ettikleri bu önemli başarıyı ülkemize yakışır bir
biçimde devam ettireceğine, yarattıkları güçlü sinerjiyi
de yanlarına alarak, önümüzdeki yıllarda hep birlikte
çok daha büyük hedeflere koşacağımıza inanıyorum.”
Gelecekteki 10 yıl içinde Avrupa ve dünya pazarlarının
hangi yöne gideceğini tahmin etmeye çalıştıklarını ifade eden Özyavuz, “Bundan böyle dünya pazarlarında
bizleri asfalt yollar yerine, çakıllı ve keskin virajlı yollar
beklemektedir” dediği konuşmasında bu öngörüler
neticesinde hedeflerini belirleyeceklerini ifade etti.
Özyavuz konuşmasının devamında; “Bu tahminlere
göre pozisyonlarını alanlar, tahminlerinin doğru olduğu oranda başarıya ulaşacaklardır. Öngörülerimizi, hayallerimizle birleştirebilirsek arzu ettiğimiz başarılara
ulaşırız” dedi.
Şirketler için hayal etmenin ne denli önemli olduğunun altını çizen Özyavuz, Cevher Grup’un hayallerine
ve ulaştıkları başarılarına da değindi. “Biz Cevher olarak 2000’li yılların başında, özelikle büyük OEM’ler için
yüksek tonajlı üretim yapacağımızı, sektörde pazar payımızı arttıracağımızı ve büyüyeceğimizi hayal etmiştik. Bugün bu rüyamızın büyük bir bölümünü gerçekleştirmiş durumdayız. 2001 yılındaki 20 milyon Euro
ciromuz, 2011 sonunda 140 milyon Euro’yu geçecek”
diyen Özyavuz, geleceğini bugünden hayal edebilen
şirketlerin her zaman rakiplerinden çok farklı yerlerde
olacağına dikkat çekti.
56. yıl kutlama yemeğinde, Cevher Grup çalışanlarının
çalışma azmini de takdirle anan Özyavuz, “Cevher’deki
herkes, işini yaparken, içinde yaşadığımız toplumu ve
çevreyi düşünerek, çalışma arkadaşlarımız ve ortaklarımıza, bizimle iş yapan tüm tedarikçilerimiz ve müşterilerimize kaliteli hizmet vererek yoluna daha nice
56 yıllarda devam edecek. Cevher ailesi olarak başardıklarımızla gururlanırken hep daha ileriye, daha iyiye gitmek ve ülkemize, çevremize maksimum faydayı
sağlarken bayrağı bizden sonra geleceklere en yüksekte devretmek için çok çalışmaya devam edeceğiz. Ülke
temsilcisi olarak küreselleşmenin katılımcısı olmak, bu
yolda bizim en önemli hedefimizdir” dedi.
Cevher Grup’u şampiyonlar liginde oynayan global
bir futbol takımına benzeten Özyavuz bu süreçte tedariğini yaptıkları firmaların verdiği desteğe de değinmeden geçmedi. “Son zamanlarda başlattığımız ürün
temizleme süreci ile birlikte OEM müşterilerimizde de
bir değişim yaşadık. Bu değişimle birlikte çalıştığımız
OEM’ler bizi stratejik partner olarak seçmiş bulunmaktadır. Zaten stresli ve güç zamanlarımızda bize en büyük destek bu majör müşteri gruplarından gelmiştir.
Codesigner yani ürün geliştirmedeki becerimiz, esnekliğimiz, makul fiyat - yüksek kalite dengemiz ve iyi
lojistiğimiz ile mega müşterilerin vazgeçilmez tedarikçisi durumuna geldik. Cevher, ağırlıklı olarak çalıştığı
ve özellikle dünya birinciliğine oynayan Volkswagen,
BMW, Peugeot Societe Anonyme (PSA), Renault, General Motors (GM) gibi çok önemli küresel ortakları olan
bir şirket konumuna geldi. Bugün Avrupa da üretilen
Haluk Özyavuz
en saygın araçlarda Cevher’in silindir kapağı ve jantları kullanılmaktadır. Lüks segmentin en büyük oyuncularından Audi A8’in silindir kafasını üretiyoruz. Bunun yanında en ufak SUV/Crossover olan MINI Cooper
Countryman jantlarının dünyadaki tek üreticisi olmak
gibi örnekler bizi en iyi olmaya zorluyor.”
Özyavuz son olarak, Cevher Grup’u geleceğe taşıyacağına inandıkları Çiğli’de yürütülen projeye de değindi.
2013 yılının ilk çeyreğine kadar tamamlamayı planladıkları bu yatırım ile yakın gelecekte “3 milyon kafa, 3
milyon jant” üretmeyi hayal ettiklerini söyleyerek ekledi; “Eminim tüm ekibim, bu hayalleri gerçekleştirmeye,
yeniden başarıya koşmak için sabırsızlanıyordur.”
Cevher ailesi olarak
başardıklarımızla
gururlanırken hep daha ileriye,
daha iyiye gitmek ve ülkemize,
çevremize maksimum faydayı
sağlarken bayrağı bizden
sonra geleceklere en yüksekte
devretmek için çok çalışmaya
devam edeceğiz
Türkdöküm
31
ÜYELERDEN
Foseco’dan Foseco’da
Yeni
Görev
Teknolojiler Değişimi
Foseco, döküm endüstrisi ve uygulamalarına
gelişkin filtre serisi ve ProBond gibi yeni
ürünleriyle katkı sağlamaya devam ediyor.
Foseco, üst düzey görevlerde gerçekleştirdiği
pozisyon değişiklikleriyle 2012 yılına
yeniliklerle girme kararı aldı. Dökümhane
Bölümü’nde gerçekleşen atamalar, firmanın
tecrübeli isimlerine farklı misyonlar yüklüyor.
F
F
oseco, çelik ve büyük demir döküm parçalar
için geliştirilmiş STELEX Pro serisi filtrelerini
piyasaya sürdü. Karbon esaslı seramik filtre
teknolojisi STELEX Pro’nun en gelişkin ürünü olan ProBond, karbon esaslı mekanizmasıyla 35’in
üzerinde ülkede patentli olarak kullanılan ileri bir teknolojiyi işaret ediyor.
Foseco’nun geniş bir araştırma süreci ve müşteri değerlendirmesi sonucu ortaya çıkardığı STELEX Pro
ProBond, filtreli dökümü geliştirecek pek çok faydayı
da beraberinde getiriyor. Geliştirilmiş filtre dayanımı
ile kırılganlığın azaltıldığı ProBond’un, sıvı metal akışının süreklilik ve kolaylığını sağlayan bir filtre yapısı
bulunuyor. Bu teknolojik yeterlilik, ergimiş çelik ve
demir döküm uygulamalarında ve oda sıcaklığında
yüksek esneklik gücü anlamına geliyor.
Karbon esaslı seramik köpük filtreler, döküm süreçlerinde inklüzyon temizlenmesini daha etkin kılarken,
akış modifikasyonu ve türbülans azalımı sağlıyor. STELEX Pro ProBond’daki yenilikler, sakat parçalar istenmeyen sonuçları ve parça tamiratı gibi masrafları da
en aza indirgemiş oluyor.
32
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
oseco’da, 2011 Ekim ayı
itibariyle
Dökümhane
Bölümü Başkanlığı görevine David Hughes getirildi. Firmaya emek verdiği 20 yılın
sonunda emekliliğe ayrılan Jeff
Weeks’in yerini alan Hughes’un Foseco’daki kariyeri ise 30 yıla dayanıyor. Refrakter üretici firma Vesuvius’un dökümhane departmanı olan
Foseco’nun kuruluşu 1932 yılına uzanıyor. Bugüne
kadar dökümhane süreci ve ürün uygulamaları ile ilgili pek çok yeniliğe imza atan Foseco, 2011 sonlarına
doğru gerçekleştirdiği pozisyon değişiklikleriyle yeni
yılda vites büyütmeyi hedefliyor. Bu kapsamda gerçekleşen değişikliklerden birisi, daha önce Ürün Müdürü
olarak Kuzey Amerika’da, Satış Müdürü ve Genel Müdür olarak Hindistan gibi Asya ülkelerinde ve son olarak Asya-Pasifik Bölgesi Başkan Yardımcısı olarak ÇinŞangay’da görev yapan David Hughes’un Dökümhane
Bölümü Başkanlığına atanması oldu. Döküm endüstrisini heyecan verici ve mücadele gerektiren bir çalışma
alanı olarak tanımlayan Hughes, “Dünyanın dört bir
tarafından bütün iş arkadaşlarımla beraber müşterilerimize daha fazla değer katmaya gayret etmekteyiz.
Bunun bundan sonra da artarak devam etmesini dört
gözle bekliyorum” şeklinde konuşuyor. Foseco içerisindeki üst düzey pozisyon değişikliklerinden bir diğeri
ise, Vesuvius Grup’ta 18 yıllık bir deneyime sahip olan
Billy Patterson’un, Kuzey ve Güney Amerika’daki Dökümhane Bölümü’nden sorumlu olarak Amerika Dökümhane Başkan Yardımcısı olarak atanması oldu. 30
yılın ardından “Dökümhane Bölümü Başkan Yardımcılığı – Pazarlama ve Teknoloji” görevinden emekli olan
Roland Johnson’ın yerine ise Hollanda’da görev yapan
Carlos Cardozo getirildi.
ÜYELERDEN
Kumsan’a İSO’dan
Onurlu Ödül
İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından bu yıl onikincisi düzenlenen “Sürdürülebilir Çevre Dostu
Ürün ve Uygulama Ödülleri” 8 Aralık 2011’de sahiplerini buldu. Düzenlenen organizasyonda
Kumsan ‘yeşil madencilik’ anlayışı ile 2 ödül birden aldı.
I
SO üyesi pek çok firmanın üst düzey yöneticilerinin katıldığı törende “Sürdürülebilir Çevre Dostu
Ürün” büyük ölçekli kuruluşlar kategorisinde
birincilik ödülü Kaktüs Bulaşık Makinesi ile Arçelik A.Ş.’ye, ‘Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün” KOBİ’ler
kategorisinde birincilik ödülü gaz soğutucu ürünleri
ile Friterm Termik Cihazlar A.Ş’ye verildi. Kumsan
ise törende Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama
Ödülleri kategorisinde ‘Yeşil madencilik anlayışı ile
ödüle layık görüldü. Kumsan ayrıca Umur Ünsal Özel
Ödülü’nü de almaya hak kazandı.
Kumsan tarafından üretilen silis kumu, başta demir
çelik ve döküm sanayi olmak üzere; yapı kimyasalları
ve cam elyaf takviyeli (CTP) polietilen boru sanayisinin önemli bir girdisi olarak İstanbul, Şile ve Tuzla
tesislerinde üretiliyor ve zenginleştiriliyor.
‘Çevreye uyumlu madencilik’ ilkesi çerçevesinde çalışan Kumsan, bu ödüle cevheri alınan ve ekonomiye
kazandırılan silis kumu ocaklarında, tesis çıktısı atık
kili kurutması ve sahaları rehabilite ederek Orman
İdaresi ve Planlama Dairesi Başkanlığı için ağaçlandırma yapması nedeni ile layık görüldü. Kumsan
tesisinden, zorunlu olarak elde edilen proses çıktısı
atık kil içerikli yaklaşık 170 bin ton kil içerikli çamur
oluşuyor. Bu miktarın yüzde 60’ı temiz su olarak tesise geri dönerken yüzde 40’i ise maden sahalarının
rehabilitasyonunda kullanılıyor. Ve Kumsan ağaçlandırma yapmak sureti ile doğadan aldığını yine doğaya geri vermiş oluyor. Kumsan`ın son
10 senede Şile Orman
İdaresi’ne ağaçlandırarak iade
ettiği silis kumu
ocakları ise 30
hektarı geçmiş
bulunuyor.
Türkdöküm
33
GÜNCEL
45. Census Dünya Döküm Üretimi
Rakamları-2010 Açıklandı
Rakamlar, Yıllık Döküm
Üretiminde Artış Olduğunu
Gösteriyor
Amerikan Dökümcüler Derneği (AFS) tarafından hazırlanan ve her yıl Aralık ayında derneğin
yayın organı Modern Casting’de yayınlanan Dünya Döküm Üretim Raporu’nun 2010 yılı
sonuçlarını içeren araştırmanın 45. sayısı açıklandı. Söz konusu araştırmada kullanılan Türkiye’ye
ilişkin sektörel veri ve bilgiler TÜDÖKSAD tarafından derlenerek AFS’ye iletiliyor. Araştırma www.
moderncasting.com internet adresinden alınıp TÜDÖKSAD tarafından tercüme edildi. Ayrıca
tablo ve grafiklere Türkiye Döküm sanayiine ilişkin bilgiler eklendi.
36
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
GÜNCEL
M
odern Casting’in yapmış olduğu dünya döküm üretimi araştırmasına göre
2010 yılı rakamları, yaşanan son ekonomik krizden çıkılmakta olduğuna
işaret ediyor. Dünya döküm üretiminin 2009’dan
2010’a yüzde 13.7 arttığını gösteriyor. Bununla birlikte dünya toplam döküm üretimi 91.4 milyon ton
ile 2008’deki 93.5 milyon tonluk ve 2007’de pik gösteren 94.9 milyon tonluk üretimin hala altında seyrediyor.
Sayıma katılan 36 ülkeden, sadece dört tanesi döküm üretiminde azalış bildirirken, 2009 raporlarının
aksine, sadece beş ülke büyüme gösterdi. Üretimde
düşüş yaşayan ülkeler; Kanada, Norveç, Sırbistan ve
Slovenya oldu. Tayvan üretimini yüzde 42 artırarak
en fazla büyümeyi gösterirken aynı şekilde, Brezilya yüzde 41’lik döküm üretimi artışıyla 2009’dan
önemli kazançlar gördü.
Listede en yüksek üretim yapan ilk 10 sıralaması
geçen yıla göre neredeyse değişmedi. Almanya, Japonya ve Rusya dördüncü, beşinci ve altıncı olarak
sıralandı. Çin, Hindistan ve Amerika hala sırasıyla
birinci, ikinci ve üçüncüyken, Brezilya, Kore, Fransa
ve İtalya 7 ila 10 arasında listede yerlerini aldılar. İlk
10 ülke 2009’da olduğu gibi dünya üretiminin yüzde
88’ine sahip.
Dökümhane Başına Üretim Miktarı
Tüm bu rakamlar değerlendirildiğinde, ülkeler tesis
başına metal döküm üretim verimliliklerini 2009’dan
bu yana artırmış oldu. Almanya 7,808 ton/tesis değeri ile üretim verimliliğindeki açık liderliğini sür-
dürdü. Brezilya (hesaplanan toplam üretim miktarı
tesis sayısına bölündüğünde) ortalama tesis verimliliği yüzde 39 artırmış olup 2,393 ton/ tesis üretim
yapmakta. Amerika 4,038 ton/tesis üretim değeri ile
üretim verimliliğinde 3. sırada yer aldı.
Dünya döküm üretiminin metallere göre dağılımı
2009’la aynı kalırken, Pik döküm toplam 91.4 milyon
tonun yüzde 48’ini karşılamakta.
Döküm üretiminde dört yıldır azalan bir doğrultuda giden Amerika yüzde 11.2’lik bir artış bildirdirdi.
Hindistan önemli üretim kazanımlarını sürdürerek
ve yüzde 22’lik artış ile sıralamada 2. sıraya yerleşti.
45.Dünya Döküm Üretimi Rakamları’nı saptamak
üzere yapılan araştırma için toplanan veriler her
ülkenin dökümcü birlikleri ve benzer temsilcilikleri
tarafından bildiriliyor. Bu yıl katılmayan ülkeler Danimarka, Moğolistan, Rusya ve Ukrayna oldu. Bu ülkeler katıldıkları son yıl ile aynı değerleri gösterecek
şekilde listelendi.
Listenin Yeni Katılımcısı
Araştırmanın bu yılki yeni ismi Pakistan oldu.
360,000 tonluk üretimiyle Pakistan diğer katılımcılar
arasında orta kademede yer aldı. Ülke döküm üretiminin yüzde 70’i pik döküm olarak şeker fabrikası,
otomotiv, tarım, çimento ve kimyasallar endüstrilerinde kullanılmak üzere yapılmakta. Bunun yanında
Pakistan, toplam 2 bin 50 çalışan tesis ile 175 ton/
tesis’lik kapasite değerine sahip.
Ekonomik Yansımalar
Birkaç istisna ülke dışında döküm üretimi 2009 yılın-
EN BÜYÜK 10 ÜLKEDE TESİS BAŞINA ÜRETİM ORTALAMASI (ton/tesis)
Türkiye 1,147
İtalya 1,792
Fransa 4,310
Kore 2,535
Brezilya 2,394
Almanya 7,808
Rusya 3,111
Japonya 2,952
A.B.D. 3,999
Hindistan 2,012
Çin 1.523
Türkdöküm
37
GÜNCEL
da dip yapmıştı. 2010 yılına ait kesin veriler gösteriyor ki ülkeler
az miktarlarda da olsa üretim artışı göstermekte. Ancak üretim
rakamları hala 2008 öncesindeki rakamların seviyesine ulaşmış
değil. En fazla üretim yapan iki üretici Çin ve Hindistan ise bu
durumun dışında kaldı. Almanya yüzde 23’lük büyüme göstererek altıncı sıradan yeniden beşinci sıradaki yerine geldi. Buna
rağmen henüz 2008 yılı seviyelerinin üzerine ulaşamadı. Yıkıcı
depremlere rağmen 2010 yılında Japonya, yüzde 8.5’lik büyüme
gösterdi. Japonyanın üretimi 2006’da yaptığı pikten bu yana düşüş göstermekte.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu bazı ülkeler, kriz ekonomisinden etkilenmedi. 2008 üretimlerinin üzerinde rakamlara sahip
ülkeler; Çin, Macaristan, Hindistan, Kore, Portekiz ve Türkiye’dir.
Tüm diğer ülkeler, bir önceki yıla göre döküm üretiminde düşüş
yaşarken; Çin, Hindistan, Kore ve Portekiz 2009 yılında büyüme
göstermişti.
ÜLKELERE GÖRE DÖKÜMHANE SAYILARI
Demir Çelik Demir dışı Toplam
Ülke
46
25
21
Avusturya
29
8
7
14
Belçika
13
4
2
7
Bosna Hers
1.354
541
204
609
Brezilya
175
110
27
38
Kanada
4.300 26.000
17.000 4.700
Çin
42
24
3
15
Hırvatistan
184
65
31
88
Çek Cum
17
10
0
7
Danimarka
Finlandiya
36
16
6
14
Fransa
454
315
37
102
Almanya
133
80
17
36
Macaristan
4.500
Hindistan
1.100
917
27
156
İtalya
1.612
1.108
71
433
Japonya
881
226
143
512
Kore
681
339
167
175
Meksika
42
3
15
24
Moğolistan
21
5
0
16
Hollanda
19
9
3
7
Norveç
461
245
36
180
Polonya
81
39
7
35
Portekiz
157
65
43
49
Romanya
1.350
Rusya
2.050
200
50
1.800
Pakistan
42
18
9
15
Sırbistan
58
47
3
8
Slovenya
199
88
38
73
Güney Af.
139
52
30
57
İspanya
117
72
13
32
İsveç
72
50
4
18
İsviçre
848
330
40
478
Tayvan
476
220
26
230
Tayland
1.126
400
73
653
Türkiye
444
216
228
İngiltere
2.060
989
413
658
A.B.D.
1.070
437
233
400
Ukrayna
38
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Ton/ tesis
6.649
3.345
1.448
2.394
3.363
1.523
1.281
1.872
5.153
2.709
4.310
7.808
1.163
2.012
1.792
2.952
2.535
2.425
350
0
3.405
2.013
1.592
646
3.111
176
1.676
2.438
2.708
8.223
2.279
1.092
1.534
0
1.147
1.129
3.999
935
Türkiye’nin de
içinde bulunduğu
bazı ülkeler, kriz
ekonomisinden
etkilenmedi. 2008
üretimlerinin
üzerinde rakamlara
sahip ülkeler; Çin,
Macaristan, Hindistan,
Kore, Portekiz ve
Türkiye’dir. Tüm
diğer ülkeler, bir
önceki yıla göre
döküm üretiminde
düşüş yaşarken; Çin,
Hindistan, Kore ve
Portekiz 2009 yılında
büyüme göstermişti
DÜNYA DÖKÜM ÜRETİMİNİN
METALLERE GÖRE DAĞILIMI 2010
DemirDışı;
12.714.898
15,8%
Çelik;
9.032.549
11,2%
Pik;
37.615.831
46,8%
Sfero;
20.979.786
26,1%
Dökülen Metallere Göre
Dünya Döküm Üretimi
Pik döküm dünya üretimine en fazla
katkı sağlayan malzeme olarak, 91.4
milyon tonluk toplam üretimin 44.1
milyon tonuna karşılık gelmekte. Çelik
ve demir dışı malzemeler geçen yıla
göre yüzde 1’lik azalma gösterirken, pik
ve sfero döküm üretimleri yüzde 1’lik
artış gösterdi.
GÜNCEL
EN BÜYÜK 5 ÜLKE VE TÜRKİYE’DE ÜRETİMİN METALLERE GÖRE DAĞILIMI
20
18
16
Milyon Ton
14
12
10
8
6
4
2
0
Çin
Pik
Hindistan
Sfero
Çelik
A.B.D.
Japonya
Rusya
Türkiye
Demirdışı
Türkdöküm
39
GÜNCEL
Bölgesel Üretim
En fazla döküm yapan ilk 10 ülkeden hepsi tesis başına düşen üretim verimliliklerinde büyüme bildirdi.
Brezilya yüzde 39 ile en fazla verimlilik artışını gösterirken, bu ülkeyi yüzde 24 ile Hindistan takip etti.
(Rusya için en son bildirilen 2009 rakamları verilmiştir).
EN BÜYÜK 10 DÖKÜM ÜRETİCİSİ SIRALAMASI
1. ÇİN (1)
5. JAPONYA (4)
4,76 milyon ton
Pik 2,16 m ton
Sfero 1,35 m ton
Çelik 207.000 ton
Demirdışı 1,04 m ton
39,6 milyon ton
Pik 19,6 m ton
Sfero 9,9 m ton
Çelik 5,3 m ton
Demirdışı 4,8 m ton
2. HİNDİSTAN (2)
9,05 milyon ton
Pik 6,18 m ton
Sfero 1,05 m ton
Çelik 1,07 m ton
Demirdışı 750.000 ton
6. RUSYA (5)
3. A.B.D. (3)
7. BREZİLYA (7)
8,24 milyon ton
Pik 2,63 m ton
Sfero 2,75 m ton
Çelik 980.000 ton
Demirdışı 1,87 m ton
4.ALMANYA (6)
4,79 milyon ton
Pik 2,18 m ton
Sfero 1,49 m ton
Çelik 192.000 ton
Demirdışı 930.000 ton
40
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
4,2 milyon ton
Pik 1,74 m ton
Sfero 1,26 m ton
Çelik 700.000 ton
Demirdışı 500.000 ton
3,24 milyon ton
Pik 1,94 m ton
Sfero 786.000 ton
Çelik 243.000 ton
Demirdışı 273.000 ton
8. KORE (8)
2,23 milyon ton
Pik 1,04 m ton
Sfero 653.000 ton
Çelik 157.000 ton
Demirdışı 382.000 ton
9. İTALYA (10)
1,97 milyon ton
Pik 630.000 ton
Sfero 405.000 ton
Çelik 64.000 ton
Demirdışı 870.000 ton
10. FRANSA (9)
1,96 milyon ton
Pik 623.000 ton
Sfero 916.000 ton
Çelik 85.000 ton
Demirdışı 333.000 ton
13. TÜRKİYE (12)
1,29 milyon ton
Pik 591.000 ton
Sfero 427.700 ton
Çelik 124.000 ton
Demirdışı 149.000 ton
Not: Önceki yıl sırası parantez içindedir.
Rapora göre dünyanın 10 büyük
döküm üretici ülkesi yandaki gibi
sıralandı. Bu sıralamaya göre
Türkiye 3. oldu.
GÜNCEL
DÜNYA DÖKÜM ÜRETİM MİKTARLARININ METALLERE VE ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI
Ülke
Avusturya
Belçika
Bosna Hersek
Brezilya
Kanada
Çin
Hırvatistan
Çek Cum
Danimarka
Finlandiya
Fransa
Almanya
Macaristan
Hindistan
İtalya
Japonya
Kore
Meksika
Moğolistan
Norveç
Polonya
Portekiz
Romanya
Rusya
Pakistan
Sırbistan
Slovenya
Güney Af.
İspanya
İsveç
İsviçre
Tayvan
Türkiye
İngiltere
A.B.D.
Ukrayna
Toplam 2010
Toplam 2009
Toplam 2008
Toplam 2007
Toplam 2006
Toplam 2005
Toplam 2000
Pik
38.689
58.000
11.200
1.912.072
315.329
19.000.000
22.107
153.761
32.367
28.206
623.000
2.185.310
28.921
6.180.000
633.100
2.157.514
1.042.000
771.700
2.000
15.103
445.100
38.357
24.697
1.740.000
250.000
33.047
75.800
170.196
410.500
160.800
19.400
627.178
591.000
129.000
2.632.742
640.000
43.258.296
37.615.831
42.958.542
44.917.143
42.539.286
40.797.563
34.034.171
Sfero
113.071
5.800
290
812.916
10.500.000
17.375
55.140
48.020
46.417
916.100
1.486.872
25.779
1.053.200
405.300
1.350.951
653.400
58.947
220
37.966
152.300
70.145
3.321
1.260.000
30.000
12.508
28.800
123.804
543.300
40.400
33.200
216.563
427.700
188.700
2.753.305
40.000
23.451.711
20.979.786
25.346.221
23.978.423
23.218.895
28.824.814
14.094.540
Diğer
Çelik Bakır Alaşımları Aluminyum Magnezyum Zamak
181
5.365 14.130
116.061
2.266
16.094
623
329
931
31.316
4.784
2.544
2.797
4.768
248.454
16.539
243.432
184.236
12.133
76.776
300.000
3.800.000
700.000
5.300.000
661
230
11.652
459
1.313
734
6.969
65.370
4.524
57.879
6
5.778
1.433
6
257
4.028
3.908
14.714
2.830
23.669
286.647
19.420
85.300
4
14.859 40.188
797.690
77.167
192.089
144
3.580
153
88.921
1.289
5.901
750.000
1.070.000
900
6.800 60.760
730.702
69.000
64.100
4.911
6.954 26.185
925.508
79.293
206.683
11.500
344.900
25.100
156.700
1.007
109
600.469
140.701
78.746
240
180
60
12.000
6.790
1.821
3.023
4.140 13.800
237.475
7.935
67.400
450
15.950
12.664
7.342
402
4.982
40.960
5.472
21.593
20.000
35.000 15.000
340.000
90.000
700.000
0
0
0
10.000
20.000
50.000
11.150
312
980
1.115
11.276
2.443
27.227
1.021
6.100
26.100
2.664
252
74.616
16.656
124.656
636
9.293
100.043
7.766
71.500
3.500
1.700
32.500
9.600
18.100
1.552
20.410
2.233
1.800
1.955
5.463 73.838
271.932
36.429
67.411
13.500
123.500
12.000
124.000
1.000
8.000
98.000
9.500
67.200
59.874
106.140 204.116
1.233.771
264.897
983.388
45.000
275.000
196.685 528.978 1.193.449
10.879.515
1.652.401
10.215.376
472.056
152.774 473.170
10.237.431
1.379.467
9.032.549
916.997
268.675 664.136
10.932.434
1.808.580
10.538.385
165.294
278.496 939.394
12.727.106
1.596.834
10.183.295
151.330
1.271.246 941.461
12.282.534
1.672.068
9.938.806
195.848
239.227 936.661
11.651.525
1.511.270
9.002.724
213.552
104.873 829.651
8.045.648
1.058.120
6.369.684
Türkdöküm
Toplam
305.857
96.999
18.818
3.240.978
588.474
39.600.000
53.797
344.377
87.604
97.536
1.956.966
4.794.179
154.688
9.053.200
1.970.662
4.757.999
2.233.600
1.651.680
14.700
64.703
928.150
128.958
101.427
4.200.000
360.000
70.388
141.391
538.944
1.143.038
266.600
78.595
1.300.769
1.291.700
501.400
8.238.233
1.000.000
91.673.839
80.343.064
93.449.270
94.919.007
92.515.626
85.159.732
64.750.239
41
NEDEN DÖKÜM
Neden Dökümü
Tercih Etmeliyiz?
Gegossenes Flügelstrukturteil für Flugzeug
Uçak Kanatları Döküm Konstrüksiyon
Üretim Verilerinin Karşılaştırılması
Eskiden
Üretim Yöntemi
16 adet sac ve işlenmiş parçanın
Günümüzde
Tek parça hassas döküm
42
Ağırlık
2,0 kg
1,6 kg
Fikstür ve/veya model maliyeti
100 %
52 %
Malzeme ve/veya döküm maliyeti
34,3 %
100 %
İşleme maliyeti
100 %
8,1 %
Montaj
100 %
0
Üretim maliyeti
100 %
67,1 %
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Kaynak: DGV
perçinli birleştirilmesi
BUĞRA PEKUSLU
GreenBusiness Genel Koordinatörü
Enerji Verimliliği Uzmanı
Akdaş Enerji Verimliliği Proje Koordinatörü
B
www.greenbusiness.com.tr
[email protected]
ENERJİ VERİMLİLİĞİ
ilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca son
3 yıldır desteklenmeye
değer görülen teknoloji
projeleri arasından özel olarak seçilen yaklaşık 90 tanesi “Yenilikçi
Ankara Proje Pazarı”nda, 17 Aralık 2011 tarihinde Ankara Rixos
Oteli’nde görücüye çıktı. Ankara
Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri
Doç. Dr. Asım Balcı ve Ankara Valisi Alâaddin Yüksel’in konuşmaları
ile açılan fuarda en çok ilgiyi ise
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat Ergün’ün yenilik ve teknolo-
44
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Döküm Fabrikalarına Özel Enerji
Verimliliği Çözümü:
Akıllı Enerji Çemberi
Yenilikçi Ankara Proje
Pazarı’ndaydı
jiye vurgu yaptığı konuşması çekti. Büyük kazançların ancak risk
alarak elde edileceğine değinen
Bakan, yatırımcıları ve sanayicileri
yenilikçi ve geleceği yakalamaya
aday çalışmalara yatırım yapmaya çağırdı. Ergün ayrıca, fuarda,
Bakanlığın bu niteliğe sahip olduğuna inandığı projelerin sergilendiğini de ifade etti.
Ticari ulusal bir güce dönüşmesi
öngörülen, Türk sanayine verimlilik ve inovasyon yönünden artı
değer sağlaması beklenen bu projeler arasında GreenBusiness’ın
döküm, çimento vb. sektörlere
özel olarak geliştirdiği enerji verimliliği ürünü “Akıllı Enerji Çemberi” de yer aldı. İlk kez Türkdöküm dergisinde tanıtımı yapılan
ürün hakkında Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’e ve
beraberindeki heyete bilgilendirme yapıldı. Ayrıca GreenBusiness
oluşumunun ve platformun diğer projelerinin de konuşulduğu
görüşme sonrası Bakan ve beraberindekiler böyle bir girişimden
dolayı özel olarak teşekkürlerini
iletti. Konu ile ilgili işveren, yöne-
ENERJİ VERİMLİLİĞİ
Büyük kazançların ancak risk alarak elde
edileceğine değinen Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, yatırımcıları
ve sanayicileri yenilikçi ve geleceği
yakalamaya aday çalışmalara yatırım
yapmaya çağırdı.
tici ve mühendislerin katılım gösterdiği Fuar, yatırımcılara doğru
yönlendirmeler için aracı olmak
niyetinde bir girişimin ürünü. Teknogirişim Derneği, Ankara Kalkınma Ajansı, TOBB ve ATO’nun
destekleri ile yürütülen organizasyon sayesinde en yeni yatırım
alternatifleri seçkin bir zeminde
tanıtılarak, doğru zamanda doğru
işler yapmak isteyen sanayicilerin
dikkatini çekti.
Zamanlaması açısından yapılış hedefine tam olarak hizmet
etmeyi başaran fuar, bu kaos
ortamında elini güçlendirmek
isteyen iş yöneticilerine doğru
yolları gösterme amacındaydı.
Zira Avrupa’da giderek daha da
belirginleşen ve derinleşen krizin
ister istemez tüm dünyada tesirler yaratması bekleniyor. Böyle
bir durumda da Türkiye, Çin ve
Hindistan gibi iyimser göstergelere sahip ülkeler doğru ekonomik/sınai planlar için akılcı üs
alternatifleri arasında yer alıyor.
Ancak elindeki sermayeye doğru
aktivasyonu vermek isteyenler ya
da yeni tedarik zincirleri yaratma
niyetindekiler, gözünü bu ülkelere dikerken, buralardan istedikleri
reaksiyonu alabilmeyi de ummakta. Daha açık bir ifade ile yeni
anlaşmalar için profesyonel altyapıya sahip, güvenli limanların aranacağı belli bir gerçek. Hal böyle
olunca da yeni iş bağlantıları için
Türk işadamlarının doğru adres
olduklarına yabancıları daha fazla inandırmaları gerekmekte. Bu
noktada yeni yatırımcıları ve müşterileri kalbinden fethedecek bazı
sihirli sözlerin zikredilmesine ve
bunların arkalarının doldurulmasına ihtiyaç var. Örneğin, düşük fiyat garantisi ve talepleri her daim
karşılayabilme sözü, yeni müşterilerin Türk sanayicilere olumlu ışık
yakmasını sağlayabilir. Pek tabi
tüm bu garantilerin ve sözlerin
arkasında durulabilecek ortamın
yaratılması gerekmekte. Müşterinin ve yatırımcının yönelmesinde
kararı belirleyecek en birinci etken hiç kuşkusuz sanayicinin vaatlerinde inandırıcı olup olmadığı
olacak. Türk sanayicisinin verdiği
sözleri uzun vadede tutabileceğine dair bir inanç yaratabilmesi
bu anlamda çok önemli. Üretim
süreçleri yapılarının sağlam organizasyonlu temellere oturtulduğuna dair göstergeler, yenilikçi
ve akılcı kaynak yönetimi çözümlerinden destek alındığına dair
somut bulgular, hiç şüphesiz, yeni
işbirlikleri ve yeni tedarikçi arayışında olanların en önce bakacakları arasında. Bunun için de doğru altyapılar ve entegrasyonlarla
yerli sanayicilerin kendi üretimlerinin kontrol gücünü arttırmaya ihtiyacı var. Fiyat garantisi ve
talep karşılayabilme becerisi gibi
konular doğrudan doğruya doğal
kaynakların akılcı tüketimi ile ilintili olduğundan, sağlam kaynak
yönetimine ve dinamik kontrol
edilebilen iş planlarına gerek olduğu unutulmamalı. Bu yönde
sağlanacak entegre yapılanmalar
ve bu yapılanmaların profesyonelce kontrolü optimum sonuçları getirebilecektir. İşte tam da
bunu sağlayacak destek çözümler
bahsi geçen Fuarda detaylı ve şık
bir sunumla tanıtılma şansı buldu.
Bunların arasında Türk dökümcüsünü en yakından ilgilendireni ise
GreenBusiness imzalı “Akıllı Enerji
Çemberi”. Tamamı ile döküm üretiminin sahip olduğu iç dinamikler göz önüne alınarak geliştirilen
çözüm, döküm süreci esnasında
kullanılan enerjiden gerçek anlamda “maksimum” fayda sağlamayı mümkün kılacak yegane
bütünleşik mühendislik yaklaşımından meydana getirildi. Döküm sürecinin ve bu sürecin gerçekleştirildiği fabrikaların detaylı
analizi esnasında doğru çözümü
ortaya çıkarmak için tüm karakteristik imalat ayrıntıları tek tek in-
Türkdöküm
45
ENERJİ VERİMLİLİĞİ
GATE ELEKTRONİK A.Ş. Yönetim Kurulu
Başkanı Turgay Maleri “Akıllı Enerji
Çemberi”ne özel ilgi gösterenler arasındaydı.
celemeden geçti. Buradaki amaç,
pek tabi bu ayrıntılarda enerji
verimliliği açısından fırsata dönüştürülebilecek potansiyellerin
olup olmadığını tespit etmekti.
Yüksek katma değere sahip olduğuna inanılan potansiyeller bulunduktan sonra bunları gerçeğe
dönüştürmek için uygulanması
gereken yöntemlerin belirlenmesi gerekiyordu. Tüm bu yöntemler
bir araya gelip de kendi ahengini
oluşturunca da döküm üretimi
için gereken gerçek çözüm; “Akıllı Enerji Çemberi” ortaya çıkarılabilmiş oldu. Böylece az önce
bahsi geçen yeni yatırımcıların ve
müşterilerin daha kolay ve etkin
biçimde cezbedilebilmesini sağlayacak çözüm, Türk dökümcüsü
için özel olarak geliştirilmiş oldu.
Türk dökümcüsüne hazır olarak
sunulan bu çözümle üretimdeki
kaynak yönetimini yine biraz evvel bahsedildiği gibi en etkin biçimde gerçekleştirebilmeyi sağlayacak, kaynak kontrol gücünü
artırarak üretkenliği doğal kaynak
odağında maksimum seviyeye
çekecek yardımcı güç ortaya çı-
46
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
karılmış oldu. Bir başka ifade ile
kullanılan ortalama doğal kaynak
miktarları karşılığında eskiye göre
daha fazla iş yapabilme gücüne
sahip Türk dökümcüleri yaratmak
bu çözüm ile mümkün olacak. Bu
sayede, giderek büyüyen global
dalgalanma esnasında iş ortaklarına düşük fiyatlı ve sürekli tedarik yapabilme imkanına sahip,
yenilikçi çözümlerden güç alan
sektör oyuncuları Türkiye’den çıkabilecek. Fuarda gösterilen ilgi
de bunu doğrular nitelikteydi.
İlgili sektörlerin önde gelen isimleri “Akıllı Enerji Çemberi” ve GreenBusiness oluşumu ile özel olarak ilgilendi. Konu ile ilgili ABD’de
yapılan konuşmanın kaydı Fuarın
en çok ilgi çekenleri arasındaydı.
Nedir Akıllı Enerji Çemberi?
Döküm, demir çelik, çimento ve
seramik gibi imalatların yapıldığı
fabrikalarda üretiminin klasikleşmiş süreç akışına bağlı olarak
oluşan bölgesel ısı birikmelerinin
atık olarak boşa gitmesini engellemek amacı ile GreenBusiness
özel bir mühendislik çözümü ge-
liştirdi. Özel sensörleri ve akıllı
otomasyon sistemi ile ortamdaki
atık ısıyı potansiyel enerji olarak algılayan bu sistem, atığı (ısı)
optimum verimle geri kazanmak
için kendini programlayabilme
yeteneğine sahip. Bu programlamaya göre kendini adım adım
çalıştırarak atık ısıyı faydalı enerjiye çeviren sistem bu kazanımı en
yüksek iş değerine dönüştürmek
için doğru planlamayı da yapabilmekte. Bu noktada aylar boyu
yapılan araştırmalarda, dökümhanelerde oluşan atık ısının sahip
olduğu kendine özgü soğuma eğrisi etraflıca analiz edildi. Analizler
sonucu atık ısının kapladığı alan,
soğuma karakteristiği ve kalorifik
değeri dikkate alınarak özel bir
modelleme oluşturuldu. Bu modellemenin algoritması bilgisayar
programına aktarılırken, uygun
donanım ekipmanları ile model
arasında elektronik bağlantıların
da kurulumu sağlandı. Bu sayede
hem döküm üretiminin akışına
zarar vermeyen hem de üretim
esnasında oluşan atık ısıyı optimum verimle geri kazanabilecek
iş zekasına sahip yazılımsal ve donanımsal uygulamalar bir araya
getirilmiş oldu. Tüm bu ekipmanlar da CFD programında dökümhanelere özel olarak tasarlanan
ENERJİ VERİMLİLİĞİ
ısı dönüştürücü mekanizmaya
(eşanjör) adapte edildi.
İşte bu sayede döküm fabrikalarında oluşan atık ısı ile ısınan
havanın sahip olduğu ısı, dökümhanelere özel tasarlanan eşanjör sistemlerine akıllı bilgisayar
programı ile optimum verimle
transfer edilebilmekte. Isıyı optimum verimle sıcak su kanallarına
transfer eden sistem bu suyun
maksimum sıcaklıkta ve basınçta buhara dönüşmesini sağlıyor.
Buhar, sahip olduğu maksimum
basınç değerinde elde edilebilecek maksimum ton seviyesinde
depolandıktan sonra kurutulma
işlemi için özel bir ayrıştırıcıya
yönlendiriliyor. Ayrıştırıcıda gerektiği kadar neminden ayrılarak
kurutulan buhar en yüksek verimde dönüşümü sağlayacak şekilde
ister ısı ister elektrik formunda
dönüşüme hazır hale geliyor. Bu
esnada eşzamanlı olarak kurutulan buhardan ayrışan su birikintisi
eşanjör kanallarına tekrar servis
edilebiliyor. Bu sayede ayrıca, su
buharının nemli kısmı sıcak su
olarak sistemin baş kısmına transfer edilebildiği için “Akıllı Enerji
Çemberi” adına da uygun biçimde enerji en yüksek verimde geri
kazanılabiliyor. Sistemin bu özelliği sayesinde esasında atık ısıdan
sadece bir defa değil en az 2 defa
daha geri kazanım yapılabilmekte.
Verimi 2 Defa Arttırma Şansı:
Hem Geri Kazanırken
Hem de Kullanırken
Verim Maksimizasyonu
Sistemin bu kısmından sonra ise
yine dökümhanelere özel olarak
döküm üretimi öncelikleri dikkate alınarak geliştirilmiş özel bir
planlama algoritması ve onun yazılım uygulaması devreye giriyor.
Bu algoritma optimum verimle
geri kazanılan enerjinin yine optimum verimle fabrikaya geri servis
edilmesini sağlayan içeriklere sahip. Geri kazanılan enerjiyi sahip
olduğu iş yapabilme kapasitesine
göre (İşgenlik: Ekserji) algılayan
ve değerlendiren sistem, o anda
fabrikada bu değerde enerjiye en
çok ihtiyaç duyulacak, yani en çok
geri dönüş verimi elde edilecek
noktaya enerjiyi servis edebilmekte. Bir başka ifade ile geri kazanılan enerji, sahip olduğu kaliteye göre değerlendirilebilmekte
ve bu kalitede enerjiye fabrikada
o anda nerde en çok ihtiyaç olduğu tespit edilebilmekte. Bu
tespite göre de enerjinin, doğru
transfer sistemlerini devreye koyarak iletimi gerçekleştirilebilmekte. Bu sayede, enerji hem geri
kazanılırken hem de kazandıktan
sonra geri servis edilirken verimi
makimsimize edilebiliyor. Böylece
enerjinin kullanım verimi iki kere,
iki ayrı bakış açısından, maksimum düzeye çekilebiliyor.
Yazılımın sahip olduğu algoritma
enerji verimliliğinin anlık, objektif
ve hatasız olarak tespit edilmesi ve tespitin sayısal ve anlaşılır
verilerden oluşması için GreenBusiness uzmanları tarafından
özel olarak geliştirilen bir ölçmegözlemleme sistematiğinden geliştirildi. Sistematik, tüm üretim
noktalarında harcanan enerji ile
gerçekleştirilen üretimin analitik
olarak ilişkilendirilmesini sağlıyor.
Buna göre sonuçları ortaya koyan
sistematik, ekserji tabanlı formülleri sayesinde klasik verim ölçme- değerlendirme sistemlerinin
ötesinde sonuçları çıkarabiliyor.
Klasik örneklerden farklı olarak
kaç birim enerji ile kaç birim iş
yapıldığının ötesinde değerlendirmeler, bu uygulamayla tespit
edilebilmekte. Örneğin bir üretim
tesisinde,
• Tüketilen ortalama enerji değerleri ile toplamda ne kadar iş
yapılabileceği,
• Harcanan enerjinin taşıdığı toplam iş yapabilme kapasitesi
• Mevcut durumda bu potansiyelin ne kadarının kullanıldığı
• Potansiyelin tümünü gerçeğe
dönüştürmek için atılması gereken adımlar
• Tüketimdeki darboğazlar ve
bunu elimine edecek adımlar
yazılımın altyapısında yer alan
sistematiği sayesinde sayısal ve
anlık olarak belirlenebiliyor. Bu
bütünleşik yapı esas alınarak dökümhanede geri kazanılan enerji
nerede kullanılsa en çok işe yarayabilir sorusunun cevabı sayısal ve anlık olarak verilebiliyor.
Bunun sonucunda da tüketilen
enerjiye harcanan bedel ile üretilen katma değer arasındaki denge en üst seviyeye çekilebiliyor.
Sözün özünde ise, yaptığı optimum planlamaya göre enerjiyi
ortama en yüksek verimle geri veren sistem, kazandırdığı enerji ile
aynı zamanda en yüksek katma
değerin de elde edilmesini sağlamakta. Zaten gelişen dünya düzeninde yeni bilimsel yaklaşımlar da
verimi hep bu bakış açısı üstünden değerlendirmeye başlamış
durumda. Özetle, verime getirilen
en yeni bilimsel yaklaşımın pratik
uygulaması Türk dökümcüsünün
hizmetine herkesten önce sunulmuş durumda.
Zamanlaması açısından yapılış hedefine
tam olarak hizmet etmeyi başaran fuar,
bu kaos ortamında elini güçlendirmek
isteyen iş yöneticilerine doğru yolları
gösterme amacındaydı. Zira Avrupa’da
giderek daha da belirginleşen ve
derinleşen krizin ister istemez tüm
dünyada tesirler yaratması bekleniyor
Türkdöküm
47
MAKALE
TPM (Toplam Üretken
Bakım) Uygulamaları
Japon
kuruluşu
olan JIPM (Japanese
HALDUN OLGUN
Institude of Plant
DEMİSAŞ Gelişim Projeleri ve
Yatırımlar Koordinatörü
Maintenance)
tarafından TPS (Toyota Production System)
temel alınarak ortaya konarak, sahiplenen
TPM (Toplam Üretken Bakım), yaklaşık
35 yıldır Japonya ve diğer ülkelerdeki
fabrikalarda uygulanıyor. Bu fabrikalardan
biri de Demisaş A.Ş. fabrikalarda üretkenliğin
sürekli daha üst seviyelere taşındığı sistematik
olan TPM, bir fabrika yönetim (sadece bakım
değil) yaklaşımı olarak karşımıza çıkıyor.
Dünyada ve ülkemizde yaşanan son gelişmeler, keskinleşen rekabet koşulları; şirketlerin üretkenlik artışı ve iş sürdürülebilirliği konusunda yönetimsel bir
takım arayışlar içine girmesine yol açıyor. Firmalar,
sürdürülebilirlik için hedeflerine uygun stratejiler geliştirmek ve bunları sürekli geliştirmek, güncellemek
durumunda. Eskiden olduğu gibi “işlerin iyi zamanı”
ve “işlerin kötü zaman (kriz)” stratejileri artık geçerliliğini yitirmiş bulunuyor. Bugün işler iyi giderken, gelecek hafta dünyanın farklı bir bölgesindeki bir ekonomik dalgalanma ile işler kötüye gidebiliyor. Bunun ne
kadar süreceği ise hiç belli olmuyor. Dolayısı ile stratejilerimizin her duruma uygun ve izlenebilir olması
gerekiyor.
Üretkenlik artışı konusunda en temel düşünce ve aynı
zamanda endüstrinin en temel amacı, kısıtlı olan kaynakların en etkin şekilde kullanılarak ürüne dönüştürülmesidir. Bu amaca ulaşmak için izlenen stratejilerin
temelini, her ortamda sağlanması gereken üretkenlik
artışı oluşturmaktadır. Bunun nasıl yapılabileceği konusunda çeşitli alternatifler mevcuttur.
Fabrikalarda üretkenliğin sürekli daha üst seviyelere
taşındığı sistematik ise, TPM (Toplam Üretken Bakım)
seçeneği olarak karşımıza çıkmakta. TPM, bir Japon
kuruluşu olan JIPM (Japanese Institude of Plant Maintenance) tarafından TPS (Toyota Production System)
temel alınarak ortaya konmuş ve sahiplenilmiş. Yaklaşık 35 yıldır Japonya ve diğer ülkelerdeki fabrikalarda
uygulanmakta.
TPM (Total Productive Maintenance – Toplam Üretken
Bakım), bakım ile üretkenlik arasında yakın bir ilişki
kuran, ekipmanın düzenli bakımı ve çalışanların maki-
48
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
nalarını sahiplenmesi yolu ile verimin dünya çapında
rekabetçi olacak şekilde artabileceğini kanıtlamış bir
fabrika yönetim (sadece bakım değil) yaklaşımıdır.
TPM, çalışanlarda benim makinam anlayışını geliştirerek, fabrikadan elde edilebilecek verimin büyük ölçüde artırılmasına olanak sağlar.
TPM, kronik kayıpların üzerine etkili bir biçimde giderek üretkenliğin yüzde 50 ila yüzde 100 civarında
yükselmesini sağlar.
TPM, temiz, tertipli, sağlıklı ve sevimli çalışma ortamı
elde ederek, çalışanların yüksek kaliteli ürünleri sürekli olarak üretebilecekleri, çalışmaktan zevk ve gurur
duyacakları bir fabrika ortamı oluşturur.
TPM uygulayan fabrikalar çevreye saygılıdır.
TPM, çalışanlara yoğun teknik eğitimler sunar. Çalışanlar, yapmakta oldukları işlerde uzmanlaşırlar.
Uzmanlardan oluşmuş, makinalarını büyük bir maharetle kullanan ve onlara bakan insanların çabaları
birleştiğinde, kaliteli ürünlerin, olabilecek en düşük
maliyetle üretildiği, sektöründeki kıyasıya rekabet koşullarına dayanıklı, bir fabrika ortaya çıkar.
TPM uygulayan işyerlerinde ekip çalışmaları ön plana çıkmıştır. Kişisel başarılar (birbirleri ile ilişkilendirilmemiş, saman alevi gibi parlayıp sönen, kuruluşa
pek faydası dokunmayan girişimler) yerine, önceden
planlanmış, küçük adımlar halinde, herkesin rol aldığı
geliştirmeler (kaizen’ler) özendirilir.
TPM’in Getirecekleri
• Üretim sisteminin verimliliğini en üst düzeye çıkaracak bir şirket kültürü oluşturur.
• Mevcut ekipman ve üretim alanı ile ilgili her türlü
kaybı (arıza, iş kazası, kalite hatası… vb.) önleyecek
kusursuz bir sistem kurar.
• Yalnızca üretimle ilgili departmanlarda değil tüm birimlerde uygulanır.
• En üst düzey yetkiliden en kıdemsiz işçiye kadar herkesi kapsar.
• Otonom bakım ve küçük grup faaliyetleri ile “sıfır
kaybı” ön görür.
Firmaları TPM uygulamaya yönelten faktörleri “Dış
Faktörler” ve “İç Faktörler” olarak iki gruba ayırabiliriz.
Dış Faktörler:
• Rekabetin yoğunlaşması ve müşterilerin düşük fiyat
baskısı, özellikle otomotiv sektöründe karların küçülmesi,
• Kaliteli ve çok fonksiyonlu ürünlere olan talep,
• Ürünlerde çeşitliliğinin artması, yeni ürün devreye
alma süreçlerinin kısalması,
MAKALE
TPM uygulayan
işyerlerinde ekip
çalışmaları ön plana
çıkmıştır. Kişisel başarılar
yerine, önceden
planlanmış, küçük
adımlar halinde,
herkesin rol aldığı
geliştirmeler
(kaizen’ler)
özendirilir
Aşama
Basamaklar
Esaslar
Hazırlık
1. Üst yönetimin TPM’i tanıtımı ve
deklerasyonu
Yayılım
Başlama
Vuruşu
Düzenli
uygulama
Şirket içi toplantı ve şirket bültenlerinde, ilan tahtalarında duyurular
Yöneticiler: TPM Bilgilendirme Semineri
Çalışanlar: Kısa süreli seminerler ve şirket TPM El Kitabı2. Eğitime giriş ve TPM için kampanya
nın dağıtılması
Fabrika TPM yürütme komitesi ve komiteler
3. TPM yürütme organizasyonu
(her bir “pillar” için) TPM Ofis
ve alt komitelerin kuruluşu
Yönetim tarafından model makina oluşturma
Kıyaslamalar, maliyet yapısının incelenmesi, vizyon, mis4. TPM için temel politika ve
yon, politika tespiti
Stratejiler
Hazırlık aşamasından, TPM ödülünü alabilecek hale ge5. TPM uygulaması için ana plan halinceye dek yapılacak çalışmaların planı
zırlama, hedef koyma
Paydaşları, müttefikleri, ortakları davet ederek törenle işe
6. Başlama vuruşu
başlamak
Maksimum üretim verimi sağlama
7. Üretim verimini geliştirmek için
Kayıplardan kurtulma
sistem kuma
Işyerinde ekiplerin proje aktiviteleri ve küçük grup akti7.1 “Kobetsu-Kaizen”
viteleri
Adımlar halinde gelişme, audit’ler, ekipmanda yeterlili7.2 “Jishu-hozen”
ğin elde edilmesi
Düzeltici bakım
7.3 Planlı bakım
Zaman bazlı bakım (Periyodik bakım)
Kestirimci bakım; MP
7.4 Operasyon ve işlem becerilerinin Liderlerin operasyon ve bakım yeteneklerinin gelişmesi
ve bunların diğer ekip üyelerine iletilmesi
yükseltilmesi için eğitim
8. Yeni ürünün ve ekipmanın erken
akış kontrol sistemi
9. “Hinjitsu-Hozen” sistemini kurma
10. Operasyon verim artışını idari
departmanda gerçekleştirmek için
sistem kurma – Ofis TPM
11. Güvenli hijyenik ve çevreyi koruyucu sistem kurma
Toplam TPM uygulaması ve seviyenin
sürekli yükselişi
Ürünün kolay üretilebilirlik gelişimi ve ekipmanın kolaylıkla kullanımı
Hatalı ürünün engellenmesi ve kontrolün sürdürülebilmesi için koşulların sağlanması
Üretim için destek birimlerde, ofiste ve tüm endirekt işlerde verim arttırma
Sıfır kaza, sıfır kirlilik
TPM ödülüne başvuru ve daha yüksek hedeflere doğru
yolculuk
Türkdöküm
49
MAKALE
• Müşterilerin sürekli olarak çok çeşitlilikte, az miktarda
ve kısa zamanda teslimat talepleri,
• Ürünlerin kompleksleşmesi.
İç Faktörler:
• Gelişime olan ilginin geçen yıllarla birlikte azalması
ve gevşemesi,
• Mavi yakalı personele daha nitelikli teknik eğitim
verme ihtiyacı,
• Arıza ve kısa duruşların hedeflenen süreleri aşması,
teçhizat verimliliğinin düşüklüğü,
• Verimlilik iyileşmelerinin yavaşlığı, maliyet bilincinin oluşmamış olması,
• Bireysel bazda çalışma, takım çalışmasının eksikliği.
Firmaların bunlara benzer gözlemleri varsa, TPM uygulaması iyi bir çözüm seçeneği olarak karşımızda
durmaktadır.
TPM’in 8 Ana Sütunu
TPM yaklaşımını fabrikalarımızda geçerli kılmak üzere 8 ana faaliyet dalında, ayrı ayrı yapılması gerekenler vardır. TPM’in çatısı, ancak 8 sütunun da dengeli
bir şekilde inşaa edilmesiyle yerine oturabilecektir.
TPM’in 8 Ana Sütunu Şunlardır:
• Odaklanmış İyileştirmeler – Kobetsu-kaizen
• Otonom Bakım – Jishu-Hozen
• Planlı Bakım
• Kalite Bakımı – Hinshutsi-hozen
• Erken Ekipman/Ürün Kontrolü
• Personelin Eğitimi
• Ofislerde TPM
• İnsan Sağlığı İş Güvenliği- Çevre
Yukarıda belirtilen 8 ana faaliyetin, JIPM tarafından
ortaya konan ve 35 yıllık birikimin neticesi olan üslupla yürütülmesi söz konusudur. Genellikle, çok da
zor olmayan bu uygulama ile 2-3 yıl içinde fabrikanın dünya ölçeğinde rekabetçi bir konuma gelmesi
beklenir. TPM’de hedeflere ulaşabilmek için, çalışmalara topyekün katılımın, şirket üst yönetiminin
sürekli desteğinin ve JIPM tarafından sunulan metodolojinin eksiksiz uygulanmasının etkin olacağını
belirtmek gerekir.
Yanlış TPM Uygulamaları
• TPM, sadece makina operatörlerinin bakım faaliyetlerini de üstlenmesinden ibarettir. Bu yanılgıdan
hareket ederek bakım departmanlarını kapatan fabrikalar olmuştur.
• Çok sayıda kaizen çalışması yaparak TPM’de istediğimiz seviyeye gelebiliriz. Evet ama sadece sayıyı
yükseltmek yeterli olmuyor. Kaizen proje hedefleri,
şirketin iş hedeflerinden mi türemiştir; yoksa proje
ekipleri gözlerine kestirdikleri konularda, göze ala-
50
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
bildikleri hedeflere doğru mu çabalıyorlar? Projenin
başarı ile kapandığına kim karar veriyor?
• Birçok kuruluşta, TPM işleri bu konuya gönül vermiş kısıtlı sayıdaki insanların üzerinde kalmaktadır.
Halbuki, TPM herkesin işi olmalıdır.
• Üst yöneticiler, genellikle TPM’den uzak durmaktadırlar. Üst yönetim tarafından ısrarla desteklenmeyen bir kampanyanın başarılı olma şansı hemen
hemen hiç yoktur.
• TPM komite yapılanması ve bazı hallerde TPM Ofis
kuruluşundan kaçınılmaktadır. İyi koordine edilmemiş TPM çalışmaları sonunda fabrika içinde bazı bölgeler gelişirken, bazı bölgelerin bundan yararlanmaması söz konusu olabiliyor. Fabrika bütününde,
sürecin bir kısmı iyileşip, bir kısmı eskisi gibi kaldığında, TPM getirilerinden yararlanmamız en azından gecikiyor veya kısıtlanıyor.
• “Sıfır Arıza” için, otonom bakım faaliyetleri ve planlı
bakım uygulamalarının bir bütün halinde uygulanmasının gerekliliği çoğu yerde anlaşılmamış vaziyettedir.
• Birçok fabrikada, TPM çalışmalarında “ödüllendirme” sistematik hale getirilmemiştir. Bazen aşırı
ödüllendirmeler, bazen ödüllendirmenin tamamen
ihmal edilmesi, TPM çalışmalarını sekteye uğratan
en önemli sebepler olmaktadır.
• TPM için gerekli olan eğitimlerin sağlanmasında sıkıntılar vardır. Son zamanlarda, TPM başlığı altında
başka konulardan bahseden seminer programlarına
sıkça rastlanmaktadır.
• “Bir uzman bulalım bizimkilere bir iki ders versin,
sonra adamlarımız bu işi halleder.”
Dünya çapında TPM uygulayan yaklaşık 250 adet
firmanın verileri göz önünde bulundurulduğunda,
uygulama başladıktan sonraki 2-3 yıl arasında aşağıdaki tablo oluşabilmektedir;
• Prodüktivite
• Makina Arızalarında
• Ürün Hatalarındaki
• Müşteri Şikayetlerinde
• Bakım Maliyetindeki
• Y.mamul Stoklarındaki
• Enerji Kullanımındaki
• İş Kazalarındaki Azalma
• Çevre Kirliliğindeki Azalma,
• İşçi Önerilerindeki Artış
% 50
1/100-1/150
1/10
1/4
% 30
% 50
% 30
Sıfır Kaza
Sıfır Kirlilik
10 Kat
Yukarıda belirtilen göstergelere ulaşmanın temel
şartı, burada anlatılan tüm teknik çalışmanın yanı
sıra, üst yönetimin kesintisiz desteği ve proje başında üzerinde anlaşılan hedeflerin tüm çalışanlar tarafından verilen önerilerle ve önerilerin hayata geçirilmesi ile sürekli olarak desteklenmesidir.
FUAR
Hannover Messe
2012’de Yeşil
Teknolojiye
Odaklanıyor
Sektörel teknoloji alanında dünyanın sayılı
fuarları arasında yer alan ve her yıl Almanya’nın
Hannover kentinde düzenlenen Hannover Messe
2012 yılı programını belirledi. Katılımcı ve ziyaretçilerini
şaşırtmayı hedefleyen fuar organizatörleri 2012 yılı ana
temasını “greentelligence” olarak belirledi.
A
lmanya’nın Hannover kentinde 23-27
Nisan 2012 tarihleri arasında düzenlenecek olan Hannover Messe 2012 fuarı üreticilere, sürdürülebilir bir iş geliştirme
ortamını kolaylaştırmak için tasarlanmış, sektördeki en son yenilikleri bir arada görmelerini sağlayan
bir teknoloji platformu sağlayarak, bu süreçlerde üreticilerin yanında yer almayı amaçlıyor. Fuar
süresince otomasyondan, enerji teknolojilerine;
endüstriyel tedarikten, taşeronluk hizmetlerine;
ARGE’ye kadar bütün teşhir kategorilerinde çığır
açan çözümler ziyaretçilerle buluşacak.
Hannover Messe 2012 organizasyonun ana teması
olarak “greentelligence” konusunu seçerek bütün
gözleri sektörün büyümesindeki ana itici güç olarak yeşil teknolojilere çevirdi. Uzun vadede rekabet
gücünü korumak için, üretilen ürünlerin ve süreçlerin sürdürülebilir, çevre dostu ve randımanlı olması gerektiğinden hareketle yeşil teknoloji fuarın
ana teması olarak seçildi.
Fuarın gelecek yılki programı ve yeni hedefleri
üzerine bilgi veren Deutshe Meese Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Wolfram von Fritsch “Gelecek yılın
ana teması olan ‘greentelligence’ Hannover Messe
2012’nin bütün teşhir kategorilerinde yerini alacak. Üreticiler randımanlı süreçlerin, çevre dostu
malzemelerin ve sürdürülebilir ürünlerin akıllı bir
biçimde bir araya getirilmesinin bugünün zorlu rekabet dünyasında ve dinamik uluslararası piyasalarda hayatta kalabilmek için hayati rol oynadığının farkında” diyor.
52
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Yeni lokomotif şov: IndustrialGreenTec
Hannover Messe 2012, IndustrialGreenTec’in açılışına da ev sahipliği yapacak. Hannover Messe’nin
lokomotifleri arasına eklenen bu son yenilik, sektördeki çok katmanlı değer zincirine bütün çevre
teknolojilerinin de eklendiği anlamına geliyor. Geridönüşüm, çevre dostu atık tasfiyesi; su, toprak muhafaza ve gürültüden korunma teknolojileri; hava
kirliliğini azaltacak yöntemler; yenilenebilir enerjilerin ve yenilenebilir materyallerin verimli kullanımı;
danışmanlıktan belgelendirmeye kadar çevre ile
ilgili hizmetler gibi konular IndustrialGreenTec’teki
ana temalar arasında yer alacak.
Hannover Messe 2011’de ilk kez görücüye çıkarak ziyaretçiler ve katılımcılardan tam not alan Metropol
Çözümleri sergi alanı 2012 yılında da daha genişletilmiş bir formatla fuar alanında yer alacak. Küreselleşme, iklim değişikliği ve artan şehirleşme oranı
dünyadaki şehirler ve belli başlı kentsel alanlar için
büyük tehdit oluşturuyor. Bu tehditler ancak altyapının yaygınlaştırılması ve modernize edilmesiyle
bertaraf edilebiliyor. Uzmanlara göre enerji, su/atık
su, hareket sistemleri ve iklim koruma en önemli
alanlar arasında yer alıyor. 2012 yılında katılımcılar
bütün bu alanlarda son teknoloji ürünü çözümlerini
Metropol Çözümleri alanında vitrine çıkararak, ziyaretçilerle buluşturacak.
“Sekiz lokomotif etkinlikten oluşan Hannover Messe 2012 dünyada eşi olmayan bir sektörel teknoloji
fuarıdır. Gerçek anlamıyla uluslararası bir fuardır ve
bütün kilit sektörlerde benzeri olmayan bir kapsam
FUAR
sunmaktadır. Dünyanın dört bir yanından ticari ziyaretçiler için bir çekim alanıdır. Ayrıca, her yıl siyaset ve iş dünyasından ilk yüzde yer alan uluslararası
heyetler de son eğilimler ve çözümlerden haberdar
olmak için Hannover’i ziyaret etmektedir” diyerek
fuar hakkında son bilgileri paylaşan Von Fritsch sözlerini “Hannover Messe dünyadaki sektörler için bir
pencere niteliğindedir. Başka hiçbir fuar bu kadar
çok çığır açıcı yeniliği ve entegre çözümleri bir arada
sunmuyor” şeklinde sürdürdü.
2012’nin resmi ortak ülkesi Çin
Çin Halk Cumhuriyeti Hannover Messe 2012’nin resmi Ortak Ülkesi olarak belirlendi. Ortaklık, haziran
ayında Berlin’de düzenlenen Çin-Almanya hükümetleri arasındaki müzakereler sırasında Federal Almanya Ekonomi ve Teknoloji Bakanı Dr. Philipp Rösler ve Çin Halk Cumhuriyeti Sanayi ve Bilgi Bakanı
Miao Wei arasında imzalanan bir anlaşma ile resmiyet kazandı. Wolfram von Fritsch bu gelişmeye ilişkinse; “Hannover Messe 2012’de Ortak Ülke olarak
Çin’i yanımızda görmekten son derece memnunuz.
Bu ortaklığın Çin-Alman ticari ilişkilerinde itici güç
olacağına dünyanın dört bir tarafından hem katılımcılar hem de ticari ziyaretçiler için önemli bir çekim
gücü yaratacağına inancımız tam. Bu ortaklık, hem
katılımcılara hem de ziyaretçilere ithalat ve ihracat
ilişkileri geliştirmede hem de ARGe alanında Çin ile
olan bağlarını güçlendirmede eşsiz bir fırsat sunacaktır” dedi.
Çin hükümeti, Ortak Ülke vitrininin bir parçası olarak elektrik üretimi, akıllı enerji ağları ve sistemleri,
çevre dostu hareket sistemi çözümleri gibi konuları
odak noktasına alarak belli başlı enerji verimliliği
projelerini vitrine çıkaracak.
Hannover Messe 2012,
IndustrialGreenTec’in
açılışına da ev sahipliği
yapacak. Bu son yenilik,
sektördeki çok katmanlı
değer zincirine bütün çevre
teknolojilerinin de eklendiği
anlamına geliyor
Türkdöküm
53
FUAR
Alüminyum Sektörü
Aluexpo 2011’de
Buluştu
Alüminyum sektörünün Avrasya Bölgesi’nde global çapta en önemli fuarları arasında yer alan
Aluexpo 2011 – 2. Alüminyum Teknolojileri, Makina ve Ürünleri İhtisas Fuarı 13-16 Ekim 2011
tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirildi.
T
ürkiye’de 4 milyar dolara yaklaşan iş hacmi ve
planlanan yatırımları ile parlak bir geleceğe
sahip olan aluminyum sektörünün, uluslararası boyutta bir ihtisas fuarı ihtiyacını karşılayan Aluexpo Fuarı, bu sene 9 bin metrekare net stant
alanında, 26 ülkeden 170 yerli, 124 yabancı toplam
294 firmanın katılımıyla düzenlendi.
Türkiye’den ve dünyadan üreticilerin katıldığı fuarda
alüminyumdan profil başta olmak üzere levha, billet
ve folyoya kadar her türlü alüminyum ürünü sergilendi. Uluslararası çok sayıda tedarikçi firma da fuarda en
yeni teknolojilerle üretilen makina, ekipman ve sarf
malzemelerini tanıttı. Alüminyum üreticilerinin yanı
sıra yoğun olarak alüminyum kullanan inşaat, otomotiv, enerji, gıda ve ilaç ambalaj
sektörlerinden
oluşan bin 443
yabancı, 8 bin 893
yerli olmak üzere
54
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
toplam 10 bin 336 sektör profesyoneli Aluexpo’yu ziyaret etti.
Fuar ile eş zaman ve mekanda, Türkiye Alüminyum
Sanayicileri Derneği’nin (TALSAD), TMMOB Metalürji Mühendisleri Odası ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi işbirliği ile 5. Alüminyum Sempozyumu
da düzendi. Sempozyumda toplam 13 oturumda 47
adet bildiri sunuldu. TALSAD’ın yanı sıra, KOSGEB ve
Ekonomi Bakanlığı tarafından yurtdışından alım heyeti getirilerek desteklenen Aluexpo 2011, katılımcılarına yeni pazarlar ve yeni müşteriler kazandırmayı
amaçlıyor.
3 - 6 Ekim 2013 tarihlerinde üçüncüsü düzenlenecek
olan Aluexpo 2013 Fuarı, İstanbul’da yine çok sayıda katılımcı firma ile organize edilecek. Uluslararası
alüminyum sektörünün fuar takvimde şimdiden yer
almayı başaran Aluexpo Fuarı, Türk alüminyum sektöründe faaliyet göstermek isteyen yabancı firmalar
için de bir giriş kapısı niteliği taşıyor.
HABER
METMAT, 6. Ankiros
Döküm Kongresi’ne
Hazırlanıyor
Metalurji biliminde eğitim gören öğrenci kulüplerini bir araya getiren Ulusal Metalurji Malzeme
Öğrenci Topluluğu, 2012 yılında altıncısı düzenlenecek olan Ankiros Döküm Kongresi’ne
çıkarma yapacak.
İ
stanbul Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme
Mühendisliği Bölümü’nün ev sahipliğinde 25 üniversitenin metalurji ve malzeme mühendisliği,
malzeme mühendisliği, malzeme bilimi ve mühendisliği ve seramik mühendisliği öğrenci kulüplerinin tek bir çatı altında toplanması amacıyla 27 Kasım
2010’da kurulan Ulusal Metalurji Malzeme Öğrenci
Topluluğu (METMAT) 6. Ankiros Döküm Kongresi’de
çıkarma yapmaya hazırlanıyor.
Öğrencilerin mesleki, sosyal ve kültürel anlamda ortak
karar alabilme ve birlikte hareket etmelerini sağlayacak bir platform olmayı hedefleyen METMAT, İstanbul
çevresindeki üniversitelerle başladığı organizasyon
gücünü bugün Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden,
Dokuz Eylül Üniversitesi’ne, Fırat Üniversitesi’nden
Muğla Üniversitesi’ne kadar yayarak yurt geneline taşımayı başardı.
Bu oluşumun bir öğrenci insiyatifi olduğunu ifade
eden METMAT Danışman Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.
Nuri Solak, henüz katılımın düşük olduğu bölümler
bulunmasına rağmen kısa sürede her üniversitede
METMAT üye ve gönüllülerinin artacağını söylüyor.
Döküm sektörünün Türkiye’nin en önemli sektörlerinden biri olduğunu aktaran Solak, metalurji ve malzeme mühendisliğinden mezun olan mühendis adayların çoğunluğunun bu sektörde istihdam edildiğini ve
bu kapsamda 2012’de yapılacak olan 6. Ankiros Döküm Kongresine METMAT olarak yoğun katılım hedeflediklerini belirtiyor.
Organizasyon özellikle Anadolu’dan gelen öğrencilerin metalurji ile ilgili sektörleri yakından tanımaları, İTÜ
ve ODTÜ gibi okulların laboratuar olanaklarından faydalanmaları açısından önem taşıyor. Bununla birlikte
topluluğun en önemli hedeflerinden biri de uluslararası sempozyum, fuar, kongre ve konferanslara öğrenci katılımı sağlamak, teknik geziler düzenleyerek bu
platformlarda yer alan üreticilerle öğrencileri buluşturmak. Bu bakış açısından hareketle METMAT sektörünü tanıyan ve hedeflerini bu doğrultuda belirleyen
mühendisler yetişebileceğine inanıyor.
56
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Bu amaçları doğrultusunda, ulusal ve uluslararası
kongre ve sempozyumlara öğrenci katılımını sağlayan yaz ve güz okulları düzenleyen METMAT; ‘1.
Uluslararası Yüzey İşlemleri Sempozyumu’, ‘5. Ulusal
Alüminyum Sempozyumu’, Sakarya Üniversitesi’nde
gerçekleştirilen ‘3. Metalurji-Malzeme Günleri’ ve
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirilen
‘6. Malzeme Günleri’ etkinliklerine katılarak, ülkenin değişik üniversitelerinden gelen öğrencilerin bir
arada ders işlemesini sağladı. Kongre ve sempozyumlara paralel olarak düzenlenen METMAT’ın yaz
ve güz okullarına toplamda 300 öğrenci katıldı. Bu
katılımlarda imkânlar dahilinde konaklama ve yemek
giderleri METMAT tarafından karşılandı. MATMAT’ın
söz konusu organizasyonlarını ise ilgili üniversiteler,
TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası, devlet kurumları ve fabrikalar destekledi.
HABER
İTÜ Metalurji ve
Malzeme Mühendisliği
Bölümü 50.Yılını Kutladı
İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya-Metalurji Fakültesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği
Bölümü 50. yılını İTÜ Ayazağa Kampüsü Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde
düzenlenen etkinlikle kutladı.
E
tkinliğe, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M.
Niyazi Eruslu, Beykent Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. M. Emin Karahan, İTÜ Kimya-Metalurji
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sadriye Küçükbayrak Oskay,
bölümün emekli öğretim üyeleri, akademisyenler, İTÜ
mezunu metalurji ve malzeme alanında yer alan farklı
sektörlerin temsilcileri ve öğrenciler katıldı.
Etkinlikte yaptığı konuşmada; bölümün mevcut altyapısının dünya standartlarında olduğundan, 2007 ve 2010
yılları arasında çok ciddi savunma projelerinin altına
imza attıklarından bahseden İTÜ Metalurji ve Malzeme
Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gültekin Göller,
“İTÜ’nün pek çok bölümü gibi Metalurji ve Malzeme
Bölümü de 2004 yılında Amerika’daki Mühendislik ve
Teknoloji Programları Akreditasyon Kurulu “ABET” tarafından akredite edilmiştir. 2010 yılında gerçekleştirilen
son denetim sonrasında ise eğitim programlarımız 6
yıl daha akredite edilmiştir. Bu akreditasyonla birlikte
eğitim programımızın ürünü olan mühendislerimiz de
dünya standartlarında olduklarını bir kere daha kanıtlamışlardır” dedi. Prof. Dr. Göller, bölüm olarak 2011
yılında, bağımsız bir kuruluş olan QS World University
Rankings tarafından, eğitim öğretim uluslararası görünüm ve iş alanı yaratma kriterleri değerlendirilerek yapılan sıralamada, metalurji ve malzeme mühendisliği
bölümleri içerisinde ilk 200’e girmenin haklı gururunu
yaşadıklarını ifade etti.
Emekli Bölüm Başkanları Prof. Dr. H. Erman Tulgar ve
Prof.Dr. Ali Fuat Çakır’ın konuşmalarını takiben İTÜ
Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin’e, emekli bölüm
başkanlarına, mezunlara ve etkinliğin düzenlenmesine
katkı sağlayan şirket temsilcilerine plaket takdim edildi.
“Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Eğitiminin Dünü,
Bugünü, Yarını” konulu konuşmasında Bölüm Öğretim
Üyelerinden, İTÜ Öğrenci İşleri Dekanı Prof. Dr. Yılmaz
Taptık; mühendislerin sürekli değişen ve gelişen teknolojinin takipçisi ve üreticisi olabilmek için öğretimlerinin
kişisel hayatlarında da devam ettirmelerinin önemine
dikkat çekerken, bu nedenle sürekli okuma gerekliliğini
vurguladı.
“Türk Çelik Sektöründe Büyümenin Temel Dinamikleri”
konferansıyla Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, sektörün umut vaat edici gelişimlerini ve sektöre ilişkin bilgileri yerli üreticilerin güncel
üretim, satış ve kapasite değerleri ile ifade etti.
Türkdöküm
57
HABER
Çöpe Atmadan Önce
Bir Daha Düşünün
Selen Ebra Efe ve Tulya Efe, lise öğrencisi iki kız
kardeş. Babalarının demir fabrikasındaki sanayi
atıklarını kullanarak ürettikleri yaklaşık 40 eserin
gösterildiği ‘Sanayi Atıkları = Sanat’ sergisini açtılar.
Sergiden elde edilecek tüm gelir, Minik Kalplerle Elele
Derneği’ne (MİKA-DER) bağışlanarak Van bölgesinde
inşa edilecek çocuk evlerinin yapımında kullanılacak.
Her evin maliyetinin 25 bin lira olarak belirlendiği
projeye katkı sağlamak isteyen ve hedeflerini dört ev
olarak belirleyen genç sanatçılar destek bekliyor.
S
elen Ebra Efe (16) ve Tulya Efe (15), demircilik sektöründe çalışan babaları Kadir Efe’den
sanayi atıklarını, seramik ve camdan heykeller yapan anneleri Arzu Efe’den yaratıcılıklarını alarak yola koyuldular. Beş ay boyunca kendilerini
atölyeye kapatıp; hurda demir, bakır, atölye artığı seramik ve cam gibi malzemelerin yanı sıra, evlerinde
kullandıkları şişe ve kutularını birer sanat eserine dönüştürdüler. Neticede ortaya geri dönüşümün önemini vurgulayan bir sergi çıktı: ‘Sanayi Atıkları = Sanat’.
Kardeşlerden Selen Ebra Efe, sanayi atıkları ve sanat
arasında kurdukları ilişkinin nedenini şöyle açıklıyor:
“Çelikhanelerin içinde hurda holleri vardır. İçine girdiğinizde kahve falına bakar gibi yorumlayabileceğiniz,
çeşitli şekillerde hayal edebileceğiniz tonlarca hurda
arasında yürürsünüz. Makinalar hep birbirine benzer.
Bir çocuk olarak en çok hurdalar ilginizi çeker. Biz kendi fabrikamızdaki atıkları sanat eserlerine dönüştürdük. Bir de evimizdeki maden suyu, şarap ve su şişelerini kullandık. Sosyal sorumlulukla sanatı birleştirerek,
hem kendimiz eğlendik hem de insanlarda duyarlılık
yaratabilecek bir sergi açtık.”
Annelerinin Yolundan Gittiler
‘Sanayi Atıkları = Sanat’, genç sanatçıların ilk sergi deneyimi de değil üstelik. Sekiz dokuz yaşlarından beri
anneleriyle birlikte atölyeye giren kızlar, küçüklüklerinden bu yana karma sergilere katılıyorlar. Dedelerinin demir fabrikasındaki atıkları toplayıp atölyeye giren annelerinin yolundan giderek, babalarının demir
fabrikasındaki atıkları sanat eserlerine dönüştürüyorlar. Çöpe gönderilecek malzemeleri kullanarak oluş-
58
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
turdukları yapıtlarıyla, bir şeyi atmadan evvel tekrar
düşünülmesi gerektiğini vurguluyorlar.
Üretim sürecinde annelerinin ne kadar katkısı olduğunu sorduğumuzda, tasarımların kendilerine ait olduğunu söyleyen gençler, angarya işleri annelerine
yıktıklarını eklemekten de geri durmuyorlar. Ancak haziran ayında başladıkları sergi hazırlıkları kimi zaman
sekteye uğramış. Çünkü kardeşlerin ikisi de binicilikle
ilgileniyor. Aynı zamanda Türk Binicilik Milli Takımı’nda
yer alan ve olimpiyatlara hazırlanmayı planlayan Selen
Ebra, kendini binicilik alanında geliştirip, ileride sanatla yalnızca hobi olarak ilgileneceğini söylüyor. Üniversitede sanat tarihi öğrenimi görmek isteyen Tulya’nın
ise, gözleri ışıldayarak anlattığı bir hayali var: “Bir atölye açmak istiyorum. İmkanı olmayan sanatçılara fırın,
boya gibi malzemeler vereceğim orada. Herkesin kendi anahtarı olacak, istediği zaman girip çalışabilecek,
atölyeleri kullanabilecekler. Sergilerini özgürce açabilecekler. Bunu yapmayı çok istiyorum.”
Sergi Gelirleriyle Van’da Dört Çocuk Evi
Sergi, birbiriyle çok iyi geçinemeyen hatta, röportaj
sırasında ‘yan yana bulunmalarının bile bir mucize’
olduğunu söyleyen iki kız kardeşi bir araya getirmiyor
sadece. Minik Kalpler Derneği’nin Türkiye’nin farklı illerinde gerçekleştirdiği ‘Çocuk Evleri’ projesinde de
gönüllü olarak çalışan kardeşlerin sergisinin gelirinin
tümü, Van bölgesinde inşa edilecek çocuk evlerinin yapımında kullanılacak. Her evin maliyetinin 25 bin lira
olarak belirlendiği projeye katkı sağlamak isteyen ve
hedeflerini dört ev olarak belirleyen gençler, sizlerin
de desteğini bekliyor.
HABER
Tulya Efe
“Önce çöp idiler şimdi depremzedeler için
ev olacaklar”
Aslında yaptığımız şey, çok değersiz görülen bir şeye
değer biçmek. Çöpe gönderdiğimiz atıkların üzerine
emek koyarak maddi ve manevi bir değer kazandırdık.
Şimdi Van’daki depremzedelerin ev ihtiyaçlarını karşılamaya katkıları olacak.
Selen Ebra Efe
“Kafalara bir soru yerleştiriyoruz”
Bu sergide, siz de böyle yapın, demiyoruz. Atıklarımızı
başka ne yapabileceğimiz üzerine düşünüyoruz. Biz
kendimize göre bir cevap bulduk. Ama serginin asıl
meselesi insanların kafasına bu soruyu yerleştiriyor ve
onları çözüm arayışına itiyor olmak. Şu ana kadar bulunan her şey bir sorunun cevabı olarak ortaya çıktı. Biz
insanlara soru sordurabilirsek cevaplar da, çözümler
de gelecektir.
Yalçın Denizyılmaz - Sanat Danışmanı
“Yaptıkları iş çok önemli”
30 senedir sanat hayatının içindeyim. Müzayedelerde
çocuk ressamlara yer vermiştim zamanında eski bir
müzayedeci olarak. Bu kızlar kendi gayretleri ile çıktı.
Kimsenin zorlaması olmadan, annelerini örnek almışlar bir yerde. Bu yaşta sosyal sorumluluk projelerinde
yer almak istemeleri bizi heyecanlandırdı. Hurda diye
atılan malzemeleri sanat eserine dönüştürüyorlar. Yaptıkları iş uyduruk değil, farklı çocuklar. Sergi açmak için
kendileri geldi. Sergi salonları büyük isimlerin peşindedirler. Masrafları yaptıktan sonra kendi sanatçımı yetiştireyim fikrinde olanlar pek yoktur. Ama bu gençlere
fırsat verilmeyecek de kime verilecek.
Türkdöküm
59
HAMMADDE PİYASALARI
TÜDÖKSAD Hammadde Fiyat Endeksi
Hammadde fiyat endeks tablosu, her ayın ilk haftası güncellenmekte ve TÜDÖKSAD’ın web sitesi www.tudoksad.org.tr ‘den yayınlanmaktadır.
Hammadde fiyatları TL / ton
Dönem
Hurda (1)
Ort
2004 Ortalama
2005 Ortalama
2006 Ortalama
2006 Aralık
2007 Ocak
2007 Ortalama
2007 Aralık
2008 Ocak
2008 Ortalama
2008 Aralık
2009 Ocak
2009 Şubat
2009 Mart
2009 Nisan
2009 Mayıs
2009 Haziran
2009 Temmuz
2009 Ağustos
2009 Eylül
2009 Ekim
2009 Kasım
2009 Aralık
2010 Ocak
2010 Şubat
2010 Mart
2010 Nisan
2010 Mayıs
2010 Haziran
2010 Temmuz
2010 Ağustos
2010 Eylül
2010 Ekim
2010 Kasım
2010 Aralık
2011 Ocak
2011 Şubat
2011 Mart
2011 Nisan
2011 Mayıs
2011 Haziran
2011 Temmuz
2011 Ağustos
2011 Eylül
2011 Ekim
2011 Kasım
2011 Aralık
60
373
407
453
471
487
487
492
612
460
497
491
470
465
468
457
517
553
542
519
515
524
545
593
672
731
671
624
633
687
669
632
615
715
818
806
800
771
817
810
798
852
863
860
848
918
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Max
490
495
560
510
526
910
510
543
525
519
470
590
510
600
639
610
577
590
550
565
640
747
765
745
710
718
710
750
690
680
770
845
900
820
792
830
840
845
880
880
900
900
950
Sfero Piki (2) Hematit Pik (3) Çelik Piki (4)
Ort
472
515
541
558
589
622
671
978
960
880
869
810
696
645
604
633
734
656
660
587
607
700
680
857
1048
856
827
831
897
840
850
796
924
962
980
1008
996
1058
1059
1072
1203
1202
1228
1110
1162
Max
650
652
717
717
757
1605
1605
1340
1350
1070
900
850
831
745
780
750
780
690
680
780
750
1040
1225
925
843
865
935
912
955
900
1016
1030
1152
1065
1065
1090
1130
1182
1275
1350
1300
1260
1300
Ort
558
571
594
584
659
982
975
822
723
657
655
610
569
640
687
659
659
585
617
692
717
851
1047
874
845
824
843
812
782
812
906
1002
980
966
972
999
1042
1127
1102
1210
1208
1106
1146
Max
Ort
620
628
641
614
705
1416
1010
992
756
710
670
700
635
640
770
725
660
620
660
725
740
950
1180
925
850
864
860
840
800
857
939
1030
1040
1014
1014
1028
1053
1190
1190
1260
1260
1250
1260
471
428
462
479
494
521
507
596
859
765
678
664
568
543
504
505
540
568
567
546
513
572
675
663
823
914
838
766
779
812
765
721
745
848
875
898
901
893
912
962
984
1059
1120
1130
1015
1017
Max
541
550
592
530
623
1227
840
840
707
650
600
563
537
563
600
605
600
560
656
747
665
900
1150
950
795
824
830
800
780
820
905
960
970
970
973
942
1020
1055
1102
1270
1280
1150
1100
Sfero
Pik
Çelik
Döküm Döküm Döküm
(7)
(8)
(9)
423
461
497
515
535
555
582
795
710
689
680
640
581
557
531
575
644
599
590
551
566
623
637
765
890
764
726
732
792
755
741
716
820
890
893
904
884
938
935
935
1028
1033
1044
979
1040
486
502
515
516
560
766
665
624
592
541
532
513
497
554
590
578
558
532
559
614
642
755
856
764
715
717
757
729
692
707
796
878
873
867
852
886
906
927
966
1014
1015
954
1000
373
407
453
471
483
487
492
612
460
497
491
470
465
468
457
517
553
542
519
515
524
545
593
672
731
671
624
633
687
669
632
635
715
818
806
800
771
817
810
798
852
863
860
848
918
HAMMADDE PİYASALARI
Türkiye’nin Pik Demir İthalatları
1 Milyon Tonu Aşıyor
Yerel pazar kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Türkiye pik demir ithalatları, yerel üretimdeki düşüşün
sürmesi ve fiyatların yüksek hurda fiyatları nedeniyle
yükselmesi sonucunda 2011 Ocak-Ekim döneminde
büyümeye devam etti.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre,
Türkiye’nin pik demir ithalatları Ekim ayında 88,090
ton oldu. Bu miktar geçtiğimiz yılın aynı ayına oranla yüzde 33 ve Eylül ayında ithal edilen 72,440 tona
oranla da yüzde 22 artışı ifade ediyor.
Ekim ithalatlarının değeri 48.3 milyon dolar, Eylül fiyatlarına oranla ise 11$/ton artışla 548$/ton cfr olarak kaydedildi.
Ekim ayında Türkiye pik demir ithalatlarının bir çoğu
BDT bölgesindeki ülkeler tarafından tedarik edildi.
TÜİK verilerine göre, Ukrayna 50,477 ton ile en büyük
tedarikçi olurken, Rusya 27,726 ton ihracat gerçekleştirdi.
Türkiye’nin Ocak-Ekim dönemindeki toplam pik demir ithalatları geçtiğimiz yılın aynı dönemine oranla
yüzde 141 artışla 869,909 tona ulaştı. 2011 yılının tamamı için ithalatların 1 milyon tonu aşması bekleniyor.
Türkiye’de Ferro-Alaşım İthalatları Yükseldi
Türkiye’nin ferro-alaşım ithalatları 2011 Ocak-Ekim
döneminde, yeni çelik üretim kapasiteleri nedeniyle
artmaya devam etti.
Türkiye Ekim ayında 37,976 ton ferro-alaşım ithal etti.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, bu
miktar geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 41
ve Eylül ayında ithal edilen 35,021 ton’a göre de yüzde 8 artışı ifade ediyor.
Ocak-Ekim döneminde Türkiye’nin ferro-alaşım ithalatları 2010 yılının ilk on ayına göre yüzde 17 artışla
372,689 ton’a yükseldi.
Ukrayna Türkiye’ye 15,182 ton ihracat gerçekleştirerek, Ekim ayında Türkiye’nin en büyük tedarikçisi olmayı sürdürdü. Ukrayna’yı, 4,386 ton ile Gürcistan ve
3,349 ton ile Güney Afrika takip etti.
Türkiye pik demir ithalatları
(Ton) Kaynak: TÜİK
Türkiye ferro-alaşım ithalatları
(Ton) Kaynak: TÜİK
2010
66,118
360,315
Ekim
Ocak-Ekim
2011 % değişim
88,090
33.2
869,909
141.4
Ekim
Ocak - Ekim
2010
26,908
317,221
2011 % değişim
37,976
41.1
372,689
17.5
Avrupa Döküm Sanayi Eğilim Göstergeleri
CAEF tarafından Avrupa ülkeleri dökümhanelerinden alınan bilgiler ile hazırlanan göstergelerde sektörün mevcut durumu ve altı ay sonrası için beklentileri değerlendirilerek grafik haline getiriliyor.
FISI
Avrupa Döküm Sanayi Eğilim Göstergeleri (Demir Grubu) I Kasım 2011
FISI
Avrupa Döküm Sanayi Eğilim Göstergeleri (Demirdışı Grubu) Kasım 2011
85
90
80
85
80
75
75
70
70
65
65
60
60
55
55
50
50
45
40
Eyl.08
45
Oca.09
May.09
Eyl.09
Oca.10
mevcut durum
May.10
Eyl.10
Oca.11
May.11
altı aylık beklenti
Eyl.11
Oca.12
40
Eyl.08
Oca.09
May.09
Eyl.09
Oca.10
mevcut durum
May.10
Eyl.10
Oca.11
May.11
Eyl.11
Oca.12
altı aylık beklenti
Türkdöküm
61
TEKNİK MAKALE
Dünya Alüminyum
Ticaretinde
Türkiye’nin Yeri
Kemal Mert Demirci
Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Teknik
Alüminyum İş ve Pazar Geliştirme Müdürü
[email protected]
ÖZET
Alüminyum talebi küresel ısınma, nüfus, gelir ve şehirleşme atışının etkileri ile her geçen gün yükselmektedir. Dünya alüminyum ticaret hacmi 2010 yılı
itibarı ile 292,7 milyar dolara ulaşmıştır. Bu büyük
pastada Türkiye, 4,4 milyar dolarlık ticaret hacmi ile
%1,5’luk bir pay almıştır.
Türkiye, büyük olan Avrupa pazarı ve büyümekte
olan Orta Doğu pazarına olan coğrafi yakınlığı, iç talebindeki artış potansiyeli, yatırımlar sonucu artan
kalitesi ve rekabetçi avantajları ile üretim kapasitesini her yıl ortalama %6,6 oranında artırmaktadır.
Bunun yanı sıra, yüksek enerji fiyatları ve kaynakların yetersizliği, hammadde ve üretim teknolojilerinin ithalata dayanıyor olması sektörün önündeki
engeller olarak ön plana çıkmaktadır.
Bu bildiri ile ortaya koyulmak istenen, Türkiye’nin
uzun vadede sürdürülebilir bir büyümeyi nasıl
mümkün kılması gerektiğini düşündürmek ve ortak
bir strateji oluşturulmasına katkı sağlamaktır.
Dünya Alüminyum Pazarı ve Ticareti
Geçtiğimiz on yıl içerisinde dünya alüminyum talebi,
hızla artan nüfus, şehirleşme ve küresel ısınma etkisi
ile %65 ‘lik bir artış göstermiştir. Talebe paralel artan
üretim ve rekabet sonucunda, alüminyumun boksit
olarak çıkarılmasından nihai ürünlere dönüştürülmesine kadar küresel ve yerel oyuncuların stratejileri pazarı belirleyen en önemli unsur olmuştur. Alüminyum
pazarındaki stratejilerin daha kolay anlaşılabilmesi
için değer zincirinin her halkasına ayrı bir bakış açısıyla
bakmak ve değerlendirmek gerekmektedir.
Boksit
Alüminyum doğada boksit cevheri olarak bulunmaktadır. Bilinen dünya boksit rezervleri 2010 yılı itibarı
ile yaklaşık 38 milyar tondur. Cevher olarak hemen
hemen dünyanın birçok bölgesinde boksit bulunuyor
olsa da yüzeye yakınlığı ve yoğunluğu açısından bakıldığında dünyada on ülke dünya boksit rezervlerinin
%87sine sahiptir.
Ülke
Gine
Avustralya
Vietnam
Brezilya
Jamaika
Çin
Hindistan
Guyana
Yunanistan
Surinam
Kazakistan
Boksit
Rezervi
8,6 Milyar ton
7,9 Milyar ton
5,4 Milyar ton
2,5 Milyar ton
2,5 Milyar ton
2,3 Milyar ton
1,4 Milyar ton
900 Milyon ton
600 Milyon ton
600 Milyon ton
400 Milyon ton
Dünya
Rezervlerinden
Aldığı Pay
%23
%21
%14
%7
%7
%6
%4
%2
%2
%2
%1
Şekil.4 : KDK’nın Diferansiyel Termal Analizi
Türkiye’de ise bilinen
boksit rezervleri MTA verilerine göre 68.910.000
tondur. Bu rakam dünya
rezervlerinin binde 1,8’i
gibi oldukça çok küçük
bir kısmını oluşturmaktadır.
Dünyada çıkarılan boksitin %90’ı alüminyum
üretiminde kullanılmaktadır ve boksit üretimi,
alüminyum talebine paralel olarak artış göstermektedir. Dünya boksit
üretimi 2010 yılı itibarı
ile yılda 214 milyon tona
ulaşmıştır.
62
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Üretim (Ton)
TEKNİK MAKALE
Üretim Miktarı (Milyon Ton)
Şekil.2 : Yıllara Göre Dünya Boksit Üretimi
Üretim Miktarı (Milyon Ton)
Şekil 3. Yıllara ve Bölgelere Göre Dünya Alümina Üretimi
USD / Ton
Maliyet
Şekil 4. Yıllara ve Bölgelere Göre Birincil Alüminyum Üretimi
Şekil 5. Bölgelere Göre Birincil Alüminyum Üretim Maliyetleri
Alümina
Değer zincirinde ikinci halkada alümina
yer almaktadır. Dünya alümina üretimi
2010 yılı itibarı ile 82 milyon tona ulaşmıştır. Alümina üretiminde Çin, 2010 yılında
29 milyon ton üretim kapasitesi ile lider
konumundadır. Çin’i 20,7 milyon ton ile
Avustralya ve 17,3 milyon ton ile Güney
Amerika ülkeleri takip ekmektedir. Bu üç
bölge toplam dünya alümina üretim kapasitesinin %72’isini oluşturmaktadır. Alümina genellikle boksitin çıkarıldığı bölgede
veya yakın bölgelerde üretilmektedir. Bunun en önemli sebebi ise boksitin sadece
%37’sinin alüminaya dönüştürülebilmesidir. Bu durum navlun maliyetini artırmaktadır.
Birincil Alüminyum
Değer zincirinin üçüncü halkası birincil
alüminyumdur. Birincil alüminyum üretimi 2010 yılı verilerine göre 39 milyon tona
ulaşmıştır. Birincil alüminyum üretiminde
Çin 16,1 milyon ton üretim ile ilk sırada
yer almaktadır ve tek başına dünya birincil alüminyum üretiminin % 41’ini gerçekleştirmektedir. Çin, aynı zamanda 71 adet
smelter ile dünyanın en fazla birincil alüminyum üretim tesisine sahip ülkesidir.
Birincil alüminyumun üretiminde üç faktör maliyetlerin temelini oluşturmaktadır.
Bunlar sırası ile enerji, alümina ve işçiliktir.
Enerji bu faktörler arasında en belirleyici
olanıdır. Enerji maliyeti, birincil alüminyumun üretiminde, bölgesel enerji tarifelerine bağlı olarak toplam maliyetin %20’si
ila %45’i arasında değişim gösterebilmektedir. Alümina üretiminde de enerji maliyetinin alümina maliyetin yaklaşık %25’ini
oluşturduğu düşünülürse birincil alüminyumun üretiminin ne denli enerji fiyatlarına bağlı olduğu daha net anlaşılacaktır.
Birincil alüminyum üretiminde Çin her ne
kadar lider konumunda olsa da yüksek
enerji ve alümina maliyetleri sebebiyle en
pahalı üreticiler arasında yer almaktadır.
Çin’in yüksek üretim maliyetine rağmen
arzın üstüne olan iç talebi maliyet dezavantajını ortadan kaldırmaktadır.
Avrupa, birincil alüminyum üretiminde
yüksek enerji ve işçilik maliyetleri sebebiyle en pahalı üretimi yapmaktadır. Özellikle,
Londra Metal Borsasında (LME) yaşanan ve
üretim maliyetlerinin altına inen düşüşlerde en fazla tesis kapatma vakası Avrupa
bölgesinde yaşanmaktadır. Son yıllarda
yeni smelter projelerinin Avrupa’da yapıl-
Türkdöküm
63
TEKNİK MAKALE
mamasının da en önemli nedenlerinin başında enerji
ve işçilik maliyetlerinin yüksek oluşu gelmektedir.
Birincil alüminyum üretiminde en hızlı gelişmenin yaşandığı bölgelerin başında Orta Doğu gelmektedir.
Özellikle enerji açısından oldukça zengin olan körfez
ülkeleri birincil alüminyum üretiminde yeni projeler ile
hızla payını artırmaktadır. 2010 yılı itibarı ile 3,6 milyon
ton olan üretim kapasitesinin 2015 yılında 4,6 milyon
tona çıkması beklenmektedir.
Boksit, alümina ve birincil alüminyum üretimi açısından, hammaddeye yakınlık, pazara yakınlık ve enerji fiyatları pazarın şekillenmesinde belirleyici faktörlerdir.
Bu üç faktörün her birinde farklı ülkelerin ve bölgelerin avantajlı oluşu pazarda ülkelerin konumunu belirlese de aslında küresel oyuncuların pazara hâkimiyet
çabası ve artan rekabet pazarın yönünü tayin etmektedir. Küresel oyuncular, boksit rezervlerine sahip ülkelerde boksit madenlerini ve alümina rafinerilerini
işletmekte, ucuz enerji kaynaklarına sahip ülkelerde
smelter yatırımları yapmakta ve birincil alüminyumu
en uygun şartlarda üretmektedir. Bu noktada ülkeler
küresel oyuncuların stratejik planları içerisinde jeopolitik konumları ile yer bulmaktadır.
açısından lider konumlarını korumaları beklenmektedir. Şehirleşme açısından ise Asya’nın 2020 yılına kadar %43’den %49’a çıkarak en fazla şehirleşen bölge
olması beklenmektedir. Onu sırası ile %5 artış ile Afrika
ve %4 artış ile Orta Doğu’nun takip etmesi beklenmektedir. Tüm bu göstergeler gelecek 10 yıl içerisinde
alüminyum talebinin tüm dünyada %100 oranında artacağına işaret etmektedir.
Şekil 6. 2020 Boksit, Alümina ve Birincil Alüminyum Talebi Beklentileri (Milyon ton)
İkincil Alüminyum
Birincil alüminyum üretim maliyetinde, enerji maliyetinin %40’ları buluyor olması ve enerji fiyatlarının gün
geçtikçe artış göstermesi birincil alüminyuma alternatif olan ikincil alüminyumun cazibesini artırmaktadır.
Birincil üretimde harcanan enerjinin sadece %5i kadar
bir enerji ile ikincil alüminyum üretilebilmektedir. Bu
durum ikincil alüminyumunun gelecek 10 yıl içerisin-
Tablo2. Alüminyum Pazarınnın (Upstream) Küresel Oyuncuları ve Sıralamaları
Dünya Alüminyum Talebi
Alüminyum, günümüzde üstün özellikleri sayesinde
dünyada en fazla kullanım alanı çeşitliğine sahip metal
konumuna gelmiştir. Bu özel durum, alüminyum talebinin üç temel faktörün etkisi ile şekillendiğini ortaya
koymaktadır.
1. Nüfus ve Gelir Artışı
2. Şehirleşme
3. Küresel Isınma
Birleşmiş Milletler (UN) verilerine göre gelecek 10 yıl
içerisinde dünya nüfusunun 7,5 milyara çıkması beklenmektedir. Bu artıştan büyük payı, Asya, Afrika ve
Güney Amerika ülkelerinin alacağı öngörülmektedir.
Alüminyum talebi açısından gelecek 10 yıl içerisinde
bu bölgelerde artış görülmesi beklenmektedir. Gayri
safi milli hâsıla açısından bakıldığında (GDP) 42.000
doların üstünde yer alan Kuzey Amerika ve 27.000
doların üstünde yer alan Avrupa alım gücü açısından
en zengin pazarlar olarak göze çarpmaktadır ve talep
64
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Şekil 7. Dünya birincil ve ikincil alüminyum üretimi (Milyon ton) – Türkiye Birincil
ve İkincil Alüminyum Üretimi (Ton)
TEKNİK MAKALE
Fiyat (USD/Ton)
de birincil alüminyum talebine paralel olarak artacağını göstermektedir.
Dünya birincil alüminyum üretimi 2010
yılında 39 milyon tona ulaşırken, ikincil
alüminyum üretimi ise 20 milyon tona yaklaşmıştır. Türkiye’de ise birincil alüminyum
üretimi 2010 yılında yaklaşık 60.000 tonda
sabit kalırken, ikincil alüminyum üretimi 6
yıl içerisinde %150 oranında artış göstererek 150.000 tonu bulmuştur.
Şekil 8. Londra Metal Borsası Fiyatları
Şekil 9. Yıllara ve Ürünlere göre Türkiye Alüminyum Üretimi (Ton)
Şekil 10. 2010 Yılı En Fazla İhracat Yapan Ülkeler (Tutar (Bin Dolar) – Ülke)
Şekil 11. Türkiye’nin Ürünlere göre Alüminyum İhracatı
Metal Fiyatları
Alüminyum diğer metallere göre en az fiyat dalgalanmasına maruz kalan metaldir.
Bunun başlıca sebebi spekülasyon amaçlı
kullanılmamasıdır. Talebin artışına paralel
eklenen yatırımlar alüminyumun arz talep
dengesini korumasını sağlamaktadır. Talebin düştüğü dönemlerde büyük firmaların
tesislerini kapamaları arzı dengelemek için
uyguladıkları bir yöntemdir.
Dünya Alüminyum Ticaretinde
Türkiye’nin Yeri
Türkiye, alüminyum pazarında değer zincirinin dördüncü halkasında yer alan yarı
mamul alüminyum üretimi ile ön plana
çıkmaktadır. Özellikle ekstrüzyon ve yassı ürünlerde hızla artan üretim ve ihracat
rakamları ile konumunu güçlendirmektedir. 2010 yılı itibarı ile Türkiye Alüminyum
Sanayicileri Derneği verilerine göre ekstrüzyonda 275.000 ton, yassı ürünlerde
198.000 ton, külçede 213.000 ton, folyoda
ise 60.000 ton üretim gerçekleştirilmiştir.
Külçe üretimindeki artış ise ikincil alüminyum üretimine dayanmaktadır. Üretilen
külçenin 60.000 tonu birincil, 153.000 tonu
ise ikincil külçe olarak üretilmiştir.
Türkiye, dünya sıralamasında 2010 yılı alüminyum ihracatında 1,917 milyar dolar ile
20. sırada yer almıştır.
Türkiye’nin 2010 yılı toplam alüminyum
ihracatı 500.000 tonu aşmıştır. İhraç edilen
alüminyum ürünlerinin başında 146.714
ton ile yassı alüminyum ürünleri gelmektedir. Yassı alüminyum ürünlerini sırası ile
134.488 ton ile ekstrüzyon ürünleri, 79.083
ton ile külçe, 43.770 ton ile folyo ve 26.130
ton ile iletken ürünleri takip etmektedir.
Bu durum Türkiye’nin ürettiği alüminyum
ürünlerinin %50’den fazlasını ihraç ettiğini
göstermektedir.
Miktar olarak en fazla ihracatın gerçekleştirildiği yassı alüminyum ürünlerinde
Türkiye, Dünya sıralamasında, 2008 yılında
89.190 ton ihracat ile 17. sıradan, 2009 da
Türkdöküm
65
TEKNİK MAKALE
90.763 ton ile 16.sıraya ve 2010 yılında 146.741 ton ile
12. sıraya kadar yükselmiştir.
Ekstrüzyon ürünlerinde ise Türkiye 2008 yılında
Ülke
Sıra
Almanya
1
Çin
2
Amerika
3
Fransa
4
Kore
5
Kanada
6
Belçika
7
İngiltere
8
Japonya
9
İtalya
10
11 Güney Afrika
Norveç
12
Avusturya
13
İsviçre
14
Macaristan
15
Yunanistan
16
Türkiye
17
Hollanda
18
2008
1.138.120
860.832
753.000
428.890
351.237
307.034
273.015
251.699
224.009
186.463
148.104
130.261
125.068
115.142
98.710
90.890
89.190
86.745
Sıra 2
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
Ülke 2
Almanya
Amerika
Çin
Fransa
Kore
Kanada
Japonya
Belçika
İtalya
İngiltere
Norveç
Güney Afrika
Avusturya
Yunanistan
İsviçre
Türkiye
Hollanda
Macaristan
payın %35’i aşmaması, Türkiye’nin ihracat pazarlarında
riski dağıtabildiğini göstermektedir.
Türkiye sürekli artan üretimi ve ihracatı ile 2020 yılına
2009
896.168
669.133
482.457
390.497
341.172
207.633
180.602
167.821
159.155
121.639
117.489
114.604
101.637
97.929
95.451
90.763
90.000
69.153
Sıra 3
Ülke 3
1
Almanya
2
Çin
3
Amerika
4
Fransa
5
Kore
6
Kanada
7
Japonya
8
Belçika
9
İtalya
10
Avusturya
11
Güney Afrika
12
Türkiye
13
Norveç
14
İsviçre
15
Yunanistan
16
İngiltere
17
Hollanda
18
Macaristan
2010
1.155.011
949.547
704.558
428.157
370.190
248.779
245.988
245.840
200.049
151.505
150.000
146.741
145.024
140.521
125.624
112.947
97.079
92.706
Tablo 3. Yassı Alüminyum Ürünleri Yıllara Göre İhracatçı Ülke Sıralaması (Miktarsal)
Sıra
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
Ülke
Çin
Almanya
İtalya
İspanya
Avusturya
Belçika
Türkiye
Amerika
Hollanda
Romanya
Rusya
Kanada
Macaristan
İngiltere
Fransa
Polonya
İsviçre
Slovenya
2008
262.777
257.482
193.708
152.641
152.111
149.446
130.015
111.160
90.688
83.266
81.884
74.991
62.377
61.802
53.507
53.318
47.901
47.091
Sıra 2
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
Ülke 2
Çin
Almanya
İtalya
Avusturya
İspanya
Türkiye
Belçika
Amerika
Romanya
Hollanda
Rusya
Macaristan
Kanada
İngiltere
Polonya
Fransa
İsviçre
Slovenya
2009
462.252
180.723
160.927
143.277
133.789
121.246
118.019
100.545
74.092
59.850
56.584
56.442
56.287
47.070
41.886
41.571
36.147
34.189
Sıra 3
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
Ülke 3
Çin
Almanya
İtalya
Avusturya
İspanya
Belçika
Türkiye
Amerika
Kanada
Romanya
Hollanda
Rusya
Macaristan
İngiltere
İsviçre
Polonya
Slovenya
Fransa
2010
615.806
226.065
198.552
187.539
162.453
139.681
134.488
131.799
83.606
81.989
81.710
79.283
76.716
54.545
48.183
45.781
43.249
42.663
Tablo 4. Ekstrüzyon Ürünleri Yıllara Göre İhracatçı Ülke Sıralaması (Miktarsal)
130.015 ton ile 7. sırada, 2009 yılında 121.246 ton ile
6. sırada ve 2010 yılında 134.488 ton ile 7. sırada yer
almıştır.
2010 yılında Türkiye’nin alüminyum ihracatı gerçekleştirdiği ülkelerde farklılaşmayı yakalamış olması ve en
fazla ihracatın gerçekleştiği ülkenin toplamdan aldığı
66
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
kadar tüm ürün gruplarında 970.000 ton ihracat rakamına ulaşması beklenmektedir.
Dünya alüminyum ithalatında ise Türkiye 2010 yılında
2,487 miyar dolar ile 17. sırada yer almıştır. Bu durum, 570
milyon dolarlık cari açık veren alüminyum sektörünün ihracatının ithalata dayandığının en önemli göstergesidir.
Fiyat (USD/Ton)
TEKNİK MAKALE
Bin Dolar
Şekil 8. Londra Metal Borsası Fiyatları
Türkiye’nin 2010 yılı
toplam alüminyum
ihracatı 500.000 tonu
aşmıştır. İhraç edilen
alüminyum ürünlerinin
başında 146.714 ton
ile yassı alüminyum
ürünleri gelmektedir
Miktar (Ton)
Şekil 12. 2010 Yılında En Çok İhracat Yaptığımız 5 Ülke ve Ürün Dağılımları (Tutar – Ülke)
İthal edilen ürünlerin başında külçe gelmektedir. İthal edilen külçenin tamamına yakını birincil külçe olarak ithal edilmektedir ve bu rakam toplam ithalatın
%81’ine denk gelmektedir. Yarı mamul
alüminyum ürünlerinin hammaddesi olan
birincil külçenin %90’ı ithal edilmektedir.
En fazla ithal edilen ürün olan külçe ürünlerinde dünya ithalat sıralamasında Türkiye, 2008’de 598.331 ton, 2009’da 570.484
ton ve 2010 yılında 744.628 ton ile 7. sıradaki yerini korumaktadır. Birincil külçe talebinin artışına rağmen yurt içi üretiminin
sabit kalması ithalatın artışının en belirgin
nedenidir.Türkiye’nin, Rusya, Tacikistan,
Şekil 13. Türkiye’nin 2020 Yılına Kadar İhracat Beklentileri
Şekil 14. 2010 Yılı En Fazla İthalat Yapan Ülkeler (Tutar (Bin Dolar) – Ülke)
Türkdöküm
67
TEKNİK MAKALE
Külçe ürünlerinde Türkiye, dünya
ithalat sıralamasında 2008, 2009
ve 2010 yılında 7. sıradaki yerini
korumaktadır
Şekil 15. Türkiye’nin Ürünlere göre Alüminyum İthalatı
Bin Dolar
Norveç ve Kazakistan’dan yapmış olduğu birincil külçe ithalatı, toplam ithalatın
%76’sını oluşturmaktadır. Özellikle Rusya
toplam ithalattan aldığı %49’luk pay ile
Türkiye’nin en çok alüminyum ithalatı
yaptığı ülkedir. Bu durum ithalat pazarında çeşitliliğin yaratılamadığı ve riskin belli
ülkelerde yoğunlaştığının göstergesidir.
Türkiye sürekli artan üretim ve ihracatını
karşılayacak hammaddeye sahip değildir. Bu alanda yatırım yapmadığı sürece
ithalatının da aynı oranda artması beklenmektedir. Bu durumda 2020 yılında ortaya çıkması beklenen ithalat rakamının
toplamda 1.600.000 tonu bulması öngörülmektedir. Toplam ithalatın 1.250.000
tonu birincil külçe olacaktır.
Şekil 16. 2010 Yılında En Çok İthalat Yaptığımız 5 Ülke ve Ürün Dağılımları (Tutar – Ülke)
Sıra
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
Ülke
Amerika
Japonya
Almanya
Kore
İtalya
Hollanda
Türkiye
Belçika
Fransa
Tayvan
Norveç
Tayland
Avusturya
İspanya
Poland
Çin
İngiltere
Macaristan
2008
2.876.854
3.064.050
2.063.257
1.085.039
894.960
728.171
598.331
557.935
509.378
504.502
440.633
437.359
375.036
366.989
263.945
260.102
254.007
231.746
Sıra 2
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
Tablo 5. Külçe Ürünleri Yıllara Göre İthalat Ülke Sıralaması (Miktarsal)
68
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Ülke 2
Amerika
Japonya
Çin
Almanya
Kore
İtalya
Türkiye
Belçika
Tayvan
Hollanda
Fransa
Tayland
Norveç
Avusturya
İspanya
Endonezya
Polonya
Macaristan
2009
3.128.766
1.957.833
1.739.433
1.652.708
1.123.408
595.200
570.484
449.281
426.672
419.360
388.807
368.687
335.529
281.177
267.604
249.664
212.544
208.448
Sıra 3
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
Ülke 3
Amerika
Japonya
Almanya
Hollanda
Kore
İtalya
Türkiye
Belçika
Norveç
Tayvan
Tayland
Fransa
Avusturya
Çin
İspanya
Endonezya
Polonya
Macaristan
2010
2.766.447
2.739.872
2.374.848
1.964.916
1.318.152
920.527
744.628
711.049
580.427
540.407
488.766
466.809
417.828
364.900
348.625
320.347
317.960
312.054
TEKNİK MAKALE
Şekil 17. Türkiye’nin 2020 Yılına Kadar İthalat Beklentileri
Şekil 18. Boksit Rezervlerinin Olası Talebi Karşılama Simülasyonu
Orta ve uzun vadede birincil alüminyum üretimine
yönelik yatırımlar planlandığı takdirde Türkiye’nin
boksit rezervlerinin talebi karşılama düzeyi de dikkate alınmalıdır. Türkiye’nin 2020 yılında ulaşması
beklenen 1.250.000 ton birincil alüminyum talebini
karşılayan yatırımın yapıldığı var sayıldığında; mevcut 68.910.000 tonluk boksit rezervleri talebi en fazla
13 yıl karşılayabilmektedir.
SONUÇLAR VE DEĞERLENDİRME
1. Nüfus ve gelir artışı, şehirleşme ve küresel ısınmanın
sonuçları dünya alüminyum pazarının 2020 yılına
kadar hacmini iki katına çıkaracağını göstermektedir.
2. Türkiye büyüyen pazarda en belirgin büyümeyi yarı
mamul üretiminde gösterecektir. İhracat pazarındaki
riskin dağıtılmış olması orta vadede olumludur.
3. İç talebinin oldukça üstünde olan üretim kapasitesi
orta vadede ihracat pazarlarının ön planda olacağını
işaret etmektedir. İhracata yönelik üretim daha
yüksek kalite beklentisini ve daha fazla rekabeti
tetikleyecektir.
4. Yarı mamul üretimindeki büyüme külçe talebini
beraberinde getirecektir.
5. Kısa vadede artan ithalatı
ve dünya ithalatında 7.
sıradaki konumu Türkiye’yi
bu alanda pazarlık gücü
yüksek konuma taşımaktadır.
Hammadde ithalatında
sergilenecek ortak tavır
Türkiye’nin bu alandaki
rekabet gücünü artıracaktır.
6. Artan rekabet, fiyat baskısı
ve yüksek enerji fiyatları
Türkiye’nin orta vadede
önündeki en önemli engeldir
ve ithalata dayalı üretim
tetiklemeye devam edecektir.
7. Türkiye enerji konusundaki
sorunu aşsa dahi karşısına
boksit sıkıntıları çıkacaktır.
8. Orta ve uzun vadede
Türkiye küresel rekabet
baskılarını da dikkate alarak
hammadde ihtiyacına
yönelik yurt dışı yatırımlarını
gündemine almalıdır.
9. Türkiye’nin orta vadede
hammadde konusunda
kendisini güvence altına
alması şarttır. İthalatta
ülke riskleri çok yüksektir
ve mutlaka farklı ithalat
alternatiflerinin geliştirilmesi
gerekmektedir.
10. Kısa vadede
hammaddenin %49’unun
temin edildiği Rusya ile ilişkiler sektör için önemlidir ve
korunmalıdır.
11. İkincil alüminyum kullanımına yönelik araştırma ve
geliştirme çalışmalarına ağırlık verilmeli ve kullanımı
artırılmalıdır.
12. Türkiye hammaddede olduğu gibi yatırım malları
ve teknolojiler konusunda da dışa bağımlıdır. Bu kadar
dışa bağımlılık içerisinde Türkiye’nin değer yarattığı
en önemli konu işçiliğidir. Verimliliğin artırılması,
daha rekabetçi ve daha kaliteli olmanın yolu bilimin
sanayi ile ortak çalışması ve yaratılan değerlerin
paylaşılmasından geçmektedir. Uzun vadede
alüminyum sempozyumları bu misyonu ile sektörün
yaratacağı değerin tetikleyicisi olmalı ve sektör
tarafından mutlaka desteklenmelidir.
KAYNAKLAR
1. International Aluminium Institute
2. Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği (TALSAD)
3. International Trade Centre
4. United Nations
5. Cia, World Factbook
6. 16th World Aluminium Conference - CRU
Türkdöküm
69
İÇİMİZDEN BİRİ
Halil Kaya
Gedik
Almanya’da aldığı metal ve kaynak
teknolojileri teknik eğitimiyle uluslararası
kaynak mühendisi diplomasına sahip.
Almanya dönüşü 1957’de Devlet Demir
Yolları’nda başlayan iş yaşamı sayısız
başarılar ile dolu. Türkiye’yi hassas dökümle
tanıştırdı. Bu sayımızda “İçimizden Biri”nin
konuğu, Gedik Holding Yönetim Kurulu
Başkanı Halil Kaya Gedik.
İÇİMİZDEN BİRİ
Döküm mesleğine başlamadan önceki hikayenizi dinlemek isteriz. Ailenizinin mesleğinize olan
katkısı nasıl oldu? Mesleğinizle ilgili nerede ve
nasıl bir eğitim aldınız?
1933 yılında Uşak’ta doğdum. Okula gitmeden
önce babam bana ‘Kasaya oturacaksın’ dedi. O zaman 7 yaşında ya var ya yoktum. Çarşamba günleri
Uşak’ın pazarıydı o nedenle o gün okula gitmez,
babama dükkânda yardım ederdim. Babam ikindi
namazına gittiğinde de kasada hep ben otururdum. Kesirli hesapları o zamanlarda öğrenmiştim.
150 kuruştan 40 gram bir şeyin fiyatı nedir, ezberden söylerdim. Bakkala gelen köylüler mektuplarını
bana okuturlardı. Okuyan kimselere ‘Efendi’ denilirdi o zamanlar. Bana da ‘Halil Efendi’ derlerdi. Sözün
kısası o zaman hem mecburiyet vardı, hem de babamın ve annemin ‘Aslan oğlum, koç oğlum…’ diye
beni yüreklendirmesiyle daha o zamanlardan çalışmaya başladım. Zor şartlarda hep çalışarak, hesap
ederek büyüdük.
Ben aileme mühendis olmak istediğimi söyledim
ama mühendisin ne demek olduğunu bildiğimden
değildi bu. Uşak’ta bizim evin karşısında oturan bir
aile vardı. Onların oğullarının Almanya’ya gittiği ve
orada mühendis olarak çalıştığı etrafta konuşulurdu. Ben de oradan duyduğum için mühendis olmak
istedim. Zaten Almanya’yı da ilk o zaman duymuştum.
İlkokulda derslere pek giremezdim çünkü anneme
ve babama yardım etmem gerekirdi ama derslerim
çok iyiydi. Uşak’ta sanat okulundan mezun olduktan sonra İstanbul Yıldız’da Makine Teknikerliği
okumak için geldim. Boş zamanlarımda devamlı
ders çalıştım.
1953 senesinde Yıldız Makine Teknikerliği
Bölümü’nden mezun oldum. Mezuniyetten sonra
Türkiye’de eğitimi 4 yıla tamamlayarak mühendis
olma imkânı sunan bir üniversite yoktu. Zaten bizim dönemden sonra okulumuzu da kapattılar. Ya
tekniker ya da teknik öğretmeni olabiliyordum.
Bunun üzerine okuldaki en samimi arkadaşım olan
Ermeni bir arkadaşımla beraber Almanya’ya gitmeye karar verdik. Ama öyle oldu ki arkadaşım asker
kaçağı olduğu için Almanya’ya gidemeyince, ben
yalnız başıma gitmek zorunda kaldım. O zaman
memlekette döviz yoktu. Çok zor şartlar altında babam beni Almanya’ya gönderdi.
Döküm mesleğine ne zaman, nasıl ve nerede
başladınız? Mesleğe ilginiz nasıl oluştu?
Devlet
Demiryolları’nda
çalışıyor
iken,
Avusturya’nın da sermayesine iştirak ettiği ve Türk
ortaklarının genelde Perşembe Pazarı’nda ticaret
yaptığı “Böhler” elektrod firmasında işe başladığım
1965’li yıllarda tüm sanayi girdileri ithal ediliyordu.
Bu mallar genellikle Perşembe Pazarı tüccarları tarafından ithal edilir ve satılırdı. Böhler’e müdür ola-
Devlet Demiryolları’nda
çalışıyor iken, Avusturya’nın
da sermayesine iştirak ettiği
ve Türk ortaklarının genelde
Perşembe Pazarı’nda ticaret
yaptığı “Böhler” elektrod
firmasında 1965’te işe
başladım
rak atandığımda, bu tüccarlarla yakın ilişkim vardı.
Aynı zamanda bunlar o dönemde yani 1967 yılında
Kartal-Ankara yolu üzerinde bir Vana döküm fabrikası kuruyorlardı. İyi yönetilemeyen bu döküm fabrikasını bana teklif ettiler. İlk önce yönetimi daha
sonra fabrikayı alarak, ilk TERMO markalı vanayı
Türkiye’de aranılan marka haline getirdik. Sonra da
yatırımı büyüttük. 1980’lı yıllarda kondenstop üreten TRAPSAN unvanlı fabrikayı kurduk. Daha sonra
yatırımı artırdık. Fabrikayı, Kartal’dan Pendik-Yayalar bölgesine taşıdık. Bugünlere geldiğimizde Gedik Döküm, Yayalar bölgesinde 40 dönüm sahada
çalışan modern binalara sahip bir üretim ve teknik
servis veren işletme haline dönüştü.
Yani dökümcülüğe Vana üretimi ile başladık ve döküm sanayinde de kaynakta olduğu gibi işimizi en
iyi yapanlardan olmak isteriz ve o şekilde de yaptık.
Hele yeni Hendek’teki yatırımızla dökümcü yanımızı daha da güçlendirdik.
Mesleğe başladığınız yıllarda Türk sanayisinin
genel görünüşü nasıldı?
Dünyayı kavuran 2. Dünya Savaşı sonrası 1950’li
yılların Türkiye’sinin sanayi yapısı elbette çok geri
ve küçük ölçekliydi. Bilindiği gibi ağırlıkla Türk devleti sanayi yatırımlarının ve ekonomik kalkınmanın
dinamosuydu. Çok az sayıda özel yatırımcı yabancı
menşeli yatırım imkanları ya da ortaklıkları ile Türkiye sanayisinin ilklerini oluşturuyorlardı. Çok geri
teknoloji ve sanayi girdileri ile çok az sayıda sanayi
ürünlerinin üretimini yapmaya çalışan bir Türkiye
Cumhuriyeti vardı. Yok denecek kadar az teknoloji
hedefli ArGe çalışmaları var desek bile bunlar aslında karmaşık ve yabancı menşeli teknolojik ürünlerin nasıl yapıldığını anlamaya çalışan çalışmalardı.
Sanayi sektörel anlamda dağınık, temel talepleri ve
ihtiyaçları karşılayıcı alanlara yoğunlaşmış bir yapıdaydı. Basma, şeker, tütün ve ayakkabı fabrikaları
gibi günlük yaşamı hedefleyen ürünlerin üretimlerini amaçlayan ve sadece yerli pazarı ancak hedefleyebilen bir yapıdaydı. Ancak bugünün Türkiye’si
tamamen farklı. Örnek olarak biz kaynak elektrot
ve tellerini kendi markamız olan GeKa markası altında 70’ten fazla ülkeye satarken, döküm ve vana
Türkdöküm
71
İÇİMİZDEN BİRİ
Halil Kaya Gedik’in mesleki yaşamı boyunca organize ettiği konferanslardan biri
ürünlerimizi Avrupa’ya ve orta doğu ülkelerine ihraç edebiliyoruz. Yani “alırken” şimdi “satıyor” pozisyonuna geldik. Hemde kendi ArGe ve teknolojimizle.
Mesleki hayatınızdaki önemli noktalar nelerdir,
nasıl gelişmeler olmuştur?
Elbette benim Almanya’ya gitmem ve orada çok
zor şartlarda metal ve kaynak teknolojileri hakkında teknik eğitim almam, daha
sonra
uluslararası kaynak
mühendisi diploması almam ve meslek
hayatımı yönlendirmem önemli bir dönemeçtir. Almanya
dönüşü 1957’de Devlet Demir Yolları’nda
işe başlamam önemli
mesleki noktalarımdan diğeridir.
Bunun yanında Böhler firmasından kaynak fabrikasının sorumluluğunu almam ve bu firmayı yüzde 100 Türk
şirketi yapmam yine mesleksel yaşamımda önemli,
bana heyecan ve bir anda büyük sorumluluk yükü
veren gelişmedir.
1965 yılında Böhler, 1967 yıllarında TERMO fabrikalarını yönetirken bir yandan da hassas döküme ilgi
duyuyordum. O yıllarda ülkemizde bu konuda iki
fabrika iş yapıyordu. Biri İstanbul Bayrampaşa’da küçük bir imalathaneydi. İşi yapanlar, işini biliyor fakat
imkânsızlıktan istenilen seviyeye getiremiyorlardı.
İkinci fabrika ise, İzmir, Menemen’de Türk Hava
Kurumu (THK) tarafından kurulmuş son derece
modern ve iyi teknoloji ile donaltılmış, üretim tekniklerini iyi uygulandığı bir hassas döküm fabrikası
idi. Fakat bu fabrika ise iyi yönetilemiyordu. Savunma ve havacılık (uçak sanayi) işlerinde üretim için
kurulmuştu. Yukarıda saydığım her iki fabrikayı da
çalışanları ile birlikte devir aldım. Bu tarihten sonra
Gedik Holding olarak hassas dökümde
Türkiye’nin bir numaralı üreticisi olarak işimize devam ettik. Hassas dökümü
Türkiye’ye Kanada’lı
aynı işi yapan bir
arkadaşım sayesinde
ben getirdim. Bizden sonra bir çok
firma bu sahada
faaliyet gösterdi ve
göstermekte.
Gedik Holding olarak hassas
dökümde Türkiye’nin bir numaralı
üreticisi olarak işimize devam ettik.
hassas dökümü Türkiye’ye Kanada’lı
aynı işi yapan bir arkadaşım
sayesinde ben getirdim. Bizden sonra
bir çok firma bu sahada faaliyet
gösterdi ve göstermekte
72
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
Bizlere 50’li, 60’lı,
70’li yıllardaki ülke sanayimiz hakkında kısa
bir tablo çizebilir misiniz? Mesela neler üretilip
kimlere satılıyordu? Hammadde, işçilik, enerji
açısından sıkıntılar nelerdi?
Sorulan soruda 20 yıllık bir zaman diliminden bahsediliyor!
Bu her on yılda elbette ülke sanayi dev adımlarla
gelişti, eksiklerini tamamladı. Türk sanayisi, her
sektörde, teknolojik olarak kendi dinamiğini yara-
İÇİMİZDEN BİRİ
Halil Kaya Gedik, Gedik Kaynak’ın ilk kurulduğu yıllarda ve daha sonraki dönemde çalışanlarla birlikte...
tamayan bir durumda idi. 50’li ve 60’lı yıllarda metal sanayi ve döküm sanayi çok geri denebilecek
düzeyde ve verimlilikte çalışmaktaydı. Bunun sıkıntılarını hep birlikte yaşadık. Metalürji bilgisi temel
olan bu sektörde bilgi birikimi yavaş yavaş oluştu
ve bu günlere geldik. Bugün ulaşılan düzey, el kalıplamasının yanında otomatik kalıplama hatları ve
bilgisayar ortamında döküm yapabilen bu tür teknolojileri kullanabilen dökümhanelerimiz var. Bu
neredeyse sıradan bir üretim şekli oldu. Biz Gedik
Döküm olarak da bu gelişmenin içinde yer aldık ve
kendimizi yeniledik. Bugün bizim çocukların bu tür
metotları kullandıklarını görüyorum, bunlar 70’li
yıllarda bile hayaldi!
Mesleğe başladığınız yıllar ile bugünü mukayese etmek istersek öne çıkan farklılıklar nelerdir?
Başta da kısaca bahsettiğim gibi meslek yaşamıma
başladığımda ana çizgi Türkiye’de sanayi adına yapılan her şeyin yurt dışı kaynaklı olmasıdır. Bugün
her ne kadar birçok sanayi kuruluşunda Türk ve yabancı firmaların ortaklığı bulunsa da yerli Türk sermayesi ve teknolojisi ile artan sayıda orta ve büyük
ölçekte sanayi kuruluşları gözükmektedir. Bu çok
sevindirici bir gelişmedir ve daha da gelişeceğine
inanıyorum.
O yıllarda en çok sıkıntısı çekilen konuların başında
gelen bir nokta da yetişmiş teknik eleman bulunamamasıydı. Teknoloji ve ülke iyi yetişmiş teknik eleman olmadan ilerleyemez. Bu konu tüm Cumhuriyet tarihimiz süresince hepimizin önünde duran bir
konu idi ve hala canlılığını ve önemini koruyor.
Dün metal işleri ya da özel olarak döküm, kaynak
konularında çok az olan iyi yetişmiş mühendis ve
teknik elemanlara karşı bugün elbette meslek eğitimleri konusunda çok daha iyi durumdayız. Ama
bu yetmez ve yetmiyor da! Onun için Pendik’te Gedik Meslek Yüksek Okulu’nu kurdum. Buralarda metal işleri, kaynak, döküm teknolojileri konularının
öğretilmesinin gençler ve ülke geleceği için önemli
olduğuna inandığım için bu bölümlerin okutulmasına sevindim.
Türk döküm sektörünün bugün geldiği nokta
hakkında görüşlerinizi almak isteriz. Sizce yeterli midir? Veya eksiklerimiz nelerdir?
Türk döküm sektörünün bugün geldiği nokta sevindirici bir tablo sergiliyor. Okuduğumuza göre 2010
yılında Türkiye döküm üretiminin yüzde 75’i ihraç
edilebilmiştir. Bu güzel bir gelişme, ancak Türkiye’
deki toplam olarak yaklaşık bin kadar döküm firmasının toplam 2,1 milyar Euro’luk bir üretimi olduğuna göre genel toplam miktarı bana göre olması gerekenden az. Türkiye kapasite olarak bundan daha
fazla yapabilmeli ve yapmalıdır diye düşünüyorum.
Yaklaşık 30 bin kişiye iş imkanı sağlayan bir sektör
olarak Türkiye döküm sektörü modern dökümhane
yatırımları ile istihdamı artıracak kapasitededir ve
biz Gedik Döküm olarak bu ihtiyaca Sakarya Hendek 2.OSB’deki 25.000 metrekare kapalı alanlı yeni
ve en yeni ekipmanlarla kurduğumuz dökümhanemizle doğru yönde adım attığımıza inanıyoruz.
Türkiye döküm sektörü mensupları geçen yıllarda
çok önemli bir gelişme gösterdiler. Bu gelişmenin
devam etmesi elbette temel isteğimdir. Yeni istihdam alanları yaratmak, ithalatı azaltıp ihracat
hedefli çalışmalarda daha fazla ve yeni başarılar
kazanmamız gerektiğine inanıyorum. Yani döküm
Türkdöküm
73
İÇİMİZDEN BİRİ
Halil Kaya Gedik, Gedik Üniversitesi’nin 2011-2012
Akademik Yılı’nın açılış töreninde konuşma yaparken
T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 2010
yılında Halil Kaya Gedik’e “Yaşam boyu başarı ödülü”nü
takdim ederken
ihracatımızda hala eksikliğimiz olduğuna inanıyorum. Devletin bu sektörün gerek dış kaynaklı hammadde temininde gerekse yatırımlarda ve ihracatta yeni kolaylıklar getirmesinin bu sektörün daha
güçlenmesi anlamda önemli noktalar olduğuna
inanıyorum.
Ancak otomotiv sanayiye çalışan Türk dökümcülerinin uluslararası rekabette son zamanlarda gelişen
yeni kriz dönemi söylentileri gerçekleşirse bu krizin etkilerine açık olmalarını sektör için bir risk olarak görüyorum. Otomotiv sanayi içine gireceği krizi
tedarikçi olarak çalışan sektörümüze yansıtacaktır,
buna hazırlıklı olmak zor ancak çok önemli.
Ülkemiz sanayinin ve döküm sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Firmanızın geleceği
ile ilgili planlarınız nasıldır?
Ülkemiz sanayisinin geleceğini düne ve bugüne
bakarak iyi ve parlak gördüğümü paylaşmak isterim. Türk sanayisinin kazandığı alt yapı, ivme ve çeşitlilik cesaret verici. Burada en kritik nokta teknoloji üretebilme kabiliyetimizin hala yeterli düzeyde
olmaması olarak görüyorum. Avrupa ve diğer ileri
teknoloji üreten ülkelerle karşılaştırdığımızda hala
yapacak çok şeyimiz olduğuna inanıyorum.
Döküm sektöründe son yılların kapasite sıralamasına göre ülkelere bakıldığında hala Almanya, İtalya
ve Fransa’nın bizden çok önde olduklarını görüyoruz. Bizim kapasite anlamında İspanya’yı yakaladığımızı ya da önüne geçtiğimizi görmek isterim.
Yani Avrupa’da ilk üçe girmek hedef olmalı, ancak
74
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
bu yüksek teknolojili ve yüksek katma değer getiren ürünleri yaparak olmalı diye düşünüyorum.
Gedik Döküm olarak biz şimdiye kadar küçük sayılacak bir kapasite ile çalışıyorduk ve üretimimizin
bir kısmını TERMO markası ile piyasaya sürdüğümüz vana ürünlerimiz için kullanıyorduk. Buna artan miktarda gene devam edeceğiz.
Sakarya- Hendek 2. OSB ‘de kurduğumuz ve yıl başında işletmeye alacağımız yeni kum döküm fabrikamızla Gedik Döküm olarak kapasitemizi 5 katına çıkarıyoruz. Modern ocak, kum hazırlama, kum
mikserleri, soğutucuları, kalıp bozma ve sarsak sistemleri ve temizleme sistemlerimizle ülke döküm
sektörünün gücünü artırırken biz de uluslararası
rekabet gücümüzü ve yeteneklerimizi artırıyoruz.
İhracat hedefli çalışmalarımıza 2011 içerisinde başlanıldı ve Avrupa ülkelerinin döküm ihtiyaçlarının
bizim sistem ve uzmanlık alanımıza uygun olanlarına hizmet verme çalışmalarının hızla yürüdüğünü
duyuyorum.
Yeni tesislerimizde döküm ve talaşlı işlemleri yapılmış ürünleri değişik sektörlere sunacağız. Bunun
için yatırımlarımızı bu esasta yapıyoruz. Çin ve Hindistan gibi Uzak Doğu ülkelerinin şimdiye kadar
Avrupa firmalarına temin ettiği döküm ürünlerinin
bazılarını kapasitemiz ve kalitemiz esasında biz vereceğiz. Türkiye’nin bu konuda bilinen lojistik ve
yüksek kalitesini, üretim esnekliğinin avantajlarını
kullanacağız.
Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği’nin bu girişimini kutlamak isterim.
ADVERTORIAL
76
ADVERTORIAL
Türkdöküm
77
ADVERTORIAL
78
Ekim - Kasım - Aralık / 2011
ADVERTORIAL
HABER
Türkdöküm
Türkdöküm
79
5
TÜRKİYE DÖKÜM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜYE FİRMALARI
FİRMA ADI
ŞEHİR
BURSA
0224 714 82 00 0224 714 87 49
www.adarad.com.tr
AKDAŞ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 267 18 80 0312 267 18 88
www.akdas.com.tr
AKDÖKÜM SANAYİ A.Ş.
İZMİR
0232 478 18 20 0232 478 18 96
www.akdokum.com.tr
AKMAN DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 689 04 33 0212 689 01 57
www.akmandokum.com
AKMETAL METALURJİ ENDÜSTRİSİ A.Ş.
ADARAD DÖKÜM ÜRÜNLERİ SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 593 03 80 0216 593 03 82
www.akmetal.com
ANADOLU DÖKÜM SANAYİ A.Ş.
KOCAELİ
0262 527 23 51 0262 527 28 76
www.anadoludokum.com.tr
ARAL DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 567 51 66 0212 612 90 33
www.araldokum.com.tr
ARDEMİR ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
KONYA
www.ardemir.com
ARDÖKSAN SFERO KAL. PİK DÖK. SAN. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0332 248 25 00 0332 249 40 40
0212 595 10 08 0212 595 16 49
ARPEK ARKAN PARÇA ALUMİNYUM ENJEKSİYON KALIP SAN. TİC. A.Ş.
KOCAELİ
AS ÇELİK DÖKÜM İŞLEME SAN. TİC. LTD. ŞTİ
SAMSUN
www.ardoksan.com
0262 658 97 44 0262 658 97 49
0362 266 88 47 0362 266 67 46
www.arpek.com.tr
www.aydokum.com
www.ascelikltd.com
AY DÖKÜM MAKİNA SAN. TIC. A.Ş.
ANKARA
AYHAN METAL PRES DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
KOCAELİ
0312 267 04 57 0312 267 04 56
0262 751 21 94 0262 751 21 98
AYZER DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 771 51 00 0212 771 51 02
www.ayzerdokum.com
BİLGE DÖKÜM MAKİNA SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 565 60 65 0212 565 61 70
www.bilgedokum.com
BMC SANAYİ TİCARET A.Ş.
İZMİR
0232 477 18 00 0232 477 18 77
www.bmc.com.tr
BORAN ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 640 11 66 0312 640 11 77
www.borancelik.com
BURÇELİK BURSA ÇELİK DÖKÜM SAN. A.Ş.
BURSA
0224 243 11 07 0224 243 21 82
www.burcelik.com.tr
BURDÖKSAN DÖKÜM MAD. NAK. TİC. SAN. LTD. ŞTİ.
BURSA
0224 493 26 06 0224 493 26 09
www.burdoksan.com
CEVHER DÖKÜM SANAYİ A.Ş.
İZMİR
0232 478 10 00 0232 478 10 10
www.cevherdokum.com
CMS JANT ve MAKİNA SAN. A.Ş.
İZMİR
0232 399 10 00 0232 399 10 10
www.cms.com.tr
COMPONENTA DÖKÜMCÜLÜK TİC SAN. A.Ş.
BURSA
0224 573 42 63 0224 573 42 73
www.componenta.com
ÇELİK GRANÜL SANAYİ A.Ş.
İSTANBUL
0212 771 45 55 0212 771 20 57
www.celikgranul.com
ÇELİKEL ALÜMİNYUM DÖKÜM İMALAT SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 311 14 42 0216 311 10 67
www.celikel.com
ÇEMAŞ DÖKÜM SANAYİ A.Ş.
KIRŞEHİR
0386 234 80 80 0386 234 83 49
www.cemas.com.tr
ÇUKUROVA-İNŞAAT MAK. SAN. TİC. A.Ş.
MERSİN
0324 221 84 00 0324 221 50 20
www.cimsatas.com
DALOĞLU DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
ADAPAZARI
0264 275 48 07 0264 275 14 11
www.daloglu.com
DEMİSAŞ DÖKÜM EMAYE MAM. SAN. A.Ş.
KOCAELİ
0262 677 46 00 0262 677 46 99
www.demisas.com.tr
DENİZCİLER DÖKÜMCÜLÜK SAN. TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 376 72 80 0232 376 72 83
www.denizcast.com
DİRİNLER DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 376 87 87 0232 376 85 67
www.dirinlerdokum.com
DOĞRU DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
BURSA
0224 482 29 35 0224 482 29 39
www.dogrudokum.com
DOĞU DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
ELAZIĞ
0424 255 50 77 0424 255 56 56
www.dogudokum.com.tr
DUDUOĞLU ÇELİK DÖK SAN. TİC. A.Ş.
ÇORUM
0364 254 90 01 0364 254 90 04
www.duduoglu.com.tr
DUYAR VANA MAKİNA SANAYİ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 668 18 06 0212 594 73 42
www.duyarvalve.com
EKSTRA METAL DÖKÜM İZABE MAK. SAN. İTH. İHR. LTD. ŞTİ.
ANKARA
0312 267 05 56 0312 267 05 59
www.ekstrametal.com.tr
EKU FREN KAMPANA DÖKÜM SAN. A.Ş.
KOCAELİ
0262 658 10 01 0262 658 10 00
www.eku.com.tr
ELBA BASINÇLI DÖKÜM SAN. A.Ş. ODÖKSAN OSMANELİ ŞB.
BİLECİK
0228 461 58 30 0228 461 58 36
www.odoksan.com.tr
ENTİL END. YAT. TICARET A.Ş.
ESKISEHIR
0222 237 57 46 0222 237 26 79
www.entil.com
ER DÖKÜM MAK. SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 377 01 42 0216 377 01 47
www.erdokum.com
ERGENEKON ÇELİK SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 280 86 97 0312 280 86 99
www.ergenekon.com.tr
ERGİN MAKİNA MODEL DÖKÜM SAN. TİC.LTD.ŞTİ.
KAYSERİ
0352 327 27 38 0352 327 29 45
www.erginmodel.com
ERKUNT SANAYİ A.Ş.
ANKARA
0312 397 25 00 0312 397 25 07
www.erkunt.com.tr
FERRO DÖKÜM SANAYİ DIŞ TİC. A.Ş.
KOCAELİ
0262 653 42 60 0262 653 41 60
www.ferrodokum.com.tr
GEDİK DÖK. VANA SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 307 12 62 0216 307 28 68
www.gedikdokum.com.tr
GÜR METAL HASSAS DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 394 33 31 0216 394 32 88
www.gurmetal.com.tr
GÜVEN PRES DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 365 94 34 0216 365 29 82
www.gpdpress.com
HAYTAŞ DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 365 10 56 0216 314 19 80
www.haytas.com.tr
HEKİMOĞLU DÖKÜM SAN. NAK. TİC. A.Ş.
TRABZON
0462 325 50 42 0462 325 50 44
www.hekimogludokum.com
HEMA OTOMOTİV SİSTEMLERİ A.Ş.
TEKİRDAĞ
0282 758 10 40 0282 758 10 90
www.hattatholding.com
HİSAR ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 464 70 00 0216 464 70 20
www.hisarcelik.com
İĞREK MAKİNA SAN. TİC. A.Ş.
BURSA
0224 243 16 06 0224 243 13 20
www.igrek.com.tr
İSTANBUL DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
KOCAELİ
0262 728 13 00 0262 728 13 08
www.istanbuldokum.com
KARAMAN DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
DÜZCE
0380 537 52 67 0380 537 52 68
www.karamandokum.com
KARDÖKMAK – KARDEMİR DÖKÜM MAKİNA A.Ş.
KARABÜK
0370 418 22 34 0370 424 36 81
www.kardokmak.com.tr
www.ayhanmetal.com.tr
TÜRKİYE DÖKÜM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜYE FİRMALARI
FİRMA ADI
ŞEHİR
KAYDÖKSAN – KAYSERİ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
KAYSERİ
0352 321 12 57
0352 321 11 94
www.kaydoksan.com.tr
KIZILIRMAK DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.
ÇORUM
0364 235 03 16
0364 235 03 20
www.kizilirmakdokum.com
KÖRFEZ DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.
KOCAELİ
0262 754 51 77
0262 754 51 80
www.korfezdokum.com
MALATYA METAL İŞLEME MERKEZİ A.Ş.
MALATYA
0422 237 50 62
0422 237 50 47
www.mimmetal.net
MEDAŞ METALURJİ DÖK. MAK. SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 267 45 75
0312 267 57 02
www.me-das.com.tr
MENSAN OTOMOTİV MAK. ASK. SAN. TİC. A.Ş.
MANİSA
0236 213 02 30
0236 213 02 29
www.mensanotomotiv.com.tr
MERT DÖKÜM MAKİNA İNŞ. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 364 32 12
0216 415 74 51
www.mertdokum.com.tr
MES DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 886 90 00
0212 886 54 57
www.mesdokum.com.tr
MESA MAKİNA DÖKÜM A.Ş.
KONYA
0332 239 18 72
0332 239 18 76
www.mesamakina.com.tr
MOTUS OTOMOTİV MAK. MET. SAN. TİC. A.Ş.
KONYA
0332 239 12 41
0332 239 12 43
www.motusdokum.com
NORMSAN TİCARET METAL İML. SAN. LTD. ŞTİ.,
İSTANBUL
0216 593 11 61
0216 593 05 15
www.normsan.com
ÖNMETAL DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 485 48 74
0212 485 48 73
www.onmetal.com.tr
ÖZGÜMÜŞ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
ADANA
0322 441 07 07
0322 441 14 14
www.ozgumus.com.tr
ÖZGÜVEN DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
ANKARA
0312 267 41 61
0312 267 51 61
www.ozguvendokum.com
PINAR DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 479 03 53
0232 479 05 16
www.pinardokum.com.tr
RUBA PRES DÖKÜM SAN. A.Ş.
MANİSA
0236 213 08 86
0236 213 08 08
www.rubapresdokum.com
SAMSUN MAKİNA SANAYİ A.Ş.
SAMSUN
0362 266 51 60
0362 266 51 62
www.samsunmakina.com.tr
SERPA HASSAS DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 394 23 52
0216 394 23 55
www.serpahassasdokum.com
SİLVAN SANAYİ A.Ş.
İSTANBUL
0216 399 15 55
0216 383 31 38
www.silvansanayi.com
SÜPERPAR OTOMOTİV SAN. TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 877 02 12
0232 877 02 17
www.superpar.com
ŞAHİN DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İZMİR
0232 437 01 83
0232 437 01 85
www.sahindokum.com
ŞENKAYA ÇELİK DÖKÜM VE YEDEK PARCA FABR.
İZMİR
0232 877 21 23
0232 877 21 24
www.senkaya.com
TAN ÇELİK DÖKÜM MAK. SAN. TİC. A.Ş.
ELAZIĞ
0424 255 55 60
0424 255 55 63
www.tancelik.com
TOSÇELİK GRANÜL SAN. A.Ş.
İSTANBUL
0216 544 36 00
0216 544 36 06
www.toscelikgranul.com.tr
TRAKYA DÖKÜM SANAYİ TIC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 315 52 40
0212 274 01 12
www.trakyadokum.com.tr
ÜMİT DÖKÜM TİCARET SANAYİ LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 499 46 46
0216 499 46 50
www.umitdokum.com.tr
ÜNİMETAL HASSAS DÖKÜM MAK. YED. PAR. A.Ş.
İSTANBUL
0216 394 03 90
0216 591 08 79
www.unimetal.com.tr
YAZKAN MÜH. DÖKÜM MAK. SAN. LTD. ŞTİ.
ANKARA
0312 641 31 83
0312 641 31 82
www.yazkan.com.tr
5M ELEKTROMEKANİK İML. İNŞ. TUR. DAH. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 527 83 54
0216 527 85 24
www.5mtr.com
ACARER METAL SANAYİ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 296 46 07
0212 230 24 64
www.acarermetal.com
AMCOL MİNERAL MADENCİLİK SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 414 96 16
0216 414 96 20
www.amcol.com.tr
AVEKS İÇ VE DIŞ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 410 00 60
0216 410 00 90
www.aveks.com.tr
BİLGİNOĞLU ENDÜSTRİ MALZ. SAN. VE TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 433 72 30
0232 457 37 69
www.bilginoglu-endustri.com.tr
www.celiktassilis.com
KATILIMCI ÜYELER
ÇELİKTAŞ SINAİ KUMU MADEN SAN. NAK TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 275 57 13
0212 347 87 07
ÇUKUROVA KİMYA END. A.Ş.
MANİSA
0236 233 23 20
0236 233 23 23
www.cukurovakimya.com.tr
EGES ELEKTRİK & ELEKTRONİK GER SAN TİC. A.Ş
İSTANBUL
0212 446 41 21
0212 447 36 00
www.eges.com.tr
EVREN İTH. İHR. PAZ. A.Ş.
İSTANBUL
0212 325 96 60
0212 283 77 78
[email protected]
EXPERT MÜMESSİLLİK TURİZM TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 573 38 88
0216 573 06 28
www.expert.com.tr
FERROMET MÜMESSİLLİK TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 275 33 00
0212 275 11 42
www.dokumizabe.com
FOSECO DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
KOCAELİ
0262 677 10 50
0262 677 10 60
www.foseco.com.tr
www.ankiros.com
HANNOVER-MESSE ANKİROS FUARCILIK A.Ş.
ANKARA
0312 439 67 92
0312 439 67 66
HERAEUS ELECTRO-NİTE TERMO TEKNİK SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 267 08 88
0312 267 08 87
www.electro-nite.com
INDUCTOTHERM İNDÜKSİYON SİST. SAN. A.Ş.
KOCAELİ
0262 646 34 24
0262 646 29 62
www.inductotherm.com.tr
INTERIMPEKS DIŞ TİCARET LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 688 44 10
0216 688 44 09
[email protected]
KADIOĞLU MADENCİLİK SAN. TİC. A.Ş.
KARABÜK
0370 424 10 50
0370 415 66 50
www.kadioglumaden.com.tr
KUMSAN DÖKÜM MALZEMELERİ SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 593 09 57
0216 593 09 59
www.kumsandokum.com.tr
LMA MOTİF ALÜM. DÖKÜM SAN. MÜM. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 593 13 61
0216 593 13 62
www.lma.com.tr
MAGMA BİLİŞİM TEKN. HİZM. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 557 64 00
0216 557 64 00
www.magmasoft.com.tr
MARMARA METAL MAM. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 447 29 55
0216 447 29 69
www.marmarametal.com
META-MAK METALURJİ MAK. MÜM. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 270 07 08
0212 270 08 88
www.metamak.com.tr
METKO HÜTTENES ALB. KİMYA SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 411 69 16
0216 363 60 73
www.metkoha.com
NUROL TEKNOLOJİ SAN. MAD. TİC. A.Ş. (POTERN)
ANKARA
0312 278 02 78
0312 278 02 76
www.nurol.com.tr
SİLVAN DIŞ VE İÇ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 380 36 18
0216 416 91 59
www.silvanticaret.com
UNİKON METALURJİ VE KİMYA SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 399 98 68
0216 442 11 90
www.unikon.com.tr
YILKAN MAÇA SUP. ÜRETİM PAZ. SAN. TİC. A.Ş.
BURSA
0224 573 88 72
0224 573 74 93
www.yilkanchaplet.com
TÜDÖKSAD YAYINLARI
Alüminyum Döküm Teknolojisi :
Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği tarafından yayınlanan ve sektörde ilk
Türkçe Kaynak yayın olan “Alüminyum Döküm Teknolojisi” adlı kitap Naci
Onat tarafından derlenerek dernekte yayına hazır hale getirildi.
320 sayfalık eser sektör için önemli bir kaynak olarak hizmet edecek.
Fiyatı:100 TL
Döküm Hataları Atlası:
Amerikan Dökümcüler Birliği – AFS, American Foundrymen’s Society – Dökümcülüğün önemli yayınlarından biri olan Döküm Hataları Atlası’nın Amerika Birleşik Devletleri dışında tercüme edilerek yayınlanması hakkını ilk defa ve sadece Türkiye için
TÜDÖKSAD‘a verdi. Yayın izninin alınması, derneğimiz üyelerinden Componenta
Döktaş’ın tecrübeli kadrosundan 25 mühendis ile yapılan tercüme, redaksiyon ve tasarım çalışmaları için olağanüstü gayretler sarf edilerek çalışma Türk Döküm Sanayiine
kazandırıldı.
Bu yayın, her dökümcünün, metalurji, makine mühendisinin ve sektörde çalışan herkes için önemli bir başvuru kaynağı.
Kitabın orjinali ABD’de AFS üyelerine 90 dolara fiyatla satılmakta. Telif ücretinin ödenmemesi, tercüme ve dizgi çalışmalarının gönüllü olarak gerçekleştirilmiş olması bu
kitabın maliyetini düşürdü.
TÜDÖKSAD Yayın Komitesi’nin aldığı karar ile Döküm Hataları Atlası Türkçe Baskısı bağış karşılığı dağıtılacak.
Fiyatı: 100 TL
TÜDÖKSAD üyeleri için 50 TL
Fiyatı:100 TL
Fiyatı:100 TL
Anadolu Dökümün Beşiği (Anatolia Cradle of Castings)
Pik Dökümünden Atatürk Rölyefi (Siyah 40*30 cm)
Diğer Yayınlar:
-Malzeme Bilgisi Kitabı (Yük. Müh. Günnur DİKEÇ)
-Döküm Bilgileri Kitabı
-Ankiros Uluslararası Döküm Kongresi Bildiriler Kitabı (1999)
-Ankiros Uluslararası Döküm Kongresi Bildirileri CD (2001)
-66. Dünya Döküm Kongresi Bildiriler Kitabı ( 2004 / 2 Cilt )
-Ankiros Uluslararası Döküm Kongresi Bildirileri CD (2006)
Toplam 4 kitap ve 2 CD
fiyatı: 200 TL
Teknik Seminer Kayıtları:
-CGI Teknolojisi, Sfero ve Aşılama Teknolojileri,
Türbin Döküm Teknikleri
Dr.Milan Lampic ve Dr. Torbjorn Skaland
Toplam 8 DVD
50 TL10 kuralı
- Yolluk ve Besleyiciler, iyi fiyatı:
dökümün
Prof. John Campbell
Almak istediğiniz yayını, cd ve dvd ile Atatürk Rölyefi bedellerini TÜDÖKSAD banka hesabına yatırdıktan sonra dekontu 0212-213 06 31 numaraya
fakslayınız. Eğer üye değilseniz teslim adresinizi de belirterek – faksladığınız takdirde kitaplar kargo ile sizlere ulaştırılacak.
Banka Hesap Numaraları:
Garanti Bankası Esentepe Şubesi (347) 620 00 27 (TL)
Akbank Yıldız Posta Cd. Şubesi (420) 176 58 6 (TL)
Ziraat Bankası Gayrettepe Şubesi (915) 627 30 86-5001 (TL)

Benzer belgeler