Ceza Hukuku 4. Grup Örgütlü Suçlar

Transkript

Ceza Hukuku 4. Grup Örgütlü Suçlar
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU
HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI
23-26 MAYIS 2013 - HATAY
Grup Adı
: Ceza Hukuku 4. Grup
Konu
: Terör ve örgütlü suçlar
Grup Başkanı
: Hamza YAMAN (Yargıtay Üyesi)
Grup Sözcüsü
: Hasan GÖZGÖZ (Yargıtay Tetkik Hâkimi)
Raporlama Heyeti : 1- Hamza YAMAN (Yargıtay Üyesi)
2- Sait GÜRLEK (Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı)
___________________________________________________________________________
ÖRGÜT TANIMI VE UNSURLARI
Yargıtay’ın örgüt tanımına ilişkin aşağıda verilen kararı doğrultusunda, örgüt ve örgüt
üyeliğinin tanımı ve unsurları tartışılmış, bu kapsamda aşağıdaki Yargıtay kararı
incelenmiştir.
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 27/11/2012 tarih ve 2012/2721 esas, 2012/13802 karar sayılı
ilamında;
TCK'nın 220. maddesi anlamında bir örgütün varlığından söz edebilmek için; en az üç kişinin,
suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki ve süreklilik içerisinde, elverişli araç ve gereçlerle
amaç suçları işlemek üzere bir araya gelmesi gerekmektedir.
Belirli bir amacı gerçekleştirmeye yönelmiş ve bu amaca uygun belirli bir büyüklüğe ulaşmış
örgütlerin idaresini kolaylaştıran ve bu örgütleri ayakta tutup iş bölümü, süreklilik, disiplin
gibi olguların sağlayıcısı olan hiyerarşik ilişkinin; suç örgütlerinin büyüklükleri ile işlemeyi
amaçladıkları suçlara ve bu suçların niteliklerine, kurucu ve yöneticileri ile üyelerinin ait
oldukları gelir grupları, eğitim düzeyleri ve mesleki durumları gibi hallerinden kaynaklanan
niteliklerine ve sayılarına, bunların birbirleriyle olan örgütsel ilişki dışındaki hemşerilik,
akrabalık ve mesleki beraberlik gibi diğer ilişkilerinin biçim ve niteliklerine, faaliyetlerinin
gizlilik içerisinde ve örtülü bir biçimde yürütülmesindeki zorunluluğa uygun olarak kurulup
yürütüleceği ve örgüt adına suç işleyenler ve örgüte yardım edenler ile ilişkilerin de aynı
esaslar üzerinde gerçekleştirileceği, bu kapsamda; hiyerarşik ilişkinin merkezi, gevşek veya
sıkı, menfaate, güce, korkuya veya başka bir sebebe dayalı, müstakil veya başka bir
hiyerarşiye paralel olabileceği, bunun örgütün oluşumunu ve sürekliliği ile gizliliğinin
sağlanmasını kolaylaştıracağı gözetilerek, dava konusu her örgüt bakımından açıklanan
esaslar üzerinden ayrı ayrı belirlenmesi gerekmektedir.
Örgüt niteliği itibariyle devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir
suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil iştirak iradesinden söz
edilebilecektir. Ancak, amaçlanan suçları işlemede kolaylık sağladığı için işlenmesi
1
amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan örgütün varlığı için, amaç suçları
işleme zorunluluğu olmadığı da dikkate alındığında, devamlılığın belirlenmesi noktasında
yalnız amaç suçların sürekli bir şekilde işlenmesi değil, öncelikli olarak, amaç suçları sürekli
biçimde işleme kararlılığının mevcut olup olmadığının araştırılması zorunludur.
Örgütün sahip bulunduğu üye, araç ve gereçlerin işlenmesi amaçlanan suçlar bakımından
elverişli olup olmadığı, örgütün ve amaçlanan suçların niteliği ve özelliği göz önünde
bulundurularak dava konusu her örgüt bakımından ayrı ayrı aranması gereken diğer bir
unsurdur.
Failler örgütteki konumlarına göre, yönetici veya üye olacaklardır.
Örgütü sevk ve idare eden fail yönetici, örgütün amaçları doğrultusunda hiyerarşik yapısına
dâhil olan fail ise doğrudan örgüt üyesi olarak kabul edilecektir.
Yukarıda açıklandığı şekli ile örgütün hiyerarşik yapısına dâhil olmamakla birlikte, niteliğini
bildiği örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden ya da örgüt adına suç işleyen failin
sorumluluğu ise, TCK'nın 220. maddesinin 6 ve 7. fıkraları kapsamında dolayısıyla örgüt
üyesi olarak değerlendirilmelidir.
“Fuhuş için aracılık yapma” suçunu işlemek amacıyla kurdukları iddia ve kabul edilen
örgütte tüm sanıkların yönetici olduklarının kabul edilmesi karşısında, hiyerarşik ilişkinin ne
şekilde kurulduğu açıklanmadan, ayrıca eylem ve fikir birliği içinde bir araya gelip hiyerarşi
içinde yapılanarak örgüt kurdukları ve yönetici olduklarına dair sübut delillerinin nelerden
ibaret olduğu denetime olanak verecek bir biçimde her bir sanık açısından ayrı ayrı karar
yerinde gösterilmeden “ sanıkların aşamalardaki savunmaları ve iletişim tespit tutanaklarına
yansıyan görüşmelerinden fuhuş amacıyla suç örgütü kurdukları, organize olarak mağdurelere
fuhuş yaptırdıkları ve tüm sanıkların örgüt yöneticisi pozisyonunda olduğu “ denilerek
yetersiz gerekçe ile haklarında TCK’nin 220/1 maddesi uyarınca mahkûmiyet hükmü
kurulması ve fuhuş için aracılık yapma suçunun, suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş örgüt
faaliyeti çerçevesinde işlendiği gerekçesine dayanılarak TCK’nın 227/6 maddesinin
uygulanması...
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, gerek yasadaki düzenleme şekli, gerekse yerel mahkeme
uygulamaları ve Yargıtay kararı da örgüt suçu ve örgüt üyeliğinin unsurları konusunda
herhangi bir sıkıntı bulunmadığı, dolayısıyla herhangi bir yasal değişikliğe de ihtiyaç
bulunmadığı değerlendirilmektedir.
İLETİŞİMİN TESPİTİ, DENETLENMESİ VE TEKNİK TAKİP
Önleme (istihbari) amaçlı dinleme kararlarının, bazı illerde TMK 10 maddesi ile görevli
(Özgürlük) Hâkimleri tarafından, bazı illerde ise TMK 10 maddesi ile görevli Ağır Ceza
Mahkemesi Hâkimleri tarafından verildiği görülmektedir.
2
Bu konudaki tereddütlerin giderilmesi ve uygulama birliğinin sağlanması bakımından, kanun
yararına bozma veya merci tayini yolu ile Yargıtay'a taşınması suretiyle sorunun
çözülebileceği düşünülmektedir.
Önleme (İstihbari) amaçlı dinleme taleplerinin daha açık olması ve sebeplerinin
belirtilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Görevli hâkimlerin önleme (istihbari) amaçlı verdikleri dinleme kararlarına karşı, kimler
tarafından kanun yoluna başvurulacağının öngörülmediği, ancak uygulamada dinlemeyi talep
eden kolluk ve istihbarat birimlerinin bu kararlara karşı itiraz ettikleri görülmüştür. Bu
konudaki tereddütlerin giderilmesi bakımından, yasal düzenlemeye ihtiyaç bulunduğu
düşünülmektedir.
CMK 135. maddesinde sayılan katalog suçlar arasında örgüt üyeliği suçu yer almadığından
dinleme kararı alınamaması sebebiyle uygulamada yaşanan sıkıntıları aşmak amacıyla adli
kolluk birimleri tarafından örgüt üyeleri hakkında dinleme kararı alabilmek için bu kişiler
yönetici veya kurucu gibi gösterilerek mahkemelerden karar istenmektedir. Bu nedenle örgüt
adına faaliyette bulunup amaç suçları işleyen üyelerin de dinlenmeleri için yasal düzenleme
yapılması soruşturmalarda etkinlik sağlayacaktır.
Cezaevindeki hükümlü ve tutukluların ziyaretçileri ile görüşmelerinde yaptıkları
konuşmaların ve cezaevi dışı ile yapmış oldukları telefon görüşmelerinin kayda alınmasının
yasa ve yönetmelik gereği olduğu, bu husus tutuklu ve hükümlüler tarafından da bilindiğinden
delil olarak kullanılabileceği değerlendirilmektedir.
TCK 221 MADDESİNİN UYGULANMASI
Suç örgütleri ve terör örgütleri ile daha etkili bir mücadele yürütülebilmesi için etkin
pişmanlık hükümlerinin uygulanmasının daha kapsamlı hale getirilmesi gerektiği tartışılmış,
bu kapsamda;
Etkin pişmanlık talebinde bulunan suç örgütü üyesinin, örgüt faaliyetleri kapsamında işlediği
suçlarından da kademeli indirimin getirilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.
GİZLİ SORUŞTURMACI
Gizli soruşturmacının niteliği tartışılmış; soruşturmalarda daha fazla fayda getireceği
düşüncesiyle sadece kamu görevlisi olması şartı kaldırılarak, örgüt içinden herhangi birisinin
de gerektiği takdirde gizli soruşturmacı olarak kullanılmasının uygun olacağı, bu kişinin etkin
pişmanlık hükümlerinden tüm suçlar yönünden yararlandırılmasının uygun olacağı
değerlendirilmektedir.
ÖRGÜT GELİRLERİNE EL KONULMASI VE ZORALIMI
Örgütlü suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturmalarda, örgüt yöneticilerinin veya üyelerinin,
örgüt faaliyetleri kapsamında elde ettikleri mal varlığı değerlerinin takibinin yeterince
yapılmadığı, el koyma ve müsadere kararı verilemediği tartışılmış, buna göre;
3
Örgüt suçlaması ile dava açıldığında, örgütün mali kaynaklarının da gösterilmesi, mal
varlığının tespiti, bunların suçtan elde edildiği hususunda C.Savcısı tarafından etkili bir
soruşturma ve araştırma yapılması, el konulması ile müsaderesinin talep edilmesi yararlı
olacaktır. C.Savcısı iddiayı ileri sürdükten sonra bu mal varlığının meşru kaynağı
gösterilmediği takdirde, örgütün faaliyetinden elde edilmediğine dair ispat yükünün şüpheli ve
sanık tarafında olması gerekir. Bu konuda yasal değişiklik yapılması gerektiği
düşünülmektedir.
Suçtan elde edildiği tespit edilip el konulamayan bu sebeple de müsaderesi mümkün olmayan
suç gelirlerinin ilgililerinden tazmin edilmesi için yasal düzenleme gerektiği öngörülmüştür.
Suç örgütlerine ilişkin soruşturmalarda, suçta kullanıldığı veya suç gelirleri ile kurulduğu
düşünülen ticari şirketlere el konulduğu takdirde, el koyma işlemi ile beraber şirketin
faaliyetlerinin devam edebilmesi için kayyım atanmasının uygun olacağı, bu şekilde üçüncü
kişilerin haklarının korunacağı, aksi takdirde koruma tedbirleri nedeniyle zarar gören kişilerin
tazminat talebiyle karşı karşıya gelinebileceği düşünülmektedir.
Aynı zamanda bu soruşturmalarda MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) ile irtibata
geçilip, gerekirse onlardan da yardım alınması soruşturmalara etkinlik sağlayacaktır.
Bu konuda Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 20/05/2013 tarih ve 2012/2751 esas nolu kararında;
Terör örgütüne yapılan mali nitelikteki her türlü yardım ve kazandırmaların terör örgütüne
finans sağlama niteliğinde olduğu benimsenmiştir.
ÖRGÜT SUÇLARINDA GÖREV HUSUSU
Örgüt soruşturmalarında sanık sayısının fazlalığı, örgütün etkinlik sahası, suçun karmaşık ve
çok sayıda suçla irtibatlı olması sebepleriyle, soruşturmanın etkin yapılıp niteliği tespit
edildikten sonra örgütlü suçların tamamının yapılacak yasal düzenleme ile Ağır Ceza
Mahkemelerinde görülmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
Zira nitelikli dolandırıcılık ve cinayet suçları ilçelerde görülmeyip, bunların ağır cezalık
suçlar olduğu kabul edilmişken çok daha nitelikli olan örgüt suçlarının aynı ilçede
görülmesinin sıkıntılar yaratabileceği düşünülmektedir.
4.YARGI PAKETİNDEKİ DEĞİŞİKLİKLER
6459 sayılı kanun ile 3713 sayılı yasanın 7/2 maddesinde yapılan değişiklik ile cebir, şiddet
ve tehdit unsuru eklenmiş olup, bu kapsamda, cebir tehdit olmaksızın örgüt propagandası
yapanların eylemlerinin bu fıkra kapsamında suç teşkil etmediği,
Yasanın 2. fıkrasına eklenen a, b, b-1,b-2, b-3, b-4 bentlerindeki hallerde ise cebir, şiddet ve
tehdit unsurunun aranmayacağı, şekli nitelikte olduğu değerlendirilmiştir.
4
UYUŞTURUCU İLE İLGİLİ ÖRGÜTLER
Örgütlü uyuşturucu suçlarında örgütün ispatı zorluk arz ettiğinden büyük ölçüde örgüt
yönünden beraatle sonuçlanmaktadır. Toplu veya teşekkül ibareleri yasaya eklenerek
hakkaniyete uygun ceza verilebilmesi imkânının getirilmesinin uygun olacağı grubumuzda
değerlendirilmiştir.
GEÇİCİ TUTUKLAMA
Örgütlü ve çok sayıda sanık olan kapsamlı dosyalarda tutuklama için sorguya sevk
edildiğinde özgürlük hâkimleri dosyayı soruşturma sonunda teslim aldıklarından, dosyanın
kapsamlı olması, çok sayıda sanığın bulunması karşısında, dosyadaki delilleri, sanıkların
durumlarını irdeleyip karar verebilmeleri için süre baskısı altında bulunmaktadırlar. Bu
hâkimlerin dosyayı yeteri kadar inceleyebilmeleri ve gerekçeli şekilde değerlendirme
yapabilmeleri için bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi geçici tutuklama tarzında bir sistemin
getirilmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir.
TUTUKLAMA KARARLARINDA GEREKÇESİZLİK
Özellikle özgürlük hâkimlerinin bulunmadığı yerlerde, tutuklama kararlarının ve tutukluluğun
devamına ilişkin kararların Sulh Ceza hâkimleri tarafından verildiği, bu hâkimler tarafından
verilen tutuklama kararlarının gerekçesiz olduğu, somut olgulara dayanmadığı, aynı hususun
tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda da sergilendiği, bu hususun özellikle bu
mahkemelerin iş yükünün fazla olması ve kendi esas işleri olarak görmemelerinden
kaynaklandığı görülmektedir.
Soruşturma aşamasında verilecek kararları almak için özgürlük hâkimi benzeri bir yapının
tüm suçlar yönünden de HSYK'nın uygun göreceği yerlerde kurulabilmesi için yasal
düzenleme yapılması uygun olacağı düşünülmektedir.
YARGITAY 9. CEZA DAİRESİNİN EMSAL KARARLARI
15/01/2013 tarih ve 2012/10467-798 E/K sayılı kararı; TCK’nın 82 maddesinin
uygulanmasından sonra 3713 sayılı yasanın 5. maddesinin uygulanması, müteakiben TCK’nın
35 maddesinin uygulanması, (3713 sayılı yasanın 5. maddesi gereğince artırım yapılması
mümkün olmuyor)
06/03/2013 tarih ve 2012/11372-2369 E/K sayılı kararı; Örgüt üyeliğinin geçitli suçu
niteliğinde olan TCK 302. maddesi uygulandığı takdirde 314/2 maddesinden ayrıca hüküm
kurulmasının gerekmeyeceği.
26/02/2013 tarih ve 2012/11086-2868 E/K sayılı kararı; Örgüte üye olma ve örgüt adına
suç işleme suçu temadi eden suçlardandır, hukuki ve fiili kesinti gerçekleşinceye kadar
gerçekleşen eylemler tek suç sayılır.
24/12/2012 tarih ve 2010/6194-15771 E/K sayılı kararı; Belli bir organizasyon dâhilinde
örgütün kırsal alanına eleman götüren sanık örgüt üyesi sayılır.
5
19/12/2012 tarih ve 2012/16599-15350 E/K sayılı kararı; 4 ayrı örgüt mensubunun cenaze
törenine katılan sanığın örgüt üyesi olduğu kabul edilemez.
27/11/2012 tarih ve 2012/10036-13760 E/K sayılı kararı; Terör örgütü adına aldığı eylem
kararını plana dönüştürüp eylemi gerçekleştirecek yaşı küçük çocukları ikna eden ve onları
suçta kullanan sanık örgüt hiyerarşisi dışında bu eylemleri gerçekleştiremeyeceğinden örgüt
üyesi sayılır.
19/12/2012 tarih ve 2010/14041-15347 E/K sayılı kararı;
08/02/2013 tarih ve 2012/10833-1883 E/K sayılı kararı; 2911 sayılı yasanın 28/1
maddesindeki suçun tanımı. (33/1 ve 32/1'den farkı)
14/01/2013 tarih ve 2011/9213-650 E/K sayılı kararı; Tek eylem ile Kamu malına zarar
verme ve 3713 sayılı yasanın 7/2, TCK 44 maddesi, farklı neviden fikri içtima
04/03/2013 tarih ve 2013/529-3172 E/K sayılı kararı; aynı kuruma karşı aynı zaman dilimi
içinde gerçekleşen kamu malına zarar verme suçunun tek suç oluşturacağı, TCK Nun 43/1
maddesinin şartlarının bulunmadığı,
20/02/2013 tarih ve 2013/23-2562 E/K sayılı kararı; Silahlı terör örgütü faaliyetinde
kullanılmak üzere bulundurulan 117 adet molotof kokteyli ve 3 adet el yapımı bomba TCK
315 maddesindeki suçu oluşturur.
15/01/2013 tarih ve 2012/8870-663 E/K sayılı kararı; Silahlı terör örgütü faaliyetinde
kullanılmak üzere bulundurulan 12 adet molotof kokteyli TCK 315 maddesindeki suçu
oluşturur.
10/01/2013 tarih ve 2012/6852-511 E/K sayılı kararı; Önceden eylem planları yaparak örgüt
adına gösteri yürüyüşlerini organize edip molotof kokteyllerini temin eden ve bu molotof
kokteyllerini 3. kişilere veren sanıkların örgüt üyesi olarak kabul edilmesi gerektiği,
04/03/2013 tarih ve 2010/10955-3240 E/K sayılı kararı; DGH silahlı terör örgütü sayıldı.
20/03/2013 tarih ve 2012/11543-3370 E/K sayılı kararı; Dijital delil değerlendirmesi,
16/04/2013 tarih ve 2013/2666-6015 E/K sayılı kararı; TCK’nın 220/6 maddesi gereğince
hüküm kurulurken 2. cümledeki indirim oranı uygulandıktan sonra 3713 sayılı yasanın 5.
maddesinin uygulanması gerektiği,
27/03/2013 tarih ve 2013/1099-4592 E/K sayılı kararı; Yasa dışı gösteriyi yöneten kişinin
eyleminin 2911 sayılı yasanın 28/1 maddesinde belirtilen suçu oluşturacağı,
09/01/2013 tarih ve 2012/1628-495 E/K sayılı kararı; 145 adet örgüt propagandasını içeren
dergiyi satış amacıyla kamyonette bulundurduğu anlaşılan sanığın eylemi henüz görevi
tamamlanmadan yakalandığından, yardım suçuna teşebbüs olur.
6
17/01/2013 tarih ve 2010/12165-1073 E/K sayılı kararı; TCK’nın 42. maddesi gereğince
yakarak mala zarar verme suçu patlayıcı madde atma fiiline ağırlaştırıcı neden olarak
sayıldığından bileşik suç niteliğinde olup ayrıca TCK 170 maddesinden ceza verilemeyeceği,
16/01/2013 tarih ve 2012/10857-1079 E/K sayılı kararı; Bomba patlatmak suretiyle kasten
öldürmeye teşebbüs suçunun TCK’nın 44 maddesi nedeniyle tek suç sayılacağı, ayrıca mala
zarar verme suçundan dolayı ceza verilemeyeceği,
11/02/2013 tarih ve 2012/2820-2044 E/K sayılı kararı; TCK’nın 265/4 maddesinin örgütün
korkutucu gücünden yararlanılarak işlenen suçlarda uygulanacağı, örgüt faaliyeti kapsamında
işlenen suçlarda uygulanamayacağı,
10/01/2013 tarih ve 2011/7343-514 E/K sayılı kararı; Terör örgütü yöneticileri, örgüt
üyelerine verdikleri talimatlar nedeniyle işlenen suçlarda, TCK’nın 38. maddesi değil, 37/1
maddesi gereğince sorumludur.
10/01/2013 tarih ve 2010/17101-541 E/K sayılı kararı; 2911 sayılı yasanın 29/1 maddesi
kanuna aykırı olarak yapılan gösteri yürüyüşünü düzenleyenleri ve yönetenleri ve düzenleme
ve yönetme işine katılanları kapsamaktadır.
08/02/2013 tarih ve 2011/1772-2156 E/K sayılı kararı; Terör örgütüne ait silah ile teslim
olan kişiye manevi unsur bulunmadığından ayrıca 6136 sayılı kanuna muhalefet suçundan
ceza verilemez.
10/01/2013 tarih ve 2012/11004-445 E/K sayılı kararı; Terör örgütünün talimatları
doğrultusunda, baskı, korkutma, sindirme ve tehdit biçiminde terör yöntemlerini kullanarak iş
yerlerini kapatmaya zorlayan sanığın eylemi örgüt üyeliği suçunu oluşturur.
11/02/2013 tarih ve 2012/3943-2065 E/K sayılı kararı; 6352 sayılı yasa ile yürürlükten
kaldırılan 3713 sayılı yasanın 2/2 maddesindeki düzenleme suç tarihinde ve halen yürürlükte
bulunan TCK 220/6 maddesinde de bulunduğundan arada herhangi bir hukuki boşluk
bulunmamaktadır. Örgüt adına suç işleme suçu yönünden bir boşluk oluşmamıştır.
13/03/2013 tarih ve 2013/283-3831 E/K sayılı kararı; örgüt adına suç işleme temadi eden
suçlardandır. 2911 sayılı yasanın 32/1 ve 33/1 maddesi 6352 sayıl yasa kapsamında
ertelenmesi gerekir. TCK 265, 6352 sayılı kanun kapsamında değildir.
27/02/2013 tarih ve 2013/22-2924 E/K sayılı kararı; içinde polis memurlarının bulunduğu
ekip otosuna molotof atarak iki polis memurunu yakmak suretiyle yaralanmalarına sebebiyet
verilen olayda, sanıkların eylemlerinin kasten öldürmeye teşebbüs ve TCK 302 maddesindeki
suçu oluşturacağı, TCK 44 maddesi gereğince ayrıca mala zarar verme suçundan ceza
verilemeyeceği,
25/01/2013 tarih ve 2011/5081-1412 E/K sayılı kararı; 6008 sayılı yasa ile 2911 sayılı
kanunda yapılan değişiklik karşısında, 33/c maddesinde belirtilen suçun 2911 sayılı yasanın
32/1,33/1 ve 32/2 maddesi delaletiyle TCK 265 maddesinde yazılı suçları oluşturacağı, 3713
7
sayılı yasanın 7/2-a maddesi gereğince terör örgütünün propagandasına dönüşen gösteri
yürüyüşlerinde yüzün kapatılması ve TCK 265 maddesindeki görevli memura direnme
suçlarının 6352 sayılı yasa kapsamında kalmadığı,
20/03/2013 tarih ve 2013/1845-4306 E/K sayılı kararı; 2911 sayılı yasaya muhalefet
suçunun 6352 sayılı yasanın geçici 1 maddesi gereğince erteleme kapsamında kaldığı,
15/03/2013 tarih ve 2013/1699-3984 E/K sayılı kararı; 6352 sayılı yasanın amaç kapsam ve
gerekçesine göre TCK 220/6 maddesinde indirim yapılması gerektiği,
14/03/2013 tarih ve 2013/523-3815 E/K sayılı kararı; Kabul edilen suçun niteliği ve işleniş
şekli karşısında, Legal örgütlerin de aynı eyleme ilişkin eylem çağrısında bulunmasının yasa
dışı örgütlerin eylem çağrısını bertaraf etmeyeceği,
24/04/2013 tarih ve 2013/3041-6311 E/K sayılı kararı; Terör örgütü faaliyeti çerçevesinde
patlayıcı madde bulundurma suçundan sanığa verilen cezanın 3717 sayılı yasanın 5/2 ve TCK
174/2 maddesi gereğince 2/3'ten az olamayacağı,
18/03/2013 tarih ve 2013/1443 -481 E/K sayılı kararı; Olası kastla adam öldürmede, TCK
302/1 maddesinin uygulanabileceği,
8

Benzer belgeler