Bir “Meşru Şiddet” Klasiği A Classic of “Legitimate

Transkript

Bir “Meşru Şiddet” Klasiği A Classic of “Legitimate
Bir “Meşru Şiddet” Klasiği
A Classic of “Legitimate Violence”
Muaz Yanılmaz
Çalışmak Sağlığa Zararlıdır
Annie Thebaud-Mony
Çev: Ayşe Güren
İstanbul, 2012, Ayrıntı Yayınları, 228 sayfa
Hepimiz için duyduğumuzda çağrışımı olan, hakkında az çok bilgi sahibi
olduğumuz, aslında bu eksik ve derinlemesine olmayan bilgimizden dolayı
bizim için hep muğlak, afaki kalacak, çoğunlukla daha önceden birilerince
tanımlanmış, içeriği doldurulmuş, sorgulanmasını gerekli bulmadığımız bazı
kavramlar vardır; ahlak, vatan, ideal, hukuk, şiddet vb. Bu tür kavramların
sorgulanması her zaman kolektif bir zihinle gerçekleştirilemese de kendi
pratiğinde yüzleştiği problemlerin bir uzantısı olarak herkes zaman zaman
bir kavram hesaplaşmasına, yerleşik kuralların dışına çıkma pahasına girebilir. Böyle bir durumda o güne dek olumlu bir içeriğe sahip olan tanımlar,
kavramlar ve bunlara dayalı bir dünya hesap verme gereği duymaksızın
yok olup gider. İnsan yeni hayatıyla, bakış açısıyla baş başa bir devinimin,
mücadelenin içerisine girmiştir artık. İçerisinde bulunduğumuz çağın
kaosları ve çatışmaları belki de şimdiye dek hiçbir dönemde olmadığı kadar
kendimizi ifade etmemizi, anlatmamızı, savunmamızı zorunlu kılıyor. Bu
noktada çoğunlukla alışılmış ya da alıştırılmış, elde olan kelimelerin yetersiz kaldığını görüyoruz. Bize zihnimizi sarsacak, elimizi kuvvetlendirecek,
dilimizi çözecek yeni kelimeler, kavramlar, teoriler gerekmektedir. Bu
elbette kişisel bir faydaya değil, hakkın ve adil olanın ortaya çıkarılması gibi
vazgeçilemez bir söyleme hizmet edecektir.
Thebaud-Mony’in kitabı temelde çalışanların her gün maruz kaldıkları
çalışma koşullarını, aralıksız karşı karşıya kaldıkları tehlikeleri ve bu
standartları oluşturanların sorumluluklarını inceliyor gözükse de esasında
oluşturulan küresel sömürge sisteminin nasıl topyekun bir bilinç inşa
ettiğini, bunu yaparken kendi sorumluluklarının tamamını nasıl belirli
ideal yalanlarla başkalarına yüklediğini göstermeye gayret eden bir çalışma.
Birçoğumuzun zihninde zararsız çağrışımları olan ve az önce bahsettiğimiz
195
İş Ahlakı Dergisi
kavramlar kategorisinde değerlendirilebilecek çalışma hayatı, sosyal güvence,
iş kazası, iş kazası mağduru, emek, tazminat gibi kavramların modern küresel
ve kapitalist sistemde nasıl bir anlam kazandığı ve neye hizmet ettiği irdeleniyor çalışma boyunca.
Kitap, sistemlerin istihdamı nasıl kutsallaştırıp işçi sağlığını görmezden
geldiğinin, güvence denen şeyin nasıl meşru şiddet uygulanarak kanunlar eliyle güvencesizleştirildiğinin, insan hayatından ziyade sermaye
devamlılığının önemsendiğinin, çalışan sağlığının değil işletmelerin ekonomik sağlığının öncelendiğinin örnekleriyle dolu. Thebaud-Mony tüm
kavramları yerinden oynatmamızı teklif ediyor: İş kazalarının “kaza” denerek
basitleştirilebilecek bir durum olmadığı, iş organizasyonlarına karar verenlerin bu kazaları “görmezden geldikleri tehlikelere karşı önlem almayarak”
bile bile davet ettikleri,1 kaza sonucu meydana gelecek risklerden kurtulmak
için tüm tehlikeli işlerin alt işveren-taşerona devri ile sorumluluklarından
kurtulmaya çalıştıkları, kazaların çoğunun güvencesiz iş ortamlarında
çalışan taşeron işçilerin başına geldiği için kendi büyük şirketlerini en
güvenli şirketler olarak ilan ettikleri, yatırım ve büyüme hızını insan
hayatına tercih ettikleri, sanayi çıkarları tarafından manipüle edilerek insan
canına ve sağlığına yönelik tehditleri görmezden gelen araştırmalara imza
attıkları için iş organizasyonu sahiplerinin, politikacıların, araştırmacıların
daha ağır tanımlamalarla cezalandırılmalarını talep ediyor. “Bakış açımız”
diyor Thebaud-Mony, “bizi eşyaya verilmiş gibi bir zarar anlayışından kurtararak söz konusu olanın bir insan hayatı olduğunun farkına vardırmalıdır.
Çalışma hayatında, işverenlerin ve hissedarların cirolarını ilgilendiren özel
çıkarlarla aynı kefeye konamayacak yaşam, sağlık ve onur haklarına ilişkin
temel ilkeye saygının sağlanması söz konusudur.”
Çalışmak Sağlığa Zararlıdır iş kazaları ve meslek hastalıklarını özel hukuk
alanına giren tazminat kolundan çıkarıp kamu hukuku alanına giren “taksirle adam öldürme”, “başkasını bilerek tehlikeye atma”, “onura saldırı”,
“tehlikedeki kişiye yardım etmeme” suçları olarak görmemizi sağlayacak
örnekler içeriyor. Kitap, “eğitimsiz, cahil, köylü, göçmen işçiler; kaza, kader,
taksirat, kalkınma şehidi söylemlerini merkezden çıkarıp, sorumluluk
asimetrisi; çalışırken işlenen suçlar; iş organizasyonu bozukluğu; risklerin
alt işverenlere ve üçüncü dünya ülkelerindeki yoksullara devri; meslek
ve güvenlik belleğinin iş ile birlikte parçalanması; işyerinde kadrolu ve
1 Thebaud-Mony’e göre iş kazaları kendiliğinden yahut başka sebeplerle “meydana gelen” olaylar olmayıp, işletmelerin
stratejik tercihleri, kamu politikaları ve çalışanların hayat standartları (örneğin ev ile işyerinin uzak olmasına ağır iş
yükünün eklenmesiyle meydana gelen dikkatsizlik gibi...) ile her gün yeniden “üretilen” olaylardır.
196
Muaz Yanılmaz / Bir “Meşru Şiddet” Klasiği
taşeron isçiler arasında ayrımcılık suçu; işçi simsarlığının yasallaştırılması”
gibi analiz araçları ve öneriler getiriyor. Sanayi ahlaksızlığını görmek ve iş
ahlakına sahip olmak gibi bir yükümlülükten bahsediyor.
Thebaud-Mony’nin hayati sorusu şu: “Marsilya’da gençler, bir otobüsü
ateşe verdi; bir öğrenci ağır yanıklar içinde kaldı. Bu olaylarla ilgili olarak
medyanın ve politikacıların temel diskuru aynıydı: Sorumlular örnek
oluşturacak şekilde cezalandırılmalıdır. Bir başkasının beden bütünlüğüne
zarar vermek gerçekten de ağır bir şekilde cezalandırılmalıdır. Peki, bu
ceza gerektiren şiddet eylemlerini yapanlar sadece banliyölerdeki gençler
mi? Bir başkasının bilerek tehlikeye atılması, insan onuruna saldırılması,
tehlikedeki insana yardım edilmemesi, insan üzerinde deney yapılması,
double standard’ın uygulanması, insanların fiziksel ya da ruhsal şiddete
maruz bırakılması, sendikaların baskı altına alınması, tüm bunlar ‘çalışma
hayatı’nın eş anlamları haline gelmişse, adaletin, zaman kaybetmeden
suçluların peşine düşmesi ve işledikleri suçların büyüklüğü oranında suçları
cezalandırması gerekmiyor mu?” (s. 252-253).
Öngörülebilir, fakat muktedirlerin çıkarlarının set çekmesi nedeniyle
görünmez kılınan gelecek felaketlere, acı ve kayıplara dair bir “yangın
alarmı” niteliğinde Çalışmak Sağlığa Zararlıdır kitabı. Evet, gerçekten
öldüren çalışma hayatı mı yoksa yönetim kurullarının oval masalarında
çalışma organizasyonunun nasıl olacağına karar verenler mi?
Son söz olarak kitabın önerisine ufak iki katkı sunalım. Birinci olarak
Thebaud-Mony’nin temel teklifi tanımların değiştirilerek iş kazalarına sebebiyet verenlerin kamu hukuku alanında yargılanarak cezalandırılmalarıdır.
Oysa yalnızca kanunların ağırlaştırılması, uygulanmadığı sürece bir anlam
ifade etmeyecektir. Zira problem sistem zihniyetindedir. Bu sebeple
kanunların ağırlaştırılmasından da önce bu zihniyeti değiştirecek temel
adım tavizsiz, etkin ve sürdürülebilir bir denetimin yapılmasıdır. Bu
denetimi gerçekleştiremeyecek olanlardan elbette denetim sonucu suçu
tespit edileceklere uygulanacak kanunları ağırlaştırması beklenemez. İkinci
olarak dünya yüzeyindeki birçok toplum için söz konusu edilebilecek
vicdanlarda kökleşmemiş bir “insan” ve “insanlık” anlayışı bir tarafta,
“hakikat” nazarında farklı açılardan sakat ve hastalıklı bir “insan” ve
“insanlık” anlayışına yaslanılmış olması diğer tarafta bir sorun olarak
masaya yatırılmalıdır.
197

Benzer belgeler