Faaliyet Raporu (OTB) (3)

Transkript

Faaliyet Raporu (OTB) (3)
ORDU TİCARET BORSASI
2015 YILI
FAALİYET RAPORU
1
GİRİŞ
5174 Sayılı Kanunun 41.maddesinin (k) fıkrası hükmünce hazırlanması gereken
“Faaliyet Raporu” borsamızca düzenli olarak çıkartılmakta, yayınlanıp dağıtımı
yapılmaktadır.
TOBB Akreditasyon Sistemi kapsamında 7.dönemde akredite olan Ordu Ticaret
Borsası’nın 2015 yılı “Faaliyet Raporu” 5174 sayılı kanunun aradığı asgari içeriği
taşımakla birlikte Akreditasyon Standardının öngördüğü sinsileyle kaleme alınmıştır.
Akreditasyon Sisteminin
sınıflandırılmıştır.
gereği
olarak
faaliyetler
iki
ana
başlık
altında
1- Temel Yeterlilikler
2- Temel Hizmetler
Temel Yeterlilikler şu alt başlıklarla detaylandırılmıştır.
1- Yönetim ve Oda/Borsa Mevzuatı
2- Mali Yönetim
3- İnsan Kaynakları Yönetimi
4- İş Planlaması ve Yönetimi
5- Haberleşme ve Yayınlar
6- Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kullanımı
7- Üye İlişkileri
8- Kalite
Temel Hizmetler şu alt başlıklarla detaylandırılmıştır.
12345-
İletişim Ağı
Politika ve Temsil
Bilgi, Danışmanlık ve Destek
İş Geliştirme ve Eğitim
Satış Salonu ve Laboratuvar
Akreditasyon Standartları sinsilesi takip edilerek ortaya konulan “Ordu Ticaret Borsası
2015 Yılı Faaliyet Raporu” borsamız tarafından bundan önce yayınlanmış olan
raporlarımızda olduğu gibi sektöre ve kent bilincine yönelik ciddi bir referans kaynağı
olma vizyonunu taşımaktadır.
2
1- TEMEL YETERLİLİKLER
1.1 Yönetim ve Oda/Borsa Mevzuatı
YÖNETİM KURULU
Ziver KAHRAMAN
Yönetim Kurulu Başkanı
CEMİL SİNAN
BAŞKAN YRD.
METİN ÖZYÜREK
BAŞKAN YRD.
MUSTAFA ÖZYILMAZ
SAYMAN
MURAT BARIŞ MARAŞLI
3
MECLİS
Salih GÜNEY(Meclis Başkanı)
Yılmaz AKDENİZ(Meclis Başkan Yrd.)
Erhan GÜREŞÇİ(Kâtip)
Murat Barış MARAŞLI(Üye)
Ziya ENGİNYURT(Meclis Başkan Yrd.)
Ziver KAHRAMAN(Üye)
Cemil SİNAN(Üye)
Mustafa ÖZYILMAZ(Üye) Yusuf Ziya ERKOÇ(Üye)
Cihan ÇALKUR(Üye)
İdris İŞLEME(Üye)
4
Metin ÖZYÜREK(Üye )
Uğur SARIKOCA(Üye)
Murat BİLÜ(Üye)
PERSONELLERİMİZ
Birol ÖZTÜRK/GENEL SEKRETER
Mustafa ÖZTÜRK
Tescil Müdürü
Serpil MEYDAN
Tescil Şefi
Hikmet BEDİR
Tescil Memuru ve
Arşiv Sorumlusu
Tuğba ALP
Tescil Memuru
Sevtap GÜLER
Tescil Memur
Yusuf GÜRSOY
Şoför
Aslıhan Rukiye KOÇAK
Muhasebe Müdürü
Kürşat TIKILOĞLU Mehmet ÇİÇEK
Tahsildar ve Takip Tahsildar ve Takip
Memuru
Memuru
Seylan MAĞDEN
Sekreter
Şükrü MİNNET
Hizmetli
5
Mervenur YAYLA
Sekreter
Hatice BOL
Hizmetli
Sevilay KARATAŞ
Proje Sorumlusu
MİSYON
5174 Sayılı Kanunun verdiği yetki çerçevesinde üye ve hizmet alanlar ile çalışanlarının
memnuniyetini esas alan, çalışan ve üyelerinin gelişimini ve yetkinliğini destekleyen, ilin
sosyal ve ekonomik yönden kalkınmasına yönelik hedefler belirleyip bu hedefleri hayata
geçirmeye çalışan bir kurumdur.
VİZYON
Üyelerin ve hizmet alanların ihtiyaç ve beklentilerini dikkate alıp memnuniyetlerini
yükseltmek, ilin sosyal ve ekonomik gelişimine katkı sağlayan projeler üretmek, tarım
ürünlerinin alıcı ve satıcılarını güvenilir bir piyasada bir araya getiren aktif ve lider bir
borsa olmak.
KALİTE POLİTİKASI
Çağdaş borsacılık anlayışı içinde üye, çalışan ve hizmet alanların gelişimlerini ve
memnuniyetlerini sağlamak, kurum altyapısını gelişen teknolojiyi takip ederek sürekli
iyileştirmek ve güçlendirmek, üyelerin ve hizmet alanların ihtiyaçlarına cevap verecek
ve ilin ekonomisine ve sosyal kimliğine katkı sağlayacak projelere destek olmak,
üretmek ve uygulamaktır.
İLKELERİMİZ







Üye odaklı düşünmek ve üye memnuniyetini ön planda tutmak.
Çağdaş borsacılık anlayışı içinde üyelerimizin lehine olan her tür yatırımı
yapmak, yapılmasına öncü olmak, teşvik etmek.
Üyelerimizin ticari faaliyetlerini iyileştirecek projeler üretmek, üretilen projelere
destek vermek.
Özelde yaşadığımız kentin, genelde ise ülkemizin ve tüm dünya insanlarının
lehine olan sosyal projelere koşulsuz destek olmak.
Eğitimi her şeyin üstünde tutmak ve öğrendiğini üyeleri lehine kullanmak.
“En İyi” olan değil “En Mükemmel Olan” Ticaret Borsası olmak.
Global normlardaki ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeleri izlemek ve bu
gelişmeleri kentimiz lehine kullanmak.
6
POLİTİKALARIMIZ
KALİTE POLİTİKAMIZ
Çağdaş borsacılık anlayışı içinde üye, çalışan ve hizmet alanların gelişimlerini ve
memnuniyetlerini sağlamak, kurum altyapısını gelişen teknolojiyi takip ederek sürekli
iyileştirmek ve güçlendirmek, üyelerin ve hizmet alanların ihtiyaçlarına cevap verecek ve ilin
ekonomisine ve sosyal kimliğine katkı sağlayacak projelere destek olmak, üretmek ve
uygulamaktır.
İNSAN KAYNAKLARI POLİTİKAMIZ
Bütçe imkânları ve ihtiyaçlar gözetilerek, hakkaniyet ilkesi içinde gerekli personelin alımı,
mevcutların en uygun pozisyonda istihdamı ve sürekli iyileştirme ile üye memnuniyeti esaslı,
personel memnuniyetine dayalı, yüksek performanslı, sistemin bir parçası haline gelmiş etkin
bir personel profili oluşturmaktır.
MALİ POLİTİKAMIZ
Ordu Ticaret Borsası mali politikasının amacı; 5174 Sayılı Kanun ve bu kanuna dayanılarak
hazırlanmış olan Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliğinde hükmedildiği şekliyle OTB’nin tahmini
bütçesini hazırlamak, kesin hesabı çıkarmak, hesap ve kayıt düzeninde şeffaflık ilkesi ile
tekdüzeni sağlamak, bütün işlemlerin kayıt altına alınmasını sağlamak, mali tabloların
muhasebe ilkelerine ve mevzuatlara uygun bir şekilde oluşmasını sağlamak, tüm mali kayıtların
uluslararası seviyede kabul görmüş standartlara uygun, zamanında ve doğru olarak
hazırlanması ve raporlanmasına ilişkin ilke, usul ve esasları düzenlemektir.
BİLGİ İŞLEM, YAZILIM VE DONANIM POLİTİKAMIZ
Bilişimle alakalı sistemler ve donanımlar borsamızın sahip olduğu en önemli değerlerdir. Bu
değerlerin güçlü bir güvenlik içinde uygun kullanım şart ve şekillerini belirlemek, uygun
olmayan kullanım şekillerini sistemin dışına atmak ve bir daha sisteme girmesine fırsat
vermemektir.
HABERLEŞME POLİTİKAMIZ
Ordu Ticaret Borsası’nın vizyon, misyon ve hedeflerini, üye memnuniyeti odaklı çalışma
prensibini, kendisinden hizmet alanlara ve etkileşim halinde bulunduğu tüm kesimlere
duyurarak, geri bildirimleri etkin olarak takip etmek. Bu anlayış içinde işbirliği yaratmak ve
geliştirmek, ortak aklı ön planda tutmak ve tüm bu etkinlikleri ölçülebilir, analiz edilebilir
duruma getirmektir.
ÜYE İLİŞKİLERİ POLİTİKAMIZ
Üye memnuniyeti odaklı çalışma esasına uygun olarak üye memnuniyetinin öneri, şikayet ve
memnuniyet bildirimi kriterleriyle ölçülmesini, değerlendirilmesini, gerekli iyileştirmelerin
yapılarak yüksek memnuniyet oranının sürdürülebilir kılınmasını sağlamaktır.
7
Ordu Ticaret Borsası Vizyon, Misyon ve Politikalarını Borsa Hizmet Binası’nın muhtelif
yerlerinde ve www.ordutb.org.tr adresli resmi web sitesinde yayınlamaktadır.
2015 Yılında;
52 YÖNETİM KURULU TOPLANTISI
14 MECLİS TOPLANTISI
12 HESAPLARI İNCELEME KOMİSYONU TOPLANTISI
YAPILMIŞTIR!
8
5174 Sayılı Kanunda belirtilmiş olan esaslarda ve zamanlarda gerçekleştirilen olağan
organ toplantılarımıza organ üyelerinin katılımı %100 ‘dür.
Borsamız organ toplantıları mevzuatta belirtilmiş olduğu şekliyle matbu olarak ve
dijital ortamda muhafaza olunmaktadır.
Borsamız, stratejik amaçlarını belirlerken bu amaçlara ulaşmak için meclis üyeleri ve
personellerden oluşan komisyonlarla çalışma grupları oluşturmuştur.
Borsamız meclis üyelerinden teşekkül eden komisyonlarımız;
123456-
Üye Ve Halkla İlişkiler Komisyonu (Başkanı Yusuf Ziya ERKOÇ)
Satın Alma Komisyonu (Başkanı Uğur SARIKOCA)
İnşaat Ve Kira Takip Komisyonu (Başkanı İdris İŞLEME)
Canlı Hayvan Pazarı Komisyonu (Başkanı Murat Barış MARAŞLI)
Fındık Ürün Borsası Alt Çalışma Komisyonu (Başkanı Cihan ÇALKUR)
Ar-Ge Komisyonu (Başkanı Murat BİLÜ)
Personellerimizden oluşan çalışma gruplarımız;
1- Enformasyon Çalışma Grubu
2- Öneri, Şikâyet ve Memnuniyet Çalışma Grubu
3- Ar-Ge ve Web Sitesi Çalışma Grubu
4- Etkinlik-Organizasyon Çalışma Grubu
Tüm bunların yanında;
-
Akreditasyon İzleme Komitesi
Kalite Ekibi
Oluşturulmuş olup; stratejik planın uygulanmasında Yönetim Kurulu, Genel Sekreter,
Akreditasyon İzleme Komitesi ve Kalite Ekibi sorumlu olarak belirlenmiştir.
Ordu Ticaret Borsası 5174 Sayılı Kanun ve bu kanuna dayanılarak çıkartılmış olan
Yönetmeliklere uygun hizmet ederken üye ve personel memnuniyetini esas alan kalite
anlayışıyla TS EN ISO 9001:2008 KALİTE YÖNETİM SİSTEMİ’ ne uygunluk
şartlarını taşıdığını Türk Standartları Enstitüsünden alınan “KALİTE YÖNETİM
SİSTEMİ BELGESİ” ile belgelendirmektedir.
Yine TOBB Akreditasyon Sistemi çerçevesinde AKRETİDE olan borsamız, bu durumu
Akreditasyon Belgesiyle somut
9
2015 yılı içinde bünyesinde “Proje Ofisi” oluşturan ve bu ofis vasıtasıyla proje yazmaya
ve uygulamaya başlayan borsamız, proje konularının tespiti için beklenti anketi
düzenlenmiştir. 2016 yılına proje ofisi bünyesinde oluşturan “Dış Ticaret Danışma
Masası “ ile giren borsamız çağdaş normların gereğini yerine getirme noktasında sürekli
iyileştirmeyi prensip edinmiştir.
10
ORDU TİCARET BORSASI ORGANİZASYON ŞEMASI
11
Organizasyon Şeması güncel tutulmakta olup; bu şemada yer alan makamlar ve
pozisyonlar için “Görev Tanımları” da mevcuttur. Organizasyon Şemasında yer alan
pozisyonlar için “Yönetici Oryantasyon Eğitimi” ve “Personel Oryantasyon Eğitimi”
Kalite Yönetim Sistemi içinde tanımlanmakta ve uygulanmaktadır.
2015 yılında personele yönelik 11 eğitim gerçekleştirilmiş olup; bunun 6 tanesi “İç
Eğitim” 5 tanesi de “Dış Eğitim” dir. Eğitimlerden 1 tanesi plan dışı olarak
gerçekleştirilmiştir.
Tüm bu eğitimlerin toplam süresi 45 saat olarak planlanmış ve uygulanmıştır.
2015 Yılında 7 başlıkta Yönetici Eğitimi yapılmıştır.
1.2 Mali Yönetim
Ordu Ticaret Borsası Mali Yönetimini,5174 Sayılı Kanuna dayanılarak hazırlanmış olan
Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği ile Kalite Yönetim Sistemi içinde tanımlamış olduğu
“Mali Politika” ile yürütmekte, ölçmekte, kıyaslamakta ve analiz etmektedir.
OTB Mali Politikasının amacı;
“Ordu Ticaret Borsası Mali Politikasının amacı;5174 Sayılı Kanun ve bu kanuna
dayanılarak hazırlanmış olan Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliğinde hükmedildiği şekliyle
OTB’nin tahmini bütçesini hazırlamak, kesin hesabı çıkarmak, hesap ve kayıt düzeninde
şeffaflık ilkesi ile tekdüzeni sağlamak, bütün işlemlerin kayıt altına alınmasını sağlamak,
mali tabloların muhasebe ilkelerine ve mevzuatlara uygun bir şekilde oluşmasını sağlamak,
tüm mali kayıtların uluslararası seviyede kabul görmüş standartlara uygun, zamanında ve
doğru olarak hazırlanması ve raporlanmasına ilişkin ilke, usul ve esasları düzenlemektir”
şeklinde tanımlanmıştır.
12
Ordu Ticaret Borsası 2015 Yılı Tahmini Gelir ve Gider Bütçesi 2.300.000.-TL olarak
tahmin edebilmiş olup; gerçekleşen gelir ise 2.598.514,57.-TL’dir.Gelirin gerçekleşme
oranı %98, Giderin gerçekleşme oranı %84 civarındadır.
YILLAR
TAHMİNİ GELİR
GERÇEKLEŞEN
GERÇEKLEŞEN
VE GİDER(TL)
GELİR(TL)
GİDER(TL)
2011
2012
2013
2014
2015
1.300.000,00 2.206.482,61
1.500.000,00 1.949.459,24
1.750.000,00 2.463.489,60
2.300.000,00 2.261.575,04
2.300.000,00 2.598.514,52
1.222.462,54
1.400.039,12
1.601.401,39
1.927.111,61
1.854.329,57
Bütçemizde üye ve personel eğitimleri için pay ayrılmakta ve 5174 sayılı kanuna uygun
olarak stratejik hedefler doğrultusunda bu eğitimler hayata geçirilmektedir.
STRATEJİK PLAN
FAALİYETLER İÇİN
DÖNEM SONUNDA
TAHMİNİ BÜTÇENİN
UYGULAMA YILI
TAHMİNİ BÜTÇE
GERÇEKLEŞEN HARCAMA
GERÇEKLEŞME ORANI
(TL)
(TL)
%
2011
2012
2013
2014
2015
TOPLAM
75.000,00
92.000,00
110.000,00
130.000,00
50.0000,00
407.000,00
20.227,00
7.174,00
12.091,00
155.292,00
14.821,00
194.784,00
27
7
11
119
29
47,8
Mali Politikamız çerçevesindeki mali yönetimimiz 5174 sayılı kanun ve bu kanuna
dayanılarak hazırlanmış olan “Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği” esasına göre
yapılmaktadır. Ticaret Borsalarının geliri “kamu geliri” vasfında olup; bu gelirden
sarfiyat da, yine aynı esaslarla ve mevzuatlar çerçevesinde yapılmaktadır.
1.3 İnsan Kaynakları
Borsamız, “İnsan Kaynakları” konusunda “İnsan Kaynakları Politikası” vardır. İnsan
Kaynakları Politikasının amacı sistemimizde şu şekilde ifade edilmektedir;
“ Bütçe imkânları ve ihtiyaçlar gözetilerek, hakkaniyet ilkesi içinde gerekli personelin
alımı, mevcutların en uygun pozisyonda istihdamı ve sürekli iyileştirme ile üye
memnuniyeti esaslı, personel memnuniyetine dayalı, yüksek performanslı, sistemin bir
parçası haline gelmiş etkin bir personel profili oluşturmaktır.”
İnsan Kaynakları Politikamız “İç Yönerge” ile desteklenmektedir.
13
2 Personelimiz ileri düzeyde İngilizce bilmektedir. Bu haliyle borsamız İngilizce okuryazar durumunadır.
Akreditasyon Sistemi gereği olarak organizasyon şemasındaki tüm pozisyonlar için
“Görev Tanımları” yapılmış olup; bu görev tanımlarına uygun hizmet talep
edilmektedir.
İnsan Kaynakları Politikamız şu süreç ve sistemleri içermektedir.
-
Personel İş’e Alımı, İşbaşı Yaptırılması, Ücret ve İş Sözleşmesi Süreci
Personel Oryantasyon Süreci
Personel Eğitim Sistemi
Personel Performans Sistemi
14
-
Personel Toplantıları Süreci
Personel Memnuniyet Sistemi
Bu “Süreç” ve “Sistemler” Kalite El Kitabında “İnsan Kaynakları Politikası” başlığında
sistemde tanımlı olup; uygulanmakta ve ölçülerek kıyaslama yapılmaktadır.
-
2015 yılında ayda bi olmak üzere toplam 12 personel toplantısı
gerçekleştirilmiştir. Sistem ve süreçteki değişikliklerle kurumun vizyon, misyon,
ilke ve politikalarına uyumun sağlanması sürdürülmesi adına Oryantasyon
Eğitimi yapılmıştır.
-
2015 yılında personele yönelik 11 eğitim etkinliği düzenlenmiş olup; eğitim
etkinlik değerlendirmelerinde memnuniyet oranı %100 olarak ölçülmüştür.
Kurduğumuz sistem “Yıllık Eğitim Planı” çerçevesinde planlı olarak
gerçekleştirilen eğitimlerin yanında, plan dışı eğitimlerin uygulanması için de
uygundur. 2014 yılında personellerimiz için 8 eğitim etkinliği düzenlenmişti.
Personel eğitim planı yapılmadan önce personellerimizden yazılı, sözlü, öneri
şeklinde “hangi konuda eğitim almak istiyorsunuz?” sorusuna alınan cevaplar
etkilidir. Bunun yanında Genel Sekreterce uygun görülen ve Yönetim Kuruluna
önerilen başlıklar da eğitim planına konulmaktadır.
-
Personel performans sistemimizin 2015 yılı ve sonrası için yenilenmiştir.
Personellerimiz performansları bu sisteme uygun olarak ölçülmekte olup 2015
yılı personel performans oranımız %89 olarak ölüçülmüştür.2014 yılına buoran
%90 olarak ölçülmüştür.
-
İnsan Kaynakları Politikasının bir gereği olarak personellerimiz her ay, Genel
Sekreter başkanlığında Personel Toplantısı yapmakta ve sisteme dair verileri
analiz etmekte, görüş ve öneriler ortaya koymaktadır. Personel toplantılarından
çıkan kararlar Yönetim Kurulu toplantımızda da bir madde olarak
görüşülür.2015 yılında 12 adet personel toplantısı gerçekleştirilmiştir.2014
yılında toplanı sayısı 10 taneydi.
-
Personelimizin memnuniyeti anketle ölçülmektedir. 2015 yılında 1 defa personel
memnuniyet anketi düzenlenmiş olup personellerimizin toplam memnuniyet
oranı %98 olarak ölçülmüştür. Borsamızda memnun ve verimli bir personel
profiliyle hizmet verilmektedir.
-
Personel uygulamaları başta olmak üzere, diğer borsalarla kıyaslamalar
yapılmakta ve “neredeyiz?” sorusuna yanıt aranırken “nereye?” hedefinin de
daha sağlıklı belirlenmesine çaba harcanmaktadır. Bu kapsamda 7 Ekim 2015
tarihinde Giresun Ticaret Borsası ev sahipliğinde gerçekleştirilen ve Karadeniz
Bölgesindeki Oda ve Borsaları kapsayan kıyaslama çalıştayına da katılım
sağlanmıştır.
15
-
Personellerimiz kendi aralarında çalışma grupları oluşturmuş ve bu çalışma
gruplarıyla profesyonel hizmet verilmektedir.
Çalışma Grubunun Adı
Görev Yapacak Olan
Personelin Adı Soyadı
Enformasyon Çalışma Grubu
Mervenur Yayla
Seylan Mağden
Serpil Meydan
Öneri-Şikayet Ve Memnuniyet Çalışma
Kürşat Tıkıloğlu
Grubu
Mehmet Çiçek
Birol Öztürk
Mervenur Yayla
Mustafa Öztürk
Ar-Ge Ve web Sitesi Çalışma Grubu
Birol Öztürk
Mervenur Yayla
Tuğba Alp
Etkinlik-Organizasyon Çalışma Grubu
Hikmet Bedir
Sevtap Güler
Şükrü Minnet
A. Rukiye Koçak
1.4 İş Planlama ve Yönetimi
Borsamızın 2015-2018 Stratejik Planı hazırlanmış olup; stratejik plandan üretilmiş
“Yıllık İş Planı” mevcuttur.
Stratejik Plandan üretilmiş Yıllık İş Planımızın analizinden anlaşılmıştır ki ;2015
yılında borsamız stratejik hedeflerinin %61’ini gerçekleştirebilmiştir.
16
Stratejik Planımız
yayınlanmaktadır.
borsamıza
ait
www.ordutb.org.tr
adresli
web
sitemizde
1.5 Haberleşme ve Yayınlar
Borsamız “Haberleşme ve Yayınlar” başlığını, sistemde tanımlı “Haberleşme Politikası”
ile yürütmektedir. Haberleşme Politikasının amacı;
“Ordu Ticaret Borsası’nın vizyon, misyon ve hedeflerini, üye memnuniyeti odaklı çalışma
prensibi, kendisinden hizmet alanlara ve etkileşim halinde bulunduğu tüm kesimlere
duyurmak, geri bildirimleri etkin olarak takip etmek. Bu anlayış içinde işbirliği yaratmak
ve geliştirmek, ortak aklı ön planda tutmak ve tüm bu etkinlikleri ölçülebilir, analiz
edilebilir duruma getirmektir.” Şeklinde belirlenmiştir.
Ordu Ticaret Borsası “Haberleşme/iletişim Stratejisi” bir plan dâhilinde, iletişim
araçlarının tespit ve tayin edilmesiyle belirlenmiştir.
17
OTB Haberleşme/Duyuru Planı:
TÜRÜ
DUYURU ŞEKLİ
web
OTB
OTB
Sitesi
Dergi
Bülten
EMail
Tlf.
Fax
SMS
Posta
Kargo
İlan
Elden
Panosu
Teslim
Şifahi
Basın
Meclis Toplantı Duyurusu
Yönetim Kurulu Duyurusu
Personel Toplantısı
Toplantı-Organizasyon
Eğitim Seminer
Üye Bilgilendirme
Faaliyet Duyuruları
Üye Bilgileri
Özel Gün Duyurusu(Cenaze-Düğün)
İstatistikler ve Raporlar
İç Duyurular
Sektörel Duyurular
Kanun ve Yönetmelik Duyurusu
Sosyal Etkinlik Duyurusu
Borsamızın web sitesi dışında facebook, twitter ve instagram hesapları da
bulunmaktadır. Web sitemizin İngilizce desteği de bulunmakta olup; dinamik bir yapıya
sahiptir. Üye bilgileri güncel olarak yayınlanmakta ve tıklama oranları ölçülmektedir.
Web sitemiz; www.ordutb.org.tr
Twitter hesabımız; ordutb52
Facebook hesabımız; ordutb52
İnstagram hesabımız; ordutb52
e-mail; [email protected]
18
Web sitemizde yer alan “Haber Arşivi” ile siteye yüklenen tüm haberler, duyurular ve
fotoğraflar arşivlenmektedir. Web sitemiz ziyaretçi sayısı oldukça fazla olup; birçok
konuda referans alınmaktadır.
Web sitemiz 01.01.2016 tarihi itibariyle yayına girecek şekilde 2015 yılı içerisinde
yenilenmiş, yazılım ve donanım ile içerik yönünden güçlendirilmiş ve daha işlevsel hale
getirilmiştir.
Web sitemizde üyelerimize dönük “e-anket” uygulanmakta, öneri ve şikâyetler için bir
bölüm bulunmaktadır. Web sitemizden sorumlu bir personel tayin edilmiş olup; sitenin
sürekli güncel tutulması sağlanmaktadır. Web sitemizin tanıtımını her türden
19
yazışmalarda kullanılan kâğıt, zarf, not kâğıdı, bloknot gibi materyallerin üzerine web
adresimizi yazarak, bunun yanında borsamızı anımsatan bayrak, flama, hediyelik
eşyaların da görülebilir bir yerine yazarak tanıtmaktayız.
Borsamız tarafından yapılan “Basın Açıklamaları” yazılı olarak yapılmakta ve
kronolojik sırayla takip edilmekte ve basında yer alma sayımız takip edilmekte, gazete
kupürleri matbu ve dijital olarak arşivlenmektedir.
YIL
2013
2014
2015
YEREL BASINDA YER
ULUSAL BASINDA YER
ALMA SAYISI
ALMA SAYISI
108
297
177
6
5
2
TOPLAM
114
302
179
Basında Biz!
20
21
22
23
24
25
Borsamız 2014 yılında yayın hayatına başlayan OTB HABER dergisi 2015 yılı sonu
itibariyle toplam 10 sayı yayınlamıştır ve yayın hayatına da devam etmektedir. Yeni
dönemde web sitemizde e-dergi olarak da yayınlanacaktır. OTB HABER, Ordu Ticaret
Borsası Haberleşme Politikası amaç ve ilkeleri doğrultusunda yayın hayatına devam
edecektir. Dergimiz, başta üyelerimiz olmak üzere oda ve borsalar ile kentimizdeki
kurum ve kuruluşlara zaman kaybetmeden ulaştırılmaktadır.
OTB HABER, Borsamız personelleri tarafından hazırlanmak ve kullanılan fotoğraflar
da yine borsamız tarafından temin edilmektedir. Bir tek, basım aşamasında dışarıdan
hizmet alımı yapılmakta olan dergimizin öz unsurlarımızla çıkartılıyor olması, bizleri
ayrıca memnun etmektedir.
2014 yılında 12 Basın Bülteni yayınlanırken 2015 yılında 9 basın açıklaması
yayınlanmıştır.
Bu Basın Açıklamaları;
10.01.2015
BASIN AÇIKLAMASI
2015/1
Değerli Basın Mensubu Arkadaşım!
Yaptığınız işin kutsallığının farkında olarak, sizleri her zaman, en yakın çalışma arkadaşlarımız olarak
gördük ve görmeye de devam etmekteyiz.
Doğru, objektif ve hızlı haber almak, en insani ve demokratik haklardan olup; topluma, bu hakları
kullandırma noktasındaki göreviniz, zorluklarla dolu olup, fedakârlıklar istemektedir. Toplumun aynası
olmanın hasebiyle, bizim tüm hallerimiz en yalın haliyle bizlere gösteren, sorular sordurtan ve sorunlara
çözümler üretilmesi yönünde adımlar atmaya zorlayan gücünüzü, hak ve adalet ekseninde kullanmak da,
26
mesleğinizin bir diğer erdemli yanıdır. Tüm zorluklarına, risklerine rağmen fedakârca ve aşkla
yürüttüğünüz mesleğinize saygı duyulmaması düşünülemez bile.
10 Ocak tarihi “ Çalışan Gazeteciler Günü “ olarak takvimlere işaretlenmiş olsa da, bizler için bu onurlu
görevi yürüten siz değerli basın mensuplar, yılın her gününde önemsenerek anılmayı hak etmektedir.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü özelinde, basınımızın güzide temsilcilerini bir kere daha selamlıyor,
saygılarımı sunuyorum.
BASIN AÇIKLAMASI
2015/2
Finansal Okur-Yazarlık Eğitimini 22.01.2015 tarihinde gerçekleştirdik.
Üyelerimize yönelik olarak “planlı eğitimlerden” ilki olan “Finansal Okur-Yazarlık Eğitimi” 22.01.2015
tarihinde gerçekleştirildi. Borsamız ve Ziraat Bankası işbirliğiyle gerçekleştirilen eğitimde, üyelerimize,
finansal kavramlar ve aktiviteler hususunda bilgiler verilirken dünyada ve ülkemizde ekonomik durum
hakkında da bilgilendirme yapıldı.
Açılış konuşmasını Yönetim Kurulu Başkanımız Ziver Kahraman yaptı. Sayın başkanın konuşması;
“Sayın Üyelerimiz
Değerli Dostlarım
Borsamızla Ziraat Bankası işbirliği içerisinde hazırlanmış olan ve detaylarına az sonra geçeceğimiz, adına
“Finansal Okur-Yazarlık” dediğimiz etkinliğimize hoş geldiniz diyor,
Sizleri, şahsım, kurumum, meclis üyesi arkadaşlarım ve çalışanlarımız adına en kalbi duygularımla
selamlıyor, tekrardan hoş geldiniz diyorum.
Dünya hem ekonomik, hem sosyal, hem de teknolojik anlamda hızla değişiyor. Bu değişim baş döndürücü bir
şekilde seyrederken muazzam bir entegrasyon da dikkat çekiyor. Teknolojik değişimler, sosyal ve ekonomik
değişimlerin bir parçası haline gelmektedir. Bu iç içe geçmişlik içerisinde, değişimi anlamak, yorumlamak ve
bu değişime uygun pozisyon almak elbette çok önemlidir.
Bizler, ticari faaliyette bulunan ticaret erbaplarıyız. Hayatımızı ticaretten kazanmaktayız. Mal ve hizmet alıp
satarız ve bu anlamda da finansal kavramlarla, olgularla iç içe/yüz yüzeyiz. Birçok kavram ve olgu
hayatımıza girip çıkmakta, bazılarını anlayabilirken belki de büyük çoğunluğunu anlayamamaktayız. İşte,
anlayamadığımız ve anlamlandıramadığımız tüm bu olgular bizler için esaslı birer risktir. Bu riskleri
zamanında görüp de önlem alamazsak, zarar etmekteyiz.
Türkiye, özellikle 2002 krizinden sonra finans sektöründe çok ciddi reformlar yapıp, dünya finans piyasasıyla
entegre olmayı başarabilmiş bir ülkedir. Bu süreç halen devam etmektedir. Devam eden sürecin, bu gününün
ve geçmişinin anlaşılabilmesi adına Ziraat Bankası yetkilileriyle bir araya geldik ve adına “Finansal okuryazarlık” dediğimiz bir yaklaşımla, finans dünyasını en yalın haliyle sizlere sunmaya karar verdik. Finansal
analizleri ne denli anlayabilirsek, bu günden geleceğe dair bir projeksiyon oluşturmamız da, o kadar
kolaylaşacaktır.
Bu gün, Ortadoğu ve Arap ülkelerinde ve dahi sınırlarımızda yaşanan savaşlar, terör olayları, Rusya’da
devam etmekte olan ekonomik kriz, dünya faiz ve para piyasalarındaki kasılmalar, tüm milli ekonomilere
olduğu gibi ülkemiz ekonomisine de etki etmektedir. Bu etkilerin bir ekonomik krize dönüşmemesi, bu
gelişmeleri doğru okuyabilmekle, doğru yazabilmekle mümkündür. Doğru okumak ve doğru yazmak da, işte
bu türden eğitim odaklı toplantılarla olabilecektir.
Ekonomik aktivitelerin daraldığı bir dönemden geçmekteyiz. Bu daralmaya bağlı olarak karşılıksız çek ve
senet sayısı da hızla artmaktadır. Ekonomik büyüme %8’lerden %2’lere gerilemiş, ekonomik aktivite
27
daralması sarmal olarak devam etmiştir. Böyle durumlarda bizler, geleceğe dair tahminlerde bulunup
projeksiyonlar belirlemeye çalışırız, işte bu anlamda ekonominin diğer enstrümanlarını akla getirecek
aktiviteler de portföyümüzde bulundurulmalıdır. Tüm ekonomik aktiviteler, daha çok üretmek ve dolayısıyla
daha çok kazanmak içindir.
Hepimiz, gerek işletmemizin ve gerekse ülke ekonomimizin büyümesini hedeflemekteyiz. Büyüme,
kendiliğinden olan bir süreç değildir değerli arkadaşlar! Büyüme, ekonomik aktivitelerin yoğunlaşmasıyla
olabilmektedir. Bu yoğunlaşma sürecinde sermaye de, büyük bir önem taşımaktadır ki, işte bu manada ticari
krediler iş dünyası için oldukça ciddi sermaye kaynaklarıdır.
Bu algı içerisinde, Ziraat Bankası gibi ilimizin hemen hemen her ilçesinde ve merkezinde bulunan bir banka
ile siz değerli üyelerimize yönelik “düşük faizli kredi protokolünü” de, az sonra başlayacak olan sunumun
ardından karşılıklı olarak, huzurlarınızda imza atarak hayata geçireceğiz.
Değerli üyelerimiz
Ordu Ticaret Borsası olarak 2015 yılında siz değerli üyelerimize yönelik bu türden etkinliklerimizi, planlı bir
şekilde ve ticari hayatınızda size fayda sağlayacak bilgileri içerecek şekilde, devam ettirme niyetindeyiz.
Ben, sözü daha fazla uzatmadan sunuma geçilmesini istiyor, etkinliğimize katıldığınız için sizlere bir kere
daha teşekkür ediyorum.”
Eğitimim ardından Ziraat Bankası Samsun Bölge Yöneticisi ve Borsamız Yönetim Kurulu Başkanı
tarafından karşılıklı olarak kredi protokolü imzalandı.
Borsamız üyelerine yönelik 36 ay vadeli %25 indirimli ticari kredi imkanı içeren protokol, eğitime katılan
üyelerimizin önünde imzalandı.
OTB Yönetim Kurulu Başkanı Ziver KAHRAMAN “ çetin şartlara sahip, rekabetçi ortamda, küçük
sermaye yapısıyla ticaret yapmaya çalışan üyelerimiz için banka kredileri can suyudur. Bu algı içerisinde
üyelerimize can suyu olmak istedik. Umarım, bu protokol sayesinde daha ucuza mal edilecek olan kredilerle
bol ve hayırlı kazançlar elde edilir” dedi.
02.02.2015
BASIN AÇIKLAMASI
2015/3
Fındık sektöründe, üretimden pazarlamaya kadar birçok sorunun tespitiyle, bu sorunların aşılmasında,
yapısal önlemlere dikkat çekilerek, dağınık ve ikincil durumda olan mevzuatların bir araya getirileceği
bir “Fındık Kanunu” çıkartılması hususu 07.08.2014 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen VII. Ticaret ve
Sanayi Şurası’nda dile getirilmiş ve şura kararlarına da yazdırılmıştır.
Ticaret ve Sanayi Şuralarını organize edip sonuçlarını takip eden TOBB, Türkiye genelindeki 365 Oda ve
Borsa’dan, bölgelerinde öne çıkan sorunları tespit ederek, sorunların çözümü noktasında ilgili bakanlık
ve/veya bakanlıkları tespit etmeleri istemektedir. Elde edilen bu bilgiler ışığında şura gündemi ve seyri
belirlenerek TOBB’un görüşü ortaya çıkmakta ve ardından da, bakanlık değerlendirmesi alınmaktadır.
Bu sinsile içerisinde borsamız tarafından ifade edilen soruna dair TOBB, “Fındık Kanunu çıkartılmalıdır”
yaklaşımımızı benimseyerek “çözüm önerisi” şeklinde ifade ettiğini 30.01.2015 Tarih ve 1911 Sayılı
yazılarıyla ifade etmiştir. Çözüm önerimiz ilgili bakanlıklar ile kurumlara TOBB tarafından iletilmiş ve
ilgili bakanlıklar fındıkta var olan mevzuatlara atıfta bulunarak, konuyla alakadar olduklarını
göstermişlerdir.
Bakanlıkların tespit edip öne çıkardığı fındık konulu mevzuatların;
28



2844 Sayılı Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi
2001/3267 Sayılı Fındık Alanlarının Tespitine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı
2009/15203 Sayılı Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkında
Yönetmelik
Şeklinde sıralandığı görülmektedir.
Ordu Ticaret Borsası olarak, fındıkta var olan mevzuatların ikincil ve dağınık olduğu ayrıca “Tarım
İşletmeciliği” “Sözleşmeli Tarım” Kooperatifleşme” “Arazi Bölünmesinin Engellenmesi” “Stok Kontrol
Sistemi” gibi güncel ve geleceğe dair başlıkları ihtiva etmemesi nedeniyle, geniş çevrelerin görüşlerinin de
alınarak; çağdaş, gerçek ve geçerli bir “Fındık Kanunu” na ihtiyaç olduğu noktasındaki görüşümüzde
kararlı ve ısrarcıyız.
Bu konuda, bu zamana kadar yaptığımız lobicilik faaliyetleri ve ortaya koyduğumuz raporlarla, dikkat
çekerek bir farkındalık yaratma gayretindeyiz.
Fındık, üretim ve ticaretindeki üstünlüğümüzle, dünya ölçeğinde değerlendirilmesi gereken stratejik ve
prestij bir üründür. Bir ürün olmanın da ötesinde iktisadi bir değer, sosyal bir olgudur. Bu anlayış
çerçevesinde fındıkla alakalı kafa yormaya, sorunları tespit edip ortaya koymaya ve çözüm önerilerimizle
birlikte yetkili mercilerin eşiklerini aşındırmaya devam edeceğiz.
23.07.2015
BASIN AÇIKLAMASI
2015/4
2015 fındık sezonuna çok az bir zaman kala fındıkla alakalı gündem de ısındı. Gündemin ilk ve en önemli
maddesi tahmini rekolte. Rekolte konusu yıllardır en ciddi tartışma başlığı olmuştur. Tahmini rekolte şu
ya da bu şekilde yeni sezon fiyatları için bir karine oluşturmaktadır ve fındık da bir ticari emtia olduğuna
göre, esas argüman fiyattır. Yani, fiyata etki edecek her konu tartışma konusu olacaktır. Bu hassasiyet
gözetilerek, tüm tarafların mutabık kalacağı yöntemlerle rekolte tespit edilebilmesi tek çözüm olacaktır.
Esasında rekolte tespiti 2006 sezonundan itibaren Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın uhdesine
bırakılmıştır. Bakanlığa bağlı İl Müdürlükleri koordinatörlüğünde Ticaret Borsaları, Üniversitelerin
Ziraat Fakülteleri, İhracatçı Birlikleri, Ticaret ve Sanayi Odaları, Ziraat Odaları, Fiskobirlik, Fındık
Araştırma Enstitüsü gibi sektördeki tüm kurum ve kuruluşların temsilcilerinden oluşan “Rekolte Tespit
Komisyonu” tarafından yapılan çalışmalar neticesinde tahmini rekolte tespit edilmekte, tutanağa
bağlanmakta ve komisyon üyelerine imzalanıp kamuoyuna açıklanmaktadır.
Eşiğinde bulunduğumuz sezon öncesinde söz konusu komisyon tarafından 680 bin ton rekolte tahmini
yapılırken, İhracatçı kesimi 733 bin ton rakamını ifade etmektedir. Üretici temsilcisi Ziraat Odalarının
tahminiyse 590 bin Tondur. Tahminlerde farklılık olsa da fındık sektöründe yaygın bir söylem vardır
“fındık çuvala girmeden ne kadar olduğunu bilmek mümkün değildir” şeklinde.
Kurum ve kuruluşların bu türden tahmin ya da ön gürlerinin olmasını anlıyoruz ancak bu ön görüleri
polemik konusu yapıp da sektörün ahengini bozacak ve tarafları birbirlerine karşı kutuplaştıracak bir
noktaya gelinmemeli diye düşünüyoruz. Kurum ve kuruluşlarının birbirlerini hedef almalarının ve zehir
zemberek açıklamalar yapmalarının ve hatta hedef göstermelerinin kimseye faydası olmadığı gibi,
geçmişteki örnekleriyle sabit olduğu üzere; zararı sektörün tamamınadır. Bu türden yaklaşımlar, iş birliği
ve birlikte üretme kültürünü ortadan kaldırmakta kurum ve kuruluşları sadece “savunma” yapmak
zorunda bırakmaktadır. Bu “kolaycı” ve “yıpratıcı” alışkanlıktan vazgeçmek zorundayız.
2014 sezonu, her yönüyle farklı ve özeldi. Malumunuz olduğu üzere mart ayında meydana gelen zirai don
nedeniyle ürünümüz yok oldu ve arzdaki bu keskin daralmaya bağlı olarak fındık fiyatı da tarihi rekor
kırdı. Borsamız tabelasında 20 TL’yi gören fındıktan ihracatta da gelir anlamında rekor kırdık.
29
411 bin ton olarak ortaya konulan rekolte, sezonun geride kalan 9 ayında bölgedeki 14 Ticaret Borsası ile
İstanbul Ticaret Borsası kayıtlarına göre 475 bin ton olarak işlem görmüştür. Ziraat Odaları 370 bin ton
olarak, İhracatçılar 500 bin ton ve Fiskobirlik 430 bin ton olarak tahmin etmişti. .2014 sezonu fındık için
İhracat gelirimiz de yaklaşık 2,5 milyar dolar olmuştur. Bu sezon 3 milyar dolar seviyelerini zorlayacak
olan ihracat geliri elbette önemli bir donedir. Ancak genel itibariyle ele aldığımızda başta üreticilerimiz
olmak üzere, tüccar, fabrikacı, sanayici ve ihracatçılarımız için zor ve risklerle dolu bir sezon olmuştur.
Temennimiz o ki; Allah, bu türden afetleri yaşatmasın.
2015 ve gelecek sezonlar için -geçmişte olduğu gibi bu gün de- yenilikçi ve haksız rekabeti ortadan
kaldıracak, aleniyet ilkesinin ön plana çıkacağı, sorumlu borsacılık anlayışımızı daha da kurumsallaşarak
devamı için çalışıyoruz.
Fındık sektöründe sayısız sorun vardır ve her biri de oldukça çetindir. Fındık sektöründe üretimden
ihracata kadar bir “sistemsizlik” halinin hâkimiyetini tüm kesimler kabul edecektir. O halde, sistem
kuracak çabalar içinde olmak gerekmektedir.
OTB olarak fındık sektöründe sistem oluşturacak hiçbir gayretin dışında kalmadığımız gibi sistem kurma
çabasında olanlara da köstek olmamız gibi bir durum söz konusu olamaz. En küçük bir fikrimizi bile
hemen paydaşlarımızla paylaşmak gibi bir vizyona sahip olduğumuz, tüm kesimlerce malumdur. Bu
anlamda, fındık sektörünün yararına olan ve bir sistem kurma gayreti içeren ve bize sunulmuş olan hiçbir
projeye, öneriye kayıtsız kalmadık.
Fındık sektörünün göbeğindeki kurumlardan biri olduğumuz gerçeğinin farkında olarak sorumlu
davranıp her türden polemiğin dışında kaldık, kalacağız ve işimize bakacağız.
OTB olarak KOSGEB, DOKA, Ekonomi Bakanlığı gibi kurumlar ve kuruluşlar nezdinde, sunduğumuz
ve takip aşamasındaki projelerimizle, çağdaş borsacılık anlayışı içinde fındık sektöründe bir sistem
oluşturma çabasındayız. Ancak, gemiyi tam rotasına oturtmadan ayakları yere basmayan ve safi laf olsun
diye çıkıp da bir şeyler söylemek, yazıp çizmek çok da anlamlı değildir.
OTB, dün olduğu üzere bu gün de sorumlu ve bilinçli davranmakta, yasaların kedisine tevdi ettiği
görevleri, yasalar çerçevesinde yerine getirmektedir. Elimizdeki kaynaklar kamu kaynağıdır ve bu
kaynakları doğru zamanda doğru yerde kullanmak boynumuzun borcudur.
Bu vesileyle 2015 sezonunun başta tüm üreticilerimize, üyelerimiz; tüccar, fabrikacı, sanayici ve
ihracatçılarımıza, ilimize ve ülkemize bereket getirmesini diliyoruz.
22.08.2015
BASIN AÇIKLAMASI
2015/5
Borsamız bünyesinde oluşturulmuş Proje Ofisimiz tarafından hazırlanıp DOKA’ya sunulan “ORDU’DA
GIDA İMALATI SEKTÖRÜNDE AR-GE EĞİTİMİ” konulu projemiz “Teknik Destek” kapsamında DOKA
tarafından desteklenmiş olup; bu konuda Ar-Ge birimi olan üyelerimiz ile paydaşlarımıza 24-28 Ağustos
2015 tarihleri arasında uzmanlarca eğitim verilecektir.
Kurulduğu 1936 yılından beri kesintisiz hizmet veren Ordu Ticaret Borsası, üye odaklı hizmet anlayışının
gereği olarak sürekli kendini yenilemiş ve vizyoner davranmıştır. Hizmet kalitesini çağdaş normlara
taşıyan borsamız TOBB Akreditasyon Sistemi dâhilinde Akredite Borsa olup, kuruluş ve işleyişini
düzenleyen kanunun kendisine tevdi ettiği görevlerden olan proje yaratma be yürütme misyonunun da
yerine getirmektedir.
Dünya hızla değişiyor ve bu değişim artık akıl gücüyle anlam kazanıyor. Aklın birer çıktısı olan projeler
Ar-Ge ve Ür-Ge odaklıysa ekonomiye direkt bir katkısı oluyor. Ekonomiye direkt katkı, orta ve uzun
vadede ekonomik büyüme ve kalkınmayı tesis edecektir.
30
Ordu, Türkiye fındık üretiminin yaklaşık %30’unu tek başına sağlamaktadır. Bu, şu demektir değerli
katılımcılar; ilimiz normal rekolte yıllarında 170 ila 210 bin ton kabuklu fındık üretmektedir. Buna
manada en yakın rakibimiz olan İtalya kadar fındığı sadece Ordu üretmektedir. Bu yönüyle; üretim
potansiyeli ve realitesi yönünden Ordu, fındığın başkentidir.
Kentin ekonomik hayatının bel kemiğini fındık oluşturur. Fındık hasat sürecinden nihai tüketiciye kadar
sürekli kazanç kaynağı olan stratejik bir ticari iştigal konusudur. İşin sosyo-psikolojik boyutu da vardır
elbette. Fındık üretmek, harmanlamak, satmak, işlemek tüm bu süreçler bir ekonomik faaliyet olmanın
yanında resmen sosyal birer faaliyet gibidir de.
Bizler, Ordu denildiğinde direkt olarak fındığa fokuslanıyoruz. Şu andaki projemiz her ne kadar “gıda
sektörü” genel başlığında olsa da biz, söylenen her şeyi “fındık” olarak algılıyoruz/algılayacağız ve elde
edeceğimiz her bilgiyi, her fikri fındık için kullanmaya çalışacağız.
Bizde işletmelerin ömrü ürettikleriyle değil de, işletmeyi kuran ya da işleten aile efradının ömrüyle
sınırlıdır.
Sorarım size, bu gün bir dünya markası haline gelmiş olan “Coca Cola” ya da “Ford” un patronları, bu
markaları yaratan ilk yatırımcıların, işletme sahiplerinin çocukları ya da torunları mıdır? Elbette hayır!
Ortada bir marka vardır ve o markaya dair sürekli bir Ar-Ge ve Ür-Ge süreci vardır, bu süreç, kişilere
bağlı değildir. Kişilerden bağımsız, profesyonel bir işletmecilik anlayışıyla kurumsallaşmıştır. Dünyanın
gelişmiş ekonomilerinin gelişmiş olmasının tek sebebi de budur işte! Eğitimi hayatlarının her alanında
olduğu gibi ticari hayatlarında da merkeze oturtmuş olmaları.
Bu türden eğitimlerden, ürettiklerinizin bir marka haline getirilip de, bu markanın Ar-Ge ve Ür-Ge
odaklı proje kültürüyle asırlarca yaşayacağı fikri edinilecektir. Eğitime , Ar-Ge ve Ür-Ge ‘ye daha fazla
kaynak ve zaman ayrılması temennisiyle saygılar sunarım.
02.09.2015
BASIN AÇIKLAMASI
2015/6
Yeni fındık sezonu(2015 sezonu) 1Eylül 2015 tarihi itibariyle resmen açılmış oldu. Bu sezonun
üreticilerimize, tüccar ve fabrikacılarımızla, sanayici ve ihracatçılarımıza, ilimize, bölgemize ve ülkemize
hayırlar ve bol kazançlar getirmesini diliyoruz.
Geçtiğimiz 2014 sezonunda yaşanan zirai don afetiyle ürün kaybımız, Ordu için söylüyorum, 9 ilçede
%100 olmuştu.9 ilçemiz üretim anlamında “sıfır” çekmişti ve bu durum ülkemizde birçok bölgede birçok
ürün için söz konusu olmuştur. Fındığın da içinde yer aldığı “sert kabuklu meyveler” de aynı sorun
yaşandı ve bu yönüyle sert kabuklu meyvelerde ciddi bir ürün arzı daralması yaşandı. Fındık için hem
“yok” sezonuydu hem de geçmiş yıllara nazaran stoksuz bir sezondu ve arz talep kanunu tecelli etmiş,
talebin arzdan fazla olması haline bağlı olarak borsa tabelamız 20.-TL gibi rakamları görmüştü.
Her sezonda olduğu gibi bu sezonda da Ticaret Borsalarını ve özellikle de Ordu Ticaret Borsasını hedef
alan “talihsiz” açıklamalar olmaktadır ne yazık ki! Bizler, sektörün üreticisinden ihracatçısına kadar ve
hatta tüketicisine kadar bir bütün olarak gördüğümüzü, açıklamalarımızı bu esasla sorumluluk içinde
yaptığımızı her fırsatta dile getirdik ve ne yazık ki bu sezonda da bu türden bir açıklama yapmak
durumunda kaldık.
1- Ticaret Borsaları “Fiyat Belirlemez”…Fındıkta 1960’lı yıllardan 2009 yılına kadar şu ya da bu
şekilde “Taban Fiyat Garantili Destekleme Alımı” yapılmış ve devlet eliyle taban fiyat ilan
edilmişti. İşte bu alışkanlığın bir çıktısı olarak borsa tabelasına yazılan fiyatın “belirlenmiş fiyat”
olduğu algısı ortaya çıkmakta ya da bizzat bu yönde bir algı yönlendirmesi yapılmaktadır.
Ticaret Borsaları, ticari işlemleri sonuçlarından takip etmektedir. Yani; alıcı ve satıcı karşı
31
karşıya gelir, pazarlık eder, ürün alınır satılır, bu işleme dair müsbit evrak tanzim edilir ve
borsaya ibra edilir. Bunun yanında aktif fiyat haberleşmesi usulüyle de çapraz kontrol yapılır,
sonuç olarak; ortaya bir takım veriler çıkar, işte o veriler sadece ve sadece “bilgi amaçlı olarak”
kamuoyuyla paylaşılır.(Borsanın fiyat ilan ederken izlediği sinsile borsa girişindeki elektronik pano
üzerinden özet şeklinde ve kırmızı harflerle alenen yazmaktadır. Bu, bir yerde borsanın da beyanı
olmaktadır) Burada “Ticaret Borsalarının fiyat ilan etmeleri zorunlu mu değil mi” tartışması da
yersizdir. Bir şekilde, bilgi amaçlı olarak başvurulacak bir “kaynak şarttır” ve borsalar o şartı,
sorumluluk prensibiyle yerine getirmektedir. Bu şartı en sağlıklı ve belgeye dayalı olarak yerine
getirecek tek kurum da Ticaret Borsalarıdır. Tüm makbuz, fatura ve işlemler Ticaret Borsaları
havuzunda birikmektedir. Bir takım olguların gerçekleşmesine bağlı olarak ortaya çıkar. Ticaret
Borsası fiyat yazdı diye ticaret gerçekleşmez, ticaret gerçekleştiği için ticaret borsası fiyat yazar.
Bir diğer husus da “serbest piyasada şu kadar olan fiyat borsa tabelasında neden bu kadardır”
şeklindeki işin özünü gizleyen beyanatlardır. Borsa tebaasındaki fiyat, borsa tarafından tespit
edilen ve ilan edilen fiyat değil bizzat, o, serbest piyasa dedikleri yerde oluşan /teşekkül eden
fiyattır. Malum olduğu üzere, borsa tabelasındaki fiyat %50 randımanlı kabuklu fındık fiyatıdır
ve “ortalama bu fiyatlardan alı satım yapılmaktadır” şeklinde bir mesaj taşımaktadır.
2- Her sezon olduğu gibi bu sezonda da işin içinde olan olmayan, yetkili yetkisiz, etkili etkisiz herkes
Ticaret Borsası’nı hedefe oturtan dayanaksız beyanatlar verdi/veriyor.Unutulmasın ki geçtiğimiz
sezon o tabelaya 20.-TL’yi yazan da bu borsaydı.(Tam olarak 20,20.-TL)
3- 2009 yılından bu yana fındık piyasası serbest pazar ekonomisi dinamiklerine bırakılmıştır.
Üretici “Alan Bazlı Gelir Desteği” esas olmak üzere buna bağlı birçok yan “tarımsal desteklerle”
desteklenmektir. Tüm bu süreçte Ticaret Borsalarına her hangi bir görev ya da belirleyicilik
tanımlanmamıştır. Görev ve belirleyiciliğimiz olmayan hususların olumsuz çıktılarından dolayı
hedefe konulmamız anlaşılır gibi değildir. Bu gün 25.-TL’ye fındık alınıp satıldı ve bu da
belgelendirilip Ticaret Borsası’na ulaştırıldı ya da ihracat aşamasında buralara tekabül eden
fiyat haberleşmesi sağlandı da, Ticaret Borsası bu fiyatı yazmadı mı? Ya da fındık bölgesindeki
14 Ticaret Borsası’nın en azından biri 25.-TL fiyat yazdı da Ordu Ticaret Borsası bunu
görmezden mi geldi? Biz, buradaki maksatlı bakış açısını da görebilmekteyiz ancak dün de bu
gün de gelecekte de, polemiklerin içinde olmadık/olmayacağız. 2009 yılından bu yana serbest
piyasa şartlarının geçerli olması hali, bölgeler arasında anlık farklılıklar olmasına sebeptir ancak
bu fiyat farkları iddia edildiğinin aksine, küçük olmaktadır.
4- Ticaret Borsalarının kuruluş ve işleyişlerini düzenleyen kanun ve yönetmelikler vardır.
Birilerinin iddia ettiği ya da kafasında kurduğu üzere dışsal yönlendirme ya da talimatlarla iş
görmezler. Buralar denetime tabi, şeffaflık ilkesi içinde hizmet gören kamu tüzel kişiliğidir.
“Kimse bize işimizi öğretme cüretine de kalkmasın” Ordu Ticaret Borsası 1936 yılından beri
kesintisiz hizmet veren, deneyimli ve köklü bir kurumdur. Geçmişte olduğu gibi bu gün de
sorumluluklarının farkında ve o farkındalıkla yükün altına girmiş bir meslek kuruluşudur.
Birileri, popülizm yapacak diye, sorumsuzca ve asılsız ithamları muhatap kabul etme
durumunda da değiliz.
Ticaret Borsaları “düşman askeri ya da karargâhı değildir” ! Evet, biz birilerine hizmet ediyoruz;
biz, aleniyet ilkesi çerçevesinde, amir ve sair mevzuatlara mutlak riayet ederek bu ülkeye hizmet
ediyoruz.
32
26.10.2015
BASIN AÇIKLAMASI
2015/7
Malumunuz olduğu üzere 7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleştirilen 25.Dönem Milletvekili seçimlerinde
hiçbir siyasi parti tek başına iktidar olacak çoğunluğu yakalayamadı. Uzun bir aradan sonra tekrardan
koalisyon hükümeti gündeme gelse de koalisyon görüşmeleri sonuçsuz kalmıştı. Ardından tırmanan terör
olaylarıyla da arzu etmediğimiz bir tablo ortaya çıkmıştı.
Hiç şüphe yoktur ki; yatırımların devam etmesi ve ekonomimin rayına oturtularak sağlıklı bir şekilde
işlemesi bizlerin önceliği ve tek hedefidir. Bir meslek kuruluşunun yöneticisi olarak, siyasi süreçlere dair
mesafemizi “bizim siyasetimiz ekonomidir” diyerek bir kere daha belirtmek isterim.
Biz, iş dünyası olarak 7 Haziran seçimleri ardından güçlü ve istikrarlı bir hükümet kurulmasını istemiş,
beklemiştik. Ancak bir takım nedenlerle hükümet kurulamadı ve ülke seçime gitti. Aynı anlayış içerisinde
1 Kasım seçimleri ardından da güçlü ve istikrarlı bir hükümetin ortaya çıkmasını bekliyoruz. Güçlü ve
istikrarlı bir hükümetin ekonomi politikalarını basiretli bir şekilde uygulayacağı beklentisi, önümüzü
görmemizi ve yatırım yapma sürecinde tedirginliğimizi ortadan kaldıracaktır.
Güçlü ve refah seviyesi yüksek bir ülke, ancak ve ancak ekonomik belirsizliklerin ortadan kalktığı,
yatırım yapabilme potansiyellerinin çoğaldığı bir ortamla mümkündür.
1 Kasım seçim sonuçları ne olursa olsun kazanan demokrasi olacaktır. Belirsizlikleri ve tedirginlikleri
ancak ve ancak demokrasi kültürünü geliştirerek ortadan kaldırabiliriz. Türkiye büyük ve güçlü bir
ülkedir. Zengin bir tarihi mirasın üzerinde oturmakta, geçmişi büyük tecrübelerle doludur. Bu coğrafya
defalarca küllerinden kendini yeniden yaratmış zümrüt-ü anka gibidir.
Ben, tüm yurttaşlarımızdan, karamsarlığa düşmeden, sorumlu ve bilinçli davranarak 1 Kasım günü
sandığa gidip temel vatandaşlık görevimiz olan oyumuzu kullanmamızı istirham ediyorum. Unutmayalım
ki her seçim sürecinde istikrarımıza, güvenliğimize, geleceğimize dair tercihlerimizi ortaya koymaktayız.
1 Kasım’ın ardından ortaya çıkacak tabloyu şimdiden tahmin etmek elbette mümkün değil. Halkımızın
tercihine bağlı olarak mecliste bir matematik ortaya çıkacak. Burada siyasilerimize sorumluluk
motivasyonu içinde büyük görevler düşecektir. Güçlü ve kararlı bir hükümetin hemen kurularak
ekonomik programların kesintisiz uygulanmasına devam edilmesi gerekmektedir.
Ben, şahsım ve temsil ettiğim kurumun adına 1 Kasım seçimlerinin ülkemize hayırlar getirmesini,
ekonomik anlamda daha güçlü, büyüme ve kalkınma hamleleriyle parmak ısırtacak bir ülke olma
yolunda emin adımlarla yürüme imkânı yaratmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum.
11.11.2015
BASIN AÇIKLAMASI
2015/8
Fındık likiditesi yüksek bir üründür. Yani çok hızlı ve her an paraya çevrilebilir. Bu özelliğinden dolayı
da ticari ya da yatırım amaçlı tercih edilen enstrümanlardan biridir.
Fındıkta en köklü tartışma konusu da fiyattır. Bunu da normal karşılıyoruz, sonuçta her türden üretim ve
ticaret para kazanmak amacıyla yapılır.
2009 yılından itibaren uygulanmakta olan fındık stratejisiyle, fiyat başta olmak üzere, fındıkla ilgili tüm
piyasa yapısı serbest piyasa şartlarına bırakıldı ve fındık fiyatını belirleyen tek etmenin arz ve talep
olacağı ön görüldü.
33
Zaman zaman arz ve talep dışında fındık fiyatına etki eden ya da fındık fiyatını manipüle eden unsurların
varlığı iddia edilse de bunlar dayanaksız ve popülist açıklamalardır.
Bu gün borsa fiyatı 13.-TL’dir. Borsa tabelasında yazan bu fiyat tamamen bilgi amaçlı olup, bir taban ya
da tavan fiyat özelliği yoktur. Fındık sektöründe tam 40 yıl uygulanmış olan “Taban Fiyat Garantili
Destekleme Alımı” uygulamalarının bir neticesi/alışkanlığı olarak, bu gün fındık fiyatıyla ilgili bir
açıklama yapıldığında bu hemen taban fiyat olarak algılamaktadır ki, bu algı da zaman bağlı olarak
değişecektir. Borsanın ilan etiği fiyatın manası şudur “Ey üretici, ey tüccar, bu gün %50 randımanlı fındık
13.-TL seviyesinden alınıp satılırsa, bu ticaretten zarar eden olmaz, bilginiz olsun” başkaca da bir mana
ihtiva etmemektedir.
Fiyatın gelecek günlerde ne olacağını kestirmek mümkün değildir. Arza ve talebe etki eden unsurların
pozisyonuna bağlı olarak fiyatlar şekillenecektir. Bu malın mülkiyeti üreticiye aittir ve normal ticari
ilişkilerde ürünün ilk fiyatını ortaya koyan mülkiyet sahibidir. Mülkiyet sahibinin fiyat tespiti ardından
pazarlık müessesi işler. Üreticinin kendince bir tatmin noktası var, tabi ki pazarın da, bu tatmin
noktasını da arz ve talep belirleyecektir.
Özetle, gelecek dönemde fiyatlar genel seviyesinin ne olacağına, şimdilerde fiyatı tayin eden arz ve talep
cevap verecektir. Dileğimiz o ki; her kesimi tatmin edecek fiyat teşekkül etsin.
16.11.2015
BASIN AÇIKLAMASI
2015/9
Fındık bir ticari emtiadır ve her ticari emtianın olduğu gibi fındığın fiyatını da arz ve talep belirler.
Fındıkta arzdan kastedilen üretim miktarıdır ve üretim miktarı direkt üreticiyle alakalı bir konudur.
Üreticinin pazara ürün arz etme biçimi ve hızı elbette fiyatlar üzerinde etkili olacaktır.
Fındığın fiyatını belirleyecek olan esas unsur üreticidir. Ürünün mülkiyeti üreticiye aittir ve ticarete konu
bir ürünün mülkiyeti kimdeyse, maliyet ve kârlılık hesabı gözeterek ilk fiyatı telaffuz etme hakkı da
ondadır.
Sanıldığının ya da aksettirilmeye çalışıldığının aksine Ticaret Borsaları fındık fiyatı belirleyen kurumlar
değildir. Alıcı ve satıcının bir araya gelip bir şekilde mutabık kaldıkları fiyatlarla gerçekleştirdikleri alım
satımın sonucuna bakarak ve bu sonucu müsbit evraklara dayandırarak fiyat tespiti yapıp, tespit edilen
fiyatı da bilgi amaçlı olarak ilan ederler. Ticaret Borsaları başta olmak üzere, hiç kimsenin ve kurumun
fındık fiyatlarının ne olduğu ya da ne olacağına dair niyet okumak gibi kehanette bulunmak gibi bir
durumu yoktur. Serbest piyasa şartlarında, arz ve talebe bağlı olarak fiyat teşekkül etmektedir ve bundan
sonra da bu böyle olacaktır.
34
2015 yılında borsamızda kullanılmakta olan yazılım ve donanımlar liste halinde takip
edilmiş olup; yıllar itibariyle yazılım ve donanıma eklemeler ya da çıkarmalar söz
konusu olduğunda liste hemen güncellenmektedir.
SAYI
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
DONANIMLAR
TV (2 Adet)
FOTOĞRAF MAKİNESİ(2 ADET)
VİDEO KAMERA (1 ADET)
PROJEKTÖR (2 ADET)
FOTOĞRAF BASKI MAKİNESİ
SPİRAL CİLT MAKİNESİ
PC (8 ADET)
LAPTOP (4 ADET)
TABLET (1 ADET)
CEP TELEFONU(5 ADET)
SERVER (1 ADET)
UPS (1 ADET)
KLİMA SİSTEMİ(10 ADET KLİMA)
KOMBİ(1 ADET)
KATI YAKIT KAZANI(1 ADET)
MERKEZİ ANONS SİSTEMİ
ASANSÖR(2 ADET-Yeşil Etiketli)
YANGIN SÖNDÜRME SİSTEMİ
YANGIN TÜPLERİ (7 ADET-Her katta)
TRAFO(1 ADET)
PRENTERLAR(2 RENKLİ-10 Siyh-Beyaz)
FAKS(2 ADET)
FOTOKOPİ MAKİNESİ(2 ADET)
TELSİZ TELEFONLAR
POS CİHAZI(1 ADET)
KAPALI OTOPARK
HİZMET ARACI(2 TANE)
BUZDOLABI(1 ADET)
HESAP MAKİNELERİ
ÇALIŞMA MASA VE KOLTUKLARI
TOPLANTI SALONU(2 TANE)
SAYI
1
2
3
4
5
YAZILIMLAR
MİCROSOFT OFİCE(LİSANSLI 4 TANE)
ALPATA TESCİL
ALPATA MUHASEBE
TOBB NET ÜYELİK
WİNDOWS
GÜVENLİK KAMERASI SİSTEMİ(2 dvr-6 Kamera)
KABLOLU VE KABLOSUZ İNTERNET
35
OTB’nin sistemde tanımlı “Bilgi-İşlem, Yazılım ve Donanım Politikası” mevcut olup bu
politikanın amacı;
“Bilişimle alakalı sistemler ve donanımlar borsamızın sahip olduğu en önemli
değerlerdir. Bu değerlerin güçlü bir güvenlik içinde uygun kullanım şart ve şekillerini
belirlemek, uygun olmayan kullanım şekillerini sistemin dışına atmak ve bir daha sisteme
girmesine fırsat vermemektir.”
Şeklinde belirlenmiştir.
Bilgi-İşlem, Yazılım ve Donanımlar konusunda bakım sözleşmelerine bağlı olarak
dışarıdan hizmet alınmakta ve bakım süreçleri periyodik olarak, cetvellerle takip
edilmektedir.
1.7 Üye İlişkileri
Ordu Ticaret Borsası “Üye Memnuniyeti Odaklı” çalışan bir kurum olup; sistemde
tanımlı “Üye İlişkileri Politikası” ile de çalışmalarına yön vermektedir. Üye İlişkileri
Politikasının amacı;
“Üye memnuniyeti odaklı çalışma esasına uygun olarak üye memnuniyetinin öneri, şikâyet
ve memnuniyet bildirimi kriterleriyle ölçülmesi, değerlendirilmesi, gerekli iyileştirmelerin
yapılarak yüksek memnuniyet oranının sürdürülebilir kılınmasını sağlamaktır.”
Şeklinde tanımlanmıştır.
36
2.sini gerçekleştirdiğimiz “Üyeler İle İstişare Toplantısı” na üyelerimizin ,
paydaşlarımızın ve protokolün ilgisi büyüktü. Bir anlama “ Ara Faaliyet Raporu” gibi
algılanabilecek ifadelerle dolu konuşmayı Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Ziver
KAHRAMAN kürsüden yaptılar.
Sayın Milletvekilim
Protokolümüzün saygıdeğer mensupları!
Odalarımızın, birliklerimizin, derneklerimizin, cemiyetlerimizin ve basınımızın güzide
temsilcileri!
Değerli üyelerimiz!
Kıymetli meslektaşlarım!
Saygıdeğer hanımefendindiler!
Değerli beyefendiler!
Çok Kıymetli misafirlerimiz!
Borsamız tarafından organize edilen “Üyelerimizle İstişare Ediyoruz” etkinliğimize hoş
geldiniz, onur verdiniz.
Sizleri şahsım ve kurumum
Borsa meclis üyesi arkadaşlarım
Ve çalışanlarımız adına saygıyla selamlıyor
ve diyorum ki;
37
“Geçmişi olmayanın geleceği de olmaz!”
İşte bizler, bu algı içerisinde, geçmişten bu güne kadar, Ordu Ticaret Borsası’nda
yöneticilik yapmış tüm büyüklerimizi, abilerimizi ve kardeşlerimizi de huzurlarınızda
saygıyla anmak istiyorum ve bu kutsal gecede, hakkın rahmetine kavuşanlara da Allah’tan
rahmet, sağ olanlara da sağlıklı, sıhhatli ve afiyet dolu uzun bir ömür diliyorum.
Değerli üyelerimiz ve kıymetli misafirler!
Her fırsatta dediğimiz üzere; bu bir bayrak yarışıdır ve biz, bize düşen etapta, geçmişte
olduğu gibi bu gün de, en iyi performansı göstermek için samimiyetle çalışıyoruz ve
çalışmalarımızı da yayın organlarımızla, birebir sizleri ziyaretlerimizde azami düzeyde
sizlerle paylaşmaya da önem veriyoruz.
Ve bir kez daha, bu duygu ve düşüncelerimle, hepinize, en engin sevgilerimi ve en derin
saygılarımı sunuyor ve tekrardan hoş geldiniz diyorum.
Hoş geldiniz efendim!
Değerli misafirler
2014 sezonu sosyo-ekonomik anlamda oldukça zor ve yorucu bir dönem oldu.
Varlığıyla gurur duyup, varlığına şükrettiğimiz fındığımız 29-30 Mart 2014 tarihlerindeki
kar yağışı ve don afeti ardından, henüz dalındayken yandı.
Bu korkunç afetten sonra Ordu ilinde tam 9 ilçede sıfır rekolte gerçekleşti. Bunun adı; açık
ve net olarak afettir, değerli misafirler. Biz bu afetin içinde, ticaret erbabı olmanın gereği
olarak, mevcut işletme yapımızı ve finansal durumumuzu koruyarak ve mevcudun da
üzerine ekleyerek varlığımızı sürdürmeye çalışıyoruz.
Sizler, bu afetin içerisinde iş ve istihdam yaratarak tam bir başarı hikâyesi yaratıyorsunuz.
Bu afete rağmen işyerlerimizi açtık, az ya da çok demeden “bereketi Allah’tan” diyerek
rızkımızı kovaladık. Allah, bu türden afetleri bir daha insanlığa asla yaşatmasın diliyorum.
Bu afet yılında bile, iş ve istihdam sağlayan üyelerimiz, devletine ve milletine karşı
sorumluluklarını da eksiksiz yerine getirmiştir. Bu kötü ve olumsuz sezonda dahi yapmış
olduğunuz bu onurlu davranışınızdan dolayı sizleri tebrik ve takdir ediyorum. Kendinizle
ne kadar övünseniz azdır.
Değerli misafirler
2014 sezonunda yaşadığımız zirai don felaketi bu sezon da elimizin yüreğimizin üzerine
gitmesine ve tedirginlik içinde, stresli beklentiler içine girmemize neden oldu. Zirai dona
sebep olabilecek hava şartları Nisan sonuna kadar kısmen etkili olmuş gibi görünse de
fındık çuvala girmeden net bir şey söylemek mümkün değildir.Temennimiz ve beklentimiz o
ki;
38
Yüce Rabbim…
Yokluğunu yaşatmasın.
Değerli üyelerimiz kıymetli misafirler
Sezonlar itibariyle, şöyle, geriye dönüp bir bakıldığında, her 10’ar yıllık periyotlarla zirai
don afeti yaşandığı ve büyük ürün kayıplarının olduğu görülmektedir.2014 sezonundan
önce 2004 ve 1994 sezonlarında da zirai dondan mütevellit ürün kayıpları yaşanmıştır. Bu
durum belki tesadüftür, belki de bilimsel bir dayanağı vardır, orasını bilmiyoruz, ancak,
ürünümüzün kaderine terk edilip de, evimizin yangın yerine dönmesine artık izin
vermemek lazımdır diye düşünüyoruz.
Bu gün ise dünyanın gelişmiş ekonomilerinde zirai donla mücadele yöntemleri
uygulanmaktadır. Bu yöntemler,
Doğal yöntemler
Ve
Yapay yöntemler
Şeklinde iki başlıkta olabilmektedir. Doğal yöntemlerden kastedilenlerden biri fındık
dikilen arazilerin rakımı, toprak yapısı ve bakısıyla o mecraya uygun en dayanıklı çeşitlerin
tercihidir. Bir diğer etkili yöntem soğuk hava dalgasının konsantrasyonunu bozacak
nitelikte, yüksek ve yaprak dökmeyen ağaçların ve bitkilerin bahçe sınırlarına dikilmesidir.
Daha da önemlisi gelişen teknoloji ve bilimsel metotlar göz önüne alınarak, fındık
tarımının ve ticaretinin her aşamasında bilimsel metotların hâkim olması gerektiği
kanaatidir.
Bu konudaki düşüncemiz ise zirai dona karşı en etkili yapay uygulama olan bahçelerde
lastik, saman yakılarak dumanlama yapılması metodundan feyiz alınarak yapay sis üreten
tarım aletlerinin, fanların ve diğer aletlerin tarımsal destek envanterine konularak
desteklenmesi gerekliliğidir.
Sonuç olarak;
Fındık sektörüne üretimden ticarete kadar bilimsel metotlar girmelidir ve bu metotların
girmesi için tek unsur da “Üniversite-Sektör İşbirliğidir” …
O halde
“Üniversite Sektör İşbirliği Hemen Şimdi!”
Demek istiyorum.
39
Değerli Misafirler
Zonguldak için kömür neyse bizim için de fındık o’dur. Fındık, bizim maddi ve manevi
zenginliğimizdir. Türkülerimiz fındık üzerinedir, takvimimizi de fındık hasadına göre
ayarlarız. Bu türden ürün kayıplarına karşı çaresiz kalmış, bahçelerimizi türküsüz,
fabrikalarımızı umutsuz bırakmamalıyız.
Yıllardır hep deriz “fındıktan 2 milyar dolar ihracat geliri elde ediyoruz” diye, ancak 2014
yılına kadar bu fiilen gerçekleşmemiş, yaklaşık 2 milyar dolar olmuştu. 2014 yılında
fındıktan elde ettiğimiz ihracat geliri 2 milyar 314 milyon dolardır. Bu, tüm zamanların
rekorudur ve bu durum tarımsal ürün ihracatı içindeki fındığın payını artırmış, tahtını da
sağlamlaştırmıştır.
2014 yılında en fazla fındık ihracatı yapan ilk 20 firma arasında Ordulu firma sayısı 4 olup
bunlardan üç tanesi de–gururla söylüyorum- borsamız üyesidir. Kendilerini bir kere daha
huzurlarınızda tebrik ve takdir ediyor ve diyorum ki; Allah başarılarınızı daim etsin.
Ve biliyoruz ki değerli arkadaşlar, bizler bu gelirden kat ve kat fazlasını sağlayacak
potansiyele de sahibiz.
Değerli misafirler
Fındıkta üretimdeki sorunların yanında, bir de ihracat ayağında sorunlar yaşanmaktadır.
Bu ciddi sorunlar “tarife dışı engeller” adı altıda ihracatçılarımızı zorlanmaktadır. Bu
noktada, devlet destekli, güçlü ve sürdürülebilir bir lobicilik faaliyetine de ihtiyaç vardır.
Biz, sektörüüüü, üretiminden ihracatına kadar bir bütün olarak görmekteyiz ve bu
bütünsellik içinde sorunların tespiti ile çözüm önerilerinin ortaya konulmasından da
yanayız.
Fındıkta tüm bu anlattıklarıma ilaveten bir de “Yapısal” “Üretim” ve “Pazar” eksenli
sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunlar içerisinde bir “sistem arayışı” söz konusu olup, o, en
ideal sistem bulunup da etkinleştirilmeden kaygılarımız da, hep aktif olacak.
Üretimden ihracata kadar her aşamada etkin bir sistem oluşturulması için en temel yapısal
eksiklik olarak gördüğümüz dağınık ve ikincil mevzuatları bir araya toplayacak külliyatlı
bir “fındık kanunu” çıkartılmalı diye düşünüyoruz.
Bizim hayal ettiğimiz fındık kanunu, kati ve uygulanamaz kurallarla dolu bir tabu değil,
çağa uygun, gelişmeye açık ve uluslararası arenada bağlayıcılığı olan, referans bir kaynak
olmalıdır.
Bu kaynaktan Üretici de, Tüccar da, Fabrikacı da, Sanayici de, İhracatçı da, sorunlarına
çözüm bulmalı, muhtemel ve mevcut itilafların çözümünde de fındık kanunu etkin
olmalıdır.
Biz, Ordu Ticaret Borsası olarak, bu konudaki görüşlerimizi ifade eden bir rapor kaleme
alıp; bunu da 7.Ticaret ve Sanayi Şurasında dile getirdik, kayıtlara aldırdık. Dönemin
40
Başbakanı şu anki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN beyefendiye ve yine
birçok bakanlığa, yöremiz milletvekilleri ile bürokratik kademeye raporumuzu sunup,
fındık kanunu konusunda da bir farkındalık yaratmaya çalıştık.
Bahsettiğimiz Fındık Kanunu, fındık ticaretini yapan ve yapacak olan tacirlik mesleğine
evrensel standartlar getirilmesinden, etkin ve sürdürülebilir bir stok kontrol sistemine
kadar, üretim biçimi, verimlilik ve kaliteye kadar her unsuru ihtiva etmelidir.
Fındık gibi milli ve kıymetli bir üründen devletin külliyen elini çekmesi düşünülemez.
Tarımsal desteklemeler ve devletin etkinliği konusu ayrı bir mevzu olup, fındık sektöründe
devletin varlığını salt tarımsal desteklere bağlamamak ve/veya indirgememek gerekir diye
düşünüyoruz. Fındık tarımsal ürün olmaktan çıkıp ticari emtiaya dönüştüğü anda da
sorunlarla muhataptır ve bu sorunların aşılması noktasında da devlet odaklı sahip
çıkılması da önem arz etmektedir.
Evet, il olarak, fındığa bağımlı bir ekonomik yapıya sahibiz… Bu durum yıllarca “makûs
talih” şekliyle tanımlandı. Ama biz farklı düşünüyoruz, fındığa bağımlı ekonomik yapıyı bu
haliyle, makûs olarak algılamaktan vazgeçilip, modern tarım ve ticaret uygulamalarıyla,
bilimsel esaslarla üretip de sattığımızda, fındık en temel zenginlik ve refah kalemimiz
olacaktır.
Değerli misafirleriz
Kıymetli üyelerimiz
Kentimiz büyük kamusal alt yapı yatırımları alıyor.
Havaalanımız tamamlanmış olup, Karadeniz-Akdeniz yolunun ve çevre yolunun yapımı
devam ediyor, demir yolu ve liman gibi yatırımlar konuşulmakta/tarafımızdan talep
edilmektedir.
Bizler, tam da bu noktada daha çok üretip, katma değeri daha da yüksek ürünler
satabilmenin hesaplarını yapmak durumundayız.
İşte tam bu noktada, bu kentin büyüme ve kalkınma hikâyesini sizler yazacaksınız. Bunu
da özel sektör eliyle ve ilk başta, en temel zenginliğimiz olan fındıkla başaracağız.
Yapımı devam etmekte olan bu büyük kamusal alt yapıyla taşıyacağımız tek kargomuz da
insan olmamalı. Tüm içtenliğimle bir kez daha söylüyorum ki; Ordulu müteşebbislerimiz,
potansiyellerini emtiaya çevirip, yüksek katma değer kazanmış ürünler yaratıp satabilecek
girişimcilik ru-hu-na da sahiptirler.
Fındık gibi temel ve mutlak bir emtianın yanında turizm potansiyeliyle de bölgemiz ve
ilimiz dikkat çekmektedir. Yakın komşumuz olan Trabzon’da Arap turist sayısındaki artış
kent ekonominse bambaşka bir zenginlik ve anlam katmaktadır. Trabzon’un turizm
gelirinin yıllık 1 milyar 850 milyon dolar civarında olduğu ifade edilmektedir.
41
Değerli misafirler
Makûs talihimiz olan “göç” ne yazık ki tecelli etmeye devam etmektedir. Türkiye İstatistik
Kurumu’nun “Adrese dayalı nüfus sayımı “ sonuçlarına baktığımızda
2012 yılında 741 bin 371 kişi olan Ordu ili nüfusu
2013 yılında 731 bin 452 kişiye
Ve
2014 yılında 724 bin 268 kişiye gerilemiştir.
Komşu illerimiz Giresun ve Trabzon’daysa aynı periyotta nüfusun arttığı görülmektedir.
Nüfusumuzun azalmasına sebep “göçtür” ve göçe sebep de ekonomik aktivitelerin geçim
haddini idame ettirememesidir.
Ordu, birçok hemşerimiz için sadece “doğduğu” kent durumundadır. Gurbette bir Ordu
daha kuruldu desek hiç de abartmış olmayız.
Bu kentin “Doyulacak yer” noktasına evrilmesi, cazibe merkezi haline gelmesi için
hepimize sorumluluklar ve görevler düşmektedir. Bizler “devlet yapsın, bize versin” algısı
içinde hiçbir zaman olmadık, sadece üretim ve ticaretimizin önündeki sorunlar ayıklansın
ve önümüz açılsın, bundan sonraki süreçte gereğini bizler zaten yaparız.
İlimize iş gücü yönünden bakıldığında, oldukça genç bir nüfusa sahip olduğumuz
görülmektedir. Nüfusumuzun %37’si 25 yaş altındadır. Nüfusumuzun %51’i 25-65 yaş
arasındadır ve biz bu genç nüfusu, bu kaliteli iş gücünü ayrı bir potansiyel olarak görüp,
işsizlik rakamları içinde anmaktan yana değiliz. Ordu, yatırım yapılabilir ve istihdam
yaratılabilir kent ol-mak durumundadır.
5 bin 952 Km2 yüz ölçümlü bu kentin ekolojik yapısı, doğal ve turistik değerleriyle çalışkan
ve girişimci insanları, uygun hamleyle kentini kalkındıracak ni-te-lik-te yatırımcılardır…
Buna da yürekten inanmaktayım.
Değerli misafirler
Kıymetli üyelerimiz
Ben biliyorum ki; geleceğin güçlü ve cazibe merkezi kenti Ordu’nun, inşası için, hepimizin
yapacak bir şeyleri ve bu harca katacakları değerleri vardır.
Sözlerime son vermeden önce bu ulvi gecenin ruhuna uygun olarak Yunus Emre’nin şu
şiirini sizlerle paylaşmak istiyorum.
42
Çiçeklerle hoş geçin, balı incitme gönül…
Bir küçük meyve için, dalı incitme gönül…
Başın olsa da yüksek, gözün enginde gerek,
Kibirle yürüyerek, yolu incitme gönül…
Mevla verince azma, geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma, külü incitme gönül…
Dokunur gayretine, karışma hikmetine
Sahibi hürmetine, kulu incitme gönül…
Sevmekten geri kalma, yapan ol, yıkan olma
Sevene diken olma, gülü incitme gönül…
Konuşmak bize mahsus, olsa da bir güzel süs,
Ya hayır de, ya da sus, dili incitme gönül…
Bu duygu ve düşüncelerimle sözlerime burada söz verirken, beni dinleme sabrını ve
nezaketini gösterdiğiniz için sizlere teşekkür ediyor, Allah tuttuğunuz oruçları kabul etsin
diyor, birlik ve beraberliğimizin ilelebet devamını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
Allah yar ve yardımcınız olsun.
43
Tüm üyelerimiz düzenli olarak ziyaret edilmiş, öneri, şikâyet ve memnuniyetleri bizzat
kendilerinden alınmıştır.2015 yılında ilçelerdeki üyelerimiz toplamda 41 kere Yönetim
Kurulu Başkanımız tarafından ziyaret edilmiştir.
OTB HABER Dergisi, posta yoluyla değil bizzat elden, üyenin iş yerinde teslim edilmiş
ve dergiye dair görüşler, öneriler ve eleştiriler bizzat alınmıştır.
Personeller arasında oluşturulan “çalışma
yükseltilmesi hedefiyle çalışılmaktadır.
grupları”
ile
üye
memnuniyetinin
Yönetim Kurulu Başkanımız, üyelerimizin tamamının resmi kurum ya da
kuruluşlardaki iş ve işlemlerinde, sorunların aşılması ve sürecin daha hızlı işlemesi için
destek olmakta, lobicilik yapmaktadır. Tüm üyeler bu yaklaşım tarzını bilmektedir.
Borsamız giriş katına kurulmuş olan “İlk Karşılama Kürsüsü” yle üyelerimiz borsaya
geldiklerinde hemen muhatap bulurlar ve taleplerine göre ilgili birimlere hemen
yönlendirilirler.
Borsamıza telefonla ulaşılmak istendiğinde “Telesekreter” yerine direkt, canlı olarak
karşılanmakta ve bu şekilde “yönlendirme” stresi ve zaman kaybı önlenmektedir.
Üye İlişkileri Politikası kapsamında “Üye Memnuniyet Sistemi” ve “Öneri, Şikâyet ve
Memnuniyet Sistemi” kurulmuş ve etkin olarak işletilmektedir.
Üye Memnuniyeti Sistem’nin amacı;
“Zorunlu Üyelik, Gönüllü Hizmet” anlayışının bir gereği olarak üye odaklı hizmetle, üye
memnuniyetinin maksimize edilmesi ve yakalanan seviyenin sürdürülebilirliğini tesis
etmek.
Olarak tanımlanmıştır.
Üye Memnuniyet Sistemi’ nin gereği olarak yılda 1 defa “Üye Memnuniyet Anketi”
düzenlenmekte olup;2015 yılında üyelerimizin genel memnuniyet oranı %97 olarak
ölçülmüştür. Bu oran 2014 yılında %80 olarak ölçülmüştü.
Öneri, Şikâyet ve Memnuniyet Sistemi’nin amacı;
“Bu talimatın amacı; üyelerimiz başta olmak üzere, ziyaretçi, hizmet alan ve personelden
gelecek her türlü öneri, şikâyet ve memnuniyeti kayıt altına alarak takibini yapmaktır.”
Olarak tanımlanmıştır.
Sistemin gereği olarak üyelerimizin Öneri, Şikâyet ve Memnuniyetleri alınmakta yazılı
hale getirilmekte ve takip edilmektedir. Şikâyetlere konu uygunsuzlukların giderilmesi
hususunda süreç başlatılmakta, süreç sorumlusu tanımlanmakta ve uygunsuzluk
kapatılana kadar süreç işletilmektedir.
44
YILLAR
2013
2014
2015
ÖNERİ
MEMNUNİYET
4
5
6
3
6
2
ŞİKÂYET
1
2
2015 yılında OTB Haber’de “Bir İlçe Bir Üye” başlığı altında bir üyemiz özelinde o
üyemizin ticaret yaptığı ülkeyi tanıtmaya başladık ve bu seri 2016 yılında da devam
edecektir.
1.8 Kalite
Ordu Ticaret Borsası TSE tarafından TS EN ISO 9001 Kalite Yönetim Belgeli ve TOBB
Akreditasyon Sistemine dâhil bir kurumdur.
Kalite Süreçlerimiz;
-
Tescil Süreci
Satınalma Süreci
Görüş Oluşturma Süreci
2015 yılı kalite hedeflerimiz;
1- MÜŞTERİ MEMNUNİYET ORANININ %80’İN ALTINA DÜŞÜRÜLMEMESİ
2- MÜŞTERİ ŞİKÂYET SAYISININ EN FAZLA 10 OLMAMASI
3- İLÇELERDEKİ ÜYELERİMİZ AYDA 1 KEZ ZİYARET EDİLMELERİ VE BU
ZİYARETLERLE HİZMETİN ÜYELERİMİZİN AYAKLARINA KADAR GÖTÜRÜLMESİ
4- ÜST YÖNETİMİN EN AZ 3 DEFA ÜYE ZİYARETLERİNE BULUNMASINA
45
5- TÜM ÜYELERİMİZİ KAPSAYACAK ŞEKİLDE 1 TANE YEMEKLİ TOPLANTI
YAPILMASINA
6- ÜYE AİDATI TAHSİLATIMIZIN %80’İN ALTINA DÜŞMEMESİ
7- BAŞARIYLA SONUÇLANMIŞ EN AZ 3 LOBİCİLİK FAALİYETİ YAPILMASIN
8- MECLİS ÜYELERİNİ KAPSAYACAK 1 YURTDIŞI GEZİSİ YAPMAK
9- UYGUN OLMAYAN HİZMET SAYISININ EN FAZLA 10 OLMASI
Yıllık hedeflerin gerçekleştirilme genel oranı %85 olarak ölçülmüştür.
-
Müşteri Memnuniyeti anketi sonuçlarına göre 2015 yılında üyelerimizin genel
memnuniyet oranı %97 olarak ölçülmüş ve hedef %100 tutturulmuştur.
-
2015 yılında üyelerimizden aldığımız şikâyet sayısı 2’dir.En fazla 10 olarak
belirlenmiş olan şikâyet sayısında hedef %100 tutturtulmuştur.
-
İlçelerimizdeki üyelerimiz ayda 1 defa Tescil Müdürü ve yanında 1
personelimizle birlikte ziyaret edilmiş, tescil hizmeti ayaklarına götürülmüşken,
öneri ve şikâyetler bizzat alınmış OTB HABER dergisi elden dağıtılmıştır.
Ayrıca, Yönetim Kurulu Başkanımız da Yönetim Kurulu Kararlarıyla yapılan
planlamalar doğrultusunda 41 defa üye ziyaretleri gerçekleştirmiştir. Hedef
%100 tutturulmuştur.
-
Ramazan ayında iftar saatine de denk gelecek şekilde tüm üyeleri kapsayan bir
istişare toplantısı gerçekleştirilmiş ve hedef %100 tutturulmuştur.
-
Üye aidatları tahsilat
tutturulmuştur.
-
Başarıyla sonuçlanacak 3 lobicilik faaliyeti hedef olarak konulmuş ancak 2 tane
gerçekleştirilebilmiştir. Hedef %67 oranında tutturulmuştur.
-
Yurtdışı gezisi gerçekleşmemiş bu manada hedef tutuşturulamamıştır.
-
Uygun olmayan hizmet sayısı 1 tane olup uygunsuzluk kapatılmış ve hedefin
tutturulma oranı %100 olarak ölçülmüştür.
oranı
%80
olarak
gerçekleşmiş
hedef
%100
Kalite Yönetim Sistemi ve Akreditasyon Sistemi kapsamında yılda 1 defa “Yönetim
Gözden Geçirme Toplantısı” yapılarak sistem tüm hatlarıyla gözden geçirilir, varsa
uygunsuzluklar tespit edilir ve uygunsuzlukların giderilmesi için süreç başlatılıp, süreç
sorumluları tayin edilerek uygunsuzluklar kapatılır.
Kurumumuz Kalite Yönetim Sistemi ve Akreditasyon Sistemi kapsamında dış
denetimlerden geçmektedir. TSE tarafından her yıl yerinde denetim yapılırken TOBB
tarafından Öz değerlendirme raporu ve Belge Yenileme Denetimi şeklinde denetimler
yapılmaktadır.
46
Borsamız personelleri arasından 4 İç Tetkikçi bulunup, yılda 1 defa da İç Tetkik
yapılmaktadır. İç Tetkik sonuçları Yönetim Gözden Geçirme Toplantıları, Personel
Toplantıları, Akreditasyon İzleme Komitesi Toplantısı ve Yönetim Kurulu
Toplantılarında gündem maddesi olarak görüşülmektedir. İç Tetkikler bir plan
dâhilinde gerçekleştirilir.
2014 yılında 2 İç tetkik gerçekleştirilmiş olup; bu 2 İç Tetkikte 2’si Önleyici 11’i
Düzeltici olmak üzere toplam 13 tane Düzeltici ve Önleyici Faaliyet gerçekleştirilmiştir.
Tespit edilen uygunsuzlukların tamamının da kapatıldığı anlaşılmıştır.
Kalite Yönetim Sistemimizi yıl da en az 1 defa diğer oda ve borsalarla kıyaslamaktayız.
47
2. TEMEL HİZMETLER
2.1 İletişim Ağı
Borsamız iletişim ağı Kalite Yönetim Sisteminde tanımlanmış olan “Haberleşme(İletişim)
Planı” ile sistemde tanımlanmıştır.
TÜRÜ
DUYURU ŞEKLİ
web
OTB
OTB
Sitesi
Dergi Bülten
EMail
Tlf.
Fax
SMS
Posta
Kargo
İlan
Elden
Panosu
Teslim
Meclis Toplantı Duyurusu
Yönetim Kurulu Toplantısı Duyurusu
Personel Toplantısı Duyurusu
Toplantı-Organizasyon Duyurusu
Eğitim -Seminer Duyurusu
Üye Bilgilendirme
Faaliyet Duyuruları
Üye Bilgileri
Özel Gün Duyurusu(Cenaze-Düğün)
İstatistikler ve Raporlar
İç Duyurular
Sektörel Duyurular
Kanun ve Yönetmelik Duyurusu
Sosyal Etkinlik Duyurusu
İletişim ağı kapsamında yapılan duyurular ölçülmekte ve analiz edilebilmektedir.
2015 yılında;








52 Yönetim Kurulu Toplantısı Yapılmıştır
14 Meclis Toplantısı Yapılmıştır
12 Hesapları İnceleme Komisyonu Toplantısı Yapılmıştır
4 Akreditasyon İzleme Komitesi Toplantısı Yapılmıştır
12 Personel Toplantısı Yapılmıştır
82 Kısa SMS ile Üye Bilgilendirmesi Yapılmıştır
Daha Önceki yıllarda yapılmış olan araştırma ve yazılan raporlar güncel
tutulmuştur.
14 Başlıkta İstatistiki Veri Oluşturulmuştur
Borsamızın Stratejik Plandan üretilmiş “Yıllık Faaliyet Planı” mevcut olup;2015 yılı için
üretilmiş olan Yıllık Faaliyet Raporu web sitemizde de yayınlanmaktadır.
Üyelerimize yönelik, kentimize yönelik, sektörel araştırmalar yapılmakta, bu
araştırmalar ve raporlar OTB HABER Dergisinde ve web sitemizde yayınlanmaktadır.
48
Şifahi
Basın
1- TARIMSAL YENİLİK VE BİLGİ SİSTEMİ
(OTB HABER’İN 6.SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR-Yönetim Kurulu Başkanımız
konuşma olarak haziruna sunmuştur)
Ordu deyince ve Ordu Ticaret Borsası deyince akla ilk ve tek gelen şey fındıktır. Bizler,
ticaret erbapları olarak ve ticaret erbaplarının öz örgütü olarak fındığı dalından sofraya
kadar her aşamasında önemsiyoruz. Bu önemsememizin bir çıktısı olarak da, fındıkta
yaşanan sorunları ayrı başlıklarda ama aynı sayfalarda ele alıp çözüm önerileri ortaya
koymaya çalışıyoruz.
Fındıktaki sorunları/çözüm önerilerini, görüş ve tespitleri dile getirirken üçayak üzerine
bir kurgu oluşturulması gerektiğini düşünüyorum.
1- Üretim
2- Pazarlama
3- Yapısal
Fındıktan bahsederken bir sistematik içerisinde davranmak durumundayız. Fındık,
tabir yerindeyse “bizim, üretim ve ticaretinde lider” olduğumuz bir ürün olup; üretim ve
pazarlama ağında, stratejik bir öneme haizdir.
Bilindiğimiz gibi fındıkta uzun yıllar “Arz Fazlası” konuşuldu.
Arz fazlasının konuşulduğu yıllarda bile, 1 kilo fındığımızın bu durumdan dolayı zayi
olduğuna tanık olunmadığı gibi her an satılabilme ve paraya dönebilme likiditesi her
zaman muhafaza olunmuştur. Dün de bu gün de, fındık, ülkemizde ve dünyanın her
yerinde hemen paraya çevrilebilen, likiditesi yüksek bir zirai emtiadır. Bu özelliği sahip
ürün sayısı oldukça azdır.
Aradan geçen yıllarda dünya fındık üretimi dünya fındık tüketimini karşılayamayacak
bir noktaya evrilmiştir ki; artık “arz noksanı” kavramından bahsedilmektedir.
Arz noksanı kavramı, ilk algı itibariyle; ürün fiyatının yükseleceği ve buna bağlı olarak
da refah seviyesinin artacağı yorumunu akla getirebilir.
Şu bir gerecektir ki; üretim ve ticaret kâr elde etmek için yapılır. O halde, ticari
faaliyete konu ürünün durum tespitinin yapılması ve kârlılığa etkisinin ölçülüp analiz
edilmesi son derece doğaldır. Bu algı içerisinde “arz noksanlığı” kavramının kârlılığa
etkisini, orta ve uzun vadede doğru analiz etmek gerekir.
Fındıkta yaşanan arz noksanının sebebi, talepte meydana gelen artış mıdır?
Elimizdeki veriler, dünya fındık tüketiminin arttığı yönünde keskin bir trend izlediğini
göstermiyor. Dünya fındık tüketimi ya da Türkiye’nin fındık ihracat miktarı nispi
olarak artmış olsa da, bu artışın bir “arz noksanı” noktasını ortaya çıkartmayacağı da
muhakkaktır.
49
Arz noksanına konu gelişme; doğal şartlardır.
Doğal şartlara bağlı olarak fındık mahsulü zarar görmekte ve bu durum karşısında elde
edilen ürün, mevcut talebi bile karşılamaya yetememektedir. Doğal şartlardan
mütevellit, talep, arzdan daha fazlaymış gibi sanal bir algı ortaya çıkmakta ve klasik
arz-talep kanununun gereği tecelli etmekte, kısa vadede fiyatlar genel seviyesi
yükselmektedir.
Kısa vadede fiyatlar genel seviyesinin yükselmesinin kârlılığa aynı oranda yansıyacağını
beklemek de bir diğer ciddi yanılgıdır. Keza, hem üretim hem de pazarlama aşamasında
maliyetler yüksektir. Ürünün az olduğu dönemlerde, ürünün birim fiyatı yükselse de,
girdi maliyetleri de o oranda yükselmektedir.
O halde;

Birim alandan alınacak verimi yükseltecek ve maliyetleri minimize edecek üretim
tekniklerine ihtiyaç vardır. Bilimsel üretim tekniklerinin kullanılmasının en
temel kriteri işletme büyüklüğüdür. Fındık arazileri, miras yoluyla bölünmüş,
tabir yerindeyse “saksı kadar” toprak parçalarında, ilkel yöntemlerle, kalite ve
verimlilik gibi esaslar kollanmadan “laf olsun” diye üretim yapılmaktadır.

Bu gün, “Tarım İşletmeciliği” “Sözleşmeli Tarım” gibi kavramları konuşmak ve
bu süreçleri örgütlemek durumundayız.

Tarım İşletmeciliğinin bir müştemilatı olarak “üretici kooperatifleri” öne
çıkartılmalı ve önemsenmelidir. AB ülkelerindeki üretici kooperatiflerinin
örgütlenme ve işletilme prensipleriyle şekilleri incelenmeli, bir model olarak
ülkemizde uygulanabilirliği konuşulmalıdır.

Fındık tarımının tamamen doğal şartların insiyatifine bırakılmış olması rantabl
değildir. İnsanoğlunu doğada güçlü kılan özelliği doğaya karşı dirençli tutumu ve
doğayı dize getirebilmiş olmasıdır. Bu süreçte insan doğasındaki o direnci
bilimsel metotlarla harmanlayıp, fındık tarımını salt doğal şartlara
bağımlılığından kurtarmak durumundayız.

Bir ürünün fiyatının sadece arzdaki dalgalanmaya bağlanmış olması
sürdürülebilir değildir. Fındık çok olunca fiyat düşer, az olunca yükselir! Bu
klişeden kurtulunmadığı sürece fındığın sorunları kasıp kavurmaya devam
edecektir. Bu sürecin rantabl yönetilmesi için etkin bir “Stok Kontrol Sistemi”
hayata geçirilmelidir. Lisanslı Depoculukla bu yönde bir adım atılmış olsa da, ilk
ve pilot uygulamalar pek başarılı olamamıştır. Stok Kontrol Sistemi’nin hangi
temel ilkelere dayanacağı türünden usul ve esaslar, tüm kesimlerin
mutabakatıyla belirlenmelidir.
50

Fındık sektörüne ait tüm uygulamalar ve bu uygulamalara dair mevzuatlar
dağınık ve ikincildir. Bu durumun ortadan kaldırılması ve sektörün her yönüyle
bir araya getirilmesi adına külliyatlı bir “Fındık Kanunu” ndan bahsedilmesinin
de zamanı gelmiştir. Oluşturulacak fındık kanunu, sektördeki bir kanadın eseri
ya da talebi olmaktan çıkartılmalı, tüm sektör temsilcilerinin bir araya gelerek
ortaya koyacakları irade ve mutabakatla hazırlanmalıdır.
Bizler, artık “ezber bozma” zamanı geldi diye düşünüyoruz.
Yıllardır, Ordu’nun makûs talihli bir kent olduğundan bahsedilerek bu kentin
insanlarının, doğdukları yerleri terk etmelerinin hızlandırılması noktasında, adeta algı
yönlendirmesi yapıldı. Fındık gibi bir değere sahibiz, onun, bilimsel esaslarla, yüksek
kalitede ve verimlilikte, tarım işletmeciliği örgütlenmesiyle üretilip, modern tarım
uygulamalarıyla maliyetleri minimize ederek kooperatif örgütlülüğü içinde satılıp da
kıymetlendirilmesi ciheti hiç dillendirilmedi. Hep sorunlardan ve fındık ticaretinin kâr
marjının düşüklüğünden bahsedildi. Oysa, tehditler aynı zamanda fırsatları da içinde
barındırmaktadır. O nedenledir ki; Türkiye ve Ordu, fındık özelinde ve genel olarak her
alanda artık tehditleri değil fırsatları konuşmak, fırsatların üzerine gitmek zorundadır.
Bizler, kurum olarak, bu algı içerisinde hizmet verme vizyonunu taşıyoruz.
Tüm değerlendirmelerimizde ve analizlerimizde öncelikle fırsatlarımızdan bahsederek,
bu kentin, makûs olarak tanımlanan talihini tersine çevirecek algı yönlendirmesi
yapmaya namzediz, sizleri de bizimle olmaya davet ediyoruz.
Beni dinleme sabrını gösterdiğiniz için teşekkür eder, hepinize ayrı ayrı saygılar
sunarım.
2- ENFLASYON NEDİR?
(OTB HABER’in 7.Sayısında Yayınlanmıştır)
ENFLASYON NEDİR?
51
1. Enflasyonun Tanımı:
Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve hızlı olarak yükselmesi olarak
tanımlanabilir. Enflasyon, fiyatlar genel düzeyindeki devamlı bir artış sürecinin yanında
paranın değerindeki sürekli bir düşmeyi de ifade eder. Enflasyon ekonominin ciddi bir
sorunu olarak ortaya çıkar. Enflasyon ekonominin sorunlarının artmasına ve
ekonominin bozulmasına neden olabilir.
Ortaya çıkışına neden olan etkenler göz önüne alındığında enflasyon, talep enflasyonu,
ve maliyet enflasyonu diye ikiye ayrılır.
- Talep Enflasyonu: Üretilen mal ve hizmetler, tüketici talebini karşılayamadığı zaman
talep artışından dolayı fiyatlar artar. Talep enflasyonu üretimi artırıcı tedbirler veya
toplam talebi azaltıcı tedbirler alınarak çözümlenebilir.
- Maliyet enflasyonu: Herhangi bir nedenle üretimde kullanılan kaynakların fiyat
artışları üretim maliyetlerinin yükselmesine, maliyetlerin artması ürün fiyatlarında
artışa neden olacaktır. Fiyat artışları toplam talebin azalmasına neden olacaktır. Talep
düşüşü piyasalarda durgunluğa neden olur. Enflasyon ile ekonomik durgunluğun aynı
anda yaşanmasına stagflasyon denilmektedir. Maliyet enflasyonu genellikle ithalatı
yüksek ülkelerde görülür.
2. Enflasyonun Nedenleri:
Ekonomilerde enflasyon istenmeyen bir olgudur. Kaynakları kıt olan ve nüfusu fazla
olan ülkelerde daha fazla görülmektedir. Çünkü kıt olan kaynakların daha fazla
tüketiciye paylaştırılması önemli bir sorundur. Enflasyonla mücadelede başarı
sağlayabilmek için, enflasyonun nedenlerini bilmek yerinde olacaktır. Enflasyonun
nedenleri olarak;
- Ülkeye karşılıksız olarak dış piyasalardan giren para, altın, döviz miktarının artması,
- Ülkedeki toplam harcamaların toplam gelirlerden daha fazla olması,
- Üretim miktarının çeşitli nedenlerle azalması,
- Üretim faktörlerinin fiyatlarındaki artışların fazla olması,
- Tedavüldeki para arzının artması,
- Teknolojik yenilikler, yapısal bozukluklar veya yetersizlikler sayılabilir.
52
3. Enflasyonu Sonuçları:
3.1 Enflasyonun Ekonomik Sonuçları: Hızlı fiyat artışları üreticiyi elde edeceği kârdan,
tüketiciyi ise ihtiyaçlarını karşılamaktan mahrum etmektedir. Üretim faaliyetine
katılan tüketicinin geliri düşerken, alacağı mal fiyatları artmaktadır. Enflasyonun
sonuçlarını şöyle sıralayabiliriz.
- Üretim yapmak cazibesini yitirir. Üreticiler ellerindeki fazla nakiti kolay para
kazanmak amacıyla emlak, altın veya dövize yatırırlar. Bu da finansal piyasalarda
dalgalanmaya yol açar.
- Paradan kaçış ve mala hücum olduğundan üretim, iç tüketime bile cevap veremeyeceği
için ihracat gelirleri düşer.
- Bütçe açığı daha fazla artacağında giderleri karşılamak için dış borçlanma artar.
3.2 Enflasyonun Sosyal Sonuçları:
- Refah düzeyi gittikçe düşer.
- Maaş ve ücretlerdeki artış yapılmaz.
- Bunların sonucu olarak toplumda gelir dağılımı bozulmakta, eşitlik ve sosyal adaletten
uzak, huzursuz ve sağlıksız bir toplum oluşmaktadır.
4. Enflasyonla Mücadele Yolları:
Enflasyonu önleyebilmek için öncelikle enflasyona neden olan yapısal sorunların
çözülmesi gerekmektedir. Bunun için devletin, firmaların ve tüketicilerin üzerlerine
düşen görevleri yerine getirmeleri gerekmektedir.
Devletin görevleri:
- Gelirler ve giderleri arasındaki fark fazla olmamalıdır.
- Uygun para politikası izlenmelidir.
- Devlet kuruluşlarının zararları hazineden karşılanmamalıdır.
- Gereksiz personel çalıştırılmamalıdır.
- Döviz dar boğazına düşülmemeli, ihracatı artırmak amacıyla devalüasyona
gidilmemelidir.
- Devlet harcamaları gereksiz artırılmamalıdır.
53
3- ZİRAİ DONUN TARIMSAL ÜRETİME OLUMSUZ ETKİLERİYLE
MÜCADELE YÖNTEMLERİ NEDİR VE NASIL OLMALIDIR?
VE
FINDIK
Borsamız tarafından kaleme alınan “Zirai Donun Tarımsal Üretime Olumsuz Etkileriyle
Mücadele Yöntemleri Nedir ve Nasıl Olmalıdır ve Fındık” konulu çalışma “Paydaş
Toplantısı” algısıyla yaygınlaştırılmış ve paydaşlarımız olan Ordu Üniversitesi, Ziraat
Odaları, Ticaret ve Sanayi Odası, Üretici Birlikleri, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl ve İlçe
Müdürlükleri ile borsamız meclis üyelerinin katılımıyla 24.03.2015 tarihinde bir toplantı
organize edildi.
Borsamız toplantı salonunda gerçekleştirilen toplantıda, borsamıza ait çalışma, Yönetim
kurulu Başkanımız Ziver KAHRAMAN’ın sunumuyla haziruna anlatıldı.
Söz konusu tarihte ilimizde bulunan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim
Kurulu Üyesi Sayın Salih Zeki MURZİOĞLU da toplantımızı şereflendirdiler.
Yönetim Kurulu Başkanımızı tarafından sunumu yapılan çalışmamızın tam metni şu
şekildedir.
İnsanlık var olduğu günden beri, insanla doğanın mücadelesi hep var olmuştur. Bu çetin
mücadelede insanoğlu galip geldikçe, bu galibiyetin alternatif maliyeti de, doğa tarafından
başka sorunlar ortaya çıkartılması şeklinde olmuştur. Ne doğa vaz geçmiştir mücadeleden
ne de insanoğlu!
“Küresel Isınma “ olarak tabir ettiğimiz iklim değişikliğinin temelinde insanla doğa
arasındaki mücadele yatmaktadır. Daha doğrusu, insanın doğa karşısındaki mutlak
galibiyetinin alternatif maliyeti ve yeni nesil sorunun adıdır küresel ısınma.
Teknolojik gelişmeler baş döndürücü bir hızla hayatımızı şekillendirse de, insanın toprakla
yani tarımla olan bağını ortadan kaldıramamaktadır. İnsanın toprakla olan kopmaz
bağının esasını elbette gıdaya olan şartsız bağımlılığı oluşturmaktadır. Teknolojik
imkânlarla birçok şey elde edilebilse de, temel gıdalar direkt olarak toprak varlığını ve
toprak-insan ilişkisini gerekli kılmaktadır. ”Emek” ve “Toprak” halen dahi üretim
faktörlerinin en önemli unsurları olmaya devam etmektedir.
Feodal dönemlerde olduğu üzere, toprakla insan ilişkisi geleneksel ve mutlak tarımsal
faaliyetle sınırlı değildir. Endüstri devrimi ardından endüstriyel üretim gündeme gelmiş ve
ürüne katma değer kazandırılarak kârlılığın yükseltilmesi hedeflenmiştir. Bu anlamda
tarımsal üretim daha anlam kazanmış, ürünün natürel olarak tüketilmesinin dışına
çıkılmış, Ar-Ge faaliyetleriyle üretim çeşitliliğine gidilmiş. Artık, yüksek katma değere
sahip pazar için üretim süreci hâkimdir.
Bu genel durum içerisinde tarımsal ürünlerin arzındaki bollaşma ya da daralma salt çiftçi
gelirine etki eden bir faktör değil, endüstriyel üretime de etki eden stratejik bir faktör haline
gelmiştir.
54
Doğa olayları olan “don “ve “kuraklık” küresel ısınmanın etkisiyle artık tarımsal üretim
arzında ciddi daralmalara neden olmaktadır. Bu durumun tarımsal kökenli gıda
maddelerinin raf fiyatlarını direkt etkilemesi bir yana, endüstriyel üretimi de olumsuz etkisi
söz konusudur.
Tüm bunlar makroekonomik sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Öncelikle “maliyet
enflasyonu” na sebep olmaktadır ki, bu türden bir sebeple ortaya çıkacak enflasyonla
mücadele oldukça güçtür. Talep ya da Arz Enflasyonuyla mücadele daha somut olmakla
birlikte, Maliyet Enflasyonuyla mücadele sanıldığı kadar kolay olmamaktadır.
Şu bir gerçek ki; tarımsal üretim üzerindeki bu durum, zirai don vakaları, artık bir tesadüf
/ münferit afetler değil, rutine binmekte olan gerçeklerdir.
İnsanoğlunun doğayla süregelmekte olan amansız kapışmasında yeni bir sayfa açılmalıdır
diye düşünüyoruz. Tarımsal üretimden ve tarımsal üretime dayalı endüstriyel üretimden
vazgeçilmeyeceğine göre, don ve kuraklık gibi doğa olaylarına karşı bilimsel yöntemlerle
mücadele edilmesi kaçınılmaz ve tek çaredir.
Tarımsal üretimden kaynaklanan endüstriyel ve makroekonomik krizlerin çözüm noktası
da, elbette sorunun yaşandığı yer olacaktır. Ürün tarladayken/bahçedeyken zarar
görüyorsa, bu zararı o noktada engelleyecek/ortadan kaldıracak metotlar saptanmak
durumundadır.
Tarımsal üretimde, geleneksel olarak kaderci bir yapı hâkimdir. Bu durum fındıkta daha
da baskındır, işte bu algı, doğa olaylarına karşı ürünü koruyacak metotların saptanmasına
engel teşkil etmektedir. Öncelikle bu algının ortadan kaldırılması ve fındıkta meydana
gelen don ve kuraklığa dayalı ürün kayıplarının, bilimsel yöntemlerle mücadele ederek en
aza indirilebileceği şeklinde bir farkındaklık yaratılmalıdır.
Ordu Ticaret Borsası tarafından kaleme alınmış olan elinizdeki bu çalışma, bir proje
olmayıp, bu konuda “bir fikri” teşkil etmekte ve doğa olaylarına karşı ürünü koruyacak
metotların sorgulanması, hayata geçirilmesi hususunda bakış açısı ortaya koymayı
amaçlamaktadır.
Ordu Ticaret Borsası olarak, fındık gibi bir ürünün bu ülke için nimet olduğu
kanaatindeyiz. Fındık bölgemizin ” mutlak üstünlüğü” olup, elimizde bu denli kıymeti bir
emtia varken alternatif arayışlarının zaman kaybı olacağı/olduğu kanaatindeyiz.
Alternatifler aramak yerine mevcudu muhafaza etmenin ve daha da kıymetlendirmenin
yolları aranmalıdır.
55
Zirai Don ve Korunma Yöntemleri
Fındıkta uzun yıllar “arz fazlası” ndan bahsedilip, bu durum en büyük sorun olarak
algılandı ve dikim alanlarının sınırlandırılması, fındık söküm destekleri gibi
uygulamalarla arz fazlasıyla mücadele yöntemleri benimsendi. 2000’li yıllarla başlayan
“Tarımda Transformasyon Politikalarının” bir sonucu olarak, kırsal kesimden kentlere
göç hali ve küresel ısınmanın etkisini iyice hissettirmesiyle “arz fazlası ezberi de bozuldu”
ve artık “arz noksanı” gibi bir durum ortaya çıkarken, fındık fiyatı da, hayal dahi
edilemeyecek rakamlara yükselmiştir. Şu bir gerçek ki; fındık sektöründe, halen,
sistemsizliğin sistem olduğu kaos hali hakimdir.
Arz fazlasını arz noksanına çeviren esas etken “zirai don” dur. Mevcut fındık
bahçelerindeki çeşitler, küresel ısınmayla değişime uğrayan iklim şartlarına intibak
edememekte ve sonuç, ürün kaybı olmaktadır.
İnsan ve doğa arasındaki kadim mücadele kültüründen feyiz alınarak, fındığın, zirai
dondan olumsuz etkilenmesini engellemek adına aşağıda öne sürdüğümüz
görüşlerimizin geçerliliği elbette bilimsel destek istemektedir. Bu noktada, fındıkla ilgili
bilimsel kurumlar başta olmak üzere, üniversitelerimizin ilgili bölümleri, TUBİTAK
gibi üst düzey bilimsel kurumlarla, sivil toplum örgütlerinin el ele vererek ortaya
koyacakları projeler ve eylem birliktelikleri önem arz etmektedir.
Sektör-Üniversite işbirliği, hemen şimdi!
56

Soğuk hava akışını engelleyecek yöntemlerle fındık bahçelerinin korunması
mümkün müdür? Örneğin, bahçelerin yüksek ve yaprak dökmeyen ağaçlarla,
çalı formatındaki bitkilerle ve/veya duvarlarla, çevrelenip, soğuk hava akışına
sebep sirkülasyonun kesintiye uğratılmasının zirai donun olumsuz etkisini
azaltmadaki rolü ne olabilir? Yüksek bölgelerden alçak bölgelere doğru akan
soğuk havanın yapay ve doğal engellerle önünün kesilmesi, zirai donla mücadele
yöntemlerinden biri olabilir mi?(Doğal engeller; ağaç sıraları, çalılar, bodur
ağaçlar ve asma bitkiler. Yapay engeller; binalar, tahta ve beton duvarlar/perdeler
vs.)

Güneşlenme ve ısıma sürecinde “bakı” nın etkili olduğu bilinmektedir. Buna
göre; kuzey yarım kürede güneye bakan arazilerin, güney yarım kürede de,
kuzeye bakan arazilerin daha fazla güneş alarak ısındığı bilinmektedir. Bu
coğrafik durum göz önünde bulundurularak, yeni tahsis edilecek fındık
bahçelerinin bakılarının güneye dönük olması ya da güneye bakan bahçeler için
hususi bir metot geliştirilmesi doğru bir tercih olur mu? Bakı durumuna göre
zirai donla mücadele metotları farklılık arz edecek midir?

Zirai dondan “en çok etkilenen” ve “en az etkilenen” bölgeler ile ürün desenlerini
gösterir birçok çalışma ve envanter mevcut olduğu bilinmektedir. Ancak 2014
yılında yaşanan zirai don felaketi ile tüm ezberler bozulmuştur. Malatya’da
kayısı, Karadeniz’de fındık, Kırşehir’de ceviz, Aydın’da incir, yurdun 67 ilinde
zirai don vakası yaşandı ve %90’lara varan nispetlerde ürün kaybı oldu. Küresel
57
ısınmanın etkisinin tahmin edilenden daha fazla olduğu göz önünde tutularak,
bilimsel esaslara dayalı daha geçerli tespit ve envanterler tutulmalıdır.

Doğa olaylarıyla etkin mücadele için topoğrafik ve klimatolojik dataların doğru
ve bilimsel olması gerekmektedir. Bu anlamda, fındık üretim alanlarına dair
topoğrafik ve klimatolojik haritaların bilimsel esaslarla hazırlanması icap
etmektedir. Şayet bu türden haritalar mevcutsa etkin olarak kullanımına ve
anlaşılmasına ilişkin unsurlar öne çıkartılmalıdır.

Fındık bahçelerinin bir coğrafik bölgeyi kapsadığı ve yüksek eğimli, sarp
arazilerde yoğunlaştığı dikkate alınırsa, zirai dona karşı dayanıklılığı artıracak,
erken uyanmayı geciktirecek ve/veya ürünü, yaprağı koruyacak kimyasallar ve
bitki hormonları kullanılmasının en rantabl yöntem olduğu görülmektedir. Bu
gün piyasada zirai dona karşı bitkiyi koruma özelliği olduğu iddia edilen ve
antifriz etkisi içeren zirai ilaçların satıldığı bilinmektedir. Bu türden kimyasallar,
iddia edildiği üzere antifriz etkisi yaparak bitkiyi koruyabilmekte midir? Ya da
ürünün kalitesine olumsuz etki edecek biçimde kimyasal kalıntı bırakmayacak
şekilde bu türden kimyasalların geliştirilmesi ve fındık bahçelerine uygulanması
mümkün müdür? Bu konuda bilimsel bir çalışma ve /veya uygulama var mıdır?
Tüm bu sorulardan kinaye, bu alanda yoğunlaşılması ve bilimsel dayanağı
bulunan çıktıların elde edilerek fındık bahçelerinde uygulanması hayati önem
taşımaktadır.

Ürünün erkenci bahara kanıp da, yaprak, çiçek ve meyve açmasını engellemek
için bitki diplerine buz kalıpları gömülerek, bitki köklerinin üşütülerek
uyutulması türünden uygulamaların mevcut olduğu bilinmektedir, ancak,
yukarıda da bahsettiğimiz üzere, fındık bahçelerinin Hopa’dan başlayıp da,
İstanbul’a kadar bir coğrafik bölgeye yayılmış olması, sarp ve dik yamaçlarda
yoğunlaşması köklerin üşütülerek erkenciliğin engellenmesini zorlaştırmaktadır.
Ancak, bu uygulamadan feyz alınarak, köklerin üşütülmesini ya da uyutulmasını
sağalacak ve bitki kalitesini bozmayacak kimyasal alternatifler üzerine bilimsel
çalışmalara ihtiyaç vardır.

Aynı bahçe içerisinde farklı çeşitlerin bir arada bulunması zirai donla
mücadelede homojen sonuçlar elde edilmesini engelleyebilir. Zirai donla
mücadele yöntemleri geliştirilirken, bu konuda Ar-Ge yapılırken, bahçelerdeki
farklı türler ve bu türlerin mukavemet düzeylerindeki farklılık dikkate
alınmalıdır.

Zirai donla, fındık bahçelerindeki toprağın yapısı arasında bir ilişki var mıdır?
Şayet bu türden bir ilişki varsa bu ilişkinin de net olarak ortaya konulması ve
toprak yapısına en uygun mücadele yönteminin saptanması icap etmektedir.
Geleneksel yöntemlerle üretim yapılması alışkanlığı, zirai donla mücadele
58
yöntemlerine de sirayet etmemelidir. Zirai donla bilimsel esaslarla mücadele
etme şeklindeki eylem süreci, geleneksel yöntemlerle üretim yapma klişesini
değiştirecek, bilimsel metotları öne çıkaracak bir sürecin de başlangıcı olabilecek
niteliktedir.

Fındık dikili arazilerde zemin toprağının sıkılığı ve/veya gevşekliği zirai don
olaylarının etkinliği konusunda bir faktör müdür? Köyden kente göçün bu denli
yoğun olmadığı ve kırsal nüfusun genel nüfus içindeki payının yüksek olduğu
dönemlerde, köylerde yaşayan insanların kendi namlarına hayvan beslemeleri ve
bu hayvanların da, mera olarak fındık bahçelerini kullanmaları ve gün boyu bu
bahçelerde dolanan hayvanlar sayesinde bahçelerin zemin toprakları daha
sıkıydı. Köylerin boşalmasıyla birlikte, fındık bahçelerinin de mera olarak
kullanımı son buldu. Artık, fındık bahçelerinin dibinde hayvanlar dolanmadığı
için toprak yapısının daha gevşekleşmesi gibi bir durum ortaya çıkmaktadır.
Toprağın gevşemiş olmasının zirai donun daha etkili olmasında bir payı var
mıdır? Şayet varsa, toprağın gevşekliğini ortadan kaldıracak önlemler üzerine de
metotlar geliştirmek gerekmektedir.

2004 yılında yaşanan zirai don olayından sonra özellikle ortaya çıkan bir yöntem
de; “suni sis” tir. Don olabilecek zamanlarda bahçelerde saman, oto lastiği vb.
yakılarak suni sis oluşturularak soğuk havanın fındık bahçelerinin üzerine
inmesi engellenmeye çalışılmaktadır. Bu yöntemin başarılı olduğu yönünde
söylentiler olduğu kadar, hiçbir etkisi olmadığı şeklinde görüşler de mevcuttur.
Şu halde, suni sis uygulamasının tam olarak etkinliğinin ne olduğu hususunda
bilimsel doneler ortaya konulmalı ve en etkin suni sis teknikleri ve uygulama
biçimleri belirlenmelidir. Fındık bahçesinin her hangi bir yerinde, her hangi bir
şekilde saman ya da oto lastiği yakılması bilinçsiz ve kendiliğindencidir. Şayet bu
uygulamaların bilimsel karşılığı varsa, bu, net olarak ortaya konulmalı, icabında
diğer zirai ekipmanlar gibi “suni sis üreten makinalar” da üretici portföyüne
dâhil edilmelidir.

Ürünleri zirai dondan korumanın bir diğer yöntemi de, “ürünü ısıtmak” tır.
Toksit özelliği olmayan protein köpükleriyle ürünün kaplanması şeklindeki
ısıtma yöntemlerinin uygulandığı bilinmektedir. Bu türden köpükler bitki
üzerinde uzun süre kalabildiğinden ürünü dondan etkin olarak
koruyabilmektedir. Bu uygulamanın fındık ürünü için geçerliliği hususu yine
bilimsel olarak ve maliyet- hâsıla ilişkisi çerçevesinde ele alınmalıdır.(MaliyetHâsıla ilişkisinden kastedilen; bu yöntemle yapılacak mücadelenin maliyetinin her
hâlükârda üründen elde edilecek hasıladan yüksek olması durumunda, mücadele
yönteminin kullanılmasının bir anlamı taşımadığı tespitidir)

Zirai don olayı, fındık ürününün, mukavemet gösteremeyeceği hava
kütlesine/yoğunluğuna maruz kalması demektir. Rüzgâr makineleri, fanlar,
daha da büyük düşünürsek, helikopterler vasıtasıyla “havanın karıştırılması“
59
neticesinde zirai dona mahal verecek hava kütlesinin konsantrasyonunun
bozulması suretiyle zirai donun etkisi azaltılabilir mi? Bunun mümkün olması
durumunda, yine, yöntem ve maliyet-hâsıla ilişkisi ortaya konularak rantabilite
analizi yapılmalıdır.
SONUÇ:
Zirai don vakalarıyla ürün kaybı, artık, rutin afetler haline gelmiştir.
2014 mahsul yılında Ordu ili için tam 9 ilçede “sıfır rekolte” söz konusu olmuştur ve
bunun, takip eden yıllarda devam etmeyeceği yönünde bir garanti yoktur.
Doğa olaylarına teslim olup da, rızkımıza dair mücadeleci olmamak insan doğasına da
aykırıdır.
Zirai don olayına karşı mücadele şekillerinin lokal kaldığı ve bilimsel literatürle henüz
desteklenmemiş olduğu görülmekte/bilinmektedir. Lokal bazdaki bu türden mücadele
yöntemleriyle, yukarıda çeşitlendirdiğimiz mücadele şekillerinin bilimsel esaslarla test
edilip, bir an önce hayata geçirilmesi, tüm önceliklerin önüne geçmiş bulunmaktadır.
Tüm bunlar kadar, üretici eğitimi de önemlidir. Etkin mücadele, inanan ve
bilinçlendirilmiş üretici kitlesiyle mümkündür.
Fındık, çok ve hep kazandıran, likiditesi yüksek bir üründür. Bu yönünden mütevellit,
bilinçli üretici elinde, modern üretim ilişkileriyle üretim yapılmasının da zamanı
gelmiştir.
60
Bu gün “Tarım İşletmeciliği” “Sözleşmeli Tarım” “Üretici Kooperatifleri” “Arazi
Bütünleştirmesi” gibi yeni kavramlardan ve üretim ilişkilerinden bahsedilmektedir. İşte
bu yeni kavramlar ve üretim ilişkilerini “modern üretim ilişkileri” olarak
tanımlamaktayız. Modern üretim ilişkilerine adapte olmadan ve bu üretim ilişkilerini
içselleştirmeden kentlere göçen insanların tekrar köylerine dönmesi ve yeniden “üretici”
kalıbına girmesi pek de olası değildir.
Fındık sektörü için “büyük resmi görme “ zamanıdır. Sektör üretimden tüketime kadar
bir bütünsellik içinde ele alınmalı ve fındıkla ilgili tarafların tam mutabakatıyla, sektörüniversite iş birliği içinde çözümler aranmalı, bulunmalı ve uygulanmalıdır.
Ordu Ticaret Borsası, bu büyük resimdeki renklerden biri olduğunun bilinciyle sektörüniversite işbirliğinin tesisi için kararlı olup; her türden projenin sahibi, paydaşı ve
ortayı olmaya aday olduğunu taahhüt eder.
“Fındık için birliktelik! Hemen şimdi!”
4- ORDU GİRESUN HAVAALANI AÇILDI
(OTB HABER 8.Sayıda Yayınlandı)
Teknolojik değişim ve gelişime bağlı olarak ticaret ve sosyal hayat da değişime uğramış
artık “zaman” daha da önemli bir mefhum haline gelmiştir. Zamanı etkin kullanmak
öncelikle hızlı, güvenli ve kaliteli ulaşımla mümkündür.
Ulaşım ağının çeşitlenmesi, hızlanması ve güvenliğinin artmasına bağlı olarak dünya
artık iyice küçüldü. İnsan başta olmak üzere ticari emtialar artık çok hızlı bir şekilde
yer değiştirebilir hale geldi. Bir ülkenin kalkınmışlık ve/veya çağdaşlık göstergelerinden
biri, belki de en önemlisi, ulaşım kanallarının çeşitliliği, kalitesi ve hızıdır.
Bu genel durum karşısında, ilk gündeme geldiği günden bu yana tam 51 yıl sonra 22
Mayıs 2015 tarihinde Ordu Giresun Havaalanının pistine uçak tekeri değdi.
Havaalanının ilk açıldığı anda da ve halen de bir takım teknik ve altyapı eksiklikleri var
ancak “göç yolda düzülür” anlayışıyla şimdilik Ankara ev İstanbul’a karşılıklı olarak
tarifeli seferler yapılabilmektedir.
Aradan geçen 51 yılda ülkede ve dünyada çok şey değişti. Ordu Giresun Havaalanı, söz
konusu bu yıllarda gündeme geldi geldi gitti. Kimi dönemler rafa kaldırıldı, kimi
zamanlar rantabl bulunmadı, kimi zaman yeri tartışıldı, hatta “gerekli mi gereksiz mi”
tartışmaları bile gündem oluşturdu. Bu süreçte 8 Cumhurbaşkanı,25 Başbakan ve 75
Bakan göreve gelip gitti. Dünya ve ülke değişirken Orduluların havaalanı gündemi hiç
değişmedi. Israrla, her dönem havaalanlarını istediler, bununla ilgili olarak kamuoyu
oluşturdular, lobicilik faaliyetleri yürüttüler ve bu haliyle de mutlu sona erişmiş oldular.
61
22 Mayıs 2015 Cuma günü Ordu Giresun Havaalanına THY’nin “Batman” adlı uçağı
teker koydu. Toplam 136 yolcusuyla İstanbul’dan havalanan uçak, normal uçuş
süresinde sorunsuz olarak alana indiğinde Ordulu ve Giresunlular heyecanla o an’a
şahitlik yapmıştır. Aynı gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN ve Başbakan
Ahmet DAVUTOĞLU da hava yoluyla Ordu’ya gelmiş, uçakları bu havaalanına
inmiştir.
Binlerce insan, ellerinde bayraklarla havaalanının her yanını doldurmuş, Cuma Namazı
bu mekânda kılınmış ve havalanın açılışı dualarla yapılmıştır.
Ordu Giresun Havaalanı tam anlamıyla bir “Prestij Proje” dir. Ordu ve Giresun
illerinin takriben orta noktasındaki Gülyalı içesinde denizin doldurulması suretiyle
yapılmıştır. Bu haliyle dünyada sayılı havaalanlarındandır. Şu ana kadar 36 milyon ton
taş denize dökülerek dolgu yapılmış ve 7 km dolgu tahkimatı yapılarak 3 km’lik pis inşa
edilmiştir. Şu haliyle maliyeti 300 milyon TL olarak açıklanmıştır.
62
Ordu ve Giresun illerinin kaderleri de ortak yazılmıştır bir yerde. Ekonomisi ağırlıklı
olarak fındığa endeksli, yatırım imkânları ve enstrümanları sınırlı, derin göç olgusu ve
GSMH’dan aldığı payın düşük olması gibi bir sürü olumsuzlukla cebelleşen bu iki kent
için bu çapta bir havaalanın varlığı sadece mal ve insan taşınması değil, bilginin de
taşınması anlamına gelmektedir. Mal, insan ve bilginin kolay, hızlı ve güvenli taşınması
büyüme ve kalkınmadın anahtarıdır. Bu iki kent zaman için havalanın sağlayacağı
avantajları etkin olarak kullanacaktır. Yerli ve yabancı yatırımcılar, yatırım
portföylerine bu iki kenti de avantajlı yatırım alanları olarak koyacaklardır.
Yeraltındaki ve yerüstündeki atıl durumda buluna hammadde, ekonomik anlamda
değer bulacak, liman ,demiryolu gibi diğer ulaşım kanallarının da hayata geçirilmesiyle
refah çarpan etkisiyle büyüyecektir.
Ordu Giresun Havaalanı konusu ilk defa 06.10.1956 tarihli Ordu Postası gazetesinde
dillendirilmiş gibi görülmektedir. Bu konudaki en eski yazılı kaynak şimdilik bu gazete
haberi gibidir. Havaalanı için Turnasuyu mevki işaret edilmiş ve şehre bir heyet gelip
bu heyetin proje için incelemeler yaptığından bahsedilmektedir. Görülen o ki; o tarihte
Ankara’dan bir heyet gelmişse, olayın daha evveliyatı da vardır.
Bu tarihten sonra 1964 yılına kadar havaalanı konusunda kayda değer bir hamleye
rastlanmaz.1964 yılında Bayındırlık Bakanı Ordu Milletvekili Arif Hikmet ONAT
havaalanı konusunda söz veren ilk siyaset adamı olarak tarihe kalır.
63
Arif Hikmet ONAT, Ordu Belediye Başkanlığı da yapmış ve 27. İle 28.Hükümetlerde
kabinede Bayındırlık Bakanı olarak görev yapmıştı. Bu yönüyle kentim sorunlarını ve
önceliklerini en iyi bilenlerdendi.
Bu yıldan sonra havaalanı için en uygun yer arayışı gündemi işgal etmiştir ve MeletTurnasuyu arası havaalanı yapımı için en uygun alan olarak ifade edilmiştir. Bu alan
1990 yılına kadar havaalanı yapılacak yer olarak anılır.
Arif Hikmet ONAT’ın “İlk Söz” ü veren siyasetçi olması hasebiyle bu havaalanı
tarihçesinde büyük önemi ve anlamı vardır.
Melet-Turnasuyu arasındaki alana havaalanı yapılamıyordu ve bunun birçok sebebi
vardı. Elbette siyasi meseleler vardı ya, düz analın az olması ve yüksek istimlak bedeli
en ciddi sorunlardı.
Vali Sami Seçkin dönemine kadar havaalanı konusu siyasilerin seçim propagandaları
için “ütopik” malzeme olmanın ötesine geçememiştir. Sami Seçkin’in ilk defa vali olarak
atandığı yer Ordu’dur.21.02.1992 tarihinden 10.03.1995 tarihine kadar ilde valilik
görevini sürdürmüştür. Sami Seçkin, dinamizmi, çalışkanlığı ve iş bitiriciliğiyle
hatırlanan bir vali olarak akıllarda kalmıştır.
Denizin doldurulup da havaalanının buraya yapılacağı fikri ilk defa Sami Seçkin
döneminde dillendirilir. Bu sıra dışı proje elbette ilk zamanlar tepki görmüş, hemen
karşılığını bulamamıştır ama zaman içinde Sami Seçkin’in ortaya koyduğu bu vizyon,
tek çare olarak uygulamaya konulmuştur. Yine aynı dönemde havaalanı için Ordu ve
Giresun illerinin kader birliği yapması fikri filizlenmiş ve dirilmiştir.
90’lı yılların sonundan itibaren yaklaşık bir 10 yıl havaalanı konusu için “Duraklama
Dönemi” yaşanmıştır desek yanlış olmaz. Ülkede yaşanan ağır ve derin ekonomik krizler
öncelikleri farklılaştırmıştır. Ayrıca bu dönemde Ordu kırsalında terör olaylarının
patlak vermesi yerel iradenin dikkatini bu alana yoğunlaştırmıştır. Mendirek ihalesi
iptal edilmiş ve havaalanı meselesi iyice gündemden düşmüştür.1998 yılında yatırım
planına alınan havaalanı 2001 yılında plandan çıkartılmıştır.
Gülyalı’da belirlenmiş olan alana havaalanı yapılmayınca bu alana tersane yapılması
konuşulmaya başlanır. Ancak bu fikir /proje çok da kabul görmedi ve bu alana
havaalanı yapılması gerektiği hem kamuoyu hem de siyasilerce yüksek sesle
dillendirildi.
64
Bu arada havaalanının adı da OR-Gİ biçimiyle şekilleniyordu. Ordu ve Giresun illerinin
ilk hecelerinin birleşmesinden elde edilen bu isim daha sonraki yıllarda değişime
uğrayacaktı. Bunun sebebi de İngilizce ’de müstehcen bir anlama gelen telaffuzunun
farklı algılar yaratacağı kanaatiydi. Çeşitli isim arayışları ve tartışmaları arasında
Ordu-Giresun Havaalanı adında mutabakat sağlanmıştır.
Bu dönemlerde her iki kentte de kamuoyu oluşturuluyor, güç birliği yapılıyor, imza
kampanyaları ve sosyal paylaşım ağlarında konu hep ısıtılıyordu. Artık tek ve önemli
gündem vardı; havaalanı! Bu konuda etkin kampanyalar yürütülüyordu.
2010 yılında tekrar yatırım programına alınmış ve Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN
havaalanının temelinin Mart 2011’e atılacağını vaat etmesiyle süreç ete kemiğe
bürünmüştür. Bu, sürecin artık dönülmez bir noktaya geldiğinin de göstergesi oluyordu.
Başbakan yaklaşık 4 aylık bir gecikmeyle sözünü tutuyordu ve 22 Temmuz 2011
tarihinde havaalanının temeli törenle atılmıştır. Aslında ilk temel denize mendirek
olarak 1997 yılında vali Mustafa Malay zamanında atılmıştı ya, o tarihten sonra tek çivi
çakılmamış, mevcut mendirek de taş yığını olarak kalmıştı.
Havaalanının temeli atılırken Ordu Valisi de Orhan Düzgün’dür.
Ordu Giresun Havaalanının kısa tarihi de bu şekilde olup, eksiklikleriyle birlikte 22
Mayıs 2015 tarihinde piste ilk uçak inmiştir. 51 yıl önce verilen söz yerine getirilmiş ve
bu iki kent kadim bir hayalini gerçekleştirmiştir.
65
5- SERMAYE PİYASASI ve PARA PİYASASI YATIRIM ARAÇLARI
(OTB HABER 10.Sayıda Yayınlandı)
SERMAYE PİYASASI
Basit ve geniş bir tanımla, sermaye piyasası; sermaye arz ve talebinin karşılaştığı bir
piyasa durumunu ifade eder.
Sermaye; orta, uzun ve sonsuz vadeli fonlardır. Buna bağlı olarak sermaye piyasası,
orta, uzun ve sonsuz vadeli fonların arz ve talebinin aracı kuruluşlar aracılığıyla ve
menkul kıymetlere bağlı olarak karşılaştığı piyasadır. Sermaye piyasasında arz ve talep
bazı araçlar yardımı ile karşılaşır. Bu araçlara “sermaye piyasası araçları” ve “menkul
kıymetler” denilmektedir. O halde sermaye piyasasını menkul kıymetler piyasası ile
birlikte düşünülmelidir. Ya da başka bir açıdan bakarak, asıl piyasanın sermaye
piyasası olduğu, menkul kıymetlerin ayrı bir piyasa oluşturmayıp, sadece sermaye
piyasasında fonların el değiştirmesinde kullanılan araçlar olduğu da ileri sürülebilir.
Sermaye Piyasası Araçları
66
1. Hisse Senedi
 Hamiline ve Nama yazılı hisse senetleri
 Adi ve İmtiyazlı hisse senetleri
 Bedelsiz ve Bedelli hisse senetleri
 Primli ve primsiz hisse senetleri
 Kurucu ve İntifa hisse senetleri
2. Tahvil
3. Banka Bonoları
4. Hazine Bonosu
Hisse Senedi
Anonim şirketler tarafından çıkarılan ve şirketin sermayesine belirli bir katılma payını
temsil eden kıymetli evraktır. Hisse senedi alan yatırımcı şirkete, payı oranında, ortak
olur.
Tahvil
Tahviller, hisse senedinin aksine bir mülkiyet değil borçlanma senedidir. Tahvil sahibi
tahvili çıkaran kuruluşun alacaklısıdır ve şirket üzerinde alacağından başka hiçbir
hakka sahip değildir.
67
Banka Bonoları
Yalnızca mevduat kabul etmeyen kalkınma ve yatırım bankalarının Sermaye Piyasası
Kurulundan izin alarak ve SPK düzenlemeleri çerçevesinde borçlu olarak
düzenledikleri, kurulca kayda alınmasının ardından ıskonto esasına uygun olarak ihraç
ettikleri emre veya hamiline yazılı kıymetli evrak niteliğindeki borç senetlerine Banka
Bonoları denilmektedir.
Hazine Bonosu
Devletin bir seneye kadar olan vadelerle borçlanmasına bono denilmektedir. Devlet size
borçlanma senedi veriyor (fiziki olarak değil tabii ki), siz de devlete borç para…
Bononuzu vade sonuna kadar tutarsanız, devlete verdiğiniz parayı faiziyle geri alırsınız,
hiç riski yoktur.
PARA PİYASASI
Para Piyasası, kısa vadeli fonların arz ve talebinin karşılaştığı piyasalardır. Genel
olarak vadesi bir yılın altında olan işlemlerin yapıldığı piyasalardır
Para piyasasını aşağıdaki başlıklardan oluşturur;



Banka kredi piyasası
Banka dışı kredi piyasası
Factoring, leasing, finansman şirketleri
68





Kamu kesimi borçlanma araçları piyasası
Özel kesim borçlanma araçları piyasası
Bankalar arası para piyasası
Repo ve ters repo piyasaları
Kambiyo piyasası
Para Piyasası Araçları
1.
2.
3.
4.
5.
Mevduat
Bono
Repo
Ters Repo
Euro Dolar
Mevduat
Daha önce belirlenmiş bir süre sonunda veya istenildiğinde çekilmek üzere bankalara
belirli bir faiz karşılığı beklentisiyle ya da faiz karşılığı beklenmeden yatırılan para,
mevduat olarak tanımlanmıştır.
Bono
Emre yazılı senet.
Bir bedeli kayıtsız şartsız ödeme vaadini, kime veya kimin emrine ödenecekse onun ad
ve soyadını, senedi tanzim edenin imzasını, tanzim ve ödeme gününü, vadeyi ihtiva eden,
ciro ile devrolunabilen bir ticari senet. Ticari hayatta nakit para ihtiyacının
karşılanmadığı zamanlarda yaygın bir ödeme aracı haline gelir. Bononun ciro
edilebilme özelliği ile nakit gibi kullanılması mümkün olmaktadır. Bononun şekli,
özellikleri ve kullanılışı, kanunlarla düzenlenir.
69
Repo
Genel olarak repo işlemi, borç verilen para karşılığında vade sonunda anaparanın ve
faizin alınması olarak görülse de, aslında repo, sermaye piyasası araçlarının belli bir
vadede geri alma taahhüdüyle satımıdır. Ülkemizde repo işlemleri, hazine bonosu ve
getirisi sabitlenmiş olan repo işlemleri para piyasalarındaki en likit yatırım
araçlarındandır.
70
Ters Repo
Bir kıymetin belli bir tarihte, belli bir orandan geri alım vaadi ile satımını ifade eder.
Merkez bankası açısından rezerve repo işlemi “Açık Piyasa İşlemleri” çerçevesinde,
piyasadan, işlem vadesi süresince, verilen kıymetler karşılığında geçici olarak para
çekilmesini ifade eder.
Ters Repo geri alım vaadi sunulan bir menkul kıymetin belli bir tarihte, belli bir faiz
oranıyla satın alımını ifade eder. Satıcı açısından repo neyse alıcı açısından da ters repo
(reverse repo) odur.
Euro -Dolar
ABD dışındaki banka veya diğer aracı kurumlarda açılmış dolar hesapları. Dünyanın
her yerinde dolar üzerinden açılmış hesaplar bulunmakla birlikte bunların tümüne
Euro-dolar adı verilmektedir.
71
6- ÜLKELER BAZINDA PAZARA GİRİŞ ENGELLERİ
(OTB HABER 10.Sayıda Yayınlandı)
Ekonomi Bakanlığı tarafından ilk kez yayınlanan Pazara Giriş Engelleri 2015 Raporu,
ihracatçılarımızın yurt dışı pazarlarına erişimi ve ihraç pazarındaki rekabet şartlarını etkileyen
faktörler ülke bazında incelenerek hazırlanmıştır. Raporda Amerika Birleşik Devletleri (ABD),
Avrupa Birliği (AB), Ukrayna, Rusya Federasyonu, Mısır, Japonya, Birleşik Arap Emirlikleri
(BAE), Irak, Suudi Arabistan, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC), Cezayir, Katar, Hindistan,
Brezilya, Endonezya ve Meksika olmak üzere 16 ülke yer almaktadır. Bu ülkelerde karşılaşılan
mal ve hizmet ticaretine ilişkin pazara giriş engelleri başlıklar halinde açıklanmıştır. Rapordaki
16 ülke, ülkemizin ihracatındaki payı yanında, bölgesel yakınlık ve hedef pazar konumları göz
önüne alınarak belirlenmiştir. Ekonomi Bakanlığının hazırladığı söz konusu rapordan alınan bu
çalışmada Fındık Tanıtım Grubu’nun hedef pazar olarak belirlediği ABD, Rusya, Çin,
Hindistan Japonya ile fındık ihracatımızda hakim pazar olan AB’ de ki durum özetlenmiştir.
Özellikle gıda ve tarım alanında karşılaşılan sorunların üzerinde durulmuştur. Bahsi geçen
diğer ülkeler ve raporun detayı Ekonomi Bakanlığı Resmi internet sitesinde yer almaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD)
Ülke Profili
Resmi Adı
:Amerika Birleşik Devletleri (ABD)
Başkent
:Washington, District of Columbia
Çumhurbaşkanı
:Barack Obama
Dili
:Amerikan İngilizcesi
Yönetim şekli
:Başkanlık Sistemi, Federal Cumhuriyet, Anayasal Cumhuriyet
Nüfusu
:318,9 milyon (2014)
Yüz ölçümü
:9.857.000 km²
GSMH
:16.768,1 Milyar USD (2013)
KBMG
:53.041,98 USD (2013)
Telefon Kodu
: +1
Para Birimi
:ABD Doları
Amerika Birleşik Devletleri, 50 eyalet ve 1 federal bölgeden oluşan federal anayasal
cumhuriyettir. Kuzey sınırını Kanada, güneyini ise Meksika körfezi çevirmektedir. ABD
Amerika kıtasında yer alır. Dünyanın en büyük ülkelerinden biridir. ABD, 2009 yılında 14,13
trilyon dolar civarında gerçekleşen GSYIH 2,5 trilyon doları aşan dış ticaret hacmine sahip
olmasının yanı sıra dünyanın en büyük doğrudan yabancı sermaye kaynağı ve alıcısı konumu ile
gelişmiş ülkeler yanında tüm gelişme yolundaki ülkeler açısından da en önemli hedef pazardır.
72
Dış Ticaret
Dünyanın en büyük ekonomisi konumundaki ABD 2014 verilerine göre, ülkemizin en
önemli 6. ihraç pazarıdır. Türkiye’deki ABD kaynaklı doğrudan yatırımlar 2002-2014 yılları
tarihleri arasında toplam 9,2 milyar dolara ulaşmış olup, Türkiye’de toplam 1507 ABD
sermayeli firma faaliyet göstermektedir.
Türkiye-ABD ticari ilişkileri, temel olarak, DTÖ Anlaşmaları çerçevesinde
yürütülmektedir. Öte yandan, ABD’nin tek taraflı olarak uyguladığı Genelleştirilmiş Tercihler
Sistemi (GTS) 31 Temmuz 2013 tarihinde sona erdirilmiştir. Bu nedenle, ülkemizden ihraç
edilen tüm ürünler, ABD pazarına girişte gümrük vergisine tabi tutulmaktadır.
Öte yandan, AB ile ABD arasında, STA unsurunu da içeren kapsamlı bir Transatlantik
Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) tesis edilmesine yönelik müzakereler, ülkemiz ile ABD
arasındaki ticari ilişkiler açısından önem arz etmektedir. Bu çerçevede, iki ülke arasında
Yüksek Düzeyli Komite (YDK) kurulmuş olup, Türkiye-ABD arasında ticaretin geliştirilmesine
yönelik çalışmalar, söz konusu Komite altında kurulan alt gruplar çerçevesinde devam
etmektedir.
ABD’nin gümrük vergilerinde son yıllarda büyük bir değişiklik yaşanmamış olup, 2014
yılı ortalama vergi oranı % 4,8 olarak kaydedilmiştir. Gümrüğe ulaşan ürünlerin % 37'lik bir
bölümüne, herhangi bir vergi uygulamasına tabii tutulmadan vergisiz “duty free” olarak pazara
giriş hakkı verilmekte; %7'lik kısmına ise yüksek vergiler uygulanmaktadır. Yüksek vergi
oranlarına tabii ürünler arasında ülkemiz ihracatı bakımından önem arz eden ürünlerin yer
aldığı görülmektedir. Bu kapsamda, ürün çeşidi ve GTİP’ine bağlı olarak değişmekle birlikte,
ABD tütün ve alkollü içeceklerde % 439; tekstilde % 42,7; konfeksiyon ürünlerinde % 32;
ayakkabılarda % 57,9; süt ve süt ürünlerinde % 510; meyve, sebze ve bitkilerde % 131,8
oranlarına ulaşan gümrük vergisi uygulamaktadır.
Gümrük vergilerinin yüksekliğinin yanı sıra Türkiye’nin geleneksel ihraç ürünleri olan
tekstil ve giyim eşyası, bazı ayakkabı ve çantalar, valizler ve diğer deriden yapılmış giyim
ürünlerinin GTS kapsamına alınması talebinin reddedilmesi, özellikle ucuz işgücü kullanan
ÇHC, Hindistan ve Pakistan gibi ülkeler ile Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması
(NAFTA) çerçevesindeki avantajları kullanan Meksika karşısında ihracatçılarımızı dezavantajlı
duruma düşürmektedir.
Bununla birlikte, ABD tarafından, ürünlerin ithali aşamasında gümrük vergilerinin yanı
sıra çeşitli ücretler uygulanmaktadır. Bu ücretlerin belli başlılarını şu şekilde sıralamak
mümkündür:
i) Ürün İşlem Ücreti (merchandise processing fee).
ii) Ülkeye giren ürün, personel ve taşıyıcı araçların teknik düzenlemelere uyumuna
ilişkin yaptığı harcamalara karşılık giriş başına sabit bir denetleme ücreti.
iii) Liman Kullanım Vergisi
iv) Ülkeye ihracatı gerçekleştirilen tarım ürünlerinin denetimi ve/veya karantinaya
alınması durumunda taşıma aracına bağlı olarak tarım ürünleri ücreti.
v) Benzin, tütün, dizel benzin ve alkollü içecekler başta olmak üzere 100 civarında ürün
ve hizmete uygulanan tüketim vergisi.
73
ABD'ye süt ve süt ürünleri, canlı hayvanlar, yaş sebze ve meyveler, kesme çiçek, tütün ve
tütün mamulleri gibi pek çok ürünün ihracatında otomatik ya da otomatik olmayan ithalat
lisansları mevcuttur. ABD’nin otomatik veya otomatik olmayan ithalat lisansının pek çok
üründe uygulanması ve görevli idari bölümlerden ilgili lisansın temininin güçlüğü bu ülkeye
yönelik ihracatımız üzerinde olumsuz etkiye neden olabilmektedir. Lisansa tabi olan ürünler
listesine, ABD’nin DTÖ’ye yaptığı ithal lisansları bildiriminden ulaşılabilmektedir
ABD’de, standartlar, teknik mevzuat ve uygunluk denetimi ile SPS (Sağlık ve Bitki
Sağlığı Tedbirleri) önlemleri konusunda çok fazla birimin yer almasının yanısıra uygulamaların
karmaşıklığı, gümrük işlemlerinin uzun sürmesi ve denetlemelerin detaylı olması
ihracatçılarımızı ABD pazarına girişte zorlamaktadır. Özellikle FDA’nın, gıda, ilaç, kozmetik ve
tıbbi cihaz ürünlerin gümrükten girişlerinde detaylı raporlama istemesi, analizlerin ve
kontrollerin uzun sürmesi, FDA ( U.S. Food and Drug Administration-Amerikan Gıda ve İlaç
Dairesi) uygulamalarındaki sık değişiklikler ve değişikliklerden haberdar olmanın zor olması
(değişikliklerin üye firmalara duyurulmaması), FDA güncellemelerinin ve kayıt aşamasının
uzun sürmesi, etiketleme standartları ve onay sürecinin uzun sürmesi konusunda
ihracatçılarımız sorunlar ile karşılaşmaktadır.
ABD, sübvansiyonlara karşı konulan telafi edici vergi (countervailing duty-CVD) ve
damping uygulamalarına karşı alınan anti-damping önlemlerine en fazla başvuran ülkelerden
biri konumundadır. ABD tarafından belli bir ülkeye karşı yürütülen anti-damping ve
sübvansiyon soruşturmalarının çoğunlukla eş zamanlı olarak başlatıldığı gözlemlenmektedir.
Mevcut DTÖ mevzuatı, uygulamaya konulan anti-damping ve telafi edici vergi önlemlerinin 5’er
yıllık sürelerin sonunda uzatılmasına cevaz vermekte olup, bu durum ABD tarafından sıklıkla
kullanılmakta ve ülkemiz ihracatçıları bu uygulamadan olumsuz yönde etkilenmektedir.
ABD’de faaliyet gösteren Türk firmaları, teknoloji transferi açısından ofislerinde
Türkiye’den mühendis ve tekniker istihdamının önemli bir unsur olduğunu, uzun dönemli staj
ve Türk firmaları ile ortak projeler aracılığıyla bunun mümkün olduğunu ifade etmektedir.
Ancak, dinamik pazar koşulları ve projelerin çok kısa dönemlerde sonuçlandırılmasının
gerekliliği de göz önüne alındığında, H-1B vizesine (Özel mesleğe sahip kişiler için geçici çalışma
vizesi) başvuru ve vize alma sürecinin uzun olması firmalarımız açısından sıkıntılar
doğurmaktadır.
Yabancı Kabul Kontrol Ofisi (OFAC) tarafından belirlenen Özel Seçilmiş Uyruklar
(SDN) Listesinde adı geçen firmaların adlarının, ihracatçılarımızın ya da ithalatçılarımızın
finansal işlemlerinde bulunması halinde, ticari işleme ilişkin olarak ABD menşeli bankalar
aracılığıyla gerçekleştirilen ödemeler bloke edilmekte ve bloke edilen ödemelerin iadesi
yaptırımlar yürürlükte olduğu sürece mümkün olmamaktadır. Durumun hassasiyeti ve
yaptırımların kapsamı göz önüne alındığında, ülkemiz ihracat ve ithalatçılarının, yukarıda adı
geçen ülkeler söz konusu olduğunda ticari faaliyetler içinde bulundukları şahıs ve firmalar
hakkında detaylı bir araştırma yapmaları ve olası bir problemi önlemek açısından ülkemizdeki
ABD Büyükelçiliğine ya da ABD Hazine Bakanlığı’na danışmaları önerilmektedir.
ABD tarafından yapılan ithalatta bildirim zorunluluğuna ilişkin olarak, ABD Gümrük
ve Sınır Güvenliği Birimi (CBP) tarafından 9 Temmuz 2013 tarihinden itibaren yeni bir
uygulamaya geçilmiştir. “İthalatçı Güvenliği Bilgi Girişi- Importer Security Filing” olarak
74
bilinen söz konusu uygulamaya göre, ABD’ye ithal edilecek ürünlerin ABD limanlarına varışı
öncesinde CBP’ye bilgi verilmesi gerekmekte olup, ABD’li ithalatçılar tarafından hatalı, eksik
ya da geç doldurulan bildirim formları için 5.000 ABD Doları para cezası uygulanmaktadır.
Ayrıca ABD’nin yürüttüğü yerli üretime yönelik destekler ve ihracat sübvansiyonları ve kamu
alımlarında uygulanan protokoller de ABD pazarını etkilemektedir.
Avrupa Birliği (AB)
Ülke Profili
Yönetim Merkezi
: Brüksel, Lüxemburg, Strazburg
Kurucu Ülkeler
: Fransa, Belçika, Lüksemburg, İtalya, Hollanda, Almanya
Nüfusu
:508,2 milyon (Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat),2015)
Yüz ölçümü
:4.422.773 km² (AB’ye üye ülkelerin toplam yüz ölçümü)
GSMH
:16.086,7 Milyar USD (2013)
KBMG
: 40.466,7 USD (2013)
Para Birimi
:Euro
Avrupa Birliği ya da kısaca AB, yirmi sekiz üye ülkeden oluşan ve toprakları büyük
ölçüde Avrupa kıtasında bulunan siyasi ve ekonomik bir örgütlenmedir. 1992 yılında, Avrupa
Birliği Antlaşması olarak da bilinen Maastricht Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi sonucu, var
olan Avrupa Ekonomik Topluluğu'na yeni görev ve sorumluluk alanları yüklenmesiyle
kurulmuştur. Tek bir ekonomi olarak düşünüldüğünde Avrupa Birliği, 16,8 trilyon
dolarlık gayrisafi yurt içi hasılasıyla dünya toplamının %31'lik bölümünü oluşturur. Bu Avrupa
Birliği'ni dünyanın nominal gayri safi yurtiçi hasıla sırasında birinci, GYSİH bazlı satın alım
gücü paritesi sırası içinde de ikinci büyük ticaret bloku yapar. Avrupa Birliği ayrıca, dünyadaki
en büyük ihracatçı oluşum ikinci en büyük ithalatçı, ve Hindistan ile Çin Halk Cumhuriyeti gibi
ülkelerin en büyük ticaret ortağıdır. Gelirlerine göre ölçülen dünyanın en büyük 500
kurumundan 163'ünün genel merkezleri Avrupa Birliği sınırları içinde yer almaktadır.
Dış Ticaret
AB, bir bütün olarak ele alındığında, dünyanın en büyük ticaret blokunu
oluşturmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin dünya ticaretinden aldığı payın artış göstermesiyle,
AB’nin küresel ticaretten aldığı pay düşmekle birlikte, ithalat ve ihracat rakamları artmaya
devam etmektedir. AB üyesi ülkelerce Türkiye’ye yönelik olarak 2002-2014 yılları arasında
toplam 84,4 milyar doların üzerinde bir doğrudan yatırım gerçekleştirilmiş olup, hâlihazırda
19.300’den fazla AB menşeli firma ülkemizde faaliyet göstermektedir.
Türkiye ile AB arasındaki ticari ilişkiler, temel olarak, 1 Ocak 1996 tarihi itibarıyla
Gümrük Birliği çerçevesinde yürütülmektedir. Ayrıca, taraflar arasında temel tarım ürünlerine
yönelik tavizler ayrı Ortaklık Konseyi Kararları (OKK); kömür ve çelik ürünlerine yönelik
tercihli ticaret ise yine ayrı bir STA kapsamında düzenlenmektedir.
Gümrük Birliği, taraflar arasındaki sanayi ve işlenmiş tarım ürünleri ticaretinde mevcut
gümrük vergileri, eş etkili vergiler ve miktar kısıtlamalarıyla, her türlü eş etkili tedbirin
75
kaldırılmasını öngörmektedir. Bunun yanı sıra, yine sanayi ve işlenmiş tarım ürünlerinde Birlik
dışında kalan üçüncü ülkelere yönelik olarak, Türkiye tarafından, AB’nin ortak gümrük tarifesi
hadleri uygulanmaya başlanmıştır. Gümrük Birliği kapsamında malların hiçbir engellemeyle
karşılaşmadan serbest dolaşımı esastır. Bu nedenle, Gümrük Birliği tarafları arasında malların
serbest dolaşımını güvence altına almak ve muhtemel ticaret sapmalarını ortadan kaldırmak
üzere taraflar arasında ortak ticaret politikası tedbirlerinin uygulanması zorunlu hale
gelmektedir. Gümrük Birliği’ni tesis eden 1/95 sayılı OKK uyarınca, belirlenen alanlarda teknik
mevzuat uyumunun sağlanması da Gümrük Birliği’nin bir diğer unsurudur.
AB tarafından, üçüncü ülkelere yönelik olarak %5,5 oranında bir ortalama gümrük
vergisi uygulanmaktadır. Tarım ürünlerine uygulanan ortalama gümrük vergisi oranı, üründen
ürüne büyük değişiklik gösterebilmekle birlikte ortalama %13,2’dir. Tarım dışı ürünlere
uygulanan ortalama gümrük vergisi oranı ise %4,2’dir. Ancak, ülkemiz ile AB arasında
bulunan Gümrük Birliği kapsamında, Türkiye ile AB arasındaki sanayi ürünleri ile sanayi
payları itibariyle işlenmiş tarım ürünleri ticaretinde ihracat ve ithalatta alınan her türlü
gümrük vergisi, miktar kısıtlamaları ve eş etkili önlem kaldırılmıştır. Bu anlamda, sanayi
ürünlerimiz AB pazarına gümrük vergisine tabi olmadan girebilmektedir. Bununla birlikte,
tarım ürünleri hâlihazırda Gümrük Birliği kapsamı dışında olup, bu ürünler AB’de hala görece
yüksek gümrük vergilerine tabi tutulmaktadır. Bunun yanı sıra, gerek 1/98 sayılı gerek 1/2007
sayılı OKK’lar uyarınca, Türkiye ve AB arasında tesis edilen tercihli rejim kapsamında, bazı
temel tarım ve işlenmiş tarım ürünlerinde karşılıklı taviz değişiminde bulunulmuştur. Ancak,
bazı ürünler itibariyle söz konusu tercihli pazara giriş imkânları yeterli gelmemekte; sektör
tarafından artırılması talep edilmektedir.
Lojistik bakımdan tercih edilmesi sebebiyle, AB’ye meyve ve sebze ihracatımızın
yaklaşık %90’ı Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo gümrük kapısından geçerek üye ülke
pazarlarına sunulmaktadır. Kapitan Andreevo gümrük kapısında, AB mevzuatı kapsamında,
Bulgar makamları tarafından, zirai ilaç kalıntısının yanı sıra bitki sağlığı ve pazarlama
standartlarına uygunluk gerekçe gösterilerek yapılan resmi kontrollerin sıklığı ve söz konusu
kontrollerle bağlantılı olarak alınan ücretler taze meyve ve sebze ihracatımızı olumsuz
etkilemektedir. Bunlara ilave olarak, Bulgaristan makamlarınca, TIR başına yükleme-boşaltma
hizmetinden 250 Avro alınması, firmalarımıza ekstra masraf olarak yansımaktadır.
14.08.2014 tarihli ve L242/4 sayılı Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde, aflatoksinler ile
kontaminasyon riski bulunan belirli yem ve gıdaların belirli üçüncü ülkelerden ithalatını
düzenleyen özel koşulları uygulamaya koyan (EC) 1152/2009 sayılı Yönetmeliği yürürlükten
kaldıran ve yemleri de kapsayacak şekilde hazırlanan 13 Ağustos 2014 tarihli ve (EC) 884/2014
sayılı Komisyon Uygulama Yönetmeliği yayımlamıştır.
884/2014 Sayılı Yönetmelik, hayvansal olmayan bazı gıda ürünlerinin (kuruyemiş ve
kurutulmuş meyveler) fiziki kontrollerinin yapılmasını öngörmektedir. 669/2009 Sayılı
Yönetmelikten farklı olarak, 884/2014 Sayılı Yönetmelikte ele alınan fiziki kontrollerin
Bulgaristan’da yapılması zorunlu olmayıp; Türk ihracatçısı ürününü gönderdiği AB üye
ülkesinde bu analizi yaptırmayı tercih edebilmektedir. Bu mevzuat çerçevesinde, Türk
ihracatçısı, Kapitan Andreevo sınır kapısına varmadan en az 24 saat önce Ortak Giriş
Belgelerinin (Common Entry Document - CED) ilk sayfalarını doldurulmuş şekilde Bulgaristan
Gümrüğüne elektronik ortamda ulaştırmalıdır. İhracatçılarımız CED belgesini düzenlerken;
alıcı ülkeyi, bu ülkedeki varış noktasını ve kontrol noktasını açıkça belirtmelidir. Bu şekilde,
76
Bulgaristan sınırında yapılan belge kontrolü esnasında, Bulgar yetkililer varış noktasındaki
yetkililerle irtibata geçip, ürün belgelerini varış noktasındaki kontrol noktasına göndermektedir
ve ürün analizinin varış ülkesindeki kontrol noktasında gerçekleştirileceğini teyit etmektedir.
Varış ülkesindeki kontrol noktası, CED belgesi üzerinde açıkça belirtilmemiş ise analizlerin
Bulgaristan’da yapılması zorunludur. Analizler, Kapitan Andreevo sınır kapısında akredite
laboratuvar olmadığı için, Sofya’da yapılmakta olup, 884/2014 Sayılı Yönetmelik analizin
‘rastlantısal’ olarak yapılmasını öngörse de, konuyla ilgili analiz sıklığı toplam sevkiyatların %
5’i olarak uygulanmaktadır.
884/2014 Sayılı Yönetmelik kapsamında yapılan analiz uygulama süreci Türk
ihracatçılara 2- 3 gün sürelik ek maliyetinin yanı sıra analiz maliyeti (100 Euro), numune
gönderim maliyeti (10 Euro) ve yükleme-boşaltma maliyeti (250 Euro) olarak da yansımaktadır.
Son olarak, Yunanistan’ın, Türkiye sahillerine komşu adalarında giriş-çıkış gümrüğü
olmaması, ayrıca adalarda özellikle bitki sağlık laboratuvarlarının bulunmaması, ülkemizden
Yunan adalarına yönelik yaş meyve ve sebze ihracatının önünde engel teşkil etmektedir.
Türkiye’nin AB teknik mevzuatına uyum konusunda gerçekleştirmiş olduğu çalışmalara
rağmen AB tarafından uygulanan bazı düzenlemeler AB pazarına girişte ülkemiz ihracatçılarını
olumsuz yönde etkilemektedir. Türkiye’de, AB mevzuatına uyum süreci bir adım geriden takip
edilmektedir. AB, sürekli mevzuatını güncellemekte; Türkiye ise, bu mevzuatın oluşumunda ve
karar alma mekanizmasında yer almadığı için uyumlaştırma çalışmalarını sonradan
başlatabilmektedir.
AB’nin kimyasallara ve biyosidal ürünlere ilişkin mevzuatı kapsamında, kimyasallar ve
biyosidal ürünlerde bulunan aktif maddelerin AKA’ya kayıt ettirilmesi gerekliliği, bazı
ürünlerde ise izin verildikten sonra AB pazarına arz edilebilmektedir. İhracatçılarımızın
AB’deki üreticilerin aksine, AKA’ya doğrudan kayıt imkânına sahip olmamaları ve sadece
ithalatçı veya tek temsilci vasıtasıyla kayıt yaptırabilmeleri, ihracatçılarımızın, AB’deki
rakiplerine kıyasla ek maliyetlere katlanmalarına neden olmaktadır.
Ülkemizde görülen “Newcastle Hastalığı” nedeniyle AB’ye ısıl işlem görmüş kanatlı eti
ürünleri ihraç etmek üzere 2009 yılında onaylanan işleme tesislerinden, Türk menşeli
hammadde kullanılarak AB’ye ihracat yapmak mümkün olmamaktadır. Esasen, ısıl işlemin
Newcastle Hastalığını bertaraf edebileceğine ilişkin Uluslararası Hayvan Hastalıkları Ofisi
(OIE) tavsiyesine rağmen, AB tarafından, ülkemizdeki hayvan sağlığı koşulları taze et ihraç
edebilir seviyeye getirilene kadar Türk menşeli hammadde kullanılarak ısıl işlem görmüş tavuk
eti ürünleri ihracatının mümkün olamayacağı bildirilmektedir.
AB ülkelerince Türk menşeli şirketlerin karayolu mal taşımacılığında uygulanmakta
olan taşıma kotaları, söz konusu şirket araçlarının taşıdığı malların AB pazarına girişimi
zorlaştırmaktadır. Bu durum Gümrük Birliği kapsamında malların serbest dolaşımı ilkesini
zedelemektedir. Söz konusu taşımacılık kotaları kapsamındaki geçiş ücreti uygulaması
nedeniyle, kotaların uzun süredir değişmemesi ve ticaretin ise sürekli olarak artması nedeniyle
maliyetler artmakta ve ihracat siparişleri iptal edilebilmekte veya daha pahalı farklı modlara ve
güzergâhlara kayabilmektedir.
77
Diğer taraftan, Avrupa Birliği üyesi Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Avusturya ve
İtalya gibi ülkeler tarafından transit geçişe getirilen kısıtlamalar sebebiyle mod zorlamaları,
yüksek geçiş ücretleri, yol, sigorta, köprü vb. ilave ücretler sebebiyle Türk taşımacıları sorunlar
yaşamaktadır.
AB ülkeleri tarafından, Türk vatandaşlarına uygulanan katı vize rejimi, AB üyesi
ülkelere gerek iş bağlantıları kurmak gerek uluslararası fuarlara katılmak amacıyla giden Türk
işadamları ve ülkemiz ihraç mallarını AB’ye taşıyan TIR şoförleri için önemli bir sorun teşkil
etmektedir. AB ülkelerinin konsolosluklarınca, ticari vize için, işadamlarımızdan, temel
belgelerin yanı sıra, banka cüzdanı, tapu, ikametgâh belgesi, vergi levhası gibi birçoğu ticari ve
kişisel gizliliği ihlal eden 20’yi aşkın belge istenmekte; TIR şoförlerinden ise, temin edilmesi
oldukça güç olan AB firmasından alınacak ortaklık belgesi ya da davet mektubu istenmektedir.
AB üyesi ülkelerce, Türkiye’nin Gümrük Birliği’nden doğan haklarının yeterince
bilinmiyor olması, sorun yaratan bir diğer husustur. Ayrıca ülkemizdeki ihracatçılarında
Gümrük Birliğinden doğan haklarının yeterince bilinmediği düşünülmektedir.
Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC)
Ülke Profili
Resmi Adı
:Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC)
Başkent
:Pekin
Çumhurbaşkanı
:Şi Cinping
Dili
:Putonghua (Standart Çince)
Yönetim şekli
:Komünist devlet, Sosyalist devlet, Tek parti rejimi
Nüfusu
:1.367.520 milyon (2014)
Yüz ölçümü
: 9.596.961 km²
GSMH
: 9.469,1 Milyar USD (2013)
KBMG
:6.958,7 USD (2013)
Telefon Kodu
: + 86
Para Birimi
: Renminbi (Yuan)
Çin Halk Cumhuriyeti, son yıllarda, yapmış olduğu atılımlarla ve politikalarla, dünyanın
en önemli ekonomik güçlerinden biri haline gelmeye başlamıştır. Çin Halk Cumhuriyeti'nin
bölgede ve dünyada nüfuzu, askeri alandan çok ekonomik alanda kendisini hissettirmektedir.
2020'lerde Çin Halk Cumhuriyeti'nin dünyanın en zengin ekonomisi olacağı öngörülmektedir.
Dünyanın alan olarak en büyük dördüncü ülkesi olan Çin Halk Cumhuriyeti, yaklaşık 1.35
milyar nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesidir. Dünya nüfusunun yaklaşık altıda biri Çin
Halk Cumhuriyeti'nde yaşamaktadır.
78
Dış Ticaret
Dünya’nın en büyük 2. ekonomisi konumunda olan ÇHC ile ülkemiz arasındaki ticari
ilişkiler, ilk kez 1 milyar dolar ticaret hacminin aşıldığı 2000 yılından itibaren 2009 yılında
yaşanan küresel kriz dışında düzenli bir gelişim göstermektedir. Ticaretteki büyümeye rağmen,
ÇHC ile ticaretimizde ülkemiz ciddi bir dış ticaret açığı vermektedir, ihracatın ithalatı
karşılama oranı 2012-2014 yılları arasında sırasıyla %13,3, %14,6 ve % 11,5 olarak
gerçekleşmiştir.
ÇHC’ye yönelik ihracatımız yıllar itibariyle gelişme göstermekle birlikte, gerek ÇHC’nin
ithalat potansiyeli gerek ülkemizin üretim ve ihracat kapasitesi dikkate alındığında yeterli
bulunmamaktadır. Çin’e ihracatımızın genel ihracatımız içerisindeki payı %1,8 civarında olup,
bu oran söz konusu ülkenin pazar potansiyelini yansıtmaktan uzaktır. ÇHC’den gerçekleştirilen
ithalatın % 80 oranında yatırım ve ara mallarından oluştuğu görülmekle birlikte, tüketim
malları toplam ithalatın % 20’sini oluşturmaktadır. Ticarette ülkemiz aleyhine oluşan bu
durum ÇHC’nin ülkemize yönelik yatırımları ile de telafi edilmemiştir. Türkiye’deki ÇHC
kaynaklı doğrudan yatırımlar 2002-2014 yılları arasında toplam 56 milyon dolar düzeyinde
olup, Türkiye’de toplam 650 ÇHC sermayeli firma faaliyet göstermektedir.
ÇHC’den yapılan ithalata kıyasla ihracatımızın göreceli olarak düşük olmasının
sebepleri arasında, ÇHC’deki kültürel ve tüketim eğilimlerin farklılığı, Türk
ürünlerinin/markalarının yeterince tanınmaması ve lojistik sorunlar önemli bir yer tutmaktadır.
Öte yandan, ülkemizin ihracat yapısına muadil bir yapının ÇHC’de olması, ÇHC’nin bölgesinde
bulunan ülkeler ile akdettiği bölgesel anlaşmaların anılan ülkelere sağladığı avantajlar ile
ÇHC'deki rekabetçi üretim yapısı ülkemizin anılan pazarda daha etkin olmasını olumsuz yönde
etkilemektedir.
ÇHC, ülkemizin de içinde bulunduğu DTÖ üyesi ülkelere MFN (Most Favoured Nation)
bazında vergi uygulanırken, diğer ülkelere genel oranlar uygulanmaktadır. ÇHC’nin gümrük
vergileri büyük oranda ad-valorem (ithal edilen maldan alınan Gümrük Vergisi’nin malın
değerine göre belirlenmesi)’ dir ve ürünün CIF (mal bedeli, sigorta ve navlun) değeri üzerinden
hesaplanmaktadır. 2015 yılı itibariyle tarife cetvelinde yer alan 8258 adet malın gümrük vergi
oranları incelendiğinde, ÇHC’nin tarım ürünlerindeki ortalama koruma oranlarının %15,1,
sanayi ürünlerindeki koruma oranlarının ise %8,9 olduğu görülmektedir.
Türkiye’den ÇHC’ye ihracatındaki ilk 100 ürünün gümrük vergi oranları
incelendiğinde, ÇHC ekonomisinin ihtiyaç duyduğu hammaddeler ve kimyasallarda gümrük
vergi oranlarının oldukça düşük olduğu, katma değeri görece yüksek mamul mallarda ve tarım
ürünlerinde vergi oranlarının ise %30’lara ulaştığı görülmektedir. Bu durum, ürün fiyatlaması
konusunda halihazırda ciddi baskı altında olan üreticilerimiz için, ÇHC pazarında rekabet
şansını daha da azaltmaktadır.
ÇHC’ye ihracat gerçekleştiren firmaların, ülkenin farklı gümrük kapılarında
birbirinden farklı uygulamalarla karşılaşabildiği, bazı giriş noktalarında verimsiz ve komplike
prosedürler ile gümrük işlemlerinin uzayabildiği bilinmektedir. ÇHC’de, gıda ve içecek ürünleri
başta olmak üzere bazı ürünlerin ithalatında uygulanan gümrük kontrolleri bu ülkeye yapılan
ihracatta birtakım sıkıntılar yaratabilmektedir. ÇHC’de hangi ürünlerin denetime tabi olduğu
ve denetimin içeriği ÇHC resmi kalite kuruluşu olan AQSIQ tarafından yayımlanan “Zorunlu
79
Denetim ve Karantinaya Tabi İthalat-İhracat Ürünleri Kataloğu’nda (The Catalogue of ImportExport Commodities Subject to Compulsory Inspection and Quarantine) belirtilmektedir.
Mezkur Katalog’da belirtilen ürünler için gümrük denetimi, AQSIQ tarafından zorunlu
bir ulusal standart tesis edilmişse bu standart kapsamında; zorunlu standart tesis edilmemişse
Denetim ve Karantina Birimleri tarafından belirlenen yabancı standartlara uygun olarak
yapılmaktadır. Diğer taraftan, söz konusu katalogda belirtilmeyen ürünlerde problem görülmesi
halinde zorunlu denetime tabi tutulabilmektedir. Ayrıca, ticari sözleşmede zorunlu denetime ve
karantinaya tabi olduğu belirtilen ürünler için de anılan kontroller uygulanmaktadır.
Diğer yandan, ÇHC’ye gıda ürünleri ihracatı yapan üçüncü ülke üreticileri, ÇHC’deki
Denetim ve Karantina Birimleri tarafından kayıt altına alınmaktadır. Söz konusu birimler,
düzenli olarak kayıt altına alınan bu ihracatçıların listesini yayımlamaktadır. ÇHC tarafından,
1 Mayıs 2002 tarihinden itibaren ülke pazarında satılan ve ülke pazarına ihracatı yapılan birçok
ürün için CCC İşareti taşınması zorunluluğu getirilmiştir. 23 ürün grubu altında 172 kategori
için CCC İşaretinin iliştirilmesi zorunlu bulunmaktadır. Firmalarımızca, CCC belgelendirmesi
sürecinde, ilgili ÇHC makamları tarafından yetkilendirilmiş test kuruluşlarında testler
yaptırılmasına ve CCC belgesi iliştirilmesine karşın, ÇHC’nin farklı eyalet ve bölgelerine
ürünlerin ihracatı aşamasında yerel idareler tarafından piyasadan ya da depolardan alınan
ürün örnekleri üzerinde, yetkilendirilmemiş laboratuvar koşullarında testler gerçekleştirildiği
ve ürünlere ilişkin sorunların tespit edildiği bildirilmiştir.
ÇHC’ye ihracatı gerçekleştirilecek başta gıda ürünleri olmak üzere ürünlerin çoğunluğu
için zorunlu etiket kuralları mevcut olup, bu etiketlerin Çince hazırlanması gerekmektedir.
Etiketlemeye ilişkin ürün spesifik kurallar, ÇHC’nin standartlardan sorumlu kuruluşu AQSIQ
tarafından düzenlenmektedir. İlgili ÇHC mevzuatına uygun etiketleme yapamamasından dolayı
gümrük kontrollerinde sıkıntı yaşanabilmektedir. Bu itibarla, özellikle ihracat öncesinde,
muhatap alıcı firma ile ürün etiketlemesi konusunda tam bir mutabakat sağlanması elzemdir.
ÇHC tarafından, ülkemiz ihracatı açısından büyük önem arz eden et-et ürünleri, süt-süt
ürünleri, tavuk eti-tavuk ayağı, yaş sebze-meyve gibi temel tarım ürünlerinin ithalatında
“İthalatta Risk Analizi Süreci” uygulanmaktadır. AQSIQ bünyesinde halihazırda 10-12 kişilik
kısıtlı sayıda bir ekip, tüm ülkelerin ithalatta risk analizi süreçlerinin değerlendirilmesinde
yetkili olup, ihracatçı ülkelerce cevapların zamanında AQSIQ’ya iletilmesi halinde, süreç en
erken bir ila bir buçuk yıl arasında tamamlanabilmektedir. İlgili ülke tarafından iletilecek
cevapların yeterli bulunmaması halinde ise, süreç daha da uzayabilmektedir. Bu çerçevede,
gerek AQSIQ’daki yetkili personel sayısının başvuruları karşılamaktan uzak olması, gerek
sürecin tamamlanma süresinin zaman alması tarım ürünlerinin ÇHC pazarına erişimini ciddi
olarak engellemektedir. Nitekim ülkemiz tarafından ÇHC’ye ihraç edilmek istenen ancak
yukarıda bahse konu sürecin uzunluğu yanında süreç içerisinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle süt
ve süt ürünleri, tavuk ayağı ve Antep fıstığı kalemlerinde önemli potansiyellerin bulunmasına
karşılık bu ürünlerde ÇHC’ye ihracat gerçekleştirilememektedir.
Fikri ve sınai mülkiyet hakları ihlalleri, ÇHC’ye ilişkin olarak uluslararası ortamda en
çok eleştirilen konular arasında yer almaktadır. ÇHC resmi makamları tarafından fikri ve sınai
mülkiyet haklarının korunması amacıyla uluslararası hukuki müktesebat ve bunların
uygulamaları kapsamında ciddi çalışmalar yürütülmekle birlikte, pratik nedenler ve
uygulamalardan dolayı gerek ülkemiz gerek üçüncü ülke firmalarının hala ciddi sıkıntılara
80
maruz kaldığı da bilinmektedir. Ülkemiz firmalarından alınan şikâyetlerden, firmalarımızın
ürünlerinin taklitlerinin ÇHC’de üretilerek ÇHC ve üçüncü pazarlarda satışa sunulduğu
anlaşılmaktadır. Firmalarımızca ürünlerine ilişkin fikri mülkiyet ihlalleri halinde, gerekli
hukuki ve idari tedbirlerin alınmaya çalışıldığında, ağırlıklı olarak ÇHC’deki pratik
uygulamalarda, yetkili yerel idari makamların kendi vatandaşlarına yönelik korumacı tutum
takındıkları ya da gerekli fiziki altyapı ve bilgiyi haiz olmadıkları gözlemlenmektedir.
ÇHC’nin yerli üretime yönelik teşvik ve koruma amacı güden destek uygulamalarının
şeffaf bir sisteme sahip olmaması, özellikle fiyat konusunda ciddi rekabet baskısı altında olan
ülkemiz ürünleri için ilave zorluk yaratmaktadır. ÇHC’de ürünlerin iadesi/farklı destinasyona
sevk edilmesinde yaşanan sıkıntılar önemli bir sorun oluşturmaktadır. Çeşitli sebeplerle
ürünlerin reddedilmesi sonucu gümrüğe takılan malların başka bir alıcıya/ülkeye satılmak
istenmesi halinde, konşimentoda alıcı olarak görünen ilk ithalatçı firmanın ürünün iadesi ya da
başka bir ülkeye ihracatı için gereken onayı vermekten imtina etmesi sıklıkla karşılaşılan bir
sorundur. Bu duruma bağlı olarak, ihracatçı firmalar aleyhine demuraj (Konteynırdaki yükün
boşaltılmasının gecikmesi durumunda ödenen gecikme bedeli), yer kirası ve cezalar gibi ilave
sorun ve maliyetler de doğmaktadır.
ÇHC’ye hizmet ihracatı yapmak isteyen firmaların karşılaştıkları sorunlar, yabancı
firmaların geçici lisansla çalışmaları, sınırlı coğrafi alanda hizmet vermeleri, kanun ve
kurallardaki belirsizlik, Çin firmalarıyla kurulan ortaklıklarda sermaye oranının %25 i
geçememesi, bankacılık ilişkilerindeki eksiklikler, taşımacılık sorunları, standartlar ve telif
haklarında yaşanan sorunlar, yerli hizmet sununcularına gösterilen sübvansiyon politikaları, bu
ülkeye hizmet ihracatı yapmak isteyen firmalarımız önünde bir engel oluşturmaktadır.
DTÖ Kamu Alımları Anlaşmasına henüz taraf olmayan ÇHC’nin kamu alımları
rejiminde, yabancı sermaye ile kurulan firmaların ürünleri ile muadilleri arasında eşit muamale
bulunmamaktadır.
Uzun ve karmaşık firma kurulum süreci, ÇHC vizesi ve ÇHC oturma izni alımında
yaşanan sıkıntılar, ticari problemlerin çözümündeki sorunlar, bazı sektörlerin yabancı yatırıma
kapalı olması, şeffaflık konusunda eksik mevzuat Çin ile dış ticaretimizi etkileyen diğer
sorunlardır.
Hindistan
Ülke Profili
Resmi Adı
:Hindistan Cumhuriyeti
Başkent
:Yeni Delhi
Çumhurbaşkanı
:Pranab Mukherjee
Dili
:Hindi
Yönetim şekli
:Cumhuriyet
Nüfusu
:1.259.695 milyon (2014)
Yüz ölçümü
:3.288.000 km²
GSMH
: 1.876,8 Milyar USD (2013)
81
KBMG
: 1.509,5 USD (2013)
Telefon Kodu
: + 91
Para Birimi
:Hindistan Rupisi
Hindistan, 28 tane eyalet ve birlik bölgesinden oluşan ve parlamenter demokrasi olan bir
cumhuriyettir. Borsa sayılarına göre dünyanın en büyük on ikinci ekonomisine ve dünyanın en
büyük dördüncü satın alma gücü paritesine sahiptir. 1991'den beri uygulanan ekonomik
inkılapları nedeniyle dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birisidir. Buna rağmen
yoksulluk ve kötü beslenme oranları hâlâ çok yüksek, okuryazarlık ise çok düşüktür. Çin ile
birlikte dünya gezegeninde nüfusu 1 milyar sınırının üstündeki iki ülkeden birisi olarak önemli
bir yere sahip olan Hindistan, daha yüksek olan nüfus artış hızı sebebiyle yakın bir gelecekte
dünyanın en kalabalık ülkesi olacaktır. Hindistan'ın anayasa tarafından belirlenmiş 22 resmi
dili bulunmaktadır. Bu dillerden birisi olan ve nüfusun yaklaşık %40'ı (422 milyon kişi)
tarafından konuşulan Hindi dili, Hindistan'ın ulusal yazışma dili olarak benimsenmiştir.
Dış Ticaret
Hindistan ile ikili ticaretimiz ülkemiz aleyhine büyük oranlarda açık vermektedir. 2013
yılı sonu itibariyle Hindistan’a yönelik 586,9 milyon dolar ihracatımıza karşılık, bu ülkeden 6
milyar 368 milyon dolar ithalat gerçekleşmiştir. 2014 yılı verileri kapsamında ülkemizin
Hindistan’a yönelik ihracatı aynı düzeyde kalmış ve 586,6 milyon dolar seviyesinde
gerçekleşmişken, ithalatımız aynı dönemde %8,3 oranında artarak 6,9 milyar dolara ulaşmıştır.
Hindistan 9 proje ve toplam 668 milyon dolar proje rakamı ile Türkiye’nin müteahhitlik projesi
üstlendiği ülkeler arasında 40. sırada yer almaktadır. Türkiye’de 2013 yılı itibariyle201
Hindistan firması faaliyet göstermektedir.
Hindistan, gümrük vergilerini son yirmi yılda önemli oranlarda düşürmüş olsa da
ülkedeki vergi oranı hala çok yüksek seviyede bulunmaktadır. Hindistan’ın uyguladığı tarife
oranları, genel itibariyle bağlı tarife oranlarının altında olmasına rağmen, değişen iç politikaları
doğrultusunda Hindistan’ın tarifelerini yükseltme ihtimalinin bulunması pazara giriş açısından
risk teşkil etmektedir.
Hindistan tarım ürünleri (GTİP:01-24) ithalatında ortalama % 35,1 oranında gümrük
vergisi tatbik ederken; sanayi ürünleri (GTİP:25-97) ithalatında ise ortalama %8,6 oranında
gümrük vergisi uygulamaktadır. Öte yandan, ithal üründe, Temel Gümrük Vergisi’nin (Basic
Customs Duty- BCD) yanı sıra uygulanan bir takım ek vergiler (Additional Customs Duty-ACD,
Special Additional Customs Duty-SACD, Eğitim Vergisi ve Gümrük Yükleme Ücreti) ürünün
ithalattaki toplam vergi yükünü oluşturmaktadır. Bu çerçevede, söz konusu vergi ve ücretlerin
eklenmesiyle birlikte Hindistan’ın uyguladığı ortalama MFN tarife oranı da %25,6’ya
yükselmektedir. Böylece, efektif gümrük vergisi oranlarının tarım ürünleri için %42,6, sanayi
ürünleri için ise %23,1’e yükseldiği görülmektedir.
Ayrıca, ithalat işlemlerinde, ihtiyari gümrük değerleme kriterleri uygulanmakta olup,
Hindistan gümrüklerinde normal piyasa fiyatlarının altında bir fiyatla karşılaşıldığında
ithalatta beyan edilen değişim değeri reddedilebilmektedir. Bu durumda ithalatta daha yüksek
bir gümrük vergisi oranı uygulanmaktadır. Hindistan’ın gümrük vergilerinin %94’ü, ürünün
CIF fiyatı üzerinden ad valorem olarak hesaplanmaktadır.
82
Uygulanan yüksek gümrük vergileri, Türk ihracatçılarının fiyat rekabetinde geride
kalmasına neden olmakta; buna bağlı olarak özellikle ülkemizin rekabetçi konumda olduğu
makine ve otomotiv yedek parça sektörü gibi alanlarda rekabet gücümüzü azaltmaktadır.
Hindistan, rekabetin çok yoğun olduğu ve fiyata duyarlı bir pazar yapısına sahip olduğu için,
yüksek gümrük vergileri ticaretimizi olumsuz yönde etkilemektedir.
Hindistan gümrüklerinde Risk Management System (RMS) ve Electronic Data
Interchange (EDI) Sistemlerinin uygulanmaya başlanmasıyla 2007 yılında 41 gün olan ithalat
işlemlerinin tamamlanma süresi yarıya düşerek 20 güne kadar inmiştir. Bunun 8 gününü
belgelerin hazırlanması, 4 gününü ise gümrük muayene ve gümrükten çekme işlemleri
oluşturmaktadır.
Çoğu alanda ithalat lisanssız olarak serbestçe yapılabilmektedir. Öte yandan,
Hindistan’ın sekizli GTIP bazında 52 üründe ithalat yasağı, 428 üründe ise ithalat kısıtlaması
bulunmaktadır. Bunların toplam tarife satırı içindeki oranı yaklaşık %3,7’dir. Genel olarak
ithalat yasağı olan ürünler arasında donyağı, içyağı, hayvansal yağlar, vahşi hayvan ürünleri
gibi hayvansal ürünler bulunmaktadır. İthalatında kısıtlama bulunan ürünler için Hindistan
Ticaret ve Sanayi Bakanlığı altında faaliyet gösteren Dış Ticaret Genel Müdürlüğü (Directorate
General of Foreign Trade-DGFT)’nden ithalat lisansı alınması gerekmektedir.
Ürün güvenliği, standartlar, uygunluk değerlendirmesi gibi konular son yıllarda
Hindistan’da hızlı gelişme gösteren düzenlemeler arasında bulunmaktadır. Bu bağlamda,
Hindistan ulusal standartlarını uluslararası kriterlere uygun hale getirmek için çaba sarf
etmektedir. Bu çerçevede, Hint standartlarının pek çoğu Uluslararası Standartlar Örgütü
(ISO)’nün standartları ile uyumlu hale getirilmiştir. Bununla birlikte, Hindistan, yeni standart
uygulamaları hakkında DTÖ’ye genellikle zamanında bilgi vermemekte ve bu durum
Hindistan’a ihracat yapacak firmalar için pazara girişi güçleştirebilmektedir. Bazı ürünlerin
Hindistan’a ithalatında zorunlu standart uygulaması yapılmakta olup, bu ürünleri Hindistan’a
ihraç etmek isteyen firmaların ihracat öncesinde Hint Standartlar Bürosu’na - Bureau of Indian
Standard (BIS) kayıt yaptırmaları ve sertifika almaları gerekmektedir. Gıda ürünleri ile ilgili
tüm denetim ve zorunlu standartlar ise Food Safety and Standards Authority of India (FSSAI)
tarafından yürütülmektedir.
Hindistan Hükümeti kritik olabilecek hammaddelerin sadece ülkede kullanılmasını
istemektedir. Kısıtlama getirilen ürünlerin tamamı Hindistan Ticaret ve Sanayi Bakanlığı
tarafından yayımlanan İhracat politikası Schedule 2’de yer almaktadır.
Hindistan DTÖ üyesi ülkeler arasında anti-damping uygulamalarına en çok başvuran
ülkeler arasında yer almaktadır. Anti-damping soruşturmaları Ticaret ve Sanayi Bakanlığına
bağlı Anti Damping ve Benzeri Vergiler Genel Müdürlüğü (Directorate General of AntiDumping and Allied Duties-DGAD) tarafından yürütülmektedir. Halihazırda Hindistan
tarafından farklı safhalarda bulunmakla birlikte 90 civarında anti-damping soruşturması
yürütülmektedir.
Hindistan'daki genel olumsuzluklar mal ticareti kadar hizmet ihracatında da geçerli
olup, hukuki altyapı, yavaş işleyen bürokrasi problem yaratmaktadır. Hint kamu teşkilatının
yanı sıra Hint özel sektörünün de iş takibinde ve geri dönüşlerde ağır davranması sonucunda
83
müşterilere verilen hizmette aksamalar ve gecikmeler yaşanmaktadır. Ayrıca Hindistan’da iş
yapan yabancı firmalara uygulanan güvenlik denetimlerinin ve yabancılara çalışma izni
alınmasının çok uzun zaman alması, Türk firmalarının Hindistan pazarına ilgisini
azaltmaktadır. Hintli işçi ve taşeronlarla çalışma zorluğu, firmalarımızın pazara girişlerini
zorlaştırmaktadır.
Türkiye-Hindistan bankacılık sistemleri arasında işbirliği eksikliği, teminat mektubu ve
muhabir banka bulmaktaki zorluklar Hindistan pazarına girişi zorlaştırmaktadır. Bankacılık
sisteminin işleyişinin son derece bürokratik, karmaşık ve yavaş olması, ayrıca ülkede karayolu,
demiryolu, havalimanı, liman, telekomünikasyon ve enerji altyapılarının yetersizliği tüm faaliyet
alanları için önemli bir sorun teşkil etmektedir.
Hindistan DTÖ Kamu Alımları Anlaşması’na taraf değildir. Bu çerçevede, Hint
hükümeti kamu alımlarında genel itibariyle yerli tedarikçilere fiyat avantajı sunmak suretiyle
pozitif ayrımcılık yapmaktadır. Bu anlamda, yabancı firmalar ihale sürecinde saf dışı
kalabilmektedir.
Hindistan’ın fikri mülkiyet yasası, fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda
yeterli olmakla birlikte, yasanın uygulanması konusunda bazı sıkıntılar bulunmaktadır.
Bunların başında, yargıda oluşan gecikmeler gelmektedir. Ayrıca, ülkenin özellikle yerel
bölgelerinde şeffaflık eksikliği vardır.
Hindistan’da ihracatçılarımızın sorun yaşadığı alanlardan biri de nakliyedir. Ülkede
navlun fiyatlarının yüksek olması, limanlardaki yoğunluk sebebiyle gecikmeler yaşanması,
limanda bekleme süresinin fazla olması, gemilerin geç ulaşması ve tonaj olarak ağır bir malzeme
olan doğal taşta navlun fiyatlarının yüksek olması karşılaşılan temel sorunlardır. Ayrıca
ithalatçı firmanın malı gümrükten çekmede gecikmesi durumunda Türk ihracatçıları için de ek
maliyetler doğmakta ve ihracatçılarımız sıkıntı yaşamaktadır. Bunun yanı sıra, başta
karayolları olmak üzere ülkedeki altyapı eksiklikleri ve soğutucu konteyner tedarik etmedeki
sıkıntılar, ürünün dağıtım ağında sorun yaratmaktadır. Eyaletler arasındaki yolların yetersiz
olması, ürünün zamanında ve hasar görmeden teslimatında gecikmelere neden olmaktadır.
Japonya
Ülke Profili
Resmi Adı
:Japonya
Başkent
:Tokyo
Çumhurbaşkanı
:Akihito
Dili
:Japonca
Yönetim şekli
:Parlementer Monarşi
Nüfusu
: 127.061 milyon (2014)
Yüz ölçümü
:377.944 km²
GSMH
:4.898,5 Milyar USD (2013)
84
KBMG
:38.467,8 USD (2013)
Telefon Kodu
: + 81
Para Birimi
: Japon yeni
Japonya, Doğu Asya'da bir ada ülkesidir. Büyük Okyanus'ta bulunan Japonya Japon
Denizi'nden Çin Halk Cumhuriyeti, Kuzey Kore, Güney Kore ve Rusya'nın doğusuna, kuzeyde
Ohotsk Denizi'nden güneyde Doğu Çin Denizi'ne ve Tayvan'a kadar uzanır. Gayri Safi Yurtiçi
Hasılaya göre
Japonya Amerika
Birleşik
Devletleri'nden
sonra
dünyada
ikinci
sıradadır. Birleşmiş Milletler, G8 ve APEC üyesidir. Savunma bütçesi dünya beşincisidir.
Dünyanın en büyük dördüncü ihracatçısı ve en büyük dördüncü ithalatçısıdır.
Dış Ticaret
Türkiye ile Japonya arasındaki dış ticaret hacmi bu dönem,
Türkiye’nin verdiği dış ticaret açığı ise 2,8 milyar dolara ulaşmıştır.
3,5 milyar dolara
Türkiye’nin Japonya’ya ihracatının artırılmasına dönük çalışmalar sonucunda bu
ülkeye yönelik hazır giyim, ev tekstili, kilimler, altın mücevherat, otomobil endüstrisi, meyve
suları ve kurutulmuş meyve sektörlerinde potansiyelin bulunduğu tespit edilmiştir.
Gümrük vergileri, Japonya’nın dış ticaretteki temel koruma aracı olmaya devam
etmektedir. Japonya’nın tarife satırlarının %40,5’i “sıfır olarak” bağlanmış bulunmakta iken,
%24,9’u %0 ile %5 arasındaki oranlara sahip durumdadır. Tarife satırlarının %21,5’i ise %5
ile %10, %13,1’i %10’dan daha yüksek oranları kapsamaktadır. Diğer taraftan, Japonya’nın
özellikle tarım ürünleri ithalatında oldukça kapalı bir yapıya sahip olduğunu söylemek
mümkündür.
Japonya’nın bir ada ülkesi olması sebebiyle, özellikle tarımsal ürünler ile gıda
ürünlerinde ithalata yönelik çeşitli teknik engeller, standartlar, testler ve prosedürlerle
karşılaşılmaktadır. Bu kapsamda, ülkemiz tarım ve gıda ürünlerinin Japonya pazarına girişinde
karşılaşılan başlıca teknik engel niteliğindeki uygulamalar şunlardır:
Çeşitli meyvelerin ithalatına, elma kurdu, Akdeniz sineği, taze meyve hastalığı vb.
gerekçelerle bitki karantinası uygulanmakta ve kiraz, nar, portakal, greyfurt, limon, kavun,
üzüm, erik gibi pek çok taze meyvenin Japonya’ya girişi, her biri için ayrı ayrı yapılması
gereken ve 10’ar adımdan oluşan, yıllarca süren testler, soğuk uygulamalar ve prosedürlerle
gerçekleşebilmektedir. Öte yandan, yaş meyve ve sebze ürünleri, tavukçuluk ürünleri gibi
ürünlerde sadece Tarım Bakanlığı tarafından izin verilen ülkelerden ithalat yapılabilmekte
olup, izin için gerekli prosedürler uzun zaman almaktadır.
İthal edilmek üzere Japon gümrüklerine gelen gıda ürünlerine tek bir test
uygulanmakta, belirlenen değerlerin dışında kalması halinde ürün sınır dışı edilmekte ve ikinci
bir test şansı tanınmamaktadır.
Sertifikasyon sürecinin uzunluğu ve zorluğu nedeniyle öncelikli olarak değerlendirilen
sınırlı sayıda taze meyve ürünü için gerekli girişimler başlatılmıştır.
85
Benzer şekilde, kanatlı hayvan ürünleri ihracatına izin verilmesi hususunda Japon
makamları nezdinde başlatılan süreç hâlihazırda önemli ölçüde tamamlanmış olup 2015yılında
Türkiye’den tavuk ithalatının serbest bırakılacağı öngörülmektedir. Öte yandan, hali hazırda
Japonya’ya kanatlı hayvan ürünleri ihracatımız bulunmamakla birlikte, Japonya kırmızı et
ithalatı konusunda da ciddi kısıtlamalar uygulamaktadır.
Japonya’nın toptan ve perakende dağıtım hizmetlerine ilişkin geleneksel ve karmaşık
yapısı hizmet sunucularının önüne bir engel olarak çıkmaktadır. Ülke mevzuatının çok
karmaşık standart ölçütler, belgelendirme ve işaretleme gerektirmesinin hizmet ticaretine de
engel olduğu düşünülmektedir.
Japonya tarafından tahsis edilen sübvansiyonlar genel olarak değerlendirildiğinde
özellikle yenilebilir enerji ve yeni enerji teknolojileri üzerinde bir yoğunlaşma olduğu
gözlemlenmektedir.
Japonya DTÖ Kamu Alımları Anlaşması’nın tarafları arasında yer almaktadır. Buna
karşın, Japonya’da kamu alımları piyasasının halen görece olarak dışa kapalı olduğu ve yabancı
piyasaya girişi yönünde engeller çıkartılmaya devam edildiği rapor edilmektedir.
Japonya'da en önemli pazara giriş engellerini, kültürel farklılıklar, pazar yapısının giriş
çıkışları kısıtlayıcı katılığı ile tüketici zevk ve tercihlerindeki farklılıklar teşkil etmektedir.
Japonya, mutfağından giysi renklerine, toplumsal göstergelere ve dil ve alfabeye kadar
farklılıklar taşıyan bir pazardır.
Rusya Federasyonu
Ülke Profili
Resmi Adı
:Rusya Federasyonu
Başkent
: Moskova
Çumhurbaşkanı
:Vladimir Putin
Dili
:Rusça
Yönetim şekli
:Federal Cumhuriyet
Nüfusu
:143.700 milyon (2014)
Yüz ölçümü
:17.098.242 km²
GSMH
:2.096,8 Milyar USD (2013)
KBMG
:14.302,1 USD (2013)
Telefon Kodu
:+7
Para Birimi
: Rus Rublesi
Rusya ekonomisi, GSYİH'ya göre dünyanın en büyük dokuzuncu ve satın alma gücü
paritesi göre altıncı ekonomisidir. Rusya dünyanın en büyük maden ve enerji kaynaklarından
birine sahiptir ve dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz üreticisidir. Rusya, tanınmış beş
86
nükleer silahlı devletten biridir ve dünyanın en büyük kitle imha silah stoklarına sahiptir.
Rusya, büyük güçlerden biri olup Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi
üyesi, G8, G20, Avrupa
Konseyi, Asya-Pasifik
Ekonomik
İşbirliği, Şanghay
İşbirliği
Örgütü, Avrasya Ekonomi Topluluğu, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve Dünya Ticaret
Örgütü üyesi ve Bağımsız Devletler Topluluğu'nun önde gelen üyesidir.
Dış Ticaret
Rusya Federasyonu, 2014 yılı ticaret verilerine göre 5,9 milyar dolar ile en çok ihracat
yaptığımız 7. ülke olurken, bu ülkeden ithalatımız 25,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiş ve
ithalatımızda 1. sırada yer almıştır. 2014 yılı verilerine göre iki ülke arasındaki ticaret hacmi
31,2 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmiştir. Son dönemde Akkuyu Nükleer Santrali benzeri
büyük çaplı projeler ve enerji ve turizm gibi kilit sektörlerdeki işbirliği gibi karşılıklı
yatırımlarda yaşanan gelişmelerin ticaret hacminin artmasında etkili olacağı beklenmektedir.
Türkiye’nin Rusya Federasyonu’nda 9-10 milyar doların üzerinde yatırımı bulunmakta ve
2.000’den fazla yerleşik firması yer almaktadır. 2014 yılı itibariyle Rusya Federasyonu’nun
ülkemizdeki yatırımları 4,1 milyar doların üzerinde olup hâlihazırda 1800’ün üzerinde Rus
firması Türkiye’de faaliyet göstermektedir.
Rusya Federasyonu, 22 Ağustos 2012 tarihinde DTÖ’ye katılmıştır. DTÖ üyeliğinin
ardından gümrük vergilerini kademeli olarak indirmektedir. Hâlihazırda, gümrük vergilerinin
ortalama oranı % 9,7’dir. Tarım ürünlerinde ortalama gümrük vergisi %12,2 iken sanayi
ürünlerinde ortalama gümrük vergisi ise %9,3’tür. Rusya’nın DTÖ taahhütleri çerçevesinde
ortalama gümrük vergisi oranı aşamalı olarak %8’in altına indirilecektir. Öte yandan, Rusya
Federasyonu, GTS kapsamında, ülkemizin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelere,
sınırlı sayıdaki bazı ürünlerde %25 gümrük vergisi indirimi uygulamaktadır.
Rusya Federasyonu’nda gümrüklerde malların ülkeye girişi sırasında uygulanan yerel
mevzuatın karmaşıklığı ve gümrüklerin diğer kamu kurumları ile ilişkilerindeki belirsizlikler,
ticaretin gelişmesi önündeki en önemli engellerden biridir.
Rusya gümrüklerinde bazı mal gruplarında referans fiyat uygulaması bulunmaktadır.
Rus gümrük idarelerince fiyat açısından riskli olduğu değerlendirilen mallarda asgari
kıymetlerin altında kalan beyanlar kabul edilmemekte, malın gümrükten geçişine asgari kıymet
üzerinden vergi alınması kaydıyla izin verilmektedir. Referans fiyatlar, Rus gümrükleri
tarafından önceden belirlenmekte, ancak ilan edilmemektedir.
Türkiye ile Rusya Federasyonu arasında 18 Eylül 2008 tarihinde imzalanan protokol
çerçevesinde Basitleştirilmiş Gümrük Hattı (BGH) sistemi kurulmuştur. İki ülke arasındaki
ticarette sevk edilen eşyaya ilişkin bilgilerin iki ülkenin gümrük idareleri arasında elektronik
yolla önceden değişimine dayanan ve gönüllülük esasına dayanan söz konusu sistem
çerçevesinde sevk edilen eşyaya ilişkin bilgileri gümrük idaresine önceden sunan firmalara dış
ticaret işlemlerinde çeşitli kolaylıklar sağlanmaktadır. Gönüllülük esasına dayanan BGH
sistemine firmaların katılmaması durumunda sevkiyatları normal prosedüre tabi tutulmakta ve
herhangi bir kolaylık ya da basitleştirmeden yararlanılamamaktadır.
Rusya Federasyonu’nun da dahil olduğu Avrasya Ekonomik Birliği kapsamındaki
gümrük birliğinin düzenleyici organı olan Avrasya Ekonomik Komisyonu’nun 16 Ağustos 2012
87
tarihli kararı çerçevesinde ithalat/ihracat yasakları ve kısıtlamaları bulunmaktadır. Söz konusu
karar çerçevesinde, Rusya’ya bazı ürünlerin ithalatında lisans uygulaması bulunmaktadır.
Rusya Federasyonu’nda uygulanan en önemli teknik düzenleme olan GOST-R belgesi
uygulamasına 15 Mart 2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere son verilecek olup, EAC
belgesi uygulamasına geçilecektir. EAC Belgesi, Rusya Federasyonu’nun da dahil olduğu
gümrük birliğinin geçerli olduğu tüm ülkelerde uygulanacak olan teknik standartlara uygunluk
belgelerinin genel adı olup, gümrük birliği ülkelerine yönelik ihracatta ürünlerin standartlara
uygun olduğunu gösteren belgeler Gümrük Birliği Sertifikası ve Gümrük Birliği
deklarasyonudur. EAC belgesi, Avrasya Ekonomik Komisyonunun aldığı karar uyarınca 66
ürün grubu için geçerli olacak olup, Avrasya Ekonomik Birliği üyesi ülkelerden 1958
laboratuvar ve 866 sertifikasyon kuruluşu söz konusu belgeleri vermeye yetkili kılınmıştır.
Avrasya Ekonomik Komisyonu internet sitesinden14 yetkili kılınan laboratuvar ve sertifikasyon
kuruluşlarının listesine ulaşılabilmektedir.
Rusya’nın oldukça karışık olan ve sıklıkla değişen mevzuatı ve ilave olarak kültürel ve
Rusça kullanımından kaynaklanan zorluklar dikkate alındığında, Rusya Federasyonu’na
yönelik ihracatlarda sertifikasyon süreci profesyonel danışmanlık hizmeti alınmadan
gerçekleştirilmesi zor bir süreç olarak görülmektedir.
Rusya Federasyonu’na yapılacak gıda ürünleri ihracatında etiketleme ve markalama
konularında Avrasya Ekonomik Komisyonunca alınan kararlar çerçevesinde, gıda ürünlerinin
paketlerinde etiketlemenin Rusça dilinde yapılması ve paket üzerinde ürünün tipi ve adı,
üreticinin yasal adresi, ürünün ağırlık/hacmi, ürünün bileşenleri ve katkı maddeleri, besin
değeri, saklama koşulları, son kullanma tarihi, çocuk mamaları ve vb. ürünler için hazırlama
talimatı, yan etkilere karşı uyarılar, kullanma koşulları bilgilerinin yer alması gerekmektedir.
Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki tarım ürünleri ticareti, iki ülke arasında
imzalanan anlaşma/protokoller çerçevesinde yürütülmekte olup, bu kapsamda iki ülkenin
karşılıklı olarak anlaştıkları ve Türkiye’den Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından
Rus makamlarına iletilen ve Rus makamları tarafından onaylanan Türk firmaları Rusya’ya
ihracat yapabilmektedirler.
Önemli bir hammadde ihracatçısı olan Rusya Federasyonu, ham petrol, petrol ürünleri,
doğal gaz, kimyasal ürünler, kereste, ham deri, kâğıt hamuru, demir dışı ürünler, hurda demir
ve değerli taşlarda ihracat vergisi uygulamaktadır. Özellikle stratejik önem atfedilen doğal gaz
ve petrol gibi hammaddelerin ihracatı, lisans uygulanması, boru hatları kullanımı, iç
vergilendirme, Rusya Federasyonu çıkışlarında özel gümrük kullanımı zorunluğu gibi
mekanizmalar ile kontrol altında tutulmaktadır.
Hizmet ticaretinde ülkemiz ile Rusya Federasyonu arasında yaşanan en önemli
sorunlardan birisi ulaştırma sektöründe yaşanan sıkıntılardır. Ülkemizin Rusya’ya ihracatında
karayolu ile taşıma %45 paya sahip olup, karayolu taşımacılığında belirlenen yıllık taşıma
kotası 9.000 adettir. Söz konusu belgeler aylık 750 adet olacak şekilde dağıtılmakta; aylık olarak
dağıtılan belgelerin tükenmesi halinde ise karayolu kullanılarak gerçekleşen ihracatımıza ara
verilmekte veya ihracatımızın devamlılığı, genellikle Rus taşımacılarına göre daha ucuz, Türk
taşımacılarına göre ise daha pahalı olan Romanya ve Moldova gibi üçüncü ülke plakalı araçlara
taşıma yaptırılarak sağlanmaktadır. Bu kapsamda kotaların yetersizliği nedeniyle ülkemizin
88
Rusya’ya ihracatında karayolu taşımalarının sadece %37’si Türk TIR’ları tarafından
gerçekleştirilmektedir.
Diğer taraftan, Rusya Federasyonu 2013 yılı Ağustos ayı ortasında TIR Karnesi ile
yapılan taşımalarda Rusya Federasyonu üzerinden transit geçişlerde karne teminatına ilaveten
ulusal gümrük teminatı aranacağını ilan etmiş, uygulama 1 ay sonra yürürlüğe konmuştur.
Rusya Federasyonu’ndaki fikri mülkiyet hakları, patent ve ticari markalara ilişkin
uygulamalar nedeniyle firmalarımız zaman zaman zorluklarla karşılaşmaktadır. Rusya aktif
olarak kullanılmayan veya kullanılmakla birlikte tescil edilmemiş tanınmış markaların, ilgisiz
kişilere tescil edilmesi veya benzer isimlerin tescil edilmesi gibi sorunlar yaşanmaktadır.
89
1923-2014 Gayrisafi Yurtiçi Hasıla
Yıl
1923
1924
1925
1926
1927
1928
1929
1930
1931
1932
1933
1934
1935
1936
1937
1938
1939
1940
1941
1942
1943
1944
1945
1946
1947
1948
1949
1950
1951
1952
1953
1954
1955
1956
1957
1958
1959
1960
1961
1962
1963
1964
1965
1966
1967
1968
Değişim(%)
14,63
12,53
18,21
-12,74
10,8
21,53
2,45
8,21
-10,62
15,46
6,3
-3,02
23,06
1,52
9,46
6,89
-4,78
-10,37
5,51
-9,79
-5,08
-15,28
32,08
4,15
16,36
-4,98
9,4
12,79
11,95
11,23
-2,87
8,08
3,25
7,92
4,56
4,62
2,91
1,72
6,07
9,43
4,14
2,62
11,71
4,5
6,65
Bin Dolar
1 104 053
1 400 073
1 794 023
1 934 068
1 725 249
1 599 647
2 041 144
1 552 818
1 377 849
1 151 134
1 343 263
1 439 213
1 537 519
1 976 998
2 107 086
2 910 516
3 081 795
3 591 127
4 474 425
9 247 158
13 742 624
9 959 724
8 154 773
7 115 659
5 218 433
6 586 864
6 297 538
6 723 503
8 110 827
9 318 418
10 844 329
11 073 331
13 312 565
15 358 049
20 451 118
24 382 825
30 465 268
19 318 994
10 700 892
12 424 547
14 366 793
15 271 744
16 340 156
19 403 983
21 631 148
2 419 699
Yıl
1969
1970
1971
1972
1973
1974
1975
1976
1977
1978
1979
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
Değişim(%)
4,08
3,23
5,57
7,43
3,26
5,59
7,17
10,46
3,41
1,5
-0,62
-2,45
4,86
3,56
4,97
6,71
4,24
7,01
9,49
2,12
0,25
9,26
0,93
5,98
8,04
-5,46
7,19
7,01
7,53
3,09
-3,37
6,77
-5,7
6,16
5,27
9,36
8,4
6,89
4,67
0,66
-4,83
9,16
8,77
2,13
4,19
2,87
Bin Dolar
27 039 887
25 306 728
22 636 950
28 651 743
36 081 504
49 746 291
62 226 892
71 223 693
81 467 836
89 073 430
108 837 306
90 678 582
94 641 620
85 353 718
81 133 845
78 824 730
89 263 178
100 873 141
115 096 810
121 667 375
142 635 440
200 554 694
200 501 800
210 583 825
238 377 450
176 955 492
225 940 654
243 411 534
253 705 729
270 946 852
247 543 705
265 384 360
196 736 198
230 494 220
304 901 341
390 386 833
481 496 931
526 429 394
648 753 606
742 094 395
616 703 325
731 608 367
773 979 672
786 282 517
823 044 428
800 107 336
90
İşgücü İstatistiklerindeki Değişim
Yıl
İşgücü
İşgücüne Katılım Oranı (%)
İstihdam oranı(%)
İşsizlik Oranı (%)
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
19 391
19 931
20 150
21 010
21 264
20 314
21 877
22 286
22 697
22 755
23 385
23 878
23 078
23 491
23 818
23 640
22 016
22 455
22 751
23 114
23 805
24 748
25 641
26 725
27 339
28 271
28 786
57,5
58,1
56,6
57
56
52,1
54,6
54,1
53,7
52,6
52,8
52,7
49,9
49,8
49,6
48,3
46,3
46,4
46,3
46,2
46,9
47,9
48,8
49,9
50
50,8
50,5
52,6
53,1
52,1
52,3
51,2
47,5
50
50
50,2
49
49,2
48,7
46,7
45,6
44,4
43,2
41,3
41,5
41,5
41,5
41,7
41,2
43
45
45,4
45,9
45,5
8,4
8,6
8
8,2
8,5
8,9
8,6
7,6
6,6
6,8
6,9
7,7
6,5
8,4
10,3
10,5
10,8
10,6
10,2
10,3
11
14
11,9
9,8
9,2
9,7
9,9
91
Yabancı Sermaye Yatırımları
Yıllar
1950
1960
1970
1980
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
Doğrudan Yabancı Sermaye (Milyon
dolar)
5
24
58
18
46
113
99
125
115
354
663
684
810
844
636
608
885
722
805
940
783
982
3 352
566
688
1 092
8 134
16 982
18 394
14 713
6 184
6 221
14 146
10 126
9 298
8 454
Yabancı Sermaye yatırımı girişi / Cari
işlemler dengesİ (%)
-10
-17
-34
-1
-2
-8
-10
-9
-14
22
71
-26
324
-87
-10
23
-38
-30
-31
47
-85
-10
89
-90
-9
-8
-38
-53
-49
-37
-51
-14
-19
-21
-14
-18
92
Yıllara Göre Dış Ticaret
İHRACATIN
DIŞ
İTHALATI
TİCARET KARŞILAMA
YILLAR İHRACAT İTHALAT DENGESİ ORANI (%) YILLAR İHRACAT
İHRACATIN
İTHALATI
KARŞILAMA
ORANI (%)
İTHALAT
DIŞ TİCARET
DENGESİ
1923
50 790
86 872
-36 082
58,5
1969
536 834
801 236
-264 403
67
1924
82 435
100 462
-18 027
82,1
1970
588 476
947 604
-359 128
62,1
1925
102 700
128 953
-26 253
796
1971
676 602
1 170 840
-494 239
57,8
1926
96 437
121 411
-24 974
79,4
1972
884 969
1 562 550
-677 581
56,6
1927
80 749
107 752
-27 003
74,9
1973
1 317 083
2 086 216
-769 133
63,1
1928
88 278
113 710
-25 432
77,6
1974
1 532 182
3 777 501
-2 245 319
40,6
1929
74 827
123 558
-48 731
60,6
1975
1 401 075
4 738 558
-3 337 483
29,6
1930
71 380
69 540
1 840
102,6
1976
1 960 214
5 128 647
-3 168 433
38,3
1931
60 226
59 935
291
100,5
1977
1 753 026
5 796 278
-4 043 252
30,2
1932
47 972
40 718
7 254
117,8
1978
2 288 163
45 990 25
-2 310 862
49,8
1933
58 065
45 091
12 974
128,8
1979
2 261 195
5 069 432
-2 808 236
44,6
1934
73 007
68 761
4 246
106,2
1980
2 910 122
7 909 364
-4 999 242
36,8
1935
76 232
70 635
5 597
107,9
1981
4 702 934
8 933 374
-4 230 439
52,6
1936
93 670
73 619
20 051
127,2
1982
5 745 973
8 842 665
-3 096 692
65
1937
109 225
90 540
18 685
120,6
1983
5 727 834
9 235 002
-3 507 168
62
1938
115 019
118 899
-3 880
96,7
1984
7 133 604
10 757 035
-3 623 429
66,3
1939
99 647
92 498
7 149
107,7
1985
7 958 010
11 343 376
-3 385 367
70,2
1940
80 904
50 035
30 869
161,7
1986
7 456 726
11 104 771
-3 648 046
67,1
1941
91 056
55 349
35 707
164,5
1987
10 190 049
1 4157 807
-3 967 757
72
1942
126 115
112 879
13 236
111,7
1988
11 662 024
14 335 398
-2 673 374
81,4
1943
196 734
155 340
41 394
126,6
1989
11 624 692
15 792 143
-4 167 451
73,6
1944
177 952
126 230
51 722
141
1990
12 959 288
22 302 126
-9 342 838
58,1
1945
168 264
96 969
71 295
173,5
1991
13 593 462
21 047 014
-7 453 552
64,6
1946
214 580
118 889
95 691
180,5
1992
14 714 629
22 871 055
-8 156 426
64,3
1947
223 301
244 644
-21 343
91,3
1993
15 345 067
29 428 370
-14 083 303
52,1
1948
196 799
275 053
-78 254
71,5
1994
18 105 872
23 270 019
-5 164 147
77,8
1949
247 825
290 220
-42 395
85,4
1995
21 637 041
35 709 011
-14 071 970
60,6
1950
263 424
285 664
-22 240
92,2
1996
23 224 465
43 626 642
-20 402 178
53,2
1951
314 082
402 086
-88 004
78,1
1997
26 261 072
48 558 721
-22 297 649
54,1
1952
362 914
555 920
-193 006
65,3
1998
26 973 952
45 921 392
-18 947 440
58,7
1953
396 061
532 533
-136 472
74,4
1999
26 587 225
40 671 272
-14 084 047
65,4
1954
334 924
478 359
-143 435
70
2000
27 774 906
54 502 821
-26 727 914
51
1955
313 346
497 637
-184 291
63
2001
31 334 216
41 399 083
-10 064 867
75,7
1956
304 990
407 340
-102 350
74,9
2002
36 059 089
51 553 797
-15 494 708
69,9
1957
345 217
397 125
-51 908
86,9
2003
47 252 836
69 339 692
-22 086 856
68,1
1958
247 271
315 098
-67 827
78,5
2004
63 167 153
97 539 766
-34 372 613
64,8
1959
353 799
469 982
-116 183
75,3
2005
73 476 408
116 774 151 -43 297 743
62,9
1960
320 731
468 186
-147 455
68,5
2006
85 534 676
139 576 174 -54 041 498
61,3
1961
346 740
507 205
-160 465
68,4
2007
107 271 750 170 062 715 -62 790 965
63,1
1962
381 197
619 447
-238 250
6105
2008
132 027 196 201 963 574 -69 936 378
65,4
1963
368 087
687 616
-319 529
53,5
2009
102 142 613 140 928 421 -38 785 809
72,5
1964
410 771
537 229
-126 458
76,5
2010
113 883 219 185 544 332 -71 661 113
61,4
1965
463 738
571 953
-108 215
81,1
2011
134 906 869 240 841 676 -105 934 807
56
1966
490 508
718 269
-227 761
68,3
2012
152 461 737 236 545 141 -84 083 404
64,5
1967
522 334
684 669
-162 335
76,3
2013
151 802 637 251 661 250 -99 858 613
60,3
1968
496 419
763 659
-267 240
65
2014
157 610 158 242 177 117 -84 566 959
65,1
93
Yıllar
1950
1960
1970
1980
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
Dış Borçlar (Milyon Dolar)
Borçluya Göre
Toplam
373
992
1 929
16 227
18 385
20 659
25 476
32 101
40 428
40 722
43 911
52 381
53 623
58 595
70 512
68 705
75 948
79 299
84 356
96 351
103 123
118 602
113 592
129 592
144 157
161 132
170 733
208086
250 019
280 928
268 921
291 868
303 817
338 924
389 115
402 415
Kamu
Özel
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
29 446
33 268
35 280
36 476
39 640
41 741
42 003
40 192
39 068
41 339
44 107
50 081
47 129
64 533
70 844
75 668
70 411
71 587
73 525
78 334
83 513
89 110
94 280
104 023
115 944
117 697
6 638
10 770
11 128
15 390
23 579
17 186
21 774
26 725
33 523
42 026
48 011
54 431
42 112
43 056
48 941
64 054
84 896
120 821
160 692
188 528
172 245
191 193
200 203
227 812
267 937
282 235
Kısa Vadeli
.
.
.
2 505
2 281
3 180
4 759
6 349
7 623
6 417
5 745
9 500
9 117
12 660
18 473
11 187
15 500
17 072
17 691
20 774
22 921
28 301
16 403
16 424
23 013
32 203
38 914
42 853
43 145
52 519
48 990
77 247
81 580
100 196
130 422
132 957
Vadeye Göre
Orta ve Uzun
Vadeli
.
.
.
13 722
16 104
17 479
20 717
25 752
32 805
34 305
38 166
42 881
44 506
45 935
52 039
57 518
60 448
62 227
66 665
75 577
80 202
90 301
97 189
113 168
121 144
128 929
131 819
165 233
206 874
228 409
219 931
214 621
222 237
238 728
258 693
269 458
Dış Borç Servis
Oranı
12
31
27
47
38
31
31
36
32
36
32
28
27
30
26
30
28
22
21
27
35
38
44
48
38
32
33
32
32
29
40
35
27
27
26
22
BURASI ORDU
94
COĞRAFİ VE İDARİ YAPI
Ordu, Karadeniz Bölgesinde yer alan ve son nüfus artışıyla birlikte büyükşehir olan şirin ve modern bir şehirdir.
Eşsiz yaylaları, denizi, Boztepe’si ve tarihi mekânlarıyla ülkemizin yıldızı parlayan güzide illerinden biridir. En
fazla fındık üreten il olmanın yanında kivisi, balı, hamsisi ve balığı ile de ekonomik potansiyeli gelişmekte ve
daha da büyük umutlar vaat etmektedir.
Kuzeyinde Karadeniz, güneyinde Tokat ve Sivas illeri, batısında Samsun, doğusunda Giresun iliyle çevrilidir.
İlimiz, 1920 yılında Trabzon’dan ayrılarak, 4 Nisan 1920 tarihinde il statüsüne kavuşmuş olup, Altınordu ilçeyle
beraber 19 ilçe, 72 belde, 473 mahalle ve 481 köye sahiptir.(Büyükşehir olmasıyla birlikte 481 köy de mahalleye
dönüştü)
95
YÜZÖLÇÜMÜ
5.952 km2
TARIM ALANI
2.612 km2
ORMAN ALANI
2.002 km2
ÇAYIR-MERA ALANI
500 km2
YERLEŞİM ALANI
838 km2
RAKIM (İL MERKEZİ)
3m
İLÇE SAYISI
19
BELEDİYE SAYISI
72
MAHALLE SAYISI
473
KÖY SAYISI
481
NÜFUS VE DEMOGRAFİ
Demografik yapı ile işgücü arasında çok ciddi bir ilişki vardır. Artan nüfus miktarı ile işgücü piyasası doğru
orantılı olmakla birlikte, ekonomik gelişmeler de aynı ivmede etkilenmektedir. Yani, ticaretteki serbestleşmeler
olumlu ya da olumsuz işgücü piyasalarından etkilenmektedir. Ticareti serbestleştirmekteki temel gerekçe ise
milli gelire ve dolayısıyla ekonomik büyümeye pozitif ivme kazandırmaktadır.
Ordu iline ilişkin 2011 yılı Adrese Dayalı Nüfus Sistemi Sonuçlarına bakıldığında, ilin toplam nüfusunun
714.390 kişi olduğu görülmektedir. 2012 yılında ilin nüfusu artarak 741.371 kişiye, 2013 yılında ise 731.452
kişiye ulaşmıştır.
Ordu ili uzun yıllar göç veren bir il konumundayken, 2012 yılında net göç hızı tersine dönerek göç almaya
başlamıştır. 2013 yılında ilimize en fazla göç alınan yaş aralığı 5004 kişi ile “20-24”tür. Bu sayıları takiben
ikinci sırada göç alınan yaş aralığı ise 3440 kişi ile “25-29” dur. Bu durum, işgücü piyasasının arzı açısından çok
önemli bir gelişmedir. Ayrıca ilimizin sahip olduğu bu genç ve dinamik nüfus, iş gücünün büyümesindeki en
önemli faktörlerden biri olarak diğer illere göre daha üst sıralarda yer almasına katkı sağlayacaktır. Her sektörde
değerlendirilmeye hazır bir potansiyel güç olarak görebileceğimiz bu genç iş gücü, Ordu iline yatırım yapacak
olanlara sunulan fırsatların zenginliğini çok açık bir şekilde yansıtmaktadır.
96
TOPLAM NÜFUS (2013 ARALIK)
731.452
122 (kişi/km2)
NÜFUS YOĞUNLUĞU (2013)
Ordu ilinin en fazla göç verdiği ilk 10 ile baktığımızda ise Orduluların 4 büyük şehir dışında sanayi kentlerine ve
çevre kentlere göç ettiği görülmektedir. Ancak en fazla göç aldığı ilk 10 ilin de göç verdiği illerle tamamen
örtüşmesi ilimize göç eden kişilerin de ilimiz kökenli kişiler olduğunu desteklemektedir. Bu da göstermektedir ki
Ordu halkı ilini sevmekte ve vatanını seven her insan gibi iline hizmet etmeyi bir borç olarak bilmektedir.
Ordu’ya İlişkin Göç Verileri
ORDU İLİNİN EN FAZLA
GÖÇ VERDİĞİ İLLER
ORDU İLİNİN EN FAZLA
GÖÇ ALDIĞI İLLER
İSTANBUL
İSTANBUL
SAMSUN
SAMSUN
ANKARA
KOCAELİ
KOCAELİ
ANKARA
GİRESUN
BURSA
TEKİRDAĞ
GİRESUN
TRABZON
TEKİRDAĞ
İZMİR
TOKAT
BURSA
TRABZON
TOKAT
İZMİR
Kaynak: TÜİK
EKONOMİK VERİLER
Ordu ili 2011 yılında yatırım teşviklerinden 635 milyon TL alarak, son 10 yılda ilimize yapılan sabit yatırımda
en yüksek miktara ulaşmıştır. İlimize, 2012 yılında 100 milyon TL ve 2013 yılında ise 250 milyon TL yatırım
teşvikinde bulunulmuştur.
TÜİK verilerine göre Ordu İli, İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması (Sege-2011)’nda 61. sırada yer
almaktadır.
Kamu yatırımları açısından bakıldığında 2012 yılında Ordu ili 165.005.000 TL ile Türkiye genelinde 41.
sıradadır. Bu miktar aynı yıl için gerçekleşen toplam kamu yatırımlarının % 0,37’sini oluşturmaktadır. 2013
yılında ise İlimizde yapılmakta olan Ulaştırma-Haberleşme sektörlerindeki büyük kamu yatırımları ile bu oran
%0,6’ya çıkmıştır. Türkiye’de tarım sektörüne yapılan kamu yatırımı 6.002.624.000 TL olup Ordu ili 11.000.000
TL ile %0,2 oranında pay almaktadır.
97
İllerin ekonomik gelişimlerini değerlendirmek için yatırım teşviklerinden ve kamu yatırımlarından aldıkları
paylar ile kendi kaynaklarını birlikte düşünmek gerekmektedir. Bu durum da göstermektedir ki; Ordu ilinin,
fındık, bal gibi tarımsal ürünlerin üretiminde Türkiye’de 1. sırada, kivi üretiminde de 2. sırada olması ilimize
yapılacak olan kamu yatırımları ve yatırım teşvikleriyle ekonomik açıdan yıldızı parlamış iller arasında
olduğunun kanıtıdır.
Kamu Yatırımlarında 2015 Yılında Ordu İlinin Yeri
SEKTÖRLER
Tarım
TÜRKİYE
ORDU
ORDU(%)
4.526
7.072.898
0,006
789
2.016.000
0,004
19.990
3.930.244
0,005
124.180
18.019.934
0,007
Turizm
1.500
452.698
0,003
Konut
2.626
339.070
0,007
Eğitim
77.798
10.587.827
0,007
Sağlık
10.979
3.924.769
0,002
Diğer Hizmetler
70.354
14.906.496
0,004
312.742
62.240.320
0,005
Madencilik
Enerji
Ulaştırma
Toplam
Kaynak: TÜİK (Bin TL)
Ordu ili 2013 yılı TÜİK verilerine göre, 290.449.579 dolar ihracat ve 80.817.382 dolar ithalat değerine sahiptir.
İlimiz, Türkiye ihracat değeri olan 151.812.238.560 dolardan sadece % 0,2 oranında pay almaktadır. Bu sayısal
değerlere pozitif ivme kazandırmak için ilimizde ticarete konu olabilecek başlıca tarım ürünlerinin iç ve dış
pazarda hak ettiği yeri almasını sağlamak gerekmektedir. Bu noktada Ordu Ticaret Borsası olarak fındık, kivi,
bal ve canlı hayvan gibi ürünlerin gerek üretimini gerekse sanayisini daha fazla geliştirmek için etkin ve verimli
çalışmalar yapmakta ve uzun vade de ilimizi ve borsamızı daha üst sıralara taşımak gayretindeyiz.
TARIM
Ordu ilinin ekonomisi büyük oranda tarıma dayanmaktadır. İlimiz arazisinin % 43,6’sını tarım alanı, % 31,2'sini
orman ve fundalık alanı, % 7,6'sı çayır ve mera alanı, % 17,6'sını ise yerleşim alanı ve tarım dışı araziler
oluşturmaktadır.
98
Ordu ilinin arazi dağılımı
CİNSİ
MİKTARI (ha.)
PAY(%)
Tarım Alanı
259.625
43,6
Orman Alanı
185.592
31,2
Çayır-Mera
45.325
7,6
104.658
595.200
17,6
100
Tarım Dışı Arazi
TOPLAM
İlimizin 259.625 hektar büyüklüğündeki tarım arazisinin kullanım amaçlarına göre dağılım durumu da aşağıda
verilmiştir.
Ordu İlinin Tarımsal Arazi Varlığı ve Kullanım Durumuna Göre Dağılımı
CİNSİ
TARLA ALANI
-Ekilen
-Nadas
FINDIK ALANI
DİĞER MEYVELER
SEBZE ALANI
TOPLAM
MİKTARI (ha.)
TARIM
ALANINA
ORANI
11,8
86,9
13,1
87,5
0,2
0,5
30.654
26.649
4.005
227.054
621
1.296
259.625
100
99
Ordu’nun 595.200 hektar olan toplam arazisinin % 43,6’sı tarıma uygundur. İlimiz, tarıma elverişli arazi varlığı
bakımından Türkiye ortalamasının üzerindedir. Ordu ilinde toplam tarım alanının % 87,5’inde fındık tarımı
yapılmaktadır. Ülkemizin 696.964 hektar olan toplam fındık alanının 227.054 hektarı Ordu’da bulunuyor olması
ile birlikte ilimiz, Türkiye’de en fazla fındık alanına sahip olan il olma ayrıcalığına da sahiptir.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Ordu ilinin ekonomik yapısını belirleyen ve yönlendiren temel tarım ürünümüz
fındıktır. Türkiye fındık üretiminin %33,7’si Ordu’dan sağlanmaktadır ki Ordu halkının %70’inin gelir kaynağı
da fındıktır. Yani fındık Ordu ili için sadece bir tarım ürünü değil milli bir varlıktır.
2013 yılı verilerine göre 192.663 ton kabuklu fındık üretilen ilimizde ihracat miktarı 23.092.000 (iç/kg) ile
değeri 146.129.000 dolardır. Türkiye’nin fındık ihracat miktarına baktığımızda ise 274.657.461 kg ile
1.767.276.552 dolar değerindedir. Ordulu ihracatçılar, 23.092.000 kg ile Türkiye fındık ihracat miktarından
%8,4 oranında pay alarak Türkiye’de isimlerinden söz ettirmektedirler. Tüm bu sayısal veriler ışığında
globalleşen dünyada diğer ülkelerle rekabet edebilmek için hedefimiz, Türkiye için 2023 yılında 2,5 milyar dolar
fındık ihracat değerine ulaşmak ve buna paralel olarak ilimizin sembolü olan fındığı markalaştırmak amacıyla
ilimiz ihracat değerini 2-3 katına çıkarmaktır.
Ordu Ticaret Borsası olarak, hem ilimiz hem de ülkemiz için fındık gibi bu değerli ürüne daha fazla değer
kazandırmayı bir görev olarak edinmiş olup bu yolda yapılacak olan tüm çalışmalara maddi ve manevi destek
vermek için hazırız. Fındığı dışa bağımlı bir ürün olmaktan çıkarıp öncelikle iç pazardaki değerini artırmak
birincil hedeflerimizdendir. Türkiye’nin iç fındık ihracat miktarı incelendiğinde 2013 yılında 274.657 ton ile en
yüksek sayısal değere ulaştığı görülmektedir. Bu sonuç Dünya’nın fındığı tanımakta olduğunu ve son 10 yılda
yakalamış olduğumuz pozitif ivmeyi daha da hızlandırarak, 2023 yılında gerçekleşecek olan ihracat miktarının
350.000-400.000 tona ulaşabileceğini destekler niteliktedir.
Fındık üretiminde 1. sırada olmamızı ekonomik açıdan en avatajlı yöne çevirebileceğimiz nokta ürünümüze
katma değer kazandırmaktır. Fındıktan en yüksek katma değeri elde etmenin koşulu da fındığı nihai ürünlere
dönüştürmekten geçmektedir. Yani fındık bazlı ürünlerin üretimini daha fazla artırmak için ilimizde var olan
genç iş gücünü sanayi ile buluşturmak gerekmektedir. Böylece Ordu’nun diğer iller arasında parmakla gösterilir
konuma gelmesi için var olan potansiyel gücünün ortaya çıkması sağlanmış olacaktır. Ordu Ticaret Borsası
olarak bize düşen görev ise bu potansiyel gücün doğru yer ve zamanda ortaya çıkmasına yapmış olduğumuz
fizibilite çalışmalarıyla destek vermektir.
Tarımsal yapının büyük ölçüde fındığa bağımlı olduğu ilimizde fındık üreticilerimizin gelir düzeyini artırmaya
yönelik üretim seçenekleri ortaya koymak suretiyle ürün deseninin çeşitlendirilmesine olanak sağlamak
amacıyla, Ordu ilinde yetişme eğilimi gösteren en az fındığa eşdeğer veya ondan daha fazla net gelir getiren ürün
çeşitlerinin belirlenmesi ve üretimlerinin teşvik edilmesi için “ürün çeşitlendirme” çalışmaları yürütülmektedir.
İlimizde, ürün çeşitlendirme kapsamında bulunan ürünler; kivi, ceviz, elma, böğürtlen, çilek, karayemiş,
maviyemiş ve Trabzon hurmasıdır. Özellikle ceviz son zamanlarda ekonomik açıdan fındıktan daha fazla gelir
getirmesi sebebiyle halkımız tarafından üretimine sıcak bakılmaktadır. Uzun vade de fındıktan sonra ceviz için
de Ordu ilinde artık bir marka olabileceğini söylemek en doğal hakkımızdır.
100
Fındıktan sonra en çok gelir getiren tarımsal kökenli ürün “Bal” dır. Ordu’nun florası arıcılık açısından zengin
değildir. Ancak Türkiye florasını değerlendirerek yola çıkan Ordulu gezginci arıcılar arıcılığı, Ordu ekonomisine
fındıktan sonra ikinci sırada gelir getiren tarımsal bir faaliyet olarak yapmaya başlamışlar ve Ordu’yu Türkiye de
bal üretiminde Muğla’dan sonra az bir farkla 2. sıraya yerleştirmişlerdir.
İlimiz tarım ürünlerinden kivi de son 10 yılda üretimini 3-4 katına çıkartarak ticarete konu olan başlıca tarım
ürünlerimiz arasına girmiştir. 2012 yılı itibariyle Ordu’da 2.645 dekar alanda 6.707 ton kivi üretilmiştir. Burada
dikkat çeken nokta, Ordu’daki dekar başına verimliliğin ortalama 2.500 kg olmasıdır. İlimiz bu verimlilik
ortalamasıyla Türkiye, Dünya ve hatta en büyük kivi üreticisi olan İtalya’nın verimlilik ortalamasından bile
yüksektir. Uzman görüşleri; kivi bahçelerine gerekli ve tekniğine uygun bakım yapılıp özen gösterildiği taktirde,
dekar başına verimlilik 5.000 kg’a kadar yükselebilir olduğu yönündedir. Yaklaşık 2.000 üretici tarafından
üretim yapılmaktadır. Kivi üretiminde ilimizde kısa zamanda çok büyük gelişme sağlanmış olup son 5-6 yılın
verileri incelendiğinde kivi, gerek dikili alan bakımından gerekse üretim miktarı bakımından 2-3 katına
çıkmıştır. Kivi üretimde ağaç başına ortalama verim de her yıl artmakta olup 2012 yılında 53 kg’a ulaşmıştır.
Bugün Ordu ili, Türkiye kivi üretiminin yaklaşık %18 sini karşılayarak 2. sıradadır. Henüz meyve vermeyen
ağaçlar da dikkate alındığında önümüzdeki yıllarda Ordu’nun kivi üretiminde daha da önemli bir yere geleceği
yorumu yapılabilir.
İlimizde “balıkçılık” sektörü incelendiğinde, ülke genelinde üretilen deniz ürünlerinin %43,84’ü Karadeniz
Bölgesi balıkçılarca üretilmektedir. 110 km kıyı şerdi olan Ordu ili, Türkiye ve Karadeniz balıkçılığı içerisinde
önemli bir yer teşkil etmektedir. Bir sahil kenti olması ve Altınordu ilçesi ile birlikte 4 ilçesinin deniz kenarında
bulunması nedeniyle, balıkçılıkta İl ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Kafes balıkçığı Ordu’da sürekli
gelişmekte olan bir sektördür. Kafes balıkçılığına Ordu’da Gıda, Tarım Ve Hayvancılık Müdürlüğü kontrolünde
ilk olarak 1991 yılında başlanmış olup, bu ilk kafeslerin kapasiteleri de, 25 ton olmuştur. Şu an 6 adet kafeste
üretim yapılmakta olup bu kafeslerde toplamda yıllık 1.200-1.500 ton üretim yapılmaktadır. Ordu ili
Trabzon’dan sonra Karadeniz’de yetiştiricilikte 2. sırada yer almaktadır.
101
Günümüzde Ordu’da kültür balıkçılığı yapan işletme sayısı 36’ya ulaşmıştır. Bu işletmelerin yıllık üretimi iç
sularda yaklaşık 250 ton, deniz sahasında ise 1.300 tondur. Balıkçılık gerek avcılık, gerekse ticareti açısından
istihdama önemli ölçüde katkı sağlamaktadır.
Fındık – Türkiye Üretiminin %33,7’si ile
Türkiye 1’incisi
Bal – Türkiye Üretiminin %12,8’si ile
Türkiye 1’incisi
Kivi – Türkiye Üretiminin %18’i ile
Türkiye 2’incisi
İlimizde yetiştirilen meyve çeşidi
40
Kültür Balıkçılığı Yapan İşletme Sayısı
36
Kesme çiçekçilik son dönemde gelişen önemli bir tarımsal faaliyettir.
İLİMİZİN ÖNEMLİ YATIRIMLARI
ORDU -GİRESUN HAVALİMANI
ORDU ÇEVRE YOLU
ÜNYE ÇEVRE YOLU
Türkiye’de denize dolgu yöntemi ile yapılan ilk havalimanı
olma özelliğine sahiptir.
İlimize yapılmakta olan ulaştırma yatırımları sayesinde ilimiz
liman kenti olma yolunda ilk adımlarını atmış bulunmaktadır.
Bu sayede ihracatçıların en önemli sorunlarından biri olan
ulaşım problemi de ortadan kalkacaktır.
KARADENİZ-AKDENİZ YOLU
ÜNYE-NİKSAR-TOKAT YOLU (KuzeyGüney Aksı)
102
Ordu ilinde şuan 41 adet HES projesi mevcuttur. Bu
projelerden 6’sı işletme, 7’si inşaat, 28’i proje ve planlama
aşamasındadır. İlimizin mevcut elektrik üretimi, Türkiye
üretiminin %0,13’ünü karşılamaktadır. Tüm HES projeleri
tamamlandığında ilimizin Türkiye elektrik üretimi içindeki
payı %1,15’e çıkacaktır. Yani yaklaşık 9-10 kat artacaktır.
Ordu ili kendi enerjisini kendi üretiyor konuma gelecektir.
TOPÇAM BARAJI
VE HES
İlimiz merkezinde kurulacak olan Botanik Bahçesi, Karadeniz
bölgesinde ilk olma özelliği taşımakla birlikte Ordu ilini bir
cazibe merkezi haline getirmede büyük oranda katkı
sağlayacaktır.
BOTANİK BAHÇESİ
ÇAMBAŞI YAYLASI KIŞ SPORLARI
KAYAK MERKEZİ
ÇİKOLATA PARK PROJESİ
Orduluların hedeflerinden biri olan kentini kültür ve turizm
şehri yapma yolunda atılmış önemli adımlardan biridir.
Ordu-Giresun Havalimanı çevresinde 60.534 m2 alana
yapılması planlanan turizm kompleksi sayesinde çikolata
üretimindeki
en
önemli
hammadde
olan
fındık
değerlendirilerek yeni bir bölgesel marka oluşturulması
hedeflenmektedir. DOKA güdümlü proje destekleri
kapsamında desteklenecek olan bu projeye OTB, proje ortağı
olarak destek vermektedir.
Borsamız Tarafından Üretilen ve Güncel Tutulan İstatistikler;
DÜNYA FINDIK ÜRETİM ALANLARI (HEKTAR)
ÜLKELER
TÜRKİYE
İTALYA
AZERBAYCAN
GÜRCİSTAN
ABD
İSPANYA
DİĞERLERİ
TOPLAM
2003
368.357
68.113
17.812
5.500
11.331
21.583
27.552
520.248
2004
393.000
67.506
17.971
4.600
11.493
20.590
36.666
551.826
2005
389.696
67.743
18.228
9.000
11.453
20.343
38.847
555.310
2006
392.860
69.685
17.379
13.000
11.453
19.937
43.525
567.839
2007
433.920
72.314
19.994
12.000
11.574
16.802
47.809
614.413
ÜLKELER
TÜRKİYE
İTALYA
AZERBAYCAN
GÜRCİSTAN
ABD
İSPANYA
DİĞERLERİ
TOPLAM
2009
421.108
70.526
22.193
12.000
11.614
14.536
50.646
602.623
2010
432.439
55.904
22.691
15.000
11.736
13.803
51.746
603.319
2011
429.955
70.492
23.242
15.500
11.938
14.067
53.836
619.030
2012
422.765
57.992
23.768
12.400
11.736
13.900
56.885
599.446
2013
422.501
71.484
24.822
16.000
11.120
13.800
60.526
620.253
Kaynak : FAO
2008
412.468
71.050
21.577
10.000
11.493
15.411
49.516
591.515
103
DÜNYA FINDIK ÜRETİM
MİKTARI(Ton/Kabuklu)
ÜLKELER
TÜRKİYE
İTALYA
AZERBAYCAN
GÜRCİSTAN
ABD
İSPANYA
DİĞERLERİ
TOPLAM
2004
350.000
143.356
5.491
8.327
34.019
26.919
46.912
615.024
2005
530.000
87.879
27.986
16.393
25.038
23.027
48.306
758.629
2006
661.000
142.109
24.625
23.500
37.195
24.810
50.776
964.015
2007
530.000
128.231
27.462
21.200
33.568
16.134
57.905
814.500
ÜLKELER
TÜRKİYE
İTALYA
AZERBAYCAN
GÜRCİSTAN
ABD
İSPANYA
DİĞERLERİ
TOPLAM
2010
600.000
90.270
29.454
28.800
25.401
15.086
65.907
854.918
2011
430.000
128.940
32.922
31.100
34.927
17.590
66.667
742.146
2012
660.000
85.232
29.624
24.700
31.480
14.600
70.210
915.846
2013
549.000
112.643
32.202
39.700
40.500
15.300
69.352
858.697
Kaynak:FAO
2008
800.791
111.841
27.745
18.700
29.030
24.330
56.738
1.069.175
2009
500.000
106.600
30.430
21.800
42.638
10.290
63.388
775.146
104
Türkiye Fındık Üretim Alanları
İLLER
ORDU
GİRESUN
TRABZON
RİZE
ARTVİN
SAMSUN
GÜMÜŞHANE
KASTAMONU
DÜZCE
SAKARYA
ZONGULDAK
SİNOP
BARTIN
KOCAELİ
BOLU
TOPLAM
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
HEKTAR
HEKTAR
HEKTAR
HEKTAR
HEKTAR
HEKTAR
HEKTAR
HEKTAR
212.566
101.350
59.964
2.500
13.421
90.290
**
7.545
62.696
68.510
23.428
1.859
3.807
8.337
226.930
117.800
59.036
3.556
12.124
97.347
**
6.651
58.878
71.771
22.039
1.855
2.395
8.479
226.930
117.729
59.000
3.558
8.656
88.341
**
7.491
62.696
69.171
23.418
1.855
3.908
8.434
226.930 226.930
227.121 227.121
117.729 117.729
117.729 117.729
62.809
64.283
64.544 65.485
3.558
3.558
3.558 3.607
10.584
10.751
8.065 8.063
88.341
88.344
89.371 89.371
817 822
762
762
7.481
7.169
7.177 7.161
62.696
62.696
62.706 62.706
69.193
68.313
71.468 71.328
23.418
23.418
23.409 23.409
1.730
1.665
1.676 1.686
3.908
6.000
6.000 6.000
8.434
8.434
8.434 8.434
656.273 688.861 681.187 687.628 690.112 692.020
227.121
117.729
65.485
3.607
8.122
90.123
800
7.212
62.685
70.972
23.595
1.686
600
8.434
1.250
692.862 689.421
Türkiye, Tahmini Rekolte ile Gerçekleşen Karşılaştırması(Sezonlar İtibariyle)
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
GERÇEKLEŞEN REKOLTE (Ton
/ Kab)
573.467
803.000
554.434
875.921
442.624 637.427 470.329 711.893
669.825
TAHMİNİ REKOLTE (Ton / Kab)
547.820
650.000
498.712
804.546
490.877 655.210 452.847 707.396
572.385
2014
2015
692.862
689.421(*)
491.422
Kaynak:Tahmini Rekolte,Rekolte Tespit Tutanakları
Gerçekleşen;Ticaret Borsaları Bültenleri
(*) 2015 mahsulü tahmini rekolte TUİK tarafından 646.000 Ton/Kabuklu olarak revize edilmiştir.
Türkiye Fındık İhracatı(Sezonlar İtibariyle)
SEZON
2006-2007
2007-2008
2008-2009
2009-2010
2010-2011
2011-2012
2012-2013
2013-2014
2014-2015
MİKTAR
(TON/İÇ)
248.664
207.287
244.628
213.142
281.331
229.628
301.193
267.644
217.427
TUTAR
$
1.262.427.049
1.589.547.748
1.178.101.490
1.343.910.079
1.783.567.587
1.819.725.808
1.750.439.804
1.981.441.719
2.799.529.618
105
Türkiye Fındık İhracatı(Sezonlar İtibariyle)
YILLAR
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
MİKTAR
Ton/İç
241.357
198.402
202.909
201.801
193.088
177.372
258.124
255.918
220.938
222.654
209.364
247.186
233.138
228.402
219.355
252.305
243.766
265.744
274.657
252.528
240.137
DEĞER
$
771.356.919
612.999.000
925.651.050
866.313.651
720.993.000
588.452.000
739.970.130
605.040.840
661.871.172
1.220.695.599
1.928.378.805
1.467.017.317
1.519.478.325
1.407.871.663
1.172.597.746
1.544.785.708
1.759.162.313
1.802.462.907
1.767.276.552
2.314.256.067
2.827.316.418
106
2.2 Politika ve Temsil
Kalite Yönetim Sistemimiz içerisine tanımlanmış olan bir “Görüş Oluşturma Prosesi”
mevcut olup, bu prosese uygun olarak davranılmaktadır.
Ordu Ticaret Borsası Görüş Oluşturma Prosesi;
107
AMAÇ
Borsamızdan talep edilen görüşlerin, hazırlanması istenilen raporların vb. çıktıların
hangi süreçlerden geçerek ne kadar sürede ortaya konulabileceğini tespit etmek ve
ölçülebilir hale getirmek.
SORUMLUSU
Genel Sekreter
UYGULAMA
-
Borsamızdan görüş talep eden başlıca kurum ve kuruluşlar tespit edilir. Bu
kurum ve kuruluşlar, tepeden başlayacak şekilde şu şekildedir.












-
-
-
-
Bakanlıklar
TOBB
OTB Meclis Üyeleri
OTB Yönetim Kurulu Üyeleri
Kamu Kurum ve Kuruluşları
OTB Komisyonları
Oda ve Borsalar
Üye Görüşleri ve Anketler
Personel Görüşleri ve Anketler
Yerel ve Ulusal Basın
Sivil Toplum Örgütleri
Siyasi Partiler
Sürece dair tüm talepler Genel Sekretere gelir.
Evrak giriş kaydı yapılır. Konusuna göre hemen Yönetim Kuruluna sevk edilir.
Yönetim Kurulu 1 hafta içinde görüşür ve karar alır. Şayet OTB Meclisi’nin
kararını gerektirecek bir durumsa Yönetim Kurulu Meclis’e havale eder ve
Meclis 1 ay içinde görüşür ve karar alır.
Yönetim Kurulu ve/veya Meclis kararı ardından ortaya çıkan görüş en geç 1
hafta içinde Genel Sekreterlikçe yazılı hale getirilir, evrak çıkış numarası
verilerek talep edene önce faks yoluyla ulaştırılır ardında da kargoyla evrak aslı
gönderilir.
Yönetim Kurulu ve Meclis kararı gerektirmeyen görüşler için Genel Sekreter
5174 sayılı kanundan gelen yetkisini kullanarak en geç 1 hafta içinde görüş
bildirir.
Rapor, Araştırma vb. konularda görüş bildirme süresi, Yönetim Kurulu ve/veya
Meclis’in alacağı karara bağlı olarak en geç 1 ay içinde tamamlanır. Bu sürenin
aşılması durumunda performansı olumsuz etkileyen faktörler tespit edilir, bir
uygunsuzluk varsa giderilir.
108
-
Görüş talepleri ve görüş bildirimleri “Gelen Evrak” ve “Giden Evrak”
defterlerinde, her yıl 1 numarasından başlayarak, numara verilmek üzere takip
edilir. Ayrıca, kurum ve kuruluşlara göre ayrı dosyalarda arşivlenirken
dosyalara da numara verilir.(Örnek; TOBB 1 ‘nolu Dosya )
SÜREÇ ADI
SORUMLUSU
Görüş Talebi Gelişi
Genel Sekreter
Yönetim Kurulundan Meclise Sevk
Genel Sekreter
HEDEF
Yönetim Kuruluna
Ulaştırmak
Meclis Gündemine
Getirmek
PERFORMANS
1 Hafta
1 Ay
Yönetim Kurulu ve/veya Meclis Kararı
Gerektirmeyen Talepler
Genel Sekreter
Rapor, Araştırma vb. Şeklinde Görüş
Genel Sekreter
Genel Sekretere
Ulaştırmak
Yönetim Kuruluna
ve/veya
1 Hafta
Meclise Ulaştırmak
1 ay
1 gün
Performansın Tutturulamaması
Genel Sekreter
Uygunsuzluğun Tespiti
Uygunsuzluğun Ortadan Kaldırılması
Genel Sekreter
Yönetim Kurulu Kararı
Gerektiriyorsa
1 Hafta
Yönetim Kurulu Kararı
Gerektirmiyorsa
1 gün
Borsamızca 2015 yılında 4 lobicilik faaliyeti yürütülmüştür.
Yıllar İtibariyle Gerçekleştirilen Lobicilik Faaliyetleri Sayısı
YILLAR
LOBİCİLİK
FAALİYET SATISI
2012
2013
2014
2015
8
7
8
4
Borsamıza gelen ve borsamızdan çıkan resmi yazılar usulüne uygun olarak tabip
edilmekte ve yıllar itibariyle kıyaslanmaktadır.
YILLAR GELEN GİDEN
2012
2013
2014
2015
1.276
1.316
1.150
887
709
950
677
715
TOBB
TOBB
GELEN GİDEN
593
479
486
225
16
16
19
20
109
2.3 Bilgi, Danışmanlık ve Destek
Üyelerimizin ne tür bilgi ve danışmanlığa ihtiyaç duydukları anketlerle ve daha çok da,
yüz yüze görüşmelerle tespit edilmektedir.
Borsamız, Ordu Fındık-Çikolata Park Projesi’nin ortaklarından biri olup;bu proje
halen yürütülmektedir. Bahse konu proje özetle şöyledir;
GENEL AMACI
Projenin amacı, gerçekleştirileceği TR90 Bölgesi'ndeki fındık üretim potansiyelini değerlendirmek, fındığa
katma değeri yüksek ürünlere dönüştürmek ve bölgeye özgü çikolata markası oluşturmaktır.
ÖZEL AMACI
Bölgeye özgü çikolata markasının oluşturulması ve bu amaçla belirlenecek uygun tarih ya da tarihlerde
düzenlenecek çikolata festivalleriyle yeni çikolata markasının tanıtılması, bölge çikolatası imajının
oluşturulması,
"Bölge Çikolatası" imajını yaratacak şekilde kapasitesi yüksek ve dış pazarları hedefleyen bir çikolata
üretim tesisinin kurulumlarıyla bir zincir olarak birbirini takip eden hammadde, üretim, ambalajlama,
nakliye ve pazarlama alanlarında da bölge halkı için yeni sektörler gelişmesini sağlamak,
Çikolata üretim tesisi ve bu tesise bağlı kurulacak küçük ölçekli işletmelerle bölgedeki istihdamı arttırmak ve
bu alanda nitelikli personel yetiştirmek,
Projenin sürdürülebilirliği açısından el yapımı çikolata üreticilerinin yeni ürün denemelerinin yapılacağı ve
hedef pazarlara yönelik ürünlerin geliştirileceği Yeni Ürün Geliştirme Merkezinin kurulması,
Kümelenmenin önemli bir aktör olarak kullanılmasıyla küçük ölçekli imalat işletmelerinin ve satış
mağazalarının yer alacağı bir çikolata sokağı oluşturmak,
Küçük ölçekli işletmelerin pazarlama aktivitelerinin organize edeceği bir pazarlama şirketi kurarak
günümüz pazarlama stratejisine uygun bir politikanın izlenmesini sağlamak ve bölgesel çikolata markası
için iç ve dış piyasada pazar payı edinmek,
Bölgede çalışmalarına başlanan Ordu-Giresun Havaalanının bölgeye getireceği hareketlilik göz önünde
bulundurularak proje kapsamında kurulacak çikolata sokağını küçük ölçekli bir botanik park, fındık müzesi,
çocuklar için oyun alanı ve kafeteryalarla desteklemek ve bölgeye gelen insanlar için yeni bir eğlence ve
cazibe merkezi oluşturmak,
İklim şartları uygun olduğu takdirde her sene daha fazla stok tehlikesiyle karşı karşıya kalan ülkemiz fındığı
için, gerek iç tüketimde, gerekse ihracatta önemli bir çıkış noktası sağlamak, Tüm bu faaliyetler ışığında
bölgesel kalkınmaya katkıda bulunmak. DOKA Yönetim Kurulu’nun onayından sonra projenin uygulama
aşamasına geçilecek. Projenin uygulama süresi 2 yıldır. 2014 yılı içerisinde projenin tamamlanması
hedeflenmektedir.
ORTAKLAR
Ordu Valiliği
Ordu - Gülyalı Köylere Hizmet Götürme Birliği
Ordu Büyükşehir Belediyesi
110
Ordu Ticaret ve Sanayi Odası
Ordu Ticaret Borsası
Gülyalı Belediyesi
2.4 İş Geliştirme
Üyelerimizin eğitim ihtiyaçları yüz yüze temas, öneri ve anket şeklinde iletişim
kanallarıyla belirlenmekte ve bu tespitlere uygun olarak hazırlanan Yıllık Planlarla
uygulamaya konulmakta, etkinliği ölçülmektedir.
Borsamızda yaklaşık 70 kişilik bir salon mevcut olup; bu salon, gerekli teknolojik
yazılım ve donanımla üyelerimizin istifadesine solunmuştur.
2.6 Satış Salonu ve Laboratuvar
Borsamız hizmet binasında satış salonu ve laboratuvar için tahsis edilmiş katlar mevcut
olup, borsamız Yönetim Kurulunun 17.11.2014 Tarih ve 77 Sayılı oturumunda da
bahsedildiği sebeplerden dolayı Salon Satışına geçilememiş ve laboratuvar da
kurulamamıştır.
Söz konusu kararda şu ifadeler yer almaktadır:
“Yönetim Kurulumuzun 14.02.2014 Tarih ve 37 Sayılı oturumunda,24.03.2014 Tarih ve 43
Sayılı oturumunda ve 07.04.2014 Tarih ve 45 Sayılı oturumunda gündeme gelen borsamızda
bir satış salonu kurulması ve Akreditasyon standardının talep ettiği laboratuvar kurulması
hususunun tekrardan gündeme alınarak 2015-2018 Stratejik Plan döneminde
kurulamayacağının gerekçeleriyle karara bağlanması gerekliliği doğmuştur.
Fındık sektöründe müstahsille tacire ve tacirle tacir arasındaki ticari ilişki disipline olmuş
durumdadır. Alıcı ve satıcı arasındaki iletişim ve etkileşim oldukça etkin olup; fiyat
haberleşmesi de çok hızlı bir şekilde yapılabilmektedir.
111
Bu etkin ve etkili ilişki biçimi, piyasa fiyatı oluşumunu da hızlı ve sağlıklı kılmakta, borsamız
tarafından yapılan fiyat haberleşmesiyle tespit edilen fiyatın ilanı, tüm kesimleri memnun
etmektedir.
Salon satışına geçilmesinin amaçlarından biri de; alıcı ve satıcı arasındaki ilişkiyi
etkinleştirmek ve fiyat tespitini bu etkileşim içinde yapabilmekse, bu gün itibariyle bu durum
sağlanmakta ve bu konjonktürden dolayı üye memnuniyeti %100’dür.Memnuniyet oranının
%100 olduğu yönündeki kanaate, üyelerimizin, salon satışı talep etmemeleri ve borsamızın
fiyat ilan sistemiyle sağlıklı ticaret yapabildikleri beyanlarından ve piyasanın sağlıklı
işleyişinden ulaşılmıştır.
Ayrıca “Tahıl Pazarı Kültüründen Korbey Sistemi Vizyonuna; Ordu Ticaret Borsası” başlıklı
çalışmamızla da konu detaylı olarak ele alınmıştır.
Şu haliyle,2015-2018 Stratejik Plan döneminde salon satışına geçilmesinin bir yarar
getirmeyeceği kanaatiyle, var olan satış salonunun tefrişatının yapılmamasına ve seans
açılmamasına
Akreditasyon Standardının bir diğer kriteri olan laboratuvar konusu da, borsamız için
“kaynak israfı” olmanın ötesine geçmeyecektir.
Bu gün, ihracatçı firmaların tamamının kendi bünyelerinde akredite laboratuvarları mevcut
olup, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü bünyesinde de akredite bir laboratuvar
bulunmakta ve tüm bu laboratuvarlar ihtiyacı karşılamaktadır.
Borsamız hizmet binasının bir katı laboratuvar olarak düşünülmüş olsa da, şu haliyle bir
laboratuvar kurmak rantabl değildir. O nedenle, bu katın tefrişatının yapılıp da, analiz
yapılmak üzere cihaz alımı yapılması gibi bir cihete gidilmemesine “
SON
112

Benzer belgeler