yeni kavramlar

Transkript

yeni kavramlar
BARNUM ETKİSİ::
Savunma mekanızması ve lıstelenen genel ozellıklerın sadece kısının kendı ıcın
oldugunu sanması mesela aylardır ıs arayan mehmet gazetede ıs sartlarına
baktıgında ozellıklerın kendısı ıcın tam oldugunu dusunup basvuruya gıttıgınde
200 kadar basvuru oldugunu gorunce sasırması..
Takım–Oyun–Turnuva (TOT):
Öğretmen önce dersi sunar ve öğrenciler konuyu takım arkadaşlarına öğretir.
Her takımdan seçilecek bir ya da birkaç kişi yarışırlar ve yarışma sonucu elde
ettikleri puanlarla takımlarına destek olurlar.Yarışma sırasında, oyunaturnuvaya katılan öğrencilere takım arkadaşları yardım etmezler. Öğrenciler,
kendileriyle geçmiş puanları (örneğin ders matematikse, önceden aldığı
matematik puanları) yaklaşık aynı olan öğrencilerle üçer kişilik turnuva
masalarında karşılaşırlar. Öğrencinin düzeyi yükseldikçe, bir üst turnuva
masasında yarışabilir. Turnuva masasında kazanan öğrenci, kendisine ve
takımına puan getirir. Öğrencilerin aldıkları puanlar toplanarak, takım puanları
elde edilir.Yüksek düzeyde yeterlik gösteren takımlar, sertifikalar ya da değişik
takım ödülleri kazanırlar.
Çağrışımsal Basamaklar:
Kişinin yeni öğrenmeyle ilgili öznel zihinsel çağrışımları basamaklar halinde
uzanıyorsa bir tablo grafik oluşturuyorsa buna çağrışımsal basamaklar denir.
Çağrışımsal anlam:
kişinin öğrendiği bilgileri önceki bilgilerle yaşantılarla ilişkilendirerek öğrenmesi,
yeni yaşantıya anlam vermesidir.Çağrışımsal anlam, kişinin zihninde
gerçekleştiği için özneldir.Yani her bireyde aynı şekilde gerçekleşmez..
Psikolojik Sağlamlık:
Bir olumsuzluk durumu ile karşı karşıya kalındığında, risk faktörleri ve koruyucu
faktörlerin etkileşimi sonucu oluşan süreçte, bireyin hayatındaki değişikliğe
uyum göstermesini içermektedir. Psikolojik sağlamlıkla ilgili yapılan çalışmalar
risk karşısında bireyin uyum göstermesi üzerine odaklanmıştır. Stresli yaşam
olaylarının neden olduğu risk faktörleri ve riskin olumsuz etkilerini hafifleten
koruyucu faktörler, gelişimsel bir süreç olarak da tanımlanan psikolojik
sağlamlık kavramına katkıda bulunmaktadırlar.
Metabiliş(Üstbiliş):
Bir bireyin bilişsel süreçlerini nasıl işleyeceğini anlayarak bu süreçleri
denetim/kontrol altına almasıdır. birey bilişsel düşüncelerini kontrol altına
alırken doğal olarak daha fazla düşünür ve bu kavram bir bakıma "düşündüğünü
düşünme" olarakta adlandırılabilir.Olayı kontrol açısından değerlendirirsek;
bireyin düşüncelerini kontrol altına alması. yani düşüncelerini planlaması, ileriyi
tahmin etmesi, düşüncelerini izleme ve değerlendirme sürecine katmasıdır.
Transreferans:
İnsan eger gecmisinde sevgi cinsellik saldirganlik gbi duygulari yogun yasamissa
bunlari bugune getirip yenidn yasayarak,bunlari psikolojik danismana
yuklemesine deniliyor.
Yansıtıcı Konuşma :
Yansıtıcı konuşma dilinde sadece kişiyi dinliyorsunuz, asla yorum
yapmıyorsunuz ve sonra onun ne hissettiğini anlamaya çalışıp, sesli ifade
ediyorsunuz.
Yapma-Bozma Mekanizması :
Kusurlu davranışlarımız için dilediğimiz özürler, günahlarımıza karşılık verdiğimiz
sadakalar ve arada bir duyduğumuz pişmanlık duyguları bu mekanizmanın
ürünüdür. Bazı dinlerdeki günah çıkarma ya da kusurların bağışlanacağı
güvencesi, insanın yaptığı yanlışların bağışlanmasına ve her şeye y...eniden
başlayabilmeye karşı duyduğu yoğun ihtiyacı yansıtır.
psikolojik tepkisellik:
Düzenlemeler veya dayatmalar karşısında, özgürlük ve özerklik şeklinde beliren
caydırıcı duygusal bir tepkidir. Bu tepki, özellikle bireylerin belirli bir görüş ya da
davranışa kendisini zorunlu hissettiğinde yaygın olarak ortaya çıkmaktadır.
Brehm & Brehm, 1981)Özellikle özgürlükteki bir azalmanın tekrar elde
edilebilmesi amacıyla ortaya konulan davranışlara psikolojik tepkisellik denir.
Seçim özgürlüğü dış etmenlerle kısıtlandığında kaybedilen özgürlüğü yeniden
kazanma ve kaybı önleme amaçlı yapılan davranışlar. Örneğin ağlayarak
istediğini yaptıran çocuk, ağlamasına karşın ebeveynler bir eylem yapmıyorsa,
çocuk bu davranışını daha da arttırarak amacına ulaşmaya çalışacaktır.
Davranışta Kontrast:
Bir ayırt edici uyarıcı durumunda davranışın pekiştirilmesiyle davranışta artma,
pekiştirilmeme durumunda azalma görülmesidir. Örneğin 1000 tl maaş alan
birinin; maaşı 800 tl ye düşürülürse performansında azalma (Negatif Davranışta
Kontrast), 1200 tl ye çıkarılırsa performansında artma(Pozitif Davranışta
Kontrast) gözlenecektir.
Tersine Zincir:
biçimlendirmenin değişik bir formudur. Bazı öğrenme konuları baştan sona
değil sondan başa doğru zincirleme yapılarak öğretilir.Örneğin: paragraf yazma
konusunda önce sonuç cümlesi eksik bırakılan bir paragraf verilerek uygun
cümle bulması istenir.sonra eksik bir paragraf daha verilerek destekleyici cümle
ve sonuç cümlesi yazarak tamamlaması istenir.en son olarak başlık verilerek
destekleyici cümleler ve sonuç cümlesi yazması istenir.
Winnetka planı(sistemi):
Öğretimin mümkün olduğu kadar bireyselleştirilmesi asıl amaçtır.Çünkü bilgi ve
beceri kazanma miktar ve süresi bireyden bireye değişmektedir.Öğretmen
çocukların çalışlamalarını izlemekte, bir dosyada biriktirmekte ve çocuğun
öğretimin amacına ulaşıp ulaşmadığına bir test ile kontrol etmektedir.Bir
konuyu bitiren öğrenci diğer konuya geçebilir.
Jena planı:
grup çalışmalarının ağırlık kazandığı bir sistemdir. gruplar 2-6 kişilik olabilir ve
öğrenciler grup arkadaşlarını kendileri seçerler.Bir grupta yetei olgunluğa geçen
öğrenci bir üst gruba geçer.Geçiş notla değil öğretmenin verdiği raporla
olur.Grup içinde her öğrenci serbest çalışır.Her grubun kendine has çalışma
odası vardır.Öğretmen rehberdir.Eğitim ortamı sağlamakla görevlidir.
Kısmi Pekiştirme:
Öğrenci etkinlikleri kısmen kabul edilebilir olduğunda, davranışın sadece arzu
edilen boyutuna yönelik süregelen girişimleri belirli bir şekilde güdülemek
maksadıyla pekiştireç kullanmak isteyebilirsiniz. Bu gibi durumlarda kısmi
pekiştirme tekniği kullanılmalıdır. Kısmi pekiştirme, bir öğrenci girişiminin veya
etkinliğinin sadece arzu edilen boyutu pekiştirildiğinde meydana gelir. Örneğin,
bir öğrenci tahtada problemi yanlış çözdüğünde gidiş yolunu veya gayretini
pekiştirebilirsiniz. İşlenen konuyla ilgisi olmayan fakat ilginç bir fikir ortaya atan
bir öğrencinin sadece ilginç bir fikir belirtmesi pekiştirilebilir. Kısmi pekiştirme,
özellikle utangaç veya başarısı düşük öğrencilerin derse katılımlarının
sağlanmasında etkili bir tekniktir.
Temel Atıf Hatası:
yapılan küçük bi hatanın genellenmesi olayı.mesela çocuk eski bi bardağı kırıyor
ve sakar olarak ilan ediliyor.
Basımlama:
içgüdüsel davranış biliminin alt kollarından birisidir. konrad lorenz adındaki
amcanın biri kaz yavruları üzerinde yapmış olduğu deneyde; kaz yavrucuklarının
doğumundan sonra geçen kısa süre içinde (12-24 saat) etraflarındaki hareket
eden bir cisim veya bir canlının peşinden gittiklerini gözlemlemiş.
MİM:
Sessiz Sinema'dan aklına gelsin.öğrencilere belli kavramların öğretilmesinde
oyun yoluyla uygulanan, dikkatle izlemeyi ve zorunlu düşünmeyi kılavuzlayıcı,
oldukça kullanışlı bir etkinliktir.Mim etkinliğindeki temel zorunluluk öğrencinin
bedeni yoluyla ifadelendirme davranışı sağlamasıdır. Bu etkinlikte önemli olan
anlatıcının konuşmaması, izleyicilerin fikir üretmesidir.
Amnezi:
Geçici veya uzun süreli hafıza kaybı
Askı Sözcük Yöntemi:
Düzenli bir listeyi anımsamak için kullanılan bir yöntem. Bu yöntemde sıra ile
her bir sayı için söylenişe uygun ritmik askı sözcükler bulunur. askı sözcüklerin
zihinsel resimlerinin oluşturulması kolay olmalıdır.madde imgelerinin
anımsanabilmesi için her biri askı sözcükle ilişkilendirilir.
Anahtar sözcük yöntemi (keyword):
Bilginin sırasıyla anımsanmasının zorunlu olmadığı durumlarda
kullanulır.Özellikle yabancı dildeki sözcükleri öğrenmede kullanılır.
Pasif Beklenti:
piaget'nin bilişsel gelişim kuramında duyusal-motor dönem içerisinde
değerlendirilen bir kavramdır. bebeğin amaçlı davranışta bulunamadığını ifade
etmektedir. amaçlı davranışlara ise yine aynı dönemde 6-8. aylarda geçilir.
İstemli Dikkat
Dışarıdan gelen seslere dikkat ettinistemsiz dikkat : kapı caldı kapıya yoneldin
dikkatin oraya toplandıbölünmüş dikkat: iki şeye aynı anda hem dışardan gelen
seslere hem kapıya dikkat ettin.
ilk cocukluk =işlem oncesi donem
Boylamsal Yöntem:
incelenecek davranışın bu davranışa konu olan özelliklerin olgu ya da olayların
belirli zaman dilimi süreleri içinde, birden çok bireyi inceleme konusu yapacak
biçimde gözlemlemek amacını taşır.örnek: insan davranışlarının gelişimi;
doğumdan ergenlik dönemine kadarki bilişsel davranışlaarı betimlemek.
KESİTSEL YÖNTEM:
aynı yaş dilimlerinde bulunan çok sayıdaki bebek ve çocukların, belirli
davranışsal özelliklerine bakılırak o yaş dilimine özgü özelliklerin belirlenmesini
amaçlamaktadır.
META- ANALİZ
Çok sayıda bağımsız çalışmanın sonuçlarını “havuzlayarak” birleştirmek ve belli
bir konuda yeni özel sonuçlara erişmek için yapılan istatistiksel çalışma
tekniğidir.
TEKZİP METİNLERİ
birkişi başka birinin hakkında birşeyler demiş karşı taraf da bunun doğru
olmadığına dair bir yazı yani onun görüşünü çürütme yolunda yazmış yani
yalanlamış olmasıdır.
TGA(Tahmin-Gözlem-Açıklama):
TGA yöntemi yapılandırmacı öğrenme teorisiyle uyum içindedir etkili bir eğitim
için eğitim esnasında öğrenciler kendi düşüncelerini açıklamaya teşvik edilmeli(
tahmin etme aşaması), öğrenciler düşüncelerine meydan okuyan durumlarla
karşı karşıya konulmalı( gözlem aşaması) öğrencilerin hipotez kurmaları ve
olaylara alternatif düşünme fırsatı verilmeli( tahmin etme ve açıklama aşaması)
Gecikmeli koşullama:
teknik olarak zamandaş koşullamayla aynıdır. Fakat koşulsuz uyarıcı, koşullu
uyarıcının başlamasından en az 5 saniye sonra verilir. Zamandaş koşullamadan
farkı; sürededir.
İn vivo(yerinde duyarsızlaştırma):
rehberlikte kullanılan bir kavramdır ve karşılığı YÜZLEŞTİRME dir.danışanı
sorunlarıyla yüzleştiryorsun bu herzaman danışmanla birlikte
olmayabilir..danışan tek başınada yüzleşebilir..atılganlık eğitimde ise
gerektiğinde Hayır demeyi öğretmektir..
Algısal Set Oluşturma:
Bireylerin nesneleri, olayları ve insanları belli referanslara (örneğin beklentilere
ve ön yargılara) göre algıma eğilimlerine algısal set oluşturma denir.
Dışsal denetim odağı :
Dışsal denetim odağına sahip bireyler davranışlarının ve yaşadıklarının kendisi
tarafından yönlendirilemeyeceğine inanırlar. İçinde bulundukları olumsuz
durumu değiştiremeyeceklerini, yaşamlarını yönlendiremeyeceklerini
düşünürler. Kolayca çaresizlik duygusu yaşama eğilimindedirler.
Ön Koşullanma( Duygusal Koşullanma):
mesela 3 arkadaş kayak yapmaya gidecekler ama ali geç kalıo gidemiyor
gidenlerden ahmetin ayağı kırılıyor ali yi gördüğünde üzülmesi ayağının kırıldığı
zamanı hatırlaması ön koşullanma oluyor.
Hareleme Etkisi:
Sınav kağıdı okurken bir önce okunan kağıtta çıkan notun bir sonraki kağıdı
etkilemesi hadisesi. genellikle yorum sorualrı sorulmuş klasik sınavlarda
rastlanır.
Güç alanı analizi :
Bir problemin çözümünü destekleyen veya karşı olan faktörlerin belirlenmesi
için kullanılır Değişim güçler arasındaki mücadelenin sonucudur. Bu fikri
geliştiren tekniğe Güç Alanı Analizi denir. İstenen değişikliğin tüm yönlerini
görmeyi sağlar . Sürücü güç değişikliğe zorlayan , önleyici güç ise hareketi
engelleyen güçtür.
Sinektik:
Birbirleri ile alakasız parçaları bir araya getirme anlamını taşımaktadır. Temeli
analojiye ‘‘ fikirleri başka ortama aktarma ’’ya dayanan bu etkinlik Gordon
tarafından üzerinde derinlemesine çalışılan bir uygulamadır.Sinektik
uygulamaları için üç farklı analoji belirtilmektedir:
DOĞRUDAN ANALOJİ:
İki obje yada kavramın basitleştirilerek karşılaştırılmasıdır.
KİŞİSEL ANALOJİ:
Öğrenciden kendisini bir eşya veya bir canlının yerine koyması istenir.
TERS ANOLOJİ:
Öğrenciden bir kavram ya da ifadenin zıt, karşıt anlamlarından yararlanması
istenerek anlamı güçlendirmesi beklenir.
ÇAĞRIŞIMSAL GEÇİŞ:
Çağrışımsal geçiş bir uyarıcı durumunda gösterilen tepkinin, duruma yeni
uyarıcıların eklenmesi, eski uyarıcıların derece derece çıkarılmasıyla tamamen
yeni uyarıcılara da eski tepkinin gösterilmesidir. Geçiş sırasında orijinal yarıcı
yavaş yavaş ortamdan çıkarılmış; bu orjinal uyarıcıya gösterilen tepki eklenmiş
uyarıcıya da gösterilir. Thorndike bu ilkeyi kediye “ayakta dur” emrini
öğretirken kullanmıştır. Önce kediye bir parça balığı yukardan göstermiş daha
sonra kediye ”ayağa kalk” demiştir. Yeterli sayıda deneme yaptıktan sonra
yavaş yavaş balığı ortamdan çekmiş; sadece “ayağa kalk” komutunu verdiğinde
kedinin ayağa kalktığı görülmüştür.
Sosyal Atom Ölçeği:
öğrenilmiş çaresizlik düzeyini ölçmeye yarayan bi yöntem. öğrenilmiş çaresizlik
düzeyini ölçen ve kişilerin kaygı ve başarısızlık nedenlerini belirlemeye çalışan
bir ölçketir.
Plesebo etkisi :
pekiştireçlerin işlevleriyle ilgili bi kavramdır. etkisi fazla olan pekiştireçin düşük
etkili bi pekiştireçten daha fzla güdülemesidir. örneğin :sınıfını geçmesi
durumunda çikolata yerine bilgisayar alınması. plasebo etkisi:bu psıkolojık
bişey.mesela benım basım agrıyor,agrı kesıcı ıstıyorum ama kardesım bana agrı
kesıcı degılde ona benzer bir sekerleme turu getırıyor.ben onu agrı kesıcı
sanıyorum ve basımın agrısı gecıyor. Plasebo farmakolojik olarak etkisiz, fakat
telkine dayalı ve plasebo etkisi olarak da bilinen tedavi etkisini ortaya çıkaran
bir tür ilaçtır. Bu psikolojik bişey. Mesela benim başım ağrıyor, ağrı kesici
istiyorum ama kardeşim bana ağrı kesici değil de ona benzer bir şekerleme turu
getiriyor. Ben onu ağrı kesici sanıyorum ve basımın ağrısı geçiyor.
VERBALİZM:
Program geliştirmede israfı anlatır. Gereksiz yere emek, zaman ve maliyetin
kullanılmaması demektir. Öğretmenin sınıfta lüzumsuz konuşmalarını da buna
dahil edebiliriz.
KAİN KOMPLEKSİ: kardeş kıskançlığı
CYRANO KOMPLEKSİ:
başkalarının başarılarından ovünç duyma gibi bir anlamı vardı CYRANO
KOMPLEKSİ: Kişinin kendi ihtiyaç, istek ve amaçlarının başkaları tarafından
gerçekleştirilmesini tercih eden tutuma verilen addır. Bu komplekse sahip olan
kişiler, başkalarının başarılarından, en az kendi başarılarından duydukları kadar
sevinç duyarlar.Kişinin, kendisini bir başkasının yerine tam olarak koyabilme
yeteneği bu kompleksin temelidir. İşin içine, suçluluk duyguları, kendi kendini
cezalandırma tutkusu ya da mazoizm gibi şeyler karıştığı takdirde, Cyrano
kompleksi bir hastalık halini alabilir. Kişinin kendi ihtiyaç, istek ve amaçlarının
başkaları tarafından gerçekleştirilmesini tercih eden tutuma verilen addır. Bu
komplekse sahip olan kişiler, başkalarının başarılarından, en az kendi
başarılarından duydukları kadar sevinç duyarlar.
HALO ETKİSİ:
Kişiyle alakalı OLUMLU bir özellıgın dıger özellıklerede genellenmesi.yani
derslerınde basarılı bir cocuk ile tanıstıgınızda,bu cocuk hıc yalan soylemez
arkadaslarıyla iyi gecınır gıbı genellemelerde bulunmanız.
CRESPİ etkisi:
ne kadar et o kadar salya:)yani uyarıcı ne kadar artarsa tepkıde o kadar artar.
HORN etkisi:
halo etkısının aynısı ama bunda olumsuz ozellık genellenıyor.
OMNİPOTENT dusunce:
Ergenlerde görulur.kendısınde herseyı yapabılecek gucu gormesıdır.yanı
hayaller kurar ılerıde cok luks arabam olacak vılla alacagım gıbı.ve bunu
yapabılecek gucu kendısınde gorur.ebeveynler onlara cabalamazsan
calısmazsan hıc bırsey elde edemezsın dedıklerınde ıse onların bu konuları cok
abarttıgını dusunur.
pragnanz etkisi
gestalt yaklaşımının bir ürünüdür. Kişiler olayları ve durumları bütüncül
algılamaktadırlar.
Bakalorya
bakalorya yeni bir eğitim yaklaşımıdır. Geniş alan ya da disiplinler arası
yaklaşımın diğer bir adı da bakaloryadır. Farklı disiplin (ders-konu) alanlarının
birleştirilerek uygulanmasıdır. Yenilenen eğitim programlarının bir gereğidir.
hawthorn etkisi:
Bir iş yerinde kameralar ile takip edilen bir işçi ilk başlarda iş performansı
artarken zaman içinde işverenlerine göre davranan bir kimliğe sahiğ olabilir ve
kamera altında başka kemerasız ortamlarda başka davranışlar göstererek
gerçek kimliğini gizleme ve iş ortamına göre kimlik üretme problemi
olabilecektir. Bu ise sahte kimliklerin çoğalması anlamına gelecektir.Burada asıl
olan iş sorumluğun ve iş bilincinin gelişmesi iken (iş kazalarının azaltılması,
tartışmaların giderilmesi, güvenliğin sağlanması vs..) gibi iyi yönler için
kullanılsada olumsuz etkilerininde gözden kaçırılmamasıdır. Bunu en güzel
örnekleri televizyon programlarında açık unutulan kamera ve mikrofonlardır.
diyalektik yaklaşım:
program geliştirmede yer alan bir kavramdır. Birey eğitim ortamında yaşadığı
çelişkileri bu yöntemle ortadan kaldırır. diyalektik yaklaşımın temel amacı
ikilikleri ve çelişkileri bireyin faydalanacağı bir şekilde ortamdan kaldırmaktır.
postmodernizm:
her birey kendince haklıdır anlayışının bir ürünüdür. Hher bireyin kendi
açısından doğru gördüğğü değerler vardır. Kişiler bu değerlere saygı
göstermelidir. Bireysellik ve öznel yaklaşım ön plandadır.
ambivalans:
Bir insan veya durumla ilgili olarak zıt duyguların, fikirlerin ve dileklerin birlikte
mevcudiyeti anlamına gelir.birini birgün sevip ertesi gün nefret etmek gibi.
transaksiyonel analiz:
bireyin diğer kişilerden farklı yönlerinin incelenmesi ve karşılaştırılmasıdır. Yani
bireysel farklılıkların önemidir.
AKROSTİŞ:
Bilgiyi işleme kuramında örgütleme yaparken kullanılan bir teknik kelimelerin ilk
harfine göre sıralama Örn:Programlı öğretim ilkeleri KEBAB gibi
Vygotsky'ın proksimal gelişim alanı:
yakınsak gelişim alanı yani birey kendi kendine değilde etrafındaki insanlardan
daha çok şey öğrenir.
TEREYAĞ EKMEK TEKNİĞİ:
Verilen bir problem soru yada konu üzerinde öğrenciler önce tek başlarına
düşünür daha sonra arkadaşları ile bir araya gelerek düşüncelerini
tartışır.Ulaştıkları sonucu sınıfa sunarlar.İlk aşamada düşüncelerini kaydetmeleri
istenebilirTüm öğrencilerinaktif olmasını sağlar.Birinci aşamanın üzerine tekrar
konuşma fırsatı verdiği için bu adı almıştır.
SANDİVİÇ TEKNİĞİ:
Örneğin öğrencisinin sınıf içinde parmak kaldırmadan konuşmasından rahatsız
olan bir öğretmen sandviç tekniğini kullanarak bu eleştirisini aşağıdaki gibi
yapabilir.Senin dersimle ilgilenmenden hoşlanıyorum (koşullu + kabul
iletisi)Parmak kaldırmadan konuşman sınıfı yönetmemi zorlaştırıyor. (koşullu kabul iletisi)Ben sana güveniyorum.(koşulsuz + kabul iletisi)
Amortismon
bireyin üst dönem davranışları kazandığında alt dönem davranışları terketmiş
olması ÖRN:Ahmet'in yüremeye başladığında emeklemeyi terk etmesi
Reglasyon:(gerileme)
birey bulunduğu dönem davranışları yerine bir alt dönem davranışlarını
göstermesi.ÖRN:Yaşlananlar çocuklaşır yada kardeşini kıskanan çocuğun
tekrardan biberonla süt içmek istemesi..
uyarıcı izi:
Dıssal bır uyarıcının ortamdan kaldırılması durumunda,bu uyarıcının sınır
sıstemı uzerındekı etkısının bır kac sanıye daha surmesi.
phi-fenomen:
ornegın ışıklı panolarda yazıları hareket edıyormus gıbı goruruz.aslında yazılar
hareket etmez.sadece panoya monte edılmıs ısıkların yanıp sonme hızı bızım
hareket algılamamıza sebep olur.
zeigarnik etkisi:
Zeigarnik Etkisi: İlk kez Rus psikolog bluma Zeigarnik tarafından "yarım kalmış,
kesintiye uğramış işler tamamlanmışlardan daha kolay ve net hatırlanır"
denilerek dillendirilen, bitmemiş ilişkilerimizi neden sürekli hatırladığımızı,
yarım kalan aşklarımızı neden unutamadığımızı, üçüncü gününde eve geri
dönmek zorunda kaldığımız tatillerin neden daha çekici gözüktüğünü
nedenselleştiren etki. İnsanların bitirilmemiş işleri veya bölünmüş- kesilmiş
işleri tamamlanmış olanlara göre daha iyi hatırlayabilmesi.Örneğin, Sinan’ın
çalıştığı işyerinde iki gün içinde beş masa ve on yedi sandalye yapması istenmiş.
Sinan masaları o gün içinde yapıp bitirmiştir; lakin Sinan sandalyelerin yarısın
bitirmiş yarısını bitirememiştir. Sinan’ın bir sonraki gün masayı değil de sadece
sandalye yapması gerektiğini hatırlaması. Yarım kalan durumları tamamlama
egılımı.ornegın 3soru var.2sını cozuyoruz 1ini cozemıyoruz.aradan uzun bır sure
gectıkten sonra cozemedıgımız soruyu hatırlar dıgerlerını hatırlamayız.dıger
ornek arkası yarın tıpı reklamlarda reklamcılar bu ılkeyı kullanır.senaryo
tamamlanmadıgı ıcın devamını meakla beklerız.
Dedikodu Halkası:
Belli bir konuda öğrencilerin ilgili kahramanla ilgili haberi kulaktan kulağa
yaymaları istenir. İlgili kişinin ne hissettiği ve dedikodunun yanlışlığı üzerine
konuşulabilir.
nativist kuram:
Dilin genetikle olustugunu soyler. nativist te sadece biyolojı etmenler var.
tilki taktigi:
uzlasmak ara bulmak ortak yol.
pyglamion etkisi=Rosenthal etkisi:
kendini gerçekleştiren kehanet
Phi phenemon yasası
Gestalt kuramında algı yanılması kavramının içindedir. hareketsiz nesneleri
hareketliymiş gibi algılamasıdır. çizgi filmler en iyi örnek.
Pryor Hayvanı Vurun Yöntemi:
Bir bakıma olumsuz pekiştirmeyle ayndır.örneğin oda arkadaşınız kirli
camasırlarını ortada bırakıyor oda arkadısınızı değiştirin bahcedeki kopek butun
gece havlıyor veterinere goturup ses tellerini kestirin eşiniz eve homurdanarak
geliyor boşanın.
Onarıcı aşırı düzeltme:
Onarıcı aşırı düzeltme çocuğun uygun olmayan davranış sonrasında ortamı
düzenlenmesinin üstüne daha fazla görevler eklenerek bir tür ceza
verilmesidir.Örn: Duvarı karaladığında tüm duvarı temizletmek.Onarıcı aşırı
düzeltme uygulaması uygun olmayan davranış üzerinde odaklanması nedeniyle
olumsuz davranışı azaltma yerinearttırma etkisi olabilir.
AYRIMLI PEKİŞTİRME:
Ayrımlı pekiştirmede, uygun olmayan davranışların azaltılması için uygun
davranışın artması ya da sürdürülmesi iki temel pekiştirme ilkesine dayanır.n
Birincisinde davranış uygun ayırt edici uyaranı izlediğinde pekiştirilir. Örneğin:
sınıf içinde konuşma bazı koşullarda uygun bazı koşullarda uygun olmayabilir.
Bu durumda sınıf içinde konuşma belli bir uyaranın (öğretmenin soru sorması
gibi) varlığında pekiştirilirken diğer durumlarda pekiştirilmez. n İkinci
uygulamada ise diğer davranışlar görmezden gelinirken bir hedef davranış
pekiştirilir. Böylece pekiştirilen davranış artarken görmezden gelinen davranış
azalır.Örneğin: “Öğretmenim, ben” diyerek parmak kaldırma davranışı
görmezden gelinir.Herhangi bir olumlu davranış pekiştirilir. n Ayrımlı
pekiştirmenin anahtarı yine pekiştirmeden geçer.
Olumlu aşırı düzeltme:
Olumlu aşırı düzeltme problem davranışın o ortam içinde olması gereken
şeklinin bireye yaptırılması olarak uygulanmaktadır.Örn: Duvarı çizen çocuğa
kağıt kalem vererek bazı şekilleri kopya ettirmek.
Ayıcık taktiği(alttan alma):
kendi gereksinimlerimizden vazgeçerek karşı tarafın gereksinimlerini
karşılamasına izin veririz.
Kaplumbağa taktiği:
isteklerimizden ve ilişkilerimizden vazgeçme, GERİ ÇEKİLME taktiğidir.
köpek balığı( zorlama):
asıl olan isteklerimizdir, kazanmaktır, ilişki feda edilebilir.gücü elinde
bulunduranın kullandığı taktiktir.
tilki taktiği(uzlaşma):
istekler ve ilişki orta derecede önemli ise biraz ilişkiden biraz isteklerden
vazgeçerek ortak yolu bulmak.
baykuş taktiği(yüzleşme)
istekler ve ilişki önemlidir.her iki tarafın gereksinimlerinin de tümden
karşılandığı taktiktir.
Diana kompleksi:
kardeşler arasındaki seksüel aktarım
ÖZEL TRANSFER:
orjinal ögrenme durumu ile transfer durumu birbiriyle örtüşür.Örnegin iyi bir
masa tenisi oyuncusunun kortlarda da başarılı olması.
GENEL TRANSFER:
orjinal durum ile transfer durumu birbirinden farklıdır. Örneğin masa tenisi
oyuncusunun golfte de başarılı olması.
Buzzy
buzzy, fikir çürütme gruplarıdır. phipler ise ispat grupları ve proje
çalışmalarıdır.Bunlar birlikte çalışır.Daha çok askeri ve silah alanında
kullanılımış.öRNEĞİN PHİLİPS GRUBU YENİ BİR SİLAH ÜRETİYOR buzzy grubu bu
silahın etkisini yok etmeye çalışıyor.Sınıf ortamında ise sınıf gruplara ayrılıyor
birinci grup yani philips grubu yeni proje ve fikirler üetiyor buzzy grubu ise bu
fikri çürütmeye çalışıyor.
İze koşullanma
İze koşullanma denilen şey aslında klasik koşullanmanın ta kendisi. sadece 2. adı
ize koşullanma/işaret koşullanması.
Özgeci olmak (alturizm)
Freud dan yeni bir savunma mekanizması daha:Bireyin bencil duygularını
bastırarak çevresindekilere yardım etmesi,ilgi göstermesi. yani saçımı süpürge
ettim durumu.
Ayna Teorisi:
ergenlikte yaşanan bir durum.Ayna kuramı bireyin kendi benlik algısını
oluştururken sosyal çevresinin dönütlerini dikkate aldığını iddia eden bir
kuramdır.
• Majistik Düşünce: Yapaycılık (Artifikalizm)
• Pregenital Dönem:
0–6 yaş Dönemi Psikoseksüel Evreler ( Oral, Anal, Fallik)
• Uyanık Bellek:
Kısa Süreli Belleğin diğer adıdır. KSB bir çalışma tezgâhı görevi yapmaktadır.Bu
nedenle de hep uyanıktır. Acilen düşünme işlemleri burada yer almaktadır.
Örneğin; öğrenciye “3 kg 2,5 TL olan patates mi yoksa 4 kg 3,6 lira olan patatesi
almak mı daha karlıdır?” diye sorduğunuzda öğrenci hemen işleyip sonuca
ulaşabilir.
• Loci(Yerleşim) Yöntemi:
Bilgiyi işleme kuramında bellek destekleyici ipuçları olarak bilinir. Eski Yunan’da
hatiplerin konuşmalarında kullanılan yöntemdir. Bilgilerin bir binanın odalarıyla
ilişkilendirip; bir banın oda ve katları gibi bilgileri yerleştirip düzenleme ve
hatırlamayı-geri getirmeyi kolaylaştırma yönetimidir.
• Yürütücü Bellek Şeması:
Yürütücü bilişin depolandığı şemanın adıdır. Bireyin kendi bellek yapısı
hakkındaki bilgilerin, belli bir konuyu öğrenmek için gerekeli stratejilerin,
öğrenilen bilginin geriye getirilmesinde kullanılabilecek uygun stratejilerin vb.
içsel temsilcileri yürütücü bellekte depolanmakta ve gerektiğinde uygulamaya
geçmektedir.
• İzomorfizim (Eş biçimcilik):
Gestalt Öğrenme Kuramı’na göre psikolojik yaşantı ile beyinde var olan süreçler
arasında var olan süreçtir. Dışsal uyarıcılar beyinde reaksiyona neden olmakta
ve beyinde bu reaksiyonlar meydana geldiğinde yaşantılar kazanılmaktadır.
• Sıva Kova Hipotezi:
Bilgiyi İşleme Kuramı’nda aynen su sızdıran bir kovada olduğu gibi; var olan
bilgilere yenileri eklendikçe eski bilgilerin unutulması demektir.
Entellektüelleştirme:
Stres yaratan sorunlar üzerinde bir türk uzlaşma ya a kapanma biçimi olarak
soyut düşünmedir.parasızlıktan istediği gibi yaşayamayan gençlerin ezilen
halklar söylemi. Duyguları entellektüel sohbetlere boğmak.
ikonik düşünce
ikonik düşünce işlem öncesinde hayalindeki sembollerle düşünmesi.
Mikrosistem:
Kişiye (öğrenciye) en yakın ilişki içinde olduğu yetişkinler(anne, baba, kardeş,
akraba ve akranlar)
Mezosistem:
Öğrenciyi ilgilendiren ve onu da içine belli başlı durumları belirtir. (anababa ile
öğretmen ilişkisi)
Ekosistem:
Öğrenciler ile ilişkileri içermez ama ilişkilerin sonuçları öğrencinin bulunduğu
ortamı etkiler (Öğretmen aile ilişkileri, öğretmenler toplantısı)
Makrosistem:
VERBALİZM:
Program geliştirmede israfı anlatır. Gereksiz yere emek, zaman ve maliyetin
kullanılmaması demektir. Öğretmenin sınıfta lüzumsuz konuşmalarını da buna
dahil edebiliriz.
Sistematik Davranış Kuramı (Hull):
Eğer tepki ihtiyaçları karşılanmasını sağlarsa, güdü azalır. Uyarıcı – tepki bağı
güçlenir ve “alışkanlık” haline gelir.
Uyarıcı İzi:
Dış uyarıcının sinirler üzerindeki etkisi, uyarıcı yok olduktan sonra birkaç saniye
daha sürer.
Reaksiyon Gücü:
Öğrenilmiş bir tepkinin istenilen (ihtiyaç duyulan) bir anda yapılması. Yapıldığı
zaman Reaksiyon Eşiği’ni geçtiği varsayılır.
Tepkisel (Koşullu) Engelleme:
Yorgunluk sebebiyle geçici ya da tamamen sönmenin gerçekleşmesi olayı.
Salınım Etkisi:
Öğrenilmiş tepkinin ortaya çıkmasının engellenmesi farklı durumlarda farklı
şekillerde olmaktadır.Tepkinin ortaya çıkmasının engellenmesinin durumdan
duruma, zamandan zamana farklılığı.
Gecikme:
Uyarıcı – Tepki arasındaki geçen süre.
Anlık Etkili Reaksiyon Gücü:
Bir uyarıcıya organizmanın birden fazla tepki vermesi olayıdır.
Komite Görüşmesi:
Yeteri sayıda bir grubun, belli bir konuyu inceleyip daha üst bir kurula rapor
hazırlamak amacıyla işe koştukları bir konuşma türüdür. Sosyal Bilgiler dersinde
“Yurdumuzda Ekonomik Yaşam” ile ilgili belli bir guruba görev verilir. Bu grup
belirtilen konuyla ilgili araştırma yapıp sınıfa sunabilir, onun üzerinde sınıfça
tartışılabilir.
Genellenmiş Alışkanlık Gücü (Uyarıcı Genellemesi):
Benzer uyarıcılar benzer tepkiler ortaya çıkarır.
Sokrat Tartışması:
Öğretmenin görevi öğrencide var olan bilgileri ortaya çıkarmak.
*Bildiklerinden yola çıkarak yeni bilgiler üretmelerini amaçlar Öğretmen evet
hayır sorularıyla öğrencileri önceki öğrenmelerinden şüphe eder duruma getirir.
*Öğrenciler zihinsel dengesizlik yaşayarak yanlış bilgilerini farkederler (ironi
oluşturma)
*Yanlışı farkeden öğrenciye sorularla doğru bilgi buldurulur. *Böylece eski
bilgilerini kullanarak yeni bilgilere ulaşır. *Yaşı küçük öğrencilerde uygulanması
zordur
Varoluşçu öğretmen
Varoluşçu öğretmen; yardıma gereksinim duyan, öğrencinin yardımına koşan ve
kişiliğin geliştirilmesinde yardım etme zorunluluğu olan kişidir. Böylece,
öğretmen öğrencilerin özgürlüğünü sınırlatan kurumların, güç ve eğilimlerin
farkına varmalarına yardım eder, seçme özgürlüğünün önemini kavratır, bireyin
kendi varlığına önem vermesini öğretir, anlamlı ve anlamsız tercihler arasındaki
farkı gösterir.
PARETO DİYAGRAMI:
Bir problemin önemli sebeplerini daha az öneme sahip olan sebeplerden ayırt
etmek için kullanılır.dikkatimizi hangi önemli problemevereceğimiz konusunda
yardım eder.bu yaklaşıma göre oldukça az sayıdaki faktör herhangi bir sistem
veya süreçteki problemlerin büyük çoğunluğunun sebebidir.uygulamalar şu
şekildedir Öğrencilerin bireysel ve grup olarak görüş geliştirebilmelerini
sağlamak amacıyla kullanılan bir tekniktir. Bir konu belirlenir, sınıf 6-7 kişilik
gruplara ayrılır. Her öğrenciye konunun farklı yönleriyle ilgili 3 kart verilir.Her
öğrenci konuyla ilgili düşüncelerini yazar ve sıranın ortasına koyar. Ardından her
öğrenci sırayla kart çeker ve o kartı sesli bir şekilde herkesle paylaşır. Benzer
fikirler bir arada toplanır. Bu fikirler sınıfla paylaşılır, tahtaya yazılır. olarak
kullanılabilmesi için: * Öğrenciler tekniği kullanmadan önce hazırlıklı olması
gereklidir * Tekniğin amacı belirtilmeli ve başka örneklerle pekiştirilmeli *
Görüşlerin rahatlıkla söylenebileceği bir ortam hazırlanmalı * Görüşler asla
eleştirilmemeli 1-en büyük problem nedir 2-problem tüm problemin yüzde
kaçını kapsıyor 3-problemin en önemliden en önemsize doğru sıralaması ne
şekildedir. Bir konuda karar verebilmek için pareto analizi yapmak
gerekmektedir.Sonuçların büyük bir çoğunluğunun, sebeplerin küçük bir
yüzdesi yüzünden ortaya çıktığını savunan bir uygulamadır. "80/20 kuralı"
olarak da adlandırılan bu teknik, "problemin %80'lik kısmını%20'lik aktivitenin
neden olması ve bu önemli %20'lik payın üzerinde yoğunlaşılması" anlamına
gelmektedir.
Pareto diagramı, problemin tanımlanması ve yapılan iyileştirmenin seviyesinin
ölçülmesi amacıyla kullanılabilecek önemli bir araçtır.
Argümantasyon :
fikrinizi dayandırdığınız temellerden biri.örneğin:ethics dersinde bir olayın etik
olmadığını açıklayacaksınız ve bunun üzerine kişisel görüşlerinizi
bildireceksiniz.bu durum için neden etik olmadığını açıklayıcı maddeler
yazmanız gerekir. bu maddelerin her biri argümanttırargümant verme işi ise
argümantasyondur.
Pygmalion etkisi { Beklenti etkisi (Kendini gerçekleştiren kehanet)} :
Bu olgu, kişinin bir süre sonra başkalarının (özellikle de herhangi bir yanıyla
kendinden üstün gördüğü insanların) beklentilerine denk düşen davranışlar
sergilemesidir.Örneğin, ustası Ahmet Usta Sinan’ın boruların kaynağını
temizlerken dikine değil de borunun çevresine göre temizlik yapmasını
istemektedir; ama bunu başaramamaktadır. Sinan ustasının ispralı kullanışına
dikkat edip onun gibi ispralı kullanarak kaynak dikişlerini temizleyebilmesi.
Öncelik etkisi { ilk izlenim etkisi (primacy efeci)} :Belirli bir kişiyi
betimleyen sıfatlar listesi içersinde, en önce sunulanların bu kişiye ilişkin
yargılarımızı daha çok etkilediğini; iletişim alanında ise bir dizi mesaj içersinde
en önce sunulanların, kişilerin algıları ve kanaatleri üzerinde daha ağırlıklı bir rol
oynadığını ifade etmektedir.Araştırmalar, bireylerin birbirleri hakkında sahip
oldukları ilk enformasyonların daha etkili olduğunu göstermektedir. Goffman’ın
üzerinde önemle durduğu dış görünüş ya da cephe görüntüsü bilgileri, bu
enformasyonlar arasında sayılabilir.Örneğin, Sultan sınıfa ilk yanağında
kocaman bir ben vardır ve bu ben onu çok güzel göstermektedir. Arkadaşları
onu ilk gördüklerinde güzel olduğuna göre huyu da güzeldir demeleri ve her
zaman Sultan’ı iyi huylu biri olarak hatırlamaları.
Kelebek Etkisi Teorisi :
Dünyanın bir ucundaki kelebeğin kanat çırpması yüzünden bile diğer ucunda bir
şeylerin değişebileceğini öngören felsefedir. Bu teoriye göre, Afrika'da kanat
çırpan kelebek, Amerika'da fırtına yaratır, her şey birbirine zincirleme olarak
etki eder ve hayatı var eden bu döngüdür. Yani bize önemli görünmeyen
küçücük bir şey ondan bağımsız olduğunu sandığımız pek çok şeye hatta her
şeye etkieder. Ruh sağlığı hastaları için de aynı teori söz konusu.Örneğin: bir
psikiyatri doktorunun başka köyde görev yapan doktor arkadaşına,“Hasta,
muskacıya, cinci hocaya (şarlatana) gitmekle kendini ruhen rahathissedeceğine
inanıyorsa bunu değiştirmeye ya da buna engel olmaya çalışmak doğru değil. Bu
yüzden, muskacıya gidenlere, hoşgörüyle yaklaş; ancak aynızamanda doktora
da başvurmalarını öner.” demesi.
Kateksis Etkisi :
Psikanalizde, bir etkinliğe, nesneye veya görüşe bağlanan duygusal önem ya da
ruhsal enerji yükü. Elektrik enerjisine benzer bir şekilde ve bağlı olduğu
durumların dışında, bir nesneden diğerine, bir bölgeden bir başkasına
akabilir,yer değiştirebilir.Örneğin, aşık olma modunda olan kız ile erkeğin
birbirlerinden elektrik almaları.
Kateksis Öğrenme:
Bireylerin içinde bulundukları sosyo-kültürel çevreyi dikkate alarak ihtiyaçlarını
belli nesnelerle ilişkilendirmeyi öğrenmesi.
Olumlu Kateksis Öğrenme:
Olumlu Kateksis Öğrenme:Bir ihtiyacın karşılanmasında kültüre bağlı olarak belli
nesnelere yaklaşmayı öğrenmedir.Örneğin, İtalyan adamın makarnayı soslayıp
yemesi üzerine Türk’ünde makarnayı soslayıp yemesi.
Olumsuz Kateksis Öğrenme
Olumsuz Kateksis ÖğrenmeBir ihtiyacın karşılanmasında kültüre bağlı olarak
belli nesnelerden kaçınmayı öğrenmedir.Örneğin, bir İngiliz çocuk açlığını
domuz eti yiyerek bastırırken bir Türk çocuk domuz eti yemez inek eti yer.
Tolman Müslüman bir çocuğun domuz eti yememesi.
Yanıtı Yürütücü Kontrol {Metacognition (Executive Control)} :
Bireyin tüm biliş süreçlerini denetleyen sisteme verilen addır.Bireyin diğer
kişilerden farklı yönlerinin incelenmesi ve karşılaştırılmasıdır. Yani bireysel
farklılıkların önemidir.Yürütücü kontrol sistemi bireyin kendi öğrenmesinin iki
temel yönünü denetlemektedir. Bunlardan birincisi güdüsel süreçlerle ilgilidir.
Güdüsel süreçler bireyin bir şeyi elde etmeye niyet etmesi, onu elde etmeyi
amaçlaması gibi birey tarafından bilinçli olarak denetlenebilen durumlardır.
İkincisi ise, bilgiyi işleme ile ilgili tüm süreçlerdir (Senemoğlu, 1997).
Tepki genellemesi :
Örneğin, arkadaşının nikâh törenini unutup katılamayan doktorun acil hastam
geldi diyerek mahcup olmaktan kurtulması üzerine başka gün hocası ile
görüşmesi varken yine unutması sonucu yine acil hastam vardı diyerek aynı
yalanı söylemiştir.
Tepki analojisi :
Yeni bir durum olması şartı ile organizmanın bu yeni duruma benzetmeler
yoluyla tepkide bulunabilmesidir. Organizma yeni duruma kendi kendine
benzetmeler yaparak bu yeni durumu tepkilerinde kullanır.
***Uyarı: Yeni karşılaşılan durum eski duruma ne kadar benziyorsa
organizmanın yaptığı tepkiyi tekrarlama ve bu tepkide başarılı olma olasılığı da
o derece yüksek olur.Bir davranışın pekiştirilmesi yalnızca o davranışın sıklığını
artırmakla kalmaz; benzer davranışların sıklığını da artırır.Örneğin, arkadaşının
nikâh törenini unutup katılamayan doktorun acil hastam geldi diyerek mahcup
olmaktan kurtulması üzerine başka gün hocası ile görüşmesi varken yine
unutması sonucu yine acil hastam vardı diyerek aynı yalanı söylemiştir bu tepki
genellemesiYeni bir durum olması şartı ile organizmanın bu yeni duruma
benzetmeler yoluyla tepkide bulunabilmesidir. Organizma yeni duruma kendi
kendine benzetmeler yaparak bu yeni durumu tepkilerinde kullanır.Örneğin,
Mahmut’u televizyondaki Sinan gibi tespih sallaması tepki analojisidir.
Evrensel Çaresizlik=Öğrenilmiş Çaresizlik
Kırmızı Koltuk:
Öğrencilerden işlenen konuda ilgili kişiyi sorgulamaları ve yanlışını söylemeleri
istenir. Örneğin yalancı çoban hikayesindeki çobanın sorgulanması.
Düşün-Tartış- Paylaş:
Verilen yönergeye uygun olarak öğrenci ilk aşamada kendisi düşünür. Sonra sıra
arkadaşı ile düşüncelerini paylaşarak beraber yeni bir görüş geliştirirler. Son
aşamada görüşlerini tüm sınıf arkadaşları ile paylaşırlar.
Düşün-Tartış- Yaz :
Verilen yönergeye uygun olarak öğrenci ilk aşamada kendisi düşünür. Sonra sıra
arkadaşı ile düşüncelerini paylaşarak beraber yeni bir görüş geliştirirler. Son
aşamada ulaştıkları görüşlerini beraber ya da yalnız olarak yazarlar.
Belenky kuramı :
Verilen yönergeye uygun olarak öğrenci ilk aşamada kendisi düşünür. Sonra sıra
arkadaşı ile düşüncelerini paylaşarak beraber yeni bir görüş geliştirirler. Son
aşamada görüşlerini tüm sınıf arkadaşları ile paylaşırlar.Verilen yönergeye
uygun olarak öğrenci ilk aşamada kendisi düşünür. Sonra sıra arkadaşı ile
düşüncelerini paylaşarak beraber yeni bir görüş geliştirirler.
Son aşamada ulaştıkları görüşlerini beraber ya da yalnız olarak yazarlar.Sessizlik
– Birey varlığından habersizdir, nasıl öğrendiğini ve “bildiğini”düşünmez.
Otoriteye köle gibi hizmet eder, güçsüz ve bağımlıdır.Alınmış Bilgi – Fikirler
somuttur. Birey bilgiyi biriktirir, başkalarının kelimeleri onun olur. İtaatkâr ve
izleyicidir. Fakat kendine güven veyaratıcılık yoktur.Öznel Bilgi – Birey kendi
sesini dinlemeye başlar, otoriteye güvenini kaybeder, kendi deneyimlerini
gerçeğin bilinci kaynağı olarak kabul eder.Prosedüre Uygun Bilgi (usule uygun) –
Hem nedensellik hem sezgi geçerli kabul edilir. Birey hem bağımsız, hem ilişkili
bilme yollarını kullanır. Bağımsız bilme ile anlatılmak istenen genel ilkeler ve
kritik düşünme yardımıyla ulaşılan bilgilerdir. İlişkili bilme biçiminde ise empati,
şefkat, sabır gibi değişkenler egemendir.Yapılandırılmış Bilgi – Birey kendi sesi
ve aklını da değerlendirerek derinlerde olan gerçeğin nedensellik, sezgi ve
diğerlerinin uzmanlığıyla çıkarılabileceğini bilir.
Perry kuramı :
Perry, araştırma grubu olarak belirlediği Harvard ve Radcliffe Üniversiteleri
Güzel Sanatlar Bölümü öğrencileriyle dört yıllık fakülte deneyimlerine ilişkin
görüşmeler yapmıştır. Büyük çoğunluğu erkek olan bu öğrencilerin
üniversitenin ilk ve son yıllarındaki bilgi ile ilgili inançlarını incelemiş ve elde
ettiği bulgulara dayanarak bireylerin epistemolojik gelişimlerini dualizm
(dualism), çoğulculuk (multiplism), görececilik (relativism), bağlılık
(commitment) olarak adlandırdığı dokuz gelişimsel evreyi kapsayan dört temel
gelişimsel düzeyle açıklamıştır. Bilginin doğasına dualist bakış açısı geliştiren
bireyler, bilginin mutlak ve kesin olduğuna(ya doğru, ya yanlış); doğru bilginin
ancak uzmanlar tarafından oluşturulup kitlelere aktarıldığına
inanmaktadırlar.Zamanla çoğulcu bakış açısı geliştiren bireyler ise,bilginin
mutlak ve kesin olmadığına; uzmanların bilgisinin kesin olamayacağına ve dahi
kendi görüşlerini oluşturma haklarının bulunduğuna inanmaktadırlar.
Bilginin aktif ve kişisel olarak yapılandırıldığını düşünen görececibireyler,
kendilerini etkin bir anlam oluşturucu olarak algılamaktadırlar. Bağlılık
düzeyindeki bireylerde ise, göreceli düşünme devam etmekle birlikte, belli
birbakış açısı ya da görüşe esnek ama güçlü bir biçimde inanma söz Konusudur.
Crespi etkisi:
Pekiştirmenin büyüklüğü performansın gücünü büyük ölçüde etkilemektedir
(1942).Örneğin, hayvana ne kadar büyük bir pekiştirici verilirse, hayvanın ona
ulaşmak için koşma hızı o denli artmaktadır.
Donma Etkisi:
K. Lewin'in (1947), karar verme etkinliğinin sonuçlarını belirtmek üzere ortaya
attığı bu kavram (freezing), insanların 'onlara kendi kararları gibi görünen
şeylere katılma ve bu kararlara uygun davranma eğilimi gösterdikleri'
varsayımına dayanmaktadır. Örneğin akşam dışarda eğlenmek için pek çok
seçeneğe sahip olan bir aile, içlerinden birinin X konserine bedava bileti olduğu
için öncelikli seçeneklerinden vazgeçebilir. adı üstünde yani bir iş başarısız
oluyorsa bile eğer kayıp varsa zaten kayıp olduğu için devam edilir. örneğin be
kumar oynuyorum çok zarar ettim. mantıken kalkmam gerekiyor ama
kalkmıyorum zaten zarar etmişim oynamaya devam. Donuyorum yani.
Dekalaj:
her çocuğun bilişsel gelişimindeki farklılıklar anlamına gelmektedir. Örneğin,
Piaget (1953) yatay dekalaj (horizontal decalage) kavramını çocukların bilişsel
gelişiminde, korunuma ilişkin becerilerin farklı zamanlarda ortaya çıktığını
belirtmek amacıyla kullanmıştır. Düşey dekalaj ise, çocuğun sahip olduğu belli
bir bilgi/beceriyi bir alanda göstermesi, başka bir alanda ise göstermemesidir.
Omnipotent Dusunme
ergenlerde görülür. Kendisinde her şeyi yapabilecek gücü görmesidir. Yanı
hayaller kurar ileride çok lüks arabam olacak villa alacağım gibi ve bunu
yapabilecek gücü kendisinde görür. Ebeveynler onlara çabalamazsan
çalışmazsan hiç birşey elde edemezsin dediklerinde ise onların bu konuları çok
abarttığını düşünür.
Koşullu engellenme:
Hull, yorgunluk olumsuz bir dürtü durumudur demiş ve bu durumda tepkide
bulunmanın pekiştirici bir etkiye sahip olduğunu söylemiştir.
KUANTUM ÖĞRENME
Öğrencilere öğrenmeyi öğretme stratejisinden oluşmaktadır. Stratejinin bir
kısmı şöyledir: 1. Öğrenmeyi tekrar etme, 2. Aktif Öğrenme, 3. Not Alma
Teknikleri, 4. Uygun Yazma Teknikleri, 5. Hafıza Geliştirme Stratejileri 6.
Mantıklı / Yaratıcı düşünme
Sıcak Sandalye :
Sıcak sandalye tekniği, bir karakterle veya içinde bulunduğu role iyi konsantre
olmuş biriyle röportaj yapmaktır. Gruptakiler ve öğretmen sorular yöneltir. Bu
durum, doğaçlama yoluyla yapılan hareketin durdurulması ve karakterlerin
olduğu yerden alınıp, soru soracaklarla karşı karşıya gelmek için ‘sıcak sandalye’
ye oturtulmasıyla başlar. Karakterlerin ve rollerin anlaşılmasına destek olmakla
beraber motivasyonun da önemini anlamak için bu teknik kullanılabilmektedir.
top taşıma:
Öğrencilerin konuyu farklıkonuşmasına fırsat veren bir tekniktir.Teknikte
öğrenciler iç içe iki çember oluşturur . İç ve dış çemberdekiler yüzyüze gelecek
şekilde ikişerli biçimde ayakta dururlar ve konuşurlar.Sonra herbiri bir adım
kayarak önce eşinin yanındaki ile yeni bir ikili oluşturur. Böylece her öğrenci
birkaç eşle görüşme fırsatı bulur.
YAŞAM BOYU ÖĞRENME
Yaşam boyu öğrenmenin temel ilkesi bilinçli ve amaçlı olarak yaşam boyunca
öğrenmeye devam etmektir. Yaşam boyu öğrenme, hem mesleki gelişime hem
de yaşamı zenginleştirmeye/ bireysel gelişime katkıda bulunur.Yaşam boyu
öğrenme sürecinde eğitim öğretmen merkezli değil, öğrenen merkezli olmalıdır.
Öğretmenin bilginin tek kaynağı olma rolü değişmiştir. Öğretmen hem
öğrencileri hem de kendisi için öğrenmeyi artıran kişidir.Bu yaklaşımda;
öğrenme içeriği ve yöntemler, bireyin yaşamına ve iş deneyimlerine uygun
olarak belirlenmelidir.
ikili kod teorisi:
Tanım Hem görsel hem de sözel olarak kodlanan bilginin, uzun süreli bellekte
saklanma ve hatırlanma şansının, bunlardan sadece birisiyle işlenen
bilgidekinden daha yüksek olduğu teorisi.
Kontrol odağı
Kontrol odağı tanımı, ilk defa Rotter tarafından 1966 yılında yapılmıştır. Kontrol
odağı, her zaman bireyin etrafında gelişen olayları algılama biçimi ile ilgilidir.
İnsanlar, karşılaştıkları durumlar üzerinde ne kadar kontrol sahibi oldukları
hakkında farklı düşünüş tarzlarına sahiptirler. Kontrol odağı algılamaları kişilerin
hayat tecrübeleri ile de ilintilidir. Bunun yanında, konuya daha geniş
bakıldığında sosyal sınıf da kontrol odağı üzerinde önemli rol oynamaktadır.
ÖĞRENME GALERİSİ
* * öğrenciler öğrendiği herşeyi resim galerisi gibi duvarlara asarlar diğerleri de
listeleri gezer ve eklemek istediklerini eklerler en son eklenenler özete dönüşür
sınıfa sunulur. * * Değerlendirme ve pekiştirme amacı ile kullanıla bilecek
işlevsel bir tekniktir. Uygulama adımları şu şekilde sıralanabilir: * * Öğrencilerin
küçük gruplara ayrılması, * * Grupların öğrendiklerini gözden geçirmesi, * *
Bunları listelemesi, * * Duvara asmaları, * * Tüm grupların listelerinin
incelenmesi, * * Eklemeler yapılması.
DALTON PLANI:
Öğrencilerin ilgi ve yetenekleri birbirinden farklı olduğu için, bunları bir "sınıf"a
doldurarak ortak ders yapmak doğru değildir. İnsanların kimi sanata, kimi bilime
yatkın olur; aynı konuyu kimi bir saatte öğrenir, kimi iki saatte. Öte yandan,
insan kendinin de aktif olarak katıldığı konuyu daha çabuk, daha kolay öğrenir.
Öğrenci, kendi kendine çalışmayı öğrenmelidir. * Dalton Plânında okulun
öğretim ortamları (sınıflar) her ders için ayrı ayrı düzenlenmiş ve oraya, o ders
ile ilgili kitap ve diğer malzemeler konmuştur. Her dersin 10 ay boyunca
öğretilecek konuları önceden hazırdır ve öğrenci bu konuları alır, o dersin
"laboratuvarında" kendi öğrenme hızı ile öğrenir. * Her laboratuvarda bir
rehber öğretmen oturur ve çocuklara yardım eder. Öğrenci her konuda baştan
verilmiş sorulara göre bir "çalışma plânı" hazırlar. Bütün çalışmalar
laboratuvarda yapılır; evde çalışma yapılmaz. Bir konu öğrenilmeden diğerine
geçilmez. Bir üniteyi bitiren öğrenci, o ünite ile ilgili bir testten geçer.Öğrencinin
günlük çalışmaları hem öğrenci hem de öğretmen tarafından izleme kartlarına
işlenir.
BÜTÜNCÜ (MOLAR) DAVRANIŞ:
Bütüncü davranışın ana niteliği amaçlı oluşudur. Tolman'a göre davranışı küçük
parçalara, elementlere ayırarak çalışmak, davranışın.anlamını
kaybettirmektedir. Bütüncü davranış, anlamı olan nisbeten büyükçe bir
birimdir. Örneğin; farenin labirentte yiyeceği bulması, işe arabayla gitme,
yemek pişirme, çamaşır yıkama, sınavda cevapları yazma vb. davranışlar
bütüncü davranışlardır.Tolman, açıkça bütüncü davranışların çalışılması
gerektiğini, davranışı moleküler olan hareketlere indirgeyerek çalışmanın
davranışın bütünlüğünü ve anlamını kaybettirebildiğini düşünmüştür. Tolman
'ın amaçlı davranışçılık kuramında davranış; amaçlıdır, bütüncüdür, bilişseldir.
Alan Beklentileri:
Organizma neyin neye götüreceğini öğrenir. Belli bir işaret gördüğünde onu,
belli bir diğer işaretin izleyeceğini bekler. Bu öğrenmeye uyarıcı-uyarıcı
öğrenmesi de denir. Bu tür öğrenmenin gerçekleşmesi için tek pekiştirme
beklentinin doğrulanmasıdır.ÖR: Zil çalması dersin başlaması için bir işarettir.
Azınlık Etkisi :
bir kişi yada grubun kitleleri etkilemesi. örnek: hitle
Diğerkamlık/Özgecilik:
Başkaları için koşulsuz fedakarlıkta bulunmaktır.annelik gibi...
Artificalist Düşünme =Yapay Düşünme
Hedonizm:
Epikuros'un haz felsefesi. turkcesi hazcılık. davranislarini, eylemlerini hazza
yonelik surdurme, degerlendirme egilimi. pragmatizmle yakin iliskilidir.
Genellenmiş Taklit
Genellenmiş Taklit Bir kişinin bütün özelliklerinin örnek alınması.örnek: esra
tuğçenin saçlarını beğenip aynısı gibi boyuyor.. arkadaşları bu rengin ona
yakıştığını söyleyince bu kez esra tuğçenin saç kesimini örnek alıyo.. ve bi süre
sonra tuğçe ile esra tek yumurta ikizi gibi dolaşıyorlar... son cümle yi ciddiye
almayın:D
Kavram Kargaşası Yaratma Tekniği:
Öğrencilerin bir konuya ilişkin olarak sahip olduğu bilimsel fikirlerden farklılık
gösteren düşünceleri ve bunların yanlış olabileceği kendisine gösterilmeye
çalışılır.
Hızlı Tur:
Öğrencilerin belli bir konudaki bilgi, sonuç vb. düşüncelerini gözden
geçirmelerini sağlar. Önce düşünülür sonra sırayla konuşulur. Önceki
konuşulanların tekrar edilmemesinden dolayı dikkatli dinleme becerisi sağlar.
Aracıyla Öğrenme (Vygotsky):
Yapılandırmacı teoriye katılan bir kavram. Öğretmen-bilgi-öğrenci üçgeninde,
öğretmen bilgi ile öğrenci arasında arabuluculuk görevini yerine getirmektedir.
AKIŞ ÇİZELGESİ:
Eğer sınıf mevcudu çoksa öğrenciler takımlara ayrılır. Bu takımlar yarım daire
şeklinde sınıfa yerleştirilir. Bir algoritmanın şekillerle gösterimine akış çizelgesi
denir. Akış çizelgesi daha kapsamlı bir tanım yaparsak: Bir ürün ya da hizmetin
oluşturmasında takip edilen uç uça eklenmesiyle o ürünü/hizmetin oluşum
öyküsünün çıkartılmasına yarayan kalite aracına akış çizelgesi denir. Bir sürecin
adımları çıkartılarak, bu adımların, sırayla takip edilecek şekilde simgelerle ifade
edilmesidir. Başı ve sonu belli olan bir işin sürecidir. İlgili herkes tarafından
anlaşılacak tutarlı ve sürekli olarak yenilenebilecek, amaçlanan bir çıktıyı elde
etmek için yapılan etkinlikler kümesidir. Akış Çizelgesinin Oluşturma Aşamaları
1. Sürecin aşamalarını belirleyin. 2. Sürecin adımlarını belirleyin. 3. Adımları
sıralayın 4. Uygun simgeler kullanarak akış çizelgesini çizin 5. Akış çizelgesi
bittiğinde sağlamasını yapın
AĞAÇ ÇİZELGESİ:
Eğer sınıf mevcudu çoksa öğrenciler takımlara ayrılır. Bu takımlar yarım daire
şeklinde sınıfa yerleştirilir. Ağaç çizelgesi “nasıl?” ve “niçin” diye düşündürmeye
zorlayan diğer kalite teknikleri gibi bir araçtır. Karmaşık ve ulaşılmaz gibi gelen
hedeflere nasıl ulaşılacağına dair, sistematik bir beceri kazandırır. Ağaç
çizelgesi, TKY de sözel verileri kullanır. Çıkış noktası ise sayısal verileri kullanan
olasılıktır. Öğrenciler, sözel verileri kullanırken olayları arka arkaya düşünerek
hedefleri alt hedeflere dönüştürmeye başladıkça ağaç gövdesi dallanır. Çizelge
bittiğinde de yana yatırılmış ağaca benzeyen bir şekil ortaya çıkar. Sözel
verilerle ağaç çizelgesi, belirlenen hedefe ulaşmada stratejiler geliştirmek için
yapılır. Ağaç Çizelgesi Oluşturma Aşamaları 1. Ön bilgilendirme yapın. 2. Ön
hazırlık yapın. 3. Ana hedefi belirleyin. 4. Birinci düzey hedefleri belirleyin. 5. Alt
düzey hedefleri belirleyin. 6. Bitirilen çizelgeyi gözden geçirin.
AYNA BENLİK KURAMI
Charles Horton Cooley'in insan gelişim süreci ve toplumsallaşma içerikli
araştırmalarının sonucu oluşmuş kuramdır. Ayna benlik, kısa ve öz olarak
çoçuğun sergilediği davranışlar sonrası bu davranışın geri bildirimlerini almaya
çalışması, çevresinden gelen bu tepkilere göre de sergilemiş olduğu davranışını
doğru-yanlış, iyi-kötü, yararlı-zararlı gibi ayrımlara tabi tutmasıdır. Sürekli kendi
kendine bir davranış değerlendirmesi yapacağından çocuk, kişiliğini de büyük
oranda bu tepkilere göre şekillendirecektir ya da kişiliği şekillenecektir. Bu
kurama göre aklımıza gelen her türlü davranış ve psikolojik durum, bu tepkilere
göre biçim alır.
KÖR EL:
Grup dinamiğine dönük bir ön çalışmadır. Öğrenciler gözleri kapalı olarak resim
çizerler.
KAVRAMSAL KARİKATÜR:
Öğretim tekniği, öğrencilerin derse ilişkin bilgi ve becerilerini pekiştirmek ve
kalıcılığını sağlamak amacıyla kullanılmıştır. Kavramsal karikatür tekniği,
yapılandırmacı öğrenme stratejilerine dayanmaktadır (Keogh, Naylor, Wilson,
1998).Teknik, birbirinden farklı görüşlerin yer aldığı bir grup tartışmasını
oluşturma fikrini temel almaktadır.Bu doğrultuda öğrenciler, öncelikle dersin
temel kavram ve ilkelerine dayalı bir konu ile ilgili yanlış ve doğru ifadeleri
oluşturmakta, bu ifadeler, konunun olumlu ya da olumsuz yönleriyle ilgili
olabilmektedir (Stephenson ve Warwick, 2002).Belirlenen bu ifadeler, insan
veya hayvan figürleri kullanılarak bir poster üzerinde resimlendirilmekte ve
öğrenciler, tartışmalarını bu poster üzerinde yapmaktadırlar.Tartışma
sonrasında oluşan sonuçlar hazırlanan çalışma kağıdı üzerinde
belirtilmektedir.Çalışma kağıdında, posterde belirtilen ifadelerden hangisinin
doğru olduğu işaretlenmekte daha sonra yanıtın gerekçesi belirtilmektedir.
BOŞ SANDALYE:
Malum insanların her gün oynamaları gereken rolleri var ve artık o kadar
karmaşık bir durumdayız ki haliyle devreler karışıyor arasıra.çoğu defa bu roller
arasında bir uyum görülmüyor. bende hiç o uyum olamadı zaten demeyin
önemli bir şeymiş valla. çocukluğunuza bile inmeleri gerekebiliyor, o kadar yani.
ehe neyse işte gestaltçı terapistlere göre bu uyumsuzluk kişinin kendi
farkındalığını* yeterince yakalayamamasından kaynaklanır. çocukluktan
itibaren birçok olumsuz durum bireyi etkilemektedir.bireydeki mekanizmaların
bu etkilerin doğurduğu acıdan kurtulmak ve bireyi bu etkilerin zararından
koruyabilmek için kendini parçalara böldüğü söylenir.boş sandalye tekniğiyle bu
farkındalık kazandırılmaya çalışılır.terapi odasına karşılıklı iki sandalye konulur;
biri boş bırakılırken, diğerine danışan oturtulur.Danışandan yaşamındaki
herhangi bir role girmesi istenir.örneğin, koca rolüne girer ve karşısındaki
sandalyede eşinin oturduğunu farz ederek eşine hitaben konuşur.sonra diğer
sandalyeye oturması istenir ve şöyle denilir: sen kendini eşinmiş gibi düşün ve
karşında duran kocana cevap ver.bu sandalye değiştirmeler, danışanın ilişki
içinde olduğu bireylerle arasındaki ilişki düzeyi terapist tarafından öğrenilinceye
kadar devam eder.gestalt terapisinde terapist ile danışan arasındaki ilişki
öğretmen ile öğrencisi arasındaki ilişkiye benzer.terapi süresince öğretim
oldukça yoğundur. bu öğretimin temelindeki amaç ise, bireye kendisi ve kendisi
dışındakilerle ilişkilerinde farkındalığını arttırmasını sağlamaktır.
Flaş Kart:
Konu girişlerinde öğretmen konuyu ana hatları ile özetleyen kartlar (karton,
ambalaj kağıdı ) hazırlayarak derse bu kartlara dikkat çekerek giriş yapabilir.
Resim, yazı, kolajlar , sürpriz keseleri, görev zarfları ile bu kartlar renkli,
eğlenceli bir hale getirilebilir.
Soru Turu:
Öğrenci seçtiği bir arkadaşına kendi hazırladığı bir soruyu sorar. Arkadaşı önce
bu soruyu cevaplar, sonra kendi hazırladığı bir başka soruya istediği bir
arkadaşına yöneltir.
Otobiyografi:
Öğrencilerden yazılı olarak öz geçmişlerinin istenmesidir. Tamamen açık uçlu
olabileceği gibi bazı sorularla sınırlandırılabilir.
Rüya Tekniği / Rüya Kaydı:
Konu ile ilgili bir karakterin rüya ya da kabusunun canlandırılması,
resimlendirilmesi ya da yazılması esasına dayanır.
Yaratıcı Yazma:
Öğrencilerden konuyla ilgili bir sözcük söylemeleri istenir. Sözcükler yazı
tahtasına yazılır. Sadece bu sözcükleri kullanarak şiir, öykü ya da slogan
yazmaları istenir.
Zihinde Canlandırma:
Öğrencilerden öğrendiklerini gözlerinin önüne getirmeleri istenir. Bu yönerge
eşliğinde öğretmenin verdiği konuyu da gözlerinin önünde canlandırabilirler.
Ailemiz konusunda “gözlerinizi kapatıp ailenizle geçirdiğiniz en güzel günü
düşünün,” denilebilir.
Dedikodu Halkası:
Belli bir konuda öğrencilerin ilgili kahramanla ilgili haberi kulaktan kulağa
yaymaları istenir. İlgili kişinin ne hissettiği ve dedikodunun yanlışlığı üzerine
konuşulabilir.
Gazete Çıkarma:
Öğrencilerden gazete çıkarmaları ve konu ile ilgili hazırladıkları gazete haberini
gazeteye manşet yapmaları istenir.
Gazete Haberi:
Sınıfa birçok gazete getirilerek konuyla ilgili haber kupürlerini kesmeleri istenir.
Görüşme Yapma:
Belirlenen konu ile ilgili bazı kişilerle görüşmeleri ve önceden hazırladıkları
soruları yöneltmeleri istenir.
Başlık Bulma:
Verilen bir öykü, şiir ya da düz yazıya başlık bulmaları istenir.
Yanlışı Bulma:
Verilen bir öykü, şiir ,düz yazı, fotoğraf ya da resimdeki yanlışları bulmaları
istenir.
Tavsiyede Bulunma:
Öğrencilerin işlenen konuda ilgili kişilere tavsiyede bulunmaları istenir. Örneğin
çirkin ördek yavrusuna tavsiyede bulunurlar.
Heykel Çalışmaları:
Verilen kavram ya da yönergeye uygun herhangi bir heykel formunda donulur.
Öğretmen öğrenciye omzuna dokunarak konuya uygun bazı sorular sorabilir.
Örneğin: Nerdesin? Adın ne? Neden yapılmışsın? Seni kim yapmış? Ne olmasını
isterdin?
Donuk imge:
Verilen bir fotoğraf ya da resimdeki nesne ya da kişilerin, heykel formunda
donularak canlandırılmasıdır. Öğretmen öğrenciye omzuna dokunarak konuya
uygun bazı sorular sorabilir. Örneğin: Ne düşünüyorsun? Ne hissediyorsun? Tek
kelime söyle! Nesin? Kimsin?
Ayna Çalışmaları:
Eşlerin karşılıklı olarak aynaya bakar gibi bir birini taklit etmesidir. Sırayla
yönlendirici olabilecekleri gibi aynı anda bir birlerine uygun davranmaları
istenebilir. Oturdukları yerden yapılabileceği gibi mekan uygunsa müzik
eşliğinde hareket serbest bırakılarak da yapılabilir.
Sessiz Canlandırma:
Verilen bir konu, kavram, film adı ve benzerini sadece beden dilini kullanarak
canlandırma yöntemidir.
Sessiz Sinema:
Sessiz canlandırmaya benzer. Ancak daha simgesel bir anlatım söz konusudur.
Amaç sadece canlandırılan kitap ya da film adının grup arkadaşları tarafından
bilinmesini sağlamaktır.
Slogan Oluşturma:
Öğrencilerden bireysel ya da grupla öğrenilen konuya dönük etkileyici bir cümle
oluşturmaları istenir. Sloganda konunun ana düşüncelerinin geçmesi gerektiği
fark ettirilir. Öğretmen farklı konularda örnek sloganları söylemeli, tahtaya
yazmalıdır.
Reklam Hazırlama:
İşlenen konuya ilişkin televizyonda ya da gazetede yer alacak tanıtıcı bir reklam
tasarısı hazırlamaları istenir. Örneğin açılacak yeni sebze müzesinin tanıtım
reklamlarını hazırlamaları, istenir.
Resim Yapma:
Konuya, şiire, kavrama uygun resim yapmaları istenir.
Şiir/ Öykü Yazma:
İşlenen konunun önemli noktalarını yansıtan bir şiir ya da öykü yazmaları
istenir.
Resim / Fotoğraf Yorumlama:
Verilen resim ya da fotoğrafla ilgili görüşlerini açıklamaları istenir.
Sınıflama:
Öğrencilerin belli bir konuda bilgi toplamaları ve onları sınıflayarak sunmaları
istenebilir. Örneğin sigaranın zararları.
Örnek Verme:
Konu ile ilgili ya da konunun tam aksi yönde örnekler istenir.
Kendini Değerlendirme:
Neyi ne kadar öğrendiklerini ya da ne kadar geliştiklerini kendilerinin
değerlendirmesidir.
Bulmaca:
Gazetelerin bulmaca sayfalarındaki tüm bulmacalar öğretime uyarlanabilir.
Güncel Bağ Kurma:
Konuya ilişkin örnek istenir, anılar, deneyimler konuşulur.
Deney:
Verilen adımlardan hareketle öğrencinin bizzat işlem yapması ve sonuca
ulaşmasıdır.
Alan Gezileri:
Öğrencilerin öğrenilenlerle ilgili mekanlarda yaptıkları inceleme gezileridir. Gezi
gözlem kayıtları tutulması önemlidir.
Benzeşim (Analoji):
Öğrencilerin öğrendiklerini farklı bir alanda tamamen ilgisiz bir olay ya da
duruma benzetmeleridir. Örneğin beslenme konusunu araba- benzin ilişkisine
benzetme.
Şarkı Yapma:
Öğrenciler konuya uygun şarkı sözü yazar ve bestelerler.
Duydunuz mu:
Konu ile ilgili “duydunuz mu?” ile başlayan bir cümle söylemeleri istenir.
Birine Öğret/ Akran Eğitimi:
Öğrendiği bir şeyi birisine öğretmesi sonrada öğretip öğretemediğini
değerlendirmesi istenir.
Sınav- Ödev Okuma:
Birbirlerinin ödevini ya da sınav kağıdını değerlendirirler.
Gözlem:
Her hangi bir olayın, varlığın, gözlenmesi ve gözlem sonuçlarının
kaydedilmesidir. Gözlemin etkili olabilmesi için ön bilgi olmalı ve planlama
yapılmalıdır.
İnandırma:
Belli bir konuda bir diğerini ikna etmesi istenir.
Haber Toplama:
Öğrencilerin işlenen konuyla ilgili basında çıkan haber, makale, resim ve
fotoğrafları toplayarak sınıfa getirmeleri ve öğrendiklerinin ışığında sunmaları,
tartışmaları istenir.
Basın Toplantısı:
Öğrencilerin bazıları konuşmacı bazıları ise basın mensubu olur. İlgili konu ile
basın açıklaması yaparlar. Örneğin tüketici hakları konusunda olabilir.
Koleksiyon Hazırlama:
Öğrencilerden ilgili konuda koleksiyon hazırlamaları istenir.
Mahkeme:
Belirlenen konuya yönelik sınıf ortamında bir mahkeme kurulur. Taraflar,
sanıklar, şahitler seçilir. Örneğin çevrecilik konusu işlenebilir. Komik
unsurlardan yararlanılır. Yere tüküren Ahmet Efendiyi, çevreci Ayşe Hanım
mahkemeye vermiş olabilir.
Öğretmenin Role Girmesi:
Öğretmenin bir canlandırma sırasında olayın akışını değiştirmek ya da dolaylı
olarak öğrencileri yönlendirmek için kritik rolleri üstlenmesi tekniğidir.
Uzman Görüşü:
Uzman Görüşü: Belli bir konuda öğrencilerden uzman rolüne girerek görüş
bildirmeleri istenebilir.
Öğrenme Galerisi:
Değerlendirme ve pekiştirme amacı ile kullanıla bilecek işlevsel bir tekniktir.
Uygulama adımları şu şekilde sıralanabilir: * • Öğrencilerin küçük gruplara
ayrılması * • Grupların öğrendiklerini gözden geçirmesi * • Bunları listelemesi, *
• Duvara asmaları * • Tüm grupların listelerinin incelenmesi * • Eklemeler
yapılması
Sıcak-Soğuk Oyunu:
Öğrencinin doğru yere, kartona ya da yazıya gittiğinde sıcak, yanlışa gittiğinde
soğuk denilerek doğru cevaba ulaşmasının sağlandığı işlevsel bir oyundur.
Tombala:
Konunun sözcükleri ya da kavramları tombala kartlarına yazılır. Bazıları boş
bırakılır. Öğretmenin söylediği, tanımladığı, örneklediği sözcük ya da kavram
kapatılır. Kartındaki tüm sözcükleri kapatan öğrenci “tombala!” der.
Hazineyi Bul:
Konunun ya da konu ile ilgili problemlerin çözümünün parçalanması, sınıfın
çeşitli yerlerine saklanması, belli yönerge ve krokilerden hareketle öğrencilerin
yanıtlara ulaşması şeklinde gerçekleştirilen eğlenceli ve yaşantıya dayalı bir
tekniktir.
Poster/ Afiş Hazırlama:
Konuya dönük olarak, öğrencilerden renkli karton, boya ve benzeri malzeme ile
öğrendiklerini yansıtan bir çalışma yapmaları istenir. Bu tarz çalışmalarda
öğretmen mutlaka yeterli sayıda örneği sınıfa getirmelidir.
Mektup Yazma:
Öğrencilerden öğrenilen konuya dönük ilgili bir kişiye, mektup yazmaları istenir.
Nosebo etkisi:
aslında zararsız olan nötr bir maddenin zararlı olduğu düşünüldüğünde ortaya
çıkan atki yani placebonun tam tersi.
YALITMA:(Savunma Mekanizmalarından)
Bilinç, o anısını duygusal boyutundan soyutlarak kabul etmesidir.örneğin:
Geçmişte, bir yakınını kaybettiği bir kazayı, hiç bir üzüntü yaşamadan, sanki o
olay başkasının başından geçmiş, o bir gözlemci, izleyiciymiş gibi duygusuz bir
biçimde anlatabilir. Bu duygu çok sonraları olabileceği gibi travmatize edici olay
yeni olduğu zaman da olabilir.
Babinski Refleksi:
Bir bebeğin ayağına vurulmasına otomotik tepkisidir. şimdi bu refleks ayak
parmaklarının yukarı doğru açılmasından ibarettir. bu reflekste bebeklik
sırasında ortadan kaybolmasından sonra, ayak tabanı uyarıldığında parmaklar
aşağı doğru kıvrılacaktır.
Moro refleksi :
Yeni doğan bebeklerde görülen en sık ve en önemli tepkilerden biri olup,
bebeğiniz yüksek bir ses işitince, pozisyonu ani bir hareketle değiştirilince ya da
sert bir harekete maruz kalınca ortaya çıkmaktadır. Bebek ürker, kendini arkaya
doğru gerer ve başını geriye atar. Aynı anda kol ve bacaklarını uzatır ve sonra
derhal ani bir hareketle vücuduna doğru çeker. Ağlar, sonra ürkerek sarsılır ve
sonra bu sarsılmadan dolayı yeniden ağlar.
BURG SİSTEMİ:
bireysel öğrenmedir. Öğrenci kendi hızında öğrenir. Programlı öğrenme
bilgisayarlı öğrenme keller planının bir versiyonudur.
Arama Konferansı:
Özellikle kurum ve kuruluşların kendilerini yenileme vizyon ve misyon
çalışmlarında kullanılan bir tekniktir.Stratejik planlamanın hazırlanabilmesi
için,organisazyondaki sorunların tespidi ve buna ilişkin çözümlerin bulunması
için yapılabilir.
Ayrılıp – Birleşme (Jigsaw) (Birleştirme) tekniği:
Aranson tarafından geliştirilen bu teknikte, öğrenciler 5-7 kişilik takım
oluştururlar. Akademik materyal (ünite) ya da konu gruplardaki öğrenci
sayısınca bölümlere (konuya) ayrılır.Her takıma aynı ünite (konu) verilir ve
takımlardaki üyelerden ünite parçalarından (konulardan) birini seçmeleri
istenir. Her üye kendi konusunu okur. Daha sonra farklı takımlarda aynı konuyu
alan üyeler -gruplarından ayrılarak-“uzmanlık gruplarında” bir arayagelirler;
konu üzerinde tartışırlar. Sonra kendi takımlarıyla geri birleşerek, takım
arkadaşlarını,kendi konularıyla ilgili olarak bilgilendirirler.Öğrenciler, bu
teknikte, bir tek yolla, o da arkadaşlarını dikkatlice dinlemekle diğer konuları
möğrenebilirler. Böyleceöğrenciler, diğer arkadaşlarının çalışmasına ilgi gösterir
ve destek verirler. Öğrenciler, takım içinde, birbirlerine öğretme işlemleri sona
erdikten sonra bireysel olarak tüm konuları içeren küçükbir sınava girerler. Bu
sınavdan bireysel puanlar alırlar.Fakat jigsaw tekniğinin bir dezavantajı; ek
zaman alması ve birinci sınıf öğrencileri için uygun olmamasıdır.
DEVE KERVANI:
Genellikle tam öğrenme modu için kullanılır. Tam öğrenmenin programlı
öğrenmeden ayrıldıgı yerdir. Herkes aynı hızda ve aynı ağırlıkta oldugu için grup
deve kervanına benzetilir. Program geliştirmede ise breysel oldugu için grup ata
strateji de at yarışına benzetilir.
SIZAN KOVA:
insanın beyin kapasitesi ne kadar yüksek olursa olsun mutlaka unutma
olacaktır.beyin burada sızan bir kovaya benzetilir. Kullanılmayan bilgiler damla
damla azalırken yok oldugu için sızan Kocva adı verilmiştir.
Animistik düşünce =Canlandırmacılık
Örtük Sönme
Tolman örtük sönmeyi şöyle açıklar: organizmanın öğrenilmiş beklentilerinin
karşılanmaması

Benzer belgeler