2856 KB - [ BURSA ] TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

Transkript

2856 KB - [ BURSA ] TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
TMMOB
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ
ODASI BURSA ŞUBESİ
İÇİNDEKİLER
03
04
Yönetimden
06
11
13
15
18
Çelik Erengezgin: İnşaat Mühendisi Kardeşlerim!
22
26
İMO Bursa Şube’den Haberler
30
33
İMOBursa Şube’den Haberler
37
39
Erol Kılıkçıer: Yeşil Binalar ve Yönetmelik
41
45
46
48
İMO Bursa Şube’den Haberler
Geleceğin Yaşam Alanları Yeşil Binalar
Sayı: 65
Kasım- Aralık 2015- Ocak 2016
İMO Bursa Şubesi Adına İmtiyaz Sahibi:
Basri AKYILDIZ
Yazı İşleri Müdürü:
Fatih CANBAZOĞLU
Yayın Kurulu:
Sezai ÖZOKUTANOĞLU
Fatih CANBAZOĞLU
M. Burak İMREKOĞLU
Kayhan ÖZYILDIRIM
Muazzez MUTLU
Yayını Hazırlayan:
Yayın Yönetmeni
Fatih CANBAZOĞLU
Tamer Durmayaz: Türkiye ve Yenilenebilir Enerji
Zümrüt Çağlayan Arslan: Yeşil Bina Sertifikasyon Sistemleri ve Leed
İMO Bursa Şube’den Haberler
UÜ. İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Doğangün
BTÜ İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. İsa Yüksel
Orhangazi Üniversitesi Röktörü ve İnşaat Mühendisliği Bölüm
Başkanı Prof. Dr. Recep İleri
Editör
Sebile BAŞARAN
Haber
Sebile BAŞARAN
İMO BURSA ŞUBESİ
Odunluk Mah. Akademi Cad.
BAOB Yerleşkesi No: 8/A1 Nilüfer /BURSA
Tel: 0224 452 94 00 GSM: 0530 408 37 48
web: www.imobursa.org
e-posta: [email protected]
2 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
Selin Sayaca Topgül: Kuzey’in Venedik’i Stockholm
Bursa’nın Beyaz Gelinliği Uludağ
Teknoloji ve Sağlık
Basında İMO Bursa Şubesi
YÖNETİMDEN
Saygıdeğer meslektaşlarımız,
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi’nin hazırladığı İMO Bursa E-Bülten dergisinin 65. sayısında yeni konularla
karşınızdayız. Bu sayımızda da gündemi takip eden taze bilgilerle sizleri bilgilendirmeye çalıştık. Doğal kaynakların,
yaşam alanlarının giderek tükendiği günümüzde inşaat sektörü de doğa ile barışık, kendi enerjisini üreten ‘Yeşil Bina’lara
yönelmeye başladı. Türkiye’deki yapı endüstrisi de bu gelişmelerde uzak kalmadı ve yeni projelerde bu çizgiyi takip etmeye
çalışıyor. İşte bu sayımızda; ‘Geleceğin yaşam alanları yeşil binalar nasıl yapılardır? Türkiye bu konuda nerede? Yeşil bina
sertifikaları neler ve neden yeşil binalar?’ sorularına yanıt vermeye çalışacağız.
Yine bu sayımızda Uludağ Üniversitesi (UÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Kurucu Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün,
Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkanı Doç. Dr. İsa Yüksel, Bursa Orhangazi Üniversitesi
Kurucu Rektörü ve İnşaat Mühendisliği Kurucu Bölüm Başkanı Prof. Dr. Recep İleri ile röportaj yaparak çalışmaları ve İMO
Bursa Şubesine bakış açıları, konusunda değerlendirmeler aldık.
Üç aylık süreç içerisinde meslek içi eğitimlerimize hız verdik. StaCAD, Probina, Primavera kurslarımızı düzenledik.
Mudanya’nın Göynüklü Mahallesi’nde çıkan yangın sonrası yok olan 170 hektarlık orman alanı için başlatılan ‘Bir Fidanda
Sen Dik’ kampanyasına destek olmak için üyelerimizle birlikte fidan dikerek destek verdik.
Gebze- Orhangazi-İzmir Otoyol Projesi’nin İzmit Körfezi Asma Köprü Geçişi çalışmalarına üyelerimizle bilekte düzenlediğimiz
teknik gezide tarihi bir ana tanıklık etme fırsatı yakaladık ve ilk tabliyenin konulma anına şahit olduk.
Genç mühendis adaylarının deneyimlerini arttırmak için yaptığımız mesleki deneyim paylaşımlarımızı arttırıyoruz. ‘Genç
Mühendislerden Mesleki Deneyimler’ söyleşisi ve öncesinde düzenlediğimiz kokteyle ile genç mühendis adaylarının
kaynaşmasını sağladık.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 19.09.2014 tarih ve 29124 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Ahşap ve Ön Yapımlı
Çelik ile Alüminyum Alaşımlı Bileşenlerden Oluşan Dış Cephe İskelelerine Dair Tebliğine istinaden 01.01.2016 tarihinden
itibaren dış cephe iş iskelelerinin proje ve hesapları statik proje eki olarak istenmeye başlanmıştır. İMO Bursa Şubesi
olarak mesleki denetim protokolü yaptığımız belediyelerde bu uygulamayı gerçekleştiriyoruz. İskele çizimlerinde oluşan
sorunlara karşı Teknik Komitemiz çalışmalarını gerçekleştiriyor. Bu konuda üyelerimize katkı sağlayacak etkinlikleri de
gerçekleştiriyoruz. Peri Kalıp işbirliği ile ‘İnşaat Sektöründe Endüstriyel Kalıp ve İskele Sistemleri’ seminerini düzenledik.
Bu konuda sizlerden gelen talepleri de değerlendirmeye devam ediyoruz.
Bu yıl Geleneksel Dayanışma Gecemizde İnşaat Mühendisleri Odası’nın kuruluşunun 61’inci yılını kutladık. Meslekte
40’ıncı ve 25’inci yılını dolduran üyelerimize plaketlerini verirken birlik içinde olmanın mutluluğunu yaşadık. Ayrıca
Geleneksel 13. Bowling Turnuvamızı İMO Bursa Gençlik Komisyonu ve Atış Yapı işbirliği ile düzenleyerek iş hayatının
verdiği stresi üyelerimizle birlikte attık. İMO Bursa Şubesi üyelerinin de bulunduğu BAOB Türk Sanat Müziği Topluluğu da,
bu yıl verdiği muhteşem konserde, koroya sağladığımız destek nedeniyle Şubemize plaket takdim etti.
Kısacası bu sayımızda da sizlere dopdolu bir bülten sunmaya çalıştık. Tüm çalışmalarımızda bize destek veren,
etkinliklerimize katılan siz değerli üyelerimize, akademisyenlerimize, yazıları ile katkı sağlayan dostlarımıza ve
çalışmalarımızı kamuoyuna ve sizlere aktaran basın mensuplarına teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Saygılarımızla….
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 3
KAPAK KONUSU
KENDİ ENERJİSİNİ ÜRETEN
ÇEVRE DOSTU BİNALAR
D
oğal kaynakların azalmasıyla birlikte sürdürülebilirlik
son yılların tartışma ve araştırma konusu oldu.
Dünyanın ömrünü uzatmak için araştırmalar
devam ederken çevreci yaşam alanları geliştirilmeye
başladı. Kendi enerjisini üreten, ekonomik, çevreci 'Yeşil
Sertifikalı' binalar...
Yeşil Binalar; sürdürülebilir, ekolojik, yeşil, çevre, doğayla
uyumlu yapılar olarak tanımlanıyor. Yapının arazi
seçiminden başlayarak yaşam döngüsü çerçevesinde
değerlendirildiği, bütüncül bir anlayışla ve sosyal-çevresel
sorumluluk anlayışıyla tasarlandığı, iklim verilerine ve
o yere özgü koşullara uygun, ihtiyacı kadar tüketen,
yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş, doğal ve atık
üretmeyen malzemelerin kullanıldığı katılımı teşvik eden,
ekosistemlere duyarlı yapılar.
Yapılan istatistiklere göre yeşil binalar, standart
binalara oranla enerji verimliliğinde yüzde 20 ile 30, su
verimliliğinde yüzde 20-40 ve katı atık azaltımında yüzde
40-50 arasında verimlilik sağlıyor. Maliyeti ve sertifika
süreci nedeniyle henüz çok tercih edilmeyen ‘Yeşil
Sertifikalı’ binaların, sağladığı yarar ve uzun vadede elde
4 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
edilen tasarruf düşünüldüğünde pozitif bir etki ortaya
koyduğu söylenebilir. Dünya’da birçok yeşil bina sertifika
sistemi bulunuyor.
Bunlardan başlıcaları; 1990’da
İngiltere’de ortaya çıkan BREEAM (Building Research
Establishment Environmental Assessment Method),
1998’de Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkan
LEED (Leadership in Energy and Environmental Design),
1998’de gelişmiş ülkelerin bir araya gelmesiyle kurulan
kurulan IISBE (International Initiative for Sustainable
Built Environment), 2003’de BREEAM’den uyarlanarak
Avustralya’da oluşturulan Greenstar, 2004’de Japonya’da
ortaya çıkan CASBEE (Comprehensive Assessment
for Building Environmental Efficiency) ve 2009’da
Almanya’da ortaya çıkan DGNB (Deutsche Gesellschaft
fur Nachhaltiges Bauen)’dir.
YEŞİL BİNALARIN ÖZELLİKLERİ
Yeşil binalarda ortamın iç hava kalitesi ve termal konforu
yükseliyor. Binalar, güneş enerjisini kullandıkları için
gün ışığından daha çok yararlanıyor.
Isı verimliliği artıyor. Su tasarrufu sağlayan tesisat
kullanılıyor, yağmur suyu tuvaletlerde veya peyzajda
kullanılıyor. Yapı çeliği dahil yeniden işlenmiş malzeme
kullanılıyor. Doğal aydınlatma ve havalandırma insan
sağlığını olumlu etkiliyor.
Hava kalitesinin yüksek olduğu binalarda çalışanların
verimliliği %16-40 arasında artıyor.
%8-9 işletim harcamalarından tasarruf, %7.5 bina
değerinde artış, %6.6 yatırımın geri dönüşünde artış,
%42 enerji giderlerinde düşüş sağlıyor.
KAPAK KONUSU
Türkiye, iklimi ve arazi koşulları incelendiğinde güneş
enerjisinden elektrik üretimini arttırabilecek ülkeler arasında
fakat henüz ciddi bir adım atılmış durumda değil. Türkiye’nin
elektrik üretim gücü 2015 yılında 72.486 MW’a ulaşmıştır.
Bu üretimin içinde rüzgar enerjisi % 6.0, güneş enerjisi ise
% 0.3 olarak ancak gerçekleşti.
Yatırımcılara göre, Yeşil Sertifikalı Bina projelerini arttırmak
için kentsel dönüşüm iyi bir fırsat. Yok, olan doğaya kendini
yenilemesi için süre vermek gerekli, Yeşil Binalar bunun için
bir çıkış kapısı olabilir.
TÜRKİYE İLK 10’DA
Amerikan Yeşil Bina(Çevre Dostu Bina) Konseyi USGBC
verilerine göre 2015’te Türkiye’den 103 bina için LEED
sertifikasyon sistemine başvuru yapıldı. Geçmiş yıllarda
sisteme dahil olan projelerden 57’si ise değerlendirme
sistemindeki şartları yerine getirerek, 2015 yılında altın,
gümüş veya platin seviyesinde LEED sertifikası almaya hak
kazandı.
2015’te Rönesans Küçükyalı Ofis Park ile Gaziantep Yeşil
Ev projeleri platin seviyesinde LEED sertifikası almaya hak
kazanırken, Borusan EnBW Bandırma RES İdari Binası,
Acıbadem Üniversitesi Meslek Yüksekokulu, Groupama
Plaza, Soyak Mavişehir Optimus, Denizbank Genel
Müdürlük, 42 Maslak gibi 37 bina da altın seviyesinde
sertifika kazandılar. Abdullah Gül Üniversitesi İdari Binası
ile Google İstanbul ofisi de gümüş seviyesinde LEED
sertifikası almaya hak kazanan binalar arasında oldu.
TBMM Başkanlık Konutu gibi 8 bina ise değerlendirmede 50
puanın altında kalırken, onaylı düzeyinde LEED sertifikası
aldılar.
LEED SERTİFİKA PUANLARI
LEED sertifika sisteminde yapılan değerlendirme sonucunda
40-49 arasında puan alan binalar onaylı olarak belirtirken,
50-59 arasında puan alanlar gümüş, 60-79 arasında
puan alanlar altın, 80 puanın üzerinde alanlar ise platin
seviyesinde sertifika almaya hak kazanıyorlar.
SIRALAMADA TÜRKİYE’DE YERİNİ ALDI
Türkiye’de 2014 yılında 32, 2013 yılında 14, 2012’de
12, 2011’de 13, 2010’da 1 ve 2009 yılında 3 bina LEED
sertifikası almaya hak kazandı. ABD Yeşil Bina Konseyi
tarafından 2015 yılının Temmuz ayında yapılan bir
açıklama Türkiye’nin bu konuda daha fazla çaba harcaması
gerektiğini gösteren veriler sunuyor. Türkiye’de toplam
2.95 milyon metrekare sertifkalandırılmış bina alanı, 23.74
milyon metrekare sertifikalı ve aday bina kapalı alanı
bulunuyor. Amerika dışındaki ülkeler sıralamasında toplam
477 adet sertifikasını almış ve aday projesi ile dünyada ilk
10 ülke arasında 9. sırada yerini alan Türkiye, metrekare
bakımından ise 6. sırada yer alıyor.
Araştırmaya göre ABD’de 53.908, Kanada’da 4.814, Çin’de
2.022, Hindistan’da 1.883, Brezilya’da 991, Kore’de 279,
Almanya’da 431, Tayvan’da 149, Birleşik Arap Emirliklerinde
910 bina LEED sistemine dahil durumda.
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 5
KAPAK KONUSU
ÇELİK ERENGEZGİN
Yüksek Mimar
www.erengezgin.com
İNŞAAT MÜHENDİSİ
KARDEŞLERİM !.
Ö
nce bir akrabalık söyleşisi
yapalım sizlerle.. “Bu da
nereden çıktı?” diyeceğinizi
bildiğim için, açıklamam gerek. 1924’te
inşaat mühendisi olan bir babanın
oğlu olmanın ve 57’de İTÜ İnşaat
Mühendisliği bölümünden mezun
sevgili ağabeyimin sağladığı “hak ve
mesuliyet” olarak akrabayız kardeşim!
İtirazı olan var mı?..
Öyleyse sıkı durun!.. Eski tabirle,
yedi buçuk daktilo sayfası sürecek bir
muhabbete giriyoruz haberiniz olsun..
Sonradan caymak yok!.. Peşinen
şunu unutmayın: Ne kadar kızıyor
görünsem de, ailemdeki mühendisler
kadar seviyorum sizi. Yani düşman
değil, dostum.. “Sizler olmadan
mimarların,
mimarlar
olmadan
inşaat
mühendislerinin
başarılı
olamayacağını öğrendim ben!..” Yani
bir anlamda sizi, ikiz kardeşim gibi
seviyorum. Ve elbette kardeşimin
yanlışlı varsa ne diyeceksem, size de
diyeceğim..
Darısı başınıza.. Yani içinizden biri ya
da birileri, “mimarlar hakkında” benzer
bir yazı yazar da bana gönderirse,
baş tacı edeceğime şimdiden söz
veriyorum.. Yeter ki nefret değil, bilgi
ve sevgi ürünü olsun eleştiriler.. Yani
kardeşçesine!..
Beni on yaşında şantiyeye sokan “git
bak bakalım kaç usta çalışıyor, ne
kadar duvar örmüşler?” diyen babam
ve 11 yaşında iken diploma projesinde
bir aydınger paftayı, (o yıllarda ne
grafoz ne rapido olmadığı için) bir
kalemin ucuna takılmış; incecik iki çelik
levhacığın arasına pipetle mürekkep
koyduktan sonra, sıkıştırıp gevşeterek
çizgi kalınlığını ayarladığımız, kazara
mürekkep sızarsa, paftayı jiletle kazı-
6 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
mak ya da baştan çizmek zorunda
kaldığınız,
yani
hayli
eziyetli,
“trilin” denilen aleti kullanarak, çini
mürekkeple bana çizdiren ağabeyim
yüzünden, ( Ööff !.. Tarif ederken bile
yoruldum..) tam altmış yıldır inşaat
işçisi ve gözlemcisiyim.. O yüzden
ailemin geçmişi, Cumhuriyetin inşaat
tarihi oldu benim için.
Rahmetli babam 1922’de, Mimar
Kemalettin’in çizdiği ve İstanbul
Laleli’de, ülkemizin ilk sosyal konutları
olarak inşa edilen ama şimdi otel olan;
Tayyare apartmanlarının şantiyesinde
çalışmaya başlamış. 1926’da, Ankara
hipodromu,
1928’de
İzmir’deki
Kardiçalı İş Hanında; bu kez şantiye
şefi olarak devam etmiş..
2. Dünya savaşına kadar müteahhitlik
de yapan babam, savaş çıkınca,
“bitsin de sonra devam ederiz !”
deyip Sümerbank’a girmiş ve Kontrol
Şefi olarak, başlamış Türkiye’yi
dolaşmaya.. Giriş o giriş.. Emekli
olana kadar orada kaldı ve 24 kentte,
24 Sümerbank fabrikasına eli değdi
böylece..
O yüzden, Sivas’ta iken büyük
ağabeyim,
İzmir’deyken
küçük
ağabeyim doğmuş..
Nazilli Basma Fabrikası yapılırken de
bendeniz doğmuşum. Bursa Merinos
Fabrikasının tevsii yani büyütülmesi
inşaatında 1950-53 yılları arasında
yine kontrol şefi olarak görev yapmış..
Dolayısı ile, ilkokul birinci sınıfı
da Bursa’da okumuşum.. Bakın
buradan da eski bir hemşerilik çıktı
büyüklerinizle!..
Şimdi Trilye’deyim. Buna, İstanbul’dan
canımızı
kurtardıktan
sonraki
36
yılımızın
33’ünü
mutlulukla
geçirdiğimiz, Bursa’nın Ürünlü köyünü
de katarsanız, hemşerilik hayli pekişir..
Çok uzun bir giriş taksimi oldu
farkındayım.. Üstelik bu yıl yetmişlik
oldum, iyi mi?.. Mimarlık mikrobu da
bulaşalı 51 yıl olmuş..
Gel de ukalalık etme şimdi!.. Öncelikle
kendi meslek odama, hemen ardından
sizin odalara ve arkasından “alayına”
ettiğim sözler yenilir yutulur gibi
değildi.. Buna rağmen benden halâ
bir yazı yazmam isteniyorsa, günah
benden gitti demektir mühendis
kardeşim!...
GELELİM NASİHATLERE..
Başlık ağır oldu ama, haydi bir
ucundan başlayalım.. Olmadı, “delidir,
ne söylese yeridir!..” dersiniz vazgeçer
siniz, ya da okumaya devam edersiniz..
“Kaçmak yok!.” demek istemiştim ama,
hadi acıdım şimdiden.. Karar sizin !..
Bu adamın; son yirmi yıldır ders
ve konferans verdiği üniversiteler
çoktan yüzü aştı. Meslek odaları,
bakanlıklar, belediyeler ve sivil toplum
kuruluşlarında verdikleri ile 400’e
yaklaştı. Makaleleri de bir o kadar!..
Peki neden çağırıp duruyorlar ?..
Onu da merak etmezseniz, konuyu
kapatırız olur biter arkadaşlar..
Bilesiniz, bu davetler içinde, farkı
kentlerde sizin odalara uğramışlığım
da var. Bu söylemin “ben neymişim be
abi!”gayreti olmadığına lütfen inanın..
“İnşallah, vardır bir hikmeti” deyin
şimdilik.. Evet reklamımı da yeterince
yaptıktan sonra, asıl giriş taksimine
sıra geldi..
Geçmişimi geçiniz, günümüze geliniz..
Yani ülkemizin hali pürmelaline!..
İnşaat sektörünün pek çok büyük
firması ile de paylaştığım; yakında
kendi
karadeliğinde
kaybolacak
geleceğine!..
Ancak 99 depreminde 50 bin kişi
öldükten sonra, koca koca hoca
efendilerin ve devletlu siyasiler
ile haşmetlu mühendislerin aklına
ancak gelen “emniyet katsayılarını
arttırmalarına!
Hala, nadiren haftada bir, genellikle
ancak ayda bir uğradıkları şantiyelere,
bazen de yüzünü görmedikleri
projelere, gördüm vallahi uygundur
raporu veren denetim firmalarına..
Devam edeyim mi?..
BENCE, AHŞABA GELELİM!..
Bir konferansımda ahşabı ballandıra
ballandıra
anlattığım
için
pek
heveslenen genç bir mühendisin;
“hocam 15 m açıklığı ahşapla geçebilir
miyim ?” sorusuna “evlat 200 yıl önce
100 m açıklığı geçmişlerdi. Demek ki
bunu hocan da bilmiyor.. O yüzden,
sen mazursun !” dememe ve en son
yazılan en kapsamlı ahşap statiğinin,
ağabeyimin ders kitabı olarak hala
kütüphanemde
duran,
Abtullah
Türkmen’e ait ve “1935 baskılı”
olmasına şaşmayın lütfen..
Diğerleri mi? Niyazi Duran ve Sadettim
Ökten’in Ahşap Yapı1 yani ahşaba
giriş kitapları ve bir iki tercüme dışında,
ayıp olmasın diye beton ya da çelik
kitaplarının sonuna eklenenlerdir çoğu.
KAPAK KONUSU
Hakkını yemeyelim, “ahşap yapı” değil
de “ahşap çatı” başlıklı, Muhittin Binan
hocamızınki benzeri birkaç kitap ta
sayabiliriz hürmeten.. Fakat özetle,
çatıdan aşağıya bir türlü inememişiz..
Ne gerek vardı ki zaten, buz gibi beton
varken!..
Biliyorum ki halâ “gel bakalım seninle
dokuz katlı ahşap bir apartman
yapacağız” desem, kaçacak delik
arayacak çok mühendis vardır
aranızda.. Halbuki atanız 122 sene
önce yapıvermiş bunu Büyükada’da,
fakat
bilmezsiniz!.. Otel niyetine
başlanmış, sonra kışla ve okul olmuş.
Şimdiki adı; Rum Mektebi..
100 metreye 30 metre ve 28.50
yüksekliğinde.. Dünyanın en büyük,
sivil ahşap yapılarından..
300 yaşında yalılar 600-700 yaşında
ahşap camiler, size de hocalarınıza
da bir şey anlatmadı bugüne kadar..
Amerika neden 800 barajını yıktı
elleri ile, araştırdınız mı?.. Zaten
ortalama 40 yılda çamur dolan barajın
yanlışlığından ve “ömrü dolduğu için”;
olası, yıkılma tehlikesinden!.. Bir
araştırın bakalım..
Nereden geldi bu; “nefes almayan, 60
yıl bilimsel ömrü olan,100 yıl sonra kaç
kurtul” beton hayranlığı?..
İşte açıklaması: 2. Dünya savaşının
rüzgârları ile, Almanya’dan Türkiye’ye,
Yahudi bilim adamları ile birlikte
gelen gençlerimiz, artık betonu kutsal
malzeme bellemişlerdi !. Almanya’da,
o yıllardaki beton hesabı ve tekniği,
bugünkü
Nasa’nın
uzay
bilgisi
mertebesinde idi.. Tanklarını sınırlara
çabucak sevk etmek için, Hitler’in
yaptırdığı beton otobanlar yüzünden,
bütün gençler öncelikle betonarmeyi
öğrenmişlerdi o yıllarda..
Döndüler
mi
sonunda
Teknik
üniversiteye ?.. İşte o gün başladı geri
gidiş.. En iyi bildikleri betondu ve onu
öğretmeye başlayacaklardı elbet..
Giderek siyasete de hakim olan beton
lobisi, iki kattan sonrasını da yasakladı
mı ahşaba ?.. Artık geçmiş olsun !..
Şimdi 40 katlısı yapılacak New York’ta.
33 katlısının da statiğini anlatmaya
gelmişti geçen senelerde Kanada’dan,
arkadaşım Prof. Erol Karacabeyli..
Birçoğunuz adını bile bilmezsiniz..
Kanada’da
Berlin’de
Londra’da,
dünya 7-8 katlı ahşap apartmanlar ile
dolu.. Tabii karşıdan anlaşılmıyor ya,
hala beton sanıyor onları bizimkiler..
Sitemde dünya kadar örnek var..
Seyredin boş vaktinizde !..
Evet, artık uyanmalısınız.. Amerika ve
Kanada’daki tüm konutların %90’ının
ahşap olduğunu, deprem bölgesi
Kaliforniya’da ise, “ahşap yapı deprem
riski taşımadığı için”, bu sefer % 97
oranında ahşap konut olduğunu, 220
yıl önce yapılan Beyaz Sarayın bile,
sonradan eklenenler öncesi tamamen
ahşap
olduğunu
duymazsınız.
Yapıldıktan yirmi yıl sonra yangın
geçirmiş ama yıkılmamıştır. İçi tamir
edilmiş, sadece kararan dış duvarları,
tekrar beyaza boyanmıştır.. 99
depreminin hasarlarını gözlemlemek
için gelen Amerikalı Prof. Stephan
Tobriner’in;
“biz
ahşabı
ve
mühendisliğini Osmanlı’dan öğrendik”
dediğini de bilmezsiniz.. Bilenler,
lütfen madalyalarını benden alsınlar
ve bildiklerini diğer meslektaşlarına
anlatmaya başlasınlar...
Ve unutmayalım ki Köprülü Yalısı 17.
yüzyıl sonlarında inşa edildiğinde,
Amerika
henüz
tarihteki
yerini
almamıştı!.. Ayrıca; Yeni Cami ve
Haydarpaşa Garının da, Amerika’nın
ilk gökdeleni Empire State binasının
ve bizim Anıtkabir’in de ahşap kazıklar
üzerinde inşa edildiğini bilmem bilir
misiniz ?.. Ya İzmir’deki saat kulesinin,
zemin çok elverişsiz olduğu için 75
adet 25x25 cm, ortalama 8 metre meşe
kazık üzerinde ayakta durduğunu da
duydunuz mu?..
Yine; ahşap evleri, kağıt ve kontrplak
sanayii meşhur olan, yani ahşap
tüketimi
dehşet
seviyede
olan
Finlandiya’nın da ormanlarının 50
yılda % 50 büyüdüğünü, Amerika ve
Kanada’nın da, bu sektöre verdikleri
özenin sonucu, yani sağlıklarını
ve canlarını teslim ettiklerinden
dolayı, ormanlarına gözleri gibi
baktıklarına ve bu yüzden her yıl %11.5 arası büyümesine şaşabilirsiniz
muhtemelen.. Bizimkilerin de nerede
ise yarısının, “onları sadece piknik alanı
ve kışlık odun, biraz da kalıplık kereste
sanmamızdan ötürü”
kaybolmakta
olması, umurumuzda olmaz. Tersine,
“2 B uydurması” altında bize yeni konut
alanları açıldıkça, iştahımız kabarır ve
bir “doğa cinayeti” olarak apartman
diker, asfalt dökeriz o alanlara..
“İnsan, yemek çanağına pisler mi?.”
Halbuki asıl değerli olan; milyon yılda
oluşan orman toprağı, hala oradaydı!..
Fidan diksen, 20 yıl sonra yine ormana
dönüşecekti!..
Ayrıca sıvılaşma tehlikesi de tam
oralardadır ve Bursa ovası artık
tıklım tıklım doludur! Allah korur mu
dersiniz?..
Kimlere, ne demeli acaba ..
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 7
KAPAK KONUSU
PEKİ NE YAPALIM ?..
ve ÖRNEKLER..
Hayli makalem ve projem var web
sitemizde.. Gençler ve büyükler, ara
sıra göz atın onlara !.. Hatta çıktısını
alın paylaşın aranızda.. Ahşabı,
betonla ve çelikle karşılaştıran
makalemi okuyun hiç olmazsa !.. Hiçbir
bilimsel itiraz gelmedi bugüne kadar..
Amerikalılar ahşap evlerinin mecburen
beton olan bodrum katlarında, havayı
devamlı dışarı atarlarmış ve bunun adı
neden “radon tahliye cihazı” imiş ?..
Neden eğer evimiz “nefes alan” ahşap
bir ev değilse, havalandırma, radon
gazı sebebiyle zaten şartmış ?
Adım
Çelik..
Harp
yıllarında
doğmuşum ve babam mühendismiş
dedim ya !. Yani yapacak bir şey
yok.. Fakat adımdan çok memnunum.
Çünkü çelik, hiç de yabana atılacak
bir maden değildir. Mükemmel bir
bağlaçtır öncelikle.. Yük taşıma, yani
çekme mukavemeti inanılmazdır.. İşte
tam orada durmak şartı ile !..
Çekmece Atom Araştırma Enstitüsü
nihayet bu konuyu 2006’da merak
etmeye başlamış ve 2014 de Sağlık
Bakanlığı ile birlikte, ülke genelinde
62.000 evde başlattıkları ölçümleri,
2018’de
bitireceklermiş.
Yani;
kentleşme için doğru araziler ve doğru
arsalar
nerelerdeymiş
göreceğiz
inşallah. Geç de olsa uyanmışız yani!..
O tarihe kadar ölmemeye bakın.
Beton da öyle.. Basınç mukavemeti
mükemmel ama, “ayağımın altında
başımın tacı, başımın üstüne çıktığında
başımın derdi” hale gelir. Yani fanatizm
değil derdim. Her malzeme, hem
haddini, hem yerini bilmeli diyorum..
Uzun uzun anlatıyorum. Hem de
örnekleri ile.. Boş vaktinizde dalın
deryaya.. Ahşap neye yararmış, neler
yapılmış, dünyada ?. Ahşap evler
neden deprem riski taşımayabilirmiş,
sağlık riski de içermezken nasıl olur
da yapısal olarak içinde yaşayanlarla
birlikte nefes alabilirmiş ? Çelik
çatılar ise, kamusal alanlarda neden
yasaklanmış dünyada ? Yangında,
ilk on beş dakikada 800 dereceye
ulaşıldığında akma sınırına da
ulaşılırmış. İkiz kuleler ise, ani ısınma
sonucu neden 3 dakikada çöküvermiş
bir düşünün boş zamanınızda !..
Yangın geçiren beton binayı, uzayan
demirler yüzünden yani aderansı yok
olan donatı yüzünden, elin adamı
neden hemen yıkarmış, bizler neden
badana boya ardından yaşamaya
devam edermişiz ?. Bir düşünün
bakalım !..
Arazide ölçüm yapılmadan verilen
iskânlar yüzünden ve ilaveten, beton
agregası ile
binaya taşınabilen
Radon gazı da neymiş ?.. Toryum ve
Uranyumun çürümesi sonuncunda
ortaya çıkan Radyum elementinin gaz
hali imiş. Bu gaz hemen bozunup;
polonyum,
bizmut
ve
kurşuna
dönüyormuş... Bu kez de, helyum
vererek alfa dalgaları yayıp, akciğerde
kanser riski yaratıyormuş.. Neden
8 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
İzninizle tam da buraya, gazetelerin
Pazar ilavesi gibi bir Radon ilavesi
gerektiğini düşündüm..
RADON NEDİR ?..
Radon gazı; renksiz, kokusuz, tatsız,
86 atom numarası ile periyodik
cetvelin soy gazlar sınıfında yer
alır. Kaya, toprak ve sudaki doğal
uranyumun radyoaktif bozunması
sonucunda oluşur. Bu bozunma
zincirinin ana atomları, bütün doğal
malzemelerde bulunabilir. Bu yüzden
radon, “yüzeydeki kaya” ve toprak
parçalarından ve yapı malzemelerinden
ortama salınır. Radon, 3.82 günde, ½
ömre ulaşır. Bu durum, onun etkisini
yitirdiği anlamına gelmez.. Esas sorun
bundan sonra başlar.. Radon gazı bu
süreçte; Polonyum, Bizmut ve Kurşun
katı partiküllerine dönüşür. Toz ve
diğer parçacıklara tutunarak radyoaktif
aerosoller oluşturur.. Yani, teneffüs
edildiğinde
akciğerler
tarafından
tutulabilecek parçacıklara dönüşerek,
bu kez akciğer kas yapısına tutunur.
Bozunma sürecinin her aşamasında,
radyasyon salımı olur. Bu ürünler,
kararlı hale gelinceye kadar bozunma
devam eder ve Helyum vererek Alfa
yaymaya başlar. Böylece organın
DNA yapısını bozarak, kanser riskine
yol açar... Dünya sağlık örgütünün
raporlarına göre, akciğer kanserinin
%14 nedeni haline gelir..
Özellikle granit gibi volkanik kayalarda,
fosfat kayalarda, tortularda yüksek
radyoaktivite bulunabilmektedir. Alınan
radyasyon dozu, yaşanılan bölgenin
jeolojik
özelliklerine
ve
binada
kullanılan “yapı malzemelerine bağlı
olarak !” değişmektedir. “Betonarme
binalardaki radyasyon dozu, ahşap
yapılara
oranla
daha
fazladır.”
Solunum yolu ile iç ışınlanmanın
en önemli bileşenini, radon ürünleri
oluşturmaktadır. Radon haricindeki
diğer doğal radyoizotopların, solunum
yolu ile vücuda alınmasından kaynaklı
iç ışınlamaya katkıları, oldukça azdır.
RADON, NEDEN SORUNDUR ?
Genelde insanlar zamanlarının hemen
hemen %90’ını kapalı mekânlarda
geçirdikleri
için,
radona
maruz
kalmaları önemli bir problem olarak
ortaya çıkmaktadır. Binalardaki radon
kaynağının büyük bir kısmı, binanın
temelindeki toprak ve kayalardır.
Radonun büyük kısmı, binaların
altındaki toprak ya da kayalardan,
yapı bünyesine geçer. Radon ve
diğer gazlar, toprak boyunca yükselir,
binanın altında hapsolur. Hapsolan
bu gazlar, basınç oluşturur. Evlerdeki
hava basıncı genelde topraktaki
basınçtan daha düşüktür. Binanın
altındaki bu yüksek basınç nedeniyle
gazlar, yerden ve duvarlardan, daha
çok çatlak ve boşluklardan, bina
içlerine sızar.
İnşaat sektöründe kullanılan “yapı
malzemelerinde
bulunan
eser
miktardaki uranyum” da binalardaki
radon düzeyini arttırıcı etmenlerden
birisidir. ..
YAPISAL TEDBİRLER..
“Öncelikle imara açılacak sahaların,
daha sonra da; malzemelerinin
radyoaktivite
analizleri
ve
doz
değerlendirmeleri”
yapılmalı,
sonuçları tavsiye edilen radyoaktivite
düzeylerinin üzerinde olan malzemeler,
bina yapımında kullanılmamalıdır.
Yerden ve duvarlardan bina içine sızan
radon gazı bina dışına çıkamazsa,
bina içindeki konsantrasyon artacaktır.
Bu nedenle kapalı ortamların düzenli
olarak
havalandırılmasına
özen
gösterilmelidir.
KAPAK KONUSU
HALA KEYFİMİZ YERİNDEYSE,
DEVAM EDELİM KALDIĞIMIZ
YERDEN..
Kayar kalıpla yapılan gökdelenlerimizde,
hasır demirlerin arasından geçen
elektrik kabloları yüzünden neden
manyetik kirlilik ortaya çıkarmış
? Ahşap evde gürültü duyulur
zannedenler, betonarme yapılarda
neden birisi hapşırdığına “çok yaşa
!” dermiş yan komşu, ya da banyoda
şarkı söylerken üst kattaki, alt katta
sizi uyku tutmazmış acaba diye
düşünmezler ?..
Kerestenin cinsinden çivisinin boyuna
kadar, denetlenmesi çok kolay ve her
mevsim inşa edilebilen, yapım süresi
de betonarmeye göre beşte bire kadar
düşebilen, yani daha ekonomik olabilen
ahşap evde, çivi yerinde durduğu
sürece o bina risk taşımazken, kalıbın
erken alınmasından, demirinin pasına,
fazla ya da az su kullanmaktan, erken
ya da geç sulamaya ve vibrasyon
noksanı yüzünden oluşan iç boşluklara
kadar, neden onlarca risk faktörü
varmış betonarmenin ?..
Zaman paradır ama biz sabırlı milletiz..
Kooperatif on yıl da sürse, sıkarız
dişimizi.. Size bir “süre” örneği vereyim.
2002
yılında
Afyonkarahisar’da,
Etmen Yapı Kooperatifi.. Ortakları
ahşap olmasına ikna etmem tam altı
ayımı almıştı.. Sanırım bu projem,
ülkemizi ilk “kooperatif olarak yapılmış”
ahşap toplu konut örneğidir.. 3 tanesi
900’er diğerleri 350’şer metrekare
72 villayı yedi ayda bitireceğim diye
levha asmıştı firma, altı ayda bitirdi..
Haydi buyurun yarışa !.. Ahşap evde
temele gelen toplam yükler de 20 ila
30 da bir azalmakta ise, yani bizim gibi
deprem ülkesinde sadece bu faktör
bile son derece hayati ise, gelin bol bol
düşünelim birlikte.. Yeni bir deprem
dalgası gelmeden ülkemize!.
Yoksa, en üst seviyede güvenli yapı
malzemesi olduğundan mıdır ki,
Avrupa Birliği Parlamentosunun bile
o koskoca çatısı ahşapmış acaba ?..
Beton, o açıklıklarda kendi hamallığını
bile yapamazken, günümüzde 150250 metre ve üstü açıklıklar nasılda
kolayca
geçiliyormuş
ahşapla?..
Sorular bitmez! Tek başına betona
göre 16 kat izolasyon değerine sahip
olan ahşap, günümüzde “tamamen
yanmaz” hale de getirilebilirken,
hiç müdahale edilmemiş olanın
bile kaçıp kurtulmanız için size bir
saat izin vereceğini de bilmezsiniz.
Hesap sonu çıkan kesiti ; birer, ikişer
santim bile büyütseniz, dış tabaka
yandığında içinin yanmasını geciktiren
izolasyon tabakası oluşur. Ama,
hiç görmemişsinizdir.. Galatasaray
Üniversitesi çatısında çıkan yangında,
hocaların önce gelip bilgisayarlarını
kurtardığını, sonra tekrar gelip
evraklarını taşıdığını, eski ahşap
çatının ise hala çökmediğini seyrettiniz
mi ?..
45 yıl önce ahşap atölyem vardı.
Yani alaylı marangozum.. Yaşayarak
öğrendim biraz da.. Halâ küçük bir
atölyem var. Rahmetli karım “bir sehpa
lazım!” dediğinde hemen atölyeye
girer, akşama koyardım önüne.. Belki
de muhabbetim oradan başlıyor.
99 yılında, UAB yani Ulusal Ahşap
birliğinin üç kurucusundan biriydim.
100’ü aşkın üyesi var artık.. Ama
vallahi kereste satıcısı değilim. Yani
endişem; satışların düşeceğinden
değil, insanların öleceğinden !.. Bunu
anlamalısınız.. Bence peşinen itiraz
etmekten
vazgeçip,
öğrenmeye
başlayın biran önce.. 99 depreminde,
karşı sıradaki betonarme binalar
iskambil kağıdı gibi yere yapışmışken,
altına fay hattı isabet ettiği için
sadece yan yatmış, ama camları bile
kırılmamış ahşap evleri hatırlayınız !.
Bursa’da bürosu olan, sevgili kardeşim
Nihat Sağlam ile yıllardır çalışıyoruz.
Tüm ahşap projelerimin mühendisi
oldu.. Yani danışacak uzman bir
arkadaşınız da var elinizin altında..
Vallahi reklam niyetine değil, fırsat
niyetine tavsiye ediyorum.. Ben de
24 saat açığım.. Aklınızda olsun!..
Yıllar önce, 8’inci sıradaki “Enerji
Mimarlığı” çalışmam olan, 60m açıklık
geçen ahşap bir fuar holü projesini,
rahmetli ağabeyimin sınıf arkadaşı,
yani şimdi 80’ini çoktan geçmiş olan,
ismi lazım değil çok ama çok ünlü
bir hocaya, hesabını yapma ricası ile
götürdüğümde, “Çelik, gençliğinde
de böyleydin. Aslanım, biz betondan
çelikten anlarız. Sen git bunun
hesabını Almanya’da filan yaptır”
demişti.. Gerçekten daha sonra
yaptığım, elbette yine ahşap ve kendi
enerjisini üretecek olan, kapalı yüzme
havuzu projemi çok beğenen Almanlar,
kendileri talip oldu hesabını yapmaya..
Bunlar, hiç de komik anılar değil!..
Paylaşmamın nedeni, artık bazı sınırları
aşmamız gerektiğine inanmamdır..
Dedim ya, beni çağırıp durmalarının bir
nedeni de, bazı gerçekleri korkusuzca
dile getirme arzumdan kaynaklanıyor..
O yüzden yazmaya da konuşmaya da,
projelendirip ayağa kaldırmaya da,
Allah izin verdikçe ve kalan ömrümce
devam edeceğim..
ŞİMDİ DE GELELİM ENERJİYE !..
“Enerji Mimarlığı” diye bir şey
tutturdum 20 yıldır.. Artık Uluslararası
bir kavram oldu.. Öncelikle enerji ve
ekolojinin birbirinden ayrılamayacağını
vurguluyordum.
Felsefesinden
gerekliliğine ve ülkemiz kaynaklarının
dünya ile karşılaştırmalarına ait
yüzlerce yazıma ulaşabilirsiniz yine
bizim siteden.. Son yazdıklarımdan ve
rakamları güncel olan “Dünya Nerede
Biz Neredeyiz?” başlıklı olanını,
öncelikle okumanızı tavsiye ederim..
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 9
KAPAK KONUSU
“Dünya Nerede Biz Neredeyiz ?” başlıklı olanını, öncelikle
okumanızı tavsiye ederim.. Teknik çevrelerce hayli onay
aldı.. Önce bir kendimizi tanıyalım ve ne kadar şanslı ve
de kaynak zengini bir ülkede yaşadığımızı idrak edelim
niyetine..
Hakikat birdir.. O makalede, mevcut olanakları
sıraladığımızda; ihtiyacımızın belki de 10-12 katı bir enerji
potansiyelinin varlığı ortaya çıkıyordu ve soruyordum:
Kim demiş kaynaklarımız kıt diye ?.. Ne yapsak yetmez;
doğalgaz, petrol, nükleer şart diye ?.. “Önce akıl şart !.”
diyordum..
Çok basit bir tanımı var “Enerji Mimarlığı”nın ; “Güneşe,
toprağa sahip çıkmak ve ürünlerini hakkaniyetle paylaşmak
!..” İşte bu kadar..
Enerji ve ekolojinin E=MC² formülündeki, birbirine dönüşüm
kuralına bağlı olarak, formülün iki tarafını da birlikte ve
dengede düşünmezsek, doğru bir yaşam şansımızın
olmadığı anlaşılır.. Elbette hepsi güneşin ürünü olan;
rüzgâr, jeotermal, toprağın sabit ısısı ve dalga, deniz, akıntı
gibi kaynaklardan yararlanıp, yapılarımızın tüm enerjisini
üretebilmektir hedefimiz. Ve bu iş hiç de zor değildir !..
YETSİN ARTIK !..
Sizlere çok yüklendim, farkındayım.. Bir müşterek
günahımızı dile getireyim de, biraz rahatlayalım.. Günah
nasıl rahatlatacaksa ?... Bu işi yapısal ölçekte çözmeyi
beceremeyip, devlet emri ile yaptırdığımız, son yılların
modası mantolamadan bahsedeceğim kısaca..
Bizimle birlikte “nefes alması gereken” binamız eğer buhar
geçirmeyen yani nefes almasını beceremeyen bir yalıtıma
sahipse, sekiz on yıl içinde, yapının kendisi ile birlikte
içindekilerin de romatizma olması kaçınılmazdır.
Avrupa’da yapılan ölçümlerde, salt enerji adına yapılan
koruma yanlışları, kendi deyimi ile “mükemmel yanlışlar!”
yüzünden çocuklarda astım oranının % 50 arttığını söylüyor
dünyaca ünlü kimyacı Prof.Dr. Michael Braungart. Doğru
malzemeyi bilmek gerek!. Yapıların nefes alabilmesi,
insanın nefes alma hakkı kadar önemlidir..
Beğendiniz mi günahımızı?.. Alternatif yok mu? Çok!.. Ama
ne sizler ne bizler, şu inşaatların baş sorumlusu olarak
başımızı kumdan çıkarıp, kaş yaparken göz çıkardığımızı
göremiyoruz bir türlü!....
İnşaatlarımızda kullandığımız malzemelerin elde etme
biçimlerinden ve o sırada ne kadar enerji harcattığımızdan;
olası manyetik kirliliğine, ısıl değerlerinden; depremsel
önlemlerine, hatta seçilen arsanın radyoaktif ölçümlerinden;
ekolojik sorun yaratıp yaratmadığına uzanan bir alay sorun,
artık çözüm beklemekte sevgili mühendis kardeşlerim.
Hiç de zor değil inanın.. Şimdilik, 51 yıldır mimarlık
mikrobunu taşıyan bu kardeşinize güvenin diyeceğim ama,
en iyisi gelin birlikte ispatlayalım bunu.. Dünya becermiş.
Bizim ne eksiğimiz var? Hatta bana göre, fazlamız varken !..
Dünyanın becerdiği, ama ülkemizde ‘daha sırası değil’e
maksatlı olarak inandırılıp, çok geciken bir eylemdir sadece.
Son günlerde yaşanan gerilimlerin bir korku yaratması, yani
“ya biterse endişesini hissetmeye başlamamız” hayırlı bir
gelişmedir bence.. Bu günlerde bana ulaşan “Güneş Evi,
“Güneş Yurdu, “Güneş Köyü” beklentileri, buna işarettir.
Nihayet “pabuç pahalı!” noktasına geldik.. Hani derler
ya “her musibette hayır vardır!..” Bence, bir farkındalık
doğmakta.. Dolayısı ile sizlere bizlere, çok daha büyük bir
sorumluluk yüklenmekte haberiniz olsun!..
Elbette diğer mühendislik grupları da yol arkadaşımız
olmak zorunda.. Malumdur ki, makine mühendisi ve elektrik
mühendisinin müdahil olmadığı bir yapı düşünülemez..
Yeter ki makineci kardeşimiz, fosil yakıt tüketen kazan
dairesinden, elektrikçimiz de trafosundan çıkıp, dünyayı
tertemiz ve sürdürülebilir kaynaklar penceresinden
görebilsin artık.. Bu bir takım oyunudur.. Ne kaleci kurtarır
tek başına takımı, ne de forvet.. Hep birlikte çalışıp hep
birlikte şampiyon oluruz ancak.. Kaynak zengini ülkemize
de, bu zafer yakışacaktır...
10 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
Hani vardır ya bir güzel öykü; sahildeki küçük çocuk, kumlara
vurmuş deniz yıldızlarını teker teker denize atıyormuş..
Onlar binlerce imiş, ama o bir kişi!.. Ne fark eder?.. “bir
deniz yıldızını bile kurtarmak, kutsal bir görevdir” çünkü.
Ben aranızda, pırıl pırıl bakan, binlerce deniz yıldızı
görüyorum...
KAPAK KONUSU
TAMER DURMAYAZ
Elektrik-Elektronik Mühendisi
Arazi Uygulama (Marjinal arazi üzeri)
TÜRKİYE VE
YENİLENEBİLİR ENERJİ
T
ürkiye, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması, yerel
kaynakların kullanımının azami seviyeye yükseltilmesi
ve iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerinden yola
çıkarak, ulusal enerji arz portföyünde yenilenebilir enerji
kaynaklarının payını yükseltme çalışmalarını sürdürmektedir.
Yenilenebilir enerji bakımından önemli bir potansiyele sahip
olan Türkiye, güneş, rüzgar ve hidroelektrik kaynaklarının
geliştirilmesine öncelik vermektedir. 2023 yılına kadar
Türkiye’nin toplam enerji talebinin % 30’unun yenilenebilir
enerji kaynaklarından karşılanması öngörülmektedir.
Toplam Enerjide dışa bağımlılık oranımız %70 seviyesinde
bulunuyor.Türkiye’nin enerji ithalatı 2014 yılında 54 milyar
906 milyon 87 bin dolardır.Güneş enerjisi santralleri ise
karbondioksit emisyonuna sahip değildirler. Türkiye’de
kişi başı karbondioksit salınımı 5.51 tondur. Doğaya hiçbir
zararı bulunmayan bu çevre dostu enerji, 1 MW kurulu
sistem ile üretilen enerji karşılığında yılda 1200 -1500
ton CO² emisyonu azaltımı sağlanır. Ayrıca enerji üretimi
esnasında, doğaya zarar verecek başka hiçbir gaz veya
parçacık salınımı gerçekleştirmez. Türkiye’de tüketiciler, 1
MW (maksimum) lisansız yönetmelik kapsamında elektrik
üreticisi olarak kendi iç tüketimlerini karşılama ve oluşursa
fazla üretimlerini de kanunun belirlediği birim fiyatlardan
(0,133$/kWh) elektrik dağıtım şirketine satma imkanına
sahiptir. Şirketinizin tükettiği elektriği, çatınıza yada hizmet
aldığınız dağıtım şirketi sınırlarında bulunan farklı bir yerde
kurduğunuz tesis üretimi ile mahsuplaşabilir yada ürettiğiniz
elektriğin tamamını devlete satabilirsiniz.
Çatı Uygulamaları
Cephe Uygulamaları
Otopark ve Tarımsal Sulama Uygulamaları
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 11
KAPAK KONUSU
“Güneş Enerjisi Santralinin (GES) mevcut veya yeni
yapılacak bir binanın çatısına kurulması istenirse,
sistemin toplamda 15-17 kg/m² gibi yapı için oldukça
az bir ilave ağırlık getireceği söylenebilir. Her ne kadar
bu ağırlık yapı için önemsiz gibi gözükse de yapının
bu yükleri güvenli bir şekilde taşıyıp taşıyamayacağı
bir inşaat mühendisi tarafından yapılacak statik
hesapla doğrulanmalıdır.
TEDAŞ Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan
tip şartnamede Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin
Yönetmelik (LÜY) kapsamında tasarım kriterleri
detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Sistemin boş bir
arazi üzerine kurulması durumunda taşıyıcı sistem
çoğunlukla hafif çelik profillerle yapılmaktadır, bu
sistem de mutlaka bir inşaat mühendisi tarafından
projelendirilmek zorundadır. “
GÜNEŞ ENERJİSİ GELİŞTİRMEDE
TAKİP EDİLECEK ANA BASAMAKLAR
12 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
KAPAK KONUSU
ZÜMRÜT ÇAĞLAYAN ARSLAN
Mimar
YEŞİL BİNA SERTİFİKASYON
SİSTEMLERİ VE LEED
Y
eşil binalar, genel olarak, tasarımında ve yapımında
çevreye ve insan sağlığına duyarlı, enerji ve diğer
kaynakları sorumlu kullanan, tüketimlerini azaltan
binalar olarak tarif edilebilir. Yeşil bina tasarımında, daha
az su ve enerji tüketimi, insan sağlığını pozitif yönde
etkileyecek bir iç ortam kalitesi hedeflenir, bu hedeflere
doğru yol alırken, kullanılan malzemelerin yaşam döngüleri
ve inşaat faaliyetlerinin çevreye etkileri göz önünde
bulundurulur.
binalarda inşaat aşamasında yapılan uygulamalar önem
kazanırken, fazla tadilat gerektirmeyen mevcut binaların
sertifikalanması da mümkündür ki burada binanın
mevcut
performansı
ve işletme politikaları
önem kazanır.
Tüm binanın
Yeşil binaların performansını değerlendirmek amacıyla
binalara verilen birer karne niteliği taşıyan yeşil bina
sertifikasyon/değerlendirme sistemleri 90’lı yıllarda ortaya
çıkmıştır. 2000 yılından itibaren ise öncelikle ABD ve
İngiltere’de olmak üzere sertifikalı bina sayısı hızla artmış,
2005 yılından beri de ivmelenerek devam eden bu artış
dev bir yeşil bina hareketi ve buna bağlı olarak yeni bir
pazar meydana getirmiştir.
Yeşil bina sertifikasyon sistemlerinden LEED ve BREEAM
dünya genelinde yaygın, Türkiye’de de uygulanmakta olan
iki sistemdir. Bunların dışında çeşitli ülkelerin kendi yasa,
standart ve koşullarına uygun olarak hazırladıkları ve yerel
veya uluslararası olarak uygulanan farklı sistemler de
bulunmaktadır. Bu sistemler kaynak ve yapı bakımından
farklılık gösterse de hedeflenen kriterler birbirine çok benzer.
Sonuç olarak hedeflenen, çevresel, sosyal ve ekonomik
bakımdan benzerlerinden daha yüksek performanslı
binaların üretilmesidir. Verilen sertifika, diğerlerinden daha
yüksek performans gösteren binaları görünür kılmaktadır.
Bu sistemler bir değerlendirme metodu olmanın yanı sıra
koydukları hedefler ve içerdikleri stratejiler ile tasarımcılar
için birer rehber niteliğindedirler.
sertifikalanmasının mümkün olmadığı durumlarda sadece
kiralanan ticari alanlar veya Core&Shell binalar için de
alternatif sistemler uygulanmaktadır. Bunlara ek olarak,
farklı fonksiyonlardaki binaların (hastane, AVM, okul vb.)
özelliklerine uygun kriterler ile her binanın fonksiyonuna
göre değerlendirilmesi mümkündür.
LEED, USGBC (Amerikan Yeşil Binalar Konseyi) tarafından
geliştirilmiş yeşil bina değerlendirme sistemlerinin genel
adıdır ve şu anda kadar Türkiye’de çok sayıda bina LEED
sertifikası almıştır. İlk çıkarıldığından beri birçok değişikliğe
uğramıştır ve halen gelişen teknoloji ve pazar durumuna
göre geliştirilmektedir. Son olarak en yeni versiyon LEED
V4 kullanılmaya başlanmıştır.
Binalar, yapım ve/veya kullanımları sırasında, farklı
çevresel etki kategorilerindeki (lokasyon ve ulaşım,
enerji, su kullanımı, vb.) performansları değerlendirilerek
yapılan puanlama sonucunda 4 farklı seviyeden
sertifikalanabilmektedir. 110 puan üzerinden alınan
puanlara göre Certified, Silver, Gold ve Platinum sertifikaları
kazanılır.
LEED nasıl bir değerlendirme yapar?
Farklı bina tiplerinin değerlendirilmesi için farklı
LEED değerlendirme sistemleri bulunmaktadır. Yeni
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 13
HABER
Ana çevresel etki kategorilerinin her biri farklı kriter listeleri
barındırır. Bu kriterlerden bazıları önkoşuldur. Kriterlerin
her biri ağırlıklarına göre farklı puan değerlerine sahiptir.
Bu kriterlerden proje için uygun olanlar seçilir, tasarım
ve inşaat kriterlerinin gereklerini yerine getirdiği takdirde
puan alınır. Toplamda 110 puan üzerinden değerlendirilen
binanın en alt seviyeden LEED sertifikası alabilmesi için
tüm önkoşul gereklerini sağlaması ve toplamda 40 puanın
üzerine çıkması gerekir.
Binalar lokasyon ve ulaşım, arazi kullanımı, su kullanımı,
enerji etkinliği, malzeme ve kaynak kullanımı ve iç hava
kalitesi konularında değerlendirilmektedir.
Toplu taşımaya olan mesafe, otopark alanının
düzenlenmesi, peyzaj alanlarının arttırılması, ışık kirliliğinin
azaltılması, ısı adası etkisinin azaltılması, yağmur suyu
yönetimi (sürdürülebilir drenaj sistemleri), çalışanların
alternatif ulaşım yolları (bisiklet, toplu taşıma, servis vb.)
kullanmaya teşvik edilmesi, işletmenin ulaşımdan kaynaklı
genel CO2 salınımını azaltılması(çalışanlar için servis,
vb.), inşaat esnasında oluşacak kirliliğin önlenmesi vb.
konulara yönelik uygulanan stratejiler arsa ve lokasyon ile
ilişkili puanlar içinde değerlendirilmektedir.
Lavabo, duş ve pisuarlarda su tasarruflu armatürler
kullanmak, gri su geri dönüşümü, yağmur suyu toplanması,
az su isteyen peyzaj uygulamaları, kullanılan cihazların su
tasarruflu seçilmesi işletme dönemi boyunca su kullanımını
azaltacak ve su kullanımını değerlendirildiği kategoride
LEED puanları kazandıracak yeşil stratejilerden bazılarıdır.
Enerji tüketimini azaltmaya yönelik olarak projenin
özelliklerine veya yatırım miktarına bağlı olarak çok
sayıda strateji uygulanabilir. Binanın arsada doğru
konumlanması, bulunduğu iklime uygun ve
standartlara göre daha iyi performanslı bir
kabuk tasarımı, doğru pencere seçimleri,
verimli mekanik ekipman seçimi,
tasarruflu aydınlatma elemanları,
kullanıcı sensörleri, günışığı
sensörleri, yenilenebilir enerji
sistemleri,
enerji
tüketen
ekipmanların doğru seçimi
vb. stratejilerden bazıları
uygulanarak binanın toplam
performansında iyileşme
hedeflenir. Doğru kararlar
alınmasına
yardımcı
olması
ve
binanın
yıllık enerji tüketiminin
tasarım
aşamasında
hesaplanması için
“tüm
bina enerji simülasyonu”
yapılır. Bu sayede bina
henüz inşa edilmeden belli
tasarım
kararlarının
sanal
ortamda denenmesi ve yıllık
toplam enerji tüketiminin baştan
görülmesi mümkün olur. Bu tüketimler
belli uluslararası standartlara göre
modellenen bina ile karşılaştırılır, buna göre
14 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
alınabilecek puanlar belirlenir. Malzeme seçimlerinde,
sorumlu kaynaklardan edinilmiş(sertifikalı), yerel, geri
dönüşmüş içeriği olan, bambu, pamuk, linolyum gibi
doğada kendini çabuk yenileyen kısacası çevre dostu
malzemelerin kullanılması önem kazanır, yaşam döngüsü
analizleri yapılır. Eski malzemelerin değerlendirilmesi
teşvik edilir, işletme dönemine yönelik, sürdürülebilir satın
alma politikaları geliştirilir. Hem inşaat esnasında hem de
işletme döneminde geri dönüşümü destekleyen bir atık
yönetimi yapılması önemlidir.
Sağlıklı ve konforlu bir iç ortam sağlanması da LEED ve diğer
yeşil bina değerlendirme sistemlerinde hedeflenmektedir.
Taze hava miktarı ve kalitesi, pencerelerin günışığı
geçirgenlikleri, boya ve yapıştırıcı gibi yapı malzemelerinin
yaydığı uçucu organik bileşenler, ısıl konfor ve benzeri
konforu ve sağlığı etkileyen konularda seçimler uluslararası
standartlara uygun yapılır. Böylece tüm kullanıcılar için
sağlıklı bir ortam yaratılması hedeflenir.
Tüm bu kararların alınmasında ilk yatırım maliyeti ve geri
ödeme süreleri, yatırımcı ve kullanıcı için önemleri göz
önünde bulundurulur. Hedeflenen sertifika seviyelerine
farklı proje ekipleri tarafından, farklı uygulamalar ve farklı
bütçelerle erişebilir.
Kısaltmalar:
LEED: Leadership in Energy and Environmental Design
USGBC: United States Green Building Council
BRE: Building Research Establishment
BREEAM: Building Research Establishment Environmental
Assessment Methodology
HABER
İMO BURSA ŞUBESİ’NDEN KAMU
ÖZEL SEKTÖR ORTAKLIĞI BÖLGE
MÜDÜRLÜĞÜNE ZİYARET
Kamu Özel Sektör Ortaklığı Bölge Müdürü Murat Gönenli’yi
ziyaret eden İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi
Yönetim Kurulu, İzmit Körfez Geçiş Köprüsü ve GebzeOrhangazi- İzmir Otoyol Projesi hakkında bilgi aldı.
İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız, Yönetim Kurulu üyesi
Burak İmrekoğlu, Şube Sekreteri Ayşegül Kebir, Kamu Özel
Sektör Ortaklığı Bölge Müdürü Murat Gönenli’yi makamında
ziyaret etti. Kamu Özel Sektör Ortaklığı’nın işleyişi hakkında
bilgi alan yönetim kurulu üyeleri, İzmit Körfez Geçiş Köprüsü ve
Gebze- Orhangazi- İzmir Otoyol Projesi’nde gelinen son noktayı
değerlendirdi.
Kamu Özel Sektör Ortaklığı Bölge Müdürü Murat Gönenli, 405
kilometrelik Gebze- Orhangazi- İzmir otoyolunun Türkiye’de
ilk olduğunu belirterek, Türkiye’deki otoyolların toplamının 5’te
1’ini tek kalemde yaptıklarını kaydetti. Projenin ve işletmenin
merkezinin Bursa olacağını söyleyen Gönenli, “Günde 200
bin metreküp beton döküyoruz. 650 mühendisimiz, 7 bin
908 kişilik bir ekibiz var. Önümüzdeki yıl ocak ayı içerisinde
Yalova- Altınova ile Bursa- Gemlik arasındaki 40 kilometrelik
alanı kullanıma açacağız. Nisan ayında da köprüyü açmayı
hedefliyoruz. 2016 yılının sonunda da Bursa’yı açacağız. Bursa
Çevre Otoyolu Bursalılar için ücretsiz olmaya devam edecek.
Şehirlerarası yolculuklarda otoyol ücretini ödenecek. Gişeler
Bursa Çevre Otoyoluna girmeden önce ve çıkışta olacak” dedi.
GÖNENLİ: “95 KİLOMETRELİK AVANTAJ”
Köprü girişlerinin 35 dolar artı KDV olacağını belirten Gönenli,
Avrupa’daki otoyollara göre uygun bir fiyat olduğunu dile getirdi.
‘Proje, İzmir’den İstanbul’a ulaşım konusunda 95 kilometrelik
bir avantaj sağlayacak’ diyen Gönenli, Kuzey Marmara Otoyolu,
Çanakkale Boğaz Geçişi ve bağlantı yolları gibi yeni yatırımlarla
bölünmüş yollardan daha çok otoyol çalışmalarına ağırlık
verileceğini kaydetti.
“MÜHENDİSLİK ALANINDA ÖNEMLİ BİR PROJE”
İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız, otoyol
projesinin ve körfez geçişinin konforlu ulaşım
sağlayacağını ve trafiği rahatla tacağını ifade ederek,
mühendislik alanında da önemli farklar sağlandığını
vurguladı.
“ODALARIN ASLİ GÖREVİ ÜYELERİN
SORUNLARINI ÇÖZMEK”
İMO Bursa Şubesi’nin çalışmalarını anlatan Başkan
Akyıldız, meslektaşlara yönelik etkinliklerin kış
ayı ile birlikte arttığını kaydederek, “Şube olarak
1988 yılından bu yana tüm kamu kurum ve
kuruluşları ve meslektaşlarımızla aynı mesafede
diyaloğumuzu
sürdürüyoruz.
Meslek
alanımız
dahilinde değerlendirmelerimizi ve çalışmalarımızı
yapıyoruz. 3 bin 700 üyemiz ile Şube olarak akademik
odalar içerisinde önemli bir ağırlığa sahibiz ve
meslektaşlarımızın haklarını savunmak için mücadele
ediyoruz. Meslektaşlarımızın hak ettiğini alma ve
meslek içi eğitimler konusunda eksiklikleri var. Biz
bunların değişmesi için çalışmalar yürütüyoruz.
Odaların asli görevleri bunları gidermektir” diye konuştu.
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 15
HABER
İMO BURSA ŞUBESİ ÜYELERİ, BEL VE BOYUN SAĞLIĞI
HAKKINDA BİLGİLENDİ
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi, Romatem Bursa Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi işbirliği
ile üyelerine yönelik “Çalışma Hayatında Bel ve Boyun Sağlığı Semineri” düzenledi.
İMO Bursa Şubesi Konferans Salonunda, yoğun ve stresli
ortamda çalışan üyelerin yaşam kalitesini arttırabilmeleri
için düzenlenen seminere Uzm. Dr. Serap Latif Raif
konuşmacı olarak katıldı. Hipokrat’ın ‘bir hastalığın en güzel
ilacı o hastalıktan korunmanın çaresini öğrenmektir’ sözünü
hatırlatan Uzm. Dr. Raif, çalışırken omurga sağlığının
korunması için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“Sırtımızı daima dik tutmalıyız. Boşlukta sırtı dayanmadan
oturmak omurgaya çok fazla yük bindirir. İş yerinde iki
büklüm öne kaymış bir şekilde asla oturmamalıyız. Yastık
veya bel desteği ile sırtın dik durmasını sağlamaya
çalışmalıyız. Alışkanlık kazanmaya çalışmalı ve dik,
ergonomik koltukta oturmalıyız. Bilgisayar ve klavyeyi doğru
yere yerleştiriyoruz. Bilgisayarın monitörü tam karşımızda
olmalı göz seviyesinin ekranın üst orta seviyesine gelmesi
gerekiyor. Klavyede karşımızda konumlanmış halde ve
dirsek seviyesinde olmalı.”
topuklu ayakkabılardan uzak durun. İş ayakkabılar
giyin. Omurgaya fazla yük binmesine neden olan çok
yüksek topuklu ayakkabılardan uzak durun. İş yerinde
yapabileceğiniz basit boyun ve bel egzersizleri omurgayı
korumada en etkili yöntemdir. Kontrollü uzman rehberliğinde
düzenli spor herkes için en iyi ve önemli
tedavidir. Çantadaki gereksiz yüklerinizden kurtulun. Her
gün kullandığınız iş çantası ağar olmamalı ve aynı tarafta
taşımamaya dikkat edin. Omurgamızın üzerine binen
yükleri azaltmak için ideal kiloda kalmaya, fazla kilolardan
kurtulmaya dikkat edin” dedi.
BEL VE BOYUNU KÜTLETMEYİN
Ağrıları azaltmak için boyun ve bel kütletme hareketinin
asla yapılmaması gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Raif, “Halk
arasında boynu veya beli kütletme hareketi olarak bilinen
anormal zorlayıcı hareketleri asla yapmamalıyız. Bu hareket
kısa süreli rahatlatıyor gibi görünebilir ama uzun sürede
omurgayı yıpratan kısır döngünün, eklem yüzeyindeki ciddi
aşınmanın ve bozulmanın nedeni olacağını bilmeliyiz” diye
konuştu.
HER SAAT BAŞI KALKIP VÜCUDU ESNETİCİ HAREKET
YAPIN
Boyunun boşlukta kalmaması gerektiğini ifade eden
Uzm. Dr. Serap Latif Raif, “Sağlıklı yaşam için başınızı
fırsat bulduğunuz her zaman koltuğa yaslayın. Ağır yük
kaldırırken kontrollü olmak son derece önemli. Yerden veya
masadan ağar bir yükü kontrolsüz bir biçimde kaldırmayın.
Kaldırabileceğinizden fazla yükü yardımsız veya desteksiz
asla almayın. Koltukta uzun süre oturmayın. Her saat başı
fırsat buldukça kısa sürelide olsa ayağa kalkıp vücudu
esnetici egzersizler yapın ve dolaşın. Uzun süre ayakta
kalıyorsanız ayağınıza uygun ergonomik ayakkabılar giyin.
Omurgaya fazla yük binmesine neden olan çok yüksek
16 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
Her hasta için özel bir tedavi ve egzersiz programı
uygulanması gerektiğini vurgulayan Raif, evde yapılması
gereken egzersizlerin ihmal edilmemesi gerektiğini ve
günde en az iki kez yapılmasını tavsiye etti. Uzm. Dr. Raif,
haftada iki gün, günlük 45 dakika yürüyüş yapmanın da
bel ve boyun sağlığı için gerekli olduğunu kaydetti. Uzm.
Dr. Serap Latif Raif, seminerin ardından üyelerin sorularını
yanıtladı.
HABER
İNŞAAT MÜHENDİSLERİNE STA4-CAD KURSU
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi’nde, inşaat
mühendislerinin mesleki gelişimini sağlamak için düzenlenen
kurslar devam ediyor.
İMO Bursa Şube Eğitim Salonu’nun da üyelerin katılımıyla
kış döneminde ikinci kez STA4-CAD kursu verildi. BAOB
Yerleşkesi’ndeki hizmet binasında düzenlenen eğitimler İnşaat
Mühendisi Selin Sayaca Topgül tarafından verildi. İki gün süren
kursun bitiminde katılımcılar sertifikalarını almaya hak kazanırken
Topgül, kurs boyunca taşıyıcı sistem projesinin STA4-CAD
kullanılarak nasıl hazırlandığını anlattı. Proje hazırlamak için
öncelikle şartnamelerden başlamak gerektiğini ve bu konuda
da kursiyerlere bilgi verdiklerini söyleyen Selin Sayaca Topgül,
kurs boyunca örnek bir mimari projeden taşıyıcı sistem projesi
hazırladıklarını kaydetti.
İMO BURSA ŞUBE’DEN ÜYELERİNE PROBİNA
KURSU
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi, üyelerin
talepleri doğrultusunda meslek içi eğitim kurslarını
düzenlemeyi sürdürüyor. BAOB Yerleşkesi İMO Bursa
Eğitim Salonu’nda üyelerin katılımıyla Probina Orion
kursu düzenledi.
İnşaat Mühendisi Abdulkadir Meral tarafından verilen Probina
Orion eğitiminde, kurs eğitmeni İnşaat Mühendisi Abdulkadir
Meral, inşaat mühendisinin projeyi hazırlamadan önce binanın
görünümü ve deprem kuvvetinin binada nasıl olacağı ile ilgili
bir öngörünün bulunması gerektiğini söyledi. Meral, projede,
şantiyede görev alan ustaların anlayabileceği detayların
bulunması gerektiğini belirterek, malzeme, taşıyıcı sistem
analizi, yük analizlerinin belirlenmesinin ardından statik
projenin çizilmesi gerektiğini vurguladı.
Probina Orion programının inşaat mühendisinin yükünü
azalttığını ifade eden Abdulkadir Meral, kontrolün daha
çabuk ve kolay yapılabildiğini, düşey elemanlara yük verme
zorluğunun aşıldığını kaydetti.
16 saat süren derslerin ardından kursa katılanlar sertifikalarını
almaya hak kazandı.
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 17
RÖPORTAJ
U
UÜ. İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BURSA’DA
İLK OLMANIN AYRICALIĞINI YAŞIYOR
ludağ Üniversitesi (UÜ) İnşaat Mühendisliği
Bölümü, Bursa’da ilk açılan inşaat mühendisliği
bölümü olmasının ayrıcalığını yaşıyor. İlk
mezunlarını 2015 yılında veren UÜ. İnşaat Mühendisliği
Bölümü öğretim üyeleri şeffaf üniversite anlayışı ile
öğrencilerine kapılarını açıyor. Bölüm Kurucu Başkanı
Prof. Dr. Adem Doğangün, yeni kurulan bölüm
olmanın avantajlarını yaşadıklarını ve uluslararası
standartlarda lisans programlarını hazırlama imkanı
bulduklarını kaydetti. Bir mühendisin öncelikle
güvenli ve sağlıklı binalar inşa etmesi gerektiğini
söyleyen Prof. Dr. Doğangün, mesleki tecrübenin,
deneyimlerin paylaşılarak artacağını da dile getirdi.
Prof. Dr. Doğangün, İMO Bursa Şubesi ile birlikte
ortak yürütülen çalışmaları sevinçle anlatıyor. “İMO,
inşaat mühendisliği bölümünün sanayisi” diyen
İnşaat Mühendisliği Bölümü Kurucu Başkanı Prof.
Dr. Adem Doğangün, geleceğin inşaat mühendislerini
yetiştirirken neler yaptıklarını bize aktardı…
Öncelikli kendinizi ve akademik kariyerinizi bize aktarır
mısınız?
Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanıyım.
5 Ocak 2010 yılında İnşaat Mühendisliği Bölümü Kurucu
Bölüm Başkanı olarak göreve geldik. 5 yıldır da bu bölümde
görevi sürdürmekteyim. Çalışma alanlarım, genel olarak
betonarme yapılar, özel olarak da tarihi yapılardır. Bunların
depreme dayanıklı olarak tasarımı, onarımı-güçlendirilmesi
ve risk tespiti gibi konular üzerinde çalışmaktayım.
İLK MEZUNLARIMIZI 2015’TE VERDİK
Fiziki imkanlarınız gördüğümüz kadarıyla oldukça iyi
durumda. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
İşadamı Hasan Öztimur tarafından yapılan binamız
Türkiye’nin en modern inşaat mühendisliği binalarından
birisidir. Hatta bize göre sınıfları, amfileri, öğrenci
laboratuvarları, konferans salonları ve idari kısımlarıyla
en iyisidir. Sadece büyük deneyleri yapacağımız yeni bir
laboratuvar binamıza ihtiyacımız vardır.
Bölümünüzün kaç öğrencisi var?
İlk iki yıl yaklaşık 30 öğrenci aldık. Yabancı öğrencilerin
gelmesi ile birlikte sayımız oldukça arttık. Geçen yıl 82
öğrencimiz aramıza katıldı. Sayımız sürekli artıyor. Şu an
lisansta 267 öğrencimiz var. Sayımızın artmasıyla ve eğitim
kalitesini düşürmemek için derslerde artık sınıflarımızı ikiye
böleceğiz. Geçtiğimiz yıl 20 öğrencimi mezun ettik.
Öğrenci sayısı arttıkça akademik kadro da genişliyor
mu?
Her yıl yeni öğretim üyesi arkadaşımız kadromuza katılıyor.
Şu an 9 öğretim üyemiz var. 1 yeni atamayı da bekliyoruz.
İstediğimiz ve hedeflediğimize henüz ulaşamadık ancak
bu kadroyla da şimdilik yolumuza devam edebiliriz. Diğer
taraftan Mimarlık Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr.
Bilal Bağbancı’dan ve uygulamada çalışan mühendis
büyüklerimizden ve arkadaşlarımızdan (İnş. Müh.Mehmet
Albayrak, İnş. Müh.Ünsal Eser, İnş. Müh.Basri Akyıldız,
Mak.Y.Müh.Turgay Mesci, Mim.Nilay Onart) destek alıyoruz.
18 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
YABANCI ÖĞRENCİLERİN İLGİSİ YOĞUN
Yabancı öğrenci sayınız ne kadar ve derslere uyumu
nasıl sağlanıyor?
Bu bir devlet politikası ve Uludağ Üniversitesi’ne bu
konuda ayrı bir görev yüklenmiş diyebiliriz. Çünkü artık
Türkiye’deki inşaat sektörü dünyaya açıldı ve bu ülkelere
yatırım yapılacağı zaman o bölgenin dilini, örf ve adetlerini,
bürokrasisini, yatırımcısını, insanını tanıyan inşaat
mühendisleri tercih ediliyor. Firmalar yatırımlarını daha
rahat yürütmek istiyor. Bu bağlamda yabancı öğrenciler
bölümümüzü tercih ediyor. Bu yıl 200’ün üzerinde yabancı
öğrenci bölümümüzü tercih etti Ancak imkanlarımız
doğrultusunda 20 civarında alabildik. Şu an 22 ülkeden
44 öğrencimiz var. Afrika’dan, Arap Yarımadasından,
Balkanlar’dan dünyanın farklı birçok ülkesinden gelen
öğrencilere eğitim veriyoruz. Öğrencilerimizin yaklaşık %20
si yabancı uyruklu.
BURSA KİŞİ BAŞINA DÜŞEN BETON ÜRETİMİNDE İLK
SIRADA
İnşaat Mühendisliği Bölümü’nün öğrencilere
sağladıklarını aktarır mısınız?
İnşaat mühendisliği köklü mühendislik dallarından
birisidir. Yeni mühendislik dallarımız çıkıyor ve bazıları
çok popüler olabiliyor ama bunların birkısmı kısa sürede
güncelliğini yitirebiliyor. Bu konuda gençlere de yol gösterici
olabilecek en önemli kriterlerden birisi imza yetkisi. İmza
yetkisi olan mühendisliklerin başında, inşaat, makine ve
elektrik mühendisliği geliyor. Barınma ihtiyacı ilk insan var
olduğundan bu yana ihtiyaç olmuştur. İnşaat mühendisliği
bu nedenle sonsuza kadar da devam edecektir. Ama yeni
üniversitelerin sayısının artması nedeniyle fazla sayıda
mezun verilmesi öğrencilerin dikkat etmesi gereken bir
nokta. Bu bakımdan aldıkları eğitimin kendileri için bir
avantaj olması gerekir. Bu yönüyle bölümümüzü daha cazip
hale getirmek ve sahaya hazır öğrenciler yetiştirmek için
çalışmalarımız var. Bursa ayrıcalıklı bir şehir. Bursa kişi
başına düşen beton üretiminin en fazla olduğu il.
RÖPORTAJ
Bu demektir ki kişi başına en fazla yapılaşmanın olduğu
il Bursa. Bu da mesleğimiz açısından avantaj sağlıyor.
Odalarımızdaki üye sayısından da bu anlaşılıyor. Mezun
olan öğrencilerimizin hepsi şu an büyük bir kısmı Bursa’da
iş buldu diyebiliriz.
UYGULAMADA ÇALIŞAN ÖĞRENCİLER DERSTE DAHA
ETKİN
Kaliteyi arttırmak için Uludağ Üniversitesi İnşaat
Mühendisliği Bölümü neler yapmayı planlıyor?
Yeni bir bölüm olmak akademisyenler açısından dezavantaj
gibi görünse de yeni şeyleri uygulamak açısından avantajlıdır.
Biz şu an Uluslararası Derecelendirme Kuruluşlarının
tanıdığı bir programı uyguluyoruz. Derslerimizin saatlerini,
günlerini istediğimiz şekilde uygulama fırsatımız oluyor.
Eski üniversitelerde bunu ayarlamak zor oluyor, çünkü
kökleşmiş bir eğitim sistemi ve dersler var. Biz en son
güncel müfredat programı neyse onu uygulamaya
çalışıyoruz. Hocalarımızın kapıları daima açık öğrenci
daima gelip soru sorabiliyor. En büyük avantajlarımızdan
birisi de 4. sınıf öğrencilerimiz iki gün dışarıda uygulamada
çalışabiliyorlar. İnşaat firmaları ile protokol imzalıyoruz, İMO
firmalar ile iletişimlerimizde öncülük ediyor. Bu protokol
kapsamında öğrencilerimizin sigortaları üniversitemiz
tarafından edendiğinden inşaat firmalarının üzerine maddi
bir yükümlülük düşmemektedir. Dolayısıyla haftanın iki
günü uygulamada çalışan öğrencilerimiz derslerde daha
etkin oluyor. Uygulamada karşılaştıkları sorunları hocaları
ile tartışma imkanı buluyorlar. Mühendis olarak piyasaya
çıkmadan önce bir deneyimden geçiyorlar. Bu uygulamanın
faydasını görüyoruz. Öğrencilerimiz bazen staj yaptıkları
yerde mühendis olarak da devam edebiliyor. Bölüm olarak
bunu ilk biz uyguluyoruz diye biliyorum. Ancak diğer
üniversitelerimizde bunu yakın zamanda uygulayacaktır
diye tahmin ediyorum.
Ayrıca İMO Bursa Şube’nin desteği ile depreme dayanıklı
bina ve köprü tasarlama gibi konularda projeler yaparak
yarışmalara katılabiliyorlar. Böylece Öğrencilerin kendilerini
yetiştirme imkanları oluyor.
MEZUN SAYISI ARTIYOR
Genç inşaat mühendislerinin sahaya çıktıklarında
yaşayacakları zorluklar nelerdir? Bunları aşmak için
neler yapmalılar?
Yeni inşaat mühendisliği bölümlerinin açılmasıyla mezun
sayısı artıyor. Bu onlar için bir dezavantaj olacak. Tercih
edilmeniz için ön plana çıkmanız gerekecek. Bu yüzden
bölüm olarak biz de inşaat mühendisliğinin olmazsa
olmazı olan mühendislik bilgilerini vererek, çizim ve analiz
programlarını öğrencilerimize öğretiyoruz. Uygulamada
çalışan İMO Bursa Şubesi’nde görev alan arkadaşlarımız
tarafından öğrencilerimize ders veriliyor. Dolayısıyla
öğrencilerimiz programları öğrenerek mezun oluyorlar.
İş hayatına atıldıklarında bu konuda sorun yaşamıyorlar.
Bunun dışında sonlu eleman programı öğretiyoruz.
Öğrencilerimiz yabancı dilini de geliştirmeli. Öğrencilerimizin
mesleki İngilizcelerini geliştirmek içinde çalışmalar
yürütüyoruz. Deneyimli mühendis ve müteahhitlerle
iletişime geçmeliler. İMSİAD ile birlikte imzaladığımız
protokol kapsamında iki yıldır her hafta bir müteahhidimiz
bölümümüzde seminer veriyor. İnşaat uygulamaları ile ilgili
yaşanan sorunları ve neler yapılabileceğini aktarıyoruz.
Üniversitemizin de akademisyenlerle birlikte düzenlediği
seminerlerle bölümümüzde genel olarak haftada iki seminer
gerçekleştiriyoruz. Bunların dışında Bölüm Başkanı olarak
‘Yarının Mühendislerine Başucu Bilgileri’ adıyla bahar
döneminde seminerler gerçekleştiriyoruz. Uygulamada
karşılaşacakları sorunlar, bu sorunları nasıl çözebilirler,
mühendislerin dikkat etmediklerinde karşılaştıkları teknik
ve hukuki sorunlar, bilirkişilik deneyimleri gibi hususlarda
öğrencilerimizi bilgilendiriyoruz.
Öğrenciler İMO Gençlik Komisyonunun etkinliklerini
kaçırmamalı. Bu etkinliklerde öğrenciler kendilerini
geleceğe daha hazır hale getirebilirler. Biz öğrencilerimizi
sürekli iletişim halinde tutmak ve çalışma hayatına hazır
hale getirmek için bu tür etkinlikleri katılmalarını teşvik
ediyoruz. Öğrenci yarışmalarına katılmalı, çünkü projesini
kendisi çizip imalatını yapıyor ve konu hakkında ayrıntılı
bilgiye sahip olabiliyor.
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 19
RÖPORTAJ
Dereceye giren projeler var mı?
BUYAP 2015 Çelik Köprü Yarışmasında derece almayı
başardık. 2016 ve önümüzdeki yıllarda daha yüksek
noktalarda dereceler almak istiyoruz.
BÖLÜMÜMÜZÜN SANAYİSİ İMO
İMO Bursa Şubesi ile ortak yapılan çalışmalardan
bahseder misiniz?
İMO Bursa Şubesi, bölümümüzün kuruluşunda çok etkili
olmuştur. Önceki Rektörlerimizi ziyaret ederek ısrarlı
bir şekilde Bölümümüzün açılması yönünde mücadele
etmişlerdir.
2010 yılında bölüm 18 m2 lik bir odada faaliyetlerine
başladı. İMO Bursa Şube yönetimi kendi imkanları ile bizim
bulunduğumuz idari katı restore etti, toplantı salonumuzu
yaptırdı. Mühendislerimiz bir çok donanım eksiğimiz
giderdi. Öğrencilerle tanışmak için kokteyller düzenledi ve
bölümümüzü sık sık ziyaret ettiler. Kısacası İMO Bursa bize
tam anlamıyla sahip çıktı.
Bizim inşaat mühendisliği bölümümüzün sanayisi İMO, çünkü
sahada olan çalışan İMO Bursa Şubesi üyeleri olduğundan
öğrencilerimiz staj imkanlarına bu üyelerimiz sayesinde
kavuşuyor. Ben İMO Bursa Şubesi’nin Teknik Komitesi’nde
de uzun süredir Başkan olarak görev yapıyorum. Bu sayede
meslektaşlarımla birlikte Bursa’nın teknik sorunlarını
tartışma, kentin sorunlarına çözüm arama, katkı sağlama
imkanı buluyoruz. İMO Bursa Şubesi ile hep yan yana olduk
bundan sonra da mesleğimiz ile ilgili konularda birlikte
çalışacak bazı konularda da toplumu uyarmak bakımından
birlikte mücadele vereceğiz. Bahçemizde dahi İMO Bursa
Şubesi’nin Hatıra Ormanı duruyor. Öğrencilerimiz İMO
Bursa Şubesi’nin imzasını görebiliyor.
Sanayicilerimizin
ve İMO Bursa Şubesi’nin desteği ile daha fazla tercih edilen
bir bölüm olacağımıza inanıyorum.
İnşaat mühendisleri, sektörde çalışmaya başladıklarında
mesleki açıdan nelere dikkat etmeli?
Öğrencilerimizi bu konuda her zaman uyarıyoruz. İnşaat
mühendisi olarak öncelikle can güvenliğini sağlamak üzere
sağlam binalar yapmak zorundayız. Bunun için bütün
bilgimizi ve becerimizi ortaya koymalıyız. Öğrencilerimize
bunu anlatmak için seminerlerimizde, örneklerle kötü yapılar
inşa edildiği zaman neler yaşanabileceğini gösteriyoruz.
Uygulamada çalıştığında öğrencilerimiz sorunları birebir
de görme fırsatı buluyor. Bu sayede derste bir perde duvar
koymanın önemini anlattığımızda, öğrencilerimiz
20 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
uygulanmadığında nelerin olabileceğini görmüş oluyor.
Ayrıca ‘inşaat mühendisinin tek bir program bilmesi yeterli
değil bir ikinci program hakkında da bilgi sahibi olması
gerek’ tavsiyesini her zaman yineliyoruz.
KERPİÇ EVLERE GERİ DÖNEBİLİRİZ
İnşaat teknolojileri her geçen gün gelişiyor. Yaşam
alanlarının azalması ile yeşil binalar da dünyanın
gündemine girdi. Önümüzdeki dönemin binaları nasıl
binalar olacak?
İleriyi görmek bu günden mümkün değil ama ileride kerpiç
evlere yeniden dönebiliriz. Şu an mantolamalar, betonlar
vs. sürekli değişiyor, gelişiyor. İnşaatta analiz kısmında
çok fazla gelişme yok ama malzeme teknolojileri her gün
gelişiyor. Ayrıca şantiye yönetimi konusunda gelişmeler
oldukça hızlı. Şantiyenin çok iyi planlanması ve ustaların
verimli şekilde çalışması gerekli. Hiçbir malzeme zayi
olmayacak. Artık işletme, şantiye yönetimi çok popüler
olmaya başladı. Ve yaptığınız binanın çevreci, ergonomik
olması önemli hale geldi.
RÖPORTAJ
MÜHENDİS KIRMIZI ÇİZGİLERİNİ BİLİR
Bursa gibi çarpık kentleşmenin yoğun olduğu bir kentte
inşaat mühendislerine nasıl görevler düşüyor?
Bursa’daki binaların yüzde 50’sinin kaçak olduğu söyleniyor.
Bunlar hiçbir mühendislik hizmeti almamış, usta marifeti
ile yapılan binalar. Planlı olarak yapılmamış, yapı olarak
da ergonomik bir yapı değil, ustanız çok başarılıysa, çok
tecrübeli ise şansınız var, ama değilse sizin sağlıksız
bir yapıda oturma riskiniz yüksek. Mühendislik hizmeti
alan binaların daha güvenli olduğunu vurguluyoruz. Bir
yapıyı ucuza mal etmek istediğinizde eğer taşıyıcı sistem
bilginiz, mühendislik bilginiz yoksa demirden çaldığınızda
kar ettiğinizi sanırsınız. Demirden çalarak bir katta 10002000 TL kar edersiniz. Ama bir inşaat mühendisi binanın
taşıyıcı sistemini değiştirmez. Mühendis kırmızı çizgilerini
bilir. Konut içerisinde kullanılan yapı malzemelerini 1. kalite
yerine 3. kalite olarak belirleyerek, yapı malzemelerindeki
kalite değişimiyle daha fazla kar sağlayacağını bilir, daha
sağlıklı, güvenli yapılar inşa ederken ekonomik olmasını da
sağlayabilir.
YÖNETMELİK REVİZELERİNİ BEKLİYORUZ
Mesleki ve sektörel anlamda düzenlenmesi gereken
yönetmelikler nelerdir?
Yönetmeliklerimizin kesinleşmemesi ve yeni revizelerin
yapılmamasında en çok etkilenenlerden birisi de
öğrencilerimiz, bazı üniversitelerimizde her derse giren
öğretim üyesi farklı yönetmelikten konuyu anlatabiliyor. Bu
yüzden öğrenciler hangisini örnek alacaklarını şaşırmış
durumdalar. Bizim en önemli yönetmeliğimiz Deprem
Yönetmeliği. 2007 yılında yayınlanan yönetmeliği revize
çalışmaları devam ediyor. Uygulamada bir takım zorluklarla
karşılaşılıyor.
Bunları düzenleyecek ve mevcut bilgi
birikimini kapsayacak şekilde bir yönetmelik hazırlanıyor.
2016 yılında taslağın yayınlanmasını bekliyoruz. Geçen yıl
yaşadığımız lodos ve kar yağışından sonra dış cephelerimiz
ve çatılarımız önemli ölçüde hasar gördü. Dış cephe
hesaplarına çok fazla dikkat edilmiyor ve denetlenmiyordu.
Çatı hesapları bir ahşap gibi düşünülerek yeterli özen
gösterilmiyordu. Geçtiğimiz yıl yaşadığımız can ve mal
kaybının ardından çatı ve dış cephe kaplama hesaplarına
da özen gösterilemeye başlanacak. Yıldırımda sadece bu
nedenle binin üzerinde dava açıldığını duyuyoruz. Bizim
çelik yönetmeliğimiz de çok tartışılıyor. Avrupa Birliğinden
Euro Kodları mı alacağız, Amerika Birleşik Devletleri’nden
şartnameleri mi alacağız, kendi şartnamemiz mi revize
edilecek. Yaşananlardan sonra taşıyıcı olmayan elemanlara
yönelik de yönetmelikler gelecektir.
Betonarme Yapıların Tasarım ve Yapım Kurallarını belirleyen
TS 500’de revize edilmedi. Onda da ‘Eurocode’dan mı
yararlanacağız, yoksa kendi yönetmeliğimizi mi revize
edeceğiz’ belirlenmeli. İnşaat mühendisleri proje ve
imalatlarında yönetmeliklere uyarak hareket etmek zorunda.
Bu yüzden gelişmeleri bekliyoruz.
Şantiyelerde en fazla iş kazalarının yaklaşık yüzde 50’si
yüksekten düşme bunda da iskeleler büyük rol oynuyor.
İskelelerde bu nedenle standartlaşmaya gidildi. Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı da denetimlerini arttırdı. Artık
daha sağlıklı iskeleler yapılmaya devam edecek.
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 21
HABER
KOLAY METRAJ TANITIM SEMİNERİ
DÜZENLENDİ
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi
Konferans Salonu’nda AMP Yazılım tarafından üyelere
“Kolay Metraj” tanıtım semineri düzenlendi.
İnşaat Mühendisi Mehmet Gündüz seminerde, Kolay Metraj
programının nasıl kullanıldığını örneklerle anlattı.
Kolay metraj hesaplaması ile zaman kayıplarının önlendiğini
söyleyen Gündüz, program ile ilgili şu bilgileri verdi: “Yazılım
ile poz entegrasyonu yapabilir, adet metrajı, uzunluk metrajı,
alan metrajı, hacim metrajı çıkarabilir, katman seçebilir,
metraj analizini detaylı bir şekilde yapabilirsiniz. Program
ile ayrıca şantiye kontrollerinde kolaylık sağlanıyor, metraj
kopyalanıyor, revize proje karşılaştırma imkanınız oluyor,
ağ üzerinden çalışılabiliyor, birden fazla iş kalemi ile
ilişkilendirilebiliyor, ölçtüğünüz alanları işaretlediği için aynı
yeri tekrar ölçme ihtimaliniz ortadan kalkıyor, metraj işlemi
bittiğinde yaklaşık maliye otomatik olarak aktarılıyor.”
AVRUPA NORMLARI BİLGİLENDİRME
SEMİNERİ DÜZENLENDİ
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi’nde
Frillo Software firması tarafından ‘Avrupa Normları
Bilgilendirme Tanıtım Semineri’ düzenlendi.
İMO Bursa Şubesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen
seminerde, Frillo Software Türkiye Sorumlusu Ferit Bayrak
ve Türkiye Temsilcisi Sedat Oktan üyelere Euro kodlar ve
programların kullanımı hakkında bilgi verdi.
Eurocode 0 ve Eurocode 1üzerinden kar ve rüzgar
yüklerinin nasıl hesaplandığı anlatan Ferit Bayrak, bu
normların Türkiye’de çok fazla kullanılmamasına rağmen
yasal alt yapısı olan ve TSE tarafından kabul edilen,
rahatlıkla kullanılabilecek normlar olduğunu kaydetti.
Avrupa normlarının rahatlıkla kullanılması için ilgili
Bakanlıkların ulusal ekler hazırlaması gerektiğini söyleyen
Ferit Bayrak, Türkiye’nin ulusal ekleri hazırlamakta geç
22 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
kaldığını belirtti. Bayrak, rüzgar ve kar yükleri konusunda
Türkiye’nin de kendi bölgesel değerlerini belirlemesi
gerektiğini ifade ederek, ulusal ekler hazırlanmamasına
rağmen rüzgar ve kar yüklerinin tavsiye edilen değerler
üzerinden hesaplanabileceğini vurguladı.
Seminerde Sedat Oktan da, Frillo programları ile yaptığı
projeleri, rüzgar, kar yükleri ve deprem yüklerinin nasıl
hesaplandığını örneklerle gösterdi. Oktan, seminerin
ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.
HABER
İMO BURSA ŞUBESİ’NDEN
ÜYELERE PROJE
YÖNETİM KURSU
İnşaat Mühendisleri Odası Bursa
Şubesi, şantiyelerde proje yönetimini
sağlayan Primavera P6 Temel Eğitim
kursu düzenledi.
Bursa Akademik Odalar Yerleşkesindeki
İMO Bursa Şubesi hizmet binasında
gerçekleşen eğitimde PRM Yazılım
Eğitmeni Okan Turay, Primavera P6
kullanımı hakkında temel bilgiler verdi.
Eğitim sonunda, katılımcıların projeyi
başından sonuna kadar yönetmeyi
öğrendiği söyleyen Turay, programın
‘Elimde ne kadar kaynak, bütçe var ve
bunları ne kadar verimli kullanıyorum?’
sorularına cevap verdiğini kaydetti.
Turay, “Primavera P6 gibi programlar
sayesinde
geçmiş
projelerimizi
sürekli el altında bulundurup, onlara
danışarak sonraki projelerde daha
verimli
çalışabilir,
kaynaklarımızı
daha iyi kullanabiliriz. Raporlamalar
alabileceğimiz için şirketin kaynak
kullanımı, kaynak ihtiyacı ve mali
durumu, hangi projelere odaklanmalı,
çeşitli senaryolar yaparak hangi
projenin seçilmesi gerektiğine karar
verebilirsiniz. Yönetime sunabileceğiniz
raporlar oluşturabilir, proje yönetim
ofisinin
projeyi
planlamasından
başlayıp kaynakların saat saat, gün
gün planlanabilmesini sağlayabilir, işçi,
ekipman, malzeme, bunlar dışındaki
toplam giderlerimi hesaplayabilirsiniz.
Şantiyede çalışanların gün gün neler
yaptığını takip edebilirsiniz” dedi.
İMO BURSA ŞUBESİ ÜYELERİ 21.
YAPI FUARINI GEZDİ
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi
üyeleri, Akdeniz ve Ege Bölgesi’nin en büyük yapı
fuarı olan 21. Yapı Fuarı- Turkeybuild İzmir’i gezdi.
İMO Bursa Şubesi üyeleri, yeni fuar alanında açılan
21. Yapı Fuarı- Turkeybuild İzmir’e katılarak sektördeki
gelişmeleri takip etme fırsatı buldu. 20 bin metrekarelik
alanda, 350 katılımcı firma ve 30 bine yakın ziyaretçiyi
buluşturan fuarda, İMO Bursa şubesi üyeleri firma
temsilcilerinden bilgi aldı. İstanbul’dan sonra
Türkiye’nin en büyük yapı zirvesi olan fuarda firmaları
ve ürünleri daha iyi incelediklerini söyleyen üyeler,
fuarların sektörü canlandırdığını belirttiler.
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 23
HABER
İMO BURSA YÖNETİM KURULU TEMSİLCİLİK ZİYARETLERİNİ SÜRDÜRÜYOR
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi
Yönetim Kurulu, temsilciliklere olan ziyaretlerini
sürdürüyor. İMO Bursa Şubesi Bilecik Temsilciliği’ne
yapılan ziyarette temsilciliğin ve üyelerin yaşadığı
sıkıntılar ele alındı.
İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız, Yönetim
Kurulu üyeleri Yavuz Bahadır Aksoy, Alper Aydın, Burak
İmrekoğlu ve Şube Sekreteri Ayşegül Kebir, Bilecik
Temsilciliği’ni ziyaret etti. İMO Bilecik Temsilcisi Emre
Künek ve üyeler ile bir araya gelen Yönetim Kurulu,
24 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
Bilecik’teki inşaat sektörü ve üyelerin çalışmaları
hakkında bilgi aldı. Temsilcilik üyeleri, denetimi
sağlanamayan kalitesiz ve yanlış projeler nedeniyle
üyelerin sorun yaşadığını dile getirerek, bunun
sonucunda hizmet kalitesi ve bedellerinin de düştüğünü
kaydettiler.
İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız da, üyelerin bu
konuda birlik olması gerektiğini söyleyerek, sorunların
mesleki denetimin ortadan kaldırılması nedeniyle
yaşandığını vurguladı. Akyıldız, İMO Bursa Şubesi
olarak denetimsiz projelerin yol açacağı olumsuz
sonuçları basında sık sık dile getirdiklerini belirterek,
yetkililerinde dikkatini çekmeye çalıştıklarını aktardı.
Ziyarette, Bilecik Temsilciliği’nin üyelere yönelik meslek
içi eğitimler ve kurslar düzenleyebilmesi için yapılacak
çalışmalar değerlendirildi, üyelere daha iyi hizmet
verebilmek için Temsilciliğin yeni bir yere taşınmasına
karar verildi.
HABER
İMO BURSA ŞUBESİ ÜYELERİ, İSKELE
VE KALIP SİSTEMLERİ HAKKINDA
BİLGİLENDİRİLDİ
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi tarafından Peri
Kalıp işbirliği ile ‘İnşaat Sektöründe Endüstriyel Kalıp ve İskele
Sistemleri’ semineri düzenlendi.
İMO Bursa Şubesi Konferans Salonu’nda inşaat Mühendisi Hasan
Bakırel ve Ahmet Murat Sevgi tarafından düzenlenen seminerde, kalıp
iskeleleri ve dikkat edilmesi gerekenler aktarıldı. Peri Kalıp ve İskele
Bölge Satış Müdürü ve inşaat mühendisi Hasan Bakırel, döşeme
kalıplarında hesap yapılırken dikkat edilmesi gerekenleri anlatarak,
“Betonun kendi yükü, hareketli yük, yüksek iskelelerde burulma ve
devrilme hesabı, birde açık alanlar ve rüzgara tabi alanlar varsa rüzgar
yükü hesabı yapılması gerekiyor. İskele çökmesi sonucu yaşanan iş
kazaları bize doğru hesabın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
İskele hesaplarının doğru yapılması bu açıdan önemli” diye konuştu.
SEVGİ: “İŞ KAZALARININ BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU YÜKSEKTEN
DÜŞME”
Peri Kalıp İskele Güvenlikli Cephe İskeleleri Satış Sorumlusu ve inşaat
mühendisi Ahmet Murat Sevgi de, iş iskelelerinde var olan tehlikelerden
şöyle bahsetti:
“Türkiye’deki iş kazalarının büyük bir çoğunluğu yüksekten düşmeden
kaynaklanıyor. Zayıf ankraj bağlantıları sonucu iskelenin devrilmesi,
çökmesi en büyük tehlikelerden birisi. Olumsuz hava koşulları, düşen
nesneler ve elektrik, ayakların altına 5’e 10 malzeme konulması
ve iskelenin güvensiz, tabanı sağlam olmayan şekilde kurulması,
ayarlı ayak kullanılırken taban plakasının olmaması, iskelenin
dizayn yükünden fazla yüklenmesi sık karşılaşılan hatalar. İskelenin
devrilmesi ve çökmesi tamamen yüksekliğine ve taban alanının kısa
kenarına bağlıdır.”
İskelenin yüksekliği taban alanının kısa kenarının üç katını geçtiği
zamanlarda iskelenin ankrajlanarak veya payanda kullanılarak
desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Sevgi, iskelede çalışırken
dikkat edilmesi gerekenlerin ise şunlar olduğunu söyledi:
“Merdivenlerde 3 noktada sürekli temas olmalı, iskele çevresine
korkuluk kurulmalı, şimşek beklenen, aşırı yağışlı havalarda iskelede
çalışma sonlandırılmalı, iskelede gereğinden fazla malzeme, ekipman
bulunmamalı ve iskelelerde yaşam hatları bulunmalı.”
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 25
RÖPORTAJ
B
DÖRT DUVAR BİR ÇATI MANTIĞINDAN
VAZGEÇİLİYOR
ursa Teknik Üniversitesi (BTÜ), araştırmageliştirme yapma ve akademisyen yetiştirme
misyonu ile 2010 yılında kurulan üniversitelerden
birisidir. Üniversite, yüklenen misyonuna uygun olarak,
gelişmenin lokomotifi olan inşaat sektörüne özel önem
veriyor. BTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkanı
Doç. Dr. İsa Yüksel, tamamlanmak üzere olan Yapı
Malzemesi Laboratuvarı ve Yapı Mekaniği Laboratuvarı
ile Bursa’nın örnek laboratuvarlarına sahip olacaklarını
söyledi. Bölümün misyonunu yerine getirecek Ar-Ge
ve inovasyon çalışmaları için hazırlandığını vurgulayan
Doç. Dr. Yüksel, önümüzdeki dönemde sürdürülebilir,
akıllı, yeşil bina kavramlarının öne çıkacağını belirterek,
Türkiye’nin de yeni yapı teknolojileri ve malzemeleri
geliştirmesi gerektiğine dikkat çekiyor. ‘Dört duvar bir
çatı mantığı ile bina yapma döneminin geçtiğini ifade
eden Doç. Dr. İsa Yüksel, iyi bir inşaat mühendisinin
sahip olması gereken özellikleri anlatıyor…
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz hocam?
1990 yılında ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümünden
mezun oldum. Kısa bir süre Ordu(Yalıköy) Belediye’sinde
görev aldım. Ardından Hacettepe Üniversitesi’ne bağlı
Kdz. Ereğli Meslek Yüksek Okulu’nda (bugünkü adıyla
Bülent Ecevit Üniversitesi Alaplı Meslek Yüksek Okulu)
inşaat programında 1991 yılında öğretim görevlisi olarak
göreve başladım. 1992’de, Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat
Mühendisliği Yapı programında yüksek lisansa başladım.
2000 yılına kadar hem öğretim görevlisi olarak çalıştım
hem de YTÜ’de yüksek lisans ve doktoraya devam ettim.
Doktoranın ardından 2001’de Zonguldak’ta Mühendislik
Fakültesi’nde İnşaat Mühendisliği Bölümüne Başkan olarak
atandım. Burada kurucu başkanlık görevinde bulundum,
bölümün kurulup gelişmesi adına birçok ilkleri yaşadım. 12
yıl sonra, 2012 yılının Eylül ayında Bursa Teknik Üniversitesi
İnşaat Mühendisliği Bölümü’ne naklen atandım, halen
kurucu bölüm başkanı olarak burada devam ediyorum.
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ OLMAZSA OLMAZIMIZ
Bursa Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü
ne zaman kuruldu? Bu bölümün Bursa’ya katkısı nedir?
Bursa Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü
2013-14 öğretim yılında 31 öğrenci alarak lisans
öğrenimine başladı. 2014/2015 bahar yarıyılında da
yüksek lisans programımız açıldı. Esasen, Bursa’da yıllar
önce inşaat mühendisliği bölümü kurulması gerekirdi.
Üniversitemiz kurulur kurulmaz, bir teknik üniversite olarak,
mühendisliğin temeli ve kurucu bir mühendislik disiplini
olarak inşaat mühendisliği bölümünü faaliyete geçirmiştir.
İnşaat Mühendisliği bir teknik üniversitenin olmazsa olmaz
bölümlerindendir. Bölümümüz, Türkiye’nin önemli bir
sanayi, tarım, ticaret şehri olan Bursa’da inşaat sektörünün
talep ettiği kaliteli inşaat mühendislerini yetiştirmek için
kurulmuştur. İnşaat sektörü ile iç içe, sektörün sorunlarını,
taleplerini göz önüne alarak, Üniversitemizin “araştırmageliştirme” misyonuna ve “teknik üniversite” kimliğine uygun
öğretim planı uygulayarak teorik ve uygulamalı eğitim
vermektedir. Bu kapsamda, Bursa’da inşaat sektörünün
gelişmesine, bir çok uygula, laboratuvar, danışmanlık vb.
işler için önceden büyük şehirlere gitmek zorunda kalan
Bursa inşaat sektörünün artık bu zorunluluğu ortadan kalktı.
26 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
Sektörle birlikte uygulama projeleri yapılması, araştırma
faaliyetleri yapılması, ürün ve teknoloji geliştirme çalışmaları
yapılabilmesi önemli katkılardır. Bölümümüzün topluma
hizmet faaliyetleri kapsamında verdiği proje üretimi,
araştırma-geliştirme faaliyetleri, toplumu bilgilendirmeler,
sanayi projeleri, laboratuvar hizmetleri bu katkılardan
sayılabilir.
Bölümünüzün kaç öğrencisi var?
İngilizce Hazırlık sınıfında 15 öğrencimiz var, birinci sınıfta
50, ikinci sınıfta 20 olmak üzere bu yıl itibariyle toplamda 85
öğrencimiz var.
İnşaat Mühendisliği Bölümü’nün öğrencilere sağladıklarını
aktarır mısınız?
Yıldırım Yerleşkemizdeki yeni binanın devreye girmesiyle
fiziki mekân sorunu kalmamıştır. Burada merkezi kütüphane
kurulmuş olup son 3 yıldır yerli ve yabancı kaynak sayısı
hızla arttırılmıştır. Kütüphane içinde tek veya grup halinde
çalışma salonları öğrencilerimize hizmet vermektedir. Öte
yandan, internet salonları, yeni bilgisayar laboratuvarları,
yeni fizik-kimya laboratuvarları bulunmaktadır.
Sosyal ve kültürel faaliyetler için de mekanlar olup
bölümümüz öğrencileri “Yapı Topluluğu” kurmuşlardır. Bu
topluluk çeşitli sosyal-kültürel-teknik faaliyetleri organize
etmektedir. Bölümümüzde yeni kurulmakta olan ve Bursa’da
tek olan “Yapı Malzemesi” laboratuvarı hem öğrencilere hem
de piyasada serbest çalışan meslektaşlarımıza hizmete
açıktır. Burada çimento, agrega, beton başta olmak üzere
her türlü yapı malzemesine ait fiziksel, kimyasal, mekanik
testler yapılabilecektir. Bundan başka “Yapı Mekaniği
Laboratuvarı” kuruluş çalışmaları da sürdürülmekte olup
bir-iki yıl içinde devreye alınacaktır.
Bölüm öğrencilere üniversitenin diğer standart olanaklarını
da sağlamaktadır. Öğretim üyesi başına düşen öğrenci
sayımız yüksek değildir, sınıflarımız 25-30 kişiyi geçmiyor.
Dolayısıyla öğrencilerle birebir ilgileniyoruz ve dersler daha
verimli yürüyor.
RÖPORTAJ
bilgileri vererek, detaylı bilgiye nasıl erişileceğini, bunların
nasıl analiz edileceğini, bulguları ortaya koyarak bundan
yeni bilgi sentezlemeyi öğretir. Kendini sürekli geliştirmeyen
yeni mezun bir mühendisin mevcut bilgileri 4-5 yıl sonra
büyük ölçüde yok olur veya değersizleşir. Uzmanlara göre,
günümüzde bir bilginin azami ömrü 3 yıldır. Bu nedenle,
mühendisin sürekli kendisini yenilemesi gerekir.
Yeni inşaat mühendisliği bölümlerinin artması bir
avantaj mıdır?
Üniversite/bölüm sayısının artması bir avantaj, ama
öğrenci kontenjanlarının artması bir dezavantajdır. Öğrenci
100 kişilik bir amfiye girdiğinde kendisini hiç gibi görüyor,
pasifleşiyor. Oysa 15 ya da 30 kişilik bir sınıfa girdiğinde
öğrenci pasif kalamaz. Öğretim üyesi olarak tek tek her
öğrenci ile konuşabiliyoruz, onlarla ilgilenebiliyoruz. Bu da
daha okul sırasında öğrencinin mesleğe ilgisini ve bilgisini
arttırıyor.
KENDİNİ YENİLEMEYEN MÜHENDİSİN BİLGİLERİ
SIFIRLANIR
Genç inşaat mühendislerinin sahaya çıktıklarında
yaşayacakları zorluklar nelerdir?
İyi mühendis olmak isteyen bir kişinin öncelikle mesleğini
severek başlaması gerekir. Okula gelen öğrenci ‘ben
bu işi seviyorum, bu işi yapacağım, hayatımı bundan
kazanacağım’ anlayışı ile geliyorsa bu öğrenci bilgi-beceriyi
almaya açıktır. Üniversiteler öğrencilerin var olan bu
motivasyonunu, geliştirmek için çalışıyor. Bu motivasyon
olmadan gelen öğrencilere bunu vermek oldukça zor.
Genç mühendislerin en çok zorlandıkları konu teori ile
uygulamanın ne kadar farklı olduğunu görüp, bu konuda
uygulamaya ayak uydurmada zorluk çekmeleridir. Biz bu
durumun bilincinde olarak, derslerimizde uygulamada işlerin
nasıl yürüdüğünü de yeri geldikçe anlatıyoruz. Verdiğimiz
bilgiyi nerede ne şekilde gerekli olacağını anlatarak veriyoruz.
Genç mühendisler, belirli bir mühendislik bilgi birikimine
sahipler fakat hangi bilgiyi nerede nasıl kullanacaklarına
karar veremiyorlar. Bu durum, deneyimsizlikten ve öğretim
sırasında verilen bilginin sahadaki karşılığının söylenmemiş
olmasından ileri geliyor.
Öğrencilerin mezun olduklarında karşılaşacakları bu
zorlukların ortadan kaldırılması için öğrencinin istekli
olması ve öğrencilik sırasında deneyim kazanması
gerekli. Öğrenim sırasında deneyim, laboratuvar ve atölye
çalışmaları, sanayide çalışan deneyimli mühendislerle
buluşmalar, teknik geziler, sanayiye yapılan projelerde
görev alınarak kazanılabilir. Sahada ise birlikte çalıştığı
deneyimli mühendislerden destek almalıdır. Okul temel
İLK ÖNEMLİ LABORATUVAR KURDUK
BTÜ’nün öğrencilerin mesleki deneyimini arttırmak için
kurduğu laboratuvardan bahsedebilir miyiz?
Kuruluşumuzdan beri bize yüklenen misyon çerçevesinde
devam ediyoruz ve bu anlamda önemli bir laboratuvar
alt yapısı yatırımı yaptık. 1,5 milyon TL yatırımla ikinci
sınıfların eğitim alacağı Yapı Malzemesi Laboratuvarımızı
kurduk. Şu anda yeni açılan binamızda yeni yerimizde
kuruluyor. Ardından Yapı Mekaniği Laboratuvarını
düzenliyoruz. Bir kısım cihazların ihalesini tamamladık,
önümüzdeki zamanlarda kuruluşunu gerçekleştireceğiz.
Standart bir inşaat mühendisliği bölümünde Yapı Mekaniği,
Yapı malzemesi, Hidrolik, Zemin Mekaniği, Ulaştırma
laboratuvarları bulunmalıdır. Bizim öğrencimiz 4. sınıfa
geldiğinde bunlardan en az ikisinde çalışma şansı bulacaktır.
Yeni kurulan bir üniversite olarak BTÜ, Bursa’da iyi bir
yapılanma gösteriyor. Önemli yatırımları gerçekleştirdik.
Laboratuvar altyapısı olarak şu an Bursa’daki diğer
bölümlerden daha iyi durumdayız.
İMO Bursa Şubesi ile ortak yapılan çalışmalardan
bahseder misiniz?
Kurulduğumuz günden bu yana İMO Bursa Şubesi ile
ilişkilerimiz iyi gidiyor. İlk yıl, İMO Bursa Şubesi eski
Başkanı Sayın Necati Şahin bizi çok sıcak karşıladı. O
zaman başlayan iyi ilişkiler bugünkü yönetimle de devam
ediyor. Örneğin geçtiğimiz yıl 3. Köprüler Viyadükler
Sempozyumu’nda bölüm olarak üzerimize düşen görevi
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 27
RÖPORTAJ
yerine getirdik. Şubede düzenlenen eğitim faaliyetlerinde
bazen izleyici, bazen eğitmen olarak bulunuyoruz.
Öğrencilere yönelik, eğitimler, teknik geziler ve tanıtıcı
etkinliklere bölüm öğrencilerimizin katılımı için biz de
destek oluyoruz. İMO Bursa Şubesi özellikle staj yeri
konusunda öğrencilerimize büyük destek oluyor. Bu yıl Staj
yeri konusunda belirli kriterlerimiz olacak. İyi bir deneyim
için staj yerini çok önemli görüyoruz. Tüm bunlara ilaveten,
Oda ile ilişkilerimizin daha da geliştirilmesi gerektiğine
inanıyorum. Oda-Üniversite iletişiminin artması için
Üniversite ve İMO Bursa Şubesi yılda bir-iki defa ortak
toplantılarda bir araya gelmeli. Öğrenciler ne istediklerini,
Oda’dan ne beklediklerini orada doğrudan söyleyebilirler.
İNŞAAT MÜHENDİSİ SOSYAL OLMALI
İnşaat mühendisinde bulunması gereken özellikler
nelerdir?
İnşaat mühendisi önce sağlam bir temel mühendislik eğitimi
almış olmalıdır. Bu temel sonradan olmuyor maalesef. Bu
nedenle, öğrencinin lisans eğitimini nerede ve nasıl aldığı
çok önemli görülüyor. Mezuniyet sonrası kurslarla yapılan
takviyeler daima var olan temel üzerine oturur, temel yoksa
sistem askıda kalır. Bu nedenle genç öğrencilere tavsiyem
şu ki; önce sağlam bir temel oluştursunlar, detaylar eksik
olsa da sonradan tamamlanabiliyor. Uzmanlık eğitimi
(yüksek lisans) de bu temele oturtuluyor. Yüksek lisans
programına başvuran adaylara ‘Neden yüksek lisans
yapmak istiyorsunuz’ diye soruyoruz. Aldığımız cevaplar
lisans düzeyinde çeşitli konularda eksik kaldıklarını fark
ettikleri, eksiklerini gidermek istedikleri yönünde oluyor.
Oysa lisansüstü eğitim, sağlam bir şekilde var olması
gereken bu temel üzerine oturacak şekilde seçilen bir
uzmanlık alanında uzmanlık kazanmak için yapılır.
Dolayısıyla burada adaylar hem bir istekte, hem de bir
itirafta bulunuyorlar. Ben bu sağlam temel konusunu çok
önemsiyorum.
Bir diğer konu da yabancı dil. Günümüzde şirketler pek çok
uluslararası projelerde yer almaya başladılar ve bu yüzden
yabancı dil şart oldu. Üniversiteler, bunun önemini 1’nci
sınıfta anlatmalı diye düşünüyorum. Biz öğrencilerimize
istedikleri takdirde öncelikle yabancı dil hazırlık eğitimi
alabileceklerini söylüyoruz ve bunu tavsiye ediyoruz. Gelen
öğrencilerimizin ortalama 3’te 1’i hazırlık sınıfını tercih
ediyor. Hazırlık sınıfı okuyan öğrencilerimiz derslerinde
daha başarılı oluyorlar. Çünkü erişebileceği kaynaklar çok
28 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
artıyor ve çeşitleniyor. Bu da gelişimlerini olumlu etkiliyor.
Ayrıca, yüksek lisansa başlarken dil konusunda sıkıntı
da çekmiyorlar. Çünkü dil lisansüstü eğitimde lisansta
gerektiğinden çok daha önemli hale geliyor.
Öte yandan, inşaat mühendisi; sosyal yönü gelişmiş, analitik
düşünebilen, sorgulayıcı ve farklı bakış açıları geliştirebilen
biri olmalıdır. Bunlara ilaveten, teknolojiye hakim olmak,
çevreye ve meslek ahlakına duyarlı olmak, sürekli kendini
geliştirmeye çalışmak gibi pek çok meziyeti olmalıdır.
İYİ MÜHENDİS İYİ MİMARLA ÇALIŞIR
Çarpık kentleşme sorununun çözümünde inşaat
mühendisinin görevi nedir?
Bu toplumsal bir sorunun çözümünde dünyayı, çevreyi
değiştiren bir meslek olarak inşaat mühendisi çok önemli
görevler üstlenebilir. Biliyorsunuz, Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunla kentsel
dönüşüm projeleri yapılmaya başlandı. İyi mühendis iyi proje
üretir, iyi ve doğru uygulama yapar bu durum çevresinde
güzel bir örnek oluşturur. İyi mühendis iyi mimarla çalışır
ve sadece iyi mühendis iyi mimarla iyi anlaşır. Şu halde,
önce kentin sosyal, kültürel ve teknik dokusuna uygun
disiplinlerarası bir bütünlük içinde kentsel dönüşüm
projeleri üretilmelidir. Bu projelerin uygulanmasında
sahada yıkımda ve yapımda biz inşaat mühendisleri her
aşamada yer alıyoruz. Zemin ve temel mühendisliği, yollar,
köprüler, tüneller, binalar gibi her alanda kanunun ruhuna
ve amacına uygun projeler üretip uygulama görevimiz var.
Yönetmeliklerin izin verdiği doğrultuda teknik gücümüzü
daima doğru ve toplumun refahına, kente faydalı projelerden
yana kullanmalıyız.
KENDİ TEKNOLOJİMİZİ GELİŞTİRMELİYİZ
Bilginin yenilenmesinden bahsettik. Önümüzdeki
süreçte inşaat sektöründe, konut teknolojilerinde
bizleri neler bekliyor?
Dünya o kadar hızlı değişiyor ki, gelecekteki sorunumuz
sürdürülebilirlik olacaktır. Sürdürülebilir kentler, akıllı
binalar, yer altı-yerüstü kaynakların doğru kullanılması,
yeşil bina kavramı gibi eskiden pek de alışık olmadığımız
yeni kavramlar bizi bekliyor. Artık gecekondularda bile
kimse dört duvar bir çatı yeter mantığı ile yaklaşmıyor.
Bizim mesleğimiz çevreyi çok değiştirebilen bir meslek.
Doğal çevreyi bozmadan, sürdürülebilirliği olan, gelecek
nesillere aktarılabilir, sadece enerjiyi değil tüm varlıkları
tasarruflu kullanan, çevreyi kirletmeyen teknolojiler geliştirip
kullanmak gerekli. Yapı malzemesi teknolojisi son yıllarda
RÖPORTAJ
Belediyelerin özellikle yerel ve özel koşulları göz önüne
alan mesleki uygulamalara ağırlık vermesi gerekir. Örneğin
Bursa’nın lodostan çok etkileniyor olması yerel bir özellik.
Şehir planlamada, mevcut ve yeni yapılacak yapılarda
rüzgar yükü analizlerinin özellikle istenmesi, çatılar için
rutine ek düzenlemeler yaptırılması her anlamda bu
olaylardan ileri gelecek kayıplarımızı azaltacaktır. Benzer
şekilde, şehrimizdeki deprem tehlikesi ve git gide sayısı
artan yüksek yapılar konusu var. Yüksek yapılar için
mevcut yönetmeliklere eklemeler yapılması gerektiğini
düşünüyorum.
Sahada geoteknik araştırmaların daha kapsamlı ve gerçekçi
yapılması, yüksek yapılarda kullanılan her türlü malzemelerin
standartlara uygun imal edilmiş olması yanında montajının
da uygulama standartları olması gerektiğini düşünüyorum.
Yapı denetim kuruluşlarının yüksek yapılarda her
anlamda denetime çok özen göstermelerini, gerektiğinde
üniversitelerden destek almalarını tavsiye ediyorum.
hızla gelişiyor. Polimer malzemeler, nano teknoloji ile
geliştirilen malzemeler ve hatta akıllı malzemeler geliştiriliyor.
Bu malzemelerle daha akıllı, daha sağlam, kullanışlı, estetik,
çevreye uyumlu, bulunduğu yörenin mimari, sosyal dokusuna
uygun ama daha ekonomik yapılar ortaya çıkacaktır. Artık,
sadece bir statik proje yapıp olaya mekanik bir mühendis
gözüyle bakmak yetmeyecektir. O yüzden mühendis sosyal
olmalıdır. Toplumun kültürünü, özünü, ekonomisini, işlevini,
içini bilen inşaat mühendisi böyle projeler üretebilir. Başka
ülkelerde, başka araştırmacılar tarafından geliştirilmiş yeni
malzemeleri alıp Türkiye’de pazarlamak ve kullanmak güzel
ama asla yeterli değil. Bizler de yeni teknolojiler üretip, yeni
malzemeler geliştirip varlık göstermeliyiz.
Mesleki ve sektörel anlamda düzenlenmesi
gereken yönetmelik ve uygulamalar var mı? Bu
konuda bir akademisyen olarak neler yapılmasını
önerirsiniz?
Elbette gelişen dünyaya ayak uydurmak için mesleki
standartların sürekli gözden geçirilip geliştirilmesi
gerekiyor. Türkiye’de önceden çok önem verilmemiş,
ancak günümüzde gittikçe önemi artan konular var.
Bunlara örnek olarak sismik izolasyon, yüksek yapılar
ve rüzgar etkisi, yangına dayanıklı yapılar gösterilebilir.
Ayrıca, AB ile uyum sürecinde yenilenen birçok yönetmelik
var. Deprem alanında sürekli güncellenmesi gereken bir
mevzuat var. Hayatımıza yeni giren riskli yapılar, kentsel
dönüşüm konuları var. Bu alanlarda gereken yeni uygulama
esasları ve standardizasyon çalışmaları gecikmeden
yapılmalıdır. Yeni standartların ortaya konması, olanların
zaman içinde güncellenmesi Türk Standartları Enstitüsü
rutin olarak yaptığı görevlerdendir. Akademisyenler
bu standartların hazırlanmasında ve mevcutların
geliştirilmesinde görev alıyorlar. İnşaat mühendisliği hizmet
alanına giren standartların güncellenmesine, yenilerinin
ortaya konulmasına mesleğinde belirli bir düzeye gelmiş
mühendisler ve akademisyenler birlikte çalışarak katkı
verebilirler.
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 29
HABER
İMO BURSA ŞUBESİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI AKYILDIZ:
“SİZLER ŞANSLISINIZ ÇÜNKÜ İMO’YLA TANIŞTINIZ”
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi, kapılarını geleceğin mühendislerine açtı.
Bu kapsamda İMO Bursa Şubesi, Uludağ Üniversitesi, Bursa Teknik Üniversitesi, Orhangazi Üniversitesi, Kütahya
Dumlupınar Üniversitesi, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi inşaat mühendisliği bölümü öğrencilerini tanışma kokteyli
ve ‘Mesleğe Genç Bakış’ söyleşisinde bir araya getirdi. Mesleğe yeni adım atmış inşaat mühendislerinin tecrübelerini
paylaştığı program öncesi konuşan İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Basri Akyıldız, katılım gösteren tüm
öğrencilere teşekkür ederek, “Asıl öğrencilik üniversiteden sonra başlıyor. Okullarınızı bitirdikten sonra belki çok rahat
soru sorabileceğiniz hocalarınız olmayacak. Ancak şanslısınız. Çünkü bugün itibarıyla İMO’yla tanıştınız. Sizler mezun
olduktan sonra destek alabileceğiniz tek kurum İMO olacak. Bu şansı iyi değerlendirmenizi arzu ediyorum. Okulunuz
devam ederken ve mezun olduğunuzda bize istediğiniz zaman ulaşabilirsiniz. Biz gençlerimize yardımcı olabilmek onları
kazanabilmek için çabalıyoruz” dedi.
TOKSÖZ: KENDİNİZE UYGUN ALANI SEÇİN
İMO Gençlik Komisyonu Başkanı Yiğithan Toksöz de öğrencilere
İMO’nun, işleyişini ve amacını anlattı. İMO’nun düzenlediği
etkinliklerle meslektaşların mesleki gelişimlerine ve dayanışmalarına
katkı sağladığını dile getiren Toksöz, şu tavsiyelerde bulundu:
“Mutlaka kendinize uygun alanı seçin. Hangi alanı seçeceğinize de
öğrencilik yıllarında karar verin ve kendinizi o yönde geliştirin. En
önemli amacınız da insanlığa faydalı olabilmek olsun.”
GENÇ MÜHENDİSLER MESLEKLERİNİ ANLATTI
Açılış konuşmalarının ardından ‘Mesleğe Genç Bakış’ söyleşisinde
inşaat mühendisliğinin farklı alanları ve farklı kurumlarda çalışan
Selcan Kibar, Alper Tolga Döker, Adnan Şanlı ve Mustafa Kale,
deneyimlerini yaklaşık 200 katılımcıya aktardı. Öğrencilerin de
sorularıyla destek verdiği söyleşi yaklaşık 4 saat sürdü.
30 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
HABER
GÖYNÜKLÜYE BİR FİDANDA İMO BURSA ŞUBESİ’NDEN
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi,
Mudanya’nın Göynüklü Mahallesi’nde yanan ormanlık
alanı ağaçlandırma kampanyasına destek verdi. İnşaat
mühendisleri diktikleri fidanlarla toprağa yeniden hayat
vermenin mutluluğunu yaşadı.
Mudanya’nın Göynüklü Mahallesi’nde meydana gelen
yangının ardından küle dönen 170 hektarlık orman alanını
yeniden canlandırmak için bir fidanda İMO Bursa Şubesi
üyeleri dikti. Fidan dikim etkinliği için Bursa Orman Bölge
Müdürlüğü tarafından belirlenen ve fidanları hazırlanan
alanda buluşan inşaat mühendisleri yangının ardından
doğanın yaralarını sarmak için çalıştı. İnşaat mühendisleri,
çocukları ile birlikte toprağı kazıp, fidan dikerek, onların
çevreyi koruma bilincini geliştirme fırsatı da buldu.
alanlarının yok olması bizi üzdü. Yeşil alanlarımız giderek
azalıp ranta kurban giderken böyle bir yangın herkesi
tedirgin etti. Bu tedirginliği ortadan kaldırmak için Bursa
Valiliği ve Orman Bölge Müdürlüğü tarafından fidan dikme
kampanyası başlatıldı. Ormanlarımızın, yeşil alanlarımızın
korunması için başlatılan bu kampanyaya bizde İMO Bursa
Şubesi olarak destek olmak istedik ve üyelerimizle birlikte
fidan diktik. Umarım bu çabalar amacına ulaşır ve yok olan
ormanlık alanlarımızı yeniden geri kazanabiliriz” dedi.
Akyıldız, etkinliğe katılarak yaklaşık 150 fidanı toprakla
buluşturan üyelere teşekkür etti.
Etkinliğe, İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri Yavuz
Bahadır Aksoy, Alper Aydın, Şube Sekreteri Ayşegül Kebir,
Gençlik Komisyonu üyeleri, şube çalışanları ve üyeler
katıldı.
İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız, etkinliğin amacının
sadece fidan dikmek değil doğaya ve ormanlara sahip
çıkarak bu bilinci geliştirmek olduğunu söyledi. Akyıldız,
29 Ağustos’ta çamlık alanda çıkan, Göynüklü, Çağrışan
ve Gündoğdu mahallelerindeki ormanlık alanlara sıçrayan
yangının Bursa’nın önemli ormanlık alanlarına zarar verdiğini
belirterek, “Yangının ardından gördük ki 170 hektarlık bir
alan küle döndü. Bursa’nın nefes almasını sağlayan yeşil
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 31
HABER
İMO BURSA ŞUBESİ ÜYELERİ BİR İLKE TANIKLIK ETTİ
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi üyeleri,
dünyanın en büyük orta açıklığına sahip dördüncü
köprüsü olan İzmit Körfez Geçiş Köprüsü’nün ilk
tabliyesinin konulmasına tanıklık etti.
İMO Bursa Şubesi, Yap- İşlet- Devret Modeli ile yürütülen,
İstanbul ve İzmir arasındaki yolculuğu 3.5 saate indirecek
olan Gebze- Orhangazi- İzmir Otoyol Projesi’nin en
önemli ayağı olan İzmit Körfez Geçiş Köprüsü’ne teknik
gezi düzenledi. Yüksel Proje- Emay- Chodai İş Ortaklığı
Eğitim Baş Mühendisi İrfan Ünal, tekne gezisi öncesi
inşaat mühendislerine proje ile ilgili sunum yaptı. Bağlantı
yolları da dahil olmak üzere 433 kilometre olan otoyolun
45 kilometrelik bölümünün Ocak ayı içerisinde açılacağını
belirten Ünal, Körfez Geçiş Köprüsü’nün ilk tabliyesinin
konulduğunu söyledi. İMO Bursa Şubesi üyelerinin tarihi
bir ara tanıklık ettiklerini ifade eden Ünal, “113 adet
tabliyemiz konulmak için bekliyor. İlkini başarılı bir şekilde
yerleştirme çalışmalarımız başladı. Tabliyelerin tümümün
Şubat ayında bitirilmesini hedefliyoruz. Her bir tabliyenin
uzunluğu 25 metre, genişliği 35, 93 metredir. Ağırlıkları 285
ile 300 ton arasında değişiyor. Dengeli olması için kuleden
başlayarak karaya doğru ilerleyeceğiz. Ana açıklıkta ise
ortadan başlanarak dengeli bir şekilde ilerletilecek ve iki
yaka birleşecek” dedi.
PROJE 2018’DE TAMAMLANACAK
Tüm projenin 2018 yılında tamamlanmasının hedeflendiğini
kaydeden Ünal, Gebze Kavşağı ile Altınova Kavşağı
arasındaki 12 kilometrelik yolun Nisan sonunda açılacağını
hatırlatarak, “12 kilometrelik yol 6 dakikada geçilecek. Yol
açılmamış olsaydı. Körfezi 90 kilometre dolaşarak, 1 saat
20 dakikada dolaşarak geçebiliyorduk. Feribot ile geçiş 45
ile 60 dakika arasındaydı. 1550 metre orta açıklığı ile dünya
da dördüncü Avrupa’da ikinci büyük köprüyü inşa ediyoruz”
diye konuştu.
32 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
DEPREM BÖLGESİNE UYGUN TEMELLER
Deprem bölgesinde denize uygulanan büyük açıklıklı bir
asma köprü olması nedeniyle kulelerin oturduğu keson
temellerin dünya inovasyonu olduğunu vurgulayan Yüksel
Proje- Emay- Chodai İş Ortaklığı Eğitim Baş Mühendisi
İrfan Ünal şunları söyledi: “Kesonların oturacağı yer denizin
altında yaklaşık 40 metre, 40 metreden sonra 3 metrelik bir
taban kazısı yapılıyor ve çatılı malzemeden oluşan bir yatak
oluşturuluyor. Öncesinde de altına 35 metre uzunluğunda,
195 adet, iki metre çapında çelik kazık çakıldı. Üzerine 3
metrelik kazılan alına çakıl yatak yapıldı. Bu sismik izalatör
görevi görüyor. Önemli olan çelik kazıklarla temel arasında
bağlantı olmaması, Deprem olduğunda kesonlar temelden
kayarak yıkılmayacak.”
RÖPORTAJ
B
AKADEMİK ZENGİNLİĞİNİ ÖĞRENCİLERİNE
AKTARIYOR
ursa Orhangazi Üniversitesi Kurucu Rektörü
ve İnşaat Mühendisliği Kurucu Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Recep İleri, inşaat mühendisliğinin,
medeniyet mühendisliği olarak şehirleri ve güvenlikli
yapıları tasarlayan bir bilim dalı olarak görüyor. Prof.
Dr. İleri, öğrencilere ilk geldikleri andan itibaren
mühendisliğin ana amacının çözüm üretmek olduğunu
anlattıklarını belirtiyor. Çünkü, ‘Gaye hesap yapmak
değil; esas Gaye problem çözmek ve çözüm üretmektir’
diyen Prof. Dr. İleri, “Sahadaki inşaat mühendislerinin
donanımlı olması gerekli. Dünyayı, inşaat sektöründeki
gelişmeleri bilen, mesleğini seven ve onu geliştirmeyi
seven insanlardan olması gerekli” sözleri ile genç
inşaat mühendislerine tavsiyelerde de bulundu.
Yurtdışında birçok bilimsel çalışması bulunan ve iki
dalda profesörlük unvanını alan Prof. Dr. Recep İleri’de
inşaat mühendisliği ve üniversitedeki çalışmaları
hakkında bilgi aldık…
Öncelikle kısaca kendinizden ve akademik kariyerinizden
bahsedebilir misiniz?
1960 doğumluyum. İlkokul, ortaokul ve liseyi Çanakkale’nin
Biga İlçesi’nde okudum. 1983 yılında İstanbul Teknik
Üniversitesi, Sakarya Mühendislik Fakültesi, İnşaat
Mühendisliği Bölümü’nden birincilikle mezun oldum. Yıldız
Teknik Üniversitesi’nde yüksek Lisansımı tamamladım.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Sakarya Mühendislik
Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Hidrolik Kürsüsünde
araştırma görevlisi oldum. Bu bölümde çalışırken, inşaat
mühendisliği ve çevre mühendisliğinin su dalına ilgi
duyduğum için doktoraya başladım. Bu sırada NATO TÜBİTAK Bursunu kazanarak İngiltere Manchester Bilim ve
Teknoloji Enstitüsünde, Su Bilimi üzerine doktora yaptım.
Bu üniversite 1988-1992 yılları arasında dünyanın sayılı
üniversitelerinden biri olan bizim 1. Boğaz Köprüsü’nü
yapıldığı üniversitedir. Bilimsel çalışmalar için 30 farklı
ülkede bulundum. 1992 yılında hem inşaat mühendisliği
hem de çevre mühendisliğinde yardımcı doçentlik
unvanını aldım. Su yapıları ve çevre teknoloji üzerine
1997’de doçent, 2003’ün sonunda da Çevre Mühendisliği
Bölümünde profesör oldum. Uzun yıllar yurtiçi ve yurtdışında
akademik kariyerimi sürdürdükten sonra 2012 yılında Bursa
Orhangazi Üniversitesi’nden gelen teklif ile Bursa’ya kurucu
Rektör olarak geldim. Ayrıca İnşaat Mühendisliği Kurucu
Bölüm Başkanıyım. Kuruculuklar hem heyecanlı, zevkli,
hem çok zordur. Bu dönemde İnşaat Mühendisliği üzerine
de profesörlük unvanını aldım. Uzmanlık alanım su yapıları,
ağırlıklı olarak atık su yapıları üzerine, Akışkanlar Mekaniği,
Hidrolik dalı gibi dallarda öğretim üyesiyim. Ve Çevre
Mühendisliği Bölümünde Arıtma Tesisleri gibi yapılarda iki
profesörlük sahibi bir öğretim üyesi ve üst idareci olarak
ülkemize, Bursa’ya, Marmara’ya, hizmet ediyoruz. Her gün
öğrenmeye açık bir bilim insanı, ülkesini, vatanını seven ve
ona katkı sağlamaya çalışan bir vatandaşım.
İLK MEZUNLARIMIZI 2017’DE VERECEĞİZ
Bursa Orhangazi Üniversitesi ve İnşaat Mühendisliği
Bölümü ne zaman kuruldu?
Bursa Orhangazi Üniversitesi Bursa’nın Yıldırım İlçesi’nde
resmi olarak 2011 yılında kamu tüzel kişiliği olarak kurulmuş
durumdadır. İlk öğrencisini de 2012 yılında aldı. Şu anda
yaklaşık bin 800 lisans, 300 lisansüstü öğrencisi mevcut.
İnşaat Mühendisliği Bölümü ilk bölümlerimizden birisi ilk
mezunlarımızı da 2017’de vereceğiz. Bölümümüzün şu an
304 öğrencisi mevcut. Üniversitemizde, ülkemizin 46 ilden,
111 liseden farklı öğrencimiz var. Dünyadan da 55 farklı
ülkeden öğrencimiz var.
Tüm bu öğrencilerimiz mezun olduğunda donanımı ve
Türkiyeyi seven, ülkemiz için gönüllü elçimiz olan, yetişmiş
insan ihracatı yapmış olacağız. Mezun olan tüm yabancı
öğrencilerimiz kendi ülkelerine döndüklerinde gönüllü
elçilerimiz olacaklar. İlk düşündükleri kendi ülkeleri ile bizim
ülkemiz arasında nasıl köprü kurulacağını düşüneceklerdir.
Bu paha biçilemez bir olaydır.
TÜRKİYE’NİN 4. BÜYÜK İLİNDE GEÇ KALMIŞ BİR
MÜHENDİSLİK DALI
İnşaat Mühendisliği Bölümü’nün üniversiteniz için
önemi nedir?
İnşaat mühendisliği bizim kadim mühendislik dediğimiz
insanlık ve medeniyet hayatı ile birlikte ihtiyaç duyulan bir
mühendislik olmuş. Şu anda bir önceki yıla baktığımızda
dünyanın çok önemli büyük sektörlerinden olan inşaat
endüstrisi (construction industry) bu sahayı kapsıyor.
2013 yılına ait Verilere baktığımızda 12,5 trilyon dolarlık
bir sektörden bahsediyoruz. İnşaat mühendisliği bölümü,
Bursa’nın nüfusu ile 4. büyük il, ihracatı ile 2. büyük il olması
nedeniyle açılması oldukça gecikmiş bölümlerimizden
birisiydi. Şu anda Üç üniversitemizde de inşaat mühendisliği
bölümü olması bu açıdan çok önemli. Zira geçtiğimiz yıl en çok
beton dökülen iller sıralamasında İstanbuldan sonra Bursa
ikinci sırada yer aldı. Bu durum inşaat mühendisliği mezunu
ihtiyacını bize gösteriyor. Vereceğimiz mezunlarımızın;
çağı anlayan, çağı okuyan, mesleki donanımlı, yabancı dil
bilen etik sahibi ve kişilikli insanlardan oluşması gerektiğini
düşünerek ona göre eğitim-öğretim vermeye çalışıyoruz.
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 33
RÖPORTAJ
veriyoruz. Bunun için farklı mesleklerde topluluklar kurduk.
Şu an 20’ye yakın topluluğumuz var. İnşaat mühendisliği
topluluğumuz da sık sık teknik geziler düzenleyerek
onlara fikir verebilecek Bursa içi Bursa dışı geziler
düzenleyerek mesleğin avantajları, sıkıntıları neler bunları
birlikte görüyoruz. Onlara, ‘kitap okumak kadar hayatı
okumakta önemli’ mesajını veriyoruz. Düzenlenen bir takım
yarışmalarla öğrencilerimizin yeni digital çağı anlaması, onu
okuması ve onda rol alacak inşaat mühendisi olması için
gayret ediyoruz. Bunun için her hafta birkaç dalda tecrübe
seminerleri düzenliyoruz. İnternet ortamında, kitapta hazır
olmayan tek şey tecrübe. Öğrencilerin tecrübeli insanlarla
bir araya gelmesini söylüyoruz ve istiyoruz. Bunun için İMO
Bursa Şubesi ile birlikte her yıl yeni öğrenciler için ‘Baret
Giyme’ töreni düzenliyoruz. Heyecan verici bir etkinlik oldu.
Her yıl birinci sınıftaki öğrencilerimize İnşaat Mühendisleri
Odası ve Genç İMO ile birlikte düzenliyoruz. Genç baretlerle
tecrübeli baretlerin buluşmasını sağlayan seminerler
yapıyoruz. Tecrübe paylaşımlarına derslerimiz kadar önem
veriyoruz.
İNŞAAT MÜHENDİSİ ÇAĞI YAKALAMALI; MESLEĞİNİ
SEVMELİ
Bursa
Orhangazi
Üniversitesi’nin
öğrencilere
sağladıklarını aktarır mısınız?
Üniversitelerin 3 ana görevi vardır. Birisi çağa uygun eğitim
öğretim yapmak, diğeri çağa uygun araştırma geliştirme
inovasyon yapmak. Üçüncüsü de problemler oluşmadan
önce çözmek için projeler geliştirmektir. Ben ilk dersten
itibaren öğrencilere ‘Mühendislerin ana amacı hesap
yapmak değil çözüm üretmektir’ diyorum. Hesap onun ara
formülüdür. Gaye problem çözmek ve çözüm üretmektir.
İnşaat mühendisliği medeniyet mühendisliğidir. İnşaat
mühendisliğinin sahası çok geniştir. Ancak bu sahadaki
inşaat mühendislerinin donanımlı olması gerekli. Dünyayı,
inşaat sektöründeki gelişmeleri bilen, mesleğini seven ve
onu geliştirmeyi seven insanlardan olması gerekli.
EĞİTİMİ DÖRT DUVAR ARASINDA YAPMIYORUZ
Genç inşaat mühendislerinin sahaya çıktıklarında
zorluk çekmemeleri için neler yapıyorsunuz?
Artık bilgi dört duvar arasında olmaktan çıktı. Bilginin
tükenme, eskime hızı da arttı. Şu an bilgi tükenme hızı
3-4 yıla düştü. Bu yüzden kaliteli eğitim sadece sınıf içinde
değil. Akademisyenler olarak bunun bilinciyle hareket
ediyoruz. Eğitim hayatın ta kendisidir. Teorik ile pratik üst
seviye bilginin sunulmasının yanında müfredat dışı fakat
müfredatla ve hayat ile ilişkili etkinlikler yapmaya çok önem
34 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
İNŞAAT MÜHENDİSİ ŞEHİRLERİ VE GÜVENLİKLİ
YAPILARI TASARLAR
Bursa’nın çarpık ve kaçak yapılaşmasına baktığımızda
öğrencilerin baretin ağırlığını anlaması gerekmektedir
diyebilir miyiz?
Şehir kurmak bir kültür gerektirir. Biz toplum olarak
önce yanlış binalar yapıp sonra onları dönüştürmek
için çaba harcıyoruz. Artık bunlardan ders çıkararak
kesinlikle gecekondulaşma, çarpık kentleşmeye müsaade
edilmemelidir. Bizim başımızı sokacak bir ev mantığından
çıkarak gerçekten insanca yaşayabileceğimiz yapılara,
ortamlara ihtiyacımız var. Türkiye’de ortalama 7 yaşında
okula başlanıyor. Ülkemizde Toplum eğitimimizin ortalaması
6,5 yıldır. Toplam 13,5 yıllık bir toplum hafızamızın olduğunu
gösteriyor. Bu gelişmiş ülkelerde 17-18 yıldır. Yani biz
toplum olarak ortaokul 2. sınıf öğrencisi gibi olaylara
bakmaya çalışıyoruz ve sıkıntılar yaşıyoruz. Bu yüzden
eğitim seviyemizin çağa uygun olarak artırılması gerçekten
de üretilen bilginin 3. nesil üniversitelerde geliştirilmesi
gerekiyor. Ürettiğimiz bilginin toplumda sağlıklı kentler
kurmada önemli olduğunu vurgulamak gerekiyor. Sadece
kent kurmak yeterli değil kentin sağlıklı, insanların mutlu
olması gerekiyor. Yeşil şehir, sağlıklı şehir demek; yeşil
donatı alanlarının muhafaza edildiği ortamların beraber
planlanması demek. Mühendisin bir diğer adı da şehir
tasarımcısıdır. İnşaat mühendisliği de bunlardan birisidir.
anlatmamız, geleceğin mühendis ve mimarlarını, yeni
meslektaşlarımızı hazırlamamız gerekiyor.
RÖPORTAJ
MÜHENDİS TOPLUMUN İHTİYAÇLARINI SEZİNLEMELİ
Konutlar hızla yükselirken inşaat endüstrisi de teknoloji
ile birlikte gelişiyor. Önümüzdeki süreçte inşaat
endüstrisinde nasıl yenilikler bekleniyor?
Çağımız dijital ve yeniliklerin sık sık geldiği bir çağ. Artık
yılda 12,5 trilyon gibi bir değere sahip olan, her yıl artan ve
dünyada çok önemli bir istihdamı sağlayan bir alandan yani
inşaat endüstrisinden (constuction industry) bahsediyoruz.
Bu alan diğer mesleklerle iç içe girmiş bir alandır. Artık
yenilikler tek bir alandan değil, entegre çalışmalardan
çıkıyor. Onun için çocuklarımızı şöyle yetiştirmeliyiz;
Biz çocukluğumuzdan bu yana yanlış bir gelenekten
geliyoruz. ‘Aman oğlum, aman kızım başımıza bir icat
çıkarma’ dendi. Biz tam tersi ‘Aman oğlum, aman kızım
icat çıkar’ demeliyiz. Mühendisin en önemli özelliklerinden
birisi de toplumun ihtiyaçlarını sezinleyerek onların daha
mutlu olacağı alanlar sağlamaktır. Biz öğrencilerimize
eskiden beton artı 4 derecede dökülür diye öğretiyorduk.
Fakat şuan eksi 25 derecede, artı 60 derecede beton
dökecek teknolojiler gelişiyor. Dünyada kendi ülkesinin
dışında en fazla inşaat sektöründe bulunan ülke yaklaşık
50 milyar dolarla Çin. Türkiye yaklaşık 36 milyar dolarla
ikinci sıraya yükselmiştir. Amerika yaklaşık 25 milyar
dolarla üçüncü sıradadır. Bu ülkemizin inşaat sektöründe
geldiği gelişmişliği göstermektedir. Yurtdışındaki bir çok
ülkede mühendislerimiz, mimarlarımız ve teknik ve sosyal
elemanlarımız çalışıyor, bunun için tüm mühendislerimizin,
mimarlarımızın, teknik ve sosyal elemanlarımızın; dünyada
çalışacak kalitede olması, dünya insanı olması, yeterlikli
kalibrede olması, dil bilmesi, mesleğine aşık olması,
mesleğindeki gelişmeleri takip etmesi ve buna katma değer
katması önemlidir.
gelişimlerini sağlayabilecekleri staj alanlarını düzenleme
konusunda önemli destek aldık. Biz üniversite olarak proje
tabanlı staj konusuna önem veriyoruz. Toplum olarak
Gibi yaşamaktan kurtulmalıyız. Çalışıyor gibi yapmak,
problemlere çözüm buluyor gibi yapmak, mühendislik,
müteahhitlik yapıyor gibi yapmak kavramlarından
kurtulmalıyız. Benim tüm öğrencilerime 4E formülü
tavsiyem vardır. Başarılı mühendis, başarılı insanlar olmak
istiyorsak,; yaptığımız işi; Emniyetli, Ekonomik, Estetik
ve Ekolojik yapacağız. Bunun içinde genç öğrencilerimizi
İMO Bursa Şubesi’nin düzenlediği ücretsiz seminer ve
eğitimlerine katılımını sağlıyoruz ve teşvik ediyoruz.
Üniversitemiz adına İMO yönetimine ve tüm İMO üyelerine
üniversitemiz adına teşekkür ediyoruz. Öğrencilerimiz
bu etkinliklere katılarak yeni sorularla bizlere geliyorlar.
Mezun olduklarında yaptıkları işi severek yapmalılar.
Üniversitemizin ve İMO Bursa Şubesi’nin etkinlikleri
geleceklerini belirleme açısından bu anlamda önemli.
SEMİNER VE KURSLAR ÖĞRENCİLERİMİZ İÇİN
ÖNEMLİ
İMO Bursa Şubesi ile ortak yapılan çalışmalardan
bahseder misiniz?
Kurucu Rektörlük ve kurucu inşaat mühendisliği bölüm
başkanlığı görevine geldiğim günden bu yana; İMO Bursa
Şubesi ile hep ikili diyalog halinde olduk. Öğrencilerimizi de
Genç İMO’ya üye olması için teşvik ediyoruz ve oluyorlar.
İMO Bursa Şubesi’nden, öğrencilerimizin mesleki
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 35
RÖPORTAJ
BİR MASA BİR KASA İLE MÜTEAHHİT OLUNMAMALI
SADECE KANUN YAPIP RAFA KALDIRMAMALIYIZ
Mesleki ve sektörel anlamda düzenlenmesi gereken
yönetmelik ve uygulamalar var mı? Bu konuda bir
akademisyen olarak neler yapılmasını önerirsiniz?
Bizim kanunlarımız büyük oranda dünya ile benzeşiyor.
Peki nerede sorun var? Uygulamada. Kentsel dönüşüm
olarak kısalttığımız Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’un uygulamasının
çok başarılı olmadığını görüyoruz. Bunun çözümü bilim
adamı olarak bakarsak problemin taraflarını bir araya
getirmek. Belediye bir tarafta, kamu bir tarafta, özel sektörmüteahhit bir tarafında, problemini çözmeye çalıştığımız
insanlarımız bir tarafta değil, birlikte aynı masada olmalıdır,
rant mantığından uzak, toplumun daha güvenli evlerde,
sitelerde nasıl yaşayabileceğini düşünüp, fedakarlıkta
bulunarak problemi çözmemiz gerekiyor. Ben daha fazla
rant elde edeyim mantığı ile gidildiğinde problemlerin
kilitlendiğini görüyoruz.
Bursa gibi 60 bine yakın konutun yıkılması, 30 binin acil
olarak yıkılması ve yerlerine güvenlikli evler ve bölge
yapılması gereken bir kentte hep birlikte oturup karar
vermeli. Sadece kanun yapıp onların rafta kalması
bir anlam ifade etmiyor. Bu kanunları sağlıklı nasıl
uygulayacağımızı tartışıp, uygulama sırasında çıkan
sorunları da ancak paydaşlar ile birlikte çözebiliriz. İnsan
ile başlayan problemler, ancak insan ile biter.
Benim öğrencilerime tavsiyem problem üreten insan tipi
değil, problem çözen insan tipi olmalarıdır.
36 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
Bir diğer çözülmesi gereken de Kamu İhale Yasası. Yasanın
sık sık değişmesi en büyük sorun. Kamu İhale Yasası son
yıllarda 162 kez değişti. Eğer Yasada sorun varsa
düzenlenmeli ama bu kadar sık değişiklik yapılması hem
kanun uygulayıcılarını, hem müteahhitleri, hem mühendis
ve mimar meslektaşlarımızı, hem belediyelerimizi, hem
de bürokrasiyi ve insanlarımızı fazla yoruyor. Kanunun
sorunlu olan bölümleri; iktidarı, muhalefeti, sivil toplum
örgütleri, mühendisller ve mimar odası, ilgili kuruluşlar,
kamu ve özel kuruluşlarıyla hep birlikte düzenlenmeli.
Bir diğer çıkmasını beklediğimiz ve önemsediğimiz
yasa ‘Müteahhitlik Hizmet Yasası’. Avrupa’nın 28 üye
ülkesindeki toplam müteahhit sayısı yaklaşık 25 bin. Fakat
80 milyonluk Türkiye’de yaklaşık 300 bin adet müteahhit
var. Bu yasa acilen çıkartılmalı çünkü müteahhitlik
dünyada ciddi bir iş. Sektördeki çürük elmalar bu çıkmasını
beklediğimiz Müteahhitlik Hizmet Yasası ile temizlenmeli.
İsteyen herkesin müteahhitlik yapamayacağı ve dünya
standarlarında uygulanabilir bir yasa oluşturulmalı. Bu
yasa ile de yurtdışından gelen yatırımcılara da kaliteli
yatırımlar sunabiliriz. Hatta dünyaya iddialı olduğumuz
inşaat sektörü ile ilgili daha büyük mühendislik, mimarlık
ve müteahhitlik hizmetleri verebiliriz ve dünyada bu konuda
birinci sıraya da yükselebiliriz. Bu potansiyel bu ülkede ve
bu ülkenin birikiminde ve ruhunda vardır. Müteahhitlik; bir
şirket kurulup, bir dilekçe belediyeye, bir dilekçe ticaret
sanayi odasına verilip, bir masa bir kasa ile kurulamaz.
Bu konu bu kadar basite indirgenemez. Hukuken ve yasa
ile; Bir dilekçe, Bir şirket, Bir masa, Bir kasa ile müteahhit
hemen olunamamalıdır. Eğer Güvenlikli yapılar yapmak
ve sağlıklı ve güvenlikli şehirler kurmak istiyor isek,
insanlar ve kurumlar olarak, işlerimizi çok ciddiye almamız
gerekmektedir. Özetle, çerçevesi belirlenmiş, dünya
müteahhitlik standartlarında güvenlikli yapılar üretebilecek
ve uygulanabilir bir yasa ile, yeterlikli olanlar müteahhit
olmalıdır ve bu müteahhitlik konusu bilimsel, teknik, hukuki
ve sosyal olarak çok ciddiye alınmalıdır.
MAKALE
YEŞİL BİNALAR VE
YÖNETMELİK
Binalar çevresel, ekonomik ve sosyal
etkileri ile sürdürülebilir gelişmenin önemli
parçalarıdır. Bu nedenle yeşil binalar olarak
nitelenen yapılar şehirlerin sürdürülebilir
olarak gelişmelerinde yardımcı öğeler
olarak tanımlanabilir.
EROL KILIKÇIER
Avukat
[email protected]
Yeşil binalar yapının arazi seçiminden
başlayarak yaşam döngüsü çerçevesinde
değerlendirildiği, bütüncül bir şekilde
sosyal ve çevresel sorumluluk anlayışıyla
tasarlandığı, iklim verilerine ve o yerel özgü
koşullara uygun, ihtiyacı kadar tüketen,
yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş,
doğal ve atık üretmeyen malzemelerin
kullanıldığı, katılımı teşvik eden ve
ekosistemlere duyarlı yapılar olarak tarif
edilebilir.
Yeşil binaların en önemli avantajları;
- Binalardan kaynaklı karbondioksit salınımı
azaltmaları,
-İnşaat aşamasında çevre tahribatını en
aza indirgemeleri,
-İşletme
masraflarının
az
olması,
yenilenebilir enerjinin kullanımını ve
geliştirilmesini sağlamaları,
-Hafriyat ile ortaya çıkan atık malzemenin
değerlendirmeye alınmasını sağlamaları,
- Yeşil çatı uygulaması ile yağmur sularının
biriktirilip kullanılması,
Yeşil binaların satın alınabilirliği hususunda
önem taşımaktadır. Bir yeşil binanın satın
alınabilirliği, yaşam döngüsü maliyetinin,
geleneksel malzemelerle inşa edilmiş
bina ile karşılaştırılabilir olması şeklinde
tanımlanmaktadır. Sürdürülebilir yapılar
alanında faaliyet yürüten kurum ve
şirketler tarafından, Yeşil binaların kuruluş
aşamasında geleneksel binalardan daha
maliyetli olabileceği, fakat binanın kullanımı
sürecinde düşük işletim giderlerinin bu
maliyeti karşıladığı bildirilmektedir.
Gelecekte
Türkiye’nin
yeşil
binalar
konusunda daha bilinçli bir duruma
gelmesi sonucunda; yeşil bina yapımının
sağlayacağı yararları gözeten geliştiriciler
ve yatırım yapacakları mülkün uzun
vadede sahip olacağı giderler ve değerinin
ne olacağını sorgulayan yatırımcıların
çoğalacağı düşünülmektedir. Bu durum
gerçekleştiği takdirde yalnızca sertifika
almak amaçlı değil, yeşil binaların kattığı
faydalar konusunda daha bilinçli bir topluluk
oluşacağı düşünülmektedir.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde
de bu kavram son yıllarda ilgi görmeye
başlamış ve yeşil binaların yapımı konusu
önem kazanmış; yerel sertifika programları
oluşturulması
için
çeşitli
çalışmalar
yapılmaya başlamıştır.
- Doğal ışıktan yararlanılması, enerji
tasarrufu sağlamaları, izolasyon sistemleri
ile ısıtma soğutma maliyetlerini azaltmaları,
- Binanın değerini arttırmaları,
- Kullanıcılara daha sağlıklı ve verimli bir
ortam sunmaları, kentsel yaşam alanlarına
değer katmalarıdır.
Yeşil bina kavramı tüm dünyada ve
Avrupa’da son yıllarda gelişmeye başlamış,
bu doğrultuda yeni kurumlar kurulmuş, yeni
sertifika programları oluşturulmuş ve yeşil
bina kavramı tüm ülkelerde yayılmaya ve
ilgi görmeye başlamıştır. Yeşil binaların en
önemli özellikleri, çevre ve hava kirliliğinde
büyük oranda etkiye sahip olan binaların
sürdürülebilir
olmalarını
sağlayarak
gelecekte daha sağlıklı bir çevre elde
edilmesine katkı sağlamalarıdır.
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 37
MAKALE
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2013-2014 yıllarında
sektörle yaptığı çalıştaylar ve toplantılar sonucunda
ülkemize özgü uluslararası alanda marka değeri olacak
sürdürülebilir yeşil bina sertifika sistemlerinin geliştirilmesi
gerekliliği vurgulanmış olup, son dönemde bu konuda
atılmış olan en önemli adım ise Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’nca yayımlanan 08.12.2014 tarihli 29199 sayılı
SÜRDÜRÜLEBİLİR YEŞİL BİNALAR İLE
SÜRDÜRÜLEBİLİR YERLEŞMELERİN
BELGELENDİRİLMESİNE DAİR YÖNETMELİK’tir.
Yayımlanan yönetmelikle beraber ülkemize özgü marka
değeri olan yeşil bina ve yerleşmelerin olması ve inşaat
sektörünün de yenilenebilir enerjiye dayanan, enerji verimli
çevre dostu, yerel malzemeler ile üretilmiş sürdürülebilir
yeşil binaların ve yerleşim alanlarının artırılması ve
yaygınlaştırılması hedeflenmiştir.
Yönetmeliğin amacı, binanın doğal kaynakları ve enerjiyi
verimli kullanarak çevresel etkilerini azaltmak için
sürdürülebilir yeşil binalar ile sürdürülebilir yerleşmelerin
değerlendirme ve belgelendirme sistemlerinin oluşturulması,
belgelendirme süreçlerinde rol alacakların görev, nitelik ve
sorumluluklarının belirlenmesine ilişkin usul ve esasları
düzenlemektir.
Yönetmeliğin genel esaslarına göre;
-Kurulacak olan bağımsız daimi komite ile bu alanda
faaliyet göstermek isteyen tüm belgelendirme sistemleri ve
uzmanlarının temel kriterleri belirlenmiştir. Belgelendirme
kuruluşu olmak isteyen kurum/kuruluşların özellikleri
belirlenmiş, ülkemizdeki tüm sürdürülebilir yeşil bina
ve yerleşmelerin bilgileri, uzmanların ve belgelendirme
kuruluşlarının bilgileri oluşturulacak Ulusal Yeşil Bina Bilgi
Sistemi (UYBBS) nde kayıt altına alınarak farkındalık
yaratılmıştır.
-Daimi komite tarafından binalar ile yerleşmelerin
belgelendirilmesine ilişkin performans kriterleri ve bunların
ağırlık yüzdeleri tayin edilir. Plan, fen, sağlık ve çevre
38 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
şartları ile ilgili kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerinde ve
zorunlu standartlarda getirilen asgari kriterler, performans
kriterlerine ve ağırlık yüzdelerine dâhil edilmez.
-Bina sahibi veya yerleşmelerin temsilcileri, ilgili
belgelendirme kuruluşunun değerlendirme kılavuzuna
uygun olarak, proje müelliflerine veya sürdürülebilirlik
uzmanlarına hazırlattığı belgelerle birlikte sürdürülebilir
yeşil bina belge başvurusunu, Bakanlıkça yetkilendirilen
belgelendirme kuruluşuna yapar. Belgelendirme kuruluşu,
değerlendirme uzmanlarının düzenleyeceği değerlendirme
raporu sonucuna göre, sürdürülebilir yeşil bina veya
sürdürülebilir yerleşmeler belgesini düzenler veya
başvuruyu geri çevirir.
-Belgelendirme kuruluşları tarafından değerlendirilen ve
belgelendirilmeye hak kazanan binaların veya yerleşmelerin,
daimi komite tarafından belirlenen ulusal yeşil bina veya
sürdürülebilir yerleşmeler logosunu kullanmasına izin verilir.
-Sürdürülebilir yeşil bina ile sürdürülebilir yerleşmeler
belgesi almak isteğe bağlıdır.
-Bu Yönetmelik kapsamında belgelendirme kuruluşları
tarafından bakanlığa iletilecek bilgilerle ilgili işlemler,
bakanlık tarafından kurulan ve çevrimiçi olarak işletilen
Ulusal Yeşil Bina Bilgi Sisteminde (UYBBS) gerçekleştirilir
ve yayınlanır.
-Sürdürülebilir yeşil bina ile sürdürülebilir yerleşmelerin
değerlendirme ve belgelendirme sistemlerine ilişkin iş ve
işlemler bakanlığın izin ve denetimine tabidir.
Bu yönetmelikle birlikte ülkemize özgü marka değeri
olan çevre dostu binaların yaygınlaşması hedeflerinin
sağlanabilmesi için ilk adım atılmış oldu. Ayrıca binalarımızın
uluslararası yeşil bina sertifika sistemlerine bağımlılığı son
bulmuş olup milli, ülkemize ait sürdürülebilir yeşil bina
sertifika sistemlerinden belgelerini alabileceklerdir.
GEZİ
KUZEY’İN VENEDİK’İ STOCKHOLM
SELİN SAYACA TOPGÜL
İnşaat Mühendisi
İ
sveç’in ve kendi tabirleriyle İskandinavya’nın başkenti Stockholm
Malaren Gölü’nün Baltık Denizi ile birleştiği bölgede, köprülerle
birbirine bağlanan on dört ada üzerine kurulmuştur.
Kuzeyin Venedik’i -Stockholm’ün bu klişenin fersah fersah uzağında
bir şehir olduğu vurgusunu yapmadan geçmeyelim- Stockholm’de
şehrin alanının üçte biri su yollarıyla kaplı, bir diğer üçte birlik kısmı
ise parklar ve yeşil alanlarla örülüdür. Bu yeşil alanlar ve kentte ağır
sanayinin bulunmayışıyla Stockholm, Avrupa başkentleri arasında
en temiz havaya sahip şehirlerden biridir.
Stockholm’ ün en turistik bölümü tabi ki neredeyse tüm Avrupa
şehirlerinde olduğu gibi Eski Şehir. Stockholm’de Eski Şehir
Gamla Stan olarak anılıyor. Burası tahmin edildiği üzere şehrin
ilk kurulduğu yer olup, tarihi dokusunu aradan yüzyıllar geçmiş
olmasına rağmen korumaya devam ediyor. Parlemento Binası
(Riksdag) Gamla Stan’ ın girişinde yer alıyor. İsveç Kraliyet Sarayı
(Kungliga Slottet) de bu bölgede. Kungliga Slottet şehrin fazla içinde
kaldığından Kraliyet’in asıl sarayı Stockholm’ün batısında yer alan
Drottningholm olmuş durumda. Vakit bulunursa Stadhusbron’dan
kalkan feribotlarla Drottningholm’e gidilmesi tavsiye olunur.
Böylelikle şehir merkezinden ve dolayısıyla turistik bölümlerden
biraz uzaklaşıp zengin Stockholmlüler nasıl yerlerde yaşıyormuş
fikir sahibi olunabilir.
Şehrin simge binalarından bir diğeri, belki de en önemlisi,
inşaatında yaklaşık 8 milyon tane kırmızı tuğla kullanılmış Belediye
Binası (Stadshuset) Stockholm’ün son yüzyıldaki en önemli mimari
projesi olarak anılıyor. Stockholm Belediye Binası’nın 106 metre
yüksekliğindeki kulesinden şehre tepeden bir bakış atmak mümkün.
Dünyaca ünlü Nobel Ödülü Töreni de her yıl bu binadaki Mavi
Salon’da yapılıyor. Nobel Ödülleri’ne özel ilgisi olanlar için Gamla
Stan’da Nobel Müzesi olduğunu da söylemeden geçmeyelim.
Zaten Stockholm’de aklınıza gelebilecek her şeyin müzesi
olduğunu söylesek abartmış olmayız. Şehirde 70’in üzerinde müze
bulunuyor.
Stockholm’ün en çok ziyaret edilen müzesi Vasa Museet
Slussen’den tekneyle ulaşabileceğiniz Djurgarden adasında.
Djurgarden’a Östermalm üzerinden tramvayla da ulaşılabiliyor
ancak ben tercihinizi ilk seçenekten yana kullanın derim. Böylece
Djurgarden gezinize sizi görür görmez dünyanın en güzel yerine
konumlanmış lunapark olduğuna hemen ikna edecek Gröna
Lund’ün selamıyla başlayabilirsiniz.
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 39
GEZİ
EŞSİZ MÜZELER
hayvanlar sergileniyor. Stockholm’de bir
öğle yemeğini buraya denk getirip parkın
tadını doyasıya çıkarabilirsiniz. Panoramik
Stockholm manzarası da bonusunuz olur.
Manzara demişken şehrin kuzeyindeki
etkinlik merkezi Ericson Globe’un tepesine
de skywiev adı verilen teleferik, asansör
karışımı aletle çıkılarak muhteşem
Stockholm’ü bir başka açıdan yine kuş
bakışı görebileceğiniz bilgisini vermiş
olalım.
İsveç’in dünyaya ithal ettiği en önemli
ürünlerden biri olani Abba için de adada
bir müze bulumakta, Abba Müzesi.
Djurgarden’da esas bulunma amacımız
olan Vasa Müzesi’ne dönersek müzede
1600’lerde yapılmış ve ilk seferinde
limandan ayrıldıktan hemen sonra Baltık
sularına gömülen görkemli savaş gemisi
Vasa sergileniyor. Gemi çok parlak bir
geçmişe sahip olmasa da müzenin her
bir santimetre karesinde İsveçlilerin
müzeciliğe hakimiyeti kendine hayran
bırakıyor. 150 mürettebatın 33 ‘ü ile
birlikte suların derinliklerine gömülmüş
geminin yeniden yeryüzüne 333 yıl sonra
yani 1900’ lü yıllarda çıkarılıp ve %95
orjinal parçalarıyla ve mürettebatıyla
sergilendiğini söylersek ilginizi çekecektir
eminim.
Vasa Müzesi’nden zamanın kontrolünü
kaybedip çıktığınızda hala müze gezmeye
ayırdığınız vaktiniz ve hevesiniz kaldıysa
Nordiska Museet’i ziyaret edebilirsiniz.
Nordiska Museet muhteşem mimarisiyle
kendini hemen gösterecektir.
Djurgarden’da gezilmesini önereceğim
bir diğer yer bir açık hava müzesi,
şehir parkı olan Skansen. Skansen 19.
yüzyıl sonunda kurulmuş ve tüm İsveç
üzerindeki yaşamı anlatmaya çalışan bir
park. Çeşitli yerlerden getirilerek burada
yeniden inşa edilmiş dağ ve köy evleri,
kiliseler, dükkanlar, el aletleri, ilaçlar ve
tıbbi malzemeler vb. şeyler sergileniyor.
Hatta parkın içerisindeki hayvanat
bahçesinde de İsveçli ve İskandinav
40 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
Stockholm’de görmeden dönmemeniz
gereken bir diğer yer de Fotografiska.
Burası aslında bir fotoğraf müzesi olsa
da, esas olayı müzeden ziyada devasa
pencerelerinin
önündeki
manzaraya
dönük sıra sıra koltukları olan cafesi,
ne yiyip içtiğiniz önemi olmaksınızın
muhteşem manzara sizi sarhoş edecek.
Tavsiyemiz buraya öyle bir saatte demir
atmanız ki muhteşem panoramayı gündüz
de gece de görebilmeniz.
Türkiye’de
İkea’lardaki
sıradan
versiyonunun bile insanları müptelası
ettiği meşhur İsveç köfteyi yemeden tabi
ki de Stockholm’den ayrılmayacağız.
İsveçlilerin
tabiriyle
Köttbullar
pek
çoklarına göre en iyisi olduğu idda edilen
Pelikan’da deneyebilirsiniz. Türkiye’dekine
kıyasla çok daha büyük ebatlı köfteler,
patates püresi, lingonberry ve turşu ile
servis ediliyor. Yemeğin lezzeti o esnada
‘bizim bugüne kadar yediklerimiz köfte
değilmiş’ dedirtse de sırf Stockholm
günlerini anmak için bile dönüşte İkea’da
versiyonlarına devam edebilirsiniz.
Aslında köfte yemeye gerek kalmaksızın
da şehir sık sık aklınıza gelecek, çünkü
Stockholm insanı büyüleyip, o meşhur
‘Stockholm Sendromu’nun anlamını sizin
için ilk görüşte değiştirecek ve hayat boyu
kendine esir edecek…
ETKİNLİK
BOWLİNG TURNUVASINDA
DOSTLUK KAZANDI
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi
Gençlik Komisyonu, 13. Geleneksel İMO
Bursa Bowling Turnuvası’nın 13.’sünü Atış
Yapı sponsorluğunda Carrefour Magic World
Cosmic Bowling Salonu’nda gerçekleştirdi.
Turnuva öncesi İMO Bursa Şubesi Başkanı Basri
Akyıldız, turnuvaya katkılarından dolayı Atış Yapı
Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Atış’a plaket
takdim etti. Plaket töreninin ardından toplam
29 takım, eğlenceli bir yarışa girişti. Zevkli ve
heyecanlı müsabakalara sahne olan turnuvada 3.
kazanan Furkan Karatepe ve ekibine ödüllerini ve
kupalarını İMO Bursa Şubesi eski yöneticilerinden
Mehmet Erdoğan verdi. Turnuvada 2.’liğe uzanan
Çetin Demir ve ekibine sürpriz hediyelerini ve
kupalarını İMO Bursa Şubesi eski yöneticilerinden
Mehmet Albayrak verdi.
ŞAMPİYON EFSANELER…
Kıyasıya bir rekabete sahne olan turnuvada
şampiyonluğa Efsaneler Takımı elde etti. Efsaneler
Takımı, ödüllerini ve kupalarını İMO Bursa
Şubesi Başkanı Basri Akyıldız’ın elinden aldı. 13.
Geleneksel İMO Bursa Bowling Turnuvası’nda
en skorer kadın yarışmacı Sibel Tetik ve erkek
yarışmacı Çetin Demir’e ise ödüllerini Atış Yapı
Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Atış takdim etti.
Gece geç saatlere kadar süren ve dostluğun
kazandığı turnuva sonunda yarışmacılar hatıra
fotoğrafında bir araya geldi.
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 41
ETKİNLİK
KORODAN, İMO BURSA’YA TEŞEKKÜR
Bursa Akademik Odalar Türk Sanat Müziği Topluluğu,
izleyenlerin kulaklarını silen muhteşem bir konser
verdi.
Bursa’daki akademik odaların bir araya geldiği Bursa
Akademik Odalar Türk Sanat Müziği Topluluğu, ‘2016
Kış Konseri’, büyük ilgi gördü. Konsere, Nilüfer Belediye
Başkan Vekili Nilgün Berk, İMO Bursa Şube Başkanı Basri
Akyıldız, Peyzaj Mimarları Odası Bursa Şube Başkanı
Necla Yörüklü, gazeteci Huriye Gül Kolaylı ve çok sayıda
akademik oda üyesi katıldı. Türk sanat müziğinin birbirinden
değerli eserlerinin seslendiren koro, konseri izleyenlere
keyifli anlar yaşattı.
Muhteşem konserin ardından koronun çalışmasına destek
olan Nilüfer Belediyesi, akademik odalara ve kurumlara
plaketleri takdim edildi. Plaketini Koro Şefi İnşaat Mühendisi
Suat Ayan’ın elinden alan İnşaat Mühendisleri Odası Bursa
Şube Başkanı Basri Akyıldız, koronun akademik odaları bir
araya getirdiğini belirterek teşekkür etti. Akyıldız, birbirinden
güzel eserleri dinleme fırsatı bulduklarını belirterek, “Bu
soğuk gecede şarkılarla içimizi ısıttınız” dedi.
Koro Şefi Ayan da, uzun süredir koroya destek olan İMO
Bursa Şubesi’ne ayrı teşekkür ederek, koroda yer alan
herkesin konser için büyük emek verdiğini ve kendisini
onurlandırdığını söyledi.
Koro, çalışmalarında kendilerine yardımcı olan İMO Bursa
Şube çalışanı Mehmet Demirel’e de teşekkür plaketi sundu.
42 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
ETKİNLİK
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ, DAYANIŞMA GECESİ’NDE BULUŞTU
İMO Bursa Şubesi üyeleri, Geleneksel Dayanışma Gecesi’nde bir araya geldi.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da meslekte 25’inci ve 40’ıncı
yıllarını dolduran üyelerin plaketle ödüllendirildiği
geceye, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili
Atilla Ödünç, Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı
Edebali, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey,
CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın, CHP Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, İMO Bursa
Şubesi 6’ncı dönem Başkanı Cevdet Yüce, üyeler ve
çok sayıda davetli katıldı.
Ayrıca gecede İMO Bursa Şubesi üyesi olan Yıldırım
Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali’de meslekte
25 yılı doldurduğu için plaketle ödüllendirildi.
İMO BURSA ŞUBE’DEN SEMİH PALA’YA VEFA…
Gecede konuşan İMO Bursa Şubesi Yönetim
Kurulu Başkanı Basri Akyıldız, “Her yıl olduğu gibi
bu yılda meslekte 40’ıncı ve 25’inci yılını dolduran
meslektaşlarımıza plaket ve belgelerini takdim ettik.
Fakat bu yıl içimiz biraz buruk. Geçtiğimiz aylarda
elim bir trafik kazası ile kaybettiğimiz; meslektaşımız,
abimiz Semih Pala, bugün aramızda olsaydı
meslekteki 40’ıncı yılını dolduran üyelerimiz ile
birlikte plaketini alacaktı. Uzun yıllar odamızda birçok
komisyonda görev alan, birçok kez de Genel Kurul
delegesi olarak şubemizi Ankara’da temsil eden ve
bizlerden desteğini esirgemeyen Semih Pala’yı ve
yaşamını kaybeden tüm meslektaşlarımızı bu gece
tekrar saygıyla anıyoruz” şeklinde konuştu.
‘ÜYE SAYIMIZ HIZLA ARTIYOR’
İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu olarak,
Bursa’nın
menfaatleri
doğrultusunda
hizmet
etmeye çalıştıklarını dile getiren Akyıldız, “İMO
Bursa ailesi üniversitelerden yeni mezun olan
genç meslektaşlarımızın artmasıyla genişliyor.
2013 yılında 2 bin 557 olan üye sayısı 2015 yılı
Aralık ayı itibariyle 3 bin 640’a ulaştı. Bursa’daki
üniversitemizde inşaat mühendisliği bölümlerinin
açılması ve yeni mezunlarını vermeye başlamasıyla
bu sayı hızla artacaktır” ifadelerini kullandı.
Başkan Akyıldız, konuşmasında mesleki denetimlerin
sürdürülmesi gerektiğinin de altını çizdi.
İnşaat mühendislerinin gönüllerince eğlendiği gece,
61’inci yıl pastasının kesilmesinin ardından canlı
müzik eşliğinde devam etti.
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 43
ETKİNLİK
İMO Bursa Şube Başkanı Basri
Akyıldız ve eşi Elif Akyıldız
İsa ve Zeynep Serintürk
Hande ve Erol Kılıkçıer
Atilla ve Separ Ödünç
Tuğçe-Semra-İlhan ve İrem İleritürk
CHP Bursa Milletvekili Nurhayat
Altaca Kayışoğlu ve
eşi Gazeteci Yusuf Kayışoğlu
Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa
Bozbey-CHP Bursa Milletvekili
Erkan Aydın
Yıldırım Belediye Başkanı İsmail
Hakkı Edebali - Ebubekir Aslan
Köşe Yazarı Murat Kuter ve eşi
Füsun Kuter
44 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
Bahar Kaymaz
Gaye ve Emre Göncü
İbramim-Emel-Selen ve Mete Oral
Ayşegül Seyran
Adnan ve Ayşe Erdem
Ece Çubukçu
Aysel ve Necdet Külahçı
BURSA’DAN
BURSA’NIN BEYAZ GELİNLİĞİ
‘ULUDAĞ’
A
ntik çağın ilk tarihçilerinden Herodot’un (MÖ 490420) yazdığı Herodot Tarihi isimli kitabında Uludağ,
“Olympos” olarak geçer. Herodot’tan 400 yıl sonra Amasya
doğumlu coğrafyacı Strabon (MÖ 64-MS 21) yazdığı 17
kitaptan oluşan Coğrafya isimli kitabında Uludağ, Olympos
ve Mysia Olympos’u olarak geçer. Strabon; “Mysia” isminin
aslının Lydia’lılarda gürgen ağacı anlamına gelmekte
olduğunu belirtir. Roma İmparatorluğu’nda resmi din
Hristiyanlık olduktan sonra Uludağ’da 3. yüzyıldan sonra
keşişlerin yaşadığı ilk manastırlar kurulmaya başlar ve
manastırlar 8. yüzyılda sayıca en üst seviyeye çıkar. Orhan
Gazi Bursa’yı uzun bir kuşatmadan sonra teslim almış ve
dağdaki keşişlerin yaşadığı manastırların bir kısmı terk
edilirken, bazılarının yerlerine Doğlu Baba, Geyikli Baba,
Abdal Murat gibi Müslüman dervişlerin inziva yerleri olur.
Bursa’nın fethinden sonra dağa “Keşiş Dağı” ismini verilir.
“Olympos Mysios” veya “Keşiş dağı”, 1925 yılında Bursa
Vilayeti Coğrafya Cemiyeti’nin girişimleri ve Osman Şevki
Bey’in önerisi ile “Uludağ” adını alır.
Uludağ, 2.543 metre yüksekliği ile Marmara Bölgesinin en
yüksek dağı. En yüksek noktası göller bölgesinde yer alan
2.543 metre olan Uludağtepe olan Uludağ, Sarıalan, Kirazlı,
Kadı, Sobra yaylalarındaki eşsiz doğası ile göz dolduruyor.
Uludağ’ın kuzeyindeki Aynalıgöl, Karagöl ve Kilimligöl
dağcıların özellikle yaz aylarında kamp kurmak için seçtiği
bir bölge. Uludağ, kendisine özgü endemik bitkilerle de
araştırmacıların ve fotoğrafçıların ilgisini çekiyor. Kısacası,
tarihi, yeşili, mavisi ve beyazı ile kışın Bursa’nın beyaz
gelinliği, yazında oksijen deposu olan Uludağ, hafta sonu
tatil için şehir dışına kaçmak isteyen biz Bursalıları bekliyor.
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 45
TEKNOLOJİ
TWITTER’DA CANLI YAYIN
BAŞLIYOR
T
witter, canlı yayın yapabileceğiniz
tweet’lere çok yakında imkan
verecek. Twitter’ın bir süre önce satın
aldığı ve dünya genelinde popularitesi
hızla artan Periscope uygulaması ile
kullanıcılar canlı yayın yapabiliyor
ve dünyayla paylaşabiliyor. Bunun
gücünden
faydalanan
Twitter
ise
kullanıcıların
Periscope’un
uygulaması veya internet sitesi
üzerinden
canlı
yayın
izleme
olanağı dışında Twitter üzerinden de
yayınların takibini mümkün kılmaya
hazırlanıyor. Çok yakında hayata
geçirilecek yeni özellik sayesinde
tweet’lerde fotoğraf ve video paylaşır
gibi canlı yayın paylaşılabilecek ve
herhangi bir yere tıklamadan tweet
üzerinden yayın izlenebilecek.
22 MİLYON BASAMAKLI
ASAL SAYI BULUNDU
C
entral Missouri Üniversitesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Curtis
Cooper
liderliğinde
yapılan çalışmada, 2 rakamının
kendisiyle 74 milyon 207 bin
281 kere çarpılıp 1 eksiltildiği,
böylece en büyük asal sayının
keşfedildiği bildirildi.
En büyük Mersenne asallarının
bulunması için örgütlenen
“Great
Internet
Mersenne
Prime Search” (GIMPS) projesi
kapsamında hesaplanan asal
sayının, 2013 yılında keşfedilen
17 milyon basamaklı sayıdan 5
milyon basamak uzun olduğu
kaydedildi.
BU SİTEYE DİKKAT!
S
on günlerde ortaya çıkan ve
özellikle sosyal ağlarda paylaşılan
bir site hem bilgisayarlardaki hem
de mobil cihazlardaki internet
tarayıcısının
çökmesine
neden
oluyor.
‘crashsafari.com’
adlı
domain
adresinde kurulu olan site kullanıcıları
tehdit ediyor. Adından da anlaşılacağı
üzere bu site özellikle Safari internet
tarayıcısı için geliştirilmiş. Ancak
diğer tüm tarayıcılar da bu siteden
etkileniyor. Tehdit altındaki en önemli
kullanıcılar ise iOS ve Mac sahipleri.
Siteye girildiğinde tarayıcıda sonsuz
bir dizi oluşmaya başlıyor ve işlem
sonunda kullanılamaz hale geliyor.
MERMER TOZU VE KÜLDEN SUDA BATMAYAN ‘BETON’ ÜRETİLDİ
A
fyon Kocatepe Üniversitesinden (AKÜ) bilim insanları, mermer tozu ve
kömür külünden, inşaat sektöründe blok beton olarak kullanılabilecek,
ısıya ve suya dayanıklı malzeme üretti.
AKÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü Yapı Ana Bilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. İsmail Demir başkanlığındaki 5 kişilik ekip, Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırmalar Kurumu (TÜBİTAK) tarafından sağlanan destekle
yürüttüğü projeyle ürettiği malzemenin patentini almak ve seri üretimine
geçmek için çalışma başlattı.
Projeyle mermer tozu ve kül kullanarak çevreci bir ürün ortaya çıkarılması
amaçlanıyor. Mermer tozu ve kül, çeşitli kimyasal maddelerle karıştırılırken
içine organik esaslı köpük ajanı katılıyor. Köpük ajanı beton blokun içinde
kapalı hava odacıkları oluşturuyor. Odacıkların kapalı olması su geçirgenliği
sağlıyor. Suyun kütlesinden hafif olduğu için batmadan su üstünde
kalabiliyor. Diğer betonlar gibi içine su almadığı için yağmurdan sonra
ağırlığı artmıyor. Islanan betonun soğuk havada donması ve çatlaması
gibi sorunlar bu malzemede yaşanmıyor. Ürünü inşaatlarda duvar bloku
olarak kullanılmak üzere tasarlandı. Suda batmaması ve dayanıklılığı
sayesinde küçük deniz araçlarının yapımında da kullanılabilecek. Ürün,
300 ile 600 kilogram/metreküp birim ağırlığa sahip. Ürünün mukavemeti
TSE standartlarının üzerinde.
46 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
BİLİNEN EN BÜYÜK GÜNEŞ
SİSTEMİNİ KEŞFEDİLDİ
A
vustralya Ulusal Üniversitesinden
bir grup bilim adamının yürüttüğü
araştırmada, uzun süredir yalnız
olarak tanımlanan dev gaz gezegenin
aslında bir yıldıza sahip olduğu
ortaya çıktı. Bu yıldızın, “2MASS
J2126-8140” isimli gezegene 1 trilyon
kilometre uzakta olduğu görüldü.
Yıldızın, gezegenin ekseninde bir
tam turu tamamlamasının neredeyse
bir milyon dünya yılını aldığı bildirildi.
Araştırmada, 2MASS J2126-8140
adlı gezegenin de Jüpiter’den 10-12
kat büyük olduğu belirtildi. Gezegenin
yıldızına uzaklığının da dünyanın
Güneş’e uzaklığından 6 bin 900 kat
fazla olduğu belirlendi.
SAĞLIK
TÜRKİYE HEPATİT A AŞISI
ÜRETECEK
SOSYAL MEDYA UYKU
BOZUKLUĞUNA SEBEP OLUYOR
S
osyal medyanın fazla kullanılması
uygu bozukluğuna yol açabiliyor.
Tespit, Amerika Birleşik Devletleri’nin
Pittsburgh
Üniversitesi’ndeki
araştırmaya dayanıyor.
İnternet
bağımlılığı üzerine çalışan ABD’li
araştırmacılar, gençlere sosyal medyada
ne kadar zaman geçirdiklerini sordu.
Araştırmaya
katılan
19-32
yaş
aralığındaki gençlerin günde ortalama
61 dakika internette olduğu ve sosyal
medya hesaplarını haftada ortalama 30
kez ziyaret ettikleri ortaya çıktı. Sosyal
medya hesabını sık sık kontrol eden
gençlerde uyku bozukluğu görülme riski
araştırmaya göre 3 kat daha fazla.
İnternetteki bir tartışma kullanıcıların
duygusal olarak uyarılmasına neden
olurken, ekranlardan yayılan ışıklar da
fizyolojik olarak etkiliyor.
ANTİBAKTERİYEL AĞ,
HASTANELERDE KULLANILACAK
S
ağlık Bakanlığı, hepatit
A aşısında alım garantisi
vererek üretim için harekete
geçti. Bakanlık, Türkiye’de
fabrika kurarak yerli bir firmayla
işbirliği içinde üretim yapacak
şirkete 7 yıl alım garantisi
verecek. Bakanlık, ilaç ve tıbbi
cihazda yerel üreticinin yolunun
açılması, teşvik sağlanması,
teknik
yöntemlerle
finans
garantileri ve uzun dönem alım
teminatı verilmesi sağlayacak.
Üretimin
yerli
işletmelerle
yapılamaması
durumunda
yabancı
ürünün
mutlaka
Türkiye’de, yerli bir şirketle
işbirliği yapılarak üretilmesinin
teşvik edilmesi için çalışılacak.
A
kdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi
Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.
Doç. Dr. Murat Akarsu tarafından balık
ağlarında oluşan yosunların önlenmesi
amacıyla
geliştirilen
antibakteriyel
boya, hastanelerdeki mikroorganizma,
mantar ve virüs oluşumunun önlenmesi
amacıyla da kullanılacak.
Balık ağları için geliştirilen antibakteriyel
boya yıllarca su altında kalan ağlarda
oluşan yosun başta olmak üzere çevre
kirliliğine yol açacak diğer atıkların
oluşmasını da engelliyor. Boyanın
çevreye zarar verici etkisi yok ve güneş
ışığıyla kendi kendini temizleye biliyor.
İncelemelerde boyanın birçok bakteri
çeşidini yok ettiğini tespit edildi. Kapalı
ortamda floresan ışığıyla da aktif hale
gelen boya bakterileri yok ediyor.
ABD VE AVRUPA’DA ZİKA VİRÜSÜ ALARMI!
KIŞ ÇAYLARINI DÜZENLİ TÜKETİN
A
K
nne Schuchat, ABD’ye bağlı özerk bölge statüsündeki Porto
Riko’da 19 ve Karayipler’deki Virjin Adaları’nda da bir kişide Zika
virüsü tespit edildiğini duyurdu.
Yeni doğan bebeklerde beyin hasarına neden olan Zika virüsü
Amerika kıtasında ve Avrupa’da görüldü. Zika virüsünden en fazla
etkilenen ülke ise Brezilya. Brezilya zika virüsünü yayan sivrisinekle
mücadele için 220 bin askeri görevlendireceğini açıkladı. Askerler ev
ev ilaçlama yaparak, söz konusu sivrisineği yok etmeyi hedefliyor.
İlk olarak Güney Amerika’da görülen Zika virüsü vakalarına birçok
Avrupa ülkelerinde de rastlanmaya başladı. Latin Amerika’yı ziyaret
eden Avrupa ülkeleri vatandaşlarının virüsü ülkelerine taşıdıkları
belirtiliyor.
ış çayları düzenli tüketildiğinde,
grip ve nezle başta olmak üzere,
üst solunum yolları enfeksiyonları ile
akciğer rahatsızlıklarından korunmada
ciddi fayda sağlıyor. Farklı bitki ve
baharatların karışımı ile elde edilen kış
çaylarına ilgi soğuk havalarda artıyor.
Kış çaylarının, grip ve nezle başta olmak
üzere mevsimsel rahatsızlıklara karşı
vücut direncini arttırıyor. Antioksidan
madde içeriği yüksek bitkisel çayları
tüketenlerin vücutları, kış hastalıklarına
karşı daha fazla direnç kazanıyor.
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 47
BASINDA İMO
48 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 65
BASINDA İMO
SAYI 65 İMO BURSA BÜLTEN 49

Benzer belgeler