eşlerin farklı değişkenlere göre sosyal destek algısı

Transkript

eşlerin farklı değişkenlere göre sosyal destek algısı
EŞLERİN FARKLI DEĞİŞKENLERE GÖRE SOSYAL
DESTEK ALGISI
Yrd.Doç.Dr.Seval Güven*
Doç.Dr.Arzu Şener*
Arş.Gör.Betül Yıldırım**
Özet
Bireyler çevrelerinde güvenebilecekleri, kendileriyle ilgilenen, değer veren ve onları
seven kişilerin varlığını hissettiklerinde bir sosyal destek sistemi içinde bulundukları kabul
edilir. Aile üyeleri yaşam boyu birey için en önemli kişisel destek kaynaklarıdır. Aile
içerisindeki ilişkiler daha da özelleştirildiğinde bir başka deyişle sadece evlilik ilişkisi
incelendiğinde eşler çoğunlukla destek sağlayan kişiler olarak diğer sosyal destek kaynaklarına
oranla ayrı bir önem kazanmaktadır. Eşlerin birbirlerinden algıladıkları destek düzeyini
belirlemek amacıyla yapılan bu çalışmada çocuk sayısı, evlilik süresi, evlenme şekli, cinsiyet,
gelir durumu ile algılanan destek arasında önemli ilişki olduğu bulunmuştur.
Anahtar kelimeler: evlilik, eş, sosyal destek
Abstract
It is accepted that when the individuals have the belief in the existence of those around them
trustworthy, who show their tindness and interests towards them, they are found in a social
support system. Family members are lifelong resources of personal support for an individual. If
interfamily relations should be minimized in contex, in other words, marriage relations be
deeply analyzed, spouses, as frequent supporters, are of higher importance than in comparison
with the other resources of social support resources. Within this study aimed to determine the
level of support which spouses perceive from one another, enlightened, therefore found out is
the fact that there is a vital relation between the perceived support level and the number of
children, type and duration of marriage, gender, income level.
Key words: marriage, social support
____________________________________________________________________________
*H.Ü.İ.İ.B.F.Aile ve Tüketici Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi
**H.Ü.İ.İ.B.F.Aile ve Tüketici Bilimleri Bölümü Araştırma Görevlisi
GİRİŞ
Son yıllarda psikiyatri, psikoloji, psikolojik danışma, aile ve tüketici bilimleri
gibi alanlarda sosyal destek kavramına karşı ilgi artmıştır. Bunun nedeni, sosyal
desteğin bireylerin ruh sağlığı (Thoits, 1995; Uchino ve Garvey, 1997), beden sağlığı
(Tennant, 1999) ve başarısı (Yıldırım, 1998, 2000; Yıldırım ve Ergene, 2003) ile
ilişkili bulunması; bireyin yaşadığı olumsuz yaşam olaylarına ve strese karşı sosyal
desteğin tampon etkisinin (Leavy, 1983; Cohen ve Wills, 1985; Barrera, 1986; Kulik
ve Mahler, 1993) olmasıdır.
Sosyal destek bireye öğüt ve bilgi verme, duygusal destek, maddi yardım,
takdir, bireyin sorunlarla başa çıkmasına yardım etme, bireye model olma biçiminde
olabilir (Yıldırım, 2004). Sosyal destek türleri beş grupta toplanabilir.
1- Duygusal destek (Emotional support): İlgi, sevgi, güven duygularının
iletilmesine,
2- Takdir desteği (Esteem support): Kişinin sorunları ve kusurlarıyla birlikte
olduğu gibi kabul edildiği ve saygı duyulduğunun belirtilmesine,
3- Maddi destek (Instrumental support): Maddi yardım, araç-gereç ve hizmet
verilmesine,
4- Bilgisel
destek
(Informational
support):
Sorunların
çözülmesini
sağlayabilecek bilgilerin verilmesi yada becerilerin öğretilmesine,
5- Beraberlik desteği
(Social
companionship):
Boş
zamanların birlikte
geçirilmesine dayanır (Cohen ve Wills, 1985; House, 1981).
Sosyal destek kaynakları ise anne baba, eş, sevgili, arkadaşlar, aile, öğretmenler,
akrabalar, komşular, uzmanlar v.b. olarak sıralanabilir (Yıldırım, 2004).
Bireyler çevrelerinde güvenebilecekleri, kendileriyle ilgilenen, değer veren ve
onları seven kişilerin varlığını hissettiklerinde bir sosyal destek sistemi içinde
bulundukları kabul edilir (Sarason ve diğ., 1983). Caplan’a (1974) göre, sosyal destek
bireye psiklojik ve bedensel bütünlüğünü korumasına katkıda bulunabilecek, süreklilik
taşıyan bir ilişkiler ağı içerisinde olduğunu hatırlatır. Bu ilişkiler ağı kişiye sağlığını
korumasını sağlayan psiko-sosyal kaynakları sunar (Sarason ve diğ., 1983). Sosyal
destek kaynaklarının bedensel ve ruhsal sağlığın korunmasına olan katkıları, sosyal
desteğin temel etkisi (main effect) olarak adlandırılmaktadır (Cohen ve Wills, 1985).
Bu yaklaşıma göre, destek sistemlerinin varlığı kişiye hayatında stres yapıcı olaylar
olsa da olmasa da genel olarak olumlu bir etki yapmaktadır. Sosyal bakımdan kabul
görmek bireyin kendisine olan saygısını arttırmakta ve sosyal ilişkiler ağı içerisinde
bulunmak hayatın belirlilik ve istikrar kazanmasına neden olmaktadır (Krespi, 1993).
Öte yandan, stres yapıcı olaylar ortaya çıktığında, dost ve akrabaların sorunlarla başa
çıkabilmek için gereken kaynakları yaratması sosyal desteğin tampon etkisi (buffering
effect) olarak tanımlanmaktadır (Cohen ve Wills, 1985). Bu tanıma göre, diğerlerinden
yardım alabilmek stres yapıcı olayın daha az tehlikeli, bununla mücadele edebilme
potansiyellerinin ise daha güçlü görülmesini sağlar (Krespi, 1993). Kısacası sosyal
destek, bireyi günlük stresli yaşam olaylarına karşı korumakta ve bireyin stresle başa
çıkmasında ona yardım etmektedir (Cohen ve Wills, 1985). Örneğin; Bates ve Toro
(1999) yaptıkları bir çalışmada sosyal desteğin yoksul insanlarda strese karşı tampon
etkisine sahip olduğunu öne sürmektedirler. Sosyal destek kaynaklarından yeterince
destek algılamayan bireylerde ise çeşitli psikolojik sıkıntıların ortaya çıktığı
gözlenmektedir. Örneğin, yetişkinlerin algıladıkları düşük sosyal desteğe depresyon,
kaygı, düşük benlik saygısı gibi bazı psikolojik semptomların eşlik ettiği ve bu
yetişkinlerin çeşitli psikosomatik durumlar yaşadıkları vurgulanmaktadır (Burke ve
Weir, 1978; Compas ve diğ., 1986).
Özellikle 1980’li yıllardan sonra araştırmacılar, eşler arasında, farklı yaş
grubundaki yetişkinlerde ve travma durumlarında sosyal desteğin oynadığı rolü
açıklayan araştırmalar yapmaya başlamışlardır. Brown ve diğerleri (1986)
tarafından yapılan çalışmada eşinden yeterince destek algılayan evli bireyin
depresyona girme riskinin azaldığını, eşin özsaygı düzeyinin yükseldiğini
göstermektedir. Bununla birlikte, cinsiyet, yaş ve eğitim durumu ile eşten algılanan
destek arasındaki ilişkinin önemli olduğunu gösteren araştırmalar da bulunmaktadır
(Prezza ve Pacilli, 2002).
Stroebe, Stroebe ve Abakoumkin (1999) mahrumiyet içinde olan evli ve
dul
bireylerle
yaptıkları
çalışmada,
kadınların
depresyon
düzeylerini
erkeklerinkinden, dul olanların depresyon düzeylerini evlilerinkinden daha yüksek
bulmuşlardır. Yine, mahrumiyet içinde olan dul ve evli bireylerde evlilik statüsü
değişkeninin sosyal destek üzerindeki temel etkisi anlamlı bulunmuştur.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK, 2009) ile basından elde edilen bilgilere göre
Türkiye’de işsizlik oranı %13-14 kadardır ve giderek de işsizlik oranında artış
gözlenmektedir. İşsizliğe bağlı olarak da toplumda yoksulluk yaygınlaşmaktadır. Aynı
şekilde boşanma oranlarında da artışlar olduğu tahmin edilmektedir. Özellikle
ekonomik kriz dönemlerinde iflas ve boşanma oranlarında önemli artış olduğu, intihar
vakalarının arttığı gözlenmektedir. Bilindiği gibi işsizlik, yoksulluk, iflas, boşanma
çok ciddi stres kaynaklarıdır. Aile yaşamının her döneminde sosyal destek önemli
olmakla birlikte stres durumları karşısında, ailede özellikle eşlerin birbirlerine karşı
destekleyici davranmaları, stresle başa çıkabilmelerinde son derecede önemlidir.
Kuşkusuz, sağlıklı bir aile yapısının oluşturulması ve sürdürülebilmesi, eşler
arasındaki ilişkinin saygı ve sevgi temeline dayalı olması ile ve her şeyden önce
eşlerin birbirlerine karşı destekleyici davranmalarıyla mümkün olabilir. Sağlıklı bir
aile yapısının olduğu ortamda, birbirine karşı destekleyici davranan eşler, hem
kendi ruh ve beden sağlıklarını koruyabilir ve işsizlik, yoksulluk, aile içi çatışmalar
gibi zorlanmalı durumlarla daha kolay baş edebilirler; hem de kendi çocuklarına
karşı daha destekleyici davranabilir ve onların bütün halinde gelişmelerine katkıda
bulunabilirler (Yıldırım, 2004). Bu nedenle bazı kişisel, ailesel ve ekonomik
değişkenlere göre eşlerin birbirlerinden algıladıkları desteğin farklı değişkenlere
göre değişip değişmediğinin incelenmesi önemlidir. Gerek ülkemizde gerekse yurt
dışında eş destek algısının ekonomik, yönetsel ve psiko-sosyal alanlara ilişkin pek
çok konu ile ilişkisi incelenmekle birlikte sosyo-ekonomik ve demografik
değişkenler açısından konuyu inceleyen sınırlı sayıda araştırma bulunmaktadır.
Bu nedenlerle, bu çalışmanın amacı da (1) eşlerin birbirlerinden algıladıkları
destek düzeylerini etkileyen değişkenleri belirlemek (2) psikiyatrist, psikolog,
psikolojik danışman, ev ekonomisti, sosyolog, özel eğitimci gibi ailelerle ilgili
uzmanların dikkatini eş desteği kavramı üzerine odaklamak, (3) Türkiye’de
literatürdeki bir boşluğun doldurulmasına katkı sağlamaktır.
ARAŞTIRMA YÖNTEMİ VE ARAÇLAR
Bu bölümde katılımcılar, işlem yolu, ölçme araçları ve verilerin analizi üzerinde
durulmuştur.
Örneklem
Eş desteğini etkileyen etmenleri belirleyebilmek için yapılan bu araştırma
Ankara 2 Nolu Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlama Merkezinin hizmet verdiği
bölgede yaşayanlar arasından seçkisiz (random) olarak alınan 289 kadın (% 50) ve 290
erkek (% 50) olmak üzere toplam 579 evli birey üzerinde yapılmıştır. Evli bireylerin
yaşları 18 ile 65 arasında değişmektedir. Eşlerin %58’i gelir sağlayıcı bir işte
çalışmakta, %28’i çalışmamakta ve % 14’ü ise emekli durumdadır. Eşlerin % 21’i
ilköğretim mezunu, % 40’ı orta öğretim, % 39’u ise yükseköğretim mezunudur.
İşlem
Evli bireylerde eş desteğini etkileyen etmenleri belirleyebilmek amacıyla
öncelikle literatür çalışması yapılmış ve bununla birlikte eşlerin bireysel, ailesel ve
ekonomik niteliklerine ilişkin veri toplamak amacıyla bir Kişisel Bilgi Formu
hazırlanmıştır. Daha sonra eşlerin birbirlerinden algıladıkları desteği ölçmek amacıyla
Yıldırım (2004) tarafından hazırlanmış olan Eş Destek Ölçeği (EDÖ) incelenerek bu
ölçeğin araştırmada kullanılmasına karar verilmiştir. Kişisel Bilgi Formu ile EDÖ evli
bireylere aile ortamında yüz yüze uygulanmıştır.
Araştırmaya daha sağlıklı ve
içtenlikle cevap vermelerini sağlamak amacıyla önce araştırmayla ilgili açıklamalar
yapılmış, kişisel bilgi formu ile EDÖ’ye içlerinden geldiği gibi ve doğru olarak yanıt
verebilmeleri yönünde güdülenmişlerdir. Takıldıkları noktalarda gerekli açıklamalar
yapılmıştır. Eşlerden her ikisinin evde olması durumunda araştırmaya katılan bireyin
eşinden etkilenmeyeceği bir ortamda araştırmacı nezaretinde veri toplama araçlarını
doldurması sağlanmıştır. Gerçeğe daha yakın bilgiler alınacağı düşüncesi ile çiftlerin
ankete isim ve adres yazmaları istenmemiştir.
Ölçme Araçları
Araştırmada iki ölçme aracı kullanılmıştır.
1. Eş Destek Ölçeği (EDÖ): EDÖ Türk kültüründe Yıldırım (2004)
Tarafından geliştirilmiştir. EDÖ’nün geçerliği faktör analizi ve benzer ölçekler
geçerliliği yollarıyla test edilmiştir. Faktör analizi sonucunda EDÖ’nin dört faktörlü
olduğu belirlenmiştir (duygusal destek, maddi yardım ve bilgi desteği, takdir etme
desteği, sosyal ilgi desteği). Ayrıca, EDÖ ile Beck Depresyon Ölçeği (BDI)-Türkçe
Formu arasında negatif yönde manidar bir ilişki bulunmuştur (r= -.276). EDÖ’nin
güvenirlik çalışması da iki yolla hesaplanmıştır: Birincisi, EDÖ’nin Cronbach Alpha
katsayısı bulunmuştur (Alpha= .95). İkincisi, EDÖ’nin test-tekrar test (rxx) güvenirlik
katsayısı hesaplanmıştır (rxx = .89). EDÖ 27 maddeden oluşan üçlü derecelendirmeli
bir ölçektir. Puanın yüksekliği bireyin yüksek derecede destek algıladığını
göstermektedir.
2. Kisişel Bilgi Formu: Eşlerin bireysel, ailesel ve ekonomik niteliklerine
ilişkin veri toplamak amacıyla araştırmacılar tarafından bir Kişisel Bilgi Formu
hazırlanmıştır.
Verilerin Analizi
Verilerin analizi için her bireye ilişkin EDÖ toplam puanı ile kişisel
bilgi formundan elde edilen veriler bilgisayara girilmiştir. Sonra, eşlerin
birbirlerinden algıladıkları desteği etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla
veriler üzerinde önce homojenlik testi yapılmış, varyansların homojen
çıkması üzerine Çok Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) uygulanmıştır.
Araştırmada ele alınan yaş, aile yaşam dönemi, eşlerin çalışma durumu,
öğrenim durumu, evlenme yaşı, sahip olunan çocuk sayısı, evlilik süresi
değişkenlerinin alt gruplarına ilişkin eş destek puan ortalaması, sayı ve
standart sapma değerleri ile ANOVA sonuçları birlikte tablo halinde
gösterilmiştir. ANOVA sonucunda F değeri manidar çıkan değişkenlerin
gruplarına ilişkin puan ortalamaları arasındaki farkların manidarlığı Scheffe
testi ile kontrol edilmiştir. Cinsiyet değişkenine göre eş destek puan
ortalaması arasındaki fark “İki Ortalama Arasındaki Farkın Önemlilik Testi”
(t testi) ile test edilmiştir. Araştırmada, manidarlık düzeyi .05 kabul
edilmiştir (Sümbüloğlu ve Sümbüloğlu, 1994).
BULGULAR
Bu bölümde, araştırmada ele alınan yaş, cinsiyet, aile yaşam dönemi,
eşlerin çalışma durumu, öğrenim durumu, evlenme yaşı, sahip olunan çocuk sayısı,
evlilik süresi gibi bağımsız değişkenlerin gruplarına ilişkin n, x, s değerleri ile t
testi ve ANOVA sonuçları verilmiş; F değeri önemli çıkan değişkenlere uygulanan
Scheffe testi sonuçları ile birlikte elde edilen bulgular tartışılmış
yorumlanmıştır.
Tablo 1. Cinsiyete Göre Evli Bireylerin Eşlerinden Algıladıkları Desteğe
İlişkin n, x, s ve ANOVA Sonuçları
EDÖ Puanı
Bağımsız Değişkenler
n
%
X
t
Sd
ve
Cinsiyet
Kadın
Erkek
289
290
50
50
66,07
68,33
-2,683
577
*p<0.05
Erkeklerin eşlerinden algıladıkları destek puan ortalaması ( X=68.33), kadınların
eşlerinden algıladıkları
destek puan ortalamasından ( X =66.07) yüksektir.
İstatistiksel olarak da erkeklerin eşlerinden aldıkları destek ile kadınların eşlerinden
aldıkları destek arasında anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0.05).
Tablo 2. Değişkenlere Göre Evli Bireylerin Eşlerinden Algıladıkları Desteğe
İlişkin n, x, s ve ANOVA Sonuçları
EDÖ Puanı
Bağımsız Değişkenler
18–25
26–34
Yaş
35–44
45–54
55–65
Çocuk yok
Çocuk 6
Çocuk 6–12
Aile Yaşam
Çocuk 13–17
Dönemi
Evde çocuk
yok
Diğer
Çalışıyor
Çalışma
Çalışmıyor
Durumu
Emekli
İlkokul
Öğrenim
Ortaöğrenim
Durumu
Yükseköğrenim
18 ve daha az
19–24
Evlenme
Yaşı
25–29
30+
Yok
1
Çocuk sayısı 2
3
4+
n
%
X
F
s
48
161
162
125
83
67
182
102
75
8
28
28
22
14
12
31
18
13
65,33
67,60
67,72
66,08
68,22
69,36
67,07
67,26
66,01
14,26
9,80
9,85
10,86
7,39
11,81
10,33
9,58
9,92
90
16
67,14
10,10
63
334
165
80
120
234
225
77
298
163
41
74
155
200
122
28
11
58
28
14
21
40
39
13
51
28
7
13
27
35
21
5
66,73
68,10
65,32
67,35
64,58
66,90
68,93
63,62
66,81
68,39
72,12
69,26
67,79
67,90
64,86
63,82
9,43
9,90
11,15
8,88
11,80
9,87
9,29
12,60
10,36
8,80
5,90
11,52
9,56
9,36
11,04
10,06
2,375
0,088
0,178
0,391
0,750
2,824*
1–5 yıl
6–11 yıl
12–17 yıl
18–23 yıl
24–29 yıl
30–35 yıl
36+
Görücü
Tanışarak
Akraba
Düşük
Orta
Yüksek
Kötü
Evlilik
Süresi
Evlenme
Şekli
Gelir
Durumu
130
100
103
70
90
54
32
246
276
57
42
224
313
398
22
17
18
12
16
9
6
42
48
10
7
39
54
69
70,07
65,16
66,90
66,64
66,12
67,46
66,78
64,61
69,54
67,11
65,62
64,68
69,23
68,28
10,08
10,90
9,59
9,96
10,67
9,90
8,15
11,16
8,90
9,08
10,20
10,97
9,17
10,01
2,564*
7,424*
5,795*
*p<0.05
Çocuk sahibi olmayan bireylerin eşlerinden algıladıkları destek puan ortalaması
( Xçocuk yok=69.26), çocuk sahibi olan bireylere ( X1 çocuk=67.79, X2 çocuk=67.90, X3
çocuk=64.86,
X4 çocuk=63.82) kıyasla daha yüksek olduğu görülmüştür. Scheffe testi
sonuçlarına göre henüz çocuk sahibi olmayan evli bireyler ile 3 çocuk sahibi olan
evli bireylerin eşlerinden algıladıkları destek puan ortalamaları arasında anlamlı bir
fark bulunmuştur (p<0.05). Sahip olunan çocuk sayısı arttıkça bireyler eşlerinden
daha az destek aldığını algılamaktadır.
Evlilik süresi 1-5 yıl aralığında olan bireylerin ( X1-5
yıl
=70.07), daha fazla
sürelerde evli olan bireylere ( X6-11=65.16, X12-17 yıl =66.90, X18-23 yıl=66.64, X24-29
yıl=66.12,
X30-35 yıl=667.46, X36
yıl ve üzeri=66.78)
kıyasla eşlerinden algıladıkları
destek puan ortalamasının daha yüksek bulunmuştur. Scheffe testi sonuçlarına
göre evlilik süresi 1-5 yıl aralığında olan bireyler ile evlilik s üresi 6-11 yıl arasında
olan bireylerin eşlerinden algıladıkları destek puan ortalamaları arasında anlamlı
bir fark olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Diğer bir deyişle evliliğin ilk yıllarındaki
bireyler eşlerinden daha fazla destek aldıklarını düşünmektedirler.
Tanışarak evlenen bireylerin ( Xtanışarak =69.54), görücü yoluyla veya akrabasıyla
evlilik yapan bireylere ( Xgörücü=64.61,
Xakraba =67.11) kıyasla eşlerinden
algıladıkları destek puan ortalamasının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Scheffe
testi sonuçlarına göre tanışarak evlenen bireyler ile görücü usulüyle evlenen
bireylerin eşlerinden algıladıkları destek puan ortalamaları arasındaki fark
anlamlıdır (p<0.05). Görücü usulü ile evlenenler en düşük, tanışarak evlenenler ise
en yüksek destek algısına sahiptir.
Gelir durumu yüksek olan evli bireylerin ( Xyüksek =69.23), düşük ve orta düzeyde
gelire sahip evli bireylere ( Xorta=64.68, Xdüşük =65.62) göre eşlerinden algıladıkları
destek puan ortalamasının daha yüksek olduğu söylenebilir.
Scheffe testi
sonuçlarına göre yüksek gelirli evli bireyler ile orta düzeyde gelire sahip bireylerin
eşlerinden algıladıkları destek puan ortalamaları arasında anlamlı bir fark
bulunmuştur(p<0.05). Diğer bir deyişle orta gelir grubundaki evliler en düşük
destek algısına sahipken, yüksek gelir grubundaki bireyler düşük ve orta gelir
grubundakilere göre eşlerinden daha fazla destek aldıkları algısına sahiptirler.
Yaş, aile yaşam dönemi ve eşlerin çalışma durumu açısından evli bireylerin
eşlerinden algıladıkları destek puan ortalamaları arasında anlamlı bir fark
bulunmamıştır.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Eşlerin birbirleri ile içten ilgilenmesi, birbirlerinin davranışlarına uygun
duygusal tepkiler vermesi çıkan sorunları birlikte çözümleyebilmesi, duygusal,
maddi ve zihinsel olarak birbirlerine karşılıklı destek vermesi kısacası sosyal
desteğin sağlanması yaşamda pek çok sorunun çözümlenmesi, eşlerin zihinsel
sağlığı ve evlilik kalitesi açısından son derece önemli bir konudur (Repetti, 1989).
Destekleyici ilişkinin insanların yaşamında sağlığı yükseltme, sağlık problemlerini
önleme,
stresin
etkilerine
karşı
korunma
ve
baş
etme
çabalarının
güçlendirilmesinde, başarılı ve sağlıklı ilişkilerin sürdürülmesinde önemli bir rol
oynadığı kabul edilmektedir. Bu nedenle bu araştırma bazı kişisel, sosyo-ekonomik
ve demografik özelliklerin eş desteği algısı üzerindeki etkisini ortaya koyabilmek
amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Araştırmada cinsiyetin destek algısı üzerinde önemli olduğu, erkeklerin kadınlara
göre eşlerinden daha fazla destek aldıkları algısına sahip oldukları bulunmuştur.
Reevy (2001) tarafından yapılan çalışmada da cinsiyetin destek üzerinde önemli bir
faktör olduğu belirlenmiştir.
Araştırma bulgularına göre çocuk sahibi olmayan çiftler çocuklu çiftlerle
karşılaştırıldığında eşlerinden daha fazla destek gördüklerini algılamaktadırlar.
Genel olarak bakıldığında çocuk sayısı arttıkça algılanan destek puan ortalamasının
azaldığı söylenebilir. Bu durum çocuk sahibi olmanın eşlere yüklediği sorumluluk
ve eşler arası ilişkilerde özellikle de iletişim ve paylaşım (ev işleri) üzerinde
yarattığı etki ile açıklanabilir. Çünkü çocuk, evliliğin en önemli boyutlarından
birisidir. Çocuğun evlilik üzerindeki etkisinin olumlu ve olumsuz yönde olduğunu
savunan iki farklı görüş vardır (Belsky, 1990). Çocuğun evliliğe olumsuz etkisi
olduğunu savunan görüş, çocukları bir çatışma kaynağı ve eşler arasındaki
yakınlaşmaya bir engel olarak değerlendirip; böylece çocuğun eşler arasında
uyuşmazlıklara yol açtığını savunmaktadır. Yapılan bazı araştırmalar, bu olumsuz
bakış açısını doğrulamakta; çocuğun varlığı ile evlilik kalitesi arasında olumsuz bir
ilişki olduğunu göstermektedir (Belsky, 1990). Houseknecht (1979) tarafından
yapılan araştırmada boş zamanları eşle birlikte geçirme ve eşle sohbet etmenin
çocuklu ve çocuksuz çiftler arasında önemli düzeyde farklılaştığı bulunmuş,
çocukların eşlerin birlikte zaman geçirmesini önleyerek evliliği olumsuz yönde
etkilediği belirtilmiştir.
Diğer taraftan çocuğun doğumu eşlerin sorumluluklarını arttırmaktadır. Özellikle
toplumumuz gibi evdeki iş bölümümün geleneksel olduğu ailelerde kadın daha
fazla ev işini üstlenmekte, çalışması durumunda çift rolün sorumluluklarını
gerçekleştirmesi psikolojik ve fiziksel olarak kadını zorlayabilmekte, doğal olarak
eşle olan duygusal alışveriş azalabilmektedir. Bu durumda da eşlerin her ikisi de
eşi tarafından kendisine sağlanan desteği yetersiz olarak algılayabilmektedir.
Kadın ev işleri konusunda eşinden daha fazla destek ve anlayış beklerken erkek de
duygusal olarak eşinden daha fazla destek bekleyebilmektedir. Bu durum çocuk
sahibi olanların eşlerinden algıladığı desteğin düşük olması sonucunu yaratabilir.
Araştırma sonuçları evlilik süresi 1-5 yıl olanların daha fazla süredir evli olanlara
göre eşlerinden daha fazla destek gördüklerini algıladıklarını göstermektedir. Oysa
evlilik yılı 6-11 yıl aralığında olan bireylerin puan ortalaması evlilik yılı farklı
diğer gruplardan düşüktür. Bu durum ailelerin genişleme dönemine girmesiyle
ekonomik ve psiko-sosyal sorumluluklarının artması, birbirlerine ayırabildikleri
zaman miktarının azalması veya evliliğin monotonlaşması gibi nedenlerden
kaynaklanıyor olabilir.
Evlilikte eş seçiminin post modern çağın muhtemel etkilerini de dikkate alarak çok
dikkatli, rasyonel ve gerçekçi bir biçimde yapılması sağlıklı ve destekleyici bir aile
yapısının temel şartlarından biridir (T.C. Başbakanlık Aile Kurumu, 1994). Eşiyle
tanışarak evlenen bireylerin eşlerinden algıladıkları destek puan ortalaması da
eşiyle görücü usulüyle evlenenlerden ve eşi akrabası olanlardan yüksektir.
Araştırmada gelir durumunun da bireylerin eşlerinden algıladıkları destek üzerinde
etkili olduğu bulunmuştur. Gelir düzeyi yüksek olan bireylerin eşlerinden
algıladıkları destek, düşük ve orta gelir düzeyindeki bireylere göre daha yüksektir.
Ekonomik koşullar ailenin varlığının sürdürülmesinde gerekli ve önemli olan bir
faktördür. Sosyo-ekonomik düzeyi düşük ailelerde geçim sıkıntısı en büyük sorun
olarak karşımıza çıkar ve bu sorun aile yaşamının kalitesini düşürdüğü gibi aile
üyeleri arasındaki ilişkilerin bozulmasına da neden olur (DPT, 2001). Bu durum
düşük ve orta gelir düzeyindeki bireylerin yüksek gelir grubundaki bireylere göre
eşlerinden daha düşük düzeyde destek algılamalarına neden olabilir. Gelir düzeyi
ile paralel artış gösteren eğitim düzeyinin de yükselmesi ailelerde daha eşitlikçi ve
duygusal, fiziksel, ekonomik açıdan daha paylaşımcı bir aile ve rol modelinin
benimsenmesine neden olmaktadır. Bu tür ailelerde eşler daha yoğun ve sağlıklı
iletişim kurabilmekte bunun sonucu olarak da birbirlerine sosyal destek kaynağı
olarak önemli destek sağlamaktadırlar.
Bu araştırmada yaş, aile yaşam dönemi, çalışma durumu, öğrenim durumu evlenme
yaşı ile eşler tarafından algılanan destek arasındaki ilişki de incelenmiş ancak bu
değişkenler ile eşlerin algıladıkları destek puanı arasında önemli bir ilişki
bulunamamıştır. Yapılan bazı çalışmalar da ise öğrenim durumu (Prezza ve Pacilli,
2002; Görgü, 2005) ve yaş ile (Prezza ve Pacilli, 2002) algılanan destek arasındaki
ilişkinin önemli olduğu belirlenmiştir. Araştırma sonuçları arasındaki farklılık
kültürel
yapı
farklılığından
kaynaklanabileceği
gibi,
sosyo-ekonomik
ve
demografik özellikleri farklı örneklem grupları üzerinde yürütülmesinden
kaynaklanıyor olabilir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Aile üyeleri yaşam boyu birey için en önemli kişisel destek kaynaklarıdır. Aile
içerisindeki ilişkiler daha da özelleştirildiğinde bir başka deyişle sadece evlilik
ilişkisi incelendiğinde eşler çoğunlukla destek sağlayan kişiler olarak diğer sosyal
destek kaynaklarına oranla ayrı bir önem kazanmaktadır (Bröström, 2003). Aile
üyelerinin birbirlerine verdikleri sosyal destek aile içindeki stres faktörlerin
azaltılmasına ve psikososyal sorunların çözümünde bu problemlerin ortaya
çıkmadan düzeltilmesinde, aile üyelerinin ruh sağlıkların korunmasında ve böylece
aile birliğinin devamının sağlanmasında önemli bir güç olarak rol oynamaktadır.
Eşlerin birbirlerine verdikleri desteğin artması sonucu, sosyal desteğin tampon
etkisiyle eşler stres yaratan olumsuz yaşam olaylarına karşı ha güçlü durabilirler.
Bunun yanı sıra aile üyelerinin ve eşlerin birbirlerine verdiği sosyal desteğin
artması durumunda, çocukların ve özellikle de ergenin algıladığı sosyal destek
düzeylerinin arttığını ortaya koyan araştırmalar mevcuttur (Beardslee ve diğ., 1996;
Garstein ve Sheeber, 2004; Gökçe, 2007; Sim, 2000; Yıldırım, 1999). Bu nedenle;

Ailede eşlerin birbirinden aldıkları sosyal desteğin arttırılmasına yönelik
yardımlar artırılmalı, kamu ve özel sektör tarafından “Evlilik ve Aile
Danışma Merkezleri”nin açılması desteklenmeli,

Bu merkezlerde ailelere rol ve sorumlulukların paylaşımı, iletişim, sosyal
destek sağlama, uzlaşma öğretimi gibi konularda psikolojik destek ve
eğitim programları uygulanmalı, eşlere aile yaşamında birbirlerine destek
olabilecekleri davranışlar kazandırılmalı,

Daha aydınlatıcı ve daha genel sonuçlara varmak için bu konuda yapılacak
olan çalışmaların sayısı artırılmalı,

Yapılacak yeni çalışmalar farklı disiplinlerin işbirliği ile ülke genelinde
kapsamlı bir şekilde yürütülmeli, ailenin özel durumlarına göre (yoksulluk,
boşanma, işsizlik, hastalık vb.) eş desteği detaylı olarak araştırılmalıdır.
KAYNAKÇA
Barrera, M. (1986). Distinctions between social support concepts, measures and
models. American Journal of Community Psychology, 14, 413-445.
Bates, D. S. ve Toro, P. A., (1999). Developing measures to assess social support
among homeless and poor people. Journal of Community Psychology, 27(2),
137-156.
Beardslee, W.P. ve diğ. (1996). Response of two preventive intervention
strategies: Long term differences in behavior and attitude change.
Journal of American Academy Childd Adolescent Psychiatry, 35, 774782.
Belsky, J. (1990). The effects of children on marriage. In Fincham, F.D. and Bradbury,
T.M. (eds.), The Psychology of Marriage, New York: Guilford Pres, 172-200.
Brown, G. W. ve diğ. (1986). Social support, self-esteem and depression.
Psychological Medicine, 16, 813-831.
Bröström, A. ve diğ. (2003). Congestive hart failure, spouses’ support and The
couple’s sleep situation: A critical incident tecnique analysis. Journal of
Clinical Nursing, 12, 223-233.
Burke, R.J. ve Weir, T. (1978). Benefits to adolescents of informal helping
relationships with their parents and peers. Psychological Report, 42, 1175-1184.
Caplan, G. (1974). Support system and community mental health: Lectures on concept
development. New York: Behavioral Publications.
Cohen, S., ve Wills, T. A., (1985). Stress, social support, and the buffering
hypothesis. Psychological Bulletin, 98 (2), 310-357.
Compas, B.E. ve diğ. (1986). Relation of life events and social support with
psychological dysfunction among adolescents. Journal of Youth and
Adolescence, 15, 205-221.
DPT (2001). Sekizinci
beş yıllık kalkınma planı. Aile özel ihtisas komisyonu
raporu. Ankara: Yayın No: DPT:2562-ÖİK:578.
Gökçe, F.S. (2007). Depresyon tanısı alan annelerin çocuklar ve ailelerine
yönelik aileyi
güçlendirici destek programı. Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi Ankara.
Görgü, E. (2005). 3-7 yaş arası otistik çocuğa sahip olan annelerin algıladıkları
sosyal destek düzeyleri İle depresyon düzeyleri arasındaki ilişki.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul.
House, J.S. (1981). Work stres and social support. Reading, M.A: AddisonWelsey.
Houseknecht, S.K. (1979). Childlessness and marital adjustment. Journal of
Marriage and Family, 41(2), 259-265
Krespi, M.(1993). An investigation f the relationship of life events and social
support with depression in dialysis patients. Unpublished Master’s Thesis,
Boğaziçi University, İstanbul.
Kulik, J. A. ve Mahler, H.I.M., (1993). Emotional support as a moderator of
adjustment and compliance after coronary artery bypass surgery: a
longitudinal study. Journal of Behavioral Medicine, 16, 45-63.
Leavy, R. L. (1983). Social support and psychological disorder: A riview Journal of
Community Psychology, 11, 3-21.
Prezza, M. ve Pacilli, M. G., (2002). Perceived social support from significant others,
family and friends and several socia-demographic characteristics. Journal of
Community & Applied Social Psychology, 12, 422-429.
Repetti, L.R. (1989). Effects of daily workload on subsequent behavior during
marital interaction: The roles of social withdrawal and spouse support.
Juornal of Personality and Social Psychology. 57,651-659.
Reevy, G. M. (2001). Use of social support: Gender and personality differences.
Sex Roles , (44), 437-459.
Sarason, I.G. ve diğ. (1983). Assesing social support: The socal support questionnaire.
Journal of Personality and Social Psychology, 44(1), 127-139.
Sim, H.(2000). Relationship of daily hassles and social support to depression and
antisocial behavior among early adolescents. Journal of Youth and
Adolescence, 29, 647-659.
Sümbüloğlu, K. ve Sümbüloğlu, V. (1994). Biyoistatistik. Ankara: Özdemir Basım
Yayım Dağıtım A.Ş.
Stroebe, W., Stroebe, M. ve Abakoumkin, G. (1999). Does differential social support
cause sex differences in bereavement outcome. Journal of community &
Applied Social Psychology, 9, 1-12.
T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı (1994). Aile Kurultayı.
Değişim sürecinde aile; toplumsal katılım ve değerler. Ankara:
Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı Genel Yayın No: 83, 1618 Kasım 1994.
Tennant, C. (1999). Life stress, social support and coronary heart disease. Australian
and New Zealand Journal of Psychiatry, 33, 636-641.
Thoits, P. A. (1995). Stress, coping and social support processes: where are we? What
next?. Journal of Health and Social Behaviour, 35(Extral Issue), 53-79.
Uchino, B. N. ve Garvey, T. S. (1997). The availability of social support reduces
cardiovascular reactivity to acute psychological stress. Journal of Behavioral
Medicine, 20, 15-27.
Yıldırım, İ. (1998). Akademik başarı düzeyleri farklı lise öğrencilerinin bazı
değişkenlere göre sosyal destek düzeyleri. Türk Psikolojik Danışma ve
Rehberlik Dergisi, 2(10), 33-45.
Yıldırım, İ. (1999). Sosyal destek programının etkililiği. deneysel bir çalışma.
Eeğitim ve Bilim, 23, 66-73.
Yıldırım, İ. (2000). Akademik başarının yordayıcısı olarak yalnızlık, sınav kaygısı ve
sosyal destek. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 18, 167-176.
Yıldırım, İ. ve Ergene T. (2003). Lise son sınıf öğrencilerinin akademik başarılarının
yordayıcısı olarak sınav kaygısı, boyun eğici davranışlar ve sosyal destek.
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 25, 224-234.
Yıldırım, İ. (2004). Eş destek ölçeğinin geliştirilmesi, Psikolojik Danışma ve
Rehberlik Dergisi, 3 (22), 19-25.

Benzer belgeler