NİN SESİ
Transkript
NİN SESİ
’NİN SESİ HAZİRAN 2015 SAYI: 394 Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı HAYATA BAĞLANIN Sürücü güvenliğini artıran teknolojiler geliştiren araç üreticileri sürücüleri uyarıyor: “Her şey size bağlı” Çin ile Karayolu Taşımacılığı Taslak Anlaşması imzalanıyor içindekiler Haziran 48 32 18 Türkiye - Avrupa Birliği ticareti Bulgaristan Gümrüğü’nde S.O.S. veriyor! UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır Kapıları’ndaki araç kuyruklarının 25 kilometreyi bulduğunu ve Türkiye-AB ticaretinin Bulgaristan gümrüğünde S.O.S verdiğini ifade etti. 20 Subaşı Gümrük Müşavirliği kesintisiz hizmet sunuyor Subaşı Gümrük Müşavirliği Genel Müdürü Ahmet Yahya Subaşı, müşteri memnuniyetinden ödün vermediklerini ve müşterileri ile uzun soluklu çalışmalar gerçekleşdirdiklerini ifade ediyor. 24 ‘STK’lar harekete geçerse Bulgaristan’la ticaret gelişir 2015 Bulgaristan’ın büyük bir kesiminin Türkiye ile bağı olduğunu ifade eden DEİK Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Yalçın Egemen, “Türkiye’nin STK’larla bu potansiyeli hareketlendirip, ekonomiye katması çok önemli” dedi. 26 Ekol, Polonya ile Avrupa ağını genişletiyor Avrupa ağını hızla genişleten Ekol Lojistik, Polonya ofisini de hizmete açtı. Ekol, Polonya intermodal taşımalarının yanı sıra düzenli haftalık hızlı taşıma hizmetleri de sunacak. 28 Şırnak, Irak’a açılacak Şırnak iş dünyası ile bir araya gelen TISİAD heyeti, düzenlenecek karşılıklı iş gezileri ile Şırnak ve Irak arasında köprü görevi görecek. UND Danışmanlık ve Tanıtım Hizmetleri A.Ş Adına Sahibi Ömer Çetin Nuhoğlu Genel Yayın Yönetmeni Fatih Şener Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü Hatice Hacısalihoğlu Yayın Kurulu Ali Çiçekli, Şerafettin Aras, Nagihan Soylu, Banu Damla Alışan Mali İşler Müdürü Muhammet Haybarlık Editör Ahmet Doğan Yazı Kurulu Alper Özel, Evren Bingöl, Muammer Ünlü, Elif Sevim Reklam Sorumlusu Hatice Hacısalihoğlu 0212 359 26 00 / 208 Grafik Tasarım Erhan Aydın Haber Merkezi Alpdoğan Kahraman, Berkalp Kaya, Erman Ereke, Gürol Gülbeyaz, İbrahim Çolak, Burak Çığa, Kadir Çirkin Yayına Hazırlık LOCA MEDYA ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ Genel Yönetmen Mutlu Doğan İletişim 0212 579 92 35 ctp baskı ve cilt İstanbul Basım Ltd.Şti 0212 603 26 20 Haziran 2015 Adres: Cennet Mah. Hürriyet Cad. No: 1/1 B Blok Cennet / Küçükçekmece - İSTANBUL - TÜRKİYE Tel: 0212 579 92 35 Fax: 0212 598 47 62 / [email protected] / Yerel ve Süreli Yayın 44 28 40 12. dönem mezunlarını veren İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu fakülteye dönüştü 12. dönem mezunlarını veren İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu fakülteye dönüştü. 2015-2016 eğitim-öğretim sezonunda fakülte olarak hizmet verecek olan İstanbul Üniversitesi, bir ilki daha gerçekleştirdi. 44 Batum TIR Parkı işletmecileriyle Hopa TIR Parkı ziyaret edildi UND Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer, UND olarak bölgedeki sorunları yetkililere aktardıklarını ve olumlu sonuçlar elde ettiklerini söyledi. 20 46TOBB 2050’nin Türkiye’si için çalışıyor 2015 yılı pek çok açıdan tarihimizde önemli bir kavşak noktası. 35 sene sonra 21’inci asrın tam ortasına rastlıyor. 35 sene öncesi ise dünyada ve Türkiye’de ortaya çıkan yeni iktisadi yapıların temelinin atıldığı 1980’lerin başına denk geliyor. 1980’lerde dünyayı en iyi ne simgelerdi diye baktığımızda duvarları ve sınırları görüyorduk. 48 Çin ile Karayolu Taşımacılığı Taslak Anlaşması imzalanıyor Dünyanın en büyük 2. ekonomisi Çin Halk Cumhuriyeti ile Karayolu Taşımacılığı Taslak Anlaşması imzalanıyor. Anlaşmada hedef, 2017. 58 Önemli olan araç değil operasyon Hüner Lojistik Haziran ayı içerisinde Scania’dan 120 adetlik araç aldı. Hüner Lojistik’in Hadımköy’deki merkezinde düzenlenen törene Hüner Uluslararası Taşımacılık Genel Müdürü İbrahim Hüner, Scania Satış Müdürü Tunç Gömeçli, ve HNR Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Arda Hüner katıldı. 46 62 30’uncu yılını kutladı, geleceğe hazırlanıyor Türkiye’nin köklü firmalarından olan Alışan Lojistik, 30’uncu yılını çalışanları ve müşterileriyle birlikte kutladı. 20 Araçlık filoyla 1985 yılında sektöre adım atan firma, bugün 450 araçlık filosuyla yılda, 12 milyon ton yük taşıyor. 64 Volvo Trucks reality şov çekiyor: Sanatçı Mapei yollardaki hayatı deneyimliyor Volvo Trucks yaratıcı pazarlama faaliyetlerini bu kez de sanatçı Mapei’nin rol aldığı bir reality şov ile sürdürüyor. 37 BAŞYAZI ÖMER ÇETİN NUHOĞLU Değerli Dostlarım, Uluslararası Nakliyeciler Derneği olarak sektörümüzde güzel gelişmeler olacağını ve bu konuda da umutlu olduğumuzu üyelerimize katıldığımız tüm toplantılarda söylemiştik. Bunu söylerken de çeşitli dayanaklarımız vardı. Almanya ve Fransa’da lojistiğin sektör olarak ne kadar stratejik düzeyde değerlendirildiğini ve devlet tarafından ne denli önemsendiğini üyelerimize iletmiştik. 10. Beş Yıllık Kalkınma Eylem Planı çerçevesinde lojistiğin devletimiz tarafından artık ‘devlet politikası’ olarak ele alınması bizleri sevindiren bir başka gelişme oldu. Yine ‘Lojistik Koordinasyon Kurulu’nun kurulması ile ilgili gelişmelerin yaşanmasının da çok önemli bir gelişme olduğunu söylemekte fayda var. Lojistik Koordinasyon Kurulu ile sektörümüz daha iyi koordine olabilme, muhatapları ile daha rahat görüşebilme ve görüşeceği konuları daha rahat çözebilme imkanına kavuşacak. Sektördeki en büyük eksikliklerimizden biri de hiç kuşkusuz ki bu koordinasyonun sağlanamamasıydı. Sektörümüzde güzel şeylerin olacağını söylerken dayanaklarımızın güçlü olduğunun da altını özellikle çizmek istiyorum. Bu ay içerisinde gerçekleşen genel seçimlerde bile siyasiler seçmenlere hitap ederken ‘lojistik’ sektörü ile ilgili plan ve programlarını açıkladılar. Lojistik, bu seçimin hiç kuşkusuz ki asıl kazananı oldu. Bundan sonra artık sektör oyuncuları kadar siyasilerimiz de lojistiğin önemini daha iyi kavrayacaklar. Bu durum da elbette ki bizleri mutlu eden bir başka gurur vesilesidir. Sektörümüz açısından bir başka olumlu gelişmeyi ise 25-26 Mayıs tarihlerinde Pekin’de gerçekleştirilen toplantıdan sonra yaşadık. Çin ile ‘Karayolu Taşımacılığı Taslak Anlaşması’ parafe edildi. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin Halk Cumhuriyeti ile Karayolu Taşımacılığı Taslak Anlaşması’nın imzalanmasının sektörümüze olumlu yansımaları olacaktır. Bu anlaşmada hedef, 2017. Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin en büyük hedeflerinden ve taleplerinden biri olan, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin Halk Cumhuriyeti ile karayolu taşımacılığının başlaması hususunda en büyük adım atılmasının satır aralarını doğru okumak gerekiyor. Karayolu Düzenleme Genel Müdürümüz Sayın Mustafa Kaya başkanlığındaki Türk Heyeti, Çin Halk Cumhuri- UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI yeti Ulaştırma Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Sayın Wang Shuiping Başkanlığındaki Çin Heyeti ile Karayoluyla Uluslararası Taşımacılık Anlaşması müzakerelerinin ilk etabını 25-26 Mayıs’ta Pekin’de gerçekleştirdi. Toplantıda “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Karayoluyla Uluslararası Yük ve Yolcu Taşımacılığı Anlaşması” taslağı detaylı bir şekilde görüşüldü ve karşılıklı olarak parafe edildi. Toplantılar Çin Halk Cumhuriyeti’nin, uluslararası bir Karayolu Taşımacılığı Anlaşması’nı detaylı bir şekilde görüştüğü ilk ülkenin Türkiye olması sebebi ile de ayrı bir öneme sahip. Toplantıda Çin heyeti ayrıca Çin Halk Cumhuriyeti’nin TIR Konvansiyonu’nu kabulü için gerekli hazırlıkları devam ettirdiğini, 2015 yılında Çin’in TIR sistemine gireceğini beyan etti. Çin’in 7 tanesi (Rusya, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, Pakistan) TIR sistemine taraf olan 14 ülke ile sınırı bulunuyor. Pakistan’ın da yakın gelecekte TIR sistemine taraf olması bekleniyor Bu süreçlere ve yüzyıllar öncesinde dünya ekonomisine yön veren Tarihi İpek Yolu’nun günümüzde yeniden hayat bulmasına yönelik projelere UND olarak, ülkemiz adına yıllardır destek veriyoruz. Amacımız, bu modern ulaşım koridorunun ülkemizden geçmesini sağlayarak lojistik üs olma hedefimize katkı sağlamak; aynı zamanda da 500 milyar dolar ihracat hacmi hedefimizin ihtiyaç duyduğu tüm lojistik kanalları açmak. Çin’in de ülkemiz taşımacılarının menziline girmesi, yeni oluşan ve günümüzün global ticaretinin yaklaşık 20 trilyon dolarlık bölümünün gerçekleşeceği daha geniş bir bölgede, Türk taşımacılarının daha etkin rol almasına da zemin hazırlayacaktır. UND, Hazar geçişlerinin hızlandırılması ve maliyetinin düşürülmesi projesinin gerçekleşmesi için azami gayret göstermeye devam ederken; Avrupa’nın bir ucundan Asya’nın diğer ucuna, Kuzey Afrika’dan Kafkaslar’a kotasız, vizesiz, gümrük ve sınır beklemelerinin olmadığı, gayriresmi ödemelerin söz konusu olmadığı, engelsiz ve kesintisiz bir Yeni İpek Yolu’nun inşasında, tüm bölge ülkeleri ve örgütleriyle işbirliklerini benzer projeler üzerinden sürdürmektedir. Saygı ve Sevgilerimle... 8 Haziran 2015 Editör’den “Bulgaristan sınır kapılarının performansı ülkemizdeki kapıları etkiliyor. Bulgaristan sınır kapılarında yaşanan sorunlar nedeniyle son üç aylık hafta sonu çıkış sayılarında geçtiğimiz yıla kıyasla Kapıkule’de yüzde 15, Hamzabeyli’de ise yüzde 33 kapasite kaybı yaşandı. Son üç ay içinde sadece iki kapıdan gerçekleştirilemeyen taşımaların sektörümüze olan maliyeti 29 milyon 130 bin euroyu geçmiş bulunuyor. Bunların haricinde Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır Kapıları’nda günlerdir bekleyen TIR şoförlerimiz de büyük mağduriyet yaşıyor. Avrupa Komisyonu’nu göreve çağırıyoruz. Ülkemiz ile Avrupa Birliği arasındaki ticarete ve sınır geçiş süreçlerine büyük zarar veren Bulgaristan sınır kapılarında yaşanan sorunların bir an önce iyileştirilmesi ve ülkemiz ticaretinin tüm paydaşlarının mağduriyetinin giderilmesi adına Avrupa Komisyonu’nun üstüne düşeni yapması gerekiyor. ” Fatih ŞENER UND İcra Kurulu Başkanı Merhaba, Ülkemiz lojistik sektörü artık amiyane tabirle kangren- leşmiş sorunlarla uğraşmak durumunda. Bizler her fırsatta ‘eşit rekabet’ dedikçe birileri karşımıza haksız dayatmalarla çıkıyor. 2015 yılı mart ayı başından bu yana Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo ve Lesovo Sınır Kapıları’ndaki teknik sıkıntılar, yavaş ilerleyen gümrük işlem süreçleri, yetersiz memur sayısı ve az sayıda peron üzerinden yapılan araç alımları gibi nedenler sebebiyle Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır Kapıları’ndaki araç kuyruklarının 25 kilometreyi bulduğunu ve Türkiye-AB ticaretinin Bulgaristan gümrüğünde S.O.S verdiğini ifade etmekte fayda var. Bulgar tarafının bu uzlaşmaz tutumu aslında sadece ülkemize değil hem Bulgar tarafına hem de ticarete taraf olan diğer paydaşlara ciddi zararlar veriyor. Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 150 milyar dolarlık toplam dış ticaret bulunuyor. Bu ticaretin önemli bir kısmı Türkiye-Bulgaristan arasındaki sınır kapılarında gerçekleştiriliyor. Bulgar sınır kapılarında yaşanan uzun TIR kuyrukları ve buna bağlı olarak günlerce süren beklemeler Türkiye ve Avrupa Birliği ekonomilerine ve dış ticarete çok büyük zarar veriyor. Bir AB ülkesi olan Bulgaristan’ın bu tutumu denklemin birinci yerinde dururken denklemin ikinci yerinde ise bu duruma göz yuman, ses çıkarmayan AB var. AB’nin bu işi bizim aleyhimize olacak şekilde ağırdan alması, görmezden gelmesini anlamak mümkün değil. Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliği sürecinde kader birliği yaptığını varsayarsak AB’nin bize karşı bu hasmane tutumunun altında bir başka neden aramak gerekiyor. Malların serbest dolaşım kuralının ihlal edildiği, Gümrük Birliği’nde ülkemizin haksızlıklara uğradığı ve enerjimizi bu haksızlıklara harcamak zorunda kaldığımızı Dünya Bankası’nın raporu anbean ortaya koymuştur. Bütün bu iyi niyetimize, yapıcı tavrımıza rağmen Bulgar tarafının temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp bu sorunları önümüze koyması ticari etiğe de sığmıyor. Cuma günü İstanbul’daki gümrük idarelerinden Kapıkule ya da Hamzabeyli Sınır Kapıları’na hareket eden araçların Bulgaristan’a geçmesi ancak ve ancak Salı gününde mümkün olabiliyor. Türkiye, coğrafi olarak Avrupa Birliği’ne komşu olmasına rağmen lojistik performans olarak İran’dan da uzak bir konuma itiliyor. Bulgaristan sınır kapılarının performansının ülkemizdeki kapıları etkilediğinin de altını çizmemiz gerekiyor. Bulgaristan sınır kapılarında yaşanan sorunlar nedeniyle son üç aylık hafta sonu çıkış sayılarında geçtiğimiz yıla kıyasla Kapıkule’de yüzde 15, Hamzabeyli’de ise yüzde 33 kapasite kaybı yaşandı. Son üç ay içinde sadece iki kapıdan gerçekleştirilemeyen taşımaların sektörümüze olan maliyeti 29 milyon 130 bin euroyu geçmiş bulunuyor. Bunların haricinde Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır Kapıları’nda günlerdir bekleyen TIR şoförlerimiz de büyük mağduriyet yaşıyor. Buradaki haksızlığın bir boyutu da aslında Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nü birebir ilgilendiriyor. Çünkü çalışmanın kutsallığına burada ciddi bir gasbın olduğunu ve evlerinden uzak çalışan şoförlerimizin keyfi bekletmelere maruz bırakıldığı bir gerçektir. Bulgaristan’ın verimsiz ve yetersiz gümrük kapıları nedeniyle ülkemiz sınır kapılarında günlerce aç ve perişan halde bekleyen TIR şoförleri büyük mağduriyet yaşarken, birçoğu mesleği bırakmak için de gün sayıyor. Avrupa Komisyonu’nu göreve çağırıyoruz. Ülkemiz ile Avrupa Birliği arasındaki ticarete ve sınır geçiş süreçlerine büyük zarar veren Bulgaristan sınır kapılarında yaşanan sorunların bir an önce iyileştirilmesi ve ülkemiz ticaretinin tüm paydaşlarının mağduriyetinin giderilmesi adına Avrupa Komisyonu’nun üstüne düşeni yapması gerekiyor. Görevlilerin artık bu gidişata bir dur demesi gerekmektedir. Çünkü ticaretin, çalışmanın, emeğin engellendiği bir yerde eşitlikten ve rekabetten söz edilemez. Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar, hoşçakalın. Saygılarımla… 10 UND’den Habur-Mardin çalışma grubu toplantısı gerçekleştirildi Şırnak Valisi Ali İhsan Su’yun Katılımı ile Habur-Mardin çalışma grubu toplantısı gerçekleştirildi. “Güçlü Lojistik Güçlü Türkiye” sloganıyla başlayan toplantıda sektörün karşılaştığı sorunlar ele alındı. Vali Ali İhsan Su toplantıda yaptığı konuşmada ülkemizde yapılan ihracatın önemli bir kısmının Habur Sınır Kapısı’ndan yapıldığını belirterek karayolu taşımacılığının bu sebepten dolayı Şırnak için çok önemli olduğunu söyledi. Vali Su: “Habur Sınır Kapısı’nın nakliyecilere güzel hizmetler verebilmesi için bizde elimizden gelen çabayı gösteriyor ve gayret ediyoruz. Habur’dan Nisan ayı sonu itibariyle 435 bin araç giriş-çıkışı oldu. Bekleme süresini imkanlar ölçüsünde aşağıya çekmeye çalışıyoruz” dedi. Vali Ali İhsan Su, Habur Sınır Kapısı’nda ve TIR parkında yapılan çalışmaları anlatarak, TIR parkı çevre düzenlemesinin yapılacağını, güvenlik kameralarının takılacağını ve aydınlatmanın daha fazla genişletileceğini söyledi. Habur 3. köprüsünde çalışmaların devam ettiğini ifade eden Vali Su, Habur çevre yolunda da geçtiğimiz günlerde incelemeler yaptığını belirtti. Kendisinin ve valiliğin telefonlarının 24 saat açık olduğunu ve her zaman kendilerine ulaşılabileceğini kaydeden Vali Ali İhsan Su: “Ben, Habur Mülki İdare Amirimiz, Silopi Kaymakamımız ve Bölge Müdürümüz her zaman sizin yanınızdayız. Bizleri bu çalıştaya davet ettiğiniz için teşekkür ederim” dedi. Toplantının sonunda Vali beye Cizre Kırmızı Medrese resminin yer aldığı bir tablo hediye edildi. Toplantıya Şırnak Valisi Ali İhsan Su’yun yanı sıra Cizre Kaymakamı Sn. Ahmet Adanur, İpekyolu Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Sn. Mehmet Tuncay Bayraktar ve Habur Gümrük Müdürü Sn. Hasan Sarı, UND Yönetim Kurulu Üyeleri; Tahir Aydoğan, Ömer Faruk Yıldırım, UND’nin bölgede faaliyet gösteren tüm üyeleri ile UND Habur Temsilcisi Murat Tatar katılım sağladı. Bolu Çalışma Grubu Toplantısı yapıldı Bolu Çalışma Grubu Toplantısı 21 Mayıs’ta Koru Otel’de yapıldı. Toplantıda; UBAK Belgesi ile Bulgaristan üzeri taşımalarda süre kısıtlaması, Bulgaristan Gümrük idareleri’nde kredi kartı ile ödeme zorunluluğu, Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır Kapısı’ndaki yoğunluk, Kapıkule TIR Parkı, yabancı araçlara gümrüksüz akaryakıt verilmesi, Bolu Gümrük Müdürlüğü açılışı ve Gümrük Bakan Yardımcısı Fatih Metin ile yapılan toplantı hakkında görüşüldü. Toplantıya Selçuk Hitit (Hitit Global), Haziran 2015 Yılmaz Bakırcı (Kökez), Metin Çapar (Martı Trans- Bolu Güneş), Resul Emin Kaya (Alibey), Ömer Gülen (Bolu Beyi), Erkan Aydın (Erk-Ser), Zafer Özçelik (MTS Trans), Ramazan Yıldırım (Yıldırımlar), Pınar Ayar (Esen Orm.), Engin Ergin (Özay), Özcan Arslan (Öz-Kaan), Necati Özmen (Keskin Kartal), Turgut Türk (Trans 14 ), Aydın Ataş (Çağ Nak.), Avni Kumbasar (Martı Ulusl.), İbrahim Çelikbaş (Köroğlu) ve UND Bolu Bölge Temsilcisi Nusret Özarslan katılım sağladı. 12 UND’den UND mayıs ayı yönetim kurulu toplantısını Trabzon’da yaptı Uluslararası Nakliyeciler Derneği aylık yönetim kurulu toplantısı 23 Mayıs’ta Trabzon’da yapıldı. UND Yönetim Kurulu Üyeleri, Artvin, Rize ve Trabzon üyelerinin katıldığı toplantıda Karadeniz bölgesi lojistik çalışmaları hakkında bilgiler verildi. Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’nda toplanan UND üyelerine Karadeniz bölge sorunları hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Toplantıda ilk olarak Trabzon’daki lojistik destek çalışmaları ile ilgili konuşma yapan Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) Birim Başkanı Fikri Akkaya Kalkınma Ajansı olarak Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki destek programlarından bahsetti ve UND üyelerinin lojistik projelerine destek verebileceklerini anlattı. Yönetim kurulu toplantısının ardından Trabzon Valisi Abdil Celil Öz, DOKA Genel Sekreteri Çetin Oktay Kaldırım, İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, Doğu Karadeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Çetin Hıdımoğlu , Doğu Karadeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdür Yardımcısı Hüseyin Şanverdi, Ulaştırma Bölge Müdür Yardımcısı Avni Sağır; Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Coşkun Kahraman, KTÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Birdoğa Baki , TC Gümrük Ticaret Bakanlığı Batum Ataşesi Özay Kutlu ve UND Üyesi firmaları ile akşam yemeğinde bir araya geldi. Akşam yemeğinde konuklara hitap eden UND Başkanı Çetin Nuhoğlu “Doğu Karadeniz; Trabzon, Rize ve Artvin bu bölge mecburen bir transit koridor olmak zorundadır. Anadolu’dan Karadeniz’e, Karadeniz’e kıyısı olan tüm ülkelere ve Gürcistan, Azerbaycan üzerinden hem Rusya’ya hem Hazarı geçerek Ortaasya’ya açılmak zorundadır burası bir lojistik merkez olmak zorundadır” dedi. Bölgenin öneminden bahseden Nuhoğlu Bu bölge tüm katma değeri toplanabileceği bir alan olarak tasarlanmak zorunda olduğunu belirtip “Demiryolu ile limanı ile etkin karayolu ile bu çevredeki tüm ekonomileri kapsayacak ve onlarla yakın iletişi kuracak bir bölge olarak tasarlanmalıdır” dedi. Trabzon Valisi Abdil Celil Öz yaptığı konuşmada, dünya ile birlikte hem sayısal anlamda hem kalite anlamında yükselen lojistik sektörü için kalkınma planları kapsamında önemli yatırımların planladığı bu konuda UND’nin görüşlerinin önemli olduğunu belirtti. Yemek, lojistik sektörüne katkı sağlayan kurum ve kişilere verilen teşekkür plaketi ile son buldu. UBAK Semineri Mersin’de gerçekleştirildi 2015 Yılının “UBAK İzin Belgeleri Bilinçlendirme Yılı” ilan edilmesi kapsamında, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve UND işbirliği ile düzenlenecek bilgilendirme seminerlerinin beşincisi 3 Haziran’da 2015 Mersin’de Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda gerçekleştirildi. Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Nurhan Haziran 2015 Tüfekçioğlu, Karayolları Düzenleme Genel Müdürlüğü Şube Müdürü Leyla Şahiner ve Uzman Zafer Kögmen UBAK Sistemi’nin detaylarını katılımcılar ile paylaştı ve UBAK kullanımında karşı karşıya kalınan hatalar konusunda bilgilendirmelerde bulundu. Seminerde ele alınan konular: UBAK sisteminin işleyişi ve uluslararası toplantılardaki ülkemiz politikaları, UBAK sistemindeki ülke kısıtlamaları ve ülkemizin bu kısıtlamalara yönelik politikaları, UBAK izin belgelerinin doğru kullanımı ve karşılaşılan kullanım hataları, UBAK izin belgelerinin dağıtım usulleri ve dağıtım metotlarına ilişkin detaylar, bakanlık tarafından kesilen cezaların UBAK İzin Belgelerinin dağıtımına olan etkileri, UBAK izin belgeleri ile yurtdışında karşılaşılan zorluklar ve diğer ülkelerin kontrol uygulamaları, yabancı plakalı araçların UBAK kulla- nımına ilişkin istatistiki veriler ve Türk araçları ile karşılaştırmaları, UBAK sisteminde yaşanan son gelişmeler ve uygulamaya yeni girecek olan ve firmalarımızın sektöre giriş koşulları ile ilgili “Kalite Belgesi” detayları, firmalara UBAK İzin Belgesi tahsislerinin daha erken döneme alınmasına yönelik önlemler, iç gümrük idarelerinde U-Net kayıt işlemlerinde UBAK belgesi ibrazın önemi ve U-Net kayıt işlemlerine dair karşılaşılan zorluklar, UBAK belgesinin verimli kullanımının önemi, UBAK kota kısıtlaması yönünde değerlendirmeler oldu. Uluslararası taşımacılıkta büyük öneme sahip UBAK belgesi kullanımında karşı karşıya kalınan hataların giderilmesinde ve UBAK belgesinin verimli kullanılması yönünden önemli bilgilerin paylaşıldığı ve sisteme dair katılımcı firmaların tüm soruları cevaplandı. 13 Haziran 2015 14 UND’den Rusya, Kazakistan ve BDT Ülkeleri çalışma grubu Sambo Federasyonu yetkililerini ağırladı Rusya, Kazakistan ve BDT Ülkeleri Çalışma Grubu, Fahri Başkanlığını Vladimir Putin’in yaptığı ve Rusya’da icat edilen Milli Dövüş Sporu Sambo temsilcilerini UND’de ağırladı. Sambo sporunun değerli temsilcileri arasında 1991 yılı Rusya Sambo Şampiyonu ve Türkiye Federasyonu Sambo Başkanı Gadir Mammadov, 2015 Bakü Avrupa oyunlarında ülkemizi temsil edecek olan Yahya Karataş gibi önemli isimler bulundu. Samsun’da Sambo turnuvasının düzenlenmesi, Karadeniz Ekonomik İşbirliği ve BSEC-URTA çerçevesinde Sambo sporuna nasıl destek verileceği gibi önemli konuların tartışıldığı çalışma grubunda çalışma grubu Sambo sporunun yaygınlaştırılması ve Türkiye’de tanınması için destek kararı aldı. Toplantı sonunda sporcular Yahya Karataş ve Mirza Asimov çalışma grubuna Sambo’yu tanıtan bir gösteri sergiledi. Çalışma Grubu konukların ardından devam ettiği gündem kapsamında Kazakistan Kara Ulaştırması Karma Komisyon (KUKK) Toplantısı stratejilerini belirledi, Rusya KUKK ve Çin KUKK toplantısı sonuçları değerlendirildi. Özellikle Rusya’ya artan gıda taşımalarının Rus ithalatçılara ulaşamamasına sebep olan düşük Rus kotası, haziran ayı için açılan 750 Rus geçiş belgesinin 8 Haziran 2015 tarihinde bitmesi sebebiyle ihracatçımızın, taşımacımızın ve Rus ithalatçılarının yaşadığı mağduriyetin üst düzeye çıktığı hususu görüşüldü. Çalışma Grubu’na Sambo sporu temsilcileri Gadir Mammadov, Mustafa Ercan, Ali Ulutürk, Sporcularımız Yahya Karataş ve Mirza Azimov’a katılım gösterdi. UBAK Semineri Kayseri’de yapıldı Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve UND işbirliği ile düzenlenen UBAK bilgilendirme seminerlerinin altıncısı 9 Haziran’da Kayseri Ticaret Odası konferans salonunda gerçekleştirildi. Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Nurhan Tüfekçioğlu, Karayolları Düzenleme Genel Müdürlüğü Şube Müdürü Leyla Şahiner ve Uzman Zafer Kögmen UBAK Sistemi’nin detaylarını katılımcılar ile paylaşıldı. UBAK kullanımında karşı karşıya kalınan hatalar konusunda bilgilendirmelerde bulunuldu. Seminerde ele alınan konular:UBAK sisteminin işleyişi ve uluslararası toplantılardaki ülkemiz politikaları, UBAK sistemindeki ülke kısıtlamaları ve ülkemizin bu kısıtlamalara yönelik politikaları, UBAK izin belgelerinin doğru kullanımı ve karşılaşılan kullanım hataları, UBAK izin belgelerinin dağıtım usulleri ve dağıtım metotlarına ilişkin detaylar, bakanlık tarafından kesilen cezaların UBAK izin belgelerinin dağıtımına olan etkileri, UBAK izin belgeleri ile yurtdışında karşılaşılan zorluklar ve diğer ülkelerin kontrol uygulamaları, Yabancı plakalı araçların UBAK kullanımına ilişkin istatistiki veriler ve Türk araçları ile karşılaştırmaları, UBAK sisteminde yaşanan son gelişmeler ve uygulamaya yeni girecek olan ve firmalarımızın sektöre giriş koşulları ile ilgili “Kalite Belgesi” detayları, Firmalara UBAK izin belgesi tahsislerinin daha erken döneme alınmasına yönelik önlemler, İç gümrük idarelerinde U-Net kayıt işlemlerinde UBAK belgesi ibrazın önemi ve U-Net kayıt işlemlerine dair karşılaşılan zorluklar, UBAK belgesinin verimli kullanımının önemi, UBAK kota kısıtlaması yönünde değerlendirmeler oldu. UND’nin eğitim seferberliği devam ediyor: Hatay’da AETR ve dijital takograf eğitimi gerçekleştirildi 10 Haziran’da Hatay’da Bölge Temsilciliği ofisinde, sürüş ve dinlenme kuralları, dijital takograf kullanımı ve yurtdışında bu çerçevede karşılaşılan sorunlar konusunda bir eğitim gerçekleştirildi. Eğitim sonrasında katılımcıların sorularına yer verilen eğitimde somut örnekler üzerinden Sırbistan, Slovenya ve Avusturya gibi ülkelerde kesilen ceza makbuzları yorumlanıp, itiraz prosedürleri açıklandı. Haziran 2015 15 Haziran 2015 16 UND’den Kiraz belge beklemez Taşıma izin belgelerinin bitmesi sebebiyle sırtında yükle belge arayan ve ‘İhracatı taşıyamayan taşımacılar’ adına UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, “İtalya taşımalarında bıçak kemiğe dayandı ve hatta kemiği de kesiyor” dedi. Yetersiz olan İtalya’ya ihracat taşıma belgelerinin iki aylık dönemler halinde dağıtılması sebebiyle, taşımacılar her yıl Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim ve Aralık aylarında 15 gün belgesiz kalıyor ve ihracat taşınamıyor. 15 Haziran günü bitmiş olan belgeler sebebiyle bekleme imkanı olmayan ürün yükleyen taşımacılar artık feryat ediyor. Bıçak kemiğe dayandı ve hatta kemiği de kesiyor Taşıma izin belgelerinin bitmesi sebebiyle sırtında yükle belge arayan ve İhracatı taşıyamayan taşımacılar adına UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, “İtalya taşımalarında bıçak kemiğe dayandı ve hatta kemiği de kesiyor” dedi. Şener, “Ro-Ro Gemileri ile İtalya’ya ulaşan TIR’larımız limandan çıkıp Milano’ya kadar gidip yükünü teslim edemiyor. Yıllık 12 milyar dolar ithalat yaptığımız İtalya’ya 7 milyar dolar ihracat yapacağız onu da taşımamıza izin vermiyorlar. Dış ticaret açığımız olan İtalya gibi bir ülke ile İzin sorunumuz olması kabul edilemez. Dünden itibaren İtalya izin belgeleri yine bitti ve tekstil, otomotiv ve gıda dahil bütün ürünler sorun yaşıyor. Sorun yaşayan şirketler arasında Türkiye’de yatırım yapmış İtalyan firmaları da var. Bu mesele bütün taraflara zarar veriyor. Birçok ürün izin belgesi için ay sonunu beklerken bazı ürünlerin bekleme şansı da yok. Özellikle dünden beri birçok telefon alıyoruz. Her yıl 15 Haziran-10 Temmuz arasında çok kısa sezonu olan kiraz taşımaları büyük sorun yaşıyor. Yaklaşık 100 TIR dolusu kiraz ihracatı ile ülkemiz 7 milyon euro gelir elde ediyor. Kiraz toplandıktan sonra 12 gün içerisinde tüketilmek zorunda. Raf ömrü çok kısa olan bu ürünün izin belgesi Haziran 2015 beklemesi söz konusu bile olamaz. Kiraz belge beklemez” dedi. Bir gün bile gecikse İspanya kirazı rafları dolduruyor Taşınan ürünler gecikince bozulma riski ile karşı karşıya ancak yolda ömrünü tüketen ürünlerin raf ömrü çok daha kısalıyor. Ayrıca bir gün bile gecikse İspanya kirazı rafları dolduruyor ve ihracatımız kan kaybediyor. İhracat ile büyüyen bir ülke olarak Türkiye’nin önünün izin belgeleri ile kesilmesine müsaade edilemez. Avrupa’nın en genç ve en çevreci filosu başka hiçbir gerekçe ile engellenemez. İhtiyaç duyduğumuz ilave belge sayısı yıllık sadece 14 bin. Bu ihtiyaç karşılanırsa 1 saatte 4 Türk TIR’ının geçtiği İtalyan yollarında bundan sonra 1 saatte 5 TIR geçecek demektir. Ve bu da hiçbir şeyi değiştirmez. Taşıma sorunları ile boğuştuğumuz İtalya’nın Türkiye’ye ihracatı da her geçen gün düşüyor. TIR’larımız gidemeyince tabii ki onların yükü ile dönmeleri de mümkün olamıyor. Son 3 yıla bakıldığında, taşımamız serbest olan Almanya Türkiye’ye olan ihracatının 1 milyardolar artırırken aynı dönemde İtalya’nın Türkiye’ye olan ihracatı 1,3 milyar dolar azaldı. AB ülkelerinden sadece İtalya’nın Türkiye’ye ihracatı bu sebeple her yıl azalıyor. 2008 yılında yapılan son ulaştırma toplantısında Türk tarafına ilave 2 bin belge veren İtalya, son 7 yılda toplantı yapmadı ve belge de vermedi. O günden bugüne ticaret yüzde 45 arttı ve bugün ilave 14 bin izin belgesine ihtiyaç duyuluyor. İki ülkenin Ulaştırma Bakanlıkları şubat ayında bir araya gelmiş ve İtalyan tarafının belge vermeyen katı tutumu üzerine toplantı anlaşma yapılamadan son bulmuştu. 17 Etis, dağıtım lojistiğindeki iş ortakları ile bir araya geldi Etis Lojistik, 2015 yılı hedeflerinden olan dağıtım lojistiği sektöründen 50’nin üzerinde iş ortağıyla yemekli toplantıda bir araya geldi. Taşımacılık, depolama ve terminal hizmetleri ile entegre lojistiğin iddialı oyuncularından Etis Lojistik’in yeni girdiği dağtıım lojistiği alanındaki iş ortakları ile düzenlediği “Paydaş Buluşmaları” etkinliğinin ilki Eyüp Bahariye Mevlevihanesi’nde gerçekleştirildi. Etis Lojistik, etkinlikte 6 ay önce giriş yaptığı dağıtım lojistiği alanındaki iş ortakları ve müşterileriyle bir araya geldi. Sektörün önemli endüstriyel imalatçıları, tedarikçileri ve perakendecilerini bir araya getiren yemekli toplantıda Etis’in lojistik sektör yetkinliği, dağıtım lojistiğindeki hedefleri ve müşterilere sağladığı avantajlar konuşuldu. Lojistik operasyonların verimliliği, müşteri memnuniyeti, zamanında ve düzenli tedarik zinciri organizasyonu gibi başlıkların karşılıklı konuşulduğu yemekli toplantıda 50’nin üzerinde iş ortağı ve Etis Lojistik yönetim ekibi katıldı. Etkinlikte, dağıtım lojistiği alanındaki yapılanma, hedefler ve stratejilerin yanı sıra ilk 6 aylık dönemdeki performans birlikte değerlendirildi. Dağıtım lojistiği alanında öncelikli olarak Zincir Mağaza Lojistiği ile faaliyetlerine başlayan Etis Lojistik, kısa ve orta vadede Şehiriçi Lojistiği, AVM Lojistiği, Tarım Lojistiği ve sektörelbazlı geliştirmekte olduğu özel projelerle (Mobilya, İlaç, Yerel Zincir Platformu vb.) ile bu alandaki pazar payını arttırmayı hedefliyor. Petlas’ın Avrupa çıkarması: Autopromotec 2015 Petlas, tüm dünyadaki otomotiv sektörü ekipman üreticilerinin heyecanla takip ettiği Autopromotec 2015 Fuarı’nda, yepyeni ürünlerini Avrupalı müşterilerine tanıttı. 20–24 Mayıs tarihleri arasında kapılarını ziyaretçilerine açan Autopromotec 2015 fuarında Petlas ve Starmaxx markaları ile binek araç, hafif ticari, kamyon-otobüs, Run-Flat ve Zirai grup lastiklerinden oluşan geniş ürün gamını ziyaretçilerle buluşturdu. Tasarım dünyasının kalbi İtalya’nın Bologna şehrinde düzenlenen fuarda Petlas; yeni nesil ağır ticari sınıfındaki NZ 305 treyler lastiği, RM 905 Off-Road lastiği ve karma kullanım için SC 700 ve RC 700 ürünlerini ilk kez tanıttı. Ziyaretçilere, yeni ürünlerin yanı sıra Petlas’ın büyük önem verdiği ar-ge çalışmalarının sonucu olan Run-Flat P-RFT teknolojisi ile F16 savaş uçağı lastiği paylaşıldı. Petlas standında sergilenen, yeni nesil RunFlat (Patlasa da giden lastik) teknolojisinin kullanıldığı Velox Sport PT 741 P-RFT yaz lastiği ile Snow Master W 651 P-RFT kış lastikleri, Avrupa’nın ve dünyanın pek çok noktasından gelen ziyaretçilerin yoğun beğenisini kazandı. Fuara, Petlas ile birlikte Türkiye’den 7 firmanın katılım sağladı. Rakiplerinin aksine dev fuarda Petlas, sadece yeni ürünlerini tanıtmakla kalmayıp, Türkiye’nin yerli işgücü, ar-ge ve teknolojik altyapısıyla üretim gücünü de başarıyla temsil etti. Petlas dünya yollarında İhracat sıralamasında bu sene beş sıra birden yükselen Petlas, TİM- Türkiye’nin En Büyük İhracatçıları sıralamasında 68’inci sırada yerini aldı. Bu fuarla birlikte Türkiye’nin nitelikli ürün ihracatçıları arasında öne çıkan Petlas, başta Avrupa olmak üzere, Ortadoğu, Afrika, Amerika ve Asya pazarında 100’den fazla ülkeye ihracıyla Türkiye’nin gurur kaynağı olmayı sürdürüyor. Autopromotec 2015 Fuarı başta olmak üzere büyümenin her geçen gün zorlaştığı Dünya lastik pazarlarında Petlas’a olan ilgi, Petlas’ın global varlığına katkı sunuyor. Petlas, binek araç, hafif ticari, kamyon-otobüs, zirai, iş makinesi, askeri ve uçak lastiği ürünleri, hizmet kalitesi ve markası ile Avrupa başta olmak üzere dünya pazarlarında ilerleyişine devam ediyor. Haziran 2015 18 UND’den Türkiye - Avrupa Birliği ticareti Bulgaristan Gümrüğü’nde S.O.S. veriyor! UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener; 2015 yılı Mart ayı başından bu yana Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo ve Lesovo Sınır Kapıları’ndaki teknik sıkıntılar, yavaş ilerleyen gümrük işlem süreçleri, yetersiz memur sayısı ve az sayıda peron üzerinden yapılan araç alımları gibi nedenler sebebiyle Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır Kapıları’ndaki araç kuyruklarının 25 kilometreyi bulduğunu ve Türkiye-AB ticaretinin Bulgaristan gümrüğünde S.O.S verdiğini ifade etti. miz yıla kıyasla Kapıkule’de yüzde 15, Hamzabeyli’de ise yüzde 33 kapasite kaybı yaşandı. Son üç ay içinde sadece iki kapıdan gerçekleştirilemeyen taşımaların sektörümüze olan maliyeti 29 milyon 130 bin euroyu geçti. Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır Kapıları’nda günlerdir bekleyen TIR şoförleri büyük mağduriyet yaşıyor Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki 150 milyar dolarlık toplam dış ticaretin önemli bir kısmının yapıldığı Türkiye – Bulgaristan arasındaki sınır kapılarında yaşanan uzun TIR kuyrukları ve buna bağlı olarak günlerce süren beklemeler Türkiye ve Avrupa Birliği ekonomilerine ve dış ticarete zarar veriyor. Bulgaristan sınır kapıları ülkemizin dış ticaretini engelliyor! UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener; “2015 yılı Mart ayı başından bu yana Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo ve Lesovo Sınır Kapıları’ndaki teknik sıkıntılar, yavaş ilerleyen gümrük işlem süreçleri, yetersiz memur sayısı ve az sayıda peron üzerinden yapılan araç alımları gibi nedenle sebebiyle Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır Kapıları’ndaki araç kuyrukları 25 kilometreyi bulurken, bekleme süreleri 4 günü geçti. Cuma günü İstanbul’daki gümrük idarelerinden Kapıkule ya da Hamzabeyli Sınır Kapıları’na hareket eden araçların Bulgaristan’a geçmesi ancak ve Haziran 2015 ancak Salı gününde mümkün olabiliyor.” derken, “Türkiye, coğrafi olarak Avrupa Birliği’ne komşu olmasına rağmen lojistik performans olarak İran’dan da uzak bir konuma itiliyor” uyarısında bulundu. Bulgaristan sınır kapılarının performansı, ülkemizdeki kapıları etkiliyor Bulgaristan sınır kapılarında yaşanan sorunlar nedeniyle son üç aylık hafta sonu çıkış sayılarında geçtiği- Bulgaristan’ın verimsiz ve yetersiz gümrük kapıları nedeniyle ülkemiz sınır kapılarında günlerce aç ve perişan halde bekleyen TIR şoförleri büyük mağduriyet yaşarken, birçoğu mesleği bırakmak için gün sayıyor. Avrupa Komisyonu’nu göreve çağırıyoruz UND İcra Kurulu Başkanı Şener: “Ülkemiz ile Avrupa Birliği arasındaki ticarete ve sınır geçiş süreçlerine büyük zarar veren Bulgaristan sınır kapılarında yaşanan sorunların bir an önce iyileştirilmesi ve ülkemiz ticaretinin tüm paydaşlarının mağduriyetinin giderilmesi adına Avrupa Komisyonu’nu göreve çağırıyoruz” dedi. 19 Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın UND’yi ziyaret etti UND haftalık üst yönetimine katılan Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın, sınır kapılarının birer boğaz köprüsü olduğunu ve bu noktalarda beklenilmemesi gerektiğinin altını çizdi. Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın 3 Haziran’da UND’de gerçekleştirilen haftalık üst yönetim değerlendirme toplantısına katılım sağladı. Özellikle Kapıkule, Hamzabeyli ve İpsala sınır kapılarında yaşanan sorunlar ve bunlara ilişkin çözüm önerilerinin görüşüldüğü toplantıda sektörümüzü yakından ilgilendiren birçok husus masaya yatırıldı. Söz konusu toplantıda ele alınan ana gündem maddeleri sırasıyla: Kaçak göçmen vakaları nedeniyle sektörümüzün yaşadığı mağduriyetler, Kapıkule’deki süreç iyileştirme çalışmaları, Bulgaristan sınır kapılarında karşılaşılan sorunlar ve beklemeler, Gümrük Kanunu’nun 235/5 maddesi kapsamında kesilen cezalar, sınır kapılarındaki tam tespit uygulamaları ve sektörün yaşadığı mağduriyetler oldu. Yalçın tarafından gündeme getirilen ilk husus, Bulgaristan sınır kapılarında karşılaşılan sorunlar ve yaşanan beklemeler ve TIR kuyrukları ile ilgili bölge müdürlüğü girişimleri oldu. Yalçın: Gümrük kapıları boğaz köprüsü gibidir Sınır kapılarının birer boğaz köprüsü olduğunu ve bu noktalarda beklenilmemesi gerektiğinin altını çizen Yalçın, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak gümrük süreçlerini iyileştirebilmek ve ülkemiz dış ticaretini ihtiyacı olan hıza kavuşturabilmek adına girişimlerin ve çalışmaların devam ettiğini aktardı. Sınır kapılarında yaşanan kaçak göçmen vakaları ile ilgili idare olarak yapılan girişimler ve görüşmeler hakkında bilgi paylaşan bölge müdürü Yalçın, geçen seneye göre Kapıkule Sınır Kapısı’nda yaşanan vaka sayısının yüzde 28 oranında arttığını, Hamzabeyli Sınır Kapısı’ndaki artış oranının yüzde 60 olduğunu, en büyük artışın ise 2014 yılındaki 14 vakanın 2015 yılında 463 vakaya çıkması ile Kapıkule Gar Gümrüğü’nde yaşandığını vurguladı. Sorunun çözümüne yönelik sınır kapılarındaki önlemlerin artırıldığını, emniyet birimleri ile görüşmelerin devam ettirildiğini ve kaçak göçmen vakalarının önlenmesi için girişimlerin sürdüğünü bildirdi. Nuhoğlu: Ükemiz ticaret erbabı ve ekonomimiz zarar görüyor UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu tarafından yapılan bilgilendirmelerde, ülkemiz gümrük idarelerinin performansının ülkemiz dış ticaretine olan etkisinin büyük olduğunu ve yaşanan gün kayıpları ve maddi kayıplarda ülkemiz ticaret erbabının ve ekonomimizin zarar gördüğü dile getirildi. Ülkemiz uluslararası karayolu eşya taşımacılığı sektörünün, gümrük idareleri ile işbirliği içinde çalışması gerektiğini aktaran Nuhoğlu, son dönemdeki lojistik yatırımların büyüklüğüne ve bunun önemine değindi. Ülkemiz ekonomik büyüme rakamlarına ilişkin bilgiler veren Nuhoğlu, ülkemizin yüzde 2,9’luk büyüme oranı içindeki taşımacılık sektörünün payının yüzde 40 olduğunu, ülkemizin 10’uncu Kalkınma Planı içinde lojistik sektörünün ana sektörlerden biri olarak kabul edildiğini ve kalkınma planı dahilinde Türkiye’nin lojistikte bölgesel bir üs olması sağlanarak; lojistik maliyetin düşürülmesi, ticaretin geliştirilmesi ve rekabet gücünün artırılmasının temel amaç olduğunu hatırlattı. UND Yönetim Kurulu tarafından yapılan diğer bilgilendirmelerde, özellikle sınır kapılarında karşılaşılan tam tespit uygulamalarının mağduriyet yarattığı, yüksek hamaliye ücretleri ile karşılaşıldığı, bu kontroller neticesinde araçlarda bir usulsüzlük ile karşılaşılmadığı durumlarda firmaların sebepsiz şekilde yüksek hamaliye maliyetlerine katlanmak zorunda bırakıldığı hususu aktarılarak, bu ücretlerin devlet tarafından karşılanması gerektiği vurgulandı. UND Yönetim Kurulu tarafından tam tespit uygulamaları ile ilgili olarak dile getirilen bir başka sorun da, bazı iç gümrük idareleri tarafından uygulanan ve mükellefin AB ülkelerindeki varış yerine açılması gereken Transit Beyannameler’in sınır kapısına kadar açılması durumunda hem Kapıkule’de hem de Bulgaristan kapılarında tam tespit uygulamasına tabi olduğunu, bazı gümrük idarelerinin talimatları ile söz konusu beyannamelerinin sınır kapısına kadar açılmak zorunda kalındığını ve bu durumun sektörümüze ciddi maliyet yükü getirdiği ifade edildi. Haziran 2015 20 SÖYLEŞİ Subaşı Gümrük Müşavirliği kesintisiz hizmet sunuyor Subaşı Gümrük Müşavirliği Genel Müdürü Ahmet Yahya Subaşı, müşteri memnuniyetinden ödün vermediklerini ve müşterileri ile uzun soluklu çalışmalar gerçekleşdirdiklerini ifade ediyor. Subaşı Gümrük Müşavirliği, 1948 yılında o yıllardaki adıyla ‘Gümrük Komisyonculuğu’ olarak Mustafa İhap Subaşı tarafından kuruluyor. Günümüzde Mustafa İhap Subaşı onursal liderliğinde 2. nesil Ahmet Yahya Subaşı tarafından yönetiliyor. 17 Gümrük Müşaviri , 62 Gümrük Müşavir Yardımcısı ( müşteri temsilcisi olarak görev yapıyorlar) 75 Müşteri Temsilcisi Haziran 2015 (10 kişi müşavir adayı) 22 adet moto- kurye; Toplamda 327 personeli ile hizmet veriyor. Merkez ofisi İstanbul Kabataş’ta bulunan şirketin; Mersin ,İzmir Bursa-Gemlik, ve Ankara’da şubeleri var. Her şubenin başında bir Gümrük Müşaviri bulunuyor. İzmir-Menemen, Eskişehir, Tekirdağ, Gebze, Ambarlı, Erenköy, Haydarpaşa, Halkalı, Derince, İstanbul Tarım İl Müdürlüğü, Gaziantep, İskenderun ve Atatürk Hava Limanında irtibat büroları var. Merkez ofis, tüm şubeler ve irtibat büroları ile elektronik bağlantılı. Tüm doküman transferleri elektronik ortamda yapılıyor ve online hizmet veriliyor. Subaşı Gümrük Müşavirliği’nin tüm çalışanları kadrolu elemanları olup, hiçbir şekilde taşeron kullanılmıyor. 21 Müşterilerimize komple çözümler sunuyoruz Farklı sektörler için ayrı ayrı departmanlarla uzmanlık alanları belirlendiğini ifade eden Subaşı Gümrük Müşavirliği Ltd. Şti Genel Müdürü Ahmet Yahya Subaşı, “Tüm sektör departmanlarında takip edilen işler, ilgili gümrük müşavirinin son onayıyla neticelendirilir. Hizmetlerimize tüm gümrük ve dış ticaret birimlerinden Ankara ve diğer şehirlerde gerekli resmi dokümanların alınması da dahildir. Ankara’da bulunan sabit bir elemanımız sadece danışmanlık hizmetlerinin verilmesiyle görevlidir. İşlerinizle ilgili her zaman Ankara’da doğru ve sorumlu kişilerle temas halinde olunmaktadır. Gerektiğinde bu kişilerle toplantı organize edilerek işiniz hakkında oluşabilecek sorular açıklığa kavuşturulur. Subaşı IT Departmanı’nın başlıca görevi, mevcut teknolojiyi yakından takip ederek çalıştığımız müşterilerimize verdimiz hizmetin her zaman en yüksek kalitede olmasını sağlamayı güvence altına almaktır. Bu amacımız gerçekleştirebilmek için firma olarak sistemimizi ve kullandığımız teknolojiler yüksek erişilebilir, esnek ve ölçeklenebilir tutmak birinci önceliğimizdir. Bu bağlamda müşterilerimize sağladığımız olanakları; müşteriye özel kullanıcı adı ve şifre ile, dijital arşive erişme, mevcut işlemleri takip etme, raporlar oluşturma, KPI, DIIB GTIP vs. hakkında işlemlerinizin durum değişikliklerinde anlık rapor alabilme (internet ya da mobil uygulama üzerinden), günlük, haftalık ayrıntılı raporlar, veri entegrasyonu ve aktarım olarak özetliyoruz. Faturalarınızı hazırlarken girilen bilgiler, aynı zamanda gümrük operasyonun temelini oluşturan beyanname bilgilerinin belirli bir kısmını içeriyor. Firmalar bu bilgileri tarafımıza istenilen formatlarda göndermeleri halinde, elle girişi yapılmaksızın kullandığınız SAP, MS Dynamics vb. birçok ERP ve CRM programına veri aktarımı yapılabilir. Bu sayede beyanname, kullanıcı hatasından arındırılmış ve çok hızlı biçimde oluşturulabilir. Gümrük operasyonunun tamamlanmasının ardından müşteri firma isteği doğrultusunda kesilen fatura vs. masraflara ait olan dekontlar, text ve excel dosyaları ile firmalara elektronik ortamda (ftp veya mail yoluyla) aktarılabilir”dedi. Subaşı, 2012 yılı Haziran ayı itibariyle faaliyete geçirdikleri Subaşı Denetleme Sistemi (AUDIT) Subaşı Gümrük Müşavirliği Ltd. Şti’nin bir denetleme standardı olduğunun da altını çiziyor. Subaşı Denetleme Sistemi (AUDIT)’nin oluşum geçmişi ile ilgili olarak Subaşı, “27.10.2008 tarih 27037 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Sonradan Kontrol ve Riskli İşlemler Kontrolü Yönetmeliği’ bu oluşumun gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Tüm bu izleme, gözden geçirme ve son olarak değerlendirme süreçleri sonunda bu hizmetin verilme yönünde karar alınmıştır. Kontrol sonucunda çok yüksek miktarlarda cezalar oluştuğu görülmüş ve tedbir alınması gerekliliği netleştirilmiştir. İncelemelerin sonuçları değerlendirilerek firmalarımıza/firmanıza olan eksi ve artıları ortaya çıkarılmıştır. Sonrasında bu sistemin nasıl işlediği ve bu denetimlerin nasıl yapıldığı firmamızca izlenmiştir” dedi. Neden Subaşı Denetleme Sistemi (AUDIT) sorumuza ilişkin Subaşı, “Etkin bir denetim için, izlenebilir ve kayıt altında bir denetim için, Firmalarımızın çıkarlarını en iyi şekilde korumak için, Geçmişteki hataların tekrar yapılmaması için, Olası cezaların en az maliyetle kapatabilmek için, Yarına daha güvenle bakabilmek için, Devletimiz ve firmamız arasındaki iş akışını benzer hale getirerek, masanın diğer tarafını daha iyi anlayabilmek için, sorunlara anında müdahale edilmesi, hatayı görüp, kendini ihbar ederek cezanın yüzde 15 ile sorunun çözümü, her an yapılan denetlemeler le canlı , güncel ve sürdürülebilir bir sistem” dedi. Müşterilerimize uzun süreli hizmet vermeyi hedefliyoruz Subaşı olarak müşteri odaklı çalışmalarıyla gurur duyduklarını ifade eden Subaşı, “Hedefimiz, müşterilerimize hızlı, doğru, ve yüksek kalitede hizmet sağlamaktır. Bu nedenle müşterilerimizin iş yoğunluğuna uygun sayıda müşteri temsilcisi görevlendiririz. Hizmetimizin iş saatlerinde bitirilebilmesi için yeterli sayıda eleman tahsis ederiz. Buna bağlı olarak işlerimizi tam, doğru ve zamanında tamamlayarak müşterilerimize maliyet ve zamandan tasarruf sağlarız. 2010 yılı başında Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan ‘Gümrük Müşavirliği Asgari Ücret Tarifesi’ nin yayınlanmasıyla hizmet bedellerimiz sabitlenmiştir. Bunun sonucunda verdiğimiz yüksek kalitede hizmetin maliyeti, rakiplerimiz ile aynı seviyeye gelmiştir. Potansiyel müşterilerin önceliği, alınan hizmetin kalitesi olmuştur. Bu, şirketimizin avantajına olan bir durumdur. Maliyet tasarrufu amacıyla daha düşük kalitede hizmetle yetinme devri kapanmıştır. Müşterilerimiz bizden daha büyük veya daha küçük olsa da, rakiplerimizden daha üst seviyede müşteri memnuniyeti sağlanmaktadır. Verdiğimiz hizmet sırasında mesai gibi kontrol edilebilir maliyetleri minimum seviyede tutmak için elimizden gelen tüm gayreti gösteririz. İş süreçlerimiz sırasında şirketimiz tarafımızdan yapılabilecek bir hatadan kaynaklanacak herhangi bir cezaya karşı, 1 milyon TL ye kadar Sigorta Mesleki Sorumluluk Sigortamız bulunmaktadır. Sektörümüzde yapılan aynı amaçlı Haziran 2015 22 SÖYLEŞİ sigortaların aksine çok kapsamlı bir sigortadır ve birlikte çalışılan son 5 yılı kapsar” dedi. Hatasız çalışmayı iş prensibi olarak benimsemiş olmalarından dolayı bugüne kadar bu tür bir cezai durum ile karşı karşıya kalmadıklarını ifade eden Subaşı, “Ancak bir ceza oluşması durumunda mevcut sigortamız devreye girerek firmamızın olası mali sıkıntılardan etkilenmesini engelleyecektir” dedi. Şirket hedefinin müşterilere uzun süreli hizmet vermek olduğunu belirten Subaşı, iş prensiplerinin hep bu hedef doğrultusunda olduğunu söyledi. Kısa vadeli kazançların önemsenmediğini ifade eden Subaşı, bunun sonucunda müşteri portföylerinde kendileriyle uzun yıllardan beri çalışan birçok firma bulunduğunu sözlerine ekledi. Mevzuattaki yenilikler hergün bilgilendirilir Gümrük mevzuatında değişiklikler, yenilikler olduğunu ifade eden Subaşı, “Mevzuat departmanımız tarafından mail yoluyla tüm yeni gümrük mevzuatı/tarifeleri/kanunları hakkında hergün bilgilendirilir. Bilgilendirme Subaşı yorumu ile birlikte yapılır. Şirketimiz, her yıl ocak ayında, müşterilerimiz için yaklaşık 5 bin adet gümrük tarife pozisyonu Haziran 2015 (G.T.İ.P.)çalışması yapmaktadır. Ocak ayından sonra ise her ay yaklaşık 1.000 adet tarife çalışması hazırlanmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda müşterilerimiz ithalatın gerçekleşmesi ile ilgili kararlarını vermektedir. Yalın organizasyon yapımız sayesinde müşteri temsilcileriniz dışında gümrük müşavirlerimize ve şirket yönetimine dilediğinizde rahatça ulaşabilirsiniz. Firmamızda çalışanlarımız uzun süreli olarak müşterilerimize hizmet verirler. Çalışanlarımız , alanlarında uzman olup ani görev değişiklikleri yaşanmaz” dedi. Firmanın merkez ofisinde 1 kimya mühendisi, İstanbul Kimya Laboratuvarı’nda 2, Gebze Kimya Laboratuvarı’nda 1 sabit elemanı olduğunu ve yapılan testleri takip ettiğini belirten Subaşı, bu kişilerin daha rahat çalışabilmesi için kendilerine iki araç tahsis edildiğini vurguluyor. Subaşı, “TSE Asya’da 2, TSE Avrupa ve Çorlu’da 1’er sabit elemanımız kendilerine tahsis edilen araçlarıyla birlikte hizmet vermektedir. DTS elemanımız da sabit olarak DTS işlemleriyle ilgilenmektedir. Tüm çalışanlarımız Subaşı çalışanıdır, taşeron kesinlikle kullanılmamaktadır. İstanbul merkez ofisimizde sadece gıda sektörüne hizmet veren 1 gıda mühendisi 7 tecrübeli müşteri temsilcimizden oluşan ekibimiz bulunmaktadır. Bu ekip sadece gıda işi yapan müşterilerimizehizmet etmektedir. Ekip çalışan sayısı, yeni firmalarla çalışmaya başladıkça tecrübeli elemanlarla artırılacaktır. Mevcutta İstanbul, Tekirdağ, İzmir ve Mersin Tarım İl Müdürlüklerinde ekiplerimiz hizmet vermektedir. İzmit Tarım İl Müdürlüğü’nde yeni ekibimizin oluşturulması süreci çalışmalarımız devam etmektedir. İstanbul Tarım İl Müdürlüğü’nde yerleşik ofis, 6 personel, 2 ikame araç ve 1 moto-kurye ile hizmet vermekteyiz. Bursa Tarım İl Müdürlüğü’nde sabit 1 personel ve ikame bir araç ile hizmet vermekteyiz. Gaziantep Tarım İl Müdürlüğü’nde 1 personel ve ikame bir araç ile hizmet vermekteyiz” dedi. Son 9 ay içerisinde 2 bin 500’ün üzerinde rapor alındığını, müşterilere hızlı ve güvenli bir hizmet sunulduğunu ifade eden Subaşı, ihracat işlemleri ilgili aylık raporlamaların paylaşılaşıldığını, işlem hacimleri, gümrüklere göre iş dağılımları, mesailer gibi bilgilerin bu raporlardan takip edilebildiğini; gelecek talepler doğrultusunda her türlü incelemenin bu rapora dahil edilerek raporlamanın detaylandırılabildiğinin altını çizdi. 23 Haziran 2015 24 LOJİSTİK ‘STK’lar harekete geçerse Bulgaristan’la ticaret gelişir Bulgaristan’ın büyük bir kesiminin Türkiye ile bağı olduğunu ifade eden DEİK Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Yalçın Egemen, “Türkiye’nin STK’larla bu potansiyeli hareketlendirip, ekonomiye katması çok önemli” dedi. Bulgaristan’la Türkiye’nin dış ticaret hacminin 7 milyar dolara çıkma potansiyeli olduğunu söyleyen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Yalçın Egemen, işlerin iyi gitmesi için çalıştıklarını fakat önlerinde engellerin olduğunu belirtti. Bulgaristan’ın Türkiye ile geçmişten gelen bir bağı olduğundan bahseden Egemen, “Ülkelerimiz maalesef bunun geri dönüşünü alamıyor. Bunun için iki ülkenin de STK’larla bu gücü hareketlendirip, ekonomiye katması çok önemli. DEİK olarak bunu destekleriz” dedi. Egemen, bugün için Bulgaristan ile Türkiye’nin 4 milyar dolarlık dış ticaret hacmine sahip olduğu bilgisini verdi. Bulgaristan’da 800 bin civarında Türk’ün yaşadığını belirten Egemen, ülkemizde de 2 milyondan fazla Bulgaristan göçmeni olduğuna değindi. Türkiye’nin bu potansiyelin dönüşünü alamadığını kaydeden Egemen, “Bulgaristan’ın nüfusu da 6-6.5 milyon civarı. Yüzde 30’luk çalışan insan potansiyeli var. Bunun dönüşünü alabilmek için devletin de STK’larla bu gücü hareketlendirip, ekonomiye katmalı. Biz de DEİK olarak bunu destekleriz” dedi. Bulgaristan’da Türk derneklerinin olmasına rağmen bunların birbirinden kopuk olduğuna dikkat çeken Egemen, şunları söyledi: “Bunları birleştirip Sofya’da Türk- Bulgar İş Adamları Odası oluşturuldu. Ama istenilen verim sağlanamadı. Şimdi bir çatı örgüt oluşturulmaya çalışılıyor. Bu da kişisel küçük hesaplar yüzünden faaliyete geçemedi. Bunlar gerçekleşirse Türkiye, Bulgaristan’da iyi bir lobi kanadı elde eder.” TIR’lar için alternatif yollar oluşturulmalı Kapıkule- Filibe arasındaki Kaptan Andreova otoyolunun bitirilememesinin Türkiye’nin Avrupa’ya karayolu Haziran 2015 ile bağlanmasında sıkıntı yarattığını dile getiren Egemen, Türk TIR’larının Bulgaristan’dan geçişinde zaman zaman oluşan belge sıkıntısı nedeniyle, Türkiye’nin yeni alternatif yollar oluşturması gerektiğini vurguladı. Yeni otoyolun bitmesi halinde de bu yoldan geçecek Türk TIR’ları için yüksek geçiş ücreti düşünüldüğünü aktaran Egemen, “Bu Türk TIR’larının maliyetini artıracak. Bulgaristan üzerinden demiryolu ile Tuna Nehri’ne ulaşmak, orta Avrupa’ya kadar Tuna Nehri yolu ile Türk TIR’larının Avrupa’ya ulaşımında daha kolaylık sağlar. Bu durumda demir yollarımızın geliştirilmesi gerekir ki bu da Türkiye- Bulgaristan ortak lojistik projesi ile gerçekleşir. Ayrıca Romanya, Yunanistan ve İtalya üzerinden Ro-Ro seferlerinin artırılması da Bulgaristan dışında başka alternatifleri kullanma şansını arttıracaktır” dedi. 24 Nisan anması toplantıyı erteletti DEİK Türkiye-Bulgaristan İş Konseyi Ortak Yürütme Kurulu toplantısını 13 Mayıs’ta Bulgaristan Sanayi ve Ticaret Odası’nda yaptı. İşbirliğinin geliştirilmesi, belirlenen bazı sektörlerin desteklenmesi, yeni yatırım ve ticaret imkânlarının araştırılması ve üçüncü ülkelerle müşterek işbirliği için esasların belirlenmesini kapsayan bir protokol imzalandı. Ayrıca 2009’da iki kuruluş arasında imzalanan protokol de deklare edildi. Bu toplantı daha önce nisan ayı içerisinde yapılacaktı ancak bazı Bulgaristan belediyelerinin ve Bulgaristan Parlamento’sunun sözde Ermeni soykırımını tanıma oylamaları ve 24 Nisan anma etkinlikleri nedeniyle mayıs ayında düşük katılım ile yapıldı. 25 UND, Bulgaristan sınırındaki kuyrukları Brüksel’e şikayet etti Bulgaristan sınırında son aylarda yaşanan sorunların kaynaklarının, sınırın her iki tarafında tüm yönleriyle araştırılarak acil çözüme ulaştırılması konusunda Avrupa Komisyonu’nun görev üstlenmesi gerektiğini belirten UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, uzayan kuyrukların AB’nin ticaret kapısını tıkadığı uyarısıyla Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü’nü iyileştirme amaçlı proje üretmeye ve müdahaleye çağırdı. Mayıs ayının son günü, 7 Avrupa Birliği ülkesini (Avusturya, Macaristan, Bulgaristan, Slovenya, Romanya, İtalya, Yunanistan) AB hukukunu çiğneyerek Türkiye-AB ticaretine kota koydukları için Avrupa Komisyonu’na şikayet etmeye hazırlanan UND, şikayet dosyasına mart başından beri uzayan Kapıkule ve Hamzabeyli kuyruklarını da ekledi. 28 Mayıs tarihinde Brüksel’de gerçekleştirilen görüşmelerde, AB hukukunun parçası olan Gümrük Birliği’ni ve malların serbest dolaşımı kuralını hiçe sayan ülkelerce taşımacılarımız kısıtlanarak aslında Türkiye-AB ticaretine zarar verildiğini, AB Komisyonu’nun Komşuluk ve Genişleme Genel Müdürlüğü (DG NEAR) ve Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü (DG MOVE) yetkililerine aktaran UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, AB hukukunun bekçisi sıfatıyla Komisyon’un duruma müdahil olmasını istedi. Şener, uzayan kuyrukların AB’nin ticaret kapısını tıkadığı uyarısıyla Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü’nü iyileştirme amaçlı proje üretmeye ve müdahaleye çağırdı. Geçtiğimiz yıl AB Komisyonu tarafından yaptırılan ve TürkiyeAB arasındaki ticarette karayolu kotalarının etkilerine yönelik etki analizi araştırmasının sonuçlarının temmuz ayında gerçekleşecek olan Ulaştırma Komitesi toplantısında 28 AB ülkesi ile beraber değerlendirileceğini açıklayan Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü Kara Taşımacılığı Birimi Hukuki Konular ve İhlaller Dairesi Başkanı Eddy Liegeois, UND tarafından verilen bilgilerin ve sunulan dosyaların bu süreçte çok değerli olduğunu ve Türkiye-AB taşımacılık ilişkilerine bundan böyle öncelik vereceklerini belirtti. Komşuluk ve Genişleme Genel Müdürlüğü Türkiye masası sorumlusu Patrick Paquet ve ekibiyle gerçekleşen toplantıda ise yakında Avrupa Komisyonu tarafından Gümrük Birliği’nin etkileri hakkında Avrupa çapında bir kamuoyu istişare sürecinin başlatılacağını ve UND’nin de bu sürece katılabileceği öğrenildi. Komisyon’un, Gümrük Birliği müzakereleri öncesi 28 AB ülkesinden yetki alması sürecinde, UND’nin sunduğu argümanların ve rakamların yol gösterici olacağına dikkat çekilen görüşmede, UND ve TİM’in önderlik ettiği dava ve şikayet süreçleri hakkında detaylı bilgiler paylaşıldı. UND’nin Komisyon’la temaslarını her düzeyde sürdüreceğini ve Komisyon’a incelemelerinde destek vermeye hazır olduğunu söyleyen Fatih Şener’in başkanlık ettiği UND heyeti, UND Yönetim Kurulu Avrupa Birliği danışmanı Can Baydarol ve İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Evren Bingöl’den oluştu. Şener: Acil çözüm konusunda Avrupa Komisyonu’na görev düşüyor Şener, UND tarafından geçen yıldan beri AB ile yürütülmekte olan temasların, karayolu kotalarının AB-Türkiye ticaretinin tüm tarafları üzerindeki yıkıcı etkilerinin iyileştirilmesi için somut adımlar getiremediğini fakat Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunda resmi müzakereler öncesi karayolu taşımacılığı sorunlarının da öncelikli gündemler arasına alınmasının ümit verici olduğunu söyledi. Bulgaristan sınırında son aylarda yaşanan sorunların kaynaklarının, sınırın her iki tarafında tüm yönleriyle araştırılarak acil çözüme ulaştırılması konusunda Avrupa Komisyonu’nun görev üstlenmesi gerektiğini belirten Haziran 2015 26 GÜNCEL Ekol, Polonya ile Avrupa ağını genişletiyor Avrupa ağını hızla genişleten Ekol Lojistik, Polonya ofisini de hizmete açtı. Ekol,Polonya intermodal taşımalarının yanı sıra düzenli haftalık hızlı taşıma hizmetleri de sunacak. Avrupa’daki ilk 10 lojistik şirketinden biri olma hedefiyle yatırımlarını hızlandıran Ekol, doğrudan faaliyet gösterdiği ülkelerin arasına yakın dönemde Polonya’yı da ekledi. Böylece Polonya Ekol’ün kendi tesislerini kurduğu 11. ülke oldu. Ekol, haftada 5 sefer yapan Ro-Ro gemileri ve 40 sefere çıkan blok tren yüklemeleri ile çevre dostu hizmetlerini her geçen gün emin adımlarla güçlendiriyor. Ekol Polonyasadece intermodal çözümleri ile değil; düzenli haftalık hızlı taşıma hizmetleri ile de ülkemiz üreticilerinin her türlü talebine çözüm üretecek. Taşıma hizmetlerine ek olarak Ekol Polonya gümrükleme, gümrüklü ve gümrüksüz depolama, konsinye/ stok yönetimi ve dağıtım hizmetleri ile entegre bir hizmet sağlayıcısı olarak hizmet verecek. Ekol Polonya aynı zamanda Türkiye haricindeki diğer Ekol ülkeleri için de Avrupa’dan Ukrayna ve Rusya’ya yapılacak taşımalarda konsolidasyon merkezi olacak. Ekol International Genel Müdürü Wojciech Brzuska konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Polonya, Avrupa’nın lojistik haritasında önemli bir konuma sahip. Giderek daha fazla sayıda Haziran 2015 şirketin Polonya’da Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine yönelik merkezler kurduğunu görüyoruz. Ayrıca Polonya ve Türkiye gibi Avrupa’nın iki önemli “üretim üssü” arasındaki kargo hacmi hızlı biçimde artıyor. Polonya’nın hızlı büyümesini de düşünürsek Ekol’ün neden burada kendi operasyonuna sahip olacak şekilde varlık göstermesi gerektiğini anlayabilirsiniz. Polonya’daki planlarımıza göre yaklaşık birkaç düzine çalışan istihdam edilecek ve 2016 sonuna kadar 15 milyon euroluk bir ciroya ulaşılacak” dedi. Ekol Lojistik Polonya Ülke Müdürü ArturPohlda “Pazarda intermodal çözümler için önemli bir talebin varlığını görüyoruz. Ekol sadece intermodal taşımada yılların tecrübesine sahip olmakla kalmıyor, aynı zamanda gerekli altyapıya da sahip. Biri Akdeniz’in en hızlı gemisi olan 5 Ro-Ro gemisi bulunuyor. Faaliyet gösterdiğimiz pazarda antrepo ve gümrükleme hizmetleriyle birlikte sunulan çağdaş intermodal çözümlere talep mevcut. Polonya pazarında Ekol gibi deneyimli bir lojistik operatörünün varlık göstermesinin ekonomimiz için yarar sağlayacağından kuşkum yok” diye konuştu. Ekol’ün Avrupa yatırımları 1996 yılında Ekol Almanya ile başlayarak Romanya, İtalya, Fransa, Ukrayna, Yunanistan ve Bosna-Hersek’e yaptığı yatırımlarla devam etmişti. Müşterilerine yüksek kaliteli hizmet sunmak amacıyla yatırımlarını aralıksız sürdüren Ekol 2013 yılında Avrupa’nın jeopolitik haritasındaki en stratejik noktalarından birinde Ekol Macaristan’ı kurdu. 2014 yılındaysa Ekol İspanya’yı ülke portföyüne ekledi. 28 GÜNCEL Şırnak, Irak’a açılacak Şırnak iş dünyası ile bir araya gelen TISİAD heyeti, düzenlenecek karşılıklı iş gezileri ile Şırnak ve Irak arasında köprü görevi görecek. Türkiye-Irak Sanayici ve İşadamları Derneği (TISİAD) yönetimi ve üyelerinin, Irak’a yönelik 4 günlük iş gezisi Şırnak temasları ile sürüyor. Irak Gaziantep Başkonsolosu Taaban Al Bazzaz’ın da eşlik ettiği gezide; TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç, yönetim kurulu ve üyeler, Şırnak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Osman Geliş’i ziyaret etti. Al Bazzaz: Kapımız açık Ziyarette söz alan Irak Gaziantep Baş Konsolosu Taaban Al Bazzaz da, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişimin katkı sunulması için kapılarının açık olduğunu söyledi. “Güneyden Kuzeye kadar Irak’ın her ilinde Türkiye’yi istiyoruz. Türkiye, Irak için bir markadır. Ticaretten inşaata her alandaki çalışmalarınızı Irak’ta görmek isteriz. İstiyoruz ki bu ilişkiler kuzeyin yanı sıra güney ile de gelişsin. Geliş-gidişleri arttıralım. İstanbul, Ankaralı işadamları Irak’ta varlar ama bu bölge işadamları bu anlamda eksik kalmış durumda oysa ilişkiler daha güçlü olmalı. Irak’ın kalkınması için önemli ihtiyaçları var, bunlar Türkiye’den karşılanabilir. Irak’ta çok büyük ticari imkanlar var. Aynı şekilde Türkiye’de de var. Bunları değerlendirmek için daha sok bir araya gelinmeli. Irak ile ticaretin yoğun olduğu bölgelerdeki temsilcilik açılışlarımız sürecek TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç da, dernek çalışmaları ile ilgili bilgi vererek, “2012 yılında genel merkezi Mersin’de kurulan derneğimizin bugün; İstanbul, Mardin, Şırnak ile Irak’ın Duhok kentinde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde temsilcilikleri bulunmaktadır. Irak ile ticaretin yoğun olduğu bölgelerdeki temsilcilik açılışlarımız sürecektir. 2015 yılında 3 yeni temsilcilik daha açmayı hedefliyoruz. Kardeş ve dost ülke Irak aynı zamanda şuan Türkiye’nin Almanya’dan sonra 10 milyar dolar ile en fazla ticaret yaptığı ikinci ülkedir. Ancak ırak ile ilişkilerin gelişmesi için biz iş dünyası olarak öncü olmalıyız. Önümüzdeki günlerde Irak’ın 19 vilayetinden işadamlarını Türkiye’de ağırlamaya yönelik bir zirve düzenleyeceğiz. Bu konuda sizinde desteğinizi bekliyoruz. Ayrıca Şırnaklı işadamlarına yönelik Güney Irak’a bir iş gezisi yapmak istiyoruz. Iraklı yatırımcıları, işadamlarını da bu bölgeye davet edip, ağırlamak istiyoruz. Burada yatırım yapacak işadamlarına da destek olmanızı arzu ediyoruz. Amacımız; dünyanın sayılı zengin petrol yataklarına sahip ülkelerinden birisi olmasına rağmen savaşlardan dolayı bir türlü huzura eremeyen Irak’ta hem gelişime katkı sunmak, hem de ekonomik anlamda karşılıklı ‘kazan kazan’ anlayışı ile ilişkileri geliştirmektir. Irak’a 2013 yılında 13 milyar dolar ihracatımız vardı ve 2015’te bu rakamı 15 milyar dolara çıkarmayı hedefliyorduk ancak IŞİD’ın ortaya çıkması ile ihracatımız geriledi ancak tüm bunlara rağmen Irak, Türkiye’nin, Almanya’dan sonra en çok ihracat yaptığı ikinci ülkedir” dedi. Malzeme var, helva yapalım Heyeti; “Biraz gecikmiş de olsa bu ziyaret bizleri çok memnun etti, hoş geldiniz” diyerek karşılayan Şırnak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Osman Geliş de, “Mersin’den Habur’a kadarki hattın kaynaşmasını ve Irak pazarını çok önemsiyoruz. Olumsuzlukları en kısa zamanda def edip, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeliyiz. Maalesef uzun yıllar bölgedeki olumsuz olaylardan dolayı ilimiz kendini Haziran 2015 29 toparlayamadı, son 25 yılda sadece hayvancılıktaki kaybımız 25 milyar dolardır. Hem ova hem mera alanlarına sahip Şırnak’ın tarım arazisi çok da verimli ve arazi varlığı çok fazla. Pazar olarak da etrafında Irak başta olmak üzere birçok komşu ülke var. Yani helva yapacak malzeme var. Ticaretin olduğu yerde huzur, refah olur. Bunun içinde işbirliğini arttırmalıyız. Bize kim gelirse hem gönül kapılarımız hem iş kapılarımız açık. Yeterki burada iş, aş sağlasın. Çünkü bölgemizin en büyük sıkıntılarından biri mesleksizlik ve devamında işsizliktir. Dünden ders alıp, yarına ne katkı sunabiliriz diye düşünmeli, zenginliklerimizi nasıl değerlendirip, gelecek nesillere nasıl daha güzel bir dünya bırakabileceğimize dair özellikle iş dünyasına büyük görevler düşmektedir. Biz Duhok ile zaten kardeşiz bunun resmiyete dökülmesi, kardeş şehir olunmasına biz çok sevinir davul zurna ile halay çeker oynarız. Şırnak’a yönelik önyargıların kırılması için tüm halkımızı ilimize, misafirperverliğimizi göstermeye davet ediyoruz” diye konuştu. İşadamlarından Şırnak’ın gelişimine katkı Şırnak Belediyesi’ni ziyaret eden TISİAD heyeti, kentin sosyal gelişimine katkı sağlamak amacıyla belediyenin Kadın Danışma Merkezi’ne destek sözü verdi. gelin, bizler sizlere en iyi şekilde destek olmak ve hizmet vermek için elimizden genlin fazlasıyla yardımcı olmaya hazırız” dedi. Kadın danışma merkezine destek Türkiye-Irak Sanayici ve İşadamları Derneği (TISİAD) yönetimi ve üyelerinin, Irak’a yönelik 4 günlük iş gezisi Şırnak temasları ile sürüyor. Irak Gaziantep Başkonsolosu Taaban Al Bazzaz’ın da eşlik ettiği gezide TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç, yönetim kurulu ve üyeler ikinci gün Şırnak Belediyesi Eş Başkanı Serhat Kadırhan’ı makamında ziyaret etti. Dernek Başkanı Kılıç, sadece ekonomik değil kültürel ve sosyal ilişkilerin gelişimini de önemsediklerini söyleyerek, önümüzdeki günlerde Irak’ın bir kenti ile Şırnak’ın kardeş kent olabilmesi için Başkan Kadırhan’dan destek istedi. Ayrıca yatırımcıların bölgeye çekilmesin- de destek de isteyen Kılıç, “Biz Şırnak’ın emrindeyiz ve sizlerin de desteği ile bölgenin geleceği adına işbirliğimizi sürdüreceğiz” dedi. Öte yandan Belediye olarak bir Kadın Danışma Merkezi kurma çabasında olduklarını ve desteğe ihtiyaçları olduğunu da söyleyen Başkan Kadırhan, bölgenin bu tür desteklere büyük ihtiyaç duyduğunu söyledi. TISİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı ve Bpet Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Selahattin Balkan da, merkezin giderlerin 4’de birini karşılama sözü vererek, Şırnak’a katkılarının süreceğini söyledi. “Siz yeterki gelin biz desteğe hazırız” Başkan Serhat Kadırhan da, Irak’ın her hangi bir kenti ile kardeş olmaya açık olduklarını söyleyerek, bu noktada TISİAD’ın desteği ile yapılacak bir kardeş kent anlaşmasını davul zurna ile kutlamaya hazır olduklarını söyledi. Öte yandan yatırımcıların bölgeye çekilmesinde kapılarının açık olduğunu söyleyen Serhat Kadırhan, “Siz yeterki gelin iş ve aş sağlamak için bölgeye Haziran 2015 30 DOSYA Sürücü güvenliği ve konforu Ar-Ge çalışmalarının merkezinde yer alıyor Yeni nesil araçlarda ‘sürücü güvenliği ve konforu’ Ar-Ge çalışmalarının başında yer alıyor. Birbirinden önemli markalar Ar-Ge çalışmaları ile teknolojiyi her defasında bir tık daha zorlamanın yollarını arayarak ‘en iyiye, mükemmele’ ulaşmaya çalışıyorlar. Teknolojik imkanların sürücülerin işlerini kolaylaştırdığını ifade eden yetkililer, sürüş ve güvenlik konularında sürücülerin eğitilmelerinin de şart olduğunun özellikle altını çizerek teknolojik yenilikler ne kadar iyileşirse iyileşsin sürücülerin sürüş disiplininden taviz vermemeleri gerektiğini ifade ediyorlar. Uluslararası karayolu taşı- malarının en zorlu koşullarından birini kuşkusuzdur ki uzun yollar oluşturuyor. Sevdiklerinden ayrı kalmanın hasretine bir de uykusuz geçen geceler eklenince işler içinden çıkılmaz bir hal almaya başlıyor. Uzun yol sürücülerinin rahatlığı ve güvenliği hem araç üreten şirketler hem de lojistik firmaları tarafından olmazsa olmaz bir durumda bulunuyor. Uzun yol sürücülerinin her türlü güvenliğini ve konforunu düşünen ağır vasıta üreticileri bu durumun olmazsa olmaz olduğunu ifae ediyorlar. Usta sürücüler ise yolların kendileri için bir yaşam stili, hayat tarzı haline dönüştüğünü belirterek uzun yollarda güvenliğin ve ergonominin esas olduğunun altını çiziyorlar. Mayıs 2015 Sürücüler araçlarını evleri olarak görüyorlar ‘Ömür biter yol bitmez’ tabirini bilmeyenimiz yoktur. Ömürün bitip yolun bitmediği gerçeğinden yola çıkarsak; bu bitmeyen yolları güzelleştirmenin ve daha yaşanılır kılmanın elbette ki bizlerin elimizde olduğunun da altını çizmek gerekiyor. Nasıl mı? Şoförlük (kaptanlık/ sürücülük) mesleğinden emekli olmuş usta şoförlerle konuştuğumuzda hemen hepsi ağız birliği etmişçesine: “Bizim zamanımızda böyle araçlar nerdeeee?” diyerek şimdiki araçların daha güvenli ve daha konforlu olduğunu ifade ediyorlar. Yolların gerçek sahibi uzun yol sürücüleri TIR’larını evleri gibi gördüklerini, araçları içindeki her mekanın evdeki gibi kendi yaşam alanlarını oluşturduklarını ifade ediyorlar. ‘Evimizden daha fazla vakit geçiriyoruz/ Ömrümüz buralarda geçiyor” diyen yolların efendisi şoförler rahatlığın, konforun, ergonominin ve güvenliğin kendi işlerini bir nebze de olsa hafiflettiğini ifade ediyorlar. Dışarıda ayrı, aracın içinde farklı ayakkabı giyiyorlar Uzun yol sürücüleri kendi yaşam alanlarını oluşturan kabinlerine gözü gibi bakıyorlar. Araçları ile özdeşleşen şoförler evlerinde olduğundan belki de evlerinden daha fazla araç kabinlerine dikkat ederek adeta titizlik örneği sergiliyorlar. Araçlarının temizliğinde titizlikten ödün vermeyen uzun yol sürücüleri 31 araçlarının temizliğinin her şeyden önemli olduğunu ifade ediyorlar. Kişisel bakımları kadar araç bakımlarının da son derece önemli olduğunu ifade eden şoförler ‘Aslan yattığı yerden belli olur’ diyerek yaşam alanlarını temiz kullanmaya dikkat ettiklerinin altını çiziyorlar. Patronlarını dahi ayakkabısı ile içeri almıyorlar Bu kadarı da fazla/ bunlar da iyice abartmış’ diyenlerin olabileceği gibi, ‘işine aşık bu insanları kutluyorum’ diyenlerin olması da şüphesiz ki kaçınılmazdır. Hilaltrans Yönetim Kurulu Başkanı ve UND Yönetişm Kurulu Başkan Yardımcısı Şerafettin Aras, “Şoförlerimiz araçlarını o kadar benimsemişler ki patron olmamıza rağmen araçlarına bizleri ayakkabılarımız ile içeri almıyorlar. Önce ayakkabılarımızı çıkarmamız ve daha sonra ya çorabımızla ya da içeride bize verecekleri terliklerle girmemiz gerektiğini ifade eden şoförlerimiz var. Ben, bu durumu takdir ettim. Çünkü işinize duyduğunuz saygı aslında kendinize duyduğunuz saygının bir göstergesidir” diyerek konuyu özetliyor. Eşlerimiz araçlarımızı kıskanıyor Uzun yol sürücüleri ile yaptığımız spontane konuşmalarda, ‘Evde bu kadar titiz değilim. Eşim aracıma verdiğim titizliği kıskandı. Evde neden bu kadar titiz değilsin, aracını benden daha çok seviyorsun diyerek sitemde bulundu’ diyen sürücülere de rastlamak mümkün. Uzun yol sürücüleri tavanından tabanına kadar yaşam alanı olarak gördükleri araçlarını gözünden sakınıyor dersek herhalde abartmamış oluyorlar. Araçları ile duygusal bağ kuran sürücüler var Ömrünüzün büyük bir bölümünü geçirdiğiniz alanlar artık sizin bir parçanız olmaya başlıyor. “Aracım benim her şeyim” diyen şoförlerimiz olduğu gibi; “Bu aracın huyunu, suyunu benden daha iyi kimse bilmez, bilemez” diyen sürücüler de var. Araçlarına isimler takan sürücülerimiz olduğu gibi aracına adeta aşık olan, sevgi besleyen sürücülerimiz de var. “Bu’nun sayesinde kızımı okuttum” diyeninden tutun da “Ekmek teknem” diyene varıncaya kadar şoförlerimiz araçlarının kıymetini son derece iyi biliyor. Lojistik firma sahipleri de şoförlerin araçları kullanmadaki ustalığı ve titizliği konusunda hemfikir... Güvenlik olmazsa olmaz Son yıllarda savaşlardan daha fazla trafikte ölen insan var. Araç üreticisi firmalar, bu durumu Ar-Ge çalışmalarıyla minimize etme yolunda epey mesafe kat etmiş durumda. Güvenlik araç firmalarının olmazsa olmazları arasında geliyor. Lojistik filoları oluşturulurken güvenlik en belirleyici özellik olarak karşımıza çıkıyor. Ekol, Omsan, Mars, Barsan vs. büyük lojistik firmalar güvenliğin kendileri için son derece önemli ve apayrı bir yerde olduğunu ifade ediyorlar. Ağır vasıta araç üreten firma yetkilileri ise Ar-Ge’ye çok büyük bir pay ayırdıklarını; dayanıklılık, konfor, hız ve güvenliğin en önemli Ar-Ge unsurlarını oluşturduğunu ifade ediyorlar. Ergonomi avantaj sunuyor Yapılan araştırmalarda ergonomi ya da konforun trafikte son derece önemli bir avantaj sağladığını ortaya koyuyor. Eski tip araçlara göre yenilenen araçların şoförü dinlendirdiğini, çeşitli hareketler sayesinde kan dolaşımının ve vücut dengesinin normalleşmesi hususunda kolaylıklar sağladığı bilinen bir gerçek. Modern araçlarda sürücü kabinleri çeşitli ebat ve ölçülerde olabiliyor. Standart donanım olarak tasarlanan araçlarda çeşitli yükseklik ve ebatlarda sürücü kabini bulunuyor. XLX kabinli diye tabir edilen temel modelli arçaların yanı sıra ayrıca daha büyük boyutlarda (XXL) veya daha küçük boyutlarda (LX) kabinler de bulunabiliyor. Uzun yol taşımacılığında sürücü kabini; geniş bir iç mekana, etkileyici bir ambiyansa, yüksek seviyede konfora ve pratik saklama gözlerine sahip. Standart donanımlarda sürücü kabininde bir adet konfor yatak mevcut. Talep üzerine ikinci bir yatak da temin edilebiliyor. Bu durum sürücü için şu avantajları meydana getiriyor: Ferah ve geniş iç mekan, geniş alanlı yataklar, ön camın üzerinde bulunan kolay erişilebilir saklama gözleri, alçak yapıda motor tüneli – komple sürücü kabininde yüksek konsept, yolculuklara yönelik cömert depolama alanı imkanı. Şirket sahibi için ise şu avantajlar sağlanıyor: Sürücü ka- bini her türde konteyner için uygun, İlgili konteyner bağlantısı ile birlikte düşük hava direnci (yakıt tüketimi), XXL sürücü kabini ile karşılaştırmalı olarak (daha alçak alın yüzeyi sayesinde), XXL sürücü kabinine kıyasla daha düşük dış yükseklik – üzerine donanım eklenme kabiliyeti yüksek (örneğin soğutma ünitesi), yük taşıma kapasitesi avantajı ile birlikte XXL sürücü kabinine kıyasla ağırlık avantajı, sorunsuz ikinci el satış imkanı. Müşteri memnuniyeti sürücüde başlar Araç üretici firmalar; verimlilik, güvenlik ve müşteri memnuniyetinin her zaman sürücüden başladığında hemfikirler. Sürücünün kumanda performansı güvenilir bir taşıma ve güvenli, ekonomik bir sürüş şekli için belirleyici faktör. Sürücü yerinin mükemmel donanımlı olması taşıma sonuçlarını olumlu yönde etkiliyor. Göstergelerin iyi görünür yapıda olması, kumanda elemanları mantıksal çerçevede yerleştirilmiş olması ve erişimlerin kolaylığı da bir başka olmazsa olmazlar arasındaki yerini alıyor. Çok fonksiyonlu direksiyonun yüksekliği ve eğimi kademesiz olarak ayarlanabilir ve yukarı katlanabilir türden. Tüm bu unsurlar daha rahat ve güvenli bir sürüş için tasarlanmış. Navigasyon cihazından, ergonomik sürücü koltuğuna, kamyon sürücüsü için sırt desteğine, otomatik sıcaklık ayarlı klima sisteminden çalışma sırasında iyi bir klima ortamına kadar her şey artık sürücülerin hizmetine sunulmuş durumda. UND’nin Sesi olarak araç üreticisi firmalarımızla ‘şoför güvenliği ve konforunu’ değerlendirdik. Mayıs 2015 32 DOSYA Özbayır: Mercedes-Benz kamyonları güvenli olduğu kadar kârlı ve konforlu “Mercedes-Benz Türk’ün Actros modelinde uluslararası nakliye taşımacılığı yapan 1841 LSNRL, 1841 LS ve 1844 LS, 1851 LS ve 3341 S çekicileri, Axor modelinde ise 1836 LS ve 1840 LS modelleri müşterilerine uzun yol sürüşüne uygun güvenlik ve konfor donanımlarıyla sunuluyor. Mercedes-Benz Actros ve Axor modelleri farklılaştırılabilen donanımları sayesinde, şehirlerarası ve uluslararası yük taşıyan şirketler tarafından olduğu kadar şantiye şirketleri tarafından da tercih ediliyor. Bu model araçların teknolojileri sayesinde özellikle yakıt ekonomisi ve karlılık konusunda ön plana çıktıkları ve tercih edildikleri söylenebilir çünkü Mercedes-Benz Actros ve Axor’lar ekonomiklikleri sayesinde kullanıcılarına önemli bir avantaj sağlıyorlar. Mercedes-Benz Actros modelinde güvenlik ve konfor Mercedes-Benz Türk’ün amiral gemisi Actros’un geniş iç hacmi, ön panelinden kapı içlerine, koltuk- Mayıs 2015 larından tavan lambalarına kadar tüm detay işçiliğinde tasarım ve malzeme seçiminde güvenlik ve konfor ön planda tutulmuş. Genel anlamda kabinin konforu sürücünün trafikte rahat ve sakin şekilde yol almasını mümkün kılıyor. Actros’un yataklı modellerinde ise yıkanabilir koltuk kumaşı kullanılarak yapılan yatak kılıfları sürücülere rahat, temiz ve şık bir dinlenme alanı sunuyor. Actros’ta hava süspansiyonlu koltuğun yüksekliği sürücüye göre en uygun pozisyona ayarlanabiliyor. Aynı şekilde direksiyonun hem açı hem de yükseklik ayarı yapılabiliyor. Sürücüye sağlanan bu konfor şoförlerin rahatça, dolayısıyla fazla yorulmadan yüklerini taşımalarına imkân tanıyor. Aracına hâkimiyeti tam olan sürücü güvenli bir şekilde yükünü taşıyabiliyor. Actros’un geniş açılan kapılarının ve kaymayan alçak basamaklarının yanı sıra çift taraflı tutamaklar, sürücünün araca binmesini ve araçtan inmesini kolaylaştırıyor. Kullanıcılar istedikleri gibi konforu yükseltebilecek şekilde buzdolabı, Mercedes-BenzTürk Kamyon Pazarlama ve Satış Müdürü Bahadır Özbayır ilave göz ve raflar, farklı kumaşların kullanılmasını ve benzeri bir dizi özelliği talep edebiliyorlar. Kabin arka duvarındaki ve tavandaki ilave ısı izolasyonu ile ısı ve ses yalıtımı yüksek olan Actros’ta hava giriş ve çıkışı minimum düzeyde kalıyor. En önemli özelliklerinden biri Actros’un alçaltılmış motor tüneli. Bu sayede şoföre geniş bir hareket alanı sağlanmış oluyor. Mega kabinli araçlarda motor tüneli yüksekliği sıfır. Mercedes-Benz Actros’un yolu mükemmel aydınlatan halojen farları yol güvenliğini sağlarken, direksiyondan kumandalı radyosu sayesinde sürücü, radyoyu çok daha güvenli bir şekilde kullanabiliyor. Actros’un ön sütundaki spoilerleri, yağışlı havalarda cam ve aynaları temiz tutarak daha iyi bir görüş kazandırıyor, en kötü hava ve yol şartlarında dahi sürüş güvenliğini en üst seviyede tutuyor. Actros’un sağ ve sol camlarıyla yan aynaları elektrikli. Sürücü, kapılara yerleştirilmiş kumanda düğmeleriyle aynaları kabin içinden istediği gibi ayarlayabiliyor. Aynaların ısıtmalı oluşu, buğulanma ve buzlanma sorununu ortadan kaldırıyor. Sürücü ve muavin tarafındaki aynalara ilave edilen geniş açılı aynalar sayesinde, kör nokta neredeyse ortadan kalkıyor. Muavin tarafındaki kaldırım aynası ve ön taraftaki ön tampon aynası, aracı park ederken güvenlik ve kolaylık sağlıyor. Actros model kamyonlar aynı zamanda standart olarak ABS ve ASR’li Telligent Fren Sistemi, direksiyonun yanında bulunan koldan kumandalı dekompresyon valfli motor freni, hız sınırlayıcı ve sabitleyici, immobilizer, direksiyon kilidi, geri vites 33 ikaz düdüğü, otomatik kayış gergi mekanizması ile donatılmış olarak sunuluyor. Teknolojik gelişim sağlıyoruz Mercedes-Benz Actros kamyonlarının konfora ve güvenliğe ilişkin donanımları yeni teknolojiler ve ihtiyaçlar doğrultusunda sürekli geliştirilmeye devam ediliyor. Mercedes-Benz müşterilerilerinin güvenlik ve konfor bakımından beklentileri çok yüksek çünkü araçlarımızın bu alanda bir numara olduğu biliniyor. Son yıllarda büyümesini hızla sürdüren lojistik sektörünün gelişimi ile birlikte çeşitli ihtiyaçlar da ortaya çıkıyor. Mercedes-Benz Türk, sektörü yakından takip ederek tüm ihtiyaçları doğru ve hızlı şekilde tespit ederek ürünlerinde gerekli değişiklikleri yaparak müşterilerinin beklentilerini karşılıyor. Şirket tüm ürün gruplarında olduğu gibi kamyon piyasasında da çok farklı kaynaklardan beslenerek detaylı bir araştırma faaliyeti yürütüyor. Bu araştırma sonuçları global marka olarak yürütülen faaliyetlerin çıktıları ile harmanlanıp ihtiyaçlar ve olası ihtiyaçlar doğrultusunda geliştirildiğinde yenilenen ürünler pazarın vazgeçilmezleri oluyor. Sadece Türkiye’nin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilen örneğin “Kırkayak Kamyon” tamamen Türkiye’de tasarlanıp geliştirilen ve yıllardır sadece Türkiye’de kullanılan bir araç tipi. Mercedes-Benz Türk ArGE biriminde 300’ü aşkın mühendis kamyon ve otobüslerin hem ihtiyaçlara hem de yasalara göre geliştirmesini ve/ veya uyarlamasını gerçekleştiriyor. Güvenlik konusunda tüm dünyada Daimler kamyonlarında sunulabilen en yüksek güvenlik donanımını kamyonlarımızda sunmaya özen gösteriyoruz. Konfor konusunda genel kabul görmüş konfor unsurlarının yanı sıra ülke bazlı kullanıcıların ihtiyaç ve beklentileri mevcut. 2002 yılında piyasaya sunulan Axor modelinde 13 yılda 6 facelift ve yenileme yapıldı. Eskiden süspansiyonsuz olan kabin süspansiyonlu hale getirildi, araca izolasyon yapıldı. Ar-Ge çalışmalarımız inovatif çözümler sunuyor Mercedes-Benz Türk ülkemizde otobüs ve kamyon segmentlerinde pazar lideridir. Bu ürünlerin çoğu kısmen veya komple Ar-Ge uz- manlarımız tarafından geliştiriliyor. Bu ürünlerde müşterilerin özel istekleri yine Ar-Ge Merkezi’mizin çalışmaları sayesinde hızla ürünlere yansıtılabiliyor. Ar-Ge Merkezi’mizin başarılı çalışmaları sayesinde bugün müşterilerimize tüm güncel teknolojilerle donaltılmış, günün ihtiyaçlarına cevap verebilen ürünler sunuluyor. Güvenlik, yakıt ekonomisi ve performans, konfor, kullanım ve bakım kolaylığı, inovatif çözümler AR-Ge çalışmalarında her zaman en temel kriterler olarak sunuluyor. Mercedes-Benz Türk bünyesinde yapılan her yeni tasarımın veya geliştirilen her yeni kapsamın güvenli olması zaten öncelikli şart olarak kabul ediliyor. Kamyonda konfor denildiğinde aracın temel ihtiyaçlara cevap veriyor olması ve bunların üzerinde birbirinden farklı ve alternatifli donanımların sunulabiliyor olması anlamına geliyor. Ürün yenileme ve geliştirme faaliyetleri sürecinde, yeni ürünlerin piyasaya sunulmasından önceki safhalarda Mercedes-Benz Türk mühendisleri tarafından global trendlerle birlikte öncelikle yerel ihtiyaçlar detaylı olarak masaya yatırılıyor. Test faaliyetleri bu döngünün önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu testlerde geliştirilen tüm kapsamların kontrolleri yapılıyor. Kullanıcılara özel eğitimler veriyoruz Kamyonlarda kullanılan tüm sistemler gün geçtikçe daha elektronik, daha teknolojik daha gelişmiş hale geliyor. Bunların doğru kullanımı ise, başta güvenlik sonra ekonomiklik ve konforun sağlanması için önem kazanıyor. Bu sebeple Mercedes-Benz kamyonlarının kullanıcılarına araca özel eğitimler veriliyor. Standart olarak, satılan her kamyonun teslimatı öncesinde aracın sürücüsüne söz konusu kamyonun özelinde teorik ve pratik olmak üzere yarım günlük bir eğitim veriliyor. Mercedes-Benz Türk bugün, uzun yıllardır sürdürdüğü bu eğitimler ile geniş bir kamyon kullanıcısı kitlesine ulaşmış bulunuyor. Eğitime son derece önem veren Mercedes-Benz Türk ihtiyaç doğrultusunda başta filo müşterileri olmak üzere müşterilerine yerinde eğitimler de düzenliyor. MercedesBenz Türk sahada satış ve servis ağındaki yetkin personeli ile de her zaman sektörün yanında olmaya özen gösteriyor. Mercedes-Benz kamyon ve çekicileri kullanıcılarına önce sürüş güvenliği ve ekonomiklik sağlıyor. En yüksek performansı ortaya koyabilecek şekilde tasarlanan Mercedes-Benz kamyon ve çekiciler, aynı zamanda inovatif tasarımları ve çözümleriyle kullanım kolaylığı ve konfor da sunuyor. Yedek parçaya ulaşım, bakım kolaylığı ve bu özelliklerde Mercedes-Benz kamyon ve çekicilerinin alımında sunulan finansal destek, araçların kullanım esnasındaki güvenilirlikleri, hatta 2.ele takasa verebilme imkânı kullanıcıların tercihini önemli ölçüde belirliyor. Günden güne filo oranı artan kamyon sektöründe şirketlerin tercihi bir dizi hizmeti tek elden verebilen üreticilere doğru kayıyor. Mercedes-Benz kamyon ve çekicilerinin piyasada tercih edilme sebeplerinden en önemlilerinden biri de bu. Mercedes-Benz Türk’ün ana şirketi Alman Daimler AG’nin Kamyon Grubu uzun vadeli hedeflerine ulaşmak için oluşturduğu stratejisinde temel çalışma alanlarını ‘Güvenlik’, ‘Konfor’ ve ‘Verimlilik’ olarak belirledi. Bu konularda özel olarak çalışmalar yapan şirket, araçlarının yaşam boyu maliyetlerini minimize etmek, öncü olduğu güvenlik alanında araçlarında kullandığı güvenlik sistemlerini sürekli iyileştirmek ve geliştirmek ve kullanıcılarına zaman ve para kazandıracak olan araçlar arası, araç-yol ve araçlarla lojistik merkezleri arasındaki iletişim ağının güçlendirmek istiyor. Daimler şirketi bu başlıklarda sektöre de öncülük ederek çeşitli seminer ve konferanslarla geleceğe ışık tutmaya çalışıyor.” Mayıs 2015 34 DOSYA Sara: MAN her türlü çözümle sürücülerin yanında yer alıyor “Uluslararası nakliye sürücüleri hayatlarının çok büyük bir bölümünü yollarda geçiriyorlar. Bizler de sürücülerimizin hayatını kolaylaştırmak ve verimliliği artırmak için çalışıyoruz. MAN, her türlü teknolojik çözümle sürücülerin yanında yer almaktadır. MAN araçlarında sürücü güvenliği ve konforu esastır. Bu özelliklerimizi genel olarak: Ferah ve tavanı yüksek iç mekan, Üst kalitede iç dekorasyon malzemesi, Geniş ve konforlu yatma yerleri, Klima, İlave kalorifer, Çok fonksiyonlu direksiyon simidi, Sırt korumalı ergonomik koltuklar, Üç noktalı sürücü emniyet kemeri, Ergonomik kumanda paneli, ABS-ASR-EBSESP, TGX grubunda standart navigasyon, Tipmatik otomatikleştirilmiş şanzıman, Hız sabitleme ve sınırlandırma asistanları, Şerit takip asistanı, Dönüş lambası, Kabin salınımını sınırlandıran CDC sistemi, Hava körüklü kabin amortisörleri, ECAS havalı süspansiyon sistemi, Pritarder, HydroDrive gibi öncü teknolojiler gibi daha pek çok özellik (standart olarak hatalı olur) araçlarımızda sürücü güvenliği ve konforunu artırmaya yönelik olarak yer almaktadır. Bu sektördeki sürücüler kullandıkları araçlara her koşulda güvenmek isterler Tüm araç kullanıcılarında olduğu gibi ağır vasıta sürücüleri de; konforlu, rahat ve güvenli bir sürüş yapmayı arzu etmektedir. Aynı zamanda bu sektördeki sürücüler, kullandıkları araçlara her koşulda güvenmek de isterler. Aracın gücünü, dayanıklılığını hissetmek istedikleri gibi, kullanım esnasında konforu, ihtiyaç anında da güvenliği deyaşamak, görmek ve bunun neticesinde de güven duymak isterler. Bizler de bu beklentilerin en iyi şekilde karşılanmasının, tüm sürücülerin hakkı olduğuna inanmaktayız. Bu bağlamda akıllı ve üstünteknolojiler ile donatılan araçlarımız, kullanıcılara hem daha emniyetli hem de dahakonforlu ve dezevkli bir sürüş deneyimi sunuyor. MAN araçlarımız; birçok modeMayıs 2015 limizdestandart olan rahat, konforlu ve güvenlibir sürüş içingünümüzün artık olmazsa olmazları arasında yer alan klima, Tipmatic Şanzıman (otomatikleştirilmiş şanzıman) ABS,ASR, ESP,çok fonksiyonlu direksiyonlar,ergonomik yatağa sahip yatma bölümleri verahat koltuk donanımları ile bu düşüncemizi desteklemekte ve sürücülerin bu beklentilerine en üst düzeyde yanıt vermektedir. Ayrıca daha güvenli ve konforlu bir yolculuk için şerit takip sistemi (Lane Guard System), ani duruşlarda araç kabininin salınımını en aza indirgeyen CDC (Continious Damping Control) teknolojisi,yokuş kalkış desteği (Easy-Start),özellikle ağır nakliye araçlarında büyük emniyet ve kolaylık sağlayan yokuşta destek sistemi (Holder fonksiyonu) iniş yardım sistemi (Brakematic),hız sabitleme ve limitleme sistemleri gibi birçok ileri teknoloji ürünü donanımlarımızla da, bu beklentileri bir adım öteye taşımaktayız. Serkan Sara/ MAN Kamyon ve Otobüs Tic. A.Ş. Kamyon Satış Direktörü yağışlı hava şatlarında kirlenmelerini minimize ederek, en ideal görüşü sağlayabilmeleri için de aerodinamik esaslar göz önüne alınarak ileri seviye de Ar-Ge çalışmaları yürütülmektedir. Güvenlikle ilgili bir diğer ileri teknoloji ürünü uygulamamız ise şerit takip asistanıdır. Sürücü yorgunluk gibi nedenlerle istem dışı şekilde şeritten çıktığında şerit takip asistanı sistemimiz sürücüyü sesli olarak uyararak, ikazda bulunuyor. Geliştirdiğimiz bu ve benzer birçok uygulamamız ile teknoloji ile sürücü güvenliği ve konforunu arttırmayı hedeflemekteyiz. Eğitim konusuna büyük önem veriyoruz Ar-Ge çalışmalarımızla çok önemli teknolojiler geliştiriyoruz Sürekli olarak gelişen teknolojiler paralelinde yürütülen Ar-Ge çalışmaları, ürün geliştirme aşamamızın en önemli ve değerli parçasını teşkil etmektedir. Araçlarımızdaki diğer tüm unsurlarında olduğu gibi güvenlik ve konfor alanında da Ar-Ge çalışmalarımızla çok önemli teknolojiler geliştirmekteyiz. Örneğin, kabinlerimizin iç tasarımında sürücülerimizin araçlarımızı daha rahatve tabii ki daha güvenli birşekilde kullanabilmesi için ergonomik tasarım unsurları göz önünde tutulmaktadır. Kabin içi iklimlendirme sistemleri insan sağlığını olumsuzşekilde etkilemeyecek şekilde tasarlanmaktadır. Yan aynalarımız,yanaşma aynalarımız gibi sürücülerin yardımcı gözü niteliğinde olan donanımların, Sürücü eğitimleri, ProfiDrive Akademi ve de MAN Eğitim Akademisi’nin yürütmüş olduğu eğitim faaliyetleri arasında öne çıkan eğitimler arasındadır. 2014 yılında sürücülere yönelik planlanan yaklaşık 60 eğitim programında 1.400’ün üzerinde katılımcı sayısına ulaştık. Eğitim konusu, bizler için her zaman çok önemli olan ve de üzerinde hassasiyetle durulan bir konu olmuştur. İleri teknoloji ürünü araçlarımızın teknik özelliklerinin, tüm detayları ve ideal kullanım koşullarıyla birlikte MAN sürücülerine anlatıldığı programlarımızın ardından, verilen eğitimin uygulamalı olarak da gösterilmesi ve pratiğe dönüşmesi için Araç Teknik Tanıtım Eğitimleri de verilmektedir. Ancak, sürücünün aracını tamamen tanıması, tüm donanımsal özelliklerini biliyor olması ve bu özelliklerinnerede nasıl kullanması gerektiğini bilmesi durumunda rahat ve güvenli bir sürüşün sağlanabileceğini biliyoruz. Eğitim programlarımızla da bu doğrultuda uygulamalar 35 gerçekleştiriyoruz. Bu doğrultuda da MAN sürücüleri güvenli, konforlu ve ekonomik bir sürüşüngereklerini daha kolay bir şekilde yerine getirebiliyorlar. Teknolojik yenilikler sürücülerin işlerini kolaylaştırıyor Diğer alanlarda olduğu gibi güvenlik ve konfora ilişkin sahip olduğumuz özgün ileri teknolojilerimiz, araç tercihlerinde de doğal olarak belirleyici olmaktadır. Örneğin MAN Pritarder, MAN HydroDrive gibi başarılı, ileri teknoloji ürünüve markamıza özgü donanımlı araçlar, zorlu saha koşulla- rındadahi sürücülerin işlerini oldukça rahatlatmaktadır. Düşük hızlarda çalışan şantiye grubu araçlarda oldukça başarılı performansıyla dikkat çeken MAN Pritarder (motor soğutma suyu ile tahrikli ikincil fren sistemi),sürücülere en zorlu şantiye şartlarında dahi emniyetli ve konforlu kullanım olanağı sağlayan devrim niteliğinde bir teknolojidir. Diğer taraftan da MAN HydroDrive da ara bir şanzımana ihtiyaç duyulmadan hidrolik sistem yardımıyla araçlarımıza ilave tahrik kazandıran ileri teknoloji ürünü özgün bir sistemimizdir. Bu sistemle araçlarımız, ara şanzıman kullanılmamasından dolayı ekstra yükleme kazancı sağlarken, ilk alım ve bakım maliyetlerinde de tatmin edici avantajlar elde etmektedir. Alanlarının öncüleri olan MAN araçları, yüksek kalite ve dayanıklılıkları, üstün performansları, düşük yakıt tüketimi ve ekonomik işletme maliyetlerinin yanı sıra güvenlik ve konfor alanında da ileri ve özgün teknolojileri ile benzersiz bir konumda yer almaktadır. Akıllı teknolojiler ile donatılmış üstün nitelikli araçlarımızla tüm MAN kullanıcılarına güvenli ve konforlu sürüşler dileriz.” Giz: Güvenlik ve ergonomi Iveco’nun olmazları arasında yer alıyor Güvenlik ve ergonomi bizim için son derece önemli faktörlerdir. Deyim yerindeyse ömrünü yollarda geçiren uzun yol sürücülerimize Iveco ailesi olarak çözüm sunmak bizlere ayrı bir mutluluk veriyor. STRALIS sürücüsü etkin ve emniyetli fren sistemine güvenebilir. EBS’ye bir Fren Yardım (Brake Assistant) fonksiyonu eklenmesiyle daha hızlı ve etkin frenleme sağlanmıştır. İleri güvenlik sistemi sürücü, araç ve yükü korumanın temelidir. Yeni STRALIS emniyetli, daha rahat ve verimli bir sürüş sağlar. Yeni araçta (standart ya da opsiyonel olarak) şu güvenlik sistemleri yer alır: Elektronik fren sistemi (EBS) EBS, ABS (Kilitlenmeyi Engelleyen Fren Sistemi), ASR (Patina Önleyici) ve EBL (Elektronik Fren Sınırlayıcı) fonksiyonlarını da içermektedir. Sistemdeki motor freni ve Intarder’in etkinliği artırmak ve servis frenlerdeki yıpranmayı azaltmak üzere otomatik olarak harekete geçer. Sistem daha kısa mesafede fren yapabilmeyi ve fren balatasının da daha az yıpranmasını sağlar. Elektronik Stabilite Programı (ESP) ESP sistemi motorun gücünü ayarlayarak ve aracın pozisyonunu stabilize etmek Tansu Giz - Iveco Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı üzere her tekerleğe farklı şiddette fren uygulayarak bir durdurma sağlar. Yokuşta Kalkış Desteği Yokuşta Kalkış Desteği bir eğimde kalkarken kullanılan bir yardımcı gereçtir. Fren pedalını bırakmanızı izleyen birkaç Mayıs 2015 36 DOSYA saniye içinde aracın geriye kaymasını önler. Bu çözüm sayesinde yokuşları tehlikesizce tırmanabilirsiniz; araç kaymadan yolu tutar ve tekerleklerde çok az aşınma olur. Adaptif cruise control(ACC sSürat sabitleme sistemi sürüş hızını sürücünün seçtiği hızda tutan akıllı bir sistemdir. Aynı zamanda aracın öndeki araca çok yaklaşıp yaklaşmadığını da denetler. Aradaki aralık güvenli değerin altına düştüğünde motor freni, intarder (retarder) ve servis freni otomatik olarak devreye girer. İleri Acil Durum Fren Sistemi (AEBS) Euro VI motorlu araçlardaki bu sistem, sürücüyü olası bir çarpışmadan haberdar eder ve çarpışmayı önlemek ya da çarpışma hızını asgariye indirmek için frenleme sistemini otomatik olarak çalıştırır. Şerit Takip İkaz Sistemi (LDWS) Şerit Takip İkaz Sistemi araç karayolu çizgileri dışına çıktığında endikatörler harekete geçmeden sesle uyarır. Sürücü Dikkat Desteği, sürücünün dikkat düzeyini sürekli izler, sürüş hareketlerini işler, uykuya meyil hali saptadığında sürücüyü ses ve ışıkla uyarır. Xenon Ön Farlar sürücünün görme alanını genişletir, rahat ve emniyetli bir sürüş sağlar. Gündüz Sürüş Işıkları Bu ışıklar açık tutularak aracın gün içinde mümkün olduğunca görünür olmasını sağlarlar. Xenon ışıklı ya da geleneksel tepe lambaları şeklinde olabilirler. Konfor ve ergonomi STRALIS kabininin iki farklı genişliği bulunur: Premium Hi-Way kabin (genişlik; 2,5 m) uzun mesafeli taşıma Mayıs 2015 görevlerinde bir ya da iki kişiye azami konforu sağlamak üzere tasarlanmıştır. Premium Hi-Way’in yüksek ve alçak tavanlı uyuma kabinli versiyonları da bulunur. İkinci seçenek orta büyüklükteki kabindir; (genişlik; 2,3 m) Hi-Road yataklı kabinli orta- yüksek ve alçak tavanlı iki çeşidi bulunur. Bütün kabinler baştan aşağı elden geçirilmiş ve sürücünün çevresi yeniden tasarlanmıştır: Bu yeni model istisnai ölçüde ergonomik, konforlu, güvenli ve eğlenceli bir sürüş sağlar. Sürücüye optimal bir iş ortamı sağlar; tasarım bütünüyle verimliliğin artırılmasına odaklanmıştır. STRALIS kabinlerinin en üstünde ulusal ve uluslararası yollardaki uzun görevler için tasarlanmış olan Hi-Way yüksek tavan versiyonu yer alır; iç hacmi 10 m³’ten büyüktür. Kabinin içi yeni baştan tasarlanmıştır: Yeni ön panel ergonomik, fonksiyonel ve en küçük detaya dahi dikkat ederek şekillendirilmiş, ışığı yansıtmayan, yüksek kaliteli, ele hoş gelen materyalden yapılmıştır. Paneldeki kontrol göstergeleri panelin orta kısmına yeniden yerleştirilerek kolayca görülmeleri ve ulaşılabilmeleri hedeflenmiştir; böylece azami güvenlik sağlar. Dolap bölümleri büyütülerek daha büyük bir kapasite sunmaları sağlanmıştır; buraya tablet bilgisayarlarınız, haritalarınız ve yolda kullanacağınız diğer araç gereci yerleştirebilirsiniz. Yeni STRALIS sürücü konforunu ve güvenliğini daha da artırmak için yeni havalandırmalı ve baş dayama kısmı olan sürücü koltuğu ile donatılmıştır. Uzun yola çıkan herkes için araçtaki yaşam kalitesi ön sırada gelir. Bu nedenle, telefonla kontrol edilebilen yeni direksiyondan, “Sürüş Stili Değerlendirmesi”ni de yapan, hi-fi radyo ve dokunmatik ekran içeren IVECONNECT sitemine kadar aracın bütün içeriği sürücünün gününü daha rahat geçirmesini sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Yatma kısmı yeni (opsiyonel) “Yüksek Konfor” seçeneğinde 80 cm genişliğinde 2 m’den daha uzun daha alçak bir yatak sunar. Ahşap kenar lataları ile çok konforlu bir yatak ve ayarlanabilen bir sırt dayanağı sunar. Bir diğer seçenekte de kabin hacminin esnekliğini sağlamak isteyen sürücüler çok parçalı ve ortada toplanarak masa şeklini alabilen bir yatak isteyebilirler. Yüksek tavan versiyonunda amortisörlü sistem sayesinde üst yatak kolayca açılır. Böylece, yatak kolayca ve hızla kapa- tılarak arka duvara tutturularak kabin içinde azami hacim elde edilir. Ses düzeni daha da geliştirilerek direksiyonun ardında sayısız saat geçirecek sürücülere daha konforlu bir iş ortamı temin edilmiştir. Iveco tavana (opsiyonel) kabin ısısının motor kapandıktan sonra da doğru düzeyde kalmasını sağlayan sessiz ve enerji tasarruflu bir klima cihazı eklemiştir. Uyuma kabini geniş alanlı, aydınlatılmış dışarıdan ve içeriden ulaşılabilen iki saklama kompartımanı içerir. İki ek dış saklama kompartımanı da araç gereç ve giysilerin saklanması için kullanılabilir. Buzdolabı kullanışlı bir şişe saklama gözü (bottle rack) içerir; daha uzun yollarda kullanmak üzere (opsiyonel) kapasitesi 50 litreyi aşan bir maksi buzdolabı da eklenebilir. Hi-Road ve Hi- Street’in ön panelleri, daha fonksiyonel ve ergonomik kılmak üzere yeniden tasarlanmıştır. Yeni ön panel simetrik olup modern çizgileri, solmaz rengi ve yüksek kaliteli malzemesi ile dikkati çeker: Tümü iç ortamı hoşa giden ve rahatlatıcı kılmakta birleşirler. Parlatılmış krom Iveco logosu direksiyonun üzerinde yer alır, ayar ve kontrol düğmeleri ön panele sürücünün önüne yeniden yerleştirilerek azami görünürlük ve ulaşılabilirlik sağlanmıştır. Ön panelin merkezinde konforlu ve büyük hacimli bir açık saklama kompartımanı, daha küçük eşyalar için iki kapalı torpido gözü ve iki kullanışlı bardak tutucu yer alır. Ek olarak, üst kısımda geniş bir evrak gözü bulunur.” 37 Eksin: Güvenlik ve konfor konusunda öncü teknolojilerimiz en büyük özelliğimiz “Scania’yı sürücü güvenliği ve konforu konusunda en büyük özelliği araçlarında öncü teknolojileri kullanmasıdır. Çalışma sürelerinin büyük kısmını geçirdiği araçlarının yaşam alanlarının maksimum düzeyde kullanılması için tasarlanan kabin içi donanımları ile sürücünün maksimum konforu amaçlanmaktadır. Scania Sürücü Destek sistemi, sürüş eğitimleri sırasında verilen kullanım tekniklerini anlık olarak değerlendiren, ekonomik ve güvenli sürüş konusunda sürücüye destek olan bir sürüş koçu gibi çalışmaktadır. Scania’nın vites geçişlerini otomatik gerçekleştiren Opticruise’lu şanzımanı, sürücünün konforunu artırarak yola olan dikkatinin artmasını sağlar. Bu da sürüş güvenliğinin artmasını sağlar. Ayrıca, Scania araçlarda sunulan yüksek iç hacim ve ergonomik tasarım sayesinde gerek seyir gerek dinlenme sürelerinde sürücünün maksimum konforu sağlanmaktadır. 70 – 90 cm açılabilir tipte alt yatak yüksek dinlenme ve uyku konforu sunmaktadır. Standart donanıma dahil olan otomatik klima ise kabini her türlü hava şartında ideal sıcaklıkta tutmaktadır. Sürücüler nakliye işleminde en önemli aktördür Sürücü, her türlü nakliye işleminde en önemli aktördür. İşinden keyif alan ve kendini rahat hisseden bir sürücü, daha verimli çalışmaktadır. Bunun da işletme maliyetleri ve yol güvenliği üzerinde görülen bir etkisi vardır. Bu bilinçteki firma veya bireysel kullanıcılardan alınan geri dönüşler üzerine çalışan Scania, her ihtiyaca cevap vermeyi amaçlamaktadır. Scania araçları, her türlü laboratuar ve gerçek yaşam koşulunda istisnai derecede güvenli olduklarını kanıtlamıştır. Bunun önemli bir kısmı, her bir Scania aracında bulunan çok sayıdaki yenilikçi güvenlik ve destek sistemleri sayesindedir. Gelişmiş acil durum frenleme, otomatize şanzıman (Opticruise) ve Retardergibi birçok yeni ve önemli teknoloji bu ar-ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkmıştır. Scania sürüş akademisi ile eğitim veriyoruz Türkiye’de bir ilk olan Scania Sürüş Akademisi ile en tecrübeli Scania kullanıcılarına bile sadece birkaç günde kendilerini geliştirebilme fırsatı sunuluyor. Scania kullanıcıları, kurumsal yapısı ile konusunda uzman eğitmenler eşliğinde ekonomik ve güvenli araç kullanımından defansif sürüşe kadar birçok eğitim ile Scania’nın üstün özelliklerini en verimli şekilde kullanmayı öğreniyor, elde edilen tasarruf ile şirketlerine ve çevreye katkı sağlıyor. Scania, kullanıcılarına günlük yol seyirlerinde yüksek konfor sağlamanın yanı sıra yaya, yolcu ve yük güvenliğini desteklemek için çeşitli sürücü destek sistemleri sunuyor. Scania uzun yol araçlarında retarder, EBS ve GRS 12+2 vitesli (buçuklu) şanzıman ile birlikte standart olarak sunulan sistem, özellikle güvenlik ve yakıt ekonomisine odaklanıyor. Şerit Takip Sistemi – LDW, sürücü davranışı ve olumsuz hava şartlarını gözönüne alan bir güvenlik sistemi. Bu akıllı sistem, aracın istem dışı şerit dışına hareket etmesi durumunda sürücüyü uyarıyor. Ayrıca sistem, dikkatsizlik nedeniyle tekerleklerin yön değiştirdiğini tespit edebiliyor. ACC-AdaptiveCruise Control, Scania Ayarlanabilir Hız Kontrol Sistemi, sürüş halindeyken aracın öndeki araç ile sabit bir mesafeyi korumasına olanak sağlıyor ve sürücüyü ani mesafe düşüşlerinde uyarıyor. Scania Ayarlanabilir Hız Kontrol Sistemi yol hızını, motordan gelen bilgiyi, Scania retarder ve lastik frenlemesini analiz İlhami Eksin Scania Genel Müdürü ediyor ve bu bilgiler doğrultusunda zaman mesafesini ayarlıyor. Öndeki araç ile mesafe ani olarak azaldığı durumda sistem sürücüyü uyarıyor ancak hiçbir zaman kontrolü devralmıyor. Elektronik Denge Programı – ESP, Electronic Stability Program Acil durumlar ya da aşırı hız bazı durumlarda aracın dengeli seyrini etkileyebilir. Bu durum özellikle çekici-yarı römork kombinasyonlarında daha da tehlikeli olabilmektedir. Scania ESP, sürücüyü devrilme, kayma gibi riskli durumlarda destekliyor, temel denge parametrelerinin otomatik kontrolü ile sürüş güvenliğini artırıyor. Bu sistem tüm 4X2 çekicilerde elektronik kontrollü disk frenleri ile birlikte bulunuyor. Sürücü, yaya ve yük güvenliği için sunulan sistemlerden “Alcolock” cihazı sayesinde, araç çalıştırılmadan önce sürücünün alkol kontrolü sağlanıyor. Alcolock cihazlı olan araçlarda, sürücülerin motoru çalıştırabilmeleri için öncelikle bu cihazı üfleyerek alkol ölçümü yapmaları gerekiyor. Cihaza gelen havada alkol tespit edilmesi durumunda motor otomatik olarak kapanarak sürücünün yola bu durumda devam etmesi engelleniyor.” Mayıs 2015 38 DOSYA Özen: Yüksek performans sürüş ve yaşam konforuyla doğrudan ilgilidir “Uluslararası Nakliye’de kullanılan bir araçtan en büyük beklenti işletme maliyetlenin düşük olması gibi görünse de bununla bitmez. Diğer taraftan aracın ve sürücünün güvenliği ile sürücüye sunulan konfor da çok önemlidir. Araç ve sürücü güvenliğini iki başlık altında toplamak mümkündür: Aktif Güvenlik DAF kabini içindeki sürüş şartları sürücünün bir kazaya karışma olasılığını minimize edecek şekilde optimize edilmiştir. Konforlu bir ortamda bulunan dinç bir sürücünün bir kazaya karışma olasılığı çok düşüktür. DAF’ın ergonomik iç dizaynı şoförün ilgisini yola, en üst seviyede vermesini sağlar. Ergonomi sadece düğme kumanda ve göstergelerin en iyi şekilde yerleştirilmesinden ibaret değildir. Aynı zamanda geniş görüş açısı sunan ön ve yan camlar ile titreşimsiz aynalar sürücünün etrafına en iyi şekilde hakim olmasına imkan verir. Hava süspansiyonlu konforlu koltuklar, yüksekliği ve Mayıs 2015 açısı ayarlanabilen direksiyon simidi, kapılardaki ısı perdeleri ve kabin içi çok düşük seviyesi sürücü yorgunluğunu büyük ölçüde önleyen özelliklerin başında gelir. Rahat ve konforlu bir sürüş araçta bulunan EBS (Elektronik Fren Sistemi), VSC (Araç Stabilite Kontrolü), LDWS (Şerit Takip Sistemi) ACC (Adaptif Seyir Kontrolü), FCW (Ön Çarpma Uyarısı) gibi diğer güvenlik sistemleri ile daha da güçlendirilmiş olur. Pasif Güvenlik DAF kabini bir kaza durumunda kabin içerisinde bulunan kişilerin zarar görmemesi için en güvenli olacak şekilde tasarlanmıştır. Kabine entegre edilmiş çelik güvenlik kafesi bu amaca en üst seviyede hizmet eder. Kabin tasarımı aynı zamanda sürücü ve 2. Sürücü için iç diz koruma özelliğini de taşır. Üç noktalı emniyet kemerleri ve kafa tutucular koltuklara entegre edilmiştir. Emniyet kemeri uyarı ikazı sesli ve görsel olarak sürücüyü kemerini takması için yönlendirir. Aynı zamanda diğer Haluk Özen Tırsan Treyler Sanayi ve Ticaret AŞ. yol kullanıcılarının da güvenliği için araçlarda ön alta alma koruması ve geniş açılı ön vey an görüş aynaları bulunmaktadır. Opsiyonel olarak bu aynaların yerini kamera sistemleri de alabilir. Konforun sürüş güvenliğine etkisi büyük Sürücüye sunulan konforun, sürüş güveliği üzerindeki etkisi büyüktür. Zinde bir sürücü dikkatini yola verebilir ve kaza yapma riski çok daha düşüktür. Uluslararası nakliye sürücüsü haftalarca evinden uzakta kalmak durumundadır. Bu süre zarfında sürücüden en yüksek performansı elde etmek ancak onun sürüş ve yaşam konforunu tesis 39 etmek ile mümkündür. Bu noktadan hareketle DAF, kabin tasarımında “Home away from home” (Evden uzakta bir ev) felsefesini benimsemiştir. Sürüş esnasında sunulan konfor ve güvenlik, sürüş zamanı dışandaki sürelerde de sürücüye sunulmalıdır. Zahmetsizce kullanılır halde bulunan tek parça geniş ve konforlu yataklar sürücünün evindeki yatağını aratmamaktadır. Kabin içi geniş saklama alanları uzun seferler süresince sürücünün kabin içinde bulundurması gereken tüm kişisel eşyalarını muhafaza edebilir. Ayrıca buzdolabı ve mikro dalga fırın özellikle Avrupa’da dışarıda yemek yemekten çekinen Türk şürücüleri için olmazsa olmazlar arasındadır. Tepe kliması tabir edilen ve aracın tavan havalandırma kapağı yerine takılan ekipman özellikle sıcak gölgelere taşıma yapan firmalarca tercih edilen bir opsiyondur. Bu klimayı aracın standart klimasından ayıran özellik motorun çalışmasına ihtiyaç duymadan aküden aldığı enerji ile kabin içini soğutmasıdır. Ayrıca bugün sattığımız araçların hepsi otomatik şanzımanlıdır. Otomatik şanzıman sürüş konfor sunmanın yanında yakıt ekonomisi de sağlar ve debriyaj balatası ömrünü uzatır. Otomatik şanzımanın DAF MX-Motor freni ile mükemmel uyumu sayesinde araçlar yüksek ortalama sürat ve Sürücü, teknolojik sistemlere güvenerek sürüş diiplininden taviz vermemeli en düşük yakıt sarfiyatının yanında en uzun fren balatası ömrünü de sağlamış olur. Güvenlik ve konfor Ar-Ge çalışmalarımızda büyük bir yer tutuyor Güvenlik ve konfor Ar-Ge süreçlerinin önemli bir kısmını oluşturur. Aracın güvenliği ve konforu, araç performası ile birlikte sac ayağını tamamlayan unsurlardır. Birbirinden ayrı düşünülemezler. 2009 yılından bu yana EcoDrive eğitimleri adı altında sürücü ve filo yöneticisi eğitimleri düzenlemekteyiz. Bu eğitimler ile hedefimiz sürücülerin DAF araçların üstün sürüş özelliklerinden tam olarak istifade edebilmelerini sağlamanın yanında onlara verimli ve güvenli sürüş yetkinliğini kazandırmak. 1 tam gün süren eğitimde önce sürücünün mevcut sürüş karakteristiği değerlendiriliyor. Verilen eğitim sonrasında tekrar bir değerlendirme yapılarak eğitimde anlatılan konuların uygulanması sağlanıyor. DAF yaklaşık 90 yıldır nakliye sektörüne hizmet veren bir marka olarak, nakliyecinin ihtiyaç ve beklentilerini çok iyi şekilde analiz eder. Her yeni tasırım önce, sürücülerin ve filo yöneticilerinin yani fiilin aracı kullananların görüşlerini alır ve aldığı geri bildirimleri yeni tasarımlarında uygular. XF serisi araçlarda kabin içindeki birçok detay bizzat sürücülerin kendi taleplerinden çıkmıştır. Örneğin dört bağlantılı direksiyon simidi, şişe tutucu, çekmece şeklindeki buzdolabı, havlu tutucu vs. Bu sayededir ki DAF her zaman Avrupa’nın en çok tercih edilen ilk 3 çekici markası arasında olmuştur. Özellikle DAF XF Super Space Kabini segmentinin en geniş iç hacmini sunması anlamında ayrı bir yere sahiptir. DAF güvenlik ve konforu, araç performansında ayrı tutmadığı için nakliyeciye optimum taşıma çözümleri. Günümüz araçları artık ileri teknololinin bir getirisi olarak sürüş güvenliğini artıran birçok sistem ile donatılmaktadır. Unutulmamalıdır ki araçta hangi sistemler olursa olsun sürücü güvenli araç kullanım temel prensiplerinden uzaklaşmamalıdır. Diğer bir deyişle, sürücü bu sistemlere güvenerek sürüş disiplininden taviz vermemelidir.” Mayıs 2015 40 EĞİTİM 12. dönem mezunlarını veren İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu fakülteye dönüştü 12. dönem mezunlarını veren İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu fakülteye dönüştü. 2015-2016 eğitim-öğretim sezonunda fakülte olarak hizmet verecek olan İstanbul Üniversitesi, bir ilki daha gerçekleştirdi. Mezuniyet töreninde UND’nin Sesi’ne özel açıklamalarda bulunan İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Eyüp Çetin İstanbul Üniversitesi’nin her zaman ilklerle anıldığını ve ilkleri gerçekleştirdiğini belirtti. UND’nin oluşum sürecinden itibaren aktif rol oynadığı ve birebir destek verdiği İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu bundan böyle fakülte olarak eğitim-öğretim hizmetine devam edecek. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Eyüp Çetin İstanbul Üniversitesi’nin her zaman ilklerle anıldığını ve ilkleri gerçekleştirdiğini ifade ederek, “YÖK’ten fakülte olmaya dair sertifikamızı aldık. Önümüzdeki eğitim-öğretim yılında fakülte olarak öğrencilerimize, bilim ve akademi dünyasına hizmet sunuyor olacağız” dedi. Sektörün eğitim açığını kapatıyoruz İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Haziran 2015 İ.Ü. Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Eyüp Çetin Lojistik Yüksekokulu’nda sektörüniversite iş ve güç birliğini en iyi şekilde sunduklarını ifade eden Çetin, “Sektörde çok ciddi bir eğitim sıkıntısı var. Bunu hepimiz biliyoruz. Lojistiğin hizmet sektörleri içerisinde turizmden sonra en fazla katma değeri oluşturan sektör olduğunu düşünürsek bu sektörde eğitimlş, kalifiye 41 beyinlere ihtiyacının son derece büyük olduğunu bilmek ve eğitim açısından bu minvalde öğrenci yetiştirmek son derece önemlidir. İstanbul Üniversitesi olarak bizler de bu açığın farkındayız. Araştırmalarımız sonucunda sektörün yaklaşık yüzde 80-85’inin lise ve altı okullardan mezun kişilerden oluştuğunu biliyoruz. Lojistik ile ilgili olarak sürekli yeni yeni okullar açılıyor. Bu okullardan mezun öğrencilerin sektöre katma değeri yüksek olacaktır” dedi. İstanbul Üniversitesi olarak sektör-üniversite işbirliğini gerçekleştirerek ‘uygulamalı eğitim’ alanında çok iyi bir örnek oluşturduklarını ifade eden Çetin, fakülteye dönüşmelerinin bu amaca daha iyi hizmet edeceğini de belirtti. Seçmeli derslerde önemli atılımlarda bulunduk Seçmeli derslerde, yeşil lojistik, insan lojistik gibi çok farklı ve Türkiye’de başka okullarda olmayan derslerle öğrencilerden ve lojistik sektöründen takdir aldıklarını ifade eden Çetin, benzer atılımları yapacaklarını ve bu farklılıkların kendileri için bir alışkanlık haline dönüştüğünü söyledi. Çetin, “Bu yıl, 12. dönem mezunlarımızı verdik. Geçen sene IRU akreditasyonunu alarak bir ilke imza atmıştık. İçinde bulunduğumuz sene itibarıyla fakülteye dönüşerek yine bir ilki gerçekleştirdik” dedi. Lokomotif bir okul olarak akademik dünyada bir ilki gerçekleştirdiklerini ifade eden Çetin, “Burası kurulduktan itibaren Türkiye’de 149 lisans önlisans programlarına model olan bir okul olduk. Fakat ismimizin yüksekokul olmamızdan dolayı öğrencileri yüksekokul puanları ile alıp fakülte eğitimi veriyorduk. Sektördeki algı yüksekokul olduğu için biraz düşük profilli bir algı avrdı. Fakülteye dönüştüğümüz zaman sektördeki algı da bu bağlamda sona erecek ve öğrencilerimizi fakülte puanları bazında okulumuza alacağız. Türkiye’nin ilk lojistik fakültesi olmamız bizler için öncü misyonumuzu daha da pekiştirecektir” dedi. İlk ve tekiz, bayrağı yine İstanbul Üniversitesi taşıyor Türkiye’de lojistik alanında eğitim veren ilk ve tek fakülte olduklarını ifade eden Prof. Dr. Eyüp Çetin, “Bizim bu uygulamamız diğer okullara da örnek olacaktır. Lojistik sektörüne beyaz yakalı yönetici yetiştirme misyonumuz var. Yine öğretim üyesi yetiştirme misyonumuz da bulunuyor. Mezunlarımız şu anda lojistik alanında bölüm başkanı görevinde bulunuyor. Lojistik liselerinde de eğitim ordusunda çalışan öğrencilerimiz var. Her zaman öncü olma misyonumuzu diğer okullarımız da takip ediyorlar. Erasmus anlaşmamızı 7 tane üniversite ile yapmış bulunuyoruz. Avrupa’dan, Slovenya’ya kadar birçok öğrenci gönderdik Erasmus çerçevesinde. Çift diploma programları üzerine çalışıyoruz. MIT ile de yine çalışmalarımız vardı ve fakülte olduktan sonra bu çalışmalarımızın önü açıldı. 23 Nisan’da yıllık akreditasyon olarak IRU’ya akredite olduk. Haziran 2015 42 EĞİTİM Bu anlamda da bir ilki gerçekleştirdik” dedi. UND, kuruluşumuzdan beri destek oldu UND’nin her zaman kendilerini desteklediklerini ifade eden Çetin, son zamnlardaki fakülteye dönme sürecinde de UND’nin kendilerini desteklediklerini ifade etti. Çetin, “Çetin Nuhoğlu Başkan’a ve ekibine teşekkür ederiz. Çünkü ta başından beri bizlere destek oldular. Özellikle fakülte olma sürecimizde de UND bize son derece büyük destek oldu” dedi. Lojistik sektöründe ciddi bir eğitim boşluğu olduğunu ifade eden Çetin, bu talebi karşılamak için var güçleri ile çalıştıklarını ve lojistik eğitiminin beşiği olduklarını ifade etti. Seçimlerde bile lojistik merkeze oturdu 10. 5 Yıllık Kalkınma Planı içerisinde lojistik sektörünün devlet tarafından ilk kez tanımlandığını ve bu alanda çok ciddi çalışmalar yapıldığını ifade eden Çetin, Lojistik Koordinasyon Kurulu gibi gelişmelerle de sektörün öneminin geç de olsa anlaşıldığını ve bu sektörde gidilecek daha çok yol olduğunu ifade etti. Genel seçimlerde bile partilerin lojistik sektörünü sık sık işlediğini ifade eden Çetin, “Seçimlerde bile lojistik merkeze oturdu” ifadesini kullandı. İstanbul Üniversitesi’ndeki bu gelişmenin tüm sektöre, ülkeye hayırlı olması temennisinde bulunan Çetin, kaliteli eğitim sunan üniversitelerin öğrenciler tarafından tercih edilmesi gerektiğinin de altını çizdi. Ali Çiçekli: Her şey sanal lojistik gerçek Mezuniyet töreninde bir konuşma yaparak öğrencilere seslenen ALC Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı, Haziran 2015 UND Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Akademisyen Ali Çiçekli, lojistiğin hem ülkemizde hem de dünyada önemini gittikçe artırdığını ifade etti. Teknolojik gelişimin hızlı yaşandığı ve pazarların birbirine yaklaştığı küresel ekonomik dünyada oturduğumuz yerden bilgisayarın bir tuşuna basarak istediğimiz ürünü alıp satabileceğimizi söyledi. Fakat bu sanal alışverişlerin sanal şekilde ulaştırılamayacağını ve taşınamayacağını ifade eden Çiçekli, taşıma işinin sanaldan çıkıp gerçeğe dönüştüğünü ve gerçek olması gerektiğini ifade etti. Güçlü bir lojistik yapısı olmayan hiçbir ülkenin ekonomik kalkınmayı gerçekleştiremeyeceğini ifa eden Çiçekli öğrencilere şu tavsiyelerde ve çağrılarda bulundu: “Türkiye Cumhuriyeti devleti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e vefa borcunuz vardır. Zira Atatürk ve kurucu irade ülkemizi karanlıktan çekip çıkarmış ve kurdukları cumhuriyet sayesinde bugün modern eğitim yapmamızı sağlamıştır. Bu yüzden hayatınız boyunca Atatürk’ün açtığı ilim ve irfan yolundan ayrılmayınız. O’nun ilkelerine, sizlere emanet ettiği cumhuriyete ve bu güzel ülkemize daha çok çalışarak ve O’na uygun çağdaş vatandaşlar olarak sahip çıkınız.” “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” Eğitimin hayatın her alanında son derece önemli olduğunu ifade eden Çiçekli, “Hocalarınıza vefa borcunuz vardır. Zira hocalık yani öğretmenlik para ile ölçülemeyecek kadar ulvi bir görevdir. Nitekim, Hz. Ali, “Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” diye buyurmuştur. Sizlere sadece harf değil bir derya bile öğreten hocalarınız elbette sizlerden onlara köle olmanızı beklemiyorlar. Ama kendilerinden aldığınız güzel bilgileri bundan sonraki hayatınızda doğru kullanır ve sürekli geliştirirseniz bu vefa borcunuzu yerine getirmiş olursunuz” dedi. Öğrenmenin sadece okulla sınırlı olmadığını ifade eden Çiçekli, mutlaka bir yabancı dilin şart olduğunun altını da çizdi. Vefa, sadece İstanbul’da bir semt adı değildir Vefalı insanların hayatta her zaman başarı sağladığını ifade eden Çiçekli, “Vefa, sadece İstanbul’da bir semt adı değildir. Ailelerinize ve velilerinize karşı da önemli bir vefa borcunuz bulunmaktadır. Zira onlar sizin için deyim yerindeyse saçlarını süpürge etmişlerdir. Çoğu zaman sizlere hissettirmeden belki aç yatmışlardır, belki üzerlerine giyecek bir kıyafet, ayaklarına ayakkabı almamışlardır ama sizlere para vermişlerdir” dedi. Babam bize okul harçlığı verebilmek için yamalı elbiseler giyerdi Kendisinin de zorlu bir öğrencilik döneminden geçtiğini ifade eden Çiçekli, “Ben öğrenciliğimden hatırlarım; rahmetli babam çoğu zaman yeni pantolon, yeni lastik ayakkabı alamadığı için onları yama yapıp giyerdi ki bize okul harçlığı gönderebilmek için. Bugün şartlar o kadar kötü değil elbette çok şükür ama eminim ki aileleriniz de birçok fedakarlıkta bulunup sizlerin okumasını sağlamıştır. O yüzden onları hiçbir zaman ihmal etmeyiniz” dedi. Öğrencilerin kendilerine iş imkanı sağlayacak olan sektöre de vefa borcu olduğunu ifade eden Çiçekli, sektörde bir adım önde olabilmek için donanımlı olmak gerektiğini son olarak sözlerine ekledi. 43 Tırsan, yeni kamyon üstü damperi görücüye çıkardı Tırsan, inşaat sektörüne yönelik Yeni Tırsan kamyon üstü damper aracını müşterilerinden gelen taleplere ve sahadan edindiği deneyimlere dayanarak hayata geçirdi. 1977’den bu yana Türkiye treyler sektöründe 37 yıldır lider olan Tırsan, inşaat sektörüne yönelik Yeni Tırsan kamyon üstü damper aracını müşterilerinden gelen taleplere ve sahadan edindiği deneyimlere dayanarak hayata geçirdi. Tüm zorlu yol koşullarına uygun olarak tasarlanan Yeni Tırsan Kamyon Üstü Damper, Mercedes AXOR 4140 ve Ford CARGO 4136 D modelleri ile mükemmel uyumu yakaladı. Yeni Tırsan Kamyon Üstü Damper,fark yaratacak yeni tasarımı ve donanımları ile 10 Haziran’da Tırsan Adapazarı Fabrikasında yapılan basın lansmanı ile sektöre tanıtıldı. Basın lansmanı, Tırsan Yurtiçi Satış Genel Müdür Yardımcısı Ercan Kulaksız, Pazarlama ve Ürün Yönetimi Koordinatörü Volkan Oflaz, Ürün Geliştirme Müdürü Yasemin Uzçakar ve Ürün Sorumlusu Ozan Sinal’ınkatılımı ile gerçekleşti. Etkinlikte, Pazarlama ve Ürün Yönetimi Koordinatörü Volkan Oflaz Tırsan’ın yeni projeleri, hedefleri ve Tırsan Rusya Tula fabrikasındaki üretim gücü ile ilgilidetaylı bilgiler verirken, Ürün Sorumlusu Ozan Sinal’yaptığı sunumda, yeni Tırsan kamyon üstü damper aracının öne çıkan özelliklerini sektör basını ile paylaşarak, basının sorularını cevapladı. Tırsan Müşterileri Her Daim Rakiplerinden Bir Adım Önde Taşımacılık sektörünün her aşamasında müşterilerine ve pazara yön veren Tırsan, Yeni Tırsan kamyon üstü damper ile inşaat sektöründe de müşterilerini, rakiplerinden bir adım öne taşımaya devam ediyor. Üretim gücüyle Türkiye treyler sektöründe rakipsiz olan Tırsan, müşterilerinin ihtiyaçlarını, 2009 yılında devreye aldığı Türkiye’nin ilk ve tek treyler Ar-Ge merkezinde, sahip olduğu mühendislik tecrübesi ve uzman kadrosu ile pazarınbeklentilerini en üst seviyede karşılıyor. Yeni Tırsan kamyon üstü damper güçlendirilmiş hidrolik silindir yapısı, patentli üst yapı tasarımı, şasi ve üst yapısında kullanılan yüksek mukavemetli çelik yapı sayesinde müşterilerine daha uzun ömürlü kullanım avantajı sunarak, bakım masrafını en aza indirir. Body fix ve patentli muavin şasi yapısı ile Yeni Tırsan Kamyon Üstü Damper, mükemmel kamyon ve üstyapı uyumu sayesinde, en zorlu çalışma koşullarında ve keskin virajlarda aracın savrulmaya bağlı olarak devrilmesini önlüyor. Eğimli Üst Yapı Tasarımı İle Hızlı Aktarım Yeni Tırsan kamyon üstü damper eğimli üst yapı tasarımı ile müşterisinin taşıdığı her çeşit yükün kolay ve hızlı akmasını sağlarken, güçlendirilmiş üst kemer dizaynı ile dolum işlemleri sırasında yaşanabilecek darbelere karşı küvet yapısına ekstra dayanıklılık sağlıyor. Patentli Arka Kapak Dizaynı İle Güvenli Aktarım İmkanı Sahip olduğu hareketli döner mafsallı arka kapak dizaynı ile Yeni Tırsan kamyon üstü damper yükün güvenli şekilde akmasını ve aktarım sırasında doğabilecek hasarlara karşı arka yapısını koruyor. Bununla birlikte, güçlendirilmiş ve patentli arka kapak konstrüksiyonu ile kapağın ve kapak hidrolik sisteminin yanal darbelere karşı korunmasını ve en yüksek mukavemeti göstermesini sağlarken, altıgen kilit tasarımı,yükün seyir halindeyken güvenli şekilde muhafaza edilmesi avantajını sunuyor. Üstün Şasi ve Küvet Çelik Yapı Yüksek mukavemetli çelikten oluşan şasi ve küvet yapısı ile Yeni Tırsan kamyon üstü damper, tüm yük koşullarında en yüksek darbe dayanımı ve yük performansını sağlıyor, müşterilerine daha uzun kullanım ömrü sunuyor. Özel Hidrolik Sistemi ile Yakıt Tasarrufu Sağlar Yeni Tırsan kamyon üstü damper, minimum 50 ton kaldırma kapasiteli hidrolik sistemi ile müşterilerine aktarım işlemlerinde üstün güvenlik ve yakıt tasarrufu sağlıyor. Haziran 2015 44 GÜNCEL Batum TIR Parkı işletmecileriyle Hopa TIR Parkı ziyaret edildi UND Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer, UND olarak bölgedeki sorunları yetkililere aktardıklarını ve olumlu sonuçlar elde ettiklerini söyledi. UND, üyelerden gelen yoğun şikâyetler neticesinde, nisan ayında Batum Başkonsolosluğumuza UND heyeti olarak bir ziyaret düzenleyerek ve Başkonsolosumuzun başkanlığında Gürcistan Sarpi Sınır Kapısı Batum mevkiindeki TIR parkını ziyaret etmişti. TIR parkında, Türk araçlarına yönelik sıra düzeninde adaletsizlikler yaşatıldığı, ilk gelen ilk çıkar kuralının işletilmediği, bazı araçların sıraya girmeksizin sevkinin sağlandığı ve bu ayrımcılığın sürdürülemez olduğu Gürcü gümrük yetkilileri ile paylaşılmıtı. Bu vesileyle, 11 Haziran’da, Gümrük Ataşesi Özay Kutlu eşliğinde, Batum TIR Parkı İşletmecilerinin katılımı ile Hopa Mevkii TIR Parkı ziyareti gerçekleştirildi. Artvin Vali Yardımcısı ve Sarp Mülki İdare Amiri Mehmet Ali Haziran 2015 Öztürk, Hopa Kaymakamı Mehmet Ali Özkan, Hopa Ticaret Odası Başkanı Osman Akyürek, UND Yönetim Kurulu Üyeleri Abdullah Özer, Alişan Ender Topaloğlu, Gürcistan-Azerbaycan Çalışma Grubu Başkanı Hüseyin Özdemir’in de hazır bulunduğu park ziyaretinde, Gürcü işletmecilere parkın işleyişi ve düzeniyle ilgili bilgilendirme yapıldı ve söz konusu TIR parkında Türk -Gürcü ayrımı yapılmaksızın sıra işlemlerin yapıldığı ve aynı düzenin Batum TIR Parkı’nda da bir an evvel sağlanması gerektiği paylaşıldı. UND Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer, “UND olarak, TC Gürcistan / Batum Başkonsolosu Sayın Yasin Temizkan’a, 2015 yılı Nisan ayında ziyarette bulunmuştuk. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Ataşesi Sayın Özay Kutlu ile Ekonomi Bakanlığı Ataşesi Sayın Mikail Develioğlu’nun hazır bulunduğu görüşmede, Türk Nakliyecisinin Gürcistan içerisinde, özellikle Adjara bölgesinde karşılaştığı sorunları ayrıntılı bir şekilde Başkonsolosumuzla paylaşmıştık. Sayın Başkonsolosumuza, Gürcistan yol kontrol birimleri tarafından,özellikle Batum ve çevre bölgesinde Türk araçlarına yönelik haksız ve usulsüzce yazılan trafik cezalarıyla alakalı şikâyetler aktarılmıştı. Başkonsolosumuz Sayın Temizkan paylaşmış olduğu bilgide, bu konu hakkında gerekli departmanlarla görüşmeler yaptıklarını, cezaların yazıldığı tarihten itibaren 10 gün içerisinde ‘Gürcistan İçişleri Bakanlığı Devriye Polis Dairesi Adjara Başşubesine’ yapılacak yazılı itiraz neticesinde, itiraz 45 arasında araçların kabulünün hakkaniyetli bir şekilde takip edilmesi doğrultusunda destek sağlamalarının rica edildiğini de vurguladı. Cezalara yapılan itirazların yüzde 80’inin olumlu neticelendi haklı bulunduğu takdirde cezaların iptal edileceğinibelirtmişlerdi. İtiraz sürecinde ceza makbuzu, kimlik fotokopisi, başkonsolosluklarınca paylaşılan ve itiraz sahibi tarafından imza altına alınacak matbu dilekçe örneği ile Batum Başkonsolosluğununilgili departmana gerçekleştirilebilecek itiraz başvurusunun, 1 hafta ile 2 hafta arasında neticeleneceğine dair bilgi paylaşmışlardı. Ziyaretin devam eden bölümünde, Başkonsolosumuz Sayın Temizkan nezaretinde saha ziyaretleri gerçekleştirilmiştir. Ülkemize dönüş yapmak için Sarpi Sınır Kapısı’na yönelmeden önce, TIR’ların sıra düzenine girdikleri sıralı park tesisi ve Sarpi Gümrük Müdürü gümrük sahasında ziyaret edilmişlerdir” dedi. Şikayetler aktarıldı Park tesisi ziyaretinde, araçlara yönelik sıra düzeninde adaletsizlik yaşandığı, Türkiye’de olduğu şekilde ilk gelen ilk çıkar kuralının uygulanmadığı, menfaat karşılığında araçların çıkışlarına öncelik verildiğine dair şikayetlerin konunun muhataplarına bizzat aktarıldığını ifade eden Özer, sistemlerini yeniden modernize edeceklerini belirten park müdürüne, Hopa’nın örnek alınarak sıra fişinin aracın plakasını fotoğraflayarak gösterecek şekilde kurgulanmasını, o sıra fişiyle ilgili aracın kontrol polisince sınıra yönlendirilmesinin sağlanması halinde hakkaniyetin sağlanabileceğin belirtildiğini söyledi. Özer, Gürcistan’ın Sarpi Gümrük Müdürü’ne makamında düzenlenen ziyarette, sıra düzeni doğrultusunda sınıra yönlendirmelerle alakalı birimler arasında kopukluklar yaşandığı, ithal dönüşlerde evrakları tamam olan ve sağlık sertifikası gibi sınırın gerisinde süreç gerektirmeyen eşya taşımalarıyla ilgili araçların park alanlarında bekletilmemesi gerektiği, Gürcistan Gonye mevkiindeki zorunlu park alanından sınıra yönelen araçların sıra fişi konusunda Türkiye’de örnek modellerde olduğu şekilde park ile gümrük Başkonsolosluğumuz üzerinden cezalara yapılan itirazların yüzde 80’inin olumlu neticelendiği, haksız yazılan cezaların iptal edildiğini ifade eden Özer, bu durumun haksız yere yazılan cezaların iptal edilebildiğine dair oldukça önemli bir gelişme olduğunu söyledi. Özer son olarak şu bilgileri verdi: “Gonye mevkiindeki sıralı parkla ilgili olarak ise Haziran ayı içerisinde, Gümrük Ataşesi Sayın Özay Kutlu liderliğinde Batum TIR Parkı İşletmecilerinin katılımı ile Hopa Mevkii TIR Parkı ziyareti gerçekleştirilmiştir. Artvin Vali Yardımcısı ve Sarp Mülki İdare Amiri Mehmet Ali Öztürk, Hopa Kaymakamı Mehmet Ali Özkan, Hopa Ticaret Odası Başkanı Osman Akyürek, UND Yönetim Kurulu Üyeleri Abdullah Özer, Alişan Ender Topaloğlu, Gürcistan-Azerbaycan Çalışma Grubu Başkanı Hüseyin Özdemir’in de hazır bulunduğu park ziyaretinde, Gürcü işletmecilere parkın işleyişi ve düzeniyle ilgili bilgilendirme yapılmış ve söz konusu TIR parkında Türk - Gürcü ayrımı yapılmaksızın ilk giren ilk çıkar etiğiyle sıra işlemlerin yapıldığı ve aynı düzenin Batum TIR Parkında da bir an evvel sağlanması gerektiği paylaşılmıştır. Batum Başkonsolosumuz Sayın Yasin Temizkan başta olmak üzere, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ileEkonomi Bakanlığı Ataşelerimize, Artvin Valiliğimize, Hopa Ticaret ve Sanayi Odası Yöneticilerine sektörümüze göstermiş oldukları yakın ilgi ve alakadan ötürü şükranlarımızı sunuyoruz.” Haziran 2015 46 MAKALE TOBB 2050’nin Türkiye’si için çalışıyor Rifat Hisarcıklıoğlu/ TOBB Başkanı 2015 yılı pek çok açıdan tarihimizde önemli bir kavşak noktası. 35 sene sonra 21’inci asrın tam ortasına rastlıyor. 35 sene öncesi ise dünyada ve Türkiye’de ortaya çıkan yeni iktisadi yapıların temelinin atıldığı 1980’lerin başına denk geliyor. 1980’lerde dünyayı en iyi ne simgelerdi diye baktığımızda duvarları ve sınırları görüyorduk. Bu alanların içinde dünyanın geri kalanından bağımsız olarak yaşanabiliyordu. Bilişim ve lojistik alanındaki ilerlemelerle birlikte artık buna imkân kalmadı. Şimdi dünyayı en iyi ne simgeliyor diye baktığımızda interneti görüyoruz. Ülkeler bir bütünün parçaları olarak işlev görmeye başlıyor. Bu yüzden de AB, NAFTA, TTIP gibi oluşumlar, yani bir bütünün parçası olmak daha fazla talep görüyor. Türkiye’ye baktığımızdaysa 35 sene önce 80’lerin başında ekonomimiz; rekabete kapalı, yüksek gümrük duvarları arkasında kalitesiz malı içeride pahalı üreten, ithal ikameci bir yapıdaydı. Rahmetli Özal bu sağlıksız yapıyı değiştirecek adımları atmaya başladı. Ekonomide ilk reform hamlesini başlatan Özal’la birlikte Türkiye ekonomisi hızlı bir gelişme gösterdi. Rekabete açık, ihracatı ciddi bir iş alanı gören yeni bir zihniyetle tanıştık. Sonuçta 70’lerin “hasta adamı” gitti ve yerine müthiş bir ekonomik performans sağlandı. Dünyaya açılarak ve rekabet ederek para kazanmayı öğrendik. Türkiye önemli bir güç ve çekim merkezi haline geldi. İş insanlarımız büyük bir şevk ve dinamizmle dünyanın her yerinde iş yapmaya başladı. Haziran 2015 90’lar kayıp yıllar olarak tarihteki yerini aldı Ne yazık ki bu performans ve reform süreci 90’larda devam ettirilemedi. Eski kötü alışkanlıklarımızdan, köhne ve hantal kurumlarımızdan, yasakçı zihniyetlerimizden vazgeçmedik. Siyasi hesaplar ve çıkarlar ön plana çıktı. Koalisyon hükümetlerinin uyumsuzluğu ve vizyonsuzluğu 90’ların kayıp yıllar olarak tarihe geçmesine neden oldu. Reel sektörün önünü açmak yerine kapattık. Bankalardaki kaynaklar hükümetlerin popülist ve verimsiz harcamalarıyla israf edildi. Sonuçta bütün dünya büyürken, biz yerimizde saydık. Koca bir 10 yılı boşa geçirdik. Hem kamu maliyesi çöktü hem de mali piyasalarımız. Bunun bedelini de 2001 krizinde ödedik. 2002- 2007 arasında ekonomi ortalama yüzde 7 büyüdü Nihayet 2001 kriziyle gördük ki, Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu meselelerin çözümü için, başta kamuda olmak üzere iktisadi, idari ve siyasi yapıda bir zihniyet devrimini gerçekleştirmemiz gerekiyor. İşte böylece ikinci reform hamlesi başladı. Kamu maliyesinde ve bankacılık sisteminde çürükler ayıklandı. Daha şeffaf ve hesap verebilir bir sistem kuruldu. İş ortamının iyileştiren adımlar atıldı. Bunların sonuçları da görüldü. 2002-2007 arasında ekonomi ortalama yıllık %7 büyüdü. 3 milyon kişiye yeni istihdam alanı açıldı. Enflasyon ve faiz oranları tek haneli seviyelere geriledi. Dünyanın 17’nci büyük ekonomisi olduk. Bu bir başarı hikâyesidir ve bunda bü- yük payı olan Türk müteşebbisi, sanayicisi, üreticisi, çalışanı hepimizin övünç kaynağı olmuştur. 1980’lerin başında Suudi Arabistan ekonomisi Türkiye’den daha büyüktü, Yunanistan’la ise eşit konumdaydık. Bugünse Türkiye bu bölgenin en büyük ekonomisi oldu. İtalya ile Çin arasında sanayi üretim kapasitesi en büyük ülke haline geldik. Üstelik sanayimizi tüm Anadolu’ya yaydık. 1980’de Türkiye’de sadece 12 Organize Sanayi Bölgesi (OSB) vardı. Bugünse 200’e yakın OSB yatırımcılarla dolmuş durumda. Yurt dışı müteahhitlikte ve turizmde dünyada ilk sıralara yükseldik. 1980’de sadece 1000 kadar kayıtlı ihracatçı firma vardı, toplam ihracatımız ise 3 milyar dolar düzeyindeydi. Bugünse 50 binden fazla kayıtlı ihracatçımız dünyaya açılarak para kazanmaya çalışıyor. 1980’lerin başında tarım ihracatçısı bir ülke konumundayken, bugün sattığımız malların %94’ü sanayi ürünlerinden oluşuyor. Türkiye bunu, petrol veya doğal gaz gibi kaynaklara sahip olmadan, sadece müteşebbis gücüyle başarmıştır. Firmalarımız yabancı pazarlarda yerleşik hale geliyor Komisyonculara mal satmakla ihracat yapmayı öğrenen firmalarımız, artık yabancı pazarlarda yerleşik hale geliyor. Türk özel sektörünün bugün yurt dışında 30 milyar dolara yakın yatırımı bulunuyor. Müttehitlerimizin, 47 “ Türk özel sektörünün bugün yurt dışında 30 milyar dolara yakın yatırımı bulunuyor. Müttehitlerimizin, Türkiye’nin etrafındaki coğrafyanın neredeyse tamamında önemli yatırımları, makine parkları bulunuyor. Dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhitlik firmasından 42’si Türk müteahhitleridir. Sanayici ve tüccarımız da, üretim ve pazarlama ağlarını etrafımızdaki coğrafyaya genişletiyorlar. “ Türkiye’nin etrafındaki coğrafyanın neredeyse tamamında önemli yatırımları, makine parkları bulunuyor. Dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhitlik firmasından 42’si Türk müteahhitleridir. Sanayici ve tüccarımız da, üretim ve pazarlama ağlarını etrafımızdaki coğrafyaya genişletiyorlar. Yeri geldiğinde fabrika açıyorlar, yeri geldiğinde temsilcilik açıyorlar ya da stratejik ortaklıklar kurma yoluna giriyorlar. Bu dediklerimi sadece İstanbul’daki büyük şirketlerimiz değil, Anadolu’daki binlerce KOBİ’miz de yapıyor. Şirketlerimizin zihinsel kodları da değişiyor. Markalaşmanın önemini ve faydasını anlıyoruz. Marka tescilinde son yıllarda Avrupa’nın ilk üç ülkesinden biri haline geldik. Zira sadece iç pazarlara değil dış pazarlara odaklanarak üretim yapıyoruz. Bu sayede 210’dan fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Avrupa’da satılan her dört televizyondan, her beş beyaz eşyadan biri Türkiye’de üretiliyor. Enerji arz güvenliğinde stratejik bir önem kazanıyoruz. Şimdi tarihin yeniden şekillendiği kırılma noktalarından birini yaşıyoruz. Türkiye, ilk kez, nerede olduğu için değil, coğrafi konumu sayesinde değil, ne olduğu için, bu topraklar üzerinde ne inşa ettiği için önem taşıdığı bir döneme girdi. 35 sene önce üçüncü dünya ülkesi görünümündeydik. Bugünse bölgesel bir güç haline geldik. 35 sene sonra 2050 için çok daha iddialı hedeflerimiz var. “Dünyada en çok yaşamak istediğiniz ülke” sorusuna Türkiye cevabının ilk 10’a girdiği bir Türkiye hayal ediyorum. Araştırma ve geliştirmeye dayanan yenilikçi ve rekabetçi bir ekonomik model kurmuş, tüm bu coğrafya için ilham kaynağı olmuş bir Türkiye görmek istiyorum. En az üç sek- törde dünya lideri pozisyonunu elde etmiş, dünyada tanınan 10 marka üreten, dünyanın en büyük 500 şirketi arasında 20 Türk şirketine sahip bir özel sektör hedefliyorum. Sadece küresel değer zincirleri içinde yer almakla kalmayan, küresel değer zincirleri oluşturup dünyaya yayılan küresel milli şirketlerimiz olmasını istiyorum. Umut ile, sevda ile, düş ile 2050’ye 2050 hayalimde öyle bir Türkiye var ki; bölgemizdeki şirketler, Türkiye’ye mal sattığını referans olarak gösterecek. Ülkeler “Nasıl daha fazla Türk yatırımı çekebiliriz” diye konferanslar düzenleyecek. Hastası olan, hükümetinden “Türkiye’deki hastaneler gibi” hastane isteyecek. Çocuğunun geleceğini düşünen, Türkiye’de üniversitelere göndermenin yollarını arayacak. Yazarlar, kitapları Türkçeye çevrilsin diye, Türkiye’de yayınevlerini dolaşacak. TOBB olarak böyle bir Türkiye hedefine ulaşmak, gelecek nesillere böyle bir ülke bırakabilmek arzusuyla çalışıyoruz. Ahmet Arif’in dediği gibi; Umut ile, sevda ile, düş ile, bu büyük Türkiye hayalimiz için çalışıp, hedeflerimizin peşinden koşacağız. Haziran 2015 48 ARAŞTIRMA Çin ile Karayolu Taşımacılığı Taslak Anlaşması imzalanıyor Dünyanın en büyük 2. ekonomisi Çin Halk Cumhuriyeti ile Karayolu Taşımacılığı Taslak Anlaşması imzalanıyor. Anlaşmada hedef, 2017. Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin en büyük hedeflerinden ve taleplerinden biri olan, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin Halk Cumhuriyeti ile karayolu taşımacılığının başlaması hususunda en büyük adım atıldı. Karayolu Düzenleme Genel Müdürü Mustafa Kaya başkanlığındaki Türk Heyeti, Çin Halk Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Wang Shuiping Başkanlığındaki Çin Heyeti ile Karayoluyla Uluslararası Taşımacılık Anlaşması müzakerelerinin ilk etabını gerçekleştirdi. 25-26 Mayıs 2015 tarihinde Pekin’de gerçekleştirilen toplantıda “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Karayoluyla Uluslararası Yük ve Yolcu Taşımacılığı Anlaşması” taslağı detaylı bir şekilde görüşülmüş ve Haziran 2015 karşılıklı olarak parafe edildi. Toplantılar Çin Halk Cumhuriyeti’nin, uluslararası bir Karayolu Taşımacılığı Anlaşması’nı detaylı bir şekilde görüştüğü ilk ülkenin Türkiye olması sebebi ile önem taşıyor. 2015’te Çin TIR sistemine geçecek Toplantıda iki ülke arasında tehlikeli yük taşımacılığı, sürüş ve dinlenme süreleri, kontrol cihazları, araç standartları, sigortalar hususları Türk ve Çin Heyetleri arasında detaylı bir şekilde görüşüldü, anlaşmada yer alacak teknik tanımlar hususunda ise Çin Halk Cumhuriyeti heyeti ek süre istedi. Heyetler taslak anlaşma üzerindeki çalışmaların devam etmesi, 2016 yılının mart ayında nihai bir Karayolu Taşımacılığı Anlaşması’nın imzalanarak, resmi süreçlerin ardından 2017 Yılında Türkiye ve Çin arasında karayolu taşımacılığının başlamasını hedef olarak belirlendi. Çin heyeti ayrıca toplantıda Çin Halk Cumhuriyeti’nin TIR Konvansiyonu’nu kabulü için gerekli hazırlıkları devam ettirdiğini, 2015 yılında Çin’in TIR sistemine gireceğini beyan etti. Pekin Büyükelçi Ali Murat Ersoy ve Başkâtip Oytun Çelik’in büyük destek verdiği toplantıya UND adına Genel Sekreteri Nagihan Soylu katılım sağladı. Çin, ekonomi politikasında ‘Milli Muamele’ye önem veriyor Çin son dönemde yabancı sermayeyi çekme konusunda çok başarılı oldu. 1990’ların başından itibaren gelişmekte olan ülkelere yapılan yatırımların başında Çin yer aldı. Çin hükümeti yabancı yatırımlara 49 ayrıcalıklı muamele yerine ülkenin bu anlamda bir doyuma ulaştığı düşüncesi ile yerli ve yabancı yatırımlara eşit muamele anlamına gelen uluslararası kabul görmüş, “Milli Muamele” ilkesini uygulamaya koydu. Bununla birlikte altyapının zayıf olduğu batı ve iç bölgelerde özellikle uzun vadeli projeler için bazı özel teşvikler düşünülüyor. Dış Ticaret Kanunu 1995’te yürürlüğe girdi. Dış Ticaret, yabancı sermayeli kuruluşlar istisna tutulmak üzere, ticaret planlama mekanizması ilkeleri çerçevesinde Dış Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Bakanlığı (MOFTEC) tarafından yürütülüyor. Dış ticaret, ulusal ve bölgesel düzeyde örgütlenmiş Dış Ticaret Şirketleri (FTC) yoluyla gerçekleştiriliyor. İthalatta “plan” yerli üretimi korumak ve döviz rezervini kontrol etmek amacı ile önemini sürdürüyor. 1978’den bu yana ortalama yüzde 10 büyüyor Merkezi planlamadan ayrıldığı 1978 yılından bu yana Çin, yılda ortalama yüzde 10 oranında büyüyor. Özellikle ülkenin doğu kıyıları hissedilir ölçüde bir gelişme gösteriyor. Ancak ekonomik büyümenin hızı istikrarlı değil. Tüketim eğilimi artıyor, fiyatlar yükseliyor, yabancı yatırımlar ve şehirde kişi başına düşen gelir artıyor. Bazı gözlemciler Çin’in resmi olarak açıklanandan çok daha hızlı büyüdüğünü öne sürüyor. Reform döneminde ekonomik büyüme kıyı bölgelerinde çok daha hızlı gerçekleşmiştir. 1980’li yıllar ve 1990’ların başında Guangdong eyaleti genel olarak İnci Nehri Deltası, en hızlı büyüyen bölge olmuştur. Guangzhou’nun başkenti olduğu Guangdong Eyaleti ise fakir ve arka planda kalmış bir tarım bölgesiyken, Shenzen küçük bir balıkçı kasabası olarak biliniyor. Dönemin ÇHC Devlet Başkanı DengXiaoping’in “Açık Kapı Politikası” reformları ile bu bölgedeki sosyoekonomik koşullar bir anda değişmiştir. Çin anakarasının ticarete açılması ve Hong Kong’da maaşların yükselmesiyle, Hong Kong’taki pek çok imalatçı, ucuz işçilik, düşük arazi kirası ve işletme maliyetlerinden yararlanmak için Guangzhou ve çevresine akın etmeye başlamıştır. Böylece emek yoğun sektörlerdeki faaliyetler Çin anakarasında yapılırken yönetim, ta- sarım, Ar-Ge, kalite kontrol ve finans gibi yüksek katma değerli faaliyetler Hong Kong’da sürdürülmeye devam etti. “Açık Kapı Politikası”nın etkisiyle 1980’lerde başta Shenzen olmak üzere Özel Ekonomik Bölgeler gelişmeye başladı. Ekonomik yükselme, tüm bölgeye yayılmış ve Guangzhou, Shenzen, Dongguan, Shunde, Nanhai ve Zhongshan gibi yerleşim bölgelerinde hızlı bir şehirleşme süreci yaşandı. 1992 yılı ile birlikte DengXiaoping’in bu bölgeye olan desteği daha da arttı, Çin’in iç bölgelerinden milyonlarca göçmen ve mevsimlik işçi daha iyi bir yaşam standardına sahip olmak için Guangzhou ve çevresine gelmeye başladı. Lojistik üsleri, havaalanları ve metrolar bu bölgenin megapolleşmesine olumlu katkıda bulundu. Anılan bölgeden bahsedilirken “Çin ekonomisinin kalbi, atölyesi”, “ticaret merkezi”, “açık pazar”, “iş odaklı mantalite”, “güçlü üretim merkezi”, “ulaşım ve üretim altyapısı güçlü”, “makine, otomotiv, elektronik, mobilya, doğaltaş-mermer sektörleri” ifadeleri kullanılıyor. Özellikle Guangdong eyaleti, üretim, perakende satış, mevduat, patent başvurusu sayısı, ödenen vergi miktarı, dış ticaret, cep telefonu sayısı, internet kullanımı açısından Çin’de bir numara. Bu ifadeler rakamlara da yansımakta, bölgedeki şehirlerin dış ticaretleri dünyadaki birçok ülkenin dış ticaretinden fazla oluyor. Diğer taraftan, dünyanın ilk 500 şirketinin yüzde 20’sinin ofisleri ve üretim kolları Guangzhou’da bulunuyor. Guangzhou’nun başkenti olduğu Guangdong eyaletinde 90 bin yabancı (fabrika) yatırımı, 3 bin temsilcilik ofisi var. Çin’in en büyük iç ticaret ve dağıtım merkezi olarak biliniyor. Guangzhou ve çevresinde kozmopolit bir yapı bulunuyor. Ortadoğulu, Afrikalı ve Latin işadamlarının yoğunluğu dikkat çekiyor. Guangzhou’da Çin’in diğer şehirlerine nazaran Ortadoğu ve Afrikalı işadamlarını yoğun olarak görmek ve bu işadamlarına yönelik hizmet veren otel ve restoranlara rastlamak mümkün. Guangzhou ve Shenzen’de 9 adet Türk restoranı ve 1 adet Türk pastanesi bulunuyor. Guangzhou ve çevresi adeta Çin Hükümeti tarafından az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için bir ticaret merkezi olarak konumlandırılmıştır. 2013 verileri Çin’in GSYH’si 9,39 trilyon dolara ulaştığını gösteriyor 2013 yılındaki ekonomik performansa bakıldığında Çin’in GSYH’si 9,39 trilyon dolara ulaştığı görülüyor. Enflasyonun yüzde 2,6 seviyesinde gerçekleşirken kentsel kayıtlı işsizlik oranı yüzde 4,1’e inmiş durumda. Ayrıca, 13,1 milyon yeni istihdamla bu alanda rekor kırılmıştır. Dış ticaret hacmi 4 trilyon dolar seviyesini ilk kez aşmıştır. Böylece Çin, dış ticaret Haziran 2015 50 ARAŞTIRMA hacmi açısından dünyanın en büyük ülkesi olmuştur. Diğer taraftan, hizmet sektörünün ekonomideki payı yüzde 46,1’e ulaşarak ilk kez sanayi sektörünü geride bırakmıştır. Ekonomik perfomans kamu gelirlerinin yüzde 10 oranında artış göstermesini sağlarken hükümet artan gelirler sayesinde, 2013 yılı içinde 6,6 milyon devlet destekli konutun inşasına başlamıştır. Bu konutların 5,4 milyonu tamamlanmıştır. 2013 yılında kamu harcamalarında önceki yıla kıyasla, önemli ölçüde azalma kaydedilmiştir. Ayrıca merkezi hükümet; resmi yurt dışı ziyaret ve temsil masrafları, resmi araç masraflarında yüzde 35 kesintiye gitmiştir. Yerel yönetimlerin temsil masraflarında da yüzde 26 oranında azalma kaydedilmiştir. 2014 yılı hedeflerin doğrultusunda devlet destekli konut, altyapı ve ulaşım yatırımlarını desteklemek adına merkezi bütçeden 85 milyar dolarlık ek kaynak sağlanacak. Şanghay – Kazakistan Sınır Bölgesi: 5.204 km, Pekin – Kazakistan sınırı: 4.500 km Şangay veya Pekin’den sınır bölgesine çok fazla mesafe olduğu için Türk bir taşımacının bu bölgelerden yük alması mümkün değil. Sanayi bölgesi olan Urumçi’den yük alarak taşımacılık faaliyeti yapmak daha olası. Çinli taşımacıların kullandığı araçlar Türk standartlarındaki bir araçtan daha uzun ve daha fazla yük alabilecek kapasitede. Türk araçlarının hem uzun mesafeler sebebiyle, hem de araçların yük alma kapasitesi sebebiyle Çinli ihracatçılar tarafından tercih edileceği düşünülmüyor. Ayrıca, Çin’deki ucuz işgücü sebebiyle Türk bir taşımacının Çin’in Urumçi bölgesi dışından yük almasının mümkün olduğu düşünülmüyor. Urumçi Bölgesi Urumçi bölgesinden Kazakistan sınırına 400-500 km, Kırgızistan sınırına 900-1000 km Tacikistan sınırına ise 1100 km mesafe var. Urumçi, Sincan Özerk Bölgesi’nden Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’a ulaşım mümkün. UND çalışma gruplarından Rusya, Kazakistan ve BDT Ülkeleri Çalışma Grubu toplantısında da özellikle değerlendirilen “Çin ile Karayolu Anlaşması” konusunda güzergah üzerinde transit geçiş belgelerinin önemine dikkat çekildi. Çin ile gerçekleştirilecek taşımalarda transit geçiş belgelerinin önemi Çin’e taşıma gerçekleştirmemiz için Rusya ve Kazakistan en önemli transit güzergahlar konumunda. Öte yandan, gerek Rusya, gerekse de Kazakistan’da transit geçiş belgeleri kısıtlı sayıdadır. Oluşturulacak karayolu taşıma güzergahı boyunca yer alan tüm ülkelerde geçerli olan transit geçiş belgeleri çok kritik öneme sahip. (Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan, Afganistan, İran, ve diğer tüm güzergahta yer alacak ülkeler) Güzergahlarda yer alan ülkelerde transit geçiş belgesi sayısının artırılması veya libere olması, sene başında belgelerin tamamının teslim alınması, Çin’e veya Çin’den gerçekleştirilecek taşımalar için hayati önem taşıyor. Karayolu Düzenleme Genel Müdürü Mustafa Kaya başkanlığındaki Türk Heyeti, Çin Halk Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Wang Shuiping başkanlığındaki Çin Heyeti ile Karayoluyla Uluslararası Taşımacılık Anlaşması müzakerelerinin ilk etabını gerçekleştirdi. 25-26 Mayıs 2015 tarihinde Pekin’de gerçekleştirilen toplantıda “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Karayoluyla Uluslararası Yük ve Yolcu Taşımacılığı Anlaşması” taslağı detaylı bir şekilde görüşülmüş ve karşılıklı olarak parafe edildi. Haziran 2015 51 Sürücü vizelerinin önemi Çin ile Türkiye arasında vize uygulaması yapılıyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Dış İşleri Bakanlığı tarafından onaylanmış sürücü listelerinde yer alan sürücülerin uzun süreli vize alma imkanları sağlanmalı ve vize temin süreçleri kolaylaştırılmalı. Sürücülere verilecek vizelerde kolaylık sağlanması ileride gerçekleşecek taşımalar için hayati önem taşıyor. Vize problemi yaşanabilecek bir ülkeye karayolu ile taşımacılık faaliyetinin düzenli olacağı var sayılamaz. Taşımacılık rakamlarından da görülebileceği üzere; 2012 yılında yüzde 84 olan Türk taşımacılarının payı, 2014 yılında yüzde 81 olarak düşüşe uğramış ve 2014-2015 döneminde ilk 3 aylık karşılaştırma yapıldığında geçen yıla oranla Ocak-Mart 2015 döneminde bu pay yüzde 79’a düşmüştür. Çin ile yapılacak bir Karayolu anlaşmasının ardından, taşımacılık filosunu hızlıca geliştirebilecek olan Çin’in de bu pazara gireceği düşünüldüğünde, Türk taşımacılarının payı daha da hızlı düşüşe uğrayacak. İhracat taşımalarımızda 2014 yılının 2013 yılına oranla yüzde 16 artış gösterdiği, fakat Ocak-Mart 2015 döneminin bir önceki yıla göre yüzde 8 düşüş gösterdiği görülüyor. Aynı dönemde Türk taşımacılarının payı yüzde 11 düşerken, yabancı taşımacıların payı yüzde 8 artış göstermiştir. İhracat İthalat Çin ile ticari ilişkilerimiz ithalat ağırlıklı bir gelişim sergiliyor. 2000 yılında 1,3 milyar Amerikan doları olan ithalatımız, 2005 yılında 6,8 milyar, 2010 yılında ise bir önceki yıla göre yüzde 35 oranında artarak, 17,18 milyar Amerikan doları olarak gerçekleşti. 2011 yılında yine aynı oranda artarak 21,69 milyar Amerikan dolarına ulaştı. 2012 yılında ise Çin’den yaptığımız ithalatta -2009’dan bu yana- ilk kez düşüş görülmüştür. 2013 yılında tekrar yükselişe geçen Türkiye’nin Çin’den ithalatı 24,6 milyar dolar olarak kaydedildi. Çin’den gerçekleştirilen ithalatın yapısı incelendiğinde, geniş bir ürün çeşitliliği ile karşılaşılıyor. İthalatın önemli bir bölümünü yatırım ve ara malları (3/4’ünü), geri kalanını ise tüketim malları oluşturuyor. 2013 yılı verilerine göre Türkiye’nin Çin’den ithalatında öne çıkan kalemler, otomatik bilgi işlem makineleri ve aksamı, telli telefon-telgraf için elektrikli cihazlar, elektrikli ses/görüntülü işaret cihazlar, elektrik konvertisörleri, pamuk, oyuncak, televizyon alıcıları, iplik ve oto yedek ürünleridir. Türkiye’nin Çin’e ihracatı yıllar itibariyle artış göstermekle birlikte, gerek Çin’in ithalat potansiyeli gerek Türkiye’nin üretim ve ihracat kapasitesi dikkate alındığında yeterli görülmüyor. 2002 yılında sadece 268 milyon Amerikan doları olan Türkiye’nin Çin’e ihracatı, 2007 yılında 1,04 milyar Amerikan dolarına, 2013 yılında ise 3,60 milyar Amerikan dolarına yükselmiştir. İki trilyon Amerikan dolarına yaklaşan ithalat potansiyeline sahip olan ve iç tüketime dayalı büyüme sürecine geçmeye çalışan Çin’e yönelik Türkiye’nin ihracatının yeterli bir seviyeye ulaşamamasının temel nedenleri olarak, bu ülkedeki tüketim eğilimleri ile pazar farklılığı, Çin pazarının “kendine özgü” yapısı, bölge içi (Güneydoğu Asya ve Pasifik) ticaretin çok güçlü olması, Çin’in önemli küresel ticaret ülkeleri ve blokları tarafından çevrelenmesi, Türkiye ile Çin arasında özel ticaret anlaşmalarının bulunmaması ve karşılıklı yatırım ilişkilerinin yeterince gelişmemiş olması ve ihracatçılarımızın Çin ve Asya-Pasifik bölgesine yönelik sistematik çalışmalar yürütmemesi gösterilebilir. Türkiye’nin Çin’e ihracatının yapısı incelediğinde, Çin ekonomisinin ihtiyaç duyduğu hammaddeler ve kimyasallar ağırlıklı bir yapının olduğu görülüyor. Bu kapsamda, mermer ve doğal taş, krom cevherleri, bakır cevherleri, kurşun cevherleri, çinko cevherleri, kimyasallar Türkiye’nin Çin’e temel ihraç ürünlerini oluşturuyor. Haziran 2015 52 ARAŞTIRMA DİĞER TAŞIMA MODLARI HAKKINDA BİLGİLER Demiryolu: Polonya, Belarus, Rusya, Kazakistan üzerinden Çin’e giden tren, 10.214 km mesafeyi 17 günde alıyor. Zhegnzhou Şehrinden Hamburg’a haftalık düzenli tren seferleri mevcut. 600 metre uzunluğundaki tren, Belarus-RusyaKazakistan rotasını takip ederek 16 günde Chongqing şehrine varıyor. Trenin Belarus-Çin arasındaki bölümü ise bir Rus-Çin-Kazak-Alman ortak şirketi tarafından organize ediliyor. 2012 yılında Çin’den Almanya’ya ilk kez CIM/SGMS ortak konşimentosunu kullanarak tren gönderilmiştir. Aynı güzergâh, karayolu ile AETR kurallarına göre 10-12 günde tamamlanabiliyor. 2014 yazında Çin ve Rusya hükümeti Pekin-Moskova arasında trenle 5 gün olan süreyi, bir hızlı tren projesi başlatarak 2 güne düşüreceğini duyurmuştur. Projenin 8-10 yılda tamamlanabileceğini belirtiliyor. Denizyolu: Çin’in Pekin bölgesinden konteynı rtaşımaları yapılmaktadır. Gayet ucuz olan konteyner fiyatları çerçevesinde Çin’den Türkiye’ye Pekin ve civarından gidecek yüklerin karayoluyla taşınması imkanı yok. Pekin’den Çin’in Kazakistan, Tacikistan ve Kırgızistan civarına gidecek yüklerin karayoluyla sınıra Haziran 2015 getirilmesi büyük maliyet içerdiği için söz konusu yüklerin gemiyle taşınmaya devam edeceği öngörülüyor. Fakat Çin’in Urumçi bölgesi Kazakistan, Kırgızistanve Tacikistan’a yakın olup, Urumçi’ de üretilen veya bu bölgeye transfer edilen yüklerin Türkiye’ye, Ukrayna’ya, Ermenistan ve Gürcistan’a taşınması Türk taşımacıları için dönüş yükü potansiyeli barındırıyor. Çin’den veya Çin’e taşınan yükler uzak mesafe sebebii ledenizyolu ile çok yüksek maliyet ve zaman kaybı içerdiği için Türk ihracatçısı tarafından gemi teslimine göre daha erken ulaşım sebebiyle tercih edilebilecek. Çin’den Türkiye’ye bir 40 HC konteyner ortalama 30 gün ile 40 gün arasında geliyor. Avrupa’ya ise 35-45 gün arasında gidiyor. Çin’in 14 komşusunun 7’si TIR sistemine üye Çin Karayolu Taşımacılığı Derneği (CRTA) IRU’ya 2002 yılında üye olmuştur. Çin Ulaştırma Bakanlığı ve IRU ile birlikte 2005 yılında IRU Avrasya Konferansı, 2008 yılında IRU – Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu Toplantısı’nı gerçekleştirmiştir. Çin’in 7 tanesi (Rusya, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, Pakistan*) TIR sistemine taraf olan 14 ülke ile sınırı bulunuyor. Pakistan’ın yakın gelecekte TIR sistemine taraf olması bekleniyor. •Çin’in toplam ticaret hacmi 4,16 Trilyon Dolar •Karayolu ile yapılan toplam ticaret hacmi 40 Milyar Dolar •Ülkede faaliyet gösteren uluslararası karayolu taşımacı sayısı 1400 •Ülkede uluslararası taşımalarda kullanılan araç sayısı 26.800 Çin’in İmzaladığı İkili ve Çok Taraflı Anlaşmalar: Anlaşma Tipi Bölge Ülke İkili Kuzey ve Kuzeydoğu Asya Moğolistan (1991), Rusya (1992), K. Kore (2008) Merkez Asya Kazakistan (1992), Özbekistan (1993), Kırgızistan (1994), Tacikistan (2008) Güney ve Güneydoğu Asya Pakistan (1993), Nepal (1994), Vietnam (1994), Laos (1993) Çok Taraflı Merkez Asya Çin-Pakistan-KırgızistanKazakistan (1995) Çin-Kırgızistan-Özbekistan (1998) Güneydoğu Asya Çin-LaosMyanmar-Tayland-VietnamKomboçya (2002) 53 yapılan karayolu taşımalarındaki son durum Çin’e ve Çin’den yapılan karayolu taşımaları Çin ve Çin’e komşu ülke taşımacıları tarafından yapılıyor. Çin, 14 ülke ile ikili karayolu anlaşması imzalamış olup bu anlaşmaların 8’i, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Özbekistan, Moğolistan ve Tacikistan’ın aralarında bulunduğu TIR Sistemine taraf olan ülkeler ile imzalanmıştır. Ancak bu anlaşmalar geniş kapsamlı değil, sınır ticareti, taşıması kapsamında yapılmış anlaşmalardır. Çin ile ikili anlaşma imzalayan ülkelerdeki karayolu taşımacılığına ilişkin genel kurallar şu şekildedir: Bir geçiş belgesi bir taşımayı kapsıyor. Tehlikeli madde ve gabari dışı eşya taşımaları özel izne bağlı olarak yapılıyor. Üçüncü ülke taşımaları öngörülüyor. Kabotaj taşımaları yasak. Araç içindeki yakıt gümrük vergi ve resimlerinden muaf tutuluyor. Üçüncü taraf sigorta sorumluluğu taşımacılar için zorunluluk. İkili anlaşmalar sadece ikili taşımaları kapsıyor. Transit taşımalar kapsam dışı. Yabancı plakalı araçlar tarafından Çin’e yapılan taşımalar yaklaşık 20-100 km içeride Çin plakalı araçlara aktarma yapılarak tamamlanıyor. Sürüş ve dinlenme süreleri ile ilgili net bir bilgi bulunmuyor. Çin karayolunda önemli gelişmeler sağladı Çin Ulaştırma Bakanlığının ilk önceliği İpekyolu Ekonomi Kuşağı’nda taşımacılık altyapısı ve iyileştirme konuları oluyor. Şangay İşbirliği Örgütü tarafından Eylül 2014’te taşımacılık sistemi anlaşması imzalandı, en çok yatırım karayolu taşımacılığının iyileştirilmesi ve altyapı yatırımları hususlarında yapılacak. Gelecekte Çin’e ve Çin’den yapılacak taşımaların ne şekilde gerçekleştirileceği ve kullanılacak taşımacılık belgelerine ilişkin görüşmeler yine Şangay İşbirliği Örgütü kapsamında Çin ve diğer ülkeler arasındaki ikili toplantılarda müzakere edilecek. Yine, Eylül 2014’te Çin, Moğolistan ve Rusya arasında karayolu taşımacılığının iyileştirilmesinin ana unsur olduğu “Çin, Moğolistan, Rusya Ekonomik Koridoru” anlaşması imzalandı. Çin Ulaştırma Bakanlığı tarafından karayolu altyapısının iyileştirilmesi ile ilgili çalışmalar yapılıyor. Kazakistan sınır geçişinin iyileştirilmesi adına Kazakistan makamları tarafından çalışmalar başlatıldı. Çin’in İpekyolu koridorundaki güçlü pozisyonu Avrupa ile Çin arasındaki karayolu taşımacılığı adına büyük fırsatları beraberinde getirecek. IRU tarafından paylaşılan Çin’e Haziran 2015 54 ARAŞTIRMA Soylu: Küçük olaylar karşısında sabırlı olmazsan büyük planları gerçekleştiremezsin “Çin Halk Cumhuriyeti’nin 2013 yılı GSY’sı 9.4 trilyon dolar. Bu rakama göre lojistik pazarı 1 milyar doların üstünde görünmekte. Dış ticaret hacmi 4 trilyon doların üstünde ve dış ticaret lojistik rakamı da 600 milyar dolar seviyesinde. Türk kara nakliyecilerinin bu pazardan pay alabilmeleri amacıyla en önemli aşama olan, karayolu anlaşmasının her iki tarafça, resmi olarak onaylanmasıyla, kapıyı aralamak istiyoruz. UND, 2001 yılında Çin Karayolu Taşımacılığı Derneği’nin (CRTA) IRU’ya üye olmasıyla birlikte, karayolu anlaşması yapılması ile ilgili çalışmalara başladı. Ulaştırma Bakanlığımız 2008 yılında Çin ile görüşmelerin başlamasıyla ilgili resmi girişimde bulundu. Çin in komşuları olan, Rusya, Moğolistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan TIR sistemine halihazırda taraf olup, Pakistan’ın da bu yıl içerisinde taraf olması beklenmektedir. Yaptığımız görüşmede Çin tarafı 2015 yılı içerisinde TIR sistemine resmi olarak taraf olacaklarını teyit etmişlerdir. Çin tarafı, aynı Rusya Federasyonu’nun planlamasında olduğu şekilde,önümüzdeki yıllarda, ülkenin toplam mal hareketindeki karayolu taşımacılığının payının arttırılmasını hedeflediklerini beyan etti. Çin Ulaştırma Bakanlığı’nın ilk önceliği İpekyolu Ekonomi Kuşağı’nda taşımacılık altyapısı ve iyileştirme konuları olmaktadır. Bu proje için 2 trilyon dolar bütçe ayırdıklarını biliyoruz. Gelecekte Çin’e ve Çin’den yapılacak taşımaların ne şekilde gerçekleştireleceği ve kullanılacak taşımacılık rejimi (ikili, transit, 3.Ülke) ile ilgili görüşmeler, Şangay İşbirliği Örgütü kapsamındada görüşülmektedir. Aynı şekilde siyasi gelişmelere paralel olarak Avrupa Birliği’nin de bu koridordaki karayolu ve sınır geçişleri altyapısının, iyiştirilmesiyle ilgili hedeflerinin olduğunu ve kaynak ayırdığını biliyoruz. Bu veriler ışığında haritaya bakıldığında , AB’ye komşu olan Türkiye ile Çin in onaylayacağı kapsamlı Karayolu Haziran 2015 Anlaşması’nın önemi çok daha iyi anlaşılacaktır. Yaptığımız ikili görüşmelerde öncelikle Çin tarafının çok uzun yıllardır,uluslararası taşımacılık ile ilgili titizlikle çalıştığını gördüm. Her ayrıntı düşünülmüş ve not edilmiş. Çin, tarihinde ilk kez bu şekilde kapsamlı bir Karayolu Anlaşması yapmaya hazırlanıyor. Bunu da, karayolu taşımacılığı konusunda çok gelişmiş bir sektörü olan Türkiye ile imzalayacak olması gerçekten çok önemli. Daha önce tipik sınır ticareti boyutunda olan ,sınırlı kapsamda karayolu anlaşmaları imzalamışlar. İki konuda altını çizdikleri ilkeleri olduğunu söylediler. Sınıra gelen bir TIR’ın uluslararası kurallarda geçerli olan standarda uygun olması ve elinde geçerli bir geçiş belgesinin bulunması. Parafe edilen karayolu anlaşmasının çok büyük bir bölümünde uzlaşma sağlandı.Birçok uluslararası anlaşmaya taraf olmadıkları ve kanun farklılıkları (TIR sistemi, sürüş uygulamaları, kolay bozulan ve tehlikeli yük taşıyan araç standartları, sigorta uygulamaları) sebebiyle uyum çalışmalarını yapmak için zaman istediler. Taraflar mart ayında tekrar biraraya gelerek nihai anlaşmayı imzalamak ve 2017 yılı başında yürürlüğe girmesi konusundaki hedeflerinide karşılıklı olarak beyan ettiler. Bu anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle Türk kara nakliyecileri için önemli fırsatlar devreye Çin, tarihinde ilk kez bu şekilde kapsamlı bir Karayolu Anlaşması yapmaya hazırlanıyor. Bunu da, karayolu taşımacılığı konusunda çok gelişmiş bir sektörü olan Türkiye ile imzalayacak olması gerçekten çok önemli. Nagihan Soylu UND Genel Sekreteri girecektir. Çin’in komşusu olan Rusya, Kazakistan,Kırgızistan, Tacıkistan ve Moğolistan vb yakın coğrafyaya halihazırda yılda yaklaşık 100.000 ihracat taşıması gerçekleştiriyoruz. Bu bölgelerden nakliyecilerimiz yeterli sayıda dönüş yükü bulamadıklarından dolayı sıkıntı yaşanmaktadır. Çin devreye girdiğinde Çin’in batı ve kuzey bölgelerinden hem ikili hemde 3. ülke taşımaları yapılabilecek. Ve denizyoluna göre çok kısa sürelerde rekabetçi fiyatlarla müşterilerine malları teslim edebilecekler. Bu taşıma sayıları arttıkça, ihracatçımızda bundan fayda sağlayabilecekler,çünkü dönüş yükü sayıları arttıkça bu ülkelere yapılan ihracat navlun maliyetleri düşebilecektir. En önemlisi ise hizmet ihracatçısı olan sektörümüz çok büyük bir lojistik pazarına girerek ülkemize döviz getirisi sağlayacaktır. Bu uzun soluklu hedefin süreci bize bir Çin Atasözünü hatırlatıyor: Küçük olaylar karşısında sabırlı olmazsan, büyük planları gerçekleştiremezsin.” 55 600 milyar dolarlık pazar Türk lojistik pazarını bekliyor Dünya ekonomisinin gözdesi Çin, 600 milyar dolarlık lojistik pazarına sahip. Türkiye ile Çin arasında gerçekleştirilen karayolu ile 600 milyar dolarlık bir pazar dışa açılacak. Çin’in bu ‘dışa açılma’ kararında ilk anlaşma Türkiye ile Çin arasında gerçekleşti. Çin’in Türkiye’yi seçmiş olması lojistik pazar açısından Türkiye için çok önemli bir avantaj. Çin, lojistik projelerine 2 trilyon dolar ayırmış durumda. UND’nin, “en büyük hedeflerden biri” olarak belirlediği Çin pazarına giriş için ilk büyük adım atılmış oldu. 25-26 Mayıs’ta Pekin’de Karayolu Düzenleme Genel Müdürü Mustafa Kaya başkanlığındaki Türk heyeti ile Çin Ulaştırma Bakanlığı heyeti arasında “Karayoluyla Uluslararası Taşımacılık Anlaşması taslağı karşılıklı parafe edildi. UND adına toplantıya katılan Genel Sekreter Nagihan Soylu, “Çin, böyle bir anlaşma için ilk kez Türkiye ile masaya oturdu. Anlaşmanın önemi çok büyük. Çin’den üçüncü ülkelere taşımalar gerçekleştirebileceğiz. İlk anlaşma Türkiye ile yapılıyor. Büyük bir avantaj yakalayacağız. Çin’in Rusya ve AB hatta Türki Cumhuriyetlere olan ihracat mallarını Türk nakliyecileri taşıyabilecek” dedi. Mart 2016’da nihai anlaşmanın imzalanacağını ve 2017’de iki ülke arasında karayolu taşımacılığının başlayacağını açıklayan UND Genel Sekreteri Nagihan Soylu, anlaşmanın ilk kez Türkiye ile yapılıyor olmasınının nedenini şu sözlerle vurguladı: “Çin’in İpek Yolu’nu yeniden canlandırma projesi var. Onun için de önümüzdeki yıllarda bu güzergahlara 2 trilyon dolar altyapı bütçesi ayırdı. Sadece demiryolu değil. Hem demiryolu hem de karayolu için İpek Yolu’nu yeniden canlandırma projesi. Dolayısıyla İpek Yolu’nun en batısı diyebileceğimiz Avrupa’ya giriş kapısı da Türkiye’dir. Dolayısıyla da şu ana kadar kapsamlı bir karayolu anlaşmasını ilk kez Türkiye ile masaya yatırdı. Daha önce yaptığı karayolu anlaşmasını sadece sınır ticareti sınır nakliyeleri konusunda yapıyordu. Ama bunlar bizim bildiğimiz anlamda geniş kapsamlı karayolu anlaşmaları değil. İlk kez Türkiye ile böyle bir anlaşma için masaya oturdu.” Karayolu anlaşması olmadan herhangi bir ülkenin TIR’ının diğerine giremeyeceğini, şu anda hiçbir Türk TIR’ının Çin’e ve hiçbir Çin TIR’ının da Türkiye’ye giremediğini belirten Soylu, “Dolayısıyla bu anlaşmanın İpek Yolu’nun iki ucundaki ülke olarak baktığınızda önemi çok büyük. Çin tarafının beyanı ile söylüyorum. Çin’deki taşımalarda karayolu payının çok düşük. Önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde payını artırmak gibi bir hedefleri var. Hem uluslararası hem yurtiçi taşımacılıkta. Biz taslak anlaşmayı parafe ettik, mart ayında nihai anlaşmayı imzalamak için zaman istemelerinin sebebi uluslararası standartlara ve konvansiyonlara uyumlu hale gelebilmek” dedi. Haziran 2015 56 MAKALE Gümrük Birliği’nin derinleştirilmesi “Geçtiğimiz ay içinde Türkiye ile AB Komisyonu arasında imzalanan mutabakat zaptı çerçevesindeki gelişmeyi, bir tür tam üyelik müzakerelerini başlatan “müzakere çerçeve belgesi” olarak değerlendirmek mümkündür. Yani henüz kesinleşmiş bir şeyin olmadığını, daha bu çerçevedeki müzakerelerin yeni başlayacağından söz edebiliriz.” 1963 Ankara Anlaşması ve 1973 Katma Protokolü Bu ön saptamanın ardından birkaç önemli unsurun daha altının çizilmesi gerekir. Bunlar: -AB Bakanı ve Baş müzakereci Volkan Bozkır’ın açıklamalarına dayanarak Kıbrıs sorununun çözümünde önemli bir gelişme beklentisine bağlı olarak tam üyelik çerçevesinde bloke olan başlıkların açılmasında önemli bir atılım olması beklentisi mevcuttur. Bu durumda Gümrük Birliği ile ilgili olarak bloke olan müzakere başlığının açılması beklenilebilir. Aslında Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği’nin 1963 Ankara Anlaşması öngörüleri doğrultusunda 1 Ocak 1996’da tamamlanmış olmasına rağmen, tam üyelik kapsamında açılmamış olması, Türkiye AB ilişkilerinin en çelişkili görünümü niteliğindedir. -Kıbrıs Rum kesiminin muhalefetine neden olan temel konu, Rum kesimi mallarını taşıyacak gemi ve uçakların Türk liman ve hava limanlarına gelememesidir. Bu durumda Türk mallarını AB’ye taşıyan karayolu araçlarının kısıtlamalarla karşı karşıya kalarak AB ülkelerine giriş yapabilmelerine AB tarafının sessiz kalması, özellikle sektörümüzün sorunlarını ortaya çıkaran temel çelişkilerden bir diğeridir. -Yine sektörümüzle ilgili olarak, AB taşımalarında karşı karşıya kaldığımız kota, şoför vizeleri, uzun yol güzergahlarına mecbur kalma, hızlılık rekabetçiliğimizi gideren uzun süreli beklemeler, yüksek geçiş ücretleri, vb. sorunlar aslında Ankara Anlaşması (1963), Katma Protokol (1973) ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı hukuki düzleminde kazanılmış haklar olması gerekliliğine karşın yeni mü- Haziran 2015 zakere çerçeve belgesine konularak “yeni bir müzakerenin konusu” haline getirilebilir endişesini de duymak gerekir. Doğal olarak UND ve TİM işbirliği içinde çeşitli AB ülkelerine karşı açılan davalar ile Avrupa Antlaşmaları’nın bekçisi olması sıfatıyla AB Komisyonu’na yapılan başvuruların, bu endişeyi gidermek için yapılan girişimler olarak da değerlendirilmesi gerekir. Gümrük Birliği’ne bağlı olarak ortaya çıkan kar/zarar analizini de doğru yerine oturtmak gerekir. 1963 Ankara Anlaşması ve 1973 Katma Protokolü asimetrik bir ilişki olarak düzenlenmiştir. Zira bu hukuk metinlerinin temel hedefi, Türkiye’nin o günün AET’sine, bugünün AB’sine tam üyeliğini sağlayabilmek için Türk ekonomisinin kalkındırılmasıdır. Dolayısıyla bu metinlerin en somut uzantısı olan gümrük birliği de asimetrik olarak yapılandırılmış, Türkiye’nin yükümlülükleri zamana yayılırken, haklarına hemen kavuşması sağlanmıştır. Buna bağlı olarak 1 Ocak 1996 itibarı ile yürürlüğe giren 1/95 sayılı OKK, esasen söz konusu asimetriyi ortadan kaldıran metin niteliğindedir. Ancak zaman içinde AB dahilinde yaşanan gelişmelere ve ATAD (AT Adalet Divanı, günümüzde Avrupa Adalet Divanı) içtihadına bağlı olarak ortaya çıkan gümrük birliğinin yeni tanımı, simetrik olması gereken yeni ilişki türümüzü, Türkiye’nin aleyhine bir simetriye taşımıştır. Dolayısı ile yapılacak Gümrük Birliği güncellemesinin mutlak surette bu temel felsefeye oturtulmasını gerektirmektedir. Basit ifadesi ile Türkiye yeni bir asimetrinin arayışında olmamalı, kendi aleyhine oluşan asimetriyi simetrik hale getirmelidir. Can Baydarol UND AB Yönetim Kurulu Danışmanı Asimetriye neden olan gelişmeler AET/AB çerçevesindeki değişiklik basit ifadesi ile Gümrük Birliği’nin üçüncü ülkelerle sanayi malları ticaretinin ilişkisini düzenleyen olgunun OGT’den (Ortak Gümrük Tarifesi) öteye taşınıp, OTP (Ortak Ticaret Politikası) temeline oturtulmasıdır. Diğer ifadesi ile, üçüncü ülkelerden gelecek sanayi mallarına hangi gümrük tarifelerinin uygulanacağının belirlenmesinin ötesinde, bu ülkelerden gelecek mallara ne tür miktar kısıtlamalarının (kota) uygulanacağı, bu ülkelerle STA (Serbest Ticaret Anlaşmaları) yapılıp yapılmayacağı gibi hususların yanı sıra anti damping, anti sübvansiyon uygulamalarının ne olacağı ve kararların nasıl alınacağı, bir arada ortak ticaret politikasını oluşturmaktadır. Hatta daha genel bir bakış içinde başka ana alanlar dahilinde düzenlenmiş olsalar bile malların serbest dolaşabilmesi için, maliyetleri etkileyen ortak hukuk kurallarının uyumlaştırılması dahi bu politika içinde düşünülebilir. Bu bağlamda 1/95 sayılı OKK içinde sıralanan Rekabet hukuku, Devlet Yardımları Rejimi, Patent Hukuku, Standardizasyon rejimi ya da sınai mülkiyet, Çevre hukuku, Tüketici koruma hukuku, Şirketler hukuku, vb. yine OTP’nin unsurları içinde değerlendirilmelidir. İşte bu noktada Türkiye ile AT/AB arasındaki Gümrük Birliği’nin yapısı hem tartışmaya açıktır, hem de Türkiye aleyhine oluştuğu iddia edilen asimetrinin temel nedenidir. 57 Sorunların giderilmesi için yeni müzakere sürecinde ne yapılabilir? Yukarıda tarifi yapılan genel çerçeve esas itibarı ile Türkiye’nin AB’nin Gümrük Birliği’ne girmediğini, AB’nin Gümrük Birliği ile Türkiye’nin gümrük alanı arasında “sui generis” (kendine özgü) bir yapı oluşturulduğunu, bu yapının da kendi işleyiş sorunları ile birlikte yine yukarıda “ AB taşımalarında karşı karşıya kaldığımız kota, şoför vizeleri, uzun yol güzergahlarına mecbur kalma, hızlılık rekabetçiliğimizi gideren uzun süreli beklemeler, yüksek geçiş ücretleri, vb. sorunlar aslında Ankara Anlaşması (1963), Katma Protokol (1973) ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı hukuki düzleminde kazanılmış haklar olması gerekliliğine karşın yeni müzakere çerçeve belgesine konularak “yeni bir müzakerenin konusu” haline getirilebilir endişesini de duymak gerekir. “ Yunan vatandaşının ATAD nezdinde açtığı dava 1979 yılında bir Yunan vatandaşının ATAD nezdinde açtığı ticari ayırımcılık (discrimination) davası ile ilgili olarak ATAD’ın verdiği kararın sonuçlarını bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Söz konusu Yunan vatandaşı, ülkesinin AET ile bir ortaklık ilişkisinde olduğunu ve tam üyelik müzakerelerini sürdürdüğünü, dolayısı ile kendisine karşı yapılan ticari işlemlerdeki ayırımcılığın haksız olduğunu öne sürmüş ve bu konuda karşı karşıya geldiği ayırımcı muamelelerin giderilmesini talep etmişti. Bu görünüm altında ATAD; bir ortak üye ile tam üye arasında esasen çok fazla bir fark olmadığının altını çizdikten sonra, üç noktada tam üye olana dek ortak üyenin; -Karar alma masasında oturamayacağını -Ortak hukuk sisteminin parçası olamayacağını -Ortak bütçeye katılımcı / yararlanıcı sıfatıyla taraf olamayacağını belirtmiş, davacı Yunan vatandaşının ayırımcılığın giderilmesi için ülkesinin tam üyeliğini beklemesi gerektiğinin altını çizmişti. Bugün gelinen noktada Türkiye AB’nin ortak üyesi ve AB ile tam üyelik müzakerelerini 10 yıldır sürdürmekte olan ülkesidir. Yani 1979’daki Yunan vatandaşının durumu neyse, bugün için Türk vatandaşının da durumu aynıdır. Bu veriler altında Gümrük Birliği temelde üçüncü ülkelerle ilişkilerde bir OTP gerektirmekteyse de Türkiye tam üye olmadığı için ortak karar masasına oturamamakta, oluşan ortak hukuk için hakkını korumak isteyen Türk vatandaşları Adalet Divanı’na doğrudan gidememekte, bunun için zahmetli, pahalı ve dolambaçlı yollar aramakta ve nihayet bütçesinden olması gerektiği şekilde istifade edememektedir. Bu söylenenlere ilave olarak biraz önce değinilen mevzuat başlıklarının uydurulması kavramı da havada kalmakta, oluşan ülke içi mevzuat AB mevzuatından bire bir çevrilse de, uygulama ATAD kontrolü dışında kaldığından, uyum olmaktan çıkıp, bir tür yakınlaştırma kavramının altına düşmektedir. bahsedilen Türkiye aleyhine asimetrinin başlıca müsebbibi olduğunu göstermektedir. Dolayısı ile Türkiye’nin temel şikayetinin bu işleyiş ile ilgili olduğunu ve Gümrük Birliği’nin kurumsal yapısının yeniden tasarlanması gerektiğini her iki tarafın da anladığını mutabakat zaptının okunmasından anlamaktayız. Peki bu yapılabilir mi? İşte bu sorunun cevabını vermek pek kolay gözükmemektedir. Gerek yukarıda yer verilen 1979 yılındaki içtihada dayanarak, gerekse 1992 yılında AB ile EFTA (Avrupa Serbest Ticaret Alanı) arasında yapılan AEA (Avrupa Ekonomik Alanı) anlaşması sırasında verilen ATAD içtihadına (bu alanda çıkabilecek hukuki ihtilaflarda ATAD’ın kendisini yetkili görmediğini beyan etmesi) bağlı olarak, Türkiye’nin tam üye olmadığı sürece AB’nin karar masasına oturması neredeyse imkansız gözükmektedir. Bu durumda yapılabilecek tek şey, Gümrük Birliği ile ilgili olarak Türkiye’nin görüşlerinin daha ciddiye alınacağı yeni bir istişari (danışma) mekanizmanın yapılandırılmasıdır. Ancak bu noktada çıkar çatışması hallerinde istişari nitelikteki bir mekanizmaya ne kadar güvenilebilir sorusu açıkta kalmaya devam edecektir. Bu son söylenene bağlı olarak, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması’na (TTYOA) Türkiye’nin de dahil edilmesi konusu herhalde önümüzdeki dönemin en önemli sorunu olarak kalmaya devam edecektir. Bu haliyle AB Türkiye’yi de kapsam altına almak için ne kadar hevesli olacaktır, yoksa sisteme girebilmek için AB’den ziyade ABD’nin ikna edilmesi daha mı önemlidir soruları da yine kendimize soracağımız başlıca sorular olarak kalmaya devam edecektir. Sorunun müzakereler çerçevesinde çözülmesi söz konusu olabilirse, Türkiye’nin sadece ABD ile yapılacak olan TTYOA’ya değil, diğer bütün STA’lara da otomatik olarak dahil olması olgusu ortaya çıkacaktır. Bunun Türk ekonomisine rekabet gücü açısından getirileri çok fazladır. Ancak tersi bir durumda sadece TTYOA’nın dışında kalınması halinde yıllık 20 milyar dolar mertebesinde bir kaybın olabileceği hesapları mevcuttur. Gümrük Birliği ve hizmet sektörü Gümrük Birliği’nin tarım ürünlerine de genişletilebilmesi için, Türkiye’nin radikal tarım reformları yapması ve AB ile aynı sübvansiyon politikasını izlemesinin gerçekçiliği tartışılmalıdır. Gümrük Birliği’nin hizmet sektörüne genişletilmesi ise çok farklı tartışmaları beraberinde getirecektir. Hizmet kavramı Avrupa hukuku içinde klasik ekonomik terim niteliğindeki hizmetlerin çok daha ötesinde bir anlam ifade etmektedir. Özellikle işçi statüsünde olmayıp, bir ücret karşılığında hizmet veren kişiler bu kavram altında düzenlenmiştir. Örneğin doktorlar, ebeler, avukatlar, hemşireler, mühendisler, mimarlar, futbolcular vb. bu hukuka tabi olup, diplomaların karşılıklı tanınması gerçekleştiği oranda serbest dolaşımdan yararlanabileceklerdir. Bu durumun genel çerçevede Türkiye’de eğitim kalitesini ve beşeri standartları yükselteceği öne sürülebilir. Ancak öte yandan topyekun bir eğitim reformu yapılamadığı takdirde, AB ülkelerinden Türkiye’ye bu alanlarda bir göç dalgasının olacağını da beklemek gerekir. Sektörel bağlamda bakıldığında ise, belli başlı hizmet sektörlerinde zaten dolaylı bir uyum olduğu ön plana çıkartılabilir (örneğin Banka/Sigorta, Turizm gibi). İçinde bulunduğumuz sektörle ilgili olarak ise daha önce değindiğimiz unsurlar nedeniyle kazanılmış haklar kapsamında değerlendirilme yapılmalıdır. Açılan davaların müzakere sürecine katkısı da bu doğrultuda olacaktır. Bu noktada ilginç olabilecek unsur şoförlük mesleğinin de bir hizmet ifa serbestisi kavramı içine alınıp alınamayacağı konusudur. Almanya’da açılıp kazanılan davalar kapsamında bu hakkın savunulması, şoförlerin vize meselesinin çözümü için kullanılabilir. Bu bağlamda şoför eğitimlerinin AB ile eşdeğerliğini ortaya koyacak argümanların geliştirilmesi ve daha yüksek sesle savunulması stratejimizin öncelikleri içinde yer almalıdır. Son olarak kamu ihalelerinin serbestleştirilmesi konusu ise Türkiye’nin çekincelerinin olduğu, AB tarafının 1996’dan bu yana sürekli olarak ısrarcı olduğu bir konu başlığı niteliğindedir. Türkiye bu konuda tavize ne kadar yaklaşabilir sorusu zihinlerimizi en fazla meşgul edecek unsurlar içinde yer alacaktır. Haziran 2015 58 TESLİMAT Önemli olan araç değil operasyon Hüner Lojistik Haziran ayı içerisinde Scania’dan 120 adetlik araç aldı. Hüner Lojistik’in Hadımköy’deki merkezinde düzenlenen törene Hüner Uluslararası Taşımacılık Genel Müdürü İbrahim Hüner, Scania Satış Müdürü Tunç Gömeçli, ve HNR Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Arda Hüner katıldı. deki aylarda filosuna katacak. Teslimat törenine Scania Satış Müdürü Tunç Gömeçli, Hüner Uluslararası Taşımacılık Genel Müdürü İbrahim Hüner ve HNR Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Arda Hüner katıldı. 5 araçla başladı 371 araca ulaştı Karşılıklı güvene dayalı iş ortağı anlayışı ile lojistik sektöründe hizmet veren Hüner Uluslararası Taşımacılık LTD.Şti. kurulduğu 1995 yılından itibaren sürekli gelişme gösteriyor. Hüner Lojistik müşteri memnuniyeti prensibiyle faaliyetlerini sürdürüyor. Şirketin ana prensibinin doğru, güvenilir ve müşteri çıkarlarının gözetilerek kaliteli hizmet vermek olduğun u ifadede eden İbrahim Hüner, “Lojistik hizmetlerinde, en iyi olma yolunda ilerleyen, arayışlarını sürdüren ve yeni çözümler üreten bir ekibiz. Müşterilemizin, uluslararası kara taşımacılığını kullanarak gerçekleştirdiği lojistik alanındaki faaliyetlerinde karşılıklı saygı ve güvene dayalı iş ortağı anlayışı ile yer alarak firmanıza katma değer yaratmak için varız. 2010 yılında, uluslararası kara taşımacılığı alanında tercih edilen lider bir kuruluşuz. Çalışmalarımızda kaliteyi ön plana çıkarıyoruz. Sürekli gelişim anlayışı ile hareket ediyoruz. Tüm sürücülerimiz IMCO sınıfı yük taşımacılığı konusunda eğitim alarak uluslararası geçerliliği olan ADR ehliyetleri mevcut olup,araçlarımızda da koruyucu malzeme ve ekipman sürekli hazır bulundurulmaktadır. Sektörden kazandığını yine sektöre kazandıran Haziran 2015 Hüner, filosunu sürekli yenilemeyi ilke edinmiştir. Türkiyenin en iyi ve yeni filolarından birine sahip olan Hüner karayolu Nakliye filosu,250 adet araçtan oluşmaktadır. Bugün,Türkiye ve Avrupa yollarında dolaşan Hüner araçlarının tamamı 2013 model ve Euro 5 normuna sahiptir.Çevre dostu bu araçlar Hüner’in çevre duyarlılığının da bir göstergesidir. Aynı zamanda IMCO sınıfı yükleri taşıya bilecek yeterliliğe sahip olan araçlarımız,uluslararası gecerliliği olan ADR ehliyetli sürücülerimiz tarafından kullanılmaktadır” dedi. Hüner Lojistik’ten 120 adetlik Scania yatırımı Sektörden kazandıklarını sektöre yatırdıklarını ifade eden İbrahim Hüner, operasyonun araçlardan önemlöi olduğunu ifade ederek müşterilerine verdikleri sözleri zamanında yerine getirdiklerinin altını çiziyor. Haziran ayında Hüner Uluslararası Taşımacılık, 120 adet Scania R440 LA4x2MEB Streamline araç yatırımı anlaşması yaparak filosuna güç kattı. Hadımköy’deki merkezinde düzenlenen bir törenle çekicilerden 60 adedini teslim alan Hüner Lojistik, geriye kalan 60 adedini ise önümüz- Bu son alımlarla birlikte 371 adetlik araç filosuna ulaştıklarını belirten Hüner, filolarına ilk defa Scania araç aldıklarınında altını çizdi. Çocukluk dönemlerinden itibaren aktif iş yaşamının içinde olduğunu kaydeden Hüner, askerden sonra 9 yıl bir nakliye firmasında çalıştığını belirtti. Daha sonra kendi şirketini kurmaya karar verdiğini ifade eden Hüner, işlerini büyük bir aşkla yaptıklarını belirtti. Hüner Uluslararası Taşımacılık’ın taşıma ihtiyaçlarının yüzde 40’ını dışarıdan yüzde 60’ını ise kendi filosuyla yaptığını belirten Hüner, sadece araç yatırımına değil, depo, tren ve konteyner taşımacılığına ağırlık vermeyi amaçladıklarını da ifade etti. İntermodal taşımacılığının öneminin altını çizen Hüner, konteyner, tren ve deniz taşımacılığına da büyük önem verdiklerini vurguladı. Gömeçli: Scania araçlar taşımacı firmalara maliyette getiri sağlıyor Scania Satış Müdürü Tunç Gömeçli törende yaptığı konuşmada, Doğuş Otomotiv olarak Scania ile daha fazla müşteriye ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. Bu amaçla hizmet kalitesini daha yukarıya, ürün çeşitliliğini ise daha fazla artırmak için çalışmalar yaptıklarını ifade eden Tunç Gömeçli, “Scania araçlar taşımacı firmalara toplam sahip olma maliyetinde büyük bir getiri sağlıyordu. Bunu biraz daha ileriye götürüyoruz ve müşterilerimize operasyon ekonomisi de sunuyoruz. Son olarak Gömeçli, Scania olarak mayıs ayı sonu itibarıyla bin 300 adet araç sattıklarının bilgisini verdi. 59 KOSGEB’den destek almanın tam zamanı Sektörümüzün büyümesi dünya konjonktüre ve ekonomik piyasaların gelişimi ile yakından ilgili olmakla birlikte devletimizin tarafından sağlanan birtakım teşvik ve destekler de önem arz ediyor. Bu desteklerden bir tanesini de KOSGEB tarafından KOBİ’lere sağlanan destekler oluşturuyor. Son yıllarda lojistik ve taşımacılık sektörü ülkemizin ekonomi ve dış ticaret politikaların belirlenmesinde önemle rol oynamakta devletimizin ana stratejilerinde yer alıyor. İhracatımızın ve sanayi yatırımları için potansiyelin artırılması ancak lojistik ve taşımacılık imkânların artırılması ve sektör maliyetlerinin dünya ile rekabet edebilecek seviyeye gelmesi ile mümkün. Bu manada ülkemizin ihracat, büyüme ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılmasında, son yıllarda hızlı bir gelişme gösteren lojistiğin ülkemizin büyüme potansiyeline katkısının artırılması gerekiyor. Sektörümüzün büyümesi dünya konjonktüre ve ekonomik piyasaların gelişimi ile yakından ilgili olmakla birlikte devletimizin tarafından sağlanan birtakım teşvik ve destekler de önem arz ediyor. Bu desteklerden bir tanesini de KOSGEB tarafından KOBİ’lere sağlanan destekler oluşturuyor. Bu çerçevede, sektörümüze yönelik destek arayışları kapsamında, KOSGEB İstanbul Boğaziçi Bölge Müdürü Gürsel Kızılaslan ziyaret edildi. Ziyaret kapsamında Kızılaslan’a sektörümüz ve sektörümüzün duyduğu destek ihtiyaçları aktarıldı. KOSGEB’in ülke içindeki yapılanması ve sektörümüzün yararlanabileceği destekler hakkında Kızılaslan tarafından bilgilendirme yapıldı. Bilgilendirmeler ışığında sektörümüzün yararlanabileceği destekler: Nitelikli eleman desteği: Üniversite mezunu istihdam edilmesi durumunda 20.000 TL’ye kadar maaşın yarısını destekleniyor. Örneğin 2000 TL maaş verecekseniz 20 ay boyunca 1000 TL KOSGEB tarafından karşılanması. Yurtdışı iş/ heyetler gezisi desteği: Önceden bildirmek ve onay alınması kaydıyla en az 10 işletmenin 2000 TL’ye kadar masraflarının yüzde 50’sini destekliyor. Yurtiçi fuar desteği: Türkiye’de gerçekleşen fuarların yüzde 95 düzeyinde destek veriyor. Eğitim desteği: Akredite olmuş eğitim kurumlarından alınacak eğitimlerde eğitim ücretinin yüzde 50’si KOSGEB tarafından destekleniyor. Yıllık 40 milyon TL altından ciro yapıyorsanız, işletmenizde 250 den az çalışanınız var ve Mali Bilanço toplamınız 40 milyon TL altında ise KOBİ olarak desteklerden yararlanabilirsiniz! Haziran 2015 60 LASTİK Goodyear’ın “Yol Güvenliği Anketi” Çarpıcı Sonuçlar Ortaya Koyuyor! Dünyanın lider lastik üreticilerinden Goodyear, Avrupa Sürücü Okulları Federasyonu (EFA) işbirliğiyle 2014 yılının sonunda genç ve acemi sürücülerin ebeveynlerine yönelik bir anket gerçekleştirdi. Goodyear tarafından 19 ülkede yürütülen ve yaşları 16-25 arasında değişen 6 bin 800’ün üzerinde genç ve acemi şoförün ebeveyniyle gerçekleştirilen araştırma, çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor. destekliyor. Türkiye’de bu rakam oldukça yüksek. Ülkemizde ailelerin yüzde yol güvenliği prensiplerinin okullarda erken yaşlarda öğretilmesi gerektiği düşünüyor. Direksiyon başındaki babalar, annelerden daha fazla risk alıyor Gooodyear’ın her yıl gerçekleştirdiği ‘Yol Güvenliği Anketi’, 2014 yılında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu toplam 19 ülkede, yaşları 16-25 arasında değişen 6800’ün üzerinde genç ve acemi şoförün ebeveyniyle yapıldı. Genç sürücüler, direksiyon başında anne ve babalarını örnek alıyorlar Yapılan araştırmanın sonuçlarına göre; ebeveynler her zaman yol becerileri konusunda kendilerine güvenmiyor. Ancak bu oran diğer ülkelere oranla Türkiye’de çok yüksek. Avrupa çapında, acemi sürücülerin ebeveynlerinin kendilerine güvenme oranı yüzde 54 iken, Türkiye’de acemi sürücülerin ebeveynlerinin kendine güvenme oranının yüzde 90’a çıkması dikkat çekici. Araştırmaya göre ebeveynlerin yarısı (%51) araba kullandıklarında, çocuklar ebeveynlerinin tutumlarını gözlemliyor ve dikkat ediyor. Yine ankete katılan ebeveynlerin yaklaşık yüzde 34’ü, kendi sürüş alışkanlıklarının, çocuklarının yol güvenliği Haziran 2015 konusundaki tutumlarını, özellikle 6 ila 16 yaş arasındaki dönemlerde etkilemeye başladığını ifade ediyor. Acemi sürücülerin ebeveynleri, kademeli ehliyeti destekliyor Elde edilen yeni bulgulara göre AB’de acemi sürücülerin ebeveynlerinin yarısına yakını (%46), çocuklarının hızlarının ve sürüş tarzlarının izlenmesini sağlayan Black Box teknolojisini destekliyor. Genç sürücüler tarafından gönüllü telematik (Black Box teknolojisi) kullanımı, yolda kurallara uymalarına ve zaman zaman karşılaşabilecekleri ‘kontrolsüzlük anlarını’ aşmalarına yardımcı oluyor. Goodyear: “Orta Dereceli Okullarda “Yol Güvenliği Eğitimi”ni zorunlu olmalı!” Goodyear tarafından yürütülen araştırmanın bulgularına göre Avrupa genelindeki ailelerin yüzde 84’ü çocuklara erken yaşta yol güvenliğinin temel prensiplerinin öğretilmesi gerektiği kabul ederken, Goodyear’ın bu konudaki önerisini Yol Güvenliği Beyaz Bülteni’nin sonuçlarından biri de baba olan sürücülerin, direksiyon başında annelere göre daha fazla risk aldığı yönünde. Araştırmaya göre Türkiye’deki sürücü babaların kadınlara göre hız cezası alması daha sık görülüyor. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin genelinde erkeklerin yüzde 24’ü, kadınların ise %18’i ceza alırken, Türkiye’de bu oran erkeklerde %28, kadınlarda ise yüzde 6 olarak görülüyor.Araştırmaya göre lastik bakımı konusunda da cinsiyetler arasında oldukça büyük farklılıklar bulunuyor. Kadınların yüzde 20’si patlak lastiği değiştirme konusunda kendilerine güvenmezken, bu oran erkeklerde sadece yüzde 2. Ayrıca erkekler, kötü hava koşullarında kadınlara oranla sürüşlerine daha fazla güveniyorlar (erkeklerde %24, kadınlarda %13). Goodyear : Aileler, doğru sürücü kursunu bulmakta zorlanıyor Goodyear’ın Türkiye’yi de kapsayan Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) Bölgesi’nde yaptığı araştırmaya göre, genç ve acemi sürücülerin ailelerinin yarısı (%49) sürücü kurslarının kalitesi bakımından bilinçli bir tercih yapmakta zorlanıyor. Bu ailelerin yüzde 47’si, sürücü kursu seçerken, lokasyon olarak yakınlığının etkili olduğunu ifade ediyor. Bunun yanı sıra, Avrupalı ailelerin büyük çoğunluğu (%80) sürücü kurslarının pahalı olduğu konusunda hemfikir. 61 Evran Trans’tan 2015 yılında 100 araçlık yatırım hedefi: İlk 35 adet teslim edildi Nakliye sektörünün eski firmalarında Evran Trans araç parkını büyütüyor. Bayrağı üçüncü kuşağa devretmeye hazırlanan Ahmet Evran sektöre 1968 Yılında Adana Yumurtalık’ta babasının yanında başlıyor ve 1 adet kamyonla baba mesleğini devralarak şirketi 200 araç öz malı olan bir nakliye firmasına dönüştürüyor. Petrol sektörüne de giren firma, bölgesinde ciddi bir istihdam da sağlıyor. Nakliyesini yapmak üzere yeni büyük firmalarla yeni anlaşmalar yapan Evran Trans, araç alım tercihini Mercedes Benz mark Axor 1840 LS araçlardan yana kullanıyor ve 2015’te 100 adet alım planının ilk 35 âdetini Mercedes Benz bayisi Bayraktarlar Aksaray AŞ.’den teslim alıyor. Yapılan teslimat töreninde Ahmet Evran emeği geçenlere teşekkür ederek, Axor araçların nakliyeciler için olmazsa olmaz bir araç haline dönüştüğünü belirtti. Araçları üçüncü kuşak Gürkan Evran’le beraber teslim aldı. Araçların satışını yapan Bayraktarlar Aksaray AŞ. Satış Müdürü Zafer Bülbül yaptığı açıklamada; “Evran Trans’a bu yaptığımız aslında araç satmanın da ötesinde, firmaya araç vermenin dışında nasıl daha fazla fayda sağlarız düşüncesi ile yola çıkılmıştır. Bu satışta takas vardır. Mercedes Benz sigortanın sağladığı avantajlar vardır. Bu satışta Mercedes Benz finansmanın kredi avantajları vardır. Ayrıca önümüzdeki yılda satışı yapılan araçlar tekrar takas yolu ile alınarak, müşterimizi lastik vs. gibi birçok giderden de kurtarmak ve yeni avantajlar yaratmak istiyoruz. Yılın ikinci yarısında 50 adet araç satışı ve teslimatı planlanmıştır” dedi. Tekstilcilerin ABD’ye 1,5 milyar dolarlık ihracat yapması için doğru lojistik yönetimi çok önemli Sertrans Logistics CEO’su Nilgün Keleş, 2017’de ABD’ye 1,5 milyar dolarlık ihracat hedefleyen tekstil sektörü için hızlı teslimat ve lojistik operasyonun çok önemli olduğunu; ABD gibi büyük ve karmaşık bir pazarın lojistik uzmanlık gerektirdiğini ifade ediyor. 10 yıl önce 1,5 milyar dolar seviyesinde olan, ancak bugün 400 milyon dolar civarında gerçekleşen ABD’ye tekstil ihracatında eski günlere dönüş için harekete geçildi. Amerikalı tekstil perakendecilerinin de Türkiye’ye pazar araştırmasına gelmesiyle birlikte harekete geçen Türk tekstilciler sonbaharda ABD’ye çıkarma yapmaya hazırlanıyor. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Şeref Fayat’a göre devlet desteği almak ve roadshow’lar gerçekleştirmek tekstil sektörüne ABD pazarında ivme kazandıracak. Konuyla ilgili tekstil sektörüne özel katma değerli lojistik hizmetler sunan Sertrans Logistics’in CEO’su Nilgün Keleş şunları söylüyor: “Lojistik sektörü, tekstilcilerin bu atılımını destekleyecek şekilde hareket etmeli. Sertrans olarak biz bu desteği vermeye her zaman hazırız. 26 yıldır tekstil lojistiğine yönelik hizmetlerimiz ve uzmanlığımızla Avrupa pazarında zaten lider konumdayız. Tekstilcilerimize hız ve maliyet avantajı sunan özel çözümlerimizle tekstilcilerimizin ABD pazarındaki rekabette de bir adım önde olmalarına katkı sağlamaya devam edeceğiz.” Keleş, sözlerine şöyle devam ediyor: “Avrupa kadar alışveriş yapan tek bir ülke var. O da Amerika Birleşik Devletleri… Tekstilcilerin 2017’de 1,5 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşacaklarına olan inancım tam. Fakat tekstilcilerin lojistik ayağını sorunsuz halletmeleri büyük bir önem taşıyor. Özellikle ABD gibi büyük ve karmaşık bir pazarda lojistik uzmanlık çok değerli. Bu nedenle, bölgesel networkleri kuvvetli, teknolojik alt yapısıyla operasyonel süreçleri kusursuz yönetebilecek bir çözüm ortağıyla çalışmak hedefe emin adımlarla ilerlemeleri için mühim…” Haziran 2015 62 LOJİSTİK 30’uncu yılını kutladı, geleceğe hazırlanıyor Türkiye’nin köklü firmalarından olan Alışan Lojistik, 30’uncu yılını çalışanları ve müşterileriyle birlikte kutladı. 20 Araçlık filoyla 1985 yılında sektöre adım atan firma, bugün 450 araçlık filosuyla yılda, 12 milyon ton yük taşıyor. 30 yıl önce 1985 yılında 20 araçlık bir filo ile kurulan Alışan Lojistik; 30. yıl dönümünü kutladığı günümüzde ulaştığı 450 adet özmal araç filosu ile taşımacılık sektörüne yön veren önemli oyunculardan birisi olmanın haklı gururunu yaşıyor.Sektöre yönelik hız kesmeden devam eden yatırımları ve öncü faaliyetleri ile öne çıkan Alışan Lojistik her yıl hedeflediği ve hayata geçirdiği yüzde 20’lik büyüme oranı, 950 kişilik uzman kadrosu, güçlü filosu ile bugün Türkiye’nin lider lojistik şirketlerinden birisi konumunda. Uluslararası taşımacılık, gümrükleme, gümrüklü ve gümrüksüz Haziran 2015 depolama, dökme sıvı (likit) ve toz kimyevi madde taşımacılığı, yurtiçi dağıtım alanlarında faaliyet gösteren Alışan Lojistik; küresel pazarlarda aktif çalışmalar gerçekleştiren bir dünya markası olma yönünde emin adımlarla ilerliyor. Uluslararası standartlarda hizmet vererek, birçok başarıya imza atan Alışan Lojistik; Türkiye’nin başta kimya ve FMCG sanayi olmak üzere birçok alanında faaliyet gösteren; birçok büyük sanayi kuruluşunun uluslararası nakliye konusunda tercih ettiği en önemli lojistik firmalarından birisi olmasıyla da dikkat çekiyor. 30 yıllık yolculuğu boyunca ağırlıklı olarak Gebze bölgesinde olmak üzere Gebze Güzeller OSB, Dilovası OSB, Tuzla Deri OSB’de kurulu tesislerinde toplamda 200 bin paletlik kapasiteye sahip lojistik merkezleri bulunan Alışan Lojistik’in; Gaziantep, İskenderun, Adana, İzmir, Marmara Ereğlisi, Ayvalık gibi noktalarda depo, aktarma merkezi ve çeşitli hizmet birimleri de bulunuyor. Sektördeki başarılarını sağlayan değerlerinin başında; uzmanlaşmak, beraberinde gelen iyi hizmet ve müşteri memnuniyeti olduğunu vurgulayan Alışan Lojistik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Damla Alışan: “Alışan Lojistik olarak, sek- 63 tördeki yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Alışan Lojistik, kurulduğu günden bu yana ciddi bir büyüme ivmesi gösteriyor. Biz Alışan Lojistik olarak; önce ülkemize sonrasında da çalışanlarımıza, iş ortaklarımıza, inandık. Sektör adına ilklere imza atmayı kendine prensip edinen ve ülkemiz için 30 yıldır çalışmalarını sürdüren Alışan Lojistik’i bugünlere taşımış olmanın gururunu yaşamaktayız. Her yıl genişleyen filomuz sayesinde dünya ile eş zamanlı olarak ilerlemekteyiz. Her yıl en az yüzde 20 oranında büyüme hedefi bulunan bir firma olarak 2014 yılını da yaklaşık 335milyon TL ciro ile tamamladık.” dedi. Kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri kapsamında eğitime öncelikli olarak önem veren bir firma olan Alışan Lojistik; Kocaeli’nin Gebze ilçesine Ayşe Sıdıka Alışan İlköğretim okulunu açtı. Ayrıca her yıl gençleri geleceğin yakıt alternatiflerini geliştirmeye teşvik etmek ve enerji verimliliğinin sınırlarını görmek için düzenlenen Shell Eco-marathonyarışmasının lojistik sponsorluğunu gerçekleştirerek, sektörün ve öğrencilerin gelişimini destekliyor ve bir çok sivil toplum örgütünün ağaçlandırma kampanyalarına destek veriyor. Haziran 2015 64 TİCARİ ARAÇ Volvo Trucks reality şov çekiyor: Sanatçı Mapei yollardaki hayatı deneyimliyor Volvo Trucks yaratıcı pazarlama faaliyetlerini bu kez de sanatçı Mapei’nin rol aldığı bir reality şov ile sürdürüyor. Avrupa çapındaki dokuz günlük bir yolculuk boyunca, yönetmen Liza Minou Morberg ile yeni bir müzik videosu çekecek. Sahne donanımlarıyla dolu bir Volvo Trucks ve dünyanın en iyi sürücülerinden biri de onlara yardımcı olacak. Sonuçları ‘Reality Road‘ TV dizisinden takip edebilirsiniz. Volvo Trucks Halkla İlişkiler Direktörü Per Nilsson, “‘Reality Road’ ile servis hizmetlerimizin gücünü göstermek istiyoruz” diyor. Per Nilsson, “Bir kamyonun yola devam edebilmesi için, araca bağlı olan hizmetler de en az aracın kendisi kadar önemli. Aynı zamanda eğlenceli bir TV programı sunarak daha geniş bir kitlenin ilgisini çekmeyi amaçlıyoruz. Bildiğim kadarıyla, pazarlama amacıyla reality şov kullanan ilk şirket biziz” diyor. Mapei’ye bu yolculukta yönetmen Liza Minou Morberg, “Epic Split” sürücüsü Jens Karlsson, köpekleri Sushi ve özel olarak tasarlanmış bir Volvo FH eşlik ediyor. Dokuz gün boyunca, 4.000 kilometreden fazla yol katederek İsveç’ten İtalya’ya kadar gidiyorlar. Videosu çekilen “millionwaystolive” şarkısı, Mapei’nin bu yıl yayınlanacak olan albümünde bir parça olarak yer alacak. Mapei, “Seyahat etmeyi ve yeni insanlar ve Haziran 2015 kültürlerle tanışma fırsatım olmasını seviyorum. Bu aynı zamanda “millionwaystolive” şarkısının da konusu: Kendini sınırsız bir seyahat özgürlüğüyle yollarda bulmak. Bu, yollarda seyahat ederken dinlenebilecek en müthiş şarkı” diyor. Volvo Trucks servislerinin çeşitli şekillerde sınanmasını görmenin yanı sıra, kamyonculuk dünyasıyla tanışan ve ona meydan okuyan Mapei’yi de takip edebilirsi- niz. Mapei’yi başka etkinliklerin yanı sıra, Polonya’ya giden bir kamyon feribotunda zenne şovu sanatçılarıyla bir performans sunarken, Paris’in banliyölerinde doğaçlama bir gösteri düzenlerken ve Berlin’de iki tekerlek üzerinde sürülen bir kamyona eşlik ederken görüyoruz. Dizi toplam sekiz bölümden oluşuyor. İlk üç bölüm 11 Haziran’da Volvo Trucks’ın YouTube kanalında yayınlandı. 65 Renault Trucks’tan 130 araçlık dev teslimat Renault Trucks, Koçaslanlar Holding ve Alternatif Lojistik yetkililerinin katıldığı teslimat töreninde imzalanan protokol ile Alternatif Lojistik, 25 araçlık filosuna 130 adet Renault Trucks T460 çekici ekledi. Yapmış olduğu işbirliğinden oldukça mutlu olduğunu dile getiren Altnernatif Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dertli, 14 milyon Euro’luk yatırım ile lojistik sektöründe daha da emin adımlarla ilerleyeceğini dile getirdi. Afet Lojistik sektörünün önde gelen firmalarından biri olan Alternatif Lojistik, Koçaslanlar Otomotiv ile yapmış olduğu işbirliği sonucunda 130 adet Renault Trucks T460 çekiciyi filosuna ekledi.Uzun yıllara dayanan tecrübe ve birikimini, 2012 yılında bir araya getiren Alternatif Lojistik, yurtiçi entegre lojistik hizmetleri alanında; tedarik zinciri çözümleri, serbest depolama hizmetleri, komple taşıma, parsiyel dağıtım, mikro dağıtım operasyonlarında kaliteli ve güvenilir hizmet veriyor. Renault Trucks, Koçaslanlar Holding ve Alternatif Lojistik yetkililerinin katıldığı teslimat töreninde imzalanan protokol ile Alternatif Lojistik, 25 araçlık filosuna 130 adet Renault Trucks T460 çekici ekledi. Yapmış olduğu işbirliğinden oldukça mutlu olduğunu dile getiren Altnernatif Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dertli, 14 milyon Euro’luk yatırım ile lojistik sektöründe daha da emin adımlarla ilerleyeceğini dile getirdi. Dertli, önceliklerinin müşterilerinin isteklerini anlamak ve buna göre eksiksiz hizmet vermek olduğunu vurguladı. Bu sebeple, filorını 2015 Uluslararası Yılın Kamyonu seçilen Renault Trucks T serisini tercih ettikllerini belirtti. Ahmet Dertli, “Türkiye’den karayolu ile yapılacak olan tüm yardım malzemelerini taşıma organizasyonunu da gerçekleştiriyoruz. Afet Lojistik alanında verdiğimiz hizmetin ülkemiz için öneminin bilincinde olarak çalışıyoruz. Ticari boyutun ötesinde milli bir iş yapıyor olmanın gururunu da yaşıyoruz” dedi. Koçaslan: Satış sonrası müşteri memnuniyetini birinci planda tutuyoruz Yakıt tasarrufunda lider Renault Trucks araçları ve satış sonrası müşteri memnuniyeti odaklı hizmetleri ile kendi bölgelerinde taşımacılık sektörünün tercih sebebi olmaya artarak devam eden Koçaslanlar Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Koçaslan ise “Alternatif Lojistik ile iş birliğimizin bugün gerçekleştirilen bu denli büyük bir teslimatla sürmesi bizim için gurur verici. Amacımız satış sonrası müşteri memnuniyetini her zaman birinci planda tutmak. Verdiğimiz hizmetin ciddiyetinin bilinci ile Koçaslanlar Renault Trucks olarak Bursa, Balıkesir, Denizli, Düzce, Eskişehir, İzmir ve Kocaeli’nde bulunan satış ve satış sonrası hizmet noktalarımızda 7/24 müşterilerimize hizmet vermekteyiz” dedi. Büyükakıncı: Renault Trucks T serisinin kalitesi, sağlamlığı ve ticari anlamda müşteriye kazandırıyor Volvo Grup Kamyonları Doğu Pazarlarından Sorumlu Başkan Yardımcısı Mete Büyükakıncı yaptığı konuşmada; lojistik sektörünün ülkemiz açısından önemli bir iş kolunda faaliyet gösteren Alternatif Lojistik’e bu büyük yatırımlarında Renault Trucks’ı tercih ettikleri için teşekkür ile söze başladı. Ayrıca, 7 yıl süren çalışmaların ve büyük yatırımın eseri olan Renault Trucks T serisinin kalitesi, sağlamlığı ve ticari anlamda müşteriye kazandıracaklarından bahseden Büyükakıncı, uzun yıllardır başarılı bir iş ortaklığı sürdürdükleri Koçaslanlar Otomotiv’i çalışmalarından dolayı tebrik etti. Haziran 2015 medya