beraat kandili mesajı

Transkript

beraat kandili mesajı
BERAAT KANDİLİ MESAJI
Şeyh Bahauddin Efendi’nin 21 Mayıs 2016 Sohbeti,
As-salamu alaikum. Allahu Allahu Allahu Allah, Allahu Allahu Allahu Allah, Allahu Allahu Allahu Allah,
Allahu Allahu Allahu Allah, Allahu Allahu Allahu Allah, Allahu Allahu Allahu Allah.
Allahumma salli wa sallim ala Nabina Muhammad alaihi s-salam, salatan tadumu wa tuhda ilayh, ma
marra l-layali wa tula d-dawam. Allahumma salli wa sallim ala Nabina Muhammad alaihi s-salam, salatan
tadumu wa tuhda ilayh ma marra l-layali wa tula d-dawam. Allahumma salli wa sallim ala Nabina
Muhammad alaihi s-salam, salatan tadumu wa tuhda ilayh, ma marra l-layali wa tula d-dawam.
MaşaAllah.
Biraz seste sorunumuz var. Bizim tenik mühendisimiz Amerika'dan yeni geldi. Biraz Lefke'nin tarzını
unutmuş gibi. Salamun alaikum. Bu Şaban ayının ortasındayız ve bugüne Nisfu Şaban denilir de, Nisfu
Şaban ne demektir? Ve semavi takvim aslında, semavi takvim bitişi ve yeni bir, yeni bir takvimin
başlangıcı.
Şeyh Efendi Hazretleri Nisfu Şaban hakkında bir şeyler anlatıyordu. Belki ben 6-7 yaşında küçük bir
çocukken nenem beni çağırırdı derdi evladım gel buraya gece vakti gel benimle, yanıma gel. Önce beni
yollardı sokağa derdi bak bakalım dışarıda birileri geziyor mu. Ben derdim nene kimse yok, kimse dışarıda
yok, yalnız çıkabilirsin. Şeyh Babam derdi, bre Bahauddin bu hikayeyi iyi anla, çok önemli. Şimdi ne kadar
önemli olduğunu anlıyorum, çünkü size de anlatıyorum.
Ve Şeyh Efendi Hazretleri diyordu nenem çıkardı diyordu, ve ay ışığını arkasına alırdı ondan sonra
kendisini ay ışığının gölgesinde seyrederdim. Derdi bre Nazım, Şeyh Efendi Hazretleri küçüktü o zaman.
Ve evladım gölgemde diyor, vücudumun üzerinde kafam görünüyor mu bakıver. Nene görüyorum nene,
kafan görünüyor. nenem derdi alhamdulillah evladım demek ki Cenabı Hak bize bu sene ömrümüzü bir
sene uzattı.
Dersiniz bu hikaye nereden? Evimden, evin içinden. Bunlar dışarıdan gelen hikaye değil, bunlar evin
içerisinden gelenler. Ve Nisfu Şaban dediğimiz bu gecede ya senin ömrün bir sene uzatır bir sene daha
ömür katılır veyahut da ömründen alınır gidersin. Onun için İslam takviminde en önemli bir gecedir.
Çünkü hem yeni bir başlangıç veyahut da bir bitişin günü.
www.saltanat.org
Page 1
Ve bu Ayet-i Kerime'nin manası her alınan karar ve kader bu gece çizilir. Aynen öyle. Onun için
Efendimiz Rasulullah sallAllahu alaihi wa sallam 3 Yasini Şerif okumuştur. İlk Yasini Şerif sıhhat afiyet için.
İkinci Yasini Şerif rızkın bereketli bol olması için. Ve üçüncü Yasini Şerifin niyeti de okunduğu vakit,
ömrün uzun olup da hayır, hasenat ve amel için.
Allah'a şükür elhamdulillah Nisfu Şaban'a yetiştik. Bu bizim için çok önemli. Ve bu gece o gelenek
üzerine 3 Yasin-i Şerif okuyacağız inşaAllah. Ve yatsıdan sonra dışarı çıkıp ay ışığında kendimizi
seyredeceğiz inşaAllah. Ve kafamızın gölgesi vücudumuzun üzerindeyse o zaman elhamdulillah bir
senemiz var. Garanti.
Şeyh Efendi Hazretlerinin garantisi. Minnettarız O'na bize verdiği ilim için. Ve bildiğinle amel etmek en
mükemmel ve en güzel şeydir. Çünkü birçok insanlar yaşıyorlar fakat hiçbir şey bilmiyorlar. Ve bu bir kişi
için en kötü olacak bir haldir. Onun için hayatımızda bir mürşidin olması çok önemli bir şeydir. Mutlu
olmayabilirsin ama mürşidin var. Çünkü mürşidin varsa sana yolunda ışık tutan, böyle yolu gösteren birisi
vardır.
Çünkü karanlık içeresindeysen sana bir metre dahi olsa önünü gösteren çok önemlidir. Işık bir metre
dahi önünü gösterse o karanlık içerisinde senin için çok önemlidir. Yarım metre dahi olmuş olsa o da çok
iyi. Ve o ışık çok az dahi olmuş olsa ve sadece belki önünde bir çukur olup olmadığını görmüş olsan dahi o
senin için gayet mükemmel. En azından çukur var mı yok mu anlarsın. Ve düşün ki Mevlana Şeyh Nazım
Hazretleri gibi bir güneş senin yolunu gösteriyor. Ne mükemmel.
Daha ne istiyorsun yani. Mutlu olmayabilirsin. Ki Şeyh Efendi Hazretleri bize el uzattığı vakitte bizi
Kendisine kabul ettiği vakit bu Şeyh Efendi'nin büyüklüğündendir. Bize el uzattı ki bizi kabul etti. Bize yol
göstermek için bizi kabul etmesidir. Çünkü bazı insanlar vardır düşünüyorlar, güneş ışığına bir değer
verebilirim veyahut da güneş ışığına bir ışık verebilirim.
Çünkü aradaki farkı insan görebilir. Sen kendi suni ışıklarınla bir gece ya da karanlığı aydınlatmaya
çalıştığın vakit ne kadar aydınlatabilirsin bu karanlığı? Ve güneş ne kadar aydınlatabilir? Çünkü
yeryüzüne, dünyaya baktığın vakit, karanlık tarafına baktığın vakit uzaydan, insanların aydınlattığı
ışıkların ne kadar ışıklandırdığını görüyorsun. Bir şeye yaramıyor.
Ama güneş oraya temas ettiği vakit nasıl parlıyor dünya. Onun için biz güneş ışığına hiçbir şekilde bir
katkı veya bir değer daha fazla veremeyiz. Onun için Şeyh'e teslimiyet en önemli olandır. Ve hiçbir zaman
düşünme ki ben Şeyh'e geldim ve ben O'na bir şey veriyorum da, yok ben değer katıyorum da, öyle bir
şey aklından geçmesin. Çünkü O muhtaç değildir öyle bir şeye.
www.saltanat.org
Page 2
İhtiyacı yok, sana bana ihtiyacı yok. Ve bazen görürsün Şeyh Efendi, Şeyh bir şey yapar ve senin hoşuna
gitmeyebilir. Ki ondan sonra da diyenler var ki yani şeyh hep doğru değildir, tamamıyla yanlış. Şeyh ne
yaptığını bilmiyor diye düşünebilirsin. Ve güneşe bakıyorsun, güneş senden 93 milyon km uzaklıkta. O
kadar uzakta senden.
Ve dünyanın her yerine temas ediyor ışığıyla, nuruyla, sıcaklığıyla, enerjisiyle fakat aynı dünyaya temas
etse bile ayrı ayrı kuvvetlerde temas ediyor. Birisinde yakıyor, ötekisinde daha az bir şekilde temas
ediyor. Öteki taraf göründüğü halde soğuk kalıyor. Yani herkese farklı muamele, herkese farklı bir şey
veriyor. Ve Şeyh budur. Deme ki canımı yaktı. Niye yaktı?
E yanman gerekiyor onun için. Canın yanması gerekiyordu demek ki. Bazı insanlar üzerinde az bir teması
olur, az yakar canlarını. Bu onların makamıdır. Ve önemli olan bu hissiyatı Şeyhi'nin. Bazıları vardır Şeyh
için yanmak onlar için en yüksek, en büyük şeydir. Bazıları vardır der ki bana dokunmasın fazla. Böyle az
kısık ateşte çok güzel gidiyor. Ben de mutluyum. Sen de mutlu ol. Ben de mutlu olayım. Ve bu talep
meselesidir. Ne talep ediyorsan onu verirler sana. Ve bizler Şeyh'ten ne talep ediyoruz?
Şeyh'in bize rahmetini. Çünkü biz ateşe dayanacak insanlar değiliz. Yani bizim gücümüz o şekilde değil.
Kuvvetimiz yetişmiyor. Onun için Şeyh Efendi Hazretleri merhametli bir şeyh, bir vekil, bir halife
kendisinden sonra tayin etmiştir bize. Ve bu bizim için büyük bir nimet. En azından bir müzeye gittiğimiz
vakit yarım saatte o müzeden çıkıyoruz.
Şeyh Efendi Hazretleriyle müzeye gittiğimiz vakit bir günde çıkamıyorduk. Şeyhimiz elhamdulillah
hızlıdır bu konuda. O bizim için iyidir. Dünyanın her yerini gezdim elhamdulillah Şeyhimizle. Ve ben çok
mutluyum bu konuda. Mevlana Şeyh Nazım Hazretleriyle de çok gezdim. O'nunla da çok mutluydum. Ve
mutluydum fakat kendimi Şeyh Efendi'ye göre ayarlamam gerekiyordu. Ve şu an ki mesele, bütün
müritler, burada olan ihvanlar Kendilerini Şeyh Mehmed Efendi'ye göre ayarlamaları gerekir.
Yani bu çok önemli bir mesaj. Çünkü hepimiz bir şekilde Şeyh Efendi Hazretleriyle Mevlana Şeyh Nazım
Hazretleriyle bir şeyler yaşamız olabiliriz. Ve O'nunla beraberdik. Ve O'nun farklı bir yaşam tarzında
yaşamış olduk ve görmüş olduk ve hissetmiş olduk. Fakat şu an Şeyh Mehmed Efendi Şeyhimizdir. Ve
bizim Kendimizi O'nun hayat standardına, tarzına ayarlamamız gerekiyor. Bu çok önemli.
Bu Nisfu Şaban'ın mesajı, gökyüzünden gelen. Yani bekleme ki Şeyh Mehmed Efendi'yle bir müzeye
gideyim de günlerce ya da saatlerce orada geçireyim. Yarım saat yetişiyor. Çıktım dışarı. Allah Allah.
Şaşırmışsın. E müze bitti ne yapalım. Yeni bir program söyle. Ve anlamamız gereken, nereye doğru,
istikamet nereye doğru ve nereden başlıyorsun, nerede duruyorsun, nereye doğru gidiyorsun.
www.saltanat.org
Page 3
Ve bizden çoğumuz eski ihvanlar, müritleriz. Ve biz ama Şeyh Nazım Hazretleri'nin Şeyh Mehmed
Efendi'ye olan mirasıyız. Ve dedi ki ben bu mirası sana bırakıyorum, sen bu mirası gözet. Çünkü Şeyh
Nazım Hazretleri iki mesaj bırakmıştır. Birisi Şeyh Mehmed Efendi'yedir. O'na olan mesajı, sana
ihvanlarımı, müritlerimi miras bıraktım. Sen onları gözet ve yolda yürüt. İkincisi de bizlere yani
müritlerine ve ihvanlarına, evlatlarına. Siz de onun yolunu tutun.
Arkasından gidin, bırakmayın. Çünkü Ben onu size yolu göstersin diye bıraktım. Bana gelesiniz diye
bıraktım. Yani bu demek ki Şeyh bir karar kıldığında bir şeye, sen illa mecbur değilsin mutlu olmaya. Yani
illa mutlu edecek diye bir şey yok. Çünkü Şeyh bir kararında herkes için konuşur. Sırf birisi için değil. Ve
Şeyh demokrasiyi sevmez. Ve burada kimseye o irade verilmedi, desin ki ben muhalefet ediyorum ya da
benim fikrim farklıdır diyerekten, öyle bir fikir farklılığı yoktur bu yolda.
Çünkü fikir farklılığı, muhalefet eden ilk kimdi? Şeytandı. Adem alaihi s-salam'a Cenabı Hak makam
verdiğinde ben muhalefet ediyorum, ben kabul etmiyorum dedi. Kabul etmeme lüksü kimsenin yoktur
bu yolda. Çok önemli. Durduğun yeri bilmen lazım. Ve sana bir güneş sunulmuş yoluna. Senin yolunu
aydınlatacak bir güneş varken sen eğer bu yol üzerinde gene düşüyorsan kimse sana yardım etmez.
Kimse senin içinde ağlamaz. Bir çukuru göremezsen bu kadar aydınlıkla onun içine de düşersen hiç
kimse de sana ağlamaz. Onun için ahmak olma. Nefsinin peşinden gitme. Çünkü bir manevi yolda
gidiyorsan, manevi yolu yürüten kişinin peşinden gitmeli. Çünkü bu senin hayat maksadın, gayen.
Başka yol gözeten bunun dışında, yani nefsinin peşinden, arzularının, hevalarının peşinden giden içki
kumar her hangi başka bir şekilde o yoldan giden kişiye sözümüz zaten yok. Fakat geldiğin vakit ve
dediğin vakit ben manevi, o vakit bunun kaideleri var. O zaman bir şey söyleyeceğiz tabi. Ve
söyleyeceğimiz de hakikattir.
Çünkü hakikatten başka bir şey bu yolda söylenmez. Çünkü biz de mükellefiz. Ve bizim mükellefiyetimiz
sizinkinden yüksektir. Ve ne zannediyorsun, koyunlar, koyun sürüsü mü mükelleftir yoksa çoban mı
mükelleftir? Tabii ki çoban mükelleftir. Köylerde her evde aşağı yukarı 5-10 tane kuzu, koyun olur. Bütün
köy toplanır der, alın bu koyunlarımızı. Bir çobana verirler. Ve derler ki sen bunları yemle, sula.
Akşamüstü sağ selamet getir.
Bu Büyük Şeyh Hazretlerinin bir hikayesini hatırlatıyor. Bir mürit vardı diyor, çoban. Ve köyün
hayvanlarını alıyordu ve dağa götürüyordu. Ve akşam vakti de üşeniyordu geri getirmeye evlere. Ve
üşengeçliği de gece vakti hayvanları sahiplerine geri götürmek. Onun için o kişi de Şeyh Efendi'ye
bağlıymış ve dermiş ya Seyyidi ben sana güveniyorum, itimat ediyorum. Sen en güzel şekilde
gözeteceksin. Ben demiş bir gideyim yatayım.
www.saltanat.org
Page 4
Ondan sonra ertesi gün Allah Kerim. Ve bir hafta boyunca bu şekil yatmış. Ve bir hafta sonra Şeyh
Efendi bunu görüyor. Ve gördüğü vakit bir fırça çekiyor. Ey ahmak demiş. Sen ne zannediyorsun yahu
demiş. Benim başka işim yok mu senin çobanlığını yapayım, hayvanlarına bakayım. Senin sorumluluğun.
Sen çobansan bu insanlardan aldığın hayvanları selamet geri vermendir. O senin vazifendir.
Niye benden senin işini yapmamı bekliyorsun? Niye benden gece vakti koyunları gözetip, kurtlardan
korumamı bekliyorsun? Ki bu senin işin. Ve bu bizim için önemlidir. Çünkü Şeyh Efendi bizi bir yere tayin
ediyorsa, bir mevkiye koymuşsa, tayin etmişse o zaman o mevki içerisinde bir sorumluluğumuz vardır. O
zaman o sorumluluğu yapacağız.
Basit bir hikaye gibi görünüyor fakat yani binlerce mana var içerisinde. Çünkü o müridin yaptığı şekilde
o koyunlar gece evlerine, köylerine vardıklarında her koyun kendi evine girermiş. Kendi evini bilir. Çünkü
bu Allah'ın hikmeti koyunlar kendileri nereye gireceklerini biliyorlar. Kendi evlerini bilirler. Ve oraya
giderler. Ve biz de nereye aitsek, aidiyetimiz neredeyse orayı bilmemiz gerekir ve oraya gitmemiz gerekir
ki bu Şeyh Mehmed Efendi Hazretleri'dir.
Ve biz burada sadece küçük bir grup değiliz. Dünyanın her yerinde büyük çapta ihvan kardeşlerimiz var.
Ve bu mükellefiyeti taşımak gerekiyor. Dünyanın birçok yerinde ihvanlar olduğu için Şeyh Efendi
Hazretleri birçok yerde de insanları tayin ediyor. Fakat o tayin ettiği kişiler zannetmesinler benim o kişi,
benim o toplayan kişi. Onlar çobandır, onlar en sonunda sahibe yani Şeyh Mehmed Efendi'ye teslim
edecek. Ve bu emanettir. Ve emaneti gözetmektir.
Ve bu dinimizde, yolumuzda en büyük mükellefiyet, en büyük sorumluluktur. Kur'an-ı Kerim'de geçer.
"Inna AAaradna alamanata AAala alssamawati waalardi waaljibali faabayna an yahmilnaha waashfaqna
minha wahamalaha alinsanu innahu kana thalooman jahoola"(33:72) Bu Ayet-i Kerime emanetin ne
kadar ağır bir yükümlülük ve sorumluluk olduğunu ifade ediyor. Allah onu göklere dedi ki bunu kaldırın,
dağlara dedi ki bunu kaldırın, denizlere dedi ki bunu kaldırın.
Hiç kimse kaldıramadı. Hepsi kaçtı, yok yok ben istemiyorum demiş. Bir tek garip insan böyle
oturmuşken, ben alırım demiş. Tabiri caizse. Cahil olduğu için insan bilmiyor, ne aldığını bilmiyor. Ne
emanet yüklendiğini bilmiyor. Bir şeyi üzerimize almayı, yüklenmeyi çok severiz. Bu bizim halimiz,
insanlık hali. Ve burada önemli olan, bilmemiz gereken vazifen nedir ve nerede duruyorsun ve vazifen
icabı ne şekilde hareket etmektir.
Bu hakikat. Ve hak yol üzerinde gidersen o vakit, ya da hakikat üzerinde yürürsen o vakit ne şekilde
gitmen gerektiğini bilirsin. Ve yürümezsin sadece, uçarsın, hızlanırsın. Size bir örnek vereceğim ve
diyeceksiniz ki vav. RasulAllah sallAllahu alaihi wa sallam tektir. Kim RasulAllah sallAllahu alaihi wa sallam
makamında olabilir? Kimse. Fakat 124 bin Sahabe Efendimiz vardır.
www.saltanat.org
Page 5
Ve her biri yıldız olarak çıktı. Ve bu çok önemli bir husustur. Bir mürşidin arkasından gitmemiz gerektiği.
Bu nefislerimize hitaptır. Bunu aklımızda tutmamız gerekir. Çünkü her insan o nefsi taşır ve Şeyhin
makamında, yerinde durmak ister. Bu nefsimizin fıtratı. Buna karşı çıkamayız. Bu normal bir şey. Bugün
bu söylediğim vahabilere, selefilere de geçerli bu. Çünkü onlar zannediyorlar ki Rasulullah Efendimiz'in
makamında durabilirler ya da olabilirler diye.
Çünkü bu sanki genel bir şeymiş gibi. Ve zannediyorlar ki herkes o makamda olabilir, herkes o vazife
içerisinde olabilir. Herkes de o kuvveti insanlara verebilir Efendimiz'in verdiği gibi. Fakat düşünmedikleri
için aslında hakikat gözlerinin önünde çünkü buraya kadar din nasıl gelmiştir, ne şekilde gelmiştir, usul
nedir bu güne kadar. Hangi zorluklarla gelmiştir? Neler olmuştur?
Adam diyor ki ben de yaparım yahu. Elinde Kur'an matbuu. Çünkü bugünün eksikliği, Kur'an tabi ki
vardır ve herkesin evinde Kur'an'ı var, elinde Kur'an'ı var okur. Fakat anlatan kişi olmadığı için onun için
herkes zanneder ben de olabilirim o makamda, ben de Efendimiz'in, Rasulullah'ın makamında ben de
olabilirim. Ben de yapabilirim. Bu nefsin ne kadar kör ve ahmak olduğunu gösterir.
Tasavvuf da, tarikatta da aynı şekilde. Bakıyor adam diyor yahu Şeyh Mehmed Efendi bunu yapıyorsa e
ben alasını yapıyorum. Ben niye o makamda değilim? Ya da ben de o makamda olabilirim. Ben de
aynısını yapabilirim. Bakıyor diyor ben daha çok dava yapıyordum, ben daha güzel söylüyorum, ben daha
çok insanlara hizmet ediyorum. Fakat diyor niye ben orada değilim?
Fakat bu nefsin sana kurduğu tuzaktır. Onun için dikkat et. Ve onun için Sahabe-i Kiram'a bakmak lazım
ve bakın. Ve nereye giderseniz, Sahabeler nasıl ki gittiği yerlerde Peygamber Efendimiz gibiydi. Siz de
gittiğiniz yerlerde Şeyh Nazım gibi olun. Onun için Sahabe-i Kiram Efendilerimiz arasında bir ayrılık
gayrılık yoktu. Ve her nereye gitseler Sahabe-i Kiram yani Peygamberin Sahabesi olarak hürmet
görürlerdi. Ve aralarında o daha çok Sahabedir, bu daha az Sahabedir diye bir adlandırma yoktur.
Çünkü Efendimiz dedi hepsi gökteki yıldızdır. Her kime uyarsanız sizi cennete götürür. Ve bunu
anlamamız gerekir. Çünkü bu çok önemli bir noktadır. Ve olduğumuz yeri de gösterir ve gideceğimiz yeri
de gösterir. Onun için bu gece yeni bir başlangıçtır. Eski kapandı. Yeni bir başlangıç içerisinde kendimiz
için bu konuda biraz bencil olabiliriz. İste kendin için güzellik. Güzellik iste. Allah'a yakınlık iste. Doğruluk
iste. Wa min Allahi tawfeeq. Bi hurmati l-Habib, bi hurmati l-Fatiha.
Herkesi uyuttuk yahu. Subhanım Allah Sultanım Allah Nebim Muhammed alaihi s-salam. Subhanım
Allah Sultanım Allah Nebim Muhammed alaihi s-salam. Subhanım Allah Sultanım Allah Nebim
Muhammed alaihi s-salam. Wa salli ya Rabbi wa sallim 'ala jami'il Anbiyai wa l-Mursalin. Wa ali qulli
ajmain. Wa l-hamdu lillahi Rabbi l-alameen. Al-Fatiha.
www.saltanat.org
Page 6
Video Link: http://saltanat.org/videopage.php?id=15590&name=2016-0521_en_AMessageForNisfuShaban_SB.mp4
www.saltanat.org
Page 7

Benzer belgeler

ALLAH İSTEDİĞİNİ HİDAYETE ERİŞTİRİR

ALLAH İSTEDİĞİNİ HİDAYETE ERİŞTİRİR anlamamız gerekir. Çünkü bu çok önemli bir noktadır. Ve olduğumuz yeri de gösterir ve gideceğimiz yeri de gösterir. Onun için bu gece yeni bir başlangıçtır. Eski kapandı. Yeni bir başlangıç içerisi...

Detaylı

MÜFETTİŞ

MÜFETTİŞ anlamamız gerekir. Çünkü bu çok önemli bir noktadır. Ve olduğumuz yeri de gösterir ve gideceğimiz yeri de gösterir. Onun için bu gece yeni bir başlangıçtır. Eski kapandı. Yeni bir başlangıç içerisi...

Detaylı

bugünkü durumun basit izahı

bugünkü durumun basit izahı Billah, diyoruz buna. Onlarla hiçbir işimiz olamaz, onlarla yapacağımız hiçbir şey yoktur. Fakat onların herkes ile hesapları vardır. İşte bunlar böyledir, göremezler. Bilemezler ve fark edemezler,...

Detaylı