Alternatifler üzerine

Transkript

Alternatifler üzerine
øletiúim kuram ve araútırma dergisi
Sayı 23 Yaz-Güz 2006, s. 101-106
Sunum
Alternatifler üzerine
Hıfzı Topuz
Gazeteci, yazar
Bir zamanlar insanlar medyanın dördüncü güç oldu÷una inanıyorlardı,
yani medya, yasa koyucu, yönetim, yargı gücünün yanında bir dördüncü güç
olarak ortaya çıkıyordu ve medyanın tam bir yansızlık içinde, yürütme
yargılama, yasama organlarını eleútirebilece÷i sanılıyordu. Büyük
sermayenin, patronların, partilerin, bankaların, holdinglerin, kiliselerin ve
tarikatların baskısı altında kalmadan görüúlerini açıklayabilece÷i sanılıyordu.
Daha Birinci Dünya Savaúı öncesindeki yıllarda bu iúin böyle olmadı÷ı
anlaúıldı. Ve insanlar düú kırıklı÷ına u÷radı medya dördüncü güç de÷ilmiú.
Burada medyanın gazetecilerin onurunu korumak için bazı giriúimler oldu.
Her ülkede gazeteciler türlü sorunlarla karúılaútılar, baúları derde girdi.
økinci Dünya Savaúı`ndan sonra ise teknolojik geliúmeler ıúı÷ında, iletiúim
devrimi ile, medya yeni bir güç kazandı, etkileri arttı ama inandırıcılı÷ını
yitirdi. Böyle böyle bugünlere geldik. Bugün dünyada bir milyar kiúi internet
kullanıyor. Cep telefonu kullananların sayısı, iki milyarı geçti. Yeryüzünde
insanların üçte ikisi birbirleriyle cep telefonlarıyla haberleúiyorlar. ønternette
uzun yıllar øngilizce'nin egemenli÷i vardı, bugün øngilizce`nin oranı üçte iki
onu Çince, øspanyolca, Rusça, Fransızca, Portekizce ve Korece izliyor.
Globalleúme karúıtı örgütler, kiúiler internet aracılı÷ıyla birbirleriyle
haberleúebiliyorlar. Bu yalnız bir örgüt konusu de÷il ama bütün bilgilerini, bu
araçla birbirlerine aktarabiliyorlar. Amerika'da seçimlerde adaylar, interneti
kullanıyorlar daha çok. øletiúim araútırmacısı Manuel Castells'e göre, Güney
Kore'de, Filipinler'de, Ukrayna'da, Tayland'da, Nepal'de, Ekvator'da,
Fransa'da, øspanya'da son zamanlardaki baúkaldırı olaylarında internet
kullanıldı ve insanlar cep telefonlarıyla olayları birbirlerine duyurdular. Cep
telefonları aynı zamanda bir protesto aracı olarak kullanılıyor ve bu araçta
gittikçe geliúiyor. øtalya'nın Bologna kentinde kurulan Orfeo TVgibi baúka
yerlerde de böyle özgür televizyonlar var, radyolar var, Paris'te Zaléa TV,
102
Hıfzı Topuz
Barcelona'da Occupen las Onlas, Buenos Aires'te TV Piqueteros bunun gibi
bir takım örgütler kuruluyor bunlar alternatif örgütler. Böylece internet ve cep
telefonu kullananlar, kendi aralarında, kiúisel kitle iletiúim úebekelerini
yaratıyorlar. Yani eskiden yalnızca kitleseldi úimdi kiúisel kitle iletiúim
úebekeleri kuruluyor. Bunlar böyle birbirleriyle haberleúiyor ve bu önem
kazanıyor. Bunun örnekleri sms, bloglar, skype gibi internet úebekeleri, peer
to peer gibi örgütler, bunlar birbirleriyle kolayca bilgi aktarabiliyorlar. 2006
Ocak ayında dünyada 26 milyon blog varmıú, bu sayı altı ay sonra otuz yedi
milyona yükseldi. Dünyada her saniyede bir blog kuruluyor yani günde
50.000 blog yani yılda otuz milyon blog kuruluyor. Blog sayısı altı ayda ikiye
katlanıyor. Son yıllarda Türkiye'de bunun örneklerini gördük siz benden daha
iyi bilirsiniz. Ekúi sözlük gibi örgütler ortaya çıktı. Türkçe blog yayın yapan
úebekeler de kuruldu. Böylece insanlar yeni bir arayıútan yeni bir takım
formüller buldular. Blog teknik bilgi aramadan, gerekmeden insanların kendi
istedikleri úeyleri istedikleri biçimde yazarak birbirlerine oluúturdukları bir
úey bu önemli bir úey büyük medyaya alternatifler çıkmıú oluyor. Yani
bunlarda bir geliúme var alternatif arayıúları gittikçe güçleniyor.
Bunların yanı sıra dünya'da özellikle Fransa'da medya rasathaneleri
kuruldu bunlara "observatoire des médias" deniliyor. Yalnız bu rasathaneler
de÷il bunun yanı sıra, haberlerin çarpıtılmasına karúı vatandaúlar derne÷i,
gazeteciler vatandaúlar derne÷i, haber tartıúma programları gibi örgütler
kuruluyor programlar hazırlanıyor. Ve internette de bunlara benzer úebekeler
oluúturuluyor. Yani böylece bir protesto eylemi var bütün dünyada. Nereden
kaynaklanıyor bu bir defa, devlet baskısından. Ama her yerde de÷il tabi devlet
baskısı bazı yerlerde yok, bazı yerlerde var, bazı yerlerde göreceli,
gazetelerin, radyoların ve televizyonların bazı haberleri hiç vermemeleri,
yahutta yanlıú yansıtmaları gerginlik yaratıyor. Bunların her ülkede boyuna
örneklerini görüyoruz ve medya baskı altında kalıyor. Bazı olaylardan hiç söz
edemiyorlar. Özellikle Latin Amerika ülkelerinde, ùili'de Guatemala'da,
Kolombiya'da, Pakistan'da, Tayland'da, Filipinlerde, Arap ülkelerinde
Ortado÷u'da ve bizde, bunun çeúitli örneklerini gördük. Gazeteciler
duydukları olayları yansıtamadılar. Afganistan olayları bir takım baskılarla
bütün dünyaya do÷ru dürüst iletilemedi. Irak olayları aynı vaziyette, medya
Amerika'da demin de arkadaúların söyledi÷i gibi, hükümetin baskısı altında
çalıútı. Fox news tam bir propaganda aracı oldu. Amerikalılar Irak'a
saldırırlarken, Irak'ta gizli silahlardan söz ediyorlardı, kitle imha silahlarından
Alternatifler Üzerine
103
söz ediyorlardı. Bunların olmadı÷ı açıklandı ama açıklandıktan bir yıl sonra,
gazeteler, bazı yazarlar hala Irak'taki silahlardan söz etmeye devam ettiler.
Yani öyle bir etkilemiú oluyor ki medya insanları, do÷ru olmadı÷ı
anlaúılmasına ra÷men devam ediyorlar insanlar yazmaya niye? Yani
inandırıcılı÷ını yitiriyor. Washington Post, New York Times gibi gazeteler her
gün bu haberleri verdiler sonra bunların do÷ru olmadı÷ı anlaúılınca, özür diler
gibi bazı yazılar yazdılar ama halk do÷runun nerede oldu÷unu pek
anlayamadı. Lübnan'da buna benzer olaylar yaúandı, savaú ilan edildi adeta
peki insanlar do÷ru bilgi aldılar mı bu konularda. Hiç sanmıyorum.
Demokratik medyanın, demokratik medya eti÷inin, gazetecilik eti÷inin görevi
bu mu, gerektirdi÷i úey bu mu? Demek ki böyle bir baskı var, devletten gelen
bir baskı var. Sonra patronların özel çıkarları var, patronların özel çıkarları
denince, patronların eskiden yalnızca kendileri söz konusuydu, bugün
patronların arkalarındaki holdinglerin baskısı var. Holdinglerin baskısıyla
gazeteci duydu÷unu, düúündü÷ünü yazamıyor ve gazete patronlarından biri
diyor ki, Serge d'Assault Fransa'da meúhur, silah sanayinin baúında, "ben,
gazetemde bütün iúletmelerimin en iyi bir biçimde de÷erlendirilmesinden
yanayım. Bazı haberler bize yarardan çok zarar verebilirler. Böyle bir durum
ülkemize zarar verebilir" Gazete, úirkete zarar verdi÷inde ülkesine zarar
vermiú oluyor. Liberal anlayıú bu. Bunun dıúında reklamcıların baskısı var bir
takım baskılar var, dinsel baskılar var, yerine göre ülkesine göre de÷iúik çapta
rol oynuyor bunlar. ønsanlar bunları protesto etmeye kalktılar. Neleri protesto
etmekle baúladılar; medyada yo÷unlaúmaları, tekelleúmeleri, arkasından
haberlerin kirlenmesini, Fransa'da "la prostituation des nouvelles" deniliyor.
Finans pazarları kültürünü protesto ettiler. Reklam kirlenmesini, "pollution de
l'espace public" protesto ettiler. Enformasyonun magazin haberleri içinde yok
olmasını protesto ettiler. Böyle bir duruma geldi birdenbire medya, demek ki
görevlerinden kendi eti÷inden çok uzaklaúmıú, ve baúka bir biçim almıú.
Egemen medya bunları görmezden geliyordu. Medya holdinglerinin görüúüne
göre, bütün kötülüklerin baúını baúka yerlerde aramak lazımdı medyanın
yapısında de÷il. Bu durum medyadaki kötülüklere karúın, insanların
örgütlenmesine yol açtı. Medyanın bu durumu var, bu durumu yaúadıkları
halde gazetecilere anlatamıyorlar, okuyucu bazı úeyler seziyor ama bunun
nedenlerini bilemiyor, bir úeyler yapmak gerekliydi. Üver Monteri le
Monde'un kurucusu vaktiyle úöyle demiúti: "olaylar kutsaldır, düúünce
104
Hıfzı Topuz
özgürdür." ùimdi öyle bir úey yok, kutsal olaylar da gazetelere yansımıyor,
özgür düúünceler de yansımıyor, yahutta yansıyor ama çeúitli baskılar altında.
Ama gazetecilerin yakın zamanlara kadar yakın zaman derken økinci
Dünya savaúı`na kadar izledikleri politika bu de÷ildi. Le Monde
Diplomatique'in patronu, Ignacio Ramonet, "haber almak üretici biliútir, çaba
gösterilmeden olmaz, bu iú gerçek bir entelektüel seferberli÷i gerektirir."
Demokrasilerde vatandaú, zamanının, parasının ve dikkatinin bir bölümünü
buna ayırır. Enformasyon ça÷daú e÷lence furyasının bir parçası sayılamaz, bir
parçası de÷ildir, habercilik eleútirel bir meslektir ve amacı vatandaúı
oluúturmaktır. Yani gazeteci yapaca÷ı iúlerin bilincinde olmalı ve medyadaki,
kötülükleri önlemek için bir úeyler yapmalıdır. Peki gazeteci bunları yaparken
ne gibi tepkilerle karúılaúıyor? Hükümetin baskısı, patronun baskısı, bir takım
grupların baskısı, øbagnez diye bir Fransız gazetecisi var, bir kitabında diyor
ki; "Liberal dünyada tilki de özgürdür tavuklarda ama özgür tilki tavukları
yer, kendi özgürlü÷üne dayanarak tavukları yer öbürleri de özgür özgür
ölürler". Bugün de öyle halk özgür, medya özgür peki kim kimi yiyor? Yani
güçlerde ve olasılıklarda eúitlik olmayınca, o zaman özgürlük lafta kalıyor.
Fransa'da sosyalist partinin sözcülerinden Jules Grey, son seçimlerde bazı
medya organlarını eleútirdi÷i için kendisini bir daha ekrana çıkarmadılar,
sesini duyuramadı. Zeynep Atikkan, kitabında Irak olaylarından, Afganistan
olaylarından çeúitli örnekler veriyor. Bazı atıflar yapmıú. Erroll Pinter "Irak'ın
iúgali bir eúkiyalıktır, uluslar arası hukuk kurallarını hiçe sayan bir devlet
terörüdür. øúgal arka arkaya yalanlar ile medyayı, halkı aldatarak düzenlenen
keyfi bir askeri harekettir." Amerika'da bunları söyleyenler de oluyor, do÷ru
görenler çıkıyor. Yine Pensylvania Üniversitesindeki bir toplantıda, bir øngiliz
akademisyen úöyle demiú: "Dünyaya CNN'in penceresinden bakmayın biraz
da The Guardian okuyun dünyanın Amerika'ya nasıl baktı÷ını göreceksiniz;
sorgulamayı ö÷renin.” Ne oldu bu savaú sırasında? ønsanlar Amerika'da
yuttular bu olayları, sonra birdenbire aydınlandılar bir de baktılar ki, dünya,
resmi yayın organlarının ve Amerika'nın, yayınlattı÷ı duyurdu÷u gibi
de÷ilmiú; baúka olaylar yaúanıyormuú. Medya Amerikan halkını uzun yıllar
böyle e÷itmiú ama sonsuza kadar da uyutmak mümkün olmuyor tabii ki.
Montesqieu ne demiú "korku, despotların silahıdır." Demek ki iyi
yönetebilmek için korkutmak lazım, korkuyu yaratmak lazım baskıyla
yönetebilmek için. Medya, korkuyu yaratıyor, besliyor ve bunları okumaktan
bıkıyor insanlar ve baúka úey arayıúına geçiyor.
Alternatifler Üzerine
105
Bir Amerikan köúe yazarı úöyle demiú :"ønsan seks ve yatak odası
dedikoduları yazmak zorunda kalınca, kendisiyle övünemiyor eve dönünce
çocu÷umla paylaúabilece÷im konular de÷il bunlar." Irak ve savaúlar hakkında
fazla durmak istemiyorum; bununla ilgili sayısız örnek var. Fransa'da Jean
Luc bir kitap çıkardı geçenlerde, "Information Responsable" isminde. O da
uzun uzun bunlara örnekler veriyor ve medyanın nasıl soysuzlaútı÷ını
kokuútu÷unu gösteriyor. Sosyolog Pierre Bourdieu'ye göre, iletiúimde en
korkunç úey heyecan verici ve ola÷anüstü haberlerin araútırılmasıdır. Eskiler
bu gibi haberleri, spor basının ve cinayet haberlerini yayan gazetelere
bırakırlardı. ùimdi öyle de÷il bütün medya bunlarla dolu, cinayet haberleriyle
seks haberleriyle, rezaletlerle; bütün medyada bunların egemenli÷i var.
Okuyucu ne televizyondan ne basından do÷ru dürüst haber alamıyor.
Televizyonlar ne oldu? Eskiden, kamusal televizyon diye bir úey vardı
bizde TRT bunun örne÷iydi. Bizdeki TRT özel televizyonlarla boy ölçüúüyor,
reyting yarıúına giriyor ve reklam alabilmek için kalitesini düúürüyor. Kaliteyi
ve do÷ru haberi arayan insanlar bunları bulamıyorlar. Biz UNESCO'da yıllar
boyu, uluslar arası etik kurallarının saptırılması, ve onlara saygı gösterilmesi
için çalıútık, yenik düútük savaúı global magazinciler kazandı. Bizim
programlarımızı, projelerimizi torpillediler. UNESCO programlarında artık
medyada ahlak kuralları yer almıyor. Albert Bayer bundan 60 sene evvel
"gazetecili÷i amacı, do÷ru haber vermek, düúünceleri savunmak, insanlı÷ın
ilerlemesine hizmet etmektir" demiú. Bugün, öyle bir úey var mı? Bugün
e÷lence ve uyutmak, dikkatleri baúka yere çekmek var. Yani politik
programlar giderek azalıyor, kültür programları azalıyor; bunu sürdürebilenler
çok az. Dünyada bu soysuzlaúmaya karúı, bu kokuúmaya karúı bir takım
hareketler baúladı. Bu konuyu iúleyen bir yı÷ın kitap basıldı. Geçenlerde
Paris'te beú kitap aldım beúi de bu konudaydı. "Medyanın ölümü", "merhum
kamusal televizyon" gibi isimlerle kitaplar aldım. Fransa'da aklı baúında
düúünür insanlar medyanın bu hale geldi÷ini görüyorlar ve buna karúı bir
takım önlemler almaya gidiyorlar. ølk eylem Fransa'da galiba Actimed,
"Action Critique Médias" diye bir örgüt, bir derne÷in kurulması oldu daha
sonra iúleri geliútirdiler, arkasından demin adını andı÷ım rasathane, 2002
yılında, porto allegre'de toplanan globalleúmeye karúı örgütler, medyanın ne
kadar yanlı haber verdi÷ini vurguladılar ve bunun için önlem alınmasını bir
úeyler yapılmasını önerdiler. Bunun arkasından Paris'te bir sosyal forum
düzenlendi bu sosyal forumda da, "Observatoire des Médias" diye bir örgütün
106
Hıfzı Topuz
kurulması kararlaútırıldı. Bu medya kuruldu bir yıl sonra, "Observatoire
nationale des Médias" diye yerel bir örgüt kuruldu. Bunlar bugün çalıúıyorlar,
bültenler yayınlıyorlar ve baskı altında kalan medyanın vermedi÷i haberleri
veriyorlar; ama yalnız o de÷il, eleútiriler yapıyorlar, medyaya eleútirel gözle
bakılıyorlar. Bu rasathanelere kimler katılıyor? Bir defa gazeteciler, tarafsız
gazeteciler, okuyucu, dinleyici, izleyici temsilcileri, ama patron temsilcileri
de÷il, bir takım üniversite temsilcileri… bunlardan oluúuyor. ùimdi artık
medyaya dünyada “dur” demesini bilen örgütler var, insanlar var. Bu konu
özellikle baskı altında kalan ülkelerde çok önemli. Medyanın özgürlü÷ü
kesinlikle demokrasinin temeli olan kolektif anlatım özgürlü÷ü de÷il. Bu
hakkın güçlü bir azınlı÷ın eline geçmesine karúı koymak gerekir. Hak var ama
bu hak küçük bir azınlı÷ın elindeyse buna karúı koymak gerekli. Bu yalnızca
bir etik sorunu de÷il bu bozulmanın ve kokuúmuúlu÷un temeli haberlerin
ekonomik baskılar altında kalmasından ve yeni sömürgecilik anlayıúından ve
globalleúmeden kaynaklanıyor. Globalleúme medyada bu çöküntüyü yaratıyor
bunun içinde herhalde harekete geçmek lazım. Basın konseyleri bir úikayet
olursa onu inceliyorlar, rasathanenin, gözlem merkezlerinin yerini almıyor,
ka÷ıt üzerinde bir konuyu inceliyor, oysa benim ele aldı÷ım bu rasathane
konusu çok daha geniú ölçekli, dünyaya, medyaya genel bir bakıú. Medya
konseyleri bunu yapamıyorlar, zaten onların yürütme gücü de yok yürütme
gücü de úart de÷il ama seslerini de duyuramıyorlar. Bir de ombudsmanlar var,
bunlar bir gazetedeki haksızlı÷a, yanlıúlıklara karúı gönderilen úeyleri
inceliyor karar veriyor. Medyatörler var onlar da aynı úeyi yapıyorlar. Geniú
çapta bir sosyal ve siyasal sorun buna karúı ne yapmak lazım? Harekete
geçmek lazım bir úeyler yapmak lazım. Biz øletiúim Araútırmaları Derne÷i
olarak, bu konuyu geçen ay østanbul'da ele aldık, ben birkaç yerde konuúma
yaptım. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de bize katıldı, beraber yapalım dediler,
etti iki, Marmara Üniversitesi øletiúim Fakültesi etti üç, østanbul Üniversitesi
aúa÷ı yukarı, Galatasaray, Lefke Kıbrıs, Do÷uú Üniversitesi beraber yapalım
dedi. Bakın herkes, bu konuda çalıúmak istiyor. Bizim bir araya gelmemiz
birlikte çalıúmamız lazım. Ankara'da, øzmir'de, østanbul'da bir takım
teúkilatlanmalar olur bunlar aralarında haberleúir ve ortak bir úeyler
çıkarabilirler. Alternatif arayıúlar içinde bu rasathanelerin oynayabilece÷i bir
takım roller var. Bir taraftan internetten haberleúmek, bir taraftan blog
úebekeleri, bir tarafta alternatif medyalar ama bunların üzerinde böyle bir
rasathanenin yararlı olabilece÷ini düúünüyoruz.