ocak 2016 - WordPress.com

Transkript

ocak 2016 - WordPress.com
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
1
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
© Her hakkı saklıdır.
Yazılan yazıdan yazarı
sorumludr.
2
içindekiler
KÜNYE
İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Müslim Akil Avci
Genel Koordinatör
Ahmet Kurt
Dergi Koordinatörü
Ali Mikado
Kapak Tasarımı
Eren Cingöz
Hukuk Danışmanı
Ayhan Kanlı
Editörler
Simge Özden
Cansu Şengün
Yazarlar
Ayhan Kanlı
Ahmet Durmuş
Ahmet Sütçü
Ahmet Ergüç
Elif Köroğlu
Naz Kuran
Özge Çevik
Rafet Fatih Çakmak
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
SESSİZ KAHRAMAN
Bir ilçe düşünün çoğu kişi
nerede olduğunu bilmiyor;
bilen ismini karıştırıyor. Böyle
bir halde olan ilçe daha sonra
tüm ülke tarafından tanınıyor.
Hem de bunu futbol sayesinde
gerçekleştiriyor. Bunu yapan
ilçe Akhisar ve o ilçenin takımı
Akhisar Belediyespor. Süper
lige çıktığında ‘geldiği gibi
gider, burada tutunması zor, ne
de olsa ilçe takımı fazla şansı
yok’ gibi yorumlar yapılırken
Akhisar Belediyespor adını önce
Ege’ye sonra da tüm Türkiye’ye
ezberletiyor. Buna isterseniz
futbolun gücü deyin; isterseniz
mucize deyin. Şimdi bu mucize
denilebilecek başarıya değinelim.
Ülkemiz futbolunda kulüp
başkanlarımız veya yöneticilerimiz
hep göz önünde olmayı seven
neredeyse her gördüğü kameraya
açıklama yapan bir profil
oluşturmuş durumdalar. Belki
kendi egolarını tatmin ediyorlar.
Belki de taraftara kendilerini
gösterip onları tatmin ediyorlar.
Ülkemizde birçok kulüp başkanı
veya yöneticisi böyle. Özellikle de
Süper ligde. Peki hal böyleyken
Akhisar Belediyespor başkanını
veya yöneticilerinden kimi
tanıyoruz. Bir anket yapılsa
büyük ihtimalle Süper ligde
en az tanınan kulüp başkanı
Akhisar Belediyespor başkanı
Hüseyin Eryüksel olur. Akhisar
Belediyespor’un sessiz ama işini
3
4
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
fevkalade
yapan başkanı
2009 yılında başkanlığa
seçilmiş. Başkan olarak geçirdiği
ilk sezon şampiyonluk sevinci
yaşıyor Eryüksel. Takım 2.ligden
1.lige yükseliyor. Takımın başına
Hamza Hamzaoğlu getiriliyor ve
takım 1.ligdeki ilk yılında zorlansa
da ligde kalıyor ve bu sezondan
sonra başarı halkaları birbirini
izliyor. Takım 1.ligdeki ikinci
yılında ligi şampiyon bitiriyor
ve Süper lige yükseliyor. Lige
çıktığında takımın gelirleri birkaç
sponsor ve otoparktan ibaretti.
Belediye’nin desteğini de alan
kulüp Süper ligdeki ilk sezonunda
biraz yalpalasa da Süper ligde
kalıyor. Akhisar Belediyespor
yönetimi Bütçe nasıl kullanılır,
doğru transfer nasıl yapılır bunu
herkese gösteriyordu. Niasse gibi
bir ismi neredeyse bedavaya alıp
5 Milyon Euro’ya satıp herkesi
kendine hayran
bırakıyordu.
Hamzaoğlu’nun
ayrılmasıyla
‘acaba şimdi ne
olur’ sorularına
takım cevabı
yine futboluyla
veriyordu. Böyle bir
süreçten sonra bu
sezon yönetim yine
doğru transfer nasıl
yapılır onu göstererek
Hugo Rodellega’yı
transfer ediyor ve
Rodellega ligde fırtına
gibi esiyor. Sezona çok
iyi başlayan Akhisar Belediyespor
doğru yapılanma nasıl olur
sorusunun canlı örneği olarak
karşımızda duruyor. Takımın en
kısa zaman da stadına kavuşarak
seyircisiyle buluşması daha da
olumlu yansıyacaktır. Tüm bunlar
olurken büyük bir mütevazılık
örneği gösteren Başkan Hüseyin
Eryüksel’i tebrik eder ve bu tüm
kulüplere örnek yönetiminin de
devamını dilerim.
Ahmet Ergüç
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
GÖMLEK DEĞIŞTIRIR GIBI TEKNIK DIREKTÖR
DEĞIŞTIRMEK!
Gün geçmiyor ki bir teknik direktör
değişimi veya istifası yaşanmasın.
Gazeteler de son zamanlarda hızlanan
teknik direktör değişimlerini haber
yapmış ve 15 haftada takımlarda 10 teknik
adam değişikliği yapıldığını belirtmiş.
Sahi neden bu kadar çok antrenör
değişikliği yaşanıyor? Bir takımın başarısız
olmasının en büyük nedeni o takımın
teknik direktörü müdür? İstikrar bizim
futbolumuza çok uzak bir kelime. Ne
olursa olsun takımda bir başarısızlık
varsa bu durum en başta hocanın başına
patlıyor. Kimse başarısızlığı üzerine
alma cesaretinde bulunmuyor. Ama
kulüpler her zaman bir günah keçisi
aramayı kendilerine alışkanlık haline
getirmiş durumda. Ligimizde de teknik
direktörlerin adeta gömlek değiştirir
hızında transferlerinin gerçekleşmesi
bu durumun en büyük göstergesi. En
basitinde A teknik adam X takımında
haberlerini okumuşken aradan 2-3 ay
geçtikten sonra başka bir takıma transfer
olduğu haberini okuyabiliyoruz. Mesela
arkadaşlarla aramızda konuşurken, ‘Abi bu
teknik direktör bu takımda değil miydi?
Ne zaman oraya geçti. Daha yeni buraya
gelmişti’ diyebiliyoruz. Gerçekten son
zamanlarda teknik direktörleri transferleri
futbolcu transferlerini geçmiş durumda.
Yıldız bir futbolcu teknik direktör
olabilir mi?
Gerekli belgeleri aldıktan sonra bu işi
elbet olabilir. Her şeyin bir prosedürü var de
mi? Ancak şu sıralar Antalyaspor’dan ayrılan
Yusuf Şimsek’in yerine takım kaptanı Eto
bakıyor! Bu haberi ilk duyduğum zaman
çok şaşırmıştım. Bir kişi hem futbolcu hem
de teknik direktör nasıl olabiliyor? Tabi
en önemlisi bu kişi o takıma ‘futbolcu’
olarak transfer edilmiş. Federasyon buna
nasıl izin veriyor? Antalyaspor Kulübü
bu durumun Mehmet Uğurlu Hoca’ya bir
sygısızlık olabileceğini düşünmüyor mu?
Veya biz,yıldız yabancı futbolcu karşısında
bu kadar aciz miyiz? Vallahi böyle giderse
başkan bile yaparız!
4 yıl sonra Galatarasay galibiyetini
yazmak!
Galatasaray ile yapılan maçlar son
zamanlarda en çok sinirlendiğim ve
heyecanlandığım maçlar olmuştur. Hatta
aklıma 2012-13 sezonunda oynanan ve 3-3
berabere kaldığımız maç geliyor. Beynime
kan sıçramıştı resmen. Her zaman olduğu
gibi hakemler bol bol konuşulmuş ve
Beşiktaş’ın hakkını gasp etme yolunda emin
adımlarla ilerlemişlerdi. Ancak bu sene
yapılan derbide Beşiktaş gidişata artık ‘ Dur’
diyebildi. En çok sinirlendiğim Galatasaray
maçlarına bu sene yenisini eklemedim. E
tabi taraftar haklı olarak 4 sene sonra gelen
Galatasaray galibiyetini ayrı bir coşku ve
özlemle kutladı. Maçın hemen ardından
bir yazı yazmasam rahat edemezdim. O
yüzden sıcağı sıcağına klavyemden şunlar
dökülmüştü:
Başlama vuruşu ile beraber Beşiktaş
Galatasaray karşısında ataklarına başladı.
İlk yarı neredeyse ‘Günay’ı göremedik’
desek yeridir. Sosyal medyada da ‘ Şenol
Hoca kaleye geçseymiş kimse anlamazmış’,
‘ Ya, Günay kalede üşüdü çocuğu biraz
ısıtın’ tarzı espriler dönmeye başladı.
Muslera’nın kalesinde adeta devleşmesi
hem takdir edildi hem de ‘ Dayan bakalım
nereye kadar dayanabileceksin?’ dedirtti.
İlk yarı Beşiktaş’ın gözle görünür üstünlüğü
5
6
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
İkinci yarı da aynen böyle
oldu ve son haftalarda
sakatlığı nedeniyle forma
giyemeyen Gökhan
Töre sahaya çıktı. 72.
dakikada maça giren
Töre, 74. dakikada golünü
attı. Golden sonra ise
Galatasaray’ın temposu
gittikçe düştü. Velhasıl
kelam Beşiktaş 3 puanı
aldı. Derbi prestiji ve
daha da kötü bir duruma
düşmek istemeyen cimbom
yenildi, Beşiktaş’ın puan
kaybetmesini bekleyen
Fenerbahçe’de, emanet
olarak oturduğu liderlik
koltuğundan kalktı.
Sol Bek işlem tamam!
ile sona erse de aradığı golü bulamadan
0-0 beraberlikle soyunma odasına gitti.
Maç sanki Beşiktaş- Galatasaray arasında
oynanmıyordu da Beşiktaş-Muslera arasında
oynanıyordu. Muslera tek başına meydan
okuyarak sanki adeta ‘Çanakkale Geçilmez’
diyor gibiydi. İlk yarıda uzaktan atılan şutlar
da Beşiktaş’ın gol bulamamasında büyük
rol oynadı. Pas verebilecek durumdayken
şut çekilmesinin tercih edilmesi birçok
pozisyonun harcanmasına neden oldu.
Ama Muslera elbet pes edecekti. Beşiktaş
Galatasaray’ın ortasahasından çok kolay
geçebilir durumdaydı. Daha sonra Günay’ın
topu uzaklaştırmak istersen ıskalaması
sonucu Sneijder affetmedi ve takımını
1-0 öne geçirdi. Bir nevi atamayana atalar
mantığı devreye girdi. Ancak bir şeye
heves edersin de kursağında kalır ya Mario
Gomez’in Snejder’in golünden 2 dakika
sonra gol atması da cimbom için öyle
oldu. Ardından Quaresma Gökhan Töre
değişikliğini gerçekleştiren Şenol Hoca, taze
kan olarak Töre’yi sahaya sürdü. Beşiktaş’ın
maç başlamadan önce yapılan yorumlarda
olduğu gibi skora etki edecek yedekleri
elinde bulundurması en büyük artısıydı.
Kabul edelim Beşiktaş
İbrahim Üzülmez’den
sonra sol bek mevkiine
güven verecek bir futbolcu
transfer edememişti. Dikiş
bir türlü tutumuyordu.
Herkes, ‘ Deli İbo’nun ahı
tuttu’ diyordu.Eğer ortada bir ah varsa o
ahın etkisinin geçtiğini artık gönül rahatlığı
ile söyleyebiliriz. İsmail Köybaşı’nın son
maçlardaki performası sonrası Şenol
Güneş de ona ilk 11’de yer vermeye
başladı. Güneş’in burada futbolcular ile
olan diyaloğunun ne kadar etkili olduğunu
da es geçmemek lazım. Çünkü hoca
futbolcularına inanıyor ve bu inancını da
onlara yansıtıyor.Gerçekten Beşiktaş’ın uzun
zamandır aradığı ancak bulamadığı sol bek
meğer yanı başında duruyormuş
Atiba varsa sorun yok
Atiba Hutchinson... takımın dinamo
taşı. Taraftarda artık şu rahatlık var: ‘
Atiba varsa sorun yok’ Ya da top rakibin
ayağındaysa ‘ Tamam ya Atiba alır onu’
diyebiliyor artık. Ne diyelim, bu rahatlığı
bize veren Atiba’dan Allah bin kere razı
olsun.
Simge Özden
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
2015’TE NELER OLDU?
1- Arda Turan Barcelona’ya Transfer Oldu.
Milli takımımızın kaptanı Arda Turan dünya
devi Barcelona ile 5 yıllık mukavele imzaladı.
2-
Milli Takımımız EURO 2016’da
Elemelerde ki son maçında Selçuk İnan’ın son
dakikalarda ki golüyle İzlanda’yı yenen Milli
takımımız, elemelerde ki en iyi 3. olarak doğrudan
şampiyonaya katılmaya hak kazandı.
En iyi 3. olmamız %2.5 ihtimalken, 7 ihtimalden biri
dahi gerçekleşmese Play-Off oynayacaktık. İşte o yedi
ihtimal:
•
(Portekiz-Danimarka) - Danimarka’nın kazanmaması
gerekiyordu. •
(Slovenya-Litvanya) - Slovenya’nın puan kaybetmesi gerekiyordu. •
(Lüksemburg-Slovakya) - Slovakya’nın kazanması gerekiyordu. •
(Polonya-İrlanda) - Polonya’nın kazanması gerekiyordu. •
(Ukrayna-İspanya) - İspanya’nın kazanması gerekiyordu. •
(Türkiye-İzlanda) - Türkiye’nin kazanması gerekiyordu. •
(Letonya-Kazakistan) - Kazakistan’ın kazanması gerekiyordu.
3- Hidayet Türkoğlu Basketbolu Bıraktı.
Tecrübeli sporcu, aktif sporculuk kariyerinin noktaladı.
4- 3 kupalı 4 yıldızlı Galatasaray
Süper Lig’de 20. kez şampiyon olan Galatasaray 4. yıldızı
takan ilk takım olma başarısını gösterdi.
Lig şampiyonluğunu alan Galatasaray, Ziraat Türkiye
Kupası ve Süper Kupa’yı da müzesine götürerek 3’te
3 yaptı.
5- Fenerbahçe Takım Otobüsüne Silahlı Saldırı
Fenerbahçe takım otobüsü Rize’den, Trabzon
Havaalanına giderken silahlı saldırıya uğradı.
Otobüsün camları parçalandı, soför hastaneye
kaldırıldı. Futbolcular ise bir süre büyük şok yaşadı.
6- Karşıyaka 28 Yıl Sonra Şampiyon!
TürkiyeBasketbol Ligi’nde Anadolu Efes’i 85-71 yenen
Pınar Karşıyaka düşük bütçesine rağmen 1987’den sonra tekrar
7
8
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
şampiyon olarak 2. kez bu başarıyı elde etti.
7-Xavi, Barcelona’ya Veda Etti.
1998/99 sezonundan beri Barcelona forması
giyen ve Katalan ekibiyle 23 kupa kazanan
Xavi, Katar takımı Al Sadd’a gitti.
8- Usain Bolt 9. Kez Dünya
Şampiyonu
2015 Dünya Atletizm Şampiyonası 100
metre finalinde Usain Bolt, 9.79’luk
derecesiyle 9. Kez şampiyon oldu.
9- Eczacıbaşı Vitra Dünya Şampiyonu!
2015 Dünya Kadınlar Voleybol Şampiyonası’nda temsilcimiz
Eczacıbaşı Vitra, Rus ekibi Dinamo Krasnodar’ı 3-1 yenerek müthiş geçen sezonu
kupayla onurlandırdı.
10-Ali Kaya Dünya Şampiyonu
Erkekler Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası 3 bin metrede 7:38:42’lik derecesiyle rekor kırarak altın
madalya kazandı.
11-Zeynep Güneş, Dünya Rekorunu
Kırarak Şampiyon Oldu
17 yaşındaki yüzücümüz Viktoria
Zeynep Güneş, dünya rekoruyla birlikte
şampiyon oldu.
12-Tekvando’da Servet Tazegül ve İrem
Yaman Dünya Şampiyonu
Milli Tekvandocu Servet Tazegül, 68
kiloda ev sahibi Rusya’nın temsilcisi
Aleksoy Denisenke’yi yenerek Dünya
Şampiyonası’nda altın madalya kazandı.
Rusya’da şampiyona da kadınlar 62
kiloda temsilcimiz İrem Yaman, finalde
ki rakibi İspanyol Marta Calvo Gomez’i
yenerek altın madalyanın sahibi oldu.
13-Şampiyonlar Ligi Finalini Cüneyt Çakır
Yönetti
Barcelona’nın Juventus’u 3-1 yendiği maçı yöneten Cüneyt Çakır, Şampiyonlar Ligi finalini yöneten
ilk Türk hakem oldu.
14-Türkiye, Avrupa Oyunları’nda Toplam 29 Madalya Kazandı
Türk sporcular, Azerbaycan’nın ev sahipliği yaptığı 1. Avrupa Oyunları’nda, 6 altın, 4 gümüş ve 19
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
bronz olmak üzere toplam 29 madalya kazandı.
Filenin Sultanları bu turnuvada altın madalya kazandı.
15-
Trabzon Erdoğdu Anadolu Lisesi Dünya
Şampiyonu
Trabzon Erdoğdu Anadolu Lisesi, Okul Sporları
Dünya Futbol Şampiyonası’nda Brezilya’yı 2-1 yenerek
şampiyon oldu.
16-
FIFA’dan Blatter ve Platini’ye Soruşturma
FIFA Etik Kurulu Adalet Komisyonu, FIFA’daki
yolsuzluk operasyonu kapsamında FIFA Başkanı
Sepp Blater ve UEFA Başkanı Mitcel Platini hakkında
soruşturma başlattı. Dava sonucunda her iki isimde 8 yıl
spordan men cezası aldı.
17-
Şike Davasında Aziz Yıldırım Dahil Tüm
Sanıklara Beraat Kararı!
3 Temmuz 2011’de başlayan futbolda şike davası sonuçlandı. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım dahil
tüm sanıklar beraat etti.
18-Aslı Çakır Alptekin’e Doping Nedeniyle 8 Yıl Men Cezası
Milli sporcumuz Aslı Çakır Alptekin’in 2012
Londra Olimpiyatları’nda 1500 metre koşu
yarışında kazandığı altın madalya, doping
yaptığı gerekçesiyle geri alındı. Alptekin’e 8 yıl
spordan men cezası verildi.
19-Kenan Sofuoğlu Dünya Supersport’ta 4. Kez
Şampiyon
Dünya Supersport Şampiyonası’nın Fransa’da
düzenlenen 11. ayağını 2. sırada bitiren Kawasaki
pilotu Kenan Sofuoğlu, sezonun bitimine bir
yarış kala şampiyonluğunu ilan etti.
20-Sinan Şamil Sam’ı Kaybettik
‘Boğazın Boğası’ lakaplı eski Dünya Kıtalararası Ağır Siklet Boks Şampiyonu Sinan Şamil Sam,
karaciğer yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Ahmet DURMUŞ
9
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
GITTI DE GITTI!
noktanın sınırında yer eder.
Kimilerine göre Figo’nun yaptığı
özel bir şirketten başkasına
geçmekten farkı olmayan şeçimdir
kimilerine göre ise sevgilini
onun düşmanıyla aldatmaktan
farksızdır. Yüzyıllardır süren
rekabetin alevini milenyuma
taşınmasında en önemli etken
60 milyon avroluk bu transfer
yatmaktadır.
Bağımsızlığını kazanacak mı yoksa
İspanya’ya bağlılığına devam mı edecek
tartışmalarının yaşandığı şu dönemde
Katalonya’nın yakın spor tarihinde yer
eden önemli bir tartışmayı yeniden
hatırlamanın biz sporseverlere tarafını
belirlemesinde yardımcı olacaktır
belki de. Her ne kadar Katalan ülkesi
İspanya’dan ayrıldığı taktirde La Liga
Barcelona için yalan olacak olsa da belki
de aslında kaybeden La Liga olacaktır
kim bilir? Gelin bu tartışmaya marka
değeri, siyasi ve başarı odaklı değil de
tamamen fanatizm ve bağlılık odağından
bakalım. Bu tartışmaya açık noktanın
ve örneğin sporun profesyonellik mi
yoksa amatör ruhla mı yürütülmesi
gerek olduğuna karar vermemizi
kolaylaştıracaktır.
Barcelona ve Real Madrid
arasındaki çekişmenin belki de kırılma
noktasını yaş itibariyle uygun olanlar
hatırlayacaktır. F ile başlar o ile biter 4
harflidir. Louis Figo’nun ihaneti spor
otoritelerinin hala tartıştığı ve etik
değerlerin profesyonellikle çekiştiği
10
Luis Figo canlı kanlı
efsane biz 80-90 çocuklarının
o yüzüğünü öpen karakteristik
yüzlü Portekizli efsanesi… Katalan
taraftarlar onun sayesinde 12 Haziran
200 Euro Cup’ta Portekiz Milli Takımı’nı
bile destekliyordu İngiltere karşısında.
Fakat onun sahada atacağı çalımların
bir benzerini de yakında kendilerine
atacağından habersizlerdi. Aynı dönemde
Real Madrid başkanlığı için yarış
devam ediyor, Florentina Perez başkan
adayı olarak söylemlerine “ Başkan
olursam Figo’yu Real Madrid’e getiririm”
ekleyince Lorenzo Sanz kahkahalara
boğuldu salonda. Bunun üzerine Perez
“Eğer getiremezsem bütün kombinelerin
sahiplerine paralarını iade ederim
” diyerek ciddiyetini ortaya koydu.
Barcelonalı taraftarlar elleri yüreklerinde
beklerken Figo bu söylemleri
yalanlayınca kendilerini bir nebze
olsa rahatlattılar. Zor olan gerçek olup
Florentino Perez Real Madrid Başkanı
seçilince tüm medya Figo transferiyle
ilgilenmeye başladı. Katalan cephesi
bunun olmasına imkaan vermezken en
başta Marca Real Madrid’in transfere
çok yakın olduğunu konuşuyordu. 24
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
Temmuz
sabahı olmaz denilen oldu ve
Luis Figo zaferi Real Madrid cephesinde
yankılandı. Aynı gün ise Barcelona
açısından dabbetül arz’ın yeryüzüne inişi
gibiydi. Figo vakit kaybetmeden “Hem
çok zor hem de çok önemli bir karardı.
Fakat her şeye rağmen buradayım ve
Real Madrid’de olmaktan dolayı çok
mutluyum. Sadece kendimi ve yeni
takımımı düşünüyorum” açıklamasını
yaptı. Bu belki de tüm spor kamuoyu
açısından dönülmeyecek bir anın
başlangıcıydı profesyonellik adına.
Figo Nou Camp’ta domuz kafalarıyla
karşılanmıştı. Sene 2015. 15 sene sonra
bile taze Barcelonalı Arda bile hala
Galatasaraylı kimliğini üzerinden
atamayarak Fenerbahçe’ye
‘Hayır’ diyorsa, Emre Belezöğlu
Başakşehir’de oynamasına rağmen
hala Galatasaray taraftarının
tepkisini çekiyorsa ve hala
taraftarlar için takım renkleri
önemliyken bazı sporcular için
profesyonellik, bazıları için amatör
ruh ön plandaysa hangi sınırdan
söz edebiliriz futbol adına? Belki
biz bazılarına hak ettiğinden fazla
misyon yükleyip üzülüyoruz.
Belki de onlar olması gerektiği
gibi davranıp bizim haksızlığımızı
yüzümüze vuruyor. İşin içine para
giriyorsa kimsenin Totti kadar vefalı
davranmasını umamayız. ‘İstisnalar
kaideye zarar vermez’ deyip, futbolculara
değil takımımıza bağlanmayı öğrenmeli
ve ne Figo’nun Katalanlara yaptığına
biraz tarafsız yaklaşmalıyız. Yine de
Katalanlar adına dilimize bir türkü
dolayacaksak Orhan Gencebay’dan “Gitti
de gitti” zihnimizin müzik çalarında yer
almalıdır.
Özge Çevik
11
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
KADINLAR VOLEYBOL 1. LİGİ İLK YARININ ARDINDAN
Ülkemizin son 10-15 yılına
baktığımızda sporda açık ara en
iyi olduğumuz dal hiç kuşku yok
ki kadın voleybolu. Ayrıca kadın
lisanslı oyuncu sayısının erkekleri
geçtiği tek dal olma özelliği de var.
Hal böyle olunca sezonun ilk yarısı
bitince Kadınlar Voleybol 1. Ligi›ni
değerlendirelim dedik.
12 takımlı ligde ilk 11 haftaya
baktığımızda ligde yenilgisiz takım
olarak
Vakıfbank’ı
görüyoruz.
Giovanni Guidetti yönetimindeki
Vakıfbank uzun galibiyet serili
sezonları oyun anlamında aratmasına
rağmen
ilk
yarıyı
yenilgisiz
tamamladı. İlk yarıda Milli Takım’ın
genç orta oyuncusu Kübra’nın daha
fazla kullanılmaya başlandığını ve ön
plana çıkmaya başladığını görüyoruz.
Pasör Naz ve Kaptan Gözde takımı
sırtlamaya devam ediyor. Sheilla
12
gibi yabancılar devreye girdiğinde
Vakıfbank tutulmaz bir takım oluyor.
Geçtiğimiz sene kupa kazanamasa da
sezonun en büyük iki favorisinden
biri yine Vakıfbank olacaktır.
2. sırada Fenerbahçe Grundig’i
görüyoruz. Sezona 3 kupa ile moralli
olarak
giren
Abbondanza’nın
öğrencileri sadece Vakıfbank’a 3-2
yenildi. Yeon Koung Kim takımın
parlayan yıldızı olma özelliğini
sürdürürken, Polen ve Dicle’nin
yükselişini de izledik
ilk yarıda. Sezonun
geri kalan kısmında
şampiyonluk
yolunda Vakıfbank
ile çekişeceklerini
tahmin ediyoruz.
2
yenilgisini
de üstündeki iki
takımdan alan 3.
sıradaki Galatasaray
sezona
Ataman
Güneyligil ile başlayarak bir yerli
devrimi yaptı. Altyapıdan gelen dört
oyuncu ile yerlilerin sıklıkla girdiği
rotasyonda Galatasaray’da kısıtlı
kadroyla iyi işlerin yapıldığını izledik
ilk yarıda. Milli Takım iki oyuncu
verince söylediklerimizin ne kadar
doğru olduğunu görüyoruz.
İlk yarının hayal kırıklığı ise son
Avrupa Şampiyonlar Ligi şampiyonu
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
olan
Eczacıbaşı
diyebiliriz.
Caprara’nın takımı ilk yarıyı 4 yenilgi
ile kapattı. Neriman, Fürst ve Neslihan
gibi yıldız oyuncular neredeyse hiç
varlık gösteremediler ilk yarıda.
Takımda kıpırdayan Poljak ve Larson
olmasa Eczacıbaşı için daha kötü bir
ilk yarı olabilirdi.
İlk dördün dışında bir diğer
deyişle final grubunun dışında kalan
takımları incelediğimizde ilk olarak
Bursa takımlarını görüyoruz. Bursa
Büyükşehir Belediye ve Nilüfer
Belediye 5. ve 6. sıradalar. Bursa
takımları da Galatasaray gibi ektikleri
yerli
tohumların
meyvelerini
topluyorlar. Ayrıca şunu da belirtelim,
takımlar Bursa’ya giderken ne kadar
zor bir deplasmana çıkacaklarını artık
biliyorlar. 7. sırada Sarıyer Belediye
var. Sarıyer Belediye takım kadrosu
ve teknik olarak ilk dördü zorlayacak
kapasitede.
Çanakkale Belediye, Halkbank,
İdman Ocağı, Salihli Belediye ve
İlbank arasında bir takım klasman
grubuna gidecek, diğerleri ise baraj
etabına katılacak ve son iki takım
olmamak için yoğun
gayret sarf edecekler.
Geçen sene lige çıkan
Halkbank ilk yarıda
sürpriz bir Eczacıbaşı
galibiyeti alarak dikkat
çekmişti. O maçtaki
gibi oynarlarsa klasman
grubuna dahil olabilirler.
Geçen sene lige çıkan bir
diğer takım olan Salihli
Belediye ile bu sezon çok
kötü durumda olan İlbank
düştükleri
durumdan
toparlanmazlarsa
iki
takımın düştüğü ligde
düşmeye yakın en büyük
adaylar
görüntüsü
içindeler.
Takımlarımıza 2. yarıda ve
Avrupa
Kupaları’nda
başarılar
diliyoruz. Hak eden kazansın.
Serdar Üstüntaş
13
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
BAY GOL: RUUD VAN NISTELROY
Hamburger SV ile
1.5 yıllık kontrat
imzaladı. 2011 yazı
itibariyle Málaga
CF’yle
1
yıllık
sözleşme imzalayıp
2011-2012 sezonu
sonunda
futbolu
bıraktığını açıkladı.
Benim yaş gurubumun çok iyi
tanıdığı bir golcüdür Nistelroy. Uzun
adı; Rutgerus Johannes Martinus
“Ruud” van Nistelrooy’dur. 1 Temmuz
1976 yılında Hollanda’da dünyaya
gelmiştir. Hollanda’da FC Den Bosch
formasıyla iyi bir performans ortaya
koyduktan sonra Heerenveen’e 2 milyon
dolara transfer oldu. Heerenveen’deki
başarısı
PSV’nin
dikkatini
çekti
ve Heerenveen’deki 1 sezonun ardından
buraya 4 milyon pound karşılığında
transfer oldu. Yıldızı PSV Eindhoven’da
oynarken parlayan Ruud, 19 milyon
pounda Manchester United’a transfer
oldu. Başarısını bu takımda da devam
ettiren Ruud 2002-2003 sezonunda FA
Premier
HYPERLINK
“https://
tr.wikipedia.org/wiki/FA_Premier_
League”League gol kralı oldu. Hollanda
Millî Futbol Takımı formasını da giyen
Nistelrooy takımının 2006 FIFA Dünya
Kupası kadrosunda da yer aldı. Van
Basten’in görevde olduğu sürece milli
takım formasını giymeyeceğini açıkladı.
Ancak daha sonra Van Basten’den özür
dileyerek tekrar milli takım yolunu
tutarak Euro 2008’de Hollanda forması
giydi. 2006 yılında Manchester United’tan
Real Madrid’e transfer oldu ve 4 yıl bu
takım için ter döktü. Talihsiz bir sakatlık
nedeniyle sezonu kapattı. 2007-2008
sezonunda altın ayakkabıyı 1 gol farkla
İtalyan yıldız Francesco Totti’ye kaptırdı.
2010 Ocak ayında Alman ekiplerinden
14
Futbolseverler
onu elbette daha
çok Manchester’daki
performansı
ile
h a t ı r l a y a c a k t ı r.
G e r ç e k t e n
attığı
fantastik
ve
birbirinden
güzel golleri ile
herkesin beğenisini
kazanan
tipik
bitirici
santrafor
özelliklerini taşıyan nadide bir golcü
idi kendisi. Benimle aynı yaşta olması
hasebiyle bizim kuşağın en önemli
golcülerindendi. Attığı gollere ayrı bir
güzellik ve estetik katan bu futbol sanatçısı
70 kez giydiği Hollanda forması ile 35
gol atma başarısı göstermiştir. Kariyeri
boyunca Den Bosch forması ile 69 maçta
17 gol, Heerenveen forması ile 31 maçta
13 gol, PSV forması ile 67 maçta 62 gol,
Manchester formasıyla 150 maçta 95 gol,
Real Madrid formasıyla 68 maçta 46 gol,
Hamburg formasıyla 36 maçta 12 gol ve
Malaga forması ile 28 maçta 4 gol olmak
üzere kariyeri boyunca 284 gol atma
başarısı göstermiştir. Avrupa kupalarında
attığı golleri de katarsak kulüpler
düzeyinde 589 karşılaşmada attığı 347
gol ile 0.59’luk bir ortalamaya sahiptir, ki
bu ortalama onunla kıyaslanan Dennis
Bergkamp, Robin van Persie ve Patrick
Kluivert ortalamalarından yüksektir.
van Nistelrooy sadece küçük maçların
golcüsü değildi. O, devamlı olarak üst düzey
maçlarda üst düzey takımlara karşı önemli
goller atmayı başardı. İnanmıyorsanız
Arsenal’e sorun. Ve Şampiyonlar
Ligindeki gol rekoru da çok etkileyici.
O, Cristiano Ronaldo, Raul ve Messi’nin
hemen arkasında 56 golle bu turnuvadaki
en golcü 4. isim. Ayrıca, Avrupa’nın en
önemli futbol turnuvasında hiç kimse
onun kadar iyi bir gol ortalamasına sahip
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
değil – Lionel Messi ve Ronaldo 0.7’lik
gol ortalamasının gerisinde kalıyorlar.
Turnuvada şampiyon olamaması ve finale
bile çıkamamasına rağmen 2001-02, 0203, 04-05 sezonlarında turnuvayı en golcü
isim olarak bitirmeyi başardı.
Ruud harika bir golcüydü bir gol
sanatçısı idi ancak fizik olarak zayıf
bir futbolcu idi. Bu sözleri ona gene
bir Hollandalı futbol efsanesi olan
Johan Cruyyf söylemiştir. Bu sözlere
katılmadığımı belirtmek isterim. Bunu
neden söylediğini anlamakta zorlandım.
Futbol hayatı boyunca hep harika
bir golcü olmasına karşın ona söylenen
övgü sözleri hep “Ama” ile başlayan ikinci
cümlelerle törpülenmiştir. Bunun nedeni
belirsizdir. Belki kıskançlık, belki başka
bir şey, belki de spor kamuoyuna itici
gelmesidir. Ancak o her gittiği takımda
golcüdür ve bu kimliğine aykırı hiçbir
sezonu olmamıştır. O bir gol makinesidir.
O kalbiyle oynayan bir golcü ve saygı
duyulması gereken kariyer istatistikleri
gerçekten olağanüstüdür.
Muhtemelen Manchester United
kariyeri oyuncunun en büyülü zamanları
ve kariyerinde zirve yaptığı zamanlar
olarak hatırlanacak. 2001-05 sezonları
arasında van Nistelrooy, korkunç hızı
ve usta hareketlenmeleriyle ve tabi ki
yanılmayan bitiricilik yeteneğiyle Premier
Lig’in gördüğü en iyi tamamlayıcı forvetti.
O kaleye arkası dönük oynayabiliyor,
arkaya koşular, kafa vuruşları ve her iki
ayağıyla rahat vuruşlar yapabiliyordu.
Ayrıca 2001-02 Şampiyonlar Ligi
sezonunda turnuvayı en çok asist
üreten futbolcu olarak bitirerek, takım
arkadaşlarını oyunun içine dahil etmek
konusunda da çok yetenekli olduğunu
gösteriyordu. Van Nistelrooy’un Man.
United kariyerinin sonu Wayne Rooney
ve Cristiano Ronaldo’nun yükseliş
sezonu oldu. Hollandalının artan sakatlık
problemleri, oyun süresinin kısalmasıyla
birleşince sıkıntı vermeye başladı. 200506 sezonunda 24 gollü bir geri dönüş
yapmasına karşılık Alex Ferguson’un
kendisini Lig Kupası finalinde yedek
oturtmasıyla birlikte kariyerinde acı bir
tat bıraktı ve sezon sonunda 10.5 milyon
pound karşılığında Real Madrid’e satıldı.
Burada da sanatını konuşturmaya devam
eden Ruud daha sonra sakatlıklar ile
boğuştu. Kariyerini Hamburg ve Malaga
ile tamamlayarak yeşil sahalara veda
etti. Kim ne derse desin o; hep müthiş
tekniği, usta işi golleri, hem sağ hem
sol hem de kafa ile attığı sanat eseri
golleri ile hatırlanacak. Şahsen ben öyle
hatırlayacağım. Sağlıcakla kalın…
Ayhan Kanlı
15
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
VİTAMİNLER
Kaç çeşit
vitamin vardır?
Vitaminler
bilindiği gibi
vücut tarafından
üretilemeyen
ama yaşam
için gerekli olan
bileşiklerdir.
Vitaminler
genelde iki
gruba ayrılır.
Bunlar suda
eriyen ve
yağda eriyen
vitaminler.
Yağda eriyen vitaminler dört tanedir bunlar:A,
D, E, K tir. Suda eriyenler ise şunlardır: B (B1
thiamin, B2-riboflavin, B6 piridoksin, B12)ve C
vitamini (askorbik asit)
Suda eriyen vitaminlerin özellikleri nedir?
Bunlar B ve C
vitaminleridir. Bu vitaminlerin
özellikleri vücutta az
bulunmaları ve depo
edilmez olmalarıdır. Fazla
alındıklarında ise idrar yolu ile
atılır.
Yağda eriyen
vitaminlerin özellikleri
nelerdir?
Yağda eriyen A, D, E,
K vitaminleri vücutta depo
edilir. Fazla alındıkları zaman
vücutta toksit etkisi yaparlar. Yetişkinlerde fazla
alım onucu baş ağrısı, bulantı, saç dökülmesi, ishal
gibi belirti gösterirler.
Vitaminler ne zaman ve nasıl alınmalıdır?
Vitaminler gerek duyulduğunda mutlaka
bir hekim veya beslenme uzmanı denetiminde
alınmalıdır. Onların hangisinin kullanılması
gerektiği , alınma sıklığı ve dozu mutlaka bir uzman
tarafından belirlenmelidir.
16
Vitaminlerin performansa etkisi nedir?
Sağlıklı ve düzenli beslenen bir sporcu,
normalde vitamin gereksinimini aldığı besinlerden
olarak sağlar. Ama sporcular psikolojik olarak
vitamin almaları gerektiğini zanneder . Yetersiz ve
fazla vitamin alımının performans üzerindeki etkileri
çeşitli araştırmalara söz konusu olmuştur. Sağlıklı
beslenen bir sporcu için birçok uzmanın belirttiği
gibi vitamin alımı pahalı bir idrarın oluşmasına
neden olur.
YARIŞMA ÖNCESİ ÖĞÜN
Yarışma öncesi öğün ne zaman yenmelidir?
Yarışma öncesi öğün yarışmadan en az 3 saat
önce yenmelidir. Bu süre belirli besinlerin süresidir.
Son öğün süresi bazen 3.5, bazen de 4 saat
olabilir.
Yarışma öncesi öğünde neler olmalıdır?
Son öğün sindirimi kolay besinler seçilmelidir.
Sindirimi kolay ve enerji verici özelliklerinden ötürü
karbonhidrat tercih nedeni olmalıdır.
Yarışmada öncesi öğün
nasıl olmalıdır?
Yarışma öncesi öğün için
şöyle örnekler verilebilir: Peynirli
makarna, şehriye çorbası,
komposto, ekmek. Veya derisi
soyulmuş tavuk, patates püresi,
şeftali, meyve suyu ve maden
suyu karışımı
Yarışma öncesi öğünde
neler olmamalıdır?
Yarışma öncesi son öğünde
posası fazla olan çiğ sebze ve
meyve olmamalıdır. Özellikle selülozik niteliği
olan bazı yeşil besinler içine sünger gibi su
çekerek çok uzun sürede sindirilirler. Ayrıca çok
yağlı yiyeceklerin de sindirim süreleri uzundur.
Bunlardan kaçınılmalıdır.
Yarışma sonrası öğünde neler olmalıdır?
Yarışma sonrası öğünde öncelikle vücutta
azalan su mineraller yerine konmalıdır.
Yarışmadan 30 dakika sonra su ve 1 saat sonra
da süt veya ayran en uygun içecektir. Kaslarda
boşalan glikojen depolarını doldurmak ve kan
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
şeker düzeyini eski düzeyine getirmek için
pilav, patates, makarna gibi karbonhidrattan
zengin yiyecekler tercih edilmelidir. Vitamin
ve mineral yönünden zengin taze meyve ve
sebzeler, sütlü tatlılara ağırlık verilmelidir.
Proteinli yiyeceklerden ise tavuk, balık, peynir
gibi sindirimi kolay olanlar tercih edilmelidir.
SU VE SPOR
Vücudumuzun su kaynakları nelerdir?
Vücudumuzun su kaynakları üç ana
grupta toplanır. Bunlar: Direkt olarak alınan
su, çeşitli sıvıların içindeki su, çeşitli besin
maddelerinin içindeki sudur.
Vücudumuz nerelerde suyu kullanır?
Su insan vücudunun önemli
gereksinimidir. Bilindiği gibi insan organizmasının
%65-70 ‘i sudan oluşmaktadır. İnsan vücudu dört
temel olgu için suya gereksinim duyar. Bunlar
şunlardır: Besinlerin vücuda alınması, Sindirim
kolaylaşması, Zararlı öğelerin dışarı atılması, Vücut
ısısının denetimi. Bilindiği gibi fiziksel egzersiz
sırasında vücudun sıvı gereksinimi artmaktadır.
Egzersiz ter ve solunumla vücudumuzdan önemli
miktarlarda sıvı kaybolmaktadır. Örnek vermek
gerekirse, 1000 metre koşusunda yaklaşık 1 litre,
Su ne zaman ve ne kadar içilmelidir?
Su içimi üç ana başlık altında toplanabilir.
Bunlar; egzersiz öncesi, egzersiz sırası ve egzersiz
sonrasıdır. Yarışma veya egzersiz öncesi son
öğünde 2-2.5 bardak su içilmelidir. Egzersizden
yarım saat önce de 1 saat bardak içilebilir. Egzersiz
sırasında su tüketimi kuşkusuz egzersizin şekli,
süresi ve ortamın sıcaklığına bağlıdır. Beslenme
uzmanları genelde bir saatin altındaki fiziksel
aktiviteler için en uygun sıvı alımının su olduğu
görüşündedir. Bu nedenle bir saat ve onun altındaki
fiziksel aktivitelerde 20 dakikada bir bardak su
içilmelidir. Egzersiz sonrası su içimindeki kriter de
idrarın rengidir. İdrarın rengi açık oluncaya kadar
sporcunun su içmesi önerilir. Aslında burada asıl
mantık aktivite öncesi ve sonrası vücut ağırlığının
belirlenip, farkı kadar su alınmasıdır.
Su ne soğuklukta olmalıdır?
Sporcunun içeceği suyun soğukluk derecesi
sürekli tartışılan bir konudur ve bu konuda
gelenekler yanlış bilgilerle doludur. Özellikle bu
yanlış bilgiler egzersizde ve sonrası “soğuk su
”içilmemesi yönündedir. Bu yanlış bir bilgidir.
Egzersiz sırasında ve sonrasında termoregülasyon (artan vücut sıcaklığının dengelenmesi)
için özellikle soğuk su içimi yararlıdır. Burada
beslenme uzmanları suyun soğukluğunun 5-10
derece olmasını önerirler.
maratonda ise yaklaşık 5 litre sıvı kaybı olmaktadır.
Sporcunun ne kadar su içmesi gerekir?
Sporcunun ne kadar su içmesi gerektiği
yaptığı aktiviteye, ortamın sıcaklığına ve aktivitenin
süresine bağlıdır. Bu olaya harcanan kalori
bazında bakarsanız, beslenme uzmanları harcanan
her 1000 kilokalori için, bir litre suyun alınması
gerektiğini söylemektedir.
Kaynak:Derleme (RFC)
Rafet Fatih ÇAKMAK
Beden Eğitimi Öğt.Gör.
Bir Sonraki Ay : Çocuk ve
Egzersiz
17
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
‘‘TÜRK BAYRAĞI DALGALANDIRMAK’’
18
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
Milli sporcumuz Erkan
Özbey ile keyifli bir röportaj
gerçekleştirdik.
Erkan Özbey kimdir ?
18.05.1996 Şişli
doğumluyum, 5 yaşımdan
beri Wushu , kick boks ile
uğraşıyorum, Milli sporcuyum,
şuanda da Çanakkale 18 Mart
Üniversitesinde beden eğitimi
öğretmenliği okuyorum.
Spora nasıl başladınız?
Spora babam sayesinde
abimin başlaması ile yavaş
yavaş başladım. Daha 5
yaşında salona izlemeye abimi
izlemeye giderken ben de
başlamak istediğimi söyledim,
başladıktan sonra ne olduğunu
anlamadan yıllardır devam
ediyorum. Yaşım ilerledikçe
İstanbul, sonrasında Türkiye
şampiyonlarına katıldım ve
milli olmayı basardım, hala
devam ediyorum.
Bize biraz başarılarınızdan
bahseder misiniz?
Bazı olanlardan dolay bir
kaç yıl maçlara katılamadım
. İlk maçıma 15 yaşımda
katıldım . Wushu gençler
İstanbul şampiyonu, Türkiye
3.sü oldum . 2013 Wushu
İstanbul ve gençler Türkiye
şampiyonu oldum . 2014’de
Wushu gençler Balkan
şampiyonu kick boks Türkiye
ikincisi oldum . 2015’te
büyükler 18-35 yas Wushu
Türkiye 3.sü oldum.
Kariyer hedefleriniz
nelerdir?
Öncelikle Türkiye
şampiyonu olmak, sonrasında
Türk bayrağı dalgalandırmak
yani Avrupa ve Dünya
şampiyonluğu :) Üniversite
bittikten sonrada kendi
spor salonumu açıp kendi
öğrencilerimi yetiştirmek.
Eklemek istediğiniz bir şey
var mı?
Hayır, yok teşekkür ederim
Röportaj: M. Akil Avci
19
™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı
20

Benzer belgeler

şubat 2016 - WordPress.com

şubat 2016 - WordPress.com © Her hakkı saklıdır. Yazılan yazıdan yazarı sorumludr.

Detaylı

mayıs 2016 - WordPress.com

mayıs 2016 - WordPress.com ™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı

Detaylı

mart 2016 - WordPress.com

mart 2016 - WordPress.com ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı

Detaylı

kasım 2015 - WordPress.com

kasım 2015 - WordPress.com Yazılan yazıdan yazarı sorumludr.

Detaylı

haziran 2016 - WordPress.com

haziran 2016 - WordPress.com ™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı

Detaylı