3 - Mersin Tercüman

Transkript

3 - Mersin Tercüman
Mersin GİAD Başkanı Mehmet İzol:
ÜÜ
Havalimanı ile
Mersin kalkınır
Çukurova Bölgesel Havalimanı yapımı
için ihale tarihinin açıklanmasının Mersin
adına önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan İzol, “GİAD olarak olaya sadece bir havalimanı olarak bakmıyoruz. Yapılacak olan
havalimanı, tamamlanmasının ardından
kentimizin birçok açıdan önünü açacağı
düşüncesindeyiz” diye konuştu.
4’de
7’de
Tohum Çoğaltma Alanı kuruldu
Kiralık işçi
dönemi başlıyor
l ‘Özel İstihdam Büroları Yasa
Tasarısı’nın Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildiğini duyuran
Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanı Sabit Yelkovan, düzenleme
ile iş ve işçi arayanların özel
istihdam bürolarına başvurabileceğini belirterek, “Özel istihdam
büroları da işveren ile işçi kiralama, geçici işçi ile de iş sözleşmesi
imzalayacaklar” dedi.
4’de
ÜÜ
ÜÜ
‘Örnek Kivi Telli Terbiye Sistemi’ kuruldu...
HAFTALIK BAĞIMSIZ SİYASİ GAZETE
Perakende Satış Fiyatı : 1 TL
www.mersintercuman.com
9 MAYIS 2016 Sayı : 649
MTSO 34 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Tarık Ciğer:
Kivi yetiştiriciliğine destek
Sistem ile üreticilerin gelir seviyelerinin
3’de
arttırılması hedefleniyor.
Imajımızı düzeltemeyiz !
ÜÜ
l Ambalaj üretim firmalarının işyeri sahibinden
saha çalışanına kadar tüm personelin bu
konuda hassas olması gerektiğini vurgulayan Ciğer, “Aksi halde ülkemizin ve ürünlerimizin itibarı, uluslararası alanda her
geçen gün daha da düşecektir. Hassas
davranılmazsa imajımızı düzeltemeyiz”
dedi.
6’da
l Ak Parti Grup Toplantısında Silifke İlçe Teşkilatı üyelerini kabul eden Başbakan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Lütfi Elvan, hedeflerinin 2019’da
Silifke’de belediyeyi alarak açık ara birinci olmak, olduğunu söyledi.
5’de
Tarık Ciğer
Ak Parti İl Başkanı
Cesim Ercik, yeni uygulama ile sektöre canlılık
geleceğini söyledi.
ÜÜ
Hayvancılığa
destek geliyor
Romanlar festivalde coştu
EN-GENÇ Başkanı Aytürk Eroğlu:
"Sorunları yenmek,
engelli olmaktan
daha zor"
l Hükümetin hayvancılık sektörünü canlandırmak için
önemli çalışmalara imza attığını
kaydeden Ercik, “Bakanlığın
son projesi hayata geçtiğinde,
hayvancılık sektörünün atağa
kalkacağı inancındayım” diye
konuştu.
5’de
Engelli insanların sağlık, rehabilitasyon, çevre, eğitim ve istihdam alanlarında karşılaştıkları sorunlara
dikkat çekmek amacıyla 10-16 Mayıs
Engelliler Haftası olarak ele alındığını
hatırlatan Eroğlu, engelli insanların
kendilerine acınılmasını değil, her
alanda destek verilmesini beklediklerini söyledi.
3’de
ÜÜ
Mahiye Morgül
Melike Zafer
Gürgen
‘Kutsal Dava’ !!!
İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi
Kitabının Ayıpları -3
Anlamı
Sözünde Değil
Özünde...
7’de
6’da
3’de
ÜÜ
Abdi Satıroğlu
M.Emin Aydınbaş
Şinasi Şirin
Gülsen Metin
Çam Dibinde
Ot Bitmez
Ya Şimdi !!!
Anne ve Babalığı Doğal
Yaşamak
2’de
5’de
8’de
‘Hedefimiz 2019’
ÜÜ
l Ahşap ambalaj üreticilerini ISPM-15 standartları konusunda bilgilendiren Tarık Ciğer,
Türkiye’de 792 firmaya yetki belgesi verildiğini, bunların 229’unun iptal edildiğini belirterek, “ISPM-15 uygulaması, ne yazık ki farkındalık oluşturmakta geç kaldığımız ve bu
sebeple de uluslararası ticarette her geçen
gün canımızı yakmaya devam eden bir faktör”
diye konuştu.
4’de
Beycan Üçkardeş
Değişim Şart
4’de
Av.Ersin
Parlat
Konuşmak
İhtiyaçtır
2’de
2
9 MAYIS 2016
Çam Dibinde Ot Bitmez
M.Emin Aydınbaş
[email protected]
Dikkat etmişsinizdir, çam ağaçlarının dallarının ulaştığı daire içinde
hiç bitki yetişmez. Bu durum, çamın
iğne yapraklarının asidik bir özellikte olması ve toprağın asit yüzdesini
yükseltmesi nedeniyledir. Anadoluda yaygın olan bu deyiş, çok yetkin çok etkin ve çok güçlü liderlerin
yakın çevresinde, yetkin etkin kapasiteli duruş ve tavır sahibi insanların barınamayacağını ifade etmek
için kullanılır.
Bu kuralı tersinden okursak; çok
güçlü karizmatik liderlerin yakın
çalışma çevresindekilerin çok yetkin
etkin duruş sahibi olamayacağı gerçeğidir. Olursa ne olur;? Siyasi tarihimizde, Atatürk – İsmet İnönü,
Demirel- Çiller, Özal-Yılmaz, Erdoğan-Gül-Arınç ve en son da Davutoğlu arasında olanlar olur. Tabii ki
herbirinin özel şartları nedeniyle
hepsi aynı kategoride değerlendirilemez ama sonuçta gelip “Çam
dibinde ot bitmez” e dayanır.
Demokrasisi gelişmiş Ülkelerde
bu böyle değildir. Çünkü iktidar
veya muhalefette olsun siyasi partilerin kurumsal ve siyasi kimlikleri
liderlerinden bağımsız olarak bir
adım öndedir. Fakat Türkiyede bu
mekanizma tamamen farklı işler.
Bizim soyo-politik arka planımız,
tarihsel siyaset mirasımız tamamen
farklı bir gelenek oluşturmuştur.
Bunda bir ölçüde her 10-15 yılda bir
yapılan darbeler ve müdahaleler ile
partilerin kapatılarak, kurumlaşmalarına imkan tanınmamasının da
etkisi inkar edilemez.
Bu girizgahı, AK Parti MKYK
sında İl ve ilçe başkanlarının atama
yetkisinin Parti liderininden alınıp
tekrar MKYK ya iadesi ile patlayan
kriz nedeniye yaptığım anlaşılmıştır
sanırım.
Basında medyada, Davutoğlu’nun AK Partinin Lider koltuğuna
oturmasından itibaren Tayyip Erdoğan ile ilişkilerindeki yen içinde kalmış krizler hakkında değerlendirme
ve yorumlar okudunuz ve okumaya
devam da edeceksiniz. Ben olayın
bu yönüne girmeyeceğim.
Tayyip Erdoğan, 1989 da RP
İstanbul İl Başkanı olmasından itibaren yükselen profili özellikle parti
gençliğini etkileyen karizması
nedeniyle RP politbürosu (Kimleri
kastettiğim anlaşılmıştır) tarafından
parti içi iktidara “tehdit” olarak algılanmış, gizli açık birçok engelleme
ve çelmelemelere maruz kalmıştır.
Eğer bir gün T. Erdoğan titizlikle
tuttuğu günlüklerini yayınlarsa bunlar en ince detayına kadar açığa
çıkar. O yıllarda Erdoğan Politbüroya karşı rüzgari karşısına ala ala pro-
filini yükseltmeye devam etmişti.
Buna rağmen Erbakan, Kongrelerde
Erdoğanı yanına oturtarak resim
vermekten kaçınmamıştır. Hiçbir
zamanda doğrudan önünü kesmemiş, kestirip atmamıştır.
Buna rağmen Erdoğan her
zaman Erbakan’ın otoriter dikey
hiyeraşisinden Partiye tam ve katı
hakimiyetiden parti içi dikta olarak
şikayet etmiş ve mücadele yürütmüştür.
Bir lider için partiye ve MKYK ya
tam hakimiyet liderlik otoritesinin
sürdürülmesinin olmazsa olmazıdır.
İl ve İlçe başkanlarını atama yetkisi
bir liderin partiye hakim olabilmesinin ön şartıdır.
Bu nedenle liderler parti teşkilat
başkanlığını %100 sadakatını ispatlamış en güvenilir adamlarına teslim ederler. Parti teşkilatını%100
kontrol edemeyen liderin ayağının
kayması an meselesidir. Nitekim RP
teşkilatlanma Başkanlığını yapan
zat, arz-ı sadakat ederken TV’lerin
önünde “Erbakan, köpek laşesini
ağzına al ve 100 metre taşı dese bir
an bile tereddüt etmeden yaparım”
diyebilmiştir. Bu beyan TV arşivlerinde duruyor.
O zamanlarda RP Liderlik otoritesine karşı mücadele eden Tayyip
Erdoğan’ın bu gün, rahmetli Erbakanın otoritesini mumla aratacak
derecede katı tahakkümünü nasıl
yorumlamalı. Ak Parti MKYK sının
Anestezistler bahar toplantısında buluştu
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı tarafından
“Mersin Anestezi Bahar Toplantısı” düzenlendi.
“Peroperatif Kan Transfüzyonu” başlıklı toplantı
30 Nisan Cumartesi günü, Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezinde Yapıldı.
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı
öğretim üyelerinden Prof. Dr. Davud Yapıcı’nın
başkanlığında düzenlenen toplantıya, Mersin ili
kapsamında görev yapan anestezistler katıldı.
Prof. Dr. Yapıcı, ülkemizde yılda 3 milyon üniteye yakın kan kullanıldığını ve bu kanın da ‘Ulusal Kan Temini Programı’ ile gönüllü kan bağışlarıyla sağlandığını belirtti. Kan kullanımının bera-
berinde ciddi riskler taşımasının
yanında, pahalı ve kaynakları
kısıtlı bir uygulama olduğunu
vurgulayan Prof. Dr. Yapıcı,
‘Hastaya Özgü Kan Yönetimi’nden söz etti.
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof.
Dr. Şebnem Atıcı yaptığı konuşmada, her yıl düzenli olarak
yapılan bu toplantıların, bölgedeki anestezistlerin güncel bilgilerinin ve hayata geçirilmiş
uygulamaların paylaşılması ve
bilgi alışverişinin gerçekleşmesi
açısından çok önemli olduğunu
kaydetti.
Toplantıda; Prof. Dr. Davud Yapıcı tarafından
“Kan ve Kan Ürünleri: Elde edilmesi, Klinik Kullanımının Denetimi”, Yrd. Doç. Dr. Mustafa Azizoğlu tarafından “Kan Kullanım Endikasyonları-Hangi
Durumlarda Kan Kullanmalıyız?”, Prof. Dr. Egemen Bilgin tarafından “Kan Transfüzyon Komplikasyonları: Non-Hematolojik – Tralı”, Dr. Aslınur
Sagün tarafından “Hematolojik Komplikasyonlar”
konularında bilgi aktardı.
Toplantıda ayrıca Prof. Dr. Şebnem Atıcı “Özel
Durumlarda Kan Kullanımı ile Talesemi ve Orak
Hücre Anemisi”, Prof. Dr. Nurcan Doruk “Masif
Kan Transfüzyonu”, konularında olgu sunumları
yaparak interaktif tartışma gerçekleştirdi.
Erdoğanın işareti olmadan bu yetki
devrine girişmesi söz konusu bile
değildir. Bu Ahmet Davutoğlunun
otoritesini sıfırlamak demektir.
Daha önce de Davutoğlunun
otoritesini budaya budaya bu noktaya gelinmişti. Fakat Davutoğlunun sağ duyusu ve dava şuuru bu
olayların krize dönüşmesini engellemişti. Hiçbir şahsiyet sahibi böyle
bir muameleye boyun eğemez.
Aksi takdirde kendine olan saygısını
kaybeder.
Ahmet Davutoğlu başarılı bir
parti liderliği ve Başbakanlık yapmış
Partiyi birçok krizden başarıyla çıkarmıştır. En az Tayyip Erdoğan kadar
çalışkandır ve performansını da
ispatlamıştır. Terörle mücadeleyi de
başarılı bir şekilde yönetmesini bilmiştir.
Türkiyenin etrafını saran bunca
sorunla mücadele ederken bu kritik
zamanda Davutoğlu, bu operasyonu bunca problemden daha önemli
ve acil kılacak hangi yanlışı yaptı.
Bunu Ak Partiye oy vermiş % 50 nin
bilmeye hakkı vardır. Tüm Ülkenin
bilmeye hakkı vardır.
Şimdi birtakım troller ve medyatörler Davutoğlunu da itibarsızlaştırmak için kampanyaya başlarlarsa
hiç şaşmam. Ne dersiniz, Tayyip
Erdoğanın mutlak otoritesi uğruna
Ak Partinin harcadığı devlet adamları galerisi bir müzeyi dolduracak
sayıya gelmedi mi?
Ünlü,“Muhtarlar devletle
vatandaş arasında köprüdür’
Tüm muhtarların hizmet temsilcileri olduğunu
kaydeden Ergün Ünlü, muhtarların demokrasinin ve devlet sisteminin işleyişi bakımından
önemli görevler üstlendiğine dikkat çekti.
Mersin
Muhtarlar
Yardımlaşma ve
Dayanışma Derneği Başkanı
Ergün Ünlü, muhtarların ve muhtarlığın önemine dikkat çekti.
Başkan Ergün Ünlü, “Bütün muhtarlarımız milletimizin hizmet
temsilcileridir” dedi.
Mersin Muhtarlar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ergün Ünlü, muhtarların
demokrasinin ve devlet sisteminin işleyişi bakımından çok
önemli görevler üstlendiğine
dikkat çekti. Ünlü, “Bizlerin yaptığı işler sadece vatandaşlarımıza
bazı belgeler vermekten ibaret
değildir.
Muhtarlarımızın büyük bir
çoğunluğuna halk tarafından
daha büyük bir misyon yüklendiği bir gerçektir. Muhtarlık makaErgün
Ünlü
mı bulunduğu mahallenin gözü
kulağı konumundadır. Adeta
mahallenin sahipleriyiz. Vatandaşların biz muhtarlara yüklediği
bu anlamda bir o kadar ağır ve
bizler için gurur veren bir misyona sahibiz” diye konuştu.
“Sorumluluklarımız var”
Devlet kurumlarının mahalle
işleyişlerini muhtarlar aracılığıyla
sağladığını ifade eden Ergün
Ünlü, “Kaymakamlarımızdan
biriyle yaptığımız sohbetlerden
birinde bize ‘Muhtarlara güvendiğim hiç bir konuda yanlışlık ve
sorun yaşamadım’ demişti.
Muhtarların bu bağlamda hem
vatandaşa hem de devlete karşı
büyük bir sorumluluğu vardır.
Ben muhtarları devlet ile millet
arasında köprü kuran kişi olarak
değerlendiriyorum” açıklamasını
yaptı.
Av.Ersin
Parlat
0.537.445 53 94
Konuşmak İhtiyaçtır
Geçenlerde okudum; “Konuşmamanın insan sağlığına verdiği zarar,
sigaranın verdiği zarara denktir”
diyordu.
Bu yazıyı okumadan önce, ben de
konuşmaya duyduğumuz gereksinim, su ve oksijene duyduğumuza
eşittir, diyordum.
Çünkü insan, sevdiği bir kişi ile
konuşursa derdini unutur, sevinci katlanır. Güzel konuşmaya da doyum
olmaz. Peki, toplumda yüzde kaçımız
güzel konuşmayı biliyoruz?
Ben on dokuz yaşımda öğretmen
oldum. Yaklaşık on yıl öğretmenlik
yaptıktan sonra, 1974 yılında avukatlığa başladım. Kısa sürede konuşmamın yetersiz olduğunu kavradım.
Sesim cızırtılı, yetersiz ve konuşmam
zor duyulur ve zor anlaşılırdı.
Bunun üzerine bu eksiğimi giderme kararı aldım. Camiye gittiğim
zaman oradaki konuşmacıları can
kulağı ile dinliyordum. Yalnız kulağımı
değil, gözlerimi de dört açıyordum.
Bildiğiniz gibi, konuşmada ses
tonu ve beden dili de son derece etkilidir.
Uzmanlar, konuşmada beden dilinin etkisinin yüzde altmış, ses tonunun etkisinin yüzde otuz ve sözcüklerin etkisinin yüzde on olduğunu bildiriyorlar.
Televizyondaki konuşmacıları da
aynı dikkatle gözlemledim. O yıllarda
Karaoğlan Bülent Ecevit, en güzel
konuşanların başında geliyordu. Ayrıca tiyatrocuları dikkatle gözlemliyordum.
Kerim Afşar’ın süper bir ses tonu
vardı. Cihan Ünal’da en güzel konuşanlardan birisiydi.
1967 yılında bir kasetçalar almıştım. Amacım etkili konuşmayı öğrenmekti. O yıllarda en beğendiğim
konuşmacılar İlahiyat Fakültesi hocalarından Doç.Dr.Bahriye Üçok ve Diyanet İşleri Başkanı Dr.Lütfi Doğan’dı.
Onların konuşmalarını banda kaydedip dinleyerek, onlar gibi seçkin bir
konuşmacı olmak istiyordum.
Bu iki radyoda her hafta sohbet
konuşmaları yapıyorlardı. Bahriye
Üçok’un eşi Prof.Dr.Coşkun Üçok’da
üniversitede siyasi tarih hocası oldu.
Öztürkçe yazan bir hoca idi.
12 Eylül öncesi terör ortamında,
değerli hoca Bahriye Üçok, bombalı
paketle öldürüldü. Nur içinde yatsın,
Allah rahmet etsin!
Ben Bahriye Üçok ve Dr.Lütfi
Doğan’a özenirken, sıradan bir konuşmam olduğunu düşünüyordum.
Oysa avukat olduğum zaman,
konuşmamın son derece berbat olduğunu gördüm. Bu defa o berbat
konuşmamı düzeltmenin peşine düştüm. İnat ve inançla sürdürdüğüm
çalışmalarım sonunda bir kural geliştirdim.
Güzel ve etkili bir konuşma; konuşulan mekandaki tüm dinleyenlerin
duyabileceği ve tam olarak anlayabileceği düzeyde olmalıdır.
Ses, daha yüksek de olmamalıdır.
Kötü bir örnek isterseniz, Kültür Merkezi’ndeki toplantılarda sunuculuk
yapan, adını sanını bilmediğim genç
bayan, mikrofonu kaptığı gibi Allah ne
verdiyse bağırıyor. Benim kulaklarım
resmen sağır oluyor.
Önüme gelene çatarak büyük bir
hızla binayı terk ediyorum. Bu genç
bayanın akustikten haberi yok.
O salonda kusursuz bir akustik vardır. Mikrofonsuz ve normal bir sesle
konuşsanız bile yeterli olur. Ancak bu
bayan bilmiyor.
Mersin’de akustik yönünden başka
da doğru bir yapı yoktur. Geri kalanı
berbattırb.
Güzel ve etkili konuşmak isteyenlerin müzik, tiyatro ve diksiyon eğitimi
almaları gerektiğine inanıyorum.
Saygılarımla..
3
9 MAYIS 2016
‘Örnek Kivi Telli Terbiye Sistemi’ kuruldu...
Kivi yetiştiriciliğine destek
Kivi üretimini yaygınlaştırmak amacıyla belirlenen
arazilere ‘Örnek Kivi Telli Terbiye Sistemi’ kuruldu.
Sistem ile üreticilerin gelir seviyelerinin arttırılması,
ürün deseninin çeşitlendirilmesi ve kısıtlı olan sulu
tarım alanlarında kısa zamanda maksimum düzeyde
fayda sağlanılması hedefleniyor.
Mersin Büyükşehir Belediyesi, ilk
olarak Erdemli ilçesi Üzümlü Mahallesi’nde uygulanan “Örnek Kivi Bahçesi Telli Terbiye Sistemi Projesi” ile
Mersin’de tarımın geliştirilmesi amacıyla üreticilere destek vermeye
devam ediyor.
Proje kapsamında Erdemli ilçesi
Üzümlü Mahallesi ve çevre mahallelerde kivi üretimini yaygınlaştırmak
amacıyla birer dekar alanda olmak
üzere üç farklı arazi belirlenerek
“Örnek Kivi Telli Terbiye Sistemi”
kurulumu gerçekleştirildi.
Üretimin daha kaliteli ve daha
fazla olmasını sağlamak ve ithalatın
azaltılması için başlanan proje öncesi
Mersin Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan incelemelerde Üzümlü Mahallesi’nde iklim koşullarının
kivi yetiştiriciliğine uygun olduğu
tespit edildi.
Proje kapsamında yetiştiriciliği
teşvik edilen kivi, kendi ağırlığını
taşıma özelliğinde olmayan bir bitki
türü olduğu için bitkiyi meydana
getiren vejetatif ve generatif aksamın askıya alınması ve desteklenmesi gerekiyor. Bu bağlamda modern
kivi yetiştiriciliğinde omcalara şekil
verilmesi ve verimin devamlılığının
olması için uygulanan ‘T’ Telli Terbiye
Sistemi, Üzümlü Mahallesi’nde üç
parselde tesis edildi.
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, alternatif
tarım ürünleri yetiştiriciliğine verdikleri teşvik ile ilgili açıklama yaparak,
“Mersin, iklim koşulları dolayısıyla
birçok farklı ürün çeşidinin yetiştirilmesine uygun bir kent. Dolayısıyla
alternatif tarım ürünü yetiştiriciliği
için projeler geliştirerek, şehrimizde
tarımla uğraşan üreticilerimizin kalkınması amacıyla destek oluyor, üreticilerimize ekonomik yönden katkı
sağlıyoruz.
Mersin Büyükşehir Belediyesi
olarak Örnek Kivi Telli Terbiye Sistemi’ni ilk olarak Erdemli Üzümlü
Mahallesi’nde üç farklı parselde kurduk. İnşallah üreticilerimiz bu proje
ile gelir sağlamaya başlayacak” dedi.
Kurulan sistem ile üreticilerin gelir
seviyelerinin artırılması, ürün deseninin çeşitlendirilmesi, kısıtlı olan sulu
tarım alanlarında kısa zamanda maksimum düzeyde fayda sağlanması
"Sorunları yenmek,
engelli olmaktan daha zor"
amacıyla 10-16 Mayıs Engelliler
Haftası olarak ele alındığını
hatırlatan Eroğlu, “En son
çıkan engelliler yasası ile
birlikte, ne yazık ki tüm
sorunların üstesinden
gelemedik.
Aslında istenilse çok
yol katediyoruz ama,
maalesef yetkililer
attıkları bir-iki
adımı çok
şey yaptık
şeklinde
algılıyor
ve parmaklarını kıpırdatmıyorlar.
Lafla peynir gemisi yürümü-
Personele motivasyon semineri
yor. Daha önceleri de defalarca
kez gündeme getirdik. Sınava
giren engellilerimizden harç
parası alınmasın dedik. Engelli
maaşları, bakım ücretleri ile ilgili
çok sayıda bürokrasi ile uğraşılıyor, bunların kolaylaştırılmasını
istedik.
İstenen evraklar bir değil beş
değil. Ailenin maddi durumu
bunları karşılamaya yetmiyor.
Artık bu tür işlemler, engellinin
gelir düzeyi hesaplanarak yapılsın” diye konuştu.
Belediyelerin engelliler adına
olumlu projelere imza attığını ve
bundan mutluluk duyduklarını
sözlerine ekleyen Eroğlu, “Umuyor ve diliyoruz ki, her şey hakkaniyetli bir şekilde yürüsün.
Engelli vatandaşlarımızın
problemlerini toplum içinde en
aza indirgemek için, gerek iletişim gerekse hizmet alanında
halen birçok eksiklikler bulunuyor.
Bunlar sadece engellilerin
değil, insanlığın ortak sorunudur.
Yetkililerin bu gerçek ışığında
hareket etmelerini bekliyoruz”
şeklinde konuştu.
At arabaları toplandı
Toroslar Belediyesi; hizmet
kalitesinin yükseltilmesi ve
verimliliğin arttırılması amacıyla yönetici ve çalışan personele yönelik periyodik olarak
düzenlendiği Hizmet İçi Eğitim ve motivasyon seminerlerine devam ediyor.
İnsan Kaynakları ve Eğitim
Müdürlüğü tarafından Belediye Meclis Salonu’nda gerçekleştirilen ve iki gün süren
seminere; Toroslar Belediye
Başkanı Hamit Tuna da katıldı.
Mersin Üniversitesi Öğretim Üyeleri Doç.Dr.Serdar
Han Taşkaya ve
Yrd.Doç.Dr.Nurcan Gökçakan
Çiçek’in konuşmacı olarak
katıldığı seminer, yoğun ilgi
gördü.
Tüm çalışanlarıyla bir aile
gibi olduklarını kaydeden
Toroslar Belediye Başkanı
Hamit Tuna: “Vatandaşlarımıza en iyi hizmeti sunabilmek
amacıyla hizmet içi eğitim
seminerlerine önem veriyoruz. Yaşamımızın her anında
öğrenmeye ihtiyacımız vardır.
İyi bir iletişim kurmak için
söylemek istediğimizi iyi
anlatmak ve söyleneni iyi
anlamak gerekmektedir. Bu
tür eğitimler, kaliteli yönetim
anlayışının temel gereksinimlerindendir. Semineri veren
uzman hocalarımıza ve eğitime katılan tüm personelimize
teşekkür ediyorum” dedi.
Abdi Satıroğlu
0.506. 443 37 30
[email protected]
‘Kutsal Dava’ !!!
EN-GENÇ Başkanı Aytürk Eroğlu:
Mersin Tercüman- Mersin
Gönüllü Engelli Gençliği Eğitim, Kültür ve Sanat Destek
Grubu Başkanı Aytürk
Eroğlu, 10-16 Mayıs
Engelliler Haftası dolayısıyla, engelli bireylerin
yaşadıkları sorunları hatırlattı, her alanda destek
beklediklerinin
unutulmaması
gerektiğini
vurguladı.
Engelli
insanların
sağlık, rehaAytürk
bilitasyon,
Eroğlu
çevre, eğitim
ve istihdam
alanlarında karşılaştıkları sorunlara dikkat çekmek
Editör’den İki Satır
Tarsus Zabıta Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, yasak
olduğu halde şehir içinde at
arabası ile taşımacılık yapan
4 adet at arabasına el koydu.
At arabalarının şehir içinde
dolaşmalarının yasaklandığını
belirten Belediye BaşkanıŞevket Can, kesinlikle at arabasıyla taşımacılığına izin vermeyeceklerini söyledi.
Bu tür araçların görüntü ve
çevre kirliliği oluşturduğunu
kaydeden Başkan Can, herkesin bu konuda üzerine düşen
görevi yapmasını istedi.
hedefleniyor.
Proje kapsamında Erdemli ilçesi
Üzümlü Mahallesi’nde yetiştiriciliği
yapılan üzüm çeşitlerinin pazarlama
sorunlarından dolayı üreticilerin ellerinde kalması, ürün çeşidinin az
olması ve arazilerin eğimli olmasından dolayı alternatif ürün olarak kivi
yetiştiriciliği teşvik edilerek, mahallenin ekonomisine katkı sağlanması
amaçlanıyor.
Erdem, “Sen iç
başkasına yarasın”
Mersin Kızılay Şube
Başkanı Necmi
Erdem, tüm geliri Türk
Kızılayı’nın afet ve
sosyal yardım çalışmalarında kullanılan
Kızılay Maden
Suyu’nun, iyilik
amacıyla satıldığını söyledi.
Kızılay'ın
Necmi
maden suyuErdem
nun ticari bir
kaygıyla değil
"iyilik" amacıyla satıldığını belirten
Erdem, buradan elde edilen gelirin Kızılay’ın yardım faaliyetinde kullanıldığını
vurguladı.
Erdem, "Vatandaşlarımızın içtiği Kızılay’ın maden suyunun gelirinin tamamı
afetzedeler için çadır, battaniye, gıda
maddeleri alımında kullanılırken, ihtiyaç
sahiplerine yıl içinde dağıtılan yardımlar
için de önemli bir kaynak oluşturuyor"
bilgisini verdi.
“Kızılay ticari bir kuruluş değil”
Necmi Erdem, Kızılay'ın ihtiyaç
sahiplerine yaptığı yardımlar için devletten hiçbir isim altında bütçe kullanmadığını kaydederek, yardımların tamamının
iyilikseverlerin bağışları ve maden suyu
satışından elde edilen gelirle finanse
edildiğini dile getirdi.
Kızılay'ın ticari bir kuruluş da olmadığını ve mümkün olduğu kadar ticaretten uzak durmaya çalıştıklarını aktaran
Erdem, şöyle devam etti:
“Vatandaşların içtiği her maden suyu
bir başkasına yarayıp iyiliğe dönüşmektedir. Vatandaşlarımıza markete, bakkala gittiğiklerinde iyilik için maden
suyunda Kızılay markasını seçmeleri
çağrısında bulunuyoruz.. Küçük yardımlarla büyük değişikliklere yol açılabilir.
Siz de Kızılay maden suyunun kapağını
"iyilik" için açın.”
“İktidarın öyle bir büyüsü vardır ki,
kimseyle paylaşmak istemezsin.
Dostlarını bile gün gelir, kendine
rakip olarak görürsün....”
Eskiden beri söylenirdi de, bu
kadar gerçek boyutlarda yaşandığına
ilk kez şahit oluyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasında yaşananlara ne demeli, nasıl bir yorum yapmalı ifade etmek çok güç.
Bir anlık verilen bir karar olmadığı,
bunun evvelinden gelen sorunların
bir sonucu olduğu açık.
Başbakan Davutoğlu’nun ‘Görev
süremin 4 yıldan kısa sürmesi benim
tercihim değil, bir zaruretin sonucudur” sözleri, arka planda sorunların
dağ gibi yükseldiğinin de bir itirafı.
Şahsi kanaatim, Erdoğan’ın çok
büyük bir hata yaptığı yönündedir.
Sonuçta yüzde 50 oy aldığın bir
seçimden, 6 ay sonra halkın seçtiği
Başbakanı ‘bir şekilde’ koltuktan
indirmenin bir izahı olamaz.
Biraz geçmişe dönecek olursak,
tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı Haziran seçimleri için sahaya
inip, kent kent mitingler yapmıştı.
Halk bu tavrı kabul etmemiş ve partiyi cezalandırarak tek başına iktidara
getirmemişti.
Aradan geçen zaman içerisinde
olanları bir kenara bırakırsak, Kasım
seçimlerine kadar Erdoğan’ın sessiz
kalıp, sarayına kapanması ile halk, Ak
Parti’nin ve Davutoğlu’nun yeniden
yüzde 50 ile tarihinin en yüksek
oyunu almasını sağlamıştı.
Bu gerçekler ışığında, partililerin
akıl tutulması yaşamaları da şaşırtıcı
değil. Doğal olarak onlar da sorgulamaya başladılar.
Başbakan neden istifa etti? Düne
kadar iyiydi, yol arkadaşıydı, kutsal
davanın savunucusuydu da, bugün
ne oldu? Ne değişti?
Kim ne derse desin 4 Mayıs
2016, tarihe çok farklı kaydedilecek.
Bir partinin en yüksek oranla iktidar
olduğu seçimlerin ardından Başbakan olan bir kişi, tüm yetkileri elinden
alınarak istifaya zorlanmıştır.
Başarısını, politikasını, akademisyenliğini, duruşu olup olmadığını,
Erdoğan’ın gölgesinde kalıp kalmadığını istediğiniz kadar tartışabilirsiniz.
Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Başbakanı’nın tabir-i caizse
‘harcanmasını’ göz ardı edemezsiniz.
Beğenin yada beğenmeyin ama
Davutoğlu’nun açıklama yaparken ki
hali, bana ‘annesinden dayak yediği
halde, anne diye ağlayan çocukları’
hatırlattı.
Gider ayak halen ‘kutsal dava’,
‘kardeşlik’, ‘partimiz’, ‘birliktelik’
sözleri insanda ister istemez bir
gülümseme yaratıyor.
Laf gelmişken, şu partinin ‘kutsal
dava’ dediğini de birileri çıkıp anlatsada, millet olarak bu kadar biat edilen bu davayı bizde bir öğrensek.
Koca koca adamların şahsiyetlerini yerle bir eden, bir çırpıda bozuk
para gibi harcanan onca insanı böylesi bağlayan bu ‘kutsal dava’nın ne
olduğunu, en iyi peşinden koşturanlar, el-pençe divan duranlar bilir
elbet.
Dün Abdullah Gül, Bülent Arınç,
Abdüllatif Şener, bugün Ahmet
Davutoğlu.. Ve arada adını hatırlatamadığımız harcanan nice ‘kutsal
dava arkadaşları’...
Cevabı bir gün, harcanan ‘dava
arkadaşların’ anılarından okuruz
inşallah !!!
Saygılarımla...
4
9 MAYIS 2016
Farklı Pencereden
Gülsen Metin
[email protected]
Oğlum doğduğunda yanımda
annem vardı. Annem kendi
çocuklarından tecrübe kazanmış,
torunlarıyla bilgilerini perçinlemişti, bense daha yolun çok başında,
oğluma zarar vermeden nasıl
kucağımda tutacağımın derdindeydim.
İlk gece herkes uyurken onca
ağrıya sızıya rağmen beni uyku
tutmamıştı, uzun uzun oğlumun
yüzüne baktım: ”Senin iyi ve
mutlu bir insan olman için üzerime düşen ne varsa layıkıyla yerine
getireceğim, kendimi her daim
geliştireceğim. Sana çocuk deyip
geçmeyeceğim.” diye söz verdim. Ama bir gerçek vardı ki
benim doğum öncesi okuduğum
kitaplarda yazanlar ile gerçek
hayat çok farklıydı. Çocuk tecrübe
işiydi. İyi ki o zaman yanımda
annem vardı, yoksa nasıl banyo
yaptırılır, nasıl gaz çıkarılır bilmiyordum. Annem de annesinden
Anne ve Babalığı Doğal Yaşamak
kayınvalidesinden çevresinden
öğrenmişti. Anadolu da deneye
deneye tecrübe edilen şeylerle
yabancı menşeli yazarların yazdıkları birbirini tutmuyordu.
Sevgili Pedagog Adem
Güneş’in bir kitabının kapağında
şunlar yazar : “Günümüzde anne
olmak da zor, günümüz annelerinin elinde çocuk olmak da...
Aslında annelerin çocuklarından
bekledikleri şeyler çok değil...
Saygılı, dürüst, iyi eğitimli, büyüğünü sayan, küçüğünü koruyan
çocuklar hayal eder anneler...
Ya çocuklar? Çocuklar da farklı
bir şey istemezler aslında… İyi bir
eğitim almak, sevilmek ve değer
görmektir istedikleri… Peki, nerede yanlış yapılıyor ki bu kadar iyi
niyetli insanlardan, saygısız, eğitimsiz, dengesiz, saldırgan ve
anne babayı canından bezdirici
çocuklar yetişiyor? “
Sokakta, pazarda, alışveriş
merkezinde, misafirlikte çocuk
anne babayı dinlemediği ve hatalı
bir davranışta bulunduğu zaman
içimizden hemen anne babayı,
özellikle anneyi suçlarız: ”Ne
biçim çocuk yetiştirmiş” deriz.
Öğretmen okulda ders dinle-
direksiyon dersi alıyorlar. Aynı
gençler evlenmek, evliliği sağlıklı
yürütmek (karı koca olmak) ve
çocuk yetiştirmek (ana baba
meyen, kurallara uymayan, arka- olmak) için hiçbir eğitim almıyordaşıyla kavga eden, ödevini yap- lar. Ülkemiz ve toplumumuzun
mayan çocuğa bakıp “ Sorumsuz geleceği adına bir çelişki, bir kayıp
bir çocuk yetiştirmişler” diyerek
değil mi?
anne babayı suçlar.
Ana babalar günün 24 saatini
Mersin’de artık her dönemeçte hem de tatil hakkı bile kullanmaelinde sularla onlarca küçük
dan bu meslekte geçirmektedirçocuk, bakımsız ve sefil bir vaziler. Diğer mesleklerde deneme
yetteler. Bu çocuklara bakıp ana
yanılma uygulanabilir ve bunun
babalarını suçlarız.
kayıpları da telafisi genellikle
Kapkaç yapan, araç kundakla- kolaydır. Ancak ana baba mesleyan, polise taş atan gençleri
ğinde deneme yanılmaların sonugörüp ana babalarını suçlarız.
cu ne yazık ki çok ciddi sorunlara
Ana babaları suçlarız ama eğit- sebep olmaktadır. Bu nedenle
meyiz. Ülkemizde her gün yüzler- ana babalık ciddi bir meslektir ve
ce genç evleniyor. Evlilik konusun- eğitim gerektirir. Ayrıca bir sanattır.
da hiçbir eğitim almadan karı
Geleceğin ve toplumun temel
koca oluyor, evliliği yürütmeye
taşları olan en değerli varlıklarımız
çalışıyorlar. Yine hiçbir eğitim
çocuklarımız için bu sanatın eğitialmadan dünyanın belki de en zor minin verilmesi ve öğrenilmesi
ve en ciddi işi olan çocuk yetiştir- gerekliliğine içtenlikle inanıyorum.
me sorumluluğunu üstleniyorlar.
Kendi ana babalarından gördükleri
Konuşurken Adam Yerine Koygibi evliliği yürütmeye çocuk
madığınız Çocuklarınızdan, Adam
yetiştirmeye çalışıyorlar. Farkında Olmalarını Beklemeyin.
olmadan ana babalarının hatalarıDoğan CÜCELOĞLU
nı tekrar ediyorlar.
Gençler iyi bir meslek sahibi
Mutlu olmak için;
olmak için senelerce eğitim alıyor,
• Bugün hiç tanımadığınız biriüniversiteler bitiriyorlar. Sürücü
ne iyilik yapın,
belgesini almak için bile aylarca
• Anlatılanı koşulsuz dinleyin,
kursa gidiyor, usta bir sürücüden
• Sabırlı olun.
Mersin GİAD Başkanı Mehmet İzol:
“Havalimanı ile Mersin kalkınır”
Kısa adı Mersin GİAD olan Mersin Girişimci İşadamları Derneği
Başkanı Mehmet İzol, daha önce
çeşitli sorunlardan dolayı yapımı
tamamlanamayan Çukurova Bölgesel Havalimanı’nın 16 Mayıs
2016 tarihinde yeniden ihaleye
çıkacak olmasının kenti heyecanlandırdığını belirterek, ‘Biz Mersin
GİAD olarak olaya sadece bir havalimanı olarak bakmıyoruz.
Yapılacak olan havalimanının
tamamlanması ile birlikte kentimizin birçok açıdan önünün açılacağı
düşüncesindeyiz. Turizm sektöründen, tarıma kadar birçok alana katkı
sağlayacak bu havalimanı ile Mersin’de 7 bin 500 kişiye istihdam da
sağlanacaktır’ dedi.
sinde Avrupa’da, ya da Ortadoğu’da sofralara konulabilecek. Bu
da ürün kalitesinin artmasına neden
olacak. Böylece Mersinli, Adanalı
çiftçi daha çok kazanabilecek.
Çukurova Bölgesel Havalimanı
bölgenin Avrupa ve Ortadoğu’ya
açılan kapısı olacaktır. Ayrıca bölgesel anlamda lojistik sektörüne
çok büyük katkısı olacaktır. Bu
anlamda da önemi büyüktür’ dedi.
Hep birlikte mücadele
vermeliyiz
Mehmet
İzol
Tarıma büyük
fayda sağlayacak
Çukurova Bölgesel Havalimanı’nın geniş kapsamlı bir proje
olduğunun altını çizen Mersin
GİAD Başkanı Mehmet İzol,
‘Oldukça verimli toprakları olan
Mersinimiz’de yetişen ürünler bu
havalimanı sayesinde, dalından
kesildikten yaklaşık 3-4 saat içeri-
Çukurova Bölgesel Havalimanı’nın Mersin il sınırları içerisinde
olmasının psikolojik bir üstünlük
olduğunun altını çizen Başkan İzol,
‘Havalimanının yeri belirlenirken
zaman zaman tartışmalar yaşandı.
Yerinin turizm açısından yanlış
olduğu ifade edildi.
Fakat bu havalimanı sonrasında,
yapımına başlanılamayan TarsusKazanlı Turizm Projesi’de hayata
geçirilebilir. Ayrıca havalimanının
Mersin’de olmasından kaynaklı olarak, kentimizin tanıtımı yapılırken
turizm sektörü de bu durumu iyi
kullanabilir.
Bizler Mersin’i bir bütün olarak
görüyoruz. Turizmiyle, tarımıyla,
sanayisiyle, limanıyla, serbest bölgesi ile bir bütün. Mersin’i sektörlere bölmeden, hep birlikte bir mücadele vermek zorundayız.
Bugün Mersin GİAD’ın birçok
sektörden üyesi var. Bu üyelerimiz
yaptıkları sektör toplantılarında
sorunlarını ve çözüm önerilerini
masaya yatırıyor, yönetim kurulumuza sunuyorlar. Bizler de sektörlerin isteklerini biliyor ve hiçbir sektörü diğerinden ayırmadan hareket
ediyoruz’ dedi.
İzol, Çukurova Bölgesel Havalimanı ile ilgili sürecin hızlanmasında
Başbakan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’ın payının
büyük olduğunu sözlerine ekleyerek, önümüzdeki süreçte kentte
çok daha güzel işlere imza atılacağına inandıklarını söyledi.
Kiralık işçi dönemi başlıyor
istihdam büroları vasıtasıyla uygulamaya geçecek.
Sözleşme karşılığı
çalıştırılacak
S.S.Mersin Esnaf ve Sanatkarlar
Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanı
Sabit Yelkovan, işçilerin kiralanmasının ve özel istihdam büroları kurulmasının yolunu açan, 'özel istihdam
büroları yasa tasarısı'nın Meclis
Genel Kurulu'nda kabul edildiğini
duyurdu. Düzenlemeye göre kiralık
işçi uygulaması özel istihdam büroları vasıtasıyla uygulamaya geçecek.
Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde veto edilen ancak
geçtiğimiz günlerde yeniden gündeme gelen 'özel istihdam büroları
yasa tasarısı'nın Meclis Genel Kurulu'nda kabul edildi. İşçilerin kiralanmasının ve özel istihdam büroları
kurulmasının yolunu açan düzenleme ile kiralık işçi uygulaması özel
Konu ile ilgili değerlendirmelerde
bulunan S.S.Mersin Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi
Başkanı Sabit Yelkovan, İş ve işçi arayanların özel istihdam bürolarına
başvurabileceğini söyleyerek, özel
istihdam bürolarının da işveren ile
işçi kiralama, geçici işçi ile de iş sözleşmesi imzalayacağını ifade etti.
İşçiyi çalıştıracak olan işverenin
işçi kiralama sözleşmesi karşılığında
özel istihdam bürosuna belli bir
bedel ödeyeceğini de söyleyen Başkan Yelkovan, “Özel istihdam bürosu
bu bedelden kendi komisyonunu
aldıktan sonra işçinin ücretini ödeyecek. Geçici işçiyi çalıştıranlar, iş hukuku bakımından işveren olmayacak.
Özel istihdam bürolarının işveren olarak yükümlülüğü işçinin kiralık olarak
çalıştığı süreyle sınırlı olacak” dedi.
En fazla 5 kiralık
işçi çalıştırılacak
Tasarı ile bir işyerindeki başka işçilerin hamilelik, askerlik, yıllık izin ve
hastalık hallerinde, mevsimlik tarım
işlerinde ve ev hizmetlerinde kiralık
işçilik uygulaması yapılabileceğini
de söyleyen Başkan Yelkovan, “İşyerinin iş hacminin "öngörülemeyen
ölçüde" artması nedeniyle, dönemsel iş artışları ve aralıklı olarak gördürülebilecek işlerde de kiralık işçi
çalıştırılabilecek.
Bu hallerde yapılacak kiralık işçi
uygulaması ise dört ayı geçmeyecek
ancak iki kez yenilenebilecek. Böylelikle işverenlerin sekiz ay boyunca
kiralık işçi çalıştırma imkanı olacak.
Aynı iş için altı ay geçmedikçe uygulama tekrarlanmayacak.
Kiralık olarak çalıştırılacak işçi
sayısı toplam işçi sayısının dörtte
birini geçemeyecek. Ancak on veya
daha az işçi çalıştırılan işyerleri için
beş işçiye kadar kiralık işçi çalıştırılabilecek” şeklinde konuştu.
Kayısıda beklenti 45 milyon dolar
Mersin'in Mut ilçesinde bu yıl gerçekleştirilmesi hedeflenen 35 bin ton
kayısı ihracatından 45 milyon dolar
gelir bekleniyor.
Mikro klima özelliğine sahip olan
Mut coğrafyasında kayısının aroması,
yüksek albenisi olduğundan dolayı
talep her yıl artıyor. Bu yıl gerçekleştirilmesi hedeflenen 35 bin ton kayısı ihracatından 45 milyon dolar gelir bekleniyor.
Mersin Büyükşehir Mut Yaş Meyve
ve Sebze Komisyoncuları Derneği Başkanı Mehmet Ali Acar, kayısı ihracatına
başlanılan ilçede bu yıl 56 bin dekar
alanda kayısı üretiminin yapıldığını,
rekolte beklentisinin ise 70 bin ton
civarında olduğunu söyledi.
Kayısı ihracatının daha çok Irak,
Kuzey Kıbrıs ve Avrupa ülkelerine gerçekleştirildiği söyleyen Acar, "Şu anda
Ninfa cinsi kayısı ihracatı 2 TL ile 2,20
TL arasında devam ediyor. Trintina
kayısı cinsi ise 3 TL ile 3,50 TL. arası alıcı
buluyor.
Ortadoğu pazarı yüksek bir pazar
olmadığı için 1,50 ila 1,80 TL arası ihracata kayısı alımı yapılıyor. Bu sene
geçen yıla göre 18 Mart'ta meydana
gelen don olayından dolayı kayısı
rekoltesini 65 ila 70 bin ton civarında
bekliyoruz. Buna rağmen bu mahsulün
yüzde ellisi ihracata gitmesi bekleniyor.
Kayısılarımızda kalite, görüntü ve
rengi son derece iyi. Bütün ihracatçı
firmalar beğeni ile komisyoncularla
bağlantı kurmakta. Bu sene kapsamlı
bir ihracatın olmasını bekliyoruz" dedi.
Beycan
Üçkardeş
[email protected]
Değişim Şart
Bir dönem Mersin olarak
hangi kıyafeti giyersek bize
daha çok yakışır diye çok
uğraşmıştık. Modacılar tuttuk.
Gittik modanın merkezini gezdik. Sağolsun Mersin Ticaret
ve Sanayi Odası uçaklar tuttu,
yüzlerce insan taşıdı Avrupalara. Bu kentin ileri gelenleri ile
sanayiyi gördü, tarımı gördü,
turizmi gördü. Gösterdi.
Trilyonlar harcandı Mersin’in geleceği konuşulurken.
Kulakları çınlasın Eski Valimiz
şimdiki Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy ve devamındaki
Valimiz Hasan Basri Güzeloğlu
çok uğraştılar. Mersin’e yeni
kimlik kazandırmak için.
MTSO trilyonlar harcadı.
Mersin’e ne giydirelim diye
Mersin’den birine 300 bin
dolar ödendi. Modacılık yap,
“Kent adına rapor hazırla”
diye.
Esnafı kan ağlayan memleketim kışlaya döndü bu arada.
Askeriyedeki gibi tek asker
pazarı mantığıyla kentin göbeğine büyük bir AVM konduruldu. Atatürk caddesi bitti. Çamlıbel bitti. Mersinlilik bitti.
Varsa yoksa bu kentin
AVM’si Mersin oldu. Emeklisi
de, serserisi de, koca arayanı
da, kız arayanı da. Kahve içeni
de eylemcisi de buraya gider
oldu.
Bunlar olurken kentimizin
büyükleri tutulan özel uçaklarla
dolaştı durdu Avrupaları. Selfie’ler yaptılar sosyal paylaşım
sitelerinde.
Karar verildi. Mersin Turizm
kenti olacak diye. Bir de platform kurulmuştu zaten. Başkanı da Numan Olcar. Turizm’ci.
İşini iyi bilir. “Kenti kalkındırmak için turiste ihtiyaç var”
dendi. Uğraşıldı kruvaziyer
gemisi getirildi Mersin’e.
Gemiden inenler çiçeklerle
karşılandı. Yemek ikram edildi.
Mersin diye söz konusu
AVM’ye götürüldü. Mersin’deki tüm kamu kurumları
turizm adına seyahatlerini ve
biletlerini bu başkanımın ofisinden alıyorlardı.
Özel uçak tutma ve yüzlerce kişiyi Avrupalara MTSO
adına gönderme işini de bu
başkanım yaptı.
Çünkü Mersin ve turizm
denince uçak denince, tatil
denince akla gelen ilk firma
bunun firmasıydı. Esnaf kazan
kaldırdı.
Dedi ki, “Yav büyüklerimiz.
Ne olacak bizim halimiz ?”
hemen bir açıklama. “Dert
etmeyin Mersin kalkınacak”
MTSO’ya sordular oraya
aidat ve benzeri para ödeyenler. “Avrupa sizin olsun, sanayi
ne olacak. Üzerinde çalışıyoruz” dendi.
Bu kentte yaşayan biri olarak bana sorarsanız ne olacak
diye. “Değişim şart” derim
ben.
Turizm platformuna taze
kan şart. MTSO’ya taze kan
şart. Bak deniz kentiyiz. Deniz
Ticaret Odası’nı konuşuyormuyuz. Neden ?
Atalarımızın bir lafı var çok
severim. ‘Çok iş çok hata. Sıfır
iş sıfır hata.’
Herkese kazançlı bir Mersin’de yaşamalarını diliyorum.
5
9 MAYIS 2016
‘Hedefimiz 2019’
Başbakan Yardımcısı ve Mersin
Milletvekili Lütfi Elvan, Ak Parti’nin Grup toplantısına katılan
Silifke İlçe Teşkilatı üyelerini
TBMM’de kabul etti.
Silifke İlçe Teşkilatı üyeleri AK
Parti Grup Toplantısına katılmak
üzere Ankara’daydı. Grup toplantısının ardından üyeler TBMM’de
Başbakan Yardımcısı ve Mersin
Milletvekili Lütfi Elvan’a bir ziyaret
gerçekleştirdi. Ziyarete Mersin
Milletvekilleri Yılmaz Tezcan, Ali
Cumhur Taşkın ve Hacı Özkan da
katıldı.
lım. Hedefimiz 2019’da Silifke’de
belediyeyi almak ve açık ara birinci olmaktır.” dedi.
Teşkilatın birlik ve bütünlüğünün önemli olduğunu vurgulayan
Elvan, “Biz milletimizin derdini
dert edinen bir partiyiz. Çalışmalarımızı hiç ara vermeden sürdürmemiz gerekiyor. Kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza çok
büyük sorumluluk düşüyor. Eksiklikleri bize bildireceksiniz biz de
gidereceğiz.” açıklamasını yaptı.
“Hedefimiz 2019’da
Belediyeyi almak”
Başbakan Yardımcısı Elvan,
Mersin ve Silifke’ye yönelik yatırımlara ilişkin de teşkilat üyelerine
bilgi verdi. Elvan, “Önemli yatırımlarımız başladı. Her birini takip
ediyoruz. İlgili Müsteşarlar ve
Genel Müdürlerden bunlarla ilgili
sürekli bilgi alıyorum. Aşılamayan
sorunlar varsa onları da Bakanlarımız ile konuşuyoruz. Sizler de
bunların takipçisi olacaksınız.
Başbakan Yardımcısı Lütfi
Elvan, burada yaptığı konuşmada
Silifke’nin önemine değinerek,
“Silifke’de yüzde 25’ler civarında
bir oyumuz var. Bunu yüzde
40’lar seviyesine çıkarmamız
lazım. Bizim bu potansiyelimiz
var. Yeter ki eksiklikler neyse,
yapılacaklar neyse bunları yapa-
“Yatırımları
takip ediyoruz”
Benim Düşüncem
Şinasi Şirin
[email protected]
Ya Şimdi !!!
Zaten biz kendi içimizde dayanışmayı, birlikteliği gösterdiğimiz
zaman tüm kapılar ve yollar açılıyor.” dedi.
“Göletler konusunda
sıkıntı yaşanmayacak”
Mersin ve Silifke’de özellikle
gölet ve barajlar konusunda hiçbir
sıkıntı yaşanmayacağını söyleyen
Elvan, bu konuda Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ile
sürekli görüştüğünü belirtti.
Elvan, sulama birlikleri ve kooperatiflerinin de yaşadıkları sorunları bildiklerini, sorunun çözümü
için birlik ve kooperatifler ile 17
Mayıs’ta bir toplantı yapılacağını
açıkladı.
Elvan, birliklere 3 yıl geri öde-
mesiz 25 yıl vadeli ve faizsiz bir
model sunulacağını da aktardı.
Taşucu’nda erkek yurdu talebini
de bildiklerini dile getiren Elvan,
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile
görüşüldüğünü ve Bakanlığa ait
bir binanın yurt için kullanılacağını
açıkladı.
“Etkisiz hale getirilen
terörist sayısı 6 bini geçti”
Terörle mücadeledeki gelişmelere de değinen Elvan, “Terör
konusunda müthiş bir mücadele
veriliyor. Hem Silahlı Kuvvetler
hem emniyet güçleri uyumlu bir
şekilde çalışıyor. 23 Temmuz
2015’ten bu yana etkisiz hale
getirilen terörist sayısı 6 bini
geçti.” dedi.
Ak Parti İl Başkanı Cesim Ercik, yeni uygulama ile sektöre canlılık geleceğini söyledi.
Hayvancılığa destek geliyor
Ak Parti Mersin İl Başkanı Cesim
Ercik, Hükümetin hayvancılık sektörünü canlandırmak için
önemli çalışmalara
imza attığını ifade etti.
Başkan Cesim Ercik,
“Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız
sektörü hareketlendirmek için ciddi projeler
üretiyor. Bakanlığımızın son projesi hayata
geçtiğinde hayvancılık
sektörünün atağa kalkacağı inancındayım”
diye konuştu.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının
yaptığı çalışmayla
damızlık süt sığırı yetiştiriciliğinde, faiz indirimli işletme ve
yatırım kredisi kullandırılabilmesi için
üreticilerin işletmelerinde bulundurmaları gereken manda veya damızlık
süt sığırı sayısı 10 baş ve üzerinden en
az 5 başa düşürdüğünü belirten Ercik,
Bakanlığın önemli bir çalışmasından
daha bahsetti.
Cesim Ercik, “Bu yeni
projeyle sektöre önemli bir
destek gelmesi hedefleniyor. Yeni çalışmaya göre
vatandaşlarımız kendisine
hayvan alacağı zaman ipotek yolunda çözüm arıyordu. Evini, arabasını bile ipotek ettiren vardı. Yeni çalışmayla artık bu uygulama
sonlanacak. Artık daire, araç
gibi mülkler değil hayvan
rehin verilecek ve kredi de
Cesim alınabilecek” dedi.
Ak Parti Mersin İl Başkanı
Ercik
Cesim Ercik, bu yeni kredilendirme çalışması için
Bakanlığın Ziraat Bankası ile görüşmeleri son noktaya getirdiğini ifade ederek, “Aynı uygulamaları meyve ağaçları için de gerçekleştirmek için çalışmalar var” şeklinde konuştu.
Kiraz yüz güldürüyor
Erdemli’nin 750
rakımlı
Esenpınar’da
hasat edilen turfanda kiraz,
üreticilerin
yüzünü
güldürdü.
Sezonundan çok
önce
olgunlaşan kirazın kilosu, 6 ila 10
lira arasında değişiyor.
Yaz aylarının vazgeçilmes meyvesini Mayıs ayı başında hasat
etmenin mutluluğunu yaşayan
üreticiler, “Kirazlarımız çok iyi,
verim yüksek, kalitesi de çok iyi”
diyerek, memnuniyetlerini dile
getirdiler.
Kiraz, antioksidan bakımından
zenginliği ile tüketilmesi tavsiye
edilen meyvelerin başında geliyor.
C, A ve K vitaminleri açınıdan da
zengin olan kiraz, ayrıca fosfor,
demir ve kalsiyum mineralleri bakımından da oldukça zengin.
Nasıl bir sistem olacağı Türk kamuoyundan sır gibi saklanmaya çalışılan bir sitem
uğruna, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş
bir şekilde, kurultay ve seçimden başarıyla
çıkmış bir Genel Başkan ve Başbakan olarak
ülkeyi yöneten birinin görev süresine müdahil olunması tarihi bir demokrasi ayıbıdır.
Bunu tarihi unutmayacak ve asla affetmeyecek.
Demokratik bir ülkede yönetim ve sistem değişikliği gerektiğine, yine o ülkenin
vatandaşları karar vermeli.
Anayasa değişikliği dediniz; yeterli
çoğunluğa ulaşamadığınız için tek başınıza
anayasayı yapmaya ve anayasayı değiştirmek için yüce millet size yetki veremedi. Bu
konuda yüce milletin vermek istediği mesajı
alamadınız. “Anayasayı tek başınıza yapmayın, bu yüce milletin ikna olacağı anayasa
olsun, yüce millletin tümüne hitap edecek
anayasa olsun. Sivil ve lafta değil gerçek
anlamada LAİK bir anayasa olsun “ diye bir
tablo sundu önünüze. Bunu anlamakta hala
güçlük çektiğiniz için bu konuda olumlu bir
mesafe kat edemediniz.
Liderler; toplumlarına iyi gelecek için iyi
politikalar üretmek ve onları geleceği için
güvenli yönetim şekli ürettikleri sürece lider
ve güvenilirdir.
Ama; O halkı için hizmet değil de, halk
onun için hizmet üretmeye başlar ise onun
adına Lider değil, tek adam ve ben merkezli
yönetim anlayışı denir ki, bu da ne demokrasiye nede Üniter devlet ve yönetim yapısına asla uygun olmaz.
Milletinin Seçimle getirmiş olduğu bir
Genel başkan ve Başbakanı, yine milletin
tercihi kalmasına veya gitmesine karar vermeliydi.
Nerede kaldı ileri demokrasi söyleminiz,
nerede kaldı milletin hizmetçisi olma söyleminiz. Milletin seçtiği Cumhurbaşkanı
olmuş olmanız, tek adam olma ve milletin
size biyat etme hakkını vermez.
Sizden öncede bu ülkeyi kurtarma için
canla başla çalışan lider olduğu gibi, ve sizler ülkeyi yönetmeye için yola çıkmış siyasilere, iyi ve rahat yönetebilesiniz diye tertemiz bir vatan emanet ettiği gibi ve sizden
öncede bu ülkeyi en az sizin kadar iyi yöneten lider olduğu kadar, sizden sonra da iyi
yönetenler hatta sizden daha iyi yönetenler
olacaktır. Hiç şüpheniz olması. Bu nedenle,
sizden iyi olacaklardan ürkmenize gerek
yoktu.
Bu ülkede sistem değişikliğine gerçekten ihtiyaç var ise, zamanı geldiğinde millet
bunun zaten onaylayacaktır. Siz olsanız da,
olmasanız da.
Başkan olmak uğruna, yazık ettiniz istikrara, yazı ettiniz iyi yöneten Başbakana. O
da yazık etti kendine güvenen, inanan milletinin teveccühüne. “Bu milletin karakteri
olan demokratik yolla geldim, demokratik
yolla giderim” diyemedi. “Ben kimsenin
onuru değil, ben kimse ailesi değil milletimin takdiri ile milletimin hizmetkarı olum,
milletimin onayı ile geldim, milletimin onayı
ile giderim anca” diyemedi.
“Madem öyle, olağanüstü kurultayda
kararı aldım, bende varım, buna delege
karar versin buna bizi destekleyenleri temsilcileri karar versin, o zaman gitmem gerektiğine inanır ve gereğini yaparım” diyemedi.
Eğer bunu diyebilmiş olsaydı bu gün
durum daha farklı olurdu. İşte o zaman anayasa konusunda millettin temsilcileri milletin meclisinde, millet adına anayasa yapardı
eminim.
İşte tamda bu noktada muhalefetin yapması gereken; başarılı olmuş bire Genel
Başkan ve Başbakan, ve kurultay sonunda
görevi iade edecek % 80 iyi yetişmiş kadrodan oluşan Hükümet üyeleri, görevi iade
etmeye cesaret göstere biliyor ve ülkenin
önün açmaya yürek koyuyor ise,
Gerek C.H.P. ve özellikle de gerek
M.H.P. derhal kurultay yapmalı ve seçmeninden yeniden güven tazelemeli.
Sayın; Kılıçdaroğlu, Sayın; Bahçeli. Hadi
bırakın inadı. Hadi bırakın koltuk sevdası
uğruna ülkenin geleceğinin önünü tıkmayı.
Yürek koyun. Verin kurultay kararınızı,
girin seçime. Seçmeniniz, delegenizin
teveccüh gösterir ise kimsenin diyecek bir
durumu olmaz. Eğer kaybederseniz nöbeti
devretme erdemini gösterin.
Bu inat ne için? nereye kadar?.
Temsil ettiğiniz siyasi partilerinizi meclis
dışı bırakınca mı rahat edeceksiniz?. Milletin, seçmeninizin, tabanınızın sesine kulak
verin.
Bırakın; “yaşasın Kral diyenleri” . “Kral
çıplak” diyenlere kulak verin.
YA ŞİMDİ !!! deyip ülkenin önün acın. Ya
da iki cihanda veremeyeceğiniz kul hakkı ve
millet hakkının vebali ile son nefesinize
kadar vicdanınızla hesaplaşarak yaşayın...
6
9 MAYIS 2016
Yaşam Gemisi
Melike Zafer
Gürgen
“Kıssadan hisse çıkarabilene...
Padişahın biri veziriyle birlikte
tebdil-i kıyafet gezintiye çıkmış.
Tebaası nasıl yaşıyor, nasıl geçiniyor, sıkıntıları neler görmek istemiş. Gezi sırasında bir köye gelmişler.
Küçük, şirin bir evin önünde
oturmuş, örgü ören bir genç kız
görmüşler. Padişah kızın yanına
yaklaşıp sormuş:
- Merhaba kızım. Baban evde
mi?
Kız: - Babam evde yok! Azı çok
etmeye gitti.
Padişah: - Annen evde mi?
Kız: - Annem de evde yok! O
da biri iki etmeye gitti.
Padişah: - Kızım eviniz çok
güzel ama bacası eğri.
Kız: - Bacası eğridir ama
dumanı doğru tüter.
Padişah: - Sana bir kaz yolla-
[email protected]
Her hikaye başka bir anlam….
Hikayenin özlerindeki anlamlar
hikayenin kendisini oluşturan
cümle topluluklarından farklı olabileceği gibi; cümleler de kendisini oluşturan sözcüklerden farklı
anlamlar taşıyabilir….
Önemli olan gözle görmek,
kulakla duymak, dudaklarla söylemekten ziyade; yürekle görmek, yürekle duymak, yürekle
konuşmaktır... kısaca yürek ile
anlamaktır aslolan…
Biline ki ;
Her zaman; her cümle; kurgusunu meydana getirdiği sözcüklerin anlamını taşımayabilir...
Anlamı Sözünde Değil Özünde...
sam yolar mısın?
Kız: - İzninizle en ince tüylerine
kadar yolarım!
Padişah kıza “Öyleyse selametle kal!” deyip, veziriyle tekrar
yola koyulmuş. Saraya varınca
padişah vezirine sormuş:
- Kız ile ne konuştuğumuzu
anladın mı?
Vezir:
- Doğruyu söylemek gerekirse
anlamadım padişahım, demiş.
Padişah:
- O hede tez vakitte git öğren!
Yoksa seni vezirlikten azlederim!
demiş.
Vezir telaşla fırlamış. “Nasıl
öğrenirim?” diye düşünürken, en
iyisi ilk ağızdan bilgi almak deyip,
gitmiş padişahın konuştuğu kızı
bulmuş. Vezir:
- Aman kız, hanım kız!... Biz bu
gün yanımda biriyle senin yanına
gelmiştik. Yanımdaki kişi senle
sohbet etmişti. O sohbette
konuştuklarınız ne anlama geliyordu? Onları bana bir deyiver.
Dile benden ne dilersen.
Kız:
- Konuştuklarımızı açıklarım
ama her cevap için on altın isterim, demiş.
Vezir kabul etmiş. Kız anlatmaya başlamış:
- O amca bana babamı sorduğunda “Azı çok etmeye gitti”
demekle; babamın çiftçi olduğunu, tarlaya tohum ekmeye gittiğini anlatmak istedim.
Vezir on altını vermiş, kız
devam etmiş:
- O amca annemi sorduğunda
“Annem biri iki etmeye gitti”
demekle; annemin ebe olduğunu, doğum yaptırmaya gittiğini
anlatmak istedim.
Kız vezirden on altın daha alıp
devam etmiş:
- Amca “Eviniz çok güzel ama
bacası eğri” demekle; benim
güzel olduğumu ama gözelerimin
şaşı olduğunu söyledi. Ben de
“Bacası eğridir ama dumanı
doğru tüter” diyerek; şaşıyım
ama gözlerim iyi görür demek
istedim.
Vezir kıza on altınını verip
hemen atılmış:
- Peki ya “Sana bir kaz yollasam yolar mısın?” ne demek?
Kız tebessüm edip açıklamış:
- O kaz da sizsiniz, demiş.
Bunları öğrenmek için bana onlarca altın verdiniz!...”
Sevgiyle...
MTSO 34 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Tarık Ciğer:
Imajımızı düzeltemeyiz !
Mersin Tercüman
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası
(MTSO) 34 No’lu Ağaç ve Orman
Ürünleri Meslek Komitesi, Ahşap
Ambalaj Malzemeleri ve ISPM-15
standartları konusunda bilgilendirme
toplantısı düzenledi.
MTSO Konferans salonunda gerçekleştirilen toplantıda konuşan MTSO 34
No’lu Meslek Komitesi Başkanı Tarık
Ciğer, konunun hassasiyetine dikkat
çekerek, son dönemde ihracatta kullanılan ahşap malzemelerin standartlara
uygun olmaması gerekçesiyle geri
gönderildiğini hatırlattı.
Hassas davranılmalı
Mersinli ahşap ambalaj üreticilerini
ISPM-15 standartları konusunda uyaran Ciğer, “Son dönemlerde ihracatta
kullanılan ahşap malzemeleri, standartlara uygun olmadıkları gerekçesiyle
geri gönderilmektedir. Ve bu oran her
geçen gün daha da artmaktadır. Firmalarımızın sıkıntı yaşamamaları için, ihraç
ettikleri ürünlerin içeriği ve ürünlerin
ambalajlanmasında hassas davranmaları gerektiğini bir kez daha hatırlatmak
istiyoruz.
yayılmasını önlemek için yönetmelikler
bulunmakta. Zira ahşap ambalaj malzemelerinin ısıl işleme tabi tutulması ve
ISPM-15 işaretlemesinin yapılmış
olması gerekmektedir.
Yönetmelikler var
Geri dönüyor
İhraç ürünlerin taşınmasında kullanılan ahşap paletlerle birlikte zararlı organizmalar, yurtiçinden yurtdışına, yurtdışından da yurtiçine giriş çıkışını,
MTSO 34 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Tarık Ciğer, MTSO Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Maya, Mersin
Zirai Karantina Müdürü Ali Erden, Orman Mühendisi Nurullah Özkahraman ve Entomolog Suat Yıldız,
katılımcıları ISPM-15 standartları konusunda bilgilendirdiler.
Ancak ne yazık ki son zamanlarda
kullanılan ahşap malzemelerin bu
normlara uygun olmadığına dair, AB
ve diğer ülkelerden sıklıkla geri bildirim
alıyoruz. Bu da ülkemizin ve ürünlerimizin imajını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu sorunun önüne geçilebilmesi için kamu kurumları denetimlerini
hassasiyetle sürdürürken, biz ahşap
üreticilerinin de maksimum düzeyde
özen göstermemiz gerekmektedir”
diye konuştu.
oluşturmakta geç kalındığının altını
çizen Tarık Ciğer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ambalaj üretim firmaları, işyeri
sahibinden saha çalışanına kadar tüm
personel bu konuya gereken hassasiyeti göstermek zorundadır. Aksi halde
uluslararası alandaki olumsuz imajımızı
düzeltmemiz mümkün olmayacak.
Geç kalındı
229 belge iptal edildi
ISPM-15 uygulamasında farkındalık
2015 geliri 85 milyon lira oldu
Akdeniz Belediye Meclisi,
Mayıs Ayı olağan toplantısının
ikinci birleşimini gerçekleştirdi.
Toplantıda, 2015 Mali Yılı GelirGider Bütçesi Kesin Hesabını
içeren Plan ve Bütçe Komisyon
Raporu görüşülerek oybirliğiyle
kabul edildi.
Akdeniz Belediye Meclisi
ihtisas komisyonu raporlarını
görüşmek üzere 2’nci birleşimini yaptı. Belediye konferans
salonunda yapılan Meclis toplantısına Akdeniz Belediyesi Eş
Başkanı M. Fazıl Türk Başkanlık
etti.
Plan ve Bütçe Komisyonuna
havale edilen, 2015 Mali Yılı
Gelir-Gider Bütçesi Kesin Hesabı
ile ilgili gündem maddesinde
komisyon raporu Meclis üyelerine okundu. Rapora göre 2015
yılı net gelirleri 85 milyon 192
bin 769 TL olarak gerçekleşti.
Giderler toplamı ise 89 milyon 338 bin 875 TL oldu. Gider
kalemleri ise personele 24 milyon 597 bin 523 TL, Sosyal
Güvenlik Kurumlarına 4 milyon
163 bin 466 TL, mal ve hizmet
alımlarına 45 milyon 777 bin
391 TL olarak gerçekleşti. Bütçenin diğer harcama kalemleri ise
faiz giderleri, cari transferler, sermaye giderleri ve sermaye
transferleri oldu.
Raporda gelir bütçesinin
yüzde 83, gider bütçesinin de
yüzde 85 oranında gerçekleştiği
belirtildi ve ödemelerin yürürlükteki mevzuat çerçevesinde
usulüne uygun planlı bir şekilde
yapıldığı, bu nedenle 2015 Mali
Yılı Bütçe Kesin Hesabının aynen
kabulüne oybirliği ile kabul edil-
diği belirtildi.
Belediye Mali Hizmetler
Müdürü, Meclis üyelerinin bütçe
ile ilgili sorularına yanıt verdi.
Daha sonda 2015 Mali Yılı GelirGider Bütçesi Kesin Hesabını
içeren rapor, Plan ve Bütçe
Komisyonundan geldiği şekliyle
kabul edildi.
ISPM-15 uygulaması, dünyada 56
ülkede uygulanmaktadır. Türkiye’de
792 firmaya bu konuda yetki belgesi
verilmiş, bunların 229’unun belgesi ise
iptal edilmiştir. Bu gerçek ışığında
konunun öneminin daha iyi anlatılması
gerekliliği de ortaya çıkmaktadır. Yaşanan bu sıkıntının bir ayağı üretici ise,
diğer ayağı kullanıcıdır. İkinci el olarak
tabir edilen ahşap taşıma paletleri ve
ambalaj malzemeleri ile sevkiyat yapılmasına artık bir son verilmelidir.”
Toplantıda ayrıca, MTSO Yönetim
Kurulu üyesi Ufuk Maya, Mersin Zirai
Karantina Müdürü Ali Erden, Orman
Mühendisi Nurullah Özkahraman ve
Entomolog Suat Yıldız, ISPM-15 şartlarını yerine getirmeyen firmaların disiplin kuruluna sevk edileceği ve standartların nasıl uygulanacağına yönelik teknik bilgiler ile orman zararlıları konusunda katılımcıları bilgilendirdiler.
7
9 MAYIS 2016
İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi
Kitabının Ayıpları - 3
Metinlerde tespit ettiğimiz sessiz mayınlar:
(İrili ufaklı 160 sessiz mayın)
S.12: “En güçlü kim?” (9 tane
sessiz mayın)
a-İlk sayfa mavi zemin üstüne
beyaz ve sarıyla yazılmış.
Eğer her bir metnin girişi farklı
renkte olursa çocuğun beynine
tutarsızlık tohumu eker.
b-Paragraf düzeni yok. Diğer
sayfada metin devam ettiği halde
ilk sayfadaki renk ve sayfa düzeni
değiştirilmiş; bu da tutarsızlıktır.
c-İlk sayfanın sonunda metin
burada bitmiştir imajı verilmektedir.
d-Sh.13: Yeni bir yazı başlıyor
gibi, önceki sayfayla bağlantısı
kesilmiş.
İki cümlede iki nokta üst üste
olduğu halde 2.cümlede bir daha
iki nokta üst üste olamaz. Çocuk,
ben mi yanlış okudum endişesiyle
dönüp ön sayfaya bir daha bakar.
e-Çocuk bir daha şaşırtılıyor;
yazının içinde “güneşe” yazısı sarı
ışıklandırılmış halde.
f-Aynı sayfada kırmızı renkte
“kızmıyorum”.
g- Mavi renkte “Sevgili Köpek
Amca, senden daha güçlü yok bu
dünyada”
h- Köpek Amca diye özel isim
olamaz!
i-Kırmızı: “.... en güçlü sen
misin yoksa?”
j-Rüzgar resmi ve dalgalı satırlarla “ekinler rüzgarda dalgalanmış, sesini Çilbik’e ulaştırmış” .
k- Sh.14: Koyuna “hala” diyor
ve pembe renkte “sizden daha
güçlüsü yok mu bu dünyada?”
l-Sh.17. Meraklı Çocuklar İçin
Dersin konusuyla ilgisiz bir
alana atlıyor; Dağıstan Özerk Cumhuriyeti hakkında bilgi veriyor, bir
şairini tanıtıyor. Bu sırada bölgedeki birçok etnik grubun adını sıralıyor:
“.... Bu dağlarda Türkçenin farklı
lehçeleriyle konuşan halklar yaşar:
Avarlar, Kumullar, Darginler,
Karaylar, Lezgiler, Laklar, Nogaylar, Rutullar, Sakurlar, Tatlar, Azeriler, Kumuklar, Türkmenler, Terekemeler ve Kırgızlar.”
Bilgi yanlışı; Kırgızlar burada
değil Orta Asya’dadır.
Bu kadar etnik isimle çocuğu bu
sınıfta tanıştırmak doğru değildir,
bombardımana uğramış gibi olur,
aklı karman çorman olur.
S.18: “Sağlık Ne?” (10 tane sessiz mayın)
a- Metin girişi kırmızı zemin
üstüne sarıyla yazılmış.
b-Paragraf düzeni yok ve resim
ile yazı birbirine geçmiş, satır düzeni yok.
c-Mavi renkle iri puntoyla
“Oğlunuza mutlu bir adamın iç
gömleğini giydirmeniz gerek. O
zaman sağlığına erişecek.”
Cümlenin başındaki “Kıble-i
alem sağ olsun” sözünün bizde
kullanımı yoktur, çocuğa da
anlamsız gelecektir.
d- Turuncu renkte resimli “mercimek çorbası.”
e-Yan sayfanın renkli resmi bu
sayfaya kadar uzamış; bu sayfada
zemin beyaz iken iki sayfa birbirine
girmiş haldedir.
f-Sh.20: Mavi yazıyla “zengin
olmakla da mutlu olunmuyor.” Ve
sarı para resmi.
g-Kırmızıyla “Çok şükür. İşim
var, eşim var, canım sağ, çalışıyorum. Tabii ki mutluyum.”
h-Sayfa bitişinde şok edici bir
değişimle çocuktan masalı kendisinin yazması isteniyor; çocuğa
koyu siyah yazıyla ödev veriyor:
Sence bu masal nasıl devam
edebilir? Hayalini derinleştir, ister
yeni bir masal yaz, ister devamını
geliştir.
Çocuğun ana konudan sapması, konuyu dağıtması kuvvetle
muhtemeldir.
i-Sh.23; Terekemeler hakkında
şaşırtıcı bilgiler veriyor.
S:25: “Kırk Günün Beyliği” (4
tane sessiz mayın var, ancak en
büyüğü burada!)
a-Sh.26: Mavi resimli “bağırdığını” yazısı.
b-Kırmızı –yeşil-sarı renklerle üç
renk yan yana; “Nanay da nay
nay!..”
Çağrışımı PKK bayrağı olan bir
renklendirme görüyoruz. Bu renkler bir Kürt masalı içerisine sessizce
sokulmuş haldedir.
c-Sh.27: Üç renkli cümleler
ardışık halde, pekiştireç var:
“Nanay da nay nay, nanay da
nay nay!..”
d-Sh.30: Kürtler hakkında
doğru-yanlış tartışılır bilgi veriyor.
S.30: “Hazreti Hazer” ( 5 tane
sessiz mayın)
a-“Hazreti” yazısı “Hazer” yazısından koyu yazılmıştır, vurgu ona
yapılıyor. Birincisi kuralsızdır. İkincisi, Türk toplumunda “hazreti”
nitelemesi İslam tarihinde adı
geçen saygın kişilere kullanılır,
burada ise alay ederek kullanılmaktadır ve bununla milli kültürümüze saldırılmaktadır.
Metin içine yerleştirilen renkli
sessiz mayınlar ayrıca dikkat çekicidir.
b-S.32: Yeşil renkte işaret eden
el resmi ve yazı: “Bu mu senin
Hazreti Hazer?”
Yazıyı yeşil yazmakla adeta İslami çağrışımı kuvvetlendirmektedir. Burada dolaylı olarak bir daha
manevi değerlerimize saldırı vardır.
c-Kırmızıyla kalem resmi ve
yazı: “Eğitimini ben üstleniyorum
Ebuliz,”
d-S.36: Ebuliz Cizreli fizikçi El
Cezeri hakkında ansiklopedik bilgi
veriyor. Cizre’de doğmakla Kürt
olduğunu söylüyor.
Oysa ansiklopedik kaynaklarda
Kürt veya Arap olduğu yazar. Arap
olması kitaplarını dönemin bilim
dili olan Arapça yazmasından kaynaklıdır. Öte yandan doğduğu
TOR mahallesi onun TUR yani Türk
olduğuna işaret eder, onun bu yanı
gözden uzak tutuluyor. Ayrıca Urfa
ve bölgesi antik Türkmeneli olup
bilimevleriyle ünlü bir Sasani-İran
şehridir.
Ebuliz adı bu kişinin bilim adamı
olduğuna işaret eden sıfatıdır. EbuLiz, “akıl ışığı yüksek bey” anlamındadır, fonetik analizde “güneşin oğlu” olarak da açılım bulur.
e-Burada Kars’tan Urfa’ya kadar
Kürtler’in yaşadığı bölge gösteriliyor, yanıltıcıdır, bu bölgede doğan
herkes Kürt’tür anlamında hatalı bir
cümledir.
5- S.36: “Derinden Gelen SES”
(8 tane sessiz mayın)
a-“Derinden Gelen Ses” kendi
içinde punto ve renk farkıyla defalarca parçalanmıştır.
b-S.39: Kırmızı renkli KIVIRCIK
kelimesindeki K harfleri resimle
kıvrılarak uzatılmış.
Burada bir uyumsuzluk daha
var; resimde saçları kıvırcık olan
çocuk yok!
Eğer saçı kıvırcık ise, muhtemelen bu bir Arap masalı olacaktı,
oysa masalın sonunda bunun bir
Kazakistan masalı olduğu yazılmıştır.
c-Yeşil renkle “Geçmiş olsun
Ahmet. Sen sağ ol, Sancar sağ
olsun. Çalışırsın, yine koyun, kuzu
kazanırsın. Allah’tan umut kesilmez.”
d-S.40: Yeşil ile iri puntoyla
“yabani otlardan temizlemişler”,
yanında ot resimleri.
e-Sarı renkte, iri puntoyla:
“Düşersiniz, oturun!”
f-S.41: Mavi renkte: “kim ki
çalışır, ter döker, tarladan çıkan
zenginlik de onun hakkıdır.”
g- İmla hatası, bozuk ifade ve
kırmızı yazı:
“...derhâl düğün hazırlığı başlamış. Birkaç gün içinde çalgı, türkü,
halay...”
h-Sh.44: Kazakistan Cumhuriyeti hakkında bilgi.
Kitabın konusuyla ilgili olmayan
bilgiler veriliyor. Bu değişiklik dikkati konudan uzaklaştırır ve ayrıca
hangi konu bu dersin alanına girer,
çocuk bu noktada bir daha şaşırtılmaktadır.
Tohum Çoğaltma
Alanı kuruldu
Mezitli Belediyesi ile EKOLOG Derneği işbirliği içerisinde oluşturduğu 'Tohum Çoğaltma Alanı' kuruldu.
İşbirliği protokolü imzalandı
Toroslar Belediyesi’nce yürütülmekte
olan İstihdam İçin Koordinasyon ve Eğitim
Projesi (İSKEP) kapsamında dezavantajlı
bireyler için istihdam garantili mesleki eğitimlere başlıyor.
Proje ile dezavantajlı bireylerin iş gücü
piyasasına sürdürülebilir şekilde entegrasyonlarına katkıda bulunmayı amaçlayan
Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna, Mersin İŞKUR İl Müdürü Mustafa Kutlu ile birlikte mesleki eğitim “İş Birliği Protokolünü”
imzaladı.
İŞKUR İl Müdürlüğü’nde imzalanan protokole göre; Romanlar, Çalışan çocuklar ve
aileleri ile Engelliler olmak üzere üç hedef
grup tespit eden Toroslar Belediyesi, işverenlerden gelen talepler ve sektörel ihtiyaç-
ZAYİ İLANI
Mersin Üniversitesi Eğitim
Fakültesi İlköğretim Matematik
Öğretmenliği bölümü’nden aldığım öğrenci kimlik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür.
Zahide Sümeyra SÜMER
ları göz önünde bulundurarak; ‘Kaynakçılık
ile Fens Teli Metal İşleri İmalatı Elemanı’
mesleki eğitim kursları açacak.
Konuyla ilgili açıklama yapan Toroslar
Belediye Başkanı Hamit Tuna, Toroslar
Belediyesi’nin de aralarında bulunduğu Türkiye genelindeki 10 ilde 12 belediye tarafından uygulanan proje ile amaçlarının toplumdaki dezavantajlı bireyleri sosyal ve
ekonomik hayata katılmaya teşvik etmek
ve dezavantajlı bireylere karşı önyargıyı
ortadan kaldırmak olduğunu vurguladı.
Başkan Tuna, daha önce proje kapsamında girişimcilik eğitimi alan dezavantajlı
bireyler arasında kendi işlerini kurmak isteyenlere katkı sağladıklarını da hatırlatarak:
“İSKEP Projesi kapsamında İstihdam garantili mesleki eğitimlere başlıyoruz. İlk etapta
kaynakçılık ile fens teli metal işleri imalatı
elemanı kursları açacağız.
Toroslar Belediyesi olarak dezavantajlı
bireyler arasında Romanlar, Çalışan çocuklar
ve aileleri ile Engelliler olmak üzere üç
hedef grup tespit etmiştik. Bu mesleki eğitimleri de dezavantajlı bireylere yönelik
gerçekleştireceğiz. 17 aydır devam eden
projemizin çalışmalarını başarıyla sürdürmekteyiz.
Toroslar Belediyesi olarak hayata geçirdiğimiz bu projelerdeki gerçek gayemiz;
huzurlu ve yaşanılabilir bir Toroslar, mutlu
bir Mersin ve mutlu bir Türkiye oluşturmaktır” dedi.
Mersin’de ilk örnek olarak, 2009
yılında kurulmuş olan EKOLOG Derneği
ile Mezitli Belediyesi işbirliği içerisinde
kurulan 'Tohum Çoğaltma Alanı'nda,
doğal tohumlar elde ediliyor. Bu alanda
elde edilen tohumlar sayesinde genetiği
ile oynanmamış tohumlar üretiliyor.
Mezitli Belediyesi Gönüllü Sebze
Üretim Alanı'nda gerçekleşen sağlıklı
tohumlar, EKOLOG Derneği koordinatörlüğünde, EKOLOG ve Belediye
Gönüllüleri ile Mersin Üniversitesi
Öğrenci toplulukları kontrolünde gerçekleşiyor. Büyük bir titizlikle yetiştirilen
tohumlar, doğal gübreler ile ilaçsız ola-
rak besleniyor.
Yetkililer, çeşitliği yeterli düzeye
gelen tohumların, 'Mezitli Tohum Şenliği' ve Türkiye genelinde düzenlenen
'Tohum Takas Şenlikleri'nde paylaşılacağını belirtti. Çalışmalar neticesinde halk
sağlığını korumaya yönelik büyük bir
adım atılmış olacak.
Halkımızın sağlığı bizim
için önemli
Mezitli'de tarım alanlarındaki sağlıklı
üretimin sürdürülebilirliği konusundaki
faaliyetlerini dile getiren Mezitli Belediye
Başkanı Neşet Tarhan, halk sağlığını tehlikeye atan genetiği ile oynanmamış
tohum ve kimyasal
gübre kullanılmadan
gerçekleşen çalışmalar
hakkında bilgi verdi.
Halk sağlığına
önem verdiklerini vurgulayan Başkan Tarhan,
"Kötü gıdalar kullanıyor, sağlıksız bir şekilde
besleniyoruz. Bu
nedenle halkımızın
sağlığını düşündük ve
bir yerden başlamak
istedik. Elde ettiğimiz
tohumlar sayesinde
doğal gıdalar üreterek,
sağlıklı beslenmenin
önünü açıyoruz. İlk
hasadımızı Belediyemize bağlı Aşevi'nde pişirilen yemeklerimizde
kullanıyoruz. Bir nebzede olsa halk sağlını
korumuş oluyoruz" şeklinde konuştu.
Başkent Mektubu
Mahiye Morgül
[email protected]
www.mahiye.net
S.44. “Şirince Şeşen ile Öğrencileri” (4 tane sessiz mayın)
a-Masalın adında iki farklı yazım
ve iki ayrı renk var. Başlığı üç satıra
bölerek yazmak bir daha bölünmüşlük ve kuralsızlık öğretir.
b-Mavi renkli resimli yazı:
“Hangi rüzgâr seni buraya savurdu
ey güzel insan?” diye sormuş.
c- “Ben olsam altınları kendime
alırdım”
d- Fidan resimli, “...gölge verecek fidanlar diker.”
S.48: “Sancar ile KUŞLAR” (8
tane sessiz mayın)
a- Beyaz-yeşil, iki renkte ve
punto farkıyla parçalı yazım hatası.
b-Tüyler uçuşurken resim, sarı
“Tüyleri dağılıyor,”
c- Kırmızıyla; “Turşu kuracak
değil tabii! Yiyecek.”
d-Kanatları bozuk çizilmiş uçan
kuş resmi.
e-Berkut kuşu üstünde uçuyor,
göğsüne konarak güzel bir şarkı
söylüyormuş:
Çok fazla yazım hatası içeren bir
resimlendirme var.
f-Gereksiz yere tırnak içine alınmış, tırnaklar çok iri.
g-Resimde notalar havada uçuyor, her biri farklı puntoda; bunlar
akıl dağıtıcı ve kötü resim örneğidir.
İçindeki kederi unut.
Başını göklere tut.
Kalbin hep iyilik için çarpsın .
Niçin melul melul ağlarsın?
h- Masalın sonu böyle “Acaba
Şirince Şeşen ne diyecek? Acaba o
yüce gönüllü iki büyük insan memnun oldular mı? Ayzere sevindi
mi?” diye merak ediyormuş, gibi
bir belirsizlik içinde gerginlik vererek bitirilmez.
Bu şekilde biten masaldan ana
fikir çıkartılamaz.
l Devam Edecek
Yerel Süreli Yayın
Kuruluş Tarihi : 25.03.2002
Sayı : 649
9 MAYIS 2016
Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Abdi Satıroğlu
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Ayşegül Satıroğlu
Hukuk Danışmanı : Av.Erhan Karapınar
Hukuk Danışmanı : Av.Hakan Zafer
(0324) 232 60 90
(0324) 336 24 42
İdare Yeri : Kiremithane Mah.
İstiklal Cad. Atlas Apt. No:87 Kat:1
No:4 Akdeniz / MERSİN
(Özgür Çocuk Parkı - Atlıhan Oteli karşısı)
Tel : 0.506. 443 37 30
E-mail : [email protected]
Web Site : www.mersintercuman.com
Ofset Hazırlık : Mersin Tercüman Gazetesi
Baskı : Yükselişim Basın Yayın Matbaa
Gazetecilik San.Tic.Ltd.Şti Tesisleri / MERSİN
Mersin Tercüman
Basın Meslek İlkelerine Uyar. Sözleşmesi olmayan yazar ve çizerlere ücret ödenmez. Yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir. Köşe yazarlarının
görüşleri, gazetenin genel görüşü değildir.
İLAN FİYATLARI
Siyah beyaz tam sayfa : 1.400 TL
Siyah beyaz yarım sayfa: 700 TL
Siyah beyaz çeyrek sayfa 350 TL
Renkli tam sayfa : 2.800 TL
Renkli beyaz yarım sayfa: 1.400 TL
Renkli çeyrek sayfa 700 TL
st/cm siyah-beyaz: 3 TL
st/cm renkli: 6 TL
Ticari reklamlar pazarlığa tabidir.
Romanlar festivalde coştu
l Mersinli Romanlar, ‘SİROMA’ Projesi kapsamında düzenlenen Roman Festivali’nde
coştu. Kendilerini müziğin ritmine kaptıran Romanlar bol bol oynarken, hasır örmeden
kalaya kadar birçok meslekte festival alanında sergilendi.
le renk kattığı festivalde, protokol
üyeleri ve 4 ülkeden gelen Roman
konuklar, denize karanfil bırakarak
dilek tuttu.
Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye
tarafından finanse edilen Romanların Yoğun Olarak Yaşadığı Yerlerde
Sosyal İçermenin Desteklenmesi
Operasyonu (SİROMA) projesi
kapsamında, Mersin'de "Roman
Festivali" düzenlendi.
Özgecan Aslan Barış Meydanı'nda yapılan festival, AkdenizRoman Dernekleri Federasyonu
binası önünde kortej oluşturulmasıyla başladı.
Romanların yöresel kıyafetleriy-
Kültürümüzü
tanıtmak istiyoruz
Çocukların yarışmalar, oyunlar
ve boyama etkinlikleriyle gönüllerince eğlendiği alanda, yetişkinler
için de meslek kursları ve eğitici
stantlar hazırlandı.
Roman Festivali kapsamında
AKROMFED Roman Halk Dansları
Topluluğu da yaptığı sahne şovuyla, büyük beğeni topladı. Etkinliğe
katılan vatandaşlar, Roman havası
eşliğinde oynayarak Romanların
özel gününü kutladı.
Türkiye Romanları Avrupa Konseyi Delegesi ve Akdeniz Roman
Dernekleri Federasyonu Başkanı
Ali Daylam, yaptığı konuşmada,
festival ile Hıdırellez'i bir arada
kutlamaktan dolayı mutluluk duyduklarını söyledi.
SİROMA kapsamında eğitici
faaliyetlere, eğlenceli etkinlikler de
eklemek amacıyla böyle bir festival
düzenlediklerini belirten Daylam,
"Romanların üzerinde bulunan bu
ayrımcı yaklaşımlar, kültürümüzün
yanlış şekilde yansıtılması sona
erer' diye umut ediyorum. Roman
kültürünü bilmeyen o kadar çok
insan var ki. Biz burada Roman
müziği, dansları, drama çalışmaları
gibi faaliyetlerle bu insanların coşkusunu anlatmaya çalışıyoruz."
dedi.
‘Destek bekliyoruz’
AB Türkiye Delegasyonu Sektör
Yöneticisi Demir de SİROMA Projesi ile Roman vatandaşların ekonomik ve sosyal hayata eşit katılımını sağlamayı hedeflediklerini
ifade etti.
Romanların binlerce yıldır Avrupa ve Anadolu medeniyetlerinin
ayrılmaz birer parçası olduklarını
vurgulayan Demir, “Ancak buna
rağmen neredeyse her ülkede
farklı düzey ve biçimlerde dışlanmaya maruz kalıyorlar. Bizler
bunun farkındayız ve bugün
sorunların çözümü için adım
atmak üzere buradayız” şeklinde
konuştu.
Hoşgörü kenti Mersin
Mersin Vali Yardımcısı Cemal
Yıldızer ise Mersin’in farklı dil, din
ve kültüre sahip her kesimden
insanın bir arada kardeşçe, huzur
içinde yaşadığı, farklı kültürlerle
zenginleşen bir hoşgörü kenti
olduğunun altını çizdi.
Konuşmaların ardından protokol üyeleri ve Roman vatandaşlar
denize karanfil attı. Romanlar daha
sonra müzik ve konserler eşliğinde
doyasıya eğlendi.
‘Cennetin Köşeleri’
açılışları hız kesmiyor
‘Anne Oyuncağımı Aldın mı?’ anıtı açıldı
Çernobil Faciasının 30’uncu yıldönümünde, Özgür Çocuk Parkı’nda oyuncak temalı bir anıt açıldı.
Yenişehir Kaymakamlığı tarafından
yürütülen 'Cennetin Köşeleri Projesi'
Dr.İ.Kamil Tarhan Ortaokulu ve Bahçelievler İlkokul’na kazandırılan kütüphaneler
törenle hizmete açıldı.
Törene Yenişehir Kaymakamı Dr.Mustafa Özarslan, İlçe Milli Eğitim Müdürü
Kamil Çelebiyılmaz, Okul Müdiresi Hatice
Demirelli, idareciler, öğretmenler, veliler
ve öğrenciler katıldı.
Törende konuşan Yenişehir Kaymaka-
mı Mustafa Özarslan, program kapsamında 17. ve 18. kütüphaneleri sponsorların
desteği ile açtıklarını belirterek, Haziran
2016 tarihi itibari ile 30.kütüphaneyi de
açıp, projeyi tamamlayacaklarını söyledi.
Özarslan, konuşmasının ardından
okula kütüphanenin kazandırılmasını sağlayan hayırsever Yılmaz Özdemir, Hüseyin Soyer ve Okul Aile Birliği Başkanı
Nimet Abacı’ya teşekkür belgelerini
verdi.
Mersin Nükleer Karşıtı Platform bileşenleri, Çernobil Faciası'nın 30'uncu yıldönümünde, Çernobil'de yaşamlarını yitiren,
sakat kalan çocukları anmak ve de nükleerin insan ve doğa
için yarattığı tehlikelere dikkat çekmek amacıyla Özgür
Çocuk Parkı'nda, "Anne Oyuncağımı Aldın Mı?" adlı anıtın
açılışını gerçekleştirdi.
Anıtın açılışına Akdeniz Belediyesi Eş Başkanları Yüksel
Mutlu ve M. Fazıl Türk, NKP Dönem Sözcüsü Erkan Demir,
Avrupa IPPNW Başkanı Dr. Angelika Claussen, Çernobil felaketinin tanıklarından tasfiye memuru Yuriy Shumchenko ile
NKP bileşeni kurumların temsilcileri katıldı.
Mutlu: Halka rağmen
bu işler olmaz!
Akdeniz Belediyesi Eşbaşkanı Yüksel Mutlu ise, böylesi
anıtlarla tarihe not düşüldüğünü ve insanlığın ortak hafızasında yer edindiğini ifade ederek, emeği geçenlere teşekkür
etti.
Mutlu, gelecek kuşakları nükleer ve benzeri tehlikelerden
korumak ve bilinçlendirmekten
sorumlu olduklarının da altını
çizerek, "Yaşadığımız bunca
zulüm ve acılara rağmen, doğamıza sahip çıkmak için bir aradayız. Çok anlamlı ve önemli bir
mücadele. Mersin halkı nükleer
istemiyor! Bu kadar açık ve net.
Halka rağmen bu işler başarılı olamaz. Halkın bir itirazı var, bizler de
bunu dile getirmek için buradayız.
Yakın geçmişteki büyük felaketler
akıllarda iken, 21'inci yüzyılda Türkiye'nin hiçbir yerinde nükleer
santral yapılmamalı. Halklar ve farklılıklar, kendi doğasına ve
coğrafyasına sahip çıkıyor. Biz de Mersin'den bu sesi yükseltmek istiyoruz ve mücadelenizde daima yanınızdayız" diye
konuştu.
Türk: Yol yakınken nükleer
ısrarından dönülmeli'
Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı M. Fazıl Türk ise konuşmasında, nükleere karşı yürüttüğü mücadele nedeniyle NKP
bileşenlerine teşekkür etti. Çernobil ve Fukuşima felaketlerinin yarattığı tahribatlara rağmen mevcut iktidarın nükleer
santral yapma konusundaki ısrarını anlamanın mümkün olmadığını dile getirdi.
Türk, "Hükümeti toplu ölümlere, sakat doğumlara, doğada
geri dönülmez felaket ve doğa kirliliğine neden olan bu enerjiden vazgeçmeye çağırıyoruz. Umuyor ve diliyoruz ki yol
yakınken nükleerden vazgeçilir ve bu güzelim ülkemiz, doğamız ve geleceğimiz nükleer atıklarla kirletilmez.
Nasıl ki Çernobil çocukları, oyuncaklarını dahi alamadan evlerini terk etmek zorunda kaldılarsa, aynı
tehlikenin yarın bizim çocuklarımızın, torunlarımızın
başına gelmesini istemiyorsak, sadece Mersin'e
değil, ülkemizin diğer illerine yapılmak istenen nükleer santrallere karşı sesimizi yükseltmeli, birlikte
mücadele etmeliyiz. Ülkemiz ve insanlarımız bunu
hak etmiyor. Akdeniz Belediyesi ve bu kentte yaşayan bireyler olarak söz veriyoruz; nükleer karşıtlarının
ve çevrecilerin daima yanında olacağız, nükleere
müsaade etmeyeceğiz" dedi.
Konuşmaların ardından alkışlar eşliğinde, Çernobil nükleer reaktöründe meydana gelen patlamada
evlerini terk eden, yaşamlarını yitiren ve ağır derecede sakat kalan çocuklara atfedilen, "Anne Oyuncağımı Aldın Mı?" adlı oyuncak temalı anıtın açılışı yapıldı.

Benzer belgeler