(PROFICIENCY) Sınavı KELİMELERİ 2 ençok – en sık çıkan
Transkript
(PROFICIENCY) Sınavı KELİMELERİ 2 ençok – en sık çıkan
İNGİLİZCE Hazırlık (PROFICIENCY) Sınavı KELİMELERİ 2 ençok – en sık çıkan Command: Increase: Decrease: Demand: Require: Prevent: Divide: Attract: Inexpensive: Afford: Descriptive: Advisory: Positive: Pessimistic: Exist: Experienced: Contain: Commercially: Trigger: Removal: Absence: Lack: Preservation: Destruction: Fail: Take place: Evaporate: Content: Exclude: Include: Intensify: Cure: Heal: Loss: Sharpen: Brighten: Sweeten: Modernize: Enable: Lessen: Shorten: Emretmek, Yönetmek Artmak, çoğalmak Azaltmak Talep etmek, istemek Gereksinmek, istemek Önlemek, engellemek Bölmek, bölüştürmek Çekmek, cezbetmek Ucuz Gücü yetmek Tanıtımsal Öğüt veren ,tavsiye niteliğinde Pozitif, olumlu Kötümser, karamsar Var olmak, bulmak Tecrübeli Kapsamak, içine almak Ticari bir şekilde,radyo-televizyon ilanı şeklinde Neden olmak Kaldırma, kaldırılma, nakil Yokluk, eksiklik Eksiklik Saklama, korunma Yıkılma, yıkım Başaramamak Meydana gelmek Buharlaştırmak, buharlaşmak Hoşnut etmek, tatmin etmek Hariç tutmak İçermek, dahil Şiddetini artırmak İyi etmek, şifa vermek İyileştirmek, iyileşmek Ziyan, zarar, Hasar, kayıp Bilemek, Açmak, sivrilemek Parlamak, neşelenmek, canlanmak Tatlılaştırmak Modernleştirmek, yenileştirmek Olanak sağlamak Küçültmek, ufaltmak, eksiltmek Kısaltmak, kısalmak Trighten: Broaden: Loosen: Clarify: Worsen: Weaken: Simplify: Lighten: Straighten: Darken: Widen: Delegate: Grateful: Appreciative: Circumstance: Attitude: Gratitude: Contrast: Constantly: Stone: Spirit: Possion: Possionate: Inspire: Spiritual: Foundation: Complacent: Apathetic: Inspiration: Urge: Evolve: Challenge: Pursue: Purely: Enlighten: Happiness: Ever: Truly: Exactly: Transient: Sunspot: Affect: Climate: Experiment: Sıkıştırmak, sıkışmak, gerginleştirmek Genişlemek, Genişletmek Gevşetmek, Çözmek, açmak Aydınlatmak, Açıklamak Fenalaşmak, kötüleşmek Zayıflamak, Zayıflatmak Basitleştirmek, Kolaylaştırmak Aydınlatmak, hafifletmek Düzeltmek, doğrultmak Kararmak, koyulaşmak Genişletmek Havale etmek Minnettar, değerbilir Takdirkar Hal, vaziyet, olay, durum Tutum, davranış, tavır Şükran, minnettarlık Tersi, karşın, Zıt, Aksi Daima, sürekli Taş Ruh, Can Hırs, Tutku, aşk Aşırı Tutkulu, heyecanlı, Ateşli İlham etmek, esinlenmek Ruhsal, manevi Temel, esas Halinden memnun,kendini beğenmiş Duygusuz, hissiz, aldırışsız İlham, esin Sevk etmek, ileri sürmek Geliştirmek Meydan okumak Peşine düşmek, izlemek, kovalamak Saf, temiz, masum bir şekilde Bilgi vermek, aydınlatmak Mutluluk Asla, durmadan, herhangi bir zamanda Gerçekten, doğrulukla, İçtenlikle Tamam, tamamen, aynen Geçici, süreksiz, kalımsız Güneş lekesi Etkilemek, Dokunmak İklim Deney, deneme Consist of: Strike: Stream: Debris: Devise: Attribute: Connect: Connection: Appropriate: Addiction: Dimension: Unify: Unified: Network: Grid: Labyrinth: Rebellion: Uprising: Revolution: Revolt: Efficiently: Orderly: Apparently: Extensive: Reduce: Found: Base: Establish: Settle: Trip: Colleagues: Meeting: Assembly: Press: Obsolete: Range: Lenght: Proceed: Available: Convenient: Suitable: Terminate: Launched: Modify: -den meydana gelmek Vurmak, Çarpmak,darbe indirmek Akarsu, akıntı, Akım, gidiş Döküntü, Yıkıntı, Enkaz İcat etmek Sıfat, nitelik, vasıf Bağlamak Bağlantı, İlgi, İlişki Uygun, yerinde, has İlave, ek Boyut Birleştirmek Birleştirilmiş, birleşik Şebeke, ağ örgüsü Izgara Labirent, Çıkmaz İsyan, ayaklanma Ayaklanma, İsyan Dönme, Devir, Devre Ayaklanmak, İsyan etmek Etkin, verimli bir şekilde Düzenli, Düzgün Görünüşte Geniş, Yaygın Azaltmak, İndirmek Kurmak, tesis etmek Kurmak, tesis etmek Kurmak, saptamak Yerleştirmek, yerleşmek Kısa yolculuk Meslektaş Toplantı Toplantı, meclis, kongre Basın Kullanılmayan, eski Alan, saha, mera, otlak Uzunluk, boy, mesafe İlerlemek, Yol tutmak Hazır, elde mevcut Uygun, elverişli, Kullanışlı Uygun Son vermek, bitirmek Kızaktan suya indirmek(gemi) Biraz değiştirmek, Tadil etmek Transmit: Transport: Regional: Geography: Territorial: Remote: Amend: Further (adj): Farther(adv): Employer: Employment: Unemployed: Emloyee: Reach: Civil: Servent: Salary: Fault: Fetch: Resign: Wound: Permit: Let: Fell: Bend: Curve: Fold: Afford: Despite: Charge: Pile: Guilty: Memorise: Excess: Worth: Priceless: Due to: Although: Regard: Attribute: Remind: Rely on: Argue: Pay: Geçirmek, Göndermek, Nakletmek Taşımak, nakletmek Bölgesel Coğrafya Toprak, alan Uzak, ırak, yabancı Düzeltmek Ötedeki, uzaktaki, daha uzak Daha uzak, ötedeki Patron İş verme, iş, görev İşsiz İşçi, memur Uzanmak, erişmek, yetişmek Vatandaşlarla ilgili, sivil Hizmetçi, uşak Maaş, aylık ücret Kusur, kabahat, hata, yanlış Alıp getirmek, getirmek İstifa etmek, Çekilmek Yaralanmak, inciltmek İzin vermek, ruhsat vermek,fırsat vermek İzin vermek Hissetmek Kıvırmak, bükmek, eğmek Eğmek, bükmek, eğilmek, bükülmek Katlamak, bükmek Gücü yetmek -e rağmen Hesaba geçirmek, Fiyat talep etmek Yığın, küme Suçlu, kabahatli Ezberlemek Aşırı, fazlalık Değer, servet, bedel Paha biçilmez, çok değerli -den dolayı -e rağmen Dikkatle bakmak, kabul etmek,dikkate almak Sıfat, vasıf, nitelik Hatırlatmak Güvenmek, itimat etmek Tartışmak, münakaşa etmek, ispatlamak Ödemek Approve: Deal with: Commit: İnsist: Complain: Blame: Belonge: Dream: Consult: Translated: Inform: Concentrate: Conflict: Forgive: Prevent: Believe: Congratulate: Conceive: Escape: Loan: Borrow: Responsible: Concern: Exaggerate: Neutral: Sarcastic: Collective: Exclusive: Enhance: Engaged: Value: Improve: Stress: Force: Provake: Impress: Underline: Wage: Save: Riches: Level: Earning: Note: Point out: Uygun bulmak, onaylamak Değinmek İşlemek, yapmak, teslim etmek,emanet etmek Üstelemek, ısrar etmek Şikayet etmek Ayıplamak, azarlamak, suçlamak, sorumlu tutmak Ait olmak Rüya görmek, hayal kurmak Danışmak Çevirmek, tercüme etmek Bilgi vermek, bilgilendirmek Yoğunlaştırmak, özünü çıkarmak Çekişmek, ihtilata düşmek Affetmek, bağışlamak Engellemek, önlemek İnanmak Tebrik etmek, kutlamak Anlamak, kavramak Kaçmak Ödünç vermek, ödünç alma, borçlanma Ödünç almak Sorumlu, güvenilir, sağ duyulu İlgilendirmek Abartmak, büyütmek Tarafsız, yansız İğneleyici, alaycı, küçümseyici Toplu, ortak, ortaklaşma Umuma açık olmayan Yükseltmek, arttırmak, fazlalaştırmak Meşgul, tutulmuş Değer, kıymet, değerlendirmek,Değer vermek Düzeltmek, yoluna koymak Önem vermek, vurgulamak Zorlamak, mecbur etmek Kışkırtmak, kızdırmak Etkilemek, aklına sokmak Altını çizmek, önemini belirtmek Ücret, devan etmek, sürdürmek Kurtarmak Zenginlik, servet Düzey, düzlemek, düzeltmek Kazanç, kar, maaş, gelir Dikkate almak, önem vermek, not etmek Belirtmek Integration: Remark: Engage: Quit: Succeed: Sceptical: Outrage: Benefit: Exchange: Contract: Remove: Exhausted: Rind: Round: Range: Shell: Skin: Affect: Efect: Alter: Complete: Complement: Change: Achieve: Vary: Obtain: Extract: Various: Alternative: Accept: Admit: Rob: Mug: Voyage: Fine: Spectator: Audience: Watcher: Break in/into: Break out: Break down: Break up: Separate: Bring in: Tamam kılma Söylemek, demek İşe almak Bırakmak, vazgeçmek Başarmak Şüpheci, şüphe edici Zulüm, rezalet, kötü davranmak Fayda, kar, yarar,iyiliği dokunmak, yararlanmak Değiş, takas Kasılmak, daraltmak, büzmek, anlaşma yapmak Kaldırmak, Yerinden Uzaklaştırmak Tükenmiş, bitkin, yorgun Kabuk Yuvarlak Dizmek, sıralamak, alan, saha Kabuk Kabuk Etkilemek, dokunmak Etki, sonuç, başarmak, gerçekleştirmek Değiştirmek, değişmek Tamamlamak Tamamlayıcı, tamamlamak Değiştirmek Başarmak Değişmek, değiştirmek Bulmak, almak, ele geçirmek Çıkarmak, söyletmek Çeşitli Seçenek, alternatif Kabul etmek, onaylamak Kabul etmek Soymak, yağmalamak Saldırıp soymak Yolculuk, seyahat Para cezası Seyirci Dinleyici İzleyici Zorla girmek Ortaya çıkmak Bozulmak Dağılmak, dağıtmak, ayırmak Ayırmak, bölmek Kazandırmak Bring about: Bring up: Bring down: Call on: Call back: Call up: Call off: Call for: Immediate: Simply: Honourable: Disagrement: Dispute: Achievement: Responsibility: İmmortality Abandon: Gentle: Hatred: Judge: Exceed: Rule: Knowledge: Injure: Depen on: Suffere: Provide: Charge: Comment: Accurate: Accumulate: Accuse: Concern: Concerned: Maid: Assess: Tone: Formal: Indifferent: Optimistic: Scenery: Plantation: Community: Chiefly: Neden olmak (Bir çocuğu) yetiştirmek, büyütmek Düşmesine sebep olmak (birine) uğramak Geri çağırmak, arayan kişi geri aramak -e telefon etmek İptal etmek Uğrayıp almak Şimdiki Ancak, sadece, basit bir şekilde Onurlu, şerefli Anlaşmazlık, uyuşmazlık, münakaşa Tartışma Başarı Sorumluluk Ölümsüzlük Vazgeçmek, bırakmak Nazik, ılımlı Ki, nefret Yargıç, hakim, hakem Aşmak, geçmek Yönetmek, kural Bilgi, ilim Bozmak, inciltmek, zarar vermek Güvenmek, bağlı olmak Istırap çekmek Tedarik etmek, sağlamak Emretmek, görevlendirmek,sorumlu tutmak Açıklamak, fikrini söylemek Doğru, tam Toplamak, biriktirmek Suçlamak, itham etmek İlgilendirmek İlgili Genç kız, hizmetli, kız çocuğu Değer biçmek Nitelik, ton, renk tonu, müzik, tonu Resmi Kaygısız, aldırmaz,umursamayan, duygusuz İyimser Manzara Büyük çiftlik Toplum, halk Başlıca, en çok Nomad: Gypsy: Hurter: Term: Settle down: Wander: Gather: Herd: Raise: Breed: Evelate: Deplete: Use up: Respect: Common: Usual: Vital: Emerge: Component: Land space: Promise: Slip: Endless: Expert: Scene: Suffering: Poor: Vegetation: Pattern: Belt: Occur: Preserve: Cultivation: District: Gradual: Southward: Occupy: Arrange: Related: Resouece: Tend: Regulation: Recreation: Take after: Göçebe Çingene Avcı Terim Yerleşmek, oturmak Dolaşıp gezmek, dolaşıp durmak Toplamak, yığmak Hayvan sürüsü Kaldırmak, yükseltmek Doğurmak, yavrulamak Yükseltmek Tüketmek, bitirmek Tüketmek, bitirmek Bakım, yön, husus Genel, yaygın Alışılmış, olağan, her zamanki Hayati, yaşayan, önemli Meydana çıkmak Öğe, unsur, elemen Kır manzarası Söz vermek, ümit vermek Kaymak, yanılmak, sıvışmak Sonsuz Uzman, usta Manzara, sahne, dekor, perde Istırap acı, keder Yoksul, fakir, Bitkiler Örnek, model, patron Kuşak, kemer, kayış Meydana gelmek Korumak, saklamak Tarım, yetiştirme, kültür Mahalle, bölge, mıntıka Kademeli Güneye doğru Tutmak, işgal etmek, meşgul etmek Düzenlemek, düzenlemek İlgili, akraba, yakın Kaynak Meyilli olmak, yönelmek Düzen, yönerge, talimat Eğlence Benzemek, andırmak Resemble: Benzemek, andırmak