değişen sağlık örüntülerinde halk sağlığı çalışanlarının rolü: kronik

Transkript

değişen sağlık örüntülerinde halk sağlığı çalışanlarının rolü: kronik
TOPLUM HEKİMLİĞİ BÜLTENİ • Cilt 25, Sayı 3, Eylül 2006
Çağrılı Yazı/Derleme
Değişen Sağlık Örüntülerinde Halk Sağlığı
Çalışanlarının Rolü: Kronik Hastalıklar ve
Yaşlılık Sorunları
Nazmi BİLİR
“Herkes uzun yaşamak istiyor ama kimse yaşlanmak istemiyor.”
(J. Swift)
Changing Patterns of Health and
Role of Public Health Professionals:
Chronic Diseases and Problems of the
Elderly
® ÖZET
® ABSTRACT
Sağlık hizmetlerinin ve halk sağlığı çalışanlarının ilgi alanı toplumun önde gelen sağlık sorunları olmalıdır. Geçtiğimiz
yüzyılın önde gelen sağlık sorunları bulaşıcı hastalıklar ve aşırı
doğurganlığın yol açtığı problemlerdi. Bu nedenle halk sağlığı
çalışmaları da ağırlıkı olarak bu alanlarda olmuştur. Sağlık hizmetlerinde ve teknolojideki gelişmeler sonucunda enfeksiyon
hastalıkları önemli şekilde kontrol altına alınmış, aşırı doğurganlıkta belirgin azalma sağlanmıştır. Bu gelişmelere paralel
olarak insan ömrü uzamış, toplumlar yaşlanmaya başlamıştır.
Sonuç olarak yaşlıların sağlık ve sosyal sorunları, kronik ve dejeneratif hastalıklar artmaya başlamış, hastalık ve ölümlerin giderek artan bölümü yaşlı nüfusun sağlık sorunları ve kronik ve
dejeneratif hastalıklar şeklinde ortaya çıkmaya başlamıştır. Günümüzde bazı ülkelerde beş kişiden birisi 65 yaşın üzerindedir
ve bu ülkelerdeki ölümlerin dörtte üçü yaşlılardaki ölümlerdir.
Toplumlarda değişen sağlık örüntüsüne paralel olmak üzere
halk sağlığı çalışmalarının ilgi alanında bu yönde değişiklik yapılması gereği ortaya çıkmıştır. Bu yazıda toplumların değişen
sağlık örüntülerine ve halk sağlığı çalışmalarının ilgi alanındaki
değişikliğe işaret edilmektedir.
Major interest in public health services and public health
professionals has been the public health problems of the
community. During the last 50-100 years, communicable
diseases and and health problems related to high fertility
were the major health problems in most of the countries. In
consequence of the developments in medical technology and
health services in recent decades, most of the communicable
diseases were successfully controlled, and high fertility rates
were reduced substantially. Following these developments,
longevity was prolonged and proportion of the elderly group
increased in most of the communities. Reflection of these
changes is increase of the health and social problems of the
elderly groups, mostly in the form of chronic and degenerative
disorders. In some countries one in every five persons reach to
65 years and over, and nearly three-fourth of the deaths occur
among the elderly group. In these changing health patterns,
it is necessary for the public health professionals to change
their interests to the health problems of the elderly groups.
This article deals with the change of interests of the public
health professionals based on the changing patterns of health
problems in the world.
Key Words: Aging, Chronic Diseases, Geriatrics, Public
Health, Health Services
Anahtar Kelimeler: Yaşlılık, Kronik Hastalıklar, Geriatri,
Halk Sağlığı, Sağlık Hizmetleri
Prof. Dr., Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Yazışma Adresi: Prof. Dr. Nazmi Bilir
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı
e-posta: [email protected]
[Geliş Tarihi: 17.09.2006 – Kabul Tarihi: 26.09.2006]
TOPLUM HEKİMLİĞİ BÜLTENİ • Cilt 25, Sayı 3, Eylül 2006
Bilir
Giriş
Tablo 1. Bazı Ülkelerde Doğumda Beklenen Yaşam Süreleri
Yaşam Süresi (yıl)
Dünyada, özellikle gelişmiş ülkelerde son 40-50 yıl içinde demografik anlamda gözlenen önemli bir değişim
yaşlı nüfusun artması olmuştur. Bunun yanı sıra kronik
hastalıkların oluşunda rolü olan çevresel ve sosyal etmenlerin artması sonucunda bütün toplumlarda kronik
hastalıklarda artışlar gözlenmiştir. Öte yandan bulaşıcı
hastalıklar ve aşırı doğurganlığın kontrolü konularında
sağlanan başarılar sonucunda bu sorunların azalmış olması da, kronik hastalıkların göreli olarak öneminin artışına yol açmıştır. Günümüzde bütün ülkelerde ölümlerin başlıca nedenleri kalp-damar hastalıkları ve kanserler
gibi kronik ve dejeneratif hastalıklardır (1). Dünyada
2005 yılında meydana gelen 58 milyon ölümün 35 milyonu (%60) kronik hastalıklar nedeni ile olmuştur. Aynı
yıl bulaşıcı hastalıklar nedeniyle olan ölümler, kronik
hastalıklar nedeniyle olan ölümlerin yarısı kadar olmuştur. Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi’nde 2005
yılındaki hastalık yükünün %77’sini kronik hastalıklar
oluşturmuştur. Bulaşıcı hastalıklar Avrupa Bölgesi’ndeki
hastalık yükünün %9’unu oluşturmuştur (2, 3).
Ülke
1900
İsveç
İngiltere
İtalya
Fransa
Mısır
Çin
Hindistan
Japonya
Brezilya
Erkek
52,8
46,4
42,9
45,3
42,8
-
Kadın
55,3
50,1
43,2
48,7
44,3
-
1950
Erkek
69,9
66,2
63,7
63,7
41,2
39,3
39,4
59,6
49,3
Kadın
72,6
71,1
67,2
69,4
43,6
42,3
38,0
63,1
52,8
2000
Erkek
77,0
75,0
75,9
74,9
61,3
69,6
61,9
77,5
58,5
Kadın
82,4
80,5
82,4
82,9
65,5
73,3
63,1
84,1
67,6
Kaynak (2): WHO, The World Health Report: 2003 - Shaping the
future. World Health Organization, Geneva 2003, p3-40.
Tablo 2. Türkiye’de Yıllara Göre Nüfusun Yaş Gruplarına Dağılımı (Yüzde)
Yıllar
1950
1960
1970
1980
1990
2000
2025
Görüldüğü gibi kronik hastalıklar günümüzün önde
gelen sağlık sorunlarını oluşturmaktadır ve bu hastalıklardan korunma stratejilerinin geliştirilmesi gerekmektedir.
Kronik hastalıklar uzun süreli hastalıklar olduğundan,
seyrek görülen hastalıklar da olsa zaman içinde biriken
hastalar nedeniyle kronik hastalığı olan kişilerin sayısı
artmaktadır. Kronik hastalığı olan kişiler ve yaşlılar, çeşitli hastalıklarla birlikte yaşamlarını sürdürmek durumundadır. Günümüzün ve geleceğin sağlık hizmetlerini
planlarken bu noktanın dikkate alınması ve bu yönde
örgütlenmenin yapılması zorunluluğu vardır.
0-14
38,3
41,2
41,8
39,1
35,0
29,6
27,6
Yaş Grupları
15-64
58,4
55,2
53,8
56,1
60,7
64,9
66,6
65, +
3,3
3,5
4,4
4,7
4,3
5,5
5,8
Kaynak (4): T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü. Genel Nüfus
Sayımı, 2000; Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri, DİE Matbaası, Yayın No: 2759, Ankara, Mart 2003.
reli olmaktan başka nitelikleri de vardır. Kronik hastalık
tanımı ABD’de kronik hastalıklar komisyonu (CCI; Commission on Chronic Illness) tarafından günümüzden 50
yıl kadar önce yapılmıştır. Komisyon tarafından kronik
hastalık “genellikle tam iyileşmesi mümkün olmayan,
sürekli, yavaş ilerleyen, çoğu kez kalıcı sakatlığa yol
açan, oluşmasında sosyo-ekonomik, kişisel ve genetik
etkenlerin rol oynadığı, çoğunlukla non-enfeksiyoz karakterde hastalıklar” olarak tanımlanmaktadır (1).
Kronik hastalıkların zaman içinde artmasının nedenleri arasında toplumda yaşlı nüfusun artmasının önemli
rolü vardır. Kronik hastalıklar çoğunlukla ileri yaşlardaki
kişilerin hastalığıdır. Bu nedenle toplumda yaşlı nüfus ne
kadar fazla olursa kronik hastalığa yakalanabilecek kişi
sayısı da o ölçüde fazla demektir. Pek çok ülkede geçen
100 yıllık sürede doğumda beklenen yaşam sürelerinde
dikkat çeken artışlar olduğu görülmektedir (2) (Tablo 1).
Türkiye’de de geçtiğimiz 50 yıl içinde doğumda beklenen yaşam süresi 30 yıl artmış, 41 yıldan 71 yıla yükselmiştir. Bunun sonucu olarak da 65 ve üzeri yaştaki
kişilerin toplam nüfustaki payı geçtiğimiz 50 yıl içinde
iki katına yakın artış göstermiştir (4) (Tablo 2).
Hastalıkların kişisel ve toplumsal açıdan önemlerinin farklı olduğuna 1915 yılında Alman sosyal bilim
adamı Alfred Grotjahn işaret etmiştir. Seyrek de olsa,
kişinin kendi hastalığı kişisel açıdan önem taşırken, konuya toplumsal açıdan yaklaşıldığında, bir toplumda sık
görülen, çok kişiyi öldüren ve çok kişiyi sakat bırakan
hastalıklar önemli sağlık sorunu oluştururlar. Bir hastalık toplumda ne kadar çok kişiyi ilgilendiriyorsa o kadar
önemlidir. Kronik hastalıklar bu yönden incelendiğinde
hem morbidite, hem de mortalite olarak önemli hastalıklar olduğu görülür. Bütün yaşlarda en sık morbidite
nedeni solunum yolları enfeksiyonlarıdır. Ancak yetişkin
yaş grubunda (45 ve üzeri) morbidite nedenleri arasında
Kronik Hastalıkların Toplumsal Önemi
Kronik hastalık ifadesinden hemen daima uzun süren bir
hastalık anlaşılır. Gerçekten de kronik hastalıklar uzun
süren hastalıklardır. Ancak kronik hastalıkların uzun sü
TOPLUM HEKİMLİĞİ BÜLTENİ • Cilt 25, Sayı 3, Eylül 2006
Bilir
solunum yolları enfeksiyonlarını hipertansiyon, romatizmal yakınmalar, kronik akciğer hastalıkları, kalp-damar
hastalıkları gibi kronik ve dejeneratif hastalıklar izlemektedir. Mortalite yönünden yapılan değerlendirmede ise
yetişkin yaş grubunda kalp-damar hastalıkları, kanserler,
serebrovasküler hastalıklar, kronik akciğer hastalıkları
ve diyabetes mellitusun ilk sıralarda yer aldığı görülür
(5). Yaşlı nüfusun çok olduğu ülkelerde bütün ölümler
içinde yaşlı ölümleri giderek daha fazla pay almaktadır
(Tablo 3). Örneğin Kanada, ABD gibi ülkelerde her 4
ölümden 3 tanesi yaşlılarda olan ölümlerdir (Şekil 1). Bu
ölümlerin de büyük bölümünün kronik hastalıklar nedeniyle olduğu bilinmektedir (1,2).
kayıplarını da dikkate alan bir değerlendirme yöntemi
“hastalık yükü” (burden of disease) hesabıdır. Hastalık
yükü çalışmalarında kullanılan önemli bir ölçüt sakatlığa
uyarlanmış yaşam yılı (DALY: Disability Adjusted Life
Years) kavramıdır. DALY hesabında, bir kişinin ölümü
veya sakatlığı nedeniyle olan yaşam yılı kayıpları dikkate
alınmaktadır. Bu hesaplamalar sonucunda dünyada en
fazla yük oluşturan hastalıklar listesinde kalp hastalıkları,
serebrovasküler hastalıklar, kronik akciğer hastalıkları ve
Alzheimer hastalığı ile kanserlerin ilk sıralarda yer aldığı
görülmektedir (Tablo 4).
Tablo 4. Dünyada 60 ve Üzeri Yaşlarda Hastalık Yükü, 2002
Sıra
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Tablo 3. Dünyada 60 ve Üzeri Yaşlarda Ölüm Nedenleri,
2002
Sıra
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Ölüm Nedenleri
İskemik kalp hastalıkları
Serebrovasküler hastalıklar
Kronik obstrüktif akciğer hastalıkları
Alt solunum yolu enfeksiyonları
Trakea, bronş, akciğer kanserleri
Diyabetes mellitus
Hipertansiyona bağlı kalp hastalıkları
Mide kanseri
Tüberküloz
Kolon ve rektum kanserleri
Ölümler (000)
5825
4689
2399
1396
928
754
735
605
495
477
Hastalık yükü
İskemik kalp hastalıkları
Serebrovasküler hastalıklar
Kronik obstrüktif akciğer hastalıkları
Alzheimer ve diğer demans türleri
Katarakt
Alt solunum yolu enfeksiyonları
Yetişkinlikte oluşan işitme kayıpları
Trakea, bronş, akciğer kanserleri
Diyabetes mellitus
Görme bozuklukları, yaşa bağlı olanlar
ve diğerleri
DALYs (000)
31 481
29 595
14 380
8 569
7 384
6 597
6 548
5 952
5 882
4 776
Kaynak (2): WHO, The World Health Report: 2003 - Shaping the
future. World Health Organization, Geneva 2003, p3-40.
Kaynak (2): WHO, The World Health Report: 2003 - Shaping the
future. World Health Organization, Geneva 2003, p3-40.
Türkiye’de 2000 yılında yapılan hastalık yükü araştırmasının sonuçlarına göre 60 ve üzeri yaş grubunda
erkeklerde ve kadınlarda en sık ölüm nedeni olan 10
hastalıktan 9 tanesinin kronik hastalıklar olduğu ortaya
konmuştur (Tablo 5). Aynı çalışmada DALY olarak en
fazla kayba yol açan hastalıklar arasında kalp hastalığı,
serebrovasküler hastalıklar, kronik akciğer hastalıkları,
dejeneratif artrit, akciğer kanseri ve diyabetin ilk sıralarda yer aldığı saptanmıştır. Bu çalışmanın sonuçlarına
göre halen her yıl 200 bin dolayında ölümün nedeni
olan kalp hastalıklarının 2030 yılında 400 binden fazla
kişinin ölümüne yol açacağı hesaplanmaktadır. Benzer
şekilde kanser ölümlerinin gelecek 30 yıl içinde 2,5 kat,
diyabet nedeniyle olan ölümlerin de 1,5 kat artacağı hesaplanmıştır (6).
Şekil 1. Bazı Ülkelerde Yaşlı Ölümlerinin Bütün Ölümler İçindeki Payı (%)
Kaynak (2): WHO, The World Health Report: 2003 - Shaping
the future. World Health Organization, Geneva 2003, p3-40.
Kronik hastalıklar uzun süreli hastalıklardır ve zaman
içinde hastalarda çeşitli fonksiyonların kaybedilmesine
neden olurlar. Romatizmal hastalıklar, osteoporoz, katarakt gibi bazı hastalıklar ise ölüm nedeni olarak önemli
olmamakla birlikte, yol açtığı sakatlık nedeniyle ciddi
işgücü kaybına neden olur ve yaşam kalitesini de olumsuz etkiler. Hastalıklar nedeniyle meydana gelen işgücü
TOPLUM HEKİMLİĞİ BÜLTENİ • Cilt 25, Sayı 3, Eylül 2006
Bilir
Tablo 5. Türkiye’de Ölüme Neden Olan İlk 10 Hastalık
(60+ yaşlar, 2000)
Erkek
Sıra
No. Hastalık
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
İskemik kalp
hastalığı
Serebrovasküler
hastalık
Kronik akciğer
hastalığı
Akciğer kanseri
Hipertansif kalp
hastalığı
İnflamatuar kalp
hastalığı
Alt solunum yolu
enfeksiyonu
Diyabetes
mellitus
Mide kanseri
Mesane kanseri
ve bu hastalıkların kontrolü için çaba gösterilmesi gereği
ortaya çıkmıştır.
Kadın
Yüzde Hastalık
Hastalıklardan korunma stratejisi 3 başlık halinde ele
alınabilir. Bunlar birincil, ikincil ve üçüncül korunma
yaklaşımlarıdır (8,9)
Yüzde
24,4 İskemik kalp
hastalığı
20,3 Serebrovasküler
hastalık
13,4 Kronik akciğer
hastalığı
5,3 Hipertansif kalp
hastalığı
4,2 Diyabetes mellitus
29,6
2,5 Alt solunum yolu
enfeksiyonu
2,3 İnflamatuar kalp
hastalığı
1,9 Meme kanseri
2,9
1,9
1,7 Mide kanseri
1,6 Nefrit ve nefrozlar
1,3
1,2
Birincil Korunma:
21,1
Hastalıklardan birincil korunma konusunda hedef kitle
genel toplumdur. Bu yaklaşımda sağlıklı olan bireylere
yapılan bazı müdahaleler sonucunda bu kişilerin hastalığa yakalanmasının önüne geçilmeye çalışılır. Bulaşıcı
hastalıklar alanında-aşılama gibi- daha tipik örnekleri olmakla birlikte birincil korunma yaklaşımları kronik hastalıklar alanında da uygulanabilir. Kronik hastalıkların
çoğunda başlıca risk faktörleri olan beslenme hataları,
sigara kullanımı ve sedanter yaşam davranışlarının olumlu hale getirilmesi ile kalp hastalıkları, bazı kanserler,
kronik akciğer hastalıkları gibi önemli kronik hastalıklar
konusunda korunma sağlanabilir. Özetle “sağlıklı yaşam
davranışları” olarak bilinen sağlıklı (yeterli ve dengeli)
beslenme, sigara kullanmama ve düzenli olarak fizik egzersiz yapılması şeklindeki uygulamalar kronik hastalıkların birincil korunması bakımından çok yarar sağlar.
5,0
4,3
3,3
2,8
Kaynak (6): TC Sağlık Bakanlığı Hıfzıssıhha Mektebi Müdürlüğü,
Başkent Üniversitesi. Ulusal Hastalık Yükü ve Maliyet Etkinlik
Araştırması, Hastalık Yükü Final Raporu, Ankara, 2005.
Kronik hastalıklardan korunma bakımından birincil
korunma olanaklı olmakla birlikte, bu yöndeki çalışmalarda başarı sağlanması için uzun zamana gereksinim
vardır. Gerçekte sağlıklı beslenme, sigara içmeme ve düzeni egzersiz yapmak suretiyle pek çok kronik hastalıktan
başarılı şekilde korunma mümkündür. Bununla birlikte
bu yönde davranış değişikliğinin meydana gelmesi kolay
olmamaktadır. Zira bu davranışlar kişilerin alışkanlıkları,
kültür ve gelenekleri ile ilgili konulardır ve değiştirilmesi
kolay değildir. Bununla birlikte dünyada kronik hastalıklardan birincil düzeyde korunma sağlamak amacı ile çeşitli toplumsal müdahale çalışmaları yapılmış ve başarılı
sonuçlar elde edilmiştir. Bu çalışmaların başlıca örnekleri arasında 1970’li yıllarda Finlandiya’da uygulanmış
olan North Karelia Projesi, 1980’li yıllarda Dünya Sağlık
Örgütü tarafından sürdürülmüş olan MONICA (Monitoring of Trends and Determinants in Cardiovascular Diseases) Projesi ile 1990’lı yıllarda uygulanmış olan CINDI
(Countrywide Integrated Non-Communicable Diseases
Intervention) Projesi sayılabilir.
Halk Sağlığı Yaklaşımı
“Gideceği yönü bilmeyen kaptan için hiçbir rüzgar elverişli değildir.”
L. Anaeus Seneca (MÖ 2 – MS 65)
Akut hastalıklar ile kronik hastalıklar arasındaki farklılıklardan önemli bir tanesi hastalığın süresi konusudur.
Akut hastalıklar başlar ve bir süre sonra biter; hastalık
iyileşme veya ölümle sonlanır. Sonuç olarak bu sürenin
sonunda hastalık gündemden çıkar. Oysa kronik hastalıklar kısa zamanda bitmez, yıllar boyu sürer. İnsanlar
bu hastalıklarla, toplum da bu hastalarla birlikte yaşamak durumundadır. Hastaların sayısı da zaman içinde
artış gösterir. Günümüzden 40-50 yıl öncesinin öncelikli
sağlık sorunları bulaşıcı hastalıklar ve aşırı doğurganlığın
yol açtığı sağlık sorunları idi. Oysa günümüzde bütün
toplumlarda giderek artan sayıda kronik hastalığı olan
hastalar söz konusudur. Geçen sürede bulaşıcı hastalıklar alanında ve aşırı doğurganlığın önlenmesi yönünde
önemli başarılar sağlanmıştır. Sonuç olarak toplumların
sağlık örüntüsünde değişmeler olmuştur. Bu durumda
sağlık hizmetlerinin de toplumların değişen demografik
yapısına ve değişen sağlık örüntüsüne göre düzenlenmesi gereği ortaya çıkmaktadır (7). Önceleri bulaşıcı hastalıklar ve aşırı doğurganlık ile mücadele edilirken günümüzde kronik ve dejeneratif hastalıklardan korunma
İkincil Korunma:
İkinci korunma hastalıkların erken tanısı ile sağlanır. Erken tanı, hastalığa ait klinik belirti ve bulguların ortaya
çıkmasından önceki bir dönemde hastalığın saptanması
anlamına gelir (Şekil 2). Akut hastalıklarda erken tanı uygulamalarının çok sınırlı olmasına karşılık kronik hastalıkların kontrolünde erken tanı büyük önem taşır. Hatta
TOPLUM HEKİMLİĞİ BÜLTENİ • Cilt 25, Sayı 3, Eylül 2006
Bilir
kronik hastalıkların pek çoğunda kontrol programlarının
temeli erken tanı çalışmalarına dayalıdır. Kalp-damar
hastalıklarında, kronik akciğer hastalığında bazı kanserlerde, diyabetes mellitusta başarılı erken tanı uygulamaları yapılmaktadır (10).
ti ve bulguları ortaya çıkmış olan hastaların bilinen en
iyi şekilde tedavi edilmesi anlamına gelir. Bu yaklaşım
aslında hastalıktan değil, hastalığın olumsuz sonuçlarından korunma anlamına gelir. Üçüncül korunma çalışmaları hastaların rehabilitasyonu kavramını, yani hastaların
kendi hastalıkları ile birlikte yaşamayı öğrenmeleri ve
hastalıkları ile uygun olan bir çalışma hayatına uyum
sağlamalarını da içerir. Kronik hastalıklar uzun süreli
sağlık sorunu olduğundan ve hastalar yaşamları boyunca
bu hastalıkla birlikte yaşamak durumunda olduklarından
hastalıkları ile birlikte yaşamayı öğrenmelidir. Hastalığın
seyri sırasında değişik düzeylerde fiziksel ve fonksiyonel
yetersizlikler ortaya çıkacağından hastaların bazı fonksiyonlar bakımından desteklenmesi konusu gündeme
gelebilir. Buna yönelik olarak da evde bakım hizmetleri,
çeşitli hastalığı olan hastalara yönelik bakım verecek kurumlara gereksinim olacaktır.
Pre-Klinik Dönem
Hastalığın
başlangıcı
(etkenle
karşılaşma)
Klinik
belirtiler
Klinik Dönem
Hastalığın
sonlanması
(iyileşme
veya ölüm)
Şekil 2. Bir Hastalığın Doğal Seyrinde Pre-Klinik ve Klinik
Dönemler
Erken tanı programının uygulanabilmesi için hastalığın bazı özellikleri taşıması ve erken tanı için de uygun bir yöntemin biliniyor olması gerekir. Hastalığa ait
özellikler arasında hastalığın seyrinde erken tanı konulabilecek bir “latent” dönemin var olması önemlidir.
Bunun dışında hastalığın sık görülüyor olması, hastalar
için geçerli bir tedavi yönteminin biliniyor olması ve
hastalar erken dönemde saptandığında tedavinin daha
başarılı olduğunun kanıtlanmış olması da önem taşır.
Öte yandan hastalığın erken dönemde tanısının yapılabilmesi bakımından geçerli bir erken tanı yöntemi de var
olmalıdır. Bu amaçla tarama çalışmaları yapılır. Tarama,
“hızla uygulanabilen testler ve muayene yaklaşımları ile
bir toplumda bilinmeyen bir hastalığı ortaya çıkarma çalışmaları” olarak tanımlanmaktadır. Erken tanı amacı ile
kullanılacak tarama yöntemi ucuz, kolay uygulanabilir
ve hastalar tarafından kabul edilebilir olmalı, uygulama
sırasında kişileri rahatsız etmemeli, testin duyarlık ve seçiciliği yüksek düzeyde olmalıdır. Erken tanı çalışmalarının sürekli olarak yapılabilmesi de önemlidir.
SONUÇ
Sağlık bilimlerinde ve hizmetlerinde ulaşılan gelişmeler
sonucunda bebeklik ve erken çocukluk dönemlerindeki
ölümlerde önemli azalmalar sağlanmıştır. Öte yandan
etkili aile planlaması uygulamaları sonucunda aşırı doğurganlıkta da azalma sağlanmıştır. Bunların sonucunda
toplumların yaş örüntüsü değişmiş, yetişkin ve yaşlı nüfus
artmıştır. Bir yandan yaşlı nüfusun artması, diğer taraftan
çeşitli bireysel davranış özellikleri ve çevresel faktörlerin
etkisi ile kronik ve dejeneratif hastalıklarda artma meydana gelmiştir. Bunun sonucunda günümüz toplumlarının
önde gelen sağlık sorunları arasında kronik ve dejeneratif hastalıklar eskiye göre daha fazla önem kazanmıştır
(11). Kronik hastalıklar uzun süreli hastalıklar olduğundan, hastalanan bir kişi yıllar boyunca bu hastalığı ile
yaşamak durumundadır. Bu durum, zaman içinde kronik
hastalıkların sayıca daha da artacağı anlamına gelmektedir. Kronik hastalıklar yaşamın bir döneminde kişide
bazı fonksiyonların kaybedilmesine yol açar. Sonuç olarak hem morbidite, hem mortalite hem de sakatlık bakımından kronik hastalıklar eskiye göre daha fazla önem
kazanmıştır. Koşullar bu şekilde sürdüğü takdirde kronik hastalıkların, ileriki yıllarda bugün olduğundan daha
fazla önem kazanacağı düşünülebilir. Bu nedenle sağlık
hizmetlerinin planlanmasında bu noktanın dikkate alınması, kronik hastalıkların kontrolü çalışmalarının yanı
sıra yaşlıların ve kronik hastalığı nedeniyle fonksiyonel
kayıpları olan bireylerin bakımının sağlanması amacı ile
düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Erken tanı amacı ile yapılacak olan tarama çalışmalarında üzerinde durulması gereken bir nokta da katılımın
sağlanması konusudur. Herhangi yakınması olmayan bir
kişinin kendiliğinden bu çalışmalara katılması sık görülen bir yaklaşım değildir. Yaşlılar söz konusu olduğunda
katılım konusunda başka güçlükler de etkili olur. Yaşlılar muayene sonucunda kendilerinde bir hastalık bulunacağı kaygısı ile veya kooperasyon güçlüğü nedeniyle
çalışmalara katılmayabilirler. Bu durumda tarama çalışmasının kişilere ulaştırılması bakımından bu hizmetin
kişilere götürülmesi, çalışmalara katılımın artırılması için
çaba gösterilmesi gereklidir.
Dünyanın ve ülkenin değişen sağlık örüntüsünde
halk sağlığı çalışanları çeşitli yönlerde etkili olabilirler.
Bunlar arasında araştırma öncelikleri bakımından kronik
hastalıkların ve yaşlılık sorunlarının sıklığı, topluma ge-
Üçüncül Korunma:
Hastalıklardan üçüncül düzeyde korunma, klinik belir
TOPLUM HEKİMLİĞİ BÜLTENİ • Cilt 25, Sayı 3, Eylül 2006
Bilir
tirdiği yük gibi konulara yönelinmesi uygun olur. Kronik
hastalıkların nedenlerine yönelik araştırmalar yapılması
ve elde edilecek sonuçlara göre koruyucu uygulamaların
planlanması gereklidir. Koruyucu çalışmalarda özellikle
hasta bulma çalışmaları (tarama çalışmaları) önem taşır.
Çeşitli çalışmalar, yetişkin yaş grubundaki her üç kişiden
ikisinin bir tür kronik hastalığı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çalışmalar sonucunda bulunacak hastalara ve
yaşlılara yönelik hizmetlerin planlanması, bu amaçla gereken insan gücünün yetiştirilmesi konuları da halk sağlığı alanında çalışanların daha fazla yönelmesi gereken
konular olmalıdır.
® KAYNAKLAR
1. Bilir N, Paksoy NS. Bulaşıcı olmayan hastalıkların kontrolü
ve yaşlılık sorunları, içinde Halk Sağlığı Temel Bilgiler.
Hacettepe Üniversitesi Yayını, 2006 s1019-1044.
2. WHO, The World Health Report: 2003 - Shaping the future.
World Health Organization, Geneva 2003, p3-40.
3. Ebrahim S, Health of elderly people, in Oxford Textbook
of Public Health (Eds: Detels R, Mcewen J, Beaglehole R,
Heizo T). Oxford University Press, 2002 p1713-1736.
4. T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü. Genel Nüfus
Sayımı, 2000; Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri, DİE
Matbaası, Yayın No: 2759, Ankara, Mart 2003.
5. T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü. Ölüm
İstatistikleri, İl Ve İlçe Merkezlerinde 2000. DİE Matbaası,
Yayın No:2673, Ankara, Nisan 2003.
6. TC Sağlık Bakanlığı Hıfzıssıhha Mektebi Müdürlüğü,
Başkent Üniversitesi. Ulusal Hastalık Yükü ve Maliyet
Etkinlik Araştırması, Hastalık Yükü Final Raporu, Ankara,
2005.
7. Yaşlanma 2002 Uluslararası Eylem Planı, Hacettepe
Üniversitesi Geriatrik Bilimler Araştırma ve Uygulama
Merkezi, Ankara 2002. (Çev. Dr. G. Koçoğlu, Dr. N. Bilir)
8. Bilir N, Kronik hastalıklar, kalp hastalıkları, Yeni Türkiye
Dergisi, Mayıs-Haziran 2001;39:953-951.
9. The Power of Prevention, CDC Chronic Disease Prevention,
2003;
//www.healtierus.gov/steps/summit/prevportfolio/
Power of Prevention.pdf. Erişim Tarihi: Haziran, 2006
10.Diabetes, action now: an initiative of the World Health
Organization and the International Diabetes Federation.
World Health Organization, Switzerland, 2004.
11.Bilir N, Kronik hastalıklar epidemiyolojisi, Hacettepe
Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Yayını
No.86/35 Kısa Dizi No. 3, Ankara 1986.