Pdf İndir - Bloomberg HT

Transkript

Pdf İndir - Bloomberg HT
2014-03-21 15:19:26
Analiz: Bir gecede şehirli olan 11 milyon köylüyü neler bekliyor?
Türkiye, yerel yönetim anlayışında yeni bir döneme giriyor.Kırsal nüfusun yüzde 23'ten
yüzde 9'a düşürülmesinin nasıl etkileri olacak? Tarım arazilerini ne gibi tehlikeler bekliyor?
BloombergHT Editörü İrfan Donat araştırdı
Türkiye, 31 Mart sabahı yerel yönetim anlayışında yeni bir döneme girecek. 2012 yılında çıkan 6360 sayılı
Büyükşehir Yasası ile köy ve beldeler mahallelere dönüştürülerek şehrin bir parçası haline getirilecek.
Söz konusu yasayla yaşanacak değişim rakamlara çoktan yansıdı bile.
29 Ocak 2014'te TÜİK'in yayımladığı nüfus verilerine göre son yasa ile birlikte 2012'de yüzde 77,3 olan kentli
nüfus oranı 2013'te yüzde 91,3? e yükseltildi. Yani 17 milyonu aşan köylü nüfusu bir anda 6 milyona kadar
düşürüldü.
Gelin TÜİK verilerinden birkaç rakama daha göz atalım.
34 bin 434 olan köy sayısı 18 bin 214'e geriledi.
1,977 olan belde sayısı da 394'e düşürüldü.
Yeni yasayla birlikte 16 bin 220 köy ve 1,583 belde bir anda mahalle yapılarak şehirlere bağlandı.
Böylece köy ve beldelerin tüzel kişiliğini ortadan kaldıracak ilk adım atılmış oldu.
Türkiye'de bir anda kırsal nüfus oranının yüzde 23'ten yüzde 9'a düşürülmesinin rakamların ötesinde de
etkileri olacak.
Aslında burada Türkiye?de köy-kent etkileşiminde bir dönüm noktasında bahsediyoruz. Peki değişimin ne tür
yansımaları olacak?
Büyükşehir Yasası, ekonomik boyutu kadar politik, sosyolojik, ekolojik boyutuyla bir bütün olarak ele alınmalı.
Konuyu enine boyuna masaya yatıran isimlerin başında Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi
Prof. Dr. Bülent Gülçubuk var.
?Tarım ve Kırsal Alanların Geleceği Açısıdan Büyükşehir Kanunu? başlığı ile hazırladığı raporda Büyükşehir
Yasası ile ortaya çıkan endişelere dikkat çeken
Prof. Dr. Gülçubuk?a göre büyükşehir yasası:
?
?
?
?
?
Yeni rantlar yaratabilir.
Meralar amaç dışı daha rahat kullanılabilir
Doğal kaynaklar üzerinde baskı artabilir
Kırsaldan kente yeni göç dalgası yaşanabilir.
Süreçte sermaye için yeni ucuz işgücü ortaya çıkabilir.
Sayfa 1
?
?
Kırsal araziler kentsel arsalara dönüşebilir.
Kırsal bölge topraklarının imara açılması kaçınılmaz olabilir.
-Hayvancılık daha da zorlaşacak
Söz konusu yasa ile birlikte köylü için ön plana çıkan kaygıların başında köy ve beldelerin bir parçası olan
ahır, ağıl ve kümeslerin kaldırılması ve köylünün zaten gün geçtikçe uzaklaştığı hayvancılıktan tamamen
koparılma endişesi yer alıyor.
30 Mart sonrası köylüler için hayvancılık daha da zor hale geleceğe benziyor. Çünkü üretim yapmak
isteyenler, köylerin mahallelere dönüştürülmesi ile yerleşim alanlarının dışına çıkmak zorunda bırakılabilirler.
Prof. Dr. Gülçubak?a göre tarım ile geçimini sürdürmek isteyenlerin ise maliyetleri daha da artacak. Çünkü
kanun ile büyükşehir sınırlarına dahil edilen köylerde vatandaş içme suyu, sulama suyu, atık su gideri, alt
yapı yatırımları ve benzerleri için zamanla 'bedel, katılım payı' adı altında yeni harcama kalemleri ile
karşılaşacak.
Bahçedeki, tarladaki, yayladaki, meradaki su, ücrete tabi olacak. Geçiş süresi 5 yıl sonrası olarak belirlense
de söz konusu giderler zaman içinde büyükşehir değerleri üzerinden belirlenecek.
Yani köylü bir anda şehirli olacak ama şehir imkanlarından yararlanmadığı halde bunun maliyetine katlanmak
zorunda kalacak.
-Kamuoyu rant konusunda kaygılıİşte bu noktada Prof. Dr. Gülçubuk, kırsalda hizmetlerin büyükşehir değerleri üzerinden belirlenmesinin
ortaya çıkaracağı adaletsizliğe dikkat çekerek, ?Zaten yoksulluk kırsalda kronikleşmiş, bu hizmet sunumu
yaklaşımı ile daha da yüksek maliyetler ortaya çıkacak. Türkiye?de suyun yüzde 75?inin tarımda kullanıldığı
düşünülürse, çiftçi ve kırsaldaki aile ağır maliyetli bir yaşama mahkum olacak. Bu durumda yeni bir kırdan
kente göç dalgası ile karşılaşabiliriz. Üreten, ürettiği ürünü zor şartlarda satarak kıt kanaat geçinen
köylümüzü önümüzdeki yıllarda daha zor yıllar beklemektedir? uyarısında bulunuyor.
Büyükşehir yasası, İl Özel İdarelerinin tüzel kişiliğini de kaldırarak hizmet götürülmesi yükümlülüğünü de
belediyelere veriyor.
Büyükşehir belediyelerinin bulunduğu illerde, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi (YİKM) adıyla bir
kurum oluşturuluyor. Bakanlar Kurulu Kararı ile bu illere bağlı ilçe ve diğer illerde de YİKM kurulabilecek.
Yatırım izleme ve koordinasyon merkezinin sevk ve idaresi illerde valilik, ilçelerde ise kaymakamlık tarafından
yerine getirilecek.
Jeotermal ve doğal mineralli sular ruhsatı, maden üretim faaliyetleri ve bu faaliyetlere dayalı ruhsat
sahasındaki tesisler için işyeri açma ve çalışma ruhsatı yetki ve görevleri valiliklere veriliyor.
Prof. Dr. Gülçubuk?a göre bu durumda tarım toprakları üzerinde yeni bir baskı yaratma ve tarım topraklarının
amaç dışı kullanımının giderek artma riski var. Bu da beraberinde yeni çevre kirliliği risklerini getiriyor.
2001-2010 yılları arasında tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına izin verilen toplam alanının 827 bin hektarı
aştığı gerçeği endişeleri daha da artırıyor.
Prof. Dr. Gülçubuk'un özetle dikkat çektiği husus da bu zaten. Kırsal arazinin kentleşeceği, kentsel arazinin
arsaya dönüştürüleceği ve daha sonra da arsaların imarlaştırılarak rant alanı açılacağı kaygıları yersiz değil...
Sayfa 2
Aslına bakarsanız bu konu oldukça geniş kapsamlı ve biz meselenin sadece bir ucundan tutabildik.
Kırsalın, çiftçinin ve tarımın geleceğini ilgilendiren ve biçimlendiren bu konunun etkileri seçimlerin ardından
görülmeye başlanacak ve uzun süre tartışılacağa benziyor.
Umarız köylü ve tarım sektörü bu işten zararlı çıkmaz.
İrfan Donat
Bloomberg HT Editörü
[email protected]
Sayfa 3