İşçi Köylü Sayı: 17 - PDF Olarak okumak için Lütfen

Transkript

İşçi Köylü Sayı: 17 - PDF Olarak okumak için Lütfen
±CMYK
Emekçilere yönelik
bir sald›r› daha!
1 May›s kavga günüdür,
kavgaya devam!
‹stihdam Paketi; Bakanlar Kurulu’nda h›zl› bir flekilde
onaylan›p TBMM Genel Kurulu’na gönderildi. Pakette burjuvazinin sürekli dillendirdi¤i vergi indirimi, krefl yükümlülü¤ünün kald›r›lmas›, zorunlu
özürlü istihdam›n›n kald›r›lmas› gibi talepler yer
al›yor. ❐ Sayfa 8
2008 1 May›s kutlamalar› egemenlerin kapsaml›
sald›r›lar›na karfl› bir yan›t niteli¤i de tafl›yordu.
Son süreçte egemenlerin emperyalist efendilerinin direktiflerine uygun olarak ç›kard›klar› yeni yasalara karfl› ortaya konulan kitlesel tepkilerin 1 May›s’ta daha ileri bir boyut kazanaca¤›n› onlar da biliyordu. ❐ Sayfa 9
iflflççi-köylü
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
www.iscikoylu.org
[email protected]
Say›: 17
*Y›l:1 *16-29 May›s 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN: 1307-878X
Enternasyonal
Ç.N. Saibaba röportaj›
Hindistan
Maoist
Hareketi
Devrimci Halk Örgütleri Federasyonu’na
ba¤l›,
Devrimci Demokratik Cephe
Sekreter Yard›mc›s› Saibaba
ile yap›lan söylefliyi k›saltarak yay›ml›yoruz. ❐Sayfa 10
Nergis Tekstil
iflçisi isyanda
Devletin iflçi ve emekçi y›¤›nlar›na yönelik dizginsiz sald›r›lar›na karfl›
Kararl›l›k ve direnifl
AKP hükümeti sald›r›yor
‹flçi ve emekçiler direniflte
AKP hükümeti taraf›ndan ezilen iflçi-emekçi y›¤›nlar›n hakl› ve
Sald›r›lar›n genel olarak, tarih boyunca ezilenlerin direnifl ve diri-
meflru eylemleri bir kez daha “provokasyon” olarak lanse
lifllerindeki art›fl› ifade eden bahar aylar›nda, daha bir h›zla ger-
edilmekte, her türden fliddete baflvurularak, bast›rman›n-
çeklefltirildi¤i bilinmektedir. Ancak bu bahar daha azg›nca bir
sindirmenin yollar› aranmakta, Kürt halk›n›n siyasal-kültü-
sald›r› söz konusudur. Çünkü direnifl ve dirilifl bu y›l›n bahar›n-
rel-sosyal talepleri yine imha-inkarla cevaplanmaktad›r. Ül-
da son y›llarda olmad›k kadar yükselifle geçmifltir. 1 May›s’ta
kemiz egemen s›n›flar› ve ba¤l› bulunduklar› emperyalist
Taksim’e kitlelerin akmas› da bu sürecin bir devam› ve sonu-
güçler taraf›ndan gerçeklefltirilen bu sald›r›lar›n dozundaki
cudur. Sendikalar›n içinde bulundu¤u ihanetçi tutum önderlik
art›fl›n nedeni ise, gerek iflçi-emekçi y›¤›nlar›n grev vb. ey-
sorununun net olarak görülmesini sa¤lamaktad›r. Bu yükselifli
lemlerde gerekse iflgal karfl›t› hareketlerin her türden yön-
do¤ru, s›n›fsal bir rotaya sokma, önderlik etme misyonu ise,
temle gerçeklefltirdikleri direnifllerdeki yükseliflte ve bu-
devrimci-komünist güçlerin önünde acil bir görev olarak dur-
nun verdi¤i panikte aranmal›d›r.
maktad›r.
Sendika yoksa, üretim de yok!
Sakarya’da bir linç giriflimi daha
Düzce’de kurulu bulunan DESA Deri’de sendikalaflt›klar› için iflten at›lan iflçiler patronun bask›lar›na ve
iflten atmalara ra¤men sendikadan
vazgeçmiyor.
Deri-‹fl Sendikas›’na üye olduklar› için
iflten at›lan 40 iflçi, iki haftad›r fabrika önünde bekliyor. Anayasal
haklar›n› kullanarak sendikaya üye
olan iflçiler patronun hukuksuz uygulamalar›na maruz kal›yor. Kamuoyuna yapt›¤› aç›klamalarda sendikaya karfl› olmad›¤›n› söyleyen DESA yönetimi, iflçileri odalar›na
çekerek tehdit etmifl ve istifa
etmeye zorlam›fl. ‹flçilerin direnifline destek olmak amac›yla fabrika önüne giden Sendika yöneticileri de iflçilerle birlikte gözalt›na
al›nd›.
Fabrikada iflçiler a¤›r çal›flma koflullar›
alt›nda mesai yap›yor. Buna karfl›l›k
ald›klar› maafl ise asgari ücret düzeyinde. Tuvaletler bozuk, yemekler kötü ç›k›yor.Tüm bunlara itiraz
edildi¤inde iflten at›lmak an meselesi. Servisler için de iflçilerden 1
YTL ücret al›n›yor.❐ Sayfa 4
Bir prova ve
bir can daha...
27 Nisan’da Sakarya’da DTP bir flölen düzenlemekteydi. Ancak gündeme yans›yan flölenden daha
çok, flölen salonunun d›fl›nda tertiplenen faflist
sald›r›yd›. Akflamdan bafllay›p, gece yar›s›ndan
sonra da devam eden bu sald›r› insan›n akl›na
birçok fleyi getiriyor. ❐Sayfa 6
Gözlerden saklanmaya çal›fl›lan
Kad›n istihdam›
üzerine
Toplumdaki geleneksel bak›fl aç›s›na göre kad›n “ev
kad›n›”, “efl”, “anne” olarak görülüyor. Ancak
di¤er taraftan da “boyun e¤en”, örgütsüz ve
“kanaatkar” olarak de¤erlendirilen kad›n eme¤i,
egemenler için ayr› bir öneme sahip. Bundand›r ki,
ucuz olan kad›n iflgücünü daha fazla sömürebilmek
için yeni yöntemlere baflvuruyorlar. ❐ Sayfa 8
‹flçi köylü’den
‹brahim gibi
bir öndere..
8 Mart’tan 1 May›s’a kadar geçen ve içinde SSGSS gibi
tüm emekçileri bir flekilde etkileyecek bir yasaya karfl› örgütlenen eylemlerle dolu yo¤un bir faaliyeti arkam›zda b›rakt›k. Sayfa 2
DESA kimdir?
Türkiye’deki en büyük deri flirketi olan DESA Deri’nin ‹stanbul Sefaköy, Çorlu ve Düzce’de üç ayr› fabrikas› bulunuyor. Dünyaca ünlü pek çok uluslararas› markaya üretim yapan DESA 2007 y›l›n› 87 milyon dolarl›k ciroyla kapatt›.
DESA’n›n Londra’da 10, Türkiye çap›nda 67 ma¤azas› bulunuyor. 30 Haziran 2006 itibariyle Sermaye Piyasas› Kurulu’na tebli¤ etti¤i çal›flan say›s› 888 olan flirketin borsada hisse senetleri de sat›lmakta.
S›n›fsal Yaklaflfl››m
Taksim’de k›yam,
Türkiye’de k›yamet
Sayfa 3
Emekçinin Gündemi
1 May›s’ta yüzeye ç›kan
gücü örgütleyelim!
Sayfa 4
Bursa’da kurulu bulunan ve Cavit
Ça¤lar’›n sahip oldu¤u Nergis
Tekstil fabrikas›nda 784 iflçi 5
ayd›r ücretsiz izine ç›kar›lm›fl
durumda. TMSF’nin k›skac›nda
oldu¤unu iddia eden patron
iflçileri oyalamaya devam ediyor.
TEKS‹F Sendikas› ise k›l›n›
k›p›rdatm›yor.❐Sayfa 4
Uflaklar,
hedefiniz...
Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤› Mart
ay›n›n sonlar›na do¤ru “20082012 Tar›m Vizyonu”nu
düzenledi¤i bir toplant›yla kamuoyuna aç›klad›. Mehdi
Eker’in bu aç›klamay› yapt›¤›
günlerde tar›mla ilgili oda ve
dernek baflkanlar› da tar›m
ürünlerinde yaflanan gerilemeye, ithalat›n ve d›fla ba¤›ml›l›¤›n artt›¤›na dikkat
çekiyorlard›. ❐Sayfa 5
Sincan
Cumhuriyeti...
22 fiubat 2008 ve 31 Mart 2008 tarihleri aras›nda Sincan 1
No’lu F Tipi Hapishanesi’nde yaflanan geliflmeler hakk›nda mektupla bizlere bilgi veren Tutsak Partizanlar kamuoyunu duyarl› olmaya ça¤›rd›. ❐ Sayfa 7
Evrensel Bak›fl
Pusula
Tarihi tecrübelerden
ö¤renelim!
Tsunami derinden,
sessizce yükseliyor!
Sayfa 11
Sayfa 13
İşçi-köylü 2
Yaşamın İçinden
16-29 Mayıs 2008
“Amaç denetlenebilir alanlar yaratmak”
Ülke çap›nda birçok yerde hayata geçirilmeye çal›fl›lan “Kentsel Dönüflüm
Projesi”nin kapsam› giderek geniflliyor,
bu ya¤ma ve talan projesine her geçen
gün yeni bölgeler ekleniyor.
Projeyle gündeme gelen son yerlerden
biri de Pendik. Pendik’in Sapanba¤lar,
Yeflilba¤lar Mahalleri ve Yeni Mahalle
projenin (ortaya ç›kan) son aya¤›n› oluflturuyor.
Birbirine bitiflik, hatta iç içe olan bu
mahallelerin mazisi 60 y›la yak›n. Özellikle de Sapanba¤lar Mahallesi, etnik yap›s›yla bölgede ayr› bir yere sahip. Mahallenin neredeyse tamam› 60 y›l› aflk›n
bir süre önce, Adnan Menderes döneminde buraya yerlefltirilen olufluyor. Çok partili dönemin ilk y›llar›nda, daha çok da oy
kayg›s›yla, dönemin Yugoslavya’s›ndan
getirilerek, buraya yerlefltirilen Boflnaklar, y›llar boyunca kültürel ve sosyal yap›lar›n› koruma çabas›nda olmufllar.
Daha geldikleri ilk günlerde tapusuplan› verilen, ço¤u iki-üç katl› evlerinde
yaflamlar›n› sürdürmekteler. Buradaki
kahvelerin büyük bölümünde ka¤›t, okey
vb. oyunlar oynanm›yor. Bunlar›n yerine
hemen tüm kahvelerin masalar›nda satranç tak›m› var. Bunlar›n müdavimi ise
daha çok da, geldikleri yerin kültürünü
yaflatma “inad›n›” sürdüren yafll›lar.
Mahalle sonraki y›llarda geniflleyerek, bugün Yeflilba¤lar olarak an›lan kesimi de içine alarak büyümüfl. Genifllemeyle birlikte, Sapanba¤lar’daki etnik doku
aynen korunurken, Yeflilba¤lar ve yine
hemen bitifli¤indeki Yeni Mahalle’ye
do¤ru kozmopolit bir yap›lanma ortaya
ç›km›fl.
Ancak bu geniflleme gecekondulaflma
olarak gerçekleflmemifl. Tüm bölgedeki
evlerin hepsi de yine tapulu-planl› ve en
yenisi 40 y›l› aflk›n maziye sahip.
Mahallenin yap›s› buyken, bugün böl-
Evlerimizi
y›kanlar›n
saraylar›n›
y›kaca¤›z!
TOK‹, Mersin Büyükflehir Belediyesi ve Akdeniz Belediyesi taraf›ndan
imzalanan protokolle Kentsel Dönüflüm Projesi kapsam›nda Çay, Çilek ve Özgürlük Mahallelerinde 10 bini aflk›n konut y›k›larak bir k›sm›na
TOK‹ konutlar› yap›lacak.
Söz konusu mahallelerde yaflayan
göç ma¤duru Kürtler, kendilerine yeni
bir göçün dayat›ld›¤›na dikkat çekerek,
projedeki amac›n Kentsel Dönüflümü
yaratmak olmad›¤›n› Kürtleri tekrar
göçertmek oldu¤unu belirttiler. ‹mzalanan protokolde Çay, Çilek ve Özgürlük Mahalleleri “tasfiye” edilerek,
yerine toplu konut yap›lacak. Kentsel
Dönüflüm Projesi ad› alt›nda yap›lan
protokole göre, 6 milyon 730 bin
metrekarelik (6 bin 730 dönüm) alanda ço¤unlu¤u Türkiye Kürdistan›’ndan
çeflitli nedenlerle göç etmek zorunda
kalan Kürtler yafl›yor. 3 mahallede, 20
bin metrekaresi Büyükflehir Belediyesi, 30 bin metrekaresi Akdeniz Belediyesi mülkiyetinde olan 50 bin metrekarelik alanda toplu konut
yap›lacak. Geriye kalan 6
milyon 680 bin metrekarelik alanda ne yap›laca¤› ise
meçhul iken sonucunun ne
olaca¤›, ne kadar konut yap›laca¤›, kimlere hak verilece¤i belli de¤il. Çay, Çilek, Özgürlük Mahallelerinde 10 bini aflk›n konut
bulundu¤u, bu konutlara
“tapusu ve ruhsat› olmad›¤›” iddias›yla
gecekondu olarak bak›ld›¤›, ancak konut sahiplerinin y›llard›r emlak vergisi,
su, elektrik paras› verdikleri ise dikkat
çekici bir ayr›nt›. Bu projeyi protesto
etmek amac›yla DTP, Partizan,
ESP ve Barikat 5 May›s günü Akdeniz Belediyesi önünde yaklafl›k 500 kifliyle bir eylem yapt›. Kitle “Evlerimizi
y›kt›rmayaca¤›z”, “Gecekondumu yata
kata de¤iflmem” vb. dövizler tafl›d›.
(Mersin)
gede “Kentsel Dönüflüm Projesi”ni hayata geçirmeye çal›flan AKP’li Pendik
Belediyesi de yine ya¤ma ve talan› meflrulaflt›rma gayretiyle, di¤er yerlerde getirilen iddiay› gündeme getirerek, bölgeyi
“tapusuz gecekondu bölgesi” olarak lanse etme çabas›nda.
Bölgenin proje kapsam›na al›nmas›
k›sa süre önce gerçekleflmifl. Pendik Belediye Baflkan› Erol Köse, anlafl›lan di-
itiraz etmek için Belediye’ye gitmifl toplu
olarak. Bu itiraza sonraki günlerde 15-20
kifli daha kat›lm›fl. Epeyce say›da insan da
yurtd›fl›ndaym›fl ve onlar da duruma itiraz
ediyormufl. Bölgedeki insanlar›n % 8090’› mülk sahibiymifl.
“Yap›lmak istenen tam anlam›yla
‘kentsel sürgün’, dönüflüm falan de¤il”
diyor Turnalar ve devam ediyor: “E-5 Karayolu’nun alt k›sm› giderek de¤erleniyor.
Mahallenin en önemli yanlar›ndan biri de, komfluluk iliflkilerinin
ve aralar›ndaki dayan›flman›n çok güçlü olmas›. ‹nsandan
yana ve insanca bir yaflama oldukça büyük önem veriyorlar.
Ve mahalleyle birlikte ortadan kald›r›lmak istenen fleylerden
birinin de bu oldu¤unu düflünüyorlar.
¤er AKP’li belediyelerin rant paylafl›m›ndan kendi pay›n› almak istemifl ve fiubat
ay›nda Büyükflehir Belediyesi’ne baflvurmufl. Hemen 15 gün içinde de projeyle ilgili tüm yetkileri alm›fl ve 16 Nisan’da
1/5 Plan› denilen proje ilanla duyurulmufl.
Projenin gündeme gelmesiyle birlikte
bölgede yaflayan halk, vakit kaybetmeden
harekete geçmifl. Hemen ayn› günlerde
sorunlar›n›n çözümüne iliflkin faaliyetleri
örgütlemek amac›yla bir dernek oluflturmufllar. Mahalle sakinleri Pendik Yeflilba¤lar, Yeni Mahalle ve Sapanba¤lar
Gelifltirme Güzellefltirme Koruma
Derne¤i ad›n› verdikleri dernekte s›k s›k
toplanarak, sorunlar›na çözüm üretmeye
çal›fl›yorlar. Geliflmeleri ö¤renmek için
derne¤e giderek, yöneticilerle ve orada
bulunan mahalle sakinleriyle görüfltük.
“Yeni varofllar
yaratmak istiyorlar!”
Sorunun çözümüne ön ayak olanlardan biri de, Dernek Baflkan› ‹hsan Turnalar. Eczac› olan Turnalar, hem mahalle
sakini hem de Sapanba¤lar Sa¤l›k Oca¤›’n›n hemen karfl›s›nda bir eczanesi var.
Turnalar, projenin ask›ya al›nmas›yla
birlikte, hemen harekete geçtiklerini söylüyor. Ayn› günlerde hak sahibi 120 kifli,
Bafl›büyük h
Belediye flimdiden ucuza kapatarak, ileriye dönük büyük kârlar elde etmek istiyor.
Tabii yandafllar›na peflkefl çekerek. Bu
peflkefl hem yaflam alan›na hem de ranta
dönük. Buralar›n gerçek sahipleri bölgeden sürülmek isteniyor. Belediye insanlara ‘sizi ma¤dur etmeyece¤iz, sizi düflünüyoruz’ diyor. E¤er iddia ettikleri gibi mahalle halk› düflünülse, burada yaflayan halk›n sosyal-ekonomik-kültürel yap›s›na
uygun projeler üretilirdi. Oysa Pendik Belediyesi’nin bizlere gösterdi¤i maketlerde
40-45 katl› rezidanslar, ultra modern bir
yaflam var. Bu da gösteriyor ki, halk›n
ekonomik-sosyal olarak burada yaflamas›
imkans›z hale getirilmek isteniyor.”
Belediye “1 evi olana 1 ev, 10 dairesi olana 10 daire verece¤iz” diyormufl.
Ancak bunun ne mant›kl› bir aç›klamas›
ne de pratikte mümkün olabilece¤ini söylüyorlar. Zaten bunu yaz›l› olarak istediklerinde de, mümkün olmad›¤› söyleniyormufl. Bu da halka yalan söylediklerinin
kan›t› olarak de¤erlendiriliyor.
Turnalar: “Amaçlar› esas olarak insanlar› buradan kovmak ve gidecekleri
yerlerde, denetlenebilir yeni ‘varofllar’
yaratmak. Çünkü insanlar paralar›n›n yetece¤i yerlere gidecekler. Herkesi ayn›
bölgede toplayarak, sosyal-ekonomik bir
ayr›flma yaratacaklar. Daha do¤rusu var
olan ayr›flmay› gözle görülür bir düzeye
çekerek, zengin-fakir s›n›f fark›n› uç seviyelere ç›karacaklar. Dahas› kolay denetlenebilir alanlar ortaya ç›karacaklar.”
“Bunlar›n derdi
insan de¤il!”
Bu s›rada dernekte bulunan bir mahalle sakini, Sapanba¤lar Muhtar›’n›n da bu
iflten kârl› ç›kmaya çal›flt›¤›n› söylüyor ve
“Muhtar Belediye’nin ‘emlakç›l›¤›na’
soyunmufl” diyor. Bir baflkas› ise, muhtar›n kardefline ihaleler ald›¤›n› vurguluyor.
Belediyenin proje için getirdi¤i “gerekçe”lerden biri de, bölgenin deprem
bölgesi oldu¤u iddias›. Bu iddiay› ise flöyle yan›tl›yor mahalleli: “Oysa mahalle
bölgenin depreme en dayan›kl› kesiminde
yer al›yor. Bunlar›n derdi insan de¤il. Belediye herhangi bir etüt mü yapm›fl da,
buran›n depreme dayan›kl› olmad›¤›n›
söylüyor. Böyle bak›ld›¤›nda amac›n rant
oldu¤u bir kez daha görülüyor.”
Bir di¤er etken olarak da, bölgenin,
seçimlerde AKP’nin en az oy ald›¤› bölgelerden biri olmas›n› getiriyorlar. Bu projenin bugün gündeme gelmesinde, bunun da
önemli rol oynad›¤›n› düflünüyorlar.
‹nsana ve insandan yana de¤erlere
verdikleri önemin yans›mas› olarak da,
gerçek bir kentsel dönüflümün, ancak halk›n kat›l›m› ve sosyal-ekonomik-kültürel
yap›s›n›n dikkate al›naca¤› projelerle gerçekleflebilece¤ini söylüyorlar. Ve de hepsinden önemlisi, ayn› halk›n ayn› yerde
ikame edip, yaflayabilece¤i koflullar yarat›larak.
“Onlara insan oldu¤umuzu ö¤retece¤iz!”
Önümüzdeki sürece iliflkin bir dizi
plan yap›yorlar ve y›k›m sald›r›s›na nas›l
karfl› koyacaklar›n› ve sald›r›y› nas›l püskürteceklerinin ayr›nt›lar› üzerinde tart›fl›yorlar. ‹lk etapta mahkeme sürecini bafllatm›fllar. “Gerekirse yüksek yarg›ya gideriz” diyorlar.
En çok da kendilerinin buralardan kovulmak istenmesine ve yerlerine zenginlerin getirilme çabalar›na içerliyorlar ve
bunu da “Buradaki insanlar›n, bizlerin insanca yaflama hakk› yok mu? Bizi rahat
b›raks›nlar, biz buray› daha yaflan›r hale
getiririz kendi çabalar›m›zla” biçiminde
dile getiriyorlar.
Sohbeti bitirip, yanlar›ndan ayr›ld›¤›m›z s›rada, sorunlar›n›n kamuoyuna yans›t›lmak istenmesi çabas›ndan duyduklar›
memnuniyet eflli¤inde, flöyle diyorlar:
“Onlar insan faktörünü ortadan
kald›rmaya, bölgeyi insans›zlaflt›rmaya
çal›fl›yorlar, ama biz onlara insan oldu¤umuzu ö¤retece¤iz!”
(Kartal)
alk›:
“Tafllar› henüz yere koymad›k!”
“Kentsel Dönüflüm” sald›r›s›na
karfl›, 70 günü aflk›n süredir direnen
Bafl›büyük halk›, bu süreçte oldukça
a¤›r bedeller ödedi.
En son birkaç hafta önce gerçekleflen polis sald›r›s›nda, mahalleden bir
kad›n geçici felç yaflad›, bir baflkas› ise
sald›r›lar›n etkisiyle beyin kanamas›
geçirerek, kal›c› felç oldu. Ancak kalbi
bu sald›r›lar› kald›ramayarak, yaflam›n›
yitirenler de var. T›pk› 7 May›s günü
direnifl çad›r›nda kalbi duran Gülsen
Ay gibi!
Cenazenin oldu¤u gün Bafl›büyük
halk›n›n yan›ndayd›k. Kad›nlar›n bulundu¤u çad›rda yapt›¤›m›z sohbette
kad›nlar, “Kalbi bunca s›k›nt›ya
dayanamad›” sözleriyle özetliyorlar
Ay’›n ölümünü.
Birkaç hafta önce gaz bombalar›
nedeniyle geçici felç geçiren Emine
Aslan da çad›rdayd›. Tedavisinin hala sürdü¤ünü söylüyor ve felç olmaya götüren süreci, hastanede yo¤un
bak›mda ne kadar süre kald›¤›n› anlat›yor.
Bu arada y›k›mla ilgili son durumun ne oldu¤unu da konufltuk. fiu an Belediye’yle bir protokol aflamas›
yaflan›yormufl. Görüflmelere, Bafl›büyük Mah.
Çevre Düzenleme ve
Koruma Tabiat› Yaflatma
Derne¤i Baflkan› Adem
Kaya, mahalleden temsilciler ve Belediye Meclis
üyelerinin kat›ld›¤›n› söylüyorlar.
Protokol sürecine dair bilgileri, görüflmelere
kat›lan mahalle sözcülerinden Sahure Demirk›ran’dan al›yoruz.
Protokol süreci yaklafl›k bir hafta
kadar önce bafllam›fl. “Bugün tekrar
gittik ve taleplerimizi ilettik.
Bafll›ca talebimiz, birebir ev verilmesi” diyor Demirk›ran. Birebir
evden kast ettikleriyse, evlerinin bulundu¤u araziye yeni ev yap›lmas› halinde, her evin nüfusuna göre ev-daire
verilmesiymifl. Evlerinin bulundu¤u
arazinin d›fl›ndaki bir yerde oturmak
istemiyorlar.
Protokol süreciyle birlikte TOK‹
inflaat›nda da geliflmeler yaflanm›fl ve
vinç vs. getirilmifl. Ancak mahalleli
“Oras› kaygan toprak, bir depremde bize mezar olur” diyerek,
TOK‹ evlerine bafl›ndan beri oldu¤u
gibi, hala karfl› olmay› sürdürüyorlar.
Demirkan, kendilerine birkaç gün
süre verildi¤ini, talepleri kabul edilmezse her fleyin bafla dönece¤ini söylüyor ve “Halk olarak tafllar› henüz elimizden yere koymad›k. 70
küsur gündür nas›l direndiysek,
ayn› direnifli devam ettiririz” diyor. Nitekim birkaç günlük süre doldu¤unda taleplerinin yine dikkate al›nmad›¤›, Belediye’nin daha önceki projeyi aynen sürdürece¤i ortaya ç›k›yor.
Bafl›büyük halk› sonraki günlerde de,
haftalar önce kurduklar› çad›rlar›n
içinde ve önünde toplanarak, tetikte
beklemeyi sürdürüyor. Mahallede haftalard›r terör estiren polisin y›¤›na¤›
da, hem çad›rlar›n hemen karfl›s›nda
hem de mahallenin girifl ç›k›fllar›ndaki
ablukayla devam ederken, Belediye
Baflkan›’n›n “polisin kalmas›n› halk istiyor” gibi bir yalan baflvurmas› haftalard›r polis fliddetine maruz kalan Bafl›büyüklülerin öfkesini daha da büyütüyor.
(Kartal)
işçi-köylü’den
‹brahim gibi bir öndere
sahip olmak…
8 Mart’tan 1 May›s’a kadar geçen ve içinde SSGSS gibi tüm
emekçileri bir flekilde etkileyecek bir yasaya karfl› örgütlenen
eylemlerle dolu yo¤un bir faaliyeti arkam›zda b›rakt›k. Her zaman söyledi¤imiz gibi, tüm takvimsel günler, ekonomik-demokratik talepli gündemler vb. siyasal iktidar mücadelesiyle
birlefltirildi¤i ve kitlelerle bütünlefltirildi¤i oranda do¤ru anlam›
kazan›r. Yani tüm pratiklerimizin temelinde örgütleme ve
örgütlenme olmak durumundad›r.
Önümüzde, bizler için çok anlaml› bir gün var. Komünist
önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n Diyarbak›r zindanlar›nda katlediliflinin 35. y›ldönümü yaklaflmakta. Kaypakkaya’y› anmak derken, bu ifadeye neler s›¤d›rd›¤›m›z/s›¤d›rmam›z gerekti¤i üzerinden her y›l birçok konuya vurgu yap›yoruz. Bu say›m›zda da
arka kapa¤›m›zda onu nas›l anmam›z gerekti¤ine dair bir yaz›m›z var.
Öncelikle ‹brahim’i komünist önder olarak kabul ediyor ve
onun ard›l› olma iddias›ndaysak; O’nun düflüncelerini, çözümlemelerini, O’nu ortaya ç›karan koflullar› kavramam›z önflartt›r. Zira O’nun düflüncelerini, bu düflüncelerin flekillendi¤i süreci ve zamandafllar›yla aras›ndaki fark› anlamaks›z›n ard›l› olma iddias› da anlam›n› yitirecektir.
“‹brahim gibi bir öndere sahip olmak ayr›cal›kt›r!”
söyleminin alt› bofl bir ajitasyon olmad›¤›n›, O’nun düflüncelerini ve mücadele yaflam›n› ö¤rendikçe daha yerine oturur ifade
oldu¤unu görece¤iz. Kaypakkaya’n›n “kampüs s›n›rlar›n›n
d›fl›na ç›kan” çözümlemeleri bize devrimin yolunu göstermektedir. Zamandafllar›yla aras›ndaki en önemli fark da budur
zaten. O, henüz Marksist klasiklerin ülkemizde yeni yeni yay›mland›¤› bir süreçte, incelemeye ve araflt›rmaya her zaman
için vakit bulmufl ve Kemalizm’den devlet tahliline, Kürt Ulusal
Sorunu’ndan güncel politik çözümlemelere kadar çok de¤erli
ve devrim için vazgeçilmez önemde bir eser b›rakm›flt›r bizlere. Bugün “itinayla” gözlerden gizlenmeye çal›fl›lmas›n›n, ad›na
dahi tahammül edilemeyiflinin nedeni tam da budur. O, sistemin “masum çocuklar” tan›mlamas›na uydurulamayacak kadar
gerçek bir komünist önder olarak yer ald› tarih sayfalar›nda.
Bu nedenle, liberal “ayd›nlar›n”, burjuva demokratlar›n vb.
O’nun ad›n› anmamas›n›, yok saymas›n› “anlay›flla” karfl›lamak
gerekir. Çünkü O’nun düflünceleri pratikte yaflam buldu¤u takdirde kendilerini var eden ve içinde bar›fl›k yaflad›klar› sistemi
temellerinden sarsacak ve onlar› s›cak yataklar›ndan edecek
bir sürecin de ad›mlar› at›lm›fl olacakt›r. Bu nedenle, Kaypakkaya’n›n kitlelerle buluflmas›n›, tan›nmas›n› istememeleri normaldir, anlafl›l›rd›r. Sistemin “romantik devrimci” tan›mlamas›na uymayacak kadar keskin ve nettir çünkü
Kaypakkaya.
‹brahim’den ö¤renmek derken ikinci olarak vurgulanmas›
gereken nokta ise, Kaypakkaya’n›n bu düflünceleri çal›flma odas›nda yazmad›¤› gerçekli¤idir. O, içinde yaflad›¤› hareketli mücadele günlerinde ve s›cak prati¤in direkt içinde yer alarak bu
düflünceleri gelifltirmifltir. Özellikle genç militanlar aç›s›ndan
örnek al›nmas› gereken önemli bir özelliktir bu. ‹brahim’i anarken, O’nun De¤irmendere köylülerinin toprak iflgalinden 1516 Haziran’a ve anti-emperyalist gençlik hareketine vb. kat›l›m›na özellikle vurgu yapmaktay›z. Bu vurgunun amac›, toplumsal hareket içinde yer almaks›z›n, iflçi-köylü emekçi y›¤›nlar›n
hareketinin içinde olmaks›z›n amaca ulafl›lamayaca¤›n› göstermektir. Bugün de özellikle son aylarda yükselen iflçi, emekçi
eylemlerinin neresindeyiz sorusunu bir de ‹brahim’in prati¤ini göz önünde bulundurarak yan›tlamak önemlidir. Emekçi
kitleler hareket halindeyken, bu hareketin gerisinde kalmak,
emekçi kitlelerin sorunlardan kendimizi muaf tutmak ‹brahim
gibi bir öndere sahip olan bir anlay›fl›n savunucular›n›n tavr›
olamaz. ‹çinden geçti¤imiz sürecin tüm özelliklerini kavrayarak,
süreçteki tüm geliflmeleri devrim için kullanma becerisi göstererek ilerleyece¤iz. ‹brahim de böyle yapt› ve iflte tam da bu
nedenledir ki 35 y›ld›r her türlü sald›r›ya karfl›n yaflamaya devam ediyor.
Bugünden bahsederken, sürekli olarak sürecin yo¤unlu¤undan bahsediyoruz. Ancak bu bir yak›nma olarak anlafl›lmamal›d›r. Sürecin yo¤un olmas› demek, yapacak y›¤›nla “ifl”in olmas›
demektir. Ve bu, devrimciler aç›s›ndan bir yak›nma nedeni de¤il, aksine devrim için daha fazla fley yapma vesilesidir. Sadece
Marmara Bölgesi’nde bile onlarca iflçi direnifli mevcuttur. Diyarbak›r’da Aky›l iflçilerinin direnifli hala sona ermifl de¤il, Malatya vd. illerde TEKEL iflçilerinin gündeminde hala özellefltirme sald›r›s› var. Mevsimlik iflçilerinin çilesi gündemde vb. Bu
direniflleri sahiplenmek, onlar›n yaln›z olmad›¤›n› ve gerçek
dostlar›n›n devrimciler oldu¤unu göstermek bizlere düflüyor.
TEKEL, Aky›l, Desa, tersaneler, fiahin Motor, Acerer… iflçi direniflleri bizlerin dayan›flmas›n› bekliyor. Yine SSGSS için
her fley bitmifl de¤il. Yasa karfl›t› mücadeleyi sürdürürken, bu
mücadeleye özellikle ‹stihdam Paketi ad› alt›ndaki sald›r›y›
da dâhil etmeliyiz. Bunun için, sar›-bürokratik-iflbirlikçi dedi¤imiz sendika yönetimlerinin harekete geçmesini ve bizlere ça¤r› yapmas›n› beklememeliyiz. Bu mücadeleyi ancak tabandan
örgütleyerek gelifltirebiliriz. Tüm bu konularda kendi özgücümüzle, Newroz’dan 1 May›s’a ortaya koydu¤umuz iradeyle baflar›lar kazanabiliriz. Bu noktada devrimci güçler, birlikte hareket etmeyi esas alaca¤›m›z güçlerdir.
İşçi-köylü 3
16-29 Mayıs 2008
Sistemin bütünlüklü krizine paralel olarak, krizi giderek derinleflen faflist diktatörlü¤ün, 1 May›s
kutlamalar›na yönelik gerçeklefltirdi¤i azg›nca sald›r›ya dönük tepkiler
ve tart›flmalar hala dinmifl de¤il.
Emekçilerin baharla birlikte daha
üst boyutlarda bir seyir izlemeye
bafllayan hareketlenmesi karfl›s›nda
ürken egemen s›n›flar, çok aç›k ki,
korkular›n› yenmenin yolunu bir
kez daha bask› ve sindirme politikas›na sar›lmakta buldular.
Di¤er yandan bak›ld›¤›nda, artan
sald›r›lara paralel olarak, ülke egemen s›n›flar› aras›ndaki çat›flmalar
da h›z kazanm›fl gibi görünüyor.
AKP hükümeti, halk nezdinde iyice
teflhir olurken, dahas› faflist yüzü
art›k gizlenemez biçimde a盤a ç›karken, sermayenin az›msanmayacak bir kesimi de giderek AKP’den
umudunu kesmifl bir izlenim yarat›yor. TÜS‹AD gibi sermaye kurulufllar›n›n 1 May›s’ta yaflananlara iliflkin
AKP’yi haks›z görür yönlü aç›klamalar›, egemen s›n›flar aras›ndaki
bir yol ayr›m›na da iflaret ediyor.
Dünyadaki ekonomik krizin ülke özgülündeki yans›malar›ndan,
mümkün mertebe daha az zararla
ç›kman›n hesaplar› içinde oldu¤u
uzunca zamand›r gözlemlenen sermaye kesimi, anlafl›lan ç›karlar›n›n
tehlikeye girmekte oldu¤unu düflünüyor.
Kriz derinlefltikçe
çatlak büyüyor
1 May›s sald›r›lar›n›n ard›ndan
sermaye cephesinde göze çarpan
önemli nokta ise, TÜS‹AD ve
uzant›s› kurulufllar, örne¤in Do¤an Grubu gibi medya kurulufllar›,
AKP’ye yüklenirken, dini gericili¤in tekelindeki medya vd. çevrelerin AKP’yi kurtarma ata¤›na geçiflidir. Bu da kriz derinlefltikçe egemen s›n›flar aras›ndaki çatla¤›n da
giderek büyüdü¤ünü/büyüyece¤ini
göstermektedir.
Bunun en önemli nedenlerinden
biri, bugün kimi kesimlerce “Yeflil
Sermaye” olarak adland›r›lan ser-
maye çevrelerinin, AKP hükümeti
döneminde ald›klar› ihaleler, özellefltirmeler vb. rantlarla, giderek
kazand›¤› güçlü konumdur. Bunun
içindir ki, bu çevreler güçlerine güç
katt›klar› flu sürecin devam etmesi
ad›na, cansiperane bir flekilde AKP
savunuculu¤una soyunmufl bulunmakta, çeflme akarken, testiyi taflana kadar doldurmaya çal›flmaktalar.
Faflist Kemalist diktatörlü¤ün,
belki de tarihindeki gelmifl geçmifl
en büyük, en yüzsüz, en aleni yolsuzluklar›n›n ve de ya¤ma ve talan›n›n gerçeklefltirildi¤i flu günlerde, egemen s›n›flar aras›nda sürdü¤ü görülen çat›flma ise, rant
alan› daralanlarla kendilerine sunulan sonsuz ranta sald›ranlar aras›ndaki bir çat›flmad›r özünde. Bu
çat›flman›n galibi hangi sermaye kesimi olursa olsun, iflçi-emekçi y›¤›nlar aç›s›ndan hiçbir fley de¤ifltirmeyecektir. Çünkü, ç›karlar› gerektirdi¤inde, emek cephesine dönük sald›r›larda her an “tek yumruk” olmalar› ihtimalden de öte, hem uzak
hem de yak›n tarih taraf›ndan defalarca kan›tlanm›fl bir gerçekliktir.
Egemenlerin
vazgeçilmezi:
Gerilim stratejisi!
Sürece yön veren politikalarda
öne ç›kan e¤ilim bir kez daha, toplumu germe ve bu gerginlik üzerinden
hakimiyet planlar›n› hayata geçirme
olarak ç›k›yor karfl›m›za. Egemenlerin neredeyse tüm tarih kesitlerinde
baflvurdu¤u,
bölüp-parçalama,
emekçi y›¤›nlar›n de¤iflik kesimlerini
Direnifl ve dirilifl bu bahar
daha da yükseliflte!
Emperyalistlere uflakl›¤›n s›n›rlar›n› zorlayarak, hükümetteki süresini mümkün mertebe uzatmaya çal›flan AKP aç›s›ndan, flu s›ralar en
önemli gündem maddelerinden biri
de kuflkusuz kapatma davas›d›r. Son
dönem yaflanan tüm geliflmelerin
arka plan›na bak›ld›¤›nda da, kapatma davas›nda lehte bir pozisyon yaratma telafl› görülmektedir. Bir yandan, sona do¤ru yaklafl›lan bu dava
karfl›s›nda “so¤ukkanl›” bir durufl
izlenimi yaratmaya çal›flan AKP, di¤er yandan da olas› bir kapatmaya
dönük “önlemlerini” de art›rma
gayretinde. fiu s›ralar meclis kulislerinden, Erdo¤an’dan sonra kimin
baflbakan olabilece¤i üzerine tart›flmalar›n bafllad›¤›, hatta isimlerin bile zikredildi¤i bilgileri s›z›yor.
Olas› bir baflbakan de¤iflikli¤inde
gelebilecek isim, Erdo¤an ad›na
Taksim’de k›yam
Türkiye’de k›yamet
yük çapl› sald›r›lar karfl›s›nda Türkiye Kürdistan’›nda Newroz atefliyle büyüyen kitlesel halk hareketi potansiyelinin iflçi-emekçi muhalefetiyle buluflmas›yd›. (Toplumsal muhalefetin devrimci dinamizm
aç›s›ndan en yüklü bu alanlar›nda/merkezlerinde baflta önderlik
olmak üzere “birleflme” önünde
engel teflkil eden bir dizi sorunun
bulunmas› baflka, bu güçlerin belli
bir an veya süreçte hâkim s›n›flara
karfl› ortak bir platformda buluflturulmas› baflka bir fleydir.)
‹flte, onbinlerce polis ve askerle Taksim’de müdafaa hatt› kurmak, Urfa’dan, Elaz›¤’dan, Rize’den
daha bir çok ilden onlarca uçak
dolusu polisi ‹stanbul’a tafl›mak, 35 tane pasaport polisinden dahi
medet ummak, hastanenin acil
servisini bombalayacak, gazetenin
bahçesinde muhabirinin kolunu k›racak, sendika binalar›n› defalarca
gaza bo¤acak kadar azg›nlaflmak; uygulay›c›lardan öte onlar›
motive eden, emri veren, an be an
idare edenlerin bu gerçekli¤ini
yans›t›yordu.
‹flçi s›n›f› hareketi aç›s›ndan
2008 1 May›s, konfederasyonlar
ve ba¤l› flubelerin büyük bir bölümüne ba¤dafl kurmufl a¤alar›n s›n›fsal niteli¤ini teflhir eden yeni bir
pratik olmufltur. Geliflmelerde flafl›rt›c› bir tutum saptayan varsa
“mektup” aç›kl›k getiriyor. IMF’den
gelen bu “mektup”, toplumsal muhalefete dönük sald›r›lar›n son süreçteki pervas›zl›¤›na da ›fl›k tutuyor.
IMF’nin, 7. “Gözden Geçirme”yi
onaylamas› ile birlikte tamamlanan
IMF program›nda, “izleme” sürecine geçilmesi vesilesiyle gündeme
gelen bu “mektup”, asl›nda IMF’nin
önümüzdeki sürece dair direktiflerini içeriyor. Söz konusu direktifler en baflta da, SSGSS yasas›n›n
öngörülen zamandan da önce yürürlü¤e sokulmas›n›, Kamu Personel Reformu’nun vakit geçirmeden yap›lmas›n›, bunlardan ba¤›ms›z olmayarak da özellefltirmelere
h›z verilmesini vb. sald›r›lar› öngörüyor. Y›k›m sald›r›lar›n›n önümüzdeki k›sa süre içinde daha kapsaml›
olarak ele al›naca¤›ndan baflka bir
anlam ifade etmeyen bu durum san›r›z, toplumsal muhalefete ve eylemliliklerine dönük son süreçte
gerçekleflen azg›nca sald›r›lar› da
aç›klamaya yetiyor.
Bölgesel uflakl›k
pekifltiriliyor
Egemenler yeni bir
figurana ihtiyaç duyabilir
S›n›fsal Yaklafl›m
Daha ilk cümleden girelim;
2008 1 May›s Taksim, Faflist Türk
devleti için tam bir bozgundur,
aczdir ve hiç kuflkusuz yenilgidir.
Bu sadece AKP hükümetiyle de¤il,
onu arkalayan bütün kurumlar›yla,
özünde 1 May›s ve Taksim’e karfl›
oldu¤u halde o yöne direksiyon
k›rmak durumunda kalan bütün
örgüt ve partilerin öncesi, esnas›
ve sonras› tutumlar›yla resmedilmifltir. Bunu a盤a ç›karan ise, elbette ki komünist ve devrimci
güçlerin ›srarl› tutumu ve prati¤i olmufltur.
Bu tutuma güç veren ve hâkim
s›n›flar› köfleye s›k›flt›ran süreç, s›n›f mücadelesinin iflçi-emekçi cephesinde son aylar itibar›yla kitleselleflerek yükselifl kaydeden direnifl hareketleriyle örülmekteydi. Öyle ki 2007’den 2008’e geçen iflçi direniflleri, grev ve eylemlerinin (Hava-‹fl, Telekom, Novamed’in ard›ndan Tuzla Tersaneleri, TEGA, Yörsan, TEKEL…) etki
gücü sürdü ve Mart-Nisan ay› boyunca SSGSS vesilesiyle gelifltirilen
genel direnifl ve eylemlerin büyüttü¤ü potansiyel, zincirleme biçimde 1 May›s’a tafl›nd›.
Di¤er yandan egemenler aç›s›ndan daha büyük tehlike; ayn›
zaman dilimi içerisinde Kürt Ulusal Hareketi’ne yönelik “s›n›r ötesi kara harekat›”n› da kapsayan bü-
emanetçi olarak görev yapabilece¤i
fleklinde oldu¤u gibi, Erdo¤an’›n son
dönemdeki y›pranm›fll›¤› ile birlikte
gözden ç›kar›ld›¤›, sermayenin, baflka bir temsilcisi arac›l›¤›yla yola devam etmek isteyece¤i biçiminde de
yorumlanabilir. Bugüne kadarki tecrübeler de, y›pranm›fl bir kiflili¤in,
ne emperyalistlerin ne de hizmet
etti¤i yerli sermaye kesiminin ifline
yaramad›¤›n› defalarca göstermifltir.
Politika gündem
Emekçi halka dönük sald›r› politikalar›n› y›pranm›fl kifliliklerle, hele
de iflçi-emekçilerin öfkesinin büyüdü¤ü bir dönemde, hayata geçirmeye çal›flmak, bunlar›n ba¤l› oldu¤u
egemen güçlerin “iflini” her daim
daha da zora sokmufltur. Bunun
içindir ki egemenler, duyulan ihtiyaçtan dolay›, sahneye yeni bir figuran sürebilirler.
Yeni figuran›n kim olabilece¤i
noktas›nda yürütülen fikirlerde ise,
önceli¤in emperyalistlere hizmet
etme noktas›nda kendinden öncekileri aratmayacak bir isme verilece¤i kesindir.
kendi de¤erlendirmelerini gözden
geçirmelidir. Türk-‹fl, D‹SK ve
KESK’in gerek eylemin örgütlenmesi, gerekse de Taksim’e tafl›nmas› konusunda zamanlama ve
aflama farkl›l›klar›na karfl›n özünde ayn›laflan tutumlar› (yan çizme,
geri ad›m atma) öngörülebildi¤i
halde, buna uygun konumlan›flla ilgili belli aksakl›klar›n oluflmas›,
devrimci güçler aç›s›ndan en
önemli eksiklik olmufltur. Buna
karfl›n devrimci güçler esasta
kendi planlar›na ve güçlerine dayal› olarak hareket etmifller ve belli
alanlar ve mevzilerden Taksim’i
kararl›l›kla zorlam›fllard›r.
2008 1 May›s, Taksim’in zorlanmas› ve faflist devlet terörüne
direnilmesi prati¤inde iflçi ve
emekçi kitlelerinin etkin bir kat›l›m pay›na sahip olamay›fllar› nedeniyle iflçi s›n›f› hareketine militan
bir mücadele gelene¤i kazand›rma
yolunda katk› sunamam›fl olsa da,
moral de¤erler bak›m›ndan yükledikleriyle, ileriye do¤ru at›lm›fl
bir ad›m kabul edilmelidir.
Bu moral de¤erlerin bafl›nda;
hâkim s›n›flar›n ‹stanbul’u aç›k hava
hapishanesine çevirip s›k›yönetim
ilan edercesine ald›¤› ola¤anüstü
önlemler ve baflvurdu¤u vahfli terörün iflaret etti¤i üzere, iflçi s›n›f›n›n kahredici gücü gelmektedir.
Bu güç, son süreçte yükselme kaydeden mücadele ile kendisini iyiden
iyiye hissettirmifl, hükümet 1 May›s’› “birlik ve dayan›flma” günü
ilan etmek zorunda kalm›fl, Türk‹fl’ten para-medyan›n hat›r› say›l›r
kalemlerine Taksimcilerden geçilmez olmufl, 1 May›s’› kutlayan iflçi
“dostlar›” aras›na MHP’den T‹SK’e
olmad›k çevreler kat›lm›flt›r.
birbirine karfl› kutuplaflt›rma ise, bu
süreçte de germe politikas›n›n temelini oluflturuyor. Gerilim stratejisi olarak adland›r›lan bu politika,
egemenlerin “vazgeçilmezi” olarak,
hem dünyada hem de ülkede daha
ifllevli hale getirilmeye çal›fl›l›yor.
Kapatma davas›yla birlikte kah
ma¤durlar› oynayan, kah - ideolojisi gere¤i gerçekte inanmad›¤›- demokrasiye
s›¤›nmaya
çal›flan
AKP’nin (ve bir bütün olarak da
devletin tüm kademelerinin) flu s›ralar bu stratejiye neden daha çok
ihtiyaç duydu¤una ise, geçti¤imiz
günlerde hükümete ulaflan bir
‹flçi s›n›f› hareketi bak›m›ndan 1
May›s 2008’in elde etti¤i kazan›mlar; hakim s›n›flar›n iflçi ve
emekçi (halk ve insanl›k) düflman›,
demokrasi karfl›t› faflist karakterinin bir kez daha aç›ktan teflhirini
içermektedir. Bu ba¤lamda, faflist
diktatörlü¤e karfl› mevzileniflte, liberal, reformist, revizyonist bütün
durufllar ve özellikle iflbirlikçi ve
gerici sendikal yönetimler de teflhir olmufltur. AKP’yi demokrat, liberal ya da “en a¤›r›ndan” dincigerici vb. s›fatlarla niteleyerek
devletten soyutlayanlar, süreci nas›l izah edeceklerini flafl›rm›flt›r.
S‹P-“TKP” gibi sahtekar Taksim
fetihçileri ile EMEP, ÖDP vb. uslu
taktikçilerin, s›n›f›n gününe ve alan›na sahip ç›kma ad›na izledikleri
politika ve pratik ise Taksim
2008’deki Reformist 1 May›s Platformu’na ait foto¤raf kareleri olarak kaydedilmelidir.
1 May›s 2008’de önceki y›l›n
birikimi üzerinden Taksim için politika belirleyen ve bu do¤rultuda
konfederasyon ve di¤er kurumlar
üstünde bas›nç uygulayan, devam›nda da örgütlü bir pratik sergileyen Devrimci 1 May›s Platformu ile bu paralelde aktif tutum
benimseyen di¤er devrimci güçler,
hedeflerine esas olarak ulaflm›flt›r. Devrimci güçlerin önderlik etti¤i militan kitle; araç ve silah bak›m›ndan güç dengesizli¤ine karfl›n
faflist diktatörlü¤ün azg›n ve vahfli
terörüne karfl› saatler boyunca y›lmayan, gerilemeyen, ›srarl› ve
kararl› bir direnifl göstermifltir.
Mevcut güç dengesi (devrim-karfl›devrim), konfederasyonlar›n önderlik yap›s› ve s›n›f›n durumu (örgütlülük) dikkate al›nd›¤›nda orta-
Çok aç›k ki, flu süreçte bir kez
daha, emperyalist politikalar›n engelsiz hayata geçirilmesinin zemini
geniflletilmek, ülke emperyalistler
için dikensiz gül bahçesine dönüfltürülmek, sald›r› yasalar›n›n önündeki
engeller “temizlenmek” isteniyor.
Emekçi kesimlerin baharla birlikte
yükselifle geçen hareketlili¤inin yaratt›¤› panikle “orant›s›z” kullan›lan
güç, ayn› zamanda emperyalistlerin
bölgesel askeri sald›rganl›k politikalar›n›n önünü de açacak biçimde ele
al›nmaya çal›fl›l›yor. Siyonistlerin
bölgesel jandarmal›k rolü paylafl›lmak, bölge halklar›na dönük askeri
sald›r› politikalar›na fiili kat›l›m art›r›lmak isteniyor. Bu niyet ise, Rice’›n son Ortado¤u ziyareti s›ras›nda, bölgedeki en güvenilir ülkeleri,
Türkiye ve ‹srail olarak ifade etmesi ve egemen s›n›flar›n bundan duyduklar› “memnuniyet” gösterilerinden de anlafl›l›yor.
ya ç›kacak/yaflanacak olan tablonun bundan daha iyi olabilmesi
(daha büyük kuvvetlerle ve/veya
daha iyi organize olarak daha uzun
süre zorlamak) elbette mümkündü ama çok daha iyi olmas›n›n
(Taksim’de belli süre etkinlik kurmak) flartlar› yoktu.
Bu kazan›m, baflar› ve sonuçlar›yla beraber 2008 1 May›s, mevcut gerçekliklerin bir kez daha bütün ç›plakl›¤›yla görülmesine yol
açm›flt›r ki, bu durum sürece/döneme iliflkin acil görev ve sorunlar› ortaya koymam›z› gerekli
k›lmaktad›r. Bunlar›n ilki yukar›da
da and›¤›m›z üzere iflçi s›n›f› hareketinin ekonomik-demokratik alan
örgütlülü¤ünde yani sendikalardaki durumuna iliflkindir. Bu konudaki büyük zafiyet, egemen s›n›flar cephesindeki krizin de büyümesine paralel, s›n›f çeliflkilerinin
giderek derinleflti¤i, yoksullaflman›n boyutland›¤›, sömürünün katmerleflti¤i, s›n›fa yönelik sald›r›lar›n alabildi¤ine artt›¤› günümüz koflullar›nda, daha da kritik hale gelmifltir. S›n›f, önce kendi içerisinde
s›n›f düflmanlar›ndan ar›nmak durumundad›r.
1 May›s sürecinde konfederasyonlar›n sergiledikleri tutum ortadad›r. Dahas›, faflist diktatörlü¤ün
önümüzdeki süreçte gerek emekçi s›n›flara gerekse de devrimci,
yurtsever ve demokratik güçlere
yönelik ekonomik ve politik kapsamdaki sald›r› ve katliamlar› boyutlanacakt›r. T. Erdo¤an’›n
“Ayaklar bafl olursa k›yamet
kopar” demesi bofluna de¤ildir.
“K›yamet” ifadesi içinde bulunduklar› durumu yans›tan, korkuyu d›fla
vuran bir itiraf niteli¤indedir. Nite-
‹mha-inkarda son evre
Kürt halk›na dönük imha-inkar
sald›r›lar›n›n son günlerde daha da
h›z kazanmas› da yine, ülkedeki yönetememe kriziyle oldu¤u kadar,
Türkiye’ye biçilen bölgesel uflakl›k
rolünde gelinen aflamayla da ilintilidir. Yine bu rolle yak›ndan ilintili
oldu¤u bilinen son geliflmeler, emperyalistler, bölgesel Kürt hükümeti, ‹ran ve TC aras›nda, Kürt
sorunu özgülünde yeni ad›mlar›n
oldu¤una iflaret ediyor. Kürtlerin
imha-inkar›na dönük son evrede
ortaya ç›kan ve beklenmedik olmayan bu ad›mlar›n merkezinde
ise, esas olarak Kürt Ulusal Hareketi’nin ve de özellikle hareketin
önder kadrolar›n›n ortak imhas›tasfiyesi oldu¤u görülüyor.
Sonuç olarak; Ezilen iflçiemekçi y›¤›nlar›n hakl› ve meflru
eylemleri bir kez daha “provokasyon” olarak lanse edilmekte, her
türden fliddete baflvurularak, bast›rman›n-sindirmenin yollar› aranmakta, Kürt halk›n›n siyasal-kültürel-sosyal talepleri yine imha-inkarla cevaplanmaktad›r. Ülkemiz
egemen s›n›flar› ve de ba¤l› olduklar› emperyalist güçler taraf›ndan
gerçeklefltirilen bu sald›r›lar›n dozundaki art›fl›n nedeni ise, gerek
iflçi-emekçi y›¤›nlar›n grev vb. eylemlerde gerekse iflgal karfl›t› hareketlerin her türden yöntemle
gerçeklefltirdikleri direnifllerdeki
önlenemez yükseliflte ve bunun
verdi¤i panikte aranmal›d›r.
Sald›r›lar›n genel olarak, tarih
boyunca ezilenlerin direnifl ve dirilifllerindeki art›fl› ifade eden bahar
aylar›nda, daha bir h›zla gerçeklefltirildi¤i bilinmektedir. Ancak bu
bahar daha azg›nca bir sald›r› söz
konusudur. Çünkü direnifl ve dirilifl bu y›l›n bahar›nda son y›llarda
olmad›k kadar yükselifle geçmifltir.
Bu yükselifli do¤ru, s›n›fsal bir rotaya sokma, önderlik etme misyonu ise, devrimci-komünist güçlerin
önünde acil bir görev olarak durmaktad›r.
kim Nepal’deki “büyük k›yamet”ten sonra, açl›k isyanlar› yaflanan bir dizi ülkeden “küçük k›yamet” haberleri gelmektedir.
1 May›s, k›r›lma noktas› olarak de¤erlendirilmifl, s›n›f hareketinin ileri noktalara s›çramas›, ivmesinin daha da yükselmesi istenmedi¤i için tatil ilan edilmemifl, özellikle de Taksim konusunda, belli bir hesaplaflman›n/iddialaflman›n alan› ve mevzisi
olarak kabul edilegeldi¤i için ayak
direme tutumuna girilmifltir.
Önümüzdeki süreçte daha çok
yüklenmek zorunda olduklar› ve
bu yüzden iflçi s›n›f› ve devrimcidemokratik güçlere manevra alan› b›rakmaya hiç tahammülleri olmad›klar› görülmelidir. Böylelikle
bir di¤er sorun/görev ortaya
ç›kmaktad›r. 1 May›s 2008’de
Taksim kuflatmas›n› yarmak için
ortaya konulan irade ve faflist
devlet terörünü gö¤üslemek için
sergilenen kararl›l›k ve devrimci dayan›flma, s›n›f mücadelesinin bütününe tafl›nmak durumundad›r. ‹flçi ve emekçiler hedef
konumundad›r ve daha çapl› sald›r›larla yüz yüzedir. Büyük bir
potansiyele sahiptir ve genifl y›¤›nlar› ateflleyecek güç onlardad›r. Ne var ki onlar›n da do¤ru
önderlikler alt›nda, devrimci bir
at›l›mla ve militan bir ruhla harekete geçirilmesi gerekmektedir.
Halk Savafl›’n›n ateflini k›rlarda
büyütmeye çal›flan gerillaya ve
Kürt Ulusal Hareketi’nin savafl ve
direnifliyle beraber sokaklar›,
meydanlar› zapteden Kürt halk›na
do¤ru uzanacak bu hareket, “k›yamdan k›yamete” do¤ru giden yolu k›saltacakt›r.
İşçi-köylü 4
İşçi/köylü
“Sendika yoksa üretim de yok!”
çileri:
fl
i
i
r
e
d
a
s
De
üzce’de kurulu bulunan
DESA Deri’de sendikalaflt›klar› için iflten at›lan iflçiler patronun bask›lar›na
ve iflten atmalara ra¤men sendikadan vazgeçmiyor.
Deri-‹fl Sendikas›’na üye olduklar› için iflten at›lan 40 iflçi,
iki haftad›r fabrika önünde bekliyor. Anayasal haklar›n› kullanarak sendikaya üye olan iflçiler
patronun hukuksuz uygulamalar›na maruz kal›yor. Kamuoyuna yapt›¤› aç›klamalarda sendikaya karfl› olmad›¤›n› söyleyen
DESA yönetimi, iflçileri odalar›na çekerek tehdit etmifl ve istifa etmeye zorlam›fl. ‹flçilerin direnifline destek olmak amac›yla fabrika önüne giden Deri-‹fl Genel Baflkan› Musa Servi, Türk-‹fl ‹l Temsilcisi Ali
Güler, A¤aç-‹fl eski flube baflkan› Cemil T›naz, Deri-‹fl Uzman› Nuran Güleç iflçilerle
birlikte gözalt›na al›nd›.
D
D
‹flçiler gözalt›lara
tepki gösterdi
DESA Deri’nin ‹stanbul Sefaköy’de bulunan Genel Merkezi önünde biraraya gelen iflçiler, patronun bask›lar›na boyun e¤meyeceklerini, hayk›rd›klar› sloganlarla dile getirdi.
“DESA’da sendika olacak baflka yolu
yok”, “Zafer direnen emekçinin olacak”
sloganlar› ile “Sendika anayasal hakt›r,
sendika hakk›m›z engellenemez, sendikaya üye olmak suç de¤ildir” yaz›l› pankart› açarak DESA önüne yüründü. ‹flçilerin
coflkulu oldu¤u eylemde konuflan Deri-‹fl Genel Baflkan› Musa Servi; DESA patronunun
sendikaya üye olan iflçileri iflten ç›kard›¤›n›,
tek tek sorguya çekti¤ini dile getirerek, deri
iflçilerinin köle olmad›klar›n› sendikaya üye
olarak gösterdiklerini söyledi.
Konuflmas›n› sloganlar eflli¤inde bitiren
Servi’den sonra D‹SK Nakliyat-‹fl Genel Baflkan› Ali R›za Küçükosmano¤lu da bir konuflma yapt›. ‹flten at›lan DESA iflçilerini yaln›z
b›rakmayan Tuzla iflçileri de eylemdeki yerlerini ald›. Eyleme Belediye-‹fl 2 No’lu fiube yöneticileri de destek verdi.
Eylem sonras› görüfltü¤ümüz Tuzla deri
gündüz çal›flt›r›l›p fazla mesai paras› ödememek için sonraki 3-4
DESA kimdir?
gün zorla izne ayr›l›yor. HerhanTürkiye’deki en büyük deri flirketi gi bir nedenle çal›flma saatleri
olan DESA Deri’nin ‹stanbul Sefaköy, içinde izin al›nd›¤›nda DESA, yaÇorlu ve Düzce’de üç ayr› fabrikas› p›lmayan mesaiyi saat bafl›na iki
bulunuyor. Dünyaca ünlü pek çok kat› ücretin ödendi¤i tatil mesauluslararas› markaya üretim yapan ilerinden kesiyor. Fabrikada tatilDESA 2007 y›l›n› 87 milyon dolarl›k ler Pazar, Pazartesi günü yap›l›ciroyla kapatt›. DESA’n›n Londra’da yor. Tüm bunlara itiraz edildi¤in10, Türkiye çap›nda 67 ma¤azas› bulu- de iflten at›lmak an meselesi. Sernuyor. 30 Haziran 2006 itibariyle Ser- visler için de iflçilerden 1 YTL ücmaye Piyasas› Kurulu’na tebli¤ etti¤i ret al›n›yor.
çal›flan say›s› 888 olan flirketin borsa‹flçiler sendika çal›flmas›na
da hisse senetleri de sat›lmakta.
bafllay›nca patron, 25 iflçiyi iflten
ç›karm›fl, sendikalaflma devam
iflçisi ve iflyeri
edince di¤er iflçileri de iflten ç›karmaya bafllatemsilcisi Bayram Ateflo¤lu; DESA’da iki
m›fl. fiu an toplamda 40 iflçi iflten ç›kar›lm›fl
ayd›r sendikal çal›flma yürütüldü¤ünü, patrodurumda. ‹flçiler sendikaya üye olunca fabrika
nun sendikay› ö¤rendikten sonra iflçileri iflten
yönetimi iflçilere kendi istekleri ile iflten ayr›lç›karmaya bafllad›¤›n› dile getirerek, buna kard›klar›n› yazan bir k⤛da imza atmaya zorlafl›l›k s›n›f dayan›flmas›n› büyütmenin önemli olm›fl. ‹flçileri afla¤›layarak ve zor kullanarak kâdu¤unu söyledi.
¤›tlar› imzalatmak isteyen patronun icraatlar›
DESA’da sendikalaflma mücadelesi yürübununla bitmiyor. Fabrikaya noter ça¤›rarak
ten iflçilerden Caner Özçelik; patronun
sendikadan istifa eden iflçilere ifle geri al›na“performans›n›z düflük” diyerek iflçileri 1 Macaklar› vaadinde bulunmufl.
y›s günü iflten ç›kard›¤›n› dile getirerek bu sü“Performans düflüklü¤ü” iddias› ile iflten
rece nas›l gelindi¤ini bizimle paylaflt›.
ç›kar›lan Sevil Çerçi ise sendikadan önce,
Fabrikada iflçiler a¤›r çal›flma koflullar› alay›n eleman› seçildi¤ini söylüyor. Fabrikada
t›nda mesai yap›yor. Buna karfl›l›k ald›klar›
karfl›laflt›klar› sorunlar› ve sendikalaflma mümaafl ise asgari ücret düzeyinde. Tuvaletler
cadelesini bize anlatan Çerçi, sendika fabrikabozuk, yemekler kötü ç›k›yor. DESA’da iflçiya girinceye kadar mücadeleye devam edeler “denklefltirme” ad› alt›nda 3-4 gün geceli
ceklerini dile getiriyor.
(‹stanbul)
Tersane iflçilerine “Erdo¤an gözalt›s›”
Erdo¤an’›n tersanelere geliflini pankart açarak protesto etmek ve tersane iflçilerinin taleplerini
gündeme tafl›mak isteyen sendika yöneticilerine ve üyelerine sald›ran polis, eylemcilerin
pankartlar›n› açmaya f›rsat bile b›rakmayarak, gözalt›na ald›.
lis sald›rmakta gecikmedi.
Sendika yöneticilerine ve üyelerine
sald›ran polis, kitlenin pankartlar›n› açmas›na f›rsat bile b›rakmayarak, gözalt›na ald›.
Gözalt›na al›nanlar bu s›rada “Tersane iflçisi köle de¤ildir”, “Art›k ölmek istemiyoruz”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar› atarak durumu protesto ettiler. Gözalt›na al›nanlardan,
Limter-‹fl Genel Sekreteri Kamber
Sayg›l› ve At›l›m muhabiri Mustafa
Kapar, haklar›nda aranma karar› oldu¤u gerekçesiyle, Emniyet Müdürlü¤ü’ne
götürülerek, ertesi gün ç›kar›ld›klar›
Savc›l›k’ta ifade verdikten sonra serbest
b›rak›ld›lar.
AKP hükümetinin tersanelerdeki sorunlara karfl› ikiyüzlü tutumu, geçti¤imiz
günlerde Erdo¤an taraf›ndan gerçeklefltirilen Deasan Tersanesi ziyaretiyle bir kez
daha a盤a ç›kt›.
Ayn› zamanda iflçi-emekçi düflmanl›¤›n›n aleni bir hale dönüflmesinin de göstergesi olan bu ziyaret s›ras›nda, ziyareti
protesto eden tersane iflçileri ve sendika
yöneticileri gözalt›na al›nd›lar.
Erdo¤an’›n 3 May›s günü ziyaret etti¤i
Deasan Tersanesi, bölgedeki en kurals›z
çal›flma koflullar›na sahip olan, ad› s›k s›k
ifl cinayetleri ile an›lan bir tersane olup,
hakk›nda Çal›flma Bakanl›¤› taraf›ndan 20
fiubat’ta k›smi ifl b›rakma karar› bulunmakta. Ancak bu karara ve tersanedeki
koflullar›n devam etmesine karfl›n, bölgeye gelen Erdo¤an, bu tersanede yap›lacak
olan bir karakol botunun ilk kayna¤›n› yaparak, sermayenin temsilcisi oldu¤unu
kez daha gösterdi.
Onca ifl cinayeti yaflan›rken tersanelere ad›m›n› bile atmayan baflbakan›n bu
aç›k tutumu, tersane iflçileri ve Limter-‹fl
Sendikas› yöneticileri taraf›ndan protesto
edildi. Ancak Baflbakan’la görüflmek isteyen iflçilere ve sendika yöneticilerine po-
Emekçinin Gündemi
1 May›s’ta yüzeye ç›kan
gücü örgütleyelim!
‹flçi ve emekçilerin örgütlenmesine yönelik sald›r›lar durmaks›z›n
devam ediyor. 2008 1 May›s’›ndaki
fliddet, abluka, terör ve s›k›yönetime karfl› iflçi ve emekçilerin birleflme, hak arama, mücadele ve direnifl yönündeki tavr›, s›n›f hareketindeki k›p›rdanman›n iflaretini vermektedir. Ancak, bu her fley demek de¤ildir.
Zira s›n›f hareketi ve mücadelesi önemli bir dönemeçten geçmektedir. Ya bu dönemeci kararl›l›kla
16-29 Mayıs 2008
aflarak daha iyi bir süreci bafllatacakt›r ya da bugün bulundu¤umuz
yerin daha gerisine düflülecektir. Ki
bu durum, uzun süre daha s›n›f hareketini etkisiz k›lacakt›r. Bu anlamda 2008 1 May›s’› iflçi s›n›f› hareketi ile burjuvazi aras›ndaki mücadelede bir üst noktayd›. Bu mücadelede moral ve motivasyon üstünlü¤ü ve sald›r›lar karfl›s›ndaki tutumuyla emekçiler daha avantajl› bir
noktadad›r.
Sald›rganl›¤›yla teflhir olan AKP
Tersaneler
yine can ald›
Tersanelerdeki koflullara dönük tepkiler sürerken, tersaneler can almaya devam ediyor. 9 May›s günü Selah Tersanesi’nde gerçekleflen bir patlamada ‹zzet
Gider adl› iflçi yaflam›n› yitirirken, 1 mühendis ve en az 5 iflçi de yaraland›. Yaralanan iflçilerden Ç›nar Kayg›s›z’›n durumunun a¤›r oldu¤u bildiriliyor. Limter-‹fl
Sendikas› 10 May›s sabah 07.30’da G‹SB‹R önüne bir yürüyüfl düzenleyerek, tersanelere yaflananlara bir kez daha dikkat
çekti.
(Kartal)
hükümeti ise, bunun ac›s›n› ç›kartmak için ‹stihdam Paketi vb. sald›r›lar haz›rlayarak mücadeleci duruflu
etkisiz k›lmay› hedeflemektedir.
Son bir y›la yak›nd›r iflçi hareketindeki k›p›rdanma ve yükselifl bugün aç›s›ndan oldukça önemli bir
yerde durmaktad›r. Siyasal iktidar
ise bu yükselifli durdurabilmek, da¤›tmak ve etkisizlefltirmek için tüm
yol ve yöntemleri denemektedir.
Türk-‹fl’in gerek 13-14 Mart ve 6
Nisan’da SSGSS karfl›t› eylemlerdeki
tutumu gerekse 1 May›s’a bir gün
kala Taksim “›srar›ndan” vazgeçmesi (yani tam da hükümetin sular›nda
yüzmesi) devlet aç›s›ndan bulunmaz
bir nimet durumundad›r. Çünkü
devlet, her zaman iflçi ve emekçilerin temel örgütlenme araçlar›n› tes-
Nergis Tekstil
iflçisi isyanda!
Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan
Nergis Holding bünyesinde faaliyet gösteren
Nergis Tekstil, 1981 y›l›ndan bu yana polyester
iplik ve kumafl üretiyor. Fabrikan›n patronu eski
bakan Cavit Ça¤lar. Bir zamanlar ‹nterbank’›n
sahibi ve bankan›n içini boflalt›p “iflas” etti¤ini iddia etti¤inden dolay› göstermelik olarak bir y›la
yak›n hapiste yat›p ç›kan ünlü sömürücü. Yine
1990 y›llar›nda iflas etti¤ini söyleyen Ça¤lar,
DYP-SHP koalisyon hükümetinde devlet bakan›
olunca, devlete ait olan POLYEN ve S‹FAfi fabrikalar›n› sat›n alarak, üretim konusu ayn› olan
Nergis Holding’e ba¤l› Nergis Tekstil’i bünyesine
ald›. fiu an fabrika 167 bin metrekare alanda toplam bin 339 iflçiyle faaliyet gösteriyor.
Ça¤lar, ‹nterbank davas›ndan dolay› devlete
ödemesi gereken borcu ödememek için sermayesini Bulgaristan ve M›s›r’a aktarm›flt›. fiimdiyse
fabrikan›n TMSF k›skac›nda oldu¤unu iddia ederek “zor durumda” oldu¤unu söyleyip 5 ay› geçkin bir süredir 784 iflçiyi ücretsiz izne ç›karm›flt›r. Ne patron ne de Türk-‹fl’e ba¤l› TEKS‹F Sendikas› iflçilerin durumuna karfl› k›l›n› k›p›rdatmaktad›r. Patron ve sendikan›n “ha bugün ha
yar›n iflbafl› yapacaks›n›z” oyalama taktiklerine karfl› iflçiler, 1 May›s’ta fabrika önünde, 2 May›s’ta AKP ‹l binas›na ve en son 5 May›s günü yine fabrika önünde toplanarak çeflitli eylemler
gerçeklefltirdiler. Bunun üzerine fabrika yetkilileri, sendika yöneticileri ile görüflüp 15 gün daha
ek süre vermelerini istedi. Bu aç›klaman›n ard›ndan iflçiler eyleme son vererek da¤›ld›lar. Sendika ve iflçiler e¤er bu 15 gün içerisinde herhangi
bir geliflme olmazsa, Ankara’da Çal›flma Bakanl›¤› önünde eylem yapacaklar›n› ifade ettiler.
(Bursa)
lim (ya da kontrol alt›na) alarak s›n›f›n mücadelesini de durdurmak ve
etkisizlefltirmek ister. Yine de bu
noktada her fley kontrolü alt›nda de¤ildir. Zira tüm bu ihanetçi
ve iflbirlikçi çizgiye ve prati¤e karfl›
sendikalar›n içinde iflçi s›n›f›ndan yana mücadele eden flubelerin karfl›
çizgisi geliflmektedir. Ki bu çizgi
SSGSS karfl›t› hareket içinde de, 1
May›s’ta da (üstelik Deri-‹fl ve Belediye-‹fl gibi ifl b›rakarak) kendisini
var etmifl ve dipten gelen dalgay› yüzeye tafl›mada önemli bir misyon
yüklenmifltir.
Türk-‹fl içindeki bu mücadeleci
çizgi, bu tutumuyla oldukça önemli
bir süreci bafllatm›fl bulunuyor. Bunu, Türk-‹fl içerisindeki ileri sendikalar›n 13-14 Mart ile 6 Nisan’daki
Yemek zamm›na karfl›
eyleme devam...
Rektörlük önüne yürüyen 500’e yak›n SES üyesi, paral› yemek uygulamas›n›n son bulmas›n› talep etti.
Ankara Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi
Hastanesi çal›flanlar› yemeklerini paral› hale
getiren genelgeye karfl› eylemlerine devam
ediyor. Hacettepeli SES üyeleri, yemek
boykotlar›n›n 15. gününde yemekhane
önünden Rektörlü¤e yürüdüler. Emekçiler,
yemeklerin yeniden paras›z olmas› talebiyle
toplad›klar› 1500 imzay› da Rektörlü¤e teslim ettiler.
7 May›s günü 12.30’da Hacettepe Merkez
Kampüs içinde bulunan yemekhane önünden Rektörlük önüne yürüyen 500’e yak›n
SES üyesi, paral› yemek uygulamas›n›n son
bulmas›n› talep etti. Eylemde SES iflyeri
temsilcisi taraf›ndan okunan bas›n aç›klamas› ile sa¤l›k çal›flanlar›na yemekleri paral›
hale getiren genelgenin geri çekilmesi talebi yinelendi. SES Genel Baflkan› Bedriye
Yorgun, eylemde yapt›¤› konuflmada paras›z yemek için sürdürdükleri mücadelenin
yayg›nlaflt›r›lmas› için çal›flt›klar›n› dile getirdi. Yap›lan bas›n aç›klamas› ve konuflmalar
sonras› bir heyet çal›flanlar›n toplad›¤› dilekçeleri Rektörlük’e teslim etti. (Ankara)
Tuzla ile
dayan›flma eylemi...
Tuzla’da yaflanan ifl cinayetlerine karfl› ö¤renciler bir dayan›flma eylemi gerçeklefltirdi.
Son olarak 9 May›s günü Selah Tersanesi’nde yaflanan patlamada bir iflçi hayat›n›
kaybetmifl 6 iflçi de yaralanm›flt›. Tuzla’da
art›k s›radan bir geliflme haline gelen ifl cinayetlerine karfl› iflçilerin yapt›¤› eylemlerin yan›nda üniversite ö¤rencileri de ifl cinayetlerine sessiz kalm›yor.
Tuzla’da yaflanan ifl cinayetlerini k›namak ve
ö¤renci gençlik ile iflçi s›n›f› aras›ndaki dayan›flmay› büyütmek amac›yla biraraya gelen Bo¤aziçi Üniversitesi ö¤rencileri bir
bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi.
10 May›s günü saat 12.30’da Galatasaray Lisesi önünde buluflan ö¤renciler yapt›klar›
bas›n aç›klamas›nda Çal›flma Bakan› ve Baflbakan›n ifl cinayetleri ile ilgili “Bir tane iflçi ölmüfl k›yameti kopar›yorsunuz,
Çin’de Hindistan’da bir seferde 250
iflçi ölüyor”, “Ölümler ortalaman›n
alt›nda” aç›klamalar›na tepki gösterdi.
Ö¤renciler gündemde yo¤un bir yer alan ‘68
gençlik hareketine de dikkat çekerek
‘68’in geçmiflte kalm›fl bir nostalji olmad›¤›n›, dönemin devrimcilerinin iyi çocuklar
olarak gösterilmesinin tarihin çarp›t›lmas›
anlam›na geldi¤ini dile getirdiler.
Aç›klaman›n ard›ndan söz alan bir tersane
iflçisi Tuzla’da yaflanan ifl cinayetlerini al›nacak önlemlerle engellenebilece¤ini,
ancak patronlar›n iflçilerin hayat›n› yok
sayd›¤›n› ifade etti.
(‹stanbul)
prati¤inde ve 1 May›s’ta (daha da ileri giderek Türk-‹fl’in yönetiminden
de bir parçay› yan›na alarak) göstermifltir. Ve bu çizgi tüm emek cephesini olumlu yönde etkilemektedir.
Bu tutum ve anlay›fl›n daha da
gelifltirilmesi ve büyütülmesi ise
baflta DDSB’lilerin görevidir. Art›k
yavafl yavafl da olsa, sanc›l› da gerçekleflse yüzeye ç›kan direnifl ve
eylemleri büyütmeliyiz. Örne¤in,
Deri-‹fl Sendikas›’n›n Düzce’deki
Desa Deri iflçilerinin sendikal örgütlenmeden dolay› iflten at›lmalar›na karfl› ald›klar› tav›rdan dolay›
iki gün arka arkaya 41 iflçinin gözalt›na al›nmas›na karfl› Türk-‹fl’in sessiz kalmas›na yönelik tav›r yükseltilmelidir. Bu flekilde Türk-‹fl içinde
art›k gizlenemeyecek durumda
olan ayr›l›k çizgisi derinlefltirilebilecektir.
Yine Konfederasyona ba¤l› sendikalar›n Desa direnifliyle dayan›flma içinde olmas›, direnifli sahiplenmeleri, yükselen mücadeleye katk›
sunmaktad›r. Unutmamak gerekir
ki, bu çizgi dünün ortaya ç›kard›¤›
sonuçtur. Özelde Deri-‹fl’in bu direnifl ve mücadeleci çizgisi Düzce’de bulunan ve mücadele etmek
isteyen sendikalar› ve di¤er kesimleri olumlu yönde etkilemektedir.
Bugün görevimiz mevcut Desa direniflini olan gücümüzle desteklemek ve buna katk› sunmakt›r. Di¤er yandan sendikal hareketteki iflbirlikçi ve ihanetçi çizgiyi teflhir
ederek, mücadeleci çizgilerin iktidarlaflmas›n› hedeflemekteyiz.
İşçi-köylü 5
16-29 Mayıs 2008
İşçi/köylü
Emperyalistlerden Tar›m Bakanl›¤›’na yeni emir:
“Uflaklar, hedefiniz 70 milyar dolar, ileri!”
Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤› Mart
ay›n›n sonlar›na do¤ru “2008-2012
Tar›m Vizyonu”nu düzenledi¤i bir
toplant›yla kamuoyuna aç›klad›. Bu
vizyonla, ülke tar›m›n›n Gayri Safi Milli Hâs›las›n› 70 milyar dolara ç›karmay› hedeflediklerini belirtti. Mehdi
Eker’in bu aç›klamay› yapt›¤› günlerde
tar›mla ilgili oda ve dernek baflkanlar›
da tar›m ürünlerinde yaflanan gerilemeye, ithalat›n ve d›fla ba¤›ml›l›¤›n artt›¤›na dikkat çekiyorlard›. Bu aç›klamalar halka düflen yoksullu¤un bir ifadesi iken 70 milyar dolarl›k gelirin tar›mda yaflanan gerilemeye ve artan d›fla ba¤›ml›l›¤a ra¤men elde edilece¤ini
de göstermektedir. IMF ve DB’nin isteklerini harfiyen yerine getiren AKP
hükümetinin bu hedefine nas›l ulaflaca¤›na biraz daha yak›ndan bakal›m.
Tar›m Bakan›’na de¤il, yaflananlara bakal›m
Tar›m Bakan› “Türkiye d›fl›ndaki
bütün üretici rakibimiz, tüketiciler ise
potansiyel müflterimizdir” slogan›yla
aç›klad›¤› 70 milyar dolar gelir hedefine kimin üzerinden ulaflaca¤›n›n da
ipucunu vermektedir. Son y›llardaki
geliflmelere bak›ld›¤›nda “rakibin ve
potansiyel müflterinin” topra¤›ndan
kopart›lan köylüler oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Bunun en aç›k örne¤i tar›msal destekleme politikalar›d›r. DB ile
yap›lan anlaflmalar çerçevesinde belirlenen tar›msal desteklemeler, AKP
hükümeti döneminde dibe vurmufl
vaziyettedir. Kald› ki yap›lan destek
ödemelerinin de aslan pay› zengin
köylülere akarken, yoksul köylüye ya
çok az bir miktar ulaflmakta ya da hiç
ulaflmamaktad›r. Bu durumda ise
“Türkiye d›fl›nda bütün üreticilerin” kapsam›na yoksul köylüler
de dâhildir.
Yap›lan aç›klamalara göre 16 sektörün en üst düzey yetkilileriyle “ortak ak›l toplant›lar›” sonucu belirlenen 70 milyar dolarl›k gelir hedefi,
183 konu bafll›¤› görüflülerek belirlenmifltir. Tar›m Bakanl›¤›’n›n yapm›fl oldu¤u bu “kapsaml› çal›flman›n” tabi ki
gerçeklik pay› vard›r. 16 sektörün
(siz emperyalist flirketler anlay›n) bir araya gelerek 70 milyar dolardan ne kadar pay alaca¤› da kuflkusuz ki 183 konu bafll›¤›ndan bir tanesidir. Bu “kapsaml› çal›flma” sonucu 5
y›ll›k plan oluflturulmufl, yani 5 y›ll›k
süre içinde tar›ma “çekidüzen” verilece¤i ifade edilmektedir. Bu “çekidüzen”in nas›l yap›laca¤›n› 2009 May›s’›na kadar TMO’ya ithalat yetkisinin
verilmesinde görmekteyiz. Bu “kapsaml› çal›flman›n” niteli¤ini ise
Eker’in beylik laflar› de¤il tar›mda yaflananlar gösterecek.
Haf›zalar›m›z› biraz yoklad›¤›m›zda
tar›mda yaflananlar›n ne oldu¤unu görmekteyiz. Artan girdi fiyatlar› (4 ay
önce 26 YTL olan gübre, flimdi 49
YTL’ye sat›lmaktad›r) ve ithalat rakamlar›, aç›klanan düflük taban fiyatlar› gördüklerimizin sadece birkaç örne-
¤idir. Tüm bunlar›n anlam› ülke tar›m›n›n emperyalist tekellere b›rak›lmas›d›r. Tar›m Bakanl›¤›’n›n 16 sektörün
en üst düzey yetkilileriyle yapt›¤› “kapsaml› çal›flma”da kimin ç›karlar› gözetildi¤i ortaya ç›kmaktad›r. ZMO,
TZOB, TZD gibi önemli tar›msal kurulufllar›n öneri-uyar› vb. aç›klamalar›n› dikkate almayan Tar›m Bakanl›¤› 16
sektörle oturdu¤u masadan 5 y›ll›k
planla ç›kmaktad›r. Ülkemizde sektör
kapsam›nda tar›mla ilgilenenlerin hem
ilgi boyutlar› hem de sektöre hâkim
olan emperyalist flirketlerin a¤›rl›¤› düflünüldü¤ünde, Tar›m Bakanl›¤›’n›n bu
“kapsaml› çal›flmas›”n›n tar›m sektöründe, kendi deyimi ile bir “altyap›”
oluflturmay› de¤il emperyalist ç›karlar›
art›rmay› hedefledi¤i aç›kt›r. 70 milyar
dolar da bunun rakamsal ifadesidir.
Tar›msal üretimi elinde bulunduran emperyalistler, piyasada satabilecekleri ürünleri üretmeye yöneliyorlar. Üretilen ürünleri uluslararas› pazarlarda satarak kârlar›na kâr kat›yorlar. Bunu gerçeklefltirebilmeleri için
birilerinin üretmemesi, uluslararas›
piyasalara ürün sürmemesi gerekiyor.
Çünkü emperyalistlerin elinde her zaman bir üretim fazlas› olur ve bu üretim fazlas›n› elinden ç›karabilmesi için
birilerinin üretmemesi gerekmektedir. Üretmemesi gereken birileri ise
bizim gibi yar›-sömürge ülkelerdir.
Eker yapt›¤› aç›klamada “tar›m
sektörünün kendi alt yap›s›n› oluflturmas›, sürdürülebilir ve pozitif bir tar›m sektörü hedefledikleri”ne dikkat
çekmektedir. Bu sözlerin ülkemiz
gerçekli¤i ile örtüflüp örtüflmedi¤ini
anlamak için âlim ya da tar›m uzman›
olmaya gerek yoktur. AKP hükümetinin 6 y›ll›k döneminde Meclis’ten geçirdi¤i tar›m yasalar›na bak›ld›¤›nda
her fley apaç›k görülmektedir.
AKP hükümeti, izledi¤i tar›m politikalar›yla, ülke tar›m›nda emperyalist
tekeller için bir altyap› oluflturmaktad›r. Emperyalistlerin ç›karlar›na hizmet edecek flekilde tar›m› “sürdürülebilir” hale getirmektedir. “20082012 Tar›m Vizyonu” ve 70 milyar
dolar gelir hedefi bunun dile getirilifl
biçimidir. Kuflkusuz ki bunun kapsam›
toprak a¤alar›, tar›msal flirketler ve
emperyalist tekellerle s›n›rl›d›r. Yoksul köylü ise aç kald›¤›n›, periflan oldu¤unu anlatt›¤›nda “terbiyesiz” denilerek “anan› al da git” denilerek yine azarlanacakt›r.
Bugün bu yaflananlar köylülü¤ün,
kendi topra¤›nda köle durumuna getirilmesinden baflka birfley de¤ildir.
IMF, DB anlaflmalar›na, Ortak Tar›m
Projesi’ne, emperyalist ç›karlara kurban edilmesidir. 2008-2012 Tar›m
Vizyonu ve 70 milyar dolar gelir hedefi de bunun son örne¤idir.
Ülkemizde tar›m h›zla tasfiye ediliyor. Ç›kar›lan yasalar, k›s›tlanan desteklemeler, özellefltirmeler vs.
tasfiye sürecinin birer parças›d›r. Bu demek oluyor
ki halk›n üretimine dönük politikalar terk ediliyor,
tar›m emperyalistlerin eline b›rak›l›yor.
Gebze Havzas›’nda iflçi direniflleri büyüyor...
“Köylüler gübre
kullanamaz durumda!”
Gün geçmiyor ki Gebze bölgesinden bir grev-eylem haberi gelmesin. ‹flçi emek-
G
çiler, kendilerine dönük hak gasplar›na karfl› durman›n, hak alman›n-araman›n
yolunu, ellerindeki yegane silahlar› olan, üretimden gelen güçlerini kullanmada buluyorlar.
Son 20-30 y›l içinde bölgenin
en büyük ifl havzalar›ndan birine
dönüflen Gebze’de, emek-sermaye çeliflkisi de tüm ç›plakl›¤› ile gözler önüne seriliyor. Bu çeliflki ise
kendini, say›lar› her geçen gün artan, iflçi grev ve direniflleriyle d›fla
vuruyor.
Gün geçmiyor ki Gebze bölgesinden bir grev-eylem haberi gelmesin. ‹flçi emekçiler, kendilerine
dönük hak gasplar›na karfl› durman›n, hak alman›n-araman›n yolunu,
ellerindeki yegane silahlar› olan,
üretimden gelen güçlerini kullanmakta buluyorlar.
Bu direniflleri ortaya ç›karan
nedenlerin bafl›nda ise, patronlar›n
iflçileri sendikas›z, örgütsüz b›rakmaya dönük sald›r›lar› geliyor.
Bir di¤er önemli neden ise, tafleronlaflt›rma sald›r›s›.
Tüprag’›n ruhsat›
iptale gidiyor
Bakanlar Kurulu’nun 10 Aral›k
2007 tarihinde Tüprag Metal Madencilik lehine kamulaflt›rma karar› almas› üzerine Efemçukuru’ndaki dava süreci devam ederken, Tüprag’›n madencilik faaliyetlerini h›zland›rmak amac›yla
yürüttü¤ü çal›flmalar da devam
ediyor. Kamulaflt›rma karar›n›n yürütmesinin durdurulmas› istemiyle
dava açan köylülerin avukat› Arif
Ali Cang›, Efemçukuru’nda yaflanan son geliflmelere iliflkin yaz›l› aç›klama yapt›. Dan›fltay 6. Dairesi’nin
yürütmeyi durdurma istemli davay› reddinin ard›ndan Dan›fltay ‹dari Dava Daireleri
Kurulu’na baflvuruldu¤unu hat›rlatan Cang›, dava sürecinin devam
etti¤ini belirtti.
Ancak bu süreç içerisinde
Tüprag’›n köylülerle anlaflarak kamulaflt›rma karar› al›nan parselleri sat›n almaya çal›flt›¤›n› ö¤rendiklerini belirten Cang›, “Bu, Tüp-
rag’›n Efemçukuru’na temelli olarak yerleflmek istedi¤ini bir göstergesidir. Ayr›ca, Tüprag’›n sat›n
almak istedi¤i bu parsellerde kamulaflt›rma flerhi de kald›r›l›yor.
Bu flerh kamulaflt›rma karar› alan
Bakanlar Kurulu taraf›ndan kald›r›labilir. Bakanlar Kurulu’nun bu
yönlü bir karar›n›n da
mevcut oldu¤unu bilmiyoruz” dedi.
Di¤er yandan, Dan›fltay’›n, Efemçukuru
Maden ‹flletme Ruhsat›’n›n iptali davas›nda
redde iliflkin k›sm›
onaylad›¤› ö¤renildi.
Davada ayr›ca yeni bilirkifli heyeti oluflturulmas›na ve yeniden keflif incelemesi yap›lmas›na da hükmedildi. Karar üzerine
flirket Genel Müdürü Mehmet
Y›lmaz karar› sevindirici bulduklar›n› söylerken, Av. Ali Cang›, flirket yöneticilerinin karar› çarp›tt›¤›n› ifade etti ve karar› “Efemçukuru alt›n madeninin iflletme
ruhsat› iptale do¤ru gidiyor”
fleklinde yorumlad›.
(H. Merkezi)
Patronlar
anlaflmaya yanaflm›yor,
direnifller sürüyor
Acerer
Bölgede, tüm
bu ve daha birçok nedenle
gidilen direnifllerden-grevlerden
baz›lar› 100’lü günleri aflm›fl bulunuyor. Örne¤in Gebze Otogar’›na yak›n bir yerde bulunan
Acerer Fabrikas› iflçilerinin grevi
150 günü aflk›n süredir devam ediyor. Sendikalaflma nedeniyle iflten
at›lan ve sendikan›n tan›nmas› ve
ifle iade edilme talebiyle direnifle
geçen 20 iflçi, patronun görüflmelerdeki uzlaflmaz tutumu nedeniyle, fabrika önünde gerçeklefltirdikleri grevlerini kararl›l›kla sürdürüyorlar.
Bossal
Bossal-Mimaysan iflçilerinin direnifli de yaklafl›k iki ayd›r sürüyor. ‹flten at›lan 6
iflçi, ifle iade edilme talebiyle fabrika önünde direnifle geçmifllerdi. ‹lk
günlerde uzlaflmaz bir tutum içinde
olan patron, bir süre sonra yap›lan
görüflmede, iflçilerin 5 May›s’ta ifle
geri al›naca¤›n› söylemifl. Ancak iflçiler, ne 5 May›s’ta ne de sonraki
günlerde ifllerine geri dönememifller. Bossal-Mimaysan iflçileri de t›pk› Acerer iflçileri gibi, haklar›n› geri
alana kadar direnifli sürdüreceklerini söylemekteler.
Her iki direnifle iliflkin görüfltü¤ümüz Birleflik Metal-‹fl Gebze
fiube Sekreteri Kadir Acar iki
direniflte de iflçilerinin kararl›l›kla
direndiklerini ve bu direnifllerin kazan›mla sonuçlanaca¤›ndan emin
olduklar›n› söylüyor.
itesi
Kocaeli Ünivers
Sendikal› olduklar› için iflten ç›kar›lan Kocaeli Üniversitesi çal›flanlar› da, 150 günü aflk›n süredir
grevde. 25 üniversite kantin çal›flan›, okul idaresinin ve jandarman›n,
iflbirli¤i halinde gerçeklefltirdikleri
ve ço¤u kez gözalt›na al›nmalar›yla
sonuçlanan tüm sald›r›lar›na karfl›n,
kararl›l›klar›ndan bir fley yitirmiyorlar. OLEY‹S üyesi iflçiler, bu
kararl›l›klar›n› 1 May›s günü de gösterdiler. Grev önlükleri ile ‹stanbul’daki 1 May›s eylemine kat›lan
iflçilerden 4’ü eylemler s›ras›nda
gözalt›na al›nd›. Ancak onlar, gözalt›ndan ç›kt›ktan sonra, tekrar grev
yerine geri döndüler.
Grevle ilgili görüfltü¤ümüz
OLEY‹S Bölge Temsilcisi Bar›fl Aflan, bugüne kadarki kararl›l›¤›n bundan böyle de sürece¤ini
söylüyor.
fiahin Motor
fiahin Motor iflçileri iki ay› aflk›n süredir fabrika önünde bekliyor.
fiahin Motor, Türkiye’nin
motor yata¤› üreten tek firmas›.
Fabrikan›n yaklafl›k 35-40 y›ll›k bir
mazisi var. Bölgede ilk aç›lanlardan
biri. Buradaki sendikal örgütlenmenin kökeni de 35 y›la dayan›yor.
Ancak bunca y›ld›r sendika varl›¤›na ra¤men, son aylarda artan örgütsüzlefltirme sald›r›lar› burada da
gerçekleflmeye bafllam›fl ve Birleflik Metal-‹fl üyesi 59 iflçi, sendikay› istemeyen patron taraf›ndan iflten at›lm›fl.
Direniflin 61. gününde görüfltü¤ümüz iflçiler, her birinin 15-20 y›l-
d›r burada çal›flt›klar›n› söylemekteler. Patron, iflçileri iflten att›ktan
hemen sonra tafleron iflçi getirmifl
ve üretim flu an bu iflçiler üzerinden sürüyormufl.
‹flyeri Bafl Temsilcisi Üzeyir
Atefl de iflten at›lanlardan biri ve
14 y›ld›r bu fabrikada çal›fl›yormufl.
“Patron bizi sendikal mücadeleden
dolay› ve de tazminatlar›m›z› ödemeden iflten att›. ‹flçi ise ‘sendikas›z
çal›flmay›z’ dedi. Bu bir örgütsüzlefltirme sald›r›s›d›r” diyor.
‹flten at›lan iflçiler, bu süreçte
hukuksal yola da baflvurmufllar.
Patron tazminatlar› 10 taksit halinde ödemeyi teklif etmifl. Ancak iflçiler bunu kabul etmeyeceklerini
söylüyorlar. Gelinen aflamada patron, 30 iflçinin ifle dönmesine raz›
olur gibi olmufl. Böyle bir anlaflma
olsa bile, iflçilerin sendikal› olarak
çal›flmalar› ve di¤erlerinin tazminatlar›n›n ise en k›sa sürede ödenmesini talep ediyorlar. ‹flçiler “onca y›ll›k eme¤imizi öyle bir
ç›rp›da atamay›z” diyorlar. Ve
sonuna kadar direnmekte kararl›
olduklar›n›n alt›n› çiziyorlar.
Bu direniflin kendileri aç›s›ndan
ne anlam tafl›d›¤›n› ise, iflyeri temsilcisi fiaban Gündüz’ün flu sözlerinden anl›yoruz: “Biz bu direniflle
birlikte ayn› zamanda her fleyin para olmad›¤›n›, insanlar›n onuru ve
flerefi için mücadele etmesi gerekti¤ini anlatmaya çal›fl›yoruz ve herkesi de bu yaklafl›ma kat›lmaya
ça¤›r›yoruz.”
(Kartal)
Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i (TZOB) Genel Baflkan› fiemsi Bayraktar yapt›¤› bas›n aç›klamas› ile gübredeki fiyat art›fl›n›n
tar›msal üretimi olumsuz etkileyece¤i uyar›s›nda bulundu.
Bayraktar; son bir y›l içinde gübreye yüzde
150 oran›nda art›fl yap›ld›¤›n›, 2007 y›l›nda
gübre kullan›m›n›n yüzde 4 oran›nda azald›¤›n› sadece Nisan ay›nda gübreye iki defa zam yap›ld›¤›n› söyledi.
Bayraktar, gübredeki KDV’nin yüzde 18’den
yüzde 1’e indirilmesi gerekti¤ini, fiyatlardaki art›fl›n devam etmesi halinde köylünün gübre kullanamaz hale gelece¤ini belirtti.
(H. Merkezi)
“Kurakl›ktan k›r›l›yoruz!”
Ya¤›fllar›n bu y›l yüzde 50 oran›nda azald›¤›
T. Kürdistan›’nda kurakl›k tehlikesi kap›da!
Kurakl›k yüzünden bölgedeki arpa ve mercimek tarlalar› tamamen kururken, bu¤day
tarlalar›nda yüzde 70 oran›nda kay›p yafland›. Mardin’de F›r›nc›lar Odas›’n›n iste¤iyle
toplanan Esnaf ve Sanatkâr Odas› 200 gr ve
35 Kurufl’a sat›lan ekme¤in gramaj›n› 250’ye
sat›fl fiyat›n› da 500 Kurufl’a ç›kard›.
Bu¤day ekmek için mazotu ve gübreyi borçlanarak sat›n alan köylüler, kurakl›¤›n yaflanmas› ile borçlar›n› nas›l ödeyeceklerini kara
kara düflünüyor. Köylüler kurakl›¤a karfl›
ya¤mur duas›na ç›karken, Tar›m Bakan›
Mehdi Eker, ya¤›fllar›n az olmas›ndan dolay›
herhangi bir s›k›nt› yaflanmad›¤› aç›klamas›nda bulundu!
(H. Merkezi)
İşçi-köylü 6
Dengê azadî
Munzur’uma
dokunma!
Bir ça¤r›fl›m, bir prova, bir can daha...
Kapal› bir salon, içerde yaklafl›k bin insan, d›flar›da kin kusan gözlerle ba¤r›flan insanlar. Polis sadece salonun girifl kap›s›n› tutuyor. ‹çerdeki insanlar
“provokasyon” ihtimali gerekçe gösterilerek ç›kart›lm›yorlar. Oysa hemen
üç gün sonra “provokasyon” ihtimali gerekçesiyle on binlerce polis 1 May›s için ‹stanbul’da konumland›r›l›yor...
Ça¤r›fl›m
27 Nisan tarihinde saat 12.00’de Mersin
Tuncelililer Derne¤i taraf›ndan “Munzur’da barajlara ve siyanürlü alt›n
aramaya hay›r” konulu bir panel ve
bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Mersin
Yeniflehir Belediyesi Konferans Salonu’ndan Tuncelililer Derne¤i’ne kadar
bir yürüyüfl gerçeklefltirildi. Yürüyüfl boyunca s›k s›k sloganlar at›ld›. Dernek binas› önüne var›ld›¤›nda bir bas›n aç›klamas›yla “Barajlara ve siyanürlü alt›n aramaya hay›r!” fleklinde sloganlar at›ld›.
(Mersin)
27 Nisan’da Sakarya’da DTP bir
flölen düzenlemekteydi. Ancak gündeme yans›yan flölenden daha çok,
flölen salonunun d›fl›nda tertiplenen
faflist sald›r›yd›. Akflamdan bafllay›p,
gece yar›s›ndan sonra da devam
eden bu sald›r› insan›n akl›na birçok
fleyi getiriyor. Auschwitz’de al›yoruz solu¤u, daha do¤rusu gaz odalar›nda canl› canl› yak›lan Museviler
solu¤umuzu kesiyor. O kadar uza¤a
gitmeden Marafl geliyor gözlerimizin önüne ve sonra Sivas’tay›z. Canl› canl› atefle veriliyor bedenlerimiz.
Ayn› senaryo, oyuncular ayn›,
ma¤durlar ayn›. Ad› farkl› sadece
ma¤durlar›n, Kürtler. “Vatan› ben daha iyi savunurum” kisvesiyle katliamc›l›¤a soyunan, katliamc›l›ktan geri
durmayan, bu yönüyle Ülkü Ocaklar›n›n taht›na göz dikmifl Alperen
Ocaklar› devrede bu defa. Sistemin
yeni flamar o¤lan›: Alperenler. Alperenler, BBP güdümünde. BBP Baflkan› Muhsin Yaz›c›o¤lu. Hani flu Sivas katliam›n› bizzat örgütleyen faflist.
Hani flu Hrant’›m›za kurflun s›kanla-
r›n kollay›c› babas›. Hani flu, parlamentonun vakur görünümlü ma¤rur
simas›, “yüce” parlamentonun vekillerinden Muhsin Yaz›c›o¤lu.
Prova
Saatler öncesinden ilçelerden
otobüslerle getiriliyor gözü dönmüfl
onca faflist, beraberinde bir o kadar
kand›r›lm›fl insanlar. Faflizmin cenderesinde düflünme yetisi dumura
u¤ram›fl ço¤u emekçi, yoksul insan
belki de. Etkinlik kat›l›mc›lar›ndan
DTP milletvekili ‹brahim Binici
durumu kaç kez Valili¤e bildirmesine ra¤men, Vali, “birkaç zarars›z kifli, hemen da¤›t›labiliriz” diyerek faflist güruha adeta kol kanat geriyor.
Oldukça bildik bir durum bu. Çünkü yaflananlardan sonra bu devletin
Baflbakan›, ‘’Milletin hassasiyetlerini
görmezden gelerek hareket ederseniz, olaca¤› budur tabi’’ minvalinde
bir aç›klamayla bu linç giriflimini
desteklemekle kalm›yor yeni linçlere aç›ktan davetiye sunuyordu.
Kapal› bir salon, içerde yaklafl›k
bin insan, d›flar›da kin kusan gözler-
le ba¤r›flan insanlar. Polis sadece salonun girifl kap›s›n› tutuyor. ‹çerdeki insanlar “provokasyon” ihtimali
gerekçe gösterilerek ç›kart›lm›yorlar. Oysa hemen üç gün sonra “provokasyon” ihtimali gerekçesiyle on
binlerce polis 1 May›s için ‹stanbul’da konumland›r›l›yor, sadece d›flar›dan getirilen gaz bombas› say›s›
5000 adetten fazla. Ama Sakarya’da
polis, valisinin birkaç kifli dedi¤i kalabal›¤› bir türlü da¤›tm›yor. Da¤›tmas› da beklenemezdi ki, bir iddiaya
göre yeni toplanan kalabal›¤›n aras›nda Emniyet Müdür Yard›mc›s› da
bulunmaktayd› çünkü.
Bir can daha...
Elias Canetti yaflasa da d›flar›da
toplanan kalabal›¤› görebilseydi!
A¤›zlar› köpürmüfl bu kalabal›k tam
da Kitle ve ‹ktidar kitab›nda bahsetti¤i av sürüsüne bir örnekti. O av
sürüsü linç hukukunu kendinde gerçeklefltiriyordu. Ve yine Canetti’nin
dedi¤i gibi bu sürü türünün deflarj›
(da¤›lmas›) için kurban› (içerdekileri) yemesi gerekmektedir.
Dink davas›nda pervas›zl›k zinciri...
Hrant Dink’in hain bir pusuda, “a¤abeyleri” taraf›ndan yönlendirilen faflist bir tetikçi taraf›ndan katledilmesinin üzerinden neredeyse
16 ay geçti. Dink’in katline iliflkin dava, bir yandan sivil-resmi faflist güçlerin provokasyonlar›na, di¤er yandan da tam bir hukuk skandal›na
sahne oluyor. Dava giderek skandallar, daha
do¤rusu pervas›zl›k zincirine dönüflüyor.
Geçti¤imiz aylarda yap›lan duruflmalardan
birine “küçük” katil Ogün Samast’›n yafl›na
iliflkin geliflmeler damgas›n› vurmufl ve yap›lan
kemik incelemesinde Samast’›n yafl›n›n 18’den
büyük oldu¤u ortaya ç›km›flt›. Böylece Samast
art›k “küçük” katil s›n›f›ndan ç›karak “a¤abey”
s›n›f›na dahil olacakt›! Gördü¤ü “ilgi ve alaka”ya
da yans›yaca¤› kesin olan bu geliflme, yafl›n›n küçüklü¤ünden medet umanlarca onaylanmam›fl
olmal› ki, bir sonraki duruflmada Samast’›n “küçük” kalmas›na karar verilmifl, böylelikle da bilimsel olarak % 100’lük kesinli¤i olan bir veri de
yine faflist zihniyetlerin anti-bilimselli¤ine çarpm›fl, daha do¤rusu çarpmas› istenmiflti.
Dink davas›n› karartmaya, faillerin ortaya
ç›kmas›n› engellemeye dönük tutumlardan sadece biridir bu. Ve her duruflma Dink’in katlinin
asl›nda kimlerin ifline yarad›¤›n›n ve de kimler
taraf›ndan gerçeklefltirildi¤inin de somut göstergesine dönüflmekte. Bizlerin bafl›ndan itibaren
bildi¤i bu durum ise, her duruflmada ortaya ç›kan yeni (skandal-pervas›z) geliflmelerle birlikte,
kör gözler taraf›ndan bile görülmekte.
Hrant Dink davas›nda yaflanan geliflme, katliam›n (gerçek sorumlular› olan) tüm devlet kademelerindeki onay›n›n, ne kadar pervas›zca
gerçekleflti¤inin/gerçekleflebilece¤ini de ortaya
16-29 Mayıs 2008
serecek nitelikte.
Davan›n geçti¤imiz günlerde yap›lan
duruflmas›n›n ilk bölümünde, mahkemeye sunulan, Trabzon Emniyet Müdürlü¤ü taraf›ndan gönderilen yaz›da,
Mustafa Öztürk’ün cinayetten önce
yapt›¤› telefon görüflmeleriyle ilgili belge
ve delillerin imha edildi¤i bilgisine yer
verildi. Ancak imha gerekçesi aç›klanmad›. Ayr›ca, muhbir Erhan Tuncel’le
Mustafa Öztürk aras›nda (daha önceleri
var oldu¤u aç›klanmas›na karfl›n) telefon
görüflmesi olup olmad›¤›na iliflkin kendilerinde böyle bir bilgi bulunmad›¤› vurguland›. Böylelikle delillerin karart›lmas›na dönük aleni çabalar bu duruflmada
da, ilk günlerdeki pervas›zl›¤›yla sürdü.
Davan›n san›¤› durumunda olanlar›n
tehditkâr tav›rlar› da, bu delil karartmalar›n verdi¤i rahatl›kla ya da kendilerine
dönük “koruman›n” verdi¤i cesaretle
olsa gerek, son duruflmada da kendini
gösterdi. Yasin Hayal yine etrafa tehditler ya¤d›rd› durdu.
Bizler, Dink’in gerçek katillerinin
güdümündeki bu mahkemelerin, ne bu katliam›
ne de TC’nin tarihi boyunca ifllenen benzer katliamlar› ayd›nlatamayaca¤›n›, daha do¤rusu ayd›nlatma gibi bir dertleri olamayaca¤›n› çok iyi
bilmekteyiz. Çünkü halklar› ve onlar›n yi¤it evlatlar›n› katledenlerin, sömürüyü-zulmü katmerlefltirenlerin yarg›lanacaklar›, yapt›klar›n›n hesab›n› verecekleri tek mahkeme, s›n›f savafl›m› zaferle taçland›¤›nda kurulacak olan halk mahkemeleridir!
DTP
Eflbaflkan›
“serbest”
21 Nisan’da bafllayan duruflma 28 Nisan günü
sona ererken, Demirtafl ve ayn› suçlamayla
yarg›lanan 5 kifli tahliye edildi.
Davan›n san›¤› durumunda olanlar›n tehditkar tav›rlar›, delil
karartmalar›n verdi¤i rahatl›kla
ya da kendilerine dönük “koruma”n›n verdi¤i cesaretle olsa
gerek son duruflmada da kendini gösterdi.
5 ay önce Almanya’dan gelir gelmez gözalt›na al›nan ve birden askerlikten kurtulmak için “sahte çürük raporu” ald›¤› keflfedilen DTP
Eflbaflkan› Nurettin Demirtafl, 2 y›ldan 5 y›la kadar a¤›r hapis cezas› istemiyle tutuklanarak hapishaneye
konmufltu. Devlet, DTP ile ilgili her
fleyi sald›r› malzemesi yapt›¤›n› ve
bu konuda s›n›r tan›mad›¤›n› Demirtafl’›n tutuklanma süreciyle bir
kez daha göstermifl oldu.
DTP Eflbaflkan› Nurettin Demirtafl ve 182 kiflinin, ilk duruflmas›
6 fiubat’ta Ankara 6. A¤›r Ceza
Mahkemesi’nde görülmüfltü. Mahkeme heyeti, san›klar›n Askeri Ceza Kanunu’nun 81’inci maddesi uyar›nca yarg›lanmalar› için dava dosyas›n›, Hava Kuvvetleri Komutanl›¤›
Askeri Mahkemesi’ne gönderilme-
Alt› saatten fazla içerde mahsur
b›rak›lan insanlardan baz›lar› fenal›k
geçiriyor. ‹çlerinden 65 yafl›ndan bir
DTP’li, Ebubekir Kalkan kalbine
yenik düflerek yaflama veda ediyor.
Ambulansa yak›nlar›ndan birisinin
al›nmas›na müsaade edilmiyor. Buna
ra¤men kalabal›k da¤›lmam›flt›r.
Do¤ruyu söylüyor Canetti, yemeden duramayacakt›r.
Bizler iyi tan›yoruz bu kalabal›¤›:
Bunlar Trabzon’da TAYAD’l›lar› bildiri da¤›tmalar› nedeniyle linç etmeye kalk›flan, yaflanan sald›r›y› protesto etmek için bas›n aç›klamas› yapan
TAYAD’l›lara yeniden sald›ran kalabal›¤›n ayn›s›d›r. Yine Sakarya’da ayn› olaya iliflkin bildiri da¤›tanlara sald›ran kalabal›kla, ‹zmir-Seferihisar’da befl genci PKK’li diye öldürmek isteyen, Gemlik’te yap›lmas›
planlanan mitinge giderken, Bozüyük’te otobüslerin önüne kesip, insanlar› diri diri yakmaya çal›flanlarla
ayn›d›r. Bunun gibi örnekler daha da
ço¤alt›labilir. Ama en önemlisi de
bunlar “yüce” devletin koruyucu
z›rh›na sahiptirler. Sakarya’da
DTP’lileri yeni bir Mad›mak’la katletmek isteyen kalabal›k, ellerini
kollar›n› sallayarak evlerine, ilçelerine dönmüfllerdir. Ki bu oldukça ola¤and›r, Mad›mak’›n belki de bir numaral› faili Meclis’e girebiliyorsa,
devlet bu eli kanl› flamar o¤lanlar›n›
son kullanma tarihi geçene kadar kullan›yor ve koruyorsa sorumlunun kim oldu¤u gayet aç›kt›r.
Ne de olsa bizlere hayal edemeyece¤imiz kadar ac› yaflatmaya ant
içmifl bir Genelkurmay Baflkan›’n›n
bulundu¤u ülkemizde, bir flekilde
ezilen olan veya ezilenlerin saf›nda
yer tutan kesimlere yönelik ›rkç›-faflist sald›r›lar olmaktad›r/olacakt›r.
Faflizme karfl› daha fazla birlik,
daha fazla mücadele, daha fazla
zafer!
Orduya büyük darbe
Kürt Ulusal Sorununda imha ve inkar politikalar›na devam eden TC, bu beyhude
çabalar›n›n karfl›l›¤› olarak hem maddi
kay›plara u¤ramakta hem de yaflad›¤›
psikolojik yenilgiyi moral üstünlü¤üne
çevirmek için yalan haberlerle kamuoyunu aldatmaya çal›flmaktad›r. Binlerce
askerle operasyonlar düzenleyen,
ABD’den anl›k istihbarat deste¤i alan,
‹srail ordusunun yard›m›yla istihbarat
toplamaya çal›flan, da¤lar›m›z› bombalayan, köylerimizi, flehirlerimizi ablukaya
alan TC ordusu, gerillan›n taktik sald›r›lar› karfl›s›nda baflar›s›z kalmakta, sahip
oldu¤u onca olana¤a karfl›n gerilla savafl›n› yenilgiye u¤ratamamaktad›r. En baflar›s›z generaller listesine daha görev
bafl›ndayken girme “baflar›s›n›” gösteren
Büyükan›t, sürprizler-müjdeler verirken, Cumhurbaflkan› ve Baflbakan coflkulu aç›klamalar yaparken Genelkurmay
Baflkanl›¤› yalan haberlerle moral bozuklu¤u yaratmak istese de gerçekler
karfl›s›nda tüm bunlar tuzla buz olmakta, devlet art arda ald›¤› kay›plarla flok
yaflamaktad›r. Televizyonlarda her gün
bombalanan da¤lar›, operasyona giden
askerleri gösteren faflist medya, askerin
göz açt›rmad›¤›n› aç›klarken gerilla Dersim merkeze 20 km uzakl›kta yol kesip
kimlik kontrolü yapmakta, medya gerillalar›n kaçt›¤›n› iddia ederken komandolarla dolu karakollar bask›na u¤ramakta
ve y›k›ma u¤rat›lmaktad›r. Genelkurma-
sini kararlaflt›r›lm›flt›. Ayr›ca ayn›
mahkeme, san›klardan 24’ünün,
“örgüt kuruculu¤u ve yöneticili¤i,
örgüt üyeli¤i ve örgüte yard›m”
suçlar›ndan yarg›lanmas›na, Ankara
6. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde devam edilmesi yönünde karar vermiflti.
Demirtafl ve beraber yarg›land›¤› 96 kiflinin “askerlikten kurtulmak
için hile yapmak ve bu suça ifltirak
etmek” suçlamas›yla Hava Kuvvetleri Komutanl›¤›’na ba¤l› askeri
mahkemede görülen davan›n duruflmas› Hava Kuvvetleri Lojistik
Komutanl›¤›’nda bulunan Kapal›
Spor Salonu’nda gerçeklefltirildi.
Kapal› Spor Salonu’nun “küçük”
oldu¤u gerekçe gösterilerek s›n›rl›
say›da izleyicinin al›nd›¤› duruflmada, en çarp›c› ifadeler hala Kütahya
y›n verdi¤i bilgiler ertesi gün gerek Ulusal Hareketin gerekse de bölgedeki di¤er ülkelerin yetkililerince yalanlanmakta, medya ise yalan›n tekzibi yerine yeni
üretilen bir yalanla kamuoyunu kand›rmaktad›r.
HPG Bas›n ‹rtibat Merkezi’nin verdi¤i habere göre en son 9 May›s tarihinde
Hakkari’nin fiemdinli ilçesinde bulunan
Bezele Karakolu’na yönelik yap›lan
eylemde en az 29 askerin öldü¤ü bildirildi. Çat›flmada Zagros ve Masiro adl›
2 gerillan›n flehit düfltü¤ü de bildirildi.
Eylemi son y›llar›n en büyük bask›n eylemi olarak niteleyen HPG, karakolda
100’ü komando, 250 asker oldu¤unu,
sald›r› esnas›nda karakolun büyük k›sm›n›n imha edildi¤ini, karakolun 4 binas›nda, cephanelikte ve çevresindeki 7
askeri çad›rda yang›n ç›kt›¤›n›, cephanelikte patlamalar›n sabaha kadar sürdü¤ünü aç›klad›.
Bask›n›n boyutunu gizlemeye çal›flan Genelkurmay ise Ulusal Hareketin önderli¤inin iç mücadele içinde oldu¤u, gerillalar›n silah b›rakt›¤› yönlü aç›klamalar
yaparken TC’yi ‹ran ve Kürt Federe Yönetimi yalanlad›. ‹ranl› yetkililer Cemil
Bay›k’›n ‹ran’da olmad›¤›n› aç›klarken
Kürt Federe Yönetimi de 200 gerillan›n
silah b›rak›p sivil yaflama geçti¤i bilgilerini yalanlad›. KCK de yapt›¤› aç›klamada
iddialar›n as›ls›z oldu¤unu vurgulad›.
(H. Merkezi)
Askeri Hastanesi’nde Hava Sa¤l›k
Baflçavuflu olarak görev yapt›¤› görünen ve duruflma boyunca iddianamedeki sözleri tekrar eden san›k
Aytekin Demirdafl’a aitti. Kendisine sorulan sorular› önündeki iddianameye bakarak yan›t veren Demirdafl’›n ifadesinin reddedilmesi
için avukatlar itiraz ettiler. Yüzlerce
insana “çürük raporu” verdi¤i iddia
edilen Demirdafl’›n herkesi isim
isim hat›rlamas› ise çarp›c› bir ayr›nt›yd›. Davan›n san›klar›ndan bir dönem uzman çavuflluk yapm›fl olan
Turgut Gündüz de, bu durum karfl›s›nda Demirdafl’›n ak›l sa¤l›¤›ndan
flüphe etti¤ini söyledi. Demirtafl,
“sivil bir yurttafl olarak adil olmad›¤› için askeri mahkemede ifade vermeyece¤ini” söyledi. Demirtafl, ifade vermek üzere san›k kürsüsüne
geldi¤i s›rada sadece 3 dakikal›k bir
konuflma yapaca¤›n› belirterek,
“Her fleyden önce demokrasiye, insan haklar›na, hukukun üstünlü¤üne
inanm›fl, sivil bir insan ve siyasetçiyim. Dava konusu soruflturma ile
telafisi zor haks›zl›k ve hukuksuzluklara maruz kald›m. Bu, yarg› sistemindeki problemlerden kaynaklan›yor” dedi.
21 Nisan’da bafllayan duruflma
28 Nisan günü sona ererken, Demirtafl ve ayn› suçlamayla yarg›lanan
5 kifli tahliye edildi. Tahliye karar›n›n ard›ndan gece saat 04.00’te Cebeci Askerlik fiubesi’ne götürülen
Demirtafl, burada yap›lan ifllemlerin
ard›ndan 5 kifli ile birlikte Karabük’ün Safranbolu ‹lçesi’ndeki 116.
Er E¤itim Alay›’na götürüldü.
(H. Merkezi)
İşçi-köylü 7
16-29 Mayıs 2008
Halkın gündemi
Dara¤açlar› hakl› mücadelemizi engelleyemez
KARTAL
Ülke çap›nda organize edilen eylem ve etkinliklerden biri Liseli Ö¤renci Birli¤i (LÖB) taraf›ndan
Kartal Meydan›’nda gerçeklefltirildi. 6 May›s’ta saat 16.00’da bir bas›n
aç›klamas›yla gerçekleflen anmaya,
kalabal›k bir ö¤renci grubu kat›l›rken, çevrede bulunan halk da, sloganlara ve alk›fllara efllik ederek, yo¤un bir ilgi gösterdi.
Polisin yo¤un bir y›¤›nak yapt›¤›
anmada, LÖB imzal›, “Emperyalizme ve Faflizme Karfl› Deniz
Olunmal›” pankart› aç›ld›.
LÖB ad›na yap›lan aç›klamada ise,
“Bugün burada toplanmam›z›n sebebi,
6 May›s 1972’de özgürlü¤ümüzü, adaletimizi ve hakk›m›z› ac›mas›z bir flekilde bo¤duklar›n› zanneden, kapitalizmin devlet maskesi takm›fl cellatlar›na, o insanl›¤›n utand›¤› günü unutmad›¤›m›z› göstermektir” denildi.
Bas›n›n
özgür olmad›¤›
bir ülkede bas›n
özgürlü¤ü günü!
3 May›s Dünya Bas›n Özgürlü¤ü
Günü’nde bas›n›n önündeki engellerin kald›r›lmas› istendi.
3 May›s 1991’de UNESCO taraf›ndan Namibya’n›n Windhoek
kentinde düzenlenen uluslararas›
konferansta imzalanan “Windhoek Deklarasyonu” an›s›na,
1993’ten beri BM Genel Kurulu
karar›yla kutlanan bu günde bas›n emekçileri, son olarak 1 May›s’ta yaflanan engellemeleri, bask›lar› dile getirdi.
Gerçekleri halka emekçilere ulaflt›rmak istedi¤i için birçok gazetecinin, yazar›n öldürüldü¤ü ve
faillerinin bir türlü “bulunamad›¤›” ülkemizde bas›n özgürlü¤ü
günü dikkatleri bir kez daha bu
tabloya çekti.
Aradan geçen zamana ra¤men hala
bir türlü ayd›nlat›lamayan Hrant
Dink cinayetinden, hakk›nda
301. maddeden dava aç›lan onlarca yazara kadar genifl bir yelpazede muhalif düflünceye sahip
gazetecilere yazarlara yönelik
bask›lar›n süreklilik kazand›¤› ülkemizde bas›n özgürlü¤ü günü
buruk “kutlan›yor”. Geçen y›l 1
May›s’ta bas›n emekçilerine yönelik bask›lar›n ard›ndan 2008 1
May›s’›nda da benzer görüntüler
yafland›. Devlet terörü görevi
bafl›ndaki bas›n› da hedef tahtas›na koydu. Gazeteciler dövüldü,
kolu k›r›ld›, üzerlerine gaz bombas› at›ld›.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin
araflt›rmas›na göre; bas›n özgürlü¤ünü k›s›tlayan veya engelleyen
yasa say›s› 1.200’ü afl›yor. ‹ktidar›n kendisinden farkl› düflünen
herkesi düflman olarak gördü¤ü
ve demokrasinin olmad›¤› bir
co¤rafyada bas›n özgürlü¤ünü savunmak ve bunun için mücadele
etmek büyük önem tafl›yor.
(H. Merkezi)
ANKARA
Karfl›yaka Mezarl›¤›’nda yap›lan etkinlikte mezarl›k giriflinde toplanan 8
bine yak›n kifli “Yaflas›n devrimci
dayan›flma”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Faflizme karfl› omuz
omuza” sloganlar›yla Denizlere olan
devrim sözlerini yinelediler. Mezarl›kta toplanan sendikalar, partiler, devrimci ve demokratik kurumlar yap›lan
konuflmalar›n ve sayg› duruflunun ard›ndan sloganlarla yürüyüfle geçti. Denizlerin avukat› Halit Çelenk’in
alanda yapt›¤› konuflma s›k s›k sloganlarla kesilirken, Çelenk; 36 y›l sonra
Denizlerin an›l›yor olmas›ndan mutlu
oldu¤unu belirtti.
Anmaya Partizan, ESP, DTP,
EMEP, SDP, ÖDP, Halkevleri,
EHP, Odak, Kald›raç, PSAKD, ‘78’liler Birlik ve Dayan›flma Derne¤i,
68’liler ve Devrimci ‘78’liler Federasyonu’nun bulundu¤u birçok kurum kat›ld›. Ortak aç›klamay› Halil
Çelimli okudu. ‘68 gençlik hareketinin 40. y›l›nda üç karanfili anmak için
bir araya geldiklerini söyleyen Çelimli, 12 Mart ‘71 darbesinin ard›ndan
Mahirlerin K›z›ldere’de, ‹bo’nun iflkencehanede ve çok say›da devrimcinin da¤larda sokaklarda katledildi¤ini hat›rlatt›.
“Denizlerin, Mahirlerin, ‹b-
78’liler Derne¤i üyeleri de dernek
binas›ndan Büyükflehir Belediyesi’ne
kadar “Aflk olsun size çocuklar”
yaz›l› bir pankart ve Denizlerin resimlerini tafl›yarak yürüdü.
TDH’nin en f›rt›nal› y›llar›na damgas›n› vuran devrimci önderlerden, Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan,
faflist TC taraf›ndan idam edilifllerinin 36. y›l›nda tüm
ülkede an›ld›lar.
rahimlerin yolunda yürüyoruz”
yaz›l› pankart› ile alanda yerini alan
Partizan korteji s›k s›k “Devrim
flehitleri ölümsüzdür”, “Yaflas›n
devrimci dayan›flama”, “Denizlerin
katili patron-a¤a devleti”, “Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z” vb. sloganlar› att›. Mezarlara karanfiller b›rakan Partizan korteji sloganlarla
alandan ayr›ld›.
22 fiubat 2008 ve 31 Mart 2008 tarihleri aras›nda Sincan 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde yaflanan geliflmeler hakk›nda mektupla bizlere bilgi veren Tutsak
Partizanlar kamuoyunu duyarl› olmaya ça¤›rd›.
Sincan
.
.
.
i
t
e
y
i
r
Cumhu
‹lk olarak hücre cezalar›n›n uygulamaya kondu¤una dikkat çeken
tutsaklar, hücre cezas›na maruz kalan Alaattin U¤rafl adl› tutsa¤›n
durumunu örnek verdiler. Bu tutsak, tecritin yaratt›¤› psikolojik ortam neticesinde di¤er iki arkadafl›n›
havaland›rmaya kilitleyerek hücresindeki baz› eflyalar› yakm›flt›r. Kendisine de zarar verebilece¤i çok iyi
bilinmesine ra¤men kendisine hücre
cezas› verilmifltir.
26 ve 28 fiubat tarihleri aras›nda, Sincan’daki tüm hapishanelerde
zehirlenmeler olmufltur. ‹darenin
tecritten yararlanarak gizlemeye çal›flt›¤›, gardiyanlar›n “yok öyle bir
fley” fleklindeki söylemlerle buna çabalad›¤› zehirlenmeler; ishal, bulant›,
yüksek atefl, eklem a¤r›lar›, k›rg›nl›k
ve halsizlikle kendini göstermifltir.
Bu flikâyetlerle hapishane revirlerine ç›kan yüzlerce tutsa¤›n birço¤una antibiyotik ve a¤r› kesiciler verilmifltir. ‹dareler rahats›zlanan tutsaklar› hastaneye götürmeyi, orada hem
kontrol alt›nda tutulmalar›n›, hem de
gerekli tetkik ve incelemelerin yap›lmas›n› gerekli görmemifllerdir.
Yine 1 No’lu F tipi hapishanesinin hücre ve havaland›rma duvarlar›nda kendili¤inden oluflan çatlaklar,
buralardan tutsaklar›n birbiriyle konufltuklar› gerekçesiyle hapishane
idaresinin en önemli ifli haline gelmifltir. Önce 11 Mart’ta A Blok tekli hücrelerde bir “çatlak kapama
operasyonu” yap›lm›flt›r. Onlarca
gardiyan›n, çatlak kapama teknisyenlerinin kat›ld›¤› “operasyonu” 1.
F Tipi’nde TRT 3 yasak
Devlete ait olan ve Meclis
TV olarak an›lan bir televizyon
kanal›n›n yine devletin bir kurumu taraf›ndan yasaklanmas›,
keyfi uygulamalar›n en bariz yafland›¤› F tipi hapishanelerde
olabilirdi ancak. Ve bu da oldu.
TRT 3’ün izlenmesi Van F Tipi
Hapishanesi’nde yasakland›.
Tutuklular›n TRT
3’ün gösterilmesi için hapishane
idaresine yapt›¤›
baflvuru sonuçsuz
kal›rken, ‹HD Van fiubesi konuyla ilgili yasal giriflim bafllataca¤›n› aç›klad›.
Tutsaklar ise bu yasaklamay›, kendilerini siyasetten tamamen koparmak için yap›ld›¤›
fleklinde
yorumluyorlar.
TRT’nin bir kanal›n›n hapishaneden izlenmesine izin verilmemesinin vahim bir geliflme
oldu¤unu belirten ‹HD Van
fiube Baflkan› Cahit Bozbay,
konuyla ilgili kendilerine baflvurular›n oldu¤unu ve gerekli
yasal ifllem bafllatacaklar›n›
söyledi.
Uygulamayla ilgili olarak
DTP Van Milletvekili Özdal
Üçer ise “Yaflanan uygulama
anti-demokratik
bir uygulamad›r.
Tutuklular›n
haklar›n› engellemeye yönelik
bu uygulamay› asla kabul etmeyece¤iz. Bana göre özelikle
DTP’nin Meclis’e girmesinden
sonra halk›n temel sorunlar›
ciddi bir flekilde tart›fl›lmaya
baflland›. Tutuklular› bu tart›flmalardan uzak tutmak için
böyle bir giriflim yap›lm›fl olabilece¤ini düflünüyorum” dedi.
(H. Merkezi)
MERS‹N
6 May›s günü Taflbina önünde
‘68’liler Derne¤i ve ‘78’liler Derne¤i’nce bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Bas›n aç›klamas›na DTP, Partizan,
ESP, EMEP ve DHP destek verdi.
Aç›klamada Deniz Gezmifl ve arkadafllar›n›n emperyalizme karfl› mücadele etti¤i söylendi. ‘68’liler Derne¤i
ile ortak anma düzenleyen Mersin
BURSA
6 May›s günü Mafel Kafe önünde
biraraya gelen YDG, SGD, DGH,
SDG, Emek Gençli¤i, Ekim Gençli¤i, Devrimci Liseliler, TKP ve
Genç-Sen “Emperyalizme ve faflizme karfl› Deniz olunmal›” ve “Darbecilere ve çetecilere karfl› ‘68’in 40. y›l›nda gençlik devrim saf›na” pankartlar›, slogan ve alk›fllar›yla AVP Tiyatrosu önüne kadar yürüdü.
Yürüyüfl esnas›nda kitlenin yolda
yürümesini engellemeye çal›flan polis
ile gençler aras›nda gerginlik yafland›.
Burada sayg› duruflu ile bafllanan anman›n ard›ndan gençlik kurumlar› ad›na bir aç›klama yap›ld›. Aç›klamada,
“68 mücadelesinin 40. y›l›nda gençlik
olarak co¤rafyam›z›n her zamankinden daha çok devrime ihtiyac› oldu¤u
bugünlerde 68’in ruhuyla hayk›r›yoruz. Emperyalizme, ›rkç›l›¤a, darbecili¤e karfl› inad›na, Deniz Gezmifl, inad›na Mahir Çayan, inad›na ‹brahim
Kaypakkaya olaca¤›z” denildi. Eyleme E¤itim-Sen, ‹HD, Tuncelililer
Derne¤i ve SDP de destek verdi.
Müdür yönetmifltir. 1. Müdür tutsaklar›n temsilcisiyle görüflür, çatlaklar›n aç›lmas› halinde sürgün
sevklere kadar uzanan tehditlerde
bulunurken, onlarca gardiyan da yap›lan ifllere engel olunur bahanesiyle gün ortas›nda tutsaklar› zorla
hücrelere at›p havaland›rma kap›lar›n› kapatm›fllard›r. Daha sonra 17
Mart’ta özellikle devrimci tutsaklar›n kald›¤› hücrelerdeki tüm çatlaklar kapat›lm›flt›r.
Bunlar d›fl›nda;
- 28.03.2008’de arama ad› alt›nda genel talan yap›lm›flt›r. Kimi hücrelerde 1 saat boyunca sürdürülen
talanda, eflyalar da¤›t›lm›fl, el yap›m›
kartlara, kalemlere, foto¤raflara,
kantinden al›nm›fl piller gibi eflyalara
keyfi flekilde el konulmufl, bu talan
ve el koymalardan kaynakl› tart›flmalar, itifl kak›fllar yaflanm›flt›r.
- Tedavi hakk› ihlalleri sürdürülmektedir. Bu ay içinde özellikle difl
hastal›klar›nda sorun yaflanm›flt›r.
Çünkü haftalard›r difl doktoru yoktur.
- Haberleflme alan›nda daha önce iletilen uygulamalar devam etmektedir. Mektuplar keyfi gerekçelerle “sak›ncal›” bulunup gönderilmemekte, gelenler tutsaklara verilmemekte, kimi gönderiler “postaland›” denilerek yok edilmekte, kimilerinin zarflar›n›n içi boflalt›lmakta, bunlar› kontrol için bir olanak
olan posta gönderi numaralar›n›n
verilmesindeki hileler, geciktirmeler
sürdürülmektedir.
- Yat›r›lan eflya ve kitaplar›n
“kaybedilmesi” uygulamas›na yeni
Adalet duygum
befl paral›k oldu!
‹zmir’de “dur” ihtar›na uymad›¤›
gerekçesiyle aç›lan atefl sonucu
yaflam›n› kaybeden Baran Tursun’un duruflmas› 9 May›s’ta
görüldü.
Baran Tursun’un babas› Mehmet
Tursun, mahkeme süreci boyunca yaflanan geliflmelerle birlikte “adalet duygum befl paral›k
oldu” aç›klamas›nda bulundu.
Baran Tursun, 25 Kas›m 2007
tarihinde ‹zmir Bayrakl› semtinde “dur ihtar›na uymad›¤›” iddias› ile polis taraf›ndan kafas›na
s›k›lan kurflun ile öldürülmüfl,
ard›ndan gözalt›na al›nan polis
memuru, tutuksuz yarg›lanmak
üzere serbest b›rak›lm›flt›. San›k polisin ifadelerine ra¤men
davan›n ilerlemesi için hiçbir
ad›m atmayan mahkeme, ülkemizdeki adalet anlay›fl›n›n nas›l
iflledi¤ini de gösteriyor. Katilleri koruyan adalet öldürülen o¤lunun hesab›n› soran ve katillerin cezaland›r›lmas›n› isteyen
babaya ise dava aç›yor.
(H. Merkezi)
Anneler
gününü
kutlad›k
1 May›s Mahallesi Partizan
olarak 11 May›s’ta mahallemizde bulunan devrim flehitlerinin
ailelerini ziyaret ettik. Ve analar›m›za k›rm›z› güller vererek,
anneler gününü kutlay›p, sohbet ettik. fiehit düflen yoldafllar›m›z›n ve siper dostlar›m›z›n
annelerinin binlerce o¤ullar›n›n, binlerce k›zlar›n›n oldu¤unu bilmelerini istedik. Aileler
bu yaklafl›m›m›z›, bazen duygulansalar da olumlu karfl›lay›p
bu ziyaretimizden kaynakl› çok
mutlu olduklar›n› belirttiler.
(1 May›s Mahallesi Partizan)
örnekler eklenmifltir. Serkan Akkufl ve Hasan Coflar’a yat›r›lan kitaplar kaybedilen son kitaplar olmufltur.
Devrimci bas›n üzerindeki engellemeler, yasaklamalar sürdürülmektedir. Bunlardan özellikle ‹flçiköylü gazetesi, di¤er tüm yay›nlar
son bir ayl›k sürede tek tük de olsa
verilmiflken, bir tek say› olsun verilmemifl, engellenmifltir. (Ankara)
Jandarmadan ajanl›k dayatmas›
Devlet devrimci ve demokrat kiflilerin üzerindeki bask›y› art›rmaya devam
etmekte. Y›llard›r devrimcilere uygulad›¤› kaç›rma ve ajanl›k teklifinin bir yenisi Ankara’da yafland›. Ajanl›k teklifine ve
telefon tacizlerine maruz kalan Hacettepe Üniversitesi ‹ktisat 1. s›n›f örgencisi ‹smail Kelefl, ‹HD Ankara fiubesi’nde yapt›¤› bas›n toplant›s› ile bafl›ndan geçenleri anlatt›. Aç›klamada; “Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde 2007 y›l›n›n Aral›k ay›nda düzenlenen bir konferansa örgenci temsilcisi
olarak kat›ld›m. Sunum yapan Emekli
Orgeneral Arma¤an Kulo¤lu ile tart›flan bir ö¤rencinin yan›nda oturuyordum, burada gözalt›na al›narak jandarma karakoluna götürüldük. Jandarmada
çantamdan ç›kan bir kitap yüzünden bana özel bir ilgi gösterildi. Bu süreçten
sonra sürekli sudan bahanelerle karakola ça¤›r›ld›m” dedi. Ajanl›k dayatmas›yla
karfl› karfl›ya kalan Kelefl; gözalt›ndayken kendisine “Bu ifllerle u¤raflma, ders-
lerine bak” denildi¤ini belirtti.
Ajanl›k dayatmas› karfl›l›¤›nda “Ailenin durumunu biliyoruz. Sana ayda 600-700 YTL devlet
bursu ayarlar›z” denildi¤ini söyleyen Kelefl ayr›ca
“Teklifi düflünmesi gerekti¤i ama aksi durumda yap›lacaklara raz› olmas› gerekti¤i” söylenerek tehdit edildi¤ini de ekledi.
Ajanl›k dayatmas›n› kabul etmeyen
Kelefl, ‹HD Ankara fiubesi’nde yapt›¤›
bas›n aç›klamas›nda yaflad›¤› süreci ve
bu süreçte kendisiyle görüflen jandarma
yetkililerini ayr›nt›l› olarak anlatt›. Kendisinin ve çevresindeki insanlar›n hayat›ndan endifle duydu¤unu, e¤er bir fley
olursa bundan jandarman›n sorumlu oldu¤unu belirtti.
‹HD yetkilileri de bu sürecin takipçisi olacaklar›n› Rektörlü¤e baflvurarak
“Burak” isimli kiflinin kim oldu¤unun sorulaca¤›n›, Ayr›ca Beytepe Jandarma Karakolu ile ilgilide hukuki giriflimlerde bulunacaklar›n› belirttiler. Bas›n aç›klamas›
s›ras›nda ‹HD fiubesi’ne gelerek “Aç›klama ne ile ilgili? Kim yapacak?” gibi sorular sorarak müdahale etmeye çal›flan
sivil polisler, flubeye al›nmad›. Polisler
aç›klama boyunca kap› önünde bekleyerek ve sürekli telsiz sesleri ile içerdekileri taciz etti.
(Ankara)
İşçi-köylü 8
Politik gündem
16-29 Mayıs 2008
Emekçilere yönelik yeni bir sald›r› paketi daha
Halklar›n maruz kald›klar› bask›,
sömürü, fliddet tüm dünyada h›zl› bir
flekilde art›r›yor. Finans-enerji ve g›dada yaflanan krizler; k›sa sürecek ve burjuvazinin ald›¤› önlemler dizisiyle
(bunlar burjuvazinin krizi en az hasarla
atlatmas› için al›nan önlemlerdir!) geçirilebilecek bir “dalgalanma” vs. de¤ildir. Var olan milyonlarca aç insana;
dünyan›n her taraf›ndan yeni milyonlar
kat›l›yor.
Emperyalizme ba¤›ml› olan ülkelerde bu süreçler halklar aç›s›ndan daha
sanc›l› geçer. Ülkemiz de kriz sürecini
çok a¤›r ve sanc›l› geçirecekler/geçirenler aras›ndad›r. Bu nedenle egemenler h›zl› bir tahkim sürecine gitmifllerdir. Bu sürecin bir yan›n› Newroz’da,
Sakarya’da, 1 May›s’ta oldu¤u gibi kitleleri korkuyla-bask›yla sindirmek
oluflturmaktad›r. Sürecin di¤er yanlar›n› ise; akla gelebilecek her fleyin özellefltirilip, sermayeye daha fazla art›-de¤er s›zd›rmak için olanak yaratma; esnek çal›flma, sigortas›zlaflt›rma, sendikas›zlaflt›rma için gereken yasal zemini
haz›rlama çal›flmalar› oluflturulmaktad›r. Kitleleri manipüle etmekte zorlanmaya bafllayan, bununla birlikte efendilerinden ald›¤› deste¤in tehlikeye girdi¤ini gören AKP, büyük bir gayretkefllikle sald›r› yasalar›n› ç›karmaktad›r.
SSGSS yasas› tüm tepkilere ra¤men
ç›kar›lm›flt›r. ‹stihdam Paketi ve Sendikalar Kanunu ayn› h›zla haz›rlan›p,
gündeme getirilmifltir. Yine Nisan ay›
içerisinde bitkisel üretimden sonra hayvanc›l›kta da destek primlerinin ödenme flekli ve miktar› yoksul köylünün
aleyhine olacak flekilde de¤ifltirilmifltir.
‹stihdam Paketi’yle
kompradorlar›n,
toprak a¤alar›n›n
talepleri yerine geliyor
‹stihdam Paketi; Bakanlar Kurulu’nda h›zl› bir flekilde onaylan›p
TBMM Genel Kurulu’na gönderilmifltir. Pakette burjuvazinin sürekli dillendirdi¤i vergi indirimi, krefl yükümlülü-
¤ünün kald›r›lmas›, zorunlu özürlü istihdam›n›n kald›r›lmas› gibi talepler
yerine getiriliyor. Bunlarla birlikte;
2000 y›l›ndan bu yana ‹flsizlik Sigortas› Fonu’nun devlet taraf›ndan istenilen
flekilde kullan›lmas› karar› al›nd›. ‹flsizlik Sigortas› Fonu’ndan elde edilen bu
kaynak birincisi; “2009–2012 aras›ndan GAP bölgesindeki yat›r›mlarda”,
ikincisi; 18–19 yafl aras›ndaki gençlerle, yasa yürürlü¤e girdikten sonra ifle
giren kad›nlar için sigorta priminin
ödenmesinde kullan›lacak! (30.04.08,
Dünya)
‹flsizlik Sigortas› Fonu:
“GAP’ta yat›r›m”
ad› alt›nda toprak
a¤alar›na aktar›lacak!
‹flsizlik, sermayenin yo¤unlaflmas›
ve teknolojinin geliflmesiyle birlikte
de¤iflen sermaye oran›n›n düflmesi sonucu meydana gelmektedir. Yani iflsizlik; kapitalist üretim tarz›n›n “do¤al”
bir sonucudur! Ayr›ca iflsizler; “her an
el alt›nda bulunan yedek bir sanayi ordusu” (Marks) durumundad›rlar. Bunlardan dolay› kapitalist sistemde iflsizlik sorununun çözümlenmesi mümkün
de¤ildir. Kontrol alt›nda tutulabildi¤i,
kendilerine yönelik toplumsal hareketlere yol açmad›¤› müddetçe kapitalistler aç›s›ndan iflsizlik sorun de¤ildir!
Türkiye’de ‹flsizlik Sigortas› Fonu
ilk olarak 1952 y›l›nda gündeme gelmifl, 1999’da da oluflturulmaya bafllanm›flt›r. Fonun oluflumunda ilk baflta
brüt kazançlar üzerinden sigortal› iflçi
ve devlet % 2, patron % 3 oran›nda
prim öderken; sonras›nda bu oranlar birer puan düflürülmüfltür. Fondan yararlanabilmek için getirilen koflullar›n
gerçekleflmesinin zorlu¤u; asl›nda bu
fonun ilk bafltan itibaren iflsizler için
oluflturulmad›¤›n› aç›kça göstermifltir.
Kay›t d›fl›l›¤›n % 40,2 oran›nda oldu¤u; esnek çal›flman›n, sendikas›zl›¤›n çok yo¤un oldu¤u ülkemizde fondan yararlanmak için “1-Hizmet akdinin sona erdi¤i tarihten önceki son 3 y›l
‹flsizlik, sermayenin yo¤unlaflmas› ve teknolojinin geliflmesiyle birlikte de¤iflen
sermaye oran›n›n düflmesi
sonucu meydana gelmektedir. Yani iflsizlik; kapitalist üretim tarz›n›n “do¤al”
bir sonucudur! Ayr›ca iflsizler; “her an el alt›nda
bulunan yedek bir sanayi
ordusu (Marks)” durumundad›rlar.
‹
içinde en az 600 gün sigortal› olarak
prim ödenmifl olmas›, 2- ‹fl akdinin feshedildi¤i tarihten geriye do¤ru kesintisiz hizmet akdinin 120 gün prim ödenmifl olmas› 3- Hizmet akdinin; ‹flsizlik
Sigortas› Kanununun 51. maddesinde
say›lan hallerden birisine dayal› olarak
sona ermifl olmas›” (T. Güngör:
28.04.08, Dünya) aranan koflullardan
sadece üçüdür.
Patronun k›dem veya tazminat ödememek için iflçiyi istifa etmifl veya patrona kusurlu göstermesi en yayg›n uygulamalardand›r. 20.11.2006 tarihinde
Gündem gazetesinde yay›mlanan bir
araflt›rmaya göre; 2005 y›l›nda iflten
ayr›lan 1 milyon 997 bin kiflinin sadece
% 16,6’s›n›n iflyerleriyle ilifli¤i iflsizlik
ödene¤ine hak kazanacak flekilde kesildi. Yani kay›t d›fl› çal›flan % 48,2’nin
d›fl›ndaki iflçilerin % 83’ü iflsizlik sigortas› fonundan yararlanamam›flt›r.
‹çinden harcama yap›lmas› di¤er
ekonomik oluflumlara göre daha rahat
oldu¤undan Türkiye’de iktidarlar fon
Meclis gündeminde!
kurmay› peflkefl çekmek için en pratik
yol olarak bulmufllard›r. fiu anda “tasfiye” edilmeye çal›fl›lan Konut Edindirme Fonu örne¤inde oldu¤u gibi ücretlilerden kesilen paralar, sermaye çevrelerine peflkefl çekilmifltir. K›dem tazminat›n›n kald›r›l›p yerine fon kurulmas›
istemi de bu nedenlere dayanmaktad›r.
‹flsizlik Sigortas› Fonu da, kuruldu¤u
ilk andan itibaren hazine iç borçlanmas›n› kolaylaflt›rmak için kullan›lm›flt›r.
Ayr›ca; Türkiye tahininde ilk defa olmak üzere % 15 vergiye tabi tutulup
buradan da devlete kaynak yarat›lm›flt›r. IMF’nin zorunlu olarak koydu¤u %
6,5’luk faiz d›fl› fazla için de teminat
olarak gösterilmifltir. Yani kuruldu¤u
zamandan bugüne devlet taraf›ndan;
kurulufl amac›n›n çok d›fl›nda kullan›lm›flt›r. ‹flsizler için faydalan›lmas› imkâns›z hale getirilen fonda 32 milyar
YTL’yi aflan miktarda para birikmifltir.
Para biriktikçe ifltahlar› kabaran kompradorlar, toprak a¤alar› fondan kendilerinin de yararlanmalar› gerekti¤ini her
f›rsatta dile getiriyorlard›. ‹flte hükümet, ‹stihdam Paketi ile; a¤›zlar› suland›ran fonu sermaye çevrelerine açm›fl
oldu.
AKP hükümeti GAP’a yap›lacak
yat›r›mlar›n istihdam olarak dönece¤ini; iflsizlere yap›lacak en büyük iyili¤in
onlara nakit ödeme yapmak de¤il ifl
olana¤› sa¤lamak oldu¤unu söyleyerek
büyük bir demagoji yapmaktad›r! Bu
söylemin kapitalist sistemden hele ki
ucuz iflgücü ile reklâm›n› yapan ülkemizde hiçbir gerçeklik pay› yoktur.
Türkiye’nin “büyüme” diye yutturmaya çal›fl›lan modeli ranta, ucuz iflgücüne, yo¤un sömürüye dayanmaktad›r. %
49’u sadece 9 ailenin olan GAP topraklar›na “yat›r›m”(!) yap›l›nca bunun iflsizlere ifl, açlara afl olarak dönece¤ine
inanmak için bu sistemde yaflam›yor
olmak gerekmektedir. Toprak a¤alar›na, T. Kürdistan›’nda verimli topraklar
nedeniyle devasa çiftlikler açan Koç
grubuna, Sancak grubuna peflkefl çekilecektir bu fon!
‹stihdam Paketi; tüm yönleriyle
halk›m›z›n sefaletini, sömürüsünü art›r›c› bir ifllev görecektir. Bu paketin (ve
di¤er paketlerin) nas›l bir sald›r›n›n
parças› oldu¤u halk›m›za anlat›lmal›d›r. Taleplerimiz sadece bu paketlerin
geri çekilmesi yönünde de¤il var olan
koflullar›n da düzeltilmesini içermelidir. SSGSS’ye karfl› yükseltilen “Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek” slogan›nda oldu¤u gibi “Herkese sigortal›sendikal› ifl; tüm iflsizlere ifl buluncaya
kadar güvenli-sa¤l›kl› yaflam!” fleklinde taleplerimiz yükseltilmelidir! ‹flsizler için oluflturuldu¤u söylenen fonun;
tamamen iflsizler için kullan›lmas› istenilmelidir.
Sistemin topyekûn sald›r›s›na karfl›
bizler de topyekûn cevap vermenin koflullar›n› her alanda zorlamal›y›z! Newroz ve 1 May›s’ta halk›m›z›n harland›r›p-güçlendirdikleri direnifl ateflini daha
da parlatman›n; egemenlerin krizlerini
derinlefltirip, lehimize çevirmenin koflullar› fazlas›yla vard›r!
Kad›n istihdam› ve egemenlerin saklamaya çal›flt›klar›...
Toplumdaki geleneksel bak›fl aç›s›na göre kad›n “ev kad›n›”, “efl”, “anne”
olarak görülüyor. Ancak di¤er taraftan
da “boyun e¤en”, örgütsüz ve “kanaatkar” olarak de¤erlendirilen kad›n eme¤i, egemenler için ayr› bir öneme sahip. Bundand›r ki, ucuz olan kad›n iflgücünü daha fazla sömürebilmek için
yeni yöntemlere baflvuruyorlar. Bu
yöntemlerden biri de genellikle kad›nlara yönelik olarak verilen mikro
kredi uygulamas› ve finansman›n›, emperyalistlerin sa¤lad›¤› bir dizi “yard›m”, “e¤itim” projeleridir.
Mikro Kredi nedir?
Kelime anlam›, “küçük çapl› kredi”olan bu kavram, ilk olarak Bangladeflli iktisatç› Muhammet Yunus’un
ülkesinde Grameen Bankas›’n› kurmas›yla gündeme geldi. Bu projeyle
yoksullara özellikle de kad›nlara, küçük iflletmeler kurabilmeleri için teminats›z küçük çapl› krediler veriliyor.
Yoksul kad›nlar›n, bu paralarla küçük
iflletmeler kurarak yapt›klar› küçük
çapl› üretimlerle yoksulluktan “kurtulacaklar›” belirtiliyor.
Grameen Bankas›’n›n faaliyet yürüttü¤ü ülkelerden birisi de Türkiye.
Bu faaliyet kapsam›nda Diyarbak›r,
Bismil, Silvan ve Ergani’de 5 bin 286,
Ankara-Mamak, Gaziantep, Mardin ve Batman’da olmak üzere, toplam 5 bin 700 kad›na 100 ile 750 YTL’den 7,5 milyon YTL’ye kadar Grameen mikro kredisi verilmifl durumda.
Hedef neden kad›nlar?
Biliyoruz ki emperyalistler için iflsizli¤in en yo¤un oldu¤u yar›-sömürge,
yar›-feodal ülkeler, ucuz iflgücü cenneti olma niteli¤ine sahip. Kapitalist sömürü çark› içinde dünya nüfusunun yar›s›n› oluflturan kad›n ve çocuklar en
ucuz iflgücü olarak görülüyor.
Yar›-sömürge, yar›-feodal yap›daki
Türkiye’de de iflsizlik yo¤un olmakla
birlikte, sosyo-ekonomik yap›n›n ve
kültürün de etkisiyle kad›nlarda iflsizlik
çok daha yo¤un durumda. Bu da kad›n›n ucuz iflgücünün daha da ucuzlamas›na neden oluyor.
Üstelik emperyalizmin dayatt›¤›
özellefltirme, tafleronlaflt›rma, sosyal
haklar›n her geçen gün daha da budanmas› gibi talan ve y›k›m politikalar›yla
iflsizlik büyümeye devam ediyor. En
baflta da kad›nlar ifl yaflam›n›n d›fl›na
itiliyor. Ücretsiz emeklerinin en yo¤un
sömürüldü¤ü evin içine hapsediliyor.
Kad›nlar›n bir taraftan çal›flma yaflam›n›n d›fl›na itilirken di¤er yandan da
bir dizi projelerle ifl yaflam›na çekilmek
istenmesi tezatl›k teflkil etmiyor. Sadece en ucuz diye nitelendirilen ifl güçleri daha ucuza kiralanm›fl oluyor.
Açl›k, yoksulluk karfl›s›nda çaresiz
kalan kad›nlar da “eve üç-befl kurufl
katk›m olsun” anlay›fl›yla nas›l sömürüldü¤ünü görse dahi (ço¤unluk bunu
da görmüyor) boyun e¤ip bu sömürü
çark›na dâhil oluyorlar.
E¤itim ve ifl piyasas›nda bulunarak
egemenlere yeterince kâr sa¤lamad›¤›
için “at›l” diye nitelendirilen ev emekçisi kad›nlar›n say›s›n›n ulaflm›fl oldu¤u
devasa boyutun (sömürebilmek için)
ne kadar önemli oldu¤unu biliyoruz.
(T‹SK) taraf›ndan yap›lan araflt›rmaya
göre, Türkiye’de 15–29 yafl grubundaki kad›nlar›n % 60’›, 25–29 yafl grubundaki kad›nlar›n % 66’s› ne çal›fl›yor ne
de okula gidiyor. Yani istihdam›n d›fl›nda kal›yor. Bu oran›n toplam 5,5 milyon kadar kad›n say›s›na tekabül etti¤i
ve bunun da Avrupa’daki 16 ülkenin
nüfusundan daha fazla oldu¤u söyleniyor.
Aç›klanan verilere bak›ld›¤›nda görülece¤i üzere Türkiye’de 18 milyon
702 bin gibi egemenlerin daha fazla sö-
mürmek istedi¤i büyük bir ucuz iflgücü
bulunuyor. Egemenlerin hem bas›n›yla,
medyas›yla, kimi “Sivil Toplum Örgütleri” ile bu konu üzerinde yo¤unlaflarak, hem de “kredi”, “katk›”, “yard›m”
gibi projelerle kad›n› ifl piyasas›na çekme çabalar›n›n nedeni elde edecekleri
kârd›r.
Bu projelerle kad›n, ev
ifllerinden kurtuluyor mu?
Her ne kadar söylem farkl› da olsa
kad›nlara verilen mikro kredi ya da
emperyalistlerin finansman›n› sa¤lad›¤›
di¤er “istihdam”, “e¤itim”, “teflvik” gibi projeler kad›n› ne ev ifllerinden kurtar›yor ne de evin içinden.
Ev ifllerinden kurtarm›yor. Çünkü
kad›n yaflam›n hangi alan›nda çal›fl›rsa
çal›fls›n ev iflleri, çocuklar›n, hasta ve
yafll›-
lar›n bak›m› vs. kad›n›n görevi olarak
görülüyor. Kad›nlar›n evde ücretsiz
olarak yapt›¤› bu ifller piyasada lokanta, çamafl›rhane, krefl, huzurevi, hastane gibi iflyerlerinde ücretli yap›l›yor.
Bunlar kad›n› evin içinden de kur-
tarm›yor. Tam tersine ifl, evin içine getirilerek kad›n tamamen eve hapsediliyor. Evin içinde gün boyu yapt›¤› ev ifli
hizmetine bir ifl daha eklenmifl oluyor.
Ev eksenli çal›flmalar, bir dizi meslek hastal›¤›n› da evin içine tafl›yarak
ciddi sa¤l›k sorunlar›n› beraberinde
getirmifl oluyor. Bu tür çal›flmalar kay›t d›fl› oldu¤u için, çal›flan kad›nlar; örgütsüz, düflük ücretlerle, uzun çal›flma
sürelerinde, sosyal güvenceden ve ifl
güvenli¤inden yoksun bir flekilde sömürünün en a¤›r›na mahkûm ediliyorlar. Bu durumda egemenler az masrafla daha çok kâr ve kazanç elde etmifl
oluyor.
En önemlisi de hem art› de¤er sömürüsü art›r›l›yor, hem de iflçi ve
emekçilerin birleflip örgütlenmesini,
sendikal faaliyetlerde bulunup hak aramas›n› engelleyen parçal› esnek
üretim ve tafleronlaflt›rma yaflama
geçiriliyor.
Evin d›fl›nda çal›flan
kad›n›n durumu farkl› m›?
Tar›mda, sanayide, ev eksenli tüm
çal›flmalarda, kad›nlar genel olarak
emek yo¤unlu¤u gerektiren ifllerde
(tekstil, haz›r giyim, dokuma, g›da üretimi ve tar›m gibi) çal›flt›r›l›yor. Teknik
bilgi, donan›m ve e¤itime tabi tutulmad›klar› için “vas›fs›z” iflçi olarak kullan›l›yorlar. Bu durumda da kad›nlar›n büyük ço¤unlu¤u sosyal güvenceden yoksun kal›yor. Düflük ücretlerle çal›flt›r›l›yor, iflten ç›karmada ilk kad›nlardan
bafllan›yor. Erkek çal›flanlara göre kad›nlar›n ald›klar› ücret de çok daha az
oluyor.
Yoksulluk bitirilmiyor,
gerçekler manipüle ediliyor
Uygulanan neo-liberal politikalarla
özellefltirmeler, iflten ç›karmalar, sosyal haklar›n gasp edilmesi, emperyalizmin faturas› halka kesilen yeni yeni
krizleri sonucu iflsizlik, açl›k, yoksulluk
h›zla büyüyor. Bu da egemenler için
sürekli artan ucuz iflgücü anlam›na geliyor. Örgütsüz, parçal›-esnek
üretim ve tafleronlaflt›rma süratle yaflama geçiriliyor. Egemenlerin kârlar› büyürken dipten gelecek
dalgaya karfl› korkular› da art›yor.
“Destek”, “yard›m” gibi programlarla ise artan yoksullu¤un yeterince görülmemesi ve devaml›l›¤› sa¤lanm›fl oluyor.
Egemenler, bunlar› yaflama geçirirken elbette ki gerçekleri manipüle edip, görünen yüzünü makyajlayarak sunuyorlar. “Kad›n›n sosyal konumunu güçlendirmek”,
“yoksullu¤u azaltmak”, “ekonomik ve toplumsal kalk›nmay›
alttan sa¤lamak”, “kad›n giriflimcili¤ini desteklemek” gibi söylemlerle yap›yorlar. Oysa bahsi geçen kredi ve “yard›m”lar›n yap›ld›¤› hiçbir ülkede yoksullu¤un ortadan kalkmad›¤›,
tam tersine daha da büyüdü¤ü görülüyor. Örne¤in mikro kredi uygulamas›n›n “babas›” diye nitelendirilen Mu-
hammet Yunus’un ülkesi Bangladefl,
dünyan›n en yoksul ülkelerinden birisi
durumunda.
Bu uygulama zaman zaman dile getirilen “insanc›l kapitalizm” söylemine
de benziyor. T›pk› kapitalizmi flirin
göstermek ve kabul edilebilir hale getirmek için bafl›na “insanc›l” kelimesinin eklenmesi gibi. Egemenler yaflama
geçirdikleri tüm sömürü ve talan politikalar›n›n asl›nda her daim ‘halk›n yarar›na’ oldu¤unu iddia ederler. Kad›n
istihdam› için yap›lan kredi ve “yard›m” uygulamalar›nda da durum farkl›
de¤il. Bildik senaryo tekrarlan›yor.
Sonuç olarak…
Gerici egemen sistem SSGSS sald›r›lar›yla, ifl güvenli¤i ad› alt›nda
“150’den fazla kad›n çal›flt›ran iflyerlerinde krefl açma zorunlulu¤u”nu ortadan kald›r›yor. Patrona, do¤um yapan
kad›n› iflten ç›karma ‘hakk›’n› veriyor.
Sigortas›z, düflük ücretlerle çal›flmay›
dayatarak kad›n› ev içine do¤ru itiyor.
Devletin kendi kurumu olan TÜ‹K’in
“Küresel Cinsiyet Eflitli¤i” araflt›rmas›
da bunu kan›tl›yor. Araflt›rmada 2007
istatistiklerine göre bir y›lda 237 bin
kad›n, iflgücü piyasas›n›n d›fl›na ç›kar›lm›fl durumda!
Bu örneklerin her biri egemenlerin
ikiyüzlülüklerinin de kan›t› durumunda. Ne kadar 盤›rtkanl›k da yapsalar,
‘yard›msever’ de kesilseler kad›n› ev
köleli¤inden kurtarmazlar. Çünkü bu
onlar›n s›n›f ç›kar›na ayk›r›d›r.
Kad›n›n kurtulufl yolu evin köreltici dört duvar›n› parçalay›p toplumsal
mücadelenin içine girmesinden geçiyor. Emek cephesine sald›r›lar›n yo¤unlaflt›¤› bu süreçte kad›nlar fabrikalardan, tarlalardan, hapsedildi¤i evin
içinden ç›k›p seslerini alanlarda buluflturdukça emperyalist patentli bu sald›r›lar da bofla ç›kar›lacakt›r.
İşçi-köylü 9
16-29 Mayıs 2008
Politik gündem
1 May›s kavga günüdür, kavga devam ediyor!
Bu y›l 1 May›s kutlamalar› iflçi ve
emekçilere dönük çok yönlü ve kapsaml› sald›r›lar›n gündemde oldu¤u bir
döneme denk geldi. Dolay›s›yla 1 May›s kutlamalar› bu kapsaml› sald›r›lara karfl› bir yan›t niteli¤i de tafl›yordu. Son süreçte iflçi ve emekçiler
cephesinde Türk hakim s›n›flar›n›n emperyalist efendilerinin direktiflerine uygun olarak ç›kard›klar› yeni yasalara, uygulad›klar› hak gasplar›na karfl› ortaya
konulan kitlesel tepkilerin 1 May›s’ta daha ileri bir boyut kazanaca¤›n› egemen
s›n›flar da biliyordu. 1 May›s kutlamalar›
için simge haline gelen Taksim alan›nda
yap›lacak kitlesel kutlama, yasaklara, sald›r›lara yan›t olacak ve bir süredir
emekçiler üzerinde var olan olumlu havan›n büyümesine hizmet edecekti. Bundan dolay› egemen s›n›f sözcüleri bafltan
itibaren sorunu bir irade savafl›na dönüfltürdüler ve gerçek niyetlerini gizleyerek kamuoyunu aldatmak için “provokasyon duyumu ald›k” yalan›na
baflvurdular. “Provokasyon” yap›c›lar
olarak da, devrimcileri hedef gösterdiler. Oysa dönüp geriye bakt›¤›m›zda az
çok tarihi haf›zas› olan herkes çok iyi bilir ki, emekçilerin, ezilenlerin mücadelelerini provoke etme onursuzlu¤u her
zaman egemen s›n›flara ait olmufltur. TC
tarihine bak›ld›¤›nda da bu onursuz sayfalar›n hiç de az olmad›¤› görülecektir.
Türban ve kendi partisine yönelik
kapatma davas› konusunda “demokrasi”
nutuklar› atan Baflbakan’›n nas›l devlet
terörü flampiyonlu¤u yapt›¤›n›, baz› bakanlar›n iflçi ve emekçilerin hakl› ve meflru eylemleri karfl›s›nda nas›l kin kustu¤unu art›k görmeyen gözler de görmüfl oldu. Daha aç›kças› prati¤in, gerçekleri
görmeye hizmet eden tarihsel eylemi,
AKP flahs›nda Kürt halk›na dönük yürütülen inkar ve imha siyasetiyle, y›k›m yasalar›n›n ç›kar›lmas›yla ve son olarak 1
May›s’ta estirilen devlet terörüyle yine
oynamas› gereken misyonunu oynad›.
Alt›n› çizmeliyiz ki, bu sald›rganl›k
ayn› zamanda bir korkunun da ifadesidir. Elbette ki, eme¤in düflmanlar›
olarak korkmak tüm hainlerin hakk›d›r.
Bu korkular›n› daha da büyütmek ise,
baflta iflçi s›n›f› olmak üzere tüm emekçilerin, bizlerin görevidir.
De¤erlendirmelerimizle
bilinç hanemize
katk› sa¤layal›m
Geride b›rakt›¤›m›z bu süreç, ayn› zamanda devrimci ve komünist hareketin
iflçi s›n›f› ve genifl emekçi kesimler aras›ndaki çal›flmay› alg›lama ve yaflama geçirme
anlam›nda oldukça önemli geliflmeleri ve
yaklafl›mlar› da içinde bar›nd›rd›. Bir kez
daha özellikle de iflçi s›n›f› içinde devrimci
ve komünistlerin çal›flma kapasiteleri ve
etki güçleri ve de konfederasyonlar›n kokuflmufl düzenleri a盤a ç›kt›. Elde edilen
bu deneyimler, bilinç hanemize ve s›n›f
mücadelesine katk› sa¤lamas› gereken
önemli ö¤eler olarak ele al›nmal›, tart›fl›lmal› ve kavranmal›d›r. Bu anlay›fla hizmet
amac›yla ele alaca¤›m›z 2008 1 May›s’› ile
ilgili bir de¤erlendirme yapmadan önce,
kuflkusuz ki içinden geçmekte oldu¤umuz
sürecin genel özelliklerinin ana hatlar› ile
özetlenmesi yararl› olacakt›r.
yap›lmak istenen en özlü ifadeyle, yar›sömürge ülkelerin pazarlar›n› kendi ç›kar› ekseninde yeniden yap›land›rmakt›r.
Bu konuda en büyük destekçileri ve ifl
yap›c›lar› da, kuflkusuz ki yerli iflbirlikçi ve
uflaklar›d›r.
AKP de, ikinci kez hükümet oldu¤u
günden bugüne efendilerinin bahsi geçen
politikalar›n› hayata geçirmek için elindeki tüm olanaklar› seferber etmifltir.
Özellikle son süreçte oluflturulan
bir tak›m birlikteliklerin yapt›klar› eylemler ile kamuoyunun gündemine oturan
“Sa¤l›kta Dönüflüm” ve “Kentsel
Dönüflüm” projeleri vb. hepsi bütünün
birer parças›ndan ibarettir.
reketlenmesinde önemli bir noktada durmaktad›r. Sa¤l›k hizmetlerini paral› hale
getiren, ya¤maya açan, emeklilik ücretini
düflüren ve mezarda emeklili¤i dayatan,
y›pranma pay›n› ortadan kald›ran, k›sacas›
her yönüyle sa¤l›k ve sosyal güvenlik hakk›n› ortadan kald›ran SSGSS yasa tasar›s›n›n iptali için örgütlenen bu eylemlerde,
yaflanan kimi geri tutumlara ve yaklafl›mlara, engelleme çabalar›na ra¤men, süreci,
kitle hareketindeki yükselme ve bu yükselmeye etki düzeyimizle birlikte ele almak
gerekmektedir.
Hava-‹fl greviyle start› verilen, Telekom direnifliyle devam eden süreç,
SSGSS’ye yönelik eylemlerle önemli bir
dalgalanma yaratm›flt›r. Elbette ki bu dalgalanma, hareketin niteli¤i ve en önemlisi de önderli¤i ile birlikte de¤erlendirilmeli ve önümüzdeki sürece ›fl›k tutar hale getirilmelidir. Çünkü halen devam
Emperyalist-kapitalist sistem, yar›sömürge ülkelere “yeniden yap›land›rma” ad› alt›nda dayatt›¤› politikalar›
“reform, istihdam ve dönüflüm paketleri” gibi isimler alt›nda hayata geçirmeye çal›flmaktad›r. Bu gibi yöntemlerle
‹zmir
Devrimci 1 May›s
Platformu...
1 May›s öncesinde ‹stanbul’da yap›lan tart›flmalarda ve geliflmelerde Devrimci 1 May›s Platformu’na da de¤inmek gerekmektedir. 9 kurumdan
oluflan Platform (Halk Kültür Merkezleri, Demokratik Haklar Platformu,
Haklar ve Özgürlükler Cephesi,
Ça¤r› dergisi, Odak dergisi, Kald›raç
dergisi, Proleter Devrimci Durufl,
TUDEF ve Partizan) 1 May›s’a iliflkin
yapt›¤› ilk aç›klamada 2008 1 May›s’›n›n
genel çerçevesini çizmifl, alan tart›flmas›na bo¤ulmadan kutlamalar›n adresini
iflaret etmifl, taleplerini belirlemifl ve
iradesini ortaya koymufltur. (’77 katliamc›lar›n›n yarg›lanmas›, Taksim
alan›ndaki yasa¤›n kald›r›lmas›, 1
May›s’›n resmi tatil ilan edilmesi
1 May›s
Uzun süreli
sald›r› yasas›; SSGSS!
Genifl emekçi y›¤›nlara dönük kapsaml› bir sald›r›y› ifade eden SSGSS
önümüzdeki çetin günlerde yürünmesi
gereken yolun özelliklerinin ortaya serilmesi anlam›nda yol göstericidir. Kitlelere, emekçilere, kendine, örgütüne güvenmeyen; buralardan de¤il de devletle
yap›lan pazarl›klardan güç alan, iflçi ve
emekçilere gitmeyen, onlar› örgütlemeyen, alt› bofl sendikac›l›k anlay›fl›; haklar›n verilen tavizlerle kazan›laca¤›n› uman
sendikal anlay›fl fena halde yan›lm›flt›r.
Ancak küçümsenmeyecek say›da bir
kitle konfederasyonlar›n ihanetine ve
devlet terörüne ra¤men Taksim’e girebilece¤i bütün ara sokaklar› zorlayarak,
devrimci bir irade ortaya koymufltur.
2008 1 May›s’›n› anlaml› k›lan da
bu iradedir.
Bizler aç›s›ndan bu 1 May›s’› önemli
k›lan bir di¤er nokta da sadece ‹stanbul
de¤il, ülkenin birçok yerinde Partizan
pankart› alt›nda küçümsenmeyecek bir
kitlenin toparlanmas›, iflçi s›n›f› ve genifl
emekçilerin taleplerini dillendirmesidir.
Ankara’dan Bursa’ya, ‹zmir’den Mu¤la’ya, Dersim’den Tarsus’a, Sivas’a,
Trabzon’a kadar bir dizi yerde yap›lan
mitinglerde yer almak sürece yan›t olma
anlam›nda olumludur, ancak as›l olarak
büyütülmesi gereken bir durufltur bu.
Sald›r›lar›
direniflle yan›tlamal›y›z
‹stanbul
Ankara
(Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k
Sigortas›) yasas›, hat›rlanaca¤› gibi geçti¤imiz y›l Meclis’te kabul edilmifl, ancak
Anayasa Mahkemesi’nce verilen yürütmeyi iptal karar› nedeniyle, ertelenmiflti.
Yasa geçti¤imiz hafta onayland›.
SSGSS her fleyden önce, IMF, DB ve
DTÖ gibi emperyalist kurulufllar›n, sosyal güvenli¤i özel kurulufllara terk etmeyi öngördü¤ü, ciddi bir sosyal y›k›m sald›r›s›d›r. Öyle ki, yasa ile sosyal güvenlik
kurumlar› birer ticari iflletmeye dönüfltürülmek istenmekte, sosyal güvenlik
harcamalar› bütçenin “kara deli¤i” olarak tan›mlanmakta ve egemenler taraf›ndan s›rtlar›ndan at›lmas› gereken kambur olarak ele al›nmaktad›r. Yasa aç›k bir
ifade ile, can bedeli kazan›lm›fl bir dizi
hakk›n gasp edilmesinin önemli bir ad›m›
oldu¤u gibi, yeni hak kazan›mlar› için
mücadele edilmesinin önünü kesmenin
de önemli bir ad›m› olarak, uzun süreli
hedefleri içermektedir.
Önümüzdeki günlerde gündeme gelecek olan k›dem tazminatlar›n›n gasp
edilmesi meselesinde de as›l sorun egemenlerin kâr h›rs›d›r. Mevcut haliyle bile
zaten birçok eksik ve geri uygulamay› bar›nd›rmas›na ra¤men k›dem tazminat›n›n
kald›r›lmas›, sald›r›lar›n önemli bir aya¤›n›
oluflturmaktad›r.
eden Arçelik, Yörsan, Tega, TEKEL, Aky›l, fiahin Motor vd. direnifller de göstermektedir ki, dalgalanma yay›larak devam
etme e¤ilimini çokça tafl›maktad›r.
Sözünü etti¤imiz y›k›m yasalar›na
karfl› örgütlenen süreci de¤erlendirirken
kitlelerin mevcut sürece müdahalesindeki canl›l›¤›, sendikalar›n tepesine çöreklenmifl yap›ya ra¤men özellikle Türk-‹fl’e
ba¤l› Belediye-‹fl, Deri-‹fl, Petrol-‹fl,
Hava-‹fl gibi sendika flubelerinin içinde
bulundu¤u fiubeler Platformu’nun süreçte oynad›¤› özel role de¤inmek gerekmektedir. Zaten burada as›l olarak de¤erlendirilmesi gereken, konfederasyonlar›n defalarca kez ortaya ç›kan ikiyüzlü
niteliklerinden çok, bu gerçe¤e ra¤men
istenilen kitlesellik ve genifllikte
olmasa da ortaya konulan iradedir. Ki, bu irade 13-14
Mart ve 6 Nisan eylemlerini
örgütlemeyi baflarm›flt›r.
Bu eylemler tüm eksik
ve hatal› yanlar›na
ra¤men 1 May›s’›n provas›
niteli¤ini tafl›malar›, kitlesellikleri, talepleri vb. konularda oldukça önemlidir.
fiuras› bir gerçek ki, Telekom grevi ile bafllayan ve SSGSS vb. y›k›m yasalar›na karfl› iflçi ve emekçiler cephesinde
yaflanan pratik hareketlilik, sar› sendika
yönetimlerini telaflland›rm›flt›r. Bu yönetimlerdeki sat›lm›fl anlay›fl sahiplerine iflçi s›n›f›n›n mücadelesini ve
gücünü hat›rlatm›flt›r. Türk-‹fl, D‹SK
ve KESK’in son süreçteki pratik tutumlar›n›, alttan gelen bu bas›nçtan ba¤›ms›z
olarak ele almak bizi yan›lg›l› sonuçlara
götürür.
larla tüm iflçi ve emekçileri tehdit etmifl,
“provokatör”, “marjinal grup” ilan
etmifl ve en sonunda 1 May›s’ta alanlara
ç›kanlar› “Anayasal düzene baflkald›rmak” suçundan cezaland›raca¤› aç›klamas›nda dahi bulunmufltur.
‹lk olarak belirtmek gerekir ki, geçti¤imiz y›llarda yaflanan parçal› durufl göz
önüne al›nd›¤›nda konfederasyonlar›n bu
y›l alan tart›flmas›na girmeden ortaklaflm›fl olmas› kendi içinde önemli bir olumluluktur. Ancak yaflanan süreç, bize bu
olumlulu¤un sürdürülemedi¤ini de göstermektedir. Zira Türk-‹fl, 1 May›s’a saatler kala Taksim karar›ndan vazgeçti¤ini
aç›klayarak, bafl›ndan beri bu yönde çal›flmalar›n› sürdüren sendika
flubeleri baflta olmak
ve SSGSS yasas›n›n geri çekilmesi.) Genifl kurumlara toplant› ça¤r›lar›
yapm›fl, ikili görüflmelerde bulunmufl ve
60’›n üzerinde kurumla örgütlenen 1
May›s toplant›lar›nda da taleplerini ve
önerilerini s›ralam›flt›r. 1 May›s öncesi
çal›flmalarda da 1 May›s günü de hem
kitlesel olarak hem de Taksim iradesinin
önemli bileflenlerinden biri olarak da
kendini var etmifltir.
kavga
Emekçilerin
tahammülü kalmad›!
Tüm bu sald›r›larla birlikte yoksulluk
daha da derinleflmifl, sefalete iliflkin gerçek
tablolar iyice ortaya ç›km›flt›r. Asgari ücret, bu y›l Türk-‹fl’in de r›zas› ile açl›k s›n›r›n›n oldukça alt›nda bir rakam olarak yüzde 4’lük art›flla belirlenmifltir. Temel g›da
ve tüketim maddelerindeki y›ll›k enflasyon
oran›n›n yüzde 25’in üzerinde oldu¤u aç›klan›rken; AKP’nin ikinci sezonu ile birlikte
beraber elektrik, do¤algaz, ulafl›m vb. her
fleye yönelik zam furyas›n›n bafllat›ld›¤› koflullarda, ‹stanbul baflta olmak üzere çeflitli illerde oluflturulan SSGSS karfl›t› platformlar›n örgütledi¤i eylemler sürecin ha-
günüdür
Dalga dalga sald›r›…
tüm etkinliklere açt›¤› meydan, iflçi ve
emekçilere kapat›lm›fl, bunun gerekçesi
de “güvenlik” olarak aç›klanm›flt›. Geçti¤imiz y›l da yine bu yönde yap›lan giriflimlere ra¤men devlet, son ana kadar
tehditler savurmaya devam etmifl ve 1
May›s günü alanlara ç›kmaya çal›flan iflçilere, emekçilere, devrimcilere sald›rm›fl,
‹stanbul’u adeta bir hapishaneye çevirerek Taksim Meydan›’n› halk›m›zdan korumufltu! Bu y›l da devletin bu görevini
“lay›k›yla” yerine getirdi¤ini söylemek
abart› olmaz.
Devrimci 1 May›s Platformu’nun dört
ana taleple birlikte deklare etti¤i “1 May›s’ta Taksim’deyiz” karar›n› almas›n›n ard›ndan D‹SK, KESK ve Türk-‹fl’in ald›¤› ve
kamuoyuna aç›klad›¤› Taksim karar› ve
çeflitli kurumlar›n ard› ard›na bu yöndeki
aç›klamalar›yla birlikte gard›n› alan devlet,
neredeyse 1 ay boyunca yapt›¤› aç›klama-
Sokak sokak direnifl,
sokak sokak Taksim!
1 May›s 2008 ülkemizde bu koflullar
alt›nda çeflitli illerde oldukça yayg›n, kitlesel ve militan bir flekilde kutland›. Baflta ‹stanbul Taksim’deki kutlamalar olmak üzere birçok ilde emekçiler alanlara ç›karak sosyal y›k›m sald›r›lar›na, yasaklara, dayatmalara olan öfkelerini dile
getirdiler.
Kuflkusuz bu y›l, birçok ilde yap›lan
kutlamalar›n yan› s›ra 1 May›s’a damgas›n› vuran Taksim iradesi oldu. Hepimizin hat›rlayaca¤› gibi Taksim, 1977 y›l›nda
devletin 1 May›s kutlamalar›n› kana bulamas› sonucu 1 May›s’la özdeflleflmifl, daha sonraki y›llarda da bu alanda kutlamalar›n yap›lmas› için çeflitli giriflimlerde bulunulmufltu. Ancak egemenlerin polis yürüyüfllerinden y›lbafl› konserlerine kadar
üzere, ortak ça¤r›ya kulak veren kesimleri
bir anlamda
ortada b›rakm›flt›r.
Ancak
Türk‹ fl ’ i n
“v a z geç-
tik” aç›klamas›n› yapmas›na ra¤men bu
konfederasyona ba¤l› Deri-‹fl, Belediye-‹fl
2 Nolu fiube, Hava-‹fl, Petrol-‹fl gibi baz›
sendikalar›n Taksim’den yana ortaya
koyduklar› ›srarc› tutum -ki ayn› farkl› tutumu son aylarda yaflanan eylemlilik süreçlerinde ortaya konulan kitlesel kat›l›m
ve ileri duruflta da görmek mümkündürsadece pratik tav›r farkl›l›¤› olarak alg›lanmamal›d›r. Ayn› zamanda faflist devletin koltuk de¤ne¤i ve iflçilerin öfkesini ve tepkisini ekonomik k›r›nt›larla yok eden bu iflbirlikçi sendikal
anlay›fla karfl›, ileri ve devrimci bir
çekim merkezi yaratmak anlam›nda da oldukça anlaml›d›r bu tav›r.
fiuras› aç›k ki, düzene yedeklenmifl
bir sendikal anlay›flla iflçi s›n›f›n›n mücadelesi büyütülemez. Bu bak›fl aç›s›na uygun olarak yarat›lacak kararl› pratik bir
durufl, iflçi s›n›f› mücadelesine mutlaka
bir ivme kazand›racakt›r. Bu pratik ayn›
zamanda sar› sendikal ve bürokrat-reformist sendikal anlay›fl› da teflhir ederek
yaln›zlaflt›racakt›r da.
Ortak kararlar
1 May›s günü yok edildi
1 May›s’›n örgütlenmesi için yap›lan
yaklafl›k 60 kurumun kat›ld›¤› toplant›larda al›nan ortak kararlar ve 1 May›s günü sergilenen pratikler
D‹SK ve KESK’in s›n›f mücadelesi içindeki durufllar›n›,
niteliklerini bir kez daha aç›k eder
niteliktedir. En sade haliyle yürüyüflün
her koflulda zorlanmas›, hiçbir koflul alt›nda bulundu¤umuz yerde bir bas›n aç›klamas› yap›l›p da¤›n›lmamas›, yürüyüfl imkan›n›n ortadan kalkt›¤› durumda ortaklafl›lan bir saatte Taksim’e buluflulmas›
kararlar›n›n alt›nda 1 May›s’a kat›lan bütün kurumlar›n (D‹SK ve KESK de dahil)
imzas› olmas›na ra¤men, bu kararlar rahatl›kla çi¤nenmifl, D‹SK önünde gece
geç saatlerden itibaren toplanmaya bafllayan kitle yürüyüfl haz›rl›klar› içindeyken
birden eylemin bitirilme karar› aç›klanm›flt›r. Bu aç›klamaya ra¤men kitlenin
Taksim ›srar›ndan vazgeçmemesi, karar›
yuhalayarak protesto etmesi ve Taksim
yürüyüflüne devam etmesi ayn› zamanda
al›nan ortak kararlar›n hayata geçirilmesi
anlam›nda da de¤erlidir.
Elbette bahsini etti¤imiz konfederasyonlar›n bu tutumlar› bizler aç›s›ndan
yeni ya da sürpriz geliflmeler de¤ildir.
Çok geriye gitmeye gerek yok. SSGSS
eylemleri sürecinde ad› geçen kurumlar›n sergiledi¤i tutumlar ortadad›r ve hepimizin hat›r›ndad›r.
Yaflananlar bir kez daha ülkemizde
mücadelenin yöntemleri üzerine ve
Taksim’de yaflananlar faflizmin iflçi
ve emekçilere karfl› gerçek tutumunu
anlamak bak›m›ndan oldukça e¤itici ve
ö¤reticidir. Bu dersten en çok ö¤renmesi gerekenler, var olan hükümetten
demokratik aç›l›mlar bekleyenlerdir.
1 May›s sabah› yaflananlar TC devletinin gerçek niteli¤ini aç›kça göstermektedir. Bu devlet kendi huzuru ve güvenli¤i için halk›n huzuru ve güvenli¤ini hiçe
saymakta, bunun için de da¤lar›na bombalar ya¤d›rmakta, linç kültürünü gelifltirmekte, kendisi gibi düflünmeyen insanlar›n bulundu¤u kurumlara gaz bombalar› atmaktad›r. Çünkü; güvenlikleri
bunu gerektirmektedir. Emniyet müdüründen valisine, “tatil olursa çok
masrafl› olur” diyen bakan›na kadar
hepsinin polisin sald›rgan tutumunu sahiplenip desteklemesi s›n›fsal karakterlerine ve ç›karlar›na uygundur.
Dünyan›n farkl› ülkelerinde de
emekçiler ve ezilenler sokaklarda zulme
ve sömürüye karfl› hayk›r›yorlar. Bedel
ödüyorlar ve ödetiyorlar. Dolay›s›yla tarih bize sokaklardaki sesleri birlefltirme,
yükselen her sese kulak verme, kay›ts›z
kalmama sorumlulu¤unu dayat›yor.
Kavgan›n daha ileri düzeye tafl›nmas›, s›n›f bilinci ve örgütlülük düzeyinden
ba¤›ms›z de¤ildir. 1 May›s örne¤inde oldu¤u gibi dünyan›n farkl› co¤rafyalar›nda
benzer talepler do¤rultusunda alanlara
ç›kan genifl y›¤›nlar, eylemlerini s›radan
bir protestodan ç›kararak örgütlü ve s›n›f bilinci ekseninde iktidar mücadelesi
perspektifine oturturlarsa kendi geleceklerini belirlemeleri kaç›n›lmaz olur.
Bu yönde geliflmelerin iflaretlerini bugünden görmek mümkündür. Bu anlam›yla yaflanan tüm kuflatmalara, dayat›lan örgütsüzlü¤e, emekçilerin birli¤ine
vurulan darbelere ra¤men, emperyalistkapitalist sistemin krizi önlenemiyor, y›¤›nlar›n dipten gelen öfkesine çare bulunam›yor. Tüm dezavantajlara ra¤men,
küçük derelerdeki bu ak›nt›lar›n birleflerek büyük bir sele dönüflebilece¤ine
inanmal›y›z. Yaln›z inanmak yetmez, bu
süreci daha da h›zland›rmak için iradi
bir çaba içine girmeliyiz. Kitleleri somut
sorunlar› üzerinden örgütleyerek
çözüme dönük pratiklere yöneltmeliyiz.
Mersin
İşçi-köylü 10
Enternasyonal
16-29 Mayıs 2008
Ç.N. Saibaba röportaj›*
- E¤er birisi size, Maoist hareketin az nüfuslu, geri kalm›fl bölgelerde faaliyet yürüten s›n›rl›
bir hareket oldu¤unu söyleseydi
ne cevap verirdiniz?
- Hindistan’da Maoist hareket,
geri kalm›fl bölgelerle s›n›rl› de¤ildir. “Geliflmifl bölgeleri” de içine
alan çok büyük bir harekettir. Maoist hareket hem k›rsalda hem de
flehirlerde faaliyet yürütmekte. Hükümet, Maoistlerin 29 eyaletin
15’inde faaliyet yürüttü¤ünü aç›klamakta. Ve bu eyaletler en büyük
eyaletlerdir. ‹çiflleri Bakanl›¤›, ülkedeki 600 bölgenin 167’sinde Maoistlerin etkili oldu¤unu ifade etmekte. Bu da ülkenin üçte biri anlam›na gelmekte.
Hindistanl› Maoistler, Çin’de
Mao önderli¤inde baflar›yla uygulanan Demokratik Devrim’in devrimci yolunu takip etmektedirler. Bu
yol, devletin zay›f oldu¤u bölgelere
öncelik verilmesini ortaya koymakta. Maoistler, yerli gericilerin iktidar›n› y›kmak ve yerine halk iktidar›n›
kurmak için geri kalm›fl bölgelerde
faaliyet yürütmekteler. Geri kalm›fl
bölgelerde devrimci üs alanlar›
oluflturmaktalar. Bu flehirlerde çal›flmad›klar› anlam›na gelmez. Gerçekte, HKP(M) (Hindistan Komünist Partisi-Maoist)’in Ocak-fiubat
2007 y›l›nda yapt›¤› kongresinde,
flehirlerde faaliyetin yo¤unlaflt›r›lmas› karar› al›nm›flt›r. (...)
Ülkenin geri kalm›fl bölgeleri
tam anlam›yla yar›-feodaldir ve ciddi bir kapitalist kalk›nma yoktur.
Maoist Parti, bu bölgeleri gerilla savafl› alanlar› olarak seçti. Silahl› mücadele, mücadelenin esas biçimi
olarak de¤erlendirilmekte. Mücadelenin esas biçiminin geliflmesi
için, Maoistler geri kalm›fl bölgeleri
eylem alan› olarak seçmifltir. fiehirlerdeki mücadele ikincildir ve tamamlay›c›d›r. Partinin flehirlerde iflçi s›n›f› içindeki faaliyetleri, geri kalm›fl bölgelerdeki mücadelenin proletarya önderli¤inde geliflmesine
yard›mc› olmakta. Ayn› zamanda
Maoistler, flehirlerde ayd›nlar, ö¤renciler, kad›nlar ve orta s›n›f içinde büyük bir hareketin geliflmesine
de kat›lmaktad›rlar. fiehirlerde faaliyet yürüten Maoist kadrolar, gözalt›na al›nmakta, tutuklanmakta ve
iflkence görmektedirler.
Maoistler kömür madenlerinde
de çal›flmalar yapmaktad›rlar. Hindistan’›n pek çok yerinde büyük
kömür madenleri bulunmakta. Mücadelenin ana alan›n›n k›rsalda olmas›na ra¤men, Maoistlerin pek
çok sanayi bölgesinde faaliyet yürüttü¤ünü görebilirsiniz. HKP(M)
ülkenin tek ve en büyük hareketine
önderlik etmektedir. (...)
- Dogmatik olduklar› ve 20.
yy. sosyalizminin yenilgilerinden
ö¤renmek istemedikleri yönlü
suçlamalara Maoistler ne yan›t
vermekteler?
- Maoistler, Marksist ilkeleri
Hindistan somut koflullar›na yarat›c›
ve saf bir biçimde uygulamaktalar.
Çin’i ya da Rusya’y› kör bir biçimde
taklit etmemektedirler. Ayn› zamanda, Çin ve Rusya’daki sosyalizm deneyimlerinin kapitalist yolcular taraf›ndan yenilgiye u¤rat›ld›¤›n›n da bilincindedirler. Marksizm-LeninizmMaoizm’i gerçekçi bir biçimde uygulamaktad›rlar. Her kim ki, silahl› mücadeleyi dogma olarak görüyorsa,
Hindistan gibi yoksul bir ülkede s›n›f
mücadelesinden kaç›yor demektir.
Köylü gerilla savafl› temel mücadeledir, çünkü kitlelerin % 70’i k›rsalda
yaflamakta ve topra¤a ve topra¤a
ba¤l› üretim iliflkilerine ba¤l›d›r. Bu
koflullarda, e¤er kitlelerin ortak sosyal bir alanlar› yoksa faflist burjuva
s›n›flar›na karfl› silahs›z mücadele
edemezler. Fakat silahl› mücadele,
yarat›c› ve pratik bir biçimde uygulanmakta. Silahl› mücadele s›n›f düflmanlar›n›n tamamen yok edilmesi
önemli sorun oldu¤unu iddia
ediyorsunuz. Farkl› sürgün yöntemlerinden bahsediyorsunuz.
Özel Ekonomik Alanlar, maden
ocaklar›, yeni endüstri alanlar›,
barajlar, flehir alanlar›ndaki arazilerin kamulaflt›r›lmas› ve alt
yap› iflleri vb. Sürgünlerin, topra¤›n % 12’sinin kamulaflt›r›lmas›
ile sonuçland›¤›n› söylüyorsunuz.
Söyler misiniz, neden sürgün
etmiyorlard›. ‘90 y›l›ndan sonra
edilmeler en önemli sorun?
köylülerdeki intihar olaylar› fazla- Halk›n % 70’i direkt veya dos›yla artm›flt›r. Peki, neden ‘90’dan
layl› olarak topra¤a veya tar›msal
sonra bafllad›? Acaba nüfusun büüretime ba¤l›d›r. ‹stihdam alanlar›yük bölümünün geçimini sa¤lad›¤›
n›n büyük bölümü tar›mda buluntar›m alanlar› azalm›fl m›d›r? Yoksul
makta. Bu topraklar, bu tür iflleri
köylüler, de¤erlerin sömürüldü¤ü
yapmak için insanlar›n elinden al›nbu sistemde yaflayamamaktad›r.
d›¤›nda, insanlar›n gelirleri de kesilSon on y›lda yaklafl›k 150.000 köylü
mekte. Bundan dolay› iflsizli¤in en
intihar etmifltir. ‹nsanlar yaban piönemli nedeni topraktan sürülmerinci yemekte ve bile bile tar›ma ellerdir. Bu özel mülkleri ve toprakveriflli olmayan alanlarda yaflamaks›zlar› da kapsamaktad›r. Hükümetad›r. Bugün Hindistan’›n pek çok
tin aç›klad›¤›, topra¤›n› kaybeden
bölgesi Afriinsanlar›n ma¤duriyetlerinin giderilmesi programlar› hiçbir za- Filipinler’de Halk Sa
man ifllemedi. Sonuçta, açl›k,
vafl› verilyoksulluk ve iflsizlik halk›n, topmekte ve ayn› zaman
da parti se- ra¤›ndan edilmesine dayanmakçimlere kat›lan halk pa
rtilerini des- ta.
Hindistan Maoist hareketin
stratejisine bir bak›fl
anlam›na gelmemekte. Silahl› mücadele, ezilen s›n›flar›n komprador kapitalistlerden ve feodallerden iktidar› almak için uygulad›klar› s›n›fsal
mücadelenin bir biçimidir. Maoistlerin önderli¤indeki silahl› mücadele,
yeryüzü ezilenlerinin yaflam hakk›n›
egemen ve güçlü s›n›flardan geri almalar› anlam›na gelmekte. Alternatif
halk iktidar› kurumlar›n›n da inflas›
demektir. Böylece silahl› mücadele
yeniden tan›mlanmakta ve “tüm iktidar Sovyetlere” Bolflevik ruhuyla
prati¤e geçmektedir. Hindistan gibi
ülkelerde, silahl› mücadele olmaks›z›n, ne direnifller yarat›labilir ne de
önceden yarat›lan direnifller yaflat›labilir. (...)
- Yetkililer ve Maoistler aras›nda bar›fl görüflmeleri oldu mu?
- Bar›fl görüflmeleri 2004 y›l›nda
oldu. Andra Paradesh hükümeti,
Maoistleri bar›fl görüflmelerine ça¤›rd›. Maoistler halk›n mücadelesi
ile ilgili konularda karfl›tlar›yla müzakerelere hiçbir zaman hay›r demezler, ancak stratejiyle ilgili genel
politik çizgiyi müzakere etmeleri
söz konusu de¤ildir. Haydarabad’da
bir ay süren bir görüflme turu yap›ld›. Bu süreç bölgedeki ayd›nlar taraf›ndan desteklendi ve kolaylaflt›r›ld›. Maoistler görüflmelerde hükümete, çözülmeleri için 35 y›ld›r mücadele edilen sorunlar› çözmede
iradeli ise de¤iflimi memnuniyetle
karfl›layacaklar›n› ifade ettiler. Görüflmelerde halk›n temel sorunlar›
tart›fl›ld›. Siyasi müzakereler bafllamadan önce iki taraf da ateflkes ilan
etti. Hükümet, müzakerelerin ilk
aflamas›n› kapatmay› ve anlaflma
maddelerini hayata geçireceklerini
ifade etmiflti. Ve müzakerelere kat›lan Maoistler yeniden illegale geçtiler. Anlaflman›n uygulanmas›n› beklediler. Hükümet ise anlaflmay› bozarak, Maoistlere karfl› sald›r›lara
ve aralar›nda kadrolar›n da oldu¤u
Maoistleri katletmeye bafllad›. Bu
süreç, halk›n gözünde, gerici güçlerin halk›n sorunlar›n› çözemeyeceklerini ortaya ç›kard›.
(...)
- Merkezi ve yerel hükümetlerin Andra Pradesh bölgesinde
bulunan Maoist üslere sald›r›lar›
art›rd›klar› ve pek çok bölgenin
Maoistlerden temizlendi¤i söylenmekte. Bu burjuva s›n›flar›n
askeri olarak Maoistlerin istedikleri zaman yenebileceklerini
kan›tlam›yor ve düflman aç›s›ndan sadece taktik bir sorun olarak durmakta. Peki ne zaman
Maoistleri yok etmeye karar verecekler?
- Son on y›lda, Andra Pradesh’de 2000’den fazla Maoist üye
ve kadro barbarca katledilmifltir.
Özellikle görüflmelerden sonra
merkezi bir sald›r› gerçeklefltirildi.
Maoistler, kay›plar›n›n çok oldu¤unu anlad›klar›nda, buralardaki güçlerini çekerek farkl› bölgelere yo¤unlaflt›lar. Andra Pradesh’in baz› bölgelerinde Maoist hareketin gerilemesi oldu, ancak art›k yeniden toparlanma çabalar› verilmekte. Merkezi ve yerel hükümetler Maoist direniflin da¤›t›lmas›nda ak›ll›ca kitlesel düzeyde kimi gruplar› kulland› ve
Andra Pradesh’te baz› alanlarda da
etkili oldular. Hareket sadece askeri de¤ildir. Kitlelerin kat›ld›¤› politik
bir harekettir. Maoistler, Hint askeri güçlerine sadece askeri olarak de¤il esasta politik olarak karfl› dur-
maktalar, bunun için de büyük bir
kitle zeminine sahiptirler. Hükümet,
ciddi kitlesel deste¤inden dolay› Maoist hareketi da¤›tamamakta. Devrimci harekette gerilemeler al›fl›lmad›k fleyler de¤ildir. Olgun devrimci hareketler bu tür süreçlerden
h›zl› bir flekilde ç›kabilirler.
- Hindistan büyük bir ülke.
Kimi bölgelerinde iç çat›flmalar
varken, kimi bölgelerinde ise
herhangi bir kaynama bulunmamakta. Pek çok parti ulusal de¤il
de yerel düzeyde çal›flmakta.
Devrimci örgütler Hindistan’›n
bütün eyaletlerinde var m›?
- Kaynamalar her yerde olmakta. Mntigia Pradefl ve Racastan’› al›n
örne¤in. Bu iki bölge açl›kla kamç›lanmakta. Burada bir devrimci parti bulunmamakta. Bu bölgelerdeki
kabarmalar farkl› biçimler almakta.
Bazen kitlesel bir flekilde ayaklanma
hareketleri olmakta. Ancak en
önemli sorun devrimci güçlerin burada faaliyet yürütmemeleridir. ‹ki
büyük eyalet bulunmakta ve buralarda devrimci-komünist gelenek
bulunmamakta, bunun yerine
STK’lar faaliyet yürütmekte. Fakat
nesnel durum, devrimci mücadele
için fazlas›yla olgunlaflm›flt›r. Sorun,
devrimci güçlerin buralara da yay›lmas›d›r.
- Ne kadar insan flehirlerde
yaflamakta ve ne kadar› çal›flmakta?
- Hint nüfusunun % 30’u flehirlerde, % 70’i ise k›rsalda yaflamakta.
Yaklafl›k halk›n % 77’i ortalama günde 20 Rupi yani 0.50 Cent’le yaflamaktad›r. ‹flsizlik ülkenin her köflesinde kontrol edilemez düzeydedir.
- ‹stihdam alanlar› art›yor
mu?
- ‹stihdam alanlar› artmamakta,
bunun tersine ifl alanlar› birçok nedenden dolay› azalmakta. Ekonomik araflt›rmalar bizlere göstermektedir ki, son y›llarda bir milyon
küçük endüstri iflletmesinin kapanmas›ndan dolay› pek çok ifl alan›
kaybolmufltur. Köylülerin elinden
al›nan topraklar da iflsizli¤in di¤er
bir nedenidir. Yoksul ve topraks›z
köylülerde iflini kaybetme oran›
çok yüksektir. Sadece bilgisayar
teknolojileri ve kimi hizmet sektörü alanlar›nda geliflme var. Ancak
bu sektörlerde çok az insan istihdam edilmekte. Ba¤›ms›z ayd›nlar,
kalk›nma ve iflsizlik ile ilgili farkl›
rakamlardan
bahsetmektedir.
Resmi istihdam rakamlar›na karfl›
genel bir karfl› durufl bulunmakta.
teklemekte. Nepal’de
Maoistler ’93
Sonuçta, genel olarak istihdamda
y›l›nda seçimlere kat›ld›
lar ve sonra
boykot ederek Halk Sa
vafl›’n› bafllatt›lar, flimdi ise Mec
lis’teler. Bu
kadar büyük ve fark
l›l›klar› olan
Hindistan’da Halk Sava
fl› ve seçimler bileflkesinin uygula
nmas›n› olanaks›z m› buluyorsunu
z?
- Son k›rk y›ll›k Hindistan
komünist
hareketi tarihi, Halk Sava
fl› stratejisini
seçmeyen devrimci ve
komünist örgütlerin bunun yerine Ha
lk Savafl› bafllatmadan halk direniflini
bafllatmay› veya halk savafl› ile seçimler
i birlefltirmeyi deneyenlerin ya sa¤a
kayd›klar›n› ya
da modern revizyonizmi
n yolunu tuttuklar›n› göstermifltir. Ha
lk Savafl› esas
stratejidir, seçimler ise
taktiksel bir
meseledir. Maoistler, se
çimlere bafltan
ve maafllarda bir düflüfl ya- karfl› gelmezler
fakat Halk Savafl› straflanmakta.
tejisini destekleyici olm
al›d›r. Maoistler
,
se
çim
lere kat›l›m sorununu tak
- Büyük flehirlerde, letikse
l
bir
gal ve illegal mücadelenin
sorun olarak görmekteler
. Bungeliflmesini ve buna ba¤l› dan dolay›, dir
ekt seçimlere kat›labileparlamento organlar›na
cek bir olanak görmemek
tedirler. Parkat›l›m› olanaks›z m› gölam
en
te
r
ku
ru
ml
ar
Hindistan halk›n›n
rüyorsunuz?
- Maoistler gerçeklikte, gözünde çok fazla teflhir
olmufl dubüyük flehirlerde emekçi rumda. Halk›n
önemli bir bölümünde,
kesimler ve orta s›n›f içinkim seçimlere kat›l›yorsa
gelip kendiside faaliyet yürütmektedirni
so
ya
ca
¤›
kan›s› hakimdir. Maoistle
ler. Bu söyledi¤iniz, genel
r
se
çim
leri boykot etmekte ve
strateji içinde ikincil önebunun
me sahiptir. Silahl› müca- yerine halk ikt
idarlar›n›n ve kurumlar›delenin iflçi s›n›f›n›n prole- n›n
inflas›na yo¤unlaflmaktad
›rlar.
ter ideolojisi ile birlikte,
köylerde esas güç köylülerle birlikte gelifltirilmesi
öncelikli öneme sahiptir. Bu sadece iflçileri de¤il, proleter ideolojiye
sahip ve mülkleri olmayanlar› da
kapsamakta. Maoistler, legal ve illegal mücadeleyi faaliyet alan› ne kadar genifller ve mücadelenin bu alan› ne kadar geniflletti¤ini anlad›klar› ölçüde birlefltirirler. Ancak burjuva s›n›flar yasal ve demokratik
alanlar›n kullan›lmas›na izin vermezler. Seçimlere kat›l›m, flehirlerde legal mücadele vermenin tek
yolu de¤ildir. Dahas›, boykot siyaseti de mevcut Hindistan demokrasisi s›n›rlar içinde politik kat›l›m›n bir arac›d›r. Her fleyden önce
Maoistler, halk içinde güçlenmeye
ve devrimci ve demokratik kurumlar›n inflas›na yo¤unlaflmaktad›rlar.
E¤er bunu büyük bölgelerde baflarabilirlerse, büyük flehirlerde de o
kadar çok etkin olurlar.
- Hindistan’daki s›n›f mücadelesi 20 y›l öncesine göre çok
daha keskin midir?
- Hindistan’da açl›k düzeyi artm›flt›r. 1947 y›l›nda köylüler intihar
ka ülkelerindeki flartlarla
ayn› düzeydedir. Bütün bunlar, emperyalist küreselleflmenin Hindistan’daki sald›r›lar›ndan sonra bafllad›. ‹flçi s›n›f› en geri kalm›fl s›n›ft›r.
Haklar›n› kaybetmifltir. Köylük bölgelerden gelen ve iflçi s›n›f›na dahil
olanlar, iflçi aristokrasisiyle birleflememektedir. Örgütsüzlere oranla
örgütlülerin oran› çok azd›r ve toplu sözleflme yap›lan alanlar›n say›s›
giderek azalmaktad›r. Fakat, insanlar di¤er bölgelerde geliflen mücadelelerden haberdard›r. S›n›fsal çeliflkiler giderek keskinleflmekte
çünkü, 1990’dan sonra bafllayan küreselleflme süreciyle gelirin büyük
bölümü küçük az›nl›klar›n elinde
daha fazla toplanmakta. Hint burjuva s›n›f› ‘60 ve ‘70’li y›llarda kimi reformlar yapt› fakat bugün hükümet
her fleyi kontrol eden emperyalist
güçlere ve onlar›n yerli uflaklar›na
b›rakm›fl durumdad›r. Ve bu mücadeleleri de beraberinde gelifltirmektedir.
- Hindistan’da sürgünlerin en
- Topra¤›ndan sürülen köylüler neden ça¤dafl ekonomide
ifl bulamamakta?
- Topra¤›ndan sürülenler, e¤itim alma olanaklar› olmayan toplumun bir parças›n› oluflturmaktalar. Sanayide ifl bulabilecek yetenekleri yoktur. Dahas› yeterliliklere sahip olan küçük bir kesim dahi
yüksek teknolojiyle donat›lan sanayilerde çok insan ifle al›nmamas›ndan dolay› ifl bulamamaktad›r. Makineler emperyalist ülkelerden gelmekte. Bundan dolay›, geliflti¤i söylenen sanayide insanlar ifl bulamamakta. ‹nsanlar az bir olas›l›kla, teknoloji veya hizmet sektöründe ifl
bulmaktayken, endüstri alan›nda hiç
ifl bulamamakta. Zaten büyük flehirlerde yeterince yetiflmifl insan gücü
bulunmakta. Topra¤›ndan sürülenlere ise flans kalmamakta.
- Hindistanl› Maoistler, komünist partisi ile kitleler aras›ndaki sorunlara iliflkin, geçen yüz
y›ldaki sosyalizm yenilgisinden
hangi temel dersleri ç›kard›?
- Hindistanl› Maoistler, Rusya ve
Çin’de yaflananlar›n daha derinden
analiz edilmesi gerekti¤ine inanmaktalar. Gelecekte, dünyadaki komünist devrimcilerin baflar›s›zl›klar›n› daha somut olarak araflt›rmalar› gere¤ine inan›yorlar. Baflar›s›zl›klar›n en önemli nedeni, komünist
partilerin burjuva s›n›f taraf›ndan
yarat›lan afl›nmay› kontrol edecek
uygun mekanizmalar› oluflturamamalar›d›r. Elbette Çin’de Mao önderli¤inde Kültür Devrimi bu afl›nmay› önlemek için yap›ld›. Ancak bu
çaba geçifl düzeyinde kald›. ‹deolojik, politik pek çok farkl› yöntem
devrimci komünist partiler içinde
gelifltirilmelidir. Dünyan›n tüm ülkelerinde gerçek devrimci partiler
oluflturulmal›d›r.
Maalesef pek çok Avrupa ülkesinde ve kimi üçüncü dünya ülkelerinde, yabanc› s›n›f ideolojileri, “21.
yy. demokrasisi”, “liberal örgüt ilkeleri” ve bir biçimde “çok partili
sistem” anlay›fllar› hakim olmufltur.
Komünist partilerin politikalar›n›n
Bolflevikleflmesi zorunluluktur.
*C. N. Saibaba, Devrimci
Halk Örgütleri Federasyonu’na ba¤l›, Devrimci Demokratik Cephe Sekreter Yard›mc›s›’d›r. Hindistan’›n Andra
Pradesh eyaletinde yaflamakta. Bu röportaj, Norveçli “K›z›l
Parti” taraf›ndan yap›lm›fl ve
www.firemtn.blogspot.com
adresinde
yay›mlanm›flt›r.
Türkçe’ye çevirisi YKP(ML)’nin internet sitesinden al›n›p k›salt›larak yap›lm›flt›r.
İşçi-köylü 11
16-29 Mayıs 2008
S›n›f mücadelesinin bugüne kadar yaflanm›fl bütün deneyimleri
göstermifltir ki sa¤lam bir önderlik
olmaks›z›n zaferin kazan›lmas› imkâns›zd›r. Çünkü devrime önderlik
edecek güç olan Komünist Partisinin, kendisine önderlik edecek bir
güç olmadan bu görevini yerine getirmesi mümkün de¤ildir. Sa¤lam
bir önderlikten yoksun bir Komünist Partisi’nin gidiflat› floförü deneyimsiz bir araçla yolculuk yapmaya
benzer. En ufak bir olumsuzlukta
kaza riski çok yüksektir. Bu anlamda bir Komünist Partisinin bu kaza
riskini en az seviyeye indirebilmesi
için, O’nun öncelikle bilimsel bir
ideolojiye sahip olmas› ve bu ideolojiyle donanm›fl kadrolar›n önderli¤inde savaflmas› gerekir. Rusya’da, Çin’de, bugün Nepal’de, geliflmekte olan Hindistan devrimci
mücadelesinde kazan›lan baflar›lar›n
alt›nda yatan bu gerçekli¤in pay› inkâr edilemez boyuttad›r.
Kuruluflundan bu yana hepsi savafl›n içerisinde olmak üzere 4 Genel Sekreterini flehit veren Proletarya Partisi’nin önemli kadrolar›n›n
aras›nda Kaz›m Çelik ad› da say›lmaktad›r. O, yaflam›n› Proletarya
Partisi’ne ve devrime adam›fl örnek
bir komünisttir. Yoldafllar›n›n anlat›mlar›yla “O’nun Proletarya Partisi
saflar›nda örgütlenmesinden flehit
düfltü¤ü tarihe kadar olan en önemli özelli¤i istikrarl› bir çizgi izlemesi
ve Partiye ba¤l›l›¤›n›n bir an bile za-
fiyete u¤ramamas›” olarak vurgulanm›flt›r. O, bir önderde olmas› gereken kiflili¤in yarat›lmas›nda yaflam›yla mütevazi bir örnek oluflturmufltur. Her fleyden önce mücadele yaflam› boyunca partisinin ç›karlar›n› her fleyin önünde tutarak, devrimcili¤i bir yaflam tarz› olarak benimsemifltir. Birçok insan›n 1980
AFC’si sonras› gemiyi terk etmesine ra¤men, O kendisini da¤lara sürükleyen bir faaliyetin içerisinde gemisine sahip ç›kanlardand›. Bunda
en etkili faktör onda flekillenen devrimci yaflam olmufltur. O’nun yaflam›nda koflullar›n zorlu¤u yerine, yapaca¤› iflin ne denli baflar›l› olaca¤› önemlidir. Partiyi
en zor koflullarda bir önder olarak
sahiplenip onu gelifltirip, güçlendirme çabas› bu yönüne sade bir örnektir. O, kariyer-mevki düflkünü
insanlar gibi ifl ve konum ayr›m›
yapmadan bütün gücünü ve enerjisini partisine sunmufl örnek bir önderdir. O, Kaypakkaya yoldafltan ald›¤› “ser verip s›r vermeme” gelene¤inin sürdürücüsü olan bir önderdir.
2. Konferans sürecinde sahte
bir kimlikle yakalanmas›na ra¤men
gerçek kimli¤ini bile gizleyerek bir
komünistin iflkencehanelerde göstermesi gereken tavr› bir kez daha
yaflama geçiren bir önderdir. O,
kimli¤ini gizledi¤i ve en ufak bir s›r
vermedi¤i için serbest b›rak›ld›ktan
sonra düflman›n elinden kaç›rd›¤› ki-
Örnek bir önder;
Kaz›m Çelik
Özellikle bu gün tasfiyecili¤in-kavga kaçk›nl›¤›n›n
kol gezdi¤i bir süreçte
Kaz›m yoldafl›n kavga
kaçk›nlar›yla olan mücadelesini do¤ru kavray›p,
bu sald›r›lara O’nun gibi
tav›r koyabilme cüretini
gösterebilmeliyiz.
flinin Kaz›m Çelik oldu¤unu ö¤rendi¤inde düflman› acze düflüren bir
önderdir.
Kaypakkaya yoldafl›n olanaks›zl›klar ve zorluklarla beraber 24 Nisan 1972’de Proletarya Partisi’ni
yaratmas›yla beraber onu yaflatmak
için yaflamlar›n› ortaya koyan
TKP/ML’nin flehit düflen üç genel
sekreterinin de öne ç›kan ortak
özellikleri süreçler farkl› olsa da en
zorlu koflullarda partiyi sahiplenmeleridir. Süleyman Cihan, 12
Eylül AFC’si sonras› Proletarya
Partisi’ni toparlama görevini üstlenmifltir. Mehmet Demirda¤
sol oportünizmin Proletarya Partisi’ne yönelik darbe giriflimine aktif
tav›r koyarak onu ayaklar› üzerinde
yeniden do¤rultmufltur. Kaz›m Çelik de Proletarya Partisi’ni sa¤ bir
hatta çekmek isteyenlerle mücadele ederek “T‹KKO savafl içinde
infla edilecektir!” anlay›fl›yla yan›t
vermifltir.
“Gerçek devrimci, muzaffer
ayaklanma döneminde yi¤itçe savaflan kifli de¤il, tersine, devrimin mu-
Kavga okulu
zaffer sald›r›s›nda iyi savaflmas›n› bilen, ama ayn› zamanda devrimin geri çekilme döneminde, proletaryan›n yenilgisi döneminde de yi¤it
olan, flaflk›na dönmeyen ve devrim
darbeler ald›¤›nda, düflman baflar›
kazand›¤›nda ifli yar› yolda b›rakmayan, devrimin geri çekilme döneminde pani¤e kap›lmayan ve umutsuzlu¤a düflmeyen kiflidir” (Stalin)
belirlemesinin yaflam buldu¤u kifliliklerden biridir Kaz›m Çelik.
1981 y›l› fiubat ay›nda yap›lan 2.
Konferans’ta Merkez Komitesi’ne
seçilen Kaz›m Çelik, bu süreçte al›nan kay›plar›n ard›ndan Siyasi Büro
ve hemen ard›ndan da Askeri Komisyon Sekreterli¤i’ne getirilir.
’83’teki kay›plardan sonra ise Parti
Genel Sekreterli¤i görevini üstlenir.
Bu süreçte Proletarya Partisi’ne hakim olmaya çal›flan sa¤ oportünist
çizgiye ve bunlar›n tüm parti kadrolar›n›n yurtd›fl›nda konumland›r›lmas› anlay›fl›na karfl› aktif tav›r
alarak mücadeleyi savafl›n en k›zg›n
alan› olan gerilla bölgesinde sürdürme dirayetini göstererek kavga
kaçk›nlar›na en büyük cevab› vermifltir. Çünkü O, önderli¤in özellikle en zor koflullarda Proletarya Partisi’nin bafl›nda olmas› gerekti¤inin
bilincindeydi. Çünkü O, Parti önderli¤inin özellikle o zor koflullarda
k›rsal alanda örgütün bafl›nda ve silahl› mücadele içerisinde korunabilece¤i, onun içinde gelifltirilebilece¤inde ›srar ediyordu. Bu anlamda
genel sekreterlik görevini üstlendi¤i
süreçten 1987 20 May›s’›nda Elaz›¤’›n Palu ilçesinde bir ihbarc›n›
verdi¤i bilgiler do¤rultusunda düflman taraf›ndan kuflat›larak, H›d›r
Ayk›r, Cihan Tafl, Müslüm Emre ve Ali Kayado¤an ile birlikte
ölümsüzleflti¤i ana kadar Proletarya
Partisi’nin Genel Sekreteri olarak
silah elde mücadele etmifltir.
Her s›k›nt›l› süreç, kendi kadrosunu kendi önderli¤ini mutlaka yaratm›flt›r. Bugün de içerisinden geçti¤imiz süreçte Proletarya Partisi’nin Kaz›m yoldaflta flekillenen en
zorlu süreçlerde Partiyi sahiplenen
ve O’na s›k› s›k›ya ba¤lanan kadrolara ihtiyac› vard›r. Çünkü ancak
do¤ru MLM bilimiyle donanm›fl kadrolar›n oldu¤u bir komünist partisi
zaferi kazanma becerisini gösterebilir. Bugün kendili¤inden geliflmekte
olan kitle hareketlerinin kal›c› baflar›lar kazanmas›n›n yegâne yolu yine
ona önderlik edebilecek bir parti ile
mümkünken, bunu sa¤layacak olan
da ona önderlik edebilen kadrolard›r. Bu noktada Kaz›m yoldafl ve
s›n›f savafl›m›nda yitirdi¤imiz tüm
kadrolar›n yaflamlar›n› do¤ru ele
al›p onlar›n bofllu¤u yine onlar gibi
doldurulmal›d›r. Özellikle bu gün
tasfiyecili¤in-kavga kaçk›nl›¤›n›n kol
gezdi¤i bir süreçte Kaz›m yoldafl›n
kavga kaçk›nlar›yla olan mücadelesini do¤ru kavray›p, bu sald›r›lara
O’nun gibi tav›r koyabilme cüretini
gösterebilmeliyiz.
‹yi ve güzel olan fleyler için yaflan›yorsa, ölüm de o kadar güzeldir. (Mehmet Demirda¤)
Ad› ‹smail Oral… Düflman karfl›s›nda tek korkusu silahs›z yakalanmak!
Proletarya Partisi’nin gençlik örgütü olan TMLGB’nin
gelifltirilip güçlendirilmesi sürecinin önder kifliliklerinden birisidir ‹smail Oral.
Pusula
Tarihi tecrübelerden ö¤renelim!
S›n›f mücadelesinin, bilimsel
yasalar›n› kavramaktan yoksun
olanlar ya da yeteri kadar kavramayanlar, yaflanan yenilgi süreçlerinde emperyalist burjuvazinin içte ve d›fltaki ideolojik uzant›lar›n›n
yo¤un ideolojik sald›r›lar›n›n da
etkisiyle saflar› terk ederek çözümü devrimde arama yerine, sistem içi ufak çapl› ameliyatlara teslim olabilirler. Reform-devrim ikileminde reformdan yana tercih
yapabilirler. Yaln›z tercih yapmakla kalmazlar; ayn› zamanda
MLM’in temel ilkelerine sald›rmay› da elden b›rakmazlar. Tüm reformistlerin, tasfiyecilerin, revizyonistlerin
ortak
noktas›,
MLM’nin her alandaki temel teorik görüfllerine sald›rmakt›r.
Bu sald›r› sürecinde, her tarihsel dönemde “koflullar” teorisinin arkas›na s›¤›n›larak farkl› argümanlar kullan›lm›flt›r. Yine kimi
dönemler, MLM ad›na MLM’ye
dolayl› sald›r›lar yap›l›rken, kimi
dönemler bu sald›r›lar daha direkt
ve aç›ktan yap›lm›flt›r. Özellikle
1990 y›l›nda sosyalist maskeli bürokratik burjuva diktatörlüklerin
y›k›lmas›yla birlikte, tüm hain tak›m› demokratik devrim ve sosyalizme karfl› olan kinlerini kustular.
Art›k Marks’tan, Engels’ten, Lenin’den, Stalin’den, Mao’dan söz
etmek, onlar›n fikirlerine at›fta
bulunmak “ça¤›n gerisinde kalmakt›”. “Ça¤dafl olmak”, “ça¤› yakalamak” için “yeni dünya düzeninin “kiral›k kalemflörlerine, tarihin
sonunu ilan eden tarih çarp›t›c›lar›na, emperyalist kapitalist sistem
içinde “demokratik uygarl›k projelerini” sunanlara baflvurmak gerekiyordu.
Asl›nda tüm bunlar, bu tezler
bile ideolojik planda, iki s›n›f, iki
yol aras›nda süren çat›flmalar›n ta
kendisiydi. Elbette ki yaflanan “tarihin sonu” de¤il, sosyalist maskeli bürokrat burjuvalar›n sonuydu.
Ve düflen maskeler s›n›f mücadelesinin bitti¤ini de¤il, MLM’nin y›llarca ifade etti¤i gibi, bu hainlerin
sosyalist olmad›¤›, di¤er hainlerin
kardefli ve ezilen dünya proletaryas›n›n ve ezilen halklar›n düflman› oldu¤u gerçe¤inin a盤a ç›kmas›yd›. Ve ne yaz›k ki, sol içinde bu
gerçe¤i kabul etmeye direnenler,
niyetleri ne olursa olsun objektif
olarak burjuvalar›n yalanlar›na
destek sundular.
18. yüzy›l›n ortas›nda ‹ngiltere’de mutlak monarfli feodal soyluluk, devrimle ortadan kalkt›.
1988 y›l›nda Tuzla Katliam› ile
bafllayan devletin yarg›s›z infazlar›
1991 y›l›nda bu kez de ‹stanbul Hasanpafla’da yaflama geçiriliyordu.
Özellikle o süreçte kamuoyunda
“Anti-terör yasas›” olarak lanse
edilen, özünde ise devlet terörünün yasallaflmas› olan faflizmin bu
yasas› yürürlü¤e girdikten sonra
birçok komünist ve devrimci yarg›s›z infazlarla katledildiler. ‹flte bu
infazlardan bir tanesi de Hasanpafla’da Proletarya Partisi’nin Önder
kadrolar›ndan ‹smail Oral ile
Proletarya Partisi’nin taraftar› olan
Hatice Dilek’in kald›klar› evde
yafland›. Olay›n en yak›n görgü ta-
n›¤› olan Hatice Dilek’in o¤lu Özgür Cihan’›n anlat›mlar›nda ortaya ç›kan yarg›s›z infaz gerçe¤ine
ra¤men devlet onlar için “çat›flmada ölü ele geçirildiler” yalan›n› söylemekten geri kalmad›.
Amaç katliam› meflrulaflt›rmakt›.
Evet, ellerinde silah olsayd›, sahip
olduklar› meflru komünist de¤erleri korumak için çat›fl›rlard›. Bunu
‹smail Oral’›n en büyük korkusu
olan “düflmana silahs›z yakalanmak” korkusundan anlayabiliyoruz. Ancak onlar silahs›zd› ve
yarg›s›z infazla katledildiler.
1961 ‹zmit do¤umlu olan ‹smail Oral, lise son s›n›ftayken Prole-
tarya Partisi’nin düflünceleriyle tan›fl›r. 12 Eylül AFC’sine kadar Proletarya Partisi’nin bir taraftar›, bir
militan› olarak çaba harcar. Ancak
12 Eylül’le beraber iliflkisi kopar.
Bu süreçte tutsak düflen ‹smail
Oral, 5 y›l kald›¤› zindanlar› kendi
deyimiyle devrimin tam bir okulu
olarak görür. Tahliye olduktan
sonra partinin gençlik çal›flmas›
içerisinde yer alarak TMLGB’nin
geliflmesi ve inflas› için yo¤un çaba
harcar. O, 3. Konferans sürecinde
gösterdi¤i yo¤un çaba ve emek sonucu parti üyesi ve Proletarya Partisi’nin art›k bir kadrosudur. Proletarya Partisi’nin gençlik örgütü
olan TMLGB’nin gelifltirilip güçlendirilmesi sürecinin önder kifliliklerinden birisidir ‹smail Oral. Yoldafllar›yla birlikte yapt›¤› disiplinli
çal›flmalar› sonucunda Proletarya
Partisi 1990 1 May›s Harbiye Direnifli’ne damgas›n› vurur. 19 May›s
1991 y›l›nda Hasanpafla’da Hatice
Dilek ile ayn› evde düflman taraf›ndan kuflat›ld›klar›nda, O en büyük
korkusunu yafl›yordu. Ancak bu
korku ölüm korkusu de¤il, düflmana silahs›z yakalanmak korkusuydu. Ve öyle oldu. Düflman onlar›
kuflatt›¤›nda silahs›zd›. Ancak faflizm onlar› katletmekten yine de
geri durmad›.
Ama aradan 20 y›l geçtikten sonra, yeniden eski s›n›f temsilcileri ifl
bafl›na geldi. Ayn› durum Fransa’da da yafland›. Burada ortaya ç›kar›lmas› gereken somut sonuç,
burjuvazinin ortaça¤ rejimine ve feodalizme karfl› kazand›¤› zaferin hiç de kolay olmad›¤› gerçe¤idir. Burjuvazinin
yenilgi ve zafer diyalekti¤i içinde
iktidara yürüdü¤ü olgusudur. Burjuvazinin bu birkaç yüzy›ll›k mücadele deneyiminden ö¤renmeliyiz.
Zira tarihi tecrübelere s›rt›n› dönenler, sosyalizmin bu k›sa mücadele deneyiminden ortaya bilimsel
sonuçlar ç›karamazlar. Nitekim
ortaya ç›kard›klar› sonuç “Demokratik Kapitalizm” oldu. Di¤er
bir ifadeyle, sosyalizmin kaç›n›lmazl›¤› tezi yerine, tarihin ilerleyiflini “demokratik”, “güler yüzlü
kapitalizm” liman›nda demirlediler. Elbetteki tarih, bu geçici yol
arkadafllar›n›n z›rva teorilerini de¤il, bildi¤ini okuyacakt›r. Bu z›rva
teorilerin en ayyuka ç›kt›¤› dönemle bugün aras›nda henüz k›sa
bir zaman dilimi geçmesine ra¤men baz› tezler sosyal pratik karfl›s›nda yerle bir oldu. Ekim Devrimi, Çin Devrimi ve yine emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›ndaki di¤er tüm devrimlerin iktidar
yürüyüfllerinde de benzer özellikleri görmek mümkündür.
Düflen devrim dalgas›, yenilginin yaratt›¤› y›k›m sonucu, yüzlerce insan›n devrim saflar›n› terk et-
ti¤i, kitle deste¤inin zay›flad›¤› ve
parti içi sorunlar›n hem derinleflti¤i hem de saflaflma sürecine hizmet etti¤i tarihi tecrübelerle ortadad›r. Bolflevikler bu süreçte yak›n›p y›k›lmad›lar, tam aksine yenilginin nedenleri üzerinde yo¤unlaflt›lar. Baflta Menflevikler olmak
üzere tüm anti -Marksist ak›mlar›n burjuva kimlikleri a盤a ç›kar›larak, tecrit edilmedikçe devrimi
zaferle taçland›rman›n zor oldu¤u
gerçe¤ini gördüler. ‹çte ve d›flta
yürüttükleri kararl› ve ilkeli savafl›mlar sonucu, yenilgilerini zafere
dönüfltürmeyi baflard›lar. Ekim
Devrimi bu kararl› yürüyüflün
ürünüdür.
Keza Çin Devrimi de benzer
süreçleri yaflam›flt›r. On binleri
aflan K›z›l Ordu birkaç binlerle ifade edilecek duruma gelmifltir.
Ama Baflkan Mao’nun önderli¤indeki ÇKP yenilgilerine yenilmemifltir. Bilakis yenilgilerinden ö¤renerek, zafere yürümeyi
baflarm›flt›r. Yenilgi süreçlerinde
burjuva ve küçük burjuva anlay›fllar›n nas›l filizlendi¤i, elveda devrim söylemlerinin çeflitli k›l›flar alt›nda nas›l yaflam buldu¤u her dönem tarihi tecrübelerle karfl›m›zda duruyor.
Ama karfl›m›zda duran di¤er
bir gerçek ise her fleyin karfl›t›yla
birlikte var oldu¤udur. Beyaz bayrak sallayanlara karfl›, k›z›l bayra¤›n
salland›¤› s›n›f savafl› yerine s›n›f iflbirli¤ini ö¤ütleyen teorilere karfl›
bilimsel sosyalizmin temel evrensel ilkelerinde nas›l ›srar edildi¤ine
de tarih tan›kt›r. Bugün de yaflanan
tüm ihanetlere, ilericilik ad›na kutsanan burjuva sistemleri, yine burjuva sistemlerine giydirilmeye çal›fl›lan “demokrasi-özgürlük” gömleklerine ra¤men, hala gerçeklerde ›srar edenler vard›r. Hala
devrim ve sosyalizmin kaç›n›lmazl›¤›na inananlar ve bu u¤urda bedel
ödemekten kaç›nmayanlar vard›r.
‹flte tarihin gelece¤ine bunlar ›fl›k
tutacakt›r. Çünkü; bu güce temel
teflkil eden MLM ilkelerdir. Temel
de¤erlere, yani ilkelere ba¤l› kalmak, en zor koflullarda dahi bir ç›k›fl yolu bulabilme öngörüsüne ve
cesaretine sahip olmakla efl anlaml›d›r. Unutmamak gerekir ki; yenilgi ve baflar›s›zl›k süreçlerinde en
çok sald›r›ya u¤rayan bu temel de¤erlerimizdir. ‹lkelerin suland›r›lmaya çal›fl›ld›¤›, sahip olunan temel
teorik görüfllerin hedef tahtas›na
en çok oturtuldu¤u da böylesi dönemlerdir.
Lenin yoldafl›n flu saptamalar›na kulak vermeliyiz: “…Geçici yenilgiler ald›¤›m›z, ya da tarihi ve
düflman taraf›ndan geri püskürtüldü¤ümüz dönemlerde yolu flafl›rmamak için görüflümce eski temel
program›m›z› bir kenara b›rakmamak önemli ve teorik aç›dan tek
do¤ru fleydir.”
Evet, bugün s›n›f mücadelesinde yolu flafl›rmamak için MLM ilkelerden, bu ilkelerin yön verdi¤i
devrimci programdan sapmamak
temel ve kilit bir sorundur. Bu
perspektiften uzaklaflanlar, “yenilik”, “de¤iflim” ad› alt›nda bilimsel
sosyalizmin temel teorik görüfllerine s›rt›n› dönenlerin gidecekleri
yer emperyalist-kapitalist sistemin
çöplü¤üdür. En büyük ikramiyeleri de edinecekleri ufak tefek k›r›nt›lard›r.
Her fleyden önce Lenin yoldafl›n burada alt›n› çizdi¤i program,
devrim ve iktidar perspektifini
içeren programd›r. Geliflme ve
de¤iflim ad›na iktidar perspektifini
kaybeden, yönünü sistem içine çeviren hiçbir program, devrimci bir
program olmaz. Bu demektir ki,
MLM’nin temel teorik görüfllerini
burjuvazinin çok yönlü ve kapsaml› sald›r›lar› alt›nda oldu¤u bir
dönemde sahiplenmek, savunmak
dogmatizm de¤il tutarl› bir çizgiye sahip olman›n ta kendisidir. Çizgisizler, esen rüzgara
göre yön de¤ifltirenler, her
fleyi görebilirler ama iktidar›
asla göremezler.
Evrensel ilkelere ba¤l›l›k, kesinlikle yaflanan de¤iflimlere ve
geliflmelere gözünü kapamak de¤ildir. Bilakis bu de¤iflimleri bilimsel bir bak›fl aç›s›yla de¤erlendirip
ona göre yön saptamak olmas›
gereken do¤al bir görevdir. Burada temel sorun her fleyi MLM evrensel ilkeleri do¤rultusunda yarat›c› bir tarzda uygulama sorunudur.
İşçi-köylü 12
Göğün yarısı
Kad›nlar›n
mücadele
tarihinden...
17 May›s 1987:
1980 AFC sonras›
ilk kad›n yürüyüflü
Daya¤a karfl› ç›kan yaklafl›k 2 bin
kad›n›n düzenledi¤i “Daya¤a Karfl›
Dayan›flma” yürüyüflü ‹stanbul’da
yap›ld›. Çeflitli sloganlar›n at›ld›¤› yü-
rüyüflte bir konuflma yapan Doç. Dr.
fiirin Tekeli, “Bir yanda Anneler
Günü’nü kutlaman›n öte yanda
y›l›n 364 günü kad›nlar›n dayak
yemesini kabul etmenin iki yüzlülük olaca¤›n›” söyledi.
Kad›n›n mücadele tarihinde
önemli bir y›ldönümdür 17 May›s.
21 y›l önce; erkek fliddetinin en yay-
16-29 Mayıs 2008
g›n yöntemi olan dayak ve bu fliddetin en çok, fakat en “görünmez” yafland›¤› yer olan “kutsal yuva” hedef
al›nm›flt›. 1987 y›l›, “Ba¤›r Herkes
Duysun, Erkek fiiddeti Son Bulsun” slogan›yla kad›nlar›n, ilk kez
erkek fliddetine karfl› sokaklara ç›kt›klar› y›ld›. Kad›köy Yo¤urtçu Park›
ise, kad›nlar›n, daya¤a karfl› ilk sokak
eylemini yapt›klar› ve kampanyalar›n›
bafllatt›klar› parkt›. Tafl›d›klar› pankartlarda “Annenizi seviyor, kar›n›z› dövüyor musunuz?” arkada ise “Ba¤›r herkes duysun, erkek fliddeti son bulsun” idi.
Bu yürüyüfle neden olan olay fiubat ay›nda Çank›r›’da hakimlik yapan
Mustafa Durmufl’un “Kad›n›n kar-
n›ndan s›pay›, s›rt›ndan sopay› eksik
etmeyeceksin” sözünü övgüyle kullanmas› ve benzer bir gerekçeyle bir
kad›n›n açt›¤› boflanma davas›n› reddetmesiydi. Bu olay›n ard›ndan geliflen kimi tepkilerin en ileri boyutta
olan› ise 17 May›s günü feminist kad›n örgütleri ve çevrelerinin düzenledikleri yürüyüfl oldu.
Yorumsuz...
Tecavüz ve cinayetin resmi kabulü
ve bir kurban daha: Pippa Bacca
“Kad›n cinsinin afla¤›lanmas› ayn› zamanda hem uygarl›k hem de barbar-
K
l›¤›n özsel bir özelli¤i…” oldu¤u için, “uygar düzen, barbarl›¤›n yal›n
30 Nisan 2008: Nejla Piçak, k›sa süre önce
annesini kaybetti, babas› tekrar evlenmek
için berdel usulüyle Piçak’› yafll› bir adamla
evlendirmek istedi. Amcas›n›n o¤lu k›z kaç›r›nca, yafll› bir adamla evlenmektense,
berdel usulü 16 yafl›ndaki teyzesinin o¤lu
ile evlenmeyi kabul etti. Babas› k›z› karfl›l›¤›nda ald›¤› 25 bin YTL ile baflka bir kad›nla evlenirken, sevdi¤i gençle evlendirilmeyen Nejla Piçak 18 yafl›nda kafas›na dayad›¤› av tüfe¤iyle hayat›n› sona erdirdi. Bu
ölümün ad› da di¤er kad›n katliamlar› gibi
kay›tlara intihar olarak geçti.
6 May›s 2008: Gaziantep’te T.T. (27) isimli
flah›s, bir süre önce ayr›ld›¤› eski efli Feride T.’ye (28) üzerinde tafl›d›¤› ruhsats›z tabanca ile atefl etti. A¤›r yaralanan Feride T.
kald›r›ld›¤› hastanede yaflam›n› yitirirken,
T.T. ise kay›plara kar›flt›. Feride T. hastanede yap›lan müdahaleye ra¤men kurtar›lamad›.
7 May›s 2008: 7 çocuk annesi Nuriye Aksoy, cinnet geçiren efli taraf›ndan pompal›
silahla öldürüldü. ‹stanbul Küçükçekmece’de yaflayan ve uzun dönemden beri psikolojik tedavi gören Hosrof Aksoy, 7 yafl›ndaki o¤lu Eyüp Aksoy’u da aya¤›na silah
s›karak yaralad›.
8 May›s 2008: Nikâhs›z yaflad›¤› eflinden ayr›lmak istedi¤i için ölümle tehdit edilen
B.Y adl› kad›n ‹HD ‹zmir fiubesi’ne baflvurdu. Yaflam›n›n tehdit alt›nda oldu¤unu belirten B.Y. ‹HD’nin giriflimleri ile ‹zmir Sosyal Hizmetler ‹l Müdürlü¤ü taraf›ndan koruma alt›na al›nd›.
biçimde uygulad›¤› kusurlardan her birini, çift yönlü, belirsiz ve ikiyüzlü, bileflik bir varolufl biçimine yükseltti-¤i” için ve “asl›nda olma-d›¤›”
için kad›n› özgürlefltirecek mücadele, toplumu özgürlefltirecek devrimci mücadeleyle iç içe ve birbirinin parças›d›r. Bu yüzden “kad›nlar
olmadan devrim olmaz, kad›nlar kurtulmadan toplum kurtulmaz” fliar›
hala yükseklerde yerini korumaya devam ediyor.
As›l ad› Pasquolina Di Marinco, bilinen
ad›yla “Pippa Bacca”, önce tecavüze u¤rad›
sonra da öldürüldü. O’nu, sokakta, otobüste,
çevremizde görebilece¤imiz, evlenmifl, çocuk
sahibi olmufl ço¤unluk gibi yaflayan s›radan birisi öldürdü. Bu faile flimdi katillik, sap›kl›k üzerinden lanetler okuman›n, “içimizden”/ço¤unluktan ç›km›fl s›radan birisi oldu¤unu kabullenmemenin iç rahatlat›c› bir ifllevi oldu¤u kabul edilmeli. “Sap›kla”, “katille” ortak paydalar ne kadar azalt›l›p, O’nun insan k›l›¤›nda bir canavar,
“katil do¤anlar” filminden ç›kagelmifl bir yarat›k
oldu¤una ne kadar inan›l›rsa, vicdanlar o kadar
temize ç›kar›lacakt›r!... Pippa Bacca olay› üzerine manflet üzerine manflet at›p, en çok s›zlan›r
görünen, en çok küfrü bas›p gürültü ç›karanlar›n; sayfalar›ndan, TV ekranlar›ndan boy boy
ç›plak kad›n foto¤raflar›n› eksik etmeyen, her
gün hangi mankenin, ünlü kad›n›n “frikik verece¤inin” peflinden koflan salyal› medyac›lar olmas›n›n anlam› biraz da bunda gizli. Suça yatakl›¤›n, suçluyla ortakl›¤›n verdi¤i telafltan olsa gerek; yapmac›k, abart›l› bir infiale tan›k oluyoruz.
Ama her fley bununla s›n›rl› de¤il maalesef.
“Medyan›n toplumsal etkileri” üzerine yap›lan
bir araflt›rmada, gazete ve televizyonlar arac›l›¤›yla parçalanm›fl, kurflunlanm›fl kanl› cesetlerin, tecavüz ve her türlü sapk›nl›¤›n, ma¤duriyetin, çaresizli¤in, aile dramlar›n›n tüm çi¤li¤i ve ç›plakl›¤›yla
ortaya serilmesinin “izleyenler” aç›s›ndan iki türlü etkisinden bahsediyor: “Görünürde insanlar
korkar, dehflete kap›l›r ve flimdi kendi bafl›na gelmedi¤ine sevinerek rahatlar. Zamanla bu ‘korku
toplumundan’ uzak durarak ailesine, kendi içine
kapan›r, siner. Daha arka planda ise ortaya serilmifl olunan bu toplumsal çürüme halleri ola¤anlaflarak meflruiyet kazan›r. Bir süre sonra bu tür
olaylara tepkisizlik bafllar…” denilmektedir özetle. Egemen ideolojinin davran›fl kal›plar›n›n yarat›lmas›n›n ve topluma kültürel s›zman›n bu kanaldan etkili biçimde iflledi¤i görülüyor.
maktan ç›kart›l›p “milli bir ay›ba” dönüfltürülmesi TC rejiminin baflka bir çarp›kl›¤›na daha
iflaret ediyor; ülkede yaflanan en ufak k›p›rt›n›n
bile milliyetçi/›rkç› kayg›lardan azade karfl›lanmad›¤›n›, her k›p›rt›n›n rejimin bu asli kimli¤inde yank› buldu¤unu… M. Kemal heykelindeki
at›n cinsel uzvunun uzunlu¤u-k›sal›¤› bile milli
hassasiyetlerle ölçüye vuruldu¤u, resmi tart›flma konusu yap›ld›¤›, bu gülünç olaydan bile
“milli hamasetler” üretildi¤i topraklarda buna
flaflmamak gerekiyor elbette.
Pippa Bacca’n›n bafl›na gelenler de “büyük
misafirperver millet”, “hoflgörü cenneti”,
“gelenek görenekleriyle temiz Türk toplumu” söyleminde aç›lan kara bir delikti. Öyle
ki; failin kendisi bile katilli¤inin/tecavüzcülü¤ünün pefli s›ra gitti¤i kahvehanede “ulan Avrupa’ya rezil olduk” diyebilecek kadar rejim diline sar›l›yordu. Kimbilir yapt›¤› ifle uygun bir
slogan icat edebilseydi; Pippa Bacca’y› “bölücü,
anarflist, terörist, ülke düflman›, misyoner” ilan
edip kendisini milli bir davan›n kahraman› haline
getirebilseydi katilli¤inin, tecavüzcülü¤ünün
onulmaz z›rh›ndan kurtulup toplumsal kabul
görebilecekti. Haks›z da say›lmazd› hani!
Nice çetecili¤in, kara para aklaman›n, kumar›n, yolsuzlu¤un, uyuflturucu ve fuhuflun faili
olarak adliye koridorlar›na düflenin, kendisini
görüntülemek isteyen gazeteci ve televizyonculara a¤›z dolusu küfürler ederken “ne çekiyorsunuz be, terörist miyiz biz?” demesinin,
birkaç ›rkç› slogan atmas›n›n ya da eline geçirdi¤i Türk bayra¤›n› öpüp aln›na götürmesinin,
toplumsal bir kabul görme ve resmi bir özür dileme flekli oldu¤unu bilmeyenimiz yok. Art›k
iyice biliyoruz ki flovenist ve ›rkç› söylemlere/referanslara dayanan her ifl meflrudur Kemalist rejim sular›nda.
Kirli ifllerin rejimi limanlar:
Kad›n bedeni üzerinden yürüyen taciz ve
tecavüz sald›rganl›¤›n›n elbette daha “ulvi amaç-
Pippa Bacca olay›n› ola¤an adli bir vaka ol-
Ne
okuyal›m?
Kad›n bedeni üzerinde
yürüyen savafllar...
Adelheid Popp, 1869’da Avusturya’da proleter bir ailenin çocu¤u
olarak do¤du. Çocuklu¤u ve ilk gençlik y›llar› açl›k, yoksulluk ve hastal›klarla geçti. Yoksulluktan dolay› aileye
“yük” de¤il gelir getiren olmas› için
“daha fazlas› gereksiz” denilerek
üçüncü s›n›ftan sonra okuldan al›nd›.
Böylece fabrika ve atölyelerdeki iflçili¤i henüz 10 yafl›ndayken bafllam›fl oldu. Çocuk yaflta çok a¤›r koflullarda
çal›flt›. Fakat her fleye ra¤men okuma
tutkusundan vazgeçmedi. Sadece
okumakla da kalmay›p bunlar› çevresindekilerle de paylafl›yor, onlara anlat›yordu. Okuma aflk›, sonunda,
onun hayat›na yepyeni bir anlam katan ve bundan sonraki hayat›n› adayaca¤› sosyalizmin ifllendi¤i sosyalist yay›nlara ulaflmas›n› da sa¤lad›. Sosyalist
düflüncelerle tan›fl›nca tüm emek,
enerji ve çabas›yla kendini tamamen
sosyalizme adad›. Yokluk, yoksulluk,
larla” ülke siyasetleriyle iliflkilenmesine, büyük
muharebenin bir parças› olarak yürütülmesine
ilk defa tan›k olmuyor insanl›k. Bir grubu, bir
toplumu-ulusu afla¤›laman›n, “öç alman›n, teslimiyete zorlaman›n, soyunu ‘melezlefltirmenin’
sistemli sald›r›lar›n›n hedefi olmufltur ço¤u kez
kad›n bedeni. Düflman topraklar›nda bayra¤›n
ilk dikilece¤i yer “ülkenin namus” simgesi olarak kad›n bedenidir ve talan›n, ya¤man›n ve “gerekti¤inde” iflkencenin her türüne aç›k hedeftir.
Kad›n›n üretim sürecinden düflürülmesi ve toplumsal eme¤inin de¤ersizlefltirilmesiyle bafllayan
bir “yazg›”n›n flimdi kimlikler, yeni topraklar ve
s›n›f ç›karlar› ad›na kitlesel halde savafl meydan›na sürülmesinin hikayesidir bu.
Osmanl› ve TC egemenleri en vahfli yöntemlerle Ermeni halk›n› soyk›r›ma u¤rat›rken,
jandarma ve ittihatç› çetelerce oyun ça¤›ndaki
çocuktan elleri ayaklar› tutmaz ninelere kadar
i¤difl edilmemifl Ermeni kad›n neredeyse kalmam›flt›r.
II. Emperyalist Paylafl›m Savafl› sürerken f›rsat bu f›rsat denilerek zorunlu çal›flma seferberli¤iyle Zonguldak maden ocaklar›nda çal›flmaya
zorlanan maden iflçilerinden direnenlerin, kaçanlar›n evleri y›k›l›rken; “ibreti alem için jandarmalarca tecavüz edilen gelinlerin ac› dolu hikayeleri” yörede hala anlat›l›r.
Devletin resmi-sivil faflist çetelerince düzenlenen Marafl katliam›nda ç›r›lç›plak soyulup
sokak sokak gezdirilip tecavüz edilerek öldürülen Alevi k›z çocuklar› halen haf›zalarda capcanl› durmaktad›r.
Kürt ulusal hareketinin yükselifline karfl› göçe zorlanan, köyleri yak›lan Kürt kad›n›n›n, resmi tecavüz ordular›nca nas›l sald›r›ya u¤rad›¤›
art›k bir s›r de¤il.
Gözalt›nda, iflkencede, sokak ortas›nda ilerici, ayd›n, devrimci, komünist kad›nlar›n yine
devletin üniformal› eflkiyalar›nca u¤rad›¤› tecavüzlerin haddi hesab› bile yoktur.
Tüm bu resmi tecavüzcüler sürüsünün,
“vatana, millete hay›rl› bir Türk evlad›”
olarak korunmas›, mükafatland›r›lmas› da art›k
a¤›r-uzun ve yorucu ifl saatleri onun
çal›flmalar›n› engelleyemiyordu. Polisin ve patronlar›n bask›s›, evlili¤i, çocuklar› da… Adelheid her flart alt›nda
çal›flmalar›na devam ediyor. Çal›flt›¤›
ifl yerinde sosyalist gazetenin da¤›t›m›n› yap›yor,
devletin yarg›sal bir rutini iken kad›na tacizin,
tecavüzün milli hassasiyetlerle tart›lmas›ndan
daha do¤al bir fley olamaz. Kendi hesab›na tecavüz edip, kad›n bo¤azlayan vatandafl›n da milli
koruma talep etmesi ay›p kaçmaz! Bu onun do¤al rejim hakk›d›r…!
Öncü ve özne olmak
kad›n›n zorunlulu¤udur
Öyleyse söz yine en baflta kad›nlar›n olmal›d›r.
S›n›fsal, cinsiyetçi ve ulusal sarmalla kuflat›lm›fl kad›nlar›m›z›n kendi kurtuluflu için aya¤a
kalkmas›, ezilmiflli¤in/sömürünün, tacizin, tecavüzün dü¤ümüne k›l›c›n› vurmas› zorunluluktur.
Kad›nlar hapsedildikleri kulede kurtar›lmay›
bekleyen Rapunzenler de¤ildir. Ancak bir kölenin kendisidir yine kendi zincirini parçalama
ihtiyac›n›n ölümüne hisseden ve parçalayacak
olan. Bu yan›yla kad›n›n en baflta do¤rudan kendi cinsiyle iliflkili, acil/gündelik demokratik talepleri için mücadelesinde öncü olma, özne olma zorunlulu¤u da vard›r. Bu demokratik mücadele zemininde sorunlar› sahiplenen ulusalc›,
feminist vb. her türden oluflumla ortaklaflma çabas› verilmelidir. Dahas› bu mücadele salt onlara emanet edilemeyecek denli önemli, hayati
bir içeri¤e sahiptir.
Bunun yan› s›ra bir o kadar da zorunlu olan
fley, kad›n›n kendisini kötürümlefltiren, ezen,
metalaflt›ran, ekonomiyi sosyalli¤i besleyen rejim damarlar›n›n gözden kaç›r›lmayacak okun
sivri ucunun hakim burjuva-feodal toplumsal
düzene çevrilmesidir. Bu noktada her türlü
burjuva, liberal, küçük burjuva anlay›fllara tavr›m›z nettir: Kad›n›n kurtulufluna dair, öngörülen
toplumsal düzene, yükseltilen taleplere dair birçok fleyi “tart›flmak” mümkün olabilir. Ancak
kad›n›n burjuva, burjuva-feodal düzenin hiçbir
k›y›s›nda, köflesinde özgür bir yaflam hakk›na
sahip olamayaca¤›, bu sistemleri k›rparak törpüleyerek kad›n›n yazg›s›n›n de¤iflme imkan›na
kendi yazg›s›n› eline almas›na, devrimci proleter bir kad›n önder olufl sürecine tan›kl›k ediyoruz.
Kitab›n ikinci bölümü ise yine yazar›n kimi an›lar›ndan ve çal›flan ka-
i...
¤
i
l
ç
n
e
G
n
i
n
i
Bir Kad›n ‹flç
grevler örgütlüyor. 1 May›s çal›flmalar› yürütüyor. Üstelik tüm bunlar›
kendi inisiyatifiyle yap›yor.
Kitab›n birinci bölümü yazar›n çocukluk ve gençlik dönemi an›lar›ndan
olufluyor. Burada yazar›n o dönemleriyle birlikte asl›nda dönemin Avusturya’s›ndaki hatta Avrupa’s›ndaki iflçi
s›n›f›n›n ve bununla beraber proleter
kad›nlar›n yaflam ve çal›flma koflullar›n› görüyoruz. Ve tüm bu koflullara
ra¤men proleter genç bir kad›n›n
d›nlar, çocuk
e¤itimi, ev iflleri, alkolizm, evlilik, aile
gibi kad›nlar›n çeflitli sorunlar›n› iflleyen makalelerinden olufluyor. Gerek
an›lar, gerek makaleler oldukça sade
ve aç›k bir dille yaz›lm›fl. Kitaba August Bebel ve Georgi Dimitrov da birer önsöz yazm›fl. Bulgaristan’da Komünist Parti’nin e¤itim yay›nlar› aras›na da eklenmifl kitap.
‹çinden geçti¤imiz sürecin biz kad›nlara da büyük sorumluluklar yükledi¤i günümüzde bunlar› daha güçlü
ad›mlarla yapabilmemiz için kendi ka-
sahip olmad›¤› tart›flma götürmez bir gerçektir. Kad›nlar bu gerçe¤i deneyimleyecek kadar çok bedel ödedi ve ödemeye de devam
edece¤i bilinmez de¤il.
Öte yandan “Kad›n cinsinin afla¤›lanmas› ayn› zamanda hem uygarl›k hem de barbarl›¤›n özsel bir özelli¤i…” oldu¤u için, “uygar düzen,
barbarl›¤›n yal›n biçimde uygulad›¤› kusurlardan
her birini, çift yönlü, belirsiz ve ikiyüzlü, bileflik
bir varolufl biçimine yükseltti-¤i” için ve “asl›nda olma-d›¤›”* için kad›n› özgürlefltirecek mücadele, toplumu özgürlefltirecek devrimci mücadeleyle iç içe ve birbirinin parças›d›r. Bu yüzden
“kad›nlar olmadan devrim olmaz, kad›nlar kurtulmadan toplum kurtulmaz” fliar› hala yükseklerde yerini korumaya devam ediyor.
(*) Kutsal Aile ya da Elefltirel Elefltirinin Elefltirisi, K.
Marks, F. Engels’ten aktaran S. Özbudun
bu¤umuzu k›rmal›y›z. Hepimiz, bulundu¤umuz her alanda do¤al birer önder olabilmeliyiz. Tüm bunlardan dolay› A. Popp’un yaflam›ndan ö¤renece¤imiz, örnek alaca¤›m›z birçok nokta
var. E¤er biz izin vermezsek hiçbir engelin bizi köstekleyemeyece¤ini, iç dinamikler a盤a ç›kar›ld›¤›nda nelerin
baflar›ld›¤›n› görece¤iz Bir Kad›n ‹flçinin Gençli¤i’nde. Tüm kad›nlar›m›z kendilerinden çokça parçalar bulacak bu kitapta. “Ben yapamam”,
“imkans›z”, “ev iflleri-efl-çocuk
politikayla ilgilenmeme engel
oluyor”, “ben anlamam-bilmem”
gibi ifadeleri çokça kullanan kad›nlar›m›z›n kendilerine ne kadar haks›zl›k
ettiklerini ve tüm bunlara ra¤men yap›lacak/yap›labilecek çok fley oldu¤unu gerçek bir yaflam hikâyesiyle bir
kez daha görmüfl olacaklar. De¤iflim
dönüflümde bir örnek, ad›m atma cesaretine bir katk› olacak. Zaten yazar
da bu kitab› yazmadaki amac›n› flöyle
ifade ediyor birinci bölümün sonunda:
“Irak gelecekten neyi mi bekleriz?
Okula gitsin çocuklar›m›z.
Ve dilenmesin ihtiyarlar›m›z. (G.
Herwegh)
Herwegh’in sözlerinin gerçekleflmesine içtenlikle katk›da bulunmak
isteyen biri, hiçbir güçlük karfl›s›nda
y›lmamal›d›r. Bu hedef öyle güzel ki,
öyle umut vaat ediyor ki, hiçbir fley
ona ulaflmay› baflaracak gücü bulmay›
engelleyecek kadar zor olamaz. Mütevazi çal›flmam›n bu anlamda bir etkisi olursa hedefime ulaflm›fl olaca¤›m.”
Adelheid Popp’un 1909’da yazd›¤›
Bir Kad›n ‹flçinin Gençli¤i k›sa sürede
birçok dile çevrilmifl olmas›na ra¤men
Türkçe’ye çok geç kazand›r›lm›fl bir
kitap. Evrensel Bas›m Yay›n taraf›ndan bas›lan kitap an› tarz›nda ve 192
sayfadan olufluyor.
İşçi-köylü 13
16-29 Mayıs 2008
Dünya
RUSYA
Proletarya
Partisi
36. yafl›nda...
27 Nisan 2008 tarihinde Stuttgart’ta yap›lan bir etkinlikle Proletarya
Partisi’nin kurulufl y›l dönümü selamland›. Etkinlik, kitlenin selamlanmas› ve
sayg› duruflu ile bafllad›. Daha sonra
Proletarya Partisi ad›na bir konuflmac›;
ülkedeki güncel geliflmelere, dünyadaki
duruma, emperyalistlerle Türk devletinin iliflkilerine ve Proletarya Partisi’nin
tarihine iliflkin bir konuflma yapt›.
Sunumundan sonra, MLKP ad›na
bir kifli Proletarya Partisi’nin kuruluflunu selamlad›. Etkinli¤e kat›lan bir MKP
taraftar› da etkinli¤i selamlad›¤›n› belirtti. Etkinlik soru cevap bölümü ile
devam etti. Ard›ndan “Umudun
Atefl Toplar› 3” isimli sinevizyon
gösterimi yap›ld›.
Sinevizyon gösteriminden sonra,
topluca söylenen Parti Marfl› ve mücadele ça¤r›s› ile etkinlik sona erdirildi.
(Stuttgart ‹K okurlar›)
Ermeni
soyk›r›m›n›n
y›ldönümünde
panel...
Ermeni Soyk›r›m›n›n y›ldönümü vesilesiyle Stuttgart’ta bir panel düzenlendi. Stuttgart E¤itim Kültür Merkezi’nde
(Tohum Kültür Derne¤i, Gik-Der,
‹BS) 4 May›s tarihinde düzenlenen panelde Ermeni Soyk›r›m›n›n sosyal, kültürel, ekonomik ve askeri boyutlar› ifllendi. Panele araflt›rmac› yazar Osman
Tiftikçi ve Emrah Cilasun kat›ld›.
Dernek yönetiminden bir kifli de paneli yönetti.
Panel sayg› durufluyla bafllad›. Ard›ndan ilk sözü alan Tiftikçi konuflmas›nda o dönemin ekonomik iliflkilerine
de¤indi. Osmanl›’n›n yar›-sömürge bir
ülke oldu¤unu, iç ticaretin az›nl›klar›n
(Ermeni ve Rumlar) elinde oldu¤unu
belirterek Ermeni Soyk›r›m›n›n salt
1915’te olup biten bir olay olmad›¤›n›,
ekonomik, kültürel vb. ayr›nt›lar› oldu¤unu ekledi.
Emrah Cilasun da konuflmas›nda
az›nl›k milliyetler noktas›nda yaflanan
ideolojik k›r›lmalara örnekler verdi ve
bu konuda en do¤ru tutumu ‹brahim
Kaypakkaya’n›n getirdi¤ine dikkat çekti.
Panel daha sonra soru cevap bölümü ile sona erdi.
(Stuttgart ‹K okurlar›)
Gärtner&Klinger’de iflten atmalara karfl› eylem
Ludwigsburg’un Asperg semtinde bulunan 110 kiflinin çal›flt›¤›
Gärtner&Klinger iflçileri 24 Nisan 2008 tarihinde saat 13.00’te, iflten at›lan on arkadafllar›n›n geri
al›nmas› için protesto gösterisi yapt›lar.
Eylem bafllad›¤› saatlerde trafi¤i
denetlemek için iki polis otosu ve
yaklafl›k 20 tane de özel güvenlik
rak beklediler. ‹flçilerin sözcülü¤ünü
yapan bir kifli, ortak taleplerini elindeki megafonla k›saca flu flekilde dile getirdi.
“Bizler Gärtner&Klinger çal›flanlar› olarak, firmam›z›n ifllerini büyütmesine ra¤men, patronun iflten ç›kard›¤› on arkadafl›m›z›n tekrar ifle
al›nmas›n› istiyoruz. Arkadafllar›m›z
ifle al›nana kadar da yer yer böyle
protesto gösterileriyle, patronun bu
davran›fl›n› k›namaya devam edece¤iz. Ayr›ca yasal olarak bir iflyeri bir
iflçiyi iflten ç›karmadan en az bir ay
önce bildirmesi gerekirken, firman›n
sahibi herhangi bir uyar› yapmadan
ve gerekçe göstermeden arkadafllar›m›z› iflten ç›karm›flt›r. Bir taraftan
firman›n büyümesine ra¤men ifllerin
kötüye do¤ru gitti¤ini bahane eden
firmam›z›n sahibi, di¤er taraftan da
kiral›k firmadan habire iflçi talep et-
F›rt›na yine yoksullar› vurdu
Myanmar’da k›sa süre önce meydana gelen “Nargis” adl› f›rt›nada yaflam›n› yitirenlerin say›s› 100 bini geçerken, on binlerce kifli de kay›p. F›rt›nan›n bugüne kadar meydana gelenlerin en büyü¤ü oldu¤u bildiriliyor.
F›rt›nan›n vurdu¤u bölge ülkenin en
yoksul bölgelerinden biri.
Böylece bir do¤al afet daha, egemen s›n›flar›n, daha yüksek kâr ve sömürü h›rs›yla, gerekli önlemleri almamas› nedeniyle, bir kez daha yoksullar› vurdu.
F›rt›nan›n verdi¤i hasar›n boyutla-
Köylü
isyanlar›
Arjantinli s›¤›r üreticisi köylüler
haftalard›r Kirchner hükümetinin tar›m ürünleri üzerindeki vergi art›fl›n›
protesto ederek, Buenos Aires’in et
ihtiyac›n› karfl›lamak için s›¤›r göndermiyorlar. Köylülerin bu eylemi
nedeniyle et s›k›nt›s› ortaya ç›kt› ve
di¤er g›da maddelerindeki art›fla ek
olarak, et fiyatlar› da birkaç hafta
içinde % 40 oran›nda artt›.
Arjantin Devrimci Komünist
Partisi ise köylü eylemleri ile ilgili bir
aç›klama yaparak, flu an gündeme
gelen köylü ve tar›m iflçisi eylemlerinin Arjantin’deki tar›m sektöründe
uzunca zamand›r yaflanan geliflmelerin sonucu oldu¤unu belirtti.
Söz konusu geliflmelerin bafl›nda
ise, uluslararas› tar›m ve ticaret tekellerinin devasa miktarlarda tar›m
arazisini soya ekimi için kullanmay›
zorlamas› geliyor. Bu durum ülkedeki hayvanc›l›¤a da büyük darbe vuruyor. Soya ise Arjantin’de tüketilmeyip, % 95’i ihraç ediliyor. Arjantin’deki soya ekiminde büyük bir tekelleflme yaflanmakta.
Evrensel Bak›fl
Tsunami derinden, sessizce yükseliyor
Dünya çap›ndaki ekonomik-siyasal
krize paralel olarak ortaya ç›kan g›da
krizi büyürken, çok say›da uluslararas›
medya kuruluflu da flu s›ralar, profesyonel spekülatörlerin ve de “Hedge Fonlar›”n›n mevcut krizdeki rolüne dikkat çekiyor.
“Hedge Fon”, genellikle k›sa vadeli
hareket eden ve yüksek kâr amac›yla piyasadan piyasaya dolaflan fonlara verilen ad. Bu fonlar yüksek kâr gördü¤ü
yerlere h›zla girip, kârlar düflünce h›zla
ç›k›yorlar. Pek çok ekonomist, bu fonlar› küresel ekonomideki krizin en önemli
etmenlerin aras›nda görüyor. Ad› Hedge
fonlar› ile an›lan en bildik isim ise, “para sihirbaz›” olarak da an›lan, George
Soros ve flirketleri.
G›da krizinin bu kadar k›sa sürede
tüm dünyay› içine alacak kadar büyümesi ise, Hedge Fonlar› ile an›lan, bu vd.
emperyalist tekellere ait flirketlerin, em-
görevlisi oradayd›.
Firman›n sahibinin,
eylem bafllamadan
önce özellikle kiralam›fl oldu¤u güvenlik görevlilerini,
firman›n önünde
eyleme geçen iflçilerin etraf›na ve
fabrika girifl ç›k›fllar›na yerlefltirdi¤i
görüldü.
Yürüyüfl esnas›nda en önde IGM (IG Metal) imzal› “Ç›k›fllar durdurulsun!” “Eflit
ifle, eflit ücret!” pankart› vard›. ‹flçilerin protesto gösterisine ILPS
bayraklar› tafl›yan bir kitle de destek
verdi.
Emekçiler, eylem yapacaklar› yere vard›klar›nda, firman›n karfl›s›nda, pankartlar›n› ve dövizlerini aça-
lak krizi olarak bilinen krizin ortaya ç›k›fl›yla birlikte, yat›r›mlar›n› hisse senedi,
emlak vb. yat›r›mlardan çekmeleri ve g›daya ve ham maddeye yönelmelerine
ba¤lan›yor.
Ancak bu yönelim, bugünden yar›na
ortaya ç›km›fl de¤il. Dikkatle incelendi¤inde, g›da fiyatlar›n›n 2000’lerin bafl›ndan itibaren düzenli bir art›fla geçti¤i görülecektir.
Mali piyasalar›n dan›flmanlar› uzunca süredir Hedge Fonlar› gibi büyük yat›r›mlarda en yüksek kâr›n, ham madde
ve g›dada oldu¤unu tavsiye ediyorlar.
Böylece temel ihtiyaç mallar› ve g›da
maddelerinin hisseleri, zaman› geldi¤inde piyasaya sürülmek üzere, “ileriye dönük” yat›r›m kapsam›nda, bu fonlar taraf›ndan sat›n al›n›yor. Bu süre içinde
gerçekleflen fiyat art›fl› ise yat›r›mc›ya
büyük kârlar getiriyor. Mevcut g›da krizine bak›ld›¤›nda ise, yat›r›mc›lar›n bek-
r› ise günler sonra, o da belli bir bölümü, ancak ortaya ç›kt›. H›z› saatte
240 km.’yi bulan f›rt›na binlerce a¤ac›
söktü, elektrik direklerini devirdi ve
binlerce evi oturulamaz hale getirdi.
Yap›lan aç›klamalara göre yüz binler-
ce insan evsiz kal›rken, içme suyu
baflta olmak üzere, g›da s›k›nt›s› bafl
gösterdi.
F›rt›nay› saatler önce tespit eden
komflu ülkelerin uyar›lar›n› dikkate
almad›¤› söylenen Myanmar’›n faflist
mektedir. fiu an firmam›zda kiral›k
firma üzerinden elli iflçi çal›flmaktad›r. Bizler kiral›k firmadan gelen iflçi
arkadafllar›m›z›n da bizlerle ayn› ücreti almas›n› talep ediyoruz. Bu anlamda da ‘Eflit ifle eflit ücret’ talebinde bulunuyoruz. Kiral›k firmalar›n
kapat›lmas›n› ve bütün herkesin eflit
koflullarda çal›flmas›n› istiyoruz.”
Yap›lan konuflma esnas›nda firma sahibinin eyleme kat›lan iflçilerin
isimlerini tespit etmeye çal›flt›¤› da
gözden kaçmad›. Buna karfl›l›k, iflçiler hemen tepkilerini göstererek
patronu oradan kovdular. Çünkü
patron isim tespitinden sonra, orada bulunan iflçilere ç›k›fl verme gerekçesiyle gözda¤› vermek istiyordu. Eylem devam etti¤i esnada bütün iflçilerin ve destek verenlerin
coflkulu halay çekiflleri de eyleme
farkl› bir renk katt›. (Bir ‹K okuru)
askeri cuntas›n›n ise, uzunca süre izin
vermedi¤i uluslararas› yard›mlar›, halka da¤›tmak yerine, bunlara el koydu¤u bildiriliyor. Faflist cunta ayr›ca halka g›da vb. yard›mlar yerine, kendilerine para verilmesini istiyor.
Myanmar aylar önce rahiplerin isyanlar› ile gündeme gelmifl ve bu isyanlarda binlerce kifli, faflist askeri rejim taraf›ndan vahflice katledilmiflti.
Faflist cuntan›n tutumu nedeniyle, ölü
say›s›n›n 500 bini aflmas›ndan korkulan Myanmar’da, f›rt›na s›ras›nda bir
hapishanede bulunan ve bo¤ulmak
üzere olan mahkumlar›n, kurtar›lmak
yerine, askerler taraf›ndan kurflunland›¤› söyleniyor.
Filistin’de ablukaya karfl› kitlesel protestolar
Gazze’de yaflayan Filistinliler Siyonist ablukay› protesto etmek için
kitlesel bir protesto gösterisi gerçeklefltirdiler. Gazze fieridi’nde 700
binden fazla Filistinlinin yaflam koflullar› giderek kötülefliyor, ekonomik ambargo nedeniyle özellikle de
g›da maddesi s›k›nt›s› yaflan›yor.
Protesto gösterisi Hamas’›n
ça¤r›s›yla, Rafah ve Beyt Hanun s›n›r kap›lar›nda gerçekleflti. Filistinliler eylemde 10 ayd›r süren kuflatmay› protesto ettiler. Di¤er taraf-
tan ise s›n›r kap›lar› kapat›ld›¤› için
Gazze’de mahsur kalan M›s›rl›lar ülkelerine dönmelerine izin verilmemesi halinde açl›k grevine gideceklerini duyurdular ve M›s›r hükümetinin sorunlar›na duyars›z kald›¤›n›
da belirterek, sorunlar›na çözüm istediler.
Geçti¤imiz aylarda Gazze-M›s›r
s›n›r kap›s› abluka alt›ndaki Filistinliler taraf›ndan y›k›lm›fl ve binlerce
Filistinli M›s›r’a geçerek ihtiyaçlar›n›
karfl›lam›flt›. Ancak kap› yeniden
örülünce, kap›n›n y›k›lmas›n› f›rsat
bilerek Filistin’e geçen M›s›rl›lar
Gazze’de mahsur kalm›fl, geri dönmelerine izin verilmemiflti.
Di¤er taraftan, ablukaya karfl›
eylemler sürerken, Siyonistlerin
sald›r›lar› da sürüyor. Son birkaç
günde gerçekleflen sald›r›larda ço¤unlu¤u çocuk olmak üzere, onlarca Filistinli yaflam›n› yitirdi. Sadece
10 ayl›k abluka süresince yaflam›n›
yitiren Filistinlilerin say›s› 150’yi
geçti.
Genel grevden, iç savafl›n efli¤ine
Lübnan Hükümeti’nin, Genel ‹flçi
Sendikalar› Federasyonu’nun ça¤r›s›yla gerçekleflen genel greve dönük
gerçeklefltirdi¤i kanl› sald›r›da çok say›da iflçi ölürken, sonraki günlerde yaflanan çat›flmalarla ülke adeta iç savafl›n efli¤ine gelmifl bulunuyor. Hizbullah’›n, Beyrut’un büyük bölümünün
denetimini ele geçirdi¤i çat›flmalar
olanca fliddetiyle sürüyor.
Genel grev karar› ise, asgari ücrelediklerinin de çok üstünde karlar elde
edecekleri söylenebilir.
K›sa süre önce Avustralya’da yaflanan ve g›da üretimine darbe vuran türden büyük do¤al afetler ise, köylüleri iflasa, milyonlarca insan› açl›¤a ve yoksullu¤a sürüklerken, yat›r›mc›lar aç›s›ndan “iyi haber” olarak de¤erlendiriliyor.
Çünkü böylelikle temel g›da ve ihtiyaç
maddelerindeki art›fl, daha da üst boyutlara ç›k›yor.
G›da krizine ba¤l› bir di¤er kriz de
içme suyu krizi. Afrika, Asya baflta olmak üzere, dünyan›n birçok bölgesinde
ve bu bölgelerdeki yoksul ülkelerde bafl
gösteren içme suyu krizi de, yine ayn›
spekülatörlerin, dünyadaki içme suyu
kaynaklar› üzerinde gerçeklefltirdikleri
spekülatif giriflimlerine ba¤lan›yor. Bilindi¤i gibi neo-liberal politikalar kapsam›nda çok say›da ülkede suyun özellefltirilmesi söz konusu. Önümüzdeki y›llar›n, tarihin bir kesitinde oldu¤u gibi, su
savafllar›na sahne olabilece¤i varsay›m›nda bulunanlar›n say›s› ise oldukça
fazla.
Mevcut krizle ba¤lant›l› olan bir di¤er yat›r›m alan› ise biyo-yak›t maddesi
tin art›r›lmas› ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat art›fl›n›n durdurulmas›
talepleriyle bafllam›flt›. Uzunca zamand›r devam eden siyasi kriz nedeniyle,
geçti¤imiz Kas›m ay›ndan beri Cumhurbaflkan› bile seçilemeyen ülkenin iç
savafla do¤ru sürüklendi¤i söyleniyor.
Emperyalist güdümlü Signora
hükümeti olaylardan bir süre önce
Hizbullah’›n haberleflme sistemini kald›rma karar› alm›flt›. Hizbullah ise Sive bugünkü krizdeki yap›n›n oldukça
büyük oldu¤u düflünülüyor. Biyo-yak›t,
sözde iklim de¤iflikliklerine çözüm aray›fllar› kapsam›nda de¤erlendirilecekti.
Ancak biyo-yak›t bu süre zarf›nda oldukça kârl› bir sanayiye dönüfltü.
Son y›llarda dünya ölçe¤inde, g›da
ekimi için kullan›lan devasa büyüklükte
alanlar, biyo-etanol üretimi için kullan›lmakta. ABD’de sadece geçti¤imiz y›l
etanol elde etmek için ekilen m›s›r 114
milyon tona ulaflt› -ki bu miktar dünyadaki toplam m›s›r› ekiminin dörtte üçüne
denk düflmekte. ABD hükümeti Amerikan çiftçilerine m›s›r ekiminin % 30’unu
etanol üretimine ay›rmalar› zorunlulu¤u
getirdi.
Ancak bugün art›k büyük kârlar getiren biyo-yak›ta iliflkin yat›r›mlar sadece ABD aç›s›ndan geçerli de¤il. AB,
Hindistan, Brezilya ve Çin’de de tar›msal yak›t maddesine iliflkin büyük hedefler konulmakta. Örne¤in AB emperyalistleri 2010 y›l›na kadar tüm benzinin
en az % 5.75’lik bölümünün tar›msal yak›ttan oluflmas›n› öngörüyor.
Yak›t›n varil fiyat›n›n 100 Dolar› aflmaya bafllamas›yla birlikte, tar›msal ya-
yonistlere karfl› verilen mücadelede
büyük önem tafl›d›¤›n› söyledi¤i sistemle ilgili karar›n kald›r›lmas›n› talep
ediyor. Ayr›ca hükümetin bu karar›n›
“savafl ilan›” olarak gören Hizbullah’›n, Lübnan Ordusu’nun da devreye girdi¤i çat›flmalar s›ras›nda, hükümete ait çok say›da medya kurulufluna da bask›nlar düzenledi¤i, çok say›da milletvekilinin evlerini de ele geçirdi¤i bildiriliyor.
k›t sektörü, giderek daha yüksek bir kâr
alan› olarak görülmekte. K›saca özetlemek gerekirse, bugün dünyay› sarsan g›da krizinin ard›nda da yine, emperyalistlerin ve onlar›n tekellerinin öldürücü kâr
h›rs› yatmakta.
Tüm dünya, g›da krizine ba¤l› ayaklanmalar ve krizin nedenleri üzerinde
yaflanan tart›flmalarla sars›l›rken, emperyalist tekellerin ve onlar›n temsilcilerinin, daha büyük kârlar elde etmeye dönük çabalar› da h›z kesmeden sürüyor.
Bu çabalar›n oda¤›nda ise yine Ortado¤u’nun oldu¤u görülüyor.
Emperyalizmin iflgal sald›r›lar›n›n
bafl mimarlar›ndan Rice, son aylarda s›kça yapt›¤› gibi, geçti¤imiz günlerde Ortado¤u’yu ziyaret etti. Ve bu ziyarette yine son süreçte gerçekleflenler gibi “Filistin-‹srail sorununa bar›flç›l çözüm
aray›fl›” olarak lanse edildi.
Gerçekte ise, bu ziyarette öncekiler
gibi, iflbirlikçi Abbas yönetiminin, emperyalist-Siyonist ç›karlara hizmet eden
tutumunu pekifltirmeyi, Gazze’deki ablukay› daha da büyütmeyi hedefliyordu.
Rice bu Ortado¤u turunda da yine
bir dizi ülkeye gitti ve bunlar›n iflbirlik-
Rusya’da demiryollar›nda çal›flan
iflçiler daha yüksek ücret ve çal›flma koflullar›n›n düzeltilmesi
talebiyle greve gittiler. Lokomotif flefleri flu an iki vardiyal› çal›flmada, 1000 Euro olan ücretlerinin, 1650 Euro’ya ç›kar›lmas›n›
talep ederken, demiryolu idaresi grevi yasa d›fl› ilan etti.
‹NG‹LTERE
‹ngiltere’nin tek petrol rafinerisi
olan Grangermouth’da çal›flan yüzlerce iflçi 48 saatlik bir
grev gerçeklefltirdi. ‹ngiltere’nin
en büyük petrol flirketi BP ise,
grev nedeniyle ana boru hatt›n›
kapatmak zorunda kald›. BP Kuzey Denizi’nden sa¤lad›¤› petrolün % 40’›n› bu hattan tafl›makta.
Söz konusu boru hatt›, 1200 iflçinin greve gitti¤i petrol rafinerisine günde 700 bin varil petrol
tafl›makta. Grevin flirkete günlük
zarar› ise 100 milyon Dolar.
ENDONEZYA
Ev aletleri üreticisi Maspion firmas›nda çal›flan binlerce iflçi tafleron iflçili¤e ve düflük ücretlere
karfl› eylem yapt›. Polis ise iflçilerin eylemine tazyikli su s›karak
sald›rd›. Ayn› iflyerinde, 2006 y›l›nda da 18 bin iflçi ücret art›fl›
talebiyle baflar›l› bir grev gerçeklefltirmiflti.
VENEZÜELA
Venezüela hükümetinin kamulaflt›raca¤›n› aç›klad›¤› Sidor fabrikas›, hak gasp›na u¤rayacaklar›n›
söyleyen iflçiler taraf›ndan iflgal
edildi. Ad› “kamulaflt›rma” olmas›na karfl›n, bir Arjantin flirketi olan Techint’le ortakl›k
söz konusu. Technit’in ard›nda
ise Arjantin Devlet Baflkan›
Christina Fernandez’in deste¤i
oldu¤u söylenmekte. Çok say›da
sendika ve demokratik kurum
ise hükümetin bu “kamulaflt›rma” giriflimine karfl› ç›kan aç›klamalar yap›yor.
PERU
Perulu iflçi-emekçilerin, ülkenin
güney And bölgesinde bulunan
Pruno kentinde gerçeklefltirdi¤i
genel grev yaflam› felç etti.
Grevde giderek t›rmanan fiyat
art›fllar› ve hükümetin neo-liberal politikalar› protesto edildi.
Emekçiler ayr›ca, enerji ve sudan al›nan vergilerin azalt›lmas›n›, çiftçilerin giderek kötüleflen
durumuna karfl› acil önlemler
al›nmas›n› talep ettiler.
Kitlesel bir eylem örgütleyen
emekçiler, polisin dört eylemciyi gözalt›na almas›na ve grev
k›r›c› gruplar›n eyleme s›zmas›na karfl›, yollara barikatlar kurdular.
çi-kukla rejimleriyle görüfltü. Özellikle
de, Ba¤dat’taki kukla rejime desteklerini
art›rmalar›, buradaki elçiliklerini yeniden açmalar› ve Irak’›n borçlar›n› silme
talebinde bulundu.
Ancak tüm bu geliflmeler yaflan›rken, Irak direnifli hem emperyalistlere
hem de onlar›n kukla rejimine “zor anlar” yaflat›yor, di¤er taraftan yüz binlerce Filistinli ablukay› protesto ediyor, silahl› direnifl Siyonist hedefleri vuruyordu.
fiu art›k çok aç›k ki, üzerlerindeki
zulüm artt›kça, dünya haklar›n›n direnifli
de büyüyor.
Hindistan’da, Filipinler’de ve Asya’n›n daha birçok ülkesinde, Maoistlerin önderli¤inde verilen Halk Savafllar›,
emperyalistlerin ve iflbirlikçi-uflaklar›n›n
uykular›n› kaç›r›yor; açl›¤a-yoksullu¤a
mahkûm edilen milyonlar aya¤a dikiliyor, iflçi-emekçi y›¤›nlar genel grevlerle
hayat› felç ediyor. Evet, derinlerden, sessizce yükselen bir tsunami, krizleri derinlefltikçe yeni sald›r› planlar›na baflvuran zalim sömürücü s›n›flar›, bir daha
ç›kamayacaklar› biçimde içine hapsedecek yükseliflini sürdürüyor.
İşçi-köylü 14
Tarihten sayfalar
16-29 Mayıs 2008
Da¤ kokulu
ressamlar
Bir devlet politikas›
olarak: Kaybetme
Eskimifl, köhneleflmifl sömürü
düzenine karfl› dururken, demokratik haklar, özgürlükler için mücadele ederken birçok kay›p verdi insanl›k. ‹flçiler, kitle önderleri, devrimciler ba¤›ms›zl›k ve demokrasi
mücadelesi yürütürken asl›nda failleri belli olan “karanl›k güçler” taraf›ndan kaybedildiler.
Bir gece insanlar›n evine gidiliyor, ellerinde telsiz, silah, o kifliyi
evinden al›yorlar ve sonra kifli kayboluyor ve bir daha haber al›nam›yor. Ya da bir süre sonra elleri ba¤l›, iflkence yap›lm›fl bir halde bir yol
kenar›nda ölü olarak bulunuyor.
Güpegündüz yolda kaç›r›l›yor ve
kay›plar›n ad›na ço¤u zaman gözalt›
kay›tlar›nda dahi rastlanm›yor.
Özellikle son 35 y›ld›r düzene
muhalif olan iflçi, sendikac›, gazeteci, ayd›n, insan haklar› savunucusu
bu yöntemle katledildiler. Öyle ki
bu kay›plar sadece birkaç ülkeyle
de s›n›rl› de¤ildir: Afrika ülkelerinde, Filistin, Irak, Filipinler, Guatemala, fiili, Uruguay, Paraguay, Peru,
Arjantin, Kolombiya, Brezilya,
Honduras, Haiti, El Salvador, Ekvator ve Meksika gibi ülkelerde egemenlerin kaybetme politikas› sistemli bir hal alm›fl ve kay›plar toplamda yüz bine ulaflm›flt›r. Her muhalif sesi sindiremeyeceklerini anlayarak baflvurmufllard›r kaybetme
yöntemine.
Devletin insanlar› planl› flekilde
kaybetmesinin ilk örne¤ini 7 Aral›k
1941’de Nazi Generali Wilhelm
Keitel’in emriyle binlerce direniflçi-
nin, partizan›n gece yar›lar› gerçekleflen toplu katliamlar› oluflturmaktad›r. 60’l› y›llarda Guatemala ve
Brezilya’da, ’73 darbesinden sonra
fiili’de Pinochet yönetimi alt›nda,
’76 Cuntas›’yla Arjantin’de kaybetme politikas›n›n yo¤unluk kazand›¤›n› görmekteyiz. Ülkemizde de
özellikle ’80 Cuntas›’n›n ard›ndan
bu politikaya h›z verilmifl, 80’lerde,
’90’larda ve günümüzde de devam
etmektedir.
20 Temmuz 1992’de kaç›r›larak
kaybedilen Hasan Gülünay yoldafl›n ard›ndan konunun ülke gündemine tafl›nmas›yla kay›plar›n sesleri yükseltildi baflka bedenlerden.
1995’de Hasan Ocak’›n gözalt›na
al›n›p kaybedilmesinden sonra kay›plar için yeni bir kampanya düzenlendi. Ayflenur fiimflek, Hasan Ocak ve R›dvan Karakoç’un cesetlerine ulafl›ld›. Ancak
yap›lan bu hukuksuzluk bir iki kifliyle s›n›rl› de¤ildi ve her geçen gün
say›lar› art›yordu. Tüm bunlar yaflan›rken kay›plar›n analar› (daha sonra Cumartesi Anneleri ad›n› alacaklar) her Cumartesi Galatasaray Lisesi önünde ac›lar›n› hayk›rd›.
Egemenlerin sözcüleri “bine
yak›n operasyon yapt›k” diye
ak›l almaz aç›klamalar yaparken bu
operasyonlarda kaç kiflinin katledildi¤i bilmezlikten geliniyor, kay›plar
için üç maymunu oynuyorlard›. Ancak analar tüm zorlamalara, engellere, y›ld›rma politikalar›na ra¤men
pes etmeyip 4 y›l boyunca Galatasaray Lisesi’nin önünde bulufluyor-
du. Yaklafl›k 200 haftay› içeren bu
zaman içinde son 30 haftada birçok
sald›r› yafland›, coplu, köpekli sald›r›larla karfl›land›, afla¤›land›, dövüldü, gözalt›na al›nd›. Ancak analar›n
seslerini bo¤amad›lar, her yerde
sürdürdüler hayk›r›fllar›n›. Kay›plar›n›n ard›ndan ac› çeken sevdiklerinin sesi dünyan›n her yerinde ortakt›. Dünyan›n her yerindeki ezilenlerin 盤l›klar›, talepleri benzerdi. ‹flte Lübnan’da kaybedilen bir siyasi faaliyetçi olan Halwani’nin efli
flu ça¤r›da bulunmaktad›r: “Aflk›m› daima bekliyorum, e¤er
ölüyse onu gömmek istiyorum. E¤er yafl›yorsa ona kavuflmak istiyorum.”
Bunun yan›nda yaflanan bu ac›
olaylar›n çözüme ulaflt›r›lmas› ve
bunun dünya genelinde gerici sistemlerin baflvurdu¤u bir bask› arac›
haline gelmesi nedeniyle 1996’da
‹stanbul’da 1. Uluslararas› Kay›plar
Kurultay› (ICAD) örgütlendi ve ard›ndan Kolombiya’da (1997), Filipinler’de (1999) ve Almanya’da
(2002) uluslararas› kurultaylar düzenledi.
Kurultay 5 k›tada, 22 ülkeyi
kaps›yordu. Bu rakam, birlikte mücadele etmenin önemini vurgularken yaflanan bu hukuksuzlu¤un s›n›rs›zl›¤›n›n göstergesidir de ayn›
zamanda.
1995’den bu yana 17-31 May›s
tarihleri aras›ndaki dönemi Kay›plar Haftas› olarak an›yoruz. Hem
ülkemizde ve dünyan›n di¤er
ülkelerinde kaybedilen yoldafl-
lar›m›z›, devrim flehitlerini
an›yoruz hem de gözalt›nda
kayb›n sistematik bir devlet
politikas›, bir iflkence çeflidi oldu¤unu hayk›r›yoruz ve buna
karfl› mücadele yürütüyoruz.
Devlet güçleri taraf›ndan kaç›r›lan,
özel iflkencelere tabi tutulan ve büyük ço¤unlukla öldürülen devrimcilerin, ilericilerin, sistem muhaliflerinin ölü bedenleri de genellikle yok
edilerek ailelerinin, sevdiklerinin,
yoldafllar›n›n da ac› çekmesi ve sindirilmesi hedeflenmektedir. Gözalt›na ald›¤›n› kabul etmeyen, kifli
hakk›nda hiçbir bilgi vermeyen resmi makamlar geride bir kan›t b›rakmamak için de çaba harcamaktad›r.
Bu politikan›n münferit de¤il planl› bir devlet politikas›
oldu¤unu, devletin içinde
“kontrol edilemeyen güçlerin” de¤il devletin en alt›ndan
en üstüne kadar gerekli makamlar›n bilgisi ve deste¤inde
gerçekleflti¤i aç›kt›r. Bu, devlet
için iflkencenin yeni ve a¤›r biçimlerinden biridir. Gerek kaç›r›lan devrimciye yap›lan iflkence gerekse de
ard›nda kalanlara b›rak›lan ac› ile
kendi özgünlü¤üne sahiptir. Bunun
için devletin kendi içinde özel bir
örgütlenmeye gitmesi gerekmekte-
dir. Kaç›r›lmadan iflkencelerin uygulanmas›na, ölü bedenin yok edilmesine ve yarg› sürecinin flekillendirilmesine kadar kapsaml› bir politika haz›rlanmaktad›r. Bunun bir
baflka kan›t› da benzeri uygulamalar›n dünyan›n çok farkl› bölgelerinde, çeflitli ülkelerde de hayata geçmesidir.
Son y›llarda Filipinler’de ve Hindistan’da yükselen Halk Savafllar›nda kay›plar ve yarg›s›z infazlar›n ciddi oranda art›fl gösterdi¤i art›k dünya kamuoyunun gündemidir. Yaln›zca devrimciler de¤il sendikac›lar,
ayd›nlar benzeri yöntemlerle katledilmekte, bu sald›r›lar her sene
yüzlerle ifade edilmektedir.
Demokrasinin olmad›¤›, faflizmin hüküm sürdü¤ü, toplumsal
muhalefetin ve direniflin yüksek oldu¤u her yerde bu canice katledilmeler devaml›d›r. Toplumsal
muhalefetin boynunu e¤meye
u¤raflan, hüküm sürmeye, sömürmeye daha da az›l› bir flekilde devam etmeye çal›flan
hâkim ideolojiye karfl›d›r kay›plara karfl› verdi¤imiz mücadele. Bunun için evrensel mücadeleyi büyütmeli, yaflam›n her alan›nda soluk ald›rmak için harekete
geçmeliyiz.
Kültür sanat çal›flmalar›nda
“yeni demokrasi” mevzilerini güçlendirelim
S›n›f mücadelesi yaflam›n her
alan›nda sürüyor. Ekonomik, siyasal, askeri biçimlerle sürdürülen
bu mücadelede hedef, var olan yar›-feodal, yar›-sömürge sistemi y›karak yerine Demokratik Halk ‹ktidar›’n› kurmakt›r. Bunun için sistemin oluflturdu¤u kültürü de ortadan kald›rmak bir zorunluluktur.
Her kültür belli bir toplumun,
s›n›f›n ideolojik yans›mas› oldu¤una göre; ülkemizdeki kültürün
alt yap›s›n› da bu anlay›flla ele
almal›y›z. Bu durumda karfl›m›za
emperyalizmin kölelefltirici kültürü ile burjuva-feodal sistemin gerici kültürü ç›kar. Emperyalist kültürle, burjuva-feodal kültür yap›fl›k kardefl gibidir ve bu ikisine
karfl› mücadeleyi birbirinden ay›ramay›z. Sistemin di¤er tüm kurumlar›nda oldu¤u gibi bu alanda
da gerici kültürü yok etmeden yerine yeni bir kültür infla edemeyiz.
Çünkü sistem kitleleri sadece
siyasal, ekonomik ve zor ayg›tlar›yla de¤il, kültürel olarak da kuflatma alt›nda tutarak kendisi için
tehlikeli olmalar›n› engellemeye
çal›fl›yor. Birçok prati¤imizden biliyoruz ki, bu kültürel kuflatmay›
k›rmak di¤er kuflatmalar› k›rmaktan daha zor olabiliyor.
Burada k›saca ifade etmeye çal›flt›klar›m›z bile kültür ve sanat›n
toplumdaki yerini, bu alanda yapmam›z gerekenlerin önemini asgari düzeyde de olsa anlamam›za
yard›mc› olmufltur. Kültür-sanat
çal›flmalar› kitlelerin s›n›f mücadelesine kanalize edilmesinde kitlelerin egemen s›n›flar›n etkisinden ve yönlendirilmesinden ç›kar›lmas›nda önemli bir mevzi niteli¤indedir. Kitleler birçok haks›zl›¤a u¤rad›klar›n›, egemenler taraf›ndan ac›mas›zca sömürüldükleri-
ni bildikleri halde sistemin çok
yönlü kuflatma ve bask›s› alt›na olduklar›ndan kendi somut ekonomik demokratik taleplerini bile
dillendirmekten, bunun mücadelesini vermekten uzak duruyorlar.
Sistemin zor ayg›tlar›n›n bunda
önemli bir yeri olsa da durumu tek
bafl›na bununla aç›klamak yeterli
olmaz. Bin y›llard›r oluflturulan
gerici ve köleci kültürün üzerinde-
larda varl›¤›n› sürdürüyor olmas›
bu faaliyetin bir baflka boyutunu
ve önemini ortaya ç›kar›yor.
Faaliyet yürüttü¤ümüz her
alanda sistemin kendini korumak
ve varl›¤›n› sürdürmek için kitleleri nas›l etkiledi¤ini görüyoruz.
Kitlelerin geçmifllerinden birçok
deneyimle günümüze tafl›d›¤› tüm
ilerici yönlerine sald›r›yor. Kültür
sanat alan›nda da tüm imkanlar›n›
mak da bir zorunluluktur.
Kitlelerin içinde bulundu¤u
bunca yoksullu¤a, felakete ra¤men b›rakal›m s›n›f mücadelesine
direkt kat›l›mlar›n›, kendi sorunlar› için mücadele etmekten çekinmelerinin önemli bir nedeni de bu
kültürel kuflat›lm›fll›k ve sald›r›lar›n›n oldu¤u gerçe¤ini görmemiz
gerekiyor. Egemenlerin dini ve
onun kültürel boyutunu da kitlele-
Emperyalist kültürle, yar›feodal kültür yap›fl›k kardefltir ve bu ikisine karfl›
mücadeleyi birbirinden
ay›ramay›z. Sistemin di¤er tüm kurumlar›nda oldu¤u gibi bu alanda da
gerici kültürü yok etmeden yerine yeni bir kültür
infla edemeyiz.
ki etkisini göz ard› edemeyiz. Ve
bunun de¤ifltirilip dönüfltürülmesi
sistemin zor ayg›tlar›n› yok etmekten daha zor ve daha uzun sürece¤i de ayr› bir gerçek olarak
karfl›m›zda duruyor.
Kültür sanat çal›flmalar›m›zda
kitlelerin sorunlar›n› ifllemek, onlara yol göstermek gereklidir. Bunun
için onlar›n içinde olmak, yaflad›klar›n› bilimsel yöntemlerle analiz
etmek, kitlelerden ö¤rendiklerimizi
derleyip toparlamak onlar›n anlayaca¤› flekilde sunmak önemlidir.
Bu hem var olan kitlelerle ba¤›m›z› güçlendirir hem de yeni kitlelerle ba¤ kurmam›z› sa¤lar.
Bugün devrim mücadelesi
içinde aktif olarak yer alanlar da
olsun, devrim davas›na gönül veren kitlelerde olsun sistemin bu
konudaki etkilerinin farkl› boyut-
buna seferber ediyor, bunlar› yok
ederek yerine kendisinin kölelefltirici yoz kültürünü yay›yor. Birlikteli¤i, dayan›flmay› ortadan kald›r›p bireycili¤i afl›l›yor. Umudu,
coflkuyu kald›r›p karamsarl›¤›, bunal›m› yerlefltiriyor. Direngenli¤i,
isyan› bast›r›p teslimiyeti, boyun
e¤meyi dayat›yor. Ve bunlar› askeri ve kültürel olmak üzere iki
tür kuflatma ve bast›rma yöntemi
ile yap›yor. Bunlar› görüyor ve
anl›yorsak bu çal›flmalar›n önemini ve kitlelerle buluflmam›zdaki
yerini de daha iyi anlar›z. Aksi
takdirde bu çal›flman›n istedi¤imiz hedeflere ulaflmas› mümkün
olmaz. Kültür, siyasi-ekonomik
devrimin ideolojik alandaki yans›mas› oldu¤u için buna hizmet etmek durumdad›r. O zaman buna
uygun önem ve ciddiyetle yaklafl-
ri etkisizlefltirmek için kulland›¤›n› da ekledi¤imizde tablo daha iyi
anlafl›l›r. Tüm bunlar›n üzerine gitmeden, proleter ideolojinin önder-
li¤inde bugünkü aflamada anti-emperyalist, anti-feodal siyasi ve kültürel devrim perspektifiyle kitleleri örgütlemeden hedefe ulaflamay›z. Tek bafl›na siyasal bir devrimin yeterli olmamas› kültürel bir
devrimin gereklili¤i bu kitlelerin
ayaklar›na-bilinçlerine vurulan
pasl› zincirlerin k›r›lmas› mücadelesindeki yerini göstermesi aç›s›ndan önemlidir.
Kültür sanat çal›flmalar›n›n
önemi, kitlelerin sorunlar›n› anlama, yorumlama ve çözümlerini sanatsal ürünlerle ortaya koyman›n
gereklili¤i ortada. Bunu do¤ru bir
tarzda yapt›¤›m›zda kitlelerle daha
çok ve s›k› iliflkiler kurmam›z›
sa¤layaca¤› da bir gerçek. Yani
kitleselleflme sorununda önemli
bir silah. Bununla birlikte kültür
sanat çal›flmalar›n› sadece kitleselleflme noktas›nda bir araca dönüfltürmek yanl›flt›r ve ayn› zamanda
bu çal›flmalar›n niteli¤ini ve gerçek önemini kavramamakt›r. Bu
çal›flmadaki ana hedef egemenlerin kültür ve sanat anlay›fl›n› yok
etmek ve yerine kendi kültür sanat
anlay›fl›m›z› infla etmek olmal›d›r.
Bizim arkadafllar›m›zd› onlar
Adlar›
Yald›zl› yaralarla gelece¤e yaz›l›
Türküleri
Çekirge sesleriyle
Bo¤ulmak istenen
Kelimeleri
Uyku mecralar›na sürülen
Güzel k›z
Güzel erkek
Güzel çocuk
Esmer yürek
Bizim arkadafllar›m›zd› onlar
Yüzleri zaman›n k›blesi olan
Bizim arkadafllar›m›zd› onlar
Y›ld›r›m bak›fll› u¤ur böcekleri
Uçurtma flenliklerinin
‹flah olmaz renkleri
Akreplerin a¤›r ad›mlar›na
At›ld›lar
Mahpus damlar›na kapat›ld›lar
Herkes biliyor ki
Ardlar›nda hileli bir tek gün b›rakmad›lar
Ve göllerin mavisini çürümekten
Onlar kurtard›lar
Ve onlar
Da¤ kokulu ›rmakt›lar
Bizim arkadafllar›m›zd› onlar
Aynalara türkü çizen ressamlar
Bizim arkadafllar›m›zd› onlar
Kahkahalar›yla kayalar parçalayan
Mahçuptular
Gözleri dolard›
Uzak yerlerde
Mutsuzken bir çocuk
A¤lanacaksa a¤larlard›
‹çlerindeki çocuktan utanarak
Bir de ölebilirlerdi ölünecekse
Yapamad›klar›na hay›flanarak
Bizim arkadafllar›m›zd› onlar
Ormanlar sabah›n› yelesinden yakalam›fl
Eyleminin ad› düfl
Yekinmifl de
Eski ça¤lardan gelmifl
Y›llar› afla afla
Yollar› kofla kofla
Da¤lar› y›ka y›ka
Ömrünü yaka yaka
Aflk için tutufla tutufla
Bilmeyen mi var gidifllerini
Pusularda vurufla vurufla
Bizim arkadafllar›m›zd› onlar
Ömürlerimizi de¤ifl-tokufl etti¤imiz
Bize türküleriyle selam gönderiyorlar
O uzak yerdeki çocuktan
Analar›m›z›n yakt›klar› a¤›ttan
Bir de mapushane mektuplar›ndan
Da¤ kokuyordu
Türküler gibi
Mektuplar› da
Okumak istemezdik onlar›
Gidecek da¤›m›z olmasayd›
Mircan Karaali
3. Buluflma gerçeklefltirildi
Önder Babat Kültür Merkezi’nin 3.
Büyük Buluflma ad› alt›nda yap›lan etkinli¤i 4 May›s 2008 tarihinde gerçeklefltirildi. ‹stanbul Gösteri Merkezi’nde
yap›lan etkinlikte ilk olarak Önder Babat Kültür Merkezi bünyesindeki müzik toplulu¤u ve korolar sahne ald›.
Tiyatrocu Gül Göker’in sunuculu¤unu yapt›¤› etkinlik saat 15.00’te bafllad›.
Önder Babat Kültür Merkezi bünyesinde çal›flmalar›n› sürdüren atölye çal›flmalar›n›n birer birer sahne ald›¤› gece, Ön-
der Babat Politik Tiyatro Grubu’nun
Nurhak, Erdal Eren ve ‹brahim Kaypakkaya’n›n hayatlar›ndan/mücadelelerinden
bir kesit sunmas› ile devam etti. Tiyatrolar kitleye coflkulu ve duygulu anlar yaflatt›. ‹brahim Kaypakkaya’n›n vuruldu¤u
sahnede ‹lkay Akkaya’n›n “‹brahim yoldafl” türküsünü okumas› coflkuyu art›r›rken temsili olarak ‹brahim Kaypakkaya’n›n tabutu seyirciler aras›nda dolaflt›r›ld› ve seyirciler bu gösteriyi ayakta alk›fllad›.
Etkinlik 2003 Irak iflgali ve çeflitli savafl foto¤raflar› ile yaflanan katliamlar›n
gözler önüne serildi¤i sinevizyon gösterimi ile devam etti. Ard›ndan Cemal Karakufl, Karadeniz ezgileri ile Bizim Yaflar,
türkülerle Erdal ve Mercan Erzincan,
Serhad Rafla, Hilmi Yaray›c›, Hakan Yeflilyurt, Agire Jiyan s›ras› ile sahne ald›.
Oldukça yo¤un olan program son olarak
Grup K›z›l›rmak’›n sahne almas›n›n ard›ndan 4. defa buluflma dile¤i ile sona erdi. Etkinlik boyunca s›k s›k “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Faflizme karfl›
omuz omuza”, “Yaflas›n halklar›n
kardeflli¤i” sloganlar› at›ld›. (‹stanbul)
İşçi-köylü 15
16-29 Mayıs 2008
Gazete/Okur
‹zlenim
1 May›s’taki devlet terörüne protesto
1
May›s
“1 May›s’ta iflçi s›n›f›n›n uluslararas› birlik, dayan›flma ve
mücadele günü Taksim’de kutlamak isteyen iflçilerin bir
araya gelmesi polisin gözü dönmüfl sald›r›lar›yla engellenmifltir. Ancak bu terör bir Vali’nin ve Emniyet Müdürü’nün terörü de¤ildir. Bu devlet terörüdür. Bu hükümetin terörüdür.”
‹stanbul
* ‹flçi ve emekçilerin 1 May›s’ta
Taksim’e ç›kmas›n› engelleme ad›na gerçeklefltirilen devlet terörü,
çok say›da yerde protesto edildi.
Protesto eylemlerinden ilki, 2
May›s günü E¤itim-Sen 5 Nolu fiube taraf›ndan, Kartal Meydan›’nda
yap›lan bas›n aç›klamas› oldu. E¤itim-Sen’e ba¤l› emekçilerin yan›s›ra, çok say›da kurumun ve de Kartal halk›n›n da kat›larak destek
verdi¤i aç›klama saat 18.00’de bafllad›.
Bas›n aç›klamas›n› E¤itim-Sen 5
No’lu fiube Baflkan› Feyzullah
Coflkun okudu.
* Yeni Demokrat Gençlik, 4
May›s 2008 tarihinde gerçeklefltirdi¤i bas›n aç›klamas› ile “Söz, yetki, karar ve örgütlenme hakk›m›z› istiyoruz” dedi. Aç›klama
saat 14.00’de bafllad›.
“Tutuklamalar gözalt›lar
‹zlenim
2008 1 May›s’› günler öncesinden devletin ve ‹stanbul Valisi’nin
ortam› provoke eden aç›klamalar›yla birlikte gergin bafllam›flt›. Bizler 2007 1 May›s’›nda yaflananlar›
de¤erlendirdikten sonra, mahallemizden gelebilenlerle geceden
D‹SK binas›na gitmeye karar verdik.
D‹SK’e geldi¤imizde gördük ki,
binlerce insan binan›n içinde ve
önünde çal›nan marfllarla ve yar›n
yaflanacaklara dair yap›lan yorumlarla bekleyifl içerisindeydi. Bizler
Partizan olarak di¤er semtlerden
gelen yoldafllar›m›zla birlikte coflkulu bir flekilde marfllar söyleyerek, halay çekmeye bafllad›k.
Hava yeni ayd›nlanmaya bafll›yordu. Bizler de uyuyan di¤er yoldafllar›m›z› saat 6’da kald›rd›k ve
da¤›t›lan yiyecekleri yedik. Devam›nda saat 6.30’da hiç beklemedi¤imiz bir flekilde (en az›ndan bu saatte beklemiyorduk) çevik kuvvet
ve panzerlerle bina ablukaya al›nd›.
bask›lar bizi y›ld›ramaz” pankart›n›n aç›ld›¤› ve Galatasaray Lisesi önünde yap›lan eylemde 2008
1 May›s’›nda Taksim’e ç›kmak isteyen emekçilerin kararl›l›¤›na vurgu
yap›larak polisin estirdi¤i terör ve
s›k›yönetimi aratmayan uygulamalar protesto edildi.
* Devlet terörünün yafland›¤› 1
May›s günü, akflam saat 20.00’de
50’yi aflk›n kifli, Gülsuyu’nda Dinler Sokak’ta topland›. Partizan,
ESP, PDD ve Köz taraf›ndan organize edilen protesto eyleminde,
üzerinde “Yaflas›n 1 May›s” yazan bir pankart aç›ld›.
Heykel Meydan›’na kadar bir
yürüyüfl gerçeklefltiren kitle, burada bir bas›n aç›klamas› yapt›. Eyleme, çevrede bulunan halk›n da yo¤un bir ilgi gösterdi¤i gözlenirken,
insanlar Heykel Meydan› çevresinde bulunan kahvelerden d›flar› ç›karak, eyleme destek verdiler.
Bizler de Partizan flamalar›m›z› açarak sloganlar›m›z› ve Taksim kararl›l›¤›m›z› hayk›rmaya bafllad›k. Çok
geçmeden polis panzerden ilaçl› su
s›karak ve gaz bombas› atarak sald›rmaya bafllad›. Bunun üzerine
yoldafllar›m›zdan baz›lar› binan›n
içerisinde kald›. Biz ise yaklafl›k 100
kifli di¤er devrimci dostlar›m›z ve
iflçilerle birlikte d›flar›da kald›k. Polisin bize dönük yo¤un sald›r›s› yaklafl›k 10 dakika daha sürdü. Sonra
Devrimci 1 May›s Platformu’ndaki di¤er kurumlarla temasta bulunduk ve ayn› zamanda binan›n içersinde kalan yoldafllar›m›z›
arad›k, oraya yeni sald›r›lar›n oldu¤unu ö¤rendik. Saat 8.30 gibi tekrar D‹SK binas›n›n bulundu¤u noktaya do¤ru gitmeye çal›flt›k. Saat
9.00’da D‹SK’e giden ara sokaklardayd›k ve çevreden slogan sesleri
gelmeye bafllam›flt›. Slogan seslerine do¤ru yöneldik ve birkaç devrimci dostumuzu polisin gözalt›na
almaya çal›flmas›na karfl› kurtard›k
ve ard›ndan kelepçelerini k›rd›k.
Saatler ilerledikçe slogan sesleri
her sokaktan yükselmeye bafllam›fl-
Düzeltme
Merhaba ‹flçi-köylü
gazetesi çal›flanlar›;
2-15 May›s 20008 tarihli 16. say›n›zda Çernobil’le ilgili 26 Nisan
2008 tarihinde Kad›köy’de yap›lan
mitingle ilgili yap›lan haberde “Munzur Özgür Akacak” pankart› TUDEF’in (Munzur Koruma Kurulu) taraf›ndan aç›ld›¤› halde Munzur Çevre
Derne¤i’nin pankart› olarak yaz›lm›flt›r. ‹kinci olarak TUDEF ad›na konuflan kiflinin Munzur Çevre Derne¤i
ad›na konufltu¤u belirtilmifltir. Yap›lan hatan›n düzeltilmesini rica eder
çal›flmalar›n›zda baflar›lar dileriz.
Not 1: Munzur Çevre Derne¤i
mitinge “Nükleer Enerji Kullanmaktansa Mum Ifl›¤›na Raz›y›z”, “Operasyonlara Ormanlar›n Yak›lmas›na, Barajlara ve Siyanürlü Alt›n ‹flletmecili¤ine Karfl› Mücadeleyi Yükseltelim”
pankartlar›yla kat›lm›flt›r.
Not 2: Munzur Koruma Kurulu
TUDEF’in resmi olmayan bir komisyonudur.
Munzur Çevre Derne¤i
* 1 May›s akflam› saat 20:00’de
mahallemizdeki yurtsever gençlerin bafllatt›¤› eyleme bizler de Partizan olarak destek verdik. Ancak
devlet terörü mahallemizde de devam etti. Ve polis yaklafl›k 200 kiflilik kitleye panzerler ve gaz bombalar›yla sald›rd›. Ancak yine kitlenin kararl›l›¤› ve direnifliyle karfl›laflt›. Polisin sald›r›s›na karfl› molotof kokteylleri ve tafllarla karfl›l›k
verildi. Saat 22.00’ye kadar süren
eylem sloganlarla sonra erdi.
Eyleme ayr›ca TKP/ML militanlar› da kat›larak “Yaflas›n partimiz TKP/ML, Halk Ordusu
T‹KKO, TMLGB” fleklinde sloganlar att›lar.
(1 May›s Mahallesi
Partizan)
* 1 May›s’ta Taksim’deki polis
terörünü k›namak için Esenler’de
Partizan Odak ESP ortak bir yürüyüfl düzenledik. Yürüyüfl s›ras›n-
da “Vali istifa” vb. sloganlar at›ld›.
Yürüyüfl ajitasyon ve sloganlarla
son buldu. (Esenler Partizan)
Bursa
1 May›s’ta ‹stanbul’da emekçilere yönelik yaflanan devlet terörü
ve sald›r›lar› protesto etmek için
AKP ‹l Binas› önüne siyah çelenk
b›rak›ld›.
3 May›s günü biraraya gelen
D‹SK ve KESK, AKP ‹l Binas›
önünde bas›n aç›klamas› yaparak
buraya siyah çelenk b›rakt›. D‹SK
Marmara Bölge Temsilci Ayhan
Ekinci taraf›ndan yap›lan aç›klamada “Bu, terör bir Vali’nin ve
Emniyet Müdürü’nün terörü de¤ildir. Bu devlet terörüdür. Bu, hükümetin terörüdür” dedi.
Eyleme aralar›nda Partizan’›n
da oldu¤u birçok devrimci ve demokrat kurum ve siyasi partiler de
destek verdi.
Yaflas›n
Taksim
direniflimiz...
fl›yorduk. Saatler ilerledikçe art›k her yer 1 May›s alan› olmufltu. Art›k her sokak biz Partizanlar, di¤er devrimci dostlar›m›z
ve iflçiler-emekçiler ve 1 May›s’a
kat›lmak için gelen demokrat insanlar›n “1 May›s’ta Taksim’deyiz” sloganlar›yla inliyordu.
t›. Biz de yaklafl›k 200 kiflilik bir
grupla birlikte pankart›m›z ve flamalar›m›zla 3-4 defa daha D‹SK binas›na yöneldik, ancak polisin sald›r›s›yla karfl›laflt›k. Bu noktada biz
de polise tafllar›m›zla ve kurdu¤umuz barikatlarla cevap verdik. Saat
10.00’da ise art›k çat›flmalar daha
da fliddetlenmiflti. Ve bizler D‹SK’e
de¤il toplanma yerine ç›kmaya çal›-
Çat›flmalar Osmanbey, Pangalt› ve Dolapdere’deki tüm sokaklara yay›lm›fl durumdayd›. Zaman zaman 2-3 kifli kal›yorduk. Defalarca flamalar›m›z› ve pankart›m›z›
açt›k, ancak pankart› tafl›yan yoldafl›m›z› ilerleyen saatlerde kaybetmifltik. Her sokakta yoldafllar›m›zla
karfl›lafl›yor ve tekrar buluflarak
‹zlenim
Adana
Adana’da 1 May›s mitinginin
bitmesiyle yaflanan sald›r› 2 May›s
günü gerçeklefltirilen yürüyüfl ve
bas›n aç›klamas› ile protesto edildi.
Saat 12.20’de E¤itim-Sen Adana
fiube Binas› önünde toplanmaya
bafllayan kitle “Yaflas›n 1 May›s”
pankart› açarak sloganlar eflli¤inde
‹nönü Park›’na yürüdü. Yol boyunca, sald›r›lar› teflhir eden sloganlar
at›ld›. ‹nönü Park›’na gelindi¤inde
kurumlar ad›na ortak aç›klamay›
E¤itim-Sen Adana fiube Baflkan›
Güven Bo¤a okudu. ‹stanbul ve
Ankara’da da yaflanan sald›r›lar›n
protesto edildi¤i konuflman›n ard›ndan yaklafl›k 100 kiflinin kat›ld›¤› eylem sloganlarla bitirildi.
Gözalt›na al›nan 47 kifliden
Eren Arslan ve Ulafl Aslantepe tutuklanarak Kürkçüler Hapishanesi’ne gönderildi. (Adana YDG)
caddeye do¤ru ç›kmaya çal›fl›yorduk. Polisin sald›r›lar›na karfl› sloganlar›m›z, barikatlar›m›z ve tafllar›m›zla direniyorduk.
Çat›flmalar her geçen dakika
fliddetleniyordu, sloganlar›m›z› daha gür, tafllar›m›z› daha h›zl› atmaya
bafllam›flt›k. Devam›nda caddenin
üzerine ç›kt›k. Ve Agos gazetesinin
önünde toplanan kitlenin de Taksim’e do¤ru yönelip bizim yan›m›za
gelmesiyle birlikte, tekrar polis barikatlar›n› Taksim yönünde zorlamaya bafllad›k. Daha fliddetlenen
çat›flma, burada 13.30 civar›na kadar sürdü ve sonra bitirildi.
2008 1 May›s’› bitmiflti art›k.
Sabah 6.30’dan itibaren polisle çat›flm›fl, Taksim’e ulaflmaya çal›flm›flt›k. Faflizme karfl› direnmifl, 1 May›s’› Taksim’de kutlamaya çal›flm›flt›k. Ve devletin yo¤un sald›r›lar›na
karfl› iflçilerin, emekçilerin ve devrimcilerin göstermifl oldu¤u bu kararl›l›k ve direniflten kaynakl› mahallemize onurlu ve mutlu bir flekilde geri döndük.
(1 May›s Mahallesi’nden
bir ‹K okuru)
‹LAN
Her yer direnifl alan›yd›!..
Merhaba ‹flçi-köylü okurlar›;
Bu y›lki 1 May›s Taksim eylemini ve eylem s›ras›nda yaflad›klar›m›z› sizlerle paylaflmak istiyorum.
Öncelikle devletin günler öncesinden Taksim’e izin vermeyece¤ini
aç›klamas›n›n ard›ndan bu y›l da
Taksim eyleminin zorlu geçece¤ini
biliyorduk. Bu bilinçle sabah›n erken saatlerinde Taksim haz›rl›klar›m›z› yaparak miting alan›na do¤ru
arac›m›zla yola ç›kt›k. Yol boyunca
1 May›s Marfl› dilimizden hiç eksik
olmad›. Ta ki fiiflli’ye yaklaflana kadar. Bu ara k›sa bir sessizlik oldu.
Ancak bu f›rt›na öncesi sessizlikti.
Çünkü hepimiz az sonra kopacak
olan f›rt›nan›n bilincindeydik. fiiflli’ye vard›¤›m›zda iflçiler gruplar halinde toplanmaya çal›fl›yordu, ama
devletin kolluk güçleri sürekli gaz
bombalar› ve plastik mermilerle
sald›r›yordu. Taksim’in iflçi ve
emekçiler için önemi ne kadar bü-
yükse devlet için de önemi o kadar
büyüktü. Bunu, alm›fl oldu¤u
OHAL’i aratmayan önlemlerden
anlayabiliyorduk. Ancak biz Taksim’i kazanman›n baz› bedeller
ödeyerek mümkün olaca¤›n› biliyorduk. Karfl›laflt›¤›m›z ilk polis barikat› karfl›s›nda dahil oldu¤umuz
kalabal›k kitleyle beraber sloganlar›m›zla karfl› durufl sergiledik.
Bu arada polis gaz bombas› atarak
bizi da¤›tmaya çal›flt›. K›sa bir da¤›lman›n ard›ndan tekrar biraraya gelerek tafllar›m›zla polise karfl›l›k
verdik. Bu ara düflman›n ikinci bir
sald›r›s› oldu. Kitle tekrar bir da¤›n›kl›k yaflad›. Bizler bir grupla beraber Agos gazetesinin orada ara sokakta toplanarak “Her yer Taksim,
her yer direnifl” slogan›n› atarak ellerimizde tafllar, polisin gelmesini
bekledik. Tekrar toplanmaya bafllayan kitleyle beraber bulundu¤umuz
yerdeki say› artm›fl oldu. Bu arada
bir panzer ve arkas›nda it sürülerini and›ran kalabal›k polis sürüsü
göründü. Art›k tafllar›m›z› adresine
yollaman›n vakti gelmiflti. Ellerimizdeki tafllar› yaklaflmakta olan polislere ve panzere do¤ru atarak karfl›l›k verdik. Bu ara bulundu¤umuz
bölgede bir de polis otosu vard›.
Ellerimizdeki tafllardan bir miktar›n› onlara do¤ru att›k. Arac›n camlar› k›r›ld›. Polisin yo¤un sald›r›lar›na bizler de k›s›tl› imkânlar›m›zla
karfl›l›k verdik. Bu çat›flma anlar›
gün boyunca defalarca yafland›. Ve
anlatt›klar›m sadece benim bulundu¤um bölgede yaflanan çat›flmalardan sadece k›sa bir örnekti.
Çünkü o gün Mecidiyeköy’den Dolapdere’ye her yer Taksim, her yer
direnifl alan›yd›. Bitirirken; belki bu
y›l Taksim’e giremedik ama ayaklar›m›z bizi Taksim’e mutlaka götürecektir diyorum.
(‹kitelli’den bir ‹K okuru)
Dervifl Ünder
Do¤um Tarihi: 01-07-1928
Ölüm Tarihi: 20-04-2008
Partizanc›lar›n dostu,
hakl› davam›z›n destekçisi,
zor dönemlerde yoldafllar›m›z› bar›nd›ran, kap›s›n›
her dönem Partizanc›lara
aç›k tutan Dervifl amcam›z
yakaland›¤› hastal›¤a yenik
düflerek aram›zdan ayr›ld›.
Ailesine ve sevenlerine
baflsa¤l›¤› diliyoruz.
Partizan
Direnifl sokak
sokak sürüyor...
Merhaba;
Önceden aç›kland›¤› üzere, 1 May›s Taksim’de yap›lacakt›. Ben de akflamdan gittim
D‹SK binas›na. ‹flçiler-emekçiler oraya gelmifllerdi. Sohbet ettik iflçi arkadafllarla.
Marfllar, türküler, halaylar eflli¤inde sabahlad›k. Art›k 1 May›s sabah›yd›. Saat 6.00 s›ralar›nda simitçiler, börekçiler gelmiflti. Herkes
ayaküstü kahvalt› yap›yordu. Ard›ndan insanlar d›flar› ç›kt›, hava da güzeldi. O s›rada ufaktan bir hareketlilik oldu. Saat 10.00’da yürünecekti, iflçiler-emekçiler bunu bekliyordu.
Saat 06.30’a yaklafl›yordu ve polisler cadde
üzerinde tüm sokaklar› tutmufltu. Biz ise
bekliyor, ayaküstü sohbetler yap›yorduk.
Tam o s›rada polis sald›r›ya geçti. Tazyikli,
k›rm›z› boyal› su s›k›yordu. Kap›n›n önünde
ve binan›n girifllerindeki insanlar suyun etkisiyle kendilerini içeri çektiler, kimileri ise
caddeye ç›kt›. Tam bu s›rada ya¤mur gibi gaz
bombalar› ya¤maya bafllad›. Tüm cadde fiiflli
Meydan›’na kadar sis alt›nda kalm›flt›. Ancak
emekçiler da¤›lmamakta, Taksim’e ç›kmakta
kararl›yd›lar. Cadde ve sokaklarda toplanmaya devam ediyorlard›. Polis ise tüm ara sokaklar› tutmufl, geçit vermemeye çal›fl›yordu.
O s›rada iflçi-emekçilerden oluflan kitle, bir
araya geliyor ve D‹SK’in önüne do¤ru ilerliyordu. Bu toparlanma karfl›s›nda polis bir
kez daha gaz bombalar› at›yor, insanlar nefes
almakta zorlan›yordu. Herkes gaz soluyordu.
Gaz›n etkisiyle ara sokaklara çekildik ve biraz nefes alabilmek için küçük bir çay oca¤›na girdik, gaz daha fazla içeri dolmas›n diye,
kap›lar›n› kapatt›rd›k. Burada bir süre bekledikten sonra tekrar d›flar› ç›kt›k ve yine
D‹SK’in önüne gittik. Ortal›k görece sakin gibiydi. ‹flte tam o s›rada yine gaz bombalar›
ya¤maya bafllad›. Daha önce at›lan gazlar›n
etkisi de henüz gitmemiflti ve bu son at›lan
gazlarla birlikte, binan›n içindeki yüzlerce insan adeta bo¤ulma noktas›na gelmiflti. D‹SK
binas› tam bir polis ablukas› alt›nda. O s›rada
akl›ma Mad›mak geliyor. “Bunlar binay› atefle
verecekler” diye düflünüyorum ister istemez. Çünkü ön tarafta da bir itfaiyenin olmas›, beni bu düflünceye itiyor. Saat neredeyse
10 olmufltu. O esnada sendika baflkanlar›, sanatç›lar, milletvekilleri, avukatlar binan›n
önüne geldiler. Biz de d›flar› ç›kt›k. Sendika
baflkan› aç›klama yap›yor, polis hala gaz bombas› atmaya devam ediyor.
Aç›klama s›ras›nda “Ayaklar bir gün bafl
olacak!” sloganlar›n› hayk›ran emekçiler, aç›klaman›n ard›ndan Taksim ›srar›n› sürdürüyor
ve o saatten sonra her yer Taksim oluyor.
Direnifl sokak sokak sürüyor. Taksim zorlan›yor. Halk›n deste¤i de art›yor. Çünkü devlet
terörü art›k ç›plak gözle bile görülüyor. Zulme karfl› halk›n öfkesi büyüyor. ABD ufla¤›
hükümete öfke 盤 oluyor. Çünkü bu kavga,
iflçinin-emekçinin kavgas›, ezilen halk›n kavgas›, dünya halklar›n›n kavgas›. (Bir ‹K okuru)
Gazi’de
bildiri da¤›t›m›
Elimize e-posta kanal›yla geçen bir habere
göre 30 Nisan tarihinde akflam saatlerinde
TKP/ML militanlar› Gazi Mahallesi’nde 8 Evler
Mezarl›k olarak bilinen bölgede 1 May›s’a ça¤r›
yapmak için TKP/ML imzal› bildiri da¤›tm›fllard›r. Yayg›n bir flekilde yap›lan bildiri da¤›tma
eyleminin emekçi halk›n yo¤un olarak yaflad›¤›
bölgede yap›ld›¤› ve halk›n yo¤un ilgisiyle karflalaflt›¤› ö¤renildi. Haberde geçen bir bilgi de eylemin ard›n militanlar güvenli bir flekilde bölgeden ayr›ld›klar›na dair...
Çelik Ald›¤› Suyu Unutmad›,
UNUTMAYACAK!
Program
Hilmi Yaray›c›
Koma Çiya
Hasan Sa¤lam
Dursun Güngör
Cengiz Sa¤lam
Grup ‹syan Atefli
‹mam Diler ve
Grup Kotan
Sinevizyon
Tarih:
24 May›s
Cumartesi
Saat: 19:00
Yer: Sultan Dü¤ün Salonu
(Gazi Mahallesi Dörtyol)
‹rtibat: (0212/ 521 34 30)
±CMYK
iflçi-köylü
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
www.iscikoylu.org
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
BÜROLAR
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah.
‹mam Murat Sok. No:8/1
Aksaray-Fatih/‹STANBUL
Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL
Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii
Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426
63 30-580 63 80
e-mail: [email protected]
KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60
ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT: 3 DA‹RE: 32 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72
‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03
MALATYA: TABAKHANE MAH. TURGUT TEMELL‹ CADDES‹ BARIfi ‹fiHANI KAT: 3 NO: 94
ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: (0446) 223 67 18 CEP: 0 536 697 94 19
BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98
MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N Cep: 0545 685 25 27
AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Katlediliflinin 35. y›l›nda
Devrime inanc›n, savaflta cüretin
ad›d›r Kaypakkaya!
O’nu bugün anmak; ‹lan etti¤i savafl bayra¤›n› daha kararl›, daha özverili ve daha fedakarca
elde tutmak ve dalgaland›rmak demektir.
O’nu bugün anmak; Emperyalizmin ve her
türden uzant›lar›n›n halka karfl› yürüttü¤ü
savafla karfl› halk savafl›n› gelifltirmek demektir.
O’nu bugün anmak; Savaflta cüret, kavgada
militanl›k demektir.
Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n iflkencede katlediliflinin 35.
y›l›nday›z. Önder yoldafl› and›¤›m›z
bu süreçte gerek O’na gerekse de
Deniz Gezmifl, Mahir Çayan gibi
dönemin devrimci önderlerine dair
birçok söz söylenmekte, de¤erlendirmeler yap›lmaktad›r. Çeflitli liberal
ayd›n, yazar, oyuncu, yönetmen
vb.lerinden tutal›m da devrimci ve
demokrat çevrelere kadar birçok kesim, devrimci önderler flahs›nda ülkemiz s›n›f mücadelesinin s›cak dönemlerine ve bu dönemlerin devrimci öznelerine dair y›¤›nlarca tespit ve
de¤erlendirmelerde bulunmaktad›r.
Bunun özellikle son süreçte film ve
diziler üzerinden yap›lmas› tahmin
edilebilir ki, genifl kesimler üzerinde
etkili olmakta, 1968-1970 ve 1980
dönemine iliflkin neredeyse hiçbir bilgisi olmayan birçok insan bu sayede
“bilgi” sahibi olmaktad›r. Bu film ve
tart›flmalar›n etkisiyle özellikle Deniz Gezmifl ve Mahir Çayan’›n yaflamlar›n› anlatan kitaplar›n sat›fl›nda
yaflanan patlama, dizi oyuncular›n›n
söyleflilerine gösterilen ilgi, yarat›lan
etkinin boyutunu göstermektedir. Bu
etkiyi yaratan›n burjuva liberal kesim
oldu¤u aç›kt›r. Dolay›s›yla da tarihin
burjuva liberal s›n›f›n gözüyle incelenip de¤erlendirmeye tabi tutulmas›
durumu söz konusudur. Olumlu ve
olumsuz birçok propaganday› içeren
bu yaklafl›mlar›n, üzerinde durulmas›
gereken bir konu oldu¤u aç›kt›r.
Biz flimdilik sadece tarihi, devrimci “kahramanlar›” anlatma furyas›nda ‹brahim Kaypakkaya’n›n ismen bile geçmemesine dikkat çekmekle yetinelim ve bu bilinen inkar
ve yok sayma politikas›n›n faflist devlet d›fl›nda burjuva liberal kesimlerce
de devam ettirildi¤ine vurgu yapm›fl
olal›m. Ve önder yoldafl›m›z›n katlediliflinin 35. y›ldönümünde O’nu bir
kez daha tan›maya, anlamaya ve kavramaya çal›flal›m, nas›l bir miras›n tafl›y›c›s› oldu¤umuzu görelim.
Daima söyledik; “O saklanmaya çal›fl›lan bir meflaledir”,
“O’nun görüflleri hiçbir çuvala
s›¤mayacak kadar keskin birer
m›zrakt›r”,
“O’nun
tezleri
herkesin eline almaya cesaret
edemeyece¤i ateflten bir kordur”. Kaypakkaya incelendi¤inde bu
tespitlerin do¤rulu¤u anlafl›lacakt›r.
’71 devrimci ç›k›fl› olarak ifade
edilen tarihsel kesit, Türkiye Devrimci Hareketi’nin do¤umu olarak
de¤erlendirilebilir. Bu ç›k›fl ülkemizdeki s›n›f mücadelesinin, geliflen toplumsal hareketin devrimci bir nitelik
kazanmas›n›n önünü de açm›flt›r.
Kendili¤inden geliflen kitle hareketlerinin (Kavel Direnifli, Saraçhane
Mitingi, 15-16 Haziran Direnifli,
köylülerin toprak iflgalleri vb.) devrimci ve komünist bir önderlik olmaks›z›n egemenlere karfl› bir kaza-
n›m elde edemeyece¤i düflüncesi gittikçe berraklafl›yordu. ‘71 devrimci
ç›k›fl›n› gerçeklefltiren özneler, bu
gerçekli¤i kavram›fl ve harekete geçmifllerdir. Bu yan›yla da ülkeye hakim
olan reformist-revizyonist gelenekten keskin bir kopufl gerçeklefltirilmifltir. Reformist-revizyonist çizgiye
karfl› sürdürülen mücadele s›n›f mücadelesinin temel mücadele alanlar›ndan biridir. Her ülkenin s›n›f mücadelesi benzer süreçlerden geçmifltir. Bu
arenada Marksist çizgiyle burjuva
ideolojinin uzant›s› olan reformistrevizyonist çizgi sürekli bir çat›flma
içerisinde olmufltur. Ülkemizdeki ‘71
devrimci ç›k›fl› da bu çat›flma ve kopufl sürecinin yafland›¤› bir dönemdir.
Bu döneme kadar s›n›f mücadelesi
sahas›nda yer alan, kitleleri örgütlemek ve iktidar› almak hedefiyle hareket eden devrimci veya komünist bir
güç yoktur.
Mustafa Suphi, Ethem Nejat
gibi komünistlerin önderli¤inde
1921’de kurulan TKP, Marksist-Leninist çizgide örgütlenmifl bir
partiydi. Parti emperyalizme
karfl› mücadele etmek ve demokratik devrimi gerçeklefltirmek hedefiyle haz›rl›klar
yapm›fl, silahl› gruplar oluflturmufltur. Mustafa Suphi ve beraberindeki on dört yoldafl›
Karadeniz üzerinden ülkeye
bu amaçla girifl yapmak istemifltir. Ancak Karadeniz’de
hunharca katledildikleri için
TKP’nin yürüyüflü yar›m kalm›flt›r. TKP henüz yolun bafl›nda a¤›r bir yenilgi alm›flt›r.
Devam›nda ise TKP’ye revizyonist çizgi hakim olmufltur.
1970’li y›llara gelene kadar
ülkede devrim ve iktidar hedefiyle iflçi ve köylü kitlelerini
örgütlemeye çal›flan bir parti
yoktur. Bu y›llarda dünya genelindeki s›n›f mücadelesinin
çat›flmal› atmosferi (Avrupa’daki gençlik hareketleri ve
bunun iflçi grevleriyle birleflmesi, Vietnam kurtulufl mücadelesi,
Küba Devrimi, Büyük Proleter Kültür Devrimi, Çin ve Rus Sosyal Emperyalizmi aras›ndaki ideolojik mücadele…) ülkemizi de sar›yor, toplumsal hareketlenmelerin geliflmesine
paralel ayd›n ve ö¤renci gençlik içerisinde devrimci fikirler yay›l›yordu,
Marksist-Leninist eserler incelenmeye bafll›yor, Türkiye devriminin yolu,
karakteri, devrimin güçleri ve ittifaklar› gibi temel konularda tart›flmalar
yürütülüyordu. Tart›flmalar derinlefltikçe yol ayr›mlar› bafll›yor, çeflitli
çizgilerde gruplar ortaya ç›k›yordu.
T‹P o dönemde bütün devrimci ve
demokrat kesimlerin tek partisi durumundayken sosyalist devrim-MDD
(Milli Demokratik Devrim) tart›flmalar›yla bölünmeye bafllam›flt›r. Bir sü-
re sonra MDD tezini savunanlar aras›nda da farkl›l›klar bafl göstermifltir.
Tart›flma, bölünme, yeniden ayr›flma biçiminde yaflanan süreç devrimci fikirlerin olgunlaflma sürecidir.
‹deolojik-teorik-politik düzlemdeki
diyalektik geliflim süreci do¤ald›r ki
bu flekilde ilerler. Devrimci örgütler
ve komünist parti bu çat›flma ve kopufl sürecinin ürünüdür. ’71 devrimci
ç›k›fl›yla Türkiye devriminin karakteri, izleyece¤i yol ve devrimin güçleri
konusunda esasl› aç›l›mlar yap›lm›flt›r.
Bu yüzden ’71’in devrimci ruhunu
kavramak önemlidir. ’71 ç›k›fl› bu
özellikleriyle reformist çizgiden bir
kopuflu gerçeklefltirmifltir. Fakat revizyonist çizgiden kopamam›flt›r. ‹brahim Kaypakkaya’y› farkl› k›lan
tam da buras›d›r. ‹brahim, reformist çizgiden kopman›n daha ötesine
geçmifltir. Kemalizm-devlet tahlili,
ulusal sorun tahlili, sosyo-ekonomik
yap›n›n analizi, devrimin yolu ve ittifaklar› ve parti örgütlenmesi konular›nda MLM ilkeleri benimsemifl ve
uygulam›flt›r. ‹brahim Kaypakkaya’y›
nitelik olarak ayr› bir yerde tutan iflte bu MLM çizgidir.
Bilinir ki devlet-iktidar, devrimin
yolu ve güçleri, parti örgütlenmesi gibi konular MLM’nin temel konular›d›r. Bu konulardaki tutum Marksist
olman›n kriteridir.
O’nu anmak
savaflta cüret,
kavgada militanl›kt›r!
Önder yoldafl gelifltirdi¤i tezler
bak›m›ndan devrimci hareket içindeki MLM çizginin temsilcisi ve uygulay›c›s› olmufltur. Mücadele süreci
önemli deneyimlerle doludur. Bugün
her devrimcinin ama özellikle ard›llar› olan bizlerin defalarca incelemesi,
ö¤renmesi gereken zenginlikte bir
prati¤e sahiptir. O, fikirlerini, tezlerini kapal› kap›lar ard›nda, kitap sayfalar› aras›nda oluflturmad›. S›n›f mücadelesinin içerisinde görüfllerini flekillendirdi ve kal›ba döktü. Toprak iflgallerine kat›larak köylülü¤ün talep
ve sorunlar›n› inceledi. Ülkede toprak sorununun yak›c›l›¤›n› gördü. ‹flçi
s›n›f›n›n grev ve eylemlerine kat›ld›.
15-16 Haziran direniflinde yer alarak
önemli dersler ç›kard›. Kitlelerin gücünün belirleyici oldu¤una vurgu yapt›. Kitlelerin gücüne önderlik edecek
komünist bir parti olmad›¤› sürece
bu hareketlenmelerin sonuç al›c› olmayaca¤›n›, k›rlara dayanmaks›z›n flehirlerde giriflilecek ayaklanmalar›n
baflar›ya ulaflamayaca¤›n› ortaya koydu. Direniflin fliddetle bast›r›lmas› ve
ard›ndan gelen s›k›yönetimi Kemalizmin-devletin faflist niteli¤inin kan›t›
oldu¤unu gösterdi.
Emperyalizme uflakl›k düzeyinde
ba¤›ml› olan Türk devleti; son y›llar›n en büyük ekonomik
krizini
yaflamaktad›r.
Komprador burjuvazi ve
büyük toprak a¤alar› içine düfltükleri borç bata¤›ndan ç›kmak için, yoksul emekçi halk›n çok
düflük maafl›na da göz dikerek, her gün her fleye zam yaparak yoksullu¤umuza
yoksulluk
katm›flt›r/katmaktad›r.
Özcesi art›k hiçbir
fley eskisi gibi de¤il, yönetenler yani faflist
devlet eskisi gibi emekçi halk› idare edememekte, yönetememektedir. Halk eskisi gibi ve
daha da kötüleflen flartlarda yaflamak istememektedir, bu var olan
devrimci durumun daha
da boyutland›¤› ve yükselifle geçece¤ini gösterir. Evet, yükselen devrimci durum karfl›nda
devrimci s›n›f savafl› daha da yükseltmenin koflulu daha fazlad›r.
Faaliyet yürüttü¤ü bölgelerde
sosyo-ekonomik yap› tahlilini yaparak yar›-feodalizm gerçekli¤ini ortaya
koydu.
T. Kürdistan› faaliyetinde Kürt
Ulusal Sorunu’nun yak›c›l›¤›n› gördü
ve bu sorunu çözümledi. Ve yine bu
analiz içerisinde faflist devlet yap›lanmas›n› bir kez daha gözler önüne
serdi. Bütün bu faaliyet sürecinin
toplam›nda ortaya ç›kan olgu, ‹brahim Kaypakkaya’n›n araflt›rma-inceleme noktas›ndaki bitmez tükenmez
bir enerjiyle faaliyet yürütmesidir.
Tezlerinin bilimselli¤i, MLM’yi kavray›fl› ve somutu incelemifl olmas›ndan
ileri gelmektedir. Bu yüzden ‹brahim
yoldafl pratikte de cesur ve atakt›.
Gerilla savafl›n› bafllatmak için h›zl› ve kapsaml› haz›rl›klara girdi ve hedefini flu flekilde formüle etti: “Bahara kadar iki fley haz›r olmal›yd›:
küçük gruplar ve büyük cüretler.” ‹flte böylesi bir inançla sar›lm›flt›
devrim mücadelesine. Önder yoldafl›
and›¤›m›z bugünlerde dikkatimizi
O’nu anlamaya daha fazla odaklamal›y›z. O nas›l araflt›rd›, nas›l inceledi,
nas›l bir örgütlenme faaliyeti yürüttü,
kitlelerle nas›l iliflki kurdu, nas›l savaflt› ve direndi? ‹brahim Kaypakkaya’y›
bu sorular›n cevab›n› arayarak okumal›y›z. Proletarya Partisi karfl›s›ndaki
net duruflumuz kitleleri örgütleme
noktas›ndaki ›srar›m›z, O’nun devrimi
gerçeklefltirecek güç oldu¤una inanc›m›z bu miras›n bilincimizde yer etmesiyle mümkün olacakt›r.
AKP hükümeti, bu durumda halk›m›z›n hakl› talebine karfl›l›k sald›rganl›¤› ve korkusunu ifade eden afla¤›lay›c› bir cümle kullanarak kudurmufllu¤unu daha bir belirtmifltir.
Neymifl “bizler ayak tak›m›ym›fl›z”, “ayaklar›n bafl oldu¤u yerde k›yamet kopar”m›fl. Evet biz
ezilen, horlanan, afla¤›lanan, iflçi ve
köylü emekçileri faflist devletin tabi-
1 May›s’tan
18 May›s’a
ri ile ayaklar olarak bafl olmaya aday›z ve o k›yamet s›n›f mücadelesiyle
kopacakt›r. O k›yamet Halk Savafl›’n›n yar›-feodal, yar›-sömürge sistemini ortadan kald›rmas›yla kalkacakt›r. 1 May›s’ta halk›m›za yaflatt›¤›
devlet terörü yükselen s›n›f mücadelesini iktidara verdi¤i büyük korkunun faflist sald›rganl›¤›d›r. Elbet
bir gün iflkencelerden geçirilen, sokak ortalar›nda tekmelenen polislerce yere düflen genç k›zlar›m›z›n,
surat›na tekme at›lan genç k›zlar›Katlediliflinin 35. y›l›nda anarken
O’nu bugün ülkemizde ve dünyada
yaflanan geliflmelerin gerçekli¤iyle bir
kez daha analiz etmek, ortaya koydu¤u düflüncelerin do¤rulu¤unu ve hakl›l›¤›n› bir kez daha kavramak için incelemeliyiz. Bu incelemeyi sadece
okumak için de¤il, prati¤imize hükmetmesi, yönlendirmesi hedefiyle
yapmal›y›z.
Bugün dünyada ve ülkemizde egemenlerin yaflad›¤› ekonomik ve siyasi
krizin derinli¤i, bu krizin yoksullarda
ve ezilenlerde yaratt›¤› öfke birikimi
patlamak üzere bekliyor. Bunun fark›nda olan egemen s›n›flar her türlü
sald›r› yöntemiyle bu durumu geçifltirmeye, ertelemeye çal›fl›yor. Bu durum onlar›n mevcut durumu bir süre
daha idare etmelerini sa¤lasa da nihai
sonlar›n› sadece ertelemeye yarayacakt›r.
Kitlelerdeki mayalanmay› patlatmak, olas› kalk›flmalarda yerimizi almak bugünden bafllayarak yar›na sa¤lam ve kapsaml› ad›mlarla haz›rlanmaktan geçmektedir. Proletarya Partisi’nin 8. Konferans›nda belirledi¤i
dört ana yönelim do¤rultusunda s›n›f
mücadelesine hükmetmek, ad›mlar›m›z› s›n›f mücadelesinin gerekleri ve
ihtiyaçlar› do¤rultusunda atmak zorunday›z. Yine 8. Oturumun da dikkat çekti¤i gibi, bünyemizdeki mevcut
erezyon ve bozulman›n giderilmesi,
Proletarya Partisi’nin 36 y›ll›k birikiminin ve tecrübesinin yaratt›¤› kal›ba
dökülmesi ancak ve ancak s›n›f müca-
m›z›n, bir cümle emekçi halk›m›za
zulmeden faflist devlet halk›m›z›n
halkl› direnifli sonucu y›k›lacakt›r ve
yerine halk demokrasisi kurulacakt›r.
Bu noktada rehberimiz ‹brahim
Kaypakkaya yoldafl olmal›d›r. O’nun
ideolojisi bizlere meflale olmal›d›r.
Çeflitli milletlerden Türkiye halk›
ancak ‹brahim Kaypakkaya düflünmesini yol göstericili¤iyle gerçek
kurtulufla kavuflacakt›r. Yar›-feodal, yar›-sömürge faflist sisteme
uygun tek mücadele biçimi Kaypakkaya yoldafl›n Halk Savafl› yoludur.
Kaypakkaya yoldafl›n ölümsüzlü¤e kavufltu¤u 18 May›s gününü ve haftas›n› O’nun bilimsel düflünce yap›s›n› inceleyerek, okuyarak tart›flarak geçirelim. ‹brahim
yoldafl›n Seçme Yaz›lar›n› okuyal›m
ve bu flekilde s›n›f mücadelesini
emin ve sa¤lam ad›mlarla yürütelim.
Sömürücü iktidara ve her türden
gerici sald›r›lara karfl› Kaypakkaya
ideolojisiyle bütünleflelim ve Halk
Savafl›’na kat›lal›m!
- Kaypakkaya yoldafl ölümsüzdür!
(Esenler Partizan)
delesinin içinde bu deneyimlerin incelenmesiyle olacakt›r.
O’nu bugün anmak; Proletarya Partisi’nin kanla, bedel ödeyerek
ve ödeterek yaratt›¤› miras ve de¤erlere sahip ç›kmak demektir.
O’nu bugün anmak; Yukar›lara
kald›rd›¤› savafl bayra¤›n› daha kararl›,
daha özverili ve daha fedakarca elde
tutmak ve dalgaland›rmak demektir.
O’nu bugün anmak; Emperyalizmin ve her türden uzant›lar›n›n
halka karfl› yürüttü¤ü savafla karfl›
Halk Savafl›’n› gelifltirmek demektir.
O’nu bugün anmak; Savaflta
cüret, kavgada militanl›k demektir.

Benzer belgeler