TARH ZAMANAŞIMI DOLDUKTAN SONRA

Transkript

TARH ZAMANAŞIMI DOLDUKTAN SONRA
TARH ZAMANAŞIMI DOLDUKTAN SONRA DEFTER BELGE İBRAZI İSTENMESİ ŞEKLİNDEKİ
UYGULAMANIN DEĞERLENDİRİLMESİ
1. KONU:
“Vergi Alma Hakkı”, devletlerin en önemli egemenlik haklarından biri olduğu gibi, “Vergi
Ödevi” de temel vatandaşlık ödevlerinden biridir. Bu nedenle Anayasamızda hem
vatandaşların vergi ödeme yükümlülüğü, hem de Devletin vergi alma hakkı konusunda
düzenlemeler yapılmıştır.
Vatandaşların vergi ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirirken, Devlete karşı olan
sorumluluklarının ve Devletin vergileme haklarının sınırsız olmaması gerektiği düşüncesinin
sonucu olarak, söz konusu sorumluluk ve haklara bir sınırlama getirilmesi de gündeme
gelmiştir. “Zamanaşımı” kavramı da bu sınırlamalardan bir tanesidir.
Zamanaşımı, vergilendirmenin temel öğeleri arasındadır ve süre geçmesi suretiyle vergi
alacağının kalkması sonucunu doğurur. Zamanaşımı, vergi alacaklısı olan devleti vergi
alacağını takip etme ve harekete geçirme konusunda da itici bir güç olma özelliği
taşımaktadır. Bireylerin sosyal ve ekonomik durumlarını etkileyecek keyfi uygulamalara
neden olunmaması için vergiyi doğuran olay, matrah, oran, tarh, tahakkuk, tahsil, yaptırım
gibi vergilendirmenin temel öğelerinden olan zamanaşımının da yasalarla belirlenmesi
gerekir.
Bu kapsamda Vergi Usul Kanunu’nun “Vergilendirme” başlıklı Birinci Kitabının “ vergi
Alacağının Kalkması” başlıklı altıncı kısmının ikinci bölümünde “zamanaşımı” müessesesi
düzenlenmiştir. Kanunun 114 üncü maddesinde yer alan “şu kadar ki, vergi dairesince
matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur. Duran
zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren
işlemeye devam eder” şeklindeki düzenlemenin, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilmesi üzerine, 6009 sayılı Kanunla söz konusu maddede yapılan değişiklikle; “Şu kadar ki,
vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını
durdurur. Duran zamanaşımı mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden
günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve
takdirde bir yıldan fazla olamaz” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu suretle, matrah takdiri
için takdir komisyonuna başvurulması halinde duran zamanaşımı süresine bir sınırlama
getirilmiştir.
VUK uyarınca mükelleflerin ödevlerinden bir tanesi de iş ve işlemleri ile ilgili olan defter
ve belgeleri, inceleme amacıyla istenmesi halinde yetkili makamlara ibraz etme
zorunluluğudur. Anılan Kanunda bu zorunlulukla ilgili şartlar da belirlenmiştir. Bu
çalışmamızda söz konusu ibraz zorunluluğunun şartları ve süresi ile Kanunda yer alan
zamanaşımı süresinin dolmasından sonra da böyle bir zorunluluklarının olup olmadığı
tartışılacak ve konuya ilişkin olarak özellikle son dönemlerde ortaya çıkan uygulamalar
değerlendirilecektir.
2. VERGİ HUKUKUNDA TARH ZAMANAŞIMI:
2.1. Zamanaşımının Mahiyeti :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 113 üncü maddesine göre “Zamanaşımı, süre geçmesi
suretiyle vergi alacağının kalkmasıdır.
Zamanaşımı, mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm
ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
Maddenin düzenleniş biçiminden anlaşılacağı gibi tarh zamanaşımı amme düzeninden
sayılmış olup mükellefin zamanaşımını öne sürmesine gerek kalmaksızın idarece dikkate
alınması gerektiği açıktır.
2.2.
Zamanaşımı Süreleri :
2.2.1. Beş Yıllık Zamanaşımına Tabi İşlemlerde Tarhiyat:
Tarh zamanaşımı VUK’nun 114’üncü maddesinin birinci paragrafında şöyle
tanımlanmıştır: “Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak
beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.” Buna göre,
tarh zamanaşımına ilişkin olarak kanunda yer alan genel süre beş yıldır.
2.2.2. 5 Yıldan Fazla 6 Yıldan Az Zamanaşımına Tabi İşlemlerde Tarhiyat:
VUK’nun 114 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre, Vergi dairesince matrah takdiri için
takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkûr
komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden
işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz.
Anılan düzenleme uyarınca vergi dairesi tarafından matrah takdiri için takdir
komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurmaktadır. Ancak bu takdirde duran
zamanaşımı nedeniyle işlemeyen sürenin hiçbir şekilde bir yılı aşması mümkün değildir.
2.2.3. Zamanaşımı Beş Yılla Sınırlı Olmayan İşlemlerde Tarhiyat:
114’üncü maddenin üçüncü fıkrasında ise “Şarta bağlı istisna veya muafiyet uygulamaları
sonucu kısmen veya tamamen alınmayan vergilere ilişkin zamanaşımı süresi, istisna veya
muafiyet şartlarının ihlâl edildiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren başlar.”
diyerek beş yıllık süre aşımına tabi olmayan hukuki işlemleri sıralamıştır.
Örnek:
Mükellef (A), Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32/A maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen ve
Ekonomi Bakanlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan bir yatırımı 2010 yılında tamamlamış
ve yatırımı işletmeye açmıştır. Aynı yılda yatırımdan elde ettiği kazanç üzerinden indirimli
kurumlar vergisi uygulamıştır. Ancak mükellefin yatırım belgesinin, teşvik koşullarının ihlali
gerekçesiyle 2013 yılında iptal edildiğini varsayalım. Bu durumda 2010 – 2013 yılları arasında
yatırımcının yararlandığı indirimli kurumlar vergisini idare en geç hangi yılda geri
isteyebilecektir.
VUK’nun 114’üncü maddesine göre zamanaşımının başlangıcı mükellefin istisna
koşullarını ihlal ettiği 2013 yılını izleyen yıldan itibarendir.
Örneğimize göre 2010 yılında yatırımcı (A)’dan, yararlandığı indirimli kurumlar vergisinin
geri alınabilmesi için 5 yıllık zamanaşımı 2011 yılından değil teşvik koşullarının ihlal edildiği
2013 yılı izleyen 2014 yılından itibaren başlayacağından idare 2018 yılı sonuna mükellef adına
istisna koşullarının ihlali nedeniyle tarhiyat yapabilecektir.
Damga vergisine tabi olup vergi ve cezası zamanaşımına uğrayan evrakın hükmünden
tarh zamanaşımı süresi dolduktan sonra faydalanıldığı takdirde mezkur evraka ait vergi
alacağı yeniden doğar (114/ son paragraf).
Görüldüğü üzere, beş yıllık zamanaşımına tabi olmayan işlemler VUK’da sayılmış olup
yorum yoluyla genişletilmesi olanaksızdır.
3. VERGİ HUKUKUNDA DEFTER VE BELGELERİ SAKLAMA SÜRESİ VE İSTENİLDİĞİNDE
İBRAZ EDİLMEMESİNİN HUKUKİ SONUÇLARI:
3.1.
Defter ve Belgelerin İstenildiğinde Gösterilmesi Zorunluluğu:
VUK’nun 256 ncı maddesine göre “gerçek ve tüzel kişiler ile mükerrer 257 nci madde ile
getirilen zorunluluklara tabi olanlar, muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter,
belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film,
manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları
okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili
makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar.
3.2.
Defter Ve Vesikaları Muhafaza Süresi:
Vergi Usul Kanunu’nun 253 üncü maddesine göre “ Bu kanuna göre defter tutmak
mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle üçüncü kısımda yazılı vesikaları, ilgili
bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye
mecburdurlar.
3.3.
Saklama Süresinde Defter ve Belgelerin İbraz Edilmemesinin Cezası
3.3.1. Defter ve belgelerin yetkililere ibraz edilmemesi re’sen takdir sebebidir.
Bu kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya
tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple
ibraz edilmezse, re’sen takdire sevk edilir. Matrah takdiri vergi matrahının tamamen veya
kısmen
defter,
kayıt
ve
belgelere
veya
kanuni
ölçülere
dayanılarak
tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi
incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen
matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır (VUK Md. 30).
3.3.2. Defter ve belgelerin yetkililere ibraz edilmemesi özel usulsüzlük cezasını
gerektirir.
VUK’nun Mükerrer 355 inci maddesi uyarınca; aynı Kanunun 256 ncı maddesine göre
defter ve belgeleri yetkililere süresinde ibraz etmeyen mükelleflere 2013 yılı için;
1. Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında 1.200 Türk Lirası,
2. İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenlerde 600
Türk Lirası,
özel usulsüzlük cezası kesilmektedir.
3.3.3. Defter ve belgelerin yetkililere ibraz edilmemesi hapis cezasını gerektirir.
VUK’nun 359 uncu maddesinin a/2 bendine göre; Vergi kanunlarına göre tutulan veya
düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan; Defter, kayıt ve belgeleri tahrif
edenler veya gizleyenler hakkında on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında
vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra
hükmünün uygulanmasında gizleme olarak kabul edilir.
Yukarıda yapılan açıklamaların tamamı 5 yıllık saklama süresine uymayan mükellefler için
geçerli olabilecektir.
4. VERGİ HUKUKUNDA DEFTER VE BELGELERİN BEŞ YILDAN SONRA İNCELEMEK ÜZERE
YETKİLİLERİNE VERİLMESİ ZORUNLU MUDUR?
Bilindiği gibi vergi sistemimizde tarh zamanaşımı süresi prensip olarak 5 yıldır. Ancak
yukarıdaki bölümlerde de değindiğimiz gibi zamanaşımı süresi dolmadan önce takdire sevk
edilen mükellefler için tarh zamanaşımı azami bir yıl uzamaktadır. Şarta bağlı muafiyet ve
istisna hükümleri uygulanırken mükellef tarafından koşulların ihlali halinde zamanaşımı
ihlalin gerçekleştiği yılı izleyen yıldan itibaren başlayacağından burada da süreler 5 yılın çok
üstüne çıkabilmektedir.
Öte yandan VUK’nun “inceleme zamanı” başlıklı 138 inci maddesinde;
“Vergi incelemesinin ne zaman yapılacağının evvelden haber verilmesi mecburi değildir.
İnceleme, neticesi alınmamış hesap dönemi de dahil olmak üzere, tarh zamanaşımı süresi
sonuna kadar her zaman yapılabilir. Evvelce inceleme yapılmış veya matrahın re'sen takdir
edilmiş olması yeniden inceleme yapılmasına ve gerekirse tarhiyatın ikmaline mani değildir ”
Şeklinde düzenleme yapılmıştır. Buna göre Kanunda vergi incelemesi yapılması süresi
tarh zamanaşımı süresine bağlanmış ve incelemenin bu süre içinde yapılabileceği
belirtilmiştir. Dolayısıyla herhangi bir nedenle tarh zamanaşımı süresinin uzaması halinde,
bağlı olarak vergi inceleme yapılması süresi de uzamaktadır. Bu şekilde tarh zamanaşımı ve
bağlı olarak vergi incelemesi yapılma süresinin de uzaması halinde, mükelleflerin defter ve
belgelerini ibraz zorunluluğunun olup olmadığı başka bir ifade ile ibraz süresinin de uzayıp
uzamayacağı, çözümlenmesi gereken bir sorunu ve bu çalışmamızın esas konusunu
oluşturmaktadır.
Yukarıda yer alan ilgili Kanun maddelerinden de anlaşılacağı üzere, vergi inceleme
yapılabilme süresi tarh zamanaşımı süresine bağlandığı halde, defter ve belgelerin saklama
ve ibraz sürelerinin tarh zamanaşımı ile bağlantısını kuran herhangi bir düzenleme kanunda
yer almamıştır. VUK’nun 256 ncı maddesinde defter, belge ve diğer evrakların ibraz süresi,
bunların muhafaza süresine bağlanmıştır. Yani muhafaza süresinden sonra söz konusu
evrakların ibraz mecburiyetinin olduğu konusunda yasal bir düzenleme yoktur. Aynı kanunun
253 üncü maddesinde ise mükelleflerin; defter, belge ve diğer vesikalarını ilgili bulundukları
yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecbur oldukları
belirtilmiştir.
Görüldüğü üzere VUK’nda muhafaza ve ibraz süreleri kesin bir şekilde belirlenmiş ve ilgili
bulundukları yılı izleyen yılın başından itibaren beş yıl olan bu sürenin herhangi bir şekilde
uzayabileceği konusunda bir belirleme yapılmazken, anılan sürenin tarh zamanaşımına bağlı
olduğu konusunda da bir düzenleme yapılmamıştır. Yani tarh zamanaşımı süresinin herhangi
bir nedenle uzaması halinde, vergi incelemesi yapılma süresi de buna bağlı olarak
uzayabilirken, defter ve belgelerin muhafaza ve ibraz süreleri konusunda böyle bir bağlantı
kurulmamış, kurulmasına izin veren bir hüküm de kanunda yer almamıştır. Buna göre, tarh
zamanaşımının beş yıldan uzun bir süreye tekabül ettiği dönemlerde, beş yıldan önceki
dönemler için hukuken vergi incelemesi yapma imkanı olmakla birlikte, bu dönemlere ait
defter ve belgelerin mükelleften ibrazının istenmesi halinde mükelleflerin söz konusu defter
ve belgeleri ibraz etme zorunluluğu bulunmamaktadır. Dolayısıyla anılan süreden sonra ibraz
edilmeyen defter ve belgeler nedeniyle herhangi bir yaptırımla muhatap tutulmaları da söz
konusu olmayacaktır. Bir başka ifade ile özetleyecek olursak; Tarh zamanaşımı süresi 5 yıldan
uzun olan işlemlerle ilgili olan defter ve belgelerin 5 yıllık saklama ve ibraz süresi
uzamamaktadır.
5. VERGİ MAHKEMELERİ NEZDİNDE DEFTER VE BELGELERİN İBRAZ SÜRESİ
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31’inci maddesi, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu İle Vergi Usul Kanunu’nun uygulanacağı haller başlığı altında aşağıdaki
atıflarda bulunmuştur.
- 2577 sayılı Kanun’da hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan
memnuniyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların
vekilleri feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama
giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukununu ve
inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır. Ancak, davanın ihbarı ve bilirkişi seçimi
Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re'sen yapılır.
-2577 sayılı Kanun ve yukarıdaki fıkra uyarınca Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na
atıfta bulunulan haller saklı kalmak üzere, vergi uyuşmazlıklarının çözümünde Vergi Usul
Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun bu açık hükmü karşısında VUK’nun 253’üncü
maddesine göre 5 yıldan fazla süre saklamak zorunda olmadığı defterleri kendisinden talep
eden vergi mahkemesine vermek zorunda değildir.
6. TAKDİR KOMİSYONU’NUN YETKİLERİ VE KOMİSYONA DEFTER VE BELGE İBRAZ
MECBURİYETİ
6.1.
Komisyonların Görevleri:
VUK’nun 72 nci maddenin birinci fıkrasına göre kurulan takdir komisyonunun görevleri
aynı kanunun 74’üncü maddesinde aşağıdaki gibi sayılmıştır.
1. Yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak;
2. Vergi kanunlarında yazılı fiyat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri takdir etmek.
Takdir komisyonu bu görevlerini yaparken takdir sebepleri bulunup bulunmadığını
incelemez. Yalnız hatalı gördüğü muamelelerde, ilgili vergi dairesini yazı ile ikaz etmeye
mecburdur.
6.2.
Komisyonun Yetkileri:
VUK’nun 75 inci maddesine göre aynı kanunun 72 nci maddesinin birinci fıkrasına göre
kurulan takdir komisyonları, 74 üncü maddesindeki görevleri dolayısıyla Vergi Usul
Kanunu’nda yazılı inceleme yetkisine haizdir. Bu ifadeden de anlaşılacağı gibi komisyon gerek
gördüğü hallerde defter ve belgeleri incelemeye alabilmektedir.
VUK’nun 30’uncu maddesinin ikinci bendine göre vergi beyannamesi kanuni veya ek
süreler içinde verilmekle beraber beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgiler gösterilmemiş
bulunursa, mükellefe takdir komisyonu tarafından 15 günden az olmamak üzere bir mühlet
verilerek vergi matrahına ilişkin bilgileri vermeye ve kanuni defterlerini ibraz etmeye davet
olunur. Bu davet üzerine mükellef istenilen bilgileri verir ve kanuni defterlerini ibraz ederse,
defter ve vesikalar ihticaca salih bulunmak şartıyla, mükellefe takdir olunacak matrah defter
ve vesikaları kayıtlarına göre tespit olunacak miktardan fazla olamaz.
6.3.
5 Yıllık Tarh Zamanaşımı Geçtikten Sonraki Sürelerde Tarh Edilebilecek Vergiler
İçin Defter İbrazı Mecburi Midir?
Vergi hukukumuzda var olan düzenlemelere göre;
-Tarh zamanaşımı dolmadan takdir komisyonuna sevk edilen mükelleflerin altıncı yılda
defterleri takdir komisyonuna vermesi,
-Done vermek üzere vergi matrahı takdire sevk edilen mükellef nezdinde 6’ncı yıl içinde
inceleme yapmak isteyen vergi müfettişinin defter ve belgeleri talep etmesi,
-Görülmekte olan vergi davalarında 5 yıllık saklama süresinin dolmasından sonra
mahkemece defter ve belgelerin ibrazının istenmesi,
-İstisna ve muafiyet nedeniyle zamanaşımı süresi 5 yıldan uzun olan uygulamalar için
defter ve belgelerin idari makamlarca istenmesi,
Vergi Usul Kanunu’nun 253 ve 256 ncı maddelerine göre imkansızdır.
7. MÜKELLEF DEFTER VE BELGELERİNİ BEŞ YILLIK SAKLAMA SÜRESİNDEN SONRA İLGİLİ
MAKAMLARA İBRAZ ETME HAKKINA SAHİPTİR:
Mükelleflere 5 yıllık zamanaşımını aşan süreler içinde bir vergi tarhiyatıyla karşılaşmaları
halinde (takdir komisyonu kararına veya istisna ve muafiyetlere ilişkin tarhiyatlarda)
tarhiyata ilişkin olguların yanlışlığını ortaya koyan defter ve belgelerini, saklama süresi geçmiş
olsa bile ilgili makamlara ibraz edebileceklerdir. Konuyu bir örnekle açıklamakta yarar vardır.
Örnek:
Mükellefin 2007 takvim yılı kurumlar vergisi matrahının re’sen takdiri için 28.12.2012
tarihinde takdir komisyonuna sevk edilmiştir. Komisyon eldeki bilgilere göre mükellefin bir
satış faturasını gelirine yazmadığı gerekçesiyle matrah takdir etmiş, idare bunun üzerine
tarhiyat yaparak mükellefe tebliğ etmiştir.
Bu durumda mükellef düzeltme talebiyle idareye başvurarak bu faturanın defter ve
belgelere gelir olarak kaydedildiğini defterlerini ibraz ederek kanıtlama hakkına sahiptir.
İdare gerekli düzeltmeyi yapmaz ise bu takdirde vergi mahkemesine açılacak dava esnasında
aynı şekilde defter ve belgeler mahkemeye ibraz edilebilecek bilirkişinin incelemesine
sunulabilecektir.
8. TÜRK TİCARET KANUNU GEREĞİNCE DEFTER VE BELGELERİN ON YILLIK SAKLAMA
SÜRESİ VERGİ HUKUKU BAKIMINDAN NE ANLAMA GELMEKTEDİR:
8.1.
Belgelerin Saklanması, Saklama Süresi
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 82’nci maddesine göre;
a) Ticari defterlerini, envanterleri, açılış bilançolarını, ara bilançolarını, finansal
tablolarını, yıllık faaliyet raporlarını, topluluk finansal tablolarını ve yıllık faaliyet raporlarını
ve bu belgelerin anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak çalışma talimatları ile diğer organizasyon
belgelerini,
b) Alınan ticari mektupları,
c) Gönderilen ticari mektupların suretlerini,
d) 64 üncü maddenin birinci fıkrasına göre yapılan kayıtların dayandığı belgeleri,
sınıflandırılmış bir şekilde saklamakla yükümlüdür.
Kayıtlar 65 inci maddenin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca elektronik ortama
alınıyor ise, bilgiler; bilgisayar yerine basılı olarak da saklanabilir. Bu tür yazdırılmış bilgiler
birinci cümleye göre de saklanabilir.
Belgeler on yıl saklanır.
Saklama süresi, ticari defterlere son kaydın yapıldığı, envanterin çıkarıldığı, ara
bilançonun düzenlendiği, yılsonu finansal tablolarının hazırlandığı ve konsolide finansal
tabloların hazırlandığı, ticari yazışmaların yapıldığı veya muhasebe belgelerinin oluştuğu
takvim yılının bitişiyle başlar.
8.2.
İbraz Etmemenin Cezası
8.2.1. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Yetkililerine İbraz Etmeme Bakımından:
Ticaret Kanununa göre ticari defter ve belgelerin saklanma süresi 10 yıl olup saklama ve
ibraz yükümlülüğü Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yetkililerine karşı olan bir yükümlülüktür.
Ticaret Kanunu’nun 562’nci maddesine göre Bu Kanun hükümlerine göre tutulmakla veya
muhafaza edilmekle yükümlü olunan defter, kayıt ve belgeler ile bunlara ilişkin bilgileri,
denetime tabi tutulan gerçek veya tüzel kişiye ait olup olmadığına bakılmaksızın, kanunun
210 uncu maddenin birinci fıkrasına göre denetime yetkili olan Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı denetim elemanları tarafından istenmesine rağmen vermeyenler veya eksik
verenler ya da bu denetim elemanlarının görevlerini yapmalarını engelleyenler, fiilleri daha
ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde üçyüz günden az olmamak üzere
adli para cezasıyla cezalandırılır.
8.2.2. Yargılama Bakımından:
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 222 nci maddesine göre ticari davalarda delil
olabilecek ticari defterlerin ibrazını mahkeme kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi
üzerine kararlaştırabilir. Ancak bu talep 10 yıl ile sınırlıdır. Defterler mahkemeye ibraz
edilmez ise delil olma niteliğini yitirecektir.
Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan 10 yıllık saklama süresinin başka bir kamu idaresi
tarafından öne sürülebilmesi için kendi kanununda aksine bir hüküm bulunmaması ve Ticaret
Kanunu’nun saklama ile ilgili düzenlemesine atıfta bulunması gerekmektedir.
9. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Bu çalışmamızda, VUK’nda yer alan 5 yıllık tarh zamanaşımı süresinin dolmasından sonra,
mükelleflerin defter ve belgelerini incelenmek üzere yetkili makamlara ibraz etmek
zorunluluğunun olup olmadığı hususu ele alınmış ve tartışılmıştır.
İlgili bölümlerde gerekçeleri ile birlikte izah edildiği üzere, VUK’nda 5 yıl olarak
öngörülen genel zamanaşımı süresi bazı durumlarda uzayabilmektedir. Aynı kanunda
vergi incelemesinin yapılma süresi de tarh zamanaşımının süresine bağlanmıştır.
Dolayısıyla tarh zamanaşımı süresinin herhangi bir nedenle uzaması halinde vergi
incelemesi yapılma süresi de uzayabilmektedir.
Buna karşılık aynı Kanunun 256 ncı maddesinde defter ve belgelerin yetkili
makamlara ibraz süresi bu belgelerin muhafaza süresine bağlanmış ve Kanunun 256 ncı
maddesinde de muhafaza süresi olarak, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından
başlayarak beş yıllık bir süre belirlenmiştir. Ne muhafaza süresinin ve ne de ibraz
süresinin tarh zamanaşımı süresi ile bağlantısının kurulmasına ilişkin olarak anılan
kanunda herhangi bir düzenleme ya da atıf bulunmamaktadır.
Dolayısıyla beş yıllık muhafaza ve bağlı olarak da ibraz süresinin dolmasından sonra,
mükelleflerden herhangi bir nedenle defter ve belgelerini yetkili makamlara ibraz
etmesini istemek yasal olarak mümkün değildir. Bu süreden sonra defter ve belgesini
ibraz etmeyen mükellefler hakkında herhangi bir yasal müeyyidenin uygulanması da söz
konusu olamaz. Kanunda yazılı nedenlerle tarh zamanaşımı süresinin uzaması halinde de
bu durum geçerlidir. Yani beş yıllık süre dolduktan sonra gerek inceleme elemanları
tarafından ve gerekse de takdir komisyonları tarafından herhangi bir nedenle
mükelleflerden defter ve belgelerinin ibraz edilmesi istenemez.
Durum böyle olmakla beraber, özellikle son dönemlerde yaygınlaşan bir şekilde; tarh
zamanaşımının son yılında vergi incelenmesine alınan mükelleflerin işlemlerinin,
inceleme elemanları tarafından vergi dairesi ile de işbirliği yapılarak matrah takdiri için
takdir komisyonuna sevk edilmek suretiyle zamanaşımı süresinin işlemesinin
durdurulduğu ve bu süre içinde de beş yıllık ibraz süresi dolan defter ve belgelerin
incelenmek üzere gerek inceleme elemanına veya gerekse de takdir komisyonuna ibraz
edilmesinin istendiği olaylarla sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bu durumlarda yasal haklarını
kullanmak isteyen mükellefler üzerinde ise değişik baskı yöntemlerinin uygulanması söz
konusu olabilmektedir.
Vergi almak ve vergi incelemesi yapmak, Devletin hak ve görevleri arasındadır. Yasal
çerçeveler içinde yapıldığı sürece de kimsenin buna karşı çıkması mümkün değildir. Ancak
Devletin elindeki gücü kullanarak, vergi ödevlileri üzerinde baskı oluşturması da doğru
değildir. 5 yıllık tarh zamanaşımı ve bağlı olarak da vergi incelemesi yapılması süresinin
herhangi bir nedenle uzaması halinde, vergi incelemesi yapılabilmesinin temini için
mükelleflerin defter ve belgelerinin de ibraz edilmesi gerekliliği yadsınamaz. Ancak bu
işlemin yasalarda yapılacak düzenlemeler ile gerçekleştirilmesi gerekir. Mevcut yasal
düzenlemeler şu an için böyle bir işleme izin vermemektedir. Bunun sağlanabilmesi ancak
yapılacak yasal düzenlemeler ile mümkün olabilir. Mevcut durum itibariyle ortada bir
sıkıntı ve sorun varsa, bir hukuk devletinde bu sorunun yine yasal düzenlemelerle
giderilebileceği unutulmamalıdır.

Benzer belgeler

Takdir Komisyonları Hâlâ Can Simidi!

Takdir Komisyonları Hâlâ Can Simidi! durumuna göre uygun göreceği zamanaşımı sürelerini öngörürken hukukun genel esaslarına ve özellikle Anayasa’nın ilkelerine bağlı kalmak zorundadır.

Detaylı