Aile Çalıştayı Raporu`nun tamamını okumak için tıklayınız…
Transkript
Aile Çalıştayı Raporu`nun tamamını okumak için tıklayınız…
İSLAM DÜNYASI STK’LARI BİRLİĞİ (İDSB) RAPOR I.AİLE ÇALIŞTAYI “Aileye Bakış” İstanbul / Türkiye 21Ocak 2012 ﺑِﺴْﻢِ اﷲِ اﻟﺮﱠﺣْﻤﻦِ اﻟﺮﱠﺣِﯿﻢ Düzenleyenler: 1 Organizasyonun Adı: İDSB I. Aile Çalıştayı Tema: “Aileye Bakış” Tarih: 21 Ocak 2012, Cumartesi / 09.30-18.00 Adres: Günışığı Derneği - Nişanca Mah. Otakçılar Caddesi No:21/3 (Münzevi Camii yanı) Eyüp / İSTANBUL Amaç: 1. Aile ile ilgili çalışan Sivil Toplum Kuruluşları arasında iletişimi sağlamak, ortak çalışmalarda işbirliğine öncülük etmek, 2. Ailede erkek ve kadının rolleri, Aileyi tehdit eden, töre cinayetleri, aile içi şiddet gibi hususlarda, durum tespiti yapmak, görüş ve tavrımızı belirlemek, özgün çözümler üretilmesine zemin hazırlamak, bu çözüm yollarının sosyal politikalar haline gelmesini sağlamak, 3. Endonezya'da 7- 8 Mayıs 2011 tarihinde gerçekleşen I. Uluslararası Aile Konferansı'nda alınan kararların takibini yapmak ve ilgili konularda hizmet üretilmesi için katkı sağlamak, 4. Aile ile ilgili hizmet veya bilgi üreten kuruluşlar ve akademisyenlerden komisyonumuzun çalışmaları ile ilgili kalıcı fikir paylaşım zemini oluşturmak, 5. Bir sonraki aile konferansı temasının önceliklerini belirlemektir. Çalıştay Danışmanları: Doç. Dr. Ayşen Gürcan, Eğitim Bilimleri, Önceki Dönem ASAGEM Genel Müdürü Op. Dr. Rabiye Babalıoğlu, KASAD-D Yönetim Kurulu Üyesi, İDSB Kadın Aile Gençlik Komisyonu Eş Başkanı Çalıştay Koordinatörü: Uz.Dr. Ayşe Güney, Kadın Sağlıkçılar Dayanışma Derneği (KASAD-D) Organizasyon Ekibi: İslam Dünyası STK’ları Birliği (İDSB), Kadın, Aile ve Gençlik Komisyonunun çatısı altında aşağıda isimleri belirtilen ekip tarafından organize edilmiştir. 1. Ayşe Şirin- Erdem Kültür Ahlak Dayanışma Derneği (ERDEMDER) 2. Filiz Balcı- İnsan Medeniyet Hareketi 3. Funda Ozan- Gökkuşağı Kadın Platformu-İstanbul Kadın ve Kadın Kuruluşları Derneği 4. Hatice Beser- İslam Dünyası STK’ları Birliği (İDSB) 5. Şehbal Gider- Kadın Sağlıkçılar Dayanışma Derneği (KASAD-D) 6. Şule Azak- Özlenen Çocuk Derneği (ÖZLENDER) 7. Tuba Küçük- Erdem Kültür Ahlak Dayanışma Derneği (ERDEMDER) Hedef Kitle: İDSB üyeleri ve aile odaklı hizmet üreten Sivil Toplum Kuruluşları Akademisyenler, yazarlar ve çalışma alanımızla ilgili hizmet üreten uzmanlar 2 Çalıştay Konuları ve Moderatörleri: 1. Aile konusunda yapılan çalışmaların koordinasyonu ve uluslararası alana taşınması / Moderatör: Dr. Havva Sula 2. Ailede erkeğin rolü / Moderatör: Prof. Dr. Ayşe Karan 3. Ailede şiddet / Moderatör: Yard. Doç. Dr. Fethi Güngör 4. Töre cinayetleri / Moderatör: Prof. Dr. Saffet Köse Program: 9.30 9.30-10.15 Kayıt Açılış Konuşmaları: 11.30-13.30 13.00-15.00 15.15-17.30 17.30- 18.00 Alptekin Cihangir İşbilir, İDSB Genel Koordinatör Yardımcısı Açılış ve selamlama konuşması Yard. Doç. Dr. Fethi Güngör Aile Konferansı Sonuç Bildirgesi okunması Dr. Rabiye Babalıoğlu,Kadın Aile ve Gençlik Komisyonu Türkiye Eşbaşkanı I.Uluslararası Aile Konferansının sunumu Doç. Dr. Ayşen Gürcan Dr. Ayşe Güney, İDSB KAGE Komisyonu Üyesi Çalıştayın amacı ilkeleri ve çalışma tekniği Çalıştay Yemek, namaz, raporların hazırlanması ( Moderatörler) Çalıştay Raporlarının Sunumu, Doç Dr. Ayşen Gürcan Kapanış (Dilek ve Temenniler Aile Çalıştayı Açılış Programı: Çalıştay 21 Ocak Cumartesi günü 09.30’da İDSB tanıtım film gösterisi ve İDSB Genel Koordinatörü Alptekin Cihangir İşbilir’in açılış konuşması ile başladı. Ardından Birliğimizce 7-8 Mayıs 2011 tarihinde Endonezya’da düzenlenen Uluslararası Aile Konferansının sonuç bildirgesi Sayın Yard. Doç. Dr. Fethi Güngör tarafından okundu. Sonrasında sırası ile Kadın, Aile Komisyonu Türkiye Eş Başkanı ve KASADD temsilcisi Op. Dr. Rabiye Babalıoğlu, Doç. Dr. Ayşen Gürcan, Dr. Ayşe Güney çalıştayın düzenlenme amacı ve teknikleri, ailenin önemine dair konuşmalar yaptılar. Abdullah Karaca tarafından sunulan açılış programına yaklaşık yüz kişi katıldı. Açılış konuşmalarından sonra dört ayrı grup ve konuda, alanında uzman Akademisyenlerden ve Sivil Toplum temsilcilerinden oluşan Çalıştay davetlileri, önceden tespit edilen oturumlarına geçtiler. Moderatörler eşliğinde interaktif katılımla gerçekleştirilen çalıştaylar iki buçuk saat devam etti. Çalıştay sekreterleri ve raportörler not tuttular, beraberinde ses kaydı alındı. Öğle yemeği arasında notlar düzenlendi ve her grup için ayrı ayrı taslak sonuç bildirgeleri hazırlandı. Müzakere Oturumu: Öğle namazı kılınması ve yemek ikramından sonra müzakere oturumu için tüm gruplar tekrar toplandılar. Müzakere oturumuna Doç. Dr. Ayşen Gürcan Hanımefendi başkanlık yaptı. Grup Moderatörleri, sonuç bildirgelerini sundular. İnteraktif olarak gerçekleşen müzakere oturumu hediye verilmesi ve aile fotoğrafı çekilmesi ile son buldu. 3 ÇALIŞTAY RAPORLARI I) AİLE KONUSUNDA YAPILAN ÇALIŞMALARIN KOORDİNASYONU VE ULUSLARARASI ALANA TAŞINMASI ÇALIŞTAYI “Aile konusunda yapılan çalışmaların koordinasyonu ve uluslararası alana taşınması” çalıştayı Dr. Havva Sula’nın moderatörlüğünde saat 11.00-13.30 arasında 21 kişinin konuyu interaktif olarak tartışması ile gerçekleştirildi. Katılımcılar: 1. Ayşe Pehlivan / Özlenen Çocuk Derneği 2. Ayşe Sözen / AB Bakanlığı Danışmanı 3. Ayşen Gürcan, Doç. Dr. / ASAGEM önceki Müdürü 4. Elif Erhan, Prof. Dr. / Türk Kadınları Kültür Derneği (TÜRKKAD) 5. Esma Betül Acar / İnsan Medeniyet Hareketi 6. Funda Ozan / Gökkuşağı Platformu 7. Halime Uyulan / İLEMER 8. Hande Kizir/ Eczacılık Fakültesi Öğrenci- KASAD-D 9. Humeyra Şahin / Meridyen Derneği 10. İrem Şeyma Koç / Gazteciler ve Yazarlar Vakfı 11. Kamile Canbay / Toplumsal Konuları Araştırma ve Geliştirme Derneği (TOKAGEDER) 12. Nevriye Korkmaz / İLEMER 13. Nurhan İnce, Prof. Dr. / İstanbul Üniversitesi Halk Sağlığı 14. Nurhan Selçuk Biricik / Şefkat Vakfı 15. Nuriye Taşbaşı / İDSB Gönüllü 16. Rabiye Babalıoğlu,Op. Dr. / Kadın Sağlıkçılar Dayanışma Derneği (KASAD-D) 17. Şehbal Gider / Kadın Sağlıkçılar Dayanışma Derneği (KASAD-D) Müdüresi 18. Seher Yıldırım / Şefkat Vakfı 19. Sema Ramazanoğlu, Dr / Kadın Sağlıkçılar Dayanışma Derneği (KASAD-D) 20. Sena Tek / Uluslararası İletişimde Kadın Grubu 21. Yıldız Tanrıseven,Op. Dr / Kadın Sağlıkçılar Dayanışma Derneği (KASAD-D) Mevcut Durum Analizi: 1. Birleşmiş Milletler, İslam Konferansı Örgütü ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlarda aile bazlı örgütlenmeler yok ve Aile konusu uluslararası platformlarda başlı başına bir gündem teşkil edemiyor. 2. AB muktesebatı çalışmalarında aileyi ilgilendiren konular çok kısa ve kapalı olarak yer alıyor ve izleyen kuruluşların yönlendirmesine göre şekilleniyor. 3. İslam ülkelerinin birçoğunda aile konusunda bakanlık, genel müdürlük gibi üst yönetim birimi yok. 4. İslam ülkeleri gibi dünyadaki birçok diğer ülkenin de aileyle ilgili sorunları var ve onlar da çözüm arıyorlar. 5. Her toplumun aileyle ilgili kendine özel problemleri olduğu gibi başka toplumlarla ortak problemleri de var. 6. Aileyle ilgili çalışan ülke ve kuruluşların her biri konuya farklı açılardan bakıyor. 4 7. Aileyle ilgili politikaların belirlenmesinde ve yürütülen çalışmalarda aile bireyleri tek tek ele alınıyor; genellikle aileye bütüncül bakılmıyor. 8. Ülkeler ve kuruluşlar arasında aile konusunda kavram ve ilke birliği yetersiz. 9. Aile konulu çalışmalar sistemsiz ve çoğunlukla sorun bazlı olarak ilerliyor. 10. Aile konulu çalışan kurumların kendi içlerinde işbirliği ve sorunları paylaşma ortamları yetersiz. 11. STK’lar kendi içlerinde aile konusunda küçük iş birliktelikleri geliştirmekle beraber özellikle iş dünyası ve diğer kuruluşlarla işbirliği yapamıyorlar. 12. Şimdiye kadar yapılmış ve yapılmakta olan çalışmaların sonuçlarını içeren, bize yol gösterecek izleme ve değerlendirme raporları yetersiz 13. Aile konusunda İslami kaynakları referans alarak hazırlanmış bilgi kaynakları kısıtlı. 14. Üniversitelerde kurulan birimler ve yapılan çalışmalar yetersiz 15. Aile konusunda benzer amaçlı çalışmalar yaptığı halde bilinmeyen birçok ulusal/uluslararası STK var. 16. Türkiye’de Aile Bakanlığının kurulmuş olması bu konuda önemli bir avantajdır. 17. İDSB'nin ilgili kuruluşların envanterini çıkarmak gibi yaptığı bazı çalışmalar bu konuda önemli bir kazanım olacak. 18. Aile için çalışan STK’ların oluşturduğu, aile odaklı medya izleme çalışması yapan bir platformın kurulmuş olması iyi bir gelişmedir. 19. Belçika'da merkezi bulunan Uluslararası Aile ve Kadın İslami Platformu (IIFFW) tarafından yüz Alim işbirliğinde aile konusunda hazırlanan kitap on dilde yayınlanmış olup ilave olarak Türkçe çevirisi yapılması talep edilmektedir. 20. Ekmelettin İhsanoğlu’nun "Dünya Aile Platformunu kurun, İKÖ'ye akredite edelim, BM'ye götürelim" şeklindeki vaadinin olması önemlidir. Öneriler: 21. Uluslararası kuruluşlarda aile konulu alt birimlerin oluşturulması için girişimlerde bulunulmalı, İKÖ, İKB vb. örgütlere projeler hazırlayarak sunulmalıdır. Bu konuda Ekmelettin İhsanoğlu’nun sözü dikkate alınmalıdır. 22. AB İlerleme Raporu hazırlamak için Türkiye'yi izleyen AB raportörleri belge ve bilgilerle yönlendirilmelidir. Ulusal ve Uluslararası anlaşmalarla taahhüt altına girilmeli. 23. Tüm İslam ülkelerinin aile ilgili yönetim birimlerinin kurulması için İKÖ kanalıyla öneri ve girişimlerde bulunulmalıdır. 24. Asgari müştereklerde birleşmek üzere - özellikle Katolik ülkeler – diğer ülkelerle işbirliği zeminlerinin oluşturulması için çaba gösterilmelidir. (BM'de ilgili bir alt birimin kurulması vb.) 25. Başta Aile Bakanlığı olmak üzere bu konuda çalışan kuruluşların aileye özürlü yaşlı, kadın vb. bireyler odaklı değil bütüncül bakmasını sağlamak için girişimlerde bulunulmalıdır. 26. Aile konusuna bütüncül bakacak ilkelerin belirlenmesi gerekmektedir. Bu konuda ilgili birimlerle ortak bir çalışma ortamı oluşturulabilir. 27. Çalışmaların belli bir sistem dahilinde, proje bazlı yürütülmesi sağlanmalıdır. 28. İslami referansa bağlı ortak problemlere İDSB veya diğer şemsiye kuruluşların koordinasyonuyla çözümler aranmalıdır. Savaş, yoksulluk, misyonerlik gibi sosyal, ekonomik ve siyasal şartlar göz önüne alınarak ülkeler, ortak problemlerine göre çözüm aramak için gruplandırılabilir ve buna yönelik koordinasyon sağlanabilir. 29. Aile konulu tematik bir web sitesinin en az üç dilde hazırlanması, bu konuda şimdiye kadar hazırlanmış olan tüm görsel ve yazılı materyalin toplanması ve farklı dillerde paylaşılması projelendirilerek uygulamaya alınmalıdır. 5 30. IDSB’nin hazırlayacağı/hazırladığı envanterin kurumsal web sitesinde bir portal üzerinden tüm ilgili STK'lara açılmalı ve aktif iletişim sağlanmalıdır. 31. Aileyle ilişkisi kuruluşabilecek her türlü ulusal ve uluslararası toplantılara dahil olarak konuya aile bazlı bakılması ve toplantı bilgilerinin oluşan ağ üzerinden paylaşılması sağlanmalıdır. 32. STK dışındaki iş dünyası ve diğer kuruluşlarla da çalışmalar yürütmek için tarafların her birinin fayda sağlayacağı projeler hazırlanmalıdır. 33. Koordinasyon çalışmaları belirlenen periyotlarla izlenmeli, değerlendirilmeli ve yol haritalarında gerekli revizyonlar yapılmalıdır. 34. Ülkelerden farklı disiplinlerden alimlerin katılacağı uluslararası bir Danışma Kurulu oluşturulabilir. 35. Belçika’da hazırlamış olan kitabın incelenerek Türkçe’ye çevrilmesi sağlanmalıdır. 36. Özellikle uluslararası enstitülerde aile konulu birimlerin oluşturulması, akademik çalışmaların ve araştırmaların yapılması teşvik edilmelidir. II)AİLEDE ERKEĞİN ROLÜ ÇALIŞTAY RAPORU “Ailede Erkeğin Rolü” çalıştayı Prof. Dr. Ayşe Karan’ın moderatörlüğünde saat 11.00-13.30 arasında 5’i erkek olmak üzere 19 katılımcının konuyu interaktif olarak tartışması ile gerçekleştirildi. Katılımcılar: 1. Abdullah Karaca / Ribat Eğitim Vakfı 2. Ayşegül Güreldi / Psikolog, Mutlu Yuva Mutlu Yaşam Derneği 3. Fatma Ekinci,Av. / Meridyen Derneği 4. Gülhan Cengiz, Op. Dr. / KASAD-D 5. Habibe Keleş / Kadın Sağlıkçılar Dayanışma Derneği (KASAD-D) 6. Hacer Gündüz / Kadından Topluma Eğitim Grubu 7. Kübra Atalık / Mutlu Yuva Mutlu Yaşam Derneği 8. Lebibe Vatansever / İlke İlim Kültür ve Dayanışma Derneği 9. Mahmut Çinar,Yrd. Doç. Dr. 10. Muhammet Öztabak / Pedagog 11. Murat Kutlu Sezen, Av / Bilka - Bilge Kadın Araştırma Merkezi 12. Necla Koytak / Kadından Topluma Eğitim Grubu 13. Neslihan Arıkan / AKDER 14. Nesrin Semiz / Başkent Kadın Platformu 15. Nuri Çalışkan, Dr. / İş adamı, İslam Tarihçisi, 16. Saliha Erdim / Eğitimci 17. Serpil Yıldırım / Beyazel Derneği 18. Şule Selman,Op. Dr. / Kadın Sağlıkçılar Dayanışma Derneği (KASAD-D) 19. Zehra Gökbulut / İlahiyat,Vaize Giriş: İnsanlar çift yaratılmıştır; fıtraten farklı (fizyolojik, biyolojik ve psikolojik açıdan) yaratılmakla beraber, birbirini bütünlemektedir. Bu bir eksiklik olarak algılanmamalıdır. Aile bir bütündür, ben değil biz kavramı önemlidir. Aile ayrıştırılmamalı, ancak sorumlulukların yerine tam getirilebilmesi için her bir aile bireyinin görev tanımı iyi yapılmalıdır. Günümüzde kadının haksızlığa maruz kaldığı teması çok gündemde olduğundan yola çıkılarak, ailede erkeğin rolü öne çıkarıldı. 6 Ailede erkeğin aile içinde 3 önemli rolü vardır: 1- Eş olarak rolü 2- Baba olarak rolü 3- Günümüzde azalmakla beraber geniş ailede evlat rolü. Allah’a karşı kulluk ve toplum içindeki mesleki rolü gibi rolleri daha da çoğaltmak mümkündür. Sorunlar: 1- Son zamanlarda kadının çalışma hayatına girmesi ekonomik özgürlüğünü kazanması bir dolayısı ile ailenin içine girdiği çıkmazlar. Aile içerisinde problemlerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır 2- Çekirdek ailelere dönüşüm, hatta bunun bile parçalanmasının teşviki ve beraberinde getirdiği sorunlardır. 3- En başta bilgisayar, televizyon ve internet bağımlılığı olmak üzere iç ve dış çeldiricilerin yoğun etkisi vardır 4- Geniş ailelerde erkeğin eşi ve annesi arasındaki dengeyi sağlayamayarak idareci rolünü uygun bir şekilde yerine getirememesi önemli bir sorundur. Sorunlara erkeğin rolü penceresinden bakıldı ve çözüm önerileri getirildi. Çözüm Önerileri: 5- Her ailenin farklı bir dinamik yapısı vardır (doğudan batıya, eğitim düzeylerine, çalışan bireylerin durumuna bağlı), dolayısıyla çözümler de farklılıklar gösterecektir. 6- Ailede erkeğin sorumlulukları: Referans olarak Kur’an ve sünnet alınmalıdır.Bunların aslı değiştirilmeden günümüz koşullarına adapte edilmelidir.Türk toplumu olarak geçmişimizle barışık olunmalıdır.Başta Osmanlı olmak üzere çok güzel örneklerimiz vardır, bunlardan faydalanılmalıdır. 7- Temeller sadece erkek üzerine oturtulamaz. Erkek gerektiğinde anneden destek almasını bilmelidir. Tüm çözüm önerileri sağlam bir iman, ahlaki değerler, görgü kuralları ve nezaket kuralları üzerinde oturtulmalı ve bu değerler yüceltilmelidir. 8- Her kurumda kurumu idare eden bir idareci vardır. Aile içerisinde de bir idareciye ihtiyaç vardır. Erkeğin keyfî olmayan haller dışında, devreden çıkması durumunda bu roller kadın tarafından yüklenilmelidir. Kadının rolü otomatik bir pilot gibidir. Kaptan pilot herhangi bir nedenle görevini yapamaz ise otomatik pilot görevi üstlenir. 9- Yapılan her fedakârlık sağlıklı ve sağlam temelli bir ailede sorun teşkil etmez. Atılan her adımda Allah’ın rızasını kazanmaya odaklanılmalıdır. 10- Erkek sosyal sorumluluk alabilecek şekilde donanımlı olarak yetiştirilmesi gereklidir. Bu eğitimler okullarda, işyerinde, askerlik döneminde, dini vecibelerin yapıldığı her ortamda yapılmalıdır. 11- Günümüzde erkeğin geç evliliğe yönlendirilmesi, erkeğin yanlış alışkanlıklara kaymasına yol açabilmektedir. Evlenmek, aile sorumluluğunu taşımak zor bir dönem olarak tanıtılmakta, erkeğin bazı sorumluluklar almasından kaçmasına yol açmaktadır. Erkek evlat zamanı geldiğinde çok geç olmadan evlendirilmeli ve bu özendirilmelidir. 12- Babanın ilke ve prensipleri olmalıdır. Ailede birçok aktivite birlikte yapılmalıdır. Ailece geçirilen zaman az olduğunda ise geçirilen zamanın kalitesi artırılmalı, örneğin hep birlikte yaşına göre eğitici oyunlar oynanmalı ve eğitici televizyon programları seçilmelidir. 13- Genç ve çocuk merkezleri olduğu gibi, ailenin birlikte vakit geçireceği aile merkezleri olmalı, kitle iletişim araçlarında baba ve çocuk programları yapılmalıdır. 7 14- Mecburiyetler dışında erkek tüm zamanını evde ailesi ile geçirmeli, yemeklerin hep birlikte yenmesine özen gösterilmelidir. 15- Baba davranışları ile çocuğuna model teşkil etmelidir. Amaç baba olmak değil iyi bir babalık yapabilmektir. 16- Baba evde ibadet lideri olmalıdır. 17- Kadının çalışma hayatında olduğu durumlarda, evdeki iş yükünün hafifleyeceği tarzda kadın erkek tarafından desteklenmelidir. Annelik görevini yüklenen kadına yasal düzenlemelerle iş yükü azaltılmalı, kadın rahatlatılmalıdır. 18- Erkek ailelerde aile bireylerine hak ettiği saygı, sevgi ve merhameti göstermeli, kimseyi diğerine tercih etmemelidir: anne-eş, kız çocuk- erkek çocuk gibi... Empati yapabilmelidir. 19- Aile sorunlarını çözerken erkek istişareye açık olmalı, kararlar birlikte alınmalıdır. 20- Evlilik öncesi isteyen ailelere, gerek fıkhi gerekse evlilikle ilgili eğitim verilmelidir. Bu eğitim evlilik sonrasında da devam etmelidir, eğitimlere eşler birlikte katılmalıdır. Evlilik iktidar savaşına döndürülmemelidir. 21- Medyanın zararlı etkilerinden korunmak için, evin erkeği eşiyle istişare yaparak, bir takım önlemler almalı ve bu konuda örnek teşkil etmelidir. 22- Ailedeki her birey kendisini düzeltmeye yoğunlaşmalıdır. Böyle olunca aile sağlıklı olacak ve toplumun tüm müesseseleri düzgün işleyecektir. 23- İnsan tekâmülünün sınırı yoktur. Erkekler de dâhil, bütün aile fertleri tercihlerini doğru ve haktan yana yapmalı, karşısındakini tenkit etmeden önce kendisini değerlendirmelidir. 24- Sürekli bir gayret ve çalışma içinde olunmalıdır. III) AİLE İÇİ ŞİDDET ÇALIŞTAY RAPORU Aile içi şiddet çalıştayı Yard. Doç. Dr. Fethi Güngör moderatörlüğünde saat 11.00-13.30 arasında 16 katılımcının konuyu interaktif olarak tartışması ile gerçekleştirildi. Katılımcılar: 1. Alev Sezen, Av. / Bilka - Bilge Kadın Araştırma Merkezi Başkanı 2. Arzu Dayıoğlu / Fatih Belediyesi 3. Ayşe Beyza Bıçakçı / Psikolog 4. Aysu Kara / Sosyolog 5. Ayten Erol, Dr. / DİB Din İşleri Yüksek Kurulu Eğitim Uzmanı 6. Fatih Kılıçarslan / İstanbul Aile Araştırmaları Derneği(AİLEDER) 7. Filiz Çolak Bayraktar / Aileyi Koruma ve Destekleme Derneği (AKODER) 8. Güler Güneş / Psikolog, Yalova Üniversitesi Araştırma Görevlisi 9. Gülsen Ataseven, Dr. / Gökkuşağı Platformu 10. Haluk Nas / İlahiyat 11. Nigar Başar / İnsani Değerler Platformu (İDEP) 12. Nurgül Elbaşı, Dt. / Hayat Vakfı 13. Özlem Garip / İBB Kadın Koordinasyon Merkezi 14. Saadet Avcı, Dt. / Hayat Vakfı 15. Şeyma Üstün / Sefire-i Alem Derneği 16. Süheyla Aliustaoğlu, Uz. Dr. / Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesi 8 Aile Kavramında Dikkat Edilmesi Gerekenler: 1. Aile toplumun temeli, fert için de vazgeçilmez bir sığınak, ilk insandan bugüne kadar gelebilen en eski kurumdur. Alternatifi yoktur. Çocukların, yaşlıların, engellilerin bilhassa ruhsal bozukluğu olanların bakımında en etkili kurum halen ailedir. 2. Aile kurumunun bazı çalıştaylarda modası geçmiş, ihtiyaç kalmamış, eskide kalmış gibi gösterilmesi ve “kadın için güvenilir bir yer olmadığı” vurgusu yapılması bilimsel gerçeklere değil ideolojik kaygılara dayanmaktadır. 3. Aileyi yıkmaya yönelik yaklaşım ve faaliyetlerin farkında olmak ve bu konuda toplumu bilinçlendirmek gerekir. 4. Aileyi ve aile içi şiddeti toplumsal cinsiyet eşitsizliği üzerinden tartışmak yersiz olduğu kadar çözüme de hiçbir katkı yapmamaktadır. 5. Kadın ve erkek rollerinin doğuştan olmayıp toplum tarafından dayatıldığı gibi batı kaynaklı görüş ve yaklaşımlara itibar edilmemelidir. 6. Aile kavramı, birlikte yaşama, eşcinsellik gibi ahlak dışı tercihlerle dejenere edilmemelidir. Aile İçi Şiddetin Ortaya Çıkışı: 7. Sahip olunan güç ve kudretin hasara yol açacak şekilde kontrolsüz kullanılması anlamına gelen şiddetin; fiziksel, duygusal, ekonomik, cinsel ve bakım ihmali gibi türleri bulunmaktadır. 8. Şiddetin temel sebebi felsefi ve kültürel faktörlerden kaynaklanmaktadır. Ayet ve hadislerin dayanak yapılarak şiddete zemin hazırlanması ve mazeret oluşturulması kabul edilemez. 9. Ahlaki prensipler ibadetlerden daha az önemsendiği için şiddet zemin buluyor. Oysa din güzel ahlaktır. Merhamet Peygamberi güzel ahlakı tamamlamak için gönderildiğini beyan ediyor. 10. Yanlış gelenek ve görenekler ile şiddeti meşru gösteren atasözleri ve deyişler terk edilmelidir. 11. Göçler ve çarpık kentleşme ailenin bütünlüğünü koruyamamakta, bu da şiddete zemin oluşturmaktadır. 12. Şiddet ve bağımlılık gibi sorunlar aile boyu kuşaktan kuşağa aktarılabilmektedir. 13. Ülkemizde kadına yönelik şiddetin Avrupa’ya nazaran çok yüksek olması, müeyyidesi olan kanuni düzenlemeleri ivedilikle gerektirmektedir. Mesela, Avusturya’da şiddet eğilimi gösteren üye polis marifetiyle aileden uzaklaştırılarak olay büyümeden yatıştırılmaktadır. 14. Şiddet sadece aile içinde kalmamakta, tüm toplumu kuşatmaktadır. 15. Şiddet kopyalanma ve hızla yayılma özelliği gösterdiğinden teşhir edilmemelidir. 16. Şiddet bir kez uygulanınca arkası gelmektedir. Bu sebeple ilk deneyimin önüne mutlaka geçilmeli, böylece erkekten kadına, kadından çocuğa, çocuktan arkadaşa yönelen şiddet sarmalı baştan engellenmelidir. 17. Şiddete yönelenlerin ailede şiddeti yaşadığı araştırmalarca tespit edilmiş olup yetişkinlerin bu konuda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. 18. Şiddetin bir iletişim biçimi veya bir cezalandırma yöntemi olarak kabul edilemeyeceği vurgulanmalıdır. Zira bu süreçte mağdur şiddeti kanıksayabilmekte, hatta hak ettiğini bile düşünebilmektedir. 19. Ülkemizde kadından erkeğe yönelen şiddet, erkekten kadına uygulanan şiddete oranla 5-7 kat daha az olmakla birlikte bazen öfke patlamasıyla çok daha vahim şekilde gerçekleşmektedir. 20. Kadınlar daha çok sözlü ve duygusal şiddeti kullanmaktadır. 21. Dengesiz insan hakları yaklaşımı, aile içi rol paylaşımının bozulmasına ve şiddete götüren çatışmalara zemin hazırlamaktadır. 22. Ailede duygusal ihmal ve iletişimi koparmak istismara, o da şiddete götürmektedir. Sayfa 9 / 13 23. Aile yaşam evrelerinin her birinde o evrede yaşanan krizler şiddete dönüşebildiğinden, bu aşamalarda profesyonel destek alınmalıdır. 24. Alkol, madde bağımlılığı, evlilik içi tatminsizlik, ideolojik farklılıklar, meslek ve gelir farklılıkları yanında kişisel özellikler, çevresel faktörler, ekonomik durum, sosyal etkileşim şiddeti doğurmaktadır. Çözüm Önerileri: 25. Aileyi kadın, erkek, çocuk diye bölmeden problemlere insan odaklı yaklaşılmalıdır. 26. Medyada şiddetin pervasızca teşhiri ile dizilerde şiddetin özendirilmesi kesinlikle yasaklanmalıdır. 27. Okullardaki rehber öğretmen sayısının artırılması, Aile Danışmanlığı uygulaması, keza aile imamı projesi, Aile Eğitimi Programı, Aile İrşat Büroları gibi resmi girişimlerin güçlü bir şekilde desteklenerek yaygınlaştırılması gerekmektedir. 28. Evlilik öncesinde çiftler isteğe bağlı eğitime tabi tutulmalı ve bu eğitimler teşvik edilmelidir. 29. Şiddetin önlenmesinde en önemli tedbir değerler eğitimi olup değer merkezli bir aile çok daha güçlü olacaktır. 30. Aile içi şiddete karşı kamu bilinçlendirme kampanyaları sıkça ve çeşitli araç ve yöntemlerle yapılmalıdır. 31. Kadın sığınma evleri kültürel değerlerimize uygun şekilde yeniden düzenlenmeli, mağdur kadına çocuklarıyla birlikte kalacak imkân sağlanmalı, keza, meslek edindirme kurslarına yönlendirilmelidir. 32. Yeni Anayasa’da pozitif ayrımcılık, ailenin toplumun temeli olduğu vurgusu, din eğitiminin zorunlu oluşu gibi olumlu maddeler korunmalı, soyadı kanunu ve aile reisliği eski haline getirilmeli, çocuğun soyadı baba üzerinden devam ettirilmelidir. Zina kanuna suç olarak eklenmeli, sperm bankalarına izin verilmemeli, mal rejimi kanunuyla kadına zarar verilmemeli, miras hukuku kadın lehine uygulanmalıdır. 33. Özellikle iş yerlerinde kadına yönelik mobbinge karşı koruyucu tedbirler getirilmelidir. 34. Evde çalışan kadına (ev kadınına) –İsveç örneğinde olduğu gibi en azından bebek 3 yaşını tamamlayana kadar maaş ve sigorta hakkı verilmelidir. 35. Malezya aile içi şiddetin önlenmesinde tolerans sistemi geliştirdi. Önce varsa şiddet tespit edilip şeffaf bir şekilde konuşuluyor. Herkes olduğu gibi kabul ediliyor. 36. Erkek Sığınma Evleri de açılmalı ve şiddet uygulayan erkekler buralarda rehabilite edilmelidir. Ayrıca, istismara açık gençler ve çocuklar için de sığınma mekanları ve rehabilitasyon programları hazırlanmalıdır. 37. Kentsel dönüşüm projelerinde ailenin bütünlüğünü ve kültürel değerlerimizi gözeten tasarımlar geliştirilmelidir. Binaları inşa ederken kültürel adaptasyonu mutlaka gözetmek gerekir. IV) TÖRE CİNAYETLERİ ÇALIŞTAY RAPORU Töre Cinayetleri Çalıştayı Prof. Dr. Saffet Köse moderatörlüğünde saat 11.00-13.30 arasında 12 katılımcının konuyu interaktif olarak tartışması ile gerçekleştirildi. Katılımcılar: 1. Ali Rıza Abay, Prof. Dr. / Akademisyen 2. Ayla Kerimoğlu / Hazar Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği 3. Ayşe Böhürler / Gazeteci,Yazar 4. Ayşe Güney,Dr. / Kadın Sağlıkçılar Dayanışma Derneği (KASAD-D) 5. Ayşe Keşir / Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sayfa 10 / 13 6. Büşra Aslan / Kadın Sağlıkçılar Dayanışma Derneği (KASAD-D) 7. Cengiz Haluk İnce, Doç. Dr. / Adli Tıp Kurumu Başkanı 8. Deniz Işıker / Psikolog Mardin Üniversitesi Araştırma Görevlisi 9. Dilek Yeşilbaş,Dr. / Baran Yetenek Avcıları Derneği 10. İsmail Güneş / Yönetmen 11. Nuray Yıldız / Kadından Topluma Eğitim Grubu 12. Tülin Özsoy, Dr. / Hayat Vakfı Giriş: Töre hayatın içinde sosyo-ekonomik şartlar içinde kendiliklerinden oluşan yazılı olmayan kurallardır. Uzun zaman yürürlükte kalır ve zaman içinde değişime, deformasyona uğrarlar ve ortadan kalkabilirler. Toplum bireyleri üzerinde güçlü etkiye sahiptir. Bu kuralların; ayıplama, dışlama, itibarsızlaştırma, toplumun dışına itme veya aileden atma ve öldürme şeklinde tezahür eden yaptırımları vardır. Töre cinayeti işleyenlerin ”namusunu temizlemeyi” amaçlayarak öz evladını, kardeşini ya da annesini öldürdükleri dikkate alınırsa törenin ne derece güçlü bir etkiye sahip olduğu anlaşılabilir. Töre Cinayetleriyle İlgili Tespitler: 1. Töre cinayetleri; sadece ülkemizin ya da doğu toplumlarının sorunu olmayıp teknolojik ve ekonomik olarak ileri seviyedeki batı toplumlar dâhil bütün dünyada görülen bir problemdir. Bütün dünyada namus cinayeti olarak tanımlanan bu cinayetler bir insanlık sorunudur. 2. Ülkemiz açısından bakıldığında töre cinayetleri sadece Doğu ve Güney-Doğu’da görülen bir hadise değil ülkemizin diğer bölgelerinde de meydana gelmektedir. Hatta Marmara bölgesinde daha yüksek oranda görülmektedir. 3. Töre cinayetlerine kurban giden sadece kadınlar değil aynı zamanda erkekler ve bebeklerdir. Ancak, namusun kadın üzerinden korunması anlayışının etkisiyle cinayete maruz kalan kadınların sayısı diğer gruplara göre daha fazladır. Bu tür cinayetlerin sadece kadınlar üzerinden konuşulması meseleyi kısırlaştırdığından bu hataya düşülmemelidir. 4. Töre cinayetleri, batının İslam toplumlarını aşağılamak için tuttuğu bir aynadır. Maalesef bu resim gerçektir. 5. Bu tür cinayetlerde cezai sorumluluğun az olması sebebiyle yaşı küçük olanlar da kullanılmaktadır. Cezaların artırılması çocukların cinayetlerde daha çok kullanılmasına yol açmıştır. 6. Töre cinayetlerinin büyük bir kısmının ZAN üzerine işlendiği tespit edilmiştir. Cinayete kurban giden kadınların otopsilerinde %60 oranında bakire olduğu görülmüştür. 7. Töre cinayeti sebebiyle veya cinayetten kaçmak için yerlerini yurtlarını terk eden insanlar gittikleri yerde, kendi başlarına gelenin aynısı başkasına olacak şekilde, küçük yaşta kadın ve kızlarla münasebet kurma yolunu seçebiliyorlar. Bu durum eğitimsizlikten kaynaklanıyor. 8. Diziler potansiyel töre cinayeti işleyecek insan profili yetiştirmeye hizmet ediyor gibiler. Töre Cinayetinin Kurbanları: 9. Ailesinin isteği dışında duygusal bir ilişkiye giren kızlar, 10. Gayr-ı meşru yoldan doğum yapanlar, 11. Kocasını terk edip başkasıyla kaçan kadınlar, 12. Zorla evlenmeyi kabul etmeyip başkası ile kaçan kızlar, 13. Kötü yola düşen kızlar, 14. Tecavüz ve tacizde bulunan erkekler, 15. Gayr-ı meşru ilişki ile dünyaya gelmiş bebekler, 16. Farklı din mensupları arasındaki evlilikler. 17. Boşanan kadınlar, Sayfa 11 / 13 18. Günümüzün töresine göre ise doğum kontrolü nedeniyle yapılan kürtajlarda öldürülen bebekler. 19. Ensest mağdurlarının “töre cinayeti” ile kılıflanarak öldürülmesi veya intihara zorlanması Töre Cinayetinin İşlenmesinin İtici Gücü ve Sebepleri: 20. Namus algısının yanlış yorumlanması 21. Yanlış din algısının destekleyici rolü, 22. Kişilerin cezaî yetkiyi kendilerinde görmesi, 23. Yeni özgürlük anlayışının oluşturduğu çatışma alanları, 24. Feodal yapı ve vesayetçi zihniyetin oluşturduğu baskı, 25. İnsanda var olan şiddetin töre ile kılıflanması, 26. Savaş, terör, işgal gibi şiddet ortamında yetişmek ve yaşamak, 27. Göçü iyi yönetememe ve göç edilen yere entegre olamama, 28. Bir savaş metodu olarak tecavüzün kullanılması, rakip aileyi zayıf düşürmek için tecavüz ve iffete saldırı, 29. Medyanın yanlışı düzeltme ve bilinci geliştirme yerine cinayetleri tarif edici ve öğretici şekilde sunması, özendirici yayın yapması. Çözüm önerileri: 30. Şiddet bir HALK SAĞLIĞI sorunudur. Önlemek, karşılaşıldığında uygun yaklaşımı sergilemek ve sonrasında rehabilitasyonu iyi yönetmek gerekir. 31. Cinayetlerin, “töre” kelimesiyle masum hale getirilmesinin önüne geçilmelidir. Aile içi şiddet ve töre cinayetleri ayrı mütalaa edilmelidir. 32. Yasalarda bu tür cinayetleri işleyenler için hafifletici sebepler yer almamalıdır. 33. İslam dini iffetini ve namusunu korumak için kadın ve erkeğe bireysel sorumluluk yüklemiştir. Namusun korunmasında daha tasarı halindeyken engelleyici tedbirleri va’z etmiş, fiili işlemekten vazgeçene mükafaat vaad etmiştir. İşlemiş olanlara da ahiretteki elim azabı hatırlatarak caydırıcılığı ön plana almıştır. Bu sebeple önleyici tedbirlerde bu konu işlenmelidir. 34. Ebeveyn veya eşler, aile bireylerini, dış tehditlere karşı korumakla mükelleftir. Aile içi ortaya çıkabilecek taciz yahut tecavüzlerin önünü almak için ta çocuğun yetiştirilmesinden itibaren, mahremiyete riayet edilmesi, ana-babanın odasına belirli saatler arasında girmek için kapı vurulması, çocuğun odasının ayrılması, büyüyen çocukların aynı yatakta yatırılmaması gibi bir dizi önlem alınması gerekir. Bütün bunlar Kur’an ve sünnette ayrıntılı olarak bulunmaktadır. Buradan hareketle, aile hayatını zorlamayan başkaca uygun tedbirlerin alınması da mümkündür 35. Birbirlerini seven evlenmek isteyen gençlerin, evlenebilmesi, aileler arasında husumetleri ortadan kaldırılması için Hakemlik (Ombudsmanlık) sistemi devreye sokulmalıdır. 36. Hangi maksatla olursa olsun; bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Suçların cezası kanunlar tarafından verilir. Töre cinayeti işleyenin kahraman ilan edilmesi anlayışından vazgeçilmelidir. İnsan öldürmenin haram olduğu anlatılmalıdır. Şiddet şiddeti doğurur. 37. İslami duyarlılıkların kötüye kullanılması engellenmelidir. Din görevlilerine, dini bilgileri doğru kaynaktan aktarma için dini eğitimin güçlendirilmesi ve adli psikiyatri yönünden bilgilendirme yapılmalıdır. 38. Allah(cc) kötülüğün konuşulmasından hoşlanmaz. Mağduriyeti örtmek, görmezden gelmek şeklinde değil ancak yaygın kitlelerle bunu tartışmak, mevzu etmek toplumun düzenine ve geleceğine zarar verir. Problemleri, nazik bir şekilde çözmek, eğitim, şefkat ve merhametle önleyici tedbirleri almak gerekir. 39. Medya organları aktif rol almalıdır. Özellikle bu tür cinayetlerle ilgili haberler yayımlanmadan önce güçlü bir denetimden geçmeli, reyting hesapları yapılmadan ve eğitici rol üstenen bir tarzda sunulmalıdır. Basın yayın mensupları, bilhassa muhabirler adli psikiyatri yönünden eğitilmelidir. 40. Mağdurların deşifre edilmesi, mağduriyetlerinin katlanmasına yol açmakta ve post-travmatik stres bozukluğunu ömür boyu yaşamaktadırlar. Sayfa 12 / 13 41. Batının İslam toplumlarını kötülemek ve aşağılamak için töre cinayetlerini sürekli gündemde tutması bir gerçektir. Böyle olması bunun olmadığı anlamına gelmez. Kendi içimizde kültürümüze uygun olarak çözmek mecburiyetindeyiz 42. Problemi ötekileştirmeden çözmek gerekir. Bir bölgenin insanlarını, şiddet ve töre cinayetleri ile anmak onlara haksızlıktır. Töre cinayetleri insanlığın sorunudur. Devlet varlığını hissettirmeli, Tespit ve cezalar kamu vicdanını rahatlatacak şekilde olmalıdır. Önleyici ve koruyucu tedbirler hususunda devletin gücü önemlidir. 43. Töre cinayetlerinin dinle birlikte algılanmasını engellemek gerekir. Töre cinayeti örfi hukukun terbiye edemediğimiz tarafıdır. Kötü olan bir şeye örf diyemeyiz. Değişimi yönetebilmek gerekir. Kız çocukların eğitimine hassasiyet göstermek, kendini bilmeyi öğretmek ve her bir bireyin benle biz arasındaki farkı ayırt etmesini sağlamak gerekir. Hiçbir kadın tek tokatla şikâyette bulunmamaktadır. Bugüne kadar, şiddete maruz kalan kadın, bizzat şikâyet etmesi gerekirken yeni uygulamayla üçüncü şahısların şikâyeti ile de soruşturmayı başlatabilecektir. 44. Hepimizin alt dilinde öldürülenin ölümü hak ettiği kavramı var. Bu kavramdan uzaklaşmak farkındalık oluşturmak için zihinlere basit cümleleri ustalıkla, hikâye, roman, film, dizi, resim, müzik gibi sanat ve edebiyatın her dalını kullanarak atabilmek lazım. Şiddet ve öfkenin kontrolünü öğrenen kişi, ilkel davranışlar yerine doğru hareketi seçecektir. 45. Bazı sivil toplum kuruluşlarının kadınlara silah kullanmayı öğretiyor olması başlı başına bir sorundur. Hafif silahlarla bireysel silahlanma ile mücadele edilmelidir. 46. Töre cinayetlerinden korunma tedbirleri çerçevesinde oluşturulan kurumlarda; şikâyet mercii ve özellikle sığınma evlerinde görev alacak personelin mağdur pozisyonda olanla anlaşabilecekleri dili bilmesi gerekir. 47. Sığınma evleri daha aktif olarak kullanılmalı, kabul edilen mağdurların ilk günden itibaren rehabilitasyon programına tabi tutulması gereklidir. Psikologlar ve sosyal hizmet uzmanları ile rehabilitasyon yanında: beraberinde olan çocukların; yuva, anaokulu ve ilköğretime devam edebilme gibi hizmetlerden yararlandırılıp, çocuğun türlü olumsuzluklar yaşamış insanların paylaşımlarından uzaklaştırılması gerekir. 48. Mağdurun beraberinde olan çocuklar, evde yaşanan olaya şahitlik etmiş ise, psikolojik desteği hemen devreye sokmak gerekir. 49. Diyanet İşleri Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü, Milli Savunma Bakanlığı, Sivil Toplum Örgütleri toplumun tüm kesimlerini bilinçlendirme yönünde aktif rol almalıdır. Özellikle eğitim-öğretim kurumlarından geçmemiş yetişkin erkeklere ulaşabilmenin neredeyse yegâne mekânları olan camilerde ve kışlalarda askerlik hizmeti sırasında bu konuya yer ayrılmalıdır. 50. Uluslararası STK’ların tecrübelerinden yararlanılmalıdır. Sayfa 13 / 13