Doç.Dr. Leniyara SELİMOVA KIRIM TATAR

Transkript

Doç.Dr. Leniyara SELİMOVA KIRIM TATAR
Doç.Dr. Leniyara SELİMOVA
KIRIM TATAR KÜLTÜR TARIHINDE “TONGUÇ” ILE “ŞAFAK”
RISALELERININ ÖNEMI
Bu incelememizde eski periodik yayınlarımızın nadir bir TIPKIBASIMIINI bilimin
dikkatine takdim ederiz. Büyük mütefekkirimiz İsmail Gaspıralı’nın “Tonğuç” ve “Şafak”
risaleleri ile bu seriyi başlatmak niyetindeyiz.
Tıpkıbasımın evelinde işbu neşirlerimizin ehemmiyeti hakkında Türk ilminin
fikrini ilân ederiz. Sonrasında ise bu risalelerde geçen bazı Arapça ve Farsça kelimelerin
anlamlarını sıraladık.
Dikkatinize arz ederiz.
İsmail Gaspıralı (185 -1914), Kırım Tatarı eğitimci, yayıncı ve politikacı.
Gaspıralı, Rus İmparatorluğu'nda Türk ve İslam toplumlarının eğitim, kültür reformu ve
modernleşmeye ihtiyacını betimleyen Müslüman entelektüeldir. Soyadı, Kırım'daki
Gaspra şehrinden gelmektedir.
Türkçü Turancı görüşün ideologlarındandır.Gaspıralı düşüncelerini 1883'te
kurduğu ve 1918'e kadar varlığını sürdüren "Tercüman" adlı gazetesiyle yaymıştır.
Yayınlarında Türk halklarını birlik ve dayanışmaya çağırdı. “Dilde, fikirde, işte birlik!”
sözüyle Türk halklarındaki birlikteliğin temel ilkelerini oluşturmuş ve günümüzde de bu
söz bu birlik mücadelesinin hedefini göstermektedir.
Gaspıralı, modernleşmenin Avrupalılaşma olduğunu savundu. Modernleşmenin
tek yolunun eğitim olduğuna inanıyordu. O İslam okullarındaki çoğunlukla din üzerinde
yoğunlaşan eğitim sistemini eleştirdi ve çocukların ana dillerini daha etkili
konuşmalarını sağlayacak yeni bir öğretim sistemi kurdu, bu şekilde yeni müfredatı
sundu. 1881 tarihli bir yazısında:
“Geri kalmışlığımızın tek nedeni cehaletimizdir. Avrupa'da neyin icat edildiğine
veya neler olduğuna dair hiçbir fikrimiz yok. Bu izolasyondan kurtulmak için bunları
okuyabiliyor olmamız gerekirdi; Avrupa fikirlerini yine Avrupalı kaynaklardan
öğrenmeliyiz. İlk ve orta okullarımızın müfredatlarına bu dersleri koymalıyız ki, göz
bebeklerimiz yani öğrencilerimiz bu fikirlere ulaşabilsin”. diyerek düşüncelerini ortaya
koymuştur.
Gaspıralı kadınlar için Âlem-i Nisvan (Kadınlar Dünyası) adlı bir dergi çıkarımış
ve bu dergiyi kızı Şefika yayına hazırlamıştır. Çocuklar için de Âlem-i Subyan
(Çocuklar Dünyası) adlı bir yayın çıkarmıştır. Gaspıralı, İslam Biriği'nin (İttifaq-i
Müslimîn) kurucularından biridir; 1907'de kurulan birlik Rus İmparatorluğu'ndaki
Müslüman Türk entelektüelleri birleştirmiştir. Ayrıca ilk Rus Müslüman kongresinin
organizatörlerinden biriydi ve Rusya'daki Müslüman insanlar için sosyal ve dinî
reformlar oluşturmayı amaçlıyordu.
Gazete ve dergileri:
Tercüman (Bahçesaray, 1883-1918)
Alem-i Nisvan (Bahçesaray, 1906-1910)
Alem-i Sibyan (Bahçesaray, 1906-1912?)
Al-Nahdah/The Renaissance (Kahire, 1908)
Kha! Kha! Kha! (Bahçesaray, 1906-?). Bu sıralamayı İsmail Gaspıralı’nın
Türkçe, Rusça ve Kırımtatarca basılmış olan kitapları ve makalelerini de
gösterebiliyoruz.
Aşağıda “Tonguç” ve “Şafak” risalelerinin tıpkıbasımlarının çağdaş alifbaya
transliterasyonunu takdim ederiz.
TONĞUÇ
Şehr-i Bağçasaray
________________
Sahib-i qalem İsmail Bin Mustafa Ğ.
_______________________________
Fî 8 (20) Mah-ı May seneyi milâdiye 1881
Fî 20 şehr-i cemadiy il ahr seneyi islâmiye 1298
__________________________________________________________________________________
MECMUA
__________________________________________________________________________________
SÖZ EVVEL
İşbu bendler ilk qalemimiz olduqdan cemiine ”Tonğuç” dedik. Edebiyatca işlenmiş ise
de milletimiziñ lisanı terbiyeye qavaide gelecek lisandır. Şöyle ki, eger üstadını bulub
qaleme alınub ...lınur ise, şimdikine göre ...ne dereceler yaqışıqlı ruşen ve qullanışlı ...dir.
Bundan evvel taş basma ...ne işbu eser acizane neşr etmeye istemiş isek de, murad-ı hasıl
...qından bu defa Tiflisde Ünsiy Zade Hazretleriniñ basmahanesinde neşr etmeye qarar
verdik. Her taze iş gibi bizim çolpa ve çıqımsız eserimiz dahi bir hayli müzakerelere sebeb
oldı. Şöyle ki her kes qantarı aldığı qadar aşağu-yuqarı çekdi. Maqsadımız ancaq bu
gibidir. Çünki başlarımızda nice vaqıtlardan beri donmuş qalmış miyler hareket-i fikriyeye
meyil eder iseler fena olmaz fikrindeyiz. Bundan böyle her nege ...on ğarazımız cümle ile
... ... meselâ şimdiki usul ... ıslaha muhtac biñ türlü ... erdir. Ahlâqça nice türlü dualara
muhtac aletlerimiz var. İşte bunları müzakere etmeli. Islahına define çaresine yol aramalı.
Ara-sıra bunuñ gibi sual (mesele)ler meydana qoymaq ile beraber lisan-ı tatariyeniñ
işlenmesine ve ilerülemesine çalışmaq isteriz. Usta ve qalemkâr degil isek de vatanımızıñ
... yirişüb (yitişüb olmalı - LS) gelen gençleri qalem ve fünûn arabacı amil ve ğayret
sahibleri olurlar. Hüsn-i zannıyla bilhassa lâme qalemimizi ele alub, çare açmaya niyet
eyledik. Bir ile olduqça qusurumuza baqılmasun: çala-çala uydururuz denildiği gibi bizim
qalemimiz odun ise de, genç vatandaşlarımız odunları qalem idüb cümle faydasına
çalışırlar ümidindeyiz. Kendimize gelince, gösterildiği yolda cüzziy faide ide bilsek,
nefsimizce kemal-i mukâfat hesab ederiz.
ZİYAYI QAFQASİYA
Qışıñ şiddetinde güneş görünüb faqirleri quvandırdığı gibi (Ziya)nıñ neşri dahi nice
musulmanları memnûn eyledi. Devletimizde az-çoq her miletiñ edebiyatı, basmahaneleri
ve gazeteleri olduğu halde biz musulmanlarıñ ne gazetesi ve ne bir basmahanesi var idi.
Emir kâgikleri gibi cahillik deryasına batmada idik, lâkin üç seneden beri Tiflis
zadegânlarından Said ve Celâl Ünsiyzadeleriñ ümiti ve ğayreti ile Tiflisde “Ziyayı
Qafqasiya” ile benam bir tatar gazetesi neşr olunmaqdadır. Bunuñ gibi işi meydana
getirmek her ne qadar güç, müşkil olsa da, “Ziyayı Qafqasiya” gazetesi qıyafet ve her
ufaqca bu gazetede basıldığı bendler ve haberlerce ilerülemekde olduğu aşikâr olub, genç
musulmanlar beyninde biyük memnuniyet hasıl etmişdir. Ve lâkin şu belâsından qorqarız
ki, musulmanlarıñ ekseri gazete faideyi qılmamaya çoq aşina olmadıqlarından nice vaqıtlar
geçinceye qadar edebiyat işi lâzimince ilerülemez. Nemse, fransız ve ingiliz gibi milletleriñ
biñler ile gazeteleri vardır. Bazı “eglenceye” ve bazı “ticarete” ve bazı “tedris u terbiyeye”
dair ve bazı her türlü şeyden ve malümatdan haber verir. Vatanımız Rusiyede dahi bir qaç
yüz gazeteler çıqar. Rus lisanından maada Polak, Nemse, Şivit, Ermeni, Yahudi
lisanlarında dahi gazete vardır. Sair milletler edebiyat ve gazetacılıq ilerülemesine onuñçün
ğayret ile çalışıyorlar ki, edebiyat ve gazeta halqıñ sadası ve lisanıdır. Halınıñ tarifcisidir.
Haqiqatıñ duacısıdır. Gözü perdelü, qulağı tıpalu olanlara biyük devadır... Bu sebeblere
göre Ünsiyzade Hazretleriniñ dutdığı şerif-i vazır işleriniñ daim memnuniyetinden maada
işiniñ ilerülemesi her vecih ile taleb etmeliyiz. Bu da erbab-ı qalemiñ yazmasıyla oqumaq
bilenleriñ gazetanı alub oqumaq ile meydana gele bilür.
ŞÖYLE MİDİR, DEGİLMİDİR?
Ulu vatanımız Devlet-i Rusiye iki parçadır. Biri Rusiya-yı Avrupa, Rusiya-yı Aziya.
Rusiya-yı Avrupa Qafqas ve Dağıstan ile beraber on beş vilâyetde (guberniyada) beş
miliyona qadar musulman vardır. Bunlarıñ ekseri Tatar türki qabilesinden olub lisanları
dahi yeklisandır. Şöyle ki, tekâlümde añlaşa bilürler. Ve cümlesi içün bir lisan-ı edebiye
qullanması güç degildir. Qazanda yazılan bir kâğız Orınburgda, Şekide, Bağçasarayda
oqunub añlaşıldığı gibi, Bağçasaraynıñ qalem ibaresi dahi o lütuflarda lüzumunca geçe
bilür. Lâkin ne yazu bilüriz ve ne oqumaq isteriz! Tahsilde gezerken niçe vilâyetleri
dolaşdık ve Rusiye musulmanlarınıñ suret-i yaşamalarını gördük. Şurası çoq teessüf olunur
ve yazıqlıqdır ki, beş-on ilimden ve beş-on mekteb-i cedide görmüş zabıtandan maadası
dünyadan bihaber olub perişan haldedirler ve üç-dört yüz seneden beri sanatca, ticaretce
fünun-ı tedris ve usul geçişince hiç bir türlü ıslahları ve teraqqileri görünmüyor. Her kes
milleti ecnebiy bilüb, vatanı kervansaray görüb, boğazı ve nefsi içün bildigine göre çalışurtürtünür durar. Vatan ve millet nedir, teraqqi ve ıslahat nedir, medeniyet ve insaniyet
faziletleri nedir - hiç haberleri yoq gibidir! Var ise de hasiyetleriñ hasılatıñ görür idik. Üsti
örtük söylemeyi bir bilmeyiz. Şöyle ki, bizce şimdiki usul yaşamamız üç hareketten ibaret
gibidir. Çolpa-çolpa çalışmaq, abul-qabul aşamaq, vuqut-buqut yuhlamaq velhasıl.
Yaşamamız insaniyet şanınca degildir. Velâkin fena hâlimiz tasdiq olunur ise
noqsanlarımız aşikâr olsa, ıslahiyet yolları müzakere olsa, millet ilerülemesi içün ağniyâlar
ve zadegânlar ve millete mehbitiy olan zatlar yavaş-yavaş ğayrete gelüb milletiñ her sırada
ilerülemesine çalışurlar zan ederiz. Rusiyede bahr-i millet ilerülemekdedir. Bizleriñ
elimizi-ayağımızı, gözümizi kim bağladı? Sopa ile urub, başımızı kim döndürdi? Ellerimiz
iş içün, başımız fikir içün degilmidir? Devletimiz bizim ilerüledigimizi ve rahatımızı
istiyor, biz muslumanlara bunca ihtiyarlar ve (pravalar) bahşiş etmişdir. Cümle divanları,
mektebleri dahi açmışdır. Kendimize gelince, servetkâr zadegânlarımız, ağniyâlarımız
çoqdır. Biyük sermayeli tacirlerimiz az degildir. Şöyle ki, ğayrete gelür isek ilerülemek
içün aletimiz var gibidir. On beş-yigirmi sene evvel bizler gibi geride olan latışlar,
ermeniler, yahudiler, karaimler aralarından şimdi nice hocalar, zabıtlar, nazırlar, advokatlar
ve makinacılar çıqa bilür. Sebeb ne ki. Bizler de bunlar gibi çalışmayıq? Bize qalur ise de
iptidayi halde Qazan, Orınburg, Ufa, Qasım Han, Nijniy Saratof, Şeki, Ejderhan,
Bağçasaray gibi şehirleriñ cemaatları mahsus ruhsat ile bir cemiyet-i fenniyeyi hayriye
tertib edüb, sabiyler mektebleriniñ ıslahına, medreseleriñ teraqqisine yeñi sanat mektebleri
ve kitabhaneler açılmasına çalışmalıdırlar. Lâzım olan masârîf murad olunur ise bulunacağı
aşikârdır. Babalarımız ve dedelerimiz bunca hayırlar etmişler, bizler zemanemizce lâzım
olan beş-on mekteb, beş-on kitabhane peyda edememizmi? Bütün-bütüne tükendikmi?
Hükûmet ruhsatıyla, cemaat etfaqıyla cümleniñ tedrisi-i maarifi içün bahr-i musulman
seneviy o... ..qapın ihsan eder ise beş miliyon candan yüz elli biñ ruble hasıl ola bilür ve
bunıñ içün ... biñ qadar adam fünûn-ı ilm vasıtasıyla tahsil ide bilür. Bu hesabla yüz on biñ
nüfus qırımlılar üç-dört biñ rubl peyda idüb, iki yüzden ziyade gençleri ilm-i halden ğayrı
oqumaq, yazmaq, ilm-i hesab, tarih ve coğrafiya ögrete bilürler. Söyledigimiz misaller ve
ğayrı tedbirler il ve ağniyalarıñ ihsanı ve ağânîsi ile aqçeler tahsil idüb, bizlere vatandaş
olan sair milletler nice mektebler ve kitabı basmahaneler ve ğayrı cümle-yi hizmet eden
aletler peyda etdiler, biz niçün idemiyoruz? Bizler insan degilmiyiz? Bizler Rusiyeli
degilmiyiz? Musulmanlarınıñ lâzım miqdarı ... ve medreseleri vardır. Halbuki usul-ı
tedrisice ve nizamca ıslahata muhtacdırlar. Mekteblerde sabiyler yazı teraqqiyat-ı raqam
görmezler. Medreselerde talebeler ulum-ı aqliyeden bir fen görmezler. Gençlerimiz ahlâq
ve terbiye zamanında nüfus altında degiller. Vatanımızıñ qanunlarıñ, nizamlarıñ
ögrenmeye hiç bir aletimiz yoqdur. Zemanemiz tedris ü sanat ve teraqqi zamanıdır. Bütün
Avrupadan maada medeniyetce geride qalan Devlet-i Osmaniyede dahi yeñi usuller icad ve
tertib olunub oqumağı qolaylıqlı etdiler ve az vaqıtda çoq ögreteler. Bu yeñi usulleri
ögrenür, soñ fenamı olur? Biyük ve merhametli vatandaşlarımız ruslardan nice fünûn ve
malümat ve sanat ögrene bilüriz. Rusca oquyub ögreneler sairler içün lâzımelü zakonları
qanuna dair faideli kitabları lisan ...riyeye tercime idüb oqumalı. Evelü zemane-i mazi
muhabbetlü vatanımızı tanıyub devletimize sadaqatlu, cemiyetimize faidelü, kendimize
rahatlu ve iftiharlu yaşayışlar yaşamalı. Velhasıl uyqudan uyanmalı, etrafa baqmalı ve
ğayrı vatandaşlarımız gibi her sırada ilerü çalışmalı.
_________________ ψψψ_______________
Rezanski guberniyanıñ hanedanlarından gaspadin Malısof Rezanda bir biyük sanat ve
tehnik mektebi açılması içün beş yüz biñ rubl aqça vasiyet eylemişdir.
_________________ ψψψ_______________
Malümdir ki, şehirler nizamnâmesiniñ (Gorodovoy Polojeniya) otuz beşinci
maddesine göre şehr-i meclisiniñ azaları (Dumanıñ glasniyaları) iki pay hristiyan ve bir
pay ğayrıhristiyan olması şer-i teyyidi Bağçasarayda hristiyan ahalisi pek az olduğından
musulmanlarıñ talebine binayen Duma Meclisiniñ nasafını hristiyan ve diger nasafı
ğayrıhristiyan, yani musulman-ı nadan olması Dahiliye Nazareti tarafından hükm olunduğı
gibi şimdi bazı şehirler dahi bu imtiyazı taleb ediyorlar imiş.
_______________ ψψψ_______________
İbadethâne yanında meyhâne münasebetsiz olduğından qanunen kiliseden yüz yigirmi
arşun uzaq olması şer-i teyyidi bu kere qanunıñ oña dair madde-i sene qoşma evvelâ raq-ı
Qafqaziye namestniki Velikiy Knâz Hazretleriniñ lâyıq görmesine binayen Şurayı Devlet
Meclisiniñ (Gosudarstvennıy Sovet) hükmüne göre musulman ibadethânelerinden ve
qabristanlarından dahi meyhâneler yüz yigirmi arşun uzaqlıq olacaqdır. Şevketlü
imperatorımız tarafından bu yeñi hükmüñ icrası ferman olub, resmen ilân olundı.
Devletimiziñ bunca ikramı musulmanları saadet deryasına daldırub ifa-i teşekkürden âciz
qıldı.
_________________ ψψψ_______________
ELMAZİSTAN SEYAHATNÂMESİNİÑ MUQADDİMESİ
Günlerde bir gün sabah ekren Bağçasaray cıvarında Beşik-Dağ üstüne çıhub seyir-i
etraf temaşa-yı bahar eylemede idim... Ögümde örnekli acem halısı gibi çiçekli çöller
döşenmiş, bir tarafda qale-i harabatı niceleriñ kemaliniñ ve zevâliniñ şahidi sanasın diyor
ki:
“Bana baq, dünyaya baq”.
Diger tarafda Gence Dağı sevdigi ile iltifat eder gibi sabah rüzgârı ile quşlarıñ nazik
sesleri qarışub, Mevlâya şükrâne münâcatı gibi tatlı-tatlı öter idi. Medh-i dilberin ala
gözleri gibi temiz ve pak güller çekilmiş uzaq dağıñ gerüsinden maşuqım yuqudan qalqar
gibi utanub, qızarub semaviy dilberi güneş göründi...
Ögümde bağçalar deryasına batmış Tataristan şirin yüzde al yanaq gibi şehir güli
Babahan sarayı gözüm ögünde... Millet qarağulları dev pehlivanları gibi cüfte-cüfte
minareler asmana çekilmiş sanursın ki, ruküğa el qavuşmış turur... Bu şirin resmi seyir
idüb dereceyı bayğın lezzete dalıb, elime tayanub yatur iken sağ tarafımdan bir ayaq tavuşı
geldi. Başımı çevirüb baqdıqca nihayetsiz güzel bir qız gördüm...
Yaşı on beş-on altı, elbisesi renkli bulutlardan kesilmiş, gözleri dünyanı muhabbete
ğarq edecek gibi, altun renkli uzun saçları güneş şevqi gibi etrafına tökülmiş. Velhasıl
duruşı genç başa qaza gibi baqışı her derde afiyet-şifa gibi melek misali, güzeller şahı,
baharıñ tatlu rüzgârı gibi nazlı baña yaqınlaşdı....
Esrardan sarhoş deryayı ..eztin şaşurmış gibi hemen ayağa qalqub:
- Siz kimsiz?
- Seyyahım, - dedi, ama bir acayıp musıqısi ile geher damarım ditrerdi ve gönlüm
giceden aydına çıqmış gibi rûşen ve şad oldı.
- Ya güzel! Ne hal ile bu çöllerde yalnız qaldıñız?
- Halime taacib etmeñiz. Hikâyem çoq uzundır, - dedi.
- Bahtiyar vatanıñız nerededir? Der ve kendiñizi baña bildirüb beni bahtiyar
etmezmisiñiz?
- Sualiñiz beni memnun eder... Vatanım Elmazistan, ismime Haqiqiye derler.
- Siziñ vatanıñızıñ suret-i yaşaması neye mübennidir?
- Suret-i yaşamamızın üç erkânı vardır: biri – kelâm-ı qadim, biri – amil-i qadim, biri
– ruh-ı islâmiye. - Deyi şehre-i doğru nazar eyledi...
Bana gelince, başım dumanlı, fikrim dalğalı ağzımı açdım qaldım... Üç-beş daqiqa
soñra baña çevrilüb dedi ki:
- Vah! Vah! Bura ahalisi kelâm-ı qadimeye âşina iseler de amil-i qadim ile ruh-ı
islâmiyetden bihaber imişler...
Bu sözleri bir can ağırır sada ile söyledi ki, ben bayğuş dahi mazlum oldum ve ğayet
taacib ederek hepisi cesaretim toplayub:
- Ya Haqiqiye, buranıñ hâlini nerden bildiñiz? – dedim.
- Camileriñ minarelerinden ve memleketiñ şeklinden dediğini tamamen añladım.
Bu cevab bir qat daha taacibime gidüb, icabet qızcağıza muhabbet ile beraber qorqu
dahi hüsn etmeye başladım. Evel anda qızcağız nazik temenni idüb hafif tuman gibi gözüm
ögünden çekilmege başladı... Mübtelâ mey, divanemi. Her ne ise onuñ gibi şirin resmen
peşinden görünmez quvvet ile tartılub yürüdüm. Hareketimi görüb:
- Peşimden gelürsiñ? – dedi...
- Evet. – dedim.
- Gel, gidek. Beraber vatanımı göresin. Vatanımda cahil olmaz. Saadeti hitam bulmaz.
Sen biçare qorqmayasın. Saña hiç bir zarar olmaz!
Beraber gittik. Elmazistanda her ne acayip gördüm ise, beraber soñra seyahatımızı
beyan ederiz.
_________________ ψψψ_______________
LETAYIF
QIRIMLILAR DERLER:
Eşek taş taşıma ile, sofu tekkeye.
Deve hacı olmaz varma ile Mekkeye
ψψψ
QIRIM NOĞAYLARI DA DERLER:
Camandır qartlıq camandır: ayğır başım at etdi.
Camandır yalğıñızlıq camandır: töre sözüm mat etdi.
ψψψ
Vaqtiyle bir horos çöplükleri saçar eken (incüdane)si bulmuş. Arpa calab olmadığına
hiddetlenüb, turağını qazan tüb egri buyunib uzatub bağıra-bağıra söylemiş:
- Ey, insanlar, insanlar! Ne aqılsız olursız. Bu bir taş danesine neden heves olursız!
Bu horosuñ cinsinden aceb şimdi varmıdır?
ψψψ
- Bağçede bülbül sabah erken tatlı-tatlı öter imiş. Bir eşek bülbül sedasını tamamen
diñleyüb baba nasihatı zamanında demiş ki:
- Ey, arqadaş, seniñ sesiñ var imiş. Eger türküye meraqlı iseñ bizim horosdan ders
almalı.
Bu eşekiñ cinsinden aceb şimdi varmıdır?
ψψψ
- Ne var ne yoq, Hacıvat ağa?
- Adım Buraq, Qaragöz ağa! Ne olacaq?... Develer qanatlanmış, uçacaq.
- Bülbüller borazan çalacaq.
- Balıqdan qurban içün mesele aranılacaq.
Nice adamlar kendi işlerine kendileri şaşacaq.
Ve şu aralıq vaqıf emlâqdan boğaz ağrısına şapor-şupur merhem yasanacaq.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Альманакъ статей «Тонгучъ» (Первенецъ) составилъ Бахчисарайскiй городской
голова Исмаилъ-бекъ Гаспринскiй.
______________________________________________________________
İzan olunmaqla Tiflisde ziyayı matbuasında tabb olunmuşdır.
______________________________________________________________
Дозволено цензурою. Тифлисъ, 17 мая 1881 года. Въ Типографии Унси-Заде.
MECMUA
SAHİFE 5
NUMERO 2
ŞAFAQ
ESER-İ HAMİ
İSMAİL GASPRİNSKİY
TAVRİÇESKİ GUBERNİYASINDAN
BAĞÇASARAYDA QALEME ALINMIŞDIR.
Fİ 25 MAH-I RAMAZAN 1298
___________
цъна 7 коп.
CEZ U NOMERİSİ 2
BİRİNCİ CÜZİ “TONĞUÇ” İDİ
TİFLİSDE “ZİYA-YI QAFQASİYA”
MATBAASINDA TABB OLUNMIŞDIR.
Fİ 9 MAH-I AĞUSTOS 1881
____________
Fiyatı bir tin
(YEKŞENBE)
___________________________________________________________________
HAYAT-I TATARİYEYE ELZEM VE SALÂMET, VATANA MUTALİQ HER NEVİ MEVADDAN BAHSİ MUNTAZAMAN MECMUADIR
______________________________________________________________________________________________
Mündericatı:
“Tonğuç”
ve
erbab-ı
mutalaâ
medeniyet-i
islâmiyeyi
islâm
hükumdarları. İhbar-ı dahiliye: Salonimden ve Saratofdan haberler. Hamiyetinden
vatandan Habibullah Bek Bulatof ve Salih Bay Mirza Qazan u Tatar ... Rusiyede islâm
mecûsileri. Teke Türkmen ....
Qazanda faâle ve muharririnden Şehabeddin Efendi
muderris. Qırımda bir cemiyet-i hayriye.
Ahbar-ı hariciye: Fas u Trablus garb-ı arabiy bir nan, Mısır ve ..nistandan haberler.
Amerikada matbuat ve neşriyat. Afrika-yı Şimaliy ve İtalyanlar ile Fransızlar. Cennet-i
mekân Sultan Abdülâziz Han hazretleriniñ vaqa-yı mualimiyesinden bir nice söz.
Mütenevvia: Rusiyada musulman fabrikaları. (Edebiyat): Qazan ve Qırım ibaretini
tetbiq. ... bir manzume-i letayif ve zarayıf: Derviş ve gazeteci. Mektüblere cevab. İlân-ı
mahsus.
_______________
BAĞÇASARAY 18 MAH-I MÜBAREK
_______________
(Arz-ı teşekkür ve ızhar-ı memnuniyet).
“Tonğuç” nam-ı eserimiz cümle qaidesine hizmet eter işlerden bulduğundan
oquyanlar beyninde memnuniyet ve hoşnudlıq hasıl etdigi bizge köb quvvet ve ğayret
vermişdir. Noqsanımız ne qadar köb bolsada bu fa... nice guberniyalardan ve sair yerlerden
aldığımız ve eşitdigimiz tebriknameler güç işimizi qolay qıldı. Türki (ana) dilimizce
neşriyat ve matbuat köb faidemend ve nağmelü olacağını fehm ederken biz bu etrafdan köb
kişiler bizge yardım vaad etdiler. Bunlarıñ hepsinden Hüda razı bolsun. (İmam Hayreddin
Aqibof, İbrahim Bunasof, İsmail ve Şeyh Atar İpakof, Muhammedhan Ğalabof,
Şahabeddin İbrahim ve İsmail Akçurinler, Knyaz Devlet Keldiyef, Habibullah Bekbulatof,
İbrahim Bekânof, Esaol, Muhammedhan Bek Mahmudof, Sultan Hubbibugihanof)
hazretine hususiy ve acizane ızhar-ı teşekkür ve ibraz-ı memnuniyet eteriz. Hepsi işimizge
bunca hüsn-i iltifat ve muamelât-i hayriyet-i alâmetde bulunmaqları bi-haqqın size var-ı
tahsin ve tehniyet olmışdır: milletperest ve maarifperver ihba-yı yardımıyla her ne yazar
isek muradımız halqqa faide ve balalarğa terbiye yolunda qaleme alımşış mevaddan haric
olmayacaqdır. Mekteb-i milliyemizi usul-ı cedid üzere götüresi bir vasıta ve vesile yalñız
bu gibi uzaq havadisiñ beyn-en-nas kemal-i rağbetle qabul ve mutalaa olunmasındadır.
Acizanemizce bizge ümid-i nüvid bergen dostlarımızıñ izhar qıldıqları mesret u şevq ve
ğaram-ı daimiy ve samimiy olduğı gibi ele aldığımız maqsud-ı mahmud nümudiy icrada
acizleri dahi an-samim-il-qalb ve daimiyet üzere hizmet-i milliyeden hiç bir vecihle baş
qaçırmayacaq. Bir de has bi hal ifade ederiz ki cerrahlar bazı yaraları “qızğın demir” ve acı
merhemle defiy ve medavet etdikleri gibi erbab-ı qalem ve muharririn dahi bir nevi “tabib”
ve cerrahdırlar ki erbab-ı mutalâanıñ mübtelâ olduqları maraz ve cerrahatlarına göre (Fi
felv behim-i maraz) manaca “dua nüshası” yazurlar ümidi eger sağalmaz yaralarımıza
(ahir-ül dua ilki) mazmununca (ki) verilürse yine şifa niyetiyle mütehmil olmağımızdan
sevi bir ilâc mütessir degildir. Biz taan-ı ağyardan ihtiraz etmeliyiz ne sinan-ı qalemden:
*Cerrahat-ül sinan le hayül teyyam*.
*Ve ma yeltem-ma cerrahül-sinan*.
_____________
MEDENİYET
_____________
-İslâmiyeArablar şerif-i islâmla müşerref olmadıqları zaman cehaletde perişan-ı hal ve vahşiy
ve esedan-ı bedeviy bir halq idiler. ... ... ... ve sanaat ve selâmet ve insaniyet gibi evsaf-ı
medeniyetden ...lerde boy ve nişan yoq idi. Ğazel ve geyikler gibi evsaf-ı beşeriyeden bir
hane ve ilm-i danışdan bi behve olduqları halde açıq sahraları devran ve quvvetlüleri
quvvetsizlerden müntefiğ olmaq vazı ve haletiyle kezran etmekde idiler.
Ğayet qaranlu bir giceni taaqiben tavı eden afitab cihantab alemiñ her bir tarafına
şaşah baş olub zalam ve ğıyamı ortadan qaldırdığı gibi nur Muhammedi dahi zuhur edüb
ve adı delet ve sahrayı cahiliyetde qalanlara zu’ bahş teşviq ve hidayet oldı. Arablar halqı
alim-i qıymet islâmı pirayet-i yürüdüş qılub muzahir-i ihsan ve inayet verib celil oldılar.
Qanun-ı şer’i şerif u nizam letayif-i islâma mutabıq hareketde bulunub cismaniyet ve
ruhaniyetce ve ahlâq u nezafetce teraqqi perverlerge meyil etdiler. Qarye u aşiret ve
şehirler salub ruz-be ruz sanaat ve ticaretce ilerülemekde idileri. Arablarıñ esas medeniyeti ittihad olunan maarif ve servet u etfaq ve ittihad gibi mevad-ı hüsniyeye tiz andan
alışmaqnı ğarbiyyün imdi dahi nazar-ı veleh ve hayranla mutalâa etmekdedirler.
Bu saadet u nik-bîn... din-i mübin islâmıñ semeridir ki bedeviyleri ilm-i medeniyet ve
insaniyete dahil qıldı. İslâm ve islâmiyet bir derya-yı münafi gibidir ki gemisi selâmet ve
her mevci saadet ve haqaniyet ve kemalât ve asayışdır. İslâmiyet bir sefinedir ki rakib
olanları sahil-i necat ve salâmete yetirür. Din-i islâm teraqqiperver oldıqındandır ki onuñla
pey-rev olanlara ahireviy ve ruhaniy saadete nail olacaqlarından başqa ömür-i dinyeviyde
dahi teraqqiyab olmaq yolunı mesdud etmişdir. Eyyam-ı saadetden bir yüz elli yıl soñra
arablar ol derece quvvet ve qudrete malik oldılar ki quva-yı harbiye ve askerlerine her
tarafdan bab-ı fetih ve zafer güşade idi. Arablar idi ki quva-yı ticaretleri servet ve mal
minali her tarafdan celb u kesb etmek yolunı açdı: Cibal-i şemhe ve behar-ı muazzamat
arablarda olan quva-yı aqliye sayesinde onlara hadm vücud-ı mütekâr oldı. Quva-yı
sanaiye u fen, felâhiye ve ziraiyede bir dereceye yetmişdirler ki acı meyveleri şirin ve
sebze u reyahandan ârî deşt ve biyabaniy gül ve reyhan ve eşcar ve enharle tezyin edüb bağ
u bağçaya ... etmege muqatdar olmışdılar. Hulâsat-ı el kelâm derya ve hâmun ve güvah ve
beyabandan hayat-ı beşeriyeye zarur mevadı almaqda ve onlardan müntefiy olmaqda bir
vecihle aciz qalmamışdılar.
Evel asır ve eyyamda arablarıñ yed iqtidarında olan memuriyet ve ebadiy ve binaiy
aliye ve heyakil azimet zamanımız musulmanlarından hiç birine misr olmamışdır. O vaqte
göre arablar ne derece medeniyet dost ve maarifperver olduğını bundan añlamaq olur ki
Endülüsde üçünci halife Abdurrahman hılâfeti zamanında devletiñ hazine ve varidatı
cümle hükumdarlar ve Avrupanıñ varidatından ziyade a’d olunurdı. Halifetiñ mihl-i
ikameti ve paytahtı olan Qartaba şehrinde bir miliyondan ziyade ahali iki yüz medrese ve
üç yüz hamam, beş yüz camii şerifleri var imiş. Mezkür şehriñ bir kitabhanesinde yüz biñ
cildden ziyade kitab var idi. Ol zamandan qalma binalar ve saraylar imdiki asır erbab-ı
vuqufını dahi taacib ve hayretde qoymuşdır. Nehr-i Kebir suları kenarlarında bağ u
bağçalar ve müteadid fabrikalar olub her hususda memur ve abadan bir yer iken hal-i
hazırada pamal ve ğayrımemur qalmışdır. Bu gibi idi Bağdad halifesi Harun El-Reşid
asrında tevayifiñ vazı ve hali.
Onlar medeniyet-i islâmiyece haiz olduqları terbiye ve kemalde kefaretiñ mağbutiy
olmışdılar. Endülisde abideler hemen selis ve Bağdadda Harun El-Reşid hılâfetleri
zamanında milleti ve devleti işler avaz-ı naz ve liyaqatında cariy olundığı gibi tarıq talim u
tedris bilcümle mekâtib ve muderres usuli üzere tertib ve tesis olunmışdı. Ehl-i ilim ve
sahib-i mafiret ve erbab-ı qalem ve edibe-i maqbul has u âam idiler. Her yerde sanaat ve
fünun ve ömürde mehr-ü mâruf zatlar hayli çoq idiler. Ve bu sebebden gün-ı bugün kesret
ve ziyadet olmışdılar. Evel vaqtıñ talim ü terbiye haneleri dahi çoq idi. İmdiki gibi degil
idi: Qartaba Bağdad ve Mısır medreselerinde on ve on beş müderris olurdı. Bunlardan her
birisi maharet ve malümat kâmilesi oldığı fenden dedrîs eylerdiler. Mezkür medreselerde
ulum-ı naqliyeden, filosofiya u fen-u mantıq ve ilm-i hey’et ve kimya ve tıb ve nebatat ve
hayvanat ve riyaziden ilm-i hesab ve hendese ve cebir-i muqabele, tarih ve coğrafiya ve
ğayre tahsil ve tedrîs olunurdu. Bu medreselerde ikmal-i tahsil eden talebeler mâhir oldığı
fen ve ilim sayesinde millet ve devlete hizmet idüb onlardan müntefiy olurdılar.
Uluqat-ı islâmdan olmayan kefere ve sair henüz cehalet ve nadanlıqda qalmışdılar:
onlardan bazıları musulman medreselerine gidüb ilm ü kemal-i kesb idürlerdi. Deryalarda
kezmegi ve biyük köpriler salmağı ve bağçıvanlığı ve bostancılığı ve bir ölçmegi ve bu
qabil niçe mühim fünûn ve sanayi arablardan ögrenmişler. Saatle vaqt ölçmegi ve
meyzenle pul ölçmesini dahi avrupalular arablardan tâlim aldılar. Bugün avrupalular her
bir fünûn ve ulûm ve sanayide alî derece kesb-i maharet etdiklerinden musulmanları
gerüde görüb (musulmanlar nadan, terbiyesiz ve medeniyet-i maarifete ğayr qabil bir
milletdir) diyorlar. Ve bu nazar arabını ziyan-ı hal ile terennümsaz olurlar.
*Lem babq min ay bihe tehlîn *
*Ğayr-ı rımed u hitâm-ı keftin *
*Ve ğayret ü cedl ev-vedîn
*
*Ve şeriatı kelime-i yevm sefîn.. *
Vaqa biz ahaliy islâm sanaat ve maarifetde avrupalulardan gerü qalmışsa da istidad ve
qabiliyetde onlar ile beraberik. Velâkin bu hususda lâzım âlet bizde yoqdır. Yoh olsa da
evelki musulmanlar kibi fen ve sanaat tahsiline çalışa bilmerikmi? Frankiler bizden kesb
eyledikleri ilm ve maarifi biz gene onlardan ögrene bilmerikmi? Mamelik-i Osmaniyede ve
Mısırda ve Hindistanda bu vaqte qadar usûl-ı cedîd üzere biyük ve küçük mektebler
açmışlar anlarıñ kâfesi terbiye ve tahsil maârifet-i hizmet eder mekteblerdir. İnşallah o
qadar çekmez ki Rusiye musulmanları dahi ulûm-ı kitab mütedavileden lâzım olanlarını öz
ana lisanlarına tercime ü naql etmekle usûl-ı cedîd üzere mektebler küşad idüb lâzım olan
fünûn ve ulûmdan behriyâb olacaqlar. Bize çatan malümata göre muateberân ve hamiyyetmendân-ı vatan bu hususda lâzım tedbirâta teşebbüs etmişlerdir.
~~~~
İSLÂM DEVLETLERİ
Yer yüzünde islâm devletleri halqı bardır. Velâkin Devletîn-i âliyetîn Osmaniy ve
İrandan başqaları gerek umûr-ı maaliye ve rah-ı maişet u idare ve gerek fünûn u maârif ve
edebiyat u arabiyatda o qadar ilerü gitmemişler. Bunlarıñ nüfûs ve hükumet u paytahtları
bu cedvelden añlaşılur:
El Osman Saltanatı
İran Devleti (Şahlığı)
Mısır (Valiligi)
Fes (Sultanlığı)
Afğanistan (Hanlığı)
Buhara (Hanlığı)
Açın (Sultanlığı)
Vehabiy (Sultanlığı)
Nüfûs
25 miliyon
6
6
7
4
3
2
12
Qaranğu Kâfiristan
1 ve yüz biñ
paytahtı
İstanbul
Tahran
Qahire
Fas
Qabil-Herat
Buhara
Açın
El Rihan
Hanlığı
Maru (Hanlığı)
Nepal (Sultanlığı)
Amman (İmanınki)
Sadlu Sır Oq (Sultanlığı)
Hive (Hanlığı)
Cavmador (Sultanlığı)
Bekirme (Sult.)
Burnu (Sult.)
Zanz (Berist)
Tunis (Begligi)
Çetrel
yüz biñ
3 miliyon
12 miliyon
9,
yüz biñ
6,
yüz biñ
6,
yüz biñ
6 miliyon
5 miliyon
2 yüz biñ
2 miliyon
Maru
Qatmandu
Mekât
Sadlu
Hive
Babgelinik
Buğuman
Qunavahe
Zanzibar
Tunis
~~~~
HAVADİS-İ DAHİLİYE
Grodenskiy vilâyetinde Salonim şehri bütün-bütüne yandığından harab boldı. Bu
şehirde niçe yüz hâne musulman bar idi. Bu cemmatıñ camii şerifi ondan qurtulamadı. Ve
köp kişiler ğarîp ve afetzede qaldıqlarından Qırım müftisi Hazretleriyle ve bir mekteb içün
bizge bir arzuhal ciberdiler ki camii şeriflerini yeniden bina u saldırmaq içün Qırımda din
qarındaşlarından yardım taleb itdiler.
_____
Niçe ay muqaddem Saratof vilâyetinde sürgün bolğan Çerkez Mehmediniñ curtuna üç
urus qonaq bolub ol adamnı balalar birle öltürüb malnı salaş (tarac) itdiler. Bu işiñ davâsı
Saratof mahkemesinde (Okrujnoy sudda) qalub ol üç urısnı katorojnıy Sibirge sürülmeleri
ilâm bolundi.
____
Hamdullah, zaman-ı hazırada yaş ve genç musulmanlardan köpke ve curtqa faideci
kişiler bola başladı: Qasımhanlı Habib Aybek Bolatof hukümetden imtiyaz alub
Petersburgda musulmanlar içün bir cemiyet-i imdadiye (oppostov) meydana salmağa bir
nizamnâne tasdiq eyletdirmege muvaffıq oldı. Bu cemiyetiñ maqsadı Petersburgda
islâmdan biçare qalanlara yardım bermek, ev-düsine baqmaq, işke-küşke salmaq kibi
hayırlu niyetlere encam bermekdir. Şundayın bir cemiyet-i hayriye köpden köp faidesi
bolunandın cemiyet-i mezkürebâniy ve mucidiy Bekbolatof cemiyet-i hayriyesi yahud
“Бекъ-Пулатовское-общество” namıyla yâd olunur.
Niçe vaqıtlardan berü Moskvada bir camii şefir bolsa da köp eski ve küçük bolub
minaresi dahi yoq idi. Mezkür şehir imamı ve hatayıbı Ağyıf cenabları ğayret ü cehd
etmesi birle yeñi isniy bir resm bilen üzere biyük meydanlı (havlulı) ve yüksek minareli
mübarek bir mescid yasaldı (tamir olundı). Köp yerde bunday camii yoqdır: Bu âmel-i şerif
ü niyet, letayifiy quvadan fiile çıqaran moskvalı Salih Bay Mirza Hazretleriniñ fedakârlığı
olmışdır.
____
Padişahımız Aleksandr Aleksandroviç Hazretleri uluğ taht-ı nesliyle larnet çıqandan
ve bir çoq vilâyetlerden vekil Petersburg paytahta barub padişahımızı körmege nail
boldılar. Musulmanlardan Qazan, Buga, Ordos, Qırğız ve Türkmenlerden dahi velik barub
Huzur-ı İmperatoriye qabul olunub mürahhim hazret-işehriyârdan şerefyâb oldılar.
____
Qazan, Ufa ve sair vilâyetlere (guberniyalardan) musulmanlar ile aralaş oturğan
“Çuvaş”, “Mordova” kibi mecûs halqları bardır.
Bunları nasihat tarifiyle urus dinine döndirmege her ne qadar devam olmış ise de
murad-ı hasıl olmayub bir hayli mecûsler hiç bir teklifsiz din-i islâm qabul eylemişlerdir.
Velâkin devletimiziñ nizam-ı qanunı buña yol virmediginden o mahleleriñ aleyheleri
yapmasını bilemiz. Hande idiler dedigimiz nizamnâme eski vaqıtdan qalma olub şimdigi
devletimiz zaman-ı adiliyesine uyğunsız geldigine binayen Qazan müftisi devletlü ve
saadetlü Tefkilev Hazretleri işbu işiñ vuqû ve halini Dahiliye Nazaretine (Ministerstvo
Vnutrennih Del) añlatub bu defa musulman olğan mecûsleri islâm defterlerine (Metrika
defterine) qayd olunmaqlarına huküm olunandır. Ve şimdiden gerü musulmanlığı qabul
idecek mecûsiy bolur ise ruhsat berilmek içün yeñi qanun neşrini Dahiliye Nazırı Şurayı
Devlet meclisine teklif eyledigini “Golos” gazetesi yazğan.
___
Yañı feth olunmış Teke Türkmen qabilesi Hanedanından Taqma Serdar ve onıñ ile
birlikde oğlu ve bazı amirai türkmen devletimiz istenesine yüz sürmek içün mayısda
Petersburga gelmiş idiler. Bunları alâ-yı hazret imperator huzurına qabul olunub hüsn-i
iltifat ü cihan-ı derecat padişahıdan şerefyâb oldılar. Bunlardan cümlesine qafide ğalatlar
ve Taqma Serdarğa (mayorlıq) biñbaşılıq rütbesi ihsan ve serdar-ı mümileh oğlunı
(Yarskiy korpus) nam-ı zadegân mektebine almasını emr eyledi. Şan yoqdır Petersburg
gibi biyük paytaht-ı saltanatı sureti ü güriltisi türkmenleriñ çoq taacibe getürmişdir. Çünki
Türkmenistan medeniyetden ârı bir diyar olub ve türkmenler ise hal-i bedeviyetde qalub
bugün mında-yarın anda köçüb kezer halqlardandır. Bunlarıñ lisanı türk-i çağatay,
mezhebleri iman-ı azam mezhebindendir.*
Asrımız ulemâ ve müşahere debasından Şeyh Abidin müderris efendi Hazretleri ulûmı arabiyede tol yedi olub bir niçe telifat ve muharriratı meydan-ı istişare qoyuldığı mesmu
iftiharımız olmağa müderris müşaâleyhi ve teberrik zamanında kitablarnıñ qatîm safhatında
dahi satılmaqnı arzu eteriz.
Qırımda musulman mekâteb ve idaresini ıslah yolunda seyi olunmaqdan başqa
lisanımızca edebiyat ve maarif neşrine hizmet ider. Тавр.Мусульманс.Общество namında
bir cemiyet-i âliye u hayriye nizamnâmesi tertib olunub ve tasdiq olunmaq içün
Petersburga gönderilmişdir.
___
Qazan şehrinde beşinci dairede (çastda) eski Qırım mezaristanı bardır. Şimdi şehir
meclisi (Gorodskoy duma) ol nazaristan bolğan yerde bina salmağa qarar virübmiş.
Şehirniñ musulmanları bu işden narazı oldıqları içün mezaristannı hisar birle çevirüb
horçalab ve bu hususda Dumaya bir arzuhal virecek imişler. Qanunca mezarı yoq idüb,
viranda bina qoymaq şulay ki arzuhal bolsa Duma bu işde fariğ kelür.
HAVADİS-İ HARİCİYE
Fransa ile İspaniya devletleri Fas ve merbiy arab arab topraqlarını zabt idüb taht-ı
tasriflerine almağa dair bîn elled ve litîn bir muqavelenâme-i etfaqiye aqd olundı. Yani
gazeteler yazmaqda iseler de bu şâyiat asılsız olub bu işke her kez İngiliz devleti rıza
göstermeyecegini yine ingiliz gazeteleri yazdılar.
____
Bazı rivayete nazara Fransa devletiniñ Trablusğarb (Osmanlu müstemleketinden)
haqqında ittihad etdigi politika ve tedarikât ingilizler ile müttefiqanı fenalaşdırmağa sebeb
bolacaqdır.
___
Osmanlu devletinden yunaniylere berilecek arazi ve qasabalar teslim ve teslim
olunmaqdadır. Ve ol yer ahalisi (müsliminden) hicret etmekdedirler.
___
Hidiv-i Mısr bu ahirlerde virdigi umumiy bir emirnâmeye göre bundan böyle o
yerlerde yesîr ü esire satılmayacaqdır ve esir alub satanlar habs olacaqdır.
___
Afğanistandan gelen haberlere göre Emir Abdurrahman birle Herat hukümdarı Eyyub
Han cenk ve gavğa itmekdedirler.
___
Amerika devletinde 9995 gazete çıqtığını urus gazetelerinde oqudıq.
Mekke-i mükerreme birle şehr-i tayid arasında bulunan arab qabileleri baş qaldırmış
idiler. Velâkin bu yaqınlarda asker-i osmaniye köplerini tar-mar idüb ol diyarı selâmet hale
qıydığını İslâmbul “İstanbul” gazetesinde oqudıq.
Afrika qıtasınıñ şimaliy yalısında Devlet-i Âliyeyi Osmaniyeye tabiiy Tunus begi
vardır. Anıñ garbiy Fransa devletine geçmiş Cezayir şarqiy Trablis ve şimaliy Aqdeñiz ve
İtaliya devletidir. Tunisiñ vali paşası sultan tarafından tasdıq olma gelmişdir.
____
Niçe senelerden berü Fransa ile İtaliya devletleri mezkür vilâyetden behriyâb olmaq
ümidile politikabazlıq ve hile endazlıq yolunı hareketden gerü durmıyordılar. Bu aralıq
küçük sebebden naşîy Fransa Tunusğa asker indirüb taht-ı taslitine getürdi. Osmanlu
toprağına hiç bir devlet girememegi beynel düvel meşrû iken, bu defa cümle Avrupa
devletleri asla qımıldamadıqları halde Tunusı Fransaya qaptırdılar. Osmanlular ise bir qaç
defa protest eyledilerse de Avrupa devletleri ahidelü ve ehemmiyetlü bir hareket
göstermediler.
İtaliya devleti birazca ögenindiyse de lâkin quvvetlü bir devletle muharebeye
girişmekde Tunusıñ tesahubını münasib ve muvaffıq göremedi. Bizge göre Fransanıñ
Tunus haqqındaki muamelâtı huquq-ı maliye ve qanun-ı insaf haqanatdan haric bir
hareketdir. Bu işde Fransa “yağma buldım, yağmaladım” dedikleri gibi bir hareketde
bulunmışdır. Fransanı bu amele rağb edici sebeb Prusya ola bilür. İreloda muhtemel bir
muharebede fransızlar italyanlar ile hem-dest olub birlikde Prusya üzerine hücûm
idecekler. Töhmetini def ü ref içün devletîn müşaraleyhmaniy yekdigerinden müteneffir ve
muarrız idecegi mutasavvir olunursa o da hemîn Tunus meselesi olabilürdi ki Prusyanıñ
Hariciye Nazırı ve başvekili (ministri) Bismark Tunusı Fransa piş-gâhına çeküb, italyanlar
ile fransızlarıñ ülfet ü etfaqıyesiniñ tefriqa bıraqdı. Ve Bismarkıñ ordusı bu idi ki husule
geldi.
____
İstambulda cennet-i mekân sultan Abdülâziz Han hazretleriniñ qatili haqqında biyük
bir mahkeme açılub Nuri ve Mahmud ve Midhat paşalarıñ qatl-ü idamı qarar virilmişdir.
Ekser kişileriniñ gazeteleriñ bildigine göre bu işiñ teftişi ve muhakemesi muvaffıq vaqı
görünmiyor. Guya mezkür paşalar âli-i mahsus Midhat Paşa qatl olunır düvel-i ecnebiy
kişileri beyninde süi tesire olacaqmış. Bu meselede onlarıñ muqassır olduqları ortaya
çıqdığıçün ve suret-i deviy qanunen isbat oldığından mezkür on paşalarıñ idamı nâfî
(sürgün) olunmağa sultan Abdülhamid Han hazretleri cenabından qarar virilmişdir. Nuri ve
Mahmud paşalar sultanğa kiyev (damad) idiler Midhat Paşa uluğ vezir idi. Kemalât-ı
sadaqatı patriyotlığı (vatan dostluğı) cihanğa malümdır. Niçe vilâyetlerde vali bulunub, iki
defa vezir bulunub Midhat Paşa servetli ve bay bolmadı. Bu da anıñ doğrı ve sadıq
bolğanına biyük delildir.
TİCARET
Simbirskiy vilâyetinde (guberniyasında) çuha (sukna сукна) fabrikalarından köpisi
musulmanlar elindedir. Bunlarıñ hepsi bir silsile bolub “Aqçu”deyin yâd olunurlar
Aqçunlarıñ elindeyli. Sukna fabrikası bolub her birinde biñden köp kişi işler ve ötmek
aşarlar. Bu fabrikalar bazar (yarmalığa) mal virdiginden mâ-adâ devlet hazinesine dahi pek
köp sukna berirler. Simbirniñ yuvuqlığında İsmail ve İbrahim Aqçudinlerniñ fabrikalarını
bizzat gördik. İşlerinde teraqqiyat ve ıslahat boldığını müşahede itdik.
_________________ ψψψ_______________
Rusiye devletinde bulunan müteferrik türk (tatar) halqları tekellüm etdikleri lisan
esasen bir lisan olmaqda iken iklim ve diyar tesiri telâffuzlarına değişiklik virmişdir. Lâkin
bu değişiklik o qadar eşgali mucib olmamışdır. Meselâ Rusiyede kâin ü mekânca
birbirinden uzaq tatarlarıñ tekellüm etdikleri luğat qaleme alındıqda körilir ki madde-i
asliyesini kâlite degişmiyor. Bu meseleye dair Qazan ve Qırım ibaratından bir niçesini
burada zikr edeceyik:
_________________ ψψψ_______________
QAZAN VE QIRIM
(İbaratı)
Qazanca
Cırla cırla dib aytasez cıruvcı ciget min tügel.
Min cırlab kürsetsem köp cıruvcılardın kem tügel.
Qırımca
Yırla yırla aytasız türküci yigit men degil.
Men yılrab köstersem çoq türkücilerden kem dügil.
Qazanca
Cırla diysiñ cırlayım, kürle diysiñ kürleyim.
Sina cankeu hakkı içün sanduğaç bolıb sayrayım.
Qırımca
Yırla dirseñ yırlayım, gürle dirseñ gürleyim.
Sen canânıñ haqqıçün bülbül olub şaqırğarayım.
Qazanca
Qoyaş çıqar cıltırab qızlar çaçın ürgender.
Canım qanım şah olar ay tik yüziñni kürgende.
Qırımca
Küneş çıqar yıltırab qızlar çaçın örgende,
Canım qanım şah olur aydek yüzin körgende.
Qazanca
Aq qalpağıñ kiysene, qonğır salub cürsene,
Bigrek matur qız ikensiñ,
Min sine süyemin diyese.
Qırımca
Beyaz fesiñ kiysene, qıyış qoyub yürsene,
Nasıl güzel qız ekensiñ,
Ben seni sevdim desene.
Qazanca
Canğur cavar tizilüb, tüyüm tüyüm üzilüb,
Cigitler içün qızlar cılay yeş ulanday üzilüb.
Qırımca
Yağmur yağar tizilüb tizilüb, dane dane tizilüb,
Yigitler içün qızlar ağlar yaş baladay üzülib.
Qazanca
Qaşlarıñ qara qoş kibek, buyıñ tutiy qoş kibek,
Sin matur birle uynağamın, cuqumda kirgen tüş kübük.
Qırımca
Qaşlarıñ qara quş kibi, boyıñ tutiy quş kibi,
Sen güzel ile oynağanım yuquda körgen tüş kibi.
Mezkür emsalden añlaşılur ki, Qazan ve Qırım ibaratı ve ıstılahatı arasında köp farq
ve muğayır yoqdır. Ve bunlarıñ kitabet ve edebiyatını birleşdirmek mümkündir. Bu
zamanda vilâyetde müstamel lehce ve ibaratdan dahi bir niçesini zikr ideyik:
_________
Qara gözler suhar eyler çöker duman yanıma,
Nazlı sohbet, tatlı helva köp şirin hoş gelür canıma.
Her ne vaqıt zeval gelse, gelir maña hatundan,
Ne arslandan, ne yılandan köp şirin biñ hatundan.
_________
Ay felek, sen rahm qıl ki ol zeval gelinceye,
Köp maturlar dostım bolsun seveyim toyunceye.
_________
Her çiçekden bal alayım adetimdir zamanı
Yani meni yesir etsün şirinleriñ sultanı.
_________
Şuşu turğan üç oğlan
Üç oğlandan caş oğlan
Makinayı çasi közi alır.
Barıt bolur şu oğlan.
________
Ermeni çufqatlı uzun çaçın bolur şu oğlan,
Çevri-çesi beli ince behlivan bolur şu oğlan.
_____
Çortiniñ ögünde bay türk. Tübün çıqarır bilermen.
Toquz tuğay cılqıñnı. Quruqlab aydar bilermeni.
_____
Tıñla meni sultanım, hanıña dey aruvnı
Tahtına turğan çarından tartub süyir bilermen.
_________________ ψψψ_______________
NOĞAY CIRLARI
Otuz handan Gence Han
Şunı körgen Qaz tekmen.
Toquz handan Marqa Han
Şunı körgen Qaz tekmen.
Çapıncası cayma altun,
Canıbek de han boldı.
Tüpündisi sırma altun
Temirbek de han boldı.
Zünküleri özek altun
Özbek de han boldı.
Elmisinden qattı idi
Bermisinden qat idi.
Hanıbek de han boldı.
Yaşta toqsan caşağan
Qırk süydigim boşağan
Azuğlarım şaqşağan.
Qurı süyekde may bolmaz
Qurı olandan dat bolmaz.
Men cırlasan hiç tıñlamaz,
Men ne deyim, sultanım?
_________________ ψψψ_______________
LETAYİF
Coyulğan qadın deb kimge ayturlar?
Her yerlerde bolğan qadınğa ayturlar.
__________________
Fransızlarıñ meşhur edibâlarından mosyo Molyerden sorğanlar: “Niçün qanunen bir
kişi on dört yaşında qız ala, bilgiç hatun almağa bolmay?” Anıñ içün ki padişahlıq hatun
qullanmasından qolay bolur!
Her bir kişi aqlından razı bolur, malından razı bolmaz nedendir?
_______
Napolyon Bonapart demiş: “Üç aletim bolsa cihanı feth eyler idim. Eveli – aqça,
ikincisi – aqça, üçüncisi – aqça!”
Yine bunuñ gibi soylarğa bolur: Cıhan bahtlı bolur idi üç şey bolmaz ise. Evelâ –
cahillik, saniye - cahillik, salise - cahillik.
____
Qazanlular özün diline çet Çuvaş ve Mordova luğatları qarıştırmağa alışqır bulğanlar.
Alaca-bulaca dil bolmaz. Alaca-bulaca iman bolmaz...
Raqı içen raqı iç ap-aşikârane gerek selâm u kelâm boğanda “Kak pojivay” ne gerek?
Özünde aqça bolğanda kümge menet ne gerek? Luğat-i türki bolğanda ğayr luğat ne gerek?
_______
DERVİŞ VE GAZETECİ
Ya derviş ağama âsiy boldı deyib cihane: ağladlarıñ külküç bolur merhametsiz
zemâne!
Ya gazeteci yazma yazma nasihatlar nadâne: saña qardaş “deli” dirler, maña dirler
“divane”!
________
İstanbulda hayvanlarğa – zahmet. Er kişilerge – cefa. Qadınlarğa – zevq u sefa köp
bulunur.
MEKTUP VE CEVAP
İstanbul: İbdurrahman efendiye: mektübiñizden köp hoş bolub hüzsn-i zannıñız içün
biyük teşekkürler aytarım. Behr eserimizden sizge iki nüsha cibermen.
Petersburg: Hutluyarofa – Murad-ı şerifleriñiz icra boldı. Mektübiñizden Hüda razı
bolsun.
Petersburg:
Knyaz
Devletkeldiyofa:
(Muradıñız
icra
bolacaqdır.
Rusiye
musulmanlarını qorçalamaq içün rus lisanında bolacaq gazeteñizi tebrik ederim).
Saratof: Hayret Bay (Maqsudımız vatana hizmettir, vatana faidedir. Hat-ı şerifiñiz
bizge köp teselli boldı. Eserimizden on nüsha poçta birle alarsıñız).
Petersburg: Ahmirofa – Mektübiñize köre “Tonğuç” nam-ı eserimizden beş nüsha ve
“Rusiye müslümanları” nam-ı rusiy el-ibare risalemizden dahi beş nüsha taraf-ı
âlîyeleriñize irsel olundı).
Aqmescid: Tobozofa – Her iş kibi gazete işi dahi aqırtayın bolub bugün nadân
bolğanlar irtege ehl-i oquv ü sahib-i sevâd bolur ve cüziy bir qudret-i insaniye birle sabr ve
ğayret tağları parlap, deryaları eşermeğe muvaffıq olur. Mektübiñize çoq teşekkür.
İstanbul: Mehmed Efendiye - Hüzsn-i zannıñız içün yüñel teşekkürler eterim. Her
eserimizden sizge iki nüsha cibermen.
Yalta: İmam Hacı Habib efendi – “Gazeta oqumaq cihan birle müzakere etmekdir”
aytdığıñız köp biyük haqiqatdır. Sizdey âlime-i keremleriñ hüzsn-i zannı ve yardımına arqa
virdik.
____
İLÂNAT
1299 sene-i hicriye başından Bağçasarayda (Tavriçeskiy Guberniyasında) islâmca bir
matbaa (musulmanskiy tipografiya) açılacaqdır. Edv u açıq qazaniy ve osmaniy ve rusiy
harifatı mevcud bolub, uzuz fiyat birle isçot-çirkular, ticariye-çağırtuvnâme, her ilânlar ve
ğayrı kâğızlar basılacaqdır.
Basmahâne sahibi tarafından 1299 sene içinde elli dane “Tonğuç” ve “Şafaq”day
mecmualar neşr bolacaqdır. Bu mecmualarda türlü haberler ve havadısatdan ğayrı çurınğa
halqqa ve balalarnıñ terbiyesine yarar şeyler beyan ve müzakere bolub malümât-ı
coğrafiya, tarihiye ve zakon u nizam-ı devletiye naql bolmaq birle türkiy hikâyeler, naqiller
ve beyitler dahi basılacaqdır. Bihr-i mecmua yedi kapik (tek), hepisi elli danesi üç rubl
(sim) aqçağadır. Hat ü mektüb vusûlını şöyle salmalı:
Bağçasaray şehrinde İsmail Gasprinskiy basmahâne idaresine.
________________________________________________________________
Bağçasaray gorodskoy golova İsmail Qırımiy.
_______________________________________________________________
Сборникъ статей шафакъ (суморки), составил Багчасарайскiй голова Исмаилъ Гаспринскiй
__________________________________________________________________________________
Дозв. ценз. 10 Августа 1881 г.
Тифлисъ
типография Унси-заде.
SÖZLÜKÇE:
ağniyâ – zenginler
ârî – çıplaq, temiz deşt ve biyabaniy
arzuhal – tilekçe, ariza
aşiret - qabile
beyn-en-nas – halq arasında
bi-haqqın – tamamıyla
cebr muqabele – algebra muâdelesi (рус. сравнительная алгебра)
cehd - çalışuv
cerrahat-ül sinan – hirurgnıñ pıçağı, neşter
cibermen – “ciberirmen” olsa kerek.
cüfte-cüfte – çifte-çifte
cüziy – qısım, parça, bölük
Ejderhan – Астырхан
enhar – nehirler, özenler
eyyam - künler
Dahiliye Nazareti – İçki İşler Nazirligi
eledd - inatçı
Fes – Morokko
fî – tarihnıñ başına qoyulğan söz; ‘evvelce’ demek.
Geher – gecher, cevher
güşade - açıq
ğaram – sevgi
ğaraz – maqsat
ğarbiyyün - avropalılar
qarye – köy
güvah – şahit, delil
hâmun – çöl, bozqır
hat - mektüp
havadis-i dahiliye – içki haberler
hem-dest – ortaq
hemîn – bu bile
hendese - geometriya
heyakil – heykeller
ilm-i hey’et - astronomiya
isçot-çirkular – рус. счет, циркуляр
kefere - kâfirler
kem – az, yaman, eksik
qavaide – qaideler
maada – başqa
manat, menet – azerice “aqça” demek
maye – baş/esas sermaye (рус. капитал)
mecûs – ateşke tapqan kişiler (рус. огнепоклонники)
mehbitiy - egilgen
mesdud - qapalı
mesmu – eşitilgen
meşrut - şartlı
mevc – dalğa
muqassır – taqsir etken kimse
mümileyh, mümellek-ün-leh – mülk saibi (рус. наследник)
mütenevvia – çeşitli
naqil - tercime
nasaf - hizmetçi
nik-bîn - optimist
nüvid – müjde
pîş-gâh – ög, ald
sanai, sanayi – рус. промышленность
salise - üçüncisi
saniye - ikincisi
sefine – gemi
sevâd - yazı
sim, sîm – kümüş
şehr-i cemadiy – arabiy aylarının 5-ncisi
şer-i teyyidi – qanun gerekince
taht-ı nesliy – рус. наследник престола
tehniyet – tebrik
tesahub – qorçalamaq
tıpa – qapatıç, рус. Затычка
veleh – şaşqınlıq
vusûl – irişme
yeklisan – tek, bir; рус. единый
yesîr - qolay
ziraiye – ziraat işleri
zu’ – aydınlıq
Giriş makalesi, Transliterasyon, Metni ve Sözlükçe kısımları
Azırlayan: Doç.Dr. Leniyara SELİMOVA.