Ayrıntılı bilgi için tıklayınız - Kültür ve Sanat Araştırmaları Merkezi

Transkript

Ayrıntılı bilgi için tıklayınız - Kültür ve Sanat Araştırmaları Merkezi
Başkent
Üniversitesi
Prof. Dr. Cengiz IŞIK
Başkent Üniversitesi
Kültür ve Sanat Araştırmaları Merkezi
Bağlıca Kampusu
TR-06530 A N K A R A
e.mail: [email protected]
[email protected]
09. 02. 2009
Başkent Üniversitesi
Rektörlüğüne
Sayın Rektörüm,
Rektörlüğümüze sunulan Kaunos örenindeki “Sığ Deniz Sismiği” çalışma
programının “ham” verileri üzerinde varılan sonucu, Siz’i öncelikle
bilgilendirmek adına kısa bir “ön rapor” olarak ilişikte sunulmuştur.
Multi disipliner bir yaklaşımla sonuçlandırılan programımızın “Arkeolojide bir
ilk” olarak gerçekleştirilmiş olmasında üniversitemin maddi ve her an
yanımızda hissettiğimiz manevi desteğinin katkısı yadsınamaz. Bu bağlamda,
Üniversitemiz ve Muğla Üniversitesi yanında Ankara Üniversitesi öğretim
üyeleri ile Maden Tetkik Arama Enstitüsü Deniz Koordinasyonu Başkanlığı
jeoloji mühendislerinden oluşan ekibim ve “Kaunos” adına Siz’e ve şahsınızda
emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarınıza şükranlarımı sunuyorum.
Saygılarımla,
Kaunos Kazı Heyeti Bşk.
Prof. Dr. Cengiz Işık
1
KAUNOS-Kbid’09
“SIĞ DENİZ SİSMİĞİ”
ÇALIŞMASI
KAUNOS
TUZLA – SULTANİYE/LETO KUTSAL ALANI – LİMAN
SIĞ DENİZ SİSMİĞİ ÇALIŞMALARI
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Başkent Üniversitesi adına başkanlığım altında yürütülen
Kaunos örenindeki TÜBİTAK destekli “Sığ Deniz Sismiği” projesi, Ankara Üniversitesi Fen
Fakültesi Jeoloji Bölümü, Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) ve Türkiye Kömür
İşletmeleri Genel Müdürlüklerinin (TKİ) katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Başkent
Üniversitesi’nin maddi ve Maden Tetkik Arama Enstitüsü’nün ekipman desteğiyle
sonuçlandırılan projenin bu ilk çalışması, gelecek yılın aynı alanlardaki araştırmaların esasını
oluşturacak “veri toplama” olarak değerlendirilmiştir.
Multi disipliner bir ekibin Kaunos’un üç önemli alanında gerçekleştirdiği bu “Sığ Deniz
Sismiği” çalışması, Arkeoloji’ de bir ilktir: Aşağıdaki şema gösterildiği ve resimde
görüldüğü gibi, “Alıcı”, “Güç Kaynağı” ve “Jeneratör” 3x3 metre boyutunda ve 300 kg. yük
taşıma kapasiteli bir sal üzerine yerleştirilmiştir. Güç kaynağına bağlanan katamaran formlu
“Sismik Kaynak” ve alıcıya bağlanan “Hidrofon” ise, su yüzeyinde arkadan çekilmiştir. Ve
sal, daha çok bir bot, botun ulaşamadığı yerlerde ise elle yüzdürülmüştür (Res. 1).
Res. 1
Şekil 1: Çok sığ sularda veri toplama tekniği: ‘A’ atış (kaynak)
istasyonlarını, ‘H’ hidrofon (alıcı) istasyonlarını.
Bu yöntem, ileriye dönük Kaunos araştırmaları için üç ayrı bölgede uygulanmıştır: “Kaunos
Tuzlası”, “Sultaniye/Leto Kutsal Alanı” ve “Ticari Limanı”.
1
KAUNOS TUZLASI
Bilindiği üzere antik çağın pharmakolojisinde göz tedavi için kullanılan Kaunos tuzunun
üretildiği tesis, Kaunos’taki araştırmalarımızın ancak 40. yılında keşfedilmiştir. Birbirinden
kanallarla ayrılan üç tam ve iki yarım parseller içine toplam 48 adet tuz tavasının
yerleştirildiği tesis, Dalyan Deltası’nın ucunda oluşan İztuzu kumsalının arkasındaki “Tuz
Gölü” ile arkasındaki kayalık tepe arasında kalan dar bir kumul üzerine yapılmıştır. (Res. 2).
Bu alanda süregelen TÜBİTAK destekli araştırmalarımızın bu aşamasını “Sığ Deniz Sismiği”
taraması oluşturmuştur. İki yılla yayılan bu çalışmanın sonrasındaki beklentilerimiz çok
yönlüdür: Arkadaki “Tuz Gölü” çanağının ne zaman ve nasıl oluştuğu gibi; ana kaya
tabanının ne kadar metre aşağıda uzandığı gibi; Tuzlanın yapıldığı dar kumul düzlüğün nasıl
bir jeolojik başkalaşım sonrasında oluşumu gibi; tesise ait başka mimari dokunun varlığının
saptanıp saptanamayacağı gibi; tuzlanın faaliyet gösterdiği dönemlerde gölün denizle olan
bağlantısının olup olmadığı gibi ve tabii tuzlanın neden burada kurulduğu gibi.
Res. 2: Dalyan Deltası; İztuzu Sahili; Akdeniz; “Tuz Gölü” ve arkasındaki kayalık burun (önde, sağda)
Bu amaçla öncelikle “Tuz Gölü” üzerinde sismik yapılacak alanın hatları belirlenmiştir (Şekil
2). Ekipmanlar hazırlanmış ve ekip önceden belirlenen hatlar üzerinde “veri toplama”
çalışmalarına başlanılmıştır (Res. 3-6)
Biraz da hava muhalefeti nedeniyle iki güne sığdırılan çalışmalarda, önce “Katamaran Sismik
Kaynak” yerine başka bir kaynak yöntem denenmiş, fakat bunda başarı elde edilememiştir.
Bunun üzerine yeniden klasik yönteme dönülmüş ve başlangıç olarak da halatla belirlenen
doğu-batı hattı taranmıştır.
2
Şekil 2: Tuzla. Renkli çizgiler sismik hatları; çizgilerin uçlarındaki kodlar da hat numaralarını göstermektedir.
Res. 3-6: Ekipman hazırlığı ve “veri toplama” çalışmaları.
3
Henüz daha “ham” olan verilerden elde edilen sonuçlara kısaca değinmek istersek eğer, ilk
söyleyebileceğimiz, göl çanağının anakaya zemininin su seviyesinin 27 metre aşağıda
uzandığıdır (Şekil 3-4). Bunun anlamı şudur: Arkadaki kayalığın ilk kırılıp çökmesi sonucu,
bugün tuz tavalarının üzerinde bulunduğu dar platform oluşmuş (Res. 7), sonraki kopup
çökme ise, göl çanağını meydana getirmiştir. Ve bu göl çanağı, son buzul çağından buyana da
27 metreye ulaşan sedimentle dolarak şimdiki yüksekliğine gelmiştir. Hemen vurgulamak
gerekir ki, Tuzlanın buradaki inşası bu göl çanağının oluşumundan sonra olmuştur. Ve hatta
bu göl çanağı, olasılıkla da kayalığın burnundaki bir kanalla hala daha denizle bağlantılı
olmalıydı. Gerek zamanındaki bu coğrafik özellik ve gerekse arkadaki mermer kayalık
tuzlanın bu alandaki kurulmasının nedeni olmuşlardır. Ve yaz aylarındaki sıcak lodos
rüzgârının göl üzerine doğru esmesi de önemli bir etkendir. Bu durumda tuz, tavalardaki
çökeltisine gelinceye kadar iki ön aşamada belli ölçüde yoğunlaşmaktadır. Tuzun sadece yaz
aylarında üretildiği dikkate alınırsa, bu ön buharlaşma olanağının varlığı önemini ortaya
koymaktadır. Önce göl çanağı içindeki su, belli bir seviyeye kadar buharlaşmaktadır; buradan
kanallara geçen yoğunlaşmış su, kanal içindeki bekleme süresi içinde biraz daha
yoğunlaşacaktır. Buradan tavalara alınan tuzla yoğunlanmış suyun alan üzerinde oluşan
türbülans nedeniyle tuza dönüşmesi zaman almayacaktır. Tuz tavaların hamcı ve deniz
suyunun yoğunluğu dikkate alınarak yapılan hesap sonrasında, bir tava içinde meydana gelen
tuz yaklaşık 50 kg. civarındadır ki, bu da bir insanın kendi taşıyabileceği bir yüktür. Bu da
taşınmanın göle bağlanan kanal üzerinden teknelerle Kaunos’a getirilmiş olabileceği fikrini
akla getirmektedir.
Tavaların bulunduğu alan üzerinden de veri toplanmıştır. Arkeolojik yöntemlerle saptanan
mimari döşemin dışında, kumul altında saklı bir başka kalıntının verilerine rastlanılmamıştır.
Şekil 3: Sismik kesitin solunda açılı bir şekilde alçalan yamaç, sismik kesitin alt yarısında ise temel kaya
görülmektedir. Temel kaya su yüzeyinden 27 metre derindedir.
4
Şekil 4: Tuz Gölü’nü oluşturan tuz tavalarına paralel ana faya dik antitetik fayın sismik kesitteki görünüşü.
Fayın sismik kesitte ölçülen atımı (5 metre) Res. 7’de görülen yüzey atımı ile aynıdır.
Res. 7: Şekil 4’deki sismik kesitte görünen fay. Fay, tepenin solundaki zirveden sola doğru ilerleyerek kıyıya
kadar inmektedir. Tuzla, soldaki açık renk kayalık yüzeyin hemen önünde kurulmuştur.
5
KAUNOS LİMANI
Sismik araştırma için seçilen ikinci alan, bugün “Sülüklü Göl” olarak bilinen Kaunos’un ticari
limanıdır. Kent Agorası’nın hemen arkasında geliştiği bu liman, binlerce yıldan beri süregelen
sedimentle dolmuş ve bugün su seviyesi en fazla 80 cm. derinliğe ulaşmaktadır (Res. 8).
Sınırları kış aylarında daha da genişleyen, kendi dönemindeki kenar çizgisine ulaşan ticari
limandaki sismik çalışmanın amacı, varsa rıhtım kalıntılarına ulaşmak; sediment dolgusu
içindeki olası batıkların yerlerini tespit edebilmek ve liman çanağının zamanındaki derinliğini
belirlemekti.
Res. 8: Kaunos. Ticari Liman
Bu sorulara cevap bulmak için göl üzerinde ve yaklaşık orta aks üzerinde kuzey-güney
doğrultusunda bir hat alınmıştır (Şekil 5). Bu hattın doğusunda ve batısında kalan alan, hatta
paralel parsellere bölünmüştür. Veri toplama çalışmaları öncelikle bu hatlar üzerinde
tamamlanmıştır. Sonrasında bu hatlara dik, doğu-batı yönünde hatları belirlenmiş ve böylece
göl yüzeyi üzerinde toplanan veriler kare alanlar içinde değerlendirilmiştir.
Res. 9: Liman Çanağı üzerinde “veri toplama” .
6
Res. 7: Kaunos Limanı (Sülüklü Göl). Kuzey-Güney yönlü atılan sismik hatlar. Açık mavi sınırlar limanın yaz
aylarındaki sınırı; koyu mavi alanlar ise liman çanağının kış aylarındaki yayılım çizgisi. Kış aylarında ulaşan bu
sınır olasılıkla limanın kendi dönemindeki kenar çizgisidir.
Toplanan “ham” verilerin değerlendirilmesi sonrasında, liman çanağı içindeki anakaya
zeminin bugünkü su yüzeyinden 30 metreye ulaştığı bilgisine ulaşılmıştır. Rıhtıma ait
kalıntılara ise, ancak belli bir bölgede ve çok cılız olarak rastlanılmıştır. İki ayrı noktada ise
olası batık kalıntılarının yansımaları gözlemlenmiştir (Şekil 8 Res. 11).
Res. 10: Liman çanağı üzerinde “veri toplama” çalışması.
7
Res. 11: Alınan yansımalara ait veri kayıtlarının tutulması
Şekil. 8: Sülüklü Göl tabanının derinliklerinden alınan sismik kesit: En üstte su tabanı görülmektedir. Su
tabanının altında güncel çökeller, ince ve yataya yakın biçimlenmişlerdir. Güncel çökellerin altında sert bir
yapıya sahip, yüksek yansıma katsayısı veren bir anomali görülmektedir. Bu olasılıkla bir batığa ait yansımadır.
Res. 12: Liman ağzının her iki ucundaki “kule”
kalıntıları
8
Liman çanağı içindeki sismik çalışmanın süreci içinde, yine göl alanında yapılan arkeolojik
gözlemler bizleri yeni bir sonuca götürmüştür: Kaunos limanının ağzı, zamanında birer “kule”
ile kontrol altında tutulmuş olmalıdır. Olasılıkla oktagonal planlı tasarlanmış bu kuleler, kare
planlı birer alt yapı üzerinde yükselmektedir. Strabon’un bahsettiği gibi, Kaunos limanı da
geceleri ve savaş esnasında eğer zincirle kapatılmış ise, bu zincir, her biri kendi
doğrultusundaki surlara birer duvarla bağlanan bu iki “kule” arasında gerilmiş olmalıdır.
Bugün ancak kalıntıları izlenebilen “kuleler” (Res. 12), özellikle gelen deniz tacirleri için
kentin ihtişamını temsil edecek kadar etkileyici bir mimari yapıda olmalıydı. Ve belki de her
biri, birer devasa bronz heykele de kaidelik ediyordu.
SULTANİYE / LETO KUTSAL ALANI
Sultaniye-Leto Kutsal Alanı önündeki Köyceğiz Gölü çanağı üzerinde “sismik veriler”
toplamak üzere yol alırken, kanalın göle açıldığı ağzının sağ kıyısında “özel” bir çalışma
gerçekleştirilmiştir. Çünkü önceki yıllarda havadan gözlemlenen ve de fotoğraflanan göl suyu
içindeki “parsel” görünümlü izlerin ne olabileceğinin kesinlik kazanması gerekiyordu (Res.
13). Geçen yıl bu alanda gerçekleştirdiğimiz sualtı araştırmamız da sonuç vermemiştir çünkü.
Res. 13: Dalyan Çayı’nın Köyceğiz Gölü’ne açıldığı ağzın sağ kıyısında, göl suyu içinde kalan “parsel” izleri
Yapılan uzun soluklu “sismik” çalışma sonrasında bu izlerin hiç bir şekilde antik çağın olası
mimari dokusu ile bir ilgisi olmadığı belirlenmiştir. Varılan ortak görüşe göre bu izler, yakın
zamana kadar kullanılan tarla sınırlarını, olasılıkla “pirinç tarlası” sınırlarını belirlemektedir.
Zaten bu mevkiinin yeri 1:25.000’lik harita üzerinde “Pirinçlik” olarak lokalize edilmiştir.
9
Aşağıdaki harita üzerinde de görüleceği gibi renkli çizgilerle gösterilen sismik veri, Dalyan
Çayı’nın Köyceğiz Gölü ile birleştiği noktanın batısında; doğusunda ve kanal boyunca
toplanmıştır (Şekil 9 Res. 14-15)).
Res. 14-15: “Veri Toplama” çalışmaları
Şekil 9: Kanal; Köyceğiz Gölü ve Sultaniye/Leto Kutsal Alanı. Sismik hatlar renkli çizgilerle gösterilmiştir.
Kaplıcaların önünde toplanan veriler, antik çağlardan buyana “şifa” olarak kullanılan termal
suyun çıktığı kaynağa ait fayın göl içindeki devamı belirlenmiştir (Şekil 10). Fay sismik
kesitin solunda, sağdaki deniz tabanından yukarıya doğru bir yükselti olarak görülmektedir.
Deniz tabanı “holosen” dönemin çökelleriyle kaplanmıştır.
Şekil 10
10
Bir başka veri üzerinde, Sultaniye kaplıcası önünde, ortada küçük bir “graben” yapısı
görülmektedir (Şekil 11). Üzeri yine “holosen” dönemin çökelleriyle kaplanmıştır. Sağa
doğru kıyıya yaklaşıldığında deniz tabanın yükseldiği görülmektedir.
Şekil 11
Yukarıdaki bilgiler, ulaşılan “ham” verilerin değerlendirilmesi sonrasında varılan ilk
gözlemlere aittir. Sismik verilerin ayrıntılı işlenmesine ve değerlendirilmesine başlanılmıştır.
Bu çalışma sonrasının yorumları ayrı bir “rapor” olarak tekrar sunulacaktır.
11