ANADOLU`nun ilk sanayi şehri Uşak

Transkript

ANADOLU`nun ilk sanayi şehri Uşak
ANADOLU’nun ilk sanayi şehri Uşak
Behçet FAKĐHOĞLU
[email protected]
Deri, battaniye, gazlı bez, nohut ve haşhaş üretiminde Türkiye birincisi olan
Uşak; sadece ara mal üretiyor. En büyük altın madenine sahip, ana yollar
üzerinde ve elverişli altyapısıyla yatırım açısından cazip olan şehir, marka
sayısını artırırsa daha çok kalkınacak
Ege Bölgesi’nin iç bölümünde yer alan Uşak, Đzmir Limanı’na iki saat mesafede ve geçiş güzergâhlarında
bulunuyor. Bu özellikler şehrin canlılığında büyük paya sahip...
Uşak, Đç Ege’de yer alan; 5 ilçesi, 25 belediyesi, 244 köyü bulunan orta büyüklükte bir
ilimiz. Uşak ve çevrisinin, M.Ö. 4 bin yılından itibaren yerleşime açıldığı anlaşılmış. Uşak,
dünyada ilk defa parayı bastığı ve kullandığı söylenen, döneminin en zengin krallığını
kuran Lidya’nın egemenliğinde kalmış. O zamanlarda yapılmış Kral Yolu Uşak’tan geçmiş.
1176 yılında Selçuklu Sultanı 2. Kılıçarslan tarafından Bizanslılardan alınarak Türk
hakimiyetine geçen Uşak ve civarlarına Türkmen aşiretleri yoğun şekilde yerleşmiş. Uşak
ve çevresi 1429 yılında Germiyanoğulları’nın son hükümdarı 2. Yakup Bey’in vasiyeti ile
Osmanlı Devleti’ne kalmış; Anadolu Eyaleti’ne bağlı Kütahya Sancağı’nın kazası olmuş...
3 SÜT FABRĐKASI KURULDU
Uzun yıllar barış içinde, sakin olmuş Uşak, canlı bir ticaret şehri haline gelmiş. Özellikle
halı ve kilimleri Đzmir yoluyla Đngiltere ve Fransa’ya kadar ulaşmış. Alaşehir-Afyon
Demiryolu’nun 1896 yılında tamamlanmasıyla, Đzmir ile Uşak arasındaki ulaşım
kolaylaşmış, ticari hayat daha da canlanmış. 1920’de Yunan kuvvetleri tarafından işgal
edilen Uşak, 2 yıl 2 gün sonra kurtarılmış. Đşgal yıllarında büyük zarar gören Uşak hızla
toparlanmış, 1953’te vilayet haline getirilmiş... Uşak toprağının yüzde 60’ının ormanlarla
kaplı olduğunu, geri kalan arazide tarım ve hayvancılık yapıldığını söyleyen Vali Özdemir
Çakacak, son yıllarda ırk ıslahı çalışmalarıyla, hayvancılıkta önemli adımlar atıldığını
belirtiyor. Hayvancılık ve tarımda işletmeler küçük, maliyetler yüksek. Ama bu alanda
yapılan çalışmalar meyvelerini veriyor, süt üretimi artıyor. 3 önemli süt fabrikası
kurulmuş. Son derece modern fabrikalarda üretilen süt ürünlerinin önemli bir kısmı ihraç
edilmekte.
HAYVANCILIĞA 9 MĐLYON TL
Et işleme tesisleri de gittikçe gelişiyor, önem kazanıyor. Eşme’de tavukçuluk iyi bir
noktaya gelmiş, bu ürünler de ağırlıklı olarak ihraç edilmekte. Hayvancılığın geliştirilmesi
için 9 trilyonluk destek verilmiş. Türkiye’nin leblebilik nohut ihtiyacının önemli bir kısmı
Uşak’ta üretiliyor. 3 Organize Sanayi Bölgesi ile Uşak, sanayide önemli noktalara gelmiş.
Geçmişte halıcılıkla başlayan tekstil, günümüzde ağırlıklı olarak battaniyeciliğe dönüşmüş.
Türkiye’deki battaniye üretiminin yüzde 95’ten fazlası Uşak’ta yapılırken, dünyanın birçok
ülkesine Uşak battaniyesi ihraç ediliyor. Hastanelerde kullanılan gazlı bez ve sargı bezinin
tamamına yakını Uşak’ta üretiliyor. Seramikte de Türkiye Üretimi’nin yüzde 20-25’lik
payına sahip olan Uşak’ta, bu alanda önemli firmalar ve tesisler bulunurken, yine ihracat
ağırlıklı olarak çalışılıyor. Dericilik de Uşak’ın önde olduğu sektörlerden biri.
Vali Özdemir Çakacak
ENERJĐ TÜKETĐMĐ ARTIYOR
Vali Özdemir Çakacak’ın ifadesine göre, Uşak Organize Sanayi Bölgelerindeki enerji
tüketimi, kriz öncesinin rakamlarını yakalamış hatta geçmiş durumda. Teşvik
uygulamalarının bir yıl daha uzatılacak olması, Uşaklı sanayici için moral kaynağı olmuş.
Uşak’ta 323 firmanın faydalandığı teşviğin (enerji, prim, vergi destekleri) 200 milyon
TL’yi geçtiği söyleniyor. Uşak’ın; deri, battaniye, gazlı bez, nohut, haşhaş üretiminde
Türkiye birincisi olduğu ifade edilirken, 72 kilometrelik Ulubey Kanyonu’nun da
Türkiye’nin en büyük kanyonu olduğu söyleniyor. Avrupa’nın ve Türkiye’nin en büyük
altın madeni de şu anda Uşak’ta, burada 600 kişi istihdam ediyor. Dokumaları, desenleri
ve kök boyaları ile dünya çapında bir şöhreti bulunan Eşme Kilimleri ile Uşak Halıları da
çok önemli kültürel varlıklar olarak görülüyor. Yıllarca bütün önemli dünya saray ve
müzelerinde bulundurulmuş Uşak halısı, bir dünya markası olmuş. Uşak Valisi Özdemir
Çakacak, 2010 Avrupa Kültür Başkenti olan Đstanbul için dünya markası Uşak halılarının
da kullanılması tavsiyesinde bulunuyor.
GEÇĐŞ NOKTASI GĐBĐ
Ankara-Đzmir E-96 Devlet Karayolu’nun üzerinde yer alan Uşak, Ege Bölgesi ile Đç
Anadolu Bölgesi’ni bir birine bağlayan bir geçiş merkezi durumunda. Đzmir’den Đç, Doğu
ve Güney Doğu Anadolu’ya, Karadeniz’e giden bütün yolcu otobüsleri Uşak’tan geçiyor.
Uşak-Đzmir ve Uşak-Afyon-Ankara yolları bölünmüş yol olarak tamamlanmış. Uşak-Denizli
bölünmüş yolu da yapılıyor. Uşak demiryolu ve havayolu ile de, ulaşımda büyük
avantajlara sahip.
50 ÜLKEYE BATTANĐYE ĐHRACI
Battaniye üretiminin büyük kısmı ihraç ediliyor, 50’ye yakın ülkeye ihracat yapılıyor.
Özellikle Güney Afrika’da cenazelerin battaniyeye sarılarak gömülmesi, bu ülkeyi cazip bir
pazar konumuna getirmiş. Uşaklı 5 sanayici artık üretimlerini bu ülkede yapıyor,
Türkiye’den giden yarı mamül iplik, oradaki tesislerde battaniyeye dönüşüyor. Güney
Afrika’da en kıymetli hediyenin battaniye olduğu belirtiliyor...
Uşak Ulucami
Tarihî bedesten Uşak’ın önemli eserlerinden...
bu eserLERĐN BENZERĐ YOK
Tarihî eserler bakımından zengin olan Uşak’ta 363 parçalık Karun Hazineleri’ne paha
biçilemiyor. Uşak Müzesi’nde sergilenen M.Ö. 6. yüzyıla ait Lidya dönemi eserlerinin bir
benzeri yok...
Đlklerin şehri
Cumhuriyet döneminin ilk özel şeker fabrikası Nuri Şeker tarafından 1926 yılında Uşak’ta
kurulmuş. Elektriğin geldiği ilk Anadolu şehri de, bu fabrikalar sebebiyle olsa gerek, Uşak
olmuş. Belediyenin çalışmaları sonucu Uşak merkezine 1902 yılında elektrik getirilmiş.
1931 yılında Uşak kaza merkezinde, 25 bin TL sermayeli bir elektrik şirketi kurulmuş...
Osmanlı Bankası’nın ilk şubesinin de Uşak’ta açıldığı söylenerek, o dönemlerde bu
merkezin ekonomideki yeri vurgulanıyor.
19. yüzyılın son çeyreğinde Uşak kazasında yün ipliği imalatı için fabrikalar kurulmuş.
Uşak’ın büyük halı tüccarları, halı ipliği üretmek ve şayak (kaba dokunmuş dayanıklı bir
kumaş) dokumak üzere 1898’de bir fabrika kurmuşlar. Sonraki yıllarda buna yenileri
eklenmiş.
20. yüzyılın başlarında, Türkiye’de çok az sayıda fabrika olduğu düşünülürse, Uşak’ta iplik
fabrikalarının kurulmuş olması, buranın önemini göstermekte.
1913 sanayi sayımına göre, Türkiye’de (Anadolu) yün ipliği üretimi ve yün dokumacılığı
yapan 13 kuruluştan 3 tanesi Uşak kazasında bulunuyordu.
Cumhuriyet döneminde dokumacılığın diğer sahalarına da yönelinmiş. Cumhuriyetin ilk 10
yılında Uşak’taki fabrika sayısı 5’e yükselmiş. 1967 yılında ilde faaliyet gösteren 38 adet
yün iplik fabrikası bulunurken, bu sayı 1983 yılında 78’e yükselmiş...
Đsmail Karaman
TĐCARET VE SANAYĐ ODASI BAŞKANI KARAMAN:
Teşvikler iyi, bu yıl toparlanırız
Uşak sanayisinin tekstil ve deri ile başladığını söyleyen Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı
Đsmail Karaman, bu iki ana sektöre son yıllarda seramiğin de eklendiğini belirtiyor. Teşvik
uygulamaları sebebiyle Uşak’a gıda alanında da ciddi yatırımcıların geldiğini anlatan
Karaman, süt işlemeciliği alanında önemli tesisler kurulduğunu ve süt ürünlerinin birçok
ülkeye ihraç edildiğini ifade ediyor. Küresel ekonomik krizle bütün dünyanın sarsıldığını,
Türkiye’nin de bundan etkilendiğini açıklayan Karaman, 5084 sayılı teşvik kanunu
uygulamasının bir yıl daha uzatılacak olmasının, sanayiyi çok rahatlattığını ifade ediyor.
Karaman’a göre, 2009’un ikinci yarısında ekonomide toparlanma süreci başladı, 2010,
teşviklerin de katkısıyla toparlanma yılı olacak.
Uşak’ta tekstil ve deride ara mal üretildiğini, nihai ürünün yapılmadığını, dolayısıyla
markalaşma da olmadığını anlatan Đsmail Karaman, il ekonomisinin bunda büyük
kayıplarının bulunduğunu ve bir an önce markalaşmaya gidilmesi gerektiğini belirtiyor.
Küçükbaş hayvan dericiliğinde Türkiye üretiminin yüzde 60’lık kısmını tek başına
gerçekleştiren Uşak’ın nihai ürün üretimini gerçekleştirmemesi bir kayıp ve eksiklik olarak
görülüyor.
ÇEVREYE DUYARLI SANAYĐ
Belli sektörlerin belli yerlerde kümelenmesinin faydalarına değinen Karaman, bu sayede
arıtma tesislerinin yapıldığını, kalifiye eleman yetiştiğini, teknik altyapının geliştiğini
söylüyor. Uşak Organize Sanayi Bölgesinde arıtma tesisleri yapılmış, artık burada çevre
kirletilmiyor. Oda Başkanı Karaman, Uşak’taki sanayi tesislerini, “çevreyi kirletmeyen,
çevreye duyarlı tesisler” olarak niteliyor. Pamuklu dokumada Türkiye üretiminin önemli
bir kısmını kendilerinin gerçekleştirdiklerini, bütün hastanelerin sargı ve gazlı bezlerini
kendilerinin temin ettiğini hatırlatan Karaman, battaniye üretiminde ne kadar ileri
noktaya geldiklerini anlatıyor.
Uşak’ta yatırıma elverişli, altyapısı, arıtma tesisleri bitmiş Organize Sanayi Bölgeleri
bulunmakta. Teşvik kapsamında bulunan en batıdaki il, Đzmir Limanı’na 2 saat mesafede.
Anayollar üzerinde, havayolu ve demiryolu bulunmakta, lojistik yolların güzergahında.
Kalifiye eleman sıkıntısı da bulunmuyor. Bütün bunlar yatırımlar için Uşak’ı tercih
sebepleri. Kısa sürede gelişerek, 10 bin 500 öğrenci sayısına ulaşan üniversite de Uşak
için iyi bir fırsat olmuş. Tekstil ve dericilik bölümlerinin açılması, üniversite-sanayi iş
birliğine güzel bir örnek oluşturmuş. Eğitim ve sağlıkta bir problemi bulunmayan, bunca
avantajı mevcut olan Uşak’a yatırımcı ilgisi artarak devam ediyor.
UŞAK Karun Hazineleri ve halının yurdu!
Uşak Müzesi’nde sergilenen “Karun Hazineleri” dünyaca meşhur. Lidya
Krallarından kalan hazine, “Karun kadar zengin” sözünü ispatlar nitelikte.
Dünya markası olmuş tek el sanatımız da “Uşak Halısı”, ancak ona el atılması
lazım...
Uşak tarihî evleriyle de dikkati çekiyor.
Uşak isminin aslı “Uşşak”, aşıklar diyarı demek. Bu ismin kaynağıyla ilgili rivayetler
muhtelif. Şehrin güneyindeki Mende köyü, o zamanlar büyük bir yerleşim yeri, ismi
“Menos.” Oğuz Türkmenleri Menos’u alır, adını da “Mende” diye değiştirerek, kendi
hançerelerine uygun hale getirirler. O zamanlar şimdiki Uşak’ın bulunduğu yer boş bir
arazi, Mende Beyi’nin mandırasıdır. Mende Beyi buraya 7 kişilik yönetici, bakıcı gibi kişiler
yerleştirir. Zamanla anlar ki bu 7 kişinin yedisi de bir şeylere aşık; kimisi işine, kimisi
sanatına, kimisi de ruh yüceliğine sahip... Sekizinci aşık da bizzat Bey, o da bu 7 kişinin
aşıklıklarına aşık. Đçinden, biricik kızını bunların en küçüğüne vermeği geçirir. Kızının da
bu kişiye aşık olduğunu öğrenir.
“ÂŞIKLAR MEZARLIĞI”
Baba ve kızın katılımıyla sayıları 9’a çıkan aşıklar, mandırada düğün yapar, Mende’den
göç ederek buraya yerleşir. 9 aşığın yerleştikleri bu yer de, yakışan ismi alır, “Uşşak”
olur..
Uşak’ın köyü Akse’de 9 yatırlı bir kabristan bulunmakta. Bu 9 yatırın, Uşak’ın kurucusu
olan 9 aşık olduğu öteden beri söylenir. Eski tapu kayıtlarına göre, kabristanın bulunduğu
yörenin de “Aşıklar Mezarlığı” olarak yer aldığı belirtilmekte. Evliya Çelebi
Seyahatnamesinde; “Bu şehrin bağ ve bahçesi çoktur, havasının letafetinden mahbup ve
mahbubesine haddi olmadığından uşşakı (âşığı) çoktur. Anın için Uşşak şehri derler,
mahbupları uşşakperestlerdir. Hakikatülhal bu şehre bir garrübbidiyar kimesne gelüp, bir
iki gün mihman olsa, elbette aşık olması mukarrerdir” der...
‘Ş’NĐN KALDIRILMASI
“Uşşak’ın Gönül Sultanları” isimli kitabın yazarı Araştırmacı Yazar Bekir Semerci, Uşak’ın
medreseler şehri, hak âşıklarının uğrak yeri olduğunu belirtiyor. Kaza olmasına rağmen
Uşak’ta bir zamanlar 40 medrese bulunduğu, bunun 25’inin merkezde olduğu söyleniyor.
Ne yazık ki şimdi bu medreselerin izi bile kalmamış...
Bekir Semerci’nin anlattığına göre; Hacım Sultan, Karacaahmet Sultan, Niyazi-i Mısri,
Seyyid Hasan Hüsameddin-i Uşşaki, Ahmed Şemseddin-i Marmaravi ve başka birçok hak
âşığının burada bulunması sebepsiz değil. Gönül dostum Ali Kaya’yı yıllar sonra Uşak’ta
bulmam da ayrı bir anlam kattı... Cumhuriyet döneminde “ş”nin birinin kaldırılmasının,
birçok Uşaklıyı üzdüğünü de burada belirtmeliyim.
EŞSĐZ HAZĐNELER
Vilayet binasının önündeki meydanda bunan devasa Kurtuluş Anıtı, Uşaklıların Milli
Mücadele’de yaptıklarını simgelemekte. Bu meydandan Ulucami’ye bakıyor, müzeye
yöneliyorum. Uşak Müzesi’nde sergilenen “Karun Hazineleri” dünyaca meşhur. Lidya
Krallarından kalan hazine, “Karun kadar zengin” sözünü ispatlar nitelikte. Uşak’taki Lidya
Tümülüsleri’nde kaçak kazılarla bulunup kaçırılan ve tekrar ülkemize getirilen eserler,
Lidya döneminin en görkemli eserleri olarak biliniyor. Altın, gümüş, bronz ve mermerden
yapılmış olan bu hazineler 60’lı yıllarda Amerika’ya kaçırılmış, 1993 yılında 363 eser
tekrar ülkemize getirilerek Uşak Müzesinde sergilenmeye başlanmış. Bu çok önemli
eserler için daha uygun bir müzenin bir an önce yapılması ihtiyacı dile getiriliyor.
BULUNMAZ ESERLER
Uşak’ın en işlek caddesini baştan başa geçerek Ulucami’ye varıyorum. Tarihî ve mimari
özellikleri açısından, günümüze ulaşan en dikkat çekici eser. Germiyan Beyi 2. Yakup
zamanında yapıldığı söylenen bu caminin önünde tarihî bir çeşme bulunmakta. Narin
minaresi bulunan Ulucami, Uşak’a takılmış bir gerdanlık gibi durmakta. Ulucami’nin
doğusunda Burma Camisi, 14. yüzyıl Osmanlı eseri. Minaresi burgulu olduğu için bu ismi
almış.
Ulucami’nin hemen yanında Arasta ve Bedesten bulunmakta. 6 asırdır 5 faklı kültürü
içinde barındıran Arasta (çarşı) ada şeklinde; 4 cephesinde 20 dükkan bulunmakta.
2003’te restore edilerek, bugünkü haline getirilmiş... 1901’de bir Đtalyan mimar
tarafından iki katlı ve 30 odalı olarak kesme taştan yapılmış Bedesten’in birinci katı
sarraflar çarşısı, ikinci katı ise değişik işkolları için kullanılmakta. Bedesten, 1987’de
restore edilmiş. Az ileride de Paşa Hanı bulunmakta. 19. yüzyılda bir Fransız mimar
tarafından yapılan Paşa Hanı, önceleri han olarak kullanılmış, restorasyondan sonra da
otel olarak kullanılmaya başlanmış.
TARĐHÎ UŞAK EVLERĐ
Bu eserleri geride bırakarak, Tarihî Uşak Evleri’nin bulunduğu mahalleye dalıyoruz. Her
tarafta tarihî konaklar, tarihî çeşmeler. Evlerin bir kısmı restore edilmiş, bir kısmı yıkılmak
üzere. Đlgililer ellerini çabuk tutmazlarsa, bunların bir kısmı yakında tarih olur.. Osmanlı
Dönemine ait Uşak Evleri; ahşap ve beşik çatılı, Alaturka kiremitli, birinci kat taş örgü,
ikinci kat çıkmalı cumbalı... Uşak, tarihî ve turistik varlıklar bakımından oldukça zengin.
Ulubey’in Sülümenli Köyü yakınında Helenistik çağda kurulup, Roma döneminde önemi
oldukça artmış sınır şehri Blaundos, derin vadilerle çevrili bir yarımada üzerine kurulmuş.
Kalesi, tapınakları, tiyatrosu, stadyumu ve kaya mezarları ile ilgi çeken bu tarihî kent her
geçen gün daha çok ziyaretçi çekmekte.
EN BÜYÜK KANYON
Đlin Güney ve Güneybatı kesiminde jeolojik yapının özelliğinden dolayı oluşmuş 75
kilometre uzunluğundaki Ulubey Kanyonu, Türkiye’nin en büyük kanyonu olarak
bilinmekte. Banaz Çayı üzerindeki Clandıras Köprüsü, Lidyalılar tarafından Kral Yolu
üzerinde su kemeri olarak yaptırılmış. Geçkili taşların Roma dönemine ait olduğu
söyleniyor. Selçikler beldesinde bulunan Sebeste şehri, 9. yüzyılda, yakın çevresindeki
şehirlerin piskoposluk merkezi imiş..
Bu sanat yeniden canlansın
Türkmenler Uşak ve civarına yerleşince, halı-kilim dokumacılığını da getirmişler. Murat
dağında ve vadilerde kök boya için elverişli bitkiler de olunca ortaya sanat eseri halılar
çıkmış. Avrupa’da pazarlama işini de Rumlar yapmış. Uşak halıları dünya çapında şöhret
kazanmış, Avrupa ve Amerika’da pazar bulmuş, bu ülkelerdeki saray ve müzelerin
vazgeçilmezi olmuş... Uşak halılarını tekrar canlandırmayı amaç edinen Palmet Halı
yetkilisi Esma Kıvrak’la bu eşsiz kültürel değeri konuştuk. Esma Hanım, desinatör olarak
Đstanbul’da çalışmış, Türk el halıcılığını inceleme şansı bulmuş. Kaynakları araştırmış.
Dünya markası olmuş tek el sanatımızın “Uşak Halısı” olduğunu görmüş; dünyanın en
ünlü müzelerinde bu halıların sergilendiğini, müzayede salonlarında yüksek değerler
bulduğunu öğrenmiş... Esma Kıvrak’ın söylediğine göre, 14. yüzyılda Uşak’a Avrupalı
tüccarlar gelmiş, yüzyıllarca bu halılar Đzmir limanından ihraç edilmiş. Avrupalı ressamlar
tablolarında bu halıları işlemiş. 18. yüzyılda da Osmanlı nakkaşhanelerinde Uşak halıları
tasvir edilmiş. Cami ve saraylara bu halılar serilmiş. 19. yüzyılda bu halıların imalatı
azalmış, kaliteden taviz verilmiş. 1930’lu yıllarda da halı dokumacılığı bitmiş.
KURSLAR DÜZENLENĐYOR
Geçmiş dönem Uşak halıları, müze ve müzayede halıları olarak kalmış. Uşak Halılarını
Koruma ve Yaşatma Derneği’nin Başkanlığını da yapan Esma Kıvrak, bu halıları
anavatanında tekrar üretme mücadelesi verdiklerini, kurslar düzenlediklerini belirtiyor,
bugüne kadar bin kadın kursiyer yetiştirdiklerini anlatıyor. Uşak halısının hammaddesi
tamamen yün; elyaf uzunluğu en az 10-15 cm ve tek kırkım, 30 mikron kalınlığının
altında olmayacak, soğuk iklimlerde yetişen koyunun yününden olacak. Mutlaka kök boya
kullanılacak. Desenler bitkisel ve estetik olacak. Düğüm sayısı da belli bir ölçüde olacak.
Fiyatı yüksek ve tamamen sipariş üzerine üretilen bu halı, halk arasında iyi bilinmiyor.
Esma Kıvrak, Uşak halısı için yaptığı bu mücedeleler sonucunda çokça ödül almış.
2008’de Garanti Bankası ve Ekonomist Dergisinin 800 iş kadını arasında düzenledikleri
Girişimcilik Ödülünü almış. Yine aynı yılda Başbakan’dan benzer bir ödül almış. Esma
Hanım’ın aldığı başka ödüller de bulunmakta...
ATÖLYEYĐ KURDU
Esma Kıvrak, bu önemli el sanatının tekrar canlanması gerektiğine inanmış, 1996’da
Uşak’a gelerek, kök boya için Türkiye’de ilk atölyeyi kurmuş. Dekoratif ve çok kaliteli olan
Uşak halısı; New York, Paris, Londra müzelerinde, saraylarda bulunuyor.
Tarhanayı dünyaya tanıtacak
Uşak’ta tarhananın tadına bakmadan olmaz. Bunu da en iyi yaptığı söylenen ‘Tarhana
Baba’ya, Yeldanlızade Mustafa Yeldanlı’ya gidiyoruz. Mustafa Bey Uşak’ta yılın Ahisi
seçilmiş, Ahilik elbisesiyle bizi karşılıyor. Önce tarhana ikramında bulunuyor, kaşıklar
tahta. Farklı bir lezzet, “ilaç gibi” diyorum. ‘Tarhana Baba’ bu sözü tasdik ediyor. Mustafa
Bey 1974’ten beri bu işi yapıyor, bu çorbayı ebesinden, annesinden öğrendiğini, onlar gibi
yaptığını söylüyor.
“Kahvenin 40 yıl hatırası varsa, tarhananın 80 yıl hatırası var” diyor. Türkiye’de bunu
marka yaptığını, bunun için “Ahi Baba” unvanı verildiğini söylüyor; bunu dünya markası
yaparak çok şeyleri değiştirebileceğimizi ifade ediyor. “Onlar nasıl bütün insanlara kola
içirmek için çalışıyorlarsa, biz de tarhana içirmek için çalışalım” diyor. Tarhanayı dünya
markası yaptığımız taktirde, bu işten buğdaycı, biberci, domatesçi, soğancı, bütün
çiftçilerin abad olacağını anlatıyor.
Domates, biber, soğan, nane, yoğurt ve un karıştırılır; 3 hafta fermantasyona tabi
tutulur, karıştırılır, teknelerde kurutulur, öğütülüp elekten geçirilir, un halinde paketlenir.
Tarhana çorbasını pişirmek için; bir miktar yağ, salça, tuz, isot, sarımsak karıştırılarak
kızartılır, bir litre su dökülür, 3 kaşık tarhana salınır, top olmaması için kaynayıncaya
kadar karıştırılır. Sonra servis yapılır. Uşak tarhanasının lezzeti; Sivaslı’nın biberi, yerli
domates ve diğer malzemenin kalitesinden dolayı farklıdır. Köylü hile bilmez diyor
Tarhana Baba, organik malzemenin önemini anlatıyor.
YETKĐLĐLERĐ GÖREVE ÇAĞIRIYOR
Mustafa Bey tarhana için tescil belgesi almış, fuarlara katılıyor, her taraftan gelen
siparişleri karşılamaya çalışıyor. Yetkilileri, bu değerin dünya markası yapılması için
göreve çağırıyor.

Benzer belgeler

medeniyetler şehri - Uşak İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

medeniyetler şehri - Uşak İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü “Menos.” Oğuz Türkmenleri Menos’u alır, adını da “Mende” diye değiştirerek, kendi hançerelerine uygun hale getirirler. O zamanlar şimdiki Uşak’ın bulunduğu yer boş bir arazi, Mende Beyi’nin mandıra...

Detaylı