STK`larda Örgüt Yönetimi Yiğit Aksakoğlu Giriş STK`larda örgüt

Transkript

STK`larda Örgüt Yönetimi Yiğit Aksakoğlu Giriş STK`larda örgüt
STK’larda Örgüt Yönetimi
Yiğit Aksakoğlu
Giriş
STK’larda örgüt yönetimi ile ilgili olarak hazırlanan bu derste, yönetim ile ilgili STK’lar
alanında sıkça kullanılan kavramlara açıklık getirilmeye çalışılarak ve STK’ların kendilerine
uyarlayabilecekleri bazı yaklaşımlar tartışmaya açılacaktır.
Örgüt yönetimi üç ders sürecek. Birinci ders yönetim kavramı ve ilgili tanımlar tartışılarak,
yönetim konusunun STK’lar alanına yansımaları üzerine farklı yaklaşımlara bakacağız. Bu
tartışmalar, STK’larda karşılaşılan “yönetim” konusuna karşı oluşmuş direncin ele alınması
açısından da önem taşıyor. Ders notlarında örgütlerin işleyişi ile ilgili olarak bir kaç farklı
yaklaşımdan biri olan “bilimsel” yönetim yaklaşımı ile “insan merkezli
yönetim”yaklaşımlarına değinilecek. Bunun yanısıra Doç. Dr. Metehan Sekban’ın “Yönetim
Bilimlerinde Yeni Yaklaşımlar” başlıklı seminerinin bant çözümleri de ek okumalar arasında
yer alacak. Birinci hafta bu iki okumanın yanısıra, David Korten’in STK’ları 4 farklı nesil
halinde incelediği ve bu nesiller üzerinden yönetim sorununu tartıştığı makale de bulunuyor.
İkinci derste, stratejik yönetim ile ilgili kavramlar ve Lewis’in (2001) STK’larda yönetim ile
ilgili olarak tanımladığı alanları tartışacağız. Belirtilen bu alanlar örgütün, faaliyetlerinin,
örgüt içi organizasyonun ve örgütün ilişkilerinin ele alındığı ve içinde bulunulan tarihsel,
sosyal, siyasi, yerel, ulusal ve uluslararası durumu da yönetimin bir parçası olarak kabul eden
bir yaklaşımla, STK yönetimini tartışmayı hedefliyor. Bu yaklaşım daha sonra de Graaf’ın
(1987) çizdiği çerçevede kontrol edilen, etki edilen ve farkında olunan alanlar üzerinden
stratejik yönetimle ilişkilendirerek tartışacağız.
Üçüncü hafta, yeni bir yönetim yaklaşımı olarak tanımlanan örgütsel öğrenme ve STK’lardaki
uygulama alanlarını tartışacağız.
1. Ders Açılış Mesajı
Tahmini çalışma süresi: 4 saat (Okumalar: 2 saat. Videolar: 45 dakika. Tartışmaya
katılma ve izleme: 1 saat)
I. STK’larda Örgüt Yönetimine Genel Yaklaşımlar
Yönetim konusunun, sayıları ve çalışma alanları hızla artan STK’ların gündemine daha sık
gelmeye başladığını görüyoruz. Bu tartışmaların, bazı STK’larda özel sektörde uygulanan
yöntemleri (kalite yönetimi, stratejik planlama vb.) STK alanına uyarlanması şeklinde pratiğe
geçtiğini gözlemlerken, bazı STK’ların da yönetim fikrini tamamen dışlayarak, faaliyetlerini
eylem kültürüne dayandırdıklarını görebiliyoruz. Bu uygulamalardan hareketle, STK’larda
yönetim ile ilgili olarak yazılanları üç başlık altında toplayabiliriz: (1) STK’ların yönetim
fikrini reddetmesi veya herhangi bir sebeple gündemine alamaması, (2) “bilimsel” veya özel
sektör yönetim modellerinin STK’lara uyarlanması ve (3) STK’ların varoluş nedenlerinden
(değerler, gönüllü olarak biraraya geliş ve kâr amacı gütmemek gibi) hareketle bir üçüncü yol
belirlemeleri. Aşağıda bu üç farklı yaklaşımı sırayla tartışacağız.
I.1 STK’larda Yönetimle İlgili Sorunlu Alanlar ve Yönetime Direnç
STK’larda yönetim ile ilgili konulara karşı gösterilen direnç için bir kaç farklı sebep
gösterilebilir. Öncelikle bir çok STK çalışanının (gönüllü veya ücretli), örgüte katılmalarının
temel sebebi olan eylem kültürüne dayanan “alana çıkıp gerekeni yapmayı” yönetim ile ilgili
konulara zaman ayırmaya tercih etmelerinden dolayı, yönetim konusuna karşı belli bir direnç
gösterdikleri söylenebilir. Bir başka sebep de, başarı kriterlerini açıkça belirlemeden, yüksek
ahlaki değerlerle, “iyilik yapmaya” veya çok çalışmaya dayalı işler yaparak başarılı olmayı
hedefleyen STK’ların da, yönetim ile ilgili konuları zaman kaybı olarak algılamalarıdır.
(Korten, 1987 ve Lewis, 2001). Aynı zamanda STK’larda gönüllü veya profesyonel
çalışanların genelde kamu ve özel sektör gibi olmamak, veya “diğerlerinin yaptığını
yapmamak” gibi endişeleri yüzünden, bu iki alanda uygulanan yöntem ve yaklaşımlara karşı
çıkarak dışlamaları da bu direncin sebepleri arasında sayılabilir.
STK’larda bazı durumlarda da yönetim konusunun gündeme gelmesi bile mümkün
olmayabilir. Özellikle bir kaç kişilik bir ekiple, küçük çaplı işler yapmak üzere yola çıkan bir
grup, kısa zamanda fon bularak daha büyük projeler üretebilir ve yönetim konusu yeterince
ele alınamadan örgüt yönetilemez bir büyüklüğe gelebilir. (Smillie ve Hailey, 2001). Bunun
yanısıra fon veren kuruluşların STK’ların etkinliği ve verimliliği için yönetimle ilgili
konularda çeşitli iyileştirme taleplerinde bulunması, STK çalışanlarının, yönetim konularında
çalışmayı, bir donör zorlaması olarak algılamasına yol açabilir. Buna rağmen, yine fon veren
kuruluşların, STK’ların idari giderlerini olabildiğince azaltarak, alınan fonu daha çok hedef
kitleye harcamalarını talep etmeleri, örgütlerin yönetimle ilgili konulara yeterince kaynak
ayıramamasına da sebep olabilir.
Yönetim ile ilgili bu gibi sorunlara rağmen, son yıllarda STK’lar, yaratmak istedikleri sosyal
dönüşüm kadar, bu dönüşümü nasıl yaratacakları ve bunu nasıl sürdürülebilir kılacakları
konusuna da zaman ve kaynak ayırmaya başladılar (Lewis, 2001). Bunun da farklı yönetim
yaklaşımlarının farklı örgütler tarafından benimsenerek denenmesine yol açtığı söylenebilir.
Bu yaklaşımlardan bir tanesi de, bilimsel yöntemler ve özel sektörde uygulanan yöntemlerin
STK alanına uyarlanmasıdır.
Örgüt Yönetimine Giriş I CD’sinden 00:00 – 07:43 arası.
I.2 Bilimsel Yönetim ve Özel Sektör Yönetim Modelleri
Özel sektör için geliştirilmiş yöntemlerin STK’lara uyarlanması, önemli amaçlarla ortaya
çıkan STK’ların kısa sürede başarısız olmaları ve bunun üzerine daha bilimsel olduğu
düşünülen veya özel sektörde başarılı olan yöntemlerin uygulanmaya çalışılması ile de
açıklanabilir (Leat, 1995).
Bilimsel yönetim ve özel sektör yönetim modellerinden söz etmek için yönetim bilimleri ile
ilgili tartışmalara kısaca değinmek faydalı olabilir. Yönetimin ne olduğu sorusuna cevap
arayan yönetim bilimlerini Grint, “araştırdıkça ne olduğunu anlayamadığımız şey” olarak
tanımlar (Grint 1995). Modern bir bilim olarak yönetimi ilk inceleyenlerden Taylor ve Fayol,
yönetimi mantıklı makinaları kontrol etmek olarak tanımlar ve analizlerini bu varsayım
üzerinden geliştirirler. Daha çok mühendislik ve askeri düşünce biçimini benimseyen bu
yaklaşım, verimliliğin, rasyonel makinalar olarak tanımlanan örgütlere yapılacak doğru
müdahelelerle sağlanabileceğini, bunun da sürekli planlama, kontrol ve kumanda ile mümkün
olduğunu iddia eder (Lewis, 2001). Dolayısıyla bu yaklaşımın genelde bürokratik, yukarıdanaşağı yapıları ve sıkça kontrol edilen süreçleri içerdiği söylenebilir. Bunun yanısıra, daha iyi
örgütlenmenin başarı getireceği varsayımı ve liderlerin veya yöneticilerin bu süreçteki
önemine de vurgu yapıldığına rastlanabilir.
Burada, özel sektörde de sıkça karşılaşılan liderlik ile ilgili tanımlara da değinmek faydalı
olabilir. Bu tanımlar genelde lider odaklı olanlar (liderliğin davranışsal bir özellik olduğunu
iddia ederek, bir liderde bulunması gereken özellikleri sıralayan tanımlar gibi) ve grupla
liderin etkileşimine odaklananlar olarak ikiye ayrılabilir. Lider odaklı olanlardan, liderin
karizmatik olmasını öngören teoriler, bu tür liderliğin daha çok ideolojik yanı ağır basan
işlerde veya stresli ve belirsiz ortamlarda çalışanların olduğu durumlarda önem kazandığını
iddia ederler (House ve Aditya, 1997). Bu tanımlara göre karizmatik lider, vizyonu olan,
kişisel risk alabilen, grubun ihtiyaçlarına ve çevresine duyarlı olan liderdir. Öte yandan takım
liderliği tanımlanırken bilgiyi paylaşmak için sabırlı olan, diğerlerine güvenen, otoritesinden
vazgeçebilen ve müdahele edeceği zamanı anlayabilen kişiler gibi özelliklerin belirtildiğine
rastlanabilir. Bu yaklaşımlara eleştirel bakan yazarlar ise, bu teorilerin genelde Kuzey
Amerika’da geliştirildiğini belirtirler. Bu teorilerin lider dışındaki çalışanların hakları yerine
daha çok sorumluluklarına odaklandığını ve kişilerden çok iş odaklı olduğunu da öne sürerler
(House, 1995).
Özel sektörde zaman zaman meşhur olan yöntemlerin de, STK’lara uyarlanmaya çalışıldığına
rastlanabilir. Bu yaklaşıma karşı Lewis (2001) STK’ların özel sektör için geliştirilmiş, eski
yöntemleri kendilerine uyarlamaya çalışmak yerine, açık sistemler yaklaşımı ile, esnek,
hiyerarşinin azaldığı ve ademi merkeziyetçi yapıların oluştuğu yönetim yaklaşımlarının
benimsemesinin daha uygun olduğunu öne sürer. Lewis örnek olarak, 2000 yılında
A.B.D.’deki 19 eyalette STK’lar (kar-amacı gütmeyen örgütler) üzerine yapılan bir
araştırmayı örnek göstererek, araştırılan örgütlerin 4 farklı yönetim biçimini benimsediği
belirtir (Light, 2000). Lewis, kamu veya özel sektörden uygulamalar ithal etmek ve yönetim
reformu modalarına uymaya çalışmak yerine, kendi performanslarını geliştirmek üzere
kapasitelerini artıran, kendi önceliklerini belirleyen, örgütlerin daha başarılı olduğunu belirtir.
Ulusal Kalite Ödülü ve STK’lar
Kalite Derneği (Kal-Der), Toplam Kalite Yönetimi ile ilgili olarak temel kavramları,
sonuçlara yönlendirme, müşteri odaklılık, liderlik ve amacın tutarlılığı, süreçler ve verilerle
yönetim, çalışanların geliştirilmesi ve katılımı, sürekli öğrenme, yenilikçilik ve iyileştirme,
işbirliklerinin geliştirilmesi ve kurumsal sosyal sorumluluk olarak tanımlar. Ulusal Kalite
Ödülü ise Toplam Kalite Yönetimi’nin ülke çapında yaygınlaştırılması, kurum ve
kuruluşlarının rekabetçi yapılarının güçlendirilerek İş Mükemmelliği’ne erişmeleri amacı ile
her yıl özel, kamu ve sivil toplum kuruluşları olarak üç alanda dağıtılır. Ödül alacak
kuruluşlar, liderlik, politika ve strateji, çalışanlar, işbirlikleri ve kaynaklar, süreçler,
müşterilerle ilgili sonuçlar, çalışanlarla ilgili sonuçlar, toplumla ilgili sonuçlar ve temel
performans sonuçları gibi kriterler aracılığıyla kararlaştırılır.
(Kaynak: www.kalder.org.tr)
Yapılara ve özellikle de liderlere önem veren yaklaşımların, örgütleri değişime karşı dirençli
hale getirdiğini ve örgütün istikrarı için çalışanları ikinci planda tutan bir yaklaşımı
yansıttığını iddia eden yazarlara da rastlanabilir. Tabii ki bu yaklaşım, özellikle STK’larda
öne çıkan yakın insani ilişkiler ve gönüllü işbirliği gibi faktörlerin yönetime yansıtılması için
oluşan alanı daraltır. Öte yandan sadece bu faktörleri içeren bir yönetim anlayışı geliştirmenin
de mümkün olmadığını söyleyen yazarlar bulunabilir (Lewis, 2001). Dolayısıyla STK’lardaki
yönetim ile ilgili dirençlere duyarlı olabilecek ve STK’ların sahip oldukları özellikleri
yönetime yansıtabilecek alternatif yönetim yaklaşımları önerebilmek önem kazanır.
Örgüt Yönetimine Giriş I CD’sinden 07:44 – 34:25 arası.
I.3 Alternatif Yönetim Yaklaşımları ve STK’lar
Özel sektör veya kamu alanında geliştirilmiş olan yöntemlerin, STK’larda uygulanabileceği
alanları tespit ederek, yukarıda belirtilen değerler ve STK’lara özgü yönleri de göz ardı
etmeden gerekli uyarlamaları yapmak üzerine kurulu başka bir yönetim yaklaşımı üzerine
yazılanlara da rastlamak mümkündür. Bu yaklaşım aşağıdan-yukarı veya insan merkezli
yönetim şeklinde adlandırılabilir. Bir çok farklı alandan etkilenen bu alternatif yönetim
yaklaşımının, daha çok süreçlere, esneklik ve katılıma önem verdiği, kontrol ve yönetme gibi
kavramlar yerine kolaylaştırma, örgütleme ve eşgüdüm gibi kavramlar üzerinden yönetimi
tanımladığı söylenebilir. Dolayısıyla sadece hedeflerin gerçekleştirilmesi değil, o hedeflerin
nasıl yerine getirildiği de bu yaklaşımda önem kazanır. Bu da STK’ların değerlerini ve bu
değerlerden hareketle belirlenen misyon ve vizyonlarını güçlendirmelerine katkıda bulunabilir.
(Misyon ve vizyon tartışmalarına ikinci derste değinilecektir.)
Öte yandan STK’larda yönetim konusunun diğer sektörlere göre farklılaştığı bir kaç alan
böyle bir yönetim yaklaşımının geliştirilmesi gerekliliği açısından önemlidir. Kamu ve özel
sektörde hedeflerin ve başarı kriterlerinin daha açıkça belirlenmesi ve ölçülmesi mümkünken,
STK’larda başarı daha belirsizdir ve ortaya çıkan sosyal dönüşüm tek bir örgütün doğrudan
etkisiyle oluşmayabilir. Aynı şekilde STK’nın yaptıklarından sorumlu olduğu ve bu yaptıkları
konusunda hesap vereceği topluluk da değişkendir (fon veren kuruluşlar, yararlanıcılar, üyeler,
kamuoyu vb.) (Lewis, 2001). Bu sebeplerden dolayı, bir çok yazar, bilimsel yönetimi
tamamen dışlamayan, öte yandan değerleri ve hesap verme mekanizmalarını da göz ardı
etmeyen, insan merkezli bir yönetim anlayışının geliştirilmesinin, bir çok STK’nın daha etkin
çalışmasını sağlayabileceğini öne sürer. Örneğin, New York merkezli kadın örgütleri üzerinde
yapılan bir araştırma, en etkili örgütlerin, geleneksel bürokrasi ve hiyerarşinin bazı unsurları
ile daha informal, kolektif yapıları beraber kullanabilen ve değerlerini de yönetime
yansıtabilen örgütler olduğunu belirtir (Lewis, 2001: 12).
Örgüt Yönetimine Giriş I CD’sinden 34:30 - 46:10 arasını seyredin.
Bazı yazarlar böylesi bir yönetim anlayışının merkezileşmeye odaklanmak yerine, kendikendini değerlendirme ve düzeltmeyle ve gelişmiş yönetim sistemlerini beraber kullanarak,
örgüt içi bilgi akışını kolaylaştıran teknolojilerle gerçekleştirilebileceğini savunurlar (Korten,
1987). Yukarıdan aşağı olması sebebiyle eleştirilen stratejik planlama yerine stratejik
yönetimin öne çıkarılması da bu yaklaşıma bir örnek olarak gösterilebilir. Stratejik yönetimin,
stratejik planlamadan, her seviyede gönüllü veya profesyoneli örgütsel tercihlerin yapılmasına
dahil eden bir süreç olarak farklılaştığı söylenebilir. Öte yandan bazı yazarlar da STK’ların
temel yönetim konularındaki yetersizlikleri dolayısıyla stratejik yönetim yaklaşımının
“yürümeden, koşmaya çalışmak” olduğunu iddia ederler. Benzer şekilde bu yazarlar
yönetimin her sektörde ve ülkede aslında aynı olduğunu ve temelde işler, kişiler, süreçler ve
örgütlerle ilgili olduğunu da ileri sürer (Dichter, 1989). Bu eleştirilere rağmen, stratejik
yönetim, yukarıda değinilen alternatif yönetim yaklaşımını uygulamaya geçirmeye olanak
sağlayabilecek bir yöntem olarak önümüzdeki derste tartışılacaktır.
Okuma – 2: Metehan Sekban: Yönetim bilimlerinde son gelişmeler
Okuma - 3: David Korten, 4 nesil STK Stratejileri
Sorular
1- Bu hafta yaptığınız okumalar çerçevesinde kendi örgütünüzün yönetimini nasıl
tanımlarsınız? (Yönetim konusuna direnç gösterilen, bilimsel yöntemler kullanılan
veya alternatif bir modelin benimsenmesi gibi...) Neden?
2- Tanımladığınız yaklaşımın eksik yönleri var mı, eğer varsa geliştirilebilmesi için neler
yapılabilir?
3- Korten’in tanımladığı nesiller, STK’nızın yürüttüğü çalışmalar ile ilişkilendirilebilir
mi?
Bu ders ile ilgili bazı kaynaklar:
T-Kit 1 – Örgüt Yönetimi, Ek-1: Tarihsel ve Çağdaş Yönetim Perspektifleri, İstanbul Bilgi
Üniversitesi Yayınları, 2006 sf: 81-85
Lewis, D., The Management of Non-Governmental Development Organizations: An
Introduction, Routledge, 2001

Benzer belgeler

1 II. Ders Açılış Mesajı Tahmini çalışma süresi: 3 saat (Okumalar: 1

1 II. Ders Açılış Mesajı Tahmini çalışma süresi: 3 saat (Okumalar: 1 II. Ders Açılış Mesajı Tahmini çalışma süresi: 3 saat (Okumalar: 1 saat. Videolar: 1 saat. Tartışmaya katılma ve izleme: 1 saat) Geçen ders, yönetim konusuna genel bir giriş yaparak özellikle STK’n...

Detaylı