Untitled - Türkiye Finans

Transkript

Untitled - Türkiye Finans
paylaşımdan
İkram Göktaş
Mevsimler Değişirken…
Sarıdan yeşile kaçan yaprakları ile hüznün kraliçesi sonbahar, yerini beyaz baş tacımız kışın
güzelliklerine bırakırken değişen sadece mevsimler olmuyor. Her yeni bir mevsimde hava gibi
bizler de değişiyor ve tüm bu değişkenliklerle
birlikte “merhaba” diyoruz hayata…
Bu yüzden bu sayımızda “Güncel” sayfamızda
yeni yatırım alanlarını ele aldık ve başarılı olmak
isteyen girişimcilerimiz için alternatif alanları
anlattık. “Ekonomi” de ise gelişen ekonomide
girişimcilerin etkisini onların her birinin hikâyesi
ile birlikte kaleme aldık.
Tabi ki tüm bu değişkenliklerin yanında geçmişten
günümüze değişmeyecek olan değerlerin ve bu
değerleri içinde barındıran kentler de vardır. Bu
kentler artık bu değerleri ile birlikte marka olmuştur ve güzellikleri solmak bir kenara artarak sahip
oldukları güzellikleri yaymaya devam ederler. İşte
bu kentlerden biri “Gaziantep”. Arkadaşlarımız
sizin için bu kenti karış karış gezdiler.
Bu sayımızda şube sayfalarımızda ise Gaziantep
ilindeki dört şubemizi ziyaret ettik: Gaziantep
Şubesi, Gatem Şubesi, Suburcu Şubesi ve Şehitkâmil Şubesi… Dört şubemizin dört şube müdürü de içtenlikle başarılarının sırlarını paylaştılar.
Bankamızdan kısmında ise KOBİ Bankacılığı’nın
KOBİ’lere özel çıkardığı Siftah Kart ve İşletme
Bankacılığı bünyesinde piyasaya sürülen Faal
Kart’ı işin uzmanlarından dinledik. Siftah Kart’ın
avantajlarını Türkiye Finans KOBİ Bankacılığı
Müdürü Tamer Dağlı anlatırken, İşletme Banka-
cılığı Müdürü Salih Öten ise, esnaf ve işletmecinin acil ihtiyaçlarına anında cevap verecek Faal
Kart’ı anlattı.
“Müzik kanımda dolaşıyor” diyen ünlü şarkıcı
ve aynı zamanda aranjör olan Mustafa Ceceli de mütevazı kişiliği ve içten cevapları ile
Paylaşım’da yerini alıyor.
Aradan geçen yıllara rağmen değişmeyecek
bir değerimiz, Ata Sporumuz Güreş’i de bu
sayımızda A’dan Z’ye sizlerle paylaşmanın mutluluğu içerisindeyiz. Türkiye Finans olarak bu
yıl, Türk güreşinin en büyük klasiği olan tarihi
Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ne destek olduk. Olimpiyatlardan sonra dünyanın en uzun geçmişe
sahip spor etkinliklerinden biri olan Kırkpınar
Yağlı Güreşleri’ni önümüzdeki yıllarda da destekleyerek bu çok önemli kültür mirasımızın
bilinirliliğini artırmayı hedefliyoruz.
Yönetim’e ayırdığımız sayfalarda “Yönetim Bilişim Sistemleri’ni, Kültürümüz sayfasında yıllardır topluma ayna tutan berberleri ve Dijital Çağ
bölümümüzde ise Akıllı Saatleri anlattık.
Kocaman hayatları ile asırlık ağaçlar, nesillerin
günümüzde adlandırıldıkları X, Y ve Z kuşağı tabirlerinin ne anlama geldiği, Doç. Dr. Ali
Akben’in “Aman yediklerimize dikkat edelim”
diyerek öneriler ve uyarılarda bulunan yazısı
da bu sayımızda sizleri bekleyen diğer konular
arasında...
Kısacası yine güzel, çok güzel bir sayı oldu. Keyifli okumalar…
içindekiler
8
<D\ÜQ.XUXOX
.DDQ'HPLUNHVHQ
ûHEQHPg]WUN
úO\DV<×OG×]
+DONODñOLíNLOHU
0HUW3DIWDO×
<ÐQHWLP<HUL
<DNDF×N0HYNLL$GQDQ.DKYHFL
Cad. No: 139
.DUWDOúVWDQEXO
7HO3E[
)DNV
WXUNL\HILQDQVFRPWU
SD\ODVLP#WXUNL\HILQDQVFRPWU
Ticareti Kolaylaştıran Yenilikler;
Siftah Kart ve Faal Kart
“Gaziantep’in
Size Anlatacakları Var.”
Türkiye Finans Girişimci Bankacılık
İş Ailesi, bankacılık işlemlerinde hız ve
pratikliği sağlamak adına atağa geçti.
KOBİ Bankacığı’nın KOBİ’ye özel çıkardığı Siftah Kart ve İşletme Bankacılığı
bünyesinde piyasaya sürülen Faal Kart,
işletme sahiplerine getirdiği avantajlarla
kesintisiz ve hızlı ticaret yapma imkânı
sunuyor.
Güneydoğu Anadolu’nun koşar adım
gelişen kenti Gaziantep, bir şehre sadece
“kent”olabilme yönünden bakmamak gerektiğini öğretti bizlere. Evet, ortada dev bir
kentleşme, ekonomik büyüme ve bir nüfus
patlaması vardı. “İlgilenmeyin” dedi bize
Gaziantep. “Benim size anlatacaklarım var.”
Yatırım Yapmadan
Önce…
<DSÜP
+D\DW<D\×QF×O×NúOHWLüLP<DS×P
(ùLWLP+L]PHWOHUL9H7LF/WGûWL
Dünya değişiyor… İnsanoğlu
zaten sürekli kendini yenileyen ve
değişen, değiştiren bir yapıya sahip.
Hal böyle olunca da yeni yatırım
alanları birbirinden farklı konseptleri
ile girişimcilerin ve firmaların merceği altına alındı. Yatırım yapmadan
önce bu yazımızı mutlaka okuyun
deriz biz, kısacası…
(GLWÐU
$OLúKVDQ%D\UDN
0XKDELUOLN+L]PHWOHUL
Gafa Ajans
6DQDW<ÐQHWPHQL
Hasan Dede
Şarkıcı ve aranjör Mustafa
Ceceli, müzik sektörünün hem
mutfağında hem de kamera
önünde olması ile bir elinde bin
marifet diyebileceğimiz isimlerden
biri. Özellikle mütevazı kimliği ile
gönüllerde yer edinen Ceceli, bu
sayımızda sayfalarımızı güzelleştirdi ve tüm samimiyetiyle
sorularımızı cevaplandırdı.
28
*UDILN7DVDUÜP
6HYLOûHQHU
güncel
.DSDN)RWRðUDIÜ
*D]LDQWHS
%DVNÜYH&LOW
ûDQ2IVHW0DWEDDF×O×N
+DPLGL\H0DK
$QDGROX&DG1R
.Dù×WKDQHúVWDQEXO
7HO
)D[
Müzik Kanımda Dolaşıyor
yaşam
6RUXPOX<D]ÜñíOHUL0ÖGÖUÖ
1dLùGHP%HOJXWD\
14
mekan
*HQHO<D\ÜQ<ÐQHWPHQL
úNUDP*|NWDü
bankamızdan
ñPWL\D]6DKLEL
7UNL\H)LQDQV.DW×O×P%DQNDV×
$G×QD
V. Derya Gürerk
20
46
54
spor
kültürümüz
sağlık
24
Ata sporu: Güreş
Günümüzde Türkiye için bir yaşam biçimi futbol...
Futbolla yatıp futbolla kalkıyoruz. Derbilerde
sokakları boşaltıyor, büyük başarılarda
kutlamalarda tavan yapıyor, hüzünlerde ‘kim
suçlu’ araştırmalarına dalıyoruz. “Futbolun
ardından en çok hangi sporu seviyoruz”
diye sorsak, voleybol, boks, tenis diyenler de
çıkabiliyor ama cevap ağırlıkla basketbol oluyor...
Ama bir soru var ki, cevap hiç değişmiyor...
“Türklerin ata sporu” diye başlayan cümleler,
herkeste “Güreş” diye yanıt buluyor...
Yıllardır
Topluma Ayna Tutuyorlar
Hz. Muhammed’in ‘sakal-ı şerif’ini
kesen Selman-ı Farısi olduğu için
berber dükkânlarında “Her seher
besmele ile açılır dükkânımız, Selmanı
Farisidir pirimiz üstadımız” yazan bir
levha vardır.
Gelişen Ekonomide
“Girişimcilerin” Etkisi
Yediklerimiz Hasta Etmesin
Modern zaman hastalıklarını ve neler
yapılması gerektiğini Paylaşım Dergisi
okuyucuları için kaleme alan Doç. Dr.
Ali Akben, “Doğru bilinen yanlışlar
ve yanlış bilinen doğrular ile ilgili
ezberlerinizi gözden geçirmenizi teklif
ediyorum.” diyor.
Kocaman Hayatları İle
“Asırlık Ağaçlar”
Her biri yeni, farklı ve bir
o kadar da sıra dışı fikirleri ile
ekonominin nabzını tutuyorlar.
Türkiye’nin genç girişimcilerinden bahsediyoruz. Uzmanlar,
girişimcilerin cesaretleri ve bu
farklı projeleri sayesinde Türkiye
ekonomisinin dünyadaki en iyi
ekonomiler arasına gireceğini
söylüyor.
Hiç hareket etmeden, köklerini en
derine sarkıtmış ve asırlardır orada
yaşayan ağaçlar, sessizce saklarlar
gövdelerinde kocaman hayatları.
Yaşımız kaç olursa olsun, yanlarında
çocuk kaldığımız ağaçların en büyük
sorumluluğu, insana ve doğaya hayat
vermektir. Ecellerinin insana bağlı
olduğunu bile bile yine de hayat verir
ağaçlar. Tek meydan okudukları şey ise
zamandır hepsi bu…
ekonomi
zaman
50
40
4
Bizden Haberler
32
48
56
58
60
62
64
Şube
Dijital Çağ
Bilim- Teknik
Kültür-Sanat
News
Şube Bilgileri
Bulmaca
bizden haberler
Anadolu Markaları Yarışıyor,
Türkiye Kazanıyor
A
7UNL\H)LQDQV.DW×O×P%DQNDV×GHVWHÿL\OH&DSLWDOYH
(NRQRPLVWGHUJLOHULQLQG]HQOHGLÿL$QDGROX0DUNDODU×
<DU×ĂPDV×JHUoHNOHĂWL7UNL\H·QLQWPLOOHULQGH
PDUNDELOLQFL\HUOHĂWLUPHNDPDF×\ODG]HQOHQHQYH
DO×NDNĂDP×\DS×ODQ|GOJHFHVLLOHVRQXoODQDQ$QDGROX
DUNDODU×<DU×ĂPDV×PDUNDROPD\ROXQGDLOHUOH\HQOHULQEDĂDU×|\NOHULQLELUDUD\DJHWLUHUHN
VHNW|UOHUHLOKDPYHUGL
Capital ve Ekonomist dergileri işbirliği ile bu yıl yedinci
kez düzenlenen Anadolu Markaları 2013 Yarışması, Türkiye Finans Katılım Bankası sponsorluğunda gerçekleşti.
Türkiye’nin tüm illerinde markalaşmanın önemi konusunda bilinç düzeyini yükseltmeyi hedefleyen yarışma kapsamında geçtiğimiz aylarda çeşitli konukların katılımıyla Çanakkale, Denizli, Gaziantep ve Şanlıurfa’da marka bilincini
artırmaya yönelik toplantılar yapıldı.
Anadolu Markaları Yarışması’na geçtiğimiz yıldan beri
destek verdiklerini ve Türkiye’nin dört bir yanından markalaşma öykülerini paylaşan şirketlerle bir araya gelmenin
mutluluğunu yaşadıklarını aktaran Türkiye Finans Genel
Müdürü Derya Gürerk, “Ekonomideki küreselleşme unsuru, markalaşmayı zorunlu hale getirdi. Bunun bilincinde
olan birçok şirket, stratejilerinin odağına markalaşma yatırımını aldı. Özellikle ülke ekonomimizin lokomotifi olan
KOBİ’ler, markalaşma yolunda profesyonelleşmeye, organizasyon yapısında önemli değişikliklere gitmeye başladı.
Ulusal markalarımızın küresel bir güç olmak için yatırım
yapması, hem ülkemiz adına gurur duymamızı, hem de
geleceğe yönelik heyecanımızı artırıyor. Anadolu Markaları Yarışması da, bir dünya markası haline gelmek isteyen
firmalarımıza önemli bir fırsat sunuyor. Kurulduğu günden
bu yana reel sektöre ve dolayısıyla ülke ekonomisine hizmet eden Türkiye Finans olarak bu stratejimizle paralel bir
misyon üstlenen Anadolu Markaları Yarışması’nı desteklemekten mutluluk duyuyoruz” dedi.
4
Büyük Şirketler ve Küçük İşletmeler iki ayrı grupta ödüllendirildi
Anadolu Markaları 2013 Yarışması’nda, Türkiye’nin tüm
illerinde marka olma yolunda ilerleyen ve markalaşma
stratejisiyle fark yaratan kurumlar 13 Aralık akşamı İstanbul Conder Hotel’de gerçekleştirilen ödül gecesinde ödüllendirildi. Yarışmada kurumsal ve ticari firmalar, “Büyük
Şirketler” ve “Küçük İşletmeler” olarak iki grupta değerlendirildi. “Büyük Şirketler” ve “Küçük İşletmeler” grupları
içerisinde sektörlere göre ayrışan farklı kategorilerde, markalaşma konusunda en başarılı performansı sergileyen ilk
3 şirket ödüllendirildi.
Türkiye
y Finans Ailesi
Kıtalararası Koştu
İnsan kaynakları uygulamalarıyla fark yaratan Türkiye Finans, 17 Kasım 2013’te 35’incisi düzenlenen İstanbul
Maratonu’na katıldı. Türkiye Finans Koşu Takımı’nın uzun
zamandır heyecanla beklediği kıtalararası maratona toplam 78 Türkiye Finans çalışanı katıldı.
Türkiye’nin öncü katılım bankası Türkiye Finans, hayata
geçirdiği insan kaynakları uygulamalarıyla farkını sergilemeye devam ediyor. Hızlı gelişimini ve iddiasını insan
kaynakları politikalarıyla destekleyen Türkiye Finans, 17
Kasım’da düzenlenen Vodafone İstanbul Maratonu’na katıldı.
Türkiye’de uluslararası nitelikte en önemli maraton olan
Vodafone İstanbul Maratonu’na Türkiye Finans Koşu Takımı 3. kez katıldı. Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan
yarışa Türkiye Finans’tan toplam 78 çalışan katıldı. 5 kişinin 42,195 kilometrelik maratonda yarıştığı koşuda, 6 kişi
15 kilometrelik, 9 kişi 10 kilometrelik parkurlarda mücadele
etti. 58 Türkiye Finans çalışanı da halk yürüyüşüne katıldı.
Bu yıl İstanbul Maratonu’na üçüncü kez katıldıklarını belirten Türkiye Finans Genel Müdürü Derya Gürerk, ‘’Kıtalararası İstanbul Maratonu, ülkemizin en önemli spor organizasyonlarından biri. Bu yıl İstanbul Maratonu’na 3. kez
ve ‘Bir Olmak’ felsefemizle katıldık. Bankamızı temsil eden
Türkiye Finans Koşu Takımı, kıtaları birleştiren bu maratona hazırlanırken birlikte spor yapmanın iş hayatına olumlu
katkılarını deneyimleme fırsatı buldu. Her zaman olduğu
gibi ailelerimiz de bu etkinlikte bizi yalnız bırakmadı. 41 kişilik misafir grubumuzla birlikte toplam 119 kişi ile maratona coşkulu bir katılım sağladık. Katılımlarından dolayı tüm
koşucularımıza teşekkür ediyor ve yarışta gösterdikleri
başarı için kendilerini kutluyorum” diye bilgi verdi.
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
5
bizden haberler
Türkiye Finans’tan avantajlı çalışma
koşullarıyla yazar kasa POS desteği
Türkiye’nin öncü katılım bankası Türkiye Finans, perakende sektöründe yer alan ve mobil pos makinesi kullanan işyerleri için yeni nesil yazar kasa POS’u avantajlarla
beraber sunuyor.
Türkiye’de onay alan farklı yazar kasa POS markaları ile
yapılan işbirliği çerçevesinde mobil olarak kullanılabilen
yazar kasa POS’lar, kapıda ve masada ödeme alan işyerle-
rinin hayatını kolaylaştırıyor. GİB (Gelir İdaresi Başkanlığı)
onaylı olan yazar kasa POS’lar, uygun fiyatlama paketleriyle de dikkat çekiyor. İşyerleri 5 farklı fiyatlama paketi ile
peşin fiyatına 36 taksit imkanından yararlanabiliyor. Ayrıca
aylık ciro sözü vererek yazar kasa POS kampanyasından
yararlanan Türkiye Finans müşterileri her ay puan kazanarak cihazlarını bedavaya getirebiliyor.
Türkiye Finans Bireysel Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Semih Alşar, ödeme sistemlerindeki bu
yeni döneme geçiş sürecinde üye işyerlerinin ihtiyaçlarını
karşılayacak şekilde çok uygun fiyatlama ve çalışma koşulları geliştirdiklerini belirterek “üye işyerlerimize ve yeni
üye olacak işyerlerine özel avantajlar içeren 5 farklı fırsat
paketi hazırladık. İşyerlerimiz Türkiye Finans şubelerinden
başvurarak farklı marka seçenekleri ile sunduğumuz yazar
kasa POS fırsatlarından yararlanabilecekler” dedi.
Türkiye Finans’ın 3. çeyrek karı
236.8 milyon TL
Katılım bankacılığının öncüsü Türkiye Finans,
istikrarlı büyüme performansı sergilemeye devam
ediyor. 2013 yılı üçüncü çeyrek rakamları çerçevesinde Türkiye Finans, vergi öncesi 302.2 milyon
TL, net 236.8 milyon TL kar açıkladı. Böylece
Türkiye Finans yılın ilk iki çeyreğinde olduğu gibi, 3. çeyrekte de katılım bankaları
arasında karlılıkta birinci sırada yer aldı.
Türkiye Finans’ın rakamlarını değerlendiren Türkiye Finans Genel Müdürü Derya Gürerk, yaptığı açıklamada
“Katılım bankaları güçlü büyüme potansiyeline sahip ve yılın ilk 9 ayında
başarılı rakamlar elde etti. Sektörün
öncü katılım bankası Türkiye Finans
olarak biz de bu güçlü büyümede
önemli bir rol üstleniyoruz. Banka-
6
mızın aktif büyüklüğü 2013 Eylül dönemi itibarıyla önceki
yılsonuna göre %32 artarak 23.3 milyar TL’ye ulaştı. Yüksek büyüme rakamlarına ulaşırken karlılıktan ödün vermeyen bir strateji izliyoruz. Bankamızın vergi öncesi karı,
302.2 milyon TL olarak gerçekleşirken, net dönem karı ise
2012 Eylül dönemine göre %8.4 artış göstererek 236.8 milyon TL oldu” diye konuştu.
Gürerk, “Bankamızın toplam kullandırılan fonlar tutarı
2012 yılsonuna göre %30.7 artışla 13.1 milyar TL’den 17.1
milyar TL’ye yükselirken gayrinakdi kredi portföyümüzün büyüklüğü ise 7.8 milyar TL’ye ulaştı. Türkiye Finans
olarak hem toplanan fonlarda hem kullandırılan fonlarda
sektörün üzerinde bir büyüme oranı gerçekleştirdik, bu
paralelde 2013 yılını da benzer bir tablo ile sona erdirmeyi
bekliyoruz. Toplanan fonlarda bankamız 13.8 milyar TL ile
yılsonuna göre %20.7’lik bir artış sergilerken, şube sayımız
250’ye ulaştı” dedi.
Türkiye Finans 2014’te TL ve döviz
SUKUK ihracı yapacak
Türkiye’deki Bankalar arasında en yüksek SUKUK portföyüne sahip banka olan Türkiye Finans, SUKUK konusundaki atağını sürdürüyor. Geçtiğimiz aylarda 500 milyon
dolarlık SUKUK ihracı gerçekleştiren Türkiye Finans, son
olarak Hazine Müsteşarlığı’nın 1,25 milyar dolarlık SUKUK
ihracında yer alan tek Türk bankası oldu.
Başarılı SUKUK ihracı çalışmaları sebebiyle Türkiye
Finans’ın, Hazine Müsteşarlığı’nın SUKUK ihracında yetkilendirildiğini belirten Türkiye Finans Genel Müdürü Derya
Gürerk, “SUKUK piyasasında en yüksek portföye sahip
Türk bankası olmamız ve bu sayede piyasa yapıcısı konumunda yer almamız sebebiyle Hazine’nin SUKUK ihracında da yeraldık. Ekim ayında ihraç tutarı 1,25 milyar ABD
Doları, kira oranı % 4,557 ve 5 yıl vadeli olarak gerçekleşen
SUKUK ihracında HSBC, QInvest ve Standard Chartered’a
yetki verildi. Türkiye Finans ile birlikte CIMB Bank Limited,
Dubai İslam Bankası PJSC, QNB Capital LLC, NCB Capital
yardımcı düzenleyici olarak görev aldı. Bu SUKUK ihracında görev alan tek Türk bankası olmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.
Hazine’nin SUKUK ihracında görev alarak edindikleri deneyimin önümüzdeki döneme de yansıyacağını söyleyen
Gürerk, “Böylesine başarılı bir ihraç bize önemli tecrübeler
kazandırdı. 2014 yılı içerisinde uygun piyasa koşulları oluştuğu takdirde TL ve yabancı para cinsinden SUKUK ihraçları gerçekleştirmeyi planlıyoruz” diye konuştu.
Müşteri İletişim Merkezimiz Türkiye’nin
En İyi Çağrı Merkezi Seçildi
Türkiye’nin öncü katılım bankası Türkiye Finans, bu yıl
8.kez gerçekleştirilen Türkiye Çağrı Merkezi Ödüllerinde, iki
ödül birden kazanarak, müşteri hizmetleri kalitesini tescilledi. IMI Conferences tarafından verilen Türkiye Çağrı Merkezi Ödülleri’nde Türkiye Finans Müşteri İletişim Merkezi,
yenilikçi yaklaşımı, müşteri memnuniyeti, teknoloji kullanımı ve başarılı performans sonuçları ile 500’den az koltuklu
çağrı merkezi kategorisinde birinci olarak “Türkiye’nin En
İyi Çağrı Merkezi” ödülünü kazandı. Ayrıca Müşteri İletişim
Merkezi takım liderlerinden Eda Dikici de “En Övgüye Değer Takım Lideri” ödülüne layık görüldü.
Türkiye Finans Genel Müdürü Derya Gürerk “Türkiye Finans Müşteri İletişim Merkezi, müşterilerimizin diledikleri
her an kolayca ulaşabilecekleri, işlemlerini en hızlı şekilde
yapabilecekleri bir yapıda hizmet veriyor. Gelişen teknoloji ve yoğun rekabet ortamı, finans sektöründe müşteri
deneyimini yeni bir boyuta taşıdı. Toplam müşteri
deneyiminin mükemmelleştirilmesinde kritik
öneme sahip olan Müşteri İletişim Merkezimize önemli yatırımlar yapıyoruz. Yakın dönemde Müşteri İletişim Merkezimizi uluslararası
standartlara göre değerlendirmek ve sunulan hizmetin kalitesini belgelendirmek
amacıyla EN15838:2009 Müşteri İletişim
Merkezleri Hizmet Sertifikası’nı aldık.
Türkiye’de bu belgeyi almaya hak kazanan 4 bankadan biriyiz. Aynı dönemde ISO
10002:2004 Müşteri Memnuniyeti Kalite Yönetim Sistemi belgesini almaya uygun görüldük.
Üst üste aldığımız bu iki belge ve Türkiye’nin
En İyi Çağrı Merkezi Ödülü, müşteri memnuniyetini merkeze oturtmuş çözüm odaklı
yaklaşımımızın sonuçlarıdır.” dedi.
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
7
bankamızdan
Röportaj: Merve Korkmaz
Girişimci Bankacılık İş
Ailesi’nden
7UNL\H)LQDQV.REL%DQNDF×O×ÿ×0GU7DPHU'DÿO×HQ|QVROYHĀĂOHWPH%DQNDF×O×ÿ×0GU
6DOLKgWHQHQ|QVDÿWLFDUHWLNROD\ODĂW×UDQ\HQLOLNOHULQLDQODWW×ODU
8
Ticareti Kolaylaştıran Yenilikler; Siftah
Kart ve Faal Kart
T
7UNL\H)LQDQV*LULĂLPFL%DQNDF×O×NĀĂ$LOHVLEDQNDF×O×N
LĂOHPOHULQGHK×]YHSUDWLNOLÿLVDÿODPDNDG×QDDWDÿDJHoWL
LĂOH
.2
.2%Ā%DQNDF×O×ÿ×·Q×Q.2%Ā·\H|]HOo×NDUG×ÿ×6LIWDK.DUWYH
ĀĂOHW
ĀĂOHWPH%DQNDF×O×ÿ×EQ\HVLQGHSL\DVD\DVUOHQ)DDO.DUW
LĂOHW
LĂOHWPHVDKLSOHULQHJHWLUGLÿLDYDQWDMODUODNHVLQWLVL]YHK×]O×
WLFDUHW\DSPDLPNkQ×VXQX\RU
Gelişen teknoloji ve değişen şartlar Türkiye Finans
Girişimci Bankacılık İş Ailesi’ni harekete geçirdi. KOBİ ve
esnafın ticari faaliyetleri ile ilgili mal ve hizmet alımlarındaki finansman ihtiyaçlarını, bürokratik işlemlerden geçmeden hızlı ve sorunsuz bir şekilde halledebilmeleri için
geliştirilen Siftah Kart ve Faal Kart, avantajlarıyla birlikte
geldi. İşletme sahipleri ihtiyaçları olan kredilerini bu kartlar
sayesinde cebinde taşıyabilecek, taksit seçeneklerinden
yararlanabilecek, nakit akışını düzenli bir şekilde sağlayabilecekler. Ödeme vadesinin kontrolünü KOBİ’ye bırakan
Siftah Kart’ın diğer avantajlarını Türkiye Finans KOBİ Bankacılığı Müdürü Taner Dağlı‘dan dinledik. İşletme Bankacılığı Müdürü Salih Öten ise, esnaf ve işletmecinin acil ihtiyaçlarına anında cevap verecek Faal Kart’ı anlattı.
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
9
bankamızdan
“Siz Çayınızı İçene Kadar
Faal Kartınız Cebinizde”
T
7UNL\H)LQDQVĀĂOHWPH%DQNDF×O×ÿ×0GU6DOLKgWHQĂXEHGHEDĂOD\×S
ĂXEHGHELWHQDOW\DS×V×\OD|QHo×NDQāXEH.UHGL.RPLWHVL·QLQRQD\YHUPHVL\OHWLFDULNUHGLOLPLWLQLNDUWD\NOH\HQ)DDO.DUW·×QHVQDIYHLĂOHWPHOHULQ
WLFDUHWOHULQHGHYDPHWPHOHULQLVDÿOD\DFDÿ×Q×V|\OHGLgWHQK×]×YH
WHNQRORMLNDOW\DS×V×LOH|QHo×NDQ)DDO.DUW·×´6L]ĂXEHGHoD\×Q×]×LoHQH
NDGDUIDDONDUW×Q×]FHELQL]GHµĂHNOLQGH|]HWOL\RU
İşletme Bankacılığı olarak sundukları ürün, çözüm ve desteklerle hedef kitlenin aklına gelen ilk banka olmayı amaçladıklarını söyleyen İşletme Bankacılığı Müdürü Salih Öten, esnaf ve işletmecinin ticarete hız veren ve krediyi cebinde taşımasını
sağlayan Faal Kart’ı anlattı. Öten, “Bizim rüyamız ülkemizdeki esnaf ve işletmelere bankamızın KOBİ deneyimini ve uzmanlığını taşımak, ölçekleri kadar ihtiyaçları ve beklentileri farklı olan bu kitleye mükemmel bir müşteri deneyimi sunmak.”
diyerek Faal Kart’ın bunun ilk adımı olduğunu belitti.
“Rüyası Olmayandan Yusuf
Olmasını Bekleyemezsin”
Bize Türkiye Finans İşletme Bankacılığı’ndan biraz
bahseder misiniz?
İşletme Bankacılığı’nın ana odağını esnaf ve işletmeler
oluşturuyor. KOBİ’lerin K’sı olarak ifade ettiğimiz müşterilerimizin finansal ihtiyaçlarına ve taleplerine cevap vermek,
onların ihtiyaçları paralelinde ürünler geliştirmek üzere
2013 Ocak ayında kuruldu. İşletme bankacılığı bankamızın
KOBİ’lerdeki uzmanlığını ve deneyimini sayıları yaklaşık
iki milyonu bulan işletmelere taşıma misyonunu yüklendi.
Yılbaşından buyana bir yandan mutfaktayız; yeni ürünler
geliştiriyoruz, müşterilerimize hızlı yanıt verebilmek için
çalışıyoruz, bir yandan da sahadayız; yeni çıkardığımız
ürünleri proaktif bir şekilde sunmaya çalışıyoruz. Satış aktiviteleri ve kampanyalar iş modelimizin güçlü bir parçası
oldu. Özetle geçtiğimiz dönem bankamızda ve müşteriler nezdinde farkındalık oluşturduğumuz bir dönem oldu
bizim için. KOBİ’lerin en geniş kitlesini oluşturan, her gün
10
iletişim halinde olduğumuz esnaf ve işletmelerimize bankacılık ürün ve hizmetlerini sunmanın yanı sıra; sektörel
çözümler, işbirlikleri ve danışmanlık hizmetleri vermeyi de
amaçlıyoruz. Sektördeki toplam KOBİ kredilerinin yüzde
21’i mikro olarak ifade edilen ve cirosu 1 milyon TL altındaki kobilerin kullandığı kredilerden oluşuyor. Yılbaşında
kurulmuş bir segment olarak bu da bizim gidecek uzun
bir yolumuzun olduğunu gösteriyor. Üç Yol filminde güzel
bir replik var: “Rüyası olmayan bir insandan Yusuf olmasını
bekleyemezsin” deniyor. Hakikaten çok anlamlı bir söz. Bizim rüyamız ülkemizdeki esnaf ve işletmelere bankamızın
KOBİ deneyimini ve uzmanlığını taşımak, ölçekleri kadar
ihtiyaçları ve beklentileri farklı olan bu kitleye mükemmel
bir müşteri deneyimi sunmak.
İşletme Bankacılığı’nın çalışma sistemi nasıl işliyor?
Öncelikleriniz nedir?
Bugün itibariyle cirosu 500 bin TL altındaki müşterilerimize şubelerimizde İşletme ve Kobi portföylerimizle hizmet
veriyoruz. Şube dışı kanal olarak ifade ettiğimiz kanallardan da müşterimizle iletişime geçerek başvurularını alıyoruz, kart, pos, sigorta vb. ürünlerimizi sunuyoruz.
Müşterilerimize farklı çözümler sunabilmek, bunu hızlı ve
basit süreçlerle sağlayabilmek bilgiye her yerden ulaşabildiğimiz ve alternatiflerin çokça olduğu günümüzde
kritik bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Hedef kitlemizin
eğilimlerini ve ihtiyaçlarını gözeterek iş modelimizi oluşturduk, esnaf ve işletmelerin ihtiyaçlarına en hızlı şekilde
yanıt vermek en önemli önceliğimiz oldu. Müşterilerimizin öne çıkan beklentileri arasında ise finansal ürünlere
farklı kanallardan erişim, anında ürünü kullanma isteği
ve anlık ihtiyaçlara yanıt alabilmenin öne çıktığını söyleyebilirim. Bizim için işletme ihtiyaçları kredi ürünleri olduğu kadar nakit yönetimi, pos, sigorta, çek karnesi gibi
işletmelerin günlük iş yaşamlarının bir parçası olacak bir
iş modelini kapsıyor. İşletme bankacılığı olarak mobiliteyle
ifade ettiğimiz bu pratik beklentiye uygun ürün ve süreçlerle yanıt vermeye başladık ve 2014’de devreye alacağımız yeni ürünlerle de kapsama alanımızı daha da genişletmiş olacağız.
“Faal Kart, Pazarda
Fark Yaratacak”
Faal Kart, kullanıcısına nasıl avantajlar sunuyor?
Kartlı ürünler, odaklandığımız ve kredi kanalı olarak
büyümeyi hedeflediğimiz bir alan. Faal Kart’ın Nisan
ayında; Ödeme Sistemleri Pazarlama Müdürlüğü, BS
Analiz ve Kalite Güvence Müdürlüğü, Bireysel Tahsis
Kredi Analitiği Program Müdürlüğü ve Kurumsal İletişim
Müdürlüğü’müzün yoğun çalışmaları ve destekleriyle
lansmanı yapıldı. ‘’Ticarete hız veren kart” olarak müşterilerimizin kullanımına sunduk. Faal Kart, bankamızın bir
ürünü olan Finansör Kart altyapısı kullanılarak geliştirilmiş,
pratikliği ve hızıyla esnafımızın ihtiyaçlarına yanıt veren bir
ürün. Şubelerimizde başlayıp şubelerimizde biten altyapısıyla öne çıkan, şube kredi komitesinin onay vermesiyle
ticari kredi limitini karta yükleyen ve anında kullanım kolaylığı sunan bir ürün. Banka olarak, esnaf ve işletmelerin
finansman ihtiyaçlarını karşılamak için sunduğumuz Faal
Kart ile müşterilerimizin 7/24 ticaretlerine devam etmelerini sağlamayı amaçladık. Pazarlama dünyasında içinde
bulunduğumuz dönem için hikaye çağı deniyor ve hikayesi olan ürünlerin daha kolay kabul gördüğünü, daha
geniş kitlelere ulaştığını biliyoruz. Bu bakımdan Faal Kart
hikayesi olan bir ürün. Dedik ki müşterimiz şubemizde çayını içene kadar kredisi hazır olsun. Ayrıca esnafımıza özel
ürünler geliştirme ve pazarda farklılaşma hedefimizde Faal
Kart bunun ilk örneğini oluşturdu.
Faal Kart’ın şu anki durumu ve hedefi nedir?
Faal Kart, satışına başlandığı ilk üç ayda, 4 bin kullanıcıya
ve 40 milyon TL’den fazla bir risk bakiyesine ulaştı. Müşteri başına ortalama 10 bin TL’lik bir harcamayla tabana
yayılma yolunda güçlü bir adım atmış olduk. 2014 başında
risk bakiyesi olarak 75-80 milyon TL’yi bulacağımızı düşüyoruz. Faal Kart’ın, hedef kitle tarafından benimsendiğini,
yeni müşteriler kazandığımızı sahada çok net görebiliyoruz. 2014’te ürünün fonksiyonlarını artırarak hedef kitlemizi
artırmayı ve sektörel çözümler sunabilmeyi amaçlıyoruz.
Amaç; Hedef Kitlenin İlk
Aklına Gelen Banka Olmak
İşletme Bankacılığı’nın Türkiye Esnaf ve Sanatkârları
Konfederasyonu (TESK) ile yaptığı çalışma tam olarak neyi kapsıyor?
TESK anlaşması, Türkiye Finans’ın esnafla buluştuğu, bankamızın burada büyüme ve gelişme isteğini ortaya koyan
bir anlaşma oldu. Bu anlaşma uzun soluklu bir çalışma
olup yaklaşık 3000 odayı ve federasyonu kapsıyor. Çatı
anlaşma sonrasında il düzeyinde çalışmalarımız sürüyor.
Bu anlaşma kapsamında Tesk üyelerine özel geliştirdiğimiz paketlerle bayram öncesinde binin üzerinde esnaf
ve işletme başvurularını bankamıza ulaştırdı. Biz ürünleriyle, saha çalışmalarıyla, şube dışı kanallarıyla esnafımıza
temas eden, onlara hizmet veren ve hedef kitlemizin ilk
aklına gelen banka olma yolunda ilerliyoruz.
Salih Öten Kimdir?
1978 yılında Amasya’da doğdu.
Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler
Bölümü’nden mezun olduktan sonra, Marmara Üniversitesi‘nde bankacılık üzerine
yaptığı yüksek lisansını tamamladı. 2003’te
Türkiye Finans’la bankacılık hayatına başladı.
Bir süre Kadıköy Şubesi’nde görev aldıktan
sonra, Genel Müdürlük’te pazarlama birimlerinde çalıştı. Daha sonra Kavacık Şube Müdürü olan Salih Öten, Türkiye Finans İşletme
Bankacılığı’nın kuruluşundan beri İşletme
Bankacılığı Müdürlüğü görevini yürütüyor.
Öten, evli ve bir çocuk babasıdır.
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
11
bankamızdan
KOBİ’nin Hayatı
“Siftah Kart”la Kolaylaştı
T
7UNL\H)LQDQV.2%Ā%DQNDF×O×ÿ×0GU7DPHU'DÿO×.2%Ā·OHULQ6LIWDK
.DUWVD\HVLQGHQDNLWRODUDNJHUoHNOHĂWLULOHFHNWLFDULPDOYHKL]PHWDO×PODU×Q×KLoELUHNLĂOHP\DSPDGDQĂXEH\HXÿUDPDGDQX\JXQWDNVLWOHQGLUPHVHoHQHNOHUL\OHSUDWLNYHK×]O×ELUĂHNLOGH\DSDELOHFHNOHULQLV|\OHGL
Tamer Dağlı, bankanın toplam kredi hacminin yüzde 43’ünü KOBİ’lere verilen kredilerin oluşturduğunu ve KOBİ’lerin
her yönüyle yanlarında olduklarını belirtti. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle şartların ve ihtiyaçların değiştiğini belirten
Dağlı’ya göre, bankacılık hizmetlerinde pratiklik ve hız önem kazandı. Bunun farkında olan KOBİ Bankacılığı; Siftah Kart
Ürünü ile KOBİ’lerin önceden tanımlanmış taksit modellerine göre, mal ve hizmet alımlarında şubeye uğramadan ve kredi
süreçlerine girmeden, POS üzerinden tüm harcamalarını taksitlendirebilecekleri bir ürün çıkardı. Ve bu uygulama ile Katılım
Bankaları arasından bir ilk gerçekleştirildi.
Türkiye Finans KOBİ Bankacılığı, ne gibi çalışmalarda bulunuyor?
Türkiye Finans Girişimci Bankacılık İş Ailesi olarak, ciro sınırı 500 bin TL’ye kadar olan firmalarla İşletme Bankacılığı,
cirosu 500 bin- 15 milyon TL arasında olan firmalara KOBİ
Bankacılığı Müdürlüğü olarak hizmet veriyoruz. Müşteri
memnuniyeti odaklı çalışma anlayışımızla KOBİ’lerin çeşitli
ihtiyaçlarına cevap veriyoruz. KOBİ’lerimize sunulan ürün
ve hizmetlerin geliştirilmesi ve kalitesinin artırılması ilk sıralarda yer almaktadır. Her yıl ürün yelpazemizi genişleterek, sahada bulunan 500 kişiyi aşkın bir ekiple, KOBİ’lere
danışmanlık veriyor, yanlarında olmaya devam ediyoruz.
Kurumsal finansman destekleri, gayri nakdi krediler ile
KOBİ’lerimizin ihtiyaç duyduğu ürün ve hizmetleri Katılım
Bankacılığı prensipleri çerçevesinde değerlendirilerek karşılamaya devam ediyoruz. Leasing ürünümüz ile firmaların
ihtiyaç duyduğu makine teçhizat alımlarını uygun maliyet,
esnek ödeme planları ve bu ürüne özel sunulan avantajlar
ile karşılamasını sağlıyoruz. 2013 yılı içerisinde Siftah Kart
ile birlikte firmaların bankacılık işlemlerini ATM’den hızlı bir
12
şekilde yapabilecekleri Paratik Ticari Debit Kart müşterilerimizin hizmetine sunuldu. Bu üründe ulaştığımız rakam
40.000 adedi geride bıraktı.
Yeni inovatif ürünlerimizin yanı sıra, 2013 yılı içerisinde
enerji sektöründe faaliyet gösteren firmalar için “%100
Enerji Paketi”, mobilya sektöründe faaliyet gösteren firmalar için “Dekoratif Mobilya Paketi”, yatırımlarını Leasing
ürünü ile gerçekleştirmek isteyen firmalar için “Leasing
Paketi” ve dış ticaret yapan firmalara kolaylıklar sağlayan
“Dış Ticaret Finans Paketi” ihtiyaç çözümüne sunuldu.
Limit ihtiyacı olan veya teminat oluşturmakta zorlanan
KOBİ’lere, Hazine Destekli Kredi Garanti Fonu kefalet ile
sağlanan projelerle tüm Bankacılık sektörü içinde %25’lik
pazar payıyla birinci sıradayız. Kalkınma Ajansları tarafından verilen hibeler başta olmak üzere, üretimde inovasyona destek veren TÜBİTAK, AR-GE teşvikleri, TTGV Destekleri, KOSGEB Proje Teşvikleri, IPARD destekleri, kırsal
kalkınma ve hayvancılık teşviklerine ilişkin, alanında uzman bir danışman firma ile işbirliği gerçekleştirerek, hibe
alınmalarına aracılık ediyoruz.
“Markalaşma Bilinci
Oluşturuyoruz”
KOBİ’lerin her alanda yanında olmayı amaçlıyorsunuz diyebilir miyiz?
Kesinlikle evet. Bunun için bir takım protokoller imzalıyor
ve etkinliklere de destek oluyoruz. KOBİ’lerimizin markalaşma bilincini artırmak ve Anadolu’dan yeni markaların
çıkmasına katkı sağlamak amacıyla Anadolu Markaları
Yarışması’na da sponsor olduk. Bu kapsamda Sivas, Malatya, Hatay, Afyon, Denizli, Çanakkale ve Gaziantep’te
bölgenin ekonomisine yön veren yüzlerce iş adamıyla bir
araya geldik. Anadolu’da faaliyet gösteren firmalara markalaşma konusuna yatırım yapmalarının önemini aktardık.
Bu çalışmamızın Türkiye ekonomisine önemli katma değer
sağlayacağına inanıyoruz. Yine bu çalışmalar kapsamında, yaklaşık 10 kadar ticaret ve sanayi odası, çeşitli meslek kuruluşları ile protokoller imzaladık. Ticaret ve sanayi
odalarıyla, protokollerimiz devam ediyor. Sanayi ve ticaret
odası üyelerine bankacılık işlemlerinde özel avantajlar sunuyoruz. Küçük ve Orta ölçekteki KOBİ’ler ve esnafımıza
yönelik TESK ile işbirliğine gidilerek, faaliyet gösterdikleri
illerde protokoller imzalanmaya başlandı.
gerçekleştirmelerine olanak sağlıyor. Bu ürün sayesinde,
finansman süreçlerini hızlandırarak, POS üzerinden Katılım Bankacılığı prensipleri dahilinde, kredi yoluyla taksitlendirme olanağına sahip oldular. Bu hizmet, firma sahiplerine hem zamandan hem de emekten tasarruf etme
yolunu açtı. Ayrıca malın yapısına göre oluşturulmuş vade
açılımları bu kartı farklı kılmaktadır.
Siftah Kart Çabuk Benimsendi
Siftah Kart beklenen ilgiyi gördü mü?
Siftah kart kısa sürede hızlı bir şekilde duyuldu ve kullanıcıları tarafından benimsendi. Haziran 2013’ten itibaren 2
bin 200 kart sayısına ve 16 milyon kredi hacmine ulaştık.
Yılsonu itibariyle kart sayısını 2 bin 500’e, kredi hacmini de
20 milyona ulaştırma hedefindeyiz. Siftah Kart, daha çok
küçük, fiyat duyarlılığı olmayan işletmeler için çok avantajlı
bir kart. Bu hedefin gerçekleşmesinin zor olmayacağını
düşünüyorum.
Hem Zamandan Hem
Emekten Tasarruf
KOBİ’lere özel sunulan ürün ve hizmetlerden en yenisi Siftah Kart nasıl ortaya çıktı?
Bankacılık sektöründe müşteri odaklılık, değişen koşullara ve ihtiyaçlara göre ürün ve hizmetlerin yenilenmesini
gerektirmektedir. Yeni ürün ve hizmetlerin sunulmasının
yanında bu ürün ve hizmetlerin müşteriye ulaşma hızı
önemli olmakla birlikte, gelişen teknoloji ile kısa süreli çözümler bulan bir yapıda olması gerekliliğini ortaya çıkardı.
Teknolojinin gelişmesi, müşterilerimizin zamandan tasarruf etme ihtiyacı, bankacılık sektöründe ürün ve hizmetleri
şube dışı kanallarla daha hızlı hareket etmeye yönlendirdi.
Türkiye Finans KOBİ Bankacılığı olarak, KOBİ’lere daha
pratik hizmetler vermek adına ne tür bir proje üretebiliriz
diye düşündük. Mal ve hizmet alımlarında şubeye uğramadan ve finansman süreçlerini hızlandırarak, POS üzerinden
harcamalarını taksitlendirme imkanı sağlayan Siftah Kartı
tasarladık. Bu kapsamda KOBİ Bankacılığı tarafından piyasaya sürülen Siftah Kart, Katılım Bankacılığında bir ilki
gerçekleştirdi.
Bu kart KOBİ’lere ne tür avantajlar sunuyor?
Siftah Kart, Türkiye Finans’ta kredi limiti olan KOBİ’lere,
önceden tanımlanmış taksit modellerine göre, mal ve
hizmet alımlarında şubeye uğramadan, kartla işlemlerini
Tamer Dağlı Kimdir?
1970 yılında Adana-Kozan’da doğdu.
1990’da Ankara Üniversitesi Siyasi Bilgiler
Fakültesi İktisat Bölümü’nden mezun oldu.
2002 yılında Türkiye Finans’ın bünyesine
katılan Dağlı, Türkiye Finans Seyhan Şube
Müdürlüğü ve Adana Bölge Müdürlüğü görevini yürüttükten sonra, 2012 yılında KOBİ
Bankacılığı Müdürü oldu. 2 senedir Türkiye
Finans KOBİ Bankacılığı Müdürlüğü görevini
yürüten Dağlı, Çukurova Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Pedegojik Formasyon Sertifikası
sahibi olup, aynı zamanda Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde yüksek lisans programına devam etmektedir.
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
13
mekan
Yazı: Merve Korkmaz
Gaziantep tüm güzellikleriyle sizleri bekliyor.
14
Gaziantep Kalesi
Gaziantep’in Size
Anlatacakları Var
*QH\GRÿX$QDGROX·QXQNRĂDUDG×PJHOLĂHQNHQWL*D]LDQWHSELU
ĂHKUHVDGHFH´NHQWµRODELOPH\|QQGHQEDNPDPDNJHUHNWLÿLQL|ÿUHWWLEL]OHUH(YHWRUWDGDGHYELUNHQWOHĂPHHNRQRPLNE\PHYHELU
QIXVSDWODPDV×YDUG×´ĀOJLOHQPH\LQµGHGLEL]H*D]LDQWHS´%XQODUOD
LOJLOHQPH\LQ%HQLPVL]HDQODWDFDNODU×PYDU6RNDNODU×P×JH]LQGXYDUODU×PDGRNXQXQEDN×UF×ODU×QoHNLoVHVOHULQLGLQOH\LQ6RQUDWDULKLPL
VROX\XQLQVDQODU×PODNXFDNODĂ×Q%XQODU×\DSDUNHQ\RUJXQGĂHUVLQL]
PXWIDÿ×PDJLULSELUĂH\OHUDW×ĂW×U×Qµ'LQOHGLNRQX«
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
15
mekan
Eğer bir kenti anlatacağınız zaman nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız, beyninizde birçok kavram öne çıkmak
için birbiriyle yarışıyor ve hiç biri galip gelemiyorsa o kent
“önemlidir”. Bu önemi anlatmak için o kent hakkında yapılmış, elbette ki kentin hiçbir zaman hakkını vermeyecek bir
slogan muhakkak bulunur. Biz en yaygın tabiriyle, “Doğunun Paris’i” Gaziantep’teydik. Gaziantep’in onlarca sloganından en kabul görmüşü buydu. Gaziantep’e gidince, bu
tanımın Gaziantep’e yapılan büyük bir haksızlık olduğunu
fark ettik. Çünkü Gaziantep’in bir kente benzetilmeye, küçücük bir tanıma sığdırılmaya hiç ihtiyacı yoktu. Tarihi, lezzetleri, sokakları ve insanlarıyla Gaziantep; kendine has bir
kentti. Burası ne Paris’ti, ne de başka bir şey. Burası taşıyla
toprağıyla, yaşanmışlıkları ve yaşanacaklarıyla, tanımlamaları reddeden, karakteri güçlü bir şehir; Gaziantep’ti.
Güneydoğu Anadolu’da her yönden avantajlı olan bu
kent, koca bir bölgenin sorumluluğunu almasıyla ayrıca
önem kazanıyor. Bir bölgenin ekonomik, turizm, kültürel,
sağlık, eğitim sorumluluklarının Gaziantep’e yüklenmesi,
onun öneminin her geçen gün artmasını sağlıyor. 5 Organize Sanayi Bölgesi ( 6. Organize Sanayi Bölgesi yapım
çalışmaları da başlanmış) ile sanayinin kalbinin attığı bu
şehir, ulaşım, eğitim ve sağlık olanaklarıyla bir kentleşme örneği gösteriyor. Tekstil, halıcılık ve gıda sektörünün
temsilci kenti olan Gaziantep; koşar adım büyümeye,
insanları bünyesine çekmeye devam ediyor. Hareketli
günler yaşayan ve daha da hareketli günlere hazırlanan
Gaziantep’in aldığı yoğun göç, kentte yaşayanları paniğe
gark etse de, Gaziantep’in tükenmeyen iş olanakları insana ihtiyaç duyuyor. İşte bu ihtiyacın kargaşaya mahal
vermemesi için yürütülen kentsel dönüşüm çalışmaları,
Gaziantep’e şüphesiz yepyeni bir vizyon kazandırıyor.
Bir Kentin Karakteri…
Bu kentsel dönüşüm çalışmalarından bizi en ilgilendiren
kısmı, tarihi mekanların restore ediliyor olmasıydı. Kültürüyle ön plana çıkan bu şehrin, en büyük jokeri, tarihiydi.
Çünkü Gaziantep’in geçmişi neredeyse insanlık tarihiyle
akrandı ve burada yaşayan her toplum dönemlerine has
izler bırakıp gitmişti buradan. Arkeolojik kazılarından
bu kenttin, Paleolitik dönemden var olduğu, ancak Tunç
Çağı’ndan sonra sürekli yerleşim yeri haline geldiği biliniyor. Gaziantep’in ekonomik gelişmişliğinin açıklaması
bile tarihe dayanıyor. İpek Yolu’nun üstünde bulunan bu
kent, tabi ki de ticari hayata hiç de yabancı değil. Bu yüzden ki birçok toplum Gaziantep’e sahip olmak istemiş ve
bu özellik kente köklü bir tarih bırakmış. Babiller, Hititler, Persler’e ev sahipliği yapan Gaziantep, Romalılar’ın
eline geçtikten sonra, Yunan’ın Hıristiyanlık’ı yaymak
için seçtiği merkezlerden biri olmuş. Daha sonra Bizans
İmparatorluğu’na geçen kent, Hıristiyan devletlerinin
hâkimiyetinin izlerini, bugün hala ayakta olan kiliselerle
16
taşıyor. Malazgirt Zaferi’nden sonra Selçuklular’a sonra
Memlüklüler’e geçen Gaziantep, Yavuz Sultan Selim tarafından, Osmanlı topraklarına katılmış. O dönemde önemli
bir konumda bulunan Gaziantep’e bir dizi yatırım yapılmış ve burada Osmanlı Devleti tarafından bir çok cami,
medrese, han ve hamam inşa edilmiş. O dönemlerde
Gaziantep’i gezip gören Evliya Çelebi Gaziantep’i, “Dünya
yüzünden geniş bir ili, göz alıcı büyük yapıları her yerden
aranan eşyası, birçok mezraları, bolluk ve verimliliği, bitimsiz yiyecek ve içecek pınarları ve ırmaklarıyla burası
‘Şehr-i Ayıntab-ı Cihan’dır” “ şeklinde tanımlamış.
Zaferlerden Gelen İsim
Gaziantep’in “gazi” unvanının sonradan aldığını tarih kitaplarından az çok biliyoruz. Bu isimden önce Gaziantep’in
adı, AYINTAP şeklinde geçiyordu. Gaziantep’in bu adını
suyunun güzelliğinden ve bolluğundan dolayı aldığı söyleniyor. Ayıntap’ın adı, Fransız kuvvetlerine karşı şehrin,
savunmasını bu uğurda verdiği 6317 şehide rağmen yılmadan, cesaretle sürdürmesi ve eşsiz bir direniş örneği
göstermesi nedeniyle, 6 Şubat 1921 tarihinde TBMM tarafından “gazilik” unvanına layık görüldüğünden “Gaziayıntab” olmuş, 1928 yılında ise, şehrin adı GAZİANTEP olarak
değiştirilmiş.
Kale’nin Etrafında Yaşayan
Nostaljik Dünya
İşte bu hareketli dönemlerin bıraktığı izler, Gaziantep’in karakterinin oluşmasına sebep olmuş. Gaziantep’in karakterini oluşturan en önemli eser Gaziantep Kalesi. Gaziantep
şehir merkezinin tam ortasında kurulmuş, yıllardır kentin
en tepesinde tüm ihtişamıyla duran Kale, Türkiye’de ayakta kalabilen kalelerin en güzel örneklerinden biri. Kale’nin
ne zaman inşa edildiği bilinmemekle birlikte, Roma döneminde gözlem amaçlı kullanıldığı biliniyor. Bizans dönemini
takip eden yıllarda özellikle Memluklular, Dulkadiroğulları
ve Osmanlılar ihtiyaca göre kaleyi zaman zaman onarmışlar ve buna dair de onarım kitabeleri koymuşlar. Kale
günümüzde, “Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panoraması Müzesi” olarak kullanılıyor. Fakat biz yürütülen
restorasyon çalışmaları nedeniyle Kale’nin içini gezemedik.
Daire biçiminde inşa edilmiş ve yüksekliği 30 metreyi bulan Kale, bedenleri üzerinde 12 adet kuleyi görebilmemiz
mümkün oldu. Gaziantep Kalesi’nin çevresinde ise hayat
çok hareketli. Çünkü bu çevrede birçok han, hamam, cami
ve çarşı bulunuyor. Kalenin etrafından girdiğimiz her sokak ya tarihi bir hana ya camiye ya da bir çeşmeye çıkıyor. Bayaz Han, Büdeyri Hanı ve Şire Han gibi daha ismini
sayamadığımız birçok han, hala aktif durumda. Kalenin
çevresini gezerken kendimizi modern çağın insanlarından
uzak hissediyoruz. Kulağımızda ise hep aynı ses. Bakırcıla-
Bakırcıla
r Çarşıs
ı
rın, elindeki bakırlara ruh katmak için vurduğu çekiç darbeleri, her
adımda bizi takip ediyor. Hepsi el emeği olan bakır eşyaların, oradaki görevi insanları kendine hayran bırakmak. Bakır tencereyle
yapılan yemeğin daha lezzetli olacağını söylüyor bize bir bakır
ustası. Sonradan fark ediyoruz ki, bu eserler sadece bir süs eşyası
değil. Bu eşyalar bir sanatın, kültürün ve bir ekmek savaşının ürünü. Bize benliğimizi hatırlatan bir diğer şey ise, cami ve kiliseler
oldu. Kurtuluş Camii ve Şirvan Camii gibi tarihi camilerin yanında
kiliseler de ayakta kalmayı başarmış. Özellikle Aziz Bedros Kilisesi Gaziantep’in kültürel çeşitliliğini kanıtlar nitelikte.
Gaziantep’e, gönül rahatlığıyla “müzeler kenti” diyebiliriz. Çünkü ünü Türkiye’yi aşmış dünya çapındaki müzeleri ile Gaziantep,
cadde ve sokaklarında yaşattığı atmosferi buralarda da yaşatıyor.
Biz bu müzelerin en ünlüsünden bahsedeceğiz. 2011 yılında kurulan Zeugma Mozaik Müzesi, dışarıdan bakınca dev bir stadyuma benziyor. Daha müzeye girmeden çeşitli taş heykeller karşılıyor bizleri. Büyüleneceğimizi tahmin etmeden acemice giriyoruz
müzeye. Fotoğraf makinemizi gören görevliler, bizden flaş kullanmamızı rica ediyorlar sürekli. Bu hassasiyetlerini müzeye girdiğimizde anlıyoruz. 1700 metrekarelik Dünya’nın en büyük mozaik müzesi olma özelliğini taşıyan müzede, Zeugma’dan çıkan
farklı dönemlere ait eserler sergileniyor. Gerek mimarisi, gerekse
teknolojik açıdan dünyanın önde gelen müzesi olan Zeugma’da,
iki bin yıllık mozaiklerin yıllar içinde define avcılarının talanıyla
eksilen parçalarını, lazer sistemiyle görüntü olarak tamamlanıyor.
Gözleri elmaslarla süslenmiş Mars Heykeli ve Gaziantep’in yüzü
haline gelmiş Çingene Kızı mozaiği yine bu müzede bulunuyor.
Çingene Kızı mozaiği, diğer mozaik eserlerden biraz daha farklı
bir şekilde saklanıyor. Karanlık bir odada saklanan Çingene Kızı,
odaya girdiğiniz an sizi gözleriyle büyülüyor. Çingene Kızı mozaiğinin en büyük özelliği ise, gözleriyle sizi gittiğiniz yöne doğru
takip etmesi. Mozaiğin önünden geçtiğiniz yol boyunca Çingene
Kızının gözü üstünüzde!
Gaziant
ep Kale
si
Tarihe Direnen O Gözler
Bir kentin sokaklarını adımlamak, sizlere aslında büyük sırlar
verir. Biz Bey Mahallesi’nin daracık sokaklarını gezdiğimizde
Gaziantep’in, ölmeyen değerlerini gördük. Eski Gaziantep evleri, Ermeni taş işlemeciliğinin en güzel örneklerini gösteriyor
bizlere. Arabaların girmekte zorlandığı bu daracık sokaklardaki
birbirine bitişik evler, Gaziantep’te komşuluk bağlarının ne kadar sıkı olduğunun büyük bir kanıtı. Günümüzde gökyüzünü
görmemizi engelleyen o çok katlı evleri utandıracak bu yapılarda, hemen hemen hiç boya kullanılmamış. Renklerin olmadığı
bu sokakları sıcak kılan şey her ne ise, bizim kentlerimize de
uğramasını istiyoruz. Sokak kültüründen yoksun olan neslin çocukları olarak, tek tek dokunmak istiyoruz evlerin duvarlarına.
Gaziant
ep’in so
kakların
ı çocukla
r renkle
ndiriyor
Değerlerinin Üstüne Beton
Dökülmemiş Sokaklar
I
paylasim@turkiyefinans.com.tr
p
pa
y as
yl
asim
im@t
@ urkiye
efinans.com.tr 17
18
Gaziantep’te Bakırcılık sanatı yaşamaya devam ediyor.
İçimiz buruluyor, belki de kıskanıyoruz Anteplileri. Sonra,
bir yerlerde böyle sokakların olması güzel diyoruz. Hala
bazı değerlerin üstüne beton dökmeyen, bunları önemseyen insanların olması, renklerin olmadığı sokaklarda koşuşturdukları yere renk veren neşeli çocukların bulunması
güzel. Sokaklar, evler, insanlar, kaldırımlar, yollarda yuvarlanan toplar ve çocuklar çok güzel…
Ve Damağımızın Lezzetle
Tanışma Anı…
en büyük süsü. Bize gösterilen yakınlık, üstümüze sinmiş
metropol resmiliğini sıyırıveriyor. Tanıştığımız herkesle
ile kucaklaşma isteğimizi körükleyen bu insanların samimiyeti karşısında, biraz çekingen, çokça mutlu ayrılıyoruz
Gaziantep’ten. Geride bıraktığımız kentin, bize çok şey öğrettiğini hissediyoruz. Evler, sokaklar, ibadethaneler, müzeler ve insanların en güzeli bir coğrafyaya sıkışmış kalmış
sanki. “Bir daha” diyoruz “Bir daha gelelim”. Gelemesek de
artık biliyoruz. Güneyde bir yerlerde insanlığın, lezzetin ve
anıların bol olduğu harika bir yer var.
Tarihi İpek Yolu güzergahında bulunan Gaziantep’te çeşitli
kültürlerin buluşması nedeniyle oluşan zengin mutfağında yaklaşık 252 çeşit yemek türü yer alıyor. Sabah güzel
bir Katmer ile yanında bir bardak sıcak süte kimse hayır
diyemez. Veya soğumasını en az 10 dakika beklemeniz
gereken Beyran veya Et Paçası ile güne başlayabilirsiniz.
Gaziantep mutfağı denildiğinde akla ilk gelen yemekler arasında bulunan kebap çeşitleri. Biz Tike kebabını
Gaziantep’in en meşhur kebapçısı Halil Usta’nın ellerinden
yiyoruz. Lezzetli soframızdan ise, meşhur bol Antep fıstıklı,
Gaziantep Baklavasını yedikten sonra ayrılıyoruz. Aynı yemekleri İstanbul’da yemek artık bizim için bir anlam ifade
eder mi bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey, Gaziantep’in zengin
yemek kültürünü tattıktan sonra, damağımızı bir yemeğin
lezzetli olduğuna inandırmamızın çok güç olacağı.
Gaziantep’in Gülen Yüzleri
Gaziantep’in özeti hiç şüphesiz insanları. Kentine ve insanına son derece bağlı olan Gazianteplilerin gözlerindeki ışıltı ve misafire gösterdikleri nezaket, bu güzel kentin
I
paylasim@turkiyefinans.com.tr 19
yaşam
20
Mustafa Ceceli
Müzik
Kanımda Dolaşıyor
āDUN×F×YHDUDQM|U0XVWDID&HFHOLKHPPXWIDÿ×QGD
KHPGHNDPHUD|QQGHROPDV×LOHP]LNVHNW|UQQ
ELUHOLQGHELQPDULIHWGL\HELOHFHÿLPL]LVLPOHUGHQELUL
g]HOOLNOHPWHYD]×NLPOLÿLLOHJ|QOOHUGH\HUHGLQHQ
&HFHOLEXVD\×P×]GDVD\IDODU×P×]×J]HOOHĂWLUGLYHWP
VDPLPL\HWL\OHVRUXODU×P×]×FHYDSODQG×UG×
Ankara’da dünyaya geldi. Henüz 6 yaşında piyanoyla
tanıştı. Lise yıllarında amatör olarak düzenlemeler yapmaya başladı. Müzikle ilgili bir şeyler yapacağı beklenirken
Veteriner Hekimliği bölümüne girdi. Mustafa Ceceli müziği hayatından hiçbir zaman çıkarmadı. Üniversitede bir
grup arkadaşıyla beraber çaldı. Fakültenin üçüncü yılında
Yeditepe Üniversitesi İşletme bölümüne girdi. Sadece eğitim hayatını değil müzik kariyerini de Ankara’da bırakıp
İstanbul’a taşıdı.
İstanbul’da Cenk Eren’in hem vokalistliğini, hem çeşitli
sanatçıların aranjörlüğünü yapmaya başladı. Mustafa
Ceceli müzik kariyerindeki merdivenleri kısa zamanda
beşer onar çıkarak yükselmeye başladı. Haydi, gelin onu
yakından tanıyalım…
sevinçten havalara uçtum. Ama ıskaladığım bir şey vardı;
ben müziği okuduğum bölümden daha çok seviyordum.
Kanımda dolaşıyordu müzik. Okuduğum bölümle müziği yan yana götüremezdim. Çünkü veterinerlik yoğun
konsantrasyon isteyen bir bölümdü. Geceleri sahne alıyordum, gündüz okul zor geliyordu. O dönemlerde sınıf
geçme sistemi de farklıydı elbette. Bir üst sınıftan alt sınıfın
derslerini almak mümkün değildi. Baktım müzikle o çok
sevdiğim bölümü yürütemiyorum, B planını uyguladım;
İstanbul’a geldim.
Müziğe geçmeden önce Ankara yıllarından biraz
bahsedelim… Müziği de hayvanları da çok seviyordunuz. Sonra veterinerlik bölümünü kazandınız ama
müzik, hayatınızda hep vardı. İkisini bir arada nasıl
yürüttünüz?
Kesinlikle. Ben müzisyen olmak istiyordum. İşletme ,müzisyenliğin yönetimsel kanadını da temsil ediyordu. Fen bölümü mezunuydum. Dolayısıyla Yeditepe Üniversitesi’nde
İşletme okudum. Derslerin arasında müzik işletmeciği ve
müzik yöneticiliği gibi dersler vardı ve bana çok faydalı
oldu. Fakülte hayatım çok keyifliydi. Ancak maalesef bu
okulda da devamsızlık problemlerim oldu. Çünkü henüz
birinci sınıftayken ilk sahne çalışmalarıma başladım. Bak-
Yürütemedim. Evet, hayvanları gerçekten çok seviyordum.
Ankara Üniversitesi Veterinerlik bölümünü kazandığımda
İstanbul’a geldiniz ve yeni bir okul, yeni bir bölüm…
İşletme bir şekilde müzikle de alakalı bölümdü, öyle
değil mi?
paylasim@turkiyefinans.com.tr
paylasim@turkiyefinan
ns.
s co
om.tr
I
21
yaşam
tım Ankara’daki durum yine başladı, yine devamsızlıklar ve
F’ler... Derslere girdiğimde sorun yok, sınavlar süper ama
yine devamsızlık başa bela. Resmen kâbusum oldu. Müziği
de erteleme şansım yoktu çünkü her şey çok güzel ilerliyordu. Okuldaki yasal hakkımın yedi yıl olduğunu öğrenince bu
sürede bitirmeye karar verdim.
Çok Mutluyuz…
Siz eşinizle okulda tanıştınız değil mi?
Evet. Okula çok az gitmeme rağmen hayat arkadaşımı orada buldum. Hazırlık sınıfında tanıştık. O, Sistem Mühendisliği bölümünde okuyordu. Aşık olduk birbirimize. Ders aralarında mühendisliğe koşa koşa gidiyor, onu görüyor geri
dönüyordum. Yan yana olalım diye ortak dersler almaya
başladık. Okulu bitirdiysem onun da payı var bunda. Sonra
mezuniyetime bir yıl kala ona evlenme teklif ettim. Evlendik
ve şimdi bir çocuğumuz var. Mutluyuz…
Müzik hayatınızda aranjörlük ön plandayken ilk solistlik
deneyimizi ENBE orkestrasıyla yaptınız. Nasıl oldu bu?
ENBE için ‘Unutamam’ adlı şarkının aranjesini yapacaktım.
Üzerinde çalıştığım besteydi. Aranjör olarak elimden geleni yaptım. Yorum hiç hesapta yoktu. Aklımın ucundan bile
geçmiyordu söylemek. Kendi kendime mırıldanırdım Sezen
Aksu’nun bu şarkısını. Behzat Gerçekler şarkıyı dinlemiş,
şarkıyı benim yorumlamamı ve orkestra albümünde yer
almasını istemiş. En başta cesaret edemedim. Çok önemli
sesler, sanatçılar varken benim kalkıp da Sezen Aksu’nun
şarkısını söylemek gibi bir durum olamazdı. İnsanlar beni
cesaretlendirdi. Sonuçta bu güzel şarkıyı yorumlamak bana
nasip oldu.
Bir şekilde yorumcu olmaktan kaçamadınız yani…
Kader ve tercihler devreye girdi. Bir kere her şeyin bir
çizgi doğrultusunda geliştiğine ve beni ben yapan güce
sonsuz inancım var. Bu noktada kader diyebilirim. Ancak küçücük çocukken bile müzik hayatımın merkezindeydi. Ne kadar kaçarsanız kaçın peşinizden bir şeyler
geliyor.
Artık yeni rotaya girdiniz ve bu yolda ilerliyorsunuz…
Çok yakın zamana kadar birçok parça seslendirdiniz ve
biz sizi hep ‘romantik adam’ olarak tanımladık kafamızın içinde… Siz gerçekten romantik bir insan mısınız?
Bu piyasa biraz böyledir. Nasıl müzik yapıyorsanız, öyle
yaşadığınız ve öyle bir insan olduğunuz düşünülür. Yakın bir zamana kadar hep duygusal şarkılarla tanındığım
için ‘romantik adam’ kalıbıyla anıldım. Ama konserlerime gelenler, beni sahnede görenler ve tanıyanlar kıpır
kıpır bir insan olduğumu bilir.
22
İmaj Her Dinleyiciye Göre
Değişiyor
Bunu kırmanın yollarından biri şarkılara çekeceğiniz
klipleri hareketlendirmekti sanırım…
Evet. Bunu yapmaya başladık. Kafalardaki klişeler
zaman içinde kırılacak. Tabii ki imaj her dinleyiciye
göre değişiyor. Müzikal anlamda “Bu adam hareketli şarkı söylemez” diye bir önyargı vardı, sanırım onu
kırdık. Önemli olan o görüntüdeki insanla, var olan insan arasında büyük farklar olmasın. Kendiniz olmaktan
çıktığınız vakit başka bir şeye dönüşüyor iş. Hareketli
olacağım diye abartıya kaçmadığımı düşünüyorum.
İnsanlardan da olumsuz tepki almadık bugüne kadar…
Dans benim hayatıma yeni yeni giren bir olgu.
Albümleriniz arasında bir hayli zaman oluyor genellikle. Bunun nedeni nedir?
Sanırım bu bende bir gelenek halini aldı. Özellikle repertuarda ince eleyip sık dokuyorum. Gecikme biraz da bu yüzden oluyor. Sesime ve tarzıma uygun şarkılar arıyorum…
Siz Sezen Aksu’yla uzun zaman çalıştınız. Nasıl bir
his onunla çalışmak?
2004’te tanıştım onunla. O, benim için çok ama çok kıy-
metli biri. Her şeyi ama her şeyi ondan öğrendim ben. Bir
yol çizmişsem kendime onun büyük emeği var üzerimde.
Şu an hayatınızda çocuğunuz ve eşinizden sonra en
önemli şey müzik herhalde?
Aynen öyle. Müzik hayatımın büyük bölümünü kaplamış
vaziyette. Hala eşim beni sofraya oturtmak için uğraşır,
çünkü o sırada hep müzikle uğraşıyorumdur.
Oğlunuz Arın ile aranız nasıl?
Gayet iyi. Her yere birlikte gidiyoruz, birlikte yaşıyoruz. Biz
ona bir sürü şey öğretiyoruz, o bize bir sürü şey öğretiyor.
Eşinize yardımcı oluyor musunuz?
İşimden arda kalan tüm vaktimi onlara harcıyorum. Çocuğumuzla daha çok eşim ilgileniyor. Ben daha çok oyun
oynayan tarafım.
Sizin diğer pop müzik yapanlardan farkınız biraz da
dindar kimliğiniz. Pop camiasında çok da sık karşılaşılan bir durum değil değil mi?
Aslında normal olması gereken bir durumu anormalmiş
gibi gösteriyoruz. İslamiyet yobaz bir din değildir. Bazı insanlar bu dini yaftalıyor, doğru değil. Ben ibadeti zaruret
saymayanlardanım.
I
paylasim@turkiyefinans.com.tr 23
spor
Ata Sporu:
Güreş
G
*QP]GH7UNL\HLoLQELU\DĂDPELoLPLIXWERO)XWEROOD\DW×SIXWEROODNDON×\RUX]'HUELOHUGHVRNDNODU×ERĂDOW×\RUE\NEDĂDU×ODUGDNXWODPDODUGDWDYDQ\DS×\RUK]QOHUGH¶NLPVXoOX·DUDĂW×UPDODU×QDGDO×\RUX]´)XWEROXQDUG×QGDQHQoRNKDQJLVSRUXVHYL\RUX]µGL\HVRUVDNYROH\EROERNV
WHQLVGL\HQOHUGHo×NDELOL\RUDPDFHYDSDÿ×UO×NODEDVNHWEROROX\RU$PD
ELUVRUXYDUNLFHYDSKLoGHÿLĂPL\RU´7UNOHULQDWDVSRUXµGL\HEDĂOD\DQ
FPOHOHU´*UHõGL\H\DQ×WEXOX\RU
Türkiye ile böylesine özdeşleşmiş bir spor güreş... Dedik
ya, ata sporu...
Peki, Türklerin güreşle bağı nereden geliyor, nasıl başlıyor?
Bunun cevabını bulmak için uzanacağımız tarih M.Ö. 2. yüzyıl... Araplar ve Yunanlılar ile birlikte insanlık tarihinin en eski
sporlarından biri kabul edilen güreşle ilgilenen başlıca 3 milletten biridir Türkler... M.Ö. 708’de Yunanlılar, M.Ö. 2. yüzyılda Türkler, M.Ö. 22’de Japonlar, M.Ö. 260’da Sümerler, M.Ö.
2000-2470-2320’de Mısırlılar tarafından güreş yapıldığına
dair belgeler bulunmuştur.
Doğa İle Mücadeleyle Başladı…
Güreşin bu tarihlere uzanmasının temelinde yatan unsursa, insanoğlunun doğayla mücadelesi kuşkusuz. İlkel insan,
doğa koşulları ile mücadele ederken, günümüzün güreş
sporundan pek de farklı olmayan bir uğraş ortaya koymak
zorunda kalmıştır. Her türlü canlıya karşı verilen ‘yaşam’ mücadelesinin temel dayanağı olarak kas gücünden faydalanan
insan, güreş sanatını da ortaya çıkarmıştır. M.Ö 3000’lere ait
sanat yapıtlarında Babil ve Mısır’da yapılan kuşak güreşleri
betimlenmiştir. M.Ö. 5000 yıllarında Hindistan’da, serbest
tutuşa dayalı güreş görülmektedir.
Güreş, eski Yunan’da da önemli bir spor dalı olup cimnastik
eğitiminin bir parçası ve beşli yarışmaların en önemli bölümü
durumundaydı. M.Ö. 776’dan itibaren olimpiyat oyunlarında
da yer almaya başladı.
Gelelim güreşin Türklerle olan ilişkisine... Bütün sporların
prototiplerinde olduğu gibi, güreşte eski devirlerde savaşa
hazırlık amacıyla yapılmaktaydı. Eski Türkler’de de bu amaç
var olmakla birlikte özel ve genel şenliklerde, yas merasimlerinde, pazar ve panayır yerlerinde, yaylada konup göçüşler-
de ve her türlü buluşma ve kaynaşma yerlerinde yapılmıştır.
Yani eski medeniyetlerin hemen hemen hepsinde görülmesine karşın, güreş hiçbir zaman Türkler’de olduğu kadar çok
yönlü kullanılmamıştır. Türkler’in siyasi, askeri, dini, sosyal
ve kültürel bir çok fonksiyonların yerine getirilmesinde en
önemli aksiyonlardan biri olarak öne çıkmıştır güreş.
Binicilik ve atıcılığın yanında “Pujila” da (Yakut Türklerinin
buluşu bir tür boks) ve atlı cirit oyunlarında son derece usta
olan Türkler, güreşi de bütün sporların temeli, terbiye verici,
adeta bir ibadet şeklinde kabul etmişlerdir. Orta Asya’daki
Türklerde güreş, binicilik ve okçuluk sporlarıyla birlikte yapılmaktadır. Eski Türklerin kendi aralarında harp etmek istemedikleri, aralarında çıkan anlaşmazlıkları, karşılıklı çıkardıkları
iki pehlivanın kıyasıya güreşinin sonucuna bağladıkları, yenen pehlivanın tarafı galip, yenilen pehlivanın tarafının da
mağlup sayıldığı ifade edilmektedir.
Güreş sözcüğünün kökeni Özbek ve Başkurt Türklerinin
“Kures” sözcüğünden gelmektedir. Günümüz Orta ve diğer
Asya Türk toplumlarından Azeriler “gülaş”, Başkurtlar “köraş”; Kazaklar “küres”; Kırgızlar “küröş”; Özbekler “kuraş”;
Tatarlar “köraş /küreş; Türkmenler “göreş”; Uygurlar’ın “küraş/küreş” kelimesini kullanmaktadır. Anadolu’da da halen
‘güleş’ ya da ‘küleş’ telaffuzları söz konusudur.
“Kür” sözcüğü eski Türk yazıtlarında (Orhun ve Yenisey) da sık
sık geçmektedir ve manası “güçlü”, “sarsılmaz”, “kuvvetli” anlamına gelmektedir. “Eş” ise eski ve yeni Türkçe’de “arkadaş”
anlamına gelmektedir. “Kür-eş-mek” de kendisine denk başka
biriyle mücadele ve yarışma anlamına gelmektedir.
Pehlivan sözcüğü ise Farsça “Pehlevan” sözcüğünden dilimize girmiştir. Genel kullanımda güreş yapan kimse olarak
algılanmasına karşın “Sen güreşçi olabilirsin ama pehlivan
olamazsın” deyişindeki gibi üst düzey güreşçiler için yapılan
bir övgü ifadesi de taşır.
I
paylasim@turkiyefinans.com.tr 25
spor
Güreşlerde Müzik Vardı…
İlk Türk güreşlerini, ilk Batı medeniyeti güreşlerinden ayıran
birçok özellik bulunmaktadır. Bunlardan birisi Türkler’de
Namahrem yerlerinin her zaman giyimli ve kapalı olmasına
rağmen Batılıların çırılçıplak güreştikleri net olarak görülmektedir. Diğer bir ayırıcı özellik ise geleneksel tarzda yapılan Türk güreşlerinin hepsinde müzik bulunmaktadır. Diğer
toplumlarda bu gelenek sadece İranlılar’da vardır ki bu da
bunlara IX. Asırlarda Türkler’den geçmiş olduğu bildirilir.
Geleneksel Türk Güreşleri
ABA GÜREŞİ: Gaziantep ve Hatay yörelerinde yapılan mahalli güreş çeşididir. Güreşçilerin sırtlarına “Aba” adı verilen
koyun yününden ve keçi kılından el tezgahlarında dokunan, kolsuz, omuz ve sırtları dayanıklı olması için deri ilave
edilen boyu güreşçilerin dizlerine kadar gelen bir giysi ile
ayakları çıplak olarak yaptıkları güreştir.
ŞALVAR GÜREŞİ: Güreşçilerin geniş şalvar giyip belden
yukarısı çıplak olarak yaptıkları güreş çeşididir.
KARAKUCAK GÜREŞİ: Karakucak Türklerin öz güreşidir.
Orta Asya’dan kaynaklanan bu güreş türünde yüzyıllar
boyu görüntü ve kurallarda çok az değişim olmuştur. Günümüzde serbest güreş diye bilinen minder güreşi karakucak güreşin formüle edilmiş şeklidir. Karakucak güreşte
pehlivanlar bacaklarına genelde “pırtpıt” giyerler. Sembol
sporcumuz Yaşar Doğu ve şampiyon güreşçilerimiz Karakucak güreşten minder güreşine geçmişlerdir.
YAĞLI GÜREŞ: Yağlı güreş Türkleri’n yüzyıllardan beri yapıldığı kültürel sporlardandır. Güreşçilerin vücutlarına yağ
sürerek, “Kısbet” adı verilen manda derisinden yapılmış
özel bir giysi ile yapılmaktadır. Yağlı güreş karakucak güreşin formüle edilmiş şeklidir.
Kırkpınar
Güreş ve Türkler denilince, akla gelen ilk şey Kırkpınar’dır
kuşkusuz... Türk güreşinin en büyük klasiği olan ve 2013 yılında 652. kez düzenlenen Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri,
bir efsaneye dayanmaktadır. Efsaneye göre 1346 yılında
Orhan Gazi’nin Rumeli’yi ele geçirmek için düzenlediği
seferler sırasında, büyük oğlu Süleyman Paşa 40 askerle Bizanslılar’a ait Domuzhisar’ın üzerine yürür. Baskınla
burasını ele geçirirler. Öteki hisarların da ele geçirilmesinden sonra, 40 kişilik öncü birlik geri dönerler ve şimdi
Yunanistan’ın topraklarında kalan Samona’da mola verirler.
40 asker burada güreşe tutuşurlar. Saatlerce süren güreşlerde, adlarının Ali ile Selim olduğu rivayet edilen iki kardeşin bir türlü yenişemedikleri görülür. Daha sonra bir Hıdrellez gününde, Edirne yakınlarındaki Ahıköy çayırında aynı
çift yeniden güreşe tutuşurlar. Bütün bir gün güreşmelerine rağmen yine yenişemeyen kardeş pehlivanlar, gece boyunca da mum ve fener ışığında mücadelelerini sürdürmeye devam ederler. Ancak solukları kesilerek oldukları yerde
can verirler. Arkadaşları onları aynı yerdeki bir incir ağacının
altına gömerek oradan ayrılırlar. Yıllar sonra ise aynı yere
26
gittiklerinde iki pehlivanın mezarlarının bulunduğu yerde
gür bir pınar görürler. Bundan sonra halk orada yatanların
anısına o yöreye, “Kırkpınar” adını verirler.
Son olarak Edirne Sarayiçi’nde devam eden Kırkpınar Yağlı
Güreşleri de kısbetten cazgıra, ağasından altın kemere dayanan unsurlarıyla sürmektedir
Kırkpınar’ın Unutulmazları
KEL ALİÇO: Kırkpınar’ın en büyük ismi tartışmasız Plevneli Kel Aliço idi. Tam 27 yıl başpehlivan oldu. Üst üste üç
yıl başpehlivanlığı kazanacak olana o yıllarda da kemer
verilmiş olsa Kel Aliço’nun tam 9 altın kemer alması gerekiyordu. 1885 tarihine kadar güreşe devam eden Kel Aliço,
Şamdancıbaşı Kara İbo ve Makarnacı ile birlikte Kırkpınar’da
başpehlivanlık namını sürdüren pehlivanlardandır.
KOCA YUSUF: Deliormanlı efsanevi Türk güreşçidir. Mindere çıkan ve grekoromen güreşi yapan ilk Türk pehlivanı
olduğu sanılmaktadır. 1885 yılında Kırkpınar başpehlivanı
olmuş; 1894 yılından itibaren Avrupa ve ABD’de devrin en
ünlü güreşçileri ile güreşmişti. ABD turnesinden ülkesine
dönerken bir gemi kazasında hayatını kaybetti. İri gövdesi, güreş becerisi, gücü ve sporcu ahlakı ile “Koca” lakabını
almıştı.
KURTDERELİ MEHMET: 1869 yılında bugün Bulgaristan
sınırları içinde kalan Deliorman’da doğdu. 1.92 m boyunda
ve 148 kg ağırlığında idi. 21 yaşında Koca Yusuf’un karşısına çıktı. Övgüsünü aldı. 1899 Avrupa’ya gitti. Callmett,
Pitejenski ve Dumas gibi ünlü güreşçileri yendi. 1911’de 32
gecede 43 müsabaka yaptı. “Cihan şampiyonu” ilan edildi.
1938 yılında Balıkesir’de öldü. “Ben her güreşte arkamda
Türk milletinin bulunduğunu ve millet şerefini düşünürdüm.” sözleri, Atatürk’ün övgüsünü aldı.
ADALI HALİL: Edirne’nin Adaiçi bölgesindeki Kilise köyünde doğdu. Babası Kara Mehmed de meşhur bir pehlivandı.
İlk güreş derslerini babasından aldı. Sonra Kırkpınar efsanesi Kel Aliço’ya çırak oldu. Koca Yusuf ve Kurtdereli gibi
yağlı güreşin ustalarıyla karşılaştı. Kurtdereli ile beraber
Avrupa’ya gidip, orada karşılaştığı bütün rakiplerini çok
kısa zamanlarda yendi. Avrupa’da yenmedik rakip kalmayınca Amerika’ya geçti. Orada da bütün rakiplerini kısa
zamanda yendi ve “Türk arslanı” diye anılmaya başladı. Kırkpınar başpehlivanlığını 18 yıl korumuştur.
AHMET TAŞÇI: Kuşkusuz, son dönemde Kırkpınar’ın en
başarılı ismi olarak öne çıktı. Tam 9 kez başpehlivan olan
Taşçı, altın kemeri de 2 kez kazanmayı başardı.
Er Meydanı’na
Türkiye Finans Desteği
Türk güreşinin en büyük klasiği olan Kırkpınar’da Türkiye
Finans desteği de dikkat çekiyor. Olimpiyatlardan sonra
dünyanın en uzun geçmişe sahip spor etkinliklerinden biri
olan Kırkpınar’ı destekleyerek önemli bir kültür mirasını
sahiplenmeyi hedefleyen Türkiye Finans, bu yıl 5-7 Temmuz tarihlerinde düzenlenen 652. Tarihi Kırkpınar Yağlı
Ali Ta
şçı
aya
erlik
za Y
Ham
Güreşleri’nin ortaklarındandı. Türkiye Finans Genel Müdürü
Derya Gürerk, Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin Türkiye
Finans’ın katkılarıyla çok daha geniş kitlelerle buluşmasını sağladıkların söylerken, “UNESCO Somut Olmayan
Dünya Kültür Mirası listesine alınan tarihi Kırkpınar Yağlı
Güreşleri’ne iletişim desteği veriyoruz. Bu açıdan yüzyıllardır pehlivanların yazdığı destanların gelecek kuşaklara aktarılmasında önemli bir görev üstleniyoruz. Türkiye Finans
olarak, tüm bu coşkulu törenlerin ve müsabakaların daha
geniş kitlelerce görülüp izlenmesi, ata sporumuz hakkında
farkındalık yaratılması için çalışıyoruz. Kırkpınar coşkusunu tüm ülkemize yaymak arzusuyla yola çıktık. Bunun için
bilgilendirici filmler hazırladık. Ayrıca güreşleri sadece Er
Meydanı’na gelenlerin değil, Edirne halkının tümünün izleyebilmesi için şehrin önemli meydanlarına dev ekranlar
kurduk. Kırkpınar Festival alanında ilk kez Türkiye’nin her
bölgesinden ve yurt dışından gelecek ziyaretçiler için Bankacılık hizmeti sunuyor, böylelikle hayatlarını kolaylaştırıyor,
şehrin ekonomisine hareket katıyoruz. Desteğimiz sadece
652. Kırkpınar Yağlı Güreşleri ile sınırlı kalmayacak. 3 yıl boyunca desteğimiz sürecek. Ata sporumuzun her yıl artan
bir ivmeyle bilinirliğini artırmak arzusundayız. Kırkpınar
Yağlı Güreşleri’nin altı yüzyıllık geleneğinin önümüzdeki
asırlarda da devam etmesini diliyoruz. Bu doğrultuda pehlivanlarımızı ve Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ni desteklemekten
onur duyuyoruz” dedi.
Minder Güreşi
Türklerin yağlı güreşlerdeki başarısı, minderde de devam
etmiştir. Minder güreşi iki farklı stilde yapılmaktır.
1- Greko-Romen: Vücudun belden yukarısı ile oyun takbik
edilir. Ayakla oyun yapılmaz ve rakibin hücumu engellenmez. Bu stil Avrupa ülkelerinde yaygındır. Greko-Romen
güreş stilini ilk uygulayan Türk güreşçileri Koca Yusuf, Kara
Ahmet, Hergeleci İbrahim, Filiz Nurullah, Kurtdereli Mehmet,
Adalı Halil, Mandıralı Ahmet ve Kara Osman’dır. Türkiye’de
bu stil Beşiktaş kulübünde 1903 yılında uygulanmıştır.
2- Serbest güreş: Ayaklar dahil vücudun her yeriyle oyun
tatbik edilir. Bu güreş stili Türkiye’deki geleneksel güreşlere
benzediğinden dolayı ülkemizde daha yaygındır.
Minderin Efsaneleri
YAŞAR DOĞU: Türk güreşinin efsane isimlerinden biri olan
Yaşar Doğu, ay yıldızlı mayo ile yaptığı 47 güreşin yalnızca
birinde yenilmiş, galip geldiği 46 karşılaşmanının 33’ünü
tuşla kazanmıştır. Kazandığı 46 karşılaşmanın normal süre
toplamı 690 dakika olduğu halde, kısa sürede yaptığı tuşlar nedeniyle bu güreşler toplam 372 dakika 26 saniye sürmüştür. 1913 yılında Samsun’un Kavak ilçesine bağlı Karlı
köyünde doğan Doğu, hem serbest hem de grekoromen
stilde güreşti. Serbest stilde 1 kez olimpiyat, 1 kez dünya, 2
kez Avrupa Şampiyonu oldu. Grekoromende ise 1 Avrupa
şampiyonluğu, 1 Avrupa ikinciliği elde etti.
GAZANFER BİLGE: 1923 Yılında Karamürsel’de dünyaya
geldi. 17 yaşında güreşe başladı. 1946 yılı Stockholm’de
serbest stilde Avrupa şampiyonluğunu elde etti. 1948 yılı
Londra Olimpiyatların’da aldığı altın madalya, Türkiye’nin
serbest stildeki ilk olimpiyat şampiyonluğu olarak tarihe
geçti.
NASUH AKAR: Yozgat’ta doğdu. Türk güreşi için efsane
olan 1948 Londa Olimpiyat Oyunları’nda serbest stilde altın
madalya kazandı. 1951 Dünya Şampiyonası ve 1949 Avrupa
Şampiyonası’nda da birincilik kürsüsüne çıktı.
CELAL ATİK: 1918 yılında Yozgat’ta dünyaya gelen Atik; soyadını Atatürk’ten almıştır. 1938 yılında düzenlenen Türkiye
Şampiyonası’nda Atik’in çevik hareketlerinden dolayı onu
seyretmekte olan Atatürk’ün “Sen çok atik bir pehlivansın, soyadın da Atik olsun” önerisinde bulunması sonucu,
“Doğan” olan soyadı “Atik” olarak değiştirilmiştir. Serbest
güreş kariyerinde 1 olimpiyat, 1 dünya, 2 Avrupa Şampiyonluğu kazandı. Grekoromende ise 1 dünya ikinciliği, 1 Avrupa
ücüncülüğü elde etti.
AHMET AYIK: Serbest stilde Türkiye’nin en başarılı isimlerinden biri oldu. 1 kez Olimpiyat Şampiyonu, 1 kez Olimpiyat
İkincisi olan Ayık, 2 kez Dünya, 2 kez de Avrupa Şampiyonluğu yaşadı.
HAMZA YERLİKAYA: Fazla söze gerek yok. FILA tarafından ‘asrın güreşçisi’ seçilen bir isim o. Henüz 17 yaşında ilk
dünya şampiyonluğuna ulaşırken, herkesi kendine hayran
bıraktı. Kariyerine 2 olimpiyat, 3 dünya, 8 Avrupa şampiyonluğu sığdırdı. 2007 yılında güreş hayatına son verdi.
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
27
güncel
28
Yatırım Yapmadan
Önce…
D
'Q\DGHÿLĂL\RU«ĀQVDQRÿOX]DWHQVUHNOLNHQGLQL\HQLOH\HQ
YHGHÿLĂHQGHÿLĂWLUHQELU\DS×\DVDKLS+DOE|\OHROXQFDGD\HQL
\DW×U×PDODQODU×ELUELULQGHQIDUNO×NRQVHSWOHULLOHJLULĂLPFLOHULQYH
ÀUPDODU×QPHUFHÿLDOW×QDDO×QG×<DW×U×P\DSPDGDQ|QFHEX\D]×P×]×
PXWODNDRNX\XQGHUL]
Son zamanlarda özellikle teknolojinin hızlı gelişimi ile birlikte yatırım alanlarının da farklılaştığını görüyoruz. Teknoloji ve teknolojinin içerisinde çok büyük bir paya sahip olan
sosyal medya, firmaların yeni yatırım alanlarına kaymalarını
zorunlu kılıyor. Lakin tüm bu teknolojik gelişmelere ve bir
tuşla tüm hizmetleri gerçekleştirmemize rağmen doğadan
ve doğal olandan kaçmakta mümkün değil.
Yeni ve Kaçınılmaz Yatırım
Alanı: “Dijital Pazarlama”
Bu sayımızda “Güncel” sayfamızı kısacası yeni yatırım
alanlarına ayırdık. İlk olarak karşımıza iş dünyasında hızla
yükselen bir yatırım alanı olarak ifade edilen “Dijital Pazarlama” çıkıyor. Çünkü firmaların başarılı olmasında en büyük
kol olan satış ve pazarlamanın artık günümüzde doğru ve
etkin bir şekilde yapılmasının yolu “Dijital Pazarlama”dan
geçiyor. Her ne kadar Dijital Pazarlama’nın içerisinde yer
alan bir unsur olarak çoğu uzman tarafından ifade edilse
de, ayrı olarak düşündüğümüz zaman da “Sosyal Medya
İletişim Çalışmaları” da pazarlamanın bir diğer ve de cid-
di anlamda en önemli yatırım alanlarından bir diğeri. Hal
böyle olunca da çağımızın ve bizden sonraki çağların yeni
meslekleri olarak insan kaynakları uzmanları e-pazarlama
uzmanı, dijital reklam uzmanı ve mobil uygulama yazılım
uzmanlarının favori olacağı öngörülüyor.
Neden Dijital Pazarlama?
Bu süreci dinlemek ve “Neden Dijital Pazarlama alanına
yatırım yapmalı?” sorusuna cevap bulmak için Türkiye’nin
en önemli firmaları ile çalışan ve yaratıcı çalışmalara imza
atan Dijital Pazarlama ajansı Krombera’nın Başkanı ve Kurucu ortağı Alper Afşin Özdemir ile bir araya geldik. Sözü
şimdi kendisine bırakalım…
Alper Bey, ilk olarak Dijital İletişim Ajansı Krombera’nın
kuruluşundan ve faaliyetlerinden bahsedebilir misiniz?
2011 yılının Mart ayında kurulduk, yaklaşık 2,5 senelik bir
dönem oldu. Başlangıçta sadece sosyal medya odaklı çalışıyorduk, fakat süreç içerisinde hem müşterilerimizin yönlendirilmesiyle hem de bizim yaratıcı ekibimizin çalışmala-
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
29
Kare
den Bir
erkezi’n
M
m
a
ş
a
Doğal Y
Kakule
Kakule
Doğal Y
aşam’ın
Kurucu
su Ayşin
Dede
güncel
rı ile “Dijital Pazarlama Ajansı”na doğru evrildik. Şu anda
3 kişiyle kurduğumuz yapı 40 kişiye ulaşmış durumda.
Kendi alanımızda iyi markalara, güzel müşterilere hizmet
veriyoruz. 2011 yılında sosyal medyanın önemi markalar
nezdinde yeni yeni algılanmaya başlanıyordu. Marka tarafında yeni yeni dijital pazarlama ekipleri kuruluyordu. Her
zaman müşterilerimize çözüm odaklı yaklaştık. Müşteri
beni gece 11’de de arıyorsa, bir problem vardır ve benim bu
problemi çözmem gerekiyordur, ben bundan mükellefim.
Yaptığımız iş icabı bunun bir saati yok. 7/24 yaşayan bir
mecrada çalışıyoruz. Bu da bizim hızlı gelişmemizin ve de
hızlı büyümemizin bir nedeni oldu.
Peki, dijital pazarlamanın içerisine neler girmektedir?
Markaların sosyal mecralardaki sayfalarının yönetimi, topluluk yönetimi, görsel yönetim gibi tanımlamaların hepsi
bizim hizmet kapsamımız içerisindedir. Bunun haricinde
biz web siteleri yapıyoruz, etkinliklerin dijital ayaklarını
gerçekleştiriyoruz. Birçok etkinliğin dijital anlamda sorumluluklarını alıyoruz. Etkin strateji ve uygulamalarımız
sayesinde, kısa bir süre içinde, hizmet verdiğimiz markaları sosyal medyada tüketiciyle buluşturmayı başardık.
Faaliyetlerimizi ana hatları ile ifade etmek gerekirse, iletişim stratejilerinin oluşturulması, iş hedeflerine yönelik fikir
geliştirilmesi, trend ve vizyon raporlarının hazırlanması,
dijital mecra takibi ve kriz yönetimi… Operasyonel anlamda, sosyal medya hesaplarının oluşturulması, yönetimi ve
birleştirilmesi ile dijital pazarlama fikirlerinin geliştirmesi
de sunduğumuz hizmetler arasında yer alıyor. Ayrıca, web
yazılım ve uygulama geliştirme kapsamında, web sitesi ve
mikro site tasarımından Facebook / Twitter uygulamaları
ile farklı mobil platformlar için uygulama geliştirmek de
çözüm yelpazemizde yer alıyor. Tüm bunlara ek olarak, dijital mecra satın alması da gerçekleştiriyoruz.
Kromb
era’nın
Başkan
ı ve Kuru
cu Orta
ğı Alpe
r
Afşin Ö
zdemir
“Dijital Pazarlama” Türkiye’de son yıllarda öne çıkan
bir yatırım alanı… KOBİ’lerin biraz da korkuyla bu
alana yöneldiklerini görüyoruz. Bu konu hakkında
neler söylemek istersiniz?
30
KOBİ’ler artık git gide dijital pazarlama araçlarını daha
fazla kullanmaya başlıyorlar. Çünkü siz internette gerekli
mecralarda eğer bir platform sağlamadıysanız ve bir sayfanız yoksa en ufak bir kriz ortamında sizin adınıza başkaları konuşabilir ve siz kendinizi açıklayacak ve doğru telaffuz edecek bir mecra bulamayabilirsiniz. Markalar artık
bir mecra sahibi olmaları gerektiğini farkına vardı. Bu lüks
olmaktan çıktı ve de bir zorunluluğa dönüştü. Bu şekilde de devam ediyor. KOBİ’ler ayakta kalmak için dijital
pazarlamayı kullanmak zorunda kalacaklar. Kullanmazlarsa dışarıda başkaları onların adına konuşuyor olacak.
Kullanıyor olmak demek illaki bir ajansla çalışmak, illaki bir maddi değer yatırımı yapmak değil. Bulundukları
platformlarda bulundukları sayfaların doğru yönetilmesi
ve kurumun doğru bir şekilde ifade edilmesi, aslında dijitale yapılan bir yatırımdır. Dediğim gibi bu bir lüks değil,
bu artık bir zorunluluk, orada olmak ve de orada iletişim
yapmak zorundalar.
Doğal Olana Dönüşün
Hikâyesi
Ve sırada şimdi son yılların dikkat çeken, en tatlı yatırım
alanlarından biri var: Gıda ve akabinde doğal ürünler. İnsanlar bir yandan teknolojinin hızına ayak uydurmaya çalışırken, diğer yandan da bu hızla birlikte doğal olana yönlenmek ve doğadan kopmamak istiyorlar. Hal böyle olunca da
doğal ürünler insanların vazgeçilmezi haline geliyor. Şimdi
sırada bu işi hakkıyla yapan “Kakule Doğal Yaşam” ve bu
doğal yaşamın kurucusu Ayşın Dede var. Dede, tüm içtenliği
ile sorularımızı cevaplandırdı ve bu alana girmek isteyen girişimcilere önerilerde bulundu.
Ayşın hanım ilk olarak faaliyetlerinizden ve ürünlerinizden bahsedebilir misiniz?
Öncelikle biz neden bu işe başladığımızdan kısaca bahsedeyim. Organik ve Doğal Ürünlere İbn-i Sina’nın bir sözü
üzerine başladık. O sözünde şöyle bahsediyor; ‘Bütün hastalıklar esasen yenilen ve içilen şeylerden ileri gelmektedir.’
İbni Sina’nın bu sözü bize ışık tuttu ve bu sektöre girmemize
vesile oldu. Ev hanımlarına vereceğim en güzel ve faydalı
bilgi mümkünse evinizin, mutfağımızın, yaşamınızın her alanında bu sözü bir kâğıda yazın ve duvarınıza asın. Bizim asıl
hedefimiz, organik ve doğal ürünlerle yaşamına yön vermek
isteyen aynı zamanda çevreyi korumak doğal dengeye saygı gösteren bilinçli tüketiciler oluşturmak. Bu da ancak anlatmakla olur, insanlar bu konuda bilgilendirildikçe organik
tarıma olan ilgi de doğrudan artış gösteriyor. Biz Kakule Doğal Yaşam olarak müşterilerimizle birebir neler istediklerine
dair bilgi alışverişlerinde bulunuyoruz. ‘Her şey ilaçlı, katkılı
maddelerden nasıl uzak durabiliriz?’ sorularıyla ne yazık ki
çok karşılaşıyoruz. Fakat yaşam kalitemizi düşüren her şeyi
hayatımızdan çıkarmayı öğrenmemiz gerek. Kaldı ki son bir
kaç yıldır bu konuda şanslıyız önemli gelişmeler oldu artık
çok rahat organik pazara ulaşabiliyoruz bize düşen sadece bu yerleri daha da çoğaltmak, destek vermektir. Kakule
Doğal Yaşam olarak fayda sağlamak adına Samsun’da ve
İstanbul’da Organik ve Doğal Ürünler mağazaları açtık. Aynı
zamanda www.kakule.com.tr adresinden de insanların doğal ve organik ürünlere kolayca ulaşmaları için çalışmalarda
bulunuyoruz. Bir eve lazım olacağını düşündüğümüz her
şeyi getirmeye çalışıyoruz. Bizim gibi birçok yer var insanlar bu ürünleri internetten ya da birebir gelip kolaylıkla satın
alabilir. Organik ürünlerin tüketimi yaygınlaştıkça hastalıklara yakalanma riskimizde bir o kadar azalacak. Sağlığımız
için %50’lik bir çaba gösterelim derseniz şuanda en önemli
temel ürünlerimizden Himalaya Kristal tuzumuz, organik
zeytinyağımız ve çaylarımız önceliklerimiz bunlar tuz, yağ
ve içtiklerimiz evet bunlar sağlığımızı korumanın %50 sini
oluşturuyor.
Organik Gıda Üretimi
Artacak
Doğal ürünler sektörü nasıl bir yatırım alanını ifade
ediyor ve insanlar bu sektöre neden yatırım yapmalı? Önümüzdeki yıllarda bu sektör içerisinde hem
üretici hem de tüketici olarak var olmak zorunda mı
kalacağız?
Önümüzde ki yıllarda öyle bekliyoruz ki organik gıda üretimi
daha da artış gösterecek. Bunun izlerini şuan bazı marketlerimizde de görmek mümkün. Eskiden belli başlı yerlerde
bulunabilirken artık çok rahat pazarlarda, organik mağazalarda hatta marketlerde görüyoruz. Talep arttıkça sektörün
gelişmesi mümkün. Bu konuda birbirimize ihtiyacımız var
yapılabilecek çok şey var ve tek başımıza yapmamız mümkün değil. Bunlar beraberlikle sağlanabilir ancak. Çiftçilerimizin önü açılmalı bu konuda destek verilmeli. Böylelikle bu
sektörde hem üretici hem de tüketici olarak yerimizi bulmuş
oluruz. Piyasada şöyle bir ikilem var tamamen organik olup
bilinçsiz üretim yapıp organik sertifikasını almamış üreticilerimiz var. Bunlara öncelik edip Organik sertifikasını almaları
için öncülük ediyoruz. Ve elimizden geldiğince yardım ve
destek sağlıyoruz.
Hangi alanlarda kullanıyoruz?
Önceleri sadece organik gıda konuşulurken şuanda organik
cilt ürünleri, organik tekstil ve bebek ürünleri de önemli bir
yere sahip. Özellikle bebekler için olan ürünlerimiz şampuanlar, yağlar, havlular hatta kıyafetleri güzel giden ürünler.
Bu alanda ki ürünleri müşterilerimize sunmak için daha da
geliştirmeyi düşünüyoruz.
“Araştırmadan Almayın”
Son olarak yatırımcılara ve bu alana girmek isteyenlere mesajınız nedir?
Organik sektörüne giriş yapmak isteyenler öncelikle işin
içinde olmalı ve asla güvenmedikleri ürünleri alıp raflarına
koymasınlar. Çok araştırma yapıyorum, fuarlar geziyorum
bakıyorum içeriğinde ne olduğu belli olmayan. Ürünleri doğal etiketi altında satışı yapılıyor. Bunlardan uzak durulmalı.
Ürün yelpazenize ürün eklemden önce arka planda AR-GE
çalışmalarında bulunmanız çok önemli. Bir diğer tavsiyem,
sosyal medya. Facebook ve Twitter aktif olarak kullanmanız yaptığınız işte çok önemli faktör. Organik ürün tüketen
müşterilerimiz gerçekten çok bilinçli ve teknolojiyi, yenilikleri
oldukça faal kullanan portföyleri var. Bu yüzden onlara biz
daha yakın olmak için sosyal medya çok faydalı bir kanal.
I
paylasim@turkiyefinans.com.tr 31
şube
Gaziantep Şube Müdürü Özcan Tan:
“Müşterilerimiz ve Biz Bir Aileyiz”
Röportaj: Merve Korkmaz
Özcan Tan Kimdir?
1964’de İskenderun’da doğdu.
İstanbul Üniversitesi
İktisat Bölümü’nden mezun
olduktan sonra
katılım bankalarında çalıştı.
2003 yılında
Family Finans’a katıldı.
2007 yılında
Türkiye Finans
İskenderun Şube Müdürlüğü’ne
atanan Tan,
burada 4 yıl boyunca
görevine devam etti.
Özcan Tan, 2 yıldan beri
Gaziantep Şube Müdürü.
T
32
7UNL\H)LQDQV*D]LDQWHSāXEH0GUg]FDQ
7DQ*D]LDQWHS·LQVUHNOLJHOLĂHQHNRQRPLVLQLQ
\NVHNNUHGLKDFPLQLQYHROJXQELUHNLEHVDKLS
ROPDQ×QDYDQWDMODU×Q×VRQXQDNDGDUNXOODQG×NODU×Q×V|\OHGL7DQ·DJ|UHEDĂDU×ODU×Q×QHQWHPHO
V×UU×LVH´VDPLPL\HWµ
Birçok sektörde öncü il olan Gaziantep, ekonomisini hızla
geliştiriyor. Bir sanayi kentinde üzerine düşen görevleri başarıyla yerine getiren Türkiye Finans Gaziantep Şubesi’nin
hedefleri büyük. Girişimci segmentte Türkiye Finans şubeleri arasında 1. sırada olan Gaziantep Şubesi, şube müdürü
Özcan Tan, müşterileriyle oluşturdukları güven veren samimiyeti anlattı.
Gaziantep’in büyüyen bir ekonomisi var. Gaziantep’in
ekonomik faaliyetleri nedir?
Gaziantep halıcılık, gıda, plastik terlik sektörlerinde
Türkiye’nin en önemli illerinden. Ağırlıklı olarak, Kuzey
Irak’a ihracat gerçekleştirilse de özellikle halı sektöründe
halı ihracatı yapılmayan ülke yok denecek kadar az. Gaziantep, halı sektöründe dünyanın başarılı bölgelerinden. Bu
yüzden, yan sektörler de bundan payını alıyor. Gaziantep,
gıda sektöründeki başarısında da Türkiye’nin en öncü kenti.
2008-2009 ekonomik krizinde, ihracatını arttıran tek il Gaziantep oldu. Gaziantep, her geçen gün büyümeye devam
ediyor. Burada 5 tane organize sanayi bölgesi bulunuyor. Bu
sayı Gaziantep’e yetmiyor, 6. organize sanayi bölgesi yapılması planlanıyor. Gaziantep’in bir diğer avantajı, sanayicilerinin yurtdışına değil, bölgelerine bağlı olmaları. Herkes
fabrikasının başında. Burada dürüst bir sanayi anlayışı var.
Bu yüzden, bu bölgede görev almaktan dolayı ziyadesiyle
gururluyum.
Bize şubenizden bahseder misiniz?
Türkiye Finans Gaziantep Şubesi’nin geçmişi 12 yıllık bir zaman dilimini kapsıyor. Çalışma sistemi olgunluğa erişmiş bir
şubeyiz. 21 kişilik bir ekibimiz var. Oturmuş bir kadromuz
olması sebebiyle başarılı bir ivme kazandık. Girişimci segmentte, Türkiye Finans şubeleri arasında 1. sıradayız. Tüm
katılım bankalarının arasında finansman alanında birinci
sıradayız. Gaziantep’in kredi hacmi çok büyük. Antep’te
kredi batmasında da çok alt seviyelerdeyiz. Bu yönden de
takdir ediliyoruz.
Bu kadar başarılı bir şube olmanızın altında yatan sebep nedir?
Şubemizin en büyük özelliği, müşteriyle sağladığı uyum.
Müşterilerimizin yüzde 90’ı burayı bir banka değil, evi gibi
görüyor. Bu geçmişte de böyleydi. Gaziantep Şubesi, bu
özelliğini koruyor. Bankacılık ilişkileri resmiyete dayalıdır
ama bizde güven veren bir samimiyet mevcut. Büyümemizin en önemli nedenlerinden birisi samimiyet. Müşterilerimiz ve biz bir aileyiz.
Soldan sağa;
Sadık Bilgen, Emre Kasım Yıldırım, Yaşar Bilen, Mehmet İsa Dokumacı, Mustafa Ersin Diktaş, İsmail Özlü, Abdullah Sayraç,
Mehmet Polat, Emin Aslan, Sedat Önder Bilgin, Ali Sayıl İlbaylı, Servet Emre Tan, Yusuf Acar, Mehmet Gezici, Ferhat Teke,
Fatma Altındeğer, Şaziment Karcıoğlu, İpek Bozdağ, Muhibe Demirkol, Zeliha Durak, Özcan Tan
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
33
şube
GATEM Şube Müdürü Kerem Zencidi:
‘‘GATEM’de Fark Yarattık”
Röportaj: Merve Korkmaz
Kerim Zencidi Kimdir?
1973 yılında Gaziantep’te doğdu.
Celal Bayar Üniversitesi İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye
Bölümü’nden mezun olduktan
sonra meslek hayatına atıldı.
2002 yılında Family Finans
ailesine katıldı. 2005 yılında ise
Türkiye Finans ile yoluna devam
etti. Türkiye Finans Gaziantep
Şubesi’nde uzun yıllar görev
aldı. 1 Aralık 2012 yılından beri
GATEM Şube Müdürü olan
Zencidi, evli ve 2 çocuk babası.
Kitap okumayı ve seyahat
etmeyi çok seven Zencidi, sıkı
bir Beşiktaş taraftarı.
G
*$7(0āXEH0GU.HULP=HQFLGL*$7(0·LQoRN
KDUHNHWOLELUE|OJHROGXÿXQXYH*$7(0·GH\HUDODQ
IDUNO×EDQNDDUDV×QGDEDĂDU×O×ELUĂHNLOGHIDUN
\DUDWDUDN|QHo×NPD\×EDĂDUG×NODU×Q×V|\OHGL
34
Gaziantep’te toptancıların yoğun olduğu bir ticaret
bölgesi olan GATEM birçok sektörü bünyesinde bulunduruyor. Bu hareketli bölgede bulunan Türkiye Finans GATEM
Şubesi ise, bu hareketliliğin avantajını sonuna kadar kullanıyor. Çok iyi bir ekibe sahip olduklarını söyleyen GATEM
Şube Müdürü Kerim Zencidi ve ekibinin bir sonraki hedefi,
kredi hacmindeki başarılarını sürekli hale getirip, mevduat
hacmini artırmak.
GATEM’in ekonomi potansiyelinden bahseder
misiniz?
GATEM’in yaklaşık 15 yıllık bir mazisi var. Burada KOBİ nitelikli çok sayıda firma var. GATEM’de ceviz, badem, fıstık
toptancıları, çeşitli gıda firmaları bulunuyor. Bunun dışında
küçük ölçekli halı firmaları, plastik ve geri dönüşüm işletmeleri, odun ve kömür sektörü GATEM’in çevresinde yer
alıyor. GATEM ‘in işlem hacmi çok yoğun çünkü burası çok
hareketli bir bölge. Birçok firmanın merkezi GATEM’de bulunuyor. Buradan doğu ve güneydoğuya ihracat yapılıyor.
Kısacası, Gaziantep’in KOBİ firmaların büyük bir bölümü
burada yer alıyor.
Bize şubenizden bahsedebilir misiniz?
Türkiye Finans GATEM Şubesi 2008 yılının Ağustos ayında
açıldı. Burası 5 yıldır sürekli büyüyen ve belli bir yere gelmiş
bir şube. 12 kişilik genç bir ekibiz. Ekibim gerçekten iyi bir
ekip, GATEM’de 15 farklı bankanın şubeleri arasında kredi
hacminde birinci sıradayız Satış ekibimiz çok güçlü ve tecrübeli. Ekibin sahadaki başarısı takdire layık. GATEM’de yoğunluklu olarak gıda sektörüyle çalışıyoruz. Fakat müşteri
profili en çeşitli ve tabana yayılmış şubelerden biriyiz. GATEM Şubesi 4. Organize Sanayi Bölgesi’ne çok yakın. Tekstil
sektörünün yoğun olduğu bu sanayi bölgesinden de müşteri akışı sağlayarak sektör çeşitliliğimizi daha çok arttırıyoruz.
Hedeflerimize ulaşabilmek adına ekibimizle birlikte hareket
ediyoruz ve keyifle çalışıyoruz.
Şube olarak hedefleriniz neler?
Daha önce de belirttiğim gibi GATEM’de 15 farklı bankanın
şubeleri arasında kredi hacminde birinci sıradayız. Mevduat
hacminde ise, üç veya dördüncü sıralarda yer alıyoruz. İlk
hedefimiz mevduatta da birinci olmak. GATEM Şubesi, 5 yıldan beri sürekli büyüyen bir şube. Bu potansiyeli sürekli hale
getirip, büyümek istediğimiz alanlarda kendimizi geliştirmeyi hedefliyoruz.
Soldan sağa;
Mehmet Demir,
Mehmet İlbey Çiftçi,
Erdem Tombalak,
Nazım Alper Koçaslan,
Ahmet Aslan,
Muhammed Mustafa
Bilgin,
Hatice Aslan,
Melek Korkmaz,
Sibel Öksüz,
Kerim Zencidi
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
35
şube
Suburcu Şube Müdürü Mehmet Erdoğan:
“Farklı Renklerden Güzel Bir Tablo Oluşturduk”
Röportaj: Merve Korkmaz
Mehmet Erdoğan Kimdir?
1976 Çanakkale’de doğdu.
Hacettepe Üniversitesi
İktisat Fakültesi’nden mezun
oldu. 2003 yılında Türkiye
Finans’ta bankacılığa başladı.
2007 yılında Adana Bölge
Müdürlüğü’nde Bireysel
Bankacılık bölge müdür
yardımcılığı yaptı. Başarılı bir
masa tenisi oyuncusu olan ve
dalış yapmayı seven Erdoğan,
2013 yılının Mayıs ayından beri
Suburcu Şube Müdürü olarak
görev alıyor.
B
%DQNDF×O×NLĂOHPOHULQGHK×]×QYHLKWL\DF×QGRÿUX
WHVSLWHGLOPHVLQLQ|QHPLQLDQODWDQ7UNL\H)LQDQV
6XEXUFXāXEH0GU0HKPHW(UGRÿDQoRNUHQNOL
ELUHNLELQLQROGXÿXQXYHPĂWHULPHPQXQL\HWLQH
|QFHOLNYHUGLNOHULQLV|\O\RU
36
Suburcu Şube Müdürü Mehmet Erdoğan, bulundukları
bölgede tekstil firmalarının yoğunlukta olduğunu ve burada bulunan KOBİ’lere yardımcı olmak için ellerinden geleni
yaptıklarını söyledi. Bankacılık açısından her ihtiyaca cevap
verecek bir ekibe sahip olduklarını söyleyen Erdoğan’ın
dediğine göre; Suburcu Şubesi’nin en büyük hassasiyeti
müşteri memnuniyeti.
Bize şubenizden bahseder misiniz?
Türkiye Finans Suburcu Şubesi, 2006 yılında kuruldu. 16
kişilik hareketli bir ekibiz. Suburcu’nda trikocular yoğunlukta. Müşteri profilimiz genel olarak orta ve mikro ölçekli
firmalardan oluşuyor. Fakat organize sanayi bölgelerindeki
firmalarla da çalışıyoruz. Aynı zamanda bireysel aktivitelerde bulunan, toplu konut projelerinde yer alan, hızlı finansman ürünlerini kullanan bir şubeyiz. Şehirdeki toplu konut
şubelerinde de oldukça aktifiz. Renkli bir ekibe sahibiz.
Bünyemizde çalışan her arkadaşın farklı bir yeteneği var.
Farklı renkleri kullanarak güzel bir tablo oluşturduk. Herkesin ayrı ayrı katkıları oluyor.
Suburcu Şubesi’nin hedefleri neler?
KOBİ tarafında büyümek ve esnafımıza yararlı olmak istiyoruz. Özellikle mevduat hacmimizi büyütmeyi hedefliyoruz. Çalışmalarımız, müşteri odaklı. Müşterinin memnuniyeti bizim için çok önemli. Müşterilerimizin ihtiyaçlarını
hızlı ve güler yüzlü bir şekilde karşılamaya özellikle dikkat
ediyoruz. Bankacılık işlemlerinde beklemek birçok kişiyi
sıkıntıya sokar. Bunun çözümünü sağlamak ve sistemimizi
oturtmak istiyoruz.
Suburcu Şubesi için hız ve pratiklik çok önemli diyebilir miyiz?
Hız ve pratiklik müşteri memnuniyetini de beraberinde getirir. Mesela müşterilerimizi Alternatif Dağıtım Kanallarına
(ADK) yönlendiriyoruz ve onları bu konu hakkında bilgilendiriyoruz. ADK’ları kullanmayı bilmeyen müşterilerimizi
ADK’lar hakkında bilgiler veriyoruz. Çünkü bankacılık işlemlerinde hız çok önemli. Hassasiyetlerimiz sadece işlerin çabuk yürümesi değil. İhtiyaçları doğru tespit edip, bunların
çözümüne dair bir imkân olup olmadığına bakıp, çözümler
üretmek de önemli. Bunu başardığımızı hissediyorum çünkü
müşteri şubemizden mutlu ayrılıyor. Biz bunu oluşturduğumuz sinerjiyle başarıyoruz.
Soldan sağa;
Hasan Gürkan Aycan
Yasin Kahya
Gökhan Killi
Fatih Yırtıcı
Mehmet Taşır
Mehmet Selçuk Zencirci
Ahmet Tıraş
Mehmet Ali Alkan
Erdal Tiryaki
Mehmet Nadir Yılmaz
Mehmet Alp Arslan
Nazan Yaşamalı
Türkan Ezgi Sözmen
Yelda Özdurdu Kepkep
Zeynep Karataş
Mehmet Erdoğan
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
37
şube
Şehitkâmil Şube Müdürü Kürşad Yaşar:
“Lokasyonumuzun Avantajını Sonuna Kadar Kullanıyoruz”
Röportaj: Merve Korkmaz
Kürşad Yaşar Kimdir?
1978 yılında Diyarbakır’da doğdu.
Çukurova Üniversitesi İşletme
Bölümünden mezun olan Kürşad
Yaşar, 1999 yılında bankacılık
hayatına Türkiye Finans ailesinde
stajyer olarak başladı. 2002
yılında kadroya geçerek, çeşitli
departmanlarda çalıştı. Adana
Bölge Müdürlüğü’nde Ticari
Portföy Yöneticisi olarak bir
süre görev alan Yaşar, şuan
Şehitkâmil Şube Müdürü. Evli
ve bir çocuk babası Yaşar’ın eski
para koleksiyonu bulunuyor.
Modifiye araçlar ise Yaşar’ın en
büyük tutkusu.
G
38
Gaziantep’in hareketli bölgesi Şehitkâmil’de bulunan, Gaziantep
Şehitkâmil Şube Müdürü, Kürşad Yaşar, genç bir şube oldukları
halde çok çabuk adapte olduklarını söyleyerek, bölgenin lokasyonunu avantaja çevirdiklerini belirtti.
Genç bir şube olan Türkiye Finans Şehitkâmil Şubesi,
dinamik ekibiyle bireysel ve KOBİ’den maksimum yarar
sağlarken, ticari ve kurumsal firmalarda hacim ve karlılık
yakalamayı hedefliyor. Çok çabuk adapte olduklarını ve bu
hedeflerin hiç de zor olmadığını düşünen Türkiye Finans
Şehitkâmil Şube Müdürü Kürşad Yaşar, “Lokasyonumuzun
avantajını yaşıyoruz” diyor.
Çevremizde bulunan ekonomik faaliyetlerden verim elde
etmek. Fakat organize sanayi bölgesi, İpek Yolu, Küskep
ve GATEM’e yakınlığımızla ticari ve kurumsal firmalarda da
hacim ve karlılık yakalamayı, ses getirmeyi planlıyoruz.
Şehitkâmil’in ekonomik faaliyetlerinden bahseder
misiniz?
Çok genç bir şubeyiz. 2012 yılının Aralık ayında açıldık. İlk
şubemizi açtığımızda 6 kişiydik, şuan şubemizde 9 kişi bulunuyor. Genç ve dinamik bir ekibe sahibiz. Ekibimiz arasında müthiş bir uyum var. Zaman zaman kendi içimizde
bankacılık eğitimleri düzenliyoruz. Sosyal aktivitelerde
düzenliyoruz. Ekip böylece, daha hızlı kaynaşıyor ve daha
mutlu çalışıyor. Bu pozitif enerji müşteriye yansıyarak, daha
güler yüzlü, daha iletişime açık bir hizmeti beraberinde getiriyor. Özellikle satış ekibini “Komando ekibi” diye tanımlıyorum. Her türlü şartlarda; vazgeçmeyen, üşenmeyen,
ertelemeyen bir ekibimiz var. İstemek çok önemli bu isteği
ekibimde görüyorum ve bu isteğin sonuçları rakamlarımıza
ve hacmimize yansıyor.
Şehitkâmil çok avantajlı bir bölge. Ticari ve sosyal hayatın
hareketli olduğu bir konumdayız. Yakın çevremizde inşaat
malzemeleri satan firmalar, hastaneler ve oteller bulunuyor.
Yine İpek Yolu diye bilinen e-5 karayoluna en yakın bölgelerden biri Şehitkâmil’dir. Mevduat bankalarının, ticari şubelerine komşuyuz. Yakın çevremizden başlayarak, hizmet
verdiğimiz daireyi genişletmeyi düşünüyoruz.
Şehitkâmil Şubesi konumu yönünden çok avantajlı
diyebilir miyiz?
Kesinlikle. Lokasyonumuzun avantajını yaşıyoruz. Bizim
amacımız bireysel ve KOBİ’den maksimum yarar sağlamak.
Peki, Şehitkâmil şubesi ne zaman açıldı ve nasıl bir
ekibe sahip?
Soldan sağa;
Zeki Karaca
Talip Cangir
Emrullah Kilitci
Hakan Demirdelen
Şükrü Sucular
Zeynep Tuba Sarıkaya
Nazlıgül Karakuza
Almula Tuba Bayar
Kürşad Yaşar
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
39
ekonomi
Yazı: Kübra Demir
Gelişen Ekonomide
“Girişimcilerin” Etkisi
H
+HUELUL\HQLIDUNO×YHELURNDGDUGDV×UDG×Ă×ÀNLUOHUL
LOHHNRQRPLQLQQDE]×Q×WXWX\RUODU7UNL\H·QLQJHQo
JLULĂLPFLOHULQGHQEDKVHGL\RUX]8]PDQODUJLULĂLPFLOHULQ
FHVDUHWOHULYHEXIDUNO×SURMHOHULVD\HVLQGH7UNL\HHNRQRPLVLQLQ
GQ\DGDNLHQL\LHNRQRPLOHUDUDV×QDJLUHFHÿLQLV|\O\RU
40
Gelişen, sürekli kendini yenileyen Türkiye ekonomisinin gelişmesinde en büyük paya sahip olanlar belki de her
biri. Farklı çalışmaları, cesaretleri ve işlerine olan tutkuları
ile hem kendilerini, hem bulundukları iş alanlarını ve tüm
bunların sonunda Türkiye ekonomisinin kazanmasına neden olan girişimcileri kaleme almak istedik bu sayımızda
da. Hem onlar anlattı Türkiye ekonomisinin yeni gelişen ve
evrilen yüzünü, hem de onları dinledik.
bir olguda sürdürülebilir büyüme. Sürdürülebilir büyümenin sağlanması, ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınması
açısından son derece kritik önemi bulunan KOBİ’lerimizin,
yani genç girişimcilerimizin etki ve etkinliklerinin artırılmasını teminen gereklidir. Çünkü biliyoruz ki KOBİ’lerin ve girişimcilerin büyümedeki rolleri çok önemlidir.” diyor.
Türk Ekonomisinde Kadınların Gücü
Girişimcilerin Türkiye ekonomisinin gelişmesinde çok büyük bir paya sahip olduğunu söyleyen Kaplan, “Bugün
ülkemizde 200 bin kişi KOSGEB Uygulamalı Girişimcilik
Eğitimlerine katılarak sertifika aldı, yani tarlaya 200 bin tohum saçtık bu tohumlar filizlenme olgunluğuna eriştiğinde
yeşerip filizleneceklerdir. Yüksek derecede ülkemize katma
değer sağlayacak olan Ar-Ge ve İnovasyon projelerini de
Ar-Ge ve İnvasyon Destek programımızla 1 milyon TL’ye
kadar destekliyoruz.” diyor.
Örneğin, kurduğu mermer ve maden ocaklarıyla 8 ülkeye
ihracat yapan ve maden sektörünün en önemli isimlerinden biri olarak ifade edilen Zuhal Mansfield… Genç ve başarılı bir girişimci kendisi. Hatta büyük bir başarı hikayesine
sahip olduğunu söyleyebilmemiz bile mümkün. Bu arada
Mansfield’in TOBB yani Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
ile “Türk İş Kadınının Dünyaya Açılması” adı ile bir projeyi
hayata geçirdiğini ise özellikle belirtelim. Zuhal Mansfield,
Türk kadının doğuştan bir sanayici olduğunu ve Türkiye
ekonomisine ciddi katkılarda bulunduklarının özellikle altını
çiziyor ve ekonomi dünyasının kadınlara daha çok şans tanıması gerektiğine özellikle vurgu yapıyor.
KOSGEB’ten Girişimcilere Eğitim
Afrika’da Büyük Bir Pazar Var
ansfield
Zuhal M
Tüm bu özelliklerinin yanı sıra DEIK Afrika Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve Türk Mısır İş Konseyi Başkanlığı
görevlerini yürüterek Türkiye ekonomisine ciddi katkılarda
bulunan Mansfield, Türkiye’de 2005 yılında Afrika yılı ilan
edilince, Afrika’yı araştırmaya başlamış ve Afrika’da büyük
bir pazarın olduğunu görerek burada neler yapılabileceğine dikkat çekmiş. Mansfield, “Türkiye’nin Afrika’yı hiç tanımadığını fark edince Avrasya Yönetim Kurulu’ndaki Belerus
İş Konseyi Başkanlığı’ndan ayrılıp Afrika’yı mercek altına
aldım. DEIK Dış Ekonomik İşler Kurulu’nda Afrika Konseyi
seçimlerine katılarak Mısır İş Konseyi Başkanı oldum. DEIK
Dış Ekonomik İşler Kurulu’nda Afrika Konseyi seçimlerine
katılarak Mısır İş Konseyi Başkanı oldum. Konsey Başkanı
olduğumda Türkiye’nin Mısır’da toplam dış ticaret hacmi
800 Milyon Dolar, toplam yatırımlarımız 400 Milyon Dolardı. Başkanlık yaptığım 4 yılda toplam hacmimiz 5 milyar
dolar, oradaki yatırımlarımız ise 2 milyar dolara ulaştı. Şu
anda Mısır’a harika bir ihracat hacmimiz var” diyor.
KOSGEB yani uzun ifadeyle Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Başkanı
Mustafa Kaplan Türkiye ekonomisinin hızla yükselişine
dikkat çeken ve bunda başta KOBİ’lerin ve bu KOBİ’lerin
başında olan genç girişimcilerden kaynaklandığını ifade
eden isimlerden biri. Kaplan, “Ülkemiz dünyanın on altıncı,
Avrupa’nın ise altıncı büyük ekonomisidir ve 2023 yılında
dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeyi hedeflemektedir. Bu hedeflere ulaşmada büyüme kadar önemli
Mustafa
Kaplan
Hedef, Dünyanın En İyi 10 Ekonomisi
Arasına Girmek
ekonomi
Ercüment B
üyükşener
Eski Köye Yeni Adet “Dijital Ekonomi”
Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve
Dijital Marka İletişim Danışmanı Ercüment
Büyükşener’de konuyla ilgili görüşlerini aldığımız
bir diğer isim oldu. Büyükşener, Paylaşım Dergisi
okuyucuları için “Eski Köye Yeni Adet, Dijital
Ekonomi” adıyla çok güzel bir yazı kaleme aldı:
42
Eskiler hep der ya “Eski köye yeni adet getirme” diye, işte
şu an tam da yeni adetleri, yeni düzeni ve yeni kavramları
konuşma zamanı. Üstelik bu yeni adetler küresel bir köy
olan dünyayı değiştirmeye devam ederken…
Dünya değişiyor, eski paradigmalar teker teker yıkılıyor.
Üstelik son 20 yıl içerisinde, daha önce hiç olmadığı kadar
hızlı ve radikal bir değişim izliyoruz. İnternetin hayatımıza girmesiyle önce iletişim alışkanlıklarımız değişmeye
başladı. İletişim alışkanlıkları ve beklentiler değiştikçe de;
aslında her şey değişmeye devam ediyor... Biliyoruz ki
devletler, toplumlar ve insanlar iletişim kurarak yaşamlarını sürdürüyorlar. İşte tam bu noktada insanoğlunun başrolünü üstlendiği ekonomi de dijitale doğru eviriliyor ve
özellikle son 30 yıl içerisinde kendini sanayi devriminden
bilgi ve inovasyon devriminin kollarına bırakıyor.
Son yıllarda her geçen gün daha sık karşımıza çıkan bir
terimle karşılaşıyoruz, “dijital ekonomi”. Mevcut küresel
ekonominin bir “dijital değerler zincirine” dönüşmesinden bahsediyor aslında bize. Özellikle dijital ortamda
doğru sunulabilen bilgi, artık en değerli meta. Ürettiğiniz
üründen, sunduğunuz hizmete kadar her şeyin bilgiyle yoğrulması, en güncel ve sürdürülebilir iletişim yöntemleriyle tüketiciye sunulması gerekiyor. Aksi takdirde
standart bir ürün üretmekten ya da standart bir servisin
hizmetini sunmaktan öteye geçemiyorsunuz. Değerli bir
ürün veya değerli bir hizmet sunabilmek için yeni oyunun
dijital kurallarını ve ekonomisini bilmeniz gerekiyor. Gelin
oyunun nasıl değiştiğini maddeler halinde sıralayalım.
OYUNUN YENİ KURALLARI VE DİJİTAL EKONOMİNİN
DÖNÜŞÜMÜ
Değişen ekonomi modeli ve araçları, bilgiye dayalı yeni
dijital iş fikirlerinin öne çıkmasını sağladı. Google, Facebook, Twitter ve benzer birçok platform/servisler kısa vadede dünyanın vazgeçilmez hizmetleri arasına girdi.
QRekabet, fiziksel ortamdan dijital ortama taşındı ve şeffaflaştı, rakipler tüketiciler tarafından kolay ulaşılabilir hale
geldi.
Q Ekonominin sabah 9 akşam 6 mesai kavramı internet
ve online kullanıcılar ile neredeyse 7/24 yaşayan bir ekosisteme dönüştü.
Q Dijital ekonomi zaman ve mekandan bağımsız bir şekilde ürün, hizmet, servis sunan online bir dünya yarattı.
İşletmeler bu dünyada yer almak için yeni düzeni takip
etmeye başladılar.
Q Kullanıcılar, kurumlarla ve markalarla online zeminde
7/24 diyalog kurmaya başladı. Kurumlar bu duruma ayak
uydurabilmek için dijital iletişim ve alt yapı yatırımları yapmak durumunda kaldılar. Monolog iletişim devri yerini diyalog odaklı iletişim devrine bıraktı.
QTüketiciler için artık sadece iyi ürün ve hizmet değil; ürün
ve hizmetin yanında tüketiciye anlatılan hikaye, yaşatılan
deneyim ve sunulan değer de önem kazanmaya başladı.
Q Para, cüzdandan sonra banka kartlarına, daha sonra online/sanal ödeme sistemlerine geçiş yaptı. Ödeme
alışkanlıkları değişen tüketiciye, kurumlar da yeni ödeme
seçenekleri sunmak için bu konuda değişime gitmek durumunda kaldılar.
Q Kullanıcıların ürün ve hizmetler için yazdığı online yorumlar, blog yazıları ve lokasyon bazlı puanlamaları diğer
kullanıcılar tarafından referans kabul edilmeye başlandı ve
asıl dijital rekabet bu şekilde başladı. Kullanıcılar yorumlarıyla ürün ve servisleri şekillendirmeye başladı. Artık ürünler işletmenin isteği yönünde değil, üretici ve tüketicinin
Q
bileşkesinden meydana gelmeye başladı. Üretim, tüketicinin ilettiği geri bildirimleri dikkate almayı bir görev olarak
tanımladı. Bu geri bildirimlere kulaklarını tıkayan işletmeler
ve girişimciler ise kısa bir süre sonra tüketicinin beklentilerini karşılayamaz hale geldi.
Q İletişim cihazlarında yaşanan devrim ile mobil yaşam
kültürü oluşmaya başladı. Mobil ve online kullanıcılar artık
sadece hizmeti aldığı mekanda ve zamanda değil, günün
her saati arkadaş çevresine geri bildirimle sunabiliyor ve
satın alma kararlarını etkileyebiliyor.
QSadece kullanıcılar değil, işletmeler de mobil yaşam kültürünü çalışma ortamlarına yansıtmaya başladılar ve mobil ofis kültürü son döneme damgasını vurmaya başladı.
Q Pazarlama da şekil değiştirmeye ve dijital pazarlamaya
dönüşmeye başladı. Eski pazarlama teknikleri birer birer
etkinliğini yitirirken; dijital pazarlama doğru hedef kitleye
ulaşma ve gerçek ölçümleme fırsatları sundu. Bu şekilde
pazarlama kaynakları daha doğru ve efektif kullanılabilir
bir yapıya kavuştu.
İşte eski köye getirilen yeni adetlerden bir kısmı. Türkiye
de son 10-15 yıl içerisinde bu yeni alışkanlıkları anlamaya,
kalkınmanın ve yeni ekonomik yapının bir parçası haline
getirmeye başladı. Girişimcilerin burada önemli bir rol oynadığını söylersek yanılmış olmayız.
Bu noktada işletmelerin kendine sorması gereken en
önemli soru ise şudur; Eski köye yeni adet getirmeye hazır
mıyım? Bu yeni düzeni anlayamayan oyuncular ne yazık ki
oyunun dışında kalacaklar. Üstelik bu oyun bundan sonra
çok daha hızlı güncellenecek ve bu gelişime ayak uyduramayanları doğal bir seleksiyona uğratacak. Ve kaybedilen
zaman, yeni gelişmeleri ile her an güncellenen yeni süreci
anlamayı daha da zorlaştıracaktır.
Bu yüzden dijital ekonominin bir parçası olmak ve değer
yaratmak için önce kendinizi güncellemeniz ve yenilemeniz gerekiyor…
I
paylasim@turkiyefinans.com.tr 43
yönetim
Yazı: Serbest Çelebi
Yönetim Bilişim Sistemleri ile
Başarıya Doğru
S
6×Q×UODU×]RUOD\DQWHNQRORMLQLQYH\LQHD\Q×ĂHNLOGH
DN×OODU×]RUOD\DQELUELOJLG|QHPLQL\DĂDG×ÿ×P×]ĂX\×OODUGD
QLYHUVLWHOHUGH\HQLDo×ODQELUE|OPYDU<|QHWLP%LOLĂLP
6LVWHPOHUL«3HNLQHGLUEXE|OP"1HLĂH\DUDUYHQHGHQ
ÀUPDODUEDĂDU×\DJLGHQ\ROGDEXVLVWHPLNXOODQPDN]RUXQGD"
Yönetim Bilişimleri Sistemleri; insan, teknoloji, sistem teorisi ve bilgi yönetimi alanlarını bir araya getiren
akademik bir alandır. Yöneticilerin karar vermesini kolaylaştırmak için, değişik yerlerdeki bilgilerin toparlanarak,
bütün halinde sunmak Yönetim Bilişim Sistemleri’nin en
önemli görevlerinden biridir. Günümüzde doğru bilginin
gerek şirketler, gerekse de insanlık için çok çok önemli
olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda bu yeni alan
da çok önemli bir yere sahip oluyor. Modern iş hayatının
bir parçası olan Yönetim Bilişim Sistemleri özellikle büyük
şirketlerin adeta rehberi olmuş durumda. Yeni bir sektör
olmasına rağmen bu kadar büyük ilgi görmesinin sebebi
iş yönetiminde kolaylık sağlamasıdır. Çünkü büyük şirketler karar verirken tüm verileri ve istatistikleri göz önünde
bulunduruyor.
1000 Kişi 1 Kişiyi Yönetmek
Kadar Kolay
Bu yeni alan yüzlerce çalışanı olan şirketlerde yönetici
olanların işlerini kolaylaştırıyor. Büyük şirketlerde yöneticilerin her çalışanı tanıma gibi bir olanağı yok. Bu aynı zamanda çalışanların iş verimliği ve performans bilinmezliği
sorununu da ortaya çıkarıyor. Yani 1000 çalışanı olan bir
şirketin neler yapabileceği ya da hangi işlerde ne kadar
başarılı olacağı aslında bir bilinmezlik aynı zamanda bu
1000 kişiyi takip etmek performanslarını değerlendirmek
çok zor bir iştir. Bu devrede karşımıza Yönetim Bilişimleri
Sistemleri çıkıyor. Hatta öyle ki OBİ (Orta Büyüklükteki İşletme) olmayı başaran herkes kendi içinde bir IT bürosu
kuruyor ve işlerin daha verimli, daha sağlıklı işlemesi için
çalışıyor.
Hedef Kitleye Ulaşmak Çok
Basit
Aslında sadece iş yönetimi ve verimlilik kalmıyor. Aynı
zamanda pazarlamanın da verimliliğini artırıyor. Örneğin
şirket bir reklam verecek ve hedef kitlesine ulaşacak. Artık şirketler eskisi gibi direk reklam vermek yerine, hedef
kitlelerine doğrudan ulaşmayı hedefliyor. Yani hizmet
için doğrudan hedef kitleye reklamlarını iletiyor. Hedef
kitlesi olmayan kişilere hiç dokunmuyor. En basiti artık
hemen hemen herkesin Facebook hesabı var. Size biraz
Facebook’un reklam sisteminden bahsetmek istiyoruz.
Çünkü Facebook doğru hedef kitleye ulaşmak adını hazırladığı filtrelerle insanlara kolaylıkla ulaşıyor. Örneğin saç
boyası satan bir firmanın ağırlıklı hedef kitlesi kadınlardır.
Özellikle genç erkeklerin saç boyasına ilgisi neredeyse
yoktur. Facebook kurduğu filtreleme reklam sistemiyle firmanın vereceği reklamı erkeklere hiç göstermiyor. Çünkü
göstermesi de gerekmiyor. Reklamı gösterse dahi hedef
kitle olmadığı için başarısız olacaktı. Reklamın görsellerini
ve metinlerini Facebook’a daha yüklerken bile Facebook
size ürün kime hitap ediyor diye soruyor ve sadece istediğiniz kişilere gösteriyor. Böylece şirketlerin reklam için
kullandığı bütçeler en doğru şekilde kullanılıyor.
Hayatınızın Her Anında
Yönetim Bilgi Sistemleri’nin yelpazesi hedef kitleye ulaşmakla da kalmıyor. Örneğin kurumlar da bu teknolojiden
yararlanıyorlar. Kurum içinde kurulan sistemlerle herkes
birbirinden haberdar olabiliyor. Yeni alınan bir karar sadece şirketlerin merkezinde kalmıyor. Örneğin Türkiye’nin
her yerinde şubesi olan bir şirket aldığı bir kararı anında
tüm çalışanlarına iletebiliyor. Bu gerek telekomünasyon
yoluyla olsun gerekse de sanal ortamda anında hayata
entegre edilebiliyor. Örneğin kendi uygulamasını yapan
bir firma sadece bilgisayarla kalmıyor olayı akıllı telefonlara da taşıyabiliyor. Böylelikle hazırlanan uygulamalar her
an yanınızda oluyor. Yöneticiler istedikleri mesajları ya da
yeni kararları anında tüm çalışanlarla paylaşabiliyor. Örneğin en basitinden bir bayram mesajını bile bu uygulamalar
sayesinde tüm çalışanlara iletebiliyorlar. Dışardan basit bir
eylem gibi gözükse de bir bayram mesajı yöneticiler ve
çalışanlar arasında bir bağ kurulmasını sağlıyor. Bu bağ
çalışanların firmaya olan bağlılığını bir adım öteye taşıyor.
Özetlemek Gerekirse…
Kısacası Yönetim Bilişimleri Sistemleri; bilgi çağını yaşadığımız şu günlerde bilgiyi derleyip toplayan ve şirketlerin
yeni bir karar alırken ya da aldığı kararı en doğru şekilde
almasını sağlayan bir sistemdir. Aynı zamanda firmaların
hedef kitlelerine doğru bir şekilde ulaşmasını sağlarken,
kurum içi iletişimi bir adım öteye taşıyan ve kurumların
sağlıklı işlemesini sağlayan akademik bir alandır.
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
45
kültürümüz
Yıllardır
Topluma Ayna Tutuyorlar
Yazı: Kübra Demir
46
Y
<×OODUG×UWRSOXPDD\QDWXWPDNWDQYD]JHoPH\HQJHoPLĂLQ
EHUEHUOHULEX]DPDQ×QNXDI|UOHULQHG|QHPOHUGHQJHoWLOHUDV×O
PHVOHNOHULQLQ\DQ×V×UDQHOHUQHOHU\DSW×ODUELUELOVHQL]«
Hazreti Muhammed’in ‘sakal-ı şerif’ini kesen Selman-ı
Farısi olduğu için berber dükkânlarında “Her seher
besmele ile açılır dükkânımız, Selmanı Farisi’dir pirimiz
üstadımız” yazan bir levha vardır.
Bir zamanlar adları “Berber”di, şimdilerde her birine kuaför desek de geçmişten günümüze değişmeyen bir değer
yargıları var, topluma ayna tutuyorlar. Bu tanımlamamızı hem gerçek hem de mecazi anlamda düşünebilmeniz
mümkün. Şöyle ki berberlerin yıllar öncesinden bugüne uzanan hikâyelerinde her döneme tanıklık etmeleri ve insanlarla
olan yakın ilişkileri gerçek mesleklerinin yanı sıra onları iyi bir
izlemci ve de abartısız bir şekilde psikolog yapıyor.
tıraşının haram olduğu düşüncesi hâkimmiş. Lakin bu dini
inanışa rağmen Osmanlı padişahları arasında Yavuz Sultan
Selim dışında bütün padişahlar sakallıymış. Evliya Çelebi’ye
göre ise, Hz. İbrahim’e kadar sakal tıraşı yoktu, Hz İbrahim Kâbe’de Hacdan sonra saç sakal kesimini başlatan kişiymiş.
Sünnet Bile Yapıyorlardı
Cumhuriyetten önce ise berberlere ‘Perükar’ deniliyormuş. Peki, Osmanlı berberlerinin o dönemlerde seyyar
olduğunu söylersek ne dersiniz? Evet, yanlış duymadınız,
sokakta traş ederler ve evlere servis yaparlarmış. Her zaman yanlarında mutlaka sabun, leğen ve ustura taşırlarmış. Zamanla modernleşme ve hızla gelişen yenidünya
düzeni ile birlikte berberler dört duvar arasına girmeye
başlamışlar ve bir dükkân açmışlar.
Kısacası bu çok uzun ve geçmişi asırlar öncesine dayanan
bir hikâye, berberlerin hikâyesi… Şimdilerde “berber” kelimesini kullanmıyoruz bile. Her birine hitap ettikleri kadın
yahut erkek olsun “kuaför” diyoruz. Günümüzün kuaförleri sokaklarda tıraş yapan berberlerden sahip oldukları
teknoloji ve hizmet bakımından farklı olsalar da aslında
topluma ayna tutmaya devam ediyorlar ve yaşadığımız
şu günlerden yıllar sonra berberlerin yani şimdikinin adıyla
kuaförlerin nasıl bir şekle bürüneceği ve hizmetlerini ne
kadar genişletecekleri inanın merak konusu. Bekleyelim ve
de görelim… Ama şüphesiz ki isimleri, kullandıkları cihazlar yahut mekânları, adresleri ne kadar değişirse değişsin
insanoğlunun hayatında her zaman vazgeçilmez olmaya
devam edecekleri bir gerçektir.
Bu benzetmelerimiz sizi güldürmesin, çünkü şimdi söyleyeceğimize daha çok şaşıracaksınız. Çünkü erkek saçı
kesen ve sakal, bıyık tıraşı yapan bir meslek erbabı olarak
Türk Dil Kurumu’nda tanımlansalar da, geçmişte berberlerin sadece saç, sakal kesimi değil, sünnet, hacamat, dişçilik, sülükçülük, kellik, uyuz ve bit tedavisi yaptıkları bir
gerçektir. Türkçe’ye Farsça berber sözcüğünden gelen ve
kökeni barba yani anlam olarak sakalda gelen bu kelime,
kısacası bir kelimeden daha fazlasını ifade etmektedir.
Şüphesiz ki bu mesleğin geçmişi kendisi kadar bir hayli
eskidir. Yapılan araştırmalara göre Antik Mısır, Yunan ve
Roma medeniyetlerinde de berberlere rastlanırmış. Genel
berberlerin yanı sıra varlıklı kimselerin şahsi berberleri bile
olurmuş. Özellikle Antik Mısır’da ev sahipleri, bir nezaket
ve teşekkür amaçlı evlerine gelen misafirlere ev berberlerini kullanmalarını isterlermiş, dediğimiz gibi bu bir nezaket kuralı ve de hediye olarak kabul edilirmiş.
Avrupa’da…
Cumhuriyet’ten Önce…
Berberler 11. Yüzyılda Avrupa’da din adamlarına getirilen
zorunlu traş sonrasında manastırların zorunlu elemanları
haline gelmişler ve berberlik mesleğini icra edenler o dönem bir hayli el üstünde tutulmaya ve saygı gösterilmeye
başlanmış. Hatta din adamlarının o dönem yine zorunlu
olarak kan aldırmaları gerekiyormuş ve din adamlarının
bu kan aldırma merasimleri de yine berberler tarafından
yapılıyormuş. Kısacası tarihi kaynaklar berberlerin geçmişten günümüze asıl mesleklerinin yanı sıra çoğunlukla
cerrahi pek çok işlemi de gerçekleştirdiklerini gösteriyor.
Avrupa’da bu zaman dilimi 6 asır olarak ifade ediliyor.
Osmanlı Döneminde…
Peki, Osmanlı Devleti zamanında berberlerin durumu nasıldı? Erkekler o dönemde sakallarını uzatırlar, hatta sakal
duası yaparlarmış. Çünkü modernleşme öncesinde sakal
47
dijital çağ
Yeni Asistanınız:
Akıllı Saatler
Yazı: Serbest Çelebi
A
$N×OO×WHOHIRQSL\DVDV×Q×E\N|OoGHHWNLOH\HFHNRODQ
DN×OO×VDDWOHU\DYDĂ\DYDĂSL\DVDGD\HULQLDOPD\DEDĂODG×$N×OO×
WHOHIRQODU×QELUoRN|]HOOLÿLQLLoLQGHEXOXQGXUDQEXVDDWOHUDNOD
´$FDEDFHSWHOHIRQODU×Q×QVRQXPXJHOL\RU"µVRUXVXQXJHWLUL\RU
dQNDN×OO×VDDWOHUVDGHFHLOHWLĂLPVDÿODP×\RUD\Q×]DPDQGD
KHPL\LELUDVLVWDQ×Q×]KHPGHGLNNDWOLELUGRNWRUXQX]ROPD\D
KD]×UODQ×\RU
48
Akıllı bilgisayarlar, akıllı telefonlar, tabletler derken şimdi de hayatımıza akıllı saatler girmeye hazırlanıyor. Teknolojinin hızla geliştiği bu yıllarda 2014 senesine damgasını akıllı saatler vuracak gibi duruyor. Günün her anında
yanımızda gezmeye hazırlanan bu saatler hayatımızı çok
kolaylaştıracak. Çünkü bu akıllı saatler sadece saati göstermekle kalmıyor; aynı zamanda arama yapıyor, mesaj
gönderiyor, mail alıyor ve hatta gönderebiliyor. Dahası da
var. Fotoğraf çekiyor, internete giriyor, ajandanızı tutuyor,
sosyal medyaya giriyor ve hatta sağlığınızı bile kontrol altında tutuyorlar.
Telefonlar Tarih Mi Oluyor?
Akıllı saatlerin özelliklerine bakınca akla akıllı telefonlar
geliyor ve şu sorunun sorulması kaçınılmaz bir hal alıyor:
“Acaba cep telefonlarının sonu mu geliyor?” Akıllı saatlere yukarı da saydığımız pek çok özelliğinin yanı sıra
ateşinizi ve tansiyon ölçme gibi özelliklerini ekleyince
akıllı saatlerin bir adım önde durduğunu söylersek sanıyoruz abartmamış oluruz. Aslına bakarsanız bu akıllı
saatler telefonlara karşı bir tutum değil de akıllı telefonların bir aksesuarı gibi çıkıyor karşımıza. Çünkü akıllı saatler telefonlarla entegre bir şekilde çalışıyor. Yani veri
tabanları ortak olarak kullanılıyor. Örneğin telefonunuzdan kaydettiğiniz bir notu akıllı saatinizden de görebiliyorsunuz. Zaten bu akıllı saatlerin üreticilerine baktığınız
zaman önde gelen akıllı telefon üreticileri ile karşılaşıyorsunuz. Bunların dışında dünyada ön plana çıkan iki ya da
üç tane de giyim firmasıyla karşılaşıyorsunuz. Ancak bu
giyim firmalarının hazırladığı akıllı saatlerin de yine cep
telefonları ile entegrasyonunu yaptılar.
Günün Her Anı Yanınızda
Aslında akıllı telefonlar sizlere telefonunuzu günün her
anı yanınızda taşıma imkânı sağlıyor. Yani diyelim ki spor
yapıyorsunuz. Telefonunuzu yanınıza almak yerine akıllı
saatinizi kolunuza takıyorsunuz ve koşuya çıkıyorsunuz.
Böylece siz koşudayken bile ulaşmak isteyenler size ulaşabiliyor. Aynı zaman da siz de telefonunuzla yapabildiğiniz her şeyi bu akıllı saatlerle de yapabiliyorsunuz. Koşu
esnasında karşılaştığınız ilginç bir anı fotoğraflayarak onu
da ölümsüzleştirebiliyorsunuz. Üstelik bu fotoğrafları
anında sosyal medyada da paylaşabiliyorsunuz.
Hiçbir Toplantıyı
Unutmayacaksınız
nızda kâğıt kalem yok, telaş etmenize gerek yok, çünkü
akıllı saatiniz var. Ancak bu akıllı saatler size yeni bir alışkanlık katacak gibi duruyor. Çünkü akıllı saatlerle beraber
sesli notların artık hayatımızın bir parçası olacağa benziyor. Çünkü akıllı saatlere yazı yazmak bilgisayara yazı yazmaktan ya da telefona yazı yazmaktan biraz daha zor gibi
duruyor. Bu aşamada sesli notlar devreye giriyor. Bu bir
avantaj mı? Yoksa dezavantaj mı? Tartışma konusu aslında… Kimi uzmanlar bunun değişim ve gereklilik olacağını
savunurken bazı uzmanlar ise bu dezavantaj yüzünden
insanların akıllı saatleri kullanımını zorlaştırdığını söylüyor.
Ayrıca ekranların küçük olması ayrı bir dezavantaj çünkü
bir ekrandan hem fotoğraflara bakmak hem de mailleri
okumak zor gibi görünüyor.
Unutkanlar
Bu Saatleri Çok Sevecek
Bu kadar çok dezavantajı olmasına rağmen özellikle unutkan olan insanlar için aslında akıllı saatler büyük avantaj,
çünkü aldığınız tüm notlar her zaman yanınızda olacak ve
istediğiniz zamanda size gösterilecek. Ayrıca katıldığınız
bir toplantıda not tutmakta zorluk çekiyorsanız yine akıllı saatiniz sizin yerine ses kaydı yaparak not tutacaktır. Ya
da fotoğraf çekerek de notlarınızı alabilirsiniz. Bu gibi etmenleri düşündüğümüzde ise akıllı saatler aslında tam bir
asistan görevini üstlenecek. Aynı zamanda verilerinizi kablo olmaksızın bilgisayar ya da tabletinize iletebiliyorsunuz.
Tuttuğunuz notları kolaylıkla bilgisayarınıza aktarabilir burada düzenledikten sonra tekrar saatinize aktarabilirsiniz.
Müzik Anlayışı Değişiyor
Bunların yanına bir de akıllı saatlerdeki MP3 çalar özelliğini
de ekleyince aslında hayatınıza eğlence de geliyor. Çünkü
akıllı telefonların en büyük sıkıntılarından olan şarj sorunu da saatlerle birlikte azalıyor. Çünkü artık eskisi kadar
telefonunuzu kullanmak zorunda kalmayacaksınız. Telefondan müzik dinlemek çok fazla enerji tüketimine sebep
olduğu için insanlar akıllı telefonlarından müzik dinlemeyi
tercih etmiyordu. Ancak şimdi akıllı saatler sayesinde tekrardan müzik dinleme kültürünün gelişeceğinden sıkça
söz ediliyor.
Kısacası bu akıllı saatlerde yok yok, şimdiden iyi keyifler
diliyoruz…
Sadece özel hayatınızda değil, iş hayatınızda da akıllı saatler en büyük yardımcınız olacak. Çünkü tüm programınızı
bu saatlere aktarabiliyorsunuz. Örneğin takvim yaparken
önemli notlarınızı bu saate yazıyorsunuz ve sizi uyarması
gereken yerde uyarıyor. Böylece hiçbir toplantıyı unutmuyorsunuz. Aynı zamanda not almanız gerekiyor ve yanı-
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
49
zaman
Kocaman Hayatları İle
“Asırlık Ağaçlar”
Yazı: Merve Korkmaz
H
+LoKDUHNHWHWPHGHQN|NOHULQLHQGHULQH
VDUN×WP×ĂYHDV×UODUG×URUDGD\DĂD\DQDÿDoODU
VHVVL]FHVDNODUODUJ|YGHOHULQGHNRFDPDQKD\DWODU×
<DĂ×P×]NDoROXUVDROVXQ\DQODU×QGDoRFXN
NDOG×ÿ×P×]DÿDoODU×QHQE\NVRUXPOXOXÿXLQVDQD
YHGRÿD\DKD\DWYHUPHNWLU(FHOOHULQLQLQVDQDEDÿO×
ROGXÿXQXELOHELOH\LQHGHKD\DWYHULUDÿDoODU7HN
PH\GDQRNXGXNODU×ĂH\LVH]DPDQG×UKHSVLEX«
50
Çok eski zamanlarda tozları emerek havayı temizleyen, yağmur sularını bünyesinde tutarak gerektiğinde
doğaya geri veren, oksijen üreten, hava şartlarından her
biçiminde sizi korumaya çalışan ve meyveleriyle insanların ağzını tatlandıran, vitamin depolayan kahramanlar
gelmiş dünyaya. Bu kahramanlar, tohumlarını toprak
altında gizleyerek önce cılız gövdelerini korumuş, vakit
geçtikçe büyüyüvermişler. Cılız gövdeler gün geçtikçe
güçlenmiş, boyları uzamış ve salıvermişler gökyüzüne
kollarını. Kollarının üstündeki yeşil şeyleri, rüzgâra karşı
sallamaya başlamışlar ve bu hareketi çok sevmişler. Meyvelerini sevmişler, sonra yağmur sularını. Ve tutunmaya
karar vermişler dünyaya. Doğdukları yeri benimsemiş ve
“Bundan gayri memleketim burasıdır” demişler, salmışlar köklerini yeryüzüne. Çünkü en çok insanları sevmiş
kahramanlar. Onlar için varlıklarını sürdürmüşler. “Aman”
demişler “Aman yağmurda ıslanmasınlar, yazın terlemesinler, nefes alsınlar benimle ve toprak altında kalmasınlar köklerim sayesinde.”
İnsana Olan Sevgilerini
Anlatmışlar…
Dallarına konan kuşlara anlatmışlar insana olan sevgilerini. Gövdesini tırmalayarak, onları gıdıklayan kedilere
gülümsemişler yıllar boyu. Kollarına oturan çocuklara, en
güzel meyvelerinden ikram etmişler. Salıncaklarını tutmuşlar çocukların sıkı sıkı. Yapraklarını germişler üstlerine, malum güneş bazen çok kaba davranıyor çocuklara.
“O ağacın altında” buluşan sevgililerin sırlarını saklamışlar, ellerinde bezleriyle gelip, onları kollarına bağlayan
insanları kırmamışlar, dinlemişler dileklerini. Sarartıp
dökmüşler yapraklarını bazen sonbahara yakışmak için.
İlkbaharın müjdesini vermişler açan çiçekleriyle. Savaşlar
görmüşler, göğsünü germişler kurşunlara. Korumuşlar
tüm askerleri milliyet, din, haklı- haksız ayırt etmeden.
Bunlar hiç ilgilendirmemiş ağaçları çünkü onlar sadece
insanları sevmişler. Onların oluşturdukları kalıpları değil…
Toplanmışlar bir araya gelmişler. Topluluklarına “orman”
demişler. İnsanların başaramadığı şeyleri yapmışlar.
Yaşamışlar kardeşçesine. İnsanoğluna ilham vermişler
böylece. “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman
gibi kardeşçesine” demiş mesela şairin biri. “Ballarım
sakızlarım olsa, gövdeme bir insan yaslanıp uyusa, ben
bunları hiç bilmesem; sadece ağaç olsam” demiş çıkıp
şairin bir diğeri. Hüzünlenmiş şair, “Ölüm geliyor aklıma
birden ölüm, bir ağacın gövdesine sarılıyorum.” diyerek
bağlanmış ağaca. “Yazın” demiş ağaç, “Yazın bunları. Al
gövdemden bir kalem, bir de kâğıt yaptım sana. Üşüme,
yaşlı kollarımı al yak. Ama dokuma köklerime, yıpratma
beni daha çocuklarınla tanışacağım. Onun çocuklarıyla
ve onun…” Bazen dinlemiş insanlar. Bilmişler ki ağaçların
eceli onlara bağlı, kendi yaşamları ise ağaca. Korumuşlar
bazen onları. Bazen de kulak vermişler kanlarına karışan
duyarsızlığa…
Asırların Hikâyesini
Gövdesinde Saklayan
Şefkatli ve Kanlı Ağaçlar
Onları dinleyen insanları hiç yalnız bırakmamış dev kahraman. Mesela 4 bin 841 yaşında ve ABD’nin California kentinde bulunan Methuselah’ın kocaman olmuş gövdesi.
Asırlardır bıkmamış görevinden. Zamanla yaptığı yarıştan
galip gelmiş hep. Asırların hikâyelerini, hiç anlatmamak
üzere gövdesinde saklamış. Sakladıkça büyümüş gövdesi, büyüdükçe daha güçlenmiş, daha sıkı tutunmuş
kökleriyle dünyaya. Bulunduğu yere şenlik katmış. Ağaçlar hep iyiliklere şahit olmamış tabi. Bu yönden belki de
dünyanın en güçlü varlıkları onlar. Mesela, Ayasofya
ile Sultanahmet Camii arasında bulunan ‘Kanlı Çınar’ bu
söylediklerimi kanıtlar niteliktedir. Yeniçerilerin dağıtılması
âdet olan ‘ulufe’ denilen paralarını alamadıkları için isyan
çıkarmasıyla, isyancılar tarafından ölüme mahkûm edilen
kişiler At Meydanı’nda bulunan büyük bir çınar ağacının
dallarına asılmış oldukları için bu ayaklanmaya Çınar Vakası denmiş. Ayrıca, üzerine cesetler asılmış bu ağacın İslam
inancında adı geçen, Cehennem’de bulunan ve meyveleri
insan kafası olan Vakvak ağacına benzetilmesi sebebiyle Vaka-i Vakvakiye olarak da tarihimize geçmiş. İyisiyle,
kötüsüyle birçok olayın başkahramanı olan ağaçlar aynı
zamanda doğal bir ansiklopedidir bizim için.
Hayatın Güzel Bir Şey
Olduğunu Kanıtlamak İçin
Günümüzde asırlık ağaçlar, Çevre ve Orman Bakanlığı’nca tespit edilip, Anıt Ağaç olarak ilan edilseler de
çevresinde yaşayan insanlara da büyük görevler düşüyor. Günümüzde betonlaşmanın getirdiği cazibeyle, ağaçların kalbini kıran sistemi benimseyenler durup
düşünmeli. Çünkü insan bu dünyaya, ne para, ne ev,
ne unvan bırakmalı. Hepsi geçecektir. Canları yoktur
öleceklerdir. Hayatın insana güzel bir yer olduğunu
hatırlatacak olan bir ağaç bırakmalı insan. Çünkü insanlığın geleceğe bırakacağı hiçbir şey, ağaçlar kadar
ümit verici değildir.
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
51
aile
Nesiller X, Y ve Z’ye Ayrıldı
N
1RUPDOJQON\DĂDQW×P×]LoHULVLQGH\HUDOPD\DQODNLQoRÿXQOXNODPDWHPDWLNVHOLĂOHPOHUGHNXOODQ×ODQ;<YH=·QLQJQP]GH\HQLMHQHUDV\RQODU×LIDGHHWWLÿLQLV|\OHVHNQHGHUVLQL]"+DQJL
NXĂDNWDQV×Q×]ELOPL\RUX]DPD;<YH=ELUELULQGHQRNDGDUIDUNO×
G|QHPOHULLIDGHHGL\RUODUNLEXD\U×D\U×G|QHPOHUGHGRÿDQoRFXNODU×QLĂGQ\DV×QGDDOG×NODU×\HUOHUELUROD\DYHUGLNOHULWHSNLOHU
ELOHIDUNO׫ĀĂWHVL]HEROEROPDWHPDWLNVHOLĂOHPJLELNRNDQDPD
ELURNDGDUGDX]DN;<YH=·OHULQ\DQLKHUELULPL]LQKLNk\HVL«
Ne zaman beş-altı yaşlarında küçük bir çocuk görsek
hemen aklımıza “Biz onların yaşındayken böyle miydik?”
kelimeleri gelir. Şüphesiz ki bizim tamda o yaşlarda olduğumuz zaman bizim büyüklerimizde bizim için aynı bu
düşünceler içerisindeydiler. Biz tüm bu süreçleri yaşayanlara “nesil” desek de, artık kelime haznemizde olmamasına rağmen matematiksel işlemlerde kullanmaya yahut
görmeye alışık olduğumuz X, Y ve tabi ki Z harfleri bu dönemleri tanımlamak amacıyla görevlendirildiler. Artık yeni
nesiller yerine belirli dönemleri ve onların göze çarpan
özelliklerini ifade eden bu kavramları kullanıyoruz.
Dünya Çapında
Jenerasyonlar Artık…
Sözü daha fazla uzatmayalım ve bilmeyen okuyucularımız için ve de bilen okuyucularımız için de bir kez de
bizden dinlemeleri amacıyla bu kavramların basitçe ne
52
anlama geldiğini ifade edelim. Kısaca şöyle ki dünya çapında jenerasyonlar artık X, Y ve Z kuşakları olarak adlandırılıyorlar. 1961-1979 doğumlular için X, 1980-1999 için Y
ve sonrası doğumlular için Z kuşağı tanımlaması yapılıyor.
Kuşaklar arası farklar özellikle günlük normal hayatımızda
bire bir göze çarpıyor. Neredeyse bu farklılıkları görmemek imkânsız. Şimdi kısaca bu kuşakların kendilerine has
özelliklerine bir bakalım…
X kuşağının özellikleri: X kuşağı şu anda iş dünyasını yöneten insanlardan yahut iş piyasasında o ya da bu şekilde
oluşan insanlardan meydana geliyor. Aceleleri yok, gayet
sabırlılar, içtenler ve sabırla iş dünyası içerisinde yer alarak,
tecrübenin önemli olduğuna ve buna göre hareket edilmesi gerektiği bilincinde olan insanlardan oluşuyorlar.
Y kuşağının özellikleri: Bu kuşak ise şimdikinin üniversite
öğrencilerini, yeni mezunlarını ve bir adım ötede iş hayatında kısa bir zaman geçirmiş olan nesli ifade ediyor. Bu
nesil öyle ki ne istediğini tam olarak biliyor, yaşamını buna
göre dizayn ediyor, genellikle iyi eğitim görmüş, yabancı
dil bilgisi olan ve de iş dünyasını yönetmeye hazır gelebilmek için canla başla çalışan kesim olarak ifade ediliyor.
Z kuşağının özellikleri: Yeni yetişen nesil Z kuşağı olarak
ifade ediliyor ve onlar özellikle son yıllarda teknolojinin de
hızla gelişmesi ile birlikte çok hızlılar, bununla orantılı olarak çabuk tüketiyorlar ve oyuncak yerine akıllı telefonlarla
ve abartısız bir şekilde iPad’le oynamayı tercih ediyorlar.
Şimdikinin ilkokul ve lise öğrencilerini bu kategori içerisinde yer verebiliriz. Çok hızlı bir dünyada var oldukları için
buna uygun olarak yaşıyorlar, lakin özellikle belirtmekte
fayda var, sosyalleşmeleri bir önceki kuşaklara göre bir
hayli geride. Şüphesiz bunda etkili olan unsur biraz öncede bahsettiğimiz teknolojinin gelişmesi ve de sosyal medyanın artık hayatımızın daha çok içinde yer alması. Aynı
zamanda bu dönemde doğanlar bireysel ve de bağımsızlar. Özgürlüklerine bir hayli düşkünler…
Şüphesiz ki bir X kuşağında doğan anne ile babanın Z kuşağında sahip olduğu bir çocuk ile uyumu oldukça zor. Lakin imkânsız değil. Bu konuda uzmanlar ailelere uyarılarda
bulunuyorlar ve bu farklılıkların tamamen jenerasyon farklılıklarından geldiğini ve dünyanın hızlı bir şekilde değiştiğini
örnek göstererek anlatıyorlar. Z kuşağının kuşak özellikleri
bakımından bir hayli hızlı ve de aceleci olmaları buna rağmen Y kuşağının daha sabırlı olması ile ortaya çıkan kuşak
çatışmasını önlemek için işin uzmanlarından bu konuyu
dinlemek ve buna göre tedbirler almakta fayda var.
Z Kuşağı Çocuklarına
Ayak Uydurabilmenin Yolları
İnternet çocukları yahut sahip oldukları değerleri ile birlikte kristal çocuklar olarak ifade edilen
Z kuşağı çocukları ile anlaşmak, onların penceresinden bakabilmek bir hayli zor. Bunun için
uzmanlar öncellikle anne babalara, Z kuşağında
yer alan çocukları ile daha iyi iletişim kurabilmeleri için onlar gibi teknolojiyi yakından takip
etmeleri gerektiğini söylüyor. Bu maddenin üzerinde özellikle duran uzmanların sözlerine dikkat
etmekte fayda var. Bunun için ilk adım olarak,
Facebook ve Twitter gibi popüler sosyal paylaşım sitelerine üye olabilir, çocuklarınızla aynı dili
konuştuğunuzu onlara gösterebilirsiniz.
Q Sürekli bilgisayar başında yahut cep telefonu ile zaman geçiren çocukla, ortak paylaşımın
olması gerektiği de dikkat edilmesi gereken bir
diğer önemli husus. Çocuğunuzla zaman geçirmeye, birlikte paylaşımlar oluşturmaya çalışmalısınız. Bir hafta sonu birlikte sinemaya gidebilir
yahut yemeğe çıkmayı önerebilirsiniz. Bu konuda ısrarcı olmalı ve onunda yapmaktan hoşlanacağı şeyler yapabilirsiniz.
QTabi ki mutlu çocuklar, mutlu aileler içerisinde
yetişir. Konuyla ilgili bir uzmana mutlaka danışmalı ve bu konuda aile danışmanlarının ve
psikologların yönlendirmesine göre ilerlemekte
fayda var.
Q
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
53
sağlık
Yazı: Doç. Dr. Ali Akben
Yediklerimiz Hasta Etmesin
M
0RGHUQ]DPDQKDVWDO×NODU×Q×
YHQHOHU\DS×OPDV×JHUHNWLÿLQL
3D\ODĂ×P'HUJLVLRNX\XFXODU×
LoLQNDOHPHDODQ'Ro'U$OL
$NEHQ´'RÿUXELOLQHQ\DQO×ĂODU
YH\DQO×ĂELOLQHQGRÿUXODULOHLOJLOL
H]EHUOHULQL]LJ|]GHQJHoLUPHQL]L
WHNOLIHGL\RUXPµGL\RU
Hastalıklara karşı korunmada gıdalar konusunda nerede ise
tüm toplumlarda genel bir bilgi kirliliği var. Hangisi doğru dedirten
pek çok yanlışı ortak doğrularımız ‘mış’ gibi içselleştirmişiz adeta.
Modern tıbbın tüm imkânları seferber edildiği halde şifa bulamayıp tıp dışı yollardan medet uman milyonlarca insanın şifa aramasının yolunu sonuna kadar açmak ta biz hekimlere düşmektedir.
Aç olmadığımız zaman beyinde bilinçli davranışlarımızı kontrol
eden serebr ne yiyeceğimiz konusunda sağlıklı ve bilgiye dayanan
kararlar vermemizde bize yardımcı olur. Ama midemiz guruldamaya başladığı zaman, çoğunlukla beynimizden gelen bütün iyi
tavsiyeleri göz ardı edebiliyoruz. Yanlış yeme davranışı ile akılsızca
verdiğimiz kararların bedelini düşünmeden hata üstüne hata yapan bireyler haline kolayca gelebiliyoruz.
Açlık duygusunun merkezi olan hipotalamusu dengede tutan
peptin maddesi bazı insanlarımızda genetik olarak az salgılanabilmekte. Bu eksiklik yeme dürtümüzün frenlenmesini engelleyerek insani bir yeme canavarına çevirebilir. Sağlıklı formda ve ideal
kiloda olmak için günümüz insanı kolay uygulanabilir yollar yerine
zor ve çetrefilli yolları tercih eder olmuş.
54
Diyet Yaparken
Nelere Dikkat Etmeli?
Diyetin ve beslenmenin kanserin gelişiminde oynadığı
rolü değerlendirmek ve açıklığa kavuşturmak için birçok
araştırma yapılıyor. Hiçbir dolaysız neden-sonuç ilişkisi
kanıtlanmadıysa da, istatistikler bazı gıdaların bazı kanser tiplerinin riskini artırabildiğini ya da azaltabildiğini
göstermektedir.
-Normal bir vücut ağırlığını koruyun. Başta prostat, pankreas, göğüs, yumurtalık, kalınbağırsak, safra kesesi ve rahim kanseri gelmek üzere, insanlarda bazı kanserlerden
ölme oranı şişmanlıkla bağlantılıdır.
-Diyetinizde çok fazla doymuş ve doymamış yağdan kaçının. Bazı çalışmaların ortaya koyduğu kanıtlar, diyetteki
yağ seviyeleri ile prostat kanseri, kalınbağırsak kanseri ve
diğer kanserlerin oluşumu arasında bir ilişki olduğunu düşündürmektedir. Şu anda, bu tür bağlantıların nedenleri
açık değildir.
-Lif açısından zengin gıdalar yiyin. Günde 25 ile 33 gram
lif tüketimi önerilir. Diyet lifi, vücudu özellikle kalınbağırsak
kanseri olmak üzere, bazı kanser biçimlerinden korur gibi
Doç. Dr.
Ali
Kısa bir hatırlatma ile doğru bilinen yanlışlar ve yanlış bilinen doğrular ile ilgili ezberlerinizi gözden geçirmenizi
teklif ediyorum. Tahıl, sebze ve meyvelerde bulunan çeşitli
maddeler ve vitaminler, depresyondan tansiyona kadar
birçok hastalığa iyi geliyor Yeter ki doğru yerden duralım
ve doğru yere bakalım.
Örneğin çok tüketilen muz ihtiva ettiği yüksek miktarda
karbonhidrat ve zengin bir potasyum kaynağı ile kalbin
düzenli olarak çalışmasını ve tansiyonun düzenli olmasını sağlıyor. Rezene ve tahıl da aynı olumlu etkiyi yapıyor.
İçindeki kalsiyum ve potasyum gibi mineraller ile B vitamininin vücuda direnç kazandırdığı arpa ise kolesterolün
normal seviyelere düşmesinde büyük katkı sağlayabilir.
Sindirimi çok rahat olan avokadoyu, özellikle içerdiği dengeli E vitamini ile kalbe iyi gelirken, yüksek potasyumu
depresyona sebep olan uyuşukluluğu engelliyor. Kayısının
içindeki betakaroten adlı madde, hücrelere saldıran molekülleri kontrol altına alarak, kanseri önlüyor. Kuru kayısıya
rengi bozulmasın diye eklenen sülfürdioksit de, astım gibi
alerjilere iyi geliyor. Basur ve kabızlıkta da kaysı ilk müracaat edilen meyve. Sebze hormonu fitoöstrojen içeren nohut
ile içinde elajik asit bulunan üzümün, menopozun olumsuz etkilerine karşı koruyucu özellikleri bulunuyor. Sadece
iki-üç adet kuru erik yemenin bile vücudun ihtiyacı olan
antioksidanları karşıladığı, idrar yolları kaslarını rahatlattığı, bunun da kolon kanserine karşı koruduğu bildiriliyor.
Ayrıca, yüksek orandaki bor minerali ile menopozdaki kadınlarda östrojen seviyesini dengede tutuyor. Romatizma
ağrılarını büyük oranda azaltan kekik yağının yanı sıra zencefilin de aynı alanda olumlu etkileri bulunuyor
Akben
Ezberlerinizi Gözden Geçirin
görünmektedir. Belirli lif tiplerinin etkileme biçimi açık değildir. Bu nedenle, taze meyve, sebze ve az işlenmiş tahıl
ürünleri gibi çeşitli diyet kaynaklarını her gün yiyin.
-A vitamini ve C vitamini açısından zengin gıdaları her gün
yiyin (Bazı örnekler, A vitamini kaynakları olarak havuç, ıspanak, tatlı patates, şeftali, kayısı, koyu yeşil ve koyu sarı
taze sebzeler ve meyveler; C vitamini için portakal, greyfurt, çilek, yeşil ve kırmızıbiberler). A vitamini, ağız boşluğu, boğaz, gırtlak ve akciğer kanserleri dâhil olmak üzere,
bazı kanserlerin sıklığının azaltılmasına yardımcı olabilir.
Ayrıca, hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, genel olarak
C vitamini olarak bilinen askorbik asitin, nitratlar yendiğinde üretilen bazı kanserojen bileşiklerin oluşumunu önleyebildiğini göstermektedir. Ama bu vitaminleri normal
ihtiyacınızdan daha fazla miktarda tüketmeniz gerekmez.
-Brokoli, lahana, Brüksel lahanası, kıvırcık lahana, karnabahar, yer lahanası, hardal yaprakları ve İsviçre pazısı
gibi sebzeleri düzenli diyetinizin bir parçası haline getirin.
Araştırmalar bu gıdaların kalınbağırsak, mide ve akciğer
kanserlerinin gelişimine karşı koruma sağladıklarını göstermektedir.
-Tuzlanarak, tütsülenerek ve nitratla işlenmiş gıdalardan az
miktarda yiyin. Bu gıda grubu sucuk, jambon ve diğerleri
gibi tütsülenmiş ve konserve edilmiş etleri içerir. Yemek
borusu ve mide kanseri sıklığı, bu gıdaları çok miktarda
yiyenlerde daha yüksektir.
-Izgara ya da tütsüleme gibi bazı pişirme yöntemleri kansere yol açabilen maddeler üretebilir bu nedenle bu yöntemleri az kullanmak gerekir.
-Yemek pişirirken kullandığınız tuz miktarını, yarım kilo
ette dörtte bir çay kaşığı tuz, pişirilmiş sebze ya da tahıl
porsiyonu başına sekizde bir çay kaşığı tuzla sınırlayın.
Jambon, soya sosu ya da turşu gibi aşırı tuzlu gıdalardan
olabildiğince kaçmaya çalışın.
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
55
bilim - teknik
3D Gözlükler
Rafa Kalkıyor
Çinli araştırmacılar, çıplak gözle kullanılabilen üç boyutlu
tablet bilgisayar geliştirdi. Şinhua ajansının haberine göre,
Çin’in Şanghay Ciaotong Üniversitesinden araştırmacıların
geliştirdiği tablet bilgisayarın bu yılsonuna kadar piyasada
olması bekleniyor. Üniversitenin Spektrum Modülasyon
Teknoloji Merkezi Müdür Yardımcısı Fang Yong, çıplak gözlü üç boyutlu teknolojilerde ekranlara üç boyutlu lenslerin
yerleştirildiğini belirtti ve bunun da kullanıcıların üç boyutlu
imajları gözlüksüz görmesini sağladığını anlattı. Fang, araştırma grubunun bu konuda patent aldığını ve aynı teknolojiye sahip televizyon ve bilgisayarların yolda olduğunu
kaydetti. Tabletlerin bu yılın sonunda 2 bin ila 3 bin yüen
(yaklaşık 645-968 TL) arasında piyasaya sunulabileceğini
belirten Fang, televizyonların da 2 yıl içinde piyasada olacağını ifade etti.
ABD,
Korsan Yazılıma Savaş Açtı
Korsan yazılıma savaş açan ABD, aralarında Çin, Brezilya,
Tayland ve Hindistan menşeli 5 firmaya yasal işlem başlattı.
Firmalar hakkında yasal işlem başlatan ABD, korsan yazılım kullanım oranı yüzde 62’ye ulaşarak, dünya ve Avrupa
ortalamasını geride bırakan Türkiye’yi de yakın takibe aldı.
Türkiye, yüzde 42 olan dünya ve yüzde 32 olan Avrupa ortalamasını geride bıraktı. ABD’nin Çin, Brezilya, Tayland ve
Hindistan’dan sonra Türk firmalarına karşı da aksiyon alabileceğini söyleyen Beceni-Türkekul-Sevim Avukatlık Ortaklığı
Yönetici Ortağı Yasin Beceni, “Şirketlerimiz vakit geçirmeden bünyelerinde Fikri Haklar Yönetim Birimi oluşturmalı.
Burada görevlendirilecek olan kişiler şirketin kullandığı yazılım ve donanımların orijinalliğini sürekli takip ederek, ihtiyaca uygun olarak bunların yenilenmesini sağlamalı” dedi.
Elektronik Kan Geliyor
Sıradan bir akıllı telefonun, Ay’a insan taşıyan Apollo uzay
aracındaki bilgisayardan çok daha gelişmiş olduğu biliniyor.
Yine de, bilim insanları elektronik cihazlardaki işlemcilerin ‘aşırı
ısınma’ nedeniyle olması gereken performansa ulaşamadığını
düşünüyor. Bu sorunu aşmanın yolu ‘elektronik kan’ olabilir. Performanslar Artıyor
Bilgisayar ve mobil cihazlarda kullanılan işlemciler her mali
dönemde performanslarını birkaç katına çıkarıyor. Ancak
işlemcilerin aşırı ısınma sorunu, performans grafiğini etkileyen bir sorun olmaya devam ediyor. IBM, bu konuda radikal
bir çözüm üzerinde çalışıyor.
IBM’in düşüncesi, insan vücudunun beyni soğutmak için
56
kan kullandığı gibi, sıvıya başvurmak. IBM mühendisleri tarafından prototip olarak hazırlanan bilgisayar işlemcisi, elektronik donanımın içinden sıvı geçmesini sağlayan kanallara
sahip. Patrick Ruch’un başını çektiği ekip, bataryaların içinde olduğu gibi bir elektrolitin donanımları soğutmakta işe
yarayacağını düşünüyor.
Geliştirilecek sistemle, sadece ısının dağıtılması değil, aynı
zamanda işlemcilere enerji aktarılması amaçlanıyor. Küçük
kanallarda akan sıvıdan elektronları alacak olan elektrotlar,
böylece akım oluşmasını sağlayacak.
Fareler Acıya Çare Olabilir
Bir tarla faresi, akrebin soktuğu yerin acısını alabilir mi? Bilim
insanlarının yeni çalışması bunun gerçek olabileceği yönünde. Bir tarla faresi tüm masumluğuyla karşınızda durduğunda bir sineği bile incitemeyeceği izlenimine kapılırsınız. Söz
konusu akrepler olduğunda ise durum oldukça farklı bir hal
alıyor. Bu masum tarla faresi Centruroides sculpturatus adı
verilen küçük Texas akrebini gördüğü andan itibaren koşarak akrebe saldırıyor. Akrep kendini korumak adına zehirli
kuyruğunu farenin yüzüne batırıyor. Ancak küçük fare bundan hiç etkilenmiyor. Bir parça peynir kemirir gibi akrebi
kemirmeye devam ediyor. Texas Üniversitesinden Nörobi-
yolog Ashlee Rowe ve çevresindeki bilim adamlarının çalışması ilgi çekici. Çünkü bu akrep türünün zehri oldukça acı
verici ve insanlar için öldürücü niteliğe sahip bir zehir olarak biliniyor. Rowe ve ekibi tarla faresinin evrimi içerisinde
bu acıya karşı bir mekanizma geliştirdiğini doğruladı. Buna
göre faredeki mekanizma akrep zehrinin kullandığı acı reseptörlerini devre dışı bırakıyor
Sönmeyen
Ateşi de Buldular
İnsanoğlu ilk çağlardan bu yana ateşi kullanmış, her dönemde ateşin nimetlerinden yararlanarak, kendisini daha
da ilerletmeyi başarmıştır. Geçen süre içerisinde birbirinden
farklı kullanım yolu ortaya çıkan ateş, en çok da aydınlatma
aracı olarak iş görmüştür. Günümüzde doğrudan lambadan
aldığımız ışığı, eskiyle karıştırmak ve biraz daha eksantrik
hale getirmek isteyenler içinse, Fabien Gerlier’in ürettiği Caviar isimli ürün geliştirilmiş durumda. Cüruflarmış bronzdan
yapılmış olan ürün, üzerindeki ateşin herhangi bir şekilde
sönmesine engel olarak ya da yanıcı maddenin asla tükenmemesini sağlayarak, sonsuz ışık kaynağı sağlıyor. Cüruflarmış, günümüz tabiri ile sinterlenmiş olan bronz, metalik
bir strafor türüne benziyor ama içerisinde bulunan binlerce
ufak granül köpük sayesinde, sonsuz miktarda ufak bronz
atoma sahip oluyor. Ortaya çıkan ürün dökme metal olmadığından dolayı, içerisinden geçirilen yakıt deposundan
sızan gaz sayesinde, üst tarafta yanan ateş ortaya çıkıyor.
Kısacası yanan maddenin kendisi değil ama ortaya çıkan
manzara çok farklı.
Kellik Tarih Mi Oluyor?
ABD’deki Columbia Üniversitesi Tıp Merkezi ve İngiltere’deki
Durham Üniversitesi araştırmacılarının saç kaybı tedavisinde
çığır açacak bir teknik geliştirdiği belirtildi. Önce her bir saç kökünün dibindeki deri dokularından hücreler alan ve bu hücrelerden yeni saç üretmeyi deneyen araştırmacılar, hücrelerin saç
yerine deriye dönüştüğünü gözlemledi. Hücrelerin “üç boyutlu
kürecikler” içine yerleştirildiğinde ise saç kimliklerini koruduklarını keşfeden araştırmacılar, yedi kişiden alınan doku parçalarını
söz konusu küreciklerin içine aktardı. Daha sonra bu hücreler,
farelerin sırtına yerleştirilen insan derilerine nakledildi.
Yedi Örnekten 5’inde Başarılı Oldu
Araştırmacılar, altı haftalık bir sürenin sonunda yedi örnekten
beşinde saç kökü şeklini alan hücrelerden yeni saçların çıktığı-
nı belirledi. Columbia Üniversitesi’nden Prof. Angela Christiano,
hali hazırda kellik için kullanılan ilaçların ya saç kökü kaybını
yavaşlattığını ya da var olan saçların gelişimini artırdığını ancak
yeni saç üretmediğini belirtti. Prof. Christiano, “Bizim keşfettiğimiz yöntem ise hastanın kendi hücrelerini kullanarak yeni saç
kökleri üretme potansiyeline sahip” dedi. Araştırmayı yöneten
Prof. Colin Jahoda da “Henüz zamana ve daha çok araştırmaya ihtiyacımız var. Ancak bir süre sonra kellik tamamen tedavi
edilebilir bir duruma gelecek” ifadesini kullandı. Prof. Jahoda,
yöntemin aynı zamanda ağır yanık vakalarında kullanılan deri
greflerinin kalitesinin artırılmasında da önemli bir rol oynayacağına dikkati çekti.
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
57
kültür - sanat
Filmler
Benim Dünyam
Yönetmen:
Uğur Yücel
Oyuncular:
Beren Saat, Uğur Yücel, Ayça Bingöl
Benim Adım Khan
Yönetmen:
Karan Johar
Oyuncular:
Shahrukh Khan , Kajol , Kenton Duty , Mackenzie Firgens , Zarina Wahab
Türü:
Dram, Gerilim
Mutlaka izlemeniz gereken filmlerden
biri “Benim Adım Khan” Filmin konusu
kısaca şöyle, Rızvan Khan (Shahrukh
Khan) küçüklüğünü annesiyle ıssız bir
yerde geçiren bir müslümandır. Annesi
öldükten sonra Amerika’ya küçük kardeşinin yanına gider. Orada tanıştığı ve
aşık olduğu Mandira (Kajol) adında dul
ve Hindu bir kadın ile evlenir. Rızvan
Khan aynı zamanda da Asperger sendromu hastasıdır. Bu evlilik sonrası yaşanılan mutlu bir hayat ve bu hayatın 11
Eylül saldırıları sonucu sarsılması ile başlayan olaylar zincirine tanık olacaksınız.
Filmin bu safhasından sonra olayların
arkası kesilmez ve filmimizin başkahramanı Khan dünya çapında herkese örnek olacak olaylara imza atacak ve herkesin düşünmesine ve hayatı, insanları
daha iyi algılamasına neden olacaktır.
Filmin sonunda gözyaşlarınızı tutamayacağınızın garantisini veriyoruz.
58
Türü:
Dram
“Benim Dünyam” ünlü isimleri bir araya getiren adeta bir başyapıt niteliğini
taşıyan bir film dersek inanın abartmış
olmayız. Son yılların en gözde oyuncularından biri olan Beren Saat, kendisine yapılan tüm övgüleri bu filmle hak
ettiğini bir kez daha kanıtlıyor. Filmin
konusu şöyle, Ela, henüz iki yaşındayken geçirdiği hastalık nedeniyle hem
gözlerini hem de duyma yetisini kaybeder. Bundan sonra çevresiyle tamamen
uyumsuz biri olarak yetişir. Bu durum
genç kızı iyileştirmek için hayatını adayan Mahir Hoca ile tanışana dek devam
eder... Filmin, Hint yapımı bol ödüllü
Black (2005) filminden uyarlandığını
özellikle belirtelim. Filmin orijinalini de
mutlaka izlemelisiniz. Son olarak Ela’ya
öğretmeninin öğretmediği bir kelime
olduğunu belirterek son verelim açıklamalarımıza: İmkânsız…
Genç Çıraklar
Yönetmen:
Shawn Levy
Oyuncular:
Vince Vaughn, Owen Wilson, Rose Byrne
Türü:
Komedi
Bu film, belli bir yaşın üstünde olan ve
çalışmak zorunda kalan insanlara daha
farklı bakmanıza neden olacak. Ailecek
izleyebileceğiniz bir hayli eğlenceli ve
bir o kadar da düşündürücü bir film.
Kahramanlarımız Billy ve Nick bir şirketin pazarlama departmanında çalışan
ve dijital dünyanın yeniliklerine ayak
uydurmakta zorlanan iki pazarlama
elemanıdır. Nihayetinde beklenen olur
ve işlerinden kovulurlar. İşsizlik sorunuyla baş etmeye çalışan ikili, bir plan
yaparak medya devi Google’ın stajyerlik pozisyonlarına başvuruda bulunurlar. Fakat hiçbir şey düşündükleri gibi
gitmeyecektir.
Kitap Hırsızı
Dünyayı Yöneten Güç
Ticaret ve Perakende
Yazar:
Yazar:
Markus Zusak
Nurullah Öztürk
Kitaplar
Yayınevi:
Yayınevi:
Martı Yayınları
Hayat Yayınları
Ölüm Meleği Size Bir Hikâye Anlatmak İsterse Durup
Dinlemez misiniz? Ölüm meleğinin ağzından savaş
yıllarında küçük bir kitap hırsızının, Liesel Meminger’in
hikâyesi bu. Liesel Meminger, Münih’in varoşlarında
yaşayan yoksul Hubermann ailesinin yanına evlatlık
olarak verilir. 1933 yılında Almanların yüzde 90’ı Adolf
Hitler’i gözlerini kırpmadan desteklerken, Liesel’in üvey
babası Hans Hubermann kalan yüzde on içindeydi.
Üstelik evlerinin bodrumunda bir Yahudi saklamak
zorunda kaldılar. Kitabı okurken gözyaşlarınıza engel
olamayacaksınız.
Bu albüme bayılacaksınız. Geleneksel makamların caz
ile bütünleşmesi olarak ifade edilen “Hijazz 2” isminden
de belli olacağı üzere ikinci albüm. İlk albümü “Hijazz”ı
2003 yılında yayınlayan Hijazz Project, uzun bir aradan
sonra tekrar müzikseverlerle buluşmanın heyecanını
yaşıyor. Geleneksel makamlarımızın caz ile bütünleştiği
“Hijazz 2” geçmişten geleceğe uzanan bir zaman yolculuğu gibi... Türkiye’nin çok önemli müzik insanlarının
besteleri ve icraları ile çok özel bir müzikalite yakaladığına inandığımız “Hijazz 2”, değerli müzisyenler Alper Berksü, Artun Sürmeli, Birol Yayla, Ercüment Ateş,
Eylem Pelit, Erkan Kenç, Şenol Filiz, Şenova Ülker ve
Volkan Öktem’den oluşuyor. “Hijazz 2” Sony Music etiketiyle tüm müzik marketlerde...
Albüm Adı: “Short Stories”
%XOPDFD¡Ð]ÖP
Müzik
Albüm Adı: “Hijazz II”
Kitabın tanıtım bülteninde şu sözler yer alıyor: “Bu çalışmayı okuyanlar artık ekonomi biliminin, insanların ve
toplumların birbiriyle girdiği maddi ilişkiler bütünü ve
bunun tarihinin sonuçları -dersleri- olduğunu anlayacak.”
Kitapla ilgili yapılan yorumlara da yer verelim. Örneğin Ali
Saydam, “Arkasında ciddi bir emek ve derinlik bulunduğu
hem bu coğrafyada yaşayan, perakende ve ticaretle ilgilenen herkese olağanüstü bir çıkış noktası, tartışma platformu oluşturacağından hiçbir şüphem yok.” diyor. M. Rıfat
Hisarcıklıoğlu-TOBB Başkanı ise “Bu kitap, ticaretin insanlık tarihindeki yerini ve önemini, akıcı ve sürükleyici bir
üslupla anlatıyor. Günümüz dünyasından verdiği örnekler
özellikle girişimcilerimiz açısından ders niteliğindedir. Anlatılanlar iş hayatında en paha biçilmez değer olan iş ve
hayat tecrübesi kazandıracaktır.” diyor. Kısacası mutlaka
okumalı ve de çevrenizdekilere önermelisiniz.
Yavuz Akyazıcı’nın, “Turkish Standarts Vol 1” ve
“Bridge” albümlerinin ardından üçüncü albümü
“Short Stories” Esen Müzik etiketiyle müzik marketlerde yerini aldı. Albümde yer alan her bestenin
kendine ait bir hikâyesi olan “Short Stories” albümü,
Yavuz Akyazıcı’nın dokuz orijinal bestesinden oluşuyor. “Short Stories” adını alan albüm hakkında:
“Bu şarkıların her biri, hayatımın belli dönemlerinden özel birer hikâye anlatmakta. Bunlar çok daha
büyük hikâyelerin birer parçası fakat anlamları bende saklı. Kayıt günü eğlenceliydi. Bu iki gün boyunca mükemmel vakit geçirdik diyebilirim. Sekiz şarkıya kadar canlı kaydettik ve çok fazla doğaçlama
gerçekleşti. Neticede sonuçlardan çok mutluyuz.”
diyor Yavuz Akyazıcı. Saksafonda Yahya Dai, basta Volkan Hürsever ve davullarda Cengiz Baysal’ın
eşlik ettiği albümde, tüm gitarları da Yavuz Akyazıcı
çaldı. Özel çizimden oluşan albüm kartonetinin illüstrasyonu Pelin Kırca, grafik tasarımı Nazlı Kaptan,
fotoğrafları ise, Eda Kızıl imzası taşıyor.
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
59
News
Cash register POS Support From
Türkiye Finans With Special Advantages
Turkey’s leading participation bank, Türkiye Finans, offers the new generation cash register POS with advantages for companies that use a mobile POS machine.
The cash register POS, which can be used as mobile tools
due to a cooperation with the different cash register POS
brands approved in Turkey, make life easier for businesses
that receive payment at the door or by the desk. Approved by the General Directorate of Revenue, the cash
register POS machines also stand out with their reasonable pricing packages. Thanks to five different pricing
packages, businesses can benefit from the option of 36
installments on the cash price. Additionally, Türkiye Finans
customers who benefit from the cash register POS offer
by making a monthly revenue promise can earn points
each month to get their devices for free.
Türkiye Finans Deputy General Manager Responsible for
Individual Banking, Semih Alşar, stated that the bank has
developed very reasonable pricing and business arrangements in order to meet member businesses’ needs during
the switch over to a new term in payment systems. “We
have prepared five different packages for our member
businesses and businesses that will become new members,” he said. Businesses can apply at Türkiye Finans
branches to benefit from the cash register POS opportunities we offer with different brand options.”
Türkiye Finans’ third Quarter Profit
Reaches 236.8 Million TL
The leader in participation banking, Türkiye Finans
continues to display stable growth performance. Based
on third quarter figures for 2013, Türkiye Finans announced profits of 302.2 million TL before taxes and 236.8 million TL in net earnings. Thus, Türkiye Finans ranked first
among participation banks in terms of profitability in the
third quarter, as it did in the first two quarters of the year.
In assessing Türkiye Finans’ figures, Türkiye Finans General Manager, Derya Gürerk, said, “Participation banks have
strong growth potential and have attained successful figures in the first nine months of the year. As Türkiye Finans, the industry’s leading participation bank, we take on
an important role in this strong growth. As of September
2013, our bank’s asset size has increased by 32% as compared to the previous year’s end to reach 23.3 billion TL.
While we achieve high growth figures, we are following
a strategy that does not make any concessions in terms
60
of profitability. Our bank’s pre-tax profit was 302.2 million
TL, while our net profit for the term was 236.8 million TL,
an 8.4% growth compared to the September 2012 term.”
Gürerk said, “Our bank’s total amount of credit given out
increased by 30.7% as compared to the end of 2012, increasing from 13.1 billion TL to 17.1 billion TL, while our noncash credit portfolio grew 7.8 billion TL in size. As Türkiye
Finans, we had a growth rate that was above the industry
average, both in terms of collected credit and in those loaned out. We expect to end 2013 with a similar picture,
as well. In terms of collected credit, our bank achieved
13.8 billion TL, a 20.7% growth as compared to the end of
the previous year, while our number of branches reached
250.”
Our Customer Communication
Center Chosen Turkey’s Best Call Center
Turkey’s leading participation bank, Türkiye Finans,
confirmed its quality of customer service by winning two
awards at the Turkey Call Center Awards, held for the
eighth time this year. At the Turkey Call Center Awards,
hosted by IMI Conferences, Türkiye Finans CustomerCommunication Center won first place in the category of
call centers with fewer than 500 seats and received the
“Turkey’s Best Call Center” award thanks to its innovative
approach, customer satisfaction, use of technology and
successful performance results. Additionally, the Customer Communication Center team leader, Eda Dikici, received the “Most Admirable Team Leader” award.
Türkiye Finans CEO, Derya Gürerk, said, “Türkiye Finans
Customer Communication Center operates in a capacity
that allows our customers to reach them easily at any
moment they wish and carry out all of their requests in
the fastest way possible. Developing technology and an
intense competitive atmosphere have taken customer experience in the financial industry to a new level. We are
making significant investments in our Customer Communication Center, which holds critical importance in perfecting the total customer experience. We recently received
the Customer Communication Centers Service Certificate
in order to assess our Customer Communication Center
according to international standards and document the
quality of the services offered. We are one of four banks
in Turkey that have received this certificate. During the
same time, we were also awarded the ISO 10002:2004
Customer Satisfaction Quality Management System certificate. These two certificates we received back-to-back,
plus the Turkey’s Best Call Center Award, are the results
of our solution-focused approach that places customer
satisfaction at its core.”
Türkiye Finans will export TL and foreign
currency SUKUK in 2014
As the Turkish bank with the highest SUKUK portfolio, Türkiye Finans continues to make strides in the area of
SUKUK. After exporting 500 million dollars worth of SUKUK in the past several months, Türkiye Finans recently
became the only Turkish bank to take part in the Undersecretariat of Treasury’s 1.25 billion dollar SUKUK export.
According to Türkiye Finans CEO, Derya Gürerk, the bank
was commissioned by the Undersecretariat of Treasury
due to its successful SUKUK export efforts. “The fact that
we are the Turkish bank with the highest portfolio in the
SUKUK market, and our consequential status as a market
maker, have resulted in our placement in the Treasury’s
SUKUK export,” he said. “HSBC, QInvest and Standard
Chartered were authorized for the SUKUK export, which
took place in October, with an export value of 1.25 billion
US dollars and a rental rate of 4.557 % for a five-year term.
In addition to Türkiye Finans, CIMB Bank Limited, Dubai
Islamic Bank PJSC, QNB Capital LLC and NCB Capital
were assigned as co-regulators. We are proud and happy
to be the only Turkish bank to be assigned in this SUKUK
export.”
Gürerk stated that the experience the bank gained in being assigned to the Treasury’s SUKUK exportation will be
reflected in the next term as well. “A successful exportation like this has given us significant experience,” he said.
“In 2014, pending suitable market conditions, we plan to
export SUKUK in TL and foreign currency.”
paylasim@turkiyefinans.com.tr
I
61
şube bilgileri
GENEL MÜDÜRLÜK
Tel: (0216) 586 70 00
56
DENİZLİ ŞUBESİ
Tel: (0258) 241 67 00
AKDENİZ BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ
Tel: (0322) 359 42 74
57
DENİZLİ BAYRAMYERİ ŞUBESİ
Tel: (0258) 265 06 03
ANKARA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ
Tel: (0312) 417 30 90
58
DİYARBAKIR ŞUBESİ
Tel: (0412) 229 00 03
EGE BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ
Tel: (0232) 483 80 32
59
DİYARBAKIR DİCLEKENT ŞUBESİ
Tel: (0412) 257 23 26
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖL. MÜD.
Tel: (0342) 111 11 11
60
DİYARBAKIR KAYAPINAR ŞUBESİ
Tel: (0412) 252 24 94
İSTANBUL ANADOLU BÖLGE MÜD.
Tel: (0216) 573 16 00
61
DÜZCE ŞUBESİ
Tel: (0380) 514 78 37
İSTANBUL AVRUPA 1. BÖLGE MÜD.
Tel: (0212) 393 10 00
62
EDİRNE ŞUBESİ
Tel: (0284) 214 92 40
İSTANBUL AVRUPA 2. BÖLGE MÜD.
Tel: (0212) 111 11 11
63
ELAZIĞ ŞUBESİ
Tel: (0424) 236 43 74
KARADENİZ BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ
Tel: (0462) 111 11 11
64
ERZİNCAN ŞUBESİ
Tel: (0446) 223 39 39
KAYSERİ BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ
Tel: (0352) 221 15 66
65
ERZURUM ŞUBESİ
Tel: (0442) 213 50 10
MARMARA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ
Tel: (0224) 111 11 11
66
ERZURUM YAKUTİYE ŞUBESİ
Tel: (0442) 236 04 78
1
ADANA ŞUBESİ
Tel: (0322) 359 55 35
67
ESKİŞEHİR ŞUBESİ
Tel: (0222) 230 02 98
2
ADANA BARAJYOLU ŞUBESİ
Tel: (0322) 224 44 56
68
ESKİŞEHİR SANAYİ ŞUBESİ
Tel: (0222) 228 14 65
3
ADANA CEYHAN ŞUBESİ
Tel: (0322) 611 52 64
69
GAZİANTEP ŞUBESİ
Tel: (0342) 215 35 31
4
ADANA KURTTEPE ŞUBESİ
Tel: (0322) 247 24 04
70
GAZİANTEP GATEM ŞUBESİ
Tel: (0342) 238 42 07
5
ADANA SEYHAN ŞUBESİ
Tel: (0322) 363 07 11
71
GAZİANTEP SUBURCU ŞUBESİ
Tel: (0342)231 20 10
6
ADANA YÜREĞİR ŞUBESİ
Tel: (0322) 328 20 63
72
GAZİANTEP ŞEHİTKAMİL ŞUBESİ
Tel: (0342) 323 20 14
7
ADIYAMAN ŞUBESİ
Tel: (0416) 213 34 34
73
GİRESUN ŞUBESİ
Tel: (0454)212 04 90
8
AFYON ŞUBESİ
Tel: (0272) 213 06 07
74
HATAY ANTAKYA ŞUBESİ
Tel: (0326) 225 36 12
9
AKSARAY ŞUBESİ
Tel: (0382) 212 71 25
75
HATAY İSKENDERUN ŞUBESİ
Tel: (0326) 613 16 15
10
AMASYA ŞUBESİ
Tel: (0358) 212 15 20
76
İSPARTA ŞUBESİ
Tel: (0246) 233 00 21
11
ANKARA ŞUBESİ
Tel: (0312) 430 50 50
77
İSTANBUL ACIBADEM ŞUBESİ
Tel: (0216) 340 60 00
12
ANKARA BALGAT ŞUBESİ
Tel: (0312) 284 87 07
78
İSTANBUL AKSARAY ŞUBESİ
Tel: (0212) 518 83 84
13
ANKARA BAŞKENT KURUMSAL ŞUBESİ
Tel: (0312) 417 98 98
79
İSTANBUL ALTINTEPE ŞUBESİ
Tel: (0216) 549 25 02
14
ANKARA CEBECİ ŞUBESİ
Tel: (0312) 319 90 52
80
İSTANBUL ALTUNİZADE ŞUBESİ
Tel: (0216) 651 87 90
15
ANKARA ÇANKAYA ŞUBESİ
Tel: (0312) 441 20 55
81
İSTANBUL ARNAVUTKÖY ŞUBESİ
Tel: (0212) 597 45 03
16
ANKARA ÇUKURAMBAR ŞUBESİ
Tel: (0312) 287 04 36
82
İSTANBUL AVCILAR ŞUBESİ
Tel: (0212) 593 34 44
17
ANKARA DEMETEVLER ŞUBESİ
Tel: (0312) 335 04 76
83
İSTANBUL AVCILAR E-5 ŞUBESİ
Tel: (0212) 422 92 78
18
ANKARA DEMİRTEPE ŞUBESİ
Tel: (0312) 230 52 10
84
İSTANBUL BAĞCILAR ŞUBESİ
Tel: (0212) 462 92 28
19
ANKARA ETLİK ŞUBESİ
Tel: (0312) 322 04 06
85
İSTANBUL BAHÇELİEVLER ŞUBESİ
Tel: (0212) 555 28 20
20
ANKARA GİMAT ŞUBESİ
Tel: (0312) 397 22 77
86
İSTANBUL BAHÇEŞEHİR ŞUBESİ
Tel: (0212) 608 09 51
21
ANKARA GÖLBAŞI ŞUBESİ
Tel: (0312) 484 45 41
87
İSTANBUL BAKIRKÖY ŞUBESİ
Tel: (0212) 583 02 70
22
ANKARA İVEDİK ŞUBESİ
Tel: (0312) 395 24 07
88
İSTANBUL BAŞAKŞEHİR ŞUBESİ
Tel: (0212) 777 42 07
23
ANKARA KEÇİÖREN ŞUBESİ
Tel: (0312) 356 00 70
89
İSTANBUL BATI ATAŞEHİR ŞUBESİ
Tel: (0216) 324 01 65
24
ANKARA KIZILAY ŞUBESİ
Tel: (0312) 417 44 40
90
İSTANBUL BAYRAMPAŞA ŞUBESİ
Tel: (0212) 612 24 20
25
ANKARA OSTİM ŞUBESİ
Tel: (0312) 385 68 23
91
İSTANBUL BEŞİKTAŞ ŞUBESİ
Tel: (0212) 236 69 59
26
ANKARA POLATLI ŞUBESİ
Tel: (0312) 621 11 33
92
İSTANBUL BEŞYÜZEVLER ŞUBESİ
Tel: (0212) 479 71 66
27
ANKARA SİNCAN ŞUBESİ
Tel: (0312) 276 77 47
93
İSTANBUL BEYKENT ŞUBESİ
Tel: (0212) 871 31 18
28
ANKARA SİTELER ŞUBESİ
Tel: (0312) 348 10 90
94
İSTANBUL BEYLİKDÜZÜ ŞUBESİ
Tel: (0212) 876 68 00
29
ANKARA ULUS ŞUBESİ
Tel: (0312) 309 27 41
95
İSTANBUL CADDEBOSTAN ŞUBESİ
Tel: (0216) 355 70 07
30
ANKARA YILDIZ ŞUBESİ
Tel: (0312) 441 36 11
96
İSTANBUL ÇAĞLAYAN ŞUBESİ
Tel: (0212) 291 55 25
31
ANTALYA ŞUBESİ
Tel: (0242) 244 53 57
97
İSTANBUL ÇAMLICA ŞUBESİ
Tel: (0216) 461 00 06
32
ANTALYA ALANYA ŞUBESİ
Tel: (0242) 512 90 06
98
İSTANBUL ÇEKMEKÖY ŞUBESİ
Tel: (0216) 640 01 05
33
ANTALYA ASPENDOS BULVARI ŞUBESİ
Tel: (0242) 322 28 57
99
İSTANBUL DES ŞUBESİ
Tel: (0216) 420 38 00
34
ANTALYA ÇALLI ŞUBESİ
Tel: (0242) 345 00 55
100
İSTANBUL DUDULLU ŞUBESİ
Tel: (0216) 540 70 70
35
ANTALYA KONYAALTI ŞUBESİ
Tel: (0242) 228 61 73
101
İSTANBUL EMİNÖNÜ ŞUBESİ
Tel: (0212) 514 01 54
36
ANTALYA MANAVGAT ŞUBESİ
Tel: (0242) 743 23 94
102
İSTANBUL ERENKÖY ŞUBESİ
Tel: (0216) 478 54 02
37
AYDIN ŞUBESİ
Tel: (0256) 213 70 02
103
İSTANBUL ESENLER ŞUBESİ
Tel: (0212) 56810 80
38
BALIKESİR ŞUBESİ
Tel: (0266) 244 12 55
104
İSTANBUL ESENYURT ŞUBESİ
Tel: (0212) 596 00 76
39
BATMAN ŞUBESİ
Tel: (0488) 214 15 06
105
İSTANBUL ETİLER ŞUBESİ
Tel: (0212) 257 12 30
40
BATMAN PETROLKENT ŞUBESİ
Tel: (0488) 214 24 53
106
İSTANBUL FATİH ŞUBESİ
Tel: (0212) 631 04 90
41
BİNGÖL ŞUBESİ
Tel: (0426) 214 15 23
107
İSTANBUL FINDIKZADE ŞUBESİ
Tel: (0212) 491 20 40
42
BOLU ŞUBESİ
Tel: (0374) 217 61 31
108
İSTANBUL FLORYA ŞUBESİ
Tel: (0212) 624 60 93
43
BURDUR ŞUBESİ
Tel: (0248) 234 62 42
109
İSTANBUL GAZİOSMANPAŞA ŞUBESİ
Tel: (0212) 614 40 46
44
BURSA ŞUBESİ
Tel: (0224) 221 33 00
110
İSTANBUL GİYİMKENT ŞUBESİ
Tel: (0212) 438 35 61
45
BURSA BEŞEVLER ŞUBESİ
Tel: (0224) 451 80 60
111
İSTANBUL GÜLTEPE ŞUBESİ
Tel: (0212) 280 20 42
46
BURSA DEMİRTAŞ ŞUBESİ
Tel: (0224) 211 33 97
112
İSTANBUL GÜNEŞLİ ŞUBESİ
Tel: (0212) 602 03 30
47
BURSA FSM BULVARI ŞUBESİ
Tel: (0224) 246 65 15
113
İSTANBUL GÜNEŞLİ ÇARŞI ŞUBESİ
Tel: (0212) 651 70 90
48
BURSA İNEGÖL ŞUBESİ
Tel: (0224) 711 90 80
114
İSTANBUL GÜNGÖREN ŞUBESİ
Tel: (0212) 539 91 11
49
BURSA KESTEL ŞUBESİ
Tel: (0224) 372 01 60
115
İSTANBUL GÜNGÖREN ÇARŞI ŞUBESİ
Tel: (0212) 502 80 41
50
BURSA NİLÜFER ŞUBESİ
Tel: (0224) 443 43 00
116
İSTANBUL HADIMKÖY YOLU ŞUBESİ
Tel: (0212) 886 22 82
51
BURSA ULUCAMİ ŞUBESİ
Tel: (0224) 223 48 40
117
İSTANBUL HALKALI ŞUBESİ
Tel: (0212) 697 43 12
52
BURSA VİŞNE CADDESİ ŞUBESİ
Tel: (0224) 364 12 84
118
İSTANBUL IHLAMURKUYU ŞUBESİ
Tel: (0216) 540 87 50
53
BURSA YILDIRIM ŞUBESİ
Tel: (0224) 361 52 22
119
İSTANBUL İKİTELLİ ŞUBESİ
Tel: (0212) 671 21 00
54
ÇANAKKALE ŞUBESİ
Tel: (0286) 214 33 01
120
İSTANBUL İKİTELLİ SANAYİ ŞUBESİ
Tel: (0212) 777 55 83
55
ÇORUM ŞUBESİ
Tel: (0364) 225 31 82
İSTANBUL İSTOÇ ŞUBESİ
Tel: (0212) 659 58 00
186
İZMİR TORBALI ŞUBESİ
Tel: (0232) 856 56 07
122
İSTANBUL KADIKÖY ŞUBESİ
Tel: (0216) 414 56 76
187
İZMİR ÜÇKUYULAR ŞUBESİ
Tel: (0232) 278 67 68
123
İSTANBUL KAĞITHANE ŞUBESİ
Tel: (0212) 295 02 05
188
K.MARAŞ ŞUBESİ
Tel: (0344) 224 00 32
124
İSTANBUL KAPALIÇARŞI ŞUBESİ
Tel: (0212) 514 60 86
189
KARAMAN ŞUBESİ
Tel: (0338) 214 70 70
125
İSTANBUL KARAKÖY ŞUBESİ
Tel: (0212) 297 09 09
190
KASTAMONU ŞUBESİ
Tel: (0366) 212 97 90
126
İSTANBUL KARTAL ŞUBESİ
Tel: (0216) 387 21 51
191
KAYSERİ ŞUBESİ
Tel: (0352) 222 34 88
127
İSTANBUL KAVACIK ŞUBESİ
Tel: (0216) 680 38 60
192
KAYSERİ OSB ŞUBESİ
Tel: (0352) 322 16 70
128
İSTANBUL KAYNARCA ŞUBESİ
Tel: (0216) 596 49 00
193
KAYSERİ SAHABİYE ŞUBESİ
Tel: (0352) 231 93 11
129
İSTANBUL KOZYATAĞI KURUMSAL ŞUBESİ
Tel: (0216) 463 56 01
194
KAYSERİ SANAYİ ŞUBESİ
Tel: (0352) 336 45 28
130
İSTANBUL KOZYATAĞI ŞUBESİ
Tel: (0216) 409 29 70
195
KAYSERİ SİVAS CADDESİ ŞUBESİ
Tel: (0352) 223 64 24
131
İSTANBUL KURTKÖY ŞUBESİ
Tel: (0216) 595 11 06
196
KIRIKKALE ŞUBESİ
Tel: (0318) 218 89 89
132
İSTANBUL KÜÇÜKBAKKALKÖY ŞUBESİ
Tel: (0216) 469 74 80
197
KIRKLARELİ LÜLEBURGAZ ŞUBESİ
Tel: (0288) 412 05 55
133
İSTANBUL KÜÇÜKYALI ŞUBESİ
Tel: (0216) 518 50 30
198
KIRŞEHİR ŞUBESİ ŞUBESİ
Tel: (0386) 212 32 62
134
İSTANBUL LALELİ ŞUBESİ
Tel: (0212) 517 37 40
199
KOCAELİ ÇAYIROVA ŞUBESİ
Tel: (0262) 742 42 04
135
İSTANBUL LEVENT SANAYİ ŞUBESİ
Tel: (0212) 278 58 34
200
KOCAELİ GEBZE ŞUBESİ
Tel: (0262) 644 71 36
136
İSTANBUL MALTEPE ŞUBESİ
Tel: (0216) 442 80 05
201
KOCAELİ GEBZE E-5 ŞUBESİ
Tel: (0262) 644 87 19
137
İSTANBUL MALTEPE CEVİZLİ ŞUBESİ
Tel: (0216) 441 74 75
202
KOCAELİ İZMİT ŞUBESİ
Tel: (0262) 325 25 20
138
İSTANBUL MASLAK ŞUBESİ
Tel: (0212) 286 95 36
203
KOCAELİ İZMİT E-5 ŞUBESİ
Tel: (0262) 335 60 35
139
İSTANBUL MECİDİYEKÖY ŞUBESİ
Tel: (0212) 356 03 15
204
KONYA ŞUBESİ
Tel: (0332) 238 06 66
140
İSTANBUL MEGA CENTER ŞUBESİ
Tel: (0212) 640 06 75
205
KONYA ALAADDİN ŞUBESİ
Tel: (0332) 350 72 15
141
İSTANBUL MERKEZ ŞUBESİ
Tel: (0216) 452 86 43
206
KONYA AZİZİYE ŞUBESİ
Tel: (0332) 351 93 04
142
İSTANBUL MERTER ŞUBESİ
Tel: (0212) 637 26 09
207
KONYA BÜSAN ŞUBESİ
Tel: (0332) 345 31 00
143
İSTANBUL MERTER TEKSTİL ŞUBESİ
Tel: (0212) 555 68 23
208
KONYA KARATAY ŞUBESİ
Tel: (0332) 236 33 01
144
İSTANBUL NİŞANTAŞI ŞUBESİ
Tel: (0212) 343 62 82
209
KONYA MEVLANA ŞUBESİ
Tel: (0332) 353 61 03
145
İSTANBUL OSMANAĞA ŞUBESİ
Tel: (0216) 348 28 19
210
KONYA YENİ TOPTANCILAR SİTESİ ŞUBESİ
Tel: (0332) 342 25 36
146
İSTANBUL OSMANBEY ŞUBESİ
Tel: (0212) 231 18 12
211
KÜTAHYA ŞUBESİ
Tel: (0274) 216 40 81
147
İSTANBUL PENDİK ŞUBESİ
Tel: (0216) 483 64 05
212
MALATYA ŞUBESİ
Tel: (0422) 325 94 49
148
İSTANBUL PERPA ŞUBESİ
Tel: (0212) 222 66 16
213
MALATYA ÇEVREYOLU ŞUBESİ
Tel: (0422) 326 57 51
149
İSTANBUL RAMİ ŞUBESİ
Tel: (0212) 417 38 40
214
MANİSA ŞUBESİ
Tel: (0236) 239 84 84
150
İSTANBUL SAHRAYICEDİT ŞUBESİ
Tel: (0216) 411 14 94
215
MANİSA AKHİSAR ŞUBESİ
Tel: (0236) 414 55 40
151
İSTANBUL SAMANDIRA ŞUBESİ
Tel: (0216) 561 04 16
216
MANİSA SALİHLİ ŞUBESİ
Tel: (0236) 715 20 89
152
İSTANBUL SARIYER ŞUBESİ
Tel: (0212) 218 60 23
217
MANİSA TURGUTLU ŞUBESİ
Tel: (0236) 314 70 60
153
İSTANBUL SEFAKÖY ŞUBESİ
Tel: (0212) 599 12 35
218
MARDİN ŞUBESİ
Tel: (0482) 212 32 87
154
İSTANBUL END. VE TİC. SERBEST BÖLGE ŞUBESİ
Tel: (0216) 394 08 81
219
MERSİN ŞUBESİ
Tel: (0324) 238 20 24
155
İSTANBUL SEYİTNİZAM ŞUBESİ
Tel: (0212) 416 26 09
220
MERSİN TARSUS ŞUBESİ
Tel: (0324) 613 95 01
156
İSTANBUL SİLİVRİ ŞUBESİ
Tel: (0212) 728 96 01
221
MERSİN POZCU ŞUBESİ
Tel: (0324) 328 68 57
157
İSTANBUL SULTANBEYLİ ŞUBESİ
Tel: (0216) 496 12 22
222
MUĞLA BODRUM ŞUBESİ
Tel: (0252) 316 67 30
158
İSTANBUL SULTANÇİFTLİĞİ ŞUBESİ
Tel: (0212) 475 36 00
223
MUĞLA FETHİYE ŞUBESİ
Tel: (0252) 612 01 30
159
İSTANBUL SULTANHAMAM ŞUBESİ
Tel: (0212) 514 02 98
224
NEVŞEHİR ŞUBESİ
Tel: (0384) 214 36 00
160
İSTANBUL ŞİRİNEVLER ŞUBESİ
Tel: (0212) 551 73 13
225
ORDU ŞUBESİ
Tel: (0452) 223 27 47
161
İSTANBUL TAKSİM ŞUBESİ
Tel: (0212) 296 58 28
226
ORDU FATSA ŞUBESİ
Tel: (0452) 424 24 06
162
İSTANBUL TAVUKÇUYOLU ŞUBESİ
Tel: (0216) 466 56 73
227
OSMANİYE ŞUBESİ
Tel: (0328) 813 56 26
163
İSTANBUL TERAZİDERE ŞUBESİ
Tel: (0212) 501 02 56
228
RİZE ŞUBESİ
Tel: (0464) 213 21 08
164
İSTANBUL TOPÇULAR ŞUBESİ
Tel: (0212) 612 13 00
229
SAKARYA ADAPAZARI ŞUBESİ
Tel: (0264) 274 01 91
165
İSTANBUL TOPHANE ŞUBESİ
Tel: (0212) 251 65 20
230
SAKARYA ERENLER ŞUBESİ
Tel: (0264) 276 99 81
166
İSTANBUL TOPKAPI ŞUBESİ
Tel: (0212) 674 33 36
231
SAMSUN ŞUBESİ
Tel: (0362) 435 86 04
167
İSTANBUL TUZLA ŞUBESİ
Tel: (0216) 493 13 82
232
SAMSUN BAFRA ŞUBESİ
Tel: (0362) 542 54 74
168
İSTANBUL TUZLA SANAYİ ŞUBESİ
Tel: (0216) 394 20 45
233
SAMSUN SANAYİ ŞUBESİ
Tel: (0362) 266 83 07
169
İSTANBUL TÜMSAN ŞUBESİ
Tel: (0212) 486 12 39
234
SİİRT ŞUBESİ
Tel: (0484) 224 69 30
170
İSTANBUL ÜMRANİYE ŞUBESİ
Tel: (0216) 523 13 63
235
SİVAS ŞUBESİ
Tel: (0346) 225 72 00
171
İSTANBUL ÜMRANİYE ÇARŞI ŞUBESİ
Tel: (0216) 316 85 85
236
SİVAS KEPÇELİ ŞUBESİ
Tel: (0346) 221 33 50
172
İSTANBUL ÜSKÜDAR ŞUBESİ
Tel: (0216) 391 00 70
237
ŞANLIURFA ŞUBESİ
Tel: (0414) 215 54 21
173
İSTANBUL YAVUZSELİM ŞUBESİ
Tel: (0212) 631 93 53
238
ŞANLIURFA EMNİYET CADDESİ ŞUBESİ
Tel: (0414) 312 25 68
174
İSTANBUL YENİBOSNA ŞUBESİ
Tel: (0212) 474 42 09
239
ŞIRNAK CİZRE ŞUBESİ
Tel: (0486) 616 61 12
175
İSTANBUL YEŞİLPINAR ŞUBESİ
Tel: (0212) 535 25 71
240
TEKİRDAĞ ŞUBESİ
Tel: (0282) 260 40 04
176
İSTANBUL YÜZYIL ŞUBESİ
Tel: (0212) 429 33 02
241
TEKİRDAĞ ÇERKEZKÖY ŞUBESİ
Tel: (0282) 726 48 58
177
İSTANBUL ZEYTİNBURNU ŞUBESİ
Tel: (0212) 665 00 23
242
TEKİRDAĞ ÇORLU ŞUBESİ
Tel: (0282) 673 57 26
178
İZMİR ŞUBESİ
Tel: (0232) 445 51 75
243
TRABZON ŞUBESİ
Tel: (0462) 326 01 36
179
İZMİR BORNOVA ŞUBESİ
Tel: (0232) 339 57 07
244
TRABZON DEĞİRMENDERE ŞUBESİ
Tel: (0462) 328 10 02
180
İZMİR BUCA ŞUBESİ
Tel: (0232) 452 66 64
245
UŞAK ŞUBESİ
Tel: (0276) 227 11 10
181
İZMİR ÇAMDİBİ ŞUBESİ
Tel: (0232) 462 12 67
246
VAN ŞUBESİ
Tel: (0432) 215 62 62
182
İZMİR ÇİĞLİ ŞUBESİ
Tel: (0232) 329 54 60
247
VAN SEMAVER ŞUBESİ
Tel: (0432) 217 01 40
183
İZMİR KARABAĞLAR ŞUBESİ
Tel: (0232) 253 66 86
248
YALOVA ŞUBESİ
Tel: (0226) 811 21 50
184
İZMİR IŞIKKENT ŞUBESİ
Tel: (0232) 479 90 82
249
YOZGAT ŞUBESİ
Tel: (0354) 212 45 62
185
İZMİR KARŞIYAKA ŞUBESİ
Tel: (0232) 382 76 79
250
ZONGULDAK KDZ. EREĞLİ ŞUBESİ
Tel: (0372) 323 53 23
şube bilgileri
121
bulmaca

Benzer belgeler