kuşaklar - ted karabük koleji

Transkript

kuşaklar - ted karabük koleji
2011
BİRBİRİNİ ANLAMAK
EYLÜL
ORTAK HEDEFİMİZ
GELECEĞİMİZ
BİRLİKTE ÇALIŞMAK
KUŞAKLAR
Değerli Kolejliler;
Her kurumda gizli kalmış bir gerçek vardır ki bu gerçekte buz dağının görünmeyen kısmı olup derinlemesine
etki sınırlarına hakimdir. Konuşulmasından hoşlanılmayan, açık bir hal alması istenmeyen, genellikle kısıtlanmaya
çalışılan ve kısıtlanmaya çalışıldıkça da şiddeti artan kurum içi kuşak çatışmaları sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.
Bir tarafta kendini kanıtlama çabası içerisinde olan, kimliğini arayan, denemekten ve yenilikten kaçınmayan,
sendelese de hırs ve azimle yoluna devam etmek isteyen “genç kuşak”, diğer tarafta yeterli tecrübe ve bilgi birikimine
sahip, kendi sınırları ve kuralları olan ve işi en iyi bildiğini düşünen, kendilerini kurumun ayrılmaz ve vazgeçilmez bir
parçası, işin ana unsuru ve olmazsa olmazı olarak gören “yetişkin kuşak”.
Kurumlar içerisinde süregelmiş olan bu kuşak farklılıkları ve çatışmaları iş yaşamı boyunca sıkça ortaya
çıkmaktadır. Ancak bu çatışmalar görünür değildir ve gizliden gizliye sürer. Saygı, dürüstlük, hakkaniyet, profesyonellik,
bütünlük gibi adlandırılabilecek ortak beklentiler olduğu söylense de her kuşağın en çok önemsediği ve birinci sıralarda
yer verdiği değerler çoğunlukla birbirinden farklıdır.
Sürekli dönüşüm halinde olan bu dünyada her şey hızla ilerlemekte ve değişmektedir. Birbirlerinden tamamen
farklı iş yapma, anlayış, konuşma, algılama ve düşünce biçimleri olabilmektedir.
Eylemsel, yönetsel ve stratejik roller yerlerini yenilik ve yaratıcılık düşüncelerine bırakmakta, teknoloji günlük
hayatın vazgeçilmezi olmaktadır. Çünkü, kurumlar değişmekte, bu değişim ve geçen zaman beraberinde farklı bakış
açılarını, farklı kişilikleri, farklı kuşakları ve onların algılayış farklılıklarıyla birlikte farklı çalışma yöntemlerini de
getirmektedir. Günümüzde kuşak farklılıklarından doğan çatışmalar; ülkesel, bireysel veya kurumsal kültürün
çatışmalarında çok daha önemli bir boyuta gelmiştir.
Yetişkin kuşaklar, yeniliklere uymakta zorluk çekince, gelenek ve eski yaşam anlayışına sımsıkı tutunurlarken,
yeniliğe açık olan genç kuşaklar ise gelişmelere hızlı bir şekilde uyum sağlamada daha başarılı olmaktadırlar.Farklı
kuşaklardan gelen kişilerin işyaşamı içerisindeki ilişkilerinin nasıl yönetileceğinin bilinmesi gereklidir. Farklı kuşakları
aynı yönetim yaklaşımlarıyla yönetmek mümkün olmayacağından, kuşaklar açısından farklılaştırılmış yönetim
yaklaşımları geliştirilmelidir.
Birbirinden farklı kuşaklar kategorize edilerek, kuruma katma değer sağlayacak geri kazanımlar elde etmek
mümkündür. Bireylerin yaratıcılık, üretkenlik ve edinilmiş tecrübeleri, sorumluluk bilincini arttırıcı ve güçlü motivasyon
sağlayıcı unsurlar olarak kullanılabilir. Önemli olan, yönetimlerin kuşak farklılıklarından doğan çatışmaları bastırmaktan
ziyade çalışma süreçlerine pozitif etkide bulunacak yeni fikirler bulmak ve belirlenmiş hedeflere ulaşmak için bu farklı
anlayışları kullanabilmeleridir.
Farklı kuşakların bir araya gelmesiyle oluşan insan kaynakları için, ilgi alanlarının, beklentilerinin doğru analiz
edilmesi, uyum içerisinde olabilmelerinin sağlanması için yönlendirilmiş yönetim yaklaşımları benimsenmelidir. Bu
yaklaşımlar; yakınlaştırma araçları, kurumsal sosyalleşme, rehberlik, kendi kendini yönetme, amaçlara göre yönetim,
bilgi aktarımı, iş ufkunu zenginleştirme ve girişimcilik gibi yöntemlerle mümkün olabilir.
Kurum içerisinde birbirinden farklı kuşaklar, belirlenmiş amaçlar için istenen melodiyi bütünsel harmoniye
dönüştürebilirler mi bilinmez. Ancak, etkin bir yönetim ile misyonu, vizyonu bulunan ve belli bir kültüre sahip olan
kurumlar, etkili bir yönetim biçimi ile birbirinden farklı kuşakların olası çatışmalarını önleyebilir, bu farklılıkları başarıyla
yönetebilir ve sinerjiye dönüştürebilirler. Güçlü bir iletişim ağı, kuşaklar arası gizli kalmış iç çekişmeleri gün yüzüne
çıkarıp dinamizm, deneyim ve sahiplenme edilgenlerini harmanlayarak başarıyı sağlayıcı bütünsel bir rol oynayacaktır.
Şeffaf, adil ve mesafesi tüm kuşaklara aynı ölçüde olan bir yönetim, kurum içerisinde gerçekleşmesi olası
çatışmaları, nedenlerini anlayışla karşılayacak iyi bir paylaşım sistemi içerisinde ele almalıdır. Böylece, kesin çözümler
üretebilir ve bu çatışmalardan fikirsel dönüşümler sağlar ve bunları çalışanların doğal davranışı haline getirebilirse
organizasyona sinerjik bir olgu ile vizyonel perspektif kazandırmış olurlar.
Kısacası, kuşak çeşitliliği ve farklılıklarını çatışmaların kısır döngüsünden kurtarılıp, yeniliklere, teknolojiye,
kültürel değişime ve yeni yönetim anlayışlarına uygulanması ile başarı sağlanabilir. Özünde hedef tüm çalışanlarla
birlikte, “birbirimizi anlamak, birlikte çalışmak” böylece ortak amaç olan geleceğimizi kurmak olmalıdır.
Saygılarımla.
Sevinç ATABAY
Genel Müdür
Bir araya gelmek bir başlangıçtır; bir arada kalmak gelişmedir; bir arada çalışmak
(Henry Ford)
başarıdır.
Değerli TED Ailesi;
Zamanın hızla aktığı günümüzde yıllar, köklü değişimleri de beraberinde getiriyor. Toplumsal değerler, yaşam standartları,
teknoloji kullanımı, aile yapıları, iş hayatına bakışları, giyim ve müzik tercihleri açısından incelediğimizde kuşaklar arasındaki
farkın büyük bir hızla büyüdüğü dikkat çekiyor. Kuşaklar arasında sözü edilen bu farklılıklar nedeniyle, farklı kuşaklardan bireyler
çeşitli amaçlar için bir araya geldiklerinde, empati yapabilmeleri de oldukça zor bir hal alıyor. Her kuşak olayları kendi açısından
değerlendirme eğilimindeyken, bireylerin birbirlerini anlaması için fazladan bir çaba göstermelerine ihtiyaç duyuluyor. Bu
durumda kuşakların birbirlerinin özelliklerine ilişkin farkındalık kazanması gündeme geliyor.
Dünya son hızla değişiyor. Bizler de eğitimciler olarak bu değişimi takip ediyor ve yakalamaya çalışıyoruz. TED Ankara Koleji
Vakfı Okulları çatısı altında 5 yaştan 60 yaşa kadar, beş kuşak karşılıklı bir etkileşim içindeyiz. Kurumumuzda beş kuşağın bir
arada olması, olayların bambaşka bakış açılarıyla değerlendirildiği bir çalışma ortamı oluşturuyor. Öğrenci – eğitimci ilişkisi
açısından baktığımızda ise öğrencilerin doğup büyüdüğü dünya ile biz eğitimcilerin doğup büyüdüğümüz dünyanın özelliklerinin
bambaşka olduğunu söyleyebiliriz.
Kuşaklar arasındaki bu hızlı değişime ayak uydurabilmek için birinci gerekliliğin “fark etmek ve bilmek” olduğu düşüncesinden
hareketle kendimize sorduk: Nedir bu kuşak kavramı? Bir kuşaktan diğerine neler değişti? Biz bu değişimin neresindeyiz? Bu
hızlı değişim sürecinde sahip çıkmamız gereken değerler hangileri? Değişime nasıl ayak uydurabiliriz? Bu sorular ışığında bir
çalışma başlattık. “Birbirini Anlamak ve Birlikte Çalışmak” adını verdiğimiz çalışmada amacımız bu sorulara cevap bulmak,
bilgilenmek ve bu bilgilerin ışığında gelişerek geleceğe uzanmaktır.
TED Ankara Koleji Vakfı Okullarında;
En Kıdemli Öğretmenimiz:
(15.10.1940) Orhan Oruç
En Genç Öğretmenimiz:
(15.05.1988) Derya Neval Ayekin
En Büyük Öğrencimiz:
(01.01.1991) Orhun Gür
En Küçük Öğrencimiz:
(25.12.2006) Arin Kaptan
GENÇLER BİLSE
YAŞLILAR YAPABİLSE
(Fransız Atasözü)
Birbirini anlamak, birlikte çalışmak.
Kuşak; belli bir zaman aralığı içinde doğan ve genellikle benzer
tutum ve davranışlara sahip olan bireyler topluluğudur.
Kuşak farkları nasıl ortaya çıkar?
-
Sosyal-siyasal ve ekonomik etkiler,
Aile yapısı ve etkileri,
Eğitim koşulları,
Değerler,
Kuşak Farklılıklarını Anlamanın Yararları
- Kuşakların birbirini tanımasını sağlar.
- Daha etkili iletişim kurmaya ve daha az yanlış anlamaya neden olur.
- Daha etkili motivasyonel yöntemler bulmayı sağlar.
- Beklentileri daha iyi belirlemek mümkün olur.
- Takım çalışması ve verimliliği arttırır.
- İş imkanlarını düzenlemeye ve personelin doyumunu arttırmaya
yönelik çözümler bulmayı sağlar.
Kuşaklar İçin Aşağıdaki Kriterleri
Kullandık
Gelenekseller/Veteranlar (1922-1945)
Orta kuşak / Baby Boomer (1946-1964)
X kuşağı (1965-1976)
Y kuşağı (1977-1994)
Z -Milenyum (1995 ve sonrası)
-
İş Yaşamında Kuşak Farklılıkları
Yöneticilerden beklentiler,
İletişim biçimleri,
Motivasyonel süreçler,
İlişki kurma biçimleri,
Geri-bildirim alma biçimi ve beklentisi,
Çalıştıkları kuruma-işlerine bakışları,
İşe ilişkin tutumları.
Kişisel yaşamlarında işin yeri,
Ödül isteği ve beklentisi,
Paranın yönetimi,
Tüketici davranışları,
Teknoloji ile ilişkileri,
İşten beklentiler.
Her nesil kendi şarkısıyla gelir
(Grigory Petrov)
ORTA KUŞAK
ilerinin
temslc
)
r
e
Boom
adır.
(Baby
k
a
ş
yaşınd
u
K
7
4
a
i
t
r
c
O
en gen
s ı 6 5,
lı
ş
a
y
en
Temel özellikleri:
 Kanaatkarlar
 Sadakat duyguları yüksek
 Hayattan beklediğini elde ettiğini düşünen,
tatmin olmuş bir kuşak
 Otoriteye saygılı
 Duygusal
 Gelenek ve kültürlerine bağlı
 Gerektiği zaman teknolojiyi kullanmış bir kuşak.
İş yaşamları:
 Tek bir yerde uzun süre çalışırlar.
 İşe bakışları; “çalışmak için
yaşamak” anlayışına dayanır.
 Genç emekliler, emeklilik
dönemlerinde yapacak iş bulmaya
çalışırlar, çünkü bu kuşak hobi
kültürüyle yetişmemiş.
 İdealist, rekabetçi, işkolik
 Çok çalışıp az tüketen bir kuşak.
1 Ocak 2006
İlk Orta
Kuşak 60’ına
bastı.
Hayret,!
Eski
kıyafetlerim
hala oluyor.
Büyük değişikler yaşamışlar:
 60’lar tv yılları
 70’ler fast food yılları
 80’ler gayrimenkul yılları
 90’lar iletişim ve internet yılları
 2000’ler güzellik ve bakım yılları
Orta Kuşağın Kurduğu Ailelerde
Yaşamlar:
Sandviç kuşağı olarak da adlandırılan
Orta
Kuşak’lar
çocuklarına
aynı
sonra
anne
evde
önce
babalarına
baktılar. Geleneksel aile yapısına sahip
bir kuşak.
Bana söylersen unutabilirim, gösterirsen anımsayabilirim, ama beni katarsan
anlayabilirim.
(Kızılderili Atasözü)
AĞI
Ş
U
K
Çeşitli ekonom
ik ve sosyal kr
izler döneminde
kuşak olarak
doğdukları için
adlandırılan X
kayıp
kuşağı, 1965doğanları kaps
19
76 yılları aras
amaktadır. En
ında
yaşlısı 46, en
genci 35 yaşınd
adır.
li,
eğlence
i,
ic
t
n
a
de
r
tedbiri
birli, ga
d
a
e
m
t
a
,
r
ır
a
tır.
esurlard
kanaatk
ir kuşak
C
b
ı,
.
ğ
n
r
a
la
le
ş
o
u
ir
X k
amikt
üksek
ağımsız
dakati y
ci ve din
a
le
s
e
a
d
a
k
aktır. B
r
c
ş
a
u
k
mü
M
k
.
r
il
la
nışan
ırakmaz
ği ile ta
li
it
elden b
ş
e
t
ı cinsiye
X kuşağ
everler.
olmayı s
X’ler teknolojik de
vrime denk geldik
leri için zorunluluk
teknolojiyi kullanm
tan
aya başlayan bir
kuşaktır.
X Kuşağının Kurduğu Ailelerde Yaşam:
Çalışan annelerin oranı arttı. Daha iyi yaşamak için
daha geç yaşta evlenip geç yaşlarda, az çocuk sahibi
oldular. Bu kuşak erkekleri, babalarından farklı olarak
aile ve çocuk bakımında daha çok görev üstlendiler. Bir
önceki kuşağa göre boşanma oranı arttı. Yaklaşık olarak
her 4 aileden 1’i tek ebeveynli oldu. “Tüp bebek”
çalışmalarında patlama oldu.
ları :
nemli olay
Dönemin ö
9)
adım (196
k
il
a
y
A
(1969)
ıza girişi
ım
t
a
y
a
h
- Tv’nin
73)
l krizi (19
o
r
t
e
p
a
y
- Dün
(1974)
Harekatı
ış
r
a
B
ıs
r
- Kıb
X’lerin işe bakışları:
“Yaşamak için çalışmak” anlayışına dayanır. İş yaşamında
güvenli bir ortam isterler. İş motivasyonları yüksektir.
Otoriteye saygılıdırlar. Tedbirli ve girişimcidirler. Onaylama ve
onaylanmaya önem verirler. X kuşağı için bir işe girmek, bağlı
olmak, uzun dönem çalışmak, sadakat, aidiyet, verileni en iyi
şekilde yapmak çok önemlidir.
Bir kuşağın diktiği ağacın altında gelecek kuşaklar serinler
(Çin Atasözü)
A
KUŞ
ĞI
70’lerin sonu,
80’lerin başınd
a ortaya çıkan
geçişin sebebi
nesil geleneksel
oldu. Y kuşağı
den yeniye
olarak adlandır
iç içe büyüdü
ılan bu kuşak,
, şimdi ise ha
teknoloji ile
yatlarının vazg
teknolojinin he
eçilmez bir un
r daim takipç
suru olarak
isi olarak ya
kuşağın en küçü
şamlarını sürd
kleri 17, en bü
ürüyor. Bu
yükleri 34 yaşı
ndalar.
Y KUŞAGI ÇOCUĞU
eri:
emel Özellikl
Bu Kuşağın T
rine düşkün,
Özgürlükle
e bağımlı,
Teknolojiy
ven,
eğlenceyi se
Rahatı ve
rkezci,
Sabırsız,
göre ben me
ra
la
k
a
uş
k
ki
Daha önce
donanımlı,
ve
Girişimci
an,
dan inanmay
Sorgulama
Hırslı,
n,
şmasına yatkı
Takım çalı
,
yeniliğe açık
yürütebilen
Değişime,
işi birarada
k
ço
ir
b
lı
Eş zaman
İlk adımlar
Bağımsız yaşama doğru
ilk adımlar
Y Kuşağının Aile
Yaşamları:
 Çalışan anne-b
aba olmaları nede
ni
yle aynı evde bi
yabancı olan,
rbirlerine
 Toplumsal du
yarlılıkları yüks
ek,
 Otoriteye sa
ygılı ve kanaatka
r bir kuşağın ço
“Ben bulamad
cukları,
ım
, çocuğum mahru
m olmasın. Ben
çocuğum çekmes
çektim,
in” gibi motivasyo
nlarla el bebek
büyütülmüş, her
gül bebek
istedikleri yapılm
ış bir kuşak.
İş Yaşamları:
n hiç
bi görünmekte
gi
r
pa
ya
i
iş
 Bir
hoşlanmazlar.
inden
inin dinlenmes
er
rl
ki
fi
nde
im
 Geribildir
r.
çok hoşlanırla
r.Çünkü
n hoşlanmazla
te
ek
ilm
ed
ol
 Kontr
güvenirler.
otokontrollerine
r.
tan kaçınmazla
ak
m
al
k
lu
lu
um
 Sor
.
değiştirebilirler
iş
k
ço
ve
lı
ız
 H
için değil,
bepleri kurum
se
a
nm
lu
bu
 Kurumda
eri içindir.
kendi kariyerl
Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.
(Herakleitos)
“Dijital yerlile
r”, “medya ku
şağı”, “.com
isimlerle de an
kuşağı”, “net
ılan Z Kuşağı,
kuşağı” gibi
1995 ve sonr
Geleceği simge
asında doğanl
leyen bir kuşa
arı kapsar.
ktır.
ĞI
A
Ş
KU
ndartları:
Yaşam sta
uzun
rdan daha
la
k
a
ş
u
k
r
i diğe
tahmin
Tarihtek
ı itibariyle
ıl
y
5
0
0
2
r,
78,5 yıl,
yaşayacakla
rkekler için
e
i
s
e
r
ü
s
m
edilen yaşa
dır.
r.
in 83,3 yıl
kadınlar iç
uğu kuşaktı
ld
o
z
a
n
e
mlerinin
Bebek ölü
atı)
n 2 ile 3 k
’ü
4
7
e ve
9
1
ek, eğlenc
s
k
(5/1000
ü
y
i
y
e
z
ü
lı, refah d
Daha yaş
ailelerin
ekleri fazla
n
e
ç
e
s
ji
lo
donatılmış
tekno
alle en çok
ry
e
t
a
M
.
çocuklarıdır













Dönemin Özellikleri:
Pek çok işi aynı anda yapabiliyorlar.
Özgüvenleri yüksek.
Sonuç odaklı,
Yenilikçi,
Teknolojiye bağımlı,
Bireyselliklerine ve özgürlüklerine düşkün,
edilgenliği kabul etmeyen,
İmajlarına önem veren,
Tüketici,
Sabırsız,
Marka sadakatleri düşük,
Yaratıcı,
Kendilerini iyi ifade eden ve tercihlerini
açıkça ortaya koyan,
Mahremiyet duyguları zayıf olan bir kuşak.
Henüz Aile K
uramayan Bu
Kuşağın İçind
e
Yaşadığı Aile
Yapısı:
En yaşlı eb
eveynlere sahi
p en genç kuşa
Annelerinin ya
k.
ş ortalaması
yaklaşık 33’tür
Kadın başın
.
a düşen doğum
sayısının, 2’nin
düştüğü bir ça
altına
ğda dünyaya
gelmeye
başlamışlardır
.
Küçük ailele
re doğarlar.
Kardeş sayıla
kuşaklara göre
rı, diğer
en az olan ku
şaktır.
Eğitim
er kuşaklara
süreçleri diğ
im
it
eğ
ve
r
ken başlarla
Eğitime er
uzundur.
göre oldukça
kuşaktır.
ırım yapılan
at
y
aktır.
a
zl
fa
n
E
fazla olan kuş
en
ı
ığ
rl
değildir.
za
ur-ya
i kuşağa uygun
en
y
Teknoloji ok
u
b
,
ri
le
ar.
eğitim yöntem
en hoşlanıyorl
Geleneksel
rd
le
te
vi
ti
ak
irme
izin veren
un, hikayeleşt
oy
k
ço
Yaratıcılığa
en
d
ezber
li hafızaları,
kuşaktır.
Uzun dönem
gelebilen bir
e
al
h
n
ki
et
e
ve hayallerl
“Şu gençliğin hali ne olacak?”
(Sümerler’in Çivi Yazıtlarından , M.Ö. 3500 - M.Ö. 2000 yıl)
Dijital Yerli Öğrenciler
Dijital Göçmen Öğretmenler
Birden çok multimedya kaynağından hızlı bilgi almayı tercih ederler.
Bilgi akışını; sınırlı kaynaklardan, yavaş ve kontrollü bir yolla
aktarmayı tercih ederler.
Paralel işleme ve çoklu görevi tercih ederler.
Doğrusal işleme ve tek ya da sınırlı sayıda görev tercih ederler.
Resim, ses ve videoları, yazılı metinlere tercih ederler.
Resim, ses ya da videolardan çok yazılı metinlere öncelik verirler.
Bilgiye erişimi, çoklu bağlantılar yoluyla yapmayı tercih ederler.
Doğrusal, mantıklı ve ardışık bilgi vermeyi tercih ederler.
Öğrenirken kişilerle bağlantı kurarak çalışmayı tercih ederler.
Var olan duruma ait bilgiyi öğrenmeyi tercih ederler.
Takdir ve ödülü, davranışın hemen arkasından beklerler.
Kullanabilecekleri, konuyla ilgili, aktif ve eğlenceli bilgiyi
öğrenmeyi tercih ederler.
Diğerleriyle bağlantı ve iletişime geçmeden önce, başlangıçta
bireysel olarak çalışmayı tercih ederler.
O anda var olmayan ama ileride karşılarına çıkabilme ihtimali olan
konuları da öğretmeyi tercih ederler.
Takdir ve ödülü hemen vermek yerine, ertelemeyi tercih ederler.
Müfredatta var olan her türlü bilgiyi öğretmeyi tercih ederler.
Bu bizim en genç yöneticimiz.
Değerli Kolejliler,
Okulumuzda, dijital kuşağın temsilcilerinden olan 4. ve 5. sınıf öğrencilerimize mini bir anket uyguladık. Bu
anketle okulumuz bünyesinde bulunan en genç kuşağın okulun fiziksel yapısı, öğretmen profili, serbest zaman
etkinlikleri, öğrenme ortamı ve okul kıyafetleri başlıkları altında sorular sorarak sahip oldukları düşünceleri görmeyi
amaçladık.
Anket sonuçlarına göre; öğrencilerimizin % 97’si okulumuzun büyüklüğünden, %86’sı sınıfların fiziksel
yapısından memnun, ancak kampüs yaşamı süren bu çocuklar, kampüste yaşamanın olanaklarını tam olarak
kulanmak istiyorlar. Serbest zaman etkinliklerinde verilen seçeneklerden en çok bahçede “hayvan beslemek” ve
“bitki yetiştirmek” seçeneklerini tercih ettiler.
Öğrencilerimiz, öğretmenleri ile ilişkilerinin okul yaşamları ile sınırlı kalmasını değil, öğretmenlerini farklı
ortamlarda da tanımayı (%72) ve sosyal paylaşım sitelerinde de iletişim kurmayı istiyorlar (%53).
Dijital kuşak olarak isimlendirilen bu kuşak öğrencilerimizin teknolojiye bakışını, teknolojinin yaşamlarını
nasıl etkilediğini görmek için sorduğumuz sorulara verdikleri cevaplarla bizleri şaşırttı. Verilen cevaplar
öğrencilerimizin teknoloji tarafından esir alınmadığını aksine teknolojiyi okul ve günlük yaşamlarını kolaylaştırmak
için bir araç olarak kullanmayı tercih ettiklerini gösterdi. Öğrenme ortamında elektronik araçların kullanıldığı
derslerden çok, sosyal etkileşimin olduğu derslerin (dramatizasyon, tartışma vb.) daha etkili olduğu %81’lik oranla;
sosyal yaşamlarında ise iletişim kurma yolları arasından anlamlı bir farkla yüzyüze iletişimin tercih edildiğini gördük
(yüzyüze %75.22, telefon %6.19 sms ve e-mail %6.19, internet üzerinden canlı sohbet %12.38). Ayrıca
öğrencilerimizin bir günde bilgisayar başında geçirdikleri sürenin %61.4 oranla 30 dakika – 1saatle sınırlı olduğu da
önemli bir sonuçtur.
Görülüyor ki, “dijital” adını almış olan bu kuşak; kendinden önce gelen Y Kuşağına göre teknoloji ile yaşam
arasındaki çizgiyi daha net çizmiş durumda. Zaman zaman teknolojinin, yetişen kuşak üzerinde pek çok değeri
silmesinden korkan bizler; onlara daha çok güvenmeli, inanmalı ve destek olmalıyız. Dijital çocukların önceki
kuşaklardan aldığı değerlerle, çağın avantajlarını kullanarak kendileri için en iyi geleceği hazırlayabilme gücüne
sahip olduklarını unutmamalıyız.
Birbirimizi iyileştirmek için yapabileceğimiz
karşımızdakinin hikayelerini dinlemektir.
en
değerli
şeylerden
biri,
(Rebecca Falls)
Kuşakların Türkiye Nufüsu Dağılımı
Veteran (65-90+)
Milenium (0-4)
7%
8%
Kuşakların Türkiye Dağılımı
BB (50-64)
Milenium (0-4)
13%
Z (5-14)
17%
Z (5-14)
Y (15-29)
X (30-49)
BB (50-64)
X (30-49)
29%
Veteran (65-90+)
Y (15-29)
26%
http://tuik.gov.tr (2010 yılı aderese dayalı nüfus kayıt sisteminden uyarlanmıştır.)
Kuşakların Okulumuzdaki Personel Dağılımı
Veteran
(1922-1945)
0%
TED Ankara Koleji Personel Kuşak Durumu
0%
Y (1977-1994)
13%
BB (1946-1964)
28%
Y (1977-1994)
X (1965-1976)
BB (1946-1964)
X (1965-1976)
59%
Veteran (1922-1945)
Okullarımızdaki Personel ve Öğrenci Genel Durumu
TED Ankara Koleji Personel ve Öğrenci Genel Durum u
BB Kuşağı; 2,6
X Kuşağı; 6,03
Veteran; 0,02
Anaokulu; 5,65
Y Kuşağı; 1,3
Anaokulu
I. Kademe
I. Kademe; 22,35
II. Kademe
Lise
Y Kuşağı
X Kuşağı
Lise; 32,05
BB Kuşağı
Veteran
II. Kademe; 30
Çocuklar bir zamanlar derinlemesine bildiğimiz, ancak çok önceleri unuttuğumuz
bir dünyadan mesajlar taşır.
(Alice Miller)
BABAM HER ŞEYİ BİLİYOR
4 yaş: Babam her şeyi biliyor.
5 yaş: Babam çok şey biliyor.
6 yaş: Benim babam, senin babandan daha çok şey biliyor.
8 yaş: Babam her şeyi bilmiyor.
10 yaş: Babamın gençliğinde her şey çok farklıymış.
12 yaş: Aslında, babam bu konuda hiçbir şey bilmiyor. Çocukluğunu anımsamayacak kadar yaşlı.
14 yaş: Babama kulak asma. O artık çağdışı.
21 yaş: Babam mı? Aman Allah’ım. O hiçbir işe yaramaz.
25 yaş: Babam bu konuda az da olsa bir şeyler biliyor, ama o yaşta bir insanın bu konuda bir şeyler bilmesi normal.
30 yaş: Bu konuda babamın fikrini alsak iyi olur. O kadar deneyimli ki.
35 yaş: Babama sormadan hiçbir şey yapmam.
40 yaş: Babam her şeyi biliyor.
50 yaş: Acaba babam bu konunun üstesinden nasıl gelirdi? Babamın yanımda olması ve bu konuda bana akıl
vermesi için neler vermezdim. O’nun ne kadar akıllı bir insan olduğunu hiç takdir etmemişim. Ondan çok şey
öğrenebilirdim.
(Kaynak: http://www.arcaajans.com/arca.asp?)yer=hikaye&sec_id=6370)
İş Dünyasında 4 Nesil Bir Arada Çalışıyor, En İyi Dede-Torun Anlaşıyor
Dört ayrı neslin boy gösterdiği iş dünyasında, en başarılı sonuçlar dede-torun ilişkisindeki 1. ve 3. jenerasyonların karmasından
oluşturulan ekiplerden alınıyor. Artık insan kaynakları politikaları da buna göre belirleniyor.İş yapış şekilleri farklı 3 ayrı kuşağın
ardından, "Y nesli" olarak adlandırılan 1980 sonrası doğumlu 4. kuşağın da işgücüne katılmaya başlamasıyla, kuşaklararası
çatışma iş dünyasına taşınmış oldu.
Hangi Nesil, Ne Beklentide: Türkiye’nin yanı sıra ABD ve Avrupa’daki çalışan profillerinin incelendiği 6 aylık bir çalışmanın
ardından hazırlanan rapor, her bir neslin doğup büyüdüğü yetiştiği dönemin, sosyo ekonomik ve kültürel yapısının çalışan beklenti
ve tercihlerini nasıl etkilediğini de gözler önüne seriyor.
Örneğin, 1925-1945 yılları arası doğumlu 1. kuşağın yetişme
Niye
dönemi İkinci Dünya Savaşı veya hemen sonrası döneme
Bana ne
ilgilenmeliyim?
faydası var
denk geldiği için düşünce yapısı ve beklentileri de buna göre
Başaracağını
Başardım
şekillenmiş, "sessiz nesil" olarak adlandırılan bu kuşak, sessiz
biliyordum
ve kendine verilenle yetinebiliyor. Kendinden çok, çalıştığı
şirketi düşünen bir profil çiziyor.
Oysa onu takip eden 2. nesil, bir önceki kuşağa tepki olarak
onların tam tersi sorgulayıcı, serbestlik yanlısı, aynı zamanda
kendini şirket de dahil herşeyin önünde gören bir yapıya sahip.
"Ben nesli" olarak adlandırılan bu kuşak, ve daha iyi şartlarla
karşılaştığında hemen iş değiştirebiliyor. Bu nesil kariyer ve
unvan peşinde olduğu için geç saatlere kadar yoğun bir
şekilde çalışabiliyor.
Oysa "X nesli" olarak adlandırılan bir sonraki kuşak, bunun tam tersine iş-yaşam dengesini herşeyin önünde tutuyor. Anne
babasının da dahil olduğu bir önceki kuşak için iş her şeyden önce geldiği için, bu nesil tepkisel olarak kendi ailesini öncelikler
listesinin ilk sırasına koyuyor. Bu nedenle zirveye oynamaz, unvan ve mevki onlar için önemli değildir. Bu nesli motive
edebilmenin tek yolu iyi bir ücrettir. Kendinden önceki her iki nesle de benzemediği ve kendisinden öncekiler tarafından
anlaşılamadığı için de X nesli olarak adlandırılmış.
Baba-Oğul Anlaşamıyor En İyi Ekip Dede-Torun: İş hayatında en iyi ve verimli sonuçlar ise dede-torun kuşaklarının birlikte
kullanıldığı ekiplerden alınıyor. Çünkü gerçek hayatta yaşanan baba-oğul anlaşmazlığına karşın dede-torun yakınlığı iş hayatında
da yaşanıyor. Bir nesil atlandıkça, kuşaklar arası farklılık daha kolay tolere edilebiliyor. İkinci kuşak birinci kuşağın tam karşısında
bir iş anlayışına sahip. Birinci kuşak "önce şirket" derken, ikinci kuşak "önce ben" diyor. Birinci kuşakta şirkete sadakat
vazgeçilmez bir unsur iken, ikinci nesil daha iyi şartlar bulduğunda hiç düşünmeden iş değiştirebiliyor. Birinci neslin katı ve otoriter
tavrına karşın, ikinci nesil bağımsızlık yanlısı. Bu ortamda, motive olabilmek için yönetimden geri bildirim bekleyen, "koçluk"
arayan üçüncü nesil, birinci neslin en iyi anlaşabileceği grup oluyor. Birinci neslin deneyimi, sıkı çalışma temposuna üçüncü neslin
girişimci yanı ve teknolojiyi kullanma becerisi eklenince, şirketlerde en başarılı ekipler X nesli olarak adlandırılan 3. jenerasyona 1.
nesilden bir danışman verilerek kurulan ekipler oluyor. Aynı şekilde 2’inci neslin en iyi iş yapabileceği kuşak ise onların torunları
niteliğindeki Y nesli oluyor.
(www.kobifinans.com.tr/tr/bilgi_merkezi/020603/19653)
Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde
olmayabilirim. Yanımda yürü, böylece ikimiz eşit oluruz.
yürüme,
takipçin
(Kızılderili Atasözü)
Kuşakların İş Ortamı Özellikleri
Kuşaklar
Veteranlar
(1922-1945)
İş Etiği ve Değerleri
Çok çalışır, otoriteye saygılı,
özverili, eğlenceden önce iş,
kurallara tam uyum
İş ......
.... bir zorunluluktu
.... heyecanlı bir maceradır
Liderlik tarzı
Emir veren, kumanda ve
kontrol
Gayri ihtiyari, ortaklaşa
Etkileşim Tarzı
Bireysel
Takım oyuncusu,
toplantılara bayılır
İletişim
Resmi, notlarla
Yüzyüze
Geribildirim ve Ödüller
Hiç bir haber iyi bir haber
değildir. İşten memnuniyet
varsa aferin
Motive Eden Mesajlar
Tecrübene saygı duyuyoruz
İş ve Aile Hayatı
Çift asla karşılaşmaz
Orta Kuşak
(1946-1964)
İşkolikler, verimli çalışır,
nedenler ile mücadele eder,
kendini gerçekleştirme,
kaliteyi arzular, otoriteyi
sorgular
Takdir etmemek, Para,
Bilinirlik
Değerlisin, sana ihtiyacımız
var
Denge yok, yaşamak için
çalışmak
X Kuşağı
(1965-1976)
Y Kuşağı
(1977-1994)
Görevleri safdışı bırakır,
kendine güvenli, şekil ve
yön ister, şüphecidir
Sırada ne var? Çoklu görev
tanımları, azimli, girişimci,
toleranslı, hedef odaklı
.... zorlu bir yarıştır, bir
sözleşmedir
Herkes aynıdır, diğerleri ile
rekabet, neden diye sormak
.... sonuç için bir araçtır,
gerçekleştirmektir
(bu grup iş hayatında
yenidir, tanımlı değildir)
Girişimci
Katılımcı
Direkt ve acil
E-mesaj, sesli mesaj
Rahatsız ettiğim için özür
dilerim ama nasıl
gidiyorum? Özgürlük en
büyük ödüldür
Kendi yolunla yap, kuralları
unut
Bir düğmeye basışla, her ne
ise onu isterim. Anlamlı iş
Diğer parlak, yaratıcı
insanlarla çalışacaksın
Dengeli
Dengeli
X Kuşağı
(1965-1976)
Şüpheci, eğlenceli,
formalitelere uyumsuz
Çalışan ebeveyn
Oraya ulaşma yolu
Cep telefonları, beni sadece
işten ara
Kaygılı, tutucu, biriktirir,
biriktirir, biriktirir
Y Kuşağı
(1977-1994)
Realist, özgüven, aşırı
eğlence, sosyal
Kaynaşmış aileler
Çok büyük masraf
İnternet, görüntülü telefon, e
-mesaj
Kuşakların Kişisel ve Aile Özellikleri
Kuşaklar
Ana Değerler
Aile
Eğitim
İletişim/Medya
Parayla İlgisi
Veteranlar
(1922-1945)
Otoriteye saygı, uyumlu,
disiplin
Geleneksel, çekirdek
Bir hayal
Rotary telefonları, bire bir,
hatırlatma notları
Orta Kuşak
(1946-1964)
Parçalanmış
Parlayan bir ışık
Tuşlu telefon, beni istediğin
zaman ara
Bir kenara koy, nakit öde
Şimdi al, sonra öde
Optimistik, bağlılık
Harcamak için kazanır
Yapılan araştırmalar son kuşağın bedensel gücünün büyük ölçüde
azaldığını ortaya çıkardı
OKUL SPOR GÜNÜ
2008 kuşağı 10 yaşındaki 315 çocukla 1998 kuşağı aynı yaş grubundaki 309
çocuğun verileri üzerinde yapılan karşılaştırmada son kuşağın bedensel
gücünün büyük ölçüde azaldığı ortaya çıktı. Sonuçları yorumlayan uzmanlar,
“İp atlamak, top koşturmak, ağaca tırmanmak yerine bilgisayar ve televizyonla
geçirilen zamanın sonucu bu” yorumunu yaptılar.Acta Paediatrica adlı çocuk
sağlığı dergisinde yayımlanan araştırma, ağaca tırmanmak, ip atlamak, top
koşturmak gibi oyunlar yerine bilgisayar ve televizyon başında zamanını
geçiren çocukların sağlığı konusundaki kaygıyı dile getirdi. Fitness uzmanı Dr.
Sandercock ve ekibi, günümüz çocuklarının kaslarının 1990’lı yıllarda
büyüyenlere göre daha zayıf olduğunu tespit etti. Araştırmacılar, boy ve kilo
oranları aynı olsa bile, bu dönemin çocuklarının fiziken daha zayıf, kas
yapısının daha az olduğu ve önceki kuşakların basit gördüğü fiziksel
hareketleri bile yapamadıklarını saptadı. Araştırmada, 10 yaşındakilerin mekik
çekme sayısının 2008’deki çocuklarda 1998’lerdekine oranla yüzde 27,1
azaldığı, kol gücünün yüzde 26, tutuş gücünün yüzde 7 zayıfladığı, önceki
kuşağın iki katı kadar çocuğun da parmaklıklara asıldıklarında kendi
ağırlıklarını çekemedikleri görüldü. Dr. Sandercock, bu bulguların ‘’şoke edici’’
olduğunu söyledi.
http://haber.gazetevatan.com/soke-eden-arastirma/379191/41/Saglik
Biz bu dünyayı atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan ödünç aldık.
(Kızılderili Atasözü)
KONULAR
ÖZENİLEN
TEYZELER/AMCALAR
68 GENÇLİĞİ
ABLALAR/ABİLER
78 GENÇLİĞİ
KARDEŞLER
1990 GENÇLİĞİ
Belgin Doruk
Müjde Ar
Televole Mankenleri
Yakalarsam Muck Muck
ŞARKI
Samanyolu
Sen Ağlama
FİLM
Love Story
Endless Love
Temel İçgüdü
Barbara Cartland
Edebi Klasikler
Sevgili Bulmanın Yolları/
Nasıl Zengin Olunur?
KİTAP
EV
Pembe Pancurlu Küçük Ev
Apartman Dairesi
Terası Olan Stüdyo Tipi Ev
ARABA
Kuyruklu 56 Chevrolet
Murat Serisi
James Bond BMV’si
PARA
Parayla Saadet Olmaz
Biz Vermeye Alıştık
Para Olmadan Asla
MESLEK
Öğretmen Olmak
İşletme Okumak
Medya Dünyasına Girmek
YEMEK
Saray Muhallebicisi
Sütiş
Mc Donalds
İÇECEK
Limonata
Bira
Tekila
Sokakta, Ebeveyn Önü ve
Her Yerde Kısa Marlboro
Light’s veya Kısa Camel
Etiketten Geçilmiyor, Her
Yanları Marka
SİGARA
Tuvalette Yenice Sigarası
Okulu Kırınca Samsun
Sigarası
MARKA
UFİ veya YKM
Levi’s ile tanıştık
PARFÜM
Charlie
MAKYAJ
Önce Kaş, Takma Kirpik
GİYSİLER
Çiçekli Kloş Elbise
Blue Jean, T-Shirt
Banyo, radyoda maç ve
okul hazırlığı
Arkadaşlarla sinemaya
gitmek için randevulaşma
Mutlu Yuva
Kadın-Erkek Eşitliği
Yalnız Yaşam
KORKU
En çok babadan
Yalnız yaşamayı hem
istedik hem korktuk
AİDS’ten
DÜNYA
Kendi etrafından ibaret
Keşke Amerika’da okusak
Dünya ellerinin altında
Sadece beklediler
Arada bir çaba gösterdik
Karşılıksız sözcüğü
lugatlarında yok
Türk filmlerindeki bütün
sahneler
Birbirimize şiir okuyup,
yağmurda ele ele dolaşmak
Mum ışığında sevişmek
İLK AŞK
Komşunun kızı/oğlu
Devrimci ağabeyler/ablalar
Yazlıktaki motosikletli
ÇILGINLIK
Doğum günü partileri
Okul partileri
Club’te sabaha kadar dans
ÖZGÜRLÜK
Ancak evlenince
Ekonomik özgürlük
Zaten özgürler
Nikahtan sonra
Evlilik umuduyla
Yemek içmek gibi ihtiyaç
İnce hastalığa kadar yolu
var
Şarkılarda teselli
Çivi çiviyi söker
PAZAR
GÜNÜ
İDEALLER
PLATONİK
AŞK
ROMANTİZM
CİNSELLİK
AYRILIK
Fa Deodorant veya Mum
Stick
Siyah Kalem, Çilek
Kokulu Dudak Parlatıcısı
Bu notların hali ne böyle?
Escape
Kozmetik Onlar İçin
Çalışıyor
Kafasına Göre Ne Bulursa
Giyer
Cuma-Cumartesi
gecelerinin yorgunluğunu
çıkarma
Geçmişten çok
geleceği
düşünmeliyiz,
çünkü bundan
sonra orada
yaşayacağız.
(Thomas Browne)
Bu notların hali ne böyle?
Değişim, yaşamın kuralıdır. Sadece geçmişe ya da şimdiki zamana önem verenler
geleceği kaçırırlar.
(John F. Kennedy)
JENNIFER
Biçim Olarak Kuşak Çatışması Yaratan
Durumlar, Olaylar
- Eve dönüş ve yemek saati.
- Çalışma, eğlenme, gezme zamanı
- Giyinme ve süslenme biçimi
- Sözlü ve sözsüz iletişim biçimi
- Müzik dinlerken ve iş yaparken gürültü çıkarmak
- Arkadaş seçimi, arkadaş ilişkileri
- Kız-erkek arkadaşlığı
- Büyüklere karşı saygı
- Ekonomik olanaklar, para sorunu.
İçerik Olarak Kuşak Çatışması Yaratan
Durumlar, Olaylar
- Özdeşleşme, özerklik, sorumluluk anlayışından kaynaklanan
düşünce farklılıkları.
- Hak ve görev kavramı.
- Gelenek, görenek, din anlayışı ve yorumu.
- Geçerli değer yargıları.
- Meslek seçimi.
- Başarılı ve saygın insanın tanımı.
- Müzik türü, dergi, günlük gazete, kitap seçimi.
- Dinlenen radyo, izlenen televizyon, seçilen video kasetlerinin
türü ve konusuna ilişkin görüşler.
- Dünya görüşü, yaşam felsefesi.
- Toplumun, ülkenin, insanlığın geleceğine ilişkin görüşler.
- Ekonomik, ideolojik ve siyasal görüşler.
(Kaynak: webhatti.com)
ASRIN AŞK ŞİİRİ
Yaşanılanları Kontrol-S ile kaydedip,
Kontrol-Z ile geri yaşıyorum
Ben sevdamı download edip masaüstüne alıyorum.
En çokta ekranı kapladığın o anı özlüyorum
Italik yürüyüşlüm, Bold bakışlı sevdiğim...
Öyle bir halt yedim ki, sakın affetme beni
Simge durumuna küçült, saatlerce beklet beni
Tüm sistemlerimi çökert, Ziple sıkıştır ve parçala
Alt F4 ile kapat, Shift ile değiştir beni
Kedinin mousela oynadığı gibi oyna,
Manzaralı mouse pedinde gezdir beni
Yeni bir pencere açalım ve unutalım her şeyi
Geri dönüşüm kutusuna gönderelim maziyi
Kısa yol oluştur fazla bekletme bu seveni
En çok Flash Animasyonlu halini özlüyorum
PC görünüşlü, Mac duruşlu sevdiğim
Kalpten kalbe bağlantım bağlantısı yapılır
Kapanır kapılar, ağa oturum açılır
Sevdamız monitöre saniyelerle yazılır
Disconnect olursam beni yine arar mısın?
Masaüstünde bulamazsan belgelerime bakar mısın?
http://www.webhatti.com/
Gelecek geçmişin farklı bir kapıdan dönen halidir.
(Arnold Glasgow)
Bizim kuşaklar arada kaldılar. Bizler 'bilgisayarlar' ile 'daktilolar' arasında kaldık.
'Tel dolaplar' ile 'buzdolapları' arasındaki kuşağız biz.
'Nihansın dideden' ile 'Love story' arasındaydık.
Vitrindeki 'Renkli ti-vi' ile evdeki 'siyah-beyaz' arasında ne kadar gidip geldik, bilemezsiniz.
'Hamburger' ile 'köfte' arasındaki kuşaktır bizim kuşak.
'Mahalle bakkalı' ile 'süpermarketlerin' arasında... 'Veresiye defterleri' ile 'kredi kartları'nın tam ortasındaydık.
'Milliyetçilik' ile 'yabancı sermaye' arasında bir yerde...
'G-string' ile 'dantel don' arasında...
'Yerli malı' ile 'marka' arasında...
'Aşk' ile 'flört' arasında...
'Ucu parfümlü mektuplar' ile 'e-mail'ler' arasında...
'Alın teri' ile 'kolay para' arasında...
'Meyhane' ile 'Reina' arasında kaldık...
Arada kalan kuşağız biz.
'Tel çember' ile 'ateş eden pilli robot' oyuncaklarının arasında kala kala büyüdük.
'Arnavut taşı' ile 'asfalt' sokakların kesiştiği köşeydi yerimiz.
İşte bakın;
'Cumhuriyet' ile 'demokrasi' arasında sıkıştık, birisine koşsak öbürünü
yitiriyoruz.
'Namus' ile 'para' arasındayız.
Hangisi? ..
'Havuç maskesi' ile 'botoks' arasında...
'Berber Mahmut' ile 'Erkek kuaförü Lemi' arasında kalmaktı bizimkisi.
Yine şaşkınız bu günlerde.
El öpülen, şeker ikram edilen ziyaretler mi, yoksa Antalya'ya gitmek mi bayram? ..
Aradayız yine dostlar.
Böyle günler gelip çattığında benim canım sıkılır.
Uçuk aklım eski ile yeni arasında sıkışıp kalır.
Tek ayağımın üzerinde zıplaya zıplaya dönerim.
Sonunda...
Gülmek ile ağlamak arasında...
Bükerim boynumu.
Bir yanımda sevinç, bir yanımda hüzün...
(Bekir Coşkun, http://nedir.antoloji.com/kusak-catismasi/)
Çocuklar
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.
Tipik bir gün.
Torunlarımla
skype’deydim.
Twitter’dan yeni
tarif bir
aldım.Kızımla
facebook...
Halil Cibran http://www.antoloji.com/cocuklar-9-siiri/
Bir çocuğun yetiştirilmesinden bütün köy sorumludur.
(Kızılderili Atasözü)
Kentlerde kaybedilen çocukluk...
Geçen gün, okul servisiyle evlerine giden çocukları gördüm. Büyük olanlar, pencerelerden sarkıyor, bağırıp çağırarak
çevrelerindekilerin dikkatini çekmeye çalışıyorlardı. Biraz sonra, sıkışık trafikte duran arabanın yanına geldiğimde arabanın
içini de gördüm. Küçük çocuklar arabanın içinde kımıltılı bir topluluk oluşturmuşlardı. İlköğretim çağındaki büyüklü
küçüklü çocukların her gün görülen geliş gidişlerinden biriydi. Aracın sürücüsü bir yandan çocuklara rahat durmalarını
söylüyor, bir yandan da sıkışık trafikte aracını sürüyordu.
Bir süredir, çocukların servis araçlarında geçirdikleri zamanı düşünüyorum. "Okul servisinde geçen zaman" çocukları nasıl
etkiliyordu? Ne bilen vardı ne de düşünen. Çocuklar, evlerinden uzaktaki okullara servis araçlarıyla gitmek zorundaydılar.
Çocukların da bu süre içinde sıkıntıdan kurtulmak için bağırıp çağırmaktan, itişip kakışmaktan başka yapabilecekleri hiç bir
şey yoktu. Yoldan geçenlerin bakıp da kızdıkları bu görüntü, çocukların içinde bulunduğu durumun bir yansımasıydı.
Kentlerde kaybedilen çocukluk...
Parklara hapsedilmiş ağaçlar, yolların siyah asfaltlarına dökülmüş otomotiv konforu; çiçeksiz, böceksiz, hayvansız, doğadan
koparılmış bir hayat... İnsanları bir araya getirip çalıştırmak için icat edilmiş bir sistemin betonla asfalttan oluşmuş zorunlu
barınaklarına tıkılmış sıkışık bir yaşama biçimi... Bu sistemin içinde büyümek zorunda kalan çocukların, hayatı “arabalarla
bir yerden bir yere gitmek, hep bir şey istemek, hiçbir şeyden hoşnut olmamak" biçiminde algıladıkları bir zorunluluklar
zinciri...
Çocukluğumuzun özgür günlerinin nasıl bir "geliştirici çok yönlü ortam" içinde geçtiğini şimdi çok daha iyi görüyorum.
Özgürlük, artık bacaklarımızın enerjisiyle değil, parmak uçlarımızın dokunduğu tuşlarla aranıyor. Klavye ve ekran
özgürlüğü... Sanal gerçeklikle kendini uçuyor sanmak... Kafese konmuş insanın kendini kafesine alıştırmasının çaresiz
yolları... Süpermarketlerin parlak ışıklı reyonlarında alış veriş yaparken kendini özgür sanmak... Güvenlik sistemleri
çökertilmiş kent canlısının elektronik kartlarla, ekonomik özgürlük yanılgısıyla avunması...
Çocukluğumuzun özgür günlerini şimdi daha iyi anlıyorum. Toprak sokaklarında koştuğumuz, korularında cirit attığımız,
büyük ağaçlarından ceviz topladığımız ağaçlı, çiçekli, böcekli, kedili, köpekli geniş yaşama alanları... Çocukluk çağındaki
arkadaşlıklarımız, özel dostumuz olan yaşıtlarımız, sevgilimiz olduğunu bilmeyen sevgililerimiz, ağaçlarımız, hayvanlarımız,
bunların hepsiyle dopdolu çocuk hayatımız... Çocukluğumuzun zengin hayatı... Evden bir topak ekmek, biraz peynir, bir
domates kapıp fırladığımız sokaklar... Geliştirici sokak kültürünü doya doya yaşayışımız... Arkadaşlıklar, dostluklar,
kavgalar... Taşlı sopalı mahalle kavgaları... Öteki mahallede kıstırılıp dayak yemeler... Sonra onları kıstırıp dövmeler... Sonra
barışıp has arkadaş olmalar... Güç zamanlarda sınanan dostluklar... Beklenmeyen ihanetler... Çocukluğumuzun zengin
hayatı...
Şimdi hamburgerle kolayı ödül sayan kent çocuklarına bakıyorum. Servis arabalarının pencerelerinden sarkarak kendilerinin
farkına bile varmayan kalabalık kentlerin içinde, kuralları bozarak var olduklarını anlatmaya çalışıyorlar.
Bu servis araçlarından kurtulup evlerine döndükleri zaman, kendilerini bekleyen anne ve babalarının beklentilerine ne yanıt
bulacaklar? Bir beton yığınından başka bir beton yığınına geçerek sürdürdükleri hayatın ödülleri ne olacak? Bilgisayarın
başında geçirmelerine izin verilen saatler mi, yeni bir şey almak için giriştikleri ısrarların sonucunu almak mı, yoksa hiç bir
şeyle doyurulamayan doyumsuzlukları mı?..
Ne yazık ki onlar belki de hayatları boyunca "kentlerde kaybedilmiş çocukluk"larını arayacaklar ve hiçbir yerde
bulamayacaklar.
Endüstri çağı, insanların fabrika yakınlarında toplanarak üretim yapmaları için kurduğu kentlerde onların çocukluklarını
kaybettirdi. Sonra da bu çağın eğitimi adına, yıllarca tüketici yaptığı çocukların sorunlarına çözüm bulmak için yeni yollar
aradı. Şimdi, artık endüstri çağı da bitti. Şimdi de kent sokaklarında kaybedilen çocukluk, bilgisayar ekranlarında mı
aranacak? Bu sorunun yanıtını henüz kimse bilmiyor.
Belki, 23 Nisan Çocuk Bayramını kutlarken “doğal hayatın çocuklara geri verilmesi” üzerinde de düşünürüz.
(Erdal Atabek, Cumhuriyet Gazetesi, 24 Nisan 2000 - TED Ankara Koleji İlköğretim Okulu 8. Sınıf Türkçe Zümresi Tarafından
Hazırlanan Ana Dilim Türkçe Kitabından alınmıştır.)
"Hayat bisiklete binmek
gibidir; pedalı çevirmeye
devam ettiğiniz sürece
düşmezsiniz"
KUŞAKLAR
(Claude Pepper)
EY YÜKSELEN YENİ NESİL, GELECEK SİZİNDİR
(Mustafa Kemal ATATÜRK)
KONU İLE İLGİLİ ÖNERİLEN KİTAP VE FİLMLER
Kitap Kuşaktan Kuşağa Aktarım - Yazar: Willy Lahaye - Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Aile tarihi, kuşkusuz, kişinin değerlerinin ve sosyal alışkanlıklarının şekillenmesinde en önemli etkenlerden
biri. Her kuşak, içine doğduğu ailenin aktardığı genetik ve psişik yapıya, sosyokültürel modele dayanarak
sosyalleşiyor ve kendisini bu çerçeve içinde tanımlıyor. Öte yandan, bir kuşaktan diğerine geçişte, toplumsal
değişime paralel olarak, pek çok ekonomik, sosyokültürel, sembolik, psikolojik ve pedagojik dönüşüm de
yaşanıyor. Her kuşak, aileden devraldığı bilgiyi yeniden üreterek yeni düşünme, olma ve yapma biçimleri
geliştiriyor. Bu süreçte, aile mirasının bazı unsurları dönüştürülerek muhafaza edilirken, bazıları da terk
edilerek yok oluyor. Böylece kuşaklar arasındaki aktarım bir yandan devamlılık izleri taşırken, diğer yandan da
kesintiler, kopukluklar ve dönüşümlerle belirleniyor. Peki değişimlerle kopukluklar arasında işleyen bu çift
yönlü süreç kaçınılmaz mıdır? Özgürlük ile belirlenimcilik arasında kalan bireyin rolü nedir? Tarihinin basit bir
eyleyeni midir, yoksa onun bir aktörü haline gelebilir mi? Bu kitap, işte bu can alıcı soruların izini sürüyor.
Film :Babamın Kabusu (A Good Company)
Dan Foreman (DENNIS QUAİD) : 51 yaşında ve iyi bir hayatı var...yani, genelde...hatta karısının beklenmeyen
hamilelik haberi ve büyük kızı Alex'in New York Üniveristesi'ne (ne kadar pahalı olduğunu söylemeye gerek
yok) kabul edilmesi aile bütçesi ile ilgili bazı kaygıları olmakla beraber Dan'i mutlu etmişti.
Carter Duryea (TOPHER GRACE) : 26 yaşında ve genellikle hayatının dehşet verici olduğunu düşünüyordu.
Bu genç ve başarılı adamın hayatta tek bir amacı vardı: İleride, uluslararası bir şirket olan Globecom'un başına
geçmek.... Ne yazık ki Carter'ın bu çabaları yedi aylık evliliğinin parçalanması ile aynı zamana rastlar, artık
yanında küçük balığı dışında kimseler yoktur. Fakat o doğru yolda olduğundan emindir ve başaracaktır..Dan'ın
görevden alınmasına karşı duyduğu kızgınlık, yerine 26 yaşındaki Carter'ın getirilmesi ihtimaline karşı duyduğu
şüphenin yanında hiçbir şeydi aslında.. Şirket el kitabının, çalışanının üniversiteli kızıyla birlikte olmak konusunda
söyleyeceği pek bir şey yoktur. Ve ilişkilerinin duyulması, Carter'ın Dan'la ilişkisini, Alex'in babasıyla ilişkisini ve bu iki
adamın Sports America'daki ilerlemesini tehdit edecekti. Tüm bunlardan sonra hayat Dan için de Carter için de biraz
karmaşık bir hal alacaktı....
Kitap: Cevdet bey ve oğulları, Yazar: Orhan Pamuk
Nişantaşlı bir ailenin üç kuşak boyunca serüvenlerini anlatan bu kitap ev içlerinin renklerini, zamanın akışını,
günlük sıradan konuşmaları akılda yer eden kahramanlar aracılığıyla saptarken okura geleneksel romandan
alınacak hazları bütünüyle veriyor. Yüzyıl başında İstanbul'da Abdühamit'in son yıllarında küçük dükkân sahibi,
ilk Müslüman tüccarlardan Cevdet Bey'in tutkusu hem işlerini büyütmek, zenginleştirmektir hem de 'Batılı
anlamda' çağdaş, modern bir aile kurmak. Kökü taşraya uzanan kendi geleneksel ailesini bir yana bırakarak bu
isteklerini gerçekleştirmeye girişen yalnız ve tüccar Cevdet Bey'in ve oğullarının günümüze uzanan hikâyesi bir
anlamda Türkiye Cumhuriyeti'nin özel hayatının da hikâyesidir. Ev içlerinin, yeni apartman hayatının,
Batılılaşan büyük ailelerin, Beyoğlu'na çıkıp alışveriş etmelerin, radyo dinlenen pazar öğleden sonralarının
dikkat ve sevgiyle anlatıldığı bu panaromik roman Orhan Pamuk'a hak ettiği ünü getiren olgun bir kitapdır.
Kitap: Boomeritis: Ken Wilber
Konusu: Kitabın ismi boomerlardan geliyor, onların bir hastalığı gibi düşünülüyor. Boomerların durumu narsizme
çok açık o nedenle bir üst farkındalığa geçemiyorlar. Evrensel farkındalığa geçmiyor. 8 düşünce tarzından
bahsediyor. İlkel düzeyden evrensel farkındalığa kadar duygusal ve düşüğnce gelişiminden bahsediyor. x ve y
ler daha açıklar düşünce olarak ama onlarında farklı sorunları var.
Film; Çınar Ağacı
Dört çocuk, torunlar, iki ayda bir evden eve taşınan çiçekler, plaklar, bir sandık ve gramafon. Ve iki ayda bir
buluşulan Çınar Ağacı!
Emekli öğretmen Adviye Hanım’ın biraz muzip, biraz huysuz kişiliği çocuklarına hayatı zorlaştırıyor görünse de
torunu Barış’ın hayatındaki en anlamlı şey “anneannesi”dir. Bir tek Barış, anneanneye kavuşulacak Çınar
Ağacı buluşmalarını ve sıranın onların evine gelmesini iple çekmektedir!
Film: Herkesin Keyfi Yerinde (Everybody’s Fine)
Frank (Robert De Niro) yakın zamanda eşini kaybetmiş ve çocuklarıyla yalnız kalmış bir aile babasıdır. Bu
yalnızlık ve yaptığı yanlışlar içinde çocuklarının aileden bir bir kopmasına seyirci kalmış ve aradan geçen
yıllar sonunda tekrardan ailesini toplamak istemektedir. Bu amaçla özellikle kızı (Drew Barrymore) ile
aralarında oluşacak duygusal anlar ve şehir şehir dolaşmasına sebep olan maceralı zamanlar, bir
babanın çocukları uğruna büyük çabasını anlatmaktadır
... O haftasonu biz bunu öğrendik; hep beraber yardımlaşmayı, tek vücut olmayı ve
tek beyin olmayı... Tek başına takım değil, takımdaki bir baş olmayı.
(TED Ankara Koleji Burslu Öğrencisi - Hamid C. Baş)
Naile Gürman
Çalışmaya katkıda bulunan ve çalışmayı destekleyen tüm Kolej ailesine teşekkürler.
Hazırlayanlar
Sevinç Atabay
Zerrin Koyunpınar
Hale Boyacıoğlu
Beyza Ögetürk
Zeki Pehlivan
Berna Malkoç Emiroğlu
Şenay Avcı
Aral Çakın
Müge Dölek
Katkıda Bulunanlar
Ebru Arıel
Naz Yalçın
Buket Karabulut
Hande Ovalı
Dilek Efe
Naile Gürman
Erhan Ayık
Ayşegül Yazan Yeşil
Seher Çebin
Can Yeşil

Benzer belgeler

Tam Metin - Gençlik Araştırmaları Dergisi

Tam Metin  - Gençlik Araştırmaları Dergisi derslerden çok, sosyal etkileşimin olduğu derslerin (dramatizasyon, tartışma vb.) daha etkili olduğu %81’lik oranla; sosyal yaşamlarında ise iletişim kurma yolları arasından anlamlı bir farkla yüzy...

Detaylı