Turizmde sosyal sorumluluk projesi
Transkript
Turizmde sosyal sorumluluk projesi
Turizmde sosyal sorumluluk projesi Türkiye'nin Fransa, İtalya ve İspanya örneğinde olduğu gibi, 12 ay turizm yapılan bir ülke haline gelmesi ayrıca üst kültür ve gelir grubuna ait ziyaretçileri çekebilmesi için; bozulmamış özgün, farklı çevre, doğa ve kültür değerlerine sahip olmasına ihtiyacı var... Alışmış kudurmuştan beterdir derler. Kış aylarının birkaç haftasını İsviçre dağlarında geçirmeyi adet haline getirmiş olan bir turizmcimiz. Sabah kahvaltısının hemen ardından Glühwein içerken (Orta Avrupa'da yaygın olan ve özellikle Noel dönemlerinde tüketilen bir çeşit sıcak şarap) diğer bir yandan İPhone'unda, Ekşi Sözlükten "İzafet teorisi" nedir diye aramaya başlamış. Nedeni ise akşam yemeğinin ardından, konaklamış oldukları otelin hemen yanı başındaki şömineli Einstein Cafe'de iki kadeh şarap esnasındaki olası muhabbet. Oysa İzafet teorisini bir kenara bırakıp 'Einstein' diye aramış olsa. Dâhinin liseyi ve yükseköğretimini İsviçre'de tamamlamış olmasına rağmen, Alman vatandaşı olduğunu öğrenecek. Neticesinde birkaç kadeh ardından gözleri iyice küçülmüş ve yanakları kızarmış olduğundan, açıklamalardan hiç bir şey çıkaramamış. Olaya tesadüfen şahit bir arkadaşım. Bana mesaj çekip durumu anlattı. Bende İzafet teorisini bir kenara bıraksın diyerek, yerine 20 senedir kitaplığımda bekleyen, bir türlü vakit bulup okuyamadığım "Quantum Teorisi" hakkında, tam tamına 848 sayfalık kitabı UPS ile kendilerine gönderirdim. En azından yaban ellerde bir Türk turizmcisi hakkında âlimi, irfanı tanımıyor anlamıyor diye konuşmasınlar. İşte, sırf bu yüzden kimse kalkıp da "Efendim, turizmciler sosyal sorumluluk projelerinden anlamıyorlar. Sadece kendi çıkarlarını düşünürler" diye bahsetmesin... İsviçre dağlarını bir kenara bırakır isek. Sosyal Sorumluluk kendi çıkarlarının olduğu kadar toplumun genel çıkarlarını da geliştirecek ve koruyacak eylemlerin yapılmasıdır. Turizm sektörü de bugüne kadar bilinip bilinmeyen, sayısız sosyal sorumluluk projelerine imzasını atmıştır. Örneğin otel ve otelcilik sektöründe Limak Grubu Yalova'nın Termal ilçesinde bulunan ve tarihi bir değer taşıyan Limak Yalova Thermal otelini, Gazi Üniversitesi'nin proje desteği ile birinci sınıf eski eser restorasyonu yapılarak 19 Ağustos 2010 tarihinde hizmete açmıştır. Şimdi kalkıp, bu tesisin maliyetini 20 veya 30 yıl içinde amorti edeceğine inanıyor musunuz? 20 veya 30 yıl konusu açılmışken. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 50 küsür yıllık tarihinde bu göreve kim geldiyse, aşırı bir istek ve heves ile turizm sezonunu Anadolu'ya yayarak 12 ay yaşanabilmesi için uğraş vermektedir. Bugünlerde ise bunun artık bir ihtirasa dönüşmüş olduğunu görmekteyiz. Laf ile peynir gemisi yürümez biliyorum ama hiç olmazsa Kültür ve Turizm Bakanlığının yönlendirmesi ile bugünden itibaren, turizm yatırımı için arazi tahsisleri alan kuruluşlar, bedel olarak kültürel mirasın korunması, turizmi farklılaştırmaya veya ülkemizi ziyaret eden turist profilinin değişmesi, geliştirilmesi için çaba harcasalar. Mesela oldukça güncel bir konu olan Haydarpaşa tren garı; keşke İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın açıklamış olduğu gibi, sanatsal kültürel aktiviteler olan ve kısmen bir konaklama fırsatı verebilecek şekilde, bir Üniversitemizin projesi ile birinci sınıf tarihi eser restorasyonu yapılarak değerlendirilse. Çünkü Türkiye'nin Fransa, İtalya ve İspanya örneğinde olduğu gibi, 12 ay turizm yapılan bir ülke haline gelmesi ayrıca üst kültür ve gelir grubuna ait ziyaretçileri çekebilmesi için; bozulmamış özgün, farklı çevre, doğa ve kültür değerlerine sahip olmasının yanı sıra, İspanyolların Paradores (www.parador.es) örneğinde olduğu gibi; Tarihi binalar, Saraylar, Kaleler, Manastırlar ve olağanüstü güzellikteki alanlarda, geleneksel tarzda inşa edilmiş lüks konaklama ürünlerine ihtiyacı vardır. Biliyorum İstanbul'umuz bu sorunu farklı bir şekilde çözdü ama tartışma yaratacak konulara girmek istemiyorum. Türkiye'ye yakışan "Turizm'de Akdeniz liderliği" görüşüne ise katılıyorum ve 2023 yılındaki hedefimiz olan 50 milyon ziyaretçi ve 50 milyar dolar tutarında bir turizm gelirinin, 2023'ten önce yakalanabilir bir hedef olduğuna inanıyorum. Çünkü Türkiye'nin turizmde çok az başka ülkeye nasip olabilecek zengin bir doğal, kültürel ve tarihi ile eşsiz imkânlara sahip olduğunu biliyorum. Neyse. Dışarda lapa lapa kar yağıyor, bugün bu kadar. Artık ileriki günlerde daha farklı 'projelerden' bahsedebiliriz... Vivaldi's Grand Café, Nijmegen, Hollanda Yavuz Ataç Destination Turkey 03.02.2012