16 - Maroun Chedid

Transkript

16 - Maroun Chedid
ÖĞLE NAMAZINI
ORDU’DA, ikindiyi
Samsun’da kılıyorlar. Sınır
komşusu Samsun’un Terme
ilçesine bağlı Ambartepe
Mahallesi ile Ordu’nun İkizce
ilçesi Şenbolluk Mahallesi
sakinleri aynı sokaklarda
yürüyor, aynı camide namaz
kılıyor. zaman.com.tr’de.
İŞTE BU GÖRÜNTÜNÜN SIRRI. Ses duvarını aşan bir savaş uçağının etrafında oluşan
bulutun ve meydana
gelen şiddetli patlamanın neden gerçekleştiğini ve nasıl göründüğünü
biliyor musunuz?
zaman.com.tr’de.
P
PAZAR
İmtiyaz Sa­h i­b i FEZA GAZETECİLİK A.Ş.
Ge­n el Ya­y ın Mü­d ü­r ü EK­R EM DU­M AN­L I
Ge­n el Ya­y ın Mü­d ür Yard.
MEH­M ET KA­M IŞ
Ge­n el Ya­y ın Edi­t ö­r ü
ALİ ÇO­L AK
Gör­s el Yö­n et­m en
FEV­Z İ YA­Z I­C I
Ya­y ın Edi­t ö­r ü
LEVENT KENEZ
Ya­y ın Edi­t ö­r Yardımcıları
AHMET DOĞRU
GÜLİZAR BAKİ
Ta­s a­r ım
NURETTİN ASLANTAŞ
ALİ BABÜR BOYSAL
So­r um­lu Mü­d ür ve Yayın Sahibi Temsilcisi
HARUN ÇÜMEN
Rek­lam Grup Başkanı
MELİH KILIÇ
Rek­lam Grup Başkan Yard.
İSKENDER YILMAZ
Yönetim Yeri
Zaman Gazetesi 34194
Ye­n i­b os­n a, İs­t an­b ul
TEL: 0212 454 1 454
Faks: 0212 454 14 83
www.za­m an.com.tr pazar@za­m an.com.tr Sayı: 407
Yayın Türü: Yerel Süreli Bas­k ı: Fe­z a Ga­z e­t e­c i­lik A.Ş.
Dünya gastronomi şehri adayı
Hatay’a, geçtiğimiz hafta Akdeniz
Ülkeleri Mutfak
Günleri damgasını vurdu. 3
günlük etkinlikte, İspanya’dan
İtalya’ya,
Tunus’tan
Cezayir’e birçok
ülke mutfağını
görücüye çıkardı.
AKDENIZ’DE YEMEK RÜZGÂRLARI
REYHAN GÜL
[email protected]
Geçtiğimiz hafta Akdeniz rüzgârları esti
Hatay’da. “Hatay İl Yenilik Platformu”nun
projesi kapsamında ve Hatay Valiliği öncülüğünde “Akdeniz Ülkeleri Mutfak Günleri”
adı altında organize edilen etkinliğe Fransa,
İtalya, İspanya, Fas, Tunus, Cezayir, Lübnan
ve daha birçok Akdeniz ülkesinden dünyaca ünlü şef ve gurmeler katıldı. Minik bir hatırlatma; Hatay 600 çeşit yemeğiyle bu sene
UNESCO’ya adaylık başvurusu kabul edilen
dünyadaki 5 kentten biri seçildi. Akdeniz
Ülkeleri Mutfak Günleri ise dünya gastronomi şehri adayı Hatay’ı ve mutfağını daha
bilinir kılmak açısından oldukça önemli bir
organizasyondu. Zira 77’si yurtdışından 97
dünyaca ünlü Michelin yıldızlı aşçı, gurme
ve yerli yabancı yemek yazarları, gastronomi otoriteleri, beslenme uzmanları ve
akademisyenlerin katıldığı etkinliği yaklaşık
2 bin kişi takip etti.
Gelelim nefessiz geçen 3 günlük programa... Birinci gün sabah Cumhuriyet Meydanı’ndaki kortej yürüyüşüyle başladı etkinlik.
Sabahın erken saatlerinde at arabasına binmiş, üzerlerinde antik döneme ait kıyafet,
ellerinde müzik aletli insanları karşılarında
gören uyku mahmuru Hataylılar önce bir
şaşırdı, lakin korteje katılmaları uzun sürmedi. 17 Akdeniz ülkesinin katıldığı etkinlikte
yalnızca Türkiye, İspanya, Cezayir, Tunus,
İtalya ve Kuzey Kıbrıs mutfakları her gün
öğle ve akşam yemekleriyle görücüye çıktı.
Bu arada 3 gün boyunca otellerin yemek
salonlarına tıkılıp kaldık sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Programın onca yoğunluğuna
rağmen Hatay’a gelmişken ziyaret etmezsek hatırı kalacak yerlere gittik. Defne
yolundaki “Defne Yürüyüşü”, Samandağ’daki muhteşem kahvaltı, Tıbbi ve Aromatik
Bitkiler Müzesi, Payas’ta Sokullu Mehmet
Paşa Külliyesi’nde 16. yy Osmanlı mutfağına ait öğle, İskenderun’da yerden 50 metre
yüksekte yediğimiz akşam yemeği, son
gün gittiğimiz arkeoloji müzesi ve adım
atar atmaz kendimi kaybettiğimiz Uzun
Çarşı onca yer arasından akıllarda en çok
yer edenler. Hatay’dan ayrılırken ise ne
zaman zaman yaşanan aksaklıklar ne de
yorgunluk kaldı aklımızda. Lezzet şehri
Hatay’a dair anlatacak, paylaşacak çok şey
var lakin yerimiz dar. En iyi tecrübe insanın kendi deneyimlediğidir. Hem 3 vakte
kadar Hatay’a doğru yol görünüyor size.
Paylaşımın mutfağı
16
14 EYLÜL 2014
Bizde yemek yapmayan
ne eş ne bakan olur!
Mutfak Günleri’nin en renkli siması dünyanın
“Baharat Kraliçesi” lakabı ile tanınan Fas asıllı
Choumicha Chafai’ydı. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler
Müzesi’nin bahçesinde kuskustan yaptığı “Sapha”
adlı yemek sonrası basının röportaj ve fotoğraf
çekmek için sıraya girdiği bir hengamede Chafai’ı
müzenin odalarından birine sokuyorum ve bahçede yarıda kalan söyleşimizi nihayet gerçekleştirebiliyoruz. Önce neden bu şekilde anıldığından
başlıyorum. “Baharatları tutkuyla seviyorum” gibi
kaçamak bir cevap veriyor mütevazılığından. İşin
aslını ise sonradan öğreniyorum. Meğer ta ezelden
ne tattırılırsa içindeki baharatları söyleyebiliyormuş. “Hemen söyleyeyim aşçılık diplomam yok
ama Fas’ta aşçılık genetiktir anneden kızlara geçer.
Yemek yapmayı bilmeyen kız bizde zor evlenir,
bakan bile olamaz.” diyor. Farklı ülkelerde farklı
baharatlar tatmak için dünyayı geziyor. Baharat
cenneti Asya’da ayak
basmamış toprak bırakmamış. Dünyada keşfedilmemiş baharat kalmadığını ifade ediyor ancak
taze halini gördüğünde
en çok şaşırdığı baharat
galanka ve karabiber
olmuş. Fas mutfağının olmazsa olmazı safran, kraliçemizin de en sevdiği
baharat. Kendisi baharat
karışımlarıyla tanınıyor
ama onun vazgeçilmezi
ülkesinde aktarların en
Choumicha Chafai
iyisi olarak bilinen ras el
hanaout. Fasın asırlardır değişmeyen muhafazakar
bir mutfak olduğunu söylüyor: “Asırlar önce hangi baharatlar kullanılıyorsa aynı kültür bugün de
devam ediyor. Aynı hassasiyet giyim, mimari, halı,
mobilyada da geçerli.” ‘Baharatı bu kadar seven
birinin evinde bir baharat odası mutlaka vardır’
yorumunda bulununca gülüyor ve “Oda dolusu
baharatı evde saklamak güç. Özel saklama koşulları gerekiyor. Bu yüzden ortağı olduğum fabrikanın
deposunda saklıyorum.” diyor. Bir detaydan bahsedince epey şaşırıyorum. Bol baharatlı yemekleriyle bilinen Fas’ta baharat üretilmiyormuş. Safran
ve kimyon bile ithal ediliyormuş. Bunların ülkeye
girişinin de epey zahmetli olduğunu söylüyor: “Baharatlar ülkeye ulaşana kadar küflenebiliyor. Bu
yüzden Hindistan ve Bangladeş’ten aldığım baharatları karıştırarak özel bir kavanozda saklıyorum.”
Bu konuda o kadar ustalaşmış ki yurtdışından
gastronomi öğrencileri, Fas’a gelip ondan baharat
dersi alıyormuş.
Ortadoğu özellikle son yıllarda yıldızı parlayan mutfaklardan. Dünyanın
hemen her yerinde bulunan restoranlarıyla Lübnan ise bu coğrafyada en
öne çıkan mutfaklardan biri. Akdeniz
Ülkeleri Mutfak Günleri’nde sunum
yapmadıkları için yemeklerini tatma
fırsatım olmasa da epey merak ettiğim
bu mutfağı, Lübnan’ın ve dünyanın en
iyi şeflerinden (Geçtiğimiz yıl Fransa’da
düzenlenen bir yarışmada dünyanın en
iyi şefi seçilmiş.) Maorun Chedid hazır
ayağımıza kadar gelmişken konuşmayı
ihmal etmedim. Uzmanlık alanı LebMed
yani Lübnan ve Akdeniz mutfakları.
Öyle uzun uzadıya değil iki kelimeyle
özetliyor mutfağını: “Misafirperverlik ve
paylaşım. Aileler, arkadaşlar daima yemekte bir araya gelir ve saatlerce vakit
geçirir. Yemek ciddi bir iştir, asla aceleye
getirilmez.” Lübnan mutfağı daha çok
kebap ve envai çeşit sıcak/soğuk mezeleriyle meşhur olsa da Maorun Chedid,
sebze cenneti ülkesinde sebze yemeklerinin de önemli bir yer teşkil ettiğini dile
getiriyor. Chedid, yeni mutfaklar, yeni
teknikler keşfetmek için dünyayı geziyor, dünyanın en iyi şefleriyle bir araya
geliyor. Onlardan edindiği bilimsel ve
teknik tecrübeyle mutfağını modernize
ettiğini ancak bunu yaparken ‘öze’ dokunmadığını dile getiriyor. Lübnan mutfağının dünyada neden bu kadar yaygın
bir mutfak olmasını ise şöyle açıklıyor:
“Lübnanlılar seyahat etmeyi çok sever
ve minimum 2 yabancı dili anadili gibi
bilir. Gittiğimiz her yere kendimizle birlikte mutfağımızı da taşıyoruz. Şu anda
dünyanın en iyi 10 mutfağı arasında
ancak yakın zamanda ilk sıralarda yer
alacağından şüphem yok. Hindistan’da
bile restoranlar zinciri kurduk.”
Maorun Chedid
Mutfak günlerinin “enleri”
En ilginç yiyecek: İspanyol şef Jean Luc
Figueras’ın bardak içerisinde sunduğu
kızarmış hamsi balığı kılçığı. Başta önyargılı olsam da menüde yer aldığını görünce bir cesaret ucundan tadına baktım.
Sonrası kendiliğinden geldi. Cips gibi kıtır
kıtır yeniliyor. Üstelik bittiğinde ikinciye
geçmekten alıkoyamıyorsunuz kendinizi.
En lezzetli tatlı: Sunum yapan mutfakların en zayıf olduğu konu tatlıydı. Deyim
yerindeyse tüm şefler işin kolayına kaçıp
dondurma ve kek gibi çok basit, herkes
tarafından bilinen tatlılarla geçiştirdi bu
kısmı. Sadece biri unutulmazdı. O da
menüsünde yer almamasına rağmen
Cezayirli şef Farid Zadi’nin eşi tarafından
yapılan bademli baklavaydı. Malumunuz baklava şerbetli
olur. Ancak bu baklava kuruydu. Her yufkanın arası ezilmiş
bademle doldurulmuştu. Tatlı o kadar beğenildi ki ikinci kez
isteyenler yüzünden salondaki birçok kişi tadına bakamadı.
En şık masa: Yine İspanyol şef Jean
Luc Figueras’a ait. Öyle göz kamaştırıcı
ki yemeklerden çok masanın ihtişamı
konuşuldu.
En lezzetli ana yemek: İtalyan şef Davide Brovelli’nin toz parmesanlı Milano
usulü risottosu hayal kırıklığı olsa da (diş
kıracak kadar çiğdi) ana yemeği domates ve mozeralla soslu
yufka üzerinde kavrulmuş kuzu eti övgüyü fazlasıyla hak
ediyordu.
En beğendiğim mutfak: Hatay mutfağını objektif olamayacağım gerekçesiyle
değerlendirme dışı tutarak söylüyorum
ki başlangıç, ara sıcak, ana yemeğiyle
damağımda en çok iz bırakan Tunus
mutfağıydı. Zeytinyağlı kalamar dolması, el yapımı erişteli hlalem çorbası ve
bizdeki çiğ böreği andıran yumurtalı ve
ton balıklı kızarmış brik yufkasıyla şef Rafik Mohamed Tlatli
Akdeniz Ülkeleri Mutfak Günleri’ne son gün altın golünü attı.
Ana yemeğe gelmeden karın doyurtan cinsten acılı soğuk
mezelerinden ise hiç bahsetmiyorum.
En üzücü olay: İspanyol şef Jean Luc
Figueras, programın ilk günü hazırladığı akşam yemeği sonrası, sabaha karşı
odasında ölü bulundu. Figueras’ın kalp
krizi geçirerek öldüğü bildirildi. Herkesin
övgüyle bahsettiği şefle tanışmak ve menüsünü imzalatmak için bir ara mutfağa
Jean Luc Figueras gittim. Ancak Figueras o kadar telaşlı ve
yorgun görünüyordu ki yanına yaklaşamadım. Sonradan
edindiğim bir bilgiye göre ise ünlü şef istediği malzemeleri
bulamadığı gerekçesiyle epey stres olmuş. Bu stres yorgunluk ve alkolle birleşince hayata gözlerini yumdu Figueras.
TASARIM: NURETTIN ASLANTAŞ